sourdough

Sourdough starter

tam olarak sour dough.

ekmeklerin uzerinden biliyorum.

tureng.com

Ben bunu dun Amerikali bir arkadasima sordum... Icerik ayni, sadece hard cover oluyor bizdekiler, bazen o yuzden international edition aliyorum cok pahaliysa dedi.

içerik de farklı olabiliyor benim aldığım orjinal bir international kitapta son 2 chapter yoktu.

Gıdı.

www.renkliwebim.com

demek istediğin buysa biz buna göt çene diyoruz

myhealthtips.in

Bu ikiye ayrılmış çene tanımında gerçekten ciddi misiniz? Hakikaten ass chin/göt çene mi?

Saf bir insanım, vallahi inanıyorum.

Şu mu acep: pbs.twimg.com

Yılların göt çenesine siz ne diyordunuz ki haha.

Gıdı o gıdı.

@patiska hayatimda hic got cene dememistim acikcasi. hala demedim. yalnizca uc defa (ingilizcesini de sayarsak) yazdim o kadar... ne derdim bilmiyorum. sanirim daha sevimlisi "cenesi gamzeli" gibime geliyor.

Atilla Taş'ta da varmış bundan: media-cdn.t24.com.tr

Disk Utility'ye gidiyorsunuz. (Spotlight'tan arayin)
Yandaki sutundan Macintosh HD'yi (ya da adi her ne ise, depolama alaninizin adini) seciyorsunuz. cl.ly

Burada tepedeki Erase'e gelip
Erase Free Space diyorsunuz.

Bilgisayarinizdan sildiginiz dosyalari tamamen temizliyorsunuz bu sayede ve alan aciliyor. Fastest ya da Most Secure, nasil isterseniz oyle silebilirsiniz.

time machıne mı ne ondan galıba.

Disk Utility'den bahsettiğiniz adımları takip ettim, ancak herhangi bir fark olmadı. Time machine'le de bir ilişkisini bulamadım.

Harici bir programa disk'i tarattığımda bu "diğer" adı altındaki çoğunluğu maillerin oluşturduğunu gördüm. Maillerin bir kısmını gözden çıkarınca 20 gb kadar yer açıldı.

Teşekkürler.

ilk buluşmada "bundan cacık olmaz" dediğim kızla yedi ay çıktık.
bu hafta ayrılık. geçirdiğimiz güzel vakitler aklıma geldikçe içimde birşey acıyor.
cevap: ilk izlenim değil zaman belirliyor herşeyi.

O insanı ilk gördüğünüz an yaşadığınız duygular değil ama o insanla ilk etkileşiminizde (konuşma olsun, bakışma olsun) hissettikleriniz önemlidir ve de doğruluk payı yüksektir. Onun kendini ifade şeklinin, tavırlarının, vücut dilinin, sesinin sizde antipati yaratıp yaratmadığına, sizi korkutup korkutmadığına bakın derim. Bunlar denge içindeyse ve size güven veriyorsa tamamdır.

Edit: Anlatım bozukluğu yapmışım, düzelttim.

Ondan etkilenmekten korkuyor da olabilirsin belki. Ya da seni etkilemeye başladığı için sinir oluyor da olabilirsin. Kulağa saçma geliyor ama valla var böyle bir şey. Ilk izlenimlerin çok da etkisinde kalmamak lazım yani, boşver. Zamana bırak+1

ilk izlenimime çok güvenirim, testlerde de ilk işaretlediğim doğru çıkar, ilk aklıma gelen tarihler doğrudur genelde de.

ilk izlenimlerime cok guvenirim. bir insanin iyi olup olmadigini hemen anlarim. sonradan taniya taniya sevdigim kimse olmamistir hayatimda. onyargiyla yaklasmam kimseye.

elektrik denen sey var, onu soyleyebilirim. havada bir seyler ucusur ve anlarsin. yani ben anlarim.

Hiç tutturamıyorum ben, hep göte geliyorum. En son bi adamla tanıştım, dedim çok tatlı bi herif bu, iş bilir piç bi tip değil, hatta ezik bile biraz, adam don juan çıktı anasını satayım. Sonra da üzülüyorum tabi.

Cocuk yakisikli degil galiba

ilk izlenimlerim hep doğru çıkıyor. ilk tanıştığımda hoşuma gitmeyen bir şey varsa, o insanı sevmeye çalışsam ve yakınlaşsam da sonradan mutlaka bir uyuşmazlık yaşıyorum. sadece sevgili özelinde değil, herkesle böyle oluyor.

ilk izlenimlerimin tam tersi çıkıyor.
"ya bununla olmaz" diyorum. pat olmuş.

ilk izlenimlere çok takılmamak gerekli bence. çünkü genelde asıl yanıltan ilk izlenimle beraber edinilen ön yargı oluyor.

ilk izlenim, önceki yaşantılarımızdan beslenen bir önyargı, subjektif bir fikirdir.
her ne kadar bazı insanların bu konuda doğru teşhis koyma yeteneği güçlü olsa da herkes ilk izlenim konusunda zaman zaman yanılır.
bir insanla birlikte yeterince zaman geçirmeden o insanı tanıyamazsınız.

YES

ilk izlenimlerime güveniyorum, yaşadıklarımdan genelleme yaparsam doğru çıkıyorlar çünkü.
ama antipati duysam da tanımadığım birine set çekmem, sonuçta sadece bir his. yanlış çıkma ihtimali mümkün.

benim ilk izlenimlerim de genelde doğru çıkmaz. çok önyargılıyım.

İlk izlenimlerime çok güvenirim. Yanıldıklarım kayda değer bir oran değil. İlk izlenim sadece tipe bakmak değil tabii ki. :)

binemezsin.

o biletleri ucusun bir ayagini kacirdigin takdirde digerine binemeyecegin seklinde bir kuralla satiyorlar. mumkun degil.

Pegasus-Roma 150 TL'ye falan bulunuyor.

Yeşil pasaport varsa,

Ist-Roma 150
Rom-Bangkok 1500

Kar: 850 TL :D

@6 yasimdan beri metal dinliyorum

öyle valla. gerekirse transit vize alınır. yine ucuza geliyor. + thy gerçekten rahat bir yolculuk sunuyor. (aeroflot ve korean air le de aynı yolu gittim thy daha iyiydi)

kendi kendine acar ki o.

unarchiver'i deneyebilirsin. guzel, her turlu seyi aciyor.
wakaba.c3.cx
itunes.apple.com

the unarchiver. harbiden her şeyi açıyor. başka programa gerek yok.

Unarchiver+1
Rar extractor diye de spesifik bir şey var, sen biliğin

1- garip bi alet. vakum gibi, acıtmıyor aslında, 1 saniyeliğine "ahhh" dersin o kadar.

1. Acımadı ama gıdıklamıştı beni, çok huylanmıştım. Dendiği gibi vakumlu bir şey. O vakumlu şeyle genel bir temizlik yaptı, ince ayarı da ucu l şeklinde olan bir çubukla tıkır tıkır kaşıyarak yapmıştı kulak içimi.

1) acıtmaz gıdıklar ama doktorlar öyle normal kulağı temizleme taraftarı değiller, o kulak kiri dediğimiz sarı yağı aldıklarında tozlar bu sefer de kulak zarına ve etrafına yapışıyor ve ileride çok daha büyük zararları oluyor, gidipde azarlanabilirsin yani. doktorların tavsiyesi eğer ulaşamıyorsan dokunma şeklinde hatta çubuk yüzünden kulak zarına zarar verenlerle dolu bir sürü insan var, serçe parmağınla temizlediğin kadar diyor doktorlar.

2) cevapsız.

1- kulak temizligi icin baska bir yontemde: once doktor bir kulak damlasi yaziyor sana, sen onu bir sure kullaniyorsun. zaten o damla kulaktaki kirleri ymusatiyor. sonra'da doktora gittiginde kalkan kirleri alet ile kaziyarak aliyor.

bir cok doktor kulak temizligine karsi ve zararli diyenlerde var. temizlenmesi gerekiyorsa anlattigim yontem daha iyiymis.kbb uzmanina sorarsin.

1) acitmiyor. aleti kulagina sokuyor hup diye cekiyor cihaz. sokarken biraz hirpalaniyor bana oyle olmustu.
2) Burberry'de bulursun.

hiç kavga etmeyen çiftler bi süre sonra ayrılıyor sıkıcı diye

Ayrilmid ciftler hic kavga etmezler kavga etmeyen coftler ayrilirlar. Kadinlari bu konuda anlamak zor. O yuzden ayarinda kavga etmek lazim

yok donmez. bosuna ugrasma. bi arkadasin basina geldi ordan biliyorum. giderek kotulesip bitti.

Herhangi bir ilişkimde hiç kavga etmedim. Kavga ve yüksek sese karşı hassasım, karşımdakinin sesi yükselirse titremeye başlarım ve konuşamam. Sesimin yükseldiği herhangi bir kişi ile tekrar konuştuğum da gözlenmiş değil ki tarihte iki kere oldu. Bir de ben sıkılmıyorum sıkıcı şeylerden. 8 yıllık ilişkimde en son 3. yıl tartışmamsı şeyler olmuştu ama ses yükseltmedik hiç. Seviye düşerse ve ağır laflar edilirse, ben o işte olmam. Ayrılık nedenimiz araya birtakım çok güçlü kişilerin girmesiydi, tartışarak veya başka şekilde düzelemezdi. Ypksa, gayet düzgün anlaşıyorduk. Anlaşa anlaşa çıkmaza girdik. Herhangi bir ilişkiye başlamadan önce "Kavga etmeyeceğiz, edemem ben. Sesini yükseltme, ben yükseltmeyeceğim. Sıkılmaya varsan, ben varım. Kahkaha dışında yüksek sese gelemiyorum. Şaka değil" diye başlıyorum.

Ama ilişkiler kavgalı veya kavgasız, belli bir seneden sonra masal gibi gitmiyor. Tamam, Emile Zola veya Victor Hugo gerçekçiliğinde de olmuyor ama Külkedisi masalı da yaşanmıyor. İkisinin arasında, karşıdakinin insan olduğunu bildiğin ama özel bir insan olduğunu düşündüğün şeyler yaşanıyor.

Kavgalarda seviye düştükçe ilişkinin durumu belki kurtarabilir. Birbirleri ile her gün kavga edip ağır şeyler söyledikten sonra akşama hiçbir şey olmamış gibi canciğer kuzu sarması olan çiftler çok. Bir arkadaşım kocası ile öyle mesela. Öyle laflar söylüyorlar ki, onun ağzından çıkan şey benim ağzımdan çıksa intihar ederim "Ben bir insana nasıl bu lafı söyledim" diye. Ama onlar 3-5 günde bir böğrüşüyorlar, sonra masaya da birlikte oturuyorlar, yatağa da birlikte giriyorlar. Çünkü enerjilerini ondan alıyorlar. "İki kavga edelim de rahatlayalım" diye bakıyorlar. Ama bu tamamen ilişkinin dinamiğine bağlı.

Tatiller çok da geçici çözümler değil, insanın kafasını toplayıp düşünmesi için fırsat veriyor.

Bir kere bayır aşağı giderse geri dönüş yoktur.

