çelik bilmiyorum ama birincisi ufak kettleların rezistanslarının gücü de düşük oluyor, uzun sürede kaynatıyor mesela tefal travel city

www.tefal.com


ölüm ölüm bununla su kaynatmak, kafadan 10 dakka. ocağa koysam aynı süre oluyor yani ne iş anlamadım.

bunun dışında cezve formunda ucuz, türk kahvesi makinaları var arçelik, arzum ve sinbo gibi, çelik değil ama su kaynatmak amacı ile kullanıyorum, kimileri termostatlı oluyor, kimileri de termostalı oluyor ama termostatı çalışmıyor, enteresan yani.

büyük kettle a az su koymak da bi çözüm bence.

çoğu kettle az su doldurduğunuzda daha kısa sürede ısıtır zaten, ben bir bardak su ısıtacağım zaman bir dakika sürüyorsa tamamını doldurunca 2-3 dakika sürüyor. benimkine özgü bir durum olduğunu sanmıyorum.

urun.gittigidiyor.com

böyle şeyler var bi milyoncularda da satılıyor ama dandik.

abi bi kettle ın yanına plastik kaşık koyuyolarsa alma onu, o ne demek? parmağını sokarsan çalışırken çarpılırsın demek, metal kaşıkla karıştırmayın diye de uyarısı vardır zaten heheh

1 milyoncuda 5 milyona satılan ketıllar var onlardan al

Bunlar o yılların sık kullanılan korku-gerilim temaları söylediğiniz gibi. Katil X'ler, X Saldırısı, X Tatili... İkincisi için "Katil Arılar" demek istiyorum misal. Ancak daha özel detaylar vermedikçe nokta atışı isim bulmak çok zor olacaktır.

1) Hitchcock - The Birds? www.imdb.com

1) the birds - Hitchcock olabilir. karga, güvercin, kafesteki kuşlar falan hepsi saldırıyordu.
2) swarm geldi ilk aklıma ama arı saldırılı birkaç film daha hatırlıyorum.
3)bunda da örümceğin laneti diye bir film vardı. o olabilir belki.

2 numara şu olabilir mi ?
www.imdb.com

önerileriniz için teşekkürler. önerilerinizin dediğim filmler olup olmadığını bilmiyorum. indirip izleyeceğim.

Bi de katil karıncalar vardı, en çok ondan kprkmuştum ben.

Volkswagen Passat sanki.
Uzmanlar daha net yanıt verir.

Volkswagen jetta/passat olabilir

Sigortacı tanıdığın varsa aracın plakasından sorgulatabilirsin. Plakası başka bir haber sitesinde verildi.

Bana başka bir açıdan Opel Insignia gibi geldi.
i.milliyet.com.tr

Burada videosu var

(git: www.msn.com )

Buyuk ihtimalle mk5 jetta.

B6 Passat ya da MK5 Jetta.

Passat mk6 dxsdcl7y7vn9x.cloudfront.net
Jetta olmadığını C sütununun şeklinden anlayabilirsiniz.

Passat. B6

büyüğünü alırdım. bana göre mini sahiden mini. netflix youtube diyorsun bir de.

İpad air almani tavsiye ederim. Mini telefondan hallice.

normali bana taşınabilir kullanım için dev gibi geliyor, ki ufak tefek biri değilim. ya sürekli elde tutuyorum ya da ufak bir standa koyuyorum, mini gayet iyi oldu benim için. laptop ekranı aramıyorsanız size de yeter herhalde. yalnız kılıf falan bulmak zor oluyor mini 4 alırsanız, apple'ın sattıkları hep uçuk fiyatlarda, piyasada satılanların çoğu da mini 4 uyumlu değil, orasını burasını çekiştirmiş gibi duruyor veya bir fonksiyonu eksik oluyor. uçuk olmayan fiyatlarda iyi bir kılıf bulamadım ipad mini 4 için.

9,7 inçlik kullanıyorum, klavyeli bir kılıf aldım, bilgisayarı filan kenara bıraktım, her işimi tablette yapıyorum. Bir şeyler izlemek için mini yetersiz kalır bence, benimki anca yetiyor bana. Taşıması da klavyeli kılıfa rağmen hiç zor gelmiyor.

dostum maceraya ne gerek var al bagaja koy bi tane
www.hepsiburada.com

usta bilmiyorum maalesef, ama karavan işi yapanların daha aşina olacağı bir konu gibi geldi, o yoldan yürüyebilirsiniz belki.

araç kamerasının gece park halindeyken de kayda devam etmesini, ama bunu yaparken aracın kendi aküsünü bitirmemesini istiyorsunuz sanırım.

normal araç aküsüne gerek yok bunun için. kameranın voltajına amperajına uygun şu tip kuru aküler (tinyurl.com) işinizi görecektir.

kameraya bağlamak kolay da aracın şarj dinamosuyla şarj etme kısmı için ayrı bir şarj devresi gerekir.

Kamera falansa buyuk bi powerbank is gormez mi :o

@kibritsuyu, @brkylmz
aracımı kamp aracına (bir nevi karavana) çevirmeye çalışıyorum.
12v tv, 12v buzdolabı, 12v dvd player, 12v ısıtıcı webasto vs çalışıyor.

neyse, paralel bağlanmış bir akü daha alıp koltuk altına montelettim. bir şalter ile hangisini kullanmak istediğimi seçiyorum.

Jbl go var bende. Fena değil. Ses kalitesi iyi ama bas adına fazla bir şey bekleme. Diğer sesleri temiz veriyor ama. Şarjı da iyi gidiyor.

urun.n11.com

bunu tavsiye ediyorlar.

www.hepsiburada.com

3-4 aydır duşta kullanıyorum, hem ses hem batarya performansı çok iyi.

Bende de jbl go var evde rahat rahat yeter. waterproof değil ama splashproof, banyoya onla girebilirsiniz ama küvete falan sokmayın.

Xiaomi alın rahat edin. Jbl go kullandım xiaomi ses kalitesi daha üstün.

bulabilirsen logitech ue roll al, geçen yaz 200 lira civarına almıştık iki arkadaş, ikimiz de aşırı memnunuz. su geçirmez diye reklamını yapıyorlar da ben suya daldırıp denemedim açıkçası, ama fiziksel olarak da epey sağlam, düşmelere falan bana mısın demiyor. şarjı ve sesi de gayet iyi.

Jbl Clip2 kullanıyorum oldukça memnunum, jbl go'dan ses kalitesi daha iyi, ses yüksekliği de daha fazla, su geçirmez, bir de jak çıkışı var.

xiaomi square box kullanıyorum. Tatmin edici.

Anker soundcore 2. Ses kalitesi çok iyi, su da geçirmiyor. Ama amazondan alın, daha ucuz.

retro'nın ucuz malları genelde fena olmuyor, macbook bataryasını almadığım için bilemeyeceğim. iki haftada çöp olan o muydu?

amazondan cinli bir firma kekledi. yorumlari falan iyiydi. macstorey buldum ama onlar da 396 liradan asagi vermiyorlar. mecidiyekoy kadikoy falan mi gitsem daha ucuza kapatmak icin. yarin perpaya gideyim ben en iyisi

Apple marka yedek parça diye bir şey yok. Sadece çıkma var. Telefonda böyle en azından. Gidip de ya hacı bir ekran versene ben değiştireyim diyemiyorsun bu yok.

www.hepsiburada.com

çok mu pahalı?

www.hepsiburada.com

hp kullanıyorum, sorun yok gibi pek. benimki farklı bir model gerçi, ama bu özellikler için fiyat fena değil gibi.

gsmarena.com

@gkhncnzdgn

Modelini arattıracağım değil de bana telefonumdan datayı çekip bilgi verecek bir şeylere ihtiyacım var. İMEİ sorgulaması yaptığımda detaylı bilgiye ulaşamıyorum.

telefona uygulama kurup sorgulama yapacaksanız aşağıdaki program güzel.
play.google.com

yep. birebir aynısından almak en garanti çözüm. farklı marka aynı mhz ve kapasitede almak dahi sorun çıkartabilir, çıkartmayabilir de. risksiz olsun istiyorsan birebir aynısını al

Sayın washe, çok haklı. Ben sadece yuh demeye geldim, 480 TL ram mi olur ya hu?

evet maalesef kur sebebiyle sanirim 8gb ram 480 tl. gittigidiyor'a baktim orada 500 tl'den fazla.

benim şu an kullandıklarım;

www.itopya.com

evet kullandıkLARım, iki taneler çünkü :)

bu sitede stokta yokmuş ama tanesi 800 lira civarında :/

Ben farklı marka ve düşük mhz kullandım uyumsuzluk olmadı. 1600 ve 1333tü sanırım. Yüksek almaman gerekiyor ama düşük olabiliyor. Fakat sen yine de aynı mhzyi al. Markayı farklı alabilirsin.

Bu arada ddr4e de gerek yok sanki. 3 hala en popüleri.

hem ddr3 hem de ddr4 destekli bi anakart yok bildiğim kadarıyla :) ikisinin slotları farklı. o yüzden eskisi ddr4 olduğu için anakart da ddr4 uyumludur. rami ddr4 alman şart.

link verdiğiniz siteyi daha evvel hiç kullanmadım, belki bunları kullanmak isteyebilirsiniz, fiyatlar da daha uygun gibi duruyor:

www.teknobiyotik.com

inventus.com.tr

@gkhncnzdgn

ben pc'yi buradan almistim. direkt ayni ram'i bulayim diye buradan gittigidiyor'dan arattim sadece.

tesekkurler.

Vermedim değilim bence.
Ünide çok. Sınavdan önceleri de çalışırdım. Programlıydım her derse girer kendi notumu tutardım.
Dgs de 280 yapmıştım.
Hayır. Anlamam gerek ve o hemen olmuyor.
Zeki olduğunu anlarsam dinlerim. O söylemeden ben söyleyeceklerini tahmin ediyorsam dinlemem.
Hayır. Önceden de çalışırdım.
Unutmam. Stres altında belki.
Elektrik elektronik mühendisliği.

