300 liralık Stanley termosum var 5 saat civarı sıcak tutuyor, oradan çıkarım yap işte. 24 saat sonrasında 60 derecede tutacak bi teknoloji yok.

Ebebekten 0.50 lik bir termosum var, gerçekten 6 saat kadar sıcak tutuyor, sonrasında üç dört saat ılık sonra da soğuk. 50 tl gibi bir fiyata almıştım. Bunların alayı böyle bence.

@angelus yorum yapanlar yalan söylüyor o zaman.. ben de pek ihtimal vermiyorum zaten ama belki vardır diye sorayım dedim. 300 liralık bile 5 saatse benimki normal o halde.

Sendeki termos f/p oranına göre bendekinden daha iyiymiş.

Stanley marka 28 saat tutuyor.

thermos marka termosum var 24 saat sicak tutuyor.

40tl icin 6 saatlik performans gayet iyi bence. daha uzun sure tutan markalar var ama bunun 5 kati fiyati.

bir de kullanmadan once sicak suyla icini calkalarsaniz performansi artiyor.

Penguen alınabilecek güzel bir marka, verdiğin değerler de oldukça iyi.

Kaldı ki hangi dış sıcaklıkta hangi rakımda ölçüyoruz bu değerleri?

Kullanmadan önce bir yudum sıcak su koyup çalkalamak gerçekten süreyi uzatıyor +1

Bir de bu verilen yaklaşık değerler kapağını açmadığımız sürece geçerli, yoksa zırt pırt kapağını açıp içinden su eksiltirseniz 3 saate soğur zaten.

@john bloor kullanmadan önce sıcak suyla çalkalıyorum. Test yaparken oda sıcaklığında 2 saatte bir yarım çay bardağı kadar su alıp hemen kapattım. Aynı ürün hepsiburada n11 gibi yerlerde 80-90 tl civarı.. ben ankarada yerel bir ucuzluk marketinden aldım.

Kapağı her açtığında sıcak dışarı kaçtı, bence iyi bir performans.

breadfruit - ekmek ağacı meyvesi ya da yalancı portakal

@freebird5406_2 yalancı portakalmış.. teşekkürler.

beypazarı. kızılayın sudan farkı yok.

beypazarı. mineral oranları ve tadı tabii ki.

Sarıkız. Diğerleri çok rahatlatmıyor beni nedense.

Avşar içiyorum ben. Daha güzel bence. Ama ikisinin arasında kalsam Beypazarı'nı alırım, Kızılay artık farklı farklı yerlerde üretim yapıyor.

Beypazarı net. Tat olarak, Kızılay Beypazarı'nın yanında Le Cola kalır. Beypazarı'nın içimi tatlı-serttir.

beypazarı

Bi arastirma yauinlanmisti ve beypazari en icilebilecek maden suuyu cikmisti. Digerlerinin cogunda inanilmaz nitrat nitrit sülfat cart curt cikmisti.

beypazarı. çünkü tadı.

Sırma. Bence en iyisi bu.

Maden suları ikiye ayrılır: Beypazarı ve diğerleri. gittiğim hiçbir mekanda özel bir içecek aramam ama Beypazarı'nı mutlaka sorarım

Beypazarini tek gecerim, Avrupadaki tum rakiplerini dahi ezer gecer. Ustelik bildigim kadariyla kizilay dogal bile degil, cok fazla katki yapiliyor sonradan.

Ben de beypazari demeye geldim.Icindeki minarel oranlarina dikkat etmedim ama tadi diger markalardan daha guzel.

beypazarı ağır geliyorsa yine doğal maden sularından ama beypazarına oranla daha hafif olan kızılcahamam'ı deneyebilirsin.

Sigara tiryakileri bilir, evde kapalı 20 li paket Beypazarı olmadığında huzursuz oluyorum.

Kızılay berbat bir maden suyu. Başka marka bulunmadığında alıyorum anca.

beypazarı tek geçerim.

Ozkaynak net

Gelin ve birkaç yakın akraba/arkadaş...

Önceden konuşulup sınır konulabiliyor, 2 kişinin masrafı gibisinden.

Gelenekler tum olasi masraflari erkek kismina yuklemekte

o tarz şeyler hep sonradan türetildi diye biliyorum. ben de uzağım bu konulara ama eş-dosttan duyduklarım kadarıyla biliyorum. şehir-bölge/eğitim düzeyi/gelir seviyesi gibi nedenlerden dolayı değişkenlik gösterebilir. örneğin kardeşlerimin düğününde böyle istekler olmadı.

Doğru. Bu gerçeği 6 yaşındayken falan dayımın düğününde öğrenip dumur olmuştum. Düğünde zaten her şey damada gömülüyor.

Ben Haziran'da evleniyorum bizde böyle istekler olmadı. İkimizin de ortaya koymuş olduğu bi miktar var masrafları buradan karşılıyoruz

Damat tarafının düpedüze öpüldüğü noktalardan biridir. Evet var böyle bir gelenek. Abartmadan yapılır.

o eşiniz olacak insana bağlı.

benim eşim evlendiğimizde kendi makyajını bile arkadaşına yaptırdı masraf çok olmasın diye, kaldı ki başka kişilerinkini ödetmek istesin.

keza çok yakın arkadaşının düğünü için de kuaföre gittiklerinde kendi parasını kendisi ödemişti, "ben asalak mıyım ki ödeteyim" diyerek.

karakter meselesi biraz da yani.

eger bir şirretle evlenirsen butun akrabalarini "gelin basi" yaptirdigi kuafore cagirir, kol gibi fatura odersin.

bizzat gozlemledigim bir sey.
ben degil ama, bir arkadas.
ben bekarim :)

Ben evlenirken arkadaşlarım farklı bir kuaföre gittiler, dolayısıyla kendileri ödediler. Annem, iki kardeşim ve ben de ayrı bir kuaföre gittik. Eşim beni almaya geldiğinde hepsini ödedi, hiç lafının bile geçtiğini hatırlamıyorum, kuaför tanıdık olduğu için abartmadı da zaten ücreti. Akraba - arkadaşları toplayıp kuaföre, hepsini damada ödetmek çirkin hakikaten ama mesele çekirdek aile çerçevesinde kaldığında da lafının edilmesi saçma olur.

evliliğin damada yüklediği masraflardan sadece bir tanesi.
gelinin kuaför masrafını damat ödeyeceği için, onunla birlikte aynı kuaföre eş zamanlı giden diğer kadınlar da masrafı damada kitliyorlar. bildiğin görgüsüzlük.

evet var ama sınır koyabilirsin. Ama ne yaparsan yap o gün kuaförde öpeceği için seni en az 1000 tl'yi gözden çıkart.

fiber altyapı varsa millenicom superonline'dan daha iyi fiyatlar sunuyor. eğer yoksa turknet olumusuz yorumlar olsa da en ideali şimdilik.

türknet. çok sıkıntı yaşayan var, eğer sıkıntı çıkma ihtimaline karşı uğraşırım diyor ve bu riski alıyorsan bence dene. ttnet üzerinden geçişlerde sorun yaşama olasılığın daha az. bu hem okuduğum yorumlardan hem de reklamlara çıkardıkları genel müdürün mü ne söylemesinden bildiğim bir şey. eğer sorun yaşamazsan kendilerinden daha iyi fiyat ve performans sunan şirket yok. eski üye olduğum için 75 mbps hıza 65 lira ödüyorum. önümüzdeki aylarda zam alacak diye söylemleri vardı. altyapılarında değilsen sana 35 mbps için 65 ödetirler.altyapılarına 100 mbps'a kadar hız 65 lira. kısaca vaktim var riski alırım diyorsan türknet'e kesinlikle bak.

ben yiyorum. burdakinde kaşarlı ve zeytinli oluyor sadece. zeytinli güzel değil, kaşarlının içinde de kaşar olmuyor. ayrıca kıymalı poğaça ne ya :(

@candide
ben de genelde kıymalı böreğe denk gelip poğaça olarak pek görmemiştim ama bugün gittiğim bi fırında vardı ve çok hoşuma gitti. Merkezi bi yerdeki bu hafif sosyete fırınlarındandı ve poğaçalar yıllar sonra yiyip de midemi ekşitmeyen yediğim ilk poğaçalardı(bi kaşarlı bi kıymalı yedim ve malzeme oranı da baya iyiydi)

Bi de kişisel prensibim gereği bi şeyin içine et konulabiliyorsa konulsun. Sosisli poğaça da çok severim kıymalı görünce de "aa kıymalı poğaça ne yav" demem yani güzeldir muhtemelen diye düşünüp yedim ve güzeldi ¯\_(ツ)_/¯

Sen gerçekkten içinde zeytin kaşar olduğu için mi alıyorsun. Sıkıcı hamur kütlesinin içine sıkıştırılmış minicik katıkla hamur yemediğini zannetmeni sorgulamayı denesen.

Benim aldığım yerde sade ile diğer içinde bir şey olan pogaca hamurlari farkli . zeytini degdirmiş oldukları daha az lezzetli pogacayi almam daha iyi, peynirle bimden alınan salami, sosisi de yemiyorum zaten

Ben alıyorum sade poğaça, çünkü tadı daha hoşuma gidiyor. İçine eser miktarda konulan malzeme benim için pek bir şey ifade etmiyor. Ayrıca malzemeli poğaçanın hasını annem yapıyor. Sanırım yağı bastıkları için aynı poğaça tadını evde yakalayamıyorum.

ben de sade poğaça alıyorum tadı hamuru farklı geliyor. Sanırım hamurun içindeki yağ oranı fazla.

karaköy poğaçasını çok severim. özel olarak aldığım bi fırın var.

Ben de tabi ki ev poğaçasını tercih ediyorum ve düzenli olarak da dışarıdan poğaça yiyen biri değilim ama içinde yine de bi miktar kaşar olan, ya da boydan boya uzanan sosisi gördüğüm poğaçayı almak daha mantıklı geliyor sadeye göre.

Genelde dışarıdan hamurişi almam gerekirse kumru alıyorum mesela. En azından peynir, biber, domates var içinde. Hatta içinde kalın bi dilim salam olan versiyonları oluyor bazen. Bulursam ondan gömüyorum

tazeyken güzel olabiliyor. bir de içine krem peynir koymak için alınıyor genelde.

Cunku karbonhidrat bagimliligi <3

Kahvalti varsa sadesi daha iyi oluyor. Ama sadece pogaca yiycwksem ben de sade almam. Sereotlu ve beyaz peynirli iidir

şoförlük varsa bi sürü iş yapabilir.
market servisleri
iş yeri servisleri
dolmuşçuluk
taksicilik
...

