Çok çabuk bozulur mantar, genellikle 2-3 güne gider.

1 hafta sınır gibi bir şey iyi bir dolapta. bozulmuş da olabilir, tam bozulmak üzere de. Genelde kök kısmına doğru tüylenme oluyor.

ben 1 haftalık istiridye mantarı da yemiştim, ama dolaba, mantara, nasıl bir poşette tuttuğuna bağlı olarak bozulmamış diyemeyiz.

plastik poşetin ağzı kapalıysa muhtemeln bozulmutur

Olmaz.

depolama amacli ise mail.ru kullanablirsin en son 100gb alan veriyorlardi.

100 GB dosyana erişemezsin, kısa zaman sonra da silinir. depolama amaçlı kullanmak için çok yanlış bir yöntem.

kötüymüş o zaman. dropbox'da dosyalara erişebiliyoruz ve dokunmadığın sürece silinmiyor da. sadece yeni dosya yükleyemiyoruz. bunda da öyle olur diye ummuştum.

Cevabimi düzeltiyorum. Google drive da dropbox gibi, dosyalara erişebiliyorsun ama değistiremiyorsun'muş.

adayı yoksa zaten işe yaramayan bir oy vereceksin. bence dert etme bunları.

oyunuz genele yazılır ama bir işe yaramaz. zaten şehirde adayı olmayan partinin, sandık başında adamı da yoktur. o nedenle diğerleri oyunuzu hiç ederler.

bildiğim kadarıyla adayı yoksa pusulada olmuyor o parti

lütfen baraji gecmeyecek partiye oy vermeyin. bu oylar akp ye yarıyor.
kötünün iyisi deyip barajı gececek bir partiye oy verin.

Belki adam akpli, ama son dönem biraz buruldu radikal islamcı partilerden birisine verecek? Bırakın abi şu internette herkes solcu, herkes İstanbullu kafasını.

Ben de oy veremiyorsun diye biliyorum.

adayı yoksa seçime girmiyordur o ilde, oy veremiyorsun yani o partiye

Pusulalar bu yüzden her şehir için farklı basılıyor. Senin parti yoksa, en yakın hissettiğin diğer partiye ver.

ne adamsınız yahu
bu sistemde kullanılmayan oy, sırayla en çok oy olan partilere yaramıyor mu?
en çok oy alma ve bundan yararlanma ihtimali olan akp değil mi?
barajı geçebilecek hangi partiye sempatiye duyuyorsan ona oyunu ver,
dolaylı olarak oyun akp ye yaramasın dedim. adam akp liyse zaten direkt gider verir.

Hayır ak partiye yaramıyor. O bölgeden en yüksek mhp aldıysa mhpye yarıyor. Ekşiden bir cümle okuyup seçim sistemini süper anladığınızı sanmayın.

pharmatonun tadı güzel çikolata gibi kokusu da fena değil ama yutması zor fazla büyük. solgarı bilmiyorum.

Pharmaton'un tadı ağır değil de, dikkat isteyen bir iş. Ben enerjim çok olsun diye Pharmaton kullanayım dedim, deli gibi soğuk terleme ve çarpıntı yaptı. Meğer ginsenge karşı duyarlıymışım. Bu şekilde öğrendim.

medigard'ı övüyorlar.
ama tadını bilemiycem.

pharmaton yüzünden altıma sıçtığımı bilirim.

solgar v2000 talas gibi. pek ic acici bi tadi yok ama kotu de degil.

İkisini de kullandım. Beslenme/dinlenme düzenim kötü olduğu için fayda görmedim. Olay insanın kendinde bitiyor, vitamin destekleri mucize ilaçlar değiller.

Pharmaton'un içimi çok daha kolay. Hem dışı jelatin kaplı olduğu için kolay kayıyor, hem boyutu küçük, hem tadı çikolatayı andırıyor. Jelatin kaplaması hayvansal kaynaklı, o yüzden vejetaryenlere uygun değil.

Solgar ise talaş gibi kokuyor, ağzına attın mı hemen talaş tadı erimeye başlıyor. Boyutu da büyük. Hap içmekte zorlanan birisi için kabus gibi. Ben zorlanmam, vejetaryen olduğum için artık solgar tercih ediyorum. Dikkat etsin yalnız, solgar içerse çişi sapsarı akar. Öyle böyle sarı değil ha, fosforlu kalem yutmuş gibi akar. İdrarı neden bu kadar etkiliyor bilmiyorum, ama görürse korkmasın, sebebi bu.

Bi de pharmaton'un suda çözünen portakallı versiyonu var. Hap içemiyorsa bunu denesin. Jelatin kaplaması olmadığı için bunu da tercih ediyorum bazen.

phamatonu tek geçerim ,tad peşinde olmak yanlış çiğnenmez bunlar.olduğu gibi yutarsın.pharmatonun kapsülünü ıslatırsan kayganlaşırkolayca yutulur. en önemlisi tok olmak. açken yutarsa ağır bulantı yapar kusabilir.
öğlen yemeğinden sonra alırdım ben akşama kadar up tutuyor insanı bulantı falan da olmuyor.

aynı durumdayız. öyleydik en azından. 64 idim spora başlamadan önce kardio yapıyorum. hayvanca hemde. iliklerime kadar terliyorum. üzerimdeki kıyafet tamamen ıslanıyor.

normal bir insanın dayanamayacağı kadar ağır kardio hemde. tam 30 günde 71 kilo oldum.



sol kol +4 cm
sağ kol +3 cm
göğüs +4cm
genişledi
yağ %6

diğer değerleri, ve hatta hepsini yazarım bugün ölçüm günü. ( en son 17. gün ölçmüştüm)

neden kardio yapıyorum? çünkü fit olmak, dayanıklı olmak amacım. şişmek vs umrumda değildi. onlar hediye geldi.

Kardiyo adı üstünde kalp egzersizidir. Kilo almak/vermek amaçlarından bağımsız olarak hem kalbi güçlendirmek hem de performansı/dinçliği arttırmak için gereklidir. Abartılmadıkça ömrü uzatır.

Kilo kaybından korkuyorsan yediklerini biraz daha arttır ama kardiyoyu sağlık için yap.

Vücut geliştirmek için ağırlık vs gibi şeyleri hocana sormaya devam et.

www.youtube.com

prorata-nedir.cix1.info

pro rata olmalı. sorunun cevabını bilmiyorum

"Pro-rata"dır o.

Dönem ortasında başladığın bir düzenli ödemenin, ilk dönem için olan miktarının farklı ödenmesidir.

Mesela aylık 90 liralık internet aboneliği almak istiyorsun. Ayın 10'unda başvurdun, hem A firmasına, hem B firmasına, hem C firmasına.

A firması dedi ki, tamam gel başla, her ayın 10'unda sana 90 lira fatura göndereyim.

B firması da dedi ki, ben her müsteri için farklı günde fatura göndermem, herkes ayın 1'inde ödeyecek. Sen de bu ayki 20 günü şimdi öde, 60 lira ediyor. Ayın 1'inde de 90 lira ödeyerek devam edersin.

C firması da, B firması gibi her ayın birinde ödeme alıyor, ama ilk ödemeyi 60+90 lira olarak ver, gelecek ay bişey verme, iki ay sonra ayın birinde 90 lira olarak devam edersin diyor.

Hem B hem C sana pro-rata ödeme teklifi sunmuş oldu.

Daha yaygın bir örneği kira sözleşmelerinde var. Genelde ilk girdiğin ay eksik ödersin, sonra ay başında ödersin.

Önce sağlıklı bir diyet programı. Sonra, kilo fazlası çoksa, uzun yürüyüşler. Bunu dışarıda gerçekleştiremiyorsan koşu bandında yapabilirsin. Koşu bantları için ses geçirmeyen pedler var, ondan kullanabilirsin. Dizlerine vereceği zarar, dışarıda koşarken/yürüdüğünde verdiği zarardan daha fazla değil.

önce diyet. kilo verirken sıkılaşmayı sağlayacak çoğu hareket aletsiz veya ufak tefek aletlerle yapılabilir.

Seks...

eliptik bisiklet +1 manyetik olandan al. ne kadar para verirsen o kadar iyisi olur. Ama en kötüsünü de alma bence. Orta karar bi şey alabilirsin. fiyatları da belli zaten nete bak kesene göre al .

Dandik eliptik bisiklet alırsan işe yaramaz ama biraz bütçemi geniş tutayım dersen eliptik bisiklet süper bir alettir.

Koşu bandında da 45 dk ya da 1 saat tempolu yürürseniz (mesela 6 km/s hızında) koşmana gerek kalmadan kilo verebilirsin. Hafif geldikçe hız yerine eğimi arttır. Dizlerine de zarar vermez, ses de yapmaz, koşmadıkça.

Evde veya dışarıda, koşmak hep dize zararlı. Koşu bandına özel bir durum değil. Kilo verip bacak kaslarını ve eklemlerini güçlendirmedikçe koşu olayına hiç girme. 6km/s ile yürüyerek de kilo verirsin.

Koşu bandının olayı aynı hızda 20 dakikadan fazla koşarsanız bi şeyler oluyordu ve o yüzden zarar veriyordu. ama hiit tarzı bir şeyle günde 20 dakkayla iyi bir koşu antremanı oluşturmuş olursunuz zaten.

o alınan aletlerin hepsi bir süre sonra kenarda kalıyor malesef.
gymanya.com
şu siteye bir bakın veya youtube da videolar var, onları deneyin evde. aletlerden daha verimli olacaktır emin olun.

Aslında bağlantıyı kapatmanıza hiç gerek yok. Script çalışıp bittiğinde bağlantı kapanmış olur.

PHP gibi bir internet dili kullanıyorsan onlar sayfa bittikten sonra otomatik olarak kapatır zaten.

yanlış anlamıyorsun, senden hoşlanıyor, erkekler normalde çok üşengeçtir. senin yanına koşa koşa geliyor. sen de hoşlanıyorsan biraz pas ver.

bende boş değil.

(bkz: öp beni şapşal) adjshdkjk

İlgileniyosa beğeniyodur işte. Bi de kızlar hemen anlar falan derler.

Bence senden nefret ediyor. Baksana hareketlere her molada aramalar, eve bırakmalar falan.

Hoşlanıyor işte, peşinden koşturuyor. Böylesiyle mutlu olursun, bence bi şans ver şimdiye kadar o gözle bakmadıysan bile.

yani hoşlanıyorum diye bağırmış resmen

Hoslanmiyor.

ilgileniyor iste belli

küçük sürprizlerde yapıyorsa seneye düğün davetiyesini hazırlasın

no.

Kadınlar zaman zaman gözlerinin önündekini görmekte aşırı zorlanıyorlar sanırım. Yahu daha ne yapsın adam senden hoşlandığını belli etmek için. Sen de ona karşı boş değilsen bir şekilde bunu belli et, gerisi gelir zaten.

cesairo ile mi tanistin naptin?
taksiye atlayip yanina gelmese avmde arkadasi yok seni bulmus ne guzel takiliyorsunuz derdim de evet hoslaniyor bence de.

Hoşlanıyor bence.Allah bir yastıkta kocatsın.

o tamam da sen? bence sen de hoşlanıyorsun hadi itiraf et.

(iç ses: anaaa sözlükte yazarmış ya la)

:p

AKRABA EVLİLİĞİNE HAYIR

hayırlı olsun sevgili olmuşsunuz da haberiniz yok..

Yok, akrabasını kolluyor. Gece ev geç dönersen bacaklarını da kırabilir.

valla anlattıklarını değil hoşlanma durumlarında köpek gibi aşık olduğumda bile yapmadım. adam evlenilecek birini arıyor sanırsam.

her öğlen yemek arasında arıyordan sonrasını okumadım...
evet hoşlanıyor da buraya bunu yazmak için girmedim.

şunu yazmak için girdim:

sen de ondan hoşlanıyorsun.
çıkın, sevgilileşin...

dikilitaşta var

Maltepe belediyesinin elli metre aşağısında var, büyük denebilecek bir yer. ben gezmeyi seviyorum orayı.

beşiktaş ıhlamurdere üstünde bir sürü var nikah dairesine doğru

1- kafalarına göre
2- hayır
3- evet

Bunların dışında yüksek lisans askerliği 3 sene 4 ay tecil etme hakkı veriyor ya, o 3 sene dolmadan önce başka bir üniversitede yüksek lisansa başlarsan süre sıfırdan başlıyor. Tek dikkat etmen gereken nokta ikinci başlayacağın yüksek lisans programının ilk eğitim gününde, hala bir önceki yüksek lisansın tecil süresi içerisinde olman gerektiği.
Ha tabi bir de bir yüksek lisanstan mezun olursan bir sonraki adım ancak doktora olur. az önce söylediğim şey, yüksekten yükseğe mezun olmadan atlama şeklinde.

detay hesaba girmedim ancak şu da var, yüksekten mezun olduktan sonra +1 yıl tecil hakkı doğuyor.

