Çok emin olmamakla beraber

sağ resim altta "kansu alguvr" diye okudum orada yazıyor ismi . Üstteki kısımdan emin olmamakla berabaer ALM ile başladığını söyleyebilirim sonra bir "lala" var sonra alt alta yazılmış harflerden biri s yi gösteriyior diğeri u,ü,o,ö veya v sesi verebilir. Soldaki resim "aln" ile başlıyor sonrası galiba "ala" sondada bir ş var. Sol alt "mhlr" harfleriyle başlıyor gibi kesin bir "sul" ile devam ediyor onun devamı da "as" gibi.

uzman değilim ama soldaki parada sultan adı yazmıyor bence lailahe ilallah muhammed resulallah yazıyor.

Bahcemaruf ve betsy,
Çok teşekkür ederim.
Bu yazdıklarınız bana fazlasıyla faydalı oldu. Tam olarak istediğim bilgiler bunlardı.

Laser metreler var onlardan al :)

renklisini bilmem ama bi şerit metreyi öne çıkaran şey kalitesidir. diğer türlü, kullanılması eziyet olur. bu anlamda stanley iyi bi markadır.

ama işlevden öte anlamlı hediye olması bakımından düşünüyorsan ve şerit metre şart değilse katlanır tahta metrelerde (marangoz metresi diye de geçer) şekilli seçenekler var.

Güzel hediye, şerit metrem olmasaydı ve biri bana hediye etseydi çok sevinirdim. Bence de kalınları iyidir. Ama stanley'den şaşmayın, evladiyeliktir. Arızalı şerit metreler çok asap bozar. Bence şıklığı boşverin, kaliteli olsun yeter.

çıkarsa onlar seni bulur zaten dert etme.

ikramiyelerde vergi yok.

hayır, milli piyango idaresine gidiyorsun, onlar anlaşmalı bankaya transfer ediyorlar. vakıfbank diye hatırlıyorum.

bankadan yetkili bi abi de orada oluyor zaten, hesap yoksa açıyorlar.

sonra istediğin yere transfer edersin. ama tahsilat mp'nin anlaşmalı olduğu yere olacak.

hayır, ikramiye çıkmadı.

bildiğim kadarıyla banka hallediyor o işleri zaten. sen bileti onlara veriyorsun onlar da parayı senin isminde bir hesaba yatırıyorlar. bu süreçte ve sonrasında "paranız bizde kalsın" temalı bir sürü konuşma yaparlar zaten. ankara'ya falan gitmene gerek yok diye biliyorum yani.

bir duyuru vardı bunla ilgili. adım adım yazmıştı. ilk noterde biletin sana ait olduğuna dair belge çıkartırsın. sonra bankaya verirsin bileti onlar halleder tarzında açıklanmıştı orada da.

Bu konu #116711 numarada derinlemesine ve ciddiyetle işlenmiştir.

www.eksiduyuru.com

sadık kalmamış olmazsın. aksine sadakat odur. çeviri kelimelerin birebir türkçeye çevrilmesinden daha büyük ve kapsamlı bir şeydir.

+1
dümdüz sözcükleri çevirmek gerekmiyor, teknik çeviri değil edebiyat çevirisinde tabii.. (bkz: chicken translate)

dizilerde falan ornek veremem sanirim aklima gelmedi ama ikinci cevirin gibi ceviriler oluyor genelde ve bence daha samimi. zaten sen cevirmesen de okuyunca gidisattan oyle anlasilir o cumle.
hikayeye bakinca daha dogru geldi ikinci ceviri.

Benden önce gerekli cevaplar verilmiş zaten. İlk çeviri çok kötü. Teknik çeviride bile olmaz. Bununla beraber, ben ikinci cümleyi de sevmedim. Biz aslında günlük konuşmalarımızda "Ah bu ates su an tam da ihtiyacim olan sey!" de demeyiz. Bu cümle de "That is what i need" türü bir cümlenin birebir çevirisi olarak kalıplaşmış.
Biz aslında:
-Bu ateş de şimdi çok iyi geldi.
veya
-Bana da aynen böyle bir ateş lazımdı.
veya
-Ateş de tam istediğim gibiymiş
filan deriz.
Not: İki satır yazıda yedi tane dahi anlamında "de" kullanmışım. Benim verdiğim tavsiyeden kime ne fayda gelir ki.

sonsuz çöl - Walkabout

Yazıyı okumam mümkün değil ama ıslak kelimesinin cumhuriyet döneminde ortaya çıktığını düşünmüyorum. iki örnek:
1)Kitâb-ı Cabbâr Kulu: Yüzlerce yıl önce yazılmış."Allâh Teâlâ, Kâdir; bit deyince biter. Ammâ nihâyet her kişiye bir sebeb virmiş, ana da yağmuru sebeb virmiş. Toprak ıslanur, buğday biter."
2)Bir tane de Sümbülzade Vehbi Efendi'den(1718-1809). Yalnız bu eserin tamamını utanacağınız kişilerin yanında uluorta açmayın. "Lâl'ü şarap içirem ve ıslatup geçirem, parmağına yüzüğü Hatem-i zer drahşan"

o midas,

ıslamak, ıslatmak var ama "ıslak" yeni türetilmiş olabilir.

"yahud" kelimesinde "vav"ın -burada- kullanılmadığını düşünürsek hemen ardındaki kelimeyi "vâsıla" olarak okuyabiliriz. kelimenin sonundaki "te" harfinin noktalarını görmezden gelebiliriz, bu durumda "he" yani burada "a" olarak okunur.
bu durumda "... vâsıla olan madde..." şeklinde olur fakat her halükarda bir iki satır önce ve sonrasını da görsek daha isabetli konuşabiliriz.

data ve veri aynı şey, farkını anlayamadım elindeki iki farklı şeyin :\

conditional formatting gibi geldi bana ama, daha detaylı açıklarsan tam parmağımı basabilirim üstine.

Sanki filtre özelliği işini görür gibi geliyor bana. Manuel olarak işaretlersin.

Manuel olarak yapamıyorum, her hafta böyle 6000 satırdan fazla veri var işlemem gereken.

Eğer birinci sütundaki 8 haneli sayılardan birinin altında (bir sonraki sayıya kadar)tüm hücreleri sıfır olan bir satır varsa, o 8 haneli sayının olduğu satıra bir işaret koymak istiyorsun, doğru mu? Öyleyse makro gerekir. Makrosuz çözmek için harbiden excel gurusu olmak gerek.
Eğer sorunu doğru anladığımı düşünüyorsan sana makro yazarım.
Not: eğer o 8 haneli sayılar resimde görüldüğü gibi birbirlerinden en fazla bir veya iki hane uzaktalarsa makrosuz da çözülür.

Örnek: sıfırdan farklı tüm satırları/hücreleri işaretlemek istiyorsan eğer (ben öyle anladım) filtrele dediğinde çıkan listeden sıfır ın saolundaki tiki kaldrıp tamam dersin sıfır dan farklı tüm hücreleri geitirir. Sonrada tüm sütunu seçersin yada end tuşuna bastıntan sonra shift+aşağı ok yaparsan hepsini seçersin. Hepsi seçiliyken misal, sarı renk yaparsın tamamdır. anlatması uzun gibi ama yapması 15 saniye maks. İsterse 20 bin satır olsun.

it can utilize and develop the existing skills set and knowledge.

diyorum ben.

due to complete "in" September 2016

within an organization olsa daha şık değil mi?

where/in which my existing skill(s e gerek yok) set and knowledge can be utilized.

Existing skill sets and knowledge can be used şeklinde passive yapabilirsin.

Şöyle ki, bu cümle CV'ye yazılacak bir cümle değildir. Bu cümle kapak sayfasında kullanılır. Kapak sayfası için de güzel bir cümledir.
CV içinde başvurulacak iş ile ilgili hiçbir şey olmamalıdır. Sadece eğitimin, tecrübelerin, özelliklerin yazılacak. Bir CV hiç değiştirilmeden başka bir işyerine de gönderilebilecek formatta hazırlanmalıdır. Tabii ki kapak sayfası göndeilecek işyerine göre farklı olabilir.
CV'nizi kapak sayfası olmadan yollamayın.
Kapak sayfasında yazılacağı için "I" kullanmakta bir sakınca kalmıyor. Ben cümleyi şu şekilde yazardım:
Since my school will finish in September 2016, I am looking for a position within an organisation where I can use and develop my skills and knowledge.

Edit: Yazının tamamını okumamışım. Şu şekilde revize ettim:
I am a master student with finance internship. I am looking for a position in the field of finance leading to managerial responsibilties. My school will finish in September 2016.
Okuyacak kişinin ilgisini çekmeyen veya herkesin malumu olan cümleleri dışarıda bıraktım. "currently looking for a position with an organization where I can utilize and develop my existing skills set and knowledge" cümlesi hiçbir bilgi vermiyor. Bence gereksiz.

1. master student with finance internship - stajli master ogrencisi demek, anlamsiz bir kalip. halihazirda staj mi yapiyorsun yoksa staj tecruben mi var? ilkiyse "a master student continuing his finance internship" kullanabilecegin kaliplardan sadece bir tanesi. ikincisiyse "a master student with finance internship experience" dersin mesela

2. bir yerlerde "degree to be completed in September 2016" ya da "expected graduation date: September 2016" gibi bir parantez acabilirsin.

bunlari yaptiktan sonra kalan cumleyi aynisina baglarsin. passive yaparken "my existing skill set" dedigin an, I kullanmaktan hic bir farki kalmaz, halen birinci tekil sahis isin icinde olur. o yuzden o olmaz.

ornek olarak:

A master student (with)/(continuing his) finance internship (experience) is seeking to obtain a position in the field of finance within an organization where his existing skill set and knowledge can both be utilized and improved, and (which) might lead to future managerial position opportunities.

bu arada bu cv'de olmaz diyecektim ama denmis. ben daha ziyade linkedin'e yazacaksin gibi dusundum. cunku zaten bir firmaya yapacagin basvuruda bu tarz bir girizgah bence gereksiz. sen basvurmadan seni bulanlarin okumasi durumunda anlamli olacak bir metin bu. tabi sonucta senin basvurun, istedigin gibi yaparsin, o ayri.

daha da netlestirilir, su yazdigim hali de cok hosuma gitmedi, bazi seylerin yeri oynanir da, tam ne demek istediginden emin olamayinca cok da oynayip oyleyse boyle diye vakit kaybetmek istemiyorum, istersen mesaj at hallederiz.

Sözlükte hiçbir şey doğru olmak zorunda değildir; hazırladığın içerik tamamen senin hayal ürünün olabilir.

eksisozluk.com

şöyle bir şey var mesela. çok dert etmeyin. gerçi eskiden bu numune olarak tutulurdu şimdi sözlüğün normal hali oldu ama sözlük sizindir. sizin için açılmış bir database parasını başkası ödüyor. istediğinizi yazın. koşturun efendim.

Bu işin üstadı vague'dir. Özellikle de eski entrileri. Ne yazık epeydir yazmıyor.
Yazanların ellerinden öpmek yerine tık atsan da olur.

Yuksek kalip, sim baski, yaldiz baski, suet baski, havyar baski var. Daha degisikler de vardir.

