iki yakın arkadaşımın babaları vefat etti. birkaç kişi de uzaktan akraba tanıdık vs.

Şahsen tanıştığım bir kişi öldü. Ama ailemin, arkadaşlarımın yakından 3-4 kişi öldü. Ya çok yaşlıydılar ya hastalıkları vardı maalesef.

Yakın çevremde olmadı ama tanıdıkların tanıdıklarından birkaç kişi öldü.

Bir tanıdığımın babası öldü onun dışında hiç kimse.

Yakınen tanıdığım karı koca vefat ettiler. Eşimin tanıdığı 2 kişi ayrıca. Yaşlar max. 60. Ama kronik rahatsızlıklar vardı.

eski bir iş arkadaşımın hiç tanışmadığım eşi,
hiç tanımadığım üst kat komşum,
çok uzaktan haberini aldığım babamın köyünden bir emlakçı,
ailemin yaşadığı şehirden 1-2 kişi

bunlar dışında hatırladığım yok.

6

38 yaşında astım hastası arkadaşımı kaybettik

3 arkadaşımın babası, 1 arkadaşımın anneannesi vefat etti.
Bir arkadaşımın arkadaşı (42 yaşında) vefat etti.

Benim anne babamın değil ama arkadaşımın annesinin epey arkadaşı vefat etti.

Dayim 2 ay yogun bakimda yasam mucadelesi verdi. Plazma tedavisiyle kurtuldu. Babamin 3 arkadasi (2si kardes) vefat etti.

Bi komşumuz atlattıktan birkaç gün sonra pıhtı yüzünden vefat etti

yakinim 1 kisi, daha nadir gordugum tanidik 3 kisi öldü. 4 tanidik cok cok agir atlatti. bu agir atlatanlardan bir tanesi son 10 aydir long covid problemleri yasiyor yani atlatti sayilmaz, hayati tamamen degisti. diger bir tanesi yine long covid ama sadece norolojik semptomlari var. muhendis oldugu icin sıkıntı yasiyor, konsantrasyonu ve hafizayi etkiliyor cunku.

Bir arkadaşımın 30 yaşındaki eşi beyne hasar vermesinden dolayı vefat etti. Daha doğrusu şöyle, covid yüzünden beyin kanaması geçirip beyin kanamasından öldü.

Kanser hastası bir yakınımız covid olduktan sonra öldü.

Bir de meslek çevremden çok kişinin anne-baba-büyükanne-büyükbaba gibi yakınlarının ölüm haberlerini aldım.

50 yaş altında ölüm haberini aldığım tek kişi 30 yaşında kadındı işte.

Köyden bir kişi öldü tanıdık. Kendisi 1453 yaşında olduğu için çok da ilginç gelmedi bu ölüm.

Eniştemi ve çok yakın bir arkadaşımın kuzenini kaybettik.

3 komsumuz vefat etti, ucu de erkek, ikisi yasliydi, biri gencti, ucunun de ek hastaliklari vardi
4 tane de uzak akrabamiz vefat etti. 3 kadin 1 erkek, bazilarinin ek hastaliklari vardi,

Eşimin kuzeni vefat etti. 50'li yaşlarında, doktordu.
Çalıştığım işyerinde 4-5 kişinin annesi/babası vefat etti. (Toplam çalışan sayısı 400 civarında)

iş arkadaşımın annesi ve mahalleden 2 kişi. yaşları +65

benim direkt tanıdığım 2 kişi, ama ailemden bir 10 kişiyi duymuşumdur 'mahallede şu vardı, eski arkadaşlardan şu vardı vefat etti' gibi.

anne tarafından uzaktan 3-4 kişi duyduk öyle

Bir tanidigin babasi, babaanne ya da anneannesi.
Bir tanıdığın babasi su an yapay komada.

Arkadaşlarımın ya da konuştuğum kişinin ailelerinden 7

duyduğum bi 6-7 kişi var ama hep tanıdığımın tanıdığı gibi. direkt tanıdığım birini kaybetmedim çok şükür.

yakından tanıdığım 2 kişi. birisi iş yerinde bi abimiz, diğeri kuzenim. tanıdığın tanıdığı veya tanısam da ismen bildiğim 10-15 civarı olmuştur.

Toplam 3.

Yakın çevremden 0 ama arkadaşlarımın ailelerinden, iş çevremden, komşulardan, tanıdıklardan bildiğim, vefat haberi gelen 100'den fazla maalesef.

1 kişi - anneannem.

arkadasimin halasi, amcasi, babasinin iki kuzeni; anne tarafindan da bir dayisi oldu.

hastalananlar da hep agir atlatti; uc tanesi hastanelik oldu.

tanıdıklarımdan dört kişi vefat etti, ikisi 40’lı yaşlarının başındaydı.

Bizzat dayım vefat etti, teyzemin bulunduğu apartmanda 4 kişi vefat etti.

2 kişi.

- Çalıştığım şirketin genel müdür yardımcısı.
- Çalıştığım şirketten bir arkadaşımın babası.

Herhangi bir malzemeye ihtiyaç duyarsanız oradaki görevlilerden istersiniz. Tuvalet kağıdı olabilir. Böyle böyle tecrübe edinirsiniz.

Çöp poşeti önemli, kendi çöpünü biriktirir sonra atarsın, her kamp alanında köşe başı çöp yok.
Yastık vereceklerini sanmıyorum, o yüzden yastık götür. En azından şişme yastık.
Terlik olsun yanında, her seferinde ayakkabı giy çıkar dert.
Çadır içi asılabilen led lambalar var, gece için lazım olabilir diyorsan işe yarar.
Genelde priz işi ortak olduğu için sıra olur ya da uzak olur, powerbank bulunsun yanında.
Kamp alanlarında hanzolara denk gelirsen gece gürültü olabilir, uykumu engeller diyorsan kulak tıkacı işini görür.

Rahatına düşkünsen ayrıca çok gün geçireceksen yanına şişme yatak alabilirsin. Çadır içi lambada işe yarar. bunun haricinde kampta herşeyin olursa evden farkı kalmaz biraz yokluk olsun.

Yazanlara ilaveten,
kafa lambası, kettle, poşet çay, ara kablo,
Buzdolabı imkanı varsa kahvaltılık, bıçak,tabak, kaşık, çatal, tuz, biber
Mangal imkanı varsa, mangal, et, tavuk, yağ, terbiye malzemesi, kömür, çıra, kibrit, çakmak,
Dechatlondan hamak,
Nurgaz ocak ve tüpü,
Elektrikli ocak,
Minik tencere, tava, çaydanlık,
Çakı, gazoz açacağı,
Portatif sandalye ve masa
Mat
Çadır altı ve güneş önü branda,
şişme yatak pompası
uyku tulumu,
havlu, gün sayısı kadar don ve tişört,
sahildeyse, güneş kremi, plaj havlusu, şinorkel, palet, gözlük,
Şarj aleti,
kitap,

ELEME: Bulaşık deterjanı, su, mayo/bikini/deniz şortu

off sinek kovar
lamba, yedek pil
çakmak, yedek çakmak
temiz çarşaf götürebilirsin. hatta camping alanına sor yastık falan var mı.

bir de böyle kamp yerlerinde genelde şişme yatak değil uyduruk bir mat verirler çok rahat olmaz üzerinde yatması, onu da teyit edip yatak alabilirsin.

Yok, hic.

evet, çok, adalet yok. milyon dolarlık hastalıklara asgari maaş alan kişilerin çocukları yakalanıyor.

Hayir cunku yok.

hayır

Valla ben sorguluyorum ancak oyle romantik bir sekilde "hayat neden adil degil?" ya da "Niye x kisi hasta oldu" seklinde degil. Bu olay adaleti falan sorgulamak degil bana gore. Hayat denilen kavrama sanki canli bir varlikms ya da daha dogrusu sanki bir insanmis gibi sifatlar yukleyip onun adil olmasini beklemek bana cok sacma geliyor. Hayat dedigin seyi olusturan sensin, benim, bizleriz. Yani o adaletsiz olarak gorulen seylerin sebebi su ya da bu sebepten dolayi bizim yaptigimiz ya da yapmadigimiz hareketler.

Hayat oyle rastgele 'dur bugun kimi hasta edeyim' diye dusunmuyor cunku dusunen bir hayat yok. Hasta olan kisi ya yasamin kosullari(kendisinin, ailesinin vs) ya genetigi ya da yanlis zamanda yanlis yerde vs olmasi yuzunden hastaligi geciriyor.

Bazi kisilerin iyi hayatlar yasamasi da yine hayatin 'dur bir sunu zengin edeyim de sevinsin' sekli yuzunden olmuyor. Ya ozel mulkiyet olayinin abartilip baskasinin emeginin su ya da bu sebeple nesiller boyu somurulmesi sonucu ya da bisekilde ugrasip didiip biseylerin elde edilmesi sonucu bazi kisiler bunlari elde ediyorlar. Yani ortada yine insan etkisi var.

Sakat dogma olaylari falan da oyle. Ya genetik oluyor, ya anne karnindayken bir etki olusuyor ya da dogum aninda vs bir olay oluyor. Yani oyle 'dur su da sakat dogsun' tarzi gorunmez bir olay yok.

Uzun oldu ancak hep adalet olayina sanki kendiliginden var olacak biseymis gibi bakilmasi canimi siktigi icin yazmak istedim. Boyle romantik bir bakis acisinin adaletle vs alakasi yok bence. Bunlar bisekil etki-tepki ya da karmasik olasiliksal hesaplama sonuclari. Adalet cok daha degisik bisey, senin insa edecegin ve senin katki saglayacagin biseydir bana gore adalet.

Hayatin adaletsiz oldugunu düşünüyorum. Ama bunun rastgele olduğunu düşünüyorum.
Bu kisim sebebiyle silinebilir bilmiyorum ama kendi düşüncelerim; Bu sebepten herhangi bir yüce vs güce inanmıyorum komik geliyor. Varsa da dünyadaki herşeyden daha zalim olduğunu dusunurum. Ha ona boyun egmisim ha diktatör. O yüzden zerre umrumda değil o tanrı bu tanrı.

Fakir olecegime zengin oleyim. En azindan olmeden bir sise single malt ile iki cuban içer ölürüm.

Hayır sorgulamıyorum. Adaletsizliğe itiraz ediyor, yapabileceğim bir şey varsa düzeltmeye ya da kendi adıma adil olmaya çalışıyorum ama dünyada neden adalet yok diye kafaya takmıyorum. Çünkü saçma geliyor. Adaletsiz durumlara üzülmek, üzerinde düşünmek değil bunu sorgulamak, yargılamak, bana/bize göre kötünün iyi durumda gözükmesi gibi durumlara takılı kalmıyorum. Çünkü adaletin aranacağı yer burası olamaz. Bu şuna benziyor, oyun bitmeden sonucu belirlemek gibi. Ya da bir filmin ortasında neden her şey çözümlenmiyor diye kızmak gibi, halbuki sonunu beklemek zorundayız. Düşünsenize 400 bölümlük bir dizide ne olaylar dönecek ama finali beklemek zorundayız.

Hayat da bunun gibi, dünyada gerçek bir adaletin sağlanması asla mümkün olamaz. Benim istediğim başka, karşıdakinin ki başka, diğerinin ki hepsinden başka olacak. Birimize adil gibi gelen ötekine gelmeyecek. Durumu etkileyen bir çok bileşen var, herkes için adaleti sağlamak mümkün olamaz. En sonunda oyun bittiğinde, kozlar paylaşıldığında adalet terazisi kurulduğunda herkes için gerçek bir adil yargılama başlayacak ve herkes hakkını alabilecek. Zaten ahiretin olmasının amacı bu. Çünkü oyun devam ederken, skor belli olmaz, hakem son düdüğü çalmadan maç bitmiş sayılmaz.

Her şeyin dünyada çözülmesini nasıl bekleyebiliriz? Basit bir örnekle diyelim ki adam 10 kişiye zarar verdi. Bu 10 kişinin adalet beklentisi aynı olur mu? Hayır. Biri şu yapılsa tamam der, öteki hayır bunu adil bulmuyorum şöyle olmasını istiyorum der, beriki başka bir şey... Dolayısıyla adalet böyle sağlanamaz.

