biraz başka şeylerle ilgilen, spor yap.

not: spor yapıyorum haftada 3 gün kick boks antrenmanım var. Geneldd evde oturuyorum yatıp telefonla nette geziyorum. Başka yaptığım bişey yok. Ayrıca ders konusunda azimli ve hırslı değilim.

sık kendini konsantre ol.çalışmazsan pişman olabilirsin.

Buraya soruyorsan o iş olmaz. Ben de aynıydım oradan biliyorum. Olmuyor o iş.

"özgüven" i birleşik yaz.

çalışma yerini değiştir. bilgisayarın olmadığı bir yere git, cep telefonunu bir süreliğine evde bırak. ciddi bir program yap.

bir kütüphane ya da sakin bir kafe gibi bir yer bul.

ciddi ciddi masaiye gidiyormuş gibi sabah belli bir saatte git, öğlen mola ver. falan filan.

sporunu da bırakma. ikinci kere yazıyorum :)

Hedeflediğin üniversitenin fotoğraflarına bak, bölümle ilgili bi şeyler oku.

Sonra dön hedeflediğin yerin kaç netle öğrenci aldığına bak. Napman lazım onu hesapla. Dersaneye gidiceksen dersane araştır.

Bence bunlar seni gaza getirir. Çalışmadan duramazsın.

hepinize teşekkürler az çok fikir tazeliği oluştu kafamda.

plan yap saat saat ne çalışacağına dair. realistik planlar olsun tabi, başka aktiviteleri de kat planına sadece derse odaklanma. bu işe ayak uydurursan rahat edersin. sonra koyver gitsin:)

versus.com

@WrAiTh baktım oraya, ben daha ziyade kullanıcı yorumlarını merak ediyorum.

şirketin verdiği s3 mini var bende, bi naneye yaramaz, diğerinde en azında 720p ekran var, s3 mini de hiç bi şey yok.

s3 mini kullanıyorum, oldukça da memnunum. Her gören, eline alıp inceleyen de pek beğeniyor. Tavsiye ederim yani. Diğeri hakkında pek bir bilgim yok lakin.

@devilred beğeni görsel sanırım.

Sadece görsel değil, öyle olsa inceleyen demezdim.

Sony marka olarak samsungtan daha sağlam bence. Hem de telefon eskise de küçücük de olsa güncelleme veriyo, samsung bi yerden sonra seni kendi haline bırakıyo.

Bence sony telefon alsan çok daha rahat olursun.

sileceğim de 3 tane göndermiş, işkillendim..
ve türk bankasının hesap numaralarını vermesi.. ilginç

içerikte tam olarak nedir, yardımcı olabilir misin ?

spam.

banada 3-4 avusturya bankasindan gelmis gibi mailler geliyor. spam iste.

Spam +1

Mail adresi de güvenilir değil zaten. Böyle mailler ben bi şey yapmadan spam kutuma düşüyor ve bana da gelmişti. 3 tane olması da spam belirtisi.

www.xing.com adamın xing profili
mesleği Vermittlung (arabulucu)

acaba ara bulucuyu dereye sokacak bir şey yapmış olabilir miyim ?

outlook.com'da spama düşmedi bu mailler

merak ettim gugıldan baktım. spam değilse para istemiyor bu hesaplar hangilerinin diye soruyor gibi translate.google.com tabi bu çeviriye ne kadar güvenilir o ayrı

buhebu'nun yazdıklarından sonra zeka sorusu gibi düşünmeye başladım :)

bir çok semtte minik minik sahaflar var. hele ki ankara kalesinde dolu var. bahçelievlerde bir tane biliyorum 7. caddenin paralel sokaklarından birinde. tam sokak ismi bilmiyorum ama istersen tarif edebilirim.

adil handa bir yirmi tane falan var. bir de kızılayda kitapçılar çarşısında var.

zafer çarşısı, kızılay pasajının altı bir de 7'yi dik kesen sokaklardan birinde minik bi yer vardı, yanlış hatırlamıyorsam 7 kapıyı geçtikten sonraki ilk sokağın üzerindeyi ama emin değilim tam.

bayındır sokakta aksoy çarşısında var bir kaç tane.

Karanfil'in kitap tarafında diplerde bikaç dükkan var satan.

Adil han 2.el satan yer dolu.

Aradığın şey: Akıllı telefon.

Android dediğin işletim sistemi, Samsung, HTC, Sony gibi markaların çoğu modeli işletim sistemi olarak Android kullanır, Nokia ve HTC'nin bazı modelleri de Windows Phone 8 kullanır işletim sistemi olarak. iphonelar ios kullanır vs.

Akıllı telefon aldıktan sonra bu işlerle çok ilgili değilsen işletim sistemi çok farketmez açıkçası, hepsiyle dediğin şeyleri -internet, müzik vs.- yapabilirsin.

Dokunmatik almanı öneririm, ekrandan daha çok verim alırsın. Model olarak da şu telefonu öneriyolar bugünlerde, fiyatına göre özellikleri çok iyi ama marka pek güven vermiyor, kronik sorunları var mı bilmiyorum.

www.hizlial.com

onu beğenmezsen de samsung, htc gibi markaların "akıllı telefon" modellerine bakabilirsin.

Teknik detaya çok takılmıyosun zaten bence sen bi teknosaya falan git veya telefon teşhirleri olan herhangi bi mağazaya. Kafana göre fiyatlarına da baka baka al eline telefonları dene. Smart phone aldığın sürece bahsettiğin ihtiyaçların karşılanır. Onu da ordaki çalışanlara sorarsın bu smart phone mu falan diye. Aklına yatan telefonu da alırsın. Tuş olayını denemeden anlayamazsın. Bana dokunmatik rahat berikine klavyeli. En iyisi ele alıp denemek.
Androidli nokia yok zaten. Ben model bilmediğimden şunu al da diyemem ama nokianın smart phoneları işini görür bence.

Ekleme: bence general mobile alma çok fazla sorun çıkarıyo, elinde kalır. Tecrübe ettim şahsen.

Android işletim sistemli al bence. Nokia lumia Windows Phone işletim sisteminde Facebook uygulaması berbat. Onun dışında iyi gibi. Word, ezel açamama sorunu yok.

soruya android bile yazamamışım o kadar cahilim bu konularda yahu nokialarda olmadığını bilmiyordum. çok direndim afilli telefonlara ama internet ve müzik gereksinimi direncimi kırdı.

şimdi, akıllı telefon olacak onu anladım. önerileri dikkate alıyorum, gidip bakıp denemek mantıklı bence de.
zaten telefonum olduğu için de ekstra masraf çıkartmak istemem aileme bu nedenle ucuz olmalı.

teşekkür ederim cevap verenlere.

Senin alacagin telefon lumia 520.

Su videoyu izlemeni oneririm.

www.teknoseyir.com

Trakya-ısparta edebiyat

Tarih kaydini sildirmis biri olarak kesinlikle edebiyat...

sicil belgesi adliyeden, ikematgah ve nufus sureti muhtardan, kan grubu kartı poliklinikten.

adliye uzaksa sanırım e-devlet şifrenle alabiliyordun sicil kaydını, varsa şifren hiç gitmeye uğraşma.

aramaya inansan hayatın çok daha kolay olacak halbusi

@hot fuzz abi herhangi bir muhtar olur mu? ikametim şu an yaşadığım ilde değil çünkü.

@ hot fuzz ve devorgilla the gunslinger herhangi bir adliye oluyor mu?

sicil belgeni adliyeden,ikametgah senedi,nüfus cüzdanı sureti muhtar,kan grubunu sağlık ocağına gidip alabilirsin.parmağına iğne batırıp kanını alıcak.5 dk sonra belli olucak.bi karta yazıp vericek.fotokopi çektirirsin.paralı tabii.ikametgah senedi,nüfus cüzdanı suretini muhtara sor,bu şekilde olucak diye onlar bilir zaten.

ehliyetin varsa kan gurubun ehliyette yazıyo, onun fotokopisini ver. ben öyle yaptım geçen hafta.
sicil belgesini de, eğer e-devlet şifren yoksa ya kartal ya çağlayandan alıyosun. kadıköyden falan kalkmış artık. oraya git, kapıda 2 liraya yazıyolar senin için. içeriye gidip numara alıyosun veriyolar hemen.

İkametgah senedi ve nüfus cüzdanı suretini neden hala muhtardan uğraşıyosunuz ki nüfus müdürlükleri ücretsiz veriyo.
Nüfusa burda kayıtlı değilseniz herhangi bi muhtardan alamazsınız. Nüfus müdürlüğüne gidin.

Kan grubu kartı yerine varsa ehliyetinin fotokopisini de verebiliyo olman lazım. Ben de öyle yaptım.

-Savcılıktan temiz kagidi
-ikametgah ilmuhaberi
-Nüfus cüzdanın arkali onlu fotokopisi
-Akciğer grafisi (devlet hastanesinden)
-Kan sayım raporu (devlet hastanesinden)
Bazıları 2 tane de vesikalık fotoğraf istiyor.

Neden ikinci öğretime gulyabani muamelesi yapılıyor ki? Bile bile 2. öğretim okuyan arkadaşlar var.

Bence bölüm için hayli hayli yapılır. (yazılır ^^)

ikinci öğretime kaka muamelesi yapılmasını hayretle karşılıyorum. ikinci öğretim olmanın tek kötü yanı ödedeiğin harçtır. onun dışında dersler aynı, hocalar aynı, okul aynı.

2.öğrt yaz bi sene kas ortalama yap yatay geçişle örgüne geç! Çap yaparım olayına girmişsin, onu yapabilen insan yatay geçiş yapar :)

@indescribable +1

İkinci öğretimden ben de fikir olarak haz etmiyorum ama istediğim bölüm için 1 sene katlanır o arada örgün için gereken şartları öğrenir ve ona kasar, örgüne geçme şansım varsa geçerdim. 2.sınıfın bahar dönemi de çap a aklımda olmayan başka bi bölüme kasardım.

Şehir nedir? Bide yüzdesi kaç kardeşinizin? Puanlar düştü bu sene yüzdeye göre bakınca da mı olmuyor bi yer?

belirtmemişim şehir istanbul. şimdi ekledim ilk mesaja.

yüzde: %43 ne yazık ki pek bir şey olmuyor göründüğü kadarıyla.

Evet düşükmüş maalesef. Puanlar düştü diye sorayım demiştim.

İstanbulda bilmiyorum maalesef, uygun fiyatlı da demişsiniz ama sınav koleji iyi baya. Ankara'da giden baya bi komşu çocuğumuz var. Memnunlar, eğer daha uygun fiyatlı ve daha iyi bi yer bulamazsanız öneririm. Yalnız fiyatları ilk sene 19'dan başlayarak 2şer bin artarak devam ediyo. Geçen sene bu kadardı yani.

yüksekmiş gerçekten. biz uzak kaldık tabi bu işlere. benim dönemimde üniversite bile 12 bin falandı hem de sabit fiyat. teşekkür ederim.

final okulları tabiki.

geçtiğimiz yıl ne kadardı bu final okulları biliyor musun?

