2 sene öncesine kadar valiz içinde cayır cayır bıçaktır çakıdır taşıyorduk hiçbir sorun olmuyordu. Hatta çantada cepte falan unuttuğumuz olunca "valize koyacak mısınız?" diye soruyorlardı (ist - Atatürk)

Şimdilerde belki biraz daha sıkı tutuyorlardır ama "yook götüremezsin" demeyeceklerdir, endişe edecek bir durum yok.

Tesekkurler.

işte zamanla çok değiştikleri için yaptığı işlerden birini ön plana çıkarmak doğru olmaz gibi bir şey diyor sanırım.

Ingilizcesinde problem var gibi gorunuyor acikcasi. Roasterdan kastin roster oldugunu dusunuyorum. Opeth have kismi da Opeth has olmali.

Anlatilmaya calisilan bence su: Opeth zaman icinde cok eleman (veya belki de tarz bilemiyorum) degisikligi yapmis, bir donemini veya lineup'ini digerinden ustun gormek hicbir sekilde mantikli olmaz.

roaster'i albüm, tarz vb. bir şey gibi anladım. eğer öyleyse ve @bohr atom model'inin çevirisini daha anlaşılır kılmak için açacak olursak;

choosing one among their roaster is not right: albümlerinden birini seçmek doğru olmaz

on any grounds: hiçbir gerekçe ile (ground zemin demek, hiçbir temele oturmaz gibi de denebilir)

Bu opeth metal grubu olan mi? Sanirim o yuzden cogul kullanilmis. Roaster argoda boyle sacma sapan konusan, elestiren, can sıkıcı, guvenilmeyen insan demek.

Ama firindan cikan tavuk anlaminda eser de oabilir l, sahiden :D

sizi seviyorum

dancer in the dark

edit:

tabutta rövaşata
reha erdem fimleri
demirkubuz filmleri
un homme qui dort
zvyagintsev filmleri
leolo

(bkz: der himmel über berlin)

(bkz: der himmel über berlin) bir diğer adıyla;

(bkz: wings of desire)

bence ihtiyacınız olan böyle bir şey.

karanlık şehrin piçleri.
adı gibi ışık olarak da karanlık, hikaye olarak da.

michael haneke filmleri.

Ciğer söken ve yalnız bir kere izlenebilenlerden bir kuple:

-Duvar(Yılmaz Güney)
-Dogville
-Tabutta Rövaşata
-21 grams
-Amores Perros

Only Lovers Left Alive

www.imdb.com

seul contre tous

uzak, nuri bilge'nin olan.

(bkz: gemide)

oslo 31 august

Germania anno zero

The Pursuit of Happyness, Changeling çok içimi sıkan filmler.
Mystic River da var. The Game var, Million Dollar Baby de sayılabilir.
Leaving Las Vegas'ı, muhtemelen karamsar, depresif filmlerin babası sayabiliriz.

A torinói ló
Kynodontas
După dealuri
Miss Violence

Amerika'da bayagi var.

raspberry ile ömür çürür

Ne kadar gelir bekliyorsun, kac musterin/faturan olacak ayda?

ufaksa en iyisi şahıs şirket sanırım. açınca kapatması çok zor oluyomuş iyice araştır mevzuatı.

Simdilik 2 musteri, 6-7 bin lira arasi gelir bekliyorum.

Sahis sirketi acabilirsin. Bir tanidiginin sirketi uzerinden de kesebilirsin fatura, ben kesiyorum birilerine

Monte Carlo Simulasyonu'nun cikis noktasi kabul edilir bahsettiginiz yontem. Garip sekillerin alanlari, kumar makinelerinin olasiliklari vb. problemler benzer deneyleri uzun sure gozlemleyerek cozulebiliyor.

Buffon'un ignesi problemi ve cozumu asagidaki linkte mevcut:

en.wikipedia.org's_needle

coşmazsınız ama hiç de fena yaşamazsınız. hele kirayı mantıklı bir şeyde tutabilirseniz ayda cebinize 1500$ falan kalır ki bununla da yaşanır

Brut mu net mi? Netse rahat yasanir, brutse de yasanir.

kirayı 700-800 dolar civarında ve bir evin odasını paylaşmak şeklinde çözebilirseniz, rahat edersiniz.

Net rakamsa, çok rahat yaşarsın. Ufak tefek incelikleri bilmek lazım. 1bucuk yıl orada yaşadım, sorun olursa yardım ederim.

4/10

e

9/10

5/10

3/10

genel halim 4/10, bugunlerde 6/10.

1/10

6/10

sevgilim olsaydı 8/10
sevgilim + motosikletim olsaydı 9/10

0/10

6. kişisel gerizekalılıklarım nedeniyle mutsuzum. ama bunlar benim değiştirebileceğim şeyler. değiştirirsem gayet mutlu biri olacağıma inanıyorum. yeni yıla doğru 8 olurum.

6/10

4

2/10.

sosyal cevre yok, sevgili yok, her gün evdeyim yirmili yaşlarımın ilk 3 yılı böyle geçti muhtemelen böyle gider daha. tek zevkim yemeksepetinden çin yemegi söyleyip film dizi youtube üçlüsünü izlemek.

3/10

4.5

bugün 0, geçen hafta 10' du. haftaya bakalım ne olur.


edit; ne sormak istediğini anladığım için iki cevap yazdım. hatta önceki haftaya 9 veririm, bir öncekine daha 0, ondan öncekine de 0… bu böyle gider benim için. bazı insanların ruh hali sürekli dalgalı olabiliyor, onlardan biriyim. yoksa geçen hafta ile önceki hafta farklı şeyler yaşamadım.

@neseranni & @sumuklu asilzade

anlık değişen ruh hallerinden ziyade, insanların genel olarak yaşadığı hayattan memnun/mutlu olup olmadığını öğrenmek niyetindeyim. yoksa herkesin kısa süreli ruhsal iniş çıkışları vardır muhakkak. benim derdim insanların ortalamada ne kadar mutlu olduğu.

@fransızkalanadam hahaaah katılıyorum aynı beni tarif etmiş .tek fark aile ile hiç ama hiç geçinememek var. 1\10

pratiksizlikten. pratik yapmanız lazım.

Spor yap

benim 2 sene ingilitere'de okumuş arkadaşım var geçen facebook'ta ordan arkadaşıyla resmin altından yazışıyo ilkokul çocuğu ingilizcesiyle.

Ben günde 5-10 ingilizce kelime öğreniyorum ancak kullanmaya gelince onları kullanamıyorum. Çok nadir çıkıyor. Salla boşver.

Mala bağlıyorum ve mal muamelesi görüyorum.

kimse yazmamış ama pratiksizlikten. okuldan aslan kaplan olarak teorik bilgi yığınıyla mezun olup iş hayatında ''ee nasıl yani şimdi?'' diye kalmak gibi.

ben de ayni anda hem dusunup hem konusamiyorum. ya cok uzun esler vererek konusabiliyorum ya da ya da sacmaliyorum. ne tense kaliyor ne gramer. ama yazarken gelsin neither'lar nor'lar gitsin shall'lar ought to'lar.
turkce gramer ve cumle dizilisi ingilziceye gore tam ters oldugundan heralde, turkce dusunmeye programlanmis beynimiz. o zinciri kirmak lazim.

Anlattıklarına bakılırsa iki sebep var: pratik eksiğin mevcut, böyle olunca da heyecan yapıyorsunuz haliyle. Böyle durumlarda da insan iki kelimeyi yan yana getiremiyor maalesef.

Bence yapılabilecek en güzel şey yabancı dilin kafasını gözünü yararak konuşmaya başlamak bu durumlarda. Bırakın was la were yan yana gelsin, kullandığınız tense verb'le uyumsuz olsun, gramer kurallarını filan hep unutun, hiç önemli değil. Zaman içinde Ara sıra da "akıcı bir ingilizcem yok, anadilim değil biliyorsunuz" "kusura bakmayın hatalar yapıyorum" "anlayamadığınızda söyleyin olur mu, tekrar anlatmaya çalışırım" gibi durumunuzu açıklayan cümleler kurarsanız, karşınızdaki insanlar anlayışla karşılayacaktır. Yavaş yavaş da bu durum düzelir, belki tamamen fluent bir hale gelmez ancak yakın olur.

İngiltere'de upper-intermediate sınıfında olan ben, pre-intermediate'de okuyan Fransız çocuğun çatır çutur İngilizlerle konuşup, gayet de iyi anlaştığını görünce doğrudan bu yöntemi kullanmaya karar verdim. Epey faydası dokundu :)

Turkce dusundugun icin. Ardarda karisik cumleler kurmak zorunda kaldigimda kulagindan tutup gecmisini sikip atiyorum ingilizcenin. Yukaridaki bi arkadasin da yazdigi gibi gramer bir yana anlam bir yana. Caresi ise pratik ve turkce dusunmemek.

