ikisi de oluyor.

ikisi de ama PC'den çooook yavaş şarj oluyor.

ben kullandim, hizi yeterliydi ancak unlimited pakette sitem cok hit alinca birden bire lank diye kapattilar account'umu, arastirdim bunu cok yapiyorlarmis. suprizlerle daha az karsilasmak acisindan hostgator oneririm.

ha ama kuracagin site fazla tuketmezse kaynaklari, isini gorur. musteri hizmetleri de hemen cevap veriyor fazla bekletmiyorlar.

elinde herhangi bir tracking no varmı? o numara ile ptt.gov.tr den sorgulayabilirsin.

bir de ingiltereden 5-12 gün arası geliyor, daha gümrükten vb geçecek, gelir anca.

evet ptt getirecek takip kodu varsa. ptt nin siteden takip edebilirsin yurtdışı gönderi bölümünden.

yoksa 10 günü geçmez gelmesi bi terslik olmazsa.

takipsiz yolladıysanız eğer yani imzasız, postacının insafına kaldınız demektir çünkü kapınıza kadar getirmeyip gelip apartmana bırakıp gidebilir bile. normal şartlar altında royal mail ile ingiltereden gelen ürünler 7-8 günde elinize ulaşır.

bence bu indesignla değil photoshopla yapılmış, dikkatli bakınca aralıklarda çok hafif oynamalar var.

yok, doğdudur da. benim indesign'la yapmam gerek.

sayfaya yeşil guide çizgilerden koy istedigin formatta. sonra resimleri koyarken belirledigin araliklara sigdir.

align penceresinde distribute spacing var, hem yatay hem de dikeyde boşlukları eşitlersiniz.

o dönemler en oyuncu oldukları zamanlar. bir de diş değiştirme döneminde çok ısırırlar. bu zamanlarda ısırdığında köpek eğitir gibi bi ses tonuyla "hayır!" demek ve "acıyo" diye açıklama yapıp canı acıyan bi suratla bakmak benim eşşek sıpalarında işe yaramıştı. bir de ısırmaya kalktığında tek parmağınızı burnuna koyup, hafifçe, karşı koyduğunuzu belirtircesine ama kesinlikle aşırı bir basınç oluşturmadan, yani dokunmanın azıcık ama çok azıcık daha basınçlısıyla burnunu ittirin. ve "yapma" diyin. bu da işe yarayabiliyor. ama en önemlisi ısırmaya başladığı anda bir kez uyarın devam ederse kalkıp gidin yanından. en az 10 dakika o yokmuş gibi davranın. yok sayılmak acayip koyuyo serserilere. kısa sürede akıllanıyolar.

ısırdıktıktan sonra onunla ilgilenmemek daha sonra ısırmasını engellemişti benim kedimde ama önemli olan evdeki herkesin aynı davranışı sabırla sergilemesi, kedilerin öğrenme süreci köpeklere göre biraz daha uzun ve sabır gerektiren bir süreç bence, bunu unutmayın derim =) Bir de bebekler için olan çıngıraklı diş kaşıyıcılarından almıştık o zaman epey işe yaramıştı ;)

acıtmadan kulağa fiske vurun hiç hızlı olmasına gerek yok. annesi gibi onu terbiye edin. yere yatırın sırt üstü mesela tümüyle teslim olana kadar bırakmayın. veya enseden tutup kaldırın bir süre sonra uzağa bırakın. hırs yapmayın o da inada bindirmesin. net olun ve ona başka oyunlar öğretin.
benim kedimden gözlediğim kadar mesela tepesinde 4 yavru atlayıp, patlayıp, onun kulağını kuyruğunu ısırmaya çalışıp dururken hiç istifini bozmadan otururdu, sabır kumkuması gibiydi. ama şakanın kaka olduğu noktayı iyi bilir, o nokta gelince hemen müdahale eder, tek hareketle hepsini dağıtırdı.

(git: 192928)

bir arkadasım (vallaha ben değilim) kedisi ısırınca o da onu ısırıyordu (kulağını hafifce) ve aynı anda cık cık cık ya da hayır diyordu. şimdi hayvan ısırmaya başlayınca cık cık cık yapıyor direkt bırakıyor.

bizimki su an 5-6 aylik ve isirmayi hic birakmadi. bahsedilen teslim olma hareketlerinin de hicbirinde teslim olmuyor maalesef. hatta kizarsan, 2-3dk sonra hirslanip gelip aniden tekrar isiriyor niye kizdin diye.

etrafimda kedisi olan arkadaslar 3 yasindan sonra duzelir diyor, bakalim, gorecegiz.

bir de daha önce başka bir duyuruya yazdığım cevabı yapıştırayım buraya. hayvanı yorar, ısırmaya başladığında dikkatini oyuna çekmeyi başarırsanız rahat edersiniz.
"büyük bir parça (mesela 20 cm kadar) alüminyum folyoyu alın, avucunuzda büzüştürüp top haline getirin. bütün kediler bu topa bayılır, hafif ağızda taşıması kolay olduğu için, deli gibi oynayacaktır.
pinpon topu verebilirsiniz. ama tıkır tıkır hem sizin hem de varsa alt komşunuzun başını ağrıtabilir...

büyük ebattaki bir kağıt peçeteyi alın. iki köşesinde tutup, ortasına düğüm atın. sonra bir düğüm daha, bir düğüm daha... o da top formuna gelecektir. onunla oynatın.
aynı şekilde kağıt peçete yerine buzdolabı poşeti de kullanabilirsiniz. pinpon topuna alternatif daha sessiz oyunlardır :)

... bir de bir yaşından sona sakinleşiyor, üç yaşından sonra köşe yastığı moduna giriyorlar.

blue house fırın almıştım zamanında, çok memnunum.
hatta şuymuş aldığım: www.blue-house.com.tr

Kadınlar klubünde bi ara herkes börekçi fırın'ı methediyordu, bir bak istersen, şu galiba:

www.hepsiburada.com

ben börekçi fırın kullandım, büyüklüğü ve pişirmesi ile gerçekten çok iyi bir ürün, tavsiye ederim. dikkat etmeniz gereken tek şey fırının "turbo" özelliğinin olması. çünkü turbosuz börekçiler de var. turbo özelliği fırının içinde ısının çok daha iyi dağılmasını sağlıyor ve pişme süresini kısaltıyor.
(börekçiden önce 3 tane mini fırın aldım, çalışır halde olduğu halde verim alamayıp, attım.)

luxel börekçi var bizde de. sayısız kek, börek, yemek yaptık. gayet güzel. diğer fırınlara oranla biraz daha büyük, yuvarlak tepsi böreği bile yapılabiliyor. hatta biz aldığımızda yuvarlak börek tepsisi hediyesiydi.

ya çok klasik olacak belki ama bende 15 yıllık arçelik fırın var, hani şu tezgah üstüne konanlardan, onda pişiriyorum herşeyi ve çok memnunum. Büyüklüğü de ideal, ne çok hantal ne de çok küçük. kek, börek, poğaça, yemek, kumpir vs. her konuda hayatımı kurtarıyor, çok memnunum. bak daha dün akşam fırında karnabahar yaptım, mis mis, evvelsi gün de kek yaptım o da mis. neyse, tavsiye ederim velhasıl :))

ben de anneme alacağım zaman internette çok araştırdım.
kadinlarkulubu.com sitesinde gerçekten faydalı bilgiler var.
ozaman baktığımda luxell börekçiyi kullanan memnun olan ama olumsuz yönlerinden bahsedenlerden dolayı almaktan vazgeçtim. simfer albeni'nin luxell fırıncıya göre daha iyi olduğunu söylüyorlardı. aralarında da fiyat farkı var. darty çalışanı da simferin luxellin malzemesinden daha iyi olduğunu söyleyince simfer albeni aldık.
1 yılı aşkın süredir annem kullanıyor ve çok memnun. tavsiye ederim...

daha neler? olur mu öyle şey? en azından ben sevmem.

yok

Almanya'da EILLES diye bir sallama çay var, böyle tam yaprak şeklinde. Onun Earl Grey'i inanilmaz lezzetli, ilk kez bir sallama çayı demlemeden daha çok sevdim (ama bi tek bu markanın çayı için konuşuyorum tabi, bizim toz poşet çaylar felaket).

hiç sevmem hmde hiç.

kesinlikle demleme çay. ama onun olmadığı yerlerde (bim'de satılıyor sanırım) berk poşet çay, demleme çaya en yakın lezzeti veriyor.

ben de sevmem. mecburen içerim.

imkansıza yakın. :)

demleme çay bayat ya da kötü çaydan yapılmaysa yarışırlar.

