direkt gidip bir teknomarkete alıp geleceğim muhtemelen. internetten sipariş pek olası değil. ge72'de benim de gözüm kaldı ama hem 4000 tl'nin üstünde kalıyor, hem de canlı olarak bir yerde göremedim henüz.

ASUS G550JK olabilir.

6 mb cache, i7 2.4-3.4 ghz 4700HQ işlemci, 4 gb nvidia GTX850M, 1 tb hdd, full hd.

tasarımı beğenmezsen aynı parçaların N550 kasalı modeli de olması lazım.

freedos 4200'e falan bulursun.

notebook'ta işin içine oyun giriyorsa asus'tan şaşma bence. ne kadar baba da olsa, kasa malzemesi ne kadar iyi de olsa, asus'un soğutma sisteminin yanına yaklaşabilen marka yok şuan.

Msi veya monster bak. Diğerlerine bulaşma. Ve son olarak, alacağın bilgisayarın ekran kartı en az gtx 900 serisi olsun. Geleceğe dönük iyi bir yatırım olur. Dx12 için.

www.vatanbilgisayar.com

hayırlı olsun kardeş.

edit: asus n56v serisi kullanıyorum. bi önceki modellerde olan icecool teknolojisini kaldırmışlar. yani ısınma artık asusun iyi olduğu bir konu değil. yeniden koydularsa bilemeyeceğim.

vincent o fiyata GTX 850M ekran kartlı bir model hiç de iyi durmuyor bana kalırsa.
bugün 1800 liraya alacağın asus x550jk aynı ekran kartına sahip ki amaç oyunsa en büyük etkiye sahip parçadır. alacağın performans gerçekten çok çok azdır oyunda. iki katı para veriyorsun.

msi marka olarak monster'dan iyi bence de tamam ama bu fiyata gtx 970m veriyor.
www.hepsiburada.com

daha sonra istediğinde ssd takması, ram eklemesi kolaydır. ama ekran kartını değiştiremeyecek o msi'ı alınca. çok yanlış bir seçim olur.

mci'lar arasında bir sıralama yapıp kısaca hangisi, neden daha tercih edilmesi gereken bir makinedir birisi değinse sevinirim.

Macbook Air. store.apple.com Biraz daha ağır olabilir diyorsan Macbook Pro. Ben onu alırdım.

jack of hearts sıralama yaparken amacın oyun ağırlıklı ise ilk önceliğin hep ekran kartı olmalı.
gtx9xx serisi son nesil, 8xx serisi bir önceki nesil. daha eskilere zaten bakma, bana kalırsa 8xx serisine de bakma bu parayı veriyorken. 9xx serisi yeni bir gpu olsun öncelikle.

o fiyata msi'da gtx960, biraz üstüne çıkarsan belki gtx965 görürsün, monster gtx970 veriyor, bunda bir etken de freedos olması, işletim sistemi almıyorsun yanında. tüm parayı donanıma veriyorsun.
net bir şekilde de diyorum ki oyun serisi bile olmayan 1800 liralık(8gb ram ile 1900-2000 lira arası.) asus x550jk önerilen "MSI GS60 GHOST" ile yakın oyun performansı verir. çünkü performansı belirleyen ekran kartı olacak.
4000 lira "bence" etmez o laptop asla.

sen bilirsin ama oyun serisi olmayan bir laptopla yakın performans verecek msi yerine ben monster alırdım.

illaki msi diye tutturuyorsan da minimum gtx960 bulunan en ucuz model neyse al geç.

Monster diyorsan hafif olmasından feragat etmiş olursun maalesef. Ben MSI ya da Asus öneriyorum. Kendim MSI kullanıyorum, 1,5 yıldır herhangi bir sorun yaşamadım.

Bu arada: SSD'li olması şart.

msi'ların dayanıklılığı nasıldır ve sen hangi modeli tavsiye edersin sevgikusunkanadinda? ben alınca çünkü min 3-4 sene kullanacağımı umuyorum hardcore bir şekilde. ya sürekli taşıma halinde olacak ve günde sadece birkaç saat dinlenme fırsatı bulacak söz keseceğim laptop.

edit: yav çok pahalı ama asus g771jw pek yakışıklıymış:
www.novabilgisayar.com

asus g550jk'yı geçen yıl 3700 liraya aldım, kullanıyorum mutluyorum seviyorum.

Senin dediğin g771jw daha üst daha iyi tabii, tipleri çok benzer duruyor bakabilirsin :) g550jk da çok hoş ve oyun laptoplarına göre ince, metal. Ama ssd yok bu devirde olsa iyi olur aslında.

MSI'lar genelde fiyat-performans kralı oluyor ama hiç kullanmadım iyi kötü diyemem.

edit: püüü 3700'e aldığım laptop 4500 lira ya la. Dolar + şirketlerin geçirmesi galiba. Bu fiyata alınmaz bence. SSD'li 960-65 serili ekran kartlı bişey bulabilirsen daha iyi olur. Ha asusun malzeme kalitesi, soğutması, ekranı, klavyesine laf yok onlar gayet iyi.
www.vatanbilgisayar.com

Ben o dönemde revaçta olan GE serisinden bir ürün almıştım, GE70. 120 GB SSD'si olan ve (yanında HDD de var elbette ) ve Blu-Ray barındırmayan versiyonuydu benimki. Elbette ki üzerinden 1,5 sene geçti, onun yerine bu fiyata çok daha iyi modelleri çıktı, onlara bakmalısınız.

Dayanıklılık olarak, oldukça iyi bulduğumu söyleyebilirim. Aldığım zamandan beri hem evde ekranıma bağlayarak konsol gibi kullanıyorum, hem de okula, kütüphaneye, şuraya buraya taşıyorum yanında verdikleri sırt çantasıyla. Oldukça da stabil çalıştı, şu zamana kadar bir kere bile aksaklık yarattığına şahit olmadım.

Ağırlık konusuna şöyle bir şerh koyabilirim: büyük ekranlı almayın. Ben "aman ne güzel dizi izlenir bunda" kafasıyla 17 inçlik bir versiyonunu aldım, gerçekten sırt ağrıtıyor. Ancak 15 inçlik versiyonlarda böyle bir sorun olmayacağını sanıyorum. Ayrıca kucak için de en optimum boyutlu laptoplar 15 inçlik olanlar sanırım.

Olanca cahilliğimle: oyun bilgisayarı istiyorsanız MSI, ofiste şık duracak kaliteli bilgisayar istiyorsanız Asus diyorum :) yine de ne alırsanız alın, RAM yüksek olsun, SSD mutlaka bulunsun.

850'li ekran kartli bi laptop alirsan 8 ay sonra pisman olursun, benden soylemesi.

Msi ve monster aynı kasayı kullanıyor. Ve kasaları için söylenecek tek şey, kırılıp parçalanmasa da zamanla bileğini koyduğun yerin boyası çıkıyor. Tabi abartılacak kadar da değil.

geçmiş olsun. aşağı yukarı aynı aşamalardan geçtim büyük ihtimalle panik bozukluk.
sağlık konuları biraz hassas , uzman bir hekimden yardım alınız.

Önce ismi düzelteyim, bozukluğun ismi Anksiyete Bozukluğu. Anskiyete bozukluğu olanlar panik atak geçirir.

Tahlil yaptırmışsınız bir şey çıkmamış, anlattıklarınız genel anksiyete bozukluğuna çok benziyor. Bu bozuklukta çok ilginç fobiler ortaya çıkabilir. Çoğu insan hayatının bir döneminde bu bozukluğu yaşıyor. Bunaltılı ve stresli günler geçiriyorum demişsiniz, bu aşamada ben psikiyatrist yerine psikolog öneririm. Türkiye'de psikiyatristler genelde terapi yapmıyor, en azından hastanelerde. Sorunlu bir dönem olmadan anksiyete bozukluğu olsa fiziki nedenlerden olmuştur derdim, o zaman antidepresan problemi çözerdi. Şu anda da antidepresan size çok yardımcı olabilir, ama ondan daha önemli olan terapi.

Daha önce anksiyete bozukluğu yaşamış ve senelerce çekmiş biri olarak ben öncelikle bir terapist öneririm. Bir aya kadar iyiye doğru gelişme olmazsa, o zaman psikiyatriste gidersiniz antidepresan yazılması için.

Onun haricinde uyku ve yemek düzeninize dikkat edin. Geçmiş olsun.

çok teşekkür ederim arkadaşlar yorumlarınız için en yakın zamanda uzman desteği alacağım. iamelf uyku düzenim bununla aynı zamanda bozuldu uyuyamıyorum , karnımda şişkinlik yemek yiyemiyorum adamakıllı..

Gitmişken efor testini yaptırsaydın keşke o kadar koşup birşeyin olmadığını duymak çok moral verirdi.muhtemelen midenle ilgili olarak bunları yaşıyosun.geçmiş olsun

delicevat yaptıracaktım ama bir ay sonraya holter ile birlikte randevu verdi çok yoğunmuş , dediğin gibi doktorda özgüven için bu testleri yapalım dedi .

Evlenirim.. Çünkü beni annem böyle yetiştirdi :)

Bana bir şey olursa babanızı evlensin der hep.

Buna paralel olarak evlenip ayrılmış/eşi vefat etmiş biriyle de evlenirim.

Kadın..

evlenmem. Eşime aşkım bitmez

erkeğim. evlenmem. sanırım içinde herhangi bir duygu olan seks de yapamam. anca işte mekanik, vücudu rahatlatmaya yönelik şekilde olur.

erkeğim.

evlenirim ya da evlenmem diye büyük konuşmam. hayat o zaman ne gösterirse onu yaparım

erkeğim, asla evlenmem.

Erkeğim. Karımın üzerine başka bir kadın sevmek istemem. Evlenmem.

Evlenmem.

Kimse böyle bir cevap veremez. Herkes şu an hayalinde canlandırdığı ruh haline, duruma göre cevap veriyor. Kimsenin başına gelmesin ama öyle bir durum olsa nasıl hissedeceğini, geleceğin ne getireceğini bilemezsin yaşamadan.

Sen evli değil miydin? Eğer öyleysen böyle bir şey düşünmen ayıp kaçar.
Cevap:Allah korusun, ölürse başka kadına bakamam bile.

ablacığım senin olayını anlamadım ben.
sosyolog filan mısın? ya da insan ilişkileri ile alakalı bir kitap mı yazıyorsun acaba?

böyle antin kuntin soruların altında hep senin imzan var.

evlenmem bu arada ben.

kaynanaya selam :)

evlenirim. evlenmeyene saygım var ama ölmese kötü bir tartışma sonunda ayrılık kararı da alabilirdik. bence arada pek fark yok.

24/k

Ben evlenmem. Çocuk yapmayı düşünmüyorum ama kızım olursa eşimin de evlenmesini istemezdim.

yok iş yerinde böyle bi mevzu döndü bi çok kadın evlenirim dedi erkekler evlenmem dedi şaşırdım.

evlenmeye değer bulduğum biri olursa ve o da benimle evlenmek isterse evlenirim.
sonuçta hayat devam ediyor.

kadın, 27.

Evlenmem

E/27

evlenmem.
24 k

Şimdi hayat böyle büyük büyük konuşmalarımızı yutturup birebir yaşatmakla mükellef kusursuz bir sisteme sahip ya, bence hiç gerek yok durduk yere aksiyon yaratmaya.
Cevapsız. Düşünmedim bile hayatcım kat-a

evlenmem demek çok gerçekçi gelmiyor bana, karşına nasıl biri çıakcağını kestirmek imkansız ama yeniden evlenebilmem için ilk eşimden çok daha fazla sevmem lazım, o da düşük bir ihtimal benim için. gerçi şu anda da kolay kolay evleneceğimi düşünmüyorum.

yas tutmanın ardından hayat devam edecek. allah kimseye göstermesin tabii ki. evlenir miyim? evlenirim. buna da adım gibi eminim.

erkek/30.

o anki ruh halime bağlı sanırım evleneceğim kişiyle evlendikten veya evlenmeden önce oturup bu konuları konuşur ortak noktaya varırız.

hemen evlenmem ama bir süre sonra evlenebilirim. 27K.

benden önce ölmesin:(

Bencillik yapacağım ama ben de ilk o ölmez umarim diyorum. Onun yerine bir sure kimseyi koyamam. Ama büyük konusmamali. Hic olmaz asla olmaz demiyorum. Ama tabi ki evlenirim demeye de ne içim ne dilim el vermiyor.

Bilgisayardan olabilir mi, göz bozukluğu falan?

gürültü veya ışıktan kaynaklanıyor olabilir.

