1 gün kafanı dağıtırsın işte, git.

bence git, aklın da orada kalmış gibi. telafi ederim,yetiştiririm dersen zaten hiç düşünme.

git bence de. bir günlük gezi mi sınavına mani olacak sanki?
sonra evde kalıp da derse konsantre olamazsan daha çok pişman olacaksın.

git eğlen daha cumaya çok var

git

çok bilgim olmamakla birlikte. genelde önce dizinin/filmin ingilizce altyazısının çıkmasını bekliyorlar ve oradan çeviriyorlar diye biliyorum.

divxplanet gibi yerler için mi yoksa profesyonel çalışanlar için mi soruyorsunuz, ona göre cevap vereyim :)

altyazı sitelerinde genelde ingilizce altyazı çıkması beklenir. sağlam kulağı olanlar dinleyerek de çevirir. ama o şekilde yavaş olur.

profesyonel olanlara altyazı filmle beraber iletiliyor diye biliyorum. yanlışım varsa düzeltsinler.

Nasıl divx release i varsa ve internetten edinebiliyorsanız altyazının da benzer şekilde yayınlayanı var. Bunun için çeşitli kaynaklar mevcut subscene falan gibi.

Film çeviriyorsanız zaten esas çeviri DVD çıktıktan sonra yapılır TR DVD'si çıkmadıysa ingilizce dvd'de çıkan altyazı alınır oradan çevirlip senkronlanır. Eğer TR DVD'si çıktıysa oradaki altyazı birebir alınıp senkronlanabilir. Altyazı sitelerinde kimisinde çevirmen yazması kimisinde sadece DVD-rip yazması bundandır. Onlar sadece senkronlanır film releaseine göre.

Dizi çeviriyorsak senin nasıl digiturk/dsmart'ta altyazı varsa gavurun digital kutularında da var sağırlar için vs. Yabancılar bunu buradan aktararak o gün çıkan tv releaselerine göre Lol olur Xor olur vs. senkronluyorlar sende bunu edinip çeviriyorsun.Bu altyazı da TV-Rip olur tvden direkt alındığı için. İngilizce altyazı olmadan türkçeye çevirdiğin de olabilir dinleyrek veya ingilizce TV rip yoktur yabancı dinleyip çevirerek aktarmıştır o da mümkün. ama esası ilk anlattığım.

şu adreste bütün dizilerin ingilizce altyazıları var. dizi çevirenler ordan alıyor:

www.addic7ed.com

divxplanet gibi yerlere çevirenler, @rectoa'nın verdiği site gibi yerlerden ingilizce alt yazı dosyasını çekip onun üzerinde çalışıyor. tahminimce çoğu kişi orijinal dosyanın senkron bilgilerinin üzerine çeviri yapıyor, bu yüzden senkronda sorunlar oluyor veya cümleler saçma sapan bölünmek zorunda kalınıyor. çeviriyi tamamlayıp sıfırdan senkron yapmak idealidir ama hayrına iş yapanlar bir de onunla uğraşmasın zaten.

profesyonel çalışan çevirmene ise dizinin kendi ülkesinde yayınlandığı kanaldan onaylı bir dosya gelir. bu gelen metin alt yazı dosyası gibi olmaz, cümleler bölünmemiş halde normal bir metindir ve neredeyse dizi metni kadar ek açıklamalar içerir. mesela deyimlerin açıklamaları yapılır, argo varsa not düşülür, her cümleyi kimin söylediği yazılıdır (ekranda görünmeyen kişiler konuşuyorsa kimin konuştuğunu karıştırmazsın), vb.

senkron olayında da biz çeviri bitince teslim ediyoruz, senkronla ilgilenen kişi ekranda görünme sürelerini ayarlıyor ama başkaları belki kendi uğraşıyordur, bilemiyorum.

kül'e ek olarak:

çoğu şirkette altyazının senkronizasyon işlemini de yapıp teslim ederiz.
bunun da ayrıca bir fiyatı vardır elbette.
ama bazı şirketin bunun için çalıştırdığı personel olur (daha ucuza geliyor çünkü), o yüzden bu şirketler sadece çeviri ister.

ayrıca verilen metinlerin hepsi resmi script olmayabilir.
hatta bazı işler metinsiz çevrilir ve genelde metinsiz çevrilen işlerin fiyatını azıcık daha fazla tutarlar.

i think my teacher.. daha doğru olur gibime geldi

I guess demen lazım.

edit: I guess diyeceksin ulan!!! şaka bi yana ben sadece tırnak içindeki cümleyi okumuştum ama sanırımlık bi durum yoksa bize niye sanırım diye yazdın tırnak içinde onu anlamadım.

sanırımlık bir durum yoksa believe en uygunu gibi.

i guess de.

i believe daha doğru bence i guess'e göre çünkü biliyorsun. "my teacher must have mentioned me" şeklinde de dile getirebilirsin.

believe olmaz abi yaa. eminim bahsetmistir gibi oluyor oyle. sanirim icin guess daha uygun.

believe dogru

konuşma dilinde çok göze/kulağa batmaz böyle şeyler. believe de guess de uygun gayet.

şunu demen lazım falan yazmışlar da ne alakası var hocam, yakın anlamlı hepsi. "şu kalıp konuşma dilinde çok sık kullanılır" denilir ama "şunu diyeceksin" diye bir saçmalık olamaz. sonuçta dil bu, aynı ifadeyi 1500 şekilde belirtebilirsin.

@cryptoricus o da olur, diğerleri de olur. aşırı ciddi bir mevzu değilse takılma pek detaylara.

believe tabii yaa.

@xenophobe konuşurken de sanırım, herhalde gibi bir şey eklemez miyiz? bir şey eklemeyince cümle böyle havada asılı kalıyor sanki.

believe yaa.

----spoiler----

çünkü dizinin adı annenizle nasıl tanıştım. anneyi bir sezona sıkıştırıp, sonra hastalıktan öldürüp, en sonunda gene ilk bölümde aşık olduğu ve son sezon kankasıyla evlenen robin ile bağladılar.

---spoiler----

bana kalırsa sıkıntı o değil. son gene böyle olabilirdi. hatta bazı yerlerde duygulandım robin'i hiç sevmesem de. ama bi apar topar gibi oldu son bölüm. bilemiyorum. gene de dizi güzel diziydi. hiçbi ayrıntıyı unutmuyorlar mesela. geçmişte olan bi şeyi, şak diye önüne koyuyor filan. bağlı kalıyorlar. 9 yıl, kolay değil.


"hala anneyle niye tanışmadı". "kaç yıl geçti bilmemne" diyenlere uyuz oluyorum. yahu dizi bu, adı öyle diye hemen anneyi, dizinin sonunu merak ediyoruz. izle işte...

çok oldu bittiye getirildi final.

dads vardı ama bitiyor sanırsam.

new girl çok güzel.

eskilerden coupling
big bang theory
new girl i ben de öneririm

entourage (30 dk)

2 Broke Girls

Scrubs

Community
Scrubs

Anger Management fena değil.

HIMYM tarzı nedir bilemiyorum, ilişkilerle falan mı alakalı olması gerek? yine de community+1, bir de futurama var. 7 sezon falan. sıkıldıkça izle.

louie
wifred

ama o dediğin dizi tarzı değil

seinfeld
friends
coupling ( bu 30 dk )

mixology'yi tavsiye ederim. daha 7 bölüm yayınlandı, yeni keşfettim ben de. baya eğlenceli.

kesinlikle friends.

Two and a Half Men

it crowd şiddetle tavsiye edilir

friends

in treatment. sadece psikolog seanslarından oluşuyor, bence çok güzel :)

happy endings.

bana da burdan biri tavsiye etmişti iki haftada 3 sezonu bitirdim.

"Aynen öyle" demiş

Ha iyi o zaman. Zaten biz de sivaslı değiliz. Aman bu gavurlar pek bir seviyeli efenim.

"lanet olsun sana heteroseksüel" demiş.

şimdi miktim onu. adres ver nasıl deniyordu beyler ingilizce? sivaslıyız da demem gerekir bu saatten sonra.

"lanet olsun sana, çünkü sen de annene lanet etmişin" de, kapat mevzuyu. o anlar.

"yapilir mi lan bu tozkoparan cocuguna" diye ingilizce soyle buradan tercume ettirip. daha etkili olur.

damn straight demek, yo dostum haklisin bro demek gibi bir sey. yardim edip niye kufuru bassin aga, sivasli mi bu? :)))

dostlar, sanırım buldum cevabı. www.swfcabin.com

kahrolası dik demiş.

bizim için bir anlam ifade etmiyor ama reddit argosunda bacı ve ana karıştıran bir cümle.

bence kapattır siteyi.

hetero musun demek istemiş. yani sana ılık demiş. ingilizce'de gavat gibi bir şey.

demek ki insanların duyguları körelmemiş. ağlayabilen insan özel insandır.

