hem ülke zenginleşti, hem ulaşılır hale yaygın hale geldiler.
ama ekonomimiz şişmiş bir balon bence orası ayrı.

bunlarin satin alma algisi farkliydi.

ben de cocuklugumda kasar peyniri muz falan aldigimiz cok nadir hatirlarim. hele ki muzu sadece misafirlige gelenler getirirdi. aslnda bence eskiden de cok pahali degildi ama erisim sinirliydi diyelim. simdi her yerde satiliyor. bim falan ananas satiyor mesela. eskiden ananasi sadece luks semt manavlarinda gorebilirdik.

bunlar pahalı şeyler değil ki? statü sembolü filan hele hiç değiller.

bunların dağıtımı arttı, maliyetlerinin düştüğünü sanmıyorum ama tüketimleri arttığı içinfiyatları da ucuzladı diye düşünüyorum.
-psikolojik lüks olmaları algısı da kırılmıştır artık sanırım-

magnum için: (bkz: glikoz şurubu)

Olum şaka mı yapıyorsunuz? Bu saydıklarına dar gelirli kişiler bile ulaşabilir. Kaşar demiş muz demiş magnum demiş bunlar pahalı/ulaşılamaz şeyler değil ki. Ulkenin zenginleştiği yok, olsa olsa bu ürünler eskiden pahalıysa şimdi ucuzlamıştır çeşitli nedenlerden dolayı.

pazarın genişlemesi bence.
muz pazarı türkiye de yeni yeni oturmaya başladığı dönemlerdi onlar.
magnum ise yeni abur cuburların çıktığı,yeni tüketim dönmeine girmişti.
şimdi bir sürü markanın bir sürü çeşit abur cuburu var.
kaşar peynir için ise yorumum yok.

+ okuduğunuzu mu anlamıyorsunuz ? diyor ki bir zamanlar pahallıydı evet beni çocukluğumda da 5 gün max yiyorsam 1 gün belki magnumdu.şuan öyle olmayabilir ama o zaman öyleydi.

sanirim akp yi ovmemizi istiyorsun.

akp cok re-ro-re-ro


ona bakarsak, 100 yil once kimsenin evinde renkli televizyon yoktu, kimsenin cebinde telefon yoktu, simdi herkeste var ? ekonomi iyiye gittigi icin olmali, haklisin. :(

budut: tv ile muz nasil bir olur ? (iktisat 101 giris)

renkli televizyon ilk ciktigi donemler turkiyede sayili kisilerde, zenginlerde vardi muhtemelen cunku uretimi, ihracati azdi, uretildigi bolgeden kendin ithal etmen gerekiyordu, turkiye gibi 3. dunya ulkesi ancak avrupa ve amerika nin ihtiyac fazlasini ithal edebilir, muz da ayni boyle oldu.

alim gucumuz hala ayni, etrafiniza bakin, asgari ucretle calisipta cebinde iphone 5s ile gezen bir suru insan var, yasam kalitesini dusurerek sacma sapan ithal urunlere para harciyorlar.

40 yaş veya üzerisiniz herhalde? muz'un lüks olduğu dönem o zamana denk geliyor çünkü. gümrük anlaşmaları, kotalar ve daha nicesi yüzünden muz lüks görülüyor. ondan sonra tabii bunlar ülkeye daha rahat girmeye başladı. fiyatları düştü vs..

benim babam, geçimi sağlamak için bir dönem ek iş yapmak zorundaydı. işten çıkıp, sonra gece 12'ye kadar bilet saatığını falan hatırlıyorum ben çok küçükken. şimdi 26 yaşındayım bizim o maddi durumumuza rağmen hiçbir zaman muz ya da kaşar peynirinin lüks olduğunu hatırlamıyorum.

magnum ise çocuk harçlığı göz önüne alındığında lükstü tabii. hani o konuda fiyat ve büyüklük karşılaştırılması yaptığı için daha ucuz olan cornette en pahalı alternatif oluyordu benim için.

türkiye'nin zenginleşmediğine eminim fakat borç ile dönen değirmende bir "oha galiba paramız var" algısı var tabii.

@grimer: he amk. babam cimriydi sonradan açıldı.

tv ile muz nasıl bir oluyor bi açıkla da iktisat bilgimiz artsın? muzun yeni versiyonu çıkınca muz ucuzluyor mu?

edit: cevabını kendin veriyorsun işte. "üretim arttı." demek ki senin dediğin gibi babamın tutumu ya da iktidarın çalışmaları etkili değilmiş. bildiğin bakkal hesabıymış.

türkiye zenginleşti kardeşim, bunlar eskiden lükstü, asgari ücret bundan 15 yıl evvel 200 milyon civarındaydı ama bu ürünler hep bu banttaydı. eskiden her bakkalda yok muydu, salam sucuk yada sosis. pazarlarda muz yokmuydu vardı ama nasıl alırdın 2 tane muz alırdın. şimdi 2 kilo muz alsan koymuyor. bunun mimarı akp mi tabiki değil, akp koyun sürüsünü bile güdemez. bunun mimarı kemal derviş dir. acı reçeteyi kestiğinde özel sektörün anası ağladı, çok banka batmak durumunda kaldı ama olması gereken buydu ve şu anda kaymağını yiyoruz.

şimdi işin akp/siyaset kısmını falan geçicem, o beni bağlamaz.
ama cevaben;
özal zamanından önce millet kaçak marlboro içer ve paçalara saklardı.
çünkü yoktu, alım gücüyle alakalı değil. yoktu ve alınamıyor, bulunamıyordu.
serbest piyasaya geçişle, sonradan herkes içmeye başladı ve biz manyak bir tüketim toplumu olduk. nokta.

rekabet arttıkça fiyatlar düştü
kusura bakma ama hala gerçek eski kaşar alamazsınız ekonomik seviye artmadıysa
sadece aynı tadda yapılan daha ucuz versiyonlarını alırsınız

araba gibi, bugün içi tofaştan daha dandik olan duster'a binen de cipim var diyor, rubicon'a binen de.

fakirler için bu ürünlerin muadilleri yapıldı sadece.
Magnum başından beri fakirler için olan bir ürün zaten, haagen dazs, ben and jerry's, baskin robbins alamayanlar içindi, ben bana para versen magnum almam mesela.

hem alım gücü arttı, hem bu ürünler ucuzladı, hem de daha kolay erişilebilir oldular.

mesela benim çocukluğumda hayalim doyana kadar muz yiyebilmekti, siz anlayın artık

(bkz: çin)

magnum ben kucukken 1.000.000TL idi. o sirada max 25.000TL yada 50.000 TL'ydi. Aradan 15 yil gecmis magnum 2TL, max 1TL sanirim. Okul harcligim da haftalik 500.000TL'ydi sanirim. magnum icin konusursak eskiye gore cok cok ucuz. Pringles da oyleydi mesela. Bunlar bizim zamanimizda bir cocuk icin en ulasilamayacak urunlerdi. Bir iddiaya girilecegi zaman magnumuna yada kucuk boy pringles'ina girilirdi. simdiki cocuklara magnumuna iddaa desen para vereyim git kendine iki tane al derler.

bizim eve de eskiden kuru fasulye girerdi şimdi kilosu 12 lira oldu.
o zaman ülke fakirleşti :S

Bunlar 20-25 yıl önce erişilebilir şeyler değildi. Muz bir memur ailesinin evine belki iki ayda bir girerdi. Magnum piyasaya tam ne zaman girdi hatırlamıyorum (yine 20 yılı var herhalde) ama ilk çıktığında evet, bir dondurma için ÇOK pahalıydı. Kaşar peyniri, çikolata gibi, evin küçük çocuklarının gizlice buzdolabından aşırdığı bir şeydi. Bugünse her yemeğin bir de kaşarlı versiyonu var (ayrı bir tartışma konusu).

Bunların ucuzlamasının başlıca sebebi rekabet. Artık çok sayıda alternatif var.

Önceden parayla bile satın alamadığımız şeylerin olduğunu hatırlatırım. Vaktinde gurbetçi akrabalar yaz tatilinde getirirse ancak görebildiğimiz Snickers bugün 1 Lira (en son öyleydi). Bir zamanlar "Amerika'da kolayı lavabo açmak için kullanıyorlarmış," geyiğini "Vay canına, ne zenginler," diyerek dinlerken, bugün 1 Litrelik Le Cola 1 Liranın altına alınabiliyor (olmalı). Lavabo açıcıdan daha ucuz en nihayetinde.

Ayrıca bu pahalı "statü" nesnelerinin yerini bugün yenileri aldı. Yani hak ettiğinden fazlasını ödeyerek satın aldığımız şeyler hala var.

Ben de muz ve çilekle ilgili fikirlerimi şurada dile getirmiştim:

eksisozluk.com

Kapitalizm daha stabil hale gelince, bu ürünlerin de tedariği ucuzladı, fiyatları düştü.

benzer durum kinder sürpriz'de de var. ben çocukken bütün büyüklerime kinder sürpriz diye yalvarırdım, annem kızardı isteme oğlum ayıp derdi. delisi olmama rağmen ancak ayda bir iki kez yiyebilirdim. şimdi markette üçlü halde satıyorlar, kimse dönüp yüzüne bakmıyor. bunun ülkenin zenginleşmesiyle, alım gücüyle vs ilgisi yok. kapitalizmle, vahşi rekabetle ve lojistikle alakası var.

tayyip kafası da böyle çalışıyor işte; 2003'de 20k genişbant kullanıcısı şimdi oldu milyonlar diyor. bu soru da aynı zihnin ürünü. cevabı da aynı mantık da gizli; eskiden 2003'teydik şimdi 2014'e geldik. kimin sayesinde? tabi ki akp.

magnum glikoz şurubundan, kaşarlar kalite düşürmüş olmaktan kaynaklanıyor büyük ölçüde. yalnız şeyi anlamadım, muz ucuz mu olm ya? yedi liraya aldım ben iki gün önce kilosunu?