1) değişiklik olabilir. 2011 yılında 30 yaş sınırı vardı, son bedellide ise 27 oldu bu yaş sınırı.

2) kullanamazsın

3) öneririm. ben de öyle yaptım, yapıyorum hala. okul bitti 2 sene ertelettim. 2 sene dolunca yuksek yapmaya başladım. 1,5 senedir yuksek yapıyorum. 1,5 yıl hakkım aldı(bizim okul maks 3 sene izin veriyor, uzaktan eğitim) 1,5 sene sonra yarım bırakıp yeniden kayıt yaptırcam farklı bir bölüme.

Bedelliyi 3 ayla kaçırmış biri olarak;

1) Genelde minimum sınır 27 veya 28 oluyor.

2 ve 3 combo cevap) Yüksek lisans için tecil yaptırdığın an o 1 senen çöpe gidiyor. Yani ben senin yerinde olsam şu an çalışırım ve 1 senemi doldurmaya bakarım. Hem biraz para biriktiririm (yüksek lisans burslu da olsa) hem de bedelli askerliği kesinleştirerek yüksek lisansa 1 sene geç başlarım. Hatta 2017 bahar dönemi başvurusu yaparak 2020'ye kadar tecil ettirirsin. Kafa rahat eder :)

35 yaşına kadar askerden kaçabiliyorsun.
bedelli genelde 27 yaş civarına çıkıyor.

Yüksek lisanstaki amacın ne? Sadece askerlik tecili mi? Yoksa yüksek lisanstan mezun olmak mı istiyorsun?

Eğer sadece askerlik içinse, öncelikle 2 yıl tecili bekle. Sonra yüksek lisansa kayıt ol. 2.5 yıl sonra o yüksek lisanstan çıkmadan, yeni bir yüksek lisansa başla. Birinci yüksek lisans kaydını sil. Bedelli çıkana kadar 2.5 yılda bir yüksek lisans değiştir, hiçbirinden mezun olmamalısın ama. Mezun olursan 1 yıl içinde doktoraya başlaman gerek, yoksa tecil biter.

35 yaşına kadar böyle götürebilirsin maddi gücün imkan verirse.

master yapıyosan 29a doktora yapıyosan 35ine kadar ertelebiliyosun kısacası lisansla 35e kadar gitme gibi bi kafa yok

Hayır normal üniversitede 29 yaş, yüksek lisansta 35 yaş, doktorada sanırım 40 yaş.

edit: doktora da 35 yaş olabilir. Örnek:
oim.ieu.edu.tr
ogrenciisleri.comu.edu.tr

1- belli olmaz
2- hayır
3- 1 sene daha geç başlayabilirsin

@harzem aslında iki yıl sonra yüksek lisansa başlarsam bitirmeyi de düşünebilirim çünkü bu durumda 2022 yılına kadar tecilim olmuş olacak. yanlış hesap yapmadıysam.

2017'den 2020'ye kadar yüksek lisans yapsan, sonrasında 2021'e kadar tecil edebilirsin. yüksek lisanstan sonra 1 yıl tecilin var. sonra da başla bi doktora programına :D

ek olarak eğitim ile erteleme devam ederken iş imkanlarını değerlendirip bir şekilde yurtdışında 3 yıl çalışırsan bedelli yasası çıkmasını gerek kalmadanda bedelli yapabilirsin.

hocam net söylücem: 30 yaşına kadar istersen aylak aylak gez kimse seni askere falan alamaz, enayi gibi askerlik şubesine gitmezsen. o yüzden illa ki bedelli denk getirirsin.

bi de 1000-2000tl falan ceza ödersin taş çatlasa.

6 ay yap gel daha rahat edersin.

kurutma zımbırtıları var merkezkaç kuvveti ile çalışan. onlardan al.

Havlu peçete?

www.crateandbarrel.com.tr

@selamun aleykum kitty, o yöntem korkunç israf ya. olmaz yani.
@timmie, ilk kez böyle bir alet görüyorum.

la noix + 1
DOlayısıyla timmie +1
O alete koyuyorsun, fıldır fıldır çevirince kuruyor hemen.
Foto yıkıcı :)

Tüm bir liracılarda var o merkezkaçlı zımbırtı. Adı da sebze kurutucu. Bende de var.

@aychovsky,
@harzem, vay anasını nasıl kaçırdım böyle bir gelişmeyi ben! nazarımda asrın buluşu mesabesinde bir alet.

Derinliği her noktasında aynı olan, 50m * 20m * 180 cm boyutlarındaki havuzu dolduran iki musluktan biri saatte havuz hacminin %1,2'si kadar, diğeri ise 32,5 lt su akıtmaktadır. Musluklar aynı anda açılıp 4 saat açık kaldıktan sonra bir işçi havuzun içine girerek havuz zeminini 60 cm daha aşağı indirecek şekilde çalışmıştır. Bu süre içinde su kaybı olmadığı varsayılmaktadır. İşçi saatte 3 m3 toprak çıkarabildiğine göre havuzun tamamen dolma süresi için muslukların ilk açılışından itibaren ne kadar süre geçmesi gerekmektedir?

Teşekkürler. Ben çok uğraşırım soracağım kişi de uğraşır mı acaba. Bir de Cevabı yok tabi? (:

Mantığı bilen birini çok zorlamaz komplike görünse bile.

Cevap : 310.94 saat çıkıyor hata yapmadıysam.

Yuh, 310 olur mu :)

Başka çöZen? Hata yapmış olabilirsin başka birine daha çözdürdüm zira

Bu arada işçi toprak çıkarırken suyun akmadığını varsaydık ve havuz büyüdkçe musluğun debisi değişmiyor doldurma yüzdesi değişiyor dedik. Aynı şartlarda mı çözüldü @cakabo ?

soruyu tam çözmek mümkün değil. sayılar sallamasyon olduğu için işçi işini bitiremeden havuz doluyor. işçinin öldüğünü görmezden gelecek olursak cevabı bulmak için integral filan gerekiyor sanırım.

içşi 60 santim kazabilmek için 200 saat harcamalı. ama havuz 100 saatten önce doluyor çünkü musluklardan biri saatte %1den fazla hacim dolduruyor

Havuzun hacmi = 50 * 20 * 1.8 * 1000 = 1.800.000 dm3 (yani havuzu doldurmak için 1.8m litre lazım.

1. musluk : 1.800.000 * 0,012 = 21.600 dm3 akıtıyor saatte.
2. musluk : 32.5 dm3 akıtıyor.

4 saatte toplam 86.530 dm3 doluyor.

Havuzun yeni açılacak hacim 50 * 20 * 0,6 = 600 m3 oluyor.
Saatte 3 m3 kazıyorsa 200 saatte bitirir işini, 4 de önceden dolmuştu havuz, etti 204.

Havuzun toplam hacmi 1.800.000 + 600.000 dm3 = 2.400.000 dm3 yapıyor.

Bunun 86.530 dm3'ü dolu.
Kalan 2.313.470 dm3, iki musluğun saatte 21.632,5 dm3 doldurmasıyla 106,94 saatte kalan kısmı dolduruyor.

Önceki 204 saati ekleyince 310.94 ediyor.

Hata nerede?

işçi havuza girdiğinde muslukların durduğunu kabul ediyorsunuz. ama öyle bir şey yazmıyor soruda

İki kişi daha aynı sonucu buldu. Benim sağlamam tamam. Ancak yeterince zor değilmiş soru. :D keşke havuza eğim koysaydık musluğu 5 yapıp belli bi süreden sonra debisini değiştirseydik, belli bihacimden sonra tahliye borusu olsaydı bi de dışardan bi fil bi kaç kez su içseydi falan:)) söylediğim gibi bi sorusu olan varsa yazsın lütfen:))

Yeni soru geliyor, yatma sakın. editleyecem bu mesajı soruyla. çözmeye hevesliler de beklesin.

2100 m3 hacimli yeni inşa edilmiş bir olimpik havuzun hızlıca doldurulması için 5 musluk monte edilecektir. Bu işi yapması için 4 işçi kiralanmıştır.

- Birinci işçinin, dakikada 1 m3 akış hacimli musluğu monte etmesi 1 saat sürmektedir.
- İkinci işçinin, dakikada 2 m3 akış hacimli musluğu monte etmesi 2 saat sürmektedir.
- Üçüncü işçinin, dakikada 3 m3 akış hacimli musluğu monte etmesi 3 saat sürmektedir.
- Dördüncü işçinin, dakikada 4 m3 akış hacimli musluğu monte etmesi 4 saat sürmektedir.

Tüm işçiler, kendi musluklarını monte ettikten hemen sonra, monte ettikleri musluklarını tam kapasite açıp havuzu doldurmaya başlayacaklardır.

5 saatte monte edilebilen 5 numaralı musluğun montajı, ilk musluğun montajı tamamlandıktan sonra birinci işçi tarafından yapılacaktır.

Havuz, son musluk da açıldıktan kaç dakika sonra tamamen dolmuş olur?

(yanlış hesaplamadıysam 20 dk)

Biraz daha zorlaştırsak? Havuza eğim koysak mesela? Hacmini de hesaplamak zorunda kalır soracağım kişi. Bi önceki soruyu taraba kullanırken telefonda çözdü zira. :D çıldırsın istiyorum. 10 dakikada çözememesi lazım.

Eğimle hacim hesaplamak falan ayak işi. Soruyu zorlaştırmaz sadece çözüm süresini uzatır.

Sorunun mantığını çözemeyeceği bir yöntem bulmalıyız. Düşünecem.

bu soru da epey uğraştırmıştı beni.

rack.0.mshcdn.com

@harzem doğru diyosun. Amelelik olur o. Bekliyorum:) mümkünse işçi havuz olması lazım işte:)

pcos hastası olabilir

adet düzenlemek için vs de kullanılıyor...

kullanır polikistik over sendromu vardır. yumurtalık kisti yani.

Polikistik over, adet düzenlemesi vs hormonlarla ilgili şeyler için kullanılıyor

evet kullaniliyor. adet duzensizligi, polikistik over sendromu mu ne oyle seylerde kullaniliyor. yine de cinsel yasami icin de kullaniyor olabilir.

Polikistik over sendromunun varlığı halinde de kullanılabiliyor.

hatta saksi bitkilerinin daha cabuk falan buyumesi icin de kullaniliyor.

kimse dememiş ama, polikistik over hastalığı olunca kullanılabiliyor.

polikistik over hastalığı söz konusu olduğunda da kullanılıyormuş!

genelde insanların pek aklına gelmez ama polikistik over hastalığı olduğunda da kullanılıyor..

polikistik over

Toplum bilgilenmiş olsun. Regl sancısı ile başa çıkamayanlar da kullanıyor, düzensizliği olan da yukarıda beş tekrar geçtiği gibi yumurtalık kisti sebebi ile de..
Adet geciktirici kullanmaya korkanlar da kullanıyor 21x2 kutu içiyorsun mis gibi reglsiz hayat 42 gün boyunca. Doktor kontrolünde tabi hepsi şeker değil bu meret.

p.o

Dolabın üstündeyse Overkistik Poli, çekmecedeyse Kistikpoli Over hastalığı ihtimali de var.

Ev arkadasi varsa dicegydim

polikistik oversa kullanıyo olabilir. hiçkimse de yazmamış cık cık.

kızın evini karıştırmışsın, gördüğünü de gelip burada anlatıyorsun, ayıp yav. ve ayrıca kızdan hoşlanıyorsun bence, ondan bu kadar merak ettin.

polikistik over olabilir.

Tıp okuyorum diger yazilanlara cok aldiris etme. Polikistik over de kullaniliyor.

Adet düzenlemesidir. Hap kullanırsan hangi gün regl olacağını 6 ay öncesinden bile bilirsin.

Bi de adet sancılarını oldukça azaltır. Hem düzenli hem hafif adet dönemi geçirilmesini sağlar.

