F

@lobemyself neden?

Aynı renklerin zeminde olduğu B-F, C-H, D-E çiftlerinde renk komşulukları birbirini tutuyor ama kırmızı rengin zeminde olduğu A-G çiftinde yeşil aynı yerdeyken mavi ve sarının konumları farklı. Dolayısıyla bu iki piramit aynı piramit değil.

G ve A piramitlerini kırmızı solda kalacak şekilde yatırırsak E piramidi renk sırası ortaya çıkmalı G bunu sağlıyor A sağlamıyor.

A yanlış.

@akhenaten +1
A yanlış
Hepsini kafanızda prizmayı çevirerek bulmaktansa hızlı çözümü de şu şekilde.
Hepsi aynı prizmadan alınan görüntüler olduğuna göre;

1- iki renk aynı konumda iken 3. renk farklı olamaz. Bu A ve D yi ilk şüpheli yapar. Mavi ve sarının görüntülerdeki konumları aynı)
Ama ikinci taramayı yapmadan hangisinin başka bir prizmaya ait bir görüntü olduğunu bilmeyiz.

2- İki farklı görüntüde iki renk farklı konumda iken 3. renk iki görüntüde de aynı olamaz. Bu da A ve G'yi öne çıkartıyor. (ikisinde de 3 renk aynı, yeşil ikisinde de aynı konumda ancak diğer renklerin konumları farklı.)

Sonuç olarak, kesişim noktası olan A kesin olarak farklı bir prizmaya ait bir görüntüdür diyebiliriz.

F
Üst ve alt sıradaki renkleri karşılaştırınca; yani A’yı E, B’yi F ile karşılaştirinca, alt satırdaki üçgene yeni bir renk ekleniyor. Bu kurali bozan F.
Bu tarz mantık sorularında bir sürü doğru cevap olabilir ama doğrusu en basit olanıdır genelde..
Doğru cevabı biliyorsanız yazın lütfen…

Eskişehir.

Eskişehir

Konya Ankara

Ankara, Eskişehir. Olmuyorsa Kayseri.

eskişehir-ankara

Eskişehir - Ankara
Bilecik de ucundan kıyısından dahilse 3. seçenek Bilecik derim. Aktivite falan pek yoktur ama Bursa ve Eskişehir'e yakınlığı yeter.

İç Anadolu'nun neredeyse çoğu yerini gezmiş biri olarak söylüyorum. Öncelikle tabii ki Ankara ve Eskişehir. Bunlar olmuyorsa Konya. Milletin Konya hakkında abuk sabuk konuştuğuna bakmayın, büyükşehir olmasının verdiği ciddi avantajlar var. Ayrıca coğrafi avantajları da var.(Ankara ve Eskişehir'e trenle 1,5 saat, en yakın denize (Manavgat) 200km.))

eskişehir'de yaşıyorum. konya diyorum.

1- eskişehir olmuyorsa ankara olmuyorsa konya

Eskişehir

Eskisehirde 1.5 senedir yasiyorum ailem ankarada ama direk esese geldim yerlesmeye. Mezuniyetten sonra degismis ve hala guzel.

İc anadoluda yasamak istemem direkt.
Baska caren yok birini seç dersen Ankara. Ben büyüksehir insaniyim.

Ankara.

hani program nerede? buraya atarsan yanıt verebilriiz.

Goruntu olarak paylastim

"Mesele 2 sekmesinde A1'e 1 sekmesindeki B1'i"

2 sekmesinde a1 hücresinin içine girin ve ='1'!B1 yazın. 3 sekmesindeki a1in içine girin ve ='2'!B1. bu şekilde tüm sekmelere yapın 1-2-3 değerlerini artırarak.

içinde bulunulan sheet'in adını almak için;

=MID(CELL("FILENAME");FIND("]";CELL("FILENAME"))+1;LEN(CELL("FILENAME")))

kullanabilrsin. sheet adlarını günün nümerik değerini verdiğini varsayarsak, buradan bir önceki sheet'e ulaşmak için 1 çıkarabilirsin. gerisi için de bu değeri kullanıp algoritma kurabilirsin. aylar yıllar uğraşmak gerekecek falan fistan.

google örneklerinde ya da excel içerisinde cell kullanırken reference parametrede "filename" küçük yazılırsa bazı versiyonlarda hata veriyor. büyük harf kesin çözüm. küçük bir ayrıntı olarak kalsın buralarda.

@MG3929 1000'lerce sekme olacak o dediğini yapmamak için bu soruyu soruyorum zaten.

indirect ile olur. üşendim şimdi nasıl yapılacağını yazmaya ama indirect sheet reference diye aratırsanız googleda indirect formülü ile diğer sheetlere nasıl referans vereceğinizi çok rahat öğrenebilrisiniz

her bir çağrı birbirinden bağımsız olay ise değişmez. tam olarak sorunu anlayamadım.

olaylar bağımlı.

cevaplar 0. ile başlıyor yani ondalıklı sayı bulmamız lazım

cevapların 0'lı başlaması normal. olasılık hiç bir zaman 1'den büyük olmaz.

hayır ilk kez değil de, 7. çağrıda konuşma olasılığından bahsetmiş.

bu galiba binominal olasılık

ilk 6 çağrının düşmeyip 7.de bağlanma durumu için şöyle olacak sanırım

1. durum 41/100 = 0.41
2. durum 41/100 = 0.41
3. durum 41/100 = 0.41
4. durum 41/100 = 0.41
5. durum 41/100 = 0.41
6. durum 41/100 = 0.41
7. durum 59/100 = 0.59

bu değerlerin çarpımı olacak. ama diğer çağrılardan bağımsız sadece 7 yi soruyorsa 59/100 =0.59

Ben de aramayı bırakan %41'in içinde miyim? Yani her aradığımda %41 ihtimalle konuşmayı bırakıyor muyum?

@dimitry işte ilkez değilde sadece 7. çağrı özelinde soruyorsa geçmiş ve gelecektiki olaylar 7. çağrıyı etkilemez ve bağımsız olay olur. yani yine görüşme şansı 0,59 olur. eğer ilk kez 7. çağrı ise @pislick yaptığı doğru.

Pislick0 +1

aynen öyle, baya uzun bir süre vize vermeyebiliyorlar bu gibi durumlarda.

pasaportunuzdaki kişisel bilgileriniz türkiye'deki büyükelçiliğe bildirilir. Sisteme düşer. Vize alırken bu bilgiyi görürler. Eğer bir dahaki başvurunuzda vize alamazsanız bir dilekçeyle başvurun haklı mazeretler sunarsanız kayıt düşebilirler.

İtalya Schengeni ile Berlin'den vize tarihini 1 hafta geçirerek çıkış yaptım. 5 sene Almanya'ya giriş cezası çaktılar. 5 sene doldu, şu an bir sıkıntı yok, giriş yapabiliyorum.

Sadece çok içince oluyor, hiçbir şey hatırlamıyorum. Korkunç bir durum bence ve hiç adil değil.

Hic yasamadim boyle bir durum.

haftada en az 3-4 gun icerim, en az 1-2 gunu de iyi icerim, ama dediginiz seyleri hic yasamadim. baska bir sorun olabilir belki

Çok içtiğimde oluyor.

Gençken hiç olmazdı, yaş almaya başladıkça karşılaşmaya başladım. Şimdilerde ise bir ergen gibi içmeye kalktığım her seferinde yaşıyorum. İçkiyi zamana yayıp kontrollü içersem neredeyse hiç blackout olmazken, eğer kısa zaman zarfında yüksek miktarda alkol alırsam "lan noluyeahh, naptım lan ben akşamm" diye uyanıyorum.

Bazen hatırlamadığım akşamların ertesinde arkadaşlarım, " aa gayet iyiydin akşam, yani tamam hepimiz içtik de sen de gayet normaldin" deseler de ben eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Böyle bir ülkede, sokaklarda bu şekilde gezmenin ne kadar tehlikeli olduğunu göz önüne alırsak sakın eve dönmeniz gereken bir yerde bu şekilde içmeyin. Kendi adıma buna epey dikkat ediyorum.

thracia +1.

bu tarz durumlar varsa çok içeceğiniz zaman evde için. cüzdanı telefonu kaptırmayı geçtim sağlığınıza zarar gelebilir. maalesef bende de olabiliyor bu zaman zaman. bu nedenle evde takılıyorum ekseriyetle

Thracia birebir beni anlatmış yazdıklarında. Aynı durumdayım. 20'li yaşların başına varil varil içerdim, blackout diye birşey yaşamazdım. 30'lu yaşlara yaklaştıkça beyin yavaş yavaş error vermeye başladı. Şu an 30'ların başındayım; çok içtiğim gün kesin black-out yaşıyorum ve dışarıdan gayet normal göründüğümü söylüyorlar.

Ulaşım sorunlu taksi pahalı, mümkün olduğunca fuar'a yakın olun derim.

World trade center'da falan mı iş?

@tsubasa evet hocam world trade center'da. Jbr bölgesinde kalsak taksi ne kadar tutar ki fuar alanına?

wtc'nin yaninda ibis'ler var. onlarda kalirsaniz rahat edersiniz.

jbr'dan oraya 60-65 dirhem tutar.

Jbr'dan Jlt ya da Marina metro istasyonu uzak sayılmaz, metro da uyar derseniz, 40 dakika civarı sürer. Tek yön 7.5 dirhem.

izmir'e giderim.

Paranın bir kısmıyla gelişmekte olan high tech inovatif şirketlerin hisselerini satın alırım. Apple ve Google gibi devler doyuma ulaştı bu saatten sonra çok fazla artmazlar nasıl olsa.

Bir de İzlanda'dan, Faroe adalarından falan izbe yerlerden arazi alırım kelepir bulursam.

İş yerinden 1 yıllık ücretsiz izin alır tezimi bitirmeye odaklanır, bitince de hanımla birlikte yerleşebileceğim ülkelere bakar giderim.

Sepet yaparım.

Şu dönem en temizi mevduatta kalmak. Onun dışında güzel temettü veren şirketlerin kağıdı alınabilir. Ama orta ve uzun vadede piyasaların nasıl olacağını kestirmek zor. İçinde bulunduğumuz dönemde verilen faiz oranlarına bakarsak en karlı ve mantıklı olanı vadelide kalmak.

bitcoin, ethereum, litecoin' e basarım %50 sini. %10 gibi yüksek riskli düşük fiyatlı coin alırım. Kalanı ile tatile çıkar ardından master için kullanırım. Belki ufak bir araç da alabilirim.

yarısı faiz, %20 dolar %20 euro
%10unu da ben harcarım

Eksisozlukte bir yazarla bolusurum demiyorum tabi :) paranin bir kismini gezmeye, bir kismini teminat/yatirim(gayrimenkul, dolar, fon vs) bir kismini da gelecegi planlama is/ egitim seklinde dagitirim. En buyuk kismi yatirima ayiririm.

1 milyon para değil ya. Valla değil. Eskiden olsa para ama şu an değil. Dolara vurunca bir bok değil yani. Çok bir şey yapılamaz mevduatta kalmak dışında. Dolar deseydin işler değişirdi.


1 milyona 150 mt2 üzeri adam gibi daire bile yok merkezi ya da elit bir konumda. İzmir ya da İstanbul'da

şu reel faiz işini bir anlayamadınız.

Eski parayla trilyon mu yoksa yeni parayla trilyon mu? Eğer eski parayla trilyonsa dediğiniz miktar günümüz şartlarında bence büyütülecek bir para değil. Hemen yenip bitirilebilecek bir para.

o para nereden geldi?

yarisini sadece bitcoine yatiririm. cunku yok olmasini goze aldigim bir rakam.

geriye kalan yarisi ile, ufak bir is fikrim var, onu kurarim.

tapusuz eve alıcı çıktı sanırım.
ya ben lan neyse+1

Bildiğim kadarı ile çift sarıdan atılır. Korner bayrağı tekmelemek sarı kart mı ondan emin değilim.