Boya malzemesine göre:
Plastik baskı
Su bazlı baskı
Aşındırma baskı

Baskı tekniğine göre:
Emprime baskı
Transfer Baskı

Kumaş şekline göre:
Parça baskı
Metraj baskı

Artwork'e göre:
Trikrome baskı
Normal baskı

Özel efektler:
Flok baskı
Puf baskı
Çatlak baskı
Yüksek kalıp baskı
Gliter (sim) baskı
Dökme gliter baskı
Havyar (cam) baskı
Havyar (plastik ) baskı
Fosforlu baskı
Varak baskı

Tutkun'un dediği gibi başka da vardır. 10 senedir ilgilenmiyorum yeni teknikler çıkmış olabilir.

1. resmi veya şekli object > expand edip deneyin
2. tam anlamadım ama pathfinder panelini karıştır. başka birşey kastediyorsan resmi expand edip çizginin sağındaki alana tıklayıp silecektis.

Teşekkür ederim. Lakin olmadı. Illustator'de yaptığım her şeyi kesip biçebiliyorum ama photoshop'tan gelen nesnelere dokunamıyorum.

karot mu?

Electric concrete vibrator

edit: amma meraklısı varmış arkadaş :)

www.eksiduyuru.com

hilti degil mıs yav?

hilti?

hilti markaymış. selpak hesaabı.

marka evet de aletin adı da hilti zaten.

(bkz: #597029) evet markası da hilti adı da hilti yahu.

şaşırtıcı ama:

türkçesi: kırıcı
ingilizcesi: breaker

google görsellerden kırıcı olarak aratırsanız yeterli olur.
ingilizcesi için de (breaker "compressed air") şeklinde aratırsanız yeterli sonucu alırsınız.

halk arasında hilti de denilir ama yanlıştır. hilti markadır.

Ben mi kafamdan uydurdum bu kelimeyi bilmiyorum ama benim aradığım cevap bunların hiçbiri değil. :/

perforatör?

O da değil. :/

caps bulsana bi sen.

sg01.atlascopco.com
galeri.milliyet.com.tr
img03.blogcu.com
www.cravendc.gov.uk

hilti bu panpa. havalı bunlar. elektrikli olanları da var.

Genel itibariye a.ş. hisse devrinde yönetim kurulu kararı almak gerekmez sadece noterden hisse devir sözleşmesi yapmanız gerekmektedir.genellikle a.ş.lerde hisse sntleri nama yazılıdır ve hisse devri ile yapabilirsiniz.yine hisse devrederken ortaya çıkan kar durumlarında vergilendirme vardır...

Aşağıda kulaktan dolma bilgilerimi sıraladım. Siz gene de bir bilene sorun:

kural: Anonim şirketler kurulurken sermaye değerinde pay senedi bastırıp bu senetleri payları oranında hissedarlara dağıtmaları gerek. Hissedarlar da hisselerini başka birine devrederken bu pay senetlerini vermeleri gerek. Eğer bu pay senetleri nama yazılıysa diğer ortakların onayını alması gerekir.

Genel uygulama: Hemen hemen hiç bir şirket bu pay senedi bastırma işiyle uğraşmıyor. Eğer hissenizi devredecekseniz bir kağıda "falanca şirkete ait şu değerde şu kadar hissemi filanca kişiye devrettim" diye yazıp imzalıyorsunuz o kadar. Notere gitmeye gerek yoktur(notere limited şirketlerde gidilir). Hisseleri devralan kişi ilk genel kurulda bu değişikliği hükümet komiserinin gözetiminde hazirun cetveline işletmelidir. Yanlış bilmiyorsam, bu devir eğer sirket hisse oranlarını temelden değiştiriyorsa, yıllık olağan genel kurulu beklemeyip olağanüste genel kurula gitmek gerekir.

Kurucu ortak olmanın pek birşey farkettireceğini sanmıyorum ama bir bilenin fikrini almak lazım.

pedallar aynı yav, direk mirror etmıyorlar.

yani yine sağ ayakla basacağız? doğru anladım di mi? o zaman süper.

"direk mirror etmiyorlar." kilit cevap aslında, teşekkürler.

muhtemelen solaklar için özel yapım falan bir şeydir bu.

Direksiyonu sağda olan veya solda olan farketmez gaz pedalı her zaman en sağda, fren ortadadır. Debriyaj (eğer varsa) en soldadır.
Sizin resimdeki araç otomatik vites(vites kolundan belli zaten), bu nedenle debriyaj pedalı yok. En solda gördüğünüz pedala benzeyen şey sabit bir çıkıntı sadece, hiç bir görevi olmayan sol ayağınızı üzerine koyup dinlendirmek için.

Zaten sol ayak eğitimsiz ayının tekidir. Öyle gazdı frendi hassas işlere gelmez. Azıcık dokunayım şu pedala dersiniz, bakmışsınız ayarsız pezevenk köklemiş. Ancak debryaj gibi kaba kuvvetten anlayan pedallarda kullanılabilir.
Uyarı:
-Vitesi sol kolla kullanmaya alışmanız bir saat,
-Geri manevra yaparken sol kolunuzu koltuğa koyup geriye sol taraftan bakmaya alışmanız bir gün,
-Arabanıza yaklaşırken sağ kapıyı hedeflemeye alışmanız bir hafta,
-İç dikiz aynası için sol üste bakmaya alışmanız bir ay,
-Soldan akan trafiğe alışmanız(alıştım sanmayın, aradan aylar geçse de bir boş anınızda kendinizi sağ şeritte bulursunuz)bir sene sürer.

bunların hepsi ile ayni anda karsilastiğinizi varsayin, silahli bir soyguncu ile gece karşılaşıyorsunuz, arkasından bir kaplan çıkageliyor ve siz üzerlerine zehirli ok kurbağaları (bir tane de değil) atarak, tek hayatta kalan oluyorsunuz.

iyi bir hoca var tanıdık.
www.youtube.com

çok fazla film izliyorsun sanırım çeteler falan, bir de nat geo wild çok izleme :) sana yaramıyor belli. bende de bazı obsesyonlar var ama senin yerinde olsam şehirde yaşadığımı düşünüp üzerine younlaşıp kurbiş ve kaplandan sıyrılırım. silahlı soygunculara gelince de zaten tr de istatistiksel olarak çok nadir. benim de sorununla örtüşen ama farklı bir korkum var ama buna karşı tedbirler alıyorum. sen de öyle yapabilirsin. çok ileri düzeye geldiğini düşünüyorsan bir profesyonelden yardım almalısın yoksa bu seni paranoyaklaştırır.

zehirli ok kırbagasinin nesli tukeniyor 3 vakte fobin gececek.
kaplan mi ? ulan hayvan seni gorse arkasina bakmadan kacar dogada senden buyuk yirtici mi var.

silahli soyguncu icin cozum cok pratik :

yarin tuyap ta silah fuari basliyor.

sanırım inciden geliyosun.sözlükte evet bazen böyle salakça duyurular/sorular oluyo.ben de yarılıyorum gülmekten.ama tespit ve yorum güzel.zekice...

ben de kendimi acayip sanırdım (arabayla giderken, yan arabadan kafama silahla ateş edilecek korkusu ve evin kapısından çıkınca birden kafama tavayla vurulacak korkusu).

(oha şimdi bakınca, hep "kafa"dan gidiyormuşum =))

benim ucak fobisi vardi, bir sefer tam havada iken odun terapisine aldilar beni o gunden beri uslu uslu oturuyorum ne fobi kaldi ne bi sey, ben bunu bilir bunu soylerim "odun terapisi" sifanin membai anasini satiyim.

cok gecmis olsun bu arada.

o degil gece kaplani nerden buluyon onu anlamadim ? sirkte mi calisiyor, hayvanat bahcesi mi cikartamadim ?

Gece kaplanla karşılaşma fobisi(özellikle apartman merdivenlerinden çıkarken) bende de vardı. Sonra geçti kendiliğinden. Aslında zemin kattaki evimize taşındıktan sonra geçtiydi sanki.

Her şirket için aynı.
Çalıştırmanız gerektiği halde çalıştırmadığınız her işçi başına çalıştırmadığınız her ay için bir asgari ücret:
Örnek:
200 işçi çalıştırıyorsanız 6 engelli işçi istihdam etmeniz gerekir(yanlış bilmiyorsam toplam çalışan sayısının yüzde üçü kadar). Eğer son 5 ay boyunca bu kurala uymadıysanız 5 x 6 = 30 asgari ücret tutarında ceza ödersiniz.

yatakta pek öyle akrobatik olmadığımız içindir. en abartılı hareketimiz sağa yada sola dönmektir, sürüklenmek falan gibi atraksiyonlarımız olsaydı o zaman düşerdik.

2. o kadar abartılı olduğunu düşünmüyorum. eğer söylendiği kadar varsa da sıcak ve cehalettendir. 2m2 yatakta düşmeyen insanoğlu 50/60 m2'de düşüyorsa kendi mallığıdır.

bi fikir tabiki benimki şöyle birşey olabilir belki bilmiyorum(tamam konuya geçiyorum)

1. yatak aşırı rahat olduğundan dolayı en fazla bir iki döneriz sıkıntıdan. ve yatağın kapladığı alan itibariyle acaba beyin bunu algılıyor ve hareket edersek düşeceğimizi mi biliyor? olabilir.

2.damda yatan vatandaşlarda da aynı durum tam tersi işliyordur belki. damın kapladığı alan metrekare itibariyle daha geniş olduğu için beyin bunu farklı algılıyor ve hangi tarafa yönelsende düşmeyeceğini sanıyor fakat üzücü kazalara yol açıyor.. kimsenin damın ucunda yatacağını da sanmıyorum sonuçta tehlikeli bir durum. damın ortasında yatan biride düşüyorsa durup düşünmek lazım.

neticede beyin uyku halinde çalışan bir organ ama yukarda yazdığım gibi geniş alan hesaplamasında bir sorun yaşıyor belkide kimbilir?...

damdan dusme olayı olumlu olaylarda duyuyoruz da pek oyle duydugumuz gıbı az degıl. yaralanmalı ya da bısı olmayanları da vardır ılla. dama duvar nıye ormuyorlar dersen dam duzdur duz olması gerekir kısın kar vs sebeplerle. duvar olursa kar oldugu gıbı iceri dolar tavan coker. kar yuku/agırlıgı pek ıhmal edılebılecek bısı degıl. erıme durumu da var zaten.

bunye ıcın 4. katta bi evde yasamakla damda yatmak arasında bı fark oldugunu da sanmıyorum. uyku alıskanlıgı bence sadece.

hani yazın sıcağında yattığımız yer ısınınca soğuk için yer, pozisyon değiştiririz ya da duvara yaslanırız falan ya, damdan düşme sebebi olarak da bu geldi aklıma. döne döne farkında olmadan ucuna kadar gidip düşüyor olabilirler bence.

bilinçaltı devreye giriyor olabilir. odandaki yatağında dar bi alanda (çatı/terasa göre) yatmak zorunda olduğunu bilirsin. çatıda ise böyle bir şey yok, seni sınırlayan. biraz da çatıda yatarken insan kendini sınırlandırmayı bilmeli. yani oohh geniş geniş ferah ferah yatıyoruz dememeli, yatak burası ve burada yatmalıyım demeli. yoksa düşüyor işte.

temelde uyumak için vucudun rahat edebileceği poziyon ve sıcaklık, ışıksızlık gibi faktörlerin optimum yapma isteği sonucu yatakta döneriz. bazen de yatakta uygun yer bulamayız ve pat diye düşeriz(mesela bizim arkadaş yurtta üst ranzadan düşüp hepimizi uyandırmıştı).
yazın da sıcaklıktan dolayı ki genellikle güneş doğduktan sonra olur bu durum. vucut uygun ortam aramak için döner(mesela, yazın sıcaktan döne döne başını koyduğu yerde ayağı olacak şekilde uyanmıştı kuzenim.)
damdakiler de ya erken kalkacaklar ya da gölgelik kullanacaklar, tecrübeyle sabit :)

Yukarıdaki cevaplara ek olarak:
Öncelikle, yataktan düşmediğimizi kim söylüyor? Tabii ki düşüyoruz fakat bu haber olmuyor, hatta kendimiz bile unutuyoruz. Eğer her yataktan düşmemizde ölseydik dünya nüfusu şu anda birkaç yüz milyon olurdu.
Ayrıca damdan düşmelerin bir kısmının gerçekten kaza olup olmadığı da ayrı bir soru. Kendisini döven abisini uyurken biraz iteklemek bir kardeş için ne kadar cazip. Ölmese bile itildiğini nereden hatırlayacak.

