terden birşey olmaz. ama illa koruyacağım diyorsan streç filmle kaplayabilirsin dövme yaptırdığın yeri. ıslak mendilden ziyade bepanthene tavsiye ederim. hem kabukları yumuşatması hemde yaranın herhangi bir enfeksiyon kapmaması açısından.

bepantene zaten devamlı uygulayacağım ama spor yaptığım için orası devamlı terleyecek, hani leş hale dönüşmesin diye arada mendille silsem mi diyordum. zarar verir mi ki?

spor yaparken filmle kaplayabilirsin. ama zorlar diyorsan bence ıslak mendilinde bir zararı olmaz. bu tarz dezenfektanların amacı henüz yara olan bölgeyi mikroplardan korumak. o yüzden sıkıntı olacağını sanmıyorum.

spor yapma bence iki hafta. o dövme hayat boyu sende duracak iyi bak ki güzel dursun.

bir iki hafta su değmeyecek diye bir şey yok, yıkamazsan aksine mikrop kapar ve kurur. en azından ilk 3-4 gün streç filmle sarman gerek, streç filmi de gün içinde yine kirlendikçe ve terledikçe değiştirmen iyi olur. bu değiştirme sırasında da protex ve su ile yıkarsın. ondan sonra rahatça su değdirebilirsin, dövmeye herhangi bir zararı olmaz, aksine yararı olur dediğim gibi.

kalbiniz ispanyolca diyor ise oradan baslayin.

ayrıca "ben de ispanyolca yok" yerine "bende ispanyolca yok" şeklinde yazarsanız, sizi kimse tutamaz :)

kesinlikle ispanyolca...tavsiyem; 2-3 aylık (haftaiçi her akşam...vs) olan, yoğunlaştırılmış bir kursa gitmeniz. İşyerinizde de aynı zamanda pratik yapma imkanı bulursunuz. İşyerinizdeki arkadaşınızı dinlemeyin. Arapçayı sonra da öğrenirsiniz...

arapça gibi doğu dillerini bilmek iş için çok büyük avantaj, ama öte yandan ispanyolca diyorsun ki ingilizce'den sonra en çok konuşulan dil. ben kesinlikle ispanyolca derim.

ispanyolca çok konuşulan bir dil ama konuşulduğu ülkeler ne kadar yurt dışına açılabilmiş ülkeler ticarette vs. ne kadar faydası olur onu iyi düşünmek lazım. evet çok konuşuluyor ama ne kadar para kazandırır orası meçhul. yani kariyer ve ticari kaygılarlaysa başka dil öğrenin derim ama hoşunuza gidiyorsa tabii ki ispanyolca.

Ticari kaygılar için Arapça +1 veya Fransızca.

sevmem

Gıcık
sevmem
Bayık

arabeskçi

Bir iki şarkısı dışında şarkılarını hiç sevemedim, hep çok baydı. Bir de ne dediğini hiç anlayamadım. Bir şarkıcı olarak neden Minik Serçe'miz olduğunu hiçbir zaman anlayamadım. O duygulu şarkı sözleri bana hiç hitap etmedi.

Şarkıları ile ilgilenmeyince, kalan kısmı ile de ilgilenmedim. Ne yapar, ne der, ne düşünür, hiç haberim yok.

(bkz: turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması)

sevmem. seveni de sevmem.

çok severim, şarkılarını hiç eksik etmem.
ona olan sevgime, saygıma da müziği dışında hiçbir unsuru katmam.

Sizi kiniyorum ve size laflar hazirladim.

birkaç şarkısı dışında pek sevmem. bir de çıkarcı olduğunu düşünmüşümdür hep.

çok severim

eskiden şarkıları iyiydi.

birde köpeğini arabada unutup sıcak, açlık ve susuzluktan ölmesine neden olmasını hâlâ unutamıyorum..

Insan olarak nasıldır bılmem ama sarkılarını cok severım. Hayatımın her donemını anlatan bı sarkısı vardır muhakkak. Ne zaman duysam bı yerlere dalıp gıderım.

gulumse albumu en sevdiklerim arasinda.

Onno Tunç, Aysel Gürel ve Sezen Aksu üçlüsünün ilk çıkardığı şarkılar efsanedir. Onno Tunç ile yaşadığı o aşkın ilk meyveleri olan ilk şarkılar muhteşemdir.
Sonrasında Minik Serçe'nin yaşadığı kayıplar hayatına, şarkılarına, büyük değişiklikler getirmiştir. Gençlerle daha fazla vakit geçirmeye, onlara şans vermeye eğilmiştir.
Sezen Aksu sayesinde Türk Pop Müziği, 70-80'lerde ki Batı Popunun taklidi olmaktan kurtulmuştur. Sırf bunun için bile her kente heykeli dikilmelidir.
Eski albümlerini hala keyifle dinliyorum. Son albümlerinden "Deniz Yıldızı"nı uzun yolculuklarda arabada dinlediğimde, arabadaki herkesi derin hüzün kaplıyor. 2,3 ve 4. şarkılar da herkes mendil arıyor nemlenen gözlerini kurulamak için.
Çok seviyorum nitekim...
Eğer hakkında merak ettikleriniz varsa, geçen ağlaya ağlaya izlediğimiz bir programı izlemenizi tavsiye ediyorum. NTV'de yayınlanan "Söz ve Müzik-Sezen Aksu". Sanırım tvyo'dan da izlenebiliyor.

edit: tr.wikipedia.org bahsettiğim şarkıların üçleme olduğunu bilmiyordum. sayenizde öğrenmiş oldum. tüylerim diken diken oldu. teşekkür ediyorum @ozymandias10, sayende!

şarkılarını seviyorum.

gerek söz yazarlığıyla, gerek sadece sesiyle hayat vermesiyle en güzel şarkılara imza atmıştır ve de he şarkısında size bir şeyler hissettirmemesi mümkün değildir. aşık olmasanız bile aşık gibi, ayrılık yaşamasanız bile ayrılmış gibi hissediyorsunuz.



tabii, siyasi bakış açısı yüzünden artık bu sanatçı "berbat"tır bazı güruhlara göre.

sevgim giderek azalıyor.

bedava konser verse gitmeyebilirim.
politik düşüncelerini sevmiyorum.. apolitik olmasını beklerdim. sanırım bunun da etkisi var.

bir de halkla çok mesafeli. sanki dudaklarını biz şişirdik.

sayısız albümü arasında birkaç tane iyi bestesi var, onun dışında başarısız bir sanatçı olduğunu düşünüyorum.

edit: siyaset ile alakasız bu yorumum.

@monrove tabi biz şişirdik. yoksa o botoksların iğnelerin parasını nereden bulacak ajhgjjkghhj

@monrove ve @air ne botoksu yahu o onun doğal dudakları... gençken de öyleydi! ayrıca hastalık muhabbeti de var!

onun cok tatli bir orospu oldugu. Ama bu kadina da orospuluk yakisiyor dogrusu. Orospu lafini kötü anlamda almayin lütfen. Kadinlarin cogunun iclerinde gizli veya acik bir orospu ruhu vardir. Ama ondaki orospuluk muhtesem ve ben onu bu orospu haliyle cok seviyorum. Sezencigim seni binlerce kere öpmek arzusuyla...

hulusi haklı

okudukça hala gülüyorum.

docs.google.com

hiç sevmem. seveni de sevmeyi isterdim ama sevmeyeni sevmek varken seveni sevmek neden? sonuçta sevmem işte.

hiç sezen aksu düşünmemiştim. düşünüp cevaplarım size.

ne yaptıracağına bağlı.
3.000 tl en az.

yaptırma.. ilerde renkte soluklaşma oluyor gördüğüm kadarıyla.. o da iyi olmuyor...

bence kimseye yakışmıyor o şekildeki dövmeler.
sanki böyle kirliymiş gibi, pismiş gibi bir izlenim veriyor o desenlerin, motiflerin yoğunluğu filan.
daha küçük dövme olsa iyi olur da büyük dövmeler kötü duruyor her halükarda. ayrıca hep 25-35 yaş arasındaki psikolojide olmayacaksın ki. mesela yaşlandığında kırış kırış olan teninde ne kadar güzel duracak ki?
bir de daha dün beğendiğini bugün beğenmeyen bir psikolojimiz var artık. dolayıysla o dövmeyi yaptırdıktan 5-10 sene sonra pişman olmayacağına emin misin? küçük olsa belki saklaması, gözden ırak tutmak mümkün ama kocaman kolunu nereye sokacaksın?

3 bin ile dirsegin ustune cikamazsin. ama dogru ne yaptiracagina "nerede" yaptiracagina bagli.

ben daha minik bir sey yaptirmayi dusunuyordum. su son 2 aydir ise yaptirmasam mi diye dusunuyorum ya.

aslinda yakisir ama soyle bir sey var. basimiza bir sey gelmedi diyelim geldik 50 60 yasina. o kol sarkmaya tuyler beyazlamaya baslayacak. dovme kayacak gidecek. ne biliyim lan cirkin olacak.

iyi dusun. hatta bir dovmeci arkadasim yaltiracagin dovmeyi gozunun onunde tut. sinirliyken mutluyken her ruh halinde o dovmeye bak eger sıkılmazsan yaptir derdi.

''büyük dövme kötü'' ''küçük dövme güzel'' diye bir şey yok öncelikle. vücuduna ne yaptırdığına bağlı bu tamamen. kolunu incelemeden, o koldaki tasarımı, işçiliği hiçe sayarak ''off kolunu kapatmış iğrenç'' diyenler olacaktır aldırma.

ayrıca 3000 tl ile dirseğin üzerine gerçekten çıkamazsın, yani detaylı, renkli, fazla motif barındıran bir dövme yine 5-6 civarı olacaktır en az. hiç dövme yaptırmadıysan da hemen kolu kaplatmayı önermem, tam olarak ne yapacağına bile karar vermemişsin, ertesi gün kolunu gördüğünde pişman olma ihtimalin yüksek. en azından kaplatma gibi bir düşüncen varsa da yarım kolla başlamanı, sonradan karar verirsen kompozisyona devam etmeni öneririm.

abi allah aşkına 60 yaşına geldiğinizde kolunuz sarksa, dövme bozulsa ne olacak. 1200 yaşına kadar yaşamayacaksın zaten. o yaştan sonra estetik çok da önemli değil yani. dövme tamamen sana kalmış bir şey, sıkılmayacağını düşünüyorsan yaptır.

bileti önceden alın o zaman :) oraya gidince pahalılaşmış olabilir, olur. bir de dikkat edin gecikmeler çok yaşanıyor, bilet saatlerini tam ardı ardına almayın.

bu hesaba bir de otelde roma tren istasyonuna gidiş ücreti ve de yine istasyondan otele dönüş ücretini de ekleyin bari tam olsun.