Onun kararı biraz hakeme kalmış bir şey. Normalde tek pozisyonda aynı futbolcuyu 2 defa cezalandıramazsın, yani gol sonrası kurallara aykırı 2 hareket yapsa bile, kırmızı kart görmesi için ikinci hareketin tek başına kırmızı kartlık olması gerekir, onun dışında sadece sarı kart görür. Fakat bununla birlikte, hakem futbolcunun yaptığını kümülatif olarak centilmenliğe aykırı bir hareket olarak değerlendirip kırmızı kart da gösterebilir. Arada bir fark yokmuş gibi gözüküyor ama esasında var.

Böyle şeyler var youtube'da izlemiştim. Evet çift sarıdan atıldığı oluyor ancak hakem takdiri önemli burada. Mesela direkt kırmızı da çıkartabilir veya ikisini bir görüp tek sarı da verebilir. Şöyle düşün;

Sarılık hareket yaptı oyuncu, hakem avantaja bıraktı, sonra bir sarılık hareket daha yaptı hakem çıkarıp çift sarı verebilir oyun durunca.

Geçtiğimiz aylarda Konyasporlu Ömer Ali rakip oyuncuya sert faul yaptı hakem avantaja bıraktı , 10 saniye sonra tekrar sert bir faul yaptı. Hakem iki poziyon için de sarı kart gösterip çift sarıdan attı. @bos gezenin bos ustasi hakli o konuda

kurutma makinasi

Kulaklık.

klima

Pikap.

ışıldak. elektrikler gidince yanıyor resmen böyle akıllı bişey kaç seneden beri var. ben çok saygı duyuyorum ve seviyorum mucize gibi.

cam.

olmasaydı ne olurdu bi düşünün.

bence tost makinası.

Elektrik. İnsanoğlu'nun 4 temel kuvvetten kullanmaya başladığı ilk kuvvet elektromanyetizmadır ve insanlığı çok ayrı bir noktaya getirmiştir. Üşüyoruz Faraday reyiz.

transistör

Dünyanın herhangi bir noktasında icra edilmiş bir müziği kulaklarıma kadar getiren teknolojik ürünler bütünü (ses kayıt, stüdyo araçları, mp3 çalar ve kulaklık vs).

Kulaklık +1

kürdan

Yazı
Ateş
Uçak araba tren gemi
Fotograf/kamera/tv/radyo/telefon/internet

klima +1

internet tabiki

Sigara

buzdolabı.

Merdiven

Elektrik olmasa hiçbiri olmazdı+1
alet olarak çamaşır makinası

Ceryan ve internet

Lens ve bulaşık makinası

kontak lens.
olmasaydı, olmazdım.
tşk ediyorum emeği geçenlere.

yazidir.

mikrodalga fırın

Transistor der noktayi koyarim. Hic tartismasiz.

alman filmi. doğu almayada geçiyor. başkalarının hayatı

das leben der anderen

Gida dedigin kac kurusluk sey ki taksit yapilsin? Bir de gida hizli tuketilen bir sey, alirsin aksam tuketirsin ertesui gun yine alirsin. Bilemedin 1 hafta dolapta durur yine tukenir ardindan. Bunu taksitle alabilsen kartin aanasini aglatirsin, Onu alinamaz harcamalar olur. Insanin gozu doymaz gidaya, markete girdin mi onune geleni alasin geliyor. Hele de acken girdiysen.

Soru yanlış.
"Neden taksit var?" olmalıydı

telefon gibi birkaç yılda bir alınmıyor ki? sürekli alıyorsun.

Bence de çok saçma olmaması.
İstediğim harcamaya taksit yapabiliyor olmalıyım. Saçma olup olmadığına ben karar vereyim. Elektronik gibi dış ticaret açığını büyüten bir ürün de değil gıda.

fmcg ürünlerde taksit olması bu eşyaların doğasına ters bence.

Normal bir insan gece kulübü güvenliği olur mu, normal olmadıkları için sıkıntı olmuyordur herhalde.

mafya bağlantıları yok. ama var diye bir şehir efsanesi olduğundan pek kimse bulaşmayı seçmiyor. birde malum izbandut gibi adamlar. normalde de bu herifleri dövmek biraz özen istiyor, dayak yeme ihtimalin yüksek olur. bu sebepten pek bulaşılmıyor işte. ama heriflerin de arkasına sığındıkları şey şehir efsanesi :)

@Tears of Devil , ya adam içerleyip gidip bi silah alıp bunların bacağına sıksa arabaya atlayıp kaçsa yakalayamazlar da nerede bulup dövecekler

bence arkasına sığındıkları kalıpları ve kulüplerin sahipleri. kulüp açan adamlar ise haliyle mafya bağlantılı tipler oluyor.

bu güvenliklerin ise kırk yılda bir silahlı olayı oluyordur. onun dışında sarhoş dövüp kendilerine diklenenlere iki yumruk sallıyorlar işte. delinin biri sinirlenip ayaklarına sıksa yapacak bir şey yok.o da artık işin racontası . :)

bu dediginiz Ankara'da bir barda olmustu. Yanlis hatirlamiyorsam genc bir universite ogrencisi orada calisan kapida, tam da dediginiz gibi olduruldu.

Zaten oluyor. Kavga çıkıyor sonra araba ile gelip tarayıp gidiyorlar. Her sene 2-3 böyle haber çıkar zaten.

Rusya'da bir kere boks şampiyonuna bilmeden artislik yaptılar herif birine koydu yumruğu 30-40 gün komada kaldı bodyguard sonra kurtarılamadı öldü.

daha geçen bu bodyguardalar iki kişiye ayarlanıp itip kaktılar. meğerse bu itip kalktıkları adamlar da polismiş, hem de yunus ekiplerinden. bu güvenlikleri temiz bir haşlayıp rezil ettiler.

bir güvence falan yok aslında. tabii ki de ölmeyi göze alıyorlar adamların bir işi gücü yok zaten ne bekliyorsun.

Vuruyorlar zaten. Bir keresinde gece 2-3 gibi sırf geyiğine arkadaşla Taksim'de leş bir mekana girmiştik. Ortam leş gibiydi sahiden, hadi çıkak lan gülmek için bile leş dedikten 10 dakika sonra falan 2-3 el silah sesi geldi. Sonra biz çaktırmadan sırıta sırıta merdivenlere doğru çıkarken kapıdaki güvenliklerden birini insanlar kucağına almış tuvalete götürdüler. Ayağından vurulmuştu. Oluyor yani, vururlar. Genelde itici adamlar oluyor, sanki dünyayı sırtlarında taşıyorlar ve o ağırlık yapıyor.

@pinkman1 oluyor zati. @a man alone'un da dediği gibi mekan sahipleri genelde sıkıntılı tipler. çalışanların da %99'u sıkıntılı tipler aşçısından çöpçüsüne kadar ziyanlık adamlar hepsi. bu sebepten kendi kendilerine bir mafyaymış havaları oluyor. ama arkası yok işte o kadar hepsi :))) sonra dayağı ve/veya kurşunu yeyip oturuyorlar. çıkınca aynı işe kaldığı yerden devam. ne kaybedecek bir şeyleri oluyor ne kazanacakları bir başka meslek. aslında durum biraz dram içeriyor :)

çok sevdiğim bir abim bu işi yapıyor/yapıyordu. kapıda dururken içeri girmeye korkarsınız, dışarıda dünya tatlısı insandır. ki bir çoğu öyle (nezih yerlerde).
olay olmadı mı? oluyor. bir kaç arkadaşı öldürüldü/yaralandı böyle.
kendilerinin bir mafya olayı var mı? yok. çoğu senin benim gibi insanlar aslında. mafya olayı mekan sahibi oluyor genelde.
yalnız sağlam insan sarrafıdırlar. en azından taksici gibi, kim orospu, kim pezevenk, kim hapçı anlarlar. kim içeride olay çıkarır kim iyi aile çocuğu çakarlar.

1 ay gece kulübü bodyguardlığı yapmış birisi olarak cevap vereyim,

-mafyayla bağlantım yok.
-mekan sahibi mafya. Mekan sahibinin arkadaşı benim arkadaşım. Paraya ihtiyacım olan bir dönemdi. Teklif de gelince kabul ettim.

-öğrenci partilerinde sıkıntı çıkmıyordu ama diğer parti günleri hep bi kavga dövüş olurdu. Millet içip içip sapıtıyor. Böyle tipleri şamarlayıp dışarı atıyorduk. Kimse intikam için gelmedi.

-bir gün tuvalette büyük bi kavga yaşandı. Biz dış kapıda beklerken içerdeki görevlilerden biri koştu geldi olayı bize ihbar etti. Bıçaklı kavga dikkat edin dedi. Ben hiç bulaşmadım. Kapıda bekledim. Diğer 2’si girdi kavgayı ayırmaya. Sonra sepetledik.

-1 ayın sonunda maaşımı aldım çıktım. Ben çıktıktan 2 hafta sonra silahlı kavga oldu. Birlikte çalıştığım bodyguardlardan biri bacağına kurşun yedi.

-bu olaydan birkaç hafta sonra club sahibi kendi mekanını kundakladı. Sigortadan para almak için. Ama ta ebesinin nikahındaki bir güvenlik kamerası bunları görüntülediği için babayı aldılar. Hapiste şimdi.

Ücra köşelerde devam eden bir uygulama olduğuna inanıyorum.
Ben de ilk kez bahsettiğiniz aşiret dizisinde görmüştüm bunu asmalı konak değil de yanlış hatırlamıyorsam ece uslu'nun oynadığı bir dizide mevzu yapılmıştı. Böyle kalmış aklımda.
En son Mustang filminde bununla ilgili bir sahne vardı, kapıda çarşaf bekleyenler sonra kızı bekaret kontrolüne götürenler vs.
Hiç duymadım sadece böyle film/dizilerden şahit olduğum kadarıyla sanırım ilişki sonrası aile büyüklerine gösteriliyor çarşaftaki kan.

arkadaşımın kaynanası ve kayınpederi yapmış bunu. ertesi gün sabah kapıyı çalıp istemişler çarşafı gerçekten. memleketleri sivas. arkadaş sinirlenmiş, eşi "amaaan uğraşmayalım verelim gitsin işte" demiş. o zamandan her şeyin göstergesi olmuş bu, boşandılar sonra çünkü böyle saçmalıklar devam etti hep.

Ben de Türkan Şoray'ın bir filminde görmüştüm. Şu an hiçbir yerde olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar artık bir köyün içinde yaşamıyorlar. Yeni gelen nesil her ne kadar açık olamasa da yeterince, elinde teorik de olsa batı zihniyetine ulaşma imkanı var. Üstelik bu tür bir geleneği yaşatmak isteyecek kadar yaşlı kimse kalmadı herhalde.

edit: filmde çarşafı balkona asıyordu.

edit2: ben sahiden çok iyi izole etmişim kendimi insanlardan. bu hissi bir askere gittiğimde, acemi birliğinde yaşamıştım (korkunç bir deneyimdi bu farkındalığa ulaşmak) yaşamıştım bir de şimdi yaşıyorum.

@phoebe, bu tür şeylerin olmadığını düşünmek isviçre benzeri bir türkiye'de yaşamak mı oluyor? ya da, kanlı çarşafın asılmadığı bir ülke isviçre mi oluyor? Üzülme bu yüzden. :/

Kınalı kar dizisinde görmüştüm. Balkona asıyorlardı çarşafı.

İki taraf da Sivaslıydı ve gelin(kuzenimin eşi) kimse sormadığı halde kendiliğinden göstermişti sabah kayınvalidesine(teyzeme). Teyzemin bakmış olması da enteresan tabi... annem teyzeme kızmıştı ne gerek var diye(canım annem)

Bunlar köyde yaşanmadı gayet şehir merkezinde oldu. Bu arada kuzenimle sevgilisi 7 yıllık sevgililikten sonra evlenmişlerdi. Evli çocuklular şimdi, bi sorun yaşanmadı hiç.

