büyük migroslarda falan oluyo onlar? şirince'de şarap aldığımız adamlar bulabilirsiniz demişlerdi?

Ankara'da nereden alacağız?

vincent ya da köylüm al, onlar da şirince şarabı. tekel'de bile satılıyor artık.

Cilek varsa ben alirim 2 sise

migros dedim hocam? büyük hipermarketler, büyük migroslar (en basitinden ankamall'daki)

kinyas kayra benim dediğim piyasada yok bundan. vincent var evet ama hem alkol oranı düşük hem de kullanılan meyve oranı düşük. kinyas kayranın tadı daha yoğun.
@eccocan, ankara'ya kargo yollatacağız şirinceden gönderecek ama en az 6 şişe olması gerek dedi.
@p girl, çilekli vardı galiba sorarım onu
son olarak vincent marketlerde 25-30 lira sanırım orada 15 lira, kinyas kayra 20 lira.

zevk olarak bişi diyemem de artık hepsi fabrikasyon, eskisi gibi kendi üretimleri degil

ben hiç bu kinyas kayrayı duymamışım?
İyi bişeyse alalım.

meyveli şarap çok şekerli gelio artık bana.içemiom

bi şişe alırım.

5s

iphone al geç.
note kullanıcısı olarak bunu söylüyorum, ben de 6 alacağım.

aynı ikilemi yaşamıştım ve note3 aldım. ios evet daha stabil fakat 5s in ekranı çok küçük geliyor o yüzden şimdi olsa yine note3 alırdım.

iphone 6 mı dersen o zaman iphone 6 al derim, çünkü onun ekranı daha yeterli.

stabil, üreticinin sunduğundan bir adım ileri gidemeyecek, sorun çıkarmayacak telefon istiyorsan iphone
yok ben telefonla uğraşmayı severim takla attırırım dersen note 3. misal, airdroid gibi bir program iphone;'da yok. dosya sistemini istediğin gibi kurcalamak istersen note 3. seçim senin.

note 2 kullanıcısıym, ben olsan iphone alırdım. çünkü samsung durmadan yeni model çıkartıyor.

bu ikilemde kalanlara iphone al diyorum. çünkü zaten bu ikilemde kalmayan note 3 alması gerektiğini bilir.

eski 5s ve note 3 kullanıcısı olarak: kesinlikle iphone 5s.

amaaa unutma ki günde 2 hatta 3 kez şarj etmen gerekebilir eğer hakkıyla kullanacaksan. gerçi çok hızlı şarj olması avantaj.

kız arkadaşım 5s'ten note 3'e geçti. büyük ekran iyiymiş ya diyor, android'e biraz sövüyor. kalemi falan hoşuna gitti. genel olarak memnun.

5s

Note 3 cok cabuk yavasliyor, takiliyor. iphonedan nefret edenler savunuyor sadece. iphone kolay kolay yavaslamaz, hizli sarj olur, ekrani kalitelidir, camini kirdiginda 500 lira bayilmazsin, kullanimi daha kolaydir, oynayabilecegin oyunlar, yukleyebilecegin appler daha fazladir. Kisaca bence dusunmek hata. Eger buyuk ekran istiyorsan(ki bence cok gereksiz) arkadasim almis 6yi hem dizayni mukemmel hem de alet mukemmel. Paran varsa dusunmek anlamsiz yani.

note3 at, iphone eşek gibi görünüyor kağıt üzerinde. ama ikisini de kullanmadım, kullanıcıların feedback'ini görmezden geliyorum, note3

ha bana sorarsan 6plus al eğer imkanın varsa :) şahane telefon. ama pillerinde problem var galiba, hiç bitmiyor şarjı :d

1,5 senedir note 3 kullaniyorum, hic sorun yasamadim. milyon tane de özelligi var. Iphone bana hep kucuk gelmistir o nedenle bilemiyorum. Bugün olsa yine note 3 alirim.

Muhtemelen kredi kartıyla taksiti kaldırmasaydılar şuan 2'sinden birisini almıştım. Ancak taksit imkanı olmadığından ve operatörlerin faturaya ek diye baya geçirdiklerinden dolayı iyice inceliyorum.
Ya teknosadan kredi çekip alacağım yada 2.el temiz bişey bulacağım.
Şu telefonlara bu kadar para vermeyi düşüneceğimi bile düşünmezdim cidden :D
Cevap veren herkese teşekkürler :)

bin tane airmax modeli var. türkiyede 2-3 tanesinin farklı renklerini bulabiliyorsun sadece. sadece airmax silver yazınca bile bir sürü farklı model çıkar karşına:
www.google.com.tr

turkiyede hic gormedim sahteleri falan internette doldolasor ama orjinali bulmak zor.

@p girl evet çıkıyor ama kaçı orjinal acaba ? @kutsalbok evet sanırım yok nikeın kendi sitesinde de yok çünkü böyle modeller.

evet çoğu sahte maalesef.

lastik pabuç, bilstore, sportime nike ve nike beyoğlu mağazalarını ara ara yoklamakta fayda var (ya da web/instagram hesaplarını takip edeceksiniz). altın/gümüş renkleri var. en rahat onları bulursunuz hatta.

Sahte olanini gorunce zaten anlarsiniz. Bi tane 150 dolarlik ayakkabj bir tanesi yamuk yumuk bi seydir. O kadar kaliteli yapiyolarsa bilemem. Ama ben baktim nikein sitesinde gumus var. Bir de nike eski modelleri sitesinde gostermiyor. O yuzden bulamiyor olabilirsiniz.

ben zamanında düz siyahını almıştım 1 sene kadar önce. sonra hiçbir yerde kalmamış.
yani 2014 airmax in düz rengi sadece siyah. bu da böyle biline. diğerleri fake.

tc kimlik numaranı ezbere biliyorsan o da yeterli diye biliyorum.

Sorarlar kimlik. Numara yetmez,

tc yetmez kimlik şart

kimlik sart.işlem yapılmaz yoksa

internetten/telefondan randevu aldıysan randevu için gişede sıra alma sırasında kimlik istiyorlar. hatta her gidişimde kimlik olmadığı için muayene olamayıp sorun çıkartan birileri oluyor.

hepsini izle. Onlar arasında seçim yapılacak şeyler değil, hepsi ayrı güzel.

Amerikan pop kültürü referansı sıralaması yaparsak ama, en çoktan en aza doğru
Family Guy > Simpsons > Southpark

edit: southpark'ın o sıralamada sonda olmasının nedeni, referansların sadece amerikan pop kültüründen alınmaması, daha global olması.

iyiden kötüye sıralama da
south park > simpsons > family guy
hepsi izlenmeli, ama sıralama bu şekilde olmalı...

bu üçlüyü sıralayacaksak
1. The Simpsons
2. Family Guy
Southpark'ı hiç sevmiyorum, 3. diyemeyecek kadar.

Şahsi favorim ise Futurama'dır, hiçbiri eline su dökemez.

sadece family guy. simpsons artık çürümüş esprileriyle baydı. south park can sıkıntısından izlenir ama family guy'daki gibi anırarak güldürmez de hafif tebessüm olur sadece. benim için öyle en azından.

family guy favorim

south park diger ikisinden farkli. o nedenle simpsons vs family guy arasinda da elbette ki simpsons. ama family guy daha basit guldurebiliyor. simpsons ise daha cok eglendiriyor izlerken.

south park ise bambaska. ya bayilirsiniz, ya da size gore degildir hic sevmezsiniz.

Family Guy'ı izlerken ozellikle sinema bilgin de genis olmali. Sinemadan çok göndermeleri var. Bi kere Peter dolaptan dondurma alıyordu diyestisyeni de no, no,no diye kızıyordu. Orda öyle gulup gectim tabi. Yıllar sonra kramer vs kramer'i izleyince anladım olayın aslını astarını.


South Park'ın kuresel güncel olaylara eleştirisi çok fazla. Japonya'daki balina avcılarını da eleştirir, Somali'deki korsanları da. Gündemi takip ediyorsan çok seversin.

Simpsons'in o kadar bağımlısı değilim. Arada sırada gorursem izlerim. Sarmiyo açıkçası.

Simpsons ve Family Guy biraz daha ABD gündemi odaklı. South Park da öyle ama dışarıya da odaklaniyorlar.

Bence en iyisi South Park. Randy Marsh reyiz var çünkü amk. Uzatmaya gerek yok.

ikisi de baya sağlıklıdır herhalde. sıcağın her türlüsü spordan sonra iyi geliyor. fin hamamını bilmiyorum ama sauna ve buhar banyosu tecrübem var. ordan biliyorum.

kendi keyfinize göre tecrübe ederek bulmanızı tavsiye ediyorum.

kenan ışık'ı bi araştır... spordan sonra tehlikeli...

sauna dediğimiz şey zaten fin hamamı değil mi yahu?

edit: hatta, en.wikipedia.org

spordan sonra sauna pek de iyi bir şey değil. kasların gelişmesini yavaşlatıyor diye biliyorum. bir araştır bunu istersen.

önermem, spordan sonra böyle şeyler kasmamak gerek.

valla hakkında makale falan okumadım ama fikir yürütüyorum mesleki bilgim itibariyle;

- sauna dediğimiz olay bol miktarda sıcaklık verilen kuru bir alan. spordan sonra vücutta ısı ve nabız artışı oluyor. haliyle vücut da terleyerek bu ısıyı atmaya çalışıyor. bu noktada bünyeyi daha da sıcak bir ortama sokmanın hem nabız artışına hem de ısı kaybında zorlanmaya neden olacağı düşüncesindeyim.
- ayrıca spor süresince bol miktarda sıvı kaybediyorsun. sonrasında saunaya girince yine terleyecek sıvı kaybedeceksin. saunada su içerim dersen bilemem tabi ama o ortamda su içen görmedim ben.
- spordan ve özellikle vücut geliştirmeden sonra bünyeyi dinlendirmek önem taşıyor, kasların kendini yenilemesi açısından özellikle. saunanın dinlenmeye uygun bir ortam olduğunu düşünmüyorum. zira saunadaki yüksek sıcaklık kanın ciltteki kılcal damarlara yönelmesine neden oluyor, çünkü vücut ısıyı bu şekilde atıyor. Sıcakta kızarık görünmemizin bir nedeni de bu olsa gerek. Kaslara gitmesi gereken kanın bir kısmı cilde gitmiş oluyor.

Kısacası ben yapmam, yapmanı da önermem. Ama gider yaparsan tercih senindir.

Not: bu yazı kişisel mesleki yaklaşım ve görüşleri içerir. Herhangi bir makalenin çevrilmiş hali ya da bilimsel araştırma sonucunu yansıtmaz.

"...Elbette sauna ve egzersiz ikilisi üzerinde daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Ancak buraya kadar anlatılanlardan da görüleceği gibi, sıcak uygulamalar, saunalar ya da banyolar normal limitlerde yapıldıkça ve güvenlik kaidelerine uyuldukça zarardan çok fayda sağlamaktadır. O nedenle, bir sonraki antrenmanınızın ardından canınız 10-15 dakika sauna çektiyse ve saunaya yürüyebilecek durumda iseniz çekinmeden hevesinizi alabilirsiniz. Hemen sonrasında yeterli su ve gıdanızı da telafi etmek şartıya tabii!"

Serkan Yimsel, Fitness Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar, s. 290.

Soruna tam anlamıyla cevap vermiyor olmakla beraber yazar alıntıladığım kısmın haricinde yapılan araştırmaları ve sonuçlarını da veriyor. Yazar ayrıca yazının başında fiziksel aktivite sonrası saunaya girmenin kas gelişimini engelleyeceği hususunun mitten öte olmadığını ve hangi kaynağa dayandırılarak söylendiğinin bilinmediğini belirtmektedir.

fiat'ın bu modeli yok ama ben telefonu bağlıyorum oradan çalıyor. flashdisk denemedim hiç.
blue&me diye çıkıyor direk müziği seçiyorum ve çalıyor.

Gürültüyle, ışıkla artıyor mu? Gözlerde sulanma vs var mı?

stres yaptıkça artıyor. ama ışıkla alakası yok sanırım.