Roma-Napoli özellikle Napoli-Pompei yakın mesafeler olduğu için tren sürekli olur. Roma'dan Napoli'ye 4-5 sene önce 10 euro civarıydı, şimdi 20 euro civarı oldu. Gittiğinizde öyle ciddi farklar olmaz, 30 euro'ya falan çıkacağını sanmıyorum yani.

Tur kesinlikle kullanmayın, en uygunu Termini'den biletinizi alıp gitmek.

araba kiralamaya da bi bakin bence.
bu arada trenitalia daki fiyatlar terminaldeki fiyatlardan daha pahali gibi degil mi bilen var mi?
ben onceden rotami orada hesapladigimda 100eur cikmisti alacagim biletler, sonra garlarda aldigimizda daha uyguna kapattik, hep regional yavas trenleri tercih etmistim

Roma Napoli arası biletler çok pahalı değil ama internetten almak daha hesaplı olur. Napoli Pompeii zaten banliyo treni 45 dk sürüyor ve ucuz. Yalnız çok erken çıkın yola Pompeii gerçekten büyük :)

Kadikoyde Danny Garcia var baya meşhur. Onu bir arastirin derim.

Ne yaptıracaksınız? En baştan çizim mi olacak? Danny iyidir ama tarzı olmayan bir dövmeyse Danny'e gitmeye gerek yok bence. Kadıköy'de çok kaliteli dövmeci var, ne tarz bir şey yaptıracağınıza göre değişir.

küçük bir şey olacak. 3,5 cm yazdım ama 8 falanmış ölçtüm :) zamanında kalem olarak kullanılan kuş tüylerinden (quill penmiş) yaptırmak istiyorum. gayet sade olacak. Danny'nin profilini inceledim de onun tarzı değilmiş gibi geldi bana da.

şunu gibi bi şey olabilir: thumbs.dreamstime.com

Golden arrow 216'yı öneriyorum ben de, birkaç dövme sanatçısı var zaten orada, bir gidip konuşun derim.

Ağaç, manyetik ve aksam farkı var.

İlkinde alnico varken ikincisinde burstbucker var, üçte probucker var mesela.

manteyiği, köprüsü, kulakların gibi aksamlarından tut imal edildiği ülkeye, kullanılan ağaca, ağaç türü aynı olsa da ağacın kaç yıllık olduğuna, doğal kurutmayla mı yoksa fırınlamayla mı kurutulduğuna göre falan değişir. bir de bazı modeller daha popüler oluyor.

Metin ingilizce ama kısaca anlatmışlar, isterseniz sonradan özet geçerim =)

thehub.musiciansfriend.com

aslında soruyu "hangisini alayım"a bağlamak istiyorum. yani fiyat/kalite oranı konusunda hangisini tavsiye edersiniz? mesela 1. ve 4. arasındaki 500 tl farka gerçekten değer mi?

@superior evet, özet fena olmaz :))

Bütçe ve stile göre bir öneri yapılabilir, siz detayları verin burada deneyimli arkadaşlar duruma göre öneri yapacaktır. Ben de akşama bir değerlendirme yazayım çeşit olsun size.

alperz'in dediği gibi başta manyetik, ağaç ve aksamları farklı. les paul ultra'da bir de usb girişi olayı var. ihtiyacın olmayacaksa 1800 tl verilecek bir gitar değil bence les paul ultra. 1. ve 4. arasındaki farka değer mi tamamen senin ihtiyacına bağlı.

2.de p90 manyetik var, diğerlerinde bulunan humbuckerlar gibi bir sound vermeyecektir. youtube'dan karşılaştırmalarına bakabilirsin. mesela www.youtube.com burada fiyat farkı manyetiğe bağlı biraz, ama senin ihtiyacın ne yönde, p90 manyetik kullanmayacaksan-normal humbucker soundlu bir gitar istiyorsan gereksiz.

ben bunlar arasından les paul standard plustop pro'yu bir süre kullandım, tavsiye ederim. gayet güzel, standart bir les paul. fiyatı do re'de uygun ama istersen 2. elde de temiz ve ucuza(800-1000 civarı) bulunabilir.

aslında tip/renk olarak en hoşuma giden (ve tabiki maddi olarak :)) birincisi. ki zaten ondan daha ucuz da bir tek siyah olan bir model var sanırım.

Rakıyı da, sigarayı da free shop'tan al. İkisi de daha ucuz.
AB ülkelerine 1 karton sigara ile giriş yapabiliyorsun diye biliyorum.

İtalya'da sigara buradan ucuz değildir muhtemelen.

burdaki duty free den al sigara için 2 karton limit olması lazım. orda cidden pahalıydı 2 ay oldu ben gideli ama 5 euro filandı sanırım. rakıyı da burdan al onun da limiti 2 şişe olması lazım. sorun cıkarmazlar. alırken kasada sorarsın zaten limitim nedir diye.

çok götüreceksen rakıyı buradan alıp valize koyabilirsin. yoksa duty free'den 1 litre sınırı var. sigara da değişiyor ama genelde avrupada sigara daha pahalı olduğu için duty free fiyatları da daha pahalı. 15 gün önce valencia havaalanında duty free'den camel alayım dedim avrupa birliği üye vatandaşlarına 120 diğer ülke vatandaşlarına 80€ fiyat çakmışlardı. bizim bakkalda bile daha ucuz lan.

sigara burada daha ucuz.

sigara limiti italya'ya kişi başı 2 karton. duty freedeki sigaralar italya'dan ucuz. rakıyı da alıp uçağa sokabilirsin, sıkıntı olmaz duty freeden aldığın için.

Ernie Ball Hybrid Slinky

ben daddario exl120 kullaniyorum, fena degil

0.9 ya da 0.10 luk bir elixir al. biliyorum fiyati diger tellerin iki kati ama 5-6 ay degistirme ihtiyaci hissetmeden kullanabilirsin.

koparmayi basaramadim henuz.

genelde standart 09luk tellerle gelirler. 09 luk bir tel takımı sipariş et şimdilik. ernie ball tavsiye ederim ben de.

pisa kulesi

Limoncello.

meloncello

bir şişe Barolo şarap,

Şarap, kahve, moka, parmesan peyniri.

@gizemlikovboydankacankertenkele Aa kahve çok mantıklı, valize sığdırabilse italyan erkeki isteyecektim de malum uçak bagajları....

bağyansan venedik'te murano taşından yapılma hediye alabilirler.

(bkz: postcards from italy)

@efreet sultan takıya bayılırım, süpersonik bir öneri oldu, teşekkürler :)

şu kolyeler favorim:

www.reflectionssilverjewellery.com.au

her rengi var, onun dışında da bir sürü takı seçeneği var elbette.

bi de renkli güzel makarnalar :)

Floransadaki lindt magazasindan cesit cesit cikolata.

Duomo katedrali civarinda.

füt +1 :)

Benim İtalyan arkadaşlardan biri her gittiğinde (sallamıyorsam) şundan getiriyordu en.wikipedia.org bizde hayvan gibi yiyorduk

vespa
arkadaşım minik oyunca vespa getirmişti, çok seviyorum

Çikolata Allah'ın emri o illa gelecek :)) teşekkür ederim öneriler için kolye de muhakkak aldıracağım @opucuk baligi :) @elon nasıl büzüş büzüş bir şey o ama iştah açıcı

Murano camından yapılmış bir hediye iste.

domuz tüketiyorsanız salami toskana ve cuppa di parma.

vespa shoptan orjinal vespa çantaları, anahtarlıkları.
ağırlık sıkıntısı yoksa toskana şarabı (test ettik, orada 10euroya kimsenin suratına bakmadığı şaraplar burada 100küsür liradan gurmelerimiz tarafından baştacı ediliyor) hal böyleyken oradan oahalı bir şarap efsane olacaktır.

parmiggiano peyniri. rendelenmemiş alırsınız, siz rendelersiniz taze taze oh mis!

:)

@jeanluc domuz yemiyorum, alkol de tüketmiyorum ama diğer öneriler aklımda :) parmiggiano peyniri parmesan dediğimizin orjinal adı mı? :)

üzerine komisyon koyar bu tarz yerler ikinci el satarken. internetten bulmaya bak çok ender bir gitar değilse daha uygun fiyata bulabilirsin. ha bu yerlerden alacağının en azından bakımı yapılmış sağlam büyük ihtimalle sorunsuz şeyler olduğunu düşünebiliriz. kadıköy harici tünelde bir çok yer var gitar satıp doğru dürüst internet sitesi bile olmayan. gidip dolaşsan elbet bulursun ama sıfırı 1000 tl olan ürünü en kötü 900 liraya satıyorlar. hem gitar görmeden denenmeden alınmaz derler.

Evet benim deneyimlediğim kadarıyla hepsini koyuyorlar. Kadıköy guitar center'a gitmedim, çünkü fiyatları bana oldukça pahalı geldi şu anki 2. el piyasasına göre. Türkiye'deki 2. el piyasası gitar konusunda biraz sakat, ama sadece bireysel satıcılar için değil bu durum, konsinye ürün alan dükkanlarda da nadir de olsa sorunlar yaşanabiliyor. Güvenli bir satıcıdan görüp deneyerek almak en mantıklısı bence.

Olur.

oluyor ama düzeltilebilir

10-15 kilo ve üzeri alırsan olur.

şekil ve yeri belliyse ve hatta göremeyeceğin bir yerde olacaksa direkt yaptırmanı öneririm. öncesinde geçici dövme yaptırılması önerisi elektro gitar öncesi klasik gitarla başlama önerisi gibi bir şey. dövmeye gereğinden fazla anlam yükleniyor bence.

pişman olmak mümkündür düşünmesen de. lakin geçici olacaktır bu. en azından benim için öyle olmuştu.

uzun zamandır istiyorsan, zaten bi bakıma alışmışsındır yaptırmayı istediğin şekle...Öte yandan, madem dövme senin göremeyeceğin bi yerde olacak, bence tek sorunun dövmeyi yapabilecek oldukça iyi birini bulmak. rastgele bi yere gidip yaptırma sakın. elindeki şekil hazır da olsa herkesin eli sağlam olmuyor. misal; benim yaptırdığım dövme çok görünen bi yerde ama deneme yaptırmaksızın güvendiğim bir arkadaşıma yaptırdım ve 2 senedir hem sıkıntısız duruyor, hem de severek kullanıyorum =)

''önce geçicisini yaptır'', ''kalemle yap'' diyenlerin hepsi muhtemelen daha önce dövme yaptırmamış bilgisiz tipler. dövme ve vücudu kalem-kağıt ilişkisiyle bir tutmak kadar saçma bir şey yok.

