kredi kartında komisyon falan yok ya. nakitten her halükarda daha az risksizdir.

Yaninizda nakit olsun, banka karti olsun. Mesela amsterdamda kredi kartiyla dogru duzgun bisi alamadim. Kahveciye giriyorum, visa kabul etmiyoruz diyor adam.

Kredi kartı azıcık riskli. Şehir şehir bile kredi kartı kullanım oranı farklılaşıyor. Bazı yerlerde birçok yerde kredi kartı kullanabilirken, bazı yerlerde sadece büyük marketlerde kredi kartı bulabiliyorsunuz. Bulundurabiliyorsanız nakit bulundurun, en kötü kredi kartı ile ödeyip elinizdeki nakit ile kredi kartını kapatırsınız.

kredi kartı şöyle hesaplıyor:

harcama yaptığın tutar önce dolara çevrilir sonra tl'ye. euro -> dolar - > tl.
hepsi için banka gişe kuru kullanılır. 2 kez çaktı. yapı kredi üstüne komisyon almıyor. ama işbank alıyor.

bankayı arayıp konuşursan kartın biraz iyiyse harcamalarını euro olarak görme şansına ve ödeme şansına sahipsin. ama o kartların da yıllık masrafı falanı filanı var. baktım değmiyor bile... vazgeçtim.

debit kartlarda da % bilmem kaç komisyon alır. benim hesaplarıma göre kur farkı ve komisyon toplamı %5e falan denk geliyordu. kredi kartı az bişi daha insaflı geldi bana.

kısacası yunanistan'da euro kullanılır, at cebine euroyu gez. bankayı zengin etme.

debit hiç denemedim ama yurtdışına giderken hem kredi kartı hem de nakit para götürmenizi tavsiye ederim. kredi kartınızdan çekemezler, banka bir nedenden dolayı bloke eder, nakit paranız olmazsa sıkıntı çekebilirsiniz. ben hatta iki farklı kredi kartı götürüyorum. bir kredi kartı, pasaport ve biraz parayı otelde kasaya bırakıyorum. diğer kredi kartı ve kalan parayı yanıma alıyorum. güya riski azaltmaya çalışıyorum.

harcamalar için ne kadar nakit size bağlı. kaç gün kalınacak, kaç kişi gidiliyor vs. 3-4 gün için tek kişi gidecek olsam 1000-1500 euro alırdım yanıma.

Turla gittiğimizden otel parası ödendi. Tura dahil olmayan 150 Euro kadar ek harcama var, bir kısmına gitmeyeceğim (tavernaya 50 Euro vereceğime gider ufak bi bar bulup iki bira içerim, ilginç bi kafe bulup çay içerim daha iyi). Geriye günlük harcamalar kalıyor.

İki kişiyiz. 4 gece, Selanik, Athena, Kavala.

300 euro alın yanınıza, tamamdır.

debit karttan para çekecekseniz, miktarına bakmaksızın her çekimden ayrı ayrı komisyon+masraf aldığından, ihtiyacınız olacak parayı hesaplayıp tümünü tek seferde çekmeye gayret edin.

dermatolojiye gitmelisiniz. sarmısak da direk sürüldüğünde dokuyu yakabilir, ki sizde o olmuş sanırım

bu ne ya koşa koşa dermatolojiye gidilmeli bence de ciddi gözüküyor.

Resmi goremiyorum fakat anlattiklarinizdan anladığım kadarıyla aynini yaşadım, atlattim, tamamen psikolojikti benimki. Hiçbir şey kullanmadım, bi süre sonra kendiliğinden geçti.

(bkz: alopecia areata)

normalde kendiliğinden geçer bir süre sonra.fakat geçmezse dermatolojiye gitmen lazım.troid'lerine de baktırmanı tavsiye ederim.

sıkıntıdan oluyor bu olay genelde. bir cildiye uzmanına gidin. sarmısağı ben de duydum ama geç kalmadan daha tıbbi bir yöntemle önlenebilir belki

aynı yerde hatta daha büyüğü bende olmuştu, hiç bir şey yapmadım kendiliğinden geçti.(sanıyorum psikolojik)

benim bir ara sıkıntidan bıyık kisminda olmuştu ama bu kadar büyük olmadığı için onemsemedim. bir süre sonra geçti zaten.

ama senin durum dermatolojilik olmuş artık.

Ne sarmısağı ya manyak mısınız? Adam gibi bi doktora gidin.

Evet mümkün. Fakat her halükarda bir uygulamayı yüklemesi / yüklemen gerekiyor. Uygulama, uygulamalar arasında görünmez. Dolayısıyla farketmesi çok olası değil. Fakat dediğim gibi uygulamanın bir şekilde yüklenmesi gerekiyor tabi ki.

ayni internet agina erisim varsa, donuna kadar okursun.

edit:

mesaj geldi. kastettigim sey ag uzerinden gidip gelen data. yani aktivite. gecmise yonelik bir sey degil. tabi o da mumkundur bi sekilde, baska yontemle.

ağ üzerinden gidip gelen datayı da öyle ha diyince nasıl okuyacaksın ki. paket analizi falan ok, ya vatsap mesajları enkript ediyorsa? ya da adam 3g üzerinden yazıyorsa mesajları, o iletişimi nasıl dinlemeyi düşünüyorsun?

gozlerimle gordum yapilisini ve yapildigini. ayni ag derken 3g'yi kastetmedim zaten. sifreleme baska. vadzap sifrelemiyor mesela.

@she was my baby

telefon ile whatsapp server'ı arasındaki data şifreli...

www.whatsapp.com

abi adam doğru ve mantıklı cevap verenleri tiklememiş, duymak istediklerini tiklemiş. ondan sonra akpnin iktidar olmasına şaşırıyoruz.

fark ettiysen doğru ve mantıklı cevaplar değil, soruma cevap olmayanları tiklemedim. karşılıklı tartışmanızı neden tikleyeyim? boş boş konuşuyorsun.

bendeki british shorthair melezi.

tüyü cidden çok az dökülüyor ve kısa , sık tüylü.

taradığında bile az geliyor ama mevsimsel olarak bi dönem dökmüştü o da tarama ile ortadan kaldırılcak bir sorun.

evde tüm gün uyuyor ama 2-3 aylıkken hiç tüm gün yalnız bırakmamıştım.

alıştıra alıştıra yalnız bıraktım şimdi evde olsam da akşam 5-6 ya kadar uyuyor.

british kırması bulabilirsen süper olur, sakın satın alma ben sahiplenmiştim.

tüyleri sık ve kısa , kadife gibi yumuşacık oluyor.

bütün gün evde yalnız kalacaksa bence hiçbir türü tercih etme yazık hayvana sırf sen kedi bakmaktan zevk alacaksın diye bütün gün evde yalnızlığa terk etme

az tüy döken kedi var mı bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla bunlar da fena tüy döküyorlar. rusyadaki british shorthair kedim öyleydi en azından.

tüysüz kediler var edinmek istersen, ama tavsiyem kediye para verip ticaretini yapma.

firavun kedisi var, hiç tüyü yok sadece deri. ama çok korkunç tipli :)
uzun süre yalnız kalacaksa alma, bunalıma giriyorlar.

british shorthair var bende. nerdeyse hiç tüy dökmüyor. ama daha 4 aylık. yetişkin olunca değişir mi bilmiyorum.

daha önce pek alakam olmadığı için kedinin karakteri türüyle ne kadar bağlantılı bilmiyorum ama bizim yavru evde kimse yokken çoğunlukla uyuyor sanırım. kapının sesini duyup geliyor hemen karşılamaya. ayağıma yapışıyor. hırlıyor filan. kucağıma alıp seviyorum. bir süre sonra kaçıyor kucağımdan. yani evet bi ilgi bekliyor hayvan ama evdeyken de pek durmuyor yanımda. arada bi gelip bi sırnaşıyor.


ammaaa hayatı boyunca tüm hayvanlardan korkmuş bir zoofobik olarak kedi bakmanın çok güzel bir şey olduğunu söyleyebilirim.

İki tane al yalniz kalacaksa. Her kedi haftada bir alt kurku dahil olacak sekilde taranir ve deri sagligina ozen gosterilirse zaten az tuy doker. Bu isin tembelligine gerek yok. En ustteki duyuruya bak. İki ay sonra iki tane verelim sana

@solem iş tembellikte değil de ev temizliğinde :)

niye sokak kedisi sahiplenmiyorsun?

evde sürekli temizlik yapan insan yok, evin her tarafı tüy olmasın istiyorum. lütfen linç etmeyin kızlar.

Linç etmek istiyorum çünkü bu kadar bencil bir zihniyet uzun zamandır görmemiştim.

hangi cins alirsan al tuy dokecek bi kere. sfenks dahil. onun icin ben anam babam sokak kedisi al derim en azindan hayat kurtarmis olursun. ama tuyu zor gelecekse sana hic sahiplenme cunku dokecek yani kacisin yok.

kedi evde yalniz kalir ayrica yalniz kalmakla ilgili sikinti olmaz ama solem dogru diyor, iki tane sahiplenirsen daha mutlu olurlar.

@esenboga bencillikle alakalı birşey göremiyorum ben. hiç tüy dökmesin demiyorum tabii ki, elbette evi bok götürmüyor, hayvanı kendi haline bırakmayacağım. ama görece daha az dökse daha çok işime gelecek. boşuna atarlanıyorsunuz.

kedinin tüy dökmesi beslenmesine ve hormon dengesine bağlıdır.
bahar dönemlerinde daha çok tüy döker.
sevdiğinde, dokunduğunda mutlaka eline tüy gelir.
en az tüy döken için de, en çok tüy döken için de geçerli bu.
british shorthairlerin az döktüğü söylenir, ama benim pansiyoner olarak baktımlarım da gayet güzel tüy döküyordu.
kısa tüylü kedilerin tüyleri uzun uzun görünmediği için daha az döküldüğü zannedilir genelde.

ama maalesef gerçek şu ki, kedi alırken nispeten az tüy dökmesini istemek, kediyle ilerde sorun yaşayacağınız anlamına gelir.
yeri geldiğinde yemeğinden de tüy çıkabilir, bardağının kenarına da tüy yapışabilir.
bunu göze almalısın.
bunun pislikle ilgisi yok.
bizim de kıllarımız ve saçlarımız dökülüyor, ama onların tüyleri daha hafif olduğu için uçabiliyor sadece.

evini düzenli temizlersen, kedini düzenli fırçalarsan ve iyi beslersen, normal tüy dökme oranına sahip olur.

cins peşinde koşmana gerek yok, sokaktan bulduğun gözüne sevimli gelen, hoşuna giden kediyi kap götür veterinere, kontrollerini ve (yaşına göre) aşılarını yaptır, eve getir.
o kadar.