Klimadan olabilir, bilgisayara bakmaktan olabilir (uzun süre kitap okuyunca da olur; yakın mesafeye uzun süre bakınca gözün arkasındaki kaslar yakın yere bakarken gerildiği için baş ağrısı yapabiliyor). Ofisteki ışıktan olablir. Ofis havasızsa, ya da çiçek-oda spreyi gibi bir koku varsa o kokudan olabilir.

Herkesin bünyesi farklı, bir şey başkasına dokunmaz, size dokunur.

ortama temiz hava girişi yoktur, bende öyle oluyordu.

sanırım temiz havayla alakalı, epey uzağım çünkü klimaya falan. gözlere de geçen sene baktırmıştım, tekrar baktırayım.

havasızlıktan.
veya gözünüz bozuksa bilgisayara baktığınız için olabilir.

calisasin yoktur :)
genellikle havasizliktan olur. veya geriplanda inceden gelen bir ses, klima sesi gibi.

birkaç saat güneş gözlüğü ile çalışın ve ekran parlaklığını minimuma getirin. fayda sağlıyor mu kontrol edin. ben migrenim tuttuğunda yapıyorum böyle iyi geliyor.

seslenenkitap.com

Google'da "sesli kitap" diye ararsanız daha fazla sonuca ulaşırsınız.

İngilizce: www.openculture.com

iş yerindeyim. normalde tamamı oruç tutması gerekirken yani izlenim olarak iş yeri olarak falan neyse %35 tutmuyor.

bence istanbul'da oruç tutanların oranı %55 falan.

Çalıştığım yerde 20 kişi var. Sadece 4 kişi tutuyor.
Bence İzmir'in %35'i oruç tutuyordur.

Benim etrafımdaki Müslümanların çoğu bazı günler tutuyor, bazı günler tutmuyor. Sadece ilk ve son günü tutan var. Bir hafta tutan var. İşleri, sağlık/enerji durumlarına göre mümkün olduğu kadar tutan var. Bence Diyanet'in verdiği yüzde bunu hesaba katarak doğrudur. Türkiye'deki Sünni Müslümanların %83'i her gün tutmuyordur da, bir gün ya da birkaç gün tutuyordur.

yüzde 83 ramazanda en az bir gün oruç tutanlar diye hatırlıyorum o anketi. Benden önce yazan arkadaşların oranlarına katılıyorum.Ankara'da yüzde 50 civarlarında diye düşünüyorum.

Büyük şehirlerin ortalaması sünni müslümanların geneli hakkında bilgi vermez.

Hiç ayakkabı numarasının büyütüldüğünü duymadım. Ayakkabı büyük numaraysa içeride önüne/arkasına ekleme yapıyorlar süngerimsi-kumaş biir maddeyle, ama nasıl büyütsünler ki? Deri ayakkabı olsa da sıkıyor olsa onu "dövüyorlar" yumuşatmak için, Timberland o tarz bir ayakkabı değil ama.

büyütüyorlar.

ayakkabıyı nemlendirip kalıba koyuyorlar, salıyorum 1 hafta kalıpta durunca ayakkabı esneyerek numarası büyüyebiliyor.

buhar kazanlı olmasın diyorsun değil mi?

anneme bundan almıştım çok beğendi: www.hepsiburada.com

Ben de gecen ay senin gibi utumu dusurup kirdim. Bizimkiler philips azur serisini kullaniyorlardi, acayip memnunlardi. Gidip aynisindan aldim, ben de memnunum.

Modeli:gc4870/35mis. Fiyati da 300 liraydi.

tefal alma kesinlikle.

annem ütüde tam bir tefal aşığı maalesef ve gidip en pahalı en über modellerini almasına rağmen 1 seneye kalmadan o ütüler kıyafetlerimize işemeye başlıyor.

Tefal en berbat markalardan biri. Sadece pazarlamayı ve dizaynı iyi yapıyorlar o kadar.

Kendim ütüsünü kullanmasam bile Philips marka ne kullandıysam seneler geçti hala kullanıyorum. Sağlam marka. Arçelik de iyi diye duydum.

An itibari ile 3 kanal tedavisi devam etmekte.
Son bir ayda 2 dişe veda ettim.
Köprü yapılma işlemlerine başlanacak.
20'liklere henüz gelemedik bile.

dis tasım var üst ve alt 4 dişte fırcalamaya agırlık verdim. diziliş müthiş ne kanal tedavisi ne çürük var çok şükür gencler.

Benim 20'liklerden bir tanesi düzgün geliyor. Alt sıradaki 20'liklerden bir tanesi hafif eğri çıkıyor ama o da büyük ihtimalle düzelecektir dedi onun için operasyona gerek görmedi doktorum.
Bunun dışında dişlerim gayet iyi. Çürük çarık, tedavi gerektiren bir durumum yok.

www.eksiduyuru.com

bekliyor hala. gidemedim doktora. :(

Geçen yıllarda yapılan bir dolgu sonrasında dişim kendine gelemedi, aslında kanal tedavisi olması gerekiyormuş, o tarafı kullanmayıp diğer tarafa ağırlık vermem sonucunda da orda da ağrılar başladı. Tez zamanda gitmeliyim erteleyip duruyorum. Beni bekleyen bir kanal tedavisi olduğu kesin, diğerleri ne olacak hiç bilmiyorum. pff.

2 yıl önce birkaç ay arayla ikişerli ikişerli 20 liklerim alındı. aslında sapasağlam dişlerdi ama çenem küçük olduğu içün sığışamadılar. bir azı dişimi itip sıkıştırarak çürüttüler sadece onda dolgu var. yani 27sağlam+1dolgulu şekilde. dolgu belirsiz olanlardan ama hepsi sağlam duruyor şu an. arada diş taşı temizletiyorum.

1 tane gömülü yirmilik diş çektirdim. diğerleri duruyor. ön dişlerde leke var başka bir şikayetim yok.

yok. umarım da olmamaya devam eder. zamanında 4 tane 20'lik dişimi çektirdiydim cok sakat geldikleri için onun dısında yok.

Yaklasik 2 senedir iltihaplanma var ust dislerde benim. Antibiyotik falan verdi doktor agrisi gecti. Ust en arkalarda sagda ve solda bulunan 20likler curumusler. Gecen hafta gittim doktora bikac ilac verdi bitince gel cekelim dedi. Ulan yas 30 oldu 20likler gidecek. Ilaci kullanmayi unuttugumda o disler oyle cok aciyo ki anlatamam. Cektircem kurtulcam aq dis agrisi hicbiseye benzemiyor ya.

Allah kolaylik versin herkese.

Bir yıldan uzun süredir diş teli takıyorum. Hem altta hem üstte. Mavi lastikler kullanıyorum. Yüzüstü yattığımda diş teli yanağımı parçalıyor, otobüste yanağımı braketten kurtarırken kendi yanağını okşayan bir sapık gibi görünüyorum.
Damağımdan ameliyat oldum aylar önce, epey bir zaman bebe bisküvisiyle beslendim.
Geçiyor ve iyi oluyorsun. :)

Sağlık ile diğer her konuda olduğu gibi diş konusunda da genler rol oynuyor. Bolca tatlı yemek hariç dişlerime gayet iyi bakarım. Daha 30 yaşına gelmedim, buna rağmen..

- 13 yaşında ilk dolgu

20li yaşlarda
- 2 defa diş apsesi
- 3 kanal tedavisi
- 2 kanal tedavisi yapılan diş dolgu ile beraber kırılır, kökler alınmak zorunda kalınır, sonra implant.
- 2 sapasağlam diş durup dururken, otururken ufak bir parça haline kırılır, 4 gün içinde parça parça hepsi gider. Ona da implant. İmplantler etti 4.
- Alttaki 20 yaş dişleri yan çıkmaya çalışır, onları aldırmak zorundayım.
- Bir diş asileşip yukarı doğru çıkar. Onu da tedavi ettireceğim.

Birkaç hatırlatma yapayım.
1. Cola gibi asitli, şekerli içecekler dişlerin içine ediyor. Cola içtikten hemen sonra dişlerini fırçalasan bile cola gibi içecekler içmeyen insanın dişleri daha sağlam olur.
2. Sigara da diş düşmanı.
3. Kalsiyum eksikliği kemiklerde ve dişlerde problem yaratır.
4. Diş taşı temizliği şart.
5. Diş ipi kullanmak şart.
6. Diş doktoruna 6 ayda bir kontrole gitmek şart. O kanal tedavisi yapılan dişlerim kontrole gitmediğim için o hale geldi. Epey arka dişlerdi, arka taraftan çürümüş ben aynayla ağzımı açıp bakınca görülmüyordu, koku da hiç yapmadı nasıl olduysa. Diş hekimleri o ufak ayna ile dişin her tarafına baktıklarından çürüğü erkenden tespit edebiliyorlar. Ben ağzımda apse çıkıp, sağlam bir ağrım başlayınca, yüzüm gözüm şişince fark ettim. O zaman da sadece dolgu ile kurtarılamıyor.

iki tane dolgum var, onları yapan doktor "diğer ikisini de gel bi ara yapalım, onları da şeyapmamız lazım" demişti, onlar duruyor. yemek yerken kırıldığı için bir dişim de çekildi. sanırım iki dolguya daha ihtiyacım olacak, onun dışında problem yok. da bende ciddi bi "ağzım kokuyo mu fobisi" var, kurtulamadım bi türlü. cebimde sakız yoksa, çantamda gargara yoksa sokağa çıkmıyom amk. temiz tutacağım diye ağzı çöplüğe çevirdim resmen. kokup kokmadığını insan kendisi anlayamıyor. işimi garantiye almak için çamaşır suyuyla falan yıkayacak seviyeye geliyorum arada. iğrenç bi şey çünkü ağız kokusu.

arkadaşımda vardı eskiden. sevgilisiyle sorun falan yaşıyordu o dönemler. acillere gidip iğne falan oluyormuş.
kızın hayatı normale dönünce düzeldi

Sabahları bol su içip tuvalete gir. Bunu alışkanlık haline getir.
Sinir stresten uzak dur, her şeyi kafana takma.

üniversitedeyken ishalden dolayı 1 hafta evden çıkamadığımı bilirim. şimdi daha düzenli bir yaşantım var ve ibs sıkıntılarım azaldı. bir yerden sonra alışıyor insan. en önemlisi stresi hayatından çıkarabilmek, her şeyi takmamayı başarabilmek. ben kısmen yapabildiğim ölçüde rahat bir yaşam sürüyorum, yapamadığımda da tuvaletten çıkamıyorum.

sonuçta herkesin bir derdi var, sizinkisi de bu olsun, hayat kalitesini etkiler ama dikkat ederseniz çok çok da büyük bir problem değildir.

IBS her 4 kişiden birinde olan, sık rastlanan bir hastalık. Bir sürü insanda teşhis geç konuyor, hastalık hayatı gerçekten zorlaştıracak bir seviyeye gelmeden hastalar "ben zor sindiriyorum", "sinir mideme vuruyor" diye anlatıyorlar da onun IBS olduğunu bilmiyorlar. Kadınlarda erkeklere oranla daha çok görülüyor.

Moralini bozma. Düzgün bir yeme düzeni ve stresten mümkün olduğu kadar uzak durarak semptomları minimuma indirebilirsin. IBS'i olan insanların çoğunda laktoz intoleransı var, sende de varsa laktozsuz süt kullan. Yemek yerken iyi çiğne sindirimi kolaylaştırmak için. Barsak hareketlerine dikkat et, probiyotik ürünler dışkıyı düzenler. Kefir içebilirsin, probiyotik yoğurt yiyebilirsin, probiyotik müslü var Doğa markasının ondan yiyebilirsin. Hepsini aynı gün yapmanı önermem, bir gün kefir iç, bir başka gün probiyotik yoğurt..vs Normal yoğurt da mide için iyidir.

Stresten uzak durmak için meditasyon deneyebilirsin, yoga yapabilirsin, bir başka egzersize başlayabilirsin.

ibs yi biz hastalıktan bile saymıyoruz dostum gündelik hayattaki stres kaygı gibi sorunların barsak alışkanlıklarını değiştirmesi yüzünden oluyor stresten uzak durursan hastalık da yatışır.

skype'a kontör atıp deneyebilirsiniz.

bu 444 lülerin bazılarının başında 212 falan oluyor öyle deneyebilirsiniz.

skype'dan aradim ama 212 koymadim basina. deniyorum

deneme sonrasi editi: olmadi zikkim. invalid number!

edit editi : su numarayi buldum. ama acan yok? beli lazim olur birilerine : 1-800-874-8875 (ücretsiz)

THY'nin Amerika'daki bir ofisini aradınız mı?