Evrim.

ben de aynı durumda iken bir gün kedime veterinerden aldığım ilacı içirmiştim. ama hayvan 14-15 saat boyunca kendi gelemedi, gözlerini açamıyodu, ayaklarını sürüyerek yürüyordu falan. bu nedenle pek tavsiye etmem.

@overdose
overdose?

@overdose:
ilacı kedinin kilosuna göre birkaç damla vermek gerekiyormuş, sanırım sizinkinde dozunu fazla kaçırdılar, hoş olmamış, üzüldüm.
şu plegicil denen ilacı veterinere danışarak kullanmayı düşünüyorum. umarım işe yarar ve yolculuğu eziyete dönüşmez.

bence dozu iyi ayarlarsan sorun olmaz... aslında bu cevabı laf olsun diye yazıyorum sadece eleman çok iyiymiş hayran kaldım... maşallah...

(bkz: barry lyndon)

Aradığın türde bir film yazmayacağım mazur gör ama alttaki filmler geçmiş yıllarda yaşanan olayları anlatır, ilgini çekebilir diye yazıyım dedim.

Catch me if you can 1960'lar
Pianist 1944'ler
BC.10000 milattan önce 10000ler
Last Legion tahminen 300-400'ler
King Kong 1930'lar
The swhanhank rempedition 1920'lerde hapishane filmi
The mongol 1100'ler
The king's speech 1936-1940 arası
Cadillac Records 1950-1970 arası
American Bandits 1890'lar (vakit öldürmelik)
the green mile 1930'lar

(bkz: The village)
Sözlüğe baktığında ilk birkaç entry'yi oku, fazlasını okuma. Spoiler olabilir.

17.yy'da geçen bir film olarak the countess war. acımasız bir seri katil olan macar kontes erzsebet bathory’nin hikayesini ve nasıl emin adımlarla zamanla delirdiğini anlatan bir film.

sefiller

ve pe a

WC'yi vi ci diye okuyan mimarlarla tanıştım benim ve ce diye okumama mimar bakışlarıyla karşılık verdiler. w'yi hiçbir şartta vi diye okumayınız efendim. ve iyidir.

wnba'i dabilyu en bi ey diye okuduğumuza göre bunu da dabilyu pi ey diye okumamız lazım.

BMW yi biemdabulyu diye okumuyorlar mıydı ben mi yanlış hatırlıyorum?

bmw özel isim ve almanca'da beemve diye okunduğundan biemvi diyor gavurlar.

Aşağıdaki linki telefonda arkadaşınıza nasıl söylersiniz?

www.eksiduyuru.com

a)dabılyu dabılyu dabılyu dot eksiduyuru dot kom
b)vi vi vi dot eksiduyuru dot kom

az önce tv'de ağırsiklet boks şampiyonası WBC'yi sunucu dablyu bi si diye okudu.

(bkz: başlığın yazarın başına kalması) sendromu olabilir ya da ucu açık bir ba$lık olur altına sürekli entry girebilirsiniz.

ekşi itiraf gibi bir ba$lığa her defasında farklı bir itiraf entrysi girilebilir
rahatlıkla.

her durumda da birbirinin aynı olmayan entryler girerseniz sorun olmaz.

hayvan ara'da bir yazarın bu $ekildeki entrylerini görmek için gudik seçeneğini iæaretlemeniz gerekir.

kurallara uygun olmak kaydıyla 10 bin entry bile girebilirsin bir başlığa.

(bkz: necmettin erbakan meydanı)

0,000095 sanırım

bence 95/1000000 yani 1 milyonda 95

0.0001

e 0.0001?

(bence sorulan şey bu değildir bi kontrol edin. bunlar genelde hasta oranı şu kadar, testin hastalarda pozitif sonuç verme oranı şu kadar, test pozitif sonuç vermişken kişinin gerçekten hasta olma olasılığı nedir diye sorulur, tipik bayes sorusu.)

dostlar durum şu ki cevabı bilmiyorum.

sorun şu :

testin 4 sonucu var hastaya hasta demesi,hastaya sağlıklı demesi,sağlıklıya sağlıklı demesi,sağlıklıya hasta demesi.

bayes teoreminden bişeyler çıkacak ama dur bakalım

@galadnikov

yav hoca aynen bunu sordu ben de anlamadım ki

0.0001

iyi de soruda testle ilgili bir şey yok ki? yoldan çevrilen adamın hasta olma ihtimali nedir diye soruyor, onu da soruda direkt vermiş zaten. ne doçentliği için başvurmuş bu büyüğümüz ayıptır sorması?

Çok güzel bir soru. Sözlüğe aktardım.

(bkz: #22480562)

edit 1:Sorunun orjinal hali şöyle olmalı

Bir toplumda yaşayan kişilerin A hastalığına yakalanma olasılığı 0.0001
Bu A hastalığını anlamak için bir test yapılıyor ve bu testin doğru olma olasılığı da %95
Yoldan çevirdiğiniz bir adama test yapıldığında test sonucu pozitif(hasta) çıkarsa bu adamın gerçekten hasta olma olasılığı nedir?

Edit 2: Sözlükte 95 yerine 85 kullanmışım. Gidiş yolundan puan alırım herhalde.

o midas'ın aktardığı şekli doğru olmalı sorunun, çok benzerini bayes teoremi başlığı altına ben yazmıştım: (bkz: #9335095). sanırım entrynin anlatımında bir iki ufak hata var ama sayılara bakarak çözebilirsiniz.

hacı adam sana demişki,
3 yıl işten ayrılamazsın, ayrılırsan şu kadar ödersin.
tatil veya bayram bile olsa ben istersem m kuzu kuzu gelip çalışacaksın.
vs. vs.
sende bunlara imza atmışsın.
neden geçersiz olsunki?

Konunun uzmanı, hatta alakalısı bile değilim ama senin hatırladığın olay; işverenin işçileri aleyhine kendi başına verdiği, işçilerinin herhangi bir şekilde kabul ettiklerini göstermediği durumlarda geçerlidir tahminimce.

Etna'ya +1 diyorum, imzanı attıysan kesinlikle geçerlidir. Geçmiş olsun, ağır sikmişler harbiden.

bilgim yok ama yorum yazmadan edemeyeceğim. ne lan bu böyle adamlara bak, sikkolar. iş hukuku dersi ben de aldım ama birşey hatırlamıyorum. güzel şeyler de vardı hani. bu sözleşmeyi geçersiz kılacak güzel şeyler de vardır mutlaka. olmalı.

Usta bu nasıl sözleşme?
Her madde işveren lehine, böyle sözleşme mi olur?
Bu işin uzmanına danış bence www.alitezel.com

hukukçu değilim; ama mantıken konuşmak gerekirse,

içerisinde bu denli işciyi sikmeye yönelik maddeler bulunan bir sözleşmenin her ne kadar kanunlarda yeri olsa da mahkemelik olduğunda hakimlerin, "bu nasıl sözleşme a.k. iş y yapmayı bırakın elemanlardan para kazanın daha çok kar edersiniz" minvalinde şeyler söylemesi gerek. eğer söylemezse ve kanunlar da müsaade ediyorsa vay memleketin haline diye oturup ağlayalım.

iş kanununa aykırı hükümler geçersizdir. rahat ol. sikme falan yok ortada, göz korkutma var sadece.

imza atmadan çalışamazsın al çalıştığın kadar paran, güle güle.. Minvalinde ki sözler üzerine işçi aleyhine olan hükümler geçersizdir diye hatırlayıp bastım imzayı. önceki çalıştığım iş yerinden çıkarken sözleşmede işten ayrılmadan altı ay önce işçinin haber vermesi gereklidir aksi takirde işçi tazminat ödemekle yükümlüdür" diye bir madde olmasına rağmen 2 hafta önce dilekçemi verip ayrılmıştım içim rahat ama yine de soru işaretleri vardı kafamda. İzaleisuyuu sağolsun soru işaretlerini kaldırdı.

Kanun Diyor ki:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesine göre; süresi belirli olmayan hizmet akdi feshedilmeden - işi altı aydan az sürmüş ise iki hafta, altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş ise dört hafta, birbuçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş ise altı hafta, üç yıldan fazla sürmüş ise sekiz hafta- önce karşı tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Bildirim önelleri hem işçiye hem de işverene tanınmıştır. Bu nedenle bildirim önellerine uyulmadan hizmet akitlerinin feshedilmesi durumunda işçi veya işverenin ihbar tazminatı isteme hakları doğmaktadır. İstifa ederek işten ayrılan işçi, bildirim öneline uymakla yükümlüdür; aksi takdirde, ihbar tazminatı ödemek zorunda kalır.

Ancak istifa eden işçinin ihbar tazminatı ödediğini şimdiye kadar ne gördüm ne de duydum. İstifa eden bir çalışanını da tazminat ödemeye zorlayan bir işveren de görmedim.

İşveren en fazla duygusal baskı veya tehditle işi bırakmamanız veya uzun bir süre daha devam etmeniz için sizi zorlar. İşçisini mahkemeye vermek kadar aptalca birşey aklından bile geçmez(eğer size şahsi bir kin gütmüyorsa). Çünkü:
1. kazanma şansı çok azdır.
2. dava sırasında başka kirli çamaşırları ortaya çıkabilir
3. elemanıyla davalı olan bir patronun diğer işçilerinden alacağı verim düşer

İhbar tazminatı miktarları kanunda açıkça belirtilmiştir(İş yerinde çalışma süresiyle orantılı, altı aya kadar iki hafta, birbuçuk yıla kadar dört hafta, üç yıla kadar altı hafta ve üç yıldan sonra sekiz hafta) ama bu işverenin işçiyi çıkartması halinde ödenecek tazminatlardır. İşçinin ödeyeceği tazminatlar bildiğim kadarıyla kanunda belirtilmemiştir. Eğer ileride bu yüzden mahkemeye düşerseniz(ki çok çok çok küçük bir ihtimal) işveren sözleşmede yazılan tazminatı talep eder. Siz de o sözleşmeyi işe alma baskısı altında imzaladığınızı söylersiniz. Hakim yüzde doksan dokuz ihtimalle sizi haklı bulur. Yüzde bir ihtimalle iş kanununda işverenin ödemesi gereken tazminat kadar tazminat ödemenizi ister ki bu da yukarıda belirttiğim gibi en fazla sekiz haftalık ücrettir.
Bunun çok özel bir istisnası şöyle olabilir: Siz çok özel ve önemli bir proje için işe alınmışsınızdır. Sizin habersiz işten ayrılmanız halinde yeriniz hemen doldurulamayacaktır ve işveren bu yüzden muazzam zararlar(milyonlarca dolar)eder, işte hakim ancak bu durumda işvereni haklı bulur. Tabii bu proje, sözleşme metninde ayrıntılarıyla yazılıysa.

