ingilizcede sıkıntı yok ama içimdeki bir ses daha kibar ol, çok ince ol diyor

türklere yazarken bir sıkıntı yok, yabancıya karşı yazarken stres yapıyorum

şöyle bir konuyu dile getirisiniz,
iki ürün var, birini bunlar satıyor diğeride başka bir sistem
bu ürünle bu sistem arasında bağlantı var mıdır, daha önce bu konuda tecrübeniz var mıdır, varsa dikkat etmem gereken konuları yazın diyeceğim

utanmasam shall kullanacam mailde :) yukarıda konuyu nasıl yazabilirim ya, ikimizde eş rütbelerdeyiz, statu olarak benden iyidir, bu ülke sorumlusu benim dolayısıyla bana ihtiyaçları var ürün satmakla ilgili, ama benimde onlara ihtiyacım var teknik destek için. kendimi çok rica eden konuma düşürmek istemiyorum

Başvurduğum yaptığım okul

•1 passport size photo (approximately 1.2X1.2 inches)

diye fotoğraf istiyor. Normal vesikalık koysam olur mu, bir resim için fotoğraf mı çekilcez şimdi?

"Gönderdiğiniz dökümandaki istenilen kısımlar türkçeye çevrilmiştir."

sökeceğim ingilizceyi söz:) ama şimdi yardım lazım.

İngilizce guruları toplaşın.
iki grup arasındaki fark tamam ama although ve though arasında ne fark var? ne zaman hangisini kullanacağımıza nasıl karar veriyoruz, tercih meselesi mi yoksa dikkat edilmesi gereken birşey var mı? aynı şekilde despite ve in spite of arasındaki farkı da bi zahmet açıklar mısınız please..

arkadaş hangi iş ilanına baksam bu şartı default olarak istiyorlar, eskiden alakalı-alakasız her iş için istenen "ingilizce bilme" şartının yerini aldı galiba.

sormak istediğim bu MS Office denilen şey tam olarak nedir, ne kadar sürede öğrenilir, en kısa ve pratik şekilde nasıl öğrenip kendimi bu yetiyle donatabilirim?

(Open Office diye freeware bir program var galiba bunun alternatifi oluyor yanılmıyorsam, ama hiç microsoft programları kullanmadım paralı ve pahalı olmalarından dolayı, aralarında benzerlik var mıdır open office ile?)

insaniyet namına bir atın lütfen.

Duydum ki fındık fıstık badem türevlerinde protein çok yüksekmiş. Bunları avuç avuç yemesem, nasıl yiyebilirim önce ez sonra yruım? Ne bileyim işte atıyorum yoğurtlayarak ye gibi bi öneri var mı?

selamlar,
şirket eğitimi için almanyaya gideceğim. oradaki ofis davet mektubu ister misin diye soruyor. aslında bu vize alımını epey kolaylaştıran bir uygulama fakat ben eğitimin ardından bir süre de akraba ziyareti yapacağım almanyada. yani adamlar bana sadece eğitim süresi için davet mektubu gönderirse patlarım. online talepte bulunduğumuz için de mektubu şu tarihe kadar verin ;) diyemiyorum. sizce hiç bulaşmasam mı bu davet olayına, yoksa ne olur ne olmaz istesem mi? el cevab..

şu aralar iyice ergen gibi oldum. sürekli hayal kuruyorum.

işe gelip giderken serviste, evde bir şeyler yaparken ya da yastığa başımı koyduğum anda başlıyorum şöyle olsa böyle olsa diye hayallerle uyuyorum.

zengin oluyorum böyle uşaklarım falan bana hizmet ediyor, canım sıkılınca uçağıma atlayıp başka ülkelere gezmeye gidiyorum, sonra kahraman oluyorum süper güçlerim varmış meğersem insanları kurtarıyorum.

bazen sevdiğim anime karakteri oluyorum maceradan maceraya koşuyorum bazen de dünyaca ünlü bir sanatçı...


hayal kurdukça mutlu oluyorum, gerçek dünyanın sıkıntılarından arınıyorum sanki. isteyipte yapamadığım şeyleri unutuyorum geçici de olsa.

aslında kendimi bildim bileli hayalperest bir insanım ama bu aralar çok fazla olmaya başladı.

merak ettiğim şey aranızda benim gibi hayal kuran var mı yoksa yavaştan deliriyorum mu?


not: yaş 26, bayan, evli.

hastalık şu anda bulaşıcı mı değil mi ? nasıl derız

The goal is to put the ball in the hoop off the backboard.
They will have to spin the ball in so that when it comes of the backboard it will spin off and into the hoop


hoop: pota
backboard:arkalık
spin:döndürmek

ama cümleyi anlamadım. ne yapmaya çalışıyorlar?