Olmadı Skype'dan Türkiye'deki bir arkadaşınızı arayın, siz video/voice chat'te kalın, arkadaşınız sizin yerinize telefonla arayıp iptal ettirsin.

ben amerikadaki arkadasim adina konusarak iptal ettirip tarihini falan degistirmistim, arkadasimdan kisisel bilgileri alip.

Insanlarda aslinda diger canlilar gibi hava kararinca uyumaya programlidir. Bu yuzden de geceleri insan metabolizmasi yavaslar. Hasta kisilerin geceleri kendilerini saha hasta ve bitkin hissetmeleri bundan sanirim.

Bu bakimdan durumunuz bununla alakali olabilir.

Not: doktor degilim. Siz yine de en iyisi bir doktora gorunun.

Gribal durumlar akşamları daha ağırlaşır. Ateşiniz çok yüksek olmuyor diye tahmin ediyorum, çok yüksek değilse ve grip olduğundan eminseniz akşam saatlerinde Sedergine için. Epey yüksek oluyorsa ya da grip olduğunuzdan emin değilseniz doktora gidin.

İlla para harcamana gerek yok tatlı bir sürpriz için. Sana onu hatırlatan şarkılardan bir Playlist yapabilirsin, onun için resim yapabilirsin. Sevgilim sadece saat gibi materyal bir şey verse doğumgünümde bozulurdum söyleyeyim. Yanında duygularını gösteren, ya da onu gülümsetecek/güldürücek, kısacası senden bir şey gelmesi lazım. Yoksa kız kendi de çıkıp saat alabilir yani.

amonyak varsa sür üzerine

sivrisinek gibi duruyor, bence bişi olmaz

sırt çantasındandır. biraz çıkart çantayı.

Oraya kolonya sür, kaşıma, çok kaşınırsa oraya buz koy kaşıntıyı alır.

böcekler etini lezzetli bulup hapur hupur yemişler. beklersen geçer.

45 günlük köpeğe ne eğitimi vermeye çalışıyorsun? otur kalk yat vs. gibi eğitimler için normal köpeklere (fino falan değilde büyük olanlardan bahsediyorum) 1 yaşından önce başlanmaz, çocuk sayılır, o zamana kadar ki yaptığın eğitim geçici olur diye biliyorum ben (tee lise zamanında veterinerden alınmış bilgi) belki yanlış biliyorumdur o ayrı

@selam'ın verdiği "1 yaş" bilgisi kesinlikle yanlış. 2 aylıktan sonra köpeğe eğitim verilir. Hayatım boyunca köpeklerle yaşadım, hepsini daha 2 aylıkken eğitmeye başladık, hiç de unutmadılar sonradan. Zaten hep "otur, bekle..." komutlarını verdiğiniz için nasıl unutsunlar.

Günde 5-10 dakika eğitim az bu arada. Köpek 2,5 aylık civarı olduğunda eğitim her gün aralıklarla yapılır. Sabah 5-10 dakika otur komutu çalıştırdınız diyelim, aynı gün içinde 2-4 defa daha yapmanız lazım ki unutmasın. Hemen öğrenmez çok ufak olduğu için, moralinizi bozmayın. O kadar küçükken çok şey öğretilemez, hiçbir şey öğrenemeyebilir, ama deyim yerindeyse kulağı alışsın diye başlanır, köpek de zamanla, büyüdükçe kavrar. Hemen her şeyi öğretmeye de kalkmayın o zaman kafası karışır. 2,5 aylığa gelene kadar sizin için en önemli olan komutu basit komutu öğretmeye çalışın, o büyüdükçe arttırın komutları. 1 yaşına geldiğinde otur, bekle, yanımda yürü...hepsini öğrenmiş olur.

Korku kısmı da daha minik olduğu için. :-) Zamanla büyüyünce, boyu uzadıkça geçecek. Geçene kadar fazla üstelemeyin en azından 2,5-3 aylık olana kadar. (O da büyük ırk köpekse. Küçük ırk köpekler minicik oluyor 2-3 aylık, kedi iki katı boydaysa korkar tabii.)

internette yaptığım araştırmalar sonucu 45 günlükten itibaren günlük 10 dakikalık eğitimler verilebileceğini öğrendim. gün geçtikçe eğitim süresini artıracağım, köpek bana gelince kaplan gibi diğer hayvanlardan korkup arkama saklanıyor.

@iamelf verdiğiniz bilgilere uyacağım, elimi ısırmamasına alıştırmaya çalışıyorum. sanırım dişleri kaşınıyor, bugün oyuncak kemik ve kalsiyum çubuklarından aldım kemirmesi için.

bahçemizde küçük civcivlerimiz var ama köpek onlara hiç saldırmıyor, ben de bunu istiyorum tabi ama bu durum umarım ilerde de devam eder. köpeğim kangal kırması gibi duruyor o yüzden doğası gereği saldırmıyor da olabilir.

bekleyip göreceğiz.

ya sen eğer spor salonuna gitmeye üşeniyosan evde asla düzen oturtamazsın. ben bi dönem haftanın beş günü sadece birer saat süren pilates vs programlarına gidiyordum hocaya sormuştum amma hızlı sıkılaşıyomuşum filan diye yürüyerek mi geliyosun demişti. evde başarı diye bişey yok. hava da sıcak değil çık yürü koşamıyorsan. hareket gelsin vücuduna.

Anlattığın tarzda evde sadece dans edebilirsin, mekik-şınav çekebilirsin, bir de yoga ve aerobik yapabilirsin. YouTube'da aerobik ve yoga videoları mevcut. İngilizce olarak ara.

zorluk sorun değilse shaun t'nin insanity var, düzenli yaparsan istediğin sonucu alırsın.

Beslenmeni düzenle her gün minimum 1.5 saat yürü yeter sana 2 ay. 100 kiloyla evde hoplayıp zıplayıp eklemlerini eline alma bu aşamada.

bir karadenizli oalrak söylüyorum şarküterilerde gerçek tereyağını bulabilmen imkansızdır.nerede bulursun laz birinin evin de :)onlarda trabzon dan ısmarlıyorlar bizim gibi.yada gittiğimizde anam 20 kilo alır getirir bir sene kullanır.
ha çok istiyorsan sana trabzon of taki satıcıların telefonunu bulurum kargolarlar.

ay lütfen bana da mesaj atın ki bana da kargolasınlar!

neymiş ki bu tereyağını gerçek bir tereyağı yapan? hıı?

Yarı Laz olarak cevap veriyorum, burada bulman çok zor. Anca ufak manavlar, şarküteriler oluyor, onlar bazen öyle şeyleri getirtiyorlar az miktarda. Yer ismi veremeyeceğim çünkü Kadıköy'de tek öyle bildiğim yer kapandı.

"Karadeniz tereyağı" diye internette ara, bazı alışveriş sitelerinde birkaç marka bulacaksın. Aradığın onlardan biri midir bilmem.

En güzel tereyağı taze olan oluyor. Onu da ya Karadeniz'den sipariş edeceksin kargolayıp gönderecekler, ya da giden birinden rica edeceksin.

@jamswety aynen öyle kendilerine getiriyorlar. satan olmuyor. arkadaşın anasından aldım bende ama utandım çok isteyemedim kuş kadar aldım :) srn gönder satıcıların teli yayıp zengin edelim adamları

Karadenizli olarak tavsiyem karadenizli bir arkadaş edinip ondan istemektir :)
Veya denk gelirsen Trabzon, Rize, Giresun, Ordu günleri oluyor feshanede oraya getiriyorlar ama biraz daha üstüne koyuyorlar tabi. Arkadaş getirirse hem ucuz hem daha kaliteli olur.
Başlığı görünce saçma sapan parti muhabbetleri sandım olmadığını görünce rahatladım :D Bizi öyle yada böyle diye ayıranlar utansın.

ümraniye tepeüstünde karadeniz pidecileri getiriyomuş diye duydum. bi sorun isterseniz. efsanedir.

ümraniye'de lider pide var, bildiğim kadarıyla onlar getiriyorlar.

izmir sınırları içerisinde bulabilecğeimiz bir yer var mı acaba diyerek dahil oldum :)

bazı marketlerde kebir tereyağı var ama, nasıl bilmiyorum. şöyle bir entry buldum (bkz: #45351191)

www.kebirsut.com.tr

Trabzon'un ilçesi Vakfıkebir tereyağıyla ünlüdür ancaaaak türkiye de en çok margarin tüketilen yer de orasıymış diyorlar nedeni ise tereyağını margarinle karıştırıp kar etmek not trabzonluyum annem üç dört ayda bir getirir

hani satıcı numaralarını yollayacaktınız karadenizliler? <3 nirde??

@jamswety'ye teşekkürler. satıcıların numaralarını gönderdi.

OFSÜT ÜRÜNLERİ - ELİF GIDA
Yetkililer : BAHATTİN USTAOSMANOĞLU
Adres : TOPTAN SATIŞ MAĞAZASI /cumhuriyet cad büyük camii arkası OF / TRABZON
P.K. : 61830 OF / TRABZON
Telefon : 0 462 771 20 30 Faks : 0 462 771 20 30
GSM : 0 532 482 24 91
E-Posta : [email protected]
Şubeler : MERKEZ MAĞAZA :
ATATÜRK BULVARI NO 28 ZİRAAT BANKASI KARŞISI /DENİZBANK YANI OF / TRABZON TEL
0462 771 20 30
SİPARİŞ HATTI/0552 444 44 45

Birgün Tirebolu'da kıymalı kaşarlı pide+kola 5 lira olan bi sokak fırınından pide yemek zorunda kaldım. Korka korka "zehirlenmem umarım" diyerek ilk lokmayı aldığım pideyle aşk yaşadım resmen. Hayatımda yediğim rn güzel şeylerden biri olabilir. O günden sonra her gün en az bir öğün pide yedim orda kaldığım süre boyunca. O tereyağı resmen beni de ağlattı.

Marketlerde satılan Trabzon Tereyağ falan hep yalan. Bu bahsettiğin yerlerden alıp seversen bizimle de paylaşsana, alayım ben de :)

İşe yarar mı bilmem, ama kendi kedim ve köpeğim yemediği zamanlar ben de onlarla beraber yiyorum. Alıyorum bir tabak pişmiş tavuk örneğin, kendi ağzıma biraz atıyorum, ben çiğnerken ona da veriyorum. Bazen işe yarıyor, bazen yaramıyor. Denemeye değer.

su içiyor mu? susuz duramaz, 3-4 gün dayanır ancak.

bi veterinere mi götürseniz?
oyuncak alın, sevdiği oyuncakları getirdiniz mi? ne bileym, farecikler alın, neşesi yerine gelsin.

eskiden uyuduğu bi yastık falan varsa onu getirin, birisi göndrsin size mümkünse

suyu vermeye çalışın bir şekilde. çaykaşığıyla falan ağzının kenarından akıtın.
Birkaç gün yemek yememesinden birşey olmaz. hali tavrı oynaması iyiyse zaten ortama alışınca mama yemeye başlar.

şimdi yaş mamayı ağzına yaklaştırdım, yaladı geçti gitti.
kuru mama verdim.birkaç tanesini yedi bıraktı.
suyu tazeledim, kaba götürdüm, dokundu, içmeden döndü.

bekleyelim bakalım, teşekkürler ;)

ya bi veterinere mi götürsen...
kulağının içinin sıcaklığı nasıl? ateşi faln var mı?

gerçi hareketli oynuyor diyorsun. ateşli olsa halsiz olur.

sıpalık yapıyor da olabilir :)

size çaktırmadan yiyor olabilir mi kuru mamayı? oynuyorsa hali iyiyse yiyip içiyordur o çünkü.

dua et sistit olmasın*. rutini bozulan kedilerde normal bir durum sizinki.. siz düzenli olarak belirli saatlerde yemeğini koyup kaldırın. eninde sonunda yiyecektir. merak etmeyin. veteriner hekimlik bir durum yok şuan. kedilerin normal gıcıklığı rutinleri bozulunca assoliste bağlıyorlar :) biraz zaman verin düzelir.

*bazı bilimsel çalışmalarda rutini bozulan kedilerde (günlük bakıcının değişmesi) sistite varan semptomlara neden olduğu saptanmış.

mamasını, suyunu kimsenin görmediği sadece onun bildiği bir yere koysanız mesela yatak altı gibi. bildiğim kadaraıyla tedirginlik yaşayan kediler güvensiz ortamda yemek yemiyorlar. gece yemeyi tercih edebilir herkes uyumuş olduğunda.

yemiyor, kedi vejeteryan oldu sanırım.
Dün Bim'den adana kebap aldım pişirdim,2 lokma zorla yedi.Gece de yememiş.
Bugün veterinere götüreceğim

kurban olurum bakışlarına...
paylaşalım mümkün olduğunca :(

Çok mahsun bakışlı bir çocuk. 4 patisi de beyaz beyaz çok güzel
Umarım sahiplenilir.
facebook ilanı falan yok mu?