şeklin belliyse, yerin de belliyse zaten yaptırdığın anda alışacaksın. ilk dövmedir bir yadırgama olur belki ilk başta, ben bugüne kadar çok düşünmeden yaptırdığım dövmelerimde bile hiç pişmanlık yaşamadım. ne yaptırırsan yaptır bir yerden sonra gözün alışıyor ve vücudun bir parçası oluyor zaten.

robert kolejinden başlar okyanus kolejine kadar çok cevaplı bir soru olur.

Robert, Üsküdar Amerikan, Fransız Liseleri(İstanbul'dakilerin hepsi) ve benim favorim olan İstanbul Alman.
Bunlar Türkiye koşullarında pırlanta gibi okullar.

Benim için anaokulundan tutun üniversiteye kadar tüm vakıf okulları tüm devlet okullarından iyidir. (Genelleme yaparsak) Çünkü imkanları daha geniş, sosyal açıdan daha iyi, rekabet olduğundan hepsi bir şekilde daha iyi hocaları getirmeye çalışıyor.

Fransız Liseleri, Terakki, Galileo, Robert, İngiliz Erkek(Hala var mı bilmiyorum), Alman ve Avusturya, Koç, Işık, Doğa, Fatih, Bahçeşehir vb hepsi iyidir.

Ben liselerin tamamıyla vakıf lisesi olmasından yanayım.

robert, itü ekrem elginkan, saint josephn gibi fransız liseleri, ışık okulları (feyziye mektepleri vakfı'nın) vee vee vee enka okulları.

cemaat okulları da sayılıyor mu? sürekli gastede haberleri çıkıyor olimpiyatları sikerttik de geldik diye.

Çok geniş bir soru ancak şöyle cevap vereyim; içlerinde ciddi puan farkları olsa da robert-üsküdar amerikan-alman-avusturya-fransız liseleri-şişli terakki-ışık-koç-tarsus amerikan ve belki saymayı unuttuğum 1-2 da dahil olmak üzere eğitimin gerçekten çok kaliteli olduğu okullar var ve bencr bu pkullar en iyi devlet liselerine meydan okur ve ezer. Ama bunlar dışındaki özel okullar daha çok öss kastıran öğrenciye bir duruş ve vizyon veremeyen para odaklı okullar. Bir de italyan lisesini ekleyebiliriz.

@habib,
İtalyan Lisesi'ni ekleyebileceğimizi sanmıyorum. Galileo Galilei'den bahsediyorum.

@ismail 2 tane italyan okulu var sanırım; ben karıştırıyorum onları galileo iyi olan sanırım

İtalyan Lisesi ve Galileo Galilei'yi ekleyebiliriz, diğer yabancı -fransız, alman vs.- liselerden bir farkı yok bu okulların da. Galileo iyi IMI (italyan lisesi) kötü demek biraz fazla genelleme oluyor ama Galileo mezunu olarak İtalyan lisesi mezunlarından (son 5 seneden bahsediyorum) daha iyi bir İtalyanca eğitimi aldığımızı gördüğümü söyleyebilirim.

Yine de yabancı liselerde eğitim ne kadar iyi olursa olsun öğrenci yine okuldan alabildiği kadarını alıyor. Galileo'dan örnek vereyim, çoğu öğrenci sanat tarihi, italyan edebiyatı gibi dersleri umursamadığı/ilgisini çekmediği için bu konularda neredeyse 0 bilgiyle çıktı bizim okuldan. Okul olarak direkt örnek vermeyeceğim ama sırf dil öğrenmeyi bir zorunluluk olarak gördüğü için 5 yıl eğitim sonucu İtalyan/Fransız Liselerinden hala anca A2 seviyesinde İtalyanca/Fransızca ile çıkan çok arkadaşım var.

özel okul sektörünü (lise kısmını) bilen biri olarak diyebilirim ki,

robert, üsküdar amerikan ve alman liseleri gayet iyidir. hem isim değeri yüksektir hem de eğitimi.

fransız liselerinin isim değeri yüksek ama eğitimi kötü. çoğu özel okulun işten çıkarığı öğretmenler fransız liselerinde okuyor.

ışık-eyüboğlu: üniversitelerden güzel kampüsleri var. eğitim ve sosyal olanaklar iyi. okulların isim değeri de var ama öğrenci kalitesi yukarıdakilere oranla düşük.

koç: isim değeri yüksek, eğitimi düşük. yurdışı için ideal ama türkiyede okuyacak biri için saçma.

doğa-okyanus vs: direk çöp

sonuç olarak fransız-italyan liselerinin eski ihtişamı yok, alman liselerinde eğitim hala iyi, robert-amerikanı tartımıyorum bile ve ışık-eyüboğlu sosyal olanaklar bakımından çok güzel.

mersin iem sitesinde 0.50 yaziyor. yalniz yanilmiyorsam ticari arac kullananlar icin 0 promil.

özel araçlar için 0.50, ticari araçlar için 0.20

ehliyet sınavı ücretinden bahsediyorsan kurs seni kazıklamaya çalışmış bence. daha yeni bankaya yatırdım, halkbank veya vakıfbank'a yatırman gerekiyor, ücret de 50 tl.

@gizemlikovboydankacankertenkele

senin bahsettigin yazılı sınav anladıgım kadarıyla, benim zaten ehliyetim var a2 icin sadece direksiyon sınavına giricem. aynı şeyden bahsediyosak gidip oyle yapıcam ben de ama emin olmak istiyorum kursa gittigimde adam tekrar hayır ben yatırmadan olmuyo falan dediginde cevap verebileyim.

baska kurslara sor. hepsi ayni seyi soyluyorsa dogrudur. tutarsizlik varsa kazikliyorlardir

pardon ben yanlış anlamışım, crucio'nun dediği gibi yap bence öyle olsa bir teyit etmiş olursun. ya da bankaya gidip sorabilirsin.

baskasına lazım olur yazayım.

evet sınav ücreti gercekten 50tl ama kurs yatırıyomus bu ücreti bireysel yatırılıyo mu emin olamadım. daha fazla isteyen yerler olursa milli egitime birebir sordum diyin vermeyin fazlasını.

o amfiye ukulele bağlasan bile tatmin olursun, öyle bir canavar. denemedim ve yapanı görmedim ama teknik olarak bilgisayara bağlayabildiğine göre guitar rig ile de kullanabilirsin bence.

guitar rig'den performans alman için iyi bir ses kartına ihtiyacın var. yoksa tonlar zayıf kalıyor ve çok dip ses geliyor. 350 liraya alacağın ses kartı da fayda etmez.

micro cube tonları fazla dijital geliyor bana. eğer taşımayacaksan roland cube da alabilirsin. veya micro cube tarzı vox mini daha güzel geliyor bana. yine de fiyatı fena değil temizse al gitsin derim.

2 yıl önce aldım. gitarla çok uğraşmadığımdan amfiyi fazla kullanmadım. 1-2 kez okulda konser için kullandım. orta boyutta bir konferans salonunu idare edecek kadar ses çıkartıyor. ev kullanımı için volume potansını bir kaç kademe üstüne çıkaramıyorum, hayvani boyutta ses çıkarttığı için.

6+1 efekt veriyor. efekt pedalından alacağın verimin yanından geçmiyor tabi. ama ortalama bir pedalın 200 lira civarı olduğunu düşününce fena değil efektleri. başlangıç seviyesinde fazlasıyla yeterli, orta düzey için idare eder, ileri düzey kullanıcı için yetersiz gelir efektleri. üzerinde 6 efektin dışında 4 tane chorus, flanger vs. veren komutlar var. onlar bayağı iyi bence.

amfinin en önemli eksiği eq ve efekt parametlerinin olmaması. high-mid-low ayarı yok amfide. efektler için de gain parametresi dışında potans yok.

pille kullanım muazzam bir olay. 6 tane pille epey uzun süre tam verimle kullanabilirsin.

amfi böyle. almak istersen ben de satıyorum bu arada. 300 tl'ye.

ses yüksekliği kesinlikle tatmin eder. efektlerini de mükemmel olmasa da başarılı buluyorum ben. bir de yeni gx serisinde i-cube diye bir olay var www.rolandus.com da bir incele istersen.

Balkan

tramvay var tünele doğru.

Parsifal'e gidin. sizin için kesinlikle farklı olacak: tamamen sebze. sebze yediğinize inanamayacaksınız. tavsiye de vereyim mantarlı köfte yiyin.

hayal kahvesi'nin arkası melekler dürüm

helvetia var asmalımescitte, ucuz, ev yemeği.

Klemuri
Harika karadeniz yemekleri yapıyorlar.

fıccın kesinlikle.

halvetia çok lezzetsiz ya @gizemlikovboy bide "tavanarası" var.orası da güzel

çiço var imam adnan sokağında, bibuçuk'un orada; yemekleri de içecekleri de güzel ve pahalı değil.

çin büfe

Asmalının aşağısında canım ciğerim iyidir.

Travestiyi arayip küfür ediyor.

bi travestiyi arayıp kaça diyorlar, 200 diyor. neaay kaaaç am mı sikiyoz ne 200'ü falan diyorlar, gerisi karşılıklı küfürleşme. ortamda kadın var, o dahil hepsi gülüyor.

link tıklayarak değil, youtube'da arama yaparak bak, çıkıyor.

ahaha şaka (!) cidden çok gerzekçe ama burdan homofobiye, trans bireylere saygıya falan bağlayanlar da çok acayip. aynı şeyi pide salonuna yaptıkları zaman kimse pidecileri savunmak için bu kadar kasmıyo amk.

sebebi neydi ki?

@r_u_h, seninle aynı fikirdeyim. sözlükte infiale neden olup BİSEKSÜELLER VARDIR kitlesini harekete geçirdikleri için merak ettim. kişiden bağımsız yani.

yannış anlaşılmasın insanların cinsel yönelimi falan hiç umrumda olmaz ama sözlük entellerinin her boka cinsellik/cinsel kimlik karıştırmasına kıl oluyorum. bu olay mesela. adamlar bunu bile trans bireylerin özgürlüğüne bağlamış. aynı şakayı başka insanlara da yapıyolar.

@pescador aynı fikirdeyim fakat yaptıkları şaka komiklikten o kadar uzak, o kadar kötü, o kadar aptalca ki ona sinirlendim resmen.

yapılan şaka ve mesleği bir yana, özellikle bir trans bireyi arayıp ''*m mı s*kiyoruz'' demek bence o kişinin cinsel tercihine yapılan bir saygısızlıktır.