Bunu yapan kızın çok geniş rahat bi ailesi var. Kimse kapalı falan değil, tüm aile gayet bakımlı süslü. Neden böyle bişey yaptı gelin, bilmiyorum. Kuzenim(damat) biraz kıro ruhluydu o zamanlar, belki de o istemiştir :/

bruce, lütfen kişisel algılama ama bu sorular sorulduğu zaman insanlar kendi toplumlarından ne kadar da uzak/bihaber diye sinirleniyorum. benim dışımda herkes isviçre benzeri bir türkiye'e büyümüş/yaşamış/yaşıyor gibi hissediyorum, ağır depresyona giriyorum.

iç anadolunun pek çok yerinde bu adet hala gayet devam eder, kimsenin de tuhafına gitmez. tek gelişme artık asılmıyor çamaşır ipine, ailenin yaşlı kadınları görüp haber veriyorlar ailenin diğer büyüklerine. sabahı bile beklemezler bazı yerlerde, gayet kapıda dururlar bir an önce kendilerine çarşaf verilsin diye. hatta almanya'da doğup büyümüş akrabalarım bile bunu uyguluyor. bizzat biliyorum uyguladıklarını yakın tarihte.

ilk defa regl olan kız çocuğuna aileden yaşlı bir kadın tarafından okkalı bir tokatta atılır mesela, artık kadın oldu, şimdiden tokatı yesinde edepli olsun diye. bir de gerdek gecesi kadını dövme geleneği var bazı yerlerde, ilk günden direnci kırılsın itiraz edemesin hiç bir şeye diye. erkek doğurmadığı için iç anadolunun deli dehşet kışında, aralık ayında gece doğum yapmış gelini sabahına kapıya koyan aileye de şahitim bizzat. kızcağız tir tir titreyerek köyden ailesinin gelip kendisini almasını beklemişti, hiç bir komşuda çıkıp evine almamıştı.

edit: ben bunu normal kabul etmiyorum arkadaşlar, sakin. kendimi bütün bu hayatın dışına çekeli de çok uzun yıllar oldu. ama tabii ki gidip geldikçe, mecburen iletişim kurduğum durumlarda hala devam ettiğini görüyorum, şahit oluyorum. daha geçen yıl memlekete gittiğimde 15 yaşında kız çocuğunu karnı burnunda yanıma getirip tanıştırdılar akraba diye.

@Phoebe, söylemek istediğini anlıyorum, sorduktan sonra bana da fildişi kuleden söylenmiş gibi geldi ama kendimi bildiğim için bir açıklama yapma gereği duymadım. marmara bölgesinde doğup büyüdüm yaşıyorum ve göçmen bir aileden geliyorum, sivas'ta veya anadolu'nun bağrında hiç yaşamadım. nispeten muhafazakar bir çevrede yetiştim ama böyle şeyler hiç görmedim, duymadım. bunun yaşadığı çevreden bihaber olmakla aynı şey olmadığını düşünüyorum, etrafımda kimse yapmıyorsa, bu "geleneklerin" ortasında büyümediysem öğrenmemem normal. ki şu yaşıma kadar duymamış değilim, bir şekilde öğrenmişim ama yine etrafımda kimse yapmadığı için yaygınlığını bilemiyorum; onu merak ettim. normal şartlarda yaşadığı çevreden bihaber bir insan olmadığımı savunabilirim.

bölgelere göre değişiyor bu gelenek görenekler, o yüzden bence kendini kötü hissetmene de gerek yok; sen ya da herhangi bir anadolu kültürlü de artvin ya da egenin köylerindeki gelenekleri bilemeyebilir.

Oluyor tabi olmaz mı? Ben 13-14 yaşlarındaydım sanırım, annemin bir komşusu oğlunu evlendirmişti, gelinden çarşaf istemiş vermemiş bu da benim oğlum hayvan mı? vermedi çarşafı diye vıdı vıdı ediyordu, ben de o gelin hayvan mı peki demiştim de kadın bana kızmıştı.

Çok kötü çok.

@bruce, ne demek istediğini bende anlıyorum. aslında gayet gülümseyerek yazmıştım o ilk cümleleri ama sanıyorum benim ifadelerimde biraz yukarıdan anlaşıldı. üzülüp falan da etmiyorum tabii ki ben isviçre olmayan bir türkiye'de büyümüşüm diye :)). tersine bana inanılmaz bir yaşam deneyimi kattığını düşünüyorum tüm bunların.

anlayamadığım nokta sadece şu, üniversite, iş hayatı vesaire derken o kadar çok farklı insanla etkileşim halinde oluyoruz ki, farklılıkları görmemek imkansız. o yüzden ülkede çok uzun yıllardır uygulanan, çok yerleşik kavramlara bile hiç aşina olmayan insanlar, kastını aşmasın ifadem ama yapay/yapmacık/gerçekdışı geliyor. bazen toplumun bir kesimi sanki bir sabah uyanmışlar ve black mirror dizisi benzeri bir kurgu içinde bunları öğrenmişler gibi davranıyorlar. kastettiğim kesim aslında bu. sen diyorsun ki duymuştum, yaygınlığını, hala uygulanıp uygulanmadığını öğrenmek istedim. farklı durumlar yani.

Kanlı çarşafı verme adetinin kaynağı Tevrat'tır. Tevrat'ta bununla ilgili ayet var. İnsanlar gerçekten neye neden inandığını bilmeden hayatlarına devam ediyorlar. Garip.

Var. Şu şekline tanık oldum ben de; gerdek gecesinden sonra damat arayıp "sorun yok" diyor. Ve aile özellikle bunu yapmasını istiyor.

Demek istediğinizi doğru anlıyorsam, ameliyatla düzeltiyorlar o yapıyı. Bir plaka koyup birkaç yıl sonra çıkartıyorlar. Benim annem ve ablamda da var o problem zira. Sizinki ciddi bir durum mu, müdahale gerektiren bir şey mi ona da doktor karar verir herhalde.

Aynı göğüste çöküklük sorun kuzenimde vardı. Çok zor ve iyileşme sürecinde acılı bir ameliyatı var. Göğsünüze takılan metal çubuklar ile 3 sene yaşıyorsunuz; daha sonra çıkartıyorlar. Bu 3 sene içinde de düşme ihtimalinize karşı spor yapmak vb. şeyler kesinlikle yasak. Nadeyus vse budet harasho.

merhaba, eğer doğru anladıysam bahsettiğin problem bende de vardı. lise 1de göğüs kafesimin içine metal bir bar yerleştirip göçüklüğü gidermişlerdi, lise sonda bir ameliyat daha yapılıp metal bar çıkarıldı. sizin durumunuzu bilemiyorum tabi ki ancak bir doktora gidip baktırsanız iyi olur. pectus excavatum olarak geçiyor bu arada bu durum.

www.youtube.com

www.youtube.com Ya bu da hareketli sozde ama bana cok huzunlu geliyor, o yuzden yazmayacaktim ama karari size birakayim, belki seversiniz

Dalaras dinle

www.youtube.com

youtu.be (favori dizim)
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be

çok var... mesela rembetiko filminin soundtracki epey tatmin eder sizi.
öte yandan şunu demeye geldim aslında. her cumartesi gecesi yunanda bir program vardır (bkz: stin ugeia mas) . ben bilgisayar başında olduğum her cumartesi gecesi dinlerim, az sohbet bol müzikli meyhane konsepti. youtubeta da program adıyla da arama yaparsanız epey güzel örnekler bulabilirsiniz. programın linkini şöyle bırakıyorum: (git: www.skai.gr )

hareketli mi değil mi emin olamıyorum ama bunu çok seviyorum ben.

www.youtube.com

Sadece bağırışıyorlar, biliyor ki fiziksel temasta bulunursa aklını alırlar. Bizdeki gibi adam dövmek serbest değil.

Edit: Hayattan kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar her durumda kavga ederler zaten. Ben daha çok normal iki insan arasındaki tartışmalardan söz ettim, iş fiziksele gitmiyor yasalara karşı korkudan dolayı.

nasıl bilmem ama bizdeki gibi tek kişiye elli kişi dalmıyorlardır herhalde.

Abd-ab-canada taraflarını bilmiyorum ama aklıma geldi şimdi. Rusya'da bir keresinde bir bar önünde kavga çıkmıştı, arkadaşla oturup izlemiştik. Karşıdaki kişi bayılmadan ayrılmıyorlar :)

bir kişiye elli kişi gayet dalıyorlar. kavga edeni kimse ayırmıyor anca seyrediyorlar. biz de kavganın bile namusu var.

dalıyorlar dalıyorlar. bullying dedikleri olay oldukça yaygın mesela okullarda. özellikle ghetto bölgelerde.

Amerika’da 2-3 defa tanık oldum. İki işi birbirine vuruyordu etrafta millet izliyordu. Genellikle Siyahi abiler oouuww huuu diye efektlerle gaz veriyorlardı. Hatta bir keresinde sadece ooouw seslerini duyup gittim.

Şahit olmadım ama duyduğum kadarıyla Polonyalılar imkanları varsa 1'e 10 dalma olayını yapabiliyormuş.

Ne kadar doğru bilmiyorum tabi.

Youtube'da gayette kafa göz dalmalı kavgalar var. Hatta amerika'da 2 siyah kadının bir travestiyi komaya sokana kadar dövdüğü video vardı.

Gayet de oluyor. Arkadasimin kafasinda sise kirip suratina kirik siseyi sapladilar. Yogunlugu belki Turkiye'deki gibi degildir ama gayet yasanan seyler bunlar.

bugün bunu gördüm çok güldüm ahaha

www.facebook.com

evet dendiği gibi genelde fiziksel atağa geçenin sonu kötü biteceğinden, çünkü bizdeki gibi sessiz kalmıyor millet, gider şikayetini eder, yargıya götürür olayı o yüzden sözlü sataşılıyor.
normal kavga eden de eder tabii, silah da çekerler

italyada bagirisip, küfür ederler, arabadan in mezeler. sonra basıp giderler. 8 senede bir tane. kavgaya denk gelmedim, bagirisip, küfür ise gırla.

Batıyı bilmiyorum ama Rus ülkelerindeki kavgaları gördükten sonra Tr'deki kavgalar evcilik oyunu gibi görünmeye başlamıştı bana. Sokakta, gece klubünde, barda ve birçok mekanda kavgaya şahit oldum.Adamlar direk öldürmeye oynuyorlar sanki. Herifin biri gözümün önünde dayaktan bayılan adamı altına alıp yaklaşık bir 50 yumruk daha atmıştı

"Kendime özel değiştiremeyeceğim kurallarım var,bu da onlardan biri; babam bile kefil olmamı isterse olmam." Demiştim bi arkadaşıma.

Arkadaşlık durumunuza ve karakterinize bağlı. "Babama yemin ettim" diyerek başınızdan da savabilirsiniz, en klişe ve rahat yöntemdir; gerçekleri de söyleyebilirsiniz. "İşsiz kalırsan/işlerin ters giderse bu borcu ödemek istemiyorum" gibi. Şahsen dostum bana son önerimle gelsin isterdim.

evleneceğim düğün borcuna gireceğim dersin.

ne dersen de bozulacak.

başkasının borcunu ödeyecek kadar kazanmıyorum de. kibarı naifi yok bu işin. kardeşin, annen baban değilse kefil bulamadığı için senden kefalet istemiştir. bu durumda en yakınının güvenmediği kişiye ben de güvenmem ödeme konusunda. yine de sen bilirsin tabii. kefalet altına gireceğin rakama göre önündeki en az 5 yılın sıkıntı, üzüntü ve borç altında minimumda yaşarken (sürünürken) burada yazılanların hepsi aklına gelsin.

Birisine kefalet gerekiyorsa ödeme sorunları vardır, veya borcu verecek taraf borcu ger ödeyebileceği ihtimaliniz az görüyordur. Bu yüzden de kefil ister, maddi olarak kimseye kefil olmayın.

Bunun naifi kibarı da olmaz, "bu borcu ödeyebilecek gücüm yok hacı" diyin.

Kefil olmak demek o borcu ödeyecek gücün olması demek, "ya borcu ben ödeyeceğim sen sadece kefil olacaksın" derse de yapıştırın cevabı.

