Bakinizla gitmek istedigin linki kopyaliyosun, sonra bak orda asagida bakiniz secenekleri var, akilli bakinizinkinde hede yaziyor, ona tikliyosun, senden linki istiyo yapistiriyosun, bakiniz metnini istiyo oraya da su entrysi yaziyosun. Entera basiyosun tadaaaa!

daha kolayı, linki kopyaladıktan sonra, sözlükte metin kutusuna "şu entrysi" yazıyorsun, bunu seçiyorsun, sonra http tuşuna tıkladığında açılan kutuya linki yapıştırıyorsun.

ordaki kutulara hiç mi tıklamadın yıllardır, 6. nesilmiş peh:)

Kutularda

normal bakiniz
Bkz: ibareli parantezli bakiniz
Yildizli bakiniz var.

Cok sik yazmiyorum aslinda. Toplasan 150-200 entry var.

neden bilemem ama kedi göz enfeksiyonlarında, gözü kızarmış/çapaklanmış/kapanmış sokak kedilerinde yüzde yüz etkili 2 liralık gentagut damladan alıp 2 gün deneyin. 3. gün geçmezse veterinere götürün.

Sokak kedisi değil ki

2 gün falan denemeyin hiçbir şey, veterinere götürün hemen. bu akşam götüremiyorsanız çay masajı yapın yumuşak bir bez veya pamukla o göze, yarın da veterinere götürün. Göz enfeksiyonu dediğimiz şey çok çeşitli olabildiği için kafanıza göre damla ilaç kullanmayın, bir uzmanın hasarı net olarak görebilmesi gerekiyor. Ve tedavi edilmediği her an gözü çok acıyor şu an kedinizin, haberiniz olsun.

pek çok veterinerin de önerdiği, evdeki 2 kedime de daha önce benzer bir durumda önerilmiş bir ilaç neden kafasına göre ilaç kullanma oluyor ki? insan göz enfeksiyonlarında kullanılan çay masajı daha mı bilimsel bir yöntem?

uzman olmayan insanlar tarafından önerilen ilaçları kediniz üzerinde denemeyin lütfen. kediniz deneme tahtası değil. en kısa zamanda bir veteriner hekimin muayene etmesi şart görünüyor. geçmiş olsun şimdiden.

benimkinin de 4 gündür kısık. kızarıklık yok ama. çay pansumanı yaptım, geçer gibi oldu, geçmedi. yarın fatih hayvan hastanesine gidiyoruz.

gözündeki enfeksiyondan çok gözkapağı dönmesine benziyor fotograftan görebildiğim kadarıyla. genta bir işe yaramaz bunda. evet iltihap akan göze, enfeksiyondan kapanmış göze falan damlatılır genta sorun olmaz ama, bu hayvanda enfeksiyon denebilecek bariz bir görüntü yok, daha çok göz bir şeyden irrite olmuş gibi.

Ufaklik buyuyup kendini savunacak hale helene kadar odaya kapatin, evde guvende ve sicakta olup sıkılmasi, sokakta tehlikede ve sogukta olmasindan milyon kere iyidir. Boyle idare et eye calisin biraz. Ufallik buyusun semirsin, ondan sonra kisirlastirirsiniz, beraber takilirlar alisirlar. Mutlaka kavga edeceklerdir arada ama yasayip giderler.

Evin sahibi olan her kedinin tavrı fix bir şekilde hoşnutsuzluk ve şiddet oluyor. Bana göre yeni gelenin tavrı fark yaratıyor, eğer yeni gelen ev sahibini domine edecek güçte ise savaş hiç bitmiyor ama ev sahibi dominant taraf olduğunu teyit ettikten sonra yeni geleni rahat bırakıyor, arada yine saldırır oyun oynar birlikte ama savaş biter.

Bizde durum bu oldu. 2. kedimizi alana kadar 2 kedi denedik biri erkek biri de iri vahşi bir dişiydi ve bizim premses kızımıza göz açtırmadılar. Sonuç kediler gittiler tesadüf eseri 2-3 aylık bir kediyi misafir ettik derken baktım bizim kedi yavruyu dövdü bi kaç gün sonra oyunlar oyunlar... 2 ay olacak şimdi hala deli gibi kavga ediyorlar her gün ama birbirlerini yalıyorlar da. Sıkıntı yok.

Size tavsiyem ikisini aynı anda sevin. Kokuları alışsın birbirine. Aşırı şiddet içeren kavgalarda kedinize kızın. Odaya kapatmayın ya da biraz toparlayana kadar kapatın sonra salın. Ayrıyken alışmaları imkansız. Kendi kedinizin şımartın.

siz yanlarındayken @yahveyire +1 siz yanlarında yokken @innerbliss +1

yavruyu kedi kutusuna koyup büyük kedinin gelip koklamasına izin verin bir süre. yavruya erişemeyeceği için zarar vermeden merakını giderecektir. alışmalarında bir adım oluyor.

renkleri çok güzel. şansı açık olsun.

Öncelikle, cevaplar için teşekkürler.

ufaklık sabahları yürek yiyor sanki bizden gizli. bir cesur, bir hareketli. sanırsın evin kedisi o :)

İkisini sürekli beraber sevmeye çalışıyorum. aynı mamaları veriyorum. hatta kumları bile aynı marka :) Ufaklığı evde dolaşmaya çıkarıyorum şapşiğin mamasını kokluyor, şapşik de ufaklığın odaya girince mamasına bakıyor, suyuna bakıyor hatta tadıyor. aynı mama mı değil mi kontrol ediyor sanırım :)

aslında şapşik önce yalıyor, ufaklık kaçınca veya karşı tepki verince saldırıya geçip ısırıyor :)

bir de, 1 haftadır yeni kedi evde. daha ne kadar alışma süreci geçebilir, var mı yaklaşık bir beyanı olan :)

Şapşiğe çok fena uyuz oldum

Resimlere şimdi baktım, Şapşik kedinin bir üstüne otursa...

Ya ben 1 hafta deneme süresinden sonra pek olumlu bakamıyorum ama siz bu bir haftayı sonuçta tamamen aynı odada geçirtmemişsiniz, o yüzden bence hala bir umut var kaldı ki kediniz, diğer kediyi yalıyorsa zaten daha ne?

Bizim evdeki yavru da büyük kedimin, kendisini yalamasına pati atarak cevap verdiği için kavgalar oluyor. Ama kedinizin diğer kediye ciddi bir zarar vereceğini düşünmüyorsanız bence aynı odaya bırakın, yavru en kötü saklanacak bir yer bulur bence ki o kadar halsiz gözükmedi benim gözüme :)

Genelde 1.5-2 ay diyorlar alışma süreleri için ama kediden kediye göre değişiyor olay, daha önce evde başka bir kedi görmediyse kediniz, sosyal değilse yani bu süre uzun olabilir, öbür türlü kısa da olabilir. Ama yaladıysa olay bitmiştir gözüyle bakıyorum ben duruma.

Bol şanslar mutluluklar diliyorum =)

@Big bada bum bum hayırdır :(

@yahveyire iyi beslendi, o konuda haklısın. ki bugün üstüne bastı, diğeri ezildi sandım :)

mesele zaten aslında, küçüğün yalamalara patiyle tepki vermesi. yoksa ilk etapta sorun yok. tabi patiden sonra küçük nereye kaçarsa kaçsın, şapşik bırakmıyor peşini:)

bu kadar korkmamın temel sebebi, aldığım peluş ayının 24 saati tamamlamadan şapşiğin patilerinde parçalanması :) onu da peluş gibi görürse vay haline :)

ben şahsen bu sorunu çözememiştim ve ikinciyi kediyi sahiplendirmek zorunda kalmıştım.
deneyimli kedi besleyenler kokularına alıştırmanın işe yarayacağını söylüyor. şapşik'e serbest dolaşım izni vermişsiniz ama bazı günler yeni kediyi hapsettiğiniz odaya şapşik'i koyun ve diğer kediyi odadan çıkartın. bu sayede kokusuna alışır sanırım.

arada patilesin bir şey olmaz. anneleri de yapıyor. bahsettiğiniz durumda çığlıklar duymuyorsanız sorun yok. yavru kendini korumayı, pati atmayı, kaçmayı böyle öğreniyor. yavru ezilmez. kaçabilecek kadar hızlı hareket eder. şapşik evin garfield'ı sanırım.

Oncelikle kavgalari abartmamayi ogrenmeniz lazim. Kediler kavga eder. Eger gercekten ciddi zarar verecek bir durum yoksa ayirmayin kavgayi, siz ayirdikca hiyerarsinin oturmasi engelleniyor ve alisma sureci de dogal olarak uzuyor. İyice alistiklarina kanaat getirene kadar siz evdeyken yavruyla beraber dursun sapsik, siz yokken yavruyu odaya kapatin. Kapatmasaniz da bir sey olmaz muhtemelen ama, tedbir iyidir.

Bir de ikisini beraber sevmeyin, sapsik kiskanir. Yavruyu bir sure sapsigin gordugu yerlerde ve zamanlarda sevmeyin dokunmayin oynamayin ilgilenmeyin, kedinizin evde cok da bir sey degismedigini gormesi lazim kabullenebilmesi icin yeni kediyi.

Hocam geçenlerde bi arkadaş sahiplendirilecek bi kedi olduğunu söyledi. Kendisi öğrenci, yine öğrenci olan bi arkadaşı 2 yıl bakıp büyüttüğü bi kediyi getirip bunlara bırakmış ben artık buna bakamıyorum diye. Klasik öğrenci muhabbeti yani.
Kedinin çantası, minderi, mama kabı vs. varmış.
Eğer ilgilenirsen fotoğrafını falan isteyeyim, kedinin cinsiyetini bilmiyorum.
Sadece 2 yaşında ve beraberinde gerekli birçok malzemesinin verileceğini biliyorum şimdilik.

İki tane yuva arayan minnos var bizde :)

Yavru olması tercih sebebi açıkçası :) kaç aylık yavrular acaba? Bi de acil yuva arıyorsanız eğer ben henüz ankarada değilim.

Biri iki digeri dort aylik bizimkilerin. Eger size guvenirsek ve sahipleneceginiz kesinlesirse bir ay kadar kalmalari sorun degil bizim icin.

Peki, çok teşekkür ederim :) buradan haberleşiriz ileride o halde.

ÖNCELİKLE, BU BİR PROBLEM DEĞİL, lütfen makul olun.

kediniz problemli değil

hayvanlar tüy değiştirir mevsim geçişlerinde

tarakları var bol bol tarayın toplayın. kedi yani bu tüyü olduğu epey bilinen bir gerçek. kılı tüyü var diye yazıktır ilaç içirmeyin.

fakat kabul ediyorum tüylerinin olması ve bu akdar çok dökülmesine ben şaşırmıştım, kediler deri değiştiriyor sanıyordum.....

aşırı tüy dökme sıkıntısını biz de yaşamıştık bir ara. her kedi tüy döker bu bir british kısa tüy olsa bile. bizim veterinerimiz mamayı değiştirmemizi önermişti. Meğer verdiğimiz mama karaciğerine fazla baskı yapıyormuş,o da tüylerin dökülmesine sebep oluyormuş Su an nd kısırlaştırılmış mama kullanıyoruz.
tabi ki hala tüy dökme oluyor özellikle mevsim geçişlerinde fakat eskiye nazaran gözle görülür bir şekilde azalma oldu.

cevaplar için çok teşekkürler. Arkadaşlar bu 2. kedimiz ve evimizde hep bir kedimiz oldu. Tüy dökme durumlarına yabancı değiliz. problem değil diyen arkadaşlar bu durum son bir yıldır var ve bizce bir problem çünkü kedimiz artık dökülen tüylerinden kendi bile bıkmış durumda. Onu doğru düzgün sevemiyoruz bile. Kedimizi tanıyoruz ve bu durumun normal olmadığını düşünüyoruz. Belki beslenme eksikliği yada farklı durumları olabilir o yüzden bu duyuruyu açtım. Malesefki veterinerlerdede kediler tüy döker normaldir algısı çok yaygın. Elbette döker, mevsim geçişlerinde dahada çok döker kabul ama bizdeki durumun daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Yaşayan bilir anlatmak zor gerçekten. Furminatöre gelince gerçekten güzel bir ürün kullanıyoruz ama inanın değişen birşey olmuyor.

bizim de iran kedimizi var tahmin edemeyeceginiz kadar tuy dokuyor. veteriner de klasik kediler tuy doker diyor ancak eskiden bu kadar tuy dokmuyordu. baya arastirdim ama bir cozum bulamadim

bahsettiğiniz kadar tüy dökümü sağlık sorunu kaynaklı olabilir. mama içindeki alerjenler, fazla protein (varmış böyle bir şey) iç organlara ve dolaşıma zarar verip sebep olabiliyormuş. balıklı, alerjik mama çözüm olabiliyor. @patlıcangil barf beslemeyle aştığı sorunları yazmıştı. belki size de faydası olur. eksisozluk.com

madarch+1 mamayı değiştirmeyi dene bence de. benimkinde neredeyse hiç tüy sorunu kalmadı. yalnız ayda bir iki kez kusuyor, tüy değil ama sadece yeni yediği mamayı kusuyor, fazla mı yiyor, yiyip çok mu zıplıyor bilemedim.

Mamadaki protein fazlaligi, taurin eksikligi, mama alerjisi gibi bir cok sebep olabilir tuy dokme sorununa sebep olabilecek. Aldiginiz multivitaminle duzeldiyse ben taurin eksikligidir muhtemelen diyorum, taurin icerikli odul tabletleri var severek yedikleri, onlardan alabilirsiniz ama mamayi degistirip daha dengeli bir mamaya gecmek elbette en mantiklisi olacaktir.

www.papsivet.com

fakültede tüm operasyonlar yapılıyor, ilgililer fazlasıyla. ancak sokak kedisi diye bir hayvanı operasyona almazlar. hasta kaydı yapılıyor bir insan üzerine, dosya açılıyor ve tedavi öyle başlıyor. (değişmediyse prosedür) 7/24 açık telefonla bilgi edinebilirsiniz.

