merhaba MacBook Pro ile sims oynanır mı? hayatımda ilk defa bir oyun oynayacağım. lise döneminde arkadaşlarımda görürdüm. stresten vücudumda döküntüler başlayınca kafayı dağıtayım dedim. nereden indirilir. ücretli ücretsiz mac'ta oynanır mı? bilenler yardımcı olursa süper olur.

Başlıktan anlaşılacağı üzre 1 tb'lık harddisk alma peşindeyim, hali hazırda kullandığım seagate'ten memnunum ama toshiba ve özellikle wd'nin passport serisine karşı da boş Değilim, işbu sebeple her türlü marka/ model önerisini rica etmekteyim fiyatı uçmamak kaydıyla!

anneme 1000-1400 tl arası laptop tavsiyelerinizi bekliyorum arkadaşlar. annem üniversite öğrencisi, sanat tarihi okuyor. alacağımız laptop, office programlarını çalıştırıp interneti kullandırsın yeter. ama kendisi biraz hoyrat kullanıyor kasası sağlam olsun bir de casper, hp filan almak istemiyoruz. çok teşekkürler şimdiden.

Ortalama 1 yazıcıyla 1000 sayfa siyah beyazın maliyeti ne olur ? Bana yazıcı tavsiye eder misiniz ?

sözlükte toplam kaç kişi var kaçı kadın kaçı erkek bunları nereden görürüm. istatistik kısmında yok bu bilgiler.

ağlamam lazım benim rahatlamak için.
bana dramın en ağırından, şok olacağım aklımdan çıkmayacak film önerir misiniz?
ps: dram aile üzerinden olmasın mümkünse.

uluslararası çalışma örgütünün son raporlarından birini çeviriyorum. bir başlık var ama takıldım.

women have been losing out from recent occupational trends

başlık bu. önerileri bekliyorum. teşekkürler.

harici bellek almam gerek bana uygun fiyatlı düzgün bir şeyler tavsiye edebilir misiniz. bir abd den gelicelk bir arkadasım var acaba ona mı söylesem. daha mı ucuz orada.

Merhabalar, yeni ev kuracak bu çifte, beyaz eşya ve mobilya seçiminde yardımcı olabilir misiniz? Şehir Ankara.

Mobilyada model tavsiyesi değil de istediğim, başımızı ağrıtmayacak şeyler bulalım istiyoruz. Sağlamlığıdır, satış sonrası ilgidir, sorun çözümüne olan yaklaşımlarıdır, vs. değerlendirme yapabilir misiniz?

Beyaz eşyada da aynı şekilde. İkide bir servis çağırmak zorunda kalmayalım.

Şimdiden teşekkürler.

Arkadaşlar kuzenim 6 senelik sevgilisinden ayrıldı ama ibne peşini bırakmıyor kızın. fotoğraflarını silmedim babana gösteririm benden ayrılamazsın ben seni seviyorum vs vs vs. diyor diretince de seni öldürürüm ya benimsin ya kara toprağım triplerinde.

bu sapıktan dövmeden nasıl kurtarabilirim kuzenimi? ilk önce savcılığa mı polise mi gitmeliyiz? prosedür nasıldır? kız 2 haftadır ağlaya ağlaya 10 kilo kilo verdi.

lütfen bu konuda bilgisi olan arkadaşlar yardım etsin.

şimdi hocanın istediği şu 5 tane juridical power 5 tane bio-power örneğini açıklayarak ingilizce yaz getir. sabahtan beri boğuluyorum. 3 tane daha sınavım var bu hafta. en azından bilenler biraz fikir verebilir mi? derste anlattı slayt falan verdi ama kendisi de net değildi hocanın tek ders ayırdı koca güç ilişkileri meselesine.

Ya eskiden boynerde niketa falan olurdu artik bulamiyorum nereye baksan?

bu kumrunun arasına konulan peynir çeşidi ne abi çok güzel ama cinsi ne yani
beyaz peynir değil, ödemiş tulum mu izmir tulum mu ne o çok güzel

hiç yakmadan 183 geldi bu gün. yakayım bari.

tek odada, akşam evde olduğum saatlerde, 22:00-07:00 arası yandı genelde.

dizi sitelerine bakıyorum çok fazla dizi var hangisi bana göre bilemiyorum. bunun için bazı siteler vardı beğendiğin dizileri giriyorsun öneriyor falan. onlardan bilen varsa paylaşırsa bir de luther gibi bron/broen gibi criminal minds, dexter veya true detective gibi dizi lazım. yardımlarınıza minnettarım.

