afrodizyak var onda dikkat et aman diyim lol

tavuklara ne yaptıkları umrumda değil. burada tavuk yiyip yemeyeceğimi de sormuş değilim. somonda afrodizyak olup olmadıgını da sormadım.

somon diyet için uygun bir yiyecek midir değil midir onu sordum.

iyidir. yalnız pembe renk olanından yani okyanus somunundan yemelisiniz.
edit: diyet içinse ızgarada, ya da çok suyla 5 dakika haşlayarak hazırlayabilirsiniz. süper lezzetli bir balık ayrıca başka bir yağa ihtiyaç duymuyor.

uygundur tabii ki. omega 3 bakımından zengindir ve mucizevi bir yağdır omega3. o yüzden mutlaka tüket.

şu pembe renkliye bir örnek verir misin?

mesela ben somon seçerken açık pembe olanların bayat olduğunu, o yüzden canlı turuncu renk olanların seçilmesi gerektiğini duymuştum.

yani şunu söylüyorum karadeniz somonu diye bir şey var.
bir de gerçek (Norveç somonu diye satılır bazen) okyanus somonu dedikleri var.
karadeniz somonu açık renkli, daha küçük ve pembe* olanlardan görece çok daha düşük besin değerine sahiptir. ucuz oluşuna aldanmayın yani.

www.google.com

somon diyet icin on numaradir ama hangi diyet icin? dusuk karbonhidratli bir diyet icin on numaradir mesela.

koy somon dilimini firina, kendisi yagini salar da salar, en sonunda oyle bi lezzet cikar ki ortaya mmh. vucut gelistirme yapiyorum ve her yaza dogru yag yakmak amaciyla dusuk karbonhidratli diyet yaparim. protein kaynaklarim bellidir; tavuk, ton, somon. ve elbetteki iclerinde en tatlisi somon, cunku yagli.

somondaki yag adami zayiflatir da, omega 3'tur, para verip alsan bu kadar zengin kaynak olmaz. kisacasi somon muhtesemdir. diyette da kullanilir.

not: yag yakimi icin somon yenmez ama diyetteyken somon yenebilir diye ozet geceyim. yag yakmak diyetine ve yaptigi spora baglidir. calories in - calories out = kilo kaybi.

somon yiyelim, yedirelim, insanlar saglikli olsun, gerizekali olmasin, omega 3 zengini olsun. somonun yagi dunyanin en saglikli yagidir evoo ile birlikte

son bir not: yanina da asparagus cakarsan hafif yagda kavrulmus, ustune de limon. gayet karbonhidratsiz ve doyurucu bir ogun olur. ispanak da haslayabilirsin tabi.

Hem Türkiyede hem İtalyada olan bir banka varsa komisyonsuz halledebilirsin.

Yada enpara.com u kullanabilirsin, komisyon olarak şu an için TL gönderimlerinde 0 komisyon alıyor, yurtiçi, yurtdışı.

(bkz: unicredit) --> ykb ile ayni gruptalar ve komisyonsuz para cekmene izin veriyor.

- yapikredi'den bir hesap actiriyorsun (tl hesabi olacak. euro actiririm, mis gibi conversion parasi da vermem diyorsan yok oyle bir olay. bu sefer 2 kere ceviriyolar -euro tl, tl euro-, 2 kere geciriyolar)

- bankamatik kartinla italyaya geliyorsun

- herhangi bir unicredit atm'sinden kartini takip komisyonsuzca parani cekiyorsun.

gecmis olsun

kaynak: 3 senedir italyadayim

yapı kredinin unicredit diye bir olayı var. öğrencilerden hesap işletim ücreti de almıyorlar.ama mutlaka kontrol et italyada unicreditli atm varmıymış diye.

ya da hsbc kullan.hesap işletim ücreti alıyor ama.

buradan ziraat bankasi hesabiniza yatan parayi, oradaki herhangi bir visa logolu atmden %2 komisyonla cekebiliyorsunuz. 100 euro cekerseniz, 2 euro daha hesabinizdan dusuyor.

soru para yatirma ilgiliymis, sonradan ayildim. afedersiniz.

ielts.calculator.free.fr şuradan puan hesaplayabilirsin.
cambride ielts testlerinden ne yapıyorsan sonuç da o oluyor .

soruna cevaben 6 alırsın. çok zorlasan, şansın iyi gitse 6.5 diyorum.

ielts-simon.com şuraya her gün bakıp çalışıyorsun di mi?

YDS-ELS üzerinden 65ten aşağı yapmıyordum, doğrusu üstünü de zor yapıyorum. nese, 1 yıl aradan sonra son kpdsyi çözmek istiyince kendimden bi hayli utandım.

söz konusu arkadaş hevesliyse beklediginin üstünde bi puan dilerim fakat yine tam bişi söliyemicem. sorry

tam değil galiba ama nil yeşili? su yeşili diycem hepten açık olacak?

zumrut yesili?

turkuaz.. yeşile çalan mavi.

zümrüt yeşili bu

arkadaşlar neyin zümrütü yaa. bakın şunlara:

zümrüt:
www.itusozluk.com

turkuaz:
www.yapyapistir.com

turkuaz mı - _ -

viridian
galeri.uludagsozluk.com

Petrol yeşili, teal.

cevaplar bulundu 1.lik ödülü 2 kişiye gidiyor.

o kadar emin olamayız bence, birbirine yakın çok ton var:
simple.wikipedia.org

cam göbeği yeşili

kaynak: sülale kadınları

www.google.com.tr

yosun yeşili

yapma dağılabilir

haşlanmaz o. dağılır. tadı da çok kötü olur. yağsız pişirebilirsin.

tavada kızartmayacaksın.
yağsız tavaya koyup 2 tarafını da 3'er dakika falan pişireceksin.
haşlama, çöpe atarsın.

amacın ne? çok az yağ koy tavaya hatta yağ koyma kağıt havluya yağ emdirip onu tavaya sür o şekil kızart, zaten yağını bırakır kendiside. öyle suda pişirmeye kalkıp mundar etme, bizimde midemizi bulandırma :)

çok az yağ var. özel bir et. bi tanesinde 4 gram falan vardır. normalde 15-20den aşağı olmaz.

peki önce tavada kızartsam, dışı koyulaşana kadar. ondan sonra tencereye alsam olur mu? hem böylece dağılmaz. dışı sertleşti ya hani...

edit: yağ koymadan tavaya koyduğum zaman yanıyor dışı. çünkü etin kendisinde çok az yağ var zaten. bırakacak yağı yok.
edit 2: zaten çok az yağla kızartıyorum normalde ama her bulaşık esnasında tavadan sapsarı şeyler çıkıyor suyla yıkarken. ııyk diyorum midem bulanıyor o yüzden bunu deneyim dedim.

%100 et , kıyma , köfte olmadığı için dağılır.
varsa tost makinesinde yapabilirsin ama çok az yağla.

önce biraz kızartıp sonra haşlarsan daha da kötü olur bence ama muhtemelen dağılmaz. tost makinesini sakın deneme, evde o kadar kötü bir koku bırakıyor ki 3 gün çıkmıyor koku.

tost makinesine koyuyorum ben çogzel oluyor. böyle tost makinelerinin tepsileri olur ya ufak tabii var mıdır bilmiyorum ama bu da bi fikir yani.

ballı ıhlamurun içinde taze zencefil rendesi de olacak. zencefil çılgın öksürtür önce ama öksürüğü kurutur.
bir de dememişsin sigara var mı? kedi var mı? üşüttün mü? alerji? uzun süre rüzgarda/akımda kalmalar?

velvele yapıp astım başlangıcını da düşünebiliriz :/
geçmiş olsun.
zencefili bul;)

şöyle hakiki bal bulsan, ama market balı değil. doğal, arıya şeker verilmemiş ballardan.. o ballar öksürüğü öyle güzel kesiyor ki...

bir boğaz iltihabı hastalığına yakalanmış olma ihtimaliniz var (beta vs).. bu sebeple doktora gitmenizi tavsiye ederim.. gidene kadar da boğazı rahatlatmak adına zencefil,bal,limon üçlüsünü deneyebilirsiniz.. geçmiş olsun..

Teşekkürler. Şu an için zencefil zor, yarın edinmeye bakayım. Sigarayı hiç bilmedim. Evde kedi yok, sokakta gördüklerimle yakından selamlaşmadan geçmiyorum. Üşütmek daha farklı bir şey herhalde, yani onu da pek bilmiyorum ki. Üşüten insanın burnu filan da akmaz mı? Bu kuru öksürük. Bazen olurdu, ama böyle günler sürmezdi, gece uyutmuyor. :( Soğukda, rüzgarda kaldığımı ise hatırlamıyorum.
Tükettiğim bal, kendi balımız, sahici bal. Ne çok yerim hem de..

insan ciğerlerini de üşütebilir. illa burun akıntısına gerek yok. bu kuru öksürük yavaş yavaş yerini balgamlı (evet iğrenç) öksürüğe bırakacak..