cins istiyorsan bile, özellikle iran ve chinchilla'dan uzak durmalısın.
tüy yüzünden değil, tüyleri dışında da çok bakım isterler.

dediğim gibi, yapman gereken tek şey kendinden emin olmak.
tüyünden iğrenip iki gün sonra yapamayacaksan alma.
boşuna üzersin hayvanı.
bunda ayıp bir şey yok, bazı insanlar evcil hayvan bakamazlar.
çünkü aldıktan sonra büyük bir sağlık sorunu olmadıkça, 10-20 yıl arası seninle yaşayacak.
bunlar sana yapabileceğin şeyler gibi geliyorsa, dediğim yöntemi uygula, al bir tane.

birine alıştıktan sonra ikinciyi alman söylendiği gibi daha sağlıklı olur.
o da sıkılmaz, sen de rahat edersin.
ama hiç kedi bakmamış olduğun için bir anda iki tane olması gözünü korkutabilir.
o yüzden direkt iki tane tavsiye edemiyorum, yani şart değil.
yine de iki tane olması daha iyi olur tabii, kendini yalnız hissetmez.
zaten 2 kediye bakmak, her zaman bir kediye bakmaktan daha kolaydır.

bir de şu var.
cins kediler ve köpekler maalesef daha sık hastalanırlar.
bünyeleri nispeten daha zayıf oluyor.
sokaktan aldığın kedi, o zamana kadar sokakta var olmayı öğrendiği ve hastalıklara karşı hayatta kalabildiği için her zaman daha kuvvvetli olur.
cins kedinin veteriner masrafı genelde daha fazla olabiliyor yani.
o yüzden 2-3 aylık bir yavruyu kap getir.

Tararsınız tüylerini her gün.
Sokaktan barınaktan alın. Bir sürü kedi var yuva arayan.

Bu arada, kedilerin en az 10 yıl yaşadıklarını biliyorsunuzdur umarım. İlerde çocuğum olacak, eşim istemiyor falan olmasın.

abi bu cinsler az döküyor diye sahiplenmeyi düşünüyordum yoksa cins kedi takıntım falan yok.

yavru bulabilirsem sokaktan alacağım o zaman teşekkür ederim.

Yahu çok istiyorsan cins de al, ama para verme sahiplen. SOnuçta cins kedilerin de hayranları var boşuna vurmaya gerek yok şimdi. Ha ben özellikle tekir ırkına hasta olduğum için hiç sorun yaşamadım sahiplenirken ama aynı benim gibi başka biri british e hasta olabilir, veya başka bir ırka. Bunda kötümsenecek birşey yok.

cinslerin bakımı genel olarak daha zor oluyor.
ama tüy dökme oranları yarı yarıya, gözle görülür şekilde azalmaz.
yani en fazla 3-5 tüy daha az döküyordur.
arada öyle can alıcı bir fark olmuyor.

çok güzel bir yavru kedim var, 11 haftalık erkek, çok sağlıklı, belki sahiplenmek istersiniz.

Takımın parçası olma, kendini bir yere ait hissetme, normalde yüzüne bakmayacak insanların orada sana abi/abla çekmesinin egosu, sürekli gelişen bir karakterin olduğu için hırslanman, online oyunların genelde bir sonuca ulaşmamasından kaynaklanan bir 'devam etmeliyim' takıntısı, orada oluşan çevre vb nedenler sayılabilir.

daha ziyade pek yetenek veya beceri gerektirmeyen bir şey gibi geldi bana onu soruyorum. karakterler falan var heralde çok fazla. e hiç mi imba yok? mantık olarak battlefield da aynı (takımlı işgal) ama strateji olarak çok fazla şey yapılabilir bu ve diğer bir sürü örnekte.

imba yok, karsisindakine gore hareket edemeyen takim var.

ayni mantikla futbol da 22 adamin topun pesinden kosmasi. dota da e-sport iste, 10 adamin mousea sag tiklamasi.

dota için konuşuyorum ve dota tecrübem benim de 2005-2006 ile sınırlı onu söyleyeyim. ama dota 2 fonksiyonel olarak pek farklı değil zaten.

öncelikle şu kritik, dota mutlak suretle bir takım oyunudur. dota'yı kimlere karşı oynadın bilmiyorum da "mal mal bir şeyler kesiyorsun" tepkisi verdirtmiş olması sanki kendi başına bir bakmışsın, ya da max 1-2 kişiyle oynamışsın izlenimi verdirtti. karşında oyunu bilen biri olsa böyle hissetmezdin sanki.

beceriye gelelim. mekanik (refleks, tepki hızı vs.) beceri olarak battlefield ve başka fps'lerin gerisinde kalır evet ama hem taktiksel hem de stratejik beceri olarak bu oyunların çok ilerisinde.

taktiksel olarak nasıl ilerisinde, şöyle: hem oynadığın hero'yu, hem takım arkadaşın olan heroları, hem de karşındaki heroları tamamıyla bilmen gerekiyor. her hero'nun belli cooldownlara sahip dört tane ability'si var (bazılarının daha fazla) ve bunların hiçbiri birbiriyle denk değil, hepsinin aşağı yukarı farklı işlevleri var. bir çatışmada hangi anda hangi ability'yi nerede/kime karşı kullanman gerektiği, komple bir bilgiye sahip olmadan verebileceğin bir karar değil, çünkü o anki çatışmanın katılanları tarafından belirlenen bir şey ve doğru hamleler oyunları belirliyor. bu kararları hızlı ve doğru verebilmek ise ancak yetenek ve tecrübeyle oluyor.

stratejik olarak da şöyle, bütün oyuna etki edebilen daha uzun vadeli seçimler var. takımların hero kompozisyonu (on "tip" hero var yani heroların uygun olduğu roller diyelim) ne agresiflikte bir oyun oynanacağını ve temposunu belirliyor. hangi heroların hangi itemlara yatırım yapacağını belirliyor. yine aynı şekilde hangi hero'ların hangi lane'de olduğu oyunu şekillendiriyor. lane control, creeping, jungling gibi süreçlerin akışını belirliyor.

oyunda yüzlerce item olduğundan ve hepsinin bir yeri, rolü olduğundan bahsetmiyorum bile. bunları bilmeyen biri başarılı olamaz. o yüzden düşünebileceğinin aksine dota içine girebilmesi zor bir oyundur.

sonuç olarak, aslında oyunda yeteneğin rolü gerçekten çok büyük. hatta o kadar büyük ki ve bir takımın düzgün işleyişi her oyuncunun iyi oynamasına o kadar bakıyor ki, dota 2'nin communitysi dünya üzerinde en zehirli, agresif, çirkinleşenlerden biri olarak bilinir. eğer kabul edilebilir bir seviyede oynamazsan sırf kendini değil herkesi aşağı çektiğin için ağzına itinayla sıçılır. bu boktan bir şey, hatta LoL bu kaygıyı azaltmak misyonuyla ortaya çıktı diyebilirim, o yüzden o çok daha anlayışlı, ısınması daha rahat bir oyundur, hiç oynamadım o ayrı.

Edit: cinsiyet erkek..

muammer vardı çok eskilerden. barlar sokağının ibis otel tarafına dokunan yerlerinde. hala var mı bilmiyom.

Evet zorundasın. Belki çürük verirler zaten daha iyi değil mi?

bence fmf için askerlikten muaf etmezler ama.

Yatırmıyorlar hastaneye. Ayaktan muayene ediyorlar. Ama uzun sürebilir. Bir günde hallolmaz o mesele.

mesai arkadaşım fmf sayesinde askerden muaf.

FMF'i olanlar muaf ediliyor askerlikten. Ben kadınım ama acildeki zevzek doktor "tüh, erkek olsaydın askerlikten yırtardın, çektiğin ağrıya değerdi" diye insanı deli eden bir cümle kurmuştu. (FMF'in ataklarını bilen, neye sinirlendiğimi çok iyi anlayacaktır.)

Bilgi verim dedim; yaklaşık 2,5 hafta önce muaf oldum askerlikten.

Euro yüzünden biraz pahalı oluyor her türlü. Akşam yemeğinde uzo, balık, meze falan en az 30 euro gider iki kişi. Bir de kabak çiçeği dolmasını deneyin mutlaka : )

marketler de restoranlar da baya ucuz bence. lükse kaçmazsanız günde 20 euroya falan halledersiniz rahat.

misal ayvalık-cundayla falan kıyaslasak daha mantıklı bir opsiyon mudur lesvos?

Ayvalık değil ama cunda güzeldi. Lesvos ile kıyaslanamaz bence orası daha güzel, doğası, sakinliği, evleri, sokakları falan. Kendine özgü bir havası var. Tabii ne aradığına bağlı. Sakin bir yer istemiyorsan cunda ayvalık tarafı daha iyi gelebilir. Mesela cunda adasında bir orman kampı vardı fena degildi. Yemek, içmek açısından seçenekler ikisinde de fazla hatta bizde daha iyi sanki.

teşekkürler arkadaşlar, sağ olun

taksi harici imkansız

bi şekilde taksime ulaşırsan
24 saat sarı dolmuş var f.zade ye

yani taksi bir şekilde girecek hayatınıza.. istinye'den taksi ile metrobuse (z.kuyu) gidin.. oradan merobüs ile cevizlibağa gidin..oradan taksi ile tekrar fındıkzade ( ki 5-6 lirayı geçmez).. en mantıklı olanıdır. belki bir ihtimal minibusler çalısıyor olursa, onunla da zincirlikuyuna gecebilirsiniz taksi yerine.

istinye istinyapark ve civariısa cumartesi minibusler 1 30 a kadar var besiktasa ondan sonrası tabanvay

ya da maslaka ordan da taksim saıyer otobusu gece sabaha kadar

edit oha fındıklıyla fındıkzadeyyi karıstırdım

en mantıklısı taksime gelmek onu da anlattım sonrası sarı dolmuslar dındıkzadeden geciyo

sarıyer taksim otobüsleri sabaha kadar var. eğer otobüs güzergahına gidebilirsen işini görür.

sql structured query language demek. veritabanı dillerinin genel standartı.
t-sql, ms-sql server yani microsoft'ta query yazabilmek için özelleştirilmiş sql.
oracle için pl-sql var vs.

basic sql'i öğrenmen yeterli ilk etapta.

@widee

basic sql için önerebileceğin türkçe bi kaynak var mı?

basic derken düzgün ifade edemedim. standart-sql demek istedim.
şurası iyidir. www.w3schools.com

başla başla. o standart sql zaten.

t-sql transact sql demektir. burada tüm işlemler bir transaction olarak ele alınırlar.

oracle'da ise ayrıca commit etmen gerekir.

en basit tanımı bu. t-sql öğrensen de "aa pl/sql çok farklıymış tüh boşa gitti" diyemezsin

diş macunlarının zararlı olduğu kesin. iğrenç bir şey ya. 1 saat ağzımızda geçici ferahlıktan sonra rezalet.
bal bana garip geldi ama. başka yöntemler de olabilir.