"Lan borcu ödeyebileceğine inansalar niye kefil istesinler?"

john bloor şu konuda haksız, mesela bir kirama durumunda da kiracı normal şartlarda onu ödeyebilecek mahirlikt olsa da kiracıyı tanımadığımız için kefil isteriz.

Ya da aynı şekilde başka bir borçlanamada da bu şekilde davranılabilir. Ama kefil demek zaten ben bu borcu üstleniyorum demekle aynı şey olduğu için piyasada bunun zararını yaşayan çok insan var.

Arkadaşınızla aranızdaki ilişkiye bağlı ama zor bir durum sizden birşey isteyene hayır demek, güven oyunu gibi birşey bu.

Ve ne derseniz diyin hayır diyeceğiniz için kırılacaktır, en naif yöntem(bahane) sizinle doğrudan alakalı ve onun hak vereceği birşey olmalı, mesela ben babama söz verdim desem bana ''hadi lan oradan'' diyebilirler ama ''hayır ben kefil olmak istemiyorum'' dersem üstelemezler. yani doğrudan karakterinizle alakalı birşey söylemeniz lazım. Evlenme olayı daha doğrusu 3.şahısları devreye koymak en naif ''kusura bakma patron'' deme yöntemidir.

Zor bir durum, ne dersen de kırılacak+1

Kefil olmanı istiyorsa ve hayır diyorsan o pek arkadaş olur mu bilemedim. Ben iki arkadaşıma kefil olmuştum. Bir tanesi borcu ödeyebilmek için arabasını bile sattı yine beni bulaştırmadı işe. Bence o adam arkadaşın değil. Arada vakit geçirdiğin bir tanıdık.

Neyse, "kefillik mefillik beni bulaştırma o işlere" deyip geçeceksin. Bu işin kibarı mibarı olmaz. Adam sana "kahve içer misin?" diye sormuyor ki kibarca hayır diyesin.

kefil olabileceğim bir param yok. o yüzden olamam. kefalet bana düştüğünde ödeyemem.

Gücü yeten kişi kefil aramaz, çok riskli bir durum kefillik, ucu nereye çıkar bilemezsin.

Bir banka birine kredi vermiyorsa bir bildiği vardır, bence sen de alma derim.

benim zaten borcum var, onları ödiyemedim daha. başka borcun altına girmek istemiyorum kusura bakma...

mahfi eğilmez olabilir mi?

www.google.com.tr

Degil maalesef, gungor aras diyen de olacak o da degil

söylediğin tipe uymamakla birlikte sallıyorum. engin ardıç?

asaf savaş akat?

nerede kalacaksın? kalacağın yere yakın bir yer söyleyeyim

Cark caddesine yakin bi otelde kalacagim

serdivan denen öğrenci populasyonunun yoğun olduğu yerde redkit gibi bazı mekanlar var alkolun olduğu. canlı müzik bakıyorsan dolmuş ile ya da taksi ile uzak sayılmayacak bir mesafede mekanlar var. radiopub ve hemen yanında club pera. ormanpark dersen taksiye önünde inmiş olursun. iyi içmeler..

internetten düzenli olarak sürekli sipariş veriyorum. şimdiye kadar en başarılı bulduğum firma yurtiçi. ne zaman kargoya verilse sürekli ertesi gün kapımda. bazen şubeye öğleden sonra giriş yapan ürünleri bile 4ten önce getirip günde 2 ayrı teslimat yaptıkları oluyor. İzmir/Urla ve Konya/Meram şubeleri bu bahsettiklerim.

Hukuksal olarak bir dayanağı yok ama kargo firmaları bu tip ağır yüklerin alıcıları üst kattaysa çıkarmıyorlar, bunu satıcı firmaya söylüyorlar ama satıcı firma genelde alıcıya haber vermiyor bu konuyu.

metro kargo yaptı aynısını zamanında. onlar da belli ağırlığın üzerini yukarıya çıkartmak zorunda değilliz dediler. müşteri hizmetleri de aynı şeyi söylemişti.

4-5 sene önce plaka sipraiş vermiştim. Kargo dış kapıya geldiğinde beni aramıştı abi çok ağır gel de beraber çıkaralım diye. İnmiştim beraber çıkarmıştık.

130 kilo da baya varmış, ben geçen gün 20kg ağırlık aldım da çıkarmazlar mı acaba diye endişelendim. Böyle bir dayanakları var mı bilmiyorum ama şikayet kaydı oluşturabilirsiniz en azından.

internetden buzdolabı almış bir kişi olarak zamanında öğrendim ki bina girşine kadar getirmekle sorumlular. kat çıkartmak zorunda değiller

O zaman fiyat verirken belli bir ağırlığın üzerindeki kargolar için, çıkarılacak katı sorup ona göre fiyatlandırsınlar.

Ya kargoyu alacak olan taşıyamayacak durumda biri olsaydı?

ben kargoculara acıyıp dumble'ı bile dışarıdan alıp kendim eve getiriyorum. 130 kilo ne abi ya, görgü kuralları diye bir şey var köpeğin değil o adamlar.

hukuksal dayanağı yok diyen arkadaş hukukçu mu bilmiyorum ama var bir dayanağı arkadaşım hemen orada tutanak tutsaydın keşke , tamamen kargonu getiren personelle ilgili bir durum yönetmelik olarak değil de aranızdaki sözleşmeye dayanmak zorundasın , hani kimsenin okumadığı bir sözleşme var ya işte o , kargo şirketinin internet sitesinde vardır bulabilirsin

düşünsene kurye olarak işe giriyorsun, her gün 3-4 tane buzdolabı falan taşıyosun. :) biraz empati kardeş.
senin şikayetin varsa bunu kargo firmasına değil mağazaya yapacaksın.
bu adam kargocu olsa tam tersini duyuru olarak açacaktı. kendimize göre değil olması gerektiği gibi tepki gösterirsek düzelecek bu işler.

cikartmiyorlar evet size ozel bir durum degil. bence bu durumda musteriyi açıkça bilgilendirmeliler, yapmiyorlar. o adamlar kopegin mi diyen olmus ama, tasimacilik hizmeti veren adamdan taşıma isini yapmasini beklemek neden kopek muamelesi olsun? 130 kilo olunca 130kilo parasi aliyor mu? aliyor. o zaman pasa gibi cikaracak. ha diyorsa ki asansorsuz apartmanlarda bu hizmetim yok, o zaman ya yazili olarak uyaracak ya da tasima bedeline ilave hizmet sunuyorsa onun da bedelini alacak. herkes omuzlayacak durumda olmayabilir, bu tamamen sacmalik.

@legalize marijuana, kargo parasını kendim vermesem neyse. 123 lira verdim getirmeleri için. onlardan da kendi başlarına çıkarmalarını beklemiyordum zaten. 3 kişilerdi ve sadece 1 üst kata çıkarılacaktı. ben de yardım edecektim onlara. hatta aradıklarında "durun ben de yardım ediyim ağır bayağı" dediğimde ""aşağı bıraktık zaten kargoyu bu kadar ağır ürünü taşımıyoruz" dediler. ee o zaman neden ağır olduğu için 123 lira ödedim ben göt kadar yer kaplayan şey için?

dambıl olsa tek seferde alırım ben de çıkartırdım onlara bile sormadan. 45'er kiloluk tutacak yeri olmayan 3 adet paketten bahsediyorum burada.

öyle bi kilo sınırı var doğru. detaylarını tam bilmiyorum. aynı şekilde havalimanlarında da mesela 30 kiloyu geçmemesi lazım tek bir parçanın. işin açıklaması da şu;

"insan taşıyacak bunları"

bu sebeple ağır eşyaları genelde nakliye firmaları taşır. horoz filan.

30 kilodan yukarısını üst katlara çıkartmıyorlar.

20 kilo (10+10) dumble siparis vermistim, evin kapisina kadar geldi.(apartman kapisi degil)

130 kilo birkac ayri paket olarak mi yoksa tek parca mi? tek parcaysa biraz insafsizlik olmus :) en azindan beraber tasimayi teklif etseydiniz :)

20 kg üzeri çıkarmıyorlar hammalliye ücreti eklemeleri lazım kargoyu keserken anca o zaman çıkarırlar

"ağırlığı büyüklüğü ne olursa olsun kapıya getirmeleri gerekmiyor mu o ürünü?"

gerekmiyor, belirli limitler var.

tabudeviren, 3 parça ve daha önce belirttiğim gibi teklif ettim. bahşiş bile önerdim 3 kişiye yine de kabul etmediler.

Aynı sorunu sürat kargo ile bugün bende yaşadım. Ağır çıkartamayız deyip bırakıp gittiler.

Çeşitli sebebi olabilir. Dediğin gibi gen bunlardan biri olabiilir tabi ama suç yaptığın idmanda da olabilir.

Zilyon tane antrenman programları var. Senin yaptığın powerlifting'e yönelik olabilir diye düşünüyorum. Hypertrophy idmanlarını araştırsana.

Hacim istiyorsan kalori alacaksın; en az 3000 kolori, ki o bile yetmeyebilir. Bir de benim önerim set sayısını artırmak yerine tekrar sayısını artır, yani 10-12 tekrardan çok düşme.

boy, kilo, yaş nedir? ekleyebilirsek foto da güzel olur. ayrıca 15-15 z bar 4-5 ayda edinilebilen bir hareket. 2 yılda bu ise yanlış giden bir şeyler var. işin gen ve mutasyonuna girmeden setler ve tekrarları bilmek lazım.

@hcv 183/81/28
@odius hocam sana ozelden yazicam aksam

Sadece kalori de değil, büyük ihtimal hareketleri de biraz yanlış yapıyorsundur. Ben daha skull crushers'ı doğru yapan adam pek görmedim mesela.

Onun dışında hypertrophy için en ideal zaman aralığı 30-45 saniye arasında oluyor, atıyorum setlerinizi ondan erken bitiriyorsanız çok daha az gain kazanırsınız. Tekrar sayısı çok önemli değil yani kısaca.

couchsurfing

couch surfing? sadece kalacak yer bulmak icin kullanilmiyor

evet couchsurfing'i biliyorum ama başka bir şeydi benim aklımdaki.
böyle işte kişinin ismi, yanında yaşadığı ülkenin bayrağı falan olan bir şeydi.

Interpals'ı diyorsunuz sanırım.

www.guidingtech.com

Belki buradakiler bir işe yarar da kesin redditte bir sub falan vardır bu tip sorular için

evet bahsettiğim site interpals. teşekkürler herkese

urun.n11.com


yani ben bunu kullanıyorum ama spor kulaklığından kastınız nedir tam anlayamadım. günlük kullandığım alet bu. memnunum. kafaya da iyi oturuyor yani sanırım spor yaparken sıkıntı çıkartmaz.

meizu ep51 çok güzel.

www.sony.com.tr

Bunu kullanıyorum. Gayet memnunum.

airpods
10k koşuyorum hiç düşmedi

Tek seçiminin plantronics backbeat fit olması lazım. 3 senedir kullanıyorum ve düzenli spor yapan bir insanım. 3 senedir şarj performasında hiçbir azalma yok; geçen ay şortumun cebinde kalmış annem makinede yıkamış ama alet hala aynı ilk günkü gibi çalışmaya devam ediyor.

gayfe daha iyi bilir ama benim bildigim omonia tarlabasi gibi bir yer ya

merkez akropolis. omonia biraz çevresi kötü bi yer. orda kalmışlığım var ama akropolis tarafında uygun yer bulursanız daha iyi olur. motorunuz olacaksa yine akropolis'te kalıp etrafa gün içinde gitmeniz daha iyi bence.

