fulbright hakkında bilgin var mı acaba?

malesef yok.

real estate mba konusunda bilginiz var mı ?

tamamıyla burslu bir şekilde mba yapmak için temel şartlar neler? ortalama/bölüm önemli mi?

real estate mba konusunda bilgim yok.

tam burs alım şartları çok zor ama imkansız değil. Amerika'da yüksek lisans konusunda en önem verdikleri husus niyet mektubu. Niyet mektubunuz iyiyse, ortalama ve bölümün pek önemi kalmıyor.

6 aylık dil okulu ve yaşam masrafları (standart) ortalama ne kadar tutar ?

Ben yazayim, Real Estate MBA bence cok super bir alan. Google'a yazinca cikiyor real estate konsantrasyonlu MBA'ler. Burada onemli nokta bence buyuk metropollere yakin yerlerde yapmak daha cok development firmasiyla dirsek degidirmek, planlamacilarla tanismak, endustri tozu yutmak vs vs noktasinda daha iyi olur.

Bu arada tamami burslu MBA'den kasit hem MBA yapatim hem harc odemeyeyim ustune para versinler ise oyle bir sey yok. Zaten olayin mantigina aykiri.

aylık $1000 ile $1500 doları gözden çıkarmanız lazım. Dil okulu için aylık $1000, MBA için eğer ucuz bir okulda yapıyorsanız aylık $1500

malesef yok.

resmi internetten bulduysan daha büyük boyutlusunu arat.

@exordinary ilk yaptığım oydu ama daha küçükleri var büyüğü yok hiç.

vektörel grafikten oluşturulmuş bir şeyse vector magic ile vektöre çevirip istediğiniz kadar büyütün.

@o kadar da degil aga hocam değildir herhalde ya bildiğimiz .gif resmi bu (hareketsiz)

programın ismini yazmazsan nasıl yardımcı olalım.

Likelar bi yere varmaz. Dm candır. Paylaştığı son fotoğrsflardan birinden muhabbeti başlat. Cevap verirse ne ala, vermezse de demek burnu biraz havadadır herhalde

mesajı ilk atan kişi olmak değersiz birşey mi?
ya da insanı değersiz mi kılıyor?

guzelsen yuru diilsen kasma

ciddi bi niyetin yoksa dm den yürü. yok ben ciddiye de varım diyosan like lardan yürü. güzel güzel fotoğraflar at. twitterdan takipleş. onun ilgisini çeken twitler at. yani oltayı at bekle o senle iletişim kursun.

hobileriyle, fotoğraflarındaki bir şeylerle ilgili şeyler sorun bence. size karşı ilgisi olursa kendisi açılan kapıdan girer zaten.

@raki
bazı insanlar için böyle bir kaide var. cocugu da tanımadığım için böyle düşünür mü düşünmez mi emin değilim. basit birisi olarak görebilir belki de.

bir kadının instamgram yada twitterdan daha karşı cinsten ışık gelmemişken mesaj atarak yada konuşma açmaya calısması bana göre gereksiz. basitleştiğini düşünüyorum karsı tarafın gözünde.

herkesin fikrine de saygılıyım. gelen cevaplara teşekkürler şimdiden.

Aa benim lan bu çocuk. very big cat you , kahve içelim mi bigun?





















(yersen :)

Dm yerine foto yorumlarindan yerini yaparsan daha sağlam olur. O da sana yorumlar bırakır, sonra belki dm. Ama su an ilk adim olarak dm'den yurursen olayi basitlestirmis olursun.

bencev al velini, istemeye gidin direk

linkedinde profiline kimin baktigi zaten gorulebiliyo galiba?

anonim olarak baktim. normalde gozukuyor fakat gorundugumu sanmiyorum. zaten onun kapatma ayarlari da var.

önce bi kaç yorum cevap gelirse ne ala, sonra hakkaten sırıtmayacak bir mevzu yakaladığında dm'den yürü ? yani siyah foto gönderip "naber :p" olmasın mesajın. geri dönerse senindir dönmezse koy götüne sana "çocuk" mu yok.

mesaj atma. "bir arkadaşım" aynısını yaptı. bişey çıkmadı. "çocuk" sallamadı bunu hiç. dediğin gibi basitleştirir sadece. denildiği gibi yorum yap bir iki tane sağlam. yol aç o gelsin :)

1 yıl içerisinde 70 civarı eşleşme alan adam tanıyorum. haftada bir buluşmaya gidiyor. hiçbir şey olmuyormuş ama internet işleri hep hüsran diyor.

geçen merak ettim yükledim.

facebook ile girmeyi zorunlu tutmasından işkillendim bi kere.

sonra önüme resimler getirdi getirdi hep paçoz kızlar çıktı. hep çarpıladım durdum. bi yandan da ben kimim insanları çarpılıyorum aq falan diye ahlaki sorgulamalara girdim. sonunda 100 kızdan 3-4 tanesini beğendim, kendimden nefret edip programı sildim.

bir ara üzerinde moonwalk hareketleri denedim
yine de eşleşme olmadı

Yakın bir tanıdığım 3 kızla görüşme ayarladı, bir tanesi ile fuckbuddy oldu. Biraz dengesiz biri çıktı kız ama baya eğleniyorlar şimdilik.

Oldu mu oluyor yani.

vayyy arkadaş demekki tipimiz bozukmuşşşş

paralı olmadan önceki dönemde merak edip yükledim 1 aya yakın kullandım ve tiksindim diyebilirim. 6 match bulmuştu ki bunlardan 4'ü sevgilisi olan, nişanlı olan, evli olan kadınlardı, ilişkilerini açıklayınca ve ben "sen hayırdır ya?" dediğimde, "takılırız arada yea" diyorlardı. sanki beraber kitapçı dolaşacağız, bildiğin erkek arkadaşını boynuzlamak üzere veritabanı kasıyorlar lan. aynı durum erkekler için de geçerlidir diye düşünüyorum.

sevgilisi olmayanlardan biriyle arada buluşuyoruz, yiyoruz içiyoruz ama cinsel çekim yok aramızda. ya daha sıkı arkadaş oluruz ya da olmayız, kısmfet.

not: bildiğin tipsizim olm.

bu arada buradaki profil resminin ekran görüntüsünü alıp google resim arama ile aratınca gerçek kişinin feysbukuna ulaşma ihtimali az da olsa var, değil mi?

"Kelimelik"ten daha fazla iş çıkıyor .)

23 match oldu, bir tanesiyle fuckbuddy oldum baska bir şey olmadı. oluyor.

6 fb buldum biriyle fb olmaya devam edemedik. Bir kişiyle sevgili oldum.

ben sadece etrafta kimler var diye, tanıdık denk gelecek mi diye denemelik kullandım. o arada 1 haftada 20-25 eşleşme filan oldu, ben hiç mesaj yazmadım ama, bana yazanlarla öyle biraz konuşup geçtim... 5 erkek 2 kız yazdı bu eşleşmelerden.

tinder türkiyede yalan. kasmayın boşuna :D

şu anki sevgilimi ordan kaldırdım. Birisi sorunca nasıl tanıştınız diye pat diye söylüyor tinder'dan diye. öyle acayip bi kız, zaten bipolar.

o program yüzünden zaten azıcık olan özgüvenim şuan 0.

rusyada iki eşleşme. %5 diyebilirim.
türkiyede %0
lise arkadaşlarımı görüyorum sıkça. karı kısmı 15 yılda hiç değişmeyebiliyor. ilginc.

İlk yüklediğim gün netten tanıştığım en güzel hatunla buluştum. Ama o geçen seneydi. Artık kezbanlar keşfetti uygulamayı.

girişte bir fark yok ama çalışma koşulları çok farklı. devlet üniversitesinde daha rahatken, özel üniversitede köle muamelesi görüyorsun haberin olsun.

okuluna ve bolumune gore fark eder nasil girilecegi. fark etmeyen sey ise %90 calisan olarak degil, ogrenci-bursiyer olarak gosterilecek oldugun. dolayisyla sigorta primin yatmaz. ozel saglik sigortasi yaparlar. maasin da devletteki asistaninkinden dusuk olur. butun bunlara karsilik daha cok calisirsin.

basit memur zihniyeti ile dusunmekten ziyade universite ismi ve ortami onemli, devlette buyuk oranda memuriyet vardir, 3-5 universite disinda devlet universieleri memuriyettir, ozel universitelerde dinamik bir grup var ise olabildigince yararlanmaya calis.

bazen ismi dandik olsa da bazi durumlarda iyi bir ekip olabiliyor bolumune nazaran, oyle bir durum var ise alabildigine yararlan.

Almayi dusundugum saat kordunu 30 Nisan'da satisa cikacakmis.

Depresif ruh halim, yakınlarımı da soğutucam bu yüzden ondan korkuyorum.

bok gibi yalnızlıgım devam ediyor. hafta sonları dışarı çıkacak bir adam bile kalmadı.

Kredi borçlarım :D

sürekli baş dönmesi yaşıyorum. sabah doktora gidicem başım döndüğünden kalkıp duş bile alamıyorum. bir de çevremdekiler şımarıklık yapıyorum sanıyorlar.
korkuyom ya üf.

hiç bişeye vakit yetmiyore..

askerlik tecili yaklaşması. master mı yapsam askere mi gitsem ikilemi. aynı anda 4 iş. uykuyu unutmak. haftasonunun aile ziyareti yüzünden uykusuz geçeceğini bilmek. olm çok zor lan.

cok moralsizim.

kız arkadaşım bipolar, ayrılmak istesem de vicdanım elvermediğinden ayrılamıyorum.

çok yanlış birine aşık olmak

saçım dökülüyor.

Kredi kartı borcum. Bunun neticesinde parasızlık. İnsanlarla görüşemiyorum dahi.

Sen soruyu sorunca farkettim ki iyiyim Allah'a şükür tek derdim bir ev almak kiraya ödediğimi birikim yapmak

İstifa ettim ve dolayısıyla artık işsizim ve bir sürü borcum var. Ayrıca yine gittim olmayacak birine tutuldum. Her şey bok gibi.

Tiklerini neye göre attın anlamadım.

Ben derdimi yazacaktim da phoenixboy benden once davranmis:)

Diger bir derdim de, haftasonu Kirklareli'ne gidecegim, aksam 8 gibi Taksim'de olabilecek miyim? Iptal etsem mi diye dusunuyorum.

göremez ama senin js çalıştıran sayfanın aktif olması alt tab yapmanla aynı kapıya çıkar. yanda başka bir bilgisayar açıp öyle baksan bakacağın şeylere?

sinavlarimiz sinifta oluyor. ben bir seye bakmiyorum, javascript kodu kendi bakiyor ve bana dofru sikki isaretliyor.

moodle'in o ozelligini bilmiyorum acikcasi o yuzden tam nasil calisiyor nasil bertaraf edilir detayli arama yapamiyorum.
javascript client tarafindan calistirildigindan manipule edilmesi kolay olabiliyor, o yuzden kesin yontemi vardir ozellikle sayfanin deaktif oldugunu detect eden bir kod parcasi icin. sey yapabilirsin, chrome/firefox eklentileri ile no-js modu acip sayfalardaki js kodlarinin calistirmazsin, sanirim o zaman sikinti cikmaz. riski budur ;D

kodun başında bi değişkene o anki zamanın saniye ya da salise cinsinden değerini yazdır.

kodun bitimine de yine aynı şekilde o anki zamanı ikinci bi değişkene yazdır

sonra ikinci değişkenden ilk değişkeni çıkar.


şöyle bişi yani

zaman1: şuankizaman
kodmodbişiler
kodlar modlar
zaman2: şuankizaman

gecensure: zaman2-zaman1

kusura bakma c bilmediğim için kod ile örnek veremiyorum ama ben böyle bi mantıkla yapmıştım başka bi dilde.

stackoverflow.com

Javascriptte böyle oluyor:

var SpeedTest = function(testImplement,testParams,repetitions){
this.testImplement = testImplement;
this.testParams = testParams;
this.repetitions = repetitions || 10000;
this.average = 0;
};

SpeedTest.prototype = {
startTest: function(){
if( this.testImplement( this.testParams ) === false ){
alert("Yo, man, that test failed with those parameters.");
return;
}
var beginTime, endTime, sumTimes = 0;
for (var i = 0, x = this.repetitions; i < x; i++){
beginTime = +new Date();
this.testImplement( this.testParams );
endTime = +new Date();
sumTimes += endTime - beginTime;
}
this.average = sumTimes / this.repetitions;
return console.log("Average execution across " + this.repetitions + ": " + this.average);
}
};

gist.github.com
bunu paylasmisti bizimle asistan

türk yöresine ait bir aksanın var

bazı yerlerde ağzında bi şey varmış gibi, anlaşılırlığı azaltıyor. aksanı boşverip biraz daha türk gibi konuşmakta yarar olabilir, türk aksanı gayet anlaşılır bence (telaffuzlar doğru olduğu sürece tabi).

aksan daha çok bir metni okurken değil ama günlük hayatın akışında konuşurken ortaya çıkar :) okumada bir problem yok. yani native speaker olmadığı belli, o ayrı. ama fena değil okuman bence. bir de improvize dene bakalım nasıl oluyor :)

Denizli.

rahatsız edecek kadar türk aksanın yok bence, ama ana dilin olmadığı belli.

aksaninin olup olmadigini ana dili ingilizce olan biri söyleyebilir.
mesela türkceyi aksanli konusan birinin aksanini (mesela almancilarin aksanini) yabanci birisi türkce bildigi halde anlayamaz bence.

günlük hayatta konuşurken çıkan ses aksandır. bu değil.

aksan yapmaya çalışırken ne dediğin anlaşılmıyor.

doğru telaffuz ettiğin sürece türk aksanında sıkıntı yok +1

Aslında aksan yapmaya çalışmıyorum. Standart türk telaffuzunun belli olduğu şekilde konuşamıyorum ve okuyamıyorum. Sesimi de bilgisayarda değiştirdim, biraz kötüleşti. Doğaçlama denemek lazım dediğiniz gibi.

bence rahatsız edici bir aksanın yok. türk aksanı da değil gibi. türkün bir tık üstü diyelim.

