ben 5 - 6 sene önceden beri böyle düşünüyorum. insanlar üstüme üstüme geliyor yürürken. trafik desen tam bir kaos. ömrümün geri kalanında orada yaşamayı düşünmüyorum ve bu benim elimde. ama bi ayağımın istanbulda olmasını seviyorum. oradan vazgeçemem.

valla doğru zamanı bekliyorum öyle diyeyim sana. iktisadi özgürlüğümü elime aldım son 2 yıldır. fakat üniversiteden kalma kyk adlı illetin borçlarını ödemekteyim şu anda. sabit bir gelir olmadığı müddetçe veya çok paran olmadığı müddetçe biraz ütopik görünüyor gözüme bu bir yerlere kaçma gitme işi. ama hayal edip kendini ona göre planlayıp özellikle de ne yapacağına karar verip bu işi bir "biznıs" bir "gelir kapısı" olacak şekilde projelendirirsen "gitmek" kişisel huzurun açısından en önemli şey. ama projelendirmeyip ne olursa olsun ben gideceğim diyip dımdızlak gitmek biraz bile bile lades demek gibi geliyor bana. o yüzden bu aralar ve önümüzdeki yıllar maddi manevi şekilde kendimi hazırlayıp bir de kendime oralarda geçimimi sağlayacak şekilde bir zanaat geliştirirsem gitmemek için hiçbir engel yok kendi adıma konuşmak gerekirse.o yüzden de size naçizane tavsiyem. ne ile gelir sağlayacağınıza karar verin o konun üzerinde profesyonelleşin, bu arada bu projeyi hayata geçirecek maddi birikimi yapın ve gidin.

doğru zamanı bekliyorum +1.

doğru zaman asla gelmeyecek diyenlere de buradan selam ederim. bekle beni memleketimin ıssızlığı, az kaldı.

Büyük konusmayayim ama bu sene kpss yı kazanırsam sehirdisina atanıp kurtulmayı planlıyorum bu illet yerden. Otuz senelik İstanbulluyum, sehirdisindayken boyuk seerli havası atmak dışında bir halta yaramadı. Anneannem "Burada Allah yok, peygamber yok." der mesela, katılmamak elde değil. Mega köy. Hiç sevmem İstanbul'u da İstanbul asiklarını da. Adam bağcılarda oturuyor, kız kulesine, cihangir tepesine falan methiye düzuyor. "Abi, deniz görmeden yaşayamam" falanlar. İfrit oluyorum.

kesinlikle öyle, hafta sonu yolda yürümek bile imkansız artık özellikle son 3-4 senedir. imkanım olsa bir gün durmam yerin dibine batsın amma ve lakin nasıl ve nereye giderim malesef bir fikrim yok henüz.

benim için doğru zaman korkarım hiç gelmeyecek

- yaş 43 ama maalesef bir birikimim yok
- istanbul'dan başka yerde para kazanma ihtimalim çok düşük
- trafikten muafım ama çok da avantajlı sayılmam çünkü "bu şehirde" bisikletle işe gidip geliyorum.

ha bekar olsaydım bir dakika bile durmazdım.

İstanbul'a giden ne kadar çok arkadaşım varsa ya geri döndü ya da dönmeye çalışıyor. Sayılarıda 3 değil 5 değil. Ben son ana kadar gitmeme taraftarıyım açlıktan ağzım kokana kadar dayanıcam.

Eylül ayında sektör değiştirip İstanbul'dan ayrıldım. Şu anda dönme planları yapıyorum çünkü eski işimi yapmak istiyorum. Aynı işi başka şehirde de yapabilen varsa çok mantıklı. Bir de İstanbul'daki çevren kültürlü ve akıllıysa onu da ararsın. İç Anadolu cayır cayır yanıyor çünkü.

valla çok kötü istanbul. bundan 4-5 yıl önce iş bakarken ya annemlerin yanında (daha küçük bir şehir) iş bulacaktım ya istanbul, malesef diyorum bakın istanbul seçmişim. hiçbir albenisi yokmuş meğer. arkadaşın olunca dahi insanın içinden görüşmek gelmiyor zira biyerden biyere gitmek ölüm.

doğru zaman +1

istanbul'da yaşamak zengin değilsen çekilecek dert değil. elit muhitlerde, misal boğaz'da yaşayacaksın, sabah 9-6 mesaiye gitmek zorunda olmayacaksın vs, ancak öyle yaşanır burada. kalan %90'ı çöp bu şehrin.

yalnız gitmek isteyenlerin de hepsi ege'ye gitmek istiyor, o nasıl olacak bilmiyorum. huzurla yaşanacak yer çok az türkiye'de. keşke biraz nüfus kontrolü yapabilseydik, üredikçe ürüyoruz.

valla biz 5 ay önce izmite taşındık çok da memnunuz. ben çalışmıyorum ama eşim sancaktepede çalışıyor. izmitten 1 saat sürüyor. ama kadıköy, göztepe falan oralarda oturunca da 1 saat sürüyordu. istanbula gelmek istesek 1 saatte oradayız, burdan bursaya gitmek istesek 1 saatte bursadayız. trafik derdi yok sıkış tepişlik yok.

İstanbul'a aşığım.

ben bu konuda çok doluyum. istanbul'un anasını skiyim.

şehir olarak güzel de, orada yaşamaktan nefret ediyorum. üniversite için gittim, 3-4 sene debelendim, baktım okuyacağım da yok nihayet geçtiğimiz hafta temelli ayrıldım o sikik şehirden. bir aksilik olmazsa lviv'e yerleşiyorum ağustos'ta, olursa da gölcük'te kalıp kocaeli üniversitesi'ne giderim herhalde.

gürültüden akşam pencereyi açamıyorum istanbul'da. kavgasız gürültüsüz, skildiğimi hissetmeden geçirebildiğim tek bir gün olmadı. öğrenci için kalacak yer desen ekstra zor. ya çok zengin olacak ya da sığır gibi yaşayacaksın. her şey ama her şey pahalı. ha ulaşımı çok ucuz mesela ama ölümcül. kaldı ki, bir yerden diğerine ulaşman 74 saat ve 2-3 aktarma falan sürüyor genelde.

küçük/orta büyüklükte şehrin, minik ilçelerin gözünü seveyim abi. bak şu an bunları denizi, dağları ve günbatımını terasta izleyerek yazıyorum. şu an sadece kuşların ve mahallenin çocuklarının seslerini duyuyorum. bu daire kiraya verilse sanırım 600 liraya falan gider. aynı standartlara istanbul'da sahip olabilmek için en az 3-4 bin lira vermen lazım. şu kafa rahatlığını, şu ucuz ve sakin yaşamı gördükten sonra okul için istanbul'a dönmek benim için ölüm oluyordu her seferinde.

benim kesin kararımdır: türkiye'de kalırsam gölcük'e, burası olmuyorsa o ayarda küçük bir yere yerleşeceğim. ukrayna'da yaşarsam lviv veya ivano-frankivsk'te kalmaya çalışacağım, zinhar kiev'e yerleşmeyi düşünmem mesela. gezmeye giderim. şansım yaver ötesi gider de 8-10 sene sonra okulu bitirip baltık ülkelerine gidebilirsem, benden mutlusu yok. düşünsene başkenttesin ve bissürü imkan var, buna karşılık şehirdeki insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. keşke bütün büyük şehirler riga, tallinn, vilnius gibi olsa.

"Yüreğim diyor ki boşuna bekleme, aramaz gururundan seni çok sevse de." Şarkısı bile var.

unutulmuş olma riskini göze alıp aramak çok mu aptalca olur? "neden aradın? ne var? bi daha rahatsız etme" der diye çok korkuyorum :(

duygusallığımı sikeyim. hep bu duygusallık bitiriyor beni. bi de erkek adam olacaz.

içinde kalıcaksa ara. ama her seyi duyabilirsin.

bazı şeyler unutulmalıdır.

Arama.

bunlar sizin hüsn-i kuruntunuz. o çoktan unuttu bile.

herkese olmuyor. "şu anda başkası var yanında" dediğin sürece özlem filan da kalmıyor. olmadığının garantisini de veremeyeceğine göre...

aldattı veya sadakatsizlikleri vardı ise seni özleme olasılığı %2 falan

sabaha en yakın vakittesin, o yüzden bu kadar karanlık.

kabuğunu kırmaya en yakın noktadasın, o yüzden bu kadar sıkılıyorsun.

eğer geçerli sebepler ile ayrıldıysanız arama hacı. bu aşamayı atlatınca kafandan çıkacak. sağlıklı bir ilişki kurabileceksin. şu an birleşseniz bile eskisinden çok farklı olmayacak, ayrılma sebepleri halen orada duruyor olacak.

Tam dediğin hissiyatı yaşıyorum şu an, facebook'ta benim çektiğim bi resmi profil fotosu yapmış :(, aylardır bakmıyordum bi yorumda gördüm. Üstelik ayrılma sebeplerimiz "kaderin cilvesi" şeklinde ortadan kalktı. Uzak mesafeydi şimdi ikimizde kalıcı olarak aynı şehre dönüyoruz.

ben aramıştım, karşılığında ayrılmadan önce başka birine aşık olduğunu itiraf etti.

böyle cevapları duyma ihtimaline karşı hazırlıklıysan ara.

arama. yoluna bak.

Önüne bak.

Motosiklet.net

horizons unlimited

Saat sembolü varken sildiysen ggitmemiştir.

tek tik bile olmadan sildiysen 99% gitmemiştir. henüz saat işareti varken silince gitmiyor.

Saat sembolu varken silmistim gitmis :(

saat sembolu varken de gidiyor, dün öğrendim. internet kapalıyken yolladım, hiç açmadan sildim, baktım göndermiş...

saat sembolü varken silersen gitmiyor.

intenernetim kapalı iken gönderdiklerimi saat sembolü varken ve internet hala kapalı iken siliyorum bazen. neti açıyorum gitmemiş oluyor.

internet bağlantın varken göndere bastıysan geri dönüşü yok. bağlı değilken göndermiş olsan silebilirdin.

mesajı silince sadece sende silinmiş oluyor, karşı tarafta değil. her halükarda gider.

sadece saat sembolu varken kişiyi engellersen gitmeyebilir.

mesaj gitmiş arkadaşlar olan oldu :D

www.google.com.tr

:)

iş bulamıyorum. umudum az. öz güvenim epey hasar aldı iş ararken.

şu an için çok şükür en büyük somut problemim işim, çözebileceğimi hiç sanmıyorum. hiç umudum yok. çok da umurumda değil.

Mezun olamıyorum, ailevi bir sürü problemim var arada kalıyorum ve ikili ilişkilerime de çok yansıyor bu durum.

Okuldan bir gün elbet mezun olucam ama ailevi konularda umudum yok.

Çok yalnızım, tek derdim o
17 senedir yalnızım, ailem bana en yakın 10 saatlik uçuş mesafesinde oldu hep
kimsem yok.

Kronik bir rahatsızlığım var. Arada uyku dönemine geçse de bazen hortlayıp yaşam kalitemi düşürüyor. İşte o zamanlar kendimi çok çaresiz hissediyorum. Bu sorunumu çözemem çünkü bilinen bir tedavisi yok, bu hastalık ile ömrümün sonuna kadar yaşamak zorundayım.

iş bulamıyorum, şu an çalıştığım yerde 2 aydır maaş alamıyorum ama evde oturmaktan psikolojim bozulduğu için gelip ofiste oturuyorum.

yaklaşık 10k borcum var bankalara. arayıp duruyorlar, 1 ay sonra yasal takibe gider.

ailemden 900 km uzakta yaşıyorum. yaşadığım yerde sevgilimden başka arkadaşım dostum kimsem yok

en büyük sıkıntım ev arayıp bulma sürecim şu an için, taşınma vs işleri gözümde çok büyüyor. bir de ayak bileğimi sakatlamıştım o beni korkutuyor ya tam iyileştirmeyi beceremezsem diye. bunların ikisi de geçici şeyler. başka bi sıkıntım yok neyse ki.

