shazam.

edit: soruyu yanlış anlamış olabilirim. yine de yanıtımın arkasındayım. :P

Soundhound ve Shazam dışarıdaki sesi algılarlar, dışarıda radyoda bir şey çalıyorsa dinletebilirsiniz ama telefondan gelen sesi algılayabileceklerini sanmıyorum.

sesi hoparlöre vermeyi deneyebilirsin, tamamen salladım:)

Telefondaki sesi algilatabilecek olan yapilmadi mi hala?

bende hep merak etmisimdir bu sorunun cevabini. yuklu dovizi olup yastik altinda tutanlarin is takipcileri olabilir diye dusunuyorum.

bunlar hep paralel devlet

piyasamıza yön veren abilerdir.

ama kimle, ne konuşuyorlar??
(ben de merak ederim küçüklüğümden beri de, yamandım soruya :))

çeşitli döviz bürolarının elemanları bunlar. kapalıçarşıdaki altıncılar sokaktaki bu adamlar ayaklı borsa oluşturmuş, herhangi bir sözleşme olmadan tamamen güvene dayalı olarak alım satım yapıyorlar. sözlü olarak yapılan takas fiziki olarak da bağlı oldukları döviz bürolarında gerçekleşiyor. telefonla sürekli döviz bürosuyla irtibat halindeler yani

ana kucağı deniyor. çok değişik bir isim takılmış :)

ana kucağı da oldukça ilgilnçmiş :)

böyle bir şey yok

samsung alıcaksan samsung türkiye garantili al.

apple alıcaksan apple türkiye den al.

olabildiğince direkt üreticiyle muhattap olmaya çalış. araya aracılar girmesin, aranı açarlar.

çok genel bi soru sormuşsun. ne yazayım bilemedim.

apple alacaksan direkt gidip sitesinden al. peşine 12 taksit yapıyorlar. 3-4 günde kargo ile eline geliyor. acıma al geç...

elektroworld'de de, teknosa'da da samsung garantili. ama işte teknosa bu konularda kötü gibi sanki. ama hangisi iyi ki? iyi bi deneyiminiz var mı?

vücut tasması

göğüs tasması da denir.

sağolunz.

bel tasması

settle kelimesinin hangi anlamda kullanıldığı içeriğe bağlı olarak değişebilir ama şöyle bi şey anladım ben

Evie yatıştı, cok geçmeden not almakla meşguldü.

bir iki cümle geriye gidip yazarsan kendi adıma daha çok yardımcı olabileceğimi düşünüyorum.

bunlarolmaz +1. settled dediği belki derse geç kalmış öğrencinin yerine oturması anlamında olabilir.

Evie bence sakinleşti..

sorum/sorunum ikinci kısımda.
oturup not almakla meşgul olduğunu söylerken oradaki deyiş ne şekil?

bana da "settled" yerleşti gibi geliyor.

"koltuğa yerleşti ve çok geçmeden not almaya başlamıştı bile" gibi.

"ordaki deyiş ne şekil?" ne demek?

:)
neden "she was too busy making notes" dememiş mesela, o deyişi tercih etmiş? o söyleyiş şekli nasıl bir anlam katmış?

"hemen kendini vermiş, odaklanıvermiş" gibi anlıyorum ben oradaki ifadeyi.

Pokemonu da izlet abi. :)

nils ve uçan kaz
pokemon
looney tunes
coyote
he-man
ghost busters
garfield

bunların türkçelerini buldukça burada paylaşacağım

www.youtube.com

bu adamın kanalında çok iyi materyaller var, gözat :)

allah anali babali buyutsun oncelikle

heidi cocukken en sevdigim cizgifilmdi.
www.youtube.com

diger bolumleri de kesin vardir. ilk bolum bu. keske trt dublajlisi olsa da onlari arsivlesen

www.ajanskamu.com

aaa bakın ne diycem!

bilmiyorum kimin çocukluk dönemine denk geliyor ama, vücudumuzu tanıyalım diye bir çizgifilm dizisi var ya hani, inanılmaz eğlenceli ve bir o kadar öğretici.

bi gün çocuğum olursa mutlaka izleticem.
torrenti vardı ama bulamıyom ben şu an, ararsanız bulursunuz bence.

Ne kadar Sezai Aydın seslendirmesi olmasa da her çocuk Taş Devri'ni izlemeli.

www.youtube.com

dark-wing-duck! let's-get-dangerous.
bi de ben şirinleri'i severdim

dostlar, öneriler için teşekkürederim.
@yargisiz infaz pokemonsuz olmaz eşşek kadardım ben yine de izliyodum olsa yine izlerim:)
@thracian süpermiş o kanalı takip edeyim teşekkürler
@exlibris çeyreklik için ayrıca teşekkürederim:)
@ mutevazi hatırlıyorum onu virüsler mikroplar al yuvarlar vardı, iyi akıl ettin teşekkürler.

vücudumuzu tanıyalım denen çizgi filmin adı
bir varmış bir yokmuş
Il était une fois... la vie diye geçer.
Tivibu'da kayıtlı birkaç bölümü var, tarihle ilgili olanının.

@aychovsky evet eski taş devri daha iyidi.
@neynep darkwinduck güzel fikir :)
@coyote beyblade yeğenlerden biliyorum dostum ama biraz psikoloji bozacak bişey gibi geliyo ben ten var bi de onlar biraz garip geliyor:)

life with louie izlese yeter.

Ne sevimli bir duyuru böyle. Size tavsiye edeceğim diye oturdum çizgifilm izliyorum. :)

Ben de yeğenim için Tom ve Jerry'ler edindim bi dünya.. Onları unutmamak lazım. Bir dee Richie Rich var.

ben şunu severdim:
Visionaries: Knights of the Magical Light

www.youtube.com

o komik diye izlediğimiz tom ve jeriyi izlemesin nolur, hep şiddet hep şiddet.

"widget" da çok severdim. hayvan ve doğa sevgisi kazandıran bir çizgifilm

www.youtube.com

1.bugs bunny
2.casper
3.red kit
4.şirinler
5.şeker kız candy
6.jetgiller
7.bi kedi gördüm sanki diyen çok bilmiş kuş

8.heman

9.bi dede vardı çocukları etrafına toplayım gezegenleri uzay yolculuğunu falan anlatıyordu o da çok kitlerdi beni

9.looney tunes karakterlerinin hepsi diyorum tek tek isimlerini çıkaramadım ( çok üzgünüm, en sevdiğim şeylerin adı gelmiyor aklıma)

10.ninja kaplumbalar :) mikelenjelo kim leonardo kim vakti gelince böyle ninni gibi anlat ama. hepsini anlatma merak etsin ufaklık :)

11.tusubasaa :) o saha düz de. özellikle belirt bunu

12.maskeyi de izlet, korkmayacağı bi yaşta tabi.

13.adı recess mi türkçesi neydi hiç bir fikrim yok ama şu elemanları da izlet
upload.wikimedia.org

14.dedektif gedget tabiki de

iyi bir fikir mi kotu mu bilemedim. en iyisi cizgi filmden uzak tut evladini.

ilk önce umarım çok güzel bir hayatı olur,
kimse de transformers dememiş ayıp ayıp! araya bir kaç da favorilerden koyayım.

recess-en.wikipedia.org(TV_series)
dedektif conan-www.detectiveconanworld.com
hani şu eski ilk çıkan spider man çizgi filmi, arada bir internette meme olarak çıkanlardan. şu tarz: animatedviews.com
çılgın korsan jack- en.wikipedia.org
batmanın animated versiyonu- hani şu cine5'de şiferesiz yayınlanan. www.youtube.com
çok seveni yok ama bence alaaddin de gayet güzeldi, benim için hep eğlenceli hatırladığım bir çizgi film olarak kaldı.en.wikipedia.org(TV_series)
bir tane de en efsane çocukluk animesini yazayım, tabi ki dragonball. bunu izlet kesinlikle!

@sanal hayvan favorilere ekledik bile teşekkürler:)
@douchebag doğru annesi de fenci zaten:) derslerde izletsem mi diye düşünüyor şimdiden.
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim güzel dileklerin ve tavsiyelerin içi teşekkürler
@amelie poulain teşekkürler biz de oturduk izliyoruz valla çocukluğumuzu özlemişiz :))
@ermanen widget güzelmiş:)
@neynep ama bir o kadar da arkadaşlık vardı tom ve jerry'de.
@cecilia güzel liste olmuş teşekkürler.
@crazy frog şimdinin saçma sapan şeylerini izleyeceğini onları izlesin be dostum daha iyi değil mi?

ben izlediklerimi yazayım ancak maalesef linkleri yok hatta bulsam tekrar izleyeceğim. ama belki yardımcı olur hem googledan aratırsanız eski günlere dönebilirsiniz anca bulabilirseniz süper olur bende izlerim :).. tabi bazılarının 2-3 farklı versiyonları var scooby doo ve ghostbusters gibi.

