SSK'lı isen seni kabul eden bir devlet hastanesine git. Göz muayenesi olacam de. Randevu verirler, doktor muayene eder. Sonra sana reçete yazar gözlük için. Astigmat yoksa lens de isteyebilirsin.

O reçeteyle SSK anlaşmalı bir gözlükçüye gideceksin. Gözlükçü seni kazıklamaya kalkmazsa, senin istediğin gözlük modelini bulacak. Gözlük camı seçeceksin, pahalısı var ucuzu var. Filtreli vs. Muhtemelen az bir fark ödeyeceksin orada.

Birkaç gün sonra da gözlüğün gelecek.

Ben yıllarca gözlükten sonra lense geçtim, aylık yaklaşık 20-30 lira lens masrafı ödeyebilirim dersen doktora onu da sor, lens muayenesi de yapsın.

göz doktoruna gidip muayene olmalısın, gözlük verecektir muhtemelen, reçetene yazar ekstradan para ödemene gerek kalmayacak (pahalı bir çerçeve seçmediğin sürece) yalnız uzağı göremesen dahi yakın görünüşünde bir sorun olmaması gerekirdi, veya sorun yakın görüş ile alakalıysa uzak görüşünü etkilemezdi, dolayısyla astigmat veya onun gibi birşey olabilir sorunun.

ilk önce bir gözlükçü bul kendine, oraya git derdini anlat gözlerim bozuk v.s, onların genelde yönlendireceği doktor veya hastaneler oluyor. olmadı en kötü istanbul için;(git: www.avrupagoz.com.tr) gider 20 lira falan fark ödeyerek muayene olup, rastgele bir gözlükçüden gözlüğünü alabilirsin.

her sitenin yönetici paneli olur. oraya erisip sifreyi yazip iceri giriyorlar.

Yök'ün web sunucularından birini buluyorlar mesela. Ekşiduyuru için yazarsak, 94.102.15.181 adresindeki ni.net.tr sunucusu. o firmanın sitesini de ben dizayn ettim bu arada yıllar önce.

bu sunucunun SSH bağlantısı için bir portu oluyor. Genelde 22'dir. Ekşiduyuru için de bu sunucuda 22. Çok yanlış bişey, tahmin edemeyeceğimiz bir şeye değiştirmeleri lazımdı. putty gibi bir programla bağlanıyoruz Ip ve port ile.

Karşımıza kullanıcı adı soran bir panel çıkıyor. Bu "root". Sonra da şifre soruyor.

Aha o şifreyi doğru tahmin edersek ekşiduyuru'nun tüm bilgilerini ele geçiriyoruz. Tabi içeri girince karşımıza basit bir windows arayüzü ve "tüm bilgileri ele geçir" tuşu çıkmıyor. Oraya girince, ormanda kaybolmuş rambo gibi, neyi nasıl yapacağını bilmek lazım.

force close deniyor bu muhabbete. arada hatayla karsilastiginda olabiliyor. muhtemelen klavye yazilimi gocmus, o gocunce de whatsapp ne yapacagini bilememis o da gocmus.

once guncelleme var mi diye bakin. yoksa ve tekrar ederse klavye yazilimini degistirin. tekrarlamamasi gerek.

nadiren force close oluyor, genelde yükselen programların halt yemesi oluyor bu da. Hep aynı program aynı hatayı vermeye devam etmedikçe bir sorun yok, tekrar gir programa devam et işine.

Render programları grafik işlemci değil CPU kullanıyorlardı yıllar önce, öyle hatırlıyorum. Yalnış mı biliyorum? Bilgisayar oyunu gidi değiller yani, GPU çok önemli değil. Yıllar geçti üstünden.

Quadro 4000-5000 gibi ekran kartlarına insanlar neden tonla para ödüyor bu durumda? 1000 dolar civarı fiyatları vardı hatırladığım kadarıyla.

1 ile 4 aynı gibi. aslında hepsi aynı gibi işlemciyi amd yapıp diğerlerine kastırsan mantıklı olur crossfire bile olur sıkarsan.

Rendering yapacaksın, biraz araştırdım ve haklıymışım: CPU üzerinde rendering yapılıyor. Sakın işlemciyi düşüreyim de GPU'yu arttırayım deme. İşlemciyi yükselt yükseltebildiğin kadar.

www.google.com

RAM de acayip önemli, imkan varsa 32 GB bile olur.

doğru yazdığına emin misin? arama sonuçlarında çıkmıyor, örnek twit var mı?

pardon thingsthegodlysay imiş:,
twitter.com

"Söylenen Tanrısal Şeyler"

ama godly "dindar" anlamına da geliyor yanılmıyorsam.

dindarların söyledikleri olacak evet. kendisi ateist olduğundan dalga geçmek/afişe etmek amacıyla böyle bir şey yapıyor muhtemelen.

"godly olanın söyledikleri" anlamına geliyor. godly de burada dindar anlamıyla çevrilebilir en yakın. türkçedeki "allahsız lan bu herif" cümlesindeki allahsız'ın tersi "allahlı" ya, işte tam karşılığı o. türkçede "allahlı" diye kullanmayız, dindar diye kullanırız. #DindarlarınSöyledikleri veya #DindarınSözleri gibi çevirebilirsin.

bulursan ben de istiyorum, parayla bile alırım senden gerekirse.

storyboard yapılır. :)

hadi storyboardu bi derece anladım da vizonteleS ne amk ya?

when i
edit: I doğruymuş

büyük yazılır. i diye geçmez.

hangisi doğru arkadaşlar :D

kesinlikle büyük ve üst ve alt çizgili şekilde yazılır. yoksa "l" harfi olarak okunur.

kesinlikle büyük ve üst ve alt çizgili şekilde yazılır +1

günlük yazışma sırasında kolaya kaçıp i diye yazan çok amerikalılardan falan, ama doğru kullanım olan büyük harftir. el yazısı ise üst alt şerifleri de koyarsın. en.wikipedia.org

I formal, i informal.

öncelikle 30 santimlik bir cetvel bul. bir de ortaya koyacağın denge noktası ile, şundan yapacaksın:
encrypted-tbn0.gstatic.com

Sonra ağırlığı bilinen 100-200 gramlık bir şey bul. En rahatı, cep telefonun. internetten cep telefonunun bataryalı ağırlığını araştır ve öğren. 100 gram ve fazlasıdır akıllı telefonlardan ise.

Sonra kurduğun terazinin bir tarafına telefon bir tarafına da mercimek koy. Mercimeği ufak bir bozdolabı poşetine koy ki kap ağırlığı olmasın.

Sonra cetveli dengelemek için merkezini hareket ettir. Denge noktasını bulduğun zaman da cetvelin iki tarafında kalan uzunlukları ters orantı olarak telefon ağırlığıyla çarp. Diğer taraftaki ağırlığı bulmuş olursun.

plastik bardakla hacmini bulabilirsin.

internetten de mesela 100 cm küp bulgur kaç gramdır falan diye arayınca çıkar bence.

film, dizi, kitap, gazete, dergi.

bunlar zamanla olacak şeyler, okuya okuya öğreneceksiniz. temeli öğrendikten sonraki adım bu olmalıdır.

yetişkin romanları da okuya okuya öğreneceksiniz. bazı kitapların dili ağırdır, misal, bir türk olarak dili ağır olan türkçe bir kitabı da okumakta zorlanabilirsiniz. yine bunun üzerinden bolca okuyarak gelir kişi.

Ben star trek next generation izleyerek geliştirmiştim gençken. adamlar sürekli bir afra tafralı konuşuyorlar, sitcom konuşması yok hiç. uzay adamı ya hepsi.

sonra da "yetişkin romanı" dediğin her neyse, onları okuya okuya gelişecek işte.

Aynı durumdaydı ingilizcem. Ogrenciyken calıstıgım yerde butun katalogları, brosurleri ve web sitesini ingilizceye cevirdim. Yani bolca yazdım. Teknik kelimelerde zorladım kendimi ayrıca kurumsal dil oldugu icin yazı yetenegım orada gelişti

Kitap konusunda biraz zorlamak lazım. Dilinagır olan kitaplarda ilk bir kaç sayfa cok zor oluyor ama inat edip okumaya devam etmek lazım birkaç on sayfa sonra anlamaya baslıyorsun

Yani dil işi zorlamayla alakalı

iphone 4 mü 4s mi?