13bin felan olması lazım

okumadım

mezun olduktan sonra akademik kariyer hedefin yoksa bosuna iktisata gecemene gerek yok cunku ozel sektorde de kamu kuruluslarinda da iibf mezunu bazli calisan araniyor. isletme veya iktisat ayrimi cok yok.

ha dersen ki benim ideallerim buyuk, fed´e, imf´e giricem pure economics gecmisim olmasi lazim o zaman gec. ama turkiyede kalicaksan onemi yok, yandal yap tatmin olmazsan da master patlat ekonomiden, tamam.

not:iktisat okuyorum ve iki bolum arasindaki -akademik- farklari cok iyi biliyorum.

işletmede kal bence.

İşletmede kal. İktisattan çift anadal yap, erasmusa başvur, enstrümanına yoğunlaş. Okul bittikten sonra iktisattan y.lisans yapabilirsin nasıl olsa. Erteleme hiçbi şeyini.

Ayrıca dikey geçiş değil o, yatay geçiş.

Çap yok, yandal var.

Çok önemli bir etkeni yazmayı unutmuşum, yurtdışında yaşamak istiyorum. Hangisi yurtdışı kapılarını açmak bakımından bir adım önde ya da hiçbir farkları yok mu bu açıdan?

Edit: Dikeymiş yahu. Ben de yatay biliyordum ama dikey dedilerdi bana.

dikey olamaz yahu dikey başka bişi.

hatta belgelerle geliyorum: www.osym.gov.tr

"meslek yüksekokulları ile açıköğretim önlisans programları mezunlarının lisans öğrenimine geçişi" dikey budur. ösym'nin resmi sitesindeki kılavuz diyor bunu.

kalbim budapeşte diyor.

dokuz gun budapeste.

bratislava dünyanın en sikik yeri. budapeşte güzel

Budapeşte

zagreb'e gittim fena şehir değil ama uzun kalmayı gerektircek bişey yok.
son soru: belgrad.

her türlü Budapeşte. Bratislava kadar dandik bir başkent görmedim. Adapazarı daha iyi bir başkent olur Slovakya için.

bence evet.
eski romantiklerden bir ben kaldım galiba

kimine göre değişir buna hastalıklı demek.
ama bence evet, hastalıklı.

kendini kendi çabalarınla kurtarmaya bak. mesela kasıp çift anadal yapabilirsin geçerli bi bölümde?

valla değişik bi insansın.

kendi üzerinden kurtarmaya bakarsan ilerde daha mutlu olursun. maaşı yüksek dediğin adam iş bulamazsa veya bi aksilik çıkar da çalışamaz hale gelirse ne yapacaksın? terk mi edeceksin?

hastalıklı bir düşünce bence. sevgilinin gideri olan bir meslekten olmasını istemek normal ama surf bu iş için gidip elemanların kantininde takılıyorsan çok kötü.

Değil.

Hukuk'u geç, eskisi gibi değil, garanti iş yok, sürünüyor çoğu.

Hastalıklı değil düşüncen, tam tersi, bilinç altında pek çok hatun senin gibi düşünüyor, sadece ifade etmiyorlar, lafa gelince "dürüst" "iyi" vb adam arıyorlar.

Neyse, olay sevgili olman değil, layı evliliğe kadar götürebilmen ki o zaman bile yürütebilmek filan var.

doktorun nöbeti var, dersi çok, sonra mezun olunca mecbur hizmeti var, sonra tus'u var. hemen okulu bitirip mahalledeki hastanade çalışmaya başlamıcak ki?

hukuk fakültesi mezunu çok sürünen var.

sen işi olanlara yanaş bari. ya da babası zenginleri bul :)

hasta mısın arkadaş bu ne planı mı olur bunun.

para, makam - mevkiyi sevgili için başlıca kriterlerden biri haline getirmek etik olarak sorunlu olmasına rağmen çok sıra dışı bir olay değil. ama karşındakine fark ettirmemeye çalış bu niyetini, anında siktiri yersin.

kişisel fikrime göre zenginlere dibini dövdüren güzel ama vasıfsız kadınların zihniyetinden pek farklı da değil senin düşüncen.

aşk pazardan karpuz seçmeye benzemiş. 5 sene sonra ben bu adamla niye evlendim dersen hiç acımam.

bunun arabaya vermekle farkını göremiyorum ben. yani evet, aşırı derecede hastalıklı bir düşünce.

mühendislik okuyorum, sevgilim iletişim fakültesinde. 7 aydır beraberiz, şunu okuyana kadar aklımdan geçmedi böyle bir şey lan.
kadın tarafıyım.

senin kafada olmayan birisi seni anlayamaz.
hastasın, normal değil derler.

aldırmaa aynen devam:)

bende de benzer bir durum var ama mevzu mali sistem değil. zaten sandığımdan, tahmin ettiğimden/edebileceğimden ve isteyebileceğimden/istenebilecekten daha varlıklıyım(tabi ki ailem sayesinde). şükür. Benim hissettiklerimde benzer(miş) ama... özellikle son okuduğum tavsiye kitapla daha da belirginleşti. daha doğrusu etrafımdaki gerçek insanlar tarafından anlaşılmış ama benim tarafımdan hiç farkedilmemiş birşey bu. birisi gelecek ve beni bu soktumunun acısından kurtaracak diye bekliyormuşum. yıllardır. tam olarak ise 17 yıldır.

yani şöyle düzeltilebilinir herhalde. insan aciziyetinin farketmesiyle anlaşılıyor galiba bu şey. kimisi maddi durumunu kurtaramayacağı korkusundan ve görünene özenmesinden o tarafa kaydırıyor kurtarıcıyı. kimisi ilahi şeyler adına arıyor. kimisede gücünün yetmesini istemediği şeylerde bir başka kişinin gücü yetsin istiyor.

insan olmakla ilgili birşey yani bu. ve tamamen doğal. asla hastalıklı değil. sadece itiraf etmesi zor.

ya arkadaşın üstüne çok gitmeyin.

bence haklısın böyle düşünmekte. aşk başka evlilik başka şeyler. akşam yemeğine aşk pişirilip tabaklara dolmayacak, faturaları aşk ödemeyecek maalesef.

iç güveysi olmaya meyletmediğin sürece hafif nezleli bir düşünceye sahip olduğunu iddia edebiliriz. kız istese babası anası istemez yıwrım seni :D:D

az ama öz xd gibi trollük yapmak istemiyorum

Ders saatleri de az ama derslerin içeriği yoğun ve zor.Bogaziçinin olayı biraz da derslerden sonra ne yaptığına bağlı olduğu için böyle bir sistem var

odtü'de de öyledir.

ders çalıştıran okul okul değildir. odtü böyle mesela ki odtü kıçımı yesin(odtü terkim).

cevaba gelince hayatın içinde olmayı teşvik ediyor olabilir.

ögrenciye rahatlik vermek olabilir, ögrencimiz zeki zaten gitsin bir de calissin canavar olsun, calismazsa gezsin dolassin, dünyayi tanisin mantigi olabilir.

çok sayıda ders vermek marifet değil ki, saçma sapan bilgiler ezbeleniyor ve unutuluyor. üstünkörü.

çok sayıda ders ve ders saati iyidir gibi bir fikir nerden geldi ki aklınıza?

önemli olan insan olmak amk ders ney?

dogrusu o zaten. kpss dershanesi gibi universitelerle kiyaslamamak lazim.

Kendi alanım olduğu için bilgisayar mühendisliği müfredatını inceledim. Her dönem 3-4 alan dersi ve 1-2 sosyal ders var. 1 ve 4. sınıflarda dönemde 5'er ders, 2 ve 3. sınıflarda dönem başına 6'şar ders var ki bence az değil tam ayarında. 145 kredi ders veriyorlar. Kısacası ders yükü olarak bir anormallik göremedim.

Ufak nüanslara gelecek olursak, bitirme projesi dersi 1 dönem, genelde 2 dönemde yapılır bu proje. Bir de bölümde İngilizce dersi koymamışlar. Bunlar müfredatı hafifleten unsurlar olmuş bilgisayar bölümünde. Ders saatlerinin farklı olduğunu düşünmüyorum. Ancak içerik olarak baya baya ilginç bir müfredat olmuş, konunun dışına çıkayım azıcık.

Eğer lethenin dediği gibiyse baktığınız bölüm de gayet normal bi sayı. Biz de dönem başı 5-6 ders alarak mezuniyet kredisini tamamlayabiliyoruz.

seçmelilere bakmamışsınızdır.gayet aynı sayıda kredi lazım mezun olmak için diğerleriyle. ama boğaziçinde farklı olan bir dönem 3-4 secmeli alma zorunlulugu gibi şeyler oluyor, siz 2-3 ders görünce az demişsinizdir onlar zorunlulardır.

divit'in dediği gibi amerikan modelindendir.
bir de bazardaki artistin dediği gibi seçmelisi çok oluyor bu modelin, onlara bakmamışsınızdır.

gene divit'in dediğine katılıyorum, odtü boğaziçi yapınca ovv oluyor her şey. saçma. (bu olmayabilir, genel olarak konuşuyorum.)

dersin çok olması övülecek bir şey olmadığı gibi az olması da övülecek bir şey değil ama bana kalırsa. Yani ders yükü az olsun, öğrenci ders dışında kendisini istediği gibi inanılmaz geliştirsin mantığı tutmuyor maalesef. Dersin niteliği de mühim tabii. Az olur ama okuması boldur hepsinin vs vs. Ama gene söylüyorum, az ders olsun ki öğrenci kendi gelişimini özgürce yapsın argümanı da çok anlamsız.

son olarak, arkadaş nedir bu ABD akademisine özeniş büyük okullardaki. Özalcı küçük Abd mantığı gibi, Abd ne eylerse güzel eyler deyip küçük abd akademisi yaratma sevdaları... (bu mesajı vermeden geçemedim)

odtü ve boğaziçi özal'dan çok önce kuruldu.

evet ikisinde de amerikan modeli örnek alınmıştır.

ders sayısı azdır ama dersler ağırdır.

ha niye savunmaya geçtim. arkadaşım ne kadar çok ezik insan varmış, fırsat olsun da iyi okullara sardıralım diye bekliyorlar.

okul mokul hikaye. üniversite sınavında birinci olsan, kendi bölümünü birinci bitirsen fasarya. önemli olan hayattaki diğer başarılar. okul dediğin birkaç senelik bir şey. olabildiğince okulunun fırsatlarını değerlendireceksin.

@ mea maxima culpa,

niklere bakmamıştım cevap yazarken; genele yazmıştım aslında, ama doğrudan benim yazdıklarıma cevap olmuş sizinkisi; ondan cevaplamak durumunda kalıyorum.