çalkalamakla zorlu yüzeylere ulaşamaz ballı karışım. sürüp bıraksan da antiseptik bir şey değil ki bakterileri yok etsin. tek yok yine fırçalamak ama onu macunsuz bile yapsan mekanik olan yemek artıklarını nispeten temizleyeceği için bala gerek kalmaz. ayrıca şeker oranı yüksek olduğu için her halükarda bal kullanımı bana mantıklı gelmedi.

dalga geçiyor gibi olacak da misvak kullansan? ben de zeytinyağı ya da hindistan cevizi yağını ağzında 3-5 dakika dolaştıranları duymuştum. bilimsel dayanağı da varmış sanırım o zaman araştırmıştım da unuttum ayrıntısını şimdi. biraz ararsan köpürmeyen krem gibi diş macunları da bulabilirsin. aklıma gelen bir örnek: buccotherm.

bal olayinin sacmaligina bile girmiyorum.

Dis macununa gelince, köpük yaptiran madde sodyum lauryl sulhate. Icinde bu olmayan dis macunlari da var. Agiz icini tahris edici özelligi oldugundan özellikle agzinda aft problemi yasayanlar sodyum lauryl sulhate bulunmayan dis macunu tercih ediyorlar.

Tıp & bilim insan eğitiminden daha hızlı gelişti malesef,
O yüzden artık insanlara bir çok şey "büyü" gibi gelmeye başladı
Kafası almayınca, köpürüyor o zaman deterjan diye kendi küçük kafasından sonuçlar üretiyor
Milyonlarca doktorun, bilim adamının üzerinde çalıştığı, her içeriğinin mg bazında hesaplandığı, onlarca kurulun denetlediği bir ürüne değil de
Mahalledeki ortaokulu bile bitirdiği şüpheli "bitkici amca"nın uydurduğu birşey sana daha yakın geliyorsa sen onu kullan.

misvakı hiç sevmiyorum ya. o çok daha gereksiz geliyor bana açıkçası. biraz fazla takıntılıyım ağız-diş konusunda, dişimi temizlediği gibi manyak zihnimi de rahata erdirsin istiyorum. misvak dişi temizler belki ama ben ağzıma tahta sokunca kendimi temiz hissedemiycem.

@cruseo, ben bitkici amcanın dediği doğrudur deseydim, bilenlerden tavsiye almak için bu duyuruyu açmazdım. programı baştan sona izledim ve söylediği şeyleri çoğunlukla mantıklı buldum sadece. kimyasaldan, hazır ürünlerden artık mümkün olduğunca kaçınmaya çalışan biri olarak da bal seçiminin ne kadar mantıklı olacağını sordum. insanlar bildiğince cevap vermeye çalıştı, sen de bana gelmiş "ortaokulu bitirip bitirmediğinden emin olmadığın birine mi güveniyorsun" diyorsun.

ayrıca ben balın dişe ne yapacağını burada sorarak diş hekiminden veya başka bir bilgilisinden kolaylıkla öğrenebilirim. ama diş macunu firmasına "ya sizinkiler sağlığa zararlı mı?" diye soramam. aynı şekilde, milyonluk kurullara gidip "kimyasal mısınız lan siz" diyemem.

kimse size zorla cevap yazdırmıyor, milleti azarlayacaksanız hiç zahmet etmeyin yani bence.

gerçek bal yani "raw honey" bulamayacağına göre bence diş fırçasının üzerine biraz karbonat serpiştirip fırçalasan yeterli olacaktır.

@ esenboga'yı dinleyip de karbonat serpiştirme fırçaya, dişleri çizersin.

diş macunları mekanik temizlemeye yarar. diş macunundaki partiküllerle ve fırçası ile sürterek temzlenir diş. bal belki o partiküllere sahiptir. daha iyi temizlik için diş ipi, bakteriler için de ağız bakım suyu kullanmak en iyisi.

misvakı direkt tahta haliyle sokmuyosun ki ağzına, önce suda bekletiliyor. sen sabunlu suda beklet öyle dene. onun kıl gibi lifleri çok güzel temizliyor dişleri ve aralarını.

@zibidigibi, zararından değil de. kargolar 1 ay falan sürüyormuş

pluscanvas.com

tek tek bankaların müşteri hizmetlerini arayıp sizden alınan bu tür ücretlerin listesini isteyip onunla tüketici hakem heyetine gidiyomuşsunuz.

işin uzmanı bir avukatla görüşürseniz daha kolay halledilebilir.

sözlük praetoru aegis the genuine ilgileniyordu en son.

Avukata gerek yok direkt tüketici hakem heyetine gidin

ya bırakın allaseniz sözleşmeye imza atmışsın işte şu kadar masraf komisyon ödeyeceğim diye.

bankadan paraları cukkalarken iyi. masrafını ödedikten sonra hüloğ. çekmeseydin o zaman?

git tüketici hakem heyetine tamam mı, oradan kesin lehine karar çıkar. ondan sonra da geri alırsın paranı. amma ve lakin ardından banka da sana davayı açıp da kaybettiğinde hem banka avukat masrafı hem daha harcından ol da gör.

Şirket bazında verirler o tarz kredileri ve ticari kredi olur. Vergi sicil kayıtlarına bakar seninle ilgilenen kurumsal danışmanın, daha sonra müdürüne konuyu açar. Söz konusu mebla 200-300 bin tl veya daha yükseği ise ve ipotek durumu yoksa o şubenin müdürüyle bir görüşme yaparsın yolunda giderse o da kredini onaylar.

mali tabloların iyiyse,
çek vb kayıtların düzgünse,
faaliyet yılın 1 yıldan fazlaysa (yıl sonu verilerin varsa),
sermayen çok zayıf değilse, net işletme sermayen eksi değilse tablolarda,
hele hele ipotek verebileceksen,

bunları gösterir belgelerle bankaya başvur, onlar seni zaten yönlendirirler, muhtemelen peşinden de koşarlar.

ayrıca takasda çekiniz varsa o çekleri teminat göstererek de kredi çekebilirsiniz.

tek püf nokta: bankaları birbirine kırdır.

Valla biz kendi aile şirketimiz için 1 trilyon falan kredi çektik ki bulunduğumuz ilin vergi rekortmeniyiz, yine de ancak arsayı ipotek ettik öyle verdiler

sıvı teması oldu mu?

elim cok hafif ıslakken değdim sanırım evet.

eğer formatlamana rağmen düzelmediyse bence teknik servise git daha da ciddi sıkıntı olmadan. ama önce hard format at.

Bu trackpade zamanla bişi oluyomuş. Elemanın biri içini açıp vidalarla oynayıp artık gevşetiyo muydu sıkıyo muydu bilmem ama ayar çekiyodu. Mobilden bu kadar yardımcı olabildim.

hard format dediğin hard reset midir abi?

@cemiyet ben de gördüm ama alet edevatım yeterli değil onun icin.

her şeyi sıfırlamak abi. bildiğin format işte. bilgisayardaki tüm bilgiler, tüm hesaplar falan silinecek.

ben üç gün önce attm. canlandı alet. bayağı dolmuştu.

pil şiştiyse trackpadi sıkıştırıyor olabilir. ben pili değiştirdim düzelmişti.

esenboga, yeni pil ne kadar abi? bi de yarın uygun tornavidayı alayım bakacağım acıp şişip şişmediğine...

migros(caddebostan) bir ara satıyordu. hala satıyor mu bilmiyorum.

ayrıca macro'larda bulma ihtimalin de var.

Macro + 1 var macroda

Büyük Migros'larda dondurulmuş olarak var bundan.

migroslarda var, 3 mmlerde falan ve macrolarda. fiyatı bi ara 125 gr için 200 lira civarındaydı en son 7'ye düşmüştü.

istinye park'taki manavda gördüğümü hatırlıyorum, hala var mıdır bilinmez.

üsttekiler + akatlar karfur

onu fark etmezsin de retina ekran ile digerinin farkini baya anlayabilirsin.

2.4 ile 2.5 arasında fark hissedemezsin. Hem de hiç. Ama sadece GHz farkı değildir performans. İşlemci modelleri ne? RAM farkı ne?

Ben olsam takılmam dostum çünkü üstünde yapacağın çalışmada uçurum fark yaratmaz bu küçük değer.
Ayrıca Mac lerde performans için sayısal değerlere çok takılma çünkü muhteşem parça uyumu sayesinde görünenin üstünde.

retinadaki 2.4 daha yeni nesil işlemci.

@esenboga +1
yeni nesil işlemcinin frekansı düşük olsa bile çoğunlukla eski nesilden daha fazla performans gösterir. bir de retina ekran var. Tabi ki retina ekranlı modeli tercih etmeniz yararınıza olur bu durumda.

islemciden ziyade, tercih nedeni olarak retina cok farkediyor. para sikinti degilse retina derim, tekrardan elden cikarirken de daha az sikinti yasarsiniz.

www.sabah.com.tr

www.cihan.com.tr

kararı icraya koymanız gerekiyor.

hangi mahkemeye verdin?

sözleşmede koskoca yazan hükme rağmen "yok iade edeceksin parayı" diyen mahkeme hangisi çok merak ediyorum.

demokraside de, liberalizmde de amac bireye soz hakki vermek. birey bu soz hakkini ister kendi tasarrufunda kullanir ister yeni fikirler, ideolojiler veya etik anlayis gelistirir ve orgutlenme olusturur. bu orgutlenmeler sayesinde de ortak paydada birlesen orgutler ekonomik guclerini piyasaya kendi idealleri dogrultusunda yon vermek icin kullanir, devletten guc alamayan kapital de parayi kimden kazaniyorsa onu mutlu etmeye cabalar. devletin istedigi kapitele torpil yapip, istedigine vergi cezasi kesmesi, kimin ne reklam yayinlayacagi, kimin insanlari dolandirip kimin dolandirmayacagina cikardigi kanunlarla karar/yol vermesi tehlikesine karsi ideal kabul edilmis yontem simdilik budur.

tabi bu da sabahtan aksama tv/dizi izleyip, sadece spor ve magazinin haber sayildigi toplumlarda uygulanmasini gec anlasilmasi bile oldukca zordur.

ideal derken yanlis anlasilma olmasin, herkesin parasi kadar konusma hakki oldugu bir idea benim idealim degil, mantik bu sadece.

edit: gunumuz devrimcilerine laf sokayim derken soruyu cevaplamadigimi farkettim :) liberalizm'in amaci bireyi ozgur ve guclu kilmak, bunun sonucu olarak en guclu gruplarin elit tabakayi olusturmasi sizi yaniltmasin. elitizm her idealde varolmak icin kendine yol bulabilir. neticesinde insan bencilliginin bir urunu.