şimdi bazı hamurlar yapış yapış ve cıvık olur, ama o genelde tarifte belirtilir zaten.

pizza falan gibi şeylerin hamurları için "aldığı kadar un" demek, hamurun cıvıklığı gidip, normal bir hamur kıvamı oluncaya kadar un koyman gerektiği anlamına geliyor.
yani ele yapışmayan, kolay yoğurulan, kulak memesi kıvamı denen şey ya da bunun benzeri oluncaya kadar un koyacaksın az az.

mayalanmaya erken bırakmışsın, o daha un alırmış.
mayalandıktan sonra da toparlamak zordur.

bir de şu var; mutfak çok sıcaksa ya da yazın hamurun kıvamı zor tutar.

bi de şeye bayılıyorum ben, kulak memesi kıvamı var o da feci

Akşam akşam ne güldürdün beni :D Aldığı kadar un dediği hamurun belli bi kıvama gelmesi yani ne çok sert ne çok yumuşak olması. Bunu da şöyle anlayabilirsin, normalde biz anamızdan babamızdan öğrendik tabi bunları ama sen gidiyosun bi fırına ekmek hamuru alıyosun bir tane. Sınra onun kıvamına bakaraktan elinde kendi yağmış oldugun hamura aldığı kadar un ekliyorsun :D

1.unu eleyerek (havalandırarak) döktün mü?
2.mayalanmaya bıraktığınızda zaten biraz cıvık olması lazım ama bekledikten sonra yeterince kabarıp yumuşadı mı hamur?
3.aldığı kadar un, hamurun akışkanlıktan sıyrılıp, oyun hamurundan daha yumuşak, eline aldığında istediğin şekli verirken kendini salı salıverecek halidir.

4. böyle durumlarda sütle (hatta tericihen ayrandan daha koyu kıvamda sulu yoğurtla) yumuşatmak. bir kaç damla yağ da eklenebilir.


not: bence herşey yolundaymış ama bilemedim. pizza hamuru cıvık olmalı zaten.

(bkz: kulak memesi kıvamı)

@jimjim,her sey yolunda degildi iste elime yapisiyordu hamur surekli,hayir ben aldigi kadar un ne demek tam olarak bileydim ona gore un koyardim.

bu arada ekleyeyim:
nasıl mayakullandığın da önemli.
fırından falan alınan hamurun kıvamı genelde vıcık olur jimjim'in dediği gibi.
genelde pizza için o kullanılır ve "aldığı kadar un" terimi pek kullanılmıyor bu tariflerde.

ama mesela benim bir pizza hamuru tarifim vardı, instant mayayla hazırlanıyor ve pek de vıcık değil.
acaba o tarz bir şey miydi?

edit: tamam, işte eline yapışır genelde zaten. ama tarifte aldığı kadar un diyorsa, sonunda nasıl bir hamur elde etmen gerektiği de yazar çoğu zaman.

belki de jimjim'in dediği gibi doğru yapmıştın yani.

gördüğüm kadarıyla eline falan yapışmayacak işte hamur kendini toplayacak mantıklı düşünürsen zor değil ya da yapmadığımdan bana öyle geliyo:) zaten öyle cıvık falan olması gerekirse tarifte belirtiyo.

@blatta hiberna,hamurun civik olmamasi gerekiyordu belki normal boy bir pizza olmadigi icin tarifi daha farklidir.

bunumu demek istedin,ben de oyle dusunduydum de ilk kez yapinca anladim zormus.Bana tam olcu verelermis yapardim da boyle anlamadim.

o zaman dediğim gibi, yavaş yavaş un ekleyerek yoğuracaksın.
ama bir anda çok ekleme, bu sefer de yoğurduktan sonra çok sert olur.
bazen sandığından daha az unla toparlanır o yapışıklık-vıcıklık.

eline çok yapıştıysa yağı az gelmiştir. sıvı yağ kullan biraz bir daha böyle bir şey olursa.

kıvam için tekrar söylüyorum böyle hamuru ucundan tutup kaldırdığında aşağıya akmamalı.

çok da şeeapma ya, olur öyle, en ustaları bile bazen tutturamıyor ;) bir dahakine güzel olur.

çünkü hamurun kıvamı yaşadığınız şehirin denize olan yüksekliğine göre, nemine havasına ve tabii kullandığınız malzemelere göre değişir. A şehrinde 2 bardak unla ele yapışmaz, yoğrulabilir, yumuşak ama cıvık olmayan kıvama gelen hamur B şehrinde aynı kıvama 4 bardak unla gelebilir.

ustunde gormek gerek.

siskoysan alma, boyle guzel duracaksa al.

cık.

bacaklar böyleyse alma.

hiç hoş durmamış. çap gibi ama kendi mi böyle poz vermiş? anlamadım.

güzel.

@cecilia sahiden bacakları neden öyle ben de onu düşünüyorum :D

güzel ama popoyu ancak kapatıyor.
o kadar kısa etekle oturup kalkabileceksen, sürekli eteğini çekiştirmeyeceksen ve böyle bir eteği giyebilecek ortamın varsa al.

kesinlikle al.
Bir erkek olarak söylüyorum.

zorla gelen edit: ulen mis gibi etek ben bile giysem yakışır, yapmayın eylemeyin.

güzel bir etek al bence.

çok kısa. abazan bakışlardan rahatsız olmayacaksan al.

dizler içe bakıyor :)

aynada dizlerime baktım, üşenmedim topuklu ayakkabı giydim baktım.

kararımı açıklıyorum dizlerinde sorun var :P şaka bir yana neden böyle poz vermiş? hem de bir manken! acaba bilmediğimiz bir anlamı mı var yani bir duruş çeşiti mi?

ama çok kötü olduğu kesin. eteği bile kötü göstermiş.

cevap: evet bu etek kısa kayranın dediği gibi giyebilecek misin. sürekli etek çekiştiren dekolte kapatmaya çalışan kadınlar itici görünür.

güzel ama pahalı

tüm erkekler adına; çok uç noktada anatomik bir bozukluğu, aşırı kilosu veya zayıflığı yoksa etekli bir kadının itici olma olasılığı 0'ya yakındır.

1.75 den kısaysan alma

@kayranin kedisi @cecilia çekiştirmem ama bazen şıkır şıkır olmak gerektiğinde böyle bi parça iyi olur diye düşündüm ondan paraya da kıyıp almayı düşündüm kararsız da kaldım bilmiyorum :/ güzeller çoğunlukta olursa alıcam yeterince gaza gelmiş olurum :D

Al al..

etek çok güzel ama o boncukların üzerine oturmak pek de rahat olmaz, ikinci giyişte boncuklar sandalyeye falan takılır dökülmeye başlar, ya da boncukların kumaşa dikildiği ince ip takılıp kopar boncuklar yine dökülür.ya da üstüne oturduğunuz için boncuklarda kırılma olur.bir kere giyip atmak için bana koymayacak bir fiyat diyorsanız çok güzel ama.

bacakların böyleyse al. eteğin çirkinliğini bertaraf edebilirsin :)

alma

Bacakların çarpık değilse ve fotoğraftaki bayan kadar güzelse al.

@ahlaksızlığın lüzumu yok alma demen nickini görünce çok anlamlı geldi hahahaha :D

@cecilia, ne var bu kızın bacaklarında?

alma.

Utanıyorum ve çok üzgünüm. Pippa Bacca* gibi tüm dünyaya hatta tüm evrene yayılmış namımız yetmemiş anlaşılan.
Belki Türkiyede kadına şiddet oranları dünyada da yankı bulur böylelikle.

üzüldüm çok, geçen gün televizyonda tanıdığı bir adamdan bahsediliyordu, sevgilisi olabilir mi acaba diye, keşke onunla kaçmış olsa diye geçirdim içimden ama değilmiş ne yazık ki, öldürmüşler.

bekliyordum böyle bir şeyi.. yazık oldu.

pippa bacca'dan sonra 2.defa tüm dünyaya rezil olduk.Şu an tecavüz edilip edilmediği ile ilgili bir şey söylenmese de büyük ihtimal tecavüzde etmişlerdir.

3 çocuk baskısı,genelevlerin kapatılmaya çalışılması vs. derken artık kadınlar sokakta yürüyemeyecek hale gelecekler.600 yıl önceki osmanlı imp.döneminden daha gerideyiz.

şimdi sözlükte yazılanları okuyorum, gerizeklaı dolmuş ortalık. bu olayda gördükleri tek nokta dışarıya rezil olduk. epe amk gerzeği bir kadın öldü, büyük ihtimal safça davrandığı birilerine güvendiği için. bu ülkedeki kadınlar belli bir saatten sonra sokakta yürüyemiyorlarsa burada bir sorun var demektir ve bu sorun yurtdışına rezil olduk mankafalığından öte birşey. olay dallanıp budaklanmadan önce kayıp ilanını facebookta gördüğümdebugünkü sonuç çıkacağını adım gibi biliyordum. çoğu kişi gibi aklıma pippa bacca gelmişti otomatikman, yabancı olduğu için sanırım. bugün pezevengin dölü erkekler yüzünden eleştirilmeden babet ayakkabı giymenin bile kural ı yazılmışken, nefret ediyorum. pippa olayı olduğunda günerce kendime gelemedim. hadi o olayı geç ne zaman bir motosikletli, kasklı birini görsem irkiliyorum, ne zaman apartman girişinde tanımadığım biri olsa asansöre girerken saldırıya uğrayan kadınlar aklıma geliyor. sierra'nın ölümü de yabancı olduğu için çoğu gerizekalı kaktüs kafalının korktuğu gibi rezil olduğumuz için değil işte tam bu sebeplerle beni bu kadar çok etkiledi. kaktüs beyinliler!

kaç gündür takip ediyordum haberleri, gelişmeleri. umarım ölmemiştir diyodum sürekli, inanılmaz üzüldüm. 2 tane de çocuğu varmış. o çocuklara büyüdüklerinde "anneni türkiyede öldürdüler, hiçbir suçu günahı yokkken" diye anlatacaklar.. bende o iki yavrucağa ve daha nicelerine sesleniyorum; annenizi, ablanızı, kardeşinizi, sevgilinizi vs. yollamayın sakın buraya. iki dakkalık zevk uğruna, cebinde ki üç dolar uğruna, saati-kolyesi uğuruna alırlar canlarını. sizde gelmeyin kadın erkek dinlemez bunlar.
yoo öyle bakmayın, aslında bizim sokaklarımızda insanların güvenliklerini sağlayan polisler var, yok değil. ama onlarda öğrencilere, memurlara, köylülere biber gazı sıkmala, 10 yaşında ki çocukları, doğmamış bebekleri öldürmekle meşgul.

kaldığı yer tarlabaşında izbenin izbesi olan bir yer. türkiyeye ne için geldiği bilinmiyor. polis uyuşturucu işi üzerinde duruyordu. allah gani gani rahmet eylesin.