ösym'nin sınavlşarın 60-75 bandında puan alan biri için toefl başarısı nedir? ne ölçüde çalışması gerekir?

sınavlar aynı değil biliyorum ama ösym'nin puanları kişinin ingilizce seviyesi hakkında bir fikir verebilir diye düşünüyorum.

1- nakit ödemede %8 indirim yapılır.
2- Bu fiyat ekte örneği olan ölçü içindir.
3- %5 indirim yapabiliriz

bu 3 cümleyi hızlıca çevirebilir miyiz?

neydi arkadaşlar bu?

Don't count the days, make the days count. -Muhammad Ali

bu ne demek. günleri sayma, ?

Officials said customers of the food supplier at the center of the uproar, French-based Comigel, will be inventoried.

burda ne anlama gelmiş bu inventory çok kıymetli dostlar?

If we would not have lived in an era which we consumpt the sentiments fastly, the effects of this dream would have continued at least one week.

---

eğer duyguları bu denli hızlı tükettiğimiz bi çağda yaşıyor olmasaydık, bu rüyanın etkisi bir hafta sürerdi.

--
*duyguları hızlı tüketmek derken,, fastly kelimesi hoşuma gitmedi. başka ne konulabilir?

*era kelimesi uygun oldu mu? aslında kastedilen şuan yaşadığımız zaman dilimi, "time" desek de olur muydu?

*which ya da in which. hangisi daha doğru?

selam.

çalıştığım yerde şirket için ve şirketin-genel müdürün onayıyla yaptığım bazı özel işler var. ama bunlar gün gelip devran dönünce başımı belaya sokabilecek, hadi olmadı şirketin bana sanki ben bunları habersiz yapmışım gibi karşıma çıkarabileceği şeyler. bazı kuralları biraz kanırtmak diyebiliriz.

bu tarz bi durumda kendimi savunabilmek için bu konuların konuşulduğu mailleri saklamak istiyorum. bunun en güvenli yolu nedir? nasıl bir ortamda, nasıl bir formatta saklanmalıdır?

edit: kimse cevap vermediğine göre kesin g.te gidiyorum böyle bi durumda, uzun samsun, atlet, don, kitap getirin pls ltfn tşk.

yapamayacakmışım gibi hissediyorum.
yapamayacakmışım gibime geliyor.

*bunlarda anlatım bozukluğu açısından bir gariplik var mı?
*hangi kip oluyor bunlar?
*yap+a+ma+y+acak+mış+ım ek/kök ayrılması böyle mi olur?

cümle içinde kullanırsak;
Hoca bana soru soracakmış da ben de yapamayacakmışım gibi hissediyorum.

*ingilizceye nasıl çeviririz?

Agzimi acsam olmuyor, kapasam olmuyor. bu ucaklarda kulagima once bir sey giriyormus gibi agriyor, sonra isitmem azaliyor. sag kulagim, sol kulagimdan daha cok duyuyor. ilk ucusumda ucaktan iner inmez gecmisti simdi hala devam ediyor. neden sizce? herkese olur mu? doktora gorunmeli miyim? yoksa genelde bir kulak problemim var da ben mi bilmiyorum. kulaklarimin iyi duydugunu dusunurum. fakat kulaklikla cok muzik dinliyorum. bu zamana kadar muayene falan da yaptirmadim. vereceginiz cevaplar icin tesekkurler.

s12.postimage.org
s10.postimage.org

erkeklerin gözünden estetik algıya dair bir istatistik yapmak istiyorum.
ismi cansu tosun. başlığı altına yazılanlara göre müthiş derecede güzel bulunuyor. sizce ne kadar güzel? 10 üzerinden puan da verebilirsiniz?

l-carnitine hakkında 3-5 sorum var , kullanan arkadaşlar cevap verirse çok sevinirim;

1) ne kadar zamandır kullanıyorsunuz?
2) faydasını 10 üzerinden değerlendirir misiniz?
3) sıvı mı tablet mi kullanıyorsunuz?
4) marka?
5) nerden alıyorsunuz?
6) fiyat?

teşekkürler.

