www.macaristankonsoloslugu.com

2 ay kadar önce gittim geldim, güzel yer.

istedikleri şeyler standart schengen vizesi evrakları. ben bankada 4.500 belgeledim, yeterli oldu. bunun yanısıra zaten vize evrakları ile otel rezervasyonunu istiyorlar. ha evde kalacaksanız davet yazısı.

ancak ne olursa olsun sizi konsolosluğa çağıracaklar, orada parmak izi verecek ve fotoğraf çekileceksiniz. vizenize orada çekildiğiniz fotoğraf konacak. genellikle 3 aylık multi veriyorlar vizeleri. benimle giren herkes böyle aldı, ilgincimize gitti. vizenin sonucunu hemen sözlü olarak, pasaportu ise 5 gün içinde veriyorlar.

sadece bilinen peygamberlerin çoğu ortadoğudan çıkmıştır. Ehl-i sünnet kaynaklarında 124 bin peygamber geldiği yazar. Bunlar dediğin yerlerdende çıkmış olabilir.

evet, 120bin küsür "tanrı elçisinden" bahsedilir. zaten dört büyük peygamber deriz. oysaki sayıları çok daha fazladır. hint felsefesinde brahman ya da avatar olarak geçenler de tanım olarak bizim bildiğimiz "peygamber" kelimesine denk düşer. bu durumda aydınlanmış anlamına gelen buda (yani siddharta gautama) da bir peygamberdir. (aydınlanmak, ermek, insiye olmak vs )

yine bu bağlamda, yunan, iskandinav, mısır ve daha bir sürü mitolojiye baktığımızda peygamber vasfı taşıyan karakterle karşılaşıyoruz. öyleyse onları da peygamber olarak kabul edebiliriz. yunanda hermes, mısırda toth, sümerde enki, islamda idris hepsinin aynı karakterler olması da din ve mitoloji ilişikisini açıklar.

birileri aptalca düşündüğümü söyleyebilir, onları biraz daha geniş açıdan bakmaya davet ediyorum.

kitabı mukaddes'te peygamlerlerin büyük karışıklık içinde, günahkar, insanların düzene ihtiyacı olan bölgelere gönderildiği söylenir, sodom ve gomora ile ilgili bir bölümdeydi sanıyorum.
müslümanlığa baktığımızda en basitinden 5 vakit namaz gelmiş, öncesinde abdest alınması şartı var, araplar o kadar pis bir millet ki yıkanmak, temizlenmek şart olmuş. ben böyle değerlendiriyorum.

çıkmıştır. fakat hakkında bilginiz olamayacak konularda atıp tutarak allah ile mücadele etmeye çalışıyorsunuz; devam edin, allah yaptıklarınızı görüyor. peygamberler kurtarıcı olarak değil uyarıcı ve davetçi olarak gönderilirler; ve hiç biri allahın oğlu olduğunu iddia da etmemiştir. allah mesajını insanlığa iletti, fakat duyunca alay ediyorsunuz. madem allah'ın varlığını onaylıyorsun, o halde allah'a boyun eğip secde etsene, ona kulluk etsene. madem öyle sadece allah'a davet eden peygamberleri neden yalanlıyorsun? neden allah'ın insanlığa bir mesaj indirmesine şaşıyorsun? allah elçi olarak bazı insanlara vahyetmek istediyse, siz tutup da allah'ı mı engelleyeceksiniz? peygamber olduğunu söyleyenleri yalanlamadan önce bi dinleyin, öyle "dağda bi ses duymuş ohohoho" demeyin, evet dağ vahiy için uygun bir yerdir.



rahman ve rahim olan allah'ın adıyla

güneş dürüldüğünde ve yıldızlar karardığında
ve dağlar yürütüldüğünde ve arkadaşlık bırakıldığında
ve hayvanlar toplandığında ve denizler kaynatıldığında
kişiler eşleştirildiğinde ve gömülen kız çocuğuna sorulduğunda,
hangi günahtan dolayı öldürüldü?
ve sayfalar açıldığında ve gök sıyrılıp soyulduğunda
ve ateş harlandığında ve cennet yaklaştırıldığında
her kişi ne getirdiğini bilecek.
ve hayır, yemin ederim o gizlenenlere, yörüngelerinde akıp gidenlere
ve çöktüğü zaman geceye ve nefes aldığı zaman sabaha
evet bu gerçekten üstün bir elçinin sözüdür
kuvvetli, ve arşın sahibi katında değerli
kendisine uyulur ve güvenilirdir.
ve dostunuz bir mecnun değildir
ve o onu apaçık bir ufukta gördü
ve o gayb hakkında birşey gizlemiyor
ve o kovulmuş şeytanın sözüyle birlikte de değildir
o halde nereye gidiyorsunuz?
o, insanlar için bir hatırlatmadan başka birşey değil,
sizden dosdoğru gitmek isteyenler için.
ve alemlerin rabbi olan allah istemezse, siz isteyemezsiniz.

@ avrigus; 124 bin peygamber baya sallamış o kitaplar, kaynakları nedir? ayrıca biz eski tarihleri hiç kaynakları bozulmamış ilk matbaayı bulan millet Çin kaynaklarından alıyoruz, sonra avrupa kaynakları falan...oralarda o peygamberlerin izleri yok nedense? ayrıca Allah sonuç alamayacağı peygamberleri neden göndermiş? geleceği görememiş mi?

@ mocha, senin mantığına göre yani peygamberler; büyük karışıklık içinde, günahkar, insanların düzene ihtiyacı olan bölgelere gönderilmişse o zaman o dinde onlara özel olması lazım, bizi ne ilgilendiriyor...Ayrıca bu saçma bir düşünce çünkü o zamana baktığımızda vahşi moğalistan, ortaçağın gerisinde avrupa halkı, cinsellikte uçmuş roma halkı, insanların kafa derisinden koleksiyon yapan eski Meksika mediniyetleri falan var ve bunlar sadece birisi, şimdi bunlara peygamber gitmemiş çünkü bunlar günahkar falan değil mi demeliyiz? bunlar çok mu iyimiş yani :D

@ ahlaksızlığın lüzumu yok; denen yorumcuya!! çıkmıştır demişsin de hani nerede? kaynak nerede? sallamışsın, coşmuşsun bide şiirle yazını bitirmişsin, adam gibi anlatta bizde öğrenelim, sizin yüzünüzden şu dinlerden nefret ettikçe ediyorum. Allahla mücadeleye etmeye çalışmıyorum çünkü inanmadığım şeyler savaşacak kadar geri zekalı değilim! ben yel değirmeni ile savaşan don kişota mı benziyorum sence?

kanıtla bakalım nolmuş diğer peygamberlere, nerelerdeymiş? adamlar semavi dinlerden eski şintoizim, budizmle falan ilgileniyolar, heykellere tapıyorlar sen gelmiş alllah onlarada peygamber gönderdi diye sallamışsın, kanıtlasana? hani allah sonucunu alamayacağı kişilere niye peygamber göndermiş? neden islamdaki gibi cihad yapın falan dememiş, neden neden...sallamadan, şiir okumadan biliyorsanız cevap verin...ve karşısınzıdaki kişiye cevap vermedne önce karşıdaki kişinin sizin kutsal saydığınız şeylere inanıp inanmadığına göre mesjaınızı yazın çünkü secde ettiğin şeyler bana saçma geliyor, muhammed ve allaha secde benim için ineğe tapan hindistanlıdan hiçbir farkı yok bunların....

@denizaya arkadaş; hakikaten hiç akletmiyor musun anlamadım ben seni. binlerce yıl önce yaşamış bazı insanlar için 'bilimsel' kanıt aramak da nedir?! sana kafa kemiği bulup 'işte bu olsa olsa ibrahim peygamberin kafatasıdır" mı demeliyiz? sen sokrates'in ya da şekspir'in gerçekten yaşadığını isbat edebiliyor musun da bu türden bir kanıt istiyorsun. işte bu yaklaşımından ötürü, hiçbirzaman aslını bilemeyeceğiniz hususlarda Allah'a karşı bir kanıtınız olduğunu zannediyorsunuz, diyorum. kimse eski peygamberlere birtakım bilimsel kanıtlar sebebiyle iman etmez, biraz aklını kullan, doğru yerden eleştir

bak güzel kardeşim, insanların yanlış yollarından Allah ve elçileri sorumlu değildir. Allah sonucunu alamayacağı bir işi neden yapmış, diye cahilce soruyorsun. Allah insanları uyarmak için elçiler gönderdiğinde zaten sonucunu almış oluyor, uyarısını yapmış oluyor; ve artık o toplum ister inanır ister inanmaz; peygamberler yeryüzünü cennete çevirsinler diye gönderilmez. Allah dileseydi zaten herkes iman ederdi, ama Allah doğru yola yöneleni doğru yola iletir; yalancıları ve körleri ve yoldan çıkmışları ise sapkınlıkları üzere bırakır. her peygamber elbette cihad ile emrolunmuştur, cihad büyük gayret göstermek demektir, ve bu gerektiğinde savaşmak olur gerektiğinde Allah'ın mesajını ulaştırmak olur, gerektiğinde uyarmak olur. fakat hiçbir peygamber, islamı kabul ettirmek için kılıç çekmez, çünkü kılıç kalplere hidayet vermez, her peygamber bunu bilir. haksız yere insanlara ya da inananlara zulmedenlerden başkasıyla savaşılmaz. peygamberler kendilerine emredilen yoldan giderler. o yüzden Allah ve elçileri ve inananlar; sapkınların sapkınlığından sorumlu değildir; bize düşen uyarmaktır. bugün de rabblerini inkar edenlerden, ya da Allah'ın yanında başka ilahlar edinenlerden biz sorumlu değiliz.