Bizim çay ocagının çayına tercih ediyorum ben sallama çayı. Gerçekten çok berbat çünkü. Evde falan olmaz tabi öyle şey.

demleme çay çok daha iyi bence de.

düzeltme: harf eksiği.

Twinings'in sallama Earl Grey ini çoğu demleme çaya tercih ederim ama Earl Grey demlemeyi hiç bir şeye değişmem.

lipton lambur lumburu 3 sallamayı 5-6 dakika porselen de demliyip altında su kaynatmadan sadece dem olarak içiyoruz 6 çay bardağı su koyarak dene bi imkanın varsa forever earl greyyy

sallama çay mecburiyetten içilen bir içecek bence

Markasını bilmiyorum ama veterinere götürdüğünüzde onun ensesine yalayamayacağı şekilde damlatıyor bir tane, bizimkine 3ayda bir yapılıyor, bir sıkıntı olmadı.

4 senedir frontline kullanıyorum..başka markalarda kullandım ama en etkilisi bu gibi geldi bana..bi zararını görmedim..

pire damlası, normalde kedi pirelenmesin diye uygulanır. Şu anda kedide pire varsa bence direk veterinere götürün, o bir yolunu bulsun pirelerden arındırmak için. Arındığı zaman da düzenli olarak pire damlası uygularsanız bir daha gelmez pireler (sanırım 3 ayda bir yeterli oluyor, ama veteriner bilgi verir zaten). Bir an önce veterinere götürün bence, hemen :))

cikartir bence, benim gunluk 3bin alan sitem bile kazandiriyor zira.

sağa sola bi kaç tane google ads koysan, 350 bin kişinin onda biri birer kere yanlışlıkla falan tıklasa tamam işte yeter de artar.

www.google.com.tr

karasu kocaali'nin incecik kumlu plajları. türkiye'nin değil dünyanın sayılı yerlerinde var bu kumlardan.

Plaj diyorsak bariz Patara. Kaputaş da atmosfer olarak çok iyiydi.

kleopatra plajı ve patara +1

Saros daki köyler (erikli, güneyli vs.) dünyanın kendi kendini temizleyen bilmemkac koyundan biri derler

sarımsaklı plajı baya iyidir.

patara sarımsaklıdan iyi. sarıgerme plajı da fena değildir.

iztuzu@dalyan

yavru vatan kıbrıs-kapalımaraş.

not:kum sevmem babuş sağa sola giriyo derseniz tabiki konyaaltı.

dilek yarımadası milli parkı, güzelçamlı, kuşadası - kum değil taştır ama yayvan genişcene taşlar, batmaz.. su ayna gibidir metrelerce, çam ağaçlarının altında...

Çeşme - Ilıca

hayıtbükü@datça

kapalı bir koy, çarşaf gibi, kum, tertemiz ve az insan var.

incekum, sedir adası yolu@marmaris

nefis bir de.

(bkz: ezine peyniri)

marketlerde bulunur.

izmir tulum

rokfor denemelisin, ya da çakması blue cheese. migroslarda filan var. gauda da güzeldir. yani aslında ben her türlü peyniri severim peynir canavarı misali. en sevdiklerim. aa bir de minik konserve içinde bir fransız peyniri var, adını unuttum. dışı kabuk gibi içi yumuşacık. büyük bi markete girsen baksan peynir raflarına var çeşitli şeyler :)

manyas-mihaliç peyniri al, bulabilirsen yanturalı marka da sucuk al, susurluk tostu yap ye (üzerine salça sürmeyi de unutma) yanına susurluk ayranı bulunabilir mi bilmiyorum.

sen çeçil yememişin bilader. bir de erzincan'ın gıcır peyniri vardır çeçil'e benzer ama daha tuzsuzdur ve yerken dişleri gıcırdatır sadece erzincan pazarlarında bulunur onu da tatmak lazım.

tel peynir

Abhaza peyniri güzeldir, bulunması zaten kolay. Öyle kokusu ve tadı ağır bir peynir değil zaten. Ekmeğe sürmelik hafif bi' peynir için Ricotta denemelisin. Hem az yağlı hem çok leziz, Ekici'ninkiler çok ucuz, kalitesiz de sayılmaz. İyisi için Migros'a uğranmalı... Aromalı, baskın tadı olan farklı bi' peynir istersen de Adam'ı dene.

hellim, kızartırsın...

sütaş süzme peynir, evdekiler bile beğenecek...

örgü peyniri de süper oluyor sütaş veya yörsanın.

isli peynir

(bkz: danish blue)
(bkz: gorgonzola)

mor yumoş-ufak omo

beyaz. bim artmatik
renkli. perwoll renkli
siyah. perwoll siyah
yumuşatıcı bingo

çoğu aynı fabrikadan farklı kutuyla çıkıyor. hangisinin kokusunu filan beğeniyosan al o yüzden. farkları yok.

tüm koyu renklere - perwoll siyah sihir
tüm açık renklere - perwoll narin sihir mi açık renk mi öle bişey.

yumuşatıcı her zaman koymuyorum, koyarsam da yumoş lavanta.

megahafıza tarzı taktikler geliştirebilirsin, çağrışım yapmayı falan. Misal ben Almanca'da "geben" (vermek) ile "gehen" (gitmek) çok karıştırıyodum, arkadaşım çok afedersin "vermek-gebe kalmak" gibi bi bağlantı kurdu ve kaç yıl geçti hala aklımda :)

ezberleyeceğin kelimelerle kısa hikayeler yazmak. üstüne tanımam.

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

nukleer fasist'in önerdiği yöntem karıştırılan kelimeler için yararlı fakat kelime dağarcığımı geliştirmek istiyorum dersen ya en malca yöntemi seçip liste halinde ezber yapacaksın ya da en klasik ama bana göre en yararlı yöntemi deneyeceksin.

içinde sana yabancı kelimelerin bulunduğu bir paragrafı okuyacaksın, daha sonra bilmediğin kelimelerin anlamını öğrenip bu paragrafı birebir değil ama kendi cümlelerinle içinde senin için yeni olan kelimeleri de kullanarak anlatacaksın. hem ingilizcen gelişir hem de kelime dağarcığın artar. zahmetli bir yöntem belki ama zahmetsiz de bir şey elde edilmiyor.

ben hazırlığı derece ile bitirmeme rağmen ilk sınıfta afallayıp kalmıştım ama sonra derslere çalışırken 2 ayda koskoca hazırlık döneminden daha fazla ilerleme kaydettim. uzun lafın kısası dili aktif olarak kullanmaktan daha iyi bir yöntem yok

edit: emrag benim uzun uzadıya yazdığımı tek cümlede özetlemiş :)

ben ogrencilerime bakkal fihristi aldiriyorum bir tane. ogrendikleri her kelimeyi, onlara ifade ettigi anlami ile, altinda kendi kuracaklari bir cumle ile yazdirtiyorum. bu fihristi vakit bulduklarinda gozden gecirmelerini istiyorum. oldukca ise yariyor.

Once kelimeyi gordukleri yerde ogreniyorlar.
Fihriste yazarken tekrar ediyorlar.
Anlamini kendileri yazdigi icin hatirlamaya yardimci oluyor.
Ornek cumleyi kendileri yazdiklari icin uzerine dusunmus oluyorlar.

