Kamerada ayarlarda video boyutunu ayarlayabiliyor olmanız lazım, hem ön hem arka için.

@fezagezgini orada da çok geniş bir ayar yelpazesi yok maalesef. qhd/fhd/hd seçenekleri var. en düşük seviye olan hd'yi seçtiğim halde gerçekleşen bu.

bu seçeneği olan başka bir kamera app'i indirerek yapabilirsiniz muhtemelen

donanım desteği olmadan bu mümkün değil. android olduğuna göre donanımınızı kullanıp x265 vs olarak kaydeden uygulamalar olabilir onlara bakın.

ya da kaydettikten hemen sonra çevirmeyi alışkanlık haline getireceksiniz.

ben 28'im 23'ümde olsam diyorum keşke ehehe. çok da düşünmemek lazım kafayı yersin. akışına bırak.

www.youtube.com

Böyle düşüne düşüne mevcut yaşının tadını çıkaramayacaksın, 5 sene sonra "zaman makinası yok mu 23-24 olsam" diyeceksin.

28 yaş daha iyi olur şu anki halimden. En azından okul bitmiş olur 3 5 bir şey kazanıp harcarım. Lanet pislik okul her şeyime engel olup hayatımı kararttı. Ne 28 yaşın kariyeri/parası ne 22 23 yaşın gençliği var şuan elimde. Dimdik kaldım ortada :d

Sen bu yaşta bunalım yaşıyorsan 30 da intihar edersin herhalde. 23-24 iyidir.

Sanırım en güzel dönem 27-35 arasıydı. 20-21 çok bebe hali...

dönmek istenilen zaman da 1-2 sene öncesi. 23-24 yaş hala öğrenci olmak için normal yaşlar. mutsuz ya da pişman değil, şımarıklık seziyorum.

şu an ileride olacağınız yaşlara göre en genç halinizdesiniz. mesela seneye 25'i dolduruyor olacaksınız ve 24 yaş küçük gibi gelecek.yaşlara çok takılmayın.

Birçok Avrupa ülkesindeki gençler 22-23 yaşında hayatını idame ettirecek yaşam kalitesine ulaşıp geleceğini planlayabiliyor, dünyayı gezebiliyor vs.

Türkiye'deki genç nüfusun böyle bir imkanı olamadığı için bu yaş grubunda özellikle bunalım işaretleri gözleniyor. Ben de yaşayamadım ama ülke gerçeklerini kabul ettim. Maalesef o refah seviyesini çok zengin değilseniz göremeyeceksiniz bu ülkede.

O yaşlara bugün dönseniz günün şartları gereği yine hayal ettiğiniz gibi yaşayamayacaksınız. O yüzden gerçekler ne kadar can sıkıcı olsa da kabul etmekle başlayın. Hayatı kabullenince içinizdeki sıkıntı da yavaş yavaş azalıyor.

Yukarıda bu tip durumlardan sürekli dem vurulduğu konusunda bir gözlem yapılmış. Doğrudur ama bu ayıplanacak ya da garipsenecek bir şey değil. Her geçen gün gelen yeni nesil daha fazla kızgın olacak.

Gelecek nesillere de başarılar diliyorum buradan. Aramızda anne-baba varsa çocuğunun ülke gerçeklerine adaptasyonunu vakitlice yapmalarını tavsiye ederim :)

21-22 yaşlarınızı doyasıya yaşamış olduğunuzu varsayalım. Bugün bir depresyona girmeniz geçmişteki bütün güzellikleri yok eder, siler süpürür. Yani o hatıralar biraz fazla abartılıyor. 1 yıllık bir kayıptan bahsediyorsunuz (23 ile 24 yaş arasındaki farktan bahsediyorum) ama insan psikolojisi yeri geliyor birkaç yılınızı zor şartlar altında geçirmenize sebep oluyor. O sebeple o 1 yılın hesabını yapmak biraz abes. Insan her yaşı her seneyi dolu dolu yaşayamaz zaten, 2020ye odaklanmanızı tavsiye ederim.

avrupada ortalama mezuniyet yaşı 29 diye okumuştum geçenlerde

yasit sayiliriz. kendimi yasimdan bagimsiz goruyorum. bu cumlenin anlami sudur: biyolojik olarak evet zaman icinde yas aliyorum. ancak psikolojik olarak yas kavrami bende yok.
yani su yasimda bu olayim, bu yasimda surada olmaliyim cunku bak yasitim ne yapti vs. gibi toplumsal zirvalari umursamiyorum. insanlar, makinelesti. her yas icin kisinin yapmasi ve olmasi gereken yer dayatmalari var. bunlari neden kabul edeyim ki? toplum oldukca sagliksiz zaten.

Sen dur esas 25te gireceksin depresyona. Şu yaşının tadını çıkar. Ben öyle yıkılmıştım ki 30'a girerken o kadar kötü olmadım.

hiç belli olmaz. şak diye olabilir.

Olmaz msü sınavı var

olmaz artık.

medyada 20-30 kişi içip içip dans edenler, halay çekenler, asker uğurlayanlar çok servis edildi ayrıca açıklanan yeni vakalarda da artış var gibi bence olabilir.

Yazmayı unutmuşum, her sabah 6:30'da kalkıyorum.
Öğle yemeğini 14'de yiyorum.
Akşam yemeği 18-19 arası.

boyunuz kaç? kilonuz kaç?
bunu yapmaya başladığınızdan beri kilo verdiniz mi? kaç kiloydunuz?

en önemlisi yaş kaç?

Moralim bozulmasın diye kilo yazmak istemiyorum . . . . .

28, 2.5 kilo verdim.

kilonuz fazlaysa, 2,5 kg farkedilmeyebilir. klasik bi diyet programı sizinki. trend oluşturmak adına günlük olarak tartılın(aynı şartlarda) ve not alın. belinizi, kalçanızı ölçün bunları da haftalık olarak takip edin. çok kafa yorulacak mevzu yok kilo vermekte. veremiyorsanız fazla kalori alıyorsunuz ya da tam harcadığınızı alıyorsunuzdur. ölçüler düşmüyorsa kalori azaltın.
ek olarak totalde kalori miktarı değişmedikçe neyi ne zaman tükettiğimiz çok önemli değil ama. if yapıyor gibisiniz, öğlen tam porsiyon akşam yarım porsiyon olarak iki öğünü değiştirirdim ben. bir de suyu gün içinde daha eşit dağıtırdım.
*insüline cevap vermemişim; çocukluğunuzdan beridir yüksek kilo probleminiz yoksa muhtemelen insülin direnciniz yoktur, yani akşamdan diğer gün akşama sadece yarım porsiyonlarla zaten zorlanmadan devam ediyorsanız yine direnç konusunda sıkıntınız yoktur diyebilirz.

istikrar-sabır-takip. bi süre kim ne demiş bunları takmadan devam edin. sonuçlar gelecektir.

insülin direnci olan biriyim. zayıfım da. ama bu şekilde kalmak için inanılmaz çaba gösteriyorum beslenmesi sporu. ayrıca hipotiroidim de var. sizdeki sorun bu da olabilir. öncelikle dahiliyeye gidip hormon kan değerlerinize baktırmanızı öneririm.

eğer sorun insülin direnci ise kırılana kadar pilav bile yememeniz gerekiyor(yarım porsiyon bile). ki beyaz pirinç glisemik indeksi ennn yüksek şeylerden biridir. glisemik indeks diyeti diye araştırın. bir süre uygulayın. ben hiç dışına çıkmamıştım ve uzun süredir üzerimde yapışıp kalan fazlalığı vermiştim. maalesef bu tarz bi rahatsızlık varsa spor yapmnaız neredeyse hiç fayda etmiyor(bizzat yaşandı). sadece belki daha fazla kilo almamanızı sağlar.

düzenli olarak ciddi kilolar alıp veren birisi olarak tavsiyem: kimseye diyet, spor yaptığınızı söylemeyin.

bir de çok enteresandır ki tartıda kilo aldığımda insanlar bana hep kilovermişsin derlerdi. aynen böyle zayıflamaya başladığımda da kilo almışsın derlerdi. bu hep böyle galiba.

daha çok kilo vermek için kendinizi aç bırakıp metabozlimanızı bozmayın.

İnsanların dediğine ne bakıyorsunuz. Tartı ne diyor o önemli

Hocam karbonhidrat aliyorsun. Karbonhidrat vucutta seker etkisi yapiyor. Bence sen ketojenik diyetle bir tanis istersen. Eger ingilizce biliyorsan lowcarbdownunder diye youtube'da arat yok bilmiyorsan keto kafasi diye turklerin yaptigi bisi var.

Öğle yemeğine çok geç yiyorsunuz sabahleyin de birşey yemiyorsunuz. bu yaptığınız intermitten fastinge benziyor. Ben nir müddet intermitteng fasting beslenmiş olan biri olarak, açıkçası 50 kiloydum hayatımın ilk defa o döneminde kilo aldım. uzun süre aç kalmak evet belki vücuda bir sürü yararı olan bir şey ama bir yandan da metabolizma hızınızı inanmaz yavaşlatıyor ve vücudunuzun yediği şeyleri direk depolamasını sağlıyor. Vücut açlığa bir tepki olarak öyle davranıyor. o yüzden ben size sabahleyin uyanır uyanmaz kahve ve sudan hemen 15-20 dakika sonra hurma ya da ne bileyim başka herhangi bir şey yemenizi tavsiye ederim, kuruyemiş vs olabilir. kesinlikle metabolizmanızı güne erken başlatmanızı öneririm, daha sonra öğle yemeğini de çok geç olmadan 12 gibi yemeğinizi önereceğim, Akşam yemeğini de 7'de bitirmiş olmanızı öneririm. Bu şekilde aynı porsiyonları yediğiniz takdirde farkı göreceksiniz.

Ve bir de en hafif öğün akşam olursa öğle ve akşam yemeğinin porsiyonlarını değiştirirseniz daha güzel olur.

Diyetiniz gayet mantıklı gibi görünüyor. Benzer bir diyetle Ekim-Mart arası 12 kilo (87'den 75'e) vermiştim ki sizin kadar hareket etmiyordum (yani düzenli spor hiç yapmıyordum, gün içinde ortalama 8000 adım kadar yürüme) ve hani şeker falan tüketmemeye dikkat etmekle beraber arada ufak kaçamaklar da yapıyodum. Gerçi ben kolay kilo alıp veren biriyim biraz, şu an bile iki gün dikkat etsem 1 kilo veriyorum, iki gün ağır yesem 1 kilo alıyorum. Karantina döneminde iyice saldığım için biraz geri aldım maalesef.

Neyse, ben if tarzı diyetleri savunuyorum. Arkadaşlar laf etmişler ama ben tıp bilgimle if'in mantığını kendime uygun görüyorum. Temel olarak şöyle işliyor, 10 saatlik açlık boyunca vücut depolanmış glikojenleri yakıyor, 10 saatten sonra artık depoladığı yağları yakmaya başlıyor. Bu yüzden 10 saat üstü (tercihen 14-16 saat) açlıkta yağ yakımı oluyor fizyolojik olarak. Bizim de yakmak istediğimiz yağ zaten. Yani asıl amaç kilo vermek değil yağ yakmak olmalı. Tartıdaki değişimden ziyade yaktığınız yağ önemli.

Yedikleriniz gözüme çok görünmedi ama tabi ki şu anki kilonuz/cinsiyetiniz/yaşınız gibi değişkenlere de bağlı. Ki karbonhidratı olabildiğince az tutup protein ve sağlıklı yağlara yönelmiş gibisin, bu da oldukça mantıklı ve sağlıklı.

Ben kalori sayma konusunda şüpheleri olan bir insanım. Yani atıyorum 500 kalori ama sırf şeker olan bir öğün, 700 kalori ama içinde protein ve sağlıklı yağ olan bir öğünden çok daha zararlı bana kalırsa. Günlük besini de kaloriyi de çok abartmadan tabi ki ama genel olarak besinlerin türüne dikkat ederek sürdürmek mantıklı geliyor.

Yani bilmiyorum ama "Kilo vermek çok basit, yaktığın kalori aldığından fazla olursa kilo verirsin" önermesi bence tek başına doğru değil. Çünkü istediğimiz şey yağ yakmak ve bunun için aldığımız karbonhidratı azaltmak lazım. Ayrıca sırf kalori sayarak vücudu stres altına sokup iyice depo yapmasını istemeyiz.