Valla içinizi rahatlatmayacak ama cins olmamasının etkisi az. Barınaklar Golden Retriever gibi popüler cins köpeklerle dolu. Cins olan köpekleri de bakımını es geçip alıyorlar, sonra bakamayıp, ya da bakmaktan yorulup barınağa gönderiyorlar. :-(

Çok da tatlıymış. Hemen arkadaşıma söylüyorum Twitter'da paylaşsın. Umarım iyi bir yuva bulunur.

kopegi helsinkide daha kolay sahiplendirebilirsiniz bence. ama bekleme suresi 3-4 ay galiba :(

durum nedir sahip buldunuz mu? :(

ya biraz pis gibi duruyor ama kaşa sarımsak baya iyi geliyor.

egzama olabilir. dermovate losyon kullanıyorum ben derideki dökülmeye karşı. işe yarıyor.

dermovate merhem demişler ama. losyondan farklı mı?

merhem cilt için egzamada. losyonsa saçlı ve kıllı bölgelerde kullanılıyor.

tamam çok teşekkürler. sarımsak & dermovate üstünde durayım :)

@douchebag bu da stresten diyosun yani ha :( off.... her yerim dökülüyor ya

Ben de sarımsak öneriyorum. Badem yağı da iyi gelir, kaç dökülmesini engellemese bile deri dökülmesine iyi gelir. Kaç derisi kepek gibi dökülebiliyor bilirim, bana olduğunda badem yağı kullanıyorum nemlendiriyor orayı.

yok yok, sinirler hırpalandığı için o acı. 1-2 haftaya geçiyor.
yalnız kanal için 4 SEANS nedir yahu. benim doktor tek seanta bitiriveriyor.

@mesgul ve huzursuz Dişin durumuna göre değişiyor kaç seans süreceği. Daha önce iki dişe yaptırmıştım, onlar da üç seans sürmüştü. 6-7 hatta daha fazla seans süren insanlar var. Kendini şanslı say.

Bebek orada doğunca vatandaşlık alır. AMA, sigortanız yoksa ve doğum ile ilgili herhangi bir sürpriz olursa öyle böyle bir fatura çıkmaz karşınıza. İşbu sebep hamileler biraz zor vize alır çoktan geçmişte alınmış ve hala geçerli vizeleri yoksa. Düşünün, eğer o kadar kolay olsaydı Meksikalı herkes ABD'de doğum yapardı. Sizi orada tutsak edecek halleri yok, yabancı olduğunuz için dava edecek halleri de yok. Ama faturayı ödeyemezseniz:

1. Amerika'ya bir daha giremezsiniz faturayı ödeyene kadar.
2. Bebeğiniz büyüyünce o da giremeyebilir, girerse "ya senin borcun vardı" diye ondan isterler parayı. Dolayısıyla o vatandaşlık da hayal olur. (İleride bu şık değişebilir yasa değişirse bilemem.)

Ayrıca 8-9 aylık hamile uçamazsınız, bildiğim kadarıyla o kadar uzun uçuşlara izin yok ileri hamilelerde. Amerika'da 1-3 ay konaklayacak parayı edinmeniz lazım yani.

Böyle yapan birinden dinlediklerim;
3-4 ay orda kalıp hem ciddi masraf hemde Türkiyedeki işten uzak kalmışlar
Doğumdan sonrada bir süre kalmak gerekiyormuş haliyle
Türkiyeye gelirken türkiyeden bebeğe vize almışlar türk vatandaşlığı almak için formaliteler uğraştırıyormuş birkaç ay sürmüş. Ek olarak çocuğa ileride kalacak miraslardan amerika pay alıyormuş.
Bu konuşmayı bir ay önce yaptım doğum ise 3 yıl önce olmuş.

Ek olarak çocuğun sayesinde amerikada yaşama gibi bir durumda yokmuş. 18 yaşına kadar yanında sadece anne veya babası kalabiliyormuş. Bakın özellikle altını çiziyorum "veya" aynı anda kalmaya izin vermiyormuş. 18 den sonra hiç izin vermiyormuş. Tabi bu izinler çocuk sayesinde olan. Normal olarak oturum alan zaten alır.

Yöresel yiyeceklerle dolu bir ramazan kolisi?
Erik pestili, ovacık sarimsagi falan?
Gerçi bisikletle geldilerse taşıması zor olabilir, o sebeple miktarı sen ayarla.

ekmek yoksa pasta yesinler.

adamların parasını verin la. 150 tl ne kitapsızlar! erükle, emcükle olmaz o iş. verin 75 tl.

dalga geçmeyin alırım tikinizi.
yük sorun evet, adamlarda bizdeki ekipmanın kat kat iyisi var, zarfa para koyup heybelerine atacam ayıp olacak.

izah etmek problem. yükte hafif, pahası mühim olmayan, ama yolda çok işe yarayacak bir şey gelse aklıma iyiydi ama bulamıyorum işte.
10 bira almışlar, birer tane içip uyukladılar. en azından biraları verek madem. ben içerler sandım. uykucu çıktılar. bi bira 5 lira, insafsızlık birayı kitlemek.

Gitmeden minik bir gezi yapamıyor musunuz? O ara tüm masrafları karsila falan,şelale mi ne vardı orada barajdan donerkene oraya götür olma mı?

Decathlon hediye çeki???

Buff:Bana göre yüzyılın icatlarından biri de olsa çok pahalı. Bütün marifetlerine rağmen, nihayetinde küçük bir bez parçası. Ben sadece kafa zımbırtısı olarak kullanıyorum ama çok farklı işlevleri var. Alın bandı olur; teri tutar. Atkı olur; boynu sıcak tutar. Bileklik olur; teri siler. Toka, taç olur; saçı tutar. Ağız, burun maskesi olur; tozdan korur. Fular olur; şekle katkısı olur. Ben görmedim ama elbise olarak kullananlar bile varmış. Daha ne olsun.diyor bak

bugün dolaştık. harputa falan çıktık kebana indik. ama elazığ pek tarihsel yer değil. adam ne yapsın anguzu baba türbesini sonuçta.. meryem ana kilisesi buldum bi tane, o da üç tarafı duvar ufak bi tonozdan ibaret çıktı. ecdat gavur ibadethanelerini korumamakla çok ayıp etmiş. urartu falan da elaziz taraflarında çok takılmamış. keban barajı da 800 parça yerleşimi su altında bırakmış. aklı olan turist elazığa gelmez. hayır bi de biz mahcub oluyoruz. elazığ kocaman bir balon çıktı.

Ekipman sahibi bisikletci diyor hacu, buff mutlaka vardır. Yakındaki bi iki şehre gezi orada da misafirperver muamele bence dengeyi sağlar,gonlut hoş eder. Yakın şehirler için fikir saapabilirim.

yol üstünde dechatlon yok. buff var bunlarda yav. her cins ekipman var. eşşek kadar kameralar var. adam bi de roman bıraktı az evvel. alın bunu yeni bitirdim diye. o bize hediye veriyor üste.

karsa kadar yolu var, yarın kovancılardalar. bingöl üzerinden erzurum kars ani harabeleri rotaları. sonrasında gürcistandalar.

o son abhaz şarabını içmeyecektim :( mis gibi hediyeydi.
dur yaa, yarın iki şişe şarap alırım en kötü ihtimal. bildiğiniz iyi şarap ne var?

Bence de siz hediye değil para verin. "Hesaplarda yanlışlık olmuş" diyererek verirsin. Bir şekilde izah edebilirsin, 50 liralık banknot vereceğimize 5 liralık vermişiz de, hesabı yanlış kesmişler size fazla yazmışlar de, bul bir şey.

Zaman çok kısıtlı gerçekten, zaten bisikletçiye ne vereceksin? Onlar yine bisikletle devam edecekse ağır taşıyamazlar, hafif bir şey al desem hafif olan bir şeye 150 lira verirsen fazla ödemiş olursun ederinden. Adama kalkıp kol saati alacak halin yok heralde.

ama bu zalimlik!

Haci birader soyledi ici rahat etmemis size fazla hesap gecmis diye para ver. Almazsa hakkini helal et de, iciniz rahat etsin.

senin annen de benimki gibiyse kendine acıma seremonileri onunla ne kadar konuşmaya ve ilgilenmeye çalışırsan çalış bitmez.

seni mutsuz eden diğer şeyleri bilmiyorum ama en baskın neden annense, evin dışında kendine bir hayat kurmaya çalış ve annenle diyalogunu iyi ama sınırlı tut. onu az gör, stresli olduğu zamanlarda ortalarda olma. sıkıntısını evde kimi görürse ona yükleyecek. onlar için bu alışkanlığa dönüşmüş bir rahatlama ritüeli ve o yaşlardaki insanlarda bir şeyleri değiştirmek çok zor.

bilmiyorum hiç siz de bunu yaşadınız mı ama, ben okuduğum şehirdeyken oraya ait değilmişim gibi, eve gelince de buraya ait değilmişim gibi hissediyorum.


aynısı bende de var :((

yahu bir insan evinde de huzurlu, mutlu değilse başka nerede olacak?
sevdiğin birinin yanında. sevgili, kardeş... birini bulacaksın hayatına dahil edeceksin. çözüm bu güzel kardeşim.

Huzurlu olmak biraz da kendi elinde. Bir defa annen çalışıyorsa zaten saatlerce evde yok. Onunla olduğun zamanlar bir şekilde baş edeceksin. Annene yardımcı olamıyorsan, ki olabilir, o zaman durumdan etkilenmemeye çalışacaksın. Geri kalan zamanlarda pozitif şeylerle meşgul ol; komedi film-dizileri izle, kitap oku, sosyalleş örneğin.

Hayattan zevk alamıyorsan zevk almanın yolunu bulacaksın kısacası. O yolu bulana kadar farklı şeyler deneyeceksin.

çok yakın bir zamanda geçirmiş biri olarak umarım değildir ama bi incele derim

(bkz: kriptik tonsillit)

geçmiş olsun

yeni atlattım ben de.
doktor standart augmentin verdi,antibiyotik almak istemesem de 5 gün bir şey yedirtmeyen boğaz agrısına daha fazla dayanamadım.
şimdi de gribe döndü,geçmek üzere.

Dallas şu aralar gündüzleri 35 derece. İstanbul 25 derecelerde, yani siz birden 10 derece daha sıcak yere gittiniz. Zaten sıcakta vücut daha fazla su kaybeder, sıcaklık bir anda yükselince daha da kaybeder. Yeterli su içmiyorsanız boğazınız kurumuş da olabilir gayet. Sigara içiyorsanız ve orada sigara aldıysanız aynı marka sigara bile ülkeden ülkeye farklılaşıyor, o da boğaz ağrısı yapabilir.

Muayene olmadan ilaç almayın, burada kesin bilemeyiz sizin problem nedir. Muayene olana kadar bol su için, enfeksiyon olma ihtimaline karşı sarmısak gibi, bal gibi doğal bakteri öldürücü gıdalar yiyin bol bol. Sigara kullanıyorsanız ara verin.

Aylik 7,124,240 iran riyali ,yillik 2936.844 dolara tekabul ediyormus.

Kaynak: www.iranpolitik.com

243.97 $

www.iranpolitik.com

vay anasını linklerimiz de aynı olmuş.

Yaklaşık 248$. İran'ın kendi para birimi toman ile 609,000.

en.wikipedia.org
www.al-monitor.com

şekilden çok kişiyle ilgili bence. ben normalde bıyıklı erkekleri beğenmezdim, 1-2 istisna haricinde. erkek arkadaşımın bıyığı var ve en çok sevdiğim yerlerinden birisi.

bıyıksız

bıyıksız. bıyıklı erkek dünya ahiret bacımdır

bıyıksız

Bıyıklı ve sakallı <3

İşi yüzünden mecburiyetten kesmiyorsa, sakalsız ve bıyıksız erkek dünya ahret bacımdır :p

Yakisana biyik yakışıyor simdi. Genelde biyiksiz daha iyi.

Bi arkadasim vardi sevgilisinin adinin bas harfi m diye biyiklarni m seklinde kesiyodu akhdjshdh oyle olmasin da.

Kesinlikle bıyıksız.

bıyıklıyım, ekstradan sakal da var, tüm duyuru bacımdır.