Poli bilmemne diye bi olay icin kullaniliyomus

kimsenin aklına gelmemiş ama tavşanlar gibi, fareler gibi çiftleşebilmek, her gece başka çiçekten bal yapabilmek için kullanıyor olabilir.

polikistik over +1

Bir cilt hastalığı için de kullanılıyor galiba.

Korunuyor.

İstanbul bu arada

özellikle british eş mi arıyosunuz? petarkadaş'a bakın, bizimkine her gün bi talip çıkıyo oradan.

6 ayda bir eş bulup her seferimde doğacak 5 yavruya bakabiliriz diyorsan eş kolay. Yoksa kısırlaştıracaksın.

Kısırlaştırmak konusunda çekincelerin varsa herhangi bir veterinere git sor, hem etik hem biyolojik yönünü.

Hayvan hakları savunucularının tamamı kısırlaştırmayı önerir, gerekirse sana istanbul barosu hayvan hakları komisyonu başkanını telefona bağlarım, ya da yedikule hayvan barınağının sahibiyle konuştururum. Bu işlerin içindeyim boğazıma kadar. Emin ol yapacağin en büyük iyilik onu kısırlaştırmak olur.

Sadece 1 kere çiftleştirip sonra kısırlaştırmayı düşünüyoruz, soyu yürüsün :) sürekli eş bulmak zor gibi ama bakıcaz, belli olmaz.

Site tavsiyesi için teşekkürler, bir bakayım.

ahaha yatak cok iyiymis ama ya

:) ikeada çocuk oyuncağı olarak satılıyor yatak :) bizimki hemen benimsedi

çok ama çok güzel bir kediymiş. maşallah. scottish fold kızımın kayıp kardeşi olabilir mi acaba? :) i.hizliresim.com

allah uzun ömür versin.

harzem +1
insanlardaki gibi bir hafıza ve aile anlayışıyla bir kere çiftleşmek, anneliği babalığı tatmak gibi bir durum olmadığı, döngüsel olarak eşit şekilde her seferinde aynı şekilde çiftleşmeye/doğurmaya istekli oldukları defalarca söylendi yazıldı.
5 yavruyla bile soruna yeterince katkıda bulunmuş olacaksınız. kolay gelsin.

teşekkürler, 1 kız kardeşi var bizimkinin, sansa :) babasının başka maceraları var mı bilmiyorum gerçi :)

scontent-frt3-1.xx.fbcdn.net

sokaklarda hiç kedi kalmayana kadar kedileri durduralım diyorsunuz? teşekkürler fikir için, mantıklı gelmedi pek.

kedi babalık yaşamak istiyor demedim, kafanızdan anlamsız hikayeler üretmeyin. baştan beri karşınızdaki kedilerle ilgili bir şey bilmiyor gibi tavrınız hoş değil. yavruları olursa sahiplenmek isteyen yeterince arkadaşım var, hiçbiri sokağa gitmeyecek.

sokakta kedi kalmayana kadar... bunu mu anlıyorsunuz?
öyle bir dünya yok. sokak kedileri olacak evet cins kediler de maalesef keşke olmasa ama mesele o değil.
mesele her kedi sahibinin üç beş üretip arkadaşlarına hediye etmelik hak görmesi bu hayvanlar üstünde. bunun bir kılıfı "anneliği, babalığı tatsın" sizin motivasyonunuz bu olmayabilir. farketmez. elbette bir sürü arkadaşınızın bu şirin hayvanlardan isteyeceğine eminim, iyi de bakacaklardır. ama bu bir döngü maalesef ticari değeri olan o beş hayvanı kattığınız döngü türkiye gibi denetimsiz ülkelerde kötü sonla bitiyor.
çünkü zaten sizin sonrasını takip edebilmeniz mümkün değil. çok sık ve çok yavru doğuruyor bu hayvanlar.
oysa yurtdışında bunu denetliyorlar. herkes kafasına göre yetiştiricilik yapamıyor. neden? çünkü insan eliyle yapılan bir çiftleştirme işi yine insan eliyle denetleme gerektiriyor.
böyle düşünüyorum.

not: yurtdışı derken düzenlemelerin oturduğu ülkeleri kastediyorum.

peki, ne zamana kadar kedileri kısırlaştırmak lazım? sınırı nedir? ideal bir şekilde tüm kediler kısırlaştırılırsa nasıl bir sonuç oluşur? nerde durmak lazım?

safkan bir kedi değil, çiftleştirmek için safkan bir kedi de aramıyorum. ticari değerinin pek olduğunu sanmam yani. ücretsiz sahiplendirenler oldukça ücretli üreticiler de sıkıntıya girecektir. bu da bir artı. ben böyle olumlu bir pencereden bakıyorum. yine de teşekkürler fikirler için.

sorunuza cevaben söyleyeyim, bu konuda o kadar duyarsızca düşünmediğinizi de tahmin ediyorum. türkiye gibi ülkelerde hayvan sahiplerinin kendi etik değerlerini kendileri koruması gerekiyor. benim durduğum nokta bavullarla bu hayvanlar yurtdışından rahatça taşınabilirken, binlerce liralardan bahsediyorken kısırlaştırma. denetim olsa sizin bir kerelik doğurtma ve ücret talep etmeden isteyen arkadaşlarınıza verme fikri bahsettiğiniz şekilde bir etki yaratabilir. ama bu ortamda birkaç hayvan sahibinin isteyenlere ücretsiz dağıtmasının böyle bir etki yaratması mümkün değil. scottish foldumsu olması da durdurmaz. insan denen canlıdan bahsediyoruz çünkü. çıkar sağlayabileceği noktada karşısında herhangi bir kısıtlama olmadığında yapmayacağı şey yok.
hayırlısı olsun. çok güzel bir kedi.

Şu anda barınaklarda, veterinerlerde veya başka evlerde, sahiplenmeyi bekleyen binlerce hayvan var. Siz onların sahiplenilmesi yerine 5 yeni yavru üretip onları sahiplendirirken, çoktan doğmuş ve çeyrek metrekare kafeslerde ölmeyi veya sahiplenmeyi bekleyen diğer yavrulardan 5 tanesini ölüme mahkum ediyorsunuz. sorun burada.

eğer çevrenizde kedi isteyen varsa, hayvan bakan veterinerlerden birine gidip orada sahip bekleyen hayvanlardan almalarını sağlamalısınız. ya da "annesi sokakta ölmüş, yavruları geçici olarak eve aldım ama sahiplendirmem gerek" diyen ilanlardaki kedilerin sahiplenilmesini sağlamalısınız.

ücretsiz olarak da olsa piyasaya yeni yavrular soktukça, hali hazırda doğmuş ve muhtemelen acı çeken, çekmiyor olsa bile kısa süre sonra acı çekmeye başlayacak hayvanlardan bazılarının kaderiyle oynamış gibi olacaksınız.

o yüzden, hayvan sevgisi ve bakımında kısırlaştırma bir numaralı önceliktedir.

"avurpada sokakta hayvan yok, ama her evde var" dedikleri ortam, boşta yavru kalmayana kadar mevcut hayvanları kısırlaştırmaktan geçiyor.

gerçekten seni seçeceğin herhangi bir hayvan hakkı savunucusu ile irtibata sokabilirim, Panter Emel dahil. Hepsi de sana kendi cümleleriyle neden hayvan kısırlaştırmak gerekir anlatabilir. Lütfen yıllardır yapılan felsefi/sosyal çalışmaların sonucuna güven ve hayvanını kısırlaştır.

Hayvanın için de daha sağlıklı, ömrünü uzatır kısırlaitırmak. Veterinerlere sorabilirsin. Çiftleştirmeden önce birkaç veterinerle görüş, sana izah ederler. Veterinerlerin para için "kısırlaştırmalısın" demesinden korkuyorsan, izmirdeki kedimizi kısırlaştırsak mı falan diye sor, yani evet dese de hayır dese de senden para kazanamayacağını bilirsen, verdikleri cevaplara daha çok güvenirsin.

ya abi uçtunuz mu ya? adam yavrulatmak istiyorum demiş, yapma çok sorumsuzsun sokaklarda dolu hayvan var diyorsunuz. size ne? hayvanseverlik adına baskı yapmakta üstünüze yok.

Hayvanseverlik, insanların hayvanlar adına karar verirken onların haklarını da düşünmesini sağlamaktır.

"Kedimi çiftleştirmek istiyorum" yerine "karnını deşmek istiyorum, en kolay hangi bıçakla yapabilirim" diye bir soru gelseydi de aynı tepkiyi verecek miydin?

"Çiftleştirmek ayrı, karnını deşmek ayrı, ne biçim benzetme bu?" dersen de, çiftleştirilmesi halinde o kedinin olmasa bile başka kedilerin nasıl zarar göreceğini anlatıyoruz. Belki elinde bıçak tutmuyor ama hayvanlara dolaylı zarar vermiş oluyor. Sen ne dersen de, hayvanseverler, hayvanlara zarar gelmemesi için gerekeni söylemekle yükümlüdür.

Hayir, hic vurdurmadim. Hatta 3 numara bile yapmadim sacimi askerlik de dahil.

off.. bunu hep düşünüyorum da hiç cesaret edemedim.

Evet.

evet, cok keyifli.

sifir degil de 3 numara yaptim evet.

evet, 2-3 kez

1 kere yaptım fakat güneşe karşı çok dikkatli olmak lazım. Ben yaz aylarında yapmıştım bunu ve dikkat etmedim. Bayaa sıkıntı yaşamıştım.

ben de bi kere üçe vurdurdum saçı. iyiydi ama tipsiz oldum çok aq

hyr

3'e vurdurmak ile 0 arasında çok fark var.

Ben iki farklı yaz denedim. Herkes hayatında bir kez denemeli. 2 güne bir kendim traş bıçağıyla temizler olmuştum bir hafta içinde.

cesaret edemedim geçen ay 3e vurdurdum. ilk defa bu kadar kısaltmıştım saçlarımı inanılmaz bi rahatlıkmış keşke daha önce yapsaydım. bundan sonra hep kısa saç takılacağım ve bi ara sıfır da deneyeceğim

bir defa kazıttım saçları. bildiğin permatikle tıraş oldum. tıraş biter bitmez kafamı suya sokup doğruca maça koştum. aman allahım yok böyle bir sızı. koşup terledikçe kafam nasıl yanıyor. tek bıçakla tıraş olduğumdan çok tahriş olmuştu kafam. 2 gün terledikçe kafam sızladı. ama rahatlığı bir başka. peçeteyle bile saç kurulayabiliyorsun. :)

bir defa da 3 numaraya vurdum kafayı. kıza bozulmuştum :) bir defa da 2 karış kadar uzatmıştım. düşündüm de saçıma vermediğim şekil kalmamış :)

uzun saçlarımı 3 numaraya vurdurmuştum.

bir senedir ust taraf 2 yanlar 0 geziyorum. tavsiye ederim.

Omzuma gelen saclari 3e vurdurmustum. Birkac hafta sonrasinda ise jiletle kazittim.

o kadar buyuk bi bonus kafam vardı ki, sokağa çıkınca laf atmayan erkek kız kalmıyordu.

bir gün uyanıp berbere gittim ve yanları 1,5, üstleri 2 ye vurdurdum. 10 küsür senedir de 1 cm den fazla uzatmıyorum.

2-3 yaz vurdurdum. pezevenge benzemek dışında güneşlenme sonrası deri dökümü kötüydü. onun dışında duşlar sadece 3 dakika sürüyordu. mis.

evet, çok rahat

İki kere kazıttım. Genelde de üç numara yaptırırdım saçımı uzattığım o beş yıllık süreç dışında. Ama şimdi üç dört parmak uzatıp resmî bir görünüm yakalamayı hedefliyorum.

ortaokulda mıydım neydim, babamın gazına gelip vurdurmuştum. incest is wincest. henry gibi gezmiştim ortalıkta bir süre. thierry olan.

sonra yine geçen sene üç numaraya vurdurdum. çok rahattı, iyiydi falan ama bana yakışmıyo ya. sıfatının güzelliğini saça borçlu olan, saçsız qıral olamayan biriyim. o üç numaralı zamandaki fotoğraflarıma bakıyorum da hepsinde hasta ve çökmüş görünüyorum, halbuki sadece saçım yok aq.

belime kadar olan saçlarımı direkt 3e vurdurmuştum. tabi öncesinde berbere ördürttüm saçlarımı. inan bana böyle bir rahatlama yok.

ben iki türlü de vurdurdum, ikisi de çok rahatlatıyo.

ustura ile traş ettim evet

yitirmez çünkü zaman yolculuğu hikayelerinde o kadar detaya takılmayacaksın. wells yok oldu işte sus ve yalamaya devam et.

gerçek hayat olsa haklısın, hatta flash olması iptal olacağı için eddie'nin kendini öldürmesine gerek kalmaz, döngü başa sarar. işler karışır. takılma öyle.

niye yitirsin . eddie kendini vurdu wells öldü wells öldü işte . zaman geriye yürümez

Eddie kendini öldürünce tarihten silinen Wells değil öncelikle, Eobard Thawne...
Harrison Wells ölmez, Wells'i zaten Eobard öldürüp kimliğini çalıyordu...
Flash güçlerini Wells'in kazası sonucu zaten kazanıyordu, Eobard bu olayı hızlandırmak için Wells yerine geçip daha önce o deneyi yaptı sadece... Kısacası Eobard'ın silinmesi Flash'ın güçlerini tarihten silmez.