Tabi ki diyetisyen önerileri daha mantıklı olabilir ama tıp fakültesinden öğrendiğim fizyoloji bilgileri + internetten araştırmalarım sonucu bana en mantıklı gelen diyet yöntemi sizin yaptığınız gibi olandı ve bende gayet yaradı. Sizde de yarıyor gibi, 2,5 kilogram az değil. Bence kimseyi dinlemeden devam edin. Bi kere oldukça sağlıklı görünüyor yaşam tarzı olarak da.

tuz sadece su tutar, su da potasyumla rahatlıkla atılır..

tuz yani iyot TSH hormonlarınızı harekete geçirir. Tabi ki kararında yenildiğinde

metabolizma zayıflar yavaşlarsa, size ayak uydurur kg vermelerde yavaşlar..

yanlışım varsa değerli arkadaşlar beni düzeltsin..

maille göndermeyi denediniz mi ? benim bildiğim telefona gerek kalmadın, gmail adresi ile ekleyebiliyorsunuz

doğru. sms le olmuyor, google play den kişiyi mail ile eklemeiymiş.

Bilgisayarınızın modelini yazarsanız, anakartın desteklediği max ram ve mhz internetten bakabiliriz.

genelde laptoplarda 2 slot oluyor.

@fezagezgini

Acer Aspire V3-575G
Intel(R) Core(TM) i5-6200U CPU @ 2.30GHz, 2401 Mhz, 2 Çekirdek, 4 Mantıksal İşlemci
Temel Kart Üreticisi: Acer
Temel Kart Ürünü: Zoro_SL
Temel Kart Sürümü: V1.10

benzer soruyu sormuşlar burada

community.acer.com


firmanın kendi sitesinden max rame ulaşamadım ama 2 slot var youtube videolarında.

bir 8 ram daha alarak 16gb yapmanız yeterli olur diye düşünüyorum.

mevcut raminizin mhz 1600. alacağınız ram 1600 olmalı.

mevcut ram in yanına ekstra ram alacaksan mhz değeri mevcut olanla aynı olmalı. yok ben daha hızlı ram istiyorum diyorsan anakartın desteklediği maksimum mhz değerini öğrenmen ve ona göre alman gerekiyor. bana sorarsan 8gb ram oyun oynamak da dahil bilgisayarda yapabileceğin hemen hemen her şey için yeterli. video render yapanlar 16gb ve üstünü kullanıyor.

27

30

29

27

27

29

29

34

27

27

diğer öğrenciler kopya çekecekse, ki çok büyük ihtimalle çekecek, çekerim.

çekerim.
normal sınavlarda önüme kitap tutsanız bakmam. gözetmen gelip doğru cevabı gösterse, gözetmeni şikayet ederim. ama online'da çekerim. çünkü çekilir. bilen de çeker. ve belki de yüksek puanla çan eğrisinden kalacağım.

bu durum bütün dünyada böyle. asla "bu ülkede böyle aga" falan denmesin. online sınavlarda kopya çekilmemesi imkansız.

ben normal yazılı sınavda da çekilebiliyorsa çekilsin mentalitesinde bir insanım. O yüzden çekerdim rahat rahat.

100 alınca da farkedilir ya? çok ufak bişeye hemen bakıp belki bilmiyorum, o gün dünyaya adaleti getirmek üzere de uyanmış olabilirim. belli olmaz.

Çekerdim neden çekmeyeyim.

çekmem, ahlaklı olmak için birilerinin görmemesi mesele değil. insan her zaman ahlaklı olmalı. kitap okumak insana bu ahlakı kazandırır.

ilkelerinden taviz vermemek için ölüme gitmişti sokrates...

Çekmem, çekmedim, notum da çekip itiraf edenlere göre düşük geldi. Aferin zaten böyle devam etsinler. İlerde de k.çımın bilimini yaparlar. Zaten akademik ilerlemek isteyip kopya çekenleri temelli anlamıyorum, o ucuz embesil zihniyeti de anlamak istemiyorum zaten.

sonuna kadar çekerim.

çekerim. kopya çekilebilecek sorular sormuşsa o hocanın problemidir. öğrencileri düşünmeye veya öğrenmeye itsin onlar da kopya çek(e)mesinler.

Bugüne kadar sadece lisedeki iki derste kopya çekerek yüksek not alabildim. Hayatta kendimi en çaresiz hissettiğim sınavlar açık kaynak girdiğimiz sınavlardı. Kopya çekilerek 100 alınabilecek bir dersse çok da vicdan yapmam açıkçası. Uzaktan sınav yapıp cevapları kabak gibi kitaplarda/notlarda olan soru sormasınlar mümkünse.

Öncelikle kopya çekilemeyecek bir soru yok. Öyle “yaratıcı sorsun öğrenci çekemesin” diye bir şey yok.

70-80 değil, geçebilecek kadar biliyorsam çekmem. Kopya çekmek daha çok yoruyor çünkü. En fazla belki bitikten sonra kontrol etmek için bakarım.

who uses patreon? bölümünde yazıyor aslında kimlere hitap ettiği,

Podcasters
Video Creators
Musicians
Visual Artists
Communities
Writers & Journalists
Gaming Creators
Nonprofits
Tutorials and Education
Creators-of-all-kinds

özetle bağımsız bir iş ile uğraşıyorsun, topluluğa faydan var ve finanse edilirsen bu işi sürdürebilirsin.

"Nude" satan da çok

Cosplay tasarımcıları da oldukça fazla.

donationware tayfası da var.

ince memed. her türlü yaşar kemal, fakir baykurt, cengiz aytmatov kitabı. köy edebiyatı bunlar ama ben çok severdim.

- savaş ve barış (o kadar etkilemiş ki karakterlerin çogu aklımda )
- dorian gray portresi (malum ergenlik dönemleri)
- oblomov
- sineklerin tanrısı

kuyucaklı yusuf
yeni gelen edebiyat hocası bu kitabı önererek nokta atışı yapmıştı. hiç kitap okumayan yaramaz meslek liseli öğrencileri olarak bayılmıştık

açlık oyunları serisinin ilk kitabını lisede açılan kitap standından almıştım daha filmi çıkmamıştı. Baya sürükleyici gelmişti. ama şimdi filmini vs izlediyse o tadı vermeyebilir.

Jules verne (orijinal tam metin çeviri tabi)

dan brown un ve grange in kitaplari bayaa sariyordu. ama en cok hosuma giden yalom un nietzsche ağladığında kitabi olmustu.

Çoğu kişinin okurken zorlandığı 1800 sayfalık Savaş ve Barış’ın veya 600 sayfalık Oblomov’un 17-18 yaşında birine kitap okumayı sevdireceğini hiç sanmıyorum. Stefan Zweig veya Albert Camus’nün en bilindik kitaplarını önerebilirim, aynı şekilde İnce Memed’i de.

çavdar tarlasında çocuklar

Zweig kitapları. O zamandan hatırladığım bir diğer kitap da kürk mantolu Madonna. Çok klişe olacak ama o zaman sevmiştim

hep bilim kurgu klasiklerini okurdum ben. Dune serisi, Vakıf serisi falan.

Çok kitap okumayan biri olmama rağmen Olasılıksız kitabını hızlıca bitirmiştim lisedeyken. Sonra Empati'yi de okumuştum galiba ama Olasılıksız baya iyiydi aklımda yer etti. Siyah Kan veya Ölü Ruhlar Ormanı da o zamanlarda baya hızlı okuduğum kitaplardandı.

fantastik ve bilim-kurgu edebiyatları. ama babalarını... tolkien, asimov falan yani.

Tam o yaşlarda ucuz satan bir kitapçıdan tanımadan bilmeden aldığım bir kitaptı. Muhtemelen ağırlığına göre fiyatı çok ucuz gelmişti de almıştım - Dr. Jivago. Hikayesi ile uzaktan yakından alakam olmasa da garip bir biçimde bende yer eden bir kitap oldu.

Harry Potter'a başlamak için yaşı biraz geçmiş gibi ama belki hoşuna gider.
LOTR
Stephen King'in kitapları olabilir.
China Miéville'in türünü tuhaf kurgu olarak adlandırdığı kitapları ilgi çekici olabilir.
George Orwell'dan Hayvan Çiftliği ve 1984
Yevgeni Zamyatin'den Biz
Selçuk Aydemir'in ve Ferhan Şensoy'un kitaplarını da beğenebilir.
Gogol'un öyküleri de eğlencelidir.

beyaz diş, 80 günde devri alem, beyaz geceler, denizler altinda 20000 fersah.

İhsan Oktay Anar'ın bütün kitapları olabilir. Kısa ve sürükleyici, üstelik kendine has üslubu ile mutlaka ilgisini çekecektir diye düşünüyorum.

olamaz

Olur. Telefon kablonuz kopmuş. Adam da size 2 damar kablo vermiş. Eskiden kablolar böyle çekiliyordu fakat artık CAT6 çekiyorlar, 8 damar var kabloda ve siz eğer eve 2. bir hat çektirmek, yalın internet + telefon almak vb. işler yapcaksanız aynı kablonun damarlarından hallediyorlar. O yüzden size CAT6 demişlerdir.

@malheiros

İnternetim zaten yalın vdsl internet. Yine de aynı işi görür mü?

benim de modeme telefon kablosu giriyor. 35 mbps alıyorum sıkıntısız.

adam zaten pahalıyı satmak isterdi diye düşünüyorum kötü niyetli olsa.

Kac m kablo kullanacaksiniz? Sorun olabilir de olmayabilir de. Yukarida yanlis ve eksik bilgiler verilmis. Her ne kadar 2 damar kullanilsa da siz o kablodan ses sinyali tasimayacaksiniz. Genis bantta isler biraz degisiyor. Kablonun empedansi, dengesi hatta o iki damarin bir biri üstüne duzgun sarilarak gelmesi bile etkiliyor. Noise margin (sinyal-gurultu orani) parametresi sizin hissedeceginiz kadar etkilenmeyebilir ama bi isi iki defa yapmak istemiyorsaniz elinizdeki kabloyu goturup cat6 veya cat5 alin derim.

bonus bilgiler:

cat5 100Mbit
cat5e 1Gbit
cat6 10Gbit destekliyor

bu örneğin "her cat6 10Gbit taşır" demek değil, sebepleri diğer cevaplarda var. eve gigabit internet gelmiyorsa cat6 da şart değil.

Biliyorsunuz ama yanlis biliyorsunuz. Gerci yanlis bilmek bilmemek oluyor en nihayetinde. Yapmayin gozunuzu seveyim bahsedilen kablodan analog sinyal tasinacak. Modem de zaten analog ve dijital sinyali hem MOdule, hem de DEModule eden cihaz demek degil midir? Kaliteli cat5 kafi. Empedsnsi, dengesi uygun tel kablosu bile yeter aslinda. Cat7 gereksiz ve uygunsuz. Çünkü esnek degil. Ayrica cat6'dan 10Git tasiyan gelsin bi de beni tasisin. Saygilar.

apikobal

Benexol

Apikobal,benexol,tribexol hepsi birbirinin eşdeğeri ama ben alacak olursam benexol alıyorum.

Benexol

Emilim problemi varsa iğne daha faydalı olabilir. Henüz kullanmaya başlamadım ama ben arkadaş tavsiyesi ile solgar b12 methylcobalamin aldım. Her ürün gibi bunda da "hayatımı kurtardı" ile "hiç faydasını görmedim" yorumları bolca var.

iğnenin yerini tablet tutmaz elbette.

ben dodex vurduruyordum. vurdurma imkanınız var iğne tercih edin.

O değilde b12'yi kafanıza göre almayın.Çünkü fazla alımda,cidden kızarıyorsunuz,çişiniz kokuyor.doktora danışın

eşimin b12si yıllardır diplerdeydi. solgar dilaltı b12 aldık. 2 aydır kafasına göre haftada 2-3 alıyor. bugün ölçtürdük, üst sınıra yakın (700küsür) çıktı. işe yaradı bizde

New life kullaniyorum ben dil altı kullaniyosun. Oncesinde benexol kullanmistim verimli degildi.

Güzel soru. Muhtemelen bir bilgi yayınlanır, havayollarından ya da devletten bileti olanlar ile ilgili. Direk hava yolu şirketini arayın. gerçi onlarda yeni öğrenmiş olabilirler. Hastane gibi izin belgesi vs olabilir.