Supposing your customer wants to have a table name longer than thirty characters? Well they can't. There's no workaround for that. I know we're supposed to shield our users from the nasty implementation details. But sometimes it is better to expose some of the internals and impose constraints on our users, provided we give them more in return. In this case, in exchange for surrendering the ability to call a table "select" they get a more reliable and robust framework - because it will be easier to develop and maintain. –

Ben şöyle çevirmeye çalıştım: düşünelim ki müşteri tablo adını 30 karakterden büyük yapmak istedi? yapamaz. Bunun için bir çözüm yok. Kullanıcılarını saçma sapan implementasyonlardan korumayı kabul ettik ama bazen de kullanıcıları bu durumda bırakmak kısıtlamaktan daha iyidir. bu durumda ise (gerisini çeviremedim tam, gerçi yukarıyı da tam çeviremedim ama herhalde az çok buna yakın bir şeyler demek istiyordur diye düşünüyorum.)

Birisi daha güzel bir şekilde çevirebilir mi?

Body building ile ugrasan ve protein tozu kullanan arkadaslar yardima ihtiyacim var. ilk kez weider protein kullanacagim. Tadi nasildir acaba ? Ben hep optimum kullandim. Bu proteini kullanan arkadaslar onerileriniz nelerdir ?

Rusya'dan iki hafta içerisinde 3 aylık uzatılabilir tek girişlik öğrenci vizem için davetiye gelecek.

Ancak benim gidip önceden kalacak yer vesaire ayarlamam gerek. Bu süreç zarfında turistik vize ile direkt giriş çıkış yapsam 4-5 günlük, diğer vize sürecini ya da vizeyi etkiler mi? Bir sorun çıkar mı?

1 yıldan uzunca bir süredir vücut çalışıyorum, 2 gün önce kol çalıştım, her antrenman sonrası ağrı oluyordu ama bu sefer bi garip, 2 gün geçmesine rağmen hala kol kasımı sıkamıyorum, bir şey kaldırıp indirmeme engel olacak kadar ağrı-acı var, ne yapsam ? neden böyle oldu ki, kas yırtılması falan mı ?

cidden çiğ değil bu ya? nasıl yiyorsunuz? ben de yedim iki üç defa, güzeldi. Ama çiğ et lan!! yamyam gibi hissediyorum. baharatla soğanla yoğurulrak pişmesi(?) ne derece mantıklı?

şanlıurfa yöresinden çıkmış, adıyamanda falan da yaygınmış. klasik türk yemekleri arasında çiğköfteyi göstermek doğru mudur? yöresel bi tat sonuçta. gerçi tüm türkiyenin ortak lezzeti olan bi yemek de yok galiba?

5 6 sene önce çiğköfte kırocan bi şey iken, nasıl oldu da zincir zincir dükkanlaşıp 250milyonluk bi endüstüri haline geldi?

"mr .roberto ile görüştüğümüz üzere boyahane renk kısmında daha önce yapılmış olan altı, altı buçuk ve yedi metre şeklindeki boy ayarının beyaz kısım konveyörüne de uygulanmasını istemekteyiz. bu konuyla ilgili tarih ve fiyat teklifinizi beklemekteyiz."

türkçesi de pek düzgün olmadı ama iş başa kaldı bi zahmet el atıverin be ya:)

It is not sufficient to enclose a letter from your home university. Not even if the language of instruction at your home university is English.