şunu iyi bil; Allah niyetlendiği için sonucunu herzaman alır; o engellenemez ve yapacağı işi zorla yapar. ve biz yalnızca Allah'a secde ederiz, onun peygamberlerine asla secde etmeyiz ve onun yarattığı diğer varlıklara asla secde etmeyiz. bir inek ile Allah'ı aynı kefeye koyduğun için mutlaka sorumlu tutulacaksın; aklında bir takım karışıklıklar varsa eleştirini doğru ve temiz bir kalple Allah'a yönelt, belki cevabını bulursun


rahman ve rahim olan allah'ın adıyla

ve biz ona şiir öğretmedik, zaten ona yakışmaz da. bu sadece bir hatırlatma, ve apaçık bir okumadır. dirileri uyarsın ve de inkarcılar için o söz hak olsun diye. görmediler mi ki, onlar için ellerimizle çiftlik hayvanları yarattık da onlar bunlara sahip oluyorlar. onlara kendileri için boyun eğdirdik; bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yiyorlar. onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır, yine de şükretmeyecekler mi? ve Allah'tan başka ilahlar edindiler, belki kendilerine yardım edilir diye. oysa onlara yardım edemezler; hatta asıl kendileri onları korumak için hazır bulunan ordulardır. o halde onların sözleri seni üzmesin; gizledikleri ve açıkladıkları her şeyi biz çok iyi biliriz. insan kendisini bir damlacıktan yarattığımızı görmedi mi; ki apaçık bir düşman kesiliyor. ve yaradılışını unutarak bize bir misal veriyor: 'çürüdükten sonra kemikleri kim diriltecek?' de ki onları ilk defa inşa eden diriltir ve o her yaratımı bilir. o ki size yeşil ağaçtan bir ateş çıkarıyor, ve onu yakıyorsunuz. gökleri ve yeri yaratan onların bir benzerini yaratmaya da kadirdir değil mi? elbette; ve odur herşeyi yaratan ve en iyi bilen. bir şeyi dilediği zaman, ona sadece 'ol' der ve olur. ve çok yücedir o bütün herşeyin hükümranlığı elinde olan ve O'na döndürülüyorsunuz.

Bana fazla geldi ama yaz sezonu ve tarih yakınlaştığı için olabilir. Bence de İstanbul'dan bakmanızda fayda var.

yaz sezonu gayet normal fiyatlarin yuksek olmasi. istanbul - amsterdam arasi transavia'yi da kontrol edin derim.
bir de hsbc pegasus kart alana bir bilet bedava kampanyasi vardi bir zamanlar, belki hala duruyordur..

@kabiz Hangi tarihlerde o indirim var? Gidiş Dönüş: 7-14 Ağustos baktım; oi49.tinypic.com 643 TL diyor.

@mocha HSBC o kampanyayı bitirmiş sanırım :/
www.hsbc.com.tr

tüketici kredisi ise 22403 tl toplam geri ödersiniz.

www.isbank.com.tr

şu siteden www.hangikredi.com hesapladım;
Taksit : 466.74TL
Toplam Borç : 22,403.52TL

0,99 bileşik aylık faiz işte, toplamda yıllığa vurunca yüzde 10 'un üzerinde olması lazım .

Şöyle bir şey vardı: (bkz: #22990268)

Yuh iyi fikirmis, benim aklima gelseydi keske.

Calisma mantigi su anladigim kadariyla. Adamlar borcunuzu oduyorlar, karsiliginda da ayni kredi kartindan ya da baska bir kredi kartinizdan 16% faiz ekleyip cekim yapiyorlar 12 taksit seklinde. Guvenilirliklerini bozmalari icin salak olmalari lazim, yattiklari yerden, hicbir sey alip satmadan 16% kazaniyorlar. Paralarini alamama riskleri de yok, eger odeyemezseniz banka sizin pesinizden kosacak zaten, kendileri herhangi bir riske de girmiyor.

Bu sitelere kendinizden daha çok güvenebilirsiniz, zira borcunuzu taksitlendirdikten sonra kartlardan aynı hızla harcama yapmaya devam ederseniz daha çok batarsınız.

modern tefeci bu..

pinata
pinyata

esegin icinden seker dusecek birazdan

pinata olabilir. şeker doldurup sopalarla girişiyorlar ya..

pinyata diye bir oyun olmasaydı cevap kesin komünizmdi.

hani devlet bir ineğiniz varsa onu alır size süt verir hesabı.

3 kişi danaya girmişler. Kesinlikle kurban bayramını anlatmış.

reyals +1

Çeviri yapacak kadar iyi ingilizce bilen biri evinde ingilizce özel dersi verebilir.1.5 saatlik bir ders konsantrasyon sorunu yaratmaz heralde.

hiçbir şey bilmediğini varsayarak yazıyorum.
halk eğitim merkezlerinin kurslarına giderek el becerisi konusunda kendini geliştirebilir, sonra da butik çalışabilir. fikir vermesi açısından bir örnek: ecoshandmade.com

evde yemek yapabilir; çalışanlara ya da doğum günü vb. zamanlarda evlerde yenmek üzere kurabiyeler, börekler vs. hatta ev yakınlarında hanımların işlettiği böyle siparişle çalışan yerler varsa onlarla irtibata geçerek sipariş başına ücret karşılığı bu işi yapabilir.

çevirilerini sesli kayıt cihazına okuyanlar için tapaj yapabilir.

anlattiginiz kriterler uzerinden konusmak gerekirse; internet uzerinden pazarlama gayet uygun gibi geldi bana esasen.

maas anlaminda satis uzerinden komisyon verildiginden dolayi, bu gibi bir isi yapmak ofise gitmeye/gelmeye falan da ihtiyac yok.

hatta calismakta oldugum sirkette de bu tip bir ihtiyac soz konusu. ilginizi cekerse, sozlukten ya da buradan ulasabilirsiniz. (is arama ilani degil demissiniz gerci ama, durumu belirtmek icin yazayim dedim)

Cogu yerde kredi karti gecmedigi icin alis veris yapmaniz zor. Gecen yerde de tabi ki bankanin kuru daha yuksek almasindan dolayi masraf olur.

Herhangi bir bankamatikten cekemezsiniz, bankanizin anlasmali oldugu bankalari ogrenmeniz lazim.

volksbank'larla anlaşması var iş bankası'nın, yine de masraf alıyorlar tabii, bankanızdan net rakamları öğrenin. uzun süre kalacaksanız burada bir hesap açtırıp tek seferde (bir kez komisyon ödeyerek) paranızı transfer edebilirsiniz ya da yanınızda nakit getirip açtığınız vadesiz hesaba yatırabilirsiniz paranızı.

Almanya, Hollanda, İtalya ve Belçika'daki pos cihazlarında hep çipli kartlar kullanılıyor galiba; ben tüm alışveriş ve yemek harcamalarımı kartla yaptım, fakat çipli kartla. manyetik şeridin postan geçirildiği cihaz da vardır muhtemelen(ben dikkat etmedim/görmedim); sonuçta oranın yerlileri de kart kullanıyor ve önemli olan kartın visa, master, maestro gibi logolara sahip olması. bankaların anlaşmasına gerek yok sanırım; kart ağı üzerinde işlem yapılıyor. Çekilen miktardan sabit bir ücret + çekilen tutarun belli bir yüzdesi kadar komisyon alınıyor diye biliyorum. Alışverişte komisyon gibi bir durum söz konsu değil, fakat kur farkından birazcık fazla para ödüyorsun.

Benim bildigim kadariyla normal banka kartiyla butun bankamatiklerden para cekebilirsin. Ama hesabin TL olmasi lazim. ATM, alis fiyatindan hesaplayip sana cuzi bi komisyonla (islem basi 5 dolar gibi biseydi) parayi EUR olarak verir. Ben Ispanya'da bir yildir Ziraat Bankasi ve Finansbank banka kartlariyla kutur kutur para cekiyorum, hicbir sorun yasamadim.

Ruhsal sorunlari oldugunu dusunuyorum facali kola sahip olanlarin.

midemin kalktığını düşünüyorum.

acaba ben ne olursa kendime bunu yaparım diyorum. ama sonra cevab veremiyorum.
mantıklı bir açıklaması olan varsa söylesin ben de aydınlanıyim.

intihar ile bu karşılaştırılınca, intihar daha mantıklı geliyor. açıklanabilir en azından. faça ise artık nasıl bastırmışlarsa çocuğu. yazık.

varoş

askerde vardı bi eleman.. façalıydı her yeri. bir gece kendini doğradı yine. o gece nöbetçi astsubay yemin etti. "bir daha benim kolluğumda kendini kesersen, yarana tuz basarım" diye. bu salak façacı aynı komutanın hemen ertesi kolluğunda yine doğradı kendini. komutan çıldırdı. bir askere, "git mutfaktan tuz getir gel" dedi. sonra odadan façalı'nın çığlıkları işitildi.. diyeceğim o ki, bunlar pisliktir. kendisine saygısı olmayan, kendisini düşünmeyen adam başkasını hiç düşünmez. korkulur böyle adamlardan..