Sariyer rmde hangi hekim? Monodoxla uyuz tedavi edilecegini dusunen hekimleri var orada, hic guvenilir degil ben olsam hayatta teslim etmezdim kedimi onlara.

selam, çok geçmiş olsun.

nedir son durum?

zorla da olsa şırıngayla falan su, süt, mama vermeye çalışın. beslenmesi lazım :(

umarım hpv değildir. terleme de varsa eyvajlar olsun.

nemlilik de varsa pudra deneyebilirsin pazartesine kadar

beyaz pamuksu vajinal birikintiler var mı? belki candidadır. sık görülür kadınlarda. mantar enfeksiyonları için verilen kremlerle tedavi edilir.
hpv'de siğil olur genelde. umarım yoktur tabi..
tabi bir günlük gecikme önemli değil böyle durumlarda ama içiniz rahat etmezse acile bir gidin derim..

ya herhangi bir cinsel yolla bulaşan hastalık şüphem yok. ben de mantar olabilir diye düşünüyorum. bir panik durumu da yok pazartesi gideceğim doktora zaten de, kaşıntıdan uyuyamıyorum.

watsons gibi mağazalarda vajinal temizlik mendilleri ve vajinal bölge yıkama jelleri oluyor. yazın ıslak mayoyla oturmaktan böyle bir kaşıntım olmuştu, kaşıntıyı almıştı.

çok büyük ihtimalle vajinal mantar olabilir, çok terlemekten, o bölgenin hava almamasına kadar birçok nedeni olur. Çözümü için duş jeli gibi ph dengesini bozan şeyler kullanmamak, mutlaka pamuklu çamaşır giymek gerekiyor. Ayrıca Canesten krem kaşıntıyı geçiriyor. Bir de aktardan çay ağacı yağı alıp pamukla sürebilirsiniz.

yarın bir açık eczane bulup vajinal mantar kremi alın, doktora gidene kadar kaşıntınızı hafifletecektir. normalde ilaç tavsiye etmem kimseye ama bundan bir zarar çıkacağını düşünmedim. çok fazla kaşıntı büyük ihtimal mantardır zaten.

vajinal temizlik ürünleri malesef ph'ı bozuyor. kullanılması pek tavsiye edilmez rutin olarak. doktor muayenesi+ilaçla tedavinizin ardından iç çamaşırlarınızın pamuklu olmasına özen gösterin. bölgeyi nemli bırakmayın, her gün çamaşır değiştiremiyorsanız günlük ped kullanıp gün içinde 2 defa filan değiştirin. evde/rahat temizlenebileceğiniz ortamlarda günlük pedi de kullanmayın ki bölge hava alsın. mantar hücreleri düşük ph ve yüksek nem koşullarında hızı ürer.

zaman kötü kolla kendini :) diyorum başka bi şey demiyorum. sonuçta hepimiz erkeğiz, yeri geliyor yastığa yorgana halleniyoruz. yokluktan ibne olup gelme gavur memleketler.. www.youtube.com

homofobik tavırlar takınmazsan sorun olmaz yahu, senden tek farkları hemcinslerinden hoşlanmaları, büyütme...

aa çok süper bulmuşsun. daha açık fikirli insanlar olacaklarından rahat yaşayacağına eminim. sana gay bi espri yaparlarsa offensif davranma.

sene olmuş 2014 halen gayleri açık fikirli zannedenler var. güzel kardeşim zamanla sana da halleneceğine emin olabilirsin. buna açık fikirlilik diyorsan onu bilemem.

yav arkadaş, adam çiftin yanına gidiyorum diyor, sevgilisinin yanında nasıl nereye hallenecek? eşcinsel insanlar emin ol senden benden daha az azgınlar, duyuruda sana hallenen gizli biseksüeller olmadıysa orada hiç olmaz, rahat ol sen.

oralarda bu durum daha normal karşılanıyor, o yüzden "gay çiftle kaldığım için kasıyorum" tarzı hareketlerde bulunma derim; heteroseksüel iki erkekle kalıyormuş gibi davranman daha iyi olur.

hem iki erkek hem de iki kadın çift tanıyorum, birlikte yaşayan insanlar, diğer çiftlerden hiçbir farkları yok.
fark varmış gibi düşünmeni gerektirecek bir durum da yok..

ayrıca sanıldığı gibi gay olan erkekler sürekli başka adamların peşinde değil, çok duygusal olup, tek eşli olan insanlar çoğunlukta.. o yüzden, heteroseksüel çiftte kadının senin üstüne atlama olasılığı ne ise burda da o..

birbirinizin kisisel alanina girmezseniz skinti olmaz. enseye tokat olmak zorunda degilsin. oldugundan farkli davranma. asiri ilgi, titizlikler, takintilar girmezse araniza guzel gunler gecirirsiniz. maddi manevi paylasmaktan cekinme. sen kasmazsan onlar da kasmaz rahat edersiniz.

ortaya cikacak her turlu problemde yapici cozumler uretmelisin.

çok gay tanıdım yurtdışında ve ben herhangi bi çekinme durumunun olması gerektiğini düşünmüyorum ki erasmus öğrencisi olarak gittiğinden çok uzun süreli de olmayacağı için ordaki kalışın hiç sorun olmaz sadece kendileriyle ( bizde yapan çok vardır türklerde) gayler diye dalga geçiyo gibi homofobik tavırlar ve rahatsızlık çıkartcak şeyler yapma yeter bence.

ben bi 15 gün kadar 2 gay (çift) + 1 kız olmak üzere 3 almanla aynı evde yaşadım.

hiçbir problem olmadığı gibi gayet kibar ve eğlenceliydiler. hatta 2 saptan daha iyidi bile denebilir zira kibar ve eğlenceli olmalarının yanında gayet de temiz tertipli tiplerdi. temizlik bulaşık işlerini falan benden ve kızdan daha çok yapmışlardır. en ufak bi sarkma, yanlış bişey de olmadı.

tabi bu demek değil ki herkesin deneyimleri benzer olsun. nasıl 2 hetero erkekle çıkıp çok memnun olabileceğin gibi çok pişman da olabilirsen bu da aynı şekil. insan sonuçta heteronun da gayin de iyisi kötüsü var.

bence avantajlı bile olabilir gaylerin taş gibi kız arkadaşları oluyor gaylerden bize zarar gelmez diye onlardan nasiplenebilirsin.

Tek zorluğu sevgili olan iki kişi ile yaşamak. Gay olmaları hiçbir dünya gerçeğini onlar için farklı kılmıyor.

gayler çok daha eğlenceli oluyor. ayrıca çok taş kız arkadaşları oluyor. şu güne kadar takıldığım en güzel kızların çoğuyla gay partilerinde tanıştım.

dikkat etmen gereken bir şey yok bence çünkü heteroseksüel insanlara göre daha rahatlar. bazıları gay olmalarıyla ilgili şakalara çok güldüğü gibi kendileri de yapıyor. bazılarıysa sevmiyor. onu zamanla anlar nasıl davranman gerektiğini görürsün zaten... ha bi de duvarlar kalındır umarım, yoksa git bi kulak tıkacı al...........

depresyon belirtisidir.

@innerbliss
major depresyondan muzdarip bir şahıs zaten.

insanın kendine yakışanı giymesidir

"ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü"

Bilmemedim lakin istemesek de ölecek olmamız neka acı bi gerçek :(

çaresizlik göstergesidir. eyleme dökülüyorsa intihar girişimidir. böyle şeylerin eğilimine inanmıyorum ben. kafasına koyan adam tek seferde bitirir olayı.

Kesinlikle ama kesinlikle, salt ölmek istemek ne depresyon beirtisidir, ne de intihar eğilimi.
Bunu unutun.

kulturlere gore degisir. farkli bir acidan bakilirsa bu stratejik olarak kullanilan bir zihin durumu bile olabilir. mesela samuray stratejilerin de ai uchi denilen savunma yada saldiri amaci icermeden hasmin yaptigi hamlenin aynisi yaparak ( sanki bir ayna karsisindaymis gibi) uygulanan teknikler icin olumu kabul etme zihni gerekir. yada sutemi dedikleri feda etmek kavrami/stratejisinde kisi yasamini feda ederek hasmini oldurebilir. diger tarafta ;

olmeyi istemek islami kaynaklarda kiyamet alametidir.

genel anlamda kisini kendi benligini var oldugu halde kabul edemeyisi bulundugu ortama gore kendisini asagi , yetersiz , degersiz gormesidir.

bu yapiya sahip zihnin en temelde kendisine olumlu geri bildirime ihtiyaci vardir. sozel olarak geri bildirimlerin etkili olmasi zor gozukmekte cunku isteme fiil barindirdigi icin kisi sozel olarak bu zihin yapisindan kurtulmasi cok gozukmekte. fiziksel olarak kendisine olumlu geri bildirimler saglayacak aktiviteler yapmasi gerekir. hobi olabilir, spor olabilir.

bu zihin yapisina amacsiz ( kazanim amaci gutmeyen ) olarak sahip ise insan zihinsel anlamda kendini ''baskalarinin'' standartlarina gore yargiliyor demektir.

hayir.

evet. ama hiçbir şey çözümsüz değil olmadı intihar ederim düşüncesindeyse değil.

bana da o arada bir oluyor. 10 gün sonra olduğu bile var. bu şikayetle doktora hiç gitmedim ama genel bir kontrol için gittiğimde bir problem görememişti. siz ihmal etmeyin tabi ki, doktora görünün.

öncelikle evet doktora git. sonra bildiğim kadarıyla rahim kanserinde kanın normal kan gibi kırmızı renkte olması gerekiyor. koyu renkli kahverengi ise gelen kan çok korkulacak bişey olmayabilir. genelde adet bittikten sonra o tarz bi akıntı normal olabilir. ama yine de doktora muhakkak git içinde şüphe kalmasın.

aynen bana da oluyor. Ben internetten baktığımda regl sonrası kahverengi akıntının sık rastlanan bir şey olduğunu okumuştum, çok endişelenmedim o yüzden.
Ama tabii böyle bir aile geçmişi varsa zaten 6 ayda bir jinekologda kontrol edilmelisiniz.

internete baş ağrısı yazsan kanser çıkar zaten.

@fayfim aile geçmişi böyle olunca korkuyor insan.

korkmanız gereken 2 günlük kanama değil sürekli böyle bir kanama olması. her ay tekrarlar, hiç geçmez, çok fazla kanar vs. ara sıra ara kanama olabilir gayet normaldir. adet düzenli olduktan sonra çok da korkacak bir şey yok. daha önce gitmediyseniz aile öyküsü nedeniyle randevu alıp bir kadın doğumcuya görünün ama korkacak bir durum yok.

tabi bunları yaşınızın genç olduğunu düşünerek yazdım. 40-50 yaşında falansanız durumlar değişir.

Yaşınızı yazmamışsınız ama 23 yaşında kız arkadaşıma aynısı olmuştu ve doktor miyom olduğunu söyledi.ciddi değil dedi.

mutlaka doktora dişin ama bence korkmayın.

yaş 20.
korkmuyorum ama bir doktora gideceğim öyleyse.
teşekkürler.

burda -20 ile -40 C arası. katman katman giyiniyorum.

370 kat. Sabah gün doğmadan çıkıyorum, o zaman soğuk oluyor palto. Öğlen hırka, arada montumsular. Bavulla çıksam çıkarım.

deri ceket giyiyorum , dönerken üşüyorum.
kaşe giyiyorum terden ölüyorum .
çok kararsız kalıyorum bende.
egede hava durumu böyle .

Ben bugün işe gömlekle gittim. Ankara'da hava çok güzel maalesef.

Normal kot ustune duz beyaz/siyah tahirt ustune bir kapsonlu ve mont olarak da yelek giyiyorum. Kot kismi tayt veya esofman olarak da degisebiliyor. Ayakkabi spor ayakkabilarimi ya da botlarimi giyiyorum

tişört+hırka+kaban giydim bugün.

dışarı çıktım, kabanı çıkartıp çantaya astım.
yürüdüm, hırkayı çıkartıp çantanın öbür tarafına astım.
akşama doğru hırkayı giydim.
akşam kabanı.

bende beyle.

yazlık gömlek+ceket.

şu anda iyi gibi tişört + ceket tarzı mont + mont ile çıkıyorum direk. ama soğukken şöyleydi,

en işte normal uzun kollu tişört.

üstüne uzun kollu gömlek.

üstüne süveter.

üstüne ince-orta fermuarlı kapşon.

üstüne kalın fermuarlı kapşon.

üstüne de kaşe mont ve atkı.

ankara bu arada. cidden sert geçiyor termometreye göre.

gömlek (kollar kıvrık)
hava soğuksa içine tişört
daha soğuksa üstüne ince bir ceket
daha da soğuksa ceketin içine kazak

istanbul

bugün mesela sadece gömlek giymiştim.