1) kadinlar tarafindan tavlanmak icin soylenen yalanlardan ogrendim(kiskiskis)
2)mecbur diilsem hayir, mecbursam son gün
3) aldim
4) evet
5)sıkılmam, ama herhangi bi seyi uzun sure yapmaktan sıkılırım
6) evet
7) cabuk ogrenir cabuk unuturum
8) hukuk

kime göre neye göre zeki? ilkokulda zekiyim diye geçiniyordum, anadolu lisesine gidince "hmm" oldum, üniversiteye geçip önceki sene sayısaldan ilk 100'e girerek kazandığı bölümü beğenmediği için bırakan, dilden girdiği sınavda 20 küsürüncü olup yanıma düşen, dersine gelmediği sınavlardan a alan ancak ikinci dönem o bölümü de beğenmeyip sınava giren ve yine sayısaldan derece yapan bir tipi görünce zeki olmadığıma karar verdim. kimse o duş almaya bile tenezzül etmeyen yaratığın çalışkan olduğuna inandıramazdı beni çünkü.

ha bi de tevitöl ve koç'ta burslu okuyan bir arkadaşım vardı ilkokuldan, yıllar sonra son gördüğümde "hata yaptım futbolcu olucaktım ben abi ya :/" diye dolaşıyordu; zeki olup zeka gerektirmeyen bir iş yapmayı bile isteyemeyecek kadar zeki değilim demiştim.

1.belli bir yaşa kadar herkes en az benim gibi zannederdim ama çevremden ve yeni tanıştığım insanlardan duyduklarım farkındalık yarattı
2.ilgini çeken derslere çok çalışırdım daha iyi kavramak deep dive öğrenmek için. Diğerlerini derste duyduğumla geçerdim
3.evet 2.universiteye alan dışında ilk 5binle yerleştim.
4.1.soruda bahsettiğim buydu herkes böyle zannederdim.
5.dolaylı anlatımlar ve ilgimi çekmeyen şeyler bayıyor(bunda herkes böyledir bence)
6.genelde öyle yapardım
7.hayır
8.sayısal

1) Zeki olduğumu hiç düşünmedim ve önemsemedim de ama yüksek lisansta bir hocam ve üstün zekalılar üzerine çalışan bir akademisyen arkadaşım üstün zekalı olduğumu ileri sürmüşlerdi. öğrencilerim (üniversite) ise sıkça bana bu soruyu sorarlar. gerekçe olarak ise dilsel zekamın üst olduğunu savunmaları, hızlı düşünmek, üretmek ve akıcı konuşmak, alakasız birçok şeyi ilişkilendirebilmek. yani genel olarak dilsel. Ve hafızamın çok güçlü olması. (Bunlar kendi görüşlerim değildir, amacım da övünmek değil.)
2) Hayır, gerektiği kadar çalıştım. Yl ve doktorada çok çalıştım.
3) Evet.
4) Evet.
5) Hayır, mesleğim bu. Sadece aptallığa tahammül edemiyorum, o yüzden aradan ihtiyacım olanları seçiyorum.
6) Evet.
7) Hayır.
8) Dil :) Türkçe eğitimi.

Ek 9 için: sosyalim.

1-benden çok ailem ve öğretmenlerimce zeki, eleküstü öğrenci kategorisindeydim hala da öyleyim sanırım. ilgisi dağınık biriydim full konsantre hiç olamadım çabuk dağıldım hep.
2-boşladım çok değil de eh işte çalıştım. günlerce çalışıp 20 aldığımda oldu bi okumayla 90 aldığım da. motivasyonuma göre değişti hep. net saat veremem.
3-elle tutulur sonuç 3 hafta çalışıp mühendisliğe yerleşmekse evet elle tutulur sonuç. çevremdeki herkes sen barajı dahi geçemeyeceksin derken üç hafta öss için yetmezdi ama. gerçi üç hafta not okudum sadece.
4-ilgimi çeken her konuyu tek seferde anlarım. anlatıcıya da bağlı. mıy mıy anlatıyorsa ilgimi çekse de dinleyemiyorum dağılıyorum.
5-sürekli kısır döngüde dolaşan insanları dinlemekten yoruluyorum ve dinliyor gibi yapıyorum bi kulaktan girip diğerinden çıkıyor.
6-çoğunlukla evet.
7-net hayır.
8-jeofizik mühendisiyim. -aynı zamanda bi sürü şeyde de kendimce bi seviyem var, kodlama, grafik web tasarım gibi.
9-ortayakarışık.kendine göre sosyal, diğer sosyallere göre asosyal kalıyorum falan hoş değil.

zeki arkadaşım için:
çok hızlı öğreniyor. kolay kolay unutmuyor. sınavlara son gün çalışıyor.
her sınavı süresinden önce bitirip, son bir kontrol yapıyor gözden kaçan birşey olmasın diye. adam birkaç sene önce aldığı dersin bu sene çıkan sorularını rahatlıkla çözebiliyor. oha öküz.

1 iş yerinde bir test yaptılar 100 soruluk orada sadece iki soruyu yapamamıştım. o gün ulan acaba salak değil miyim diye düşündüm.
2. lisede defteri ve kitaplarımı öğretmen masasının çekmecesine bırakırdım, üniversitekız arkadaşım bana çalışmaya gelirdi sesli okurdu dinlerdim. (ama devamsızlık yapmazdım her derse giderdim)
3 ek puanlı vs 17. oldum
4. biri yaarken gördükten sonra ilk denememde bazen ve ikinci denemede genellikle
5. evet
6. genelde çok çalıştığımı söyleyemeyeceğim. ama ortaokulda okulda eve gelince o gün yazdıklarımızı mutlaka okurdum. (bütün bilgilerim oradan kaldı)
7. hayır
8. sosyal bilimler
9. asosyal sayılırım, iş yerinde belirli kişiler dışında pek kimse ile iletişim kurmayı sevmem. orta okuldan bu yana aynı arkadaşlarım var. üniversitede 4 arkadaşla 4 yılı bitirdim.

şimdi böyle cevap verince çok zeki gibi gelmeye başladım kendime de ama çok zeki değilim. ortalama bir insanım belki bir tık daha zeki olabilirim. mesela normal insan zekası 10 üzerinden 5 puansa benim 5.5 ya da 6 puandır. benim olayım unutmamakla alakalı, biri bir şey dediğinde ya da bir yerde bir şey okuduğumda bunu unutmamalıyım dediğimde asla ama asla unutmuyorum. mesela 6. sınıfta hocanın bunu unutmayın sınavda soracağım dediği şeyler bile hala aklımda. sınıftaki herkesin adını ve soyadını hatırlıyorum. (tüm eğitim hayatım boyunca sınıfımda olanların) (üniversitede muhabbetim olan kişilerin tabi)

zeka denilen şeyin olmadığına herkesin bir şekilde öğrenip her şeyi yapabileceğine inanıyorum. yani cübbeli ahmetin zamanında fen dersine din kültürü hocası gelmeseydi bügün satış pazarlama uzmanı olmak yerine fizik uzmanı olabileceğine inanıyorum.

Kendimi zeki değil de aptal olarak görüyorum. Ama üniversite zamanında mühendislik okuyan bir arkadaş vardı, kendini herkesten daha zeki olarak görür, başkalarını aşağılayıp dururdu bıyık altından. Bu, zamanında ev arkadaşım da oldu. Onu yeterince gözlemleme fırsatım oldu, ona göre cevap vereyim.

1. Kendisi karar vermiş zeki olduğuna.
2-3. Hayır. Hiç çalışmadığını iddia eder,bize YGS/LYS için "Siz kendinizi yırtarken ben bir tarafımı yaya yaya çözdüm soruları." derdi. Oysa aynı dandik üniversitede idik. Okuduğu bölüm de barajın birkaç tık yukarısı idi.
4. Hakkını yemeyelim, cidden o konuda iyiydi.
5. Kişiye göre değişiyordu.
6. Evet. İki sayfa not çıkarır, bunların kendisini kurtaracağını düşünürdü.
7. İşine gelen noktada hafızası çok iyiydi. Başkasını alt etmek içinse hep olayı yanlış aktarırdı ta ki olayı başka biri hatırlayana dek.
8. Mühendislikte bir bölüm idi.
9. Sosyal olmaya çalışan ama aslında insanları sevmeyen biri idi.


Şimdi çok saçma gelebilir bütün bu dediklerim ama okulda mühendislik okuyan Allah'ın neredeyse her bir kulu kendini zeki addeden, bunu başkalarının yanında söylemekten çekinmeyen tiplerdi. Bu çok zeki arkadaşlar okulu da epey uzattı. Bir de gerçekten zeki olan insanların "Ben şöyle zekiyim, böyle akıllıyım" dediklerini hiç duymadım ben şahsen. Einstein'a mal diyen ama okulu da senelerce uzatan zeki mi olur Allah aşkına?

ron dennis çılgındır bence zeka konusunda. gelsin.

@ rain when i die
Kendisini soruma davet ederseniz çok memnun olurum.

1- kendimi bildim bileli. çoğu kelimeyi ilk öğrenme şeklimi ve 2 buçuk ila 7 yaş arası hayatımı neredeyse gün gün hatırlıyorum. o zamanlar etrafımdaki herkes beni 2-3 yaş daha büyük zannederdi ve "çok zeki, çok akıllı maşallah" derlerdi. etrafımdaki insanların çoğunun aptal olduğunu zannederdim. 3 yaşımda okumayı öğrendim. kitaplar okumaya başladım o zamanın şartlarında. çok kitabım olmuyordu evde ne bulursam okuyordum. sonra ilkokula başlayınca sınıftaki kırk öğrencinin de salak olduğunu zanneder oldum. bir ay sonra beni 2. sınıfa naklettiler. bir yıl içinde 3. sınıf öğrencisi olmuştum ama halâ etrafımdaki herkes salak geliyordu. en son, türkiye'nin ilk üç fen lisesinden birinde bütün sınıf ve hoca benim çok zeki olduğumda hemfikir olduklarında bir nevi tescillenmiş oldu. (not ortalamam o zaman sınıfın sonuncusu idi galiba, ergenlikten ötürü)

2- lisede ve üniversiteye hazırlanırken tüm (%100) ders kitaplarım, soru bankalarım, dergilerim tertemiz kaldı. ilk ve ortaöğretim hayatım boyunca neredeyse hiç ödev dahi yapmadım. (arada bazı resim ödevleri ve zevkli ingilizce ödevlerini yapardım) ödevlerin kontrolü için envai çeşit yol bulmuştum. hoca bir uçtan imzalamaya başladıktan sonra, ortadayken çaktırmadan diğer uca geçmekten tutun, eski konunun başlığını silip de yeni ödevin konusunu yazmaya, para yahut hatır ile arkadaşa ödev yaptırmaktan, ağlanıp sızlanıp ödevi ablaya yaptırmaya, törenden sonra sınıfa girip ödeve başlayıp imzaya kadar hemencecik yetiştirmekten tutun, ödev kontrolü öncesi kendimi idareden çağırttırıp ya da tuvalet izni alıp geçiştirmeye kadar... arada yakalandıklarım oldu hep illâ ki. ödev dışında tüm ilk ve ortaöğretim hayatım ve üniversiteye hazırlık sürecim boyunca toplamda bir saat ders çalışmadım. zorunlu etüdlerde ise bazen soru çözmeye uğraşır, ekseri uyurdum.

