50 Cent konserine bilet kazanmıştım number one'dan.

Gittim :(

2 hafta önce peynirli fesleğenli lays cipsin çekilişinden kazandığım şampiyonlar ligi topu geldi.onlarca çekilişten sonra kazandığım ilk şey bu, benim de hiç şansım yok.

bi avm'den araba kazanmıştım

yemeksepeti'nden bi şeyler kazanmıştım ama kullanacağım bir şey değilmiş ki ne kazandım onu hatırlamıyorum.

bilgisayar oyunu falan kazanmıştım bir kaç kere. ama hep büyük bir şey kazanma hayalim var. bu aralar magnum şifresi gönderiyorum:)

At yarışı olur mu :)

Cekilisten sayılır mi bilmem ama babam Çarkıfelek'é telefonla baglanip araba kazanmıştı.

Kaymakamligin duzenledigi cekilisten sony walkman kazanmistim 98-99 falan.

Bi' de formula 1'in ilk geldigi yil power fm'den bilet kazanmistim ama cekilis degil de radyoyu ilk arayana veriyorlardi.

5 yıl bilfiil etinden sütünden yararlandığım ilk bilgisayarım netbook'umu çekilişle kazanmıştım.

ben küçükken bakkaldan çıkan çekilişlerden gameboy kazanmıştım :D en büyük hediye de oydu.

burger king'den real madrid barcelona maçı kazandım. madrid'e gittim.

baya baya çekilişe katılırım ama çöp bile çıkmadı artık büyük ev araba hatta tatil çekilişlerine bile güvenmiyorum promosyon şirketleri yapıyor bu çekilişi eş dost akraba tanıdık veya anlaştığı kişilere gidiyor gibime geliyor bazen çıkan isimleri aratıyorum nette doğru düzgün profil bile çıkmıyor .

en son ankara ticaret odasının acayip bir çekilişi var Ankara ili sınırları içinde, kredi kartı ya da banka kartı ile tek seferde en az 25 TL ve/veya katları tutarında harcama yaparsan çekilişe katılabiliyorsun. 3 kişiye cla 40 kişiye agea veriyor. cekilişe katılım süresi 1 ay 1 ay sonra çekilş 1 hafta sonrada açıklayacaklar yani çok acayip bir çekiliş katılıp katılmadığını bile bilemiyorsun bence ato üyelerinin paralarını iç etmek için çok iyi bir yöntem

bir milyon canlı para yarışmasına seyirci olarak gitmiştim ögrenciyken. seyirciler arasında kura çektiler yarışmanın sonunda, 1000 lira çıkmıştı bana.

oyuncak kazandım bir kere.

idefix bir ara belirli saatlerde bilgi yarışması yapıyordu. tek soru çıkıyordu en hızlı işaretleyen kitap kazanıyordu. kazanmıştım :=

Madem herkes yazdı ben de kazanmasaydım daha iyiydi diyeceğim bir çekilişi söyleyeyim :D
Küçükken bir çocuk programı vardı, adını hatırlamıyorum.en kısa zamanda arayana mı mesaj atana mı ne hediye gönderiyordu. Bende babamın telefonundan yapmıştım işlemi yaş max 10. Tvde adım çıktı kıyafet kazandı dedi ama daha güzel hediyeler vardı tabii ki, buna da eyvallah dedik. Dedik ama yine hayat malum organla güldü. Erkek kıyafeti kalmayınca kız elbisesi göndermişler, baya bir sövdüğümü hatırlıyorum. Sonra komşunun kızına vermiştik elbiseyi :D

Dus jeli alana cekilis hakki veriyorlardi. Beymen'den 10.000 tl'lik hediye ceki kazanan 5 kisiden biriydim.

1 haftalik new york yilbasi tatili. (Mtv yilbasi partisi)

bizim bi arkadaş deri ceket almıştı mercedes araba çıktı avm'den arabayı satıp ev aldı. yaz kış deri montu 5 yıldır giyiyor amk. şans böyle şeyler.

evekitap.com'un sözlükte yaptığı çekilişlerden biri bana çıkmıştı. otostopçunun galaksi rehberi'ni kazanmıştım. 25 yaşındayım başka da bi şey çıkmadı şimdiye kadar.

justin bieber konser bileti, iki davetiye iki tane de basılı bilet golden circle
morrissey konserine çift kişilik bilet
justin (tamam vurmayın) timberlake'in konserine çift kişilik bilet
lady gaga konserine tek kişilik konser bileti
bir sürü kitap
yedi sekiz tane albüm
sinema biletleri
yılmaz özdil'le röportaj
jack reacher film galasına davetiye
dinamolu fener
kulaklık
ahmet ümit'le röportaj

not: 18 yaşına girmeden kazandıklarım, üsttekiler yani.
reşit olmadığım için çoğu yarışmaya katılamıyordum bi de düşünün
bazıları çekiliş, bazıları da şans diyelim..

rise from the ashes :)

reoccur da olur bence.

reappear olabilir sanki

bunların hepsini aynı sözcükle ifade edebileceğini sanmıyorum.

@celeron 300a
tabi ki haklisin.
ama verilecek cevapların da çok olma ihtimalini düşünerek içerisinden en uygununu seçebilmek için manayı geniş tutmak zorundaydım.

phoenix

Recurrent

özellikle olumlu anlamda olanı varsa bile bilmiyor ya da hatırlamıyorum ama ara ara görülen ancak özellikle belirli bir periyodu olmayan durumlar için intermittent, sporadic, occasional, recurrent gibi kelimeler var.

hem ara ara olan, hem başka zamanda başka şekilde görünen, hem olumlu için aklıma toptan bir kelime gelmiyor. belki vicissitudinous sıfat olarak olur ama olumluluk bunda zorunlu değil ve dönüşerek değişim nitelenen şeyin doğasında olan ve beklenen bir şey.

fiil olarak kullanacaksan reappear olur, reoccur olmaz yalnız recur olur.

soru üzerine not: reoccur aslında reappear gibi ama recur reoccur'den ve reappear'dan biraz daha uygun, çünkü tekar eden bir şeyden bahsediyor oluyorsunuz, edebilecek bir şeyden değil. nüans var.

meksika dalgalanması şeklinde oynatabiliyorum ben. sağ ayakta bağımsız mı oynatıyorsunuz siz? çok korkunç akdfjadlfj

9 yil olmus senin icin buldum. O zamanlar turkce yazmayi pek de bilmedigimi anladim. :)

www.eksiduyuru.com

aynen anlattıgın gibi bende. hatta bi ara kafaya takmıstım sol tarafım felcli mi diye:)

Ayak parmaklarımla hareket çekebiliyorum. Şahitlerim var.

Ayak parlaklarimi oynatirim, cok efektif kullanirim prize fis sokar cikaririm ayak ucumdaki esyalara ayak basparmagimin arasina sıkıştırıp uzanirim. Dayimla ayak basparmak guresi yapardik bir de eskiden. Ayak parmaklarimi diger ayagimin parmaklarini kullanarak citlatirim.

Ayak parmaklarımı el ele tutuşur gibi kenetleyebiliyorum bile elimden yardım almadan :D .

Bunun nedeni motor cortex ile ilgili, bunu küçük bir deneyle daha rahat anlayabilirsin ellerini tam karşıya bakacak şekilde parmakların açık olarak uzat ve el parmaklarını tek tek oynatmayı dene, ne oldu ? mesela işaret parmağını oynattın ama orta parmağın da bir miktar hareket etti orta parmağını oynattın yüzük parmağın da onunla birlikte hareket etti.

Peki bunun ayak parmakları ile ilgisi ne? Şöyle ki motor cortex üzerinde sürekli çalıştığımız yani ihtiyaç duyduğumuz kasları çok iyi şekilde yönetmeyi öğrenir kullanılmayanlar ise zamanla en az güç gerektirecek şekilde hükmedilecek şekilde yönetilir mesela ayak parmaklarımızı gerçek hayatta tek tek kullanmak zorunda kalmadığımız için beyin parmakları tek tek yönetemez.

Az önce verdiğim el parmakları deneyinde piyano çalan birisi normal bir insana göre çok daha başarılı olacaktır çünkü beyin parmakları en iyi şekilde yönetecek şekilde o bölümü geliştirmiştir. Eğer ayak parmaklarınla piyano çalma denemeleri yaparsan ilk başlarda zorlanırsın ama sonrasında gittikçe kolaylaşır. (Eğer denersen işin bittiğinde piyano tuşlarını silmeyi unutma :) )

50 years long life
50 years of lifetime

50 shades of gray

50 years of life span.

50 First Dates

gülmedim, gülsem tikler gelirdi.

decades de kullanılabilir. filmlerde dizilerde duyuyorum ara ara güzel kelime bence.

DAAD burslarina baktin mi? Onun haricinde arastirma gruplariyla yazisarak proje bursu sorabilirsin. Max Planck cogunlukla kendisi finanse ediyor mesela.

tev'in var ama kosullarini bilmiyorum.

Daad bursu TEV üzerinden bursiyer seçiyor. Bu sene mülakatlar da oldu bitti.

DAAD'ı biliyorum da, DAAD'dan burs almanın tek yolu TEV bursu mudur yani?

Almanya'da uniler 500-600€ max.
Yani oyle burs almalik bir ucreti yok ki:/

e hayatım neyle idame ettireceğim?:D, ailemden destek alacak durumda değilim çünkü.

donarak olabilirdi ama mevsimi geçti.

bu sekilde olabilir
alkislarlayasiyorum.com

@gilbeys ruhum öldü zaten bedenim için soruyorum

Tabii ki, bir çırpıda aklıma 7 tane geldi. Ama yazmayacağım.

kiralık katil?

sildim böyle bi düşüncen var heralde.

birine ana bacı küfür edin.

mümkün.. ama söylemem.

Ulu önder Amy Winehouse'un açtığı yolda, gösterdiği hedefe.... Ölme tabii, ölmek bayılmak değildir. Bu da kamu spotu olsun.