4

abartmış bence
iphone 4 u olan bi arkadaşım telefonda android daha iyi diyo değiştrcek oda herlade

sizce max kaç olmalıdır benim üstüne ekliyceğim para?

S3-Mini yeni bir telefon, fiyatı 850-900 tl arası (sıfır). iPhone 4'ün ikinci eli de 850 civarı. değişecekseniz üstüne kesin para verme.

Benim telefonumda 2 haftalık zaten :D

Ayrıca android'i bırakma. iOS'ta olup androidde olmayan iyi oyun yok. Android daha hızlı yükseliyor, satışları iOS'u geçti zaten, daha çok yenilik çıkartıyor. Gelecek android'de. S3 de yazılım açısından en gelişmiş androidlerden (mini olan modelinde eksikler var mıdır bilmiyorum gerçi).

Android hızla yükseliyor. Tamam ona bişey demiyorum. Ama iOS da optimize olayı var. Bu da daha fazla oyun performansı sağlıyor. Kamera lens leri vs. de daha iyi. Neyse işte adam sizce kazıklamışmı olur? Para kaç TL koymalıyım üstüne?

sus payı olarak elli lira verip iPhone ile değiştirmeni öneririm.

üzerine çok istemiş o kadar verilmez.

bence üzerine sakın para verme ve androidte kalmaya devam et. ha illada ios diosan 4 değil 4s al bence..

Benim o kadar param yok. Yani 4s ile takas etsem max 200 lira para koyarim :D

"allahın bir hikmeti" diyen de olacak "milyonlarca yıllık evrim" diyen de olacak. hangi fikre yakınsan senin aklına da o yatacak.

www.youtube.com

www.youtube.com

gördüğün gibi düşünebilir ve duyguları da vardır.

nöron her yerde nöron
sende akıl üretiyo da onda neden üretmesin
www.findaspider.org.au beyni pek gelişkin olmasa da geçmiş deneyimlerinden öğrenecek kadar bi kapasitesi varmış. mesela belli bir yerde kurduğu ağı sık sık bozuluyorsa bu sefer başka bir yerde kurmayı akıl edebilir.

repins
biri goril biri örümcek :D

bir de sarmal konusu aslında bütün yaratıklara embedded bi hadise
kediler de evlerini kaybettiğinde sarmal çizerek geri dönebiliyorlar.

geçen okudum mesela bok böceği yolunu samanyoluna bakarak buluyurmuş, alakasız elbet ama ilginç.

değil milyonlarca, trilyonlarca yıl geçse bile böyle sistemin kendiliğinden oluşması imkansız.

"Old english" deniyor, dini kitapların hepsi kutsal bir hava vermek için eski dil kullanır. Kuran'ın mealinde da "ebedi refaha ereceklerdir" yazar, sen anlarsın ama bu kelimelerin hiçbirini günlük hayatta kullanmazsın. "sonsuz rahatlığa erişeceklerdir" falan dersin. aynı hesap onlar için de.

incilin dili eski hebrew'dir ve incil birçok farklı kitabın birleşiminden oluşur (4 versiyondan bahsetmiyorum, old ve new testament'ten bahsediyorum). ingilizce değildir, ortadoğu kökenlidir. tüm ingilizce versiyonlar tercüme.

okudugun incilin turunden kaynaklaniyor. her incilin anlatim dili bir degil.
en.wikipedia.org

ayni kurandaki gibi bir cok meali var. incil'de latin, antik yunanca ve ibraniceden cevrilme.
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

verdiğin çeviri king james incilinden sanırım. bu durumda 1611'den kalma.
(bkz: kral james incili)
kingjbible.com

cevaplar için çok teşekkürler arkadaşlar

şeker hastalığı olabilir..

gizli şekere de baktır

yarım litre çok az zaten. vücudun, böbreklerin artık bu gidişe bir dur demiş. sistem çalışsın, işlesin, su vücuttan toksin atmanın en güzelim bitanecik yolu. dünyamızın atmosferi oluştuğundan beri hep aynı suyu içiyoruz, işiyoruz, düşün dinozorlar içmiş, donmuş, buhar olmuş, yağmış, nehirde akmış, şimdi sen içiyosun, şahane bi olay değil mi? doyasıya iç kardeşim. evrenimizdeki su giderek bilemediğimiz bir nedenle azalırken bari sen bedeni mahrum bırakma :D

her ne kadar susuzluk şeker hastalığı belirtisi olsa da, son zamanlarki diyetinden olabilir, vücut kırgınlığı olabilir, psikolojik olabilir. Son bir ayda önceye göre ne değişti hayatında?

harzem -> Son bir ayda hiçbir değişiklik olmadı; ne beslenme düzenimde, ne sosyal hayatımda, ne psikolojimde.

Şeker hastalığı aklıma bile gelmemişti. O yönde cevaplar geldiği için, böyle bir ihtimali düşünerek sorduğum sanılmasın. Şeker hastalığı ve belirtileriyle ilgili de hiçbir bilgim yoktu. Şimdi araştırıyorum yüzeysel olarak.

reflü olabilir misin? yatmadan önce soğanlı, baharatlı, fast food, alkol vs. tüketiyorsan susatıyor olabilir seni fazladan.

Sıvı tüketmeden yaşamanız mümkün değil.
Su olarak değil de sıvı olarak neler tüketiyorsunuz onları yazsanız?
Şeker hastaları için yarım litre çok değildir. Günde 4-5 litre su içip suya doyamamak durumu varsa bu şekerdir.
O yüzden tanıyı doğru koymak lazım. Hiç susamazdımla başlayalım. Gün içinde sıvı olarak neler tüketiyordunuz? Çorba dahil.

sıvılar bile suyun yerini tutmuyor.

su nanesi-> Mide rahatsızlığım var; fakat son zamanlarda dikkat ediyorum beni rahatsız edecek yiyeceklerden uzak durmaya. Acı yememeye çalışıyorum, soğan ve fast food çok nadir yiyorum, alkol ayda en fazla 2-3 kere tüketiyorum.

ozdek -> Günde 3-4 kupa kahve, 1-2 kupa çay, haftada 1-2 kere de çorba içiyorum. Fakat bu hep böyleydi. Ben susuzluğu hissetmeye başlamadan önce de, su içmeye başladığımdan beri de tükettiğim sıvıların miktarı aynı.

çay ve kahve özellikle vücuttan su atmana neden olur. yani sıvı alımı olarak değerlendirmemiz zor biraz.

montlasich 330 mg. her antreman öncesi

Protein tozu sıkıntı yapmaz. Optimum, gaspari falan iyidir.

Alternatifi tavuk göğsü, ton balığı falan yemek, onu biliyorum. Kendim hiç protein tozu kullanmadım (göbekli falan adamım) ama gaza gelip araştırdığımda tehlikeli bir şey olmadığını, aşırıya kaçmazsan kasların için sağlıklı olduğunu öğrendim.

kullanma. antrenmandan hemen sonra (5-10dk içinde) sıvı karbonhidrat almalısın kas kaybını önlemek için. meyve suyu iç. veya pekmez iç. proteini doğal yollardan al. karaciğerin için zararlı o tozlar.

sadece protein olanlardan degil multivitaminli protein tozlarindan alirsan cok yararini. icinde b12 vitamini falan oldugu icin gunluk hayatina da katkisi olur.

abartmazsan bir zararı yok diye biliyorum. spordan hemen sonra içebilirsin. diğer ürünlerden en büyük farkı kana daha hızlı karışmasıyla beraber kas kütlesi oluşumuna yardımcı olmasıymış.

protein tozunu bilmiyorum da, kırmızı mercimek süper bir şey hocam. 100 gramının yaklaşık 30 gramı sırf protein. lifli falan bi de. yağ da yok. beslenme programınızdan bunu eksik etmeyin derim.

yahu millet tüccar olmuş. protein tozu yerine yumurta akı, tavuk göğsü gibi doğal yollarla beslenin. pro olarak spor yapmıyorsanız protein tozunu ne yapacaksınız?
bir de kim veriyor bu 3 kg sıvı, 1 kg kas oranlarını. tübitak'ta mı ölçtürdünüz merak ettim. o saçma sapan makinelerin yaklaşımıyla bu işleri yapıyorlar.
nerede yaptırdığınız tahmin edeyim. diyetisyen ya da spor salonunda yağ sıvı kemik kas ölçtüğünü iddia eden süpersonik bir alete girdiniz. sonuçları yorumlayan büyük ihtimalle spor salonu antrenörü de size whey protein lekarnetin vb. tavsiye etti. nereden alacağız diye de sordunuz al biz çok ucuza sağlıyoruz burada dedi.
böyle oldu mu olmadı mı? dürüst olun.

yumurta akı,tavuk vs teoride iyi ama pratikte aşırı zor ve masraflı,her gün her gün yapamazsın,onların sindirimi daha fazla yorar seni,katı haldeler çünki.

optimum platinum hydro-builder' kullanıyorum çok memnun kaldım 52 gramda(bir ölçek) 35 gr protein ve yan amino asitler var içinde.

ben yumurta akı tozu kullanmaya başlıcam. www.hammeddeler.com burdan temin edebilirsiniz. 100 gramında 80 gr protein var.