"askolsun sana cocuk askolsun"

romantik devrimci diyorum ben bunlara. gülüyorum da valla bu ifadeyi gördükçe. zerre üzülmediğine adım gibi eminim bunu yazan kişinin.

gerçekten ağlayacak bişeyleri yok. -mış gibi yapıyolla ya da pek şiddetli olmayanı şiddetini artırıyolla.
aynaya baktığında kendini aslan gibi gören sarılı kedi fotoğrafı vardır, illa ki görmüşündür internette. sosyal medya kediye kendini aslan gibi gösteren, yani gerçekliği çarpıtan, abartan.. bir şey. soruya da pay biç işte.

ben de iğreniyorum açıkçası. burada onların yaptığını yapıp, o kadar kötü bir insan olmadığımı ve pek çok şey için üzüldüğümü söyleyeceğim. berkin'in vefatı da, pamir de çok çok üzdü beni. ama "ah be çocuk... nereye gittin..." gibi aptalca şeyler yazma ihtiyacı hissetmedim. çevremdeki diğer insanlar da hissetmedi.

bunlar çok acı şeyler ve insanların, hazır düşüncelerini dile getirme imkanı varken, bunu yapmasını anlayabiliyorum ama sözlük bu konuda cidden iyice saçmalamaya başladı.

100 kişi yazıyorsa, ben ancak 10 tanesinin iyi niyetli ve insani duygularla yazdığına inanıyorum açıkçası. gerisi hikaye. bütün gece uyuyamamış, sabaha kadar ağlamış, kedisine bir şey olsa bir hafta kafayı yiyormuş... iyi de bunun pamir'le ne alakası var? sen çocuğun yasını mı tutuyorsun, kendi reklamını mı yapıyorsun? sürekli kendinden pay biçmeler, gereksiz ve zorlama empati çabaları... gerizekalı değiliz, çok belli oluyor yani kimin vicdan mastürbasyonu yaptığı kimin iyi niyetle yazdığı.

ha bunu belirlemek, konuşmak bizim işimiz mi? değil. bana ne, istiyorlarsa sabah akşam ağlasınlar ah be çocuk diye. ama ben gördüğüm zaman ifrit oluyorum, bunu yapan tipleri samimi bulmuyorum, kusura bakmasınlar. insanlık ya da duygusallık sözlükte "nereye gittin çocuk... :(" gibi 3. sınıf duygusallık numaraları yapmayı gerektirmiyor.

işsizlik. işsiz olmasa bir şekilde sosyal medyada fazla zaman geçirmek.

bundan dolayı bir kısmı cidden üzülürken, diğer bir kısmının sadece kendi reklamını yapmak için biraz fazla saçmalaması.

bir kısım sadece yazacak birşeyler olsun diye bile yazıyor olabilir.

samimiyetsizlik.

bi de kafa yapisi. mesgul olmak icin bi olay ariyolar. o gunun olayi neyse onun hakkinda konusuyorlar. 3 gun sonra unutuluyo hop baska bi mevzu.

olayin yapmacik oldugu surdan belli mesela bugun bi olay hakkinda yazmis. 2 hafta sonra baska bi konuya yogunlasmis millet. ama bugun yasanan olayin bi benzeri de yasanmis. o gun ne meshursa millet ona yaziyo. gecen sefer benzer olayda yazilanlar vs. hepsi hikaye yani. cunku ayni olay bi baska gun yasaninca gormezden geliniyo. elde halihazirda yazacak bisey oldugu icin ona yogunlasiyo millet:)

kimin imanlı kimin imansız olduğunu belirleyenlerden sonra şimdi de kimin üzülüp üzülmediğini tespit edenler çoğalmış. kim hangi kelimeyi kullanırsa kullansın arkadaş, size ne ya. ne bu herkesin her şeyini eleştirme hastalığı. bi dönsün herkes kendine baksın önce de ülkecek girdiğimiz şu bok çukurundan kurtulalım.

O degil, sizin karsi tepkinize karsi bende de bir karsi tepki olustu mesela. "vicdan masturbasyonu" diyenin agzina plastik terlikle vurmak istiyorum.

Simdi bir sonraki de bana gicik olsun, boyle zincirleme gidelim.

@rectoa, iyi de bunun sonu yok ki? olay damdanakan'ın dediğine geliyor. şimdi siz bana uyuz olacaksınız, başkası gelip size uyuz olacak, böyle kahvedeki amcalar gibi "BEYLER SAKİN" diyerek, her şeye yorum yaparak günleri tüketeceğiz.

ben gördüğüm tablonun iğreti ve fazla yapmacık olduğunu, insanların çoğunun samimiyetsiz davrandığını düşünüyor ve bu duyuruda da bunu belirtiyorum. bu benim kişisel fikrim. buna takılman, "her şeyi eleştiriyosunuz siz de" demen anlamsız o yüzden bence. bana eğreti geliyor, beğenmiyorum. bu kadar basit.

insanların yapmacık ağlaklık yapma hakkı olduğu gibi, benim de bunu beğenmediğimi söyleme hakkım var sanıyorum? çoğu kişinin yaptığı şey, yarın hatırlamayacağı bir olay üzerinden vicdan mastürbasyonu yapmaktır. bana göre. size göre de değildir.

olan bir şeyi tartışmakla yoktan drama var etmek bence farklı şeyler.

iskenderun için değil de hatay-antakya için araba gerekir. çünkü tarihi kiliseleri falan gezecekseniz yerleri kolayda değil.

selam. bana ulaşır mısınız? mersindeyim ben.

Önce kendini kanıtlaman ve iyi firmalarla çalışman gerekiyor iyi işler için, kendini kanıtlayana kadarsa 1000 karakteri 3 liraya patates vazifesi görüyorsun.

Her ingilizce bilen çevirmen olamaz. bu da var.

benim hiç tanıdığım yok. çeviri firmalarına cv'mi mail attım. bir tanesiyle anlaştık. iş olduğunda arıyorlar müsait misin diye, çevirip yolluyorum.

proz ve muadili siteler
ankarada yaşadığım için birebir tanıdığım bürolar da var büyük işlerini atarlar.
bi de ben tıp çeviriyorum hocalar beni buluyor

yanlış bilmiyorsam 3 sınav sonucundan istediğiniz birini kullanabiliyordunuz.

artık sınavları 1 haftada açıklıyorlar. sorun olmaz sanırım. bir de geçen sene güz döneminde sınavı erken yapmışlardı, sanırım milletin başvurularda kullanabilmesi için.

host gizlilik saglamiyor, girebiliyorsun sadece. hirsiz'a selam, vpn'e devam.

cehaletimiz bağışlarsanız tib bizi niye takip ediyor?

şöyle bir şey dolaşıyor saatlerdir de doğruluğuna dair kesin bir bilgiye ulaşamadım henüz, o yüzden sordum:

twitter.com

abd'de bilgisayar muhendisligi yuksek lisansi yapan bi arkadasim da facebooktan ayni seyleri yazmis, tr'de olmadigim icin kontrol edemiyorum ama dikkat edin, olabilir yazmis.

cmd'de ping www.twitter.com ip adresi 199.16.156.230
www.iplocation.net'den kontrol ettim, san francisco görünüyor

ha gösteri yapacaksanız o başka tabii :)

zenmate'ten şaşmayın. yüklemesi, kullanması çok kolay ki.

buna ek olarak,
twitter'a login olanların ip adresleri sadece twitterda mevcuttur.
tt'nin bunlara erişmesi mümkün değildir

pic.twitter.com

redhack'te böyle bir açıklama yapmış

haydaaaa..... twitter ssl kullaniyor, neyinizi nasil gorecek allasen?

zaten ping'leyin, orijinal twitter ip'si cikiyor.

olmaz.

bu ülkede başarısız olunca değil, rezil olunca istifa ediliyor genelde. sanmıyorum istifa olacağını.

gerçi bir akp milletvekili istifa etmiş bugün.

@rectoa
Seçimde başarısız olmak en büyük rezillik değil mi, liderler için?

akp kayseri milletvekili ahmet öksüzkaya istifa etmiş

söz konusu ugandalı milletvekillerine tecavüz etsek bile istifa etmezler. koltuk sevgisi bir başka. son seçimden 3-5 puan düşük aldılar diye kimse istifa etmez uganda'da.

@aklimdakisorular

öyle olması gerekiyor ama bizimkilerin rezil olma eşiği çok yükse olduğu için nerde pes ederler tahmin edemiyorum.

finlandiya, japonya falan icin soruyorsaniz evet istifalar yasanabilir.

ama turkiye icin mi sordunuz? istifa derken?

Kayseri milletvekili ismail tamer de istifa dusunuyormus

bunu cidden, ya cidden inanarak mı sordun..

bu memeleket yüzsüz adam dolu..

istifalar olabilir de önemli isimlerden olmaz bence.

akp vekilleri de niye istifa etmeye başladı anlamadım. kayseri'de akp banko gibi bi şey. hadi ankara istanbul olsa neyse.

öyle şeyler bizim ülkemize ters. beklentilerinizi düşürün.

İstanbul
Ekleme: Bir çok kez, İstanbul'u kazanmak Türkiye'yi kazanmak cümlesini duymuşumdur.

bence de istanbul.

bütçe turizm prestij olarak istanbul.

İstanbul.