Sakalsız ve bıyıksız.

bıyıksız.

bıyık <3<3<3<3 + hafif kirli sakal <3<3<3<3<3<3<3

ama öyle muhteşem yüzyıl gazına gelip bırakılan varoş bıyığı değil.

kirli sakallı.

bıyık ve sakal ikilisini barındıran erkek.

Normalde bıyıksız ama olana da oluyor, rahatsız etmediği gibi güzel de olabiliyor.

bıyıksız

bıyıksız ama bakımlı kirli sakallı

her er kişide farklıdır. iki halin de fotosunu görüp karar verebiliriz.

sakalsız bıyığa hayır

yalniz biyiksa bögk.

kirli sakalli + biyikli bence.

bıyıklı

arkadaş hanımlara sormuş ama cevap verenlerin çoğu erkek.

bıyıksız

Her türlü kıl kabulümdür

Ben Pharmaton ve Supradyn All Day kullandım bir süre, bir de Solgar'ın bir ürününü kullandım ama tam ismini hatırlamıyorum. Hiçbirisi anında etki etmedi, hatta Pharmaton dışında gözle görülür bir fark hissetmedim.

Pharmaton ise 1 aydan sonra öğleden sonraki uyuklamalarımı azalttı, dikkatimi arttırdı. Sadece ginseng bunu yaptı diye düşünüp ginseng takviyesi kullandım, bir halta yaramadı. Kısacası içindeki maddelerden çok bu maddelerin uygun birleşimi de önemli sanırım.

Balık yağını hiç denemedim.

Pharmaton etki ediyor ama mucize beklememek lazım.

Sağlık problemi olanlara iyidir, olmayan için gereksizdir, hatta zararlı bile olabilir bazı şartlarda. Öyle kafana göre vitamin alınmaz. Önce kan tahlili yaptırırsın, eksik olan bir değer varsa doktor ona göre vitamin, balık yağı..vs yazar.

İhtiyaç yokken alınan vitamin, balık yağı, vücuttan atılır. Boşuna para harcamış ve yutmuş olursun. edition.cnn.com

tuvalette otur kestir biraz

bi bahane uydur, postaneye felan gitcem de, cik biraz yürü, acilirsin temiz havada...

@ytse jam, hakkaten millet yapiyor bunu. :)
@menny, olabilir yahu disari cikmak iyi gelir belki.

ben de 3 saatlik uykuyla duruyorum. işe konsantre olamadım zaten. komikli şeylere bakıyorum uykum kaçsın diye. dolaştım geldim ama gelince yine ağırlık çöktü.

- Git yüzünü soğuk suyla yıka.
- Enerji için çikolata, Tadımca ye (yer fıstıklısı en iyisi), kahve ve taze meyve suyu iç. Sık ama az ye. Aç kalırsan enerjin daha da azalır.
- Limon kolonyası kokla. Onun sert kokusu uyandırıyor.
- Baş ağrısı için Sedergine gibi hafif bir ağrı kesici alabilirsin. Hem onda C vitamini de var.

EDIT: Şimdi fark ettim "sahurdan sonra" kısmını. Oruçlusun demek oluyor sanırım bu. Oruçlu uykusuzluk çok zor, yapabileceğin tek şey yüzünü yıkamak, açık havaya çıkmak, ya da kestirmek.

cevaplar için teşekkürler arkadaşlar. biraz hava aldım, sonrasında toplantı oldu zaten kendime geldim toplantıda :)

çok gezerseniz dinlenemezsiniz bence. tek şehirden yana kullanıyorum oyumu.

Tek şehir bence de en iyisi, ikinci alternatifte yol yorar.

şahsi fikrim herşey dahil oteldense bir çok yeri gezmek. hem kısıtlama olmadan istediğini yapınca hem de birçok yeri görünce daha dolu geçer gibime geliyor. ama tabii şahsi görüşüm ve tatil zevkim bu yönde.

amaç dinlenmek ise kesinlikle alternatif 1 derim.

Ben de 5. maddede yazıldığı gibi düşünüyorum.

5. madde diye biliyorum.

5. madde komplo teorisi gibi duruyor.

Ama asla savaşa girmeyecek olan ABD halkını savaşa ikna etmek, savaşa sokmak ve savaş sonunda eski dünyanın güçten düştüğü, almanya, ingiltere, fransa vb, ve ABDn,n süper güç olduğu sonucuna bakarsak, o kadarda komplo teorisi gibi gelmiyor.

yahudiler gibi birbirini acayip tutan bir milletin hangi amaçla olursa olsun bu seviyede kendilerini katledeceğine inanmıyorum. hitler yahudileri kesti, çünkü ırkçıydı. bugün de hitlerin devamı olan partiler fırsat bulsa türkleri keserler. bina yakan, türklere tehdit mesajları atan almanlar var. bir türk başarılı olup zengin olduğu için arabasına saldıran, dükkan camlarını kıran almanlar var. ırkçı işte. temize çıkarmaya çalışmaya gerek yok.

Yahu bırakın şu komplo teorilerini artık. Bulunduğumuz coğrafyada üretilen komplo teorileri dünyanın geri kalanında üretilenden fazla. Vallahi insaf.

Irkçılıktı arkadaşım alıp veremediği. Mein Kempf kitabında anlatıyor zaten. "Ben ırkçıyım!" diye anlatmıyor tabii, de salak değilsen okuyunca anlıyorsun.
- Hitler aşırı ulusalcıydı. Beyaz ırkı üstün görüyordu, Almanları herkesten üstün görüyordu. O dönem Almanya'da Almanlardan sonraki en büyük grup Yahudilerdi. Hangi ülkeye gidersen git, oradaki ırkçılar en çok en büyük belirgin olarak farklı azınlık grubuna gıcık olur. Ulusalcılık yüzünden Yahudilere gıcıktı, ulusalcılık yüzünden Birinci Dünya Savaşı'nın intikamını Batı Avrupa'dan almak istedi.
- Hitler fakir bir aileden geliyor. "Bu azınlık grubu Yahudiler arasında benden çok zenginler, başarılılar var" diye ayrı da gıcık oldu. Aslında Almanya'da Yahudilerin çoğu normal yaşayan insanlardı ama bazıları ülkenin en iyi bilimadamları oldu, iş adamları oldu...vs Hitler bütün o pozisyonlarda "saf Alman" olanları görmek istiyordu.
- Hitler kendisi çok dindar değildi ama ailesi epey muhafazakar Hristiyan. O dönem ve gerisi dönemler öyle insanlar Yahudilere gıcık olur. 1) İsa'yı peygamber olarak bile görmedikleri için. 2) İsa'yı Yahudilerin öldürdüğünü düşünüyorlar. Oysa kendisi de Yahudiydi, onu takip edenler Hristiyandı neyse. Ailesi de Yahudilere karşı ırkçı olabilir söyleyeceğim.

Ve en büyük neden, adam MANYAK. Sadece Yahudileri öldürmedi, Sovyetleri, çingeneleri, eşcinselleri, komünistleri, fiziki ve beyinsel engellileri de öldürttü. Emin ol başarılı olsa sıra Müslümanlara, ateistlere, ve diğer uyruktan olanlara da gelecekti. Kısacası deli sevmediği kim varsa ölsün istedi, herkes Alman olsun ya da en azından Almanların kontrolüne girsin istedi.

su ara ali kuzunun dünyanın derin devleti illuminati kitabını okuyorum ve tam olarak 5.madde olduğu kitapta yazıyor. şahsı fikrim bence de 5.madde

hitler, göç etmek istemeyen yahudileri zorla göç ettirmek için tutulmuş bir askerdir. çünkü kutsal kitaplarına göre vaadedilmiş topraklara sahip olmak istiyorlar. e bunun için de adamların gelip ülke kurmaları gerek. böyle böyle işte. zorla güzellik oldu yani.

5. madde demek kolaya kacmak bence, bunun alt yapisinin arastirilmasi ve sorunun irkcilik olmadigi antitezinin ispatlanmasi lazim. Bence görünürde en büyük etken irkcilik. Bu irkiciligin günümüzde etkileri hala devam ediyor. Alman devleti üzerinde uluslararasi baskilar olmasina ragmen, irkiciliga karsi bircok program uygulanmasina ragmen her yil bircok türk dükkani salidiriya ugruyor, türkler asagilaniyor. Daha gecen yil berlinde sehitlik camisini yakmaya calistilar. Bugün bircok engele ragmen durum böyleyken o yillarda, hele almanyanin en büyük ekonomik krizi yasanirken irkcilik yoktu demek, bu olanlarin nedeni irkcilik degildi demek cok büyük iyimserlik ve hedef saptirma. Birilerini oyununa gelmeyelim derken yine baska birilerinin oyununa gelmemek lazim.

Bu irkciligin nasil yükseldigi konusunu anlamak icin yine ayni harketin baslatildigi Leipzig ve Dresden "Pegida" eylemlerini iyi anlamak lazim. Bu gün bu eylemlerin önüne gecilmezse en kücük alman ekonmik krizinde bu eylem grubundan yine bir lider cikar bu dünya kamu oyunu anti islam , anti türk tezine ikna eder ve türkler en iyi ihtimalle sinirdisi edilir. Günümüzde bu pek olasi degil ama sartlar olgunlasirsa olmamasi icin bir neden yok.

3 bence :{ kompleksli herif işte. koskoca almanya'da almanların ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesini hazmedememiş.

Bu kadar 5. Madde yazan gorunce insanliga olan umudumu kaybettim. Sosyolojik be psikolojik gerekcelere ulasmak yillarca surecek bir arastirma birikimi istediginden, populer kulturde hep bir 'dunyayi yonetme' ve 'her seyi kontrol eden guc' tasavvuru vardir. Dusunmeye usenenler de 'konusabilsinler' diye bu mefhum, tarihin en basindan beri soz konusuydu. Bu sekilde kesip atmak ve yuzlerce yillik bilgi birikimine ulasmaya cabalamadan bir 'fikrimsi' belirtmeye cabalamak kolay yol tabii.

Sordugun sorunun ise cok fazla, farkli noktalardan cikan cevaplari var. Psikolojik olarak, avrupa'daki ulusal birlik benligi kurulumunda, yahudiler 'oteki' olarak secilmislerdir(1800'lerin ozeti icin Marx'in kitabi var, onun disinda dreyfus vakasina bakilabilir). Ayrica savastan sonra yikilmis Almanya'da, sola karsi birlik saglamak amaciyla eski dusmanliklarin su yuzune cikartilmasi var. Yani super egonun, baskinin yansimasi olarak zengin ve acgozlu yahudi fikrinin pompalanmasi. Bu pompalama, yeni yaratilan baski turlerini mesrulastirmak ve gerceklik ilkesinin asil sahibini(naziler ya da uluslararasi sirketler ya da tr acisindan islami elitler) gizlemek icin kullanilir.

Sosyolojik aciklamalar icin kapitalizmin aile kurumu yerine toplumsallastirma islevini kurumlara yikmasinin asirilasmasi, birikim rejiminin radikallesmesi, geleneksel Alman soylu/endustricilerinin(junker) secimleri, orta sinifin ic savastan cikma cabasi vb. Teoriler var.

Sonuc olarak, her sosyal ve psikolojik olgu gibi, icinden kolayca cikilabilecek bir soru degil. Ustune, yuzlerce yillik birikimle, bir suru calisma yapiliyor. Bu calismalardan haberi olmayan birisinin, konuyu kahvede, arkadas ortaminda ogrendigi cop niteliginde bilgilerle cozumlemeye calismasi ve bu soruda 5 deyip gecmesi, insanlik adina utanc verici.

başka bir neden göstereyim. 4e yakın gerçi ama biraz farklı.
6-almanyada yaşanan ekonomik buhranın (ünlü 1929 bunalımı) yahudilerin nedeniyle olduğunu düşünmesi. bir de daha önceden kalan yahudilere karşı avrupanın genelinde olan önyargıya da sahipti. sonuç tarihte yazıyor.

@protector yazmışsın uzun uzun. (daha ispatlanamayan) teorilerden bahsetmişsin. üstüne insanlığa olan umudunu kaybetmişsin.senin bildiğin nedir bu konuda ? üstteki arkadaşın 6. yı sıraladığı gibi sen de bir zahmet 7. yi ekle.
( 5. madde diyen, diğer duyuru kullanıcılarıyla bu konuda kahvede toplantımız da olmadı. dahası hiçbirini tanımıyorum) yakın çevremde bu konularla ilgilenen bir tanıdığım bile yok.