Ancak tabi ki de dünyanın adaletli olmasına çalışmak, bunun için mücadele etmek gerekiyor. Bu başka bir durum. Zengin ultra zengin olup fakir aşırı fakir olmamalı, gelir dağılımı daha adil olmalı, insanlar emeğinin karşılığını alabilmeli, yaşam koşulları herkes iyileştirilmeli vs vs. Zaten iyi insanın bu dünyadaki varlık amaçlarından birisi de bunun için mücadele etmektir. İnsanlar kendi güçlerinin yetebildiği konularda adaleti sağlamakla yükümlüdür, yoksa kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermekle değil. Ben de sağlam bir ahiret inancı olmayanların bu konuya takıldığını düşünüyorum.

Evet kolay kolay değiştirilemeyecek şeyler adaletsizliklerin çoğu ve bazıları değişmesi imkansız. Ahirette görüşürüz deyip kestirip atanlara imreniyorum mesela ama ben inanmadığımdan böyle düşünenlere de üzülüyorum. Hepimiz nasılsa öleceğiz’i avuntu olarak görüyorum e ölecez de bir kere geldiğimiz bu dünyada yaşayamadıktan sonra ne anladım bu işten, kötü kötülüğünü yaptıktan ve yanına kâr kaldıktan sonra. insan eliyle yapılan haksızlıkları kastediyorum tabi. Ölümden sonrasını kesinkes bilen olmadığına göre tüm bu şeyler dünyada hallolmalı fakat yüz yıllardır bir değişim yok. Hayat bu dengesizliğin üzerine kurulmuş anlaşılan. Müdahale edemediğine kapıl git yıllarını harca derken ömür böyle bitiyor.

Sağlık sorunları, kazalar dışında seçimlerin rolünün olduğunu düşünüyorum. Mesela akraba evliliği kaynaklı doğumsal kusurlar ana babanın tercihlerinin sonucu. Askerde bunu anlattığım kişiler Allah'ın işine karışma dediler.

sorgulamıyorum dünya böyle bir yer. hep vahşi doğa şartlarını düşünürüm bu durumlarda. insanlığında çok farkı yok. güçlü olan şanslı olan zeki olan yolunu buluyor bir şekilde. diğerleri için yapacak bir şey yok. rip.

tanrıya inanmama konusundaki en büyük motivasyonlarımdan biri bu söylediklerin.

hayır, sorgulamıyorum çünkü herkesin hayatı kendine, herkesin sınavı ayrı.
buna sakat doğanlar da dahil.

zaten "güzel hayat" ne demek?
bu çok subjektif bir şey.

kaldı ki, güzel hayat olarak nitelediğiniz şeyin nasıl bir hayat olduğunu içinde olmadan bilemezsiniz.
insanlar paralı pullu rahat yaşantıların bedelinin olmadığını sanıyor.
hayatta her şeyin bedeli var.
bazısı bu bedeli ödemeyi namuslu, şerefli bir şekilde gerçekleştiriyor, bazısı da tam tersi.
ama o da bir bedel.

yani kerimcan durmaz'ın kazandığı paranın da bir bedeli var, sokaktaki seks işçisinin de.
bunların hepsi, kişilerin kabullendikleri, hayatın kendilerine getirdiği ve cesaret edebildikleri bedeller.
hayatın insanları bazı şeylere mecbur bırakması, çok zorlaması da etken olmakla birlikte, herkesin kendi içinde kendine göre yaşadığı acılar, travmalar, üzüntüler var.

evet bazılarınınki daha zor, ama "en zor" diye bir şey de yok.
hayatta zorlukların sınırı yok, ölçüsü olan ya da karşılaştırılabilir bir şey değil bu.
her şeyin iki yönü var.
herkesin hayatına, herkesin küçük ya da büyük sınavına saygı duyarak yaşamak gerek, görüntünün iyi olması her şey demek değil.
o yüzden önemli olan insanın kendi potansiyelinin maksimumunda yaşamak için gayret göstermesi.

bu tür sorgulamaları zaman kaybı ve motivasyon eksilmesi olarak görüyorum.
başkasının hayatına bakıp kendininkinden şikayet etmek yetişkin bilincine ait bir şey değil.
şikayet ettiğin şeyleri kabullenirsen onları en azından belli ölçüde değiştirebilir, bazı şeyleri kendi lehine dönüştürebilirsin.
intiharın eşiğinde, depresyonda yaşayan sakat da var, olimpiyat şampiyonu olan da, ayağıyla resim yapan da.
buradaki fark bakış açısında ve bilinçte.
"başkasının kolu var da, benim niye yok?" diye soran, ayağıyla resim yapamayan olur.
o yüzden bana göre hayatta her şeyin başı, bazı şeyleri kabullenebilmek.
bunun için de olgunlaşmak lazım.
şikayet etmenin olgun bir yanı yok.

aynı zamanda insanları yaşadıkları hayat için o hayat hakkında, o insan olmak hakkında hiçbir şey bilmeden yargılamak hakkaniyetli bir şey değil.
herkes kendi bildiği şekilde hayata tutunmaya çalışıyor.
dünyada kimle konuşsanız, herkesin anlatacağı bir hikâyesi var sonuçta.
bu sebeplerle, insanın derdi kendiyle olmalı.

Sıklıkla sorguluyorum.

evde dizi film izlerken durduruyorum ezan bitince devam ediyorum o kadar çok çıkıyor sesi artık. linç yemeyeceğimi bilsem gidip hocayla kavga ederdim.

Biz de aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Eşim camiye gidip konuştu çocuk var uykusundan uyanıyor diye, onlar da biraz kısarız dediler ama hiç bir değişiklik yok. Belki siz de bu tarz bir bahaneyle gidip konuşabilirsiniz, bakarsınız işe yarar.

Keşke sadece ezan okunsa. Haftanın her günü ezan dışında da bir şeyler okuyorlar sürekli bizim buradakiler rastgele zamanlarda. Ses sonda, bir de üç dört farklı cami var civarda.

Telefonla konuşurken dışarıdaysam falan karşı tarafın söylediğini anlamıyorum.

aynen son ses açtılar, linç yemeyeceğimi bilsem şikayet ederim +1

evet biz de rahatsız oluyoruz. hatta ev arkadaşım işteki arkadaşlarıyla bile aynı şeyi konuşmuş. ezan mezan sela sömürebilecekleri her şeye daha bir dört elle sarılıp b*kunu çıkartmak istiyorlar şeklinde yorumladım.

Aynı duyguları 1500 yıldır paylaşıyoruz. İnternetin icat edildiği yıllardan bir flash animasyon ile derdimizi anlatmışlardı. Bekleyin yükleniyor...
www.youtube.com

isterse fısıltıyla okusunlar, ezan denen şeye hepten sinir oluyorum. günde 5 kez, kelimenin tam anlamıyla *her yerde* birilerinin yabancı bir dilde uzun uzun bağırmasının nesi nasıl normal olmuş anlamıyorum zaten. dinde zorlama yok derler bir de. bu zorlamayan hali yani. bi de bunun selası bilmem nesi var. tamamen gürültü kirliliği bence.

Ben geçenlerde ezan kötü okunduğu için ilçe müftülüğünü aradım, derdimi kibarca anlattım, şaşırtıcı derecede anlayışlı çıktılar ve bir sonraki ezanı başkası okudu asıl müezzin izinde miymiş neymiş onun yerine bakan kötü okuyormuş.

Siz de şansınızı deneyebilirsiniz bence.

Cimer'e yazmanızı tavsiye ederim. Ezanda ki kelimeler artık anlaşılmıyor sadece e ve a harfleri uzatılıyor. Aradım ilçe müftülüğü bana hak verdiler ama nedense yine aynı şeyler devam ediyor. Her vakit bir camii okusa aslında daha mantıklı tüm sesler birbirine giriyor ve hepsi son ses kafayı yemiş bu diyanet. Akp propagandası başka birşey değil

bence kamera imajı yerine daha yan ve ilgilenenlerin bildiği şeyler olsun, mesela diyafram bıçakları.

tr.pinterest.com
tr.pinterest.com
tr.pinterest.com
tr.pinterest.com

tahliye için icra davası açmak gerekir diye düşünüyorum. en iyisi bir avukata danışmak.

Tahliye taahhütnameniz yasal unsurları taşıyorsa tahliye takibi yapabilirsiniz doğrudan. Taahhütname noterden alınmadıysa, ki sözleşme yapılırken aldığınıza göre noterden alındığını sanmıyorum, kiracının imzaya itiraz hakkı var bu durumda dava açmak zorundasınız.

Noterden yapılmadı evet, imzaya itiraz etme hakkı olduğu için direk dava mı açmalıyız peki? Yoksa tahliye takibini başlatabilir miyiz şu an?

Bildiğim kadarıyla sizin imzalattığınız tahliye sözleşmesinin hiçbir geçerliliği yok. Borçlar kanunu esastır o da öyle kafanıza göre kiracı çıkarmanıza izin vermez. Avukat vardır aramızda. Doğrusunu yazar.

@ehti bu sorunuzun cevabı için aldığınız tahliye taahhütnamesini görmek gerekir.
@zoghurt yasal prosedürü bilen biri hazırlamış ise geçerliliği oluyor ve tahliyeyi sağlıyor.

@zoghurt

Sen müzmin kiracısın galiba? :) kafama göre çıkardığımı nasıl anladın?

@smith
Teşekkürler, bi avukatla görüşeceğim

açılın avukat geldi.

1- 2 yıllık kira diye bir şey olmaz. kira sözleşmesi sürenin sonunda kendiliğinden uzar. 10 yıl boyunca da kirayı düzgün ödediği sürece ve eve ihtiyacınız olmadığı sürece çıkaramazsınız. 8 yılınız kalmış.
2- sözleşme yapılırken imzalatılan tahliye taahhütnamesi geçersizdir.
3- ne yapmalıyız sorusunun cevabı hukuki danışmanlığa giriyor artık. bir kaç yöntem var ancak bunlar için premium üye olmanız gerekiyor :)

butun ulkelerde boyle zor degil kiraci cikarmak...

anladigim kadariyla tr de olme esegim olme durumu var. kolay gelsin, bildigin dert.

@camussar

aynen, bir de sadece evin olduğu için senden nefret edenler ve kurnaz avukatlarla falan uğraşıyosun. :)

@trajikomix
çıkmalarını eve ihtiyacımız olduğundan dolayı istiyoruz zaten, ihtarı da bu şekilde gönderdik. senin mantığına göre neden ev alıyor insanlar o zaman? 10 yıl herkes herkesin evine çöksün madem bu kadar kolay.

Türkiye'de kiracı korunuyor doğru. Ama ev sahipleri de kiracılar da hakkını bilsin ona göre iş yapsınlar işte. Benim bir arkadaşım da "bir yıllığına kiraya veririm sonra bakarım" diyordu 5-10 yıl çıkaramayabilirsin diyince araştırmaya başladı.

Bu arada kendiniz oturacaksanız çıkarabiliyorsunuz diye biliyorum. Ama başkasına kiraya verecekseniz ve kiracı çıkmak istemiyorsa birkaç yıl uğraşmaya hazır olun.

edit: kendiniz oturacakmışsınız. Siz durumu çözersiniz ama yine bir avukatla halledin bence. Bu arada evet kiracı 5-10 yıl kirayı tüfe oranında artırdığı sürece kalabiliyor gayet mümkün :) sanırım ev sahibi 5.yıl kiranın çevre evlerle eşitlenmesini mi ne isteyebiliyor, o da yine bir süreç sanırım. Ev almak o yüzden iyi bir yatırım değil zaten. Türk insanı parasıyla ne yapacağını bilmediği için en güvenilir yol olan ev-araba alma işine girişiyor.

bunun ideali yok, kimse senin kadar düzenli tertipli olmak zorunda değil. benzer sıkıntıyı senin tarafında çekmiştim, sonrasında bunu karşı tarafı söylediğimde söylediğim şeyi çok güzel anlatmıştı.

bu bir yaşam tarzı meselesi gibi, öyle bak olaya ve onun senin gibi olmasını bekleme. ortak noktada buluşmanız lazım ama sen taviz vermez devam edersen o da sana yaklaşmaz. bence karşına alıp samimi bir şekilde bunlar beni rahatsız, bendeki de abartı ama orta yolu bulmak adına ne yapabiliriz gibilerinden içini dök. yaklaşımına göre hareket edersin.

biraz da salmayı öğrenmesi gereken kişi sensin yani.

kız arkadaşın bu saatten sonra değişmez, değişmeye çalışır belki ama olmaz yani. seni tatmin edecek standartlara yaklaşamaz dahi. umarım evlilik falan düşünmüyorsunuzdur yoksa hayat ızdırap olur.