Ankara

sonsuza dek istanbul.

ankara çünkü o puslu gri havasında çok güzel arkadaşlıklar yaşanıyor, ah o kuğulu parkın taşları... anlayamazsınısss...

notları boşver. kitapları bitir. soruyla destekle. yoksa olmuyor..

frmtr.com'un kpss bölümünde ihtiyaç yayıncılığın güzel tarih coğrafya notları var. güzelce derleyip toparlanmış. kpss bölümüne gir, işine yarayan bir şey bulursun illa ki.

birizeğitim.com da videolu anlatımlar var oraya bakabilirsin. işe yarıyor baya

Tarihe notlar ise yaramaz! Ben de calisiyorum. Sayisalciyim ve sozel calismak sikinti evet. Ama tarihe oturup caliscaksin cok ayrinti soruyolar zaten. Su an en iyisi en kasmayani ozet olarak x yayinlarinin kpss defteri 3-4 tl bi sey. Valla kac ayda 500 kusur sayfalik tarih kitabini ezberleyerek 400 kusurlere anca geldim. Ozet kitapla ya da notla calisinca olmuyor. Yani tatmin edici netlerin olmaz. Ama kitaptan calisinca, fulluyorsun nerdeyse tarihi. Dedigim gibi incik cincik seyler var cunku.

Cografya icin de femin cep kitabi var, normal bi kitap kadar etkili.

present perfect'te subjectin yanında mutlaka have/has olur. i have played football.

ama simple pastta subjectten sonra direkt fiil gelir. i played football.

en kolay ayırt etme şekli bu. tabii anlama göre mi soruyorsunuz, görünce mi anlamak istiyorsunuz orasını bilmiyorum.

birisi have/has + v3 diğer v2.

I have cleaned the house. perfect.

I cleaned the house . past

1.si etkisi devam ediyor yerler temiz hala

2. cümle de yerler kurumuş bok götürmüşte olabilir çok önceden sildik.

Hayır, tabii ki gramer kurallarını biliyorum. Biri has'le falan... Soru o değil, boşluk doldururken diyalogda, perfect'le mi simple past'la mı dolduracağımızı nereden anlıyoruz?

(BLANK) you (BLANK) a cat in the garden? -see

mesela burada "did you see a cat in the garden?" mı gelecek yoksa "have you seen a cat in the garden" mı gelecek. bunu ayırt edemiyorum.

bu örnekte olayın geçmişte yaşandığına yapılan bir vurgu yok, geçmiş zaman için herhangi bir zaman zarfı kullanılmamış. elimizde zamana dair bir veri de yok. sanki o kedi hala kayıpmış gibi. eylemin şu ana yakınlığı, etkisinin devam ettiği aşikar. bu yüzden de "have you seen a cat in the garden?" derdim ben. ama orada bir "last night" göreydim tam tersini düşünürdüm, rahat rahat "did you see"yi dayardım.

Size süper bir ayrım tüyosu veriyim. Bunu daha ingilizce öğretmenleri bile ortaya atamamıştır!! Şimdi etkisi devam ediyor diyorsunuz da Türkçe mantığımızla bunu bir türlü oturtamıyoruz. Ki bu bize özel değil Ruslar da anlamıyor bu ayrımı. Şimdi tamamen kafanızdaki o dar kalıplardan çıkıp iyi dinleyin.

I bought a toy / bir oyuncak satın aldım.
I have bought a toy / bir oyuncak satın aldım.

şimdi aynı anlama gelen bu iki cümleyi "etkisi devam ediyor işte laa" şeklinde yüzyıllardır anlatageldiler. Kimsenin de anlamadığı herkesin hala sormasından belli...

Pekiyi ben size şunu desem? eyleme sahibim ve eyleme sahipliğim present bir halde I have a toy (bir oyuncağım var) var yani elimde mi tutuyorum dolabımda mı saklıyorum bilmiyorum ama var mevcut. İşte arkadaşlar işlediğim eylemde şu an hala mevcut. satın alma eylemine sahibim "have bought" ile "have a toy" arasında hiçbir şekilde mantık farklılığı yok. Bu yüzden "have bought" dediysem satın alma eylemini gerçekleştirmiş ve nerede duruyorsa orada hala mevcut çünkü "have" ek fiili present. had olsaydı "-mış" diyecektik ve daha eski bir zaman dilimini kapsayacaktı.

the office. hem komik hem de proficiency sınavı için uygun metin ve diyaloglara sahip bir dizi :)

not : the office amerikan verisonunu tavsiye ederim.

çizgi dizi izleme, insanlar konuşurken vücut dili de etkili oluyor. how i met your mother günlük ingilizce açısından en zengini gibi duruyor.

friends'e ingilizce öğrenme hevesindeysen mutlaka başla. gerçekten çok işine yarar. açık anlaşılır bir ingilizceyle konuşuyorlar. ilk sezonunu atlayıp izle çok eski dersen.

Friends çok eski diye kötü bir dizi izleyeceğinizi sanmayın. Şu anki popüler arkadaşlık/komedi dizilerinin pek çoğundan katbekat güzel ve komiktir. İngilizce için de ideal çünkü diyaloglar basit ve günlük dil kullanılıyor.

teşekkür ederim çok sağolun.

eastenders ,lost. izmirdeyseniz hdd ile ücretsiz altyazılı film arsivi önerebilirim.

orda bahsedilen fobi, sürekli bir ördek tarafından izlenme korkusu.

ordaki ördek resmi de google reklamı gibi bir reklam. alakasız bir şirketin reklamı yani. logosu da ördek midir nedir. belki de biri fobisi hakkında bilgi edinmek isterken ordan onu dikizleyen bir ördek görüyor. tam denk gelmiş yani.

ahahhaahahhaha

1. Community
2. Friends
3. Scrubs

1- arrested development
2- modern family
3- seinfeld

1- Friends
2- Coupling
3- Scrubs

1. Seinfeld
2. The Office
3. Coupling

1-friends
2-scrubs
3 will&grace

1.arrested development
2.it's always sunny in philadelphia
3.archer

Tbbt

big bang
seinfeld
scrubs

the it crowd
my name is earl

gardaş bi bunları izledim severek yabancı komedi dizilerinden. diğerlerine de baksam beğenirdim belki ama bu ikisine bi başladım bırakamadım. sonra başka da diziye başlamadım. tavsiye ederim.

1.it's always sunny in philadelphia
2.friends

1. married with childen
2. seinfeld
3. modern family

1.louie / curb your enthusiasm
2.arrested development
3.it's always sunny in philadelphia

1- will and grace
2- seinfeld
3- modern family

1-the office(us)
2-it's always sunny in philadelphia
3-spaced

spaced
the office
married with children

1- how I met your mother
2- how I met your mother
3- how I met your mother

(bkz: black books)

1. Married with Children
2. Friends
3. Fawlty Towers

the wrong mans de güzeldi

(bkz: interflora )

ya bikaç şikayete göre karar vermeyin derim. ben mesela siparişlerimde hiç sorun yaşamadım. en son biraz geç gitti. onda da telafi etmek için aynı ürünü tekrar bedava yolladılar. çok ilgili bir müşteri hizmetleri var. reklam yapıyomuş gibi oldum şimdi ama yine de söyleyeyim dedim.

sitcomlarda friends, dramada six feet under.

breaking bad ve the wire.

edit: game of thrones da iyi bak. gerçi ne kadar amerikan bilmiyorum...

24

Daha cok ülke değil de, kanal ve yapimci dizileri kaliteli oluyor. Starz, hbo ve amctv dizileri en cok seyredilenler oluyor.

house'dan sonra dimi?

lost.

seinfeld.

friends, chuck.

dexter

breaking bad.

Prison Break. net.

the big bang theory

six feet under

(bkz: battlestar galactica)

burada genelde turkiye'de meshur olan diziler verilmis, geneli cok iyi degil. verdigim linkten emmy odullerine bakabilirsin, her zaman olmasa da, genelde en cok odul alan diziyi en iyi dizi diye niteleyebiliriz.

en.wikipedia.org

I got something in my eye.

I'm not crying, i just have something in my eyes.

something got stuck in my eye / I've got something stuck in my eye / I got something stuck in my eye / I have something in my eye

çarpıntı için doktora gidebilirsiniz. gerek varsa o zaten yaptırır. yaptırmazsa da gerek yok demektir zaten.

parası neyse vereyim yaptırayım olmuyor genelde. doktor gerek görmezse o dedığın testleri istemeyebilir. Ha güzel güzel anlatırsın, çok kafaya takıyorum falan gibilerinden içim rahatlasın bi görelim test sonuçlarını dersin. belki yaptırır. büyük ihtimalle ilk önce bir ekg ve eko yaptıraracak, gerekliyse efor testi yaptıracak.

ekg testi hemen yapılır da efor testi için daha ciddi şikayet lazım sanırım.

çarpıntım var diye gidersen direkt ekg çekiyorlar. onun sonucuna göre diğerleri yapılır veya yapılmaz.

bir de ben kalp merkezi gibi bir yere gittim, daha detaylı muayene olmak istiyordum, doktor daha ekgye bakar bakmaz muayeneye almaktan vaz geçti, "niye geldiniz" falan demeye başladı. "ya bi muayene edin işte, içim rahatlasın" falan dedim adama düşün :)
neyse etti muayene sağ olsun.
teşhis ve tedavi olarak da özetle şunu dedi: "içine atıyon atma"

www.frmtr.com şurdan aradığından fazla döküman bulursun.

tşk ederim

mağaradan ne zaman çıktın? (bkz: alo fatih)

alo fatih'le kanaltürk'Ün alakası ne ? mağaraya sokarım seni.

arkadaş habertürkle karıştırmış.