Sözün kısası, imzaladığınız sözleşmedeki o madde için hiç üzülmeyin, uygulanması neredeyse imkansız bir madde. Ancak böyle bir maddeyi sözleşmeye koyacak kadar tıynetsiz bir işvereni uzun süreli düşünmeyin, ileride illede başınızı başka nedenlerle ağrıtacaktır. Daha iyi bir iş arayın ve mümkün olduğunca çabuk bu firmadan ayrılın.

Ayrıca (git: 133259)

bazı kısımları iş kanununa uygun bazıları değil. iş sözleşmesinde işçi lehine hükümler geçerlidir, işçi alehine hükümler ise geçersizdir. örneğin yapacağınız iş belirli süreyi gerektiren bir iş, proje vs değilse belirli süreli iş sözleşmesi söz konusu değildir. size tavsiyem 4857 sayılı iş kanununu iyice okumanız. kanun sade bir dille yazılmıştır ve gayet anlaşılır hükümler içermekte. bu arada eğitim aldıysanız belirli bir tarihten erken ayrılmanız halinde eğitim ücretini tazminat olarak ödetmeleri geçerli olabilir. bunlar için de yargıtay kararlarını inceleyin. işten ayrıldıktan sonra işle ilgili bir işletme açmanıza dair bir takım kısıtlamalar olmakla birlikte aynı işi yapmanızı engelleyecek bir madde fln söz konusu olamaz. ayrıca tatillerde çalışmanız karşılığı aylık dışında ücret talep edilemez gibi saçma bir madde de söz konusu değildir. dediğim gibi kanununu iyice okursanız daha iyi anlarsınız. yine de kafanıza takılan bir şey olursa sormaktan çekinmeyin.

hiçbi boktan anlamıyorum ama bu sözleşmenin geçersiz olduğuna inanıyorum. işçisin sen abi, paraya ihtiyacın vardı ve mecburen bastın ama bu sözleşme resmen kölelik. kanunlardan üstün hiçbir sözleşme olamaz.

ben senin bir adamı öldürmeni taahhüt ettiğin bir sözleşmeyi sana imzalatsam send e o adamı öldürmesen o sözleşme ile senden tazminat alabilir miyim?

tatillerde, fazla mesaide vs'de ekstra para vermeyiz maddesi var ya. sikerler o maddeyi yazan adamı.

İş Kanununda haftasonu çalışırsanız kaç para, bayramda çalışırsanız kaç para fazla mesai alırsınız açık açık yazar. Ha bunu patronunuza ödetmek için çok uğraşırsınız o ayrı.

Ayrıca siz şimdi ayrılsanız o adamların zaten mahkemeye vermesi, yok efendim mahkemenin sözleşmeyi incelemesi falan filan, 40 yıl sürer. mahkemelerin yavaş çalışmasını avantaja çevirebilirsiniz.

bana neredeyse hiç denk gelmiyor.

bana denk gelmiyor hiç. alışveriş ettiğiniz marketle bir ilgisi olabilir mi?

bana hiç gelmedi.

Migrosun ki kadar kalitesiz poşet üreten market olamaz herhalde, üflesen deliniyor. Yaşasın File Torba!

şehir de belirtseydiniz keşkem.
benim de marketlerden aldığım tüm poşetler delik hâlde oluyor; hepsi de marketine göre değişen ama, aynı yerden (aynen bim hâriç). hep çöp poşeti satışını öldürmemek için yaptıklerını varsayarak mevzûyâ yaklaştım. iş bu sebebile tarafımca memur edilmiş koli bantı bulunur mutfakta hep:) onlar delsin ben yamarım hesâbına..
kipa önde, migros sonrasında gelmek üzre, en çürük poşetlere sahipler.

hiç denk gelmedi :)

bütün marketlerde kasanın yanında poşetler hiç ellenmemiş bir şekilde duruyor. zaten adamların işi başından aşkın bir de oturup özel olarak poşet deldiklerini zannetmiyorum. @cacik baya bir fantazi kurmuşsun bence.

çoğu poşet daha ucuza getirilsin diye sigara kağıdından ince yapılıyor. bizzat benim elimde ara ara paketleme esnasında yırtılıyor poşetler. bu kadar ince poşetlerin sizin koyduğunuz malzemeler tarafından yırtılması çok normal. ben dikkat ediyorum poşetlerin yarısı eve gelip malzemeleri boşalttığımda delinmiş oluyor. kimseyi poşetleri deldi diye suçlayamam çünkü ben paketliyorum.

nasıl bu kadar emin mi konuşuyorum? gereksiz şeylere gereksizce dikkat eden, hobi olarak market gezen bir başak burcuyum. aldığın ekmek kaç lira, portakal suyu kaç lira diye sorsanız alırken dikkat etmiş olmama rağmen hatırlamam. ama poşetleri hatırlarım.

Daha çok yerel marketler de yaparlar bunları; poşetleri bir arada, düzenli dursunlar diye metal bir çubuğa delerek geçirirler, müşteri geldiğinde gerekli gördükleri sayıda poşet verirler oradan, genelde tutulacağı yerden yaparlar bunu ama poşetin altından da yapabilirler bunu hata sonucu gibi geldi bana.

@mea max culpa: ben kasada çalışanların poşet delme ihtimalindense marketlere poşet üretenlerin, üretim esnasında gerçekleştirdikleri bi komploya dikkat çeker gibi yapmıştım. yoksa kasada çalışan elemanların tek tek poşetleri deldiklerini düşünür gibi bile olmadım.

çöp poşetlerini kim satın alacak eğer delik olmasalar.

@cacik. sorunda "bim'i tenzih ederim" demişsin. ve başka bişi yok. böyle olunca marketlere ve market çalışanlarına yönelik yazmışsın gibi duruyor.

bence bütün komplonun sorumlusu sigara kağıdı inceliğinde poşetler. delinmemeleri mucize zaten onların.

Çocuklar başlarına geçirdiğinde boğularak ölmesin diye konulmuş olmalı.
Tabii ki o kadarcık delikten gelen havayla çocuk nefes alamaz ama o delikten giren hava naylonun yüze yapışmasını önler yoksa çocuk kendi kendine kurtulamayabilir.

Hepsi kesinlikle delik. Tırnaklarım kısa.

benim tahminim, millet üçer beşer dadanmasın diye delik..evet, çöp torbası olarak kullanıyorum..evet delik. iki üç taneyi iç içe koyuyorum, ya da kuru çöp atıyorum.

bazı marketlerin bütün poşetlerinin aynı yerden delik olduğunu fark etmiştim ben de. bence üretim esnasında delik ürettiriyorlar. çöp poşeti yapmak için 3-5 tane fazladan poşet alan insanları önlemek için sanırım.

banada cogu torba delik gelio.cop torbasi olarak kullanmak icin millet ücer beser almasin die deliolar bnce.

cevapları okudum ve şaşırdım. türk insanı delik poşetle imtihan ediliyormuş. peki bu poşetleri aldığınız marketlerle konuşuyor musunuz? ne diyorlar?

yere fln koyuyorsanız delinbıyordur ya da tasırken oraya buraya surtunuyorsa. ya da cope doktugunuz bişi eritiyordur. copun dıbınde bişi deliyordur fln fln. delik poset ilk defa duydum.

vallahi delik--hatta şöyle, migrostan eve söylerseniz, sanal marketin ayrı torbası var, üzerinde de sanal market falan yazıyor-onlar sağlam.

ama kasadan hep delik verirler--ben çöp öğütücü kullanıyorum, o nedenle sulu çöpüm yok, sıkıntı olmuyor ama muazzam da çöp kapasitem var çünkü köpeklerimden biri muhabbet kuşu gibi gazeteye yapıyor, sokağa bile çıkartsam--o nedenle o torbalardan her gün beşer onar kullanıyorum--torba ekpersliğim oradan geliyor.

divxmafia.com boştu sanırım belki ilgini çeker

kardeslervideo.com

@Aslan Yürekli

divxmafia.com istediğim tarza hiç uymaz. ama ilgin için teşekkür ederim.

@sori

yok dostum kardeslervideo şey gibi olmuş kardeşler pastahanesi gibi (: teşekkürler ilgin için...

arkadaşlar cidden fikirlerinize açığım. tasarım bitti. scripte oturtmak kaldı ve domain... ileride hepimiz faydalanacağız bu siteden emin olabilirsiniz (:

(bkz: seçim öncesi verilan vaatler)

evdekeyf ehlikeyf'ten apardım.

aptalkutusu.

ilgi çeker

sori +1
kardeşler video çok iyimiş :)

aptalkutusu kadar iyi önerilere ihtiyacım var arkadaşlar (:

üçübirarada.com

fidivi.net

seyreyle

uyutup.com

yeltendim ama olmadı. gene de bulduklarımı yazayım, belki çağrışımla birşeyler çıkar.
filmarket
filmgisesi
filmarsiv
filmbrary
filmservis
filmpedia
filmevi
filimhane
filmane
matine
pcinema
pisinema
pekyakında
askmaceraintikam
nolamaz
frigobuz
profilm
sinefilm
karanfilm
afillim
atomfilm
üçlerfilm
şenfilim
şenvideo
şenkasap

dizibahane güzel olabilir

gizliliğini koruyacak şekilde içerikten biraz bahset istersen. yani, bildiğin "tıkla izle" dizi-film izleme sitesi mi, divxm.com tarzı mı, baglanbize.com tarzı mı.

bi de, dostum piyasa zaten yeterince kalabalık ve çoğu isteğe cevap vermekte. umarım özgün birşeyler vardır da, sıradan bir site olup gitmez.

başarılar

önerim: ekran.net

Tek link ile film, dizi izleme sitesi olacak. Tasarım olarak tüm sitelerden farklı olacağı kesin. Öyle part part izlenmeyecek. Tek tıkla tümü izlenecek.

Lobotomy.net

anlayan anlar.

tekpart.com
onepart.com

www.divxgen.com u vereyim benim adıma kayıtlı işine yararsa dön bana

hellim

ezine, tam ya da orta yağlı klasik peynir.daha da bi güzeli de keçi peyniri..
afiyet olsun.

mozzarella

off tulum da süper oluyo, izmir tulumu
ouchh yurtdışı:/

@seyduna6687 @iloushka kasar bile yok dedim, yurtdisi dedim. hellim dediniz, ezine dediniz. iyice bel alti vurdunuz. oldu mu hic :)

@sweeney ama olmuyo ki boyle.

butun onerileri tikliyorum, yurticindeki vatandaslarimiz faydalanir belki diye. yabanci peynir onerileri icin ayrica dua etcem. soz.

ya aslında bakkal peyniri dediğimiz bu plastik kutulardaki beyaz peynirler de domatesle tost yapınca güzel oluyo, yani onlardan vardır heralde, dimi? vardır dimi?!??

