Bana sık sık oluyor böyle bulunduğum ortamdan uzaklaşma hissi gibi dejavu gibi enteresan bir şey. Sanki bir çağrışımla zihnimde bir şey canlanıyor ve mutlu oluyorum gibi ama ne çağrıştıranı ne çağrıştırdığını bulamıyorum çok enteresan.

Kurcalama+1 bende de dunden beri sebepsiz bi mutluluk var.biraz olsun kafayi bosaltmanin ve pek dusunmemeye calismanin etkisi oluyo sanirim.

3 vakte kadar g.t. girecek kazığa delalettir.

bazen beyin fonksiyonları bozulup gereğinden fazla serotonin salgılayabiliyor

Kahve mi ictin?

Hasta mısın, ateşin falan yok dimi

Ermişsin pampa.

valla birkaç saat öncesinde kahve içmiştim. bide çukulata yedim üzerinize afiyet. ama onların sunduğu bir mutluluk değildi. böyle iç rahatlaması gibi birşey. ilginç.

serviste kaldığı süre garanti süresine eklenmesi lazım, 50 günü eklediğinde hala garanti içinde ise , tanıdık bir elektronikçiden rica et versin şarj girişinden 30,40 Volt yaksın ana kartı ver tamire değiştirsinler.

serviste geçen süre telefonun garanti süresine ekleniyor.
50 gün azami servis süresinden fazla. 20 iş günü normalde. bu durumda seçimlik haklarınızı kullanabiliyorsunuz. iade, yenisi ile değiştirme gibi.

forumları biraz araştırıp tüketici hakem heyetine gidebilirsiniz.

delta garantiye 5 kere telefon gönderdim garantim 73 gün uzadı. ispatladım sıkıntı olmadı.

bulduklarinin ucuna sundan takacaksin keke:

www.aliexpress.com

**rastgele sectim en ucuzunuda bi zahmet sen bul xd**

iki telefonu aynı anda şarj etmeye çalışmak dışında ne amaçla kullanılır aklıma bile gelmedi, haliyle böyle bir ürün olmaması normal.

Muhtemel bağlantı

aşağıdaki kabloyu usb hub'a takarsın.

tr.aliexpress.com

@hordes of chaos'un verdiği linkteki adaptörleri de usb hub'a takarsın.

tr.aliexpress.com

Bu da usb hub

tr.aliexpress.com

@kimlanbu

telefonun tek type-c çıkışı var. o çıkışa type-c-hdmi kablosu bağlayacağım.
ama onun yanında bir mouse ve bir klavye bağlamam gerek. bu yüzden type-c hub bağlayacağım.
özetle, bir c çıkışı 2'ye çoklamam lazım

@hordes
verdiğin ürünü aldım işimi görecek muhtemelen

30 denilir.

30 denilir ama arkadaş arasında 30,5 da diyebilirsin.

30 yıl 6 aylık olduğundan henüz 31 olmamış oluyorsun, o yüzden 30 demen lazım, bence.

30 denirlir. 31 diyen yanlis soyluyordur. 2. cevap +1

18'e kadar girilen yaş, 18'den sonra biten yaş eheh. ama mantık olarak biten yaşı söylemek daha doğru geliyor bana. başta kafam karıştığı için wolframalpha'dan hesaplıyordum yaşımı dangalak gibi. sonra alıştım.

mesela ben 1 haziran 1994 doğumluyum. annem ısrarla 25 yaşında olduğumu söylüyor, öyle kullanıyor. gel canlı yayında karşıma çık, wolframalpha'ya "1 june 1994" yazalım bakalım, ne diyecek,

24 years 21 days ago
24.06 years ago

***

yani ben 24 yıl 21 gündür bu dünyadayım. doldurduğum yaş 24 şu an için. henüz 25 olmuş değilim; 1 haziran 2019'dan önce ölürsem, 25'imi görmeden ölmüş olurum. neden? çünkü ben 24.00 çizgisini geçtim şu an için, henüz 25.00'i görmedim. tam olarak 24.06 yaşındaysam niye 25 yaşında olduğumu söyleyeyim ki? evet 24'ü doldurmuşum da 25 bitmemiş, ben 25 sene yaşamadım daha, niye 25 yaşında olayım?