Muhtemelen gerilim başağrısıdır. Şimdilik apranax vs ağrı kesicilerle (abartmadan) idare etmeye çalışın ve stresten uzak durun.

her kedinin kendine has huyu vardır.

muhtemelen sıkıldı o an sevilmekten. kediler aşırı başına buyruk ve bencil yaratıklardır. cigerdelen'in dediklerine ek olarak, kuyruğunu sallıyorsa rahatsız olmuştur, kuyruğu kabarmışsa çok sinirlenmiş demektir.

kedi sevmeyi zaten öğrenemezsin. çünkü o kadar dengesizler ki bir gün bayıldıkları bir şey ertesi gün işkence olabiliyor. telepatik güçlerinle kediyi anlayarak seversen olur. ama yine de bir anda pati yersin.

kediler her zaman rahatsız olduğu için dişlemez eğer ısırmadan sadece ağzında geveliyorsa oyun oynuyordur.

kediler cok iyi sevimli hayvanlar ama bildigin orospucocugu hepsi. sagi solu belli olmuyor ibnelerin. sen eve uzgun geliyorsun o senden daha uzgun oluyor, sen eve atarli gergin geliyorsun ibnetor senden daha fazla atar yapiyor. köpek öyle degil ama lan . dünyanin baska bir ucunda yetismis bir köpekle karsi karsiya gel ve köpege türkce olarak "kanka bu yaptiklari ibnelik amina koyum de mi lan" bakisi at, sonra köpek sana "haklisin kardes ama hayat bu iste" bakisi atip kuyrugunu sallayarak bacaklarinin arasinda dolanir.

insan gibiler ya şeker gibisi de var hepsini gömmeyelim. benim fakültede sürekli beslediğim bir kedi vardı uyurken, yerken, yürürken her türlü muameleyi hoş görürdü mesela. ben sinirlenirdim bazen bi' dengesiz gelip uyurken hırpalayınca ama kedi sadece başını öteki tarafa çevirir kafasını bile kaldırmazdı. yaşlıydı baya belki ondan bi bilgelik gelmiştir.

Geciyor o kabarik cizikler ya.

dövme çok daha iç deriye işler kedi tırmığının oraya ulaşması mümkün değil pek.

teşekkür ederim ikinize de, bekleyeceğim geçmesini artık.

benim dövmemin üstü jiletle kesilmişti bi kere yanlışlıkla, üstünde daha kalın bir deri oluştuğu için dövme o kısımda daha silik gözüküyor. ama biraz derindi o kesik. pek bir şey olacağını sanmıyorum yani.

megadeth:

take no prisoners
holy wars the punishment due
hangar 18
rattlehead
mechanix
rust in peace polaris
five magics
architecture of aggression
wake up dead

in flames
everlost
dead eternity
moonshield
graveland
the jester race
jotun
gyroscope
wayfarer
jester script transfigured
colony
satellites and astronauts
only for the weak...

dt
crimson winds
shadow duet
a bolt of blazing gold
silence and the firmament withdrew
punish my heaven
hedon...

10ar 10ar yazmıcağım. Zaten herkes yazmış.

Dark Tranq.: insanity's crescendo

Bodom:
angels dont cry
blooddrunk
in your face
tie my rope
lil bloodred ridin hood
are you dead yet

megadeth: (hepsi)
sweating bullets
take no prisoners
captive honour
lucretia
in my darkest hour
angry again
99 ways to die
kill the king

in flames:
disconnected

dream theater:
the mirror
lie
erotomania
the dance of eternity

Children of Bodom - Everytime I Die
In Flames - Pinball Map
Megadeth - Holy Wars, Symphony of Destruction, Trust, Tornado of Souls, Angry Again, Sweating Bullets, Peace Sells, Kill the King, Addicted to Chaos, Hangar 18

Children Of Bodom:

1. Kissing the Shadows
2. Everytime I Die
3. Angels Don't Kill
4. Roundtrip To Hell And Back
5. Her setlist sonunda olduğu gibi, Downfall

In Flames:
Moonshield
The Jester Race
December Flower
Jotun
Food for the Gods
Only for the Weak
Bullet Ride
Satellites and Astronauts
My Sweet Shadow
Crawl Through Knives

utandığı için
vucudunu beğenmediği için
karşı tarafın vucudunu beğenmediği için

perdeler ışık olduğunda içeriyi gösterdiği için olabilir.

1) kusurlarını partneri görmesin diye.

kendisinden etkilenmiş ve yatağa kadar gelebilmiş biri var yanında ve kilosuydu, selülitiydi, küçük pipisiydi vs. kusurlu durumlar görülsün istenmiyor

2) karşısındakini görmeyip başkasını düşünebilsin diye.

Gündüz Vassaf isimli pek muhterem psikoloğumuz/yazarımız bu konuya Cehenneme Övgü isimli kitabının Geceye Övgü pasajında çok güzel bir şekilde değiniyor. Aradığın cevaptan fazlasını bulabilirsin burda.

Aklınızda bulunsun, bazı cinler insan kılığına girerek hoşlandıkları kişilerle ilişkiye girmeyi deneyebilirler. Bu cinler ışık altında ilişkiye girmek istemezler, vücutları yorgan altındayken ya da loş, karanlık ortamlarda cinsel münasebet kurmak isterler. Bu cinlerin göbek delikleri insanlarınkinden farklı, dışarıya doğru kıvrımlıdır. Sizinle karanlıkla ilişkiye girmek isteyen olursa göbek deliklerini kontrol edin her ihtimale karşı.

Sevişme tipi eylemler bizim kültürümüzde hala biraz tabu, insanlar ayıp bir şey olduğunu düşündüğü için karanlığı tercih ediyorlar. Tabii bu dediğim biraz daha önceki jenerasyona ait bir hareket. Ki burada "Banyoyu tamamen çıplak halde yapmak günah mıdır" diye soran insanlardan bahsediyoruz.

ben diyorum ki bir duyuyu iptal edip diğerlerini güçlendirmek

odağı azaltmak.

vücudundan utanmak işte ne klasik neden.

Ekmek arası ekmek yemenin yan etkileri.

alper canıgüz de m.menteş ile benzer tarz da yazar, oğullar ve rencide ruhlar iyidir mesela.

Klişe olacak ama ilk aklıma gelen varolmanın dayanılmaz hafifliği tam aradığın tarzda.

Ölüm pornosu

Eduardo Galeano - Aynalar

Mina Urgan, Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri

Chuck palahniuk kitapları

dökülmemesini önle öncelikle.

Herhangi bir saç tarzı öneremiyorum maalesef. En azından ben bir şey bulamamamıştım düzgün. Belki biri daha iyi yardımcı olabilir. Fakat şöyle de bir durum var ki, ben ilk uzama dönemlerini şapka ve bere ile geçiştirmiştim. Şu aralar tam bere dönemi. O leş saç tarzı görünmüyor, kafanı da sıcak tutuyor. Sonra ayrılacak/toplanacak döneme girmiş olursun zaten.

Saç eğer bonus tarzında uzamıyorsa düşer muhtemelen. Düşünce de öyle çok kabarık gözükmez sanıyorum.

en başta yanlış düşünüyorsun. uzun saçın ilk zamanları saçı geriye atınca herkese alnı fazla açıkmış gibi gelir. farklı insanlardan mümkünse azıcık bilinçli insanlardan tavsiye al bu alın konusunda. kabarık olmasının sebebi banyodan çıkar çıkmaz harıl hurul havluyla kurulayıp sonra da makine ile yine aynı şekilde rastgele kurutman olabilir.

edit: bere falan önermem ben. olmuyor. o bere elbet çıkıyor iyice leş bir saç kalıyor geriye. saç tipine göre saç ürünleri kullanabilirsin. düz saçlı adam yana ata ata kullanır saç ürünü kullanmadan ama senin bir şeyler kullanman gerekebilir.

havalar da soğuk bere tak. ben saçımı uzatırken kafamda hep bere vardı. hem herkese yakışır hem de saçların korkunçluğu belli olmaz.

saç uzatan hemen her erkeğin yaşadığı bir maymun olma dönemi söz konusudur. şu an o dönemi yaşıyorsun. yapılacak bir şey yok, kaderine boyun eğ ve lüle saçlarını ufak bir boyun hareketiyle omzunun gerisine savurup karizmaya karizma demeyeceğin günleri hayal ederek bir süre daha 31'e devam et.

1 seneye gelince, saçın bir şeye benzemediği bir geçiş dönemi oluyor maalesef. yapacak bir şey yok. kış aylarında olduğumuz için şanslısınız. bere takarak bunu örtebilirsiniz. saçım düzgün şekilde toplanacak uzunluğa gelene kadar mayıs başlarında bile bere ile dolaştığımı hatırlıyorum. biraz sabır gerektiriyor bu saçma dönem.

şapka, bere, taç, bandana bir şekilde idare ediliyor bu geçiş dönemi. 6 senenin sonunda kestirdim saçlarımı sırf bu dönem yüzünden uzatmaya üşeniyorum tekrardan.

sen programını çıkart sonra burada paylaş duyuru ile. ben ve diğer arkadaşlarında fikrini alıp uygularsın.

hocam bence git direk focus t25, insanity, p90x falan yap. hiç böyle uğraşmaya gerek yok. takvimi, bilmemnesi, yeme düzeni, her şeyi hazır.

www.bodyforumtr.com

yoktur. olmazda çünkü insan vücudu makine değil ki programlayasın. en iyi program kişiden kişiye değişir.

Yeni mi yapıldı dövme?

@amelie 20 gün filan olmuş

bir şey olmaz bakımını yapmaya devam edin.

Doğaldır, taze boya sivilce çıkmasına sebep olabilir.

zamanla alışmalarını beklemekten başka bir şey gelmez elinizden.

12 yaşındaki kedinize ayrı zaman ayırın. onu ayrı odanıza alın. beraber uyuyun filan. evdeki konumunun değişmediğini bilsin.

bir müddet birbirlerinin kokularına alışıncaya değin farklı odada tutabilirsiniz, alıştıra alıştıra yakınlaştırabilirsiniz. 1 hafta felan sürebiliyor birbirlerine alışmaları

büyük kediye bol ilgi gösterin. intiharla sonuçlanabiliyor.

benim ikincide de aynısı oldu, 2 hafta tıslamalar falan :) alışıyorlar evet ancak yalnız bırakmayın bir süre, ben yaptım o hatayı, zor ayırdık :(

bizim manyağın yanına kör kedi aldık eve 1 yıldır beraberler hala dokundurtmuyor kendine. diğeri oynamaya çalışsa kavga çıkıyor. bi arada evden kaçtı 1 buçuk hafta gelmedi. o yüzden kavga çıkarsa aralarında diğerine vurur gibi yapıyorum kıskanmasın diye :)

@p girl intihar derken?

İkisine de yetecek kadar ilginiz ve yemeğinizin olduğunu anladığı ve güvendiği zaman uysallaşır tekrar.

benim kedim eve yeni kedi gelince intihar etmişti de. eğer abartılı agresif ve depresif gözüküyorsa yalnız bırakmamaya çalışın.

altıda bir oranı vardı yamulmuyorsam. 6 deneyenden biri bağımlısı oluyordu, devam ediyordu. bir kereyle direkt bağımlı olmuyorsun ama bağımlı yapma hızı yüksek bi madde tabii. meth için daha beter diyorlar.

Krize girmezsin, ararsın biraz o kafayı ama öyle çıldırtacak seviyede olmaz.

Zaten bir süre sonra da unutursun gider.

sakın ha. eroin tek kullanımda "fiziksel" bağımlılık yapar. çok tehlikeli. tek sefer bile kullansan vücut tekrar ister, kullanmazsan yoksunluk sendromu yaşarsın.