Tom & Jerry Comedy Show
Scooby Doo and the Loch Ness Monster
Sonic X
The Mask: The Animated Series
Snagglepuss
Droopy
Mr.Magoo
Mighty Mouse: The New Adventures
Speed Buggy
The Peebles and the Bam-Bam Show
Tennessee Tuxedo and His Tales
Lippy the Lion & Hardy Har Har
Touché Turtle and Dum Dum in Whale of Tale
The New Adventures of Superman
Super Friends
Atom Ant
The Archie Show
Wheelie and the Chopper Bunch
The Amazing Chan and the Chan Clan
Peter Potamus
The New Adventures of Batman
Woody Woodpecker
The Real Ghostbusters
Extreme Ghostbusters
Scooby-Doo and the Witch's Ghost
The 13 Ghosts of Scooby-Doo
Freakazoid
Tom and Jerry: The Mansion Cat
Popeye the Sailor
The Huckleberry Hound Show
Inspector Gadget
Scooby-Doo and Scrappy-Doo
Felix the Cat
Captain Caveman
Teenage Mutant Ninja Turtles
The Adventures of Gulliver
Casper and Friends
The Pink Panther
The Sylvester & Tweety Mysteries
The Addams Family (1973 animated series)
Pink Panther and Pals
Yogi Bear
Dastardly and Muttley in Their Flying Machines
Dynomutt, Dog Wonder
Darkwing Duck
Hokey Wolf
Heidi, Girl of the Alps
Smurfs
Scooby's All-Star Laff-A-Lympics
Wally Gator (Lippy the Lion & Hardy Har Har ve Touché Turtle and Dum Dum ile üçlemedir.)
A Pup Named Scooby-Doo
The New Yogi Bear Show
The Flintstones
Scooby-Doo! Mystery Incorporated
Rocko's Modern Life
The Garfield Show
Spiderman (1994 animated Series)
The Angry Beavers
Garfield and Friends
Batman: The Animated Series
Tiny Toon Adventures
Alf
Dragonball
Recess
Animaniacs
CatDog

benimkiler bunlar keşke hepsinin türkçe dublajlı bütün bölümleri olsa versem ama belki bir fikir verir diye yazdım ayrıca @mütevazi'nin bahsettiği vücudumuzu tanıyalım bölümlerini buldum galiba..
www.cizgifilmseyret.com

edit: ben mesajı yazmaya başladığımda 7 mesaj vardı diğer arkadaşların mesajlarını göremediğim için onların yazdıklarını eleyemedim kusura bakmayın artık.

ermanen'in verdiği link'in başında gözüken bir site var: retrojunk. orada çoğu şey oluyor.

hayırlı olsun, çocuğunuzla beraber izleyin :)

bir de unutmadan: ben 28 oldum, kardeşim 19, biz hala oturup çizgi film izleriz, miyazaki'den disney'e kadar. bunların çoğunun dvd'leri var, malum ortamlarda da var :D bunları da izletebilirsiniz.

@misterturist teşekkürederim dileklerin için.
@in search we trust batman ve spiderman kesinlikle olacak dostum sağol
@thx 1138 güzel liste teşekkürler.
@pasp aynen öyle çocuğumuzla izleyeceğiz hatta şu an izliyoruz eşimle :D:D

değerli (adı bu değilse de kahramanı olan köpeğin adıydı)
taş devri
heidi
arı maya
uçan kaz
flanderlerin köpeği
şeker kız candy

şu an da

Şu anda

Cümlenin anlamına bakar. Duruma göre:
Senin şu anda yapman gereken işler var. (Buradaki da dahi değil, ismin -de hali)
Senin şu anda da anlamadığın şeyler var. (Konumumuz şu an ve şu ana gelmişiz hala anlamadığın şeyler var, daha önce anlamadığın başka şeyler de olmuş. Şu an yeni bir şeyi anlamıyorsun)
Ya da
Senin şu anda hala anlamadığın şeyler var (Önceden olan bir veya birkaç olay var, hala onu anlamıyorsun. Yukarıdaki ile nüans var.)
Şu an da önceki anlar gibi. (Burada dahi anlamı var)
Şu an da senin bir şeyler yapman gereken bir an. (Bu da dahi)

Sanırım söylenmek istenen "şu anda da".

şu anda ne yapıyorsun? -- şimdi ne yapıyorsun anlamında

şu an da farkında olmadığın şey bir öncekiyle aynı --- şimdi de anlamadığın şey anlamında

yani sizinki 2. cümleye örnek.. yani dahi anlamındaki "de" ayrı yazılır.

"Senin şu anda farkında olmadığın şeyler oluyor"
"Senin (geçmişte farketmediğin gibi) şu an da farkında olmadığın şeyler oluyor"

+

Her halükarda "şu an" ayrı.

lan hepiniz mi gramer fakirisiniz bi @aychovsky doğru söylemiş bi de @discopolis. kalanlar bilmeden sallamış.

cümlenin anlamına göre değişir.

senin şu an da farkında olmadığın = şu an dahil olmak üzere daha önce de hiç farkında olmamışsın, içinde bulunduğumuz zamanda da farkında olmuyorsun

senin şu anda farkında olmadığın = hiç farkında olmamışsın diyemeyiz, sadece içinde bulunduğumuz zamanda farkında olmuyorsun, belki önce farkındasındır veya ilerde farkında olacaksın

discopolice +1.

şu anda

Şu an da buna bir örnek.
Şu anda bu konuyu işliyoruz.

verebileceğim tek cevap: asdfsdgfdghhdgh

cok yoruma acik bir soru bir de sacma. sanat camiasi kimmis diye sormak lazim hazirlayanlara.

popun krali eskiden erol bburc. simdi de tarkan bana gore

son zamanlarda bu yarismada ilk sorulari cok yoruma acik ve birden fazla dogru cevabi olabilecek sorular soruyorlar (cumleyi devirdim toplayamayacagim)

Ben bu soruya mavi ekran verirdim. O ne biçim soru.

eğer cevabı bilemediyse dava açıp kazanması çok olası.

çok saçma soruymuş, popun neresi sanat ayrıca kral da kime göre neye göre?

Magazin ekinde okudum bende.cok salakca bir soru.

yalniz eleman da dogru bilmis onu da ekleyelim :)

sorulsun diye para vermiştir belki de..

soru yanlış poponun kralı hangisi dense olurmuş

saçma olmus..itiraz etmesi lazım bence yarısmacının
sıklar da mj olsa neyse de..

herkesin popisi kendine.

Tarkan olm işte.

işin zor biraz aç kalmasına göz yummalısın ve tek alternatifi yemesini istediğin yemek olmalı. ki bu da hayvanı çok hırçınlaştırır. kediler başkalarına göre yaşamayı sevmez. kuralları kendileri koyarlar. mamaya alışmış kedinin ev yemeği yemesi de çok zor.

ne yemekler yapayım demişsin. dön sokak kedilerine bak yemek seçiyorlar mı? şeker içermeyen yediğin her şeyi kediye de verebilirsin. yerse tabi.

yumurta,tavuk haşlayıp suyunu ekmeğe gezdirip verebilirsin.tavuk etini de ver.benim kedim bayıla bayıla yiyordu.

Baharat, tuz ve yağ koymayın öncelikle kedinizin yemeğine. Makarna, ekmek gibi karbonhidrat kaynaklarının kedinize hiçbir faydası yok, boşuna vermeyin. Kediler etçil hayvanlardır. Mümkünse çiğ diyeti (barf) iyice araştırın, onu uygulamaya çalışın ama yapamam diyorsanız da, balık/tavuk/kırmızı eti çok az miktarda suyun içine koyun, kapağını kapatın, kaynadıktan sonra birkaç dakika (en fazla 5-6 dk.) kapatın altını, soğutup verin kediciğe. (Edit: suyun miktarını belirttiğim sürelerde kaynattığınızda çekeceği kadar ayarlayın, bütün vitaminini suyunda bırakıp vermeyin yiyecekleri) Çok sıcak ve çok soğuk besinler hiçbir zaman vermeyin, sindirim sistemine zarar verirsiniz. Kediye vereceğiniz bütün yiyecekler maksimum kedinin kendi vücut ısısında olmalı, daha fazla değil. 30-35 derece sıcaklık idealdir.

Yoğurt verin ama miktarını abartmayın. Yumurta verecekseniz ya sarısını çiğ olarak verin ya da komple haşlayıp yedirin. Beyazını çiğ olarak vermeyin, b vitamini etkisiz hale getiren bir madde var çiğ yumurta akında. Süt vermeyin hiçbir koşulda.

Eğer yavruysa haşlanmış tavuk yaparken, pirinç de haşlayabilirsiniz tavukla beraber. Bağırsak düzeninin oturmasını kolaylaştırır ama 4 aydan büyükse sadece ishal olduğunda yapın pirinç lapası-tavuk karışımını. Tahıl idrar yolları için iyi değil. (Mama alırken de tahılsız mama almaya bakın mümkün olduğunca)

Bunların dışında ekleyebileceğim; internetteki sebzeli mama karışımlarına bakmayın hiç. Dediğim gibi, kedi etçil hayvandır, sebze vermek çok saçma. Ben evrimleşme sürecinde hiçbir kedinin havuç yediğini sanmıyorum ama pet sitelerinde bulacağınız ev yapımı mama tariflerinde hep havuç falan var.

Eğer kediniz beyaz veya beyaz ağırlıklıysa, tavuk ağırlıklı beslemeyin, tavuğa az yer verin öğünlerinde. Beyaz ağırlıklı kediler mantara yatkın oluyor ve mantara yatkın kedilerin diyetinde tavuk önerilmiyor. Balık mevsimi tam, atın dondurucuya bol bol balık, mutlu olsun yavrucak.

Kuru mamadan sonra ev yemeklerine direnmeye kalkacaktır, abartı sürelerde aç bırakmadan (açlık kedilerde 24 saatten sonra iç organ hasarına neden olabilir) alıştırmaya çalışın. Kuru mamaların içerikleri (en kalitelisi bile -ki ben Acana kullanıyorum mesela, ona rağmen bunu diyorum) kedilerin sağlıklı ve dengeli besinlerini sağlamak için yeterli değil, dahası kedilerin doğasına uygun değil.

Yapabilirseniz barf, yapamazsanız da yukarıda anlattıklarımı tavsiye ederim.

çok teşekkür ederim.

@dinsiz adam, halis orman kedisi kendisi, öyle el üstünde tutmalı bir anlayışımız yok, beraber yaşıyoruz kendisiyle. Yemek konusunda inatlaştım ama 12 güne vardı inadı, ben pes ettim. o yüzden biraz orta yol aramalardayım.

@ rock n roll, ekmek sevmiyor, et suyu, ekmek pilav filan yemiyi. Ben tavuk yerken ordan gözünü dikip baksın anca.

@istinyede bekle, yazdıklarınızı dikkatle okudum, itinayla uygulayacağım. çok teşekkürler.

çocukların gülümsemeleri çok güzel, onlar için, onlar hep gülsün diye yaşa.

hayatın üzerime geldiğini hissettiğimde bana hep iyi gelmiştir bu şarkı. bilmem biraz da olsun size de iyi hissettirir mi.

www.youtube.com

durdun olmaz, gerildin olmaz, delirdin olmaz, devam et sen..

