bizimki kurumsal türk şirketi. sıkıntı olmuyor.
giyim tarzımız takım elbise ile smart casual arası bir yerde yerine göre.

benim de çalışmayı planladığım yerde takım elbiselilerin dolaştığı bi yer

Firmaya Sor bence. Vardır o kadar muhabbetin olan bi müdür vs. Bana kalırsa sorun olmaz derim ama tabi firmaya bağlı.

cümle doğru, sadece "a remedy" ve "a disease/the disease" demek lazım.

the veya a demeye gerek yok burada.

peki ama neden? :)

anlam butunlugu acısından kanımca the veya a koymaya gerek var

kül +1

"a" gerek bence de

Şimdi bi göz geçirdim. 30 civarı.

ev numaram
kendi numaram
eşimin numarası

3 imiş

10 civarı (ev, cep noları ve kendi tellerim dahil)

edit: pandispanya'ya saygı duydum :)

@pandispanya 1 dk da o kadar numarayı gözden geçirmen saygı uyandırıcı ne hafızalar var

prntscr.com

30 belki daha fazla.

basond: ezberimde olan numaraları zaten biliyorum. tık tık tık parmaklardan geçirdim işte. ev, eski ev, ondan önceki eski ev, ananem, dedem, babam, dayım, sevgilim, annem, bunların hem iş hem cep telefonları, en yakın arkadaşlarım, bunların evleri, eski sevgililer, eski arkadaşlar, kendi cebim, işim, çok sık sipariş verdiğim birkaç restoran diye pıt pıt gitti. Ayrıca çocukken öğrenilenler hiç unutulmuyor. Kreşimin numarasını bile hatırlıyorum asjgdahaha :D Kolay bir hesaptı. Daha iyileri vardır.

200'den fazla.

Eskiden kullandığım iki telefon numarası, eski ev telefonu dahil: 5

Şuan kullandığım numarayı 3 yılda ezberledim hala ne olur ne olmaz diye rehberde kayıtlıdır..

Ek olarak pandispanyayı tebrik ediyorum gerçekten..

5-6 numara var, eski çoğu. hatta 4 senedir yaşadığım evimin numarasını bir türlü ezberleyemedim.

0

Telefonumda rehber kullanmıyorum.

7 tane
kendim, abla, enişte, hala, anneanne, ev, bir de sucu.
yalnız yazarken aklıma zor getirdim kişileri. 7 kişi dedim ama kimler olduğunu zor hatırladım :)

4 :(

galiba bi tek annemin numarası var, bi de kendi numaram.
bazı arkadaşlarımın son 4 haneleri var bi de ama o sayılmaz tabi :)

3 ben babam ablam

1

6-7 tane sanırım. Bilerek numara ezberlemiyorum. Bunlar yanlışlıkla ezberlediklerim.

Annem, babam, en yakin arkadasim, kendi numaram, eski sevgilimin numarasi, anneannemin ev telefon numarasi

6

5

unutmuşum ya bi de 5 sene önceki sevgiliminki, herşeyi unuttuk da resmen telefonunu unutamadım lanet..

çocukluğumdan bu yana telefon numaralarıdır, otomobil plakalarıdır bu tip numara ve kombinasyonları öğrenmeyi çok severim. birkaç yüz vardır herhalde, net bir sayı veremem. ancak telefonda kayıtlı rehber kullanmak zorunda kalmayacak kadar az kişiyle temas halinde olmak isterdim.

Sayısını bilemediğim kadar.

cevap: 10 civarında.

cep telefonları sayesinde artık numara ezberlenmesi gerekmiyor. ezbere bildiğiniz numaralar ya çok eskidir, yada özel çaba harcanmıştır ezberlemek için. eskiden ev telefonunun yanında telefon rehberi olurdu, her aramada numara çevirirdik, doğal olarak bir süre sonra ezberlerdiniz numaraları. şimdi bir numarayı kaydettikten sonra isme tıklayıp aradığımız için ezber dönemi bitti.

alınan ilk cep telefonu olması sebebiyle babam, çok kolay bir numara olması sebebiyle eniştem ve kendim (ara sıra unuttuğum oluyor bunu)

çok fazla var sayamam.
15 sene önceki ev numaramı bile hatırlıyorum.

kendi no'm
ev no
annem-babam
işyeri (babamın şirketi, kendi işyerimin 2 no'su)
ilkokuldaki kankamın ev telefonu
komşunun telefonu
9muş

eşiminkini de ezberlesem iyi olacak :/

30+

kendi numaram
annemin numarası
babamın numarası
sevgilimin numarası
ev numarası
eski iş yerimin numarası

30a yakın

annemin, babamın, ablamın şu anki ve eski numarası,
eski-yeni 3 ev numarası, eskiden kullandığım numara ve şimdiki cep numaram.
babamın iş yeri numarası, fax numarası,
dedemlerin evinin numarası, dayımların ev numarası, annemin arkadaşı komşu teyzenin ev numarası, alt kattaki yaşlı teyzenin ev numarası,
yakın arkadaşımın numarası, ilk okuldaki kız arkadaşın ev numarası,
bir bu kadar da müşteri hizmetleri numarası vs.

aaa ne kadar çok manyak varmış.

eski ev numaramız, anneannemlerin ev numarası, annemin cep numarası, kendi numaram. 4 tane var bende.

ben devlet hastanesinden aldım... aile hekiminin kan tahlili yapmaya yetkisi yada alet edevatı yoktur bence (varmış şaşırdım açıkçası.)... devlet hastaneleri önerim... rica edersen aynı gün değil ama ertesi gün alınabilir.

tebrikler yeni çiftlere..

la noix üzerine edit..

1. tek tarafın aile hekiminden sağlık raporu alınabilir

2. ikametin olduğu toplum sağlığı merkezine başvuruyorsunuz. uygun yere atıyorlar

3. nikah işleri için bazen anlaşmalı özel hastane vs oluyor, kısa sürede rapor alınabiliyor

@dokuzonbeş aile hekiminin kan alma teçhizatı vs'si var

paranız varsa 70 tlye yapılıyor anlaşmalı yerlerde. hemen aynı gün veriyorlar bütün sonuçları. mesela kadıköy evlendirme dairesinin oraya 10 dk uzaklıkta rana beşe sağlık polikliniği ile anlaşması vardı hepsini yapıp hemen verdiler. benim tek günüm vardı onun için aynı gün içinde başvuru, sağlık kaydı, imzalar falan filan her şeyi halledip günü alabildik.

aile hekiminden raporu alabilirsiniz. oturma iznine sahip yabancı uyruklular sahip oldukları değişik bir kimlik numarasıyla aile hekimi sahibi olabiliyorlar. bu kimlik numarası olmayanlar da misafir olarak sizin aile hekiminizce bakılır.

aile hekimi raporu hemen de verir. yeter ki gerekli kan tahlilleri yapılmış olsun. işlemi hızlandırmak için yapabileceğiniz en mantıklı şey sabahtan aile hekiminize gidip gerekli tahlilleri öğrenip hemen özelde yaptırıp sonuçlarıyla birlikte yine gün içinde aile hekiminize gitmek. 1 gün içinde sonuçlanır böylece ama para ödemeniz gerekir özele. durumunuz yoksa 1 gün sürer aile hekiminizde.

kentsel dönüşüm yüzünden kiralar ucuzlamış olabilir, o işe de dikkat edin yıkılacak diyorlar.

endişelediğin çoğu potansiyel sorunu, düşük yoğunluklu da olsa yaşarsın.

Valla mini şortunu giydiğin zaman İstanbul sınırları içinde rahat dolaşabileceğin bir yer kaldı mı merak ettim. Suadiye'de oturuyorum. Bağdat caddesi hattından çıktığın anda bakan-laf atan olur.

Farkındayım tabii Beşiktaş ve Taksim civarında takılan bir insan olarak da çok rahat dolaşamıyorum zaten ama yine de ne bileyim Fatih kadar absürd bir yer de olmasın. Beşiktaş'taki kadar gözle tacize alışkınım. Mesela Tarlabaşı'nda da muhafazakar denebilecek insanlar var ama translara ve seks işçilerine alışkın olduklarından rahat dolaşılan bir yer.

Dediğin yerlerin hiçbirinde rahat dolaşamazsın. Bir defa kasımpaşada gözler üzerinde olur. Dolapdere civarlarnda dolaşırsın ama tecavüze uğrama olasılığın çok yüksek. Çahil,eğitimsiz İnsanlarin yoğun olduğu bir yer. Tarlabaşında ise gece ne zaman ne olacağını kestirmek mümkü değil, çok fazla hırsızlık olaylari oluyor. Giyimi,tipi düzgün biriysen sıkıntı yaşarsın.

Kısa şortumu giyip eve de erkek atacam diyosan bakırköy en iyisi derim ben.

alakası yok yazdığın yerlerle. balat şu an tam bir cihangir kafası. kiralar geçen seneye göre 2 3 kat artmış durumda. daha da artacak. tutabiliyorsan hemen tut yada ev al bir kaç sene sonra kat ve kat değerli olacak.
yaşamak için ise istanbulda kadıköyden sonra tercih edeceğim tek yerdir sanırım.

ankastre, bi nevi "gömme" demek. bahsettiğiniz bağlam için pratik bi tarif olarak; cihazın sadece kapağı görünecek, bazen o bile görünmeyecek şekilde yerleştirmeye ve gerekiyorsa mobilya ile aynı kapak eklenerek kamufle edilmeye müsait olması diyebiliriz. dolayısıyla gri renk bambaşka bi konu, onu geçiyorum.

bakın mesela bu tam ankastre bir bulaşık makinesi. dışarıdan bakıldığında, mutfak dolabının bir hücresi olarak görünür, kapağı açınca bi bakarsınız, içeride bulaşıl makinesi var: www.tekzen.com.tr

bu da yarım ankastre bulaşık makinesi. dışarıdan kapağın sadece düğmeli ve göstergeli kısımları görünüyor, beyaz kısım ise mutfak dolabı mobilyasından (bu örnekte beyaz olduğu için mobilya değilmiş gibi görünebilir ama mobilyanızın kapakları nasılsa bunun beyaz kısmı da aynı malzemeden oluyor) ekleniyor. mutfak dolabının devamlılığı bozulmuyor: www.arcesdtm.com

bu şekilde buzdolapları ve mikrodalga fırınlar da mevcut. fakat ankastre ürünler, aynı ölçüde ankastre olmayan muadillerine göre % 40-50 daha pahalı oluyor genelde.

evet, bu ürünleri istediğiniz zaman söküp başka yerde kullanabilirsiniz. fakat gideceğiniz yerde, sizin ürüne uygun bir boşluk olmalı elbette. bu durumda sadece kapağın üzerindeki mobilya kısmını değiştirirsiniz, olur biter.

fırın davlumbaz ocak üçlüsünde durum biraz daha basit. bunların ölçüleri genelde standart ve mobilya ile entegrasyon gerekmiyor. taşındığınızda, yeni gittiğiniz yerde sadece deliklerinin açılmış olması yeterli. yani şuna benzer bir bölge olmalı: images.hepsiburada.net

www.google.com.tr

burada bayağı güzel şık örnekleri var. her marka bakabilirsiniz ankastre ürün için, arçelik filan var bosch'a ek.

