Bi şey götürmeye gerek yok hocam. Elinizi kolunuzu sallayarak gideceksiniz.

Bir kadın bir erkek arkadaş satın aldık bu arada. Ayrı ayrı. Ne giyiyor her 2 cins de? Valla cahillik, rezil olcaz gibi hissediyoz :D

Elini kolunuzu sallaya sallaya gidin ben Göktürk şubesine de Ataköy'e de çok gittim.

Bornoz, terlik hatta tek kullanımlık iç çamaşırına kadar veriyorlar. Çıkışta da yeşil çay ikramı var

Tek kullanimlik ic camasiri da islak mendil bezinden, sasirmayin. Beni en zorlayan kisim o salak anlamsiz parca oluyor. Iceri girince bornozu cikarsak cirilciplak olsak daha iyi bence. O sacma seyle tuhaf hissettiriyor. Kendinizi o mal dandik parcaya alistirin ;)

Temiz çamaşır ve çorap götürmeniz yeterli.
Önce kese, sonra masaj sonra da köpük şeklinde yaptırın.

nuspa'da genel olarak herşey tek kullanımlık terlik dahil. bir şey götürmenize gerek yok.

ama özellikle yağlı masajlardan sonra benim duş almam lazım, saçımı yıkamam lazım diyorsanız normal bir gym'e gider gibi havlu şampuan götürebilirsiniz.

genellikle buhar odası ve sauna'ya erişim oluyor oraları da değerlendirebilirsiniz.

Pastane ve kuruyemişçilere bakmanızı tavsiye ederim. Direkt bundan olmasa da çok güzel kutulu çikolatalar var.

www.ostim.org.tr
Elit'in dağıtımını bu firma yapıyor galiba, telefonla ulaşsanız fabrika satışı var mı ya da hangi pastanede/mağazada vardır diye bilgi verirler bence.

Özel bir ürün aramıyorsunuz kahve dünyası mağazaları hem çok kaliteli hem taze hem de sunumu güzel çikolatalar var hediyelik de çok güzel olur

Ağam’da hep oluyor. Ve aşırı güzeller.

Cuma en güzeli bence, garip olmaz

Açılın, öğretmen geldi. :) Cuma günü okul en ideali. Tereddütsüz.

Çatalcadaki çiçekçileri google haritalardan bul, yorumları oku

Sonra bunları sırayla telefonla arayıp ablana çiçek göndermek istediğini, nasıl bişey istediğini gününü saatini vs söyle fiyat al, hatta buketi hazırlayıp götürmeden önce fotoğrafını sana vatsaptan atmalarını isteyebilirsin, parayı iban ile çiçekçiye gönderirsin

Her yer bitki diye bi site var oradan secebilirsiniz, ama bi iki hun onceden almaniz gerekebilir saksi cicekleri cok ozenli ve guzel bir cok arkadasima aldim,

Erken verilen hediyeleri sevmiyorum. Pazar eve

Dyson kadar pahalı değil ama yine de biraz bütçe istiyor, alabiliyorsanız philips alın

Altus un 2si 1 aradasını kullanıyorum ofiste çok memnunum.

Bosch’un modellerine bakabilirsiniz. Biz memnunuz.

40 demişti, 40'i bekliyorum.

Baktım hala bunalım takılıyor, bana faydadan çok zararı oluyor bir de başka şehre taşınınca yol verdim haberim yok şu an kendisinden.

Ben de 5 senelik evliyim, mutluyum.

Hepsi evlendi :d

30'a az kaldı ama arkadaşın adını soyadını unuttum. Facebook kullanmıyorum uzun zamandır. Bir ara arayıp bulacağım:D

Trans oldu. Los angelas'ta porno sektöründe. Hem yapıyor hem yapılıyor

evlendik :) ama başkalarıyla :)

zaten onunla evlenmemek için söz vermiştim.

ne biliyim ne yaptı, umrumda değil. :D

başka bi tane var 40 ımda diye konuştuk. hatun taş, yürümelere, otobanlara doyamıyorum. ama nein, kaparlar onu. zor onunla da swh.

manchester ceylanından devam

Evet, vardı. 30'a gelmeden görüşmeyi kestik.

Şakasına hatırlatmıştım kendisine bunu 2-3 sene önce. Geyiğini yaptık geçtik. O kendi hayatına bakıyor ben kendi hayatıma.

yaş 32

Bekar. 3 kedisi var.

Gençlik seçimiyle yanlış kişiye demişim, kibirli narsist gibi bir şey çıktı görüşmüyoruz.

Baskasiyla evlendi cocugu var.

Ben başkasıyla evlenince o da evlendi :p

evlendi. baya oldu

En yakın arkadaşım, ki gerçekten yakınız, yer içer eğlenir çapkınlık yaparız. Ari abi, 73 yaşında.
Ne zaman başım sıkışsa yanına giderim.

Çok az arkadaşım var ama sadece okulda tanıştıklarımla yaşıtım.
Sonradan hayatıma girenler benden küçük.
Ben 88'liyim, şu an en çok görüştüğüm arkadaşlarımdan biri 99'lu.
Çok yakın dostlarımdan biri yanlış hatırlamıyorsam 92'li.
93'lü bir arkadaşım var.

Bir ara benden büyük (annemle yaşıt) arkadaşlarım da oldu aynı ortamdaydık buluşup kahve içer yemek yer sohbet ederdik. O ortamdan kopunca devam etmedi arkadaşlığımız ama sonuçta yaşandı.

Benim için önemli olan kafa olarak aynı noktada olmamız (enerji olarak uyumlu olmamız),
Hayat görüşü olarak yakın tarafta olmamız (siyaset ve din gibi mesela)
Bunlarda uyuşuyorsak yaşın hiçbir önemi yok.

@honda

şu anki arkadaş grubumun büyük kısmı evli, evlilerin bir kısmı da çocuklu zaten ya özellikle iş yerindekilerin hepsi evli+çocuklu. Her gün maruz kalıyorum o muhabbetlere :d boşanmayı düşünen yok en azından içlerinde dsjsjd

En yakın arkadaşlarım her zaman kız kardeşlerim olmuştur +11 yaş ve -4 yaş. Ama onları saymazsak:

Sürekli buluşup görüştüğüm, sık sık konuştuğum arkadaşlarımın yaşları birbiriyle alakasız. En yakın arkadaşım benden 8 yaş büyük. Başka biri +3.

Bunun yanı sıra sürekli dışarıya çıkıp görüşmesem de bir derdim olduğunda rahatlıkla arayabileceğim, oturup sohbet ettiğim iki tane +50 yaşında arkadaşım var.

Hepsiyle 4-6 yıl arası tanışıklığımız var. Ailem gibi hissediyorum.

70 yaşında arkadaşım var. Ben 45 yaşındayım.
En küçük arkadaşım 92 doğumlu.

benden max 5 yaş küçük arkadaşım var, en büyük ise 20 eski sevgilim +14 dü. Görüyorum ki yaş benim için çok önemsiz bir kriter :)

Ben 40, en yaşlı arkadaşım 67 yaşında, en genci 30-31 civarı olsa gerek.

Ben 38 en buyuk arkadasim 85 yasinda
En kucuk ise 28 galiba.

yasi kucuklere fazla tahmmulum yok cunku insanlara egitim vermekten yoruldum.

Yakın arkadaşım diyebileceğim 2 kişi de benden yaşca büyük. Biri 44, diğeri 53 yaşında. Sosyal ortamlarda karşılaştığım gençlerle iletişimde sorun yaşamıyorum; ama iş yerinde 90 sonrası doğumlularla frekansım tutmuyor nedense.

En yaşlı arkadaşımla aramızda 55 yaş fark var, ben 62 yaşındayım bu arada. İlkokuldan beri arkadaşız.

30'lu yaslardayim, 65 yasinda bir arkadas edindim bu yaz. Gayet de guzel anlasiyoruz.

Mümkün . arkadaşlık yaştan çok aynı frekansta kafa yapısında olmakla ilgili

Son 4-5 yildir en iyi arkadasim benden 20 yas buyuk bir abim.

24,16

(25x29)/30=

oran orantı denir buna. içler dışlar çarpımı yapacaksın: 30 da 29 ise 25 te kaçtır. yani

30 da 29 ise
25 de X nedir

25*29=30*X
X= (25*29)/30
X= 24,166667

ipaddeki şey özel bi App falan mı bilmiyorum ama tam tersini yapsanız daha rahat edersiniz. Mac ekranını ipad e uzatıp iki ekran olarak kullanmak.

Bu arada birçok ipad appi apple silicon işlemcili maclerde çalışıyor.

@nhk dediğin şeyi biliyorum ama bana bahsettiğim hali ile lazım. Çünkü kalem ile tablete yazdığım şeyi bilgisayarda görmek istiyorum.

Pandemide zoomdan ders yapıldığı dönemde ben tam olarak bahsettiğiniz şeyi yapıyordum ya… nasılını hatırlamıyorum ama oluyordu yani.