O senin gibi olamaz sen de onun gibi rahat olamazsın

Böyle bir durumda temizlenecekleri önceliklendirin, örneğin kenara atılmış bir tişört ya da sehpada kalmış bardak sonra da kaldırılabilir ama tezgahta bırakılmış bulaşıklar kurur, koku yapar, karınca yapar bekletmeye gelmez günlük mutfak işi konusunda anlaşın

Eğer uğraşmaya değer buluyorsanız ilişkinizi iki tarafın da birer adım atmasıyla düzelebilecek bir şey. Kız arkadaşınız biraz düzen öğrenecek, siz de biraz salacaksınız. "Her zaman yatmadan önce bulaşık yıkanır tezgah silinir" noktasında mesela ben 2 çocuklu bir ev kadını olarak enerjimin kalmadığı gecelerde salıyorum. Bazen eşime rica ediyorum, ama o da benim kadar yorgunsa "canımızdan kıymetli değil" noktasında bırakıyorum. Bu ayda 1 olur belki. Tabii toplum daha çok titiz kadın-dağınık erkek klişesine alışmış olduğu için size hemen "ayrıl"ı yapıştırmışlar, ama dağınık insanla yaşamak her iki cins için de zor. Mesela benim kırmızı noktam mutfak bezi mutfakta kalır, banyo bezi banyoda kalır, diğer bezler ortak kullanımdadır. Onlarda da tozbezi ile yer bezi farklıdır. Bu mesela esnemez noktam. Onun dışında ev çok dağılırsa "haydi yarım saatte topluyoruz evi" diyorum, el birliği ile halloluyor.

değişmek isterse değişir, çok zor değil. orta yol bulabilirsiniz ama dediğiniz kadar çok dağınıksa o size daha çok yaklaşmalı sanki. yoksa siz yine rahat edemezsiniz. güzel güzel konuşun. uzun uzun anlatın. neden rahatsız olduğunuzu, ne hissettiğinizi...

ben de kardeşimle yaşıyorum mesela, bir huyu var yediği içtiği her şeyi ama her şeyi yarım bırakır. şişede soda, tenekede meyve suyu, tabakta yemek, kasede sos hepsi yarımdır. her gördüğümde uyarıyorum artık.

kedilerimi bile böyle yetiştirdim. kedilerin yatakta oyun oynaması yasak, 10 kere yatağa çıkıp güreşirlerdi 10 kere indirirdim usanmadan. öğrendiler. siz daha inatçı olacaksınız yani.

sağa sola bir şey bıraktığı an onu oradan alır mısın? yeni silmiştim ben, birazcık bir şey damlamış lütfen siler misin kurursa çıkmıyor vs. vs diye diye alışmasına yardım edebilirsiniz.

çünkü bazen insanlar yapmak istemediğinden değil ama bir düzenin içinde büyümediğinden öyle olması gerektiğini bilmiyor. sonradan öğrenmesi gerekiyor.

evet, kazanabilir, ama eğer ilişkinin ilk ay/yıllarındaysa kazanır. 5 yıldır nasıl ki siz esneyememişsiniz onun da artık düzenli olacağını sanmıyorum. yine de konuşmak lazım tabii. belki ciddi bir konuşma yardımcı olur. diğer her konuda iyiyseniz de sırf bu sebepten ayrılmak olmaz. sanırım.

kazanır. bundan 10 sene önce kız arkadaşınız gibiydim. şu an temizlik hayatta beni en çok rahatlatan şey diyebilirim. ama yeri geliyor yoğunluktan odamda kıyafetimi, çerimi çöpümü ortada bıraktığım oluyor. çünkü her insan gibi yorgun, halsiz veya isteksiz olabiliyorum.

mesele neden böyle olduğunu pasif agresiflik yapmadan veya tartışma çıkarmadan konuşmakta. davranışlarının sizi rahatsız ettiğini düzgün bir dille anlatıp bunu ilişkinizi etkileyecek bir sorun haline gelmeden çözmeye çalışın. dediğiniz gibi düzenli bir evde büyüyen insanın alışkanlığıyla da ilgisi var durumun.

iş bölümünü değiştirin. mesela ben mutfaktan nefret ederim. ev arkadaşım hafta sonu yemek ve mutfak temizliğini halleder, ben de evi siler süpürür banyoyu temizlerim. belki kız arkadaşınızın da daha çok sevdiği işler vardır -çamaşır yıkamak, asmak gibi-

burada sizin de fedakarlık yapmanız gerekiyor. "Her zaman yatmadan önce bulaşıklar halledilir ve tezgah silinir." böyle bir şey yok. o ev onun da evi. bir insanla -kız arkadaşınız olsun, ev arkadaşı olsun- ortak yaşam alanına dair kural koyarken birlikte konuşulur. sürekli tekrarlanmadığı sürece de müsamaha gösterilir.

Hazır yapan bulmuş niye değişsin ki

İşleri bölüşmeyi deneyin ya da yaptığın yemek temizlik için para iste

üstad dağınık olmak ile pis olmak ayrı şeyler. tamam eşyalar sağda solda olabilir o ayrı mesele, ama sağda solda kullanılmış peçeteler görsem ciddi söylüyorum ilişkimi gözden geçiririm. bu tarz dağınıklık - pislik olayları psikolojik rahatsızlıklardan dolayı da olabililiyor, depresyon falan geçiren insanlar salabiliyor bir yerden sonra bence bunu da düşünebilirsin.

Takı malzemesi işinizi görür bence.

www.hobidunya.com istediğiniz büyüklükte şöyle bir şeyi çelik halkayla geçirseniz olmaz mı?

fermuar elcik diye geçer. merter'de bulursunuz envai çeşidini.

@kobuzchu kiz, @reanarchy yanıtlar için teşekkür ederim. merter'e gidemeyeceğim online sipariş etmek istiyorum ama ürünü bulamadım. kolye ucu alternatif olabilir benziyor gerçekten, ama kaliteli bir şey bulursam çok sayıda alacağım tam olarak fermuar başı olsa iyi olur :)

www.caglayanaksesuar.com

Şöyle bir site buldum. İsmini de öğrenmiş oldum, reanarchy teşekkürler.

@epitaf aradığım site buymuş, çok teşekkür ederim :)

eğer gramer konusunda eksiğin varsa kurs iyi bir seçenek. ama bunun dışında pratik de çok önemli.

ben ingilizce dili ve ingilizce altyazısı olan bir diziyi izlemeyi çok faydalı buluyorum. anlamama gibi bir durum varsa, daha önceden izlenen bir dizi tekrar izlenebilir ilk başta. tabii günlük dilde konuşulması çok önemli. tutup da game of thrones olmaz yani. ama friends veya himym olabilir.

@reanarchy gramer konusunda da aslında çok büyük eksikler yok temel problem iletişim kuramamakta. Dizileri ingilizce altyazılı şekilde izlemek bir yöntem evet bu aklımda. Bir de ingilizce podcast dinleyim diyorum çalışırken gün içinde müzik dinlemek yerine. Bunlar uzun vade de çok faydalı olacaktır ama kısa vade de ne yapabilirim diye aklıma takıldı daha hızlı bir öğrenim için.

podcast'in ilk etapta yardımcı olacağını sanmıyorum. dizi bu yüzden önemli. hem ses hem altyazı olarak ingilizce olacak, üstelik hikaye konu da pekiştirecek. podcast zor olur ilk başta.

youtu.be (kısa)

youtu.be (uzun)

10 kere izlesen de bıkmayacağın dizileri izle. İlkinde türkçe altyazılı, sonra ingilizce altyazılı, sonra direkt altyazısız izle. Ben hep o şekilde geliştirmiştim.

Şimdilik basit podcast'lere bak, ama ilgilendiğin konularda olsunlar. Evrensel şeylerse onları da tekrar dinle.

Ayrıca bol bol makale, kitap, gazete yazıları tarzı şeyler oku.

Tek kriterim en azından %80 civarını anlayacağın şeyleri okuman veya izlemen. Yoksa kaybolursun.

Omegle ve Chatroulette gibi sitelerden pratik yapmayı deneyebilirsin.

Tamamıyla sosyal hayattan insanlar ile gorusebiliyorsun.

İnternet gibi bir nimet varken cambly gibi sitelere para vermeyi mantıklı bulmuyorum.

Ayrıca çalıştığım şirket uluslararasi bir firma İngiliz, Amerikalı, alman, japon bir çok kişi ile görüşüyoruz.

Anadili ingilizce olan insanları konuşurken anlamakta zorlanıyorum.

İngilizceyi sonradan öğrenen kişiler ile görüşmede hiçbir sorun yasamiyorum.

Yukarıdaki siteler çok işime yaradı.

böyle durumlarda hiç gitmemeyi tercih ediyorlar insanlar ama bence gidip tebrik etmek, hatta uygun bir ortam olursa baş başa, biraz sıkışığım kusura bakma hediye getiremedim falan denebilir.

Yakın arkadaş ise ve 800 lira borç seni çok zorlamayacaksa ne yap et bi çeyrek tak. Mümkün değil diyorsan gitme ama arkadaşın sana küserse altın takmadığın için değil, düğüne gitmediğin için küser.

bir bahane bulup hiç gitmeyin derim.sonrasında sıkışıklığınız bitince isterseniz altın veya paranızı evine gidip verirsiniz.

Arkadaşla olan ilişkiye göre değişir bu durum. Düğününe gidecek kadar yakın bir arkadaşımsa (düğün organizasyonlarından nefret ederim) ve maddi olanaklarım herhangi bir hediyeye elverişli değilse bu durumu arkadaşımla önceden paylaşırım. Çünkü benim gibi bir insanı bile bile düğüne çağırıyorsa orada bulunmamı istediği içindir ve başkaları için hayatlarının en önemli günlerinden biri olan bir günde arkadaşımı yalnız bırakmak istemem. Gönül koyacaksa takı takmadığım için koysun düğüne gitmediğim için değil diye düşünüyorum.

yakin arkadasim dugune taki yuzunden gelmese cok bozulurdum. artik yakin arkadasim olmazdi muhtemelen. gecerli bi sebep olsa neyse de taki alamiyorum o yuzden gelmiyorum beni uzerdi.

yakın arkadaşsa maddi zorluğun sebebiyle takı takmamanı umursamayacaktır. umursayacaksa yakın arkadaşın değildir.

ben yaptım valla. gitmesem kırılacaktı gittim takmadım

git ya niye gitmeyesin, yakin arkadasinsa dert etmeyecektir zaten. ediyorsa da yakin arkadasin degildir.

gidilir neden gidilmesin. ona değer verdiğini gösterir.

zamanında ben de yaptım, eski iş arkadaşımdı ama çok severdim, düğününe çağırdı 500 km şehir değiştirecek kadar durumum vardı düğüne gidebilmek için ama takı takacak durumum yoktu. ben de takmadım, napalım yani bazen öyle olabiliyor. bence gidin, takı takmadınız diye bozulacak değil. (yani inş) 3-5 ay sonra eliniz bollaşır belki içinizden gelirse kendinizce telafi eder küçük bir hediye alırsınız.

Gitme ya da gidilmemeli demek dugun sadece takilacak seyler icin yapılıyor demek anlamina geliyor. Ben cok garipsiyorum bunu. Benim yakin arkadasim bu durumda olsa herhangi bir sey takmamasini yadirgamam yani, gelmesi yeter derdim. Hele dugune gelmeden daha sonra bir seyler verse asil o zaman bi garipserim yani.

işsiz olduğum dönemde iki arkadaşımın düğününe gidip para takmadım. kafaya da takmadım, herkes işsiz olduğumu biliyordu. düğün videosunu izleyip de "vay şerefsiz, takı takmamış" diye kötü kötü konuşuyorlarsa zaten arkadaşım olmasınlar (yakın arkadaş değillerdi bu arada).

bazı yorumları okuyunca ben mi çok rahatım diye düşünmeye başladım ama sanmıyorum. 800 lira az para mı? takı takıcaz diye ölelim mi? "ya tak ya gelme" diye bir kural mı var? bir gram altın bile 500 lira.

Git git. Taki dugune giris bileti degildir.

Evine gider sonra verirsin hediyesini

Düğüne giderim, Takı takama durumunu bir şekilde açıklarım, belki gelecekte telafi ederim ama gitmeme durumunu telafi etme şansım yok.

Tabi ki de gidin ne olacak ki önemli olan o anı paylaşmanız. Kimşn ne taktığı önemli bir şey değil ki.