@animal, abi sorduğum şey o. tek bir kullanımdan sonra cidden yokluk krizine giriyor musun? tek seferde skip atıyor mu yani? ben atmaz diyorum. bu iddia için eroin kullanmaya niyetim de yok açıkçası, o yüzden size soruyom

@fayfim, yok bizimkisi öylesine bi geyik ya eroin kullanacağımızdan değil elbet.

onu bulamazsa onun yerine geçecek bişey mutlaka bulur. şimdi örnek vermeyim sen düşün işte.

mantıken sana ne vurulduğunu bilmiyorsan ne arayacağını da bilmezsin. o arada yoksunluğu da atlatırsın. o neydi be diye dolanır durursun sonra. (tamamen fiktif bu yorum)

hea, edit, biliyorsan bulursun. bilmiyorsan bulana kadar her boku da deneyebilirsin. bilmemek daha tehlikeli.

@namus ninjası, ne vurulduğunu biliyoruz. ama gökten inmiş o eroin. bizim hiç eroin kullanan, hap atan arkadaşımız yok. yani eroin diye ağlasak bile bulamayız. kendi halinde insanlarız. hiç o tip ortamlara girmiyoruz. diyorum ya daha önce sigara falan bile içmemişiz hani. bu tarz bir karakterden bahsediyorum.

yaşlı teyze mode on:

bunu okuyan arkadaşlar aman bir kereden ne olacak ki, deneyelim bakalım tadı nasılmış demeyin.

Ben ekipler amiri kartal komiser. Babakartal diye de bilirler. Eroin zararlıdır, bir kereden bir şey olmaz demeyin. Saygılar.

bir kere kan dolaşımına girdi mi, seviyesi düşmeye başladığı anda yokluk hissi oluşur, yani bir kere bile olsa kanda bir seviyeye kadar bulunduğunda kanda azaldıkça tekrar o seviyeye çıkarma ihtiyacı olur. ha bulamazsa ne olur? ağır grip benzeri belirtiler gösterir, muhtemelen vücudu hasta hisseder kandan tamamen atılana kadar ve yine muhtemelen internet başına geçip, eczaneden reçetesiz alabileceği, vücudunun isteğini dindirecek ilaç araştırır bulur, o hasta hissi arayış hissini geçirmek için başka maddelere yönelir.

Hayır bahsettiğiniz koşullarda, yoksunluğa girmek tamamen psikolojik bi durum. Biraz iradeyeli ve kararlı bi insansanız, öyle şeylere özenmiyor sadece denemek için denediyseniz, bi daha pek aramıyorsunuz.

Yalnız bu cevabın kişiye göre değişebileceğini söylemeliyim. Yine de tek seferde vücudunuz tepkimeye girmez dediğim gibi, psikolojiktir o girilen yoksunluk.

Bağımlılık büyük oranda biyolojik birşey. en basit şekliyle, beynin ödül noktası denen noktayı uyarır alınan maddeler. biyolojik olarak yatkınlığınız varsa bağımlılığa, 1 defa bile sizi o çukura düşürür.

eroin ilk kullanımda genel olarak mide bulantısı, kendini kötü hissetme gibi şeyler yaşatır. aslında güzel gelmez yani. vücut alıştıktan sonra haz verir. eroin 3-4 kere düzenli kullanımdan sonra fiziksel bağımlılık yapar. yani bir kere aldım bağımlıyım olmaz. zaten ilk aldıktan sonra 2. shotı yapan insanların bunu yapmasının nedeni umuttur. lan güzel diyorlardı, geçen sefer de o kadar da kötü değildi bugün belki güzel gelir derler, şans verirler yani sonra bağımlı olunur. şu anda çok yaygın olmamasının nedeni de bu. insanlar hemen haz veren şeyler almak istiyorlar. mdma, kokain, marijuana gibi. ve ortamlarda dönen uyuşturucular da bunlar çünkü eroinin çok fazla nefret edeni ve korkanı var.

dozuna bağlı tabi ki ama fiziksel bağımlılık yapar. bir süre sonra yoksunluğa girer. hatta yoksunluktan ölebilir bile.

uyuşturucu yapıldığını bilmezse sokağa çıkıp aramaz tabi ama eksikliğini hisseder.

hastanelerde kullanılan ilaçların bağımlısı olup tekrardab o ilaçtan almak için bahane uyduranlar var. kendilerine yapılan ilacı bilmiyorlar bile ama bağımlılar :D

malesef yok.

hiçbi illustrator dosyası açmadan direkt illustrator'u açarsanız kurtarma ihtimali var.

kes bilekleri, durupduruken birden gittiyse çok zor. dosyayı hiç kaydetmediysen illustrator'de açılan ilk dosyada çalıştığın dosya ise bir ihtimal Untitled-1-Recovered diye bilgisayarda arama yap, ps'de otomatik kaydetme olayı genellikle aktif oluyor CS6'da illustrator'de oynamadıysan belki aktif kalmış olabilir.

ne yazık ki tamamen yok olmuş. teşekkür ederim yine de.
goodbye cruel world.

baharat???

Tanıdığım çoğu vegan sevmiyor. Tadından değil de gdo vs den dolayı. Soslayınca iyi pişirnce lezzetli oluyor.

Döktük en sonunda.

güzel baharatla falan ben et tadını elde ediyorum açıkcası. tamamen yapan kişinin hümerlerine göre tadı oluyor. hamburger, lazanya, kokoreç... hepsini yaptık. daha da yaparız.

Bence soya ve kiyma gibi iki protein zengini urunu karistirmayin.
Hatta bezelyeyi bile etsiz pisirin derler, bezelyedeki protein miktarinin yuksekliginden.
Umarim doktugunuz yerden sokak hayvanlari ziyafet ceker.

iki kişi arasında geçenleri, konuşulanları biliyor musunuz?

sadece sohbet etmiş olamazlar mı? erkek kıza yeni kız arkadaşından bahsetmiş olamaz mı?

edliye südlüye karışmamak lazım.

nefret edilmeyi kabul ederek söylemelisin bence

kız yakın arkadaşımsa söylerim. kimse kusura bakmasın.

Böyle bir durumda söylememek nasıl daha erdemli bir davranış oluyor? Kızın gerçeği öğrenmeye hakkı var.
En yakın arkadaşım sevgilisini aldatsa, ne pahasına olursa olsun söylerim yine.

Belki çok eşlilerdir, serbst ilikşileri vardır. Öyle de bir cevap alabilirsin de ki bence de öyle ama yap tabi.

kimi koruman gerekiyorsa öyle davran.

a - kendin : söyle
b - x dişisi: söyle
c - a erkeği : söyleme

burada kadınlardan birinin (sen) hala ne yapmak istediğini bilmeyen biri olarak kabul edersek halinden sanki memnun gibi ve yine erkek, halinden en memnun olanı durumda.

burada ibnelik erkek canlısında ve sende, orada ne yaptığı, ne durumda olduğu bilinmeyen bir x dişisi var. o da belki ne anasının gözü ama elimizde belge, bilgi yok.

şimdi gelelim olayın etik tarafına...

hani şu yeryüzündeki tüm platformlarda aldatmak konulu bir olayımız var ya, hani genelde erkeğin haksız çıktığı, hah işte sen de o erkeklerden çok farklı değilsin.

bu durumu vicdanın kabul ediyorsa pompaya devam et ve sakın ola da aldatmak üzerine bir yerlerde ahkam kesme.

Yukardaki batırmış resmen, ikinci kadın olduğundan haberi olsa o kız o adama belki yaklaşmayacaktı bile. Yok aynıymış da bilmemne de. Erkek tarafını tutmasa şaşardım. 5 yıl yıldönümü kutlamamak için evlenme teklifi düşünen üyemiz kendisi. Kaale alma.

Soruya cevabım: Evet. Benim gibi düşünen bir bro şöyle yapmış i.imgur.com

anladığım kadarıyla bu uzaklardaki kzı arkadaşla hiçbir tanışıklığınız yok.

x dişisi zaten durumu sonradan öğreniyor o da aldatılmış çünkü bilgi eksikliğiyle birlikte olmuş adamla. bilse belki birlikte olmayacaktı.

a erkeğinin yaptıklarının yanına kâr kalmamasını canı gönülden istesem de şu durumda uzaklaradki kız arkadaşa haber salmanın kime ne faydası olacak bunu da kestiremiyorum. bir kere a erkeğinin o kızla olan ilişkisinin dinamiklerini bilmiyoruz. belki başkalarıyla da birlikte oluyorlar, öyle bir ilişkileri var. belki kız ne yaparsan yap ama benim haberim olmasın kafasında.

söylemek durumunda kız eğer adamı seviyorsa ve adama sadıksa ve adamın da ona sadık oldğunu sanıyorsa kız tabi ki çok üzülecek. adam muhtemelen durumu inkar edecek, yalan diyecek. sonra kendini ele verince de kabul edecek, pişmanım diyecek veya da kızı terk edecek.

onların ilişkisine karışmanın sonucunda yaşanabileceklerin sorumluluğunu alıyorsanız söylemek söylememekten daha erdemlidir.

Burada esas önemli olan siz ne yapmak istiyorsunuz? Bunu ogrendikten sonra bir daha gorusmeyecekseniz ortaligi karistirmanin geregi yok. İnsan bilmedigi bir sey icin uzulemez.

Durumdan bağımsız olarak, söylememeyi "Aman, aileyi kurtaralım. Birlikteliği kurtaralım. Araya girmeyelim" diyen ahlak anlayışımızı çok ikiyüzlü buluyorum. Eminim ki insanlar başlarına böyle bir şey gelselerdi, bilmek isterlerdi. Ayrıca, söyleyenlere de "ARanızı bozmak istiyormuş, güvenilmez ve kötü bir insanmış" denmesini de aynı ikiyüzlülükle ilişkilendiriyorum. Kim olsa, söylemek gerek. Aptalın dünyasında yaşamasına izin vermemek gerek. Ama bunun sorumluluğu da zor bir iş. Çünkü ne tepki vereceğini bilmiyorsun. Normalde teşekkür etmesi gerekirken, "Sen kimsin ki ilişkimize karışıyorsun" deme olasılıkları da var. Erdem olan söylemek bence ama pek de zor.

Olaydan eminsen direk söyle.

ben söylerim neden söylemeyeyim ki

tabiki uyarırım, sevgilim mk.
Neden duyarsız kalıyım. kırmızı pavyon ceketi ile dolaşsın amk ortada o zaman. ibrahim erkal gibi saçını yatırsın :(

tabiki isterim.

Ama böle kıldan tüyden her boka karışmam gerçekten çirkin olanlara karışırım. mesela conversi kadınlara yakıştırmam ama gidip convers giyiyo die karışmam. düğüne nişana 360 istanbulda akşam yemeğine konvers giyerse karışırım gibi gibi. yani major olacak hatası. göze batacak.

"Bilmediği" için genel bir zevksizlik durumu varsa ve değişime açıksa, yönlendiririm; hediyeler alırım.

Tarzı oysa ve o şekilde mutluysa, çuval giyse bile karışmam.

Durumu hayal bile edemedim, uzak geldi. Zevkler farklıymış demek ki. "Söylerdim" desem, dumura uğrayıp söylemeyebilirdim. "Söylemezdim" desem, bir noktada illa ki söylerdim. Rezil olmaktan değil ama bizde bir şeylerin uyuşmadığını bilsin diye söylerdim. Değişmesini beklemezdim. Zaten uç bir durum değilse, ben de fark etmem.

Edit: 4. Nasıl giyindiği o kadar umurumda değil ama işte bu ayrılık sebebi. Herhangi bir şeyi kırıcı söylememek için kasarım zaten. Bir şeye sinirlenip böyle uç tepkiler veriyorsa da o ilişkiden ümidimi anında keserim.

yanında rahatsız olacağım ceketi giyecek kızdan soğurum. sonradan bi hata yaptıysa da dalge geçerim bir daha giymez

@bluebey

+1 tecrübe konuşuyor :))

söylerim öyle bir şey yaparsa da ayrılırm

aranızda hiç sallamam diyen yok amk... şu devirde ve şu ortamda liberaller yokmuş gibi yaşamanın anlamı nedir?

kafayı yiyecen demiştim coripack.

gönül sevdikten sonra her şey yakışır. sevgilinin giydiği ceket çirkin olmaz.

tabii ki uyarırım ama söylemek var, söylemek var.
"bu renk seni pek açmıyor/kalıbı üstüne tam oturmamış/ başka ceketini giysen daha uyumlu olur canım" vs demek lazım tatlı tatlı.

nasıl söylenmiş ki ceketi camdan atacak kadar? :)
ya da olayın öncesi vardır, aynı kişi tarafından sürekli giyimi eleştiriliyorsa oeh yeter artık demiş olabilir.

herkesin giyim konusunda uzman olmasını bekleyemeyiz zaten, alışverişe beraber çıkılır, yakışacağı düşünülen birkaç kıyafet hediye alınır vs, bişekilde ayarlanır no problem ;)

1- öncelikle sevgili denilen şahıs çuval giyse yakışır, bu konuda tarafsız davranamıyorum. ama onu iş yerinde küçük düşürecek bir şeyse elbette uyarırım, kendi zevkim için değil onun intibası için.