özentilik.

baskidan bir cikis yolu arayan insan isidir faca, bunu ana depremi onleyen minik oncu depremler gibi dusunebilirsiniz. facayi atan kisi bir kan akitiyor, o anda icinde bulundugu sikintili durumu bir sekilde bosaltmaya calisiyor, aksi takdirde daha buyuk bir sarsinti gecirecegini biliyor.
ulkemiz ergenleri ve delikanlilari arasinda ozentilikten ya da sirf racon geregi yapilmasi sacma tabii.

hastalık. acilen doktora görünsün bu kişiler.

erkek misin kız mı? ona göre tavsiye verelim. bir de net derken facebook mu yoksa e-posta, msn falan mı nasıl yazışacaksın?

merhaba :)

diceksin. niye kastın bu kadar

Merhaba, ben Taylan demen yeterli. Gerisi gelir zaten Taylana, Taylanlarımıza.

www.youtube.com

@coca--cola erkek.. facebook üzerinden yazışıcam..@kakoy vallahi kastım işte.. :))

@yokartikdahaneler güldüm ve yok artık daha neler dedim..

senin gibiler için bi site açılmış
kendine güven önemli bir nokta.

badakguncesi.blogspot.com

oku bir ara.
Şimdilik tek yazı var, sanırım devamı gelecektir.
Kendine güvenli ol, normal sohbete gir, özel birşey yaparsan, kasılırsın, rahat olmassın.

panpa tamam o zaman sanki 40 yıllık eşinmiş gibi rahat ol. nasılsın de, işini biliyorsan nasıl gidiyor de, bilmiyorsan sor, havadan sudan konuş. merak etme kız milleti daha önce çok yaşadığı için böyle şeyleri, garip karşılamaz. ama sakın çıkmaktan, sevgili olmaktan, aşktan falan ilk seferinde bahsetme. sadece ara ara iltifat et ama çaktırmadan. yani çok güzelsin deme direk.

son olarak bir bardak buz gibi coca cola çok iyi gelecektir.

istersen ortak konuşmaya al bizi başkaları varken rahat konuşur insan.ilk mesaja gelince ben atarım derim ki "have you met giga" sonra çıkarım konuşmadan.

arkadaşım şaka bir yana zaten kız razı gelmiş konuşmaya "merhaba" de emin ol o da "merhaba" diyecek.halini hatrını sor sonra ne kadar utangaç bir insan olduğundan bahset.Kızlar utangaç erkekleri pek sevmez bunu da bil ;)

şöyle bir mesaj çok mu abes olur,

merhaba nasılsın hemşirelik nasıl gidiyor. hastalanmayı düşünüyorum da tedavi için sizin hastahane uygun mudur ?

desem ve sonrasında ulvi gibi "çok malca oldu demi yaa" dedikten sonra sizde yoooo gayet güzel oldu deseniz :)

"hastalanmayı düşünüyorum da tedavi için sizin hastahane uygun mudur ?" Öncelikle Hayrettin yapma.Sonrasında kızı güldürmek için ya da kendini zeki göstermek için kasma.Güzel muhabbet de sadelikten gelir.Merhaba, nasılsın diye çok güzel iki kelime var dilimizde, kullan onları.

çok çok abes olur. bu ne ya salak der kız direk.

bir bayan gözüyle feci bir giriş olacağını söyleyebilirim :)

"Merhaba, nasılsın?" yazmak yeterli olur ya, gelir onun gerisi, komikliğinizi tanışınca yaparsınız :)

panpa bu arada ulvi, cevahir vs. cidden çok itici ve hiç komik değil. aman diyeyim onlar gibi davranmaya çalışma.

ulvi cevahir mevzusunu unutun zaten o tarz bi mevzuya girmemde o an fikrime olumlu yorum alabilmek adına yazılmıştır..
öyle diyounuz da..bir detay daha vereyim kız hiç tanımadığım görmediğim birden görüp beğendiğim birisi değil önceden sohbetimiz muhabbetimiz var bi akrabalıkta söz konusu..

e tamam işte önceden sohbetiniz varsa daha kolay. hafif hafif iltifat ederek ilerleteceksin sohbeti.

hayırlısı bakalım merhaba nasılsınla başladık.. allah sonumuzu hayır etsin

takipteyiz panpa

e bi yerden başlamak gerek diyip gir konuya direk allah ne verdiyse

şu an itibariyle sıkıntı yok.. yanlız kız bana kritik bir soru sordu...uzun zaman oldu görüşmeyeli facede olmasa yüzünü hatırlamıycam yani:)bukadar zamandır ekliydin bende konuşmadın veya teyzemle dayımla konuşmanı haber göndermeni sağlayacak bianda ne oldu çok merak ettim doğrusu.. deyince afalladım .kem küm edip ona olan ilgimden bahsettim..çok uzun zaman önceki bir mevzudan bahsettim ve oda bana benim bile hatırlamadığım bir şeyden bahsetti. zamanında ona hazırladığım cv ile iş bulmuş ve hala onu kullanıyormuş:)) vel hasıl dostlar ona olan ilgimi biliyor şuan ve havadan sudan konuşuyoruz..

Bunu sorman bile ihanet bana kalırsa. Ya s.ktir et ne dediyse dedi, ne yaptıysa yaptı bak sevgilin de var artık hem aklından hem meraklarından hem kızgınlıklarından çıkar eskiyi.
Valla bir kız arkadaşım bana eski sevgilime sövmek istiyorum dese ayrılırım çünkü hala bir his var demektir ha eski sevgilime kızmıyorum bile dediği an ben var olurum tam olarak onun istediğim yerinde.

Bence en güzeli 2'sinden de ayrılman şimdikini sevmiyorsun belli yoksa eskisi kafanı karıştırmaz... seni terkeden ise başkasından tekme yemiş kafası karışık ve kafası karışık erkek yaramaz seni sevse zaten terk etmez... (kafa karışıklık olayı benim başıma geldi oradan biliyorum... yaramaz oluyoruz o zamanlar)

Kafam ondan dolayi karismadi ama sadece sindiremedim bu olayi ki eskisiylede bi beraberlik dusunmuyorum sevgilimi seviyorum ben

hay bu eski sevgilisini bir türlü hayatından çıkaramayan, arada yoklayınca göle kaşık atıyormuş gibi gelen bütün kızlara lanet olsun.

arasa tekrar dön başlayalım dese başlayacaksın değil mi?

Asla baslamam meselede bu degil zaten donmek donmemek degil oyle bir olayin lafi bile yok sadece sinir iste

anladım ben seni. ama onu aramanın ne sana ne ona ne de şu an ki sevgiline faydası var. Terketme sebebini öğrensen bile -güzel bir ilişkim var demişssin- geri dönecek değilsin herhalde. Unutamadıysa unutamamış, oh iyi olmuş. O ilk terkettiği zaman çektiğin acıları düşün ve ondan gelen haberlere kulaklarını tıka, ben onu unuttum, şu an çok mutluyum mesajı ver etrafına. Kendi psikolojisi gibi senin psikolojini de aşağıya çekmesine izin verme. Zor durumda olduğu için kafan karışıyor, çok mutlu olsa aklına bile getirmezdin, sensiz yine mutlu olacak emin ol.

içinde hala bi umut var? o yüzden sinirlisin işte.

kankakaleyte geçmişi geçmişte bırak. önüne bak. siktir et o elemanı. sen manitanla güzelcene takıl.

sinirinizi yutkunun, irtibata da geçmeyin, şimdi doğru düzgün giden bir ilişkiniz varken kafanızı karıştırmanın alemi yok.

su anki sevgiline cok uzuldum. eski sevgililerinizi geride birakmadan yeni sevgili bulmayin amk. oynamayin milletin duygulariyla.

bolca koli, gazete kağıdı ve tabak çanak için pelur kağıdı istifi.
sonrasında her odayı ayrı kolilerde toplamak ve bu kolilere numara vermek. örn. salon 11den başlar, oturma odası 21den vs. böylece eşyaları taşıyanları ellerindeki kolilere göre yeni evde odalara yönlendirirsiniz, siz koli kaldır indir derdinden kurtulursunuz ve her odanın kendi içinde kolileri açılır biter.

mocha'nın önerdiği numaralandırma yöntemi yerine kolilerin üzerine direkt kalın keçeli kalemle 'salon', 'kitaplar', 'mutfak' yazmak daha kolay olur bnce.

ben de koli ve nereye ait olduklarını yazmayı düşündüm. koliler üzerine nereye ait olduğu, hatta misal kitaplık raf 1, raf 2 diye detay bile yazmayı düşünüyorum.

kolileri birde 4 tarafından iple bağlayın ve tutacak şekilde yukarısında fazlalık bırakın yoksa taşıyanlar eğilip bukulmek istemiyor ve pat diye indiriyorlar yere. istisnasız her koliyi çamaşır ipi ile 4 tarafından bağlayın

@eja,

ben o konuda kutuların iki tarafında yatay dikdörtgen kesikler açıyorum maket bıçağıyla, elleri sokup tutmak için. çok iyi oluyor.

bizim bir yöntemimiz de kullanmadığımız/kullanmayacağımız şeyleri yeni eve götürmemek, boşuna paketlemekle falan da uğraşmazsınız böylece. evi toparlarken biraz daha fazla zamanınız gider ama min. bir kaç koli az eşya toplamış olursunuz, verilecekleri de eski evinizdeyken halletmiş olursunuz.

al

fare değil mi ya bu? ben çok iğreniyorum bunlardan :(
alma bence. hem hareketli hayvan, kafese hapsolmasın.

modlar silecektir bu mesajı eminim ama başlığı xhamster diye okudum ehehe.

---

hazır deneyimim varken ciddi cevap vereyim. temizliği, kokusu falan seni bıktırmayacaksa kesin al. eğlendirirler.

2 al 1 çekimser oy :)
fiyatları ve sonraki masrafları nasıl oluyor peki?

süper hayvan, bak çok şiriiiiinnn imageshack.us

guinea pig tavsiye ederim. daha evcil bir türdür. kedi gibi de hamster gibi.

Hamsterların ömrü çok kısa. Kuş alın bence. Muhabbet kuşu ya da sultan papağanı olabilir. Harika canlılar.

gonzales al. hamster uyuşuk olur, gonzalesin enerjisi bitmez sana da geçer(:

@mocha o fotoğraftaki gonzales, hamster değil(:

ben lepistes veriyorum ücretsiz, duyuruma bakabilirsiniz.

ayrıca hamster gıpraşır, etrafına bokunu dağıtır, kokabilir. (hayatında hamster beslememiş biriyim ama sorumluluk almaya hazır olmayan yaştaki bir çocuğun baktığı hamsterın olduğu eve misafirleğe gitmiş biriyim)

Hamster besleme tecrübelerime dayanarak cevap veriyorum. Alma.