Yakın arkadaşınsa bence otur konuş, böyle böyle durumum kötü, biraz düzlüğe çıkınca alıcam ben sana de. Yakın arkadaş anlar.

Zannımca gidip, biraz gözüküp gerçeği söylemek. Ya da önceden bilgilendirmek ama yine de gidilmesi lazım.

Ben gitmistim birkac kere. Durumun yoksa arkadasin da anlayisla karsilayacaktir. Sonucta ozel bir gunu sevdikleriyle bir arada
Gecirmek istiyor insanlar, taki icin cagrilanlar ailelerin arkadaslari oluyor genelde :D. Kendi arkadasini taki icin cagiran kimse tanimadim

Bence gitmelisin. Yakın ya da değil, takı nedeniyle düğüne gitmemek doğru değil. Düğününe seni çağıracak kadar önemseyen birisi mutlu anlarını paylaşmak istiyordur. Takı takabiliyorsan ne ala, sen de onların yuva kurmasında tuzun olsun istemişsin anlamındadır. Bizde ne yazık ki çetele tutan, ben ona şunu takmıştım o bana bir şey takmadı diyen çirkin bir kültür var ve insan bu şekilde hor görülmek, değerinin böyle ne takip ne takmadığına indirgenmesinj istemiyor, bu yüzden de kaygında haklısın ama bu kültür çoğunlukla değişiyor ve böyle böyle kaybolacak. Hiçbir şey takmadığım düğünler de oldu, çok az para takıp durumum budur mesajı verdiğim düğünler de,arkadaşımın beğeneceği bir aksesuarı düğün hediyesi olarak verdiğim de oldu, çeyreklerim hazır gittiklerim de. Sonunda hep o gece ne kadar eğlendiğimizi, ne mutlu bir ortam olduğunu konuştuk. Hepsi aynı sonuca çıktı.

tahminim, farklı simi taktığın anda blokelenirsin, yeni simi takmak çözüm yapmaz. ayrıca hazırkarta geçerken simi değiştirmen de gerekebilir belki, haliyle en baştan blokeye düşebilirsin.

Bankacılık uygulaması sim kartla ilgili değildir. Kullanabilirsin. Ama bazı işlemlerde sms onayı gerekebilir ve yurtdışında Türkiyedeki 4 haneli numaralara sms gönderemezsin

efruz'un verdiği bilgi doğru değil. sim kartı değiştirdiğinde banka uygulamaları direkt mesaj atar "sim kart değişikliği tespit edildi, hesabınız bloke edildi, açmak için şu numarayı arayın" diye. daha geçenlerde başıma geldi.

Ben 2014'te eski sim'imi arada takıp sms alıp çıkarıyordum. Sadece sms ile giriş yapıyorsan sıkıntı yok. Fakat işte son zamanlarda çoğu sms yerine telefonu eşleştirip bildirim göndermeye çalışıyor orada eşleşen şey imei mi yoksa simle ilgili bir şey mi onu tekniğinden anlayan biri yanıtlayabilir.

bir ihtimal "mobil bildirim" şeyleri etkilenebilir ama tam tersi sim değil telefona bağlıysa hiç sim gerekmeden de kullanabilirsin. Denemedim. Aslında kurcalayıp görmek lazım belki de.

edit: soru soranın sim kart değişikliği dediği simi iptal ettirmek yenisini almak değil, cüzdanda iki sim taşıyıp cihaza çıkarıp takmak. Bunda bir şey olmuyordu, değişen bir şey yoksa. Efruz'un demek istediği bu.

Bankada kullandığınız telefon numarasına ait sim kart değiştiğinde (numaranız değişmese bile) banka hesabınız blokenelenmez ama sms ile yapacağınız işlemlerde sorun çıkabilir. Sim kart değiştirecekseniz buradayken yapın. Kimi banka çağrı merkezi ile, kimisi ATM ile, kimisi de şube ile açıyor.

sorun biraz karisik ama benzer sureclerden gecen birisi olarak cevaplayayim.

1. hazir kartvs. gecisinde sim degistirecek olursan bankalar seni tr'de blokeler. eger bu degisimde sim kart degisikligi olmayacaksa, yani sim kart ayni kalip sadece faturalidan on odemeliye gececeksen herhangi bir sorun yok. bu zaten tr'deki isleyis. buraya kadar bir sorun yoksa devam edelim.

2. y. disina geldiginde iphone'dan sim karti sok tak yapabilirsin. bankalar ve uygulamalar seni bloklamaz. hatta sms yerine uygulamaya onay gondere bankalar var. onlar y. disi sim kart takili olsa bile calisiyor. cunku sim kartla isleri yok.

3. burada her sim degistirdiginden iphone seni deli edecek. abi, abi sim degisti facetime, virt-zirttaki bilgileri guncelleyeyim diye :) tabi bir de whatsup yabanci simi takinca numara degistir diyecek, tr simi takinca tekrar degistir diyecek :)

4. e-sim destekleyen bir iphone modeli ise y.disinda e-sim alabilirsin. ama almanya'da onu almak da ayri macera :)

hah helenart çok güzel cevaplamış ve 2. maddede dediğim bildirim onay olayını da doğrulamış. Demek ki bildirimle açılanlarda sim kart olmasa bile oluyor. Öğrendiğim iyi oldu.

Himmet senin dediğin operator değişikliğinde oluyor. Sms onaylı olduğunda bloke oluyor. Burda durum farklı

Eşimin telefonunda da banka uygulaması yüklü. Uygulama pnayı sçık. Hem hendi cihazımdan hem onun cihazdan bankacılık işleminyapabiliyorum. Hatta sim hattı olmsua ipadde de yüklü. Yani simle işi yok. Girersin

thk'nın paraşüt eğitimi var ücretini ödeyen sağlıklı herkes katılabilir

@reanarchy şu an bütün paraşüt eğitimleri genç kanat tandem atlayış olarak gözüküyor sitesinde -kontenjan 1-

cekilin parasutcu geldi!
thy disinda bir suru ozel kurs var ben fly anatolia'ya gitmistim kartal'da
teorik ders aliyorusun en baslarda 6 seviye var toplamda. onlarin hepsini bitirdiginde her yere ucar kacarsin. maliyetler de 3-5 arasi kurslarindi en son.
dilersen fly anatolia'ya benim referansimla gidersin bir indirimde ayarlariz.

parasut alman gerekiyor p2-p3 seviysinden sonra , yoksa olmaz. onun da bir maliyeti var. 2. el bakarsan fiyatlar duser sifirlari daha

baska bi sorun varsa sorabilirsin

Kanka yobaz bir insana nasıl denk geleceksiniz. Kapınızı çalıp üstünü başını giyin bacım diyecek hali yok. Ama ben bakardım valla. Avm de olsam da apartmanda olsam da bakardım.

Ben denizde bile güneşlenmiyorum. Güneş çok zararlı. Dediğiniz durumda ben erkek olduğum için güneşlensem de bir şey olmaz ama kadınlar için biraz riskli. Günümüzde telefonlar bile aşırı yakınlaştırma yapabiliyor. Terası yukarıdan gören binalar varsa fotoğrafınızı çekebilirler. Sağını solunu havluyla kapatırsanız mümkün olabilir belki.

ben olsam güneşlenirdim.

sizin eviniz, kim ne diyebilir ki?
elbette bir şey diyen de olabilir ama bundan çekinip bunu düşünerek hareket etsek evden çıkmamamız lazım.

rahatsız olacaksanız bir balkon şemsiyesi alıp binanın olduğu tarafa doğru koyun, diğer yöne doğru yatıp güneşlenin.

bu tarz çok yüksek katlı binalarda pek yobaz olmuyor genelde, en azından giyim kuşam anlamında. hele ki arada mesafe varsa kimsenin gelip sorun çıkaracağını sanmıyorum. korkunuz buysa endişe etmeyin derim.

YALNIZ hayvanın teki dürbünle izleyebilir ya da fotoğraf filan çekebilir, o risk her zaman dünyanın her yerinde var. misch miydi neydi eskiden fotoğrafçıyım ayağına kız düşürmeye çalışan bir tip vardı, berlin'de kanalda güneşlenen kadınların fotoğrafını falan çekmişti kdsfjdfd. yani görülmek veya izlenmek konusunda çekinceniz yoksa yardırın gitsin, kimse kalkıp da sizi uyarmaya gelmez karşı taraftan bence.

bir kadın olarak yapamazdım ya, ruh hastası çok çünkü. yüzüm de vücudum da çirkin olmasına rağmen yani.

Terasında güneşlenebileceğin kadar lüks bir apartmanda/sitede o dediğin nasıl olacak ki ?

Ayrıca zaten "terasta" olduğun için o yükseklikte görülebilmen olanaksız.

Güneşleniyoruz, havuza bile giriyoruz. Burada olay semtle alakalı, biz ataşehir'deyiz. ümraniye'de yapamam mesela o yüzden oralarda açık havuza para vermek manasız.

Ben gayet luks rezidansta calisiyordum, gayet de ayi gibi bakiyorduk.
Herkes de okumus etmis elit beyefendiydi.

Bakilir yani, yabanci ulkede de bakilir.
Foto cekip ustune geyik de yapilir.

Okumuş etmiş farketmez yüz tane insan içinden fotoğraf çeken bile olur, keşke bu ülkede yaşamasaydınız, sıradan eylemler bile lüks

Çıplak güneşlenmeyecekseniz bence sorun yok, ha görsem ben de bakarım bi şaşırıp. Ama 5 dk içinde alışır insan bu duruma bakmaz artık.

Plajlarda, havuzlarda da insanlar bizi görüyor, fotoğraf ta çekseler haberimiz olmaz.

Normal bir mayo ya da bikini ile bence hiç sıkıntı olmaz, şöyle düşünün;

Birileri fotoğraf çekti ve sosyal medyada yayıldı diyelim, komik ya da ayıp bir görüntü mü bu sizce? Herkes birbirini gerçek hayatta da internette de bikinili/mayolu görüyor zaten.

Bir iki örnek koyalım;

i.ytimg.com

cameralabs.org

lh3.googleusercontent.com

dictat.net

mosmonitor.ru

Komik ya da ayıp bir durum yok sanki. Yalnız güneşin saatlerine dikkat edin, 11-15 arası mıydı tehlikeli saatler?

çıplak olsanız nolucak. yani çıplak fotoğrafınızı çekmiş diyelim. nolucak.

o avm'nin rezidansında bir sürü arap yaşıyor muhtemelen. çarşaf çarşaf fotoğraf çekerler, gider hemen dürbün alır gelirler. drone bile alırlar.

Amaannn giyin mayo/bikini/deniz kiyafeti ne isterseniz yatin gitsin.
Bende de teras var, camlari sileceksem ya da baska sey yapacaksam gayet de deniz kiyafeti ile yapiyorum cunku sabah 8’den itibaren gunes aliyor. Bakan da acsin kendine baksin :)

havanın dolayısıyla kaldırma/batmama kapasitesinin her tarafta eşit olmasını sağlıyor olsa gerek.

bardak değil onlar.

deniz yatağının alt yüzeyi ile üst yüzeyini homojen olarak bütün yüzeyden birleştirip, şişince balon gibi yuvarlak olmayıp, yassı bir şekilde kalmasını sağlıyor.

onları koymazsan deniz yatağı değil, deniz topu olur çünkü.

bazılarının ağzı kapalı oluyor, bazılarının boş. üstteki yazara ek olarak ayrıca eğer boşsa sıçrayan suların aşağı süzülüp sırtın kuru kalmasını da sağlıyor. ağzı kapalı olanlarda sırt sürekli ıslak buruşturur deriyi.

Çok açılınca tuzlu su içip kusmamak için koyulmuş acil durum bardakları bunlar. Tabii açınca yukarıda saydıkları sebepler yüzünden kullanılamaz hale geliyor ama susuzluktan ölmekten iyidir dimi...

Gayet klasik olacak ama Oyuncak Müzesi. Çok tatlı yer.

hayvanat bahçesi, darıca.

biraz uzak kalabilir ama ormanya.

Oyuncak müzesi +1

Hayvanat bahçesindeki hayvanların esarer atında perişanlığını görmesin çocukcağız. Buna ortak olmayın lütfen ya:(

darıca da hobbit evleri var, eğlenceli olabilir. hemen yanındaki oyun köyünde de (güzel bir park) eğlenir oynar.

oyuncak müzesinde korkmuştum ben :) bazı kuklalar aşırı korkunç bence. çocuğunuzun palyaço ya da kukla bebeklere karşı ufak da olsa bir çekincesi varsa oyuncak müzesine dikkat.