Doğaçlama sesi de ilk mesaja ekledim. Totally messed up.

Okuldayken lisede falan ingilizce dersindeki dinleme metinlerindeki adamlar böyle konusurlardi biz de gulerdik

gerçek aksan bu değil.

@godoşu beklerken,
Konuşurken hata olmuş evet bariz turd demişim. Ama o sesi şuralarda vermeye çalıştım,
vocaroo.com

ses tonun karizmatik ama aksan yerle bir

zenciler gibi konuşuyorsun. ben son 1 senedir amerikada yaşıyorumi daha önce de kısa dönem yurtdışında yaşamışlığım vardı. anadolu lisesine ilkokuldan sonra giren nesildenim; yani ingilizceyi Türk hocalardan, Türkiye'de öğrendim. Kelime telaffuzlarımın kimi İngiliz aksanıyla, kimi Amerikan aksanıyla; hangi hocadan neyi nasıl öğrenmişsem öyle kalmış bilinçaltımda şimdi istesem de değiştiremiyorum. Ha işin öteki tarafına gelecek olursak da aksanımdan çok memnunum. Kızların hoşuna gidiyor; komik geliyormuş onlara. Bunun dışında da anlaşılır olduğumu düşünüyorum.
Bazı sesler bizim dilimizde yok dolayısıyla o sesi çıkarmak yerine taklit etmeye çalışıyoruz ama olmayınca olmuyor. Ben hala "water" diyemiyorum mesela, veya "suit" derken w sesi çıkarıyormuşum; öyle diyorlar. Nasıl yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok.
Senin soruna tekrardan dönecek olursak, Türk aksanın var ama zenciler gibi ağzını yaya yaya konuşmaya çalıştığın belli oluyor. Komik duruma düşme, otur sıfır =)

-sel, -sal eklerinin uydurma olduğu bilgisi nereden geliyor? daha önce böyle bişey duymadığım için soruyorum.

Evrensel yerine ne kullanıyorsun?

"Dünya çapında" nasıl olur? Gerçi o daha ziyade worldwide gibi oluyor.

sokaktan 100 insan cevirelim. 100une de soralim. 96 tanesi duygusal sozcugunu herhangi bir bicimde yadirgamazsa bitmistir ya o sozcuk artik turkcedir babalar gibi. ve bahsettigimiz sey know-how tarzi bisi de diil. niye bir dilin kendini gelistirme kapasitesi bu kadar sorgulanir anlamiyorum.

bence kasma küresel kelimesini kullan kürevi kelimesi yazan bir metinle karşılaşsam ne diyor bu derim ciddiye almam, dil gelişen değişen bir varlık, kabul et ya da etme artık -sal-/-sel eki dilimizde var.
dilin amacı karşımızdaki ne derdimizi, söylemek istediğimizi yanlış anlamalara mahal vermeden anlatmak için kullandığımız araç. bozmayacağım diye anlaşılabilir olma özelliğinden vazgeçmemek lazım.

@groove, 20 seneye yakın okumuşluğum var. Hiçbir Türkçe dersine çekimler ve ekler gösterilirken -sel, -sal ekleri gösterilmedi. Zira TDK'nın kılavuzlarında da bu ekler yok, çünkü öyle bir ek yok.
Muhtemelen Feyza Hoca'nın kitabında özellikle üstünde duruluyor bu durumun. "Şimdi duygusal bir şarkı dinliyoruz" demek yerine "Şimdi duygulu bir şarkı dinliyoruz" demek daha doğru mesela.

@cigerdelen

bak simdi baktim mesela tdkya. nazim hikmet'ten bir ornek koymuslar. adam kullanmis yani. ya ben demiyorum zaten aptal saptal kelimeleri alalim ingilizceden diye. bak ne guzel bi sozcugumuz var ona ek getirmisiz yeni bir sozcuk olmus ne guzel. isteyen istedigi sekilde de kullansin nedir yani. belki ilerde icgudusel dahil 20 farkli anlama gelicek. belki duygusal yalnizca belli bir kesim tarafindan kullanilacak olabilir yani. sozcuk bu anlasiyosun bununla.

ozet olarak 96 kisi kuresel derken sen gidip kurevi dersen bence baya komik ve manasiz olur. kendi dilini koru eyvallah da o 96 kisinin dilini korumus olmuyosun.

@exaordinary

ya iste belki 10 sene sonra adamlar koyucak o sel sal eklerini. niye kisitliyoruz kendimizi. duygusal da olsun duygulu da olsun. farkli anlamlara gelsin. farkli kisiler kullansin. bak mesela benim icin duygulu ile duygusal ayni sey degildir. sen dedin ve kullanmaya karar verdim dilim gelisti bu kadar basit. ikisinden birini secme ihtiyaci duymuyorum. ama birisi cikip der ki ya benim icin duygulu ile duygusal tamamiyle ayni seyler derse bisi diyemezsin ona da.

simdi bi yazar cikar eserlerinde duygusal kelimesini oyle bi kullanir ki hakkinda 5 sayfa yazar. artik sen onu okudugunda duygusal kelimesi belki duygulu kelimesinden 100 kat daha anlamli olucak senin icin. bence dil bu kadar oznel bisi.

selam. dilbilim bitirmiş ve osmanlıcaya giriş almış birisi olaraktan azcık açıklamaya çalışayım. türkçede isimden sıfat yapan ek yoktur. eski dilde türkçe kelimeler yerine arapça ve farsça kelimeler tercih edildiği için bu dillerin gramerindeki yöntemler kullanılarak sorun çözülebiliyordu fakat türkçe kelimelere geçilince belli bir ifade güçlüğü oluştu. bunun önüne geçmek için fransızcadaki -el(le), -al(e) ekini türkçeye -sel, -sal diye devşirdiler fakat devşirme olduğu için doğal olarak doğal görünmedi (dil devrimi öncesi metinlerde bu -sel, -sal ekini gördüyseniz yanılıyorum demektir ama pek zannetmem). insanlar da o kadar zamandır bir türlü alışamadı. bununla oluşturulan kelimeler dandik görünüyor ama türkçede isimden sıfat yapan daha iyi bir ek alternatifi üretilmediği sürece ya bununla idare edeceğiz ya da -î ile biten arapça kelimelere geri döneceğiz.

Donanımsal bir sorun var bilgisayarda, yazılımsal değil.

Bu cümledeki her kelime Türkçe, sadece sal eki devşirme diyelim. Yerine ne koyacaksın? "Donanımdan kaynaklanan" dersen kelime çeşitliliğini ve kolaylığını azaltmış oluyorsun. Sel-sal eki Türkçe'ye bir eksikliği gidermek için eklenmiş. "Den kaynaklanan" anlamını karşılıyor. Duygulu kelimesi sana uygun görünebilir ama duygusal kelimesini karşılamaz. "Duygusal bir şarkı" yanlıştır kabul ediyorum, asıl söylenmek istenen şey duygulu bir şarkı olabilir. Ama "duygusal bir karar" sözünün karşılığı "duygulu bir karar" değildir, "duygudan kaynaklanan, duygu kökenli bir karar"dır.

-vi eki ile -î eki ile -lu eki ile karşılayamazsın. Ya kelime ekleyeceksin ya da sal ekinin dile zenginlik getirdiğini fark edeceksin.

Güzel düşünmüşsün ama sel sal eki artik Türkçe ve daha iyi bir karşılığı yok. "Den kaynaklanan" kalıbı ise dil kolaylığı ve zenginliğini sağlamıyor.

Kelimeleriniz A sütununda olsun. B sütununa şu formülü yazın:
=","&A1
formülü aşağı çekin. Bu kadar.
Daha sonra B sütununu komple seçip, Kopyala / daha sonra Yapıştır > Özel Yapıştır > Değerleri Yapıştır seçeneği ile yapıştırarak formülden arındırmış olursunuz.

kelimeler aynıysa find and replaceden

ctrl+shift+h
değilse bilmiyorum 2. cevap olabilir

yeni bir sütun aç, virgül doldur. sonra contenate komutunu kullanarak birleştir.

kilo vermeye calisiyorsan sadece suyla karistirip yiyeceksin.

kilo sorunum yok, kuru erik ve incir ile karıştırıyorum aslında.

usulü biraz kendi damak tadına göre belirliyorsun deneye deneye bence. Ben sadece tavada yumurta yaparken kullanıyorum. bir kapta yumurta-yulaf ezmesi-lor peynirini karıştırdıktan sonra tereyağında benim için süper oluyor ama sevmeyenler de olabilir bu şekilde.

light yoğurt pişirmeden en iyi tadı veriyor.

Biraz daha yumuşak seviyorsan, süt veya suya tarçın ve kuru meyve ekleyerek biraz ısıtarak yiyebilirsin.

badem, fındık, muz ve kuru üzümle karıştırıp çikolatalı soya sütü döküyorum, çok güzel oluyor.

bi de muz dilimleyip biraz bal ve yulaf ezmesi döküyorum üzerine, karıştırıp yiyorum.

ben normalde yulaf ezmesini cok severim ama pisirince cidden hic begenmedim, iki kasik alip biraktim. bu biraz damak zevkiyle ilgili sanirim.

genelde muz, kivi, cilek gibi bir iki meyveyi rondodan gecirip yulaf ezmesiyle karistirip yiyorum ben. ogun arasinda da yogurt ve keten tohumuyla karistirip yiyorum.


ve buldum, mesaj attim.


bir de sozlukten biri yulaf ezmeli kek tarifi vermisti, bayilmistim tadina. mesaj kutumda bulabilirsem aynisini kopyalayip yazacagim simdi.

Yoğurtla karışınca o şeyden epey tat alıyorum ben.

ben kuru uzum kuru kayisi ve soguk sutle karistiriyorum hic lapa gibi olmuyor.

oo yulaf
tarifi veriyorum.
kavanoz alcan bi tane. bezelye kavanozu falan mesela.
gece yatmadan o kavanozun içine istediğin kadar süt, yulaf ve muz koycan karıştırcan. sabaha inanılmaz güzel bişi olcak o ^^_^^ allam yulafa bayılıyorum.
ecnebiler overnight oats diyor

her sabah iş yerinde yulaf ezmesiyle kahvaltım şöyle:

büyükçe bir bardağa (kasede olur) 2,5 çorba kaşığı yulaf ezmesi, bir kutu küçük süt (www.gidasepetim.com ), bir iki tane kuru üzüm, badem ve tarçın ekliyorum. güzel oluyor.

uğraşmak istemeyeceğine iftira olayından dava aç okuldan dedikleri gibi. agresif oyna.

ben bu derece değil ama yine yaban ellerde "sen beni öldürürsen..." diye abuk subuk konuşan paranoyak ev arkadaşımdan arkama bakmadan kaçmıştım. allahtan depozitoyu falan alma şansım olmuştu ama o arada senelerce o evde oturacağım diye hesaplayıp da orda olmadığım halde 20 gün erken başlayan kontrata imza attığım için sadece 4 ay kalınca o 20 günün parası bir güzel içime kaçmıştı. aman paraları onların olsun. kurnazlık falan yapıyor olsa uğraş al tazminat derdim ama manyakla uğraşılmaz. boş ver.

Yahu tecavuz davasi, istisnai bir durum, kadinla yatmissindir sahit falan yoktur boyle bir sey iddia eder. Ama su an seni suclayabilecegi bir durum yok ki ortada, bir delil bir ispati mi var? Hayir. Okula attigi mail dahi senin lehine bir sey. Yersiz bir endise icindesin.

bir sürü örneği var. kadın kişinin gidip de filanca bana tecavüz etti demesi yeterli senin evinden aldırılman için. sonra mahkemeye çıkıp, delillerle veya kadının kişinin sunamadığı deliller üzerinden kendini aklamaya çalışıyorsun. daha yeni haberi vardı, elemanın birisi 4 yıl yatmış kendini aklayana kadar. kendini aklaması da şöyle olmuş, en sonunda suçlamayı yapan kişi itiraf etmiş elemanı normalde hiç tanımadığını.
ben 2 sene yargılandım, işlemediğim bir suç için. suçu işleyenler yakalandıklarında benim adımı vermişler beraber yapıyorduk diye. halbu ki beni tanıdıkları falan yok, nüfus cüzdanı fotokopimi bulmuşlar bi yerden dolayısıyla tek bildikleri adım soyadım tc kimlik numaram. ama bu bilgilerle beni suçlayıp 2 sene boyunca yargılanmama sebep oldular.

uğraşmak iste. uçuk iddiaları var. haksız çıkman epey zor.
şizofrense ilacını almalı. vasisi her kimse, ona teslim edilmeli. vs vs. hakkını al, bokunu çıkartma ve o da hak ettiği tıbbi yardımı almak zorunda kalsın.

bu arada, kendin uzak durup tanımadığın başka birini bu manyağın pençesine itelemeye niyet etmişsin, bu da büyük götlük ama neyse.