@matrix arkada bir suçlu kalmasa iyi olur. Bok yoluna gitmek gibi olmalı

Şofben zehirlenmesi olabilir

Yazardım da kendimi suçlu hissederim.

otopsiden mi korkuyorsun?

@mza hayır, eğer becerebilirsem geride bıraktıklarım engelleyebileceklerini düşünüp kahrolmasınlar

yani ben anlamadım. sonucunun ölüm olacağını bilerek/umarak yaptığın her şey intihar olmuş olmuyor mu?

@dene kişinin kendi intihar olduğunun bilincinde. Dışardan bakınca anlaşılmayacak.

anlıyorum :P

napak tavsiye mi verek kanka sdadafgd
bu topa girecek miyiz arkadaşlar?? :))))))))))

bence gilbeys'in dediğine çalış sen. her şeyi boşvererek sev. gururu boş verme ama. o seni öldürecek.

ben olsam, madem böyle bir şeye de hazırım, tam tersi hayatta herşeyi denerdim. tutunmak için değil yani. "nasıl olsa en fazla ölürüm?" hissiyatıyla her şeye bodoslama atlamak, cesaret etmek gibi. belki de sırf bu moda girmek, zaten bu ölmek istemek fikrini siler süpürür.

@freetakilir o sadece ruhunu öldürüyor insanın

nick cave'in oğlu kayalıklardan düşüp öldü. sonra lsd etkisinde olduğu anlaşıldı. uyuşturucu alınıp düşmüş gibi gösterilebilir. ama burada sıradan insan için kapsamlı otopsi yaparlar mı bilmiyorum. kanıtlamak için arkadaş şahitliği gerekebilir.

e:@la noix bilgi için teşekkürler.

@misterturist zaten adli tum vakalarda otopsi yapiliyor. Lsd'ye bakmam da oyle cok ozel bi prosedur degil

*bakmak

matrix +1

hemen bir çadır ve kamp malzemelerini alıp, yola çıkmıştım. ne çıkarsa bahtına. çadır ve kamp malzemelerini de pişman olursun diye yazdım.

beklemek istersen de bütün taşınır taşınmaz mallarını sat. paraya dönüştür. hiç değilse paran da olur yanında. o bitince ölmeyi düşünürsün. anlatabildim mi?

hayat hiçbirimize kolay değil. bizim de ne hikayelerimiz, zor hayatlarımız, değiştiremediğimiz kaderimiz vs falan var ama yaşıyoruz işte. aklını başına topla. çok çok kötü durumdaysan da bir acil servise başvur ve intihar etmek istediğini söyle. mavi kod versinler senin için.

liseyi bitir panpa sonrası kolay

Banzai skydiving. Abi muazzam ölüm şekli bence.

Seni cok iyi anliyorum. Ben de ayni dusunceleri daha 2 aydir aklimdan cikartamiyordum. Daha 2-3 gundur kendime geldim. Hic birsey benden ve hayatimdan onemli degil. Artik bunu biliyorum. Hayatimi kendime gore zevkini cikararak yasamaya karar verdim. Sen de kendine gel. Yasamdan onemli ne olabilir ki? Simdi baktigin acidan cok basit seyler soyluyor gibi gorunebilirim. Dedim ya ben de ayni yerdeydim. Ama gercekten hicbir sey ve hicbir insan bizden degerli degil. Hayati guzellikleriyle yasamaya bakmamiz lazim.

madem ölmeye karar verdin kendini ölmüş sayıp 0 dan başlayarak mesela.

hatta iş içinden çıkılmazsa başka bir şehirde küçük bir köyde...

hayatta hickimse, hicbir sey olmeye degmez. cok mu canin sikildi, sat her seyi bir sahil kasabasinda bir kulube al, ot yetistir bir seyler yap, yasa git. oldukten sonra, var mi onemi hicbir seyin? john snow abimiz ne diyor, oldukten sonra sadece karanlik var, baska bir sey yok..

tayyor konvoyu geçerken plastik tabanca çek. hiç anlaşılmaz.

şaka bir yana, intihar hiçbir şeyin çözümü değil. 10 yıl sonra şu anki derdini hatırlamıyor olacaksın. yemeğine iddiaya girerim.

ısıt, tadında bi değişiklik yoksa göm.

Donuk yiyecek bozulmaz

Tarifi alabilir miyim rica etsem.

gidin hocam.

çıktıktan sonra aldığı puanlara, yorumlara göre karar vermek daha iyi bence.

tabi olum

hayatından 2 saat ve 20 tl çok büyük fedekarlık mı? wow oynadım diyorsun, tabii ki seyret. soru mu bu?

oyunların film uyarlamalarından düzgün bir şey çıkmadı şu ana dek

dil atmak

Vampir olmadığım için normalde kimsenin boynunu emmiyorum.

@nikimin, zaten kam emmek için yapışmıyoruz o güzel boyunlara :) ha belki kan akışını hızlandırmak için olabilir.

kamcilamayi genelde sadece arkadaslarima yapiyorum, karsi cinse hele normalde asla yapmam

Normal şartlarda kimsenin ellerini, ayaklarını, gözlerini bağlamıyorum.

özümde sapık bir insan olmadığımı belirterek söylüyorum;
"ben kulak memesi emiyorum abi, garip ama seviyorum."

normalde rimming yapmam. niye yapayım şimdi iş arkadaşlarıma durduk yere ama sevişince oluyor.

Çıkan sesleri sevişme dışında duymadım.

Yani arkadaşlar burda kıstas şuydu, normalde sevişirken şunu yapmam bunu yapmam ya yivvrennç :( diyip de o anın gazıyla yaptığınız neler var.

dirty talk olabilir.
hafif çıkan gazları takmamak olabilir.

vay arkadaş ya, 3 4 gün girmiyorum hemen yapıştırıyosunuz yaratıcı soruları.

soruya cevap: edilgen ve itaatkar pozisyonda olmak ve bu halin getirisi olan rimming, bondage ve ayak yalamak gibi şeyler.

google'a resume examples ya da resume templates yazıp sayısız örnek bulabilirsin. sana en uygun olanı oradan seç. aynı şekilde cover letter ya da application letter örneklerine bakıp yeni mezuna en uygun olanı kendine uyarla.

(bkz: europass)

cv ni, tanıdık ik müdür yollayacak, cv ni biz yazalım, örnekleri biz verelim.

senin yerine de çalışalım o zaman.

bunu daha bilemiyorsan daha ne denir, gir googlea , yaz how to write cover letter diye, ordan bak, kendi hayatına bak, yazılacak şeyler varsa yaz.

@kurnaz, her boku bilmeyin ya. üşenmekten değil, adamla konuşurken benim ağzımdan net bi departman ya da şirket çıkmadı, çevresinde kimler var kimler yok onu da bilmiyorum. genel geçer bi şey yazıp adamla üstünden geçicez, tecrübem yok yardım istedim. vikvikvik çıkma hemen ordan.

mail adresini verirsen sana ön yazı gönderirim ingilizce yalnız tecrübeli aday önyazısı olduğu için biraz kırpman gerekicektir.

Hayvanları severim hayvanseverlerden iğrenirim. Hayvanseverlik de bir çeşit psikolojik rahatsızlık, o da eşittir kişilikteki bazı eksiklik ya da yanlışlar.

Duyuru benim için açılmış da ben de kendimi hayvansever olarak tanımlamıyorum, ne olacak şimdi. Teşekkürler devilred, muck!

Neyse duyuruya yanıtım burada:

Hayvanseverleri ben de sevmiyorum. Kafeste kuş besleyip kendilerine hayvansever diyorlar. O kuşlara hayatlarının işkencesini yapıyorlar aslında. O kuş üreyemiyor, uçamıyor, ömür boyu aynı yemi yiyor...

Sonra kedi satın alıp, sokak kedilerini cinsine göre beğenmiyor kimileri. Kedi ırkçıları bunlar da.

Sokak kedilerini seven kimileri de onları tavukla besliyor. Bunda tavuğun ne suçu var! Buna da türcülük deniyor. Bir hayvanı şirin bulduğu için diğer hayvanla onu besliyor. Sokak kedileri bildiğin çöpten yemek buluyor zaten! Yok illa marketten mama alacak. Kuzu etiyle yapılmış kedi köpek mamaları bile var. Bunda kuzunun ne suçu var! Sarışınları seviyorsun diye sarışın insanlara zenci eti yedirmek gibi bir şey bu!

Sonra hayvanları seviyorum deyip iki aylığına kedi getiriyor eve sıkılınca kediyi sokağa bırakıyor. Hayvanlara değer vermeyenleri anlarım, onlara göre kediler köpekler şunlar bunlar değersizdir... de onların hislerini anlamayıp bir de kendilerine hayansever diyenler benim sevmediklerim.

bu neredeyse her şeye, herkese saçma sapan saldırma motivasyonlarını da çözemiyorum. var di mi böyle bi "her şeyi en iyi ben biliyorum" havası bu insanlarda?

Var, evet.

herkese haayvansever denmez, önce bunu bi netleştirelim. ben de hayvanları severim öreneğin, çok kedi köpek iyileştirdim. evimde de baktım sonra sokağa saldım. şimdi yok misal. çiçek koparmaya bile karşıyım yerinde güzel o çiçekler. seviyorum ayağına kopartıp öldürüyorsun resmen.

işte o insanlara "havansever" demiyoruz.

o dangalaklar zaten polemik olsa da girsem diyolar. her haltı biliyolar her konuya hakimler. sen niye ciddiye alıyosun, he de geç :)

he he Traveller.

bu duyuru birkaç saat önce gördüğüm "7-8 saat evde yokum köpek alsam problem olur mu köpeğe?" temalı duyuruya verilen "iki sene sonra bıkacaksan alma!!" cevabı üzerine açıldı galiba.

ben onu görünce uyuz olmuştum, onu yazan arkadaş onlaynsa gelsin akldfjalk çok iticiler bence de. bir de hayvan sahiplendirme ilanlarına hayvanın ağzından yazanlar çok itici. yav he he diyorum her okuduğumda.