@rebio sanırım hayvansal protein tüketmem gerekiyor ama bu faydalı bilgi için teşekkür ederim.

@ozdek aynen öyle gelişti ancak, al biz ucuza satıyoruz kısmı yok benim hikayede. hatta nereden alabilirim dediğimde hepsiburada.com da uygundu dedi.

@defanis orta saha bu yumurta akı hammaddesini nasıl ne ölçüde kullanacaksın alınca? Daha önce kullanan var mıymış?

Neyi konuşacaksın ki? Sesi kapa şikayet var diyecek. Tamam abi sorry diyip kapatacaksın.

polise kafa tutarsan kolundan tutup götürüverirler haberin olsun. "haklar" amerikan filmlerinde olur. türkiyede avukat bile tutamadan bir hafta nezarete atabiliyorlar, ne hakkından bahsediyorsun. polis gelirse çok özür dileriz abi falan demezsen, hak falan dinlemezler ne isterlerse onu yaparlar.

bunlar hep project x gibi filmlerin etkileri.

Bizim başımıza geldi bu, bi keresinde, ev hücre evi gibiydi, içerisi leş gibi kokuyordu, abartmıyorum ahır gibi daireydi mis gibi apartmanın ortasında. Hayyyyyyvan gibi sarhoş 4 arkadaştık, içerideki masada abartısız 15-20 tane 70'lik şişe vardı önceden içilenler falan. Kapı çaldı, şikayet var falan dedi, sarhoş arkadaşlardan biri ağlamaya başladı, kimlikleri getirin dedi eleman, kabahatler kanununa göre ceza yazmamız lazım dedi, abi etme öğrenciyiz söz ışığı bile yakmicaz dedik, kesmediler :) Babacan bi herif gelirse sıkıntı olmuyor.

Kusura bakmayın, biraz abartmışız öğrenciyiz genciz. Sessiz olucaz dersen muhtemelen şeytmezler. Ama ceza kesebilirler de. Senin herhangi bir hakkın yok. Polis eğer içeride ses duymazsa zaten kapıyı hiç çalmıyor, yani öyle 'şikaet etmişler ama ses yapmadık ki biz..' diyemiyosun. Polise mukavemet göstermen de ayrı bir suç, sesten değil ondan ceza keserler eğer mevzu çıkarırsan ki sonuçları daha ağır olur.

polis gelir ''gençler sessiz olun'' der gider. bu en iyi ihtimal.

polis geldiğinde polisin geldiğini duyan komşu da gelir. ''şikayetçiyiz bunlardan'' der. hep beraber ifadeye gidersiniz karakola , gece zehir olur.

polis geldiğinde polisin geldiğini duyan komşu da gelir. komşu ''şikayetçiyiz , eve kızlar mızlar geliyor ; ne yaptıkları belli değil ; her türlü pislik var bunlarda ; ot mot da çekiyordur bunlar memur bey'' der. yine karakolluk olursunuz. bu olaydan 1hafta sonra birinizin ailesinin ziyarete geleceği tutar ; komşunun biri çıkar ''sizin çocuklar şöyle adi böyle pislik'' diye laf eder ; aileyle papaz olursunuz.

polis geldiğinde ''gençler şikayet var ; sessiz olun'' der. özür dilersiniz , polis gider. gürültüye devam edersiniz ; komşulardan biri psikopattır. ertesi gün 3.sayfa haberi olursunuz.

o yüzden gece insaflı bir saatte gürültüyü en aza indirmek daha hayırlı olur.

parti yaptığımız apartmanın girişine polis geldi, yabancı arkadaşlar vardı, inip bokunu yiyim abi muhabbeti çekmişler.

kısaca polis geldikten sonra, sesini kısacaksınız, özür dileyeceksiniz. Hatta işi sağlama alıp komşularınızdan sözlü ya da yazılı olarak özür dileyin

etin hayvanın neresinden olduğuna da bağlı bu. etin yağı yeterli olacak. teknik de önce harlı ateşte kavurmak, sonra ağır ağır pişirmek. ben henüz uygulayabilmiş değilim tabi.

Yüksek ateşte yapınca, suyunu salmadan "mühürleme" dedikleri şey oluyor, suyu içinde kalıyor. Ateşin gücü oldukça önemli.

etleri at, suyunu çekinceye kadar kavur. etler suyunu çekince tekrardan bir bardak kadar sıcak su ilave et, sonra yine suyunu çekmesini bekle. su çekilince bildiğin şekilde devam et.

koyun eti dağılmaya daha yatkın. tereyağ yerine hayvanın gömleğinden çıkarılan yağları ya da iç yağları ayrı bir tencerede eritip kavurmaya öyle katmalısın. ayrıca kısık ateşte uzun pişir.

eti yumuşatan soğandır. önden soğan kavuracaksınız. normal yemeklik doğrayıp yağda öldüreceksiniz. mesela yarım kilo ete orta boy bir adet soğan. üzerine eti ekleyip harlı ateşte suyunu bırakıp çekene kadar kavuracaksınız. sonra altını en düşük ocakta en kısık ateşe alıp mümkün olduğunca bekleteceksiniz. vaktiniz varsa 2-3 saat kadar tıkırdayacak. o koca soğan içinde eriyip gidecek ve hiç ağzınıza gelmeyecek. indirmeye yakın tuzunu da eklediniz mi dağılması lazım :)

i'm sorry for delay ya da lateness.

I apologise for the retard.
fakat bir kurum (şirket vs) adına söylüyorsan we de diyebilirsin sanırım.

edit: retard gecikme demek. fransızcada günlük kullanımda trenin gecikmesi gibi durumlarda kullanılıyor.
ingilizcede çoğunlukla gerizekalı anlamında kullanılan retarded. retard argoda gerizekalı anlamında kullanılır.
en.wiktionary.org
dahası türkçeye de rötar olarak geçmiş (yine fransızcadan). gerizekalı kişiye rötarlı demiyoruz. uçağın gecikmesi için rötarlı diyoruz.
ama yine de delay daha doğru olabilir.

Sorry for the delay. En cok kullanilani bu.

lateness olmaz, retard hiç olmaz. delay olur sadece. "sorry for the delay" en süper uygunudur. "Geciktiğim için üzünüm" diyeceksen "sorry for being late" dersin. Başına "I'm" bile koymadan kullanabilirsin bu kalıbı da. "I'm sorry for the delay" şeklinde kullanmak zorunda değilsin. Apologize olarak kullanacaksan "I" ile başlaman şart olur, "I apologize for the delay" şeklinde. Delay'in başında "the" olacak illa ki.

İngilizce hocanız harzem konuştu.

please excuse me for the delay

retard zihinsel özürlü demek arkidişler yapmayın :D gerizekalı der gibi adama...

"retard" teknik olarak geri demek, mesela "a" dalgası "b" dalgasından daha geriden geliyorsa "retarded" diyebilirsin o dalgaya. Ama evet, insan ilişkilerinde net olarak "gerizekalı" demek :)

mekanda bizim çocuklardan biri aşırılık yapınca ben garsona "sorry for the retard" diyorum yahu?

sorry for late response da olur contexte gore.

I apologize for the delay.
Accept our (my) apologies for the delay.