Ogrenci belgesi falan sorun değil yalnız nüfus kağıdı değişti ise sürücü kursundan dosyayı guncelletmeniz gerek. Yapacakları şey şu: yeni fotokopiyi ekleyip dosyaya "kayitlarimiza uygundur" yazacaklar bir yerine.

diğer belgeler sıkıntı olmaz, biz yeni yaptırdık. nüfus cüzdanı da yeniydi, ama soyadı değişikliği yoktu o da sıkıntı olmadı. öğrenci belgesi yerine diploma/geçici mezuniyet belgesinin aslını ve fotokopisini yanında götürdük. sağlık raporunu yeniledik. 4 tane mi ne de foto koyduk. randevuyla halloldu hatta sonrasında ehliyet basılınca almaya babamı gönderdik biz bile gitmedik, he tabii bir de ücretlerini ödedik makbuzlarını ekledik dosyaya.
istersen biraz zor ulaşılıyor ama gideceğin emniyet müdürlüğünü arayıp sorabilirsin, ben bir iki gün sonunda ulaşabilmiş ve konuşmuştum. olmadı sürücü kursu belki yardımcı olur.

samandırada görmüştüm sanırım

otobus fabrıkası mı arac satıs mı

otobus fabrıkası ıse ıkı yerde var, davutpasa ve bahcesehırın ılerısınde bı koyde balcık koy mu ne.

fabrika hadımköyde.

Florya'da var bi tane. Florya metrobüs durağından inince görürsün zaten.

Genel mudurluk Hadımköy'de.

muhtemelen başvuracağın yer hadımköy olacak.

Hadimkoy

Hoşderede

ne yedin?

@kaputt, sabah peynir ve ceviz yedim. onlarda problem yoktur.

öğlen de kereviz ve patatesli köfte yedim her gün gittiğim bir restoranda. restorandan kıllandım açkası.

Kaç saat oldu yiyeli? Kus eğer 2-3 saat geçmediyse.

2 saat falan oldu :S

ya benim zehirlenmeyle ilgili asıl tırstığım konu en son 4 sene önce zehirlenmiştim. bende ülser, gastir vb. mide rahatsızlıkları var ve o gün hatrı sayılır miktarda kan kusmuştum. endoskopi, burundan hortum vs anamı ağlatmışlardı.

zaten bu sefer yalnızım da, mide zarar görürse evde uykuda geberip gitmeyim.

baş ağrısı, ishal, kusma, halsizlik... bunların hepsi aynı anda görülmeyebilir.

kusma ve/veya ishal var mı?

zehirlenme değilse de, iyi olmadığınız aşikar. acil'e gidin hemen

üşüme de başladı hafiften zehirlenme iht artıyor.

tıpta besin zehirlenmesi - zehirlenmemesi diye bir ayrım olmadığından medikal yanıtını bilmediğim soru.

kusma - ishal olabilir evet.
bol sıvı gıda al, yoğurt ye panpa.

ishal de var h.o midemi bozdum.

normal değil bence.
kadın dediğin tehlikelidir biri diğerini fişteklese, hepsi ona uyar. ben de kadın olarak yazıyorum bunları, sonra kadınlar bik bik demesin.

acaba hakkaten bir şey mi yaptın, böyle gereksiz bir espri olur ne bileyim, onlara "yanlış" gelebilecek bir laf olur. kızdıracak ya da. sonra biri diğerini gaza getirir soğurlar senden.

ama kötü olmuş bu durum, zorlanırsın işinde bence aranı düzeltmeye çalış. iyi davran sevecen ol ama onlar istemiyorken zorla da içlerine girmeye çalışıp iyice zora sokma. zamanla unuturlar bir şeye bozuldularsa da bence.

ya bilmeden bi şey dedin ve kendi kendilerini doldurdular ya da ağır kezbanlar. zamanla takılmamaya başlarsın böyle şeylere.

işyeri dediğinin köy kahvesi'nden altın gününden hiç bir farkı yok arkadaşım. dedikodunun, hasetliğin bini bir para. gerçekten bir neden olmama ihtimali de var, ya da çok sudan bir sebeple olabilir.

sen onlara normal davranmaya devam et. aşırı iyi ya da mesafeli olma. o tavırlarını hiç farketmemiş gibi davran, zamanla normale döner.

Şakayla karışık söyle yahu, bugün beraber inelim falan de işte 12.15'de diye. O zaman anlaşılır bence.

ya ilk geldiğimde benden ufak olan başka birimdeydi ama buradakilerle her gün direk irtibat halinde olması gereken birisi ve araları gayet iyi. bu arada benden büyük olanların 10 yıla yakın tecrübesi var. küçük olan da işte 3-4 yıldır buradaymış.

şimdi o büyük olanlara ben ilk gün "size nasıl hitap edeyim ?" diye sordum. onlar da "abla diyebilirsin" dediler. ama enteresandır benden ufak olan kişi onlara ismiyle hitap ediyor. valla düşünüyorum ters bir şey mi yaptım diye ama acemilikten farkedemiyor olabilirim. kenara çekip sorsam mı "apla bilmeden yannış bi hareket mi yaptık? hayır yani yaptıysak bilelim anadın mı..." diye :D

şunlar da olası durumlar

- hitap şekline bozulmuş olabilirler;
- ter kokmak, kirli giyinmek, burnunu karıştırmak vs nedenlerle rahatsız olmuş olabilirler.
- bakışların ve ya ilgin kadın olarak onları rahatsız etmiş olabilir;
- politik görüşün vs vs ile ilgili bir tahmin ya da işaret görüp bundan dolayı uzaklaşıyor olabilirler

kesinlikle sallama. sen üstüne düşeni yapmış samimi davranmışsın. bir sebepten dolayı (iticisin, kokuyorsun vs) senden uzaklaşmışlar. artık kendin takılacaksın. araya mesafe koy biraz resmileş. yaptığın işi en iyi şekilde en kısa zamanda öğren.

Biraz loser bi imaj çizmişsin. Onlar da senle muhatap olmaya gerek görmeyip, ezme politikasına girişmişler. Hiçbirini sallama. Hiçbiriyle arkadaş olmak zorunda da değilsin. Gerçek bir erkek ol, vahşi ol. Kendi düzenini kendin kur. Gereksiz diyaloglara girme; kendinden emin davran. Sonra elbet sana bi işleri düşecektir. Böyle zamanlarda da doğru davranmaya devam edersen bi süre sonra düzelecektir.

haremlik selamlık ekolünden olabilirler. ille senin bir hareketinden kaynaklanmış olmayabilir. yine de arayı iyi tutmayan çalışın. çekilmez hale gelmesin işe gitmek.

@dahili meddah,

hocam valla zaten 3-4 gün aynı odayı paylaştık onda da sadece oturdum önümdeki ekrana baktım. kış sebebiyle zaten ter kokmak kolay değil. olmasa bile ter kokmuyorum. zaten takım elbise giyiyorum ve 2 çift takımım var. hafta içi mutlaka değişiyor. burun karıştırmak için alan fazla açık ve aramızdaki mesafe kısa o yüzden cesaret edemem jklşişlkjh :D bakışlar ve ilgi meselesinden emin değilim. bu ablalardan biri evli zaten. öbürü de normal abla işte :D yani ben de genel olarak esprili bir tip sayılmam. hele yeni girdiğim ortamlarda iyice dut yemiş bülbüle dönüyorum. muhabbet açmakta zorlanıyorum falan. belki de soğuk bir tip olmam mı onları itti bilemedim bak :/ politik görüş vs konuşulacak kıvamda bir ortam yok.

@pandispanya, sanırım durumu en makul şekilde özetleyen cevaplardan biri seninki oldu :))

@patiska, harem selam olayı yok diyebiliriz.

@emirkulu2, bu dedikodu muhabbeti enteresan hagaten. biz önce servisle bir noktaya geliyoruz sabah. ondan sonra ordan başka servisle işe geliyoruz. işte orada bu ve diğer birimden ablalar sürekli bir şeyler konuşuyorlar. neyse dahil olmak gibi derdim yok zaten tecrübeye güveniyorum :D

sallama. tecrübe konuşuyo. onların kendi manyaklıkları vardır rahat dedikodu yapmak için seni uzaklaştırmışlardır. bi daha da sorma beraber gidelim diye, hiç gerek yok.

29 k

valla bilmeden bir şey demiş olabilirsin bence.

ama geldik gidiyoruz kadınları hala anlayamadık :P belki ortada bir şey yoktur. biri diğerini doldurmuş olabilir denildiği gibi. bunlar böyle örgüt gibiler. en iyisi erkeklerin bol olduğu yerde çalışmak abi. hiç böyle sorunlar çıkmıyor. girmeden önce ulan bir reklam ajansında çalışsam da şöyle 27 kadın 2,3 erkek olsak diye gaza gelirsin. bir bakmışsın öyle değil :D

şimdi öncelikle bu durum üzerinden cinsiyetçi fikirlerini kusanlara itibar etme. herhangi bir sorunu cinsiyet farkı üzerinden yorumlamak akılcı bir yaklaşım değil. ben kendi iş yerimde sırf kadın olduğum için müdürüm tarafından gönderilmek isteniyorum. sağda solda "kadınlarla çalışmak şöyle böyle yeeaa" diye anlatıyormuş. benim yaşadıklarımın sebebi de işte bu cinsiyetçi soytarılar.

senin sorununa gelince, biraz daha eğlenceli bir iş ortamı istedikleri için bir arada olmayı tercih ediyor olabilirler. sen de konuşkan değilsen seninle sıkılıyorlardır. bizim iş yerine sonradan gelen bir arkadaş, bizimle aynı odada olmasına ve yemeklere vs beraber gidiyor olmamıza rağmen hiç konuşmazdı. biz zorla muhabbete dahil ederdik. ilk başta çocuk bize çok ukala görünmüştü ama sonradan arkadaş olduk.

çok kafaya takma, zorla samimi olmaya çalışma. ara sıra kısa sohbetler, internette gördüğün komik şeyler, sabah işe gelirken başına gelen bir olayı paylaşman vs bunlar zamanla aranızda bir diyalog kurulmasına yardım edebilir.

40 yıllık kadınım ben bile halen kadınları anlayamıyorum :)

Sebebi herhangi bir şey olabilir ama sen kendin gibi olmaya devam et bence. Hiç kasma arkadaşım, rahat ol, özgüvenli ol. Seni ezmelerine fırsat verme. İşi bir an evvel öğrenmeye bak ve kafanı yorma bu lüzumsuz tiplerle.

Bunlar normal şeyler sayılabilir. Benim de başıma geldi vakti zamanında, ortak yönlerim çok azdı eski işyerimdeki çalışanlarla (bütün gece yerli dizi izleyip, ertesi gün kritiğini yapmıyordum mesela). Kendime özgü bir dünyam vardı.