Yakında müslüman bakkal varsa onlara bazen Türk peynirleri geliyor.

çok pardon. ama ben yazdığımda ek bilgi kısmını belirtmemiştin..
adres ver kargoyla gönderelim (:

sarımtırak bir peynir oluyor, tel tel gibi.

hangi ülkedesin bilmiyorum ama amerika, rusya, kırgızistan ve fransa'da bulabildiğime göre bulunabilir bir şey. çeçil peynirine çok benziyor.

bir de dil peyniri var, daha az tuzlu olduğu için daha nefis tostlar yapmak mümkün.

Kaşkaval şeklinde arayın, ingilizcesini bulursunuz.

Pardon yaa! Dalgınlığıma geldi, yazmışsınız zaten.:)

Yunan kaşarı arayın: Kasseri.

hangi ülke söylersen ona göre yardım edelim
ama illa chedar vardır, hani hamburgerlere konan turuncu

tel peynir ya da izmir tulumu
inanılmaz güzel oluyorlar eriyince.

oy ne guzel bir suru cevap gelmis. ulke abd ama bu cevrede yabanci urun fazla bulunmuyor. turk urunu iyice sikintili tahmin edeceginiz uzere.

@sweeney: o da yok maalesef :(
@ darkrocq: feta guzel olmuyo be abi!
@iloushka: tesekkur ettim efendim, cok naziksiniz.
@kayranin kedisi: onun adini ogrenebilsen ne guzel olur :)
@eelmaa: bu olur gibi sanki. ilk firsatta denicem. tesekkur!
@UnWaNTeD: cheddar'dan biktim, bi de cok severek de yemedim ne bileyim. burger de guzel ama hakkini yemiyim :)

emmental. birinci tercih
gouda. ikinci tercih
gruyere(gravyer). ikibuçuğuncu tercih
chedar. üçüncü tercih. mature olanları sıralamada daha yukarı çıkabilir.
mozzarella'yı tost yapmaya kıyamam.

gouda yagli olur, cheddar yavan kacar derseniz edam deyorum... :)

çerkez peyniri

kagit inceligini ve katmanlar arasi boslugu da hesab etmek lazim zira ust uste biniyor degil mi? :P

@ucan sincap
kağıt inceliğini ve katmanlararası boşluğu min. kabul edelim.0a yakın.Nasıl bir formülasyon?

rulonun çapını biliyoruz yani, rulonun çevresini biliyoruz. diyelim ki 5 cm olsun çapı , çevresi normalde 2pir den 10pi olur . ama şöyle düşün kağıttan kopardıkça azalıyor bu yüzden çap sürekli değişiyor. rulo tamamen sarılı iken 10 cm olsa zannımca şöyle olurdu ,
10(üst limit) integral 5 (alt limit) 2 pi r (dr) .

eksi çıkarsa alt limitle üst limitin yerini değiştir öyle yap .

kendi sorun için de aynı yöntemi kullan değişkenleri değiştir. sadece r oluyor bu da . bir de sorunun yarısından çoğu anlaşılmıyor.

edi: uyandım ve güne bu soruyla başladım, yazdığımdan beri yanlışımı ararken buldum çap ya o, yarısını alacaz onun işte .

olmuyor bir düzeltme katsayısı gibi bir değer gerekli.
en dış çapta örneğin 5 adet kağıt varken iç çapta ise 0.8 kağıt oluyor. Bu şekilde bir katsayıya ihtiyaç var.
@benaaymi hacimden gidip hesapladığımda baya farklı çıktı?%30 faklı çıktı

hacimden değilde yoldan ,çevreden hesaplayabiirmiyim?ama o zamanda kağıdın kalınlığı işin içine giriyor!

Öncelikle kağıdın yaprak ölçüsünü yanlışlıkla 1 cm x 1 cm verdiğinizi, doğru ölçünün 10 cm x 10 cm olduğunu varsayıyorum.
Kağıdın kalınlığına t, genişliğine b, boyuna L diyelim.

Kullanılmamış rulonun hacmi --> b*(D^2-d^2)*pi/4 = 10*(30^2-9^2)*3,14/4 = 6429 cm3
Şimdi ruloyu açıp yere serelim. Boyu(L) = 500*10= 5000cm olur.
Yere serilmiş kağıdın hacmi = L*b*t=5000*10*t=50000t olur.
Her iki halde de hacim aynı olacağından ---> 50000t=6429 --->t=0,128cm çıkar.
Biraz kalın oldu ama sanıyorum çap değerleri doğru değil)

Kullanılmış rulonun hacmi --> b*(D^2-d^2)*pi/4 = 10*(16^2-9^2)*3,14/4 = 1374 cm3
Şimdi ruloyu açıp yere serelim.
Yere serilmiş kağıdın hacmi = L*b*t=L*10*0,128=1,28L olur.
Her iki halde de hacim aynı olacağından ---> 1,28L=1374 ---> L=1068cm çıkar.
Yaprak sayısı=boy/yaprak boyu=1068/10=107adet

Zaten N1/N2=(D1^2-d^2)/(D2^2-d^2) olmalı
Yani 500/N2=(900-81)/(256-81) ---> N2=107

sanırım yazı buydu. konuyla ilgili akademik makale de vardır tahminimce.

"Bir İgnliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış. Ardakai hfraliren srısaı krıaışk osla da ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bir btüün oalark oykuorumuşz."

Şu aşağıdaki olabilir mi?

"The phenomenal power of the human mind
I cdnuolt blveiee taht I cluod aulaclty uesdnatnrd waht I was rdanieg The phaonmneal pweor of the hmuan mnid! Aoccdrnig to a rscheearch at Cmabrigde Uinervtisy, it deosn't mttaer inwaht oredr the ltteers in a wrod are, the olny iprmoatnt tihng is taht the frist and lsat ltteer be in the rghit pclae. The rset can be a taotl mses and you can sitll raed it wouthit a porbelm. Tihs is bcuseae the huamn mnid deos not raed ervey lteter by istlef, but the wrod as a wlohe. Amzanig huh? Yaeh, and I awlyas thought slpeling was ipmorantt.
NOTE: I read this somewhere and I just had to pass it around. I do not know the origins of the text"

en.wikipedia.org

sanırım öyle demeleri gerekir.
"bu sebepten" ya da "bundan dolayı"

tdkterim.gov.tr


benim de bi arkadaşım bu yüzden dolayı derdi hep. kulakları çınlasın.

Niçin bir duyuruyu cevaplamak ihtiyacı hissederiz? Bir çok sebebi olabilir. Mesela konuyu çok iyi biliriz ve bu bilgimizi paylaşmaktan zevk alırız veya soruyu soranın gerçekten yardımımıza ihtiyacı olduğunu farkederiz, yardımcı olmak isteriz. Bazen de duyuruyu açanın tüm doğru cevapları tıkladığını görüp kendisine sempati besleriz, hatta sadece bu sebepten dolayı, konu hakkında bir fikrimiz olmasa da sırf bir tık alabilmek için bir şeyler yazarız. Ben de bu duyuruda böyle yaptım. Bu nedenle söylediklerimi fazla ciddiye almayın. Evet bir tıka tamah ettim ama ne olur sırf bunun için beni aşağılamayın. Bu arada cevabımda maviyle işaretlenmiş ibarelerin hepsinin doğru kullanım olduğunu, biri yerine diğerinin kullanılamayacağını düşünüyorum. Bu tür zariflikler Türkçemizde pek boldur, bundan dolayı Türkçenin zengin bir dil olduğunu söyleyebiliriz.

%50 diye biliyorum

gelir / gelmez

edit: ilahi baldur, cok sakacisin.

saanırım 106 tane taş var. tek okeyin gelme olasılığı 106'da 1. yani %1'den az.
edit: 2 tane taş olsa biri okey olsa yüzde 50 olurdu:) tabi ki gelir ya da gelmez ama o ihtimal değil sonuçtur.

106 taş içinden tek bir taş çekmiyoruz ki. Normal oynarken taşlar dağıtılıyor, o taşlar arasında okey olma ihtimalini merak ediyorum.

106 tas var 1i açık gosterge 14 tane ele alınacak taş okeyin bu taşlar içerinde olma ihtimali için;
iki okey gelme ihtimali ;
(14*13/2)/(105*104)= % 0,83 olarak olarak hesapladım ama umarım yanlış degildir.

pardon üstad sazanlama atlamışım.
kennym'in dediği doğru olabilir. ya kennym'in dediği gibi ya da 105*104/2 yapıyoruz paydayı.

Bence bi yanlışlık var. Okey gelme ihtimali %0,83 değildir yaa. İki el üst üste okey gelme ihtimali milyonda bir oluyor o zaman :)

burda bi mesele var, bütün taşlar açılacak mı? yani yerde hala bir sürü açılmamış taş varken biri bitebilir. bir de oynayanlardan birinin yanlışlıkla size okey atması ihtimali de hesabı karıştırır.

iki okeyin de oyuncularda olacağını düşünürsek 3/10 tek okey, 1/10 çift okey ihtimali var gibi hesapladım ben.

ilk dağıtımda soruyorsanız şöyle olur gibi:
1 - C(103;14)/C(105;14)

arkadaslar benim yazdıgım ihtimal tas dagıtımı sırasında 14 tasısınızın ıcınde 2 okey bulunma ihtimali.. cekme ihtimaliniz degil...

İkisi okey olan 104 taşlık desteden ilk başta sana dağıtılan 14 taştan:
-ikisinin okey olma ihtimali % 1.7
-birinin okey olma ihtimali % 26.83(edit:%23,5)
-hiçbirinin okey olmama ihtimali % 71.47(edit:%74.776)

hiç gelmeme ihtimali=
102/104 * 101/103 * 100/102 *........* 90/92 * 89/91 = 0,74776
(pardon 71.47 değilmiş, yanlış hesaplamışım)

iki tane okey gelme ihtimali=
102/104 * 101/103 * 100/102 *....* 14/16 * 13/15 = 0,017

Bir tane okey gelme ihtimali=
1-hiç gelmeme ihtimali-iki tane okey gelme ihtimali=
1-0,74776-0,017=0,23525(%23.5)

arkadaşım soruyu eksik yazmışsın. Açıkla da milletin kafası karışmasın.

yahu mantıksal acıklama dıye bısey olurmu matematıksel bır soruda ? balya alınırken ihtimaller yok mu oluyor ? hesabı var yeterince dusunulurse soru cozulecektır..

gelire göre değişir oranlar.

* 8.800,00-TL’ye kadar olan gelirler için uygulanacak olan oran %15,
* 22.000,00-TL’nin 8.800,00-TL’si için 1.320,00-TL fazlası için %20,
* 50.000,00-TL’nin 22.000,00-TL’si için 3.960,00-TL fazlası için %27,
* 50.000,00-TL’den fazlasının ilk 50.000,00-TL’si için 11.520,00-TL fazlası için %35 olarak belirlenmiştir

intvd.gib.gov.tr

Yukarıda belirtilen gelirler ot püsür şeyleri düştükten sonra geriye kalan net kar mıdır acaba?