3- girdiğim bütün sınavları (bir kısmını il derecesi ile) kazandım. anadolu liseleri orta kısım sınavı, dpy bursluluk sınavı, fen liseleri sınavı, üniversite sınavı.

4- hemen kavrarım.

5- insanına bağlı. ekseri sıkılmam ama karşıdaki boş muhabbet yapıyorsa hemen sıkılırım. yeni şeyler öğreniyorsam saatlerce dinleyebilirim. ortam geyikse ayak uydurururm.

6- üniversitede bir iki sınava son gün, birkaç sınava sınavdan birkaç saat önce, kalanlarına ise hiç çalışmazdım. ama üniversitede hiç unutmuyorum, bir sınava tam bir hafta, 500 sayfalık kitabı bitirerek çalıştım ve iğrenç bir sonuç aldım (63 mü ne. normalde 90 üstü alırdım çalışmasam)

7- detayları hemen hiç unutmam. ama mesela telefon no, sokak adresi, hangi yoldan gittiğimiz gibi şeyleri hemen unuturum.

8- bilgisayar mühendisliğinden mezun oldum. beslenme ve diyetetik ile bilg. müh. yüksek lisansını sıkılıp yarım bıraktım.

9- sosyal fobim var gibi. sosyalleşebiliyorum ama panikleyebiliyorum.

çok acı bir zekam var.

çok zeki olduğumu düşünmüyorum, bu duyuruya neden cevap yazdığımı da bilmiyorum.
ders çalışmazdım diyebilirim, günde 15 dakika ortalamayı tutturmamışımdır herhalde.
sınavlarda dikkate değer bir sonuç almadım, alelade bir bölüme yerleştim, uzun süre sürtüp sonra bıraktım.
genellikle kolay kavrarım, konuyla/olayla tamamen kel alaka değilsem tabii.
insandan insana değişir, genelde ilgiyle dinlemeye çalışırım ama çoğunlukla sıkılıp ilgiyi kaybediyorum.
sınavlara çalışmadım.
genellikle hatırlarım, ancak bu sadece zeka ile alakalı olmayabilir bence.
bolümüm diyebilecek kadar derslere katılmışlığım yok.
zekanın sadece okulla ilgili olduğuna kendinizi epey şartlamış gibisiniz, biraz daha geniş düşünmek belki daha faydalı olur.

zeki adam burdaki sorulara cevap vererek kibirli görünmek istemeyecek kadar zeki değilse,
neyleyim ben o zekayı

sorularda zeka = akademik basari gibi bir durum var. 20'li yaslarin sonuna dogru anladim ki bu kesinlikle yanlis bir teori. zekanin gostergeleri benim icin hedef koyup sapmamak, ne bilip ne bilmediginin farkinda olmak, ayrintilara onem vermek, insanlari manipule edebilmek, dusundugunu net bir sekilde anlatabilmek gibi seyler. akademik basari kartvizitde iyi duruyor, karsina alip konusmaya baslayinca "title"lar dokulmeye basliyor.

soundiiz.com kullanmıştım bir ara, ücretsizdi tamamen sanırım.

Premium Plan Required :) dedi soundiiz için

vay kefere. aktarmıştım bir süre önce halbuki, tüh.

freeyourmusic.com

Toyota bakıyor musun? Yaris veya Auris filan. Masrafı az bunların.

Bahsettiğiniz araçların hemen hepsi fiyat/fayda oranı yüksek araçlar. O paraya alınan arabada elbette bazı eksiklikler ya da arızalar bulunabiliyor. Astra alacak olursunuz, yarı otomatiktir, alma derler. Fiat, araba mı derler. Hyundai, bilmemesi kötü derler.

Ancak bu sınıfta, bu para ile alacağınız arabalar hemen hemen aynıdır. Bakmayın siz bacanağının bilmemne marka ile yolda kalması sonucu marka kötüleyenlere. Peugeot, opel, rrnault, ford, hyundai, vw, honda, toyota... hangisinden alırsanız alın ufak tefek arızalar çıkacak, çeşitli eksiklikleri olacak. Bu piyasada, vergiler böyleyken 40.000 lira ile alınacak araba malesef bunlara gebe. Ama sorun mu? Bence değil. İnsanları dinlerseniz arabasız kalırsınız.

Benim size tavsiyem ise olabildiğince yüksek model ve düşük km bir araç almanız. Bu da sizi punto'ya, peugeot 307'ye, ford fiesta'ya, skoda fabia'ya yönlendirir kabaca.

Biraz daha eski ve biraz daha fazla kullanılmış arabalara bakmak isterseniz astra, focus, golf, civic vs. bakmaya başlayabilirsiniz. Ancak bu bütçe ile tavsiye etmem. Alacağınız araba fazla yıpranmış olduğundan sorun yaşatma ihtimali daha yüksek olacaktır.

Kısacası yüksek model, düşük kilometre ve temiz kullanılmış olsun, avrupa standartlarına uygun olarak üretilmiş olsun, bir de beğenirseniz, içinize sinerse alın gitsin.

cevaplarınız için teşekkür ederim. dedim ya zaten 3 senedir 2006 model araç kullanıyorum. İster istemez arıza çıkıyor. kayıştı, baskı-balataydı, volanttı çıkıyorda çıkıyor. bu riskleri biliyorum. Yakıt konusu çok uçuk olmadıkça lpg'siz araçları düşünüyorum. iş yerim uzak değil ama vesait ile ulaşım kötü olduğundan arabayla gidip geliyorum. haftada yaklaşık 150 km ediyor. yakıt konusunda fazla sıkıntı yaşayacağımı sanmıyorum. 1.6 motorlara bakmıyorum zaten.

haklısınız, alma diyenlerin argümanını merak ettim ben de.

toyota'nın bahsedilen modellerde kullanılan yarı otomatik şanzımanı başarısız, vites geçişlerini çok hissettiriyor ve motor güçsüz kalıyor gibi şikayetler var.
renault 'un o fiyatlara alacağınız araçlardaki yarı otomatik de toyota'dan başarılı değil, ama 1,5dci motor iyidir diğerlerinin yanında.
fiat punto evo fena araba değil, multijet alırsanız yeterli olur, yine yarı otomatik var ve yine pek başarılı değil.
bu üstte saydıklarımın hepsi plastik kalitesi ve yol tutuş konusunda çok iyi hissettirmeyen araçlar, belki biraz punto yol tutuşta iyidir ama hiçbirinde gerçekten kaliteli bir araca binmiş hissi olmaz.
honda jazz'da cvt şanzımanlı 2006 ve sonrası modele bakabilirsiniz, çok kaliteli hissettirmiyor bu da ama fonksiyonel, sorunsuz. cvt'sine alışanlar başka bir şeyi tercih etmiyor, ama o modellerde dizel yok. (jazz, alma denebilecek bir araba değil, sahiplerine sorun)
hyundai i20 otomatik o motora göre çok yakıyor, bir de yeni i20'nin popülaritesinden dolayı eski kasaların da fiyatı normalden fazla arttı. kötü araba değil, iş görür.
peugeot-citroen önyargıyı yıkamadı, halbuki yeni modelleri gayet başarılı. o yıllarda alabileceğiniz modellerde nasıl bir şanzıman kullandılar bilmiyorum.
cruze kasası o motora göre birazcık ağır, otomatik şanzımanla birleşince tüketim ve performans çok iyi olamaz gibi geliyor.
bence sizin ilacınız jazz, fazla yakmaz, sorun çıkarmaz, istanbul'da ideal araç. küçük durduğuna bakmayın geniş, bagajı da iç hacmi de yeterli. 40000'e kadar temiz bir tane cvt bulun alın derim.

Ben de arabayi alirken baya arastirmistim sene basinda. Peugeot 308 o fiyatlarda donanimsal iyi araclardandi. I20 otomatikleri eski modellerde 4 ileri oldugundan cok yakiyormus. Fiyat kalite subaru impreza hb modelleri de cok yakar ama kaliteli diyorlardi. Mazda 3 cok ovuluyordu, temizini bulsam alirdim onu. Ama sansima cok temiz bir jazz buldum ve aldim. Dar sokaklar, istanbul trafigi icin baya basarili. Ici ve gorus acisi baya iyi sinifina gore. I-shift sanzuman bu arada ben cok memnunum alirken bi dusunmustum herkes cvt diyordu hicsorun yasatmadi bana ishift. Hondanin tek sorunu sadece turbosuz atmosferik motor oldugundan ani hizlanmalarda biraz yetersiz kaliyor.

valla hocam toyota'yı tavsiye ederim. bakımı ucuz, sağlam, sorunsuz. 2011 model bir yaris var hanımda taş gibi maşallah. hatta geçen gün hiç bir yerine bakmadan direkt muayeneye götürdüm en ufak sorun olmadan geçti. honda jazz'da olur o da olumlu :) velhasılı kelam japondan vazgeçme derim.

jazz senin için uygunsa al geç sorunsuz arabadır. yarı otomatik yaris de olabilir.

cevaplarınız için teşekkür ederim. Faydalı oldu.

5 yıl içinde birleştirilecekmiş.

www.milliyet.com.tr

112 acil durum numarası.

şu an uygulanıyor. belki benim bulunduğum bölgededir sadece, ama polis, itfaiye ve ambulans dahil 112 yi arıyoruz.

Balıkesir'de 155'i aradığım zaman adını hatırlamadığım bir merkez hangi hizmete ihtiyacım olduğunu sorup yönlendiriyor.

Anlattığınız proje 112 acil çağrı merkezi projesi. Bazı illerde pilot bölge olarak kurulmaya başlandı. Mesela Antalya bu işin öncülerinden. Afyonkarahisar, Konya, Burdur, Isparta, Ankara gibi illerde sağlık, afad, jandarma, emniyet, itfaiye ve orman kurumları ortaklaşa çalışıyor. Siz bir trafik kazası bildirdiğinizde eğer şahıs araba içinden çıkmadıysa hem ambulans hem de afad veya itfaiye görevlendiriliyor. Tabi her ilde zamanla olacak.

m.blocket.se

Bende 2006 amt olanı var, sizi servise muhtaç etmez.

Arıza çıkmasın diyorsan japondan şaşma

2005-2006 honda jazz'lar iyi araba.