öyle yada böyle hepimiz öleceğiz. bazen acı çekmek de güzeldir, yaşadığını hissedersin.

ne için çalıştın bugüne kadar, neye kime yara(n)mak istiyorsun ? "hiçbir şey" diyeceksin büyük ihtimal, imkansız bu. olsa bile hiçbir şey yapmayan bir insan bile toplum için yaşar. hakkımı helal etmem bak. :)

sevdiğin şeyleri, ideallerini, seni yanında görmek isteyenleri düşün zaten yeterli gücü buluyorsun kendinde.

lisedeyken sağlam bi birikimim vardı, bi gece çok sinirlendim bageti paraları telefonu ipodu aldım koydum cebime tam çıkacakken annemin (evde yalnızdı. başka biri olsa bile değiştirmezdi bu durumu. sadece belki hastaneye yetişirdi) bunu kaldıramayacağını, 40-45+ kalp sorunları olan birisinin buna dayanamayacağını hatırladım. nerede kalacağım bile belliydi oysa. çıkarttım cebimde her şeyi gittim müzik dinledim yatakta. ve gerçekten hala öyle sinirlenmedim kimseye.

emsal teşkil etsin diye anlattım, umarım anlaman gerekeni anlamışsındır.

"Intihar etmedikce hayati zorlamaktan yanayim" diyor murathan mungan'in roman kahramani nermin.

Intihari denemis ve zor kurtulmus biri olarak, bosver yapma diyorum. Hayattaki hirslarini dusun. Su an hic hirsin hic amacin yokmus gibi gelebilir ama var aslinda. Bul beyninin bi yerlerinde sakli olan o hedefleri.
Aileni dusun bi de. Aileni siktir et de, anneni dusun.
Ben anneme bir poset icinde polislerin verdigi o kolyemi dusunuyorum, annemin onu alisini hatirliyorum, bi gozunun onune getir, vazgec.

niye böyle şeyler söylüyosun?hayatta hiçbir şey senden daha önemli değil.o tarz ilaçlar birden bırakılmaz,ayrıca doktor kontrolünde bırakılır.senin şu anki kötü ruh halinin sebebi ilaçlarını birdenbire bırakmış olman.lütfen acile git.eğer şu anda alkollüysen ilacını içme,zararlı olur.alkolle alınmaz bu ilaçlar.yarından itibaren ilaca devam et,alkol de alma.ne kadar acı çekersek çekelim hayatta herşey insanlar için.lütfen kötü şeyler düşünme,yaşamak zorundasın.

herşeyin her durumun daha iyisi vardır.

kendine bi kural koy ve asla tek basina icme. Hayat devam ediyor. Bi sure ara ver, gez dolas. Sonrasinda unutacaksin bu sorunlari muhtemelen.

ben de annemi düşünmüştüm.

bu tip durumlarda dinin de faydası olur. hepsi bir sınav. sabır..

Ben de bugün ayrıldım/bırakıldım neyse artık. Seninkinden güzel geçmiyor günüm.

Yalnız değilsin, bil.

şu an bir hastaneye git, daha sonra da ilaçlarına dön alkolün etkisi geçtiğinde.

güzel insanlarsınız dostlarım.birazcık daha sizin için yaşayacağım sizinle paylaşmak istedim.

dizlerim titriyor
uykusuzluktan mı ? yalnızlıktan mı ?
bilemiyorum
bir zeplin gibi en azından bir silah kadar yalnızım

lütfen acile gider misin?

her şey sevgili, aşk değil hayatta. sevgiliden başka hayata tutunacak bir şey edinmedysen şimdiye kadar, bunun için pişman ol ve kendine amaçlar edin, tutkular besle içinde. benim için müziktir mesela, ister dinlemek olsun ister çalmak olsun.

ilaçlarını düzgün al bu arada, doktor onları içme veya hepsini dikip intihar et diye vermedi.

çok yakın arkadaşı intihar etmiş biri olarak söyleyebilirim ki, arkanda hiç beklemediğin kadar çok üzgün insan bırakacaksın. o kadar üzülecekler ki kimi kusana/bayılana kadar ağlayacak, kimi yıllarca rüyasında görecek. tek bir kişiye bile o üzüntüyü yaşatmamak için yaşamalı derim ben.

abi bir de şunu dicem. nolur intihar falan etme. şuanda acildeki doktorun kesinlikle işi başından aşkındır. bir de onun üstüne oraya bir intihar vakası geldiği zaman küfür edilmiş gibi oluyor. hiç yoktan adama bir sürü zahmet inan ki. miden yıkanacak, 24 saat gözlem altında tutulacaksın, her türlü kan alınıp tahlil yapılacak falan. cidden çok uzun ve uyuz bir iş. zaten orada kalp krizleri, inmeler falan yetiyor. bir de sen iş yükleme adama nolursun. hiçkimse umrunda değilse oradaki gariban acil hekimi umrunda olsun yahu.

bencillik etmeyeceğim.birazcık uyuyacağım.tavsiyeleriniz hepsini okudum

orta asya'ya göç amk.

irish setter?

yok uzun tüylü değil,kahve labrador galiba ama ona da tam olarak benzemiyör.

korse? doktor tavsiyesiyle bir süre kullanan bir arkadaşım gayet dik duruyor şu an.

insanın bin yıllar içinde evrim geçirdiğini hatırlasana hocam?

şaka bir yana korse tarzı aletler var dik durmanı sağlayan ama bi ortopediste git çok kötüyse

pilates diyolla, ben yapanın yalancısıyım.

korse takacağına kas yap bence. kasların güçsüz olduğu için taşıyamıyolar o yüzden bükülüyosun.

psikolojik olarak sana acaip destek olacak bir önerim var.
en kambur oturduğun anda birisi fotoğrafını çeksin ve sana göstersin.
tiksinirsin kendinden.
kim lan bu gollum dersin. ve en fenası gerçekten öyle görünüyorsun.

bu seni çok pis etkiler.

boynunu geri atmaya yani kafanı dik tutmaya alış böylece direk olarak omurgan düzgün bir şekilde durur.

kas yapman lazım, vücut geliştirmeye gitmelisin. korseler korseyi taktığın sürece seni dik tutar, kasların tembelleşebilir bu arada daha kötü durmaya başlayabilirsin.

dik durmak istiyorsan sırt kaslarını geliştireceksin.

google'a barfiks yazarak işe başla.

İp atlamak sırtınızı da çalıştıracak ve dikleşmenizi sağlayacak bir egzersizdir beraberinde barfiks de yapabiliyorsanız (doktora gidin önce herhangi bir engel teşkil etmiyorsa yapın) sizin oturmanızdan kaynaklanan eğim düzelir. Öğretmenlerde vb. masa başı işler yapan insanlarda sıklıkla bu kamburlaşma durumu yüzünden mekanik bel ağrısı hasıl olur ki dikkatli olmakta fayda var.

en banko yolu söyleyeceğim sana şimdi; barfiks.
çin askerlerinin iğne olayından daha garanti. şayet düzenli yaparsan, inanılmazın ötesinde faydasını göreceksin. görmezsen bul beni. başka bir şey söylemiyorum.

(bkz: kendimden biliyorum ekolü)

medikalcilerde satılan sirtliklar var. bunlar dik durmadiginizda ses çıkartıyor. isterseniz titreşime alıp kiyafetinizin içine giyebilir ve günlük olarak kullanabilirsiniz. bir ortopedistten yardım alsaniz iyi olur.

Salsa bana cok iyi gelmisti. Dik durmak gerekiyor dans esnasinda, alistim o sekilde.

bir telefobik olarak (sevdim bu tabiri) bayram mesajı kısa sürer "yenge amca hala nasılsınız bayramınız mübaek olsun çocuklar nasıl oh çok şükür dayıma da selam söyle haydi görüşürüz" deyip bir buçuk dakika da bu işi halledebilirsiniz bence illa aramak lazımsa. ben gereksiz görürüm ama yaşlılar falan sviniyor aramak da gerekir gibi.
yok bir buçuk dakka da çok gelir diyorsanız yanınızda birini bulundurun ve "dur annemi veriyorum" traktiğini kullanın.

aha annem kendi aradı tam az önce :\ ya arıycağım zaten 3-4 kişi toplamda ama bu stresi bi yenemedim gitti. geçen bayram aramadım kimseyi ama bahanem vardı o zaman, şimdi yok, mecburen arıycam artık dişimi sıkıp...

Eger uzatiyorlarsa simdi xi arayacagim, tekrar tebrik ederim ,gorusuruz diye konusmayi kesebilirsin .diyeceklerini cok sasiriyorsan bir kagida yaz herkese ayni konusmayi oku =)

yahu amma kastınız kardesım.kafayımı yedınız ya. dişimi sıkıp arıcam ne amk. akraban ulan o senın.aramazsanda salla gitsin ne kıvranıp duruyon.

7 göbek sülaleni araman gerekse toplam 5 dakika sürer.gözünde büyüttüğüne değmez.

@tadutadu "akraban ulan o senin" nedir ya? :) nikaha mi itiraz ediyosun? :) işte sırf seninki gibi bu düşünceler yüzünden bile bu fobi gelişmiş olabilir bende. hep zoraki alakalanma duygusu veriyor insana, onlar da aramayınca kırılıyor. ben de kimseyi kırmak istemeyen bir insanım, sen dahil...

hacılar telefobi'si olmyan anlamaz halimden, her gün 17363 saat telefonda laklak eden insan diilim ki, mümkün olduğunda yüzyüze konuşurum saatlerce ama telefonda olmuyo işte, anlasanıza.

arama mesaj at o zaman?Hatta aramam ama gider yanlarina gorurum diyorsan yarim saat ugra her birine (ki tum gunu ziyaretlerde gecirmen demek).Bence en kolayi ara 2 3 kisiyi;'napiyorsunuz nasilsiniz bayraminiz kutlu olsun' de kapat.Zaten onlari da arayan baska insanlar olduklari icin uzatmayacaklardir konusmayi.

anaa benim durumun ismi varmış lan. teletabi gibi bişeymişim ben :)

vall ben de arayamıyorum, erteleyip belli başlı kişileri arıyorum napim. yara bandı gibi hızlıca çekip kurtulmak gerekiyor.

ben de ayniyim ama abi sparkle'in dedigi gibi cumleler klasiktir aslinda. herkes bunlari kullanir da sen ben bilmeyiz. lan nasil konusuyorlar bunlar telefonda deriz.

nefesimi tutup aradım ve kurtuldum! hepinize iyi bayramlar, telefobisiz günler!

hayır bi de istemediğin konulara giren türü var o akrabaların. ben konuşmak ya da düşünmek istemiyorum o mevzuyu, ama soruyor. niye, merak ediyor. gır.