şunu buldum ben de: www.aydinlikgazete.com

2008 gibi. tuncay özkan "niye sattın kanalı" diyenlere "sağolsun akın ipek çok para verdi. yoksa kanalı kapatacaktım" gibisinden açıklamalar yapmıştı sanırım.

akın ipek'in cemaatle yakın ilişkisi var zaten. o zamandır devam ediyor işte.

tuncay özkan'dan sonra aldılar. 2007 seçimleri sonrasıydı.

hatta son programda tuncay özkan ağladıydı falan. hey gidi hey. kanaltürk şimdinin halk tv'si gibiydi bir zamanlar.

Yanlış anlamışım. Arkadaş da seviyesini çok güzel belli etmiş.

25 milyon dolara sanmıştı Tuncay özkan. 20 milyon dolar borç vardı birkaç haftaya haciz gelecekti kanal kapanacaktı zaten kalan 5 milyonla yeni kanal kurucam deyip Kanal Biz'i kurdu.

Biz kaç kişiyiz hareketi diye bir şey vardı 1.5 milyona yakın destekçisi vardı kelle başı 50 tl atardık biz cemaate satacagina gibisinden çok tepki oldu.

Sonra ipek grubundan alınan parayla Kanal Biz kuruldu. Kısa bir süre yayın yaptılar, Ergenekon dalgası başladı. Bir iftar programındaydı Tuncay Özkan "Beni de alın ben de suçluyum bu vatanı sevmek suçsa/ minvalinde bir şeyler söyledi. Çok geçmeden Tuncay Özkan da içerdeydi.

Sonra Kanal Biz de satıldı. Yakın zamana kadar tele market kanalı olarak devam ediyordu, şu an ne durumda bilmiyorum.

yüzde 50 domaltsın bizi madem.

Önemli bi konu.
www.habermekan.com

@rectoa, estagfurullah. Ama 30 martta da yine zaferle cikarsak sandiktan, bu sefer ulkemiz daha da guclenecek. Vasifsiz ve ulkeye hizmet emek istemeyen memurlar da artik oyle kolay kolay calisamayacak.

iktidarı desteklemeyenler, bu ülkenin gelişmesini istemeyen vasıfsız ve gereksiz insanlar oluyor değil mi?

ben daha önceki duyurularını da dikkate alarak senin trollük yaptığını düşündüğüm için artık dil dökmeyeceğim, küfretmeyeceğim.

senin kafandaki adamlar kendini ülkeye faydalı, değerli sayıyor ya çok yazık.

Öncelikle demokrasiden ve adaletten son derece uzak bir uygulama olarak görüyorum. Zira temelinde ben kimi istersem onu alayım mantığı vardır. eee sınavla ne uğraştırıyorsunki milleti istediğini al olsun bitsin.

"Ülkemiz daha da güçlenecek"

Hımmm bu ezber cümlenin hastasıyım gerçekten. Ne kadar güçlendik ki daha da güçleneceğiz? diye düşünmeken her seferinde kendimi alamıyorum.
Adamlar tahvil alımını azaltıyoruz dedi döviz %30 arttı (tek neden bu değil tabiki) hani ekonomi güçlüydü?
Suriye politikalarında tamamen yalnız kaldı Türkiye ve hiç bir komşumuz ile ilişkilerimiz eskisi kadar iyi değil (eskidende çok iyi değildi ama nispeden bugünden iyidi) hani dış siyasette çok güçlüydük?
Halkın iradesinin karşısında durmak niyetinde olanlar belli tabiki ama her bokada halkın iradesi diyip perdelersek olur mu? O irade silah mı yoksa kalkan mı? bu arada oy hakkını farklı tercihler için kullananların iradesini hiçe saymak ne demek?

Ahahahahahaha, guluyorum ben buna ya. :)

İste 60-70 alip devlete kapagi torpille atip, cok faydali bi kesim de var meselam. Meselam 80-90 olup da atanamasa da olsun. 60-70 alip onun yerine atananlar var meselam.

Super olaylar olacak ilerde suppeer. :) Umutluyum.

siyasi goruslerde etkili olacakmis bu alimlarda.

Lan zaten ilk basta o etkili. :)) Ahaha. sinirim bozuldu.

olum ironi mi yapıyonuz ne oluyor burda.

İdeal sistem işe girişin çok zor olmasıdır ama bu şekilde değil. Böyle çalışıp çalışmasına bakmazlar kişinin. Yandaş mısın gel, değil misin git (ki bu her iktidar için geçerli, sadece bugünkü gibi değil) olmamalı. Nasıl beddua okuduğumu anlatmam mümkün değil şu an. Dönüp bana gelecekse de gelsin, ben giderken tuttuğumu da götürürüm.

Mükemmel bir olay, muhteşem, vasıfsız öğretmenlere iyi okullarda falan bol bol denk gelinecektir, ben öğretmen lisesindeyken, öğretmen atamalarının sınav+mülakat şeklinde yapılması kaldırılmıştı, bizim hocaların bir kısmı fen lisesine geçmiş bize özür dilerim ama baya başarısız öğretmenler gelmişti, hele bir biyolojici vardı kendisi uzun zaman meslek lisesinde öğretmenlik yapmaya çalışmış ama körelmişti resmen, çok iyi niyetliydi ama bildiğin başarısızdı.

Bu sistemi tam olarak kavrayamadım, iyi mi olur kötü mü olur bilmem ama torpil bol uygulanırsa kalite baya yerlerde sürünür.

ak parti taraftarları da oldukça fazla artık twitterda.

örgütlenip spamlıyorlar toplu bir şekilde. kapanıyor hesaplar.

bilemedim.

Neil gaiman olan?

bilmiyorum

Biraz talihsiz bir adam, olaylar neticesinde kotu adam oluyor ama tabi Spiderman guzelce patakliyor kendisini.

Sahne adi mi bu ?

sandman adlı üyeyi soruyorum

güzel şarkıdır:

www.youtube.com

tanımıyoruz. Bize öyle bi bilgi gelmedi. :/

pek hatırlayamadım.

ABİCİM VALLA ÇIKARAMADIM YA

muhabere de yatılmaz da muharebedir yatılan yer. tabii yerine göre de değişir ben genel bildiğimi söyledim.

ben askerliğimi muhaberenin yanında yaptım, neler yaşadıklarını görüyordum yakından.

şanlıurfa merkezde yaptım ben bu arada. bunlar sürekli telsiz dinliyorlardı nöbetleşe. zaten 8-9 askerdi bunlar, her yerde böyle midir bilmiyorum. 2-3 odalı göt kadar yerdeydiler. başlarında sürekli başçavuş veya teğmen falan oluyordu, o sıkıntı oluyormuş biraz.

ama bana rahat gibi gelmişti onların askerliği, başka yerlerde nasıldır bilemem.

yerine göre değişir...
yazışmalar, telsiz görüşmeleri, telefon bağlamaları vs... sende işte.
bir nevi sekretersin.
,
diğer askerlere göre rahattırlar denilebilir,
bazı yerlerde nöbet tutmazlar, içtimaya çıkmazlar...
en azından bizde öyleydi.

@rectoa bende öyle duydum daha dogrusu okudum ama tabikide herkesin söyledigi şekilde sanırım duruma göre değişiyor. Buarada İstanbula gidiyorum bende.

@Mahonyy zaten sen okumuşsun sözlükte de, genel kanı rahatlığı üzerineyse rahattır. benim gördüklerim de rahattı yani. ne kadar rahat bilemem de. neyse hayırlı tezkereler olsun hadi.

10 ay santralde idim. alay vs tarzı yere düşer isen,mesaj vs olaylarını rütbeliler yapar. bizde semac basına oturmak bıle yasaktı (askerin) (semac: kriptolu mesaj alma gond aleti).ama sureklı bir kod ile telefonu açar durursun. kafana yuzlerce numara girer.üst devre vs oldugunda gec kalkarsın,temizlik vs yapmazsın. cogu yer nobet tutmaz.mesela bizde silah yoktu. içtima alt devre gelene kadardı.alayın mıntıkasına girilmezdi.santralci oldugumuz ıcın sporlara katılmazdık.rutbelilerle cok konustugun için ( hele format atmayı vs de bılıyorsan)dıger askerlerden bıraz daha fazla sevilirdin vs vs

karakollarda 2 saat nobet olurdu.silah olurdu. herseyı sen yapardın.

cem yılmaz komik değil mi? ortalama bi türk izleyicisinin gülmemesi için bi sebep göremiyorum ben bu adamın şovlarında. ama aç başlığı oku yok komik değil yok bilmem ne. türk milleti ne bekliyorsa artık, memnun etmek çok zor. adamı yıldırırlar yani kendini kanıtlayamadan.

ya kadın evinin penceresinden ayakkabı kutusunu gösterdi diye başı belaya giriyor, bir de sahneye çıkıp sivri dilli mizah yapacak adam nerde bu memlekette?

sert mizahı kaldırmaz şimdilik türkiye. istanbul ve ankaradakiler yapıyor mudur bilemem, zaten oralara gidenler de fikren daha geniş insanlardır muhtemelen.

cem yılmaz komik tabii. ama bir yerden sonra sıkmıyor mu yahu? internet diye bir şey yaygınlaşınca insan cem yılmaz'dan farklı adamları dinleyince, cem yılmaz kimmiş lan diye oturup düşünüyor. etliye sütlüye karışmayan komedyene uzağım biraz ama türkiye açısından bakacaksak tabii ki komik, bağıra bağıra güldüğüm de oluyor, komik değil demek abes kaçar. bir de keşke nadir de olsa yaptığı şu araklama olayını azaltsa.

bu arada memnun etme, kendini kanıtlama olayı zor sanırım türkiye'de evet. bir de stand-up olayında resmen sözü geçen tek ismin cem yılmaz olması, herkesin onunla kıyaslanmasına yol açıyor, bu da kötü tabii.

bir de ferhan şensoy diyen oldu. başkaları da demeden önce yazmak istedim. tabii ki muhalif bir komedyen olarak görebiliriz ama bu konuya daha çok stand-up çatısı altından bakmayı tercih ediyordum ben. dolayısıyla ismini anma gereği duymadım, yoksa ondan başka bu denli muhalif biri tiyatro sahnelerinde az vardır sanırım.

abi herkes komedyen bu ülkede. ben şahsen çok eğleniyorum burada gün içinde. çok övdüğümüz yurtdışılar inanılmaz sıkıcı. buradaki sözlük, twitter komünitesinin geyikleri bile çok az ülkede var.

yani düşün yurtdışında yaşam buradakinden elbette ki daha sıkıcıdır, gündem bakımından. buna rağmen, mesela ingiliz mizahı diye bir şey var, ne bileyim amerika'da boston'dan çıkma ne komedyenler var. boston'daki hayat ne olabilir en fazla, bizim ülkeyle karşılaştırınca. ortalığı kasıp kavuracak adamların dolu olması lazımdı yahu bu malzemeyle.