Omrunde ilk defa yurtdisina cikan,yalniz basina seyahat eden bir amerikali kadinin Turkiye'ye gelmesi ve burada kaybolmasi,amerikan ve turk istihbarat ile emniyet kuvvetlerinin daha once gorulmemis sekilde seferber olmasi ve gunler sonra olu bulunmasi.Gercekten tuhaf bir olay.

ben gitsem turist başıma o precious white ass imle queens e ; orda deal yapmaya kalksam , sonra dealer beni gasp etse ve öldürse .. regular bir usa citizen ı ne kadar üzülür / önemserse o kadar önemsenecek bir olay.. her gün 10'lar 100'ler insan ölüyor kayboluyor.. şakşakçılık.. ülke karalamacalık falan bunlar ölen hatun usa den gelme oldugu için mi ?? üşenmezseniz bugunkü gazetelerin 3. sayfalarına bir bakın kadına yönelik şiddetle alakalı kaç haber var?

Ben öylesine bir ziyaretçi olduğuna inanmıyorum açıkçası. Cüneyt Özdemir ve Alyson Neel röportajını izleyin derim netten. Kadın bir hastabakıcı, çok az maaş alıyor, fakat sadece amsterdam'da iki üç günde 10 bin dolara yakın para harcamış, sonra birkaç yer daha, istanbul'da netten tanıştığını iddia ettiği birinin yanında kalmış, sorna da kayıp vs., altında kesin bi bit yeniği var bence.

aynısı varmı bilmiyorum ama taksimde istiklalde galatasaraya giderken solda bir pasaj var orada buna benzer yüzükler var.

ben de cevabı bekliyorum :D

atlas pasajına bak. bir de karşısında halep pasajına.
çok kullanışsız bir yüzük ayrıca, her yere takılır o kanatlar.

internet sitesi olsa cevaplar daha rahat olurdu sanki

bundan taksimde var, benm bunu bikç kere görmüşlüğüm var ama neresi hatırlayamadım.

www.hepsiburada.com

www.lidyana.com

www.lidyana.com

www.ebay.co.uk

*optimum tresera'da görmüştüm gecen aylarda.

*ebay'de wing ring diye de arattım.

bol su içebilirsin. bende kullanıyorum uzun süredir.
ayrıca o kadar yüksek dozda uzun süre kullandırtmazlar diye düşünüyorum.

MAYDANOZ SUYU!!! bir kere daha yazıyorum MAYDANOZ SUYU!!!! maydanozların saplarını suda kaynatın çay demler gibi o suyu sabah aç karna için. her gün bıkmadan usanmadan. tadı da fena değil ayrıca ;)

çok sıvı tüketin,
kıvırcık, salata, lahana falan tüketin bol bol.
kozmetik için (Yan etkisi olur mu kortizonla birleşince diye MUTLAKA SORUN) çinko önerebilirim. kaymak gibi yapıyor cildi.

şişlik illaki olacak,kaçışınız yok ama unutmayın o şişlik kilo almak gibi değil, ilacı bırakınca zaman içinde inecek. yani yan etki olarak kilo aldıran ilaçlardan farklı bir şey kortizon.o yüzden çok da dert etmeyin.

bol su içmemen lazım kesinlikle. azaltman bile gerekebilir, kimi hastalara bu dönemde idrar sökücü verilir. zaten su tutulumu artar vücudunda ilacı kullandığın süreçte. iyice davul gibi olursun ve yüksek tansiyon da cabası. doktorunun tavsiyesi yoksa ne bol ne az, normal seviyede su iç.

düşük kalori, az tuz, bol potasyumdur bu dönemin parolası. muz ye bol bol.

(bkz: syoss)

schwarzkopf'un gliss serisi ayni o dedigin sekilde yapiyo saci

yanlış şey arıyorsun bence, iyi bir saç kremi işine daha çok yarayabilir.
elseve ler işini görür.

Söylemeyi unuttum, ben bir erkeğim.

:D ahahaha pardon erkekler yumuşatıcı kullanınca çükleri düşüyo söylemeyi unuttum.
te allaam yaa saçını 3-4 gün yıkamamandan erkek olduğunu anladık zaten, söylemene gerek yoktu.
saç kremi kullan, kuruluktan dökülmesini, kepek sorununu falan da önler hem.

acil işim yoksa her gün 30 dakika yıkanıyorum. acil işim varsa da biraz bekler.
(şaka tabii ki.) 15 dk sürer bir yere yetişeceksem. her seferinde kese yapar, 2 kez saçımı şampuanlarım. 2 yıkamadan birinde saç uçlarımı kremlerim.

-Yazın her gün,kışın 2 günde bir yaparım.
-Her banyoda lif yaparım çünkü yapmayınca kendimi tam banyo yapmış gibi hissetmiyorum :/
-Ortalama 14-15 dk sürüyor

-iki günde bir
-her yikandigimda liflenirim
-ortalama yarim saat

aksilik çıkmadıkça her gün yaparım. 20-80 dakika sürer. enderen liflemem kendimi.

hergun yikanirim.
15 dk civari suruyor. hafta 1-2 kez daha uzun surer.
her banyoda vucudumu keselerim.

her gün. ~15dk. liflerim.

yazin her gün, kişin 2 günde 1, lif+sampuan, 20 dakika

- Kisin misafirim yoksa gunde bir, varsa iki. Yazin hep iki.
- Her yikanmada komple muamele.
- 10 dakika.

- haftada 2 kere. 2 hafta yıkanmasam zor kokuyorum, saçım yağlanmıyor, vücut sistemim öyle çalışıyor. ayrıca duş almayı sevmiyorum. sauna/hamam seviyorum.
- ayda 1 kesin sauna/spaya/hamama gidip kese yaptırırım. her yıkandığımda liflenirim.
- yarım saat falan. hamam olayı girince 4-5 saat oluyor.

acelem yoksa 15-20 dakikadan aşağı sürmez.. keyfini çıkarmam lazım yani..

25 dk
3 günde 1

yazın her gün kışın 2 günde bir
genelde liflerim
45dk. - 1 saat arası

-saçımın yağlanmasını bağlı(maalesef) yani banyo yapmam gerektiğimi ordan anlıyorum o da çok değişiyor ama bu sıralar 3 günde bir onun dışında acil duşlarım var ve sadece 1 dk sürüyor(new world records)
-fazla uğraşmadan liflerim
-30-45 dk

Kışın haftada 2 kere duş alıyorum.10-15 dk sürüyor.
Yazın ise 2 günde 1.

-2 günde bir
-kesinlikle evet. (eğer aynı gün 2. kez duş alıyorsam hayır)
-20 dakika max.30 dakika

banyo yapıyorsam 40dk-1 saati buluyor.
duş alıyorsam 20-30dk.

Dışarı çıkmadan önce mutlaka duş alırım, 10-15 dakika sürer, lif-kese hiç yapmam, her gün duş aldığımdan liflenecek bir kir oluşmuyor, saçımı 1 kez şampuanlar, bütün vücudumu duş jeliyle mıncıklar, çıkarım.

iki günde bir, 3 dakika. bir kere şampuan bir kere de lifle sabunlanıyorum.