2- insanlar ''hiç yakışmamış'' derse mutsuz olmasını istemem.

3- değişmesin , kendi nasıl istiyorsa, neyin içinde kendini iyi hissediyorsa öyle giyinsin.

4- (bkz: benim kocam yapmaz ekolü) :D

1- Uyarmam da, "yakışmış aşkım" diye yalan da söylemem. Fikrimi sorarsa beğenmediğimi söylerim.

2- Tarzımız ilk intibayı oluşturan önemli bir ifade biçimidir. Nasıl ki sevgilim (benim durumumda nişanlım) kendini cümleleriyle ifade ederken çirkin kelimeler kullanmasından rahatsız olacaksam, kendini giysileriyle ifade ederken de çirkin parçalar kullanmasından rahatsız olurum.

3- İstemem. Değişmesini istemediğim, olduğu gibi sevdiğim için onunla beraberim.

4- Komik bence. Hoşuma gitti. Böyle zararsız agresiflikleri seviyorum. Camdan atmak süpermiş. İçten bir insan olmalı. Tahmin: Aslan, yay veya koç burcu olabilir.

@nefeerkitty

bence sevgilinin annesi babası olmuşsun :)

ablacim nasil uyardin adami? ulan turk kizi naptin be yigidom? kim bilir nasil ifade ettin ona ceketinin yakismadigini? neyse hic olmazsa guzel bi ceket al da en azindan samimi oldugunu gorsun.

sevgilim iğrenç bir saat almıştı. 1-2 gün dalga geçtim. o inat etti "ben çok sevdim" diye. sonra çevreden gelen baskıya dayanamayıp çıkardı. çıkarmasa da sorun değildi. çıkartmasını asla söylemem. ama dalgamı da geçerim. böyle şeyleri ciddiye almak çok saçma. tarzdır bu, istediğini giyer.

sevgilimin bi kazağı vardı tarz olarak hiç sevmediğim bi şekilde. kışlıkları yerleştirirken gördüm ıyy cidden giyiyo musun bunu falan dedim. aradan zaman geçti ev taşıdık vs. o kazağını alıp yazlıkların içine koymuş. ben bunu görünce oturup ağladım nası her dediğimi dikkate alıyor diye mutluluktan. sonra hava çok soğudu giymesi gerekti, benim de gözüme batmadı açıkçası.

sanırım bu biraz dediğini yaptırabilme/dikkate alınma olayı. görüşlerinizi önemsemeyen insanlarla olmayın zaten ama adamın/kadının tarzı o ise değişmek istemez pek tabii. o durumda da benim tarzım bu der geçer.

Ben eşimle ilk tanıştığım zamanlar, Deniz Gezmiş parkası, Sümerbank otobüs şoförü paltosu tarzı şeyler giyiyordu. Ben bu tarzı gayet de yakıştırıyordum kendisine. Uzun boy,fit vücıt, geniş omuzlar ne giyse yakışırdı öhhhm :)

Bir kız arkadaşım sevgilimin giyim tarzıyla hafiften dalga geçer gibi olmuştu hatta da benden ayarı yemişti.

Valla ben o adamı olduğu gibi sevip aşık oldum, evlendim. Tarzını filan değiştirmeye çalışmadım.

Ama seni çok rahatsız ediyorsa, uygun bir dille söyleyebilirdin. Şöyle giysen daha çok yakışır vb. diyerek.

Ama sonuçta bir kumaş parçası için bu kardar gerilmeye gerek yok. ben mi yanlış düşünüyorum?

Elma yoksa patates kabuğu da olur.

portakal kabuğunu at içine bekle 1 gün mis gibi olur sonra.

Alına bakarsan herhangi bir sebze veya meyvenin kabuğu işini görecektir. önemli olan nokta tadı ve kokusu çok dominant olmayan bitki türleri seçmek. ben genelde meyve yerine sebze kullanıyorum. Taze fasulye on numara mesela. bir tane atıyorum içine, sülalem rahat!

ondan artık hayır gelmez. ne kabuğu atarsan at. ben de kurutmuştum öyle yaptım. ama aynı tadı alamıyosun.

aynen, normalde yenisini alıyorum kuruduğunda. o yüzden çok dikkat ederim kapalı durduğuna, ara sıra böyle dalgınlığıma kurban gidiyor. bir deneyeceğim söylenenleri.

sorularına cevap veremem. ama konuyla ilgili bilgi toplamak istersen diye iki kitap önerisi bırakıyorum buraya.


sigmund freud - düşlerin yorumu
carl gustav jung - insan ve sembolleri

panpa Sigmund Freud'un bahsettiğin kitabı var ama ben spesifik bir yorumlama arıyorum. Birde hep anal dönem - dışkılama - üzerinden açıklıyorlar. Bana küçük olanı lazım :)

freudien analiz icin bircok ruyanin, ruya sahibi tarafindan yorumlanmasi gerekir. mesela soyledigin bana bir sey ifade etmedi:)) hic cisimi yaparken kamuya acik olmadim, hatirlamiyorum.

altına kaçırıp rezil olma korkun var ondan o rüyalar

@selam bu kadar basit olamaz dostum.

sosyal fobi gibi birşey olabilir, rezil olma korkusu falan, işerken görünmek bir nevi rezil olmak sayılır. yani altına kaçırma korkun yoksa bile (ki zaten bu kadar doğrudan olsaydı ona bilinçaltı demezdik) genel olarak rezil olma korkusu. bu arada ben de çok görüyorum o rüyalardan :) azıcık da sosyal fobim var, eskiden daha yüksek seviyedeydi. bazen böyle çok basit olabiliyor, ille de komplike bir neden arama. ha bir de nerelerde görüyorsun kendini? ve kimler seni görüyor? ben genellikle okulda görürüm kendimi, hatta bir defasında koskoca konferans salonunda işiyordum o derece yani :D hoşlandığım kişinin, hocalarımın önünde falan oluyor genelde, yani beni değerlendirebilecek, yargılayabilecek ve hakkımda hüküm verecek kişilerin görebileceği şekilde.

Psikolog yada psikatrist degilim.
Sorunun cevabi sizde olabilir. Ya da soruyu "ben neden boyle ruyalar goruyorum" diye degistirebilirsiniz.
Sahsen ben boyle ruyalar gormuyorum.

freud, egonun bilincin dışına çıkmayı(veya bilinçaltına girmeyi) engellediğini söyler. rüyalar egonun kontrolü kaybettiği zamanlardır(tam olarak olmasa da). egon sana bu işi gizlemen gerektiğini öğretmiştir. rüyada ise ego kontrolünden kurtulduğun için public mekanlarda tuvaletini yaptığını görürsün. bilincin dışı kişinin asıl kimliğini yansıtır. bu örnek tüm insanlar(birçoğu da diyebiliriz) için geçerlidir tabii ki.

mesela rüyadaki ensest ilişkiler de aynı şekilde açıklanıyor. rüyada bunu görmenin sebebi egonun devredışı kalmasıdır. yoksa insanın bilinçli dünyasında ensest bir duruma yer yoktur, aklına gelmez(derin düşününce kaçındığını farkedebilir insan). bilinç ortadan kalkınca insan özde cinsiyet sahibi olduğu için çiftleşme güdüsünde hareket ediyor. hayvanların bilinç sahibi olmayıp ensest ve tuvalet davranışları benzetim olabilir.

id, ego kavramlarını bildiğini varsayıyorum.

@Demet, @uykusunu yakalayan adam bahsettiğiniz sosyal fobi olayı doğru olabilir rezil olma korkusu yalnız bu rüyalarda çevrede hiç kimse yok. İşemiyorum da sadece olay çişim varmış gibi tuvalet arayıp böyle tuvaletlerle karşılaşmak. en son cami minaresinde imamın bir odası varmış :) o odada tuvaleti de varmış oraya giriyorum ama bu sefer minarenin pencereleri tuvalete tam denk geliyor. :)) şimdi anlatınca çok garipte rüyada hiç yadırganmıyor.

rüya analizi basit bir şey değil. evrensel semboller olduğunu söylemek doğru olmaz. bir psikanaliz çerçevesinde bu rüyalar hakkında yorum yapmak en doğrusu olur. sizi, hayatınızı, çevrenizi, bu rüyaların size ne ifade ettiğini bilmeden rüyalardaki sembolleri yorumlamak yanlış olur malesef.

ego kontrolü tam kaybetmediği için birazcık çarpıtılmış yansıyor rüyalar zaten; freud öyle diyor yani. tuvalet ve cinsellik içeren kavramlar ilkel benlikle alakalı, sosyal fobi ile bağlantısı olmadığını düşünmüyorum. islam cinselliğe kötü baktığı için, rüyada cami emgesi var olmuş olabilir(inançlı veya inançsız olması bir şey değiştirmez). rüya içeriği cinsellik barındırmasa da, ilkel benlik ilişkisinden kaynaklı rüyada öyle bir davranış ortaya çıkmış olabilir.

evet sosyal fobi üzerinden gitmek sonucuna varıyorum o zaman.

yeni görüşlere göre rüyada ne gördüğün değil ne hissettiğin önemli diye biliyorum. mesela okula çıplak gittin. okula çıplak gitmen değil. o sırada ne kadar kendini savunmasız veya utangaç hissettiğin önemli. sonuç: okulda kendini savunmasız hissediyorsun. gibi.

p girl +1. bir de geçen gün arkadaşımla bu konuyu konuşuyorduk, açık mekanlar olması yine aslında otokontrol gibi birşey de olabilir. çünkü her ne kadar uykuda bilinç devre dışı kalıyor dense de tam olarak öyle birşey olmadığı için uyurken yatağa işememen gerektiğini hala biliyor olursun. ki genelde rüyanda işersen gerçekte de işemiş bir halde uyanabilirsin. o nedenle zihnin sana böyle uygunsuz mekanlar gösterip işemeni engelliyor olabilir :)

çişinin gelmesiyle de alakalı
ayrıca
(bkz: anxiety dream)

ben de takıntılı şekilde kendimi donsuz görüyorum panps. çocukluğumda başladı azalarak bitiyor gibi. bence ben public nudity fantaazimi kabullenemiyorum. oldu mu? olmadı..
bana sorarsan psikoloji ve psikanaliz falan bunlar boş işler. şu anal dönem oral dönem falan da acaib tırt vasayımlar bence. no offence.

ne luzum var

yatacak yer yoksa yatsınlar tabi de hakkaten lüzum mu var?

cevabımın gay olup olmaması ile ilgisi yok. cevap saçmalığın daniskası.

gay olduğuna emin misiniz :))))))

ilginçlik filan değil ya. kız yabancı, başka bir ülkede, gay arkadaşı da aynı milletten bunu ziyarete gidiyor.

ben yakın arkadaşlarımla beraber uyumayı eskiden severdim mesela. sevgilim falan yoktu ben de sevgi ihtiyacımı öyle alıyordum herhalde. belki bu kızımız da o arkadaşını çok seviyordur ve beraber uyuyunca mutlu oluyordur. çok da irdelemeye gerek yok. güveniyorsanız sorun yok bence. zaten başka bir ülkedeyse belki bu sevgiye ve yakınlığa ihtiyacı vardır.

evde/yurtta baska yatak ve oda yoksa yatabilir de, onun disinda biraz gerilirim.
Niye yatsinlar ki.