Sen de hayvanseverlere saldırmış oldun su an. Herkes bir gün hater olacak, her canlı internette haterligi tadacak. Kaçış yok.

benim duyuruda en çok cevap verdiğim duyurular hayvan kategorisindeki duyurular. hemen hepsi sorduktan 1 gün sonra siliyor ve hemen hepsi kedi/köpek alayım mı? diye soruyor. hepsine de neredeyse aynı cevabı veriyorum. hayvan sahiplenmenin ne kadar zor ve ömürlük bir şey olduğundan bahsediyorum.

bu arada hayvan sever tepkilerinin abartılı ve psikolojik vaka olduğuna kesinlikle katılıyorum. ancak şunu tanıdığım bir sürü insandan dolayı teyit edebilirim ki bu insanların çoğu kesinlikle samimi. inandıkları bir şey var ve bunun için uğraşıyorlar. zaten samimi olmayan bir insanın verebileceği tepkiler değil bu kadar aşırı tepkiler. yani her tepki verenin samimi olduğunu söylemiyorum tabii ki ancak samimi tepki verenler gayet anlaşılıyor bence.

şu da var ki dediğiniz gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasının bir sebebi var. gerçekten hayvanlara yardım etmek için hayatının büyük bir çoğunluğunu harcayan insanlar var. ben ne kadar böyle bir kafaya erişmekten korksam da, ben bile ne gibi durumlar gördüm. kim bilir onlar neler görmüş, yaşamıştır.

bizim ülkemizle sınırlı kalamayacak şekilde dünyada bir hayvan şiddeti sorunu var. insanlar bir şey yapmaya çalışıyorlar. kah agresifleşiyorlar, kah haksız tepkiler veriyorlar. ancak ben şahsi olarak bunları gayet anlamlandırabiliyorum.

siz de başka bir şeye tepki verseniz mesela? başka bir şey için kavga etseniz?

sonuçta bu insanlar bir şey için kavga ediyorlar ve bu kavgalarının en büyük müessibi sırf heves için hayvan sahiplenenler. 3 ay sonra bırakıyor çoğunluğu.

deminki duyuruda traveller sanırım bahsettiğiniz cevabı yazmıştı. inanıyorum ki gördüğü ve yaşadığı şeyler sonucunda bu tepkiyi veriyor. çünkü hayvan şiddetinin en büyük sebebi bir hevesle hayvan alan insanlar.

köpek popülasyonun artmasında da, köpek saldırılarında da ya da bahsettiğiniz duyuruya yazdığım cevapta verdiğim örnekteki olayda da suçlu hevesle hayvan sahiplenenlerde.

tekrar ediyorum. bence de bu kadar saldırganlık ve bu ruh hali normal değil. ancak kesinlikle anlayışla karşılanabilir.

Laf atmayın bana :)) Açıklamamı yukarıda yaptım! Okumadan nefret ederseniz hepiniz traveller gibi olursunuz ;)

(Aslında hepimiz aynıyız)

Öncelikle arkadaşın bahsettiği duyuru benim duyurum, aha da şurda www.eksiduyuru.com

Bahsettiği cevabı veren kişi de buraya da cevap vermiş.

Hangisi daha az kötüyse alacam diye bir şey yok. Elbette bir hayvana bakmak kişinin isteği dahilinde olan, zorunluluktan kaynaklanmayan bir şey olduğu için de kişilerin seçimine tâbidir. Elbette hayvan alırken kendimize en uygun hayvanı seçmeye özen gösteriyoruz ki onlar da rezil olmasın biz de. Yoksa kutup ayısına da bakmak isterim bal porsunuğa da.

"Hal böyle olunca" insan ileride oluşabilecek sıkıntıları "daha önceden deneyimlemiş" kişilere danışarak öğreniyor ve en uygun şartları sağlayan hayvana yuvasını açıyor.

--

Buradaki hayvanlı duyuruları yaklaşık bir yıldır takip ediyor, onların nasıl davrandığı, yanındaki insanların ne yaptığına dair görüşler ediniyor; bunu kendi hayatımla karşılaştırıyor, sahiplenmek için en uygun şartları oluşturuyordum. Şimdiye kadar ki en çok kafamı kurcalayan şey sık sık şehir değiştirmemdi. (Bu değiştirmeler kalıcı değil bir hafta kalıp dönüyor, bir ay kalıp dönüyor şeklinde) Ancak artık bu sorunu da çözdüğüm için böyle bir duyuru açarak genel tecrübeleri öğrenmiş oldum.

Hayvanseverler arasında kim daha çok seviyor tadında ilginç bir çekişme olduğu doğru ve hayvanlar için en iyisini ben bilirim, siz bi boktan anlamıyorsunuz şeklinde bir ego çekişmesi var. Bu zaman zaman hayvan sevgisinin önüne geçiyor ve kişide ego kaynaklı bir saldırganlığa, ukalalığa sebebiyet veriyor.

Lakin işin bir de farklı bir yüzü var. Hayvan meselesi ile gerçekten ilgilenmeye başlayıp aktüel olarak bir şeyler yapınca meselenin ne kadar vahim olduğunu görüyoruz. Sahiplenip ertesi günü sokağa atanlar, sahiplendiği hayvanı satmaya çalışanlar, barınağa bırakanlar, öldürenler, tecavüz edenler, işkence edenler... Bunların dışında çok basit bahaneler ile terk edenler. Nelerle karşılaşıyoruz bilseniz aklınız durur. Köpeği asitle yakan adam var. Köpeği 3 aylık tatile giderken evde tek başına bırakan adam var. Hayvanın beline kürekle vurup felç eden adam var. Bunlar sadece bir iki örnek. Sadece.

Dışarıdan bakan birinin hayvanseverlerin saldırgan ve korumacı tavrından irite olmasını anlayabiliyorum. Bunu poz kesmek olarak düşünenler de vardır. Cidden samimi olmayan hayvanseverler de vardır. Ama olaya bir de bizim tarafımızdan bakabilmekte fayda var. Götünü yırtıp kurtardığın, milyarlık tedavi masrafını karşılayıp iyileştirdiğin, sahiplendirdiğin hayvanı tekrar dönüp iyi ihtimalle barınakta bulunca çıldırıyorsun. Hayvanseverler manyak değil o yüzden, "bizi siz delirttiniz."

Hayvanseverlerin hayvanlar konusunda ne kadar emek, mesai, para, duygu, gözyaşı harcadığını bilse insanlar bence daha olumlu yaklaşabilirler.

bu arada bazı arkadaşların yok hayvan ağzından yazılınca çok itici falan gibi laflarını görünce gerçekten üzülüyorum. ve eski duyurularına baktığımda da tahmin yürüttüğümde de bunların daha yetişkinliğe erişememiş çocuklar olduğunu düşünüyorum.

evet birbirimize saldırmayalım ancak bu konu gerçekten "öf çok amelece :s" falan diye geçiştirilecek bir şey değil. demin yazdığım cevapta da belirttim. gerçekten bu çok büyük bir sorun ve bir sürü insan hayatını sadece buna odaklayıp buna göre yaşıyor.

işe giderken, nişanlımla buluşacakken, annemin yolda gördüğü falan 3-5 hayvanı tedavi ettirip sahiplendirene kadar gerçekten canım çıktı. çünkü gözünüzü çevirseniz de o hayvanı o halde bırakıp gidemeyecek kadar vicdanlı olmak zorundasınız. insan olmak bu demek bence. bu insanlar keyifleri için o dille yazmıyorlar. belki birilerinin dikkatini çekeriz diye yazıyorlar.

yani aşırı duyar da kasmak istemiyorum. devilred'e hak versem de bence biraz daha anlayışlı olmasını isterim kendimce. ama nickimin hakkını veremiyorum'un yazdığı bence hiç hak verilebilecek bir şey değil.

bu arada şöyle bir örnek vermek istiyorum. ömür gedik'i nasıl biliyoruz? bildiğiniz mal değil mi? hatta ben biraz daha aptalca şeylerini biliyorum. bildiğin süzme gerizekalı. ama ne kadar aptal olsa da medyada hayvanlarla alakalı yaptığı şeylere saygı duymak gerekiyor. hiç bir şey yapmasa da (ki bir şey yapacak kadar akıllı biri değil gerçekten) bir farkındalık yaratıyor ekranda.

dolayısıyla gerçekten hayvan hakları gibi bir sorun var. çok değil ama azıcık daha duyarlı olunabilir bence.

Bakın adam şu cümleyi kurmuş "Kedi tirmaliyo, kopek havliyo hofff hangisi daha az kotuyse onu alcam yalnizliktan gibi bi anlam cikmis bahsi gecen duyurudan. Hal boyle olunca daha simdiden sıkıntıları karsilastirirken yuzyuze gelince nolcak diye dusunuyo insan, ondan hep bu saldirilar."

Böyle bir cümleyi insan neden kurar ?. "Hangisi daha az kötüyse onu alacam" dikkatinizi çekmek istediğim cümle bu. Duyurumda dediğim "Hangisi daha iyi olur ?" cümlesini "Evde yalnızım" ile beraber yorumlamaya yetmiyor bazı şeyler. Ben burada hangisi daha iyi hoplar, zıplar, hangisi çılgın atar demek istiyorum herhalde. Bir de araya yalnızlıktan sıkıştırmış.

Sanıyor ki kedi köpeği sıkıntıdan almak istiyorum insanların hayatlarıyla ilgili bilginiz olmadan fikriniz olmasın.

@cinayet saati, ciğerdelen, buff

Devilred ve diğerleri ne yazık ki toplumda savaş verdiğimiz insanlar. Büyük ihtimalle vejetaryenleri aşağılıyorlar, toplumdaki azınlıkların yaşam hakları olmadığını düşünüyorlar; trafikte kırmızıda geçen, kadınları aşağılayan, ERİL düşünceye sahip kişiler bunlar. Sizleri tanımıyorum, ERİL düşünceyle ne demek istediğimi anladınız umarım. Bizler bu toplumda azınlığız çünkü kendi yaşamlarımızın yanında başka yaşamları da önemsiyoruz. Durum üzücü ama daha verimli bir eğitimle, sorgulayıcı ve kendinden başkasını da düşündürecek bir eğitim ve kültür aşılama sistemiyle belki işin içinden çıkılabilir. Ama iktidarlar da bunu istemez çünkü onların koltuklarında kalmalarını sağlayan aslında bu cehalet ve bencillik gücü.