Merhabalar, bugün eve geldiğimde kedimin gözü ve çevresinde sarı renk vardı. Lakin iltihap sarısı gibi değil, boya sarısı gibi. Nedenini çözemedim, ama gözüne temas ettikten sonra onların arttığını, hatta o akıntıya dokununca başka yerlerinde de o sarı rengin olduğunu gördüm. anlatmak çok zor oldu siz en iyisi fotoğrafa bakın. bana ne olduğunu söyleyip içimi en azından yarın veterinere götürecek kadar rahatlatırsanız mutlu olurum.

i.hizliresim.com

arkadaşlar bu işlerde yeniyim yükseklisansa başladım. lisans döneminde birkaç ödevde yaptığım olmuştu ama unutmuşum herşeyi 3 yıl oldu. şimdi çok detaycı bir prof için ödev hazırlıyorum. kadın baya tez niteliğinde bir ödev istiyor. anahat planı yapmıştım birtane hiç beğenmedi. bunu eksiksiz ve mükemmel bir ödevle cevap vermek istiyorum. ama dediğim gibi çok şekilci. ben ödevi yazmaya başlayayım sonra mı içindekiler tablosu oluşturacağım ne yapacağım bilmiyorum. birkaç video izledim, birşeyler okudum ama pek anlam veremedim. var mı yardımcı olabilecek boş vakti olan birileri.

...aslında gönül işleri kategorisine girmiyor, hiçbir sikime de girmiyor ama yazmak istedim.

Bugün bir caminin avlusunda bir köşeye oturmuş kedi seviyordum. Apak melek yüzlü bir kadın geldi, önce kediyi sevdi. Birkaç fotoğraf aldı. Sonra camiye girdi. Ben amaçsızdım, mutsuzdum, oturuyordum öylece. Kediyi sevmeye dermanım yoktu bile. Piçiko geldi kuruldu kucağıma. Onunla avunayım bari derken zaman geçmiş... Baktım, o kadın, az önce camiye giren kadın yanımda, o da seviyor kediyi. İzin istedi birkaç fotoğrafımızı çekti. Sonra biraz çekingen, oturdu karşımdaki banka. Polonyalıymış, sanat tarihçisi miymiş neymiş... İngilizcem bok gibi olduğu için onun sorularına kısa yanıtlar verdim. Orada temizlik işlerine bakan amca -biraz yılışık biri- da oturdu. Kadına sikindirik sorular soruyor, beni emeline alet ediyor tabii. Ben zaten darallardayım. Adam böyle diyor falan diyorum, gülüyor kadın, apak yüzü var, gözleri ışıl ışıl. Neyse, ben hafif kaykılıp gitmeye yeltendim. O esnada İbrahim Paşa Camii varmış dedi, tarif edeyim bari giderayak dedim, yanında taşıdığı ajandanın haritasından gösterdim, zaten bulunduğumuz yere 50 metrelik bir yer. Ayağa kalkınca bari oraya kadar götüreyim sizi dedim, Türk kadınına zinhar etmem böyle bir teklifi. Üstelik cami avlusunda. Amacın ne lan senin!!! Birlikte yürümeye başladık, ben İngilizcemin bu kadar beter olduğunu o vakit farkettim. O ney lan... Ne desem havada sallanıyor, bir sike faydası yok. Ama o kadar iyi niyetli ve anlayışlı ki cümlelerimi toparlıyor, sen aslında şunu dedin di mi dercesine hem benim yerime hem kendi yerine konuşuyor. Ben, aman dedim. Bırakayım cami avlusuna bitsin bu çile. O da ne cami kapalı, restore varmış. Öyle üzüldü ki. Hemen yanında devasa bir cami daha var, o zaman buna girelim eğer isterseniz dedim. Ona girdik, başına şalı aldı, geçti köşeye, ben de yanındayım. Devamlı gülümsüyor, ben de gülümsüyorum. Bu bana iyi gelmeye başladı. Biraz da fotoğraf çekti, aralarda bir iki defa da beni çekti. Galiba beni çekmediğinde benim darılacağımı düşündü bu kadın diyorum içimden. Bize bakışına bak diyorum, sosyalliyorum zihnimin içinde gelişmeleri...