Ingilizce egitimimizden kaynakli. Gunluk hayata yonelik hicbir sey ogrenmiyoruz dolayisiyla gunluk konusma sirasinda kontekse uygun kaliplar kullanamiyoruz. Zorlama kaliplar kullaninca da sundukce sunuyor, kelimeler akla gelmiyor. Bundan kurtulmanin benim bildigim 3 yolu var, ben de cok cok iyi durumda sayilmasam da paylasayim.

1. Ingilizceye kendini mahkum etmek: Bu uygulamasi en zor ama sonucu en garanti yol. Beyin Ingilizce kullanmak zorunda olduguna sartlandigi zaman cok rahat ogreniyor. Mesela 1 sene Ingilizce konusulan bir ulkede olsaniz ve sadece Ingilizce konussaniz cok iyi duruma gelirsiniz. Turklerle hic gorusmeyip, hic Turkce konusmamaniz gerekiyor.

2. Ozguven ve bol pratik: En buyuk hatamiz dusunerek konusuyor olmamiz. Cok dusunmeden sanki harika konusuyormuscasina, hata yaptiginizda duraklamadan konusmaniz gerek. Ingilizce diyaloga sik sik girmeniz cok onemli.

3. Dizini kirip calismak: Bildigimiz gibi kitap acip calismak gibi degil bahsettigim. Dizi izlerken bir saniye erkene Ingilizce altyazi koyup once kendiniz okuyun sonra soyleneni dinleyin. Hem kulaginiz alisacak hem de hiziniz artacaktir. Bilmediginiz kelimeleri arastirin, ogrenin ve kullanin. Kitap okurken olabildigince hizli bir sekilde sesli okuyun. Deyimler cok fark yaratiyor, birkac tane ogrenseniz bile yardimci olur.

üstad kelime bilgin istediğin kadar iyi olsun konuşma işi farklı. ben turistlerle pratik yaparak geliştirdim İNANILMAZ faydası oluyor kesinlikle tavsiye ederim. hem bedava, hem çok eğlenceli hem de seçmece amk. ingilizinden tut irlandalısına, conisinden tut kangrulara kadar herkes var sultanahmet'te. başka şehirdeysen yine ararsan bulursun izmit'te bile dünya kadar uzakdoğulu var. bak 2 aydır gitmiyorum ben de geçen gün skype'tan arkadaşla konuşurken teklemeye başladım. spor gibi bir şey bu, boşlarsan gidiyor. ha tabi bi kere öğrendikten sonra birkaç pratikle yine geri geliyor yine aynen spor gibi.

turistlere sar hacı turistler bulunmaz nimet. ülkemizin jeopolitik konumu falan bunlar hep önemli bak.

bi de, kelime bilmen iyi de kalıp öğren.

Zetahead

ben o kaka çocukların kullandığı kelimeleri aklıma bile getirmemek için özel olarak aktif çaba sarfediyorum. Allah etmiye, birinnen konuşurken, ağzımdan kaçar maçar da, direksiyonu toplayamayız soğna.

şu hayatta en iyi bilmen gereken mevzu, tavşan tosbaa masalı. masalın sonunda tosbaa tavşanı solluyo ya, o masalı içselleştir ve hayâtına uyarla, tamamsın. bi masal daha var. ağustos böceennen garınca. bu ikisini bil ve uygula yeter.

ben şimdi, ''İngilizce biliyorum, ikinci lisan olarak ne öğreniyim?'' diye soru sorannara, ''yav bırak ikinci lisanı, İngilizceye yüklen!'' diyince, bozuluyolar.

Taam benim genel mallığımdan da kaynaklanıyodur bağzı şeyler, yani burda yaşadığım zorluklar felan ama onun etkisi %20'dir. %50 filan gibi de, Orhan Baba, Müslüm Baba, İbo, Mine, Ebru, Sibel, Gülşen faktörleri vardır. Tabii duyuru faktörü de var. Şuraya harcadığım zamanı, İngilizce dinnemeye, okumaya, yazmaya harcasam, durum çok farklı olurdu.

Yannız sizin aranızdan, bilgisayar oyunu oynayarak büyümüş olannarın çok önemli bi avantajının olduğunu tahmin ediyorum. Hani şu gonuşmalı dinnemeli oyunnar felan. Misal, şimdi pescador itnesini getirsek burıya, bi sene soğna elime verir heralda.

Fekat daha hâlâ gak guk ediyor olmak çok morel bozucu...

kaç yıldır bu işi yapıyorsun?
referansların var mı?
yaptığın projeler neler?

2 senedir muhendis unvani tasiyorum oldukca iyi bir universiteden mezunum. Oncesinde de tecrubem var. Su anda da master bitmek uzere. Amerika'da unlu bir yazilim sirketinde calisiyorum. Benim ugrastigim alanlar genelde machine learning, data mining ve analytics ustune. Java, Python, SQL, Hadoop, Tableau seklinde geciyor hayat. Ozetle, CV'im fena sayilmaz ama freelancer olarak hic calismadim. Calistigim projeler genelde sirket ici projeleri oldugu icin ayrintili bilgi vermem cok mumkun degil maalesef.

Sizin tavsiyeleriniz neler?

toplumsal yozlaşma. toplum kültürünü oturtamama siyasi ve idari problemler vs vs

Cinsellik orada da tabu. Evlilik oncesi iliski cok yadirganiyor. Evlilik tamamen gorucu usulu ve oldukca tutucu. Ayni dilden ayni dinden olmadigi surece adama kiz vermiyorlar. 29 farkli eyalet var hepsinin ayri dili ve birkac dini var.

kadına, insana, aşka değer verilmiyor. hayatta kalmaya çalışıyolar, insani değerlerini unutuyolar.

ayrıca fahişelik -özellikle de çocuk fahişeler- çok fazla. genelevlerle tecavüzün bi alakası yok.

hindistan cok ilginc yer. dunyanin en buyuk teknoloji firmalarinin(hp, philips, dell, google vs..gibi ust makamlarinda soz sahibi olan hintliler de var, kardesiyle, atla, kopekle evlenip sakat, felcli, kanserli dogan hintliler de var. cahili cok cahil, aptali cok aptal, fakiri cok fakir, sanssizi cok sansiz, caliskani cok caliskan

kast sistemi olan bir yer bi acaip kültürleri/dinleir var. en akademisyeni ABDde yaşayanı bile görücü usulü evlenip bunu normal karşılayabiliyor. hali vakti yerinde olanı en fazla hint filmi kıvamında flört yaşıyor/hayal ediyor. cinsellik tabu, kadın köpekten farksız. kadın alt kasttansa tecavüz eden ceza almıyor filan sanırım -bundan tam emin değilim- ve hintli erkekler çoğunlukla bildiğin öküz.

dünya tecavüz oran sıralaması:

www.nationmaster.com

www.cogitosozluk.net

aslında hep doğu ülkelerinin adı çıkmış ama batı ülkelerinde daha fazla.

@yabenlanneyse; o istatistige gercekten inandin mi? yalan demiyorum; ama hinbsitanda sudan'da adam akilli bir devlet mi varki tecavbuz vakalarinin istatistigini tutsun? onu tutacak kadar akli ve gucu olsa tecavuzu onlemek icin harcardi. boyle isatistiklerde elbette modern ulkeler ustte cikacak. cunku her yasanan olayin adli kaydi vardir.

@mayeskul: allah allah... kimsenini yerini dahi bilmediği lesotho çok güzel tutmuş o zaman istatistiklerini.

vardir onun da bir hikmeti. hayir sen norvec, finlandiya gibi ulkelerin herhangi bir asayis olayinda hindistan, nijerya, sudan gibi ulkelerden acik ara farkla onde olacagini dusunuyorsan tartisamam.

valla ben yıllardır avrupa da her türlü suç istatistiğinin daha fazla olduğunu biliyorum. sadece tecavüz değil. istatistiğin altında "ama şöyleydi, böyleydi" diye bir şeyler aramadım hiç. ararsın da "kayıt" meselesi ne kadar etkili tartışılır. verdiğim linkte moğolistan da var, afrika ülkeleri de...