Var, ben. icatlar bilimsel kanunlara ters olamaz. Bilimsel kanunlara ters düşebilecek tek şey, yeni bilimsel kanunlardır.

Bir adam çıkıp da "şu bilimsel kanuna uymayan birşey icat ettim" derse yalan olduğu kesindir. Ama başka birisi çıkıp "şu kanunun yalnış sonuç ürettiği şöyle şöyle bir durum olacağını düşünüyorum" der, üzerine bir sürü farklı bilim adamı araştırma falan yapar, ortak görüşler falan yayınlanır. Yeni bir kanun oluşur herkesçe kabul gören, ancak ondan sonra birileri onu kullanarak bir şeyler icat edebilir.

Bilimin ilk üretildiği yıllarda böyle değildi belki, mesela Tesla hem elektromanyetin bilimsel kısmıyla hem icat kısmıyla aynı anda uğraşıyordu. Ancak o adam bilimsel olarak kabul görmüş kanunlara karşı gelmiyordu, tamamen boş olan bir bilimsel konuyu doldurarak başladı.

Şu anda fizik kanunlarına karşı gelebilecek tek şey kütleçekim ile manyetizmayı birleştirebilen bir icat olur. Birisi çıkar da pervanesiz roketsiz ve balonsuz uçabilen bir alet yaptım derse ve bunu gösterebilirse işte o zaman bişey başarmış olur.

Ama şu anda Apple firması bile çıkıp termodinamiğin kanunlarına ters düşen bir cihaz geliştirdik dese o bile ancak şakadır.

kanun diyoruz usta. hani kesin yani. binlerce kez kanıtlanmış yani doğruluğu. ona karşıysa elbette itiraz edilecek, reddedilecek.

Ha ama icadın dediği gibi bir durum var mı diye de bakılır deney gözlem yapılır. doğruluğu kanıtlanabilirse bu sefer de önceki kanuna tekme basılır.

şu aynştayn fiziği ve nivton fiziği meseleleri de böyle git gelli bir kanundur değildir tartışmasına örnek mesela. ucundan bakabilirsin.

kanun dediği şey fiziksel gerçeklik aslında. öyle birinin ortaya atıp 'şu olamaz kesinlikle!!' dediği, herkesin kabul ettiği bir şeyden ziyade, bilimsel & matematiksel olarak kanıtlanmış şeyler. eğer icat, o önceden kanıtlanmış şeylere ters düşüyorsa doğal olarak evet, o kanuna aykırı denir.

şöyle düşün. fizikte dinamik kanunları var mesela. ben bu elma kendiliğinden yukarı yükseliyor diyorum. adam da diyor ki kardeşim dinamik kanunlarına göre bir cisme kuvvet uygulamadan hareket etmesi imkansız diyor. böyle bir şey.

hipotezini, icadını ya da her ne skimiyse belli başlı kanunların üzerine inşa edersin. temeli inşa etmeden bina yapmaya kalkarsan o yapı çöker. yok yeni bir teknik kullandığını iddia ediyorsan bu tekniği tüm ayrıntılarıyla açıklayıp kanıtlaman gerekir. aksi halde yalan söylediğin düşünülür ki bu da gayet doğal.

datmin olmaya başladım,

@harzem

peki adam "kanunun yanlış sonuç ürettiği" üzerine bir araştırma yapmıyor da ortaya koyduğu bir icatla doğrudan bunun yanlış olduğunu söylüyorsa siklememek mi lazım?

Evet, icatla çürütülmez kanunlar, deneyle çürütülür. Kural budur demiyorum, öyle bir şey imkansız diyorum. Teknoloji denen şey bilimin 50 yıl gerisinden gelir. Şu anda bilimsel alanda 1000 şey biliyorsak, bunun 1'ini bile teknolojiye dökemedik insanoğlu olarak.

En son model iphone'larda kullanılan en süper LCD ekran teknolojisinin içerdiği tüm bilimsel kanunlar 1950'lerde kanıtlanmıştı. Bilimsel bir kanun, çok çok temel bir şeydir. Bir icat ise bilimsel bir kanunun binlerce bilim adamı tarafından araştırılmış, üzerine düşünülmüş, deneyler yapılmış olmasından sonra, başka akıllı insanlar tarafından atom-üstü boyutlara çıkartılarak gözle görülebilir hale getirilmesinden falan sonra icat edilebilir.

Bilimsel kanunlar alfabedeki harfler ise, en basit icat kalın bir romandır. O kadar büyük bir fark vardır aralarında. Sen "a" harfini kullanmadan bir cümle yazabilirsin, ama koca bir romanı okunabilir bir dille yazdım ve "a" harfini kullanmadım, hatta "a" harfinin yanlış olduğunu gösterdim insanlar hep yanlış biliyorlarmış "a" harfini falan dersen, senin romanını okumadan insanlar güler. O roman da yoktur zaten.

"a" harfinin yalnış olduğunu ve onun yerine başka bir harf kullanılması gerektiğini sen bir roman ile gösteremezsin. Binlerce dil bilimcinin bu konuda çalışması, kelimeler ve cümleler yazması gerekir. Ayrıca şimdiye kadar içinde "a" harfi geçen tüm romanların aslında hatalı olduğunun ispatlanması gerekir.

Termodinamik gibi kanunlar "a" harfi kadar sağlamdır. Defalarca gerçekliği kanıtlanmış, alakasız diğer bilimsel alanlarda bile her deneyin sonucuna etki ettiği görülen bir yasadır. Sen kalkıp bu yalanmış dersen gülerler.

Değişime daha açık yasalar vardır, mesela birisi ışık hızından daha hızlı parçacık üretebilir belki laboratuar ortamında. Bu parçacığın matematik modelinin çıkartılması 10 yıl sürer, sonra bunun evlerdeki wireless modemlerde kullanılması için 100 yıl ve 1000 bilimadamı gerekir, daha sonra da mühendislerin oturup bunu gözle görülebilir boyuttaki aletlere uyarlamanın bir yolunu bulması gerekir.

Birisi çıksa ve "datayı ışıktan hızlı ileten bir modem yaptım" derse güleriz, ama "ışıktan hızlı parçacıkların olabileceğini matematiksel olarak hesapladım" derse adamın makalesini okuruz.

aynı şeyi demiyor musunuz? ikisi de 4 gb ram işte? bi 2 gb daha alıp taktırın

yanlış yazmışım 8 diyecektim.

cihazın 4gb ram destekliyor çünkü içinde 32bit windows yüklü, eğer 4gb'dab fazlasını kullanabilmek istiyorsan 64bit bir windows'a geçmen gerek. yoksa donnımsal olarak bir sıkıntısı yok.

edit: resmi görmedim, sistem zaten 64bit imiş.

2 kritere bakmaniz lazim:

- Anakartinizin modeline gore kac GB RAM'i destekliyor
- Isletim sisteminiz 32bit mi 64bit mi. Eger 32bit ise 4GB kadar destekler. Lakin yolladiginiz ekran goruntusunde 64bit oldugu belirtilmis zaten. Bu durumda Google'dan anakart modelinizin teknik ozelliklerine bakmaniz kafi.

Google'da Acer EA50_HC_HR şeklinde aradım; ancak maalesef bir şey çıkmadı.

System Tools verilerini var şöyle:

Anakart
i.imgur.com

Memory
i.imgur.com

Buradan bir fikir yürütmek mümkün mü?

Max module size 32GB yaziyor ikinci goruntunun en alt satirinda. 32GB'a kadar RAM takabilirsiniz. 4 tane slot var gozukuyor, sadece birisine 2GB takilmis. uyumlu 3 tane daha 2GB alip 8GB yukseltmek mantikli gibi.

3 tane daha takamazsın hiçbir laptopa. En fazla 2 soketi vardır hepsinin, birisi zaten dolu.

Senin bu modele de 2 tane 4 GB takılabiliyor, toplam 8 GB olabiliyor.
support.acer.com

Nisan

nisan

(Nisan 2012)

eğer türkiyeden alışveriş yapacaksan bakiyenden kullanır.

yurtdışından alışveriş yapacaksan tamamını kredi kartından çeker.

Hesabında euro olsa bile kredi kartından çeker. paypal bakiyesi ile sadece başka bir türke ödeme yapabilirsin.