Koç Müzesi

Hayvanat Bahçesi'nda hayvanlar küçük kafeslerdeyse gitmeyin

kesinlikle oyuncak müzesi. ordan çıktıktan sonra da piknik yapın baba kız yumuşak yumuşak :)

soft box alman lazım. yetişkin bezi serebilirsin kabın altına. ayrıca uçağa binerken kedinin uyuşturulmaması lazımdı galiba.

Kedimle uçağa bindim, uyuşturmadim. İlaç da kullanmadım. Sedapet iyi deniyor ama bulamadım ben

@tintoretto uyuşturunca zararlı mı oluyormuş.
@mezarkabul normal haliyle durmuyor. Sürekli miyavlıyor. Uçakta kalasını bıraksa ne yaparım. Zaten sıkışık oluyor.

uçakta zaten yanında olmuyor bagaja veriyorsun diye biliyorum.

Hayır uçakta da yanınıza alabiliyorsunuz. Önceden bildirmeniz yeterli.
Bence vete danışın. Biz 6 saatlik yolculuk yaptık 2 ay önce. Vet bir ilaç verdi ama bizimkiler maşallah sersemlemek yerine box kırıp arabaya sıçtılar. Hafif sedatif bir ilaç verse vet iyi olurdu.

@suicides allahım ya hayvan bakmak güzel şey ama bu seyehat olayı insanı maf ediyor. Ben daha önce nörodol damla kullandım kedi içi. Fayda etmedi. Sersemledi ama ortalığı gene batırdı

Ben de arıyorum böyle bir sey. Otobüs ile yolculuk yapacağız. Bilenler yazsın please :'(

sedapet uyuşturuyor baya, jöle gibi bişey şırıngayla ağıza enjekte ediliyor.

Bu tarz sedatifleri kafanıza göre kullanmanız pek doğru değil. Dozaj ayarlamasını yapamayabilirsiniz, kedinizin yaşı ileriyse ya da örneğin akciğerle kalple vs ilgili bir sorunu varsa sorun yaşanabilir. Veterinere gidip danışın, onların önerisine göre bir çözüm belirleyin.

@buff danışacağım zaten ama büyük ihtimal kullanamam. Bir şey olur diye korkuyorum. Hele zaten yanıma vs alamıyorsam hiç vermem

havayolları kuralları değişiyor. kabinde belli sayıda canlıya izin var. arayıp rezervasyon yaptırın, yoksa kabine koyarlar ki ben asla tercih etmem. ufacık bünyelere ilaç vermek son çare olmalı, sorun çiş kaka ise alt bezi serin, yaptıkça temiziyle değiştirin. miyavlarsa da miyavlasın, bir süre sonra yorulur susar uyar zaten. sedapet vs. dozu zaten vet ile ayarlamak gerekiyor ancak alternatif bitkisel ürünler varsa vet ile beraber karar verin.

camlar ve vantilatör aynı işlevi görür camdan içeri estiği sürece.

esmediği için aldım zaten :D ist

Biz açık bırakıyoruz. Konum: Mersin cehennemi.

günün en sıcak olduğu güneşin doğrudan içeriye vurduğu evimde 3-6 arası pencereleri 2 gibi kapatıp sıcak hava içeriye dolmadan odadaki havayı vantilatörle döndürüyordum farkı oluyor

Dışarısı içeriden daha sıcaksa camları kapatmalı, yoksa ısı yer değiştirir.

axxa ile görüşebilirsin. bazı durumlarda anlaşma olmayan kuruma gittiğinde oradan ödemeyi yapıyorsun, sonra fatura ile sigorta şirketinden belli oranda alıyorsun ödediğin tutarı. böyle bir hakkın olabilir.

sigorta firmasının değil belki de hastanenin de tasarrufu olabilir ayrılmak. fiyat ve ödemede anlaşamadıklarında sözleşmeyi yenilemeyebilirler sigorta firmasıyla. malesef böyle şeyler olabiliyor. Fakat fatura, epikriz vs verip sonradan ödeme talep edebilmen lazım. axxa yı arayıp danışabilirsiniz.

Biz de aynı durumla karşılaşmıştık. Başka hastane seçtik. Çok aradık olmadı. Ama arkadaşların dediği olursa sonradan ödeme olabilir. Belgeleri ve makbuzları iyi saklayın derim.

Tss’ye ne kadar ücrete doğumu eklettiniz acaba? Bilgi verirseniz sevinirim.

bankan ne diyor valör tarihi konusunda? swift mesajını iste, mesajı karşı tarafla paylaş. onlar da swift mesajı üzerinden kendi bankaları ile takibini yapsınlar ödemenin.

Bankanıza diyeceksiniz ki “alıcı ödemeyi almamış, ödemenin ilgili firmanın hesabına geçilip geçilmediğine dair karşı bankaya bir mesaj çekip, swift mesajı görüntüsünü de bana iletebilir misiniz? “
O mesaja cevaben karşı banka ya geçtik diyecek ve siz bunu kursa kanıt olarak sunacaksınız ya da geçemedik diyecek ve sebebini söyleyecek; siz de sorunu çözeceksiniz.

Belki de banka unvan benzerliğinden başka hesaba geçti, sorun için ihtimaller çok. Bilmek zor o yüzden.

Ya swift kodunu, iban no’yu, alıcı unvan ve adresini her şeyi onayladılar. Bilgiler doğru diyorlar…

Ben anlamadım hakikaten delireceğim.

Ya bu yapı kredi kadar gerizekalı bir bankayı arasam bulamazmışım. Hiçbir sorunumu çözemiyorlar resmen. Karşı taraf ayrı bir gerizekalı benim bankam ayrı bir mal 11 gün oldu ya nasıl geçmemiş, banka ingiliz bankasıyla iletişime geçmek için benim şubeye gitmemi şart koşuyor. Her bok dijitalleşti ben hala şube şube geziyorum.

UKde hangi banka? onlarin call centre ya da online chati ile bir gorus derim.
bacs , chaps diye central sistemler var UKde , en son onlar denenebilir. hangisi international bilmiyorum.

Swift'te paranin 10 gun takilmasi olasi bir sey ama kesin karsi tarafin bankasi bi mallik yapti.

swift 2 haftaya hatta daha uzun sure bile takilabir, hizlandirmak icin yapilacak pek bir seyde yok.

1-Yıllık izin paraya çevrilemez, ancak işten ayrıldıktan sonra kalan izinlerin parasını alırsın.

Ben 8 hafta daha çalışayım ihbarımı doldurayım diyebilirsin. İhbar süreni doldurduktan sonra kalan iznin ne kadarsa onun da parasını alırsın.
İhbar süreni beklemeden çıkmak yasal bir sorun oluşturur, hem erken çıkayım hem de izin ödensin onunla ihbar ödeyeyim konusu daha hukuki süreçleri kapsar. Orada işler çok 3-2 matematiği ile dönmez diye düşünüyorum.

işkanunu gereği yıllık izinler ihbar süresinden sayılmıyor ve paraya çevrilmiyor. kanuna bağlı kalacaksan izinlerini bitireceksin, sonra işyerine döneceksin ve ihbar süren başlayacak.

ama bazı işyerleri bunu paraya çevirebiliyor.

ihbar süresi sizin normalde çalıştığınızda maaşınızı alacağınız bir süre. kimse 8 haftalık ihbarı ayrılacak kişiye kolay kolay çalıştırmaz. sizin yaptığınız anlaşma şirket için çok kârlı olmuş. sizi zaten muhtemelen çalıştırmayacağı bir sürenin parasını sizden tahsil ediyor hem de size maaş vermemiş oluyor.

Ofansif algilanmasin da sirket seni kaziklamis gibi.

Normalde 2 hafta calis yuru git denir, sonra kalan izinlerin parasi yatirilir.
Adam senin izinlerini ihbara sayip yok etmis. ustune ihbar yaptirmadigi icin maastan da kurtulmus.

Takip eden doktoru ile konuşun mutlaka.

(git: 1477753)
(git: 1483056)

benim de ilaç alerjim var (nsaid türü ilaçların tamamına) 2012de kısa sürede hastaneye yetiştirilmesem ölüyordum. biontech oldum herhangi bi sıkıntı olmadı

sinovac olmak bence bu durumlarda daha mantıklı.

Bencesi sencesi yok bu işin, doktorunuza danışın lütfen.

!öncelikle tıbbı tavsiye değildir!

etrafımda ne kadar çeşitli şeylere alerjili ve çok hassas yapılı insanlar biontech oldu ama bir sorunla karşılaşmadı. bu biontech ve alerji konusu biraz sanki gereksiz öne çıkarılıyor.

yarın annene bir şey olursa ama ekşide bir şey olmaz demişlerdi mi diyeceksin?

doktoruna danışacaksın tabii. hatta kendi doktorunun olduğu hastaneden alabilirsin randevuyu.

Benim de bemiks alerjim vardı. Yaş 28. Gerek hastanedeki hemşire, gerek twitter üzerinden sorduğum bir doktor biontech olmanda sakınca yok dedi. Ama ben riske atamadım sinovac oldum. Takip eden doktor varsa fikrini almanız en sağlıklısı.

www.amazon.com.tr

daha yeni bunu aldım 1 yaş doğum günü hediyesi için yeğenime. henüz vermedim ama biliyorum bayılacak.

Legolar en erken 1,5 yaşından sonrası için kullanılmalı. 1 yaşına girecek çocuk için lego almayın. Hele orijinal bildiğimiz legolar 4+ yaş için oluyor. O parçaları direkt yutar.

Kız çocuğu olsa mutfak setleri oluyor ahşap. Ben yeğenime almıştım bayılmıştı. Erkeğe de şöyle bir şey olabilir: i.ibb.co

kitap daha uygun sanki. böyle renkleri etraftaki cisimleri vs. öğreten. 1 yaş için kitap diye aratabilirsiniz. şu da işinize yarayabiir.

(git: youtu.be)

şu oyuncak pek revacta bu aralar o yas grubu icinde. annesi suyla ve kumla oynamasina kizmazsa bu olabilir:

duyumarket.com.tr

Ben oğluma 12 aylıkken bu seti aldım 25 aylık hala severek oynuyor.
www.hepsiburada.com

Bütçe sınırsız ise de 12 volt olanlardan akülü araba derim. Kumandalı modellerden alırsanız bu yaşta ebeveyn kullanır ileride kendisi sürer.

@in vino veritas'ın önerdiği oyuncak çok büyük. herhangi bir kapıdan bile geçmiyor, parçalamak lazım. sürekli sabit duracağı bir veranda, balkon veya bahçe yoksa pek kullanışlı değil boyutundan dolayı. ayrıca 1 yaş için uygun olmaz bu.

lego da erken, belki lego duplo serisi olabilir ama onun için bile erken.

daha çok ince ve kalın motor yeteneğini geliştirecek, ilgisini çekmesi için sesli ve ışıklı şeyler daha kullanışlı olur.

Ben yeğenime İş bankası yayınlarının hareketli kitaplar serisini almıştım. Çok ilgisini çekmişti. Hatta odasında olduğumuzda kitabı getirip hadi bana oku, anlat demeye çalışıyordu. Yırtılmaya koparmaya karşı epey dayanıklıydı. Resimlerden hikayeler uydurup anlatıyorsunuz. İlgiyle dinliyorlar.

www.iskultur.com.tr&page=0-24

Bu seri dışında önerebileceğim başka kitaplar da var. İlerleyen yaşlar için de çok faydalı olacaktır.
Büyük sorular kitabım:
www.bkmkitap.com

Köyde 1 yıl: bu kitap da dolu dolu. 1 yılda 1 köyde 4 mevsimde nelerin değiştiğini, nelerin yapıldığını çok güzel aktarmış. Ben bile gidip bakıyorum :D
www.kitapyurdu.com

Ek:
Yeşil günlük: hem okuyarak hem dokunarak hem gözlemleyerek öğreten bir bitki tanıma rehberi
www.bkmkitap.com

Tohumdan filize:
www.kitapyurdu.com

Hadi uç:
www.kitapyurdu.com&filter_name=hadi%20u%C3%A7

Öncelikle güzel yaşları olsun.