ODTÜ ya da Boğaziçi'nin Özal zamanında kurulduğu gibi bir iddiam tabii ki yok; zaten Özalcı küçük Abd mantığı gibi dedim. Basit bir analoji kurdum sadece. Akademi'nin ABD özentisi olma halini ya da onların modelini benimsemesini de Özal'la da başlatmıyorum. Bu analojiden bu da çıkmıyor. Boğaziçi ya da Odtü'nün kuruluş sebebi zaten aşikar. (amerikalılar kurdurdu, onlara ajan, kampüsü sovyetlere dönük tabanca vs. geyiklerine girmiyorum. doğrudan "bilim" üretme haline dair hakim olan paradigma nedir onun tartışması bu. Uzatmayayım.) Dolayısıyla o kısmı geçiyorum.

İyi okullara saldırmak için fırsat kollayan bir ezik değilim. Gene üstüme alınıyorum ama... Buna klasik cevap nedir; ben de iyi okullarda okudum/okuyorum! Hayır tabii ki böyle cevaplayamayacağım, genel olarak akademik örgütlenme ve modelleri eleştirmek neden "iyi okullara saldıran eziklik" olarak kuruluyor; onu hiç anlamıyorum. Boğaziçi kötü bir okuldur mu dedim? Hayır. Boğaziçililer kötü müdür mi dedim? Hayır. İyi ya da kötü gibi etik bir tanımlama yapmadım.

Kısaca iyi okul ne, akademi dediğimiz hayattan kopuk "özüne" güveneceğimiz adacıklar mı? İyi okul kriteri ÖSS'de yüksek puan mı? İngilizce eğitim mi? ABD doktoralı hocalardan ders almak mı? Mezunlarının rahatlıkla iş bulması mı? Yetiştirdiği öğrencinin süper donanımlı olması mı? Diğer okullara göre "bilim" üretiliyor olması mı? ABD modeli dediğimiz model "iyi" olan mı? vs vs vs.

Kısaca mevzu çok uzun; ama kendi adıma ne iyi okullara saldıran bir eziğim ne de Odtü, Boğaziçi vs. nin ne zaman kurulduğunu bilmeden akademik örgütlenme ve modelleri tartışacak kadar densizim.

@sıradan bir adam. işte ben de yazdım ya.

ders sayısı, haftalık ders saati filan bunlar ölçüt değil, olamaz.

ayrıca üniversitenin iyi olmasının da çok çeşitli kriteleri var.

en sonunda hayattaki başarının üniversitedeki başarı ile çok alakası yok.

ezikler konusunda senin kastettmemiştim elbet. ancak aziklerin varlığını yadsıyamayız. sözlükte odtü ve boğaziçi ile ilgili açılan o kadar çok entry var ki.

Linkte birseyler yaziyor. Memurlar.net'te vardir cevap, oyle tahmin ediyorum.

www.memurlar.net

Değil 20 lira falan fark ediyo olması lazım. Ama alman gereken parayı neden bırakıyosun ki sonuna kadar ara hakkını. İsterse 5 lira olsun.

bu o kadar genel bir soru ki:) her bölgenin faunası, vejetasyonu çok farklıydı:)

genel bi haritası falan yok mu ki?

efsaneler der ki bir maymun suriyeden bir dala tutunup yere ayak basmadan bursa'ya kadar gelebilirmiş zamanında.

3000 sene once cok acayip farkli bir sey yoktu aslinda. yani denizin ilerleyip gerilemesi falan var tabi de onun disinda jeolojik surecler dusunebilecegimizden cok daha yavas.

Yuvarlaktı. (Yapmasam ölürdüm.)

yeşillikti.

Dünya tek parçaydı. Bikaç bin yıl sonra yine öyle olacak.

fazla değil, bi 50 sene öncesine bakman yeterli. 50 sene önce kara yüzeyi yoğunluğu daha fazlaydı, ormanlar daha fazlaydı. Hah, şimdi 2500-3000 yıl öncesini hayal et.
@bass solo take one'ın dediği gibi birşeydi herhalde :)

hacettepe, tobb, odtü'de japon politikaları vs dersi veren bahadır pehlivantürk var, mail yada twitterdan falan ulaşabilirseniz birini bulur sanıyorum. kendisi de biliyoır japonca, eşi falan da japon ama ders verir mi bilmem.

bilkenti kazan beleşe kredisiz ders al saeko oohashiden. aslında bilkente gelip kendisiyle görüşürsen ve bilkente sürekli gelip gitmeyi göze alabilirsen bedava verebileceğini düşünüyorum.

Tömere bi uğra, japonca dersi veren hocalarla bi görüş derim. Dil tarihte hapon hocalar var

kontenjanlar da arttı bu yıl kocaeli bilgisayar olur sanki.

Kocaeli bilg. Olur gibi. Hangisini istiyosan onu ilk sıraya yazsan iyi olur. Bide ekşiden okullarla ilgili yazılanları bide duyurudan okul isimleriyle aratarak eski duyuruları okusan fikrin şekillenir.

2 hafta gibi bi surede direksiyon sinavi basari belgen surucu kursuna iletilir. Belki 1 ay da surebilir.

Sonra belgeleri alio emniyete gidiceksin orda da 1 hafta icinde sana gel al derler yani ortalama 3-5 hafta surer.

sürücü kursu ne zaman hazır ederse o gün emniyete gidip alabilirsin. genelde bu direksiyon sınavından 2 hasta sonraya denk geliyor...

ben 10 gün içinde alabildim.

anadolu derim ben kuskusuz. 9 eylul.2un kampusunu begenmiyorsa Ege nin kampusu gayet guzeldir bornova ögrenci yeri. ama puanından haberim yok.

Anadolu derim ben şahsen. Fakat bir ara yabancı diller okulu ile ilgili epey eylemler şikayetler vardı. Öğretmenliği de etkiliyor mu o okul bilmiyorum bir bakmak lazım

bence anadolu.
ayrıca kampüs hayatı önemli diyorsa gazide öyle br şey olmadığını da düşünmeli.

Anadolu universitesinin yabanci diller okulu ve egitim fakultesi farklidir yabanci diller yuksekokulunda hazirlik ogrencileri okur.

Anadolu universitesinin dil bolumleri cok kastirir ogrenciyi ve cok zordur ama bu elbette mezun olduktan sonra bir avantaj oldugu icin bence avantaj.

9 eylul ne kampus ne de isim olarak anadolu dan iyi degil zaten gitmesin oraya.

Ama gazi uni hakkinda bilgim sadece besyo sunun cok iyi oldugu bi de ulkucu dolu oldugu. Onu da gazi de okuyan arkadaslara sormak gerek

anadolu tabii ki.

gazi bok gibi bi okul. kendini harcamasın.

@hier aöf farklı eğitim fakültesi farklı.
Aöf nin ingilizce öğretmenliği bölümleri var, onlarla karıştırıyorsunuz

dokuz eylül eğitim fakültesi dağ tepesinde olan dediğiniz tınaztepe kampüsünde değil yalnız, buca merkezde sayılır fakat eğitimi hakkında pek iyi şeyler duymadım. ben de anadolu diyorum

hala okula kaydın varsa kırılır.

sınavla üniversiteye girdiğin seneden sonraki sene kırılır.

sınava gir- üniversiteye kaydol

sınava gir- puan kırıldı- yeni üniversiteye kaydol

sınava gir- puan kırılır.

bir önceki sene bir okula yerleşmişsen kırılır. kaçıncı kere olduğuna bakılmaz.

Evet

body'e başla.
başlayamazsan barfiks barı al evine her gün barfiks çek. ilk başlarda fazla çekemezsin fakat zamanla artırırsın.

www.google.com.tr

Öncelikle ortopediye gidin. Omurganızda bir sorun varsa kafanıza göre alet kullanmak ya da egzersiz daha kötü yapabilir. Doktor tetkiklerden sonra gerekli hareketleri tavsiye edecektir.

doktora gittiniz mi omurganızda sorun olabilir.

(bkz: skolyoz) ihmal etmeyin.

vücut geliştirme yap bende de vardı aynı sorun biraz düzeldi herkes söylüyor dik yürüyorsun diye.

Bence de önce doktora git, eğer bi sorun çıkmazsa sırt ve boyun kaslarını geliştirmeye bak. O zaman doğal duruşun düzelecektir.

pilates
önce doktor tabi ki. doktorun vereceği fizik tedavi egzersizlerinin çoğu pilates hareketleri.

doktora git mutlaka, o seni yönlendirir. sonra harfi harfine yap. yoksa öyle kalırsın yaşlandıkça daha kötüye gider, piiman olursun neden bişey yapmadım gençken diye.

normaldir, alışınca geçer.

Normal falan değil. Kaç yıl geçmiş aradan, hala onda kalmışsın. Şimdikine söyle de bari daha fazla ikiyüzlülük yapma.

3.5 yıl önce diyor, alooo? Nesi normal?

ciddi sorunların var. iki tane. seni bırakan biri o kadar zaman sonra seni üzüyor, yanındaki birine rağmen üzüyor bu bir. ve şimdi yanındaki birinin senin için yaratıldığını falan düşünüyorsun bu iki.
şimdi yanında olan kişi de seni terk ettiğinde hepsi geçer. o zaman daha koyu bir kötümserlik çöker üstüne. o da bir şekilde geçer. uzun süreli ilişkiler kanserdir. iyi huyludur ama kanserdir yine de.
bir insanlar insanlardan sıkılır. yalnız olduğun idrakına varsan ve karanlık ruh halini kabullensen hayat belki daha güzel olur. ya da olmaz. açıkçası, bi fark yok bence.

insan duygularına sorun olarak bakanlara acıyorum. insanlar üzülebilir arkadaşlar. herkes sizin gibi kar ve zevk maksimizasyonu odaklı medeni çağdaş akılcıl rasyonel bir hayat yaşamak zorunda değil. kişisel gelişim kitapları okuyup özel sektörün kölesi olmak zorunda da değil. bazılarımız melankolik olabilir. bazılarımız bohem yaşamayı seçebilir. illa hepimizin hayatı optimize olmayacak. bazılarımızın bi kalbi var. saf mantıklı bir hayat yaşayamıyorsak kusura bakmasın kimse.

Normal bi ayrılık olsaydı normal değildi; ama başka biri için terk edilmiş biri var burda. Göremiyo musunuz?
4 sene sevgili olmuşlar, 2 ay 3 ay değil. Üstelik başka biri için terk edilmiş. Ne kadar duygusuzsunuz ya!

Gayet normal içindeki sızı da sevdiğinden değil, Ayrılış şeklinizden kaynaklanıyo. İnsanlar hayatımızdan çıkma şekline göre bi sızı sokmayı başarabiliyolar. Seninki de öyle.

Tam da gupon'un yazdıklarına benzer yazacaktım ha.

Son derece normal.