Saygı > Her şey.

kabga edilecek sebeplerse edin sonrasında o ilk öpücüğün tadı hiç bi yerde yok. ama saçma bir kavgaysa etmeyin alttan alın haklısın de haklısın desin sana o zarar veriyor işte ilişkiye.

pamukli pedler var sentetik belki sende sorun yapiyor olabilir. yurtdisindan almistim ben ama bitince mecbur orkid'lere kaliyorsun.
vaktinde carefree'nin cok sahane pamuklu pedleri vardi ama artik satmiyorlar onlari.

Tampon kullanabilirsin.

Tampon kullan

kotex deneyebilirsin, diğer pedler gibi yüzeyi naylon gibi değil.

penye kumaş kullanacaksın tabi ki. kullanmadığın atletleri falan kesip mümkünse ütüledikten sonra katlayıp ped gibi kullanacaksın. eskiden ped yokken yapılırmış. tampon sağlıklı değil.

sırf genişliği sebebiyle geceleri en küçük boy bebek bezinin kullanıldığını biliyorum. tabi gündüz zor, belli olacağı için.. Siz de en azından uzun süre orada kaldığı için geceleri kullanabilirsiniz.

Pişik kremleri de sürebilirsiniz sanırım..

Kotex in günlük pedi ile başladı bu olay sonra orkid de yaptı lanet olası
Tampon kullanmadım kullanamam da galiba bilemedim sünnet çocuğu gibi yatıyorum :(

www.kizlarsoruyor.com
www.kizlarsoruyor.com

orkid infinity deneyebilirsin, watsons ve gratislerde var. diğerlerinden oldukça farklı ve rahat.

Rossman da satılan facelle markasını şiddetle öneririm. Kotex'e bile alerjim vardı. Care freenin biraz geniş günlük pedleri iki kat çamaşır v.b ile çözmeye çalışıyordum yıllardır. Bulunca da organik ped alıyordum ki çok pahalı...ne zaman rossmani keşfettim rahat ettim. Facelle alin, günlük ped olarak da yine facellenin paketli pedlerini kullanıyorum. Bir de watsons da satılan bir marka var, adini unuttum. Yoklukta gideri var.

Evet bu arada da pisik kremi kullanın. Bir kaç gün dışta da sadece su ile temizleyin o bölgeyi, sabun v.b kimyasal değmesin. İyice kurulanin, sonra kremlenin.
Geçmiş olsun.

Yapma bence zaten 1-2 güne biter
Dengeni bozma

o geciktiricilerden hayatımda bir defa, mezuniyet töreni haftamda regl olmamak için kullandım. elbisem beyazdı filan, ne riske gireceğim dedim. kullanmaz olaydım. aylar sürdü reglimin normalleşmesi. bence kullanma.

dördüncü gün artık regl hormonların baskın iyice, östrojen vs tekrar normal seviyeye dönmeleri günler alıyor zaten bilimsel olarak. sanmıyorum ki işe yarasın.

www.biyolojisitesi.net

arkadaşım başladığı gün almıştı, kesilmedi, azar azar ve daha uzun süre regl oldu. ters tepti yani, bence alma

www.dailymotion.com
11. dakikadan sonrasını izle;)

Ne şarkıymış arkadaş, önceki gün de gördüm duyuruda aynı soruyu ama linke tıklamadığımdan cevabı bilemiyorum. Aramaya inanın bence.

tarkan-verme

anagrama inan.

- modelini gerçekte gördüysem internetten alıyorum. ama sadece internetteki resminden yola çıkarak almıyorum.

- güneş gözlüğü sezonu mart sonu nisan başı gibi başlar, daha ucuz isteyen ekim-şubat arası da alabilir.

- adam akıllı, eli yüzü düzgün, eciş bücüş olmayan bir gözlük kabı ve gözlüğü daha da kirletmeyecek bir temizleme bezi yollasalar süper olur.

Mağazadan çünkü uyuz biriyim illaki çizik gelir bana eğer internet siparişi versem


Bence mart gibi başlamalı malum güneş yüzünü göstermeye başlıyor


Tabiki hediyeler hoşuma gider
Ama kargo kullanmam ki


En Son rayban wayfarer mat siyah aldım çatlak var götürdüm mağazadaki mat siyahların hepsi çatlak bana bi tanesini verdi idare et firmaya göndereyim dedi 1 ay bekledim sonuç olumsuz gittim damla olanlardan aldım birinin camin içinde parmak izi gibi bi leke çıkmıyor onu da götürdüm parlak wayfarer aldım onda da çizik var diğer şube de temiz buldum da aldım :(

Mağazadan alırım, seçene kadar yirmi otuz tane denerim çünkü. Bu gibi şeylerin önceden görülüp beğenilmedikçe internetten alınmasının zor ve riskli olduğunu düşünüyorum.

Bana göre güneş gözlüğü sezonu yok, gözlerim açık renk olduğundan her mevsim kar yağmur vs fark etmeden takarım. ama genel olarak nisanda başlıyor çoğunluk için bence, mart erken biraz.

Gözlükle birlikte yedek bir silme bezi, ufak sıvı temizleme eşantiyonu gibi bir şeyler güzel olabilir. Kılıf zaten geliyor.

-Gözlüğü dükkanda denediysem ve fiyatı uçuksa çaktırmadan modelini not eder internette daha ucuzu var mı diye bakarım.
-Güneş gözlüğü sezonu yazın hemen öncesi ve yazdır, bir de yaz sonuna doğru gelen indirimler.
-Bir dahaki alışverişe indirim çeki olabilir, ve Lt. Col. Frank Slade 'in dediği gibi düzgün bir gözlük kabı ve temizleme bezi.

kıçından uydurmuş.

500 kelime alıntı yapıyorsan hoş görünmez elbette. Ama atıfını düzgün yazarsan intihallik bir durum olmaz. Ama ben hocan olsam şöyle bir yan bakardım.

@alperz, ama elindeki kaynak bütünlüğü bozulamayacak, uzun ve alanda herkesin atıf yaptığı en temel kaynakmış.

bi arkadaşım ekolu oldu ama yapacak bi şey yok :)) çok teşekkür ederim.

Manifesto gibi bir şey sanırım. Herkesin derken kastettiğin şey tüm dünya mı yoksa bizim memleket mi?

tek seferde 500 kelime alıntı yapiyorsa oehhhhh dersin, bir sayfa alinti mi olurmus. alıntı dedigin metin icinde 2 satır olur, 2 satırı aşarsa ayri paragraf aşarsin ama o da en fazla 10-15 satır olur.

dünya çapında ve türkiyede.

Öyle bir belirlenmiş net sınır yok. Burada iki duruma dikkat çekesim geldi. İlki 500 kelimenin aynen alınıp alınmadığı. Zaten kaynaktan olduğu gibi 500 kelime alırsan ve bunları tırnak içinde göstersen dahi "Al tüm makaleyi tırnak içinde göster bari" derler; intihal tanımına girip girmeyeceği meşhul ama beğenilmez kabul görmez. Diğer durum da şu: diyelim tırnak içinde değil de, cümleleri aldın evirdin çevirdin. Atıflarını da doğru düzgün yaptın. Yine de tek kaynağa abanmış olunursa ona pek iyi gözle bakılmaz. "Aynı çalışmayı mı yapıyorsun. Başka kimse bu konuda çalışmadı mı" derler. Baz aldığın bir çalışma olması normal ama çalışmanın tamamının ya da o çalışmanın bir bölümünün ezici çoğunluğunun tek bir kaynağı baz almış olması normal değil.

@jaygatsby, tezin içinde muhtelif yerlerden bahsediyoruz üstat. 500 kelimelik bir paragraf değil yani, farklı farklı yerlerde birkaç cümlelik alıntılar.

Neymiş bu böyle yaz buraya da cahil kalmayalım.

ayrı ayrı olursa sorun yok, niye olsun ki. ama yazilan tezin uzunlugu, içerigi, diger kaynaklar falan da önemli ayça nın söylediği gibi. tüm tez degil bir chapter icin de bile arka arkaya aynı eserden verilen referans ayip olur, "başka insan mı yok, babayın oglu mu bu Jefferson: 2012" derler.

500 kelimeyi parça parça alıntılayacaksan bile, üç dört sayfada bir alıntı yine de hoş görünmez. İntihal olmaz ama iyi de karşılamazlar.

Ayrı ayrı yerlerde, koca tezde 1 sayfalık alıntıdan hiçbir sıkıntı olmaz.. Atıfları doğru düzgün verdiyse tabi.

Açın bakın bir sürü kitapta, temel aldıkları kimi kitaplar vardır ve iki üç sayfada bir onlara atıf yaparlar..

Bir sayfalık blok halinde bir alıntı ise eğer, çok gerekli değilse hoş karşılanmaz, ama illa gerekliyse bir punto küçük halinde ve içe çekilmiş şekilde, alıntı şeklinde yani, yazılırsa kabul görür. Diğer türlü, paragraflar tamamen alınıp en sona (Ahmet, 2009) yazamazsınız.

@alperz piaget ayarında bir hocaymış :)

Direkt olarak, bire bir sözcükleri alıntılamak yerine oradaki kavramları kendi cümlelerinle açıklayıp diğer kaynağı referans gösterebilirsin. Bunlar haricinde birkaç sayfada bir aynı referanstan cümleler olunca en sıradan okuyucu bile bunu fark edip "tezi bu referanstan yazmış galiba" diyerek rahatsız olabilir.

Uzun paragrafları direkt alıntılama.
Çok spesifik bir tanım alacaksan bu olur.
Bir açıklamana referans göstereceksen, kanıt/destek olarak sunacaksan "xxxx et al. also suggested a similar explanation to this phenomenon..." gibi bağlayıcı bir cümle ile referansa gönderme yap. Direkt alma.

Turnitin'e yüklenince kabak gibi çıkıyor ne kadarı alıntı. Tez konusunda YÖK'ün sınırı yüzde yirmi diye biliyorum ben. Alıntıların genel texte oranı yüzde yirmiyi geçerse tehlikeli sulardasın demek.

eger muhendislik ise bir cumle bile alintilamak hos degildir. konseptleri kendi kelimelirinle anlatman beklenir.

Genel bilgilerde ise sorun olmaz.

Evet ya, mühendislikte zaten tek cümle bile alıntılamıyoruz biz, bütün bilim tarihini tekrar tekrar canlandırıyoruz bu yüzden ama olsun, yeter ki tek cümle bile alıntı yapmış olmayalım. Hatta bakarsanız bilimsel makalelere, tek bir alıntı dahi göremezsiniz. Hı hı.

bağırış çağırış

iki kardeşler heralde. beşiktaş gol atınca "gol be gol" diye bağırıyorlar. istisnasız her golde, hep aynı kelimeler. ben de bağırıyorum peşlerinden artık "gol be gol" diye. amk herifleri.

edit: "goool ulan" diye bağırırlarsa biliyorum ki liderliğe oynayan diğer takımlar gol yemiş oluyor. haklarını yemeyeyim, arasıra değişiklik yapıyorlar.

bir kadın ve 25 e 15 yaşında iki çocuğu. büyük olan küçüğü her gün küfürle dövüyo. ben de genelde bu saatlerde kafası güzel olan bi adamım. bi gün yukarı çıkıp büyüğü bıçaklıcam.

benim alt komşuda ergen bir kız var her gece ağlıyor üzülüyorum, onun dışında bağırış çağırış, televizyon sesi ve kapanış.

sabah 5 gibi birinin telefonu titriyor. nasil bir zemine koyuyorsa telefonu, butun zangirdamasini duyuyorum. bir de (bkz: geceleri üst kattan gelen misket yuvarlanma sesi)

Bir üst komşumuz vardı. Bir bebekleri oldu. Aman sabahlar olmasın. Gece vır vır vır. Sabah vır vır vır. Sonra çocuk büyüdü, bu sefer kardeşi doğdu. Sabah akşam vır vır vır, bir de büyük olanın güm güm ayak sesleri. Bizimkiler de doğum günümde sevineyim diye davul almışlar. Ben de kurayım çalayım dedim, daha 15 saniye geçmeden üsttekilerin bakıcısı geldi. "Pardon bebek uyuyor da." Lan ben 6 senedir uyuyamıyorum o çocuklar yüzünden, bir kere bile çıkıp "noluyor kardeşim" demedim. Sonra biz taşındık, 6 ay sonra da onlar taşınmış. Bu da böyle bir anımdır.