Seni efendi görmüşler.

sana memuriyet hayatında başarılar diliyorum öncelikle. kısa kısa önerilerim olacak.

• abartılı olmayacak şekilde saygılı ve nazik ol.
• neden 3-1 olarak oturduğunuzu sor. hesap sorar gibi değil, merak ettiğini senden kaynaklanıp kaynaklanmadığını öğrenmek için sorduğunu belirt. verdikleri cevaba göre, davranışlarını ayarlarsın.
• o iş babalarının veya onların değil, bunu unutma. sorumlu olduğun kişiler onlar değil. onlar da senin gibi çalışan.
• o kurumda dört kişi çalışmıyorsunuz sonuç olarak, seni dışlamaları kimsesizlik sonucunu doğurmaz.
• işini en iyi şekilde öğren, her birimin işi ayrıdır. başka birimlerin işini de araştır.
• kurumu yazsaydın, çok daha iyi olurdu. vergi dairesi ise, değişik servislerin tümünde çalış. kendini çok iyi yetiştir.
• kamuda bir yumurtayı 8 kişi taşır. çoğu çalışıyor görünür, sen çalışan ol, kaybetmezsin.
• seni ezmelerine izin verme, dik başlı değil de, uyumlu ol.
• herkesi mutlu edemezsin, seni sevmek zorunda da değiller. aynı serviste olmanız yapışık olmanızı gerektirmiyor.
• ilk maaşını aldığında diğer servisler dahil, çikolata vs. dağıt. diğerleri de senin farkına varsın.

daha çok yazabilirim. bunlar şimdilik yeter. çalıştığın kurum ve birimi söylersen, daha çok yardımcı olabilirim.

kolay gelsin.

edit. kadınım, bunu söylemeyi unuttum. bir kadın olarak söylüyorum, kadınlarla çalışmak zor gerçekten.

az ortama alış. hemen bağrına basmazlar adamı.

onlara sormadan hepsine x hanım şeklinde hitap et. işyerinde en sevmediğim şey abi/abla hitapları. gerek yok o kadar samimi olmaya.

pandispanya'nın dediği gibi kendi düzenini kur, onlarla ilgilenme. muhtemelen sen kendi halinde davranınca bir süre sonra onlar yanaşacaktır, o zaman yeri gelir sorarsın ya da sormazsın niye böyle yerleştik diye. bazı kadınlar demiyorum, bazı insanlar garip oluyor. arkadaş olmak zorunda değilsin zaten onlarla.

ben olsam direkt sorarım kibar bir şekilde. ne oldu, gücendirecek bir şey mi yaptım? gibi sorarım.

- öncelikle memuriyetin hayırlı olsun.
- işyerinde "abi" "abla" hitabı bence de hoş değil. "... hanım" , "... bey" demen daha iyi olur.
- kendini çok iyi yetiştir. işi en iyi bilen sen ol. bir süre sonra insanlar sana saygı duymaya başlarlar. onlar senin etrafında dolaşmaya başlar.
- daha önce söylenmiş ter/ağız kokusu, yağlı saç vs. sebepler seni toplum dışına itebilir. böyle bir durum yok ise hareketlerini gözden geçir. yersiz espiriler, patavatsız konuşmalar vs. olabilir. yada kadınlar kendi aralarında geyik muhabbeti yapıyorlardır. yemek tarifleri, pms tripleri vs. senin yanında rahat konuşamıyor olabilirler.
- bizde de var dışlanan 1-2 çalışan. odaya girdiğinde herkes bir bahane bulup dışarı kaçıyor. (geldi yine tipini .. durumu)
- bazı memurlar vardır. karakteri oturmuştur. işyerinde ağırlıkları vardır. herkesle ilişkileri belli bir mesafededir. genelde işyerinde kilit görevler (mutemet vs.) böyle tiplere verilir. işyerinde varsa öyle bir adam onu bul ve tanış. çok şey öğrenirsin.

Sekerim bunlar kucuk insanlarin kucuk dunyalarinda yasamis olduklari siradan malliklardan, sebepsiz yere neyin tribine giriyo dangalaklar, kisaca siktiret

öhöm, açılın ben geldim.

iki buçuk aydır yeni bir yerde çalışıyorum. ilk işim değil, yeterince tecrübem var.

biz 3 kişi aynı gün başladık, 2 kadın 1 erkek olarak. bizden sonra 4 kadın daha başladı işe; biri başlayalı bir hafta oluyor.

ofisteki kadınlar, her gün en az üç kez kahve molası verip dinlenme yerine gidiyorlar, giderken hepsi birbirini çağırıyor. biri karşımda (kübün öbür tarafı), diğeri solumda bu kadınların.

öğle yemeklerini, kahvaltıları falan geçtim, kahve içmeye giderken bile dil ucuyla bile olsa "sen de gel" demediler. ben yanlarına gittim, oturdum, sohbetlerine dahil oldum falan. ama ertesi gün yine bir şey değişmedi.

geçen hafta tiyatroya gitmiş bu kadınlar; kızlı erkekli. benimle bir başlayan erkek dahil, baya kalabalık bir grup. skype grupları falan var habire kıkırdaşıyorlar, gizli gizli konuşuyorlar.

sebebi neydi ki?

bugüne kadar bilmiyordum, pandispanyanın cevabı ile aydınlandım. işe başladığım günden beri çoğu öğle yemeğimi 3 adamla yiyorum, onlar çağırıyor çünkü bi.

onlar da olmadığında/çağırmadığında falan bi başıma oluyorum işte. şu an olduğum gibi.

sonuç olarak; bok yesin onlar. sen kuul olmaya devam et.

edit: ben de kadınım anlaşılmamışsa.

@1111 ben yaşadığın durumun tam tersini yaşıyorum :) aynı dışarda bırakma durumunu erkekler bana uyguluyor. kadınlara özgü bir durum değil, karşı cinsle birlikte yaşamaya alışacak kadar görmemiş olanların sorunu bu - tabi ülkemizde de bunlardan çok fazla var.

Merak etme sorun yok aynı baskıya bende maruz kalıyorum. muhtemelen aramızdaki maaş farkından dolayı.

zaten yakında onlarda gruplaşır en az birisi sana yılan gibi sokulur tısssss...

bir anda hepsine hanım diye hitap etmeye başla, kendini geri çek ve yalnız oturmanın seni onlardan daha çok mutlu ettiğini hissettirmeye çalış. Onlar biraz kıllansınlar. Nasıl olsa seni merak edip ağzından laf almaya çalışacaklar. O zaman zamanla herşeyi anlarsın.

allahım ne taktikler duyuyorum klşişlkjh

herkeşe çok teşekkürler tüm taktikleri kombinleyip abandone edicem hepsini.

geliyorum ulan !! :D :D

valla bunlara alış,

ben örtmenim, bizim branş 16 kişi, 10 hoca hatun. seçmece gelmişler, biriyle normal sağlam muhabbetim var, normal insan yani. diğerlerinden biri selam verirsen alır, görürse selam verir o kadar. diğer hepsi, selam versen karşılık vermez, selam vermezler. topluluk içinde seslensen, öyle mal gibi ortada lafınla bırakırlar seni.

bi de kasma kendini. kendin takıl, birlikte hareket etme, ekip olma falan dürtüsüne girme. kafana göre takıl.

kadın düşmanlığından değil, denk geliyo işte. sana da denk gelmiş:)

hele ki memuriyette statü farkı falan yok, bu yeni, bu tıfıl psikolojilerine girmelerine izin verme. şu an onu yapıyorlar sana.

bak mesela, devlet memuriyetinde ilk yılım olduğu için, stajyer görünüyorum (ama pratikte 30 yıllık hocayla iş tanımında hiç bir fark yok) eee stajyer, şu işi de sen yapcan artık dedi (beniim işim değil), salı günlerim boş, eve temizliğe de geleyim mi? dedim. :) bunun gibi davalar işte. onlara mecburmuşsun, çırakmışsın gibi hissettirme yeter, olay düzelir.

boşver sallama.ama neden ayrı takıldığınızı sorma sakın.aradaki buzlar daha da büyür.sallama işine bak.onlar aralarında tartışır bir kaç aya.birbirlerini kötülemeye senin yanına gelirler.üç dört bayan bi odada illa tartışır.

arena-tr'den indirdik izliyoruz biz ama dublaj bazı yerlerde tamamen gidiyor, 5 dk filan orijinal dil dinliyoruz, sonra geliyor. öyle bir sıkıntı var.
bir de arena için eskiden üyelik için davetiye gerekliydi, hala öyle mi emin değilim, yine de araştırın davetiye için buradan sorun arşivleri bayağı geniş çünkü.

Şurada dublajlısı var ama kaputt'un dediği gibi haluk bilginer'in sesi bazen kayboluyor.

www.sadecebelgesel.com

asgari yatırınca bir sonraki hesap kesimde faiz gelir. ben hep asgari ödüyorum. 30 -50 arası bir faiz geliyor bana 1000-3000 arası bir borca.

günlük faiz gelecek. kalanını bir sonraki hesap kesimden önce herhangi bir gün öderseniz mesela, sadece ödediğiniz güne kadar faiz işletirilir, ödediğiniz gün faizi durdurulur.

faiz işliyor yine
sadece merkez bankasındaki kredi notunuz etkilenmiyor.

asgariyi yatırınca;
* kalan tutar ödenene kadar aylık %2 civarında günlük faiz işler.
* kredi notun olumsuz etkilenmiyor.
* 3 ay ard arda asgari ödersen, yani hesap özeti borcunun %50'sinin altında, kredi kartından nakit çekim özelliği iptal ediliyor. tekrar nakit çekime açılması için, gelecek ilk hesap özeti borcunun son ödeme tarihine kadar tamamının ödenmeli. ödendikten sonra ki ilk hesap döneminde nakit çekime açılır...

bence 1 daha güzel. ikincisinin derisi çok hoş durmuyo ve burnu çok kalkık. pantolon altında vs nasıl duracağını bilemem tam ama ben olsam 1.yi alırdım.

fermuarlı olanı ve olmayanı kullandım, kesinlikle fermuarlı olması giyip çıkarırken rahatlık sağlıyor, bağcıkla uğraşmıyorsun. 1.dekinde genelde bağcıklarım sürekli açılırdı benim ama sen de kullanmışsın zaten sağlamdı. eğer modeli hoşuna gittiyse 2. diyorum.
3.deki modeli ben de çok sevmiyorum.
şimdi daha uzun bir modelini kullanıyorum ben 2.nin uzunu gibi.

edit: www.yesil.com.tr
www.yesil.com.tr
şunlar da fermuarlı fena değiller gibi.

@leadzeppelin, kullandığın botun linkini de atabilir misin? uzun zamandır aynı modeli giyiyorum. biraz da o yüzden değişiklik olsun diye alternatifleri göreyim istiyorum..

@spirit crusher www.yesil.com.tr
bunu ama nubuk gibi olanını, deri değildi mat bir şey böyle.