Türk insanı alıngan hem de bayağı.İroni esprisi yapsan sanki küfür etmişsin gibi hemen savunmaya geçer.

arkadaşlar da bahsetmiş de zaten, türkiye git gide muhafazakarlaşıyor ve bazı şeyleri ifade etmek git gide zorlaşıyor. en basit örnek mesela, 2000 yılında falan ruhsar diye bi dizi vardı. hande ataizi'yle cem davran oynuyordu. bu dünya öteki dünya gibi şeyleri tiye alan bir diziydi. hande ataizi ölü kadın/melekti baya açık giyiniyordu falan. bugünün türkiye'sinde olsa o dizi ilk bölümden sonra o diziyi yayından kaldırmakla kalmazlar, muhtemelen ak gençlik ellerinde meşalelerle kanalın binasına yürüyüş yapar.

bizim memleketimizde mizaha tahammül edilemez ki. genel olarak islam coğrafyasında böyledir zaten bu. bi tane filmde dine hakaret ediliyor diye büyükelçilik basılıp adam öldürülen bir coğrafya bu orta doğu. abd'ye bak bi, south park'ın herhangi bir ünlüyle geçtiği taşağın 100'de 1'i bizde yapılsa o yazarları da kanalı da dava manyağı yaparlar. aylin aslım denen hatun, twitter'dan biraz tiye alındı diye bi üniversite öğrencisine dava açıp 5 ay hapis cezası aldırttı. bir de ricky gervais'in, george carlin'in falan dinle ilgili fikirlerini ve agresifliklerini düşün bunların üzerine. öyle adamları yaşatmazlar bu ülkede.

cem yılmaz akıllı adam, parasına bakıyor. etliye sütlüye bulaşmadan komik olacak bir şeyler bulmayı başarıyor. halkın hiçbir kesimini de karşısına almak istemiyor. adamın hangi takımı tuttuğunu bile bilmiyoruz. adam yolunu bulmuş. gerçi zaten kendisinin toplum aydını olmak gibi bir iddiası da yok. bunu da açıkça söylüyor. o yüzden ona kızılmasını da manasız buluyorum. adam açık açık söylüyor zaten, "ben 2 saat konuşurum, güleriz, evlere dağılırız" diye. fazlasını beklemekte pek bir mana göremiyorum.

komedyen cikmiyor diye bisi yok.
Komedyenller senin gozunun onune cikmiyor diyebiliriz, ya da cikarilmiyor.
sivri dilli komedyen istiyosan
sezyum'un gosterisini izle. ana avrat duz gidiyor resmen, gosterilerini kismet sov adi altinda yapiyolar.
Babylon lounge da ya da old city comedy club gibi yerler de izlemen mumkun.
ayni gruptaki deniz alnitemiz de tek basina stand up yapiyor o da muhtesemdir ozellikle tedx reset teki konusmasini youtube da aratmani ve izlemeni tavsiye ederim.
bunlar disinda radyo odtu nun modern sabahlarin efsanesi ege kayacan da ankarada if performance hall de sahneye cikiyor arada istanbul'a da geliyor o da muhtesem.
rock fm den mesut sure ve ilker var onlar da old city comedy club da ve kadikoy de simdi adini hatirlayamadigim (biri kilcik sahneydi digerini unuttum yeni acildi) sahneye cikiyor onlar da baya saglamdir. yarila yarila gulebildigim adamlar bunlarin hepsi de.
ama politik ve muhalif mizah yapmiyorlar genelde, bir tek kaan sezyum disinda, o mahallenin delisi gibi tayyibe de cevresindekilere de allah ne verdiyse giydiriyor.
bu dedigim isimlerden bazilari ozellikle deniz alnitemiz ve ege kayacan bence cem yilmaz dan cok daha komik ve sokaga hitap eden komedi yapiyorlar.

sezyum'u biliyordum tabii, çok fazla olmasa da izlediğim de oldu haklısın olabilir o. ege kayacan'ı da izlemiştim, beğendiğim ender adamlardan olmuştu. deniz alnıtemiz'i bilmiyordum ama merak ettim onu. mesut süre'yi izlediğimde sevememiştim hiç ne yazık ki. ben ege kayacan'da da ağzına geleni söyleyebilecek bir potansiyel görmüştüm nedense. diğer isimlerden ayrı bir yerdeydi gerçekten, hoşuma gitmişti. ancak bir elin parmaklarını geçemeyecek sayıda birkaç isim sayabiliyoruz diye, bu ülkede komedyen yetişiyor dememeliyiz sanki malzemeyle, ortaya çıkan arasında ciddi orantısızlık var. ama haklısın bizim de biraz daha fazla izlememiz lazım. dibimde duran old city'i bilmiyordum bile ben, düşün yani. bizde de var hata.

bu saydigim isimleri siralayacak olursam
1) ege kayacan
2) deniz alnitemiz
3) kismet sov
4) mesut sure ve ilker (bunlarin mizahi da bana cok hesapli geliyo ama bir kere gidip dinlenebilir, sikmiyor guldurup eglendiriyor yani)

oha ananem yaşıyor orda.

orası genelde muhafazakar hacı amca ve teyzelerin yaşadığı bir mahalle. aşırı yobazlık durumları yok gerçi. ama ev arayan kişiler öğrenciyse açıkçası pek işlerine gelmeyebilir.

1 haftayı geçmez ama yürütmeyi durdurma kararı çıkabilir. hukuksuzluk diz boyu.

bu akşam 17.30'a uzatılmış başvuru süresi. süre bitince yökün sitesinde ne zaman açıklanacağı yazar sanırım.

adamına göre değişir. adamda ego varsa ve sen adama başsavcım demedin diye sana ayar olabilir. sen iyisi mi sayın başsavcım de. tutup adanalı dizisindeki bir adam çıkar. komser değil başkomser:)

siz diye hitap et en iyisi.

x bey de yav. başsavcı diye de kral karşısına çıkmıyosun. senin benim gibi insan.

Tabiki de "X Bey"

Ama is ile alakali bi konu donecekse "Sayin Bassavcim"

avukat hukukçu hakim vs değilsen "x bey"

kiminle tanışırsan tanış ilerleyen günler için ilk intibah çok önemlidir, ki bu adam baş savcı ve iyi bir insan olsan bile henüz seni tanımıyor. kimileri var abi der, sonra trafik kontrolünde abim şu diye ismini kullanır. bu adamlar buna çok dikkat ederler, herkese yeşil kurdele dağıtmazlar. savcılar şöyle sert, böyle sert demelerinin nedeni bundan geliyor aslında. milletimiz yavşak çünkü, kullanmayı çok iyi bilir. o yüzden ilk başta saygını göstereceksin. saygılı olmak hiçbir zaman yavşaklık değildir, yavşaklık hitap şekliyle olmaz zaten. sayın demene fazla gerek yok, baş savcım demen yeterli. biz her hafta ilçenin amir&müdür kesimiyle halı saha maçı yapıyoruz mesela, orada bile herkes birbirine müdürüm, savcım, baş savcım, komutanım diye hitap ediyor. yalnızken ayrı ama içlerinden gece plasytation oynarken sabahladığım adam var ona bile herkesin içinde abi demem. bu çizgilere dikkat ediceksin. zaten senin amacına, kişiliğine bağlı, zamanla da belli edersin. gerisi kendiliğinden geliyor ama ilk başta saygı.

edit: @ben smyrna güzel bi noktaya parmak basmış aslında. o değilsen bu değilsen diye bir şey yok, bu yanlış. savcı herkesin savcısıdır ve herkesin savcısı olduğunun yansıtılmasını ister.

başsavcım, savcım, hakimim, bunlara gerek yok. sahiplenmek neden. duyunca bile irrite oluyorum ben. doktora doktorum diyor musunuz, polise polisim? "siz" en güzeli bence. ya da savcı bey de geç.

Ahmet bey ...
sizinle su konuyu da,
Sizin de dediginiz gibi,

Birakalim sizli bizli konusmayi hasancim..