Sık banyo yapmanın iyi bir şey olmadığını bildiğim için 3 günde bir yapıyorum 10 dk.

sıklık: 5 günde bir
süre: 1 saat

süre ve sıklık ters orantılıdır
araya spor girerse sıklık artabilir

tava varsa krep.
omlet.
süt+gevrek
zibilyon çeşit peynirleri var ye bol bol.
yemeklerden tavuk/hindi sote.biber, soğan domates ekleyebilirsin)
brokoli, karnıbahar, yeşil mercimek, bezelye (soğan ekle, havuç+patatesi garnitür olarak dondurulmuş veya konserve olarak bile bulabilirsin bunları da ekle al sana yemek)
ton balığı al; hem salata yaparsın hem sandviç
arada bir dondurulmuş pizza al.
patates püresi, soslu kıyma (karnıyarık içi gibi) falan?
keçi boynuzuna benzettiğin şey scottish black pudding olabilir mi?

makarna al , dondurulmuş pizza , patates filan al. hazır salata vs varsa onlardan al.

hollanda'nın neresindesiniz bilemiyorum ancak amsterdam'da hem süpermarketlerde hem de fırınlarda ekmek bulmak mümkün. ancak tabii ki bizim somun ekmek gibi çıkarmıyorlar ve özellikle süpermarketlerde paketlenmiş satıyorlar. tost ekmeği gibi gözüktüklerine bakmayın, çok çeşitleri var ve eminim hoşunuza giden bir tadı bulabilirsiniz. genelde ucuz da olduğundan kepekli ekmek tercih edilebilir. fırınlardan ekmek alma ihtiyacı hissetmedim ancak orada da soun ekmeğe en yakın olarak küçük sandviç ekmekleri ya da bagetler bulabilirsiniz. bu son ikisi yine marketlerde mevcut. ekmek bulamamanız bir garip olmuş.

yine şehrinize göre değişiklik gösterir ancak sucuk gibi ürünleri rahatlıkla türk marketlerden bulabilirsiniz. ancak hollanda marketlerinde ben hiç rastlamadım. o keçi boynuzu gibi et muhtemelen bratwurst'tur, tadına alışmak lazım ancak sucuk ile bir ilgisi yok. et konusunda www.hollandmeat.nl sitesinden hangi hayvanın neresinden ne yapıldığını ve isminin ne olarak geçtiğini öğrenebilirsiniz. en başta da dediğim gibi sucuk istiyorsanız türk marketi bulmalısınız.

hollanda'nın sandviç alışkanlığını edinirseniz hayatınız kolaylaşır çünkü türlü türlü ham ya da salamlarla binbir çeşit peyniri ve markette satılan ekmek içi karışımları kullanarak kahvaltı edebilirsiniz - isteğinize göre de domates ve salatalık koyabilirsiniz. sivribiber maalesef marketlerde bulunan bir şey değil ancak birkaç türk marketinde görmüşlüğüm var satıldıklarını.

kolay yemek için ise hazır kesilip paketlenmiş kuşbaşı et, kıyma ya da tavuk göğsü alıp paket halinde satılan hazır yıkanıp doğranmış sebzeleri karıştırarak şahane yemekler yapabilirsiniz. o sebzeler genelde bir yemek tarifi de içerirler paketlerinde ancak isteğinize göre azıcık yağ, baharat, et ve sebze karışımları kısa zamanda sağlıklı yemekler yapabilmenize olanak sağlar. onun dışında taze sebze ve balık da iyi bir fikirdir, onlar da marketlerden kolaylıkla alınabilir.

eminim yakınlarınızda albert heijn vardır, çeşit olarak iyi olsa da fiyat bakımında çok iyi bir tercih değil orası. lidl, aldi ya da c1000 daha hesaplı olabilir.

albert heijn'da mikrodalgalık hazır yemekler var. Çok pahalı değil.

keçi boynuzuna benzeyen et bence chorizo ya da türevi bir şeydir. bulabileceğin sucuğa en yakın şey o herhalde.

ben olsam hollanda gibi peynir ve salamın milyon çeşidi bulunan bir yerde sandviç alışkanlığı edinirdim.

Konumdan hangisi oldugunu cikartip telefon acabilirsiniz belki:

goo.gl

eski kotonun bitişiğindeki di mi? rexe inerken hani?

pazarları kapalı bildiğim kadarıyla, ctsi belki açıktır ama?

o terzinin ismi hanna bey :) d.bakırlı bir abimiz gayrimüslimdir ve işinde inanılmaz titiz ve pahalıdır. ama herşeyimi ona yaptırırım :)

bir peynirsever olarak ben az yağlı beyaz peynir (özellikle migros marka) bolca tüketiyorum. ayrıca polonez tavuk füme oldukça lezzetli ve pratik bir yiyecek. yiyebiliyorsan yağsız lor peyniri de tercih edebilirsin.

ara sıra pilav, makarna, patatesten zarar gelmez diye düşünüyorum. karbonhidratsız yaşamak sağlıklı bir şey değil. fazlası zarar sadece.

flexin'in dediği gibi az yağlı peynir/süt tüketebilirsin. bana dün önerdikleri gibi, fırında, kendi yağıyla veya çok az yağda pişmesi kaydıyla balık çok güzel olur. mantar olur.

fazla kilon yoksa (10'dan fazla diyeyim) ve düzenli olarak vücudunun alışık olmadığı şekilde bir spor aktivitesine girişmeyeceksen, bu kadar dikkatli ve protein ağırlıklı beslenmene gerek yok ayrıca. 3 beyazı azaltıp koladan, fazla yağlı ve tatlı yiyeceklerden, yatmadan önce yemekten vazgeçersen gayet sağlıklı yaşarsın.

bir de az az ve sık yemek gerekiyormuş vücudumuz salak olduğu için. mesela bir öğünde 30gr protein sentezleyebiliyormuş. o yüzden haldır huldur yiyip günü 2 öğünle tamamlarsak güzel olmazmış.

tavuğu marketten alıyorsan boşuna tavuğu fazla tüketme, yararından çok zararı var hazır tavukların. hepsi kafes içinde büyütülüyor ve katkılı mama yiyor. hububatı arttırabilirsin. sık sık mercimek ye. ton balığı yerine somon al ve kendin pişir, konserveden uzak durmaya bak. kuru kayısı iyi. kefir içebilirsin, kefir mükemmel bir içecek. arada bir çikolata yiyebilirsin, ama bitter olanını tercih edersen daha iyi olur ve içeceklere filtre kahveyi de ekleyebilirsin.

kaju veya bol bol ete verecek param yok. ıkısınıde sık sık tuketemıyorum demekkı ben yıllarca saglıklı yasamısım :)

bu arada bol bol su içmeyi de unutma :)

salata tüketirken zeytinyağı.
margarini görünce çığlık atacak kıvama gel. ayda yılda bir kere illa lazımza tereyağı kullan.
fındık kaju badem gibi yemişleri günde 2 avuçtan fazla tüketmeyelim. cevizi de unutma!
çok su tüket.
zeytin ye bol bol.
uzun ömürlü süt uzun ömürlü meyve sularından (%100 olmayanlardan) uzak dur. git evde kendin yap gerekirse.

önemli bir kaç şey daha söyleyeyim zeytin yağını çok sev, çok tüket fakat zeytinyağı çok çabuk yanar (görünürde bir değişiklik olmasa da) o yüzden bir şey pişirirken çok bekletme.
teflon tavalardan uzak dur. beyaz seramik tava kullan. çelik malzemeler çizilince çöpe at.
büskiviyi falan salla da makul miktarlarda dondurma ve nispeten kaliteli çikolata (mısır şurubuyla yapılan ülker çikolatalar değil tabii ki) tüketebilirsin.

yumurtayı çok tüketme. (ya da nebilim arada bir haşlama yap)

zaten kızartma yemediğini varsayarak bir şey söylemiyorum.

asla konserve alma, dondurulmuş ürün tercih et.

doktora gitsen?

teşekkür ederim ama soruda da söyledim doktora gidemiyorum babanne ilaçları/yöntemleri arıyorum şu anda.

sana tam babanne ilacı o zaman;

bir keresinde pizza yedikten sonra babannemlerin yazlığına gittim. gece kusarak uyandım. orada doktora gitmek imkansızdı. ateşim 41 dereceye çıktı ve bilincim kapalıydı neredeyse. hatırlayabildiğim tek zamanlar babannemin bana hazıraldığı nane limon u içtiğim birkaç saatti. mideni baya iyi hisettiriyor.

direkt 110 var taksim de ona bin kadıköy rıhtımda inersin oradan da biraz yürüyünce boğaya ulaşırsın

bi istiklal havası al, tünelden karaköye inip vapura bin kadıköy rıhtımda inersin ordan da biraz yürüyünce boğaya ulaşırsın...

eğer yabancısıysan taksim taraflarının, şu sıralar çalışmalar inşaatlar falan otobüs duraklarında değişmeler olmuş olabilir.

sahil tarafında (iskeleleri geçince karşına çıkan ilk ana caddenin köşesinde) iş bankası var; diğer köşede de yapıkredi tam o yokuştan yukarı çıkacaksın.

yakın tarihse bi iki defa kullan ama, çok şeapma.
saç/ cilt önemli çünkü. dökülür falan, değmez yani.

berfin, buğçe?

jale, şebnem. ikisinin de kökeni farsça ama türkçe'de de kullanılıyorlar.

ceylin

şebnem

çiğdem

sadece "jale"

jale ve şebnem çiy (tanesi) anlamına geliyormuş.

diğerlerini de kontrol ettim fakat çiy (ya da çiğ) anlamı yok onların.
berf kar demekmiş kürtçede, berfin de karla ilgili. kar gibi beyaz, kardan yapılmış gibi anlamlara geliyormuş.

buğçe yine karla ilgili. ilk düşen kar tanesi demişler, doğruluğunu bilmiyorum.

ceylin: ceyl yengeç demekmiş farsçada. ceylin de yengeç yuvası anlamına gelebiliyormuş. ya da ingilizcedeki jaylin.in yamulmuş hali olabilirmiş. jaylin ise durgun, sakin gibi anlamlara gelen bi kelime: calm.