14 inch benim de tercihim. Ofis için bir monitör ve dock alarak efektif kullanabilirsin. Grafik ağırlıklı, karşılaştırmalı ekran kullanımı yapmıyorsan 14 inch yeterli.

alışırsın, thinkpad ve dell in 12-14 inç serilerini kullanıyorum yıllardır. tabii ki büyük ekran rahatlığı yok ama sürekli gezen ve laptopu yanında taşıyan bir insansan çok büyük rahatlık. alternatif olarak sürekli çalıştığın masaya bir monitör ve kablosuz fare klavye koyup mesai içinde laptopu kasa niyetine kullanabilirsin.

cdn.mos.cms.futurecdn.net

büyüğü makbuldur ama, sık sık taşıyacaksanız, kabul edilebilir küçüklükte.

asus vivobook mu ne o seri güzel. 15.6" taşımak için kötü bence de.

www.teknoblog.com
ben 13" huawei kullanıyorum, fakat yukarı doğru geniş 3:2 oranlı. 16:9 olsa küçük gelebilirdi ama buna özel iyi bence.

is bilgisayarim (lenovo x1 carbon) 14” ve gayet yeterli bence, ekran kaliteli ve cok ince kasa ise cok kolay alışıyorsun.

14 inç kullanıyorum. taşımak için çok güzel ama ofiste ne yazık ki kullanamıyorum. bu pandemi sürecinde evden çalışmak için de berbat ötesi. ne mail okuyabiliyorum ne iş yapabiliyorum ki işim A3-A2 boyutundaki pdf'lerle çalışmak şeklinde.

sürekli kullanılmaz ki bu yüzden ofiste 25 inçten başlayan ekranlarımız vardı. hatta çift ekranım bile vardı nasıl özledim ya.

ama dışarıda bir toplantıya gittin 1-2 saat çalıştın falan o konularda sıkıntı yok. yine de başka şansın olmayınca çalışıyorsun işte.. sürekli taşınmayacaksa tavsiye etmem ama ben sürekli taşımak da zorundayım.

14 ne ki 13,12,11 inch kullanılıyor. Bence 13 ve 14” gayet ideal. Açıkçası 15 ve 17” ekranli laptop gördüğümde 2020’ye henüz ulaşamamışlar gibi bir his geliyor bana. Grafik vs işiniz varsa elbette küçük ama basic işler için ideal. Ağırlık çok önemli bir faktör, 1,5” ten cok daha önemli

eksigi yok fazlasi var 14 inc bilgisayarin. cok ideal boyutta benim icin.

Dediğiniz tüm filtreleri girince şu monitör çıkıyor.

www.hepsiburada.com

freesync olmasa da olur derseniz daha fazla seçenek var

www.epey.com

Edit: ben de epey'de arattım. hepsinin olduğu tek bir ürün çıkınca direk onun linkini verdim.

USB-C'ye göre nasıl aratacağımı bulamamıştım hepsiburada'da. Teşekkürler.

üniversitenizin nota itiraz ile ilgili bir prosedürü vardır.

fezagezgini +1

üniversitenizin yönetmeliklerini okuyun, kesin vardır.

hangi okul bu

okula maddi hata dilekçesi verin, verirken de bölüm başkanı ile görüşün, notunuzun düzeltilmemesi halinde cimer'e şikayet edeceğinizi, gerekirse idari mahkemeye gideceğinizi belirtin.

düzeltirler, düzeltmezlerse ÖNCE CİMER'e ordan sonuç çıkmazsa idari mahkemeye gidersiniz.

bunları yaparsam hocalar bana takar mı diye düşünmeyin, hakkını arayan öğrenciden çekinir hocalar, şimdi durduk yere başımı ağrıtmayayım derler, işinizi bile kolaylaştırırlar

okul hacettepe. dilekçe örneği diye aradığımda tıp fakültesi, yüksekokulların filan dilekçe örnekleri çıkıyor. ben edebiyat fakültesindeyim. baktığım bu dilekçe örneklerinde de altta danışman onayı, imza yeri var. sorun şu ki beni plagiarism ile suçlayan hoca aynı zamanda danışman hocam. fakat kendisiyle sadece yüzeysel iletişimim oldu şu ana kadar.

yönetmeliğe baktım, orada da "Öğrenciler akademik takvimde belirtilen sınav sonuçlarının ÖİDB’ye son teslim tarihinden itibaren bir hafta içinde
ilgili birime yazılı olarak başvurmak suretiyle sınav sonuçlarına itiraz edebilirler." diye yazıyor, ama bir dilekçe örneği yok.

Öğrenci temsilcinizle görüşseniz? Notuna itiraz eden öğrenci daha önce de olmuştur diye düşünüyorum, veya edebiyat fakültesindeki diğer bölümlerin temsilcilerine de sorabilirsiniz bence.

illa sabit bir dilekçe formu olmasına gerek yok.

bölüm başkanlığına veya dekanlığa yazın dilekçeyi, bölümünüzün falanca numaraları öğrencisiyim, falanca kodlu falanca dersinin final sınavında dersin hocasının, sınavımı değerlendirirken sehven hata yaptığını düşünüyorum. sınav kağıdımın yeniden değerlendirilmesini istiyorum. gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.


gibisinden bir dilekçe yazıp sekreterliğe verin. başvurunuzun sümen altı edilmemesi için dilekçenizin işleme alındığına dair evrak kayıt numarasını isteyin. sonrasında yukarda yazdığım üzere bölüm başkanıyla görüşün

@cosmicstring hocam,

sayı almak için yazı işlerine gitmesi gerekiyor dimi ? netleştirmek için soruyorum.

öğrenci direk dekan ya da fakülte sekreterine verip, onlarda dilekçeni aldık okey demesinler.

Edit: duyuru sahibinin de yazdığı üzere, bazı ünilerde genel dilekçe şablonu var kutucuklardan dilekçe konusunu vs işaretliyorsun. öğrenci işleri de o formatta istiyor dilekçeyi. altta da danışman onay kısmı var.

aşırı saçma bir şey.

Bölüm sekreterliği dilekçe konusunda yardımcı olur. Dilekçeyi de danışmanınıza imzalatıp oraya verirsiniz. Danışmanınız imzalamazsa (ki imzalar çok kıl biri değilse) bölüm başkanına imzalatırsınız.

bölüm sekreterliğine gidip nota itiraz dilekçesi bırakacaksınız. her bölümde olur. itiraz kabul edilmez ise dava açacaksınız.

Once hocaya mail atin ve itiraz daha sonra da cimer ve adli sureco baslatacaginizj soyleyin, once size bilgi vermek istedim diyin. ( bunlari tehdit dili ile yazmayin tabii ) daha sonra da bolum baskani ile gorusun ve itiraz surecinizi baslatin.

Sakin ezik durmayin, ezik durursaniz daha cok ustunuze gelirler, baktilar kararlisiniiz, sizden sonra hoca da check edecektir zaten, bir sey bulamaacagindan olayi kapatacaklardir aralarinda.

@plutongezegendegilmi

bana bu olayı yapan danışman hocam zaten ne yazık ki.

hocanıza itiraz edeceğini söyleyin +1

www.mtb.hacettepe.edu.tr

MADDE 28 – (1) Öğrenciler akademik takvimde belirtilen sınav sonuçlarının ÖİDB’na son teslim
tarihinden itibaren bir hafta içinde ilgili dekanlığa/müdürlüğe yazılı olarak başvurmak suretiyle sınav
sonuçlarına itiraz edebilirler.

öğrenci işlerine ulaşıp mail/telefon. uzaktan eğitimde nasıl itiraz edeceğinizi sorun.


Ankara'da olsanız bile üniversite sizi almayabilir. Şehir dışındaki öğrenciler için mutlaka itiraz ile ilgili online bir çözümleri vardır.

bazı üniversiteler dilekçeleri online gönderiyor siz danışmana imzalatıp taratıyorsunuz danışman dekanlığa iletiyor. eğer öyle bir şey varsa, danışmanınız üzerinden göndermeniz gerekebilir. danışmana söyleyin. aynı hoca imiş. reddederse reddetsin. en azından prosedüre uymuş olursunuz.

reddederse bölüm başkanına sorabilirsiniz.

daha 2. ayda böyle yapan adamdan bir bok olmaz, boşver.

Bıçakçı ne iş yapar ?

Dönüş olmasın zaten güzel ablam. boşver.

Sorduguna, emin olamadigina göre donus olsun istiyorsun ama gururuna yediremiyorsun adım atmayi, geri adım atmayı.

Söyleyeceklerim bu kadar.

koy ver gitsin.

kendiyle kalmak istemesine niye öfkelendin? aslında cevabı biliyorum, senin bu kadar emek harcadığın, onun yapmadığı şeyleri yapmaya çalıştığın durumda haksızlığa uğradığını düşündün muhtemelen. çok haksızsın diyemem, birbirinize uymayan bir iletişim ve karakteriniz varmış. kendi başına kalmak konusu bir bahane değilse -ki olabilir, "sevmiyor, yol yapmış" diye de bakılabilir- ona gerekli alanı vermen daha doğru olurdu. ama bunu senden açıkça isteyememesi onun sorunu. gerçi 1 saatlik oyun için bile trip atma potansiyelin olduğunu düşündüğüne göre işler senin davranışlarının sonucu da böyle gelişmiş olabilir ama bilemeyiz tabii.

böyle "gerçek olamayacak kadar haklı" duyurularda genelde bir bakış açısı eksikliği oluyor, sen de bu senaryoda "fazla haklı"
duruyorsun ve cidden böyle olmayabilir. ama söylediğin üzere artık bir önemi yokmuş. dönüş olmasın zaten de. sen fazla anlayışlı, o fazla umursamaz...

İki ayda niye bu kadar üzerine düştün ki, saçma olmuş. Bıraksaydın sorunlarını kendi kendine çözseydi, sen sadece yanında olsaydın. Aktif olarak bir şeyler yapmak sevgili olarak senin sorumluluğun değil ki.

Yok kampa götüreyim yok yanına geleyim, psikolog tavsiye edeyim hatta araştırıp bulayım. Bunlar çok gereksiz. Sonucun böyle olması normal yani. Ayrılmak doğru olmuş, baştan yanlış gitmiş çünkü.

Erkek arkadasin bu tavirlardan sikilmis olabilir.

Bazilari bundan hoslanmiyor. Ben de sevmem, ordan biliyorum. Arti 2 ay yahu. Gereksiz fazlaca hayatina girmissin. Anac bi karakterin var galiba..

Sorun iki tarafin karakter, hayata bakis acisi uyumsuzlugu gibi geldi bana. Hic bosuna kendini uzme, sana gore dogru olani yaptin sonucta ama karsi tarafin beklentisi bunlar olmadigindan bunalmis olabilir.

Bazı insanlar yardımcı olmayı seviyor ama kendisine yardımcı olunmasını ve kötü duruma düşmeyi sevmiyor.kötü duruma düştüğünü hissederse kendini toplayana kadar sevdiğinin karşısına çıkmayabiliyor.ben de böyleyim belki erkek arkadaşınız da öyledir.

Kafa açmışsın haliyle kişi gitmiş.Ben olsam aynı şeyi yapardım

Biraz fazla üstüne gitmiş olabilir misin? İki aylık bir ilişki için çok emek harcamışsın ve adamın hayatına karışmışsın.

maddi durumu iyi değilken kendisini seni sömürüyor gibi hissediyor olabilir.

bir yere gideceksiniz.masraflar olacak. ama o ödeyemeyecek. bankada parası olsa da hazırdan yemiş olacak. ödetmek istemeyeceksiniz, zoruna gidecek.

böyle bir durumdayken öncelik parada. düzlüğe çıkana kadar, kendini iyi hissedene kadar seninle ilgilenmek istemeyebilir. üzerine gitmeyip, mümkün olduğunca anlayışlı olun.

erkeği savunmak için geldim ama klasik ıssız adam sendromu gibi duruyor, normalde de böyle miydi acaba? normalde de böyleyse depar ata ata kaç, ama yeni ortaya çıkan bir şeyse geçici de olabilir.