aslında dayanağı elitizm demek bana kalırsa yanlış olur. dayanağı daha çok, müdahalesiz bir piyasa arzusu. müdahalesiz bir piyasa arzusunun temeli ise elitizm ile tam olarak bağlantılı değil. daha çok; genel ekonomik refahın bu şekilde daha iyi olacağı; çünkü piyasadaki gizli el piyasayı ve üretim araçlarını en uygun seviyeye/dengeye getirir düşüncesi var. bununla birlikte, elitizm ile bağdaşan yönleri de var. örneğin asgari ücret uygulamasına da önemli ölçüde karşı çıkılır liberalizm'de, çünkü piyasa işgücü dengesini bozduğu savunulur. bununla birlikte bazı liberaller, "yeterince vasıflı iş yapmayan kimseye, yalnızca hayatını idame ettirebileceği ölçüde minimum maaş verilmeli" = asgari ücret gibi bir anlayışı barındırırlar ki bu tür kişilerin yalnızca ve yalnızca barınba/gıda/yiyecek ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar para kazanmalarında bir sakınca görmezler. burada kısmen elitist bir yaklaşım olduğu savunulabilir. ama dediğim gibi liberalizm'in kaynağı/dayanağı elitizm değil.
eğer bir şekilde aklınıza gelen soru ise bir şey demeyeyim, ama konuyla ilgili olarak liberalizm'in dayanaklarını okumak isterseniz adam smith'in milletlerin zenginliği kitabını okuyabilirsiniz. liberalizm'in ilk kitabı olarak kabul edilir.

liberalizmin tarihçesini bilmediğin çok açık. araştırırsan söylediğinin saçmalık olduğunu anlarsın.

Bildiğimi iddia etmedim. Sadece devletin gücünü kapitallere bırakmsı elitizm olarak yorumlanabilir mi dedim.

bu kadar hazırcıysan, yani her şeyi tek bir kaynak ya da kaynaklar dizisinden bekleyecek kadar, hiç bulaşma derim bu mevzuya. ingilizce aramalar, kaynaklar işini kolaylaştırır, türkçe pek fazla şey bulamazsın. google hacksi öğren biraz, daha fazla işine yarayacak şeyler bulabilirsin.

bunu ancak dr. ecco çözer

odtü yayınlarının kriptolojiyle ilgili bir kitabı var,adı şifrelerin matematiği:kriptoloji,elimde var fakat sindirerek incelemedim,o yüzden fazla bir bilgi veremeyeceğim ama odtü tanıtım günlerinde standda satılıyordu,başka yerlerde satılıyor mu bilmiyorum,bulabilirsen işini görür belki.

kriptoloji ve ben kitabını tavsiye ederim.

coursera'da cryptography diye lesson var güzel.

ram maalesef düşük. mhz aralıkları da önemli. işlemci 1. nesillerden, şu an 4. nesilleri çıkmış durumda.

bilgisayarlara dair şöyle bir mantık var; yıllar ilerledikçe bilgisayarlar geriliyor demenin doğruluk payı var. sadece oyunları açmaz falan muhabbeti değil. google chrome gibi tarayıcıların, javanın, flash playerın bile yapabilecekleri hep iyileştirildiğinden donanımsal gereklilikler de artıyor. dolayısıyla internette gezerken bile yavaşlamaya tanık olabiliyorsunuz eski bilgisayarlarda.

ram yetmiyor. başka bir şey yok.

Abi daha geçen kış çatır cutur istediğimi izliyordum. Kaldı ki mesela şu an izlediğim dizi divx formatlı. Ben pentium4 masaüstü bilgisayarımda bile gram donma olmadan izledim lostu yıllar evvel.

ram yetmiyor bence acımasız bir yaklaşım doğru değil. ben iki ay öncesine kadar 2 gb ram ile paşa gibi filmimi falan takılmadan izliyordum. ha ama flash'la internet üzerinden izleyemiyordum. neden çünkü flash sucks.

herhangi bir player'la da aynı sorun yaşanıyor mu? görev yöneticisinden donma anlarında neye yüklendiğini görebilirsiniz.

@golan trevize; aynı durum işte. Bsplayer, mediaplayer classic home conema, windows media player, kmplayer hepsinde aynı.

Cpu kullanımı %1 3 civarında iken fiziksel bellek 80 falan oluyor donma anında. Yani sorun ramle alakalıysa bile 1 ariza değil midir birden mi yetmemeye başladı ? Divx 10 yıldır aynı divx

Bence donanımla hiç alakası yok yazılımsal bir durum.

abi klasik olacak belki ama işletim sistemini bi tekrar kurmayı deneyebilirsin. (win7'dir muhtemelen) eğer o da yeniyse sorun donanımsaldır.

celeron işlemcili 7 yıllık beko bilgisayara geçenlerde 3 gb ddr2 ram taktım ve -xubuntu işletim sisteminde- x264 codecli diziyi izleyebildim. bana hala ram'de bi sorun yok gibi geliyor, ısınma da yok diyorsan sorun bence yazılımsal.

HDD olabilirmiş gibi geldi bana sorun. Diskte sorun varsa oradaki verileri okurken takılma, kasma oluyor olabilir. 3GB ram kesin sorun bu denebilecek kadar düşük değil. HDTune ile HDD'nin duruma bir bakın.

Format attım da düzelmedi. Hatta mart gibi falandı ne zamandir format atmıyorum diye torrentten çektim 64 bit seçeneği vardı kurdum hatırladığım kadarıyla o zaman başladı bu işler. 64 biti kaldırmadı diye düşünüp tekrar 32 bit kurdum (ayni cd, seçenekler var 32 bit professional kur falan feşmekan hesabı) hala aynı. Belki diyorum torrentten indirdiğim Windows 7 sıkıntılı 1 sürümdür. Eğer ona rağmen değişmezse ısırmak suretiyle Parçalayacam bu mereti risk budur.

3 GB ram'e düşük demişler. Yuh. Benim 2 GB ram'li bilgisayarım tık demiyor. Donanım gayet iyi. Uzun süre temizlik yapılmadıysa sistem dosyaları şişmiştir. Diskte veriler arası boşluklar çoktur. Kendin yazılımsal bakım yapacaksın. Disk birleştirme, virüs varsa virüs temizliği, sistem optimizasyonu falan. Format at deyip liseli tavsiyesi vermek istemiyorum ama ben olsam en azından yılda bir kere format atardım.

son cevaptan sonra edit: formattan sonra takılmalar devam ediyor ise ekran kartıyla ilgili bir problem olabilir. driver güncelleyin. Belki ekran kartı çok ısınıyordur. Onun fanını falan da temizleyin.

Sorun yazilimda yada yazilimlarda. Format secenegi guzel ve temiz bir cozum olacaktir. Diger yontemler icin hem daha fazla mesai harcarsiniz hem de sorun cozulmeyebilir. Formatlayin sorunlariniz cozulecek.

bir arkadaşımızın format seçeneği denenmiş siz tekrar format seçeneğini teklif ediyorsunuz gibi haklı uyarısı üzerine bir ekleme yapayım. bahsedilen donanım özelliklerinden daha düşük bir bilgisayar var karşımda i3 işlemci 4gb ram ve harici ekran kartı yok. (bir başka bilgisayar daha var core2duo işlemci 3gb ram harici ekran kartı yok. O da akıcı. yıllardır çalışıyor burada.) 32 bit win7 ile hiç problemsiz olarak çalışıyor. en ufak bir sıkıntısı yok. dolayısıyla bilgisayarınıza yüklemek üzere torrentten çektiğiniz windows image'inde bile bir sıkıntı olabilir.

iki ihtimal var. birincisi ve benim şüphe duyduğum nokta yazılımsal sıkıntılar yaşıyorsunuz. o yüzden temiz bir image ile formatlayın bilgisayarı.(malware, trojan türünde zararlılardan uzak durmaya çalışın bunu yaparken. öyle ki mevcut windows iso'nuza gömülü bir trojan bile bulunabilir.) İkincisi ise daha önce yaşadığınız yüksek ısınma sorunu sebebiyle donanımınız kalıcı olarak zarar görmüş olabilir. Bu ikinci seçenek benim başıma eski masaüstü bilgisayarımda gelmişti. İşlemcinin soğutucu bloğunu tutan çentikler kırılmış ve blok işlemciden ayrılmış bu sebeple işlemcinin bir kısmı haşlanmıştı. fakat bilgisayar çalışmaya devam ediyordu ancak süper ağır bir şekilde çalışıyordu. yüksek ısının bu tür bir zararı olabiliyor. Ben yine de yazılımsal sorunlarınızın olduğunu düşünüyorum. belki de buna windows'u yükledikten sonra üzerine kurduğunuz yazılımlardaki bir zararlı sebep oluyordur.

@maxhoper; dediğin gibi bir haşlanma veya donanımda bir fiziksel hata olsa teknik servisteki eleman anlardı bunu ama sanki ? Isınmadan kaynaklı herhangi bir zarar görmemiş bilgisayarın ama bu şekilde kullanmaya devam etsen ne zaman ne çıkacağı belli de olmazdı ipin ucundaymış demişti verirken. şu an farklı windows image'ler çekiyorum torrentten. Ekran kartı ısısı falan da ölçtüm sıkıntılı bir durum yok. MEdkit vb. hata bulucu programlar da indirip taratıcam. Apartmanımda internet altyapısı olmadığı için anca interneti olan yerlere kapak atınca toptan yumulabiliyorum böyle :(

Alamazsın geçmiş olsun

Nicin ?

Yoğunluğuna bakarsak süt 1.03 yoğurt 1.04 yoğunluğa sahip. Aralarındaki şu minicik fark suyun buharlasmasindan gelmeli, içinde enerjiden madde oluşacak hali yok.

soruya cevap degil lakin benzer bir mantik.
halamda ileri derecede kemik erimesi var. o yuzden cok cok sut, peynir, yogurt tuketirdi. zamaninda doktoru demis ki, 30lu yaslardan sonra sutun faydasi azalir, yogurt yemek lazim.

hayır normalde 2 kilo sütten 1 kilo yoğurt çıkar.

süt içmek yerine yoğurt yiyin diyen birinin son savı bence içindeki su miktarı olmalı. yoğurtta daha az su olduğu apaçık. ama yoğurtta daha az laktik asit vardır ve laktoz intoleransına karşı daha rahat sindirilir. ayrıca inek sütünde bulunan kalsiyumun insan tarafından sindirilemediğine dair sözlükte falan baya yazı vardı. (bkz: rinin) galiba? yoğurt bence de daha iyidir de, ünlü beslenme uzmanlarını boşver sen. dünyadan haberleri yok.