şakayı yapan kişilere homofobik damgası vurmadan, seks işçiliği üzerine yapılan bu şakadan ve trans bireylerin toplumdaki konumundan tamamen bağımsız olarak söylüyorum bunu. o insana, topluluk içinde böyle bir şaka yapma gereksiniminde bulunmaları vs. tamamen ayrı bir konu.

Ben böyle bi mal topluluğu ve bu kadar seviyesizlik görmedim. Nası bi yaratiksin ki bunu yapiyosun ve komik olduğunu düşünüyorsun. Bunları piyasaya sürmenin, konusturmanin cezası terör örgütü kurmakla eş olmalı. Toplumu yozlastirip kendilerine benzeten virusler gibiler. Vay anasını nası ayar oldum.

o biraz şans meselesi kime denk geldiğine bağlı.

kıkırdakta mı piercingler? öyleyse ben olsam saçlarımı salardım, kulak memeni gösterirsin hızlıca bak küpe yok diye belki farketmezler.
farkederler de çıkart derlerse tamam çıkarıp birine teslim edeyim de ayrıl oradan bir şekilde çıkartmaya bak at cebine kaybetme.

sınav öncesi kardeşime zorla çıkarttırmışlardı. bir arkadaşınız size eşlik edebilir. kardeşimin piercingini erkek arkadaşım çıkarmıştı.

metal her şeyi çıkarttırıyorlar diye biliyorum. anlayışlı bi görevliye denk gelirsen sorun olmaz ama çoğu kıl.

kafanı ört sonuçta ona bir şey diyemiyorlar,bir şey derlerse de bacınızamı saldırıyorsun dersin.

saçları kapatsan da kulaklara bakıyorlar. dedektör tarzı bir şey yoksa yara bandı takabilirsin, ben ygs'ye öyle girmiştim.

Ya çözüm olur mu bilmiyorum ama sınava geç gitmek çok işe yarıyor. Sınav 09:30'da başlıyor. 09:35'te koşarak girip, güler yüzle filan bakın küpem yok diyip geçiştirirsen şansın yükselebilir. Hem etrafta başka insan kalmadığı için yardımcı olma oranları da yükselebilir.

Her ihtimale karşı yara bandı tak. Farkederlerse anlatmaya çalışırsın. Ya da hiçbir risk alamıyorsan piercingçiye gidip metal olmayan bişeyle değiştirmelerini ya da çıkarmalarını söyle.

yara bandı mantıklıymış. bana nokta kadar hızmamı çıkarttırmaya kalkışmışlardı. içerden kancalı, ayaküstü çıkmaz demiştim ısrarla, neyse geç demişti.

kulak memesindekilerden birini kendim cikarmayi basardim su an, ama topunu kaybettim onun da. bi piercingden ettiler beni yani :)

iyilesmeyen kikirdagimda yara bandiyla ortucem heralde artik onu. yoksa mumkun degil o cikmaz orda yani

off millete neler cektiriyolar

metalin yasak oldugunu bilmiyodum çok manyakçaymış. problem metalse silikon piercingler var ameliyata girerken öyle yapmıştım ben (geç oldu tabi ama belki ilerde lazım olur diye)

Otobüsle git. Gitarı da yanına al için rahat etsin. Otobüs çok kalabalık oluyorsa 2 kişilik yer alırsın, gitarı da yanına koyarsın. Arkadaş arkadaş gidersiniz gitarınla.

tünel'deki do re müzik çalışanlarından bazılarını tanıyorum, tünel'deki genel profile göre çok düzgün insanlar. farklı ürün göndereceklerini hiç sanmıyorum.

gitarın hardcase'i yoksa zaten kargo işine hiç girme, -ki bu modelin yok diye biliyorum- kargo firmaları uçaktan daha özensiz. uçakta çantasıyla yanına alabilirsen sorun olmaz, ya da iki ekmek bir sigara'nın dediği gibi otobüsle de gidebilirsin.

yalnız do-re'nin merkezi İzmir'de diye biliyorum. Benim bir ürünümü oradan göndermişlerdi. Eğer elinde olan şube gönderiyorsa bilemem ama şubeler ayrı internet mağazası ayrıysa büyük ihtimalle başka bir depodan gelecek gitar.

Gitmişken görüp-denediğin-çaldığın gitarı al derim ;)

o yediğin karbonhidrat ağırlıklı, haliyle enerji verecektir. çok yemiyorsan, yedikten sonra şişkinlik geçecek kadar zaman varsa bisikletle kahvaltı arasında, önce yemen gayet güzel olur...
aç karnına yorma kendini hiç derim, 7km çok da bir mesafe değil aslında ama...

bisiklet egzersiz kategorisine gireceğinden (yani enerji gerektirdiğinden) önce yemek daha doğru, aç karnına egzersiz yapmak vücudu gereksiz yere zorlayacaktır.

Kahvaltıyı yapar yapmaz bisiklete binip gidiyorsan eğer vücut sindirime geçeceği için bisiklet kullanımı sırasında sıkıntı yaşayabilirsin. Normalde 1/1.5 saat geçmesi lazım beslenme sonrası bu tip bir aktivite için. Ben naçizane tavsiye etmiyorum bu şekilde bi rutinin varsa eğer.

dore'ye götür.

yüksel ustaoğlu

fatih yılmaz, tünel'de.

trumpta jatomi var
profilo alışveriş merkezinde var bir de
jatomi daha uygun fiyat olarak.

@sormayın
bir kaç gündür bakınıyorum, jatomi ilk gözüme çarpanlardan ulaşımı falan da kolay diye ama sözlükte olsun şikayetvar da olsun yerin dibine sokmuşlar, kafadan direk eledim öyle olunca
profilo da njoy var. havalandırması çok acayip kötüymüş, bir de fiyat indirdikçe salonu doldurmuşlar, hiç boş yer bulunamıyormuş ne sınıflarda ne aletlerde://

ben sports international'da memnundum, gerçi şu an evimin yakınında daha küçük bir salona gidiyorum. elysium var bomonti tarafında, iyi diyorlar ona da.

başarabilmiş iki kişi tanıyorum. biri almanca biri japonca öğrendi tek başına.
bir çok arkadaşım da dizi kitap sayesinde bildiği dilleri ilerletti

O iş yalan.

Cok yakin arkadasim kitap ve internetten yunanca ve almanca ogrendi. Tek ihtiyaciniz disiplin.

rusça'yı tek başıma öğrendim. doğrudur, öğrenmiş olabilir arkadaşınız, ancak tek gramer kitabıyla olacak iş değil. ister tek başına, ister yardım alarak olsun, çok geniş kapsamlı bir çalışma ister dil öğrenmek.

mümkündür.

imkansız yoktur.

Enstrüman çalmayı öğreneni gördüm de dil konusu yaş bence de. Hiç duymadım, görmedim.
Tek başına derken, sadece kitap okuyarak olmaz demek istedim. Öğretmen dışındaki bütün faktörler (televizyon, kitap, o dili bilen biriyle konuşma, takılınan yerleri sorma, yabancı diziler...) olursa olabilir elbette.

Ben italyanca ogreniyorum kismetse ucuncu dilim olacak :D

hangi dil olduğuna bağlı. o dil ailesinden başka bir dile hakimsen rahatça öğrenebilirsin. basit kelimeleri, telaffuzları öğrendikten sonra o dili anadil olarak konuşan bir yerde yaşamak en hızlı yöntem olur.

ben italyanca, ispanyolca ve latince öğrendikten sonra bir süre çalışarak b1 seviyesinde fransızca öğrendim, youtube'daki dersler ve fransızca film izleyerek. zor değil kesinlikle.

temel bilgilerde farklılık olmaz.

örnek vermek gerekirse edebiyatta güvenderde tanzimat döneminin standart sanatçıları dışında kenarda köşede kalmış isimlere de yer veriyorlar. full çekme peşinde değilsen sorun olmaz.

hım sağol mattiadestro.
peki ful çekme peşinde isem (öyle olmalıyım bence) hangi kitaplar, video anlatımları ve dahi dersaneyi (şişli deyim) önerirsiniz?

konu anlatım kitapları için popülerlik sırasıyla fem, güvender, birey tavsiyeleri aldım bolca...

internetteki videolar konusu sıkıntı benim için şimdi. seneye de dersaneye giderim herhalde. şişli de uğur dersanesi iyi dediler, butik dersane olmayanlar içinde...

aman ne zor işmiş şu kaynakları seçmek, organize etmek!

eğer müfredatta geçiyorsa anlatmama veya yanlış anlatma gibi bir durum olmaz, ama soru çözümlerinde farklılık olur, kimi bazı konuları daha yüzeysel geçer vs. o yüzden gerçekten kendini dinleten 1-2 hoca-kaynak bulup onları takip etmen daha iyi. ''hepsini izleyeyim farklı bir şeyler kaparım'' dersen de çok zaman kaybedebilirsin.

tarihi bir de yanında konu anlatımlı iyi bir kitaptan takip edersen (müfredatı güncel olan) sorun olmaz. ben sayısalcıydım, birey ve güvender'i tavsiye etmem. fem'in ve final'in konu anlatımlı kitapları iyidir. dershane olarak şişli'de uğur'a gittim, çok kötü, tavsiye etmem. fem'e giden arkadaşım var, sınıfları kız erkek olarak ayırmaları vs. dışında verim aldığını biliyorum. ama imkan varsa kesinlikle butik dershane öneririm.