Senin icin yaratilanin sana gulumsedigi anlari dusununce de geciyodur o sızı eminim.

gupon +1
Hele ki, uğruna seni terk ettiği kişiyle ise o fotoğraflar sızın anlaşılabilir. ama şunu bil ki senin kendini o sızıya kaptırıp geçmişe dalma lüksün yok. için acıyabilir, hatta içine kezzap dökülebilir. sen bu hisse taviz vermemelisin. mantıklı bir şekilde oturup düşünürsen özlediğin şeyin o kişi değil, o kişiyle paylaştığın şeyler ve o zamanki hallerin olduğunu göreceksin. E şimdi hangimiz 4 sene önceki halimizdeyiz ki... Üstünde bile durma bence.

before sunrise gibi olmuş bu. bence git.

tatilini aynı yerde harcamak ister misin? adam gündüz çalışıyor akşamları senle görüşecek sanıyorum. eğer o da izin alabiliyorsa farklı bir şehre gezmeye gidebilirsiniz.

böbreklere dikkat

:)ibiza da desem :))

@sttc Adam çalışıyor izin alabilirim dedi

git. işler yürümezse 15 gün adamla kalmak zorunda değilsin. hatta kendine kalacak yer bul öyle git sorun çıkarsa ortada da kalmazsın, ibiza çok güzel zaten

Hostel the movie geldi benim aklıma.
Gitme başka adam mı yok memlekette?
İspanya'nın albenisiyle beraber adamın sempatikliği birleşmiş, ondan biraz heveslenme var galiba?

Tekrar ediyim böbreklere dikkat.

git ya tabiki de. en kötü 15 gün fiziğini beğendiğin bi ispanyolla ibiza gibi bi yerde her gün sevişip parti parti dolaşırsın.

bundand a pişman olmazsın. böbrek hikayesine de takma, ibiza orası türkiye değil.

1 saat oturup yarim yamalak konustugun adam cagirdi diye istanbuldan ibizaya gidecegin icin, istanbuldan erzuruma sirf bi kiz cagirdi diye giden yurdum abazasindan 2 kat daha abaza oldugunu dusunuyorum. tesekkurler.

adamı fiziksel olarak beğeniyorum, henüz tanımıyorum demişsin. henüz tanımadığım bir adam için kalkıp bir yere gitmezdim şahsen.

ayrıca centilmense o gelsin sana. öyle çağırmakla olmaz.

ispanyolsa sıkıntı, seni hatırlamayabilir sonra şaşar kalırsın öyle:) bi sene konuş, gidince benim işim var unutmuşum falan diyebilir. çok gamsızdırlar söz verdim tutayım yok ayıp olur falan demezler. oha bi saat yüzyüze konuştuk çıkmış gelmiş, bence bu normal değil, kaçayımmm diyebilirler hatta. 1 saat ne yav?

Diğer arkadaşlara katılıyorm ama giderdim sanırım..

erkegin de kezbani hic cekilmiyo yaa su yorumlara bak

aynisini bi ispanyol kadin dese cagirsa onlari su anda yoldalardi. erkek egemen zihniyitinze s.caim sizin. ibiza dan bahsedio adam erzurum dio. ibizai haritada gosteremez bu adamlar daha.

git guzel arkadasim. deisik bi deneyim olur. en kotu ibiza da tatil yapmis olursun

git ama tedbiri elden bırakma. gitmeden adamdan ev adresini, çalıştığı yerin adını vs iste (vize için isteniyor diyebilirsin) ve işlerin herhangi bir şekilde olumsuza dönmesi durumunda kullanabileceğin bir B planını da hazır et.

abaza kiz da olsa abaza erkek de olsa abaza iste. aksemsettin de tipik turk abazasi gibi dusunuyor. ibizayla erzurumu nasil bir tutuyormusuz. tabi kiz s.kmek icin erzuruma gidilmez ama s.ktirmek icin ibizaya kosa kosa gidilmeli.

@gec: hatunun abazalığından sana ne canım? ister ibizaya gider, ister japonyaya, sane ne yani? "benim abazalık oranımı değerlendirir misiniz?" diye mi sorulmuş soru, kız fikir istiyor, verebilecek bir fikrin var ise konuş, yoksa da sus.

Yargılanmak istiyorum demedim fikir istiyorum dedim :))

yarım debriyaj, araba hoplayınca biraz debriyajdan ayağı çekip gaza geçiş. boş bir yer bulup dur kalk çalış bir kaç saat, alışırsın zaten.

başlarda ayak debriyaja basılıyken bi miktar gaz veriyoruz(tam kavrama noktasını kavrayamadığımız için stop etmesin diye), sonra yavaş yavaş ayağımızı debriyajdan çekmeye başlıyoruz. kavrama noktasından sonra araba harekete başlıyor.
kavrama noktasına alıştıktan sonra zaten ayağını debriyajdan çekerken ne zaman gaz vermen gerektiğini öğreniyorsun. hadi kolay gelsin.

3 senedir araba kullanıyorum, hala öyle zaaart diye kaldıramam. yarım debriyaja geldiğimi hissedince kaldırıyorum arabayı, bir kere yolda kalmadım. Fakat annem aynı şeyi yapmaya çalıştığı her seferinde balataları yakma eşiğine getirip kokutuyor. her seferinde yarım debriyaj kasmakta da atik olmazsan öyle bir tehlike var maalesef.

debriyajı hemen bırakma, araba hareket etmeye başlasın, ilerlesin, 5-10 m sonra tamamen ayağını kaldırabilirsin.

ayağın debriyaja basılıyken hiç kaldırmadan hafif gaza bas (tahminen 1-2 parmak kadar), gaza bastıktan sonra ayağını yavaşça debriyajdan çek ve hareket ettiğini göreceksin. arkadaşın dediği gibi 5-10 metre gittikten sonra devriyajı tamamen bırakabilirsin. bana göre en kolay yöntem bu, aynı anda gaza basıp debriyajı bırakmakla falan kafan karışmasın hiç.

Fordlarin kavrama noktasi biraz yuksektir. Yani debriyaj pedalindaki ayagini diger arabalara gore biraz daha fazla kaldirdiktan sonra gaza basmalisin. Debriyaji kullanmayi dogru duzgun ogrenmeni tavsiye ederim yoksa ayagin debriyajda 5 metre git 10 metre gitle baski balatayi eline alman cok uzun surmez.

yarım debriyaj +1

7 ay önce ehliyet aldım. sırf kaldırmaktan çekindiğim için sürmeye yanaşmıyodum. hocam yarım debriyaj yaptırmıştı yoğun trafikte. şimdi arabayı kaldırırken de onu yapıyorum ve korkumu yendim.

alışana kadar yarım debriyaj yap, araba biraz ilerleyince de vitesi 2'ye aldıktan sonra da bırak debriyajı. zamanla diğer türlüsüne de alışırsın zaten

ne dedilerse hepsini unut.Araba sürmek sevişmek gibidir.Arabayı hissedeceksin, onunla oynaşacaksın.
Sen daha ön sevişme filan olmadan bodoslama dalıyorsun,arabanın canı acıyor ve iflas ediyor.

Yani motorun gücünü birden tekerlere aktarıyorsun ve motor bu ağırlığı birden kaldıramadığı için s*ktiri çekiyor sana.
Yani motor o devirde çalışırken aslında arabanın o ağırlığını kaldırabilir ancak birden o gücü verdiğin için kaldıramıyor.Anahtar kelime yavaş olmak.
Hızla dönen bir disk düşün.o diske duran ve çok daha büyük başka bir diski yaklaştırıyosun ve birden zınk diye temas ettiriyosun,ne olur? küçük disk zınk diye durur.İşte stop etmesi de böyle bişey.Ama o büyük diski yavaşça yaklaştırıp hızlanana kadar bekleyerek yavaaşça bırakırsan ne olur? büyük disk küçük diski durdurmadan hızlanmaya başlar.

senin sorunun şöyle de anlatılabilir, debriyajın kavrama noktasında beklerken,araba tam kalkacakken arabanın hemen geri kaçacağını zannediyorsun ve panik oluyorsun, hemen araba kalksın diye ayağını çekiyosun.

düz,tenha bir yolda başla.gaza filan basma.debriyajdan ayağını motorun sesi değişene kadar, motoru dinleyerek yavaş yavaş çek.Ama tamamen bırakma! Motorun sesi değişmeye başladığında baskı balatasının kavradığı noktadır yani motor gücünün tekerlere aktarılabilmesi için ayağını en az o kadar çekmen gerekiyor.Şöyle de denebilir; debriyaja köküne kadar basmanla o noktaya kadar basman arasında bi fark yok.
Kalkarken biraz gaz vermenin sebebi de yukarıda bahsettiğim disk örneğindeki gibi, motora destek olmak yani küçük diskin hemen durmaması için onu hızlandırıyosun.

Arabanın normal çalışırkenki devri yani rölantisi düşük olabilir, ondan da stop edebilir.Bunun için kalkarken gaz vereceksin işte.Ama öyle 3000 4000 devir değil,2000,2500 filan, devir saatine bakacaksın eğer sesten pek anlamıyorsan.

Debriyajdan ayağını çekince araba yürüyecek diye bi kural yok, motor küçüktür ya da rölantisi düşüktür, yürümez yürümez.

Gaz vermekten korkma.Bi yerde zınk diye kalmaktansa biraz pati çekmek iyidir.İlk zamanlarda pati çeksen bile zamanla uygun gazı ayarlarsın zaten içgüdüsel olarak.

Ben kendi kendime pratik yaparak öğrendim.Acele etme, soğukkanlı ol.Arkaya kaçıracak olsan bile bi ayağın zaten debriyajda.sağ ayağınla da frene basarsın geri kaçmaz.Ya da el frenini çekersin.Öğrenince zaten arkaya kaçırma korkusu da kalmayacak.

Düz yerde öğrenmek şart.düz yerde olayı anlamadan yokuşta hayatta kalkamazsın.Bu yüzden dik yokuşlarda el freni kullanarak kalkmayı filan anlatmayayım hiç.

kavrama noktasındayken biraz bekle.Arabanın geri kaçacağını zannettiğin yerde geri kaçmadığını göreceksin.

Kolay gelsin.

Öncelikle ford larda yağ gibi kalkış ve vites geçişleri diye birşey yoktur bende de escort var ordan biliyorum mutlaka; kalkış 2 vites ve bazen 3. viteste silkeler. Ayrıca debriyaj diğer markalara göre çok daha serttir ve yukarıda kavrar.

Zamanla alışırsın ama başta yapamıyorum diyorsan boş bir yere çık ve sürekli dene. Tam olarak alıştığını 1. viteste arka arkaya kavrama-bırakma kavrama-bırakma yapabiliyorsan olmuş demektir. Bunun bir yolu yok herkesin yaptığı gibi debriyaj tam basılı iken gaza yavaş basıp ortalama 1500 devir civarı sonra yine yavaşça debriyajı bırakman gerekir. Bunun en doğrusu eski model ford lar için konuşuyorum yarım debriyajdaki ayak pozisyonun gaz pedalındaki ayak pozisyonunla eşit yükseklikte ise doğru yapıyorsundur ( tabi bu ortalama doğruluk debriyaj telin uzun veya kısa ise bunun doğruluğu kalmaz). Zaten yarım debriyaj seviyesinde araç yürür ondan sonra bırakabilirsin debriyajı ama nekadar yavaş bırakırsan okadar az silkeler.