o yüzden doldurduğumu söylüyorum ben. "e üç günlükken de 0 yaşındayım mı diyosun o zaman gerizekalı" derseniz evet, ben 6 aylıksam henüz bir yaşında değilimdir; en fazla desem desem 6 aylığım derim, 0 yaşındayım derim, daha 1 olmadım derim.

abi ben o zaman bayaa gencim. teşekkürler

yakın olana yuvarlıyorum ben. sizin sorunuzun doğru cevabı 30 yıl 11 ay 29 gün'e kadar 30. 31 yıl olunca 31.

ama ben 30 yaş 7 ay oldu mu 31 diyorum. 31 yaş beş ay oldu mu da 31 diyorum. 31 yaş 7 ay oldu mu 32 diyorum.

biten yaş söylenir evet. ama düşün şimdi 20 tane bardak var, 19 tanesi tam dolu, sonuncusu 1 parmak eksik. kaç tane dolu bardak var desen 19 demezsin, 20 dersin.

ben de yakın olana yuvarlıyorum.

daha doğrusu şöyle. ağustos 1979 doğumluyum. yılın tam ortasına yakın doğduğum için takvim yılı değişene kadar doldurduğum yaşımı, takvim yılı değiştikten sonra içinde bulunduğum yaşımı söylerim.

yani 2017'de doğumgünüm oldu, 38 yaşındayım. aralık 2017'ye kadar 38 yaşındayım. yıl 2018 olduktan sonra artık 39 demeye başlıyorum.

Yaşa göre değişir.

Bende ışıklı ayna içeren set var. Biyigima uyguladim birkaç kez ama çok acitiyor. O yüzden verdiğim parayla kaldım. Kalın çıkarmadı. İyi ki de çıkarmamış yani, nasıl bir cesaretse bendeki biyiga uyguladim. :)

Ben aldım ve kullandım fakat memnun kalmadım. Tüyleri doğru düzgün almıyor. Yüz temizleme fırçasını da kullanmadım hiç.

ben de bu ürünü çok araştırmıştım vaktiyle. pil yetişmiyor, pili azaldıkça performansı düşüyor şeklinde yorumlar vardı.

bi boka yaramıyor

Türkiyede clublarda satılan değil de küba da sokakta satılan pinacolada. Hayatımda içtiğim en güzel şeydi. Mutluluk iksiriydi.

Mimosa - olsa da icsek

archers ve martini

Ne kadar farklı olduğu tartışılır:

Mezcal: kendine has isli bir tadı var, tekilaya göre çok farklı tatlarda olabiliyor, şarap gibi aşırı derinlikli bir içki olması da tekila gibi sıkıcı değil.

Slivovitz: Çeklerin erikten yaptığı yüksek alkollü schnaps. Bence en lezzetli schnaps.

Grzaniec(?)-Polonya'nın sıcak bira kokteyli. Soğuk bira kokteylleri de güzel, rasberry aroması ile yapılıyor.

Mentollü Votka: Polonyalılar aromalı vodkada aşmışlar. Wodka Zoladkowa Gorzka ünlü, mentol aroması seviliyorsa denenmeli.

Degisik degisik cok guzel ickiler ictim gittigim ulkelerde ama hicbirinin adini sanini bilmem, ortamda kaynadi gitti genelde hepsi. Begendiklerim cok oldu, o an adini biliyorsam da unuttum hepsini.

Somataa

brain freeze diye bir karışım yapmıştı barmen. ciddi anlamda beynim dondu ve 1 bardakta kafa olmuştum.

izmir karagöl'de yapmıştık 2 ay önce. çok fazla çadır var. yani kamp yapan kişi oldukça fazla. bir gece konaklamıştık. gece 3 gibi giriş yapıp sabah 10-11 gibi de ayrıldık.

kalabalık olmazsa çok güzel bir yer fakat kalabalık varsa kaçın.

bu cevap bir gidin tavsiyesi değil. olur da seçenekler arasına alırsanız bilgi verme amaçlı olarak yazılmıştır.

karagöl harika bir yer evet ama çok mangalcı var :) daha sote,bakir bir yer arıyorum. teşekkür ederim

Sakin bir yer arıyorsanız Dereköy iyidir. Fakat aracınız olmalı. goo.gl

Kaynaklar'da mangalcılar aşağılarda kalıyor. Siz yukarıda kamp atacaksanız orası da ideal bir yer.

kamp alanı değil ancak dikili'de pisa koyunda yaptık biz geçen sene, yine şansım olsa oraya giderim. çok sakin, güzel bir koy. bakmanızı tavsiye ederim.

kaynaklar güzel.