Evet değerler iğneye rağmen o şekilde seyrediyorsa bağırsak emiliminde sorun var demektir. Aynısını bana da söylediler. Ama kurcalamadım, kendi boşvermişliğimden. Yoksa baktırmakta fayda var.

Bende de yıllardır B12 çok düşüktü, aralıklı olarak ilaç kullanıyordum. Günde 1 tane haşlanmış yumurta yemeye başladım, şu an 300-400 seviyesinde çıkıyor. Yeterince et tüketmiyorsanız her gün yumurta yemeye çalışın.

İlk hafta her gün iğne, sonra haftada bir 4-5 hafta iğne ve sonra ayda bir iğneye geciliyor. depolar bomboş olduğundan ancak 160 olmuştur. İğne barsaktan emilmeye uğramaz, kas dokusundan doğrudan dolaşıma geçer, barsak emilim sorunu vardır diye bu yol tercih edilir. Yeterince yakselmemiş diye erken kelaş edilmişe benziyorsunuz. Haftada bir iğne kürünü de bitirip baktıraydınız b12 düzeyine

dil altı b12 ler de al zaten fazlası suyla gider.

Tanışılmıyo valla. İş değiştirince anca.

twitter

burası daha ifade odaklı bir mecra olduğu için kafa dengi insanlar bulmak kolay

Büyük şehirde olsam full aktivitelerle tanışırdım küçük yerlerde zor oluyor, atıyorum bi treking grubu, dans kursu, veya daha spesifik kurslar ilgi alanlarınıza göre en temizi böyle

sözlük

gymde, koşu ve dans klüpleri gibi organizasyonlarında tanışanlar da oluyor.

bende aynı sorunu yaşıyorum :) yaşıyordum bence kısmet bu sorunun yanıtı. nereden çıkacak hiç bilinmez
arkadaş çevrenizi kullanın

Kendi ilgi alanlarinizi kesfedin, kluplere kurslara katilin. Bu klasik. Bumble'in friend secenegi var, oradan arkadas edinebilirsiniz (dating olayindan apayri, hic ona girmeden). Bir de yalniz turlara katilin, yurtici yurtdisi aktif (bisikletle x gunluk x yeri gezme, x gunluk x yeri yuruyus ile gezme), genclere yonelik, ailelerin ve yaslilarin olmadigi turlar var, cok guzel insanlarla tanisabilirsiniz.

Arkadaşlık için spor. Grup pilates derslerindeki kadınlarla bir anda dışarıda da görüşmeye başladık. Bana anlamsız geliyor hatta bir anda bu kadar samimiyet. Ama görüşmekte israrcilar, grubun frekansı oyle geldi, kimse iletişimi koparmak istemedi. Yaşlar +30. Hatta 1 aylık yazılıp grup muhabbeti sarmazsa mekan ya da grup değiştirin:)

Kassiopeia +1

yaş 32

- konserler
- metal barlar
- expat etkinlikleri
- ingilizce quiz nightlar
- arkadaş arkadaşları

şehir romanya'nın 2. büyük şehri

benim tanımadığım insanlar beni tanıyor acayip bir biçimde hatta

Arkadaşlarımı iş hayatinda sevgililerini sözlükte tanıyorum. 15 yıldır hep böyle oldu bu. İyi ki de böyle oldu.

Bu kadar muzdarip kişi varsa, Ankara da yaşayan duyurudaşlar olarak bir buluşma mı yapsak?

kardeşler tost?

Eski Konak Pide çorbaları da iyidir (domates deneyin mutlaka) Pideleri de ortalamanın üzerindedir mide bozması falan çok söz konusu değil çevremdeki herkesi en az bir defa götürdüm kendim sürekli müşterisiyim bi sıkıntı yaşayan yok.

~kırçiçeği kapısının önünden geçmeyin orası bozalı çok uzun yıllar oluyor. Ama öyle böyle bi bozma değil.

Alsancak değil ama kemeraltı ali paşa dönercisi. Döner seviyorsanız.

ohannesburger fena değildi. baltazar açıksa o da güzeldi. tabi ohanneste en son 2022'de, baltazar'da da 2019'da yedim. kırçiçeği'nde lahmacun da olabilir.

aynı arkadaşınız gibiyim, 3 ayda max 1-2.

arkadaşın gibiyim, vurunca çok kötü vuruyor ama kırk yılda bir.

Benim de başım ağrımaz. Yılda bir belki.

sadece sigarayı fazla kaçırdığım zaman ağrır. onun dışında pek ağrıdığını hatırlamıyorum.

işim gereği ben de sürekli bi stres içerisindeyim ama benim de öyle sık sık başım ağrımaz. en net çok içtikten sonraki gün gün boyu süren baş ağrısı oluyo o kadar.

Başım dışında her yerim ağrır. :)

Ayda 2-3 migren atağıyla merhaba. Utanmadan bir de 2-3 gün sürüyor her biri.

çok çok nadir, 2-3 ayda 1 belki

en son migren atağının tamamen geçmesi nerdeyse 7 gün sürdü :(, kocaman kadın gece yatakta oturdum ağladım ağrıdan. çok uzun yıllardır özellikle kış aylarında hava durumu/basınç değişiklikleri nedeniyle sık atak gelebiliyor. vitamin, beslenme vb. dikkat edip hafifletmeye çalışıyorum.

migren ilacı relpax'ın da fiyatı aldı başını gitti, başı ağrımayanlar bu açıdan da şanslı.

7/24. Başım ağrımıyor dediğim zamanda bile aslında 2/10'luk bir baş ağrısı arkaplanda sürüyor.

migren var bende. ayda 1 kez gelir. bazen cok kotu olup uyuyup uyaninca da devam ediyor.

Migren var bende de ayda en az 1 kez gelir+1 özellikle pms döneminde. Onun dışında uzun süreli açlık, ekran süresi ve ağır kokuya maruz kalınca da tetikleniyor.

Her hafta. Migren. mesela şu anda da var. Sevgiler.

3-4 ayda bir.

grip olunca (senede iki uc) veya uyku duzenimi bozarsam

Amazon

n11 veya trendyol'da bazı satıcılara soru kısmından ulaşırsanız hediye paketi yapıyorlardı diye hatırladım.

hipicon

w collectioni beymen yargıcı

Guzel kelimeler dukkanı

Ben böyle bir şey yaşadım. Evlerden ırak. Karnınız gaz da yapıp şişiyor mu? Ben patates ve pirinç lapası yedim. Geçti.

gece üşütünce soğuk yiyince oluyor bana bu sonra geçiyor. bol su iç. patates muza bi süre devam. 1-2 gün sürer max.

Bunu da yaşadık alasını yaşadık hem de skgsk. Ben tabi doktora gittim çünkü nefes alsam tuvaletim geliyordu doktor bağırsak üşütmesi demişti. klasik anlamda üşütme gibi değil tabi enfeksiyon olmuştu. Önerim başka şikayetiniz yoksa eğer - ben de halsizlik falan da vardı - bir tane ishal kesici probiyotik (adı reflor) vermişti.

Aynı durumdayım an itibari ile

Uzun sürerse sıkıntı çıkarabilir dehidrasyon vs. Reflor hemen toparlatıyor ilk dozda olmasa da.

aynısını 1 hafta çektim yıllar önce. bir an hiç geçmeyecek sanıyordum. her yolu denedim. muz, türk kahvesi, patates, bebe asprinini gazoz, leblebi vs. ama geçmiyordum.

tek çözüm reflor. reflor a 2 güne iyileşirsin.

lopermid aldırdım valla reflor u geç gördüm.

kullanayım mı yoksa nöbetçi eczaneden reflor mu bulayım :/

Reflor demeye gelmiştim. Ama bence dr a görünüp tahlil yaptırmakta fayda var.

hemen lopermid almayın. Bir doktor bana ilk üç gün ishal hapı kullanmadan kocakarı ilaçları ile (limonlu kahve, haşlanmış tuzlu patates, kuru çay yaprağı yeme, vs) idare etmemi söylemişti. yarım litre suya ishalin ilk gününden itibaren bir tatlı kaşığı şeker, bir tatlı kaşığı tuz atıp ilk bardağı lıkır lıkır içmemi; sonra ikinci bir yarım litre suya aynı şekilde tuz ve şeker karıştırıp yudum yudum güne yayarak içmemi söylemişti. bu sıvı karışımını da her gün tekrarlamamı, ishal durduktan sonraki ilk gün de devam etmemi söylemişti. (lıkır lıkır içilecek yarım litrelik ilk karışım sadece ilk gün yapılıyor).
Eğer ateş yoksa ama ishal beş güne uzadıysa hastaneye gitmemi söylemişti.
ishal tableti kullanınca şayet enfeksiyon kaynaklı bir ishalse daha kötü olabilirmiş.
ishal tableti yerine bana Bioflair diye bir probiyotik verdi.

o zamandan beri onu yaparım. benim için çok aydınlatıcı bir yaklaşım oldu bu doktorun yaklaşımı. bioflair de benim elim ayağım oldu. hem kabıza hem ishale iyi geliyor. muazzam bir şey.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, valla hocam denk mi geldi yoksa direkt işe yaradı mı bilmiyorum ama sizin yöntemi dün gece denedim, sabahtan beri bir şeyim yok geçti gibi. Hiç ilaç kullanmadım sağolun valla.