bu arada kadın evliymiş, polonya'da önemli bir müzenin müdür yardımcısı gibi bir şeymiş. adını da söyledi ama anlayamadım. bense kendime hakim olamayıp bok ingilizcemle canhıraş şekilde anlatmaya başladım ecdadı. harem hürrem süleyman rüstem... polonya'da şu an muhteşem süleyman oynuyormuş. fatih'e gittin mi diye sordum, hayır dedi gülümseyerek. gözlerinin içiyle âdeta bana sorar gibi "gidebilirim" de dedi. ama bi sn diyerek telefonunu çıkardı. polish dili neymiş öyle, ekrana gözüm kayıyor karman çorman yazılar... bana şundaki rakamları söyleyebilir misin diye bir kart uzattı. belçikalı birinin kartı, öyle tuhaf bir isim var ki kadın mı erkek mi anlamadım. sonra buna İngilizce bir mesaj yazdı, "buluşmamızı yarınki kahvaltıdan sonraya erteleyebilir miyiz?" hemen mesaj geldi; yüzünde resmen çiçekler açtı kadının. bu arada sadece üç günlüğüne gelmiş istanbul'a. sonradan düşündüm, lan üç günlüğüne geldiğin bir memlekette belçikalı arkadaşınla olan randevuyu iptal etmek... çok değişik geldi bana. çünkü ilk karşılaştığımız yerde ona sorduğumda derdinin sadece orada bir iki yer görüp eminönü'ne inmek olduğunu söylemişti. benim yüzümden planı değiştirdi resmen. ayrıca sular seller gibi konuşamıyorum. derdimi anlatamıyorum, tek yapabildiğim sıkıştığım yerde gözlerinin içine bakıp sorry demek ve mahcupça gülümsemek. ama o sanki yıllardır aradığı şeyi bulmuşçasına mutlu. durmadan kedileri severek, fotograf çekerek yürüdük fatih'e doğru. tam valens'in altında dur dedi. çantasını açtı bana bir elma verdi iki elması varmış. ikimizde elmaları hatır hutur yiyerek yola devam ettik. acıkmışım da amk, ne dediğim iyice anlaşılmaz oldu. bu gülüyor falan. sağa sola bakmadan yola atlamama, yaya geçidi dinlemeden gaza abanan hayvanlara diğer garabetler durumlara da şaşırmayı ihmal etmiyor.fatih'i gezdik. yüzlerce kedi fotoğrafı çekti. musalla taşının manasını bir anlatışım vardı, değmeyin gitsin. ilk kez beni düzeltmeden dinledi, gözlerini faltaşı gibi açarak ve sonunda illaki gülümseyerek.

sabahın amaçsızlığı mutsuzluğu bende başka bir şeye evrilmeye başladı, fatih'te nokta koyacağımız zoraki geziye artık ben devam etmek istiyordum sanki. kedileri sevişi, arada bir bana dönüp şak diye fotoğrafımı alışı... bari çekiyorum de hayırsız, zaten at hırsızına dönmüşüm. ama dert etmiyor hiçbir şeyi. karılar pazarındaki leş peynircileri gösteriyorum, hemen yiyelim o zaman falan diyor. ben not hijyen! diye durduruyorum. hani kandırmak istemiyordum, belli ki bana güvendi bir noktada. malta'da suriyeli göçmenlerin sikerttiği bir lokantayı gösterdim, bak nasıl ekmek yapıyorlar, bak nasıl döner. ama ortam sirkten hallice, hakkaten nolmuş lan canım malta. kadın hadi girip yiyelim diyor, ben not hijyen! sonra beş on adım attık, birden durup ve yine gülümseyerek "benim için endişelenmeyi bırakır mısın?!" dedi. allah'ım, başım döndü. ahir ömrümde ben böyle lezzetli itiraz görmedim. kedi gibi piki deyiverdim. hemen arkamızdaki nar suyu sıkan barzo gence iki bardak verir misin dedi, elemanın eller meşin gibi ama bu arada. eleman da kendi çok matahmış gibi "çok bozdu abi buralar." diye suriyelilerden şikâyet ediyor. ona da eyvallah çekip sıkılmış nar sularımızı içe içe çarşambaya doğru yola revan olduk. mutlu muydum neydim!

hedefte fethiye müzesi var, orayı göstereceğim ona. bir de yabancı arkadaşları götürmeyi en sevdiğim yer sonuçta. pata küte konuşmalarım sürüyor, o gülümsüyor. yolun bir yerinde artık amaçsız amaçsız şehirde fink atan sevgili modunda dur ya bak şurda ne var diyerek onu çukurbostan'dan geçirerek yavuz selim'e soktum. bilenler vardır muhteşem bir seyir terası var. görsün de daha çok gülsün, daha çok mutlu olsun istiyordum. artık onun mutlu olması içindi her adımım. o noktaya nasıl geldim bir türlü çözemedim o kısmı. asıl tuhafıma giden de bana hemence güvenip randevularını bile iptal edecek duruma onun gelişiydi. kedi nelere kadirmiş ya lan.