Kargo sirketlerinde soforluk, yuk tasima degil ama araba kullanma

zincir market reyonlarında çalışabilir, bu yaş aralığında olup bim, migros vb yerlerde kasap, fırın kısımlarında çalışanlarına denk geliyorum.

kpss'den 50-60 alsın kamuda da çalışır hatta belediyelerin çoğu kpsssiz ve yaş şartı olmadan şoför, temizlik işçisi vs.. alıyor. araştırabilirsiniz.

Güvenlik olur. Oturmalı olanından.

iş-kur'da 60 yaşında bir teyze bile çalışıyor bizim burda.

Peder yakinda emekli olacak. Kendisine butik kitapcida is bulduk.

Dükkanı ne üzerine idi Instagram diyeceğim yardımcı da olabilirim

Öncelikle geçmiş olsun arkadaşınıza. Dükkanı ne üzerineydi ki ? En azından mal alıp verdiği yerler olsa bildiği sektör olur, taksicilik en hızlı ve uygun olanı sanırım.

Ankara'da tüm avmlerde var galiba..masrafını çıkarmasa devam etmezler ye düşünüyorum.. Ayrıca pazar günü diğer yerler de açık.. Sanırım kendi aralarında berberler odasına ve ticaret odasına kayıtlı olanlar diye ayrılıyorlar.

antepi bilemiyorum ama istanbul'da çoğu kuaför salı çalışmıyor pazar çalışıyor.

Okunması gereken kitaplar mesela. Kişi bunu kendi öğrenmek istiyorsa ciddi efor sarf etmek zorunda. Ama listelerle is değişiyor. Ekşi'deki en iyi roman vs başlıkları bile buna dahil. Biri sizin için araştırmasını yapmış, genelgeçer bir liste oluşturmuş. Siz sadece linki acip en çok olsun beş dakikanızı ayirip hem işinize yarayacak şeyler öğreniyorsunuz, hem ücret odemiyorsunuz. Harcamadiginiz efor ve zaman yanınızda kar. Bunlar tabi ki hit getireceği için bahsettiğiniz siteler de o anlayışla kurulmuş zaten. Arz talep, fiyat performans gibi düşünün.

En cok gulunen on Tweet gibi şeyler fayda getirir mi, hayir. Onlar da vakit öldürmeye, can sıkıntısı gidermeye yarıyor işte. Hangi Aşkı Memnu karakterisin gibi testler de öyle.

bence listelemenin işi kolaylaştırdığı düşüncesi ve önem sırasını belirlediği için olabilir

İnsanlar listelerden çok iddialı başlıkları ve basit, kafa yormayan, bir şeyler okutmaktan çok bir şeyler gösteren içerikleri seviyorlar. Clickbaitin, galeri haber kavramının falan da bu kadar iş yapmasının sebebi de bu.

Başarımın izlenebilmesi, takip edilebilmesinden duyulan haz ilgilerini çekiyor bence.

En çok okunan yazarlarda da benzer bir durum var. (Yılmaz Özdil, Ahmet Hakan vs.) Basitlik, kısa ve öz anlatım, kolay anlaşılırlık. İnsanlar bilgiyi artık hap yutar gibi bir anda ve kısa sürede almak istiyor. Öncelikli sebep bu.

başka duyuru açmayım..bana da gönderebilecek olan varsa şimdiden teşekkürler..

ben de alırım bir davetiye varsa.

organizr işler oraya mı düşmüş?

iki adet davetiyem var, baska bir torrent sitesinden en az 1.5 ratio olacak sekilde upload/download istatigi paylasan iki kisiye yollayabilirim. daha once rastegele kisilere yollayip, sistemden uyari aldigim icin hic paylasim yapmayip sadece leech edenleri engellemek icin boyle bir sart istiyorum.

edit: bitti

ben de talibim

valla bende talibim.

bu talep patlamasını neye borçluyuz biri aydınlatabilir mi?

duyuruyu açan şahıs olarak bana gelmedi henüz :/

hiç sanmıyorum. fatura vs. almış olsaydınız bile işçilikten kaynaklanan bir hata olmadığını kanıtlayamazdınız.

10 yil..
Omur boyu garanti veren bir firma miydi?
Proleter kardesim +1

elinde fatura olsa bile birsey alamazsin ustunden 10 sene gecmis.

Yaparken bu borular 50 yıl ömürlü demişlerdi.. Ancak resmi bir evrak yok tabi.

Kanıt olsa dahi boru firmasındaki avukat sizde yoktur. İyi bir avukat tutsanız da tadilat masrafından kat kat para ödemiş olursunuz.

muhtemelen borunun kendisi patlamamıştır. ek yerinden sızdırıyordur ya da kendisi patladıysa bile bir moloza denk gelmiştir. bu durumda da firma size sorunun işçilik kaynaklı olduğunu söyler ve sıyrılır gibi geliyor (ki böyleyse şayet gayet haklıdır)
şahsi görüşüm, bu konuda tazminat alabilmek için işçiliği yapan kişiden bir garanti belgesi almış olmanız gerekir.

O boruları patlatamazsınız, boru üreticisinin bir hatası olmadığına adım gibi eminim.

Sorun kesinlikle ek yerlerinde, kaynaklardadır.

Maalesef memlekette usta yok. Ahlaklı, dürüst, çalışkan, akıllı, düzgün çocukların hepsini üniversite bitirmeye şartlandırıyor ve bir çoğunu avm'ye tezgahtar yapıyoruz maalesef.

Ustalık ve zanaatkarlıklar da genelde çakal, tembel, aptal, öküz insanlara kalıyor maalesef.

İşini düzgünb yapmaya çalışan ahlaklı ustalar ise barınamıyor piyasada.

Senin işe gelince, kaynakları ve ekleri yapan usta iyi yapamamıştır.

Tut sor bakayım hava sıcaklığına göre kaynakta parçayı ne kadar belirli sürede tutması gerektiğini biliyor mu?

Parçaları birleştirirken yanlış bir kaynama gördüğünde en fazla kaç derece çevrilebilindiğinden haberi var mı?

Tabi ki yok, yapıştır yapıştır gitsin bütün işler.

en sonunda kendi sinema salonunu kendi açıp 400 liraya bilet satacak ve apple kuyruğuna giren insanlar gibi o sinemada film izlemek için kuyruklar yaratacağız gibi geliyor bana
görünen salon-yapımcı paylaşımı adil olana kadar bir tavır alacaklar

bence de film yapımcıları kendi sinema salonlarını açacaklar. düzgün işletirler diye umuyorum.

yapımcılara hak versem de yakında barışacaklarını düşünüyorum. sinema izleyicisinin büyük bir kısmı, alışveriş'e gitmişken sonradan karar verip filme girenlerden oluşuyor bana göre. ee alışveriş merkezlerinin çoğunda da mars grubunun salonları ve benzer işletmeciler var. sinema salonu açmak kolay mı öyle? hadi açtın diyelim büyük şehirlerde yer mi kaldı salon için? bir tane açabilirsin en fazla. o salona giden izleyici de çok sınırlı olacaktır.

bu mevsimde soğuk ve karlıdır.. eski çarşıyı gezebilirsiniz. saat kulesi, hıdırlık tepesi,bulak mağarası.. kaymakamlar müzesi vs.. bir de cam teras var.

Taş ev'de yemek yiyin.
Bu mevsimde soğuk, kasvetli ve karlıdır. Bir de boştur. Ben daha önce gittiğimde biraz korku filmi hissine kapılmıştım.

Tabutta rövaşata

Bekir'in Masumiyet'teki o meşhur tiradı sırasında çalar.

www.youtube.com

www.youtube.com

teşekkürler arkadaşlar harikasınız

Bkm ile mars grup piyasasi tekele cevirdi. Beraber milleti yoluyorlardi.

Sonra mars grup daha cok kazanmaya basladi, cunku kola ve cips satiyor.

bkm de bana niye misir parasi vermiyorsun diye kazan kaldirdi.
Mars grup da sen git ben yutubcuya film cektirir yine kazanirim diyor.

Bkm uzgun.

bizi pek de ilgilendirmeyen bir durum.

cinemaximum'lar 30 liraya bilet+misir satiyor. yapimciya da diyor ki misir 20 lira, geri kalan 10 liranin da al sana 5 lirasi.

yapimcilar da diyor ki ben gotumu yirtip film yapiyorum adam benim filmim sayesinde para kazanip bana 5 lira veriyor, misiri da 20 liraya satiyor. olmaz boyle is.

ozetle; cebimizden cikan parayi bolusemiyorlar.

konu bu röportaj

www.hurriyet.com.tr

cem yılmaz da buna cevap veriyor şu sıralar

özet: mars grup salonlarında patlamış mısır promosyonuyla 2 bilet verip bunu bir bilet olarak kağıt üstünde göstermiş oluyor, yapımcılar da bilet sayısı üzerinden pay aldıkları için almaları gerekenden eksik para aldıklarını söylüyorlar

ortada haklı yok ticari çıkar çatışması var

BKM ciler haklı.o film olmasa o mısırı alıp kıçına soksunlar.

Olan sinemasever bizlere oluyor

her ne kadar bizi ilgilendirmiyor gibi görünse de ben film üreticilerinin tarafındayım. zaten oldum olası mısır cips vs.. yiyenlerden hoşlanmam arkamda birisi sesli bir şekilde yiyorsa önce uyarırım devam ederse de başka yere giderim çünkü filmin içine girmem mümkün olmuyor. gişede her defasında mısır alırsanız şöyle indirim oluyor derler ama almadım hiç. en azından sadece filme bilet veriyorum diye avutabilirim kendimi. yaklaşık 3 yıldır sinemia kullanıyorum. sadece imax film için cinemaximumu tercih ediyorum.

Yapimci payini alsa misir satisi duracak degil.

Yapimci sadece para pesinde, isterse 50dk reklam oynasin ustune misir bosaltsinlar umrunda degil. Zaten umrunda olsa mars bu kadar palazlanmazdi.

cadde üzerinden ivedik metrosuna giden ring otobüsü olması lazım. ona binip ivedikten de metroya aktarma yaparak 1 durak sonra ankamall durağında inebilirsin. dolmuş alternatifi var mı bilmiyorum.

Yürüyerek bile gidebilirsin. En kötü yürüyerek İstanbul yoluna in ve İvedik'ten metroya bin.