Peki ahmet abi ehe

bassavcim derdim ben olsam.
edit: sayin bassavcim da olabilir. adamina gore.

kırmızıya yakalanmamak için kavşağa hayvan gibi giren kameralı araç suçlu tabii. bide şoktan o kadar sakin gibi göründü bana.

edit: açıkçası kavşağa çok hızlı girenlere kılım. o yüzden direkt adamı suçladım. diğeri sarıda çıkmış olsa bile daha temkinli gidiyordu.

ben vuranın suçlu olduğuna emin olamadım. onun yolunda daha kırmızı yanmamışken diğer tarafa nasıl yeşil yanıyor ki? sanki diğer araç yanlış ışıkta geçti.

hacı iki taraf da hatalı.
kameralı araç son dakika atağı ile geçmeye çalışıyor.
diğer yönden gelen de muhtemelen yeşil yanmadan dalıyor yola (çünkü yaya için yeşil yanıyor o yönde).

muhtemelen bu yüzden ikisi de sakin bir de kaza ufak.

gömülen kırmızıda geçiyor,net o suçlu.

o değil de adamlar çıkıp el sıkışıyorlar.gözlerim doldu,burası türkiye di mi :(

Soldan gelip yandan çarpılan aracın kırmızıda geçtiği bariz, ama kameralı aracın da hataları var
Hata 1: Ama kameralı araç sarı ışıkta durabilecekken gazlıyor.
Hata 2: Işığa kısa bir mesafe kala solluyor/şerit değiştiriyor. Bu da kural ihlali Bunun tam kuralı aklımda değil ama 50/100 metre gibi bir şey olması gerekiyor.

Bir de ilginç bir nokta daha var. 33. ve 35. saniyelerin arasında bakarsanız aracın üzerinde kırmızı-mavi ışıklar var. Resmi araç mı oluyor şimdi bu? Geçiş üstünlüğü olmasına falan mı güvenerek kavşağa böyle giriyor? Yoksa sanayide taktırmış takılıyor mu?

bu olaylardan sonra da dusmezse erdogan kanserden gidene kadar akp ile yasamayi kabul etmemiz gerekir.

@lorenzen millet bu operasyonu yolsuzluk değil de hükümete karşı cemaatin bir oyunu olarak görüyor. Yine "Tayyip'i Yedirmeyiz" modunda cemaate kalaylıyor millet.

Genel seçimlere daha çok zaman var. Yereldeki kaybı daha fazla olacaktır fikrimce. Ellerindeki şehir sayısı azalacak.

Gelgelelim iki günde onları bu kadar sarsacak bir şeyler yaşanabiliyorsa, böyle bir seçim oranı tahmininde bulunmanın çok zor olduğu bariz. Gel gör ki bundan sonra hiçbir yeni vukuat çıkmayacağını varsaydığımızda bile %40'ın altına düşer derim.

@sovyetik'e katılıyorum seçmen konusunda. referandumda evet diyen kitlenin bir kısmını zaten kaybetmişlerdi, şimdi büyük çoğunluğunu kaybettiler. "cahil" diye nitelendirilen %50'nin tamamına cahil denmiyor zaten, aralarında ekonomi vs. dolayısıyla destekleyen de büyük bir kitle var.

büdüt: önemli bir örnek için t24.com.tr

bu karşılıklı oyunlar daha da sürecek gibi görünüyor. iş daha da çirkinleşirse elbette daha da düşer. ama şimdilik kesin bir şey söylemek zor. kemik kitlesi "yedikleri helali hoş olsun" diyor hala.

abi oy orani kesin duser de, benim anlamadigim konu bu akp secmeninin buyuk cogunlugunu cemaat olusturmuyor mu? cemaate baglilik anlayisindaki bir insan baska kime oy verir ki? ben cikamadim isin icinden

malesef komplo, dış mihraklar söyleminin akp seçmeni içerisinde çok alıcısı var bu yüzden fazla etkilenmeyecektir. seçime daha var ancak bu son operasyon üzerinden etkilenebileceği maksimum düzey yüzde 5'dir. Ancak dalga sayısı artarsa etki de artacaktır. Şayet dalgalar artar ve cemaat bir medya operasyonu yaparak, AKP'nin propaganda kanallarını keserse çok enteresan şeyler de olabilir.

@freekara ben senin gibi dusunmuyorum. akpnin kemik bir secmen tabani var ve oy verdgi icin pisman olan kesimin % 70 oldugunu hic dusunmuyorum. yani elbette vardir pisman olan ama bu cok buyuk bir oran. bana gore bu oran % 10 dan daha fazla degildir

düşmez abicim düşmez, bütün akp vekillerinin toplu seks kasedi bulunsa yine düşmez.

kim %70i oy vermeyecek diyorsa saçmalıyor.

millet çatır çatır yediğini zaten biliyordu, sadece ispatlandı.
oyları düşürecek mi? Tabiiki düşürecek, değişmez diyende saçmalıyor.

Ne kadar düşüreceği Tayyibin seçime kadar ki manevraları ve cemaate bağlı

akp bitti artık cemaat çok çok daha güçlü bir oluşum ve startı verdi yavaş yavaş düşecek oylar.
daha çıkacak bi sürü kaset var.
cemaat=abd> akp

akp nin oyu şu anda net yüzde 50. milletin erdoğan a güveni ve inancı tam.
ama bunu görmek için sosyal medyadan uzaklaşıp vatandaşların arasına karışmanız lazım. yoksa iş sosyal medyaya kalsa kk başbakandı şimdiye kadar, 8 tane ekonomik kriz geçirmiştik falan fistan...

kendi ailem üzerinden anlatayım.
fena akp'liler, acayip fanatiklerdir. bakıyorum aileme, bu son olaylardan sonra resmen akp ve tayyip'i daha çok sahiplenir oldular. yolsuzluk olaylarına inanmıyorlar, delil çıksa da ''sanki önceki hükümetler yapmadı mı?'' diye savunuyorlar. düşüncelerinde gram değişme yok maalesef.

güven sarsmayı bırak daha çok ''yazık ettiler adama, iftira atıyorlar'' diyerek mazlum olduğunu düşünüyorlar. yahu benim ailede akp'nin başına gelen olaylardan dolayı üzülüp başı ağrıyan var lan, düşün artık.

akp'nin arkasında bizimkiler ve bizimkiler gibi seçmenler olduğu sürece sırtı yere gelmeyecek gibi görünüyor. ben de umutsuzum ve şaşkınım valla.

asgari alırsın ders sayın 30'u bulursa. bulmazsa 500 600 civarı alırsın. bu okulun durumuna ve müdüre bağlı.

küçük bir tavsiye: çok ama çok zorunda değilsen yapmamanı tavsiye ederim. kpss & alan sınavına yüklen. böylece yanlış işleyen çarkın bir parçası olmazsın.

Çünkü yaptığın hiçbir şeyin kıymeti bilinmeyecek. yapılan işe asla değmeyecek bir rakam maalesef.

para konusunda çok sıkıştım artık aklıma başka çare gelmiyor. dersanelerin durumu da bildiğin gibi kapatıldı-kapatılacak.

En kralı 900 alır, sigortalarında yarım yatar. Zaten bu yüzden hükümetin isine geliyo.

Yapmayın kardeşim yapmayın, hükümetle bir olup milletin hakkını yemeyin.

800 civarı alırsın. 900'ü göreni görmedim.

çok sıkışıksan, kafayı yemek üzereysen, başka çaren yoksa yap. ama her an yerine birinin gelebileceğini, hiçbir güvencenin olmadığını da bil.

ücretli öğretmen haftalık 30 saat ayda 120 saat ders ücreti alır. bir dersin ücreti yaklaşık 9 tl'dir. 9*120=1080 falan alırsın ama hasta olmamaya rapor almamaya bak.

Ücretli öğretmenlik ufkunu açma konusunda iyidir. Her öğretmen bir dönem bence bunu tatmalı. Elbette o paralara calismak sacmalik ama sanki kadrolular da hakettigini mi aliyor. Neye gore belirlenir ki bir meslegin degeri, yapilan isin degeri.

Ben 1 sene yaptim. İdelistlik adin ve basardiklarim adina en guzel ogretmenlik senemdi. Sonra yuksek paralarla calistim ama o tadi vermedi. Belki ilk göz ağrısı diyedir.

hayır yahu ne 500 600. ben geçen yıl yapıyordum sabahtan öğlene kadar 1100 le 1300 arası değişiyordu. bu yıl da artmıştır.

özel derse yüklen derim. reklamını yap, ilkokul için her türlü yapabilirsin. proficiency için donanımlıysan özel okul öğrencileri bulmaya bak ve bu proficiency kurslarında iş arayabilirsin. sanırım dersaneler gibi onların kapanma durumu yok. (hiçbir fikrim yok)

Ayrica ben 2010da 700 küsür aliyodum. 28 saatti ders saatim sanırım (müzik)

sezon geçmedi mi aga? ben de ücretli öğrtmenlik arıyorum bulamıyorum.

Ücretli öğretmenliğe başvurular belki geçmiştir ama ihtiyaç durumunda sizi her dönem veya gün çaüırabilirler. @dergus

savcı ve 5 emniyet müdürünün görevden alınması akp'nin suçlamaları kabul ettiğini tamamen ortaya koyuyor.

nereye varır konusuna gelirsek; biz eğer bu meseleyi akp ve cemaate bırakırsak dosya 3 güne kapanır. fakat halk olarak takipcisi olursak, sokağa çıkarsak, çalınan paralarımızın peşine düşersek işte o zaman bu gerçek bir soruşturma haline gelir.