Mevcut dönem mevzularını yeni hallediyorlar. Yaz okulu olacağı net değil. Yeni dönemi düşünmeye fırsatları olmamıştır

Tahminimce normal düzende işlemeye devam eder. Çünkü şu an süper normalleştik (!) yani buna mecbur bırakıldık. Okula gitmek için bindiğim otobüs tıklım tıkış, camlar açık değil vs. Bu kafaya izin veriliyorsa, 2. 3. dalganın falan kimsenin umrunda olmadığını düşünüyorum açıkçası. Resmi olarak mesela YÖK Haziran,15de üniversitelerin normal düzenine döneceğini açıklasa bile hocalar bizi fakülteye çağırıyor.

Yani özetle bence normal düzene dönülür bir sonraki dönem.

Masaüstü.

www.technopat.net

Burası fikir verir.

İşlemci ve ram de varken hiç riske girme. Kasa topla. Masaüstünün ömrü de çok daha uzun. Ekran sana bağlı. Fps multi oyunları oynuyorsan 144hz, single takılıyorsan ips güzel bi ekran alınmalı.

technopattaki sistemler bence pahalı.

donanım haber sistem tavsiyeleri bölümünü takip edebilirsiniz.

valla yasaksız ilk hafta sonu olacak uzun aradan sonra. mekanlarda açıldı. öğle saati gitseniz hafta içi ?

Havadan bulaşan bir virüs değil bu, maskenizi takın ve insanlarla yüzyüze durmayın.

En önemlisi dokunduğunuz yerler, ellerinizi asla yüzünüze götürmemelisiniz.

Araca binmeden yeni bir eşdiven takıp, iner inmez eldiveni atıp elleri yine de bi dezenfekte edin.

Şuan canlı bildiriyorum sakin.

İş gidiş-dönüş saatleri ciddi bir yoğunluk var. Dip dibe durumu şimdilik yok ama o kalabalık durumu da tedirgin ediyor.

izin almanıza gerek yok ancak kaynak göstermeniz gerekir.

Kaynak göstermek dışında kafanıza göre alıntı da yapamazsınız. Alıntı ve atıf kurallarına uymanız gerek. Akademik atıf ve alıntı kuralları diye gugıllarsanız çıkan sonuçlar yönlendirici olacaktır.

Hocam zor gibi yav.

makaleleri bulduran sci-hub.tw üstad bulamadı.

yanlış anlamadıysam sitesinde parasını versende alamıyorsun. özeti dahi yok. eski bir makale olduğundan olsa gerek.

Yok hocam makalenin izi bile yok. Derginin web sitesine gittim. Orada bile en eski 1985 yılına kadar olan dergi sayıları listeleniyor. Dergide bir aç kapa olmuş anlaşılan 50'li yıllara ulaşmak çok zor. Nerede çıkabilir derseniz Hacettepe üniversitesinin kütüphanesine baktım (Siz size en yakın tıp fakültesi olan köklü üninin kütüphanesine bakabilirsiniz) orada bu yayının ciltli kopyaları fiziki saklanıyormuş. 1947den 2006'a kadar olan tüm sayıları yer alıyor gözüküyor. Oradan fiziki olarak erişebilirsiniz. Belki tanıdık eş dost bularak kütüphanelerden birilerinin tarayıp atmasını rica edebilirsiniz. Dijital kopya işi çok zor gözüküyor ama belki fiziki de işinize yarar diye bunlara baktım. kolaylıklar

Alexander Fleming. Ortalama insan ömrüne kafadan +30 yıl eklemiştir muhtemelen.

dennis ritchie

(bkz: Lev Pontryagin) :))

ilginç bir hayat hikayesi var.

Dünya tarihine yön veren en etkin 100 , kitabından da araştırabilirsin.

Marie Curie'siz o liste olmaz.

edit: Hasan Ali Yücel

(bkz: robert capa) savaş fotoğrafçısı, dramatik bir hayatı olmuş
(bkz: lorenzo di medici) italyan rönesansının yükselişindeki temel şartların oluşmasını sağlamış ilerici ve sanat destekçisi bir devlet adamı. medici hanedanı ile beraber de incelenebilir.
(bkz: caravaggio) barok dönemin en önemlilerinden, ilgi çekici bir hayat hikayesi var
(bkz: john milton) ingiliz edebiyatının incelemeye değer şairi
(bkz: oliver cromwell) tartışmalı bir devrimci, ingiltere'nin politik tarihinde yaptıklarının etkisi uzun süre hissedilen adam
(bkz: thomas aquinas) filozof, teolog, din adamı. tarihteki din adamları arasında felsefe tarihine en fazla katkı yapmış kişi olduğunu düşünüyorum.
(bkz: marco polo) yukarıdakilerden daha jenerik ve bilinen bir isim ama incelemesi keyifli bir serüveni var
(bkz: edgar allan poe) hakkında az çok bilinen genel şeyler vardır ama derinlemesine inceleyince hayatını, en dramatik edebi karakterlerden biri

atatürk? :)

rousseau, isaac newton, tolstoy.

Alexander von Humboldt

Gottfried Wilhelm Leibniz
Carl Friedrich Gauss
Wolfgang Amadeus Mozart

vincent van gogh

gandi

freud

Naim Süleymanoğlu

dark

Chernobyl
When They See Us
After Life
Houdini

Maniac (2018)

The night of ve the missing çizgisinde;

The fall
Bron/broen
happy valley
The sinner
La mante
Fargo
Cardinal
Forbrydelsen
Manhunt unabomber
Broadchurch
True detective
Black spot

Kaliteli oyunculuk sağlam senaryo;
Boardwalk Empire
House of cards
Homeland
Six feet under
Dogs of berlin

Person of Interest

denemediyseniz

www.7-zip.org

7zip sanki açıyor diye hatırlıyorum.

eğitim sisteminde çok çok uç noktalar dışında kağıdı boş verip puan almak gibi bir durum yok. sınav, adı üstünde.. öğrenileni ortaya koyma şekli üzerindeki bir sistemde eğer boş kağıt vermek doğru cevap niteliğinde olursa bana kalırsa hoca haksız bulunur.

Boş kağıt vererek cevap verip vermediği tespit edilemez. O yüzden hoca haksız sayılır.

Ben bilmediğim için boş verdim diyelim. 100 almış olacağım. Hoca nereden bilecek doğru cevabın boş kağıt vermek olduğunu düşündüğüm için boş kağıt verdiğimi?

En kötü ihtimalle bir kelimelik bir cevap olması gerekir bence.

Bu arada ben birinci sınıfta böyle efsane bir sınav kağıdı ile karşılaşmıştım. hoca bize bi kitabı okumamızı ve final sınavının bu kitap ile ilgili olacağını söyledi yarıyıl başlangıcında. kitap: The Goal (Amaç)

Sınav sorusu: What is the goal? / Amaç nedir?

Herkes roman yazdı. Bir arkadaş "Para kazanmak." yazdı ve 100 aldı. Diğerleri de 85-95 arası...

öncelikle öğrenciler o kağıdın boş olduğunu nereden biliyor ? sınav sonrası hoca öğrencilerin sınav kağıtlarını yayınlamadığı sürece (böyle bir şey zaten olmaz) geçerli bir dayanak değil.

boş kağıt veren ben boş kağıt verdim 100 aldım demesi eh. öğrenciler dekanlığa şu sınavda şu öğrenci boş kağıt verip 100 aldığını söylüyor bunun araştırılması için gereğinin yapılmasına..

öğrencilerin itirazı haklı bulunduğunda, üniden üniye değişebilir emin değilim, aynı hoca sınav kağıdını bir daha okur. aslında bu durum öğrenci haksız not aldığında gerçekleştirilen prosedür ama bu durumda da aynı şekilde işleyeceğini düşünüyorum. aynı hoca bir daha okur öğrenci yine itiraz ederse davaya gidiliyor, orada da bir komisyon kurulup kağıt okunuyor. onlar çat 0 basabilir (ki öyle olur). bu tarz durumlarda 100 (0 da olabilir) veren hocanın verdiği notu savunma hakkı var mı bilmiyorum.

toparlamaya çalışırsam, davalık bir durumda hoca bu kağıda niye bu notu verdin hadi savun/açıkla gibi bir durum olduğunu sanmıyorum.

Türkçe eğitim veren üniversitelere baksın.

İlk sorunu bilmiyorum ama ikinci soruna cevabım net bir şekilde o öğrencinin İngilizce öğrenmesi olurdu.

İngilizce bilmeden girersen mezun olman çok zor.

ilkini bilmiyorum ama tezsiz yüksek lisans programlarında yds ve/veya ales gerekmiyor diye biliyorum. tabii sonrasında doktoraya devam edilemiyor.

ikincisi için felsefe için dil öğrenmek çok çok önemli. ingilizce değil aslında ama ingilizce kapıları açması açısından öğrenilmeli. yoksa felsefenin hangi alanıyla ilgileniliyorsa ve tez/proje hangi alanda yapılacaksa ona göre öğrenilmeli. yani varoluşçulukla ilgileniliyorsa fransızca, romantikler için almanca, analitikler için ingilizce, islam felsefesi için arapça/farsça gibi. eğer idealist biriyse yani gerçekten bu alanda ilerlenmek isteniyorsa latince ve antik yunanca şarttır. lisans bölümlerinde okutuluyor. eğer tez/proje skolastik felsefe üzerineyse yine latince veya antik yunansa antik yunanca öğrenmek önemli olabilir.

tabii bütün bunları ciddi anlamda felsefeci olmak isteyen biri için yazdım. aksi halde osmanlıca bilmeyen osmanlı tarihçileri gibi filan olunur. yani ciddiye alınmaz. yoksa çok da önemli değil tavsiye vermek. birkaç giriş kitabı okunması bölümü bitirmek için yeterli olur.

Dil önemli, evet. Ama dil öğrenmeden de burada yüksek yapabilirsin. Sonrasında ilgin artarsa dil öğrenme isteği de gelir içinden belki, bazı filozofları anlamak için bunun gerekli olduğunu kendin fark edersin.

Devlet okullarına bakabilirsin. Bu arada YDS biraz strateji sınavı, az bi İngilizce’yle 50 alabilir misin bi araştır derim.

Kötü yerlere de girme, mutsuz olursun.

Ben şahsen hep evde yaptıklarımı tükettim ama ev arkadaşım süreç boyunca ara ara yemek sipariş etti. Şimdiye kadar başımıza bir şey gelmedi. Konum Kadıköy eğer ısı haritasına göre değerlendiriyorsanız :)

lahmacun evde yapilmasi cok kolay olmayan, yapilsa da disardakinin tadini vermeyen bir yiyecek.

bence soylenir.

hayır. uzun bir süre dışarıdan yiyeceğimi sanmıyorum. hazır lahmacun al marketten, at fırına. olmadı kendin yap internette güzel tarifler var. tabi sen bilirsin, bu bencesiydi.

1 aydır aktif sipariş veriyorum.

lahmacunu dışardan söyleyin, fırında 5 dk ısıtın. 100 C falan. ölsün mikroplar.

Dışardan sipariş vermeyi hiç bırakmadık açıkçası başından beri. Lahmacun da en çok sipariş ettiğimiz şey olmuştur =)

Güvenilir bir yerlerden siparişte sorun olmaz bence. şimdiye kadar bizde olmadı.

@amelie +1. hiç bırakmadım. birşey de olmadı.

Hic birakmadim.

Surecte pizza hamburger patates (10 dan fazla) iskender kofte farkli mekanlardan hep soyledim. Hic de bisi olmadi.

Hep verdim zaten

Gaza getirdiniz çok beni söyledim valla:)

Normalde söylemediğimiz kadar çok sipariş verdik bu dönem. Çünkü evdeydik ve üşeniyorduk.
Hiçbir şey olmadı.

ben söylemedim bir süre de söylemeyeceğim.

1 haziran öncesi hayatta vermem diyen duyurucular, 1 hazirandan sonra hep veriyorduma dönmüş. (aynı kişiler değil tabi gelen cevapların çoğu anlamında)

güzel bir normalleşme geçireceğiz belli.

Diyelim ki şu anda vermediniz siparişi. 1 ay sonra da, hatta sene sonuna kadar da vermemeniz gerekiyor. Şu anda verince riskli, 1-2 ay sonra verince riskli değil görüşü bence yanlış.

Biz iki kere lahmacun siparişi verdik. Gelince kutuyu dışarda bırakıp, evdeki tepsiye aldık lahmacunlari. Sonra da 100 derece fırında 5-10 dakika kadar beklettik. Bunu televizyondaki birkaç doktorun tavsiyesi ile yaptım. Bir de duyuru da yazılmıştı. Sonra İnternette araştırdım, yurtdisinda da pizza için vs aynı yöntemi kullanıyorlarmış. İçiniz rahat etsin isterseniz deneyebilirsiniz.