Of cok dertliyim bu konuda. Üsttekiler alman, evde ayakkabiyla geziyorlar ve halilari yok. Tak tak tak biktim. Bi de telefonlarinin titresimini sanki bnm tlfonum titriyormus gibi duyuyorum

yahu komşusundan ses gelmeyen insan neden böyle bir duyuru açar ki?

ben üstekki komşunun yatakta dönmesinden, tuvalette taharetlenmesine kadar herşeyi duyuyorum. kağıt gibi duvar yapmış pezo müteahhit.

üst komşulardan sürekli kavga ve bağırma sesi. 4 kişiler her kombinasyonda birbirine bağırıyorlar. alt ve yan komşudan ses yok.

Ailemin yanindaydim bir suredir ve iyrenc. Ustte kafayi siyirmis bir kadin ve 2 tane ufak cocuk. Cocuklar ayri gurultu yapiyor kadin ayri. Altta hanzonun teki. Resmen cildirdim ciddiyim kapilarina dayancaktim. Kendi evim boyle degil acayip sessiz cit cikmaz genelde.

sifon sesi geliyor. bir ara koku da geliyordu. neyse ki halloldu o sorun. bok kokusu da insanin imzalarindan biri galiba. zamanla 'hmm, abinin boku bu, gelmis demek. gidip kirayi vereyim' gibi bir kavrayis gelistirmistim. gece 2'de filan camasir makinesi sesi geldigi de oluyor. ama iyi bir model sanirim. anca derin sessizlikte duyuluyor. eski evimde sekiz sesi duydugum da olmustu. cok heyecanlandigimi hatirliyorum. o zamana kadar seksi hep arkadaslarin salladigi, sadece filmlerde gorulecek, fantastik bir sey zannederdim. anamgillerin evinde de fenerbahce maclari sirasinda alt kattan "gol be" bogurtuleri geliyor. bir de gol yediklerinde duvara, yere vurma gurultuleri.

Bizim üst komşu osurıyordu sürekli ama ritmik bi şekilde hep aynı ritmle osururdu

sevgili ermanen,

sorularını çok seviyorum. komşum olur musun?

soruna cevap verecek olursam: şu an için çıt yok. ama üst katımda çok şişman bir abi (otuzlu yaşlarında ve bekar) ve onun çok şişman babası oturuyor, anne sizlere ömür -uzun yıllar önce vefat etmiş. onların evde dolaşıyorlarsa haldır huldur sesleri, çok şişman babanın da kulakları pek işitmediği için arada bir tv karşısında sızdığında tv sesi geliyor.

Seks ve prova; Üst kattaki hıyar müzisyen, çarşamba-cuma-cumartesi günleri sabaha karşı illa birilerini bulur getirir eve, kadınların iniltileri çalar saat gibi oluyor anasını satiim. Ayık olduğu zaman da akustik gitarda arabesk pop çalıp söylüyor, adama rakı açtıracak cinsten. Yakında atacaklar apartmandan gibime geliyor.

Kavga; Alt katta abi-kardeş var 20'li yaşlarında, olmadık sebeplerden (tişörtümü niye giydin, biramı niye içtin vs) kavga ediyorlar bazen. Boru gibi sesleri var ipnetorların.

Seks ve fantezi; yan/karşı (nasıl oluyor ben de anlamıyorum amk) komşular öğretmen karı-koca. Aksi gibi bizim banyolarla yatak odaları duvar duvara. Cuma mesai bitimi çocuğu postalıyorlar ananeye dedeye, ondan sonra 6 filmlik seri çekiyorlar evde. Geçenlerde işe gidicem tıraş oluyorum, banyodaki havalandırma boşluğundan "ayy popomu elleme mosmor zaten faruuuk!" dediğini duydum kadının ya!

aslında bizim apartmanın ses yalıtımı iyidir insan gibi yaşarsan, misal müzisyenden önceki çocuklu aileden arada koridor koşusu dışında çıt çıkmazdı ama bunlar artık nasıl çığırıyorlarsa hiç kasmadan duyabiliyorsun olan biteni. faruk aga anal meraklısıdır mesela adfaksgkljjhsj

kısacası, müstakil ev şart.

Alt kattakiler bagirarak konusanlardan arada sirada torun vs gelince sesleri asiri oluyor. Yan tarafta da rtenin korumalardan biri var bir de borazan ergeni oglu var arada sırada tartisiyorlar gidip dalasim geliyor ikisine birden

Müstakil evde kalıyorum. Komşuların sesleri bizim eve kadar gelmiyor.

yan komşunun banyoda sevmişme fantezisi yüzünden inleme sesleri.

Anne baba be üniv çağındaki kızları össge.

Evde sürekli kavga, tehditler.

Ya bizim komsunun bir kopegi var, eleman uzun sure evde olmazsa basliyor aglamaya, onu duyuyorum bazen. Ama asansorde filan goruyorum, etrafta insanlar varken dunyanin en sevecen kopegi. Insanin ici parcalaniyor hayvan aglayinca :/

üst komşumun toynak sesleri. Şaka değil karı topuklarını vurarak yütüyor. Gece 12 gibi evli olduğunu tahmin ettiğimiz sevgilisi gidiyor. 11-12 arası ya kavga ya seks sesleri. 12 den sonra kendini duvarlara vurma ve evin içinde dan dan dan yürüyerek 20-25 tur atma sesleri oluyor. Geçen hafta akrabaları geldi. Hepsi toynak ailesi. 3 yaşındaki çocuk gece 11'e kadar bağırabiliyor. Sonra ailecek duvara mı zıplyorlar ne, bak onu anlamadık. Boş zamanlarında da duvara top atıyorlar. Yani en son eve gitmemeyi düşünüyorduk. Kadını uyardığımda işitmediğim hakaret kalmadı. Ev sahibi. Karakol bir şey yapamayız dedi. Aynı zamanda köşe bina en üst kat karı. Benden başka kimse ile komşuluğu yok. Sınıf öğretmeni olması nedeniyle (özel bir okulda) umarım bu psikolojik sorunlarıyla çocukları etkilemez. Beni delirtti çünkü.

Üst katta temizlik hastası bir kadın var. Her gün ev taşınıyor gibi.

üst kat, her kış: (git: 708263) , henüz aksatmadı.

karşı komşu orta yaş üstü bir kadın, çok asosyal ve boşanmış anladığım kadarıyla. bu eve taşındım taşınalı 2. seneye yaklaştım henüz tanışamadım, toplamda 2 kere denk geldim zaten ve kibarlıktan "merhaba" dedim belki konu açılır tanışılır diye, yarım ağızla cevap verdi, daha da üstelemedim. arada telefon konuşmalarını duyuyorum. öfke dolu, birilerine patlıyor (muhtemelen eski kocası). "yok efendim sen bunu nasıl yaparsın, senin haddine mi, insanı çıldırtma" gibisinden şeyler. arada çocuk var sanırsam o yüzden hala iletişim halindeler...

Utançtan okuyamadım cevapları bi süre sonra :( Ben çok uzun senelerdir en üst kattayım, alttakilerden pek bir şey duymuyorum da benim altımdakiler neler duyuyormuş eğer söyledikleriniz doğruysa şu an kafamı kuma gömmeye gidiyorum :( Bundan önceki eve ilk taşındığımızda alttaki komşumuz bizim eve gelen bi tamirciye "evde halı yok mu" diye sormuş aksjdhaha meğerse ayakkabı sesi gidiyomuş işte onlara tık tık. Öğrenince topuklu terlik giymeyi bırakmıştım ama başka şikayet gelmedi hiç. Bence duyulmaz ki ya :(

Yan komşunun iki tane çocuğu var. Biri 1. sınıfa gidiyor diğeri 4-5 yaşlarında. İnanılmaz yaramaz ve kuduruklar. Evde sürekli bağırarak koşup oynuyorlar. En sonunda anne çıldırıyor "yeteeeeeeeer, oğlum yeteeeeeer, Allah aşkına oturun iki dakikaaaaaaaaaaa" diye bir bağırış ve sonrasında ağlamalar. Üst komuşuda Eskişehir maçları olduğunda koşş laaan, vur amk, gooool diye bağırıyor genelde. :)

müzik bolca ve konuşma sesleri. bazen de işte fanfinifinfon :)

çok sessiz komşularımız.

@pandispanya bence duyulmaz falan deme ama topuklarını vurarak yürüyorsan alt komşun ağır sövüyordur sana.

üst kattaki teyze gündüzleri uyuyup geceleri çalışıyor galiba. sürekli ceviz kırıyor sanki..

yan dairedeki mallardan aşırı derecede müzik sesi geliyor... annesi birde ses gelirse uyarın diyor normal bir şey gibi. yani biz mağaradan geldik insanlarla bir arada yaşayamıyoruz gibisinde.

Pek ses gelmiyor, yalıtım sesi de engelliyor genelde de. Mutfaklarımızın bitişik olduğu bir komşu var. Yeni evliler, kapılarında çifte kumru olduklarını belirten bir çift kumru biblosu asılı ve kapı bu kumruların kuyruklarından çıkan kurdelelerle sarılı. Bu kumrular en fazla üç günde bir kavga ediyorlar. Bir seferinde adam evi terk etti. 10 gün kadar kapıdaki kumru ve kurdeleler gazeteye sarılı ve kapalı kaldı, kadın sanırım onları söküp atamadı, en fazla kapatabildi. Adam eve dönünce kumrular yeniden açıldı. Adamın sesi pek gelmiyor da, kadın sürekli ağlayıp bağırıyor.

Eskiden şu olmuştu:
eksisozluk.com

---alıntıdır---

hala aklım almıyor lan... yaklaşık 20 yıllık evli olup bilecik şeyh edebali üniversitesinde okuyan tek oğulları var. evim bunların hemen üstünde. evlerimiz de maşallah kutu gibi. duvarlar o kadar ses geçiriyor ki, bildiğin kutu yani, karton pier sanki. vilada sapıyla tık tık yere vursam mustafa abinin kucağına düşerim öyle ince.

akşam bira fıstık takılıp tv izlerken aşağıdan sesler geldi. mustafa abi nasıl sevişiyosa , böyle şap şap arada ses çıkıyor. saat da akşamın sekizi. kıstım tv yi, yattım yere bunları dinliyorum.