@namus ninjası, @darknum_: dava açmak $50 burada. bir de davayı açtıktan sonra davalının peşine düşmek zorundasın. yani dava açtığın zaman, mahkeme celbini falan bir şekilde ulaştırman gerekiyor, aksi taktirde dava düşüyor.
Şimdi ben bu alacağım miktar için dava açtım, iadeli taahhütlü posta ile de bilgileri gönderdim, çünkü davayı kazanırsam karşılığında yaptığım masraflar da dahil olmak üzere bir para alacağım. Ama itiraf suçundan dava açtığım zaman karşılığında ne alabileceğimi bilmiyorum; dolayısıyla hem masraf yapmak hem de bu manyağın başıma açacağı diğer dertlerden dolayı endişelerim var.

Avukata sordum "mahkemede başın belaya girsin istemiyorum" demek tehdit midir dedim. Bela kelimesini kullanmasan iyi olurmuş ama genel itibariyle ben ortada suç teşkil edecek birşey görmüyorum ama yine de hakimin karar vereceği bir konu dedi. Çok enteresan memleket.

ben anlamamışım yaban elleri es geçince.
siyasi atmosfere bağlı tabii ama şu ışid muhabbetinden, kadının varını yoğunu alıp okulu bırakıp amerikada hostel işletsene olm. gavur malı lan. nolcak. çök gitsin. wohohow.

@beetlejuice: Sözleşmeleri hep 2 şer nüsha şeklinde yaptırmıştım. Dolayısıyla onda olan her sözleşmenin aynısından bir tane de bende var.
@raavann: Otobüse binerken, yan koltuğundaki adamın kişiliğini bilebilme ihtimalin var mı? Ya da ev kiralarken ev sahibinden adli sicil kaydı istiyor musun? Bence bu iki soru seni tatmin edecek cevabı verebilmemi sağlıyor. Öteki yandan meraklıları için kayda değer sahte tecavüz davalarıyla ilgili bilgi için en.wikipedia.org adresini ziyaret edebilirsiniz.

Bana çektirene ben de çektirirdim. Hele ki iftira atıp olayı dolanırıcılıktan daha da beter bir yere çektiyse. Açın gitsin davayı, kazanırsanız 2 ay fazla gezersiniz :)

Gayet kadinin gotunden kan alma sansin var. mesajlari, mailleri yedekle bir yere. bunlar elinde oldukca sirtin yere gelmez. okul da sana sahitlik yapar muhtemelen zaten, gerektiginde destek verir.

silinmiyor, yani transkriptte aldığınız ve kaldığınız gözüküyor, fakat dersi sonradan aldığınızda, sadece aldığınız yeni not not ortalamasına katılıyor. yani o ders transkriptte iki kez alınmış olarak gözükecek ama sonradan aldığınız not ortalamaya katılacak.

mezun olana kadar ki transkriptlerinde gözükecek, mezun olunca silinecek. rahat ol.

londrayı bilmiyorum özel olarak ama genel olarak şöyle bir prosedür var:

hayvanlar alınıp barınaklarda kısırlaştırıp sahiplendiriliyor. bizdeki gibi değil ama, adamalrda herkese bir köpek var. mesela evsizlere bile köpek veriliyor, hem onları korusun hem de birbirlerine arkadaş olsunlar diye, hayvanın bakımını beslenmesini devlet karşılıyor ve hatta polis denetiminde bu hayvanlara iyi bakılıp bakılmadığı.

ama genel olarak ny, londra gibi metropollerde malesef var sokak hayvanı...

amerikada sokakta kedi köpek neyim yok. hayvanların çoğu çipli zaten; misal sahibi ibnelik yaptı bunu sokağa bıraktı hop buluyorlar sahibini, ağzına sıçıyorlar. diyelim ki sahibi artık bakmak istemiyor, bu sefer de humane society denilen gönüllülük esasına dayalı barınaklar alıyor hayvanları. Bu barınaklar daha sonra hayvanları sahiplendiriyorlar.
Sokakta hayvan olmaması hem o minik canlılar için hem de insanlar için daha iyi.

cihangir veya yeşilköydeki sokak hayvanı nüfusu dünyanın hangi büyük metropolünde var?

milano'da sokak kedisi veya köpek göremezsiniz ama bol bol sahipli köpek ve onların bıraktığı dışkılar her an karşınıza çıkabilir. italyada guneye indikce tek tuk kedi gormeye baslarsiniz sicilia'da ise sokak kedisi boldur. orda da sehrine gore fark edebiliyor en cok catania da denk geldim. cocuklara alinip cocuk bakamayinca veya yazin tatilde birakacak yer bulamayinca yollenarina birakilan kopek sikintisi var bolca. sehirlerde hayvanlar barinaktalar. sahiplendiriliyorlar.

Londra'da başıboş bir tane kedi ve köpek görmemiştim. sadece parklarda sincaplar mevcuttu. Ayrıca sahipli köpekleri buradaki lüks! semttekilere göre nispeten daha az görmüştüm.

ABD'de iğneyle 'uyutma,' kalbine kazık sokma, gazla boğma gibi yöntemlerle öldürüyorlar. Korkunç bir olay. Her ay binlerce hayvan katlediliyor bu şekilde. Bazı şehirlerdeyse sokakta yaşayan hayvan nüfusu epeyce fazla.

Belçika - Yabanimsi bir kedi dışında hiç sokak hayvanı görmedim. İnsanlar oldukça hayvanseverler. Bulunanlar da hayvan bakımevlerine götürülüyor. Bu bakımevlerine gidip gönüllülük yapanlar mevcut. Temel ihtiyaçlar bir kenara, sırf hayvanları sevmek için ya da yürüyüşe çıkarmak için bakımevine giden gönüllü insanlar var. Kısırlaştırma olayını bilmiyorum.

ben duşa girmiştim kuzen almış telefonu, o yazmış bunları :)

Aylik min 10-25000 arasi. Kendileri belli bi duzen ayarliyorlar su gun bos su gun calisirim falan diye.

erkek milleti olarak çok malmışız.

işlem hatasını fark eden bi tek ben miyim? iki saat 700 tl üç saat 1500. yemeği escortun hazırlaması falan lazım bu durum için?

i leri de ı yazıyor sdhbksf

az bile geldi bana daha fazla olduklarını sanırdım. eskort dediğin partnerleriyle temiz, kurallı ilişkilere giren, hijyenik ve tüm bunlara ek olarak da model gibi kadınlar yani. hatta eşlik edendir mesleğinin çıkış yeri, davetlerde godomanların yanına yakışacak diksiyonu düzgün, az buz kültürlü, güzel giyimli ve düzgün fizikli olmalıdırlar. e güzel olan her şey lüks ve doğal olarak pahalı.

herkes o.. nun kalifiyesi mi olur diye bik bik öter ama para olsa kamp kurarlar :)

Belli ki kazanıyor. Baksana ya iş üstünde ya da başkalarına da cevap vermekten sana 8dk da bir cevap yazabilmis abla :)

Ben kız olsam 3 saat 1500 liradan 20 saat çalışırdım.günlük 10 bin lira.aylık 300 bin vay be :D

abı ısın hakkını yapanlar ıcın normal bu ucret...gecen sozlukte bı escortun hıkayesının lınkı vardı ablam..1000 dolar alıyor ama saatlık..sırf ustundekı gecelık 600 dolar yanı...

olum 2 saat 700 iken 3 saat 1000 falan olur diye düşündüm ben. neden bir anda artmış o zaman. bence 2 saat alsın üstüne bi saat daha alsın öyle daha ucuza geliyor. ahaha beyin bedava

Bu da avatarındaki fotosu :/
imgur.com

oha. biz de çok safmışız yav piyasa ne hale gelmiş.

yalnız şuradaki yorumları okudum da az bile istemiş kadın.

hatta sizin bu cevapları duyunca escortların biraraya gelip piyasayı yükseltmesi gerekir bence.

Yalnız o hatun o hatun değil :D
www.google.com

pm.

~hatunun benden çok karın kası var. o değilde eli yüzü düzgün vucudu iyi olan kadınlar boşuna okuyor. 4 yıl sonra bu kadar kazanamaz

O fotoyu koyma amacı neydi ki acaba? Belki vücudu ona yakındır.100 kiloluk biri gelecek hali yoktur sanırım.elden veriliyo para :D

ahahah tabii tabii. hatta yanlışlıkla arkadaşının resmini yüklemiştir :P

gerçekten az sizden istedikleri para. çünkü sizi kazıklayarak çok büyük hayat dersi veriyorlar.

bayağı iyi kazanıyorlarmış.
bir erkeklere kolay para kazanma yolu yok yav :(

bir de "Ben kız olsam 3 saat 1500 liradan 20 saat çalışırdım.günlük 10 bin lira.aylık 300 bin vay be :D" yorumuna kahkaha attım :D

O.ospuluğun yeni adı da eskort. Kusura bakmayın ama sizin gibi enayiler olduğu sürece az bile bu. Yanınızda kadın tutmayı beceremediğiniz için satın almak/kiralamak normal gelir size.

piyasayı yükseltmeyin oçlar :(

bi de hayır yani ben eskorta bir kez gitmiş adam değilim ama 30 yaşında duyuruda sevgili bulamıyorum diye ağlaşan kızlar "elinizde kadın tutamadığınız için bunlara para veriyosunuz" gibi talihsiz beyanatlarda bulunmasa keşke.

size ne kardeşim milletin neye para verdiğinden? veren var ki alıyor kız. alan memnun veren memnun, sizin ne haddinize enayi demek?

ondan sonra biz böyle yazınca da çirkin oluyoruz, terbiyesiz oluyoruz. akıllı olun haddinizi bilin bizi de çirkinleştirmeyin o zaman. ben sonra çok üzülüyorum ağlıyorum ama iş işten geçmiş oluyor.

O vücut o kıza aitse ben burada kafamı keserim :D o kızın o vücuda "yakın olma ihtimali" bile yok =D bunu geçtikten sonra, bence 2+2'den 4 saat alın da 1400 liraya gelsin. Yemek yedirip napcan, odaya hamburger söylersin boşver. :D

nikciğim şu naif yazışmadan bile karşı taraf taksisi olduğun anlaşılıyor vallahi. eskort kadına bile bu kadar kibar davranmışsın. dünya kadınları adına teşekkür ediyorum sana.

eskort olaylarına yabancıyım da dünyanın en pis işini yapıyorlar, erkeklere basit gibi görünse de iğrenç bir duygudur hepsi için eminim. o para normal yani.

bu akdar para kazanabilmesi için ciddi anlamda bakımlı,iyi vücutlu ve kültürlü olması lazım. Kendine yatırım yapıyor. Bence yüksek değil. Bizim kezbanlardan sonra 2 kelime cümle kurabilen, edalı, hoş kendinden emin hatunlar erkeklerin tabii ki hoşuna gidecektir.

kim kimi ..kiyor belli değil. 1500 tl ne yaa.

o paraya 1 ay ev geçindirenler var.

Çok safça sorulduğu için "bu sefer de ben çakayım" demiş.

Ya birader o paraları bunlara vereceğinize spor salonuna yazılın. Biraz vücut yapın. Güzel kıyafetler alın. Ortamlara akın, sevgili yapın.

Sevgili tribi istemiyorum geyikleri varsa veya sevgili aldatılıyorsa o ayrı tabii.

25 yaşında ölen(3-4 sene önceki cindy) travestinin bile Çankaya'da 5 evi vardı. Günde 2000 kazandığını söylüyordu. Yani bakımlı/güzel bir eskortun çok daha fazla kazanması şaşırtıcı değil.

hay escortunuzun bakımına da güzel vücuduna da.

fahişeye (bunun adı budur arkadaşlar, amerikada escort diyenler varsa bu değişmez) verilen para ile bir kız arkadaşla beraber vakit geçirirken harcanan parayı karşılaştıranlar yolunuz açık olsun.

arkadaş nasıl mideniz kaldırıyor böyle şeyleri. düşüncesi bile midemi kaldırıyor. hiç tanımadığım bir insan verdiğim para için bana rol yapacak. :(

ve daha önemlisi aynı insan birkaç saat sonra başkası ile yatacak. iiiğğğk

cevap olarak diyorum ki bakın aynı paraya bütün gece değişik hizmetler varmış. daha hesaplı bence. 2 tane kız ve bir de adam var. 4 kişi çeşitli kombinasyonlar. hem de bütün gece :P

www.hurriyet.com.tr

@mea culpa saat başı attığın postlar ile çok romantik ve sadığım asla fahişeye para vermem tribiyle burdan ekmek çıkarmaya çalışıyorsun gibi geldi kanks bileğine kuvvet

not: hiç seks için para vermedim

@der meister

İnsanın kendini bilmesi iyidir. Ne kadar çirkin olduğunu bir de benden duymaya ihtiyacın kalmamış.

www.deftersepeti.com

düzgününü de sen yaz.

ağa yapacak zamanım olsa yapacam, finalleri verirsem mezun olacam binbir emekle yaptığım stajım kabul edilmedi. 1ay içerisinde 20 iş günlük stajımı yaparsam okul bitecek.

@podrostok valla ayaklarım sanki termal havuza girdi.

düşürün abi şu beklentiyi daha da düşürün.

3. sezon en durağan sezon. Gittikçe nirvanaya ulaşıyor dizi.

çok büyük bir balon hemde. ben de çok övüldüğü için izledim ama ne öyle ekstrem bir oyunculuk gördüm ne de oha dedirtecek bir kurgu. baya normal dizi işte.