Bekara karı boşamak kolay minvalinden akıl verecekler olacaktır.

Peşinen söyleyeyim, yapma. En azından ekonomik bağımsızlığını kazanana, kalıcı bir evin olana kadar ailenle ters düşme. Hayırlısı neyse o olsun de geç. Ne kadar zor olduğunu tahmin edemiyorum böyle bir şeyi yaşamadığım için; ama en fazla birkaç ay daha dayanacaksın ve şu seçim gündemi tamamen bitecek. Birkaç ay için babanla 20 yıl küs kalmaya, onun nazını, işkencesini çekmeye değer mi?

Haddimi aşmak istemem; ama zaten bu kesim insanların genel davranışı bu şekilde. Kendileri gibi olmayana tahammülleri yok. Hani sadece kayıtsız kalmak da değil, onu yok etmek istiyorlar. O yüzden olayları alevlendirmemekte fayda var bence.

Önce evden ayril sonra ne istiyorsan yap. Şu an için idare etmen daha mantıklı.

Soyleyeceksen hak verecegi bir damari bulabilirsin. "Denge lazim", "artik yoruldular", "baskan reis ama parti xyz", "ekonomi kotu" gibi ona yakin gelebilecek basit bir sey. Anahtar nokta kendine guven. Cekinerek soylersen daha cok ustune gelir. Son olarak aile faciasi cikarmana gerek yok. Kolay gelsin.

2 paralık siyasetçiler için evinin huzurunu bozmaya değer mi kardeşim? Bak evinin diyorum, sadece kendi huzurun değil evinin huzuru bozulacak o salak tartışmalar yüzünden. Bencil olma.
Sen büyüdükçe zaten şekilleneceksin ve insanlar seni konuşmalarından tartıp anlayacaklar. Mantıklı bi insan, aile "reisi" öyle dedi diye herkesin o partiye oy verdiğini düşünmez zaten. Bireyleri teker teker değerlendirir mantıklı insanlar.
Sen sessiz kal, boşver. Ben siyasi kimliğimi üniversite bitene kadar kaçamak cevaplarla gizledim. O aşamada herkes sessiz kalmamdan, olayları(siyasi olmayan olaylar dahil) yorumlayış şeklimden benim ne tarz düşündüğümü anladılar. Problem oldu mu? Hayır. Kimsenin huzurunu bozmadım, kimsenin kalbi kırılmadı, annemin tansiyonunu da yükseltmedim ve huzurluyum.
Yaşın genç, bekleyeceksin, sabredeceksin seni sayacakları yaşa ve itibara sahip olana kadar.

Bunun korkak davranmakla alakasi olmamasi lazim.babanin kime ne soyleyecegini de onemi yok.aoylesede kime ne.evet evet haklisin baba sen cok yasa de istedigin yere at oyunu.su an size hukmedebildigi icin istedigini yapmaya zorluyor,ekonomik ozgurlugunu kazanana kadar sabretmeni oneririm.

@megalomaniac
Haklısınız ama mevzu zaten siyasetçiler değil. Düşüncemi saklamak zorunda kalmak sinirimi bozuyor. Geçen sene bana hain dediği zaman yaşadığım şoku halen unutamadım.

ya Allah aşkına kıçıkırık bir siyaset meselesi için anne babayı kaybetmeye değer mi? hee akp'ye verdim de gitsin, öteki türlü babanı kaybedeceğini, iyi ihtimalle aranızın açılacağını söylüyorsun. tüm samimiyetimle söylüyorum akp'si de aynı chp'si mhp'si de, ortada babanı karşına alacağın bir dava yok emin olabilirsin.

baban da bizim milletin %80'i gibi fena halde doldurulmuş işte. sağlıklı düşünemiyor olabilir, he deyip geçmek bi şey kaybettirmez sana. yine istediğin partiye ver oyunu, ama git, milli iradeye sahip çıktım baba büyük oyunu bozdum de, siyasilerin ülkeye kattığı bi şey yok, bari baban mutlu olsun gözleri parlasın.

korkakça değil akıllıca davranmış olursun bu şekilde.

hayatta herkese gider yapamazsın. bazı şeyleri alttan almak, politik dsvranmak gerekiyor. senin durumuna da korkaklık diyemeyiz. sen şu an durum itibariyle avantajlı konumda değilsin. o yüzden politik davran. bu korkaklık olmaz. he he, de senin dediğine oy veeceğim de sonra git istediğine ver oyunu. kafaya takılacak konu değil, salla.