Bu ülkede dürüst olmak insana kendini salak gibi hissettiriyor. Çünkü torpile bulaşmayan yok sağcısı solcusu dindarı hepsi böyle. İşe girdikten sonra da:"valla kendi çabalarımla girdim".

sen dogru olani yapiyorsun. diger insanlar kul hakki yiyorlar ve ahlaktan yoksunlar. bu su anki hukumetin meydana getirdigi bir durum degil. bu hep boyleydi. her gelen kendi adamina torpil yapti. ama eskiden bir parti bu kadar uzun sure iktidarda kalamadigi icin 2-3 yilda bir farkli gorusten insanlar torpille bir yerlere giriyordu bu da sorunun goze batmasini engelliyordu. disardan baktiginda "her kesimden insan ise giriyor demek ki bir torpil yok" gibi algilaniyordu. turk insanin mayasi bu. cunku 40-50 yildir cocukluktan egitilen dusunce bu.

kamu disinda tanidik vasitasiyla baska bir ozel isletmeden indirim almakta bir mahsur gormuyorum. sonucta ozel bir isletme ve tanidiga, yada hatir icin karindan bir miktar feragat etmesinde kimseye bir zarar yok.

Birebir aynıyız kardeşim. Tamamen.

Salak değiliz, neden öyle olalım. Biz de böyle yaşayarak mutlu oluyoruz. Öteki türlüsü içimize sinmez.

@crucio bahsettiğim özel işletme konusu. mesela o referans olan kişiyle bir gün sorun yaşadığında onu gündeme getirebilir düşüncesi. takıntılı bir düşünce olarak görebilirsin. nasıl anlatsam ibrahim tatlıses'in sanırım yıldız tilbe'ye "seni pezeevenklerin elinden aldım" demesi gibi..aklıma o geldi şimdi. yapılan bir iyiliğin başa kakılması kısacası. ulan benim sayemde o işi yaptın, evine eşya aldım senin vs.. denilmesini içine sindirememek. üç kuruş pahalı olsun ama kimsenin ağzına sakız etmeyelim kendimizi düşüncesi.

torpille işe girdiğini söyleyen insanlarla ilişkimi kesiyorum. midemi bulandırıyorlar.

@jepa ise girme ayri. ben tanidik vasitasiyla indirimden yada baska avantajlardan faydalanmaktan bahsediyorum. torpille ise girmenin hicbir kabul edilir yani yok. referans olmak ayri birsey. cok kisiye referans olmusumdur. ama referans hicbir zaman "bu kisi benim tanidigimdir bunu ise alin" demek degildir.

@crucio elbette referans ile bahsedilen mesele aynı değil. dediğim gibi o benim saplantılı olduğum bir konu. birisiyle günün birinde aram kötü olduğu zaman "sana şunları yaptım zamanında bu muydu karşılığı" vs..kafasında yaşayan tipler var. yapılan bir iyiliği, aracı olmayı vs.. başa kakan insanlar.. ben o duruma düşmek istemiyorum. o yüzden de bende öyle bir tepki gelişmiş sanırım.

Çoğu türk vatandaşı böyle maalesef. Yancılık, torpil bir üstünlük kabiliyet ve hayatın şartı gibi görülüyor insanlarca. Klasiktir geniş çevrem var elim her yere uzanır diyerek kendini öven organizmalar çokça. İşini millete gördürmeye alışmış asalak tayfa yani. İnsanlar bu sistemi istiyor ki böyle yönetiliyoruz, yapacak bir şey yok. Vicdan azabı duymaya gerek yok siz de yapın gitsin. Bu ülke düzelmez böyle beyinler varken.

Ben torpille ise girenlerin, issizlik yuzunden intihar eden insanlarin sebebi oldugunu, katil olduklarini dusunuyorum. Arkadas falan olmam. Ama bundan daha tiksinci, torpilli oldugu bilinen mallara tepki gosterilmemesi. Iki lafla yerin dibine gecirilecek adamlar sanki ayricalikli, madalyaliymis gibi geziyor.
Salaklik oldugunu kesinlikle dusunmuyorum. Caliskan, kaliteli insan her sekilde kendini belli eder.

ben gimp çalışıyorum kendi kendime videlar vs almancada ingilizce fransızca hint inlizce ne çıkarsa
fazla video olmuyor bir konu hakkında gimp 'te
Fakat photopta türklerin videosu bile var .
eğitime para vermek yersiz sağlam bir kursa gitmiyorsan.
interneti kurcalayıp öğreneceğin şeyler zibilyon tane döküman video dolu. forumlar vs sorunun olduğunda yazabileceğin :)

Şöyle bir çıkarım var aslında
bilgisayarda herhangi bir program için C programala dahil. Hiçbiri için kursa gitmene gerek yok aslında önceden de dediğim gibi sağlam bir kurs değilse çok uc birşey öğrenmek için anca.

Sana ufak bir iş vereyim bunla uğraşırken photoshop öğrenirsin istersen. Ben gimp i böyle ilerlettim. iş yaparken daha iyi öğreniliyor :)

Satın aldığım bir kurs vardı.. Pazartesi bir kurs alma hakkımız varmış..

@hitsumo şu an pek bir şey bilmiyorum. Bir öğretmen edasıyla bana öğretilmesi lazım yoksa anlamıyorum :)

phlearn var youtube'da izlemediyseniz, tavsiye ederim.

@jepa bende gimpi bilmiyordum. hala birçok şeyi bilmiyorum.
yavaş yavaş öğreniyorsun
başladıktan sonra bırakma yeter gözün korkmasın :)
youtube videolarını izle
herkesin farklı anlatımı var farklı kısayolu var
birşey anlamazsan başka videoya bak

yanlış anladınız galiba. ben linkteki üründen bahsediyorum.

aynısı yok muadili var o da şu www.hepsiburada.com

@kablelvuku laptop çantasında yer kaplamasın. lazım olduğunda pratik bir şekilde çıkarayım diye o tarz bir şey istemiştim. biraz daha araştırır olmazsa çin'den siparişi veririm artık.

m.ikea.com.tr

Bu olur mu??

@uncle sam laptop çantasında taşınabilecek bir stand olmalı. o daha çok evde kullanım için.

yok gibi, olsa da bu fiyata zaten bulamazsın. şimdiden ver siparişi ancak gelir.

Yarım branda diye arat Google'da göreceksin.

Kalın karton koyuyoruz kışın komşu kumaş örtüyor, gazete örten var.

urun.n11.com

hocam cama istedikleri kadar yapsınlar ama boyaya temas eden yerlere dikkat et. Kuş pisliği boyayı yakıyor. Mümkün olan en kısa sürede temizle derim benim başıma geldi biliyorum. Boyayı yakma olayı hemen olmuyor kuruyup güneşte kalınca falan hızlanıyor ama olsun görür görmez temizle. Arabayı daha uygun bir yere koyman daha mantıklı olacaktır.

Brandalara baktım ama pislenmiş şekilde bir yere koyup saklayamam diye o olmaz diye düşünmüştüm.

O yüzden sert ve sudan etkilenmeyecek bir malzeme daha iyi olmaz mı?

Turknet ya da doping alınabilir ikisi de taahhütsüz. Boşuna netsiz kalmaya değmez.

doping kullanıyorum malesef 01/12/2018 de aboneliğim biteceği için taahhütlü yeniledim . ama hizmetinden memnunum 4 senedir hiç kopma sıkıntısı yaşamadım

aslında internetim var. aldığım paket akk sonrası 16 mbps'e düşer yazmasına rağmen 8'e düşürdüler. ben de yanlış bilgi verdikleri için abonelik iptali isteyeceğim. acaba beklesem mi diye merak ettiğim için sormak istedim.

ben sordum 50mbit vdslde kota sonrası 16 yerine 35e düsecegini söyledi müsteri hizmetleri. kotasiz olanlar da var ama fiyatlar cep yakiyor. hatta akk kaldilirinca yeni müşteriler sadece kotali ve kotasiz olarak ayrilacak dedi. yani 50 mbit 100gb kota. kota aşımı sonrası ücret.

öncelikle hepsiburada'dan birçok ürün aldım beğenmediklerimi hemen iade ettim. 2-3 gün içinde param iade edildi. bence alın olmazsa iade edersiniz. ayrıca ayakkabı konusunda butik işletmeler daha başarılı çünkü genelde el işçiliği olan ayakkabılar satıyorlar. büyük firmalar yerine o tarz yerleri tercih ediyorum. çevrenizde varsa o tarz yerlere de bakabilirsiniz.

herhangi bi urunun cakmasini almaktan cok cok daha iyi. olay ortaya taklit ama rezalet kalitede birsey atmak yerine eldeki butce ile iyi bir urun cikarmak oluyor

Yaşadığın yerde decathlon var ise oraya bir uğra. Bu istediğin tipte daha da uygun fiyatlıları mevcut.

Dekatlonda kaç kez tavaf ettim beğendiğim ayakkabı olmadı. Oldu da 300 kagattı

İyimiş bence dene

tabanda dikiş yok gibi. marka tabanlar bile ıslak zeminde kayar bu da jilet gibidir. ağırlık bilgisi göremedim en önemlisi hafif olması. karda giymeyeceksen iş görebilir ama ucuz ayakkabı tabandan gider hep, dikiş de yok açılabilir. sıradan ayakkabıcı botu işte bu fiyata çok bulursun kemeraltı benzeri yerlerde. rahatlığını denemeden bilemeyiz ama ben merrell'den aldığım rahatlığı hiç bi markadan görmedim.

Hiç belli olmaz mükemmel bile çıkabilir.

Ben 100 Tl üstü hiç para vermedim. Pierre cardin marka sayılıyorsa yıllar önce aldım ama 40 liraydı.

Görmeden almamak lazım, Bim'e gelen 50 liralık ayakkabılardan da olabilir.

Marka olmak zorunda değil ama ele alıp kalitesine bakılmalı.

Yok almam. Cünkü hep ayni markalardan aliyorum.

Linkteki gibi 100 liraya saglam trekking ayakkabisi da olmaz zaten.

o paraya go pro bulamazınız gibi. xiaomi aksiyon kameralara bakabilirsiniz. kullanmadım ama tavsiye edenler var.

Sanırım şu anda en ucuz action kamera

Yi 1080 olan ve Sj cam'in o fiyat aralığına ne düşüyorsa.

Bir şeyler çıkacaktır ama action cam namına. Tabi Gopro Sony falan gibi ürünler zor max 500 liraya.

SJ cam gorece daha ucuz, ben kullaniyorum, su altinda goruntu kalitesi cok iyi, memnun kalmadigim tek sey normal cekimde plastik koruyucu kilifiyla kullaniyorsaniz kayitlarda sesiniz gitmiyor :( bissuru aksiyon vidyomuz gitti ses yok.

dunyahalleri.com

teknoseyir podcastleri

bazı haber sitelerinin son 24 saatte ne oldu temalı 1 dakikalık videoları var. onlar gündemi özet olarak sunuyor. örneğin,

(git: www.hurriyet.com.tr)

ayrıca (git: nayn.co )var ara sıra takip ettiğim.

bu da var.

www.sanalmarket.com.tr

4 al 3 öde vardı galiba.. öyle alabilirsiniz. bir de cinemaximumlarda semte veya avm'ye göre fiyatlar değişiyor. ayrıca aranızda öğretmen varsa 8 tl.

bu fiyatlar bana hic ucuz gibi gelmedi. normal fiyata satiyorlar resmen.

bence öyle düşünme.sonuçta sen gazeteci değilsin muhabir değilsin.O an denk gelmiş satmışsın.Bence türkiye şartlarında videonun para verilip izin alarak yayınlaması bile bir şeydir.