Tshirt-ceket.

vücut tasması

göğüs tasması da denir.

sağolunz.

bel tasması

ilk tercihine şaaparlar genelde. ki ikisine de kırıkkale yazamıyorsun benim bildiğim kadarıyla.
mesela ben birinciye adana merkez ikinciye ceyhan yazmıştım.

evet ankara yazmalısın aynı yeri 2 defa yazamıyorsun.

hocam spoiler ı falan boşver de şimdi; yerinde olmak isteyecek ne kadar adam var hiç haberin var mı bundan? yapmayın böyle şeyler, insan üzülüyor.

neyse kendi sorunlarımızı bir kenara bırakırsak; 1. sezonu bitirince behzat ç seni kalbime gömdüm'ü izle. dizi tamamen bitince de behzat ç ankara yanıyor'u.

bu arada 1. sezon finali 38. bölüm.

her temas iz bırakır ile son hafriyat'ı ne zaman okumalı?

dizi ve filmler zaten kitapların uyarlaması. onlar televizyon projelerinden önce vardı. ne zaman istersen oku yani problem değil. filmi çekilmiş olan kitapları nasıl okuyorsan aynısını uygula. hangisini daha çok seviyorsan, çok fark etmez.

Birinci kitap galiba ilk bölümde aşağı yukarı sonlanıyormuş, meselâ ikinci kitaptaki hikâye dizinin hangi bölümlerine tekâbül ediyor?

heolm +1

Ikinci kitabı okumadım ama bildiğim kadarıyla o da ilk film olmalı.

ikinci kitap ilk film.

@heolm un dediği gibi yap. çünkü her temas bir iz bırakır ilk sezon'u anlatıyor, seni kalbime gömdüm, ilk sezondan sonra yapılmış olup son hafriyat'tan uyarlanmış, ankara yanıyor ise tamamen dizi bitince yapılmış, dizi ile her türlü ayrıntıyı içeren bir film.

edit: bence ilk her temas bir iz bırakır'ı oku, sonra ilk sezonu izle.

O zaman,

Her Temas İz Bırakır
1. Sezon
Son Hafriyat
Seni Kalbime Gömdüm
2. Sezon
3. Sezon
Ankara Yanıyor

şeklinde yardırıyorum ben...

thunderbird <3

thunderbird +1

thunderbird +100

outlook daha iyi bence

@cursor: evet ben thunderbird ile exchange ve başka kimi sorunlar yaşamıştım. Outlook bana hiç sorun yaşatmadığı ve aradıklarımı verdiği için bence daha iyi dedim.

@yakuza123 eğer ekleyeceği mail hesapları exchange server üzerinde ise haklı olabilirsin. ama eğer değilse bence outlook gibi bir program ile bilgisayarı kanırtmaya gerek yok.

mail okuyacaksın sonuçta ve de içine ekleyebileceğin pek çok eklentiyi de düşününce thurderbird ağır basıyor.

ama bu arada hepsini online tek yerden halledeyim diyorsan, al bir gmail hesabı bütün maillerini pop3/imap üzerinden oraya ekle ve kontrol et.

yönetim iplemez. ancak dava açabilirsin.

nasil yani silinmesi icin birsey yapmaz mi?

gglik bir durum yoksa yapmaz.

edit: "paralı asker" demenin gg olduğunu sanmıyorum. ben de en başta bundan bahsetmiştim. kanzuk'un tayyip için "allah belanı versin" denmesinin hakaret olmadığını söylemesi durumu aklıma geldi. ha gg'yse silinir gider sonuçta.

yönetim iplemez diye bir şey yok bilip bilmeden sallamayın. özel mesajlara karışmıyor yönetim nick altına yazılan hakaret tabii ki silinir. ama yazarın kendisi ispiyonlarsa silinir.

adam "hakaret iceriyor" demiş gglik durumdan bahsedenler var. hakaret içermesi gglik bir durum oluyor zaten. nick altına yazılan yazarın kendisi entry'i gg diye ispiyonlarsa hemen silinir.

o zaman herkes birbirine hakaret etsin laf soksun ohh ne ala! forum sitesi gibi..

her neyse bir yazar baska bir yazar icin tanımadigini belirtmis ama buna ragmen paralı asker demis. üstelik eksisözlük üzerinden hic mesajlasmamislar. baska bir sekilde de iletisime gecmemisler.

bu durumda dava acabilir miyiz?

@cthulhu yazar ne sekilde ispiyonlama yapabilir? az önce iletisim kismindan mesaj yazdık gerci ama??

gg ispiyonu yap

@yakuza123 nasil yapabiliriz?

arkadaş çok biliyorsunuz madem o zaman bu sorusuna da cevap verin adamın, gammaz yetkisi yoksa nasıl yazarın kendisi ispiyonlayacak?

gg varsa tabi ki silinir, yazarın kendisinin ispiyonlamasına da gerek yok. sizin hakaret addettiğiniz her şey gg. he amk. en iyi siz biliyonuz.

dava da hakaret davası bildiğin, eğer açmayı düşünüyorsan.

ispiyonlama yetkisi yoksa iletişim kısmından yazmak da yeterli olur.

bu arada hala bilmeden sallamaya devam edenler var. bir sözlük yazarının nick altına yazılan hakaret SADECE yazarın kendisi şikayet ederse silinir. başkası şikayet ederse SİLİNMEZ.

bu arada "paralı asker" hakarettir. gg kapsamına da girer hakaret davası da açıp kazanabilirsin.

buyrun bir avukatın cümlesi şu aynen: "Birine "satılmis, parali asker, birinin köpegi vs" demek TCK 125'e gore Hakaret suçudur,2 yıla kadar hapis cezasi gerektirir. +tazminat"

@mügüs
entry linkini at ben yapayım ispiyonu.
@cthulhu
nick altı entrylerini sadece nickin sahibi ispiyonlayabilir kuralını bilmiyorum. Kaynak atabilir misin? eğer öyleyse ispiyonlamanın faydası yok. ayrıyeten adamın gammaz yetkisi yoksa ne olacak?

@yakuza123

sen ispiyonlarsan "yazara edilen hakaret yazarın şikayeti halinde incelenir" benzeri bir not düşülerek "hatalı ispiyon" olarak değerlendirilir.

ispiyon yetkisi olmayan birisinin yapması gereken de iletişimden yazmaktır.

şimdi neden kaynak arayayım bu sözlükte oldukça bilinen bir şey ssg'nin kanzuk'un da kaç defa yazdığı bir şey, hepsinden öte modlog'da dediğim şekilde hatalı ispiyon örnekleri dolu.

buyur bu da kaynak: i.imgur.com

iletişim kısmından nickaltına hakaret yazıldığını entry numarası ve içeriğiyle sözlük moderasyonuna gidiyor. sonuna kanuni haklarımı da arayacağım diye ekle...
sonra mail kutuna onay linki gelecek. onu da onayladıktan sonra moderasyon bir süre sonra işleme başlıyor....

@cthulhu peki dava acarken ekran görüntüsünü mü alacagim? savciliga gidip ne diyecegim? sikayetci olacagim kisinin nickname'ini biliyorum sadece, gidip de "mügüs isimli kisi hakaret etmis alin bu da ekran görüntüsü" mü diyecegim?

ikinci bir ayrinti, sikayet ettim zaten iletisim formundan ancak simdi o entry silinirse yine de davaci olabilir miyim?

cünkü beni hic tanimayan tek cümle konusmadigim biri neden ve nasil gelip sacma sapan seyler yazar anlamiyorum. sanirim incisözlükle karistirdilar burayi!! kafalarina göre gelip hakaret etmeyi hala anlamis degilim! ve bunun cezasini cekmesini istiyorum!!

mügüs rahat ol. bak benim nickaltımda da "ibne" yazıyor. söyledim neden yazdın diye. sana ne diyor :)

uğraştığına değmez.

@douchebag zaten biz hep ülkece de bosverdigimiz icin bu hale gelmedik mi? herkes sebepsiz kin nefret önyargi icerisinde.. medeni bir ülke istiyorsak saygılı olmak zorundayiz.

şöyle bir şey, bunun gibi film dizilerde hayvanlara muamele.

www.facebook.com

canlı anahtarlık nedir acaba?

(bkz: canlı hayvandan anahtarlık yapmak)

"ensest" terimini kullanmayın yalnız, kedi köpeklerde "ensest" olmaz. onlar birbirlerini anne, kardeş, baba, çocuk, amca, teyze diye kodlamıyorlar.

petshoplardan bahsedin. küçücük kafeslerde yaşamak zorunda bırakılmalarından. hijyenden...

aynen ticaret olmasa da kediler anne yavru filan cinsel ilişkiye girebiliyor.

petshop bence de en büyük yeri almalı. ve aynı zamanda fiziksel zarar vermeseler de hala petshoptan alışveriş yapmaya ısrar eden "elit" insanlar. barınaklara girmeye korkan "hayvanseverler"... bu konuda yazılacak çok şey var. asıl o ticareti ayakta tutan bu talep sahipleri..

anahtarlığa aklım şaştı şu anda!!

kastettiğim şey aynı anadan gelen hayvanların çiftleştirilmesi, hatta anne köpek ile yavrusunun çiftleştirilmesi ve bunun sebep olduğu gentik facialar da, bunu ensestten başka ne ile ifade edebilirim? inbreeding desem, tam karşılamıyor sanki...

kedilerde anayla çiftleşme sorun teşkil etmiyor, köpeklerde öyle değil. kastettiğim şey de bu. hayvan çiftliklerinde sürekli aile içi çiftleşme yapılması...

petshoplar zaten en büyük yeri alacaklar ama insanlar bu olayın petshoptan öte, meşru olduğu sürece ne boyuta gelebildiğini görsünler diye çarpıcı örnekler vermek istiyorum.

"inbreeding" soy içi üretim. siz de bundan bahsediyorsunuz sanırım. karşılıyor bence. tureng.com

inbreeding değil ki söylediğim...
yani bir golden retriever ile golden retreverın çiftleştirilmesini değil,
aynı anne babadan gelen iki golden retrieverın çiftleştirilmesinden bahsediyorum.

tam olarak insanda "ensest" dediğimiz şey.

doğrudur, ben kediler için konuştum.

buralarda belki işinize yarayan bir şeyler çıkar, bu konuyu tartışmışlar.
googledan aratın bir de bu keywordleri kullanarak.

forum.petarkadas.com

inbreeding oluyor işte hepsi. aile içi olduğu sürece inbreeding. genetik yakınlık olması tek şart. en.wikipedia.org

Hayvanat bahceleri ve akvaryumlar

www.banliveexport.com

canli buyukbas ve kucukbas hayvan ticaretinde telef olan hayvanlar, gumrukte beklerken susuzluktan olen, daha da fenasi ustteki link. pakistan sheep massacre diye aratirsan daha gorsel kaynaklara ulasabilirsin ya da livestock export

Şu orospu çocuğunu da kullanabilirsiniz bence:

t.co

slow loris'lerin dişlerini tırnakmakasıyla çekiyorlarmış ısıramasın diye. soyları da tükeniyor tabi.

2. tüy dökme problemi yoksa hiç taraklara para dökmeyin. kedim çok tüy döküyor diye gittim furminator aldım, ne kadar hafif tarasam da hayvan nefret ediyor aletten. son çare klasik bir tarafı sık bir tarafı normal ufak cep tarağı vardı onu denedim kuzu kuzu oturuyor o zaman. tarağın sık tarafı da aynı furminator gibi bir sürü tüy topluyor. boşa para vermeyin hiçbir şeye.

ya bu diş olayı ne kadar gerekli? ben dişlerini fırçalamıyorum, ya da bir bakım uygulamıyorum. 3 yaşında benimki.

Valla biri 9 biri 1 yaşında 2 kedim var, hiç diş ürünleri kullanmadım. Kedinizin dişlerinde problem mi var? Varsa veterinere göstermeden ürün kullanmayın derim. Eğer ağzı falan kokuyorsa dişten ziyade beslenmeden ya da mideden olabilir, sağlıklı kedilerin kokmuyor ağzı yaş mama yemedikçe.

biz bi ara yaş mamayı abarttık diş taşı oluşmaya başlamış veterinere dedi.yaş mamayı azaltın dedi sadece.bence veterinersz bişey kullanmayın.ürün yetersiz,yanlış ya da gereksiz olabilir.

valla ben tarağı demir uçlu,dökülmek üzere olanları da çekip alan modelden aldım.taratmıyor kendini.hayvanı rahatsız etmiyicek bişey alın.kaşıtıyorum hesabına kendisi gelsin

1. aslında veteriner özel diş macunu ve çocuk fırçasıyla temizleyebilirsiniz demişti ama eleman 4 yaşına geldi ben bir şey yapmadım. hoş, yaptırmaz da zaten. bence ufakken yaş mama ve kuru mamayı dengeli verip zamanla yaş mamayı daha da azaltmak lazım. kuru mama dişlere iyi geliyor.

diş temizliği için bir ürün arıyorum çünkü kedinin ağzı kokuyor. ıslak mama vermiyorum neredeyse hiç, her gün hills kuru mama yiyor ayda bir de evde pişirdiğimiz etten veriyoruz. kesinlikle yememesi gereken ya da kalitesiz hiçbir şey yemediğine eminim. veterinere danışmak istemiyorum çünkü veteriner kendisi hangi ürünü satıyorsa onu tavsiye ediyor ticari kaygıları sebebiyle, hemen hemen her veteriner yapıyor bunu bu durum nedeniyle de onların önerdiği hiçbir ürüne güvenemiyorum.

ürün tavsiyesi için değil de "kedimin ağzı kokuyor nedendir" diye giderseniz çok daha mantıklı bir şey yapmış olursunuz.
ağız kokusu için tabletler var aynı zamanda ödül maması niyetine de kullanılıyor onlardan verebilirsiniz belki, benim kedimin ağzı da inanılmaz kokuyor, geçmemecesine hem de ama hiçbir veterinerim (ki gittiğim veterinerin sayısı kaç ben bile unuttum) bugüne kadar fırçalamamı söylemedi. bana da çok gerekli gelmiyor. dişler normalse (gingivit falan yoksa-kontrol edin) muhtemelen sorun ağızda değil sindirim sisteminin başka bir bölümünde, eğer ağzında gingivit varsa da antibiyotik kullanacaksınız, pembe bi hap böyle, veteriner verecek size onu (kendi kullandığı ürünü verme olayı bunda yok, hepsi aynı ilacı veriyor tecrübeyle sabit). eğer sorun dişlerde değilse ve siz koku geçsin diye dişlerini fırçalarsanız hem koku geçmez hem de kedinizin sağlığını tehlikeye atmış olursunuz.

ps: kedi köpek diş macunu güzel kokmaz...