çiğdem bir çiçek adı. nisanyan'ın sözlüğünde yazdığı kadarıyla "sonbahar sonrası nemli topraklarda çıktığı için" olabilirmiş.

çiğ olarak da geçse de, doğrusu "çiy" sanırım bu kelimenin.

fotoğraf gelse daha sağlıklı cevaplar verirdik..

düz mantıkla gazını almayı deneyin diyorum? bıçakla vs sağından solundan o bombeyi indirmeye çalışın

kapak çok sert bir plastikten, o yuzden sağdan soldan kanırtarak hava aldırmak pek mümkün değil. ortasında sibop gibi bişey var, onun kapağını kanırtıyorum ama o da nafile. eğer çok zorlarsam yırtılır diye korkuyorum.

belki soğudukça kendiliğinden düzelir.

açımmmm aaaaaçççç

Avucunun içiyle kabın altına 1-2 kez sertçe vur. Ondan sonra dene

kısa bilgi, o kapak yemeği saklamak için var, MD'da yemeği ısıtırken ASLA kapağı kapalı tutmayın, en azından kenarından buhar salabileceği bir açıklık bırakın.

Soğursa çözüm olmaz, çünkü içindeki hava büzüleceği için daha da çeker. Ben de 1 kere öyle tavamın kapağını ocakta yemek yaparken kaptırmıştım, 4 gün uğraştım sonunda tava+kapak+yemek çöpe gitti. Kurtaramayabilirsin.

uzun uğraşlar sonucunda açtım, karnımı doyurdum.

SiyamkedisiZorro; kapak sıradan bi kapak değil, özel olarak md için kapak. kapagın ortasında ayrıca küçük bir sibop var ve içindeki yemek ısındıkca, o sibop açılarak havayı dışarı veriyor. ama nasıl olduysa sibop tıkanmış heralde.

neyse yedik sonuçta.
herkese afiyet olsun.

vakum yapmış ama anlamadığım içerdeki materyal ısınıyor bombenin dışa doğru olması gerekir.yani genleşme olması lazım.vakum olması için soğutmak gerekir.ilginç.sibop tan hava kaçmış demekki sonra soğumuş.olay o.

o yüzden siboba baskı uygulayın hava girsin içine.yapamazsanız tekrar md ya koyun kapak şişsin ve şiştiği gibi açmaya çalışın.

sinüzite davetiye çıkaracağın kesin.

Abartmayın ne felci, evin içinde soğuk su ile duş alıyorsunuz sadece.

Buzullarda ne çılgınlıklar yapıyorlar bir bilseniz.

5-10 dakika soğuk su altında kalmaktan hiç bir şey olmaz.

inan bana faydası zararından çoktur.

hassas bir yapın olsaydı şu ana kadar ölmüştün zaten demek ki dayanıklı bi tipsin

sinüziti, gribi vs geçtim

eklem romatizması diye bir şey var kendi içinde bin bir çeşidi olan; kansere kadar götürüyor ve elbetteki hemen ortaya çıkmıyor.

manyaklığın alemi yok.

vücutta ani ısı değişimleri kalp durmasına yol açabiliyor. normalde bir şey olmasa da terli terli aniden soğuk suya girmesen iyi olur.

kalbiniz için çok sağlıklı bir durum değil

iyice kurulanmadan dışarı çıkmazsanız bir sorun olmaz galiba. özellikle saçların iyice kuruması lazım yoksa sinüzit,zatürre olunuyor

benim gibi sinüziti daha önceden beri taşıyan biriysen ve artık rahatsız etmiyorsa çok sorun olmaz.

yaz kış soguk su forever ! ben de bi zararı olmadı yıllardır soguk su ile duş alırım..

hergün soğuk duşa vücudunuzu alıştırrısanız (ve sporda yapıyorsanız), emin olun yaşlanmanızı oldukça geciktirirsiniz.

veriyorlar da fiyatı değişiyor bayaa

komisyonu yüksekmidir

hepsiburada'dan kıyaslayın bi isterseniz. orda da vardı taksitle. kuyumcu tahminimce onlardan daha ucuza verir.

evet. susam da yağlı bir yiyecek. yağı azalt.

özel bir hastanenin cildiyesine görün. her şeyi kullanmana rağmen sivilcelerinden kurtulamadığını belirt ve derhal roaccutane tedavine başla.

ilerde keşke daha önce kullansaymışım diye dua edeceksin. sivilceler iz bırakmadan roaccutane a başla.

roaccutane kullanacak olursan önce sözlükten falan başlığına bak hakkındaki tartışmalardan haberdar ol. kullananları gördüm, kötü hallere düştüler bir süre.

roaccutane bu işin tek ve kesin çözümüdür. kullandıktan 6 ay sonra cildin bebek poposu gibi pırıl pırıl olur ve ömür boyu sivilce kabusu sona erer.

roaccutane tedavileri başarısız sonuçlanan 3-5 insanın lafıyla hareket etme git doktora 22 yaşına gelemene rağmen hala ergen gibi sivilcelerinin çıktığını anlat zaten bilimin ışığında roaccutane tedavine başlayacaktır. yok istemezsen kocakarı ilaçlarıyla doğal yöntemlerle tedavi etmeye çalışıp yerinde saymaya devam edersin ve yüzün patates tarlasına döner.

1.normal
2.tabii ki neden olmasın? fast food yeme, mayonez,kuru yemiş, susam, hayvansal yağ, margarin, cips, kızartma uzak duracağın şeylerin başında geliyor.
3.var.

4.solgar veya gnc nin çinkosunu al yanında biotin de içebilirsin ama en önemlisi çinko düzenli içince kaymak gibi oluyor.

doktora git, tecrübeli biriyse ve cildin gerçekten kötü durumda değilse roaccutane vermek istemeyecektir muhtemelen. antibiyotik kremler veya haplar verebilir, bunlar kullandığın sürece işe yarar ama kullanmayı bırakınca cilt meyilliyse yeniden sivilce çıkarır. beslenme, sivilce olayında direkt etkili. yağlı ve zararlı diye bilinen her şeyi kes. sırf cildin için değil bütün vücut sağlığın için gerekli bu. sivilce tedavisi vesile olur, daha sağlıklı bir hayat sürmüş olursun.

imex var krem olarak, sivilcenin kızarıklığını kapatıyor aynı zamanda kurutuyor. doktoruna sor, uygun görürse yazsın.

şu çok bilinen ilacı 3 yakın arkadaşım kullandı 3 ü de zor zamanlar geçirdi fakat 3 üde tamamen kurtuldu sivilcelerden.

kendi kendine ya da zamanla geçmez o sivilceler

üstad. yorumları okudum. kusura bakma ilaç bilgisi olmayan arkadaşlar yardımcı olmaya çalışırken farkında olmadan yanlış bilgiler vermişler biraz. bahsettikleri ürünü ancak hekim kan tahlilleri sonucunda karaciğerinde bir problem yoksa ve gerekli ise yazabilir. detaylarını arzu ederseniz mesaj atıp örenebilirsiniz. gelelim diğer sorulara.

bahsettikleriniz papulopüstüler akne denilen sivilcenin bir çeşidi ve bunun oluşumu için yaşınız gayette uygun. genelde ergen hastalığı olarak bilinen akne her yaşta görülebilir onu belirteyim.

ikinci olarak yediklerinizin cildi yağlandırma gibi bir durumu söz konusu değildir kaldı ki akne yapsın. denilen doğru olsaydı ildi kuru hastalar susam yer ciltleri pırıl pırıl olurdu. aknenin 4 nedeni vardır

1- aşırı sebum üretimi 2- hipekratinizasyon 3- bakteriler 4- enflamasyon ve bu nedenler zincirleme reaksiyonlar vgibidir biri oluşmadan diğeri oluşmaz. ve bu mekanizma tamamen 5 alfa dihidrotestosteron denilen bir hormonun kontrolündedir. susamla bademle alakası yok yani.akneleriniz için doğru tedaviyi dermatoloji hekimine giderek alabilirsiniz ama sanmıyorum ki size kafadan ciddi akne vakalarında son silah olarak kullanılan roaccutane ve türevi versin. büyük ihtimalle cildinize uygun bir temizleyici ardından günde 2 kere kullanacağınız bi antibiyotikli pomad verecek ve en az 3 ay süren bir tedavi sonunda pürüzsüz bir cilde kavuşacaksınız. sevgiler

Latin Amerika'da kısmi sol dalga örnek olabilir belki. ABD arka bahçesi karıştı, Chavez iktidar oldu ve düşürmek için ABD çok uğraştı olmadı.

israil-filistin savaşı..gerçi bayadır devam ediyor..
obama'nın başkan seçilmesi

ukrayna-turuncu devrim

suriye de verilen anti emperyalist direniş.

turkiyeyi neden atliyorz?

türkiye'de yukarıdaki gibi örnekler benim aklıma hiç gelmedi.

nasıl türkiye'deki örnekler gelmez? daha ne olsun? 600 yıllık bir gelenek çözülüyor, siyasal alanda askerin varlığı siliniyor. yukarıdakilerden bir farkı yok.

bunun bölgesel ya da küresel yansıması sizce nedir?

düzenli orduya sahip bir ülkede eski genelkurmay başkanları *terör örgütü yöneticisi olmakla suçlanarak hapse atılıyor, daha pek çok asker, sivil, gazeteci, siyasetçi, sporcu "suçlarını bilmeden" sussunlar diye hapiste tutuluyor. yayın organları tehdit ediliyor. veya rüşvet alarak planlı/istenen şekilde yayın yapıyor.