4.1'den bu yana resmi Flash desteği kalktı. Adobe'un sitesinden kendin indirip kurman gerekiyor. Tüm yeni androidlerde böyle. Adobe'un suçu.

Hiçbir handikapı da yok, youtube flash olmadan çalışıyor, gerisi de yalan zaten.

flash desteklemiyor diye başka telefon alayım dese, başka hiçbir telefon desteklemiyor ki ne iphone ne nokia. alsın bence hiçbir handikapı yok+1.

flash işi bitti bitecek müdür. raad olsun arkadaşın. 3 sene önce stiv cobs "flaş geçmiş çağın teknolojisydi, artık geçti gitti" dediydi de, herkes itin götüne soktuydu rahmetliyi. Şimdi adobe'un kendisi bile kabul ediyor nerdeyse flashın nalları dikmekte olduğunu.

ben 4.5 yıldır iphone kullanıyordum, 5 ay önce androide geçtim. bu 5 yıldaflasha ölümcül derecede ihtiyaç duyduğum an sayısı nadirdir. gittikçede azalıyor zaten.

dinlediğin, tanıştığın yabancılar normal konuşmalarında ne kadar karmaşık cümleler kuruyorlar ki? kelime/tümce/deyim dağarcığın geliştikçe kalkar bu sorun bence.

Yazacaksın. Ben yıllarca yabancı forumlarda yazdım, warez forumları gibi değil ciddi ve düzgün bir dille yazılan forumlarda. Kelimeler ve cümle yapıları kolayca aklına gelir bol bol cümle üretme antrenmanı yaparsan.

cambridge'nin falan ing ses dosyalarını indir dinle her gün,
eforthless english'inkiler de olur.
belli konularda(önceden soru hazırlayabilir veya bulabilirsin, ielts sınavlarından falan) süre tutarak konuşup sesini kaydet, dinle sonra yeniden konuş yeniden dinle. en etkilisi bu.

ben kendi kendime konusuyodum dusta, evde kimse yokken filan.

hatta mesela "herhangi dilde okudugum ögrendigim bir seyi, diyelim ki "production managament" , bu konu hakkinda bildiklerimi baskasina ingilizce nasil anlatirim seklinde sürekli biseyler anlatiyodum kendime.

ben cok faydasini gördüm komplex cümle yapilarinda.

aklima bi soru takildi hatta onuda soruyorum baska bi duyuru olarak.

kendi kendine bir konu anlat ingilizce. İlla ki kurs falan diyorsan konuşma kısmı için kurslar var. Konuşmada sıkıntılı bir başka arkadaşınla günlük alıştırma yapabilirsin.

bu kötü bişey değil kimse senden ingiliz edebiyatçısı gibi konuşmanı beklemeyecektir. dile hakim oldukça ancak kurduğun cümleler de gelişir. sen yabancı olduğun için de iletişim kurabilmen bence yeterli.


ilkokula giden bir çocukla ünviersiteye giden birinin kurduğu cümlelerin neden farklı olduğunu düşünürsen demek istediğimi anlarsın.

www.bbc.co.uk

internette yabancı sevgili yap şakıyacaksın garanti veriyorum

Programlama işinde başarı tamamen pratik deneyim ile ilgilidir, dolayısıyla okulda çok sınırlı yazdığın kodlarla çok ilerleyememiş olman ve "ben bu işi yapamıyorum" şeklinde kaygılanman doğal. Ben de zaman zaman bu tip şeyler düşündüm öğrenciyken.

Çözüm: iş hayatı. İşe başladığında 6-12 ay arası bir çıraklık dönemin olacak. Yine zorlanacaksın, zaman zaman "ben bu işi yapamıyorum" da diyeceksin ancak bu dönemi de atlatınca google'sız ya da minimum zaman kaybıyla güzel işler çıkarmaya başlayacaksın, akıcı olarak kod yazacaksın.

O nedenle moralini bozma, temel OOP prensiplerini iyice özümsemeye ve mümkün olduğunca ödevler harici kod yazmaya çalış. Kod yazabilme becerini artır, bir problemi kafada çözebilmek önemli ancak çözümünü koda hızlıca aktarabiliyor olmak iş hayatında önem arz ediyor. Yazdığın kodları detaylıca debug ve test et. Kısacası sabırla işin üzerine düşmek gerekiyor.

Bir firmada işe girersen ve başka yazılımcılar varsa göreceksin ki herkes delik deşik yazıyor, sonra birbirlerinin hatalarına denk geliyorlar, test ekibi hata buluyor sana söylüyor falan. İte kaka yürüyor zaten.

Süper olacam tek başıma facebook yazacam falan demiyorsun belli ki, yeter ki 10 tane yazılımcının olduğu bir firmaya gir. İlla ki iş yürür. Tek başına bitirmen gereken proje olmaz hiçbir zaman.

aynı fiyata asus veya başka marka i5 var. ve teknosa'dan alma.

oyun oynarsan yetersiz kalır... ekran kartlı bi cihaz bak derim... aynı fiyata lenovo var z500 ya da z580 modelleri

asus sağlam bi marka mı? ise yıllarımda asus'u çok sağlam marka olarak hatırlıyorum ama...?

www.teknosa.com
şu var asus

Sony'nin fiyat performans oranı iyi degildir. Ürün iyiyse fiyat çok fazladır, ürün kötüyse fiyat normaldir. Asus, lenovo, hatta acer olabilir. Samsung da iyiydi ben baktığımda.

htc alma diyebilirim sadece. servis sadece istanbul'da var. sırf bu yüzden sensation xe'i servise göndermeyip kırılan seç açma tuşunu internetten satın aldım..

görevli beyfendi bana htcnin çok sağlam telefonlar olduğunu söyledi.

sony xperia u

sony xperia sola

motorola razr xt910

htc'nin telefonları sağlamdır yalnız, bozulunca tamir için servisi az mıdır bilmiyorum ama kolay kolay bozulmaz. bir önceki telefonum htc idi şimdiki samsung.

samsung neden istemiyorsun? neyini beğenmediğni bilirsek, başka marka telefonu ona göre önerebiliriz. yani tercihlerini bilelim azıcık.

Sen zaten muhtemelen A record'u değiştirmişsin. DNS kayıtlarının etkili olması için saatler gerekebilir. .com değil de daha yerel bir domain ise bir gün falan da sürebilir.

intodns.com buradan kontrol et. Godaddy adresleri görünüyorsa iyi.

reçetesiz satılanlar var ama soruna cevabın niteliğine göre ilaçlar değişiyor.

"rem uykusu ile ilgili birkaç deney" kısmını biraz açıklarsan bildiğim şeylerde yardımcı olurum. kafana bişeyler bağlayıp baya bilimsel deney mi yapacaksın?

yok, kafama birşey bağlayacak değilim.

lusid rüyalar hakkında birşeyler olacak, yani bir yanda dışarıdan gelen seslere açık olmam gerekiyor çünkü uykudan sonra yanımdaki bir arkadaş daha önceden hazırlanmış düzenekle bana bir theta dalgası içeren ses gönderecek (deniz dalgası sesi) bu sesi genellikle uyanık halde dinliyorum ve telkinlerde bulunuyorum (bu sesi duyduğumda rüyada olduğumu bileceğim, rüyada bilinçlenip uyandığımda herşeyi hatırlayacağım gibi) ve birkaç kez başarılı olduk, rüyada bilincim açıldı, yani farkındalık yaşadım. şimdi bunu deneysel olarak uygulamaya geçirmeye çalışıyoruz. (bu çok zaman isteyen bir süreç ve ister istemez bazen bu süreci bir hapla hızlandırmak istiyoruz, yani yatıp beklemek yetmiyor) mesela bilinçli rüya sırasında matematiksel işlem yapılıp yapılamayacağı, doğruluğunun sağlanması, hayal edilen bir evin ne kadar süre ile kararlı kalabileceği (ki bunda amaç beyin denetimi olabilir) (mesela bir odada birkaç eşya hayal edip dışarı çıktıktan sonra o eşyaların yerinde olup olmadığını kontrol etmek gibi)

rem uykusu sırasında gözlerin oynaması gibi lusid rüyada da vücut reflekslerinin kontrolü benzeri şeyler de deney edilecek. yani işler böyle, ileride lusid rüyanın beyin dalgaları üzerindeki etkisini ölçmek için delice şeyler planlayabiliriz ama şimdilik bunlar.