Adama vermesen instagrama atacaktin, yine ordan alip kullanacaklardi. O yuzden cok da seyapma.

Ha adam kaca satmistir orasini ben de merak ettim :) gerci onun da isi o. Takdir almak icin cebinden de vermis olabilir

olayın ne olduğunu bilmeden değerlendiremem.

stok sitelerinde 4k videolar 250 dolar

oraya yükledim oradan gidip alın deseydin sie sie alacaklardı.

Olayına göre değişir. 100.000'lerce dolar verilecek görüntü de var, buna para vermeyiz denecek görüntü de.

gazeteci yerine haber ajanslarına gidebilirdin. haberin ve görüntünün niteliğine göre bir teklif sunabilirlerdi.

seni gidi nightcrawler seni =) izle o filmi izle sana yol göstersin :P. arkadaşında dediği gibi olayın önemine göre değişir. kısa günün karı de geç olan olmuş. sen filmi izle şimdi =)

Bodrum'da arabasız ulaşım zor hocam. Bana kalırsa Gümbet tarafında kalın. Merkeze dolmuş vs. olması lazım. Kesinlikle çok zahmetli olur. Gümbet iyi bence.

Bardakçı.

gümbette kalmaya karar verdim..

turgutreisin denizi boktandir ve uzak zaten.
gumbet'de iyi degil bence ama madem orda kaldin, aktur'daki mor plaja git.

Eğer kısa süreliğine gidiyorsan mutlaka ama mutlaka araba kirala. Zira o toplu taşımanın yavaşlığı ve köy köy gezmesi insanı kanser ediyor. Artı olarak da, eğlence mekanlarına gidilecekse otelini eğlence mekanlarına yakın tut zira taksi çok pahalı. Ayrıca gümbet tam bir apaçi bölgesi, gezilecek görülecek bi yer olmadığı gibi 3. sınıf fahişeler dışında da kız bulmanız zor.

Denizi en şahane yer akyarlar. Bodrum merkezden tekne turları oluyor 50 tl civarına. 5-6 koya gidiyor ki denizin yemyeşil cam gibi olduğu yerler..
gümbetten de tekneler kalkıyordur sanıyorum.
Onun dışında araç ya da minibüslerle her yere ulaşım sağlayabilirsiniz..

yeter muhtemelen.

ekim 15 gibi t-shirt devri bitiyor dış mekanlarda.

eylül 20'de şort olmasa bile tişört kesin gerekir. 1 ay kadar daha.

geçen yıl kış geç gelmişti. kasıma kadar ince bir mont veya trençkot yeterli olur.

Ankara soğuğu için tavsiyem decathlonda satılan polar yeleklerden bir adet edinmeniz. Sonbaharda dışarı çıkarken, kışın evde yada dışarda kaban içine giyilince soğuğu bayağı kesiyor.

kış kasım gibi gelir. baharlık şeyler falan eylül ekim gibi yeter.

Bu yaratıklardan birçok yerde var malesef. Ben evi yeterince havalandırmaya çalışarak evde müzik sesini arttırıyorum. Müzik odayı sarınca dışarıdaki sesleri çoğunlukla bastırıyor. Hatta pencere önünde gürültü yapanlara karşı müziği pencereye yakın konumlandırıyorum, böylece kendilerinden rahatsız olunabileceğini bir nebze anlıyorlar.

Gürültüye karşı estetik ses artımıyla meydan okumaca bu kısacası.

Aynı sorunu 1,5 sene yaşadım. Kapıcı ve arlanmaz çocukları.

Araştır sigortası yoksa şikayet et. Evden memnunsan çıkma. Değilsen çık ama masraf tabi. Bunları düşünerekten çatı katı ev tuttum. Sıcak soğuk falan ama ses yok mis gibi.

Ben alt kattaki üniversite öğrencisi sevgili çiftten kaçtım. Başka çare göremiyordum. Özge ve erkek arkadaşı mühendislik okuyan zeki ama kültürsüz bir çiftti. Erkek kızı kiskanirken sinir krizleri geçirip her gün kızı dövüyordu. Akşam da aşırı gürültülü seks sesleri geliyordu. Simdi bu kız bu erkeği böyle kabullenmiş iken, bunlar üniversite okuyan insanlar iken, ben nasıl onların alistigi bu iğrenç yaşamı durdurayim. Senin işin daha da zor. Örnekler böyle çeşit çeşit. Nasıl başa çıkabiliriz ki!

Dostum onlarla baş etmek için onun gibi cahil ve çirkef olman lazım. Bir de bunlar çok inatçı oluyor. Şimdi oraya oturmasa bir de fakir ve düşük statüde ya kendini iyice kötü hissedecek. Oraya oturunca büyük iş başarmış sanıyor kendini. Tek yaşıyorsan baş etmen zor. Arkadaşların varsa onlar gelsin topluca bağırın. Bir de dediğimi yap sigortasızsa apartmanı şikayet et. Onu çalıştıranları gtünden s..

Bir köpek beslemeye başla oraya bağla calisacagin saatlerde, mekanı tam gözümde canlandiramadim hayvana işkence olmayacaksa böyle yap tabi.

Tiksinmezsen ve koku gürültüye tercih edilebilirse senin için orayı oturmadığı bir ara dışkıyla sıva bir güzel. Maksat "deli lan bu" hissini oluşturup urkutmek olsun.

oraya oturmasini istemediginde caminin onune iki kova su dok. gelip oturmaz.

karton serip mi oturuyor? savas mi acti? oturdugu yerde sise kir, cam parcalari olsun. ektra onlem istiyorsan n11.com'dan falan zift al, bir gece cik zifte bula orayi. oturmayi aklindan gecirse ustu basi zifte bulanir o zift de kolay kolay cikmaz. arada yenilersin. direk caminin onuyse, pratik ise oraya bir hoparlor cevir evinden, oraya oturup muhabbete basladiginda son ses muzik ac.

yani direk hayvan muamelesi yap, rahatsiz et, orada oturmaktan randiman alamasin. osuruk bombasi at. sokakta buldugun hayvan diskisini tak eline bir eldiven oturdugu yere sur (yakinligina gore koku evine gelecekse bu olmayabilir). ne bileyim oturdugu zaman hortumla disari su sık islansin gitsin donunu degistirsin. git marketten albeni al mars al oturdugu yerin uzerinde ez parca parca bulassin oturamasin yapis yapis olsun her yeri. uzerine yine zift dök.

cam onunde gurultu yapan kisiden nefret ettigim kadar az kisiden nefret ederim. yukaridakilerin bazilari saka, ama tam da degil, hepsi ne kadar rahatsiz olduguma gore yapilabilir. maksat bezdirmek, orayi oturulamaz hale getirmek. aklina gelecek her sey olur, yeter ki oraya oturmaktan randiman alamayacagi rahatsizlik verecek bir yere donussun orasi.

merdivenlere yağ vb dökmeyi düşündüm ama birileri düşebilir. kedimin boklarını da atmayı düşündüm. hergün süpürüyor çöpçü.. kedim de kabız. taşınmam imkansız düzenli bir işim bile yok. alt katımda 4 kürt beş rus kız kalıyor. gece birden sabah 9 a kadar ayı gibi ses yapıyolar onları bile attıramadım. gündüz de bu kadın geliyor. delirmemek için çaba lazım. önceki evimden de gürültü yüzünden taşındım.nasıl yapacak hiç bir şey olmaz hala aklım almıyor. insanları suça teşvik resmen.. birileri seni uyutmasın. sağlığınla oynasın. yasal oalrak hiç bir şey yapama

Kulak tıkacı senin çözümün, 2.el klima al kadının oturduğu camın oraya motorunu koydur gelmez oraya hemde camı açmadan ev serinler

benim ev 1.katta, bizim apartmanın ses yalıtımı nerdeyse yok gibi, oturduğum sokaktaki bütün sesler benim salonumda, artı benim sokaktaki tipler sürekli sokakta bağırarak pencereden pencereye konuşur, kadınlar gece oldu mu sokakta full dedikodu yaparlar, karşı apartmanda bir amca full pencerede atlet modunda takılır filan resmen şaka gibi, bir de benim yaşadığım semt istanbulun merkezinde sözde, benim bunlara çözümüm ise basit pencereleri kapat, perdeleri çek ve keyfine bak.

camın önüne gelip bağıra çağıra bana küfür ve beddua etti sabah. ben de çıkınca dalga geçip karşımda oynadı. sinir krizi geçirdim. baya sinir krizi geçirdim. insanlar nasıl katil oluyor anladım. insanların kişisel haklarını özel alanlarını koruyacak hiç bir yasa merci yok bu ülkede.. kendini bilmezin biri sırf bu nedenle hayatımın için sıçabiliyor. o kadın akşam çıkıp dedikodu yapacak diye ben işimi yapamıyorum odaklanamadığım için belki maddi olarak beni çok büyük bir çıkmaza sokacak bu durum. zaten parasızlıktan taşınamazken

evimde klima yok zaten çok sıcak oluyor. camı kapatınca hastalanıyorum sıcaktan

imbat kliman yoksa bir vantilatör al 100 veya 150 liraya, klima gibi değil ama işini görür, pencereleri kapattığında vantilatörü açarsan sıcaklığı az hissedersin, hafiften ferahlatır da, ben sokaktaki sesler dayanılmaz olduğunda öyle yapıyorum, işe yarıyor.

kadın olduğunu düşünerek yazıyorum.. sert mizaçlı tanıdığın erkek arkadaşların varsa onlardan kadını korkutmalarını isteyebilirsin. o tipler ancak sözlü veya fiziki şiddetten anlıyorlar çünkü.

muhtemelen yapmışsındır ama hem karşı apartmanın hem de senin apartmanın yöneticileri nasıl bir şey yapamıyor anlamadım. kocası yok mu, o ne diyor?