1.ile tip olarak pek farkı yok onu bulamayıp da bunu almıştım.

2 ve 3ün burnu çok kalkık gibi geldi bana. hoş durmuyor, ben 1i beğendim pantolon içinde şık durur. ama fermuar da önemli tabii.

1 güzel, aynısından devam. Fermuarlı modelin su geçirme ihtimali de olabilir(gerçi bu botlar tank gibi ama). 3. model ise bence çirkin.

1 al hocu. 2 zaten engelli ayakkabısı gibi palyaço ayakkabısı gibi. 3 de fazla uzun

3 kötü. En güzeli 2 bence.

1 derim.

4) hiçbiri

ille de bunlardan biri olacaksa 2.

1e dikkat edin topugu cok uzun aynı ayakkabıyı ben de kullanıyorum.

@bitersin, senin önerebileceğin var mı?

@kamaz, aynısını kullanıyorum zaten şu an. at gibi topuğu var :)

@want2die, biliyorum ağır, 8 seneden fazladır harley bot giyiyorum. ağırlığı koymuyo artık. bacaklar kas yaptı.

fermuarlı olanı al derim sadece.

the gift diye bir film vardı onun hikayesi bu.
belki kitaptan uyarlamadır?

www.imdb.com

izlemiştim filmi, bu değil maalesef

Valla o şekilde bilmiyorum da ATNotes var free 1 mb bir şey. Gizle, alarm ayarla, program çalıştır falan her türlü ayarı var. Bence denemelisin.

Doğru, aradığım bu değil aslında (desktop'u neredeyse hiç kullamıyorum) ama yine de teşekkürler.

onenote kullanıyorum ben office'in gayet memnunum.
sticky notes var ama bence o hiç kullanışlı değil.

(bkz: evernote)

onenote ve evernote bu işin piridir. ben ikisinide kullandım şu an onenote ile devam ediyorum çünkü çok daha kompleks bir uygulama bana göre.

Muhtemelen böyle bir program mevcut değil :)

Evernote en mantıklı alternatif görünüyor bu durumda, her ne kadar benim için gereksiz kompleks olsa da.

(bkz: keynote nf)

code.google.com

tkm.ibb.gov.tr
açık gözüküyor.

hava da haliç civarındayım yağmurlu sadece kar filan yok ama beylikdüzü tarafında kar var mıdır bilemiyorum.

peki kış lastği veya zincir olmayınca polis ceza yazıyor mu?

haram yahu! :)

yoktur öyle bir şey bence.

dün yolda mahsur kalanlar ve batan feribotun batışı için bu yıl kutlamalar iptal olmuş. :)

şehir ?

var tabii, 24 saat açık veterinerler var. yazık öyle bırakmayın. uygun biri varsa, modada vetline var 24 saat açık. bir havluya filan sarıp bir kutuya koyup hemen götürebilirsiniz, en azından bakımını yapsınlar.. ya da o yakınlarda bir veteriner varsa onlar da bakmalı. daha kapamamışlardır, bugün açık her yer.

www.kadikoy.bel.tr
bir de burası var. ama belediyeler için iyi şeyler denmiyor onun için güvenemiyorum da..

evde kum kabı yok mu?

kum kabı koysanıza hayvana? zorla çişini mi tutturuyorsunuz anlamadım?

kum kabı olmadığını sanmıyorum evde.

arkadaşımın kedisinin de böyle bir derdi vardı. çiş değil kaka onun derdi. kabız olduğundan dolayı çıkış tıkanmıştı ve hayvancağız yapamıyordu. en sonunda ameliyat oldu. bence mutlaka veterinere götürün.

çiş diyor ama.

çiş dediğini gördüm. bir derdi olabilir diyorum hayvanın işte. ben olsam veterinere götürürüm.

özellikle erkek kedilerde idrar yolu problemi şakaya gelmez, devam ederse veterinere götürün en kısa zamanda.

Arkadaslar evde kum yok. Biktim onun temizliginden. Zaten bu kedi yazin hep sokaktaydi araba vs olmadigindan problem olmuyor. Sorun sadece yagmurlu gunlerde oluyor. Hyvan cikmak istemiyo butun gun cisini tutuyo. Neyse z evvel camdan attim hemen yapti geri dondu:)

bari böyle kötü havalar için kum koy, ne vicdansızmışsın

oha. kum koy, yazik. havalar isininca kaldirirsin. bi de eve yapmaya baslarsa arkasi kesilmez, temizlikten bikmak neymis o zaman gorursun.

o hayvan evin gizli köşelerine sen yokken yapıyordur. benden söylemesi.

sevgilimle 3,5 yıl gibi beraber yaşadık 5 aydır da evliyiz.
ayda bir iki kere dışarıda kalırdı sevgiliyken, evlenince de yine öyle devam ediyor gibiydi.
şimdi biraz rahatsız ondan kalamıyor da, iyileşince yine ayda bir ya da iki ayda bir gibi kalsa sıkıntı olmaz.

kadınım.
ama tabii kaldığı yeri arkadaşlarını filan biliyorum.

kızarım. ne olursa olsun gece evine dönmeli insan, sabaha kadar eğlensin ama sabah evine dönsün yani. İstisnalar olur elbette.

Not: Erkek.

haftada bir dışarıda kalınmaz.

tabiki kalamaz. (kadın)

4 yıldır evliyiz iş dışında eşim bir kere dışarıda kalmadı. hatta iş için bir geceden fazla kalacağı zamanlar beni de yanında götürdü :) ben de kalmam. kadınım.

4 yıl beraber yaşadık 2 aydır evliyiz. çok özel durumlarda kalabilir ders çalışmak için iş şimdi iş için yada uzaktan bi arkadşı gelmiştir hep beraber toplanmışlardır vs. bu da yılda 2-3 kez olur. diğer türlü kızarım gerek yok dışarda kalmasına. altında başka şey ararım.
kadınım.

Cidden çok ilginç kafalar ya.

Güven sağlandıysa elbette kalır, göbek bağımız bir mi kesildi? Tüm dünyasının merkezinde ben mi olmak zorundayım?
Kadın kişisiyim.

kalır. kalıyoruz. haftada bir olmasa da ayda bir iki kez. evinde kaldığı kişiyi tanıyorsan ve aranızda güven varsa sorun olmuyor. arada bir olduğunda iki tarafa da iyi geliyor hatta. yakın arkadaşla sabahlamak güzel bir histir, evlendin diye neden bu zevkten mahrum kalasın ki? amelesi misiniz ayrıca bunlar nasıl yorumlar ya of.

bi de kelepçeleyin kendinize de tam olsun :)

Evlilik sözlü, yazılı ve sözsüz -yazısız da olsa (zımnen mi diyor avukatlar) karşılıklı mutabakatın yapıldığı bir kurumdur. Bu dediğiniz sözsüz -yazısız kurallardan, dolayısıyla her evliliğin kendi dinamiğinde gelişen şeyler. İş haricinde biz birbirimizin farklı evlerde birbirimiz olamadan kalmasını istemeyiz. Bu konuyu hiç konuşmadık, ama bunun kural olduğundan adım gibi eminim. Kadınım.

Biraz içeriğe bağlı. Örneğin, bir arkadaşım RPG delisi, haftada bir masaüstü oyunlar için sabahlıyorlar ve adamın en büyük tutkusu bu. Ya da başka bir arkadaşım astronomi manyağı, iki haftada bir oraya buraya gözlemlemeye gidiyorlar, fotoğraflarına bakarken gözlerinde kocaman parıltı görünüyor astronomi tutkusunu belli eden. Böyle bir şeyse, hiç dert bile etmem. Adam tabii ki tutkusunu yaşayacak, ben onun hayatına engelleyeyim diye gelmedim ki. Böyle bir şey olsa her gün gitmesine bile bir şey düşünmem. Hatta her dönüşünde değişik bir şekille karşılaşırım.

Arada bir arkadaşlarla eğlenip stres atmada da sorun yok bence. Yapışık ikiz gibi gezmek zorunda değiliz. Çok bunaltıcı olur bu. Arada bir iki tarafın da kafa dinleyip birbirini özlemesi, ilişkinin nefes alması, insanların "Onunlayken mi daha mutluyum, onsuz mu" sorgulamasını yapması ve bunu düşündüğünde korkması iyidir, sağlıklıdır bence. Ama çok sıklaşırsa, evde hapismiş gibi volta atıp dışarıdan çok eğlenmiş dönerse veya kaputt'un dediği gibi kendi alışkanlığı değilse, yeni bir alışkanlıksa bunalıma girerim "Demek ki ilişkiyi tükettik veya benim yanımda artık eskisi kadar eğlenmiyor ki bu adam artık evde durmak istemiyor. Olmuşuz biz artık, hayır çıkmaz bu saatten sonra" diye. Kısa bir süre arpacı kumrusu gibi düşündükten sonra birtakım şeyleri tükettiğimize karar verirsem hiç soru-cevap, şüphe-doğrulama olayına girmeden bitiririm. Aynı şüphenin ilerleyen zamanlarda içimi kemirmesi ile uğraşamam, değeceğini düşünmem. Evliyken daha zor tabii böyle şeyler.

hepiniz kafayı yemişsiniz. eşinizin tapusunu mu aldınız arkdaşlar?
iki taraf da sorumluluğunu bildiği sürece olabilir bu tarz şeyler.

sevdiğim kadın çalışıyor. ben de çalışıyorum. bizim için harcarım ben o zamanı. o da aynısını yapar.

29/e/undercity.

@take a minute, Seksist bir yaklaşım var demedim ki ben, yani erkek/kadın da kalma vb ayırmadım. Süre ise duruma göre değişir bu kısmı @aychovsky ilk paragrafında gayet güzel açıklamış zaten.

kelepçe de takarım tapusunu da alırım hapis hayatı da yaşatırım bana ne kalamaz aşlkjh

Teklif dahi edilemez.

vardı öyle clubber bi kız arkadaşım, kalırdı haftada bir bi arkadaşında falan bi süre sonra dokunmaya başladı epey, paranoyak oluyorsun bi de. e düşününce alkol de varsa işin içinde insanın aklı haliyle kalıyor. bu devirde herkes herkesi siker öyle bi şey var aklım kalıyordu hep. büyük ihtimal kız hiç bişey yaşamadı ama güven sorunu olmuştu bende dayanamayıp siktiri çekmiştim iyi ki de çekmişim. ben öyle bi adam değilim neden öyle biriyle sevgili olayım.

Arkadaşlarını yakından tanıyor ve görüşüyorsam kalabilir.
Misal farklı şehirlerden toplanmışlardır falan, kalsın, sorun değil.

Sık sık olmadığı sürece, bazenlerde normal.