Yalnız bir doktor da şöyle söylemişti ki çok haklı "normalde yemek yediğiniz yerlerden sırf virüs var diye söylemeyi biraktiysaniz; normale dönünce de ordan yemek yemeyin zira üzerine öksurup, hapsirmadiklari sürece ya da öksürüp aynı eliyle paketleme yapmadığı sürece virüs bulaşmaz. Normal zamanda bunu yapan işletmelerden zaten bin türlü başka virüs de bulaşabilir". Bence haklıydı.

Özellikle biri yok.

Almodovor filmiyse kesin bakarım. Sürprizli hikaye anlatımlarını seviyorum.

David Fincherin ışık kullanımı, yarattığı atmosfer çekiyor. fight club ve benjamin button'dan epey bir kredisi var.

james cameron, christopher nolan, peter jackson ya da ridley scott yazıyorsa kesin sağlam filmdir. konusu önemli değil. hata payı 10da 1 filan olabilir.

yazarken fark ettim. hepsini unut. benim yönetmenim Tim Burton. Burton varsa masal var, sürrealizm var, komedi var, fantastik var, efekt var, aksiyon var, absürtlük var, sağlam mesajlar var, ince göndermeler var demektir.

Of zor soru.

Türkiye sinemasından çoook var. Yönetmen sıralamaya üşendim ama en en en sevdiğim filmi paylaşayım
www.youtube.com

Sevdiğim sahnelerden birini de paylaşayım, 1 buçuk dakikalık kadar olan kısmına bakabilirsin
youtu.be

Yabancı olarak en sevdiğim Xavier Dolan
www.youtube.com
www.youtube.com

Filmden çok anlamam ve istikrarlı bir film izleyicisi değilim. Şu ana kadar istisnasız tüm filmlerini beğendiğim iki yönetmen oldu; Haneke ve NBC. Sonuçta film dediğimiz şey yapay. Ama bu yönetmenlerin filmlerini izlerken hayatı izliyormuşum gibi geliyor. Her şey olağan.

Sirf Guz Sonati'ndan dolayi Bergman diyebilirim sanirim.

psikolojik gerilim seven bünyem için David Lynch tabi ki, Çünkü renkleri güzel kullanıyor, seyirciyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. kesinlikle dehasına hayranım.Çok zeki bir adam ve gerçek bir sanatçı.

özellikle mulholland dr. ve lost highway favorilerim. Her sahnesi, her saniyesi birer akıl oyunu, sanat eseri resmen!

bir sürü alakasız insan var sevdiğim, takip ettiğim ya da severek izlediğim filmlerden sonra "bunun filmiymiş" dediğim.
aklıma gelmeyen de elbet vardır.

filmlerinin yüzde 80'ini ya da fazlasını beğendiğim/sevdiğim yönetmenler:
billy wilder
martin scorsese
robert zemeckis
wes anderson
michael haneke
hitchcock
david fincher
alfonso cuaron

sempati duyduklarım:
tim burton
christopher nolan
spike lee
danny boyle
sam mendes
almodovar
nora ephron
nancy meyers
tony scott

favori seçmek zor da, filmlerini sevme oranlarına göre bakarsak gaspar noe, lars von trier, andrei zvyagintsev, tarkovsky, tarantino, taika waititi, edgar wright, kubrick, guillermo del toro gibi karışık bir liste çıkıyor.

bir de bazı filmlerini yukarıdaki yönetmenlerin çoğu filminden daha çok sevdiğim ama film/beğeni oranı yukarıdakilerden düşük olanlar var; bu kısımda da genelde bergman, fassbinder, agnes varda, wong kar wai, fritz lang, angelopulos gibi kült amca ve teyzeler var.

Nolan.

Kafasını seviyorum. Prestij'den beri.

Guy ritche
Onur ünlü

türk: zeki demirkubuz konuyu işleyişi gerçekçi ve filmlerin senaryosu sıradan ama ilgi çekici. masumiyet, kader, yazgı, üçüncü sayfa.

yabancı: gaspar noe rahatsız edici ve farklı bir üslubu var. irrivesible filmini herkes sonuna kadar izleyemeyebilir.

Denis Villeneuve

Ağır işleyen konuları inanılmaz sürükleyici anlatıyor.

Bergman, polanski, tarkovsky, jeunet, haneke

Nbc, reha erdem. Kız kardeşler filminden sonra emin alper.

Gaspar noe, çüknkü filmleri uyuşturucu gibi başka filmlerin uyandırmadığı hisleri uyandırıyor.

ezel akay türkiye de değil de avrupa da doğsaydı dünyaca ünlü olabilirdi.

cok var ama ilk aklima gelenlerden biri wes anderson oldu. cunku sukuneti pastel renkleri ve simetriyi seviyorum.

Polanski. Repulsion ve The Tenant kadar sevdigim filmler cok az. Cevap kesinlikle en iyi teknik, en iyi kamera kullanimi, en iyi hikaye anlatimi vs. degil. Kurulan duygusal bag onemli.

Isledigi konularla benim de derdimin olmasi: Alt metinde gocmenlik ve yabanci gorulmenin, varolussal sikintilarin cok agir basmasi.

Mekanin rol üstlenip "oynatilmasi"ni seviyorum, hem edebiyatta hem sinemada. Benim uzerimde de buyuk etkisi var mekanlarin, yasadigim alanin. Bu iki filmde de mekanlar bir film karakteri gibi oynuyor, hatta bazen basrolde oynuyor.

Repulsion´da Catherine Deneuve buz gibi, abartisiz role sokulmus. Tam bir Polanski isi.

Lars von Trier. Tektir benim için. Başkası aklımın ucuna dahi gelmedi.

siz bir örnek verirseniz belki bizim de aklımıza gelir.

bkz: kime göre neye göre?

ios mu android mi
balık sever misin
çay mı kahve mi

Evet hayır sorularında aslında cevabın çoğunu soru soran verdiriyor karşısındakine.

Neden nasilda cevaplayan için at kosturmalik epey alan var.

tam anlaşılmıyor sorunuz sanki.

ama bu dediğinizi vurguyla yaparsınız.

- android mi?
+ evet

ya da şaşkınlık belirterek vurguladığında
- android mi? (vurguyla gizli biçimde nasıl yani diye soruyoruz)
+ ya işte daha hızlı iosa göre hem daha ucuz

bir de soru ekinin yeri değişebilir
- çay içecek misin?
+ evet

-çay mı içeceksin? (gizlice neden diye soruyoruz)
+ kahve sevmiyorum. buranın çayı daha güzel

ya karşıdaki isterse extra bilgi verir mesela evet/hayır sorusuna bile ama benim dediğim

neden çay içmeyi seversin gibi sorular
kısaca biraz daha muhabbet etmeye yönelik sorular

e soru cümlesi içersine nede/nasıl kelimelerini ekleyecek şekilde sorarsan cevap da ona göre olmaz mı?

çayını nasıl içersin?
neden android tercih ettin? gibi şeyler geldi ilkden aklıma.

Edit: yanlış anlamışım; kişi muhabbet etmek istemezse isetersen kuantum fiziği sor yine de cevap alaman; ana fikir, soru cümlesi ne kadar uzunsa cevap da o kadar uzun olur.

Tam olarak hangi boşluklar onlar? Ekran görüntüsü alabilir misin?

Filmin kendi bosluklari olur ya programlarda falan ayari olur.

nesi saçma 16:9 işte

Yani zaten kucucuk ekranda izleyip iyice kuculmesi bana sacma geldi. Bende 10 inç tablet var torrentten indirip ful ekran izliyorum. Mubide ekranin yarisinda film, direkt biraktim bu nedenle.

Iyi de onu yonetmenin tercihi. Ekrani genisletsen kenarlardan yersin.

torrentten indirdigimde o bosluklar olmuyor bilmiyorum valla. Kayipsiz sekilde fullscreen yapmak da mumkun

Bosluk genelde alt ve ustten olur, eger izledigin ekranda sagda ve solda da bosluk varsa haklisin.

Filmler normalde 21:9 çekildiği için 16:9 ekranlarda o şekilde olması normal. ama netflixte falan genelde pek olmuyor/az oluyor. 16:9 versiyonunu yayınlıyorlar heralde çok hakim değilim oraya.

Ne dediğini çok iyi anlıyorum.

Bunu yıllarca ben de anlayamadım, insanlara anlatıyorum "yooo normal o" filan diyorlar. Küçük işte, ekranın yarısı simsiyah. Kaça kaç çektiklerinin hiçbir önemi yok benim için, ekranın yarısını niye siyahlık kaplıyor, hepsinde niye görüntüyü göremiyorum ben?

DVD'leri vs açınca 16:10 yapıyorum, benim laptopumda tam ekran oluyor ama çözüm bu değil :))

16:9 çekilmiş filmi altta boşluk kalmayacak şekilde ayarlarsan yanları kesilmiş olur, filmi eksik görürsün. torrent'lerde çıkmıyor dediklerin ya aspect ratio'su değiştirilmiş(haliyle yanlardan bastırılmış süngere benzeyen) ya da aspect ratio'su 16:9 olmayan, daha kareye yakın çekilmiş filmlerdir.

16:9 aspect ratio'nun izlenceye katkısı vardır, bile isteye yapılmış ve bir amaca hizmet ettiği için takmıyoruz. aspect ratio'lar ile ilgili detaylı bilgi için buraya bakabilirsin.
tinyurl.com

Dostum sen mantıklı düşünüyorsun düşüncelerin konusunda yüzde yüz haklısın.İkinci olarak darılmaca gücenmece korkusu olmadan kız arkadaşına direkt bunları söyle çünkü seni suçluyor.Yani burada yazdıklarını ve düşündüğün gerçekleri kendisine söyle.Gelecek hakkında evlilik yolunda uyuşmazsanız zaten yollarınız ayrılır.

çok ilişkilerden anlayan bi tip değilim ama sen haklısın ama kız da haklı abi

Üniversite biter bitmez evlilik düşünmesi, kız arkadaşının çok da mantıklı biri olmadığını gösteriyor. Sen de dürüst davranmışsın. Kendini evlenmek zorunda hissetmemelisin. Burada doğru olan yolların ayrılması.

Gerçekten de planlarınıza o kişi dahil değil. Gelecek de yok bu durumda.
Hiç kimsenin karşısındaki kişinin zamanını çalmaya hakkı yok. Yolları ayırmak en doğrusu.

@ruhen hastayim ben kendisi de düşünmediğini, erken olduğunu vs söylüyor. ama yurtdışında yaşama isteğine de böyle bi şansım varken engel olamıyorum, gönül ister ki tabii ki oda gelebilsin birlikte yaşayalım ama evlilik hariç yolu yok. böyle bir şeyi de mantıken şuan düşünmüyoruz. şuan için zaten 2-3 sene sonrasını konuşmak çok çok saçma diyorum, birlikte hayal kurulmadığı için suçlanıyorum. geriye bir ihtimal kalıyor türkiye’de yaşamam o senaryoda işte.

hiç bir kadın hatta erkek, bu şekilde hayatına dahil edilmediği bir yerde durmak istemez kusura bakmayın. kız arkadaşınız haklı

@shredd zaten her zaman %100 açık sözlü oldum. bugün taparsın çok seversin istersin, yarin öyle bir hata yapılır ki buz gibi soğursun dün verilen tüm sözler laflar yalan olmuş olur. kaldı ki, bana göre büyük kararlar bunlar, o yüzden her şeyi vakti gelince konuşmak doğrusu ama sonuçta bir şeyi gizlemiyorum.

peki siz avrupa'ya yerleşme düşüncesi içerisinde kız arkadaşınızı nereye koyuyorsunuz ? avrupa'ya giderken ayrılmayı mı düşünüyorsunuz. zamanı gelince bakarız mı diyorsunuz, kız arkadaşınıza dediğiniz gibi. e bu senaryonun sonunda ayrılık olması gerekiyor zaten.

kız arkadaşınız da haklı siz de haklısınız. yolları ayırmak gerekebilir.