çalıştığım şirket tam akp kafası ile yönetiliyor, dolayısıyla işimi sevmiyorum.

ağustosta evleniyorum, ev bulma yerleştirme alma yapma dertleri var, tamamen stres dolu bir dönem.

iş değiştireli yaklaşık 4 ay oldu yöneticimle sıkıntı yaşıyorum. umudum kalmadı yeni iş bakmaya başladı myavaştan.

Çok çalışmak.

Çözülecek bir şey gibi durmuyor. Maalesef (bkz: çalışmak özgürleştirir).

Sağlık sorunları.

İnanıyoruz iyi olacak.

- üç ay içinde benim için hatırı sayılır derecede para biriktirmem gerek.
- dikkat bozukluğu. okula ve işe dair sorumluluklarımı yerine getirmememe yol açıyor.
- babam
- en yakın arkadaşlarımla aramış bozulmuş olması

Hoşlandığım kız var. Karşılık bulma ihtimalim %32.5 falan.
Okulum uzuyor, arkadaşlarım mezun, yalnız kaldım seneye. Umut falan yok, olan oldu.

Pectoralis Major tendon rüptürü.

ailemdeki insanların borçlarının tavan yapması her gün daha kötüye gitmesi ve bunun için sürekli matem havasında olmaları.

iş bulamıyorum diye üzülenler bunu düşünüp şükredin, bulursunuz inşallah

En büyük sorunum iş, belki kısa süre içinde bulabilirim ama hala istediğim iş olmayacak.

şüşkoluk.

çözebileceğim konusunda büyük umudum var zira ağustos sonunda tekrar okula, dolayısıyla sosyal hayata döneceğim. bu otomatik olarak daha az yemek, daha çok hareket etmek demek. üniversiteye başladığımda taş gibi heriftim, o zamana kadar da hiçbir şekilde kilo problemi yaşamamıştım. sonra yaşadığım psikolojik problemler, aşırı yeme isteği, evden çıkmama, özellikle yurttayken "ulan gece karnım acıkırsa bi şey yiyemem" düşüncesiyle vücudun ihtiyaç duyduğundan çok daha fazlasını yeme vs. derken iğrenç bir şey olup çıkıverdim.

şu an bu duruma zemin hazırlayan her şeyden uzaklaşmış durumdayım. geçen 20 günlüğüne annemin yanına gittim mesela. ekstra dikkat göstermediğim, gece koca tencere makarna yiyip kola içtiğim halde 4 kilo verdim. neden? çünkü aç değilken öküz gibi saldırmadım. gün içindeki yemeklerimde, "gece acıkırsam bir şey yiyemem çünkü her yer kapalı" düşüncem olmadığından, ölçülü kalabildim.

o açıdan, hala büyük ümidim var çünkü "normal" olan zaten bu değil. şartları normalleştirdiğimde, ben de normale dönerim diye ümit ediyorum. duyurudan/sözlükten kızlara yürümeyi, önüme gelene dickpic göndermeyi (sürpriz olarak değil tabii ki) çok özledim. insan şüşko olunca kendini her anlamda yarım hissediyor. karşı cins senden hoşlanacaksa bile sen kendi özgüvensizliğinden yanaşmıyorsun mesela. ne bileyim çok çabuk yoruluyorsun. hepsinden önce, sağlıksızsın. hep giydiğin şeyleri giyemez oluyorsun. sürekli olarak aklının bir köşesinde "lan bunu yesem mi yemesem mi?" tedirginliği oluyor. yemesen aç/eksik, yesen yenilmiş hissediyorsun.

ama bitti. istanbul'dan da, yurt ortamından da ayrılıyorum. biz bu yola kefenimizle çıktık. SEKS GERİ DÖNÜYOR.

çevrem ve ben ilişkisi. arkadaşlarım çok çeşitli yerlerden ama ben sadece bir gruplayken kendimi kendimmiş gibi hissediyorum. ilerde evlenirken kimleri çağırırım diye düşündüğümde sadece o arkadaşlarımı çağırırım diyorum. 10 sene sonra görüşmek istediğim arkadaşlarım sadece bu kişiler. bir yerde kesip atmam gerekecek diğer grupları, nasıl yapacağım bilemiyorum.

bir diğeri ise ( pek sallamasam da) çalıştığım yerdeki ortam. şöyle ki, sabah uyanıp sözcü gazetesini okuyup onun üzerinden saatlerce muhabbet eden insanlarla dolu. bir insan nasıl sözcü okur aklım almıyor...

Düzensiz uyku, düzensiz beslenme dolayısıyla sağlıksız yaşam tarzim. Sigarayı çok içiyor olmam. Angarya işlerin zamanımin çoğunu aliyor olması. Kpss. Yalnız ve yalıtılmış hissediyor olmak. Kendimle surekli bi mücadele içinde olmam. Sağlıksız hissetmem. Aklı dengemi koruma çabaları, kabuslar. İç dengemi bir turlu kuramamam, negatife karşı yoğun hassasiyetim. Ailevi meseleler. Ekonomik sıkıntılar. Kemik bi arkadaş cevremin olmaması.

Resmen pandoranin kutusunu actirdin.

para

Teorik olarak çok güzel bir hayatım var, İzmir'de yaşıyorum. İşim maaşım falan iyi gayet(daha iyisi size olsun). Ek olarak orkestrada çalıyorum, motorla geziyorum vs. "Derdini s.keyim" diyeceksiniz belki ama içimde hep bi boşluk var tatmin olmayan sebebi nedir bi fikrim yok. Ankara'ya ailemin yanına mı dönsem yoksa İzmir'de devam mı etsem bunun ikilemi var kafamda sürekli. 30'una geldiğimden midir nedir kafama uyan birisini bulsamda hayatım düzene girsin istiyorum inceden.

Matematik bölümünü bırakıp makine mühendisliği kazandım. Neredeyse 3. sınıfa geçecek olmama rağmen normalleşme sürecine giremiyorum. Üzerimde hâlâ sınava hazırlandığım yılların etkisi var. Türkiye'deki üniversiteler liseden hâllice olduğundan sanırım bir süre daha inek modunda dolaşacağım. Bir türlü sosyalleşemiyorum. Zorunluluk olmasa dışarı çıkmam gibi. Bir antrenmanlarıma gidiyorum, bir de okula. Bir kafede saatlerce oturacak kadar salmak istiyorum kendimi.

kız yok, umudum yok , çünkü para yok

kendimi cok yalnız hissediyorum, 33 gün önce sevdiğimden ayrıldım, toparlayamıyorum kendimi, haftada 3 gün işe gitmiyorum, beni sevdikleri icin göz yumuyorlar ancak kovulmam an meselesi ve cok da şeyimde değil, mayışı alkole yatırıyorum 1 aydır, 1 aydır hastalıklar peşimi bırakmıyor, normalde zevkle girerdim mutfağa, mutfak şu an paket servis ambalajlarıyla dolu, akşamları canım sıkılınca kalkar evi temizlerdim, severdim bunu özenirdim şimdi 2 haftada 1 annemi cagırıyorum anne gel yoksa belediye gelecek diye. gömlegimin ütüsünü dahi yapacak motivasyonum yok. günde 2 paket sigara içiyorum. bademciklerim şiş, saçlarım papaz oldu berbere gidesim yok. gülesim yok. gözlerimin feri söndü.

öliyim ben ya en iyisi :\

Mezuniyet sonrası düşülen boşluk ile özel hayatta problemler birleşince son bir senem iğrenç geçti. Bu hafta sonu moda sahilde hayvan gibi yayılırken artık olayların değiştiğini, keyiflerin yerinde olduğunu fark ettim. Ne güzel lan.

Kendimi biraz yalnız hissediyorum bazen. En büyük hatta tek problem o sanırım şuan hayatımdaki. Bir şeyler paylaşabileceğim birisi olsa hayatımda her şey daha güzel olurdu sanki. Çözme konusunda umutsuz değilim, olmam için hiçbir sebep yok zaten ama zorlamıyorum da. Bir arayış, hadi artık tarzı bir çaba içinde değilim.
Ha bir de ödev yazmaya başlamam lazım birazdan, canımı sıkmıyor değil.
Gelmişken bir de şarkı vereyim belki keyiflendirir
www.youtube.com

Yaz ve sıcaklardan hiç hoşlanmıyorum. Bir an evvel Eylül gelsin istiyorum. En büyük olmasa da en öncelikli sorunum bu.

sosyal anksiyetem yeniden ortaya çıkmaya başladı sanırım

kırılmadı.

Sol el bilegim kirildi.
Cok pis bir aci ama cok da tuhaf ayni zamanda.

Ama en cok rontgen icin duzlestirmeye calistiklarinda acidi. Ahh hala da ondan ala aci cekmisligim yoktu.

yerinde duramayacağın bir acı

kırılsa duramazsın.

Ayagim kirildi. Kirilinca aciyo ama sonra gecio. Zaten lafi var kiriksa iyi catlaksa duramazsin diye

Bilegim bi kac defa kirildi. kirikarim duzgun kiriklardi anladigim kadariyla ki oyle duzeltme yerine getirme falan filan olmadi, olduysa da oyle canim cikmadi yani.. Neyse asil mesele kiriklarin hicbirini rontgene kadar anlamadim yani sicagiyla anlasilmaz mevzusu dogru, zaman gectikce agri ve siame oluyo

kırılmış 1-2 ay sonra fark ettik. doktor bölgeyi bulup bastırınca acıdı, yoksa acımıyordu

ben de bisikletten dusup sag el bas parmagimla bilek arasindaki kemigi kirmistim. hastaneye kadar veya sonrasinda onunla ilgili hicbir aci hatirlamiyorum. asfalt yanigi cok feci bir sey asfalt yanigi varken baska yerinize canli dikis atsalar dahi hissetmezsiniz. ki onu da yapmislardi.

kırılan yere göre değişir. hareketli kemiklerin olmadığı bir yer (mesela burun köprüsü ya da kaburga) kırılırsa kemikler yerinden oynamadığı sürece acı hissetmezsin. ancak kaynayana kadar çok şiddetli ağrı çekersin. bu tür kemik kırıklarında kırılan kemikler sinirlere baskı yapmadığı için acı vermezler ama kaynama sürecinde ağrı yaparlar (her iki örneği yaşadım. ikincisinde kalp krizi geçiriyorum sanmıştım).
hareketli kemik kırılmaları ise acı yapar. bileği kırılan bir arkadaşımın acıdan haykıra haykıra ağladığını gördüm. düşman başına.

3 hafta önce kaza sonucu koprucuk kemiğim kırıldı, öyle bağırtacak kadar acı hissetmedim. Sızladi fakat bayaa

7 yaşındayken sol kolumu çok ciddi şekilde kırdım. öyle ki bilek dirsek arası kemik deriyi yırtıp çıkmıştı. 2mm yandan kırsam atardamarı keseceği için hayatımı kurtarmak adına kolumu kesmeleri gerekebilirmiş. kırdığımın hemen ardından kolum davul gibi şişti iç kanamadan ötürü. hastaneye götürdüler arabada tümsekten geçerken kolumun çok acıdığını hatırlıyorum ama normal şeyler bunlar. hastane doktor hemen ameliyat demiş babam güvenmeyip yedikule ermeni hastanesine götürmüş. doktorlar alçıya almış hemen. doktorun babamla konuşurken şunu dediğini hatırlıyorum: çok doğru kararla buraya getirmişsiniz o iç kanama geçiren kola neşter vurduğun an hayatını kurtarmak için kolunu kesmen gerekir kanamayı durduramazsın. babam o gün hayatımı kurtarmış kısaca..

geçen sene de yaklaşık 60km ile viraj aşağı sola eğimli yolda ilerlerken yerdeki kumdan ötürü sola düştüm ve sol omzumu çatlattım. ilk başta şoka girdiğim için idrak edemedim ancak kolumu yukarı kaldırmaya çalışınca ağrdığını farkettim ve doktora gittim. fizyoterapi ile sorun çözüldü

benim de sol el bileğim kırıldı. önce anlamadım, eczaneye gidip kas gevşetici krem aldım, sürüp yattım. ertesi gün kalktığımda bütün kolum simsiyah bi renge bürünmüştü. morarmıştı ama siyaha yakın bi mor.. korktum tabi, hastaneye gittim, kırık olduğu tespit edildi, alçıya alındı. herhangi bi acı hissetmedim, sırf o morarmasından tedirgin olmuştum bi de alçının durduğu süre boyunca işemek, giyinmek, saç toplamak, tırnak kesmek gibi eylemler oldukça zorlamıştı.

fakat ciddili kazalar yaralanmalar hariç, böyle küçük ölçekli acılar konusunda tırnak çektirmenin üstüne tanımam.