Gerçek Wells yaşıyor mu deneyi yaptı mı yoksa yapacak mı o ne durumda, deney daha gerçekleşmediyse şuan nasıl Flash'ın güçleri var... bunlar sorulabilir ama zamanda geçmiş değişmez denirse yani gördüğümüz şekliyle ele alınırsa da Eobard şuandan itibaren yok sadece geri kalan her şey aynı... yine sıkıntı yok...

Flash iki durumda da güçlerine sahip olur yani.

devlet ne işe yarıyor peki, vergi verelim emek verelim ama güvenliğimiz için de evden çıkmayalım?

Bu saldırıların en önemli amaçlarından biride insanları sindirmek ve korkutmak. Buna boyun mu eğelim devlet aslında bizi koruması gerekirken?

@bryan fury

baslama kardesim devlet ne ise yariyor safsatalarina ne alakasi var evden cikma ile potansiyel terör eylemine gebe olacak toplu gösteride bulunma!!?

devletin hic bir b.k yapmadigi ortada insanin canindan daha degerli ne var??

cevap verme yeri sandiktir, idayolojiler sandik ile gelir sandik ile gider bundan baska bir yol yoktur!

www.radikal.com.tr

Kesinlikle, boşu boşuna ölüyorlar aptal aptal işler uğruna, barış mitingiymiş, mitingle barış mı olacak yani kendileri inanıyor mu çok merak ediyorum. Ülkenin hâli belliyken böyle işlere kalkışmak saçmalık.

"cevap verme yeri sandıktır" olsaydı hala 1800'lerde yaşıyor olurduk. devrimlerin hiç biri olmazdı. halk baskısıyla alınan kararlar olmazdı. kurtuluş savaşında da "fransızlara oy vermeyelim, gitsinler" yapsaydık?

terör = terror = korku
terörist = terrorist = korkutucu
bonaparte = korkmuş, sindirilmiş kişi
terörist = amacında başarılı olmuş kişi

@harzem

insanlarin direk canlarina kast edilen, ve de bundan da hic cekinilmeyen ortamlarda nasil haraket etmeyi düsünuyorsun? bakin isvicre ya da finladinyadan konusmuyoruz orta dogu batakligina düsmüs bir ülkeden. insanlarin bazi sosyolojik istekleriden önce can güvenliklerini düsünmeleri lazim.

herneyse ne kadar yazsak ne kadar konussak az.

seçimler neden tekrar ediliyor?

o gösteriler yapılmalı diyen arkadaşları piste davet ediyorum. buyrun gitsinler katılsınlar o gösterilere. bunca insan ölmüşken burada gelip böyle konuşmak ayıp.

böyle bir durumda devlet ne işe yarıyor demek şarampolden yuvarlanan arabanın içinde ölen insan için emniyet kemeri ne işe yarıyor demek gibi bir şey. devlet bir işe yarıyor, belki de kendi eliyle düzenliyor, belki dış güçler, belki terör örgütü yapıyor bilemem ama ortada bir gerçek var ki bu saldırılar gerçekleşiyor.

gosteriler yapilmali diyorum ve katiliyorum da... kimse kimseyi boyle pisliklerle sindiremez, gezide de sokaktaydik simdi de sokaktayiz sokaga cikmazsan kimse seni siklemiyor. koyun olursan gudulmeye mahkumsun ben koyun degilim. mal gibi, hayvan gibi birilerinin sozunden cikmayip boyun egecegime insan gibi onurum ve gururumla yasarim yasayabildigim kadar... insanlik onurudur insanin yasamasinin sebebi bana gore. kimseye de onurumla oynatmam. aksini iddia edenler me'lemeye devam etsin, onlari gudecek birileri hep olur.

@harzem, alanlarda alınan bir tek sonuç gösterebilir misin bana?

alanlar tırpan yeri, dolu başakları tırpanlamaktan başka işlevi yok. bunu görebilmek lazım artık.

samanlık faresi de kalkmış tweet atmış bayraklar kefenimizdir diye. bi tek bu bile yeterli ne olduğunu anlamak için.

geçmişi iyi okuyun iyi anlayın lütfen. bizlerin hatalarına düşüyorsunuz. 35-40 yıl önce o alanlarda, sehpalarda, kızılderede, filistin askılarında, loş koğuşlarda yitirilen gençler şu anda yaşıyor olsalardı eminim ülke bu durumda olmayacaktı.
kendinizi kırdırmayın.
olayın fotoğraflarına bakamıyorum, o kadar gençler ki...
Ölmek değil yaşamak fark yaratabilir. Alan malan demeyin.

Alana inmeyin diyen arkadaşlara sormak istediğim bir soru var:
-tweet atmayalım
-facebook'a girmeyelim
-isterseniz zamanında başınıza üç kişi bir arada konuştuğu için iş geldi diye biz de üç kişi bir araya gelmeyelim.

merak ediyorum ve önerinizi bekliyorum:
nasıl yapalım? yani bir şeyi protesto etmek için ne yapalım? madem hata ediyoruz yol yordam gösterin de bilelim??

(not:polisle çatışmayın derseniz anlarım, gerçekten salakça ve bir işe yaramıyor.)

guvenlikle ilgili zaafiyet yokmus arkadaslar hadi dagılın bonaparte haklı cıktı. hayatta kalmak yanlıs.

@bryan fury

kardesim sen dezanfarmasyon sefimisin?? ben nerede güvenlik konularina felan degindim de, benim bu konuda hakli oldugum varsayimina variyorsan?

konu gösteri yapmak özgürlügü konusu degil, burada hepimiz hem fikiriz ki, bu cok dogal bir haktir. ben de cikar tepkimi gösteririm. ama diger tarafta insan cani gibi belki de dünyadaki en önemli gercegi bile hice sayan sagliksiz düsünceler var ve bunlar seni ölümle tehdit ediyor. ortada böyle bir tehdit var mi? var. "orada bomba patliyabilir. bugün oraya cikmamam belkice daha akillica olur" dediginde kimse sana korkaksin ya da özgürlügünden ödün verdin diyemez!! gülerse de onlarin ahmakligidir. birakin su romantikligi ya!!!

bu ülke almanya, isvicre, belcika olsaydi da cikip 365 gün gösteri yapsak. orada imkanin var burada ama yok. simdilik..

@rakıcandir, senden beklediğim şeyi yaptın, en doğru soruyu sordun.

ne yapmalı;

önce şunu bi açayım: neden alanlara hayır diyorum;
alanlara hiç çıkılmasın değil benim "alana hayır"ım. alanlar halk çıktığı zaman anlamlı.
bu ülkede son bir sene içinde kaç yürüyüş olmuştur sizce? peki kaçı aklımızda, kaçına destek verdik, kaçında halk da vardı?
doktorlar yürüdü, karadenizliler yürüdü... sonuç?
aklımızda kalanlar bizi içine alanlar kan dökülenler değil mi? peki kan dökülenlerden alınan sonuç?

facebook'da paylaşmak, tweet atmak olmalı tabii. ama orada kalmamalı. şimdi buradaki kimse hatırlamıyordur ben de unutmuşum gitmiş, sabah sözlükte denk geldim. küçük bir örnek bu. izmir'deki tecavüzcüleri linç edelim kampanyası vardı bir zamanlar. şimdi sorsan o kampanyayı başlatan bile unutmuştur kimlerdi olay neydi. eksisozluk.com
binlerce on binlerce paylaşım var, linçler, hayırlar kınamalar... peki ya sonuç?

17 aralık gibi bir olay var, peki ya sonuç?

iç güvenlik paketi çıktı mı? çıktı!
fındıkta oyunlar oynandı mı? oynandı!
bütünşehir yasası çıktı mı? çıktı!
daha niceleri...
halk neredeydi, neden alanlarda değildi?

alanlar kana bulandıkça bu halk o alanlardan köşe bucak uzak durur, olan gencecik canlara olur.

bi de anlamıyorum gerçekten, hiç mi kim kimdir bakılmıyor? olay sonrası "bayraklar kefenimizdir" diyen bir zamanların samanlık faresinin ne olduğu, seceresi belli. bu kadar kör kör parmağım gözüne, bu kadar ayan beyan ortada, hala piyon bulabiliyor. bana "2+2=4 dür" dese "hadi len ordan!" diyeceğim biri "resmi gazete yalan söylüyor" diyen dayılar gibi değil eli kalem tutan piyonlar bulabiliyor. şaşılacak şey.

benim önerim şu:

bir tarafta (taraf olduk mecburen) en az 50 yıllık ön hazırlığı olan çok çok büyük maddi kaynaklarla oluşturulmuş bir yapı var; tek söylem, tek tutum. unakıtan "biz voltranı oluşturuyoruz" derken güzel özetlemişti kendilerini.
bir tarafta "ben ben ben" diyen siyasiler, stk'lar, gruplar var.
bir tarafta marksizm deyip kürt milliyetçiliği yapan silahlandırılmış pkk var.
bir tarafta "bana ne" ciler var.
var oğlu var...

asgari müştereklerde buluşma de, biz hepimiz aynı gemideyiz de, başka bişey de, adı ne olursa olsun birlik olmak şart. herkes bi yana çekmeyecek bi kere.
bizim de "voltran öyle olmaz böyle olur" deyip bir voltran oluşturmamız lazım. hiç bir ideolojiye, etnik kökene boka püsüre hizmet etmeyen, insana, doğaya ve yaşama hizmet eden, kılavuzu bilim olan, yakıtı sanat olan bebek voltran.
işte o zaman treni doğru raya oturtabiliriz. öbür türlü mimkinatı yok!

@hayat aklini konusacak bir filozof uret

cennet de böyle bir yer olmalı ama o zamana kadar???

Sorularınızın tek bir cevabı var zannediyorsunuz bence asıl yanıldığınız nokta bu.

o zamana kadar beklemek gerekmiyor ki, hemen şimdi olmaması için hiç bir neden yok bence.
yukarıda bir link vermiştim. linkteki yazımda özet olarak; "hırr gür yerine yanlış gördüğümüz olayların düzeltilmesini talep etmek, takibini yapmak gerekiyor" demiştim.
bizim bakış yönümüzü değiştirmemiz lazım.
yoksa sineklerin cama çarpmasından farksız toplu gösteriler, sosyal medya kınamaları - paylaşımları. yıllarca alanlara çıksak, kınasak, n'apsak faydası yok. olmadı. görüyoruz işte... faydası oldu diyebilen var mı? Beyaz sarayın önüne toplanmıyoruz biz, burası Türkiye. Yürüyüş yapan kitleyi ne sokaktan geçen, ne oradaki esnaf, ne de hükümet önemsiyor, dikkate alıyor. Tam tersine millet yürüş yapanlara mesafeli duruyor, geçmişte yaşanılan, zihinlere sokulan olumsuzluklar nedeniyle.

Sizler yani duyuru kullanıcıları bu ülkenin okumuş, akıllı, düşünen insanlarısınız. Neden bir ekip kurup takipçi olmuyorsunuz. Bu tür olumlu adımları başlatacak başka bir kitle olduğunu sanmıyorum. Yardım etmek, iyilik yapmak, bilgilerimizi, yerine göre elimizdekileri paylaşmak için buradayız. Bizden daha iyi bu işi kim yapabilir ki?

hepsini kurtaramamışsındır.