Mesela aylık 8.800,00 TL kar'a kadar devlet baba cebimizden %15 otlanır mı?

evet, giderler düşüldükten sonraki miktardır bunlar.

tuyra'nın cevabı gelir vergisine aittir. Sizin durumunuz farklı.
Siz bir şirketten bahsediyorsunuz. Şirketler gelir vergisi ödemez, kurumlar vergisi öder. Kurumlar vergisi faliyet karının yüzde yirmisidir. Vergiden sonra kalan karı ortaklara dağıtırsanız her bir ortak kendi gelir vergisini tuyra'nın verdiği oranlara göre öder.

İkinci sorunun cevabı da evet. Sene boyu satıştan elde ettiğiniz tutardan tüm giderlerinizi düştükten sonra geriye kalan karın yüzde yirmisi devlete gider. Elde ettiğiniz karın kaç lira olduğu önemli değildir.

Sıklıkla ilgili soruyu atlamışım.
2010 yılında yapılan faaliyetlerden elde edilen karı(kestiğin faturaların toplamı - sana kesilen faturaların toplamı = Vergi öncesi yıllık kar)2011 yılının Mart ayında vereceğin son beyanname devlete beyan edersin. Bu vergi 2011 yılı içinde ödenir. Taksit zamanlarını bilmiyorum, bir vergi takvimine bakıp öğrenebilirsin. Ancak bir de peşin vergi diye bir şey var. 2010 yılı içindeyken yanılmıyorsam üç ayda bir geçici vergi beyannamesi vermen gerekiyor. Yani 2010 yılı içinde de o üç aylara ait vergilerini peşin olarak verirsin. Sene sonunda zarar edersen devletten alacaklı duruma düşersin. Yok eğer sene sonunda çıkan vergi sene içinde ödediklerinden çoksa 2011 de vergini öderken 2010 da ödediklerini düşersin.
Eğer öyle bir işe girmek istiyorsanız, lojistik, kargo, paketleme işleri vergi açısıdan zor işlerdir. İyi bir muhasebeciniz olmadan altından kalkamazsınız.

Yani şimdi hem şirkette kar üzerinden bir kurumlar vergisi ödeyeceğiz sonra bir de aldığımız kar üzerinden şahsa ait gelir vergisi ödeyeceğiz.Bu nasıl iş yahu...

yanlış bilgi için özür.

@Evocati; "ben kaçırıyorum sizde kaçırın", 2010.

Evet, önce kurumlar sonra gelir vergisi ödeyeceksiniz. Daha harçları, pulları, damgaları, defter masraflarını, gümrük vergilerini, belediye vergilerini, ihracatçıysan kdv'den gelen zararı, noter paralarını, şirket kurma masraflarını ve bütün bunları düzenli ödeyebilmek için muhasebeciye ödenecek parayı saymadım.
Ancak gözünü korkutmak istemem. Bütün bu vergileri minimumda tutmanın bir çok yasal yolu var. Tekrar söylüyorum iyi bir muhasebeci bu vergileri daha az ödemenin (yasal olarak)yollarını sana gösterebilir(hayır muhasebeci değilim).
Ancak her ne yaparsan yap, sakın ha naylon fatura gibi işlere bulaşma.

bence dogru. ama ilki soyle olsa daha dogru olur gibi;

'How an environment variable named xxx is set to 312?'

nawres'in dediği gibi değil ilki kendi dediğin gibi. ikincisi soru değil bildiğin cümle oluyor.

@ayiadam: biraz daha açabilir misin? ikincisi hangi benim verdiğim ikinci cümlemi anlayamadım?

ikisi de doğru evet
yalnız a environment değil an environment. onun haricinde kalıplar doğru.

senin dediğin gibi doğru. ikincisi dediğim nawresin dediği.

benim dedigim yanlissa, @ilkdefa'nin ikinci dedigi de yanlis olur. ikisi ayni formatta cunku.

[soru edati] [pasif ozne] [am, is, are] [fiilin 3. hali] ...

sezgisel olarak which ten sonra hep isim koyuyorum ben.

Which keystroke is pressed to move the curser to the start?=İmleci başa götürmek için hangi tuşa basılır?
Which keystrokes are pressed to move the curser to the start?=İmleci başa götürmek için hangi tuşlara basılır?
Which keystrokes should be pressed to move the curser to the start?=İmleci başa götürmek için hangi tuşlara basılmalıdır?

var

oo bence çok var.

var

var.

aylin var 35 yaş üstü oldugunu şimdi ogrendim ve kafamda oluşturdugum sarışın bikinili kız imajı yerle bir oldu. :(

wessago +1 :)

51

beyler ben 25'im daha. sazanlık edip atladık ama yanlış anlaşılmasın.

@wessago: ben 35 yaş üstüyüm demedim ki :) var dedim sadece

ben 32 yaşındayım. o sayılıyo mu?

var,tam 35.

Ben

var.

var

olmaz mı? merak her zaman iyi olmayabilir. :)

(bkz: eski ankara otogarı)

hani tandoğan'da gar tarafında değil de öteki köşede kocamaaaaan bir bina var ya, belediye binası. işte orasıydı. küçücük bir otobüs garajıydı. adı da aşot (ankara şehirleraraso otobüs terminali) idi. hatta aşti de ilk açıldığında adı aşot idi. sonra bilmemnecede bir anlamı var diye değiştirdiler.

ermenicede köpek yavrusu demekmiş aşot. ek bilgi olsun bu da.

Gar'ın yanındaki(AŞOT)yapılmadan önce de Etlik'te DSİ'nin karşısındaydı. AŞOT tahminen 40 yıl önce hizmete girmişti. Uzun süre iki otogar paralel çalıştı. AŞOT'tan İstanbul, İzmir, Samsun gibi büyük şehirlere gidilirdi, Etliktekinden de kazalara, ufak şehirlere. Tabii ki en ilkeli Etliktekiydi ama sevimliydi yahu.

1. dereceden olmayacak ya fonksiyon, 3. dereceden bir fonksiyon bulmaya çalışsana. olur mu kestiremedim de, olursa 2. dereceden de deneyebilirsin:\

P=1-L iş görmüyor mu?

p ve l notasyonundan hoşlanmadım, x ve y kullanıyorum.

çözüm:
y=a/(x+b)+c denklem1
a=(y-c)*(x+b) denklem2
eğer x=1 ve y=0 --> a=-c*(1+b) denklem3
eğer x=0 ve y=1 --> a=(1-c)*b denklem4
denklem3 ve denklem4 --> -c*(1+b)=(1-c)*b --> b=-c denklem5
denklem2 ve denklem5 -->a=(y+b)*(x+b) denklem6
eğer x=1 ve y=0 --> a=b*(1+b) --> a=b+b^2 denklem7
denklem7 -->eğer b=1 --> a=2 ve c=-1
denklem1 -->y=2/(1+x)-1
denklem7 -->eğer b=2 --> a=6 ve c=-2
denklem1 -->y=6/(2+x)-2
denklem7 -->eğer b=3 --> a=12 ve c=-3
denklem1 -->y=12/(3+x)-3
.
.
.

sonuçlar:
y=2/(1+x)-1
y=6/(2+x)-2
y=12/(3+x)-3
.
.
.

düzgün ve kalın bir kartonun üzerinde yapın, bitince de yapışkanını sürüp götürün çerçeveletmeye.

1-puzzle halısı alabilirsin
2-uzerine ozel pazıl yapıskanı dokup oyle goturebilirsin

(bkz: puzzle çerçeveletmek/@ tannhauser)

puzzle halısı al.
rulo yap istediğin yere taşı..

puzzle halısı 20-30 milyon civarı birşey eğer sürekli puzzle yapıcaksan al tabi kolaylık olur ama şöyle de yapabilirsiniz;

puzzle ı masada yaptın tamamladın diyelim bittikten sonra bi tahta parçasına ya da sert bir karton gibi birşeye kaydırırsınız yavaş yavaş. merak etmeyin ztn parçalar birbirine geçmiş halde olduğundan kolay kolay dağılmıyor. sonra hala ön yüzü dönük olan puzzle ın üstüne bir battaniye vs.. birşey örtüp gerdirip üstüne bastırarak hızlıca ters çevirin böylece puzzle bozulmadan ters dönmüş ve battaniye veya ne kullandıysanız artık onun üstünde duruyor olucak. sonra arkasını tümden bantlarsınız ve çerçeveletirsniz.

aslında anlatınca uzun gibi geliyor ama 2 dakikalık iş. bende bu şekilde yaptım 2 kez puzzle mı çerçeveltirken =) kolay gelsin.

kırtasiyelerden 2 adet mukavva alabilirsiniz, puzzle kutusunun üstünde yazan ebatlardan biraz büyükçe olsun. birinin üzerinde puzzle'ı yapabilirsiniz, bittiğinde diğerini üzerine kapatıp çevirin. puzzle yapıştırıcısı da kullanabilirsiniz ancak ben en iyi sonucu her zaman bali ile alıyorum. spatula gibi bir şeyle ince bir katman olarak sürün. birkaç saat sonra tekrar diğer kartonu üstüne kapatıp halının altına koyun. 2 gün öylece bekletin. sonra istediğiniz gibi çerçeveletin. bazen benim tabloların puzzle olduğunu bile anlamıyorlar ben söyleyene kadar, hep böyle yapıyorum,sadece 1 kez özel puzzle yapıştırıcısı kullandım ve memnun kalmadım. kolay gelsin.

@Phoebe
o baliyi sürünce puzzle parçalarının arasından taşmasın bali yapış yapış olursa sonra.gerçi ben öyle yapıyorum dediğine göre bi sorun çıkmaz heralde değil mi

birşey daha sorucam benim kutunun içinden yapıştırıcı toz çıktı aslında ama yapıştırıcı tozlar pek iyi olmuyor diye duydum.doğru mudur? o kadar uğraşıcam bi iş gelirse başına sinirden düz duvara tırmanırım .

O yapıştırıcı tozu defalarca kullandım hiçbir sorun yaşamadım(sadece diğer yapıştırıcılara göre biraz zayıf). Ayrıca kırtasiyecilerde satılan puzzle yapıştırıcılarını da çok kullandım(elimde birinin şişesi hala duruyor, markası "art puzzle") hepsi iyi çıktı.

Puzzle için tasarlanmamış yapıştırıcı kullanmayın. Hele hele bally.

Söylemeyi unutmuşum: Puzzle yapıştırıcıları her zaman ön yüze sürülür. Eğer arka tarafa sürecekseniz tahminen yapıştırmazlar.