Ne diyor burda?

f1212.hizliresim.com

Merhaba,

<<Sonuçların olması gerekenden %X kadar daha yüksek olması, Y'in aynı bu oranda haksız yere daha fazla ödeme yapmasına neden olmaktadır.>>


gibi bir ifade kurmaya çalışıyorum. Haksız yere için sözlük 'unjustly' gibi bir kelime önerdi. Ancak bunun cümle içinde doğru kullanımını pek istediğim gibi bulamadım. Bu kelimenin veya başka bir kelimenin doğru kullanımı ile ilgili ne tavsiye edersiniz (virgülden sonraki cümle için özellikle)?

İyi günler herkese.

Değerli arkadaşlar, paris'ten istanbul'a döneceğim. gönül istiyor ki tüm arkadaşlarımıza şarap-peynir getirelim buradan. ama herşeyin bir sınırı var. şimdi öncelikli sorum, normal bagaj olarak şarap şişelerimizi (10-12 şişe civarı) eşyalarımıza sarsak bir problem olur mu? onun dışında el bagajında peynir, şarap vs getirebilir miyiz? ve el bagajının fiili bir sınırı var mı? valiz gibi bir şeyi el bagajı olarak verebiliriz öyle değil mi? ben çok gördüm buna benzer de bir sınır var mı öğrenmek istedim. yardımlarınız için teşekkürler.

aslında cümle bile değil, çevirmeyi başaramadığım kısım burası:

"the maintenance of oil-field pressures in Iraq."

Cümlenin tamamı ise şöyle:

The vulnerability of the energy sector to water constraints is widely spread geographically, affecting, among others, shale gas development and power generation in parts of China and the United States, the operation of India’s highly water-intensive fleet of power plants, Canadian oil sands production and the maintenance of oil-field pressures in Iraq.

Amaç anlamı korumak, birebir çevirmiyorum.

Ve fakat su kullanarak nasıl bir maintenance yaptıklarını da anlayamadım, boşalttıkları petrol yataklarına çökmesin diye su mu dolduruyorlar?

Önerisi olan?

sevdiğiniz kişinin ev arkadaşı var. aynı zamanda çocukluk arkadaşı. siz arada bir görüşüyorsunuz onlar hergün. ev arkadaşıyla pek samimi değilsiniz. ama asla kaba değilsiniz. yine arada bir gittiğiniz günlerin birinde beraber dışarı çıkarken sevdiğiniz kişi, size çıkmadan ona güle güle de. diye bir şey söylüyor. bu dışarı çıkış asla bir elveda yani günlük bir seyahat.

evet yorumları alayım.

ekleme : altı üstü görüşürüz diyecektim. ama beni böyle birşey için uyarması sinirimi bozdu.

Arkadaşlar,

27'sinde spora başladım. E hamlık olduğu için ağrılarım hala devam ediyor tabii ki fakat inanılmayacak derecede değil.

Bugün de spora gitmem gerekiyor, gitmeli miyim? Hafif ağrılarım devam ediyor.

Teşekkürler.

sorum başlıkta gayet açık sanırım. bana bi tane mail geldi gayet önemli bir şey. ama içimden bir his bu başka birine de bcc olarak atılmış olabilir diyo. bunu anlamanın bir yolu yordamı var mıdır? yoksa imkansız mıdır?

Yaklaşık 10-15 gündür iki yan apartmanda binayı komple tadilattan geçiriyorlar. Tadilat izinleri falan yok. İçeride kullandıkları bütün makinaların sesi evin içinde ve kafayı yemek üzereyiz. Pazar günleri de durmuyorlar. Bizi geçtim alt katımızda oturan anneannem ve dedemin sıkıntıdan tansiyonları inip çıkıyor. Ben bir keresinde bağırındım bunlara o gün biraz sesi azaltmışlardı. Diğer komşularda söylenmişler ama adamlar son gaz devam ediyorlar. Zabıtayı aradık, belediyeyi aradık ilgileneceğiz deyip bir bok yapmıyorlar. Sizce bu durumda ne yapılabilir? Çevre Bakanlığı'nın gürültü üzerine bir kaç işlemi varmış diye okudum ama anladığım kadarıyla onun için gürültü ölçümlerine geliyorlarmış falan yani bir sürü tantana. Bir de gelirler o an ara vermiş olurlar falan riskli iş. Bu yaptıklarım dışında başka nereye şikayette bulunabilirim?