Neill +1

hayatta kimi insanlar vardır bunlara laf anlatmak zordur. zihinlerinin önüne bir set çekmişlerdir sen ne dersen de en bir gerçek doğru onlarınkidir. abi tavsiyesi böyle insanlarla tartışma sakın. he de, tamam sensin de geç. zaten seni burada rahatsız eden şey birey olarak kendini ifade edememen. acelesi yok. ekonomik özgürlüğünü eline al ondan sonra ben buyum de. hiç bir şey kaybetmezsin. babanın davranışlarına da gül geç, çocukça davranıyor çünkü. sen olgun olan taraf ol.

playing star again + 1
Seni evden atması sorun değil de, anneni üzecekse bu yüzden söyleme. Sadece ortalığı karıştırıp, onu başını yakıp gitmiş olacaksın.

Annene kızmasa “İstediğini yap” tarafına geçerdim de, şu haliyle bencillik olur.

Aynı benim aile ortamı, benim eski sorunlar. Ben yavaş yavaş aşar oldum. Çok iyi anlıyorum seni. İnsan belli bir yaştan sonra kendi kimliğini yaşayabilmeli.
Öncelikle alevli tartışmalara , düşüncemi söyleyeceğim diye ateşli konuşmalara hiç girme. Baştan kötü olur. Siyasi muhabbet açıldığında yorum yapma. Ne rte’ciymiş gibi görün, kendini rahatsız et ne de muhalifliğini belli edip aileni karşına al. Aşama aşama hep bunlar.

İleride akp’ye oy veren biri olarak anılmak istemiyorum yazmışsın, çok doğru. Dediğim gibi kademe kademe, samimi olduğun akrabalarına, ortamda muhalif olduğunu çıtlatabilirsin, bizimkilere söyleyemiyorum üzülmesinler diye falan dersin. Zamanla bu hareketlerinden baban da şüphelenir, muhalif olduğunu düşünmeye başlar. Fakat sen açık açık tartışmaya da girmediğin için olay alevlenmez, bir şey diyemez.

Bende mesela ablamlar, birçok yakın akraba biliyor görüşümü. Babamla tartışmasak da biliyor artık, bildiğini biliyorum. Alıştı. Annem çok sorun eder, onunla da açık açık tartışmaya girmiyorum, hissediyor zaten bir yerden sonra, anlıyor o taraklarda bezim olmadığını.

Yani diyeceğim o ki, ne eğil ne de hararetli tartışmalara gir. Birkaç seçime kalmadan rayına girer.

Cesur ol, içten içe sana daha saygın yaklaşacaktır. Seni kazanmaya çalışacaktır. Daha kötü davranacağını falan sanmıyorum. Bilincinde de bir kırılma yaşatacaksın ona.

Anneni üzmeye degmez... kim ne isterse dusunsun...

Benim babam da böyle. Kardeşine küsmesi, biz hata yaptığımızda hep anneme yüklenmesi falan çok benzer karakterler olduğunu düşünüyorum. Babamın bu huyları yüzünden onunla asla bu konulara girmedim. O anlattı durdu, çoğuna cevap bile vermedim. Çünkü ne onu ikna edebilirim ne de o benim söylediklerime kulak asar. Hiç kendimi yormadım. Çünkü sonu mutlaka kavgayla biterdi biliyorum. Başka konularda öyle oldu kavga ettik, küstü, konuşmadı, sonra zamanla düzelttik.
Senin yaptığın da korkaklık değil, uzlaşamayacağın insanla neden münakaşaya giripte kendini yorasın. Ne olursa olsun baban işte. Yaşlandıkça sana ihtiyacı olacak, şu an çok kızıyorsun ama araya ölüm girerse bu kırgınlıklar pişmanlığa dönüşecek. Bizim yine de çok mükemmel bir ilişkimiz yok babamla. O yüzden huzurunu bozmaya değmez.