28 yaşındasın 17 yaşında bir kıza nasıl aşık olabiliyosun? Aranda 11 yaş var nasıl o gözle bakabiliyosun?

unut hacı.

Çocuk daha o. İstediği kadar saygılı mükemmel olsun. Çocuk. Bunu kabullen.

17 yaş = çocuk. Olgun davranıyorsa olgun çocuk.

kanpa,

bir gün bu yazdıklarımı biri buraya yazmış olsaydı,inan ben de senin gibi yazardım "çocuk o" zaten ben de diyorum,çocuk evet.fakat anlayamadığım şekilde kaptırmışım kendimi.insanın elinde değil,ne yapayım.

her şeyin olmasına her ihtimale inanırım.olmuştur,yargılanmaz da bu.ne yapacağın konusuna bir şey diyemem ama aşkın gözü kördür ve türevleri sözler boşuna var olmamış değil mi ?

anlıyorum aslında.

abi sapık değilim diyorsun da, neyse...

unut o işi.

neden bu kadar imkansız aşk muamelesi gördüğünü anlamadım.
olabilir yani gayet normal.
sanki 80 yaşındaymış da 13 yaşında çocuğa aşık olmuş gibi bir şekilde davranılmasının anlamı yok.

ama bazen böyle uyumlar yakalanabiliyor.

sadece onun sizin hayat görüşünüze sahip olamayabileceğini düşünerek, normalden biraz daha sorumlu davranmanız gerekebilir.

28 de bir erkeğin çok olgun olduğu bir yaş değil.
"28 yaşında koskoca adam" falan diye bir şey yok yani.
erkek dediğin zaten 35'inde ancak gerçek anlamda her şeyiyle erkek oluyor.
o da olabilirse.

Bildim peki.

Hic bulasma.

yemez hacı uğraşma.

17 yaşındaki biri çocuk değildir, evet cahildir belki olgunlaşmamıştır filan da çocuk değildir. 13-14 15 yaşlarında olsa tamam ama 17 yaşındaki bir kıza aşık olmak ayıp da değildir sapıklık da değildir. kız 18 yaşında olsa kimse çocuk demeyecekti. tuhaf.

go for it.

kısa süreli bir etkilenme olabilir. muhtemelen küçük kızdan bir iki muhabbetten sonra soğursun. düşünce ve yaşam biçimi olarak aranızda dağlar kadar fark var. o yolda sekerek yürüyen bir ergen, sense hayatta bir çok şeyi tatmış ve hayattan bıkmış bir yetişkin.

Duyuruyu 2 sene sonrasina uyarla. Tekrar sor. Kabul gorurse sana cesaret verip mutlulukar dileyelim.

herkese eyvallah.

bazı şeyler elde değil.şu dünyada aşık olacak son insandım,en derinden hissediyordum gerçekliğini.ama gün geldi inanç kapımı çaldı fakat imkansızına.garip ve tuhaf şeyler.kötü biri değilim,yanlış anlamayın.gözyaşı döken biri nasıl olurda samimiyeti aldatır.

bi sene sabredin, sonra, efrasiyab87 + 1

aşkın yaşı yoktur. yaş farkı şu an için çok büyük gözüküyo evet ama misalen o 25 sen 36 olsan bu kadar batmazdı. şu an için yapabileceğin bi şey yok. onun da sen de gönlü olsa bile toplum tarafından kabul göremezsin şu anda. biliyorum çok zor. ama katlanmak zorundasın. beklemek zorundasın.
bu arada aşık olduğun kişi çok şanslı bence.

etrafımdaki hiçbir 28 yaşındaki erkek, 17 yaşındaki bir kızla iletişim kuramayacak kadar ununu elemiş, eleğini asmış değil.

amma abartıyorsunuz yani 28 yaş nedir ki 17 yaş onun yanında çocuk kalsın?

zaten kadın-erkek ilişkisinde ideal yaş farkı 5-6dır.
11 de o kadar abartı değil.
50 yaştan bahsetmiyoruz.

evet, 40 ve 51 gibi değil elbette.
ama olamayacak bir şey de değil, gayet normal.

ibrahim tatlıses kurşunlandıktan sonra 59 yaşındayken sanırım 25-30 yaşlarında biri ile evlenmişti oluyo yani böyle şeyler , iboya kimse bişey demez sana söverler.

kız 20 sen 31 yaşında olsan tamam derdim 11 yaş olsun derdim ama burada asıl sorun yaş farkı değil kızın çok küçük olması.

kadınlar olgun erkeklerden hoşlanır diye bi genelleme var bence ona sığınıp duygularını aç. tabi yasal olması için azcık daha beklemek lazım ama ben hiç yadırgamadım. kursta tanışmışsınız zaten, yani üzerinde lise üniforması yok bi şey yok e makyaj da yaptıysa sizin onu 20-21 sanmamanız için bi sebep yok. bu moda yarışmalarını falan izliyorum arada, abi bakıyorum kız 20 yaşındayım diyor, yolda görsem abla derim ve o benden küçük. yani kızların yaşı pek öyle anlaşılmıyor uzaktan, tanışmadan. en azından ben anlayamıyorum. eğer tanıştıktan sonra ortak bi paydada buluşabildiyseniz ben bi engel göremiyorum.

herkes anasına babasına bi baksın aralarında kaç yaş var diye önce. ben de çok yaş olayına sıcak bakmıyorum ama sizin gibi bi durumda şansımı denerdim.

blatta hiberna +1

abi uzayda mı yaşıyorsunuz ya, artık kızların hepsi cin gibi. 17-18 ufak yaşlar değil. ilkokulda başlıyorlar sevgili edinmeye. adam da 28 yaşındaymış ne var yani. yaş farkı falan sorun olmaz, hali hazırda arkadaşlık kurabiliyorsanız sevgili neden olmayasınız

Ne 17 ne 18, bana kalsa kadını erkeği minimum bi 25'ten önce kendine gelemiyor, toptan çocuk. O 11 yaş dediğiniz şey de 20 altı ve 20 üstü için uçurumdur. Ancak 30'dan sonra nispeten kapanmaya başlar.

olmayacak iş değil bence de.
bu kadar umutsuz olma mehmetoloji.

Ergenler yapmaz senin yaptığın bu muhabbeti. Yaşının adamı olmayı dene.

benim annemle babam evlendiklerinde annem 17 babam 27 yaşında imiş.. 34 senedir de evliler gayette sevgi dolu bir ailede büyüdüm, çoğu kadın kendinden büyük erkeklerden hoşlanabilir senin için kötü yanı şu kızın dünüyle bugünü yarını aynı olmaz 17 25 30 kadınlar için özellikle o kadar çok fikir değişikliği oluyor ki işte bundan dolayı olmazz..

meseleni tam olarak okumadım.

ama eğer gideceği tahammülü ilgilendiriyorsa kafandaki aşk buradakilerin ya da başka yerde kim varsa dinleme ez git.

kurcalamabozarsin,

iğrenç olan ne.yazdıklarımı dikkatli okudun mu? elimde değil diye üstüne basa basa yazdım.

1 sene daha sabret.

leonardo dicaprio 30'lu yaşlarında edindiği tüm sevgililer 21-22 yaşından küçüktü bildiğim kadarıyla. sorun olan yaş farkı değil de, 17nin küçük bir yaş olması. aslında bir çoğumuzun annesi veya büyük annesi o yaşlarda evlenmiş, 17 yaşına kızlar küçük çocuk değil. her bokun farkında, kendi hayatlarıyla ilgili karar verebilen insanlar ama yine de ne bileyim 17lik kıza bakınca siması falan özellikle de hareketleri çocukça geliyor, ama gönül bu ota da konar boka da demişler.

önümüzdeki 3-5 sene kızın kişiliği çok değişecek, üniversiteye gidecek oradaki ortamına göre davranışları ve görüşleri çok alakasız yönlere çekilecek muhtemelen.

11 yas oyle abartilcak bir sey degil. Bir de kiz 13-14 degil ki artik kadinliga yaklasmis. Ne olacak allasen? Denemekten zarar gelmez.

Nasıl bu kadar "hayır, kesinlikle olmaz" yargısıyla yaklaşabiliyorsunuz anlamadım.
ya yaşlar ve cinsiyetler ters olsaydı? o zaman nasıl görünürdü durum?
Vurgulamak için söyledim, bunların hepsi "görünüş" fikri. Kızın, erkeğin karakterleri, ilişki beklentileri özel olarak değerlendirilmeli bence bu önyargılardan önce.
ayrıca ilişkide kız tarafı daha idare edilmesi gereken kısım oluyor. İnsan ilişki için idare etmeyi zaten ileriki yaşlarda ve ancak sevince öğreniyor genelde, o yüzden erkek kısmısı da buna razıysa iyi bir denge olabilir belki de.
Saf hislere güvenip hareket etmek, elalem ne der'den korkup o duyguları ziyan etmekten iyidir kanımca.

ya herşeyi anlarım da kendi annem babam dahil, tanıdığım pek çok çiftin yaş farkı 10-11.

belki biraz bekleyip 18inden sonra bu ilişki üzerine çalışırsan yanlış anlaşılmazsın.

boşver ile 1-2 sene daha bekle arasında kaldım.

gayet normal kızlar tanıyorum ki kendileri 22-23 yaşında olmasına rağmen 30 yaşında sevgilileri var, hatta 24 yaşında bi tanesi evleniyor 30 yaşındaki sevgilisiyle. hatta benim hakiki öz eski sevgilimin 19 yaşındayken 29 yaşında bi adamla 3 yıl süren de bir ilişkisi olmuş. bana sorsan normal değil derim böyle bir ilişki, öyle şey mi olur lan, ne konuşacaksınız ne anlaşacaksınız, derslerine de yardım ediyo muydu derdim, dedim de nitekim ama yapmış onlar sen niye yapamasın. benim gibi hırbolar da öyle şey mi olur der geçer.
bekle bence biraz daha en azından üniversiteye gitsin lan. lisede öyle şey mi olur amk.

bu arada babasıyla sorunu olan kızlar, erken yaşta babasını kaybedenler, ayrı aile çocukları, kısacası baba sevgisi görmemiş kızların yaşça büyük erkeklerden hoşlandığı bir gerçek.

hayırlısı olsun.

abi taşak mı geçiyorsunuz ya ? kaçıncı yüzyıldayız, bu kadar da tek tipçi olan başka toplum yoktur herhalde. kız 17 adam 28 yaşında, 17 yaşına çocuk diyene gülüyorum o ayrı da sanki kız 17 adam 54 yaşında gibi yorumlar yapılmış. 17 çocuksa 28 de çocuk. arada 11 yaş var lan ne ki 11 yaş gayet normal. valla kızın gönlü varsa çok da güzel olur hacı ama ne olursa olsun kızın 18'e girmesini bekleyip öyle faaliyete geç.