- ulan karı doymak nedir bilmiyon ha.
- canım çekti napim.
- her hafta, her hafta
- susta mıncıkla mustafa, ben sana neler yapıyorum
- (şap şap şap)
- mustafa, bu karagül dizisindeki ada şanverdi var ya, özcan deniz ile çıkıyormuş.
- hadi ya. yaşı kaç ki onun.
- yirmi üçmüş, dizi aşkı işte.
- ( şap şap şap)
- terledin sen
- ter bu işin fıtratında var rukiye. ehehe.
- sakın terini damlatma bak, tiksiniyorum.
- ( şap şap şap) ver şu peçeteyi
- .....
- (şap şap şap) aç ağzını rukuye. tamamdır bu.
- uff mostofooo
- nasıl?
- hımm çok iyi.
- topla buraları, ben elimi yıkamaya gidiyorum.

ulan kalktım yerden sehpanın üzerine baktım ben ne içiyorum diye. tekrar eğildim ses yok. tuvalete koşup banyo mu yapıyolar diye merak ederken 5 dakika sonra kapı çaldı. açtım kapıyı rukiye teyze var. çok sever beni. öyle şaşırdım ki elinde tabak bana bakıyor '' al kuki , demin mustafa abin çiğ köfte yaptı, sen seversin '' dedi. uzatıyo tabağı . ha siktir ulan o şap şap sesleri, o peçete, o mıncıklamalar, ne oluyor burda diye düşünürken yaslandım duvara çiğ köfteye bakıyorum. ula adam meğer çiğ köfte yapıyomuş. az daha çiğ köfteye boşalacakmışız . 20 senelik evli çiftlerin cinselliği çok fantezikmiş vesselam. çok açlar lan. açlar ama anlayamıyorsun.


Not: Alıntıdır
Kaynak: www.uludagsozluk.com

cok ses geliyor :( alt katta bebek ve ona bakan bi anneanne/babaanne var sanirim. bebek aglamasindan cok rahatsiz olmuyorum ama anneanne/babaanne genizden gelen yanik ve tiz yasli teyze sesiyle bagirarak turkuler soyluyo cocuga, o cok dayanilmaz (cocuk daha cok agliyor). ust kat sessizdi, ona da yeni uc cocuklu bi aile tasindi. inanilmaz ses cikariyolar surekli bagiris cagiris, mutlaka bi cocuk agliyo bazen baba bagiriyo, kapi carpma ve gecenin bi yarisi kosma sesleri, onlar tasindigindan beri bi gunumuz sessiz gecmedi. oh be icimi doktum.

yan komşudan radyo son ses açık onu dinliyoruz beraber. dini programlar tercihimiz. bir de bazen horlama sesiyle irkiliyoruz.
üst komşu curcuna. daima bağırış çağırış, oynama, zıplama.. çocuklar sürekli ağlıyor. evin babası daima mavi mavi masmavi diye türkü çığırıyor.
hayatımızın parçaları olmuşlar ama.

evde topuklu terlik neden giyinir.

@saçdemeti'ninkine benzer şekilde üst katımızdan bebek sesiyle beraber ananesinin sesi geliyor ve aynen bebeğin sesi hiç rahatsız etmezken anneanne çok fena. bebekle ağlatana kadar oynuyor, "HANİMİİİİİŞŞŞ OOĞLUŞUMUN PİPİSİİİ OOY AMAAAN PİPİSİİİ" şeklinde, çocuk ağlamaya başlayınca daha yüksek bir tonda "OOOOY OOOY OOOY YOK BİŞEEEY AMAAAN OOOY OOOY" şeklinde çocuğu avutmaya çalışıyor, çocuk daha çok bağırıyor.

kapatiyorum.

o kadar parayı boşuna vermedik, 8 aydır sadece kapak kapatıyorum windows olsa çoktan yavaşlamıştı. bunda tık yok.

uyutuyorum.

kapak kapatıyorum çat

Kapak kapatiyorum sadece. Bilgisayari en son ne zaman kapattim hatirlamiyorum.

en son sanirim yosemite update ederken kapandi. onun disinda surekli uyuyor. hatta uyurken telefonlari falanda sarj ediyor :)

uyutuyorum' kapagi kapatiyorum. pinman'in dedigi hikaye. 1 hafta falan acik kaliyor, sarji bitince kapaniyor arada.

sadece kapak kapatıyorum her zaman

hiç bir zaman kapatmıyorum, 1-2 haftada bir reset atıyorum o kadar.

kapağı indiriyorum çat diye.

kapağı kapatınca kapanıyo işde

yeni dövme yaptırmıştır arada ona sürüyordur

elleri soguktan cok kuruyan bayanlar da tasir.

cildi yenilediğine vs inanılıyor aslında..düz krem yerine kullanıyor çoğu..

(bkz: dövme bakımı)

nemlendirici olarak da iyi oluyor bilhassa kisin soguktan ellerde kesik filan olunca iyi geliyor o yaralara.

deriyi besleyip yumusatiyor, soguktan koruyor.

el kremi niyetine kullanıyor bir çok insan.

Sanirim soguktan kuruma meselesi o zaman.
Dovme yok.

bepanthene çok kullanışlı ve etkili bir krem,bundan 10 sene önce filan drlar reçeteye yazıyordu çok ucuzdu, pişik kremi yerine çok iyi bir alternatifti, halk bunu keşfetti ve abandı, önce reçete edilemez ( yani devlet tarafından ödenemez) yaptılar, sonrada bepanthenciler fiyat artırdı.Özet olarak parfümlü meyveli vb magazin kremlerin çok ötesinde iyileştirici bi krem olduğu için

Dudak çatlağına, kuruluğuna iyi geliyor.

Ben de yanımda sürekli el ve dudak kremi taşıyorum, kışın kuruyup çatlıyor. O ilacımsı krem hepsine iyi geliyor.

Ben de yanımda sürekli el ve dudak kremi taşıyorum, kışın kuruyup çatlıyor. O ilacımsı krem hepsine iyi geliyor.

Ben de yanımda sürekli el ve dudak kremi taşıyorum, kışın kuruyup çatlıyor. O ilacımsı krem hepsine iyi geliyor.

roaccutane kullanıyordur.
dudak kuruluğundan dertlidir.
eline süreni de gördüm gerçi. çok fonksiyonlu bir şey o. bir ara ben de mutlaka taşırdım.

onun kokusunun bağımlıları var, neden bilmiyorum.

Çok kuru ciltlidir veya kurumasına sebep olan bir ilaç kullanıyordur

oyyyy allah bagislasin ne sekerdir simdi o.

dayiysaniz en azindan bir yarim altin goturun bence.

kiyafet ve saireden daha iyi, neticede onlar kuculyor ya da annenin ihtiyaclarini bilemiyorsunuz -ozel olarak siparis etmezse tabii.

o komik minnos seyleri biraz daha ele gelince alin, bes alti aylikken filan en azindan =)

Ailesinin isine yaricak bisi al. Bol bol bebe tulumu vs al acik renklerde pamuklu. Ilerki aylari dusunup azcik buyuk al. En makbul hedaye. Yahut bebe battaniyesi. Ilerki aylar icin mama sandaliyesi de olur gerci ona erken

çeyrek altın alınır. eğer dayı iseniz kesinlikle çeyrek altın alacaksınız.

koskoca dayı olmuşsun muzdu, kabaktı kurtarmaz. :D
ablana/kardeşine sor bebek için almayı düşündükleri birşey alabilirsin. yoğurt makinesi, çorba makinesi vb...
benim arkadaşım bebek arabası almıştı.

altın olayını biliyorum ama o başka mesele, o banko zaten. öyle işlevsel birşeye de ihtiyaçları yok. enteresan minnoş bişey olsun istiyorum :)

bebek telsizi

o zaman anne icin faydali bir sey alin
bebek telsizi olabilir
banyosunu kolaylastiracak bir aparat olabilr...

ama en cok beyaz basic uzun kollu bebek badileri gerekiyor
i00.i.aliimg.com

bunlarin yumyumusak olanlarindan alabilirsiniz mesela. ben de kuzenime almistim, cok uzun zaman kullandi ve teyzemin cok isine yaradi, keske daha cok olsa bile dedi -ki zaten bir yigin vardi ama hep lazim oluyor. bebek kusuyor, surekli banyo yapiyor, ust bas degisiyor vs.

Kız yetmez, kardeşiyle de uğraşırım

Hayır elbette. Hangi kayd u şart altında olursa olsun, sevgilisi oldugunu bildigim kadın, sevgilisinden ayrilana kadar bacimdir. Zaten ben kimseyle yatmaya çalışmam. Onlar çalışsın abi, ben ne calisacam.

Intikam falan ne basit isler be panpa. Hayir hoslandiysaniz birbirinizden yatin da intikam urkutucu geldi.

bu tarz basitliklerle ugrasan insanlari her zaman hakir gormusumdur. aldatmis iste, sen o insani komple sil cikar hayatindan, ne diye sacma triplere giriyorsun asamamis ergenler gibi.

hiç acımam. net.

Ben rövanşı alırdım. Çak geç.

Kızın niyeti varsa armut piş ağzıma düş olur, hem intikam için uğraşmamış da olursun. Denk geldi ama ilahi adalet gibi oldu diye düşünürsün :)

Federer +1 hadi onlar yapmis bir kisiliksizlik, sen de mi kisiliksizsin?

Evet.

bu bildigin agir pustluk. yapma abicim.

bence o herife kızma eski kız arkadaşının ne mail olduğunu göstermiş işte fena mı.Fırsat yakalayamayıp da hep hayatında olsa daha mı iyi olurdu.

csb olduğunu biliyorum ama durum hakkında konuşayım, intikam için de olsa sevgilisi olan bir kadına yazan kişi karaktersizdir. aldatılmak değil, aldatmaktır leke.

yat diyeceğim ama o kızın ne suçu var. tamam o da sevgilisini aldatıyor ama kendi hesabına. ne biliyim kesin yat siktir et, için soğusun. benim eski sevgilime sevgili bulmaya çalışan arkadaşımı hatırladıkça sinir olurken ben.

Ne farkin kalır? Diyor icimdeki insan, ama icimdeki abazan tam tersini söylüyor

bir an olsun tereddüt etmem.

böyle bir zemin oluşursa anasıyla bile yatarım. ama birisi beni aldatmış diye intikam olsun diyerek önüme gelenle yatmam. bunu kendime saygısızlık ve eziklik olarak görürüm. aldattıysa "vay amk" deyip geçerim yani uğraşmam, bana ne. o onun haysiyetsizliği. "beni aldattı, hemen gidip revenge sex yapmalıyım" diye bir durum söz konusu olmaz.

ama hiç yoktan, ben uğraşmadan böyle bir durum oluşursa zbam zbam saplarım.

Çok ezik bir intikam yöntemi. Ben adamı döverdim ilk başta.

asla yapmam. unut gitsin, uğraştığına değmez.

o adam onu yapınca onun için düşündüğün kişilik yapısına bürünmek istiyorsun. çok saçma bir düşünce. o adam dallama diye senin de dallama olmana gerek yok.

çalışırdım

kısasa kısas

kızdan hoşlanıyorsan intikam ektra olur işte. ancak sırf intikam almak için de yapılacak iş değil. çünkü adamdan intikam alacağım diye kızın duygularıyla oynamak var ki bu seni daha kötü bir duruma sokar.