@exordinary yani bende şu ana kadar. öyle süper bi oyunculuk. süper bi kurgu göremedim. ayrıca şu an dizi bitse 3.sezon 7.bölümde kimse niye bitmiş demez havası var. sanki türk dizileri gibi 1 ay önceden yazılıp sunuluyor gibi bir havası var.

cidden böyle devam ederse. bence bu dizi üzerinden analiz yapılması lazım. kimler bu işi abartıyor

değil. balon olan bir dizi varsa o da game of thrones. onu da izliyorum gerçi.

balon değil. abartıldığı kadar da değil ama. iyi bir dizi.

edit: işte alttaki arkadaş gibi fanatikler yüzünden beklentiler yükseliyor. adam tamamen zevk meselesi olan bir konuyu namus meselesi haline getirmiş savunuyor. e sonra da haliyle beklentiler yükseliyor. o kadar ki beğenmeyenlere hakaret edecek seviyeye gelmiş. ilginç.

her güzel şey gibi önce az kişi tarafından bilindi, izlenildi. ondan sonra bir popülerleşme trendine girdi. ve gereğinden fazla popülerleşen her meta gibi şu anda bok atılma sürecinde. adam breaking bad'e balon diyor. mesela çoğu insan dizinin en iyi bölümlerinden biri olan s03e10 fly bölümüne uff bu ne ya der. e haklı çünkü önüne sunulanlar arrow, walking dead, suits gibi çerezlik diziler. alışmış onlara.

breaking bad efsane klasmanında bir dizidir(six feet under, oz vb). neden bu kadar övüldüğünü anlamıyorsanız kasmayın size uygun dizilere geçin.

edit: üstteki arkadaşa. tamamen zevk meselesi olan bir mevzu değil maalesef. psikolojiye, realizme, ahlaka ve daha bir çok noktaya başarılı bir şekilde temas eder breaking bad. suç ve ceza ile çok benzeşir(elbette edebi bir eser olmaması nedeniyle onun kadar ayrıntılı veremez düşünceleri)

bir de forever, house, sherlock, arrow gibi süper kahramanlı diziler vardır. zaman geçirtir çünkü amacı budur. ha sen eğlence amaçlı dizi izleyen adama bir bölüm sinek izletirsen bu adam orada sadece sinek görür ve sıkılır. denklem bu kadar basit.

beklenti yüksekse ne izlersen izle hayalkırıklığı yaşaman normaldir. breaking bad fanatiği falan değilim ama izlediğim en iyi dizilerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. beklentin azalsın istiyosun ama ben tam tersini söylemeye geldim. ben bu diziyi s02e02'de bıraktım. sonra baktım çok konuşuluyo, dedim lan bi izliyim noluyo acaba. 3. sezonda diziye ısındım. sevmeye başladım. 4. ve 5. sezonlarda ise yerimde duramaz hale geldim. işler çok karıştı. son 2 sezon ciddi anlamda efsane. diziyi sıkıcı diye bırakanlar çok şey kaybettiler ki sen de bırakma yolundasın. o yüzden benim tavsiyem bırakma, devam et. dediğim gibi son 2 sezonu çok ama çok özel. şuna da cevap vereyim. hani demişsin ya "içinde kimya bilgisi var diye liseliler siz mi abarttınız". yok abi house değil ki bu, belli bi kesime hitap etsin. uzun lafın kısası breaking bad izlemeyen çok şey kaybeder benim görüşüme göre.

edit: başka bir noktaya daha değinmek istiyorum. bir diziyi beğenirsin beğenmezsin. ama breaking bad'e balon demek messi'ye, ronaldo'ya balon demektir. balon tabirini kabul etmiyorum. sıkıcı de yavaş ilerliyo de. hatta buna en iyi diyen şunu izlesin de ama balon deme.

edit 2: "fly" gibi zorlama ve breaking bad'e yakışmayan, insan ömründen 40 dk çalan bir bölümü dizinin en iyi bölümü ilan eden fanatikler olduğu sürece beklentiye girmen ve diziden zevk almaman normal. bıktım şu zihniyetten.

edit 3: bir de şu beklenti olayına isviçreli bilimadamlarının bi el atması lazım. evet genelde bir dizi/filmle ilgili büyük bir beklenti içindeysen hayalkırıklığıyla sonuçlanır. ama genelde işte. her zaman değil. aksiyon temalı dizileri seven biriyim. uzun süre 24'e başlamadım, sevebileceğimi düşündüğüm halde. 9 sezon olması gözümü korkuttu. ama en sonunda dayanamadım izlemeye karar verdim. ve izleyen arkadaşlarımdan dinlediğim kadarıyla büyük beklentiye girdim. anlatılanlardan "bu dizi tam benlik" modundaydım. ve aynen de öyle oldu. beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. ha ben bu konuya niye bu kadar taktım. onu da anlamadım. en iyisi yatayım ben.

breaking bad'i bu akşam 3. kez bitirmiş biri olarak kesinlikle balon olmadığını düşünüyorum. zevk meselesi, beğenmemiş olabilirsin.
aklına gelen saçma soruları bana iletirsen cevaplamaya çalışırım.

izlediğim en şişirilmiş dizi. vakit kaybıydı benim açımdan.

breaking bad'i bölüm bölüm değerlendiriyorsan hata yapıyorsun. onun bir bütün olduğunu unutmamalısın.

benim izlediğim en iyi dizi. bunu söylüyorum çünkü diziyi sonradan büyük bir beklentiyle, popüler diye izlemedim. dizi beni sardığı için izledim. sabrettim, bekledim, aylarca yeni bölüm için heyecanlandım öyle izledim; ve dizi bittiğinde ortadaki tüm işe hayranlık duydum.

bölüm bölüm değil bütün hikayeye bakmak lazım breaking bad de. yavaş ilerliyor doğrudur ama gerçekçi olması ve hikaye bunu gerektirdi. the wire gibi sopranolar gibi.

zaten bu kadar övgüden sonra beklentini yüksek tutman normalde , ne tarz yorumlar okudun merak içindeyim . offf full aksiyon , çatışma , akıcı senaryo benzeri yorumlarsa hayal kırıklığın normal. bb'nin esas övülmesi gereken noktaları senaryosu , kurgusu ve muhteşem oyunculuklarıdır . ( skyler'a başlığında hala sövülüyor amk alfkdpgm)


neyse işin özü ne istediğin önemli. beklentini yanlış yöne çekip bu efsaneyedr balon deyip bok atıyorsan sorun sende yani. balon var balon var. sikko ejderha kızlı diziye(got) tapan da var himym da sonuçta.

Bana göre balon değil, çok da severim ama başkaları seviyor diye siz de beğenmek zorunda değilsiniz. Herkesin beklentileri ve dizinin izleyiciye hissettirdikleri farklıdır. TV'de reklamını görüp izlemeye başlamıştım yıllar önce, herhangi bir beklentim olmadığı için hayal kırıklığına uğramadım, gayet keyifle izledim. Breaking bad durağan bir dizidir, her bölüm öyle çok da şaşırtıcı, heyecanlı değildir. Çok fazla övüldüğü için öyle bir izlenim bırakmış olabilir sizde. Bu durağanlık keyif vermiyor olabilir.

Ben izlemeye başladığımda dizi ünlü bile değildi Türkiye'de bu kadar. Bir kişinin bile yorumunu okumadan başladım, hatta iki kez bırakıp tekrar başladım ve sonuç olarak son derece güzel bir diziydi benim için.

Çok övüldüğü için bir diziye başlanmaz. Beğenebileceğiniz bir dizi ise başlanır.

islami terör, din eksenli siyaset bitmedikçe devam eder.

Din eksenli siyaset nasıl biter? insanlık medenileştikçe, iyi insan olmak için görünmeyen bir liderin kötülüğü yasaklayıp iyiliği korkuyla, azapla teşvik ettiğine inanmayı bırakınca biter.

dünyada en çok muridi bulunan din ne diyor? insan doğası kötüdür, insan günahkar doğar. var gerisini sen düşün.

başta islam olmak üzere tüm dinler ve üzerine kurulmuş rant ağları, sömürü sistemi, kökleri ve simgeleri, toplumsal hayata etkileriyle birlikte yok edildiğinde. ki bu da salt şiddet ile değil, sınıf savaşı içinde, sınıf bilinci ile gerçekleşebilecek bir durum.

bireysel sorumluluk tarafından bakacak olursak, baskı ve şiddet gerektiriyor.

radikal düşünceler bitince. bu sadece islami terör için de geçerli değil, bütün katliamlar, terör olayları için geçerli. çünkü zaten terörün altında yatan sebep bu düşünceler.

o yüzden tüm radikal düşünceler ölsün bence.

Orta Doğu yanıp bitip kül olduğunda biter.

Müslüman ülkeler bu tembellik ile hiçbir yere gelemez. Türkiye de buna dahil.

Sen bu terör olaylarını müslümanların yaptığını sanıyorsan ve inanıyorsan asla bitmez. Bu terör olaylarını yapanlar para ve makam karşılığı müslüman kimliği altında konuşan cübbeli serefsizlerden fazlası değil.
Kusura bakma, gerçekten Allah diyen adam gidip katliam yapmaz. Yapanlar da dediğim gibi para ve makam karşılığı kendini satanlar. Sosyal medyada gördüğün bütün sözde dinciler ruhunu satmış birer piçtir. Buna diyanet işleri bakanı denen gavat da dâhil.
Argo için özür dilerim. Tutamadım.

dünyada en çok muridi bulunan din ne diyor? insan doğası kötüdür, insan günahkar doğar. var gerisini sen düşün.
Emruzi +1
Birisi de diyorki alkol bir yılda bilmem kaç bin tane can almış. Ama kimse alkolü lanetlemiyor, terörist ilan etmiyor, alkolden korkmuyor. İnsan günahkardır, zayıftır suçlu kişidir. Irakta, afganistanda, aşıklar ve centilmenler ülkesi fransanın afrikada yaptıklarından ötürü hatta frasanın afrikadaki egemenliği biterse ekonominin büyük oranda zarar göreceği söylenirken kimse hristiyanlık terör dinidir demiyor. İslam terördür diyen malın flama taşıyanıdır. İslam terör değildir. Müslüman ülkeler yükselişe geçeceklerdir ama süreç vermek doğru olmaz. Zira batı elini çekmedikçe veya çektirilmedikçe. Suudi arabistandaki abd etkisi, birleşik arap emirliklerindeki, mısırdaki darbeyi yaptıran güçler. Yıllarca ülkeler sömürülsün kural belirleyiciler ve hüküm vericiler hep hain ve kullanılan olsun azıcık ses çıkartmaya çalışan susturulsun. Sonra müslüman ülkeler seviye atlayamaz olsun adı bu zulümün. Yavru kedinin dahi kuyruğuna basarsan döner tırmalar seni. Bazen tek şansı kalır insanların. Ve onu kullanır. İslam terördür diyen malın ötesinde bir mallık evresindedir.

@cetoxim Abi oyle bir anlatmissin ki, resmen pasifligin es anlamlisi zannettim islami. Muhammed'den itibaren "acil susam acil" diye diye mi genisledi musluman topraklari? Kuruldugu gunden beri kan dokuyor olmasa inanabilirdik belki. :)

Tum dinler ayni seyler icin kullaniliyor, islamin farkli/daha iyi oldugunu gosteren bir sey yok.

@cenkist Soruna cevap degil, haliyle.

- herhangi bir olgu onu kullananlara çıkar sağlıyorsa, onun temadisi için sonuna kadar ya da daha verimli başka enstrümanlar geliştirilene kadar olanca çaba gösterilir.
- müslüman denen ülkelerin bir kısmında, batılı değerler anlamında olmasa da "mutmain" bir kitlenin varlığını göz ardı etmemeli. batılı değerler anlamında müreffeh olma ise bence bir devran meselesi. elbet o da bir gün olur; ama o günki müslümanlık, müslümanlar, devletler vs. bugünki gibi kalırlar mı, ondan kuşkuluyum!.. ayrıca o günü bizim kuşaklar göremez!

@common of demons,

şu klasik mantığa bitiyorum. islam kurulduğu günden bu yana kan döküyor, demek ki islam terörerö.

valla o çok modern avrupa ve amerika da kuruldukları günden bu yana kan döküyorlar, diğer ülkeleri sömürüyorlar, hatta bunu bir de utanmadan demokrasi ve özgürlük götürme kisvesi altında yapıyorlar. 1. ve 2. dünya savaşını çıkartanlar müslümanlar değildi, dünyanın en modern ve sözde özgürlükçü ülkeleriydi, demek ki neymiş modernizm kan dökmek demekmiş. stalin ve mao azılı birer ateistti, ve sadece ikisi toplam tarihte müslümanların öldürdüğünden daha çok insanı katletti. demek ki neymiş, ateizm ölüm demekmiş.

15 yaşında olduğum için böyle über mantıklar kurabiliyorum, kusuruma bakmayın.

ha bi de şöyle bi bakış açısı mümkün. hangi dinden ve görüşten olursa olsun, iyi insanlar ve kötü insanlar vardır. dünyanın amına koyan da kötü insanlardır. neyse ki islam bize diyor ki o kötü insanları çok güzel bir son bekliyor öte tarafta. ama ateizm ve diğer özgürlükçü ideolojiler bize öyle bir şey söylemiyor. sırf bu yüzden bile islam'a inanmak adalet duygusuyla örtüşüyor.

denildiği gibi politik bir güç olarak kullanılmadığı zaman. yani keskin bir şekilde çizgiler çekildiği zaman. eğitim seviyesi arttığı zaman. ortadoğu'daki kaynakların akıbeti belli olduğu zaman ya da tükendiği zaman, insanlar bireysel olarak zenginleştiği zaman.

www.twitlonger.com

@common of deamons
Muhammed sonrası kim islama bağlı yaşadı ki? İran mı müslüman, suriye mi, ırak mı, afganistan mı?
Hepsinde din adı altında siyaset yapılıp insanlara "sen inan, gerisini bize bırak" denilmedi mi?
Kendi kafalarına göre fetva verilmedi mi? Yoksa hz. Muhammed zamanında kim katliam yaptı?