@ya ben lan neyse;

batı ülkelerinden bazıları evlilik içindeki isteksiz cinsel birleşmeyi de tecavüz sayıyor. bunu ilk kabul eden ülke isveç o nedenle son istatistiklerde isveçteki tecavüz oranı çok yüksekmiş gibi görünüyor.
(bkz: evlilik içi tecavüz)

en.wikipedia.org

mutlaka etkisi var kayıt altına almanın. ama ne kadar? yani kadın gidip "kocam benle zorla sevişti!" diyorsa o zaten tecavüzdür. tevacüzün evliliği, sevgililiği olmaz ki.

edit: verdiğin linkteki ülkelerin içinde bizden geride olanlar var. kayıt meselesini çürütüyor bu.

tamam kardeşim batı ülkeleri çok kaka, anladık.

@pescador: sana noluyor birader? adamla tartışıyoruz biz.

ben batı ülkelerini kötüleyen mücahit pozisyonuna düştüm amk. bana bugün isveç vatandaşlık verse götün götün giderim. ben doğru bildiğimi söyledim.

avrupa'da suç işlendiğinde kayda geçmeme, saklı kalma olasılığı çok düşük bence. hindistan, türkiye vs. ülkelerde istatistik görünen kadar görünmeyen hatta çok daha fazlası vardır diye düşünüyorum.

tartisma sorudan bagimsiz bir noktaya kayiyor ama, kadinlarin sikayet oranina da bakmak lazim bu kayitlari incelerken. bati da kadin sikayet etmekten korkmazken, bizim gibi ulkelerde bi de suclu durumuna duseceginden korkan kadinlarin cogu taciz-tecavuz durumlarinda sikayetci olmuyor.

burada anlatılanların hepsi sacmalık. tek sebebi yıllardır süregelen infanticide olayı yüzünden yıllarca kız cocukların düşürülüp erkek cocuk dogurulması sonucu nüfus içinde korkunc bir derece erkek/kız dengesizliği olması. adı da ''gender imbalance'' olarak geçiyor ve bugün çin ve hindistan gibi ülkelerde cok ciddi bir seviyede (bir kaç milyon erkek fazlası var her ülkede, bir kaç dediğimde 10-15 milyon arası sen düşün).ileride çok büyük problemlere yol acacagını düşünüyor uzmanlar istersen araştır google'dan.

bu durum bizim ülkede de var aslında ama sayı daha az ( genç nüfus içinde 350 bin erkek fazlası var türkiye'de) yani buradaki açlığında bundan kaynaklandıgını düşünüyorum her erkek birini bulamıyor yani.

gelişmiş ülkelerde tecavüz oranlarının yüksek gözükmesinin sebebleri bence :

1) tecavüze uğrayan kadınlar daha rahat şikayetçi olup haklarını arıyorlar.
2) aynı ülkelerde kadın şöförlerin de kaza oranları yüksektir. acaba neden?
gelişmemiş ülkelerde kadınlar hayata katılamıyorlar. evlerinde tıkılıyorlar, çok sık dışarı çıkamıyorlar. o ülkelerde sokaklara bakın sanki nüfus sadece erkeklerden oluşmuş gibi.

Gelişmiş ülkelerde bir süre kalan birisi olarak söyleyeyim orada kadinlar daha fazla susuyor tecavüz karşısında. Hayalinizdeki cocuk ve kariyer yapan güçlü kadin imajı gercek değil. Üstelik tecavüze ugrayanlarla halk konuşmuyor.

Tum dünyada şerefsiz bir cinsiz.

Fakirlik, nüfus çokluğu ve bunların getirdiği kontrolsüzlük.

Lan başlayacam tecavüz kaydınıza ha, açın başlık tartışın a.q. :) 21 cevap görünce helal olsun yardırmış entelektüel abiler demiştim

Kaçın beyler, sahibi geldi:)

Ulkemizdeki istatistikleri yayinlayan tuikten ne kadar objektif bilgi cikiyorsa bize benzer yonetilen dogu ulkelerinde de durum farkli degildir. (en genel istatistikler olan enflasyon, issiz sayisi, kisi basina dusen gelir gibi)
O yuzden 10 tane tecavuz vakasi yasaniyorsa yarisini kayda alip halka aciklanan verilerde 1 yaziyorlar. Askerligini jandarma olarak yaptigim icin birinci agizdan soyleyebilirim. Polisler de farksiz bu durumda tabi.

wyndhamda da i olarak okunuyor yalniz?

@beriberi adamın ne demek istediğini anlamadın mı sonuçta...

anladim da pustluk olsun diye oyle yazdim. her neyse, bu kural midir bilemiyecegim ama dusununce i ve ay'in soylenisinin son heceyle ilgili oldugunu dusunuyorum. yani y son hecenin icinde okunuyorsa ay gibi okunuyor sanirim?

ben de araştırdım ve great vowel shift diye bir şey buldum. onla alakalı bir şeyler galiba.

sondayken ay diye okunuyor ama ortada olduğunda da ay diye okunduğu oluyor. wyndham sesli sözlükte de ay diye okunmuş ama başka bir örnek vereyim syringe kelimesinde de ay olarak okunuyor.

Syringe de bildiginiz i ile okunuyor yalniz. Ingilizcede standart yok isin asli, aksandan aksana farkli okunuyor bircok kelime. Civizilation mesela, ingiliz ingilizcesinde sivilayzeysin gibi okunurken, amerikanin bircok yerinde sivizileysin gibi okunuyor.

youtube'a yaz ve anadili ingilizce olan insanlar nasil soyluyor cumle icinde gor derim supheye dustugun zamanlarda. luthier'in dedigi gibi syringe de i'li okunur.

www.ivona.com

buradan pek çok dil ve aksana ulaşabilirsiniz.

Ben de soruşturmaya kalmıştım, Tam 4 hafta sonra geldi vizem. Başka bir arkadaşınki 6 hafta birisinin de 2 ay'a yakın sürmüştü gelmesi. Ama 2 hafta içerisinde alan arkadaşlarım da oldu.

Yani genel olarak 4 haftadan önce gelmiyor o vize.

eger kayit deadline ina yetismeye calisiyorsan, konsoloslugu sikistiracagina, universitenin ogrenci islerini arayip durumunu anlat, yardimci olurlar. sonucta devlet her yerde devlet hizlandirmak zor. ama boyle basvuru tarihleri falan gibi seyler kisisel insiyatifler kullanilarak asilabiliyor. burada kritik nokta guzel ve sade bir konusma yapmak yani onceden ne diyecegini plnala oyle ara.

özellikle şunu belirt, durumunu konsolosluğa söylediğini ama oonların da yapabilecek birşeyleri olmadığını söylediklerini, bu yüzden tek çözümün üniversitenin inisiyatif uygulaması olduğunu belirt.

Konsolosluğa da çok yüklenme ama ben konuştum hızlandırmaya çalıştım, olmuyormuş ben de çaresizim falan fıstık

cevaplar için teşekkürler.

sıkıntı şurada, Amerika'da her şey kurallar üstünden işlediği için hiçbir officer böyle bir yardıma girişmek istemiyor çünkü formal bir yol yok. mesela bu konuda bilgisi ve muhtemel yetkisi olan US state department, "bu mesele" milli güvenlik meselesi biz karışmayız" cevabı vermiş. üniversitenin inisiyatifi olacak bir şey yok açıkçası.

okulunun internet sayfasinda suna benzer bir bilgi var mi?

www.columbia.edu

okuluna muracaat edip durumunu izah ettin mi?

www.happyschoolsblog.com

surada da 4 ile 8 hafta surer diyor:

How long will it take to get my visa?
This depends on many factors, among them, what type of visa, which U.S. consulate you are using, and whether your application will be subject to an additional security clearance check. In general, most U.S. visas are approved and issued within seven to ten business days, though some can take a little longer. If you are subjected to an additional background security check, such clearances tend to be approved within approximately four to eight weeks. Visit Travel.State.Gov on Visa Wait Times- for Interview Appointments and Processing.

www.dartmouth.edu

bak su soru ve cevabi senin durumuna isik tutuyor gibi:

What should be done if a scholar has been stuck outside the U.S. with no security clearance for over 30 days?

First, report the delay to the International Scholars Office (ISchO). The ISchO has been tracking these cases and reporting them to the MIT administration and government relations staff and to NAFSA: Association of International Educators. The National Academy of Sciences has been collecting and reporting similar information. These statistics are used to lobby government agencies for increased cooperation at improving and expediting security clearances. National attention has now been focused on this issue and the need for the agencies involved to improve their systems and procedures. Many steps have already been taken to streamline interagency communication.

If the applicant is still awaiting the security clearance and visa 90 days or more after making the application, please notify the ISchO again.