Zor bir durum. bir tarafın intikam almak için yanıp tutuşuyor " bana kimse acımadı amına koyayım ben niye acıyayım?" diyor.
diğer tarafınsa "yapma, kızın ne günahı var?" diyor. eğer eleman kötü bir insansa, insanlara zarar veriyorsa, bencilse intikam duygun ağır basar. karar senin ama eline fırsat geçip kullanamazsan eğer takıntılıysan ilerde keşke yapsaydım diyeceksen intikam almana kızmam. başka türlü intikam alman mümkünse al bence.

Abi bu olayları nasıl yaşıyorsunuz ya :/ Olaya bak brezilya pembe dizisi ..

Ben öldükten sonra ne olacağı hiç umrumda değil.

iyi ya da kötü bir şey söylensin istemem. ona göre yaşayamıyorum, kötü şeyler söyleyecek insanların sayısı günden güne artıyormuş gibi hissediyorum. bu kendine nasıl baktığınla alakalı bir durum sanırım. yoksa kimse oturup benim kendimi düşündüğüm gibi düşünmüyordur değerlendirmiyordur.

azıcık gıcıktı ama yine de iyi bir insandı yav :)

Öldükten sonra kimin ne dediği umrumda değil ve buna göre yaşıyorum.

Not: öldükten sonra arkasından iyi konuşulmasını isteyenlerin zoraki iyilik melekleri olduklarına inanıyorum.

Daha fazla bilgi için: (bkz: süperego)

şu önümüzdeki 5 yıl içinde ölürsem
hakkımda ne söylenmesini isterimmmm. biraz daha yaşasa dünyaya iz bırakıcak hatundu falan denilmeli bence benim için.

biraz daha büyüynce ölünce ne derler: icraatime bakmak lazım. ilerimi göremiyorum ki artık. ya da istemiyorum. çok yıprandım :/ 5 sene içinde ölmezsem yokolurum zaten gibi geliyore.

artık hiçbir şeyden zevk almıyorum.

"dünya kadar parası vardı da ne oldu. kefenin cebi yok" desinler. başka bir dileğim yok.

Ardımdan "niye bu kadar erken öldün piç herif" diyecek birileri var. Gerisi umrumda değil.

neler soylenecegini zaten biliyorum. umurumda mi? degil.

umursamadan yasiyorum. pamuk girmis gote, got gomulmus topraga. kimin ne dusundugunun ne onemi var?

Oldukten sonra arkamdan ne konusdugu umrumda degil diyemem. İyi seyler soylensin isterim.
Evet buna gore yasiyorum, bu konuda mutevazi olamayacagim.

pek yaşayamadan öldü zavallı demelerini beklerim. yalan değil sonucta.

en azindan ardimda biraktiklarim hakkimda soylenen guzel seyleri isitince mutlu olurlar.
onlarin mutlu olmasi adina isterdim.

Ölmeden önce arkamdan "İyi insandı, şöyleydi, böyleydi" demelerini isterim, ona göre yaşıyorum kişiliğimin oturduğu kadarlık kısmı elverdikçe. Öldükten sonra "Ben bir kara büyü biliyorum, aychovsky'yi hemencecik diriltebiliriz" ve benzeri ifadeler dışında ne dedikleri hiç ama hiç umrumda değil.

tomgordonaasikolankiz.tumblr.com

"kör ölür badem gözlü olur" derler. Öldükten sonra herkes iyi anılır. Hitler falan değilsen tabi. Önemli olan yaşarken iyi anılmak, iyi yaşamak, tadını çıkarmak, "bu adam hayatını yaşıyor hem de çok iyi bir insan" dedirtmek.

Evet sıcak. 500 civarı kişi vardır ayaktakilerle birlikte, oturan yokfazla zaten. Güzel bir tadı var.

Olur. Kucucuk mekan zaten.

sıcak diye mont almamazlık yapmayın, vestiyer hizmeti veriyorlar.

Ayaktayken sıcak olmasın diye ne giyeyim karar verememiştim, vestiyere bırakacağım mont... Teşekkürler...

Geçen hafta donmuştuk biz ya. Kapı açılıp kapanıyodu sürekli. Montla izledim konserin sonlarını

sıcak oluyor genelde, bu akşam low var sanırım, kalabalık olur. kolon kenarlarına da koyabilirsin yere montunu

ne kadar geç olursa olsun garanti dahilindeyse mutlaka göstermeniz gereken bir durum.

telefon voltajı ile ilgili ya da ekran ile ilgili olabilir, ekran 150 TL den değiştiriliyor sanırım.

garantisi devam ediyor, para almazlar sanırım?

napıp edip apple store'dan randevu al. para almazlar, bakarsın telefonu sıfırıyla değiştirirler bile.

Randevusuz gitme. İlgilenmezler.

valla ereğli molayla birlikte 4 saat. zonguldak da 5 saattir heralde.

hiç bir değişiklik yok yani :D

Nereden yola çıktığınıza da bağlı biraz. Avrupa yakasından binerseniz 7 saat filan sürüyor.

6.

Modemin web arayüzüne giremiyor musunuz?
Işıklar normal yanıp, bilgisayar modemi görmüyorsa sorun ttnetten kaynaklanmıyordur.

Modemin kullanım kılavuzu alıp, cihazı resetleyip sıfırdan kurulum yapın.

Benimkini hemencecik naklettiler (pazar aradım pazartesi yapıldı) elektrikçi hattımı bağlamadı diye internetsiz kaldım ama bağlandığı anda aradım, arıza kaydı oluşturdular, ve arızayı da 3 saatte giderdiler evime de ekip gönderip.

Biraz sabır, biraz pozitif enerji =)

@atom karinca

hayır erişim filan yoktu. aradım. kopukluk olduğunu görüyorum filan dedi. sonra düzeldi.

@federer

nereye kadar sabır, nereye kadar pozitif enerji :) adamlar ben yardımcı olamam diyor. yahu konunun temelinde siz varsınız. yardımcı olmaları için bim'e mi gidiyim? neyse biraz pozitif düşüneyim.

1. thy çoğunlukla kendi elemanını koyuyor ama torontoyu bilemiciim

2. laptop çantası yanına bir çanta daha alabiliyorsun. ama sende toplamda 3 çanta var, o olmaz

3. kırılabilecek şeyleri almak insafa kalmış. biz paşabahçe falan gönderdik ama hediye kutusunda falandı. tabak çanağı neden getiriyorsun buraya onu anlamadım

4. iyiymiş

5. takıver iki kilit, ne zararı olur?

6. bagajda kilitli şey içinde kimse el koymaz

1. THY'nin kendi elemanları olur. Türk olmayabilirler, ama THY çalışanıdırlar.
2. Ben Amerika'dan iki laptop ile döndüm, biri laptop çantasında, diğeri el bagajındaydı kimse de kontrol etmedi -sayıya takılmadılar daha doğrusu. Kontrolden geçerken el bagajındakini çıkarttım, x-ray'den sonra geri koydum. Sorun olmadı yani.
3. Sorun olmaz o tabakların içinde yasadışı şeyler olmadığı müddetçe.
4. Sorun olacağını sanmıyorum, Hollanda'dan 70 cm' saplı koca lalelerle dönmüştüm çantamdan dışarı taşıyorlardı üstelik. Elimde de kocaman bir metrelik müze kutusu (içine poster konan kutulardan) vardı. THY uçuşuydu o da.Sopayı düzgün paketlersen sıkıntı olmaz.
5. Hiçbir sefer valiz kilitlemedim, kurcalayan olmadı.
6. Son gelişimde Amerika'dan, kutu kutu vitamin getirdim hiçbir sorun çıkmadı. Filmleri de üzerindeydi.

Rahat ol yani.

ama tırnak makası vs bu tarz şeyler el bagajında olmasın, sıvılar vs, çok hassas Kanada o konuda, orada yaşamış gidip gelen çok yakınımdan biliyorum.

cildiye doktoruna gorunun, uygun olan yag oranina sahip kremi yazar doktor.

İlaç kullanmak istemezseniz, parmakların alt ve dip kısımlarına, ayakta durduğunuzda hiç görülmeyecek şekilde, kına sürebilirsiniz. İşe yarıyor. ;)

ben almanya da yasiyorum ve bu sorun icin burda eczanelerde envai cesit krem oluyor, hatta bu kremler o kadar etkiliki iki gün arka arkaya sürün mantar felan kalmiyor! hatta bazi kremleri 15 gün felan araklisiz sürüp ayak parmak aralarini iyi kurutursaniz bu sorunu tamami ile halletmis gibi de oluyorsunuz, etkisi derinin ta altina etmis oluyor defolu olan ve hep mantara seben veren deri noktarli iyilesiyor. burda olan kremin ismi "Lamisil" ilaclara antimykotikum denilioyor icinde barindirdigi kimyasalin ismi ise Terbinafinhydorchlorid oluyor.

Doktorun önereceği kremin dışında şunu söyleyebilirim, ayaklarınız terliyorsa gün içinde çorap değiştirin ve parmak aralarınızı kurulayın.

Her gün aynı ayakkabıyı giymeyin, en azından bir gün ara verin.

Çoraplarınızı ütüleyin.

aynı sorun bende de oldu. trivazol vs. ne varsa kullandım ama etkisi en fazla 1 hafta sürdü (çünkü ne yaparsak yapalım eski ayakkabı, çorap ve külotlarımızı giyince mantar tekrar hortluyor).

Sonra bu mucize ile tanıştım www.saglikliveguzel.com
(bkz: cevaba viral almak)

1 sefer kullanıyorsun ve kesin çözüm... geçmiş olsun..

ps: bunu bile kullansan eski çorap ve külotlarını at (90 derecede yıkasan da fayda etmeyecek!). ayakkabılarının hepsine karbonat dök ve karbonatlayıp giy 1 hafta. aksi halde tekrar nüksedecek mantarın.

ayaklarına cildiye, ayakkabı ve çoraplarına sprey şeklinde mantar ilaçları var onlardan öneririm.

Monoammonium Phosphate diyor ana bileşik için. bakır sülfatı nereden okudun ki?

copper sulfate crystals ile görüntü olarak benziyor, internet aynı görüntüde bakır sülfatlarla dolu.
ama bu ürünün içeriğini yazmamış kapitalist dayılar, ben de kimyacı değilim sadece google...

www.4m-ind.com

içeriği yazıyor internet sitesinde.

ne olduğunu bilmiyorum ama ticari bir ürünse, muhtemelen başka şeyler de içeriyordur, bundan saf bir halde elde edebilmen için laboratuvara girmen gerekir bence? yani içinde vardır muhakkak bir katkı, diye düşünüyorum.

doğru, bakır sülfat için başka bir çare bulmak şart oldu o vakit!

bakır sülfat tarımda kullanılır. zehirlidir. tarım ilaçları satan merkezlerde göz taşı diye arayın türkiyedeyseniz.

Hydrated olarak bulursunuz genelde bakır sülfat'ı. Su tutar yani. Saf tutması zordur, tam anlamıyla havadan nem kapar.

Oksitlenmis bakiri sulfirik asite atınca olmuyor muydu bu. O bakir plaketler devre elemani yapan yerlerde Çok ucuz. Bence son ihtimal olarak bunu da düşünün.

e madem öyle azcık sabredip aynı şehirde okul kazansınlar.

Niye ayrılıyorlar ben onu anlamadım.
Mesafeler engel değildir hicbir zaman tabi henüz biraz kucuksunuz engel teşkil edebilir o da doğru.
Neyse bu kadar derin düşünmeye gerek yok konusun gittiği yere kadar gitsin canım.