öyle değil. silinenle kurtarılan sayısı aynı. fotoğrafların byteı düşmüş

kurtarılan dosyaları içerik olarak kontrol ettiniz mi?
Bir de farklı files systemlerde file size on disk değeri farklı çıkabilir. Örneğin NTFS bir dosya sistemindeki dosya FAT32 formatlı bir diskte fize size on disk anlamında farklı görünebilir.

Amazonun verdiği cevap ne?

standart bir cevap:

Even on checking records, We're unable to determine exactly why your bank declined our attempt to charge your card. A charge can fail for a variety of reasons, many of which may not be related to the validity of the credit card or available balance. Here are some things to check:

- Have you entered the credit card number correctly, without any transposed digits?
- Have you entered the correct expiration date? Has the date expired?
- Have you entered the billing address and phone number that match those associated with your credit card?
- Have you exceeded your credit limit?

You may want to contact your issuing bank to ask about their restrictions regarding electronic or Internet purchases, as this may be the source of the problem. Also, if the card has been updated or revised in any way recently, we'll need that new information so your order can be processed.

Beslenmeye dikkat edilmediği sürece sporla bir yere varılamaz. Spor yapmak genel anlamda sağlıklı bir yaşam için şart, göbek eritmek için de diyet şart. Yapacağın en hard antrenman sana 300/400 hadi 500 kalori yaktırır diyelim. Bir bardak kola içsen o kaloriyi geri alırsın. Kaldı ki asıl problem kalori bile değil çok daha farklı parametreler var. Yağ yakmak hormonal tepkimeyle olur. Bu hormonların salınımı da aldığın besinlere göre salgılanabiliyor ya da baskılanabiliyor. Yani sen 40 dakika hiit yapıp tüm yağ yakıcı hormonları devreye soktuğunda karbonhidrat alırsan yağ yakımın durur. O nedenle diyet şart.

Ben de aynı düşündüm, sağlıklı ama diyet yapmadan yemeye devam edersem ve spor yaparsam, normale göre daha çok kalori yaktığım için kilo veririm dedim. 9 ay oldu göbekten bir kilo bile veremedim.

Tek seferde 7 km koşu, 40 kg bench pressi 3x15 tekrar falan yapabilir oldum ama bir gram yağ kaybedemedim. Düz matematik değilmiş olay, belli ki çok ilginç faktörler var başka.

Bu ay sonu tatilden dönüyorum, diyete başlıyorum artık.

Gecen sene gayet o sekilde kilo verdim. Yediklerimden kismadan spora basladim, got gobek gitti gayet fit bi vucudum oldu. Baklavalar falan cikmadi ama duzgundu yani.

Simdi yine ayni sekilde yapiyorum. Emzirdigim icin zaten diyet yapamam. Kilo vermem epey yavas ama vucudum baya sekle girdi bile. Her gore. 1-2 kilomun kaldigini zannediyo

Aldığın kaloriyi dediğin şekilde robot gibi takip edemezsin. Ayrıca angelus'un dediği hormonal faktörler de var.

fakat ara dönemde başka bir yüksek lisans programına girersem askerliği uzatabilir miyim? böyle bir şey var mı?

- Eski yüksek lisansı terkedersen, olur. Terketmezsen olmaz.

2013 te çıkan bi yönetmeliği okudum. aynı anda 2 yl oluyomuş. bu yasanın değişip değişmediğini bilmiyorum. bu veri üzerinden sormuştum esasen.

Aynı anda iki yüksek lisans oluyor zaten. Ama askerliğini ilk yüksek lisans erteler.

Sen A üni'de yüksek yaparken aynı anda B üni'de de yapabilirsin. Ama askerlik tecilin ilk yüksek lisansa göredir.
Sen A üni'de yüksek yaparken, terk edip B'de yükseğe başlarsan, bu sefer B'deki üniversiten sayesinde askerlik tecili yaparsın. Böylece askerliği erteleyebilirsin.

Ilk YL bittiği an ya tecil ya da doktora yapman lazım. Bir yl bitince ikincinin aktif olup olmaması fark etmiyor.

Az bi süre bakaya kalıp doktora başlayınca tecil etsen olur heralde, bunu araştır.

aynen harzem onu araştıracağım ama okul askerlik belgesi isterse o da yatabilir. bakalım ...

Diğer arkadaşların söylediği gibi ikinci yüksek lisansı yapman mümkün. Askerliğe işe yarayıp yaramadığını bilmesem de, eylülde çıkan bir genelge/yönetmeliğe göre ikinci yüksek lisansın tezli olsa bile harç ödemek durumundasın, onu da göz önünde bulundur derim. Bkz : www.akademikpersonel.org

harç işini hallederdim de şu askerlik işi olmasaydı... ;)

teoride yapılabilir, aksi yönde kural yok, pratikte devlet bahçeli yaşadıkça bizi akp'ye mahkum edecek.

@tolkien

tabii ki o daha akıllıca ama benim sormak istediğim 2 parti 276'yı geçebilse bile ekstradan 1 partiyi alabiliyor mu koalisyona? Teorik olarak alabiliyor o zaman.

hdp'nin destekleyeceği bir oluşuma girmeyeceğini her zaman söylüyor bahçeli. inşallah tek başına iktidar çıkar ama koalisyon olacaksa da ak partisiz bir koalisyon pratikte çok mümkün görünmüyor. çünkü mhp-chp arasındaki doku uyuşmazlığı ak parti-mhp arasındakinden çok daha fazla. en kuvvetli ihtimal ak parti-mhp koalisyonu bence.

276 yı bulmayan herhangı bı kombınasyon hıc bısey yapamaz. bırını hdp desteklemez desteklese mhp olmaz fln. akp toptan comak kendısı haric. reyız de kımseyle koalısyona yanasmaz.

akp tek başına iktidar olmazsa mart'ta tekrar seçim var.

1 kasımda tek başına iktidar çıkmazsa büyük ihtimalle akp-mhp koalisyonu olacak.

chp ile mhp anlaşırsa ve akp ile öyle görüşürse, akp de kabul ederse olur. önemli olan partiden ziyade milletvekilidir. yani akp ile chp 276 yı geçiyor diye mhp dışaarıda kalmak zorunda değil, chp ile anlaşıp koalisyona girebilirler ama bayağı zor tabi orası ayrı.

Seyahat sigortası şart değil. Sadece çıkış pulunu ve uçak biletini alıp gidebilirsiniz.

Pasaport kontrolünde ne amaçla geldiğinizi, ne kadar kalacağınızı sorarlar. Kalacak yer belgelerinizi ve dönüş biletinizi görmek isteyebilirler.

aynı durumu çok kısa süre önce yaşadım. ikinci gittiğimde sadece bilet aldım. bir de seyehat sigortası yaptırdım ama o zorunlu değil, yine de başıam bir şey gelirse diye yaptırdım garanti olsun. bir de harç pulu zaten. başka da bir şeye gerek yok.

@crown, ilk gidişimizde pasaport kontrolünde belge istemediler, tipimize bakıp öylesine sorgular neden geldiğimizi, turistik dedik, welcome dediler girdik. ikincide özellikle mi sorarlar, yoksa belli olmaz keyfi uygulama mıdır, şüphelendikleri kişiler için?

@mesene, ben de başımıza bişey gelirse riskine girmeyelim diye sigorta yaptıracağım. başka bir şeye gerek olmadığının canlı kanıtıysan iyi oldu bu :)

evet, canlı kanlı örneğiyim :D hatta 2 hafta önce geldim.
bu arada bana ne ilk gidişimde ne de ikinci gidişimde neden geldin falan gibi sorular sormadılar. paraportu uzattım, adam kaşeyi bastı geçtim o kadardı.

iade etme değiştirmek istediğini söyle

sta +1 iade değil değişim iste.

değişim istiyorum dersem aynı ayakkabıyı ekstra para ödemeden alırım yani?

cıngar çıkarma. yasal olarak bir hakkın yok. adamlar keyfi olarak üç ay kullanılmış ayakkabıyı geri alıyorlar. "sen patlatmışsın bunu" derlerse iddia edebileceğin bir şey yok.

cıngar çıkarırsan geri iadeden komple vazgeçebilirler, ya da "üstüne 150 TL fark verirsen aynısından veririz" diyebilirler. sen sakince güler yüzle kendini acındır. en kesin yöntem bu.

harzeme katılıyorum. değişim de kabul ederler. 50 tl fark isterselerde ver çünkü diğer türlü farklı sıkıntılar doğabilir.

@harzem

bu gibi kafalar yüzünden kimse hakkını arayamıyor memlekette.

adamlar inceleme yapıp iade alacağız derlerse anlaşılır ki o ayakkabının yırtılma sebebi üretim hatası. yani kullanıcının bir suçu yok bu işte. kullanıcı hatası olsa zaten mümkün değil iade alınmaz.

hatalı ürün de geri alındığında fakat para iade edilmediğinde müşteri talep ederse aynı ürünün kendisine verilmesi gerekir. sana 299 liralık çek verirlerse sen aynı ayakkabıyı alamıyorsun ve adamların üretim hatasının cezasını sen çekmiş oluyorsun. her türlü hakkın mevcut, gerekirse tüketici mahkemesine kadar giderim de, kendinden emin ol korkut. mağaza müdürüyle konuş direkt sorun çıkarırlarsa.

cevabıma ek olarak;

TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN

Ayıplı mal
MADDE 8 – (1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.
Ayıplı maldan sorumluluk
MADDE 9 – (1) Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
İspat yükü
MADDE 10 – (1) Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz.
(2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.
(3) Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi zorunludur. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler ise hiçbir şekilde piyasaya arz edilemez. Bu ürünlere, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.
Tüketicinin seçimlik hakları
MADDE 11 – (1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Fatura tutarinizda ne kadar yaziyorsa o kadarlik islem yapabilirsiniz. Eger o ayakkabi su an 150 lira olsaydi ve size sorgusuz alin yenisi bu dense hosunuza gider mi? Magazalar iade ve degisimlerde faturada yazan tutara bakar. Eger o ayakkabi 150 lira olsaydi sizden 149 liralik daha alisveris yapmanizi isterlerdi ki siz de bunu istediniz.

Geçenlerde bende değişim yaptım. incelemeden bir kaç hafta sonra aradilar. Gittiğimde magaza görevlisi değişim için ayakkabının (satış zamanındaki değerine göre) çek verdi. baktım o ayakkabının fiyati (yaklaşık 4 ay sonrası) hala aynı. yoğurdu üfleyerek içelim hesabı aynı fiyata başka ürün aldım.
@isott gibi düşünüyorum. satış tarihindeki değer esas alınır/alınmalı. malum verilen çek geçmişe göre düzenleniyor.

incelemeden geçtikten sonra ne yapacağı müşterinin tasarrufundadır. neler yapabilir?

- iade edip parasını alabilir.
- aynı ürünün yenisini alabilir.
- değişim kartı alıp ödediği para kadarlık başka bir ürünü istediği zaman alabilir.
- o anda istediği başka bir ürünü alabilir.

Açık kalp ameliyatı olabilir

kalp (acik kapali bilmem) ameliyati olan amcamda anlattigin gibi izler var.

açık kalp ameliyatı +1

Kimse söylememiş ama galiba açık kalp ameliyatı.

benim tahminim açık kalp ameliyatı oldugu yonunde

belki açık kalp ameliyatıdır

bir başka ihtimal de açık kalp ameliyatı.

hayır, bence açık kalp ameliyatı.

biri de dememiş ki açık kalp ameliyatıdır diye. teessüf ederim :/

Hiç emin değilim ama açık kalp ameliyatı da olabilir.

sanirim bahsettigin sey acik kalp ameliyati.allah allah,hic mi kimsenin bi tanidiginda olmadi? yoksa ben mi yaniliyorum? ama yok yok,acik kalp ameliyati bu.

Motor kazası

dalga geçiyorsunuz da açık kalp ameliyatı değil. mitral kapak propbilmemnesi olan akrabam da, bypass olan babam da, kalbinde delik olan arkadaşımın 6 aylık kızı da (şimdi üç buçuk yaşında) açık kalp ameliyatı geçirdiler, hepsinin sadece göğsünün ortasında, göğüs kemiği üstünde tek iz şeklinde dikiş izleri var. öyle göğsün sağından solundan falan yok. boyuna kadar da çıkmıyor.

açık kalp ameliyatından daha büyük bir operasyon olmalı. belki akciğer nakli, ne bileyim. veya kaza maza geçirmiştir, onu dikmişlerdir.

gördüğünüz kişi yaşıyor muydu? ölü ise otopsi yapmışlar kesin bilgi.