- terör?
- dinler arası dialog!

Taraflar birbirini tanıdığında kaynaştığında saldırılarla tarafları birbirlerine karşı kışkırtamazsın.

son arap da dünya üzerinden silinince biter. muhammed büyük adammış, yarattığı islam biraz olsun bu arapları dizginlemeyi başarmış ama adamların içlerinde bu pislik olduğu sürece bu iş zor dostum zor.

islami terör yoktur, buna inanmak isteyen aptallar vardır. çünkü işinize öyle geliyor, bunu karşı tarafın kasıtlı planlamış olabileceği ihtimali aklınıza gelmiyor çünkü hoşunuza gitmiyor bu ihtimal.

he he, hep komplo teorisi zaten. islam hep barış ve kardeşlik dini, müslümanlar hep sevgi kelebeği.

İslam düşmanlarının islam'a karşı yaptığı terörün yanında, islami terör hiçbir şey bence. Bu "islama karşı yapılan terör" ün içine bu gibi sitelerde yapılan "islam dini törörüst" hönkürmeleri gibi birçok şey dahildir.

Ok once su noktayi tekrar edeyim, bence tum -organize, ibrahimik- dinler ayni seyler. Eger bu dinlere inaniyorsaniz, diger dinlerden komsu, arkadas edinmemeniz, kirbaclamayi(iskence), koturum birakmayi kabul edilebilir cezalandirmalar olarak gormeniz falan lazim. Cunku "gercek islam"i yasamadiklarini iddia ettiginiz insanlarin yaptigi sey de aslinda bu demin yazdiklarim. Yani "gercek islam"i asil siz takip etmiyorsunuz. Hele -buyuk ihtimalle- anadolu sunniligi gibi karman corman bir inanisi "gercek islam" olarak dusunmek, 1 milyardan fazla takipciye sahip bir dinden bahsettigimiz goz onune alindiginda, size bile komik gelmiyor mu biraz da olsa? Myanmar'daki muslumanlarla sizin inanisinizin ayni oldugunu mu zannediyorsunuz, degil yuzlerce yil onceki muslumanligi...

@del piero10 Bence benim belirttigim mantik, sizin yazdiginiz kadar "duz" degildi, cunku sizin verdiginiz ornekteki insanlarin hicbiri, yaptiklari eylemleri herhangi bir dine dayandirarak yapmadilar. Ne Stalin, ateist oldugu icin milyonlari oldurdu, ne de dunya savaslari din yuzunden ciktilar. Takdir edersiniz ki, bir muslumanin "islami yaymak" veya "muhammed'in intikamini almak"(ki bu da ayri bir komik, sen kimsin ki koca dinin peygamberinin intikamini alacaksin, gercekten rahatsiz edici bir durum olsa, allah dunyaya mudahalede bulunmaz mi?) Tyt bu konuya degindi belki ilginizi ceker: www.youtube.com

Kuran muritlerine "gidin islami yayin" diyor, tamam anladik her din popi olmak ister, ama 21. yuzyilda, bu zorla yapilabilecek bir sey mi? Hristiyanlar yuzyillar boyunca dunyanin 4 bir yanina misyonerler gonderdiler, bu adamlar ayni zamanda "kasif" gorevi de gorduler, kitaplar yazip dunyanin geri kalanina, gittikleri yerle ilgili bilgilerin ulasmasina araci oldular. Gunumuz muslumanlariysa "kafa kesip" guc gosterisi yaparak, allahu ekber diye bagira bagira "islam dunyayi fethedecek" diyorlar. (bu paragraf konudan bagimsiz gelisti)

Kimse cikip da avrupa kan dokmedi diyor sanki, olay bu mu? Neden "baris dini"nin muritleri, "muslumanlar kan dokuyor" denilince, "sanki kafir evropalilar dokmedi" diye savunma yapiyorlar? Bunu bir tek ben mi komik buluyorum? Ustune, eger muslumanlar, kolonyal donemde avrupalilar kadar geliskin olsalardi, oralari ele gecirip somurgelestirmez miydi zannediyorsunuz? Iber yarimadasini babam mi fethetti? Muslumanlar vizigotlardan guclulerdi ve topraklari aldilar, avrupalilar afrikalilardan guclulerdi ve topraklarini alip, kolelestirdiler. Gordugunuz uzere, dinden bagimsiz, gucle alakali.

Adalet konusunda ise, okuyunca sesli guldum, islami hukuk zaten barbarcayken(ve kadinlara karsi esit davranmazken), bir de "bu dunyada hesap vermeseler de olur, zaten cehenneme gidecekler" seklindeki "saf, kolayci ve yalandan" adalet hissine deginmeniz iyi olmus. Zaten avukatlar, savcilar, mahkemeler gereksiz, suclulari "allaha havale edip" "cehenneme gitmelerini" soyleyelim. Basiniza haksiz bir is gelince dava mi aciyorsunuz, bela mi okuyorsunuz ona gore konusun.

@cetoxim Muhammed zamaninda fethedilen yerlerin hepsi bariscil yollarla mi ele gecirilmis? Lafta baska inanclara saygili olan din, kabe'deki putlari kirdirmamis mi? Zaten inanclara saygili olan bir organize din fikri sacma, bu din fetih algisiyla genisliyorsa daha da sacma, din, saygili oldugu iddiasindaysa triple sacma.

tl;dr Ya islam her buyuk ve yayilmaci hedefleri olan din gibi savasla gelisti, ki zaten kuran'da da -sanirim gormek istemediginiz kadar- dusmanca ayet var. Ben islami olmadigi gibi gostermeye calismiyorum ki, bunu yapan siz muslumanlarsiniz. Acin kitabinizi okuyun ve ya orada yazdigi gibi yasamaya baslayin, ya da dini, "yok o oyle degil yææ" "gercek hali oyle degil yææ, en iyisini biz anadolulu sunni turkler biliriz" palavralarini birakin. Tek amacim islami dogru tanitmak vallahi billahi :<

Hangi işi yapacağını bilmiyorsan, bunu uzaktan tespit edemezsin ve öğrenemezsin.

Ayrıca iş fırsatları eyaletten eyalete değişiklik gösterecektir. İş derken, üretimden mi bahsediyorsun o bile muamma.

@hiko perde asil isimiz ama kendimi bu sektorle sinirlandirmiyorum. cunku zaten hazir urunleri seven bi pazar. perde kumasi satmaya cabalamak da ayri bi muamma. onun icin her turlu fikre acigim.

Abi simdi sana seri bazi sorular yoneltecegim.

Daha evvel neyi aldin sattin ve simdi ne alip satiyorsun?iyi bildigin bir is var mi?amerika da yasadin mi?amerika nin neresinde yasamayi dusunuyorsun?amerika da calisma,yasama izniniz var mi?vergi sistemini,ithalat yapacaksaniz gumruklerini biliyor musunuz?bu ve bunun gibi bir suru sorunun cevabini vermelisiniz oncelikle.ben kanka dondurma isine gir desem,dondurma yapmayi biliyor musun,nereden alacagini biliyor musun,dondurma kasigini hic kullandin mi gibi bir suru problem var.kis sporlari malzemeleri sat desem bir dukkan tutup sen gidip miamide acsan bu dukkani gene olmayacak.sorunun zamanin boslugunda kaybolmamasi icin elindeki para haric butun doneleri yazman gerekiyor.para burdaki son etken.

Isadamlari derneklerinden bu konuda yardim alamazsin,girisimci dernekleride oyle.o tarz bi komunite su isi yap demez,bir ihtimal tocaret odalarindan pazar arastirmalari bilgisini alirsin.

Geriye ne kaliyor,donerci acmak,onuda soylememize gerek yok.

Ben amerikaya yerlessem ne yaparim,hemen cevabim hazir su an yaptigim isi yaparim.

Napabilirsin ki? Ismi bilinen bir markadan franchise veya bayilik kovalarsin. Restoran olur fastfood olur. Bi de helal food diye bir olay vardo populerdi oldukca. Buna da 100k $ yeter mi?

Eyalete gore degisiyor tabi de asgari ucret ortalama 7.40$ saat basina. Asgari ucretle haftada 5 gun gunde 10 saat calisan biri fazla mesai ucretiyle maksimum 1 yilda 100k $ biriktirebilir. Is kurmak ocin yeterli degildir bu.

Ha cilginlik yaparsin. Sokaktaki seyyar pilavcilar var ya burda. 20 tane seyyar pilavci ayarlarsin yollaarsin muhtelif yerlere. Hepsine birer zenci koyarsin. Torbaci gibi satsinlar. Anca bu olur o paraya.

Asgari ücretle günde 10 saat çalışan birisi 1 yılda maksimum $27375 para kazanır. Asgari ücretle çalışan vatandaşlara genelde haftada 30 saatin üzerinde iş vermiyorlar bu arada. Yani asgari ücretle çalışan elemanların aylık kazancı ortalama $900 civarında.

Esas soruya dönecek olursak, burada yemek işi çok tutuyor. Dönerci açsan günlük ortalama 500 müşterin olur. Kişi başına $10 dolardan günlük ciron $5000, yıllık ciron da $1825000 olur.

muhtemelen ente ve thean sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuş saçma sapan birşey.

Malayalam diye bir dilde yazılmış. Şimdi öğrendim ama gerisi yok, söylemiyor

"you are my" gibi bişey

benim bildiğim kadarıyla aktarmalı uçuşlarda ilk bileti kullanmazsan bağlı tüm aktarmalar iptal oluyor. ama bu sadece thy'ye has bi durum da olabilir, arkadaşlar yazar birazdan.

ilk bacağı uçmazsanız tüm bilet yanar. genel havacılık kuralıdır.

havayolu şirketini arayıp sorsanız daha kolay olmaz mı?

No show derler ikinciye bindirmezler diye biliyorum

o dediğin olmaayor

şehir efsanesi, hayır

Kullanılmayan kaloriferin olduğu odanın kapısını da kapatıp ısının oraya gitmesini engellerseniz evet.

Eğer sağlamıyor olsaydı 90 metrekare ev ile 500 metrekare evin doğalgaz masrafı aynı olurdu. Ne kadar az yeri ısıtırsanız o kadar az doğalgaz tüketirsiniz.

Ha ama odanın kaloriferini kapatıp kapısını kapatmazsanız, yanan kaloriferler orayı da ısıtmaya çalışacağı için aynı hesaba denk gelir, tasarruf edemezsiniz.

sağlar

evet.

kapısını kapatırsan sağlar.

kapisini kapatmazsan da saglar ama ev daha soguk olur.

bir kaç gün önce kombinin bakımını yaptırdım. normalde salonda oturmadığım için ve kediler girmesin diye oradaki kalorifer petekleri kapalı oluyor.

velhasıl-ı kelam usta evde en az 3 tane petek açık olmalı dedi. yani tasarruf yapayım derken hepsini kapama :)

değer.

okul ilk 5teyse

orada işi düzgün öğrenirsen network kurabilirsen küçükte olsa,

çok işine yarar

go for it.

Değer

Orada devam edeceksen deger bence. Alaninda ilk 5'te diyorsun, 8 sene de tecruben var. Amerika'da ise girersen senelik gelirin 60 bin dolardan fazla olur zaten.

Suradan bir bak:

www.payscale.com

Turkiye'ye doneceksen bilemem.

Cok dogru hareket olur.

Düşünme bile...

Kesinlikle değer!

eğitime yatırım yapacaksan yap kardeşim. eve barka para yatıran tembel insanlardan olma. ülkeye katma değer katabilecek insanlara ihtiyaç var. bas git, bakarsın 2.sene burs bile bulursun.

60bin dolar çok para lan? Bir tek bana mı öyle geliyor. O parayla türkiyede iş kurabilirsen bir değil birkaç senede amorti edemez misin? Amerikaya gidince bir de geri dönebilmek için uğraşacaksın. Sektör yazılımsa hintliler daha önde diye biliyorum. Rakibin çok. Herkes git demiş, farklı açıdan bakmak istedim.

Bu parayı kazanıp bunu düşünen insanlar var ya, hakikaten kaliteli insanlar onlar. Çevremde dolar sayan yığınla hanzo var. Sizin gibi insanları görmek güzel.

iş kurabilecek cesaret, bilgi ve niyetin varsa iş kurmakta güzeldir tabii.

Türkiye'ye dönmeyeceksen değer. Başarısız olsan bile doğru karar olur. Döneceksen sakın ha!

Eğitime tabiki değer. Şimdi bu bütçe 2 yıl amerikada size eğitim konaklama yeme içme gibi tüm ihtiyaçlarda yetecek peki bu sürede orda çalışmayı düşünmüyor musunuz ? Böylelikle miktar çok aşağılara inebilir m

okula aylık $500 veriyorum, $700 ev kirası, $70 yol, $60 telefon, $50 faturalara veriyorum. bunlar benim zorunlu harcamalarım ve toplamı $1380 yapıyor. yemeği evde yapıyorum, aşağı yukarı aylık $250 masrafım oluyor. Yani sadece yaşamak için $1630 aylık masrafım var. Birinde legal, birinde kaçak olmak üzere iki ayrı işte, eğer denk gelirse haftanın 7 günü çalışıyorum; aylık en fazla $1780 gelirim var. Nefes almaya zaten vaktim olmuyor da, arada sırada evde yemek yapıp ertesi gün öğlen de aynı yemeği yemekten sıkıldığım zamanlar için cebimde ekstradan $150 olması anlamına geliyor bu.
Marmaray'da üst kademelerde görev almış, Türkiye'de doktora öğrencisi makine mühendisiyim. Kariyerim için önemli olacağını düşündüğümden MBA yapmak için Amerika'ya geldim. Ocaktan sonra tam zamanlı çalışma iznim çıkacak ve -iş bulabilirsem, ki epeyce zor- mesleğimi yapmaya başlayabileceğim. 9 aydır buradayım ve yaklaşık 3 ay önce bu işleri buldum ve çalışmaya başladım. Gelir ve gider tablosu ortada. Okul fiyatınının yanında burada bahsettiğim yaşam giderlerini de ekle ve ona göre bir karar ver bence.