Motosikletten düştüm. Kalktım motorun hasarına baktım, var biraz hasar ama sürülebilecek gibi atladım arkadaşların yanına gittim. Meğer köprücük kemiğimi kırmışım onlar farketti.

Yani o an hiç acısı yoktu. Ama iki sene geçmesine rağmen hala şınav çekerken zorlanıyorum.

çok aşırı bi acı ağrı olmuyo ama görüntü hoş değil
kırık olsa duramazsın olayı da yalan, baya duruyosun
en dayanılmaz ağrı açık ara böbrek ağrısıdır

maşallah diyelim hiç kırılmadı.

Çok düştüm ama kırılmadı, nazar değmesin.

Hali saha macinda sol ayagimin en kucuk ikinci parmagi (soldan ikinci. baska nasil anlatilir ki lan bu!?) kirildi iki sene once. Parcali kirik vardi. Igneyle uyusturdu, botatel falan takti doktor. Aci hissetmedim kirildiginda fakat cok tuhaf bir sikinti duydum. Soyle ki, tek ayak ustunde sekince kirilan parmak cok fena sallaniyordu. Aradaki boslugu hissedebiliyordun yani.

Iki kolum da farkli zamanlarda kirildi. Tarif edilemeyecek kadar guclu bir agri. O yuzden tarif edemem.
Bu zamana kadar yasadigim en kotu aci kol kirilmasi, digeri de bobrek sancisiydi.
Dusmanimin basina gelmesin diyeyim kisaca.

Edit: Bir de kirilan yere ve kirilma sekline gore de durum degisiyor. Ilk kirildiginda aninda muthis bir agriyla kivranmaya basladim, acidan midem bulanip ogurmeye basladim falan. Diger kolum kirildiginda ise ilk anda bir sey hissetmedim, sonradan agrimaya basladi. Kipirtattigim an agriyordu.

12 yaşındayken iki ayağımın üstünde dururken kolumu kırmıştım. Hem çıkmış hem kırılmıştı. Büyük beceri. Düştüğüm yerden 10 dakika kalkamamıştım. Çok çok büyük bir acı değil ama tarifi zor. Ağrı gibi daha çok. Ama çok büyük bir ağrı gibi.

şükürler olsun ki hiçbir yerim kırılmadı.
hep korkmuşumdur bir yerlerim kırılacak/kırılır diye.

kalbim kırıldı. çok ağır bir acı. tarifi yok.

ola ki internet üzerinden bulmak isterseniz,
www.n11.com

motosiklet magazalarına bakabilirsin

@mirty, onlar içerde yok ama dimi, çarşıdan uzaklar?

otel büyük saruhan ya da anemon oteldeki olanaklara bakın. bunlarında dışında yerlere güvenmek çok mantıklı değil. bu otellerde benzer paketler varsa daha iyi olur.

Anemon'a giden bir iki arkadaş olmuştu. Çok detayı bilmiyorum fakat memnun kalmışlardı

almamanı tavsiye ederim.
cidden.
motora türkiye de yalnızca küçük yerlerde binin bence.
kaza yapmamış motorcu yoktur henüz kaza yapmamış motorcu vardır.
ve bu kaza istanbul vb büyük bir şehirdeyseniz genelde kötü bir yaralanma, ya da allah korusun ölümle sonuçlanıyor.
motor çok güzel bişi ama türkiye'deki büyük şehirlerde değil.

msx diz kapağına gelir hocam :) scooter değil ayrıca o. honda dersen pcx150 bak. ikinci el temiz daha uyguna gelir.

resimdeki motor sana çok küçük gelir.

scooter istiyorsan yamaha nmax,yamaha xmax, sym joymax,dealim s3, honda pxc gibi motorlara bakabilirsin.

boy kilo ölçülerinden dolayı xmax, joymax gibi motorlar daha uygun gibi.

motor alacağın vakit kask,eldiven,mont,pantolon dizlik gbi şeyler alacağını ve bunların 2000 civarında tutacağını asla unutma.

ehliyet 1000 ekipman da 1000 desen 2000 lira kafadan masrafın var onun haricinde de çin motorlarına bakma bence japon al en kötü sarmazsa aldığın fiyata satabilirsin. bi de işe gidip gelmek açısından skutır daha mantıklı zira yağmur çamur derdi daha az bi de trafikte debriyaj sıkıntısı yok

Rentts +1
Yok ben dikkatli kullanirim falan diye dusunuyorsan da istatistikleri bir incele sonra bir daha dusun. Ne kadar dikkatli ve disiplinli oldugunun pek onemi yok soz konusu motorsiklet ise.

yahu adamı amma korkutmuşsunuz. öyle bi ülkede yaşıyoruz ki kafamıza tuğla düşüp de ölebiliriz :)

motor diğer araçlardan evet daha tehlikeli ama pratikliği, konforu ve verdiği his tarif edilemez. ekipmanın iyi olsun, ani yerlerde kaçmayı bil ve çok apaçiliğe girmediğin sürece gayet sürersin. çok delireceksin, çok kaza tehlikesi geçireceksin ama zamanla alışacaksın. motorun konforu cidden bambaşka.

ama 1000 liraya seni koruyacak bi ekipman bulman zor, paranı ekipmana yatır. tekrar söylüyorum ekipmana verilen paraya acıma.

Kasksız binersen

diger gorgusuzluere cevap verecegim diye artistlik yaparsan

kurallara uymazsan ...

motosiklet bir kenara araba bile tehlikeli. hangi insan evladi neye guvenip de yola bakmadan, cep telefonu ile oynayip arac kullanabiliyor ? Biri de bunu gelsin aciklasin.

Öncelikle geçen çarşamba kaza yapmış biri olarak yazıyorum, paranı ekipmana ve ileri sürüş eğitimine yatır zira ben bunları yapmasaydım şu an ölmüştüm, köprücük kemiğiyle kurtardım durumu;

ikinci olarak almamanı ve cok tehlikeli oldugunu söyleyen insanlara kulak tıkamayı öğren(salak değiliz tehlikelerin farkındayız), OMM'nin ve Rahmi Barutçu'nun kitabını okuyarak işe başlayabilirsin, ne demiştim eğitim ve ekipman önceliğin olsun,

al-sat yaparım dersen kore-çin motorlarına bakabilirsin öğrenmek, düşmek için ideal olur, hasar aldıgında çok masraf çıkarmaz. uzun süreli bineyim, uzun yola çıkayım dersen japondan şaşma, bütçen nedir bilmiyorum ama senin ölçülere göre maxi scooter bakman daha iyi olur gibi.

bu motor altında bisiklet gibi kalır, kaldı ki scooter da değil. honda pcx ler de sana ufak gelir, ben kullanıyorum. xmax 250, honda forza, sym joymax gibi maxi scooterlara bak.

bütçene hangini uydurabiliyorsan onu al. expertiz yaptır almadan önce. nası olsa motorunu sonra değiştirceksin. belki bir iki yere de düşüreceksin. o yüzden uygun fiyatlı bişeyle başlaman yararına olur. motordan önce ekipman al. ekipmana en kötü 2 bin lira ayır. kalan paranla motor al.

tam sözlükte ifşa edilmelik bir rezalet, sözlüğe yazmalısın bence.

sözlüğe yaz, adidas türkiye ve genel adidas maillerine mail at durumunu anlatan

" sırıtarak git mahkemeye ver, 1-2 sene sonra 40 liranı hacizle alırsın diyor. "

cevabin burda sakli. cünkü tüketici olarak haklarin az, yaptirimlar hem cok yetersiz, hem cok gec, hem de hala aciklari var.

eksisozluk.com

sana neden yardimci olsun? mahkemeye versen seneler sonra hala istedigini okuyacak, yok baska bir sey yapsan, gene umrunda olmayacak. basina acabilecegin derdi yok resmen adamin. rezalet basligi acsan aksamina unutulur. yani gücün de yok zaten birey olarak.

adidas ama franchise ile subelerini arttirmiyor mu? ana ofis var mi? direkt olarak adamin dedigi seyi yansitip, üstlerine, ona adidas ürünleri acma hakki veren adamlara ulas. ama cok bir sey bekleme.

edit:ben yazana kadar üstte söylenmis yahu. joseph gets a +1, cesario gets a +1, karasakal gets a +1. you all get a +1. generator-meme.com

direk tüketici hakem heyeti, garanti çözüm.

sözlüğe yaz +1

kesin çözümü söylüyorum: adidas'ın twitter hesabına tweet at.

Sözlük, şikayetvar.com, adidas sosyal medya hesapları, adidas'a e-posta kombosu yaparak sonuç alabilirsin bence.

cevaplar için teşekkürler arkadaşlar. o sinirle mağazanın önünden geçmekte olan yaşlıca bi teyze gördüm. ayağındaki ayakkabılar eskimişti. teyzem bi dakika bakar mısınız dedim. 160 liralık değişim hakkıyla kadıncağıza istediği ayakkabıyı hediye ettim. bi de çıkarken yavşak "iyi günler efendim yine bekleriz diyor". dolayısıyla artık tüketici heyetine gitme veya hak talep etme durumum yok sanırım.

bu duyuruyu ne yapabilirim diye sormak değil de daha bu çok rezillik duyulsun diye açtım.

merkez'e mail at, asus'la benzer bi durumu bu şekilde çözdüm

Adidas a Twit ve rezalet başlığı aç. Linki de ekle twitter a

adidas'ın hangi mağazası?

tüketici hakem heyetinin kararları bağlayıcı. adidasla uğraşma. heyetten haklı olduğuna dair belgeyi aldıktan sonra istedikleri kadar konuşsunlar.

her zamanki gibi eğitim alarak başlamanı önereceğiz duyuru ailesi olarak. Scooter mı vitesli mi istersin ona göre bir yön çizeriz burda.

Önce bir eğitim al sonra da beğendiğin küçük bir scooterı alırsın. Eğitim için tavsiye ederim; honda.com.tr

honda delıght bakabilirsiniz. Ayrıca ne akdar bütçeniz var, kaç cc istiyorsunuz,scooter mı cross mu city mi ona göre bilgi vermek daha mantıklı olur sanırım.

scooter mi istiyorsun vitesli motor mu?
butcen nedir?

scooter icin: delight - fiddle - xmax
vitesli icin: tur secmen lazim. capir gibi mi, enduro gibi mi, racing gibi mi?

cbr125 veya yzf 125. başlangıç için scooter tavsiye edilir fakat bu süre kısa sürer. çabuk öğrenirsin yani bisiklet sürmek gibi bişey bu. bisikletin gaz frenli hali scooter oluyor. bide al satla uğraşırsın falan sıkıntı. zaten 125ler başlangıç motoru olarak geçiyor.

ek olarak ekipmanlara da min. 1.5-2 bin ayırmayı unutma

(bkz: ekşiteker)

youtu.be

30. 31 olacak yakında.

30

24

23, 24 olacak çok yakında.

34

24

27
gecmiyor be.

24

21 yıl 10 ay

29

29 yıl bir buçuk ayligim

22

oo yaşlar kemale eriyor
yaşlanmışız duyuru

yazın hepinizi görelim.