Yokuşlarda korkuyorsan el freni çekik kalk. Böylece stop ettirsen veya kaydırsan bile arkadaki arabaya çarpma riskin sıfırdır. Bunuda şöyle yapabilirsin; el frenin çekik olsun. Vitesini 1'e geçir sonra sağ elin el freninde dursun. Aynı düz yolda kalkarmış gibi debriyaj-gaz muhabbetini yap ama gaza biraz daha fazla basabilirsin ama çok basma patinaja girer. Sonra arabanın kavramaya girdiğini anladığında ( araç el freni çekikken kavrama olursa aracın arka kısmı yere basar yani aracın arkası yere doğru bir hareket yapar bunu hertürlü anlarsın zaten) el frenini indir ve araba zaten direk ileriye hareket edicektir.

Ama bu işler öyle devir göstergesine bakmakla olmaz, ilerisi için alışamazsın. Göstergelere hiç bakma bunları yaparken sadece kulağın motor sesinde ve arabanın kavrama tepkilerinde olsun. Böylelikle çok rahat bir şekilde alışır ve öğrenirsin.

bos bi yokus bulacaksiniz. geri kacirmayana kadar calisacaksiniz.

yapa yapa, deneye yanila olacak...

ben de yeni araba aldım.pratikle çözülüyor bu iş boş bi alanda dur kalk yapman lazım.

yirmilikler illa cekilecek diye bir kural yok. eger cenende yeterli yer varsa yirmilikler kalabilir. eger cene kemigin yeterince buyuk degilse yirmilik disler diger dislere baski yapar ve yapilarini bozabilir. disler birbirine iyice yapistigi icin de aralarini temizlemek daha da zorlasir ve disler curur. annem dis hekimi. cekmedigi 20lik disler var.

ben sağ üst 20liği çektirdim bir kaç ay önce, çok ağrıyordu çürümüştü. ben de senin gibi tırstığım için 8 ay erteledim... iğne yapıldıktan sonra uyuşması için 5 10 dakika bekletiliyorsun onun dışında tüm işlemin ne kadar sürdüğünü söyleyim sana, iğnenin girip çıkması ve doktorun elindeki çubukla dişi çıkarması toplasan 15 saniye sürmemiştir. ağrı sızı hiç bir problem, çekim sonrası bir şişlik vesaire hiç bir sorun yaşamadım.

@crucio tam sizin dediğiniz yer olmama olayını söyledi doktor. çektireceğiz bakalım.
@yigitabi uyuşturduktan sonra sıkıntı olmuyor da 1 gün iptal oluyorsun yemek konusunda o kötü

@gmbi ertesi gün iptal olmadım açıkçası, pipetle çorba falan da içmedim, çektirmediğim tarafla katı yemek yedim, biraz dikkat ettim ama istedigim her şeyi yedim ayrıca 48 saat sonra bira içtim

diş damak içindeyse çekmesi de zor. ama normal diş gibi çıktıysa kolay. yanındaki dişe temas edip baskı uygulamıyorsa sorun yok. ama ilerde apse falan yaparlarda hemen çekemiyorlar, önce antibiyotikle apsenin alınmasını bekliyorlar ardından diş çekiliyor, iş zorlaşıyor.

korkmayın. ameliyatsa daha kolay. ben biraz pimpirikli olduğumdan gülmemek için evden çıkmamıştım; ama yemek konusunda sıkıntı yaşamadım. sert yemek de etkileyebilir ama, yine de dikkat etmekte fayda var.

benim de ağrım olmayan yirmilik dişim çekildi, yana doğru çıkıyodu. ilerlese damağıma zarar verecekti. ekstra bi şey bile olsa ilerde illaki sorun çıkarıcak o dişler. çektirin rahatlayın.

ameliyatlar en kolayı. dikişsiz çekilen dişimde kıvranmıştım. ağrı kesiciler sayesinde ağrım bile olmamıştı

sakın. Düz çıktıysa elletmeyin büyük ihtimal para için çekecekler. Evet 20likler kolay çürüyor ama dolduruyorlar sonra. Çektirtmeyin sakın. Çürürse de doldurtturursun.

istersen yan dal yerine çift anadalı bile koyabilirsin. oluru var yani.

hem doktora yapıp hem lisans okuyanı vardı.

yan dalda diploma yok, sertifika alırsın en fazla.

lisans ve yandal eyvallahta aöf komik geldi bunların yanında. aöf yi her zaman yaparsın istersen. kasmaya gerek yok. onun yerine lisans bölümün neyse onla ilgili olabildiğince uzmanlaşmaya bak. her anlamda. herşeyi birden olmaya çalışmak, sıkıntılı bea.

bildiklerim şöyle; www.facebook.com
www.facebook.com
www.facebook.com
www.facebook.com

şunlar da gruplar; www.facebook.com
www.facebook.com

hemen şimdi harekete geçin durumunuz acil madem

Teşekkürler. Mesaj attım hepsine.

direksiyon aynı gün açıklanıyor.

Aynı gün sonucunu öğrenirsin kurstan. Emniyete verilcek evraklar da 10 gün içinde hazır ediliyo. Emniyete 400e yakın para gidecek, sitelerinde yazıyodu tam miktarlar.

emniyete toplam vergi dairesi ile birlikte 407 tl veriliyor.

Facebooktaki hayvan sahiplendirme sitelerine bi an önce ilan verin. Anca yayınlanır, körlük durumundan dolayı sahiplenen birileri çıkacaktır diye düşünüyorum. Olabildiğince fotoğrafını çekin ama.

Hayvanseverler, kedi gibi sayfalar var ilan yayınlayan. Mobildeyim link atamıyorum şu an ama pcye geçince veriyim linkleri

Öncelikle yemekle ve yaklaştığında kafasını veya boğazının altını çok yavaş bi şekilde okşayarak güvenini kazanın. Çok uzun sürmez zaten söz konusu yemek olunca. Ama ona pisi pisi diye seslenmeyin başka bi ses çıkarın sadece size alışsın. Sonraki günlerde yine ses çıkarın ama yemeği önüne koymayın. Yemek katıysa parçalara bölüp her parçayı farklı yere koyun ki koku alma kabiliyetini kullanabilsin. Olabildiğince temiz tutmaya çalışın onu, eğer çok pisse nemli bezle silin biraz. Bir de antibiotikli göz damlaları var. Fiyatları da 2,5-5 tl arası çok bi şey değil yani. Yarın bi eczaneye uğrayabilirseniz ondan mutlaka alın, gözünü dezenfekte eder iltihap varsa gözü rahatlatır. Ben Gentagut kullanıyorum, tavsiye ederim.
Onun adına size teşekkür ederim.

biz yemek verince başka bi anne kedi bebelerini alıp geldi. sabah kahvaltısından sonra bizim kediciği görmedik. iddialara göre o anne ve bebeleriyle beraber. benim düşüncemse annenin o kediciği mekandan uzaklaştırmış olması. gerçi geçen hafta bu ikisi beraber takılıyolardı ama belki diğer bebeler olunca hırçınlaşmıştır.

sonuç olarak üzüm asmalarına çıktıp da orada yattığında çektiğim fotodan başka foto yok elimde :P şu anda kedi de yok gerçi. neyse etraf kalabalık, besleyen komşu olur heralde. belki de akşam geri döner aramıza :)

Olmaz

Bence bu soruyu o ilacı yazan doktora sorun. Çünkü bazen 10 tane yeterli olduğu halde, ilaç 14'lü satıldığı için yazılabiliyor. Bazen de değil sonuncuyu almak, hangisini hangi saatte aldığınız bile önemli olabiliyor. O yüzden size tanı koyup o ilacı yazan doktor yanıtlasın derim.

Bunca yildir bi antibiyotik kutusunu sonuna kadar kullanmadim, bobrege zarar zaten, sikayet gecince birakiyorum arkadas, hic de zararini gormedim. Ama doktorlar inatla bitir dediklerine gore bi bildikleri vardir,ama ben zararini gormedim.

aten 13 hapın faydasını görmediysen 14üncüden hayır bekleme.

o kadar kişi boşuna cevap vermiyor. Anlıyoruz tabi.

ben de anlamıyorum. yazdım aşağıda :)

ben de anlamıyorum. x-y-z kim derken bir de hangi taraf dişi erkek onu bulmaya çalışırken iptale bağlıyorum.

Bahsi geçen duyuruyu ben anladım valla :)) hem diğerleri bu kadar da karmaşık olmuyo gayet anlaşılabiliyo :)

anlıyorum diyenler bize anlatsın lütfen :)

Neden kendi düzeninizi kendi canınız istediği gibi kendiniz yaratmıyorsunuz? Benim fikrime göre hayat müşterektir. Kadın daha fazla para kazanıyor dahi olsa, paralar ortaya konur, ve bunların hesabı kitabı olmaz. Nereye ne için gerekiyorsa o şekilde oraya harcanır. Sevgiliyken/nişanlıyken de kimin parası varsa o alır. Ayrı gayrı olmaz, olamaz, olmamalı.

hah işte çok güzel bir yere parmak bastın.

günümüz kadınları, ben paramı kazanırım, erkek bana söz geçiremez, karışamaz diyorlar
ama iş evlilik, maddiyat gibi konulara geldiği zaman geleneksel yöntemlerle yaklaşıyorlar, her şeyi erkekten bekliyorlar, kız evi naz evidir diyorlar.

bir karar verin. modern olacaksanız modern, geleneksel olacaksanız geleneksel olun.

evli değilim ancak iki taraf da çalışıyorsa masraflar ortak yapılır diye biliyorum. kendine bir miktar cep harçlığı ayırırsın.

evlilikten önce alınmış mülklerin varsa kendine kalır, yine ev vs alırsanız ortak mülkiyetli olur. ayıp yani kadın çalışıyorken ben erkeğim diye evi üstüne yapman.

bir de herkesin kendi düzeni olur. karı koca arasında, aile içindeki şeyler gizlidir. ona buna anlatılmaz, kimse de karışmaz, karışmamalı.

ha büyüklerine bazen danışıp akıl alabilirsin o ayrı.

Ben ne karşı tarafın, ne de kendi ailemin evi dayayıp döşerken yardımda bulunmasını istemem. Dolayısıyla karşı tarafın ailesinden destek almadan her şeyi yüklenmesi bu koşulda imkansız olur, el ele vererek dayanır döşenir ev. Yani bu benim param şu senin paran demeden alınır ne alınacaksa. Ama dediğim gibi ben ailelerin elini cebine atmasına tamamen karşı olduğumdan ortaklaşa yürütmeyi seçerim. Bunu yapamayacak kadar az gelirli insanlar da zaten evlenmemeli bence en azından durumları düzlüğe çıkarana kadar.