Gel abi, pişman olmazsın. Bitir ve iş bul. Çıkarırsın o parayı sonra.

eğer bir aktivitenin süresi uzadığında bu projenin de süresinin uzamasına sebep oluyorsa o aktivie kritik yol üzerindedir.

cidden çok basit aslında. biz de operations dersinde görmüştük proje şeması, kritik yol, varyans vs. ama program kullanmıyorduk.

Projeyi tum dependency leri ile girdikten sonra detailed gantt chart ta kirmizi ciZgileri takip edince buluyordun hatirladigim kadari ile ms project te

abi bende o program bile mevcut değil, yok mu sevap işlemek isteyen.

torrentten film indirmeyi bilen birinin sorduğu şu soru ne kadar ayıp. cık cık cık

Başka programlar yok mu bunu yapacak? Zamanında çok dandirik programlar kullanırdık.

office.microsoft.com

programı buldum lisansım varmış zati benim, bu yuvarlaklı şemaları çizemiyormuş elle çizmek lazımmış.
neyse ödevi yapamadım mühendisliğimden utandım, günü de geçti zaten.

Direkt evden atıyorsunuz kendisini.

Hahaha ev masrafına eklenir mi abi o, sandalyeden düştüm. Siktir git okula yakın bi ev tut derim. Evden çıkarırım direk. Kişisel giderdir bu.

nasılı var mı yahu o zaman senin içtiğin sigara da, dışarıda yediğin yemek de, aldığın bot da ev ihtiyacına eklensin.

skerler der konuyu kapardım. kötü bir espriymişçesine, bu talebi duymamazlıktan gelirdim.

e çıkmasaymış o eve madem. normal değil tabii ki.

öyle ev arkadaşımı olur be sende taksiyle git hergün ozaman:) normal değil tabiki

hayatımda böyle saçma istek görmedim :)

oyle sacma sey olur mu yahu? ilk kez sizden duyuyorum. boyle olmaz diye anlatin. akil mantik var yani.

haa eve cikarken onun okuluna uzak bir yerden tuttugunuz icin minibus parani biz de bolusuruz dediyseniz orasini bilemeyecegim.

o ne lan? direkt (bkz: ölücülük) derler ona. evlerden ırak.

sen de bindiğin taksiden fatura al o ayın giderlerine ekle bi daha öyle bişey yapmaz

tabi ki bağlamıyor. ev masrafı evin ortak giderleridir.

Başta öyle konuşmadıysanız saçma. Ama onun okulun yakın bir ev vardır ve çocuğa gel uzaktakini tutalım yol paranı ortak karşılarız dediyseniz saçma ama mecburen kabul etmeniz lazım.

saçmalığa bak. sende sigara,alkol kullanıyorsan ev masrafına ekle hehe

ahaha toplanın dövün ya ne demek yol masrafını ev masrafına eklemek. adı üstünde ev masrafı

yeni nesil aptal mı yetişiyor dicem ama olayın iç yüzünü bilmiyorum.
öyle şey mi olurmuş?

sepetleyin kendisini ya da düzeltin bu saçmalığı. kimsenin yol parasını ödemek zorunda değilsiniz.

git araba kirala sen de masrafını eve yık. ne farkı var?

Ocak disi birakin o kardesimizi fazla kurnazmis.

Hahahah millet ne yüzsüz la

Biz de yürümeye utanırız millete yanlış olur diye. Eleman süpermiş linç edip mumyalayın derim ibret olsun

banane lan bende taksiyle giderim o zaman eklerim ev masrafına.

bu arada eksiduyu.ru bu duyuruda bahsetmiştim eve çıkma durumumu.
evi bulacağını söyleyen ve bu konuda herkesi ikna eden arkadaşım, o minibüs parasını ödemeyi hepimiz adına vadetmiş kendisine. yani "sen eve çık bizimle, minibüs paranı biz öderiz." diye. ama hiçbirimizin haberi de yoktu bundan. ta ki arkadaşım az önce "benim yol ücreti konusunu konuşalım. minibüs parası için evden para istemiyorum, ortak hesaptan ödeyeceğiz ya" dedi.

bir de bu minibüs parası yüzünden eve çıkmıştı bu arkadaş. şimdi de hepimizin ödemesini çok makul buluyor.

ne salağım değil mi?

ahahahahah çok çakalmış ya kendisi :D

bu durum kaç aydır böyle, siz kaç aydır buna razısınız merak ettim ha. böyle bişey mümkün mü allah aşkına.

o lafı söyleyen, herkesi ikna eden arkadaşınıza paslıyorsunuz o zaman o parayı. hadi bakalım.

hahhdsa hasktriahsahsaa

kusura bkamayın henüz cevapları okumadım.

abi yemin ediyorum yazık ya. yani bunun olabilme ihtimalini düşünüp sormuşsun bir de burada. inanamıyorum ya. o kişi her kimse temiz dayaklık. siz de bu kadar saf oldugunuz için siz de :P

koskoca üniversiteye gelmiş adamların muhabbetine bak ya.

memleketi neresi çok merak ettim :D

hiç güleceğim yoktu lan ahahaha. kardeş sen en kısa zamanda bu elemanı evden ayıklamaya bak :)

edit: arkadaşınızın halt yemesi var ortada. devilred'in dediği gibi elemana paslayın, söz vermiş.

dikkat edin arkadaşınız ayaküstü size galata kulesini, boğaz köprüsünü filan satmasın. öğrenci halinizle paranız da yetmez şimdi :)

siz ortak masraf olayını çok yanlış anlamışsınız :D

o ne ya öyle.

Üşenmedim tüm yazılanları okudum, sinirim bozuldu.

Minübüsçüye kim söz verdiyse o ödesin parasını. Sizin adınıza nasıl söz veriyor?

Olmadı, ayrılırım la ben o evden. İki kişinin rahatı için kendi arasında yaptığı anlaşma için milleti finanse edemem valla.


Gerekirse evden bile çıkarım. Biraz asabiyim.

butun yorumlari okudum. aglanacak hale guluyoruz. arkadasim kim soz verdiyse minibus parasini veririz diye o versin. Elemana soz veriyor ama size neden soylemiyor. senin icin cok gec degilse kyk yurduna geri don derim ben. boyle tiplerle yasanmaz, aman diyim.

la 4 kişi eve mi çıkılır.
hiç mi adam yok piyasada elin kamilini almışsınız sizi organize ediyor bir de.Sırf öğrenciyiz diye saçmalıklara katlanmak zorunda değilsiniz.
gidin part time iş bulun çalışın okumak mesele değil ama öğrenci milleti dolmuş parasının hesabını yapar gider karıya kıza alkole hediyeye telefona verir parayı.
ben olsam önce para isteyen elemana sonra da ona vaat eden adama siktir çekerdim.

Önceki duyurunu da okudum ve diyeceğim tek şey: Yurda geri dön.
Öyle zor bir işlem değil, boş yer varsa anında alıyorlar. Benim senede 2-3 defa yurttan çıkıp geri dönen arkadaşlarım vardı bir sıkıntı olmuyor. Sakın arkadaşlarıma ayıp olur, bu yola beraber çıktık şimdi onları yarı yolda bırakmayayım falan diye düşünme.
Tekrar ediyorum: Yurda geri dön!

1. Normalde böyle saçma şey olmaz ama madem bu çocuğu minibüs parası ile kandırmış ilgili kişi, o versin parasını. Onunla bir kounşun.

2. 4 kişilik ev bir noktadan sonra kahır gibi olur. Evinizde mutfak olur, mutfağı özlersiniz. Tek başınıza kitap okuyacak zamanı özlersiniz. Rahat edemezsiniz bir türlü. Geleniniz gideniniz de bitmez.

3. Yurda dönebiliyorsanız, geri dönün.

üstelik 5 kişiyiz.
yalnız benim anlamadığım, o arkadaşın ilk duyurumda, madde 1'de bahsettiğim arkadaşım.
yani normalde eve çıkmayı asla istemeyen biriydi filan.
ama ne vadelilirse edilsin ban abu istek çok ayıp göründü şahsen.

Sacmalamayin allahaskina, soruyor musun bir de? Oyle sey mi olur, disarida ictigi kahveyi falan da ekliyor mu merak ettim? Ben bile sinirlendim kusuruma bakma.

Abi alınma da bu yaşında hala olayların anlamını falan bu kadar ince irdelemek, karar verememek nedir. Bu durum oldukça net, kendi durum değerlendirmeni de tamamen kendin yapıp kararını uygulamaya koymalısın. Bana kalırsa direkt yurda geri dön, hiç düşünme. Evde kalırsan da yapılacak şey gayet açık, o sözü veren arkadaş ve sözden veriliş sırasında haberi olanlar kendi aralarında halledecekler para işini. Sen sadece kira+fatura payını at gerisine kesinlikle karışma. Seni tartışmaya çekmelerine bile izin verme.

isin acil degilse bos mail at bir kac gun icinde doneceklerini soyluyorlar.

1 hafta önce mail atmış arkadaşıma hala dönmediler.
Meşguller demek ki =)

bende bi tane varmış. mail adresini mesaj olarak yollarsan atabilirim? bana davetiyeyi 2 günde yolladılar, ama bi bakıp çıktım. pek anlayamadım olayı.

Inglourious Basterds.

öyle aşırı hollywood filmi yok bu adamın. malesef diğerleri de beni sarmıyor ama carnage fena değildi. yani en azından ben severim öyle dingin filmleri. kate winslet da vardı ne güzel...

django unchained

inglourious basterds ve django haricinde filmlerini izlemedim bu abinin. ikisi de güzeldir ama django'da efsane oynamıştır. benim gözümde en iyi sinema performanslarından biridir.

c. waltz = m. mcconaughey

bu iki abinin neyi var neyi yok izle.

2200 TL, pasaport kaydı dahil. Kasım başı elinde olur.

Amerika'dan gelen cihazlarin Turkiye'de garantisi yok haberiniz olsun.
(git: 802299)

alabilirsin de, o kadar ders açmıyorlar =)

IM şeklinde olacak. anında karşındaki görecek. forum tabanlı değil.

Sohbet sitesi istemiyorum diyorsun ama im seklinde olacak diyorsun. Bence ne istedigini biraz daha acik anlatirsan olur bu iş. Birebir konusmami istiyorsun? Omegle var mesela. Ama kullanim amaci biraz farkli hale geldi artik :)

yani şöyle bir şey düşünün. Random insanların yazdıklarını tek bir ekranda görebiliyorsun. seçtiklerine direkt cevap verebiliyorsun. daha önce gördüğüm için (stumbleupon'la dolaşırken) ismini arıyorum. biraz geyik olsun diye yapılmış bir siteydi.
omegle, chatroulette vs aramıyorum :)

4chan

bir haftasonu yosemite national park'a gidebilirsin. o kadar yol gitmisken kalman lazim, parkin icinde degil ama yosemite bug hostel eglencelidir. ya da death valley filan. doga bol.

ben san diego'da yaşıyorum. geçen gün sözlükten arkadaşlarım geldi, 1 günde gezdik bitti her yer. yani sadece gezeceksen 1 gün yeterli ama müzeleri dolaşacağım dersen sea world var, san diego zoo var, balboa parktaki müzeler var, uçak gemisi müzesi var, var oğlu var. kalacak yer ihtiyacın olursa da burdan yaz, gerçi los angeles hepi topu 1,5-2 saat civarı ama yorgun falan olursan misafir ederiz.

Gün batımında Grand Canyon'ı ziyaret et mutlaka.
Onun dışında Universal Studios ve Six Flags görmeye değer.
Vaktin bol olursa sahildeki eski yoldan San Francisco'ya git, Pacific Highway manzarası muhteşem.

arabayla las vegas'a git. cok uzak degil. bir boka benzemiyor gerci ama, yine de gidip gorulebilir

bence oncelikle su kitabi al. shop.lonelyplanet.com

biz SF'dan Morro Bay'a kadar sahilden gittik sonra yosemite national park, death valley, las vegas yaptik. bu saydigim yerler cok guzeldi, bi de linkini attigim kitap sayesinde ufak tefek cok hos kasabalar/yerler gorduk.

-60lardan kalma (hatta 60larda kalmis) eski sahil kasabasi
-californianin zenginlernin yasadigi yesillikler icinde muthis guzel bir doga parki / kasaba
-zamanin zenginlerinden birinin dunyanin farkli yerlerinden abuk subuk mobilyalar getirerek dosedigi tepedeki bir kale
- colun ortasinda sacma sapan bir isvec kasabasi
-1800lerden kalma (1900lerin basi da olabilir, bilemedim) simdi turistik hizmet veren bir madenci kasabasi
-yine 1800lerden kalma tamamiyle terkedilmis bir hayalet madenci kasabasi vs.

okb

çalar, çırpar, aldatır, kandırır, kazıklar, yalan söyler, bol keseden üfürür, mangalda kül bırakmaz, eker, acımaz, umursamaz, vurdumduymaz, merhamet etmez, düşünmez, iplemez, siklemez, üzülmez, bozulmaz, utanmaz, arlanmaz, yüzü kızarmaz, kibirlenir, böbürlenir, aşşaalar, iğneler, laf sokar, burun kıvırır, kapris yapar, kıskanır, huysuzlanır, mızmızlanır, vızvızlanır, memnun olmaz, yüzü gülmez, haset eder, şikâyet eder, iftira eder, nifak sokar, gıybet yapar, dedikodu yapar, fiştikler, götü başı oynar, bi dediği bi dediğini tutmaz, sözüne güven olmaz, sözünün arkasında durmaz, anında satar, ilk fırsatta U dönüşü yapar, ipiyle kuyuya inilmez, kayış yarar, yarı yolda bırakır, ipe un serer, yokuş yapar, uslanmaz, ders almaz.