Yorumlardan sonra kıl dönmesi ameliyatı olduğuna karar verdim.Tnx.

açık kalp ameliyatı göğüsde upuzun tek çizgidir, arkadaşta gördüm. iki çizgiyi bilemeyecem.

aynısı kaynımda da var.

anal fissürmüş, oraya kadar uzanıyormuş.

Etkilemez hiç birşey kalmaz o zamana. Bugün içme yeter için rahat edecekse.

Ekran görüntüsü versene bi. Uyap'la çok uğraştım, tanırım belki görüntüden.

benden önceki arkadaş anonymous diye bir program yüklemiş, onu sildim yeniden başlattım ve sorun çözüldü. yardım için teşekkür ederim.

Pascal'in kumari olabilir mi

pascalın sözüydü bu. adını bilemedim.

pragmatizm bana kalirsa.

"Pascal's Wager"
en.wikipedia.org's_Wager

aquarium doğru bildi.

Ayrıca Pascal bu sözü, çoğu kişinin sandığının aksine, "herkes tanrıya inanmalı" anlamında değil, olasılık teorisi üzerine kafa yormak için söylemiş. Wikipedia'daki makale gayet detaylı.

sufizm. ha bu arada pascal değil de gazali olduğu iddia edenler az değildir.

Sakin ol ve klavyeyi kır :)
Türk insanı işte ne bekliyon. Bende yazılımcı olsam havalara girer para beğenmezdim herhalde

clientsfromhell.net

tahminim buraya yakışan bi müşterisin.

@acemi +1

Yazılımda saatlik iş yoktur, en az bir günlük iş ve sonraki günkü düzeltmeler vardır, tecrübe bunu gösteriyor.

Ayrıca o yarım saatlik is bile olsa hemen sonraki yarım saat başka işr geçmiyor adam. Haftada birkaç iş buluyordur en fazla, öyle olunca iş başına bir haftalık ücret istiyordur. Yarım saat surecek dediğin işi anlamak, çözmek, müşteriye sonucu anlatmak vs derken gün gider zaten.

o yapamadığın yeri yaptığında senin yazdığın yerde sıkıntı çıkarsa bütün gün uğraşır, birde allahın hintlisi, çinlisi için 20-30 dolar büyük para ama türkiyede yazılımcıya 50-60TL önermek küfür gibi birşey.

Hindistana 30 dolarla gidince günlük 30 dolara krallar gibi yaşaya bileceğin bir ülke aynı Çin gibi. TR'de 60 lirayla ne yapılır diye sorarsan hele ki İstanbul gibi bir yerde en fazla karnını doyurursun. Ayrıca burası bir California olmasada ki California'da böyle bir freelancer mantalitesi yok burası Türkiye. Sandığın gibi çok küçük paralar dönmüyor bu işlerde. Özetle 50/60 liraya köle bulamıyorsan kendin yap..

al işte kafa yine aynı kafa.. 60 TL'ye garanti'nin yeni sitesini yada yandex'in türkiye işlerini yaptırmıyorsun aslanım.. projeyi zaten 'ben' yapıyorum takıldığım yeri soruyorum sonrasında yine 'ben' yapacağım.. get it? ama beyin başka şeye çalışıyor tabi.. duyuru'da küfür etmeme alışkanlığı da bozmayacağım.. oku anla sonra tekrar geri gel moruk..

@dedim dedim de kime dedim

Projeyi "sen" yapmıyorsun. Eğer bir yazılımcının bilgisine ihtiyaç duyuyorsan onu sen yapmıyorsundur. Buna ortak çalışma denebilir. Sen benim yazdığım şeyleri bir oku istersen. İş gerçekten "1" saatlik bile olsa bu senin vardığın bir kanı. Hatasız kod yazdığının garantisini verebiliyor musun? Sen yazılımcı mısın? O 50/60 lirayı ancak senin mantalitende olan bir insana verebilirsin. O fiyatı teklif ettiğin adam gerçekten bir yazılımcı ise sıkı bir takiple elance.com üzerinden saatlik o fiyatlara çalışacak. Ve gelen projede ne üdiğü belirsiz heriflerin yazdığı kodların üzerinden devam etmeyecek. Bu adamların 3.000$ kazanmadığını nereden biliyorsun? Tekrar ediyorum bu fiyatlar ülkeden ülkeye göre değişir. Taylandlı bir adam için 30$ iyi bir para çünkü o adam akşamına bir escort çağırsa geceliği 20$. Hint içinde aynısı geçerli fakat sen o parayı bir almana teklif etsene? Garanti ederim hayatında duymadığın kombinasyonlarla küfür işitirsin. Günümüzde en ufak bir elektrik arızasında çağırdığın adam bile 20 dakikalık iş için maksimum 500metre yürüyerek gelip senden minimum 50 lira para alıyor. Sence hangisi daha komplike bir iş? Sendeki mantalite şu: Projeyi ben yapıyorum adamın işi 1 saatlik (ki bu sana göre "yazılımcı değilsin") 50 60 liraya yapmalıdır çünkü bu adamlar zaten 3000$ kazanmıyor zaten değil mi :). Bu mantalitenin aynısı hiç bir konudan anlamayan Türk patronlarda mevcut zaten herkes asgari ücretle köle bana da köle olsunlar mantığı. O fiyatları adam kabul etmiyorsa buraya gelip ağlamayacaksın. Yahut git o iki cümle edemediğin çinlilere yaptır madem?

he hoca he..

günlüğü 300TL ila 400$ arasında değişen freelance işler yaptım şimdiye kadar. günlük maaşımdan daha fazlasını almadan kesinlikle iş yapmam zira dinleneceğim zamanı bir işe ayırıp o işi güzel yapmam gerekiyorsa kazancı daha fazla olmalı.

ben profesyonelce çalışıyorsam, karşımdakinden de aynısını beklerim. al bu kod, şurası eksik kaldı, hadi 10 dakikada bunu yap diyen birisiyle çalışmam mesela. yarısındaki bir işi çok büyük ihtimalle almam çünkü bir kere, kodu anlamak büyüklüğüne göre yarım gün ila birkaç ay arası sürebiliyor(iş yerimde bazı projelerin tamamına hakim olmak için geçen süre) ve bu süreyi kolay anlayamıyorsun. işin ne kadarını daha yapmalısın ve önceden yapılmış kısma ne kadar dokunulacak bunlar bilinmeyen şeyler. o yüzden bu işin kalanı şu kadar gün sürer ve ücret bu kadar tartışmasına daha baştan girmemeyi tercih ediyorum.

kısacası tercih meselesi.

ha ama öyle bir proje olur, benim de hoşuma gider daha uyguna yapabilirim. sosyal sorumluluk projesini büyüklüğüne bağlı olarak ücretsiz yapabilirim. ortaklık önerilir, ona göre fiyatlandırırım ancak benim mantalitem bu şekilde.

50-60 liraya ne yazılır diye merak ediyorum. Bir örnek proje yazabilir misin?
Hayatta '10 dakikani almayacak bir sey' diye bir şey yok, yemeksepetinden Sipariş vermem bile 10 dk sürüyor benim.

koda şöyle bi bakıp şıp diye ne olduğunu anlayıp 10 dakika içinde çat diye eksik yeri tamamlayıverecek adam ne diye günlüğü 100 liraya çalışsın ki? bu mantıklı mı sence gerçekten? o kapasitesi olan adam zaten çok daha iyi paralara çalışır ,sabit bir iş yapıyor ise. freelancer ise zaten 60 liralık teklifi ciddiye bile almaz.

takıldığın yeri yapacak adam arıyorsun. yani öyle öğrenci, sıradan birini vs. değil iş yapacak adam arıyorsun ama aynı zmaanda günlüğü 100 liralık adam arıyorsun burada tezat yok mu?

freelance çalışıyorum -yazılımcı değilim gerçi de- ancak 10 dakikalık iş diye bir şey yok. sürekli iletişim kanallarında olmak, iş teklifini almak, değerlendirmek, cevap vermek, işe hakim olmak, yapıp geri göndermek, sonrasında gelebilecek herhangi bir soruyu cevaplamak : bizim süreç böyle işliyor. 2 satır da olsa 10 dakika filan sürmüyor. Üstelik bir de fırsat maliyeti var. Senin 10 dakika dediğin işle uğraşırken çok daha güzel bir işe teklif veremeyip kaçırabilirim değil mi? Yahut elimdeki işi bölüp 60 lira için ne diye uğraşayım Allasen hatır gönül yoksa? Dahası freelance çalışılan bir işin birim saat ücreti zaten sabit bir işin birim saat ücretinden yüksek olur. Olmak zorunda. freelancer herşeyin masrafını kendi karşılayan insandır. Daha düşük fiyatlı çalışacak olsam girer sabit maaşlı işte çalışırım, ne anlamı kaldı freelancer olup bi sürü stres çekmenin?

bahsettiğin çinli hintli adamların maliyeti onlara bi b.k anlatmak mümkün olmadığı için o kadar düşük zaten. benim sektörde de var bol bol onlardan kedi köpek gibi kavga ediyoruz her gün.berbat işler çıkartıyorlar, o paraya anca o kadar. üstelik kafaları bir başka onların. ancak standart şeyleri seri üretim yaptıracaksan işe yarıyorlar.

evet, daha makul ücretlerle çalışacak kişiler bulabilirsin ama kolay kolay hiç kimse hem işi iyi bilip, hem senin 10 dakikalık dediğin ama sürekliliği olmayan, kendisine bişey katmayacak bir işe vakit ayırıp uğraşmaz tabi çoook zor durumda değilse. artı yazılım şu anda para kazandıran bir sektör bırak da bir kere de mantıklı bi iş yapıp piyasayı düşürmesin insanlar. Alternatif geliştirmen lazım. Ya nispeten tecrübesiz birine sürekli iş vermen lazım, ya totalde büyük bir proje olması lazım, ortaklık kurman lazım vs.

Üstüne üstlük internette güvenilirlik sorunu var (hem netten iş yapan hem yaptıran biriyim) sen düzgün eleman bulamadığın kadar -ki ben de bulamıyorum, çok zor bir şey :) iş yapan kişilerin de parasını tahsil etme sıkıntısı var sinirlerini zıplattığına değmiyor. Sen elance'dan freelancer'dan hintli coder bulabiliyorsun da kafası basan Türk coder, ABDli Avrupalı müşteri bulamıyor mu sence? Ne diye bu olaya sadece kendi tarafından bakar insan anlamam.Burası Seul olmayabilir de adam Seul ayarında iş yapıyorsa o fiyata misler gibi satar, satıyor, satıyoruz. Delirme, makul ol.

ulan ne abartınız be..
şu siteye paypal butonu nasıl eklenir.. şunun rengi nasıl değiştirilir.. siteme hazır kodları olan www.script-tutorials.com aha şunu nasıl eklerim gibi salak sulak şeyler benim bahsettiğim..yani adama kod bile yazdırmıyorum hazrı kodları nasıl entegre ederim onu soruyorum..copy-paste lan.. çoştunuz da çoştunuz kendi içinizde..50-60-100 TL'lik iş dediğim bildiğin sikimsonik işler işte..arkadaşın olsa bi yemek ısmarlarsın yada birşey istemez zaten..ama benim yok işte amk.olmayınca böyle salak şeylerde takılıyorum.. al diyorum sana şu kadar para.. şunu yap.. adam 1.000$ fiyat şöylüyor.. yarın saate yaparım diyor.. öyle öğrenci, sıradan dümdüz bir adam arıyorum.. bu adamın 30 yıllık senior coder @NASA gibi fiyat çekmesine delleniyorum..

freelancer'da danışmanlık yapan adamlar da var, çinli-hintli değil, saatlik ücreti yüksek ama birşey danışıp kapatıyorsun çok yüksek olmuyor.

senin çinliye hintliye derdini anlatamamandan daha doğal bişey olamaz
daha anadilinde derdini anlatma kabiliyetin yok ki
ulan da babandır

yarar hacı yarar. ben freelancer'da rent-acoder.com'da işimi görüyorum zaten.. benim kızdığım internete, üniversite forumlarına onca ilan koymama rağmen insanların burun kıvırması. istanbul'da ofisimde yada bir yerde buluşup iki kahve içip işimi halledebilecek iken skypedan dünyanın öbür ucuna bağlanıp bir insana dert anlatmak.. benim ofisim istanbul'da bir üniversitenin içinde.. ilan asıyorum, üni forumuna yazıyorum adama para beğendiremiyorum..ona kızıyorum..