Öncelikle geçmiş olsun.
Annem 2 ay önce bypass ameliyatı oldu.
Öncelikle bu ameliyatı olan hastalar için genel şeylerden bahsedeceğim.
- Bu hastalar ne olursa olsun enfekyison kapmaması gerekmekte.
- Triflo denen üfleme topunu 2 ay yapması gerekiyor. Gün içerisinde ne kadar yapması gerektiğini söylerler.
- Varis çorabını 2-6 ay arası bacakların durumuna göre takacak. Gece yatarken çıkartıyor. Sabah kalkmadan giyiyor.
- Özellikle saat başı mutlaka yürüyüş yapacak. İsteksizlik olması durumunda zorlayarak hastayı dikkatli şekilde yürütün. Baş dönmesi mide bulantısı gibi durumlarda dikkatli olun zorlamayın fakat çok da nazlanmasına izin vermeyin. Kalp yorgun olduğu için dinlenmek istiyor ancak yürümezse kesinlikle kendisine gelemez. Mutlaka yürümesi gerekiyor.
- İlaçlarını düzenli olarak kullanacak, tansiyonu ölçülecek.

Şimdi özel olarak bahsedersem; Açık mı kapalı mı ameliyatı?
Kapalı ise yani göğsü küçük bir kesi ile yapıldıysa oturmasında kalkmasında çok dikkat etmeniz gereken bir durum yok fakat açık ameliyat yani göğsü kesildi ise;
-Mutlaka korse takılması gerekmekte ve kesinlikle göğüs kemiği oynatılmaması gerekmekte yatarken kalkarken. Bunu hasta tek başına yapamaz. Taburcu olurken refakat edecek kişiye hastanın nasıl kalkması oturması gerektiğini anlatırlar, anlatmazlarsa mutlaka sorun.
-Yara durumlarını her gün kontrol edeceksiniz. Gidişatı hakkında bilginiz olacak. Özellikle göğüs yarasında herhangi bir anormal kızarıklı, ufak bir akıntı olması durumunda hemen dokturuna bilgi verin veya hastaneye gidin. O bölgedeki yara çok önemli.
-Hastanın kendisine gelmesi 6 ayı bulur, eski sağlığına ulaşması da 1 seneyi buluyor.
-Refakatçinin 2 ay yanında durması gerekmekte. 2-3 haftalık izinle olacak iş değil.
-Kesinlikle hastanın yanına 1-2 kişi refakatçiden hariç akraba- eş dost geçmiş olsun ziyaretine girmeyecek. Eğer hasta enfeksiyon kaparsa kendisini topalarlaması ve yoğun bakımdan çıkması uzun zaman alır.
-Genelde bu tarz ameliyat sonrası dikiş yerlerine herhangi bir şey krem losyon vb bir şey önermiyorlar. Bunu doktorunuza sorun.

Aklıma gelen şeyler bunlar. Aklınıza takılan bir şey olursa özelden de yazabilirsiniz.
Bunlar bizim yaşadığımız şeylerdi. Öncelikle ne olursa olsun doktorunuzun tavsiyesine uyun. Geçmiş olsun.

@dedem, güzel anlatmış. Ek olarak bize yatağın ayak ucuna bir ip baglamamizi soylediler, hafif esnek. Ondan güç alarak kalktı uzun süre. Çok islevseldi.

Bir süre maske takarak yanında bulunduk enfeksiyon riskinden dolayı.

Bizimki çok kolay toparlamisti. Umarım sizin de öyle olur. Yanlış olmasın da ilk günden yuruyebildi diye hatırlıyorum. Ama doktorlar da bunu hızlı bulmuştu.

Gogusteki kesik ne kadar olacak acaba? Önceden 20-25 cm kadardı artık kapalı da yapılabiliyor. Kapalıysa işler daha kolay.

Açık ameliyat için çok güzel anlatmışlar yukarıda.
Sadece tekrar etmek istiyorum. Oturup/yatıp kalkması çok dikkat istiyor. Uyurken bile göz ucuyla bakmak lazım, sadece sırtüstü yatması, dönmemesi gerekiyor. Göğüs kemiğinin oynamaması için. Bunların hepsi için gerçekten yanında bir kişiye ihtiyaç var. Geçmiş olsun. Bir şey sormak isterseniz ben de yakından yaşadım bana da sorabilirsiniz.

Sorduğunuz arac kıyaslamalarından sadece hızı kıyaslayabiliriz. Hız ile güç aynı seyler değil (baglantılı ama aynı sey degil) güç ile iş de aynı şeyler değil zaten.

Metre x saat güç birimi değil. Gücün birimi newton metre/ saniye


“Fiziksel anlamda iş”i geçtim düz mantıkla bile bu iki araç aynı işi yapmıyor ki. İkinci aracın bol bol vakti varken uyuşuk, birinci araca göre çok daha az yol gitmiş.

Gücü hesaplamak istiyorsanız 2 yolunuz var bu arada:

1-) kuvvet x kuvvet doğrultusunda alınan yol / zaman

2-) kinetik enerji değişimi / zaman

metre*saat 'in bir anlami yok.

Gurcistana gidiliyor sirbistana hayir

Gidiliyo

Gürcistan’a girmek için yeni çipli kimlik yeterlidir.

Ben de yapmıştım.

İnternette aradım nasıl yapılır diye ama genelde olmuyor filan demişler, yapamamışlar.

Siz nasıl yaptınız?

Zor is.
Çoğu parfumun atomizeri ayrilmiyor.
Spray yaparak aktarabilirsiniz de onun dışında atomizer zarar vermeden yok yöntem.
Para kazanmak için bunlar hep.

büyük evde dursun, araba için de bir tane küçük al
ben öyle yapıyorum.

Doldurulan kalem seklinde parfum sisesi satiliyor

JETech diye bir marka aldım 3 yıldır kullanıyorum, üzmedi.

Ben şunu almışım 1 yıl önce. Hala en ufak bir deformasyona uğramadı. Linkini bırakıyorum.

ty.gl

Turla gitmiştik. Yaya olarak giriş yaptık. Mahşeri bir kalabalık olmasına rağmen tüm bagajları didik didik aramışlardı. Gümrük noktasının ortasında yakalanıp el konmuş içkilerden bir dağ vardı.
Çok zaman geçti. Şimdi nasıldır bilemem.

arabasına, tipine ve zamanına göre değişir :) ben 2 defa arabayla geçtim. ne gürcü polisi ne bizim gümrükçüler detaylı bir arama yapmadı. riske atmayın bence yine de.

Polisin o anki ruh haline göre. Daha yeni geçtim. Şöyle bi 10 kişiden 1’ini falan gözüne rastgele kestirip didiklediler.

Hocam çocukken matematik özelinde sizden beklentilerin olduğu ve bu beklentileri karşılayamadığınızda aldığınız olumsuz dönütler nedeniyle olabilir, sadece bir fikir. Matematik özelinde olan şeylere farklı anlamlar yüklemiş olabilirsiniz. "Bunu bilemezsem, bunu yapamazsam şöyle olurum, benim hakkımda şöyle düşünürler" gibi gibi.

ben de yaşıyorum ama en azından utanç hissetmiyorum, telefonlarla yaşadığımız için normal geliyor artık bana. eskiden yüzdelik hesabı falan yapıyordum şimdi hesap makinesiyle gülüşüyoruz.

Bizim çocukluğumuzda zihinden problemler kitabı vardı, kağıt kalemsiz birçok problemi zihinden çözerdik.

Sanki sizde de o zamanlardan kalma bi hata yapma endişesi kalmış gibi. Psipsipsi+1

Nedir?’e cevabım bu. Ama nasıl aşılıyor bilemiyorum.

Ne için kullanacağınıza bağlı. Her ikisini de kullanıyorum birini alma şansım olsa Mac derdim.

içerik üretmekten ziyade tüketmek amaçlı kullanım olacak. Kitap okuma, video izleme gibi.

İçerik tüketmekse amaç dediğiniz sebepten ötürü iPad daha iyi
Hatta Air bile yeter

hocam klavyeli kılıfla birlikte macbook'tan daha ağır oluyor.

bende 11" pro var, klavyesi ile birlikte. açıkçası kısmen bilgisayarın yerini tutuyor diyebilirim. Sadece yazılım işleri için laptopumu kullanıyorum. onun dışında iphone 14 pro olmasına rağmen ona bile bakmıyorum sürekli ipad'deyim.

bilgisayarım yoksa içerik üretmeyecek olsam bile macbook derim.

Tutar sandım, 1.5 senenin sonunda macbook da aldım. Tutmuyormuş.

iPad pro 11 ve Macbook Air var. Mac alınca belki alışkanlıklarım değişir sandım, hala ipad'de vakit geçiriyorum.

soylediklerine katiliyorum.
seveni cok ona da katiliyorum.
bence fiyati daha uygun ve daha uzun sure gidiyor diye cok tercih ediliyor.