Karakteri belirsiz olan, dengesiz bir ruh haline sahip olan insanların karakteri bozuktur. Bir insanı uzun zaman tanıdıktan sonra nelerden hoşlandığını nelerden hoşlanmadığını neye sinirlendiğini vs hala kestiremiyorsanız karakteri bozuktur. Karakteri kötü olan insandan çok karakteri dengesiz olan insandan çekinirim.

Akpli.

atarlı, kibirli olan ve böyle olmakla gurur duyan,
doğuştan sahip olduğu yani sahip olmak için hiçbir çabada bulunmadığı ve bi araba kazasıyla enkaz olacak güzelliğiyle/yakışıklılığıyla hava atan insanlar,
her şeyi en iyi ben bilirim havasındakiler
ve kavgada 'sen kimsin benle böyle konuşuyorsun, sen benim kim olduğumu biliyor musun vb' lafları kullanan insanlar karakteri en çekilmez kişiler gibi gelmekte bana.

alenen yalan söyleyip de yalanını yüzüne vurduğunuzda sizi suçlayıp zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsa karakteri bozuktur.

Şark kurnazı ise, mottosu "İşi bilicen, işe gitmiycen" ise gerisi teferruat.

1000 tane tanim yaparim belki ama aklima ilk gelen: "Kendine yapilmasini istemedigi seyi baskasina yapan" Evet tek bir tanim isteniyorsa yapacagim tanim bu.

Sorumluluğu hep başkasına atar, korkaktır.

çok maliyetli. e trafik yok.

ipnelik işte. gece hayatı olmasın diye milletin. yoksa milletin gayet de kullanacağını biliyorlar. sefer sıklığını azaltarak sürdürebilirler isteseler, maliyet bahane.

20 dkda bir yap gene yap, bak millet nasıl kullanıyor o zaman. metronun gün içindeki kullanımı, gece masrafını çıkartmıyorsa da kaldırsınlar komple metroyu. CAMLARA YAPIŞIYORUZ BE!

çünkü erken yatsınlar, erken kalksınlar, az enerji tüketsinler, çok çalışsınlar.

Ray, tren, enerji hatlarinin bakimi,tamirati, temizligi ne zaman yapilsin?

Avrupada pek cok sehirde daha erken bitiyor bu arada.

Bildigimkadarıyla gece hayatını bitrmek için saatler erkene alınmış..

Raylarda metal yorgunluğu oluyor. En az 4-5 saat dinlenmeleri gerekiyor. Başka bir sebebi yok, dağılabilirsiniz.

Ankarada 23.00 te bitiyor. Arada yoldan falan çıkıyor. Milli irade böyle istiyor sen ne karışırsın?

Bence de Gelişmiş ülkelerde olduğu 24 saat çalışmalı pik saatlerde seferleri sıklaştır, diğerlerinde azaltırsınız.

raylardaki metal yorgunluğuyla alakası yok zira almanyada geceleri 2 saatte bir seferler oluyor.moonline denilen otobüs seferleride cabası.bu birazda insanların gece hayatı olmasın diye yapılan bir şey

Hadi treni anlarim da, otobus niye konmaz? Onlarin da mi dinlenmeleri gerekiyor?

24 saat calisan bazi otobus hatlari mevcut. Ayrica metrobus de calisiyor.

metrodan ziyade 24 saat çalışan otobüs hatlarının arttırılması lazım. evrupada falan da gece metro bitiyor, gece otobüsleri başlıyor

çünkü metrobüs 24 saat işliyor? diye açıklanıyor sanırım. ama gece hayatını desteklememe daha mantıklı geliyor. zira ramazanda 24 saat çalışmıştı.

çünkü kimse change.org'tan imza toplamıyor.

Gecd hayatiniza sokayim ya. Bi'siz biliyosunuz. Viyana'ya gidin bi bakin bakalim aksam kacta hayat bitiyor.

Sanki Shp'li belediye varken gece calisiyordu da sonradan kaldirildi. Izmir'de butun gece metro mu var?

Bu aletlerin tamir bakim temizlik kalibrasyon ve testleri yapilacak arkadasim. Bazi parcalari duzenli olarak degisecek mesela. Yeni makinistlere hat uzerinde egitim verilecek mesela.

Oyle bi noktaya getiriyorsunuz ki sevmedigimiz Akp savunucusu sanacaklar.

Calisan insanlar zaten haftaici pek gece hayati yasamiyor. Ha deseniz ki cuma-cumartesi metro seferleri gece 3te bitsin; bak mantikli.

Acin change.org'da imzalayalim.

madrid'de de gece 12'de bitiyor. madrid'de de gece 10'dan sonra içki almak yasak :(
not: erdoğan'ın ölümü için gün sayanlardanım ancak doğruya doğru, bunların akp ile bir alakası yok.

dünyanın her yerinde bütün devletler aynıdır. sığ düşünceli anlaması kıt arkadaşlar için cevabımı tekrarlıyorum:

çünkü erken yatsınlar, erken kalksınlar, az enerji tüketsinler, çok çalışsınlar.

e tabii ki az enerji tüketmelisin. dünyanın en büyük sorunu su ve enerji kıtlığıyken, her tür enerji üretimi doğanın ağzına sıçarken; bi zahmet az enerji tüket. lambayı söndür ve uyu.

Bi yakınım kullanıyor. Gunde 3. Gunde 2 iken atak vardı. Şimdi yokmuş.

Günde 1 tane içmeye özen gösteriyorum ama çoğu zaman unutuyorum. 2den fazlası ishal yapıyor bende.
Stres ve kafein hastalığın baş tetikçileri; özellikle kafeinden uzak durduğun taktirde hastalık geçirme sıklığın epeyce düşüyor.
Kola ve çaydan uzak durman iyi olur. Ben durmuyorum ama çok sıkıntı yaratmıyor. En önemlisi ama en önemlisi kahve ile olan ilişkini tamamen bitirmen.

Kıymetini bilin bence genç göstermenin.

aşldkşaldkaşd
@microfiction tam soruyu editlerken yazmışsınız.

sakal falan bırak diyecektim ki makyaj demişsin. aslında iyi bişey de işte şantiye demişsin. suratına kırışık makyajı yap bari

Olmuyorsa olmuyordur, bosver be

Bunun için cidden yapacak bir şey yok, en fazla saçını sarıya boyatabilirsin, sarı saç bir nebze daha büyük gösteriyor. İş hayatında sıkıntı gerçekten ama alışıyor insan, minyonsan hele bir de kaç yaşına gelirsen gel hep küçük duracaksın.

rus genlerine sahip olma ihtimalin var mı?
ya da votkaya aban
ruslar belli yaştan sonra çabuk göçüyorlar biliyorsun :)

Yanlış anlaşıldım. Önceden şantiyede çalışıyordum. Şu an kendi işimi yapmaya başladım ve küçük göstermek ciddi sorun teşkil edebiliyor ciddiye alınma konusunda.
Biraz konuştuktan sonra bu düzeliyor ama tanıştığımda saygısızlık, laubalilik görünce ben sinirleniyorum. İş zora giriyor. :/

sakal birak, yuzunde birkac yara izi olsun.

25 yaşındasın, yani zaten küçüksün. küçük göstermesen bile küçüksün.
ister 25 ol ister 35 laubalilik yapılıyorsa bunun yaşla değil karakterle alakası var, daha düzgün insanlara tanışmanı dilerim.
ne yapabilirim sorusuna gelince kesinlikle sarıya boyat ,veya kızıl-kahveli filan tonlara boyat, düz fönlü kullan saçlarını otomatik olark büyürsün.
31 yaşındayım apartmandakiler üniversiteliyim sanıyor- üstelik evden çıkmıyorum nasıl okul okuduğumu düşünüyorlar bilmiyorum. insanları fazla ciddiye alma herkes bişeyler düşünüyor işte.

- kahve tonlarinda makyaj yapiyorum
+ sakal birak

ay lav duyuru <3

Ben genc yastayim, yasi cok buyuk olup benim yaslarda gosterenlere gipta ediyoruum. Yasim ilerleyince genc gostermemekten korkuyorum. Buyuk gostermek istemiyorum. Stajyer degilde santiye sefi oldugunu soylediginde karsi taraf rahatsizlik duyar zaten biraz. Sen niye sikinti yapiyorsun ki?

Edit: Kizila boyatmayi dusundun mu? Hem cekici hem olgun gozukursun.

25 zaten küçük =)

çok takma beni de stajın ilk günü liseli sanmışlar ama sonra olmadığımı öğrendiler. daha öncede öss için dersaneye kayda gittiğimizde beni sbs için geldim sanmışlardı. ilk başlarda takıyordum artık alıştım...

28'im -hatta 9'um- lisans hazırlık öğrencileri çıkma teklif ettiler -bir değil bir kaç kere -_- - lan dedim, mature mı seviosunuz milf mi seviyosunuz?! onlarla aynı sınıfım sanmışlar :(

hakkaten kıymetini bil şlsdkaikda ya ben seni şundan dolayı çok iyi anlıyorum: millet kaale almıyor. deneyimin yok falan sanıyor. aslında işinde iyi de olsan, bazıları da kıskançlık duyduğundan itin götüne sokmaya çalışıyor -var böyle kadınlar, mesela 35lik bir arkadaşım var, kız -kız dememin nedeni de, o yaşına rağmen 15 yaşında gibi davranması, o da saçma ve yorucu mesela çevresi için. hayır 15 yaşın güzelliğini yaşatsa bişi demicem, içtiği çayın içine elini sokup milletin üstüne serpiyor, sınava kağıtlarını rezil ediyor. ben 15 yaşında dahi olsam yapmam.. neyse- yani sen millete aldırma, öyle gözlük, saç boyama işine de girme. çalıştığın yerde zaten olması gerektiği gibi davranıyorsundur, geri kalanı senin sorunun değil. laubali davranmaya, seni küçük görmeye çalışan olursa da, mesafeni koy, haddini bilmesini sağla. bir de, hakkaten küçüksün, bir de minyon tipliysen yapacağın tek şey kendini kasmadan, aşırı ciddiyet de göstermeden -milleti de sıkmayalım şimdi- sorumluluk sahibi, özgüvenli bir duruş sergilemen. dediğim gibi, kalanı senin problemin değil. tabi ki de sanayici adama kimlik gösterecek değilsin, ama dış görünüş avantaj olduğu kadar da handikap, ve ilk etapta hep bu ön plandadır. yaptığın işle, sorumluluk alıyor olmanla, yaşının insanı olduğunu zaten gösterirsin, ama sonraki aşamalarda tabi. bu da dediğim gibi karşı tarafın sorunu, senin değil.

ha bu arada, sarı saç hakkaten büyük gösterir, bir arkadaşım sırf bu yüzden yapıyordu, ama onun da yüzü o kadar minyondu ki, bildiğin gene liseli tiki gibi duruyordu, gene kimse inanmıyordu, gene kimse inanmıyordu. o yüzden saçı, """""sakalı""""" salla gitsin :D bu arada sakala koptum saldkjslaşdjklsşkdjasd

bende 28 im ama yaşım genelde 18-20 tahmin ediliyor. hatta geçen yıl yani 27 iken babamın tükkana gittim. saç fönlü eyeliner ruj-allık makyaj full, öyle cicili bicili tişört neyin de yok üstümde.(ee 2. üniyi okuyorum ondan okul muhabbeti döndü,ben 3. sınıf deyince 22 falan sanır diye düşündüm,ikinci üni olduğunu düşünmez dedim içimden ) babamın misafiri kaça gidiyon diye sordu 3. sınıf diyince lise 3 sandı. o zaman dedim kendi kendime" demekki makyaj saç baş 2-3 yaş oyanatıyor" diye. sanırım yüzümüzdeki kemik yapısından falan kaynaklı. çok keskin yüz hatlarım yok ondan mı diye düşünürüm hep.

Bu sorunu bir yere yaz, 10 sene sonra oku. Sonra kendine küfredersin.

Ben de yaklaşık 13 yaşımdan beri hep bi 3-4 yaş büyük sanılmaktan yoruldum. Yaklaşık 15 yaşımdan beri de hiçbi bara, konsere girmekte sorun yaşamadım ama bence kıymetini bil :D she was my baby de gelir şimdi. mesela o 10 yaş filan büyük duruyo; o ne yapsın? :D o yüzen şükret bence, elbet bi gün "büyük" göstereceksin.

25 yaşındaki bir insan iş hayatı için çok küçüktür. Gençlerin yoğun çalıştığı sektörlerde belki tecrübeli görülebilirsiniz ama şantiye dediğinize göre inşaat sektöründesiniz. Ben de benzer bir sektördeyim yaşım büyük ve buralarda 25 yaşındaki elemanlar pek ciddiye alınmaz.

Şantiyede çalışmıyorum. Şantiye yok. Eskidendi o. :')
Gidip insanlara sunum yapıp işimi anlatıyorum, yatırımcı buluyorum vs.
Tek isteğim her yeni tanıştığım insanla olan yaş muhabbetinden kurtulmak. Kendimle bir derdim olduğundan değil.

genç gösterdiğinize göre ya zayıfsınız ya da boyunuz kısa. boy kısalığına yapacak bir şey yok topukluya devam. kilo almaya çalışın bence kilo insanı yaşlandıran bir şey. bir de saçı sarıya boyamak da bir alternatif. normalde kumral olan ne kadar arkadaşım varsa saçlarını sarıya boyattıklarında daha olgun duruyorlar.