İlk aklıma gelen televizyonun codeclerinin yetersiz oluşu. Telefonunuz ve bilgisayarınız televizyondan daha kapsamlı codeclere sahipse bu olabilir.
Televizyonda başka bir kaynaktan aynı videoyu izlemeye çalıştınız mı?
Eğer video dosyalarını siz yüklediyseniz, televizyonunuzun tanıyacağı bir dosya türüne çevirerek deneyebilirsiniz. Televizyonun tanıdığı dosya türleri kullanıcı el kitabında veya internette kullanım kılavuzunda bulunabilir.

aynı videoyu bilgisayarımda ve cep telefonumda sorun olmadan izleyebiliyorum. video dosyalarını ben yüklemedim. sanıyorum dediğiniz gibi codec kaynaklı bir sorun.

TV'nin dolan cache disklerini temizleme imkanınız var mı bilmiyorum, bir araştırın. Verilerinizi gizlemeye yarayan VPN benzeri programlar da kullanmayın. Video sunucuları bilgilerinizi alamadığında ya da anlık kullanarak ip adresiniz değiştiğinden yetkiyi keserler. Cookie atayamıyor sistem cookielerinizi kapatırsanız izleyemezsiniz. Cookie izlemeyi aktif hale getirmen lazım sistem seni tanıyamazsa video izletmeyecektir. Bu kadar basit. Böyle bir ayar yapılabiliyorsa deneyin.

Bu arada aklıma gelmişken belirteyim, video kaynağı site, bilgisayar ve telefonun desteklediği ancak televizyonun desteklemediği bir eklenti kullanıyor olabilir bu videoyu oynatmak için, o da mümkün.
Videoyu başka bir sitede ya da farklı bir kaynaktan bulmayı denerdim ben olsam.

tuner var yazıyor. büyük ihtimalle çalışır.

kablo tv'nin analog yayını devam ediyor mu hala? bir ara kalkacak diye duymuştum da.
bu arada tuner var demesi kablo tv yayınını işleyecek tuneri olup olmadığını belirtmiyor, sadece dvb-s türü bir tuner olabilir, o da sadece uydu yayınlarını çalıştırır.

nasıl firmalar, ne teklifleri bilmiyorum ama yazışarak anlaşmak zor olmuyor mu? neden direkt aramıyosun? whatsapp iş hayatını çok kolaylaştırıyor ama teklif alıcam diye kimseyle yazışmadım oradan. boşa külfet. ara konuş.

sahadaysan veri aktarımı için akla ilk gelen yöntem artık evet. insanlar meleke edindi.

+ hidrolik hortumundan değişik bi koku geliyor gelip bakabilir misiniz?
- whatsapptan videosunu atsana?
+ kokunun?
- aa pardon :)

şeklinde yaşanmış diyalog gördü bu gözler.

ben genelde ne istediğimi önce mesaj olarak gönderiyorum çünkü vatandaş o anda başkasıyla telefonda olabiliyor. görüşmesi bittiğinde fiyat teklifini oluşturup gönderiyor. eğer bir süre sonra dönüş yapmadıysa hatırlatmak için arıyorum.

1 doğru.

cevap veriyorum 1, n ye al el frenini cek ayak frenini bırak yük disklere binsin sonra p ye al.

ben p'ye alıp el frenini çekiyorum. -ki bence doğrusu da bu. Ama çok da birşey farketmeyecektir dilediğin gibi yapabilirsin.

yalnız 1. seçeceğin bürokrasisi çok fazla, onun dışında 3 iyi, olmadı 2'nin de gideri var. otomatik vites araba da araba gitme meyilli olduğundan ben önce bu meylini kesiyorum p ye alarak, ardından da el frenini çekiyorum.

edit ben yazana kadar, 2 kişi yazmış onlara muhalefet ediyormuşum gibi olmuş ama öyle birşey yok. Ben yazmaya başladığımda boştu hep buralar.

@sir anthony el frenini çekince yük disklere biniyor da ayak freninde neye biniyor? açıklamanızın bir yerinde bir hata var.

soruya cevap olarak da bugüne kadar hep 3ü kullandım, başka türlü kullananı da görmedim. ki galerimiz falan vardı yani, arabaların içine doğdum neredeyse.

@sir anthony hopkins +1 yokuşta park ediliyorsa yükü şanzımana bindirmemek lazım. Diğer türlü düzlükte pek bir önemi yok sırasının.

@gkhncnzdgn: ayak freninde de yük disklere biniyor. inip evinize gitmeyip sabaha kadar ayağınız frende duracaksanız evet fark etmez. ama ayağınızı frenden çektiğiniz anda ayak freni tekerlekleri bırakacak. aracı şanzıman tutmaya başlayacak. ha el freni de tutacak elbet ama özellikle yokuşta asıl yük el freninden önce şanzımanda olacak.

ben hayatımda otomatik araç kullanmadım. düz viteste ne yaparım? araç viteste, ayağım debriyaj ve frende iken kontağı kapatırım. önce ayağımı debriyajdan çekerim. sonra el frenini çekerim. buraya kadar binen yük falan yok. ama ayağımı frenden çektiğim anda, araç da biraz meyildeyse lönk diye bir şey olur. ayak freni tekerlekleri bırakır, başka bir güç tutmaya başlar. hah işte o aradaki boşluk şanziman dişlilerine yük bindiriyor. aracın çoğunu aslında el freni değil, şanzıman tutuyor. aslında yapmam gereken vitesi boşa almak, el frenini çektikten sonra ayak frenini bırakmak, o löngürdemeyi el frenine yükledikten sonra vitese takmak. böylece arabayı dişliler değil, el freni tutar. ama alışkanlık işte.

bu dediğimin otomatikteki karşılığı da 1. seçenek oluyor.

@kibritsuyu sanırım ben de aynı şeyden bahsediyorum ama belki yeterince açık anlatamamış olabilirim.
aracı durdurduk ayak freni ile, eski nesilse tork konvertöründen de boşaldı sadece ayak freni tutuyor. ayak frenini bırakmadan el frenini çektik, vitesi de P'ye aldık, en son ayak frenini bıraktık. burada bir sarkma oluyor evet, eğer bu esnada şanzımana binen yük otomatik vitesli araçlar için sorun oluşturuyorsa gezegendeki neredeyse tüm otomatik vitesli araçlar yandı demektir, çünkü farklı bir yöntem kullanan görmedim desem yeridir.

cevap 1 kesinlikle.
direkt p ye aldığında, arabaya tekrar bindiğinde; p'den başka vitese geçişte problem varmış gibi oluyor zaten..

Otomatikte N'ye almadan P'ye alırsan tüm yük şanzımana biniyor, Kibritsuyu çok güzel açıklamış. Vitesi N'ye getir elfrenini çek P'ye al.

@acemi
büyük bir şanzıman arızasından dolayı sorun yaşayan sadece 1 adet otomatik vitesli araç gördüm hayatımda, tork konvertörlü 97 model toyota carina e. sorununu maalesef hatırlamıyorum, iki yıl içerisinde bozulmuştu. ki mercedes s sınıfı, toyota land cruiser gibi cüsseli araçlardan bahsediyorum, hala yollardalar, 300-500 bin kilometrelerde. zamanında ve doğru olarak müdahale edilen araçlar tabii bunlar, servis veya uzman bakımlı.
dsg başka bir konu, onu ayrıca konuşmak lazım.

Düzlem olabilir mi?

"etki alanı" demişsiniz, o olmuyor mu?

fransızca bilmediğim için videoda verildiği şekliyle bağlamı değerlendiremedim.
.
ama burada anlattığın kadarı bence "ilgi/uğraş alanı", saha. tek bir sözcük arıyorsun değil mi?

edit: önceden, ilk cümlemde neden video'da yazdığımı bilmiyorum. bu konuda nöroloji domaininde bilgisi olan varsa yeşillendirirse sevinirim, insan neden kıçından imla uydurur :D

edit2: ben sahayı uygun gördüm zira alan yerine saha kullandığımız yerler dikkat edersen tamlamalar. çünkü anladığım kadarıyla bunlar tam oalrak eş anlamlı değil. saha, alandan farklı olarak kısıtlı. kategorik olarak veya büyüklük olarak.

daha doğrusu biz sanki öyle kullanagelerek nüans yaratmışız.

@dissendium: kısmen karşılıyo ama daha üç boyutlu bişey çağrıştırıyo, hani mıknatısın etki alanı gibi bişey.

@gkhn: işte o da, daha kulağa hoş gelen tatlı bi kelime arıyorum.

@godoşu beklerken: ya saha evet, ama saha diyince benim kafam nedense hep futbol sahası benzeri bişeye gidiyo^^ çağrışımından ötürü o kelimeyi sevmiyorum. yoksa cuk oturuyo da hani bu domain anlayabildiğim kadarıyla "study area" gibi bişey çünkü.

etki sahası dedim, tam içime sinmeyerek de olsa.

insanın aklına bunlar geliyor doğru. yine kullanımın içerik işgali. "iş sahası" falan denince abes kaçmıyor ama biyoloji sahası denince bir garip oluyor.

bence tamlama kullanacaksan etki sahasına göre etki alanı çok daha iyi. ama biyoloji etki alanı da olmaz. sosyoloji derken az sorun oluyor ama başka bir şeye uygulayınca sadece kulağa sorunlu gelmiyor, sanki anlamı da farklılaşıyor.

bence buradaki sorun aslında alan değil, etki kelimesi. etki alanı, bir etken ve bir edilgen ima eder. daha çok başlatıcı bir şey içerir ve onun hakim olup değiştirdiği, yönlendirdiği bir alan. politikada kullanılır mesela.

bir disiplinse söz konusu olan, kapsam eksik olsa da daha doğru.

aslında madde kelimesi bildiğim kadarıyla bunu karşılıyordu eskiden. bugün uyar mı bilmiyorum. konusu, malzemesi anlamındaki bir kullanım söz konusuydu yani.

*psikoloji biliminin kapsamında müfredat oluşturulurken dikkat edilen falan filan husuların etkili olması.