31

27 :(

29 yaşlanıyoruz be

18 ama ruhum 67.

22

Haftaya 31'im hayat çok acımasız.

29

25

28.89

24.5

32 görünümlü 22. haziranda 23.

32

Haziran'da 24.

Bugün de anket doldurduk şükür.

30.5

21.

26.
Artik indirimlerden de yararlanamadigima gore bi is bulsam iyi olacak.

26

hala yazmayanlar var.
merak etmeyin biliyoz az çok yaşınızı.
yazanları tebrik ederim.

23

29

31 m ist

26XL

32 olduk zar zor

32

35

Hepinizin abisiymişim.Öpün elimi

32

30 :(

en son turkuaz abimizle şuradaki yaş ortalaması 24,65 çıktı.

çok fena hesaplarım.

21

25

:( Kesin yalan soyleyenler var.

24

23 ama taksiciler 15 diyor

19 duyuru bile yaslanmis ya la en kucuk bizmisiz

10 gün sonra 20

30

20 üye olduğumda 14.5 filandım ben

22

duyuru ciddi yaşlanmış yalnız.

30

ortalamayı yükseltelim. otsbeş

25

bunun üzerine ifşa iyi gider ya. hadi bakıyım.

31

23, 24 olacak çok yakında.

33

30

23

35, dört ay sonra 36 hatta.

Şu durumda ortalama kaç oldu? :p

19.5

19

Dedeler, hoşgeldiniz. Ben çoluk çocuk sanıyordum milleti iyiymiş bu profil.

26

56. senemi bitirmek üzereyim.
hissettiğim de 56. bu durum yeni benim için. çocuklukta büyükmüş gibi hissederdim. 25 lerde filan 19-20 hissederdim. 40 larda 25-30 gibi hissederken şimdi tam yaşımı hissediyorum. kızlar evlenince büyüdüm ben sanki. dünürlerim, damatlarım var. damat elimi öpüyor. hiç de sevmem el öptürmeyi ama onun hayata bakışı böyle elimi vermesem olmayacak. ben de büyüyem bari dedim galiba.

edit:
Şöyle bi baktım da en uzun ben yazmışım. Kendimi park teyzeleri gibi hissettim şimdi. Sahi park teyzesi gibi miyim ben... Tüüü :/

30. temmuzda 31.

25

resmi olarak 35 oldum dün, bir süredir 35'im diyip kendimi alıştırıyordum

26

23

24

33 (seksi dudaklar yaşı)

22

24

Gel gel burada iş imkanı çok. Korkulacak bir şey yok ülkede her 4 kişiden biri istanbul'da.

bizim otobüste bi götlük yer var valla gel bişi olmaz.

asla. sakın. düşünme bile.

İşine bağlı ya. Cok parayla az calısıyorsan yasanır yani. Ama diger türlü sürünüyorsun ya ne kendine ait bir ugrasın oluyor ne de enerjin.

nevşehirden sonra istanbul seni boğar benden söylemesi. çok ararsın o güzel sakin göreme akşamlarını. istanbulda 5000 lira kazanacağın biş için geleceğine orada 2000-3000 tl kazanabiliyorsan kal yerinde.

@acemi tatlıyı nerde yiyon birader?

Senin gibi ben de dil bilgime guvenip geldim.insanlardan nefret eder oldum suan.

terk etmek için gün sayıyorum ben. yaşanacak yer değil. gezip görmesi, sokaklarında dolaşması falan keyifli olabilir ama bence yaşanmaz. yaşanmamalı hatta. hayat standartlarım aynı olacaksa ben kesinlikle nevşehir'i tercih ederim.

başka yerde iş bulma imkanın yoksa mecbur geleceksin. ama mecbur değilsen bulaşma derim. üniversite ve askerlik hayatımı istanbul'da geçirdim. 2000'li yılların başıydı. en son araçla istanbul'dan geçtim. ne olmuş öyle ya? herkesin tarzı farklıdır ama milyon dolarım olsa istanbul'da yaşamam. milyonluk olmadığına göre zaten istanbul'un bina yığınlarının bir parçası olacaksın sen de...

Her dışarı çıktığında, havaya uçma korkusu var son zamanlarda. Bunu göz önüne al lütfen.

Beyler bayanlar hepinize çok teşekkürler ,tamam gelmiyorum.:) ee bari sizi beklerim buraya ,siz gelin. Zaten çok zor bir karar. Buralı olmasam da ,evim düzenim burada . Lakin burada da turizmden başka bir iş kolu yok. İstanbulda tercümanlık, ticaret ne olursa diye düşünmüştüm ama .....

Nevşehirin sakinliği güzel ama ,hayatı da sanki ıskalıyormuşsun gibi geliyor burda. İki tarafında artı ve eksileri var işte.

Ankara'dan giden tanıdıgım kim varsa pişman oldu, imkan bulanlar döndü bulamayanlar kaldı. Ben İzmirdeyim memnunum ama fırsat bulursam dönücem Ankara'ya

abi gel en kötü fenerbahçe'de tercüman olur doğru mu diyene doğru der paranı alırsın.

o kadar dil bilip aç kalman bence imkansız. kop gel nabıcan orda, balon şarap nereye kadar?

Aslında amacım futbol kulüplerinde tercümanlık, ama öylesine bir hayal işte, o işleri bize yedirmezler herhalde.

Ankara ,İzmir ve ya Antalya ideal yerler olsalar gerek yaşamak için. İstanbul konusunda sizlere katılıyorum, haklısınız.Bu üstteki kentler, ne küçükler ne de istanbul gibi girdaplar, ürkütücüler. Ama iş sahası olarak da bir istanbul olmasalar gerek.

azizakın :)) dostum ,en kötü fenerbahçe de tercümanlık dediğin müthiş birşey:)

bir arkadaşın da yazdığı gibi istanbul'da 5 bin anadolu'nın bir ilinde 3 bin kazanacaksın seç deseler istanbul'u terk etmekte tereddüt etmem.

"done" derken yani "created" anlamında mı?

Amatör senfonik orkestra kurmak sayılır mı

eski tavladan sehpa, film fragmanindan kapi perdesi yaptim. teraryum yaptim, icinde kapm ve kros ortami yarattim. eski bel cantasindan motoruma mini topcase yaptim vs. bi tane de facebook uygulamasi yazdirdim.

underrated ötesi var:
www.youtube.com

bi de standart underrated var:
www.youtube.com

www.youtube.com

çoğzel :)

www.youtube.com

www.youtube.com

MERHABA BEN DE İKTİSATÇIYIM.

edit: sahibinden.com'a bak. iktisatçı olduğumu söylemiştim sanırım.

@mrtkbl espri mi şimdi bu? espriyse gülelim üzülme

işin nerde olacak? en uygun fiyatlı 1+1 eşyalı evi buca'da bulursun. 700-800 arası bulunabilir. ama myvia'nın yanında 2. sınıf evler olurlar hep. ayrıca komşuların da genelde öğrencilerden falan oluşur.

1+1 yerine 3+1 baksan daha iyi çünkü acayip bi şekilde daha ucuzlar 1+1 lerden.bende bayadır arıyorum düzgün bi yer ama fiyatlar uçuk

myvia da oturuyorum ben, bu ay sonu çıkıcam, babaanne evi haricinde o paraya ev bi tek buca da olabilir.

tek mi bineceksiniz?
bir de boyutları büyütmek derken kastınız nedir? motor boyutu mu yoksa oturma alanı vs. gibi mi? eğer öyleyse xmax tavsiye edecektim çünkü.

motor boyutları kastım.
endroya yolculuk

Yamaha mt serisi, 125cc biraz takil, sonra satarsin.

benelli tnt 25 ( tnt 250 değil) sıfırı 10 bin lira civarı .
italyan 250 cc 25 beygir civarı. ben güzel bi alternatif.

Yamaha MT Hakkında iki kelam edeyim, MT-25 oturuş pozisyonu baya rahatsız, kendimin rahatsız oturuşlu bir motosikletim olmasına rağmen (ktm rc 200 kullanıyorum baya yatık kullanılıyor) MT-25'te rahat edemedim, sığamadım. 175 cm boy, 85 kg.
MT-125' e binmedim fikrim yok.

inazuma?

chopper baya hamallık ve israf bence.
onun yerine al bi f650gs bak keyfine...

eski bir kle kullanıcısı olarak temiz olanını bulursan kaçırma derim, çok sağlamdır, kara düzen çalışır. Yakıtı karbüratörlü olmasından dolayı yüksek denebilir. İkinci motor olarak düşünüyorum almayı.

skyscannerdan takip ediceksin.

biletin sağı solu belli olmaz ben 2010 millet 6 ay önceden 1000 dolara bilet alıyoken son 2 hafta kala 700 dolara gidiş dönüş almıştım deltadan. son dakika da çok ucuz biletler bulabilirsin ama garantisi yok bu işin.

Amerika'ya mı son dakika uçak biletini bu kadar ucuz buldunuz?

evet ist-JFK uçuşuydu

bu arada 2010daydı şimdi farkettim yazım hatası yapmışım üstte

Biz dönüşte uçağı kaçırmıştık, ertesi gün için 600 dolara aldık adam başı, olabiliyor

new york-milano olması lazım

sene: 2009

Ben de 2010'da bir ay kala 750 dolara Fransa aktarmalı gidiş ve Delta aktarmasız dönüş bileti almıştım New York'a. Sürekli bakmak lazım, Skyscanner/Kayak falan.

bazen orbitz de iyi fiyat veriyor.

al sana dev hizmet getirdim bilgisayarımın derinliklerinden. bi köşende dursun.

i.hizliresim.com

net alınmaz. tavan altı boyalı.

noluyor tavan altı boyalı olunca? yani tam olarak bize etkisi ne olur?

11 yaşında arabanın tavan altının boyalı olması tuhaf değil. Asıl sıkıntı tavanın boyalı olmasıdır; takla atmıştır veya tavandan darbe almıştır vesaire, o zaman sıkıntı büyüktür. Tavan altı boyalı araba da her yerinden ufak tefek darbeler almış olabilir ki satan adam da pek aracını tanımıyor belli ki.

İlanda aracına hakim insanların araçlarına bakın. Bu aracı götürürsünüz ustaya/ekspertize bir sürü ben bunu bilmiyordum dediği şey çıkar eminim ki.

Honda Jazz güzel arabadır. Elite modelini bulabiliyosanız daha doludur. 185 binden daha az kilometrede bulabiliyorsanız da tadından yenmez. Bütçeyi 3-5 artırıp daha temizini ve az kilometrelisini bulursunuz bence.

boya değişen durumunu bilmiyorum dediğine göre, tavan altı boyalı parçaların bir kısmı aynı zamanda değişmiş olabilir. ayrıca kaporta kısmı eyvallah ama önemli olan motor, şanzıman nasıl. esas masrafı bu ikisi açar size.
bunları da bilmediğine göre gidip arabaya baktırdığında bazı sürprizlerle karşılaşabilirsin bence.

çok yuvarlak yazılmış ilan. alırsanız sorun olacak gibi hissettim.

arkadaşlar çok sağolun, aydınlandım :)

Bu arada 30.000 bütçeyle Honda Jazz arıyoruz, otomatik vites, bilginiz olsun :)

jazz ablamda 2007 den beri hala kullanıyor çok güzel araba, seçim çok güzel mümkünse daha temizini bulmaya çalışın ve mıutlaka ekspere götürün, az yakan bi araba zaten ben olsam tüpsüz bakardım

araba 11 yasinda, 200.000e dayanmis ve 27.500 lira. alinmaz. almayin. yaziktir.

3g ucuzlar da belki evde kullanırım diye heyecanlanıyorum şu 4g ye :)

Bu arada 4.5gb yazmisim 4.5g yerine.

Adam speedteat yapmis 200mbir yaziyor. Kotasinin cogu speedtestte bitti zaten??