Bölgesel yansıması en basitinden; kasıtlı olarak ayrıştırılmak istenen etnik veya ideolojik gruplara özerklik verme adımları/nispeten ayrı bir politika izlemelerini sağlama çabaları ve dolayısıyla bu bölgelerdeki gerek ekonomik çıkarlar (bölgenin yeraltı rezervlerinden yararlanmak), gerek siyasi çıkarlar (orta doğuya sınır; diğer orta doğu ülkeleriyle olana siyasi ilişkileri rahat idare ettirilmek istenmesi) küresel yansımaları olarak nitelendirilebilir.

Ayrıca ideolojik grupların anlamsız (neden son 10 yıldır? neden bu şekilde?) ve hunharca (kimi zaman hiç bir mantık çerçevesine sığmamasına rağmen sorgulanmaması) yükselişi daha doğrusu buna izin* verilmesi asla bölgesel menfaatler için değil zaten küresel çıkarlar içindir. Olanaksız , eğitimsiz kitlelerin hem daha kolay her şeye tamah edecek olması. (etmek zorunda kalması) Hem de izole bir hayat yaşadıklarından (etrafında ne oluyor bitiyor sorgulamama, sorgulamaya çalışsa da anlamama, anlayacak olsa da kabullenememe vs.) daha kolay ikna olmaları.

*Henüz 100 yıl önce devrim(ler) yaşanmış bir coğrafyada yaşıyoruz.Sebeplerini göstererek, anlatarak, neden ihtiyaç duyulduğunu açıklayarak. Fakat her devrim kısa sürede/aniden ve bağıra bağıra gerçekleşmeyebilir.

öncelikle şunu belirteyim, "küresel yansıma" diye bir şey olamaz. yani buradan bir ayna tutup, fransa'da tutulduğu gibi görünmesini beklemek ne kadar imkansızsa, bu tür siyasal dönüşümlerin de aynısının olduğu gibi görünmesi imkansızdır. askeri vesayetin çözülüyor olması, son dönemde tartışılan "asker moral düşüklüğü" meselesi, türkiye'nin nato'nun en büyük ikinci ordusu olması durumlarıyla alakalı. nato'nun nasıl bir örgüt olduğunu, nasıl güdümlendiğini ve kimler tarafından, hangi amaçlar için araçlaştırıldığını yazmaya gerek yok. bölgesel, konjonkturel ve küresel kavramlarını kullanan, ilgilenen birileri illaki biliyordur. tıpkı @jimjim 'in bilip de bilmemezlikten geldiği bir durum söz konusuysa aksi geçerli olabilir. sorarsa da anlatırım. keza ben @jimjim 'in meseleyi etnik ve ideolojik gruplara bağlamasını bölünme paranoyasına ve güncel siyasal paradigmaya (40 yıldır, veyahut 130 yıldır geçerli olan) borçlu olduğunu düşünüyorum. devlet aygıtı gözü önünde onca gerçekler varken, göz göre göre "etnik ve ideolojik bölünme" çabasında olanlara fırsat verir miydi sanıyorsunuz? tam tersinden okuyalım: madem askeri vesayetin çözülmesini emperyal odaklara bağlıyoruz, o zaman nerede kaldı birlik-bütünlük? böyle bir bağımlılık ilişkisi mevcutsa, hangi petrol rezervlerimizden, hangi piyasa ekonomimizden, hangi bölgesel gücümüzden bahsedebiliriz? o zaman bunun adı açıkça sömürgeleşme olur. bu coğrafyada etnik ve ideolojik meseleler 500 yılı aşkın süredir var. var olmaya da devam ediyor. ideolojik gruplar da on yıldır değil, 500 yılı aşkın süredir varlar. bugün türkiye cumhuriyeti adında bir ulus devlet varsa, onun oluşumunu da ideolojik grup olan jön türkler sağladı. yani iş o kadar geriye gider ki, ne söylediğimizi unutur, farklı bir tartışmaya gireriz. ve son olarak 27 mayıs'ın neden ve nasıl olduğunu, 12 mart'ın neden ve nasıl olduğunu, 12 eylül'ü, 24 ocak kararlarını, 28 şubat'ı okumadan, sorgulamadan bu meseleyi de pek anlamlı tartışamayız diye düşünüyorum.

dimitrakopulos'un söylediklerine bilhassa natoyla ilgili kısmına katılıyorum. biraz yüzeysel açıkladığım ve hangi olaylar* sorusuna kısaca (ki saymakla bitmez) cevap verdiğim için cevap yanlış yönlendirmiş olabilir.

öncelikle paranoyadan ziyade gördüğüm bir şeyi söylemekteyim.(ayrıca ayrışmanın iyi veya kötü olacağına dair bir yorum yapmadığımı da belirteyim; dolayısıyla kötü olacak diye korkuyorum haliyle paranoya yapıyorum denmemeli) etnik(başt agayri Müslim azınlıklar ve Kürtler)ve ideolojik (radikal din ve radikal sağ) gruplardan kastettiğim şey tek bir topluluğa ithaf edilmesin isterim. Kaldı ki etnik grupların varlığından veya onları kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmek istemesinden değil; böyle yapmak isterken emperyal güçlerin tuzağına düşmesinden bahsediyorum.
Ve evet başından beri içten içe sömürgeleştirilmeye çalışılan (veya kısmen sömürgeleşen) topraklarda yaşıyoruz. Son 10 yılda gerçekleşenler ise bunun artık açıkça söylenebilmesi, bu konuda bir endişe kaygı güdülmemesi ve aleni şekilde hız kazanmasıdır.

bana kalırsa occupy wall street hareketi bile başlı başına bir olaydır, zira sistemli borçlandırma ile kişisel hakların istismarını gözler önüne sererek süper dolaylı yollardan da olsa avrupa'daki ekonomik krizi tırmandırmıştır..

ayrıca iyice umudumu kestiğim sözlükte ciddi konularda da konuşabilen, sağduyulu ve bilgili insanlar olduğunu gördüm şu duyuru sayesinde ya, gezi parkı'nda başıma kapsül isabet etse ve ölsem dahi içim rahat giderim..

eğer multiple entrance ise evet.

çoklu girişli vize verirlerse, gideceğin ülke en az şu kadar geçerli vize/pasaport istiyorum dediğinde şartı sağlayabiliyorsan evet, canın hangi shengen ülkesine gitmek isterse gidebiliyorsun.

normalde schengen vizesi schengen'e dahil olan tüm ülkelere kesin olarak giriş yapabileceğini garanti etmez. konsolosluklara da sorarsan, böyle bir yanıt alman olası. türkiye'den gideceğini düşünürsek gittiğin havaalanında pasaport kontrolü yapılacak. çok düşük bir ihtimal de olsa sorun çıkabilir. eğer schengen sınırları içinde yolculuk ediyor olsan zaten pasaportuna bakılma ihtimali neredeyse yok gibi ama tr'den gideceğin için bu ihtimali göz önünde bulundurman gerekir.

almadım ama kolpası bir yana, bayat/bozuk parfümden feci tırsarım.

Birkaç parfüm almıştım. Hiçbir sorun yaşamadım.

Ben 3 ay önce satın aldım, perşembe akşam sipariş vermiştim cumartesi öğleye doğru evimde oldu. Orijinaldi ve sorunsuzdu.

hiç bir sorun yaşamazsın kalitesinde. orijinal satarlar.
Bu arada mizu.com da iyidir. Fiyatlarını karşılaştır, mizu'da daha ucuz olabilir.

gittigidiyor kullanıyorum defalarca parfüm aldım bir terslik çıkmadı

iyi ki kalmışsın
zaytung.com

Okulu 2 yıl uzattım, keşke büt olsaydı da onlara kalsaydım zamanında...

6 büt'e girdim, 4'ünden kaldım.

4 büte girdim geçen sene 3ünü verdim. rahat ol.

N'apcan kız arkadaşı, dert tasadan başka bir şey değil. Biraz para kazan, tek gecelik takıl.

aramayı unut bulursun. önemsemediğinde her şeyi bulmak kolay.

gömlek giymiyorsun ondan dedik ya, ayrıca dert tasa olayına ben de katılıyorum

Başına dert mi arıyorsun kardeşim? Gir bir işe kariyer yap.. Kendimi bildim bileli yalnızım ve kendi yolumu çiziyorum..

param var, işimde, para ile escort olayı hiç hoşuma gitmiyo, zevk filan vermiyo.

Parayla escort nereden çıktı la? Parayı harcamak için söyledim, araba alabilecek, her gün en az 100-200 TL harcayabilecek paran var mı?

saç derisinde kuruma, pullanma, kepek var mı? saç değil deri sorunu için verilir ketoral. ve eğer deri hastalığınız varsa ketoral iyi gelir. o da olmadı ph dengeli şampuanlar var o ayarda eczacılar bilir onlar da iyi.