@tuyra: mına koyim her siki akp ye getirmeseniz olmuyor mu oğlum?

20k internetle muz bir mi? muzun da yeni versiyonları mı çıkıyor? muz 10 sene önce mi icat edildi de şimdi piyasası genişlesin?

sikicem akp yi de yaftalamacı anlayışı da. akp partiyle kafayı yemişiniz olum siz. onlara çatamıyorsunuz çatacak yer arıyorsunuz. defolun gidin onlarla hesaplaşın. ruh hastalığıdır, paraşizofrenidir bu benim gözümde. yat akp-kalk akp-sıç akp-ye akp... sizin yüzünüzden soru sormaya korkak olduk. herkese ajan diyen manyamış bdp liler gibisiniz.

bu dediğim sadece sana değil ha. duyuruda senin gibi olan herkese. bi de yazmışız yukarda ki yapmayın şu manyaklığı...

bu dediğimi ersin karabulut da çizdi, levent kırca da zamanında oynadı. demek ki benim gibi düşünen çok kişi var. cevaplardan bile belli. neresi akp bunun?

vaay ne kadar orjinal bir şey bulmuşsun.

(bkz: magnumun pahalı olduğu yıllar)

abi, abiler, agalar, conlorem,

pek sevgili hatta sefkili akpolular

yapmayın etmeyin lan. muzmuş. olm ben memur çocuğuyum. yaşım da var iyi kötü. (olmayaydı iyiydi çok isterdim 92li olmak ama maalesef var işte emikö) velhasıl, bizim arabamız vardı. (arabayı almak çok zordu bak. ona bi itirazım yok. kartal vardı ve iki aile ortak almıştık.) ve o arabaya doya doya doya doya doya doya binebiliyorduk lan. baya bildiğin gezebiliyorduk. arabayla türkiyenin nerelerine gittik saysam inanmazsınız. onu da geçtim,

et

yiyorduk abi. baya bildiğin alabiliyorduk. et şimdiki gibi pahalı bir şey değildi. pirzola falan yiyebiliyorduk. dar gelirli yine yiyemiyordu ama şimdiki kadar da değil yani. bi de onun da dışında, benim aklımın yetmediği,

bir yerde çalışınca insan yerine koyuluyorduk. üniversite okumak bile yetmez, yüksek lisans yapman lazım ki 1200 tl ye işe girebilesin muhabbeti yoktu.


bi de onu bunu falan boşver de, insanlık vardı lan. dostluk vardı. arkadaşlık vardı. komşuluk vardı. çanakkaleye gitmiştik (arabayla lan ne sandın) bi tane dayı görmüştük yaşlıydı adam balıkçıydı falan muhtemelen kulübede yaşıyordu biz de oturup yemeği yiyecek yer arıyorduk. pirzolalı bulgur pilavı vardı hep beraber yemiştik doymuştuk falan. herneyse saçmalamış olabilirim siz akıllı ekonomik ve siyasi argümanlarınıza devam edin. bana beyin bedava.

kiprisli arkadaslarimizin bize baglanmak istedegini nerden cikardin ki?

Bağlanmasınlar zaten.

kıbrıs referandumlarında en büyük sorun türkiye'den kıbrıs'a götürülüp vatandaş yapılmış anadoluluların durumu. kıbrıs'ın geleceğine, yabancı bir devletin baskısıyla oraya götürülmüş kişilerin karar vermesi uluslararası arenada kabul görmez.

bunun yanısıra, güneydoğu anadolu'da da referandum yapılsın o zaman dendiğinde zor durumda kalmak istemez pek yöneticilerimiz herhalde.

kıbrısta referandum yapıldı ve rum kesimiyle birleşmek istendiği çıktı ciddi çoğunlukla.

garantinin grup mülakatı sevdasını da anlayabilmiş değilim.
grup olarak size bi konu verirler ve aranızda tartışmanızı isterler. neyi savunduğunuzdan çok nasıl savunduğunuza bakarlar.
saçma sapan bi ortam oluyor genelde grup mülakatları.

başarılar dilerim.

Teşekkür ederim. Peki grup mülakatları kaç kişi oluyor genelde? Ve kişisel sorular sorulmuyor mu hiç? "Neden Garantiyi istediniz?", "Neden müfettişlik istediniz?" gibi?

inan o kadarını hiç hatırlamıyorum. memurlar.com un forumlarında "özel sektör" başlığında muhtemelen bahsedilmiştir detaylardan. ordan yardım alabilirsiniz sanırım.

8-10 kişi olur. çok kasarsan almazlar. sormazlar öyle.

gerekli kisi ya yerlerden izin alip kullaniyordur yoksa sanmiyorum ciftte standart oldugunu.

ya da o kanallar youtube'a royalty ödüyor olabilir. güzel soru ama ben de merak ettim.

Ses ile ilgili problemi aşmak için sesi birkaç Hz transpoze edenler oluyor. Böyle olunca youtube yakalayamıyor.

amerika'da bir sanat eserini komedi amaçlı kullanırsan copyright falan kesmiyo. adamlar dumb starbukcs açmış mesela:

www.ibtimes.com

Mesela bu pewdiepie denen eleman da bir sürü müzik kullanıyor kendi çektiği videolarda (oyun videoları değil, son dönemlerde yaptığı saçma sapan kısa film gibi videolarda). Ben onun gidip da plak şirketinden izin aldığını pek sanmıyorum açıkçası. Fair use yasasını kullanıyor olabilirler belki ama Fair Use kullanıp uçurulan da çok video var.

yok. sonuçta ip'yi onlar veriyor sana dhcp servisiyle.

modemin reset atmasını engelleyecek psu vs. almak :D

noip.com var, ip adresin bir domain ile eslestiriliyor. ip'in degistikte guncelleniyor. domain adresi sabit kaliyor sen onu kullaniyorsun.

Uydunet varsa düşünebilirsin. Sabit ip paralı ama istemesen bile ip adresin aylarca sabit kalabiliyor. 6-7 ay aynı ip yi kullandım. Modemi resetlesen bile değişmiyor.

*piyasaya hakim olmak
*doğru ürünü almak
*ürünü zamanında eksiksiz temin edebilmek
*ürünü makul fiyatlara temin edebilmek

yetkilendirme olmalı ve bu yetkilendirme yönetim kurulu onaylı olmalı.

misal: diyecek ki 10.000.-TL'ye kadar olan satın alma işlemleri satın alma birim müdürü onayıyla yapılır,

10.000-100.000 arası ilgili birimin bağlı olduğu genel müdür yardımcısı.
.
.
.

böyle devam edecek işte.

sonra diyecek ki;

50.000'e kadar olan satın almalarda birim müdürünün uygun görüşü ile doğrudan satın alma yapılabilir.

50.000 üstü için ihale açılır, en az üç teklif alınır. bunlar klase edilir, yine tabi uygun olan satın alınır makam hangisini uygun görüyorsa. ya da doğrudan en ucuzu neyse de olabilir şartları sağlayan.

istisnalar tanımlanır bu dökümanda. yani mesela teknik gereklilik varsa ihale açılamıyorsa genel müdür onayı ile ihalesiz alım yapılabilir. (örneğin voip için mevcut cisco altyapısı vardır, yeni bir ofis açılacak 50 tane telefon alınacak gidip cisco'dan alacaksın mecburen)

acil durumlarda ne yapılması gerektiği istisnaları tanımlanır.

şimdilik aklıma gelenler böyle.

bu arada bu satın alma şirketin genel satın almasıyla ilgili. hammadde tedariki falan için ayrı birim olması gerekir diye düşünüyorum ama satın alma biriminin içinde olacak dersen onun için tamamen ayrı süreçler tasarlaman gerekir bence.

ham madde üzerinden anlatıyorum:

pazar araştırması yaparsın önce. hangi malzemeye ihtiyaç varsa olacak şekilde onları üreten firmaları bulursun. en az üç firma olmalı ki karşılaştırma yapabilesin. (adamlar tekelse yapacak bir şey kalmıyor zaten, sadece fiyat için pazarlık yapabilirsin.) gidersin, yerinde incelersin firmaları. numuneler alırsın, senin firmanda test edilir o numuneler. hangisinde karar kılınırsa o firmayla fiyat anlaşmasına geçilir. fiyatta anlaşılırsa ne ala, olmadı sil baştan aynı prosedür.

sarf malzeme için de aynı basamaklar uygulanır.

termin süresi uygunluğunu da de eklemek gerekli pek tabii, istediğin ürün istediğin zamanda gelemezse iş aksar, işin aksaması da para kaybı demek. kimse buna izin vermez iş hayatında. izin vereni de işinden ederler.

kabaca böyle. bilgi eklemek isteyen olursa ekleyebilir.

*bir malı almadan önce en az üç yerden (atıyorum 10 bin lira üstüyse 5 yerden) teklif almak
*onaylı tedarikçi listesi oluşturmak
*tedarikçinin sahip olması gereken uygunluk ve kalite belgeleri
*termin süresinin uygunluğu

ilk cevapta genel anlamda satın almacının özelliklerini yazmıştım ama satın almanın ayrıntıları sektöre göre değişiklik gösterebilir.