çarşamba'da spontane şekilde yarım kucak sakalı olan çalışanların bulunduğu bir lokantaya oturduk yine onun teklifiyle. başta ortada ve sonra hesabı benim ödememe izin vereceksin değil mi, dedi. ben tamam dememe rağmen, yemeğin sonunda hesaba ortak oldum. bıraksa hepsini ödeyeceğim amk. helali hoş olsun. fethiye'den sonra kariye'ye geçirdim onu, o ara yolları akşam karanlığında aşıyoruz. ben olsam tırsarım ne yalan söyleyeyim, ama o sonsuz bir güvenle yürüyor. ve arada mutlu bir gülümsemeyle taçlandırıyor anı. arkadaşlar bu arada gayet seviyeli ve aklı başında iki insanız hani, iç sesimle anlatıyorum hadiseyi. kadın ne düşünüyor, neden böyle davranıyor hiç bilmiyorum yani. benim kafamda makul tek bir gerekçe var. muhtemelen bir turla geldi, ya da çekilmez lavuklarla dolu bir arkadaş çevresi var. böyle bir anın fırsatını kolluyordu ve gerçekten de dilediği oldu. Bu yani. sonuçta boru değil, şehrin en kıymetli yapılarını, otantik ortamlarını gösteriyorum ona. bulunmaz nimet. farkında da. ben de onun kendisi için yapılana kıymet vermesini bilen biri olmasından etkileniyordum. yani bence durum budur.

kariye'den sonra, surları gösterdim. surlara tırmanan merdivenleri görünce hadi çıkalım dedi. ben peki dedim, ama yükseklik korkum var. yolun yarısında, arkasından ben korkuyorum diye bağırdım ama sesim nasıl titriyor, mırıl mırıl konuşup beni rahatlatarak elimden tuttu. o önde ben arkada tırmandık surları. yukarda bana bir gülme geldi, o da gülüyor. böyle denişik bir ambiyanstı yani, istanbul ayaklarının altında ışıl ışıl, bizans surlarının tepesindesiniz, rüzgar esiyor, ruhunuz esrimiş, böyle üzerinize bir hâl inmiş, keşke görseydiniz. birbirimize sokularak ilk özçekimimizi de o an yaptık. ben başka birşeyden daha tırsıyorum, çevre evler it kopuk, hapçı dolu. biri peşimizden tırmanıp bizi gasp etse bir bok yiyemeyiz kesinlikle. yoksa orada daha uzun kalınabilirdi. kalınsa mıydı acaba lan:(

yatsıya mihrimah'a yetiştirdim elhamdülillah bunu. girdik oturduk bir köşede, aşrın sonuna kadar da beklettim. bir biz varız zaten yabancı. bizi köşede son ana kadar uslu uslu bekler gören cemaat çıkışta yanaşıyor, allah kabul etsin falan diyor. etsin de neyi yani? ne anladınız ki siz? avluda bir telefon geldi buna gülerek heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyor. ben fotoğraf çekerken yanıma sokuluyor özçekim yapsana diyor el işaretiyle, o konuşurken ben fotoğrafımızı çekiyorum. eve gelip ilk o fotoğrafa baktım, o kadar güzel çıkmış ki.

dönüşteyiz, yarın memlekete dönüyorum gayrı dedi. binlerce teşekkür vs. etti ben de özür diledim kendisinden. berbat ettim aslında gününü dedim, ikimizin yerine de sen konuşmak zorunda kaldın. bir kâğıt kalem çıkartıp telefonlar, sosyal medya ne varsa yazdırdı bana. Kendininkini de yazıp bana verdi. onu karaköy'e bırakıp geri eve döneceğim. meğer şişhane'de inecekmiş köprüyü görünce hemen ayağa fırladı. ben de butona çöktüm. şoför durmaya kalmadan boynuma sarıldı ve beni yanağımla dudağım arasında bir yerden öptü.

ben ilkin, otobüs sarsıntısından yanlışlıkla oldu sandım. bir daha bir daha, aynı yerden seri öpüyor derken otobüs meğer durmuş bu arada. şoför homurdanıyor. hatta herif on tonluk araca hafif gaz vererek bizi biraz tokuşturdu da. kadın ayrılmak istemiyor âdeta, ama hemen indirdim, sonra kaldım tabii içerde sap gibi. gözden kaybolana kadar iki eliyle otobüsün ardından el salladı.

5 saat oldu, öptüğü yerler hâlâ sızlıyor, şu an çok mutsuzum. hani anlayacağına iman etsem zeki müren şarkıları gönderecem kendisine facebooktan, o biçim.

niye böyle oldum ben ya, normal mi?

aklımda hiç böyle bir gün geçireceğim yoktu, biraz kitaplara bakıp hava alıp dönecektim eve. şimdi hani sevgiliden ayrılınca bütün kemiklerin kırılmış gibi tüm varlığın ağrır ya. aynen öyleyim, normal mi bu?

www.youtube.com

Gece gece saçma bi enerji geldi, kış için koca bi tencere domates pişirdim. Geçen yıl kavanozlara koyup saklamıştım pek lezzetli olmuştu. Bu sefer de öyle yapacaktım ki evdeki hiç kullanılmamış kapaklar pıt pıt bozuldu kavanoza denedikçe. Yalama oldu yani.

Tencere dolusu domatesle baş başa kaldım.

Şimdi soru 1: Kavanozların ağızlarına buzdolabı poşeti falan geçirmek suretiyle kapağın sıkı olmasını sağlasam ne olur? Bozulur mu?