Gerci yabancilar cok rahat, aralarinda bisey oldugu sanmiyorum yattiklarinda. O niyetle yatmamislardir. Bizim turk erkeklerimiz gibi ac degiller. Ustelik hemde gaymis.
Takma fazla yani.

çok yakın ve eski bir lezbiyen akadaşıyla yatağı paylaşmasını tercih ederim.

arkadaşı gay de sevgilin hetero sonuçta. adam gay diye kadın gözüyle bakılmıyo ki. cıks olmaz.

olmaz öyle iş ne olursa olsun ben asla katlanamam.

ayrılırım. :) ciddiyim.

sen bi lezbiyenle yatsan hatun napardı sana? en basitinden buna artık hakkın olduğunu söyle bakalım nolcak :)

kızla paylaştım, senin için sorun olursa ben sofa'da yataırm dedi. konuşmak çözüm , kafa patlatacağıma :D

Herifin karaktersiz bir Meriç olduğunu düşünür, kızın bacaklarını kırarım.

o ne lan öyle. cümlesini tamamlatmadan sepetlerim.

şu an düşündüm de erkek arkadaşımın lezbiyen bir kızla uyumasını istemezdim ben o yüzden rahatsız oluyorsan haklısın bence.

Senin kız arkadaşa gaymasın sakın sonra.Gitsin kuvette yatsın yer yoksa.

dışı mı kırmızı, içi mi? kırmızı ışıklar ve tek çocuk vardı ama insidious olabilir mi acaba?

sinister?

yok evin dışı kırmızı

büyülü falan bir şeydi

eğer çok ama çok uzun bir filmse rose red olma ihtimali var.

yok ya öyle güzel bir film değildi. dandik bir korku filmiydi. 2010 falan yapımıydı sanırım. filmin adında da kırmızı ev tarzı bir şeyler vardı. ama türkçe adında. ingilizce adı tamamen alakasızdı. film hariç her şeyi hatırlamam da ayrı bir saçmalık.

el orfanato?
www.imdb.com

o da değil. yine de sağolun. kısmet değilmiş.

evil dead?

ziya'ya bak orada güzel botlar var buna benzer

www.aldoshoes.com.tr

www.aldoshoes.com.tr (yüksek topuk seviyorsanız)

o çok az kıyafete iyi gider bence.

oxs bak derim ama onlar da çok pahalı.

greyder'e bak.

www.sadecebelgesel.com şuradan falan bak istersen.

bugün izledim bbc ent'de vardı

Bbc de cok guzel bir kopek belgeseli vardi. Ntv yayinlamisti gecenlerde.

yurtdışında ölmekten başka çaresi yok sanırım. geçenlerde de ünlü biri yakılmayı vasiyet etmişti ama yine de gömülmüştü diye hatırlıyorum.

hristiyanlar da gömülüyor ve hristiyan mezarlıkları var. hristiyansanız camiye götürüp namaz kıldıracak halleri yok elbet. ama türkiye'de tıp fakültesi tarafından kadavra olarak labul edilmek dışında cenazeye gömülmek dışında bir muamele uygulanmıyor. müslümansanız camide namazınız kılınır, müslüman mezarlığına defnedilirsiniz, hristiyansanız kilisede duanız okunur, hristiyan mezarlığına gömülürsünüz.

kadavra olsanız dahi artık incelenecek tarafı kalmayınca onu da gömerler.

cenaze ölen kişiden çok arkasındakiler için yapılan bir tören. yani siz hinduyum, yakılmak istiyorum deseniz de müslüman bir aileniz varsa camiye götürüp namazınızı kılar, sonra da kıbleye doğru çevirip gömerler. ya da aileniz "kızımız hinduydu, yakılıp ganj'a serpilmek istiyordu" diyorlarsa uçağı ayarlayıp hindistan'a gönderebilirler.

Gömüleceksiniz, bunun başka yolu yok. Türkiye'deki örf adet ve ananeler bunu gerektiriyor, bunun dışına çıkmaya çalışırsanız, ölü bile olsanız, ayıplanırsınız. Aileniz de ayıplanır. Kimse bunu göze almaz. Maceraya gerek yok yani solucanlara çiyanlara yem olacaksınız. Doğanın dengesi bu şekilde ilerliyor.

Protestan iseniz yakılıyorsunuz. Ama Türkiyede değil. Ayrıca bkz:leyla gencer külleri boğaza dökülmüştü

www.radikal.com.tr

şöyle bit şey buldum umarım işinize yarar.

@sadakatsiz: ölünce henüz ne olduğunu kimse bilmediğine göre, beni ilgilendirmez gibi bir durum yok. öldükten sonra ne olacağından haberim olur mu bilmiyorum. belki de olur.

türkiye yasalarına göre cenaze yakmak yasak diye biliyorum. oldu da vasiyette bulundun, yakmak isteseler de krematoryum yok zaten, kendi çabalarıyla yakar yakınların. sonra da bir iki sene mapus yatıp çıkarlar. mapus yatmamaları için cenazeni yurtdışına çıkartıp orada yakmaları gerekiyor.

Yurtdışında öl. Orada yakarlar. Ya da bindiğin uçağa bomba koy cesedin kalmasın

Sevgili arkadaşım madem dini inancım yok. Bir şeye inanmıyorsun, öldükten sonra hayat yok senin için bu telaş niye? İster gömsünler ister yaksınlar sonuçta sen yoksun öldükten sonra zaten.

Ne kadar şekilci, ne kadar materyalistsiniz. Et parçası zaten bir kaç sene sonra çözülecek toprağa karışacak. Ha yakmışlar seni kül olmuşsun ha bir kaç sene sonra toprağa karışmışsın ne farkı var?

@mea maxima culpa: sevgili arkadaşım müslüman olmamam dini bir inancım olmadığı anlamına gelmiyor. hadi o anlama geliyor diyelim bu yine de ölümden sonraki hayata inanmadığım anlamına gelmiyor. hadi öyle diyelim bu yine de vasiyetim olarak isteyemeyeceğim anlamına gelmiyor. yani sevgili arkadaşım ölümden sonra yaşamı din olarak algılıyorsan zaten sende bir sorun vardır.
bu şekilcilik değildir. eğer şekilcilik arıyorsan o birilerini istemediği halde öldükten sonra gömmektir. et parçası zaten bir kaç sene sonra çözülecek toprağa karışacak. ha yakmışlar seni kül olmuşsun ha bir kaç sene sonra toprağa karışmışsın ne farkı var?

cicibebeler.com
belki yakındır o zamanlar.

@p girl, sıklıkla söylüyorum. duyurularda eksik bilgi verildikten sonra verilen cevaplar beğenilmeyince olmuyor. bilgileri tam verirseniz biz de ona göre konuşuruz.

dini inancınız varsa her şey değişir elbet. öncelikle kendi dininizden arkadaşlarınıza ve din büyüklerinize danışın. cenaze törenleri nasıl düzenleniyor öğrenin. eğer dini inançlarınıza uygun olarak gömülmek istemiyorsanız o zaman hakkınızı aramanız lazım. bu sizin anayasal hakkınız elbette.

şu anki kurallar, gelenekler bunu gerektirdiği için bunlar yapılıyor. bunu değiştirmek için öncelikle hangi kuralların nasıl değiştirilmesi gerektiğini araştırarak başlayın. sonra bürokrat mı yoksa milletvekili mi ne gerekiyorsa bu kişilerle görüşerek devam edin. değişimler kolay olmaz.

bir de ölümden sonraki yaşamın dini inançla ilgisi olmadığını söylemişsiniz. o nasıl oluyor ben anlamadım. biraz açıklarsanız çok sevinirim.

ölümden sonraki yaşamla ilgili "henüz" bilimsel bir bulgu, kanıt olmadığı için bilimin alanına girmiyor. bilinmeyen bir alan olduğu için dinler bu konularla ilgileniyor zaten.

parapsikolojiden mi bahsediyorsunuz? ölümden sonra yaşam araştırmaları? merak ettim.

organ bağışında bulun ve bedeninin kadavra olarak eğitim alnında kullanılması için başvur.

önceden ayarlaman lazım, bedenini yurtdışında (balkanlarda, orta avrupa'da olabilir) bir krematoryuma götürüp yakılmasını sağlayabilirsin bence.

paraya bakar.

enver aysever'in aykiri sorular programini izle. arkada konussunlar, canin sikildikca durup dinlersin. soru soru gittikleri icin aradan dalmak kolay oluyor baska birseyle ilgilenirken.

mythbusters izleyin.

@want2die programın adı mı o anlamadım? :) daha önerebilirsiniz sonrası için de izlerim :)

www.sadecebelgesel.com

dokunmadığı sürece ölü taklidi yapmış olabilir diyesim geldi kfghlkfh.

uçuşma anı için de kur yapıyor olmasın yaramazlar?

Çiftleştiler belki?

yani üst üste iki sinek 1 saat hareketsiz durup ne yapabilir:D ne kadar saçma ve aptalca bir olay.

çiftleşme olayına da baktım. onu havada uçarak yapıyorlarmış. yani 1 saat üst üste hareketsiz durarak değilmiş.

Sinek pedofiliymiş, fark edilince ölü taklidi yapmış. Ama sen ağır işsiz çıkıp harekete geçince o da tabanlamış.

minyon tipli bir kızı bulmuş çatır çatır sikerken senin orda olduğunu ruhu bile duymamış. en sonunda da haykırarak boşalmış işte (inanılmaz sesli bir şekilde uçmaya başlaması oluyor bu.)

sorularının cevabının yarısı sağ üstteki ara kısmında var. emin ol ki en az yarısının cevaplandığını bizzat hatırlıyorum.

butun sorularinin cevabini 2 sikta vericem.

1. lens kullanma
2. kullanacaksan lens market.

1) günde 7-8 saatten uzun süre kullanırsan göz kuruyor. ama iyi bakarsan gözlerine o da çok sorun olmaz. düzenli olarak lensini yenilersen falan bir sorun yok. ben lens kullanmadan önce de suni gözyaşı kullanırdım, rahatlatıyor gözleri. istemezsen de kullanmazsın.
2)eğer ben kullanabiliyorsam dünyadaki en embesil insan kullanabilir.
3)bilmiyorum.
4)evet kullanabilirsin. sorun olmaz.
5)hayır. belki kuruluk yapabilir. ama o lenssizken de olan bir durum.
6)doktoruna soracaksın, senin göz tipine en uygununu söyler. fiyatı düşünmeden hareket etmek en iyisi.
7)ben 7 senedir falan kullanıyorum, o zaman doktorum bana kendisi çıkarıp lensleri denetmişti, öğretmişti nasıl takılacağını falan, herhalde doğru düzgün bir doktora gidersen yapar bunları, yapması gerekiyor zaten.
8)bilmiyorum.


tekrar söylüyorum eğer ben memnunsam herkes memnun olmalı. ki ben söylemeye utandığım kadar uzun süredir aynı lensleri kullanıyorum, büyük ihtimal kör olmam lazım ama hayırlısı.

devamini getiriyim de yukaridaki arkadasin dedigi gibi tesvik edici birsey olmadigini soyliyim. lens saglikli degil.uzun sureli lens kullanimoinda retina inceliyor. boylelikle lazer ameliyati olarak duzelme sansiniz ortadan kalkiyor.

özel hastaneye gitmişsiniz sanırım, onlar da soymuş. pratikte boğaz ağrısına boğaz kültürü, antijen testi falan önerilmez. klinik olarak bakteriyel enfeksiyon düşünürsen antibiyotik yazarsın, düşünmezsen yazmazsın. kültür sonucu gelene kadar hastalık iyileşir çünkü.

nasıl bir kültür ki o yarın sonuçlanıyor onu çözemedim yalnız? doktorun verdiği voltaren + majezik reçetesi de efsaneviymiş gerçekten. tamam ağrı kesici antienflamatuar onlar da ama gribe karşı hele bi parasetamol verse iyiymiş.

hastayım özel hastane doktorlarına.

kullanabilirsin, sakıncası olmaz diye düşünüyorum.

mide rahatsızlığın yoksa ateşinin düşmesine de yardımcı olacaktır.

doktor değilim, bence doğrusunu yapmış doktorunuz. gereksiz yere antibiyotik vermemek ve doğrusunu vermek için. aslında bu şekilde yapılsa çok daha doğru olur.

geçmiş olsun.

fayfim 72 saat sürüyor genelde kültürlerin sonucu.