Unfortunately, congressional offices are unable to help expedite visa issuance. The Department of State considers this to be a matter of national security and will not circumvent the security advisory opinion process under any circumstances. However, a combination of efforts on the part of congressional representatives, institutions such as MIT, and higher education associations has resulted in high-level awareness of the problems and there are on-going efforts for improvement.

web.mit.edu

Teşekkür ederim cevaplar için.

@compadrito: aslında çok detaylı bir araştırma yaptım, zaman konusunda yapılan açıklamaları biliyorum, ama bilirsiniz siz de, resmi açıklama bir yana gerçek bir yanadır genelde. o yüzden sormuştum. bizim okulun sitesinde benzer bir bilgi yok fakat mail attıgım international office gönderdiğinize benzer bir bilgi verdi. yalnız bazı okullar bu konuda destek vermek için bazı prosedürlere sahipler(umich, northwestern vs.) ama bizim okul biraz ayak sürüyor ve yardım etmiyor. o okulların nereyle iletişime geçtiğini ve ne yaptığını hiç bilmiyorum. Bir fikriniz var mı?

@hibernating black bear: akademik olarak bir sıkıntı yok aslında, diğer dönem gelirsin diyorlar. yalnız 23 ağustostan sonra I-20 deki başlangıç tarihi geçmiş olduğu için üniversitenin yapabileceği bir şey kalmıyor maalesef. idari soruşturmaya takılan dosyalar ortalama %2'si başvuruların ve aslında çok fazla değil. üstelik f1 vizeleri için hızlandırmaya çalıştıklarını söyleyen bir bildiri de yayınladılar daha önceleri. benim durumumdaki ve benzer durumdaki insanların(belli bir tarihte giriş yapmak zorunda olanların) güvenlik soruşturması öne alınabilir diye düşünüyorum açıkçası. bunu yapabiliyor bazı okullar, ama benimki yapmıyor. o okulların ne yaptığını öğrenmeye çalışıyorum tam olarak

bu konu ulusal guvenlikle dogrudan ilgili oldugu icin, ulusal guvenlik de herseyden once geldigi icin, okullarin eli kolu bagli. yapabilecekleri bir sey oldugunu pek sanmiyorum. MIT'ye ait linki dikkatle okursan, kongre nezdinde girisimlerde bulunduklarini ve bu durumun kolaylastirilmasini "temenni ettikleri" gibi bir seyler yazdigini goreceksin. bu isin makul olani, okulun biraz anlayis gostermesi ama demek ki mevzuat buna musaade etmiyor. bu konu, bir universite ogretim uyesinin, universitenin kayit-kabul merkezinin, ogrenci islerine bakan dekan yardimcisinin filan inisiyatif kullanarak hizlandiramayacagi kadar hassas bir konu. bir sey bildigimden soylemiyorum bunlari, sadece akil yuruterek soyluyorum. hocalara filan e-mail atsan, durumu izah etsen olmaz mi acaba?

"her olmayan iste bir hayir vardir" diyerek, gecikiyor olmanin seni daha fazla strese sokmasini onlemeye calismaktan baska bir sey gelmiyor elimden maalesef.

Evet, galiba öyle sevgili compadrito. süreçte aktif rol oynayan bazı okullar var aslında da, MIT'nin bile gücü yetmiyorsa bizimki ne yapar emin değilim. ilginiz için teşekkürler tekrar.

Arkadaşlar, çözüm bulunursa veya mevzu bir şekilde hallolursa haber edeceğim buradan.

Sanmıyorum. Adamın evi, senin kaçta gelip kaçta gittiğin onu ilgilendirmez. Yani, belli saatler hâricinde ilgilendirmez. Sekizden-dokuzdan sonra normal karşılamak lâzım.

Pekala ilgilendirir ve normal karşılanması da söz konusu değil. Zira mesai saatleri dışında yapılan tadilatın sebep olduğu çok yüksek desibelde gürültüden bahsediyorum. Sorumu şu şekilde değiştireyim: Bu durumu engelleyebilecek bir fikri olan var mıdır?

Belli saatler dışında yapılan tadilatlara hiçbir şekilde müdahale edemezsiniz polisi arasanız da değişen bir şey olmaz komşuluğunuz bozulur üstelik, deneyimle sabit.

pazar günleri 7'de tadilat yapan bir komşumuz vardı... artık yok! yani, taşındığımız için yok :)

biz konuşmuştuk, haftada tek gün dinlenen insanlar var ve bu saatte tadilatın başlaması hafta içi bile hoş değil vs vs diyerek. onlar da sağlıklı bir tepki verip dikkate almışlardı.

www.spo.org.tr bu işinize yarar mı ki?

zanza eşcinselsen üçü de uygun değil sana.

samsun hem modern bir kenttir, hem de çok güzel bir şehirdir. küçüktür biraz, ama hoştur. orada öğrenci olmayı çok isterdim. küçük dediysem trabzon'dan falan büyüktür. nihayetinde büyükşehir belediyesidir. istanbul'da yaşadığım için küçük dedim. görece küçük yani.

Samsun iyidir. Adana ve Diyarbakır gerebilir..

valla adana boktandır. ama küçük şehir her zaman daha kötüdür bu tür konularda. adana daha uygun bu nedenle. diyarbakıra yaklaşma bile. adana bir samsun iki.
samsun küçük diye diyorum. yoksa belki adanadan iyidir. ama bi de duyulursa çok sıkıntı yaşarsın. adana her durumda daha büyük şehir, sözde erkekleri daha "erkek" olsa da geniş alan iyidir.

İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir, Kocaeli ve 1-2 il dışında cinsel özgürlük yaşamak zor. Ama Adana fazla eril olmasıyla ünlü...

adana iyidir. eski adana bölgesinde dolaşmazsanız -ki dolaşmanız için çok da bir sebep yok- rahattır da. yine de insanların gözünde çok normalize olduğunu söyleyemem eşcinselliğin. trabzon'dan kaçının derim. diyarbakır'dan da keza.

Bence, Ankara-Adana-Samsun

(bkz: arizona state university) basligina yazanlara sordun mu?

Açıkçası sormadım, sorabileceğim bir iki kişi gördüm bir şansımı deneyeyim. Teşekkürler.

model nasıl olsun? ne için kullanacaksın binekmi?

8 9 bine twingo alabilirsin. ben kendisini pek beğendiğim için onu önerdim zevk meselesi tabi ki.

hırpalanmış bir clio veya iyi bakımlı bir broadway alabilirsin.

renault 19 iyidir o paraya. enjeksiyonlu olanlarına bakmalısın. biraz kastırıp citroen xsara da bakabilirsin.

bulabilirsen o fiyatlara ki bazen bulunuyor, 2000 civarı seat cordoba.

hyundai yumurta kasa

@ykyt aga demeyin şuna yumurta kasa la moralim bozuluyor.

92-94 model yumurta kasa honda civic

Tunus Caddesi'nde Tint Cafe var.

yatırmak istediğiniz bankanın bir müşterisini bulun ve havale yapın. Böylelikle para anında hesaba geçer.

cumartesi acik bankalar vardi sanki havaalaninda.birde cevahirde vardi sanki.

bankalar açık olsa da EFT haftasonları kapalı olur, başka bankadan yatırmak istersen sıkıntı olur, makbuz vermez çünkü EFT'nin yapılıp yapılmayacağı kesin değildir. arkadaşların da dediği gibi önce "para yatırılabilen" bir atmden para yatırmayı deneyin (her atmde para yatırma ünitesi olmadığından nayır nolamaz gibi bi uyarı veriyor bazen) olmazsa o bankada hesabı bulunan bir kişinin hesabına atmden para yatırıp ordan havale yapın.

Hepinize çok teşekkürler. Asıl sorun havale yapabileceğim bankada ne benim ne de arkadaşlarımın hiçbir hesabının olmamasıydı. Haftasonu açık şube buldum tavsiyeniz üstüne, biraz sonra halledeceğim.

Hesap üniversiteye ait olduğu için galiba para yatırılamıyor yoksa para yatırma haznesi vardı. Bankanın şubesine gidip havale yapsam sorunum çözülür diye düşünüyorum ama yanlış mı anladım acaba?

anlamak çok zor ama muhtemelen orjinal değildir. yazlık bölgelerde 20 liraya satılan şeylerden çıkıyor genelde.

orijinal formalarda orijinal etiket oluyor biliyorsun. onun resmi olmadıkça almamak lazım ki o bile kesin değil.

Manchester City formasının kendi mağazalarında 170 liraya civarına denk gelen bir etiketi var. Pek mümkün değil orijinal olması.

machinarium

1)warblade. aksiyon
2)luxor (herhangi bir versiyonu. zumaya benziyor).