*psikoloji biliminin uğraş alanında müfredat bıdı bıdı... olması"

"psikoloji bilimi sahasında .... olması"

"müfredat oluşturulurken dikkat edilen hede ve hödö hususlar psikoloji biliminin maddesi kapsamındadır."

anladım problemi, biliyorum delirtici bu olay ama bu aynı zamanda sanıyorum toplumsal gelişmedeki azlığın dili kısır bırakmasıyla da alakalı. bu tür kavramsal şeyleri haritalandırıp hiyerarşik bağlantılar çekerek yeni terimler oluşturma gibi bir yaklaşımımız ya yok ya da benim bundan haberim yok.

not: en güzel karşılığı yine kendin bulmuşsun bence. kapsam. ama sen etki etmekten de bahis olsun istiyorsun. fakat bu etki etmek değil aslında. "malzeme" olarak kullanmak. ikisini birden istiyorsan aslında küme ve altkümesinden aynı anda bahsetmeyi hedefliyorsun. ben o nedenle son örnekteki gibi "maddesi kapsamında" gibi bir şey öneriyorum. bizde bakış aynı olmadığı için bunlar ekfiil vs cümle görevileri almış oluyor, yani tek başına isim olarak kullanamıyoruz da tanımlayıcılarla kullanıyoruz sanki.

aslında sana tavsiyem bunu eriksatie'ye sorman. kendisinin bir cevabından bir çıkarım yapıp ufak bir stalklama yaptım ve karşıma edebiyat doktoralı biri çıktı nıhahah. burada aktif olsa canımızı bu kadar sıkan şeylerin belki basit karşılıkları olduğunu sayesinde görürdük. aslında kendi dilimize hakim olmamak da bir sorun. yabancı dil edebiyatçısı işte farklı olarak bunu yapabiliyor. soru sorabileceğim bir insan olacağı sonucunu çıkardım küçük dedektifliğimden, öneririm.

"kapsam(ında)"

"içerik/içeriğinde"

modem için kendi ayırıcısını kullandınız değil mi? gelen kablodan tv ve interneti ayıran parçadan bahsediyorum. duvardan gelen kabloyu splitter'a takıp ondan çıkan uçları da frekansına göre vermeniz gerekebilir, bendeki tv ve data diye ayırıyor mesela.

@gkhncnzdgn evet evet splitter i takıp denedim ama internet oturmuyor bir türlü.

2 milyar çok iyi para, bitirene kadar yaşlanır ölür zaten; elleşmezdim.

Bruce, birikmişim var diyordu şimdi ondan tık yok. 3 buçuk milyar borcum var diyor.

kendinize ilişkin bi bahane bulup borç vermeyin. illa kumar oynamasıyla yüzleştirmeniz gereken biri değilse zaten ne gerek var. adamın/kadının kurtarıcısı rolüne soyunmanıza da gerek yok.

borç yiğidin kamçısıdır, belki de daha fazla kazanacak; elleşmezdim.

öncelikle 2 bin lira kirada oturan birisi için çok az para. ve fakat kumar geçmişi olması ve dolandırıldım demesi tekrar kumar oynamış olabileceğini gösterir. kişiyi doğrudan oynadın mı diye sorgulamaktansa, sohbet arasında nasıl da kuma meselesini geçmişte bıraktığıyla ilgili mesajlar verip ağzını aramalı. zaten yumurtlayacaktır. kötü durumda olan kişi zaten itiraf eder yardım ister. aksi durumda içinde bulunduğu halden memnundur. size zararı yoksa elleşmeyin. benim bir kaç tanıdığım at yatışı sevdasına hayatlarını yok etti. zaten durdurulamaz. içten gelecek vazgeçiş

2.000 lira nedir allah aşkına. tek yaşayan birisiyse kira artı masraflara ancak yeter.

ev arkadaşı bulmayı önerin düzenli borç istiyorsa.

Burya, inşAllah öyledir. Ama yemekleri işyerine ait ve şu ana kadar kendine yetebiliyordu.

demek istediğim şu oynuyorsa bile çok büyük bir miktarda oynamıyordur. ayda 50-100 liralık iddia falan oynuyordur belki. kumar derken bundan mı bahsettiniz yoksa şu yasak kapalı kapılar ardından oynanan tombala veya çeşitli kumar oyunlarından mı bahsettiniz? oralara takılıyorsa borç alıp daha çok veriyor da olabilir. gerçi iddia için de borç alıp oynayabilir pek de farklı değil. inşallah öyle değildir.

bunu ona söylemenizin ne kadar faydası olacağını düşünmelisiniz ilk önce. sizin fark etmeniz onda nasıl bir duygu uyandıracak?

www.youtube.com

bu biraz hareketli gibi, severim

www.youtube.com

şu var ama türkçe coverından sonra ben pek adapte olamıyorum :(

www.youtube.com

muhtemelen paris albümündedir.

m.youtube.com

hareketli riff cohen deyince aklıma direkt bu geliyor:
www.youtube.com

Hodejegerne
The town

ya müthiş bitane vardı ama 2004 kasım malesef, neyse.

@celeron 300a

neyse canım sağolsun, 2004 kasım olmuyor malesef. bu konuda hassasım.

barda, polis. Bir de yabancı olarak 2007 yapımı Sniper mı shooter mı ismi, öyle bir film vardı. Hatta adam usta keskin Nişancı ve suikasti ona yıkıyorlardı. jarhead ve Lord öf war vardı birde.

contratiempo

children of men denmemiş, çok bariz olduğundan mı yoksa?

"best offer" belki

puscifer - what is... 2013 yapımı muhteşem bir konser/mockumentary. bu arada bildiğin komik + maynard effect...

trailer www.youtube.com

a perfect circle - stone and echo live at red rocks

trailer www.youtube.com

bildiğim kadarıyla yok. iyi ki de yok, 5000 liraya mining sistemi kurup para kazanmayı mı düşünüyorsun?

@loser ne verirsen o kadar kazanırsın. Yani evet düşünüyorum.

kusura bakma, soruna tam cevap olmayacak ama amacım yardımcı olmak.
işine taş koymaya çalışmıyorum da mining ile kazanmak biraz zorlaştı gibi geliyor, yeterince araştırdığından emin misin?
kuracağın sistemden en fazla 1,5-2 yıl en yüksek verimi alabilirsin, o süre zarfında sistemin sana bu kadar para kazandıracağından bile emin olamıyorum.
elektrik pahalı, donanım pahalı (hatta miner'lar yüzünden piyasada düzgün donanım kalmadı bile diyebiliriz)
bol şans.

bu ise girme, ogrenci olarak ceviremezsin.

o parayi cok uzun bir sure unutman lazim, o kadar surede kredinin geri odemesini nasil yapacaksin ? kaldi ki cok da belirsiz bir is.

eth farmi kurduk 18 kart -arkadaslar daha da buyuk kurdular, bu benim payim-, umdugumuzun 2/5i kadar para kazandik 6 ayda.

öğrenci adama hiçbir banka kredi vermez.

basit ekonomi yap: banka mining'in sana verecegi 5000tl + faiz getirisinden daha fazla getirecegini dusunseydi sunlardan birini yapardi:

1) sana o parayi vermez kendi mine eder
2) sana faizi arttirir ki mining ile falan ugrasmadan ayni getiriyi elde etsin.

Su anda yasadigin dunya "2" yani kredi + faizi ile yapacagin yatirimdan bu parayi cikarman ile iddaa oynaman arasinda fark yok.

Ve evet, dedigin gibi bir banka yok.

xiaomi mi5 32gb var bende, bir seneye yakın oluyor kullanıyorum, performansı fena değil, şarjı başta iki güne kadar dayanıyordu, şu anda günü çıkartıyor.
kamerası bir iphone değilse de iyi, ekranı 5,15" full hd, şekli de düzgün. hızlı şarj, parmak izi okuyucusu falan da var. bana yetiyor. aldığımda fiyatı 1300 lira civarıydı.

xiaomi'yi bilmeyince biraz tırsıyorum doğrusu. acaba diğer markalarda uygun ürünler yok mu?

bir ara sony xperia zbilmemkaç serisinin çift sim kartlı modellerini gördüm gibi hatırlıyorum, galiba hepsiburada falan satıyordu. son model değilse fiyatı daha uygun olur diye düşünüyorum.
şimdi baktım z5 hala satılıyormuş dual sim 1439 liraya mesela.
kuzenimde var, bir yıldan uzun süredir kullanıyor ki kendisi hor kullanır, hala çalışıyorsa en azından dayanıklı demektir :)

parasal sıkıntınız yoksa huawei mate 10 pro yu tavsiye ederim.yakında piyasaya çıkıcak beklentilerinizi fazla fazla karşılar diye düşünüyorum

Uzun süre sonra bir güncelleme yapayım, Sony Z5 Dual aldım, oldukça da memnunum.

Samsung Galaxy Note 8 Dual SIM
İthalatçı garantili olarak Türkiye'den ya da yurtdışından alabilirsin.
Hepsiburada, N11, Gittigidiyor gibi sitelerde 3640 TL civarlarında.

Sen haklısın

çok haklı ve yerindr bir istek, makul biriyse zaten kabul edecektir

Sahibi yoksa çağır bi cekici

Oyle bir zorunlulugu yok. Ama uygun bir dille belirtirseniz az saygiliysa ceksin en köşeye.

haklısın

ben haklı haksız olarak görmüyorum, medeni insanlar olarak konuşarak aranızda halledebilirsiniz, bence isteğiniz mantıklı.

en sağlam yer ile neyi kast ettiğinizi anlayamadım yalnız, girip çıkması en kolay yer mi demeye çalıştınız acaba?
eğer öyleyse ben de bir vosvos kullanıcısı olarak diyebilirim ki, o araçların manevra kabiliyeti modern arabalara göre zayıf, direksiyonu hidrolik değil. vatandaş oradan kolay çıkabilmek için öyle park etmiş olabilir, veya herhangi bir sorun halinde aracın otoparktan iterek çıkartılabileceği bir yere koymak istemiş olabilir.
bunları kendi açımdan düşününce size hak versem de vosvosçunun durumunu daha makul görüyorum.

bu da bir bakış açısı.

görevli talebimizi iletmiş, aracını başka yere koyacakmış.

sorun şu, park yeri eksikliğinden dolayı içeride bir dolaşımla ancak hakkaniyetli bir durum oluşabiliyor. dolayısıyla kati surette aracını aylarca yerinden kaldırmadan aynı yeri zapt etmesi doğru bir yaklaşım değil bence. herkesin bir araçlık yeri olsa kesinlikle sonsuza kadar bile orada durabilir aracı ama durum malum. ki kendisi de anlayışla karşılamış bu durumu.

doğan kabak
otoseyir
anlatan adamlar

carviser. düzgün bir Türkçe ile konuşması en takdir ettiğim özelliği :)

Otopark.com turkiye'ye samimiyet, goygoy ve dogru elestirilerle araba tanitimini bu adamlar getirdi.

Dogan kabak eskidendir bu isi yapiyor ama youtube'da otopark sayesinde meshur oldu.