Hamster topuna koyarsın, yürümez. Topu kemirir amına koduğum.
Bütün gün uyur, gece kalkar ya kafesteki tekerleğinde koşar kafanı siker, ya da kafesi kemirir demirleri birbirine çarptırır gene kafanı siker.
Oynamaya çalışırsın ısırır.
1-2 yıl falan besledikten sonra demin kafesin kemirdiği kısmını koparır(demiri kopardı hayvan amına koyim), sabahın körü üstünde hamsterla uyanırsın, fare sanır yere atar öldürürsün.

kedi al. çok eğlendriyo vlla

bokunu etrafına fln yaymaz, hamsterlar edeplidir, tek bir yeri dışkılamak için kullanırlar.

gonzales besledim ben 3-4 tane farklı zamanlarda, çok şirinler.
sadece gece o teker gurultu yapıyor, banyoya fln kapatmak gerekiyor

barki cevabına tik atasım geldi vallahi :D

muhabbet kusu nasıl olur?

kuş ve balık sıkıcı olur gibime geliyor ya.

balık evet sıkıcı ama muhabbet kuşunun sıkıcı olacağını sanmıyorum. saka filan olsa kafeste durmak zorunda ama muhabbeti salın gitsin. sizinle dolaşsın, masanızda omzunuzda dursun, yemek yiyin beraber, oyun oynatın filan. bi düşünün bence. ama tabi normal iyi bakıldığında 10-15 sene yaşadıklarını da unutmayın :)

edit: eğitebilirsiniz de. hatta papağan cinsleri bile olabilir.

@k4l3m, garantisini veremem ama çok büyük ihtimalle yavruyken alıp yetiştirdiğiniz kuştan sıkılmayacaksınız. Hatta çocuğunuzmuşçasına bağlanacaksınız o kanatlı şeye. Küçük boyutlu isterseniz ve bakımı biraz daha kolay olsun derseniz muhabbet kuşu, biraz büyük ve daha şaşaalı olsun bakımının biraz daha zor olması dert değil derseniz sultan papağanı ideal bir seçim olacaktır. Bu iki kuş hakkında basit bir arama ile birçok bilgiye ulaşabilirsiniz.

evet aslında petshopdaki pis kokuyu duyduktan sonra ve hamsterin kokulu yorumlarından sonra bi an düşündüm :)
kuş fikri pek fena değil gibi, biraz araştırayım. teşekkürler.

@willzyx hayır, hayvan gibi hamsterdı. gonzalesler küçük oluyor, biliyorum. benimki iki elle anca tutulabilen bembeyaz tüy topağı bişeydi.

kaç para?

evet şık. güle güle kullansın

@gostak 500 TL kadar.

klasik metal bir saat al bence hatunlar için güzel saatler var.

1. yıl için değilde 2.yıl veya 2.doğum günü için olabilir.
hem çizilir ki bu

Ben beğendim, 29 yaşında bir anne olarak. Ama her gün kullanamaz, bilekten kayar falan.

bileği inceyse bu saati kullanamaz, yine çelik ama hareketli kordonlara bakabilirsiniz.

Bilekleri ince, evet. Metal alerjisi falan yok ama bu ince bilek mevzusu aklımı karıştırdı. Onun yerine kordonu şu şekilde deri olan bir saat daha mı uygun olur?

www.saatci.com
sb1.shopmania.org

illa ck alacaksanız bu güzel.

Aayyy, hepsi güzel, size ben kocamın mail adresini vereyim, bir dost diye mail atın siz bunları..

@mocha hocam, İlla CK alacağım diye bir derdim yok. Birçok mağaza ve sanal mağaza gezdim, en çok hoşuma giden ve bütçemin karşılayabileceği saatler CK olanlar. Her türlü marka-model ve fikre açığım.

bakmadıysanız şu linke bir göz atmanızı öneririm, kayış tipini metal seçtim, kadranı kendinize göre seçip bakabilirsiniz.
bazı saatlerde gerçekten çok ciddi indirimler var, 500 liralık bütçenizin altına bile inebilirsiniz.

ck çok güzel bu arada, ben alternatif yaratmak adına bu linki ekliyorum, bakmaktan sıkılmış da olabilirsiniz :)

www.saatvesaat.com.tr

ilk saati hiç beğenmedim, 2. saate bayıldım. hem daha kullanışlı hem de daha zarif. kız arkadaşının burcu ne?

@phthalo blue red, kova. Gerçi ben bu burç muhabbetini hiç sevmem :)

bence bu topa girme, fiyat çok yüksek. beklenti sonraları büyük olacaktır. Eğer gerçekten ilişki samimi ise maddi değeri daha uygun ama daha içten bir hediye olabilir. Seni anlıyorum şık bir yerde yemek olsa en aşağı 200 olacak ve sen kalıcı bişey olsun diyosun ama bence salaş bir yerde romantik bir yemek ve küçük süprizler daha çok iş yapar

2.sini daha çok beğendim. keşke bana da böyle bir saat alacak bir sevgilim olsa dedim şu an. :D bazı insanlar çok şanslı.

burç muhabbetini sevmiyosun ama yine de bişiyler paylaşıyım :D kova kadını yaratıcı, ilginç şeyleri sever. bi de genel olarak, hediyeyi nasıl vereceğin hediyeden daha önemli aslında. öbür türlü hediyenin maddi değeriyle kolaya kaçmış olursun :)

ince deri kayışlı olan kullanışlı ve güzel. bilek ince olduğundan metal olan kemiklere çarpar. günlük kullanamaz. ama diğerini her türlü kullanır. ayrıca fiyatına vs takılıp bir sonra ki hediye günlerinde ne alacağım diye kasmayın, kasanlara kulak vermeyin. basit şeyler bunlar. kademe kademe yükseltmek falan filan bütçeyle alakalı. sevgiliniz az çok gelirinizi biliyordur. o yüzden büyük beklentilere girmez. yani girmemeli.

somon

balık, az kılçıklısından :)
sevmezseniz mantar sote de iyi gider, hele beşamel soslu filansa şahane.
onu da sevmezseniz domates soslu herhangi bir sebze yemeği.

@lim

içine dökmek baabında demiyorum, yan yana yicem yani.

Bezelye yemeği güzel olabilir sanki?

mantar +1

rus salatası. (tabi kadınbudu köfte olmadan olmaz ama neyse)

kırmızı biber közlesem nasıl olur?

olur olur, patlıcan közlemesi de güzel olur, sonraki menüler için fikir vermesi açısından.

peki biberi közledikten sonra zeytinyağı falan mı gezdirmek lazım üstünde nasıl yapsak?

mesela pirinç pilavıyla karıştırmak hoşuma giderdi benim. karbonhidrat bombası :)

tabi. iyice lezzetli olsun isterseniz varsa sarımsak dövün, az zeytinyağıyla karıştırın öyle dökün közlenmiş biberin üstüne. sarımsak yoksa kekik+zeytinyağı da güzel olur.

@marikari

peki yoğurtla bir akraksyion içine girer mi biber?

neden olmasın, o zaman zeytinyağını çekin aradan, közlenmiş biberleri uzun şerit şeklinde doğrayın, yoğurt koyu olsun, az tuzlu kararında sarımsaklı. bu yoğurtla közlenmiş biberleri karıştırdığınızda kek hamuru kıvamında çatalla yenmelik bir meze elde ettiniz miydi oh mis.

haşlama sosis.

sıkıntı var. ara ara ben de yaşıyorum aynı problemi. yapacak bir şey yok.

akşam yatağa erken girmek lazım. uykunun bastırdığı bir an oluyor bende 11 gibi. o geçerse 3-4 e kadar gelmiyor bir daha. erken yatın erken kalkarsınız olmazsa

ders çalışınca gelir uyku diye şimdi ders çalışmaya geçiyorum mk

@floduyn gece çalışmam gerek, şimdi uyuyup gece dinç kalmalıyım.

final zamanlarında garip saatlerde uyumam gerekiyorsa uyku gözlüğümü takıp yatıyorum, etraf kapkaranlık olunca otomatik olarak uyuyorum zaten :)

usta kundera üst düzey derim ama onu bile üst düzey görmüyorsan tavsiye etmek oldukça zorlaşıyor.
benim adım kırmızı'yı deneyebilirsin. zordur okuması.

(bkz: david foster wallace)
(bkz: ursula le guin)
(bkz: john fowles) gibi yazarları okuyabilirsin okumadıysan.

borges olabilir mi? bilemedim simdi ust duzey falan? guney amerika edebiyatina bir goz atabilirsin

üst düzey falan bilmem de chuck palahniuk ve jack kerouac okuyabilirsiniz.

virginia woolfu önerebilirim, özellikle the waves'i ingilizce okursanız daha büyük keyif alabilirsiniz.

üst düzeyden kasıt nedir anlamadım?

ama umberto eco önerebilirim. hasan ali toptaş önerebilirim. ihsan oktay anar önerebilirim. orhan pamuk demişler zaten...e sen söylenebilecekleri de okumuşsun zaten. başka da ne yapabilirim sana bilmiyorum. =)

not: kendi üst düzey anlayışımdam hareket ettim.

boris vian (belki sana göre üst düzey değil, ama ben severek okuyorum)
marcel proust

latife tekin...(gece dersleri mesela)
italo calvino...(görünmez kentler mesela)
paul auster...(new york üçlemesi mesela)
hakan günday... (okumadıysan başlayabilirsin. bence üst düzey.)
rainer maria rilke....(şiir seviyorsan tabii.)
ferit edgü...(öykü seviyorsan)
milton...(kaybolmuş cennet mesela)
andre Gide...(ayrı yol mesela)
solohov...(ve durgun akardı don mesela)

aklıma bunlar geldi şimdilik.

Şeyh Gâlib.

Adalet Ağaoğlu

kemal bilbaşar- denizin çağırışı şiddetle tavsiye olunur.

ekranı arızalıysa ebay dan falan ekran alıp değiştirin işte.

madem arızalı olduğu halde çalışıyor, düzgün bir speaker dock alırsanız evde sürekli çalar güzel güzel.
hdd olarak da kullanabilirsiniz ama 30gb çok işinizi görmez tabii.

@mocha +1 yada hali hazırda docku olan ama parası olmayan bir arkadaşına hediye edebilirsin (mesela ben valla çok dua ederim ama hiç işe yaramaz duam) o da sana karşılığında ne bileyim 2 bira ısmarlar hoş sohbet şey eder (valla ısmarlarım)

Dock ile kullanılabilir, şahane olur bence. Playlist'leri iTunes'dan oluşturursun, sonra sadece girer plist'i başlatırsın ekranla muhattap olmazsın hiç

d vitamini kapsülü alsanız biyi gelebilir.