(bkz: iftarda pilav yenmesini öneren diyetisyen)

sütü o yüzden içmeyin demiyorlar bence ama cahilliklerinden götlerinden sıkıyorlar. inek sütünün insanlara mayalanmadıkça elle tutulu bir faydası yok o yüzden. bunu dünya üzerinde başka hayvanın sütünü içen hiçbir hayvan olmaması şeklinde düşünebilirsiniz.

myoğurt ya da peynir haline getirildiğinde inek sütü ya da artık neyse onun sütü faydalıdır biz insanlar için. çünkü bizim sindirim sistemimiz zaten inek sütü denen naneye uygun değil pek.

Sütün yetişkinler tarafından hazmı zordur, uygun bir gıda değildir; yoğurt da, günümüz şartlarında, süt gibi türlü işlem gören koruyucu madde katılan bir besindir. Öyle optimal bir faydası yoktur. İçindeki su oranını bir kenara bırakırsak eğer, işlem görmemiş sütle yapılan yoğurt her zaman bir adım öndedir.

iphone ise pc'ye itools yükleyip video'yu oraya almak, ondan sonra da bir mp4 converter'le videoyu tekrar sıkıştırmak en mantıklısı. işlemden sonra 100 mb gibi birşeye düşer kanımca.

11Mbps şu anki video(5664Mb/480s)

bitrate'i düşürürsen boyut da küçülür. Bitrate ile birlikte çözünürlüğü de indirirsen saçma sapan grenlerden falan da kurtulursun.

videoda çok ayrıntı yoksa formatfactory'den 320x240 çevir, bitrate de düşür bayağı keke

edit: ya da sadece bitrate düşürüp youtubea yükle?

@ezeriko yok sony. android :/

@alperz bitrate falan bunlara yabancıyım ben. program mı indirmem gerek? telefonda kurcaladım bişey bulamadım düşürmek için boyutu.

@patr çok ayrıntı yok. sadece dün akşam arkadaşım sinemada evlenme teklifi etmişti salondaki ekranda hazırlattığı videonun görüntüsü var.

eh tamam işte, formatfactory işini görür bence. hem orada hazır presetlar (ayar diyek) da var, rahatça halledersin. bilgisayara at, oradan da formatfactory hacım

dropbox, drive vs boyle bir yere upload etsene? telefondan direk upload yapabilirsin.

evet bir yazılıma ihtiyacın var. çözünürlük nedir? mesela 720p için 2Mbps falan iş görür bi bitrate.

Bedava yazılım ne var bilmiyorum açıkçası. freeware mp4 encoder falan diye aratabilirsin.

windows kullanıyorsan cihazı bağla bilgisayara,
harici disk olarak gördüğün yerden (windows explorer) gir, videoyu bul, masaüstüne kopyala.

movie maker'ı aç. masaüstüne kopyaladığın videoyu sürükle bırak movie maker'a. biraz bekle bişeyler yapıyor. (windows ile ücretsiz gelen program)

hiçbir şey yapmadan filmi kaydet de, seçeneklerden de "bilgisayar için" seç.

bitti bu kadar.

bu yukarıdakiler de yok itools, yok mp4 falan. bunlar neyin kafası ya. cevabı bilmiyorsan yazmayacaksın.

esenboğa mantıklı konuşmuş. en "newbie-proof" yöntem o.

ayrıca evet hepimiz bali çekip de giriyoruz buraya.

herkese teşekkürler. sonuçta en doğru yolu bulmak için buraya yazıyoruz. her fikre açığım. en kolay yol için de esenboğa'ya ayrıca teşekkürler.

Youtube upload etme en kolayı geldi bana.upload iki üç saat sürer.sonra paylaş dersin

Ekranın sağındaki WB ile gün ışığı, siyah beyaz için de menüden ayarlanıyordu sanırım. Ama hiç uğraşma, sadece diyafram, enstantane, ISO gibi temel ayarlarını yaparak RAW formatında çek sonra Lightroom ile çok daha iyi ve kaliteli sonuçlar alırsın.

Raw formatı nasıl ayarlanıyor?

Tam olarak hatırlamıyorum fakat menü de bir yerde fotoğraf kalitesi var. orta, iyi, çok şeklinde. Oralarda olması lazım. JPEG+RAW yaparsan hem makinenin ekranında görürsün hem de RAW formatı olur. Yalnız çok yer kaplar 500 fotoğraf değilde 300 fotoğraf falan çekersin.

daha raw bilmeyen adam 550d almış beyler lütfen laf anlatmayın ya. filtre dediği de instagram olayları işte.

@esenboga olsun öyle öyle öğrenecek. bon jovi karı kıza hava atmak için gitara başlamış düşün işte sanat işleri böyle başlar, sonra insan kendini geliştirir. dedeye destek olalım.

fotoğraf makinesi ruhsat gerektirmiyor zaten neyse.
yazılımsal filtre makineyle zor iş(siyah-beyaz filtre sayılmaz tam olarak) denildiği gibi raw olarak çek raw'ı fotoğrafın işlemcideki dijital kopyası gibi düşün yani beyaz ayarı vs olmadan kayıpsız bir format üzerinde oynama yapmak daha mantıklı bu sebeple. fakat polarize filtre alıp denemeler yaparsan hem zevklidir hem de başarılı sonuçlar çıkarırsın.

Çok mu özel niye buraya yazmıyorsun ki?

Teknoloji çok gelişti

ikisinin de kablosuzu var.

ben raspberry pi ile yaptım, çok güzel oldu çok güzel iyi de oldu.
hem dosya sunucusu kurdum, kablosuz harddiskim oldu, hem airplay sunucusu kurup müzik sistemime bağladım mis gibi kablosuz müzik sistemim oldu.

velhasılı, tıp çok ilerledi...

giyilmez, giyilmemeli

Hicbir pantolona gitmez bence ama yok illa ben giy4ecegim diyorsan bej renk kanvas olabilir belki.

yeni moda artık bunları çorapsız giymek. üzerine de dar ve kısa paçalı pantolon giymek ne yazık ki. bence çok kötü.

Lacivert bol keten pantolon.

şort altı. çorapsız

1.

3 bin olarak örnek verdiğin kaloriyi -boş kalori anlamında değil elbette- normal besinlerden alabiliyorsan supplemente ihtiyacın yok.

Besinlerden alabiliyorsanız supplement gereksiz. Supplement, biliyorsunuz, besin takviyesi. Yani beslenmeniz düzenli değilse kullanırsınız, mantığı bu.

yani arkadaşlar bu weight gainer ı (kilo aldırıcı) normal beslenme yapamayan sporcular mı kullanıyor?

edit: peki supplement olarak almanın hiç mi avantajı yok?

Siz proteininizi karbonhidratınızı yağınızı düzenli alabiliyorsanız öyle bir imkanınız varsa supplement'i ne yapacaksınız? Siz antrenmanlarınızı ihmal etmeyin beslenmenizi diyetinizi dikkatli bir şekilde disiplin içinde devam ettirin supplement'e ihtiyacınız yok. Profesyonel sporcuları örnek almayın ayrıca, onlarınki sponsorluk reklam para üstüne kurulu bir sistem.

supplement'in artısı protein olması. kas gelişimine daha faydalı olur (eğer amaç buysa?) yoksa gidip 1000 kalori karbonhidrat alırsan yağlanır gidersin.

3000 kalori temsili değil mi? zira 3000 kalori bir hayli yüksek de..

1 tabii ki.

supplementler, supplement firmalarının ve dergilerin şişirmesi sonucu bu kadar önemli hale geldi eğer sen 3000 kaloriyi normal besinlerden alıyosan,supplementlere gerek yok. baktın 3000 kaloriyi tamamlayamıyosun o zaman ek besinlere yönelebilirsin. adı üstünde ek besin :)

belgrad ormanı

Polonezkoy taraflari da guzeldir.

arabaylaysa seçeneğin çok. araba olmadığı zaman adaya gidiyoruz biz. heybeli güzeldir haftaiçi. haftasonu çoluk çocuk kaynar.

türkiyede öyle sepetle piknik yapmak diye bişey yok zaten. piknikte mangal yakılır. istanbulda nerde var bu ortam ben de bilmiyorum.

Sabah kahvaltı pikniği istiyorum ya, mangal mı yakılır? :s Ben sepetli istiyorum :(

anadolu yakasında iseniz aydos ormanı..

calzoncillosa bakma sen, gel maltepe sahile. ser çimlere örtünü, adalara karşı iç şarabını. sıkılırsan da bisiklet kirala. hala sıkılıyosan bizi çağır eşlik edelim.

kemerburgaz.

maltepe sahili de olabilir

çok saçma bir birimmiş. yönetim raporlama ne ya hadi iştirak kolay da. bir de bunları hangi sebeple aynı birimde toplamışlar ki? bir şey demek çok zor açıkçası iştirak tarafında da olabilirsin yönetim raporlamada da. ikisi de tamamen alakasız şeyler.

yağ yakımı için interval antreman şart değil. yaş ve kilona göre fatburn ve cardio heart rate'lerini bulacaksın. günde bir saat falan cardio heart rate'inde kalacak şekilde antreman yaptığın vakit doğrudan başlarsın yağ yakmaya.

tabi bu arada low-carb beslenmen gerektiğini söylememe gerek yoktur heralde.

Yeni başlıyorsanız hiit yapmayın yüksek risk taşır, en az 2/3 hafta bi yükleme yapın. Ama en etkili yağ yakım egzersizi hiit egzersizidir. Tabii diyetine dikkat etmen şart.

Ek: Az önce başka bir duyuruda bu konuyla ilgili şöyle bir cevap vermiştim:

"5 dakika ısının, sonra 20 dakika boyunca 40 saniye en yüksek seviyede depar atın 20 saniye orta tempo koşun. 20 dakikanın bitiminde de 5 dakika soğuyun."

Lakin dediğim gibi, sıfır kondisyonla yapılabilecek bir şey değil.

doktora gorunun her seyden once. bu dedigimi de yabana atmayin. 6 aylik gecmis yetiyor muymus bana az geldi? 5 yasinda basladim spora 16 sene gecmisim var yine de afedersin iflahim.. ..
kondisyon sifirken zor yapmaniz, 6 ay spor gecmisi olmayan biri hiit i birak ciksa yavas tempo kosuya kac dk kosabilir? boyle dusunun.

eksisozluk.com

o kadar gecmisime ragmen ara verdigim icin tabata1 in ilk 2 dk sini anca yaptim mesela ben uzun bir sure. deneyin bakalim 4 dk yi tamamlayabilecek misiniz, ama hakkini vererek yapin yarim yamalak yapmak kimseye bir sey kazanmiyor 4 dk yarim yamalak yapmak yerine 1 dk 2 dk duzgun yapin.

izin konusunda sıkıntı olacağını sanmıyorum, yurt dışına çıkacak olsaydı gerekirdi.

izine gerek yok ama önceden bileti alırken hava yolu şirketine bilgi verin. Belirli bir kontenjanları oluyor o yüzden ben uçağa alamamıştım kedimi başka biri rezervasyon yaptırmıştı.