öyleyse o tabletlerden alayım teşekkür ederim. sindirim sistemiyle ya da dişleriyle ilgili problem olsa veteriner söylerdi diye düşünüyorum, son gittiğimizde kontrolünü yapmıştı çünkü. koku da çok ağır derecede değil zaten, öyle olsa büyük ihtimalle sindirim sistemiyle alakalı olduğunu düşünürdüm.

iç parazit iğnelerini düzenli yaptırıyor musunuz? benim kedim üşüttüğünde bile ben mideden kokuyu alıyorum. ihmal etmeyin ağız kokusu sindirim sistemiyle ilgilidir. konu uzarsa lütfen vet.e gitsin. neredesiniz benim levent'te iyi bir vet.im var. ve para peşinde değil.

evet yaptırıyoruz. ankara'dayım malesef.

ankara'da iseniz korusev'i tavsiye edeyim ben, levent bey çok iyidir.

habersiz gidebiliyoz mu kayıt mayıt bişe gerekli mi?

Orda iletişim bilgileri var düzenleyen kişinin. Ama direkt gidip barınağın önünde bulusulabilir. Iceriye giriş hep birlikte yapilacakmis, onun dışında kayıt vb. gerekmiyor.

Evet yazmışlar zaten örtü battaniye vs. de gerekli. 2500 civari köpek varmış o yüzden makarna, ekmek her türlü gıda goturulebilir. Et, kemik suyu getirenlerinkiyke karistirilip verilecek.

Taksiyi çağırırken de köpek taşıyacağını belirtmen gerekiyor ayrıca. Yıllardır ben de köpek besliyorum, ama nasıl bazı alanlarda saygı bekliyorsak, sevmeyen insanlara da saygı duymak gerekir.

neden köpek besleyen sevmeyene saygı duymak zorunda ama besleyene saygı gerek görülmüyor? çocuk sevmeyen de bir sürü insan var mesela, toplu taşımaya bebek de almasınlar o zaman, çocuğuyla bir yere gidecek olan taksi tutsun...

ondan değil de belki astımı, tüye alerjisi olanlar olabilir

Marmaray ve kaldırılan banliyo trenlerinde kutu ile taşınabiliyordu sanırım.

Edit: şehir hatları vapurlarında da kafesle OK.
www.sehirhatlari.com.tr

Yani havlamasını kontrol etmek çoğunlukla güç, ne kadar tıraş ettirirsen ettir mutlaka tüy döker, bazı köpekler düzgün beslenilmediği için koku yapar vs vs. Biri bir laf etse köpeğime dışarıdayken, o zaman bambaşka tepki veririm. Ama toplu taşıma araçları gibi halka karışılan yerlerde kim ne dese haklı bence.

Ayrıca bir de 500T gerçeği var ki akbil basarsan koyun bile taşırsın :)

eksisozluk.com

tamamen şoföre kalmış bi durum. kimisi bi şey demiyor, bazen de gerizekalı yolcular laf ediyor.

alerjisi olanlar bi zahmet artık ilaç mı ne kullanıyosa yanında taşısın. böyle bir şey için yasağa gerek yok. ingiltere'de bazı restoranlar hariç her yere evcil hayvanla girilebiliyor, hiç de soruna yol açtığını görmedim, nedense türkiyede problem oluyor sadece.

@balık yine bebek örneği vereceğim, ağlamasını kontrol edemezsin, tuvaletini tutamaz kötü kokar.
bir de 15 20 dk maksimum 1 1.5 saatlik yolda astım hastasını rahatsız edecek kadar tüyü hangi köpek dökebilir allah aşkına?
alerji de çok fazla şeye karşı olabilir, neden sadce tüye alerjisi olanlar için bu önlem?

sizce gerçekten mantıklı bir uygulama mı bu?

bebekle köpeği bir mi tutuyorsun yani?
ama o benim kızım/oğlum :(( diyeceksen hiç girme o tarafla. diyelim ki girdin benden karşılık bekleme.

@nescafe ailesi olmayan insanlara verebilecekleri rahatsızlık açısından birler.

Ben ankarada bir kaç kere dolmusa bindim, henüz bir şey diyen olmadı. Gerçi benimki küçük terrier ve kucağıma alıyorum. Uslu bi de havlama vb. yok. Ayrıca şu bebekle köpeği bir tutma sacmaligina girilmesin, senin için çocuğun neyse bazısı için de hayvanı o.

Pet taksilerle tasiyabilirsiniz normal taksiler de almaz maalesef.

@ayikiz biz de ankara'dayız ama benimki 40 kilo bir labrador... binmek için şansımı denemeye bile cesaret edemedim kavga etmemek için, zaten sokakta yaşlı amcalardan "ananızın işini yapmazsınız ama bayılıyonuz köpek gezdirmeye" diye laf yemekten doldum, taşmak üzereyim. muhitimi seveyim.

@kegums çünkü taksi şoförünün de astımı olabilir, bu da buna yönelik bir uygulamadır kesinlikle yüzdebimilyon.

ilk köpeğimi sahiplendiğimde kutunun içine koydum, ankara metrosuna bindim.

güvenlikler düdük çalarak koşmaya başladı, elinde telsiz suratında meymenetsiz bir ifadeyle içeriyi süzen insanlar belirdi, metro aniden kapıları kapattı, vızladı ilerledi.

adamlar yavru köpeği bomba sandılar amk o günden beridir taşıma kafesi kullanırım.

öte yandan ne bileyim eryaman otobüslerinde bir çok kez yavru kedi köpek taşıdım ettim, bahçelide otururken de aynı şekilde, metroya da bindim defalarca ama bu biraz suratındaki 'ne var lan' bakışı ve köpeğin tehlike oranıyla alakalı sanırım.

kucağında yavru sokak köpeğiyle dolmuştaki koltuğa oturan göz altları mosmor, salaş tipe kimse 'vay efenim sen ne yapıyorsun' diye soramıyo gibime geliyo biraz.

şöyle söyleyeyim: sen 100 metre ötedeki bebeği görüp yolunu değiştiren adam gördün mü hiç?

adam höt dese köpek kaçacak ama karşısında godzilla var gibi korkup, kaçıyor.

@himmet dayi ya korku geçerli bir sebep mi? korku nedensiz bir şey, insanlar pek çok şeyden korkabilir, çikolatadan korkan adam tanıyorum mesela ben. "aman vatandaş korkmasın yazık" diye yasak mı konur.

Bir bebek asla gidip başka bir insana saldırmaz, canına kastedecek bir davranışta bulunamaz. Köpekler için aynı garantiyi vermek imkansız. Sahip olduğum köpek saldırmaz desen bile bugüne kadar olmamış olması bundan sonra olmayacağı anlamına gelmiyor.

Bu açıdan mantıksız bebek / köpek karşılaştırması.

Simdi insanlardan saygi bekliyosak onlara da saygi duymak zorundayiz. Ben mesela kopegimle taksiye binmeyi tercih etmem cunku belki benden sonra takim elbiseli bi adam binicek uzeri tuy olucak, veya guzel bi elbiseli bayan binicek uzeri tuy olucak. En kisa sekilde tiras etsem bile tuy dokuyor iste bu onun dogasi yapilacak bir sey yok. Astim da olabilir alerji de olabilir veya korkuyor da olabilir hepsi olabilir o yuzden taksicilere, otobusteki insanlara saygi duymak gerek. Arabaya kopek bindiyse sonra ic yikamaya veririm arkadaslarin uzerine tuy gelmesin diye bunlari dusunmek gerek. Maalesef herkesin kendi arabasi olmuyor tabi bu durumlarda da pet taksi kullanilmasi daha dogru hem de yasanabilecek bir kazada hayvanin can guvenligi daha iyi saglanmis oluyor.

bir ara mevzuatlara göz gezdirdğimden dolayı biliyorum; ne yazık ki türkiye'de küçük ırk köpekler (mevzuatta süs köpeği olarak adlandırıyorlar) haricinde köpek taşıyamıyorsun toplu taşıma araçlarında. küçük ırk köpekleri ise kafesi olmadan da taşıyabilirsin tasması olduğu sürece. bunun dışında insana zarar veremeyecek olan her türlü kafes hayvanını da taşıyabiliyorsun tüm toplu taşıma araçlarında. şehirden şehire yönetmelik değişiyor gerçi ama bu madde değişmiyor. tamamen görevlinin-sürücünün keyfine kalmış durumda yazdıklarım haricinde olanlar bu yüzden.

ticari taksiler için de, kafes hayvanlarını istediğin gibi taşıyabilirsin ve taksiciler geri çevirme hakkına sahip değiller seni ama ticari taksi yönetmeliklerinde geri kalan tüm hayvanları reddetme hakkını tanıyorlar bildiğim kadarı ile taksicilere ne yazık ki.

bu arada tekrar altını çizmek isterim: köpeğiniz ufak ırk ise (süs köpeği) istediğiniz gibi, taşıma kabı olmadan da, tasmalı ve kucakta olduğu sürece taşıyabilirsiniz taksi haricinde her yerde. almak zorundalar. astım gibi bir özel durumları olmayan "köpek sevmeyene saygı"cıların dedikleri ile kaldıkları yegane nokta bu ama maalesef.

pet taksi mi? toplu taşımada diye sorulmuş, normal taksileri de geçtik pet taksi mi öneriyoruz?

sarhoşken normal taksinin ücretini kaldıramayacağı için insanlar sarhoş olarak araba kullanıyor, yakalanmayı falan riske ederek. pet taksi önce düzgün fiyat vermeyi öğrensin, sonra kullanılır.

@cakabo senin düşünüp başka kimsenin düşünmediğini varsaydığın durum için bu konuda normal bir işleyişe sahip yerlerde zaten uygulama hayvanların taşınabilmesi ancak ağızlık ile taşınmaları yahut taşıma kafesine konulmaları yönünde.

Hayvanları insanlardan daha fazla seven birisi olarak şu an Türkiye'de maalesef ki bu yasağa pek karşı çıkamıyorum. Almanya'da yaşıyorum ve burada herkes köpekleriyle geziyor, tasmalı hatta tasmasız metroya otobüse bindiriyorlar ve köpekler insanlara tehdit unsuru olabilecek hareketleri geçtim, havlamıyorlar bile, bir köşeye geçip yatıyorlar araçtan inene kadar, çünkü hepsi inanılmaz eğitimli. Türkiye'de insanlar o kadar sallamıyorlar ki köpek sahibi olmayı (sözüm meclisten dışarı, biliyorsunuz nasıl insanların da köpek sahibi olabildiğini rahatça), eğitim falan hak getire. Birisine gerçekten saldırabilir köpekler. Hayvanlar için doğru dürüst bir eğitim mekanizması olmadan maalesef bu yasaklar gerekli diye düşünüyorum. Kurunun yanında neden yaşı da yakalım derseniz haklısınız sonuna kadar; ama denetim sağlamak nasıl olacak ki?

toplu taşımada börek olur da köpek olmaz mı

kopek binmis arabayi bile temizlemeyen firmalar var, mesela Umitkoy'de seyir kafe'nin yanindaki yer. biz aslinda almazdik arabanizi bilseydik kopekli oldugunu dedi bana.

kopek pis bile olsa otobuste size bulastiracagi sey kir olabilir. toplu tasima yerlerinde, insanlara virus bulastiriyorsunuz. ben daha hic toplu tasimada, hastaligim kimseye bulasmasin diye maske takan kisi gormedim. ama konu kopek kili olunca herkes ne kadar titizlik tasliyor. kopek kili da nasil oluyorsa sadece Turk'lere zararli heralde.

eminönü'nden trenle, metrobüs ile zeytinburnu'ndan küçükçekmece'ye götürmüşlüğüm var. hem de 6 aylık orta boy bi golden retriever'dı.

sözlükten patlicangil nickli yazarın entrylerinde barf beslenmeyle ilgili entryler var. onlara bakınız, hayvanı doğasına uygun beslerseniz daha kolay kilo verebilir bence.

patlicangili tanıyorum onun tavsiyelerine göre besliyorum zaten ama şu an barf mama yapabilecek durumda değilim malesef.

patlicangil'den başkalarının da fikrini almak istedim belki yapılacak ekstra bir şey vardır diye, teşekkür ederim.

diet mama al.

mama için veteriner tavsiyesi aldık diyorum, mama değiştirme tavsiyesi veriyorsunuz...

ben daha çok gezdirirken hedehödö yap evdeyken hülülü olmasına dikkat et gibi tavsiyeler arıyorum.

hocam yapıcağın şeyler az çok belli. zaten mama konusunu ayarlamışsın. onun dışında, normal yürüme değil de birlikte koşun, denize sokup yüzdürebilirsin (bu soğukta ne denizi diyebilirsin ama benim golden'ım çok seviyo ve hasta olmadı hiç) onunla top oynayabilirsin.

Koşu bandı al, başka bir köpekle arkadaşlık etsin, boğuşsunlar durmadan. Merdiven çıkın.

gunde 4-5 saat yurumeyebilir kopekler, emin degilim saglikli bir hareket olduguna. bir kitapta okumustum ama tam hatirlamiyorum.
yuzmek cok guzel olurdu tabi ki. keske kopekler icin havuz olsa.

köpek 5 saat yürüdükten sonra bile eve girmek istemiyor, aşırı enerjik. sürekli böyle olmaz muhtemelen ama onun heyecanı ve enerjisi gidene kadar böyle gitsin, eve tıkmayayım dedim, hem de egzersiz yapıp kilo verir dedim, kötü mü demişim? hem labradorların egzersiz ihtiyacı çoktur dediler bana hep? yanlış mı yapıyorum yani şimdi? hayvanı yürümeye zorlamıyorum yani, hatta ben çok yorulup dinlenmek istediğimde bile peşinden sürüklemeye devam ediyor beni.

edit: yüzme ihtimal dışı, onu ben de çok istedim ama sudan nefret ediyor köpeğim.