EFA var bir de ocean var. multivitamin ayrı bişi tabi. ihtiyaca göre hareket etmek lazım.

ben senelerdir seven seas kullanıyorum, her sabah iki kapsül şeklinde, memnunum gayet.
yaz aylarında taze meyve sebze yemek multivitaminden daha iyi bir seçenek diye düşünüyorum, solgar'ı ben sonbaharda kendime gelmek için bir kür alıyorum genelde.

bulabilirseniz nordic naturals.

bir de şu siteye göz atın.

www.ifosprogram.com

araya kaynayım. yağ olarak kullanmak daha mı iyi acaba? yoksa tabletle aynı mı?

dha ve epa miktarları önemli. o yağları çocuklara veriyorlar sizin 3-5 kaşık içmeniz lazım yeteri kadar almanız için. ondan kapsül iyidir. (tabletleri olmaz zaten pek)

Marincap Special: Sabah ve akşam yemekten sonra.

@merena: peki dha ve epa miktarının nesine bakılmalı, yüksek olanı mı alınmalı, nedir?

işte o tam bir muamma.. şöyle şunlara bir göz atabilirsin fikir vermesi açısından.
www.sciencedirect.com

www.dhaomega3.org

www.doctoroz.com

önce ahmet hamdi okumanı tavsiye ederim, saatleri ayarlama enstitüsüyle başla bence

Sımdı burdan bana cok kızanlar olacaktır ama bu zamana kadar cok kıtap okudum sadece 2 tanesını yarım bıraktım bırısı vadıdekı zambak, dıgerı tutunamayanlar cok sıkıcı bır kıtap.

(bkz: tutunamayanlar'ı bitiremeyenler)

Okuyabiliyorsan oku. Özgün bir eserdir. Ama bu kitabın en çok yarıda bırakılan kitaplardan biri olduğunu da unutma :)

kaynak: kısmen ben, kısmen çevrem

abartmamak lazım. değer vermek ile mit'leştirmek ayrı şeyler. zaten tek nefeste okuyabilme ihtimalinizin düşük olduğunu tahmin ediyorum tutunamayanları bitiremeyenlerden biri olabilirsiniz. he tek nefeste, yani uzun aralar vermeden okuyabilirseniz tebrik ederim.

Zor bir kitap olduğu önbilgisi ile başla derim. Ben zevk almıştım ama kitabı bitirmem birkaç yılımı almıştı diye hatırlıyorum, bir çok yerini de tam anlayamamış olmam olası. ancak hala aklımda olan bir yer var, "3 yer cilası, 7 perde yıkama, 1 koltuk yüzü değiştirme kadardı yokluğun". Yani buna benzer bir bölüm vardı kitapta. Çok etkilemişti beni.

dayanıp 400. sayfaya kadar okursan herşey yerine oturuyor ve kitap akıp gidiyor. ama o kadar dayanamazsan kapatıp bırakman normal bence.. o ilk 400 sayfanın tadını sonrakileri okurken alıyorsun. bende öyle olmuştu

bence ne olursa olsun başlayın ya. bu kitap bir yaradır.

hemen başla abarttıkları gibi değil, çok kolay okunur.

sıcağa bağlı şişme için varis çok abartılı bir tahmin olmuş bence.

sıcaklarda tuzlu yiyeceklerden olabildiğince uzak durmalısınız, bir de bol su içmelisiniz. ben senelerdir bunu uyguluyorum, yine şişiyorlar zaman zaman ama tuzlu yediğim zamanlardaki kadar değil.

ya ağrı için falan olan soğutucu spreylerden falan alsam işe yarar mı diye uyanıklık peşindeyim.
su çok içerim. iş yerim aşırı sıcak değil.
ya bir de bu varis için gittim geçen sene bir şey yok dedi dr. hakikaten de görünürde bir şey yok. aman olmasın çorap neyim uğraşamam..

tuzlu yiyen ve çok su içen birisin sanırım. ödem oluyo vücutta bundan kurtulmak için spor yapabilirsin veya bitkisel çaylar tüketebilirsin ödem attırıcı olanlardan.

@ curiosity_killed_the_cat: varis tabii ki olabilir ama ilk anda az tuz & bol su gibi gerçekten çok basit bir yöntemi denemeden varis çorabı vs. gibi çözümlere yönelmek bence yanlış.

strangerinhere + 1, bitkisel çaylar da iş yapabilir.

O zaman en guzeli pdf yapip verin a5 ebatinda. 6 puntodan da kucuk olmasin yazilar.

yazı boyutu göreceli bir kavram, ben a5 çıktısı aldığım a4'lerde calibri 11 kullanıyorum, temiz temiz okuyorum ama bazılarına küçük geliyor, nasıl okuyorsun bunu diyorlar (bir de line spacing'i nasıl alacağınız da önemli, single yerine 1,5 almak daha iyi olabilir).
tavsiyem eğer bir kaç sayfa çıktı alma şansınız varsa örnek 2 sayfayının fontlarıyla oynayarak bir kaç kez deneyin, size en rahat okuanabilir gelen halde tüm dosyayı düzenleyin.

a5 çıktısı aldığın a4'lerde calibri 11 karınca duası gibi çıkmıyor mu yav? a4'te okey ama a5'te?.. şimdi sayfa boyutu olarak a5, a4'ün tam yarısı ya, aynı şekilde times new roman 12 de a5'te times new roman 6 gibi duracak değil mi? ya da saçmalıyor muyum? önce bundan emin olmalıyım.

ben karınca duası stayla seviyorum, o yüzden görece dedim :)

şimdi en yakınımdaki bir ders çıktısına baktım, fotoğrafını bile çektim, word dosyasından kontrol ettim: times new roman 14'le single space basılmış (başlık 16 font), gayet açık seçik ve düzenli duruyor.
12 ile basarsan bundan biraz daha küçük olacak. -dediğim gibi ben okurum ama tercih senin.

imageshack.us

Teleskobunuz yoksa zamanı geldiğinde aşağıdaki linkten canlı izleyebilirsiniz. Ya da bekleyin, bir dahaki geçişe 105 yıl var, o zamana kadar illa ki bir teleskop alırsınız. :)

www.physics.sc.edu

Bu vesileyle araya kaynayayım. Venüs buradan geçer mi, kaçta geçer, geçti mi?

6 haziran sabahı, güneşin doğuşundan kısa bir süre sonra Türkiye'den gözlemlenebilme ihtimali var. Avrupa kıtası haricindeki kıtalar daha şanslı, tüm geçişi görebilecekler.

@reyals,

(bkz: #28854730) no.lu entry'ye bir bakın. saat 04:37 istanbul için. (+3 demek lazım tabii)

okulun astronomi klubünden gelen mail:

Venüs, Güneş'e Dünya'dan daha yakın bir gezegen. Venüs, Dünya'yla Güneş arasındayken üçü de tam aynı hizadaysa Venüs küçük siyah bir nokta olarak Güneş'in önünden geçiyormuş gibi görünüyor. Ancak bu olay çok nadir gözleniyor - son 300 yılda sadece 5 Venüs geçişi oldu (1761, 1769, 1874, 1882 ve 2004), bir sonraki geçiş ise 2117'de!

Geçiş Türkiye saatiyle 01:00'de başlayıp 07:45'te bitecek, bu yüzden olayı ancak Güneş'in doğuşundan itibaren izleyebileceğiz (6 Haziran'da Güneş Ankara'da 05:25'te, İstanbul'da 05:35'te doğuyor).

GÜNEŞ'E KESİNLİKLE ÇIPLAK GÖZLE, DÜRBÜNLE VEYA GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ, RÖNTGEN FİLMİ GİBİ CİSİMLERİN ARDINDAN BAKMAYIN!!!

Röntgen filmi gibi malzemeler görünür ışığı engellese de kızılötesi ve morötesi ışınları yeterince engellemeyemez. Bu şekilde Güneş'e bakarsanız gözünüzde kalıcı hasar oluşabilir.

***Güneş'e çıplak gözle bakmak için Bilim ve Teknik dergisinin Haziran sayısında verdiği Güneş gözlem gözlüğünü kullanabilirsiniz.

Güneş'i dolaylı yoldan da gözlemek mümkün. Bir dürbünü Güneş'e tam çevirirseniz (bu sırada dürbünle Güneş'e KESİNLİKLE bakmayın!) göz merceğinden çıkan Güneş görüntüsünü düzgün bir yüzeye yansıtabilirsiniz. Veya bir kartona açtığınız küçük bir delikle çok basit bir "iğne deliği kamerası" yapabilirsiniz.

klişe olacak ama "şükretmek" diyebilirim; sağlığıma, kafamın çalışmasına, aileme, daha önce üstesinden gelebildiğim şeylere, bundan sonra da bir umut başarabilecek olmama.
bir de yürürüm, yürümek iyi gelir.

uyurum.
uyanıp türk kahvesi+sigara yaparım
yine uyurum
yine uyurum

bir şeyi bahane eder ağlarım. çok iyi geliyor.

yürürüm, yürürüm.
bulunduğum ortamı değiştiririm. tabii ki yola çıkmadan bir parça da yolluk çikolatayı yolluk niyetine ağzıma atarım.