36282636mbit yerine 1mbit kotasiz yapsalar herkes ona gecer. Ben gecerim en azindan. Heyecanlanamiyoruz :(

elinden telefonu düşürmeyen boş insan muhabbeti bence

@want2die, bunun bedeli de telefon şarjına olan tecavüz galiba. şarj azalmıyor ,eriyor.

@acemi +1 mesela bir stadyuma gidin ve oradaki sinyal kalitesine bakin. Allah gostermesin en ufak bir sallantida telefonlar kitleniyor. Olay internetten ziyade telefonun cekmesi. Operatorler kiclarini devirdiklerinden dolayi olayin ciddiyetine sahip degiller. Her yeri kapsadik diye reklam yapiyor ama bir tikla butun telefon trafigi altust oluyor.

ben şahsen dışarıda telefondan maç izlemek daha kolay olacak diye seviniyorum. onun dışında, acil durumlar dışında pek hıza ihtiyacım olmayacak zaten.

beni pek heyecanlandırmadı açıkçası. 3g ile gayet mutluyum ben çünkü telefonumu facebook, ekşi sözlük, tumblr haricinde pek bir şey için kullanmıyorum. açıp da video izlediğim çok nadirdir. o yüzden telefonum 4.5g uyumlu olduğu halde, çok acil durumlar haricinde, 3g kullanmaya devam edeceğim.

valla yurtdisinda yasiyorum 4g de kullandim, 3g de. 3g ile yapamayip da 4gye ihtiyac duydugum hicbir sey yok. 3g baglantisi ile 8mbit baglanti hizi aliyorum. Bu 8mbit 20 olsa ne olur 30 olsa ne olur ki? Hepsi yeterince hizli iste.

beni heyecanlandıran şeyler; ping süresinin azalması, herhangi bir linke tıkladığımda sunucudan çok daha çabuk yanıt almaya başlamak, fi tarihinde 33600 kbps modemle internete bağlanmak için kırk takla atıp 1 kbps veri aktarımı görüp sevinmiş biri olarak günümüzde avuç içi kadar cihazda +100mbps hız görmenin yaşattıkları :) (ulen evde bile 50mbit var), her zaman lazım olmasa da yüksek boyutlu bir fotoğrafı/videoyu çok çok daha kısa sürede upload edebilecek olmak.

açıkçası 3g de download açısından kendi adıma yeterliydi fakat upload kötüydü.

beni heycanlandırmıyor.

kavuşamayınca aşk oluyor zaten. kavuşunca bok oluyor. senin durumun normal.

hayat hayallerde yaşanmaz sürekli. sonunda mutluluk garanti değil elbette ama elinden geleni yap. erkeksen zaten işin kolay, kadınsan da kır zincirlerini, aş kendini gel aşka :)

Ben sevdim de lisedeydim, 1 sene sürdü sadece. Sonra yavaş yavaş unuttum. Karşılıksız 4 sene sürmesi aşktan çok takıntı gibi geliyor bana.

Hayatta daha farkli uğraşlar bulmali insan kendine. Birini karşılıksız yıllarca sevmek ve beklemek takıntı yani, hayattan zevk alamaz insan. Allah korusun :)

Hayır, hiç olmadı.

şu ana kadar 4 kez yaşadım bu duyguyu. ikisi 3-4 sene sürdü. takıntı değil, her gün görünce kendince seviyosun işte, unutmaya fırsat olmuyo. geçen seneki platoniğimi artık görmem imkansız olduğu için unttum. bana ümit verip yaza doğru sevgili yapınca gözümden düşmüştü zaten ama bazen bi şarkı çıkıyor, ah ah dedirtiyor. insan zaman geçtikçe kötü anılarını değil iyilerini hatırlıyor malesef :)

1 kez oldu 3 ay sürdü

daha kötüsünü söylüyorum karşılıklı sevişip sonra bi tarafın sevmeyi bırakması diğerinin çük gibi kalması. işte bu daha kötü.

Daha once bu konuyu buralarda anllattim galiba. Gizem vardi bi meshur gizem. Beni gorenin ilk onu sordugu gizem. 30 ekim 2012 ilk kez gordum karsimda. Allahim boyle bir guzellik yok. Ben hic ilk goruste asik olmadim. Bu kizla ilk goruste evlilik meraklisi erkek oldum. Heryerde herseyde gizem. Bir gozler var 10sn araliksiz bakamiyorum. Yaninda sacmaliyorum. Isi gucu biraktim bununla konusuyorum surekli. Kiz da konusuyor hani. Sakalar girgirlar. Ikinci bulusma kartal da. Defalarca aradim mesajlar donen yok. Dedim bulusma 15de o saate kadar uyanir gelir. Zaten ona yakin olsun diye kartal'da bulusuyoruz. Saat kaca kadar bekledim hatirlamiyorum. 6 gibiydi. Uyuyakalmisim kusura bakma dedi. Gizem ben senin nasil kusuruna bakarim? Bakmadim tabi. Yarin bulusalim soz gelicem dedi. Peki dedim. Ben sana nasil hayir derim gizem? Ertesi gun bulustuk. Allahim bu ne mutluluk. Ilk kez boyle seyler yasiyorum sanki. Elim ayagim bir baska. Hala gozlerine bakamiyorum. Kocaman kocaman bakiyor. Ne oldu nasil olduysa aksam oldu. Duraga yuruyoruz. Tutam yar elinden dedim. Yok elini cekti. Dedim gizem ben seni seviyorum. Askere gidiyorum senin de okul var zaten donelim evleniriz. 5 ay zaten 17 mayis 2013 gelis tarihim. Sen iste 1 haziranda sizdeyim. Tamam mi tamam. Tamam di mi gizem? Bir daha telefon acar mi gizem? Dedim son kez goruselim bak gidiyorum. Git dedi. Delikanli adamiz oyle kiz istemiyorsa pesine askinti olmayiz. Askere telefonu goturnedik. Kimi arayacaktik ki? Gizem yokken. 26 aralik 2016 acemilik bitti. Izmirdeyim. Ispardaya gidecek yol yok. Ilk is internet kafeye gittiim. Facebook ta numarasini yazmisti. Oradan bulup aricam dayanamiyorum. Izmir cankaya bilmedigim bi cadde. Telefon kulubesi. Telefon kulubelerinin bu kadar guzel oldugunu hic dusunmemistim. Aradim. Caldi. Beni duydu. Kapatti. Soyledigine gore taniyamamis. Ben sana inanmaz miyim? Dogrudur be gizem. Otel odasina geldim. Komiden telefonunu istedim. Gizem benim yuzume telefon kapatmis olamaz. Aradim. O da ozlemis beni ama boyle olmasi da gerekiyormus. Isparta da beni mutlaka arayacakmis. Bekleyecek de beni. Oyle soyledi. O sirada radyoda ismini bilmdigim bi hatun ecnebice birseyler diyor ama kesin benim askimdan bahsediyordu. Ben hissettim.
28 aralik 2012 isparta. Dedim uc gun bekleme suresi. Hem beni unutmasin hem de ozlesin. Makul bir bekleme suresi.
31 aralik 2012 aradim. Taksim e gidecekmis iki gozumun cicegi. Git tabi dedim dikkat et kendine de. Son gorusmemiz oldugunu bilsem daha farkli konusur muydum? Konusmazdim be gizem.
Cok zaman gecti. Yat dediler yattim. Kalk dediler kalktim. Hicbirsey zor gelmedi. Cok ayrilik sarkilari caldi. Turk filmlerinin yari absurt senaryolarinda huzunlendim. Cok ahmet kaya cok cengiz kurtoglu gordum kendimi. Ucurtmami vurdular. Sevmek kim sen kimsin dedim cokca. Sana hediyeler dusundum. Param yoktu ama bulurum gizem. Kiza tutun tablasi alinir mi gizem? Ben sana alirim gizem. 21 nisan 2013. Gizem'den aylardir haber yok. icim disim gizem kesmis. Kor mu bana gizem? Isparta darica kac saat ki gizem? Gel desen gelmem mi gizem? Gelirim gizem. 21 nisan 2013 gizem. Iliski durumu yapmissin karsim. Alp; yakisikli cocuk allah icin. Cok guzel guluyor. Sen de cok guzel gulmussun omzunda gizem. Allah mutlu etsin gizem. Ben senin kotulugunu ister miyim gizem? Askerlerle dolu bi internet kafede agladim ben gizem 24 yasinda. Agladim, agladim cocuklar gibi. kislaya nasil dondum bilmem gizem. Sen de bilmezsin gizem.
Unuttum seni gizem. Biz bir kiz icin kendimizi heder etmeyiz. Delikanli adamiz. Tahir var sen tanimazsin gizem. Sisle de cevahir in onunde starbucks var sen bilirsin gizem. Oturduk ordan burdan konustuk. Laf sana geldi gizem. Harbi bi gizem vardi ne oldu ona gizem? Seni sana sorarim gizem. Haziran 2014. Bir yil olmus be gizem ben geleli. Az mi stalkladik seni? Cok pis gaza geldim gizem. Iliski durumun yok gizem. Ben seni unutamadim gizem. Beni hatirladin mi gizem? Hatirladin degil mi? Ben hala seni seviyorum. Musait oldugun zaman goruselim mi gizem? Gizem sen neden musait olmuyorsun. Umraniye darica kac saat gizem? Sen hic musait olamadin ama ben senden hic suphelenmedim gizem. Arkadas es dost ana baba evlen evlen diyor. Senden ses yok be gizem. Sen bilmezsin zeynep var nasil guzel kiz. Beni onunla tanistirdilar sag olsunlar dusunurler beni. Ogun telefonda agladim gizem hatirlarsin. Elin kizi vakit buluyor da senin nasil vaktin olmuyor? Acidin galiba. Bulustuk. Zamani karistirdim. Ramazan gunu. Sicak beynimde. Oruc kafama vurmus ne isim var benim kartal'da? Gizem var be ucunda. Geldi. Salvar benzeri birsey var ustunde. Sade bi bluz kahve tonlari. Gozlukleri oyle bir hava katmis ki sen kendini gorsen inanamazsin gizem. Burnunun ucunda kucucuk benin kahvenin en guzel tonu olmus gizem. Kor olasi kader aglarini ufka ordu. Gunes batmak uzere. Gizem gidiyor musun? Ellerini tuttum sicacikti. Bir punduna getirip agzini optum. Allah gunah yazmasin. Hani kor opersin ya elin sobaya deger ya oyle oldum iste. Sarhos oldum gizem. Ramazan gunu sarhos oldum. O aksam pek yazmadin. Sonraki gun daha da az vaktin olmaya basladi. Sonra daha da az. Artik telefonlari da acmaz oldun. Kuplere bindim gizem. Bilmiyorum fark ettin mi sinirden agladim. Kendimi dusurdugum hale agladim. Bir avuc gozyasi geldi elime gizem. Aylar gecti heryerde herseyde gizem. Gene iliski durumu yapmissin at hirsizinin tekiyle. Oyle olsun be gizem. Bu beni cok sasirttti. Allah mutlu etsin mi gizem? Etsin be gizem. Senden kiymetli mi benim canim? Sana gelecegine bana gelsin.
Aylar gecti ne oldu ne bitti ben gizemsiz nasil olmedim? Bilmiyorun ama acidan gozyasindan ozlemden kimse olmuyormus onu anladim. Tesekkur ederim gizem.
Bilinmeyen bir numara. Ne yapiyorsun? Ne yapayim gizem. Ayni bea. Sen de ne var ne yok? Nisanlaniyorum erhan. Bulusalim mi? Ben sana nasil hayir derim gizem? Ben de bilmiyorum ama dedim gizem. Bulusmayalim seninle. Sen ne cesit bi orospusun gizem? Neyse taa kimse yazmamisken baslamistim. Uzun oldu. Evlendi bi daha aradi bulusmadik. Bos isler kanka bulasma sevilmeden sevmeye.

1 kez bir kaç aylık acı tecrübe.