(kadın/25)

karışmam, haberim olsun yeter. eski sevgilim mesela çok sık ilkokul arkadaşının evinde kalıyordu bunu hiç sorun etmemiştim, ilkokul arkadaşı kadındı.
cinsiyet:kadınım

her hafta/on gunde bir bence de abarti. iliskide bir problem oldugunu dusunurum. daha dogrusu bir taraf her hafta baska bir yerde kalma istegi/ihtiyaci duyuyorsa, bence o cift ya birlikte yasamaya hazir degildir, ya da birlikte yasamak icin yeterince uyumlu degildir ama sonuc olarak dogru olmayan bir seyler vardir.

ayda bir olabilir, garipsemem. zaman zaman uzaklasmak isteyebilir insan, ben de isteyebilirim, gayet normal. tabi bahsettigim sey kiz kiza/erkek erkege toplasmak, oyun/film geceleri, yakin arkadaslarla yapilan organizasyonlar, sabahlamalar vs. gece icip icip elalemin evinde sizmak degil.

25/e

evliyim. hayır gidemez, ancak iştir, hastalıktır filan öyle bir sebep lazım ev harici dışarda kalması için. arkadaşlarıyla içmeye falan dahi gitse, saat kaç olursa olsun eve dönsün. o kafa, evdeki yastık haricinde bir yastığa konulmayacak özetle.

gece gec saatte de olsa donsun evine, ne isi var disarlarda?

çilek var ama nerede var bilmiyorum. ben haftasonu bir toplantıya katıldım ikram olarak çilek verdiler çok da lezzetliydi..

belki macro center'larda vardır?

Mopaşlarda var, hem de lezzetli.

iki hafta önce bi sepet dağ çileği gördüm. adam ormanda kuşlar ve canlılar yer demeden koparmış satmaya getirmiş.

kadıköyde balıkçıların oralarda bir manavda görmüştüm bir iki hafta önce.

Var, havuzun oradaki köşedeki markette (özvariş mi ne) bulabilirsiniz.

Cumaya geliyo di mi evet calisir

hayat kaldığı yerden devam edecek, tüm kurum ve şirketler çalışıyor.

tüm şirketler demeyelim de (bizimki tatil oldu)
ama bankalar çalışır

bankalar resmi tatil olmadığı sürece çalışır.

Peki aylık olarak ne kadar para alıyorlar?

evet her şey ücretsiz. ama enparanın bir şubesi olmadığını hatırlatmak isterim. hesap açmak istediğinizde evinize iş yerinize ya da belirttiğiniz bir yere müşteri temsilcileri gelir sizden imzanızı alır işlemleri yaparlar. sonrasında ise her şey internet üzerinden yürür. para yatırma çekme işlemleri için finansbank atmsi kullanılabilir.

enpara iyidir mantıklı bir seçim olur. ayrıca müşteri hizmetleri de gayet iyi çalışıyor ve çok ilgili tatlı insanlar.

kedinin keyifli durduğuna bakma, onlar hastalıklarını belli etmezler. son raddeye kadar kendilerini bırakmazlar.
risk mevcut, veterinere koş bence.

götürün bir de yara olduğu için enfeksiyon kapma riski filan olur. en kötü belediyenin veterinerine götürün özel vet uzaksa bilemedim, ama ihmal etmeyin lütfen. çok geçmiş olsun.

son kuduz aşısından bu yana 1 yıl geçmedi ama 1 yıla yaklaştı.
koruma devam ediyor mudur?

hapı mamaya atmak yerine direkt kedinin ağzının içine boğaza yakın kısma doğru bırakabilirsiniz. ben aylarca öyle her gün hap içirdim. ve haplar da büyüktü. bir sorun olmaz. ben bacağımın arasına bel kısmından sıkıştırıyordum bunu, ağzını açıyordum elimle sonra o kaçana kadar zaten hemen boğazına bırakıyordum.

enseden tutup agzi acip bogaza dogru firlatin hapi. huysuzsa ilaci koyduktan sonra burnunu elinizle ovusturun ya da burnuna ufleyin, yutkunmak zorunda kalmis.

Toz halindeki ilacı bi çay kaşıgı yogurtla karıstırıp patilerine sürebilirsin. Temizlemek için yalıyo mecburen. Ben öyle vermiştm ilacı bi kaç kez

Dediğiniz yöntemle yutturdum, saniyesinde öğürüp tam parça geri çıkardı karaktersiz.

Bu yoğurt konusunu bi denemek lazım :)

ben 10 dakika içinde görüyorum faydasını. bebek gibi yapıyor valla.

15 dk bende de
yarım saat önce al garanti olsun bence.

Çok teşekkür ederim :) excel cahilliğimin ne seviyede olduğu artık daha da aşikar :)

aşağı doğru sürüklemek satır sayısı artarsa yine uzun sürer.
bu durumda yine aynı köşeye gelip + çıkınca çift tıkla aynısı olur.

ne kazası?
motor
araba
otobüs
yaya

otomobil. aşırı hızdan kontrolü kaybediyor ve ağaca tosluyor. kurtulması mucizeymiş falan. çok da birşey soramadım açıkçası.

burdan genel bir şey söylemek doğru değil fakat 1 seneden önce fiziksel olarak toparlanacağını sanmıyorum. özellikle kesikler geç iyileşiyor. onlar birkaç seneyi bulabilir.

korkmuştur o, arada ziyaretine git. hatta psikolog'tan ya da psikiyatr'dan yardım alın.

Aracin carptigi 2 kiz taniyorum.

Biri 8 yildir
Digeri 16 yildir

Normal degiller. Hani hastalik adi bilmem. Tarif edemem. Ama davranislari irrite ediyor insanlari.

Belki kazayla alakasi yoktur.

geçmiş olsun.

ben 2013 Şubat'ta 2 metreden geriye düşüp sonra da merdivenlerden yuvarlandım, hatırlamıyorum tabi. Hastanede uyandım başımda 5 zımba, her yerim kan. kan kaybından titriyordum falan. 15 gün yattım hastanede, beyin kanaması olmuş, 6 çatlak var kafatasımda hala. doktorlar dahil ölmediğime şaşmışlardı. çatlaklar ve hava serin olunca verdikleri sızı dışında bi hasar da kalmadı, onlar da heralde 20 seneye falan iyileşir bilmiyorum. çok da önemli değil.

bana doktorlarım ve tanıdığım herkes psikolojik destek almamı söylemişti ama nedense bir türlü hazır hissetmeidm kendimi hastaneden çıkınca. daha sonra bir terapistle görüştüm bir süre ama kendisi de durumum hakkında pozitifti. eğer ikna edebilirseniz en kısa zamanda başlasın hazır hissederse.

aklıma geldikçe gülüyorum ben, hatta yazarken de güldüm yine, çünkü o halim aklıma geliyor ve komiktim. Bunun dışında bi anormalliğim yok, kimseden de böyle bir şey duymadım ben de zaten. herkes şaşıyor. öyle bir olay yaşamamış gibiyim hastanedeki ilk günümden beri, sanki yurtta kalıyor gibi falan hissediyordum ben. çok hastane psikolojisine girmemiştim. bunda heralde hem doktorların hem de gelen gidenlerin, ailemin etkisi oldu. suratım çatlaklardan dolayı feci şekilde şişti ve morluk doluydu özellikle göz altlarım, buna rağmen kimse moralimi bozmadı benim, ben de sallamadım, şu an o halimle çektiğim fotoğrafları görünce komik geliyor, tipe bak diyorum.

kuzeninizin yanında durumu ile ilgili olumsuz konuşulmaması lazım bence, gelen giden çok üzüldüğünü belli etmesin. annesi, akrabaları falan ağlamasın bunlar çok önemli. o zaman çocuk da kendini çok kötü hisseder. dediğiniz gibi kalıcı olan bir şey de yok, en fazla kırıkları sızlayacak soğuklarda o kadar. ay ne olmuş sana böyle, vah vah tarzı konuşmalar onu etkiler çok. eğer kaldırabilecek biriyse bence espirisi bile yapılabilir, biz sürekli o şiş halim ve metal zımba dolu başım üzerinden geyik çeviriyorduk.

bir de belki saçma ama benim hastanem taksimdeydi, çin yemeği falan söylerdik biz odaya, makaronlar vs. günlük hayatta yapmayı yemeyi sevdiğim şeyleri ordayken de yaptım diyebilirim, bence bunlar da önemliydi. "ay ben hastanede yatıyorum, nerdeyse ölecektim, hastanedeyim" gibi düşüncelerden uzak olmamı sağladılar biraz.

şu an yazdıkça fark ettim ki benim hep moralimin düzgün olmasının, sonrasında olayın çok etkisinde kalmamın sebebi annemi hiç ağlarken görmemem, annemin kimsenin yanımda üzgün olmasına izin vermemesi (o zamanki erkek arkadaşımın gözleri dolunca anında çocğu dışarı çıkardı mesela) en yakın arkadaşlarımın hastanede benle kalması ve gülmemiz, o çin yemekleri, bir süre sonra doktorların da bele geyik yapması ve personelle bile artık kanka olmam falan sanırım. Bir de normald epek anlaşamadığım erkek kardeşimin beni mutlu etmek için ne yapacağını şaşırması beni çok iyi hissettirmişti. Bunlar hep bana moral oldu, kendimi orda o halde bile hep çok iyi hissettim başımın ve vücudumun deli gibi ağrımasına rağmen.

çok uzun yazdım ama demek istediğim aslında şu, olumsuz etkileyecek, ağlayıp sızlayacak kişileri uzak tutun, eğer aranız iyiyse siz yanında kalabiliyorsanız kalın veya yakın arkadaşı kalsın. böyle benim gibi ufak tefek zevkleri varsa, sevdiği yiyecekler vs varsa onları alın götürün. mümkün olduğunca gülsün, eğlensin orda bile. bence moralin iyi olması ve yakınlarının pozitif olması, onun yanında olduklarını ve yalnız olmadığını hissetmesi çok önemli. önemli olan o kazayı geçirmiş olması değil de o kazadan bile sağ çıktığını ve ne kadar şanslı olduğunu fark etmesi.

çok geçmiş olsun öncelikle.
bence şanslıymış ve üzülmek yerine sevinmek gereken bir durumda. ben kaza yaşamadım böyle uzaktan konuşmak kolay tabii ama aklıma dağ gibi çocuk deyince bizim lisede bir arkadaşımız vardı. 18 yaşındaydı o zamanlar lisenin de en yakışıklı çocuğu, tam dağ gibi dediklerinden.
trafik kazası geçirdi.. sonrası çok kötü. şimdi aresmine bakmaya üzülüyorum. aradan 10 yıldan fazla geçti.. tam olarak yürüyemiyor, konuşamıyor. yani anlatılacak bir durum değil, hala inanamıyorum bunların olduğuna.. onun dışında iki arkadaşım da trafik kazasında öldürler daha 20 yaşını göremeden. hepsi hızlı gitme ve kaza sonucu..

yani o yüzden onun üzülmesine ah vah yapmasına izin vermeden çevresindekiler olarak siz bunun saçmalığını anlayın ve şükredin kurtulduğuna, hiçbir sıkıntı kalmayacağına. kırıklar nedir iyileşir geçer. ona da hep ne kadar şanslı olduğunu, yakın zamanda ayağa kalkacağını hatırlatın. gerçekten çok daha kötü şeyler oluyor.
bu dediklerim tabii olayın psikolojik boyutu içindi.. yaralar ve kırıklar da umarım en kısa zamanda iyileşir. ama lütfen onun veya yakınlarındakilerin üzülmesine izin vermeyin, o psikolojiye bir girerlerse kendilerine acıyıp dururlar ama aslında çok şanslılar..
tekrar çok geçmiş olsun..

aptal olduğu için üzülmedim
insan olduğu için üzüldüm

"ne ekersen onu biçersin"

bu video sonu belli olan filmi izlemek gibi bir şey

ailesine uzuluyor insan

umarım kafası kopmuştur diyeceğim de demedim.