@Traveller ben toplumda kimseyle savaş halinde değilim. Bütüncül bir anlayışı anlayabilme ve aktarabilmenin derdindeyim. İnsan, hayvan, bitki, bütün doğa ve evrenin bir olduğuna inanıyorum ve kimseden farklı ve üstün görmüyorum kendimi. Kendimi kimseden ayırmıyorum.

Hayvanseverliğin yanısıra bi feminist de olarak feminizm ve ekolojik duyarlılığı asla birbirinden ayırmam. Ancak bunun yanında insanları belli tipler altında genellememem gerektiğini de biliyorum. Devilred'i ve diğerlerini tanımam, ne derece eril zihniyet taşıdıklarını bilemem. Daha doğrusu taşıdıkları bir eril zihniyet mi yoksa en basitinden bir bilgisizlik mi bunu anlamaya çalışırım ilk önce. Eğer cidden böyleyse de düşmanca ve aşağılayıcı bir tavır sergilemektense anlayışlı ve anlatmaya çalışan bir tavır ile yaklaşmayı doğru buluyorum karşıdakine. Ben bir şeyin bilgisine sahipsem ve bunun doğru olduğunu biliyorsam karşıdakini ezmek, ona savaş açmak için kullanmam bu bilgiyi. Ona da öğretmeye çalışırım.

İyi niyetlisiniz, eminim bundan ama bence temelini biraz negatif güdülenmeden alan bir niyet bu. Dolayısıyla katılamıyorum size. Beni lütfen dışında tutun genellemelerinizin.

Ayni duyuruya ikinci az saldirgan cevabi ben girdim.

Burada her hafta duzenli sekilde kedi kopek sahiplendirme duyurulari goruyoruz,bende takip ediyorum.geneli ilanlar bir hafta kadar duruyor ve sonra ilgisizlikten siliniyor.sansa birisi cikarsa buyuk mutluluk.sonra bir kac hafta evvel arkadasin birisi bir duyuru acti ve yanilmiyorsam 6 kedi yavrusundan bahsetti.cins ve guzel kediler.bu aralar cok moda olanlardan.burda millet birbirini ezdi almak icin.saniyorum ilan acildiktan 5 ya da 10 dakika sonra hepsi sahiplenilmisti.

Buna cok sasiriyormuyum ,asla.bekledigim samimiyet zaten bu kadar.bu canlilarda aksesuar.iste bu yuzden kedi tirmalar,kopekte havlar diyen arkadasa abi sen almayiver,dizi seyret,telefonunla oyna diyoruz.duyuruyu acan arkadasi tenzih edelim ama alip pic edip sokaklara atiyorlar bunlari ve dayanma sanslari yok.sikilinca alip dolaba kaldiramaiyorsunuz.sonra bin turlu yalan,mustakbel esimin tuye alerjisi var,cocugumuz olacak,iste o zamanda esinide diye baslayip icimizden kufur ediyoruz size,ben disimdanda ediyorum.almayin abi.hayvanlari hobi olarak sevmeyin.

Hayvanseverden bazıları psikolojik olarak hasta.

şöyle ki aşırı hayvan sevgisinin ardında birine ya da bir şeye karşı duyulan nefret ya da bir kayıp ( sevilen birinin ölmesi gibi ) olabiliyor.

aşırı hayvanseverlik, şefkat ya da sürekli dindarlığı ön plana çıkarmak bir ruh hastalığıdır. Aslında tam zıt düşüncelere sahip oluyor ama savunma mekanizması kendine olan saygısını yitirmemesi için onu o şekilde davranmaya itiyor. Az evvel facebook'ta kediseverler sayfasında bir kadının paylaşımlarını inceledim, kadının öz bakımı sıfır, görünüşünden bile hasta olduğunu anlayabiliyorsun.

Normal olanı bir hayvan sahiplenirsin onunla ilgilenirsin ya da zor durumdaki bir hayvana yardım edersin olay budur. Her saniye hayvanlarla ilgili paylaşım yapmak, tartışmalara girmek, kavga etmek hastalıktır.

Kimin samimi olup olmadığına karar vermek senin haddine değil. Ben kimseye kedi tırmalıyor köpek havlıyor almıyorum demedim. Bunların ikisini de barındıran insanlara sordum. Kimin neyi öğrenip öğrenmediğini tartacak kadar kendini bir halt sanma

@buff ayirim konusunda benim de henuz kafam karisik. Genellemelerin yanlis oldugunu bilsem de karakterinin birkac ozelliginin kisinin diger ozelliklerini ongorebilmemi sagladigini dusunuyorum. Iktidara karsi savas halinde oldugumuzu dusunuyorum. Bu iktidar kendisini surekli degistirebilen kimi zaman karsimiza hayvan dusmani olarak kimi zaman da turculuk ve satin aldirma durtusuyle ortaya cikan bir iktidar. Bunun yaninda bireylerin secenekleri tanimamasi da bir sorun. Bu konuda hak veriyorum. Zaman zaman yardimci olmak ve bir secenegin daha mevcut oldugunu belirtmek yerine kisinin bilgisizligini yadirgiyorum. Gercekten ekofemisnizmin duyarliligi icinde anlayisli bir tavriniz varsa paylasimlarinizi daha dikkatli okuyacagimi belirtmek isterim.

bu baslikla damarima bastin. ama bahsettigin sey abartilacak bir sey degil bence. asil facebook'ta her gun kendini hayvan kurtarmaya adamis insanlarin gereksiz saldirganliklarini okudukca deliriyorum. birisi bir sey sorsa bloke ediyorlar. bu insanlarin hicbiri masum degil. egolarini filan da gectim, hepsi paragoz olmus, cogu kendi pazarini koruma derdinde. duyuruduki yorumlari tenzih ediyorum.
ornek veriyorum, barinagindan fotograf koymus, bagli bir kopek var. bilmeyen birisi basit bir sey soruyor 'neden bagli?' vay sen kimsin de sorguluyorsun, acik birakalim da diger kopekleri mi parcalasin da.. neyse gunde yuzlerce ornegi var zaten facebook'ta :( sonra bize mama gonderin, ilac gonderin, ne ruhsuzsunuz da. ama soru da sormayin mantigindalar. konuyu epey destim, ama ozetle durum bu.

Bu hayvansever geçinenlerden bazıları da kendine toplumda yer edinmek, kabul görmek amaçlı bu aşırılığa başvuruyor. " hayvansever " kimliğini iletişim kurmak amaçlı kullanıyor. Karşı cins ilişkileri olsun, normal arkadaşlıklar olsun bu tanımladığı kimlik üzerinden oluyor.

@traveller, aslında beni de bu genellemenin dışında tutsan iyi edersin :) bir çok hayvan duyurusunda birbirimize referans verip cevap vermiştik. ama dediğim gibi hepsi sildiği için o duyuruları bulamadım. ancak nickini hatırlıyorum. ben bir feminist değilim. bu da gayet doğal ve normal. çünkü düşünsel bir fikir feminizm. ben bunun destekçisi olmam, sen olursun vs. bunlar tamamen insanın kişisel gelişimiyle alakalı.

aynı şekilde ne kadar kendimle çelişkilerim olsa da vejeteryan değilim. bu da aslında alışılmışlıktan gelse de bir tercih meselesi benim için. ancak yazdığında desteklediğim bir nokta var ki bu ne bir fikir ne de tercih. hayvanlara yardım etmek, onlara karşı vicdanlı olmak adı üzerinde tamamen vicdani bir nokta benim için. bunu yalnızca evcil hayvanlar olarak da düşünmemek gerekiyor. ne kadar zararlı olursa olsun bir yaşamı bitirmemeye ve başka bir çözüm bulmaya çalışıyorum kendi adıma.

buff'a ise şu noktada katılıyorum. burada gerçekten ayırt edici nokta, insanın doğada kendini nasıl konumlandırdığı ile ilgili. her şey gerçekten bizim için mi? yoksa insanlar da doğanın bir parçası mı?

ben şahsi olarak burada insanların da doğanın bir parçası olduğu fikrindeyim. ancak dediğim gibi. ben de buradaki kimseyle kavga halinde değilim. belki hayvan bakmak konusunda bilgisiz olabilirler ama her gün gördüğümüz hayvanlara eziyet edenlerin bu arkadaşlardan çıktığına inanmıyorum.

@Traveller işte böyle tatlı tatlı anlaşınca çok mutlu oluyorum ben.

Ebette hepimiz insanız, zaaflarımız var, kontrol edemediğimiz taraflarımız var. Benim de zaman zaman öfkeye kapılıp dellendiğim anlar olmuyor mu, oluyor. Erkek egemen topluma, her türlü canlıya hatta cansız olduğunu düşündüklerimize karşı yapılan zulmün karşısında çıldırdığım zamanlar oluyor. Ama sakinliği koruyabildiğimiz yere kadar korumak, bunun için uğraşmak çok önemli.

Traveller, her duyuruda yaptığın gibi bunda da hayvanlardan lafı gene nası feminizme azınlık haklarına getirmeyi başardın? birazdan kürtler de çok eziliyor ühü diye başlamandan korkuyorum

@cinayet saati

Kavga olarak buradaki insanlar degil savas halinde oldugumuz durum iktidarlarin dusunce sistemi. Buna siyaset de denilebilir eger savas ve siyaset sozcuklerini ilk anlamlari disinsa dusunursek. Homofobik, dislayici, bencil dil ile baslayan bu surec hayvanlarin katledilmesi, insanlarin yasamlari boyunca temel hak ve ozgurlukleri elde edememeleri, doga katliami gibi sureclerle tamamlaniyor. Buff'in da dedigi gibi erkek'ten sonra kadin'in kedilerin atlarin daha sonra yunuslarin en altta boceklerin yer aldigi pramit dunyadan hepsinin bir butun oldugu ekolojik kumeye gecis istiyoruz.