17 yaş nasıl çocuk aq
tek sıkıntı yaş farkı ama o kadar da ciddi değil hatta aslında o da sıkıntı değil
sıkıntı kızın gönlü olup olmaması

abi iyi hoş, çok güzel birilerine böyle bir şey hissetmen de 17 yaş yani, uymaz. yani 17 yaşında olan birinin ne kadar olgun olursa olsun çocuk olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştirmez. bunu "çocuk" lan daha o napıyon terbiyesiz anlamında söylemiyorum ama.

bu insanların kalıp tuğla gibi kafaları pek almaz pek uğraşmayın.

sevgi beğeni bunlar yaşla çok alakalı şeyler değil pampalar bu 1

geri kalan çıkarımlar hep "hem ne konuşcan onla?" "25 yaşında gelince ayrılırsınız (bak bak içten pazarlıklı)" dan ileri gidemiyor.

hayır şimdi 30 yaşında kadınsın 18 yaşında çocuğu tavlayamıyosun diye çık çık çık yapmaya gerek yok be hanım abla.
herkesin hayatı sizin gibi memur hayatımı allasen.

Aradaki 11 yaş belki 41-30 arasında olsa görmezden gelinebilir diye düşünüyorum ben ama 17-28 için olmaz.

Senin yaşadığın hayatın sadece yarısını yaşamış düşünsene yani eğer bir ilişki başlasa bile uzun soluklu olacağını sanmam.

kızı kendine aşık edip aradaki yaş farkı yüzünden daha sonra terk edersen adam değilsin.

biraz zor olabilir, sorumluluk gerektirebilir ama olur. neden olmasın ulan?

hiçbirşey "olmaz" değildir. rakamlara takılmak nedir yani, iki kişinin hisleriyle ilgili bişey. ikisi de isterse olur.
sen de o kadar umutsuz olma kardeş. tamam olsa güzel olur da o varsa, başka biri de vardır sana uygun.

EĞER GERÇEKTEN SEVİYORSAN, BAK GERÇEKTEN SEVİYORSAN DİYORUM, KIZI 2 SENE FALAN TAKİBE AL AÇILMADAN. SONRA KIZ 19-20 SEN 30 OLDUĞUN ZAMAN AÇILABİLİRSİN. BAK DEDİĞİM GİBİ YANLIŞ ANLAŞILMAMAK İÇİN SADECE TAKİBE AL ŞİMDİLİK. EE TABİ O SÜRE ZARFINDA KIZ BAŞKASINI SEVEER Mİ ORASI DA AYRI MUAMMA. ŞU AŞAMADA ORTAYA ÇIKRASA YANİ SÖYLERSEN OLAY ÇOK FARKLI YERLERE GİDER.

beya tenliyim bakır kızılına boyuyorum 8-77
yani şöyle oluyor
fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net

manic panic internet sitesini kurcala, classic cream formula'da renklere bak. en güzeli sana en güzel gelendir. kızıl değil ama kırmızı ve turunculara bak bence.

ben vampire red gibi bir renk kullanıyorum şu anda, ve sürekli saçıma iltifat alıyorum.

imgur.com

ariel.

naparsan yap ama şöyle dul bordosu yapma
yaşlı kadın saçı :/

yoğun bakır kahve + tarçın bakırı karıştır

neira'nın dediği harika bence. çilek tadında bişi yapar insanı.

kızıl yapınca dizilerdeki kadınlar gibi olmuyor malesef, ha ben her gün fön çekerim dersen tamam. ama fönsüz çok kötü bakımsız duruyor, illa şekillendirmen gerekiyor. iyi düşün. beyaz ten yeşil göz sahibi olarak bir daha kızıl mı, asla diyorum. makyaj yapması da çok zorluyor, kafan zaten renkli, çok cümbüş oluyor makyaj olayı. ya da bana öyle geliyordu. ayrıca diğerlerinin söylediğine bakma, beyaz ten deyince siyah ve kızıl diyorlar hemen ama bence açık kumral en güzeli. bihteri kızıl saçla düşün, kararını ver.

neira +1 turuncu-kızıl cache.desktopnexus.com ama nolur tüm bu ton kızıllar gibi kolaya kaçıp yeşil giyme. nerede yeşil giymiş kızıl görsem içim bayılıyor artık.

11t ile

bu hangisi? rahat olanı mı, ucuz olanı mı ikisi de mi?

tek otobüs ama vakit sıkıntısı var. iett sitesine bak. zamanına denk getirebilirsen şanslı sayılırsın. rahatlık göreceli kavram ama tıkabasa dolu bir otobüs değil.

11t yi çok bekleyebilirsin. isterse uzunçayıra gidip metrobüse bin. biraz yürürsün

kozyatağı metro kadıköy 1 tl
kadıköy üsküdar 12a aktarma 1,25 tl hemen capitol önünde inersin. tabi istanbul kartın varsa

the prodigy belki karşılar
fischerspooner olabilir
biraz daha yükselmek istersen shpongle olabilir
olur yani ya sen yeterki değişikliklere açık ol. neden olmasın ki?

Çok benzer değil ama severim aynı memlekettenler
www.youtube.com
www.youtube.com

breakbot
www.youtube.com

Yok, ben bu alternatifleri de sevemiyorum. "Digital Love" çalsın tüm gün, dinlerim, sıkılmam. Arama boşuna...

Electric Guest-Mondo albümü tavsiye ederim.
favori şarkım: www.youtube.com

Teşeekkür ederim öneriler için. Objektif olarak bakmaya çalışacağım:) Ama hakikaten yok böyle bîşey...

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

başlığa aldanmasın arkadaşınız...

Teşekkürler, attığınızzdan beri onun ingilizce kitaplarını okuyoruz, (gayet de okuyo) çok iyi anlatmışsınız özeti. Telefondan özel mesaj atamadım, tekrar teşekkür ederim.

nerede ve aracın var mı? istanbuldaysan her şey bulunur.

aracım yok. keşke dışarı çıkmasam, eve gelse. ama dışarı çıkmaya değer mi diye soruyorum. Erenköy.

müjdat gezen sanat merkezi varya ziverbey'de, onun karşısındaki sokakta bir çiğköfteci var arsamiea diye. baklava var orada. gece 1'e kadar falan da açık olması lazım.

valla en yakın mado hangisi ise bir aramayı dene. bayaa geç saatlere kadar sipariş götürüyorlar diye biliyorum. ancak ankarada olduğum için başka nereler wardır bilemiyorum. anacak gönderse gönderse mado, özsüt tarzı zincir şubeler gönderim yaparlar sanırım. :) afiyet olsun şimdiden.

şükürler olsun antepliyim dedirten bir durum her an her dakika bulunması kolay :D

teşekkürler. anteplilerden hazzetmiyorum şu an :)

gel bana burma kadayıf var .kozyatağı :)

anlamıyoruz aldığınca koyuyoruz
tabitepeleme tıkmıyoruz öyle gırtlağına kadar.

su dolu havlu çok ağır çeker şimdi, bozar mı makineyi? :/

5 kiloluk kuru camasiri islatip koyarsaniz, 5 kilodan fazla gelir tabii ki. orada anlatilmak istenen, kuru agirligi 5 kilodan fazla olan camasir koymayin ki, makine rahat cevirebilsin, ozellikle sikma sirasinda.

sizin koyacaginiz, kuru camasiri, makine islatiyo di mi? dolayisiyla, islak havlu koymanizda bi sakinca yok.

5 kiloyu nasil anniyoruz? hmmmm, el karari heralde.

teşekkür ederim :)

ıslak havlu koymamızda sakınca varmış, çünkü bi tanesi 5 kilo çekiyor heralde, gitti makine.

Geçmiş olsuntoplamda 5 i çok aşmıştır ondan olmuş olabilir

açıköğretim yazmıyor.

www.youtube.com

ilk sahnede araştırmaların sonucu belirtiliyor.

açıköğretim yazmıyor "AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ" yazıyor diplomada.

www.iolpmezunu.com

Her diplomada açık öğretim yazmıyor ama açık öğretim olduğunu anlamak mümkün. Mesela Anadolu Üniversitesi AÖF işletme bölümünden mezun olunca ''İşletme Fakültesi'' yazar diplomada. Örgünde bu isimde bir fakülte olmamasından anlaşılır açık öğretim olduğu.

leyla ile mecnunda gördüydüm en son, 1 buçuk mu sene olmuş?

edit: yuh 2 mi senee?

eskisi gibi çeşit çeşit önümüze dizemeyeceğimizi biliyorum da, bi tane bile bulmak zor mu la? :(

şanslıysan feriköy bit pazarı veya topkapı bit pazarı. bak kesin demiyorum, şanslıysan diyorum.

in vino veritas +1 :(

olsun, şansımı deniycem. sağolunz.

o ne lan

asıl hakiki bal şekerlenir, eğer şekerlenmiyorsa kork.

tencereye kaynamış su koy, bal kavanozunu bu suyun içinde beklet. çözülür.

yok hakiki bal şekerlenir, ama bozulmaz. eski haline getirmek için el yakmayacak kadar ısıtılmış suda(40-45 derece) bekletin kavanozu. Kaynayan su sıcaklığı besin değerlerine zarar verir.

:) teşekkürler. peki bu ısıttığım bal bundan sonra yine şekerlenecek öyleyse o zaman kullanacağım kadarını ısıtayım dimi?

ısıtırken için tereyağı da katarsanız zülbiyet olur.