çok vahim durumlardaysa kötü durumu değiştiremiyorsam ağlarım. yakın bir arkadaşımı ararım bir de ona anlatırken ağlarım.

online satin alabilecegin bir seyler ara... uzun uzun özelliklerini fln incele, en iyisini bulmaya calis.. kendini kaptirabilirsen ne ala.. biraz soluklanirsin..
cok fenaysa, uyu..

kendime biraz süre veririm, mesela bir gün boyunca istedigim kadar drama yapabilirim, acıklı film mi izlenecek, vaylar bana diye agıt mı yapılacak bunları yaparım ve biter. sonra acı gecmiyor tabii, ama en azından normal hayata donebiliyorsunuz kısmen.

icip icip uyuyorum, sonra alkolun depresif etkisi yuzunden iyice agd olunca silkinip ise guce bakiyorum, o olmazsa sarmazsa bilgisayar oyunu, kitap mitap, kafami canimi sikan seyden alacak seylere sariyorum. cok cozmese de idare ediyor. cevremde hic arkadasim yok, butun dertlerimi kendi kendime halletmeye calisiyorum, en etkili yontem yukarida anlattigim gibi. yalniz basima halledemezsem, cevremde baska birileri olsun, kafami dagitsin dersem orospu tutuyorum, iciyorum, zirliyorum hatuna (gerci lisan problemi yuzunden pek anlamiyolar ne dedigimi ama olsun oylesi daha iyi), sikisiyorum, o da icimi ferahlatiyo az biraz.

airbnb.com'dan "entire home / apartment" yerine "private room" olarak arama yapabilirsiniz.

www.hiusa.org

daha önce gittim gayet memnun kaldım.

rüya görmüş de olabilirsin. benim de hatırlayıp annemin hatırlamadığı anılarım var.

arsiv.ntvmsnbc.com
www.msxlabs.org
göktaşı yağmurları olmasın, bir keresinde gece uyanıp çocukken izlemiştim

1994 yılının yaz aylarına ait benzer bir anım var;
o geceyi kesinlikle hatırlamıyorum ama böyle bir şey olduğunu biliyorum, hatta bir kaç hafta sonra kuzenlerimle yazlığa gitmiştik (ben 11 yaşındaydım, hepsi 20lerindeydi) sahilde oturup bu aydınlanmaları, ufoları falan konuşmuşlardı sabaha kadar, ben feci tırsmıştım. çok yardımcı olamadım ama işte böyle.

want2die +1

pegasus'ta o tarihler için stuttgart'tan dönüş biletleri 120 euro civarında.
germanwings'e bakın isterseniz.
yalnız almanya'nın genelinden türkiye'ye temmuz ortası almancı türklerin tatil akını başladığından hepsi genel olarak pahalı.

105 euro'ya berlin'den dönüş var. pegasus'u ezberledim :) germanwings'e bakıyım bi, teşekkürler.

size cevap değil tam, uyguladığımdan de değil ama biletlere bakınca selanik'ten gelmenin hep daha ucuz olacağı görünüyor. roma selanik 24 yuro, barselona 32 yuro filan ryanair'de, oradan otobüs neyin var hep, misal otobüs 100 lira filan tutar.

almanya, 50-60 yurolarda pahalı, macar da 25 yuro

bir fikir işte...

milano 13 yuro...

yunanistan'dan buraya otobüs 140-160 lira falan diye biliyorum. 105 euro'ya berlin'den dönüş daha mantıklı o zaman.

Yasak efendim. Lakin cafe sahibi bile bizzat yasak afişinin dibinde içebiliyor.

184 var bildiğim.

başkan il tütün kontrol kurulları adam gibi işini yapsa içiremezler. danışıklı dövüş var gibime geliyor. çünkü şimdi çıkıp baksanız bulunduğunuz şehirdeki bar-cafe tarzı yerlere, çoğunda sigara içiliyordur.

155'i de arayabilirsiniz, polis gelip tutanak tutuyor ve il sağlık müdürlüğüne yazıyor bu gibi durumlarda.

kapalı mekan derken, komple kapalı mı yoksa sadece üstü kapalı olan bir yeri mi diyorsunuz? eğer komple kapalı bir mekansa yasak, diğer türlü 4'te 3'ü açıksa içilebilir.

aynı dertten dolayı açtığım duyurumda www.eksiduyuru.com bimer'le iletişime geçmem önerisi geldi, bimer'e güzel güzel yazdım, 10 gün sonra şu yanıtı aldım:

4207 Sayılı Yasaya yönelik kontroller, İlçe Sağlık Grup Başkanlığı'nca yapılmakta olup, bu konuda gerekli şikayetlerin ilgili kuruma iletilmesi gerekmekte olup, Zabıta Müdürlüğümüzce bu çalışmalara yalnızca refakat edilmektedir. Bilgi edinilmesi rica olunur.

sonra da daha uğraşmadım, siz bu referans noktasından devam edebilirsiniz.

para biriktir başkan. dediydiler dersin yoksa.

biriktirmek akkılıca bi yöntem olabilir ama gerek yoksa böyle bişeye yanlız tatile çık derim yurtdışına bi yerlere, hem geçmişi kafanda yeniden canlandırırsın hemde kendince hoşca zaman geçirip dinlenmiş olursun, bence.

Bir büyük rakı, bir de sofrada ona eşlik edecek mezeler al. En azından ben öyle yapacağım.

ben ipad alacağım sanırım kendime.
sen de bu seçeneği düşünebilirsin iş hayatında kolaylık sağlayacağını düşünüyorsan.

yeme-içme-gezme...

ipad +1

ayrıca uzun yıllar kullanacağın bir şey almayı da düşünebilirsin, kaliteli bir dolmakalem olabilir
ya da kendine tatil hediye et, ödül olur.

bisiklet.
bisiklet artı teknolojik cihaz.
saatmiş, kol düğmesiymiş bu olaylara girme.

afili bir müzik enstrümanı al. ne çalmak istersen artık artan parayla da kursuna git öğren. ben böyle yapardım yani.

ben kuzu kesip ziyafet veriyorum yakın çevreme.

tatile git. of o parayla nerelere gidilir!

interrail veya roadtrip yap.

@orange

Nerelere? :)

bis al bis.. biraz masraf çıkartır, biraz yolda kalır ama hayatına renk gelir.

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

şarap al beklet.

kolleksiyon yapmaya başla

ipad alma 1 haftada sıkılırsın.dursun dostum paran

Ne alirsan al, Facebook hissesi alma. Kuzey Kutbu'ndaki buzullardan daha hizli eriyor serefsizim.

www.google.com

iPhone veya iPad al... :)

kesinlikle yurtdışı tatili +1

hafıza geliştirilebilir bir şey, zekadan bağımsız olarak doğru tekniklerle çalışılarak harika seviyelere gelinebilir. zeka ise ya vardır ya da yoktur.

hafızanın zekaya faydası vardır. hafızada ne kadar çok bilgi olursa o kadar fazla çözüm üretebilir insan. ama her hafızası iyi olan zeki demek değildir bu.

zeki insanın hafızası çok iyi olmayabilir. asıl olarak hafıza dikkat ile alakalıdır. dikkat ettiğimiz şeyi unutmayız. partide tanıştığımız güzel kızın adı aklımıza anında kazınırken diğer tanıştığımız kişilerin adını pek hatırlayamayız gibi.

Öncelikle ''İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.'' diyorum, haklısınız elbette. Bunca paragraf yazarak karşılık alamadığınız bir konu hakkında cevap aramanız bile ne kadar hassas bir insan olduğunuzun göstergesi diye düşünüyorum ben şuan. Ben 10 kişiye yardım ettiysem burda 9u teşekkür etmiştir.O 1 kişi de etmeyiversin Wolfware ne yapalım değil mi? Belki de o duruma düşmeyi haketmişlerdir, bilemeyiz. Düşünsenize hiç tanımadığınız biri gecenin 3ünde derdini dinlemek istiyo sen bi teşekkürden imtina ediyorsun. Eşin, dostun, kardeşin bile ilgilenmiyo yeri geliyo derdinle tasanla. Ama pireye kızıp yorgan yakmak akıl karı değil. Siz içinizden geldiği gibi davranın bence bundan sonra da, iyilik yapmanın, el uzatmanın kime ne zararı olabilir ki?

yazdıklarına göre söylüyorum ve ben de kötü düşünmek istemiyorum; belki bir süre nete girememişlerdir?

ama sonrasında başka duyurular açtıklarını ya da cevap verdiklerini görmüşsen, davranışları hoş olmamış tabi.

buzbebek'in dediği gibi iyilik yapıp denize atmak en mantıklısı.belki de hakkaten bana duyarsızı denk geliyordur.ben en azından birşey yapmak için denedim.bir nevi burda aldığım yardımlara karşılık bende bu tarz bir yardım yapmak istedim ama arkadaşlar daha iyi bilir tabi.umarım mesajlarında anlattıkları dertlere sahip olanlar dermanlarını bulurlar.her kimden olursa olsun.

önyargıyla yaklaşmayın, hiçbirimiz yaklaşmayalım, gerçekten ihtiyacı olan birilerini ıskalarsak üzülürüz diye düşünüyorum.

en azından bir teşekkür beklemekte çok haklısınız ama depresyona girmiş, ilaç vs kullanmış biri olarak söylüyorum; insanın bazen okumaktan ve dinlemekten başka birşey yapacak mecali olmuyor. Tabi ben genelleme yapıyorum, sizin her cevap yazdığınız kişi depresyonda olmayabilir. Buzbebek'in de dediği gibi belki de böyle oldukları için bu duruma düşmeyi haketmiş de olabilirler. Siz yine de birilerine yardımcı olmaya devam edin bence. elbet hakettiğiniz teşekkürü alacaksınız. yılmayın derim:)

sevgiler

daha önce ben de "bi derdim var konuşmam lazım" temalı duyuru açmıştım ve anında 10 küsür mesaj belirmişti. (ki buranın ne kadar iyi niyetli insanlarla dolu olduğunun bir göstergesidir aynı zamanda).şimdi bu durumda aynı anda 10 kişiye uzun uzun derdini anlatıp verimli bir şekilde konuşamıyorsun malesef. bazılarına teşekkür etsen bile bazı mesajlar arada kaynıyor. haliyle cevap verememiş oluyorsun. bu da şahsi görüşüm..

bu bana da çok oluyo. bugünkü arkadaş dediğin kişiye bende aynı tarzda bi mesaj attım maksat iletişim olsun, muhabbet olsun hem de bi yardımım dokunur belki diye. bana da geri dönmedi görmemiştir diye düşünüyorum. bende işsiz güçsüz takılıyom bu aralar dertleşmek istersen gel dertleşelim Wolfware onlar geri dönmemiş ama ben dönerim :)

temp midir nedir onu dinleme sen.
sen bana mesaj at cevaplamazsam götüm yaa. net.
ben de karşılıksız yardımı severim ama bu kadar çok iplenmeme durumu insanın sinirini bozabiliyor.