@feragezgini bunları şimdiden konuşmak yerine evet dediğiniz gibi zamanı gelince bakarız düşüncesindeyim. az bir zaman değil çünkü min 2 seneden bahsediyoruz bu 2 sene çok uzun değil mi? insanların düşünceleri değişebilir, o gün gelmeden böyle şeyleri bugünden konuşmak bana saçma geliyor. ama ben ilişkinin en başından beri bu düşüncemden bahsetmiştim zaten uzun süredir olan bir şey. kaldı ki tr’de çalışıp 1-2 sene deneyim kazandıktan sonra gitmek istiyorum daha buradayız yani.

İlişki evlilik yolunda mı gidiyor yoksa maksat günümüz mutlu olsun mu?
Eğer evlilik yolundaysa plan yaparken iki tarafı da düşünmek gerekir. O gün gelince belki fikrim değişir demekle olmaz. Ya değişmezse? Günü kurtarmaksa zaten kız fazla alıngan.
Şahsi fikrim kariyerinize odaklanın o yıllar geri gelmiyor. Kızı da kırmadan ilişkiyi bitirmek en mantıklısı. Ama gönül işi mantık da dinlemez Allah kolaylık versin..

aklıma sevgilisi için erasmusa gitmeyenler geldi. aman abi sakın planlarından ve hayallerinden vazgeçme. gelirse gelir. istiyorsa planlarına kendini de dahil eder. dediklerinin arkasında dur, aynen devam et.

@the cat
niye, uzak olunca ilişki devam etmiyor mu ? ben orada düzenimi kursam mesela ayaklarım üzerinde dursam sonra kendimi bişeyler için hazır ettiğimde onu yanıma alsam? ha bir de gelince hiç sevmeme mevzusu var, alışamaz vs bir sürü şey. ya da direkt ben alışamam, dönerim. bu da ihtimaller dahilinde neticede. hayat abi bu, bilebilir miyiz? peki benim isteklerim, düşüncelerim? çok güzel bir teklif alsam mesela gitmesem? ya da direkt hiç bilmediğimiz yere sıfırdan evlenip gittik diyelim çok çok büyük risk ceğil mi?

bence konu kapanmis. sirf sevgili istiyor diye turkiye'de kalinmaz. gercekci olursak zaten hayatinda daha bir suru sevgilin olacak. daha iyisini bulursun. git avrupaya.

"ben orada düzenimi kursam mesela ayaklarım üzerinde dursam sonra kendimi bişeyler için hazır ettiğimde onu yanıma alsam?" kesinlikle oyle bir sey olmaz, cocuk mu kandiriyorsun derler. "olme esegim olme" deyimi bu gibi durumlar icin turetilmis. zaten kizi yeterince begeniyor olsan evlenip yaninda gotururdun. ben gideyim sonra gelirim = cayma hakkim olsun istiyorum, sen beni bekle bu sure icinde.

Zaten önünüzde bu kararları düşünmeniz için kocaman bir yıl daha var mezuniyete kadar, bir yıl içinde kim öle kim kala. Belki de ilişki, yurtdışı meselesine kalmadan, başka bir sebepten ötürü bitecek. O yüzden şimdiden düşünüp fazla da sıkmayın canınızı.

Bir de, bu tarz konularda genelde karşı tarafı hayal kırıklığına uğratan şey sizin yaptığınız plandan ziyade, bu planı aktarış biçiminizdir. Yani elbette eğitiminiz gereğince yurtdışına gitmeyi düşünmenizden daha normal ve daha mantıklı bir şey olamaz, fakat bunu "ben giderim, ben ederim" vs. gibi tamamen birinci tekil şahısta konuşarak söylüyorsanız elbette karşı tarafta düşüncelere yol açabilir. Ben giderim demek başka, acaba beraber gidebilir miyiz ya da gitsem nasıl oluruz diye sorular sormak başka.

Bir de, bu konuda çevremizde çok örnek var ve bu tarz ayrılık yaşayan neredeyse herkes ayrılıyor sonunda. (Ben de dahilim buna) Bu yüzden, böyle bir kararı bu kadar açık bir şekilde iletebiliyor oluşunuz, ona kıyasla ayrılık ihtimalini çok daha cesur karşıladığınız anlamına geliyor. Belki de buna bozulmuştur.

aynı durumu yaşayan, kadın tarafıyım. bu sene mezun oldum ve yurt dışına çıkma planım bir süre erteledim. bunun sebepleri arasında erkek arkadaşımla daha cok vakit geçirmek istemem de var. 1 sene içinde her şey değişebilir, bunu yaşayarak göreceğiz.
mantıklı düşünüyorsun, bunu kaybetme. öte yandan, fırsatlar karşımıza tekrar çıkabilir, çok şey değişebilir ama bir insan bir kez karşımıza çıkar ve bir kez kaybedilir.
eğer geleceğinde hiç bir şekilde göremediğin birisi ve er geç zaten ayrılacağınızı düşünüyorsan, erkenden bitmesi ikiniz için de daha iyi olur. kız arkadaşına “senin için gitmedim bak. kötü oldu” deme tabi eğer gitmeyeceksen. kararların sorumluluklarıyla beraber sana aittir. karşındaki insanı da üzmemen lazım, enine boyuna düşünün derim.
ikiniz için de en iyisi olsun.

bence kız haklı. bir yere kadar tamam, sonrası yok diyorsun. kız arkadaşın için geleceğinden vazgeçme tabi ama isteseydin geleceği de birlikte planlardın.

sen yurtdışında yaşamak isteme hakkına tabii ki sahipsin fakat kız haklı kusura bakma. sen onsuz bir gelecek planlıyorsun ve bundan duygusal bir rahatsızlık duymuyorsun ama kız senin yurtdışına gitmenle ayrılığın aynı şey olduğunu bildiği için rahatsız oluyor. derdi yurtdışına gitmen değil yani. ilişkinin son kullanma tarihi var gibi bir şey. seni sevdiği için bırakamıyor da öyle gitmeni bekliyor. ne üzücü değil mi? beni suçluyor demişsin ama ne yapsın?

dostum biraz empati kursan aslında mevzuyu daha iyi anlayabilirsin, sen çok rahat eyvallahı çekip arkana bakmadan gidecek imajı veriyorsun. tc de buna fuckbuudylikten bi tık sonrası gözüyle bakılır. faruk biz şimdi neyiz sorusunu sorması doğal. ilişki kavramına farklı baktığınız yol ayrımına gelmişsiniz. ben avrupaya gideyim sonra seni alırım gibi bir sonuca da varmayacaksanız. devam etmenizin bir anlamı kalmamış gibi duruyor. 1 sene daha ilişkiyi sürdürmek atlayacağınız yüksekliği arttırmaktan farksız.

O kadar istiyorsa seni, o zaman o kendinden feragat etsin, sonuçta sen gelecek için seni hesaba katmiyorum demiyorsun ona, o bu durumu öyle yorumluyor. Ha gerçekten katmiyorsan ya da katsan mi katmasan mi kararsizsan, yanlışlık sende.

Ha böyle değilse,

Yani sevgilin, darılma da, böyle seni aşağı çeken insanları pek umursamamak lazım bana kalırsa.

Ancak bu bir tarafı, kilit nokta bana kalırsa demin de yazdığım feragat meselesi.

Çünkü sizin durumda, sanki sen yapılmasa da olur olan bir şey yapıyorsun gibi bir durum oluşmuş, ve bu yüzden senin vazgecmen gerekiyor, suçlusun.

Onun ilişki anlayışında öyle bir şey var madem, fedakarlık yapan, feragat eden o olsun.

Mesela o da aynı ülkede yüksek lisans araştırsın, başvurular yapsın. Ayda, iki ayda bir yanına gelsin...

Ama sen söyler misin bilmem de hayatım pahasına bahse girerim teklif etmek değil sözü bile geçse kabul etmez ve lafı karıştırıp yine seni suçlar.

Kendi hayatına yatırım yap
Bas git avrupada master yap

@photo85 ben master için değil direkt çalışmak için düşünüyorum orayı. 1-2 sene türkiye'de alanımda deneyim kazandıktan sonra şirketlere başvuru yapıp illa bir iş bulurum düşüncesinedyim gitmek için master vs yapmam şart değil yani, onun gelme durumu benim gibi çalışma- oturma izni olmadığından rahat olmuyor.

@encokbenisevin katmama gibi bir durum zaten yok ki,sadece mantıken hiç bilmediğim bir yere gidip orada sıfırdan başlarken buradan birisiyle beraber gitmemin tek yolunun evlilik olması ağır bir sıkıntıyı doğuruyor, yoksa mesela kendisinde de ab'de oturum- çalışma bulunsa ben zaten tamamım beraber gidip bir şeyler denemeye, işi bozan kısım işte o ciddileşme, şimdiden konuşmak onları fazlasıyla geriyor beni ve çok çok ilerisi.

Yani senin durumda anladığım öyleyse, evlenmek ya da evlenmemek değil, bunun hemen olup olmaması ile ilgili.

Bir de, evlenir evlenmez yurtdışına ya da başka şehire gitmek, intihara teşebbüs gibi evlilik adına, çünkü bir süreniz çok yapışık geçecek, birbirinize mecbur hatta mahkum konumda olacaksınız.

Bilemiyorum, belki "bizim için daha iyi bir gelecek için yapiyorum bunu" şeklinde sunmak öyleyse işleri bir ihtimal değiştirebilir

E arkadaş hayatına dahil etmiyorsun ki arkadaşını zaten. 2 senelik bir ilişki vaad ediyorsun an itibarıyla, o da buna bozuluyordur. İkiniz de haklısınız bu arada. Sadece sen hem çorbam dursun hem karnım doysun derdindesin (Hem 2 sene sonra kuşlar gibi özgür Avrupa'ya yerleşeyim, ama o zamana kadar da mevcut kız arkadaşımla takılayım). Kız da böyle istemiyor. Hemen evlenmeyelim ama 3-4 sene beraber olursak, işe girdikten sonra beraber yaşarız belki sonra da evleniriz vs. Bu yola girin demiyorum. Ama uzak mesafe ilişkisine güvenmeyen biriyse karşınızdaki oldurmaya çalışmak nafile çaba...

2 parmak. işaret parmağı solda orta parmak sağ tuş. orta tuşa basılacaksa işaret parmağı.

benim farede ekstra tuşlar var. onlar için baş parmak

Tekeri kullanırken orta parmağın da biraz sağa gidecek, sabit tutmayacaksın orta parmağı

2 parmak. işaret parmağı sol tık ve tekerlek. orta parmak sağ tık.

solağım ama fareyi sağ elle kullanıyorum. elime ilk öyle vermişler küçükken.

1 - Orta parmak hakimiyeti işaret parmağı gibi rahat olmaz.
2 - Dört parmak orta parmağa doğru eğimli olacağı için içeri hareket dışarı harekete kıyasla daha kolay.

O yüzden orta parmak sadece sağ click yapmalı. Pandik atmak dışında hiçbir kullanım alanı olmayan bu parmağa sağ click vazifesi fazla bile.

2

hem sol tiklama hem scroll gerektiren bir durumum olmadigi icin orta parmaga bunu hic ogretmeye calismadim. kaldi ki mouse kullanmaya scrollsuz mouse ile basladim ve dolayisiyla bu sekilde gelisti her sey. bilemedik, bir gun tekerli mouse cikacagini...

edit: basparmagim ve yuzuk parmagimi da yabana atmamak lazim, mouse'u tutmadan kullanamam :)

ben solağım ve solda kullanamıyorum mouse'u. sağ işaret parmağı sol tuş,orta parmak sağ tuş. tekerlek orta parmak.

işaret parmağı sol tuş ve tekerlek, orta parmak sağ tuş üzerinde.

dikey mouse'um var bi tane. arada bir onu kullanırsam baş parmak ile önceki-sonraki sayfa tuşu.

2. işaret parmağı sol tuş ve teker. orta parmak sağ tuş.

işaret parmağı sol tuş, gerektiğinde orta tuş ve tekerlek. orta parmak sağ tuş.

hem tıklama hem scroll yapmam gerekiyorsa (upuzun bir pdf dosyasını seçeceksem mesela) sadece sol tuşa basılı tutup mouse'u sayfanın altına getirmek yetmiyor, çok yavaş ilerliyor. o zaman işaret parmakla sol tuşa basılı tutup orta parmakla scroll.

baş ve serçe parmağımın orada tuş yok. onlar da mouse'u yanlardan kavrayıp sağa sola hareket ettirmeye yarıyor.

yüzük parmak çoğunlukla işlevsiz, kimi zaman serçe parmakla ortak tutuyorlar mouse'u.

işaret parmağı sol tuş ve tekerlek, orta parmak sağ tuş.