Kavga icin de buradaki kimseyi degil iktidarlarin eril gorusunu kastettim. Zaten saatler once konuyu acan kisiyle mesajlastik sozum ona degildi.

@ambrosia

Kadin dedigimde biyolojik olarak kadin bedenindeki insanlari demek istemiyorum. Queer felsefeye gore eril olmayani demek istiyorum. Bunu Wittig buyuk harfle Erkek ve Kadin diyerek yazmisti. Eril sozcugu de sanirim erkek egemen sistemi tanimlamak icin kullanilabilir.

Sana ve kimseye karşı samimi olmak zorunda değilim. Kaldı ki "ben ne kadar hayvanseverim şu kadar hayvana bakıyorum" kafasına ulaşmak da eminim acayip bir duygudur.

İşte hep diyorum. Okumak ayrı bir şey. Az biraz kafanı yukarı kaldır bak.

Dubtıs +1

millette uzman psikiyatr olmuş maşallah, o hasta bu şöyle deli bunun çocukluk travmaları var. kim neyi severse sever sizi neden rahatsız ediyor? millet ineğe tapıyor kimse çıkıpta bu ineğe tapanlar ne kadar salak diye tepki gösteriyor mu?

işin ucunda iyi bir niyet var, yaşanmış tecrübüler var. üstelik bunlar herkesin görebileceği kadar açıkça ortada hayvansever olmaya gerek yok, artık tvde bile uyarıları dönüyor sokağa atacağınız hayvanı bir hevesle almayın diye. bazen insanları şöyle bir sarsmak gerekiyor malesef nasıl bir sorumluluğun altına girdiğinin farkında mı diye. bu hayvanseverler de onu yapıyor.

adam evine aldığına bakmayı bırak arabayla üstünden geçtiği hayvana bile bir dakika durup bakmıyor bir şey yapabilir miyim diye. vicdanı sızlamadan öylece acılar içinde bırakıp gidiyor. böylesi insanların olduğu yerde hayvanseverleri anlayışla karşılamak lazım uyarıların için sağol farkındayım denebilir rahatlıkla.

yukarıda çok polemik dönmüş okumadım
cevabım evet aşırı olanları malca buluyorum.

yıllarca şiddeti gittikçe artan bir köpek fobisi ile mücadele ettim. son sürat gelen arabanın önüne atlamak mı yoksa köpekle yanyana yoldan geçmek mi deseniz arabanın altına atlamayı tercih ederdim, o derece yani. çevremde hayvansever olan, evcil hayvanı olanlardan bir alman arkadaşım hariç her zaman çok yorucu ve kırıcı davranışlara ve yorumlara maruz kaldım. yok benim insan sevgimden de şüphe edermiş, yok onlar insanlardan zararsızmış, o kadar gönüllü çalışmalara katılmamın sahte olduğunu dahi söyleyen oldu. hatta parkta illa olduğum tarafta köpeğiyle oynayan birinden çok ciddi fobim var diye ricada bulunduğumda (ondan çok önce gelmiştim ve uzanmış kitap okuyorduk arkadaşımla), bilerek üstüme attı hayvanın oyuncağını, köpek öyle bir koştu ki, korkudan saatlerce ağladım kocaman insan. bunun sevmemek olmadığını, fobi olduğunu, asansöründe ısırmadığını ama insanların fobisi olduğunu anlatma çabalarım hep sonuçsuz kaldı.

bir tek o alman arkadaşım fobim olmasa bile sevmek zorunda olmadığımı, nefret etmemem ve hayvan düşmanı olmamamın yeterli olduğunu söylerdi bana.

neyse ki çeşitli terapilerden sonra aştım köpek fobimi, ama bana yıllarca davranışları ve söylemleri yüzünden evet önemli bir kısmını gereksiz derecede çok anlayışsız ve sert buluyorum. gerçek hayvanseverleri ayrı tutuyorum.

Bazı hayvanseverler cidden kafayı bozmuş durumda haklısınız. İnsanların hayvanlara verdiği zararın öfkesini alakasız kişilere göstererek çıkarıyorlar. Bu davranış bozukluğunu sadece hayvanseverler değil işyerinizdeki müdürünüz, arkadaşınız ya da okuldaki hocanız da yapıyor ama doğrudan bir etkileşim içinde olduğunuz için reaksiyonlarınız da değişiyor bu tip hayvanseverlere oranla.
Bunun dışında bu hayvanseverlerin böyle çıldırmasının nedeni de elindeki son parayı veterinere, ilaca, mamaya yatırmaları.
Kısacası insan içinde olmadığı bir dünyayı tanıyamıyor, anlayamıyor ya da o dünyanın realitesini tahayyül edemiyor. Sonra da "samimi değiller, saldırma motivasyonları var, herşeyi ben bilirim havasındalar".

Ayrıca
traveller,cinayet saati,buff,yue +1

Bir de karşı tarafın düşüncesini yok sayıp dinlemeyip umursamayıp küçümsediğinizde daha haklı olmuyorsunuz. Engizisyon mahkemesinden farkınız yok.


Edit: Devilred ben seni ve senin gibileri eleştirdim halbuki, bana tik verme konusunda emin misin?

Hayvanları hayattaki başarısızlıklarının sorumlusu olarak gördükleri diğer insanlara nefret kusmak için kullananlar var. Panter Emel tarzı stereotip hayvansever çok itici bir tipleme.

Ben de hayvanseverim ama o dedigin tipe asiri sinir oluyorum onun gibi bi de kendini yirta yirta yalvara yalvara para toplayanlari var sorsan kendisi 3 kr atmaz ama para vermeyene cemkirir filan.
Hayvanseverlerden olusan bi olusumub icindeydim sirf bu yuzden ciktim gercekten manyaklik derecesinde insanlar var.tamam hayvani seversin yardim edersin de yardim etmeyen insana niye cemkirirsin ? Cok kavga ederek o olusumlardan ayrildim.Artik kendi halimde hayvan seviyorum kafam da rahat.

curb your enthusiasm

sonra da louie.

sonra da extras.

it crowd u mutlaka izle, hem kısa hem de süper dizi.

silicon valley? www.imdb.com izlemedim henuz gerci

louie +1

@malwethiel:
friends.

@ktflk:
friends.

curb your enthusiasm +1

işler güçler.

faruk nafiz'in şiirleri güzel oluyor genelde.

www.ucyildizsekerleme.com

bu iyi baya.

Kadikoyde sekerci cafer erol'un akide sekerleri harikadir. Hediye kutulari filan da var.

Hacı bekir
Veya paşabahçede satılan minicik sevimli istanbul şekeri markalı akidecikler çantada taşımalık miss

Ben Roma'yı elerdim.

üçüne de pek çok kez gittim, paris'i elerdim direk.
barcelona cayır cayır yaşayan bir şehir, gezecek görecek orijinal şeyler de var, herkes sıcak, yemekler güzel. roma'nın tarihi yerleri efsane, yemekler güzel. paris'te eiffel kulesi var. eiffel kulesi de aynı fotolarda görüldüğü gibi valla, eğer test edeceksen. ben olsam paris'i elerdim.

içlerinden roma'yı elemek en mantıklısı.

salla romayı

Romayi elerim

Paris

valla eleme yapamadım, hepsi çok güzel yerler. italyaya iltimas geçerim roma'yı eleyemem. paris çok güzel bir yer onu da görmek lazım. barcelona keza, her şeyiyle çok canlı bir yer. eleyemedim hepsi çok güzel.

Ben Paris'i elerdim. Roma ile Barcelona dolu dolu şehirler.

üçünü de gördüm.çok net paris elenir.

Hiçbirini elemeyeceksen niyebyazdın buraya:):) millet şunu ele demiş burası iyi değil demiş yok diyosun:):)

3üne de gittim diyor oma da yok diyorsun.
Ben hiçbirine gitmedim. 3ünü de ele antep güzel. Kilis de olabilir. şanslıysan yakınlarına roket bile düşer...(düsen roketleriyle ünlü şehir)

Paris'i elerim.

ben barcelona'yı elerdim. roma ve paris BENCE şehir dokusu açısından daha komple şehirler ve insan medeneyeti üzerindeki etkileri daha fazla; yani kültürel açıdan bakınca barcelona daha geride. yaşam kalitesi olsa barcelona derdim ama barri gotic dışına çıkınca şehrin sokaklarının çok olayı kalmıyor. roma ve paris için de tabii ki şehrin belirli bölgeleri dışında kalan yerler matah değil ama içte kalan güzel bölgeler roma ve paris'te daha geniş ve görecek daha çok şey var.

Barselonayi elerdim.

Senin neyi sevdiğini bilmeden nasıl bir tavsiye vermemizi bekliyorsun anlamadım ki.

Akdeniz kültürü istiyorsan Paris'i ele.
Tarih istiyorsan Paris ya da Barcelona'yı ele.
Işıltılı, şatafatlı bir şehir istiyorsan Roma'yı ele.
Bol tarih, bol müze istiyorsan Barcelona'yı ele.
Eğlence, içme, parti peşindeysen Roma'yı ele.

parisi elerim.
pariste babamın yorumu beni koparmıştı. " - la bu ne kadar arap."

Yozgat tabiki.

Romayi sevmedim ama paris varken romayi elemem. Barselonayi gormedim ama yine de elemem. Paris tam bir balon. Pazarlama mucizesi.

çok net barcelonayı elerim. paris ve roma en sevdiklerim. barcelona bunlara göre overrated.

Paris

roma'yi eleyin.

barcelona'yı elerim kesinlikle.

fazla mı beklentim vardı bilmiyorum ama roma'yı sevememiştim ben pek. o yüzden onu elerdim.

barcelonayi elerdim.
1- roma
2-paris
3-barca olarak onem sirasi

yahu elbette barselonayi elerdim. dunyanin en iyi iki muzesi var paris ve roma'da: louvre ve vatikan muzeleri. bunlar gezilmeden olmaz. barselona cok matah bir yer degil bence. tapas yemeye gidersiniz bos bi vaktinizde.