Stick bana da yapış yapış geliyor ve bazen partikül bırakıyor, ama roll-on'u spreye tercih ederim. Spreyin havaya saçılan gazı beni çok rahatsız ediyor ve çantada daha fazla yer kaplıyor.

ben de sprey olanlara inanmıyorum adjk. ter kokusunu engellemiyor gibi geliyor bana.

oysa ki roll-on'u sabah sürüyorum fıtı fıtı, gayet iyi götürüyor o günü.

Stick ve jel olanlar en etkililer gibi geliyor bana da. Ama bu aralar roll on + aynısının aerosol olanını kullanıyorum gün içinde fısırdamam gerekirse.

Deodorantların içindeki aerosol kokusunu çok rahatsız edici buluyorum, güzel bir koku olsa bile basınçla püskürtüldüğünde çok yayılıyor ve o gazı solumak zorunda kalıyorsunuz. Ayrıca atmosfer için de zararlı ve kıyafetlerde iz bırakıyor.

Ben de tam tersi geçenlerde stick’e döndüm yine. Dünya varmış dedim.

Ama dışarıda bi yerde kullanma konusundaki pratik olmayışına katılıyorum ben de, orası bi dezavantaj.

aerosoller solunum yolumu rahatsız ediyor. ayrıca benim tecrübem stick ya da roll-on'ların daha etkili olduğu yönünde. onun dışında deodorantı sadece koltuk altında bile kullansam, parfümümüm kokusuna karışıyor. diğerlerinde böyle bir sorun yok.

ek olarak spor salonunda duştan sonra deodorant sıkan davarlara kıl oluyorum. zaten havasız olan odaları nefes alınmayacak hale getiriyorlar. hem başkasını rahatsız etmiyorum hem de kendim rahatsız olmuyorum. her türlü roll-on ve stick benim için.

Sacinizda seboreik dermatit var gibi.
Bana Fransa'da dermatologun anlattığı; yaglandikca bu mantar cogaliyor. Ve bu basimizda olusanlar da aslinda bu mantarin ölüsü.

Bende de dönem dönem çok aziyor. Çözüm myocoster var içinde ciclopirox var. Bende işe yarıyor ama her kişide yaramaz. Farklı türleri denemek lazım.

Malesef bir dermalotoga gidip sorun. Birkaç farkli ilac turu var ama hepsi herkeste olmuyor.

Bunlar ucuzlukla alakali değil yani.

Bir de dermatologun dediği;
Zen olun. Tatile gidin, Türkiye'ye gidin bir rahatlayin yüzün. Streslendikce cilt yaglanir yaglandikca dermatit azar.

Zen olmak için bir ilaç yok malesef :)

Seboreik dermatit +1

Ketoral şampuan deneyin. Nasıl kullanacağınız içinde yazıyor.

dermatologa gidin +1
sedef de olabilir.

Ketoral + Sebamed her gün kullanım şampuanı

Bir banyoda Ketoral, sonraki iki banyoda Sebamed şeklinde kurtuldum ben.

Seboreik dermatite iyi gelen her şey ve o arada kullandığınız o şampuanlar da 10 günden fazla kullanımlarda cildin zayıflamasına, hassaslaşmasına neden olur böylelikle hastalıkta hep bir döngünün içine girersiniz.

Ayrıca o ilaçların ve şampuanların tamamının uzun dönemde saç dökücü etkileri vardır.

Bir dermatoloğa görünün.

evet

Ben de öyle sanıyordum. Ama şu sayfaya göre 2. Üniversitede 4 adet fakülte var:

Önlisans açıköğretim fakültesi
Lisans açıköğretim fakültesi
İktisat fakültesi
İşletme fakültesi

Açıköğretim olmayan iki fakülteye girebiliyoruz gibi.

ikinciuniversite.anadolu.edu.tr

evet haklısınız dediğiniz gibiymiş

Onlar da açıköğretim. Mesela ben anadolu aöfte uluslararası ilişkiler okuyorum ama fakülte olarak iktisat fakültesi diye geçiyor. Yani isimleri farklı ama hepsi açıköğretim.

Ayrıca istanbul ve Atatürk üniversitesi açıköğretim de var

Derdim şu: fakültenin ismi realitede “aöf” olmasın.

Sanki anadolu üni’de atıyorum işletme bölümüne kayıt olursam fakültem açıköğretim değil işletme fakültesi diye görünecek. Doğru dimi?

Nasıl ve ne şekilde okuduğumun falan önemi yok şu anda benim için.

Evet. Diplomada da açıköğretim ifadesi geçmiyor. Direkt işletme fakültesi işletme bölümü yazıyor.

İşletme ve iktisat fakülteleri açık, diplomada açık öğretim yerine bu fakülte adları yazsa bile açık olduğu anlaşılıyor çünkü örgün eğitimde bu fakülteler yok; işletme ve iktisat bölümleri örgünde iktisadi ve idari bilimler fakültesine bağlı. Haliyle sizi alacak olan şirketler de bu bölümlerin açık olduğunun farkında.

Yani anadolu üniversitesinde örgün işletme okumuş biri diplomasını "işletme fakültesinden" almıyor. "İktisadi ve idari bilimler fakültesinden" alıyor. Haliyle sizin derdiniz sadece açık öğretim ifadesi yazmamasıysa sorun yok, ancak açık okuyup örgün eğitim almış gibi görünmekse bu işe yaramaz.

Yani yukarda "işletme bölümüne kayıt olursam fakültem açıköğretim değil işletme fakültesi diye görünecek. Doğru dimi?" dediğiniz kısım doğru değil. açık okuduğunuz bilinecek.

dişin ne kadarı gömülü o önemli. eğer çene içinde gömülü ise gün heba olacaktır. diş hekiminin tavsiyelerine uyun.

Dişin durumuna göre çekeceğiniz acı ciddi oranda değişir. Zaten dışardaysa ve sadece yamuk çıkıyorsa ya da diğer dişleri sıkıştırıyorsa vs ilk gün ağrı kesici ile sorunsuzca geçip diğer günlere etkisi kalmaz. Gömülüyse değil 1 gün 1 haftayı gözden çıkarabilirsiniz

Ameliyat seklinde ikinci bi doktor da giriyorsa operasyona 2 3 gune anca.

Sadece disciyse bisi olmaz (yani umarim :)

Alt çene mi üst çene mi? Hangi 20lik?

Alt çene sol tarafta

Kişiden kişiye değişir, zorlasan yarım gün gider ama bence dinlenmek daha iyi. Zaten ağızda kan olabilir 1-2 saat onun dışında ağız uyuşuk ne yemek yeniyor ne icilebiliyor tam anlamıyla.

Benimki bir tane ve gömülüydü. Öğleden sonra eve gelip dinlenip uyumak istemiştim. Yaptim da nitekim:D

bilgileri doldur ödemeye gel ama abonelik satın alma, 1-2 gün sonra seni arıyorlar kampanyamız var katılım bedeli almadan üyeliğinizi gerçekleştirebiliriz bugün kampanyanın son günü!? şeklinde bir yalanla.

Kalabalık ile ilgili sıkıntım olacağını sanmıyorum, akşam saatlerinde gitmeyeceğim.

yeni b sınıfı full donanım arabayı eski lüks arabaya tercih ederim

Kıyas yapacağın eski ve yeni arabalara göre değişir bu sorunun cevabı bence.

Böyle cevaplanamaz.
Hangi araba, hangi yıl, model, vites tipi, vs vs bir sürü veri var.

Eski model lüks arabayı ancak araba fiyatı kadar da kenarda tamir için tutanlar almalı. Üç kuruşa 5 köfte milyarda bir çıkıyor.

Yeni model daima.

Valla bende auris vardı sattım 2002 gcherokee aldım, cok memnunum. Soruna karşılık buldu mu bilmiyorum

eski model lüks araba pişmanlıktır.

eski model lüks araba şu an mantıksız tercih. parça bakımı pahalı ve ustası zor. mantıklısı en yeni sıkıntısız araç.

Mehmet efendi tek geçerim

türk kahvesinde beklentiler farklı, her marka birine iyi gelirken diğerine kötü geliyor. dediğiniz gibi tchibo'da guzel bende ara ara kullaniyorum, onun disinda nette bir firma buldum bir suredir onlardan aliyorum ve memnunum 250 gram'lik paketlerde

Mehmet efendi ve tchibo

Ben deneme amaçlı starbuck veranda türk kahvesi aldım ve yanlızca 2 kez içebildim. Kesinlikle çok kötüydü. Mevcut olarak zaten verona filtre kahveyi kullanıyordum (DARK). türk kahvesi olarak veranda (BLONDE) güzel olabilir dedim ama maalesef türk kahvesi olarak yapınca çok çok acı bir tat oluştu. Veranda hafif bir kahve olmasına rağmen çok acıydı. Hatay kahvesine benziyordu. çift kavurma gibi

'kapılar' güvenliğini geçmeden önce 100 ml üzerinde hiçbir sıvıyı sokamaz. termos bardağı boş geçirip kapıların bulunduğu yerdeki bir yerden çay, kahve aldıysa mümkün.