ben bezdikçe daha mutlu oluyorum bazen. en azında bezebiliyorum. onu düşünmeyecek durumda insanlar var. hem bezin, hem mutlu olun. cevapları sallamayanlara gıcık oluyorum ben de bazen...

kimi trollemeye açıyor. Siz yardım ediyim faydam dokunsun diyosunuz ama belki de hiç yardım etmemek gerek bilemiycem

buraya bakabilirsiniz: www.wg-gesucht.de

Offenbachda belki bulursun ama frankfurtta bulmak çok zor olabilir. acele etmen lazım.

buna yakın şeyler arasıra başıma geliyor. mesela rüyamda bir şey görüyorum sonra uyandığımda eğer bunun üzerinde düşünmezsem ilerki bi zaman bunun gerçek bi anım olduğunu zannediyorum. aynen dediğin gibi biri gelip yok öyle bir şey diyene kadar :)
ama öyle kargoyu alıp sonra rüya sanmak kadar ilerlemedi. uyku sersemliği ya bence baska bi açıklaması yok

önce doktor, sonra temiz havalı kısa bir tatil.
yorgunluktan bunlar hep. bana da oluyor arada...

madem ki waking life referansı vermişsin, ışıkları açmayı denesen?

benim de zamanın epeyce sıkıntısını çektiğim bir durumdu, sürekli anlattığımı düşündüğüm şeyleri anlatmamış, rüyamda gördüğümü sandığım şeyleri de yaşamış oluyordum. o zaman doktorum bana iki şey önerdi;

birincisi kaliteli uyku, zihninizin buna ihtiyacı var, bir deney yaparken yerinizden kalkıp gidip zınk diye uyumayacaksınız, o zaman beyin çalışmaya devam ediyor. yatağınızı açın, sonra odayı havalandırın, kıyafetinizi değiştirin, dişinizi fırçalayın, kısacası kendinizi yatmaya programlayın, beyin bunu algılar ve uykuya geçer, bunun haricinde mümkünse yatmadan önce havalandırdığınız odanızda 5-6 dakika sessizce oturun, zihniniz sussun.

ikinci öneri de bir çeşit anchoring tekniği idi, basitçe farkındalığınızı arttırmalısınız, özellikle yalnızken olan bir şeylerden emin olamıyorsanız o anda başka bir şeye daha odaklanın. örneğin; masanızın üzerindeki çerçeve yamuk mu değil mi ya da buzdolabının üzerindeki magnetleri sayın, kargo geldiğinde kalkıp kapıyı açarken kapı kolu elinize serinlik verdi mi gibi gibi.. bunu genelde rüyamızda bu denli detaylı yapmadığımız (yapmayı bilmediğimiz için) gerçek ve rüyayı böyle daha rahat ayırabilirsiniz.

uykusuzluktan beynin dönmüş, erken yat uyu. işim gücüm dücüm var deme bunlar insanların bahaneleridir. bu işler üzerine gökten inmedi, sen aldın ve alırken iyi bir hesap yapamımışsın ve sonuç olarak sağlığını bozmuşsun. böyle giderse daha ciddi sorun ile karşılaşırsın.

gazdan ayagini cek gecer.

lale yapıyorduk eskide. ama unuttum nasıl yapıldığını. ama çok güzel oluyor lale, bence bulursan ondan da yap.

www.bloom4ever.com
burdaki örnekler epey açıklayıcı, adım adım resimli anlatmışlar, beginner level'dan denemeye başlayabilirsiniz.

tanıdık bir yer bulamazsanız couchsurfing.org ya da airbnb.com'u deneyebilirsiniz.

Kilonuz kaç ?

Biz kız arkadaşımla 1-2 ay önceye kadar visco yatak aradık durduk. En son en iyisinin yataş olduğuna karar verdik, çünkü herkes öyle söylüyordu :) O da işbir mağazalarında satılıyor zaten.

Tam alacaktık ki onlar da 3-4 milyar falandı. Alamadık o yüzden. Aklımızda ama bir ara alacağız.

Viskolove falan da güzel gelmişti bana.

Satıcılar nedense bunu pek satmaya yanaşmıyorlar. İlk defa alıyorsanız almayın, zaten kullandıysanız çok iyi diyorlar. Terletiyormuş falan filan.

Bir de adamın dediklerine tamamen inanmadan önce, yatağın üstünde vs. yazan kaç santimetre kalınlıkta visko olduğunu, yatağın kaç farklı kattan (katmandan) oluştuğunu falan hep inceleyin. En ucuz yataklar genelde çok basit şekilde oluşuturulmuş, hatırladığım kadarıyla 4.5 - 6 cm. visco barındıran yataklar. 7.5 ve üzeri visko oranı olursa daha iyi hissediliyormuş vs.

Yani kalitesini biraz inceleyip öyle alın, sırf adam "işte bu süperdir, bizim arkadaş aldı sabahları koşarak geliyor" falan derse atlamayın hemen :))

Kolay gelsin! Hangisini aldığını falan bana da haber ver :)

not: kilom 75-80 civarı

bende yataş visco var, hayatım değişti diyebilirim. yaylı yatağı hiç düşünmeyin derim.

Eğer bekarsanız Visco, değilse Yatsan'dan yaylı yatak.
Eğer kilonuz 100'den küçük ise Visco, 100+ ise Yatsan'dan yaylı yatak.

Yataşın visco yatağını aldıktan 2 ay sonra (yataşın en sert visco'su idi, 110 KG civarında olunca satıcı onu tavsiye etmişti) yepyeni yatağı duvara yaslayıp Yatsan'dan 1800 TL civarında bir yatak daha almak zorunda kaldım (Avalanche-altı yaylı yatak üstünde latex). Bir de yine yatsanın Switzerland modelini tavsiye ediyorum. Bu da çok iyidir.

yataş five-z

bundan sonra tüm yataklar tırt geliyor (bu fiyat aralığında tabii).

bede yataş var, altı sünger üstü visco. visco kısmı 6-7 cm. memnunum

filtre takıp takmamak tamamen sizin insiyatifinizde, kutusundan çıktığı haliyle de içebilirsiniz.

Çok teşekkürler. Eyvallah.
Sadece yapılması gerekeni öğrenmek istedim, zira sünger denen şey yok bunda :)

Sütlü kahveyle birlikte içmemi önermişti sevgilim, gerçekten güzel oluyor, tavsiye ederim. Öbür türlü tek başına çok ağır oluyor. Ha ben olsam filtre takardım o zaman filtrem yoktu şu an var, tekrar elime geçerse filtreyle içerim :D

filtre sana kalmış da içerken dumanını ağzında dolaştıra dolaştıra çek içine daha güzel oluyo.

1- Sigarayı en azından iyileşene kadar kes.

2- Doktora görün, ilacını o versin. 2 günle antibiyotik iyileştirir miymiş adamı? "Hangi antibiyotik" de önemli tabi.

(bkz: nac 600)

naptınız yav antibiyotik kesilir mi hiç. aman bir daha kafanıza göre antibiyotik kullanmayın

balgam tehlikeli olabilir lütfen doktora mutlaka görünün bir ihtimal pnömoni olmuş olabilirsiniz.

Pnömoni olabileceğinizi zannetmiyorum.
Sigara kullanımı bu süreci uzatıyor olabilir, üst solunum yollarındaki en ufak rahatsızlığın bile şikayetleri haftalar sürebiliyor. Bu semptomları tetikleyen başka rahatsızlıklarınız da olabilir(alerjk rinit, sinüzit vs.)
Ayrıca antibiyotiği doktor kontrolünde mi kullandınız? Bence o zamanlar görünmediyseniz şimdi bir görünün. İçiniz rahat etsin.

Münihe kadar ineceksen, münihin kuzeyinde nurnberg şehri var. Oraya kesin uğra derim. Orta çağ atmosferini koruyan tarihi dokulu bir o kadar da sıcak hissettiren bir şehir. Lebkuchen diye bir tatlısı var onu da yemeyi ihmal etme

Bamberg nefis, uğrayın mutlaka.
Eğer Frankfurt'a da gitmeyi planlıyorsanız HeidelBerg'i de tavsiye ederim, orası da keyifli bir şehir.

Beylikdüzü'nde özellikle Büyükşehir'de 1+1 bulabilirsiniz bu fiyata. rahatlıkla oturabileceğiniz bir semttir. bunun dışında giriş, zemin, dökülmüş tarzda evleri, yenibosna, zeytinburnu gibi yerlerde bu fiyata verebiliyorlar.

Anadolu yakasında Çekmeköy tarafları olabilir.

Suna'nın Yeri @Kanlıca..

İnciraltı @Beylerbeyi (Boğaz manzarası yok ama çok güzel bahçesi var)..

ismet baba - kuzguncuk.