Ben insomin kullandım bi ara, sıkıntı yaratmadı. Sadece dinlenemiyordum. Tamam uyku hali çok güzel ama kalkınca bir şey değişmiyor.

Sonra bi ara tekrar bi deneyeyim dedim, bi gece yarım aldım. Ertesi sabah kalktığımda neredeyse intihar edecektim üzüntüden, depresyon hapı gibi, düzensiz kullanım dağıtıyor adamı. Sonra bıraktım tabii bi daha yaklaşmadım.

hayır raporu aldıysa tamamen olay bitmiştir. öteki türlü erteleme alınıyor zaten. elverişli değil aldıysa biter.

Bir defa erteleme alır, ikinci muayenede çürük verirler. Sonra isterse bodybuilding yapsın, o rapor ömürlük. Gitmez.

askerlik olayı kapanmış arkadaşının. yalnız arkadaşının bu azmine hayran kalmamak elde değil! 50 kilo birden almak.. sırf askere gitmemek için. bu kafayı memleketin gelişimi için kullansa, amerikayla yarışırdık şimdi..

@bilmemkacincinick

onun yerine devlet askere sadece asker alsa daha iyi değil mi? uydurmuşlar bi her türk asker doğar geyiği, lan madem asker doğuyoz da neden subaya para veriyon.

Arkadaşına takdirlerimi ve saygılarımı ilet. Umarım en kısa zamanda normal kilosuna da döner.

@sforza askerlik sistemini eleştirmeni anlarım da bunu subay-asker ilişkisi üzerinden yürütmen kadar saçma bi durum olamaz. bir orduda herkes subay, ya da herkes er olamaz. ayrıca sırf askere gitmemek için insanın 50 kilo birden alıp fiziksel ve ruhsal dengesini bozması ne kadar doğru?

ve şunu unutmayın: savaşları askerler değil, politikacılar çıkarır...

Özel arabayla Avrupa'ya nası vizesiz gidemiyorsan uçakla helikopterle de gidemezsin. Sınırı geçince patriotlarla indirirler iznin yoksa.

Helikopterle şehirde gezmek için de ya Emniyetten ya da Valilikten izin almak lazım diye biliyorum. Ama bunu yanlış biliyor olabilirim.

izin olmasa da illa ki belli kuralları vardır. yoksa helikopterle havaalanının yanında takılırım, gelir bi uçak çarpar sonra :D

uçuştan önce flight plan çekip gerekli izinleri almalısın. almadım ben giderim diyorsan vfr uçuşlarda çok sıkıntı olmamakla birlikte ifr a geçtiğinde türkiyede bile sıkıntı yaşarsın bırak başka ülkeye gitmeyi. uyarılırsın rotanızı değiştirin derler cevap vermezseniz yanınızda bir savaş uçağı biter. hala cevap vermezseniz indirirler.

helikopterle uçacağınız zaman rota belirtmeksizin hava alanı iniş kalkış güzergahları dışında 2000 fitin üstünde olmamak üzere izinsiz uçabilirsiniz. hava alanlarının iniş kalkış sahalarına girdiğiniz anda zaten kotrolörler sizi uyarırlar.

uçakla yapacağınız uçuşlarda, tek motorlu(1200bps'den küçük hacimli) ya da planör uçak uçuracaksanız, vfr(visual flight rules) altında yine 2000 fit ve altında kule irtibatlı uçuş yapabilirsiniz. ancak bunu kalkacağınız pist ve ineceğiniz pist olarak rapor edip kuleye bildirmelisiniz uçmadan önce.

daha büyük uçaklarda ise, uçuş esnasında ne zaman çişe gideceğiniz dışında her şeyi planlayıp önceden bildirmeniz ve buna göre izin almanız şarttır.

1- bilmiyorum
2- sivil havacılık kurallarına uyduğun sürece istediğin ülkenin havaalanına iniş yaparsın. ama vizen yoksa içeri giremezsin havaalanında istediğin gibi gezip dolaşabilirsin.

21 grams

melancholia

reprise

srpski film. beni baya derin düşüncelere sevk etmişti.

4 ay 3 hafta 2 gün www.imdb.com
bana çok depresif geldi. karnım ağrıdı.

breaking the waves
piano teacher
dancer in the dark
le temps du loup
yani lars von trier veya haneke izle tüm hayat neşenden vazgeçtiysen...

çok klasik ama, requiem for a dream. izledikten sonra 3-4 gün gülümseyemedim bile.

Babam ve oğlum

lilja-4-ever
oldboi
requiem for a dream
winter's bone

bonus: celda 211

masumiyet bir zamanlar anadoluda

yeraltı

paranoid park
we need to talk about kevin
never let me go
mary and max
the straight stroy
the following
pi

kesinlikle "Womb"

detachment

Surface pro daha piyasaya bile çıkmadı, nasıl kıyaslayalım?

daha ortaya gercekten cikmamis bir urunle bir seyleri karsilastirmamizi istiyorsunuz.

su asamada ben olsam, param varsa macbook air + iphone 5 tercih ederdim.

müzelerde öğrenci indirimi + öğrenci pasosu alabilme.

hiçbir.

benim için de sinemalar. 2 lira indirimli genelde.

ogrenci akbil

başta tiyatro tabiiki.
sinema, konser vs.
kütüphaneler,
müzeler.
bazı cafeler
ulaşım (*paso)

3,5 kuruşun çıkmadığında hemen sorar alışveriş yaptığın yer öğrenci misin?
her yerde kullanabilirsin hocam öğrenci adamız birşeyler yaparsın sen buna gibi.
kapınıza polis dayanırsa ''okuyom ben ya'' deyip, transkriptinizi gösterebilirsiniz. herhangi birşeyi yapamadığında, dersler yüzünden, final haftama denk geldi deyip sıyrılabilirsin.

bambi'de öğrenci menüsü de yiyebiliyorsun kartı gösterince. tavuk dürüm, patates ve portakal suyu var :(

cpanel/whm değil, domain panelinden yapacaksın. domain adresini nereden satın aldın?

sadecehostingde alan adım.Sadecehostingdeki domain panelinden mi yapıcam cpanelden mi?

alan adı aldığın sadecehosting de alan adı yönetimi, alan adlarım gibi bir menü vardır. oradan girip dns yönlendirmesi yapacaksın. Cpaneli hosting hizmeti aldığın yerde kullanabilirsin. Bi problem yaşarsan özel mesajla ulaşabilirsin.

Durum şöyle alan adım zaten ufak boyutlu bir hostingde duruyor şuan aktif durumda.Ben bu alan adını sunucuma yönlendirmek istiyorum.Sanırım bu işi cpanel ile yapabilirim hostingde sunucuda alan adında sadecehostinde.Sadecehosting sunucuyu kurdu centos ve cpaneli gerisine karışmadılar.Destek için ek ücret talep ettikleri için ben yaparım dedim ama ne yapılacağını bilmiyorum.

Durumun şöyle olması lazım. Bir internet sitesini aktif edebilmek için, bir alan adına ve bir hosting hizmetine ihtiyaç duyarsınız. Eğer alan adını farklı bir firmadan, hosting hizmetinizi ise farklı bir firmadan alıyorsanız yapmanız gereken şey; alan adını aldığınız firmadan hosting hizmetini aldığınız firmaya dns yönlendirmesi yapmaktır.

Yok eğer her iki hizmeti de aynı firmadan alıyorsanız, size ftp bilgilerini (sunucuya dosya yüklemek için gereken bilgiler) verirler. Sizin de sunucuya dosyalarınızı aktararak siteyi aktif etmeniz beklenir.

Domain ftp hepsini hallettim.Fakat tek bir sorun kaldı

şuan site 500 Internal Server Error sebebide muhtemelen httpd.conf dosyasındaki #LoadModule rewrite_module modules/mod_rewrite.so başındaki # işaretinden dolayı.putty ile bulup açtım dosyayı ama loadmodule adlı alan yok.Başka bir yoldan açıp değiştirebilir miyim?

Tam olarak değil. Dreamweaver'de o çıkarttığın HTML dosyaları üzerinde oynarsan yapabilirsin.