2 gece 3 günde pek gezemezsiniz atina'yı. omonoia da akropolis de merkezi yerler, ben akropolis'i tercih ederdim. metro hattı var her yere ulaşabilirsiniz.
gezilecek yerler tabi başta akropolis, arkeoloji müzesi, olympia zeus tapınağı, syntagma meydanı ve parlamento binası, eski olimpiyat stadı, lykavittos tepesi, monastiraki meydanı, ulusal bahçe, üniversite, eski meclis vs vs vs yazmaktan yoruldum :)
yemek için monastiraki'deki thanasi'de mutlaka souvlaki yiyin. goody's yerel fast food zinciri orandan da yiyebilirsiniz hamburger vs. thanasi'nin karşısında bayraktaris var orayı ben beğenmedim. döner de yiyebilirsin gyros adı. dana, tavuk ve domuz olarak 3 çeşit. bi de bizim ucuzcumuz var kallithea'da kafe ouzeri adriana diye. ozu içip yemek ye daha 25 yurodan fazla hesap ödemedik oraya :)
omonoia meydanına yakın 28 ekim caddesinin oralarda bir girit restoranı vardı. inanılmaz güzel yemekleri var.
brettos diye bir yer var plaka'da, renk renk içkileri var çogzel www.brettosplaka.com
bir de denize gireceksen tram'a binip, voula yönüne, kalamaki veya zefiros durağında inin, bolivar beach club'ı şiddetle öneririm.
iyi gezmeler
ha bir de milli içecek frappe için mutlaka

edit: der meister haklı bu arada omonoia junkie place. ha bu arada exarheia diye bir semt var anarşistlerin kontrolünde, orayı da gezebilirsiniz çok güzel grafitiler var. güvenlik açısından sorun yok hatta yabancısınız diye sizi daha çok severler. karargah gibi bir binaları var oranın fotosunu çekmeyin sıkıntı yaparlar. link açılırsa bknz www.google.gr

2009'da interrail yaparken, Akropoli'de bir akşam 2 kızla tanıştık. Kendileri teklif etti bizi gezdirmeyi. Gecenin sonunda Exarchia'da bir parkta 10-15 anarşist kardeşlerim ot çekip muhabbet ediyorduk.Arada satranç filan oynuyorduk. Hayatımın en güzel gecelerinden biriydi. Pek bir tavsiye içermiyor ama niyeyse bu anımı yazasım geldi:)

hocam lviv türk kaynıyor. ama bu demek değil ki gitmeyin.

2016 şubatında bile adım başı türk vardı, tek tük görmüş olman şaşırtıcı. bayramda ukraynalıdan çok türk olur herhalde.

ayrıca şu "gittiğim yerde türk olmasın" tribine de bayılıyorum. tamam giden her türk aynı değil, iğrenç barzolar da var ama size ne birader. siz oraya bunlarla muhatap olmaya mı gidiyorsunuz. giden türkten size ne, kimin size ne zararı var. elitizminizi yiyim. kendisi galler prensi sanki anasını satiyim, seni davul zurnayla karşılıyorlar da geri kalan herkes apaçi.

dini bayramlarda ukrayna ukraynalık'dan çıkar

@der meister ; Yazdığım soruda ne sorduğumu açıkça belirttim. Benim böyle düşüncelerim var acaba haklı mıyım haksız mıyım beni yargılayın demedim. İlla bir cevap istiyorsan da, Türklerin %80'i senin gibi lüzumsuz ve yargılayıcı andavallar olduğu için ,TR sınırları içerisinde bu tiplerle yeteri kadar aynı havayı soluyorum, kısacık tatillerimde de uzak olmanızı istiyorum.

türkiyede bayram tatili iken ukrayna, batum, kavala-selanik ve belgrad gibi şehirlerden uzak durmak gerek. sen ramazanda gittiğin için pek denk gelmemiş olabilirsin.

ukrayna türkler tarafından çoktan keşfedildi. sizi filipinlere alalım.

Aciklama? @want2die

cevap c

nedenine gelirsek,

koordinat sistemi üzerinden düşündüğümüzde ilk nokta x=0 y=0 noktası.

ilk eklenen nokta:
x=1 y=0
sonra
x=1 y=1 ekleniyor.
üçüncü şekilde
x=2 y=0 eklenirken
dördüncü şekilde
x=2 y=2 ekleniyor.

bu şartlar altında diğer eklenen koordinatın
x=3 y=0 olacağı (cevap bu)
hatta cevaptan bir sonraki adımın da
x=3 y=3 koordinatı olacağı görülüyor.

i66.tinypic.com

açılmazsa

i.hizliresim.com

dairenin alanından büyük olamaz diye düşündüm ama... gerçi alanı hesaplamak da mümkün değil.

"sonuç rakam olacak" derken, "rakamsal olacak" demek istiyor. yani öyle teorik "en büyük asal sayı" diye bir cevap değil, 35747 gibi bir sayı bekleniyor cevap olarak.

@konusma, bu sayilari bir sekilde toplayarak istedigin asal sayiyi elde edebilirsin. O yuzden cevap en buyuk asal sayi degil. Soyle bir denklem kurmak gerekiyor:
11x+13y+17z+19w+23t=A
Burada x,y,z,t,w sayilari kucukken bazi sayilara hic ulasamayacaksin ama bu sayilar buyudukce her sayiya bu formulden ulasabilir hale geleceksin.
Mobilden yazdigim icin simdilik bu kadar benden, imkanim olsa ugrasirdim biraz daha :)

kesin bir rakam söylemek nasıl mümkün olsun ki? istenildiği kadar ok atılabiliyosa en büyük sayıdan bile söz edilemez. @mahone'un dediği gibi dairenin ve bir okun kapladığı alan bilinse bulunabilir belki ama sadece bu bilgiler ile sanmıyorum

cevap 21 olacak kadar basit değildir heralde. beynim yandı. 1 saat işlem yapıp sonucu 4=5 buldum :)

@hrskrs sonuca nasıl ulaşılacağını çok güzel açıklamış. Belli bir sayıdan sonra her sayıya ulaşabilecek duruma geliyorsunuz. Biz de o sayıyı bulmaya çalışıyoruz zaten

o denklemi ben de yazdım, da problem denklemi yazmak değil. bunu çözmek için bir algoritma gerekiyor. sonuç kümesi alanı gibi bir şey çıkartmak lazım.

cevap : 31 , sonsuz tane 11,13,17,19,23 sayılarını kullanarak 31'den büyük tüm sayılara ulaşılabilir.

Denkleme göre her sayıya en az bir kere ok atıyoruz görünüyor.

Bu sorunun farklı versiyonuna denk geldim.

Hedefe ulaşmak istiyorsanız; 11-13 ve 17 sayıları da yeterlidir. Denklemi sanki 3 rakam varmış gibi kurarsanız daha pratik olur. Rakam kalabalığı var şuan soruda.

İllegal arıyorsun yani. Hepsi yeri gelince paranın üstüne yatabiliyorlar boş ver

Tempobet'e bi Ziraat Bankası'na güvendiğim kadar güvenirim.Tek profesyonel bahis sitesi bence.

en sağlamı tempobet'tir. +1

Tempobet çok kez yattı paranın üstüne.

tempobet.

Bets10

Ben beats kullanıyorum memnunum, bu arada beats'e karşı bir önyargı var ama apple store'daki bose vs. tüm kulakları deneyin isterseniz gene de en iyisinin beats olduğunu göreceksiniz. Herkes laf söylüyor ama haksızlar.

al. spor sırasında in ear ile yüksek müzik kalitesi ve izolasyon aramana gerek yok. o yüzden beats'e vereceğin 800-900 liranın hele de jaybird varken anlamsız olduğunu düşünüyorum.

plantronics backbeat fit'in şu modeli var bende: www.hepsiburada.com

2014'te almıştım, hala ilk günkü performansında. Hiçbir şekilde batarya kalitesinde veya ses kalitesinde bozulma olmadı. Düzenli olarak haftada 3 veya 4 gün spor yaparken kullanıyorum bu arada. Terden de etkilenmiyor yani.Kesinlikle tavsiye ederim.Özellikle düzenli spor yapıyorsanız.

Sony Nwz serisi 360 liralık olan yüzüklü modeli.

Çinden 12 dolara in ear almıştım kablosuz. Gayet kullanışlı, 1 senedir kullanıyorum. Awei marka.

ben de sonu var. bluetoothlu ve kendi hafızası var. 170 e aldım havuzda da kullanılıyor.

zevkler ve renkler tartışılamaz.

Zevkler ve renkler tartışılamaz +1

Ben de kişisel olarak tercih etmiyorum ama ne uyuşturucu bataklığı ne de robotluk konusuna pek katılmıyorum. Tabi ki bu şekilde olan mekanlar var ama bu ne sadece bu müzik türlerine mahsus ne de her mekan ve ortam bu şekilde. Güzel örneklerini gördüm, özellikle Fransa ve Hollanda'da.

Techno candır. Herkes her müziği sevecek diye bir kural da yok. İyi müzisyenler tarafından icra edilen elektronik müziğe laf eden karşısında beni bulur.

Şunu tabi tuvalete kezzap diye dökmek gerek: www.youtube.com

Ama bu ayrı bir mevzu: www.youtube.com

neden?

kimi zevkin kültürel ve sanatsal bi alt yapısı vardır ve belli bakış açılarından onda iyi güzel hoş ya da çirkin bişey olduğunu iddia edebilirsin.

sizin eğlence anlayışınız farklı olabilir. buradan bir müzik türü ile ilgili genelleme çıkmaz.

benim için de techno'dan techno'ya değişiyor

bu da techno şarkı. ben hastasıyım

www.youtube.com

techno bir türdür bu arada. techno=elektronik müzik elektronik müzik=hapçı şeysi felan

bunlar çoğu eşitlik gibi minik önyargılar ve bilgisizlikler

cevap hakkı editi: 'techno çalan klüplerde malum şeylerin satışı normal görülüyor', ' derken kimden bahsediyorsunuz, kim normal görüyor? neyin kafasını yaşıyorsunuz? ''balkan müziği partisinde herkes sadece alkol alıyor'' derken nereden biliyorsunuz?

genelledikçe saçmalaşıyor tezler böyle, bayılıyorum.

size silah dayayıp zorla bu mekanlara götürüp zorla uyuşturucu satışını normal gösterip zorla içirmeye kalkan kimse yoksa, sizi ilgilendiren bir şey de yoktur. içmeyin, gitmeyin. Giden, eğlenen, madde kullanıp eğlenen, madde kullanmadan eğlenen vs. insanlar hakkında genelleme uyduracak hadde sahip değilsiniz. Birilerinden onay almayı başarsanız da değilsiniz, başaramasanız da değilsiniz. Kabullenmek çok zor gelebilir şu an ama, bunlar sizin ön yargılarınız. onları sevip okşayabilirsiniz. biz okşamayız :)

Bizim ülkemizde eğlence anlayışı Demet Akalın veya Gülşen çalarken karşı masadaki kızı/erkeği kesmekten ibaret.Birçok ülkedeki eğlence anlayışı çoğunlukla Techno ve House müziğe kaymış durumda. Techno kültürü gerçekten çok başka birşey. Benim gözlemlerime göre bu müziği seven insanlar diğer tarz müzik seven insanlara göre mekanlarda çok daha fazla eğleniyorlar.Hayatımda uyuşturucu kullanmadım ama techno çalmayan bir gece klubünde zerre eğlenemem mesela. Techno'nun yanında playlisti iyi olan ve geçişleri güzel yapabilen bi dj de olursa efsane bir gece olur o gece benim için.

@otonomo

bu konuda bilgim yok evet kabul ediyorum. ama uyuşturucu konusunun genelleme yapılabilecek boyutta olduğunu bi ben mi görüyorum? nerelere gidiyosunuz siz? neden balkan müziği partisinde herkes sadece alkol alırken techno çalan kulüplerde malum maddelerin satılıyor olması normal olarak görülüyor? burdan bi çıkarım bu çıkarımı yapmak hiç de zor değil. bu arada o linkteki tarzı ben de seviyorum. 2. olan:)

@pinkman1

techno çalan kulüplerde kimse kimseyi kesmiyor mu sizce? bizde demet akalın varsa avrupa ya da amerikada da zilyon kere izlenen popüler bir müzik mevcut. bizde demet akalın dışında iyi müzik yapan ama technocu olmayan kimseler olduğu gibi.