İnciraltı meyhanesi aslında tam balıkçı değil, ayrıca fiyat ortalaması yüksek bir yer. Ama başta balıklı mezeleri olmak üzere tüm mezeleri hem çok çeşitli hem de çok güzel o yüzden ana yemeğe yer kalmıyor (biz üç kişi bir levreği didiklemiştik, çok lezzetliydi).
Eğer haftasonu ya da haftaiçi akşam gidecekseniz iki gün önceden rezervasyon yaptırın.

bitmediyse geçenlerde galatasaray adası fırsatları vardı ben oradan almıştım 100 liraya balık meze tatlı içecek falan şeklinde 2 kişilik bir bak derim. Hoş ta oluyor tekneyle adaya geçiş falan

Çamlıca tepesinin gideri var.

boğaz, haliç, topkapı sarayı, istinye park :)

ortaköy'den boğaz turuna çıkın, böylece nerdeyse tüm boğazı görmüş olur, hem de ortaköy camii de tarihidir.
sonra bebek'e kadar araçla gidin, orda inip rumeli hisarı'na kadar yürüyün, hisara çıkmasanız da altındaki çay bahçelerinde birer çay içersiniz.
sonra yine ordan sarıyer'e gidip orada biraz vakit geçirebiirsiniz -yolunuzun üzerinde sadberk hanım müzesi var, belki ilgisini çeker o da?

başka bir alternatif de kapalı çarşı / mısır çarşısı / tahtakale turu, karaköy'e de uğrarsınız, balık ekmek yersiniz falan.

ortaköy camii'de restorasyon çalışmaları var. hayal kırıklığına uğrama.
zaten her sene restore ediliyor o camii.

ben başka bir öneride bulunayım. dilforum.com a girin yığınla kaynak var. hem tartışırsınız boş vakitlerinizde aklınıza takılan yerleri.

başarılar.

bir boğaziçili olarak azar'ı öneririm. 3ününde konuları hemen hemen aynıdır fakat zorluk derecesi farklıdır. az çok ingilizceniz varsa 2.sinden yani siyah olandan başlayıp bitirip 3.süne mavi olana geçebilirsinz.
en ucuzaq boğaziçi üni. kampüsünün yakınındaki fotokopicilerden temin edebilirsiniz.

azar +1
internetten de azıcık kurcalamayla bu kitapları bulabilirsiniz (siyah ve mavi direkt pdf var)

Tek başınıza çalışmak için en iyi kaynaklar bence şunlar;

Essential Grammar In Use by R. Murphy
kırmızı renklisi(Elementary)
mavi renklisi(Intermediate)
yeşil renklisi (Advanced)

English Vocabulary in Use serisinin hepsini bitirmiştim ben aşama aşama giderseniz gerçekten faydasını görürsünüz.

www.dunyastore.com

englishtips.org sitesinde hepsi mevcut.
İyi çalışmalar.

English Vocabulary in Use yerine Oxford Word Skills daha eğlenceli, parantez geçeyim.

Dil Forum'u ilk defa duydum. Harikaymış, çok teşekkürler.

Excel kullaniyorsan, e-mail adresini ver, sana iki Excel dosyasi yollayayim. Grameri onunla buyuk olcude halledersin. Bir sene sureyle gramer calisip vakit kaybetme yani. Hemen icraata gec.

Icraattan kastim da su:

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

aramaya inanmamışım, vay bana vaylar bana.

en doğrusu ve kolayı bu şekilde:

xkcd.com

hep aynı kullanıcı adı veya maili kullanıp, şifre olarak da dört haneli bir sayı seçip, yanına da sitede gördüğün ilk veya anlamlı ikinci kelimeyi şifre yaparsan "ya ben buraya üye olmuştum ama şifrem neydi" dertlerinden kurtulabilirsin, hatta üye olup olmadığını bile hatırlamıyorsan bile hep işe yarayan bir yöntem...

@ primusinterpares: onerdiginiz sistem basitce sifrelerini hatirlamayanlara yonelik ve gercekten son derece guvensiz bir yol. bu soruyu acarken sifreleri hatirlamama sorunu degil, daha ust duzey bir sifreleme sistemine gecisimiile ilgili bor seyler aramistim ki buldum onlari da.

bu vize ile italya'ya gittiyseniz evet.
ilk defa yurtdışına çıkacaksanız önce italya'ya giriş yapmanız tavsiye edilir.

italya'ya girdim evet teşekkür ederim.

bahn.com'dan arama yapın; en mantıklı sonucu şöyle veriyor:
from : Brandenburg Hbf
to : Tegel-Center, Berlin
yolculuk 3 aktarmalı ve 1 saat 42 dakika sürüyor.

bir havaalanından diğerine gitmek için aşağıdaki gibi arama yapmak lazım ama bu iki nokta arası gidemezsiniz uyarısı verdi, o yüzden yukarıdaki gibi ana durakları seçtim. (Brandenburg Hbf: Brandenburg tren istasyonu oluyor.)
from : flughafen berlin brandenburg
to: flughafen tegel


ek bilgi: havalanı içince otomatik bilet makineleri göreceksiniz, kırmızı-beyaz renkli olanlar (üzerinde DB logosu var), ordan gideceğiniz istasyonu yazıp rahatça biletinizi alabilirsiniz (dil seçeneklerinde Türkçe bile var).

juhuu! çok sağol ben bu duyurudan ümidimi kesmiştim. teker teker berlinli yazarları rahatsız edecektim ki sen yetiştin.

daha önce başka kuyruklara giden arkadaşım var. artık oranın ortamı için gittiğini söylüyor insanların. oyunlarda dönen geyiğe bakılırsa; gerçekten de onun için gidilir. onun dışında zaten internetten yükleyebiliyorsunuz oyunu şu anda, o tadı yaşamak için gittiğini düşünüyorum herkesin.

şimdi herkes senelerdir bekliyor ya bunu. gamer arkadaşlar da bir an önce alıp "ben aldım bile" demek istiyor. veya oyuna bir an önce başlayıp level kat etmek istiyor<3

oyunu dvd olarak satın almayıp internetten indirebilirsiniz de ama daha uzun sürer bir de fanatikler genelde orjinal dvd isterler, hatta daha da abartıp collector's edition isterler.

rpg / mmorpg oyunların böyle bir hastalığı var, yargılayamıyorum çünkü uzun süre ben de dişi olarak bu esaretteydim, şimdi de fırsatım olsa koşa koşa giderim ama bu yaşlı gözlerim artık sadece zevk için bilgisayar başında oturmayı bana yasak ettiler.

öte yandan ilk günler çok önemlidir, world of warcraft catalycism çıktığında 72 saat uyumadan max. level'a ulaşmaya çalışan insanlar tanıyorum, bir nevi sonunu görmeden rahatlayamama sendromu.

diablo iii'e gelince, senelerdir çıktı çıkacak beklentisi bence bu delilik için yeterli sebep. dedim ya ben mazur görüyorum, diablo oynasaydım eminim aynı durumda olurdum, annemi göndermezdim tabii :)

işte o kuyruk: tks.ibb.gov.tr

kamera metro girişinin oraya döününce görünüyor.

benim erk arkadaşım tavuk gibi 11 dedin mi yatar uyurdu, az önce konuştum adam resmen merasim yapıyor.
Yat uyu yarın oynarsın diyorum, "ya kızım o kadar insanla aynı anada oynamak varken neden yarını bekleyeyim" diyor.
ve yarından sonra 1 hafta işe gitmeyecek adam yahu.

Bir zevk, ayrıca özel collector editionlari vs oluyor, sınırlı sayıda. Bitiyor onlar hemen.

hostellerde / garlarda konaklayacaksanız yeter, iki yıldız da olsa doğru düzgün yerde kalacağız derseniz yanınızda kredi kartı bulunsun, her şekilde yeter o para size.

2 kişilik odada kalsanız, ortalama her gece için 45 avro verseniz, 15 gece hostelde geriye kalan günler de trende parkta bahçede yatsanız : 675 avro/2= kişi başı en az 340 avro kalacak yer harcaması. bu artabilir de.

yiyecek muhabbeti için kahvaltıda ıvır zıvır bir süpermarket sandviçi : 3 avro, öğleyin kebap : 5 avro, akşam makarna : 4 avro, günlük kişi başı en az 12 avro, 25 günde 300 avro. bi yerden sonra her gün aynı şeyleri içiniz almayabilir. aç kalırım diyosanız onu bilemem.

akşama çıkıp bir iki bira içseniz, kişi başı 6 avro, 10 kere yapsanız 60 avro. böyle 700 etti. müze saray gezecekseniz 100 de oraya, kalanı zaten ota boka gider. ucu ucuna tamamlarsınız bence dikkatli harcarsanız, geriye bi 50 falan da kalabilir. fiyatlar fransa üzerinden hesaplanmıştır.

öneri : hostelleri bügünden ayarlayın. en azından yer ayırtın 10 avro verip. rezervasyon 3 gün öncesine kadar iptal edilebiliyor. sonra üzülmeyin.

avrupa nispeten küçük bir kıta olduğu için gece trenleri pek olmuyor, mesafeler çok kısa. aklınızda bulunsun

aga oralara gidince keske biraz daha paramiz olsaydi da suralari da gezseydik, su barda bi iki bira icseydik, su hostelin ortami guzelmis, bi iki gun takilsaydik vb bir suru dusunceniz olacak. ben interrail ile gezemedim ama, aklimin bir kosesinde ilersi icin. epey giden arkadsim olmustu. hepsi de donduklerinde keske yanimiza biraz daha para alsaydik diye soyleniyordu. ucu ucuna ayarlamayin bence butceyi..

biri ötekinden daha zararlı değildir sanmıyorum. ama mantıken öyle bi durum varsa fabrikasyon sigara daha zararlıdır. adı üstünde fabrikasyon, içine başka kimyasalar da katılıyor. ama halihazırda sigara içen birinin bunu hesap etmesi de çok mantıklı değil.

pek çok farklı faktör var. fabrikasyonların çoğu aynı, fark eden katranı, karbonmonoksiti falan.

sarmalarda ise iş değişiyor. bunlar öyle göründükleri kadar saf değil. burada tekellerde sarma tütün de satılıyor. üzerinde yazar, "ek madde yoktur, yüzde yüz tütün", "%15 koruyucu tatlandırıcı, %85 tütün" falan diye. bi de sigaranın çapına göre ne kadar nikotin ne kadar katran içerdiği yazar. öyle karmaşık durumlar yani, kimyasal analize tabi tutmadan çözülemiyor. en mantıklısı böcek ilacı kullanılmamış tütün tarlasından toplanmış ve kesilmiş doğal tütün bulup içmek herhalde ama o da çok sert olabilir, bi de nerden bulup güveneceksin :))

cevap veriyorum: it depends.
fabrikasyon sigaralar içerisinde barındırdıkları kimyasallardan dolayı daha zararlıdır, öte yandan sarma sigaralar da zıvana adını verdiğimiz filtrelerin yanlış kullanımı neticesinde dumanın ciğerlerimize daha çok ulaşması nedeniyle zararlıdır.

bir diğer yandan da, fabrikasyon sigarayı cart diye yakıp içeriz ama sarma sigarayı sararız zahmet çekeriz bu nedenle gün içerisinde daha az tüketiriz, bu nedenle daha az maruz kaldığımızdan zararı daha azdır diyebiliriz.

sonuç: sigara sağlığa zararlıdır.

Zarar konusunda hiçbir farkları yok.