öncelikle yapılan proje bi şartnameye tabidir. yapılan her imalat alınan her malzeme bu şartnamedeki şartları sağlamalıdır. diyelim ki bi ürünün satın almasını yapacaksın. elinde satın alma ile ilgili standart bi sunum olmalı. yani istediğin ürünü ve ürünün taşıması gereken şartları anlattığın dosya. bu dosyayı hazırlarsın ve piyasada sana bu ürünü temin edebilecek düzgün firmalara yollarsın yani teklif istersin. bu alınan ürüne göre değişir bazen fax çekmek yeterli olurken bazen dosya yollarsın. bazen de o kadar ciddidir ki her firmayla gidip bizzat görüşürsün.

firmalar sana tekliflerini ve ürüne göre numune ya da daha önceden yaptıkları projeleri anlatan/gösteren içerik yollayabilirler. sen bunları alırsın ve proje müdürüyle değirlendirirsin. (her birim o projenin müdürüne bağlı oluyor zaten) bi firmaya karar verilir ve ürün getirtilir.

daha basit bi işlem mesela kırtasiye malzemesi alınacak. istenilen malzemeler listelenir ofis malzemesi satan firmalara faxlanır adamlar sana fiyatlandırır faxlar gidip ucuz olana tamam yollayın dersin adamlar yollar.

satın alma kısmının sadece teklif isteyip ürünü alma gibi kısıtlı fonksiyonu yoktur. örneğin inşaat sektöründe senden belli boylarda belli işlemlerden geçmiş demir istediler. (uçları kıcrılmış ya da ortadan belli yerlerinden kıvrılmış gibi) sen de gittin teklif istedin adamlar teklifi verdi. tamam deyip siparişi vermek yerine şöyle bişeyi farkedebilirsin. aynı demiri normal haliyle daha ucuza alıp kendi imalathanende demirci çalıştırarak işlemleri yaptırınca bu demirler sana daha ucuza mal olabillir. o noktada yine proje müdürünle değerlendirme yapıp duruma göre hareket edilir.

yazılmış zaten ama belli tutara kadar yapacağın satınalmalarda seni özgür bırakabilirler ya da her satın almada proje müdürünün onayı gerekebilir.

Lezzet. Tandır da etli ekmek de güzeldir. Heykelden yukarı yürüyüp sola doğru güdeceksiniz. Eski çarşının oralard. Kime sorsanız gösterir.

Lezzet de iyidir ama daha iyisi için merkezde adesem diye market var. Onun az ilerisinde içine arabanın girmediği bir çarşı var. O çarşının içinde hemen sağda bir dükkan var. Altında pide ekmek vs yapıyorlar. Üstünde lokanta var. Tandırını yemelisiniz.

Sabah

Pazartesi sabah hesaba geçer. Çekebilirsin.

vadesiz hesabınız ve internet bağlantınız varsa 5 mayıs sabahı vadeli hesaptan vadesiz hesaba aktarabilirsiniz. sonrası kolay zaten.

Yazıcıyı kurarken share this printer seçenği var oradan başlamak lazım önce.

share yaptım ama ne dizinde listeleniyor ne de ip ile ulaşamıyorum. Router panelinden birşeyler mi yapmam gerek anlamadım.

Rouyer ile ilgisi olmaması lazım eğer networke çıkıyorsan routerlık bir mesele değil çıkarmış seni networke demiştir. Başka bir bilgisayardan printer kurulu ipye ping at. Gerçi network olayından anlıyor gibisin. İnternette de araştırdım çok basit gibi gözüküyor. Printerın bağlı olduğu bilgisayar açık di mi bu arada?

www.microsoft.com

router içindeki ağda yazıcıyı görebiliyoruz. ancak router'a da ip veren işyeri ağı içerisinde yazıcının bağlı olduğu bilgisayarı göremiyoruz. ping attığımızda router içinde 192.168.1.100 ip cevap veriyor zaten. router dışından erişemiyoruz.

Printer'in share edildiği bilgisayardaki firewall'u kapatıp denediniz mi?

bizde mimarın mühendisin bir değeri olmadığı için. kim bilir proje haline ne hayallerle yapılıyor. sonra bir müteahhit çıkıyor bunlar çok pahalı bunlara beton dökün sıva çekin falan diyordur muhtemelen

Turkiye'de genel bir problem bu. Afedersin yarak gibi mimari.

Yurtdisinda gozu gonlu aciliyor insanin sehirden sehre degismekle beraber. Adamlar eskiyi koruyor mutlaka yikilmasi gerekmiyorsa orijinal gorunumunu koruyup restore ediyorlar. Yeni bina dikilecekse de bok gibi gorunmesine izin vermiyorlar.
Gokdelen residans degil sadece normal evler apartmanlar da ayni.

Proje sahiplerinin yani müteahhit firmaların başındaki kişilerin zevksizliği başka bişey değil.

Yoksa ne mimarlar ne projeler var kafalarında. Onlar daha iyi anlatırlar ama benim bildiğim adam iki tane asansör yeter yea net metrekare fiyatından satıcaz diyor. Olay biter.

oldboy vardır izlemediysen.. Efsane denilebilir.

www.imdb.com

the godfather

Kill bill

monte kristo kontu, filmi baya iyi uyarlanmış

I spit on your grave.
3 farklı versiyonu var bu filmin, ikincisi çok güzel.

bunların hepsini izledim teşekkür.

hodejegerne

ben izlemedim filmi ama taken'ın konusu direkt buydu sanırım. değil miydi?

I Spit on Your Grave serisi
Kokuhaku

Edit: pek bilinmediklerden, www.imdb.com

film değil de dizi istersen leverage var.

taken güzel filmdir izleyin intikam yok ama içinde.

saydığınız bütün filmler izlenmiştir, daha bilinmeyen bir şey lazım.

Lucky Number Slevin tam bir intikam filmidir mesela, old boyun ikinci filmi de bu anlamda çok iyidir intikam leydisi...

yeşilimtrak hepsi izlendi.

el secreto de sus ojos çok iyidir izlemeyen varsa baksın bu gece.

Pieta (Kim Ki Duk)

hodejegerne+1 izlemediysen mutlaka izle

(bkz: once upon a time in the west)
(bkz: Throne of Blood)
(bkz: Dip huet seung hung) (çok iyi)
(bkz: the outlaw josey wales) (şiddetle tavsiye ederim)
(bkz: dead man's shoes) (bunu izlemişsinizdir ama izlemediyseniz bunu izleyin)(lucky number bilmemne ayarındadır)

sevgili sanal hayvan,

hepsi izlendi :)

O zaman bu benim için bir izzet-i nefs meselesi haline geldi.
(bkz: straw dogs)
(bkz: ajeossi)D(bkz: alkomhan insaeng) (bkz: Akmareul boatda) (bkz: kokuhaku)(diğerlerini izlediğin için bu dört filmi zaten izledin sayıyorum ama neyse)
(bkz: hard candy)
(bkz: jungfrukallan)
(bkz: sleuth)(orijinal versiyonu)

bunların da hepsini izlediysen mesaj at, yeni cevaplarla döneceğim.

sanal hayvan, aabi uzak doğu benim tez konum :)

uzuluyorum ama bunların hepsi izlendi :(

hard candy de mevcutmuş ama izlenmemiş 0lmadı ona bakarım. sağolasın.

klass ı izlememiştim teşekkürler yeşilimratk.

la geçenlerde de 85 film önerdiğim senmişsin. bakmadım da hiç sroularına, kendimi yordum. aç interneti bak lan!
www.icheckmovies.com

www.imdb.com

www.filimadami.com
Bu kadar film izlediysen bu siteyi de her türlü biliyosundur ama gene yazayım.

Merhaba, amazon birçok şeyi vesaire dahilinde türkiye'ye yolluyor (kindle hariç)
fakat ps4 geliyorsa, ki muhtemelen geliyordur, bu ürününün gümrükte takılacağı ve vergilerini ödemek durumunda olduğunuzu aklınızda tutmanız lazım.

ben de kitap ve dvd dışında ürün gönderilmiyor diye biliyordum. hatta birkaç kere denemiştim öyleydi gerçekten kitap ve dvd haricindeki ürünlerde sizin bölgenize gönderemeyiz falan diyordu.

gönderilmiyor. uydurmuşlar.

Stok sıkıntısı yaşayan ürünleri de göndermeyebiliyorlar.

Bugün gözümü karartıp fotoğraf makinası alayım dedim, sizin oraya yok dedi.

Mobilden düzenleyemediğim için buraya ekleyeyim.

Gümrük sıkıntısı olabilecek ürünlerin gümrük-vergi masraflarını peşinen çekiyor (%20 civarı), eğer artan para olursa hesabınıza geri yatırıyor.

Sormaktansa ürünü sepete atıp deneyin. Çünkü gönderdiği ürünler değişiyor. Örneğin aralık-ocak-şubatta ps4 gönderdi, martta göndermedi.

eksisozluk.com

sütyen yıkarken zarar görmesin diye bunun içine atılıyor.

(bkz: sutyen yıkama topu)
kacirmayiz.com

bilmem ne matik bu. makinenin içine atıyorsun, çamaşırları pırıl pırıl yapıyor..

Bunu facebook'ta sorma gafletinde bulundum. Saniyesinde 10 like artı 10 ahahaha aldı . Rezalet. Anonimlik iyi bişeymiş. Sağolun. Çöpe atıyom.

aslında sütyen zarar görmesin diye değil, sütyenlerin içindeki ince bir tel çıkıp makineye zarar vermesin diye kullanılıyor.