Soru 2: Buzdolabı poşetine koyup derin dondurucuya koysam ne olur? İnternetteki kaynaklar hep pişirmeden derin dondurucuda saklama tarifi vermiş. Pişmiş domates koysam?

Teşekkürler.

1- Mısır'da güvenlik ne durumda?
2- Mısır'da ülke içi ulaşımı nasıl yapsak? 2 kız olacağız, bildiğiniz tur gibi bir şey varsa daha önce gittiğiniz önerebilir misiniz?
3- Dikkat etmek gereken başka bir şey var mıdır?

hırs, çalışma ve başarı zinciriyle alakalı olsun. boks filmleri aklınıza gelecektir, onlardan istemiyorum. di caprio filmlerini izledim. Teşekkürler şimdiden.

neler sorulur? sosyal bilimler enstitüleri için sorular ne tarz oluyor? bilgisi olan var mı acaba?

istediğim semtte ve istediğim fiyatta bir ev buldum fakat en üst kat. muhtemelen ısı yalıtımı yok apartmanda (şimdi gördüm evi, yarın sorup net bilgi alacağım)

sevgilimin evi de en üst kat ve yazın sıcaktan uyuyamıyor.

hep mi böyle olur teras kat evler? yazın çok sıcak kışın çok soğuk?

teşekkürler

yumurtayı haşlayıp, boylamasına ikiye bölüp, sarısını çıkartıp-ezip içine bir şeyler koyup karıştırarak tekrardan yumurtanın beyazına koyasım var.

o bir şeyler ne olabilir ki?

yüksek lisans mülakatım vardı bugün. tam 20 dakika boyunca aşağıladılar. milleti 2 dakika aşağılarken beni tam 20 dakika boyunca. aslında herşey güzel başlamıştı. heyecandan şeker hastaları gibi dilim damağıma yapıştı ilk olumsuz yorumda. perspektifimi vurgulamaya çalıştım. disiplinler arası bir bölüm, web sitenizde verdiğiniz okumaları yaptım diyorum. bana lisans alanımdan hiç alakalı olmayan sorular sordular. tam içine gireceğim negatif bir yorum yapıyor. zaten belki mezun olduğumdan beri 3 yıldır ilk kez insan içine karışmışım diğer muhabbetlerim evde kediyle veya annemle oluyor.kendimi o kadar kötü hissediyorum ki sanki aylarca bişey yemeyeceğim,su içemeyeceğim, hayatım bitti. sadece o bölüme başvurdum bir de diyorum ki mezun olduğumdan beri ben buna kafa yoruyorum. her şeyden biraz biliyorsun ama yüzeysel kalıyorsun diyor. derinlemesine bir şey bilmiyorsun diyor. hobilerin ne dedi jürilerden biri hobi mi dedim karşılık olarak. benim işim bitmiş demi? millet 20 dakka tutmazlardı milleti iki dakkada çıkardılar bu kadar hırpalamaları iyiye işaret diyor. en son çıkmadan önce ben öğrenmek istiyorum bu alanda yetkinleşmek istiyorum dedim. bölüm başkanı öyle sorular sordu ki diğer hocalar biz bile bilmiyoruz bunu dediler. yani seni almak istiyorum bana birşey vermiyorsun dedi. çıkarken de umudunu kaybetme bu bölümle alakalı diyor. ne demek bu olmadı demek. sadist mi bu insanlar ya. eğer hoşlanmasalar çabuk çıkarırlarmıydı ne diyorsunuz. bir teselli verin. dünyanın sonu değil tabii ama. evde tek başımayım yine kediyle. bir insan fikri alayım dedim.

Bilindik tüm şirketlere sordum araç yok haftasonu için, var mı az bilinen ama önerebileceğiniz bir şirket?

Annem belinden ameliyatlı. Dün kamil koç ile izmir - yalova seyahati yaptı. Gündüz yolculuğu. Sabah 10 da kalkan otobüs her şehirde ilçede dura dura 18 civarında Yalova'ya vardı. Annem şimdiden dönüşü düşünüyor. Yalova izmir gündüz hiç durmadan veya kısa bir mola giden bir firma var mıdır acaba ? Teşekkürler.

Can sikintisindan buralarda dolasirken asagilarda bir duyuru gordum. Soru ve cevaplarin genel icerigi: cam kiriklarini copleri karistiracak hayvan dostlarimiz icin tehlike yaratmayacak bir bicimde cope atmak... Ambalajlayarak, folyoya sararak falan. Hatta bir arkadas sut kutusunun bile tehlikeli olabileceginden bahsetmis. Kopekler, kokusundan dolayi parcalayabiliyorlarmis.. Neyse soru sormayacagim, sadece icimden geleni soylemek istiyorum.