1 yaşına gelmeden yeğenime yürümesine de yardımcı olması açısından şöyle bir oyuncak almıştım

ty.gl

@in vino veritas +1111

Tam o yaşa uygun bir oyuncak, o yaşta suyla oynamaya aşırı meraklı oluyorlar ve bayılıyorlar.
Evet büyük ama bir kez kurup balkona koyunca bütün yaz ayıla bayıla oynayacak.
(14 aylık kızım var ona göre söylüyorum)

beylikdüzü'nden metrobüs ile mecidiyeköy'e, oradan metro ile taksim'e. tahminim 1 saat 30 dk.

@reanarchy +1

Taksim yerine Osmanbey durağında da inebilirsiniz. ikisine de yakın.

geçerli bir meslek serfikası falan bulursan kanada falan olabilir.

Para verip calisma izni alamazsin ama para verip ogrenci olarak gidebilirsin. Bazi ulkelerin ogrencilere calisma iznine veya kalici oturuma gecis olanaklari var.

Ogrenci olarak sizip kalmanin yollarini arayacaksin. Ama vize alman zor, orasi kesin. Potansiyel gocmensin cunku..

Kısaca hayır.
Dolaylı olarak ise; öğrenci vizesi (lisans, master, dil okulu) ile gidip, ardından ülkesine göre “bir süre” iş arama vizesi alabilir ve iş bulabilirsiniz.
Onun dışında bu güncel şartlarınızı değiştirmeden no. 10 bin dolar 6 aylık asgari ücret bile yapmıyor euda.

*gereksiz bilgi: yaşınız gençse evs kovalayın. Gidin, orada kalacak yer network falan yapıp süreci kolaylaştırın. Süreci dediğim; yine yukarıda açıkladığım öğrencilikle başlayan yol

üroloji uzmanına görünmelisin cinsel yolla bulaşan bir hastalık kapmışsın.

cildiye +1
devlete de gidebilirsiniz. erkekte zaten sadece gözle muayene var, hpv olup olmadığını söylerler. dondurma işlemi de yapıyorlar.

siğillerin farklı lezyonları var. Korkma endişe etme, sevgilin(eşin) veya partnerin ile ilişkiye girmemelisin. Lezyonların tanımlandıktan sonra doktor kriyoterapi(dondurma) işlemi yapar.bu saatten sonra hijyene çok dikkat et. tekrarlamaması için sigaradan uzak duracaksın. uzun bir süre genital traj yapmayı bırak. Son bir tavsiye daha eğer doktora gitmekten çekiniyor isen histofreezer alarak evde kendin dondurma işlemi yapabilirsin. Ancak ilk teşhis açısında doktora gitmen önemli. Geçmiş olsun.

çok nadir, on defa geçtiysem belki birinde açtırdılar.

Prize takıp açtım

bende daha önce başıma geldi, istanbul havailmanında yurtdışı uçuşuydu. açmamı istediler şansa pc açılmadı, öyle bir arızası da yoktu. sonra neyse devam et dediler gönderdiler. şarjı bitmişti muhtemelen prize tak falan demediler.

Prize takmadan açılmayan bilgisayarın sağına soluna manyetik bant gibi, turnusol kağıdı gibi bir şeyi sürüp bakıp öyle geçirmişlerdi beni. Sıkıntı olmaz.

2-3 sene gibi ömür kalması gibi bir durumda kimsenin hakkı yenmiş olmaz. kalan zamanımı doya doya yaşamak istiyorum dersin gayet de geçerli bir gerekçedir. üstelik hakkından fazlasını istemiyorsun.

ama şöyle de bir durum var, hastalığın durumu tanısı tedavisi vs nedir ne değildir bilmiyoruz elbette, fakat bugün çaresi olmadığı söylenen bir hastalığa farklı bir ülkede farklı bir doktor tarafından belki farklı bir zamanda, hatta 2-3 yıl içinde çare bulunabilir? belki vardır da.

Eğer hiçbir umut yoksa, gerçekten istediğiniz buysa ve böyle mutlu olacaksanız aileniz de abiniz de bundan mutlu olacaktır. Ailenin bir ferdi olarak empati kurduğumda böyle olmasını isterdim.

Normal şartlar altında gidip annemden mirasımı istesem veremez çünkü 1 evi var ve içinde yaşıyor. Ama 2-3 yıl ömrüm kaldıysa elbette annem de abim de her türlü maddi bolluğu sağlamak için uğraşırlar. Ama tabii hastalığın durumuna bağlı, gidip tedaviyi reddetsem kimseden bişi istemeye hakkım olmaz sanırım.

ailenden miras ya da belli bir hakkı yasal sözleşme ile talep edecek kadar uzaksan zaten sorun burada. hastalığın dediğin gibi ise uzun vadede ihtiyacın olacak şey para değil senin yanında olacak insanlar. bir noktadan sonra bu kadar ağır bir hastalıkla yurtdışında tek başına kalmak istemezsin.

tüm bunlarla beraber elindeki maddi varlığı. daha iyi doktorlar bulmak ve çözüm yoksa da kalan vaktini daha kaliteli geçirecek destek tedavilere - psikolojik desteklere ayırman daha mantıklı olur. bu konularda uzmanlaşmış onkoloji psikologları var onlardan kalan vaktini nasıl planlayabileceğin konusunda görüş alabilirsin.

İlk duyurunda bahsettiğin arkadaşının haklı olduğu bir konu var; psikolojik destek alman lazım. Sağlıklı değilsin, sağlıklı düşünemiyorsun. Senin durumunda kimse sağlıklı düşünemezdi zaten.

Miras olmadan hak olmaz yani miras bırakacak kişi sağ ise ortada miras yoktur.

Siz size düşecek mirası konuşarak anlaşarak talep edebilirsiniz, üzerine bir borç senedi yaparsınız olur biter.

kıymalı pide yiyorum bazen de evden sandviç yapıyorum.

5 tane yumurta beyazı
zeytin
beyaz peynir
kaşar peynir
reçel/bal
çay
bazen domates-yeşillik vs.
ekmek yok, dışarıda kahvaltı yok.

haftaiçi her gün tost kahve.
haftasonu türk kahvaltısı.

Skyr meyveli yogurt. 100 gr 69 kaloriye 12 gr protein.

süt-yulaf-meyve karışımı. içine biraz da yemiş koyuyorum.
reflü olduğum için sabah mayalı ya da asidik şeyler yiyemiyorum.yediğimde öğleye yakın midemde aşırı bir yanma oluyor.hiçbir çeşit peynir, zeytin, domates yiyemiyorum, böyle olunca sabah kahvaltıları resmen işkence haline dönüştüğünden yulaf karışımına döndü. ha bir şey değişti mi sadece sancı azaldı.
not: benim gibi olanlar varsa önerilerinizi alırım.

İlk öğünümü 14.00’da yapıyorum.

7-8 bardak çay
Beyaz peynir
Çeçil peyniri
Kaşar
Siyah zeytin
Yeşil zeytin
2 haşlanmış yumurta
Salatalık/maydanoz
Bir porsiyon meyve (armut, elma, kiraz, ananas, dut ne varsa)

Bazen yumurta yerine simit yediğim oluyor.

Çırpılmış yumurta
Humus
Hatay'da isem ekstra çeşitli mezeler
Meyveli az pekmezli yulaf ezmesi

şu ara yemekle ilgili sıkıntım var. canım hiçbir şey istemiyor. uğraşmak istemiyor. o yüzden bu ara poğaçaya dadandım.

Haşlanmış yumurta
Domates
Salatalık
Biber

Birkaç gündür yumurta yerine humus var.

Cogunlukla nesfitin filan bitter cikolatali seyi oluyor ya, sute atilan, onlardan. Usengeclik...

yulaf yoğurt.

dikkat eksikliği veya özgüven eksikliği gibi duruyor hatta kompleks gibi duruyor.

bu arada yolu bilmeme rağmen evden her gün gidip geldiğim ev/iş güzergahında navigasyon açıyorum. markete, avm'ye giderken dahi açıyorum. sebebi yolu bilmemem değil. yolları öğrendiğim zamana kadar edindiğim bir alışkanlık.

arabanın ekranında google maps kullanıyorum. trafik durumunu gösteriyor, keskin virajları, varışa ne kadar süre kaldığını vs. her detayı gösteriyor. haliyle çok kullanışlı. sen de benzer bir şekilde navigasyon kullanabilirsin. istersen sesli uyarıları kapat sadece görselle takip et.

Nereye gidersem gideyim arabaya bindiğim anda yandexi açıyorum, rota konusunu direkt kafadan çıkarıyorum. Hem kafam rahat oluyor, hem trafiksiz yoldan geliyorum. Sesli uyarılar bende de kapalı sadece rota var.

bu utanılacak bir şey değil navigasyonu açın mutlaka. yol bilip bilmemeyle ilgili değil alternatif yollardaki trafiği görmek burdaki mevzu. sormazlar ama sorarlarsa trafiğe bakalım vs diyip geçin bunun irdelenecek bir yanı yok. bazı yolları gözüm kapalı ve sabit hızla giderim fakat arabaya yaklaşırken navigasyonu hazır ediyorum, çünkü bazen asıl yolum 1 saat, alternatif yol 20 dk olabiliyor.

+1
bende de var aynı sorun.

golgi aygıtı +1
yolları bilmeme rağmen navigasyon açmadığım için bin pişman oldum. kaza, çalışma ve sıradışı bir durumda alternatifler can kurtarıyor. o yüzden rahatlıkla bu mevzuyu bahane edebilirsiniz.

Yer yön duygusu gelişmemiş insanlarda yani genellikle kadınlarda görülen bir durum.

Şurada başlığı var.
eksisozluk.com

Şurada yapılabilecekler yazıyor
www.bbc.com

Yer yön konusunda ben de kötüyüm, arabaya biner binmez navigasyon açarım. Bir yerin yolunu tam olarak öğrenmem için 20 kere gitmem gerekir.

Ama hiç utanmadım. Utanıyorsanız "bu aralar çok yol çalışması var, yoğunluğa bakmak için açıyorum" diye uydurun bir şeyler. Kafanıza çok takmışsınız hiç gerek yok. Herkes bu konuda çok iyi olacak diye bir şey yok. Bazen 2 araçla bir yere gidecek oluyoruz beni takip et diyorlar. Hiç sevmem araç takip etmeyi bana konum atın diyorum. Çünkü başlarda çok stres oluyordum takip ederken, araya araç girince falan panik yapıyordum. Hiç gerek yokmuş.

istediğin güzergahta bir ispark otoparkına bırakabilirsin.

havalimanı yanında tayakadın köyü var orda otoparklar var , havalimanına servisleride var.

sabiha gökçene yakın büyük bi otopark var arkadaşın dediği gibi. 2 yıl önce günlüğü 15 tl mi 10 tl mi neydi. hem taksi derdinden de kurtulmuş oluyorusn

Sitede oturan bir arkadaşın varsa ona rica edebilirsin, sadece bir seçenek olarak söylemek istedim.

Navigasyon alınca ne oluyor ki fark? Carplay’de google maps var mesela? Realtime data üstelik.
Carplay kullanıyorum. Aracın navigasyonu internetle konuşmuyorsa çöp.

Carplay.
Ayrica araba navigasyonlari bence adres vs girmek icin zor oluyor. 18bine de degmez.

18bin lira navigasyon için vermeye değmez bence. ben olsam hiç bulaşmazdım. carplayi aktif kullanacaksanız düşünülebilir, fiyatı gayet normal, 3bin liraya telefon zor bulunuyor zaten mevcut konjonktürde o da başlangıç seviye.

Bmw'sinden mercedesine kadar hepsinin navigasyonu traş. Telefon rahatligi hic birinde yok. (Tum adres ve sokaklarin muntazam oldugu amerika'da bile cogu insan telefon kullaniyor)

18k vermek anlamsiz bence.

18 bin ona vereceğine sırf arabada dursun diye cellular ipad alırsın, büyük büyük takip edersin.

Eğer ekran boyutu, dokunmatiği vs. değişimiyorsa android auto ve applecar play yeterli +1

Bir sürü youtube video incelemesi izledim geçtiğimiz sene. Araç navigasyonu kullanana denk gelmedim. 18kya iphone alınır sadece navigasyon olarak kullanılır. Dursun arabada. Gereksiz.

Arac navigasyonu guzel olay ama 18e degmez.

Ben sahsen adres girmiyorum, ev,is vs.. kaydediyorsun. Kayboldugun anda fav'dan seciyorsun goturuyor.
Sarjim bitti internet paketim bitti derdin olmuyor.