@truman köpeği sahipleneli 3 gün oldu, sorunun "benim" otoritemden kaynaklandığını zannetmiyorum. önceki sahibinin yediği boku temizlemek için bir yol arıyorum zaten.

mamayı azaltıyoruz yavaş yavaş, belli bir miktar ödül mamasından fazlasını da vermiyorum. (henüz beni sahibi olarak kabullenmiş değil, eğer komutlarımı dinlemeyi öğrenmesi için yapableceğim başka bir şey varsa ödül mamasını tamamen ortadan kaldırabilirim de?)

egzersiz için de "getir" komutunu öğretmem gerek öncelikle ama henüz otur komutunu bile dinlemiyor canı istemediğinde. çekiştirme oynuyoruz.

top ve frizbiyle denedim getirsin diye, o olmadı.

bir seneye yakın zamandır barınakta kalıyormuş zaten, muhtemelen makarna yüzünden obez oldu. çekiştirme için uğraşıyorum ama genelde ben ağzındaki şeyi tutunca "amaaan senle mi uğraşçam" diyip bırakıyor. anca kemik olursa çekiyor ısrarla, ben de kemikle oynatıyorum.

eşek sıpası sahibi olarak görse iyi olacak, komutları bildiğini biliyorum çünkü ama ısrarla dinlemiyor beni elimde mama yoksa. mama olmadan dinlediği tek komut var, o da "koş".

Komutu dinlemiyorsa 3. kere soyleme, cunku bagimlilik kazaniyorlar. Ucuncuyu soylemek yerine gerekliyse yanina git getir, yani disardaysaniz mesela. Ismine de bakmiyorsa ucunce kere seslenme.

Golden besliyorum, ve keske daha agirbasli bir kopegim olsaydi diyorum. Cunku cok hareketli ve surekli oyun istiyor kafasini oksayip yemegini vermek yetmiyor. Ama kendisini satin almadim, yavruyken annesi olunce beslemek zorunda kaldik. Her seyden cok seviyorum onu iyi ki var ve simdi baska kopekle degistirelim desen kabul etmem ama eger cins secme sansiniz varsa ve butun gun evde durmuyorsaniz golden retriever almayin.

Golden besliyorum, gayette uslu ve sakin, ayrıca lafta dinler, mutfağa falan girmez. yatağa çıkmaz, ayrıca tuvaletinide öyle halıya falan yapmaz, 2 kez dışarı çıkıyor.

Eğer hiç beslemediysen sakın bulaşma. Ne bırakabiliyorsun ne onsuz yapabiliyorsun. Evde bırakıp bir yere kalmaya gitmen dert olacak, ev temizliği her daim sorun olacak. Dişleri kaşınacak her yeri kemirecek, tuvalet eğitimine ayak uydurması zaman alacak, günde en az 2 defa dışarı çıkarman gerekecek. Ve bunlar aynen bebeklerde olduğu gibi ara verilmeksizin devam etmesi gereken maddeler.

Bir de ailenden biri gibi oluyor, 10-15 senelik ömrü bir noktada bitiyor, işte o zaman nerden bulaştım bu işe diyorsun.

tabi ki beslemiyorum. evinde köpek besleyenler marjinal oluyor hep. hiç doğal da değil. ne hakla bunu savunursunuz? eşcinselliği de savunursunuz siz marjinaller sizi.

Barınaklarda ve facebook hayvansever gruplarında çok güzel köpekler var. Safkan köpekler de var. Eğer safkan olması senin için önemli değilse, böyle bir seçim yapabilirsin. Hatta bir arkadaşım çok yakın zamanda, yoğurtçu parkında bir yavru kuçu buldu. Dilersen bu adresten görebilirsin. www.facebook.com

Benim de bir kuçum var, bir alman kurdu kırması. Gezi parkı dolaylarında bulundu. Sahiplendim. 6 aydır birlikteyiz. Zor iş köpek bakmak ama artık çocuğum gibi. Her yere birlikte gidiyoruz.

Onunla yaşarken hissettiğim bir ihtiyaçtan dolayı da kopegimlenereye.com adlı siteyi açtım. Köpek ile birlikte şehirde gezebileceğin yerler için bir rehber oluşturuyoruz. Bir bakmanı tavsiye ederim.

Erkek Golden'ım var. Şu anda 1,5 yaşında, yani daha en deli zamanlarında. Genelde evden çalışıyorum. Bütün gün evde olamayacağım zamanlarda güvendiğim bir köpek otelinin "kreşine" bırakıyorum. Hem bütün gün aklım evde kalmıyor hem de köpeğim bütün gün başka köpeklerle oynayıp sosyalleşiyor ve enerjisini atıyor.

Golden'lar büyük, çok hareketli ve sahibinin yanında zaman geçirmekten keyif alan köpekler. O yüzden gün boyunca sık sık ilgilenemeyecekseniz farklı bir tür almanız daha doğru olur.

Bir de lütfen "yavru köpek olsun, eğitimini ben vermek istiyorum" diye düşünmeyin. Büyük köpekler pek çok açıdan daha avantajlı oluyor.

izleyebildigin kadar cesar millan izlemeni tavsiye ederim : )

ben de kurulu duzene gecer gecmez bir kopek almak istiyorum.
belki o zamana kadar esin dostun kopegi varsa onla vakit gecirip biraz sorumluluklarini paylasmayi denemeni de tavsiye ederim.

Çok araştırırsanız çok kafanız karışır. Barınağa gidip size en çok benzeyen köpeği alsanız daha bile sağlıklı olabilir...

he.
labrador var iki gündür.
horluyo ve osuruyo.
çok uysal. sokakta yeterince vakit geçirirse eve gelince hemen uyuyo yorulup.
kedilerle oynamak için ağlıyo.
yiyecek istediğinde vermezsem 5 yaşında olmasına bakmadan puppy eye yapıyo.
obez.
kapkara. çok güzel.

Tipinden çok senin mutlu edebileceğin bir köpek edinmeye bak. Yani senin karakterine uyacak, sen her gün saatlerce dolaştırıp koşturamayacaksan sporcu yapıya sahip bir köpek edinme örneğin. Bütün gün evde tek kalacaksa evde yatıp pinekleyecek türden bir köpek seç. Benim hobim mobim yok her akşam saatlerce köpekle oynarım diyosan oyuncu köpek seç. en önemlisi de mümkünse sokaktan, barınaktan kurtar. illa bebek olsun deme bebek köpek çok zordur bütün gün yanında olman gerekir. illaki yavru olsun dersen 4-5 aydan büyük olsun zaten büyümüş köpeği kimse almak istemiyor sen birini kurtarmış olursun.

cinssiz iki kucuk kopegim var. barinakta cana yakin, insan seven ve sessiz bir kopek buldum ve aldim, ama bu ozelliklerini gormeden once de, iste bizim kopegimiz bu olmali demistim ilki icin. yani gordugun anda diyorsun, iste benle olmasi gereken kopek bu! diye. sonrasinda kisiligi benim yasadigim yere uygun mu diye dusunuyorsun ve karar veriyorsun. ikincisi de oyle idi.

hayır

dersi aldın artık vermek zorundasın. ikinci dönem açılıyo galiba. yazın da 102yi verirsin.

1- Normal. Kedilerin ter bezleri sadece patilerindedir. Bu da yeterli gelmediği için, dili dışarıda soluyarak, vücut ısı dengesini ayarlayabiliyor.
2- Kızgınlık kapıda. Hayırlı olsun efenim.
3- 6 aylık bir oğluş sahibi olarak ben de bunu henüz netleştirebilmiş değilim. Kimi hekim 1 yaştan önce yapmayın, böbrek ve idrar yolu sorunlarına neden olur diyor, kimi hekim de cinsel olgunluğa eriştikten sonra mesele yok diyor.

1- kedin nefes almıyor, öksürüyor muhtemelen. astımı olabilir, ev tozluysa ondan olabilir, tüy kusacak olabilir vs.
2- normal normal, kızgınlığı yaklaşmış gerçi ama henüz korkacak bir şey yok.
3- kedimi kısırlaştırdım, hareketsizleşmedi hala koştururken hızını alamayıp duvarlara tosluyor, doğru diyetle beslerseniz ve enerjisini atmasını sağlarsanız obez olmuyor ki benimki çok yediği halde olmadı. mutlaka kısırlaştırın, kızıştıkça hem.o acı çeker hem siz acı çekersiniz. ben miyavlaması yüzünden evden atılacaktım dışarı çıkmak için deli gibi çaba harcıyorlar kızışınca. özetle, kestirip rahatladık.

kısırlaştırma şart gibi yoksa evin her yerine işaret bırakır. 1 yaş uygun kısırlaştırma için ama 6 ay biraz erken geldi bana. en azından hormon iğneleri ile bir süre daha idare eder işaretleme başladıktan sonra. kedilerimde öyle yaptım, yapıyorum.

kısırlaştırma vakti için, bir yaşı beklemenin gerekliliğini düşünen veterinerler var, ben 11 aylıkken kısırlaştırdım, geç kızışmıştı benim oğlan rahattım o yüzden. erkek kedide bence risk almayıp beklemek en uygunu, zaten erkeklerde idrar yolu sıkıntıları çok fazla, kısırlaştırmanın bunu artırdığına dair bilimsel bir veri olmasa da "ya artırırsa" şeklinde bir düşünce var bende.

köpeğini yüzdüren insan yok mu ankara'da ya?

yüzdürebiliriz deyince yemin ediyorum köpeğin derisini yüzmek olarak anladım.
hayvan severler nasıl çökertmeden durmuş diyordum tam

üstadım öncelikle ciddi ciddi labradorunu yüzdürmek isteyen birisini çok uzundur görmemiştim, cidden çok hoşuma gitti, köpeğin hakkını veren birilerini görmek zor artık.

bu iş için size en iyi fikiri avcılar derneği verir, onların ördek avladıkları sazlık yerler vardır, oralarda köpekleri mecburen sudan alıyor ördekleri, risk olan yerlere köpeklerini sokmazlar.

diğer şekilde köpeği eve dönüşte durulayacaksanız istediğiniz yere sokabilirsiniz. herhangi bir yerinde açık yarası ve dişiyse regl dönemi olmaması durumunda tabiki.

Anlatıyorum.

Bkz: kardeşim. 14 yasında. Elinde sürekli telefon, her boş vaktinde agzini yüzünü garip hallere sokarak fotograflarini çekip twitter, facebook, instagram artik ne bulursa atiyor. Sürekli kıyafetlerini giymek istiyor. Şu çocuk çok yakışıklı ablağğ, şu kızı dövcez ablağğ.

16 yaşında eve gelir gelmez aptal bir oyun oynamya başlıyor. Asosyal oldu

Kardeşim 14 yaşında. Okuldan eve geliyo çantasını kapının önüne atıp üzerini başını değiştirip dinlenme amaçlı 1 saat tv başında elinde telefon hiç durmadan arkadaşlarıyla mesajlaşıyo. Odasının duvarlarında Poster yok hoşlanmıyo öyle şeylerden. Odasında yalnız kaldığında ders dışında kalan eylemleri yatağa oturup kulağında müzikle arkadaşlarıyla mesajlaşıyo oluyo. Veya pcden yabancı dizilerin bikaçını yine yatağına oturarak izliyo. Sanırım bu kadar

kardeşim 16 yaşında ve erkek. babam ona yılbaşı hediyesi diye tablet aldı ve şu sıralar tabletten kıroca diyebileceğimiz arabesk-rap karışımı bir şeyler dinliyor. bazı bazı avicii midir ne boktur o ve türevleri elektronik altyapılı popüler şarkılar dinliyor. tvde arka sokakları ve lise dizisi türevleri dizileri izliyor. gazetenin sadece futbol içerikli sayfasını okuyor. metin diye bir oyun var onu oynuyor. bir arkadaşı çağırdı mı topukları götüne vura vura dışarı fırlıyor. sigara içtiği malumumuz, dersler bok gibi. arkadaş çevresi beş para etmez apaçimsi bebelerle dolu. aslında çok dertliyim de işte, boşver...

kardeşim on üç yaşında. bilgisayart başında sıklıkla vakit geçiriyor. kulaklığı takıp laptop'ta müzik dinler ya da kore dizileri\filmleri izlerken annemi ya da babamı ders çalışıyorum, ödev yapıyorum diyer kandırıyor. henüz telefona sahip olmadığı için babamın telefonunu kullanarak paylaşması gereken şeyleri bana sms ya da mms atıyor. ağzını yüzünü yamultup fotoğraf çekiyor. kore sitelerinde gezip her yeni haberi twit.liyor. twitter'da takipçisi arttı diye seviniyor. odasında one direction özellikle de harry posterleri vardı. artık onlardan vazgeçti ve korelilere hayranlık duyuyor. kendisini minoz olarak tanımlıyor bazen.

okul ödevlerini ihmal etmediğini söylüyor. el işi ya da resim becerisi ödevlerini şevkle yaparken diğer şeylerin üstüne pek düşmüyor ya da anlamıyor. ödev yaparken google'ı önemli bir şekilde kullanıyor.

babamla özellikle annemle çok asileniyor.