2. şık için portalı önerebilirim.

2. the incredible machine , braid

1- team fortress 2(Steam de beleşti en son)
2- kesinlikle portal 2

1-duke nukem
2-limbo

2- it's always sunny in philadelphia. hastası, ustası, delisi olduğun komedi dizileri çok dandik kalıyor philadelphia'nın yanında.

gençlik dizileriyle aran nasıl?

1- the tudors
2-coupling

@hmm yok abi aman diyeyim. teşekkürler.

ek: the tudors için gayet pozitif yorumlar geliyor. 1 için olur gibi sanki. bilemedim.

1) breaking bad
2) black books, the it crowd, extras

shameless candır.
bbt'nin zaten hastasıymışsın.
fringe tarzı da sevmem dedin.
çizgi dizi tarzı seversen, family guy'ı da şiddetle tavsiye ederim.
başka öneri çıkmaz benden :)

1- leverage, shameless.

Hustle

1. Boardwalk Empire, Breaking Bad, Prison Break
2. Californication, It's Always Sunny in Philadelphia, Freaks&Geeks

1 - mad men
2 - the office

my name is earl.

izlediysen başka tabi.

my name is earl
scrubs
malclom in the middle

it crowd
house

the it crowd'u izledim. gülmekten zıçırttı deyimi tam vuku buldu. harika bir öneri. teşekkürler. sıradan gidiyorum :)

1. house m.d & dexter

şu soruda dexter'ın son cevap olmasını kınıyorum. dexter kraldır, 'realistic'.

1- mad men tabi ki abi. her sene emmyleri süpürüyor. farklı olmaya kasmayalım, aklın yolu birdir.

2- eski ama bir o kadar güzel married with children. olmadı emmyleri süpüren modern family.

Gerçek dediğiniz bilimsel gerçekse, yok.

var.

kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir (bkz: carl sagan).

ancak, varlığı ile ilgiil herhangi bir BİLİMSEL kanıt olduğunu duymadım. olduğunu da hiç sanmıyorum. tabi telepati'nin ne olduğunun bir tanımını yapmak önemli...

hayir.

www.randi.org
James Randi kanıtlayabilene 1 milyon dolar veriyor. Telepati var diyen insanlara duyurulur.

zarar vermez elbet ama ürünler toplam 4,10 dolar yapıyo yani yaklaşık 7,25 tl. e zaten böyle bi kiti piyasada 10-15 tl ye bulabilmen mümkün. başka ürün almayacaksan sırf bu ikisi için gereksiz bi seçim gibi. ayrıca dealextreme'in ürün gönderme süresi çok uzun yaklaşık 1 ayda eline ulaşır ürünler.

Birşey olmaz al tepe tepe kullan. Bazen cihazları kilitlediği oluyor bu tür orijinal olmayan kabloların ama çok nadir.

Dealextreme'den sürekli alışveriş yaparım ürünlerinin kalitesi fiyatına göre genelde iyidir. Fakat iphone-ipod gibi aletlere o kadar para saymışken risk almak bana çok mantıklı gelmiyor. Çünkü kullanılan malzemelerin kalitesi ve işçilik, kesinlikle bilindik veya üretici firmaların aksesuarlarıyla bir değil. Kaza riski her zaman daha yüksek.

sanirim yerel bir magazadan ucuz ürün alicam,eger bir sey olursa da kafalarina atarim zaten.

Sıkıntı şurada, hani kafalarına atacağınız en fazla onların ürünü olacak ve olan sizin alete olacak. Kablo bir yana da en azından adaptör için düzgün bir şey alın önerimi yineliyorum.

@luthier

tesekkürler

ama apple a 40€(salladim simdi ama o civarlarda olucaktir maliyeti) vermek cok gereksiz geliyor.

ama bahsettigim yerel magazalardan(satürn,mediamarkt gibi) alinacak ürünler zaten belli standartlara sahip olmak zorunda olduklarindan,ürüne zarar gelse bile onlarin ürünlerinden zarar gelecegi icin degistirebilirim ya da ürün degerini tazmin edebilirim(degistirmisligim var).

iphone'u ilk aldığımda ikisinden de üçer beşer tane istemiştim. ev-ofis-arabada falan bulunsun diye. hala kullanıyorum.hiçbir sıkıntı olmadı.

@serabetan : bu bilgi benim için de çok iyi oldu bu bilgi, teşekkürler. teorikte yapılabildiğini ama gerçekleşmeyeceğini düşünüyordum çünkü.

çıkarmazlar anlamalarına imkan yok çünkü ama o sınırsız ttnetin sınırsızı gibi 15 gb lık falandır hatta tahminim o kadar da yoktur hızını düşürüverirler

Turkiye'deki durumu bilmiyorum ama sinirsiz sinirsizdir mesela Ingiltere'deki operatorlerde. Bazi simler internet paylasimini engelleyebiliyor ama vodafone yapmiyor diye biliyorum.

hayır hiç bir sorun olmuyor, ben uzun bir süre tethering özelliği ile böyle kullandım interneti, ama internetim sınırsız değildi tabi. internet internettir gerçi.

Normalde yasak diye biliyorum ama kimse bir şey demiyor ek fatura falan da çıkmıyor. VOIP de yasak hesapta ama çatır çatır bağlanıyor. Yalnız eğer o cepnet ise çok yavaştır, haberin olsun.

Hayır yapabilirsiniz, hiç sorun çıkarmazlar.

1 gbden sonra hız düşüyor dikkat. yalan bir sınırsız o.

vize kalktı bi gidip yerinde gör

herşeye fake diye atlayan bana bile gerçek geldi. en fazla bazılarına durumu anlatmak 30 saniyeyi geçmemiştir dostum. bazıları direk elletiyor. lanet olsun türk kızlarına.

Açıkçası her yerini bilemem ama Saint Petersburgdakiler bu ayarda. Gidip görmenizi ben de tavsiye ederim keza güzel olan sadece kızları değil.

adam türk adamı değil izahatını yapıp avuçluyor biz de olsa ikna edebilir misin sadece dokunup bırakıcam diye zaten edebilsek sorun olmazdı.

hemen elleriniz bel altına doğru gitmesin iki avuçlamakla bişey olmaz.

her gün lanet ediyorum bu yüzden.
bayramda rusyadayım olummmmm :)
sen kendi derdine yan uykusuz :))

yatılı rus okulunda okudum ve evet video doğrudur, neden bu kadar şaşırdınız ben de onu anlamadım.

konya yolu üzerinden aştinin oradan bilkente giden dolmuşlar var onlara binebilirsin. ya da tunus ve bahçelievlerden kalkan bilkent servislerine binip nizamiyede inip oradan yürüyebilirsin

Guvenpark'tan 111 numarali Ego'ya da binebilirsiniz.

otobusle 111, dolmusla da sihhiye koprusu veya asti'den bilkent dolmuslari.

Teşekkür ediyorum.

evin şehrin diğer tarafındaysa bu otobüsler ve dolmuş eskişehir yolundan da geçiyor. odtü köprüsünden binebilirsin.

bu arada 112 de saat başı geçiyor, 111 ile aynı istikamette.

ya seve seve ya da..

ya da sevmeden. sevmek şart değil. ben de nefret ediyorum bize de koymuşlar.

kalın ortalı bir defter alıyorsun.
defterin sağ tarafına sevdiğin mankenlerin en güzel fotoğrafını yapıştırıyorsun.
sol tarafına matematik dersi ile ilgili notlarını alıyorsun.

not: tarafımdan yapılmıştır coğrafya dersi için.

işletmede o kadar da ağır matematik yok, herhalde en çok kullanacağın şey türevini al sıfıra eşitle ordan kesin bişey gelir

@jk mesele yapamıyor olmam değil, işime yaramayacağından emin olduğum şeyleri öğrenmek istememem.

@free zorluğu ile alakalı da bi sorunum yok.

fahri hoca geliyor matematiğe işletme 1'de. işiniz zor.

"işime yaramayacak şeyler öğreniyorum" gibi klasikleşmiş sanrıları bir kenara bırakırsanız çok daha kolay gelecektir. emin olun eğer medyum değilseniz, neyin işinize yarayıp yaramayacağını okurken bilemiyorsunuz. her bilgi değerlidir. hiç işinize yaramasa bile öğrenmek için geliştirdiğiniz metod bir gün işinize yarayacaktır.

@juninho of negüs evet.

@otonomo oldukça iyimser, teşekkürler.