Siz ne guzel insanlarsiniz be! Yemin ederim yasamaya dair umutsunuz, hayata dair gulumseten detaysiniz... Bu sikko dunya sizinle guzel, Cok yasayin!!! Iyi geceler.

hayatımın ciddi şekilde en kritik 3 haftasının icindeyim. 3 hafta sonra vermem gereken ingilizye yeterlilik sınavı var ve veremezsem hayatım mahvolacak. ama yine de nasıl olyorsa çalışamıyorum. reading konusunda ciddi yetersizliğim var ve günde en az 5-6 reading çözmem gerekirken 1 tane bile çözünce 2. ye oturmam imkansız gibi bir hal alıyor. üstelik paragraf zorsa sözlük kullansam bile hicbir şey anlamıyorum. biliyorum ki bu çalışa çalışa gelişecek. eger 3 hafta boyunca duzgün calısabilirsem sınavı rahat gececegim ama calısamıyorum. özellikle reading section'un önemli oldugunu düsünürsek nasıl daha cok calısabilirim sizce?


not: metu summer school kitabı sınav sonucunu dogrudan etkileyebilecek düzede ama kitabın en fazla 1 sayfasını cözmüsümdür. o kitabı bitirirsem sınavı gecerim, biteremezsem gecemem gözüyle bakıyorum. ama yine de calısamıyorum.


edit: ben simdi tekrardan derse oturmayı deneceyecegim. tiklerinizi geldigimde veririm. simdiden tesekkürler.

Edebiyat fakültesinde öğrenciyim. 3.sınıfa geçtim. Mezun olunca kendi bölümünde yüksek lisans yapmayı amaçlıyorum.

Dönem başlayınca uzun süreli olarak ingilizce kursuna devam edeceğim.

Yüksek lisans için,

Lisans not ortalaması 2,50
ALES 55
TOEFL 79
IELTS 6,5

gibi gereklilikler var.

Ben bunlara nasıl çalışabilirim? Ayrıca yüksek lisansta kabul edilebilmek için önümüzdeki 2 sene boyunca ne gibi çalışmalar yapmalıyım=

bazen kasapta kuş başı et görüp alıyorum hani yağda çeviririm domates biber falan çoban kavurma tarzı bir şey yaparım diyorum ama etlerin cinsleri var ya onu bilmediğim için bazen çok güzel bazen rezalet oluyor. geçen gün yarım kilosu 25 lira olan bi kuşbaşı aldım (marketten almamak lazım aslında) 15 dk yağda kavurdum hünkar beğendi yaptım yiyemedik. ertesi gün suda 1 saat haşladım ehh çiğnenir dereceye geldi ama yine de acayip lezzetsizdi. şöyle özgür şef gibi şaşlık yapmak istiyorum :/ etin ne olduğunu bakıp nasıl anlayacağız? kursa mı gideyim/ özgür şefin yanına çırak mı gireyim ne yapayım ben? etobur bi insanım sürekli tavuk yiyorum eti beceremediğim için. şimdi tbone steak olsa da lüpletsem ama pişirmeyi beceremem çöp olur.

sayın kedi sevenler,

hiç kedi beslemedim, hatta hala beslemiyorum. işte bahçeye gelen kedilere (4-5tane) yemek artıklarıyla ekmekleri karıştırıp veriyorum. bi yandan sevmek istiyorum fakat pis-pireli olabileceğini de düşünüyorum. şimdi bu hayvanlar tam da sokak hayvanı sayılmaz site içerisinde dolaşıyorlar genelde. ama çevrede böceğidir kenesidir vs bulunmakta. bunlar hayvanlara da geçebilir. risk kısmını anlattıktan sonra ne yapabiliriz kısmına.

benim bu arkadaşları yıkamam mı lazım? sokak hayvanı olmadıkları gibi ev hayvanı da değiller. valla içlerinden ikisi çok cana yakın. evde besleme şansım da yok. tıbbi olarak aşı falan yaptırmak gerekiyor mudur? bi tanesinin sağ gözünde problem var. fotografları kısmetse yarın atarım. açamıyor pek. iyileşmesi için ne yapabilirim.

dedim ya hayatımda hiç kedi beslemedim, alıp veterinere de götüremem. belediyenin hizmeti vs var mıdır? siz kedi seven insanlarsınız bilirisiniz böyle şeyleri diye size danıştık... tamam sakinim.


hayırlı geceler...

Kullanıyorsanız karşılaştığınız avantaj/dezavantajlar neler, paylaşır mısınız?

Bir de hangi markanın hangi ürününü kullandığınızı ve üründen memnun olup olmadığınızı yazarsanız muhteşem olur :)

Önümüzdeki ay kız arkadaşımla 3 günlüğüne İzmir'e gideceğiz. İlk kez gidiyoruz. Biletleri aldık.

Çeşme mi yoksa Kuşadası mı?