şöyle bir şey yapsan. muhtemelen o da bodrum katta oturuyordur. o senin huzurunu bozuyorsa sen de onunkini boz. gece hangi saatte uyuduğunu öğren. camına yaklaş ve hoparlörden müzik dinlet.

yöneticiler hiçbir işe yaramaz. herkes bu mal kadını koruyor.

ikisi de alanlarında iyi telefon ancak kararını android mi ios mu üzerinden ver bence. Bu zamana kadarki kullanım alışkanlıkların, satın aldığın uygulamalar vb gibi şeyler bence çok daha önemli. İki cihaz da kullanım yönünden seni yarı yolda bırakmaz. Bununla birlikte huaweinin EMUI bence hoş bir arayüz değil ve kısa sürede ciddi fiyat kaybı olacaktır.

Bence iPhone al, 2.elde fazla değer kaybetmez. Ama ben yeni olsun 4-5 sene kullanırım sonra anneme, babama, kardeşime falan veririm diyorsan Huawei de alabilirsin.

karar vermene sebep olacak şeyler arasında saydıklarının önemi çok az. bu iki telefon arasındaki en büyük fark işletim sistemleri. ios mu istiyorsun android mi, ona karar ver. geri kalanlar bunun yanında teferruat, birbirinden eksikleri fazlaları hayatına o kadar etki etmez.

ben yazana kadar nickfury yazmış zaten.

abi ios'te 4 ay sonra eski model mi olacak diyorsun gerçekten?
adamlar iphone 5s'e son ios güncellemesini getirdiler. 5s'in çıkışının üstünden 6 sene geçti.

iphone'un en büyük özelliği, 3-4 seneden önce asla hiçbir şart latında "eski model" kalmıyor oluşudur.
6 sene önce 1000 liraya alınan 5s'leri bugün hala 600-700 liraya satabiliyorsun en basitinden.

iphone her zaaman üst her anlamda.
apple ürünlerinin teknik özellikleri diğer bir markaya göre düşük bile olsa daha performanslı bence

biraz daha bekler iphone se 2 alırdım.

mate 10 kullanıyorum. beğendiğim özellikleri:
-parmak izi okuyucusunun önde olması ve geri tuşu, son çalışan uygulamaları kapatma gibi çok fonksiyonlu bir özelliğe sahip olması.
-parmak eklemi ile açılan uygulamalar
-üst düzey telefonlarla yarışabilen kamerası
-batarya performansı ve hızlı şarjı

p20 pro bunlara ek olarak daha fazla özellikle geliyor bildiğim kadarıyla.

söylendiği gibi esas karar verilmesi gereken android/ios tercihi. iphone iyi hoş ama çoğu kişiye de hitap etmiyor. örneğin iphone'da nette gezinirken geriye gitmek tam bir işkence benim için. sayfanın altına doğru sürükleyip geri işaretini çıkmasını bekliyorsun. bunun gibi kullanım tercihleri önemli oluyor. iphone dışındaki çoğu telefonun zaten ikinci elde piyasası düşüyor. alıp satmayı düşünmüyorsan huawei iyi bir tercih olabilir.

Eski Huawei çalışanı olarak P20 Pro güzel ama tercihim iphone X olurdu:)

Huawei'nin servisi on numaradır. Muhtemelen içinden vip servis kartı çıkar ilk 3 ay ekran kırığı ücretsiz onarılır, telefonu servise verdiğin saatten bir saat sonra onarılıp verilir veya evinden gelip alırlar telefonu. Kamera ve batarya daha iyi, ayrıca dha ucuz. Satarken de ölecek hali yok. Iyi telefon.

X
Neden bilmiyorum ama iphone kullananlar hep daha uzuunn yıllarr kullanabiliyolar telefonlarını. Diğerleri max. 1-2 sene sonra değiştirmek zorunda kalıyor.
Mesela ben hala 5s kullanıyorum 4 seneyi geçti.

xiaomi al.

dua edersin.

herhangi bir modeli.

dostum seni o bulacağın işte bi öperler bi öperler, nereye geldim lan ben dersin.

iş hayatı öyle baba yanında olduğu gibi konforlu değil, kusura bakma.

uğraşıyorsun en azından kendi işinle uğraşıyorsun.

gidip yine fazla mesai, az maaş, sıkı çalışma temposu, bin türlü naz niyaz amir memur kaprisi çekeceksin , bi süre sonra lan niye uğraşıyorum ben 3 kuruş maaş için elalemi zengin ediyorum dersin.

bir makina çalışıyorsa parmaklamıycan.benden sana tavsiye.

ikisinin de kendi icinde zorluklari ve kolayliklari var. kendi isin oldugu zaman eeeeh beeeaaa nolursa olsun deme luksun var ama kendi isinde dogrudan etkilenen kisi kendin oldugundan oyle bir luksun yok. ayni sekilde maasli calisan oldugunda bi sicrama yapip yirtma sansin mumkun degil yok. ama kendi isin olunca guzel de bi sisteme baglarsan maasli calismayla kazanacagini misliyle katlarsin. insanlarla ugrasmak her iste zor. kendi isin oldugunda alacakli verecekliyle ayri, calisanlarla ayri ugrasiyorsun. baskasinin isindeyse super kurumsal bi yerde degilsen cogunlukla ustlerinin mobbingine maeuz kaliyor, calisma arkadaslarindan yana da sansli degilsen hayatindan nefret edecek duzeye geliyorsun.

sonuc itibariyle oyle ah duzenli isim azcik maasim olsaydi diye hayalini kurdugun sey elindekinden daha kotu bir yere cikabiliyor. en guzeli hic calismamak :) kim bulduysa calismayi kendisine diyecek bir cift lafim var :)

iş ne ?

babanız bırakınca işi sürdürebilecek misiniz ? yoksa başka bir ustaya fln mı muhtaçsınız ?

işin geleceği var mı ? tren çoktna kaçıp sektörü rakipler tuttu mu ? ne uzar ne kısalır mısınız ?

kendi işinin patronu olmak köleliktir ama keyifli bir köleliktir.

daha önce başkasının ya ında çalıştınız mı maaşlı ?

meslek, vasfınız, ihtisasınız, sektör vs. yazarsanız daha isabetli cevaplar gelir.
hiç başka bir yerde çalışmadıysanız sadece durumunuzda gördüğünüz eksiklikleri/memnuniyetsizliklerin bir yerin çalışanı olduğunuzda şıp diye yok olacağını hayal ediyor olabilirsiniz, ama olmayabilirsiniz de.

temel bilgileri söylerseniz, o sektörde çalışanlardan ya da onun hakkında fikri olanlardan daha ayrıntılı öneriler gelir diye diyorum.

ama genel bir şey olarak maaşlı çalışan olduğunuzda kimseye ağam paşam demeyeceğiniz bir dünya yok, haberiniz olsun.

bu durumda en güzeli çalışmamak evet :)

iş muhasebe ofisi. kendim de mali müşavir stajeriyim stajı bitirebilirsem ilerde kimseye muhtaç olmayacağım. işin geleceği konusunda kararsızım ne uzar ne kısalır gibi geliyor.(benim karamsarlığım da olabilir bu)

1 sene satış danışmanlığı,birkaç ay kargoculuk,1 sene kadar da başka mali müşavir yanında çalıştım.

@oscar beni en iyi tanımlayan cümleyi yazmış kendi işine sahip olmak kölelik gerçekten de. sürekli bir sorumluluk altındasın. tahsilatı ödemesi milletle yüz göz olaması felan bunalıyorum artık. benim altımda da 2 kişi var ve ikisi de saatleri dolunca gayet güzel çıkıp gidebiliyorlar yada çok zora gelince senden aldığım maaşı başkasında da alırım diyip rest çekebiliyorlar ama kendi yerin olunca rest çekmek gibi bir özgürlüğün yok. çünki en ufak sorunda benim telefonum çalıyor. bunun yerine yığsınlar dosyaları önüme yeterki benimle muhattap olmasınlar demeye başladım artık

3 senedir de burda çalışıyorum onu yazmamışım

Kendi işini yapmak çoğu açıdan avantajlıdır. Dezavantajları yok mu, var ancak maaşlı çalışan olmanın yanında lafı bile olmaz!

imkan ve gelecek varsa kendi işin daha mantıklı

öteki türlü yapay zeka geliyor, duman edecek hepimizi demedi deme ibrahim

aha seni en iyi anlayacak adam geldi.

2000 yılında daha üniversite 4. sınıf öğrencisiylen mali müşavir olan babamın "ofise eleman alıcazi part time sen çalışmak ister misin" dedi, boş boş gezeceğime ben başladım. başlayış o başlayış. önce part time, sonra full time, sonra stajı yap, ruhsatı al, büroyu devir al derken kendi işimi yapar oldum. hayatımda hiç farklı bir yerde maaşlı çalışmadım. yani babam tek değildi, ortakları vardı (ki onlar da kuzenlerim), pek iltimas da geçmediler, öteli elemanlar gibi maaşlı olarak çalıştım bir süre. yine de yabancı yer değildi.

şimdi bana sorsan, keşke o zaman kpss'ye daha çok asıldam, kursa gitsem memur olsam derim. rahat mı, rahat evet. sabah geç gelme, akşam erken gitme lüksüm var. kendim programlayıp istediğim zaman tatile gidebilme şansım var. güzel şeyler bunlar.

ama düzenli gelirim yok. 14 mükellefim var. tahsilat sorunu yaşamıyorum, herkes parasını ödüyor neredeyse ama kimse her ay tıkır tıkır ödemiyor. yani elime ayda geçmesi gereken para geçmiyor. o ay sıkıntılara giriyorum, ödemeler yapamıyorum, 2-3 ay böyle geçiyor, adam 3 aylık birden ödüyor. sürekli bir düzensizlik. bu düzensizlik yüzünden ne ev taksidine, ne araba taksidine giremiyorum. maaşlı olsam ayın başında tıkır tıkır param gelir, hesabım kitabım belli olur. liseden birlikte mezun olduğu ve tamamı memur olmuş arkadaşlarımın hepsi evlerini arabalarını aldılar, ben hala öğrenciyken ailemin aldığı arabayı kullanıyorum, çünkü düzenli para gelmediği için düzenli bir ödemeye de girmeye cesaret edemiyorum.

işin sorumlusu benim. elemanım da yok, tek çalışıyorum. bir şikrette çalışsan izne çıktığında senin işini bir başkası yapar. öyle bir şansın yok. ben izne bilgisayarı da götürüyorum, işler aynen devam ediyor. çünkü şu vatandaşın işe girişi yapılacak1 deidkleri zaman erteleme şansım da yok, bir başkasının yapma şansı da yok. ha elemanınız varsa o yapar, ama eleman demek en az 2300 lira masraf demek. 2300 lira elemana masraf etmek mi, tatilde bilgisayar taşımak mı? bence ikincisi. ama stres de eksik olmuyor.

