şimdi ben silver apple'a pek katılmıyorum.
öncelikle fütürizm postmodernist değil modernist dönem akımıdır. birinci dünya savaşından önce ortaya çıkmıştır. postmodernizm ise ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkmıştır.
genel anlamda modernist dönemde (savaşın ve yeni bilimsel buluşların etkisiyle) realizmden uzaklaşıldı. tek bir gerçekliğin var olduğu, insanın evrenin merkezinde ve ayrıcalıklı bir konumda olduğu gibi inanışların doğru olmadığı anlaşıldı. hızlanan şehirleşmenin bireyleri yalnızlaştırması da var ayrıca. dolayısıyla resim, mimari, edebiyat alanlarında yeni formlar denenmeye başlandı. bu formlar genelde insan zihninin her şeyi bilemeyeceği, gerçekliği yakalayamayacağı fikrinden yola çıkarak oluşturuldu. burada psikanaliz kuramının insan bilinçaltıyla ilgili ürettiği fikirler de etkili. sanatçı dünyayı kendi gözünden gördüğü şekilde yansıtmaya başladı. mesela cezanne, van gogh, picasso gibi adamların yamuk yumuk resimleri. edebiyatta da güvenilmez anlatıcılar, flashback/flashforwardlar, kesintili anlatımlar romanlara hakim olmaya başladı. sanatta biçim ön plana çıktı, galeriye gelen insanlar fotoğrafa bakar gibi bakmıyor resimlere (mesela bir rembrandt resmi değil artık), resme baktığının farkında artık. figürler yamuk, koca koca boya parçaları var tuvalde (van gogh mesela) vs vs.
şimdi fütürizmi burada konumlandırmak gerekirse, o da biçimin ön planda olduğu ve en önemlisi sıklıkla zaman kavramıyla oynanan bir akım. 1909 başlangıç tarihi. hareket halindeki nesneleri gösteriyorlar bize (özellikle resimde), teknoloji hayranlığı hakim. fütürizm geçmişi tamamen reddetmeye dayalı bir akım. modern zamanı yüceltiyorlar. hız, şiddet gibi kavramlar ön planda. makinalar, gemiler, arabalar, uçaklar vs. amaç hep geçmişten sıyrılıp yeni bir devrin kapısını açmak. ancak bu akım birinci dünya savaşından sonra pek tutulmuyor artık (savaşın korkunç yıkımının etkisiyle).
postmodernizme geçiçem ama önce şunu yollayayım kaybolmasın.
0