kitapla ilgili şöyle bir tavsiye verebilirim ben,
fem'in simetri serisi var, bütün konuları sıfırdan, anlaşılır ve açıklamalı, hiç bilmeyen insanın anlayabileceği şekilde anlatıyor. oradan çok çok rahat öğrenirsin konuları. fem'in bu serisi dışındaki konu anlatımı kitaplarının uzun süre ara vermiş biri için çok uygun olacağını düşünmüyorum. önümüzdeki 2 ay kadar onları yalayıp yuttuktan sonra da final'in konu anlatımlarını der ders şöyle bir tarayıp, içindeki abuk bilgileri öğrenirsiniz, genelde soru gelmeyen ama bilince kendinizi güvende hissetmenizi sağlayan kitaplardır bence finalin konu anlatımlı kitapları.
soru bankası içinse sakın ama sakın birey le başlamayın matematik dışında, o kadar saçma sapan ve konulardan uzak ve dahi hatalı soruları var ki, ben birey çözdükçe kendimi sikecek duruma geliyordum. soru bankası için başlangıçta yine fem, ardından final, ardından güvender, daha sonra birey ve bulabildiğiniz bütün kaynakları öneririm. ben sadece coğrafyadan 9 adet soru bankası bitirmiştim (çünkü yanlışım çıkıyordu, bir iki tane olsa da). kendinizi konuları biliyor hissettikten sonra önerilebilecek bazı kitaplar var, ben sayısal olanlara örnek vereyim mesela: güvender- fizik özel soru bankası; geometri-birey b(bunun mümkünse eski baskısı, yenisinde çok kolaylaştı), geometri- celal işbilir soru bankası (bu sadece adana civarında satılıyor)
son üç aya girmeden önce haftada bir deneme(dersane imkanı yosa bile evde) daha sonraysa bir gün deneme bir gün eksik kapatma şeklinde gidebilirsiniz. bir gün deneme derken ne demek istediğimi anlatayım, mesela sabah aldınız bir denemeyi 160 dakika tutup başladınız; çözüp bitirip kontrol edip yapamadıklarınızı aldınız içinden. hemen ikinci denemeye geçip kendinize 140 dakika verin ve bu süreyi mümkün olduğunca azaltın. bunun dışında denemeleri aç çözmek gibi saçma sapan ama işe yarayabilecek şeylere de başvurabilirsiniz (sınav sabahı yemek yiyebileceğinizin garantisi yok, vücudunuzu her şeye hazırlamak için çok uygun bir şey bu, insan haklarına aykırı olsa da :D) ben bu şekilde bir hafta ddenemelerle ve kendimle uğraşarak günde 1500 soru çözmüşlüğüm var.

başka bir ihtiyacınız olursa da sorabilirsiniz^^

rexx'in karşısında bir yer vardı. aynı sokaktalar, karanfil sokağın başı.

hijyen konusunda lithium iyidir bahariyede. acıyor mu bilmiyorum deldirmedim

1. bilgim yok.

2. çok acımıyor ama delinirken çıkan ses çok rahatsız edici. 10 yıldan fazla oldu deldireli, o ses hala kulağımda.

golden arrow tattoo&piercing var rexx'in oralarda. iğne sokup uyuşturmadan bir yerini deliyorlar yani hiç acımıyor demek pek de doğru olmaz. anlık bir acı işte.

yapılır. fatih yılmaz var tünel'de luthier, ona götürebilirsin.

Sürekli bepanten ve vazelin sürdügünden kabuk baglamamis olabilir. Benimki de baglamamisti. Sonra hafifce soyuldu üstü. Bisi olmadi gayet iyi.

bende hiç yara olmadı, kabuk bağlamadı. şu anda da gayet iyi görünüyor.

fitness alemlerine ertesi gün dönmüştüm ben. duşa girerken dövmenin üzerine kalın bir kat saf vazelin (beyaz vazelin) sürüp streç filmle sarıp duşumu alıyordum.

kabuk tutmaması iyi bir şey. kabuk olmaması lazım zaten normalde, hafif nemli bir şekilde yavaş yavaş kendine iyileşmesi doğru olan. su değdirmekten de bir şey olmaz, hatta ara sıra protex ile yıkarsanız güzel olur.

işkillenecek bişey yok, yarın antremanlara da geri dönebilirim o vakit.

teşekkürler!

fiyatlandırma açılışa göre değişiktir.
duyuruda dövme yazın sağ üste çıkar öneriler

yazdım da tatmin olmadım 2010'daki bilgiler var güncel bulamadım.

açılışa göre derken ?

sözlükten cennetten kovulan ekşi tattoonun sahibi, rahatsız eder mi bilmiyorum ama ona sormayı deneyebilirsin.

cennetten kovulan sözlükten sorulan fiyatlarla ilgilenmiyor sanırım artık. bana ve bir arkadaşıma cevap vermedi. çok umut bağlamayın.

abi iyi hoş da temiz yerler mi bu bahsettiğiniz yerler?

binden fazla isterler.

ama en az bin diyebiliriz yani.

bu arada kuşadası'nda olup, şu anda ankara'da bulunan dövmeci arkadaş benim dövmemi yaptırdığım kişiyse, iyidir o.
(mesaj atıp öğreneceğim)

tunalı'daki dövmeci mi abi bahsettiğiniz bestekardaki?
arkadaş 750'ye yaptırmış geçen yıl

minimum 1000.

çok çok şahane bir dövme türü, vazgeçmeyiniz, yaptırınız.

golden arrow. gayet güvenilir ve hijyenik tavsiye ederim. 1000'in biraz üstü olabilir, normaldir.

asım can gündüz?

Hasan cihat Örter?

hasan cihat örter. kesin bilgi

demir sert?
www.youtube.com

demir sert cok sağolun arkadaslar

Tren biletleri hızlı trenlerde patlıyor. Regionale ya da Regionale Veloce trenler daha uygun ama onlarda standart tren ve yavaş giderler. Geçtiğimiz kasımda Bologna-Roma arası hızlı tren 66€ vermiştim. Git gel, oldu 132€. :D Floransa Roma'ya daha yakın olduğundan biraz daha ucuz olur.

Geçtiğimiz martta benzer bir rotada gitmiştim. Milano-Venedik-Floransa-Napoli-Roma-Milano yapmıştık arkadaşla, biletler adam başı 200€ tutmuştu. Arkadaş baya planlı almıştı ama biletleri, ondan biraz daha uygun gelmişti. Kasımda gittiğimde hep son dakikada aldık. Ondan pek ucuz olmadı. :)

Regionale biletleri en erken seyahat tarihinden bir hafta once alinabiliyor. Gideceginiz yerler birbirine yakin, regionale ile hizli tren arasinda 1-2 saatten fazla fark olmaz. Isterseniz trenitalia'nin sitesinden onumuzdeki 7 gunun tren biletlerine bakip fiyatlari kestirebilirsiniz. (Ana sayfada kirmizi sekmenin yaninda "tutti i treni" sekmesi var aramayi ordan yaparsaniz regionale biletleri de cikar.)

soylenenlere ek olarak;

regionale biletlerin fiyatı değişmez, internet üzerinden ancak bir hafta önce alırsınız lakin istasyondan çok öncesinden de alınabilirç herneyse zaten o sorun değil. aldığınız bilet 3 ay içinde o rota üzerinde arzu ettiğiniz regionale trende geçerlidir. lakin giderek absurt saatlere koydular ve sıklığını azalttılar. onun icin siz yine de freccia'lara da göz atın. freccia'lar(bianca, argento, rossa) belli bir sure once alınınca uygun olabiliyorlar, tren günü yaklaştıkça trenin doluluğuna gçre fiyat kademeli olarak yükseliyor.
onun icin trenitalia sitesinden detaylı bakının, 10-12 günlük bir gezide vakit kazanmak için 10-15 euro fark vermek mantıklı olabilir bazen.
tutti i treni kısmında tüm sonuçlara ulaşırsınız.

trenitalia'dan ayrı italo var bir de. onda da onceden alındıgında cok daha uygun olabilir. italo'ya da bakın tren fiyatları saatleri için. tren biletlerini de online alabilirsiniz şimdiden.

bir de araba kiralama olayı olabilir, venedikte kiralayıp roma havalanında bırakmak üzere 7 günlük baktım (venedikten ayrılırken kiralanır) 200 euro gibi bir fiyat çıktı ama bunu 2 hafta sonrasına baktım eğer sizin tarihler daha ileride ise fiyat ona göre düşebilir. 2 kişilik tren parasını hesaplayıp duruma göre araba da düşünülebilir. bu arada floransa'dayken siena'yı da ekleyin listeye derim ben.

roma'ya gidin, termini'den tren biletleri makinelerden bile alınıyor çok rahat, stres yapmaya gerek yok. belki gittiğinizde rotayı bile değiştirebilirsiniz. birbirine çok uzak şehirler değiller, o yüzden hızlı tren almanıza gerek yok bence çok pahalı oluyor çünkü.

araba kiralamayı da düşünün derim

Araba kiralamak pek ucuza gelmiyor gibi ya. Park, benzin derken ve de surucu 23 yasinda oldugu icin ekstra para da aliyor firmalar, cok daha rahat ama biraz tuzlu olur gibi.

madem karar verdin o zaman kavramlaştırıp tek sözcük olarak yaptır: kendinibilmez

kolla omuzun birleştiği yer olabilir. lost'taki jack'in dövmesi gibi.. şekil yerine geometrik yazı tarzında olabilir.

dövmeciden ziyade tipografiden iyi anlayan bir grafik tasarımcıya ''kendini bilmez'' kelimesini salt yazıdan logo vb. tarzı bir şeye çevirebilirsin. sonra bunu dövmeciye götürüp üzerinde oynatırsın.

yok bu kadar uğraşmak istemiyorum dersen de benim katlanabildiğim tek yazı dövmeleri oldschool olanlar. zevk meselesidir, ama düz yazı tipinden en uzak olanlar bence oldschool dövmeler oluyor çevresine dövmecinin çizeceği frame-şekiller vb. ile daha da güzelleşebilir.

tamamen senin zevkine kalmış yalnız bu, beğenmeyenler kesinlikle çıkacak. özellikle türkiye'de yaşıyorsan dövmeye bakmadan ''çirkin olmuş bence'' diyenler olacak. sadece dümdüz yazı yaptırmanı, simsiyah yaptırmanı kesinlikle tavsiye etmem.

mağaza ürünü deriler çok kaliteli olmamakla birlikte derimod'da spor-klasik tarz deri ceketler indirim zamanı 300-400 civarı oluyor, ki o fiyat aralığından fazlasını haketmiyorlar bence. outlet'i de var istanbul'da bakırköy civarı bir yerdeydi yanlış hatırlamıyorsam.

viaport'ta guard marka deri satan bir yer var. fiyat olarak derimod'un bir tık aşağısı diyebilirim. derimod'daki hiçbir ceketi beğenmeyip, orada iki üç modeli çok beğenmiştim ben.

deri ceket mi, mont mu? deri ceket, bir tek behzat amirime yakışıyor.

zeytinburnu ya da yenibosnadaki dericilerden al.ben 2 ay önce bir dericiden aldım memnunum baya

mevsimlik birsey ariyorum o yüzden ceket mi mont mu bilemedim.
su havalarda giyilebilen birsey iste. mont da olabilir cok abarti klasik olmamak sartiyla.

bu alttaki linklere bakınız efendim, sonra karar verin ne alacağınıza. güle güle giyin.