(ailemden ayrı yaşadığım günlük programını bilemiyorum ama genel ve her güne ait ortak özellikleri bunlar)

iki uç yazacağım.

erkek ergen, bir tatil günü; sabah uyan, play station oyna, torrentten vurdulu kırdılı holivud filmi izle, play station oyna, play station oyna, anne kızınca "bön 15 yoşumdoyum bono koruşomozsun" diye çemkir, anne kıyamayıp yemeğini bile ayağına getirsin, akşama kadar kalkma, akşam baba gelince kalk yemeğe git, o sırada elinde telefon fitfitfit mesaj yaz, babanın kızmayacağından emin olunca odana dön. play station, holivud filmi, playstation, çet, feys, tivitır vesaire. uyu.

kız ergen(ideal ergen tipi) 16 yaşında, bir tatil günü; uyan, kahvaltı. kitap oku, yürüyüşe çık, dönüp kahve iç. anneye yardım et. bilgisayara oturup yeni müzikler keşfetmeye çabala, oyun oyna, film izle (4 saat). akşam yemeğinden sonra çay demleyip mısır patlat. aileyle oturup ye. odaya git, kitap oku, uyu. (aralarda elbet elinde telefon fitfit vatsap, o olmadan olmuyo)

bir de bonus yazıcam:
kız ergen, 14 yaşında, bir tatil günü: uyan, saçlarını düzleştir, tırnaklarını törpüle oje sür, bir saat telefonla konuş asla ailenle sofraya oturma, annenin hiçbir yemeğini yeme, odaya kapan, telefonda dedikodu yap, kuzenini çağır makyaj malzemelerinin güzelliğine bakın, arkada hep nr1 açık olsun.

ilki ve sonuncusu kuzenim, aradaki de kardeşim gibi sevdiğim bir tanıdığımdır.

editleyemiyorum: erkek ergenin programındaki holivud filmlerini pornoyla değiştirerek okuyacağınızı tahmin etmişsinizdir...

14 yaşında.kız.
okuldan gelip çantayı atıp üstünü başını değişip oturuyor alıyor bilgisayarı oyun oynuyor,yemek yiyip oyun oynuyor,yatarken oynuyor,tatillerde oynuyor,oynuyor..bu arada oyun stardoll.bu oyun esnasında facebook yanda hep açık zaten.oradan da bu oyunla ilgili bir şeyler yapıyor tabi.
neyse
telefonla uğraşıyor.how I met your mother izliyor.
öyle hayranım yeaaa dediği biri yok,poster vs olayı yok,biçim değiştirip fotoğraf çekme olayı yok.
sinirli tabi eskiye göre.
bol bol ödev yapıyor of pff diye diye.
ingilizce şarkılar dinliyor.

aslında biraz daha olgun ergenlikte olmasına rağmen şöyle bir genel düşününce.

13 yaşındaki kız kardeşimin genellikle aile ilişkileri kuvvetlidir pek sorun çıkaran bir insan değil. Vaktini genellikle ipad basında veya işte resim, el işi yaparak geçiriyor. TV hiç izlemez. Su sıralar duvarlara poster yapıştırma ve makyaj yapma hevesi var. Gercekten de odanın duvarlarında one direction posterleri var. Arkadaşlarıyla da arası iyidir. Birazcık şımarıklık da var tabii.
I

Kardeşim erkek 16 yaşında. Lise 3 öğrencisi. Ders calısmayı pek sevmiyor ama sorumluluk sahibi bu konuda diyim.
Genelde okuldan gelir yemeğini alıp direk pc basına dizi izlemeye gider. Aklına gelebilcek her diziyi izlemiştir sanırım. Pek arkadaşı yok etrafında, herkesi salak ve kültürsüz buluyor. Kızlarla arası iyi değil, kimseyi begenmiyor, kimse de onu begenmiyor sanırım. Telefonu var ama kullanmıyor pek.
Jazz ve indie dinlemeyi seviyor.
Zamanının cogunu pc basında geciriyor. Tüm harclıgını oyunlara yatırıyor. Bikaç kendi kafasında arkadasıyla skype'da takılıp oyun oynuyolar. Tek düze yani.
Odası düz erkek odası işte. Poster faln hoslanmaz. Klasik giyinmeyi sever. Odasına girilince rahatsız olur. İdolü de sherlock holmes ve doctor.

kardeşim 13 yaşında. erkek. okuldan gelir çantasını bir yere fırlatır. yemek ver ardından bilgisayar ya da playstation oyunları oynar. sabah çantayı fırlattığı köşeden alır okula gider. odasında posterler yoktur çünkü odasında pek vakit geçirmez odasındaysa ya gitar çalıyordur ya da yapmış olmak için ödev yapıyordur. hareketli ve sosyal bir çocuk. spor yapmayı çok sever, bir futbol takımında oynuyor. giyimine, saçına başına özen gösterir haftasonları genellikle arkadaşlarıyla buluşur.

15 yaşında, duvarları, kıyafetleri, eşyaları hep koyu renk temalı, metallica, pink floyd ve bilmediğim yeni nesil bir ton rock/metal grubu logolu. Sürekli telefonda müzik dinliyor ve facebook'ta artık ne boklar yiyorsa onu yapıyor.

kızkardeşim 16 yaşında.

facebookta criminal case oynamaktan başka yaptığı bi şey yok.
one driection sevmiyorum diyor. miley cyrus'un wrecking ball'unu hatmetmiş durumda. katy perry black eyed peas hastası. şarkı söylemeyi, birilerine dinletmeyi çok ama çok seviyor. karaoke filan...

aşırı derecede Aamir Khan ve John Cena hayranlığı var. John Cena hayranlığı daha ileri. Ona aşık resmen. Nevresimini filan istiyor.

Allam ne günah işledim diyorum hep :/

karabaş

kömür

kömür

nötrino

karam
mabel

karbon

çuku

gece

murat?

zeytin derdik eskiden.

zoro

bogurtlen
erik

sahibi erkek mi disi mi? kendi?

drogba

köpek erkek, 5 yaşında, sahibi dişi. ay kadın yani.

blackburn,
excalibur,
arthur.

köpeği henüz tanımıyoruz, daha gelmedi yani, aklımızda fikir olması açısından sordum. kendisiyle ilgili ben de sadece beş yaşında siyah bir labrador olduğunu biliyorum. :)

Rocky (roki)

Adblock kullanıyor olabilirsin

adblock yok.

ıhlamur kekik için limonla.zencefil tozu bal karıştırıp da yiyin öksürüğe çok iyi.
ama iki gün sonra final diyorsunuz bir doktora görünün önlemi o aldırsın daha da ilerlemeden.

çocukluğumda çok içtiğim için asla ıhlamur nane limon o tarz aromalı sıcak içecekler içemiyorum :(

dünden beri devam ediyorsa işe yaramayabilir ama vicks first defence diyorum.
tavuk suyuna çorba.
ılık içecekler.
ve söylendiği gibi, doktor kontrolü. baksın bakalım antibiyotiklik bir durum var mı diye...

o zaman doktor fikri hala öncelikli ama öneri olarak, boğaz pastillerine bir bakın derim. ismini unuttum toz suyla karıştırıp içiyorsun ya işte bir de onu söyleyebilirim.

##tylol hot
-> tişikkirlir 'neyleyim'

bol bol portakal mandalina ye.

zencefilli limonlu bal ye.

naparsan yap bol bol sıvı tüket. hiç bir şey bulamazsan bile su iç. en önemlisi bu.

umca ve portakal suyu. kan pıhtılaşma sorunun yoksa tabi.

golden'la labradorun arasındaki tek fark tüy uzunluğu diyebilirim.
golden kadar oyuncu olmaz falan diye bir şey yok.

evet, mesela benim köpeğim 2 kasım'da öldü, 15 yaşındaydı.
annemin iş düzeni, benim çalışmaya başladıktan sonraki düzenim vb. sonucunda hiç o kadar yalnız bırakmadık.
elbette sabahtan akşama kadar yalnız kaldığı da oldu, ama hayat düzeni şeklinde değil.

yalnız bırakacaksanız gerçekten almayın.
çok mutsuz oluyorlar.
bizimki 4-5 saat falan bahçede koşmasına rağmen, gece oyun oynamak için kafamıza top atıp uyandırırdı 6-7 yaşına kadar.
bir de sabah akşam dolaştırılıyordu bunun üstüne.
enerjisini siz düşünün.

bir de şu var; ben panço yalnız kalmasın diye yılbaşında evde oturduğumu bilirim.
çünkü havaifişeklerden korkup havlıyordu.
apartmandan laf ediyorlardı.
onun önüne geçmek için yalnız bırakmamaya çalışıyorduk öyle günlerde.

bunun aynısı olmayabilir, ama bu tarz fedakarlıklar yapmanız gerekecek.
gerçi şimdi bana sorsanız, keşke hâlâ yaşıyor olsaydı da her yılbaşında evde otursaydım.
ama işte o zamanlarda bazen zorlanabiliyorsunuz.
köpek bakmak, çocuk bakmak kadar zor.
hatta çocuk bir süre sonra kendi başına idare ediyor.
köpek öyle değil.
benim köpeğim 15 yaşında öldü.
15 yaşına kadar ilk günkü gibi baktık her şeyiyle.
çocuk olsa, eşek kadar adam olmuştu o yaşta.

ama 8 kediyle yaşıyordu ve kedileri de çok severdi.
yani bu cinslerin kediyle sorunu olmaz genelde.

bir de, apartmandakilere sorun.
eğer çoğunluk sağlanırsa, mal sahibi bile olsanız köpek için dava açılır.
zaten mal sahibi olmakla kiracı olmak arasında pek fark olmuyor.
bir dava açılması halinde mahkeme köpeğin tahliyesine karar veriyor.
yani köpeği yollarsanız kendiniz oturabiliyorsunuz.

ve eğer apartmanın yönetmeliğinde köpek beslenmemesi gibi bir karar alınmışsa zaten işiniz iyice zor.

Soylenenlere katilmiyorum. Golden cok oyuncudur, golden gunde 2 saat disarida dolasmali, golden evin altini ustune getirir. Goldeni yalniz birakma cok aglar. Bu soylenenlerin hepsi hikaye.

Ayni sey insanlar icin de soylenir, her gun 1 saat yurumeli, 2,5 litre su icmeli, tv x mesafeden izlenmeli gibi gibi. Bunu kacimiz yapiyoruz, yapan ve yapmayan arasinda ne kadar fark var ?

Bu isler egitimle ilgilidir. Bizim golden imiz mutfaktan iceriye 2. adimi dahi atmaz cunku oyle disiplin edildi. Asla yataklara cikmaya yeltenmez. Oyuncaklari disinda gidip bi seyleri kemirmez. Aynisi insanda da yok mu ? Yaramaz cocuk vardir, uslu cocuk vardir.

Hepsi yanlis degil hakkini verelim. Kopeklerin en mutlu olduklari anlar yaradiklarini hissettikleri anlar, oyun oynadiklari anlar ve sahibiyle fiziksel temas icinde oldugu anlar. O yuzden birlikte vakit gecirmeniz gerekir bol bol. Labrador kopekleri gecmiste balikci aglarini toplarlarmis gecmiste, sizin bu kopegi mutlu etmek icin onu bi goreve alistirmaniz gerek boyle. Ben letonya'da copleri cikartan labrador gordum -20 derecede, bileklere kadar karda, zemin buz, posetleri tek tek goturup konteynira atiyordu ve isi bitirip gelip yanimiza oturdugunda havasini heyecanini gormen gerek. Sanirsin ki rock star. Gelip bizimle oturup waffle yiyodu. Bu gibi seyler kopegin 2 saat egzersiz yapmasindan cok daha faydali. 2 saat sahilde yurutecegine 15 dk gomdugun bir seyi arasin ayni egzersizi yapmis olur ve daha mutlu olur.

Yalniz kalmasin mevzusu da su sekilde. Zaten ilk basta 3 sonra 2 kere tuvalete cikarticaksin her gun. Ortalama 15-20 bu ise gidicek hazirlanip cikman tuvaletini yapmasi yaptigini kaldirman ve donunce patilerini silmen falan. Ama bu yetmez tabiki. Aksam tuvaletten sonra soyle oturup 1-2 saat onunla fiziksel temasta olman gerek. 15 sene boyunca sabah 8 aksam 8 evde yalniz olmasi tabiki iyi degil. Evde devriye gezebilecegi bir alan ve ogle yemeginde eve gelen kardes, haftada 2 gun temizlige gelen kadin gibi insan gormesi sosyallesmesine yardimci olur, onunla ilgilenmese bile evde dolasan birileri olsa guzel olur.

Disi olursa cok havlamaz, ilk kez gordugu insanlara 1-2 kere burada patron benim havlamalari yapar ama sonra alisir. Evde uzun sure yalniz kalirsa kapinin onunden gecenlere havlayabilir.