Evet aşırı derecede var. Üstelik çocukluktan beri vardı. Kepek bir ara azamıştı ama şimdi yine coştu. Üstelik çok kaşınıyor ve dökülen (biraz da kendi kazıdığım kepekler) büyükçe.

keotral saç dökülmesinden ziyade derideki kuruluk içindir ben de dökülme için gittim bana da aynını verdi, bir de şey söyledi : bebanten ve evigenin ampüllerinden içine birer kutu (4'er veya 5'er ampul) içine dök öyle kullan şampuanı dedi.
henüz felixir diye önceden aldığım bir şampuanı kullandığım için başlayamadım. bu hafta başliycam ama gelişmelerden haberdar ederim.

saçlarının kuruluktan falan döküldüğüne kanaat getirdiği için bunu vermiş olabilir doktor. ben hiç kötü yorum okumadım ama şampuanla ilgili?

saçın dökülüyorsa bunu durduran bir şey henüz icat edilmedi. boşa para harcama.

kepeklenmeye vermiştir ketoral'ı. ducray'ın dökülme karşıtı, seboreik dermatit için şampuanları var. onun dışında da sık kullanım şampuanları var. o markayı bi araştır. bir de dökülme için şampuan dışında sistemik destek almayı deneyebilirsin. solgar biotin, ducray anacaps, priorin, pantogar gibi destek ürünleri olabilir.

Bilmiyorum ki adam zaten bilgisiz gibi geldi bana, saçma sapan sorular sordu mesleğimle ilgili. Hastalık hakkında tek kelime etmedi. Üst kafa derim yağlanıyor ama aşırı derecede pullanma ve kepeklenme var.

bir de minoxilden haberin var mı?

ayrıca hormonlarına baktır derim.fazla testosteron sebep oluyor dökülmeye.

Minoxidil'i hiç kullanmadım, hormonlardan oluyorsa engelleyemezler ama değil mi?

engellerler ne alaka? ilaç kullanırsın.
git test yaptır, saçlarım aşırı dökülüyor, şüphelendim de.
minoxidili ben de bilmiyorum(gerçi aynı içerik herhalde ama) benim söylediğim minoxil saç spreyi biraz araştır. kullanıyorum, memnunum.

İyi de erkeklik hormonu değil mi bu? Bir yerden zarar verir, hormonlara müdahale etmiyorlar diye biliyorum ben zararlı değilse.

Minoxil'de artış mı oldu yoksa durma mı?

minoksil'i kullandığın süre boyunca saçların sıklaşmasını sağlar ama bıraktığında eski haline döner.

minoxil bir nevi saç tohumu* ekmeyi vaad ediyor. boş bölgeye sıkın, orada saç çıkartacak diyor hakkaten de küçük küçük çıkarttı 3 aydır falan kullanıyorum henüz tam sonucu 1 sene sonra alıcam ama evet, küçük tüylerin(3 cm falan) çıktığını görüyorum.

hormon içiin kökünü kurutmayacaklar herhalde:D sonuçta hormon dengesizliğinden başka problemler de yaşayabilirsin. çok testosteron çok iyi bişey demek değil.. yani sperm kalitesi veya cinsel istek için de maksimum değil optimum olması gerek zaten..

neyse böyle işte, git bir doktora görün.
bir de bu tip ketoral veya -eczaneden alacağın- şampuanlar dışında market şampuanı kullanmamanı öneririm (en azından yıllarca)

Teşekkür ettim herkese, inşallah bir sorun yoktur.

Alkol bozulmaz da alkollu icki bozulabilir.

:) Ertesi güne kol, bacak uyuşması alkolün bir etkisi olamaz.

Kan dolaşımını yavaşlatan bir zehirleme yapacağınıda sanmam.

Senin sıkıntın psikolojik gibi, dün marketten aldığını düşün, geçer.

bozulabilir tabii ki. normal tip market şarapları 5 yıl dayanıyor mesela.

elimde 20 tane içki var. hangi birini marketten alıcağımı düşünecem... ben hepsini ezme peşindeyim. alkollu içkinin düşük alkollüsü bozulur diye yazmışlar ben öncelikle yüksek alkollülerini açıyorum ama sıkıntı yapıyor ya öyle değilse diye . bi rahatlatın yahu !!

Söylemek istediğim bozulsada tadı falan değişir, öldürmez korkma :)

bozulmuştur onlar... viski varsa bana ver ben imha ederim :)

Midpoint'in arka bahcesi cok guzel, bogaz manzarali.

midpoint, kiçinet, the house cafe aklımda olanlar . ara cafe dedi bir arkadşaım ama orası hem ufak hem de alkol var mı bilemedim

biraz aşağıda kalıyor ama değer.


mollyscafeistanbul.wordpress.com

illa taksim olmayacaksa karaköy karabatak kesinlikle tavsiye ederim. illa taksim olacaksa galatasarayı geçtikten sonra saş tarafta seven hill var onun sokağından gir en yukarıda güzel bir kahveci var. birde kronotrop'u şiddetle öneririm

www.mekanist.net

www.cukurcumatimes.com

buradan iyice inceleyebilirsiniz.

Holly Cafe - Çukurcuma www.theguideistanbul.com

Bir de Çukurcuma yolu üzerinde çok güzel ve uygun kafeler açıldı.

abi 3 ay ayakkabıyı giyiyorsun ve ayakkabının yanları açılıyor öyle mi? iade edeceksin bir de, yani garanti olayına da girmiyorsun.

ne malum senin o ayakkabılarla top oynamadığın? ne malum senin ayakkabıyı yırtmadığın?

o dediğin 20 gün süresi var iadenin.

incelmeye gidebilir. bu süreçte elbette başka bir ürün talep edemezsiniz!
yaklaşık 30 gün (şimdilerde 20ye indirildi deyolla)içinde size dönüş yapılır. eve bizden kaynaklı bir sorun iade edebilirsiniz veya müşteri hatası yapacak bir şey yok diye. Büyük olasılıkla 2. sini söyleyecekler. ama belki bakım/tamir falan yapılır.

işte bunun için bir araştırma yapıyorlar ya asabi kardeşim. ondan bahsediyorum. o süre içerisinde ben ne halt yiyeceğim diyorum. ayrıca senin bahsettiğin 20 gün ki sanırım o da 20 değil ama, o farklı bir mevzu.

Ayakkabi ve canta guzelse zevk sahibiymis diye dusunurum, cirkinse zevksizmis derim.

çok parası olduğunu. düz mantık.

Anlamam ki! Eger kendi soylerse zengin surtuk derim.

vayy iyi bir işi var demek ki diyebilirim,
dünyadan haberi yok baba parası yiyor diye düşünebilirim,
çok sosyal biri galiba sıklıkla yurt dışına çıkıyor diye düşünebilirim.
başka ne düşüneyim sırf çantasına bakarak birinin nasıl bi insan olduğuna kanaat getirecek kadar mal mıyım?

kız ilgimi çekerse hür türlü pomba düşünürüm, gerisi beni bağlamaz.

"dünyada o kadar aç insan varken bir çantaya bu kadar parayı acımadan nasıl veriyorlar anasını satim ya?"
aynısını 7000 dolara trompet "ağzı" alan adam için de düşündüm.

para çokmuş

bakımlı kız derim. bunun her tarafı yalanır derim.

zengin olduğunu.

bana verme ihtimali varsa, "çok şık ve zarif olduğunu, modadan anladığını, estetik anlayışının çok kaliteli, yaşam enerjisinin çok yüksek, yükselenin başak olduğunu" olduğunu düşünürüm. bana verme ihtimali yoksa, "siktirsin gitsin ne bok yiyosa yesin amına kodumun tikisi" şeklinde düşünürüm.

www.google.com.tr

ona benziyor ama olmayabilir de. bazı insanlar değişik görür, herkesin algısı aynı değil ki. bizim gördüğümüz tuğba büyüküstün'le karşılaştırabileceğimiz bir görüntü değil bu.

korkunç bir görüntü hafızam olduğunu ve yüz hatlarına nefis hakim olduğumu düşünüyorum, şahsi yorumum bu yönde. yaşlandırma tekniğiyle herkesi bulabilirim.

burnundan ve dar alnından

www.itusozluk.com

şuradaki 4. fotoğraf
www.teknikportal.com

%100 ta kendisi

www.milliyet.com.tr

o işte,vogue çekimi için.

evet tuba büyüküstün. burun dudak ve göz renginden karşılaştırmalı olarak ispatlarsın. burnu benziyorsa zaten yeterince o demektir. ayrıca bu kadının gözleri de sıradan bi renk değil hem burun hem göz benziyo. aynı şekilde kulağından da ispatlarsın :)))

western tabiiki.
duygusal macera.
ve komedi.
kesinlikle romantik komedi değil!!!

evet film ismi de verebilirseniz. duygulu/ağlamalı film de olmasın önerecekler için söyleyeyim. helak olmasın anneciğim.

black 2005

her zaman gülümsetir bu film beni=)

"Julie & Julia"

black filminde çok ağlar annem. ben izlemiştim ben de ağlamıştım :). daha neşeli filmler lütfen

Little Miss Sunshine

kızarmış yeşil domates
kesinlikle beğenir:)

(bkz: the help)

bu akşam birine daha önermiştim annesiyle izlemiş sevmişler, bizimki de sevmişti. tam anne işi :)

srpski film

Chevy Chase, Steve Martin filmleri hiç eskimiyor bence: www.imdb.com
www.imdb.com

www.imdb.com

alın 2 kilo portakal gidin evde için. saat kaç olmuş haalaa dışarda geziyolar yaa.

polat alemdar: gelirken portakal aldım...
memati: abi ne duruyoruz? sıkalım gitsin..

yer olarak neresi bilmiyorum da kadıköy'de çok meşhur bi yer var yaa. bu bankaların yanından çıkınca işte, kilise milise var, o sokaklarda bissürü var taze sıkan. 50 çeşit meyve sebze var önünde. sıkıyo.

kadıköyde her köşede bunlardan var..