Genelde bu yontemle kalici ogreniyorlar.

Yeni kelime nasil ogrenirim diyorsan yegane tavsiyem ingilizce altyazi ile dizi/film izlemen.

buraya megahafiza tarzi seyler yazanlar gercekten ise yarayacagina inaniyorlar mi?

evet onlar ise yarar ama amac sadece ezberlemekse,ama amac onlari ögrenmek ve günlük hayatta kullanip,anlamaksa,kitap okumak,yazi yazmak,onunla is yapmak disinda hic bir seyin faydasi olmaz!

yapman gereken tek sey kitap okumak ve bilmedigin ve kontexten cikaramadigin her kelimeyi yazili(online degil) sözlükten arastirmak ve kenarina not etmek.

ilk basta bir sayfa yarim saat sürebilir hatta daha fazla,ama 1-2 ay icinde cok büyük faydasini göreceksin.diger her yöntem basarisiz türk egitim sisteminin bir parcasidir.

yanlis anlamayin ama,bakkal fihristi nedir hocam allaskina!

geleneksel usül gibisi yok, bir defter edinin, her gün 10 kelimeyi, kelimeyi yazıp yanına minyatür resmini yapın kendinizce, kelimenin altına da 20 kere yazın kelimeyi. %100 çalışmıştı bende.

seviyene göre sürekli kitap, dergi her ne varsa oku. her şeyi anlamak zorunda değilsin, anlamasan bile okumaya devam et. Sonra bilmediğin kelimeleri çıkart ve okuduğun metine iliştir. Ardından aynı metni yeniden oku. Sonra o kelimeler için kendine özel bir defter edin ve sürekli yanında taşı. Belli bir müddet sonra kelimelerin hafızanda iyice yer etmesi için aynı metinleri tekrar oku. Bu şekilde öğrenmek zaman alır ama daha kalıcı bir yöntem olabileceğini sanmıyorum.

İngilizce alt yazı ile dizi-film izlemek de faydalı olacaktır. Yine filmi duraklatarak izle ve bilmediğin kelimeleri not al, defterine işle, fırsat buldukça tekrar et. Aynı filmi bir kaç kere daha izle, işlem tamamdır.
Çok fazla teknik kelimelere boğulmadan çalışabileceğin dizi- film seçmeye özen göster, bu gerçekten anahtar nokta.

Dediğim gibi zaman alacaktır ama kalıcı olacaktır.

piyasa yoklaması yapıyorlardır belki?

piyasa yı nasıl neden yokluyolar? otobus firması bu kitap satarak nasıl yokluyolar?

tamamen salliyorum, gecenlerde bir otobuslerinde androidli mandroidli bir tv vardi, belki orada satin al ekitap oku hesabina koymuslardir.

sektörünü genişletecektir belki, olabilir. ülker de bisküvi markasıydı bilgisayara kadar el attı. belli mi olur..

hemen aşağısında eski doğalgaz fabrikası var. orası güzel :)
bayraklıdaki "soyer kültür sanat merkezi" de var. aynı şekilde.

ama düğün çekimi bi kere olucak bişey. ve gar çok güzel bi fikir. bence kıysınlar paraya...
hem 200 tl ne ki

bornova - murat köşkü aklıma geldi.

alsancak garı artık biraz kalabalık değil mi izban'dan dolayı?

@sli gardan izin alamadık zaten. saatine 100 lira istiyorlar ve bürokratik işlemler 3 4 gün sürüyormuş.

Direk KPDS kaynagi degildir ancak ELS dergilerinden calisirsan KPDS kelimelerinin cogunu halihazirda ogrenmis olursun.

bamtur sakın alma onu biliyorum, son dakika iptal edip para iadesinde güçlük çıkarabiliyorlar.

(bkz: philip morris/@seldarine)
(bkz: philip morris/@no pressure over capuccino)
(bkz: philip morris/@sozlukte bulunmayan kelime)

@compadrito teşekkür ederim..ama ekşi sözlükte hakkındaki tüm entryleri okumuştum..yine de tekrar sağol

ben iki kişiyi dolaylı tanıyorum. biri müdür, inanılmaz iyi kazanıyor ve çok mutlu işinden. birisi de üretim elemanı, o bile şu an benim başka bir firmada yaptığım işten çok daha fazla kazanıyor.

bunları duyduğum için imrendiğim bir yer, bir de izmirden servisleri var.

buharda sebze pişirebilirsin.
özellikle havuç ve brokoli nefis oluyor.

bildiğimiz yemekleri tuzsuz yaparak olmuyor muymuş? niye özel bir yemek?

tuzsuz ev yemekleri en iyisi olur sanırım.

şeker derken hiçbir şeker molekülü olmayacak mı? sakkaroz, laktoz, fruktoz, glikoz gibi. bunda dikkatli olmak lazım, doktora danışılabilir.

ben bir dönem hiç tuzsuz yedim iki ay. ilk birkaç sefer yavan gelebilir ama sonrasında sebzelerin kendi tadını almaya başlıyorsun.

tavsiyem ilk etapta tavuklu ve baharatlı yemekler.benim favori kombinasyomlarım şunlardı sıfır tuz ile:

makarna: suya tuz yerine azıcık zeytinyağı damlat kaynatırken. piştikten sonra üzerine kabuğu soyulmuş taze domates rendele, bol miktarda da zevkine göre taze maydanoz,dereotu veya reyhan. karabiber filan. bunlar tuzsuzluk tadını örtüyor. (salça koymuyorsun çünkü salçalarda da tuz oluyor).

taze fasulye: taze fasulyeleri haşlayıp bol sarımsaklı yoğurt, kırmızı pul biber ile.

tavuk yemekleri: tavaya tavuk biber, sevdiğin ne sebze varsa bol domates & köri, kimyon vb baharatlarla soteliyorsun. tuzsuz gelirse üzerine çırpılmış yoğurt koyuyorsun.

çorbalar: hepsine bol kuru nane, naneyle tuzsuzluk unutuluyor bir süre sonra.

aklıma gelenler bunlar. bir tek patatesi tuzsuz yiyemedim ben, e onu da yemeyiverdim.

geçmiş olsun!

her türlü sebzeyi yoğurtla tuzsuz yerim (yoğurt yasak mı?)

elizabeth arden - green tea
dkny - be delicious

ralph lauren - romance

dkny - be delicious

nokta atışı yapamayacağım ama meyveli ya da çiçeksi kokular açık tenlere yakışıyor.

para, hep takılan bir şey. zarfa konup verilir hatta. tak gitsin bir şey olmaz. vir vir konuşan olursa bana gönder.

Herkes maddi gucunce yardim eder, hem muhim olan orada bulunmaktir. 50 veya 100 takabilirsiniz sorun olmaz.

altın durumları malum, yakınınızsa anlayacaktır halinizi. uzaktan biriyse zaten altın beklememeli bence durumu malumken, altının yani.

gayet normal arkadaşım artık çok yakın arkadaşa çeyrek , orta yakınlığa gram, eh şöyle böyleye 50 lira, yapacak birşey yok,,,altın uçtu...

altın artık seyirlik hacı.
para takılır ne var ki bunda.
milletin durumu ortada,
düğün sahipleri de halden anlar herhalde.

para banknot olarak takılmaz da genelde zarf içinde verilir. içine kimliğinizi belirten bir şey de yazarsanız. ayıp değil katiyen. 170 lira bir çeyrek altın.

valla benim gittigim cogu dugunde millet topluigneyle takiyo paralari. ben de cogunluga uyuyorum duruma gore.

linki varsa gönder tıklayıp bakayım, daha önce chapter'lı pdf açmamışım hiç.

688 mb link ? :)

chapterlardan tam olarak emin degilim ama bildigim kadariyla o chapter'lar zaten pdf'te bir yerde icindekiler gibi yer aliyor.

icindekilerdeki basliklara tikladiginda o bolume gidiyor. eger pdf oyle ise, ipad yapiyor mesela bunu.

bildigim kadariyla normal chapter'lara da tiklatiyor.

ipad'de ibooks'da ve goodreader'da öyle gözükür. tıklarsın chapter'a götürür.