Bizim makinada bu topların tutturma mekanizmaları dönme esnasında bir yere takılıp çıkmış ve savrulmuş. Sonra da suyu boşaltırken onlarla birlikte akıp hortumu tıkadı. Sonuçta makineyi bozduk bununla.

kullanmadıklarından emin misin?
yüklü programlar en azından bir güncelleme kontrolü çeker. arkaplanda çalışan programlardan bir kaçı neti kullanıyor olabilir.
www.colasoft.com ya da benzeri bir programla modem trafiğini incele derim. ya da en basiti masaüstünü kapat diğer cihazlar bağlıyken modeme bak data ışıkları yanıp sönüyorsa aktarım vardır, yani interneti kullanıyorlardır.

indirmenin ötesinde upload feci yavaşlatabiliyor. sağolsun servis sağlayıcılar upload'u 1 mbit ile kısıtladıkları için.
telefonda veya tablette dropbox, box veya google+ gibi otomatik eşitleme yapmaya ayarlanmış app var mı? upload yapmaya çalışıyor olabilir.

router trafiğine gelmeden pc'nin kendi trafiğini de inceleyebilirsin wireshark ile. hatta ona da gerek yok aslında windows'un built-in network monitor arayüzü yok muydu(mac kullanıyorum). oradan bak bakalım pc gerçekten wi-fi'ı sömürüyor mu? sömürüyorsa hangi app veya servis kullanıyor? iyi niyetli mi? gerekirse networku kullanmasını engellersin.

ilk aklıma gelen bu. bir de tam emin olmadığım sebepler var. pc'nin wifi adaptörü eskiyse router'un ona uyum sağlamak için kendini daha yavaş bir link layer protokolüne geçiriyor olabilir.

zaten airties arayüzüne bakıyorum sürekli. şifreli gerci wpa\wpa2. peki bu wifishark programıyla hangi diger cihazlarda hangi site/ip üzerinden ne kadar internet kullaniliyo saptayabilir miyiz?

select * into tablo_yedek from tablo with (nolock)

nolock ile sorun olmaz diye biliyorum. primary key de sorun olmayacaktır.

create table tablo_yedek as select * from tablo;

online tarafta eğer işlem saati, tarihi gibi bir şey varsa,

create table tablo_yedek as select * from tablo where tarih=(1 gün öncesi)

gibi bir şey çalıştırabilirsin sanırım?

ya da "ilk 10 bin kaydı at" da diyebilirsin rownumber vererek.

tablonun yapısına göre hatta ilk kümüle yedeklemeden sonra her gün yeni kayıtları yedekleyecek şekilde trigger veya schedule girebilirsin.

28 nisandan sonra yasal hale gelecek.

online sorgulama yok maalesef, muhtemel bankaları tek tek arayıp, bazılarının şubelerine gidip sorgulatacaksınız.

askerdeyken benim de kredi kartlarıma aidat kesilmişti, alınmayacak diye anlaşmaya rağmen.
kapatmak istedim, iade edelim kapatmayın dediler.
siz de tehdit yolunu seçin iade ediyorlar genelde.

vadesiz hesaplardan kart ücreti alınmayacak. açıklama yapıldı.


kredi kartından ücret kesiliyor hala. yasal mı değil mi onu bilemiyorum.

yahu zaten para olmayan hesaptan nasıl para alsınlar...

@esenboga, hesaba borç çıkarıyorlar ve borcu hesaptan çekemedikleri için eve fatura olarak gönderiyorlar. borç birikiyor, faizi de birikiyor, eve gönderilen faturaya ulaşamazsak avukatlık masrafı da birikiyor.

"olmaz öyle şey" diyorsun da, malesef türkiye burası. kullanılmayan hesaptan bile para sokabiliyorlar.

hiçbir banka eve "fatura" göndermez. aranda öyle bir sözleşme yok ki fatura göndersin. en kötü ihtimalle hesabını eksiye düşebilen hesap haline getirip oraya eksi bakiye olarak yansıtır, onun ekstresini gönderir ödemeni ister. o zaman da itiraz eder kazanırsın.

sınav nasıl ki? mesela halkbank'ın sınavı gayet ezber saçma sapan iktisat sorularından oluşurken akbank'ın bir adet makale, zeka soruları + güncel iktisat bilgisine dayalıydı. sonra mülakatta elendiydim ben. bak gene sövesim geldi devlet kurumlarına :)

sınav tipine göre başarı da değişir diyorum. bazı bankalar çalışma gerektirirken bazılarına elini kolunu sallayarak girebilirsin. en azından 5 yıl önce böyleydi.

bana sorarsan doğru olan belli bir süre hazırlanıp sonra girmek. bu sınavlara insanların nasıl çalıştığını biraz araştır derim. üst düzey bankalarda diyelim, öyle sadece genel kültür genel yetenek sınavına girip geçemezsin. sadece genel kültür genel yetenek sınavı yapan bankalarda bile mülakatı öyle ha diyince geçemezsin.

ayrıca yazılı sınavda elenmek sınava tekrar girmeye engel değil ki? mülakatta elenenleri tekrar çağırmıyorlar.

veri tabanı , yazılım , programlama işlerinde ve meslek grupları tarafından kullanılır. Bunlar birer yazılım dili ;
SQL veri tanımlama deyimlerinden başlıcaları şunlardır:

CREATE TABLE tablo_adı
Yeni bir tablo oluşturmak için kullanılır.

CREATE TABLE tabloilceler (
ilceNo mediumint(8) unsigned DEFAULT '0' NOT NULL,
ilce varchar(30) NOT NULL,
postakodu varchar(5),
ilceTel char(3),
plakaKodu char(2) NOT NULL
)

ALTER TABLE tablo_adı
Yeni bir sütun eklemek, sütunun tipini veya uzunluğunu değiştirmek vb. yapısal değişiklikler yapılması için kullanılır.
DROP TABLE tablo_adı
Tabloyu fiziksel olarak siler
TRUNCATE TABLE tablo_adı
Tablodaki tüm verileri siler (tablo yapısı kalır)
CREATE VIEW görüş_adı
Görüntü oluşturmak için kullanılır
DROP VIEW görüş_adı
Görüntüyü siler
CREATE INDEX indeks_adı
Tablonun (en azından bir) sütun adı üzerinde indeks oluşturmak için kullanılır
DROP INDEX indeks_adı
Oluşturulan indeksleri veri tabanından kaldırmak için kullanılır

(Vikipedi den alıntı yapıldı)

sql için, excel'in gelişmişi diyebiliriz. birçok excel tablosunda veriler olduğunu düşünün. ve bu verilerin çeşitli unique değerlerle birbirine bağlandığını farz edin. bu verilerin tamamından istediğiniz kadar karışık sorgulama yapıp sonuçları getirmeye yarıyor.

mysql farkını bilmiyorum.

Is analisti ve analistler , raporcular , crm ekipleri de kullanir.

Bu diller dataya ulasmak ve mass data icerisinden ihtiyacin olan kumeyi elde etmekte kullanirsin ornegin..

Bu datalardan da istenilen analizi raporu vb seyi olusturursun..

tamamen bilisim cahili olarak bir ilac firmasinda crm sorumlusu olarak satis ve pazarlama departmaninda es kaza calismaya baslamistim 5.5 sene evvel. ne yapiyordum anlatayim sen de ona gore gorursun, kafalarimiz ayni cahillikteydi emin olabilirsin basladigimda (yalnizca SQL adini duymustum, ne ise yaradigini bilmezdim).

**

mesela ulusal satis mudurleri ya da bolge mudurleri benden satis raporu cekmemi istiyordu database'den, ben de kisa surede ogrendigim komutlarla binlerce tablo arasindan istenen istatistikleri cekiyor, duzenliyor, gerekirse grafiklestirip sunuyordum.

simdi bir havuzumuz var, bu havuzda bir suru bilgi var;

- sales rep. in adi
- ziyaret ettigi doktorun adi
- doktorun calistigi kurumun adi (hastanei poliklinik falan)
- doktorun uzmanligi
- doktora birakilan promosyon urunler
- sales rep. in calistigi ilacin adi
- hastanenin oldugu sehir
- hastanenin oldugu sehirde bulundugu bolge adi ve bolge kodu

ve daha bir suru zart zurt.

iste tum bu bilgiler bir excel sutunu seklinde girilmis (her bir sutuna her bir bilgi girilmis diye dusun; 1.sutun sales rep adi, 2. sutun kurumlarin adi vs) diye dusunebilirsin ve hepsi birbirine bagli, bu sekilde database'de bulunuyorlar.

ben de istedigim bilgileri select*from TABLO ADI gibi bir kodla cekiyordum.

orn: belli bir tarihte, belli bir bolgedeki, icinde kardiyoloji bolumu olan kurumlari ziyaret eden sales rep. leri ve bunlarin hangi doktorlari gordugunu, bu doktorlara hangi urunleri biraktigini gormek istiyorum diyordu satis muduru. ben de iste database'den bu bilgileri cekip excel'e aktariyordum, gerekirse orada ayrica grafiklestirip sunuyordum. bu satis mudurleri de bu raporlarla artistlik yaparak ayda 15 bin lirayi cebe indiriyordu 2009'da.

sql'i bütün dünya kullanır.

elindeki akıllı telefonlardaki app'lerdeki uygulamaların altyapısında sql temelli veritabanları bulunur. uygulama bu veritabanı ile sql aracılığıyla konuşur.

bankaların veri tabanları da genelde oracle fln olur. ana bankacılık uygulamaları, raporlama birimleri vb hepsi sql kullanır.

sql candır ya.

Kart aidati donanimhaber diye arat butun mevzu orda konusulmus tum ayrintilariyla

yasal tabi ki geri de alamıyorsun.