1- www.bunugiyin.com
2- www.bunugiyin.com
3- www.bunugiyin.com

ibanez btb 205 kötü bir gitar değil, ama o aralıkta çok seçeneğin var yine. 5 telli bas ile başlamak çok büyük sorun olmaz, hatta çalmak istediğin tarzda 5. bir tel gerekiyorsa senin için daha rahat olur. çok zor gelirse de en üst teli yok sayarak çalarsın ilk başlarda.

tarz konusuna gelince, ibanezle rock çalamazsın demiyorum, ama yine başlangıç seviyesi bas gitarları bir araştır. ibanezden ziyade bir precision veya jazz bass isteyebilirsin mesela. squier (ki üst seviyeleri cidden çok kaliteli aletler), jay turser, sx gibi markaların fiyatlarına göre çok kaliteli bas gitarları var. ibanez'de karar kılmadan önce schecter ve yamaha'lara bakmanı da öneririm ayrıca.

gitar çalıyorsun gerçi bilirsin yine ama ikinci el bas gitarı almadan önce tabi ki sapı vs. iyice bir kontrol et. ince ayar yapılır ama ciddi bir sorun olmaması önemli. mümkünse bir amfiye tak çal, elektroniği ne durumda kontrol etmek için. son olarak da parçaları falan kontrol et, değişen bir şey var mı diye.

zamanında arkadaşımın şu gitarını çalmıştım bir süre ve baya hoşuma gitmişti nasıl sizce ?

www.mydukkan.com

yamaha rbx serisi bence ibanezlere kıyasla işçilik açısından çok daha kaliteli. -tabi ki gitardan gitara farklar olacaktır- attığın gitarsa güzel, ama 900 tl'yi haketmiyor kesinlikle. bir de sahibinden'e bakarsan 2. elde çok var aslında yamaha'nın bu serisi, 400-500 civarına da gidiyordu ki temiz bir gitar için iyi bence.

baklavadan emin değilim ama kolonyayı unut, deneyen gördüm, yazık oldu.

alırlar tabi neden almasınlar. ama uluslararası uçuşsa gümrükte problem çıkabilir.

Thy icin söylüyorum baklava Kabın ici alınabilir kolonya kargo icine verilen valiz icinde barindirilabilir ancak buyuk sise ve birden fazla olmamak kaydı ile yanıci etkisi tehlike arz eder

istanbul'dan antalya'ya pegasus'la uçacağım. kolonyayı emin misiniz almadıklarına ? uçağa yanıma alsam hiç mi olmaz ?

baklavayı eline de alabilirsin -hem iç hatlar hem de dış hatlar için- ama kolonya 50 ml den fazlaysa direk bagaja yolla sağlam birşeylere sar ki kırılmasın, onun dışında sıkıntı yok.

baklava olur da, gerci ne kadar serbetli olacak o etkileyebilir belki. iyice ambalajlattirirsaniz sorun cikmaz heralde.

ama kolonya sisesi eger 100 mlden buyukse, yaniniza alamazsiniz, bagaja vereceginiz valize koymaniz lazim.

nadir güllü'nün baklavası olucak. uçakla götüreceğimi söyleyip öyle paketlettireyim o zaman. kolonyayı da iyice sararım. umarım bir sorun çıkmaz.. teşekkür ederim arkadaşlar (:

kolonyayi sarmanizin faydasi yok, ucaga binerken gececeginiz guvenlik noktasinda cantalarinizin ici goruntulenecek ve tum sivilar patir patir meydana cikacak. eger illa el bagajinda kabine sokacam diyorsaniz ya 100 mllik sise alin ya da en azindan siseyi cantanizin en ustune koyun ki, cantayi actirdiklari zaman tum cantayi tek tek dokup yeniden yerlestirmek zorunda kalmayin.

kolonya 100 ml ve plastik hava almayan poşet içinde değilse almazlar.

yok yahu. teyzeler falan öyle giyiniyor da, gerek yok. ben kot pantolon spor ayakkabı gittim, hiç sıkıntı olmadı.

çok yaşlı tipler öyle takım falan giyip süsleniyor ya. crr istanbul'daki en rahat konser salonlarından biri, ben de kot-deri ceketle gidiyorum hep oraya.

arkadaşlar çok fazla viyana senfoni orkestrası konseri izliyorsunuz. türkiye'de yok böyle şeyler.

beyoğlu'nda istanbul müzik akademisi ve pera'yı tavsiye edebilirim. ben çello dersi aldım bu iki yerde, ama keman çalan tanıdıklarım da gitti, memnun kalmayanı pek görmedim gerçi hocaya göre de değişebiliyor.

ekşi sözlükte sadece mükemmel şeyler hakkında iyi şeyler yazılıyor. geri kalan her şeyin altında bolca bok atan bulabilirsin. ama evet, Türkiye'de de çok az düzgün üniversite var. Ben kendi bölümüm için Anadolu'dan memnun kaldım. Boğaziçi ve Odtü de sanırım tatmin ediyor insanı.

(bkz: öğrencilerdeki kendi okuluna bok atma ekolü)

al birini vur ötekine,bakma sen millet kapısını bahçesini görüp beğeniyor, çoğu üniversite 5 kuruş etmez şu eğitim kalitesiyle

Kesinlikle fazla kafaya takmamak lazım. Eğer teknik veya alanında fazlasıyla spesifik bilgi gerektiren bir bölüm okumak istemiyorsan üniversite seçimi yaparken sosyal koşulları dikkate almanı öneririm.

Özel sektörde çalışma planları yapan herkesin, işin en iyi işte öğrenildiğinin farkına varması lazım. Burada üniversiteleri itibarsızlaştırmaya çalışmıyorum. Kültürel ve sanatsal aktivitelerin; buna bağlı olarak sosyal yaşamın zengin olduğu üniversitelerin kişilerin geleceğine daha çok katkı sağlayacağını söylüyorum.

Bu yazıyı tercih yapacak arkadaşlara hitaben yazdım. Umarım soruya da cevap olmuştur.

sözlük şikayet etmek için kullanılıyor. o nedenle normal öyle entryler görmen.

tepedeki psychedelic adam içime su serpti valla. Hani bende biliyorum, mükemmel eğitim kurumlarına sahip olmadığımızı,zaten bu mümkün değil,mutlaka eksik kalan bir taraf olacak. Eleştirmeye hakkımızda var ama bu kadar da olmaz ki dediğim entrylerle karşılaşıyorum. Adam derece yapıp girsin oraya,sonra yazılanlara bi baksın "x üniversitesi çok rarerörera"

önce öğrenciye bakarım öğrenci mi diye, sonra üniversiteye bakarım üniversite mi diye

öğrenci eğer kendini geliştirmeye kararlıysa ve okulun olanaklarını sonuna kadar kullanabiliyorsa o saydığın üniversiteler arasında kötü okul yok derim. aksaklıklar, psikopat hocalar, fakülte içi çekişmeler her zaman var olacaklar o ayrı bir şey. fazla kafaya takmayacaksın, elinden geleni yapacaksın. iyi bir hocaya denk gelirsen peşini bırakmayacaksın, mentor olarak belleyip düzenli görüşeceksin, fikrini alacaksın ki o da bağlantılarını ileride senin için kullansın ve kariyerini inşa etmene yardımcı olsun. bunların farkında olduktan sonra itü odtü boğaziçi ege fark kalmıyor.

yazdıkların arasında bilkent ve bilgi devlet üniversitesi değil, gerçi her türlü üniversiteye saydırıyor artık bilip bilmeyen. türkiye'de çok fazla iyi üniversite yok orası doğru. aynısını farklı ülkeler için söyleyemem ama malesef devlet üniversitesi olması bir üniversiteyi iyi yapmıyor artık bu ülkede. bir de iyi neye göre iyi tartışılır tabi, iyi akademisyen çoğu yerde var ama herkesin rahat edeceği üniversite tipi farklıdır. -konum, öğrenci&akademisyen profili, imkanlar vs. herkesin beklentileri ve öncelikleri farklı sonuçta- hocaya kızıp okuluna saydıran, daha nerede olduğunu bilmediği okula kulaktan dolma bilgilerle ''aa orası çok iyidir'' diyen adam da çok.

huyun değişir, deldirme.

daha once 4 yerden deldirdim hepsi de iltihaplandi ve kapandi. kikirdakta cok zor oluyor, temiz yer bulsaniz da muhakkak devamli temizleyin ve devamli altin ya da gumus kupe kullanin, bu gece de bunsuz uyuyayim demeyin. eyyorlamam bu kadar.

taksim shadows. atlas pasajının girişinde solda. 3 piercing yaptırdım orda -kıkırdak dahil- hiçbiri iltihaplanmadı.

zararlı olduğunu da düşün deldirmeden önce.

gunceldusunce.blogspot.com

-Mi chiamo *takma kirpikli huni*, studio la chimica. Sono andata al corso di italiano (il centro di coltora di italiano) per imparare italiano, perché voglio studiare al Politecnico di Milano con Erasmus. Ma le lezioni sono in italiano al Politecnico. E voglio vivere a Lugano, in Svizzera. Svizzera é il centro di farmacologia e la chimica é mio dipartimento. La gente di Lugano anche parla italiano.

Disgraziatamente, non posso continuare ad andare al corso. Perché secondo semestre, sono indaffarata. Quindi, ho bisogno di imparare nella scuola. Gli studenti dicono Lei insegna molto bene e voglio prendere questa lezione. Aiutami per favore.-

Yukarıdakinde preposizioneleri düzelttim sadece gramer açısından baktım. Cümleler doğru, ne demek istediğin anlaşılıyor ama yapılarında küçük hatalar var. Altta da cümleleri düzelterek en baştan yazdım, bunu atmasan da cümle yapıları vs. açısından bir bak istersen.

-Mi chiamo *takma kirpikli huni*, sono una studentessa di chimica. Ho fatto un corso di italiano perché voglio studiare al Politecnico di Milano con Erasmus. E per questo motivo devo imparare italiano. Un altro motivo e' che voglio vivere a Lugano, in Svizzera, dove si parla anche l'italiano. Voglio vivere li' perche Svizzera e' il centro della farmacologia e siccome io sono una studentessa di chimica..

Purtroppo, non posso frequentare al questo corso d'italiano piu'. Perché secondo semestre, sono indaffarata. Quindi, devo impararlo nella scuola. Ho sentito dagli altri studenti che Lei insegna molto bene, percio' voglio prendere questa lezione. Grazie mille -

piyano

davul, hastasıyım
zurnaya karşı da boş olduğum söylenemez
lâkin gerek mahalle baskısı, gerekse burjuva yaşantım, davul ve zurnaya olan arzularımı bastırmama neden oldu, derin bir burukluk var göynümde.
anlatamam, anlayamazsınız.

akustik gitar. zaman ayıramayacağımı bildiğimden hiç elleşmiyorum. yoksa beyoğlu-tünel 2dklık yol :(

Obua ve keman.