çevre mühendisliği, peyzaj mimarı sanılmak.

Fizik: Çok akıllı, zehir gibi olmak gerekir. Bir de iyi fizikçiler asosyal, inek (nerd) olurlar.

Çok akıllı olmak gerekmiyor, çalışmayı sevmek yeterli. İyi fizikçilerin sosyal yönleri de gelişmiş olur genelde.

Memur : Salla başı al maaşı

makine mühendisi olurum, insanlar yerine makinelerle uğraşırım.

üniversite hocalığı: ne güzel çok daha elit insanlarla muhattab oluyosun, pehhh...

Çevirmen ("ooh, ne güzel, bizim kuzen de doğum yaptı, yattığı yerden kitap çeviriyor" - alakası yok, insanın ebesi öpülüyor)

bir de, "ya bizim çocuk anadolu lisesinde, şuna da üç beş satır ver para kazansın" (olmaaz, ben doktora gidip, "iki neşter de ben atayım, evde kesme tahtasında az mı et kestim, tecrübem var yani, hem kazandığının birazını da bana koklatırsın böylece, sana çok geliyordur" diyor muyum?)

ingilizce özel ders öğretmeni: "oo parayı kırıyosundur sen süpersindir". gerçek, saatlerce boğazın kuruyarak ders anlatırsın, zaten az olan parayı düşürmek için pazarlık ederler, sonra da vermeden kaçarlar, yorulduğunda kalırsın.

çevirmen: "ay ne kolay hep evde". gerçek, gecelerce günlerce ıyumadan kitap yetiştirirsin, cedilla'nin dediği gibi.

www.eksiduyuru.com

ögrenciyim,calisiyorum bikac yerde.

nası beyaz yaka bilgisayar başı eleman arkadaşlar? öyle rahat işler varsa bana da söyleyin ben de öyle para kazanayım. gün boyunca bilgisayar başındayım iş miş yok evde oturuyorum. çay demleyip çay içiyorum para olsa bira içerim para yok.
cevap: mezun işsiz.

öğrenciyim, ailemden aldığım parayla takılıyorum ama okuldan arta kalan zamanda çalışmayı düşünüyorum artık.

öğrenciyim. bi 330 lira maaşım, bi 240 lira bursum var. üstü ana parası.

öğrenciliği hobi olarak yapıyorum.

öğretmenim.

ögrenciyim,calisiyorum bikac yerde.

neden sorduğunu söyler ve mantıklı bir neden ortaya koyarsan öğrencilerden başka insanlardan da cevap alırsın bence.

Memurum ve öğrenciyim...

Öncelikle dış ticaret sorumlusuyum ayni zamanda sirketin kosgeb yatirim ve tesvik islerinden,tanitim ve organizasyonlarindan sorumluyum. Patronum babam o yuzden maasim net degil ama karin doyuruyor

yeni işe gircem ofis elemanı olarak. 900 tl alıcam.

Yazılımcıyım + Öğrenciyim + Baba parası yiyorum.

bankacıyım

bankacıyım + öğrenciyim

öğretim görevlisiyim, üniversitede ders vererek kazanıyorum paramı.

bankacı

çevirmen & ingilizce öğretmeni.

beyler adam ögretim görevlisi olmak istiyo ilgilenenlere duyurulur.

oysaki nice potansiyel ögretim görevlileri vardi burda...mutlulugu uzaklarda ariyorsunuz mr.kiral.

en cins duyuru kullanıcısını bulduk beyler. mesleklerimizi sorup tek mesleği tikleyen adam.

şöyle bir sistem vardı: www.spypig.com

ne yazıkki bu sistem işe yaramıyor

www.emailquestions.com

Hotmail'de okundu mail gelmiyor.

Imposible

çok uç bir örnek olarak şu denenebilir. düz yazı şeklinde mail göndermek yerine html mail gönderirsiniz hani şu kampanya sitelerinin falan gönderdiği gibi resimli şekilli falan filan. oraya koyduğunuz imaj dosyaları kendi sitenizde olur. daha sonra kendi sitenizin kayıtlarından bu resmin görüntülenip görüntülenmediğine bakarsınız. tabi hotmail ve benzeri mail servisleri resimleri varsayılan olarak gizli tutuyor kullanıcının özellikle "resimleri göster" demesi gerek yoksa işe yaramaz gerçi derse de işe yarayacağı konusunda tam emin değilim

galaxy tab bence gayet iyi. epeydir kullanıyoruz memnunuz, diğerlerini kullanmadım ama karşılaştıramam. fakat ipad kullanıcıları dokunmatik ekran tepkisini filan iyi buluyolar.

bugün iş için elime şöyle bir tablet geçti.
www.asus.com.tr
Android 3.0 kullanıyor. Performansı arayüzü hiç fena değldi.
Ayrıca satılan alt kısmıyla birleştirince notebook formuna giriyor.

galaxy kullaniyorum su an. ipad de denedim. bahsettigin ozelliklerin hepsini goz onunde bulundurunca galaxy bir adim onde. en buyuk avantaji da kucuk olmasi. (ipad'in de kucugu cikti mi bilmiyorum.) en azindan bol kesim kotun arka cebine sigabilmeli alet. :)

dün darty de exper samsung ipad ve abidik gubidik bir kac marka vardi.
galaxy tab iyi, inkar edemem. ancak bir ipad degil. tekpi süresi, dokunmatigi, ekrani harika.
galaxy tab bol kotun arka cebine sigiyor ama sorun su ki bu cep bilgisayari degil. yani öyle bir iddaasi yok hicbir sirketin. bunlarin amaci aticaksin cantana, cikarip kullanacaksin. eger kot cebinde istiyorsan iphone4 te güzel bir secenek. hem de her türlü kotun ön ceplerine sigabiliyor.
yani bakip android ooo güzelmis falan dedim hepsine ama taa ki ipad2 elime gelene kadar.

Edit: applefanboy degilim, ama adamlar piyasayi önce hüpletti sonra gümletti yapicak bir sey yok

uzun süre almak istedigim için baya bir araştırdım benim gönlüm htc flyer'a kaydı. ama f/p dolayı galaxy tab wi-fi modeli çok cazip.
ayrıca senin düştüğün ikileme bende düştüm win 8 beklemek gerekirmi diye bir kaç kişi tüm programlar uygulamarı v.s destekleyecek en azından bazı programlar için görüntüleme olacak diyor. ama beklemenin söyle bir avantajı olacagı kesin illa fiyat düşecek.

galaxy tab'den (7 inç) memnunum.

Galaxy Tab 7" kullanıyorum, tüm gün 3G üzerinde nete bağlı, emaillerim google zartım zurtum hepsi senkronize.

FTP ile sitemi yönetebiliyorum, mkv film izleyebiliyorum, kamerası idare eder bol ışıkta güzel çekiyor ancak karanlıkta yetersiz. müzik dinlemek kendi kulaklığıyla çok keyifli.

her akşam eve gittiğimde şarjı %15 kalmış oluyor, her gün şarj ediyorum yannız.

ben ogrencilerimi surekli ELS'den calistiriyorum. Bu aslinda yds icin hazirlanmis bir dergi serisi, nette bir arastir ancak kelime seviyesi itibariyle oldukca advanced. Ozellikle testlerini, reading'lerini ve vocab alistirmalarini surekli cozersen kpds sorularini cook kolay bir sekilde yaparsin.

cesur öztürk diyolardı ben de netten araştırmıştım. gittim o adamın kelime kitabını aldım fena değil tavsiye edebilirim.

bu arada başvurular başladımı kapdsye?