Bisey olmaz sonucta kacan 1 damlacik sey pinpirikli olmaya gerek yok bunun icin.

yazık olmuş. iki üç gün içinde hafif kararma başlar. sonrası malum. altı nokta derneğinin adresine bakabilirsiniz google'dan. bastonlar da medikal malzeme satılan yerlerde satılıyor.

Geçenlerde de Mandalina suyu kaçmıştı.(asit var sonuçta yakıyor)

Şu anda gözümde kaşınma var biraz.

Soğuk kahve yapıp katacan işte içine. Bence sütlü yap daha güzel olur. Karı içkisi diyenlere de fak yu diyebilirsin.

Malibu'yu sarhoş olacak kadar içerseniz kafa taşşşak olur yalnız. Şekerli olduğundan akşamdan kalmalığı daha fazla oluyor.

"garı içkisi la bu" diye nitelendirilmesinin sebebi alkol oranının hafif olması değil zira %21 falan olması lazım. Şekerli olduğu için öyle nitelendiriliyor.

Kahve, süt, malibu olayına girebilirsiniz. kafanıza göre de ayarlarsınız ilerledikçe.

en güzel ananas suyu ve buzla oluyor bence.

bu arada bira için efes değil de tuborg mamülleri içersen akşamdan kalmalığın fark edilir miktarda azalıyor.

içinde ilave şeker olan biraların (klasik efes/extra) akşamdan kalmalığı daha pis oluyor diye bir teorim var ama test etmedim.

benim favori çakırkeyiflik formülüm 2 tane litrleik skol al, aç karınla içmeye başla hafif hafif, bu sırada da güzel bi yemek yap sonra onu yerken ve sonrasında da devam et. mmh canım çekti

İmkansız çok net

Max 3500 yeni mezun için ki o bile fazla tcell de .

kolpaci tiplerle takilma

yeni mezunun o parayı alabileceği yerler;

banka müfettişliği (turne),
mckinsey, p&g, unilever vb.

mckinsey'den emin değilim gerçi 5 gibi bişey konuşuyorlardı.

hee amk.

falına bakarlar en fazla.

ne gibi bir tehlikesi olabileceğini duydunuz ki?

Banka neyse de özel hastanenin bilgi sistemleri yeterince güvenli değildir. Bilgi çalınabilir. Önemli bir biyoveri bence. Ben olsam vermem.

Bilgi çalınabileceğini duydum bence bunula ilgili bir dava biri alan tarafı haksız görmüş mahkeme ve hastanelerde bu uygulamayı kaldıracakmış diye duydum

Evde waffle yapmak bayağı kolay diye hatırlıyorum zira eskiden tost makinemizin ızgarasının arka tarafında waffle ızgarası vardı, annem yapardı. Wafflecılar çıkmadan önce bayağı yerdik.

edit: ama alma bence tabii. ya çok yapar kilo alırsın ya da üşenip hiç yapmazsın, yer kaplar.

edit 2: altta aletin resmini gördüm, bu belgian waffle tabir edilenlerden yapıyor, söylendiği gibi sarmalı kıvırmalı olmaz. üstüne koyar yersiniz ama boğar da. Küçük bir tavada krep usulü yapabilir, ucuz ucuz gözünüzü doyurabilirsiniz, çıkıntılı falan olmaz ama yine de olur.

tarif veremem ben yapmıyordum zira ama evde waffle oluyor, yedim ordan biliyorum. ilk bi iki denemede olmazsa 3-4'te olur.

sanırım onun o kadar güzel kokmasını sağlayan vanilya. vanilya ekstraktı satılıyor, biraz pahalı ama değer. hamurunu yapması çok kolay, krep gibi. yani paran varsa al. kivi, çilek, muz, nutella oh mis.

Evde yapmak cok kolay, güzel kokması için de vanilya alırsınız olur biter.

makineye baktım. o kalın waffle yapıyor. kaahvaltılık. üzeirne reçel şanti filan koyup yemelik. yani türkiyede satılan üstü çikoalta vs konulan wafflein şekli farklı (ince ve büyük) bu dilimliyor. lezzeti tuttururasunu ama şekli farklı. ona dikkat edin. yani meyve sandviçi yapmayı hayal etmeyin bununla.

www.tchibo.com.tr bu waffleın kalınlığı sigara pakaeti kadar...

dışardakilerden çok daha güzel bile yaparsın. hamurunu hazırlarken muzu ezip ekleyebilirsin, damla çikolata ekleyebilirsin, beyaz un yerine buğday unu kullanabilirsin, bazı ufak meyveleri yine hamurla birlikte karıştırabilirsin, vanilya zaten neredeyse tüm tariflerde vardır. istersen makineyi almadan önce krep, pancake falan yap. zaten aynı mantıkla yapılıyor, elin alışmış olur.

Kalin olsun o onemli degil zaten evde tabakta yicem ustune nutella cilek findik fistik doseyerek de alirim oyle kalir mi onu dusunuyorum..temizlenmesifalan nasil makinaya giriyor mu baska bi yerden mi alsam var mi bildiginiz bi yer

@tonoto zaten krep yapan bi adamim cok yabancilik cekmem o zaman

bu arada dışardaki waffle yapanların kullandığı makinelere benzer bir şey al bence alacaksan. yoksa tchibo'daki makinenin yerine krep dışında pancake olayına da girişebilirsin, daha iyi bence. hem paran cebinde kalır, hem mutfakta yer sorunu olmaz.

www.vatanbilgisayar.com

Bizde makine bu var.

Waffle tarihi atom fiziği değil. Un süt yumurta tuz şeker. İnternette zibil gibi tarif var zaten ordan bakarsın.

www.waffletarifi.org

anneminmutfakokusu.blogspot.com.tr

www.24kitchen.com.tr

www.oktayustamtarifi.com

sicakmutfaklar.blogspot.com.tr

temel olarak;
2-3 koşullu update.
2 pozitif bir negatif join'li select
tabloya alan ekleme, türünü değiştirme, tablo taşıma vs gibi şeyleri sorabilirsiniz.

Mülakat tecrübem falan yok ama; JOIN'ler sorulabilir sanırım.

subquery

ben sql eğitimi veriyorum. en ileri öğrettiğim şeyler;

row_number() over (partition by ... order by ....) kalıbını kullanmak,

select'te alt sorgu, (subquery)

biz sadece select yapabiliyoruz gerçi. update, insert, create ile ilgili çok karışık ne sorulabilir bir şey söyleyemeceğim. ama trigger'lı falan create, farklı tablolara göre koşullu update güzel olabilir.

aklıma gelen orta düzey bilgi;

having count/sum,

group by. genelde group by çok karıştırılıyor.

left join, normal join farkı.
where'de eşitlik kurarak tablo birleştirme.

from'da ve where'de subquery yapmak, farkları, avantaj ve dezavantajları.

vs vs. bunları biliyorsa daha ne zaten.

kapasite ve potansiyel ölçme işini bence sadece pratik soruları ile değil, teorik sorular ile de ölçmelisin.

örneğin, 2 teorik soru, 3 tane de pratik uygulama sorusu olabilir. eğer db admin aramıyorsan teorik sorularda oracle, mysql vs. gibi platformların yönetimine ilişkin spesifik sorulardan ziyade rdms kavramına ilişkin soruları seçmen daha mantıklı olacaktır.

şu linkler belki fikir verebilir.

[1] (git: www.programmerinterview.com)

[2] (git: www.udemy.com)

"kapasite/potansiyel var mı belirlemek istiyorum" dediğiniz için, işe alacağım analistlere sorduğum bazı soruları ekleyeceğim. ben sql bilen değil, sql kullanabilen insanlara ihtiyacım olduğu için böyle sorular soruyorum:

1- Son 3 ayda, tutarsal olarak en yüksek satış yaptığım kanalın müşteri dağılımını nasıl hesaplarım?
2- Satış kanallarının ödeme yöntemi dağılımını nasıl hesaplarım?
3- Sözleşmesini iptal eden müşterilerin çağrı merkezi başvuru kategorilerinin işlem adedi bazında dizilimini nasıl hesaplarım?
4- Son 1 ayda, Call Center başvurusu başarılı olarak kapatan ilk 3 agent'i nasıl bulurum?
5- Son 1 yıldaki çağrı merkezi başvurularının ortalama kapatılma süresi
6- En çok kazandıran %10 müşterimi nasıl hesaplarım?

Tüm bu sorulara "son 2 yıllık veri", "ilk üç çeyrek" gibi zaman vb. kısıtlamalar getirerek türetebilirsiniz.

Uzmansa 3000den az değildir.

Karar verin panpitolar ucurum var. Corporate banking specialist deyu LinkedIn de.

ing'de 3.000 diye bir şey olmaz. kıdemine ünvanına göre değişmekle birlikte "uzman" 2000-2500 arası alır diyorum. belki de daha az belli olmaz açıkçası.

ara ödemenin banka için anlamı olmayaiblir. kredi sözleşmenize bakın. ama çok büyk oanda bireysel kredilerde erken kapama indirimi (faizin düşmesi) oluyor.

çoğu banka erken taksit ödeme olayını bile kaldırdı.
banakalar erken ödemelerle kredi ödeme planını bozarak, faiz gelirlerini düşürmek istemiyorlar.

ara ödeme yaparak kesinlikle kara geçersin.

toplamda ödeyeceğin faiz tutarı her ara ödemede daha çok düşer.

Tabi kullandığın faiz oranı ile cari faiz oranları arasında fark varsa banka gayet mutlu da olabilir erken ödeme yaptığın için. Bahsettiğim faiz farkına göre ara ödeme yapacağın meblağı mevduat yaparak kara bile geçebilirsin.

hiç kimse ödemeyecek. geçmiş olsun.