Sesleri inanilmaz güzel, ama öğrenmesi, ustalaşması ve devam ettirmesi çok zor.

metalik, o obua dediğin alet neymiş öyle ya. cahillik valla şimdi gugıldan bakayım dedim, bildiğin "klarnet ver2.0" biraz metalik biraz düğme eklemişler obua olmuş gibin. cahilce bakış açım tabii bu, sanata hakaret diye kızmayın.

piyano ve keman

kemanla song from a secret garden i calsam yeter :(

pardon hem piyanoyla hem kemanla.. keske ayni anda yapabilsem la.. kendi kendime calar calar aglarim

cello
ed: piyano zaten caliyorum ve cok skci oldugunu dusunuyorum.

theremin

Klavye herhalde. Klavye. Keyboard olan.

Yan flüt, çello

benim gibi kendini über yeteneksiz gören biri dahi şuan çaldığı enstrümanı kursa gitmeden öğrendiyse olay tamamen vakit ayırıp kafa yormakta bence.

tam liseli işi olacak ama elektro gitar :(

trompet

4 senedir bağlama kursuna gideyim diyorum daha nasip olmadı.

piyano +1

klarnet ve bateri.

piyano +1

bir de enstrümanla alakasız ama söylemek için; fransızca.

çalmak değil de üflemek diyorlar neye gittim bir kez ama üflemeye fırsatım olmadı

kursu olduğunu sanmıyorum ama ukulele. gerçi basit bir çalgı olduğu için kendin-pişir-kendin-ye taktiği ile de öğrenebiliyormuşsun deyolla. bilmiyorum ama.

davul ve klavye.

davul hem kendinin hem dersinin pahalı olması, ha deyince çalınamaması, ortam olmaması gibi nedenlerden. klavyeyi nerden nasıl öğrenebileceğim konusunda hiçbir fikrim yok açıkçası, pek araştırmadım bile. işte synthesizer falan lazım, yani nasıl desem, enstrümanın mantığını bile anlayamıyorum. benim isteğim şöyle bi' şarkı yapabilmek son birkaç yıldır: www.youtube.com

duyurudan konuyla ilgili yardımcı olanlar olmuştu sağolsunlar lakin tek başıma anlayamıyorum ben. sık kullanılanlarda elektronik müzikle ilgili 100 tane rehber var mesela, okuyorum okuyorum bi zik anlamıyorum affedersin.

piyano, klavye. tuşlu herhangi bir çalgı. ama en çok klavye.

3 tane telli enstrüman çalıyorum, çalıyorum dediğim de hepsinde orta seviyelerdeyim. maymun iştahlılık yapıp bir de klavye almayayım dediğim için başlayamıyorum.

kemençe.

zevk meselesi aslında hepsini dene kendin karar ver. ben golden virginia kullanıyorum, içimi güzel tavsiye ederim.

2.bck senedir golden iciyorum tavsıye edebılırım. ilk baslarda alışması zor ama tadını alınca iyidir.hele o ilk paketi açınca nemli nemli süper oluyor.
old holborn; goldendan farklı onuda bi süre içtim ama sarmadı.kokusu vs tırt.
birde camel tütünü var.deneyebilirsin.aynı sarı pakette 30 gramlık satılıyor.

ayrıca istanbulda isen,taksımde çiçek pasajı veya atlas pasajından al. sahteleri var.

saçlarımı hiç boyamamıştım çok koyu siyahlar. yazın uçlarını maviye boyattım önce açtılar oryalle. hiç zarar vermedi ama farklı kuaförlerin dediğine göre çok sağlıklı olduğundanmış bilemem. akınca yeşile döndü. tekrar boyatmadım kesmedim de neredeyse 6 ay geçti uçları soluk ama çirkin olmayan bi yeşil. öyle sarı falan değil.

önemli olan ten ve göz rengin bence. açık renk bir ten ve renkli gözün yoksa lütfen yapma.

Bu bir heves. BÜyük ihtimal yaptıktan kısa süre sonra da geçecek. bence hiç yaptırma. Saç tebeşiri falan idare et. Sonra saçlarını yıpratır, çok üzülürsün.

Maviye boyadığın zaman tanışalım tüm renklerinle gel bana :) (Jim carrey)

mavi kullanacağınız boya büyük ihtimalle su bazlı olacak (manic panic, jean's color). o yüzden saçlarınızın renginin oryalle açılmasından korkmayın (krem oryaller var, kuaförünüzden bunu kullanmasını isteyebilirsiniz). bu boyaların içinde amonyak olmadığı için zarar vermiyorlar ama yine aynı nedenden dolayı saçta tutunamıyorlar da. yani o akmanın nedeni içlerinde saça zararlı maddeler olmaması :)

akma oluyor ama asla açılan renk (yani sarı) olmuyor o saçlar. boyanan rengin soluk bir tonu kalıyor saçlarda sadece. su bazlı boya olduğu için, saçlarınız aynı canlılıkta mavi kalsın isterseniz birkaç haftada bir yeniyebilirsiniz bu rengi. dediğim gibi saça hiç zarar vermiyor (verseydi benim ince telli saçlarım ölmüş olurdu, dört aydır her hafta saç boyuyorum)

boyanızı kendiniz alın götürün kuaföre, saç açma işleminin kendisi pahalı bir şey değil ama kendi boyalarını kullandıklarında ebesinin nikahını istiyorlar yaptıkları boyama işlemine.

kolay gelsin :)

tamamı olsaydı biraz düşün derdim ama bir kısmını sonradan geri döndürmek daha kolay olur. öncelikle nasıl bir mavi istediğine bağlı
www.j-lou.co.uk
data2.whicdn.com
www.lovethispic.com

şu üç ton birbirinden farklı mesela. çok açık bir tonsa o tona ulaşmak için saçının daha çok açılması gerek. ve daha açık olan renk de yine daha çabuk akar.

bir de o yeşil'den sarı'ya dönme kısmı baya uzun bir süreç yine, öyle 1 hafta falan değil yani. -çok güneşe çıkmadığını ve her gün yıkamadığını varsayıyorum- sarı'ya döndüğünü farkettiğinde tekrar boyarsın. ki in pyjamas'ın dediği gibi öyle platin sarısı falan da değil akmış bir renk oluyor sadece.

maviye boyatin, acilmaya basladigi an kendi renginize boyayin.

Sac tebesirini denemedim ama dandik oldugunu sanmıyorum. Turkiyede yaygin kullanimi yok sadece. Ve aktiktan sonra sariya donmesi allahin hikmetidir. Kes gitsin koku sende uzar

saçlarım siyah mavi için açıp boyadılar
mavi normal saç boyaları gibi seni idare etmiyor bir haftada saçlarını yenilemen gerekiyor uğraşırım dersen yap

kitapta tolkien'in yazdığı şekilde şarkının bütün sözleriyle tamamı yapılmadı ama howard shore'un orijinal şarkı kaydı bu:
www.youtube.com

ben şunu açıyorum genelde www.youtube.com

www.youtube.com

bunu da yani peter hollens cover'ını kesinlikle denemeni tavsiye ediyorum. mükemmel bir acapella tarzı sanatçısıdır. sadece kendi sesiyle kendi sesini çok kere kaydederek oluşturduğu hali.

bana verebilirsiniz.kendi pul ve para koleksiyonuma eklerim:D

bir filateliste danışıp kıymetlerini öğren öncelikle.
Filateli derneklerine danışabilirsin, İstanbul'daysan tünel tarafında yardımcı olabilecek dükkanlar var. bende de çok şahane bir koleksiyon vardı, gidip gösterdiğimde hiçbir kıymeti olmadığını öğrendim örneğin, meraklı bir çocuğa ver birşeyler öğrensin dediler.

Kızlara göster.

eski pul ve para satan yerler var, onlara satabilirsiniz belki.

lazerle bi ton para verip sildiriosun işte.

beğenmediğin dövmeyi neden yaptırıyorsun ki?

kafanda bir şey varsa tabiki onu yapabilecek birine gitmen gerekiyor. "aa ben bunu istedim bu yapıldı" tarzında kimsenin dövme yaptırdığını düşünmüyorum. zaten yapamayacak adam baştan söyler bence.

şahsen ben sıkılmıyorum. sıkılanlar var midir? mümkün. Cover denen bir olay var, sıkılırsan değiştirebilirsin. ya da sildirebilirsin.

2001 yılında yaptırdım dövmemi hala da çok severek taşıyorum, arada bakıyorum iyiki yaptırmışım diyorum

Dövme aşırı büyük değilse gidip işini bilen bir yerde üstüne farklı kapatacak bir dövme yaptırabilirsin.
Sıkılma durumunu bilmiyorum, ben sıkılmadım ama benimki çok büyük değil. Zaten bir süre sonra dövmen varmış gibi gelmiyor, hani ne bileyim insan cildinde beni varsa sıkılmaz ondan, dövme de öyle oluyor, alışıyorsun, enteresan gelmiyor. Dev boyuttakileri bilemiyorum.

sıkılmıyorum.
3 tane dövmem var, hepsi de vücudumun sırt kısmında. sürekli görmediğim için varlığını bile unutuyorum. taa ki birileri tişötümün yakasından dövmenin ucunu görüp; "aaa dövmen mi var, bakayım" diye üstüme saldırana dek. pek çok kereler boş bulunup korktum!

isteyerek yaptırdım, sonucu da beğendim.
1 tanesi gözüme eksik görünmeye başladı bu günlerde. sanırım koray karagözlerin işlerini gördükten sonra oldu :) gidip biraz ekleme yaptıracağım. o kadar. (5 yıldan fazla oldu dövmeleri yaptıralı)
ayrıca yenilerini de yaptıracağım.

o yüzden konu dövme olunca paraya kıyıp anlattığını anlayacak ve uygulayabilecek dövmecilere gidilmeli, hatta onu geçtim yapılacak tarzı da kafada netleştirip o alanda iyi olan dövmeciye gitmek gerek.

yaptırmayı düşünüyorsan, sürekli gözünün önünde olmayan bir yerine yaptırabilirsin. sıkılmamış olursun. bir de kendini ne kadar iyi tanıdığını, kendine dürüstçe söyleyip öyle yaptır. karakterinin, kişiliğinin 20 yıl sonra da kaldıracağı bir şey yaptırman en mantıklısı.