Bedava verseler offline navigasyon kullanmam. Car Play fazlası ile yeterli.

Navigasyona para verme sakın. Carplayi al.

Carplay.
Kayinpederin Peugeot'da var. Bildiğim gibi android auto aciyorum. Bu fiyat farkina hayatta degmez.

benim arabamda hem kendi gömülü navigasyonu var hem de carplay var. gömülü navigasyonu 3 yılda hiç kullanmamışımdır.

carplay'in olayı şahane. ister google maps, ister apple haritalar, istersen waze vs tarzı farklı navigasyonları aracın ekranından kontrol edebiliyorsun. yandex desteklenmiyor yalnız.

hani ikisi de 3000 tl olsa, ben yine de carplay tercih ederdim, ikisini birden kesinlikle almazdım.

carplay'de örneğin google maps üzerinden anlık trafik bilgisi vs görebiliyorsun, ayrıca carplay'in bir sürü diğer muhteşem özellikleri de var.

Navigasyon 18 bin çöp demek ya carplay al

navigasyonlarda trafik datası olmuyor %90, o nedenle çöp

zippo yakıtı deneyebilirsin.

veya wd40, ama bunu denemedim hiç başka leke bırakır mı bilmiyorum.

yıkama fonksiyonu olan elektrik süpürgeleri ile çekmen lazım.

Amway'in loc diye bir ürünü ile türk kahvesini çıkarmıştık.

olası en adil paylaşma şekli;

122+130 kw yani toplamda 252 kw için, 240 tl ücret gelmiş. yani tüm vergiler ve yan giderler dahil 1kw ücreti yaklaşık 0,9524 tl. bunu da kullanılan kw ile çarpınca herkesin ödemesi gereken tutar çıkıyor.

eğer düşündüğün gibi tüketim arttıkça ücretlendirme de artıyorsa, tüketimi karşı taraf tekbaşına artırmıyor. onun tüketimine seninki ekleniyor. yani arada sen olmasan onun tüketimi belki normal değerlerde olacaktı. aynı şey senin için de geçerli.

iki ayrı aboneliği olmayan evi tercih eden 2 ayrı kullanıcı olarak, ikiniz de bu gibi hesaplamalara baştan razı olmuşsunuz zaten. bu sebeple en adil ücretlendirme yukarıda anlattığım şekilde olanı.

Aboneliğinizi ayırın, tüketim artışında birim maliyetin artmasından doğan maliyeti hesaplamanız pek mümkün değil ki söylendiği gibi bunu artıran iki ortağın olması.

Dağıtım bedeli hariç tüm ekler birim fiyatın %' si şeklinde hesaplanıyor. Dağıtım bedelide kwh başına sabit zaten
Her türlü tüketimi ister siz artırın isterse komşunuz o ek bedeller her ay değişkenlik gösterecek ama kwh üzerinden olduğu için mantık aynı.
O yüzden sayaç ayırma imkanı yok ise direk tüketime göre hesaplamak en doğrusu.

Çok kafa yorma bence oran orantı yap gitsin. Olmadı sayaçların ayrı okunmasını iste

%90 çevirmeye girmezsin.

diyelim ki girdin,

%50 ceza yemezsin. ülkeye giriş tarihini gösteren pasaportun biletin yanında olsun.

Yurtdisi oturum izni olup gecici olarak turkiyeye gelenler sokaga cikma yasagindan muaf.

pejo 3008 bence aralarinda en iyisi.

en ucuz ve en az yakit harcayni buyuk ihtimal cactus ama citroen e cok guvenemiyorum nedense.

pejo 2008 iyi falan ama baya ufak geliyor. renault captur daha iyi secenek

nissan juke her yerde iyi ama dizaynini sevmiyorum.

kia soul onermem. dizel motor olsa bile kia hyundailer sanki fazla yakit harciyor.

ha bir de arabalar.com.tr de karsilastirma yapiliyor. bence bir bakin.

model yaşı belirtmemişsiniz.

Qashqai J10 olabilir o paraya.
Kia Sorneto veya Sportage da olabilir.
Hatta daha yaşlı olabiliyorsa X5'e kadar yolu var.

o fiyata alabileceğin suv eski ve yüksek km olur. mesela kendi aracımdan örnek vereyim. 3 buçuk yaşında, 100 bin km'deki dizel otomatik dolu paket bir 3008 şu an 300-330 bin.
ayrıca bu yazdığın modellerin hiçbiri aslında suv değil, minicik arabalar. 3008 en büyükleridir.

ben olsam bu bütçeye suv'dan vaz geçerim ortalama bir sedan alırım. megane vs.

@mhm
3008 2011-12 1.6 dizel
2008 2013-14 1.6 dizel
captur 2014 1.2 benzin
juke 2012-13 1.6 benzin

yaşlı da olsa X5 e de razıyım çok yakmasına rağmen ama sorun çıkartır sanayiden çıkamayız diye korkuyorum, çoğunlukla eşim kullanacağı için daha az sorun çıkartma riski olanları seçtik kendimizce ama bu işler kısmet tabii.

@reanarchy
hem biraz yüksek hem de geniş olsun diye bunları seçtik, hem de kesemize uyuyor diye, zaten dediğiniz gibi gerçek suvları ancak rüyamızda görebiliriz.

pigletvsdaisy

bu araçlar hiçbir şekilde suv özelliği taşımıyor ki hocam.

bagajı standart golf kadar, hatta belki daha da küçük.
yerden yüksekliğinde 1-2 cm fark varsa anca.
4 çeker değil, arka koltuk geniş değil, bağımsız süspansiyon yok vs vs.

ama tüm bu yazdıkların içinde en geniş araç 3008'dir. tek c sınıfı o, diğerleri hep b sınıfı.

ilave olarak honda crv, hrv falan da bakabilirsin, fiyatlarını bilmiyorum.

hyundai tuscon olabilir belki, yine fiyatlarını bilmiyorum. bunlar biraz daha geniş araçlardır. hatta kia sportage olabilir. çok yakar gerçi.

o bütçeyle SUV alamnın sonu hüsran olabilir. eski kasa 3008'de suv özellikleri yok daha çok MPV denebilir. cactus'un de suv olmakla alakası yok. juke içi ufacık aşırı kullanışsız bir araç.

gene suv değil ama captur bunların arasında bu paraya alınca üzmeyecek bir araç olabilir.

160.000 bütçe ile yakıtına-vergisine takılmayacaksan SUV özelliklerini en iyi karşılayan araç captiva olur.

@reanarchy hocam şu anda bende c2 var, onun yanında saydıklarımın hepsi suv gibi kalıyor ( :
o zaman düzeltiyorum suv değil de normalden azcık yüksek araçlara bakmaya çalışıyorum demeliyim tabii bütçe dahilinde. yorumlarınız ve önerileriniz için teşekkürler.. ayrıca ben böyle piyasaya iyi dileklerimi iletmek istiyorum bu fiyatlar bu alım gücü ortadayken allah sonumuzu hayır eylesin..

Yazdığınız modeller SUV olmamakla birlikte, 160bin tl bütçe ile bu modellerin hep en sorunlu şanzımanlarını alabiliryorsunuz. Yani 2011 model 3008'de peugeot'un en lanet şanzımanı var mesela. Yeni modellerdeki eat gibi düşünmeyin. Çok başınız ağrır. keza Cactus'te de ETG şanzıman var. O da çok problemlidir.


Modellerin güncel versiyonlarını almadıktan sonra bu sorunlu sürümlere, hele hikayesini bilmediğim bir arabaya girmezdim ben olsam.

Skoda yeti alınabilir hocam o paralara bir araştırın isterseniz.

2015 captur dizel otomatik bulursun o paralara.

kesinlikle captiva. min 2012 model 4x2 olani. parca marca hersey var. canavar gibi arac.

avukat değilim ama hagb durumu sanığın geçmiş adli kaydı ile de alakalı olarak farklı değerlendirilebilir. 2 yıl hapis cezası alsa dahi ne kadar cezaevinde kalacak belli değil. neticede bir sürü örnek var, bahsettiğin camdan atan manyak daha önce alkollüyken hamile bir kadını karnındaki çocukla beraber öldürmüş ve o zaman da ev hapsi ile yırtmış mesela.

ama yine de ben olsam dava sürecine giderdim. hem maddi hem manevi tazminatın yanında, hapis cezası almasını da isterdim. dava süreci çok uzun evet, daha bunun temyizi falan da olacak üstelik. ama 3-4 seneye bakarsınız iktidar değişir ve yargı biraz daha iyi çalışır duruma gelir. dava açmakta fayda var diye düşünüyorum.

HAGB alırsa sabıkasına işlemez (mahkemeler görebilir bunu sadece)

Uzlaştırma içinde istediğinizi isteyebilirsiniz. Kabul ettiği sürece sorun yok. Ama kabul edilebilir olması daha makul. Yani kimisi olur 1000 TL istersin ödeyemez kimi olur 1000000 TL istersin hemen çıkartıp verir.

Kabul etmezse zaten yine dava aşamasına dönülür.

Arabulucu avukat bu tarz vakalarda ne kadar talep edilmesi konusunda bilgi sahibidir ona sorun. örneğin siz 500 bin hayal edersiniz ama olayın ederi 100 bin TL'dir.

Ben olsam uzlaşırdım. Ne kadar alkol alıp suçlu olsa da bu bir kaza... Unutmamak lazım

Özellik işi kişiye göre değişir ama malum kitaplar pahalı bütçenize göre bir hediye çeki tadından yenmezdi

kişiye özel tasarlanan kitap mühürleri var.

reanarchy'nin kitabı
reanarchy'nin kitaplığı vs gibi. bence güzel olur.

Ex libris tabi ki. Harika olur

Komisyonu tek seferlik almayacak mısınız ? tek seferlik verecekleri 6k usd için çıkarmazlar heralde. Ayda 250k usd kazanacak firma.

komisyonunu düşürürler en fazla bunun için çıkaracaklarını sanmıyorum.

her ihtimale karşı sen yine de böyle bir durum olursa diye gardını al. nasıl yani? şöyle; bu müşterinin bağlanmasına senin payını gösteren mailler vs. ayrıca anlaştığınız komisyon tutarını gösteren yazılı belgeler, sözleşmeler, mailler vs. bir de son bir koz olarak müşteriye durumu açıklarsın, sırf bu parayı vermemek için beni işten çıkardılar dersin. o da daha fazla çalışmaz zaten firmanla.

hocam verirler
sen bu projede müşteri ile birebir kendin görüş

@ceketimi hayir bundan sonra her ay +6k usd verecekler duzenli olarak 1 yil boyunca. sonraki yillarda ise +1k usd seklinde 5 yil boyunca

6k dan daha düşük bir maaşa anlaşmayı deneyebilirisn işten çıkarma gibi bir durumla karşılaşırsan

ama bence hukuken uzun vadeli anlaşmaya bak, işten çıkarma stresiyle çalışılmaz

Yüzde 2,5 masraf kısmak için böyle müşteri bağlayan birini işten çıkaracak kadar salak olacaklarını sanmıyorum, bence paranoya yapıyorsun.

Satış yapan bir elemanı kimse işten cikarmaz kimse küçük düşünmez sana gerçeği 6k yi değil bir daga getirecegin 250 yi düşünürler

Hahah ben de it sektöründe satışçılarla çalışıyorum, birebir bu tarz durumları yaşadım daha öncesinde. ödenecek prim tutarı çok artınca birden prim şemalarını değiştirmeler, parayı ödememeler, üstüne yatmalar bir sürü gerzekliği bizzat yaşamış biri olarak en büyük firmalarda bile bu çakallıklar oluyor. sen önlemini mutlaka al, mutlaka dişini göster, kesinlikle ezik kalma derim. sözleşmende ne yazarsa yazdın bahsedilen rakam senin prim alacağın oluyor ve prim alacağının ödenmemesi haklı fesih sebebidir: ezgiesnikgunay.av.tr bir çakallık yaparlarsa da mutlaka işin peşini bırakmayacağını hissettir derim. baktın çakallık yapıyorlar mutlaka bi avukatla görüş, ihtarname çektir. ipleri ger yani. bir startup zaten imajının alt üst olması riskini çok alamaz. hatta müşteriyle aran çok iyiyse, biz bu işi mehmet sayesinde veriyoruz vs tarzı laflar da kurdurt ki bir aksilik olursa işin patlayacağını bilsinler.