Belki başkasının işine yarar. Ödemeyi Samsung adına telefonu son gönderdiğim Samsung servisi yaptı.

kiracılıktan eve geçmek çok zor iş. resmen dolandırılıyorsunuz. ben de senin gibi yapmayı istedim, hangi evi beğenip emlak ofisine gittiysem, o evi az önce verdik yeaa cevapları aldım.

şimdi topraktan projelerle ilgileniyorum. umarım bu yaşadıklarım bir fikir oluşturabilir.

Beklenir tabi ki. Tam bir resesyona girdiğimizde çok daha ucuza alırsınız.

nisan gibi emlak piyasası yine yükselecek diye duymuştum. ev almanın 2 yıl içinde birden zorlaştığı şehirlerden birinde yaşayan biri olarak 'daha ne olacak?' diye soruyorum ama bilemeyecem.

havalar guzellestigi icin herkes bi cikalim ev arayalim modunda olacagindan fiyatlar yukselecek.

En basiti seçimi bekleyin. Merkez bankasının faizleri yükseltmesine müteakip aylık yüzde sıfır virgül diye başlayan konut kredilerinin neredeyse hepsi aylık yüzde 1 in üzerine çıktı. Eğer evin parasını ağırlıklı olarak kredi ile karşılayacaksanız şu an uygun bir zaman değil lakin birikmişiniz çok küçük kısmı krediyle alacaksanız uygun Bi dönem. Tanıdığım birçok müteahhit sattıklarıı evlerin fiyatını düşürdü. Son görüştüğüm yap satçı evleri yapmak için bankadan çektiği krediyi ödeyebilmek için son sattığı evin fiyatını 20 bin TL düşürdüğünü söylemişti.

genelde gündüz işte olduğum ve kullanmadığım için 2-3 gün kadar şarzı gidiyor bittiği gece şarza takıyorum sabaha kadar duruyor

wifi bluetooth sürekli açık

trackpadten sonra mause ne işe yarar ki(çizim falan yapmıyorum tamamen internet gezmece tozmaca amaçlı kullanıyorum)

macbook air mi pro mu?

doldur boşalt
başka seçenek yok zaten, wifi.
trackpad yetiyor hiç mouse ihtiyacı duymadım.

kafama göre, özel olarak şarjı takip etmiyorum.

wifi.

trackpad. magic mouse olmasına karşın.

haftada bir pili bosalt-doldur yapiyorum, onun disinda masa basinda hep sarjda.

evde wifi, isyerinde ethernet. thunderbolt-ethernet donusturucum var.

magic trackpad kullaniyorum. www.apple.com

gün aşırı doldur boşalt şeklinde, eğer işim çok uzunsa şarjda kullanıyorum. bilgisayar kapalıyken asla şarjda bırakmam, fişini çekerim. 3 yıllık kullanımın sonunda %90 sağlıklı bataryam var. internet için wifi, trackpad.

Sürekli şarj
Hem ethernet hem wifi, usb to ethernet adaptörüm var
Touchpad tabii ki de, sadece mouse ile kullanınca epey bi şeyi kaçırmış oluyosun.

Eylül 2012'de aldım, o zamandan beri sürekli doldur-boşalt şeklinde kullanıyorum. Batarya kapasitesi %89'a indi.

country?

Değil :(

provence.

chintz?

cottage ?
rustic ?
victorian ?

rustik mi?

floral

art-nouveu (değil gerçi)

avangarde

ben de country diye biliyorum.

haute couture

limit arttırımı için başvurun; 76 tl atmakla olmayacak... (denendi oradan biliniyor; ama taksitli alışverişte denendi, belki tek çekimde işe yarayabilir)

alınmak istenen şeyin sahibine 76 lirayı eft yap. 500 lirayı da kartından çek.

off. olmaz = (

(bkz: fazla para yatırarak kredi kartı limiti arttırmak)

işletmeden ders aldın mı hiç, marketinge falan yönelenebilirsin belki

reklamcılık?

bu arada yazdığını anlamak için 2-3 kez okumak zorunda kaldım. önce, noktalamadan sonra boşluk bırakma üzerine çalışsan iyi olur.

bakınız: sınavsız ikinci üniversite.

Ben isletmede ve iktisatta yuksek lisans yaparak kotardim o durumu.

Ihracat Satış, Ithalat ve/veya Marketing'e yönelebilirsin.

kapısına eşek bağlasan mezun edecek bir bölümü 6 yılda bitirerek zaten senden hiçbir şey olamayacağını garantilemişsin. geçmiş olsun işsizsin. bol bol resim yapmaya vaktin olur.

@esenboga bu süre içerisinde ispanyolca ve ingilizceyi anadil seviyesinde öğrendim.bir erasmus,iki de erasmus sonrası eurotrip yaparak (çoğu da otostopla) avrupa'yı karış karış gezdim.türkiye'de de gezmediğim bir tek karadeniz kaldı,onun dışında kalan tüm bölgeleri,en doğusuna,sınır köylerindeki 15 20 haneli köylere varana kadar gezdim.baba parası muhabbetine girecek olursan,tamamını bu süre içinde kazandığım parayla(organizasyon,mekan işletme vs.) yaptım,10 senelik iş tecrübem var.
nasıl?garantilemiş miyim sahiden işsizliği?ego tatmini için alakasız sorular altına alakasız cevaplar verecek kadar işsiz* olmasam kafi zaten benim için. :-)

(esenboga + 3) x 2 = ? deermişim şaka şaka şak şak :D dostum bölümünü mesleğini lisede hatta ortaokulda kendin düzgün seçecektin. geçmiş olsun. lütfen ortaokulda lisede mesleğini düzgün seçmiş insanlara biraz saygınız olsun. siz onu o zaman akıl edememişsiniz. şimdi yaş gitmiş iş bitmiş. stres mitres bilinçaltın sana düzgün uyku uyutmuyor. otur bi roman yaz sat hadi yaratıcıysan... neyse bi dahaki hayatına inşaalah reenkarne olunca unutma düzgün meslek seçersin.

@vfgerty ok ben intihar ediyorum o zaman hadi görüşürüz.yani zeka,algı gibi konularda eleştiriyi pek sevmem ama;arkadaşım,sen gerizekalı mısın?"lütfen ortaokulda lisede mesleğini düzgün seçmiş insanlara biraz saygınız olsun" hangi cümlenin,neresinde,hangi kelimeyi gördün de varlığı kuvvetle muhtemel beynin bu düşünceye vardı?
:)

aynı şekilde uluslararası ilişkiler mezunuyum. ilk derse girdiğimde burası bana göre değil galiba ya dedim. ama bırakamadım. mezun olduğumda da ya memur olacaktım, ya da benimle birlikte okuyan arkadaşlarımın çoğunluğunun yaptığı gibi bankacı. bi şekilde olmadı (olmaması için çırpındım açıkçası). şimdi fotoğrafla alakalı bişeyler yapıyorum. okulu da, diplomayı da unuttum. daha gençsin, başka bi bölüm okuyabilirsin. yüksek lisans da yapabilirsin ya da alakasız bi konuda uzmanlaşabilirsin. hayat senin. burada yazılanları boşver

Hi..This is Jackies. May I talk to Mr. Ahmet? I'm Jacjies from X company.

i am going to call Iraq tomorrow.
i want to speak with mr Ahmet or can you please give mr ahmet to phone
how can i say i am calling from x company

Ingilizce mi, arapca mi, y'ce mi?
Eger ingilizce ise;
Hello i am jackies calling from x. May i speak with mr ahmet?

Arapca ise;
Pas

Y'ce ise;
Y=?

airbnb.com'da direkt ev sahiplerinden kiralasan? diger turlu otel fiyatindan farki kalmaz diye dusunuyorum.

bence collosseum'dan ziyade spanish steps'e yakın bulsan çok rahat edersin. apartman işini tam bilmiyorum.

Ben Roma'ya gittiğimde termini(tren garı) yakınındaki monte carlo otelde kalıyorum hem çok uygun fiyat olarak hem de Türkiye üç yıldız standartlarında 150 yıllık bir otel. Temiz ve güzel. Booking.com üzerinden rezervasyon yapabilirsin.

evet colloseum ters. piazza di spanga'ya yakın olması her yere yakın olması anlamına gelir. colloseum'un etrafı nispeten boş zaten.

Termini yakınında freedom traveler diye bir hostelde kaldım. Bütün şehre metro var, metro istasyonuna da yakın. Gecelik 17€ falandı sanırım. Şehri gezerek görmek istiyorsan yürüyerek de gezebilirsin. Ben Vatikan'a bile yürümüştüm.

Kesinlikle Trastevere'ye git bu arada.

bence termini tarafına bak. hem fiyatlar uygun. hem merkeze ulaşım kolay. booking'ten uygun otel bulabilirsin.

eğer roma'da gezeceksen kalacak yere anca akşam gelirsin. Onda da bütün gün yürüyeceğin için yorgunluktan düşer bayılırsın. Ev değil ahır da olsa farketmez.

olamaz

şikayetler, nörolojik muayene ve tomografi

mide bulantısı yaptığını biliyorum.

Beynin kanamış olsa duramazsın

anlayamayabilirsiniz. çünkü bilincinizi kaybedip yığılabilirsiniz olduğunuz yere. ama bilinç kaybı olmadan, sızdırma şeklinde kanama olur mu? olur! çok ama çok şiddetli ve çok ani başlayan bir ağrınız olur. buralara soru soramazsınız mesela.