Bence evlilik o kadar şirin bişey değil, işin içine sorumluluklar artı para sıkıntısı girdi mi insana feleğini şaşırtır. Çocuğa hiç değinmedim, bebek bezinin fiyatını bilmeden çocuk isteyen insanlar da var, Allah akıl fikir versin. O yüzden durumlar el veriyorsa her şey ortaklaşa, yoksa evlilik öbür yaza ne diyim :)

bu devirde çalışmayan, üretmeyen kadın mı olurmuş? 1980'lerde yaşamıyoruz, bir erkeğin şu sistemde tüm yükü üzerine alması hem onu hem de ilişkiyi olumsuz etkiler, adam yettiremez, yetersiz hisseder, üzülür, sonra bu da ilişkiye yansır.

Ortak ev ekonomisi oluşturulur, bunun hesabını yapmak zor olmaz zaten.

benim görüşüm ; tüm bu türk adet, gelenek ve görenekleri ilkel gelir bana, mesela kaynananın geline iç çamaşırı alması gibi şeyler en basitinden, böyle saçma bir şey görmedim ben, "evi erkek tarafı dizer" diye de bir şey olmamalı, o da çok saçma.

Benim bildiğim evliliklerde ayrı gayrı olmaz. Misal bizim evde peder bey anama direk mayışı verir. Anam maliye bakanı gibi ortak bütçeyi yönetir. Sizde de ikinizden biri bu işe bakar. Genelde kadınlar bakar çünkü daha tutumludurlar erkeklere göre. Aklı başında kadınlardan bahsediyorum hoppa yeni yetmelerden değil..

erkek olarak fikrim şöyle: kadın çalışmasın, çalışıyorsa da parasını hatta banka kartlarını bana versin, tüm gelir giderden ben sorumlu oluyum. alışverişi de ben yapıyım, faturaları da ben ödeyim, en hesaplısı nasılsa krediye girip ev de alıyım araba da..

düğünde 2 kural var
1- sadece kız tarafının bi şeyler istemeye hakkı vardır.
2- erkek tarafı kız tarafı ne isterse yapmak zorundadır

ailelere hiç iş bırakmayıp kendiniz ortak havuz oluşturup o havuzdan harcayın. sadece erkek ya da kız tarafı harcar diye bir şey yok.

çocukluğumdan beri gördüğüm kadarıyla aileler konuşup anlaşıyorlardı. şunları sen al bunları sen al diye. onu yapan ailelerde çok problem çıkmadı. fakat sadece erkek tarafına yıkılan ya da kız tarafına yıkılma durumlarında çok tartışmalar çıkabiliyor. senin zevkine benim zevkime göre alınmadı falan denebiliyor.

kaldı ki sadece erkek tarafı alsa o borcu yine ortak ödeyeceksiniz.

bizim ailede ortaktır.babam ve annem kim ne yapmış ne kadar harcamış karışmaz bir para varsa ortaktır beraberce kullanılır.ama annem mesela fatura ödeme vs. işleri babama bırakır yani ortak hesaba yatar para babam ordan yürütür işleri annem de babam da çalışıyor yani ikisinin de kazancı var belirteyim

evliyim, kadınım.
bizde durum şöyle oldu/oluyor;
evlenirken bir miktar kredi çektik, bir miktarda ailelerden aldık. eşimin ailesinin çok birikmişi vardı onlar daha çok yardım etti ama düğünden sonra altınları onlarla paylaştık. yani geri ödemiş olduk.
ikimizde çalışıyoruz, benim maaş bankamatik kartım falan hep eşimde durur. alışveriş, mutfak vs bütün fatura, ödeme işlerini o yapar. hatta harçlığımı da o verir. biz böyle anlaştık, böyle rahat ediyoruz.

arkadaslarim yeni evlendiler ve herseyi ortak yaptilar.. ev tutulmasi, ev esyalari vs. iki tarafında ailesi destek oldu ancak dügünden sonra takıları bozdurup ailelere verdiler kredi kartlarinin ödenmesi vs icin.
suan ikisi calisiyor ve bütce yapiyorlar kira kredi kartı mutfak masraflari vs gibi kalani da birlikte harciyorlar..
evlilikler de ayri gayri olmaz.. sirket kurmuyorsunuz birlikte yasam paylasiyorsunuz..

En mantiklisi ortak hesapla kira fatura alisveris vs odemeleri arti herkes kendisine bir miktar para ayirmali atiyorum kadin kuafore giderken kocasindan cocuk gibi harclik istememeli.

Aileden görülen veya onların yaptıkları bu konularda bizi nasıl etkiliyo bilemem, eğer gelenekleri sürdürme konusunda baskı yapan ebevenyler yoksa gayet de kendiniz nasıl diliyosanız yapabilirsiniz.

Ben evlenmeye karar verilirken kimseye güvenilmemesinden yanayım. Yani ben evlenmeye karar verdiysem giderler sadece beni ve sevgilimi bağlamalı diye düşünüyorum. Aileden yardım alınabilir zorda kalınırsa ama bütün giderleri aileye yıkmak bana hiç insaflı gelmiyo. Yapanlara hiç saygı duymuyorum açıkcası.
Bu doğrultuda 7 yılımızı bitirdik sevgilimle ve hala evlenmeyi düşünmüyoruz. Bunun nedeni de öğrenciyiz, çalışsak da daha bu yükün altına girecek düzeyde işlerde çalışmıyoruz doğal olarak. Ailelerimiz karşılayabilecek düzeyde ama ikimiz de kendi tırnaklarımızla kazıyarak, kendi emeğimizle bi şeyler yapmak istiyoruz. Normali de bu. Evlendiğinde de ailen bakmicak sana.

Neden aile olarak anlattığımı da söyleyeyim; erkek tarafına bırakılan geleneksel evliliklerde aile daha çok yükün altına giriyo, girmek zorunda kalıyo. 'Erkek tarafı' o oluyo çünkü.

Bide şu her fırsatta kadını kendinin bi alt türü olarak gören, bu doğrultuda sürekli saçma sapır konuşan 'erkeklik taslayan' tiplerin işlerine gelmediği bu gibi durumlarda 'ben kendim kazanıcam harcicam diyip düğünü bize yıkıyolar' diye ağlaması çok komik. Bilmiyosanız söyliyim geleneklere göre düğün erkek tarafının ama nişan da kız tarafınındır ;) geleneksel evlilik yapıcak olursanız her şey size kalmaz ağlamayın ;) -lafım sana değil kegums-

hayır suyun yerini hiçbir şey tutamaz. sadece sıvı alımınız artar o kadar. su içmek gibi asla olmaz.

Hayir karsilamaz.

Hayır.

Su diil ama sıvı ihtiyacının bi kısmını karşılar

karsilar mi karsilamaz mi bilmiyorum ama ben aylarca (gercekten aylarca) hic icme suyu icmeden yasayabiliyorum. hatta bir yazi tamamen su icmeden gecirmistim. cok fazla cay, kahve, kola, ice tea, ayran, salgam, soda ictim. olmedim. boyle yapma sebebim de musluk suyu icemeyisim. suya para verecegime baska bir sey alirim diye diye oyle gidiyor. bazen bir restoranda onume su koyduklari zaman garip bir nesneymis gibi ictigim oluyor. son bir senedir icmeye basladim gerci ama yine de farkinda olmadan gunlerce hic icmiyorum cogu zaman zira gunluk hayatimda zaten cok icecek tuketen bir insanim. hangover agrisini bir bira daha icerek gecirmisligim var, dusun.

karşılamaz

karşılamadığı gibi bol şeker yüklemesi yaparsınız.

sen sen ol meyve suyu icme. kutudaki meyve sulari seker ve hic bir faydasi yok.

suyun yerini tutmaz hic bir sey

ebesinin koru tane puan turu var ve su an tavsiye verebilecek pozisyonda olan insanlarin bu puan sistemini bilecek yasta degil. neleri secebilecegini soylersen cevap verebilir insanlar.

ya aöf için puan gerekmiyo. puan önemli değil, bölümleri say

o puanla barajı geçiyorsan başvurabilirsin açıköğretime, bin tane bölüm war, ne olmak istediğine bağlı, at yetiştiriciliği aşçılık falan mı yoksa klasik işletme iktisat mı istediğin, kolay iş bulmak diyede birşey yok, iyi bölümde okumann şöle faydası oluyor iş hayatında, az iş gücüne çok para alıyorsun,

Çıktı kaydolurken alınıyo, normal tercihlerini nasıl yapıyosan öyle yapıcaksın. Tercih listene aöfde istediğin bölüm neyse onu yazıcaksın. Sonuçlar açıklanınca da açıklamalı anlatımlar var zaten, çıktı işleri de o zaman.

olay anlaşılmadı sanırım, nasıl fotoğraf istediklerini biliyorum. fotoğrafın son 6 ayda çekilmiş olması gerekiyor ama benimki daha eski ve diğer vizede de aynı fotoğrafı kullandığımı görürlerse eski olduğunu anlayabilirler. oradan sorun çıkar mı diye sormuştum.

Tipin aynıysa problem etmezler gibi geliyo bana. Ama saç azalması, renk farklılığı, belirgin yara, saç rengi veya uzunluğunda değişim gibi şeyler varsa takılmaları muhtemel.

Sadece bir tahmin.

vizede aynı fotoğraf varsa çakızlıyorlar, en azından benim başıma geldi eski vizelerden birindeki fotoğrafı görünce yeni çektirttiler. şansını dene, yakalarlarsa hemen sağda solda fotoğrafçı oluyor zaten 10dk ya çektirirsin.

balen ne?
benim sütyenlerimin hiçbir yeri kırılmıyor sorun sende :p yok yok sende değil sütyeninde

balenin camdan olmadığına emin misin?
makinaya atma birde metal çürüyor olabilir.

balenli çamaşır sevmiyorum ben ama bol kızlı bir sülalem var kimseden öyle bişey duymadım
şu sorun oluyor yalnız kenar dikişleri atıyor çamaşırın orda balen çıkıyor :P hatta ordan güzelce baleni çekip çıkartanı biliyorum.

Penti den almaya başladım, bu sorun çıktı!
La senza dan aldığımı pek kullanmıyorum kırılacak diye :(
Çok güZel de :(


Kahrolsun bağzı balenler

Şimdi sorun ben de mi?
Hangi markayı önerirsiniz sütyen de?

Marks&spencer ve la senza sağlam çıktı penti boş

Başka?

ben de la senzadan alıyorum çok güzel bişi böyle hissetmiyosun
bu arada hala anlamadım balen ne
sen sütyenini ufak çamaşır şeysine koyup at makineye

loya var nbb var en basitinden. ben şu ana kadar ne kırılanı gördüm ne duydum.

@neira, memenin altına denk gelen metal kısım yok mu hani. o işte balen.

@neira

Sütyendeki göğüs kabının altında yarımay şeklindeki demir çıbığa balen deniyo.
Hep sağ taraf kırılıyo.

gece yatarken çıkartmıyorsan da kırılıyor olabilir
balen ne ya demir işte :) la senzadan aldığımdan beri kırılmıyor benimkiler
dandik inci falan anında gidiyodu

@neira

Az kullanılmış sütyenlerimde mefta olunca artık balenlerini çıkardıklarımıgece yatarken kullanıyorum.
Evet daha öncede sütyensi yatmıyodum
Ne bileyim rahat hissetmiyorum kendimi.