Sokabilir. Bazen esnek oluyor güvenlik. Sadece garanti değil.

Dün uçtum elinde sallaya sallaya termosla girenleri görünce bildiğim her şeyi sorguladım hatta.

geçen arkadaşım 500ml su şişesiyle girdi, kendisi unutmuş sonra şaşırdık hatta güvenlik ya fark etmedi ya da güvenliği gevşettiler. Havaalanlarında su vb. 60-70 lira olunca böyle bişey mi yapıldı diye düşündük ama güvenlik zaafiyeti yaratabilir bu sefer.

Yıllar önce Azerbaycan da başıma geldi. Aslında güvenliğin sıkı olduğu zamanlar. Dalgınlıkla kabin bagajına ustura ve dışarıdan alınma şarap koymuştum. Usturayi fark etmediler, şarap için de geç ama kimse görmesin dediler.

Yani mümkün ama istisnalar kaideyi bozmaz.

Ben birçok kez saw’da yurt içi yurt dışı farketmeden çantamla suyla geçebilmiştim. Hatta geçen hafta istanbuldan uçuşum vardı yurtdışına orda direkt yazmışlar suları atmanıza gerek yok diye baya herkes suyla falan geçti dönüşte gerçi attırdılar suları ama bunu anlatınca arkadaşım ben hep göstere göstere geçiyorum termosla diyince şaşırdım yani demek esnedi bu kural.

ülkesine hatta havalimanına hatta belki adamına göre değişiyor. bi keresinde almanya'dan italya'ya uçarken bir poşet verdiler buna sığmayan her sıvıyı atacaksınız dediler.

dönüşte şehirden aldığım su elimde uçağa bindim.

Normalde güvenlikten içeri sokamıyoruz. Ama içerideki starbuckstan alabiliyoruz mesela.

Ama güvenliğin esnekliğine göre içeri sokabildiğiniz şeylerin sınırı yok :D

Çoğu havaalanında güvenlikten girince içme suyu içebileceğiniz/şişeye doldurabileceğiniz sebiller var. Boş termos bardakla girip içeride su dolduruyoruz biz hep.

Kobuzchu kiz +1
Ama buna ek geçen lyon havalimaninda pet siseyi attirmadilar. Siseyi alıp bir şeyde baktilar (alet ne göremedim) sonra tamam diyip yolladilar. Ayni siseyi frankfurt havalimaninda attirdilar :)
Kısacası bazi yerlerde yeni teknolojilerle vs değişiyor olabilir. Ama termos vs giren kişi zaten icini bosalttiktan sonra güvenliği geçip tekrar doldurabilir.

Geçen uçak yolculuğunda davarın teki çantasındaki suyun kapağını iyi kapamamış ve haliyle su önce kabin bagajına ardından yolcuya akmıştı. Hostes bayağı uğraştı. Suyun aktığı çantanın sahibi de için sıvı bir şey yok deyor.

İsrailden uçarken her şeyi alabiliyorsun uçağa.
Ben de boş şişe/termos geçirip hep öyle dolduruurm, üçüncü havalimanında sebil var mesela sıcak/soğuk su. Orada dolduruyorum aldığım boş kapları.

bir kaç gün açık bırakın düzeliyor.

E yok açık bırakamam eve gelince rulo yapmam lazım yine.

ince mat kullanıyorsanız onlar hemen kıvrılıyor yerinde durmuyor. biraz kalın olanlar az da olsa kıvrılıyor ama kullanılmayacak kadar değil. bende bu var ama avessa vs. daha ucuzları da var internette.

www.decathlon.com.tr

bir de rulo olmadan katlanan matlar varmış onları da tercih edebilirsiniz: www.decathlon.com.tr (bunun stoğu yokmuş gerçi)

bende yok, çevremde yok.
senin tam aksine dövmeli arkadaşım hiç yok. kadıköy'de falan görüyorum dövme.

kalıcı dövme sevmiyorum. kısa dönemli dövme yaptırabilirim. koluma falan.

bende yok ama ben de çevremde çok arttığını söyleyebilirim rahatlıkla, yanlış bir gözlem değil.

dovmem yok. hicbir yakin arkadasimin (en yakin 6-7 kisi) da yok. bin yil dusunsem aklima gelmez "dovmesiz kaldim' diye. ne alaka.

hot potato, dövmesiz kaldım derken gidip ben de yaptırmalıyım demiyorum yav. Tam tersi hiç istemediğim bir şey. Yani dövmesi olmayan bir ben kaldım demek istiyorum.

Dövmelerim var. Hepsi 10 yıldan eski. Daha gençken ne kadar farklı biri olduğumu hatırlattığı için seviyorum, ama şimdiki cenifır dövme yaptırmazdı. Sildirmeyi düşünmüyorum, ama olmasalardı da memnun olurdum. Dövmesine göre kişisine duruşuna göre güzel olanı da var olmayanı da. Yine de, dövmesiz bir ten "daha" duru ve güzel geliyor şimdiki zevklerime göre. Insanın biraz içinde olacak galiba ya vücudunu bir şeyler resmetmek için kullanma isteği. Bende şu an yok, ama gençken varmış bu istek. Aslında makyaja benzetiyorum biraz. O da yok bende, ama insanlar olduklarından farklı görünmek için bir şeyler yapıyor işte tenlerine. Bundan öte bir anlama gelmiyor dövme benim için. Dövmeliye de dövmesize de sırf bu yüzden kişilik, sıfat atamak sığ bir bakış. Herkeste var diye dövme yapılmaz, beğendiğiniz bir şeyler varsa yaptırılabilir. Ben erkeklere bilhassa yakıştırıyorum mesela. Yaşınız 30'a yakın ve üstüyse sonradan pişman olma ihtimaliniz az diye düşünüyorum.

sıkılırım diye yaptırmıyorum

18’imde basit bir tane yaptırmıştım. Olmasa da olurmuş. Görenler beğeniyor o yüzden sildirmeyi düşünmedim hiç. Nötr hissediyorum.

Dövmem yok. En yakın arkadaşlarımın da yok+1

hayatımda hiç yaptırmadım. önyargılı değilim ama herkese de yakışmıyor. bazıları çok keko işi.

3 tane var biri diz ile bileğimin arasında sağda, biri sol omzumun biri de sağ omzumun arkasında. ekonomik olarak böyle bir ülkede yaşamıyor olsak ve sağlam bir bütçeyi dövmeye ayırma lüksüm olsa muhtemelen 20-30 tane küçük büyük dövmem olurdu. ben hayatımda olan önemli olayları ya da kendimle ilgili bir durumu dövme ile sembolize etmeyi seviyorum. en yakınımda olan tüm insanlarda birden fazla dövme var ki büyük çoğunluğu beyaz yaka normal insanlar, yaptırmaya da devam ediyorlar. yaşlar +40.

Bende 5-6 tane var. Seviyorum.
En yakın arkadaşlarımın ise hiçbirinde yok.

Bende de yok.

Bir dönem heveslendim ama karşılığında alabileceğim bir durum olmadığım düşündüm.

1) var
2) biri büyük boyutta bacakta 10 yaşında, biri kolda dirsek üstü.
3) çevremde de bi artış mevcut, gözlemin doğru.
4) aksesuar olarak bakıyorum, yakışana yakışıyor bence. ancak belli bölgeler biraz keko geliyor, el, yüz, boyun, göğüs.

Dövmesiz insanlar her daim daha çok piyasada. senden çok var yani bir sen kalmadın merak etme.

Ha benim dövmem var. Yine yaptıracağım yeni yakında ayrıca.

Ayrıca dövme var, dövme var...insan var, insan var...bakış açım bu. Herkese her şey olmuyor. Bazen de çok güzel oluyor vs vs.

Şahsi işler. Kimisi sevmez, kimisi umursamaz, kimisi ister. Başkası için önemsiz, kişisel alanlar.

Aa ben ne zaman seni yalnız bıraktım! :d teessüf ediyorum.

Bende de dövme yok. Düşünüyorum, direkten dönüyorum.

yok, bana gorunmese bile (sirt gibi) karsiyim..
derinin altina igneyle murekkep enjekte ettirmek bana ters..

3 dövmem var, 2-3 tane de yaptırmayı düşünüyorum, etrafımda da dövmesi olan-olmayan sayısı nerdeyse aynı, ben dövmelerimi unutmamak için, kötü günlerde bana umut olsun diye yaptırdım, dövmesi olan insanlara haliyle bir tık daha yakın hissediyorum ama dövmesi olmayan insanları da eziklemem hayatta.

Hiç yok. Yaptırmayı da şu anda düşünmüyorum. İleride fikrim değişir mi bilmem. Genellikle yaşı 14-20 arasında yaptırma isteği artıyor. Ama belli bir yaşı geçtikten sonra çoğu kişiye anlamsız geliyor olabilir.