"Hayir" i anlamasini saglarsaniz bir seye 5-10 kere hayir deniyorsa zaten yapmaktan vazgececektir. Dedigim gibi kimse gozunuzu korkutmasin o aman soyle zor boyle zor yazanlarin maalesef buyuk bir kismi tasmasini takip soyle disarida bir tur atayim da havam olsun diyerek kopek almis insanlardir, gercekten hayatinda boyle bir dost isteyen insana asla zor gelmeyecek seyler olacak sorumlulugunda.

kegums'un cevabının direkt olarak bana yazıldığını düşünmüyorum, ama yine de cevaben kendime göre bilgilendirici şeyler yazmak istedim.

benimki de özel bir eğitim almamasına, aile içinde yaşamasına rağmen gerçekten çok söz dinlerdi.
sehpada duran oyuncağını biz vermediğimiz sürece almazdı, sus dediğin anda susardı, kendisine ait olmayan hiçbir yiyeceği yemezdi vb.

hiçbir zaman evin içinde kabloları kemiren, sıkıntı veren, terlik yiyen, yaramazlık yapan falan bir hayvan olmadı.
sadece çok fazla enerjisi vardı ve çok hareketliydi.

dediğim gibi, sabah dolaştırıp çişini yaptırmak 15-20 dakika sürse, o dolaşmadan birkaç saat sonra çıkıp, bütün gün kulübün bahçesinde 3-4 saat koşardı.
daha sonra akşam tekrar 15-20 dakikalık bir ihtiyaç dolaşması olurdu.

ama özellikle 4-5 yaşına kadar bütün bu aktivitenin üzerine, akşamları da oyun oynamak isterdi.

söylendiği gibi dişiler hem daha sakin, hem de daha uysal oluyorlar.
yani erkeklerin hareketi de daha fazla.
köpeği görevlendirmek gerçekten önemli.
market torbalarını bile taşırkenki gururu görmeye değer.
yani verilen görevi yerine getirdiği zaman onlardan mutlusu olmuyor; ama şu da bir gerçek ki, köpeğin sağlığı için o hareketin ne kadar yararlı olduğunu biz panço ölmeden önceki 2 yılda anladık.

kanser gibi bir hastalığı ya da kronik bir rahatsızlığı, düzenli kullandığı bir ilaç vb hiç olmadı.
sadece son 6 aydır artık çişini arada bir kaçırmaya başlamıştı.
arka bacakları zaman içinde güçsüzleşmiş olsa da, öldüğü gün bile yerinden kendi kendine kalkıp, kendi kendine yürüyebiliyordu.
benim köpeğim yaşlılıktan, artık ömrü dolduğu için öldü.
ama dediğim gibi, hastalıktan sürünüp, düzenli bakıma ihtiyacı olacak bir hale gelmedi.
ve ben bunu gençliğindeki aktifliğine bağlıyorum.
15 yaşlarında olup da, arka bacaklarında hiç sorun olmadan, hatta hafif tempoda koşabilen köpeği az görürsünüz.
bahsettiğim düzen 7-8 yaşına kadar devam etmişti ve dediğim gibi, her zaman zinde ve sağlıklı bir hayvan olarak öldü.

köpek bakmak, ona bakarken zor gelen bir şey değil.
hiçbir anne de çocuk büyütmek çok zor diye yakınmıyor.
kimse gereken fedakarlıkları yaparken bundan şikayetçi olmuyor.
mesela bunları yapabilecek biri olmak.
o hayvanın 15, belki 20 yıl yaşayacağını düşünerek, olabilecek her şeyi göze almak.
panço felç de olabilirdi.
her gün altından kakasını temizlemek zorunda da kalabilirdik.
her köpek benim anlattığım şekilde ölmüyor.
ki öldüğü gün, kendimi hayatımda en çaresiz hissettiğim gündür.

uzun lafın kısası; zihinsel olarak sorumluluk alması hayvan için ne kadar yararlı ve gerekli olsa da, bu tip köpekler harekete ihtiyaç duyar.
yani "2 saat yürüteceğine 15 dakika x yap, o ona yeter" fikrine katılmıyorum.

zaten sokak hayvanları vs konularıyla da çok ilgili olan ve hayatı kedi-köpeklerle içli dışlı geçen biri olarak, 15 yaşında bir köpeğin ne demek olduğunu biliyorum.
kötü bakılmış ya da hasta olan 15 yaşındaki köpeğin ne demek olduğunu da biliyorum.

yapanla yapmayan arasındaki fark da benim için budur.
ben köpeğimi gayet idealist bir şekilde yetiştirdim ve hayatımı yeri geldiğinde onun ihtiyaçlarını göz önünde bulundurup, kendiminkileri ikinci plana atarak yaşadım.
bu elbette sürekli olan bir şey değil, ama olabilen ya da gerekebilen bir şey.

yani her köpek günde 4 saat koşmayabilir, 2 saat oynadığında onunla idare eder belki.
ama yaşlandığında ne olur?
yaşı ilerlediğinde, evdeki hareketi de azaldığında ne kadar kilo alır?
bunun bir de yarını var, onu da düşünmek lazım.
ben bunu söylemeye çalışıyorum.
dolayısıyla golden ya da labrador tarzı bir köpeği eve alıp, günde 2 kere 15-20 dakikadan, toplamda 1 saat dolaştırıp, sonra oynamak köpeğin gelecekteki sağlığıyla yakından ilintili.

ki zaten hayvan fiziksel aktiviteye ihtiyaç duyuyor, yani bu bir gerçek.

ayrıca benim söylediğim şey zaten "golden evin altını üstüne getirir, golden yalnız bırakılınca çok ağlar" vs değildi.

yavru sahiplenmeyeceğim sahiplenirsem.
sahipleneceğim hayvan 5 yaşında bir labrador zaten. yaşlandığı için kimse almıyormuş.

ayrıca hayvanla ilgilenmeyecek, sadece tuvalete çıkartıp bırakacak halim yok, yapılması gerekecek fedakarlıkların da, işin evden çıkmaya kadar varacağını da bilerek köpek sahiplenmeye karar verdim zaten. bunları göze almasam ne işim olur. sadece yaşayabileceğim zorlukları, olası durumları önceden bilmek için bilgi edinmeye çalışıyorum.

her dün sabah 8de çıkıp akşam 8de gelme drumu da yok zaten, haftada üç gün o yoğunlukta olurum en fazla.

işkence edersiniz falan diyorsunuz ama, benim tanıdığım labradorlar apartmanda yaşıyor, sahipleri çalışıyor ve gayet mutlular. belki biraz fazla ilgilenmek için uykudan feragat etmem gerekecek, çok da yorulacağım ama bunu da göze alıyorum zaten.

"işkence edersiniz" fazla sert. hayvanın egzersizini aksatacağımız anlamına da gelmiyor gün içinde evde olmamamız. akşamları çıkıp saatlerce yürümekten, hatta köpeğin peşinde koşmaktan bile gocunmam, ki zaten düzenli yürüyüş yapması gereken biri olarak köpekle birlikte güzel bir düzen oturtabileceğimizi düşünüyorum.

sorumluluk alıp alamamaya konu nereden geldi bilmiyorum, benimle ilgili olmadığını umut ediyorum bunun. çünkü birine "sen gündüz iştesin köpek sorumluluğu alamazsın" demek mantıklı değil, ki blatta hiberna'yı ve duyurulara verdiği cevapların mantıklı olduğunu da biliyorum. o yüzden genel olarak köpek sahiplenme olayından bahsedildiğini düşünerek es geçiyorum.

zaten ne kadar koşması yürümesi gerek, evde ne kadar oynamak lazım diye sormamın seebi de hayatımı nasıl düzenleyeceğime karar vermek istemem. hani bundan "aman çok gezmek istemiyor" anlamı çıkmasın. ilk defa köpek besleyeceğim, ihtiyaçlarını sahiplenmeden önce öğrenmek istiyorum. eğer beceremeyeceksem alıp hayvanı mutsuz etmeyeyim diye...

cevaplar için teşekkürler.

ben işkence etmekten bahsetmedim, ama (gözümden kaçmadıysa) sanırım burada cevaplayan kimse bahsetmemiş.

zaten köpeğe bahçede değil, evde bakılır.
yani bahçede, kulübede köpek bakmak benim onayladığım bir şey değil.
dolayısıyla apartmanda köpek bakmayı da hayvana işkence olarak görmüyorum.

dediğiniz gibi, genel olarak köpekle yaşama - köpek bakma durumuyla ilgili kendi tecrübemi aktardım sadece.
yoksa elbette dünyadaki herkes çalışıyor.
ama bizim aile düzenimiz köpeği sürekli yalnız bırakmayı gerektirmiyordu.
herkesin köpek besleme şekli, köpeğiyle olan ilişkisi kendine elbette.
benim anlattıklarım hem kendi yaşadıklarımı, hem de yaşanabilecek ihtimalleri içeriyor.

5 yaşında bir labradorla daha kolay iletişim kuracağınızı düşünüyorum.
yavrudan almaktan çok daha kolay olur sizin için.
hem o çocukluk enerjisini atmış olur, hem de sizin yaptığınız iyilik karşısında minnet duyar.

sadece bazen yalnız kalmak konusunda sorun yaratabilir.
terk edilmiş hayvanlarda genelde tekrar terk edilme korkusu olabiliyor.
ama bu da zaten size alıştıktan ve güvendikten sonra düzelir.

işkence kısmı başka bir platformdan karışmış özür dilerim :)

peki bir sorum daha olsun, ankara'da nerede yüzdürebiliriz bu köpecikleri? su hastasılar bildiğim kadarıyla çünkülüm. haftasnları alıp gitsek şöyle, biz otursak o yüzse saatlerce... ne güzel olur. hem eğlenir, hem enerjisini atar...

ankara'da neresi var bilemiyorum.
ama eğer bahçe gibi bir yer varsa, çocukları soktukları şişme havuzlardan alıp onlara su doldurabilirsiniz.
öyle de çok eğleniyorlar.

yüzmeyi çok seviyorlar elbette, ama suyla oynamak da çok hoşlarına gidiyor.
bu da bir seçenek olabilir ankara için.

bir de şunu belirteyim ben, önümüzdeki 6 ay boyunca (köpeğin bu kadar zamanda bize zaten alışacağını güveneceğini ve belli bir düzenin oluşacağını düşünüyorum) ben neredeyse sürekli onunla vakit geçireceğim. sonrasında yoğunlaşacağım biraz, ihmal etmeyeceğim tabi ki ama gündüz dışarıda olmam gerekecek hafta içleri. bunun için de programımı en az günde eve geç gelmek zorunda kalacak şekilde ayarlayabilirim. (iki gün 8-5 arası dışarıda olup sonrasında üç dört saat gitmek gibi)

ben normalde evde duran bir insan değilim zaten, eğer ki bir köpek sahiplenirsem girebileceği mekanları, sorun çıkmayacak parkları (burada köpeklerden rahatsız olanlar var diye parkın ortasında köpekler için telle çevrili alan oluşturuluyor da) vs. öğrenip ona göre her şeyi düzenleyip mümkün olduğunca benimle beraber olması için uğraşacağım.

bunları söylememin sebebi sorumluluktan kaçmadığımı görmenizi istemem. çünkü ben de köpek sahiplenmeyi düşünen insanlara, köpek bakmadığım halde sadece araştırdıklarımla ve biraz gördüklerimle, "çok zor çok büyük sorumluluk tekrar düşün sonra sahiplendirmek zorunda kalırsan bunalıma girmesin hayvan" vs diyorum.

ve sahiplendiğim hayvanı bırakmak benim için söz konusu dahi olamaz. eski evimden kedim çok miyavladığı için (kızgınlık dönemi) neredeyse atılıyordum, sahiplendir dedi bir sürü insan, hepsine ateş püskürdüm. bir hayvanı himayeme aldığım andan itibaren o benim evladımdır.

a)yara kabuğu
b)mantar
her iki durumda da acil veterinere haber verilir. ikinci durum ihtimaline karşılık durumu veteriner görünceye kadar da hasta olan kedi diğerlerinden ayrılır.

bas batticonu.
bir de şurası 24 saat açık: korusev.com bir ara sor ihtimalleri saysınlar.
muhtemelen mantardır, batticon ve ketoral kullanırsınız geçer...

mantar.

aşı yaptırın 2 doz veterinerde. batticon'la da esktra bakım yapabilirsiniz. oraya da çok dokunmayın iyileşene kadar. size de bulaşabilir.

aşılardan sonra 2-3 hafta içerisinde geçer. korkmayın.

geçmiş olsun mantar maalesef. acilen veterinere götürün aşı, pomad vs. desteği alın. yoksa yalayarak başka yerlerine en kötüsü size bulaştırabilir. kolay gelsin.

Spreyler cok yapay duruyor ama manic panic'in tek yıkamada akan boyaları mevcut. Kumralı da boyar. Sitesinde ankara satış yeri falan yazması lazım bi bakın derim.

ben zaten maviye boyayacağım, yapay durmaktan kasıt nedir ki?

göbek olmadığı kesin her neyse. veterinere götürün çocuğu.

tümor o.

smyrna emin misiniz? yani emin bir şekilde söylediniz?

burada sormaktansa veterinere götürmek en iyisi daha geç olmadan. küçük bir şişlik değil çünkü o.

Anormallik var. Fıtık ya da tümördür. Mutlaka veterinere götürmelisiniz. Böyle durumlarda zaman kaybetmemek gerekiyor.

yağ veya göbek kesinlikle değil. umarım çok geç kalmamışsınızdır.

Biraz önce gittik geldik veterinere. Muayne etti, yağ imiş, göbek dedi. Fıtık ya da tümör değil dedi. İki veteriner de aynı şeyi dedi.

Çok fena korktum açıkçası.

Çok sevindim önemli bir şeyi olmadığına. Evhamdan zarar gelmez. Rahatlamışsınızdır siz de.

ne göbeği yahu? derisinin altında üşümüş insan testisi taşıyor hergele.

tümör %90. vet değilim. emin de değilim.

protesto ediliyorsunuz.

benim kedim de 17 yaşına kadar yapmak istediği bir şeye izin verilmediğinde ya da yemeği beğenmediğinde mutlaka banyoya işerdi.

hiç bir fiziksel sorunu yoktu. işemesinin sebebi hastalık değildi.
inatla protesto ediyordu bizi.

Kumunu bi değiştirseniz?

Benimki de öyle yapıyordu(çiş değil, dışarı çıkmak için maauw lama), engel olamamıştım. Zaten hayatı sokakta geçmişti, eve de alışamamıştı. Belki bu da böyledir.

@strawberry first 17 yaşına kadar mı? şu an kahroldum. bizimki de hasta değil o yüzden sorunu orada aramadım. protestonun sonu tomayla biter, şaka bir yana su tabancası kullanmamı öneren insanlar gördüm nette.