Hayır photoshop'ta olmaz. Save for web özelliği, resimlerin web sitesinde kullanırken dosya boyutlarının küçültülmesini sağlıyor. Web sitesini yapmak yine senin görevin.

Dreamweaver ile deneyebilirsin ya da bilen birisine yaptırırsın.

site yapabilirsin. css, html olarak döker. ama yazıların bilmem neyin herşey resim olarak görünür. eğer aynen tasarımdaki gibi kalacak hiç birşey değişmeyecek diyorsan olur. ama arama motorları siteni sevmez.

olur. bir şahıs işletmesi kurup yemeksepeti ile anlaşırsan çok güzel olur. tabi lezzetli yaparsan :)

Bizim burda bi ev yemekcisi var, başkalarının getirdiği yemekleri de satıyor. Öyle bir şey yaparsan talip bulmak kolay olur yemeklere.

olmayacak diye bişey yok. burda önemli olan sizin çevreniz. yani satış yapacak kişinin potansiyel müşterileri. evinde çok misafir ağırlayan popüler, her yaptığı taklit edilen arkadaşlarınız varsa mesela şansınız artar. böyle şeyler dilden dile yayılıyor sonuçta.
ya da madem aperatif şeyler yapıyosunuz, küçük çocuklara doğum günü veya baby shower falan organizasyonları yapan tanıdıklarınız varsa oradan da yürünebilir.

bunun için website açmadan önce bir blog açmak mantıklı mı..sosyal medyada paylaşım daha revaçta nasıl olsa?

gereksiz pahalı ve scroll olayı alışık olmadığımız türden. ona alışman zaman alabilir, belki zorluk çekebilirsin. risk bence. media markt'ta falan açığa koyuyolar ya öyle imkanın varsa bi dene önce.

bluetooth olayı da büyük kolaylık. kabloluyu aratmıyor, gecikme falan olmuyor merak etme. pil olayına dikkat et ama, duracell falan kullan kaliteli pil kullan yani. BİM pilleri iyi gitmiyo.

marka olarak logitech ve microsoft'a bak.

Açıkcası bu mouse hakkında bir bilgim yok. Fakat ekstra tuş ve ergonomi arıyorsan ben A4Tech X7 modellerini öneriyorum. Normalde oyuncu mouse'u fakat bütün tuşları yeniden programlanıp, makrolar atanabiliyor. Ve ergonomi konusunda benim daha rahat ettiğim bir mouse olmadı.

www.hepsiburada.com

edit: Özellikle bu modelini beğeniyorum. Ama aynı yapıya sahip daha yeni özelliklere sahip modelleri var. Onlara bakarsın.

Fonksiyonel mouse diyince 2 tane yan tuşu olan fareler aklıma gelir. Birini geri, birini de undo olarak kullanırım ki ne iş yapıyorsam yapayım işe yarar. A4tech farelerde bir de çift tıklama tuşu oluyor ki yıllardır başka fare alamadım kendime bu aletin kullanışlılığı yüzünden.

Senin linkini verdiğin fare sıradan iki tuş bir scroll toplu fare. Scroll alanı top yerine dokunmatik olması aman da aman birşeyi değiştirmez fonksiyonellik olarak.

sadece şekli var. illa bluetooth diyorsan logitech falan bak daha uyguna bulursun.

mouse konusunda yıllarca a4 tech kullandım, çok uzun süreler dayanıyorlar, logitech 1 yıl olmadan bozuldu, bir kez basınca çift tıklama yapıyor, birkaç kişiden daha duydum bunu. a4 tech bakın, 90 liraya şarjlılarından alırsınız ve hakikaten dayanıklılar.
selamlar.

çok pahalı . Logitech al. Pili çok tasarruflu kullanıyor. Bim deki power b ler en az duracell kadar gidiyor. 25 gün gidiyor.

mat tavsiye ederim, kullandıkça yağlı bir görünüm alıyor bu parlak mouse lar.

Klasöre gir. Klavyeden ALT tuşuna bas. Yukarıda Araçlar çıakcak, ona bas. Klasör seçenekleri'ni seç. İkinci sayfada "görünüm" olacak. Onun altındaki listede "gizli klasör ve dosyaları göster"i seç. Hatta birkaç seçenek aşağıda "korunan işletim sistemi dosyalarını gizle" seçeneği varsa onu da kaldırabilirsin, ama kafanı çok karıştırabilir bu dosyaların varlığı.

Sonra tamam'a bas.

Bildiğim kadarıyla yavaşlama değil hızlanma sağlar kartsız kullanım. Telefon zaten kart olmadan çalışabilecek şekilde tasarlanıyor, yazılımcılar bin türlü takla atıyorlar kart desteği eklemek için.

Oyun ve programlar, kendileri kart desteği sağlıyorlarsa karta atılabilir. Yoksa telefonda duracak. Ama tavsiyem, rprogramlar telefonda dursun hep, müzikler falan akrtta dursun. Karta erişim telefon hafızasına göre çok yavaştır.

Hayır, anlamca en yakını doğru cevap olarak verilmiş cevap anahtarında. Sen nasıl bir hata görüyorsun?

Harzem, cevaptan bagimsiz olarak soruda bir hata var. Burada virgul olmamali, baglacla ayrilan subordinate clause yok. Ama ornek sorularda bile osym hatali soru yayinlamis.

cümleyi yazan ben olsaydım "özne ile yüklem arasına virgül konmaz." kuralından hareketle oraya virgül koymazdım ama ösym koymuşsa da şaşırmam.

Cümleyi yazarken ben de virgül koymazdım, ancak uzayan öznelerden sonra virgül koyulduğunu da çok gördüm. Yabancı diller kesin kalıplarla ifade edilemiyorlar, her zaman farklı ancak yine de doğru kabul edilebilecek kullanımlar oluyor.

29-San Francisco,

tokyo olabilir ama açlıktan ölürüm ben orada.ama merak ediyorum.

28 tokat :)

28 tokat? ajsfhsjfjk

Toronto,Sydney veya Amsterdam'da yaşamak isterdim sanırım.

Kaç yıldır Vancouver'a yerleşme hayalleri kuruyorum. 5'inci sırada.

28,5 turhal CcC

Copenhagen, biraz pahaliya patlar ama olsun.

tokatlı bir arkadaşım vardı, işi gereği paris'te yaşamaya başlamıştı. sonra da paris'i pek sevmediğini söylemişti. şimdi anlıyorum sebebini.

Sydney ve NYC

Hamburg, Amsterdam ve Den Haag'da yaşadım. İçlerinde en güzeli Amsterdam. Onların dışında

1.Sydney
2.Wellington
3.Barcelona

ben 37-brisbane diyorum.
kısmetse 1-2 sene içinde gitme gibi planlarım var. borçlarım bitsin de hele..

neye göre, kime göre diye sorasım geldi. en azından gezdiklerim arasında brüksel kesinlikle 22. sırayı haketmiyor (bu kadar sıkıcı bir şehir ancak olur). 25. sıradaki singapur, 365 gün/24 saat inanılmaz sıcak ve nemli olduğu için orası da 25'i nasıl haketmiş bilemedim. herhalde gidip de alışveriş merkezlerini gezdiğim tek şehir singapurdur, o sıcağı yüzünden, değil artık yaşamak. keza tokata da zorla götürseler geri dönerim istanbula gibi.

zürihi ve dublini görene kadar hayalim cenevre. umarım bir gün, bir zaman taşınacağım oraya...

Edit-ül arz: tokat yok yahu. işin şakası o :))))

-28) tokat hariç- hepsinde yaşayabilirim. listenin tamamı şu anki yaşadığım yere göre çok çok çok güzel.

eğer illa biriyse San Francisco olur. mümkünse şöyle filmlerdeki gibi en üst kat, deniz manzaralı, terasında bahçesi olan bir ev olsun. bi de kendi işim olsun, istediğim zaman istediğim yere gidebileyim.

@mahsunkul, sözlükte de vardı öyle bir başlık? bu arada link var mı?

sözlükteki başlık, buradakinden 30 dakika sonra açılmıştır. buradaki şakaya kurban gidilmiştir.

şurada liste;

www.mercer.com

sözlüğede geyik olsun diye ben ekledim arkadaşlar.