Vizeye ilk basvurdugum ulke Birlesik Krallik idi. Hic basvurum reddedilmedi. Yunanistan kolay diyorlar.

uk idi.

Almanya'dan şaşmayın

italya idi. 1 ay vermislerdi. hic basvurum reddedilmedi.

ilk defa abd'ye başvurmuştum. sonrasında avustralya, yeni zelanda ve almanya'ya başvurdum. bazıları oturum içindi.

şimdiye kadar hiç reddedilmedim.

Bugüne kadar hep İsviçre'den başvurdum. İlk vizemi 3 haftalık tek girişli vermişlerdi.

Hiçbir başvurum reddedilmedi.

İnsan ilişkileri dahil her şeyin ölçüsünü paranın belirlediği bir hayat sizin için doğru ise yanlış olanı yapıyorsunuz. paranın her şeyi belirlediği bir hayat sizi rahatsız ediyorsa elbette doğru olanı yapıyorsunuz.

Benim icin dogru olani yapiyorsunuz, ben de para almazdim. Ama arkadaslarim da bi yerlerde otururken birami ismarlardi. Yani arkadaslar arasinda para alisverisi olmaz ama bir sekilde odesilir.

ben de yaptım ve para almadım aynı şekilde.

ama kendim başkasının arabası ile gidecek olsam her ne kadar onun zaten yolunun üzeri de olsa bir şeyler vermeden gidemezdim.

ben de öğrenciyken yaptım ve para almadım, almayı hiç düşünmedim bile. ama hiç kıymetim de olmadı :)

valla bu durumda insanlar icaben para teklif edebilir duruma göre ama kabul etmek bir tık odunluk bence ya. baya servis gibi çalışır onlar için yolunu uzatır saatlerini değiştirir gitmeyeceğin gün bile gidersin o ayrı. veya baştan sen ayarlarsın biraz gelir elde etmek istiyorsundur şu paraya sizi de getirip götüreyim demişsindir falan okey. ama normal giderken yolunun üstünde bırakıyosan, planını programını her zamanki gibi kendine göre oluşturuyosan falan hoş olmaz para alırsan da arkandan konuşulma ihtimali yüksek. çok yoksul insanlar değilse en kötü bir yemek falan ısmarlarlar ama bir gün.

Bu durumlarda parayı suratıma atmadıkları sürece almazdım, zaten yolumun üstü bu tip bir şeyde para almak ilişkiyi benim tarafımdan zedeler.

Bence de alinmaz ama yemek falan ismarlatilir(zorla degil tabii, teklif ederlerse reddedilmez)

para kesinlikle almazdım ben. hem para alırsan bu sefer onları bırakmak görevinmiş gibi bir durum oluşabilir.

ha birini böyle her gün bıraksam ve karşılığında hiç bir şey teklif etmese (almam zaten ama teklif etmesi lazım) bir süre sonra bi bahane uydurup sallarım.

uçuşların çoğu istanbul havalimanına kaydırılmış olmasına rağmen özellikle sabihayı tercih ediyorum. metro da açıldıktan sonra ideal bir havalimanı oldu bana göre.

Evime uzaklığı ve içinin keşmekeşliği, kirliliği nedeniyle tercih etmemeye çalışıyorum.

bana ulasim olarak cok rahat bu yuzden tercih ediyorum. ist havaalani altindan da yapulsa ulasimi ciddi problem benim icin.

beşiktaşa bile gideceksem sabiha gökçenden gidiyorum. çok daha iyi.

Evime yakın ve hele de metro açıldıktan sonra ulaşımı kolay olduğu için severim kendisini.

Evime yakin +1

Sancaktepeden Istanbul havalimanina gitmek zulum. O yuzden yurtici disi farketmeksizin candir Sabiha.

Lakiiiinnn, o ne kalabaliktir oyle... Bu acidan cok begenmem iste ama napalim.

(klavyem ecnebi oldugu icin karakterler icin ozur diliyorum)

Yeni havalimanının da artık metrosu var. Lakin Sabiha o konuda daha rahat.

metrodan önce de memnundum, şimdi çok daha memnunum. rahat rahat gidip geliyoruz.

Daha fazla kullanıyorum, ancak en son dönemde temizlik firmasıyla anlaşamamaları ve güvenlik elemanlarını azaltmaları sebebiyle epey kötü duruma geldi. Yinede yakınlığı sebebiyle tercih sebebim.

Genel olarak sevdiğimiz bir havalimanı, sadece metro aracılığıyla ulaşabiliyorum. Araba ile gidersem etrafında otoparklar ve ücretsiz ring servisleri oluyor. Yeni pisti de açıldığında uçuş çeşitliliği artacaktır sanıyorum. E daha ne olsun.

Eksi yönlerine gelecek olursak; yurtdışı gelişlerde pasaport bölümünde bir kaos oluyor o can sıkıcı. İstanbul Havalimanı o anlamda çok rahat. Bir de o ahlaksız taksicilerin Allah belasını versin, metro sayesinde inşallah batarlar. (Biliyorum ağır konuştum ama kimse laf etmesin bu konuda çok doluyum)

Eve uzak olmasına rağmen evet. Mecbur kalmadıkça diğerini kullanmıyorum. Metronun açılmasına da çok sevindim.

evime 15dk, pegasus ve thy kiosk checkin ve bagaj teslimi var. kötü yanları : gümrük çok sıkı, duty free'si pahalı, prime time'da taksi sırası bekliyorsunuz, sabah akşam giden yolcuda içeri girmek için çok bekliyorsunuz.

Dönüş uçaklarını sabiha'ya almaya çalışıyoruz yoksa şirket şöförü gecenin köründe dünya yol gelip almak zorunda kalıyor, eğer zaten yorgunsa otobüsle sabiha'ya geçip oradan taksiye binmem gerekiyor.

istanbul havaalanı uzak olmasına rağmen daha rahat geliyor bana her konuda. elite olmama 3000 puan kaldı, o zaman business class girişini, kontuarlarını, lounge ı kullanabileceğim için ekstra kullanışlı olacak.

istanbul'da yaşamıyorum. ama istanbul'a gittiğimde gideceğim ilçelere ulaşımı rahat olduğu için sabihadan vazgeçmiyorum.

ha ek olarak biliyor musunuz bilmiyorum ama restoran fiyatları baya ucuz.
happy moonsa gittim mesela 200 tlye hamburger vardı. normal fiyatlarla aynı ya da %10 fazlası falan.

Acayip memnunum. Evimdeki huzuru buluyorum resmen.

Peki sigara alkolü kesmek zamanla olumlu etki gösterir mi değerlerde

Bunun ciddi arastirmalari var. Geçenlerde merak edip bakmıştım neye ne etki ediyor diye.
En onemlileri;
Bol su içmek
Sigara alkol azaltmak
Spor yapmak
Kilo vermek
Düzenli uyku vs.
Bunu dışında bazi supplementlerin etkisi var. Ama en önemlisi bunlar.

Hareket, spor, beslenme, sigara alkol, uyku, stres, çok fazla faktör etkiliyor. Tabi ki kesmek zamanla olumlu etki gösteriyor. Düşük olan şey sayı ise tablet ilaç ile testosteron verilebiliyor. Doktor gerek görürse kan testi ile hormonlara bakar. Düşüklüğün sebebi anlaşılmaya çalışır vs. Bu yukarıdaki atraksyionlar değiştiğinde değerler de değişiyor zaman içinde.

Hormon testinde değerler istenilen aralıklardaydı, tuhaf

Yumurta ve spermin kalitesi gibi sayısı da yaş ile birlikte azalır zaten. Yaşınız 30+ mı?

test sonuçlarını bir üroloji uzmanına gösterin, sebepleri ve iyileştirilmesi için gerekli bilgileri verecektir.

Fitalat'lara dikkat. Kullandığınız kozmetik ürünlerine, plastik şişelere vb dikkat edin, testosteron miktarını ciddi seviyede düşürebiliyor. Bir de günlük ya da günaşırı soğuk duş öneririm. Ağır egzersiz de iyi anlamda etkilidir.

Alkol sigara uyku vb yazmışlar zaten.

"Araştırmacılar çeşitli yaşam evrelerinde, Ftalat'a maruz kalma ve testosteron düzeyleri arasındaki ters ilişkiyi buldu. Örneğin, 40-60 yaş arası kadınların, artan Ftalat yoğunluğu testosteron düzeylerinde 10.8-24% oranında düşüş ile ilişkili olduğu, 6-12 yaş arasında erkeklerde, bir tür Ftalat’ın (di-(2-etilheksil) ftalat, ya da DEHP) yoğunluk artışının testosteron düzeylerinde 24-34.1% oranında düşüş ile ilişkili olduğu görüldü."

kaynak: evrimagaci.org

anlattıkların retina yırtılması gibi.

@hocam: adivar: hocam doktorlar göz damlası damlatıp ışıkla cihazla baktı gözlerime. olsaydı ortaya çıkmaz mıydı?