2018 başında iki yeni mükellef geldi. bir de şirket kurdurdular. onların işlemleri, ayrı ayrı uyum sağlaması, gitmesi gelmesi, iş kaçmasın düzgün yapayım derdi, zaten var olanların işleri, geçici vergisi kdv'si derken ben günlerdir geceleri 3'e kadar evde çalışıp sabah 7'de kalkıyorum. uykusuzluk ve stresten ellerimde yaralar çıktı, gözlerim şişti. memur olsam skmişim işini, mesai saatimde yapar, en çok fazla mesaiye kalır çıkardım. en azından eve taşımazdım. bak eşim çocuğum arkadaşlarla buluşmaya gitti, ben ofisteyim hala, kendi hesabını kitabını bankasını doğru düzgün tutmayan ama acil mizan isteyen adama mizan hazırlamaya çalışıyorum.

şimdi hiç başkasının yanında çalışmadığım için bana bu işler zul geliyor. bilmiyorum maaşlı çalışmanın da zorlukları vardır ama en yakınımda, eşimde görüyorum, maaşlı çalışıyor, çok da çalışıyor ama maaşı da düzenli, vakti saati de belli. fazla mesaiye kalacağı zaman bile belli, pazar günü 14:00'e kadar gelinecek deniyor, 14:00 dedin mi de çıkıyor. mesaisini de alıyor. bu da bana cazip geliyor.

özellikle maaş işi çok canımı sıkıyor. kredi kartına 3000 lira borcum vari ödeyemedim. ama mükelleflerden 10.000 küsur alacağım var şubat sonu itibariyle.

gecikmeli de olsa alıyorum ama ben alıp borcu kapatana kadar yeni borç geliyor. düzen sıfır.

maaşlı çalışmak değil de ne yap et memur ol. en çok memurları kıskanıyorum. birlikte mezun olduğum adamlar uzman oldu, şef oldu, güzel ve düzenli maaş alıyorlar, yeşil pasaportları var, ben daha kart borcumu ödiycem diye bin tane mevzuata hakim olmaya çalışıp defter işliyorum, en ufak hatamda da binlerce lira ceza tehdidi ile karşı karşıyayım.

gerçi memur adamın da khk ile ihraç korkusu bilmemnesi var, arkadaşlarımın dairelerine kaç kişi ihraç edildii belki o da sıkıntı ama sanmıyorum bi boka bulaşmadılarsa benim kadar stres yaşasınlar. ben sırf günlük işlerim yüzünden bile bir gün huzurlu değilim.

bir smmm stajyeri olarak kurumsal bir yer harici - buyuk global firma falan- gibi yerlere gecemiyorsanuz sizi oyle bi operler ki. yaninizda calisanlara ne kadar para veriyorsunuz, sokakta o paraya hatta daha azina calisacak yuzbinler var.

@kveldulv o öpme işine katılmıyorum. son 4 yıldır aktif çalışıyorum ama çocukluğumdan beri büronun içindeyim. artı olarak bir sürü tanıdık eş dost,komşu mali müşavir var bürosuna girip çıktığım. şirketlerde de az çok tanıdık var. yani piyasayı bilmeyen 10bin maaş alırım diye boş hayale kapılan biri değilim. bi de daha artık neremi öpecekler haftada 7gün 12saat çalışıyorum.

ha yukarıda yazmadığım başka sıkıntı geldi aklıma.

2012'de bel fıtığı ameliyatı oldum. hastaneden 30 gün iş göremezlik raporu verdiler. birinin yanında çalışsam raporu verir, 30 gün yatarım, zerre şeyimde olmaz. ama ben ameliyat olduğum 28 şubat'tan 2 gün sonra yattığım yerden kucağımda laptop ile bordro yapıyordum. niye? çünkü mükellef maaş ödeyecek, bordro bekler. 21 şubat'ta doktor dedi acil ameliyat olacaksın yoksa felç olursun, aman dedim doktor, kdv geçsin öyle olayım. zira o beyannameleri 24'ünde vermezsem binlerce lira ceza. raporluydum, ameliyat oldum, öldüm falan dinleyen yok. felç riskiyle işle gittim çalıştım, işimi bitirip ameliyat oldum, çıktıktan sonra elimde 30 gün iş gçremez raporuyla kucağımda laptop, hadi bu sefer mart ayının işlerini yap.

memur olsam, çalışan olsam o raporu önlerine koyar 30 gün yatarım, paramı da alırım, kimse de tek kelime edemez.

kısa bir cevap vermek gerekirse; kalabalık bir aileysen, özellikle erkek kardeş çoksa kendi işin. diğer türlü memur ya da kurumsal bir şirket.

akrabalarım cafe işletiyorlar 5 erkek kardeşler. 2-3 şubesi olan bir işletme. her birinde birisi duruyor. şimdi hani sen hasta olduğunda tatildeyken yerine birinin bakması, işlerin yürümesi gibi sorunlar için güvenebileceğin bir kardeşin, müdürün, personelin vs.. olması gerekiyor. eğer yoksa gerçekten işleri idare etmek zor.

ikisi de kulağı rahatsız etmiyor ve anlaşılıyor. ama yazarken sanayisi derdim.

“Bu sorun, bilindiği gibi, eski dilden, Osmanlıcadan kaynaklanan bir sorun, başka bir deyişle, cami, bayi, mevki, terfi, sanayi, irtica vb. gibi sonu ayın’lı Arapça kökenli sözcüklerin Türkçede eklenme durumunda nasıl söylenmeleri gerektiği sorunudur. Ayın, Arapçadan bir ünsüz olduğu için bununla biten sözcükler, Türkçede bu ses söylenmediği halde, ünsüz ile biten sözcükler gibi işlem görürdü.”...

TDK ikisini de kabul ediyor ama modern Türkçe adına sanayisi demek daha doğru geliyor bana.

nasıl "bilmemne camii" yerine artık "camisi" demeyi daha çok tercih ediyorsak, bunda da yavaş yavaş sanayisi kullanımı yaygınlaşıyor, ki bence de olması gereken bu. dil eskiye değil, yeniye doğru gider.

ben de sanayisi demeyi tercih ediyorum ama gazetelerde dergilerde genelde sanayii kullanımı yaygın. sadece bu kelime için konuşuyorum. diğer benzer kelimelerde -si eki kullanılıyor daha çok.

garanti belgesi ve faturaya bakabilirsin. ayrıca her gözlüğün orijinal olduğunu gösteren bazı özellikler vardır onları kontrol edebilirsin. örneğin ray-ban'da sol camda RB harfleri işlidir. zaten o derece çakmasını yapan sana o ürünü dükkanda da satar :)

edit: beğenmezsen de 14 günde koşulsuz iade edersin.

gözlükçü olarak söylüyorum.20-30 senelik en kral gözlükçü bile anlayamaz güzel bir imitasyonu.Yarı fiyatlı ürünlerden uzak durun.Garanti belgesi ve faturası dediğiniz şey bir yazıcıdan ve bir matbaada kolayca hazırlanacak birşey.Cama isim işleme vs. 10 dakikalık iş yine.Yani sahte gözlüğün anlaşılması zor.Hele markalı ürünlerde piyasanın çok aşağısına satan ürünlerden uzak durun.Sonra mağdur olursunuz.

@ayağiniza gelen overlokçu, dediğiniz gibi bu kriterler çok kolay taklit edilebilir şeylerse gözlükçülere de güvenemeyiz o halde. nasıl olsa optikten alıyoruz diye güvendiğimiz gözlükçüler de bizim anlayamayacağımız şekilde sahte ürün satabilir.

araştırırken şöyle bir sayfa buldum. faydası olabilir belki.

forum.donanimhaber.com

bir kere al optisyenden al. yıllarca kullan...

Bana kalırsa lisanslı ürün satan firmalar haricinde, optikçilerde dahil alınmaz.

Ykm, atasun, opmar vs marka değeri taşıyan firmalara güvenmek yeterli bana kalırsa. Ayrıca bu yerlerdeyarı fiyatına düşen gözlükte hiç görmedim. Maksimum yüzde 35-40 bandını izliyor.
320 liralık gözlüğü ykm den 220 ye aldım örneğin

Kazasızlık indirimi kaskolu olunan ilk yıldan sonra kazanılan bir hak. Yıllık izin gibi düşün.

Hasarsızlık indiriminden yararlanmak için kaskonun ara vermeden yenilenmesi ve son yenilenen tarihten itibaren bir yıl içinde hasar yapmamanız lazım.

2017 de kaskoyu iptal ettiniz, ve yine 2017 de kaza yapmadınız. Yanlış anlamadıysam kazasız geçirdiğiniz 2017 de kaskonuz yoktu, o zaman hasar indiriminiz de olamaz.

Hali hazırda kaskonuz yoksa, ne kadar zamandır kasa yapmadığınıza bakmıyorlar. Hasarsızlık indirimi poliçe yenilemede işe yarıyor.

kaskon yokken kaza yapip yapmadigini firma bilemez ki :) hasarsizlik indirimi mevcut kaskolular icin devam eder

evet onu biliyorum ama çok kaza yapan sürücülere firmalar daha pahalı teklifler veriyor diye hatırladığım için sorayım dedim.

sigortam.net'i mutlaka arayın bu arada. baya indirim de yaptırtrabiliyorsunuz. bir de hasarsızlık indirimini sıfırlamayan, bir alt kademeye indiren kaskolar var onu da sorun. bizimki öyle mesela. şu an %60, kaza halinde %50den başlayacak.

etkinlik..işte şurayı ziyaret ettik diyerek bazı fotoğraflar yüklenecek ama daha sonra yeni fotoğraflar eklenecek.

etkinlikte albüm mantığı yok, etkinliğin duvarında paylaşılıyor fotoğraflar. en üstte yazı yazma kutusundaki fotoğraf/video ekle kısmından fotoğrafları seçip bir şeyler yazmak istiyorsan da yazarak paylaşabilirsin.

arkadan vuran suçlu takip mesafesini korumamış. ayrıca bence suren kişi acemi orda nasıl duramıyor bayağı mesafe var.

@sizofren06 kamera geniş açılı olduğu için normalden daha uzakta gösteriyor mesafeyi.

Takip mesafesiyle ne alakası var anlayamadım? Emniyet şeridi yok mu orada hocam, o araçlar neden bildiğin yolun ortasında durmuş? Uyarı işareti yok ayrıca.

Araç içi kameraları bu nedenle seviyorum işte. Eşim düz yolda giderken önceki araca vuruyor. Adam diyor ki -sen bana vurdun, öde parasını-. Akşam gidip evde kamerayı izliyorum ve o arabanın geri kaydığını görüyor ve paramı alıyorum.