@khiron

o kadar olmasa da evet o tarz bir yaklaşım olabilir benimki de.

insanı hipnotize eden bi tür ilk olarak.
tam anlamıyla müzik olarak görmüyorum ben. ambiyans.
uyarıcı madde endüstrisi ile ortak amaçta olduğu kesin bence.
bu işi yapan bi arkadaşım var, cazcıydı ama dj oldu sonradan, arada gidiyorum da performanslarına fenalıklar fenalıklar yani :))
zevkler ve renkler tartışılmaz yazanlar üyeliklerini silsin. burada başka bi şey yapmıyoruz çünkü.

bahsedildigi gibi, sadece techno alt dali degil de elektronik muzik diye bakmak daha iyi olur degerlendirmek icin. gerci elektronik muzik demek bile dusundurucu. massive attack de elektronik muzik yapiyor ama dinlerken dans etmiyoruz.

techno bundan neredeyse 30 yil once detroit'te dogmus bir cesit kultur. yani eger bir ozentilikten bahsediyorsaniz 30 yillik bir ozentilikten bahsediyorsunuz. tabii o zamanlarda ciktigi gibi kalmadi. surekli gelisti ama gelenekselligini korudu. caz muzik de 1920'lerde ciktigi gibi degil. avrupalilar alip baska bir seye donusturdu. herkes birbirinden etkilendi. house musik chicago'da dogdu fakat gunumuzde ibizalilar bunu baska bir duzeye tasidi mesela.

insanlar neden seviyor? oncelikle bu muzigi sevenler dans etmeyi seviyor. dans etmek de kimi zaman o bildigimiz turlu figurleri olan danslar degil, sadece ritme gore yapilan hareketler olabiliyor. bu turun kendini surekli tekrarlayan fakat zamanla progresiflesen hali insanlarin hosuna gidiyor. uyusturucunun elbette etkisi var ama sadece buna mal etmek yanlis olur.

---sanatsal boyut kismina hos geldiniz---
ki en sevdigim bolumdur. oncelikle elektronik muzigin EN BUYUK ozelligi, cogunlukla tek bir kisinin elinden cikmasi. rihanna sever misin? tamam sarkiyi o soyler ama produksiyonu kim yapar? enstrumanlari kim calar? techno gibi turlerde orkestra (yani produktor) tek bir kisidir. belki yeterince armoni yoktur -ki bu da muzik turunun ozelligi cunku o sirada dans ettigimiz unutulmasin- fakat tek bir sarkinin cikarilmasi aylar surer. o sirada produktor hem davulcudur, hem klavyeci, kimi zaman saksofoncu ya da gitaristtir. 80'lerden kalma bir synthesizer ile simdiye dek ortaya cikarilmamis sesleri bulmaya calisir. zaten konu bu, ses. yani muzigi muzik yapan sey olan ses, bu muzik turlerinde daha bir onem tasiyor cunku devasa hoparlorlerle bir grup insana caliniyor. iyi uretilmis olmak zorunda. armoni bir kosul degil.

bir de sizin neye techno dediginizi bilemiyoruz su an. belki techno bile degil bahsettiginiz. fakat daha once de bahsedildigi gibi, techno var techno var. cope atilacaklar var. gaziosmanpasa'da calinan var, berlin'de ya da hamburg'da calinan var. belki aradiginiz yeri bulamadiniz, belki de bu tur sizin turunuz degil. ama tabii ki zevkler ve renkler tartisilmaz. nargile sevmem ama neden sevildigini sorgulayamam.

ekleme: tum bunlardan sonra bazi sorulariniza ufak cevaplar vermek istiyorum.

"bu muzikler nasil oldu da bu kadar populer oldu?"
hatta buna soruyla cevap verilir. belki de siz hayatta yokken var olmus bir populariteden nasil haberiniz olmadi?

"eskiden de gece kuluplerinde boyle seyler mi calinirdi?"
kisa cevap: evet. uzuncasi, bahsettigim gibi, muzik evrildikce degisti ama temelde ayni turde muzikler caldi. 80'lerdeki bir gece kulubunden su goruntuler: www.youtube.com
baksaniza muzik yine 110-130 bpm araliginda. insanlar yine ayni edgy'likte. uyusturucu da vardir kesin. yani bu olay hep vardi. siz farkina varamamissiniz.

"techno ve benzeri" kalıbıyla elektronik dans müziği dünyasının tamamını genellemek doğru değil.

hoşlanmamanız gayet normal. dünyada da hoşlanmayan insanların var olması normal. insanlar zaten bunların çalındığı yerlere sohbet etmeye değil, dans edip eğlenmeye gidiyorlar.

elektronik dans müziği yeni değil, üstte de yazıldığı gibi 70'lerden beri var.

rock ve cazdaki kadar olmasa da, elektronik müzik üreten virtüözler de var. sanat erbabı derken de, örneğin fazıl say'ın bir elektronik müzik sanatçısı olan mercan dede'yle çalışmalarını dinleyebilirsiniz.

ayrıca spor esnasında sağlam motivasyon sağlıyor.

nadiren iyileri var. çoğu çöp.

techno diyince aklıma berlin ve paul kalkbrenner gelir.

"ben bu müzikleri sevmiyorum. zira bunların çalındığı yerler tam bir uyuşturucu bataklığı."

70lerde de hippiler blues ile uyuşturucu çekiyorlardı. "ortamları leşti". Hendrix ve Joplin uyuşturucudan gitti. Gelmiş geçmiş en büyük saxcı Charlie Parker kafayı çekmeden sahneye çıkmıyor, Miles Davis'den para dileniyordu.

yanlış mantıkla düşündüğünün farkına varırsın umarım. hoşlanmamak başka, tüm müzik türünü gömmek başka.

elektronik muzigin geneline bayiliyorum, sadece uyusturucu batakligi kuluplerde degil, evde ve calisirken de dinliyorum. ayrica o uyusturucu batakligi kuluplerde uyusturucu satilmiyor, birisi getirirse olur, onu da alenen icmezsin.

uyusturucu ile bir muzik turunu birlestirmek de sacma.

sevmiyorsan dinlemeyebilirsin.

"bunların çalındığı yerler tam bir uyuşturucu bataklığı"

hahah sen dinleme ulan ayı

www.youtube.com

bu techno mu? bundan nefret etmiyorum mesela oturdum ders çalışırken dinliyorum

house bu. zorlarsak pop-house diyebiliriz.

Solver ile yapabilirsin bunu, makroya gerek yok.

Makro yazmak için programlama bilginin olması lazım (algoritma), eğer yoksa sadece syntax öğrenmenin pek bir anlamı olmaz.

Ekteki soruyu makroyla yapmak istersen örnek bir kod yazıyorum

dim amin as integer
dim amax as integer
dim bmin as integer
dim bmax as integer
dim cmin as integer
dim cmax as integer
dim tmin as integer
dim tmax as integer

dim x,y,z as integer

dim aralik as integer

for x=amin to amax
for y=bmin to bmax
for z=cmin to cmax
aralik=a+b+c
if aralik>tmin and aralik<tmax then
(Burada 3a+4b+2c sonucu bir önceki değerden büyük mü diye kontrol edersin
En büyüğü sağlayan değerler için de a,b,c değerlerini değişkenlere atarsın
döngüler bitince de en altta max ve ilgili a b c değerlerini yazdırırsın )
end if
next z
next y
next x

burada

@kimlanbu 1 sene kadar C ile haır neşir oldum, algoritma bilgim var; fakat uzun süre oldu birşeyler yazmayalı. Makro syntaxlarına da çok yabancıyım. Öğrenebileceğim bir kaynak verebilirseniz sevinirim.

Nar olabilir. Atom ile birleşince maraton oldu ama gerisinden ne çıkabilir diye bakmadım, böyle mantıksız gelmedi.

@aychovsky ; nar'ı ben de buldum ama diğer kelimelere uyarlayamadım.

çok zor lan. bulamadım. soru yanlış :)

bilhassa cumaya odaklandım. macun, mecmua, muaccel, cumba, muhacir gibi türetmeler geldi aklıma ama hiçbirinin ek harfleri kelime olmuyor. kelime olsa da diğer üçüne uymuyor.

anlam.

mantolama
macunlama
saçmalanmak
tinerliyi bulamadım. "tineranlam"dan bulun anagramı. mantaliter falan gibi bir kelime varsa odur.

emrehan halıcı'nın soruları di mi bunlar, oyun 2016 elemeleri. öyle örnekte verdiği gibi basit kelimeler çıkmayabilir.

edit: misterturist haklı. cevap bal. benimki biraz zorlama oldu.

bal galiba.
tiner - labirent
atom - tombala
cuma - bulmaca
saçmak - saklambaç

@misterturist + 1
ben de bal buldum.

Tebrikler ve teşekkürler. 1 gündür kafa yoruyorum onlarca kelime buldum herbirinden, fakat ortak bir kelimeyle match edememiştim.Bunları bulamamıştım.Tekrar teşekkürler. Başka bir tane daha soracağım ama daha hardcore olacak :)

allah.

"KARDES"

KARE--1.HARF
DAIRE-2.HARF
KARE-3.HARF
DAIRE-1.HARF
UCGEN-4.HARF
BESGEN-3.HARF

1.cizgi = 1.harf, 2.cizgi=3.harf, 3.cizgi = 5.harf demek; cizgiler arasi da 2. ve 4. harfler demek.

edit: @pinkman1, duzeltim hatami.
@diptis; notalarin pozisyonu, bize kare/ucgen vs'de hangi harfi tekabul ettigini gosteriyor. yani 1.cizgide yer alan kare'den birinci harfi yani "k"'yi aliyoruz gibi.

@ubi dubium ibi libertas
Çok teşekkürler.
Yalnız Çizgiler 1,3,5 ; aralarındaki boşluk 2 ve 4 olacak sanırım.

Ubi dediklerini gordum anladim ama kardes nereden cikti onu anlamadim.

Understanding and using english grammer.thanks merkez.

sony'in normal mp3'leri 160 lira. ama çok başarılı oluyor pili filan.

bu bence iyi. 20-30 lira daha ucuzunu bulabilirsiniz ararsanız.

başka marka derseniz sanmam olduğunu. olsa bile sony'den şaşmayın derim (mp3çalarda, yanlış anlaşılmasın)

Ben bunu aramıyorum da, temsilen göstermek için bunu koydum. Yani kablodan kurtaracak müzik aracı benim aradığım, Sony olmayabilir de. Başka alternatif bulamadım

kesinlikle ama kesinlike plantronics backbeat fit. 2 yıldır kullanıyorum hala ilk günkü gibi sapasağlam. Haftada 3 veya 4 gün düzenli spor yapan birisiyim ve spor yaparken kullanıyorum.Fiyatı biraz tuzludur ama kesinlikle değer.

Konya

Konya'da etli ekmek falan var. En kötü yemek yersin.

Yemeği iyi olanı seçerim sanırım malatya tokatlayabilir

istifa da bir hizmettir.

Malatya... Ciddi aktif bir havaalanı var İstanbul - Ankara - İzmir'e göçmüş zibilyon etnik kökenden hemşerileri olduğu için. Şehir içi ise yeşillik.

2 şehir için de verdiğin sürede sıkılacağına emin ol. bu yüzden ikisinede bak internetten hangisi daha cazip gelirse seç derim.

konya'da şehir içinde gezebileceğin yerler var malatya'da şehir dışında bulursun. 1-2 hafta uzun bir süre, malatya'da sıkılırsın.

nereden gideceğin önemli. uzak mesafeyse malatya'ya hava yoluyla gidersin, ulaşım kolaylaşır.

Konyayı bilen bir malatyalı olarak söylüyorum, konya.

konya

Konyada okumus biri olarak soyluyorum iki hafta rahat gecer.

İnternetten bak hangisi cazip gelirse falan denmiş :)
Tabii ki Konya. Çoğu açıdan Malatya ile kıyaslanmaz.

Malatya'yı görmüş bir Konyalı olarak söylüyorum, Konya.

konya'ya her zaman gidersin. malatya'ya git, kağıt kebabı ye. biraz sıkılırsın, ama entersan bir tecrübe olur. bi daha nerde yolun düşecek malatya'ya da gidecen...

küçükken ikisinde de yaşadım. o kafamla hatırladığım kadarıyla konya diyorum.

daha fazla malatya cevabı bekliyordum, konya hakkında çok az fikrim var ama bu cevaplardan sonra iyi bir araştırmayı hak ediyor :)

vakti zamanında kardeşim şu izlanda da olan yanardağ olayından dolayı vizesinin bitiminden 5 gün sonra çıkmıştı.
sonradan da bir sürü vize aldı vize evrağı verirken çıkış tarihini gösterir kaşeleri vermemişti. sorun yaşamadı. ama o özel durumdu. bu bilgi işine yarar mı bilmiyorum.