Başvurular bugün başladı kanımca, son gün 4 Ekim.
Learn Word diye bir program var nette, Doç. Dr. Burhan Oflaz'ın yapmış olduğu; onu indirip kelime çalışabilirsiniz.

bence yeterli degil, biraz kasip calisman lazim. justenglish'i bilmiyorum ama ielts'e kendin bile calisabilirsin, aslinda en verimlisi uygun fiyatli ve tecrubeli bir ozel ders hocasi olur, cabuk ilerlersin ama istanbul'da ders fiyatlarini bilemiyorum tabi.

ya koskoca duyuru ahalisinden sadece 1 cevap gelmesine çok içerledim..

www.eksiduyuru.com

eğer değişmediyse mitoloji ingiliz dili ve amerikan dilinin ortak dersiydi.

Pendik değil de Kartal'daki nikah salonunda bir düğüne katıldım, terasta yaptılar, nikah içeride yapıldı, dışarıda içki kuru pasta vb yapıldı. sessiz sakin ve sade bir tören olmuştu.

kartaldakiyle görüştüm ama hiç terastan bahsetmediler,kokteyl salonu olarak gösterilen yer ana giriş kapısının ordaki bekleme salonu tarzı yerdi..
Öyle bişey olabildiğini ilk kez senden duydum. İlginç.ne zaman katılmıştın acaba uygulamayı değiştirmiş olabilirler mi

pendiktekinde bir arkadaşım evlendi. sahile yakın, arada bir cadde var sadece. manzarası çok güzel, ulaşımda pek bir sıkıntı yok. salon gayet geniş ve hemen dışında teras misali geniş alan var. burada takı merasimi yapılabilir veya kokteyl yapılabilir.

tavsiye edebilirim.

zenlaid Pendiktenin terası hakkında bilgin var mı ?

evet, dediğim gibi çok abartı büyük değil ama idare eder boyutlarda. manzarası da güzel.

pardon cevabını eksik okumuşum teşekkürler :)

poşet çay fazlasıyla sağlıksız bana göre. içinde barındırdığı kimyasal boyalar nedeniyle. hele o doğadan o kadar kötü ki anlatamam. yine de ben içmeden duramam diyorsan bilinen markalar içerisinde en iyisi bana göre doğuş çay. liptonu tavsiye etmem.

lipton..

doğuş ya da doğadan markalarının tadı içilecek gibi değil bildiğin acı ve kekremsi bi tat..

liptonun tadının çayla alakası yok. doğuş en çayımsı. çaykur da pek güzel değil gibi.

Bitki çayında kesinlikle Doğadan Büyülü Bohça serisi. Muadillerine göre pahalı ama en azından içerisinde gerçek bitkiyi görüyorsun. Yaseminli yeşil çayı, elma çayı ve ekinazyalı ıhlamuru favorim.

büyülü bohça +1 acaip de güzel kokuyor. elmalısı filan.

doğadan güzeldir.
ayrıca büyülü bohça harbi daha güzel.
liptonun sadece karadeniz sallama çayı güzel.

icerigine bakiyorum katki maddesi, aroma olmayani aliyorum ve dogadan degil doga tavsiye ediyorum...

büyülü bohça'nın kuşburnu olanını içmiştim, güzeldi hakikaten. @kamyonsans, doğru diyosunuz, doğa bi tık daha pahalı zaten diğerlerine göre.

benim anneminde yakın zamanda alındı ama teşhis konmuştu. ayrıca oradaki bütün ihtimalleri yok etmek için radyoaktifli iyot aldı, tabii bunu hastanenin kurulu karar verdi.

hacettepede oldu ameliyat.

çok benzer süreçlerden geçtim, öncelikle geçmiş olsun. birşey olabilir de, olmayabilir de, sadece ses telleri altında kalan pasif troid de olabilir. Şehir belirtmemişsiniz ama eğer Istanbul'daysanız bu işin piri Levent Kabasakal'a en doğru karar için görünmenizi tavsiye ederim.

Not: Aynen kötü huylu tümör aldırdım, şu an halimi başka bir doktor çözemiyor.

Tamamı yerine subtotal tiroidektomi yapılmış olabilir. Bu nedenle kalan tiroid dokusu çalıştığı için semptomlar ortaya çıkmış olabilir. Tiroid ultrasonu, gerekirse sintigrafi çektirin. Problem devam ediyorsa tamamlayıcı tiroidektomi ameliyatı olur. Geçmiş olsun.

xoom un ekranı ve işlemcisi galaxy e oranla çok daha iyi. yanyana koyup bakarsanız hemen belli ediyor.

galaxy tab 3g versiyonunu kullaniyorum, cok memnunum.

açıkçası ramazanda geleneksel türk düğünü bulamazsın.

tabi ki düğün salonlarında yapılan düğünler, klasik düğünler olabilir ama onların geleneksel olduğundan bahsedemeyiz.

lakin romanların düğünlerine iştirak edebilirsin bu sürede, bilumum roman mahallelerinde dolaşarak.

17 eylul olsaydı arkadasın dugune goturrudum de, tarih tutmadı.

ve evet, ramazan ıcınde dugun pek olmaz.

bir çok belediyenin (şişli, kağıthane vs) web sitelerinde canlı nikah izleme imkanı var. açıp izleyin. düğün konusunda da diğer arkadaşlarla aynı fikirdeyim.

valla bi düğün salonuna gidin oturun, kimsenin ruhu duymaz.

kısa kollu gömlek evlat olsa sevilmez otuzbir olsa çekilmez öyle bişey. giy ama rakip elemiş olurum.

friendfeed.com

friendfeed.com

o kadar kötü demek, valla gömleği de çok sevmiştim halbusem

ben de giyiyorum arada ama 13 yaşında gibi görünüyorum. kıvırıp sıyırma çok daha güzel duruyor açıkçası.

FF teki feedlere cevap yazanalrın büyük bi çoğunluğunu tanıyorum şahsen, yani kısa kollu gömleğin gideri var ama tabi sadece yazın arada sırada o da demekki :D

35 derecede uzun kollu kalın, kolları dirseğe kadar sıyrılmış gömlek giymek bana gayet amele işi geliyor hala

bence çok saçma, internet üzerinden ilerleyen bir akım oldu bu da.
yakışıyorsa giyersin hacı.
şimdi yakışan adam fotoları buldurmayın gece gece.

"o kadar kötü demek, valla gömleği de çok sevmiştim halbusem"

giydin, beğendin ve yakışıyorsa al gitsin. bunun zaten yazılı bir kuralı olamaz ki?

giy gitsin, onu diyenın nızamı gomlek utusunden haberı yoktur kalkıp atıp tutuyordur.

abi ben 4-5 yıldır kısa kollu gömlek giyiyorum yazları?? ne ara kısa kollu gömlek beyaz çorap muamelesi görür oldu? niye satıyorlar lan o zaman bu mereti? cidden şoktayım şu an. la yaz ayında uzun kollu gömlek mi giyilir? bu nasıl iş? neresi kötü biri açıklasın hayrına. kendimi uzaylı gibi hissediyorum.

kısa kollu gömleklerin kol kısmı fütursuzca geniş ve dirseğe kadar olduğundan (genelde) out tur ama kol kesimi düzgünse gideri var.
ama bana sorarsan katlamak daha güzel oluyor.

uzun gömlek giy katla. crazy dance in kayseri geliyor aklıma kısa kollu gömlek giyen adam görünce.

benim var bi kac tane kisa kollu gomlegim ama hawaii tarzinda ve dar kesim yazlik yer haricinde giymem..normal desen giyeceksen icine atlet gomlek cebine de uzun 2000 ile yatirilmis ganyan kuponu sart gibi geliyor. hehe..

yıllardır gömlekten başka bişey giymem. yazları kısa uzun farketmez giyerim de bu kısa kollu gömleğe amele sümüğü muamelesi yapılmasını ben anlamadım. ulan halbuki kimse bu sözlüğün baktığı kadar farklı bakmıyo bana. arkadaş marjinalite uğruna komik olmayın lan.

ben giyiyorum, gayet de guzel bence. hatta bence yazin uzun kollu gomlek giyilmez. ya tisort giyilir ya kisa kollu.