Burada suçlu bence karşı taraf. Trafik polisi arkadaşa izletip ayrıca bilgi vereceğim.

vuran kişi hayal kuruyodu galiba zira frenn mesafesi var. öndeki aracın kusuru var ama bu arkadan çarpanın suçunu hafifletmez.

eğer otoyolsa duran araçlar suçlu, şeritte durulur mu ak, hem de gece vakti.

Arkadan çarpan da azcık mal, önünü görmeden bodozlama dalıyor, tır yüzünden kaçacak yeri kalmıyor, o da kaşınmış azıcık.

arkadaşlar arkadan vuran mal benim :) yer ankarayı bilenler için istanbul yolu..öndeki araç aniden sola kırınca son anda fark ettim..dikkatsizdim kabul ediyorum. fren yapmama rağmen duramadım yanımda da tır vardı. sigortacıma gösterdim sen suçlusun dedi istersen önümüzdeki yıl sigortanın artmaması için karşı tarafın hasarı ödeyebilirsin dedi. ben de karşı tarafın 200 tl'lik hasarını ödedim..tampon ve far aldık şahin marka araca.

benim araçta çok masraf çıktığı için bir araştırayım dedim..aslında ödemeseydim tutanağı devreye sokardım ama şimdi tutanağı devreye sokacağız bir de sonuç alamazsak daha kötü olacak. ne yapacağım bilmiyorum

öndeki kırmızı araba resmen tuzağa düşürmüş salağı:) ben de yapmayı çok severim bunu. yolda giderken önümde çukur falan varsa teker çukura girecek şekilde sürerim ve tam çukura gelince kaçarım çukurdan, sonra dikizden arkamdaki salağın çukura girişini seyrederim. bu arkadaş bir seviye daha yukarı taşımış, beğendim.

@bobinhoo sana çok güzel şeyler söylerdim ama sonucunda atılırım buradan. Arkadaki aracı tehlikeye düşürerek aslen bir trafik canavarı olduğunu alenen beyan etmiş oldun. tebrik ederim.

Ben o durumlarda dörtlüleri yakarak arkadan geleni uyarıyorum. Azıcık insanlığın varsa sen de aynısını yaparsın. sevgiler.

geçmiş olsun diyeyim, baştan desene video bana ait diye skldjfg :))

aşağıdaki linkte aşağılara doğru senin yaşadığına benzer "arıza yapmış araca arkadan çarpma" senaryosunda suç oranları anlatılıyor.

sonekspertiz.com

Duran araçlar en az 30m mesafede reflektör koymalılardı, avukat tanıdığın varsa buradan bir şansını deneyebilirsin. Geçmiş olsun

fertci.blogcu.com

hacı bütün kusur sende sağlama yapılmaz. sağlama yaparsan sürücüler seni görmez. ayrıca yolun ortasında durmamışlar kenarda durmuşlar. bozulmuştur bir şeyler olmuştur. dörtlüleri yakmış adamlar..

@gotic suçun büyük kısmının bende olduğunu kabul ediyorum zaten. ama arızalanan veya kaza yapan araçların minimum şu kadar geriye reflektör koyması gerekir gibi kural yok mu onu merak ediyorum..adam reflektör de koymamış zincir kutusu koymuş 5 metre geriye..bir de burası yoğun ve hızlı akan ankara'daki istanbul yolu..

eğer ben öndeki aracın yerinde olsam mutlaka fren yapar dörtlüleri yakıp arkadakileri yavaşlamaları için uyarırdım ama namussuz sanki rallide makas atıyor tırın önüne :)

@jepa

Polis arkadaşa sorduk; Trafik Cezası Madde 52/1-b: Araçların hızlarını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak.... nedeniyle suçlu olan sen oluyormuşsun.

@jepa doğru dedin onlar da reflektör uyarı işareti falan koymaları lazım. ama belki de o anda bozuldu arabaları. tam arkaya gidip reflektörleri koyacaklardı. trafiğin sakinleşmesini falan bekliyorlardı... ben ömrü hayatımda şunu gördüm makas atan araba varsa kesinlikle kenara çekip makasçı arabanın gözden kaybolmasını bekleyeceksin.

@jepa orada ne olursa olsun girermişsin kardeşim :) takip mesafesi önemli. gerçi gördüğün an frene koysan yine dururdun. biraz nazlı basmışın frene bence. geçmiş olsun.

maile gelen yazı şu...i.hizliresim.com

siteye girdiğimde açılan sayfadaki görüntü ise şu i.hizliresim.com

zaten standart ücreti bu değil mi? niye eski üyelerimize kampanya yapmışlar gibi mail atsınlar ki? direkt siteye sorsam daha iyi aslında ama iletişim adresini de bulamadım.

herkese göndermişler işte. 9,99x3 alır. başına gelen gördüm ekşide yazmıştı hatta

[email protected]'a İngilizce yaz üyelik bilgilerini de ekle, meseleyi izah et bir öneride bulunurlar.

Kendini kurtarabilen kurtarır. Toplu kaçış yok. Hepsi çalışmak zorunda. Welcome to the real world.

Kendisi için doğru mesleği seçen biri için yaptığı iş zaten yaşam biçimi. Çalışan herkes bu dediğin kadar olmasa da buna yakın bir hayat sürüyor. Burada önemli olan kazanç. Çok kazanan yaşam standartını yüksek tutar ve biraz daha mutlu olur

bu çalışma şartlarında ufak ufak depresyon ilaçlarına başlıyorlar. alışveriş bağımlısı oluyorlar ve kredileri ödeme çabasına giriyorlar. evlilik ve çocuk da oldu mu, köprüden önce son çıkışı kaçırıyorlar. etrafımdakiler böyle.
evet ben de sabahtan akşama kadar robot gibi çalışıp akşam trafik çekip evde 2 saat oturup uyuyorum.

bu tamamen senin yeteneklerine bağlı..eğer spor ve sanat, müzik alanında bilgili ve yetenekliysen oraya doğru yol al..şu hayatta öğretmenlik dışında rahat edebileceğin, kendine vakit ayırabileceğin bir memuriyet veya özel sektör işi yok bana göre.

bir de tabi yaş ilerleyince mutlu olacağın şeyler daha farklılaşıyor. mesela en son haberlerde izledim adam üçüncü köprü açıldı diye sevincinden ölecek. burası paralı mı, benim ne işime yarıyor, benim arabam bile yok vs..gibi düşünmüyor. çok basit yaşıyor ve o kadar mutlu ki...

eğer böyle bir hayat yaşayabilirsen, yani küçük şeylerle mutlu olurum diyorsan istersen günde 12 saat çalış fark etmez..evine gidip yemekten sonra çay eşliğinde 1-2 saat tv seyrederek eşin ve çocuklarınla mutlu bir hayat sürebilirsin.

yok beklentin farklıysa welcome to kapitalist dünya ve depresyon :)

İnsanlar bi de mutlular.

evlenmek bataklığın dibine kazık çakmak olur bu şekilde.

22 servsine binsen yetişirsin. yine de belko'yu arayıp sorman iyi olur. o saatlerde miting nedeniyle yolculuk süresi ne kadar sürüyor diye..

Tesekkurler arkadaslar. Baska arkadaslara da yardimci olur belki aradim belko air'i maksimum 1.5 saatte gidiyor dedi ben her ihtimale karsi 21 15 e yetiseyim.

@yahveriye,

Astiden mi bindirdiniz hocam?

sanal kartlar arasında ne fark var kardeş? kredi kartı alacağın banka sana komisyon geçirecek mi, işlemler hızlı mı yavaş mı bunlar önemli. sanal kart dediğin her yerde aynı. ayrıca alabilirsen cepteteb öneririm.

@baal windowsphone'da tüm bankalar yok o yüzden. eklemeyi unutmuşum.

akbank'ın sanal kartı candır.

yıllardır kullanıyorum. kartın kendi üstündeki 16 haneyi kullanıma kapattım. sadece sanal kartı kullanıyorum. yani kart kaybolsa da o numaralar bi işe yaramıyor. sanal kart için de yıllık bi ücret alıyor ama geri isteyince hemen veriyor.

diğer bankalarda farklı olabiliyor. hepsi aynı değil kesinlikle.

Maaş hesabının bulunduğu banka tabi ki. Hiçbirinin diğerinden farkı yok ki. En azından yıllık ücret kesmezler.

özel görüntüleme merkezleri var. bazıları sgk anlaşmalı oluyor..ama çoğu ücretlidir.

medicalpark göztepe hastanelerinde akşam 19 dan sonra % 50 indirimli çekim yapıyorlar,

maltepe devlet hastanesinde bi kaç gün içinde çekiliyor.

Ben iki sene once 30a cektirdim klinikte. Simdi 40lira filandir en fazla.

tramer sisteminde itiraz etmek butonu gibi bir şey olması lazım.
eğer o yoksa komisyon kararıdır (yazar zaten) ve dava açmanız gerekir. oldukça sıkıntılı bir süreç. başıma geldi, uğraşmadım amk.

tutanağı siz yazmadınız mı? sonuca itiraz edebilirsiniz tutanağa edilmez.

tutanağın altına bunu ben yazdım diye imza atmış olmanız lazım. tutanağa itiraz etmek pek tutarlı gözükmeyecektir.

kardeşim yazmış ama suçunu kabul etmiş gibi ifade etmiş sonucunu düşünmeden..sonradan o yazdığı şeyi yapmadığını hatırladı. mobese var olay yerinde..o görüntülerin incelenmesini istiyoruz aslında.

tutanağa yazmışsınız işte kardeşim deyip kestirip atarlar mı?

benim şahsi kanaatim soruları tek bir kitaptan almıyorlar, harman yapıp oradan alıyorlar.

Ayrıca arkadaşım kpss tamamen şans işi. tamamen. tamam 30 tarih sorusunde 15 ini yaptın. 5 i sole bole ama kalan 10 tamamen atma gücüne, Allah'a ve diğer dış faktörlere bağlı.

Ohoooo zeytindağını soracaklarda 5 tane yazar verecekler icinden bileceksin.... şans.

ikinci dünya savaşının anlatıldığı bi lise kitabı var mı, ben bilmiyorum. coğrafya bile lisede bıraktığım gibi değildi. geçitler, her ülkeyle yapılan ithalat ihracat ilk üçleri, bu senenin doğu anadolu tarafından en çok üretilen baklagili, geçen sene en çok üretileni... bir sürü incik cıncık bilgi var. kim meb ders kitaplarından geliyor dedi bilmiyorum ama mebden çalışan ayazda kalır.

meb ve aöf kitaplarından harman yapıyorlar. ramazan hocanın dediğine göre müfredattan soruyorlarmış.

umut tacirliği yapıyorlar diyebiliriz o halde. örneğin voynuk sorusu epey ünlü. bunu devlet olarak sen bile okulda öğretmezken sınavda nasıl sorabiliyorsun ki?

yapan nasıl yapıyor bilmiyorum ama sanırım yüksek puan almak için matematik, coğrafya'ya falan ağırlık vermek daha iyi..tarihe güvenmemek gerek.

jepa soruların cevabı meb kitaplarında var ama sadece tarih kitabında değil. şu semerkantı arkadaşım ilkokul 5 kitabından hatırlıyor mesela(türkçe kitabında geçen okuma parçasıymış galiba).

bostancı sabiha gökçen otobüsü olması lazım e-9'du galiba. havataşla direk varamazsınız, yeni Sahra'da inip taksi yapmak gerekir.