@1adam, teoriler genelgeçer biçimde ispatlanamaz. Özellikle de sosyal bilimlerde. Sadece üzerlerinde bir konsensus olur. Örnek olarak, 20.yy'ın başlarına kadar geçerli olan kütle çekim teorisi verilebilir(daha ispatlanamayan derken neyden bahsettiğini anlayamadım; muhtemelen daha önce görmediğin argümanlara bunu yazıp geçmişsin, bir cevap vermeme gerek yok sanırım). Daha ispatlanamayan dersen, söz konusu paradigmalara karşı düşünceni sunarsın, tartışılır ve sonuca varılır. Tabii üstünde konuşulmaya değer şeyler vardır, ama her şey bu kadar değerli değil. 5 nolu şık en meşhuru, popüler kültür için. Ama tartışmaya değer değil. Çok büyük soru işaretleri var. Bireysel ve toplumsal davranış kalıplarına ilişkin, ekonomik paylaşıma ilişkin vb. bir sürü eksik nokta var. Bu nedenle tartışmaya değer değil. Bu iki sebep de öylesine bir araya getirilmiş sözcüklerden oluşmuyor. Yüzyıllarca birikmiş bir bilgiden bahsediyoruz. Nasıl bir fizikçiye, hareketin sebebi tanrıdan kaynaklı dersen seni küçümserse, bir sosyal bilimciye de bu argümanı sunarsan seni küçümser.

Bu girişten sonra, bolca araştırmayla yapılmış temel varsayımları sıralamıştım sanırım, ona geçebiliriz. Tam tamına 6 tanesini sıralamışım zaten. Yani numaralandırma da yaparsak, 6-11 arası numara verebilirsin onlara. Rastgele sıralanmış sözcükler değillerdi.

Maalesef sadece 1-2 sözcükle geçtiğim varsayımlar, binlerce sayfalık bir literatüre sahip. Üstelik söz konusu literatürün anlaşılması için de belli bir alt yapı gerekiyor. Haklarında, hazırlanmadan hele de burada, uzun bir yorum yapmam imkansız. Sadece anahtar kelimeleri vermiştim ki, araştırmak isteyenler anahtar kelimeler aracılığıyla araştırma yapabilirler.

Diğer 5 numara diyenlerle sohbet etmene gerek yok zaten. Klasik kulaktan dolma, düşünsel değeri olmayan söylemleri kastetmiştim. Sosyal bilimler, pozitif bilimlere oranla günlük dile daha yakın olduğundan, isteyen herkes konuşma cüretini kendinde bulabiliyor. Bu sorunu göstermeye çalıştım. Kimse lise fen bilgisi eğitimi ya da popüler bilim köşeleri okuyarak ya da kendince çıkarımlarda bulunarak atom-altı fiziği üzerine konuşmuyor(çünkü dili günlük hayattan farklı). Maalesef sosyal bilimlerde bunu engelleyecek bir mekanizma yok. Oldukça karışık olan sosyo-psikolojik mekanizmalar hakkında hiçbir şey bilmeden siyaset ve sosyoloji konuşmayı engelleyen hiçbir şey yok.

@protector
açıklaman için teşekkür ederim. bildiğim; siyonist kongresinde alınan kararlar ,ardından 2. abdülhamid'den istenenler, sonrasında hitlerin yaptıkları düşünüldüğünde bu tarihler arasındaki bağ ve yakınlık bu ihtimali kuvvetlendiriyor.
yüzeysel kalmamamız konusunda da haklısın tabii. ama maalesef akademik anlamda derinliğe/yetkinliğe sahip değiliz ki burada nitelikli argümanlar ortaya koyalım. yanlışlanabilir olsa da, çoğunluktan beklenen bir oylama söz konusu burada.

tarih komplo teorileriyle yazılmaz. elinizde bununla ilgili resmi kaynaklar yoksa söylentiden ibarettir. Kavgam'da okuduklarıma göre sebebi 3'tür. Ayrıca antisemitizm hitlerle başlayan bir şey değildir. Daha derin bir mevzudur bu sebeple toplum dinamiğini iyi incelemek lazım. Bunun dışında ruslar gibi bir çok millet yahudileri de dışlamıştır.

hitler'in zulmünden kaçan yahudileri de filistin'de yer alması için finanse eden rotschild'dir. amaç büyük israil'in kurulmasıydı. hala da öyle.
hitler'in silah fabrikasının ismi farben'di. farben'in ortaklarından biri de standart oil company'ydi. bu şirket de siyonist rocefeller'e ait. fakir yahudilerin öldürülüp, filistin'e kaçmasını sağlamak için hitleri'i finanse ettiler.

melekleriniz sizinle beraber gezip, size sahip cikmislar.

Köpekler öyle ya, nedenini ben de bilmiyorum. Hangi köpeğin başını okşasam peşimden gelir. Sevilince hemen bizi sahipleri olarak görüyolar diye düşünüyorum. Çünkü istisnasız hepsi peşime takılıyor :)

Sevildiklerini hissediyorlar.

yemek verememişsiniz ama sevgi vermişsiniz. onlar sevgiye açlar :/

onların doğasında var sanrım. yüzyıllar boyunca insanların hizmetinde yaşadıkları için herhalde genlerine işlemiş, insana yakın hissediyorlar kendilerini.
karşılıksız sever köpekler.

insanlıktan nasibini almamış tipler, sürekli tekmeleyip, ittiği için az biraz ilgi, sevgi, pozitif enerji görünce hayvanlar böyle bir duruma geçiyorlar.

sokak hayvanları çok güzeller.

Yemek vermemişsiniz ama sevgi vermişsiniz. :-) "Artık arkadaşız" diye görmüşler sizi belli. "Nereye gidiyoruz arkadaşlar" diye takip etmişler, sizden ayrılmak istememişler. Bizim mahallede bir sokak köpeği vardı, başlarda hep hazırlıksız yakalandığım için ben de hiç yemek verememiştim ama sevmiştim. Ne zaman benimle karşılaşsa takip ederdi.

Metroya inen köpek üzülmüştür ayrılmak zorunda kaldı diye and psikolojisi bu sebeple bozulmaz. Maalesef böyle olayları zaten çok sık yaşıyorlar, birini seviyorlar, ayrılmak istemiyorlar, ayrılıyorlar. Keşke sahiplenilse hepsi de bir sevdikleriyle beraber yaşasalar :-(

Sevgi vermişsiniz. Onlar anlar. Gecen hafta Pikniğe gittik, iki tane köpeğe de yemek verdik ama daha çok köpek vardı. Sonra Yürüyüşe gittiğimizde bu iki köpek ve bunun Arkadaşı olan mama vermediğimiz ama sevdiğimiz köpek bize eskortluk yaptılar. Karşı takımdaki Köpekleri yolumuzdan uzaklaştırdılar ki 100 m falan uzaktalardı diğerleri. En son giderken de Arabanın arkasından koşup veda ettiler. Mama Verdiğimiz kedi de gelip bizle konuştu mav mav gitti. Çok üzüldüm yazık.

Bir gün yine gezerken sokakta kangal gördük. Naber hemşerim falan dedik sevdik. O da bizimle bayağı uzun süre yürüdü. Dev gibi köpek yani istese bizi parçalardı ama bizi sahiplendi resmen.

Kediler de kendi kedimin kokusunu alır, bazen kafede bankta falan gelip kucağıma çıkarlar. Süper gücüm hayvanlarla hemen kaynaşmak olabilir.

sıcak su sabun zararlı.

body shop tea tree oil pore minimizer diyorum

www.thebodyshop-usa.com

sür bundan her gün.

yok bi yolu aynı dertten muzdaribim bant filan işe yaramıyor temizlesen bile 1 saat sonra eski haline dönüyor.bol bol yüzünü yıka işte çıktığı kadar.

birincisi burundaki o siyah noktalarin sebebi vucudun terlemesi ve kirlenen deride toplanan kirdir. bu kirler gozenekleri doldurur zamanla ve siyah noktalar cikar.

caresi?

bu olayin caresi yuzunu, ozellikle burun ve cevresini devamli olarak temiz tutman. cok fazla sabunla yikarsan derin kurumaya baslar o yuzden benim tavsiyem 2 ya da 3 gunde 1 defa yuzunu ve burun bolgesini masaj yaparak uzunca bir sure yikaman.

yikama olayindan once dilersen sicak su kaynatip basinin uzerini havlu ile kapatarak buhari suratina tutabilir o sekilde 5-10 dk bekleyip kirlerin burnundan dogal yollarla disari fiskirmasina yardimci olabilirsin. daha sonra da yuzunu yikarsin.

ayrica yediklerine dikkat etmen gerekiyor. yagli yemeyi kesmen lazim. cekirdek vs kesmen lazim. yediklerine dikkat etmezsen yukarida bahsettigim seyleri yapsanda uzun vadede yarar getirmez.

%100 calisiyor.

peeling çok işe yarıyor watsonsda falan bulabilirsin kremlerini.

blackhead extractor diye aratarak ulaştığın aleti kullanmayı bilirsen işe yarıyor sanırım.

gözenek küçültücü (sıkılaştırıcı) ürünler işine yarayabilr.

surgan'a hak veriyorum da, şöyle eklemeler çıkarmalar yaparak. Yüzü çok yıkarsan, kuruyor ve yanlış ürünlerle yıkarsan yüzün kendi doğal yağına tepki gösteriyor allerji gibi. O yüzden doğru ürünleri bulmak gerek.

Bende de çoktu (hala az değil gerçi ama bayağı bayağı azaldı). Onun dediklerine ek olarak ayda bir cilt bakımına gidiyorum. Bir de şu buhar banyosu var ya, o buharlandırmadan sonra, serinletici ve sıkılaştırıcı maske yapıyorum. Maske deliklerin küçülmesini sağlıyor. Haliyle küçülen delik daha az topluyor. Eğer buhar imkanım yoksa, iki haftada bir peeling yaparak, peeling'den sonra, onu hiç yüzümden silmeden maske yapıyorum. O da çok işe yarıyor.

Bir de surgan 2-3 günde bir demiş. Ben sabah ve akşam yıkıyorum ama onun için doğru ve yumuşacık bir temizleyi ürün bulmak gerekiyor.

En önemlisi surgan'ın dediği yemek işi. Çok yağlı yememek gerek.

Ürünlere de kafaya göre karar vermek olmuyor. Cilt işini bilen uzmana gitmek, onlardan yardım almak gerekiyor.

Bir de "siyah nokta çubuğu" diye bir aparat var, kullanma. Kısa vadede işe yarıyor ama uzun vadede delikleri büyütüyor.
www.ciltbakimcihazi.com

Siyah noktalar büyük gözeneklerde olur. Yağlı deri ve karma cilt sahibi olanlarda T bölgesi yağlı olmakla beraber genelde gözenekler açıktır. Burada yağ ve kir birikir.

Siyah noktaları çıkarmak için:
- Buhar şart. O yapışkan bantların üzerinde "burnunuzu ıslatın" diyor, genelde herkes de normal su ile ıslatıyor, ama ıslanınca gözenekler daha çok açılmaz, onun için tamamen etkili olmaz. Buhar sıcak olması sebebiyle gözenekleri açar. Sıcak bir duş alınca kullanabilirsin o bantları, daha banyodan çıkmadan yapıştır. Ya da bir kabın içine kaynar su koy, onu burnuna tut, burnu ıslat öyle yapıştır.
- Peeling. Haftada bir kez peeling yap. Her gün yapma ama bu sefer cildin hırpalanabilir.

Siyah noktaların olmaması için.
- Yine peeling.
- Yağlı ciltler için olan bir tonik. Mümkünse alkolsüz olsun.
- Gözenekleri mümkün olduğunca sıkılaştırman lazım. Bunun için özel nemlendirici kremler var, onlardan birini her gün kullan.

Peeling nedir nasil hangi ürünle yapılır?

Peeling derinlemesine yüz temizlemektir. Peeling ürünleri ile yapılır, onlarla yüzünü yıkarsın.

Arındırıcı Peeling diyor: www.clinique.com.tr Böyle. Her kozmetik markasının peeling ürünleri oluyor.

kozmetik ürünlerin birçoğu hikaye veya çok kısa süreli geçici etki yapıyor.

öncelikle bir dermatologa görünmen kaydıyla fraksiyonel lazer seçeneğini değerlendirmeni tavsiye ederim. (git: www.lazerestetikmerkezi.com)

Tabii iptal et. Araştırma yap, hangisini içine siniyorsa onu al.

hiç bir işine yaramaz. üreticisi (bkz: lenovo) ve satıcısı (bkz: vatan bilgisayar) da faul zaten

urun.gittigidiyor.com

Aklım karıştı şimdi de.