şekerlenmiş bal ısıtılıp eritildikten sonra tekrar şekerlenmiyor tecrübelerime göre.

şekerlenmiyor kristalize oluyor bu da hakiki olduğuna işarettir.

kullanacağınız kadarını, evet. arkadaşların anlattığı usulde çözündürmelisiniz.
1 haftalık falan yiyeceğiniz kadarını alın işte, ılıtın, kullanın, kalanını da buzdolabına koyabilirsiniz hem böylece, küçük bi kapta vs.

o bittikçe yine çözündürürsünüz.

afiyetler :)

bittikçe çözdürmek yararını filan etkilemez mi? bal ısınınca öyle bişiler oluyomuş.

Sabah 7-8 gibi uyanıp, bebe bisküvisi eşliğinde çizgi film izleyerek annemin uyanmasını beklemek.

arka mahalleye maç yapmaya gitmek

insanın yeğenleri olunca bunların hepsini her zaman yapıyor. ben en çok deli gibi koşmayı özledim. şimdi hem çabuk yoruluyorum hem de koşacak mekan fazla yok. çocukken sokağın başından salıveriyordun kendini ne güzeldi. :)

insanlara sevgiyle yaklaşmak. şerefsizin teki oluyosun gün geçtikçe

birtek salonda soba vardı. yatağın içinde kafama kadar yorganı çekip annemin salondaki sobayı yakmasını beklerdim. soba yanmadan televizyon açılmıyor sanıyordum o zaman.
oyuncaklarımla oynamayı özledim. pony atım vardı bir tane. ama böyle yenileri gibi gözü makyajlı at değil, eskilerden. tam oyuncak olanlardan yani. onu özledim. evcilik takımlarını kaloriferin üzerine dizip sonra hiç ilgilenmemeyi.
aklıma bu kadar geldi şimdi.

Bahcelerin sulandigi hortumdan kana kana su icmeyi ozledim. Bir de canavarcilik oynamayi. Aslinda o kadar cok var ki.

Lojmanin meyve agaclarina tirmanip pat pat dusmeyi ve bahcivan geliyor mu diye kulak kesilmeyi, ola ki bahcivan geliyorsa da eve kosmayi ..

Meyve de meyveydi hani ne tatli olurdu

mahallede alman, aylık oynamak.

Bisiklete binmek.
Malesef gerçek :(

Bizimkiler bitince anne eşliğinde yatırılmak, sonra gizli gizli, heyecanla, kapı aralığından parlement sinema kulübünü izlemek.

ağaçların ne tepesine tırmanmak,okulda saat 3 de çalan son ders zilini 10 dk önceden kitapları çantaya koymuş hazır bir şekilde beklemek ve zil çaldığında deli danalar gibi servise koşup yer kapmak.Okuldan gelir gelmez üstümü değiştirip yığınla olan ödevleri umursamayıp akşama kadar top oynamak,koşuşturmak,saklambaç oynamak.Taso ve bilye oynamak da mükemmel olurdu ya.

(bkz: babayı özlemek/@compadrito)

the D dediği dick

dick'in kısaltması olarak kullanılıyor d.

aha anladım, letter demiyormuş zaten. kaç defa gördüm hep letter diye okumuşum bunu, sağolun.

profildekiler çok törkiş değil mi ya. ayrıca iki taraf da çekici görünmek için ne hallere giriyor, dudaklar yalancı gibi uzamış. cıkcıkcık

beşiktaştaki ozalitçiler

birçok yerde ozalitçi var. büyük fotokopi & baskı vs. işleri yapan yerler yani. her ilçede vardır hemen hemen

www.kutlumatbaa.com

Site geliştiren(yerinde bu uyarıları da koyan) vs. çalışmalar yapan ve genelde internet üzerinden alışverişi rutin edinmiş biri olarak söyleyebilecegim şey;eger böyle bir şüphe varsa,öyle oldugunu farz etmek. Bahsedilen uyarı,kredi kartı bilgilerinin çalınması basitçe,evet. Geçmiş olsun.

başkan merak etme sadece kredi kartı numarasından bi cacık olmaz. güvenlik kodu da lazım artık. ha ama yine de bence kartı iptal ettir hemen. kafan rahat olsun.

böhü.
Belki o programı durdurdu browser, o yüzden çıktı?
napicam ben şimdi. kartı kapatayım o zaman?

takip numarası varsa kaybolmaz.

ama takip numarası yoksa :((((((

ben işi çılgınlığa vurup, biraz da üşengeçlikten taa çin'den cüzdan sipariş etmiştim. aynı download izlemesinde olduğu gibi, kargoyu da izlemesi çok zevkli oluyor. çinden sepete ekleniyor oradan aktarma yapıyor yurda giriş falan. çok eğlenceli..

takip no varsa gelir yani

ptt'nin kargomu başka bir apartmanın girişine bırakmışlığı var.

takip nosu varsa sürekli izlemede olun.

takip no'su olacaktı ama verdiği takip no'sunu bulmuyo site,yanlış diyo. :/

ahah sanırım sen takıyorsun ya da istiyorsun. kesinlikle hep olumsuz. çok net bir şekilde iğrenç bir şey. tabi renkli lensten bahsediyorum.

numaralı olan candır.

markasına ya da türüne ya da göz tipine göre değişiyor mu bilmiyorum ama çok belli oluyor. hani hiç belli etmese ve dese ki ben renkli lens takıyorum o zaman idare edilir, olumlu karşılanır. renkli lens taktığını fark ettiğimde, çok itici ve olumsuz bir görüntü oluşturuyor.

takmıyorum, ama takanları beğenenler var ki ondan takıyolar, mantığına varmaya çalışıyorum. Yani o yapaylığın belli olmaması mümkün mü?
Erkekler o kadar fark etmiyor mu, nedir, diye. ama soruş tarzım yanlış olmuş.

zigi, dediğine katılamayacağım. Bunu yazarken, tanıdık, tanımadık insanlardaki izlenimimden yola çıktım. Yani sokakta, ilk defa gördüğüm birinde de fark ediyorum, makyajla desteklense de ve böyle bir şeyi takıp çıkıp bununla doğal göründüğünü sanmak nasıl bir algıdır?
Hani, mor lensi anlıyorum mesela, mor olduğu için takmak, ama yani cart cart lens bakıyor o gözlerden, doğal dursun diye göz bebeği çevresinde dışa doğru siyah çizgiler filan.

Benim demek istediğim, lens olduğunu farketmeyip doğal sandıklarımız da vardır belkiydi.

ANcak sen görüntü olarak değil mantık olarak sormuşsun, onu anlamamıştım.

Evet bunu neden yaptıklarını anlamıyorum. Göz bu samimiyetin başladığı yer. o konuda nasıl sahte olmayı seçiyorlar bilmiyorum. Gülümserken gözleri gülmüyor onların örneğin. Ya da kızdıklarında gözbebeklerindeki değişim vs yalan oluyor.
Bu açıdan botoks yaptırıp gülemeyenlerden bir farkları kalmıyor. Bu hususta da yakışıp yakışmamasının bir önemi kalmıyor haliyle.

Tabi ki de önyargım var benim de, ilk izlenimim olumsuz oluyor. Bir ortamda ilk muhabbet ettiğim kişi renkli lens takan biri ise telefonunu almam ileride görüşmek üzere örneğin. Arkadaş ahbap olmayı seçmem. Aynısı ojeleri çıkmış pis görünen yarım yamalak tırnaklı bir hatun için de geçrli. İşte öyle bir algısı var bende ne yazık ki.
Bİr ara erkek ünlüler de renkli lens furyasına kapılmıştı. işte bundan daha kötüsü renkli lens takan erkektir

evet, tamamına katıldım.
Sonrasında iletişime geçmeme kararı için yeterli bir veri gibi geliyor ama çok mu acımasızım acep diye düşünmeden edemiyorum.

ve lens takan erkek düşünmek istemiyorum tabii ki :)

ben bugune kadar renkli lens takip da diagonel bakildiginda pörtlek gorunmeyen goz gormedim.

merhaba, ben de 1-2 yorum yapayım istedim, bay(mayan) değilim ama :)
2 sene önceye kadar kullanıyordum ben kozmetik amaçlı renkli lens.

öncelikle "gerçekten" lens olduğu anlaşılamayan muhteşem markalar var. solotica gibi.. (ilgisi olanlar youtube araması yapabilir) (ben hidrocor grafite rengini kullanmıştım)

ama açıkçası lens olduğunun anlaşılmaması benim için çok önemli değildi kullanırken, yani zaten dediğim gibi "makyaj" gibi düşünerek takıyordum. her gün takmıyordum vs. lens gibi durmaması önemli değil ama güzel durması önemli tabii o yüzden devreye doğru renk seçimi ve baz rengin önemi de giriyor. benim gözlerim çok açık bir kahve. (sarı gibi) o yüzden sanırım üstüne konan renk "ton olarak" daha koyu olduğundan daha da bir doğal duruyordu bende bilemiyorum.

"yaa gözlerin ne güzel" diyenlere de direk söylüyordum, lens diye.
komik hikayelerim de var hatta bununla ilgili :)
neyse belirteyim istedim. kimseyi kandırma amaçlı yapılmadığı sürece bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum renkli lens olayının.
ruj sürmek gibi bir şey işte.
tabii bunlar tamamen kişisel görüşlerim ve ayrıca binlerce kere demişimdir içimden "off keşke şu saçma lensi takmasaydı" diye başkaları için. yani "kötü duranını" elbette ben de rahatsız edici buluyorum.

böyle :)

olumsuz. makyaj da aynı şekilde ama. makyaja evet diyen renkli lense de evet demeli.

bak şu anda tam üstünde bir duyuru var. (git: 669372)

bi iletişime geçsen belki de universiteye yeni başlamış bir genç kıza yardımcı olmuş olursun :)

o olmazsa şu
twitter.com

başlık okumama alışkanlığı (:
Ama bikaç kızlık eşya var ya. 4-5 kişiye yeter ( çok utanıyorum)

var, olmaz mı. allahı reddedenler, peygameri reddedenler falan ateist ve deistler oluyor işte.

kardeş kuran'da, ibadet eden birer müslüman olmadığın sürece kafanın kesilmesi de, cehennem de yanman da meşrudur.

tek tek arama boşuna, hepsine dair tehditler mevcut.

anakronik dusunuyorsun. bir kere adam colde kitap yaziyor, cobandan hallice bir insan sonucta. exhaustion yapamayabilir yani, normal kaldi ki, 1700'lerden once ateist kelimesi hicbir dilde gecmiyor. inanmayan falan diyorlar, o da kafir iste.