özel hastaneye gitmedim. okulumun sağlık merkezine gittim. para almıyorlar.

ben antibiyotikten çok etkilendiğim için, "daha kötü oluyorum, çok zorunlu olmadığı sürece lütfen vermeyin." demiştim. o yüzden o da böyle yaptı sanırım. ben verdiği ilaçları farklı amaçlarla kullandım bu güne kadar o yüzden pek anlam verememiştim.
teşekkür ederim herkese.

yeni ehliyetimi yeniledim. randevu almadan gidersen saatlerce beklersin. saatlerce bekleyip sonuç da alamazsın. sen istediğin bahaneyi söyle suratına bile bakmıyorlar. ben mesela bir kere saat 10 buçuk gibi gitmiştim. sırama daha baya kişi varken öğle tatiline girdiler. ben de siktiri çekip gitmiştim. sonra randevu aldım. zaten sanırım artık 1 günde teslim etmiyorlar. yarın gidersen çarşamba alırsın. hiç uğraşma derim.

1 hafta. randevu almadan yapmazlar işlemini. çarşamba senin ehliyetinin çıkması imkansız. randevu alsan da imkansız. ancak çok iyi bi torpilin varsa bu süreci de hızlandırıcak.

ben randevusuz gittim. sıra no aldım içeride biri iki buçuk saatten evvel gelmez dedi. çıktım dolaştım biraz, sonra geri döndüm. üstüne 1 saatten fazla bekledim. özetle 4-5 saate yakın anca alabildim.

Peki sürücü kursunun bagli olduğu ilceden alma gibi bi zorunluluk var mi?

www.istanbul.pol.tr

20.12.2013 tarih ve 28857 sayılı resmi gazetede yayımlanan karayolları trafik yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik ile sürücü sertifikasının alındığı yere bakılmaksızın bütün trafik tescil kuruluşlarımızca müracaatlar kabul edilecektir.Bundan böyle bütün sürücü belgesi işlemleri her tescil biriminden yapılacağından istediğiniz ilçe trafik tescil biriminden randevu alarak işleminizi yaptırabilirsiniz.

Bende samsung telefon var. Bazen wifiye bagli gibu gorunsede baglanti olmuyor. Acip kapayinca wifiyi bağlanıyor anca. O sure zarfinda bagli sandığım icin millete mesaj atiyorum tik görünmuyor mesela. Öyle cakiyorum durumu.

internetleri kapalıdır o sürede? sonuçta tek bir dokunuşa bakıyor interneti kapatmak.

hayır internetleri de kapalı değil. onlar da merak ediyorlar bu durumu. yani sefgilimmm mesajım niye gitmiyooo:( kafası değil bu. 10 kişi mal gibi ekrana bakıyoruz lan neden bu böyle diye.

Bir sürü sebebi olabilir, ram temizleme uygulamaları, pil optimizasyon uygulamaları falan arkada çalışan programları kapattığında whatsapp'in tekrar çalışması bir kaç dakika alabiliyor. İnternet stabil çalışmadığında whatsapp'de sapıtabiliyor vesaire vesaire. Yine whatsapp bu sohbet uygulamalarında en stabili, diğerleri en ufak bağlantı sorununda toptan sapıtıyor.

Ben de Samsung kullanıyorum bütün programlarım saniyesinde uyarıyor.

push kapalıdır, sync kapalıdır, pil optimizasyon programları çalıştırıyorlardır. pil daha uzun gitsin diye utanmasa telefonu kapayacak o programlar. öncekilerin sebebi de bu olabilir. denildiği gibi düzenli olarak bütün aplikasyonları da kapatıyor olabilir. hatta ekran kapalıyken 3gden edge'e geçiriyordur bir de o telefonu öldürmez süründürür. dünyadan haberiniz olmaz o derece.

facebook messengerdan yazınca veya gmailden mail atınca hemen düşüyor mu düşmüyor mu onlara bir bakın kontrollü deney olarak onlar da gidikse çok büyük ihtimal söylediğim şeylerden biridir.

(git: 783615)

yalnız değilsiniz. ve yukarıda şöyledir böyledir diyenlerin hiçbiri yüzünden değil. zira mesajlaştığım kişi eşim. ne kullanıp ne kullanmadığını biliyorum. kendimin de ne kullanıp kullanmadığını biliyorum. dün 15:30'da attığı mesaj ta 17:30'da işten çıkarken geldi. hiçbir pil optimizasyonu falan kullanmıyorum. telefonun kendi güç tasarruf modu bile kapalı. hem wifi hem mobil internet ikisi de açık. meaj atıldığı saatte wifi alanında idim. işten çıkıp wifi alanından çıkıp mobil veri bağlanınca geldi mesaj.

senin çaren agatha christie
bunun kitaplarıyla başla, hem sürükleyici, hem kalın değil, hem de ister istemez sonunu bekliyorsun.

ilgi alanından başlasan daha iyi olur. kısa dedektif hikayeleri için sherlock holmes'un bazı kitapları olabilir mesela.

100-150 sayfa arası kitaplarla başla. hatta daha da kısa olan bir kitap önereyim: stefan zweig- satranç

emrah serbes, barış bıçakçı, ayşe kulin okuyabilirsin yazar olarak. kitap olarak da sherlock holmes, harry potter, buz ve ateşin şarkısı serisi çok akıcı kitaplardır, eğlencelidir de.


ben hoş görmüyorum ama piyasadaki en çok satılan kitaplara bakabilirsin bir. hani hiç okuyamıyorum dedin diye dedim bunu da.

chuck palahniuk oku derim.

(bkz: okuma alışkanlığı kazanmanın yolları)

bi de kitapların ilk 50 sayfa falan giriş oluyor. karakter, mekan, atmosfer aktarılıyor. 50 sayfa katlanıcam, belki sonra devamı gelir diye düşünerek motive olabilirsin mesela.

birinci yol; dışarıda, park ya da sakin bir kafe gibi bir yerde oku. erken saatte git.


ikinci yol; yatakta okuma. oturma odasında ya da bir kanepesi olan yerde oku. arkana yastıkları doldurarak da okuma.


ve okurken aklına başka düşünceler gelirse ya da hayaller gelsin. zaten biraz da onları çağrıştırabilsin diye okuyoruz.

polisiye-gerilim tarzı dene, jean christophe grange iyi gelir. kitap elde tutulduğunda kitap oluyor bence bir de.

internet kötü bir zaman geçirtici, olan okuma alışkanlığımı da kaybettim ben artık internet sebebiyle. bunu da eklemek istedim.

vahşetin çağrısı - jack london.

bende kitap okumayı sevmeyen bir adamım. bunla başlamıştım iyi gelmişti.

haruki murakami'ye başlarsan en azından adamın kitaplarını bitirene kadar kitap okumamazlık yapmazsın.

sahilde kafka ile başlayabilirsin. "önce az sayfa oku, öz sayfa oku" vs. teranelere inanma. kalem kaliteli olduktan sonra varsın kitap bitmesin, farketmez.

eğer lost, heros gibi dizileri severek izlediysen,bilim kurgu okuyarak başlamanı tavsiye ederim. mesela philip k. dick çok heyecanlı devam eder.ubik ya da albemuth özgür radyosu nu tavsiye ederim. ya da bilim kurgu uymaz dersen j.d.salinger in çavdar tarlasında çocuklar la da başlayabilirsin.

unlu yazarlarin novella ve oykulerinden baslayabilirsin.
zweig - satranc +1
marquez - kirmizi pazartesi
orwell - hayvan ciftligi
hemingway'in kisa hikayeleri gibi.

eksi sozluk meritokrasi'den kitap indirebilirsin. kindle'da okursun.
goodreads'e kaydolup okudugun kitaplara oy verebilir, listeler hazirlayabilir, okumak istediklerini kaydedebilir, yeni kitaplar kesfedebilirsin. mobil uygulamasi da var.
okudugun kitaplari internette arastirip hakkindaki yorumlari, yazildigi donemdeki olaylarla ilgisini okuyabilirsin, hem kulturel olarak yardimci olur hem de kitaba bakisini genisletir.

hocam zaten bir sürü öneri gelmiş, benim klasik önerimin pek kaale alınır bir tarafı yoktur sanırım ama ben de farklı bi' yerden gireyim, kendi motivasyonumu ve okuma alışkanlığını yeniden kazanmanın hissettirdiklerini anlatayım diyorum...

öncelikle tavsiyem, ilgi duyduğun bir konu hakkında okuman. ben almanlı, ruslu, yahudili, nazili ikinci dünya savaşı şeylerini çok seviyorum mesela. gittim primo levi'nin romanlarını aldım. ağır aksak, yıllardır paslandığım için bazı yerleri defalarca tekrarlamak zorunda kalarak, zaman zaman "anlayamıyom lan resmen yazan şeyi, piii" diye üzülüp kendi aklıma kızarak okudum.

tempoyu kaybetmemek için duyurunun da yardımıyla ilgi duyabileceğimi düşündüğüm alanlardan 15-20 kadar kitap toparladım. iki haftadır düzenli olarak, her gün en az 40-50 sayfa olmak kaydıyla okuyorum ve öyle bir değişim yaşadığımı hissediyorum ki sapık sapık gülüyorum bazen. sabah 8'de kalkıp gece 12'de yatar oldum mesela. kendimi daha özgüvenli, sakin ve rahat hissediyorum. kir pas falan silinmiş gitmiş gibime geliyor, kendimi daha rahat ve en önemlisi daha fazla kelimeyle ifade edebildiğimi fark ediyorum.

kitap okumak bir yarış değil. elbet beğenmediğin, sıkıldığın kitaplar olur. mühim olan, okuma işinden keyif almayı ve onu hayatın bir parçası haline getirebilmek. bunun için de en etkili yöntem, kitapların dünyasına girmeyi kolaylaştırması açısından ilgi duyulan konular hakkında okumak olur diye düşünüyorum. o yüzden klasik, dandik ama çok faydalı olduğunu düşündüğüm bu tavsiyeyi yazma cüreti gösterdim hehe.

mesela şöyle söyleyeyim, ben normalde iki yumurta kırıp yemeye bile üşenen tembel bir herifim. sırf okuduğum romanda gördüm diye, dağ başındaymışım gibi gidip koskoca patates haşlayıp onu yedim ki haşlanmış patatesten nefret ederim.

sevdiğin şeylerle ilgili okuyunca cidden uçup gidiyorsun. eğer gitmiyorsan, yeterince rahat okumuyorsun demektir. o noktada canını ne sıkıyor ona bakmak lazım. okurkenki pozisyon bile çok şey fark ettiriyor. yatarak okuduğumda boşuna okumuş gibi hissediyorum mesela. böyle şeyler.

bu saatte arayabilir miyim?

secure.varan.com.tr
Buradan bilet bilgilerinizi girip halledebiliyor olmanız lazım.
Bu saatte bürolar kapalı olur ama müşteri hizmetlerini aramayı deneyin.

olmadı. mşgllr hrlde.s.s
internetten almamıştım pnr yok o yüzden ofofofof

sabah söğütözünden kalkıyo otobus, gitsem iptal ederler mi acaba?

sürekli varan'la yolculuk ediyorum, yolculuğa 6 saatten daha az bir süre kaldıysa iptal etmiyorlar. direk yanıyor bilet. bir tek sefer iptal ettiklerine şahit oldum. servisi beklerken bir cenaze haberi almıştım. yazıhanedekiler de şahit olmuşlardı telefon görüşmeme. o zaman iptal etmişlerdi hemen.
yine de sabah gidip bir denemekten zarar gelmez.

belki biri okur yararına olur diye yazıyorum. otobüsten yarım saat falan önce gittim ve biletimi değiştirdiler.

mantar beyne geçmez yok öyle bi saçmalık.