En ucuz bu sitede. Lenova icin çok iyi marka diyorlar neden faul ki?

faul falan değil lenovo, bende farklı modeli var taş gibi laptop. sen de farklı modelini alabilirsin belki.

iptal et yav. pahalı hem... o paraya 200 tl daha koy lenovanın taş gibi bir modelini alırsın başka yerden:..

amd işlemci ve 2gb ram'li bir bilgisayar kullanım amacınız ne olursa olsun pek işinize yaramayacaktır. bence 900 küsür liranızı boşa harcamayın, iptal edin.

2 GB ram nedir yahu. İptal edin derim ben de.

Suits.

Komedi: Monk, Friends, Frasier, Extras, Modern Family, New Girl.

Diğer türler: Boardwalk Empire, Bones, Criminal Minds.

Bunlardan izlemediklerin varsa göz at derim.

yenilerden daredevil güzel gidiyor

Suits: izledim
Monk, Friends, Fraiser, New Girl: izledim.
Modern family 1-2 bolum denk geldim sarmadi. Extras izlemeyi istedim ama izlemedim deneyeyim.

Daredevil izledim.

listede Friends'i göremedim. tavsiye ederim.

Modern Family'e daha fazla şans verin, ve ilk sezondan başlayın. Ben de aynı siz gibi 2-3 bölüm izleyip sarmadı deyip bırakmıştım, bir boş zamanımda oturdum en baştan izlemeye başladım. Sezonlar ilerledikçe daha güzelleşen bir dizi. Zaten bölümler de 20 dakika civarı, çabuk bitiyor.

halt and catch fire, how to make it in america

@iamelf: tamamdır. ilk sezonu indirmeye basladim.

dude: six feet under'i parcik pincik izledim. daha once niyetlenmistim, hazir sen hatirlatmisken tekrar bastan baslamaya karar verdim.
futuruma bayagi izledim ama bastan sona izlemeyi gozum yemiyor.
sopranos zaten listemde ama agir toplari izlemek biraz hafif psikoloji istiyor, su an o da bende yok.
hustle su mu: www.imdb.com ? leverage benzeri. surekli birilerine ders falan veriyor olmalari gerek. tv'de sanki birkac bolumunu izledim. bana bayagi geliyor bu tur diziler. tabii onyargi at its finest.

@rivulet: ikisini de izledim. halt yeni sezona basladi, 2. bolumu birkac saat once izledim.
htmiia iptal edildigi icin cok uzulenlerdenim, belirteyim istedim.

house of cards
knick
fraiser

izlemediysen öneririm.

house of cards. kaçırma derim :)

ilk 5-6 bölüme sabret ve person of interest izle hem polisiye de sayılır bi yerde :D

utopia. carnivale. genel olarak ingiliz dizileri... yeni başlayan mr robot bi de ama daha bölümü yok :D

sense8

Mad men

six feet under nefistir, hepsi bir yana o bir yana.
madem hazır, pek izlememişsiniz. bence hiç kaçırmayın.

the americans,
futurama,
community,
rick and morty,
the office,
parks and recreations,
that '70s show,
newsradio,
rizzoli & isles,
better off ted

3 hafta önce 250 ödedim. Memnun kaldım. Ancak kısa zamanda tekrar oluşuyor. Ne kadar bakım yapılsa bile oluşuyor maalesef

Ben üniversite hastanesinde yaptırmıştım 2 yıl evvel.para ödememiştim muayene ücreti haricinde i.

Devlette yaptırdım yakın zamanda muayene ücreti sadece. Basit bir işlem devlette yaptırabilirsiniz.

O kadar basit bir işlemi devlet hastanesinde yaptırabilirsiniz. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi olmasına gerek yok, çoğu devlet hastanesinde diş doktoru oluyor ve normal dolgu, diş taşı temizliği yapıyorlar.

Özel derseniz fiyatını bilmiyorum ama Koşuyolu'nda Dent10 var. Oradaki doktorlar gayet iyi. Muayene ücretsiz. www.dent-10.com

Yok.daha Başlığa girmeden evvel balkondan bağırdım susun LAN diye.çocuklar gece gündüz ağlıyor kadınlar odaya pembe lamba takip gece gündüz seks yapıyor çocuklar sokaklarda.cama pencereye iç çamaşırıyla çıkıyorlar psikolojim bozuldu benimde

Polis ilgilenmiyorsa büyükşehir belediyesini ara. Durumu anlat çok kavga gürültüsü oluyor, elektrik ve suyu kaçak kullanıyorlar diye. Kavga falan varsa videoya çekip onları da email ile gönderebilirsin.

limon asidik. daha da fena yapar oraları.bal yut günde bi tatlı kaşığı. iyi gelebilir

gaviscon şurup kesin ve net.

gaviscon <3<3<3 olmasaydı olmazdık............

Bademciklerinizde iltihap da varsa antibiyotik.

Ben de bal ye diyorum.

Facebook ve twitterde haysev, yuvasiz hayvanlar gibi gruplarda paylasin lutfen. Karsilastiginiz yere fotografini yapistirin kopegin iletisim adresi ile.

çip okuyucusu olan bir veterinere gidin belki çipi vardır. bir de bulduğunuz bölgedeki veterinerleri gezin, tanıyor olabilirler.

ankarada kayıp köpek bulunmuş, sahibi belli değil. duyurusu var. bil bakalım kim bulmuş?
tabii ki mutevazi!!

sahibini tanıyorum demişsin, civar dukkanlara ve parklara kayıp ilanı asılabilir. sahibinin köpeğini arayacağını düşündüğün yerlere filan. umarım terk değildir.

kardeş madem tanıyorsun çevredekilere sorsana? belki sahibi şu an deli gibi onu arıyordur? burada 1 duyuru açıp sahibi çıkmazsa benimdir gibi egoist bir düşünce nedir? hele önce sonuna kadar sahibini ara bir sonra sahiplenirsin anladık hayvan sevgin gelişmiş de bir sahibini arasaydın iyiydi.

fantom, yahu tekerleme yazdım başlığa, bu neyin agresyonu böyle? evim dolmuş taşmış zaten, şu hayvanı bir gün bile eve almak ne kadar zor benim için biliyor musunuz? sahibini bizim sokakta görmüşler en son, köpeği bırakıp yürüyerek gitmiş, tasmasız gezdiriyor normalde de belki o yüzden kaybetmiştir ama köpeğini arıyorsa sanırım buraya gelirdi, sokaktaki herkese de haber bıraktım tabi ki soran olursa bana yönlendirmeleri için. töbeneuzubillah ya insanı sinirlendiriyorsunuz.

sevgili battal, balkonda çamaşır sermeye çıkmışken köpek buldum, başardım bunu evet, benden başka var mıdır acaba kendi balkonundan köpek bulan:(

seffaf, çıktığı barınağı biliyorum, yarın gidip sahiplenen adamın telefon numarasını öğrenmeye çalışıcam.

ben de köpeğimi sokakta bulduğumda sahibini aramaya koyulmuştum öncelikle.
sonra fazla detaylara girmeyeyim, hayvanın sürekli birilerinin eline düşüp tekrar sokağa döndüğünü öğrendim. daha trajikomik şekilde, internette fotoğrafını gördüm benim gibi bulan biri ilan açmış, sonra da altına sahibini bulup teslim ettim diye not düşmüş. artık nasıl bir sahipse hayvan şu anda bende. bana da kimse ulaşmadı zaten.
mutevazi'nin en temkinli şekilde yaklaşıp hayvanı güvenle bakılacağı bir yere teslim edeceğine inanıyorum. aşırı tatlıymış yalnız...

Tamam dostum Özür dilerim umarım sahibini bulursunuz yok eğer bulamadınız umarım sezilerinizle düzgün biir aile bulursunuz...

Twitter'da Kayıp Köpek diye bir hesap var. twitter.com Oraya haber verin duyursunlar belki sahibi görür.

Sahibi çıkmazsa bence siz sahiplenmeyi düşünün. Çok tatlı kerata. :-)

iamelf, evde bu arkadaştan başka üç köpek, biri hamile 7 de kedi var. sahiplenmek imkansız, evde tutmam bile çok zor çok hırpalıyor benimkiler hayvanı. size veriiim? :)

sahibini buldum yeppaaaaa!

Oh beeeeee

aksam yatip, sabah kalk

işte o olmuyor crucio :)
uyuyamama sorunum var :)

Her gün yarım saat daha önce yat, uyuyamasan bile yat. Yavaş yavaş düzeliyor.

yatma akşama kadar bekle diyecekler çıkacak yapma onu.
sabah yat, akşam kalktığında bir daha yat. 5 gibi falan uyan sonra da, zamanla daha normal saatlere çekersin.

kahve iciyorsan azalt ya da hiç içme bir süre.

Uyuma bir gün, sonra akşam yat. Sabah uyuyorum demişsin, senin uyuyamama sorunun yok, akşam uyuyamama sorunun var. O da belli ki vücudun saati şaşmış ondan. Ya uykusuz kalacaksın sonra akşam yatınca sızacaksın. Ya da hafif hafif geriye ya da ileriye atacaksın uyku saatini, ta ki geceyi bulana kadar.

geceleri seviyosan ve çalışma durumun buna uygunsa düzeltemezsin, ben 38 yaşındayım bu yaşa kadar düzelmedi. bağımlılık gibi bi şey, bağımlılıklardan kurtulmak için de gerçekten nefret ettiğin ve bırakmak istediğin bir noktaya gelmiş olmak gerekiyor. yoksa istediğin kadar bir gün hiç uyuma, gene aynı düzene giriyorsun.

ben de ondan korkuyorum gezginrocker

1 gün hiç yatma sonra akşam yat böyle düzelebilir. hadi diyelim uyuyamadın o vakit uyku açıcı ilaç al kahve iç freddy izle abicim ne diyeyim

bu arada durumunu bilmiyorum ama bir işe girmek de çözüm olur, mecburen uyursun gece. ben freelancer'ım, dolayısıyla gece uyanık kalabiliyorum rahatça. ama bir işte çalıştığım zamanlarda mecburen giriyodum düzene.

bir de, teselli olur mu bilmiyorum ama baykuş insanlar gündüzcülere göre daha zekiymiş araştırmalara göre. :) www.psychologytoday.com

sabah uykunuz gelince nezcafe-kola karisimi, gun icinde zora dusunce abartmadan cay-kahve. aksam olunca cay kahve icmeyin ki gece uykunuz iyice gelsin, gece sabah icin yataginizdan uzak birkac alarm kurup kafayi vurup yatin, sabah alarm calinca istemeseniz de zorlayip kalkin cikip yuruyus filan yapin, gun icinde kendinizi fiziksel olarak yormaya calisin. duzene en guzel boyle girer

katılıyorum gezginrocker hep fazla zekadan :)

gün içinde uyusam bu sefer 2-3 sefer yetmiyor, akşama kadar uyuyorum, tabi bu sefer yine uyayamıyorum. Of çok zor hakikaten

2-3 saat de yetmiyor ki bana. Gündüz uykusu sonuçta. Gece uykusu gibi değil tabii.

%51 nefret
%49 trollük. bu sayede kadın yazarları öğreniyorlar.

ayrıca buna dayanarak bu ülkenin kadınlara olan nefretini algılıyor oluşunuza şaşırmamak elde değil. haberlerden bu sonucu çıkarmak daha kolay.

hayatında kadın eli tutmamış ibişlerin açtığı başlıklar onlar.
fazla kafayı takmamak lazım.

Benim anladığım kadarıyla kadınların çoğu olay karşısında pasif olmaları, her şeyi erkekten beklemeleriyle alakalı. En azından ben kadınları bu sebeplerden ötürü sevmiyorum. Ha bir de gerçekten kezbanlar.

trollük büyük oranda. ciddiye almamak lazım.

arz talep dengesizliğinin önce başa ordan da klavyeye vurması.
birileri yazmıştı sözlükte, batıda insanlar zaten özgürce sevişiyor,
doğu'da da küçük yaşta evlenerek ya da birden fazla kadın alıp sevişiyor.
ortada bir kültür olarak bizde sıkıntı var.
sevişemeyen bir toplumdan her türlü ahlaksızlık beklenir.

Sözlükteki erkeklerin çoğunluğu ergen , kendi parasını kazanamayan,kendine güvensiz, bir kızla başbaşa kalsa iki laf edemeyecek tipler benim gözümde. Kızlarla düzgün bir ilişki yürütmekte zorlanan bu tipler gelip sözlükte hayata karşı tüm kinlerini beceriksizliklerini saklamak için içlerindeki nefreti kusuyorlar.

sorunları var. sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmiş birinin bahsettiğiniz hallerin öznesi olabileceğine inanmıyorum.

büyümeyi kabullenemeyip annelerini özlüyor olabilirler... pipileri artık annelerinden fazlasına muhtaç; lanet olsun! şimdi ne yapacaklar, aman allahları? kimse pipileriyle ilgilenmiyor, üstlerine iyilik sağlık? bu kadınlar neden onlarla değil başka lanet olası pisliklerle ilgileniyor? dostum?

hoş, "kezban" gibi rezil bir tabiri kadınlar bile kullanırken... kadınlara sövülürken kadınlar tezahürat ederken... şaşırtıcı değil.

kadınların kıymetini bilmemekten geliyor. "kıymet"

trollük, yetiştirilme tarzı, eğitimsizlik, tercih edilmiyor olmanın öfkesi

Sozluk okuyan kaldi mi hala ya. Ergen başlığı onlar kardeşim

(bkz: kedi uzanamadığı ciğere murdar der)

zengin düşmanlığı, kadın düşmanlığı falan hep bundan.