şimdiye kadar yüzük parmağımla mouse'a tıklamışlığım yoktu, sayende denemek için yaptım ama acayip zor oldu :D

İşaret Parmağı: Sol tık

Orta Parmak: Standart olarak tekerleğin üzerinde duruyor. Tekerle ve sağ tık kullanımı.

yüzük ve serçe parmağımı kullanmayı hiç sevmiyorum. İşaret ve orta parmak yetiyor.

edit: işaret parmağıyla tekerlek kullanan amma çok kişi varmış, çok tuhaf geldi :)

onun dışında yüzük pamağıyla sağ tık yapmayı denedim. O da aşırı kullanışsız geldi. İnsanların çok farklı alışkanlıkları oluyor cidden :d

Oyuncu mouse'u kullandığımdan sağ elle 3 parmak kullanıyorum.

1. Başparmak : Mouse'un sol yanındaki kısayol tuşlarını kullanıyor. Ofis işlerinde kes, kopyala, yapıştır, tümünü seç işlevleri aktif.

2. İşaret parmağı : Sol tık, dpi ayarı, tekerlek çevirme, tekerlek tıklama/tekerlek sağa sola yatırma. Tekerlek yatırmalara sayfa ileri/geri özellikleri atanmış durumda.

3. Orta Parmak : Sağ tık.

cdn.shopify.com

2.

manuel vites araba gibi dusun.

parçadan parçaya değişir. birinin ekran kartı iyiyken diğerinin anakartı daha iyi olabilir. o yüzden toplama alıyoruz

Gigabyte ve asuslar genel olarak iyi. Msilarda bazen piyango vurabiliyor. Model bazlı bakılması gerek.

@argent laptop alacağım da o yüzden.

MSI

sanırım sonsuza dek msi tercih edeceğim.

Çok genel geçer bir soru olmuş. Yani bu tip soruların cevapları da genelde "mekbuk kanka abi apil yaaa" ya gidiyor. Msi tavsiye ederim ama bilgisayarla ne yapacağınızı yazsanız daha iyi edersiniz.

Kullanım amacına göre değişir, değişebilir. Ağırlıklı ne amaçla kullanacaksınız

@encokbenisevinnolur birkaç kurgu birkaç tasarım programı kullanacağım. office programlarında ve internette gezinirken film vs izlerke hızlı olsun yeter.

Şimdi azizim kurgudan kurguya da fark var. Ama minimum sistem için i7 işlemci, 16 GB ram, 2 GB ekran kartından bahsedebiliriz. Ssd mutlaka olmalı. Kullandığınız programın mutlaka bir önerilen sistemi vardır. Ona bakın.
Da vinci işlemciyi öldürüyor.
Premiere minimumda sorun çıkarmaz ama dji codecleri anasını ağlatıyor makinenin.
Photoshop her türlü çalışır.
After effects rami sömürür. Kullandığın projeye göre ekran karti ve işlemci de zorlanır.

Ben msi yi çok beğeniyorum ama diğer markalara da bakmak lazım. Uzun zamandır kullanıyorum yeniden alacak olsam ilk bakacağım marka olur.

genel olarak, asus,msi,lenovo,dell ucuz diye de monster tercih ediliyor.

6 sene önce msi ge70 almıştım, hala daha tepe tepe kullanıyorum. maşallah diyelim.

Bende yaklaşık 7-8 yıllık bir Sony Vaio var, aşağı yukarı dediğin işlemleri yapıyorum ve gayet tıkırında. Bir de SSD taksam muhtemelen daha iyi de olur.

Tabi artık Sony laptop üretmiyor.

Biri anakarta entegre iki grafik kartı var.

RAM denilmiş zaten en az 16 GB, bende 8 var.

İşlemci Intel i7 2.2 GHz.

Diger özellikleri de döneminin orta-ust arası bir bilgisayarı işte.

Ama mesela photoshop açıkken bir video açarsam kasılıyor, tam ekrana geçersem kısa bir süre tıkanıyor.

Premiere pro'yi hiç açamıyorum. Rush ile işimi hallediyorum ama bazen çok kasılıyor, yine de mesela arka planda ikinci bir program açıkken bile performans iyi.

Illustrator'da her şey güzel.

Aklıma gelenler bunlar.
Niye yazdım, işte malzemeler iyi yani, bu ayarda bir şeyler bak. Laptopta pil önemli, sürekli fişe takılı kullanacaksan bile bence, elektrik kesintisi vs. durumlarda bilgisayarın alt üst olmaması için.

Eşten dosttan halihazırda satılan bilgisayarlardan duyduğum ya da deneyimlediklerim arasında yeni alacak olsam Lenovo tercih ederdim.

islemci: amd
ekran karti: nvidia. daha pahali ama fiyat farkina degiyor. mesela islemci icinse amd-intel fiyat farki degmiyor. daha ucuda amd almak daha mantikli.

ram: kingston veya crucial. daha iyisi corsair.
harddisk: samsung, western digital ve seagate. hizlari incele ama cok fark yok genel anlamda. fiyati iyi olani secebilirsin.
anakart: zaten bu alacagin diger parcalara gore sececegin bir urun. marka olarak msi sektor lideri gibi bir sey. daha butceli ise asrock onerebilirim.
guc kaynagi: evga veya corsair'den sasma.

haydi hayirli tiraslar.

Işıklı mışıklı oyun bilgisayarı işine girme efendi gibi dell xps, lenovo thinkpad al

4 kişi mevzunu bilemiyorum, müsade ediliyor diyen var edilmiyor diyen var. aynı evde kalması önemli değil.

hes kodu almanız gerekiyor.

bebeklerde ailelerinin yanında seyahat edebilir diye genelge var.

www.icisleri.gov.tr

Daha önce yayımlanan genelge ile sokağa çıkma kısıtlaması tabi olan çocuklar ve gençlerin ihtiyaca göre bakıcı, aile büyüklerine, kreş veya gündüz bakım evlerine gidebilecek, veli/vasilerinin nezaretinde yolculuk yapabilecek.

Edit: bebek için de hes kodu almanız gerekiyor, velisi e-devlet üzerinden alabiliyor.

Hes kodu tren uçak otobüsle seyahatte gerekli diye biliyorum. Kendi aracınızla seyahat ediyorsanız gerek olmaması lazım

2018'de çıktı en son. şu ara çıkmaz zaten. üniler öğrenci bile almıyorlar kampüse kayıt işleri vs zor.

www.google.com

bu cihazlardan birini alın. wifi üzerinden internete girebilirsiniz.

usb tethering diye aratabilirsiniz. x mi çıkıyor sadece başka hata yazıyor mu yerel ağ bağlantısında.

Bulunduğum yerde o tarz bir cihaz şimdilik bulamam sanırım ama aklımda olsun.
Airties 5446 modem var bu işe yarar mı?
Ayrıca ethernet usb ve usb type c dönüştürücü de var
@fezagezgini
Yerel ağ bağlantısı
Ağ kablosu takılı değil şeklinde yazıyor

telefonu taktığınız algılıyor mu bilgisayar. bir hata vermiyor, takılı değil gibi algılıyor.

Telefonu algılar samsung device diye sağ altta bildirim çıkıyor
Aygıt yöneticisine girdiğimde samsung android yazıyor sarı ünlem var yayında (dosya aktarım modu seçili olduğunda)
Usb bağlantı modunu seçersem telefondan rndis diye bir kısım ekleniyor listeye orda gene sarı ünlem gözüküyor

Ampulün dibinden solumadınız varsayıyorum ve elinizi yıkadınız değil mi dokunduktan sonra. Bizde kırılmadı ama bir şey olacağını sanmıyorum. iyi geceler. Zamanında civalarla az oynamadık (bilmeden)

Bununla birlikte 2011 yılında Jackson State Üniversitesi araştırmacıları Yadong Li ve Li Jin’in yaptığı çalışmaya göre kırılan bir tasarruflu ampul 24 saat hiç dokunulmadan bırakıldığında 0.04 ila 0.7 miligram cıva salıyor. Araştırmacılar kırık bir ampulün örneğin bir çocuk için sağlık riski oluşturması için haftalarca dokunulmadan bırakılması gerektiğine dikkat çekiyor.

teyit.org

Sonuna kadar okuyun.

hıyar yollar?

ee ben bakarım kargoya almam ürünü
yani amaç ne anlamadım ?

kargoya bakmak mı? böyle bir şey mümkün değil. kargolar içi gözükmeyecek bir poşette geliyor. parayı ödemedende kargocu açmanıza izin vermiyor. en fazla kargoyu teslim almazsınız.

kapıda ödeme güvensizlik bakımından kredi kartı ile ödemeden çok daha fazla güvensiz.

@belkider neden çok daha fazla güvensiz olsun ki, kapıda ödemede ürünü almazsan bir kaybın olmaz, kredi kartı ile ödemede seni dolandıracak adam kredi kartına iadeyi yapmaz.

dolandırıcı bunlar alma

@kraltaci

parayı verip imza atmadan ürünü alamazsın. aldıktan sonrada geçmiş olsun

parayı verip imza atmadan ürünü almama olayı çok saçma ben neden ürünü kontrol etmeden alayım böyle saçma bir şey olabilirmi diğer kargo firmaları kontrol etmene izin veriyorlar diye biliyorum bu resmen dolandırıcıların ekmeğine yağ sürmek olur

Cihaz ve fiyati o kadar cazip ki benim bile alas geldi.

Aslinda boyle risklere 10 kisi falan birlesip gireceksin, maliyet duser, urun gelirse de herkes siparis verir ama digerlerine hiyar gelirse komik olur :)

@baknedicem internettten kredi kartı ile alış veriş yapabilmen için, karşıdaki adamın düzgün bir şirketi olması lazım. yoksa pos makinesi alamaz. düzgün bir şirket açtı ama yine de dolandırmak istyor diyelim. internetten satılan tüm ürünler uzaktan satış sözleşmesine bağlıdır ve bellirli bir süre içerisinde sorgusuz sualsiz iade edilebilir. 2. olay ise elinize ürün gelmediğinde bankayı arayıp kredi kartından yapılan işlemi iptal edebiliyorsunuz. yani kolay kolay kimse bu işe kalkışamaz.


ama kapıda ödemede böyle bir şey yok. bir anda karşınızda muhattap bulamıyorsunuz. ve benim gördüğüm tüm kapıda ödemelerde kargo para alınmadan teslim edilmiyor. içine de bakamıyorsunuz. kargoya bakmaya izin veren bir kargo şirketi dahaca görmedim.

bu arada @msb haklı gibi benden 20 lira dolandırılmaya kopar :D

Bugüne kadar kargoyu kontrol edip, yani kargo paketini açıp ödemesini/imzasını atan biri gördünüz mü?

Kapıda ödeme tamamen hikaye. Kapıda ödersin ama ödemeden öne kutuyu açamazsın, yok öyle bir dünya.
"Aa adamlar cidden yolladı lan" dedirtmek için uydurulan bir hikaye kapıda ödeme mevzusu.

Sahibinden, gittigidiyor vb siteler boş yere yapmıyor GET sistemini.
Paran havuzda kalıyor, eğer satıcı hıyar göndermediyse onay veriyorsun paranın satıcıya geçmesine. Yok hıyar geldiyse onay vermiyorsun, prosedür işlemeye başlıyor.

Kapıda ödemeye kanmayın ben bi kere kandım hayatım boyunca bir kere dolandırıldım netten. Ürün geldi kargocunun yanında açmak istedim ödeme almadan actırmıyolar ödedim onların yanında açtım ana çakma ayakkabı olsa yine iyi başka markanın cakması sonra subeye gidip iade ettim sonra da kredi kartı banka iade etti ama uğraşıyosun değmez. Sitenin https olması güven vermesin benim aldığım yer öyleydi btk ya solomona şikayet ettim ama nafile

traşlıyorlardır muhtemelen. öldürmelerine gerek yok.

kendisi yeni hesap oluşturdu okey. ama onun bilgisayarında senin "save" dosyan kayıtlı idi.

şunu deneyebilirsiniz.