Carviser da duzgun turkce, bozuk nefes almalarla katalog okuyor.

not: and gidince biraz farklılaştı doğru ama burak'ın söyledikleri falan and baya manyak çıkmış ki burak'ı hiç sevmiyorum. and da yalanlamadı.

Engineering explained

Carviser cok yüzeysel. Dogan kabak da öyle. Otopark detayli inceliyordu And ayrıldı eski tadi kalmadı, dogan kabak ile sorunlar oldu vs.
Otomobil dünyam bence fiyasko.
Otomobilin mesut abisi iyidir. Carbuyer, km77 (otomobillere 77km hız ile geyik testi yapiyorlar), carwow, anlatan adamlar, autogefühl (alman bir kanal ama ingilizce ve detayli).

akselerasyon

www.youtube.com

engineering explained, car throttle

Benzin TV, Carwow, TheDIYGuyDOTnet, Thomas Schwenke, ehowauto, bluefox4848

benzin tv burak ertem şu an çok iyi gidiyor,otopark'ın eski adı yok detaylı inceleme kısmını and çok daha iyi yapıyordu,doğan kabak incelemeden çok makara muhabbete döndü,şu ana kadar gördüğüm en detaylı ve kaliteli araç incelemesini autogefühl yapıyor diyebilirim.

otomobilin mesut abisi

otomobilin mesut abisi "dsg nedir videosu" ile kendini yeterince rezil etti bence. izlenmeye değer değil.

www.youtube.com

"yoğun trafikte sürekli d-n yapın"
"yada uyarı ışığı yandığında sağa çekip, yağın soğumasını yada ışığın sönmesini bekleyin"
"yada binlerce lira tamirat masrafı ödemeye hazır olun"

otomobil kanalının verdiği tavsiyeye bakın.

kayıt falan yaptırıyor musunuz alete? ya da adaptörünü fişten çekip denediniz mi? bir de digiturk'ün sesini açıp televizyonunkini biraz kısın, tv sesi fazla yüksektir muhtemelen.

kayıt yapmasam da bu ses hep var. yatarken tv'yi kapattığımda bu ses ortaya çıkıyor, böylece kutuyu kaparsam gece kayıt yapamıyorum.

Temel sekmesinden DHCP bölümünde bağlı cihazlar ve MAC adresleri var.

akıllı telefonlarda (ios/android olarak denedim şimdiye kadar) o işi gören Fing diye bir uygulama da var, bağlı olduğunuz ağdaki istemcileri listeliyor.

marş motorları yüksek akımla çalışır aküler bu akımı kısa süreliğine sağlayabilirler
yani araç aksaamları sorunsuz çalışırken gücü motoru döndürmeye yetmeyebilir.

Ancak 2 yıllık bir araçta bu olmamalı dahili bir kaçak olabilir öncesinde ışıkları açık unutmuş olabilirsiniz yada benzeri aksaamlardan açık kalan bir şey olmuş olabilir.

şarj dinamosu çok mantıklı evet

akü/şarj dinamosu sorunu olabilir gibi geliyor. çok normal değil dediğiniz koşullarda ancak akünün ömrü de değişkendir, genellikle kısa sürüşlerde kullanılırsa akü pek şarj olacak fırsat bulamaz. ancak 30 km yol yaptıktan sonra yeterince şarj olmuş olması gerekirdi, dizel bile olsa 9 saat sonra marş basabilmesi gerek.
aküyü boşaltacak başka bir unsur yoksa, bu ikisinden birisi kabahatlidir fikrimce.

ayrıca teybin falan çalıştığına bakmayın, dizellerde marşa basmak için şahane akım gerekir. tam olarak bir sayı veremem ama belki farlar (motor ve klimadan sonra en çok güç çekenlerden) marşın onda biri falan akım çekiyordur. yani diğer elektrikli elemanların çalışması sizi yanıltmasın, benzinli araçlarda belki bir gösterge olabilir bu ama dizellerde yanıltıcı olur.

aküye elleme sakın. şarj dinamosu bozulmuş.

derin suya girdiniz mi hiç?

araç benzinli, işin ilginci 9 saat sonra çalışıp 1 saat aradan sonra çalışmaması yani 1 saat için bir şey açık olsa bile böyle bi sorun saçma.

derin su durumu hiç olmadı sadece dediğim gibi bugün sağanak yağmur altında kaldı, ani hava değişimi oldu fakat aynı şey değil tabi.

bir de bi şeyin açık kalması mevzusuna özellikle dikkkat ettim araç hiç bi şeyi açık bırakmıyor fakat aile fertleri aracın her şeyi açıkken kapatıyorlar ve araç çalışırken klima radyo bir anda çalışıyor bunun olması da belki bir etken olabilir mi? başlarken fazla akım çekmekten dolayı amper azalması gibi bir durum?

Marş motorları 1-2kw elektrik çekiyor. 12V için 80-150amper gibi bir değer. Aküde yeterli güç yoksa, diğer elektronik sistemler çalışırken marş motorunu döndürememesi normal. Voltmetre/multimetre falan varsa araç çalışmazken ve çalışırken akünün voltajını ölçün. Normalde araç çalışmıyorsa 12,4-12,6 arası olması lazım. Araç çalışırken şarj edebilmesi için 14-14,4 civarında gezmesi lazım. 2 yıllık akü bozulmaz diye bir şey yok ama ihtimali düşük.

o 9 saat zarfında bir şeyler olmuşsa 1km'lik yolculuk için marşa basabilmiştir belki, fakat eğer araç şarj olmayı bıraktıysa o 1km'lik yol boyunca her şey aküden yapılmıştır, ateşleme, klima, far, teyp falan. o da etkili olmuş olabilir. ancak evet, her gün rastlanacak bir sorun değildir herhalde.
bu arada ben hiç olmazsa havalandırmayı kapatıyorum, araç çalıştığında yazın soğuk hava kışın ise sıcak hava verene kadar motorun az da olsa çalışması gerekiyor nasılsa, açtığınız gibi tam verimde çalışmıyor sonuçta. iki dakika sonra çalıştırıverin.

sefvise gir ucret odemeden olctur akunu. Bazı aküler arızalı oluyor iki yılda arıza verir başka yerde sorun arama serviste dinamonu olcerler arıza varsa da tamiri kolay ama cok dusuk ihtimal yeni arabaların sarj dinamosu kolay kolay bozulmuyor.

araçta start-stop varsa akü kaynaklıdır sorun.

mobilden editleyemedim, start stop kaynaklı akü sorunuymuş, yeni aküyle hallettik, teşekkürler cevaplar için.

Sevgi istiyor.

@mandalina

sevgi istediğinin farkındayım, sevmiyoruz demedim ki. 1 saat sevip odasına koyduktan sonra bi 1 saat daha sevmek için kimsenin vakti yok. sevildikten hemen sonra odasına koyar koymaz zırıl zırıl miyavlıyor ta ki miyavlamaktan yorulup uyuyana kadar kulağımızı tırmalıyor. hadi bizi geçtim diğer komşular şikayet etse başka birisine vermek zorunda kalacağım ki bunu hiç istemiyorum.

ne yapmalı, daha somut çözümleri bekliyorum.

hayvanın tüm ihtiyaçları eksiksiz yapılıyor.

maması 5 öğün var.
suyu var.
tuvaleti temizleniyor.
5-6 saatte bir sürekli seviliyor ve oynanıyor.

odaya kapatmasanız. yanınızda dursa? belki işe yarar.

Kediler bir odaya kapatılmaktan hoşlanmazlar.Hele ki tek kediyse ve bebekse devamlı yanınızda olmak istemesi normal. Tuvalet alışkanlığı kazanmış olması lazım aslında, odaya kapatmamaktan başka bir önerim yok. En azından girmemesi gereken bir yer varsa orayı kapatın kendi gezsin keşfetsin evi.

Eğer surekli odaya kapatmak zorundaysanız 1-) bir bebek kedi daha alabilirsiniz, oynarlar.2-) odasına ciddi bir kedi oyun alanı kurarsınız, vakit gecirebilir 3-) serbestce gezebileceği bir eve sahiplendirebilirsiz

bir rahatsızlığı falan olmasın çocuğun, sağlık bakımından diyorum.
bu arada mümkünse bence de kapatmayın bir odaya.

büyüse zaten tüm ev onun bundan bir endişem yok ama 1 aylık tam tamına el kadar kedi ve ev dubleks. işim gereği sürekli bilgisayar başında olduğumdan koca evde başına binbir şey gelebilir yavru haliyle.

kaldı ki mantığım şu yanlışsam düzeltin lütfen.
1 aylık el kadar kediye normal bir oda çok bile bence. orada yaşamsal ihtiyaçlarını giderebileceğini düşünüyorum büyüyene kadar. nerden biliyor ki odada kalmak istemediğini, odanın küçük geldiğini?

O bir bebek, elbette yaşam ihtiyaçlarını giderir ama yalnız hissediyor ve ağlıyor doğal olarak,hem annesiz diyorsunuz normalde annesinin koynundan çıkmayacak kadar küçük. Bu dönemde mümkün oldugunca az yalnız bırakırsanız zamanla alisir.

Uzun yazmaya üşenmiştim, “sevmiyorsunuz sevin!” demedim ki ben de.. benim de başımdan benzeri geçti, bi derdi mi var diye iki günde bi veterinere taşıdım, bi derdi mi var diye veteriner her seferinde muayene etti vs. sonuç: sevgi istiyor.

kardeş o robot değil, canlı.

her şey ekmek, su, yatacak yer değil.

Kediler özellikle yavrular onları besleyenin sevenin yanında durmak istiyor. Zaten yanınıza alsanız max 10-15 dk gezip yine ayağınızın dibine gelir uyur. Kesinlikle yavru da olsa yanlız hissediyor. Bende bir aylıkken bulup bi yavru büyüttüm sayılır şimdi 5 aylık.
Bir de bence zilli bir tasma alın evin içinde nerde olduğunu zil sesinden çok çabuk buluyorsunuz.(komplike bişey değil bizim taşıma kabının yanına hediye diye koymuşlardı)

Kıyamam ben ona. Yalnız kalıyor bir odada, ev dubleks olabilir sizin yanınızda dursun, Bulunduğunuz odanın kapısını kapatın. 1 saat sevip odaya kapattım gibi oluyor dediğiniz=( bence bulunduğunuz odada güvende hissedip oyalanır ve miyavlamaz. Lütfen bi de böyle deneyin. çok minik daha, anne kuzusu, tek istediği ilgi ve sevgi=(

Sizin yanınızda dursa sürekli sevilmek istemez, sizi görebileceği bir yere tüneyip uyuyabilir ya da kucağınıza çıkıp uyuyabilir yine. Küçük çocuklar da mesela sürekli ilgi istemeseler bile annelerinin bulunduğu ortama gelip orada oyalanırlar, o hesap.