önceden bilgiyi verdim, fakat van kedisi olduğu için sorun çıkabilir dediler(telefondaki thy görevlisi). ben de önceden tecrübesi olan biri varsa diye sorayım dedim.
teşekkür ederim.

iç hatlarda olmaması lazım açıkçası ben de yurtdışına götürülmesi yasak diye biliyorum. benzer örnek mesela madagaskar lemurunda var.

valla ben en çok new york yapıyor ve yiyorum, benim klasiğim o. ve evet un koyuyorum, 3 yemek kaşığı.

3 yemek kaşığı un, kaç yumurta, bir de pişiriyor musunuz?

evet pişiriyorum çünkü çiğ yumurta olayı beni bozuyor. martha steward ayısı 5 yumurta diyordu, ben onun tarifine göre yapıyordum, tiksindim. şimdi maksimum 3 yumurta koyuyorum aynı tarife. dur vereyim:


www.digiturk.com.tr

bence nişasta.

avea 3g izmir'de karşıyaka'dan alsancak'a giderken vapurda bile çekmiyor. adalara giderken hayatta çekmez.

midilli adasının batı kıyılarında çekmiyordu. dolayısıyla çekmeyeceğini açıkça söyleyebilriz

Uyku sart.

Yarinki hayalet vaziyetin bu geceki butun calismayi pic edecek zaten.

Geceyi ders calisma ve uyku seklinde 2 esit parcaya bol.

ohoo yeni nesil çok kötü.

yeğen, o dediğini biz hiçbir katkı almadan yapardık. ne var ki bunda. en kötü ihtimalle sabah bi espresso içer girersin sınava

Bursaya otobüsle gittikten sonra deniz otobüsüne nasıl ulaşmayı planlıyorsun?

@esenboga

sanırım belediye otobüsü var direkt otogar-liman arası çalışan. bursalı arkadaşlar yardımcı olur sanırım :)

Sıklıkla kullandığım bir yöntem...Lakin Bursa'yı da transit geçerek. Eğer eşya sıkıntınız yok ise gayet de işe yarıyor.
Eskişehir'den Bursa'ya.. Bursa'dan da "Lüks Yalova" seyahat ile Yalova'ya gidiyorum. Lüks Yalova önemli...zira sadece o şirket direkt iskeleye gidiyor.
Sonrası Pendik, Kartal, Yenikapı. Eskişehir'den direkt Yalova'da var Lüks Yalova ile.
Reklam koktu ama öyle.

haremi seç. orda hemen dolmuşlara bin üsküdara git. 10dk falan sürer. ordan da motorla kabataş.

ikinci seçenek harem'de in yine. arabalı vapurla sirkeciye geç. Ordan tramvayla kabataş.

İzmir'den İstanbul'a gidip de tek vesaitle Kabataş'a ulaşma şansım yok mudur yani? 8)

ineceğin yere bağlı olarak vardır belki ama çok büyütme harem-üsküdar arası fazla bir mesafe değil. ben yerinde olsam öyle yapardım.

Bindiğin firmanın harem-kadıköy servisi vardır. 5 dakikada Kadıköy'desin. Oradan da Kadıköy-Kabataş vapuruna bin.

4. leventte in kabataş arabalarına bin sonra

Arkadaşlar

1- Harem'de inip servisle Kadıköy'e geçip oradan Kabataş vapuruna mı bineyim?
2- 4. Levent'te inip Kabataş arabasına mı bineyim?

Hangisi daha pratik olur, sabah 8'de uykulu uykulu dolanmiyim.
Cevaplar için çok teşekkürler.

alibeyköyde inip firmanın ücretsiz kabataş servisi ile kabataşa gelebilirsin.

oha bu arada hakikaten alibeyköy'de inebiliyorsan orada in. aklıma hiç gelmedi yav.

İzmir'den İstanbul'a gelirken Alibeyköy'de inebiliyor muyum? 8)
Birkaç cevap sonra doğrudan Kabataş'ta inecem yalım. :D

Bi zamanlar idonun istanbul-izmir seferleri vardı. Kabataştan denizotobüsü ile mudanya orada kamil koç'un otobüsü bekliyordu alıp izmire götürüyordu. Aynı şekilde geri dönüş olayı. Hala var mı bilemem.

hareme giren otobüs kaldı mı ya.

firmasına göre değişir tabi ama inebiliyorsan alibeyköyde ineceksin.

beşiktaş servisine binip sahilde ineceksin işte. ondan sonra kabataş yürüme 15dk. kabataştan sonra gideceğiniz rotaya göre ister arkadaşın beşiktaş'a gelir ister sen kabataşa gidersin.

hangi firmayla yolculuk yapıyorsunuz bilmiyorum ama artık otobüsler harem'de değil dudullu'da duruyor. dudullu-kabataş istikameti kadar saçma da bir şey olamaz. eğer bilindik firmalarla, kamil koç, pamukkale vs. ise harem yok artık.

alibeyköy'de inin. bir çok yere servis oluyor. kabataş'a var mı bilmem ama beşiktaş'a giden servis mutlaka olur ona binin. üstteki arkadaşın dediği gibi beşiktaş-kabataş arası çok uzun değil isterseniz yürümemek için otobüse binersiniz 3dk da kabataş'ta olursunuz.

edit: taksim'e gidiyorsa ki çoğu gidiyor bilindik firmaların, taksim'de inip metroya giden yerden fünikülere binip 3 dk'ya kabataş'ta olursunuz.

Çok zor bence. 42 km yol var.
Max 45 dakikada gitmesi gerek.

Bavul yoksa bir ihtimal ama varsa düşünme derim.

Bence de o riske girme hic, o saatler cok yogun oluyo sabiha gokcende, check in de falan da baya bi vakit kaybediyosun

check-in'imi falan yaptım online, barkodumu da aldım. uçuş kartımı alıp uzayacağım bavul neyim de yok. ekşi'de 40 dakikada gidiyoruz demişler, hayret.

eksisozluk.com

çok net yetişemezsin.

desenize taksi + havataş ikilisine para kazandıracağız yine.

çok güzel düşünmüşsün, devam et.

bir de geleceğimizi bunlara emanet edeceğiz ya aferin bize.

sağlıktan korkmuyorsan, adam gibi korunacaksan yap gitsin.
düzenli seks hayatı kadar insanı depresyondan kurtaran birşey daha yok.

yap. temiz ve güvenilir bir yer olmasına dikkat et.

edit: alışkanlık haline getirme ama, çok ciddi sıkıntılar yaşarsın hayatında ileride. tecrübe edinmek için git.

para karşılığı seksin zevk alma anlamında mastürbasyondan farklı olduğunu düşünmüyorum. sevişmenin esas zevk veren yanı çiftin doğal olması, tarafların birbirini seçmiş olmasıdır bana göre. ayrıca kendime de yakıştırmıyor ve özgüven kırıcı bir girişim olarak değerlendiriyorum.

imza: hiç sevişmemiş insan

tek gecelik ilişkiden bana da çok farklı gelmiyor açıkçası. karşıdaki kişinin rızası biraz problematik para karşılığı durumunda. tam olarak bir rızadan bahsetmek imkansız gibi geliyor. barda tanışıp sevişmeye kıyasla. dolayısıyla ben ikisini de yapmam. ne bar ne paralı asker.

burada sorduğuna göre kendin emin ya da hazır değilsin böyle bir şeye bence. emin olmadan yapma daha sonra pişman olabilirsin.

her kişinin görüşü farklı olur.

para karşılığı seks, porno, one night stand gibi şeylerin hisleri öldürdüğüne inanıyorum. sekse çok anlam yüklediğimden değil, tecrübem de yok. ama ben yapmazdım.

dolayısıyla yapma. alışkanlık haline geldiğinde ilerideki ilişkilerini olumsuz anlamda etkileyeceğini ve duygusal tatminini azaltacağını/öldüreceğini düşünüyorum.

edit. inançlıysan inancını da zedeleyebilir.

para karşılığı seks yapana geleceğimiz emanet edemiyor muyuz? saçma.

seks yapınca level falan atlanmıyor. senin yaşında çoğu insan eline karşı cinsin eli değmeden mezun oldu. seks yapacaksan yap da bahanen biraz ders çalışmak için bilgisayar aldırmaya benzemiş.

Niye bu iki secenek var sadece? Sizin okul bolumde okuyup dersleri iyi olan herkes ya bardan kiz kaldiriyor ya da hayat kadinlariyla mi birlikte oluyor?
Her seyin bir dengesi var. MIT de de okusan bu dengeyi tutturmak lazim. Bir kizla yakinlasip seks yapmanin tek yolu icki ismarlamak degil abi emin ol. Hatta en kotu yollardan biri bana kalirsa.

Ayrica hayat kadini ile yapacagin seksin masturbasyondan farksiz olacagi fikrine katiliyorum. Sevismeyeceksiniz, afedersin sokup cikaracaksin sadece. Gerek yok bence.

Duyuruya yazacak zaman varsa kizlarla tanisacak zaman da vardir. Bahanelerin arkasina saklanmayalim.

duyguları yok sayan ha şu ha bu ha paralı seks canım diyen insana hiç bir şey emanet etmek istemiyorum. kimse kusura bakmasın.

sabah akşam asosyal oturup porno seyreden neslin sonu bu işte

bu da benim görüşüm. siz nasıl istiyorsanız yaşamaya devam ediyorsunuz zaten.

@ babamasoliimbananickaldirsin'a katılmamak elde değil.

dünyada milyarlarca sevgilisi olan insan var, bunların hemen hepsi gayet normal ilişkiler yaşıyor. gayet masum ilişkiler.

sizin aklınız nedense içki ısmarlayıp bilmem ne yapanlarda, ya da paralı seks yapanlarda.

işte ben bu zihniyeti kabul edemiyorum.

işini hakkıyla yaptıktan sonra hayat kadını ile birlikte olması ya da aseksüel olması bizi ilgilendiriyor muymuş?

bu mantığa göre charles bukowski itin hergelenin biri o halde?

@mea maxima: müzmin ukala yine iş başındaymış.

çok istiyorsan yap kardeşim, bir daha mı gelicen dünyaya :)

yap gitsin yaa. hanimiş benim tırtılım hanimiş benim sincabım :D

şaka bi yana ben paralı sekse karşı olmayanlardanım.