Sözlükte gördüğün her şey normal hayatta mevcut. Toplum sözlüğe yansıyor. Emin ol orada gördüklerini yazanların çoğu kadın düşmanlığı yaptıklarının farkında bile değil. Onlara göre kadına tacize, şiddete karşı olmak = kadın düşmanı değilim. Kadının kıyafetlerine, yok seks hayatına karışmanın, yargılamanın, cinsiyetçilik yapmanın kadın düşmanlığı olduğunu, o karşı oldukları kadına karşı şiddet ve tacizin bu kafalar yüzünden oluştuğunu anlayamıyorlar.

Hep söylerim, bazı erkekler(ve kadınlar!) kadınların tüm hareketinin erkekler yüzünden, erkekler için, ya da erkeklere göre olduğuna inanıyor ve ona göre konuşuyor. Arada bir de "şu kadın bana kötün davranmıştı, o zaman tüm kadınlar böyledir, kadınlara düşmanım" kafaları var.

Sözlükte epey genç insan olduğunu da unutmamak lazım. Trollük de var yani.

kılık kıyafetle ilgili olanlar, daha doğrusu teşhirciliğe karşı olanlar aşağılayıcı değil. gerçeği yansıtan yazılar onlar. vücudunu teşhir edenlerin de ciddi anlamda üzerine düşünmesi gereken konular.

Kendi kafana göre vitamin alınmaz. Vücudunun ihtiyacı olmayan, zaten yiyeceklerden yeterli derecede aldığın bir vitamini alırsan vücut onu atar. Boş yere iş yapmış olursun. Bir sağlık problemi varsa bir kan tahlili yaptır, doktor onun sonucuna göre vitamin gerekliyse yazar. Ondan sonra marka araştırması yapabilirsin.

İngilizce varsa: edition.cnn.com

ben bir tekk pharmatonun faydasını gördüm. onu da bırakınca daha bir halsiz oldum. en iyisi hiç bulaşmamak.
iamelf +1

ilk önce neden vitamin kullanmayı düşünüyorsunuz?
halsizlikse evet pharmaton iyi bir multivitamindir ve etkisini görürsünüz
fakat pharmatonu kür şeklinde uygulamalısınız
şöyle ki 3 ay içilip 1 ay mola verilmelidir

eğer vitamin kullanma ihtiyacınızın altında başka bir şey yatıyorsa buna göre doktora ya da eczacınıza danışmalısınız

barcelona

malta

budapeşte - prag *

Ekim ayında Avrupa'nın hiçbir yerinde deniz-kum tatili yapamazsınız. En sıcak bizim ülke, bizde de genelde yapılamıyor Ekim'de. 5 gün dediğiniz için Avrupa dışı bir yeri öneremem, yol çok uzun sürer. E o zaman Avrupa'da nereyi görmek istediğinize, nasıl bir tatil aradığınıza göre değişir cevap. Ama şunu hatırlatayım, Batı ve Kuzey Avrupa uzun ve sert kışlar yaşayan bölgeler. Buralarda bir ülkeyi görmek istiyorsanız daha fazla soğumadan Ekim iyidir.

Ekleme: Hava mümkün olduğu kadar sıcak olsun derseniz Beyrut olabilir. Ekim sonunda hava sıcaklıkları 24-26 derece civarı oluyor.

tr ye gida maddesi gonderimi yapmiyorlar ki ?

Alabilir misin bilmiyorum ama gümrükten geçmiyor. Türkiye yasalarında yurtdışından gıda ve kozmetik ürünleri getirtmek yasak. Ona göre izin alman gerekiyor, o da çok pahalı tutuyor. Alırsan Türkiye'ye gelir, gümrükte kalır senin eve gelemz.

Sinan Yaradanakul diye bir doktor var. Bu konularla ilgili. Manuel terapi ile vücudu istenilen şekle sokabiliyor. İzmir'de sanıyorum.

Kendi blogu sanırım: tamamlayicitip.blogspot.com.tr

Pilates tam da dik durmakla ilgili. Yüzme ve yoga da iyidir.

"back brace" denilen şu zımbırtılar var, giysi içine giyiliyor. Dik durma korsesi diye satılıyor sanırım.
www.dealizle.com

www.hepsiburada.com

direk temizlerler mi ?

Kirden dolayı tıkandıysa kulağına buhar tut. Ağzı genişçe bir bardağa kaynar su koy, başını yana eğip mümkün olduğunca bardağa yaklaştır. Her seferinde 8-10 saniye öyle kal, 3-4 defa yap. O zaman kir yumuşayıp kendi çıkabiliyor.

Yarın bir değişiklik yoksa bence de ucuz bir özel hastaneye git.

bir odyololoğa görünmende fayda var buşon kaynaklı olabilir yada östaki borusundaki ters direnaj kaynaklı bir sorun olabilir

@iamelf sıcak bir duş aldım belki açılır diye ama hala kapalı. Cevap için teşekkür ederim.
@astalabista araştırma hastanesine gitsem olur mu ?

Önce apartmandakilerle konuş, özellikle apartman yöneticisiyle. Onlarda ev sahibinin telefonu olabilir, köpeğin sahibini arayıp durumu anlatırlar. Belki sahibinin başına bir iş gelmiştir. Buradan bir sonuç alamazsan belediyeyi ara durumu anlat.

belediye barınağa götürürse hayvan bilinmeze doğru gidebilir. ciddi bir ihtimal.
öncelikle sahibinin bulunması için çevre araştırması yapıp hayvanseverler acil gibi geniş kitlesi olan fb gruplarında fotoğraflar paylaşın lütfen.
paylaşın ki rezil olsunlar.

apartman değil müdtakil ev. sahibinin kim olduğu konusunda kimsenin de bir bilgisi yok. zira ev terk edilmiş gibi. içerde doğru düzgün eşya bile yok. biri o evin sahipleri öldü sonradan da eve biri gelir oldu dediler. belki uzaktan bir akraba ama daimi kalmıyormuş. nöbet tutacam başka çare yok herhalde adamı yakalamak için. belediyeye de dilekçe vermem gerekiyormuş. ölme eşeğim ölme işte. türkiye... lanet olsun

Belediye polis itfaiye???

birkaç dernek filan daha yol gösterebilir haykur mesela aklıma geldi. kurtarma videoları yayınlıyorlardı.
ya allah kahretsin hakikaten.
o hayvanın şu anda nasıl bir travma yaşadığını düşünemiyorum.

bu arada lütfen fotoğraf çekin, video çekin, kurtarılsması için daha ciddi baskı yaratır bunlar hayvanın ve sonrasında da takibinin yapılıp, düzgün bir şekilde sahiplendirilmesini sağlar.

ilgilenen birine ulaştım dohayko'dan sonunda. evin sahibine "gelip evin fotoğraflarını çektiler, hayvanınıza el konulacak eğer bir şeyler yapmazsanız" gibisinden bir şeyler söylememi rica ettiler. en azından acil bir müdahale için. bir de belediyeye dilekçe verecek dohayko başkanı. ev adresini de aldılar. ama o o. çocuğunun hayvanı alıp başka bir yere tıkmasından korkuyorum.

bu kişinin bırakın o hayvanı bundan sonra hiçbir hayvan sahiplenememsi için gereken girişimler yapılmalı ki bunun yurtdışında ağır cezası var.
o yüzden lütfen siz bunu yayın facebook hayvanseverler gibi sayfalarda. ne kadar ifşa o kadar iyi ve acilen güvenli bir yere alınması gerekiyor o hayvanın.

gece vakti kırın camı, kaçsın köpek

yoksa sizi dolandırıp durur bu insanlar

birilerine ulaştım şimdi uzun uzun yazmayım ama hayvanı yarın başka eve göndericez, sahiplenmek isteyen bir teyze var. sorun çözüldü gibi. ilgilenen herkese çok teşekkür ederim.

ohhh sagolun varolun. bu gibi durumlarda kacirmak en mantikli yol aslinda.

çok sevindim ya... kimse o sahiplenecek teyze de dert görmesin, ellerinden öpüyorum.

Ohhhh Allah razı olsun sizden ve o teyzeden :(

"papağana ev" falan diye internette arayarak belki bulabilirsin ev aranılan bir papağan. Yok bulamazsan satın almanı kesinlikle önermiyorum. Papağanların doğası burası değil, başka kıtalarda ormandan kaçırılıp buraya getiriliyorlar genelde. Ki o kaçırılmaları falan çok feci. www.bbc.co.uk Onlara para kazandırıp bu işkencenin devam etmesine katkı sağlamak istemezsiniz diye tahmin etmiyorum.

Ayrıca papağanlar çok da pahalıdır söyleyeyim. Pet shoplarda satılan köpekler kadar hatta daha pahalı. Bizim mahallede birinin vardı, hayvan kaçtı, şimdi devamlı aynı 3-4 ağaçta takılıyor ama mutsuz gayet etrafta kendi cinsinden bir kuş yok diye.

Kedi sever mi babanız? Hem kedi daha iyi arkadaş olur.

Bizim vardı ama maalesef sonra bir başkasına verdik. Jako ve hiçbir hayvanı satın alması önermiyorum sokaktan evlat edinmek en iyisi anavatanlarından koparan ve burada para için satan şerefsizleri de görürsen tekme tokat dal hepsine. Jakoların teri Orta Afrika dır. Git orada onlarla yaşa en güzeli olur.

geçmeyebilir, çare sigara.

yılların biriken zehrini atıyorsun, doğal tabi ki sıkma canını.

bunlar iyi neden iyi? çünkü vücut kendini toparlıyor balgamla kendini temizliyor öksürük refleksi geri geliyor haksızlık ve nefes darlığı sanki aldığın hava yetmiyormuş gibi olur bende de oldu doğru yoldasın

trake borundaki hücreler sigara yüzünden mal mal bekliyolardı. şimdi yenilenmeye başladılar. o da kaşıntı yapıyor doğal olarak :)

yakında cillop gibi traken olacak. her öksürdüğünde eski pis hücreleri attığını düşün.

darısı da başıma :/ 10 yıl 30 gün oldu tam :(

Zamanla öksürük geçecek bir arkadaşımdan biliyorum. O da bıraktı ve bıraktığı zaman aşırı öksürük vardı. Spor yapıyor haftanın üç günü sağlıklı besleniyor. Hiç içmemiş gibi oldu sanki.

merhaba öncelikle tebrikler.

bıraktıktan sonra normal. baş ağrısı olabilir gribe benzeyen semptomlar görülebilir lenf bezleri şişebilir, nefes daralması geçmeze doktora gidin. koah başlangıcı olabilir.

Gayet görülebilen şeyler, zamanla geçecek. Sigarayı bırakınca ilk 1 hafta zordur, sonra aşamalı olarak vücut kendini toplar, kendini sigara içtiğin zamandan da daha iyi hissedersin. Beş gün içmemişsin ne güzel, böyle devam et.

Öncelikle tebrik ederim.

Bu durumlar olağan. 1-2 hafta sonra hafiflediğini, daha rahat nefes aldığını hissedeceksin.

Sendeki uyuşturucu bağımlılarının uyuşturucu alamadığında yaşadığı çekilme sendromları. Kısa zamanda geçer.

Balgam olayı ise sigarayı bırakan herkeste olur. Temizlenince geçer.

ben okb'den dolayı evden çıkamıyordum, takıntılar neler neler...geçti sonra gidince işte artık iyiyim.

majör depresyon da var ama okb günlerini düşününce herhalde en mutlu olduğum zamanlar sırf majör depresyon çektiklerim :D

Evet, tabii ki var. Doğru teşhis ve yöntemlerin kimi zaman ilaçtan daha etkili olabildiği bir çok araştırmayla kanıtlanmış bir gerçek. Psikolog ya da psikiyatristinizin terapi yapabilmek için gerekli eğitimlerden geçtiğine emin olun ve mümkünse bir klinik psikolog ile çalışmaya özen gösterin. Ve lütfen vazgeçmeyin.