Nalaka ki?

nasıl nalaka ki? e kırılmaları gayet normal dandik demir onlar sağa sola her döndüğünde bozuluyorlar.
ben de eskiden yatamazdım artık evde bile takmıorum cıbıl alıştım dene çok güzel oluyo :)

Gece sütyenle yatıyosan ve makineye topa koymadan atıyosan normal.

Yoksa pentinin birden fazla kullanıyorum, bi sorun yaşamadım.

Bu arada pentide göğüs ölçünü bilmediğini söylersen ölçüyolar, yanlış beden alma olayın ortadan kalkar.

H&M'in sütyenlerini kullanıyorum. Bu arada aynı sütyenleri yıllardır kullanıyorum. Zerre sıkıntı çıkmadı. Bildiğin makinede yıkıyorum.

Belki cidden marka ile ilgilidir.

Top kullanmıyodum top u bi deneyeyim ama makinede kırılmıyo ki.
Üstümdeyken kırılıyo adiler....
Göğüs ölçümle alakası yok ben ölçümü biliyorum hani annem dedi belki küçük alıyosun diye. Bende dinleyip öyle istedim bana yardım eden çalışandan. Bi büyüğünü verdi aldım. O da çok geçmeden iptal...

Top alayım bi bakalm olmazsa pentide sıkıntıvar:(

kedinizin durumuna biz alışmış kudurmuştan beterdir sendromu diyoruz. zamanla geçer.

ikinci kedi süper bir fikir. iki kedi her zaman bir kediden iyidir. bende de iki kedi var :)

bizimki de öyleydi, kapının önündeki ayakkabılığa çıkıp dakikalarca çirkin bi sesle kapıyı açmamız için miyavlardı. salmaya salmaya ve hatta onun o halini sallamaya sallamaya bıraktı o halleri.

alın kucağınıza balkona çıkın, hatta cam balkonsa camlar kapalıyken (düşmesinden korkuyosanız) bırakın takılsın orda. alt katlardaysanız camı da açın, çıksın camın kenarına dışarıyı izlesin. kaçar mı bilemem gerçi.

ya da bırakın kendi kendine miyavlasın, hiç umursamayın zamanla keser o halleri

yanına arkadaş da iyi fikir :)

Benim kedilerimden biri evden çıkmayınca deliriyor. Güvenli bir yerde oturuyorsanız, aşıları da tamsa dışarı bırakabilirsiniz. Önce yavaş yavaş birlikte çıkarsınız sonra kendisi çıkar çıkar döner. Kedim 4 yaşında ve sürekli dışarıda gezip eve geliyor, böylece çok mutlu yaşıyor.

fiyatı bilmiyorum ama atatürk imzası da ne yahu... boşver, japonca bir şeyler yazdır, bileğe yakın...

Ekşi tattoo'ya fiyat sordunuz mu? Sözlük yazarlarına yüzde elli indirim de vardı.

@tok olduumuz halde yaftalar yiyoruz

Yok sormadım ya kaç aydır mobil bağlandığımdan bilmiyodum sen söyleyince öğrendim sağol

@1195
uzun süredir düşünüydum napsam sıkılmam diye. Herşeyi düşündüm imzadan bıkmam.

bikaç sene önce bi haber izlemiştim, Atatürk imzası göğüs dışındaki yerlere ücretsiz yapılıyo diye. araştır bence o işi.

çok ama normalden çok değil 150.

19 mayıs ve 10 kasımda bir çok dövmeci beleşe yapıyo.

Ataturk imzasi yaptirma ya :(

bence atatürk imzası, ucu hz. ali kılıcı gibi olan kolye ucu şeyler şekilciliğe giriyor. atatürk'ü ben de severim ama neden insanlar kendileri sormadan bir özelliğimi öğrensin ki ?

dövmeden anlayan biri olarak katatürk yaptırma ya:(

saydığın okullar arasında bence en güzeli tam burslu özelde okumak.

şehir olarak da üniversite olarak da zayıf okullar bence.

izmir üni'ye gelince, okul hakkında bi fikrim yok ama 540 önemli bi sayı değil ilk tercihine yazabilirsin. gelme ihtimali hiç yok değil. ama istanbul'daki özellerin daha iyi olacağını düşünüyorum üstünkörü bilgimle.

özellikle devlete gidersen okula zaten gitmeyeceksin. ne yapacaksan kendi çabanla hırsınla olacak. o sebeple derslerde devlet üniversitelerindekiler kadar zorlamayan özellere bak derim.

12 yıl önce özel üniversitede hukuk mu okunur diye yeditepeye gitmedim marmarayı tercih ettim pişmanım. git özele dersler o kadar zorlamasın ama hem insan ilişkileri, genel kültür hem de dil alanında kendini geliştir.

Çağ yeni değil. orada okuyup da memnun olan bir kişi görmedim şimdiye kadar

Özel okulda okuduğunda daha fazla masraf yaparsın.Bu sene özele giden arkadaşlarım-bu özeller genelde dağ başında-okuldan yediler öğle yemeklerini mesela baya şikayet ediyorlardı.Onları ziyarete gidiyorum 7liradan aşağı karnımı doyuracağım bir şey yok!

Bi de öğrenci kalitesi çok önemli bence üniversitede.Baba parası yiyip kendini geliştiren sağlam arkadaşlarımız var evet ama senin gibi o yere tırnaklarıyla gelmiş arkadaşlarınla daha iyi uyum sağlarsın gibi.Adam kendini geliştirmek için yurt dışına çıkalım der öteki yerde gel kendimiz bi otelde çalışalım dilimiz gelişir der.

Ne bileyim ya!Konya iyi gibi geldi bana da.

Şahsen kamil koç ilk tercihimdir,iyilerdir.Ulusoy da olabilir tabi.

metro dışında saydıklarının hepsi artık aynı standartta. biraz şans işi artık, çünkü arabadan arabaya değişiyo. aynı firmanın 2 seferi arasında rahatlık hizmet hijyen açısından dağlar kadar farkediyo. yaradana sığınıp birini seç..

ulusoy ve varan aynı zaten.

ulusoy, kamil koç, pamukkale benim sıralamam.

kamil koç rahat hat...

kilolu değilsen sorun değil zaten ya. eğer kiloluysan canına okunuyor. 12 saat yolu gidip geliyordum. rahat hat derdime derman oldu. al bileti 1-2 hafta önceden rahatına bak...

1. kamil koç 2. ulusoy/ varan (zaten ulusoy, varan aynı şey artık) 3. pamukkale.

metroya ölsen binme.

Ulusoy ve Pamukkale iyidir. Bir de eğer varsa Nilüfer Turizm'i öneririm.

hangi firmadan ziyade hangi otobüs önemlidir. hizmetleri 3 aşağı 5 yukarı aynıdır. Hangi firma Setra kullanıyorsa ona bin.

setra mı? neoplanlar daha iyi. çokça otobüs kullanan biri olarak dediğime güvenebilirsin.

pamukkale diyorum. şehirden şehire değişiyor gerçi kalite ama bana yine de en tutarlı onlar geldi

ailesinden uzakta 6 yıl öğrencilik yapmış, bütün otobüs modellerini kullanmış biri olarak inatla setra diyorum ;)

pamukkale ve varan derim. ulusoy'un son yıllarda hizmet kalitesinde ve yolcu konforuna verdiği önemde düşüş yaşadığını düşünüyorum.

meme belirginleşmesi hamilelik belirtisidir. karnını hafifçe elinizle yoklayın anlarsınız zaten, hele 1 aylıksa. :)

yan durmuş çok belli olmuyo. bakındım da hamileliğinin 40.gününde anlaşılmaya başlarmış kedilerin hamileliği. bu doğrultuda 35-45 günlük olabilir hamileliği :)

benim de bi sorum var ya. Kedim mayıs ortası doğum yaptı şimdi bakıyorum karnı yine şiş gibi ama süt falan değil yanlara doğru şiş. Hamile kalmıs olabilir mi yine?

dışarı salıyosan olabilir. tam hamilelik zamanı kedilerin :)

bana da bir aylık gibi geldi, meme uçları daha çok belirginleşmemiş çünkü. belki bi hafta fazla olabilir.

Değmez. Psikoloji klinik yüksek lisansı yapmadığı sürece işsiz bırakır onu. Yol yakınken seçmesin bence. Sizin öneriniz mantıklı.

psikolojiden mezun olduktan sonra masraflar devam ediyo,yüksek lisansıydı kursuydu eğitimiydi setifikasıydı ohoo. ama geri dönüşü iyi oluyo. uluslararası ticaret okuyunca da herhangi bi uluslararsı firmada direk işe girer.

parası olmayan insan için özel üniversite çok sıkıntılı olur. 4 yılın sonunda işsiz kalma gibi bir ihtimal bile olsa o para verilmez bence. annen çok istiyorsa, söyle kardeşine seneye hazırlansın? bir sene adam akıllı çalışsın dandik bir bölüme gideceğine.

4 yıl okuyacağı bile garanti değil. hazırlık ve kalma durumlarını da unutmamak lazım. bahsettiğiniz durumda annenizin neden ısrarla böyle düşündüğünü anlamakta zorlandım gerçekten.

bide dandik bi özel üniversitede psikoloji okumanın bence hiçbir anlamı yok. psikoloji lisans mezunlarının yapabileceği şeyler çok kısıtlı. 4 seneyle bitmiyor, üzerine daha birçok eğitim, sertifika alması lazım. uluslararası ticaret mezunu olduğunda lisans eğitimi yetecek ama.

bide burada anneniz ve sizin fikrinizi görüyoruz. kardeşiniz ne düşünüyor? bir daha hazırlanması gibi bir seçeneği yok gibi, siz bunu istemiyorsunuz gibi bir izlenimim oldu onun fikrini göremeyince açıkçası.

ya annem bize çok düşkündür herkesin annesi gibi. ben iyi bi okula gidip 'hayatımı garantiye' alınca aynısını kardeşim için de isteyip rahat etmek istiyordu. yani 'çocuklarım artık hayatta kendi başlarının çaresine bakar' düşüncesindeydi.fakat kardeşim sınava hiç hazırlanmadı. üstüne annemlere çok yalan söyledi ders konusunda, kaytardı derslere gitmedi falan. annemle babam çok yıprandı bu süreçte ve bidaha göze alamıyorlar çünkü kardeşimin daha iyi hazırlanacağını düşünmüyoruz.

açıkçası kardeşimin aklı beş karış havada. hangi bölüme gideceği pek umrunda değil gibi annem çok takıyo kafasına. haliyle ben de üzülyüroum çünkü zaten psikikolij tedavilerde gördü annem. artık emekli olup rahat etmesini istiyorum.

kardeşim de 4 sene sonra mezun olduğunda ya da ne zaman mezun olursa artık aklı biraz daha başına gelir ve o zamana kadar benim de çevrem olur, iş bulur o sayede diye düşünüyorum.

anladım. o zaman annenizi de ikna edin, iş olanakları daha iyiymiş mezun olması yeterli, geleceği varmış bölümün tarzında. aydında okusun. zaten kardeşiniz için fark etmiyorsa, umrunda değilse annenizin kendisini yıpratması boşuna olabilir. bide psikoloji veya sosyal bilimlerden herhangi biri ciddi emek ister, okumak, akıl yürütmek. kardeşiniz de bunları yapar elbette ama sıkılır, sıkılabilir. uluslararası ticaret gibi bölümler sosyal bilimlere göre daha rahat bitiriliyo, üstelik iş bulmak çok çok daha kolay. psikoloji bitirmek yetmiyo, yüksek lisans, doktora yapmak da şart.

kapalı kapta dolaba koyun.