21 yaşındasın ve hiç seks yapmamışsın. artık zamanı gelmiş de geçiyor. tecrübe edinmen ilerdeki ilişkilerin için de faydalı olacaktır.

ama "barda da içki falan ısmarlıyorsunuz ne farkı var ?" mantığı doğru değil. sonuçta işler karşılıklı rıza ile ilerliyor. para ile yaptığın zaman senle değil paran ile kadın arasında bi rıza oluşuyor.

yine de destekliyorum. paralı seks bu kadar kaka bi olay değil.

öncelikle bir yanlış anlaşılma olmasın.

ben bu görüşü savunmuyor tam tersi sizin fikirlerinizi alıp, daha önce hiç yapmadığım bir şeyle ilgili görüş istiyorum.

@mea maxima culpa, @babamasoliimbananickaldirsin

haklısınız.

zaten uzun süreli ve düzenli bir ilişkiden çıktım ki seks hayatımda düzenliydi ama işte uzun süredir yok. bardan içki ısmarlayacak kız kaldırmaktan başka seçeneklerde var mesela bölümümde okuyan düzgün kızlar gibi ama işte mesaj atacağım falan, yemeğe davet edeceğim falan. bunları duygusallık hissetmeden yapmak bana zor geliyor. çok uğraştırıcı işler.

ha öz güvenimde eksildi bu nereden baksan 1 senelik ders, pc oyunu ekseninde geçen süreçte. o sebeble de olabilir.

hemen kişisel saçmalıklar da dökülüyor ortaya maşallah.

tipitipiraprap arkadaşla rte hakkında sohbet etmedim diye ukela oldum :) aferin bana.

@giderbey

yok hocam yaptım sadece aşağı yukarı 1 senedir falan yapmıyorum.

@giderbey e katılıyorum

@mea maxima rte'nin para karşılığı seksle ne alakası var?
insan doğasını, özellikle erkeklerinkini anlamadan bilmeden öğütler vermeye çalışmışsın, onu eleştirdim sadece.

@dios öyleymiş hakikaten pardon ben yanlış anlamışım.

fikirlerim aynı yine de. güvenliği elden bırakmadan dönem dönem yapılabilir. ben sevgilisi olduğu halde ayda bir falan eskort çağıran insanlar tanıyorum. profesyonel hizmet hesabı..

adam kız arkadaşıyla yapmayı teklif edemeyeceği şeyleri eskortlarla yapıyor. eskortların işinin ehli olması da ayrı bi olay tabii.

hemen müzmin ukela ilan ettiniz de.

sizinle bir tanışlığımız yok, sadece sohbet vakası var.

benim düşünce bu. bunu da ifade ediyorum. duygulardan, masum ilişkilerden söz etmek, milyarlarca insanın normal sevgilisi var demek erkekleri tanımamakla ilgili ise napalım.

barda iki içki ısmarladığın biriyle seks yapmakla bir hayat kadınıyla para karşılığı seks yapmak arasında bir fark görmüyorsan yap gitsin.
normal bir kadın, barda yanlızca çekici bulduğu beğendiği bir erkeğin tanışma teklifini kabul eder ve içki ısmarlamasını kabul eder, hiç bir normal kadın da o bana içki ısmarladı karşılığında ben de onunla sevişeyim demez, burada bir alışveriş ilişkisi yoktur, istersen 10 tane içki ısmarla seninle birlikte olup olmamak o kadının kendi tercihidir en nihayetinde, seninle birlikte olmayı seçer ya da seçmez. seninle birlikte olmayı seçtiğinde de 2 içkinin karşılığı değil, seni beğendiği çekici bulduğu içindir. parasını veren herkesle mesleğinin icrası gereği seks yapan, seçme şansı olmayan bir kadının zoraki olarak sana mesai yapması ile bir insanın seni çekici bulup birlikte olmayı seçmesi aynı şeyse yardır gitsin.

@mea maxima

daha ilk mesajında:
>>>
bir de geleceğimizi bunlara emanet edeceğiz ya aferin bize.
>>>
diye laf sokmak çok yapıcı ve olumlu bir eleştiri olmuş.

burada tek kötü yön, para karşılığı seks hizmeti veren kadının durumu. gönül ister ki hiç bir kadın bu şekilde çalışmak zorunda kalmasın ama hayat pek adil olmuyor her zaman.

emanet etmek istemiyorum. duygusuz insanları sevmiyorum. bu da benim kalbimden geçenler. sevmek zorunda mıyım?

Git kardeşim abaza dolaşmaktan iyidir.

Buradan sosyal mesaj veren mallar var ya sikmek lazım hepsini. Gençliği emanet edecekmiş sen kimsin lan bilirkişi misin? Sanırsın ülkeye çok faydası dokunmuş. Gitmesinler kimse sevişmesin daha soysuz daha abaza bi millet olalım.

@mea maxima
cinsellik insanlarda, özellikle de erkeklerde
her zaman duygusallıkla beraber olan/olması gereken birşey değil.
sen önce bunu anla sonra insanlara eleştirmeye çalış.

yurt dışında yaşayıp da sekse para verme amacındaysan derhal ülkeye geri dön ve en yakın birahanede 2 soğuk bira çek.

21 yaşındasın ve seks yapmamışsın, tecrübe edinmelisin artık minvalinde yanıt verenleri anlamıyorum.

her zaman şu zamana kadar şunları yapmalısın, şuraya gittiysen şunları görmelisin/yemelisin içmelisin, bunu yapmazsan şöyle olur'ları dayatma olarak görüyorum.

kimse 17sinden seks yapmak zorunda olmadığı gibi ne 21inde ne 50sinde buna mecbur. geç kalmak/muhakkak tecrübe edinmek (örnekler arttırılabilir x yaşında evlenmek gibi) bunlara mecbur değilsin.

korkunç bi anlatıcıyım, burada çok güzel yazanlar açıklayanlar var ama bir şeyleri kaçırıyormuşsun gibi ileride pişman olacağın kararlar verme. sevgilisiyle istediklerini yapamıyor diye (?) eskorta gitmek dürüst bir insanın yapacağı türden şeyler değil, kendi tercihleridir elbette ama örnek olarak yazılmaları ne kadar doğru tartışılır.

bardan kız kaldırmaktan farkını sormuşsun?
bardaki kızlar bu işi istediklerinden ve zevk için yapıyor,
mecbur oldukları için değil..
yani seni gerçekten istediği için değil de, sırf mecbur kaldığı için parayla seninle birlikte olmak zorunda olan çaresiz bir kızcağızla yapacağın seksten keyif alacaksan git yap.

Hocam canın istiyorsa ve korunacağına inanıyorsan yap. sonuçta milyonlarca insan yapıyor bunu. Ama bence bu tür şeylere güvenilmez, one night stand yaşamak isteyen bir sürü hatun var, kısa süreli ilişki isteyeni var var oğlu var. O yüzden pc başından kalkıp ortama takılmak ve özgüveni kazanıp paranın sözkonusu olmadığı ilişkilere yelken açmak bence ideali.

Yine de karar senin.

Abi bak durumumuz neredeyse tamamen ayni, ama benim aklimin ucundan gecmedi simdiye kadar hayat kadini falan. ne gerek var allasen? Temizligine giyimine kusamina dikkat edip biraz muhabbet edersen kafana gore birilerini bulabilirsin rahat rahat.

@mea maxima culpa gelecegimizi emanet edecegiz falan cok agir konusmussunuz efenim. biraz sakin, akil danisiyor iste. Ayrica duygusuzlukla suclamissiniz da adam "mesela bölümümde okuyan düzgün kızlar gibi ama işte mesaj atacağım falan, yemeğe davet edeceğim falan. bunları duygusallık hissetmeden yapmak bana zor geliyor. çok uğraştırıcı işler. " demis. Saldiriya gecmeye gerek yok.

Ben de sunu soyliyim, kizlarla konusmadan yemege cikmadan bir seyler paylasmadan nasil duygusallik olacak? Once bir seyler olacak ki duygusallik hissedeceksin ne bekliyorsun abi tek goruste ask mi olmasi lazim?
Iliski aramiyorsan da qui gon un dedigi gibi her turlu kiz var disarda farkli karakterlerde farkli beklentileri olan. sen yeter ki odadan cik.

@irminti

ne tiskincek ya :) benim gibi genç, eli yüzü düzgün, iyi bir üniversitede okuyan kaç tane müşterisi olmuştur ki? Bence mutlu bile olur. ahaha.

Tabi şaka bir yana haklısınız ya. Ben şu son sınavlarımı da verip eskisi gibi sosyal biri olayım. Oyunları falan kaldırayım pc'den. Dediğiniz gibi barda yanıma gelen kız içki için gelmez amk. İçki için gelse ne abazalar var. Beğenmiştir ki geliyordur. Haklısınız.

onemsiz bir konu. boyle seyleri kafana takma, yapmak istiyorsan yap gec. bisey yok yani.

En güzeli sevgiliyle tabii de iki saat içki ısmarla, yap et ile uğraşamam diyorsan o kadar sabrın kalmamış demektir, bu da hormonların vücudu ele geçirmeye başlaması demek. Yakında hormonlar kafanın tepesinden buharlaşmaya başlar. Öyle keskin sirke, yürüyen hormon gibi dolanmak daha fena ve tehlikeli bence. Bir şekilde rahatlaman gerek. Yine de para vermeden ve işi ticarileştirmeden önce ortalıktaki piç kızları bir dene derim. One night stand isteyen bir ton kadın vardır. Baktın ki bardan, oradan buradan bir şey çıkmadı, o zaman düşünürsün.

sadece türk erkeğine özgü bir şey olarak lanse edilmesin parayla seks yapmak. dünyada milyonlarca insan şu anda yapıyordur, eminim. (amelie poulain kafası)

bence yapma, ben yapacak olsam kendime saygımı yitiririm. iğrenirim kendimden diye düşünüyorum. masum kalsın cinsellik, karşılıklı masumluğun paylaşımı olsun.

bekleyene düşmüşse hareketlere de yakında düşer hocam merakın olmasın alırlar o parayı : )

alışverişi nereden yaptınız, bir hafta provizyonda kalması için uzun bir süre.

internetten mi aldın?

karşı bankadan takasa çıkmamıştır o işlem, bekleyeceksiniz. takasa çıkana kadar ekstrenize yansımaz.

İnternetten uçak bileti aldım lufthansa'dan.

hangi banka ya lufthansayı 1 hafta provizyonda bekleten.

olay çıkartamazlar bu arada. rahat ol yani ekstrende neyse onu ödersin her halükarda.

yalnız geri valörlü kesilebilir ekstre kesim tarihine kadar. yani bence hala yansıyabilir. sistemlerini bilmiyorum hangi bankaysa.

Yapı kredi adios kart

16tele

starbucksta paket kahveler genellikle 16 - 17 civarında. yanında bir bardak kahve de hediye veriyorlardı galiba yanlış hatırlamıyorsam.

starbucks'dan paket kahve alırken arkasına bakın. üretim ve son tüketim tarihleri yazar. geçen bir kahve görmüştüm geçen sene üretilmiş ve son tüketim tarihine 1 ay vardır. yani bayat.