Ömürboyu orada kalacak değilsin ya.havası çok bunaltır klimasız yaşanmaz ama daha iyi günler için çekilemiycek sıkıntı değil.

Gitme. Sosyal hayatın yoksa paranın ne önemi var. Yaşlanınca gidersin.

ben 5000 usd'ye azerbaycan'a gitmemistim ayni nedenlerden dolayi.

Yas kac? Is kisa sureli mi uzun sureli mi? Burada kimleri birakcaksin? Is kariyerine birseyler katacak bir is mi? Bak farkindaysan Turkce klavye kullanmiyorum.

ben olsam giderdim

Yas 30, is uzun sureli olacak, ana baba kalacak memlekette. Kariyere biseyler katacak umuyorum. Sosyal hayata zaten doydum diyorum ama belli de olmaz.

Askere gittiysen anlarsın. O kadar para verseler gider misin askere onun gibi düşünebilirsin.

Valla kanaatkar adamsan, sessiz sakin hayata raziysan git bence. 4000USD fena para degil. Para var huzur var. Gorgun de artar. Ne kadar farkli ulkede calisirsan, farkli yerleri gezersen sana mutlaka faydasi olur.

Gitmem. Hayat salt para kazanmaktan ibaret değil. Sosyal bir insan değilsen delirirsin yalnızlıktan, sıkıntıdan. Gerçi sosyal olsan ne olur, en fazla iş arkadaşlarına takılabilirsin.
Türkiye için 1500 dolar iyi para bence. Ama hangi şehirde yaşayacağına bağlı tabi.

Avrupa Amerika olsa git derdim ama 36. paralelin altına gidilmez.

@sour Kisa sureli is icin giderse donusteki yerini de ayarlamasi lazim. Kisa surede cok para biriktirip donunce dimdizlak ortada kalmak da iyi birsey degil.

Ben olsam gitmem, 1500 usd ye tr de sosyal hayattan faydalanirsin oyle boyle. Ay sonu maasini onune koyup seyrederek mutlu olamazsin sosyal hayatin olmadigi bir ulkede. Dunyaya bir kere geliyorsun ot gibi yasadiktan sonra 4000 usd yi ne yapacaksin? Ha 6 ay falan olur katlanilir.

Üzerinden zaman geçti ama yazmasam içimde kalacak:

Öncelikle ikide birde sosyal hayattan dem vuran arkadaşlar nasıl hayatlar yaşıyorlar gerçekten çok merak ediyorum. İstanbul gibi bir şehirde yola, işe harcadığın zamandan arta kalan zaman ve enerjinle haftada 2 gün dışarı çıksan 3. gün bugün de evde vakit geçireyim diye ayakların geri geri gider. İş hayatın belirli bir döngüye girdikten sonra zaten yurt içinde de, yurt dışında da, mesain çok yoğun olmasa bile evden-işe, işten-eve rutinine girersin zaten.

İkinci olarak, sosyal hayat açısından dünyanın her ülkesinde yapacak bir şey bulabilirsin. Ben yaklaşık 9 ay Suudi Arabistan'da çalıştım. Sosyal hayat avm'er, çölde ATV'ye binmek, mangal yapmak ve denize girmekten ibaretti. Öte yandan kaldığımız kampta bilardo, masa tenisinden tut da futbol ve basketbola kadar tüm spor imkanları mevcuttu. İstanbul'da haftanın üç günü farklı sporları yapabilmen için ya tüm bu imkanları bulabileceğin bir sitede oturman ya da uyuz spor salonlarından birine yeterli parayı bayıldıktan sonra İstanbul trafiğinden zaman bulup da gerekli zamanı ayırabilmen lazım.

Arkadaşlardan ayrılma konusuna gelince, üniversiteden de mezun olduktan sonra hala düzeli olarak görüştüğün +10 kişilik bir arkadaş grubunu koruyabildiysen ne mutlu sana. Öyle olsa bile gittiğin yeri yaşanabilir kılacak birkaç kafa insan mutlaka bulursun. Birinin bilgisayarında arada izleyip kafa dağıtabileceğiniz filmler olur. Beraber şehre inip avm' lerde lokantalarda takılırsınız. Yapacak bir şeyler mutlaka olur.

Dördüncüsü, para her şeyi çözmüyor ama parasız hiçbir şey çözülmüyor. Düşük maaşlı işlerde çalışmaya devam edip de, ileride sıkıntıya girmektense, hayatını garantiye alma fırsatlarını değerlendirmek çok daha mantıklı. Yarın öbür gün yazarların garibanlık anıları başlığına "yeaa sigara alacak param yoktu" yazmak veya gecekondusunun kentsel dönüşümünden iki daire almış bir öküzün "ohumanın da ne faydasını gordun" muhabbetini çekmek istemiyorsan git yurt dışına, birkaç sene çalış, al evini, arabanı. kafan rahat sen rahat. Kütüğünde Bayburt yazıp "yeaa İstanbul'dan başka yerde yaşanmaz aga" tribine girenlerin gazına gelme. (sözüm meclisten dışarı).

Son olarak da, sosyal hayat delisi arkadaşlar, gerçekten nasıl bir hayat yaşıyorsunuz? O operadan bu festivale mi koşturuyorsunuz? Aktiviteler arası kombo mu yapıyorsunuz? Amerikan dizilerindeki arkadaş gruplarını mı aklıma getireyim? Cidden ne kaçırdığımı söyleyin bana. Hatta beni de aranıza alın lan.

Umarım gitmişsindir. Dünyanın her memleketinde görmeye, yaşamaya, denemeye değer bir şeyler vardır. Gitmediysen de, ileriki iş teklifine sen veya başka bir arkadaş bu yazıyı dikkate alır.

Teşekkür ederim ancak bire bir çeviride sıkıntı yaşadığım içim burada sordum =)

Yaptığın incelik için teşekkür ederim ama neresi birebir geçiyor. Türkçe okuduğunu anlayamıyorsan allah zihin açıklığı versin.

Ali Desidero has succesfully completed the studies required for and is awarded the degree of bachelor of science in mechanical engineering with all the rights, privileges and honors pertaining therata. Given in ISTANBUL on July 21st, 2008.

benim diplomada boyle yaziyor (koc elektronik)

Bachelor of Science derecesi mi veriyor sizin okul ona bi bak. bachelor of engineering de olabilir ama dusuk bi ihtimal.

Arkadaşlar ilgileriniz için gerçekten teşekkür ederim. Benim elimde de bir sürü ingilizce diploma örneği var ama bana burada Türkçe yazdığım şeyin tam İngilizce çevirisi lazım. İngilizce bilmeyen bir adam değilim ama kafa nasıl durduysa artık bunu beceremedim. Yardım istediğim konu bu.

haci bi tek 2007-2008 egitim ogretim yili ekleyeceksin yazdigim seye, sondaki tarihi de sileceksin. lisans derecesi almaya hak kazanmistir'a kadar yaziyor benim yazdigimda :) kolay gelsin ne diyeyim.

@shewas my baby, yahu benim Türkçe olarak yazdığım şeyin neresinde gerekli olan eğitimi tamamlamıştır vs. gibi şeyler yazıyor. Sorduğum şey birebir çeviri. Lütfen yapmayın :D

ALİ DESİDERO
ALİ DESİDERO
HAS BEEN AWARDED THE DEGREE OF
BACHELOR OF SCIENCE
BY SUCCESSFULLY COMPLETING HIS EDUCATION
IN 2007-2008 ACADEMIC YEAR
IN FACULTY OF MECHANICAL ENGINEERING
DEPARTMENT OF MECHANICAL ENGINEERING

EĞİTİMİNİ BAŞARIYLA TAMAMLAYARAK

vay arkadas ne kafalar var ya :)

kolay gelsin tekrardan.

ya arkadaşlar anlamıyor musunuz anlamamazlıktan mı geliyorsunuz. saçma olan benim diplomamın Türkçe'si zaten. Bunun bire bir çevirisini istiyorlar ve beceremediğimi düşündüğüm için yardımınızı istedim. Yazdıklarınızı gördükçe ben de "ne kafalar var" diye soruyorum ama işte var demek ki öyle kafalar hala gelmiş yazıyorsunuz.

Yıldız Technical University
ALİ DESİDERO
has gained the right to obtain Bachelor's Degree (BS mi neyse onu bölümüne göre kendin düzeltmelisin) by successfully completing his education in the department of Mechanical Engineering in Faculty of Mechanical Engineering in 2007-2008 academic year.

daha bugün kendiminkini de aşağı yukarı böyle çevirdim - seninkisi birabir çeviri - ama ikisinde de "gained the right" kısmı hoşuma gitmese de ne diyeceğimi bulamadım ben de.

Reklam kalitesini yükseltmiyorlar ancak daha ucuza aynı sayıda gösterim/tıklama sağlayabiliyorlar. İşin hilelerinden birini burada vereyim de herkes kendi göbek bağını kendisi kesebilsin.
Reklam verirken anahtar kelimenin rekabet gücüne göre bir fiyat belirliyor google. Burada küçük hilelerle daha ucuza reklam gösterimi yapabiliyorsunuz. Çok çeşitli stratejiler mevcut ama bizim sözde ajansların yaptığı çakallık şöyle: Diyelim ki ayakkabı anahtar kelimesinde reklam vermek istiyorsunuz ve tıklama başına 1TL fiyat biçti google amca; aynı kelimeyi "Ayakkabı" olarak yazdığınızda 0,5TL fiyat biçiyor, "aYaKkAbı" şeklinde yazdığınızda 0,1TL'ye işi hallediyorsunuz.
Bu bir strateji değil aslında, basit bir hile. Strateji geliştiren insanlarla çalışmanız sizin yararınıza olacaktır.

türkiye'deki ortalama bir üniversiteden mezun olduysanız tatmin edecektir.

bundan 5 yıl önce gazi makine mezunu bir arkadaşım sıfır tecrübe ile 3 bin manat(=6 bin tl) kadar para alıyordu. onda biraz tanıdık etkisi falan da vardı sanırım ama yine de türkiye'den daha yüksektir genelde maaşlar.

3bin manatın bin manatı ev kirasına gittikten sonra ne anlamı var ki ;) oranın 3bin manatı evet türk lirası olarak 6bin lira belki ama burada alınan 3bin lirayla eş değer hatta daha düşük gibi geliyor. tabi bunların hepsini götümden uyduruyor da olabilirim =) Birileri aydınlatırsa sevinirim.

bir çok firma yurtdışında çalışan mühendislerin barınma ihtiyacını kendisi karşılar. öyle kafasına göre ev kiralayanına çok rastlamadım.

en az 20 25 bin manat kazanacaksın ki baküde yaşayasın, hayır şehir pahalı değil; çok sıkıcı. en az 20 25 verecekler, normalde kazanabileceğinin en az 5 katı olacak ki reddedemeyesin.

targovda oturmazsanız bin manat kira da vermezsiniz.

ayrıca devlet bütçesinden maaş alacaksanız, ilham abi pek para vermez, rüşvetle geçinirsiniz. özel sektörün de hiç bir garantisi yok, yarın dükkanı kapadık gidiyoruz diyebilirler, yahut size git diyebilirler.

bahsettiğim adamın ev kirasını da şirket veriyordu ama o şirketten şirkete değişir. sen nereye gidiyorsun? evet yaşam pahalı ama 3 bin manat az para değil. gidince kendin göreceksin azeriler 500 dolar bile almıyor. bir de her şey o kadar pahalı değil aslında, evlerde abartılı fiyatlar dönüyor ama giyeceğini falan buradan al. orada ekstra masraf yapma, zaten buradan gittiği için pahalı kıyafetler. gıda da çok pahalı değildi en son gittiğimde. ayrıca şöyle düşün, istanbul'da aldığın parayı eğlenmek için harcayacaksın ama orda para harcatacak mekanlar çok az olduğu için barınma,gıda hariç giderlerin o kadar da çok olmayacak.

ben şu saatten sonra gitsem uzun süre kalamam, sıkılırım istanbul'dan sonra ama para biriktirmek için gidilir yani o kadar kötü ya da pahalı bir yer değil. ne bileyim ulaşım, enerji falan abartılı ucuz.

Arkadaşlar cevaplar için çok teşekkür ederim. Sorumu iyice daraltayım. Uluslararası bir projede mekanik dizayn müdürü olarak görev alacak birisi kaç dolar almalıdır ki komik duruma düşmesin.

Şu geldi aklıma ama:

Bir kadın anlatıyor:
Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.
Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak ‘niye?’ diye sordu. ‘Gerçekten belli bir sebebi yok’ dedim, ’sadece yoruldum.’ Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

Sonunda sordu:
‘Seni caydırmak için ne yapabilirim?‘ Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. ‘İşte mesele tam da bu’ dedim. ‘Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.’ ‘Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl’olacak. Bunu benim için yapar mısın?’ Yüzümü dikkatle inceledi ve ‘Sana bunun cevabını yarın vereceğim’ dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.
Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. ‘Sevgilim’ diye başlıyordu, ‘O çiçeği senin için koparmazdım’ Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.
‘Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.’
‘Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.’
‘Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.’
‘Sâdık arkadaşının her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.’
‘Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikây eler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.’

‘Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.’
‘Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.’
Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu. ‘Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.’ Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe ği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim..
Bu gerçek aşktı.
İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.
Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil… Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz… Ama hep oralarda bir yerdedir.
Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.
Hayat tam da böyle bir şeydir.