1. en güzeli; mahmud efendi mahdumaları nın sağındaki.
2. rıhtım caddesinde tam köşede.
3. migrostan bahariyeye çıkarken çantacılar sokağının bir sütünde sağda.

Boza için boza. Vefa'ya gidinç

first world problems*

sorun yaşayacağını sanmıyorum.

sorun çıkmaz merak etme

evet. pasaport zaten bir kimliktir.

evden kaçıyorsan geçilmez !

gecilir ama ülkeye giriste soruyorlar, illa gerekiyor mu emin degilim ama.

pasaportun eskiyse ve tc kimlik numaran yazmıyorsa geçemezsin. nüfus cüzdanın gerekli.

geçilir, ben geçtim.

dinlediğin, tanıştığın yabancılar normal konuşmalarında ne kadar karmaşık cümleler kuruyorlar ki? kelime/tümce/deyim dağarcığın geliştikçe kalkar bu sorun bence.

Yazacaksın. Ben yıllarca yabancı forumlarda yazdım, warez forumları gibi değil ciddi ve düzgün bir dille yazılan forumlarda. Kelimeler ve cümle yapıları kolayca aklına gelir bol bol cümle üretme antrenmanı yaparsan.

cambridge'nin falan ing ses dosyalarını indir dinle her gün,
eforthless english'inkiler de olur.
belli konularda(önceden soru hazırlayabilir veya bulabilirsin, ielts sınavlarından falan) süre tutarak konuşup sesini kaydet, dinle sonra yeniden konuş yeniden dinle. en etkilisi bu.

ben kendi kendime konusuyodum dusta, evde kimse yokken filan.

hatta mesela "herhangi dilde okudugum ögrendigim bir seyi, diyelim ki "production managament" , bu konu hakkinda bildiklerimi baskasina ingilizce nasil anlatirim seklinde sürekli biseyler anlatiyodum kendime.

ben cok faydasini gördüm komplex cümle yapilarinda.

aklima bi soru takildi hatta onuda soruyorum baska bi duyuru olarak.

kendi kendine bir konu anlat ingilizce. İlla ki kurs falan diyorsan konuşma kısmı için kurslar var. Konuşmada sıkıntılı bir başka arkadaşınla günlük alıştırma yapabilirsin.

bu kötü bişey değil kimse senden ingiliz edebiyatçısı gibi konuşmanı beklemeyecektir. dile hakim oldukça ancak kurduğun cümleler de gelişir. sen yabancı olduğun için de iletişim kurabilmen bence yeterli.


ilkokula giden bir çocukla ünviersiteye giden birinin kurduğu cümlelerin neden farklı olduğunu düşünürsen demek istediğimi anlarsın.

www.bbc.co.uk

internette yabancı sevgili yap şakıyacaksın garanti veriyorum

burada öyle biri vardı, bir aratsana; otopsiye gireyim mi diyordu bir şey diyordu..
tamamen sallıyor da olabilirim ama 150 lira diye kalmış aklımda.

jale

en güzeli mi bilmiyorum ama Zeynep benim de çok sevdiğim bir isim.

Eylül.

beliz. tuğba çok dandik.

Defne.

sözlüğe soruyosan tabii ki ceren

tuğçeler çirkin oluyor yada hep bana öyle denk geldi, onun dışında eylül candır.

Dilara.

müzelerde öğrenci indirimi + öğrenci pasosu alabilme.

hiçbir.

benim için de sinemalar. 2 lira indirimli genelde.

ogrenci akbil

başta tiyatro tabiiki.
sinema, konser vs.
kütüphaneler,
müzeler.
bazı cafeler
ulaşım (*paso)

3,5 kuruşun çıkmadığında hemen sorar alışveriş yaptığın yer öğrenci misin?
her yerde kullanabilirsin hocam öğrenci adamız birşeyler yaparsın sen buna gibi.
kapınıza polis dayanırsa ''okuyom ben ya'' deyip, transkriptinizi gösterebilirsiniz. herhangi birşeyi yapamadığında, dersler yüzünden, final haftama denk geldi deyip sıyrılabilirsin.

bambi'de öğrenci menüsü de yiyebiliyorsun kartı gösterince. tavuk dürüm, patates ve portakal suyu var :(

ajanslardan, etkinliklerde falan tercümanlık işleri çıkabilir.

ajans, etkinlik işlerinde genelde profesyonel arıyorlar maalesef. (çıksa iyi olur elbette)
ama çeviriye de internet üzerinden sitelere falan ilan vererek başlayabilirsin.
bir de özel ders verebilirsin.
bir el ilanı bastır, yapıştır oraya buraya.
internete de ilan ver.

kesinlikle özel ders.
starbuckslara ilan as.
okulların web sitelerine, fransız kültürün çıkışındaki panoya, gs.üniv.nin panoalrına vs. de asabilirsin.

unisbul.com a bak

kariyer sitelerinden dersane/etüt dersleri bulmaya çalış.

oluyor da giremiyorsun :D

neden girilmiyor

oluyor tabi, ilanları buradan takip edebilirsiniz yoksis.yok.gov.tr

oluyor ama girecek adam bellidir onun icin ozel olarak acarlar formalite icabi ilan vermek zorundalar. ulan bize ars grvlisi gerek hadi acalim millet aksin iyi olan kazansin demezler.

evet oluyor ama bölüm kendi öğrencisine öncelik tanıyor. kendi öğrencileri arasında da bölümde ağırlığı olan x hocasının veya rektörün ağırlığı önem kazanıyor. yine de önyargılı olmamak lazım dışarıdan gelip girenler de biliyorum.

bir üniversitede yüksek lisans yapıyor olmak şartı aranır ilanlarda. başlarsın mesela x üniversitesinde yüksek lisansa kendi bölümünde açılırsa başvurursun. şans kader kısmet torpil artık aradan sıyrılırsan girersin. başka üniversitelere de başvurabilirsin. çok nadiren lisans mezunları da araştırma görevlisi olarak alınabiliyor (yüksek lisans yapmadıkları halde) ilanlarda belirtilir bu.

eğer insan ilişkilerin iyise bütün hocaları yağlarım ballarım diyorsan hiç kasmadan da girersin. veya bölümde ağırlığı olan bir hocayla çalışırsın seni sever falan aldırır seni. bu işler böyle.

oluyor, ancak açılan kadroda ilan özelliklerini taşıcan sonra başvuralar içinde tek kadroysa ilk 3 gircen, ondan sonra görüşmeye alıyorlar sonrada belli oluyor. bi gerçek var ki öypsiz cok zorlaştı o işler.

akakce var mesela ama kampanyadan ziyade en ucuz nerede,diğer yerlerde nasıl onu gösteriyor

metro çıkışındaki kapıdan kalkıyor. 10 saat bekliyosun, afedersin bi b.kuma yaramıyor.

vadi yurtlarına falan gidersin.

x-ray'de görülür zaten içinde ne var ne yoksa. gıda maddesiyse ve likit değilse çok sorun olmaz muhtemelen. her ihtimale karşı biraz erken gidin, sorun olursa telafi için vaktiniz olur.

bagaja verirsen sorun olmaz. 15 kiloyu geçse de sorun olmaz ama 15 kilodan sonra her kilo için ek ücret verirsin.

sorun değil, bagaja vereceksiniz çünkü. aman dikkat 15 kg ı geçmesin. çok para kesiyorlar.

vapurla eminönü.

tramvayla çapa. tam karşısında ineceksin zaten.

oha yaa ben de tam böyle birini arıyorum ama bir kaç ay boyunca gelemiyorum :( neyse burada gördüğüm iyi oldu ben de gidecekken buraya eklerim ne güzel düşünmüşsün.

kadıköyden eminönü veya karaköy vapuruna bin(iskeleleri aynı zaten) sonra tramvaya bin. (indiğin yerde tramvay görünüyor) çapada in. hemen üniv.nin önünde iniyorsun zaten. içeri girince kime sorsan gösterirler. int'ten de bir göz at.

haftaya salı. ne güzel ya yardımsever insanlar hala var <3

2-2,5

Bu kadar yüksek mi aralıklar gerçekten?

2,5 kafi. 2,200'ün altı kurtarmaz.

2 bin mi:)

şaka sanırım :)

1500-1700 arası

şöyle şeyler var
www.iskolig.com?

az maaşa tamam diyorsanız, ya da ancak o kadar alabiliyorsanız* bilemem.
ucuza gitme diye yardımcı oluyorum.
şu anda benim uzman yardımcısı ünvanıyla (-5 büyük şehirdeki-kurumsal şirketlerde) çalışan arkadaşlarımı referans alıyorum üstteki cevabımda. daha çok da olabilir. ama dediğim gibi 2,5 kafi. 2,200'ün altı kurtarmaz.

firmasina göre 3-4 bin de olabilir.

ben de çok merak ediyorum, burada farklı maaşlar söylenmiş acaba kaç demeliyiz?