millet bildigin kafayi yemis turkiye'de

banana republic'ten tommy'e pek cok firmanin kisa gomlek kreasyonu var. 35 derece sicakta uzun kollu gomlek kasmak ameleligin daniskasi. hatun milleti bizim kolsuz atleti giysinler sorun olmasin ama biz birak o atleti, kisa kollu gomlekle "out" olalim.

güzel bence kısa kollu gömlekler.

kız gözüyle söylüyorum, peynir tenli cılız kollu erkeklerde kısa kollu gömlek berbat duruyor. onun yakışması için kalıp lazım.

uzun kol her zaman daha şık bence de.

ilk defa görüyorum böyle bir konuyu. insanların kolsuz gömleğe kıro ya da daha enteresan yorumlar yapmasını yadırgıyorum. çok kötü durduğunu iddia edebilirsiniz (mesela ben de dolgu topuğun iğrenç göründüğünü düşünüyorum hatta birçok erkek ve bayan arkadaşıma fikirlerini kendiminkini belirtmeden sorduğumda aynı cevabı veriyorlar) ama arkadaşların da dediği üzere giyinmenin yazılı bir kuralı yok. beğeniyorsan başkasının ne dediği umurunda olmamalı.

algılar değişiyor. zaman ve gercek algısı. yani aslında her sey hem var hem yok. ölüm gibi sonrası da fazlasıyla felsefi.

düşünce bulanıklaşıyor. yaşıyorsunuz çünkü biyolojiniz izin vermiyor ölmenize. ama ona yaşamak denirse tabii.

sonuç: sorgulanacak daha fazla sey ve olmayan bir "varlık"la kalakalırsınız...

bir yalnızlık hissi, sürece müdahale gücümüz olmadığından yetersizlik hissi, kötü bir hastalık sonucu vefat etmişse içinizin ezilmesi, zaman geçtikçe özlemeye ve rüyalarda görmeye başlamak...

kendine gelme süresi kişiden kişiye değişir, gerçekçi olan ve bundan kimsenin kaçınamayacağını bilen kişi ne kadar zorlansa da kendisini çok fazla dağıtmaz sanırım. "bu kadar üzüldüğümü görse/bilse benden daha fazla üzülürdü." diye de düşünüyorum bazan. ama böyle düşünmeseydim de değiştiremeyeceğimi bildiğimden çok abartılı bir yas süreci yaşamazdım sanırım.

yas süreci altı ay filan olağan kabul ediliyor sanırım. bunu yaşamayanlar ise gördüğüm kadarıyla bir süre sonra sıkıntılı dönemler geçirebiliyor.

ek: rüyada görüp uyanınca özlemle ağladığı oluyor insanın.

hiçbir zaman kendine gelmeyebilir. eskisi gibi olmaz yani o yıpranmayla.

başına gelince (allah gecinden versin) anlarsın, "bazı sorular"ın cevaplarını asla başkalarında bulamazsın çünkü.
not: başından böyle bi üzüntü geçmiş insanlara o duyguları anımsatarak o acıyı üzüntüyü yeniden yaşatacağını bilecek bir algı düzeyinde değilsen başına gelse de anlamayabilirsin.

sonu gelmez bir özlem peydahlanıyor içinde birden. ve özlem ne demekmiş işte o zaman iliklerine dek anlıyosun. yok ben daha önce kimseyi özlememişim diyosun. birkaç ay kadar her gece ama her gece ağlayıp rüyanda görüyosun. sonra gözyaşları da rüyalar da kurumaya başlıyor, daha seyrek aralıklarla giriyor rüyalarına. bir de hep rüyada, son ölüm anında senden yardım istiyor, su istiyor, elimi tut diyor, sarılıp ağlıyor... yine her gece ona yazıyorsun sayfalarca, sonra sözcükler de seyrekleşiyor. Durup dururken, alakasız ve zamansız bir şekilde aklına geliyor, gözlerin delicesine doluyor. Nasıl özlediğini farkediyorsun bir kez daha. Eşyalarındaki kokular gittikçe elinde hiçbir şey kalmadığı, elinden tamamen kayıp gittiği duygusu güçleniyor. artık şarkılarda sevgiliyi değil, onu düşünür oluyorsun...

seni yerlerde göklerde bulamazlarken
bende gizli olduğunu sezenler olmuş
dumlu dumluymuşsun yüreğimde
kımıl kımılmışsın bileklerimde...

domur domur ter ışıl ışıl fer
ellerimde gözbebeğimde...

aramızda dağlar yollar yıllar var iken
beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına...

türkü olmuşsun... umudummuşsun,
sevdama yarınlarıma...

düzeltme: sözcük yanlışı.

anne için konuşuyorum. unutulmuyor ve kendine gelemiyorsun. seneler geçiyor ama içinde bir boşluk oluyor. en güzel, en mutlu anlarında onunla paylaşamamanın verdiği hüzün maalesef geçmiyor. ve yaşanan özlemin boyutunu tarif etmem mümkün değil.

evet bankalarda böyle bir uygulama var,
kredi almak istediğinde son net maaşının 5 katından veya brüt maaşının 3 katından fazlasını alamıyorsun.
insan kaynakları departmanı filan yardımcı olmadı mı bu konuyla ilgili? çok saçma bir uygulama...

banka çalışanı iken kanunun geçerli olmasını bi derece anlarım ama şirkete girmeden kullandığım kredinin dert açması saçma.. IK pek yardımcı olmuyo, diğer bankalar ile görüşüp bu krediyi kapatman lazım modunda herkes.

nasil ilgilenmezler yahu, ben anlayamadim. bence sirketinizden daha ust bir birimle iletisime gecin, bir ust mudure danisin, mutlaka bir proseduru olmali. bu sure zarfinda hukuki.net veya bir avukata danisarak da bilgi edinmenizi oneririm.

az önce bir cevap yazdım ama gönderilemedi sanırım..

bi avukat arkadaş aracılığı ile görüş aldım, konunun BDDK'ya açıklanıp uygunluk alınarak çözülmesi en kolay yol gibi görünüyor. şirketin uyum yetkilileri ile kontak kurmaya çalışıyorum.

benim şaşırdığım bu olayın ilk kez benim başıma geliyor oluşu, sonuçta banka personeli başka bir bankadan kredi kullandığı anda o bankaya geçmeyeceğini de taahhüt ediyor gibi bir uygulama var...

seza reisoğlu'nun şerhinde sıkıntı olmayacağı belirtiliyor. kanunda buna ilişkin cevazlar tanınmış. örneğin bir firmaya döviz kredisi kullandırsan ve kurların artması nedeniyle bu kredi bankanın özsermayesinin %25 i ni aşsa da aşım kabul edilmiyor ta ki krediye ilişkin yeni bir güncelleme yapana dek. üst yönetim risk averse davranmış biraz.

banka, başını derde sokabilecek her türlü durumda personelini yalnız başına bırakıyo hocam, aslında konunun özeti bu.

gerçekten zor bir şarkı sormuşsun. youtube'da arat derim.

hangi tarihte olucak düğün ?

yıldırım danışman derim başka da bir şey demem. çok memnun kalacaksınız.

www.yildirimdanisman.com

daldurdap; şarkı?

ben de yildirim danisman'i tavsiye ederim.

ya dalga geçmiş işte daldurap

temizmama.com diye bir site istendiğinde mama gönderiyormuş. geçici bir çözüm ama bir kerelik istenebilir. kadınlarkulübü.com'daki bedavacılar sayfasında okumuştum. :) galiba whiskas da arada veriyor. öyle bir şey de okumuştum orada başka bir firma da olabilir. yazıyor kadınlar arada takip etmekte yarar var...

biz evin yakinindaki sok vb ufak marketlere soyluyoruz, son kullanma tarihi gecen, atilacak tavuklari ayiriyorlar. duduklude haslayip veletlere dagitiyoruz, aklima geldi belki bunu da deneyebilirsin.