çıkması lazım fakat bence çok yönlü retina filmi filan çektirt. devlet hastanelerinde var çoğunda. anlattıklarının konjuktivit ile ilgisi yok.

Sulanma, kaşıntı vs olan kaşıntılarım konjonktivit. Diğerlerinin ilgisi yok.

Hangi şehirdesiniz? İstanbul’da iseniz birebir tecrübe ettiğim çok çok iyi göz doktorları tavsiye edebilirim.

www.istanbulretina.com
Floaters denen şu şeyler var ama o da retina yırtılması belirtisi olabilir diyor kaynaklar.

Hocam kendinizi bu şekilde anlattınız mı doktora, retina yırtığından şüphelenmemiş olması çok garip. Belirtiler tam uyuyor.

Bugun babam gibi sevdigim birinin olum haberini aldim. Icim kan agliyor. Ve ilk babami aradim. Yaslandigini hala tam kabullenemiyorum ama bazi korkularim da agir basmaya basladi bu olumlerle yuzlestikce.
Yoruldugunu hissettigimde, gucten dustugunu fark ettigimde cok kotu oluyorum. Bunu biraz terapiyle kabullenme taraftariyim. Aksi turlu zor.
Tek tesellim; sirali olum. Bunu da su yuzden soyluyorum; gecen ay 1990’li bir is arkadasimi aniden kaybettim. Gercekten allah sirali olum versin. Baska da tesellim yok. Babami kaybetmekten cok korkuyorum cunku.

basarili bir sekilde kabullenmedim acikcasi bunalimdayim.

Sahsen benim kabullenebilecegim bir sey degil. Edemiyorum da zaten. Tutundugum tek dal onlar. Ikisi de cok yaslanmadan bu gidisle nasilsa ben onlardan önce ölürüm diye umuyorum. Neyse ki 3 kardesiz, yalniz da kalmazlar. Bencillik ama napalim. Sormadan dogurmasalarmis -_-

Benimki yürüyemiyor:(

Ben de kabullenmekte zorlanıyorum. Baktıkça düşündükçe üzülüyorum. Bir şeyi onlara daha yüksek sesle, daha basit ve defalarca anlatırken bıkkınlık değil de üzüntü hissediyorum.

henüz saç ağarması dışında net bir belirtileri yok ama ben de çok korkuyorum bu tür şeylerden.

fakat içim de biraz huzurlu çünkü şu an istedikleri hayatı yaşıyorlar. kendi akranlarına göre çok fazla şeyler deneyimleyip gezip gördüler. bence önemli olan da bu.

İlk ciddi hastalandıklarında farketmiştim.

Babayi gece apar topar hastaneye goturup hastanede sabahlayip sonrasinda da 1 hafta hastanede basini bekleyip, iyilesene kadar tuvalete götürüp tuvaletini yaptirip, banyoya götürüp banyosunu yaptirmamiz gerektiginde.

evdeki televizyonu uydu kutusuna baglamak icin ara parca gerekiyordu. ben elektrikciye gittim almaya adam erkek mi disi mi lazim dedi. evi aradim anneme sordum kablonun ucuna bak diye. gozlugumu getirmemisim secemiyorum ikisini de al hangisi lazimsa onu takariz dedi. o zaman şok gecirmistim hayati boyunca uzagi kartal gibi goren annemin kablonun ucunu goremeyisine. tabii simdi iyice ilerledi, telefonunun ekraninda neredeyse sadece 1 harf gorunecek kadar buyutup kullaniyor ekrani filan :)

ben bile yaslandim annem babam genc mi kalacak diyip kabulleniyorum. ama o şok anini asla unutamiyorum.

babam öldü. annemin de bir gün yaşlanıp aynı şekilde öleceğini öyle kabullendim.

evet dün de beni aradılar. engelle geç. yine bilgiler sızdı diyolardı 2 hafta önce ondan sanırım

evet 3 kere arandım. birinde hande erçel'in fotosu vardı:)

Evet arıyorlar son günlerde Neyse ki telefon spam uyarısı veriyor.

Bizim bilgileri satmaktan çok bir çok sitenşn hacklenmesi ve veritabanlarının paylaşımı söz konusu yabancı sitelerde.

Yurtdışından sizi arayacak mesaj atacak bir eşiniz dostunuz yoksa %99.99 dolandırıcı herkesi arıyorlar herkese whatsappdan mesaj atıyorlar dikkate almayın engelleyin geçin.

Evet, geçenlerde tırsıp duyurusunu açmıştım hatta. Sonra gördüm ki bu aralar herkese olan bi şeymiş.

Arıyorlar, msj atıyorlar falan engelleyip geçiyorum.

Çaldırıp kapatıyorlar. Whatsapptan yazıyorlar. "Xx firmasının işe alım müdürüyüm" şeklinde link vererek whatsappta yazıyorlar. Hepsini spam yapıp engelliyorum ama numaralar kapanmamış.

sığmaz ki. bazanın tutma yerlerinden tutamazsın o zaman

dediğinin aynısını yaptım, bence yapma. bazanın ayak ucundaki tutma demirine sıkıştırmak istersen yatak bükülüyor, saçma sapan bir hal alıyor. üstünden geçirirsen o demiri tutamazsın ve yatakta bombelik oluşturur. baza ölçüsüne göre al yatağını

Yani baza çok sık kullanmıyor. ama o dopru şimdi düşünüyorum yan tutma yerlerini iptal ederim sıkıntı olmaz dedim ama kaldırma işlerini düşünmemiştim.

sıkıntı olur sürekli kullanacaksın rahat edemezsin

Olur bi şey olmaz. Baza her gün açılan bir şey değil ve 10 cm de uzun bir şey değil.

ağırlıklı olarak spor için garmin veya suunto'nun alt modelleri olabilir. bol özelliğin içine zaten gps girdiği zaman 10 bin ₺ altında düzgün saat yok. huawei alınabilir, eğer samsung telefon varsa da samsung alırdım.

Huawei gt3 serisinden.

Kendim için Aviator sevmiyorum. Wayfarer seviyorum. Denemeden yorum yapmak zor.

wayfarer olmazsa aviator

wayfarer

Wayfarer her yüze gidiyor değişik bi şey.

Deneyin bence yine de, diğerleri de hoş durabilir.

Sanırım menemen dolmuşu çözer olayı.

Gardan indiğiniz üst katta aşağıya inen tarafın en başından kalkıyor. Bölge metro'ya gitmesi 7 dakika sürüyor. Bölge metrodan konak.

Karşıyakadan da yine aynı menemen dolmuşu bahçelievler tarafından geçiyor son durak otogar. invictae'nin dediği daha makul karşıyaka izban istasyonunun oradaki dolmuşlarda otogar varmış.

Karşıyaka’dan otogara dolmuşa binerek gidebilirsin.

Hayır çözülmediği gibi kendi ilçemde sinek sorunu da var. Belediye seçimlerine saklıyorum öfkemi

İzmir, bir körfezin içinde zaman içinde kurumuş ya da kurutulmuş bataklık zemin üzerinde kurulmuş bir şehirdir. Hala bataklık bölgeleri vardır ve buralar kuş cennetidir.
Gediz nehri sürekli olarak alüvyon taşımakta körfez ağzı gün geçtikçe kapanmakta ve körfez suyunun açık denizlerle irtibatı kesilmektedir.
Körfezde bazı bölgelerde su bel boyunu geçmeden yüzlerce metre yürünebilmektedir.
Bu aşırı sığ bölgeler yosunlar için doğal bir habitat oluşturmakta, yılın belirli ayları köklerinden kopan yosunlar sahile vurup çürüyük oluşturmakta ve koku salmaktadır.
Kurumuş ya da kurutulmuş bataklık bölgelerde gerekli eğim sağlanamadığı için drenaj sistemi olması gerektiği şekilde oluşturulamamaktadır. Bu durum sistemin koku salgılamasına neden olmaktadır.
Bataklık bölgeler metan gazı salgılar. Bu gazın kokusu yılın belirli zamanlarında şehrin üzerine çöker.
İzmir, Meles deltası ıslahı öncesi çok daha fazla kokar, koku İzmir'e gelirken, Belkahve'den itibaren hissedilirdi.
Bu şehir hep koktu. Kokacak da. Gerçek İzmirliler bu duruma alışkındırlar. Bir rahatsızlık duymamaktadırlar.
Eğer başkan, artık kokmuyor dediyse, bu durum hava şartlarındandır ve insanlar sussun diyedir.

Bataklıkları kurutalım, kuşları öldürelim, sığ yerleri kazıyıp derinleştirelim ve de direkt ege denizine açılan devasa bir arıtma sistemiyle tüm altyapıyı sıfırdan yapalım denmiyorsa ki denebilir mi, bilemem, bu şehir kokacaktır ve sinek de olacaktır. Rahatsız olmamak gerekir diye düşünüyorum.

Yazdıklarım, alıntı değil, kendi yorumum.

Ayrıca, sinek, asfalt ve çöp konuları, Büyükşehir Belediyesinin değil, ilçe Belediyelerinin konusudur.