Para cezasi vardi, bir de bir daha Schengen almaniz bayagi bir riske girer kacak kaldiginiz icin.

Havalimanina 1-2 saat erken gidip pasaportan gecin madem suresi dolmadan, sonraki vize basvurularini yakmaya degmez.

@skyangel'in bahsettiği olay münferit bir olaymış, seninki keyfi olacaksa bi daha vize alamazsın.

Mallığımdan dolayı 1 hafta geç çıkış yaptım.İtalya Schengeniyle Almanya'dan çıkış yapmıştım. 5 yıl Almanya'ya giriş yasağı yedim. Bu 5 yıllık süre içinde yeşil pasaportumla(kanun değitikten sonra aldım) ALmanya hariç diğer Schengen ülkelerine girebilmiştim. 5 yıllık giriş yasağım 2 sene önce bitti, 25 yaşı geçtiğim için yeşil pasaport hakkım da bitti. Bu sene içinde sırasıyla Polonya, Yunanistan ve İspanya'dan Schengen aldım.

bir kere ucagimizin iptal olmasi nedeniyle planlanandan bir gun sonra cikis yapmak zorunda kalmistik. ertesi gun cikis yaparken, ayni ucakta ucacak bir adamin vizesi ucagin asil ucmasi gereken gun bitmis, pasaport polisi ozellikle adama 'buraya not aliyorum ucak iptal oldugu icin gec cikis yaptiginizi yoksa ilerde sorun yasarsiniz' demisti. dolayisiyla risk almaya degmez gibi geldi.

Yapma,bir sure avrupada sirtcantali olmama riskine degmez.12 den evvel pasaporttan gec,2 saat icin ceza yemeyede degmez.bu arada para cezasida var.

Benim kuzenim yaptı bunu, tutuklandı, almanyadan 5 sene giriş yasağı aldı, o sırada başka bir yerden de vize alamadı, 8 küsür euro bin mahkeme ve tercüman masrafı ödedi üstüne de. Doktora hayalleri yok oldu adamın gözümün önünde.

komple isim mi eksik
ali veli konyalı
veli konyalı olarak mı yazıldı?

Normalde harf eksiğinde sıkıntı olmuyor ama isim eksiğinde "acaba?" diyebilirler.
harf eksik yanlışında ben sıkıntı yaşamadım.
easy jet, ryan air

@basond
Çift ismim var ve bahsettiğiniz gibi ismimin tekini yazmamış. Umarım sıkıntı olmaz telefonla müşteri hizmetlerini aramak bile bir bilet fiyatı kadar tutuyor zaten.

@pinkman
bilette değişiklik yapmak vs için baya ücret istiyorlar ama numaralarını aramak ne kadar tutar bilmiyorum direk bilgi alabileceğin bir mail adresleri de sanırım genelde olmuyor.

yabancı sitelerde araştır mutlaka eksik isimle binmeye çalışanlar olmuştur.
Birde nereden nereye olduğu da var biz almanyadan italyaya geçerken türk bir bilet görevlisine denk gelmiştik birkaç kontrol yaptırmayı atlamışız eksiklerimizi kendi insiyatifi ile tamamlamıştı. Normalde yapmıyoruz ama kıyağım olsun demişti. Biraz oradaki görevli ile alakalı.

ryanair'de sikinti olmadi hic bir zaman en azindan. sanmiyorum vueling de sikinti cikarsin.

Tempobet'te Almanya galibiyet oranı 1.42. çift böbrek girerim buna.

Polonya ve İspanya'nın çifte şansları tempobette 1.50 yapıyor kombinleyince. Bence o daha güzel.

üstüne bi de dalağı atmak lazım. almanya maçına o kadar güvenmem

benden de bir karaciğer çalışır kardo.

2 redbull 3 kahve mi? hocam intihar etmeye mi çalışıyosun?

hayır hacı işleri yetiştirmeye çalışıyorum..

Kahve-redbull ile olmaz o is. Kahve-redbullu uykusuz oldugunuz zamanlar icin. Eger cok acil isiniz varsa pomodoro teknigini deneyin. Bunun icin appler de var. Ama en iyisi sessiz bir yer bulup surekli ayni yerde calismak.

sırf bu yüzden sigaraya başlıycam lan.. bazen kafa gitti mi gidiyor cidden..

Senin kendine kastın var sanırım :D uzun süre uğraşma gece başla, sabah saatlerce yoğunlaşmaya çalıştığım işi gece daha verimli halledebiliyorum.

2 redbul, 3 kahvenin bir tık üstü kokain oluyor herhalde. daha ne yapacaksın? bir de elma ye bari.

az önce birine patladım.. acayip rahatladım.. buymuş lan demek ki sıkıntı.. insan anlamıyor nedense..

Tamamen psikolojik istersen 10 tane iç fayda etmez.

Çok kolay bir cevabı var: Concerta. Ama psikiyatriste nasıl yazdırırsın bilmem artık.

m.dinimizislam.com

Çok ayrinti isteyen sorular var.
Kisaca:
2- Ali imran suresi 19. ayeti

4- Aslen bilim sürekli degisip yenilendiginden dinle çelişir.
Oysa dini bilgiler sabittir zamanla degisime uğramazlar.
ve arastirirsan, bilimin ilerledikçe kur'an-ı kerimi hakli cikardigini göreceksin.
bir zamanlar degismez, sarsilmaz görülen bilimsel kanunlar zamanla yeni kesif ve icatlarla hep degerini yitirdiler. bilim felsefesinin de bildigim kadariyla olusum nedeni buna dayaniyor.

@1adam Dünya'nın yaşı muhabbetinden başlarsak zaten mavi ekranı veririz bence. Miras muhabbetindeki kesirlerin toplamının 1'e varmama olayını eklersek matematiğe de inanmamamız gerekmez mi ama?

kisaca kuran'i hz muhammed veya bir akil hocasinin yazamayacagini, vahiy oldugunu dusunuyorum.
neden?
1 19 mucizesi
2 rum suresinde yakin gelecekten haber vermesi ve gerceklesmesi
3 hz muhammed in isine gelmeyecek, onu zor durumda birakacak seyler yazmasi
4 kapsami, icerigi, dili her seyi hz muhammed in bilgisini gorgusunu fersah fersah asan bir kitap
5 bugun tum kotuluklerin anasi olan faiz, alkol ve mal yigmayi haram kilmis ve en cok vurgu yaptigi konu infak, yetimler hakki, yardimlasma, din adami, ruhban sinifi, aracı yok

miras konusunda hz muhammed veya akil hocasi bunu basitce 1e baglamayi bilmiyor mu niye kendini zor durumda biraksin?

@Bir yere kadar tüm savaş ganimeti kadınlar Muhammed'e helal, fakat sonra nedense birşeyler oluyor ve bundan sonra Muhammed'e de harama dönüyor. Ve bunlar yüce Allah'ın ayetleri. Yüce Allah bize Muhammed'in sex hayatını anlatacak bir kitap niye sunuyor?

1- evet
2- aklıma gönlüme uygun olması
3- maalesef 25-26 yaşındaydım okumaya başladığımda
4- bana göre çelişen bir şey yok. bilimin de yaratıcısı o zaten
5- değişmeyen tek kaynakta anlatıldığı ve Allah'ın bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız dediği için.

@duhan çok ama çok çok afedersin. Bundan daha sacma bi cevap olamaz din konusunda.aklına uymuş, bilimi yaratmış filan. Hangi bilimi yaratmış bi söylesene?

sunlarla evlenebilirsin sunlarla evlenemezsin veya savas esirleriyle ilgili hukumlerin geregi kadar yer almasi seks hayatiyla ilgili kitap yapmiyor kuran'i. oranlasan yuzde kaci bunlardan olusuyor?
kafanizdaki dusunce su mu?
hz muhammed seks manyagiydi ayetler uydurup bir suru kadinla birlikte oldu.
boyle mi dusunuyorsunuz?
zaten din kurmadan da bir suru satilik kole kadinla da onlarca normal kadinla da birlikte olabilirdi bir yasak falan yoktu.
niye bunu yapti sizce?
bir de mesela evlatligiyla evlenmesi var.
bir insani bu ayeti yazip kendini niye insanlara rezil eder hem de 1500 sene sonra bile?
"Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: “Eşini yanında tut Allah’tan kork!” demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir."

bu olay da peygamber uzerinden ornekle bir konuyu kurala baglamadir.

1- evet
2- aklıma gönlüme uygun olması
3- maalesef 25-26 yaşındaydım okumaya başladığımda
4- bana göre çelişen bir şey yok. bilimin de yaratıcısı o zaten
5- değişmeyen tek kaynakta anlatıldığı ve Allah'ın bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız dediği için.

gerçekten dalga geçmeyen bir cevap verdiniz tebrikler
sorunuzun cevabını anlatmakla uğraşmicam anlamayacaksınız ne de olsa.

(cevapta aq vardı silmiş)

ateistlerle vs tartisirken sundan emin olamiyorum.
kuranin vahiy olmadigini insan yapisi oldugunu mu dusunuyorsunuz
yoksa
bunlar benim ilkelerime, ahlak yapima, bilgi birikimime uymuyor o yuzden kabul etmiyorum kafasinda misiniz?
bu cinsel konular olmasa, kadina daha cok deger verse biz sizleri sempanyeyle ortak atadan evirttik dese musluman mi olacaktiniz?
cidden merak ediyorum bunu.

@partizan ; bakın herşeyi geçiyorum, sadece bilimle İslam'ı nasıl bağdaştırabiliyorsunuz?

1)tabi ki evet. ancak bu belki de yanlış bir karar olabilirdi.
çünkü kuranın asıl amacı insanlara yol göstermektir. yola getirmek değil. hz. muhammed öldüğünde 124 bin civarı müslüman vardı. ve peygamberliği boyunca sürekli vahiy geldi. o dönemde insanlar nasıl müslüman oluyorlardı peki? kuranı komple okuyup, akıllarına yatarsa mı islamı kabul ediyorlardı? ortada bitmiş bir kuran yok ki. müslüman olup vahiy bitmeden ölen kişiler var. belki bir sonraki ayet o kişinin bütün inanç sistemini ve islama olan saygısını yitirecek bir ayet olacaktı. tabi bu islama girmenin tek sebebinin kuranı hatmetmek olması mantığıyla bakarsak diyorum. peki insanlar neden tamamına vakıf olmadıkları inşaat halindeki bir dine girdiler? çünkü din seçiminin yolu kuranı tamamen okumak değildir. bu işe yarayabilir. ancak tek yol bu sanıldığı için islama girenler yüz binleri bulmuyor.
soruna cevap verdim. din seçmenin yolu nedir diye sorarsan cevabı düzenler yazarım. şu an yazmıyorum onu sormadığın için.


2)bir yaratıcı ve din kavramının var olduğuna inanmamın sebeplerini sormamışsın o yüzden onları geçiyorum. neden islam dersen bir kaç sebebi var.
-en önemlisi samimi olması.
-insan ruhunu ve toplumu en iyi tanıyan din olması.
-hz. muhammedin ahlakı. özellikle adaleti.
-kuranın değişmemiş olduğu gerçeği. tarihsel olarak ta. şimdiye kadar değişmiş olsaydı kesinlikle açıklanamayacak ayetler olurdu. bir bütün olarak bakıldığında her çelişki gibi görünen kısmın açıklaması farketmediğiniz bir pencereden size sunulur.
-doğruya önyargısız ve samimi bir biçimde ulaşmaya çalışan biri için tek yolun islam olması.
-bütün hayatı kuşatmış olması. doğumdan ölüme kadar bütün anların islamda yeri vardır. tuvalete bile karışır. kullanma kılavuzudur ve basittir.
-çelişmemesi.
-toplum huzuru, ardından birey huzurunu sağlaması.
-bütün dinler bir hedef koyar. islam, hedefi koyup yolu çizer. detaylandırır. örneklendirir. bir kötülüğü yasakladığında engellemenin yolunu da gösterir. bir iyilik emrettiğinde ona ulaşma yolunun da islama uygun olması gerekir. ve bu yolların o hedefe ulaşmanın tek yol olması.