üçüne de gittim
turistik anlamda en az tarih barselona da
ancak üçü içinden en çok beğendiğim şehir de barcelona.

müze tarih vs olarak bakarsan barselona elenir ama yok şehiri gezeyim eğleneyim hayat aksın dersen roma elenir.

bana tekrar ikisine gitme şansı verseler ben parise tekrar gitmem.

üç ucuda boklu değnek anlayacağın.

burdan sorabilirsin

1 sene öncesine kadar dublaj sanatçısıydım. tanıdıklarım olursa sor söyleyeyim.

ya da daha bilgili adamlar için şuraya sorabilirsin: twitter.com

YouTube'da TRT Dublaj ve Seslendirme Kanalı isminde bir kanal var. Dublaj sanatçılarıyla yapılan röportajlar ve seslendirdikleri filmlerden kısa görüntüler var belgesel tadında. Yararı olabilir.

çok teşekkürler, ne zamandır aklımdaydı, akşam bu adreslerden bakacağım

İki alternatif var:

* Dolar/Euro nakit götürüp şehir merkezlerinde bulunan döviz bürolarında (KANTOR) PLN (Zloty) almak. (Havalimanı, tren istasyonu gibi yerlerde kurlar pek iyi olmaz.)

*Kredi kartı kullanılıyorsa, ödemeleri PLN seçip yapmak. Şifre girmeden hemen önce POS cihazı PLN - TRY şeklinde soruyor, hangi kurda ödeme yapmak istersiniz gibi. (TRY olarak seçince kredi kartına yansıyan tutar daha fazla oluyor)

Wbk dan hesap aç, Swift yap euronu bankadan euro olarak çek. Yüksek miktarda para çekersen kantordan iki üç kuruş fazla veriyor banka.

akşam 5'ten sonra olmayacak şekilde atm'den çek. bank pekao sa/pkg çok komisyon geçirmiyodu. bi de ziraat kullanmıştım ben. yapı kredinin de bu iki bankadan biriyle anlaşması vardı komisyon almıyodu ama hangisi hatırlamıyorum. bi de ziraatten bi farkı olmamıştı.

akşam 5 muhabbetine dikkat et yeter sonrasında kurlar sabitleniyo çünkü yüksek bi mevladan.

tr hesabındaki tl cinsinden parayı, oradaki atm'den zloti olarak çek.
ama unutma ki her çekimde bankan +masraf koyar, dolayısıyla çok parçalı çekme.

movie maker yapar bunu.

peggo.co

Hemen gidip nufus cuzdani cikaracaksin, 5 dakikalik is. Gerisini zaten biliyorsun.

merhaba,

ales'in kendi sitesi yok. ösym'nin aday işlemleri sistemi'ne girmeye çalışıyorsunuz. şifrenizi de unuttuysanız pasaportunuzu alın en yakın ösym bürosuna gidin 3-4 liraya şifrenizi yenileyin. sınava da pasaportla gireceksiniz, umarım çok eski değildir. yanınıza ehliyet, pasaport alın bi şey olmaz. alırlar sınava.

edevlet şifren varsa halledersin büyük ihtimalle.

panik yapma yeterli. diğer yöntemleri arkadaşlar yazmışlar zaten.

Pasaport ve ehliyetle sinava giremezsin, hemen gidip cikarttir. Uzun bir is degil.

1 ay önceki YDS ye arkadaşım ehliyetle giremedi. Nüfus cüzdanı istemişlerdi.

kiss kiss bang bang

izledim :(

In bruges
Big lebowski

:( izledim.

eski nick dude idi zaten :)

belki uncle

uncle duymadım, bi bakayım.

Spy var yeni.

kingsman'i de kesin izlemişsindir o halde.

kingsman ı izledim de dediğim tarzla alakası yok sanki. sağ ol.

Soul Kitchen'ı izlemişsindir kesin. :/

trainspotting'i de mi izledin mübarek?

merhaba. filth ve redirected.

Orijinal ismini bilmiyorum. Ama bu türde çok iyi bir film. Bir dilim suç. Daniel craig oynuyor. Seyretmişsindir ama rocknrolla var. Bir de bu Cool filmlerin şahı olan point break, bar fedaisi gibi seksenler filmleri var.

seven psychopaths

revolver de sanırım bu tarza girer.

abi kızıcaksınzı ama izledim allah kahretmesin ki izledim ya biri dışında. onu da dün izledim :(:(:(:(:(

boondock saints, oceans serisi, rocknrolla

godfather vaftiz baba ve dini kelime. chief daha maskulen.

bence de chief.

captain de olabilir olumlu bence.

godfather olmadı priest oldu, o da olumlu. zaten türkçe de papaz diye hitap eden çok var.

reis kelimesi evde baba ,gemide kaptan, ülkü ocaklarinda başkan gibi anlamlara geliyor.
Kısaca kullanim yerine uygun bir karsilik lazim.

honcho

captain +1

Führer. Ingilizcede kullanildiginda da herkes anlar.

kesinlikle boss

Boss, chief de olur

aaa evet, boss daha iyi bir ceviri. Tesekkurler herkese.

Big brother'dan daha uygun bir kelime düşünemiyorum.

BIG BOSS tur tam çevirisi.

Sadece Doruk.

Hiçbiri

doruk deniz

hicbiri

hiçbiri. doruk adını beğenmedim.

Doruk guzel degil. Deniz olsun.

doruk berbat bir isim.

Doruk, Ege, Deniz saplantısından vazgeçiniz hocam. Hiçbiri güzel değil.

Doruk bence de çok kötü bir isim.

Norek +1 bıkmadınız mı aynı isimlerden:(

bence de doruk, ege gibi isimler sıktı. herkes koyuyor zaten. ne gerek var.

Hicbiri

Hiçbiri

deniz ve ege ayrı ayrı güzel isimler ama birleşik kötü duruyorlar. doruk ismi ise direk çok kötü bi isim fonetik olarak

deniz

tek isim olsun. doruk soyadı.

iki isim başa bela, tek isim koyun. ama doruk kötü bence.

hiçbiri

soyadınız hangi harfle başlıyo?

doruk ege ya da ege doruk. ikisi de olumlu.

6 hicbiri

Cevap veren herkese teşekkürler.İlk mesajda yazmayı unutmuşum.Alternatif güzel isimler varsa değerlendirebiliriz.Henüz karar vermedik.

Ali Ege diyorum.
Doruk bence güzel aslında.

ahmet koyun. ahmet candır.

natalie dormer

şu kadının var olduğu dünyada geceleri yatakta sessizce ağlıyorum ben 'allahım nedeeeeen' diye.

değil

Burada yamuk çıkmışlar ama ikisi de normalde çok güzel kadınlar. Natalie Dormer'a sarı saç gitmiyor bir de, yoksa onun yamuk ağzıma kurban olayım. Cersei de çok güzel, o elmacık kemikleri hele. Sansa da güzelleşiyor büyüdükçe.

Sansa büyüdükçe pehlivan gibi oluyor.

Cercei ve natalie dormer en güzelleri.

natali dormerın o yamuk ağzı sinirime dokunuyor candan erçetin bile daha güzeldir bence. sansa da itici bir tip onu da güzel bulmuyorum. cercei taş bir de o kızıl igrit hoş kız.

ikisi de güzel değil...

Guzel degiller, cirkin de degiller.

Buna güzel diyen güzel görmemistir

(bkz: üçü de beş para etmez)

Dorne'daki kisa sacli kiz bunlardan guzel

images.hepsiburada.net

:((

eyvallah hocam :(

birinin daha başına gelir diye yazıyorum: bebek yağını saçınıza boca edin, saç kurutma makinesinin sıcağını açın kepek gibi görünüm alana kadar kurutun. silikonlar top top oluyor. tarakla temizleyin vee duşa girin. mis!

eğer hiç bir çözümü yoksa ve silikon dökülen bölge küçükse orayı kes ve diğer saçlarınla orayı kapat. sırıtmaz. o sırada uzar ve eşitlenir.

+1'imle ve terliklerimle geliyorum sana.

Evde çalışamayacağım zamanlarda hep kütüphane tercih ettim. Amaç sessiz sakin odaklanabileceğim bir yer. Hep de Atatürk kütüphanesini seçtim çünkü 7/24 açık, kışın sıcak yazın serin oh mis :) Kafe vs ortamlarda dikkat dağıtacak onlarca unsur sayabilirim.

Evde dikkatini ceken cok erken olabilir. Porno, uyku, televizyon, buzdolabi... kafeye tek basina gidersen yapabilecegin tek sey ders calismak olacak.

bazı insanlar kafedeki yüksek yoğunluklu olmayan gürültüden rahatsız olmuyor çünkü (starbucks gibi yerler çok gürültülü mesela, orada çalışmayı ben de anlamıyorum). çıt çıkmayan yerde kafası daha çok dağılan bir arkadaşım vardı mesela, kütüphaneye gelmezdi ders çalışmaya.

bir amaç için, yani ders çalışmak için evden bir yere gittiğinizde kendinizi daha çok motive ediyorsunuz. yani "evden çıkıp buraya geldim çalışmaya, o yüzden çalışmalıyım" fikri. bu da etkili olabilir.

ben de aynı şeyi merak ediyorum ama shirtstorm'la uğraşamayacağım için duyuru açmaya cesaret edemedim hiç. bunların "sessiz, kitap okunabilecek kafe" arayanları var bi de. konsept olsa bile bir kafe ne kadar sessiz olabilir yani hiç anlamıyorum.

traveller +1

evde procrastination'ın dibine vurabiliyorum (şimdi olduğu gibi), kalkıp kafeye gidince iyi çalışıyorum.

en son benim duyurumu görünce sorma isteği duydun sanırım.
öyle olmasa bile kendi adıma açıklayayım,
iş yerinde kalıp çalışmamanın birinci alternatifi ev. ancak çok yoğun tempoda çalışıyorum 3 haftadır ve ya eve saat 12 de gelip direk uyuyup sabah işe gidiyorum ya da eve normal saatte gelip evden çalışıyorum. bu bir süre sonra bunaltıcı olmaya başlıyor. yani evimde de kahvemi çayımı biramı vs içebiliyorum ancak az da olsa dış dünyaya temas etmek için varsa eğer dışarda çalışmak için sordum (soruyu yanlış sormasam belki bir cafe pub bulup gidip orda çalışacaktım mesela, olmadı. burda biraz goygoy yapıp evimden çalışacağım.)