4 tane dövmem var. 3 tanesi ile aram gayet iyi, hiç sorunum yok fakat diğerini yaptırdıktan sonra istediğim gibi olmadığını farkettim. sonrasında sıkıldım. bacağımda olduğu için gözükmüyor ama yaza girmeden üzerine farklı bir dövme yaptırmayı düşünüyorum.

farz edelim yaptırdığımız dövmeyi beğenmedik, dövmeyi değiştirmek o kadar da büyük bir olay değil. tamamen başka bir şey de yapabiliyorlar o dövmenin üzerine, değiştirip birkaç eklemeyle daha güzel hale de geitrebiliyorlar.

ben dövmemi çok severek ve isteyerek yaptırdığım için hiç sıkılmadım kaç sene geçmesine rağmen. genelde sıkılanlar dövme yaptırmış olmak için dövme yaptıranlar. adam sırf dövme yaptırmış olmak için internetten dövme bulup yaptırıyor, sonra sıkılıyor tabii. dövme dediğin öyle yaptırılmaz. insanın hayatında özel bir yeri olan bir şey dövme yaptırılır, o zaman da sıkılmazsın.

ben yazı yazdırdım mesela, kelimeleirn arasındaki boşluklar güzel olmadı. biraz daha fazla olması lazımdı. hepsi birleşik gibi neredeyse.

sikimde mi? değil. önemli olan yazının ne anlatmak istediği.

Dövmeyi yaptıracak kadar daşşak sahibi olman gerekiyorki sonradan sıkılıp sildirmeyesin.

Bir yıldır çok isteyerek yaptırdığım bir dövmem var kendisini gayet seviyorum. Pek sanmıyorum ama günün birinde sıkılırsam dövmeyi sildirmek yerine onu başka bir şeye çevirtirim bunu çok iyi yapabilen dövmeciler var.

doğru söylüyorsun. dövmesini beğenmeyen ve sıkılan çok arkadaşım oldu. bazıları üzerine başka şeyler yaptırdı. bazıları artık yaşlandıkları için umursamaz oldular. ama dikkatli olmak lazım; dövme yaptırmak için bir şey beğenmemek gerekir, bir şeyi çok beğendiğin için vücuduna dövdürmelisin..

blue curaçao'yu ben de arıyorum uzun zamandır. istanbul'da çok yere sordum, türkiye'ye getirilmiyor artık dediler.

blue curaçao aslında likör değildir, kokteyl şurubudur. likör olarak ararsan bulamazsın. çünkü likör dediğin şey alkollü içkidir. ayrıca nar derken de kastettiğin sanırım granadine şurubu.

bu iki şurubu (granadine ve blue curaçao) internet mağazalarında bulabilirsin.

not: curaçao'nın likörü de var, ama tariflerine bakılırsa sen şurubundan arıyorsun. likör ile şurup aynı şey değil.

edit: sanırım aradıkların bunlar:

www.supermutfak.com

www.supermutfak.com

solfej bilgin varsa öğrenmen çok rahat olur bence. asıl zor kısım geliştirmek, o da çalışmaya ve isteğe bağlı biraz.

Bence çalması en kolay müzik aletlerinden biri. Çünkü o notayı çıkarmanın bir zorluğu yok, bilgisayar klavyesine nasıl basıyorsun onun gibi normal bir şekilde basıyorsun.

Ama kendini geliştirmen zaman alır diye tahmin ediyorum. Başarılar.

mantığını anlaman kolay notları öğrenip parmaklarınla doğru notları doğru zamanlarda basman lazım amaaaa bunu pratiğe dökmek çok çalışmak ve sabır isteyen bir iş.

bir çocuk parçasını bile adam gibi çalmak için en az 10 kere çalmak lazım.

emek verirsen olur, emek lazım.

saatlerce bikmadan calisabileceksen kolay. ancak gercekten bir parcayi calisa calisa yuzlerce kez tekrar etmek adam usandiriyor (komsulari ve evdekileri de usandiriyor).

nota okumak, el koordinasyonu zor degil. sadece "practice makes perfect" felsefesi lazim.

benzer sorularda öğrenci adaylarıma şu soruyu soruyorum.

şu an buna başlamazsan, 3-5 sene sonra pişman olacak mısın?

eğer cevabın evet ve evet üzerinde ne kadar derinse o kadar çabuk başlamalısın...

şöyle de bir şey var ama;
bir enstrumana başlamak, başlamayı çabalamak, o enstrumanın zorluğunu araştırmayı gerektirmemeli...

Allah askina gel yorma beni vur kafani duvara

Anasi babasi olmayan, olen, olumun esiginde olan, hasta olan izdirap ceken insanlarin canii yok mu sence, onlar nasil yasiyor?

ağlamayı kes ve büyü. (sihir manasına geleni değil büyümek eyleminin mastarsız olanı.)

yurtdışına gitmeden bi psikiyatrist'e falan git.

düşünüyorum ki geride bıraktıkları için her zaman üzülen, eden bir toplumuz. 2013 bitti diye ağlayan adam tanıdım ben. önemli olan 'bitmesi, gitmesi, uzaklaşması'. sen gidiyorum diye biraz duygusallığa bürünmüşsün bence. yoksa normal değil bu durum. mutlu mutlu git, mutlu mutlu gel. sevin.

gidip de dönmemek dönüp de bulmamak psikolojisine girmişsin. döndükten sonra bu düşündüklerine kahkahalarla güleceksin. bana da uzun yola çıkmadan önce oluyor. ne var ki bi bilet alır atlar gelirsin bişey olsa.

Afs lise öğrencisi için değil mi? Ona göre cevap verin arkadaşlar. Yetişkin değil karşınızdaki.

cevap: o korkuyu yenmek zorundasın. Git. Düşünme bile.

afs lise öğrencileri için evet. senin için çok iyi bir tecrübe olacaktır bundan emin ol. lise zamanı giden hiçbir arkadaşım pişman olmadı diye biliyorum. kaldı ki yurtdışı üniversite başvuruları için eklenebilecek artı bir puan.

bence bu endişeni yenmen için de çok güzel bir fırsat, gideceğin ülkede de bir aile yanına yerleşiceksin. yeni bir kültür ve bir sürü farklı bakış açısı tanıma imkanın olucak. teknoloji ilerledi skype var o var bu var, iletişimini zaten kesmezsin.
eğer ben uzaktayken birine bişey olur mu diye düşünmeye devam edersen o evden çıkamaz, hayatla yüzleşemezsin.
evet zor bırakıp gitmek adapte olmak yeni ortama girmek üstelik lise ortamı. ama bu tecrübe sana çok şey kazandıracaktır emin ol. bence bu fırsatı kaçırma hele burs ile gitme şansın varsa.

sana ne söylenirse mantıklı gelir?

Git, manyak misin?

Annenlere tembihle, cekirdek ailen disinda birisi olurse sana kesssinlikle soylemesinler. Zaten orada bulundugun vakit ailenle sik sik iletisim kurmamalisin/kurmayacaksin.

Hangi ulkeler kafanda?

İlk bir ay sıkıntı olur ondan sonra alışırsın.Sana tavsiyem gitme imkanın var iken git derim.Eğer ailene bir şey gelirse diye korkun varsa hemen gelebileceğin bir ülkeye git derim.

saçmalama. hemen git. ne kadar erken o kadar iyi. dünyaya bir kere geleceksin.
bunu ertelemenin bünyende ne gibi sonuçlar doğuracağını az çok tahmin edebiliyorum, sen de edebilirsin. fırsatlarını her zaman iyi değerlendir. bir daha asla gelmeyebilirler.
bana güven ve git. zaten bir şey olursa gelirsin.
hem bu tarz hisler yalnızca sende olmuyor. gitmeden önce çok fazla düşünce ve kaygı üşüşüyor. gidince geçiyor.

çok uzun zaman kalacaksan yurtdışında, hava alanında uçağa binene kadar dizlerin titriyor. eğer benim gibi kalp hastası ve stres+evham kombosunda dünya markası olan bir baban varsa mesela, ailecek dramatik sahne yapmayı falan seven tiplerseniz, bi de ekstra pimpiriklilerse sen konusunda: ayrıldığınız andan itibaren vik vik konuşuyorsunuz uçağa binene kadar. sonra biniyorsun uçağa, elinde telefon, "dur baba sırt çantamı yerleştircem bi'" diyorsun, kapatıyorsun.
koltukta bir 20 saniye geçiriyorsun. tek başına.
son kez arıyorsun babanı, baban sana "şimdi in istersen, boşver, yanarsa yansın paramız" diyor. senin cevabın da "hayır baba. tamam, iyiyim. artık gitmeye hazırım, bunu istiyorum." oluyor.

o uçağa binince anlayacaksın.

döndüğünde de herkes sağsalim, üstünüze afiyet yerinde.
git evladım. git.

genc kardesim, ulke tercihini tr'ye yakin bir yere yap o zaman. avrupa ideal. pegasus, easy jet, wizz vs. 50 euroya max 4 saatte turkiyedesin. haftasonu bile gidersin turkiyeye canin cok sikildiginda.

goc ederken biz de bu muhasebeleri yapmistik.
sevdigini kaybetmek her turlu zor. uzakta ya da yakinda nasil fark eder?
hem uzak ne kadar uzak, yakin ne kadar yakindir?

afs den sonrasını okumadım. zannettim ki zorunlu bir şekilde aşık olduğun memleketini ve insanlarını bırakmak zorunda kalıp hayatının sonuna kadar başka bir ülkede yaşayacaksın.

hayat senin hayatın. önce bunun farkında ol. sevdiğim dediğin insanların çoğu muhtemelen 5 sene sonra da yanında olmayacak.

öte yandan burada kalıp ne yapacaksın? sadece sevdiklerinle zaman geçirmek seni mutlu etmeye yetecek mı? aynı şeyleri yaşamış biri olarak cevap vereyim, anlık mutluluklardan öteye gitmiyor. yurtdışına çıkarsan da hayalini gerçekleştirmiş olacaksın. ufkunu ne kadar açacağını burada anlatmıyorum. inan ban ''türkiye'de kalır kendimi geliştiririm, kitap falan okurum'' gibi bir şey değil, yurtdışı gerçekten farklı bir deneyim. ''yurtdışı avrupa amerika höeaaa'' olduğu için değil, yaşadığın yerden tamamen farklı bir yer olduğu için. tek başına hayatta kalabiliyor musun bunu öğrenmek için. kulağa zor geliyor, mutsuz olacakmışsın gibi geliyor, ama karakterin çok gelişecek.

bir de bahsettiğin şey afs, geçici bir program alt tarafı. lisedeyken afs ile giden çok arkadaşım oldu. hiçbirinin mutsuz veya asosyal olarak döndüğünü hatırlamıyorum.