"inanmayanlar", "inkar edenler" derken ateistleri kastediyor işte. cehennemde sürekli derinizi değiştiricez ki bi daha tadın ateşi falan yazıyor. baya iyi yani işkence yöntemleri.

kuran-ı kerim'in dediklerinle inanış biçimleriyle doğrudan bir sorunu yok çünkü. Saydıklarının da inanışlarıyla değil bireysel veya toplumsal davranışlarıyla sorunu var, siyonistler; lut kavmi vb.
yani kişileri kendini ne olarak tanımladığına ve etiketlediğine değil, "ne gibi" davrandığına bakıyor. "isa gibi" davranan ve yaşayan kendine ateist budist hristiyan ya da rastafaryan dese de o "mümin"dir diyor ki mümin kelimesinin tam türkçe karşılığı "emin olan"dır.
ayrıca bu görüşler tarih boyunca hep oldu, benim fikrim değil yani. Yoksa mesela muhammed -eğer yaşadıysa- medine'de neden yahudilerin bir kısmıyla bir arada bulundu ya da bazı savaşlarda birlikte savaştı "yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin" demesine rağmen.

dafaiss'e katılıyorum. Bir de inanmayanların ne şekilde inanmadıkları yani davranışları mühim galiba o bakışta. Tamamını okumadım ama, anlatım tarzı olarak yapmamaları yani inanmamaları değil, diğer insanları etkileyecek davranışlarının cezalandırılacağı anlayışı var gibi. Kitabın yazıldığı söylenen dönemde insan maneviyatından çok dinin toplumsal gücü mühim olduğu için, insan topluluğunun hareketini etkileyen kötü örneklerden korkutma yapılmış bence.

hiç bunları yapmıyorum. gay oldum.

uğraşmayı bıraktım, kız havadan kucağıma düştü
sonra sevgili tripleri yüzünden şu yukarda bahsettiğin şeylerin aslında ne kadar da tatlı olduğunu farkettim.

abi çözüm belli:

www.youtube.com

RABBIMA ÇOK ŞÜKÜR, 2 eski sevgilim (sondan önceki anlamında) terk ettiğinden beri bir gün olsun karı kız mevzusu yüzünden üzülmüşlüğüm yok. en güzelinden, en harikasından bile çok çabuk soğuyorum. ne biliyim ayağı çirkin oluyo, facebook'ta gittiği her yerden check-in yapıyo, kitap okumuyo, arkadaşlarıyla muhabbetini sevmiyorum falan...

yıl içinde tanıdığım kız sayısı da 10'u geçmediği için sorun olmuyo hiç. hatun kısmısı konusunda rahat olduğun zaman daha sağlıklı hareketler yapıyosun, bu da haliyle herkesin işine geliyo. ama benim kucağıma falan düşmediler daha "ay hiç siklemiyosun bizi meisteerrrr sevişelimmm" diyerek. düşerlerse de istemem muhtemelen, korkuyorum ben kızlardan :(

ben varım başkan

hakkaten ben de bazen bakıyorum, dizilerde, genel kadın tavırlarını görebileceğin tiplerde, lan diyorum kafa olarak bu kadar farklı olan erkek yaratığı, kadınlara neden katlanıyor, neden ilişki diye bir şey var? Sadece cinsellik için bu eziyete katlanılmamalı sanki. Ama burda seçim şansı yok sanırım.

hiç bunları yapmıyorum ama peşimden de kimse koşmuyor.

www.youtube.com

doğru olanı yaparsan iyi şeyler olacağına inanabilirsin, ateistlik de inançsızlık değildir sanılanın aksine. ayrıca şöyle de olabilir eksisozluk.com

teşekkürler cevaplar için.
doğru şeyi yapıp iyi şeyler beklemek hayat motivasyonu olmuyor. Zaten din denilen şeyler de bu eksiklikten çıkmış belki de. Yönlendirilme motivasyonu.
Bilmiyorum.
Bilmediğin bişeyi doğru kabul etmek kadar saçma bişi yok gibi geliyor. İnanmak böyle bişey, bilmeseler de gönülden, %100 emin oluyorlar. Nasıl ama ya, nasıl..

ben de böyle bir sorunla karşı karşıyaydım ve araştırmalarım sonucunda şunu gördüm: tr.wikipedia.org

hayatın amacını ben de aramaktayım fakat bunun kesin bir cevaba ulaşamayacağını biliyorum. kendime "neden yaşıyoruz?" diye sorduğum gün fraktal gibi birbirini doğurdu sorular.

hayır bi de sıkıcı yani.
Herhalde, düşünerek yapamasan da hayatta değer verdiğin şeyler "amaç" oluyor bir şekilde. İyi insan olmak, beğenilmek, zengin olmak, dünyada yapamayacağı şey olmamak... gibi. Ama bunlar doyurucu gelmiyorsa, bu yollara koyulmadan, yani bu soruyu sormaya gerek kalmadan geçireceğin onca yılın başında, kalakalıyorsun. Niye ki? Ve bu yüzden mi para tapılası hale geldi? bu dünyada geçirdiğimiz zamanda oyaladığı için mi?

ben de fazlasıyla yeme isteği uyandırıyor,gerçekten çok güzeller.

çok yapay duruyi. yemek değil oyuncak gibin.

bana hep maket gibi gelirler, herhangi bir can çekmesi söz konusu olmuyor gördüğümde.

bi keresinde tadına bakmıştım o yüzden hiç canım çekmiyor. görüntü olarak da bi merak uyandırmıyor zaten. belki daha güzel şeyler yapsalar hoşuma gidecek ama...

yapay duruyor insanın yiyesi gelmiyor. sanki oyun hamurundan yapılmış gibi.

aynen oyun hamuru gibi duruyo bende de hiç yeme isteği uyanmadı.

Komple şeker hamurundan yapılmıyorlar ki! Üzerleri kaplanıyor sadece o hamurla. Eğer içinin keki, kreması güzelse, taze meyvelerle filan yapılmışsa, çok da şekerli değilse, gayet de afiyetle yiyorum valla. Bizim bi arkadaş yapıyor mesela. Yeme de yanında yat.

süs gibi duruyolar. evdeki eşyaları nasıl yemiyosam onları da yiyesim gelmiyo.
ama tadına bakmıştım. çok kötü zaten

old possum, biliyorum tabi ki içini :)ama dışardan bakınca mesela çikolata kremalı bir pasta kadar iştah kabartıyor mu onu merak ediyorum.

ben hep ailemdekilerin yakınımdakilerin doğum gününde son zamanlarda bu pastalardan yedim. içi şahane oluyor bazılarının yapan yere göre değişir. dışı değil içi önemli. dışı zaten özel gün olduğu için böyle her gün eve alıp yenmez bunlar özel gün işi.

iştah konusuna gelirsek kabarıyor ama delirmiyorum. bakıyorum çok güzel diyorum bence özel günlerde böyle olmalı pastalar.

Tadı güzel değil şeker hamurunun. Bakınca yiyesi geliyor insanın ama bi kez yiyince hep akılda o leş gibi tadı kalıyor. O yüzden ı-ıh.

Harcanan zamana değecek bir şey değil gibi gelir bana, dolayısıyla oldukça da pahalılar. Öyle çok kalabalık parti vermişliğim yoktur ama kırk yılın başı gerekirse kendim yaparım pastamı.

reyonuna bile yaklaşmam

en yakın zamanda, hatta bu gece telefonla da olsa bi veteriner ile iletişime geçmenizi tavsiye ederim.

evde utu masasi varsa borusuna bak ben orda bulduydum.

evin içindedir o ya.sevdiği yiyecekleri bırakırsan çıkar ortaya.

evin yani kapının dışında duruyorlardı, ayakkabılığın üstünde. apartmanın kapısı kapalı durur, normalde kömürlükte bulurduk toz içinde, bugün ordan da çıkmadı. kapı açılınca dışarı çıktı galiba, evde olmadığına eminim yani. teşekkürler ama, apartmanın içinde olmasını umuyorum, teşekkürler.

burada ilçedeki veterinerlerin hamster hakkında bi bilgisi yok, yaralanma durumu olmuştu geçenlerde , adam 'bizim zamanımızda bunlar yoktu, fakülteye götürün.'dedi. internetten falan bi numara bulayım öyleyse.

yavrularını nasıl bırakmış hayret ettim.

çok kalabalık oldular biz de tekrar çiftleşmesinler diye ayırıyordum. kutuda yavru olabileceğini düşünmeden devirdim talaşı, hamsterları da başka yere koydum temizleyene kadar. sonra yavruları buldum içinde, dikkat etmediğim için annenin hangisi olduğunu da bilemedim tabi. hepsini denedim, sadece o iyi davrandı, emzirdi. yavrularla onu ayakkabı kutusuna koydum ben de yavrular için bi yuvayla birlikte . 10 gündür iyilerdi i' tüyleri de çıkmaya başladı ama gözleri açılmadı daha. talaşı vardı yem için de gitmiş olamaz düzenli veriyordum .. hep zıplamaya çalışıyordu zaten ama üstü kapalıydı, delikler çıkabileceği boyutta değildi. sabah kutunun köşesin delik buldum, normalde açar açmaz gelirdi de gelmeyince baktım, gitmiş.

yanlarına bıraktığım dişi emzirmeye başladı, tekrar tekrar bakıyorum cidden emziriyor. peynir, haşlanmış patates, yumurta sarısı gibi yumuşak şeyleri de ufak ufak kemirebiliyorlar. galiba toparlayacaklar. :) yardımcı olduğunuz için çok teşekkürler tekrar.

belli desibel sınırlaması vardı. diyanetin açıklamasını aradım ama şu anda bulamadım. ezanın düz(namesiz) ve gerektiğinden yüksek sesli okunması rahatsız edici olur bu da uygun görülen bir şey değildir.

ek: müftülüğe iletin sıkıntınızı. saygıyla karşılıyacaklardır şikayetinizi.

girlofwinter, çok uzun süredir canımı sıktığı için bu konu, biraz patlama halinde yazdım. dediğin kısım biraz gereksiz ve terbiyesiz duruyor, haklısın. kaldırdım.

neredeyse 10 yıldır bir caminin yanında oturuyorum ve din ile alakası olan bir insan değilim ama bu durumdan rahatsız olmadım hiç. zaten hayatımızın başlangıcından bitişine kadar her gün düzenli ezan sesini duyduğumuzu düşünürsek bu biraz alışkanlık gibi, o sesi duymasam bir tuhaflık varmış gibi gelir. evinize yeni mi taşındınız? eğer öyleyse zamanla alışmanız muhtemel.