şirketin parasının bol ya da az olması seni ilgilendirmez. şirket prim şeması yapmış, o şemaya istinaden sen de satışını yapmışsın. en ufak bir geri adımında paraya çökebilirler. sakın geri adım atma. işten çıkarma noktasına gelebilir, gelirse bile kesinlikle hukuki haklarını kullanacağını ve public olarak bunu duyuracağını belirt. bir şirkette satışçı sürekli olarak gm'den fazla kazanamaz, mutlaka bir noktada tatava yapacaklardır.

ufkun açılsın istemiştir. harika bir kitap ve seveceğini düşünmüştür.

2 ay olmustur okuyalı, çok güzel kitap. Toplum normlarına karşı savları anlatıyor genellikle düşünmeden kabul edilen şeyler vardır, onlara karşı çıkıyor gibi. Oku oku baya da akıcı.

@reanarchy, hani bir dinci, birisine risale getirir de ''al ulan dinsiz, biraz maneviyat kap'' demeye çalışır ya, o tarz bi anlamı var mıdır diye merak etmiştim. kitabını okuduktan sonra göreceğim artık.

hmm güzel kitap ama öyle anlam çıkarılacak bir kitap değildi sanki. Karşı cins ise veya gay ise muhabbet yaratmaya çalışmış olabilir belki. Hani ortak bir şey üzerinden bir konuşalım kafalar nasıl anlayalım gibisinden :D Bilemedim.

Kitap güzel fakat zaten iş hayatında mutlu değilsen, bazı kurallar toplum normları sana uygun gelmiyorsa fakat bundan da çıkış yolu bulamıyorsan kitapta yazanlar , kafanı açması seni daha da mutsuz eder öyle bir kitap

lise yillarinda filan okununca ufku aciyor; oyle kitaplardan. o yuzden eger daha farkli ve dolu kitaplar okuyunca geriye donup bakildiginda oyle efsane anlamlar yuklenecek bir kitap degil diye dusunuyorum.

Belli bir entelektüel birikimin varsa aman aman bir şey anlatan kitap değil bence de. Arkadaşın yeni okumuş ve gündüz amca’nın perspektifi hoşuna gitmiş olabilir.

@nefertarii +1
@deathrow +1

arçeliğe kararı gönderip hesap bilgilerini de ver. eğer ödemezlerse icra yoluna gideceğini söyle. muhtemelen sallamayacaklar sonra da icra davası açacaksın.

ne kadar surede cevap alamazsam icraya vermeliyim?

İlk 15 gün ölü taklidi yapın bence. Çünkü itiraz edebilirler. 15 günün sonunda maille bir iki kere dürtün. Sonra harekete geçersiniz.

yıldızları sök at zaten yeni sezon formalarında da yıldız olmayacakmış. aman diyeyim, bu sene şampiyon oluruz nasılsa diye dördüncü yıldızı da diktirme. :)

fenerium falan uğraşmaz bu arada, basit bir terziye gidip halledebilirsin.

tekrar yıkasan doğru şekilde sonra da makineden çıkar çıkmaz hemen yerine taksan düzelir bence.

Bunu denedim reanarchy, olmadı malesef :(

yüksek ısıda yıkadıysan bir daha düzelmeyebilir.
Onun dışında düşük sıcaklıkta unutup sıkma işlemi yaptıysanız, tekrar yıkamaya koyup hiç sıkma yapmadan asmayı deneyin. İşe yaramazsa, düşük sıcaklıkta bol buharlı bir ütüde üstüne bir kumaş koyarak deneyebilirsiniz. Olmazsa ve yüksek ısıda yıkamadıysanız, dediğiniz gibi kuru temizlemeciler halleder.

Bir kurutemizlemeciye sorabilirsiniz, ütüleyebilirler.

vermeleri lazım, bilet ve kalacak yer rezervasyonlarını vs göster 1 eylül olarak.

lego store du sanırım, kendi mağazasından modellere ve fiyatlara bakabilirsin. lego technic öneririm.

hiçbir detay vermemişsiniz ama.
nasıl bir lego arıyorsunuz?
çocuk mu yetişkin mi?
çocuksa, kız mı erkek mi?
technic mi system mi?

mesela ben kendime alacak olsam LOTR ürünlerinden alırdım.

iyi bir kadın doğum uzmanı bulun, tercihen hastane değil özel muayenehane. gidip durumu anlatın. korkulacak bir şey yok.

Peki fiyat konusunda tahminen ne kadar tutar tüm işlemler?

telefon edin birkaç muayenehaneye hem ücret hem de diğer sorularınızı sorun, içiniz rahat olsun aynı yeri günde 10larca insan benzer şeyden dolayı arıyor.

Güvendiğiniz beğendiğiniz hastanelerde kadın doğum uzmanlarından randevu alın. Ben bir kaç doktor gezmek zorunda kalmıştım zira kimi doktor bu operasyonu yapmaya yanaşmıyor, vazgeçirmeye falan çalışıyorlar. Duygusal baskı kurmaya çalışıyorlar bazen, hiç canınızı sıkmayın.

wto, dünya ticaret örgütü

Şirketin ana merkezine şikayette bulunabilirsiniz. Bu bildirimleri ciddiye alırlar. Ancak sizin elinizde İran'la iş yaptıklarına dair bir belge veya başka bir kanıt (resim vs.) var mı? Yoksa eğer sadece iftira düzeyinde kalması sözkonusu olur. ABD'de bu işlere Department of Treasury bakar. Kara listeleri filan onlar çıkartır. Ama dediğim gibi elinizde en azından duyumdan öte bir şeyler olması lazım.

Amerikan teknoloji firmasında calisan ve senede iki kere bununla alakali zorunlu egitimler alan biri olarak;
-sirketin ana merkezi, özellikle ethics ya da hukuk birimi.
Kendi firmama baktim, direkt iletisim bilgisi var boyle bir şeyler icin.

Amerikan şirkeri icin Baya onemli. Yerel bir olay olsa cok umursamazlar ama ambargo delmek...

hocam
sizlik bir olay yoksa
bence hiç karısmayın

ticari bir pislik olarak yapacaksanız
karsı taraf da sizin bir işinizi bozabilir bunu unutmayın
amerikan firmasının distribütörü belli bir çevresi gücü vardır bize iftira atıyor diye bir dava açarlarsa ugrasırsınız onlar da sizin canınızı yakabilir

ortada kanıt yoksa
adamların iran firmasına kestigi fatura yoksa
beyanname yoksa
hic bir şey elde edemezsiniz
adam der ki ben x firmasına sattım Turkiye ici olarak o benden izinsiz iran a satmıs

bir de sektör önemli

Büyük mesele değil bunlar. Hatta hiç mesele değil .
Çoğu zaman anlaşmalı bile olabilir bu işler. 80lerde İran'a ambargo uygularken silah satan yine ABD , geçenlerde İran'dan petrol alan da yine ABD.

Dünya da ambargoyu uygulayan ABD ise,Orta doğuya da sözde demokrasi getirme adına sivilleri katleden ABD ise her şeyi boş verip "ABD pragmatizmini" anlamaya bakın.

ABD gibi dünyada her türlü haksızlığı yapan bir devlete adalet için başvurmak gereksizdir.

ABD İran arası ilişkiye bakarsak İranlı komutan kasım süleymaniyi bile iranın kendisi ABD'ye arka planda onay vererek öldürtmüştür deseler hiç şaşırmam. Sonrasında kendi halkının gazını almak için ABD'ye karşı şekli şemali yıllardır belli, bir kaç tehdit içeren sert diplomatik açıklama, üstüne İrana bağlı bazı kuvvetler ırakta abd li yetkililerin bulunduğu yerlerin "bahçesine" yakındaki " boş araziye" , "kenara" "kıyıya" "köşeye" bir kaç roketli/bombalı saldırılar yapar konu kapanır.

ABD'nin diğer ülkelere karşı olan tutumunu tanımak için çok kitap okumaya gerek yok sanırım.
ABD - Türkiye ilişkisi:
i.hizliresim.com
Abd- Suudi
i.hizliresim.com
Abd- İran
i.hizliresim.com

Devletlerin anladığı ambargo vb. kararlar ile bizim anladığımız arasında farklılıklar olabilir.

@mor bembombom, 2010 yılındakini izlemiştim, şu var mısın yok musun'daki kadın-erkeklerin yarıştığı versiyonu. orada sözde kadınların yorgan ipiyle kaşlarını falan aldıklarını, regl dönemlerinde de yaprak kullandıklarını söylüyorlardı da yani pek mümkün göremiyorum onu, yaprak nedir o kadar su oyununun içinde?

arkadaşlar siz gerçekten tv'de gördüğünüz her şeye inanıyor musunuz?

orada izlediğiniz her şey tamamen kurgu. haftanın belli günlerinde çekimler olur, diğer günlerde yayınlanır. öyle kıçımızı yaprakla siliyoruz falan hikaye. lütfen inanmayın artık böyle şeylere.

Izlemiyorum ama dogukan manco bir roportajinda imzaladiklari gizlilik sozlesmesinin el verdigi olcude detayli soru cevap yapmisti. Video seri halinde youtube'ta bulunabilir. Ve verdigi cevaplar tatmin edecektir cok az hatirladigim kadariyla.

youtu.be

gibi.

Bu izlediklerinizin tamamı kurgu, Oyunları kimin kazanacağına kadar planlanmış. Aynı oyunları tekrar tekrar çektiklerini biliyorum mesela bu olmadı diyip.

Ayrıca taa mustafa topaloğlu zamanında bi akrabasıyla aynı sınıftaydım. Adam doğada kalamadığı için otelde kalıyordu. Hatta anlaşırken başta onu otelde konaklatırız sonrada ödül oyununda bir ağaç ev ve yatak veririz demiş acun, o şekilde anlaşma yapmışlar.

Ayrıca eskiden çok aç kalıyorlar muhabbeti olurdu. Doğukan manço zamanında ayı tshirtun büyük bedenini ile foto çektirip öncesi sonrası fake zayıflama fotoğrafı çektikleri o kadar belliydi ki.

bu adamların yıllar önce bi videosunda iki farklı görüntüyü kurguda birleştirdikleri görünüyordu. topu bi yere atıyordu ama ikinci görüntüde çok alakasız bi yere gidiyordu.

ben ne aç kaldıklarına, ne pis kaldıklarına inanıyorum. makyaj falandır o yüzlerindeki kirler falan da. regl olduğunda yaprak kullanıyorlarmış he? ahaha.

Yaşa uygun kutu oyunu olabilir, ses çıakran oyuncak almadan önce ebeveynlere bi danışın derim, bazı oyuncaklar çok kafa ütülüyor.

yaşına uygun bir lego seti alın. başlangıç olur. gerisini annesi babası devam ettirir.

ben bugün 4 yaşındaki yeğenime kask ve dizlik, dirseklik falan aldım mesela. dün scooter'dan düşmüş kafası acımış da. :)

yanında bir de transformers aldım. seviyor araba ve robotları.

ayrıca profesyonel bir lego seti de çok güzel bir hediye ama tek başına olmaz, ailesi lego'lara ilgiliyse ve çocukla birliktevakit geçirecekse güzel, diğer türlü kaybolur gider.

Cinsiyetten bagimsiz puzzle ve ya lego diyorum.

ruhsatta yazar muayene geçerlilik tarihi diye. trafiğe çıkışıyla alakası yok. gümrükten geçiş tarihinden itibaren başlar çünkü ilk muayene gümrükte yapılıyor kabul edilir.

2 yapraklı ruhsatlarda 2. yaprakta muayene geçerlilik tarihi yazıyor, ama ruhsatlar bir süredir tek yaprak, sizin ruhsat da tek yapraksa mueyene kısmı yazmaz.

Tuvturk sitesinden sorgulanabilir, sıfır araçlarda yerli üretimse fabrika çıkış tarihi, ithal ise ülkeye giriş tarihinden itibaren 3 yıl.

bize de 3 yil dediler ama ulkeye giris tarihi baz aliniyormus :D en saglami ruhsata bakmak

ani ısı değişikliğinden olabilir diyorlar. mesela çok sıcakken birden soğuk su gelmesi gibi.

Arka cam resistansini cok sicak havada actiginda oluyomus diye duydum

kendiliginden olabiliyor. sizin yine arabanin cami patlamis. benim ekskavatorun cami patladi kendiliginden. gece gunduz farki aniden olunca camin ic yuzeyi ile dis yuzeyi orantili genlesemiyor ve patliyor.