Yan apartmanda bulunan gavatın teki katını uzatmıştı ve bunu şikayet etmiştik. Bir saate zabıta gelmiş ve gitmişti. Ardından adam ''benim belediyede tanıdıklarım var siz kim oluyorsunuz'' gibisinden laflar etmiş camdan bağırarak. Yani anlayacağınız bu adamlara da zabıta veya belediyenin bir bok yapabileceğini de sanmıyorum. Yok mudur bunun başka bir yolu?

Durum şöyle şirkete araç almaya yanaşmıyorlar.. Ben kendi şahsi arabamı herhangi bir sözleşme ya da kira kontrantı falan gibi bişeyle şirkete kiralık vermişim gibi gösterebilir miyim ? atıyorum aylık 100 tl bedel karşılığında xyzt firmasına km sınırı olmadan kullanımına kiralanmıştır falan gibi bişey özünde. Şirketin bu aracın benzinini masrafa yazmazı gerekli çünkü...

Kış için giymelik bişi arıyorum. İçi polarlı olursa çok güzelli olur. H&M ve C&A geldi aklıma sadece. Neler var böyle Almanya'da şubesi ve online shop'u olan markalar, bu ayarda? Cinsiyet: Bay.

Duzenli beslenme antreman programim var.. kesinlikle aksatmiyorum. Haftada bir gun alkol alimi cok etkilermi diye merak ediyorum. Haftasonu arkadaslarla disari cikiliyor ve iciliyor haliyle. Lakin okadar emegide bir gun cakir olcaz diye harcamak istemiyorum. ne dusunuyorsunuz?

Arkadaslar alt karın ıcın neler yapmalıyım hangı egzersızlerı bırde bel ıcın.

İş görüşmesine çağırdılar. Anlaştığımızı varsayarsak her gün harem'den tuzla'ya gidip dönmek akıl karı mıdır sizce?

Arkadaşlar Bir animeye başlamak istiyorum bölüm sayısı çok olsun istemiyorum
Daha önce Death Note, Hajime No Ippo, Captain Tsubasa, Hellsing, Naruto, Bleach'i izledim. Baika neler önerebilirsiniz?

Olgun abiler olgun ablalar cevap yazsın lütfen, ergen muhabbeti kaldıramayacak durumdayım. Uzun yazacağım, okumayanlar cevap yazmasın lütfen. okuyanlara şimdiden teşekkürler. Derdim karmaşık biraz, her telden çalacağım.

Yaş oldu 23.24 ten 28 gün aldım hatta şimdiden. 5 senedir bu üniversitedeyim, normal şartlarda bu sene son sene olması gerekiyordu ama olmadı tabi ki. 1 sene uzadı, bu 1 senenin 2 sene olma ihtimali gayet yüksek. Özel okul bi de amk. Para veriyor anam babam. Çok sorumsuz bi insanım ipimle kuşağım sikimle taşağım yaşıyorum babamın verdiği harçlıkla. Harçlık da işte haftada 100 tl. Okul yol parası, öğle yemekleri, fotokopi parası, kontör parası falan içinde bu 100 tl'nin. zaten onlar çıkınca maximum 40 tl kalıyor geriye. Ha bunu niye yazıyorum, şimdi siz özel okul yazdık diye ön yargılı yaklaşırsınız ortamdan ortama kopuyorum sanırsınız falan. böyle düşünenler var çünkü evet. Okul da Türkiye'deki en ucuz özel üniv.lerden biri zaten. Neyse devam... Çok sorumsuzum...Böyle yaşamaktan da rahatsızım ama arada rahatsız olduğum aklıma geliyor sonra siktiret sonra düşünürüz deyip takılmaya devam ediyorum. Takılıyorum dediğim de yaptığım bişi yok esasında. 2-3 arkadaşla haftada 2-3 ya görüşürüm ya görüşmem. Zaten hep aynı 2-3 kişi. Şikayet ettiğim konu bu değil ama, gayet memnunum bu durumdan hatta. nerede çokluk orada bokluk. az olsun öz olsun... 1 tane kız arkadaşım da var, düzenli seks de var yani. Gerçi ilişkimiz biraz garip bir ilişki ama idare ediyoruz. Onun dışında zamanımın çoğunu bilgisayar başında saçma sapan harcıyorum. sözlüktür, videodur,saçma sapan oyundur bilmemnedir.Neyse. Not ortalaması 1. sınıftan beri 1,60-1,9 arası gidip geliyor ne eksik ne fazla. Bölüme çok isteyerek girdim ama girdikten sonra bi sikim yapmadım. Sözel bölümün dersler, sınavlar her bir bokunun %100 ingilizce olması da soğumama bir etken sanırım. Aslında hiç ısınmadım ben zaten. Bölümle ilgisi yok, okulla ilgisi belki bi derece ama o da bi derece. ÖSS'ye gram çalışmadan girmiştim bu üniversiteye.İlk senemde girdim. o zaman tam puan 400dü, 298 puan almıştım ben. Bir çok devlet üniversitesinde iktisada işletmeye maliyeye falan girilebiliyordu o puanla. tabi ben istememiştim illa kendi istediğim bölüme gireceğim diye. o da özelde tuttu... o değil de sizin ön yargılarınızı düşünmekten kendi derdime gelemedim galiba ben. neyse anlatmasam mı acaba? gerçi buraya kadar okuyan olduysa ona ayıp olmasın devam edeceğim...