Dun aksam E5'de karsidan karsiya gecmeye calisan insanlar vardi ust gecit cok kalabalik oldugu icin. Bir suru insan bekleyip gozu kestigi anda yola firliyordu teker teker. Ust gecitteki kalabaliktan kurtulmalari 15dk civari zaman alir. 15dk erken eve gitmek ve kalabaligin arasinda 15dk boyunca sikismamak icin bu kadar buyuk risk aldigini gordum insanlarin. Oradan gecerken bir arabanin sana vurup paramparca etmesi an meselesi. Bu inlari kenara cekip hepsine teker teker "gel gidip parasutle atlayalim" diye teklif sunmus olsak belkide yarisi "ben canimi sokakta mi buldum niye boyle bir risk alayim?" diyecek. Tamamen kendi secimleri, orada paramparca olsalar kendi ahmakliklari ama bu ahmakliga musade etmek istemezdim, bu yuzden polisi aradim. Evet hepsi ahkak bana sorarsaniz ama birine arabanin o hizla vurup saniyeler icinde can vermesi beni uzerdi.

Bu videodaki de, aptal oldugu dogru ama uzuldum.

üzülme adam ölmemiş dün haberlerde verdiler. yaralı kurtulmuş.

Ben buna bilinçli makas atmak demem. Bu hatalı, dikkatsiz ve kurallara uymadan araç kullanmak sınıfına girer.

Aynı soruyu bilinçli olarak ve gerçekten makas atarak eğlenmeye çalışan Türkiye'deki apaçiler için soracak olursan; onlara da üzülürüm. Ağır cezalar ve yaptırımlar ile ehliyetlerinin elinden alınmasını ve sonsuza kadar trafikten men edilmelerini ölmelerine tercih ederim.

Makas atmıyor, çıkışı yakalamak için en sağa geçmeye çalışıyor.

Sürücü aslında makas atmıyor, dikkatli izlenirse sağa sinyal verdiğini görebilirsiniz. Eğlence, çılgınlık amaçlı makas atıyor olsa sinyalle falan uğraşmaz diye düşünüyorum. Muhtemelen en sol şeritten giderken sonradan video'da da görülen tabelaları farketti ve gideceği yer için sağdan devam etmesi gerektiğini anlayarak en sağ şeride amatörce geçmeye çalıştı.

bizim sağlık ocağı veriyor. ama sonraki güne kaldı.
poliklinikler de verir ama para ister. bizim ordaki 20 tl alıyor.

ehliyet için lazım olmuştu devlet hastanesinden almıştım.

kliniklerden 10 liraya alabilirsin

özel hastanelerden de alabilirsin.

biz de beşiktaş belediyesinde kısırlaştırdık iki sene önce.
bunu sokaktan bulduk lütfen filan deyin yardımcı olurlar bence 100 tl civarı vermiştik. direkt istemediler de bağış gibi alıyorlar.
sokak kedisi deyin bizim ev kedimiz demeyin. benim ark da öyle yapmıştı. sonuçta onlara da ek gelir. ama bedava istedinizse belki ondan yapmıyoruz demiştir. biz para ödemiştik. gerçi ark bedava yaptırdı :)
sonuçta 100 tl özel yere göre iyidir demiştim ben de. bir de kedimin durumu vahimdi.

edit: olmadı bir de levent veteriner polikliniğine sorar mısınız? çok tatlı insanlar benim veterinerim. fiyatı belki daha uygundur. yeter hanım ismi, telefon 2123524208

edit: benimki de ortaköy'deydi. velasco ile aynı yerdir.

bir de bunu buldum.

www.ibb.gov.tr

www.ibb.gov.tr
fatihteymiş.

ben belediye'nin ortaköy'deki merkezinde yaptırmıştım. herhangi bir sorun çıkarmadılar. 75 tl para vermiştim.

kız gider kahveyi yapar, ikram eder, yerine oturur.

oğlan babası kahveyi yudumlayıp söze girer.

olm hiç mi film izlemiyonuz :)

Kayfeleri icerken.

Beni ben mutfaktayken istediler hatta odada kimse duymamış kayınpeder babamın kulağına söyledi galiba:(
Ama normalde içerken olmalı.

içerken olması lazım da bende de kahvelerden önce isteme oldu.

Yaninda dayi ya da amca gotur; o bilir. :-P Dayi ya da amcaysan gecmis olsun. :-)

kahveler bitti, babam istedi. :)

valla durduğun kabahat.

peki mesela bir kelimeyi defalarca tekrar ediyorsun ya işi gücü bile bırakıyorsun. bunu yapmadığında kötü bişey olacakmış gibi bir his mi geliyor?

Görün tabi ki.
OCD olabilir mi acaba?

@rock n rolü
Yapmazsam sürekli bir şey eksik gibi geliyor, bir şey olacak gibi geliyor evet. Ütüyü fişte unutmuşum da yangın çıkacağı hâlde neden hâlâ işime devam ediyormuşum gibi, ya da dediğin gibi kötü bir şey olacakmış gibi. Bir rahatsızlık hissi oluyor sürekli.

Bu yüzden artık direnmemeye başladım. "rahatlayana dek tekrar et şu lanet kelimeyi de kurtul" yolunu izliyorum.

@innerbliss
Onun doğuştan gelmesi gerekmiyor mu? Umarım sonradan çıkan bir şey değildir.

obsesif kompulsif bozukluk. mutlaka psikiyatriste gitmelisin, ilaç tedavisi görmen gerekebilir. fakat tedavi uzun süreli oluyor, hemen geçmez

daha önce var mıydı yoksa sadece kelimeyi mi yanlış yerde kullandın?
nüksetmek bir daha olma gibi bir anlamında kullanılır.

örneğin ''x gördüğü kanser tedavisi sayesinde iyileşti ancak son zamanlarda yaşadığı sıkıntı hastalığını nüksettirdi.''

tabi ki git görün doktora.

takıntı gibi görünüyor. psikiyatriste gidebilirsin.

evet obsesif kompülsif bozukluk gibi duruyor.
sonradan olabilir doğuştan belki olsa bile kendini göstermeyip bir anda ortaya çıkabiliyor.
ama korkacak bir durum yok, ilaçla ve terapi ile bunu kolaylıkla yenebilirsin. ama ihmal etme ve doktora git. psikologla başla, o seni psikiyatriste yönlendirir gerekli görüyorsa, belki ilaca gerek kalmadan düzelebilirsin.
bir de bilişsel davranışçı terapi'yi bir incele derim.

öncelikle okudum komik gelmedi asla.. sonuçta gülünecek bi konu yok.. rahat ol ve dedikleri gibi uzman biri ile görüş..

psikoloğa okutmak üzere reservelendi.
editlerim.

Bu arada için rahatlasın diye şunu anlatmak istiyorum; bende benzerini yaşadım o yüzden ocd dedim.
küçükken bende de biraz vardı. bir kelimeyi 3 ün katları olacak şekilde tekrarlıyordum mesela. yani bir kere dışımdan söylüyordum iki kere de içimden. Dışımdan da mırıldanıyormuşum dudaklarım oynuyormuş hatta. zaten bir yere 3 kere dokunmayı çizgilere basmamayı falan yapıyordum. hatta bir keresinde tatildeydik, yolumun üzerindeki saksıdaki çiçeklere dokunuyordum. ince iğneli kaktüs vardı, ona da dokunmak zorunda kalmıştım annem bütün gece elinde cımbızla iğne ayıklamıştı.

Ama sonra geçti. ne oldu da geçti bilmiyorum. hala biraz var ama yapmazsam yapmıyorum mesela. gidip özellikle çizgilere basıyorum falan.

şebnem bozoklu. ulan istanbul dizisinde yaren karakterini oynuyor. hem çok güzel, hem de aşırı tatlı ve sempatik

Stana Katic. Ama uzun saçlı ise, her saç gitmiyor kadına.

38.media.tumblr.com
(bkz: marion cotillard)

amber heard

tabi ki kate moss.

ikinci de january jones.

henüz dünyaya gelmemiştir.

Yaa ben de iki saattir "şebnem bozuldu" diye okuyorum ve "acaba hangi şebnem bozuldu?" diye düşünmekten aklımı yitirecektim :D

Bence şu ablamız, bu kadar ısrarla söylediğine göre bi bildiği vardır diye düşünüyorum :p
www.youtube.com

jennifer lawrence :)

(Bkz: elena anaya)
(Bkz: odette annable)

Şimdi tanımayanlar google'dan resimlerine bakıp "bu mu yani" diycek ama, ilki için the skin i live in filmini, ikinci için de house'un son sezonunu izlemek lazım. Bu iki kadına bakarken "bu kadar mükemmel bi düzen kendiliğinden oluşmuş olabilir mi" teziyle ateizmi çürüten abilere dönüyorum, tesadüf olamayacak kadar güzel kadınlar çünkü.

Charlize Theron.

şöyle sorular da bir tuhaf ha.Mesela sevgilimi görseniz ağzınız açık kalır ha.Bana göre sevgilimdir.

Simdi karar veremedim. Ama en yakisikli erkegi deseydin, aninda "Bradly cooper" derdim.

hani ben kadın olsam bu konularda iddialı olacağımı düşünmüşümdür ara ara ama bilemedim şimdi.

edit: yalnız jennifer aniston'da çok hoş biri. kadın gençken de güzeldi. yaş aldı gene çoğu kadını cebinde çıkarır.

barbara heralde.
(manken olan)

aşık olunandır.

jessica biel olsun benim olsun

christina hendricks. tanrının kadın yaratmadaki doktora tezi olarak görüyorum onu.

bülent ersoy

amber heard olabilir, suits'deki donna (sarah rafferty) olabilir , rachel mcadams hmmm. bir de kate beckinsale gercegi var tabi. bunlarin 4unu alacan sisme havuzda cikolata sosuylan gurestirecen kim kazanirsa o en guzeli.