C:\Users\KULLANICIADI\Documents\Rockstar Games\GTA V\Profiles

bu klasördeki veriyi silip denesin arkdaşınız. çünkü save burada kayıtlı olması lazım.

bi zararı olmaz. ve cloud save gibi bir şey varsa kapaması gerekebilir. çünkü steamden çekebilir veriyi emin değilim o kısım nasıl işliyor.

rockstar launcherda soruyor hangisini seçeceğini. steamden tıklayınca da rockstar launcher açılıyorsa yerel dosyaları seçebilir.

cloud savei kapayıp, "new game" derse, yine bir şey olmaması lazım.

ve aynı şekilde siz bir kere kendi bilgisayarınızdan oyuna başladıysanız yerel olarak save bilgilerinin sizde olması gerekiyor. cloudu kapadıktan sonra sizinde etkilenmemeniz lazım. artık farklı platformlardan giriyorsunuz.

nolur nolmaz diye kendi bilgisayarınızda ki gta v "profile" klasörünün yedeğini alın.

Sen oyuna girince arkadaşını oyundan atması normal. Kalanı bilmiyorum.

müsait değildir muhabbet edecek durumda değildir o an. mesaj atıp 2. mesajı atmasa daha ayıp olur gibi geliyordur. ben de yapıyorum bunu bazen.

yazamayacak durumda olduğum zamanlarda insanlara mesaj atmadığım için beni de rahatsız ederdi bu durum. 1-2 sefer olsa sebebi var derdim ama hep böyle yapıyorsa kasıtlı olması lazım diye düşünürüm.

geç cevap ver, aynısını yap, merhaba yaz 2. cevabı 2 saat sonra yaz.

2,5 saat sonra cevap verdiğinde k.bakma görmedim gibi bir şey diyor mu ? yoksa normal devam mı ?

ya buna ben de sinir oluyorum. 1 kez 2 kez değil her seferinde yapan biri bilerek yapıyordur. hepimiz telefonumuza yapışık yaşıyoruz sonuçta kimse kimseyi kandırmasın.

demiyor. normal devam ediyor konuşmaya. @fezagezgini

bir kere, iki kere olsa neyse derim de hep yaptığı şey bu. @kelepir

arkadaşlarına anında dönüyor ama? @the cat

herkese sıra sıra yazıp duruma göre devam ediyor olabilir.benim de çok sinir olduğum bir durum bu , " işim var yarım saat sonra konuşalım mı ? " bile diyemeyecek birisine gibtir git deyip iletişimi kesiyorum ben.

Bilerek yapiyor, o 2 saate cevap veriyorsa sen 4 saat sonra cevap ver. 2 3 gun sonra ya sana asiri kizgin bir mesaj aticak(senden hoslandigini gosterir) ya da hicbirsey yapmyacak

hocam bütçe meselesi. dediğiniz gibi 10bini geçecek. o para sizin için sıkıntı değilse alın gitsin.

27de mesele büyüklük değil (arkadaşım 43 inch aldı xD), önceki duyurunda da cevap gelmişti, büyük olduğu için 1080p de piksellerin belirginleşmeye başlaması. ha gözün alışırsa o da mesele değil. göz alıştıktan sonra rahatsızlık vermez yan yana gelince fark çok daha belirgin oluyor.

"yeni çıkan ekran kartı seriler de 2k ya adapte edilmiş şekilde geliyor sorunsuz oynatıyor oyunları."

=adaptasyon ile ilgili bir sıkıntı yok zaten. 2070 almazsan 2060 alacaksın tahminimce. 2060 ile şuanki oyunların bir çoğunu 2k da 60fps oynarsın. ama diğer sene çıkanları 2kda oynamamaya başlarsın.

bir kaç aya toplayacaksan, bekle monitörleri gözünle gör.

ben 34 inch ultra-wide (1080p) ekran kullanıyorum (laptop bağladım), oran 21:9. piksel miktarı 27inch ile aynı. bana gayet güzel geliyor. ama dönüp laptopa bakınca laptop ekranında daha güzel gözüküyor :)

redditte de onlarca başlık var okumanızı tavsiye ederim.

www.reddit.com

www.reddit.com

www.reddit.com

www.reddit.com

www.reddit.com

Masa derinliğin 1 metreden azsa 27 inc'le sıkıntı yaşayabilirsin. Bu derinlikteki bir masa da odanın yarısını kaplıyor. 27 inc dediğin eski klasik tv boyutuna yakın bir boyut.

27 yerine çoklu monitor de düşünebilirsin. Bence çok pahalı olmayan bir 24 inc al. Baktın yetmiyor çift monitor kullan.

4k olmayacaksa 24" tavsiye ederim

27 için gerçekten de 1080p yetersiz kalıyor. Eğer bütçeniz üstü çözünürlükleri destekleyecek donanımlara yetiyorsa alın tabii.

Doğru demiş bitti artık o devir. Ancak cüzi miktar ceza kısmı doğru değil. Her gitmediği sene için katlanıyor o ceza.

çok oldu kalkalı. kaçak duruma düşünce para cezası işliyor. gbt'ye falan yakalanınca da bi evrak imzalatıp gönderiyorlar. bedelli çıkması haricinde eninde sonunda gidiyorsun zaten askere kaçarın yok. artık bedelli de sürekli hale geldi. hem para öder hem de yine askere gider o vatandaş. yoksa askerliği yapmadığı için işe giremez, çalışıyorsa iş yerinden çıkışı veriliyor belli bir süre sonra zorunlu olarak vs.

yukarıdakiler +1

cezası vs var. bildiğim kadarı ile otelde kalınca da gelip evrak imzalatıyorlar. bir kere daha yakalanırsan ceza yiyorsun.

Kayın biraderim evli 2 çocuklu 10 yıl boyunca asker kaçağı olarak yaşadı geçen bedelli askerlikten faydalanıp gidip 21 gün yapıp geldi :) Evet yukarıda da bahsedildiği gibi kolundan tutup götürme olayı eskidenmiş.

Yazılan herşey doğru ama bir anı ile desteklemeye geldim : Askerdeyken ailem ziyarete geldi, ziyaretçi parkında oturuyorduk. Yan masada oturan başka bir ziyaretçiyi bir anda nizamiyedeki askerler aldı götürdü. Adam meğer asker kaçağıymış, arkadaşını ziyarete gelmiş. Tutanak tutup gönderdiler. Tekrar geldi oturdu arkadaşının yanına.

Garantisi yok o işin, çok rahat edilmiyor ama. Tabi eskisi kadar sıkı değil bundan 10 15 sene evvel polis dayanırdı kapınıza sürekli hiç rahat yüzü göremezdiniz. Şimdi gbt'de dahi beş tane on tane x gün içinde yoklamaya gideceğim kağıdı imzalayan var.

Şehirlerarası yollarda özellikle jandarmaların baktığı yerler sıkıntıydı hep. Hiç olmayacak piyangolar çıkabiliyor şehir içerisinde de.

Ceza katlayarak gidiyor pek cüzi bir şey değil ve normal yolla askere gidip terhis olduktan sonra kapınıza geliyor şu miktarda para cezanız var diye, yapılandırıp güzel güzel ödeniyor. Bedelli yapınca para cezası da siliniyordu sabit olmayan sistemde şu anki sabit sistem hakkında bilgim yok.

Mi box s

şunun başka markasını aldım.

www.gittigidiyor.com

el feneri
şarjlı pil ve şarj cihazı
micro sd kart

powerbank

Mi box s 4k,
Microsoft all in one klavye,
JBL tune 600btnc

Philips hue

kindle, xiaomi masa lambası, logitech bluetooth fare

n11 aracılığı ile braun alından ateş ölçer aldım.fiyatı bende kalsın.bu bandın üzerinde bayağı.

biz yazıp hatırlıyorsan pek de ihtiyaç değil gibi.

ssd

mouse

edit: tost makinesi

xiaomi inface

Mi box s. Korona günlerinde TV İzler olduk.

ssd ve wi-fi adaptör aldım.

www.hepsiburada.com

www.amazon.com.tr

800liraya da şunu aldım: www.amazon.com.tr

ssd, ram, mouse, jbl go 2, elektronik sayılmasa da saç kesme makinesi aldım.

mi box, bir de juul almayi planliyorum

Huawei Bluetooth kulaklık-160tl
Baseus 10.000 mah powerbank-60tl
Baseus 0.5m şarj kablosu-25tl

www.amazon.com.tr

true wireless kulaklık
1more e1026bt
www.hepsiburada.com

oyun laptoplarında en önemli iki unsur işlemci ve ekran kartıdır, sonrasında soğutma gelir, çünkü masaüstü bilgisayarda, fan değiştirmek vs gibi soğutmada alternatif çözümler bulabilirken, laptop için bu çok kısıtlı. tabi bu benim fikrim. zaten ssd, ram gibi diğer donanımlar anakartın elverdiği ölçüde artırılabilir. bahsi geçen 2 seçenek arasında ekran kartı açısından rtx2060 daha güçlü sanki. daha önce laptop alan arkadaşlarımın deneyimlerinden yola çıkarak konuşuyorum; hp laptop alan arkadaşlarımdan sıkıntı yaşayanlar olmuştu (aşırı ısınma vs.). bu konuda daha tecrübeli arkadaşların da mantıklı önerileri olacaktır. şimdiden hayırlı olsun.

2060 veya 1660ti altında o paraları vermeyin. 17 inç gereksiz 15 alıp 2 bine monitör alın.

Siz 17 inch alın kardeşim :D Canınız isterse bir de monitör alırsınız sonra :) Günün birinde ya sıkıldım bu odadan bi salona geçip takılayım dersin de yapamazsın

MSI'a o parayı vermek, paranın yarısını çöpe atmak gibi. Buyrun bunu alın:

www.hepsiburada.com

O fiyatlara çıkılıyorsa ekran kartı en az 1660Ti olmalı. MSI'a o parayı vermeyin sakın.

Herkes söylemiş zaten ben 12bine çıksam sahsen rtx2060 kovalardım işlemciyi belirli bir seviyede tutmak kaydıyla. Monster'lar bilinen markalardan bazı sorunları yüzünden ayrılabiliyor haliyle, model bazında kullanici deneyimi araştırın forumlarda sıkıntısı yoksa alın çünkü teoride donanımı çok iyi. Stokta görünmüyor suna da bakabilirsiniz www.monsternotebook.com.tr ilmecisi de bayağı iyi bunun.

@synthetic 'in önerdiği makinenin işlemci son donemin en iyi serisi. Fakat rtx2060 almayacaksanız çok mantıklı bir seçenek. 15.6 tabi ekran.

www.hepsiburada.com

asus olsun derseniz synthetic +1

hangi makinayı aldığını bilemem de sakın ola hepsiburada'dan almak gibi bir hataya düşme. parayı çekip seni aylarca süründürebilirler.

3 hazirana kadar seyahat yasağı var. Nerede açılacak deniyor ?

3 hazirana kadar yasak +1

"bazı level'ları direkt atlamak için testi puanınız varsa alabiliyorsunuz. iki test yapsam zaten puanlar bitiyor."

bilgisayar tarayicisinda bu beles. reklam da yok (adblock yuzunden olabilir bu bakmadim farkina) ben tarayicida kullanmayi daha cok seviyorum sahsen

ben de birkac kere alayim dedim ama 1 sene kullanabilecegimi hic sanmiyorum. sonra vizdan azabi cekecegim kullanmadigim icin...

Soruya tam cevap değil ama android için ilaçlı sürüm indirebilirsiniz. Mevcut ilerleme gider tabi

fransızca için konuşuyorum: gerek yok. bilgisayarda kullanırsanız bir ad-blocker ile reklamlardan kurtulursunuz zaten. ayrıca bilgisayar versiyonu çok daha zor ve faydalı, fransızca'nın yarısını bitirdim ve aşırı zorlanmaya başladım.
not: duolingo'ya ek olarak memrise gibi bir hizmet kullanırsanız çok iyi olur olur. bir de her gün podcast dinlemek lazım.

Arkadaşlarınızı davet edin. Her gelen arkadaş için 1 haftalık Plus üyelik kazanıyorsunuz.

Hiç arkadaşınız yoksa temp mail kullanarak (google'la aratın) kendinizi davet edin. davet linkine tıklayıp temp mail ile kayıt olun yani. 1 hafta deneyin. İşe yarar tek yanı kalplerin bitmemesi. Onun dışında pek bir faydası yok.

Arkadaşın psten girenleri görebiliyor mu ?

Aynen o da görebiliyor psten girenleri. Ancak friend request gönderince birbirimize diğerine ulaşmıyor