yazın herkes tatilde olduğu için pek hareketli olmuyor özellikle temmuz-ağustos ayları diye biliyorum. bi emlakçı öyle demişti.

kışın alınır, yazın sektör daha hareketlidir, fiyatlar artar.

bir de rutubet, akma vs varsa yazın anlayamazsın

gene aynı şekilde ev ne derece ısınıyo, nasıl güneş alıyo vs. bunu yazın anlayamazsın

almak için en uygun zaman bahar aylarıdır. kışın evini satamamış ve paraya susamış müteahhit bahar aylarında yeter ulan para verin diyerek evi ucuza satar. o ucuza sattığı evin acısını ise yaz aylarında çıkaracaktır.

kış en ideal aydır.
piyasa açısından kış alıcı açısından avantajlıdır.
herkes yazın alır evi badana boya yaptırır öyle oturur.
ayrıca,
kışın evin en çetin hava şartlarına nasıl dayandığını daha net görürsün.

yazın düğünler vs artabiliyor, bir de rutubet/ısı/güneş görme açısından kışın gidip bakmak lazım.

basınca buhar püskürtmesi yeterli bence. ama yukardaki metni bi beyaz eşya dükkanında çığırsanız da sizi aynı sonuca götürecektir.

çok ağır olmamasına dikkat edin, uzun süre ütü yaparken çok ağrıtıyor eli.

1-tabanı çelik değil, seramik olsun.

2-buhar verme değerlerini kontrol edin, kıyaslayın.
iki tür buhar değeri olur, biri normal çalışmada verdiği buhar miktarı, diğeri de düğmeye basınca verdiği şok buhar miktarı. bunların ikisi de yüksek olmalı.

Bütün evlenecek kızların kafasında en az 400 tl bütçe ayrılmış bir Tefal ütü bulunur. Bu anneleri, arkadaşları, teyzeleri ve komşuları tarafından yaklaşık 25 yıllık bir süreçte kafalarına gizlice işlenir haberiniz olsun.

annem pek ilgilenebilir değil bu konularla benimde hiç bir fikrim yok ütü nasıl alınır konusunda :) 400 tl normal mi yaw?

Philips azurun grisini al 170 gr buhar 2600 watt.

1-2 ay önce saturnde indirimdeyken philips gc3330 aldım gayet iyi çıktı.tavsiye ederim ben 80e aldım normal fiyatı 130 görünüyodu.bulursan kaçırma. 100gr buhar 2300watt.değerler çok yüksek değil gibi ama yağ gibi akıyo makine gömleğin üstünde kendi ütülüyo sanki.

ben şu buhar kazanlılardan kullanıyorum, tefal. toplam ütü sürecimi yarıya indirdi. paff sık buharı allah ne verdiyse dümdüz.

Yurtdışına çıkan bir arkadaş bulman daha hayırlı olur :)

sorun strawberry'de değil, türk gümrüklerinde. yurtdışından kozmetik ürün getirmek yasak.

istanbuldaysanız maslak sun plaza içerisindeki ELCA şirket satış mağazasında ucuza birçok parfüm bulabilirsiniz.

biz dün 6 gün durmuş ekmeği yedik. üzerinde küf yoksa, beyazlamalar yoksa, tadında ekşilik yoksa kızartıp yiyoruz, zaten iyi ambalajlandı ise hemen bozulmuyorlar. (tabi bize dokunmadı, siz yine de dikkatli olun).

küf yoksa ekmek yenebilir durumdadır. afiyet olsun...

Valide genelde dolapta saklıyor ekmekleri. Küflenmemişse hiçbir sıkıntı olmaz. Yiyiniz.

küflense de yoklukta gider hacı...

buzluğa koyduysanız, günler sonra çıkarıp yiyebilirsiniz. biz öyle yapıyoruz. çözülmesini bekliyoruz.

şöyle birşey var ekmeği tazeleme adında, kapaklı tencereye ekmeği koyun altını yakın (Ekmeği koymadan, 1-2 dakka önce açın tencere ısınsın. Sonra sıcak tencerenin kapağını açın bir tatlı kaşığı su dökün, amiyane cossss etmeden hızlıca kapağı kapatın. 1dakka bekleyin açın ekmek yumuşak niye nemi çekti çünkü ama geçici güzellikte ekmeği yemekte fayda var.5-10 dakk sonra eski haline dönüyor mınaki.

bozulmaz bayatlar. koca adam olmuşsunuz artık bozulmak ile bayatlamak arasındaki farkları öğrenin yahu. (sözüm benzer şeyleri soran herkese)

ben 10günden fazla sakladığımı bilirim, küf yoksa sorun da yoktur...

bozdolabından uzun süre bi şey olmaz ekmege. ye gitsin.

escada sexy graffiti bu tarz kokuyor.

yves rocher peche

"Body splash" olabilir.

ralph lauren

Body Shop, Yves Rocher gibi magazalarda tonlarca bulabilirsiniz.

jo malone - Nectarine Blossom & Honey. Kanyon'da satılıyor, Harvey Nichols'ta

ucuzundan: zara mağazasında kasada duruyordu bir şeftalili parfüm, güzel de kokuyordu baya. 25-30 lira gibi birşeydi hemide - çanta boy

camper olabilir..

Yerli ve kaliteli olsun, su geçirmez rahat olsun derseniz greyder'in modellerine göz atın derim.
www.greyder.com
Yabancı olsun rahat olsun, para sorun değil sağlam olsun derseniz,
Columbia Centracer modellerini öneririm.
www.columbia.com.tr

Ben su spor ayakkabi cakmasi, hafif platformlu deri ayakkabilardan giyiyorum. inci'den almistim onun resmini bulamadim ama su tarz, deliksiz olani tabi.

shop.betashoes.com

ben 20x20x20 bir kutu için 300 lira gibi bir mebla ödemiştim fakat senin kisi sadece kitap boyunda olucağı için ortalama 80 100 lira civarında olur. Yolladığım kargo şirketi UPG gibi birşeydi çok kuğul minibüsleri varya o firma

tabi ki ptt. vakit açısından bir sıkıntın yoksa tabi.

ptt +1

www.ptt.gov.tr

paketim.com hocam bir bak istersen bu siteye.

Ben Aralıkta Amerika'ya 2.5 kiloluk bir kutu yolladım, benden 47 lira aldılar, diğer özel kargolara oranla çok çok ucuz tabiki. Yalnız 6 ay boyunca kutudan haber alamadım, Türkiye PTT haberimiz yok bilmiyoruz falan dedi,hiç yardımcı olmadılar, sonra ortaya çıktı ki kaybolmuş kutu nasıl olduysa. PTT diğer seçeneklere oranla daha ucuz olabilir ama yolladığınız şey oraya gidecek mi gitmeyecek mi, süpriz.

sürekli talep etmeyeceğiniz sürece otobüse işemenize göz yummazlar heralde.

önceden araştırın bir. bazı otobüslerde tuvalet oluyor. yola yolluyorsunuz çişi.

içme ölmezsin.

Eksik olmayınız.

Ne yazık ki benim için "alt tarafı bir yolculuk"'tan biraz daha fazlası.
İdrar torbamı aldırıp yerine 5 lt damacana taktırmayı planlıyorum.

o halde tek yol benim dediğim tuvaletli otobüs olayı abi.

Öyle kesinlikle ama tuvaletli otobüs sahibi firmalardan bana uygunu yoktu.
Mor bir yolculuk beni bekliyor :)

ekmek tarzi seyler yiyerek ben cisimi geciktirebiliyorum. bi denenebilir belki. bi de oturur vaziyetteyken bacaklari dizlerden kasiklara dogru ovalak cis hissiyatini geciktirebilirsin. kadin programlarinin birinde gormistum bu yontemi.