@veeeys +1
alt kırılım olarak Turhal.

listeden biri olacaksa san fransisco yoksa kesinlikle san diego

Bişey bulaşmış olabilir chrome'a. Eklentileri kontrol et, gerekirse sil tekrar kur programı.

yazın da verilir dostum. yani biraz oturmadığım eve niye para veriyorum diye düşünebilirsin ama adamın da yazın sen yokken başkasına kira verme olasılığını düşün bir de?

eşyaların orda durcak hacı, napcn kira vermeyip :D

normalde verilir.

etik olan vermen

eşya sıkıntın yoksa yaz için günlük anlaşalım diyebilirsin.eğer durumun iyi değilse anlayışla karşılayacaktır.ama aynı zamanda arkadaşının da sana güvenmesi gerekir.

ama işin garip tarafı arkadaşım benim aldığım evde kalacak ve ben tek yaşıyor olsam ondan para almazdım.karım/sevgilim ya da aile üyeleri falan varsa sorun yapardım ama.hatta idareten 4-5 gün kal sonra git ayağı yapardım.

umarım senin gibi düşünen bir kiracıya denk gelmem. adamı katil edersiniz.

Vereceksin tabi ki.

sen evi dolu tutuyorsan elbette kira vermelisin.
ancak senin yerine birini alırsa, ya da alabilecekse kira vermezsin.

bence evde bulunduğun saatleri de hesaplayıp ona göre kira ver panpa.evde değilken boşa ödemiş olursun.
bir de ben tek olsam kira almazdım arkadaşımdan diyen sayın error522, bu devirde kim çat diye para verip ev alabiliyor, alacak adam da bankadan kredi çekip ay ay kira gibi ödeyip öyle bir ev sahibi olmak derdindedir.bunun kirada oturduğun evde yanına yerleşenden kira almaktan ne farkı var?

umarım insanlar önce soruyu dikkatli okuyup sonra cevap yazar, başlığı okuyup hemen atlamazlar.

Bence ikna edebilirsin yazın kira vermemeye. Adamın yazın masrafı yok, başkasına evi kiralama ihtimali yok. Kredi çekip zar zor ödeyerek evi aldıysa başka, o zaman o da para ister.

kendini çok akıllı sanıyorsun galiba.. madem eşyaların o evde, o zaman vereceksin kirasını..

bence verilmez çünkü yazın evi boşalttığını
gelecek sene yeni bir ev tutar gibi o eve yerleştiğini düşün.

süper fikir öyle düşününce.
ben de bizim evsahibine diyeyim öğrenciyim yazın nasılsa yazlıkta olucam 3 aylığına evden çıkmışım farz edin, kira vermeyeyim, devam eden telefon, internet faturasını da siz ödeyiverin(ki arkadaşın da yazın ailesinin yanında olucakmış aynı hesap) 3 ay sonra gelince de eve yeni girmiş gibi olurum, ev boşken neden ödeyeyim sahibi baksın hahayt.

soru yanlış sorulduğu için herkes olayı anlamadan atlamış :) kilimcinin kör oğlundan kiralarsan mecbur vereceksin. ama arkadaşım diyorsan ve kirayı sen arkadaşına vereceksen kalmadığın ayları vermene gerek yok ayıp olmaz bence. şu mantıkla bakarsak; arkadaşın ev sahibi, seni misafirliğe kabul etmiş sen de eşeklik olmasın diye kira ödüyorsun ya da atıyorum faturaları ödüyorsun.

verme istersen 1 ay sonra atılırsın zaten.

Hayır, dosya eklentisi virüslü. Çok klasik bi numara bu.
www.eksiduyuru.com

Sana takip numarası verildiyse sen siteden takip edeceksin.

Dosya eklentisi yoktu

spam bu
sil gitsin

mocoloco.com
ffffound.com
?

www.deviantart.com

içinde v olan deviantart var
www.deviantart.com

edit: ben bu soruya gelene kadar zaten bu cevap verilmiş.

(bkz: behance)

bu adamcağız anında karadelik oluyor. boy boy çeşit çeşit. evreni kendi içine bükmesi de muhtemel.
bu olmadı diyelim. kara delikler de açlık susuzluk gibi evrenin bi gerçeği diyelim. kendisinin eline beyniyle verdiği gözünü kaşıma emri birkaç yüz milyar yılda omuzundan aşağıya anca ineceği için hareketi fevkalade yavaş oluyor. beklemeye değmez.
diyelim telepatik yol buldu bütün elini kolunu koordine etti. zaman çelişkisi gibi bişey var. yani evrende zamanın sürekli olduğu sadece bir kabulden ibaret. zaman nedir bilmezken zamana bağlı hareketin sonunda ne olacak bilebilir miyiz?. hem evrenin ayarlarını bu kadar kurcaladıktan sonra alacağın cevabın ne önemi var ki?

Bir ucundan kuvvet uygulanan maddedeki kuvvetin diğer uca iletilmesi (kol kasının uyguladığı kuvvetin tüm kola iletilmesi) ses hızında olur. Bu ses hızı maddedeki hızdır tabi, hava değil. Maddeye göre değişir, metallerde saniyede 5 km falan. Bu adam kolunu bundan daha hızlı kaldırmaya kalksa (tek noktadan kas kuvveti uyguladığını ve tüm kolunu hareket ettirmek istediğini düşünelim), kolu o tek noktadan parçalanır. Daha yavaş kaldırmaya kalksa da zaten evrenin son anında falan ancak gözünü kaşıyabilir.

Bir ışık yılı uzunluğunda bir sopa düşün, bir ucundan itersen diğer ucu ne zaman ilerler? Cevap: kuvvet ses hızında iletilecek şekilde ilerler. Sen bir ucu ses hızından daha hızlı itersen, savaş uçakları gibi ses duvarına çarparsın, çubuk kendini parçalayıverir ses bariyeri noktasında.

Lune de miel, fransızca

rusçası Медовый месяц, bal ayı demek ama месяц zamansal anlamda ay (ocak şubat) gibi (ingilizcesi moon değil month demek). garipmiş.

moon ile month zaten aynı kökten gelir, türkçe'de de ay şeklinde çevrilir. bazı dillerde month olarak karşılığı vardır moon yerine.

vallahi italyancada da luna di miele

At ve eşek de dini sebeplerden yenmiyor. Teknik bir sebep bulamazsın. "Şusu busu zararlı" derlerse de, dana etinde de benzer zararlar vardır. Mükemmel et yok sonuçta.

valla ben rusya'da at eti yedim bilinçli olarak, biraz yavan ama öldürse restoranlarda falan satılmazdı herhalde.

dini açıdan uygun değil sanırım türkiye'deki çoğunluk için.

bugün haberlerde vardı böyle bir soru. irlanda'da bir süpermarket burger etinde at etine rastlanmış. zararlı değilmiş ama kültürel olarak böyle bir şeye karşı oldukları için tüm ürün toplatılmış.

genel olarak kas yapan hayvanların eti yenmeye pek müsait olmazmış. öyle derler yani. sert olur, yemeye hazır hale getirmesi zordur falan. yoksa büyük ihtimalle birçoğumuz at ya da eşek eti yemişizdir.

@hayırsız +1
bir atı kesmek fiyat açısından pek mantıklı değil. ancak yaşlı işe yaramaz veya hasta olanları kesiyorlar bu açıdan zararlı. at eti satmak zaten yasak değil. her kasap satabilir. ancak önyargıdan dolayı at eti satılan bir kasap anında iflas edeceği için kimse satmıyor. kımız çiftliklerin bir çoğunda at eti servis ediliyor.

bir kısmının yalan, kandırmaca olduğu ile ilgili şeyler okumuştum. satın almadan önce bahsi geçen dükkana gidip bakmanda fayda var.

Alacağın yere göre değişir. Biz Nişantaşı'ndaki bir yerin fırsatını satın almıştık. Doyamadık, o derece güzeldi.

Normalde yüzde dörtlük dilim demek, ALES sınavıyla ilgili olunca da "sayısal ya da eşit ağırlıkta ilk yüzde dördün içinde" demek.

Yalnız toplam katılımcı olmayabilir hesap yöntemi. Sınavı geçenler içinde yüzde dört olabilir. Bir baraj sistemi varsa yani. Sıfır çekenler hesaba katılmıyordur mesela.

Evet, sınava katılan kişiler * 4/100'lük derece elde etmiş.