4 yıl uzaktan ilişki yürüttüm, şimdi 2 yıllık evliyim, mutluyum, yakında çocuk da olursa on numara 5 yıldız ;)

Niye ayrilmalari gerekiyor ki o kısmı anlamadim?
Ortak bi amacınız var şuan. Ayni yada yakın sehirlerde üniversite okumak. Bundan daha güzel bi iliski alevleyicisi durum olabilir mi birbirinizden daha baska biri sizi motive edebilir mi? Krizi firsata cevirinn. Ortak amaç için her seye değer.

17 yaşındalarsa çok düşünmesinler paldır küldür girsinler olaya.
bi de vazgeçicek kadar sevmek diye bir şeyin olduğuna da inanmıyorum. en azından o yaşlarda yok. çoğunlukla da tam tersi oluyor Tarkan abimize kulak verelim www.izlesene.com
ve tabi yukarıdaki "aynı şehirde üniversite kazanmaya çalışsınlar"a katılıyorum.

Şu an on yedi yaşıma bir öğüt versem o da "bırak bu depresif halleri" olurdu.

Zamanla öğreniyor insan tabii, alışıyor da bir miktar ama, daha ne aşklar gelip geçecek üzerinizden.

Bir şey olacaksa, olur. Kalplerde yara haline getirmektense tatlı bir hatıra yapmak daha iyi.

ay çok tatlı
bu kadar çok seviyosanız uzun mesafe ilişkiyi yürütürsünüz bence, o yaşlarda zor olmuyor.
zaten 1 sene sonra da sınav var yanılmıyosam
üniversiteyi aynı şehirde kazanmaya bakın

bu arada yüzyüze görüştünüz mü bilmiyorum ama ne yapın edin, buluşun :)

ders çalışma kısmını bilmem de. bu sıralar ne yapın biliyonuzmu siktir edin bak hzır bursa da olan çıkın dağa board yapın. 40 lira ekipman telesiyej falan totalde 150 lriaya krallar gibi yemekte yersiniz kayakta yaparsınız çok zevkli adrenalin. bu hafta gidiyorum ben. dönünce yine sever :)

ergenlerin kaderi bu herhalde. ulan uzak mesafe olur da bu kadar mı olur. günübirlik gitsen gidemezsin, gidip kalacak olsan daha 17'sin o işleri beceremiyosun. sizin işiniz de zor be abi.

bak sana bi şey diyim, bu tip konularda kimseyi dinleme. ergen diyen de olur, "aman ne olacak sizin aşkınızdan" diyen de. sen samimiyetle "seviyorum ulan" diyebiliyosan sonuna kadar git.

17 yaşındaymışsınız. en azından lise 3'tesinizdir diye tahmin ediyorum. dişinizi sıkın, 1.5 sene sonra aynı şehirdesiniz eğer üniversiteyi kazanırsanız. benim 6-7 senem uzak mesafe ilişkisiyle geçti. "geçer mi 1.5 sene" deme. o kadar seviyosanız her türlü geçer, rahat ol. ben de 17 yaşındayken geçirdim o süreyi yani 30'umdayken değil.

ha üniversiteye başladığında uzak mesafe işlerine bulaşma derim. 20 yaşına geldiğinde elinde 8 sene uzak mesafe ilişkisi ve buna karşılık sadece "el tutma" deneyimi olduğu zaman kendini aptal ve kandırılmış hissediyor insan. bu tip ilişkiler ergenlikte güzeldir, hoştur. insanın güvenini yerinde tutar. ama 18-19'dan sonra "sanal"ı bir köşeye bırakmak lazım.

burnunuzun akmasi gerekiyor zaten, tikanikligi baska turlu atamaz ki yoksa.
burnunuzu cekmeyin, sumkurun.

Nurofen amaç olarak Arveles+Rinoclenil denebilir. Gerek yok onu eklemeye.

erken iyileşmenizde nurofenin bir yararı olmaz ama tıkanık burnun açılmasına yardımcı olabilir. yani yaşadığınız rahatsızlık veren semptomların düzelmesine destek olur.

ayrıca nurofen kullanacaksanız arveles'i içmeyin. çünkü ikisinin içindeki etkin madde de aynı farmakolojik gruba dahil. bir de bol su içip bol sıvı alın. geçmiş olsun.

Arveles i ağrım olmadığı için zaten kullanmadım. Fazla / gereksiz ilaç kullanmayı sevmiyorum. Arvelesi kullanmadığım için Nurofen i kullanabilirim yani ? :)
İyi dilekleriniz ve yardımlarınız için teşekkür ederim.

arveles'in içindeki etkin madde de ağrı kesici/ateş düşürücüdür. nurofen c&f'de de 2 etkin madde var biri ağrı kesici/ateş düşürücü diğeri de tıkanıklığı geçirmek için.

mac'lerde fotografi preview ile acinca file'dan "export as pdf" secenegi mevcut.
eminim windows'ta da bir benzeri vardir, save as deyip format secilebiliyordur. (cok uzun zamandir kullanmiyorum hatirlayamadim.)

küçük ama etkili: i2pdf
www.portablefreeware.com

online2pdf
hastasıyım

microsoft word

Benetton'un cocuk urunlerinde zararsiz boya kullanildigi belirtiliyor. (Azo diye direkt belirtiyor muydu hatirlayamadim su an.)

LC Waikiki > bit.ly

akbil dolum makinaları da yapıyordu eskiden 5 tl yatırınca falan şimdi nasıl bilmiyorum. ama normal gişeler değil, karaköydeki topkapıdaki gibi ana noktalara gitmek gerekiyor sanıyorum.

her zaman büfeler yapamaz. öğrenci belgeni alıp iett merkezlerine gitmen gerekir.

normalde herhangi bir akbil dolum noktası vizeleme işlemi için 5 tl kesilcek tarzı bir şeyler diyordu. benimki de tam basıyor. perşembe vs. randevu alıp gideceğim sanırım. tabii alternatif olarak, akbilime 5 lira yüklesem "vizeleme yapılsın mı?" der mi bilmiyorum.

ay herkes aynı konu için duyuru açıyor. kaç kere okudum bu sorunun cevabını bu hafta...

dolum noktalarından (büfeler vb. dahil) vize yüklenebiliyor diye birine sms gelmiş... o kişinin yalan söylemediğini varsayarak (niye söylesin?) "evet, yapılabilir" diyorum.

yapıyorlar 10 lira falan ama.

Akbil dolumu yapan büfeler yapıyor. 5 TL karsılıgında.

Akbil kalkmadı mı? Akbil hala var mı?

istanbulkart.iett.gov.tr

büfeler yapmıyo gittim sordum hep
calgonun verdiği linkte tecemi arattım, öğrenci belgesiyle akbil merkezlerine gidip yeniletin diye yazı çıktı. aratın önce ordan

hazır olun, taptaze ve gözümle gördüğüm olayı anlatıyorum:

istanbulkart dolum makinesinde (büyük olanlar var ya hani ondan) önümdeki çocuk öğrenci kartını makineye koyduğu anda vizelensin mi diye bir soru çıktı, evete bastı ve hiç para vermeden geçti.

Ben aynısını yapmaya kalktığımda ise bana bir soru sormadı. Vezneye gittim, "yenileme yapmıyor bu" dedim, veznedeki eleman da o zaman öğrenci belgesi alıp bir iett bayisine başvurman gerekiyor dedi. (uzunçayırdaki mesela)

bu kadar.

Öğrenci belgeni al, gayrettepe metro'da vezne var. Oradan güncellemeni yaptırabilirsin. Benimki de tam basmaya başladı, sordum öyle yapılıyormuş.

Gayrettepe metro'ya zincirlikuyu metrobüste inip aşağıdan yürüyerek gidebilirsin.

üstteki linke yazdım kendi tcmi, bana şunu dedi:

stanbulkartınızın süresini uzatmak için lütfen size en yakın İstanbulkart Bayisi , Otomatik Satış Makinesi (OSM) ya da Biletmatik' e giderek kartınızı okutunuz. Kart uzatma işlemi ücreti olan 5 TL bakiyenizden düşecektir.

bu herhangi bir büfe, veya makinede bu işlemi halledebilirim demek sanırım değil mi?

ben kullanıyorum :) saçlarımı döktüğünü düşünmüyorum aslında :) sorarsan daha da sarardı mı saçların diye, plasebo da olabilir ama ben saçımın açıldığını düşünüyorum

peki doğal sarışın mısın yoksa boya mı?

doğal sarışınım açıklar var zaten saçımın içinde ama sanki bununla daha da açıldı

tamam teşekkür ederim. bir de ilk kullanımda etki etti mi bir kaç kullanım geçmesi gerekti mi?

ben düzenli kullanıyordum 1 ay oldu, gerçi bence yazın daha etkili olur, içinde papatya ekstresi falan var normalde güneşle açılması beklenir o durumda :)
bu arada saç kremini almadım, kullanmayı düşünüyor musun?

ben bugün şampuanını aldım da denemek için kullanmadan önce yine de bi sorayım dedim. hayır saç kremini almadım sadece şampuan aldım

hadi dene bakalım :)

Ben saçım kumrala dönük koyu sarıya boyalıyken (4-5 sene önce) kullanmıştım, ikinci yıkamadan itibaren rengi açılmıştı (sararmıştı) fakat saçımı çok yıpratmıştı. Doğal saçı da yıpratabilir, nihayetinde kimyasallar var içinde saç renginin açılmasını sağlayan.

En güzeli yazın saça papatya suyu sürmek olur.

yazın zaten denize falan girince güneşte açılıyor saçımın rengi. bu da güneş etkisi yaratıyor diye denemek istedim. zaten saçımda kimyasal kullanmayı sevmiyorum hiç boyatmadım boyatmam da ama bu sanki o kadar kimyasal gelmedi.

ben kullandim (hala da kullaniyorum) ama sanirim yaz icin daha iyi, sampuan arti gunesin daha iyi etki yapacagini dusunuyorum. ben baslayali uc dort ay oldu.

dokuyor gibi gelmedi bana da acikcasi.

saclarim sararmadi iyice, ama biraz daha golgelendi gibi, zaten sari golgelerim vardi (sacimin dogal rengi). gunes gerek sanirim onunla daha iyi olacak.