Simdi aklima geldi, Angie harmon. Bu kadina hastayim..

hayret, kimse adriana lima dememisss

sofia vergara diyen oldu mu?

amber heard ve keeley hazell

dilberay

keşke bir nöroloji uzmanına gözükseydin, belki beyin sıvıları ile ilgili bir şeydir eksilmiştir vs.. tekrarlarsa ihmal etme bence.

e dedigin kadarsa bir sey (travma vs) olduysa da hatirlamiyor bilmiyor olabilirsin. bence geciktirme git doktora mutlaka.

aslında sırf ne olduğunu merak ettiğim için şimdi bile gitmek istiyorum ama azar yemekten çekiniyorum, 4 sene önce olup bitmiş ve tekrarlamamış bir şey için gidilir mi ki? ama gidilir di mi ya, geçmiş de olsa ne olduğunu bilmeye hakkım var sonuçta hiç değilse yorumunu alayım. zaten 2 dakika dinleyip kovuyorlar.

evet, bir dönem aynısını yaşadım. nedenini bende merak ediyorum, fizyolojik ya da psikolojik olabilir. doktora gitmek gerekirdi ancak ben kendimde bir sorun olduğunun dahi farkında değildim o dönem. şimdi düşününce anlıyorum.

bunlar çok pahalı ben geçen aylarda bunu aldım.

www.mormani.com

çok da memnunum dell i7 filan. siteden de çok memnun kaldım aldığım 1900 tl idi, ikinci gün de yolladılar bilgisayarı. garantisini filan da sordurdum ID'sinden sıkıntı çıkmadı.

edit: bu arada tıkladıkça fiyat mı artıyor ne, ben demin linki kopyalarken 1986 civarı bir fiyat gördüm. şimdi 2000 diyor.

civileme atla, risksiz.

ben tam anlamadım nasıl yüzdüğünüzü. ama boğulma vakalarında heyecanın da büyük pay sahibi olduğunu düşünüyorum. eğer orada atlayıp paniklerseniz allah korusun çok kötü şeyler olabilir.

Hiç bir şey olmaz eğlenmene bak. Atlayınca atladığın yüksekliğe göre suyun altında kalacaksın biraz, derine ineceksin yani. İki elinle yukarı doğru kulaçlayarak su üstüne çıkarsın. Sonra ellerini ve ayaklarını sürekli hareket ettirerek su üstünde kalırsın.

Boyunu geçmeyen yerde deneme yap istersen.

Bu derinlik korkusu gibi olan şey bende de vardı. Ben de tekne turunda attım o korkuyu. Önce teknenin merdivenlerinden inerek denize girmeyi deneyin. O derinlikte yüzmenin heyecanını attıktan sonra atlama zıplama olayına girin derim.

rahat ol.
Ayagini yere degdirmeye calisacakain refleks olarak degmeyecek. yusuflayacaksin. O yuzden suya girerken o ani dusun. suyun ustune cikmaya calismak yerine ileri geri saga sola yuzmeyi dene daha kolaydir genelde. baktin her sey ters gidiyor sirt ustu yat.

kızsan al bi spagetti dediklerinden, onunla atla, soran olursa bacağıma kramp giriyor dersin
erkeksen kötü tabii spagetti, atla gitsin yapacak birşey yok.

aman diyim abi emin değilsen atlama. panik olursun rezil olucam korkusuna ses de çıkarmazsın. boğulursun moğulursun. gerek yok.

Zamanında tablet almıştım. Yaptığım alışverişe göre gayet profesyonel bir firma...

tabi tabi sağlamdır. rahatlıkla alışveriş et.

Bir tiyatro oynaniyor burada :)

Bence az bilinen siteleri tercih etmek garanti konulari acisindan riskli. O yuzden tavsiye etmiyorum.

ben de telefon alıp memnun kalmıştım.

Arkdasim birseyler aldi, sorun cikmadi.

Net tiyatro oynanıyor. Hayırlı işler dilerim arkadaşlara da özellikle elektronik ürünlerde sayıca çok fazla satış yapan bildiğimiz mağazaların fiyatlarından daha uygun bir yer bir site bir mağaza varsa bence bir bit yeniği de vardır.

Yine de başarılar diliyorum.

son 6 ayda 16 bin liralık alışverişimi aynı gün teslim etti. sorunsuz kullanabilirsin.

evet hepimiz bir olduk hkku'nun parasını kerpmeye çalışıyoruz. incehesap da bize 4gb lik micro sd kart yollayacak karşılığında. kirli oyunlarımızı bir bir bozuyo bu ekşi yazarları.

hatta aslında hepimiz aynı kişiyiz, fake hesaplarımızdan yazıyoruz.

yes
www.iett.gov.tr

@manuel ordan bakmıştım ama geçen gün bahsi geçen durakta bekledm gelmedi :D o yüzden emin olmak istedim. teşekkürler.

çok nadir kalkıyor ondan olabilir. ben yıllardır görmedim bile hiç.
bir de bunun iki güzergahı vardı biri levent poligon tarafından giden. ama belki kalkmıştır ya da gün içinde oradan dolaşıyor olabilir.

olumlu etkileyen mi olumsuz etkileyen mi?

stres olumsuz etkiliyor mesela.

edit: olumluyu soruyormuşsun. bana kalırsa, sağlıklı beslenme, düzenli uyku ile sağlanan açık algılar yaratıcılığı etkileyen en temel faktör. sonra ilgili alanda kendini eğitmek, o alanda yapılacak okumalar ve izlenecek şeyler. gezip görmek.

ben bunalımın iyi geldiğini düşünüyorum. ölüm/ayrılık vs gibi durumlarda ilk şok sonrası insan daha depresif ve yaratıcı oluyor. sıkıntı bastıkça yazmaya başlamak vs gibi..ya da bilmiyorum beste yapabilirsin. ben resim yapardım. gibi gibi..

edit: mesela şimdi bir sıkıntım yok oturup hayat koşturmacasından başka bir şey düşünmüyorum. ne oturup yazı yazarım, ne resim yaparım.

imkansızlıklar olduğunu düşünüyorum

huzur.

Aşk sanat yaratıcılığını bence çok güzel besliyor. Ancak karşılıksız aşk.

www.ted.com

Burada konu ile ilgili videolar var.

Özgürlük

yumurtanın kapıya dayanması çok besleyici bence

tembellik

açlık

17-18 yaşımda 2 sene antipsikotik kullandım. zerre hatırlamıyorum o yıllarımı.

şimdi yine bi kaç ay antipsikotik kullandım sonra doktordan gizli bi anda bıraktım.

bu hafıza olayı bende şöyle ama. unutmak istediğim kötü yaşanmış ne varsa tamamını siliyor beynim. tek bir kötü olay hatırlamıyorum.

bunun üstüne de kesik kesik anımsadığım şeyler var son 10 yıl içinde.

yani benimki hem ilaçla hem beynimle alakalı. sende ki farklı sebepler ya da ilaç yüzünden olabilr.

ben bunları çok sordum psikiyatritlere kesin bir sebebi yok inan

ne yazık ki benim de benzer şekilde bir senem kayıp.. arkadaş geliyor iki sene öncesi filan bahsettiği, benim evimde kalmış ben hatırlamıyorum. bunun gibi birçok şey.. hatırladıklarım da var elbette ama birçok şey de yok. bir sene antidepresan kullandım.

ben de öğrenciyken bir dönem kullanmıştım. umursamamazlık, uyuşukluk ve tembellik gösterdiği için analitik düşüncem de haliyle düşüş göstermişti. kendimi enerjik hissettiğim vakitlerde ise yine konstantrasyonum düşüş göstermişti, algıda güçlük çekmiştim.

benim de kullandığım ilk 2 sene falan, algılama konsantrasyon problemlerim olmuştu, toplamda 6 senedir kullanıyorum hala da kullanmaya devam ediyorum. şu anda mesela ales e hazırlanıyorum ve ilaç kullanmaya başlamadan önceki dönemde, öss'ye hazırlanırken gösterdiğimle aynı performanstayım.
yani kısa vadede etkiliyor, ancak ilacın yan etkileri tamamen sona erip vücut alışınca normale dönüyor. o da en az 1-2 sene sürüyor.

iş hayatındayken kullandım. analistim.
etki etmedi. bir sene kullandım. ben de etkilemesinden çok korktum, hafıza önemliydi çünkü işimde. ama anlık hafızamı etkilemedi. şimdi bırakalı 1,5 sene oluyor ama etkisini şimdi görüyorum, o dönem yaşanan birçok şeyi hiçbir şekilde hatırlayamıyorum ama bunlar işle ilgili şeyler mi ondan emin değil. hatırlamama durumu günlük hayatımda ortaya çıktı. işe dair bir sorun hala yaşamadım.

ben hem antidepresan hem de düşük doz antipsikotik içerek lys gibi önemli bir sınava girdim. sakinleştiriyordu ama kesinlikle düşünce kalitesini de etkiliyordu. o ilaçları içmeseydim muhtemelen o sene ilk 10000'e girerdim ama doktor gözümü çok korkutmuştu ve mecburdum.

yavrudur ve açtır muhtemelen.. korkak olduğu için de sizden kaçmıştır.. siz olabidiğince dediğiniz gibi yiyecek bırakın o uygun anda gelir yer.

ne kadar yavru olduğuna göre değişir, çok küçükse sıvı şeyler verin, süt ve suyu karıştırıp içine de ezerek o mamalardan biraz atabilirsiniz daha doyurucu olur.

eğer mama yiyecek kadar büyükse (3 ay ya da daha fazla) verebilirsin. yavru kediler için olanı daha yararlıdır ama yetişkin kedi mamasıda yiyebilirler. ama 3 aydan daha küçükse süt alıp kittymilk ile karıştırman gerekir.

yavruysa dişleri kesmeyebilir, biraz sütle ıslatabilirsiniz lapa gibi.

aynısının tıpkısı. her gün beraberdik mesela bi tanesiyle sürekli sohbet muhabbet bi böyle yavaştan kesildi muhabbet sonra bi kaç kez ben çağırdım geldi ayıp olmasın falan diye. çok sikik bi durum. galiba daha eğlenceli ortamlara girdikçe, yeni arkadaşlarla tanıştıkça siklemiyolar.