Saklama kabına alıp dolaba koyun, unutmayın, geçen gün uyuya kalmışım, sabah kalktığımda berbat olmuştu, bir gece bile mühim..

saklama kabına gerek yok, direk pişirdiğin tencerede koy işte. buzdolabına tabi.

bence de tencere kafi ama suyun içinde kalırsa nolur bilemedim. ben olsam suyundan ayırır kaldırırdım. tabakta bile olur aslında. sen buzdolabına koysan yeter yani.

suyunu alırsan kurur olmaz. suyuyla koymak lazım.

fare boku.

edit: cevap vedigimde resim yoktu. hamambocegi ootekasi olabilir. buyuklugune de bagli.

o degilse baska bi bocegin veya orumcegin olabilir.

fare boku böyle olur www.gezerilaclama.com

edit: düzenli hayvanmış ama neyse.

kelebek kozasına benzemiyo - fotolarına baktım da. ama ilginç. baya da dizmiş.
bu işlerle ilgilenen dernekler falan var veya böcek ilaçlama falan bi çağırın baksınlar. ellemeyin. ne olduğunu anlayın ki önlem alabilin. sonra ne olduğunu anlayınca bana da özel bir mesajla atarsanız iyi olur acaip merak ettim ne olduğunu, ilginç geldi

fareler niye böyle nizami sıçsın ki? bu şey dizilmiş resmen,boktan daha değerli bir şey olduğu kesin. ama çözemedim çok garip görünüyorlar merak ettim bende ne olduklarını

Kelebek olabilir. Bizim banyoda vardı sanırım ama bu kadar düzenli değildi. Büyüklükleri nedir yaklaşık olarak? Bir tanesinin yani? Uzunluğu ve eni mesela?

arı

arı evet.
eşek arısı hem de.

içini kırdığın zaman da içinden bilimum ölü böcek, sinek kıl tüy yün çıkacaktır.

arı ağaoğlu senin evi kovan rezidans yapacak panpa :(

eşek arısı evet;
i55.tinypic.com


www.google.com.tr

ayyyy :/

bu zımbırtıları alan bi dernek vardı arılarla ilgili onları arayın hemen gelip alsınlar içim bi hoş oldu :/

kas derim ben.

kaş. dudak da fena değil ama ağzın içinde hep hissedecek olma fikri hoşuma gitmiyo.

kaş

kesinlikle kaş

başka seçenek: hiçbiri.

ikisi de çok kötü duruyor. yaptırma.

kötü fikir artık, demode ama illaki yaptıracaksan kaş.

dudak altı.

bence de kaş.

zamanında iki şeklini de kullanmıştım, o sebeple diyebilirim ki seçimini yaparken sadece görüntüsüne göre karar vermemelisin. mesela kaşa yapılan piercing (yapılan yerin daha ince ve açıkta olması sebebiyle) daha çok ilgi ve özen ister; kıyafet giyerken, bere takarken vs. hep dikkatli olmalısın. biraz sakarsan ve özen gösterebileceğini düşünmüyorsan sakın kaşına yaptırma. dudaktakinin ise iyileşme dönemi vs. çok daha kısa oluyor, kullanımı (takıp çıkarması) da kolay.

yanisi, sadece görseli dikkate alma. şimdiden geçmiş olsun. (:

ikisi de çok kötü ama kötünün iyisi dersen kaş.

x/y= 101 çıkmış işte.

y= ehliyetli insan sayısı.
x= herhangi bir gider, ihtiyaç, açık

e o ehliyetler yenilenirken herkes sağlık raporu alacak onuda ekle istersen

gider, ihtiyaç ve ihtiyaçları karşılamanın yolu bizlere mecburi ödemeler çıkarmak olmamalı. hükümetin havaya savurduğu tonla para var ve bunu görmek için illa hükümet karşıtı olmak gerekmiyo sanırım. zaten ehliyeti de gelir kapısı olarak gördüklerinden direksiyon sınavından arabayı kaldıran geçiyo, hocam da aynı şeyi söylemişti. yollar zaten birsürü bi bok bilmeyen şoför kaynıyo. bide böyle şeyler yapmak, ötvyi artırmak, alkole sigaraya zam yapmak mı açığın çözümü?

ayrıca sağlık raporlarımızı da yenilememiz gerekicekse aile hekimlerinden alın, ücretsiz veriliyo.

anlamadığım bişi, ehliyet zaten 101 tl? bi de sağlık raporu (tanlış hatırlamıyorsam 45 yaşından sonra istiyorlar yenilemede)

Olağanüstü seviyedeki sabırlı eşimi, baya saydırırken gördüm. Öyle bir olaya vesile olmuş ve ekonomiyi halktan değerli kağıt diye kakalayarak ekonomiyi düzeltmeye çalışmak enteresan.

Bir sonraki sefere de, nüfus kağıtlarına yaparlar.

1. öğretimsen ödenmiyor.sadece 2.öğretimler ödüyor

uzatanlar da ödüyor.

harç ödemiyorsun ama katkı payı ödüyorsun(miktarı, okuldan okula değişir).

Katkı payı da ödemiyosun. Ben geçen yıl tek kuruş ödemedim. 2. Öğretimsen veya okulu normal süresinde bitiremediysen ödüyosun ama harç

1-türk dili kendi dilin neyi zor olacak? mukavemet hesabı mı yapacaksın integral mi alacaksın?

2-kitap felan yazmıyorsan, sadece hobi olarak okumuş olursun. dershanelerde asgari ücrete sabahlatırlar yahut.

3- sence ?

Adının Türk Dili ve Edebiyatı olduğuna bakma, lisede gördüğümüz edebiyattan çok farklı. İlk sene iki dönem zorunlu Osmanlıca dersi var. Bölüm 100 kişiyse dersi geçen 40-50 kişi. Kolay bi bölüm değil yani, öyle eser ezberlemeyle olmuyo. Kendi dilin hiç değil.

Eğer hoşuna gideceğini düşünüyosan yaz tabii, zevk alarak okuyan çok kişi var. Ben şahsen öss hedefim olan bu bölümü okuyanları görünce 'iyi ki kazanamamışım' demiştim. Ama dışardan bakan biri olarak.. İçerden zevk alarak okuyolar.

Formasyon alarak öğretmen olabilirsin. Dersaneler de bi seçenek. Bu bölümü okuman kitap yazmana hiçbi katkı sağlamaz.

Eğer yazıp yazmamakta kararsızsan bütün listeni edebiyatla doldurmadan en çok istediğin yerleri listene koyabilirsin. Hatta koy.

sarap cok guzel fikir olabilir. meyve tabagi tarzinda ufak bir olay, yaninda ufak bir sarap, yaninda 2 kadeh. los bir isik, guzel bir muzik. cicek ya da gul yapraklariyla suslenmis bir yatak.

'güzel bir gece' olayını en fazla 1 saat sürecek aktiviteye bağlamazsanız sorunuzun cevabına birkaç adım yaklaşmış olursunuz.

cinsiyetçi tavırdan sıyrılırsanız hatun kişiyle birlikte hareket etmeye başlarsınız, ki bu da uyum anlamına gelir. uyum da güzel bir gece için ortak adımlar dolayısıyla harika bir akşam ve geceyi sağlar.

yani kısaca; al şarabını, yap yanına hatunun sevdiği tarzda yemekler, şaraba yakışacak mezeler zımbırtılar. yiyin yemeğinizi güzelce, sohbet muhabbet. yemek sonrası için de meyve tabağı ya da ne seviyosanız, abur cubur vs. açın sakin sakin müziğinizi de. e sonrası dediğin yere gider zaten, en azından hayvan gibi, öncesi olmayan seks yapmamış olursunuz.

Allahtan her erkek için güzel bir gece = seks ve onun öncesi hazırlık demek değil.

ama

seks ve onun öncesi hazırlık demek = güzelbir gece hazırlığı olabilir.

erkek kişis şarabıg etirebilir, güzel bir müzik açabilir, hepsiden önemlisi kadın kişisine "yahu ne güzelsin lan, kedi canını senin" gibisinden iltifatlarda bulunabilir.

oha öncesi olmayan seks neden hayvan gibi yahu? ne kadar saçma bir düşünce.

tam tersine hayvanlarda daha çok ritüel vardır sevişme öncesi, yani direkt seks gayet insani, kaldı ki, direkt sekse girişmek kötü bişey değil ki? ille de romentik oalcak seks diye bi kaide yok.

ritüel başka bi şey yalnız. kaldı ki hayvanlar içgüdüsel davranıyolar. duygusal olmak da değil kastım, sonuçta ilişki yaşıyoruz karşı cinsimizle. seks dışında da süren giden ilişkilerimiz var.

hoop seks olayı, güzel bir gece planlayan biri için uygun değil. seks yaparak güzel bi gece geçiremeyiz. en azından burda hatunu için özenmek isteyen bi adam var, durum içinde değerlendirince sadece sekse yatırım yapmak veya direk sekse girişmek öncesi olmayan bi şey olur. hayvanların içgüdüsel hareketlerini bu kategoriye sokmak yanlış, duygularıyla hareket eden canlılardan bahsetmiyoruz. ben hayvan gibi öncesi olmayan derken tam olarak bunu kast ettim.

neden seks yaparak güzel bir gece geçiremiyoruz ben de onu anlayamadım. yani direkt seks neden bu kadar kötü bişey ola yazdı, anlamsız geldi bana.

ayrıca bir bakış, bir fısıltı, ne bileyim bşr öpücük bile sekse yol açabilecek kocaman bir başlangız oalbilir.

yanit abi ben burada her daim öküz gibi seks yapmak iyidir demiyorum, tabiki de romantik tatlı hoş, romantik bir gece sonudna seks gayet güzel oalbilriken, gayet bu ön hazırlık olmaksızın spontane bir gece bile gayet güzel bir geceye yol açabilir.

umarım analtabilmişrimdir derdimi, ya allah haydi seks te güzeldir diyorum kötülemeyin diyorum,

aman gecenin bu saatinde söylediklerime bak ya, neyse ben zıbarıp yatıyorum!

iyi geceler kanal!


------------------

cedric odayı terketti

Sonrasında seks olduğu için "hatun için de" güzel bir gece olabilir.

Sanki bi tek erkekler bu eylemi gerçekleştiriyor arkadaş!