Sana nee:/// ya tamam pis cevap bir yana Ses varken daha rahat odaklandigim dersler oluyor. Koltuklari genelde kutuphaneden daha rahat. Kutuphaneye gelen tipleri sevmiyorum. Evimde kahve makinasi yok, istedigim gibi kahve yapamiyorum. (Nescafeye kahve demiyoruz bu arada:/) Kutuphanede sessizlikte uykum geliyor. Kutuphane dekorasyonu icimi daraltiyor. Kutuphanede cok fazla insan var. Evimde ders calismak yerine temizlige ya da yemek yapmaya girisebiliyorum. Kafede sabahtan aksama oturup para harcayacagim 1-2 kahveye, verdigim para bosuna gitmesin, o kadar geldim bir ise yarasin diye daha verimli calisacagim. Kafenin bir kapanis saati oldugu icin kutuphane ya da evde calismaktan daha siki calisacagim, yapacaklarimi kapanisa kadar bitirmem lazim ama evde olursam ohoo sabaha kadar oyalan. Evde ev arkadaslarim rahatsiz edecek, yemek yiyelim mi vb.

Daha sebep sayiyim mi?

Cunku evde istedigin gibi yataga vs yayilabilirsin. Dikkat dagitabilecek cok sey var.

Bir de mesela benim evde calismak icin uygun ortamim olamiyor bir turlu. Masa ve sandalyem de cok rahatsiz. Bir de disarida ya da kutuphanede vs calisan diger insanlari gorunce motive oluyorum sanirim.

Herhangi bir cafe yerine Starbucks'in tercih edilme sebebi de (ornegin benim sebebim) bir kahve bir tatli ile saatlerce oturabilmek. Seni rahatsiz eden birinin olmamasi.

He bir de ek olarak, calistigim yerin dekorasyonu, isigi vs bunlar da beni motive eden seyler. Kutuphanelerin beyaz isigindan nefret ediyorum mesela. Daha los, sari isikli yerlerde calismayi seviyorum. Bu da onemli benim icin.

evde dikkat dağıtan çok şey var +1

kafedeki sesmiş bilmemneymiş hiç umrumda değil, ben çok daha iyi odaklanabiliyorum. O yüzden işlerimi evden çıkıp dışarıda daha iyi odaklanarak konsantre bir şekilde halledip dönüyorum. Bence tam olarak amaca uygun.

Ben her kafede rahat çalışamasam da sevdiğim belirli bir starbucks ve nero var. Dışarıda çalışırken hem dışarı çıkmış hem de dersimi, işimi gücümü halletmiş oluyorum. Sıkıldıkça etrafımı izliyorum. Daha verimli geçiyor zaman. Tam olarak sosyalleşmek sayılmasa da iyi hissettiriyor dışarıda olmak. Daha ciddi ve konsantre olmam gereken bir şeyler çalışacak ya da yazacaksam da kütüphanede çalışıyorum ama asla evde bir şey yapamıyorum.

ders çalışıyorum ama inek değilim sosyalim ben mesajı vermek istiyor olabilirler, bilemedim.
kimisi gürültü ister kimisi istemez onu anlarım da göt kadar masada nasıl rahat olup da ders çalışılır onu pek anlamıyorum. ben bi çalışmaya kalksam notlar, defter, kitap, bilgisayar, kahve, su, çikolata falan derken 1x1,5 metrekarelik masa dar geliyor.

ben evde daha rahat çalışıyordum hiç cafe de çalışmadım,
Ama şu sıralar ortalama bir starbaks da elmalı gençlerin oturup çalıştığını görüyorum bence 1. olay popilarite 2. olay oradaki kalabalık çalışan kesimin motive etmesi.

evde 15 dakika içinde dersi bırakıyorum canım sıkılıyor. kafede 15 dakika içinde yine canım sıkılıyor ama "yeni oturdum şimdi sağdan soldan birisi görse hemen dersi bıraktı artizlik yapmağa gelmiş kafede ders mi yapılır derse" diye düşünüp derse devam edebiliyorum biraz daha.

www.google.com.tr

Buna ben de çok şaşırıyorum. Birkaç ay evvel kadıköy rihtimdaki Starbucks'ta arkadaşımı bekleyecektim; üst kata bir çıktım en azından 20 öğrenci. Laptoplar, kitaplar, kahveler ders çalışıyorlar. Buraya kadar iyi hoş ama ortamda öyle bir gürültü vardı ki (kendi cikarttiklari sesler bunlar) hiçbir şey yapmadığım halde 10 dakika zor oturabildim. Kalkıp başka yere geçtim. Sesten dikkati dağılmayan bir insan bile rahatsız olurdu bence.

Benim icin ders çalışma ortamı demek sessizlik demek. Dediğin gibi yapıyorum evde kahvemi, alıyorum atistirmaliklarimi mis gibi çalışıyorum. Bunalınca salona geçip müzik dinliyorum.


İş yetiştirmek için cafeleri tercih etmelerini yadirgamiyorum ama. Onun için ekstra sessiz bir ortama lüzum yok sanki.

Amacı neymiş ki kafenin uygun olmasın?
Devlet yurdunda kaldığım dönem tuscuların parsellediği masalar yüzünden hep çay bahçesi ve kafelerde çalıştım. Zamanla arkadaş çevresi edinince zihnim kaymaya başladı. O yüzden samimi olmadan değiştirmek en iyisi.

Ayrıca İstanbul gibi yerde belli olmuyor ne zaman nerde olacağın. Trafiğe kalmamak için geç çıkarsın ya da işin vardır erken gelirsin. O arayı da değerlendirmek istersin.

Bazı dersler için ders çalışmakla kitap okumak aynı dikkati ister. O zaman metroda-kafede kitap okuyan insanlar da uygunsuz hareket ediyor demek?

Ek olarak ders çalışıyorum diye üst katını ayıran çay kahve ikram eden kafe sahipleri ve garsonlarının üzerimdeki emeğini unutmam. Benim de bir kafem olsaydı öğrencilerin rahat rahat ders çalışabileceği bölüm açardım.

Cunku kafede porno izlemek ayip karsilaniyor.

kendi adıma, özellikle sayısal ders çalışacaksam ya da bilgisayardan işte, arka fonda insan gürültüsünün olması hoşuma gidiyor. ev çok sessiz, okul kütüphanesinde de poponu konduracak yer bulamıyorsun. sıkıldığında şöyle bi kafayı kaldırıp insanları izlemek de dinlendirici etki yaratıyor bence.

evde sessizken dikkat daha rahat dağılıyor, kedi medi bir sürü dikkat dağıtıcı unsur var. Etrafta insanlar varken, yaşam sürerken beyaz gürültü gibi oluyor, odaklanabiliyor insan.

odamda durdugum zaman max 10 dk odaklanabiliyorum. mutfaga gidiyorum, bi temizlik yapma gudusu geliyor. kutuphaneye gidiyorum, kafayi vurup uyuyorum. bir cafede oturmak her ne kadar ses vs olsa da bazen daha cok motivasyon veriyor. gecen yil kaldigim istatistik sinavindan bu sene bir barda calisarak gectim. baya bangir bangir muzik falan.

ankarada okurken de ilk 1-2 sene selanik 2'deki nedjima'ya giderdimher aksam ders calismaya. o zamanlar yasim kucuk, calisanlar benim o motivasyonumu gordukce bedavadan besliyorlardi beni patates ve sosisle. alkolu bana yasaklamislardi mesela bazi gunler.

Yettim.
Odanızda durup www.youtube.com dinleyerek de odaklanabileceksiniz artık.

Dışarıda çalışmak isteyenler o karar sesteki uğultuda kendilerini kapatabiliyorlar bu yüzden tercih ediyorlar.

Evde ya da dışarıda, çalışana saygım var.

ben sessiz mekanlarda çok konsantre olamıyorum. belki öyle bir etkisi vardır. ses yoksa kendim konuşurum boşluğu doldurmak için.

bu nedenle kütüphaneler bana göre değil. kafeler ise hem kafa dağıtmak, hem ders çalışmak isteğine aynı anda cevap verebiliyor. ha çok fazla kafede çalıştım mı hayır.

not: mühendislik.

Ben de kafe ortamını bireysel çalışma için uygun bulmuyorum, başkasıyla çalışmam gereken bir şey varsa tercih ediyorum. İnsan trafiği ve gürültü olduğu için dikkatimi dağıtıyor normalde. Ev ortamında da zamanı verimli kullanamadığım için hep kütüphaneye gidiyorum.

ansatsu kyoushitsu, nanatsu no taizai.

izlemediyseniz death note, one piece, naruto, helsing, fma, bleach...

Steins gate
One punch man

ghost in the shell
ergo proxy (distopik)
elfen lied (bayağı güzel, tarif edemedim)
hellsing (vampir-kanlı)
attack on titan (kanlı)
berserk (kanlı)

hikaru no go
fullmetal alchemist

fullmetal alchemist brotherhood

Kablelvuku +1
Ayrıyeten;
Deathparade
Noragami
Another

tekkon kinkreet

danshi koukousei no nichijou

şu saçmasapan milyonlarca pas yapıyorlar atlamalı falan onu mu diyorsun?