Yok herhangi bi sey icmedi. Biz evde degilken yapmis.

evin giris katinda mi? cama disardan baska kedi gelebilir mi?

bizim kedimizin basina benzer bir sey gelmisti. Allahtan evdeydik. Kedi camin yanina gitmis. Disardan bir kedi geliyor camin onune. Bizim kedi disariya, kedinin yanina cikmaya calisiyor (azmisti herhalde) cikamayinca panjuru paramparca etmisti. Yetistigimizde kafasini cama vuruyordu. Yetisip kediyi disari cikardik diger kedinin yanina da kurtuldu hayvan. Ama ben hayatimda boyle bir sey gormemidtim.

evet giriş katında. beyaz bir kedi hep geliyordu ama birbirlerine tıslamaktan başka pek bir şey yapmıyorlardı.

e yani o kadarı benim bacağımda da yok.
benim ölçüm benim bacağım ve kolum, geçmediği sürece sorun yok:)

bu kadar kıllı olabilmeleri şaşırtıcı. bir de estetik yargı demişler ama peki ya makyaj, oje?

çirkin bence, ama asıl sorun bunun müthiş bir duruşmuş gibi sergilenmesi. kıllı bacak bir tarz olabilir, ama buna "karşıtlık" yüklemek gereksiz çiğ bir hareket.

tabi ki itici. bundan daha iticisi yolunmis tavuk tipi bacaklar.

fotoşok diyor

O bacak kadın bacağı olamaz.

linkteki bacaklar o kızın değil zaten. diğerlerine bakmadım sadece bi öncekine baktım ama itici gelmedi.

aklıma bi film geldi hatta 2 kadın vardı ormanda yaşayıp hiç almıyolardı, baya da seksi kadınlardı. alt katlarına inmeye çalışıyodu adamlar. ismini hatırlamıyorum.

olabilir yani neden olmasın.

inscrutable +1.

erkek keyfi için kadın vücudunun bütünlüğünü bozmak, kadını değiştirmek farklı; benden daha kıllı bacakla meydana "karşıtlık" kisvesi altında çıkmak farklı. boş işler.

Killari almak temizliktir.tirnak kesmek, saclari kesmek/duzeltmek gibin.

dogalligi yanlis anlamislar.

Bos is.

Şimdi diğer fotoğraflara da baktım da o kadar uzun kıl olması çok garip. Bir de gerçekten beynime kızdım ne kadar güzel bacak olsa da kıllı olunca estetik gelmiyor. Çok ilginç.
Biraz da karıncalı yayın izlemek gibi sanırım ya. Net görünmüyor bacak.

e yok bi de gelmeyeydi :)

hadi ilki fotosop olsun, hepsi mi fotosop? hairylegsclub.tumblr.com

baya bildiğin harun abi bunlar.

erkek değilim ama cevaplama gereği duydum. bence itici ve yaptıklara şeye isim koyma çabaları daha da itici. bu tür şeyleri sevmiyorum ya, toplumun yargılarına karşı kıl uzatmak nedir? kim kendini sorguladı sen böyle yaptın diye?
ayrıca devilred+1, madem böyle bi hareket başlattınız toptan hareket edin ve toplumun kadına dayattığı estetik görünme rolüne tepki gösterin. fondöten de sürme mesela, veya oje, ruj. saçını tara ama fön çekme.yaman çelişki var

Bir kadının da erkek gibi kıllarını uzatmaya hakkı var. Bir sey diyemeyiz. Ben de tiksindim. İğrenç bir şey.

Ilk bende bi kadında bu kadar kil olabilecegine inanmamistim ama galiba uzun sure jiletle ya da makineyle falan almis sonra uzatmaya baslamis. Ondan fotoshop degil yani. Ağdanin canini yiyim.

Bi kadinda bu kadar kil olmaz ama arkadaslarin oncesinde uzun bir jilet gecmisi var herhalde. Yoksa bu kadar olmaz.

özel olarak kılları daha uzun olsun diye jilet vurdukarını iddia etmiyorum bu arada. jilet vurulmuş o yüzden bu kadar bol kıllı diyorum. şaşıran insanlara açıklama getirmek için. yani o kadar kıllı bacak gördüm böylesini hiç görmedim, doğal olduğunu düşünmüyorum.

@octavarium, hakikaten bu olayın başlangıcı ne zamana dayanıyor şu an ben de merak ettim...
sanırım hatice'ye "hatice seninkiler daha az yav iki dakkada halledersin" denilmiş. "ben de yarın alırım olmazsa" demiştir xy. ve bir daha asla almamıştır:)

Bakamadım, erkekte bile o kadar kıla dayanamadığım oluyor ve ağdayla geceleri sinsice yaklaşmak istiyorum. Şu hatunları benim elime verseler ne zevkle yolarım ama kusmadan bakabilirsem. Resme +18 gibi bir +aychovsky, bir "Sen bakma ulan ayı" koysak olurmuş, beni çok aşıyor.

Ben de üstüne kadınlarda kıl almanın tarihine kadar gittim ve Antik Yunan’da Saphho’nun şiirlerinde ve oradan Romalı Ovidius’un bunun yapıldığını söyleyen kaynaklar buldum. Daha sonraları Orta Çağ Avrupa’sında her türlü kıl erotik sayıldığından, dinen yasak olarak belirlenip alınmış. Bu anlaşılabilir bir durum, çünkü Orta Çağ’ın güzellik anlayışında kadınların alınları çok geniş, saç neredeyse kafanın arkasından başlıyor ve kaşlar, kirpikler yolunmuş. Mona Lisa’ya bakın, o dönemin güzeli böyleymiş. O dönem hiç kıl yok.

www.123inspiration.com

Böyle kitlesel olarak kılsızlığın kötü olduğunun belirlenmesi 1915’i bulmuş. O sırada filmlerdeki ve daha sonraki savaşlarda pin-up girl’lerin kılsız olması milleti etkilemiş.

Bunun Antik Yunan’da olması şunu getiriyor: Antik Yunan ataerkilliğin temelinin güçlendiği dönemler. Artık yerleşik hayata iyice geçilmiş, yeni medeniyetler kurulmaya başlanmış. Ulus kavramları doğmuş, bu yüzden erkekler savaşıyor, kadınların görevi ise evde yün eğirmek. Dolayısıyla, ataerkilliğin güçlenmesi ile gelmiş olabilir. Bu klişe bir teori de olabilir ama öncesine götüren bir kaynak bulamadım. Doğru düzgün bir teori de bulamadım.

estetik yargılara meydan okuyor denmiş

doğru, meydan okuyor gerçekten.

ama her meydan okuyan kazanacak diye bir şey yok.

bence kaybetmeye mahkum.

kol bacak tamamda madem estetik yargı falan konuşuyorlar almasınlar o kaşlarını, koltuk altını falan bıraksınlar göreyim ben o devrimci kadınların halini. e bunun tersi erkeklerde kaş alımı mesela. e hadi buyur al kaşlarını, kadınlar konuşmuyor mu arkasından?

travesti sandım kapattım o derece itici

aychovsky,

şu makaleye de rastlamış mıydın?

history.barnard.edu

Makaleden bir alıntı:

In July of 1915, the first Gillette razor for women came on the market. But where Gillette had responded to a clear void in the men’s hair removal market, he now faced the dilemma of promoting to a market that did not yet exist. Hence Gillette was responsible for introducing to American women the revolutionary concept of shaving. The Gillette women’s razor would trigger a relentless advertising campaign on the part of more than a dozen beauty care companies, all encouraging women to remove the suddenly “unsightly” body hair and all seeking to make a profit.

Bunu okuyunca, ''bi dakka yaa, bu tarihi benim gözüm ''bi yerden'' ısırıyo'' diyip şuna baktım:



Listerine was the first over-the-counter mouthwash sold in the United States, in 1915.

According to Freakonomics:

Listerine, for instance, was invented in the nineteenth century as powerful surgical antiseptic. It was later sold, in distilled form, as both a floor cleaner and a cure for gonorrhea. But it wasn't a runaway success until the 1920s, when it was pitched as a solution for "chronic halitosis"— a then obscure medical term for bad breath. Listerine's new ads featured forlorn young women and men, eager for marriage but turned off by their mate's rotten breath. "Can I be happy with him in spite of that?" one maiden asked herself. Until that time, bad breath was not conventionally considered such a catastrophe. But Listerine changed that. As the advertising scholar James B. Twitchell writes, "Listerine did not make mouthwash as much as it made halitosis." In just seven years, the company's revenues rose from $115,000 to more than $8 million.

Ah bu kapitalizm ah!

herospower +1.

yaptıklarını destekliyorum fakat eksik buluyorum. koltuk altı kıllarını uzatacak halimiz yok tabi ama her zaman tertemiz koltuk altı beklentisi rahatsızlık verici. (koltuk altımdaki kıllar rahatsızlık veriyor ve benim için temizlik anlamı taşıyor, başkası böyle hissetmeyebilir tabiki de)

makyaj ve kaş alma da çok yapay ve toplum dayatması şeyler. bıyık alma da öyle. çocukluktan itibaren bilinçaltına nasıl yerleşmiş ise artık yapmayan garip geliyor.

destekliyorum o yüzden bu kızları, hem fikirsel hem eylemsel olarak.

ben karşıtlık içeren bi oluşum içerisinde değilim fakat o anlamda yapsalar bile haklı buluyorum. dayatılan estetik yargılara karşı aktivist olmak. güzel sey bence.

evet, kıl olayında ölçüt benim, çünkü belirttiğim gibi bu öznel bir ölçüt, kimseye bunu dayattığım yok. tercih etmem, olur biter.
bugüne kadar hiçbir sevgilimin ne bacaklarındaki ne kollarındaki ne de başka bir yerindeki kıla tek kelime laf etmedim. ağzımdan "kılların çok uzamış, alsana onları" gibi bir laf çıkmadı. buna karşın sevgililerimden böyle istekler geldi, ikna ettilerse istedikleri oldu.
bu konuda din kaynaklı bir takıntım olmadığı için avrupalılara daha yakınım. özel bir tercihim yok, ama traş olduğu için sivilceli bir görünüm olmasındansa veya yeni çıkan kılların öperken dudaklarımı tahriş etmesindense kıllı olmasını bile tercih edebilirim.
ayrıca kimse kıla tüye bayılmıyor diye bir şey yok. "döşü kıllı" erkek isteyen ablayla o kadar dalga geçtiniz ama pek çok kadın da kıllı erkek istediğini dile getirebiliyor. bunun altında hormonlardan tutun, toplumsal rollere kadar pek çok neden olabilir. onların kıllı erkek istemesini anladığım gibi, ben de daha az kıllı bir kadın isteyebilirim. bunun altında da benzer nedenler bulunabilir. ayrıca bu isteğimi kimseye dayatmam, sadece kendime eş seçerken ölçütlerden biri olur. üstelik ilk sıralarda gelmeyebilir bile.
buradaki ablaların da sadece bacakları kıllı oldukları için partner bulamayacaklarını söylemek de mümkün değil. tam da bu nedenle bile partner bulabilirler.
bıraksanız da, onlar da biz de, herkes kendi öznel tercihlerini yapsa.

aldigi parayi sonuna kadar hak eden baska bi uygulama yoktur heralde.

sordugun butun sorularin cevabi olumlu. :) turkce arsiv o kadar genis degil sadece. zamanla oturcak o da.

1) yeterli, bazi sanatcilar ozellikle acmiyor spotify'a albumlerini. mesela black keys'in son 2 albumu yok.
2) hayir
3) hic yasamadim, tr'ye geldigi aydan beri kullaniyorum. en kotu ihtimalle kapat ac duzeliyor.
4) android, iphone ve 2 ayri macbook'ta kullandim ben. tabii ayni anda sadece 2 cihazda kullanabiliyosun sanirim, 1 tane alip 50 kisiye kullandirmayi engellemek amaciyla.
5) iste black keys'in albumleri eksik :((
6) evek

- çok underground gruplar kendileri yüklemedikçe yoklar.
- ben ücretsiz üyeyim. sen de bir süre istersen ücretsiz takıl. 5-6 şarkıda bir reklam giriyor. ve offline dinleyemiyorsun o kadar.
-benim bilgisayarımdan kaynaklanması dışında hiç hata vermedi.
-evet her yerden kullanabilirsin üyeliğini. yeni üyeliğe gerek yok.

benim para verdiğim ilk uygulama fakat türkçe müzik anlamında çok çok çok zayıf.