Ben lisede de doğru dürüst ders çalışmadım. Üniversiteye gelince de çalışmadım. Ben aslında ilkokulda ortaokulda falan deli ders çalışırdım. hep sınıf birincisiydim falan. ama liseye başlayıp ergenliğe girdikten sonra hiç oturup ciddi ciddi ders çalıştığımı hatırlamıyorum bu yaşıma kadar. belki de okuyacak adam değildim ben. bana kimse sormadı ama okumak istiyor musun diye. sorsalardı ben yine okumak istiyorum evet derdim ama sormadılar işte. "okuyacaksın. bir şey okuyacaksın. istediğin şeyi oku ama illa ki okuyacaksın başka yolu yok." dendi bana. Ben ilk senemde girdim üniversiteye. Özel üniversiteydi bu. Anam babam başıma kaktı sonradan okulu uzatınca, başarısız olunca. devlet üniversitesi olsaydı bu kadar başıma kakmazlardı halbuki. bu kadar söylenmezlerdi. her iki laflarından biri "okulu bitir de sömürme artık" olmazdı. halbuki girmeden önce bana "istediğin bölümde oku, olsun biz öderiz." demişlerdi. Ben söz falan vermedim kimseye okulu uzatmam kesinlikle diye. nereden bileyim hem böyle olacağını. bir arkadaşım var burslu benimle aynı okulda farklı bölümde, aynı yaştayız. ÖSS'de İlk senesinde hiçbir şeyi tutturamamış. İkinci senesinde de hiçbir şeyi tutturamamış. En sonunda okumaktan vazgeçmeyi düşünmeye başlamış. Babası da "ister oku ister okuma. ben okumadım hala yaşıyorum, iyi kötü seni büyüttüm. senin tercihin." demiş. O da düşünüp bir daha sınava girmeye karar vermiş. 3. senesinde bizim okula burslu gelmiş. Şimdi benim anam babama göre bu çocuk burslu girdiği için başarılı, zeki. ben başarısız aptalım zaten kafadan. Bana kimse sormadı 2. seneye hazırlanmak istiyor musun sınava tekrar diye. Biz öderiz istediğin bölüm tutuyor, gir dendi bana. ama aptal oldum, başarısız oldum onların gözünde paralı girdim diye. Bunu yıllar sonra suratlarına karşı söylediğimde de "sen 10 sene daha sınava girsen yine yapamazdın." dediler. sanki barajı geçememişim, sanki hiçbir yeri tutturamamışım gibi. Yakındaki devlet üniversitelerinde gayet işletme, iktisat okuyabilirdim halbuki ilk sene aldığım puanla. "Söz vermiştin, çok başarılı olacaktın güya." dediler. ee ben ne bileyim amk böyle olacağını...