Peki guzel midir yani baska tavsiyeniz var mi illa zidarbaks olmasi gerekmez

eğer tek kriter fiyatsa, starbuckstan şaşmayın. cafe nero ve gloria jeans te 20 lira civarı kahveler. fark edebildiğim kalite / lezzet farkı yok.

valla onu bunu bilmem, bu adama oy verenlerin halini hep birlikte izliyoruz. fanatizm tanımın ötesinde bir kişilik bunlarınki.

eksisozluk.com

ilgili videoda ki insanlardan senden benden burada yazanlardan daha çok var dışarıda. az önce bi tanesi ciddi ciddi yaşanan faciayı gezi olaylarının yıl dönümüne yaklaşmasına bağlamış. bakın eminim ki, bu olaydanda mağdur olmayı terayağdan kıl çeker gibi kolaylıkla becerecekler.

elden bir şeyde gelmiyor ki, bu adamlarla yaşamak zorundayız amk.

Adamı takip eden hatta senin için kefen giyeriz diyen akıl fukaraları varken desteklenmemesi zaten zor bir şey

alkislarlayasiyorum.com video alakalı

ne iranı yahu iranda falan böyle bir şey olamaz adamı linç ederler

@esenboga hani bir dönem ahmadinejad da böyle höt möt dolaşıyordu ya ondan iran dedim.

çare demir çubuk

arkadaşlar, ne akıl ne de cehalet ile alakalı bir şey değil bu bence. bunu izleyen sürü bireyleri zaten birtakım bahanelere sığınacaktır. görüntünün montaj olmasından tut, "vatan hainlerinin saldırılarına karşı ne yapacaktı!?" gibi ilginç cümlelere de başvuracaktır. ama kesinlikle bir art niyet bile yok içlerinde diye düşünüyorum. tamamen liderleri tarafından hipnotize olma durumu var. "tek kurtuluş recep tayyip erdoğan!", bu şekilde kafalarına işlemiş. şu anki varlıklarının tek mimarı olarak bu adamı görüyorlar ve gittiğinde bu varlık ellerinden kayıp gidecek korkusu yaşıyorlar. bu korkuyu yine tayyip'in kendisi aşıladı zaten. tayyip bu insanların gözünde yüce bir konumdayken herhangi bir ses kaydı, video, demeç bunu değiştiremez, imkanı yok. seçim sürecinde de muhalefetin anlayamadığı konu da buydu zaten. bir şekilde bu kesimi iyi tahlil etmek zorundayız.

"gemalizt vuracağına usta vursun" diyeceklerine eminim ve sevenlerinde azalma olacağını sanmıyorum

Yazdıklarınızı tam okumadım ama, www.devaffair.com şunlara bir bakın.

ürüne ait stoklar tablosunda ürünle ilgili hiç veri yoksa sonuç döndürmeyecektir. daha önce girdi yapıldıysa stok 0 olsa bile dönecek çünkü bu query'de onla ilgili bir kontrol yok.

stoklar tablosuna o ürünle ilgili daha önce hiç veri girilmediyse inner join yerine left join kullanılabilir (örnek query için), böylece sonuç dönecek ama stok tablosundaki sütunlar null gelecektir.

@tull hah tamamdır çok teşekkürler. aradığım demek left join.

çalışayım

şu şekilde de yapabilirsin
select k.barkod,k.urun,
(select sum(stok) from stok s where s.barkod=k.barkod) adet
from urunler k
where urun='.$arama.'

stokta olup da ürünler tablosunda olmayanları da görmek istiyorsan full outer join de yapabilirsin. bu haliyle ürün tablosuna stok tablosuna ekliyor sadece.

her iş görüşmesinde kararlı olmalısın bir kere. belirttiğin hiçbir şeyden geri adım atmaman lazım.

not alması, işte bunun 200 lira altından başlayayım teklif vermeye demek. nihayetinde pazarlık ediyorsun. onun sana biçtiği değer senin kabul edeceğin düzey vs.

racon olarak asla altina calismam diyecegin miktarin üzerine ekleyip onu söylemen lazim.

tamamen salliyorum yillik 42000 alt sinirinsa 45000-47000 arasi bir miktar istemek makul. böylece karsindakine de pazarlik yapma imkani vermis olursun. esenboga da söylemis, kararli olmak cok önemli. istedigin maasin yüksek oldugunu söyledikleri zaman argümanlarla desteklemen lazim. staj olur, yabanci dil olur, tecrübe olur falan. teker teker siralayip bu yüzden su maasi istiyorum dediginde arti puan toplarsin.

istedigin gibi gecer umarim görüsmen.

google translate?

Ossuruklu +1 vurgulari yanlis yapiyordu diye hatirliyorum ama.

Macte doğrudan speech var. Mac kullanıyorsan o baya iyi yani seçip ssğ tıklayıp oku diyorsun işte cebrail gibi

(git: www.baskent.edu.tr)

stackoverflow.com

stackoverflow.com

kelimeler için de boşlukları saysan?

@esenboga boşluklar ne yazik ki sayilmiyor

Kontrol ettikleri illa içeriğe baktıkları manasına gelmiyor.
Tek tek spam filtresinden onay da veriyor olabilirler.

tüm hosting firmaları maillerini görebilir zaten. değiştirsen de bu yetkiyi veriyorsun. kontrolden kasıt gitmeyen mail var mı kontrolüdür. Adamlarda işsiz değil oturup bütün gün maillerini okusunlar. Tüm bunlar haricinde, mailleriniz zamanında iletilmediği için bence firmayı değiştirin.

normalliği mi var tam bir saçmalık. içeriğine bakmadan spam olup olmadığına nasıl karar veriyorlarmış var olan tüm spam filtreleri neredeyse zaten içerik üzerinden çalışır. spam filtresine adam gibi rule tanımlayamayan hosting firması mı olur. bıraksınlar bu işi.

sonuçta tüm bilgilerin adamların bilgisayarında. en sağlamı mail'lerini gmail ya da hotmail gibi bir hesaba import edip, hosting'deki mailine hiç mail düşmemesini sağlamak.

domain'den kullandığım maili direk olarak outlook'a kurduğum için hiç böyle sıkıntılar yaşamıyorum. tavsiye ederim, oldukça kullanışlı oluyor ve hemen hiç sorun yok.

hosting'in yaptığı iş için ise yorum yapamıyorum. sözleşmeleri okumadan onaylayıp geçiyoruz çünkü.

yetkilendirme için gerektiği durumlar oluyor. bazı sistemlerde her zaman user/password ile girmek yerine doğrudan ip ile bağlanmak daha mantıklı ve kolay oluyor. server'lar için de lazım oluyor keza. evde kullanmadığım bir bilgisayarı server olarak kullanıyordum mesela, statik ip lazım oluyordu.

Güvenlik kamerası kurduğumuz için şirkete, uzaktan kameraları izlemek amacıyla sabit ip aldık. Bu da amaçlardan biri.

internet cafe'lerde zorunlu olmasının sebebi herhangi bir bilgisayardan sanal suç işlendiğinde anında o bilgisayara ulaşabilmektir. daha sonra kamera kayıtlarından falan kimi olduğunu tespit ediyorlar işte.

Statik olmayinca ne oluyor bu durumlarda? Onu da soyleseniz:)

statik olmayınca her modem kapatılıp açıldığında yeni bir IP atanır. Gizlilik adına iyi, güvenlik adına kötüdür. Güvenlikten kasıt biri yasa dışı bir şey yaptığında bölgesi falan bulunabilir ama direk bilgisayarın bulunması zor olur.

her modem kapatıp açınca değil ISP'nin dhcp'si verir nihai ip'nizi. dönem dönem değişir yani. gerçi isp'lerde bunun logu da var.

neden alınır sorusuna da: banka şubesi mesela merkeziyle iletişim kurmak istiyor. merkezde diğer güvenlik önlemleri dışında bir de böyle bir önlem alınıyor, sunucu sadece belli ip'lerden gelen bağlantıları kabul ediyor.

baharat olarak köri ve zerdeçali önerebilirim ayrıca. malzeme olarak da sarımsak.

EK: İstiridye mantarı da tavuk-hindi-kırmızı et farketmeksizin fırında-tavada farklı tariflerle ekleme yapabileceğiniz güzel sebzelerdendir.

taze kekik ve biberiye.

köri ve zerdeçal her mutfakta bulunmalı, katılıyorum. çok az rezene de yemeğe farklı tat katar. ayrıca limonu bazı yemeklerde kullandığım olur, mantarı da unutmayalım. ıspanak da bence birçok yemeğin içerisine katılabilir. ayrıca zencefille sarımsağı rendeden geçirip yemeklere ekleyebilirsin ya da tavuğu marine edebilirsin. ve son olarak kapari demek istiyorum. yemeğe eklenen 3-4 ufak kapari hafif acılık katar, çok da güzel olur.

tarçının yemeklerde kullanılmıyor olması çok üzüyor beni. kekik ve sumak diyorum bi de.

barbekü sos kırmızı et ve tavuk için ayrı ayrıdır ve ızgara etlere enfes tat katar.
kırmızı et kavurmasına kurutulmuş reyhan katabilirsiniz ama bahsettiğim reyhan biraz yöresel bir baharat. reyhan diye fesleğen satanları gördükten sonra bahsettiğim reyhanı bulmakta güçlük çekebilirsiniz diye düşünüyorum. (koyu yeşil, koyu mavi/mor arası bir renkte oluyor kuru reyhan)
tarçın da katabilirisiniz.
kuzu etine biberiye yakışıyor.
tavuk için köri,mantar ve kremadan sos yapabilirsiniz.
son olarak şöyle bir şey var eksisozluk.com

fesleğen tabi ki.

Köri kırmızı ete gitmez sanırım ya. Hiç denemedim ama yakıştırmıyorum zihnimde. Yanlışlardamıyım yoksa ?

Cevaplar için teker teker Teşekkürler. Aslında eksik yazdığımı farkettim, kekik , kori ve mantarı da sıkça kullanırım. Ayrıca ben de koriyi sadece tavukta kullanıyorum.

tarçın garip görünebilir ama yeri geldiğinde çok güzel tat katıyor yemeklere.

bu arada zerdeçal ve kişnişi patates yaparken de kullanabilirsin, etin yanına yakışır. tabii patatesler tam olarak kızartma değil de, soğanla birlikte zeytinyağında kavrulmuş olacak. muhteşem oluyorlar!

bir de fırında tavuk tarfi veriyorum. dört kere yaptım bu tariften, dördü de mükemmel oldu.
uğraştırıcı ama yemek yapmayı seviyorsanız bir deneyin.
www.evcini.com