Yapmak istediklerimiz:

Deniz
Dalış
+Klasik tatil aktiviteleri

Teşekkürler.

sadece uzerine fatura veya kira sozlesmesi yapilan kisinin basvurmasi yeterli mi? yoksa eslerin ikisi birlikte mi basvurmali?

selamlar

1 yaşında tekir erkek bir kedim var. bulunduğumuz semtte yeşillik alan olduğu için devamlı dışarı çıkıyor aynı zamanda giriş kattayız. acıkınca ve yorulunca gelip evde takılıyor belli saatlerde dışarı çıkıyor

fakat aynı zamanda civarda çok kedi olduğu için çiftleşme olayları kaçınılmaz oluyor.

şöyle bir olay geldi başımıza. bu civardaki kedilerden bir tane dişi azgınlık dönemindeydi. benim kedi de dahil 3-4 kedi peşinde koşturdu. aynı zamanda evimizin önü cadde. arabalar vızır vızır. bir çarpma sesi geldi ve bir koştuk ki kedimize araba çarpmış. fakat kedimiz ortada yok. kan izlerini takip ederek bir evin balkonunun altına korkup kaçmış olarak buldum. girdiği delikten zorla çıkardım. çok ucuz kurtulmuş. 2inci gözkapağı ve burnu kanıyordu. aynı zamanda bir patisi yaralanmıştı. ama genel olarak vücudunda bir kırık yoktu. iç kanama olabilir şüphesiyle hemen veterinere koştuk iğneleri falan vuruldu

aradan bir hafta geçti. şuan durumu çok iyi. fakat bu tehlike hep bizimle olacak. yani herhangi bir dişinin yada kendisinin dönemi gelince hep birbirlerini kovalayacaklar ve araba çarpma tehlikesi hep olacak

ben kedimin ölmesini istemiyorum.

çevremizdeki kedi sahipleri kedimizi kısırlaştırmamız gerektiğini böylece daha çok evde kalacağını ve dişi peşinde koşturmayıp araba çarpma tehlikesi yaşamayacağını söylüyor. annem ise buna karış. hayvanın doğasıyla oynamamamız gerektiğini hatta psikolojisinin bozulabileceğini söylüyor. hatta bu yolda ölmesine bile razı gelmemiz gerektiğini söylüyor


siz ne düşünüyorsunuz ? onu kısırlaştırmak daha çok eve bağlar mı ? eve bağlanırsa hem bizimle daha çok birlikte zaman geçirir hemde araba çarpma riski azalır.

annem ve babam sonunda geçen sene haziran ayında boşandılar(10 sene sürdü davalar o yüzden sonunda). neyse babam başkasıyla evlendi ama annem kimseyle evlenmedi, görüşmedi de. şimdi ise senelerdir görüşmediği üniversiteden bir arkadaşıyla konuşuyor. aralarında bir şey olduğunu sanmıyorum ama rahatsız olmuyorum da diyemem.

adam boşanıyormuş, eşiyle sorunları varmış ve şuan evi yokmuş. eşiyle sorunları da evle alakalıymış sanırım. o yüzden 2-3 günlüğüne bizde kalacaktı. fakat bu süre neredeyse 2 haftayı bulmak üzere ve iyice sinirlerimi bozmaya başladı. annemin de huzursuz olduğunu fark ediyorum ama bir şey de diyemiyorum. anneme ne zaman gideceğini sorduğumda beni tersliyor.

he bu arada 6 senedir beraber olduğum erkek arkadaşıma son zamanlarda gereksiz yere inanılmaz tepkili. aynı şekilde bana da. o yüzden annemle hiçbir şeyi oturup konuşamıyorum.

bu durumda bir şey yapmak bana düşer mi yoksa arkadaşının elbet bir gün gideceğini umarak beklemeli miyim? bir şey yapmalısın diyenler varsa ne yapmalıyım?

Hiçbir şey anlamadım ben bu yatak işinden. Biri diyor visco sıcak, biri diyor on numara.yaylı olanların da 50 çeşidi var yok üstü bilmem kaç cm sünger yok şu yok bu.ee, viscolarin da durumu bu, bilmem kaç yoğunluk bambusu cartı curtu... Anlamıyorum da 5 saniye uzanınca, hepsi rahat geliyor, zaten dolaşmaktan yorulmuş oluyor insan.

En az 6 saat uyuyacağım her gece üzerinde; "Al birini yea" de olmuyor.

Neye bakmalı alırken? Tek bildiğim sert zeminle aramın olmadığı.

arkadaşlar yakında bu iki okulun yabancı dil muafiyetlerine gireceğim ama hazırlık atlama filan değil yükseklisans için olana. ege üniversitesinin sayfasında örnek bir sınav vardı ama yds baya zor bu örnek sınava göre. bu kadar kolay mı olacak? dokuz eylül'ün sitesinde yoktu. ege 70 istiyor dokuz eylül 55 istiyor en az. bu sınavı geçemezsen başvuramıyorsun. bilgisi olanlardan yardım bekliyorum.