@otonom yavruyken aldık sokaktan, ama yine de sokak kediliğine özlem duymadığını iddia edemem. kumunu değiştirdik ama işe yaramadı ne yazık ki. camı istediğinde açarsak yada cam hep açık kalırsa işemiyor. ama havalar soğudukça da imkansızlaşmaya başladı bu.

su sıkman kediyi daha çok sinirlendirir, benden söylemesi. hiç tavsiye etmem dalaşmanı kediyle.
bence siz o miyavladıkça pencereyi açacaksınız, pek çözümü olduğunu sanmam, kedi sonuçta. (bugün sevgilim isyan etti "kedi o şunu yapar kedi o bunu yapar ama sevgili yapamaz. ölsün zaten sevgili. kediler üstüe pislesin" diye fkshdlaksla "kedi onlar yapar" dedim ben de cevaben.)

kedi o, yapar...

denemişsinizdir ama, dışarı çıkmak istediğinde yaş mama oyuncak vs bir şeyle ilgisini çekmeye çalışırsanız belki dışarı isteğini unutabilir. o kadar komplike yaratıklar değiller sonuçta.

17 yasından sonra duzeldi mi? suan beyin fesati geciriyorum :)) bence kediyi sahiplendikten sonra ya indoor yada outdoor tutucaksınız. disari alisan kedi ne yapsanız icerde takılanaz. eger mevzu soguksa pencere icin bazı ekipmanlar var ; kedi gecerken otomatik acilan pencere aparati gibi yani. kedinin boynuna takacagınız ozel tasmasıyla o gelince otomatik acılıyor ardındanda kapanıyor.. internetten bir bakın.

@guvercnucusu yok su sıkmayı düşünmedim zaten. ama o istediğinde camı açacaksınız kısmı pratikte o kadar kolay olmuyor. evden çıkarken camı açık bırakıyorduk ama şimdi eve döndüğümüzde ev buz kesmiş olduğundan o da sıkıntı. ayrıca her sabah 4-5 civarı uyandırılmak sinir sistemini bozuyor insanın güne bok gibi başlıyoruz, diyelim ki gece uyanmadık sesine, çok derin uyuyoruz. bu sefer gelip kulağımın içine miyavlıyor lavuk, yada bıyıklarını yüzüme sürtüyor. bir dünya kaygımızın arasında en büyük derdimiz haline dönüştü bu iş. yaş mama olayını denemedim o uyku sersemliğinde hiç aklıma gelmemişti ama eğer tanıyorsam mamayı yedikten sonra d gelip aynen devam edecektir. veterinere sorup antidepresan tarzı bir şeyler mi denesek diye düşünüyorum.

www.petburada.com

@bluewhale o aparat işi mantıklı geldi yedek plan olarak ona bir bakayım. engelleyemezsek en iyi çözüm bu gibi duruyor.

sakinleştirici antidepresan şeyleri genelde kullanmamayı tercih ediyor veterinerler. kedi sahipleri de öyle zaten...
ben evden atılacaktım ipnenin miyavlaması yüzünden de vermedi ilaç veteriner. bence çok sağlıklı bir çözüm sayılmaz o da.

Hayır yahu. O sadece laf olsun diye söylenmiş. Sözlüğe baksana:

eksisozluk.com

eksisozluk.com

izafiyet ile o algı konusu tamamen alakasız. somut örnek olarak gps uyduları sürekli senkranizasyona ihtiyaç duyarlar çünkü yer çekimi azaldıkça zaman hızlanır(gerçek anlamda hızlanır) işte izafiyet teorisi bunu ifade ediyor yani zaman diğer etmenlere göre değişebilen bir olgu(hız, kütle vs) sizin dediğiniz ise psikolojik bir durum, iyi geçirilen zamanlar kısaymış gibi gelir çünkü zamanın nasıl geçtiğini anlamaz insan meşguliyet ve eğlence ile orantılı, sıkıntılı zamanlar ise geçmesini istediğimiz için sürekli algılandığından yani farkındalık durumundan mütevellit daha yavaş geçiyormuş gibi algılanır aslında iki durumda da geçen zaman aynıdır algı farklıdır, izafiyet teorisinde ise direkt zaman değişir zaman algısı ile alakası yok durumun yani.

olay tamamen fiziğe dayanıyor zaten, psikolojiye değil. kanepe'yi dinle.

zaman var olan bir kavram değil ki arkadaşlar, zamandan maddesel birşey gibi bahsediyorsunuz. zaman nasıl hızlansın?

peki hacılar insan çok hızlandığında zaman yavaşlıyorsa insan o sırada zamanın yavaşladığını hissedebiliyor mu? yoksa normal zaman gibi mi geliyor ona? mesela adam uzayda onun zamanı yavaş geçiyor. biz onu buradan gördüğümüzü farzedelim. onu slow motion olarak mı izliyoruz?

Ona da zaman normal geçiyor, sana da. Zaman uzayda yavaş geçiyor değil bu arada. Ama uzaya giderken çok hızlı gittiği için zamanda biraz geride kalıyor. Sonra durduğunda tekrar aynı şekilde ilerliyor zamanımız.

Slow motion olarak mı izliyoruz? Işık hızında giden bir şeyi nasıl izleyelim ki? Ama ona yakın hızda giden bir cisim düşünürsek, yine normal hızında (artık ne kadar hızlıysa) gidiyormuş gibi gelecek bize. Yine de ışık hızına yaklaştığında bile izlemek çok zorlaşıyor.

hocam yeni sorular çıktı şimdi. zaman bizi nasıl takip ediyor yahu? zaman bizim adlandırdığımız bir kavram değil mi? somut olarak var olan bir şey midir zaman?

zaman, fizikte, "fiziksel miktar" olarak geçiyor. ayrıca "Uluslararası Birimler Sistemi"nin bir parçası.

onun dışında fizikçiler zaman konusunda farklı fikirler de sunmuşlar tarih boyunca.

tek cümlede bitirlecek şey değil zaman konusu. okumak lazım ayrıntıları. var veya yok diye geçiştiremeyiz.

izafiyet teroisindeki kavram "uzayzaman".

J.Paul Nahin idi yanılmıyorsam, tuğla gibi bir kitap.
Al ve oku. Gayet iyidir. Olabildiğince basite indirgenmiş olarak anlatır olayı.
""Zaman Makineleri""

yalnız adam iki dakikada kuantum fiziği anlatmamızı istemiş iyi güldüm.

işte bunlar hep fizik.
algı olayı değil malesef, zaman değişiyor dostum...

@guver...: bağa mı didin? makale okumak isteseydim google da edu uzantılı arama yapardım dostum. bunun tadı başka.

gülümsedim ya okuyunca, alınma yani bir saldırma durumu yok. valla. savaş olmasın duyuruda <3

bu arada zaman derken izafiyet olarak uzay-zaman tabi ki ve uzayda zaman bizimle aynı geçmiyor yani off çok üşendim ve ciddi olarak anlatılabilsek bile akılda o anlamın vuku bulması çok zor. ilgi varsa makale de okumalı insan mecburen.

hiçbir sıkıntı olmaz.
1-2 gün belki sıkıntı çıkar.
sonra kardeş kardeş takılırlar.

7 yaşında-dişi-ankara kedisi kombinasyonu biraz huysuz bir kediye işaret etmekte ama seninki istisna olabilir de.
istisna olmasa bile baştan diğerine sinir olacaktır az buçuk ama daha sonraları hanımefendi çizgisinden olabildiğince ödün vermeyecek pozisyonlarda durmaya çalışacaktır. diğeri de zamanla bunu öğrenir zaten. yeni kedin hayırlı uğurlu olsun.

benim huysuz virjin yeni gelen ufaklığı hala kabullenemedi. birkaç ay oldu. bekliyoruz.

peki mesela birbirlerine alışmalarını kolaylaştırmak için bir şeyler yapabilir miyim? evim de çok büyük değil, birbirlerini çok görmek zorunda kalacaklar :) benim kedi ankara-van kırması aslında, normalde çok uslu ve sakin bi hayvan ama geçenlerde arkadaşımın dişi sokak kedisine bakmam gerekti, benimki onu görünce çıldırdı, tutup parçalayacak diye çok korktum zor kaçırdım elinden, diğer odaya kapattım ayrı odalarda takıldılar. o sebepten emin olamadım hani..

önce birkaç gün ayrı odaya koyun. ufaklığın maması suyu kumu yanında olsun. bir de aşılarını, parazit ilaçlarını hemen yaptırın ki evdeki kediye geçmesin. kapının altından koklaşırlar, ufaklığın oynadığı bir şeyi kıza verirsiniz koklar falan. sonra salarsınız takılırlar. ufaklıklar çok oyuncu oluyor ve bu büyük kedinin inanılmaz sinirini bozuyor. akışına bırakacaksınız yapacak çok da bir şey yok.

ben 1.5 yaşındaki erkek kısır kedimin yanına 5 aylık-mış biz 2.5 aylık sanıyorduk cücük kadar kalmış sokakta çünkülüm- bir dişi getirdim bir iki ay önce.

çok kedici bir arkadaşıma sormuştum napiyim ben diye, bu ayrı odaya koy oyuncaklarını değiştir vs tavsiyeler üzerine kafam karışınca. "sal gitsin yaee onlar takılır kafalarına göre" dedi. ben de öyle yaptım. öyle de oldu. bir hafta kavga ettiler küçük olan dayak yedi sonra koyun koyuna uyumaya başladılar. kediler garip hayvanlar, kendileri bir şekilde oturtuyorlar aralarındaki otorite ilişkisini. sana da tavsiyem, sal gitsin yaaae olacak o yüzden.
he, küçük olanı sen evde yokken bir odaya kapatabilirsin başlangıçta, dayak yiyecek çünkü senin kontrolünde değilken yemesin yaralanır falan sonra.

3 4 gun hirlasirlar tislasirlar sonra hic sorun olmaz alisirlar. Tirnaklarini kesin ikisinin de, sivri olmasim yeter. Farkli zamanlarda aldigim 4 kedim var evimde, bir hafta surmedi alismalari her seferinde. Kokularina alissinlar bir de. O cok onemli.

bak yukardaki duyuruda minnoş bi yavru var, onu alsana :)
Bzizim kedimiz varken, eve çok sokak kedisi aldık. hasta-öksüz yetim kediler..
bizim kedi önce bi afra tafra, bi asabiyet, bi saldırganlık ama baktı ki, mecbur onlarla yaşayacak, hiç dövüp etmedi sonra. yanlarından geçip giderken pısslıyodu sadece, bulaşmayın bana der gibi. onun dışında umursamamaya başladı bi süre sonra.
Alışmaz diye birşey yok, sadece zaman verin.

erkek olan kedi bir süre sonra (eğer kısırlaştırılmazsa) dişiye hallenmeye başlayabilir. kısır dişi de "noluyo lan sapık" diye dalabilir öbürüne.
bi de ufaklar başta dayak yerler ama gene de büyük kedinin peşinde hayran hayran dolaşırlar.

dişi kediler evlerini çok daha fazla sahiplenirler erkek kedilere göre.
erkek kedilerin diğer kedilerle anlaşması daha sık yaşanır.
eve aldığın erkek kediye bırakacaksın dişiyi yumuşatmasını.

okan ve bahçeşehir yalan.
aselsan'da falan genelde hep odtü'lü bilkent'li mühendisler var. en azından benim oradan tanıdığım 50 kişi var, ya bilkent ya odtü mezunları. sanırım 1 tane hacettepe var istisnai olarak. epey seçiciler.

mekatronik mühendisliği yalan
şu furya geçsin milletin götünde patlayacak okudukları bölümler.
bir mühendislik bölümünü odtü açmıyorsa bir arayıp sorun neden açmıyorsunuz siz bu bölümü diye.
mekatronik dediğin şey lisans düzeyinde eğitim verilecek bir şey değil. okursun elektronik, basarsın mekatronik masterını. ya da makina okuyup basarsın. ancak o zaman mekatronik mühendisi olursun.
adı afili diye tercih yapıp ortada kalmayın...

aselsan havelsan tai de mekatronik lisansı mezunu çalışan var mı önce onu bir araştır. zaten %70 odtülü %25 bilkentli %5 diğer şeklinde bir oran var. ben sanmıyorum mekatronik müh. olan bi üniversiteden kimseyi aldıklarını.

hele okan mezunu falan olup tai hayal etmek, bunlar komik durumlar. hiç de almazlar.

bu mantıkla yaklaşma hocam hiç bir mesleğe..biliyorum ki maksadın kötü değil ama bu düşünce sistemin kullanma..kardeşler holding satın alma mühendisi olursun sonra..elinden gelen en iyisini yap sen..bu arada o firmalarla çalıştım özel bir soru sormak istersen mesaj atabilirsin..

bu tamamen kendini geliştirmene bağlı. karadeniz teknikte bilgisayar mühendisliği okuyan arkadaşım tai'ye girdi mezun olduğunda.odtülü bilkentli değildi sonuçta.

germec pilic anittepe.

küçükesatta mutlu kebap da bir bütün hayvan götürün bence...

germeçin tavuğunda pek bi numara yoktur.közde piliç çevirme yapan yerler var balgatta oralara bi bak derim.

Anıttepe- germeç

+1

saat 23.00da germeç'e gidip tavuk yedik.

teşekkür mü edeyim küfür mü edeyim bilemedim cevap verenlere.
hepinize saygılar.

lan...
küfür etmeye karar verdim.
iki gecede bir germeç'e gider olduk resmen.
böyle giderse 100 kilo olucam.

yılmaz özdile özendim bu arada.
ondan böyle yazıyorum.
enter.
enter.
enter.