Ben koli yapıp saklıyorum. Anı lan sonucta, olmaz eyle.

ben ortada olan kıyafetlerini ayrılığın ilk zamanlarında toplayıp atmıştım. gördükçe kötü olurum sanıyordum. ama olmuyormuş öyle. kalan kıyafetlerini (gömleklerini falan) giyiyorum artık. kötü olmak için bahaneye gerek yokmuş yani.

gidenlerdenkalanlar.com

bana hiçbir etkileri olmadığından, önceden napıyorsam onları yapmaya devam ediyorum ben.

bi ev arkadaşım 3 ayda bir sevgili değiiştirirdi. hatta bi gece odaya iki kız attı pic, bizz uyuduk sanıyo, böyle gizli gizli.. buna eskilerinden biri bira bardağı almış. ama gebeş bunu 2 ay böyle içinde izmaritlerle falan ortada bırakmış. bu memleketine gidince ben de fırsat buldum attım çöpe. döndü, bardağı aradı, bulamadı sordu, dedim attım onu, lan onun hatırası vardı dedi. hassiktir dedim. iki hafta sevişip ayrıldığın kızın hatırasına takayım dedim. bu mcık benim orgu da almıştı odasına, üzerine kullanılmış prezeratiflerini falan atmışlar. sikerim böyle aşkların hatırasını da totemini de..

atmayi gorgusuzluk olarak nitelendirenler herhalde kendilerini asiri derecede yipratacak bir iliski yasamamislar ya da karsilarindaki insani o kadar da umursamamislar.

ben uzaktaydim, evime dondugumde yaptigim ilk is ne varsa cope atmak oldu.
insan yasadiklarinin siddetine bagli olarak hincini bu tarz esyalardan cikarmak isteyebilir ve bu normaldir.

seni bırakmış da orada bir kahve fincanını, bir ayıcığı mı bırakamayacak.
AT GİTSİN

de ayrı

kötü ayrıldığın birini hatırlatma durumu oldu mu atılması normal bence. ama öbür türlü baktığında his uyandırmıyorsa ne diye atasın ki? ben eski eşimin eski sevgilisinin vakti zamanında onun evinde unuttuğu şalı bile kullanıyorum :D

eşyalara bu kadar anlam yüklemeye gerek yok.
ben kendi eşyalarımı bile sürekli ayıklamaya çalışıyorum birikme olmasın diye.
eğer kullanabileceğim bir eşyaysa kalır, eğer çok değerli bir anısı varsa kalır, onun haricindekileri tutmam.

@trumanshow
Böyle mi:
s3-ec.buzzfed.com

Ben atarim, bitmis gitmis bir iliski. Ani kafada saklanir, esyaya gerek yok.

disleri cok fircalamak (gunde 3'ten fazla) dis minelerine ve dis etlerine cok ciddi zarar veriyor. (dis doktorumun sitesinde okudum.) dislerde sigaranin neden oldugu sariliklar ne yazik ki fircalamayla gecmeyecek kadar kalici. tavsiyem doktora gidip dislerinizi beyazlattirmaniz -ev ya da ofis tipi farkli metotlar mevcut- ve o beyaz dislerinizin bir daha sararmamasini saglamak icin sigarayi birakmaniz.

40 yilda bir olmak sartiyla. (bkz: karbonatla diş fırçalamak)

o sigaranın mahvettiği ne güzel kızlar gördüm ya düşündükçe içim acıyo
bir diş insanda o kadar farkettiriyor ki görüntüyü
madem kafaya takıyon al sana mis gibi bırakma bahanesi. simsiyah olduğu vakit kendinden tiksinceksin

soruna cevap yok. çünkü o 2 paket sigarayı içtiğin sürece o diş beyazlamıcak ve sararmaya, aralarını da karartmaya devam edecek

bir tane elektrikli diş fırçası alacaksın , macun olarak da paradontax florürlü kullanacaksın . tadı biraz kötü ama alışıyorsun . günde 2 kere hakkıyla fırçalarsan sararma söz konusu değil .

6 plus

6 plus verilmiyor efrasiyab kardesim. Ya 6 ya note 4 dendi.

Beleşi al ve sat. İphone al

Beleş verdikleri iphone 6 ise ne ala

6'yı alınan yere iade et.

üstüne ekleyip plus al

kanka avam demişsin samsung kullanıcısına ama bana bu tipler çok çakma geliyor. birinin elinde samsung varsa, ayakkabısından beresine kadar her şeyi çakma kullanıyordur diyorum kendi kendime. ben baya baya küçük görüyorum bu insanları yani.

htc falan neyse de samsung nedir ya.

iphone 6 derim ben. bi kere samsung telefonların yenisi çıkınca eskileri de çok ucuzluyor. 5s bile hala 1950ye satılıyor apple storeda. ki iphonelara da zam geldi 16 gb iphone 6 2350 iken 2500 oldu daha dün

iPhone 6. cunku Apple urunleri -evet pazarlamadan oturu olabilir, kandirildik vs vs- ama bir imaji temsil ediyor bence de.

ayrica her seyin apple ise zaten telefonu da apple al, continuity vs bir suru sey cikti artik.

quicktime.

sourceforge.net

bence baya abartmış.

abartmış. istanbul'un %99'u köylü, deprem olunca sağ kalanların hepsi memleketine dönecektir. sivasın nüfusu 10 katlayacaktır.

kalan binaları falan da askerler korur, dafyar tatbikatları boşuna yapılmıyor.

yollar zaten tıkalı, deprem olunca insanlar arabaya binip kaçmaz genelde duruma bakarlar birkaç gün.

bu entry biraz abartı ama o başlıkta meşhur başka bir entry vardı, o çok gerçekçiydi mesela. bulursam ekleyeceğim.

@divit %99 köylü diyorsun da depremden etkilenecek asıl kısım kıyı şeridindeki ilçeler. alt kesimin çoğu da oralarda yaşamıyor.

edit: eksisozluk.com
eksisozluk.com

Varsa şekliniz 22 Kasım 2014 istanbul depremi başlığına bekleriz :))

Şaka tabi Allah deprem vermesin ama arkadas abartmış

entryi okurken the walking deads i izler gibi hissettim kendimi nedense :)

çok uzun ve kaliteli olduğunu düşündüğüm şu entry'yi okumanızı şiddetle öneririm,

eksisozluk.com

senaryo bana korkunç ve biraz abartılı geldi ama entry'yi yazan kişinin çok bilgili olduğunu düşünüyorum. o senaryo dışındaki tüm bölümlerde çok mantıklı geldi bana yazdıkları. haliyle ister istemez o senaryosunun da makul olduğunu düşünmek zorunda hissediyorum.

bir yerden bir yere göç etmek öyle kolay olmuyor, sivas'ın nüfusu ona katlanmaz yani. 99 depreminden sonra insanlar hala akın akın kocaeli'ye gelmekte, kaynaklar burada çok çünkü. o yolların kapanması filan hep gerçek, 99 depreminde kocaeli içinde normalde 10 dakikalık yol 2 saatte gidilebilmişti. açlık, susuzluk, barınma gibi sorunlar mutlaka olacaktır. yine 99 depreminde yaz olduğu için sokakta, çadırda yatabildik, hava soğuyana kadar fahiş fiyata da olsa barakalar da yapabildik ama soğukta bunlar mümkün olmayacaktır. krizden nemalanmaya çalışan birsürü soyguncu çıkacaktır ortaya, ölüleri soyacaklardır. bunlar hep yaşanmış şeyler ne yazık ki. kocaeli'nin yanında ona iyi kötü destek olan 15 milyonluk şehir vardı, o 15 milyonluk şehir yıkıldığında yanında kimse olamayacak.

haklı olduğu konular var ama en basitinden başlayayım; herkesin çadıra ihtiyacı olmayacak. misafirhaneler, kışlalar, yatakhaneler, yurtlar hatta kapalı spor salonları afetlerde afetzedelerin kullanımına açılır.

istanbul çölün ortasında da durmuyor. su sıkıntısı çıkabilir ama denildiği gibi binlerce kamyonluk bir olay değil bu. istanbul baştan sona yıkılmayacak. yıkılan semtleri başka semtler düzeltecek, böyle düşünün.

afet anında seferberlik ilan edilmez. fakat asker yardım için bölgedeki tüm birlikleri teyakkuza geçirebilir.

kamu hizmetleri de bölgelere kurulan çadırlarda devam ettirilir. van'da bunun örneği yaşandı. prefabrik okullar, sağlık ocakları kuruldu.

ve unutmayın, istanbul'daki bir depremde dost düşman tüm ülkeler birlik olup buraya akacaktır. 17 ağustos depreminde bölgeye ulaşan ilk ekip israil'dir. bunu unutmayın.

eksisozluk.com
şöyle de bir entry var.

tabi benim dediğim durum ilk şokun atlatıldığı ilk 1 aylık kısım. yoksa istanbula meteor düşse jupiter çarpsa yine de dışarıya göç olmaz.

99'da bizim apartmanda çizik bile yoktu ama herkes evini satıp ataşehire taşınmıştı tabanı kayalık diye dedikodu çıktığı için. bu durumda da illaki köylerine göçecekler, özellikle boktan semtlerde yaşayanlar direkt gider daha sonra geri gelmek üzere.
kıyı kesimi baya bi kentsel dönüşüme girdiği için daha az etkilenecektir diye düşünüyorum.

tabi depremden ne anlıyoruz o da başka. mesela plazalar yıkılacak mı sayıyoruz? maslak-levent bölgesi yıkılırsa uluslarası şirketler bile göte gelir

hepsi olabilecek seyler cok buyuk kaos yasanacagini dusunuyorum.

resmen aklına gelen her sistemi çökertmiş ve biraz uçmuş. "o çöker, bu çöker, yaa aslında şu da çökse" gibi fantastik bir şey olmuş bence. ben anladığım kısmı söyleyeyim, istanbul'un 5-6 tane barajı ayrıca şehir dışından gelen iki su kaynağı da var. onlardan biri melen'in kapasitesi zaten baya büyük (söyleyin entrysinde bunu da çökertsin). istanbul'un en büyük içme suyu arıtma tesisi ömerli 3 farklı kaynaktan (ömerli, darlık ve melen) su alır, 5 tane birbirinden bağımsız arıtma tesisinde arıtır ve şehre (avrupa yakası dahil) farklı isale hatlarından gönderilir. yani hepsinin aynı anda işlevsiz hale gelmesi imkansız gibi bir şey. üstelik bu tesislerin her biri kişi başı günde 100 litre su tüketimine göre inşa edilmiştir. arkadaşın "herkes günde 4 pet şişe içse" hesabını da güzelce karşılar yani. afet zamanı ben musluk suyu içemem erikli pet isterim diyen de çıkmaz heralde.

Kritik soru su: Elektrik su gibi alt yapi hizmetleri ne kadar aksayacak? Eger buyuk bir aksaklik olacaksa arkadas hakli. Buyuk bir aksaklik olmayacaksa felaket o kadar buyumez.

Kesine yakin olacagini bildigimiz altyapi sorunlari: telefon, internet ve karayolu trafigi en azindan 1 hafta iptal. Sehirici trafigi de eger kilitli olursa bu durum diger altyapilarin saglanmasini engelleyebilir.

depremi izmit'te yasamis ve ailesinden birkac kisi kaybetmis birisi olarak sunu soyleyebilirim, hastanelerin felaket aninda dogru durust isleyecegini dusunmek abesle istigaldir. binlerce, on binlerce insana bakmak zorunda kalacak hastanelerde bir film dahi cekilemeyecek, gorunurde bir seyi olmayan insanlar ic kanamadan olecek.
olen insanlarin bir yerden bir yere defin icin goturulmesi ancak ve ancak akraba es dost imkanlariyla mumkun olacak. bize oyle oldu.

uzun zaman sokakta yattik kalktik, evin tam karsisi mezarlikti, kucuk bir koy orasi ve onlarca insanin cenazesine sahit olduk. istanbul'da olusacak tabloyu hayal dahi etmek istemiyorum, zira uc bes gunden sonra kaldirilamayacak cenazelerden gercekten de butun sehri koku saracak, hastaliklar basgosterecek. yazin hele, bu durum cok daha ciddi sorunlara yol acacak. tum bu ortamdan sehrin su sebekelerinin etkilenmeyecegini dusunmek de sacmalik. sadece izmit'te gunlerce su akmadi. elektrik olmadi. bir sans eseri istanbul'da yasayan teyzemlerin sag oldugunu ogrendik -depremin izmit'te degil istanbul'da oldugunu saniyorduk cunku. yanimiza gelmeleri uc gun surdu cunku izmit'e giden yollar kapaliydi.

izmit'te yasanan deprem kucucuk, binde bir olcekte bir modeldi bence istanbul depremi icin, daha da yazardim yasanan drami ve mahrumiyeti, ama ellerime titreme geldi hatirlamak on bes sene sonra bile nasil da can yakiyor.