Başkanın yaşadığı şehirden haberi olmadığı için kendisi öyle cümleler kullanabiliyor.
Ahmet Piriştina’dan sonra koku problemi hiç çözülmedi İzmir’de.
Üzerine şu anda ciddi bir asfalt, sivrisinek ve haşere problemi de var. Hiç olmadığı kadar var hem de.

Bornova'da yaşıyorum 2018-2022 arası evde otururken dahi camdan kanalizasyon kokusu geliyordu şu an o yok. Bahsettiğim yıllar arası halkapınar aktarma merkezi özellikle yazın güneşli saatlerde yürünmesi çok güçtü şu an o kadar yoğun değil koku.

Koku bitti falan diyemem ama azaldı gibi geliyor bana. Fakat sivrisinek mevzusu hiç abartılmıyor, sokakta hareketsiz 5 dakika durduğunuzda mutlaka üç beş ısırılıyorsunuz, yürürken yüzünüze falan geliyor sinekler o derece.

Büyük oranda çözüldü. Troller belediye seçimleri öncesi atak yapıyorlar

İkisi öyle alakasız tarzlar ki arasında seçim yapmak çok ilgisiz. Derinliği olan orjinal bir dram istiyorsan six feet under, gerçekçi sert bir polisiye istiyorsan the wire. Six feet under i herkes sever. Diğerinde yüzde 50 sıkılır diğeri bayılır.

Seçeneklerden biri eğer Six Feet Under ise benim cevabım her zaman o olur. :)

invictae +1, six feet under, yeni başlayacak olanları, olaylara bambaşka bakış açılarıyla görebilecekleri yeni bir dönem beklediği için her zaman ilk tercih olur. iyi seyirler.

Yeterli ama fiyat farkı sizin için önemsiz ise yenisini alabilirsiniz tabii.

Sıradan işleri her türlü götürür ama fiyat farkı aşşşırı yoksa bi yenisini almak gelecek güncellemelerin biraz daha garantisi olmuş olur. Bi tane daha ipados almış olur.

Güncelleme uyumluluklarına bakın eski aletlerin ona göre karar verirsiniz, yoksa facetime youtube, safari vs her türlü uçurur ikisi de.

Ben yeni ipade geçince 10 yıllık ipad airimi annem aldı. Hala daha bütün gün oyun oynuyor, youtubedan video izliyor falan.

İnisiyatif

Türkçe ise inisiyatif değil sorumluluk almak denir ona.

siradanin disina cikip kimseyi dinlemeden bildigini okumaya da gemi aziya almak deniyor.

Yaygin sekilde insiyatif almak olarak kullaniyoruz.

inisiyatif de gayet türkçe bir kelime olduğu için inisiyatif almak diyebiliriz. İngilizler initiative İngilizce değil, Latince/Fransızca demiyodur bence.

Ayrıca inisiyatif almakla sorumluluk almak farklı. İnisiyatif bir şeyi başlatmak anlamında, yeni bir girişimde bulunmak. Sorumluluk tamamen farklı bir olay.

Katlanır bisiklet sonuçta performans arayanlar için uygun değil. Bu nedenle amacın şehir içi kısa mesafe ulaşım ise uygun fiyatlı bir model iş görür. Örneğin Ümit Cunda gibi, Dahon kalitesi ile uzun ömür sunar ama parasına göre hesaplaman lazım. Hit d6 baz modeli, onun üstündeki modellerden seçmeni öneririm. Ara bir şey istersen Mosso, Bisan alüminyum kadro ve 7v iş görür. Online da daha ucuz olur bikestore iyi kampanyalar yapıyor hediye kuponu vs bakabilirsin. Yakında yeni dolar zamları yolda bir an önce almanız iyi olur.

2-3 sene baya arastirip aldim. $500 alti baya dandik, ben $750 civari verdim. Aldigim marka TERN. 2 senedir biniyoruz sikinti yok.

bu işin piri brompton'dur.
dahon vybe d7'den sonra brompton'a geçtim.

bence internet üzerinden deneyimlemeden almayın derim.
gidip binebildiğiniz kadar modele binip hissinizi tartınız. istanbul'da atek bisiklette bunu yaptım misal ben.

mutlaka olması gereken bir şey yok bence, bu zamanla sizin bileceğiniz bir husus.

Fiuatlar ne duruma geldi katlanirlarda su an hoc bilmiyorum ama butceniz dahona yettigi surece dahondan baska bir sey bakmayin.

Ben butceyi zorlar halde mosso alabilmistim. 5 sene falan oldu galiba. Aslinda cok cok memnunum hala daha. Sadece dahonun katlama kolayliginda kaldi aklim. Benimkinin tekerleri yanlara aciliyor mesela katlaninca duz durmasi icin ugrasiyorum epey. :(

Merhabalar,

Ben de sizinle benzer yollardan geçtim. Önce biraz tutumlu davranıp düşük fiyatlı, çelik kadrolu 26 jant bir Salcano aldım. 21 vitesli olması rağmen oldukça hantal geldi. Bir yerden bir yere götürmek de ayrı problem.

Daha sonra katlanır almaya karar verdim. İki model arasında kalmıştım: Dahon Hit D6 ve Peugeot F12. İkisi de o dönem aynı fiyattaydı. Peugeot yerli iken Dahon ABD menşeili. Peugeot aynı fiyata daha iyi donanım sunuyordu ama Dahon tercih ettim. Şimdilik memnunum. 6 vites beni çok zorlamadı. Donanımı da bence kabul edilebilir düzeyde.

Kısacası, bence katlanır için çelik kadro düşünmeyin. Çıkabileceğiniz maksimum bütçe ile yerli olmayan bir marka iyi bir tercih olur diye düşünüyorum. Dahon ve Tern isabetli olur.

telefonla çek icloud alanı al +1

telefonlar çekilen fotoğrafı acayip işliyor(iyi anlamda), bu tür bir kompakt makinenin çok ötesine geçeli yıl oldu hatta dslr/aynasız tarzı makine de önermiyorum ben artık çünkü onu alıp işlemeye vakti yok insanların. Dümdüz çekip baktığında telefon en iyisi, paylaşmak için de hazır. iPhone 11'in bile mesela ters ışık gibi kötü durumda bile hdr foto ve video kalitesi bayağı iyi.

iphone 11 ilk çıktığında kullanıyordum bir tane de dslr kameram vardı.

tatile dslr'ı da götürdüm. ikinci gün arabadan dışarı çıkarmadım dslr'ı.

iphone 11 tatil için çok çok yeterli bir alet olacaktır. icloud'a bas parayı diyorum ben de.

Teşekkür ederim. Bir sorum olacak.

Telefonumun hafızası şu anda 64 gb’ın 59’unu kullanıyor.

İcloud satın alınca yine de fotoğraf çektikçe 64ü doldurmuş olmayacak mıyım? İcloud satın alınınca cihaza değil buluta mı kaydedecek? Bilmediğimden soruyorum.

cihazdaki fotoğraf-videoları icloud'a yedekleyip sil gibi bir seçenek vardı. Depolama kısmında "yer aç" tarzı bir şey gibi hatırlıyorum.

Evet yine 64'e kaydedecek ama şimdiye kadarki fotolar telefonda durmayacak.

Hocam kapalısını bilmiyorum ama bypass ameliyatında vücut kalp akciğer makinesine bağlanıp kalp ve akciğerler durduruluyor. O yüzden ameliyat boyunca çalışmayan akciğerler sönüyor.

Ameliyat sonrası bildiğimiz lastik balon ve triflo denen aletle nefes egzersizi yapıp ciğerleri yeniden eski haline getirmesi gerekiyor. Bunu aksatmayın.

Geçmiş olsun.

Çok yakınım yıllar önce açık bypass geçirmişti, süreçte yanındaydım hep. Öncelikle geçmiş olsun babanıza.

Triflo olayı kapalıda da geçerli mi bilmiyorum, ama doktor verdiyse harfi harfine uygulayın, aksatmayın.

Kan değerleri gerekli takviyelerle düzene girecektir, takipte kalınsın mutlaka. Kontrolleri aksatmayın.

Ameliyattan sonra hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor, hem hastaya hem yakınlarına. Dağ gibi adamlar iki adım atınca yorulur hale geliyorlar, yatağından kalkacakken size bakıp elini uzatıyor kalkmasına yürümesine yardım edin diye, , içiniz gidiyor. üzülmeyin. Biliyorum. Ama geçiyor. Hepsi geçiyor. Süreç bitince sapasağlam oluyorlar merak etmeyin. Tekrar geçmiş olsun.

Bi de benim gördüğüm, moralleri çok bozuluyor ya bu süreçte :) bi şekilde keyiflenmesini sağlamaya çalışın :)

Ve kapalı olduğu için çok şanslısınız :) açık baypassta boydan boya kesilen koca kaburgaların geri kaynaması için hastanın bir dünya hareket kısıtlaması oluyordu.

Aklıma tavsiye niteliğinde başka bir şey gelirse yazarım yine :)