5 sene oldu ben bu okula gireli. 5 senedir ders çalışmadım ben hiç. iyi kötü verdim bazı dersleri en düşük notla, kopya çekerek, sadece dersi dinleyerek vs. Ama her dönem 6-7 ders alıyorsam en fazla 3ünü geçebiliyorum bu şekilde de. Ee çalışsana pezevenk! diyorsunuz. Ben de kendime diyorum. Yok ama yani "okuyacak adam değilmişim" sanırım. Bir şekilde bu yola girmişim, sokulmuşum. böyle gidiyor bu. Sadece çalışmamak olsa yine iyi güzel. Mesela bugün 11'de finalim var. ben hiç çalışmadım. Ama sabaha kadar da oturdum. bugün hiç uyumadım mesela. niye yaptım bilmiyorum. öyle bilgisayar başında saate baka baka yarım saat sonra yatarım 1 saat sonra yatarım diye diye sabah 7 oldu. ben 11de sınava gideceğim, hiç çalışmadan hem de uykusuzluktan ölerek. bunu kendime niye yapıyorum bilmiyorum. bu şekilde yaşamak istemiyorum artık. Sıçtığımın okulu ya bitsin ya bırakayım. Bırakınca naparım onu da bilmiyorum. Bırakmasam devam etsem nasıl ederim bu şekilde onu da bilmiyorum.

Neyse bilmiyorum...

Okuyana teşekkürler.

bir arkadaşım soruyor.

1- 6-7 tane genç eleman var. bunlardan birine miras kalmış bir malikane var. gidiyorlar buraya ve sonra da olaylar olaylar. teen-slasher.

2- 3-4 çocuklu bir amerikan ailesi. sanırız paraları kalmadığından ormanda bir eve taşınıyorlar. burada çocuk hayaleti görünüyor kendilerine.

teşekkürler.

bunu nasıl yapıştırıyoruz yav ön cama. kafam durdu. pakedi de daha açmadım zaten, yapışkanlı tarafı ön tarafı mı arka tarafı mı? arka tarafıysa cama dıştan yapıştırmak gerekli gibi, e öyle olunca 1 ayda yıpranıp yalan olur. farkındayım biraz mal bir soru oldu ama kullanan varsa bi bilgilendirsin beni lütfen.

oyle bi film ariyorum ki, icinde gecen pazarlik hakkinda tam yedi sayfa 11 punto buyuklugunde yazi yazabileyim.

yani pazarlik dediysem iste, oyle basit bir rehine kurtarmadan bahsetmiyorum, ne bileyim kafam basmadi pek, filmlerle aram iyidir lakin, bu sefer pis bi ters kose durumu var. lutfen, sevgili filmseverler, soyle guzel bi pazarlik sahnesi olan film onerebilir misiniz? (evet bana da sacma geldi ama vardir oyle sahneler)

Bugüne kadar hiç Rus dizisi izlemedim. İzleyen varsa söylesin bu Rus televizyon dizileri neye benziyor. Nasıl furyalar var? Mesela ağa dizisi, mafya dizisi, sit-com gibi... konular neyle ilgili.

belki bilinen bir şey ama ben yeni denk geldim. feci tırstım!!11!bir

comic.naver.com

23 yıllık hayatımda ilk kez belim ağrıyor. veriler:
183cm, 78kg. atletik vucut yapılı.
1.5 ay önce ilk kez vucut geliştirmeye başladım, arada ağırlıklar belimi zorluyor gibi geliyordu ama ağrımıyordu.
hayatım boyunca genelde masa başında çalıştım, bilgisayar/laptop başımdayım. sandalyem çok rahat sayılmaz.
yatağım ortopedik.

dün gece sanırım biraz yamuk uyumuşum, sabah kalktığımdan beri hareket ederken belim ağrıyor. direkt olarak omurgada değil de biraz daha sağ tarafında gibi sanki. onun dışında bir uyuşma falan filan yok.

napayım şimdi, bel fıtığı falan bile olmuş olabilirim zira potansiyelim var. panik içindeyim beyler.

1-) Herkes gidip alabiliyor mu? Yoksa illa araç sahibinin mi gidip alması gerek?
2-) Her ptt den oluyor mu?
3-) neler isteniyor? ne kadar para yatırmak gerekiyor vs?