Kedi sizin bulunduğunuz odaya girdikten sonra kapıyı kapatabilirsiniz belki. Ki öyle çok ekstrem birşey de gelmez başlarına eğer pencere vs açık değilse ya da ocakta yemek vs yoksa. Bu arada kedim beş yaşında ve eğer uyanıksa mutlaka benim bulunduğum odada durur, başka odalara geçince de 2 dk sonra peşimden gelir. Büyüyünce geçecek bir davranış olmayabilir yani.

Benim de tavsiyem odaya kapatmamanız yönünde olur. Eğer tuvalete yetişemez gibi bir endişeni varsa 2 3 tanr leğene kum koyup evin farklı yerlerine dağıtırsanız çözülmüş olur problem.

Aradaki sorunuzu görmemişim. Kedilerin kulaklar felaket iyi duyuyor. Benimki yorgan hışırtımdan uyandığımı anlayıp öat diye yatak odasına koşturuyor ya da elimin dediğine göre benim arabanın motor sesini öğrenmiş, duyduğu an önce pencereye koşup benim olduğumu teyit ediyor (başka arabalara böyle bir tepkisi yok) sonra da koşturup kapının önğne gelip beklemeye başlıyor. Dolayısıyla sizin evde çıkarttığınız sesler, hatta belki de nefes alış veriş sesinizden bile diğer odada olduğunuzu ve onu orada yalnız bıraktığınızı anlıyordur. Lütfen kapatmayın gerçekten.

bizimki de bebekken öyleydi, gündüz bizim yanındaydı fakat uyurken mecbur odaya koyuyorduk. bir süre sonra miyavlamaları azaldı. bir kaç hafta sürebilir. tek başına korkuyor gariban.

Yanına peluş bir oyuncak ayı ve sıcak su torbası (tabii sıcak değil ılık) koymayı deneyin bir de. Annesinin sıcaklığını arıyor.

nasıl ki insan bebeğini bir odaya kapatıp yalnız bırakırsanız korkup ağlamaya başlayacaktır bir süre sonra. aynen öyle. zaten serbest bırakırsanız anlayacaksınız ki sürekli sizi takip etmeye başlayacak. bakmayın sosyal medyada kedi hakkında saçmalamayanlara. yalnızlığı pek sevmezler. sürekli sizin olduğunuz odaya gelmek isterler. yasak yerlerin kapısını kapatın yeter. sizi görebileceği bir yerde durur öyle.

"büyüse zaten tüm ev onun bundan bir endişem yok ama 1 aylık tam tamına el kadar kedi ve ev dubleks. işim gereği sürekli bilgisayar başında olduğumdan koca evde başına binbir şey gelebilir yavru haliyle.

kaldı ki mantığım şu yanlışsam düzeltin lütfen.
1 aylık el kadar kediye normal bir oda çok bile bence. orada yaşamsal ihtiyaçlarını giderebileceğini düşünüyorum büyüyene kadar. nerden biliyor ki odada kalmak istemediğini, odanın küçük geldiğini?"

Böyle birşeyi yazmanız kendi yanlışınızı zaten öne çıkarmış.
Bir hafta öncesine kadar evde iki yavru kedim vardı.3 aydır evde 4 kediyle yaşamamı saymazsak tabii.

Yavru kediler sağa sola kakalarını çişlerini yaptıkları için onları odaya kapatmadım mesela. Kediler zaten kuytu yerleri tercih ederler deyip, tuvalete alışana kadar yine de önlem olsun diye halıları kaldırdım.

Evliyim ve her gece yatakta 6 can uyuduk. Hiç kolay olmadı. Sabaha karşı ayak parmağımı n ısırılma acısıyla uyandım, bazen üstüme atladı ufaklıklardan birisi. Zamanla onlar bana, ben onlara alıştım. hayatımda geçirdiğim en sevgi dolu 3 aydı, ufaklıklarla olmak.

kediler saksı değil arkadaşım. onların odaya kapatılması demek; senin özgürlüğünün elinden alınıp hapsedilmen demek.

eğer kaybolmasından korkuyorsan gerçekten, korkma zira kendisi eğer onu gerçekten seviyorsan dibinden ayrılmayacaktır. sadece camları kapatmayı unutma, eğer zıplayacağı yükseklikteyse farkında olmadan aşağıya düşebilir, sakatlanabilir, ölebilir.

kusura bakma uzun tuttum ama evlere, odalara ve yalnızlığa hapsedilen kedileri bırakın onları özgür kılacak insanlar baksın. bu cana yapılan bir zulümdür.

karnı ağrıyor olabilir mi? sütünü nasıl veriyorsunuz, bir şeyle karıştırmadan direkt inek sütü veriyorsanız muhtemelen midesi öğütmüyor, karnına baskı uyguluyordur.

bizim kedi de saatlerce uyur, uyandığında bağırıp çağırırdı. sistit olmuş meğer, kısırlaştırdıktan sonra. mamasını değiştir, özel mama yiyor artık.

Anketi doldurdum, ancak gozume carpan bir durum vardi. Kahveyi ne zaman tuketirsiniz ve nerede tuketirsiniz sorularinda tek secenek olmasi belki bulgulari sınırlandırabilir. Gözden kaçmış olabilir diye söylemek istedim.

Ben de doldurdum, hangi kahvecılerı tercih edıyorsunuza 3. Dalgayı da eklemelısın. Bir de günde 1-3 haftalık 1-3gıbı seçenekli soruya celıskılı cevap verilebilir birden fazla şık sectıgınde.

"Cevabınız HAYIR ise Türk kahvesini tercih etmeme nedenleriniz nelerdir? (3 tane seçiniz)" sorusunun cevabında yalnızca bir cevap seçebiliyoruz.

Öneri/Eleştirilerinizi çalışmayı yürüten arkadaşlara iletiyorum. Tekrar çok teşekkür ederiz.

biz arkadaşla birer adet logitech ue roll aldık, 200 lira civarıydı sanırım fiyatı. o paradan beklenmeyecek bir performansı var.
ancak satan göremedim memlekette, biz vatan bilgisayar'dan almıştık, orada da fiyatına 50 lira mı ne yazmışlar, stokta yok ya. (bkz: bekara karı boşamak kolay)
belki sizin dediğiniz de süperdir, özelliklerinden belli zaten de ben hasta oldum ue roll'a, yere düşür sudan geçir sıkıntı yaratmıyor, sesi gayet verimli, şarjı da iyi gidiyor. bulursanız tavsiye ederim. bu arada iki tane alıp ikisine birden aynı anda bağlanabiliyorsunuz bluetooth ile.

ue roll alın. amazon'da var.

drp.su
Şurada şöyle bir şey buldum, belki aynı ürün farklı markalarca farklı isimlerde kullanıma sunulmuş olabilir diye düşünerek ben olsam şansımı denerdim. Soldan size uyan işletim sistemini seçerseniz daha doğru olur gibi.
Bu DRP.su'nun programını kullanmıştım, genelde başarılı oluyor driverları yüklemede.

hocam sanki fake virüslü bir site gibi duruyor

driver identifier i dene
virus vs. yok

Avermedia tech support kismina ticket acip yazmisdim. Az once cevap verdiler. Urune Windows 10 icin desteklerinin olmadigini ama ellerindeki en son driver ve programin linki atmislar.

Insallah windows10 da calisir.

Şehrinde elektrikçilerin olduğu bir yerde kumandacı vardır. Bazı kumandalar her türlü açıyor avı. Tv önündeki ses açma ve ses kısmaya aynı anda basmayı dene bi. Kanal tuşları da olabilir. Bizim eski tvde öyleydi

philips'lerde bir ara 0'dan aşağı inince av'lere geçiyordu ama bu daha da eski bir tv gibi duruyor. yine de denemediyseniz denemeye değer belki.

@glamdr1ng önerinizi deneyeceğim
@gkhncnzdgn denedim olmuyor maalesef

her ikinize de çok teşekkürler

@glamdr1ng olmadı maalesef

scart uzerinden bir sinyal/kisa devre ile av'ye gecirmek icin bir yontem var, elektronik bilginiz varsa uygulanabilir.

Kablonet'in internetinden çok memnunum, internet konusunda çok iyi. Aldığım kampanyada televizyon kanalları ve diziler de mevcut fakat hiç detaylı incelemedim. Kablonet'ten şaşma derim.

Sans bu biraz. Bende superonline var kimisi soverken ben cok memnunum mesela. Bulundugun konuma verdigi hizmet cok degiskenlik gosteriyor. Kablonet kullaniyordum eski evimde, binanin altyapisindan oturu cok sorun yasiyorduk bu demek degil ki kablonet kotu. Altyapiyi duzeltince kablonet de cok iyiydi mesela. O yuzden sans biraz. Yasayanlara sorabilirsin belki.

eksi sozlukte eksiyen adam +1

kesinlikle konuma göre değişiyor.

Selamlar,
ben de aradan gireyim benzer durumdayız çünkü.

Diyelim tüm bağlantılar sorunsuz. Hangisi olur?
İhtiyaç aynı, belgeseller ve filmler + sorunsuz internet.

kablonet kullanıyorum, kablo tv'nin de en yüksek paketi neyse o var yanılmıyorsam.
belgesel içeriği bence zengin diyebilirim, izleyecek belgesel bulamadığım bir zaman olmadı, ancak tv'de pek film/dizi izlemediğim için o konuda yorum yapamayacağım.
internet olarak 25dl/2ul mbps 150gb akn'den 50dl/4ul mbps 75gb akn olan bir pakete geçtim, ikisinde de hız ve bağlantı kararlılığı konusunda pek sorun yaşamadım diyebilirim. sorun olsa da hızlı müdahale ediliyor, ancak bu yaşadığınız yere göre değişir muhtemelen.

bu 50 lira daha pahalı ama ssd'li ve asus:
www.mediamarkt.com.tr

bu asus'a göre daha küçük disk kapasiteli (hometech ile aynı) fakat 940 TL, acer:
www.hepsiburada.com

hiç değilse hometech değil ikisi de.

üstat bence en makul olanı 2. el kelepir i5 işlemcili bi laptop alıp 200 tl civarına ssd takmak. kendinden ssd'li olanlar illa ki pahalıdır. en makul ve ucuz çözüm bu olabilir. tek bir ssd sıradan bir bilgisayarı 10 kaplan gücüne eriştirebilir. ;)

ikinci el thinkpad demeye geldim, thinkpad t430
gidiyorum.