Bally hakkında söylediklerim de ön yüz içindir. Arka taraftan sürecekseniz belki olabilir. Ne ön yüzde ne arka yüzde bally denedim ama ön yüze sürülmemesi gerektiği aşikar.

tueio,evet bali'yi sadece arka yüzeyinde uyguluyorum,yavaş yavaş ve az miktarlardaspatula benzeri bir parça ile sürdüğünüzde bir sıkıntı olmuyor,ilk yaptığım hariç sonrakilerin tamamını bali ile yapıştırdım. puzzle için olan özel yapıştırıcıları bir türlü beğenemedim,puzzle parçalarının arası iyice belirginleşiyor ve parçalar hafiften deforme oluyor gibi geliyor bana, tabi sadece bana öyle geliyor olabilir. deneyin, kendiniz karar verin derim, beğeni meselesi.

bir yazı okuduğumu hatırlıyorum, ingiltere'de çocuk doğduğu zaman bir pipo hediye edilirmiş ailesine. bu pipoyu da evin hizmetçisine verirlermiş kullanması için. o çocuk büyüyüp de pipo içecek yaşa gelene kadar hizmetçi kullanırmış pipoyu. çünkü yanmış, kullanılmış olması pipodan alınan performansı yükseltir, kaliteyi arttırırmış. sıfır piponun ilk kullanımları tercih edilmezmiş. asiller için tabi, oldukça uzun zaman öncesinden bahsediyor tabi. ama benim de dedemden kalma bir pipom duruyor, kullanacak olsam onu kullanmaya devam ederim sanırım. sadece belirtmek istedim. lületaşı bu işte daha meşhur, sanırım daha iyi. ama aksi de olabilir.

Her ikisi de olabilir. Malzemesi de önemlidir ama haznesinin ve kanalının şekli daha önemlidir. Haznesinin şekli tamamen senin pipo doldurma ve kullanma alışkanlıklarına bağlı. Kanalının şekli de ustalığına. Benim 12 tane çeşitli marka ve kalitede gülağacı pipom var. içlerinden en sevdiğim pipsan'dan aldığım en uyduruk ve en ucuz olanıdır. Gerçi adam sattıktan sonra demişti "bu pipo varken diğer pipoları kullanmak istemeyeceksiniz" diye. Gerçekten de en kolay içimli olanı o çıktı. Şekli de en çirkin olan o üstelik, hatta haznesinin ağzında bir yeri de kırık.
Bir tane de lületaşım var; o da biraz önce bahsettiğim gözdemden sonra ikinci sırada.


Bu asilzadelerin önce hizmetkarlarına kullandırmalarının iki sebebi var. Birincisi zor içimli bir pipoysa asilzademiz boş yere zaman kaybetmesin diye. İkincisi Piponun iç cidarları iyice kömürleşsin diye. Piponun iç cidarları kömürleşince hem eli yakmaz hem de kondensasyon daha az olduğu için ağzına pis su gelmez.
Gene de bu yazdıklarımı çok ciddiye alma gerçek uzman değilim.

yaptırmalısın. extraya çıkan garsonlar, dönemsel çalışan promotörler falan her birine sigorta yapılıyor.şahsen bana 2 günlük iş için yapmışlardı.

Peki bunun masrafı ne çıkar bana? Mesela 1 günlük sgk yaptırmak?

Ya elemanın sgk'sı yoksa?

bi dakika, senin sirketinde mi bu yuz kişi? tam anlamadım da.
eger senin sirketinle bir alakası yoksa ama gene de is yaptırıyorsan, sigorta (acıkcası) sana kalmıs. adam istemedikten sonra, ve yapacagı işi yaparken sakat bi durum yoksa bence gerek yok.

örnek: tanıdıgım bi insaat iscisi var, yeni bi ev yaptırdım, mustakil, adamı da cagırdım 2 gunluk bi işi oldu. adam calıstı gitti, sonra ulan 2 ay sonra tekrar bi iş cıktı, gene geldi. ben bu adama neden sigorta yaptırayım.

ayrıca, yapılan seyi sen satsan bile -eger istersen- diyebilirsin ki, ben yaptım bunu. ispatı nasıl isteyecekler ki senden?

sonucta calıstıgın adama ve sana kalır.

edit: senin icin işi yapan adam sana fatura kesiyorsa onun zaten ssksı vardır, o zaman hic ilgilendirmez seni.

not: boyle seyler gercekten de oluyor yani.

bence öyle keyfekeder yürümüyor o işler. mevuzat'a göre sgk'sız kimse çalıştırılamaz diye biliyorum. karşlıklı anlaşma falan tamam; ama sırf anlaştığın için kafan rahat olacak diye birşey yok. birisi ihbar eder, yada adamla kavga edersiniz sinirlenip fikir değiştirir ve şikayet eder falan filan.bildiğim kadarıyla adama, sigortasız çalışıp o primleri maaş olarak istiyorum şeklinde dilekçe imzalatsanız bile geçerliliği yoktur.

vala soyle bi durum var evine temızlıkcı geliyorsa ona bile yaptırman gerek. fason iş için eger bir firma var ise adamların baglı oldugu ortada sigorta o firma yaptırmalı, yoksa eger senın yaptırmna gerekiyor.

Peki bu homeoffice çalışan emlakçılar nasıl oluyordu? Eskidji filan yapıyordu zamanında?

cruex hocam, haklısın sapına kadar, katılıyorum da aynen. ama demek istedigim, istese olur, sanıyor musunuz türkiyedeki herkes mevzuata uyuyor, vergisini tam %48 veriyor. boktan işler yap dedigim yok hocam sakın yanlış anlaşılmıyım. ama sana gelene kadar kimler var biliyor musun?
en basitinden, yeni sgk hedesi cıkacak diye kac bin "bebek" ssklı yapıldı zamanında. canını yedigim ulkem.

Önemli bir detay atlanmış:
Bu yüz kişi senin işyerinde mi çalışıyor? Senin makinalarını mı kullanıyor?
Eğer cevap evetse bir günlük bile olsa sigortalaman gerek.

Yok kendi evlerinde veya işyerlerinde çalışıp ürettiklerini sana getiriyorlarsa(mesela evlerinde hediyelik eşya yapıp sana satıyorlardır, ya da evlerinde sana bilgisayar programı hazırlıyorlardır) ayrıca sadece sana değil başkalarına da çalışıyorlarsa o zaman:
a) Kendi şirketleri vardır. Ürettiklerini sana fatura karşılığı satarlar.
b) Kendi şirketleri yoktur ve fatura veremezler. Yaptıkları iş veya verdikleri servis karşılığı gider pusulası düzenlersin ve stopaj ödersin.

Eğer sigorta ödeyeceksen bu ücretlerinin yaklasık yüzde 34'ü kadardır ayrıca gelir vergilerini de ödeyeceksin. O da yüzde 15 tutar. Bu rakamlar işçinin ve işverenin durumuna göre biraz değişiklik gösterebilir. Ayrıca bu bilgilerim birkaç sene önceden kalma güncel olmayan bilgilerdir. Ama seviye çok da farketmex.

@o midas hocam benimki 2. şıkkın b seçeneğine denk geliyor. Gider faturası kessem stopaj ne kadar öderim, bir bilgin var mı acaba?

Yüzde onbeş. Ama benim bilgilerim çok güvenilir değil. Keşke Kibritsuyu filan okusaydı duyurunu. O bilirdi.

kalorifer boruları plastik olsa da içinden geçen su iletken özellik gösteriyordur. neden olduğuna gelince, buradan bakarak bir şey söylemek zor diyebilirim.

Senin üzerindeki statik elektrik boşalıyor olabilir mi? Belki terliğin halıya sürtüyordur ya da ne bileyim sandalyenin tekerleği halıya sürtüyordur filan.

@o midas, yok o değil. yani cazır cuzur çarpıyor bi de bir tek burası çarpıyor. öbür türlüsü ara ara olur, o zaten başka.

@cern: o pek mümkün değil gibi. toprak hattını zaten boruya veriyorlar normalde. suyu iletken olarak kullanıyorsa toprağı direkt peteğe vermiş olmaları lazım. öyle olsa görürdüm?

Çok küçük bir ihtimal ama:
Radyatörü tutan destekler duvardaki betonarme demirlerine temas ediyordur. O demirler de başka bir yerde bir toprak hattına benzer bir şekilde temas etmiştir. Ev yeniyse betonarme demirler epoksi boyalıdır. üzerindeki kaçağı betona geçirmez.
Yapabilirsen radyatörle destek kolları arasına yalıtıcı bir şey sokuştur(naylon torba parçası filan) bir dene.

petege kontrol kalemi tutmayi denediniz mi? mesela pc'ler toprakli prize bagli degilse kasanin uzerine tutulan kontrol kalemini yakabiliyorlar.

@cench: tuttum ve fakat ışık almaya muvaffak olamadım.

belki de calisma masanizdaki bir cihazda statik elektrik vardir ve ayni anda petege degince oradan topraklama oluyordur. laptop masa lambasi falan...

@cench: gerçekten öyleymiş! epeyi çarpıldım ama sonunda anladım. laptop'un parmak izi okuyan kısmının yanında metal bi şerit var, ordan cızlatıyor. allah kahretsin. çok teşekkür!

Birinci sorunun cevabı 77 küme. Kod yazarak çözdüm ilgilenirsen.

Edit: Sonucu 3590 küme olarak editliyorum. Aslında bu kadar ufak bir fark için editlemeye değmezdi ama olsun, maksat prensip.

soruyla pek alakası olmasa da bir mülakat öncesi sorular sanki bunlar, tanıdık geldi

evet öyle bişeydi. başka sorular da vardı. bunları göndermedim zaten cevaplarda diğerlerinden yaptım.

Imprimatur'un devamı Secretum var. Gerçi Imprimatur daha güzeldi.

tek heceli üç harfli kelimelere bakın. bunlardan çok çıkar.

hat (şapka)(telefon hattı vs)
bat (yarasa)(batmak eylemi)
tan (bronz)(güneşin doğmasından önceki vakit)

falan filan işte.

can
men
ten
seven
nine
put

at, on, in, it, is, an, and, bend, dip, cam, top, bed, bin, ban, gel, say, bit

edit: aha altı harfli buldum "filler"

edit: but, dam. (of yahu! ne pislik soruymuş bu, sürekli aklımın köşesinde ban but bul buf bug tug tul... şeklinde anlamlı anlamsız kelimeler fener alayı gibi dolanıyor)

O düğme gibi şeyin üzerinde iki tip oluk vardır. Bir tanesi zımba telinin içeri kıvrılmasını sağlar, diğeri dışarı doğru kıvrılmasını. O düğmeyi 180 derece döndürerek istediğin oluğun zımbalama noktasına gelmesini sağlarsın. Döndermek için düğmeyi önce biraz çekmen lazım.Yay da düğmeyi kaideye yapıştırmak için.
O cv ile ben ne işlere girdim bir bilsen.

d=m/v

v=(3/4).10^(-1) litre
d=1.6 (emin değilim)

m = d.v
=0.12kg
=120g

100 ml = 1 dl

300/4 ml = 3 dl

şekerin yoğunluğu => d= 1.86 g/ml

1,86 = m / (300/4) => (1,86 x 300)/4= 139,5 gr


yukarda "d" yazan yere aşağıdakilerden hangisi işine geliyorsa onu yzabilirsin

* Dekstroz Şeker 0,62 g / ml
* Toz Şeker 0,70 g / ml
* Pudra Şekeri 0,56 g / ml
* Pancar Şeker 0,80 g / ml

Toz şeker olduğunu varsayıyorum.
3/4dl = 0.075litre
Dökme toz şekerin özgül ağırlığı=0,9kg/litre
3/4dl toz şekerin ağırlığı= 0,0675kg=67,5gram

yemek falan icin kullanilacaksa, normal boy bir su bardaginin yarisindan biraz daha azina (yaklasik 1/3 gibi) koyup olcebilirsiniz bu miktari.