çok kötü ya. insanı friends'ten bile soğutabilir.

espriler falan hiç anlaşılmıyor.

ahaha ne garip geliyo lan.

espriler anlaşılmıyor çünkü vurguları kötü yapmışlar. şimdi olsa dublajı daha iyi yaparlar.

monica ve pheobe fena olmamış, diğerleri çok yamuk durmuş.

ingilizce altyazı varken hiçbir şeyi dublajla izlemem şahsen ama fena yapmamışlar ya. bildiğim kadarıyla türkiye dublaj konusunda dünyanın en iyilerinden zaten.

dublaj konusunda dünya lideriyiz o doğru, ancak kanallardaki dizi dublajları daha küçük ajanslar tarafından yapılıyor ve genelde ses sanatçısı sayıları kısıtlı, çoğu zaman seslendirecekleri dizi bölümünü önceden oturup izlemeye bile fırsatları olmuyor.

Daha büyük bütçeli seslendirme projeleri, sinema filmleri gibi, çok daha kaliteli oluyor haliyle.

Bu seslendirme de düşük bütçeli olanlardan.

saçın güzel olmuş, yakışmış vs

güzel olmuş denir :)

"güle güle kullan" denir derlerdi ben çocukken, garip gelirdi. Şimdi güzel olmuş diyip geçiyorum.

cayma hakkı internetten alınan ürünler için geçerli. mağazadan alınan ürünlerde ayıplı mal dışında mağaza inisiyatifinde.

kumaş tplerinden çok anlamam. ama ürün üzerinde yazan dışında başka bir şeyden yapıldıysa ayıplıdır.

sanırım hijyen acısından kullanımı kişiye özgü ürünlerde cayma hakkı yoktu..

internet alışverişinde cayma hakkı olur, mağazada olmaz. cayma hakkı veren yerler var ama tamamen müşteri memnuniyeti için yapıyorlar. yatak örtüsü gibi hijyen ürünlerinde yapmamaları normal.

ayıplı mal ise geri iade yapabilirsin ama sanırım ayıplı değil.

cayma hakkın yok

koala-app.com'dan uygulamayı indirirsen, yazdığın LESS veya SASS kodlarını CSS'ye derlersin. Böylelikle sunucuya bişey kurmana gerek kalmaz.

Yalnız SASS veya LESS senin istediğin şeyi yapmıyor sanırım. Yani class isimlerini rastgele "m-b-27" diye yazamazsın. Yine de tanımlaman gerekir. Tek tek olmasa da fonksiyonlar falan var.

"m-b-27" gibi şeyleri jQuery kullanarak tanımlayabilirsin ama. Mesela jQuery'de class'ları okutup stackoverflow.com sonra m-b-X şekline olanlara istediğin özellikleri eklersin.

Ama asıl zurnanın zırt dedği yer şu, yaptığın şey komple yanlış. Görüntü detayları html'deki class listesinde olmamalı. Çünkü bir elementi bir çok yerde kullanacaksın, hepsini <div class="category title m-b-10"> diye tanımladın diyelim, hem de bir çok farklı dosyada. İleride bunların aralarındaki boşluğu değiştirmek sitersen onlarda yerde m-b-20'ye çevirmen gerekir. Ancak bu elementleri <div class="category title container"> gibi tanımlarsan, CSS'de tek seferde düzenleme yaparsın.

HTML kodunun içinde görünümle ilgili hiç bir şey olmamalı. m-b-20 gibi kısa yollar çok kötü alışkanlıklar edinmene sebep olur. Onun yerine elementlere ve class'lara tanımlayıcı isim ver. O ismi okuyan kişi, görüntü detayını anlamamalı. Renk bile kullanmamak lazım aslında. Mesela şu bile yanlış:

<div class="title red">
.red {color: #ff0000;}

Onun yerine şu olmalı:

<div class="title vurgulu">
.vurgulu {color: #ff0000;}

böylelikle ileride görüntü özelliklerini değiştirmek istediğinde class isimlerini de değiştirmek zorunda kalmazsın.

Baştan böyle alış. Her zaman "ileride görünümü değiştirmek istersem class isimlerini değiştirmek zorunda kalmamalıyım" diye düşün. "m-b-10" bu kurala uymuyor, "red" de uymuyor. Class isimleri görünümü tanımlamaz, elementi tanımlar. En doğru kullanım budur.

@harzem cok hakli. ekleyecek hicbir sey birakmamis neredeyse.
sass/less derlemek pek sikintili is degil, ruby vs gozunu korkutmasin. grunt kullanimi uzerine turkce makaleler mevcut, bakabilirsin derleme kismi icin. less/sass yazimi konusunda da turkce/ingilizce bicok kaynak var. zaten syntax'lari benziyor. less biraz dususte bu aralar, dedigin gibi bootstrap de sass'a geciyor zaten.
bugun su linke rastladim: corpuscss.com burda birisi whitespace.css diye bir kalip hazirlamis sass icin github.com . belki bu isine yarayabilir, en azindan sen kendin yazmamis olursun ml-10 gibi kodlari. ama @harzem'in dedigi gibi bu hic iyi bi kullanim degil.

senin sorununu en iyi less.js cözer. Bircok agir web uygulamasi less.js kullanir zaten. Performans olarak neden problem olmadigina gelince? senin less css olarak yazdigin kod gelistirme asamasinda her degisiklikten sonra javascript tarafindan css olarak derleniyor ve performans düser dogrudur(kodun uzunlugune göre milisaniyeler oraninda kayip olur). fakat gelistirme yaptiktan sonra kodunu servera canli kod olarak attiginda serverda acilan kod temiz css, yani ekstra derleme felan yok. Yani derlenme olayi sadece gelistirme sirasinda oluyor.

Peki neden büyük projeler less.js kullaniyor? cünkü css de en büyük problem "encapsulation". yani bir class ismi projenin baska yerinde baska isimle kullanildiysa birbirini etkileyecektir. Bir baska neden de css kodunu belli bir hierarside göremememk okunurlugu zorlastiriyor. Less de ise tipki bir json yapisinda oldugu icin css kodlari ici ice. Css icin fonksiyon yazilabliliyor. Matematik hesaplamasi yapilabiliyor (meselab bir elemanin 100% genisliginden 10 pixel cikar gibi). Su anda milyonlarda css kodu barindiran bir projede calisiyorum less olmasa isin icinden cikamazdik.

Bu problemi bir de jquery ile cözmeye kalkarsan asil o zaman performans sorunu ile karsilasirsin. cünkü jquery kodu her web sitesini calistirginda calisacaktir, browsera ekstra yük. Ama less ile derledigin kod sadece bir kerelik css koduna dönüstürülürken performans sorunu yasayacak sonrasinda browsera temiz css gidecek.

Senin tam ihtiyacin da "parametric mixin" lesscss.org

mesela böyle bir fonksiyon yap

.m-b(@pixel) {
margin-bottom: @pixel;
}

sonra bunu böyle diledigin gibi diledigin parametre ile cagirabilirsin
header{
.m-b(10px);
}

@emrahday adamın istediği şey html içinde keyfi olarak çağırmak, css içinde değil. Less ile olacak iş değil bu. Zaten dediğim gibi method olarak da çok yanlış.

yıllardır css kullanıyorum ciddi ve nizami bir şekilde.
neden böyle birşey yapmak istedim ve nereden aklıma böyle birşey geldi hiç bilemiyorum.
backend devam eden kariyerim 2 hafta önce direkt olarak frontende dogru yön aldı. sanırım bunalımdan saçma sapan arayışlara girmişim.
sorduktan sonra zaten bu tarz kullanmanın çok abes ve saçma olduğunu anladım.
@emrahday'in dediği tekniğe geçmeyi düşünüyorum bir süredir.
neyse bu da böyle bir anımdır.

olur mu öyle şey canım. ilk bir aydan sonra ancak.

Ikinci haftadan itibaren etkisi olur. Onun için de gün kaçırmayacaksın hiç.

Reglin ilk günü başlamazsan ilk ay komple boşa gider.

Ben ilk ay korur sanip yuruyu gitmistim. Meger korumuyormus da benim sansim yaver gitmis. Ilk aydan sonra etkisi oluyormus.

Sadece 1 kez kullanarak derken?

Hapın koruması prospektüse göre ilk günden başlar ancak düzensiz kullanımda arada tek tük kullanarak hamilelik önlenemez çok güzel hamile kalırsınız.

adetin ilk gunu baslar ve duzenli kullanirsaniz etkili olur.
prospektusunde de boyle yazar.

ama her zaman icin istisnalar vardir.

Bana da ilk aydan sonra işe yarar demişti doktor. Bünyeden bünyeye değişiyor süresi. 3. ayında bünyesini bastıramadığı için korumama durumu bile olabiliyor.

adetin başladığı gün kullanırsan korur onun dışında başlarsan 1 hafta düzenli saatine bile dikkat ediceksin öyle korur. senin aradığın şey ertesi gün hapı

Doğum kontrol hapını reglin ilk günü almaya başladıktan sonra ilk günden itibaren korur.
bunu doktor söyledi bana.

tekrar söylüyorum reglin ilk günü alırsan, ilk günden itibaren korur.

bilirkişi değil de tanıdık boşananlar oldu. zaten görüştüler. avukat tuttular. mahkemede şartlar kabul edildi ayrıldılar. burada anlaşma her şeyi kapsıyo. nafaka mal bölüşümü. avukata gidince evet anlaştık şöyle şöyle olacak dersiniz onlarda ona göre mahkeöede konuşur iki taraf da kabul eder boşanılır. sonra taraflar anlaşma nasılsa onu uygular işte.

bu arada

+ilk adım birbirinizle konuşmak anlaşmak

+avulat tutmak. durumu anlatmak.

+mahkeme

arkadaşlar herşeyi belirtmiş ama ekstradan bi de evliliğin en az bir sene sürmüş olması gerek. dava açılınca da hakim ikinizi de dinleyecek ikiniz de "eşim beni taşıyamıyo hakim bey artık dayanamıyorum :s:s" minvalinde konuşacaksınız, sonra boşayacak.

Avukata gidin, kendi kendinize yapmaya çalışmayın.

Mahkemede "biz anlaştık, zaten nornalde de iyi anlaşıyoruz, dostça boşanmak istiyoruz" imajı verirseniz hakim boşamaz. Anlaşmalı boşanma, nafaka kavgası falan olmayacak, ama normalde kavga eden çiftler için uygun. Bunun dilekçesinin ayarını da avukat yapacak.

Ilk adım bir tane avukat bulmak. Tek avukat halledebiliyor anlaşmalı durumları.

tanıdığım anlaşarak boşananlar avukat tutmadı hiç, taraflar birbirinden hiçbir şey istemiyorsa ilk celsede bitiyor iş.

sonmastori.files.wordpress.com Hepsinden tek tek özür dile, helallik al.

Sen daha genç vejetaryensin, bu kadar katı tepkiler vermen normal. Ama yılların vejetaryenleri (ben gibi) şöyle yapar Bu durumlarda: ısrara bir şekilde dayanamayıp balık yediysen, zaten yapacağın birşey kalmamıştır. Kussan da kusmasan da o balık öldürüldü, yendi. Besin değerini boşa götürmek dışında bir işe yaramaz kusmak, ne etik açıdan ne sağlık açısından.

Dersen ki baskı yapanlar kustuğumu gördü ve bir daha yedirmeye çalışmayacaklar, o zaman kusman iyi bir tepki olmuş olur. Ama eğer onlar da bilmiyorsa kusmak dünyayı balıklar açısından daha iyi bir yer yapmadı.

@harzem haklısın etik açıdan ya da sağlık açısından işe yaramaz olabilir ama benim asıl istediğim aklımın bir köşesinde bir hayvanın ölümünden yarar sağlamam(doğrudan) olmaması.

Yapacağım bir şey kalmadı mı? 1 saate yakın zaman geçti. Balığa ait besinleri emdim mi?

Artık yapacak bir şey yok. Eser miktarda da olsa vücut ondan alacağını almıştır.