Tor.

(bkz: zenmate)

vpn

tunnelbear bağlanamadı. o yüzden sordum.

Yıkadıktan sonra sıcak tutun, yaz mevsimi demeyin, bizim gibi sürekli yıkanmaya dizayn edilmiş canlılar değil, tamamen kuruduğundan emin olmadan esintide bırakmayın çocuğu.

Tavuklu mama vermeyin. Nutrigen multivitamin. Onun yerine Immuzinc şurup alın. Mamaya karıştırmakla da uğraşmayın hiç, eczaneden 1 liraya damlalık alın, vereceğiniz kadarını damlalığa çekip, boynundan tutup ağzının yan tarafından verin şurubu. İlacı mamaya katmak riskli, içinde ilaç olduğuna ayılırsa ya da tiksinirse, mama diye ne yedireceğinizi şaşırırsınız.

Eldiven kullanın diye dün bu yüzden demiştim, evet, size de pekala geçebilir. Mantar ve genel olarak deri lezyonları hayvandan insana geçişlidir.

Yıkanmış bir kedi tabii ki trip atacak, haklı çocuk. Başınızı eğip, katlanın. :p

yıkadıktan sonra havluyla sonra da fön makinesiyle kurutuyorum. hiç acımam:D somonlu mama aldım.
şurubu yarın alayım. bugün daha fazla yalnız bırakmak istemiyorum.
eldiven takıyorduk ama düne kadar koynumdan çıkmayan bir bebek olduğu için önceden geçmiş sanırım. direk tshirt-göğüs arasında hayat sürüyordu kendisi. şimdi öyle çok mıncıramadığım için de üzgün. anlam veremiyor. ceza veriyorum sanıyor. o yüzden çok üzülüyorum. teşekkür ederim ilgilendiğiniz için.

merakımdan soruyorum. neden tavuklu mama veya tavuk kötü geliyor?

Biliyorum o masum bakışları, ben izole bir odaya almıştım o yüzden. Hem hijyeni sağlamak daha kolay (ki hijyen mantarla baş etmenin birinci koşulu) hem de kısır döngüye girmemek için şart. Siz o üzgün bakışlara dayanamayıp seveceksiniz, mantar ondan size bulaşacak, sonra sizden ona, öyle dönüp duracak bu. Yanlış hatırlamıyorsam evde başka kediniz de vardı, o yavrucağa da bulaşmasın, dikkat edin ve kedileri mutlaka ayırın.

Mantardan bağımsız olarak, sıcak havalarda genel olarak tavuk tercih edilmez kedi ve köpeklerde. Hassas olanlarda alerji yapıyor, sonra mantar, deri döküntüsü uğraş dur işte. Sıcak havalarda yumurtanın insanlarda alerji yapması gibi düşünün.

diğerine geçmiş zaten. önceki götürdüğümde ayırayım mi diye sorduğumda gerek yok demişlerdi. sağolsunlar, uyarmadılar bizi. ben de ayırmadım. ev 1+1. yatak odasına sokmuyoruz. salonda takılıyorlar. tuvalet çok küçük mümkün değil orada tutmam. salon da çok büyük değil zaten. her gün süpürüp vileda atacağım. koltuklara bi 10 gün oturtmayacağız. kendi özel koltukları var onları yıkadık. onlarda otursunlar:) evde lateks eldiven bitecek yakında. takıp takıp sevip uyutuyorum. sonra elimi yıkıyorum. onda bir sorun olmaz herhalde.

Yıllar önce sokakta baktığım 2 kedi yavrusunda mantar olmuştu, Tricopom krem kullandık iyileştiler (veteriner önerisiyle). Ama bana da bulaşmıştı, doktora gittim, lamisil krem yazdı, onu kullandım benimki de geçti. www.sanaleczanemiz.com.tr

Yine de siz kendi veterinerinize ve doktorunuza mutlaka danışın.

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

Gofret bey'in mantar serüveni ve mantarı 10 günde nasıl yendik hikayesi. Sırasıyla okumanızı tavsiye ederim yorumlarla beraber.

Edit: Paniklemeyin yani, mantarı 10 günde de yenebilirsiniz. ha bir de çocuğu sevgisiz bırakmayın. Kucağınıza almadan eldivenle sevin. Eldivenleri de gerek ilaç uygulamalarından sonra, gerekse sevdikten sonra hiçbir yere dokunmadan hemen bilekten çekerek ters çevirerek çıkarıp atın.

teşekkür ederim. daha kötü durumdaki bir kedi bile iyileştiyse bizimki de düzelir diye umut oldu içimde. bizimkinde çok küçük minicik kepeklenmeler var sadece. abartılı bir tüy dökümü de yok. hafif hafif. 1 cm bile olmayan küçük kepeklenmeler var sadece. pembeleşmeler sadece biraz göbeğinde var. bizim "ilgili" veteriner batikonu sürterek sürmüştü. burada kompres yazmış. ben de öyle yapacağim. tekrar teşekkür ederim.

duzelir zamanla. yeni kediyi sevmeyin onun gordugu yerlerde.

zamanla düzelecek. gece onunla yatın, öbürünü dışarda bırakın filan, kaliteli zaman geçirin beraber :)

mesajla bitirin bence yol yakınken :)

Elleyemiyoruz ki. Ölduresiye dövuyo. Oturup hareketsiz bir sekilde bizi izliyor. Gelse bi zaten digerini ben alicam onlar beraber yaticaklar.

Kedinin üstüne başka bir kedi getiriyorsunuz; onun krallığına, onun hakimiyet alanına başka bir kedi. Haklı kedi, ben olsam ben de tatsızlık çıkarırdım.

yeni kedi yetişkinse durum vahim, yavru kedi oldu mu rahat alışıyorlar.

zamanla düzelecek diyorum. siz yine de arada yeni kediyi başka odaya, balkona filan koyun. büyük kediyle vakit geçirin. anlıyorlar kendilerine zaman ayırdığınızı.

ben de 20 gün önce 2 kedimin üstüne yeni yavru getirdim eve, evde durumlar limoni herkes küçük emrah modunda.

yeni kedi 1 buçuk aylık falan. bizim kedi aslında baskın bir karaktere sahip değil. ama sinirlendiğinde çok fena dövüyor. o yeni kediden korkuyor. yeni kedi anlamıyor ne döndüğünü oturup uyuyor. o saldırmayınca bizimki daha da sinirleniyor. rahatlatmak için yanına gidiyoruz bizi dövüyor. yeni kediyi de kardeşi dövmüş biz eve getirmeden önce kulağında falan küçük yaralar var. o da pısırık bir şey. mal gibi ortada kaldık. biri daha çok küçük, şapşal. diğeri aşırı korkak ve kıskanç. ne yapsak işe yaramıyor. çok üzülüyorum çok depresif gözüküyo.

2. kedim geldiğinde en büyük kedim de bir kaç gün bana hırlamıştı. sonra zamanla normale döndü.

yeni kedi yavruysa ortalık çabuk yatışır.

kedimiz doğum yaptığında ilgi ufaklıklara yönelince de benzer şeyler yaşamıştık, yalı kıskançlık değildi önemlisi ama sürekli dışarı seyretmeler keyifsiz gözükmesi filan. Daha sonra azaldı ama hiç yok diyemem. Bi anne havasına mı girdi anlamıyoruz ki. En son doğum sancısı olduğunda sevdirmişti kendini ondan beri dokundurmadı üç ay oluyor. Aynı durum mu bilemedim, umarım zamanla geçer.

snowflake çok güzel yazmış, aynen öyle oluyor.

bu sabah benim en büyük kedimi yatak odama aldım kaç saat göbeğini okşadım gur gur gur. hala bozuk çalıyor ya. amma kıskanç bunlar.

Doktora görünmeniz yararlı olabilir. Doktorların her bölümünü ilk kez izliyormuş gibi izlerdim, orada da buna benzer bir konu işlenmişti, sorun beyindeydi galiba.

gözlerin bozuk bence. bir doktora git derim.

depresyon ya da anksiyete bozukluklarında böyle şeyler oluyordu yanlış hatırlamıyorsam.bazen uyumaya çalışırken kafan sanki uçuyomuş gibi oluyor mu?

süper uyurum.Uykuya dalarken de anormal bir şey hissetmem. Enn geç 15 dakika içerisinde uykuya dalarım.Astral seyahat, lucid dream konularıyla da uğraştım.

Oha bunu tek yasayan benim saniyordum. Bazen de sanki ot icmisim gibi zaman yavasliyor. Ama acaip yavasliyor. Dinledigim muzik yavasliyor, dusuncelerim yavasliyor. Garip bir his ama seviyorum.

çok fazla odaklandığımda dikkatimi bişeye çok verdiğimde olur bana

Benim de oluyor ama farklı
Sanki kafam kocaman oluyor
Ellerim balım gibi şişiyor gibi hissediyorum
Hava ya uçuyorum ama çok ağırım gibi oluyo

seninki kadar vahim olmasa da benzer bi şey bende de var. yaygın olduğuna göre bence psikolojik. nadiren oluyor ama düşünüyorum da hep kendimi dünya üstüme çökmüş gibi hissettiğimde oluyor. ya da böyle olduğunda dünya üstüme çökmüş gibi hissediyorum, emin olamadım şimdi.

ekrana çok uzun baktıktan sonra göz odaklanmakta zorlanıyor.
odaklanmanı sağlayan şey kas. sen sürekli aynı uzaklığa bakınca o kas sürekli aynı şekilde kasılı kalıyor. dolayısıyla yoruluyor ve gevşiyor.

biraz dışarıya, uzak mesafeye bakmak iyi gelir. hatta bunu yarım saat bir saat aralıklarla yapmak daha da iyidir.

halüsinasyon. hatta psikolojide özel bir adı vardı bu durumun da aklıma gelmedi

ayni seyi ben de gecmiste cok yasadim. inanilmaz bi durum. delircek gibi hissediyordum ve icimi bi korku kapliyordu. boyle bisi olunca hemen dikkatimi baska seye cekip bozuyordum onu. gotum yemedi devam etmesine acikcasi.

ne oldugunu ben de merak ettim simdi. deliysek doktora gidelim. :)

hangi ipad? air ise bunu alın:

www.n11.com

sonra gidip turkcellden bunu alın:

www.turkcell.com.tr

(kampanya tm yarın doluyor ama tekrar açarlar aynısını)

ipad mini, kampanya süresi doldu diyor.
sanıyorum ki ipad almak için fazlasıyla fakirim.

o zaman bunu:

www.n11.com

yazdığım gibi kampanya yenilenir 1-2 güne. turkcell mağazalarından detay alınabilir sitede yer almasa da.

donanımhabere bakın ikinci el yada kullanılmamış satanlar var.

kampanya süresi yarın dolmuyor, 1 yıl önce dolmuş.

şimdi ben bakamıyorum ama bunalti.com'da vardır büyük ihtimal

guess'te vardı sanırım, atıyor olabilirim. ama o da aynı fiyata denk gelir. bunun gibi bir şeyi ucuza bulmanız mümkün değil ne yazık ki.

Konuyla alakasiz ama gozlukler muthis, bayildim.

hocam çakmalarını ebay ve amazon'da buldum 10-20$ civarı fakat üstte de belirttiğim gibi göz sağlığı mühim. bahsettiklerim komple plastikti lens de dahil. gözleri lazerle çizdirdiği için yaz kış gözlük takıyor. dandik bir şeyle riske edemem o yüzden. teşekkürler yine de.

hem orjinal hem ucuz olmaz bu yalnız. hiç bir şeyde olmaz.