önce konu çalış, sonra örnekli prolemleri çöz. kendine kurallar koy. günde 10 soru çözeceğim, günde şuraya kadar çalışacağım, şu sınavdan şunu almazsam bunu yapmayacağım gibi gibi...

matematik bir işime yaramaz diyen insanları da anlamak zor. arkadaş bu şey senin problem çözebilme kabiliyetini arttırmak için var olan bir ders.

@sndnzr problem çözebilme kabiliyeti sanırım türev-integralin ezber kurallarıyla sağlanmaz...

Matematiksel düşünme konseptini kapmak gerek zaten "saçma kuralları" ezberlemek değil. Biraz daha ayakları yere basabilen bir data analysis yapabilmek için matematiksel düşünme yetisinin gelişmesi gerekir diye düşünüyorum. Sonra işletmeciler ağlıyor, "niye endüstri mühendisleri business analyst oluyor biz dururken" diye.

Sorunun cevabına gelirsek. Öyle hadi seveyim madem demekle sevilecek iş değil pek maalesef. Yapmanız gerekiyor sadece sevmeseniz de. Derslere düzenli gitmenizi ve anlamadığınız zaman sınav zamanına bırakmadan o konuyu gözden geçirmenizi tavsiye edebilirim. Üst düzey matematik kullanacağınız alt dallara kayma niyetiniz olmadığına göre(tabi öyle çok kasıp yüksek bir not getirme kaygınız da yoksa) bence bu kadarı sınav öncesi 3-4 günlük çalışmayla yeterli olur.

işletmeye başlıyorsun artık. matematik nasıl işine yaramayacak ? en basitinden arz-talep eğrisini göreceksin ve buradan kârın maksimum olması için gereken fiyat belirmelesini türev olmadan nasıl hesaplayacaksın ? deneye deneye mi ?

soruna gelince; thomas'ın calculus'u gayet güzel kitap. aman şu formülü ezberleyeyim diyerek değil de adım adım, hazmede hazmede gidersen yararlı olacaktır. yea nasılsa formülü ezberlesem sınavı geçerim diye değil de yavaş yavaş. evet biliyorum formülü iyice ezberlesen geçersin ama nefret ede ede de ezberleyemezsin ki. orda olan her şeyin bir amacı, bir yararı var. boş beleşe uydurulmuş şeyler değil.

%99 işsizsin kanka sen bu kafayla. Boşuna okuma bence.

Bilgisayarınıza Mathematica kurun (bedava bir program değil ama mesela Microsoft Office de bedava değil, *kıps*). Öğrenmesi kolaydır, fonksiyonları, türevleri, integralleri kolayca hesaplatırsınız, grafiklerini çizdirirsiniz, görerek öğrenirsiniz.

Evet, büyük ihtimalle doğrudan bir işinize yaramayacak o matematik bilgileri, her şeyi hazır programlarla yapacaksınız. Yine de o hazır programlar da hata yapabiliyor, hatayı anlamak için az da olsa matematiksel düşünmeyi bilmek zorundasınız. Görselleştirirseniz mantığı daha kolay oturtursunuz.

Eğer nemli bir ortamda kaldıysa potanslarda oksitlenme olmuş olabilir. Amfide veya jackta problem olmadığından emin olmakta fayda var bir de.

(bkz: 90 tank)

tank 90 battle city

su an 10 gun civari suruyor. bu is kumar yanliz.

tüm evrakları tam olan ve bankada konsolosluğun istediğinden çok daha fazla para gösteren bir arkadaşım 3 günde aldı. neye göre kime göre bilemem ama.

Tamamen başvuruların yoğunluğuyla ve alacağınız vize tipiyle ilgili. Az para da değil ve acil degilse ben olsam riske girmem.

www.do-re.com.tr

www.muzikenstrumani.com zuhal buradan satıyor.

Daha çok ithalatçı firmaları hakkında bilgi verebilirseniz memnun olurum.

ne kastettiğinizi pek anlamadım. anladığım kadarıyla, mesela zuhal dış ticaret şirketi zaten. kendileri ithalatçı.

do-re de aynı şekilde ithalatçı.

mydükkan,zuhal,do-re gibi firmaların orjinal ürünlerini ithal ettiği firmaları sormak istemiştim.

Yine tam anlayamadım ama anladığım kadarıyla şöyle açıklayayım. Büyük şirketler (Fender, Ibanez gibi) bölgesel distribütörlükler verir. Mesela Fender'in Avrupa distribütörü Hollanda'daydı en son. Sonra, Fender Türkiye Distribütörü(en son Kıvılcım'dı şimdi Zuhal oldu galiba) isterse kendi satar isterse bayilere yollar. Mydükkan veya yerel dükkanlar genelde bayidir. Zuhal, Do-re, 4C vs. genel olarak distribütörlükle beraber perakende satış da yapıyor.

Geçen mesajda bir kopukluk olmuş arayı doldurayım:) Türkiye distribütörü de tabi Avrupa'daki distribütörden alıyor.

www.4cmusic.com

half life 2 süperdir hemde bulmaca filan var içinde,platform için super mario world öneririm

Monkey Island serisi özellikle 3. oyunu.
Broken Sword serisi.

limbo, bastion

bende 60 tane oyun var 35 tl ye satabilirim sana.

imageshack.us

@fuskiyenin oglu para vermek pek mantıklı gelmedi hemen bayabileceğim oyunlara. şimdi elindekilerin demolarını indirip güzel olanları seçip şeyedene kadar ohoo oh.

limbo +1

the tiny bang story ve plants vs zombies de çok iyidir. tam istediğin tarzda.

ayrıca fahrenheit da sağlam adventure oyunudur.

Uzun süredir gitmediğim için kısıtlı bir yardımım dokunabilecek ancak. Yol üstünden sakın ama sakın şalgam almayın bu birinci öneri. İkincisi yol üstünde kiloluk mangal yapan restoranlar var Pala'nın Yeri ve Tünel Restoran fena değildi ama duruyorlar mıdır veya bozmuşlar mıdır bilemiyorum.

Uyarınızı dikkate alacak ve merkeze girip alacağım sayın luthier. Yalnız hangisinden almalı? Nokta atış bir tavsiye bekliyorum :)

İşin aslı Adana'nın şehir merkezine girme şansınız varsa birkaç iyi şalgamcı söyleyebilirim ama ne yazık ki Pozantı'dan almadım hiç. Pozantı'nın merkezine girmek yerine 1 saat kadar sabredip Adana'da güzel bir yemek yiyip şalgamı yerinden almanızı tavsiye edebilirim. Gerçi şalgamın mevsimi değil şu anda ama yine de iyi şalgamı olan yerler bulunabilir diye umuyorum.

O da olur, nasıl olsa Adana üzerinden devam edeceğim. Nereden alayım?

Kazım Büfe'ninkini ben çok severim. Gazipaşa Bulvarı'nda Eski McDonalds'ın arkasında kalıyor. Küçükçe bir büfe kime sorsanız gösterir. Ali Göde ve Hacının Şalgamı ünlü şalgamcılar ama seri üretim de yapıyorlar yerinden almak daha doğru. Kuruköprü civarındaydı yanılmıyorsam yerleri. Yemek içinse çok yer var önerilebilecek ama kuruköprü civarından yüreğir tarafına geçerseniz hemen Gönül Kebap var. Hiç fena değildir bence.

şöyle bir şey buldum. olmadı son çare belki işine yarar:
www.anadolugurme.com

Doktorum'u acikcasi ben pek sevmem. Ama sevenleri de var elbet.

Kazım'dan, Doktorum'dan, karşısındaki Hacı'dan ve Çetinkaya'nın oradaki Hacı'dan olmak üzere 4 ayrı yerden şalgam aldım, hepsi de güzel. Kazım'ın muzlu sütüyle kayısısı da iyiymiş bu arada. Teşekkürler!

Memnun kaldiginiza cok sevindim. Kazim'da muzlu sut rituelini de gerceklestirdiginize gore Adanali olma yolunda buyuk bir adim atmissiniz diyebilirim:)

İltifatınız luthier. Gerçekten de şehrin altın anahtarını almam lazım çünkü önce Kazım Büfe #2'yi görmüş olmama rağmen inatla sorarak Kazım the original'ı buldum :)

chivas. jack.
advanced, jack selection, chivas 18, chivas 21, talisker, macallan fln
pro, chivas 25, single malt ların yıllanmısları.

pahalı olmayan viski yoktur en kalitesizleri ama adı en cok bılıneneler bıle 50-60 tl arası. ucuz vıskı arıosan kalıteden odun verıcen arkadas sen en ıyı gıt ankara vıskısı ıc.

black label nasıl bu arada? Içim vs olarak?

johny sevmedıgımden bişi diyemıcem ona da, jack selectin denginde sanırım.

jack. net.