Baba ne yapıyosun ya hometech alınır mı
ikinci el thinkpad. Senin ilacın bu. Ama t430 değil x220 falan.

uydunet?

ttnet?

uydunet

uydunet 250tl
ttnet 130tl

ttnetin 94tlye 24mbit 75gb kotalı paketi var

Başlıkta da yazdığım gibi, AKKsiz lazım. Netflix 4k kullanmak istiyorum. Netspeed kullanan var mı?

hız 8'e düşüyor sanırım. ben de netflix 4k kullanıyorum ve takılmıyor. netflixin o hızda bile bağlantısı çok iyi o yüzden yazdım.

emin misiniz? çünkü kendi sitelerinde 4k için önerilen hızın min. 25mbit olduğunu söylüyorlar. forumlarda okuduğum kadarıyla da 16mbit'de bile 4K izlenmiyor.

bundan yıllar yıllar önce ben de öyle birşey istemiştim. Olmaz dediler. Olmuyormuş yani.

var öyle bir şey ya, ikiz sim kart deniyor. nasıl kullanmak istediğinize bağlı, dediğiniz gibi birini kapatıp diğerini açarsanız kullanabilirsiniz bence, ama yine yetkili bir abiye danışmak iyi olur.
forum.donanimhaber.com

İkiz sim kart, Eş sim kart filan deniyor. Ben kullandım 2-3 yıl Turkcell olanını. O kartı bulursan bir bayide çıkartabilirsin. Üzerlerinde A ve B yazıyor. En son açılan telefon hangisiyse o çalışıyor.

turkcell ve vodafoneda var , telekomda yoktu (son güncellemelerini bilmiyorum telekomun bi ihtimal gelmiş olabilir...

bayiye gidip ikiz sim kart istiyorum demeniz yeterli(bayilerdeki arkadaşlar önce bunu anlamamazlığa verip sonra stoklarımızda yok diyebilir, müşteri hizmetleri yönlendirdi vs deeyip baskı oluşturmanızı tavsiye ederm ,en azından yönlendirirler)

bu arada ikiz sim kartta ikisini aynı anda kullanamazsınız...biri aktifken diğerini pasife alma durumunuz var bilginiz olsun

şundan almıştı arkadaş, gayet memnun. stoklarda yok ama başka sitelerden bulabilirsiniz bence.
www.hepsiburada.com

m.tr.aliexpress.com
Bundan aldi arkadas. Cok iyi alet. Uygulamasi da var telefondan erisebilirsiniz her yerden. Saga sola yukari asagi kamerayı oynatabiliyorsunuz. Ses gonderebiliyorsunuz. Hareket sensoru var, gece gorusu var ve fiyay 20 dolar. 15gune geliyor.

Devamlı yatış diye anlatanlara inanma ve özenme de... Diyelim öyle bir askerlik var, devamlı yatarak 5.5 ay geçmez. Ne kadar eğitim, iş güç olursa o kadar kolay geçirirsin askerliği.

benim yanimda asker olacaktin ki görecektin yatisi. askerlerimi bazen yemeğe bile gec gondertirdim. yemeklerini ayirtip.

yatış dedikleri muhtemelen düzgün bir görevleri vardır, yazıcıdır bişeydir. karışanı görüşeni azdır. herkesin bir görevi var sonuçta. görevi olmayanları da nöbete ya da temizliğe ya da başka angarya işlere gönderirler.
bu iş askerlik yaptığın yere göre değişir, ve orada ne işe yaradığınla ilgili. ben istanbul'da yazıcı olarak yaptım görevimi, gayet rahattım. kısa dönemleri eleman yetiştirmesi (eğitim/adaptasyon) vakit alan yerlere getirmeyi pek istemezler, 4 ay sonra gidiyor eleman zaten.

@ blue eyes white dragon bravo, marifet etmiş gibi diyor burada bir de. adam ömrü boyunca hatırladıkça sana küfür edecek muhtemelen. tebrikler.

bizde isteyen şınav çekebilir diyorlardı. yağmurda hepimizi gazinoya taşıyorlardı. asker olduğumu 15 günlük iç güvenlik eğitiminde elimde hk-33 davraz eteklerinde mal mal dolanırken anladım.

tarih ekim 2014 meslek kurasına tabi yedek subay.

devamında memurdum zaten mis gibi. bir daha çağırsalar yine giderim.

pil değişimini kimseye yaptırmanıza da gerek olmaması lazım normalde ama, pili çıkartılamayan bir model mi sizinki?
yoksa yeni bir pil alıp takın, servise gitmeyecekse format için herhangi bir sebep göremiyorum.

@gkhncnzdgn ben çıkaramıyorum. belki garantisi dolmamıştır diyerek vatana götürdüm dolmuştu. en yakın hp servise götürün dedi ve format atılabilir belki dedi. hp'den başkasına götürmeyin orijinalliği bozulmasın dedi bir de..

Tabiki de görmezden gelir, uygun olunca ararım.

mesşgule atarım. sonra ararım.

Telefonu ters çeviriyorum sonra arıyorum

Meşgule almam, meşgule alan olduğunda da küfrediyorum.

Ilk basta sessize alıyorum. Yarın yokmuş gibi ardarda aramaya devam ederlerse meşgule alıp sorun yoksa sonra arayacağım yazıyorum.

Meşgule alırım. Adı üstünde değil mi zaten :) Meşgulsen meşgule al. Arayan kişi niye boşuna zaman harcasın bekleyerek? Onu da düşünmek lazım. Meşgule alıp imkan varsa da kısa bir mesaj yazılabilir.

Meşgule almak saygısızlık gibi geliyor, surata kapatmak hesabı. Görmezden gelirim.

"şu an ortam müsait değil, bakamıyorum." minvalinde sms ile reddediyorum öyle durumlarda.

Meşgule alırım. Çoğunlukla reddet-mesaj gönder özelliiğini kullanıyorum. "Şu an cevap veremiyorum, sizi arayacağım" ya da "trafikteyim, sizi arayacağım" diye.

Sabaha kadar çalsın açmam ama meşgule almam = beklesin bana ne. merak da edebilir öldüm mü kaldım mı diye.
Meşgule alırım = "bi saniye canım" derim. müsait olunca da dönerim haliyle. adam da o an müsait olmadığımı bilir.

Bence böyle.

kısa süre içinde geri dönebileceksem meşgule atıyorum, dönmeyeceksem görmezden geliyorum. arayana göre değişiyor bu tabi ama.

Meşgule almak bazen karşındakini kötü hissettirebilir. O yüzden görmezden geliyorum, sonra dönüş sağlıyorum

Meşgulsem sık konuştuklarımın aramalarını meşgule alırım, yakın olmadıklarımda telefonu sustururum.

Aileyi, yakın arkadaşları meşgule atarım. Yoksa duymadım sanıp elli kez arıyorlar ardarda (bkz. anne) bişey oldu sanıyorum.

arkadaşlar meşgule atanı afedersin itin götüne sokmuş ama, anneniz/babanız (veya sağlığından endişe duyacağınız birini koyun işte buraya) çağrınıza cevap vermediğinde endişelenmiyor musunuz? meşgule attıysa hiç değilse sonra arar belki diyorum. ben de meşgule atıyorum, uygun olunca arıyorum.

Iphoneda meşgule al ve “seni sonra arayacağım” diye mesaj at seçeneği var onu kullanıyorum.

Adı üstünde meşgul olduğum için meşgule atıyorum. Asıl bilerek aramanin bitmesini beklemek kötü geliyor bana. Meşgule attımsa da dönüş yaparim zaten.

Açabiliyorsam açıp birazdan arayacağımı söyleyip kapatıyorum. O an hiç açma şansım yoksa da görmezden gelip sonra dönüyorum. Hayatımda kimseyi meşgule almamış olabilirim.

skrill

payoneer de döviz olarak almana müsaade etmiyordu sanırım. bir kez mesaj attım, benim usd hesabım da var, ona nasıl gönderirim diyerek, o kurdan göndermek mümkün değil dediler.
tr'ye tl gönderdikleri gibi bir izlenime kapılmıştım.

www.sahibinden.com

bu fiyatlarda bu özelliklerde alınacak en iyi araçlar Jazz'dır fikrimce. bir tanıdığıma da tavsiyeedip aldırdım, yıllardır gayet memnun, her görüştüğümüzde iyi ki söylemişsin yoksa biz hiç bakmayacaktık dedi.

3

Bu listeden FOrd'u cikarirdim. O parayi vermezdim o arabaya.

kullanma kılavuzu ingilizce gibi bilinen bir dilde ise, bir yerlere net fotoğraflarını yüklersen belki yardımcı olabiliriz.

ben şu an telefonun internetini (vodafone) paylaştığım bilgisayarla vpn'siz girebiliyorum opera browser ile.

Hepsi birbirine oldukça yakın göründüğü için, üç bilgisayardan birini önermekten ziyade, herhangi bir sorunda servis desteğinin daha iyi olduğu bir markayı tercih etmeniz gerektiğini de göz önünde bulundurun mümkünse. Bu markaların kullanıcıları buna göre de bir fikir vereceklerdir.

Teşekkürler :) Evet, öyleyse kullanıcı arkadaşlar varsa onlardan da yorum alalım :)

Teşekkür ederim dostum, olsun bu vesileyle SSD'yi öğrenmiş oldum, anladığım kadarıyla epey faydalı bir şey. Biraz daha düşünürüm artık herhalde. Yine de okuyan arkadaşlar varsa kendi fikirlerini yazsınlar, okurum onları da.

hp'nin i7-ssd olan modelini aldım, kasa aynı. tuşlarda arka aydınlatma olsaydı iyi olurdu diyorum sadece, onun dışında gayet şık, fakat performansı cok fark eder, ne desem yanlış olur. bu bilgisayarda oyun hariç dediklerinizi gayet rahat yaparsınız, ama oyunları biraz yavaş oynatır.
en az 8gb ram ve ssd tavsiye ederim, epey fark ettirir.
buymuş benimki:
www.hepsiburada.com

marka model yazip 'blink' olarak aratin. bisey cikmazsa sinyal kablolarini kontrol edin.

sürekli yanıp sönüyorsa adaptörü de bozulmuş olabilir, genelde dandik oluyor öyle şeyler. elinizde başka varsa adaptörü değiştirip deneyebilirsiniz. olmazsa her şeyiyle söküp tv -
receiver tamiri kanal yüklemesi falan yapan elektronikçilere götürün, onlar çözer muhtemelen.