@Allah yazdiysa bozsun,bu nasil bir hikaye abi yaa remen bitmesin istedim okurken.

en son yirmili yaşlarımın başlarında karşılıksız sevmiştim.Sonra hiç başıma gelmedi.

Tek hatırladığım şu: dinlediğim şarkılar çok daha güzel oluyordu. Başka ilişkilerde kavuşunca şarkılar o zamanki kadar güzel olmadı sonradan.

Karsiliksiz, karsi tarafin beni, benim onu sevdigim kadar sevmedigi fln oldu. Ama sonra gordum ki, senin eh iste sevdigin biri ama seni cok seven biriyle de olmuyor. Yani ikinci secenek gibi olacagina ilkini tercih ederim. Esit sevme diye bir sey varsa o olsun tabii :(

olma mı bro, buraya yazmaya bile elim varmadı.

geldi. gelecekteki her şeyi de etkilediğini düşünüyorum bunun nalet olasıca.

onu geç herkesten ay cok takıntılısın çok abartıyorsun tepkileri alıyordum. sonra abarttıgıma inandım gecti bitti. meğer herkes yasamıs cevaplara bak

maalesef. hadi ilki ilkokul da şu an olanın dizisi çekilir.

sevdiğim kızla aram iyiydi, araya yaz girdi falan yazmadım iletişimim koptu. aptallığımdan elimden kaydı kız, kopunca açıldım reddetti. şimdi de en yakın arkadaşımla beraberler. gördükçe içimden bir parça kopuyor ama gülmekten başka bir şey gelmiyor elimden. gülüyorum ama içim de kanıyor aynı anda. başka hoş bulduğum birisi var 2-3 haftadır, onun tek mesajına her şeyi bir tarafa bırakabilirim bi de öyle bi durum var. tabii ki yaşanmayacak gerçi. :(

ben haftada 1-2 kere arkadaşlarla oturup içerim bestekar-tunus civarlarında. havalar güzelse göle gidip içeriz. meyhanede rakı içeriz. bunlar yetiyor. yani nerede olduğundan çok yanında kimlerin olduğu önemli benim için. mekan da çok leş olmasın tabi.

memnun değilim yerleş.

Çevren varsa güzel yoksa yaramaz, ben izmir'deyim 4 senedir. Ankara'daki arkadaşlarım çok iyi olduğundan dönmeye çalışıyorum yoksa donmezdim.

Süfer bir şehir, taparım. Yerleşmek istiyorsan eğer hangi şehirden geldiğine göre değişir. İstanbulluysan gel, yoksa gelme. Güvenlik olarak bok gibiyiz.

antalyadayım, ama burda da deniz kum o kadar yani, turistlere yönelik bir şehir, boş geliyor biraz.

annesi antalyalı ama doğma büyüme ankaralı biri olarak söylüyorum manyak mısın antalya bırakılıp ankaraya gelinir mi? ankara leş bir şehir oldu iyice ne güvenlik var ne bişey. önemli olan çevren. antalyada arkadaşların vs varsa kal orda bence

Antalya'ysa değmez, gelme. En sonki patlamanın sesi hala kulağımda amk, o gün Antalya'daki tek kalan arkadaşımın evine taşınıp okulu da oraya mı alsam diye bile düşündüm.

Antalya'da sahilde yaptıklarını burada köprüde Kurtuluş Parkı'nda falan yapıyoruz, çok bir farkı yok. Gelme özetle.

günde 3 litre kola içen adam, shotgunwoman gelme yahu, burayı çok sever,im ama şuan güvenli değil, insanlar dışarı çıkmak istemiyor.

ısparta'ya git ankara'ya gelme. bu kadar söyleyeyim.

Ama tüm aile de Ankara da. Öyle de bir durum var

Memnun muyum, kısmen.

Yani şehir çok güzel değil. Daha doğrusu yapılacak pek bi şey yok. Takılacağın mekanlar, gideceğin sinema da dolayısıyla belirli. Bi' de ben sorun çekmiyorum ama çoğu insan ulaşımdan sorun çekiyor bence. Toplu taşıma öyle her saatte yok. Alternatif az, taksiler pahalı.

Ama kafa dengi çevren varsa, seni bi' süre idare eder bence.

Ne istediğine/beklediğine bağlı açıkçası.

Bende IBM üretirkrn çıkardığı 2004 model var, hala kullanırım taş gibidir.

T450 kullanıyorum tabii iş için, oldukça memnunum ben, eskiden t410 kullanıyordum kaya gibi su döksen tahliyesinden atıp çalışıyordu

Bildiğim kadarıyla Thinkpad serileri kasası uzayda test edildi. Sağlamlık açısından inanılmaz iyi. Ortada bulunan trackpoint olayına ayrıca hayranım.

soz konusu klavye ve dayanikliliksa thinkpad'den iyisi yok gercekten. bende de t410 var bi tane, 2010 yilindan. canavar gibi hala. bataryasi 2.5 saat gidiyor ve islemcisi i5 mesela. gecen 6 yila ragmen hala guncel bir makine. ultrabay diye bir bolme var sag tarafinda, oraya uyumlu olarak dvd/cd rom, ssd/hdd ya da ekstra batarya takip cikarabiliyorsunuz isteginize gore. kac kere dusurdum, sirt cantasinda korumasiz bir sekilde seyahat ettim, hicbir sey olmadi. yalniz thinkpad alacaksaniz E serisi cok onerilmiyor. asil thinkpad'ler T ve X serisi olarak kabul ediliyor.

yakacağı benzine dikkat ederdim, yoksa garajdan çıkartamam :)

1- üstü kapanmıyor, baharda bile dondurur. yazın sıcak günleri hariç zevkli değil. ikinci araba değilse, ihtiyatlı olun.
2- yakıt tüketimi taksi parasından hallice olur.
3- parça, usta, vb. sıkıntı olur.

ama keyifli olur.

çok keyifli olur ama iyi benzin yer.

Ocağına incir ağacı dikme

bu tür araçlar alınırken eksileri bilerek alınır zaten alacak kişi yakıtınında farkındadır..

dikkat etmen kısım şasesindeki paslanma durumu hele ki İzmirde, birde face te falan ilgili grupları vardır bu tür az bulunan araçlar emin ol bilinir, az biraz bu gruplarda sorup soruşturursan araç hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsin

Aracın hangi ustaya götürüldüğünü öğrenip o ustanın işçiiliği hakkında bilgi sahibi ol derim.

Paran varsa zevk için özel günlerde geziceksen ne ala yok ihtiyacımı görür diyor isen yanlış yoldasın

hocam bu işin membağı gezenbilir forumlarıdır. orada birçok kullanıcısı var bu willys jeeplerin. en güzel ordan bilgi alırsın

- katana ipone'un, bizim klüpteki çoğu kişi ben dahil motul 7100 kullanıyoruz en çok bu yağdan memnun kaldık(tercih meselesi dikkat etmen gereken nokta sentetik olup olmadığı ki bu iki yağ da tam sentetik)

- çift tırnak buji, tek tırnağa oranla daha fazla ateşleme demek o açıdan iyi, mümkünse iridium taktır ömrünün daha uzun olduğu söyleniyor

- yetkili servis fiyatını bilmiyorum fakat benim 5bin'de bir yaptırdıgım bakım ort 400tl civarında(yağ fiyatı dahil), normalde değişen parçalar yağ, yağ filtresi, bujiler (varsa benzin filtresi). kontrol edilmesi gerekenler: hava filtresi temizliği, amotisör keçeleri, fren hidrolikleri, radyatör sıvısı, zincir gerginliği, balatalar vs.

ben de cbf1000 var onu baz alarak yazdım.

sorulara cevap degil ama servis olarak Yamaha anadolu'yu tavsiye ederim. turkiye'deki en yuksek standartta motosiklet servisidir. her sey olmasi gerektigi gibi yapilir. duduklemeye de calismazlar.

svetlana diye biri var, bizim bi arkadaşın barında çalışıyor. ona da ayarladık geçen böyle bişey. o kadar tutmaz ama daha ucuza halledebiliriz heralde.

Ahaha yok ama fake olabiliyor onlar. En iyisi gay marriage. Öğlen şipşak halledersin

o işler öyle kolay değil

Dominika Petrova diye biri de var :)

filipinliler kızlarına koca arıyordu Kodiak'ta, bi arkadaş evlendi. 8000 vermişti 2008 de

şimdi ücret ne oldu bilmiyorum

Oncelerde olduğu gibi Kolay değil artık. Bi ton işlem yapmanız gerekiyor. Gerçek ilişki olması lazım. Gidip turist vizesi ile evlenirseniz belki bi sansa alırsınız ama alamazsanız ABD'ye bi daha giremezsiniz, ceza alabilirsiniz

benim bi arkadasım var. bu arkadasımın abisi zavallı adamcagız 10 senedir orda. ilk anlastıgı kisi evlendikten sonra evrakları yapmadı. (evraklar cesitli tarihlerde cesitli miktarda pul vs paralarıyla gocmenlik ofisine gonderilmesi gereken ciddi evraklar) yani atıyorum x formunu yolluyosun doldurup. sonra 6 ay gecince şunu yolla diyolar z formunu yolluyosun. bu sekilde işliyo süreç ve baya da uzun bi süreç. öyle bastım nikahı şimdilik rahatım 2 sene sonra da gecici yesil akrtımı alırım 5 sene sonra vatandaslık 10 sene sonra yemin et al pasaportu degil yani. bu abi kadın evrakları yapmayınca 2 sene evli kalıp boşandı. boşanırken anası ağladı o kadar kolayd egil boşanmak da. snra baskasıyla evlendi. o kişi parayı aldıgı gibi ortadan kayboldu 2 sene sonra buldu ve boşandı. şimdi kaçak. ne gelebiliyo ne gidebiliyo ne evlilik yapabiliyo bi hiç hayal ugruna 10 senedir orda. o yuzden sahte evliliktense kafanın uyuştuğu biriyle mantık evliliği yapmanı tavsiye ederim.

Bence böyle açık konuştuğunda ters tepki almadığını hatta olumlu tepkiler aldığını farketmiş ve bunu alışkanlık haline getirmiş. Genelde erkekler yanlış anlaşılmamak için çok dikkatli konuşurlar, kasılırlar falan ama aslında rahat, açıksözlü ve böyle sempatik olduklarında daha çok dikkat çekerler. Bu arkadaş bunu keşfetmiş.

Bence ilgilenme. Yani o bir sinyal gönderdiğinde hemen ona yönelme, bir süre yap bunu. Uzun süre senden karşılık alamayınca ne yapacak bakalım?

Sütüne pislemis kedi yavrusu gibi boynunu büküp gotum gotum yaklaşıyor ben biraz uzak dursam. "Ne oldu? Moralin yine bu şeye bozuldu di mi? Birine mi kizdin? Bana mi kizdin? Gel bi yemek yiyelim, guldururum ben seni". Ya bi de çok konuşuyor. Hoslaniyorum ayağına saatlerce adamı dinliyorum. Basım agriyor. Matematik sorularını cozuyorum ya, nasıl lanet bi friendzone. Ama bu kadar saçmalığın arasında bi güzel sözü iyi geliyor, ne bileyim.

Bir hafta gormesem kendime gelirim sanırım.

ciddi bir şekilde açık açık sor yazıyon mu lan sen bana diye. yazmıyorum derse kurtulursun, yazıyorum ulan derse mardine gelin olarak yollarız seni :)

Bi kere bu adamdan sana bi b*k olmaz, onu bi kenara yazalım. Bence flortozlugun dibine vurmuş, evet. Ve evet, var böyleleri malesef. Ama anlaşılıyor ki sana düşündüğün anlamda bi ilgisi yok, takılıyor sadece. Senin etkilendiğini farketmiş olacak ki, muhabbet iyice civimis (köye gelir misin vs). Sana -afedersin- yavsadikca sen de kanka ayağı yap, dokundukca tersle, bi aklı başına gelsin. Cıvık afedersin..