Black Label rezalet. Johnny Walker serisinden bir tek Blue Label iyi ki o paraya zaten çok çok daha iyi viskiler bulabilirsiniz hem de single cask olanlarından. Free shop'tan veya yurtdışından alma imkanınız varsa diye Türkiye'de pek bulunmayan viskileri de yazıyorum. Lagavulin(biraz ağır, biraz pahalı), Ardbeg(biraz pahalı bu da,içimi rahat),Talisker(bu Türkiye'de de rahatça bulunabilir,yurtdışındaysanız single caskları bile cok pahalı değil) ve macallan(çok beğenilir bana çok hitap etmese de). Başlangıçta ucuz veya ortalama bir viskiyle başlamanızı tavsiye etmem; viski keyif işidir. Çok kişi tanıyorum kötü viskiler yüzünden ben viski sevmiyorum diye gezen ama düzgün viskiler ve düzgün içim şekliyle viski fan'ı olup çıkan. Son olarak Gentleman Jack bence Türkiye'de çok rahat bulabileceğiniz viskiler arasında, Single Malt olmasa da iyi bir viski. Unutmadan şunu da belirteyim: Viski konusunda üstad sayılan kişilerin çoğu 16 yıldan daha fazla yıllandırmanın viski kalitesine çok da etki etmediğini, daha çok psikolojik etki yaptığını söylüyor.

Edit: Bahsettiğim viskilerden yurtdışında bulunanları 100 lira bandında. Gentleman Jack en son 85 liraydı Türkiye'de. Eğer illa kötü viski içmek istiyorum ne artistik yapıyorsun diyorsanız da size kalmış.

Longmorn ama biraz pahalıdır hocam, arkadaşların bahsettiği bilindik markalarla biraz haşır neşir olduktan sonra, seviyeni Longmorn'a yükseltebilirsin.

bence scotch değil bourbon içmek gerek.

bağlandığı yer faturayı ödememişse sınırlı bağlantı yazar.. ihtimaldir.

Şu anda hali hazırda internete girebiliyor arkadaşının laptop'u ama kız arkadaşımınki giremiyor. Teşekkürler yine de.

hangi internet sağlayıcısını kullanıyor?

ttnet bildiğim kadarıyla

wifi sürücüsünün ayarlarıyla oynamayı deneyin bence. mesafe sorunları olabilir. daha önce başıma gelmişti, ağı görebiliyor, güya bağlanabiliyor ama internete çıkamıyordum. wifi sürücü ayarlarıyla oynayınca bir iyileşme olmuştu. wifi kaynağına daha yakın olmak fayda sağlayabilir.

Hepsini denemiştik zaten ve işe yaramadı; teşekkürler yine de.

ttnet'i arayıp bir reset attırın modeme derim.

jazz jack rabbit 2

(bkz: braid)

plants vs zombies

(bkz: xenno the rouge)

Claw (bit.ly)
Heart of Darkness (bit.ly)
Abuse (bit.ly)
(Wikipedia bağlantıları; Duyuru parantezleri karıştırdığı için kısalttım)

limbo

apple a chip satar para kazanır. güzel iş.

Asıl mantıksız olan Samsung Apple'ın en büyük tedarikçilerinden biri olmasına rağmen sürekli tersine gitmesi :)

Mantıklı veya mantıksız demek pek doğru değil aslında. Just business. Başka bir şirketten de alabilir elbette ama demek ki iki şirketin de çıkarlarına uymuş bu durum. Diğer taraftan Apple açtığı dava sonucunda Samsung'un tabletini piyasadan kaldırttı birkaç ülkede ve Samsung'un Apple'a satış yapmayı keseceği dedikoduları var etrafta.

apple super amoled ekranları da samsung'tan satın almak istedi. ama samsung kabul etmedi. şu an sadece bu ekran samsunglarda var ve cidden fark yaratıyor. demek ki çipi samsung'tan almasa başka firmadan alacak. yani ikamesi var. bu yüzden samsung kabul etmiştir. ayrıca karlı iş.

bu iki firma sadece belli pazarlarda rakip. o pazarlar haricinde gayet sıkı anlaşmalar içerisindeler. kurumsal dünya böyle işte. öyle ürün bazında değerlendirip yorumlamak çok yanlış :)

Kendimden örnek vermem gerekirse, ayağım çok ciddi burkuldu 3 doktor kırığı bile göremedi. Aslında bahsettiğiniz süre telaşlanmanızı gerektirecek kadar uzun değil ama yerinizde olsam bir başka doktora hemen gösterirdim.

luthier in dediği gibi bir sorun olabilir. annem ayağını burkmuştu. birkaç doktora gitti ama nafile ağrısı geçmedi. 2 yıl ağrı çekti. sonra anlaşıldı ki ayak tarağı çıkmış. ilginç yani. ama hemen iyileşmiyor zaten. temmuzda ayağımı burktum. hala ağrıyor yorulunca, üşüyünce vs.

airbaltic istanbul'dan biraz daha uygun ucuyordu gecen sene finlandiya'ya ama cok ucuz bilet bulabileceginizi sanmiyorum. konsolosluk calisanlari ilgililer ve en onemlisi insanlara insan gibi davraniyorlar. benim vizem cok cabuk cikmisti yalniz davet mektubu veya gitme sebebi ile ilgili bir evragi onemsiyorlar.

airbaltic +1
airbaltic'tan riga'ya uçak bileti alırsan riga-tampere ryanair ile gidebilirsin. (finlandiyanın hangi şehrine gideceğini yazmamışsın) eğer daha uygun fiyatlı bişey bulursan (rusya) st petersburgdan da finlandiyaya dolmuş ve hatta trenler var.

finlandiya trenleri çok düzenli ve konforlu ancak biraz pahalı. buradan saat ev fiyatları görebirsin.
www.vr.fi
öğrenci indiriminden yararlanmak için ya fin öğrenci kartın yada ISIC olması gerek.

vize için çok evrak istiyorlar ama gitme niyetine bağlı olarak ve evraklarında eksiklik yoksa, çok sıkıntı çıkarmadan vize veriyolar. duruma göre 1 hafta-10 gün olabiliyor yalnız. istanbul ve ankara personeli oldukça ilgili, telefonda her soruna cevap veriyolar. tek sıkıntı çok kısa süreli telefon saatleri var. internet sayfasında yazıyor zaten çalışma saatleri ve günler.

denildiği gibi davet mektubu falan amacı belirten bişey olursa çok kısa sürede çıkıyor. hatta bana iki haftadan önce çıkmaz, olmazsa size haber veririz demişlerdi. 4 gün sonra elime geçti pasaport. ama bilet sıkıntılı maalesef.

geç mi oldu bilmiyorum ama pegasus uçakları 250-300 tl civarına danimarkaya gidiyor, ordan trenle stockholm yaparsan feribotla helsinkiye veya turkuya geçebilirsin, interraille tren bedavaya gelse bi de feribot için %20 indirim alsan olur bu iş bence.. ama her feribot hattında interrail indirimi yok sanırım..

(bkz: mafia)

prince of persia serisi kesinlikle aradığınız oyunlar.

metro 2033

(bkz: fahrenheit)

senin aradığın assasins creed.

bioshocklar var. dead space var. dead space silent hill kadar korkutucu olmasa da survival oyunu olduğu için korku unsurları bol.

assassin's creed serisi ve mass effect serisi.

FPS: COD: modern warfare

RPG: Fallout 3, Mass Effect 2, TES IV Oblivion

Action: Max Payne 2,

splinter cell serisi. epey de oyun var, konusu ve oynanış da güzel..

Riskk vardı bir ara funk-rock yapıyorlardı ama devam ediyorlar mı bilmiyorum. Dengesiz herifler var ska-punk gibi ama onlar da biraz alternatife döndüler gibi.

www.myspace.com ve www.myspace.com tavsiy ederim.

eskiler için şu setlere bakabilirsiniz:

www.mixcloud.com&utm_medium=shorturl&utm_campaign=cloudcast

www.mixcloud.com

kyk'nın sitesinde başvuru yaptınız mı?

evet..

Gayet iyidir, kalan arkadaşlarım memnunlar.

(git: www.angorakizogrenciyurdu.com)

luthier o yurdun aylık ücreti ne acaba biliyo musun?

Geçen gün ben aradım bir arkadaşım için o yurdu,
Tek kişilik oda yıllık 11bin küsür, çift kişilik ise 9 bin küsür dedi.
12 takside kadar yapıyorlarmış.