Little miss sunshine

im juli var ingilizce altyazili.

İlla yabancı olsun demiyorsanız "Mandıra Filozofu" iyi gidiyor çerezlik, gerizekalı komedisi değil.

Jagten.

ondskan! erik ponti reyiz! isveç filmi. çok güzeldir. 720p'de hele tadına doyum olmaz.

2003 yapımıymış ama yani hiç öyle eski gibi bi film değil. neden özellikle 2007'yi seçtiğini bilmiyorum. ama gayet 2012'de çekildiğini de düşünebilirsin. taş gibi film. 720p izle ama.

barry lyndon (kubrick)

ne kadar da cahil insan var buralarda.

sana iskandinav yaşamının müthiş bir eleştirisi olan bir film söyleyeceğim. gittim gördüm cidden filmde eleştirdikleri kadar var.

www.imdb.com

norveç'ten: den brysomme mannen, trolljegeren, dead snow

Sir gawain noktayı koymuş.. Özellikle söylediği ilk film, uyumsuz adam, gerçekten çok iyi.. Yalnız isveç filmiydi sanki o.. Neyse, headhunters diye bi film de vardı, o da pek güzel.. Çerezlik ama..

ejderha dövmeli kız.

www.imdb.com

ben de den brysomme mannen diyorum.

britanya için de izlemediysen mike leigh'nin tüm filmleri. 2007 sonrası dediğin için happy-go-lucky ve another year tabii.

2006 ama en iyi ingiliz filmlerinden biri: this is england. www.imdb.com

bir de homofobik değilseniz mükemmel bi filmdir, çok iyi dialoglar var: weekend. www.imdb.com

the moon. gayet iyi bir bilim kurgudur.

locke, kongekabale, layer cake, kvinden i buret

Bu soruyu sormuştum. "Muhtarlığa gidin" önerisi o an en yakını gibi geldi. Muhtarlık onunla ilgileniyormuş zaten, giysi odası vardı; bağışladım.
eksiduyu.ru

kadıköy belediyesinin böyle bir hizmeti var. arıyorsun direkt kapıya gelip alıyorlar. ihtiyaç sahipleri belediyeye kayıt yaptırdıkları için, onların elinde direkt hedefe yönelik listeler var. güzel güzel dağıtıyorlar.

dolayısıyla bağlı bulunduğun belediyeyi bi arayıp sormakta (yahut web sitesini incelemekte) fayda olabilir.

www.eksiduyuru.com

facebook üzerinden Freecycle istanbul sayfasından paylaşabilirsin

sokaklar suriyeli mülteci dolu. ver onlardan birine ufacık çocuklar yalın ayak geziyor.

Sakın kızılay kutularına atma.

Ben mahalle muhtarlığındaki kutuya koyuyorum. Kimin kim olduğunu ne alan biliyor ve veren. Çok güzel bizim sistem.

belediyeler
lösev
çydd
bir te mahalle bakkalları ve muhtarlar genelde alıyor muhtaç olanlaara vermek için. biz konteyner'ın yanına koyuyoruz mesela, kağıt toplayanlar vs. alıyor.ç

moreover
in addition to this
furthermore

also
besides
what is more

, whereas
, while

There are apples and oranges.
There are apples as well as oranges.

together with
along with
as well as
in addition to

etkili yazi yazmaya ilginiz varsa 'elements of style' mutlaka okumalisiniz

together with, along with, with, as well as, in addition to, including, also, too; besides, furthermore, moreover;

informal: plus, what's more.

Daha önce yaşamadığın şekilde bi baş ağrısı ise direk acile.

direk acile git.

trumanshow +1 yazdıkları migrenime tek faydası olan şeyler.

hap olarak sadece majezik veya minoset plus işe yarıyor bende de.

Duş aldım
Çok su ve çay içtim
Şimdi arveles aldım majezik regl ilacı daha çok diye.

Çok feci gözlerim çıkacak sanki, nabız gibi atıyor böylesini yaşamadım sanırım.

Şimdi biraz kapatacağım ışıkları bakalım nasıl olacak, çok teşekkürler.

fışkırır tarzda kusarsan acile git panpa

bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.

olmaman lazım kurallara göre ama ekşi sözlük geçmişi böyle söylemiyor. ama burası ekşi sözlük olmadığı için sorun olacağını sanmam.

yazdığın şeyler kanunlara uygunsa, hakaret, yalan, dolandırıcılık vs içermiyorsa neden yanlış yapıyor olasın?

Uzun adamımıza laf atmadıkça sorun yok.

Ticari itibarı zedeleyici bir söylem olduğu için duyurunuz kaldırılır.

@air peki burada "filanca markanin urunleri hakkinda ne dusunuyorsunuz?" diye bir soru acilinca herkes memnuniyetini/memnuniyetsizligini dile getiriyor mesela. kotu yorumlar yine ticari itibari zedeleyici sayiliyor mu?

x=yurdun içi kargoysa, yeni bir şey söylemiş olmazsın, spam'den silinir:)

ticari itibar kanzuk'un kanka olduğu, avanta aldığı şirketlerle ilgili sözlükte yazılanları silmek için uydurduğu bir şey.

baharda yuzde kirk indirim oluyor. kirktan eminim de elliden degilim.

ben çok kullanıyorum.
gittiğim her yerde checkin yapıyorum. arkadaşlarım görüp aaa biz de geliyoruz diyor.
ya da yakınımdaki kişilere bakıyorum. hmmm x buralardaymış dur bi ariyim diyorum.
herkes 3 4 like alırken ben nedense 15 20 like alıyorum <3
plan yapıyoruz: haftaya şunun konseri var gelecek olanlar?

bu gece şurdayız^^gibi

ama herzaman nerde olduunu paylaşmak zorunda değilsin. ben çok seviyorum swarmm <3 <3

karı olsaydım, kaşar olduğum için derdim. erkek olunca karı sikmek için derdim. ama ben kullanmıyorum yani genel olarak

İkisi farklı biri yer bildirimleri içinken biri harita üzerinde dükkanları görerek hakkında yorumları okuyabildiğiniz uygulama.
Foursquare ile zomato kullanıyorum ve nerede ne iyiymiş ne yenirmiş rahat öğreniyorum.
Yine özellikle foursquare google maps'e göre daha nokta atışı gösteriyor aradığınız haritada genelde daha güncel oluyor.

Bahane falan yok kendimi pazarlamak için kullanıyorum. İşime de yarıyor.

Öyle birisine denk gelmip aa biz de geliyoruz demeleri gibi sikimsonik bi ihtimal için değil.

valla ben "aa biz de geliyoruz!" şeklindeki sikimsonik ihtimal için bir-iki kere kullandım, güzel oluyor gerçekten. ama genelde insanların hava atmak için kullandığını düşünüyorum -swarm'u ve foursquare'in eski halini- foursquare'in şu anki hali mekan yorumları açısından güzel, bilgilendirici bence de. eski halini bana oyun gibi geldiği için kullanıyordum açıkçası, yoksa check-in yaptığım yerler genelde okul-ev-okul-ev-okuldaki laboratuvarlar -yanyana ya da farklı katlardaki laboratuvarlar yani :D - kütüphane, metro-tramway-tren istasyonları, otobüs durakları -otobüs durağının mayor'ı olur mu insan yahu?!- falan :D yani kütüphane mayor'ı olmak güzel de XD neyse, ben eski foursquare'de badge -yani rozet işte, ne haltsa- kazanıyordum bir de, asıl onu seviyordum, insana dışarı çıkma isteği veriyordu bi de -ben biraz sorunluyum dışarı çıkma konusunda, ondan "bak ne güzel dışarı çık, insanlarla kaynaş, hem de badge kazanırsın!" diye kendimi cesaretlendiriyordum :D cidden, istanbul'da yaşıyorum, kardeşimi 1 aydan fazladır, teyzelerimi ise 6 aydan fazladır görmedim, annemle babam geçen hafta bizim eve gelmeseler onları da görmeyeli 1 aydan fazla olacaktı. yazın çalışmaktan 3 ay annemleri göremedim, dahası oturduğum yer dağın başı, ilçe merkezine bile kaç aydır inmedim, paso okula gidip geliyorum -aslında ayağım sakat olduğu için 1,5 haftadır evden de çıkamadım :( - gerçi böyle diyorum ama zaten insanları pek sevmem şimdi o da var -kalabalıktan hoşlanmıyorum- istanbul'un kalabalık semtlerine uzun zamandır gitmedim -taksim, beşiktaş, ortaköy, kadıköy, bakırköy vs, 2 seneden fazladır gitmemişimdir bazılarına- o yüzden uygulamayı falan da kullanmıyorum haliyle, "aa ben de ordayım gelelim yanına?" diyebileceğim kimsem yok çünkü. zaten badge de kazanmıyorsam, lab.da check-in yapmamın ne gereği var, bilen biliyor sabaha kadar orada çalıştığımı zaten, kime neyi göstericem ki? zaten hava atılacak şeyler değil bunlar. yani "ayh gene işe geldiiik" ya da "kuaförüm ve ben" veyahut da "gene bizim elemanlarla rakı keyfi" gibi şeyler de değil ama, öyle gören insanlar var -gerçi bence bu bizim görgüsüzlüğümüzden kaynaklanıyor, başka bir şey değil-

Niye kullaniyorum? Ne zaman nerde oldugumu, nereye kac kere gittigimi geriye donuk gorebilmek icin. Raporlamayi seviyorum.
Bir de yakinlarda yemek yemelik neresi var, ona bakiyorsun.

Sabah spordan kaytaran arkadaşların canını sıkmak için salondan, koşu parkurundan falan check-in yapıyorum. Onun dışında kullanımım yok.

bir yere gittiğimde oraya gidemeyeceğimi düşündükleri için aramayan eşe, dosta rastlayabilmek için kullanıyorum.

Açık ve net söylüyorum; insanların kendilerini pazarlamasından başka bir boka yaramıyor güzel kardeşim. Kimse inkar etmesin. Tanışalım-yazışalım-buluşalım-sevişelim-unutalım bu kural sürekli uygulanır.populerizm kılıfı adı altında sikiş/ruh/beden pazarlıkları.

Çoğu kişi *bence* mekan tavsiyesini görmek için kullanmıyor bu aplikasyonları. yani bunun için bir google var, mekanın (genelde) kendi web sitesi var vs vs.

Hadi bilgi almak için yaptın, neden dakka başı check-in yapılır? Neden bunun için böylesine bir aplikasyon vardır? Haa, ben de yüklemiştim, bir iki kere check-in de yaptım, yabancı bir ülkede bir hostel'de kalmıştım mesela, yorum yazmak istedim. Sonra saçma geldi, bunun için booking.com'a bakacak insanlar, benim foursquare yorumlarımdan değil.