Takip etmiyorum, zerre umrumda değil açıkçası.. Her yerde tayyip şöyle, camaat böyle diye harıl harıl tartşan insan görmekten içim şişti..

@machine head +1. Takip etmiyorum zerre, neler oldugundan da hic haberim yok. Para azdiriyo hepsini. Hepsi de ayni bokun laciverti.

akp nın fanatk secmenlerı hala cahil. erdoganı yedırmeyız dıyıp duruyorlar. adamlar çok geniş.oyle boyle degıl.

Akp duraklama dönemine geçiyor.

en apolitik olanın bile ilgilenmesi gereken bir süreç bu. çünkü yenen senin benim param. adamlar sefa sürüyorlar resmen. özellikle böyle bir dönemde "zerre umrumda değil" yaklaşımının faydası yok.

fanatiklerin görüşleri için twitter güzel bir kaynak. aynı havadalar. yedirmeyiz deyip duruyorlar.

@rectoa sana katiliyorum ama bi sey olacagini ben hic zannetmiyorum.

o yenen senin ve benim paralarim zaten kac yildir yeniliyordu, yenmeye de bi sekilde devam edecek.

Gundem oyalansin dursun, fakir yine fakir zengin yine zengin, isci yine isci. that's it.

@barbara herhalde barbara manken olan

muhakkak toplumsal sınıflarda hiçbir değişiklik olmayacak ve muhakkak her gelen bir şeyler yiyor ama ben bu kadar alenisini, bu kadar utanmazca yapılanını hiç görmemiştim. artık resmen salak yerine konuluyoruz. tayyip ve tüm kabine her gün çıkop ahlak, din, iman dersi verip milleti oyalarken perde arkasında neler çevrildiğinin bilinmesi de çok olumlu bir gelişme. ülke yerinde sayıyor bunların para hırsı yüzünden. o sebeple artık takip edip tepki göstermek farz oldu.

feto kafası görmekten de tayyip kafası görmekten de sıkıldım.
ne sözlüğü açıyorum ne de facebooku

eğer önümüzdeki seçimde bunca olaya rağmen akp %40'tan aşağı oy alırsa gerçekten çok şaşıracağım, bu ülke için çok ümitleneceğim.

akp ve cemaate de uzak biri olarak (ki cemaat yurdunda da kaldım, akp seminerine de katıldım; sırf meraktan) ve agnostik biri olarak ben türkiye'nin halkına bakmamızın daha mantıklı olacağını düşünüyorum. çünkü bu insanlar halk sayesinde var.

halk bunca yolsuzluğu da bir güzel yutup sineye çekerse ben başka bir şey demiyorum.

Valla her sey iyi, guzel de soyle bir gercek var: adamlar cemaate ters yapmasa daha yillar boyu calip cirpacaklardi. Kaldi ki zaten bilinen bir seydi diz boyu yolsuzlugun oldugu. Ayrica millet sigir, kolay kolay gitmez akp yine de, gitse de dogru duzgun bir hukumetin gelmesi zor.

iyi bir çevirmen olmak için en az ingilizce kadar kendi diline de hakim olman lazım. hatta kendi diline daha çok hakim olman lazım.

çevirmen değilim, üstün bir ingilizcem yok ama gözlemim bu.

İngilizce öğretmenliğinde kimse size tercüme öğretmek zorunda değil ki. Onun için Mütercimlik bölümü var. Olsa olsa eliniz değmiş olsun diye çeviri dersi olur o kadar. Üstteki arkadaş işin en önemli kuralını yazmış. Gerisi de ancak pratik yapmakla olursa olur. Ya da varsa işin tekniğini anlatan kitaplar onlara göz atın.

daha 3. sınıftasın, bol bol zamanın var. ben de ingilizce öğretmenliği mezunuyum, son iki yıldır tezler, diziler çevirdim bol bol. bol bol pratikle zaten kendiliğinden öğreniyorsun. bir mütercim tercümanlık mezunu gibi olmazsın tabii ama öğretmenlik okuduğun için ingilizceye hakim olduğunu varsayıyorum.

bir de arkadaşın dediği gibi kendi dilini de çok iyi bilmen lazım.

oncelikle www.eksiduyuru.com

hic boyle dusunmemistim. gozluk tam, ama danstan emin olamadim. ama benziyor kesinlikle

sanmıyorum ya. adamlar o klibi nerde görecek de dalga geçecek. amerika'da da popüler bir klip olması lazım ki herkes anlasın.

Eskişehir'i bildiğini varsayarak, Yıldız durağından dolmuşlar kalkıyor oraya. kırmızı 4 de gidiyor. belediyenin sitesinden güzegahlara bakabilirsin.

Büyükdere tramvay durağından Opera yönüne giden tramvaya bineceksin, çarşı durağından bir sonraki durakta inerek Muttalıp cad. girişindeki beyaz dolmuşlara binerek iki eylül kampüsüne gidersin.

Veya, Odunpazarından direk 4 numara otobüse binebilirsin.

Kafana gore ya da aldigin tavsiyelerle cat kapi gitme.
Sen simdi gozune kestirdigin yuvaya git , sosyal hizmetler sorumlusu ile gorus. Benim boylecene fikrim var bana bi yol gosterin, param var/yok, bu dogrultuda ne yapayim nasil geleyim de.

En dogru yolu onlar gosterir.

Yılbaşı konusunda aynı fikirdeyim seninle.

Ve çok güzel bir şey yapmak istiyorsun, tebrik ederim. Keşke İstanbul'da olsaydım da katkım olsaydı. Ama inşallah güzel bir yılbaşı yaşatırsın çocuklara.

katılmak isterim ancak ben çok ağlayan bir insanım o yüzden gelir de ağlamaya başlarsam kimseyi kötü etmek istemiyorum.
bana ulaşın lütfen. tavsiye olarak ne yapılabilir bilmiyorum ama çok uzun süre olmasa da bir kaç saat gelmek istiyorum.

istanbul beşiktaştayım, anadolu avrupa farketmez.

organizasyon sende o zaman, durumdan haber edersin bizleri. seve seve yapmaya hazırım ben de.

ben de gelirim.

hatta gitmeden duyurudan ufak hediyeler toplanabilir, bir adrese isteyen kargoyla gönderir, o gün de çocuklara götürürüz. olmaz mı?

şu an adres ve telefon arıyorum internetten ama sanırım mallığıma geldi bulamıyorum.
kesinlikle bir yer belirleyip öncesinde aramak hatta gitmek lazım.
bu duyuruyu okuduktan sonra aynı şekilde kendi arkadaşlarımla yaptığım anlamsız sonrası hangover olan saçmalıklar yerine minnoşları eğlendirmek benim maneviyatımı da kesinlikle düzelticek :(

bazen böyle duyurular açılıyor sonra kalıyor öyle. bunu sağlam bir organizasyona dönüştürelim :(

bende gelirim üsküdar'dan.

Arkadaşlar Ben birkaç yere telefonla ulaştım ancak pazar günü olması sebebiyle yetkili biriyle görüşemedim.Yarın tekrar arayacağım. ayrıca sözlükte 31 aralık 2013 çocuk esirgeme kurumu ziyareti adı altında bir başlık açtım yarın kurumla konuştuktan sonra limonda da bir etkinlik düzenleyeceğim.

@Hope ender; kargo isini organize edersen lutfen duyuruda paylasin, istanbulda degilim ama hediye yollamak isterim. Kargonun elinize ulasmasi icin makul sureyide hesaplayip haberleselim.
Katilmak isterim.

hediye kek pogaça börek animasyon ve bilumum şebeklikle katılmak istiyorum. +1li hemi de.

ben yeni gördüm bunu.organizasyon tamam mı arkadaşlar,nereye gidiliyor ben de katılabilirim

İyi de sinav sistemi degismeden ne onemi var dersanenin kalkmasinin?

Adi dersane olmaz ev dersi olur x olur. Sonucta cocuklar bu sinavlara hazirlanmak zorunda.

egitim sistemimiz kusursuz islese, herkese esit egitim goturulse eyvallah kapatilsin diyecegim ama kapatilinca is daha da boka saracak gibi.

nasıl dershaneler kaldırılınca öğrencinin üzerindeki yük kalkacak ki? öğrenci üzerinde yük oluşturan dershane değil, üniversite sınavı. dershaneleri de oluşturan bu sınav ve eğitim sisteminin bozukluğudur.

ha dershaneler kaldırılınca ne olacağını ben sana yazayım, ailesinin maddi durumu iyi olanlar özel derse yönelecek, orta direk ailelerin çocukları ortada kalacak ve sadece okula muhtaç kalacak, türkiye'de belli başlı okulların dışında verilen eğitimin kalitesi ortada.

ilaveten galatasaray lisesi'nde, istanbul erkek'te veya kabataş'ta okuyan adam bile bugün dershaneye gidecek kadar muhtaç durumdaysa (ki köklü okullardaki öğretmenler test tekniğinin üzerinde durmaz) dershaneleri kaldırmadan önce düşünürsün.

ha dershaneler bir ticarethanedir ve kapatılması gereklidir, ama böyle lönk diye damdan düşer gibi değil, gerekli planlamalarla kaldırılmalı. öyle ki öğrenciler dershaneye muhtaç olmayacak duruma geldiğinde kaldırılmalı.