1. Hepsi sessizse: 21x21x21x21x21
2. Biri sesli dördü sessizse: 21x21x21x21x5x5
3. İkisi sesli üçü sessizse: 21x21x21x5x5x6
4. Üçü sesli ikisi sessizse: 21x21x5x5x5x1
toplamı = 4,084,101+4,862,025+1,389,150+55,125
=10,390,401
c,m bilmem.

ikisi sesli üçü sessiz demişsin o midas ama burada iki sesli yanyana da olabilir.

"Tek şart 2 ünlü harfin yanyana olmaması." :)

toplam ihtimal sayısı 26^5
ihtimaller içindeki kelimelerde yan yana 2 ünlü olanların sayısı 21^3x5^2x4/10
cevap = 26^5 - 21^3x5^2x4x4/50 = 11.807.288

neyin kodunu yazacaksın ki tam olarak? sonucu saydırarak buldurmak mı istiyorsun?

@desdinova, bu sonucu nasıl buldun anlatabilir misin?

evet sonucu kod ile bulmak istiyorum. Yani boyutu 5 olan bir dizi üzerinden ya da bir string üzerinden çalışma yapılabilir mesela.

olasılık açısından çok basit bir soru bu, bende biraz bilgiler uçtuğundan iyi anlatamayabilirim, o yüzden birine sormanı tavsiye edebilirim, benim sonucumda hata bile olabilir yani.

C# kodu için de yardımcı olamam java'cıyım ben sonuçta ama algoritmasında bütün kelimeleri tek tek oluşturup teste sokacaksın, bir de counter koyacaksın, basit yani.

Winston insanı
Ama benim hesabım zaten "Tek şart 2 ünlü harfin yanyana olmaması." şartını sağlıyor ki. "ikisi sesli üçü sessiz" maddesine ben "21x21x21x5x5x6" demiştim. Üç sessizin ihtimal sayısı 21x21x21. İki seslinin ihtimal sayısı 5x5. Buraya kadar bir sorun yok sanırım. Şimdi de sesli ve sessizlerin sıralanışına bakalım. Eğer iki ünlünün yanyana olmaması şartı olmasaydı:
bbbaa, bbaba, bbaab, babba, babab, baabb, abbba, abbab, ababb, aabbb şeklinde 10 değişik dizilim olacaktı. bu ihtimallerden iki seslinin yanyana geldiği durumları çıkartırsak:
bbaba, babba, babab, abbba, abbab, ababb şeklinde 6 legal diziliş kalır.
E ben de ne demişim zaten: 21x21x21 x 5x5 x 6

İşine yarar mı bilmiyorum excel macro'da kod yazdım. Şimdi çalıştıracağım, bakalım ne çıkacak. Herhalde bir otuz kırk dakika sürer sonucun çıkması.
İşte o kod:

Sub Makro1()
Z = 0
a = 0
10 a = a + 1
If a > 26 Then GoTo 90 Else
b = 0
20 b = b + 1
If b > 26 Then GoTo 10 Else
If b > 21 And a>21 Then GoTo 20 Else
c = 0
30 c = c + 1
If c > 26 Then GoTo 20 Else
If c > 21 And b>21 Then GoTo 30 Else
d = 0
40 d = d + 1
If d > 26 Then GoTo 30 Else
If d > 21 And c>21 Then GoTo 40 Else
e = 0
50 e = e + 1
If e > 26 Then GoTo 40 Else
If e > 21 And d>21 Then GoTo 50 Else
Z = Z + 1
Cells(5, 5).Value = Z
GoTo 50
90
End Sub

edit: code

Evet, program çalıştı.
Programın mantığı şu:
İç içe beş do loop beş variable'a(a,b,c,d,e) 1'den 26'ya kadar tüm değerleri sırasıyla vererek tüm ihtimalleri sayıyor(counter z'dir, her ihtimalde değeri bir artar).
a variable'ı 26 değerini aşınca program duruyor. Bu durumda program 26x26x26x26x26=11,881,376'ya kadar sayması gerekirdi. Ancak, eğer yan yana iki harfin(ab, bc, cd veya de) ikisi de 21'den büyük değerleri aldıysa(21'e kadar olan sayılar sessiz, yirmibirden büyük 5 sayı sesli harfleri temsil ediyor) z sayıcısı artmıyor.
Sayaç beklenildiği gibi 10,390,401'de durdu.

midas, +1.

Teşekkürler midas. Ben de 10,390,401 buldum :)

Çok teşekkürler.

EGER(VEYA(A2=10,A2=15),C4*C5, '0') excel turkce degil o yuzden tam emin olamadim komutlarin cevirisinden. IF(OR....) diye devam ettiginden eminim ama.

=EĞER(YADA(A2=10,A2=15),"doğru","yanlış")

çok teşekkürler... bir sorum daha olacak onu da burdan sorayım bari bir satırı sayfa aşağı gitse de değişmeyecek şekilde nasıl sabitleriz?

office.microsoft.com

yeni soru sorup flood yapmayayım diye son bir şey soruyorum. Bir sütunda bir sürü değer var yalnız aralarında bazı değerler formüller tamamlanmadığından #SAYI hatası veriyor, ben sadece buradan hatasız değerleri toplamak istiyorum. bunun için ne yapabilirim?

sütunun yanına iki yeni sütun açın(sonra gizlersiniz). Mesela toplamını alacağınız sütun C sütunu olsun. siz yeni bir D ve E sütunlarını açın. D1 hücresine =EHATALIYSA(C1) yazın. E1 hücresine =EĞER(D1;0;C1) yazın. Bu iki hücreyi alttaki satırlara kopyalayın.

surprise: Dahi anlamındaki da ayrı yazılır :)

Komedi değil ama "The League of Extraordinary Gentlemen" geldi aklıma benim..

www.imdb.com

I ıh... Bu değil. Esaslı komediydi. O zamanlar sandalyeden düşmek ve yarılmak moda olmadığı için gülmekle yetinmiştik ama çok da gülmüştük. On beş seneden fazla oldu seyredeli. Polisiye romanlarla dalga geçiyordu. Kapı zili çığlık sesi gibiydi. Seyredenler zili kesin hatırlar.

acaba dediğin film Murder by Death mi? türkçesi de 22 Numarada Cinayet olarak geçiyor :)

Evvet, işte bu.
Teşekkürler.

herkes spoiler'a karşı o kadar tepkisel yaklaşmıyor. gelir bence cevap, öyle çok soru soruldu-cevaplandı.

kasılma o kadar...
senin durumunda çok soru soruldu cevaplandı burda.

Sorun efendim, rahat olun.

bi başlık vardi ismi b hatirlanamayan filmlr mi ne
cok ıse yarıo ben bi yazdım hemen filmi buldu suserlar

spoiler diil de trailer olacak gibi anlat konuyu :P

"hani filmin sonunda adam ölüyodu" demezseniz problem yok bence :)

Kimlanbu: Zaten sorun da burada. Filmin en iyi hatırladığım kısmı son kısmı.

beelki kültür bakanlığından (dösime filan bir sorabilirsin) bir şey çıkabilir.

kapalı çarşıda bazarları gez bedestenin içinde bir tane ihtiyar vardı ufak kulübe gibi bir şey o alıyordu galiba.ben eski para satmıştım.

nişantasınta pul koleksiyoncuların bi dernegi var onlara sorabilirsin
bide beyogunla bi pul tüccari var
ama moralini bozmak kibin olmasın da pulculuk hobi olarak yapılır yani satmaya kalktıgınza cok para etmez

Eğer tek seriyse son 50-60 senenin pulları pek para etmez.Eğer 83 senenin tamamı varsa ayyıldız serisi, adana serisi gibi kıymetli seriler de olabilir. Ayrıca resmi seri, posta serisi gibi seriler de varsa daha da iyi. ilk gün zarfları da para eder eğer varsa. En iyisi bir pulcudan katalog al(internet'te de bulabilirsin belki). Hem eğlenceli olur tek tek bakıp kendi başına expertiz yapman. Sonra bir uzmana danışırsın. Yalnız katalogda yazan fiyatlar biraz uçuktur. O fiyatları dörde beşe filan böl.
Pulların eksiksiz, temiz ve birden fazla seri olduğunu varsayıyorum. Yoksa hiç uğraşma.

2. soru için sallama hakkımı kullanıyorum;
- 8'in 4'lü permütasyonu = 1680

1.soru,

3 kişi kesin kırmızıya oturcak 9x8x7
2 kişi kesin maviye oturacak 8x7

geriye 2 kişi, artı 6 kırmızı ve 6 mavi koltuk kaldı 12x11

2.soru,

8x7x6x5

Eğer yolcular isimsiz ve yerler numarasızsa cevap 3
Üç kişi kırmızı koltuğa, 2 kişi mavi koltuğa oturur, kalan 2 kişi kırmızı ve mavi koltuklara 3 farklı şekilde oturur
kk, km,mm

Eğer yolcular isimli(a,b,c,d,..) ve yerler numarasızsa cevap 4
Üç kişi kırmızı koltuğa, 2 kişi mavi koltuğa oturur, kalan 2 kişi (a ve b) kırmızı ve mavi koltuklara 4 farklı şekilde oturur
ak-bk, ak-bm, am-bk, am-bm

Eğer yolcular isimsiz ve yerler numaralıysa(k1,k2,k3,…m1,m2,..) cevap 16464
1. Eğer 3 kişi kırmızı 4 kişi mavi koltuğa oturursa 84x70=5880
3 kişinin kırmızı koltuklara yerleştirilmesi:
C(9,3)=84
4 kişinin maviı koltuklara yerleştirilmesi:
C(8,4)=70
2. Eğer 4 kişi kırmızı 3 kişi mavi koltuğa oturursa 126x56=7056
4 kişinin kırmızı koltuklara yerleştirilmesi:
C(9,4)=126
3 kişinin maviı koltuklara yerleştirilmesi:
C(8,3)=56
3. Eğer 5 kişi kırmızı 2 kişi mavi koltuğa oturursa 126x28=3528
5 kişinin kırmızı koltuklara yerleştirilmesi:
C(9,5)=126
2 kişinin maviı koltuklara yerleştirilmesi:
C(8,2)=28

Toplam sayı=5880+7056+3528=16464

Eğer yolcular isimli(a,b,c,d,..) ve yerler numaralıysa(k1,k2,k3,…m1,m2,..) cevap 2709504
1. Eğer 3 kişi kırmızı 4 kişi mavi koltuğa oturursa 504x1680=846720
3 kişinin kırmızı koltuklara yerleştirilmesi:
P(9,3)=504
4 kişinin mavi koltuklara yerleştirilmesi:
P(8,4)=1680
2. Eğer 4 kişi kırmızı 3 kişi mavi koltuğa oturursa 3024x336=1016064
4 kişinin kırmızı koltuklara yerleştirilmesi:
P(9,4)=3024
3 kişinin mavi koltuklara yerleştirilmesi:
P(8,3)=336
3. Eğer 5 kişi kırmızı 2 kişi mavi koltuğa oturursa 15120X56=846720
5 kişinin kırmızı koltuklara yerleştirilmesi:
P(9,5)=15120
2 kişinin maviı koltuklara yerleştirilmesi:
P(8,2)=56

Toplam sayı=846720+1016064+846720=2709504