Ne kadar vücudumda kalır et?

sen ölmeden akrabaları rahat etmez.

en başta o ısrarları bertaraf etmen gerek. ben 3 yıllımı dolduruyorum ve evet böyle şeyler olmadı ve olmuyor hayatımda. sende sert bir çizgi çek onlar kendilerini ona göre konumladırırlar. aileler ve arkadaslar cok saygısız olabiliyorlar maalesef.

seppuku yapman lazım. istifra ederek çözülecek gibi bir mesele değil bu.

Balıktan öncesinin vejeteryan beslenme olduğunu düşünürsek, direkman sindirim sisteminde Aşağıya hareket edecektir. Önü boş sonuçta. Dolayısıyla en geç 1-1,5 gün sonra vücudundan atılmış olur.
Ancak tabi biraz Hayvansal protein aldın, o artık Hücrelerin Tarafından kullanılacak. Ona bir şey yapamazsın.

Vejetaryenlerin bu denli anlamlar yüklediğini bilmiyordum. Şaşırdım açıkcası. Hayat ne tuhaf

Haciz gelene kadar bekle. Zaten haciz gelirse milyonlarca insana gelecek, ortalık baya bir karışacak. Büyüdükçe büyüyor, kimse bu boyutta bir parayı bu kadar insandan tahsil edemez. Mecburen bu işe bir çözüm üretecekler, yoksa böyle bekleyecekler. Faizinin de fazla olacağını düşünmüyorum, en fazla 300 olur birkaç yılda.

tam bir istanbul beyefendisi olmama rağmen bu duruma verdiğim tepki ödeyeni siksinler. benim de bin küsur lira borcum var.

1 kasım'da pusulaya yaz.

ÖDEYENİ SİKSİNLER:
prntscr.com

Borçlu dönem sayısı: 34

6 ay daha geçsin, 40 dönem olsun, chp ile koalisyon yapıp şu saçma uygulamayı kaldırmayan devlet bahçeliye ödetecem.

Valla güzel gaz verdiniz teşekkür ederim ödememeye devam o zaman. Faiz konusunda da işte 4 ay kadar borç yazdılar, üstüne de 4 aydır çalışıyorum ortalama 6 aydır ödemiyorum desek %10 faiz yazmışlar. o da baya iyi tefeci gibi faiz işletiyolar.

Pusulaya da yıllardır yazıyoruz da yine de bir şey olduğu yok, hadi yine bir umut bakalım.

16 yapabilirseniz bütçeyi Mitsubishi Carisma var.

12_13 bine araba bulabileceğinizi sanmıyorum. Belki uno - tipo benzeri birşey olabilir.

Doların artışı ile en düşük araçlar 30k civarı artık

Araba bulursun da otomatik biraz zor valla. Palio'nun otomatikleri ve pert kayıtlıları falan olabilir 15 civarı sanırım. Bir de sorun çıkarmayacak demişsin de kaç senelik araba alacaksın o parayla, gerçekçi olmakta fayda var :D. Ben de arıyorum otomatik bir araç, parayı artıra artıra yakında sıfır araba alacağım bu gidişle :D. İkinci eller de fena durumda.

Ben de 15 bin'e sorun çıkarmayacak araba ararken kendimi 35 bin'i nasıl toplarım derken buldum. 12-13 bine hem otomatik hem sorunsuz araç imkansız artık.

proton'a bakin bence.

Polo 96 97

bulabilirseniz 1.3 enjeksiyonlu motoruyla tüpe dahi gerek kalmadan toyota starlet. bilen bilir, yaris'in öncülüdür.

starlet +1
13'e otomatik bulabilir misin bilemiyorum ama temiz bi tane bulursan sakın kaçırma.

www.youtube.com

m.sahibinden.com

Yenge sever mi, kullanır mı bilemem. Bu fiyata daha iyi, daha full otomatik araba yok.

En hızlısı hangisi bilmem ama ben olsam UPS ile gönderirim, sonuçta zaten amerikan firması, arada firma değiştirmeden götürüyordur. Tabi en hızlısı için illa ekstra ödeme alır her firma.

dhl de iyidir.
ohio'dan ankara'ya 3 günde koca paket getirmişliği var.

Ups>Tnt>dhl

tr.urbandictionary.com

mecaz kullanıldığında geçmişle yüzleşmek, gerçek anlamıyla kullanıldığında da gereksiz eşyalardan kurtulmak diyebiliriz.

eminem'in bu isimde bir şarkısı vardır, öneririm.

atilla taş sayesinde ne demek olduğunu anlamıştım,

www.youtube.com

Bu arada onlardaki "closet" bizdeki "klozet" değil. Eşya dolabı demek.
www.google.com.tr

Mecazi ve gerçek anlamları verilmiş zaten cevap olarak.

şurda yazana göre bi değişiklik olmayacak.

www.hurriyet.com.tr

olmaz.

girerken pasaport Kontrolü yapılacak, almama gibi bir durum Mülteci değilseniz olmaz.

Schengen vizesini durdurmadı. Schengen bölgesine girişte vize kontrolü yapılıyordu, schengen ülkeleri arasındaki geçişlerde yapılmıyordu. Şimdi almanya schengen ülkesinden gelenlere bile vize kontrolu yapacak.

Sen dışarıdan geliyorsun, her durumda o kontrole gireceksin demek. Bir şey değişmedi bizim için. Fransadan almanyaya geçişlerde ek kontrol var mesela.

anadolu yakası tam lokasyon alabilir miyim? tuzla- beykoz arası anadolu yakası olarak geçer de.

Maltepe'deysen bizim veteriner süper adam. O bilemezse bile doğru yere yönlendiriyor.

pedalizavet.com

Hem ilgili hem güler yüzlü hem bilgili falan. Ben de ekşiduyuru'dan aldım bu öneriyi zamanında, pişman olmadım. "Minik ve portos'un sahibi yönlendirdi" dersen bilir bizi.

anadolu yakasında değil; fakat bildiğim çok iyi bir klinik var 1. levent'te. link'i bırakayım, belki göz atmak istersiniz.

www.adaveteriner.com

fesmekan.mynet.com

şiddetle öneririm.

www.icerenkoyveterinerklinigi.com

Tamamen genel kültüre dayanarak cevap verice, linç etmeyin..
Numaralı gözlük dediğimiz şey basit bir mercek olayı aslında..Mercek gözdeki bozukluk oranına göre inceltiliyor kalınlaştırılıyor.
Eğer numarası tutuyorsa, takan kişi görüyor. Olay bu. Zararı olmaması lazım (Numarayı tam tutturuyorsa)

Ha ama güneş gözlüğü desen ona zararlı derdim. Dediğin gibi değil. Bu ucuz güneş gözlükleri, tam tersine takan kişinin güneş ışınlarına daha fazla maruz kalmasına sebep oluyor.

Asıl güneş gözlüğü tehlikeli olurdu pazardan alınınca, sen ters düşünüyorsun.

Numarali pazar gözlüğündeki camda yansıma filtresi falan olmaz ama takan kişi görür etrafı, şimdilik rahatsa idare eder.

www.zennioptical.com şuradan 30-40 dolara gayet güzel kaliteli çerçeve+cam gözlük alabilirsiniz

Orijinal şarj aleti 55 TL:
www.pdateknoloji.com

Yeni pil ve yedek şarj cihazı 100 TL:
www.pdateknoloji.com

Alacaksan bunları al. Telefonun donanım sorunu olabilir, bu ikisi de çözmeyebilir sorununu, ama denemek istersen doğru ürünler bunlar.

145 TL kim fiyat çıkardıysa hatalı fiyat çıkarmış sana. Ya da set olarak fiyat vermiş belki de.

bundan aylar önce benim de başıma gelmişti aynı sorun. yeni batarya, yeni şarj ne varsa aldım, olmadı. en sonunda garantiye verdim 2 hafta sonra telefonun şarj girişinde su tespit ettiklerini söylediler ekstra ücret talep ettiler. onay verdikten sonra da 1 2 hafta içinde geldi telefon. ama eski olduğu için başka problemler çıkardı. bu süreç gerçekten insanı zorluyor. ne olacak ne bitecek derken stres yapıyor insan. eğer imkanın varsa yenisini al derim. ben öyle yaptım çünkü.

linkler için teşekkür ederim ama ürünlerin orjinal olduğunu düşünmüyorum. çakma almak istesem 20 liraya da şarj aleti artı batarya alırım.

Genpa garantili orijinal ürünler bunlar. Senin servise sorup aldığın fiyat, distibütör fiyatından yüksek olur illa ki.

pda teknoloji'nin ürünleri orijinal, kullandığım için biliyorum. linkleri verilen şarj aleti de batarya da orijinal yani. bence bir kurumu yaftalamadan önce hakkında araştırma yapmak gerekir.

Devilred bu aralar cok agresif yanitlarina denk mi geliyorum, öyle misin bilmiyorum, ama hakli.

S4 kullanicisiyim, aldigim seride sarj sorunu vardi ve batarya sisti. Servise gitti bataryalarin bazilari sorunlu dendi yeni batarya verildi, bu dönemde yedek batarya ve travel charger alip kullaniyordum. Sorunlu batarya ile embele olan telefon, hayvan gibi isinip elimde tutamadigim telefonda sorun yok dendi, pili degistirip verdiler kisacasi. 6 ay sonra gene sorun yasadim, yeni pille de eski pille de internet testlerindeki ekran sürelerine ulasamiyorum. Simdilerde ise yazilimsal nefretim var, güncelleme yeni geldi, samsung senin yapacagin isin. Cer cöp dolu, yavas, vs vs. Bir de tuslarda sorun var, power tusu basili kalabiliyor bazen.

Diyecegim o ki, yeni telefona para verebiliyorsaniz düzgün bir sey alip devam edin. Ben de isterdim ki 2 yilda 2000 liralik telefon böyle sorun yaratil hurdaya cikmadin ama samsungun yaptigi bazi islerin ben...

Neyse, sakinim, s4lerde sorunlu modeller pek islah olmuyor kolayca, deneyin, ama mümkünse esden dosttan edinin bu ekipmanlari öyle deneyin. Sorununuza cözüm olacagi garantisi yok.

samsung'un kendi mağazasından edindiğim bilgiler ışığında konuşmam gerekirse şarj aletleri modellere uyumlu şekilde üretiliyor yani atıyorum s3 ve s4'ün şarj aletleri farklı. akımı farklı şekilde iletiyorlar. yüksek akım alçak akım muhabbeti buradan geliyor. mağazaya gidip ben galaxy için şarj aleti almak istiyorum dediğiniz zaman hangi model diye özellikle soruyorlar modellere göre şarj aleti fiyatları değişiyor. sizin orjinal olarak aldığınız s5 şarj aleti s4 için üretilen orjinal şarj aletindeki verimi vermiyor. yani demem o ki samsung modele göre şarj cihazı üretiyor. samsung şarj aleti diye satılması bana pek mantıklı gelmedi.

kayıt dediğin şeyi e devletten te yapabiliyon benim bildiğim, telefon bayileri de yapıyor turkcelle felan git pasaport ve harç parası istiyolar. sen sahte imei koydurmaya çalıştıysan adamların dediği doğru.

bence de adamlar "sahte imei çakamayız" demiştir. Senin ihtiyacın sahte imei değil, sen son 1 ayda yurda giriş yapmış bir pasaporta telefon işleteceksin. Yasal bir şey, GSM bayileri bile yapar. Güvenilirlikle de ilgili değil zaten devletin sisteminden yapılıyor.

yazmak yerine aramanızı öneririm.

"* 0888 228 12 12 numaramız tüm kullanıcılar için (Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, Avea) dakikası 1,5 TL/dk (vergiler dahil) olup operatörünüz tarafından faturanıza yansıtılacaktır."

İşte bundan dolayı aramadım hocam... Çok bekletiyorlar :)

Mahkemeye gidip isim değiştirmesi daha kolay olabilir. Pegasus çok nazlı.

Paraya kıyıp telefon edeceksin :/

teoride sorun olur. pratikte sorun olmuyor.

pegasus'un bir de ücretsiz hattı var biletli müşterileri için. orayı arayın.

Microsoft storea bak

Başlat tuşuna tıklayıp "Solitaire" yaz, microsoft solitaire collection'a tıkla.

Çıkan tüm uyarıları kapat, sign-in olmana gerek yok.

Sonunda oyun listesi gelecek, "Klondike" seç.

o dedikleriniz yok bende galiba, anlaşılır olması için;

snap.ashampoo.com

?

başlata basıp tüm uygulamalar dediğinde "M" harfine gelirsen orda da var.

şayet yoksa enterprise'ta yoktur kanımca.