çok değil o paranın faizi rahat ol bir ay sonunda 5-6 tl bir şey alırlar 500 tl için konuşuyorum tabii.

kredili mevduat hesabına günlük faiz işler. ama söylendiği gibi bir ayda ikiye falan katlamaz rahat ol.

yetki kapsamına bağlıdır. farklı levellarda yetkilendirmeler yapılabiliyor. görüntüleme, belli bir tutara kadar ödeme yapabilme, yeni hesap açma vb.

Banka hesabında imza yetkisi diye bir kavram yok. Noter onaylı vekaletname olmalı her işlem için.

cevabi ogrendik; her turlu islemi yapiyoruz imza yetkisiyle.

savunman büyük ihtimalle hiçbir şeyi değiştirmeyeceği için boş kağıt ver. bence hiç uğraşma kararı vermiş bile olabilirler çoktan.

ben zaten işten ayrılmak istiyorum. açık bir şekilde bu isteğimi ifade ettim. ancak tazminatımı almadan ayrılmayacağımı yani istifa etmeyeceğimi de söyledim. işten çıkarıp tazminat vermeleri şuan bana ödül gibi geliyor. ya çok zoruma gitti savunma istenmesi. bişeyler yazıp rahatlamam lazım :/

istifa etmeyeceksen mobbingin kralına hazırlıklı olacaksın. Bi savunma istediler diye ağlıyorsan hakkını alamadan istifayı basarsın sen.

ama çok zoruma gitti. öyle de saçma ki verdikleri belge. direkt beni suçlayanı haklı bulmuşlar. bir araştırma yapılmamış, kanıt sunulmuyor. sen suçlusun demişler. alacam arkadaş tazminatımı. 1 kuruş bırakırsam adam değilim. üzgün olmanın yanında öfkeliyim de.

e o zaman böyle yaz.

elinizde hiçbir kanıt olmadığı için suçlamaların tamamını reddediyorum.

bir fotokopisini al her şeyin. hatta senden istedikleri savunmayı yazılı istesinler, ıslak imzalı şekilde.

suçlamaları da aynı şekilde. zaten savunma talep ederken "xxx yaptığınız tespit edilmiş olup savunmanızı verin" gibisinden. böyle bir şey talep et vermiyorsa savunma da verme. verirse de dediğim gibi ıslak imzalı al, muhtemel bir iş mahkemesi durumunda delil olarak sunarsın.

iki madde var. birinde "..... bilgisi alınmıştır", diğerinde ".....anlaşılmıştır" diyor. ama bu bilgiyi kimden aldılar, neyi nasıl anladılar hiç birşey yazmıyor. bu mantıkla ben de herhangi bir çalışana iftira atabilirim ve bunlar da araştırmadan, kanıt olmadan ondan da yazılı savunma isteyebilirler mi?

aynen konuya ortadan dalmışsın. ne diye savunman isteniyor?

konuyu soranlara mesaj atıyorum

kredi eğer ev kredisiyse borçları bitmeden tapunun sahibi olamiyorsunuz diye biliyorum.

evet yoldaş verilir, aynısını 6 ay evvel gerçekleştirdim, sorun olmuyor kredi borçlusu olduğun bankaya git seni yönlendirirler.

Evi alan kişi ipotekli alacak ama banka da diyecek ki x kişisi bana şu kadar para verirse ipoteği kaldırırm. Sen de bu yazıyı alıcıya vereceksin. Alıcı satış bedelini sana verecek sen krediyi kapatıp ipoteği kaldıracaksın.

Daha büyük bir görüntü veya görmenin bir yolu varsa yardım edebilirim. Şu an net okuyamıyorum.

aychocsky'ye teşekkür ederim ancak başka yardımcı olabilecek birileri de var mı acaba?

Sorular çok güzelmiş de yetişmez bu saatten sonra geçmiş olsun

hesap kesimi yapılmadan borcunuzu ödeyemezsiniz. ama hesap kesimde ne kadar ödeyeceğinizi biliyorsanız kredi kartının mevduat hesabına o kadar yatırırsanız hesap kesimden sonra otomatik çeker.

ödeme yapabilirsiniz. hesabınıza + bakiye olarak yansır, dolayısıyla borç çıkmaz.

-ödeniyor.
-ekstra ödeme çıkmaz.

arada harcama yaparsan, yansımamış taksitli ödeme falan varsa ekstra çıkabilir. bunun dışında sorun olmaz. en kötü ihtimal 700 borcun varsa 600 yatırdıysan 100 borç çıkar.

Geçmiş borcun varsa onların faizleri ve gecikme bedelleri eklenir

kendi diyeti var programin, onu kendinize adapte edebilirsiniz

diyet yapmaya gerek yok.yediklerinize ve ne yememeniz gerektiğine biraz dikkat etseniz yeterli olacağını düşünüyorum.Aklıma gelenleri yazıyım ben.
-Cola,patates kızartması,çikolata,şeker,gereğinden fazla kuruyemiş,beyaz ekmek
bunlar ve türevlerinden uzak durmanızı tavsiye edebilirim.
-ekmek tercihlerinizi kepekli veya tam buğday ekmek olarak yaparsanız sindirim sisteminiz düzene girer daha rahat edersiniz.
-acıktığınız zamanlar light yoğurt tüketebilirsiniz.( tam yağlu yoğurt ile aralarında gerçekten fark var)
-karbonhidrattan elinizi ayağınızı tamamen çekmeyin asla ama belirli ölçüde alın.Protein ağırlıklı beslenmeye çalışın.Akşam yatmadan 4-5 saat önce yeme işlemizi bitirmiş olun.(meyveler dahil)
en önemlisi BOL MİKTARDA SU TÜKETİN.

kendi diyeti var.

tavuğu yardır diyor.
her güne tavuk ve yumurta var

ben 2 kere başladım bıraktım umarım yapabilirsin :)

diyet tabiki bu isin ayrilmaz bir parcasi. programin kendi diyeti var onu okuyun.
ama basitce soylemek gerekirse basit karb. ve sekeri tamamen kesip, protein ve kompleks karb. agirlikli bir diyet uygulamaniz gerekiyor.

Kendi kendinize ayarlayin. Bitkisel protein ve Karbonhidrat agirlikli beslenip asla yumurta, et yemeyen ve cok guzel vucutlu vegan arkadasim var. Protein bircok seyde var, her gun tavuk yemek gibi asiri sagliksiz seylere gerek yok. Nelerden protein alinir bunlari arastirin falan. En onemlisi seker. Bir de alkolden ne kadar uzak kalinirsa o kadar iyi, ozellikle bira.

(bkz: ketogenic diet)

spor geçmişin yoksa p90dan başla. soğursun programdan.

p90'ı atlayarak direk p90x'le başladım. Zıplama programından sonra 1 gün yürüyemedim. Öyle sporun ilk gününden sonra oluşan katlanılabilecek acılardan (bkz: et kesiği ) değildi bildiğin yürüyemedim. Yani diyeceğim hem hevesin kaçar hem de ilk haftalarda çok acı çekersin. P90'da gayet eforlu bi program. Göbek eritmekse amaç P90'la 1-1.5 ay içerisinde harika sonuçlar alırsın.

Her zaman yapmam bak :).

Level II Fat Shredder Örnek gün:

+ Kahvaltı : 6 Yumurta beyazı çok az yağ Omlet Salatalık Domates.
+ Ara öğün : 1 Orta boy Elma + 200 ml yağsız süt
+ Öğlen : 200 gr Tavuk + Yeşil salata + 1 küçük light yoğurt + 1 Dilim Kepek Ekmeği
+ Ara öğün (mümkünse idmana 1-2 saat kala) : 1 Orta boy Elma (Ağırlık idmanı olduğu günler Muz) + 25 adet Kavrulmamış Badem.
-İdman-
İdman Sonrası bir şişe gatorade in yarısı + 1 ölçek Protein tozu su karışımı.
+ Akşam : 200 gr Tavuk + Yeşil Salata + 1 Cup pişmiş sebze yemeği (ıspanak misal) + 1 küçük light yoğurt + 1 Dilim Kepek Ekmeği.

---------------------------------------
Tavuk; Butsa 180gr a çek. Etse 150. Balık ise aynen 200gr. Bu Et yemeği kızarmış değil elbette. Az yağda sote olur haşlama olur ızgara olur. Mümkünse yağsız parçalardan.

Kahvaltı yumurtasına lor mantar vb. pek çok şey eklenebilir. Ancak ilk ay için ekstra protein ağırlıklı istendiğinden kahvaltı için tek diğer seçenek protein shake.

Program orjinalinde para kazanma amacıyla hem protein bar hem kendi shake ini kullanmanızı istiyor. Gatorade/Protein tozu ikilisi onların shake ini kompanse etmek için (Kakaolu Süt için diyen olur İÇME) İstemiyorsanız diyet listesinden ona göre bir şey seçersiniz. Badem ve son muz da protein bara karşılık hemde idman öncesi enerji için. Aslında yazdığım listenin kalori miktarına bakarsan 1900-2000 seviyesinde olduğunu görürsünüz istenen 2400 calori (LEVEL II) program için. Bunu sadece tek birim karbonhidratla (iki dilim ekmek öğle ve akşam) Sağlamak çok mümkün değil o yüzden o muz ve bademden önce bir küçük ton balığı da yenebilir ilave olarak. Bol su için. Ekmekler yerine yarım cup kabuklu pirinç pilavı veya burgul pilavı yenebilir. Sabah da müsli/yulaf ezmesi yiyebilirsiniz ama sonra bütün gün ekmek olmaz diye onu çok önermiyorum.

sanırım mac adresiyle engellenebiliyor. öğrenci evi yıllarında şifresiz bir wireless vardı ve herkes girdiği için net aşırı yavaştı. bizde herkesi engelleyip yalnızca bizim ev ahalisini bağlıyorduk :d kapitalist düzen napalım.

mac ban mı atmışlar ?

ondan olduğunu düşünüyorum. başka bir yolu varsa da bilenler yazar. bir arkadaşının laptopuyla falan bağlan ve kendi banını kaldır.

mac değiştirsem olur mu ?