Ya bi de sanırım biseksuel. Yani, muhtemelen hayatı boyunca itiraf edemez bunu kendine ama biseksuel adamlar da gayler gibi kadınlarla daha bi içli dışlı oluyorlar ya, acaba ondan mi böyle bu? Gece gece zihin muhakememi duyuruya yansittim. Aslında sorun olmayan ama yine de insanın kafasına takılan mevzulardan biri. Tesekkur ederim cevaplar için.

Ben gay olabileceğini düşündüm okurken.

O da olabilir aslında

gay demeye gelmiştim:/ gay degilse fazla yavsak üzgünüm

bende de biseksüel izlenimi bıraktı. gay de olabilir, bilemedim. arkadaş gibi takılmaya devam et bence. eğer ciddi ciddi hoşlanıyorsan ağzını ara şakayla karışık.

Açıkçası ben de gay ya da biseksüel olabileceğini düşündüm okurken. (Yeminle aklıma geldiydi) "Oooo gözlerimi alamadım" deyişi falan hissedilmeden söylenen laf gibi.

Öyle olmasa bile adam flörtözlüğü ezberlemiş, kişilik haline getirmiş. Hareketler ezberden. Dediğin gibi flört içine sinmiş. Ben olsam, hoşlanıyorsan tam gaz yavşar ama matematik çalışmasını "Ya fıstığım, olurdu da şu şu planım var. Tüh!" derdim. Hareketlerini sallamaya veya ciddiye almaya gerek yok. O eğleniyorsa, ben de eğlenirdim.

acemi'nin dediğini yazmaya gelmiştim, taktik +1. çok ekmek yedim bu şekilde ne yalan söyleyeyim

Bu kadınlar böyle gevşek tiplere niye bayılır anlamam amk, hareketlere bak. Meriç.

Herif boşta kaldığında elinin altında olacak hatun portföyü biriktiriyor.

umut verdiğinde heveslenmen, geri çekildiğinde üzülmen bozulman falan hem izlemesi zevkli şeyler hem de senin kontrolünü ele geçirdiği fikri bak ne kadar çekici ve zekiyim kadının aklını aldım gibi bir mesaj veriyor kendine ve bu iyi hissettiriyor.

yani evet seni tavlamaya çalışıyor ama bunu bu kadar alengirli yapmasının sebebi sırf senle birlikte olmanın kesmemesi, senin kafanı karıştırıp kendine aşık etmenin daha tatmin edici olması.

benle ilgilenmiyor diye düşünme, tabii ki ilgileniyor, birlikte olmak istediğin anda olursun, bu sadece bu arkadaş için değil etrafındaki erkeklerin tamamına yakını için geçerli aslında:)

Kimse söylememiş ama bana gay gibi geldi :p

Uzak dur, arana biraz mesafe koy.

Gay teorisine destek olamk icin yazıyorum: gay.

Üniversite hayatını bilemiycem de allahın gaziosmanpaşasında öyle yatmalı, threesome lı bi iortamımız yok ya. :) adam zaten inançlı, sanmıyorum öyle yatmada kalkmada gözü olsun ama gay teorisi, herkes onu sevmese ölür ve çevresinde kadın pörtföyü biriktiriyor teorileri mantıklı geldi. bu kadar kişilik analizi yaptırdığına göre kesin gay zaten, hetero bir erkek bu kadar kafa karıştırtmaz :)

bence gay değil, yavşak. Neden yavşakların daha fazla kadınla beraber olduğunu da bu başlıkta anlayabiliriz. Siz siz olun, yavşaklara değil, tam tersi sizin yanınızda biraz çekinen adamlara bakın. Çünkü bu yavşaklar, yapıları gereği, aynı yavşaklığı bütün kadınlara yapacaklardır. Yavşakları tanıyın.

bence gay değil, biseksüel olabilir ama hayatı boyunca yaşayamayabilir falan. Ama esas olay şu, demek ki böyle böyle kadınları etkiliyor lan pezevenk! Bak sen bile "Birkaç aydır bu kadar yakın davranınca bende de güzel bir hareketlenme oldu" demişsin. Üstteki birkaç arkadaş da böyle çok ekmek yedik demiş. Vay anasını.

hetero erkek bu kadar kafa karıştırmaz diyorsun doğru, onlarda bir şey ya var ya yok. Ama bu adam ortada durarak "yok" olan kadınları da "var"a çevirebiliyor galiba. Simya gibi bişey. Herkes gay desin kime ne adam istediği şeyi alıyorsa :D

ve bir üstümdeki beyteper canavarı +1

feci dolduruşa geldim iki gündür. ben cidden saflığından, bazı durumları öngöremediğinden böyle davranıyor sanıyordum ama sanırım içten içe benimle oynamak, çevresinde tutmak, bi sıcak bi soğuk yapmak hoşuna gidiyor galiba. UZAK DURMALIYIM.

önce tatlı dille uyar. tepkiye göre yardırırsın polis zabıta vs.

Uyarılacak bi durumu yok uyarmayın aile değil bunlar şikayet edin...

apartman yöneticisi ile konuşabilirsin. toplu imza ile apartmandan atılabilir. ya da kiracı ise ev sahibiyle. bu tipler belalı olur uyarmaya kalkma bence

polisle falan çözülmüyor, ben taşınmıştım.

git kapısına direkt (erkeksen) "dostum ben de erkeğim halden anlarız da iş güç oluyor ses konusunda birazcık daha dikkatli olursan gerçekten çok sevinirim" de. tatlı dille söyleyince öküz değilse anlayacaktır. öküzse yasal yollu hallet işi yapcak bişe yok.

nereden sahipleniyorsun? barınaktan mı, yoksa birinden mi?
ben de sahiplendim. karşı taraf isterse sözleşme yaparsınız, biz yapmadık. bunun dışında sağlık karnesini almayı unutmayın.
bir de biz arada fotoğraflarını gönderiyoruz eski sahibine. istediği zaman gelip görebilir de. karşılıklı oturup anlaşılacak şeyler bunlar.

Birinden sahipleniyorum.
Sağlık karnesi yoksa ne yapmalıyım?
Benim aklıma genel olarak sahiplenmeden önce veterinere götürüp bilgi almak geliyor. Tuhaf mı olur?
İlk kez bir canlı sahipleneceğim. Uzun zamandır pek çok konuyu araştırıyorum; ama şu an içinde bulunduğum durumda neler yapmam gerektiğiyle ilgili bilgi bulamadım. Çok cahilim.

Sizinkini neden sahiplendirmek istiyorlardı mesela? Kaç yaşındaydı?

aynı durumdayım, takip için yazdım.

sağlık karnesi elbet vardır. yoksa siz bir veterinere gideceksiniz. o da yapılması gereken aşıları sırasıyla yapacak. bu süreç çok sorunlu olmayacaktır. sahiplendiren kişinin sürekli götürdüğü bir veterineri vardır. ondan da bilgi alabilirsiniz.

karne mevcutsa o karne değişecekse bile mutlaka saklayın ne olur ne olmaz.

köpeğin belli alışkanlıkları vardır. bunları öğrenmek faydalıdır. örnek vereyim, benim köpeğim asla çimenlik alan dışında tuvaletini yapamaz. yolda gezerken diye yapsın diye beklenirse tuvaletini yapmaz. köpeklerin hepsinin böyle insan gibi cins huyları vardır. bunları bilmek iyi olur.

bazı besinlere alerjisi olabilir. diğer hayvanlarla, insanlarla iletişimi nasıl? paylaşımcı mı değil mi gibi sorular sorulabilir.

araba değil ki bu servise sokup ona göre alasın. bir hastalığı var ise hastalığı ile birlikte alıyorsunuz zaten, aksi halde geri mi bırakacaksınız? sahiplendikten sonra götürün veterinere neyi var neyi yok öğrenin önceki kayıtlarına göre eksiklerini tamamlatın. önceki kayıtları yoksa tüm aşılarını yaptırın. köpek ile buluştuğunuzda alın tasmasını 2-3 km yürüyün ne kadar çekiyor sizi sürüklüyor görün. kakasını yaptığında alabilecek misiniz bakın vb.

hemen anlatayım.

ilk olarak karnesini köpek ile beraber teslim al. biz almadık eski sahibi yarın getiriyorum diye diye bizi bir yıl uğraştırdı. veterinerimiz sağolsun yeni karne ayarladı. aşılarını da ona işledi.

eğer veren elemanın tek köpeği ise taşıma kabı, tasma, uzatma, minder vs vs ne aldıysa iste. gidip arkadaşlarına vereceğine senin işine yarasın. vermem derse de köpekler kaplarına vs ye alışık oluyorlar zorluk çeker de.

köpeği aldın bence hemen veterinere götür. sağına soluna bir baksın. karnesine baksın. eksik aşıları belirlesin. önümüzdeki günler için planınız hazır olur, ne ne zaman vurulacak bilirsiniz.

köpeği sahibinden yol üzerinde vs almayın. eski sahibi evinize getirsin. siz hemen yüz göz olmayın sevmeyin. oturun biraz köpek salonda vs neresiyse etrafı bir keşfetsin. sonra zaten sizi keşfetmek için gelecektir. eğer ufaksa heyecan yapıp işeyebilir o yüzden halıları kaldırın bir süre.

eğitimlerini sorun. hangi komutları nasıl yerine getiriyor, hangi ödül mamasını seviyor vs eski sahibi size göstersin bunları. tasma eğitimi, çiş eğitimi, yalnız kalma korkusu vs bunları öğrenin.

ilk köpeğiniz mi bilmiyorum ama eğitimi yoksa eğitilmesi şart. ilk andan itibaren ne yapacağınızı bilin. yolun yarısında karar değiştirmeyin. mesela bizim köpek koltuklara çıkmasın istedim ben. eşim çıksın ya ne olacak dedi. şimdi in desem de bakıyor suratıma. evdeki herkes kurala sabit kalsın.

köpek çok büyük değilse ismi değiştirilebilir. ama yaşı olan bir köpekse ismini değiştirmek çok mantıklı değil. öğrenmesi çok vakit alır.

şimdilik aklıma gelenler bunlar.

şimdi peggy yazmış istediği zaman gelip görebilir diye ben buna karşıyım. benim köpeğim çok insan canlısı bir köpek ama çocukları hiç sevmiyor. eski sahibinin kızına alışamamış bir türlü. eski sahibi de bir nevi terketmiş bunu - uzun hikaye -. bizi aradı 1 küsür yıl kadar gelsek kızım sevse azcık olmaz mı diye. ben kesinlikle istemedim. çok seviyorsa terketmeyecek köpeği. bitti nokta.

sözleşme işi de savsaklanmaması gereken bir nokta. çok ekstrem bir örnek olacak ama siz köpeği alırsınız, köpekte çok masraf gerektiren bir hastalık vardır. iyileştirirsiniz. sonra eski sahibi çıkar gelir bu benim köpeğim diye köpeği alır sizden.

bizimkini eski sahibi barınaktan almış, bir ayağı kırıkmış, tedavi ettirmişler, platin takılmış, kısırlaştırılmış vs. ama tabii apartmanda bakamıyorlardı. çok hareketli bir husky kendisi.
bizim bahçemiz var, bahçede bakmak üzere aldık.

valla ben eski sahibi gelip göremez diye bir şart koşmadım. çocuk zaten emek vermiş, tedavisini yaptırmış. köpeği apartmana tıkmaktansa bize sahiplendirdi. şimdi bahçede/dışarıda koşup oynuyor, kulübesi var, arkadaş bile yaptı, hayvan çok daha mutlu. tabii ki gelip sevebilir arada.

sağlık karnesi yoksa arkadaşların dediği gibi veterinerden yenisini çıkarttırabilirsin. veteriner genel bir kontrol etsin.

ilk zamanlarda kopegi kaybetme ihtimaliniz cok yuksek. geri geri tasmasindan siyrilmaya calisabilir, ya da siz azcik kostursun diye salarsiniz ve gider daha da gelmez. hele kisirlasmadiysa cok daha vahim. tasmasina tukenmezle filan bir sekilde telefon numaranizi yazin. ilk yapacaginiz sey bu bence.

eger yavruysa terlik ve ayakkabilarla cok hasir nesir olacaktir. onlemek icin oyuncak, kemik vs. almaniz sart.

evde yalniz kaldiginda aglamamasi icin egitmeniz cok iyi olur. bunu baslarda yapin tavsiyem.

bir de "clicker egitimi" diye arastirin, ikiniz icin de cok zevkli bir sey

Web uygulamaları kısmında pek kullanamazsın.
Lakin bu tür uygulamaların sunucu konfigürasyon ve performans işlerinde kullanabilirsin.