450 liraya bir ev tutun abidinpaşa-cebeci tarafından paşa paşa otursun. 2 yıl sonra mecbur eve cıkacak zaten alıssın sımdıden

Rassal değerlerlerle yapılandırılma sebebini anlayamadım açıkçası. Tam olarak hangi değerler rassal?

perseptron öğrenme kuralına göre ağırlık değerleri rassal olarak belirleniyor.

çözümü buldum ayrıca:
s = RandStream('mt19937ar');
RandStream.setDefaultStream(s);

mesaj yoluyla yardım eden arkadaşa (mathc) bir de buradan teşekkür ederim.

Benim mideyi mahvetti, en azından aç karna içmemeye dikkat etmenizi tavsiye ederim.

İleride sıkıntı elbette yaratır. Kafein bağımlılığı kötü bir sorun, o yüzden illa içecekseniz kafeinsiz kahveyi tercih edin. Uykusuzluğa ihtiyacınız olduğunda bir işe yaramaz bu kadar tüketirseniz.

oha naptın sen ya. 1 1.5a düşür

Ben de işyerinde ilk zamanlar o kadar çok içiyordum, sonrasında çarpıntıya yol açabiliyor. Günde 3 taneyi geçmemeye çalış bence.

eh, o bi süre sonra ristretto'ya dönecek. oradan da geri dönüş olmayacak.

o yüzden eğer laktoza duyarlı değilsen günde bir tane sütlü köpüklü mokaçinoya çevir.

bu arada, bütün gün evde değilsin ya? iş/okul çıkışı 4 tane içiyorsan bedenine çok yükleniyorsun demektir.

@luthier,
bir ara sabahları çok erken kalkmam gerekiyordu, bir shot espresso ile mideye zarar vermesin (ya da daha az zarar versin) diye bir tane ufak kekle kahvaltı yapıyordum -normalde kahvaltı pek yapmam- süper ayıltıyordu ve bir zararı olmamıştı ama haklısınız dikkat etmek lazım bu konuya.

@paranormal,
kafeinsizle tadları arasında bir fark oluyor mudur acaba?

@seljax, @gioberg, @unbeknown the black,
ok, çok teşekkür ederim.

eğer kadınsan komple selülit olman yakındır.

ne alemdesin?

şu sıralar günde 3'ü pek geçmiyorum, hatta 2'yi, bir sabah, bir de akşam içiyorum genellikle.

fringe, family guy. Bonus olarak da the walking dead.

entourage

freaks and geeks, californication, coupling ve bulabilirseniz degisiklik olsun: brigada.

my name is earl kesinlikle

weeds için çok beğenirsin dediler çok çok beğendim.
çok beğenirsin.

how i met your mother +1
pretty little liars gençlik dizisi diye herkez burun kıvırır sonra kimse bırakamaz :)

true blood. cidden bi araştır cazip gelir belki konusu

mad men.

the sopranos.

office.

benim siralamam su sekilde olurdu:

breaking bad > californication > the walking dead > lie to me

digerlerini izlemedim, bi fikrim yok..

Sabırlı bir şekilde Breaking Bad'e başlamanını öneririm kesinlikle. İlk bölümlerde sıkılabilirsin fakat daha sonra hastası olacaksın.

dizilerin hepsi farklı kulvardalar, istediğinden başla. ama benim sıralamam şu şekilde olurdu: misfits -> band of brothers -> the walking dead -> lie to me

gerisini boşver. breaking bad bence fazla "overrated", californication ise seviyesiz. belli başlı bir kaç anime dışında anime sevmediğimden code geass hakkında bir şey söyleyemeceğim.

breaking bad > californication > band of brothers > the walking dead

Breaking bad soylenenlere ragmen overrated olmak bir yana dursun bence duzulen methiyeler az bile. Breaking Bad diziyse digerleri ne, onlar diziyse breaking bad ne bilemiyorum. Eger az cok sinemadan anliyorsaniz ve dramalar ilginiz cekiyorsa cok hosunuza gidecegine eminim.

breaking bad çooook yavaş giden bir dizi. izleme. vaktini alır bayaa

lie to me ilk başta güzel gelebilir ama bir süre sonra hep aynı şeyi gösteriyor. sıkıcı yani

the walking dead ortalama sayılır diziler arasında. zombilere merakın yoksa izleme. çok bişi kaybetmezsin.

gelelim listenin iyilerine code geass, misfits, band of brothers, californication bunların kulvarı çok ayrıdır ve hepsi efsanedir

önce misfits ve californication. ikisi de komedi sayılır. ama bence misfits den başla çünkü 2 sezon toplam 10 bölümlük birşey. heroes un reality versionu diye düşünebilrsin. nathan candır çok komiktir.

californication en komik dizilerden biridir. hank moody diye bir adam var hem komik, hem zeki hem gelene geçene çakıyor. muhteşem komik karakterler muhteşem dizi

code geass. anime oldugu için farklı değerlendirilmeli. muhteşem bir anime. lelouch gibi bir karakteri sen bu listedeki hiçbir dizide bulamazsın. hem zeki hem küstah. bence asıl dizini izlerken bunu da yanında çerez olarak götür. izlenmeli kesinlikle

band of brothers en son izledigim dizilerden ve 10 bölümlük bir efsane diyeyim. dizi demek yeterli olmaz. sakın ilk bölümlerden çok fazla kişi var aklımda tutamam karışık falan diye pesetme. izle çünkü gerçek oalylar var. acayip bir kahramanlık. ayrıca 10 bölüm olmasına rağmen bu dizilerin hepsinden daha çok para dökülmüştür. bir bölümüne milyon dolar para harcanmştır onu bil.

benim tavsiyem. misfits code geass ile başla. iyi olduklarını görüp diğer iki californication ve band of brothers a geç.

ilk verdiğim mis ve code hafiftir bunlarla başla.

tabi ki code geass. zaten 20ser dakikalik bolumler, hemen biter.

Ankara'da Bilkent Center'daki Real'de var. Hosdere Caddesi ustunde Gurko Market'te var. Cepa'daki Carrefour'da da Kungfu Ramen vardi en son ama bence cok kotu, tavsiye etmem.

migros ve carrefour gibi marketlerin online alışveriş sitelerinde satılır olması gerek. kungfu'nun sığır etli olanı güzel. Ankara'da mopaş varsa oraya da br bakın getirme ihtimalleri var.

www.youtube.com

beyaz atletli efsane.

beyin bedava yaz yutuba. ben her izlediğimde gülüyorum arkadaş.

Son dönemde izledigim en komik şey bu:
(git: www.youtube.com

www.youtube.com

(bkz: kenan komutan)

www.youtube.com

www.swfcabin.com

youtu.be

Ne icin kullanacaginiza gore degisir. Ben powerpointte calisamadim mesela ekran yuzunden. 14 ekranli var hpnin notebooku. cd okuyucusu yok. Led ekranli hos bir sey. netbook fiyatinda degil ama.

Sony'nin 13' ve çok hafif modelleri var. Şarjları da en az 5-6 saat gidiyor. Ama biraz tuzluca. 10' ten büyükler genelde pek netbook sayılmazlar ama şu netbook şu notebook gibi bir net kategorileme yapmak dogru değil. 11' ler var ki en meşhuru Macbook Air ki bütçeniz varsa kesinlikle tavsiye ederim.

Ben şahsen 13 inç altını verimli kullanamıyorum, hele okuma için falan öldürüyor insanı. Eğer "okuma" üzerine takılacaksanız ipad alın derim, eskisini o fiyatlara bulursunuz, netbook'tan kat be kat konforlu olur. Ha yalnızca tüketme değil, bir şeyler yaratacağım dersen de netbook un ekranı çok çok ufak kalıyor.

Yok ben ders calismak icin degil de sunu yapmak icin kullanacaktim. Yazilar kucuktu ve renkleri dogru gostermiyordu zorluk cikartti bana. Ama bir yerlere gotureyim internetten uzak kalmayayim derseniz alinabilir. Ama ekitap falan da okurum derseniz ipad almayin. Baska bi tablet alin. Android tablet daha kullanisli. Bi de toshiba libretto var netbook gibi ama kullanani daha iyi bilir.

valla hocam, 11.6" var bende, eğer çok taşımayacaksan sağa sola; alma netbook...

ben öğrenci iken aldım, çok seyahat ediyordum, işimi çok gördü ama, şu an ekran boyutu ile gözleri öldürüyorum gibi geliyor...

ekran boyu değil çözünürlüğü önemli. 1366x768 çözünürlükte olanlar mis gibi cihazlar. 1024x600 olanlar 20" olsa çekilmez çileler.