özel olarak seni banlamadıysa mac değiştirmen de fayda etmez sadece belli mac'lere izin vermiştir belki.

mac adresi değiştirmek ne zaman bu kadar genel bilgi haline geldi yahu :) vakti zamanında kıçımızı yırtardık.

neyse yukarıdaki ihtimaller dışında pek birşey kalmıyor.
mac ban sadece sana yada mac ban kendisi dışındaki herkese.

12'de bir sınavım var, bu olaylar sınavda çok ufak bir parça olarak yer alıyor uzun uzuna araştırdım ama iişin içinden çıkamadım. benim fütürist mimari olarak tanımlayabileceğim şeyler postmodernist olarak geçiyor o yüzden acil yorumlarınızı bekliyorum şu meseleyi çözmezsem saçmalayacağım sınavda

Bağlantı kurulabilir. Lakin zorlama olacaktır. İkisi de aynı döneme ve birikimle gelse de temelde birisi geleceği tasarlarken, diğeri geçmişi sorgular. postmodernizm geçmişten kopmak için yola çıkmamıştır. Artık böyle olsun diye tali bir yol çeker. postmodernizm korkuların üzerine gitmekle başlıyor. Futurizm, postmodernizme göre daha rahat ortamlarda yeşillerniyor.

Temel farklardan yola çıkarsan daha hızlı hareket edersin.

fütürizm için teknoloji ile obsesyon halinde, hayalperest, kaygısız yaratıcılık
postmodernist için geçmişi sorgulayan denilebilir o vakit?
peki geçmişi sorgulamaya ek olarak ne yapıyor postmodernist?

Fütürizm postmodernizmin öncülü sayılabilir zira sanat akımları bildiğiniz gibi birbiri üzerinden ilerler. Fütüristler dev adımlarla geleceğe yürürken savaşla yüz yüze geldiler, çoğu savaşta yer aldı mutlulukla zira geçmişi yıkacaktı bu savaş. Sonra heba oldular tabii cayır cayır.
Ondan sonra arada uzun yıllar var postmodernizme kadar ama 2. dünya savaşınden sonra ve soğuk savaş döneminde her şeyin anlamını yitirmesinden çıkmıştır postmodernizm. Yani direkt bir bağlantı yok ama postmodernizme giden yoldaki duraklardan biri fütürizm.

Edit: Direkt bir bağlantı yok dedim biraz abartı tabii. Yoksa 1. Dünya Savaşı'ndan sonra yok olmadı fütüristler, ağır darbe aldı diyelim. 2. Dünya Savaşı sonrasına kadar devam etti etkileri, postmodern mimariye bağlamak için de wikipedia'daki şu cümle var mesela "The futurist architecture created since 1960 may be termed post-modern futurism."

şimdi ben silver apple'a pek katılmıyorum.
öncelikle fütürizm postmodernist değil modernist dönem akımıdır. birinci dünya savaşından önce ortaya çıkmıştır. postmodernizm ise ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkmıştır.

genel anlamda modernist dönemde (savaşın ve yeni bilimsel buluşların etkisiyle) realizmden uzaklaşıldı. tek bir gerçekliğin var olduğu, insanın evrenin merkezinde ve ayrıcalıklı bir konumda olduğu gibi inanışların doğru olmadığı anlaşıldı. hızlanan şehirleşmenin bireyleri yalnızlaştırması da var ayrıca. dolayısıyla resim, mimari, edebiyat alanlarında yeni formlar denenmeye başlandı. bu formlar genelde insan zihninin her şeyi bilemeyeceği, gerçekliği yakalayamayacağı fikrinden yola çıkarak oluşturuldu. burada psikanaliz kuramının insan bilinçaltıyla ilgili ürettiği fikirler de etkili. sanatçı dünyayı kendi gözünden gördüğü şekilde yansıtmaya başladı. mesela cezanne, van gogh, picasso gibi adamların yamuk yumuk resimleri. edebiyatta da güvenilmez anlatıcılar, flashback/flashforwardlar, kesintili anlatımlar romanlara hakim olmaya başladı. sanatta biçim ön plana çıktı, galeriye gelen insanlar fotoğrafa bakar gibi bakmıyor resimlere (mesela bir rembrandt resmi değil artık), resme baktığının farkında artık. figürler yamuk, koca koca boya parçaları var tuvalde (van gogh mesela) vs vs.

şimdi fütürizmi burada konumlandırmak gerekirse, o da biçimin ön planda olduğu ve en önemlisi sıklıkla zaman kavramıyla oynanan bir akım. 1909 başlangıç tarihi. hareket halindeki nesneleri gösteriyorlar bize (özellikle resimde), teknoloji hayranlığı hakim. fütürizm geçmişi tamamen reddetmeye dayalı bir akım. modern zamanı yüceltiyorlar. hız, şiddet gibi kavramlar ön planda. makinalar, gemiler, arabalar, uçaklar vs. amaç hep geçmişten sıyrılıp yeni bir devrin kapısını açmak. ancak bu akım birinci dünya savaşından sonra pek tutulmuyor artık (savaşın korkunç yıkımının etkisiyle).

postmodernizme geçiçem ama önce şunu yollayayım kaybolmasın.

fütürizmle postmodernizmin benzerliği ikisinin de geçmişi reddetmesi. halbuki modernizm akımında bir epistemolojik kriz var, abi biz hiçbir şey bilmiyomuşuz ya şeklinde. realizmin çöküşünden sonra (dinin çürütülmesi, darwin, nietzsche, freud, einstein gibi adamların işleri bunlar) bir boşluğa düşüyorlar. dediğim gibi şehirleşme, bireyselleşme derken insanlar iyice yalnızlaşmaya başlıyor. sonra birinci dünya savaşı gelip çatınca kriz iyice derinleşiyor. fakat önemli olan şu ki, modernist akımda hala bir sanata olan inanç, geçmişe, her şeyin kesin olduğu düşünülen zamanlara bir özlem, sanata bir misyon yükleme gibi şeyler hala mevcut. sanat dinin yerini alıyor bir nevi.

işte postmodernizmde bunlar yok. postmodernizm diyor ki geçmişe özlem anlamsız. modernizmde hala biraz realizm izleri var ama postmodernist düşünce anti-realist. postmodernizm sanatın anlamı veya ahlaki rolü hakkında şüpheci. bir de postmodernizm yüksek/elit kültür ve popüler kültür arasındaki ayrımı da sorgulamaya başlıyor. bir de 50'lerde azınlık hakları hareketleri falan başlıyor özellikle amerika'da, dolayısıyla 60'lar ve 70'ler azınlık grubundaki sanatçıların da coştuğu bir dönem oluyor. yani postmodernist hareket 60'larda erkek sanatçıların öncülüğünde ve biçime odaklı olarak başlasa da sonradan kadınların, azınlıkların daha aktifleştiği ve giderek daha politikleşen bir akım haline geliyor.

aklıma gelen her şeyi yazmaya çalıştım umarım sorunuzu biraz cevaplayabilmişimdir. sınavda başarılar.

Blade Runner daki mimari ve mizansen aslında benim hakkında düşündüğüm filmi izlediyseniz bir fikriniz var mi

hiçbir ilgisi yok

bi de karbonat dene olmazsa geçmiş olsun.

oncekalem.blogspot.com

vardı, vardır...

DnRda da nezihte de kesin vardır.

ben bir adet a5 defter 60 ya da 80 yaprak bir adet stabilo olsa gerek beyaz tükenmez kalem (gel ama gayet güzel yazıyordu) kadıköyde akmardan almıştım. 20 falandı sanırsam. daha da çeşit vardı.

blogspot linkinde gösterilen defterin aynısını geçen yıl alakasız şekilde kıyafet satan bir dükkandan almıştım, eleman bu defterlerden birkaç tane almış orada satıyordu. 20 liraydı fiyatı. kalemlerinden yoktu hepsini kendine gaftilemiş ama tek de satılıyor kalemler. 15x10 gibi bir ölçüsü var, arka kapağın iç kısmında da zarf gibi bir bölüm. kesinlikle tavsiye ederim aklım çıktı ilk gördüğümde -normalde akıl çıkarıcı bişey değil ama çizen bünye olunca delirmemek elde değil-

ayrıca d&r'ın sitesinde de mağazalarında da deffter marka ürünler var. illa ki vardır bu defterden de.

www.dr.com.tr

Moleskine + lamy

Evet alınabiliyor. Şöyle ki , bankana git. Tüm girdileri çıktıları gösteren bir doküman verin bana de. Neden derlerse tüketici hakem heyetine başvuracağım de. al onları götür. Orada daha detaylı bilgi de alırsın zaten.

Bir de bankalar fatura talimatı verirsen geri yatırıyor hemen

Geri almanın yolu bulunmamaktadır. Sonuçta aldığın bir hizmet. Atıyorum internet kullanıyorsun, parasını ödeyip sonra geri alabiliyor musun? Aynı mantık

Hemen hemen bütün bankalar yapıyor. Ekstre tipini değiştirmeniz lazım. Bankanın altyapısına göre TL harcamalar TL, Dolar harcamalar Dolar yansıyor, ödemeleri de aynı para birimleriyle yapılıyor. Garanti ve Deniz bildiklerim

@salihdt

yapıkredi yapmıyormuş örneğin.

hsbc

Şekerbank iş bankası benim bildiklerim

vakıfbank da yapıyor.