Voip ve real time uygulamalar tabii ki çok daha fazla network bilgisi gerektirir fakat nihayetinde yazılım için IP vardır paket vardır. Ötesi bağlamaz :)

bulut bilişim, veritabanları, web servisler(çok fazla network'e kaymasa da), etik hacker'lık, güvenlik yazılımları. Voip'de girer bu alana.

güvenlik yazılımları, ağ güvenliği

ne kadar derin bir network bilgisinden bahsediyoruz burada önemli olan o. TCP/IP harici pek çok farklı iletişim protokolü var, UDP gibi protokollerin üzerine geliştirilmiş iletişim protokolleri var. TCP/IP üzerine geliştirilmiş özel ağlar var, bu konularda routing bilgiside var şifreleme bilgiside var, kablolama bilgiside var. ne kadar bilgi o kadar köfte.

Kurumsal çözümler sunan firmalarda (büyük ve köklü) proje yöneticiliği

prtg,monitor, trafik raporlama vs.

yani ben hem disk kilidi hem zincirle, zincir havada olacak şekilde bağlıyorum motoru. direksiyon kilidini söylemiyorum zaten.

çalacak kişi zaten her şekilde çalar ama ben elimden geleni yapıyorum zaten. paran varsa direk kasko yaptır uğraşma. bide motordan motora değişiyor. cbr türü peynir ekmek motorlar daha risk grubundayken parça ve motora talep olmayan makinalara uğraşılmaz gözüyle bakıp çalmıyorlar- mış, bi arkadaşıma trafik polisi söylemiş.

Fuar da motorun görünmeyen yerlerine koyabileceğin büyüklükte gps ürünleri vardı, akü'den besleniyor. Alternatif olabilir.

Sabit bir noktaya (elektrik direği, korkuluk vs.) kitle, ayrıca zinciri kısa ve havada olsun, mümkünse göz önünde olan gece sokak lambasının aydınlattığı bir noktaya bırakmalısın. Kötü bir muhitse ve uzun süre bırakacaksan disk kilidini de İLAVETEN kullan derim.

Butun yorumlarda bahsedilen onlemler caydirici. Bir abimizin saglam bir hirsizdan duydugu "Hirsiz kafaya koyduysa, her turlu calar" ilk olarak surusu bozacak onlemler, kilit, disk kilit, zincir ... gps takip cihazlari en mantiklilarindan fakat baya iyi yere gizlenmeli. turkcell'in boyle bir cihazi satiliyordu, bakmak lazim sitesinden.

evdeyken otoparkta, kameranın önünde duruyor direksiyon kilidiyle. dışarıda ise disk kilidi ekleyebiliyorum sadece. ama motor dandik, uğraşmazlar herhalde çalmaya.

western filmlerdeki ortam gibi yari col, hava ve yer sari renkte, su kapisi ortadan ittirilip acilan mekan var ya ahsap tek katli, onun onunde sezlong sandalye karisimi bir seyde uyusuk uzaniyorum, kuru bir sicak olacak, ortalik tenha olacak ikindi vakitleri dedikleri vakit olacak vs.

Şarabın olduğu her yer

benim yok. sadece daha huzursuz hissettiğim yerler var.

çok güzel bi manzaraya karşı bilmediğim bir yolda motosikletimin üzerinde giderken, çiçeğin böceğin kokusunu burnumda hissettim bi an.

luxlifemiamiblog.com

cdn.luxatic.com

@Mulva

o sayılmaz. o hileli. para hilesi yapmışla

dışarda olmak zorunda değilse,

loş ışıklı güzel bir oda. mümkünse yağmur yağıyor olmalı. her taraf karanlık, gri ve sessiz. öyle bi ortamda huzurdan ölebilirim herhalde. tumblr kızı gibi oldu ama idare et. cidden böyle ortam bulabilsem çok mutlu olurum. hadi oda var, loş ışık da var diyelim ama o dekorasyonu, odanın huzurlu hissettirmesini sağlayabilmek kolay değil. onu da yaptın diyelim yağmuru nasıl yağdıracaksın, sokaktaki insanları nasıl evlerine sokacaksın.

@anonymice
static.panoramio.com
i.hizliresim.com

eksisozluk.com

Olimpos plajı. Sık sık rüyamda gidiyorum bu aralar.

yaz aksamustu, denize yakin ama tam da boyle denizin dibinde degil amerikan tipi mustakil bir evin verandasindayim, yasim ilerlemis boyle en az 60larimdayim, yanimda sevgilim var, birbirimize sevgiyle bakip sessiz opucukler yolluyoruz, belki elele tutusuyoruz, ikimiz de boyle yanyana sallanan koltuklardayiz, gunesin denize batisini seyrediyoruz, hava oglenki gibi sicak degil ama soguk da degil, ne cok kuru, ne cok nemli, deniz kenari hafif bir esintinin oldugu bir hava. etrafta olmasi gereken sesler var, bizim sallanan koltuklarin verandanin ahsap dosemesinde cikarttigi gicirti, deniz kenarindan evlerine donen insanlarin mutlu, huzurlu sesleri, gencler cocuklar sakiyor, biz emeklilik donemimizdeyiz, hayatta verilmesi gereken butun onemli kararlarimizi vermis, cocuklarimizi yetistirmis kendine yeten bireyler halinde topluma salmisiz, onlarla gurur duyuyoruz, sahip oldugumuz hersey bize huzurlu bir gurur veriyor, birbirimizle sozcuklerle bile konusmamiza gerek kalmiyor, ayni duyguyu ortadan ikiye bolmus keyifle beraber tuketiyoruz, biz artik huzurun kendisi olmusuz, artik hayat sonsuza kadar bu noktada kalabilir, biz sonsuza kadar bu verandada sallanabiliriz, ama bu anin bitmesi bile bize uzuntu vermiyor, cunku bunu yasadik ve simdi cocuklarimiz bizim gibi olacak. onlara biraktigimiz maddi ve manevi mirastan memnunuz, ne eksik ne fazla. herhalde su andaki hayata dair kaygilarimin hepsinin bittigi mustulayan bu zihinsel goruntu kadar beni mutlu edebilecek birsey yok. cunku bu goruntu savas cikmadi demek, ben yaslanabildim demek, yasliligimda hala bir verandada sevgilimle sallanacak kendimize yetiyoruz demek. butun o korktugum gelecege dair olasiliklar eninde sonunda olumlu sonuclandi demek... simdi ise kocaman bir belirsizlik. ata topraginda emeklilik gunlerimin huzurunu yasayana kadar bu boyle.

9gag'de sırf bunun için kanal var.

tadını beğendiğim için bazılarına garip gelen tercihlerim var. pirinç pilavına sirke dökmek gibi.

pideye nar ekşisi dökerim ben de
onun dışında yemek konusunda muhafazakar sayyılırım

Nutella diye bir fantezim yok. Bir seylere kakaolu findik ezmesi surebilirim ama Nutella olmak zorunda degil. Sarelle de gayet guzel mesela.
Ama bende tersine her seyi olabildigince sade yeme fantezisi var:) Kokorec, et doner gibi seyleri tamamen sade yerim. Sandavic ekmegine patates kizartmasi koyup yerim ama ketcap mayoneez hicbir sey katmam mesela. Sos mos kullanmama fantezim var.

şu an aklıma direkt olarak gelen bir ritüel yok ama yapıyorum böyle serserilikler. kendimi kötü hissediyorum hatta sonra, "şüşkolukta ve hayvanlıkta çığır açtın aferin" diyerek.

kekin üstüne nutella sürüyorum ben.

Yok 9gagde hamburgerli pizza, patates kızartmalı pizzalı burrito, nutellalı oreolu bilmemneli 10 katlı pasta diye paylaşımlar oluyor, millet çıldırıyor, sonra da niye obez oluyoz. Tabi olursunuz.

@stavro +1 sade ve sossuz yiyorum. hatta içinde domates turşu yeşillik falan da olmuyor ekmek arası yersem.

hayır, iğrenç. maksimum tahin pekmez yiyebiliyorum. onda da baya abartırım.

nutella + foodporn arat

kızarmış sosis+çilek reçeli

ben sabit bir yerde günlerce tatil yapmayı sevmiyorum, genelde bir rota belirleyip geze geze tamamlıyorum tatilimi.

Koy koy gezme en güzeli.
mesela en guzel tatillerimden birinde kas'ta kalip patara/kaputas/limanagzi/kekova arasinda gezinmistim cok guzel bir tatil olmustu.

son 3-4 senedir roadtrip yapıyoruz. arabaya atlayıp 10 gün dilediğimiz yerlerde kalıyoruz. ondan önce ise hep herşey dahil otelleri tercih ediyordum.

Deniz havuz koy falan işleri sarmıyor beni. Yüzme olayını eğlenceli bulmuyorum. Daha önce gitmediğim bir ya da birden fazla şehri gezmeyi seviyorum tatillerimde.

evden çıkarken içime mayo giyip, yorgunsam dolmuşa binerek, yorgun değilsem yürüyerek denize gidiyorum.

denize yakın bir muhitte günlük/haftalık ev kiralıyoruz. o çevreyi geziyoruz. örneğin kuşadası.

motorun arkasına çadırı atıp kafama göre geziyorum

Bizim yazlık tam kafa dinlemelik olduğundan kolaya kaçıp oraya gidiyorum. Hem memlekette eş dost görmüş oluyorum. Bir kaç gün de güneye kaçıyorum sonradan.

arnold +1
yazlık gibisi yok. muazzam bir sessizlik ve huzur.

tatil mi o ne yahu sistem o kadar kötü ki durmadan çalışıyorum pazar tatili dersen yakın civar akraba ziyareti en fazla

koy koy gezmeyi seviyorum. her şey dahil otellerde inanılmaz sıkılıyorum.
geçtiğimiz yaz araba ile izmir'den çıkıp kaş'a kadar sahil şeridini dolaşa dolaşa gezdik. kimi zaman otelde kaldık, kimi zaman kamp yaptık. güzeldi.

Yazlığa gidiyorum, temiz deniz, temiz hava, kuru kalabalık yok, ailem yanımda. Arada da deniz olmayan tatil yapıyorum hafta sonluğuna.

Hic otel tatili yapmadim. Geziyorum cantami alip.
Hatta otel tatili yapmak istiyorim bir kere artik, merak ediyorum nasil bir sey oldugunu:)

fındık toplamaya gidiyorum :(
köy denize 20 dakika, kafaya esince gidiyorsun yüzmeye zaten. güney tatillerini bir türlü sevemedim, hem çok aşırı sıcak hem de kumsuz plaj ve aşırı tuzlu su yüzünden zevk alamıyorum. köy hem serin oluyor hem de canını yediğiminin kumlu karadenizi!
en büyük getirisi para tabii, otel tatili parasıyla yıllık iznin diğer kısmını mini bir avrupa tatiliyle taçlandırıyorum.

Apart veya hostelde kalip araba kiralayip koy koy geziyoruz.

don draper tatili yapıyorum.

hepsi zor. hepsi kolay.

mızıkayı da sayıyorsanız onu öneririm, zor değil, eğlenceli.

beğeni alanına girer mi çok bilmiyorum ama tulum çok güzel bence.

bütçe nedir? misal fagot fiyatlarına bi bakın derim.Bir de dudak yapın bu konularda önemli