9-0.7-10 yanı camel orange a yakın bir sigara arıyorum var mıdır. Fiyatıyla ve değerlerle beraber yazarsanız sevinirim

ne marka önerirsiniz?
ikea iki farklı boyda çıkarmış french press, ayrıca esse'nin var french press'leri. bunlar nasıldır? veya bunların dışında ne önerirsiniz?

bir de boyut konusunda kararsızım. tek kişi için en büyük boyları gereksiz mi olur? daha küçük boyundan mı almalı?

mrb, bankaların internet siteleri üzerinden yatırım hesabımıza/hesabımız vasıtasıyla dolar alırsak bunu sattığımız anda hesaba nakit olarak geçerler mi hesabımıza? şundan soruyorum, hisse senedi sattığınızda 2 gün sonra bedelini hesaba yatırıyorlar, bu sebeple acaba döviz için de böyle bir prosedür/bekleme süresi var mı diye merak ettim

arkadaşlar şu son 2 günde "birdman of alcatraz" ve "celda 211" i izleyince böyle bir soru sormak aklıma geldi. izlediğiniz en iyi 5 hapishane filmini sıralamanızı istesem? izlemediğimiz varsa faydalanalım.

teşekkürler...

Bir durumdan ötürü 2 gün sigara içemeyeceğim.

Yani kısaca cok sinirli, agresif bir insana dönüşeceğim iki gün içinde.

Siz böyle durumlarda napıyorsunuz?

Arkadaşlar izmir Sadullah Sever Ortaokulunda ihtiyacı olan öğrenciler için bir mont bir bot almak ister misiniz? 30 çocukluk bir liste tamamlanmak üzere 10 çocuk kaldı. Size vereceğim adrese numaraları ve bedenleri belli olan mont ve botları internetten alıp yollayabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi isteyen bana ulaşabilir. Whatsapp grubumuz var. Alınanlar yapılanlar şeffaf. Sosyal esirgeme kurumu çocuk evlerine yapılmış yardımlar var. Dediğim gibi ayrıntılı bilgi almak için bana mesaj atın. Kış bitti çocukların seneye giyebilecekleri birer beden büyük numaraları alındı. Çok az eksiğimiz kaldı. yardım bekliyoruz.

neydi adı? hala devam ediyor olmalı. 1 ay önce 10 bölüm falan izledim. şimdi yeni bölümlerine bakacaktım ama adını hatırlayamıyorum. dizi başlarken suçluyu gösteriyor, sonra o suçu nasıl işlediğini gösteriyordu.

var mı aklınıza gelen kaliteli bir film? mesela kaliteli bi dram olabilir ki varlar ve hangileri? ya da kaliteli bir kurgu? kaliteli bir senaryo? kaliteli bir yönetim? sinematofrafi? gibi işte ilk nasıl bişey geliyorsa gelişine, fikir en nihayetinde. güzel geceler.

bugüne kadar okuduğum kitap sayısı bir elin parmaklarını geçmez. kitap okumak istiyorum. ne okuyacağımı bilmiyorum.
güzel filmlerin ortaya çıkmasını sağlayan kitaplar olabilir, beni okumaya alıştıracak bir kitap olabilir. başlangıç seviyesi kitap olabilir. bir el atın şu kardeşinize de azcık kültürleneyim.

genelde iki litre civarı su içerim günde. son bir aydır ise 2,5 lt/gün içmeye başladım. hatta bir uygulama bile kurdum telefonuma. 2,5 litreye şekersiz içtiğim çayı meyve suyunu vs eklemiyorum. sadece su ve maden suyu.

dün bir litrelik sürahime bir adet limonu kestim ve koydum (sıkmadım) ve keyifle içtim. bugün ise limona ek olarak biraz karanfil (15-20 adet) ve bir adet çubuk tarçın koydum. an itibariyle 2100 ml su içtiğimi görüyorum uygulamadan (gece uyanıp su içerim sık sık)

sorun ise şu: çok susuz hissediyorum şu an. daha önce şüphelendiğim için şeker tahlili yaptırmıştım ama bir sorun yok demişti doktor. gizli şeker olabilir mi? ya da başka bir sorun mu vardır? suya kattığım malzemelerden dolayı olacağını sanmıyorum, sizin düşünceleriniz nelerdir?

son zamanlarda kafamdaki taşlar yerinden oynadı. buna bağlı olarak sürekli patlamaya hazır geziyorum. en ufak şeyde kavga ediyorum aile bireylerimle.
öfkemi alacak, varoşsal sıkıntılarımı rahatlatacak ne kullanabilirim?
reçetesiz olsun, passiflora olmasın.