Ezan guzeldir 1 haftadir ezansiz ulkelerdeyim ve yokluğunu hissediyorum.

Ama sana karsi cikmiyorum kotu okunan ezana tamamen karsiyim. Insani dinden bile sogutabiliyor.

Tavsiyem diyaneti arayi camii adini verip desibel yuksekligi ve okuyan insanın tilavet makam bilmeden cok kötü okuduğu seklinde bir bildirimde bulunmanizdir.

-yeni taşınmadım, alışmak mümkün değil. sokaktayken de rahatsız ediyordu. Ama o sokakta olmaktı, her gürültü tesadüfen mümkündü. Ama sessiz kalmak istediğinde, evde...dayanılmaz.

- Benim de yurt dışına kaçma imkanım olsa, sebebim hazır.

anneye anlatır gibi...

yes we can.

Bir Amerikalı bir Türk bir de Siz!
Fıkra gibi kurs, eğlenerek ingilizce öğrenin!

Edit: İlk aklıma geleni yazdım maksat beyin fırtınası olsun.

hahah, 'anneye anlatır gibi' olsun evet :D

tamam,cıvımazsak, slogan bulmak için stratejinizi bilmek lazım kanımca. farkınız ne olacak?

temel bir gün uçağa binmiş.uçakta bir amerikalı,bir türk bir de siz ingilizce öğreniyormuşsunuz.

bakın biliyorsanız anlatmıyım?

Yoksa siz hala "everything but little little into the middle"??

we will dump your load

big lebowsky

www.imdb.com

www.imdb.com

(bkz: the pursuit of happiness)

içinde inceden bir aşkımsı var, ama asıl konsept güzel: (bkz: Once)

www.imdb.com

bu gece konsept, "hiç aşk" olsun. forevır elon ama hepi vit it.

Dogayi seviyorsan dersu uzala

once +1 de benden gelsin.

Kula kulluk etmek kapitalizmden önce de vardı.

ben de orhan gencebay akil insan olunca bu sözü düşünmüştüm. kendisine de gönderme yapmış farkında olmadan.

orhan gencebay şarkılarının sözlerine derin yaklaşmak gereksiz bence. muhtemelen en yüzeysel anlamı düşünülerek yazılmıştır.

para kazanmak zorunda olmak için emeğini satmak var, bi de paralı insanlara kişiliğini satıp tanrı gibi görmek, kendini ezdirmek var.

evden çık git?

yemek siparisi verdim, o gelecek. cikamiyorum.

git yanlarina hosgeldin de. birlikte sohbet edin. akraba ocu mu ki?

camları aç ışığı da kapat. kendi çıkar gider.

pasta yapiyorlar, simdilik rahatim ama o hazir olunca yemem gerekecek. :/

ye ne olacak pasta bulmuşsun yemeyecek misin yani bizde de olsa götürsem ne güzel olur.

pasta iyi olacak zaten ya, ben de takdir ettim. bir de cay koyarlar insallah.

böyle bir durum başıma geldiğinde, "hoşlaşmadığım çeşitli insan türlerine ne kadar dayanabilirim?" deneyimi yaşatıyorum kendime. Karakterini değiştirme numarası yap, iletişime geç. sıkıcı olursa beklenmedik davranışlarda bulun, tepkileri izle, içinden gül. sıkılır gibi olursan bi uyku ilacı at, o sırada final hamleni yap, ve kapanış.

mobilyaların ne renk?

beyaz-krem kitaplıklar yatak da böyle demir karyola aynı aysel'in odadakinden

bakmadım ama indigo mavi

mavi hiç düşünmüyorum ya ama gri tonları soluk maviye daha yakın gri+1 sayıyorum seni :D

yeşilin en açık tonu. apapapapaçık yeşil. www.evdose.com

bence ilk 3 renkten biri daha iyi olabilir.
hatta 2. linkteki iyi sanki.

griler beyaz-krem mobilyayla çok soğuk durur.
hiç değilse biraz toprak tonuna dönük bir renk olması büyük fark yaratır sıcaklık ve ferahlık açısından.

eğer gri tonlarını canlı renklerle dengelemezsen bir süre sonra basabilir.

ikinci linkteki renk güzel. annemin evi o renk. odamdaki mobilyalarım da çoğunlukla beyaz. (siyah ve açık ahşap da var gerçi.)
perdelerim fuşya tonluydu. acayip uyuyordu.
salonda da bordo isteyip de yine pembemsi gelen koltuklar vardı. onlar da güzeldi.
en.wikipedia.org şuna benzer bir renk.

açık gri lavanta arası bir şey deneyebilirsin. beyaz ve krem ile güzel gider.
www.google.com.tr

bütün hepsi gri :D

Renk seçimi dekorasyon uyumundan fazlasıdır. Odanın hangi oda olduğu,(yatak odası ile herkesin ortak kullanımı salon boya rengi farklıdır) odanın güneş alıp almadığı, pencerenin büyük oluşu dolayısıyla yeterli veya fazla ışık alıp almadığı, o odayı kullanacak kişi veya kişiler (mesela öğrenciyse sarı ve tonları uygun olabilir, antre turkuaz olabilir) yani renklerin insan psikolojisine etkisi ve etkileşimi vardır bu yönden de değerlendirin. Mesela çabuk terkedilmesi yada tahliyesi istenen mekanlar kahverengidir, ama hiç bir işadamı kahverengi takım giymez çünkü karşısındaki kişiyi iter. Gıda yemek mekanları kırmızı turuncu vb iştah açıcı renkler içerir.

hacı için kararmış senin.
yok mu şöyle sarı, açık yeşil, açık mavi bir şey.
odaya biraz canlılık kat.
bu ne bakarsan daraldım.

evet yahu, gri basar, daraltır. illa ki depresyonu çağırır.

bim'de satılan scarlett. gece-gündüz-günlük. beklenmedik şekilde iyi.

Ultra prima keser seni ancak

kotex'in pamuklusu yine diğerlerine göre iyi. kokulular orkid gibi naylonumsu yüzeyli.

Orkid Ultra Deo Fresh - Normal.

Orkid'in bozduğunu düşünmüyorum ve kazara başka marka bir ped kullanmak durumunda kaldıysam, değişim zamanına kadar lanet ediyorum. Molped falan, geri kalan hepsi hikaye bence. Bir gün Orkid batarsa, kapanırsa ne halt ederim hiç bilmiyorum.

ben de orkid'in bozduğunu düşünmüyorum, başka marka kullanmam şahsen.
ilk tercihim her şekilde tampon bu arada.

kotex. orkid çok plastik geliyor.
tampon iyidir bi de şimdi menstrual cuplar çıktı toksik şok falan olmuyor hiç.

kotex çok bozdu. orkid ise bi 2-3 yıl önce bozmuştu ama ben kotexe lanet ederken sanki toparlamışlar. Platinum comfort (mor paketler) kullanmaya başladım, epey memnunum.

orkid hep poşetimsiydi, orkid platinum comfortu dene eski klasik orkidler gibi değil pamuksu.

kotex- kenzo çiçekli olan. gündüz kanatlı 10lu paket satılan

biçok şeyin testırı olmalı bence de evet.
menstrual kap iyiymiş, denenebilir.

assassin's creed serisi

limbo. hastasıyım.

red dead redemption
uncharted 3 (türkçe)

uncharted 1-2-3,
yüzüklerin efendisi oyunlari,
resident evil serileri.

tek basina hemen biter mi bilmem ama seri olarak dusundugumuzde bir süre vaktinizi alir.

mw3 multiplayer

Bi Hemşo'da iyiydi bence.

geyik değil aslında, annem onu tiyatroda izlemiş, ünlü değilken, çok iyi olduğunu bizzat ondan duydum. sonra başlamış şov dünyası.
tiyatroda iyi olmanın yanında her oyunda iyi olmak da önemli. sürdürememiş herhalde.

hemşo ve maskeli beşler kıbrıs'da iyi rol kesmişti. diğer oynadığı komedi filmlerini söylemeye gerek yok zaten hepsinde vasat sayılabilir ya da belli bir kalıbın üzerine çıkamıyor desek daha doğru olabilir. neredeyse tüm rolleri birbirinin aynısı...

eski hababam sınıflarından birinde oynamıştı. orada çok iyidir oyunculuğu. yakın tarihte oynadığı filmlerin hepsi birbirinden dandik olduğu ve hitap ettiği kitlenin beğenisine uygun olarak abartılı oyunculuk sergilediği için değerlendirme yapmak çok sağlıklı olmaz.

zamanında iyi oynamış olabilir ama ben o döneme denk gelmedim sanırım.
benim için çarkıfelek, tatlı kaçıklar ve az sonra parmağından ibaret bir insan.

konservatuar mezunudur. ses tonu, ses rengi çok iyidir. sesini çok iyi kullanır. çok da iyi oyuncudur aslında. ciddi bir oyuncu olsa, ciddi yapımlarda rol alsa parmakla gösterilen bir tiyatrocu, aktör olabilirdi. nedeni nedir hiç bilmiyorum, yorum da yapmak istemiyorum ama kendisi işi cıvıklığa vurarak popüler olmayı seçti.

şu dizi/film/oyunda iyi oynamıştır diyemiyorum, ama "oynasaydı iyi oynardı" diyorum. şu saatten sonra oynasa da ciddiye alınmayacağı için artık çok geç.

Kendisini oyunculukta son derece yetenekli ve başarılı, rol aldığı işler sebebiyle son derece haysiyetsiz buluyorum.

(bkz: zeitgeist) mi?

aha! teşekkürler :)