Eğitimde esitsizligi ortadan kaldirmak istiyorlarsa gitsin özel okulları kapatsinlar

Ülkesindeki eğitim kalitesinden bihaber bir başbakanın hezeyanlarını desteklemeyelim lütfen.

Dersaneleri kapatacaksan okullarına güveniyorsundur. Ama okullar şu an güvenilecek durumda değil.

"Dersaneler test usulünü öğretiyor" diye bir argüman sunuyor bir de. O test usulünü uygulayan senin kurumların zaten. Dersaneler de ona ayak uyduruyor.

Bok gibi yönetiliyoruz yani kısaca.

zaten parası olan özel dersle işini halledecek ya parası olmayanlar ne yapacak hadi kredi kartı borç harç bi şekilde dershaneye göndererek ancak bişeyler yapababiliyo.. kapatılırsa adaletsiz olan sistem daha da adaletsiz olacak...

sadece özel okullar değil ki olay, ismi olan anadolu ve fen liseleri de var bir de, herkesin girmeye çırpındığı.

bu konu çok dallı budaklı ama. bir kere, eğitimi ne için veriyorsun? ara eleman ihtiyacı varken ve bu ihtiyaç da meslek lisesi gibi liselerle giderilebilecekken, herkesi üniversiteye yönlendiriyorsun. basit bir sınavla, metal öğretmenlerini, makine öğretmenlerini, mühendise çevirmeye çalışıyorsun -halbuki ara eleman istihdamını sağla ve sonucunda mesleki eğitime önem ver, ki iyi mesleki eğitim veren hocalar olsun, dimi?- herkes üniversite mezunu olsa ne olacak ki? bu sefer de ortada zebil gibi mühendis var, çoğunun eğitimi kötü -çünkü akademisyenler büyük şehirlerdeki üni.lerde kalmak istiyorlar, e hayatları burada kurulu ya da onlar için buralar cazip, anadolu'daki üni.lerin çoğunda da eğitim iyi olmuyor bu yüzden, buradan çıkanların da bazısı kendini yetiştiriyor, iyi oluyor, ama adam mal gibiyse mal gibi girip mal gibi çıkıyor üniversiteden. ve sonra o haliyle satışta çalışıyor, ki bunu ağzı laf yapan herhangi biri de yapar, biraz satacağı ürüne dair bilgisi olduğu sürece. üniversite eğitimi tabi ki güzel, ama bunu statü göstergesi olarak almamak gerek, bu bir, meslekleri aşağılamamak gerek, bu da iki, ki herkes üniversite okuyarak burnu havada gezeceğine, adam gibi mesleki eğitimle ara eleman olsun. ama ara eleman o kadar çalışır, sırf üni. bitirmemiş diye maaşı az olur vs. vs. yani dershaneye gelene kadar, ne sorunlar var? öğretmenler mezun olur, atanamaz, e ülkenin çoğunda öğretmene ihtiyaç var, ama çoğu gitmez vs. vs. bir de eskisi gibi idealist bir nesil de yok ya, hoş. ama bunun sebebi de tee 68-78 olaylarını yaşayan annelerimize babalarımıza dayanır, hangi taraftan olursa olsun. maksat çocuğumuz zarar görmesin, diye diye, poposunu rahata alıştırmış nesil yetişti -gerçi gezi'de durum biraz değişti, güzel oldu- hasılı, bu kadar çok sorun varken, dershane varmış yokmuş, o çocuklar her türlü sorun yaşayacak. eğitim sisteminden tut, bizim toplumsal psikolojimize kadar her şeyi toparlamamız lazım, onun yerine saçma sapan şeylerle gündem yaratılıyor ve arka planda hiç geçmemesi gereken yasalar geçiyor, falan. herkes de kendi poposunu kurtarmaya bakıyor haliyle.

ayh içim doldu, hüffffff!!!!!

velhasılı, hizmetle olan sürtüşmesinin ceremesini gariban çocuklar çekecek.

yazık yemin ediyorum.

dersaneler kapatılıyomuş. peh.

www.addic7ed.com

dizimag'de bütün bölümleri vardı. bir iki bölüm dışında büyük senkron sıkıntıları olmuyordu.

sınav sonuçlarını sonuc.osym.gov.tr den görebilirsin.

bir de girmezsen kaybının ne olup olmayacağını bilemeyiz şu anki eğitim durumunu, hedeflerini bilemediğimizden.

bir dahaki sınav baharda zaten ama.

nasıl açılacağını bilmem de takipçilerin falan eskisi gibi alacaksın hesabını.

Otsbir çekiyorum ben öyle durumlarda ;)

dışarı çıkın. sokağa. yürüyün nefes alamayana kadar. hava bir de soğuk ya. çok iyi gelecek size. son 3 aydır haftanın n az bir gecesi sinirimi yenemeyip gece kendimi sokağa atıyorum. eve gelince de uyuyun. ama yürüyün işte. nefesten boğulana kadar çekin içinize havayı..

aha bunu izle pamuk gibi bi insan olursun
www.imdb.com

melisa çayı ve papatya çayı için. hatta ikisini aynı anda için tek fincanda. Ama fazla uyku yapabilir, araba falan kullanıcaksanız veya dikkat gerektiren bir işiniz varsa çok tavsiye etmiyorum.

bir de yakın dertleşebileceğiniz dostalrınızı arayıp içinizi dökün.

söylenenlere ek olarak, biraz klişe olacak ama, kesinlikle kum torbası.

meditasyon veya namaz artık inancın neyse, ona göre ruhunu rahatlatacak bir şey yap. geçici değil kalıcı şeyler yap yani.

Ayağınız su toplayana kadar yürüyün

alt tarafı f1 ceosu diyorsun da f1 başlı başına bir ticarethane zaten.

bu f1 hiç de küçümsenecek birşey değil.eskiden takip ederdim hep ve o kadar büyüdü ki dünyanın en büyük 4.sektörü piyasası bilmem ne deniyordu.

The One with the Birth Mother:
getir.net

kızların erkeklerle ev üzerine iddiaya girdikleri bölüm:

s4e12

O zaman en favorimi yazmıştım, diğerleri de 2., 3. 4. diye gidiyordu zaten. Listede olmayan sevdiğim bölümlerden 2x12-13 The One After the Superbowl diyeceğim.

the one where ross is fine.

ross'un cafede yumruk yediği sahnenin olduğu bölüm..

www.youtube.com

(bkz: the one where eddie won't go)
2.sezon

hepsi. net.

(bkz: The One with the Prom Video)

chandler'ın the women repeller muhabbeti bile yeter.

4. yılımıza girdik. hala 1 hafta görüşmesek aylarca görüşmemiş gibi özlüyoruz. beraberken de ilk aylarımızda gibiyiz.

yani heyecan aynı kalabilir. maşallah deyin bide.

maaşallah da, kıstasım tam olarak özlem değil kendi ilişkilerimde. nitekim alışkanlıklar da özlemi doğurabiliyo. tam karşılığı şu sanırım ilişkinin başında her gün eve geldiğinde erkek uzun bir sarılma öpüşme faslının ardından içeri girerdi. otururken bile el ele durulurdu vs. belki biraz fazla vıcık vıcık gelebilir ama durum başta bu iken şimdi bunlar yok. normali mi bu bilemiyorum.. :(

Yani doğal oyle olmasi. Anne babanizi her aksam gördüğüz dönemlerle uzun sure gormeme donemleriniz ayni mi? Arkadasliklarda da oyledir hayat böyle.

teşekkür ederim. sanırım heyecan bitti diyerek ilişki değişikliği yapmak liseli yıllarda kaldı... olanı kabullenip hatalı aramamak lazım belki de.

tempo duser, heyecan ayni kalmaz.

onemli olan karsilikli saygiyi yitirmemek ve o heyecani, derin sevgiye donusturebilmek.

Oturup beraber haberleri izleyip yorum yapmaya basladiysaniZ istemdisi bu is olmus demektir.

mezun olman gerekiyor. bazıları son sınıfları da alabiliyor ama.

nerde yaşıyorsan oranın milli eğitim müdürlüğüne gidip başvuru yapacaksın. çoğu genelde internetten alır başvuruyu. süresi geçmiş de olabilir, erken alıyorlar genelde ama yine de gir bir bak.

kaç para veriyorlar?

ders saatine göre para alıyorsun diye biliyorum.haftada 30 saat derse giren bi tanıdığım 900tl civarı bir şey alıyordu.

çok matah bir şey değil parası da şartları da.

30 saat derse girebileceğin bile şüpheli. yerine her an kadrolu biri gelebilir. yani bütün sene diken üstündesin. hak da iddia edemezsin.

ben yargı yayınlarının 40 advanced tests kitabını aldım, bitirdim. tavsiye ederim.

32 tane mini deneme, 8 tane deneme sınavı var içinde.

cesur öztürk - essential academic vocabulary
cesur öztürk building skills for proficiency
pelikan yayınları 16'lı yds deneme sınavı.

One for all güzel hazırlanmış gibi duruyor. Ben de kitap bakınıyordum gördüğüm iyi oldu bu arada. Kurslarda İrem yayınlarının kitaplarını kullandıklarını duymuştum, aklında olsun.

mesajım bulunsun.