3)elime alıp fatihadan başlayıp nas'tan çıkmadım. çünkü hem mecburi değil. hem de saf meal insanı yanıltabilir. arapçadaki derinliğe sahip olmayan dillerde anlatım yüzeyselleşir. peygamberin hayatı ile birlikte iniş sırası ve açıklaması ile birlikte okunması gerekir. ve inanmam için ilk yolun bu olmadığını bildiğim için zaman ayırmadım. ancak günümüz anlayışına ters düşen veyahut kuranın mealini okuyup inanmayanların inanmamasında etkili olabilecek ayetleri biliyorum. kuranı baştan sona okumam inancımı artıractır. binlerce ayeti karışık bir şekilde farklı günlerde gördüm, biliyorum. mealini hatmedim ancak toplarsak okudum sayabiliriz.

4)ne kadar klişe olsa da bunu söyleyeceğim. 1400 yıl önce kuranda yazıyordu bu :)
kuranda dünyanın deve yumurtası şeklinde olduğu, evrenin genişlediği, güneşin hareket ettiği belirtiliyor. şimdi öyleyse neden müslüman bilim adamları buluşları yapmamışlar dersen galileodan yüzlerce sene önce islam dünyasında dünyanın yuvarlaklığı biliniyordu.
bu konuşmayı elli sene önce yapsaydık kuranda güneşin hareket ettiği yazıyor ama güneş sabit. din bilimle çelişiyor nasıl inanabiliyorsunuz diyebilirdin. ama şu an güneşin de hareket ettiği bilimsel gerçek.
kuranın %80'i bilimsel kanıtlanmıştır. kalan %20 belli değildir ne doğru ne yanlış. taban tabana çelişen bir kaç nokta varsa bile ben bu durumda değişebilir ve kesin kabul edilen bilgilerin de kaygan bir zeminde olduğu bilimi haksız kabul ederim. çünkü o mantıkla gidersek insan doğduğu zamana göre dini inancını değiştirmek zorunda kalıyor.

5)çünkü yaratıcının amaçsız olmayacağını düşünüyorum. belki de öncesi ve sonrası milyonlarca yıllık kainatta arada sadece 80 senelik bir ömrün asıl gaye olamayacağını düşünüyorum. islamdan bağımsız. bu yüzden din olması gerektiğini biliyorum. neden islam olduğu da 2. sorunun cevabı zaten.

25. Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.
(Hadid 25)

Bilim din nasıl bağdaşır ya diyenler dünya'ya demir nerden geldi diye google layınız lütfen.

bagdasan seyler var ama bagdasmasi da sart degil. mucize denen sey adi ustunde bilimle celismiyor mu?
miraç fizikle, adem evrim teorisiyle, isa nin dogumu biyolojiyle celismiyor mu?
her seye gucu yeten bir yaratici oldugunu dusunen biri icin bunlara inanmak sasirtici olmasa gerek.

Mühendislik güzel, batarya, sağlamlık, su geçirmezlik, stereo ses falan güzel şeyler. Çok anlam yüklemeden, sağlam bişey almak en güzeli. Z3 compact aldım mutluyum.

bende z3 compact kullanıyorum. sağlamlık konusuna katılmıyorum, hem ön hem arka camı kırılmaya müsait hassas camlar. hiçbir koruyucu cam / kapak kullanmama hatasına düştüğüm için benimkinin ön camı kırıldı, yaptırdım. ama buna rağmen seviyorum telefonumu. şık, kullanışlı ve kamerası iyi.

bir daha asla sony telefon almam. z3 compact aldım.yere düştü ekranı kırıldı. ekranın gelmesi için 3 ay bekledim. bana maaliyeti 650 lira oldu. kvk ya sorduğumda garanti dışı olduğu için ekran kırılması 1000 tl istediler. ben de ilk başta çok memnundum. ekran değiştikten sonra garantiye bile gitse su geçirmemezlik özelliği bozuluyormuş aklınızda bulunsun. 2-3 ay geçmedi kulaklık girişi bozuldu durup dururken. sonra da mikrofonu. aldığıma alacağıma pişman oldum. hayır yedek parçası yok piyasada hiç bi yerde. bi telefon alırken şunu farkettim, o ülkede çokça kullanılan bir telefon markasını tercih edin. samsung ya da iphone derim. başına bir şey gelse en azından zibil gibi yedek parçası var. bu arada kamerası da çok b*ktan haberiniz olsun. aldığıma bin pişman oldum. ( bu arada evet sorun çıkarmazsa, ilk zamanlarda telefon çok iyiydi yiğidi öldür hakkını yeme ama başına bir şey gelirse götürüp atın telefonu daha iyi. en azından pskolojiniz bozulmaz.. )

Su geçirmez diye reklamı yapılıp sudan bozulan bir telefon.

busuta'nın söylediklerine tamamen katılıyorum. Ben de paramla rezil oldum sony yüzünden. Garantiye gönderdiğimde ise telefonun sıfır parası kadar bir tamir ücreti çıkardı kvk. Aman diyim siz siz olun bulaşmayın. Çevremde xperia telefonu olup da ekranı açılmayan yok henüz. Hiçbir şekilde de üretici hatası demiyorlar, herşeyi müşteriye yüklüyorlar.

Su geçirmez değil, suya dayanıklı diye reklamı yapılan telefon. Bir kova suya daldırın diye değil, yağmurlu havada kullanın ya da banyodaki buhardan etkilenmesin diye yapıldı. Kendi sitesine girerseniz açıklamaları görürsünüz zaten.

Belediye dağıtmış gibi herkesin elinde olan telefondan almak istemiyorsan sony alırsın. 1000-2000 lira veriyorsan birazcık şeklin olsun di mi?

Ayrıca gerçekten sağlam ve dayanıklı. Kullanıyorum mutluyum, değiştirirsem yine sony alırım.

xperia z2 kullanıyorum 6 aydır. çok memnunum valla ben. tavsiye ederim.

Öncelikle, övülenler z serisi sanırım ve onlar çok pahalıymış bana göre.
2000'e yakın paralar.

Memnun olan da, kırılsa da yine alırım diyor :)

Ama olumsuz yorumlar da önemli noktalar.Zaten benim teknik sıkıntılardan uğraşmaktan, bozulacak psikolojim bile kalmadı. Bu işte sıkıntı çıkmasa keşke.
Sorun çıkması zaten bir olay, bi de üstüne yedek parça, garanti sorunları bu kadar problematikse, beni cidden kurtardınız. Uyarılarınız ve yardımınız için tekrar teşekkür ederim.

z2 telefonum vardı, şarjdayken ayağım takıldı, yarım daire çizip yere düştü, şarj olmamaya başladı.
garantiye verdim, anakartını değiştirip verdiler. telefon sıfır gibi oldu.

garanti işi biraz şans, benimki paralel ithalattı hatta :)

şimdi z3+ kullanıyorum, bariz ısınıyor, güncelleme gelmesini bekliyoruz... onun dışında hızı, kamerası, suya dayanıklılığı filan on numara. üstüne bir şey döküldü, yağmurda ıslandı derdi yok. görüntüsü de güzel.

ekleme: suya dayanıklı deniliyor da su da geçirmiyor tecrübe ettiğim kadarıyla. havuzda filan video/fotoğraf çektim, bana mısın demedi :)

@yirmisantim, madem öyle niye kendi sitesine suyun altından çekilmiş fotoğraf koyuyorlar?

www.sonymobile.com

İlk başta tam da benim dediğim gibi reklamı yapılıyordu, sonra baktılar becerememişler kıvırdılar. Ne hikmetse hâlâ kaldırmamışlar ama o fotoğrafı.

www.greenbot.com

@i was made for you, çünkü suistimal edildi. Millet jak kapağına şarj kapağına dikkat etmeden yıkadı telefonu sırf hava atmak için, sonra telefonu yakıp garantiye koştular. Ben de o linkini verdiğin xperia ZR'yi kullanıyorum. :) Bilinçli kullandığım için telefonuma hiçbir şey olmadı. Defalarca da ıslandı. Ne zaman ıslansa dikkatlice kapağını açıp kuruladım. Evet, suya dayanıklı ve bataryası değiştirilebilen iki üç telefondan biri. :) Ama şu an suya maruz bırakmam, çünkü kapaklarının contaları kullanıma bağlı olarak çürüdü ve yırtıldı. Neredeyse iki yıl olacak.

Düzgün kullanırsan tank gibi telefon. Samsung elinden kayıp düşünce ekranı dağılıyor. Benimki kaç kere kapaklandı bir şey olmadı. Belki de şanstan, bilmiyorum.

sakın haa

kıp-kırmızı
tup-turuncu
sap-sarı
yem-yeşil
mas-mavi---CEVAP: mas
lap-lacivert
mos-mor

edit: gökkuşağı renklerini temsil etmekte

teşekkürler.

xin zhao:

merak ediyorum renkler nasıl aklına geldi hemen? soruyu biliyor muydun? karar verme sürecin nasıl oldu?

yani ben şu soruya bakıyorum 1 saattir, aklıma renk falan flian hiç gelmedi. helal olsun

@xin zhao tebrikler kardeşim kendimi gerizekalı gibi hissediyorum.

45673

12340
23453
34564
45678
56780
67883
78986

45678

cevapların açıklamalarını yapabilir misiniz?

Zaten ilk üç rakam sıralı gidiyor, ne olacağı belli. Önemli olan sondaki iki rakamı bulmak:
12340
23453
34564
456??
56780
67883
78986


Sondaki iki rakam ise şöyle bulunmuş:
12340 (12/3=4 & kalan 0) --> 12340
23453 (23/4=5 & kalan 3) --> 23453
34564 (34/5=6 & kalan 4) --> 34564
456?? (45/6=7 & kalan 3) --> 45673
56780 (56/7=8 & kalan 0) --> 56780
67883 (67/8=8 & kalan 3) --> 67883
78986 (78/9=8 & kalan 6) --> 78986

@gkn çok teşekkürler.

başka firmada sigortan varken yapı denetim senin diplomanı kullanamaz.

@kerim Firmayla konuştum. Kullanabiliyorlarmış. Biz sigorta girişini yaparız maaşını vermeye başlarız, karar senin dediler.

"intik'am peşinde"

kader mi acaba. vildan atasever olduğunu düşündüm onun.

@psychedelic adam
Vildan atasever degil sanirim ben benzetemedim

lea seydoux değil mi ya o?
www.imdb.com

Léa Seydoux
Le roman de ma femme (2011)

le roman de ma femme
www.tumblr.com

hocam bu tip resimlerde. sağ tıklayarak google'da ara diyerek aratın, çıkıyor.

Cok tesekkurler

ilgilendiğin bir konuyla ilgili bir kursa gidebilirsin. orada kafa dengi arkadaşlar bulabilirsin kendine.

Ne iş yapiyorsun oralarda is arkadaslarin falan varsa bir seyler yap yavas yavas oluşur ortamin

@rubiks cube asteğmenim , sabah 8 akşam 5 çalışıyorum. İş ortamım 50 yaşındaki sivil memur amca ve teyzelerden oluşuyor.

İzmir'de senin gibi olan 1-2 arkadaş daha vardı, belki onlarla iletişime geçebilirsin.

izmirde senin gibi olan bi dolu insanız aslında. bir araya gelebilsek ortamın altını üstüne getireceğiz de, gelemiyoruz. hele ki ben artık 12 saat çalışıyorum.. beni bırakın, siz kendinizi kurtarın.

içelim panpa nerdesin.bornovaysa iyi olur

bende aynı durumdayım :)

ilgin varsa katıl bu kursa

desem.deu.edu.tr