@cekilmis gayfe videolu bir örnek verebilir misiniz acaba? aradığım o tarz bir şey mi bakayım

ekstra pas denilen bir olay var ama tam aradığınız şey değil sanırım. son anda atacak gibiyken topu başkasına veriyor oyuncu, daha müsait biri varsa. bazen üst üste yapıyorlar bu pasları boşuna zıplayan rakipleri izliyoruz.

normal maç içinde mi diyorsunuz yoksa gösteri amaçlı şeyleri mi? normal maç içindeyse @nickimin hakkını veremedim'in dediği gibidir

@
nickimin hakkini veremedim o tarz bir şey ama buradaki amaç görsellik, show gibi. ah bir tane örnek bulabilsem..

harlem globetrotters gibi mi diyosun acaba ?

www.youtube.com
dünyanın en saçma ve gereksiz showu olabilir. bu mu aradığın?

golden state in bu sezon için böyle meşhur bir pozisyonu vardı.
steph curry koçuyla barcelona'nın maçlarını izlediğini falan söylemişlerdi. tiki taka. oralardan yürürsün belki.

@cekingen fil hayır :/ bir kaç defa biri atmıştı ve izlemiştim şimdi nasıl bulacabileceğimi bilmiyorum. 3-4 defa birbirine pas veriyor basketçiler görselliği ön plana alarak, ardından biri son noktayı koyup basket atıyor. bunların derlemesi vardı youtube'da bulamıyorum :/

@cekilmis gayfe hayır bu tarz akrobasilerden bahsetmiyorum. normal maçlarda, normal oyuncuların oyun içinde yaptığı showlar.

alley oop mu diyorsun yoks?

youtu.be

Bunun daha dar alanda ve daha seri yapılanını mı diyorsun?

@cekilmis gayfe işte onun daha çok paslısı

@podrostok EVEEET aynen dediğin gibi onun daha seri ve biraz daha muntazam yapılanı :) onun bir adı var mı? ya da toplu videosunu nasıl bulurum bir fikrin var mı?

fast break tarzı hücumlar aradığın şey olabilir

Bildiğim kadarıyla yok ama çok bilgili değilim bu konuda. Gavur mantığıyla chain passes vs. diye arattım ama yemedi. Çok yapılamadığından özel bi ismi yok herhalde.

onun bir adı yok yahu :) alley oop tek pas yapılır nadiren iki pasla olduğu da olur. normal maçlarda nadiren olur bu hareket. all star maçlarını izlersen bol bol görürsün.

yarın bir sunumum vardı da onun içine koyacaktım toplu bir videosunu bulsaydım.
onun yerine şunu koyacağım:

www.youtube.com

hepinize teşekkür ederim :)

e bu slam dunk işte smaç yarışması yani.

Youtubeda Nba team passing anahtar kelimeleriyle bunu bulabildim;

www.youtube.com

@cekilmis gayfe istediğimi bulamadığım için smaç yarışması koyayım dedim izletsin kendini millet sıkılmasın diye :)

@podrostok heh süper bunu da kullanacağım indiriyorum hemen :)

3.

içlerinde en giyilebilir 3.

ayrıca birinci sıradakinin bedeni yok onu kaldırın bence

boyum uzun o tişörtte 2xl tam bana uygun

3.sü güzel gerçekten

demonstar

kesin, net...

Raiden 3

teşekkurler synche.
benim yazdığım teşekkür yorumlarını ben silmedim neden silmişlerki

Doğum gününde onunla plan yap veya yapmak istediğini söyle. Konser vb. Ordan yürü derim. İlgi varsa kabul eder zaten

bu kızla durumunuz eğer "karşlıklı hoşlanma" civarlarındaysa, kız daha olumlu bir şey diyemezdi zaten. "sadece" buna bakarak söylüyorum, olumlu bu, sinyal göndermeye devam et.

"doğum günüme 4-5 gün var ya benim de" çok itici bir cümle değil mi ya? ne oldu amk doğduysan.

4-5 gün kalmış zaten, hoşlanıyor olsa telefona not almasına gerek yok. Hediye alır o gün süpriz yapardı.

Ayrıca insan doğum günü o kadar yakınken nasıl muhabbetini açar bana hediye alın der gibi(tabii konu oraya başka şekilde gelmiş ya da birisi sormuşsa normal)

Sonu nereye varır bilemem ama o esnada bi miktar acı cekeceksin. Hayırlı (si) olsun.

Cevap: Flört ediyor ama sonra ne yapacağı belli olmaz.

Gerçekten hoşlandıysak önemli tarihler aklımıza sabitleniveriyor, not almıyoruz.

Bence burdan bisi cikmaz. Hicbir gosterge degil. Yakin erkek arkadaslarima supriz hediye aldigim da oldu pasta goturup beraber kestigimizde. Dur unutmayayim diye kaydettiğim de evet.

Anlamlı bir yanıt için yeterli veri mevcut değil.

cevaplar için teşekkürler. heraldeki direk lafa böyle girmedim şüpheniz olmasın o kadar da değilim.

santral yokuşu.

kentkonutlara çıkan yokuş mu?

Akçakoca yokuşu. Üniversite hastanesine daha kolay bir ulaşım için.

valla ısmını bılmıyorumda cok uzundu yeni yapmıslar galiba arabalardan hep duman cıktı tekerlerden

şu ankinden daha iyi bile olur.

sana gitmez bence.

rengi olmaz ama modeli çok güzel olur

Afedersiniz ama dudak estetik mi ?

Ve bence gitmez, siz daha olgun duruyorsunuz.

@scars dont fade hayır, doğal.

olur.

olur, benim sürekli kullandığım model. bence baya herkese olur zaten.

olur. zaten şu anki model onun biraz uzunu.

bana olur gibi geldi.

Böyle iyi.

net olur

sana koyu daha yakısır.

biraz koyultursan gider bence.

olur.

Bu modelin gitmeyeceği bir insan yok ki. Normal bir kesim. Erkeklere de yakışıyor :) Sen daha kısa değişik bir şeyler yaptır. Zaten hergün düzleştiriyorsan daha riskli bir model kestirip her gün yine uğraşırsın.

gidebilir ama senin de saclarin duz ve ince telli. o nedenle sahsi gorusum bence biraz daha kisa ve saclarini dolgun gosteren bi model secersen cok super durur.

Orhan Pamuk'tan kara kitap'ı okuyabilirsiniz okumadıysanız
Yeraltından notlar, Yusuf atılgan'ın öyküleri (bütün öyküleri), Oğuz Atay'ın öyküleri (korkuyu beklerken)

Poe seviyorsanız Lovecraft da sevebilirsiniz.

gölgesizler, bozkırkurdu, oblomov

Hepinize tesekkurler, oguz atay korkuyu beklerken haric hepsini ekitap olarak buldum bir an evvel baslagacagim :)

Eğer istersen e kitap arşivimi paylaşabilirim. Mobildeyim mesaj atamıyorum, yazarsan link atarım.

Cok sevinirim

1,5

0. Kundura al daha iyi.

açık renkli olan felaket.
diğeri de sadece ondan daha iyi.

0

skechers'dakilerin içinde yalnız hafızalı sünger var tabanda, o hafızalı süngerin olduğu modeller reebokta da var, reeboklara da bak 140-160 filandı onlar da, hakkaten çok rahat bişi o süngerler.

çok kişisel bir soru, herkesin zevki ayrı, ama bana sorarsan iğrenç bir ayakkabı, para versen giymem.

bir 0 da benden gelsin.

aynen bende de öyle, değişmiş sanırım.

bende de aynı problem var.

tarayıcı mozilla, sizinki hangisi?

Mobilde en altta reklam var, ona konumlanıyor sanıyorum. Tamamen duygusal :p

tarayicidan bagimsiz.
sozlugun js dosyalarinda oynama yapilmis.

chrome. anlaşıldı para yetmedi sanırım. yazarlarla iletişimdi danışmaydı onlar da hikayeymiş. ne zaman duracaklar acaba? aramızda para toplayıp göndersek rahat bırakırlar mı sadece yazarları ne dersiniz? benden 50 kağıt çalışır bu halimle.

Safaride de aynı şey var. Kapadım girmiyorum mk sözlüğüne, sinir oldum

harika bir ozellik daha. eksi çöplükte zaman kaybina birebir.

yeni değil kanzuk var.
siz yazmıyoruz demedikçe biz yaptık gayet de güzel oldu diyecekler.

Iyice kafayi yediler

adamlarınki daha eski olduğuna göre kimin kimden etkilendiği de ortada değil mi?

Klasik Türk mûsikîsinin Doğu Roma etkisi altında geliştiğine dair konunun uzmanları tarafından yazılan akademik makaleler ve kitaplar var. Eskiden TRT 2/3'deki mûsikî programlarında anlatılırdı bunlar, hey gidi.

Hepsinin tarzi baska size nasil bisey lazim?

ahmet ümit'in iki kitabını okudum ikisi de dandikti. alma boşuna.

Biliyorum yazarken ben de fark ettim, hepsi ayrı telden. Jj rousseau orhan pamuk kitaplarında çok bahsediyor ondan okumak istedim. Ahmet ümit çevremde çok övdüler. Stephen king heyecanlı akıcı olduğu için ben seçtim.

Benim istediğim akıcı bir roman olması.

hayvan çiftliğini akşam oturup hiç ara vermeden birkaç saat içinde bitirmiştim. çok akıcı.

stephen king'in birkaç kitabını okudum ama zevk meselesi. hoşuma gitmedi.

ahmet ümit de aynı.

jj rousseau diyince aklıma "iyi olduğunu düşündüğün şey iyidir. kötü olduğunu düşündüğün şeyse kötü." geldi. sözün orijinali böyle değildi ama.

ahmet ümit'e para mı verilir yahu parana yazık.

ahmet ümit patasana okudum. vakit geçirmelik güzel... edebi şeyler ve orjinallik yok. stephen king de vakit geçirmelik iyi...

Hayvan Çiftliğini çıkar arasından. Onu kesin al. Diğerleri arasından alayım almayayım diye düşün bence.

jj rousseau alirdim ben. Gidip Ahmet umit falan okumam. Kendime gore cevap verdim.

Hayvan çiftliği ve kosinski nin tek okumadığım kitabı olan adımlar ı aldım.
Kosinski den başlamak istiyorum. Seviyorum bu adamın hayal gücünü.

Russo

Sonrasında da hayvan çiftliği

Ahmet Ümit i yurtdışında okuyan mı var?

Hayvan çiftliği

Gölgesizler'i düşünür müsünüz?

Anayurt Oteli.