1 kere mola vericektir. 1 veya daha fazla kez de yolcu almak icin baska terminallerde durur 7 saatlik nereye gidiyosunuz bilmiyorum ama.

bu durumda istediginiz kadar çiş yapmış olursunuz zaten.

tuvalet olan otobuslerde neoplan starliner lar.

uykuda zaman geçirirseniz su alımını belki azaltırsınız.

Çok teşekkür ederim önerileriniz için.
İstistnasız hepsini deneyeceğim.
Ve bir daha tuvaletsiz otobüslere bilet almayacağım :)

boş pet şişe al. tenha bir yere gidip işersin içine. durakta da atarsın şişeyi.

ortaokul yıllarımda memlekete gidip gelirken 12 saat yolda 2 defa mola veriyorlardı. otobüslerde uyuyamayan ve kolayı çok seven çocukluk bünyesi de bayağı bir mesane baskısı oluştuğunu hatırlarım. aynı yolculukta 2 defa otobüsü kenara çektirmişliğim var.

Dolayısı ile zor durumda kaldığınızda kaptandan su dökme molası istemekte beis yok. ayrıca bu, diğer yolcular için de ihtiyaç ve sigara molası içereceğinden kimsenin gıkı çıkmaz herhalde.

mola disi gelirse, gece herkes uyuyo zaten gidin soyleyin fena oldum midem bulaniyo diyin hemen bi benzinlige 5dk giriveriyorlar. ben oyle yaptim kac kere. cisim geldi derseniz mirinkirin ederler ama buna bisi demiyolar.

Gecmis olsun. Kalp alaninda bildigim ve surekli duydugum bir isim Bingur Sonmez. Acil sifalar.

Dedem 9 ay once by pass olmustu ve vefat etti, ameliyati iyi gecmisti ancak ameliyattan sonra bacaktan aldiklari damarin oldugu yerden pihti atti ve akciger embolisi gecirdi , olum sebebi de bu oldu, ameliyattan sonra gercekten iyi bakmak gerekiyor

artık pek riskli olmadığını ben de duymuştum ama insan %1 risk olsa dahi endişe duyuyor. heyet by pass kararı aldı ama profesörün de bakıp bu kararı değiştirmesi mümkün mü bi de onu sormak istiyorum sizlere?

cevaplar için de çok teşekkür ederim. değerlendirmeye aldım hepsini.

2008 yılında babam by pass olmuştu. tabi durumu sizin babanıza göre oldukça ilginç gelişti. 3km koştuğu gecenin ertesinde girdiği ekg de babamın o esnada kalp krizi geçirdiğini öğrendik. yürüyerek girdiği ekg odasından tekerlekli sandalyeyle çıkarttılar ve hemen yoğun bakıma aldılar babamı. annemin de doktor olması, hastane sahiplerini tanıması ve babamın durumundaki aciliyet bizim işleyişi biraz hızlandırdı tahminimce, aynı gece anjiyo oldu babam, hemen ertesi gece 5te de by pass a alındı.
aşırı hızlı gelişmişti bizim için her şey, anlık kararlar vermemiz gerekiyordu. bu yönden siz bize göre baya şanslısınız.
babamın ameliyat olduğu hastane hatay-antakya özel defne hastanesi
ameliyatı yapan doktor yrd-doç tu, adını şimdi hatırlayamıyorum. zaten bizim babamı başka hastaneye götürebilme gibi bi şansımız da yoktu, durumu cidden ağırdı.
ameliyatı gerçekleştirecek doktor referanslarını sundu, annem hastane sahipleriyle konuştu, anjiyo sonrasında verilen cd yi ben e-mail le ankaradaki tanıdığa attım o da durumun acil olduğunu söyleyince ameliyat kararı aldık.
bu söylediklerimin hepsi aynı gün gerçeklşti, bu arada kan toplama işini de hallettik. babama aşırı moral verdik, sürekli gülümsedik (bu esnada yoğun bakımda yatmaktaydı).
ameliyat 5-6 saat sürmüştü hatırladığım kadarıyla, ameliyat çıkışında kısa bi süre yoğun bakımda akabinde de normal odada kaldı. bu süreç de baya zorlu geçti. enfeksiyon riskine karşı aşırı dikkatli olmak zorundasınız, sürekli morale de devam edersiniz. o zamanlar euro2008 oynandığından bizim moral işimiz biraz daha kolay olmuştu.
yatarak geçirilen süre boyunca ve sonrasında yürüşlere büyük önem verdik.
bypass ameliyatında cidden büyük yollar katedilmiş durumda. 80li yıllarda bypass olan tanıdığımız bile var. bence korkmanıza hiç gerek yok.
bi anda yazdığım için aklıma geldikçe veya siz sordukça yardımcı olurum.

can alıcı nokta: hastanenin eve yakın olması bu tip uzun süreçli ameliyatlar için çok önemli. ameliyat sonrasındaki kontrolleri ve ameliyat sürecini düşününce ev-hastane arası mesafe büyük öenm kazanıyor. eğer doktora ve hastane koşullarına güveniyorsanız başkasının önerisiyle şehir değiştirmeyi ben pek yerinde görmüyorum.

şimdiden çok geçmiş olsun

geçmiş olsun dilekleri ve cevaplarınız için bir kez daha teşekkür ediyorum hepinize.

bırak git ödersin faturanı sonra. bir de onu mu düşünüyorsun..

1 dakka durmam ben olsam. bu ne bencillik lan. sen bi de adamı düşünüyorsun. o senin yerinde olsa daha beterini yapardı sana. en azından anlattıklarından ben bunu çıkardım.

Cektiklerime dayanarak konusuyorum, direk yuru git. Ayni duruma o dusse seni daha beter ederdi.

Ani karar vermeden önce mutlaka avukat bir tanıdığından bilgi al. Sözleşmede kefil olmanız sıkıntı yaratabilir belki. Hukuki açıdan kendinizi emin ellere alın öncelikle. Bildiğim kadarı ile kira sözleşmeleri ilk seneden sonra yenilenmezse otomatik olarak aynı geçerliliğe sahip oluyor. Size ne gibi sıkıntı yaratabilir, mutlaka öncesinde araştırın.

depozito zaten bunun içindir.
verme ki zaten üstüne düşeni fazlası ile yapan biri olarak tanıttın kedini.

Faturaları geçir adamın üstüne, almazsa da taahhüt problemi yoksa kapattır gitsin. Ne denyo herifmiş ya, ben sinirlendim okuyunca. Kefil muhabbetinde de kendini sağlama al çık git. Faturaların sana düşen kısmını bırakır çıkarsın. Kirayı da ödeme.

Benzer saçma sebeplerden ötürü ben de yalnız yaşıyorum halihazırda. Yüz vermemek lazım böyle tiplere, tepene çıkıyorlar çünkü sonra.

Depozitoyu ev sahibime verdim ve sözleşmeye ek olarak "kiracı ve kefil depozitoyu yarı yarıya vermiş olup, evde birlikte kalacaklardır" gibi bir şey ekledik.

Ne var ki, evden çıkarken ev sahibinden yasal olarak benim depozito talep etme hakkım yok, çünkü yasal kiracı ben değilim.

İşin kötü yanı, sözleşmenin bir kopyası benim elimde yok ve ev arkadaşım inatla vermiyor.

Evi emlakçıdan tuttuysanız emlakçıda olabilir sözleşmenin bir kopyası. Bi sorun isterseniz.

Burada fikrinizi sorarkan bile sizi manipüle edip kendi isteğime uygun cevaplar alıyormuş gibi hissediyorum.

Evden çıkacağımı öğrenince bugün Bedaş'ı aramış arkadaş.

Sözleşmeyi bir emlakçıyla yaptık, ama adam nerededir, kimdir bilmiyorum.

palamutbükü düşünün derim ben: www.aylinahsapevler.com

eğer merkezde kalacaksanız çocuğu denize sokmak için sığ ve kumluk olması sebebiyle kordonboyu merkez koy. oraya yakın olarak hemen dibinde serap apart, arka sırasında ise antalyalı pansiyon var. ikisi de ufak yerler.