Maalesef. Ben aramasam beni hiç sallamayacak, pek gayet de sevip, kıymet verdiğim arkadaşlarım bana "bu ara çok asosyal oldun, kimseyi taktığın yok" diyorlar.. Lan ben neyse bişey demiyorum

ben de böyle olduğumu düşünüyorum. sebebi basit çalışıyorsan iş güç insanı yoruyor, işten sonra evine gidip kafanı dinlemek istiyorsun çalışmıyorsan zaman geçtikçe sorumluluların vs artıyor yine kafa dinlemek istiyorsun bir köşeye çekilip. bu etrafındaki insanlara değer vermemek anlamına gelmiyor sadece birlikte geçirilen zamanın nicelik olarak değil nitelik olarak artmasını istiyorsun. ama sonra bu olay şöyle bir kısır döngüye giriyor:
arkadaşlarınla, dostlarınla buluştuğunda sürekli bu konudan dolayı yakınıyorlar sana, 'olum sen yaşlandın artık, sanki çok çalışıyorsun, kız arkadaşın var bizi unutuyorsun' vb şekillerde dile getiriliyor. ee bu da sıkıcı oluyor zamanla, etrafındaki insanların sürekli bu şekilde yakındığını düşün sonra hakkaten daha nadir görüşmek istiyorsun. sonuç olarak vaziyet anlattığın gibi oluyor.

herkesin boyle bir tane tanidigi vardir denmis, goruyorum ve artiriyorum bir kisi haric tanidigim herkes boyle. baktim muhabbetleri ben aciyorum hep, ilk ben yaziyorum butun arkadaslarima, dur bakayim hic yazmayayim sormayayim nolacak dedim kestim her seyi. su an 1 kisiyle duzenli konusuyoruz sadece :) ya benim arkadasligim kotu ya da cok yanlis cevreler edinmisim hep.

ben yaklaşık 1 senedir birine bunu yapıyorum. vurmadan önce bir dinleyin.

senelerdir hoşlanıp da bir türlü buna adamakıllı yüz vermeyip başka sevgili yapan adam hakkında vırvırvır dırdırdır konuşur, artık aynı mevzuyu dinlemek istemediğim zaman beni adamdan hoşlanmakla suçlar, herkesin her şeyini kıskanır, üstümde başımda laf etmediği şey yoktur, o adamın olduğu ortamda adama yaranıcam diye kaç sırrımızı açığa verdi, kırıtır kırıtır kimseyi bulamaz döner bana sen soğuksun der, benim hayatımda biri olduğunda onu kötüler, hepsini geçtim sürekli hakaret işitiyorum şaka altında lan. ortak tanıdıklarımızdan hoşlanmadığım biri varsa kabahat benimdir çünkü ben soğuğumdur o çok ama çok iyi bir insandır kendime bakmalıyımdır. her seferinde ama. en sonunda "sen şunu dediğinde şöyle hissettim" diye bir duygumu açacak oldum kendisine, vayyyy efendim ben neymişim. ondan beri kendi kesti muhabbeti çok da şeyimde.

kendi derdimi kustum konudan saptım. eğer siz de vırvırvır sürekli aynı şeyleri konuşuyorsanız insanları boğuyor olabilirsiniz. arkadaşlık dostluk demek tek taraflı vırvırlamak demek değildir. ondan şeyettim sevgiler.

selam, benim bu.

neden nefret ediyorsun ki... dünya ikimizin etrafında dönmüyor sonuçta, ben sadece sana yazacak kadar üşengeç birisiyim ama bu seni sevmediğim anlamına gelmiyor. benimle madem bu kadar "samimisin" gelip doğrudan hakaret edebilirsin, gocunmam.

gerçi yine bir şey değişmez.

imza: bir dost.

bazı insanlar bu şekilde ve bunları bu şekilde kabul etmek gerekebiliyor. gerekebiliyor diyorum çünkü bu da sana kalmış. başkası bu durumdan rahatsız olmaz sen olursun. sonuç olarak; hayat çok da uzun sayılmaz. canını sıkan şeylerden/insanlardan uzaklaşmak senin elinde. :)

aynen var ve çok uyuzum kız nikahıma gelmedi ve aynı mahallede filan yaşıyoruz.
bir senemizi ki bu yakın bir zaman her an beraber geçirdik, ağladı zırladı bana günlerce. işsiz kaldı filan.
sonra bir iş buldu bir daha ne aradı ne sordu. ve biliyorum bu konuda çok hassastir. hatta hep arayan kendisiymiş de onu sormuyorlarmış. şimdi ben yazdığımda bile ah canım cicim yapıp gene umursamıyor. gerçekten şaşırtıcı insanlar.

Olmaz olur mu? Artik ben de aramiyorum oylelerini.

yalnız kalmamak için bazı insanlarla bazı dönemlerde arkadaşlık edebiliyorsun ama sonra ortamın değişiyor, hayatına başkaları giriyor o zorunluluktan takıldığın insana haliyle ihtiyacın kalmıyor. hiç kimse vazgeçilmez değil.

2 ay içinde başvurmalısın, vergi dairesi olmalı.

ev ziyareti ve ev hediyesi yapabilirsin. ya da bir 100 tl fln takılabilir. gram altın var 80 lira civarı o olabilir çok zorlamayacaksa.

bende öbür ay hallederim diyorum ama takı töreni olduğunda öyle oturuyor olmak pek mantıklı gelmedi. ne bileyim.

için rahat değilse tak derim. bazı şeyleri gerektiği anda yapmayınca sonra kafana çok takılıyor sanki güzelim işi berbat etmiş gibi. ha bu kadar ciddi bi olay değil takı töreni de hemencik geçiyor ama bir 150 lira belini bükmüyorsa düğünde taksan daha güzel olur.

onun yerine kendini koysana bi.
o arkadaşın senin düğününe gelip de bişey takmasa ne hissedersin.
bence bi çeyrek al git, 150 lira zaten.

iş günü olursa çalıştığım yerde pasta kesiyoruz (herkese yapılıyor), ailem yanımdaysa evde de bir pasta kesiliyor. facebook'ta doğumgünü kutlama samimiyetsizliği yüzünden doğum günüm gizli, o yüzden bankalar vs dışında arayan olmuyor.

Kutlama yapmıyorum, aranmak hatırlanmak güzel şey tabii ama pek yaşadığım bir olay değil, kimse hatırlamaz bile doğum günümü, okul zamanlarında da tatile denk geldiği için hiç arkadaşlarla organizasyon vs. yapmadım, sonra da yaşlandık zaten kutlama isteği gitti..
Bir de bir takıntım vardır, doğum günümü kutlamayanın doğum gününü kutlamam.. Hediye olayı da yine sadece o kişi bana almışsa alırım..

kutlamam hiç eskiden de lisede ünide filan da kutlamazdım şimdi iş hayatı fln yine kutlamıyorum. hiç sevmem ailem de kutlamaz eşim de. yani kutlu olsun der öperler de öyle aksiyon yapılmaz. hiç hiç sevmiyorum bu işleri.

yaklaşık 14 gün boyunca falan kutluyorum. 2 doğumgünün var biri aralık sonu diğeri de nüfus cüzdanında yazan ocak başı. ikisinin de ortasında yılbaşı oluyor böylece 14 gün devamlı bi kutlama bi yerlere gitme içme eğlenme falan oluyor.

bugün doğumgünüm !! en yakın iki üç arkadaşımı alıp içmeye çıkacağım hepsi bu. ama daha önemlisi mesajlar. önemseyen 3-5 kelime yazıp benim mutlu olmamı sağlıyor sevildiğimi somut olarak görmek beni mutlu ediyor. başka da bir numarası yok doğum günlerini zaten.

Kutlamalı bir şey yapmıyorum. İnsanlar "İyi ki doğdun" diyor, ben de "Teşekkürler" diyorum, sarılıyoruz öpüşüyoruz. Bir de bazen akşam yemeği oluyor, onun da konusu kutlama olmuyor; normal bir günde yenen yemek gibi oluyor. Bazen kutlamak isteyen olursa bir iki gün erken veya geç 1 saat oturup takıldığımız oluyor.

doğum günüm olduğu için ekstra bir neşe dolmuyorum. doğum günümden bir gün önceki halimden bir farkım olmuyor. birilerinin unutması da hiç üzmüyor. birisi unuttuğu için üzülüyorsa, bunu tamir etmek için bir şeyler yapıyorsa hiç üzülmemiş olmama rağmen üzülmüş gibi yapıp biraz beni şımartmasına izin veriyorum. hatta bunu kullanabildiğim yerde kullanıyorum.

- sen benim doğum günümü unutmuştun, yaa. i win.

Benim aklıma gelmez se bizimkiler pasta falan alıyorlar.

Haftaiçine gelmese de ofiste Cuma günleri küçük tartlarla falan kutluyoruz genelde, pasta ağır geliyo çünkü.
Onun dışında İstanbul'daysa annem, o yoksa dayım mutlaka evde küçük çaplı bi organizasyon yapıyo.
Bi de üzerine yakın arkadaşlarım ve ailem telefon edip kutlarlar mutlaka. İlk ikisi olmasa da olur ama sonuncusu bana yetiyo.

Tüm sevdiklerimin dgününü kutlarım , özel bişi yapmasak da pasta keser kutlarız en azından. Uzaktaysa ararım kutkarım her şekilde önemserim sonuç olarak.

Dogumgünümün hatırlanması da önemli benim için . Yakınlarım tarafından tabiki herkesten aynı hassasiyeti beklemem

yakın 3-5 arkadaşım aralarında konuşur, mekan belirler, oraya gider bira içer, pasta yeriz. sohbet, muhabbet, mis.

cık, annem arıyor, bir de yanına gidince 50 lira veriyor:)

kutlamam kutlanmasını da sevmem genelde. eğer o dönem sevgilim varsa beraber yemeğe gideriz ikişer kadeh bir şeyler içeriz tamam işte.

facebooktaki doğum tarihim hem güvenlik açısından hem de samimiyetsizlikler açısından kapalı. doğumgünümü bir avuç insan biliyor onlar da +-2 gün ile lan senin doğumgünün vardı bu aralar ne zamandı der öyle bi geyik döner aramızda geçer gider.

iş yerinde insan kaynakları mail atıyor ama bugün argent'ın doğumgünü diye onu engelleyemiyorum işte. denedim olmaz atacağız dediler. gerekli gereksiz herkes kutluyor sonra geriliyorum.

kutlamıyorum ve sevmiyorum da.

çeyrek altın

arkadaşına çeyrek altın.

200 TL bütçeni aşmıyorsa 200 TL'yi minik altın kesesine katlayıp da koyabilirsin.

çeyrek altın iyidir, çok yakın arkadaşsa 200 veya yarım alın. ama çeyrek normal hem daha hesaplı

yakın arkadaşınsa para durumlarını biliyorsundur. çocuk çok masraf yaptıysa ettiyse zaten o altınları nakde çevirecek hem sen kara kara düşünme hem de arkadaşın çevirirken zarara uğramasın. o sebeple nakit 200 tak.

bütçenizi ne zorlamayacaksa o. misal ata zorlamayacaksa ata alın, çeyrekse çeyrek. önemli olan destek. siz sıkıntıya girdikten sonra ne anlamı var.

çeyrek altın.

her ikisi de arkadasin mi?

oyle olsa bile birine ceyrek taksan yeterli.

para basmiyoruz burada. onlar da bunun farkinda

100 dolar. Ya da çeyrek.

acile git bence şimdi randevu bulamazsın. olmadı iç hastalıklar. ultrason filan çekerler. ihmal etme ama.

selam, moralini bozmak gibi olmasın ama 2 gün bence doktora gitmek için yeterli süre. daha fazla geciktirme derim. muhtemelen birşey yoktur ama, arkadaşımın başına şöyle bir olay geldi; karın ağrısıyla hastaneye gidiyo, gastrit teşhisi koyuyolar (geçiştiriyolar aslında). ağrıları geçmiyo hastanede kalıyo, akşam müthiş bir ağrı vuruyo... apandisit patlamış. gastrit teşhisi koydukları ağrılar aslında apandisit ağrılarıymış. zamanında müdahale etmeyince de patlamış. ameliyat oldu geçti sonra...