E-9a binin super hizli bostanci sahilde inersiniz. 30-40 dakika falan surer.

Değirmenyolu caddesi..küçük çantam va

e-10 a bin, bostancı köprüsünde in, duraktan geriye yürümeye başla, solunda doğa koleji - electro world veya bimeks olacak. biraz daha git, değirmenyolu caddesindesin.

bu zamana kadar sevemediysen kendini hiç yorma vaktini de boşa harcama. tek karakter üzerinden giden bir hikayesi var ve diğer sezonlar da benzer. bu dizi sana göre değilmiş demekki başka dizilere yönel.

Sadece 1 sezon izleyebildim ben. Zaten Dexter degil mesele, dizi denen seyin kendisi sacmalik. Sinema izleyeceksin. Dizi aptalca. Oturup bolum bolum takip etmek bana kendimi aptal gibi hissettiriyor.
Dexter da bir noktadan sonra sacmalamaya basladi, e bir olay bitiyor baska bir olay basliyor, bir sekilde bu basroldeki adamin seruveni devam ediyor, heyecanlanip bundan sonra ne olacak diye merak etmek anlamsiz gelmeye basladi bana.

breaking bad ile beraber izlediğim en iyi dizi. hangisi daha iyi bilmiyorum ama dexter unutulmaz. zevkler tartışılmaz sonuçta sevmek zorunda değilsin.

yalnız değilsin dextera bende ısınamamıştım hiç.

dediklerinin neredeyse hiçbirini hissetmedim bu dizi için ancak dizi de kafamda sezon sezon yer etmiş değil.

benim sevmediğim tek karakter hannah idi çünkü onunla devreye giren hikayeyi çok gereksiz buldum ve mantıkta vıcık vıcıklık benim için o noktada oluştu.

ancak deb gayet benimsediğim bir karakter idi, o sinkaflı sözleri de ona gayet yakıştırmıştım. ayrıyeten dizide siyah-beyaz yaklaşımlar olmayışı benim için en büyük artı noktaydı.

en sevdiğim geçici karakter camargo'nun oynadığı ice truck killer idi, çünkü inandırıcı idi, başta gördük kendisini dolayısıyla tutarsızlıklara, zorlamalara mahal yoktu ve olay örgüsüne, dexter'ın ikilemlerini açıklamaya katkısı çok fazla idi. bu ikisini daha sonra hayırdaki şer, şerdeki hayır yani yin yang gibi görmeden edememiştim ve bu karakterin dexter'la alakasını çok tamamlayıcı bulmuştum. dexter'ın son bölümündeki deniz ortası tekne sahnesi ise şu an hala aklıma geliyor. dizinin orada bitmesi ise nokta atışı olmuştu bence. ancak araya hannah girmeden bunlar olsaydı çok daha fazla takdir edecektim. dexter'ın yalnızlığını ve bunun aldığı şekli anlatmaya abisi yetiyordu çünkü, benzer ortamlardan gelmiş zorlama bir sevgiliye hiç gerek yoktu, vurguyu zayıflattı.

oyunculuklar ağırlıklı olarak kötü gelseydi -bazen dexter'ınki kötü geldi açıkçası- sanırım bu noktalara dikkat edemeden izler, keyif alamaz ve bir yerden sonra da bırakırdım.

Tüm çıkarımların şuraya götürüyor seni: "the wire".

4. sezonu da izledim. tırt dizi izlemeyin. bir adamla bir sezon geçti resmen.

evet..ay sonunda yatar. ise başladığın tarih de yazar. kaç gün çalıştıysan o kadar prim görünmesi gerekir.

ama işe başladığın tarihin girilmesi gerek diye hatırlıyorum. giriş yapılıp primin de ay sonunda ödenmesi gerekiyor..benim sigorta girişi yapıldı mı diye sor istersen.

sigorta kaydı ilk gün hemen yapılır. işverenine söyle sigorta kaydım yapılmamış diye. "ay sonunda yapacaz mık mık" ederlerse ilk günden yapılmalı diyeceksin.

bi kere şubat ayında girdiysen şubat ayı bitene kadar kesinlikle göremeyeceğine emin ol. o tarihten sonra muhasebecinin hızına bağlı olarak 23 mart'a kadar görebilirsin.

23 mart'tan sonra hala görünmüyorsa o zaman endişelenebilirsin.

evet işe giriş bildirimi işe başlamadan en geç 1 gün önce yapılır. ama bunu bir yerde göremezsin. ne zaman olur, şubat ayına ait aylık bildirge sisteme girilir (ki bunun giriş tarihi yukarıda dediğim gibi 1-23 mart arasındaki herhangi bir tarihte olabilir), o zaman e-devlet'ten görürsün.

Sıkıntı yok, ay sonuna dogru baktiginda goreceksin .

Çok teşekkür ettim hepinize arkadaşlar.

(bkz: çekirdek)

Macbook pro - 3200 tl - sanirim 3 yil oldu. Ya da 4 yil.

Kindle pw 2 - 119 dolar, gectigimiz yaz.

kindle pw3 - bir buçuk ay oldu, kılıfıyla birlikte 418 tl.

nba league pass

packard bell laptop. beşinci yılı.

huawei ideos x5. taş gibi telefondu o da. ne kenarları soyuldu ne bir şey. 3 yıl kendim kullandıktan sonra aileme bıraktım, en son uzaktan akrabalardan biri kullanıyordu.

xiaomi mi4.

nike bere, 9 senedir kullanıyorum. para vermedim gerçi, lisede yılbaşı çekilişinde almıştı sınıf arkadaşım; en fazla 30 vermiştir.

he bi de 5 sene önce 1600'a kazandığım ilk maaşla dell laptop almıştım, hala kullanıyorum çatır çatır.

pazardan 2.5 liraya aldığım superdry t-shirtler

butikbira.com'dan aldığım bira kiti. şişesi 2 liraya geliyor, ki alkol oranı yüzde 7,5 şişe başına.
elixir gitar tel takımım bir de. 10 yıldır kullanıyorum, yılda bir değiştirmek yetiyor. 45 lira gibi fiyatı var.

kindle

tost makinesi, 350 tl, 2015 kasım

Kindle
Macbook Air

Macbook Pro Retina, 4000 TL. Ben aldıktan birkaç ay sonra 6000 oldu.

İpod Classic-160 GB 2007 yılı 700 lira falandı sanırım, hala sorunsuz çalışıyor.

salomon goret tex ayakkabi. 4 senedir haftada 5 gun olarak giydim(is yerinde) hala saglam. markafoniden 150 liraya almistim.

açık mavi adidas şort, 2009'da aldım. hala giyiyorum. 80-100 tl civarı.

samsung r522

Macbook Air
HP Deskjet 2540 Printer
Salomon Outdoor Bot
Jack Wolfskin Outdoor Mont

Payda biraz yüksekti printer hariç ama pay kısmı o kadar yüksektiki kurtardı..(p/f)

i20 - 30.000 tl
ıphone 5 - 800 tl
asus laptop - 1.250 tl
portakal - 1,küsur

macbook pro retina 13". aralik 2013.
columbia kislik mont. aralik 2013.

Philips traş makinesi, 2011'de, 40 euroya. Aldığım günden beri haftada bir saç traşı oldum, hala taş, bataryası dahil.

2012'de lenovo z570 almıştım 1200 tl'ye..hala kullanırım çok memnunum.

bunun dışında,

10 yıldır ara ara kullandığım cat bot var..meizu mp4 player da f/p oranı yüksek bir üründü.

Yatak+baza+başlık 150 tl

2010 yılında dell inspirion n5010 almıştım 1650 tl'ye. 2015 yazına kadar kullandım taş gibiydi. en sonunda benim hor kullanmam yüzünden bozuldu canım bilgisayarım.

macbook pro- 7 yıl önce okul hediye etti saolsun- biraz ekleme ve düzeltme ile birlikte hala birlikteliğimiz kaldığı yerden devam ediyor, eğer hastalanırsa yine ne yapar eder bu türden devam ederim sanırım..
Skechers spor ayakkabı- 200 civarı almıştım yaklaşık 1 sene önce. İnanılmaz rahat, her kuruşuna helal olsun.

Nexus 5 kesinlikle

zihinden problemler kitabı. 94 yılında babam yaz tatilinde çalışayım diye almıştı. o zaman 40 bin-50 bin gibi bişeydi heralde. (şimdiki 10 tl de)

10 sene once bi ses sistemi almistim. 10 sene kullandim, gecen gun de aldigimdan fazlasina sattim. biraz beklesem daha da fazlasina satardim hani)

tavsiye değil de bir şey sorayım. sim kart takılabidiği için yasak değil mi bunlar, gümrükte sorun çıkmaz mı?

@jepa @lunedor evet, yasak. gümrükten geçmez. sadece wi-fi olan modellere bakmanız gerek.

Bilgi için teşekkürler, son olarak şunu sorayım, bu tip tabletlerin hdmi çıkış çözünürlüğünün ekran çözünürlüğü ile sınırlı olabilitesi var mı? Yani mantıksal olarak olmaması gerek de çinlilerin denişik icraatları olabiliyor.

@lunedor, yok merak etmeyin, ekran çözünürlüğü ile sınırlı olmaz.

bu kadar uğraşacağınıza gidin amazon fire 7 tablet alın. borderlinx.com ile getirebilirsiniz. hem ucuz hem de ne idiğü belirli. en azından bir süre yazılım desteğin olur. 50 dolares. black friday'de 35 dolara düşmüştü.

Deniz Tekin- Hep Sonradan
www.youtube.com

eskilerden kesmeşeker / cenk taner

www.youtube.com

peugeot'un en çok tutulan modellerinden. bir tanıdığımda var. yakıt tüketimi düşük, bagajı geniş..ama pek konforlu değil.

az yakar, çok kaçar. hafif bir araç. uzun yolda fena değil. clio gibi işte.

ama iç mekanı da bagajı da baya geniş. konfor az, iç donanım az.

alırken bir de citröen c-elyesse'ye bak derim. ikisi aynı araba. fiyat avantajı olabilir.

clio değil de linea'nın eş değeri.