ailemde akp'li yok çok şükür. birinci derece akrabalarım içerisinde de akp'ye oy verecek yok. ilk dönemlerinde oy verenler oldu ama onlar da sonradan vazgeçti. mhp'ye oy verdiriyordum bizimkilere, bu seçim akşener'e verecekler. ince ikinci tura kalırsa cehape'ye oy verdirebilir miyim bilmiyorum :)

birkaç arkadaşımla muhabbeti kestim bu sebepten. bir partiye oy verdikleri için değil, o akp olsa da, hakkı tutup söylemedikleri için. zaten esasında uyuşmamamızın sebebi de bu.

aile; anne baba işin içine girince iş değişir. keşke babana bir şeyler anlatabilsen, fikirleri değişebilse ama bu çok mümkün değil gibi. bir tarafta süper kahraman, süper müslümanlar; diğer tarafta da hainlerin olduğu bir bakış kolay değişmez. sürekli bir arada olmaktan dolayı kaçmak zor olsa da, sen yine de çok muhabbete girme bence.

cesaret ve korkaklık diye tanımlama bu durumu. sen kendini biliyorsun ve biz seni biliyoruz artık. hiç kimseye, hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değilsin.

anne babanı karşına alacak şeylerden kaçın, sadece babanı karşına aldığında da olan sana ve daha çok annene olacak. her şeyi konuşmana, her şeyi bilmelerine gerek yok.

sıkma canını. az kaldı inşallah. kurtulacağız.

Boşver ya korkak olarak görme kendini.
Böyle meseleler yüzünden aile ortamını germeye gerek yok bence. He de geç.
Kendi düzenini kurduğunda daha rahat davranabilirsin bu konuda.
Az da olsa anlayışlı ve konuşunca kendi dönmese bile en azından sana hak verebilecek biri değilse ki öyle görünüyor anlattıklarından kendini yok yere yorar ve gerersin. Hiç lüzum yok.

boşuna babanla tartışmaya girme. ileride zaten kimse ben vermedim diyecek. hatta en önde o götünü yırtanlar diyecek bunu emin ol!!!

Benim babam da benzer modeli seninkinin. Gezi sirasinda ne laflar ettik birbirimize. Ama ben babami seviyorum. Babam da beni seviyor. O yuzden beraberken bu konulari hic acmiyoruz. Oturduk konustuk. Gelip gecici siyasiler yuzunden birbirimizi kirmayalim, biz baba-kiziz, goruslerimiz farkli ve birbirimizi ne kadar kirsak da asla ayni goruste bulusmayacagiz o yuzden bu konulari kapatalim artik dedik.

O zamandan beri huzurluyuz, iliskimiz duzeldi. Babam etrafta “benim cok protest bi kizim var eheh” diye dolaniyomus soranlar oldugunda filan :D
Diyecegim odur ki, babani seviyorsan eger bu yuzden onu kirma, konus onunla. Sevmiyosan baska tabi, o zaman belki kopruleri yakabilirsin.

siyaset için arayı bozmaya gerek yok he de geç gitsin.

Oy konusunda kararsız olduğunu soyle ve akpnin basiretsiz davrandığı konulardan ilerleyip suphelerin olduğundan gelecegin hakkinda karamsar olduğundan sık sık sikayet et, hatta o kadar dramatik hale getir ve sık yap ki bunu baban da senin geleceğin hakkinda kaygıya kapılsın. Bakarsın kendi oyunu açıklamaya cesaret edemezken babani da yanina cekersin. Annene karsi da kendini cok acik etme ki o da seni açık etmesin. Mesele politika sen de politik ol. Bu söylediklerim de farazi degil gercekte de gençlerin geleceği sıkıntılı.

Çok benzer bir durumdayım, yaş da aynı. Yapma.

mi6 kullanıyorum gece foto video çekimi dışında sıkıntı yok.

İkisi de alınmaz. Dizaynları geri kaldı iyice. Daha ince çerçeveli bir şeyler bak derim. Oneplus 5t gibi.

mi6, huawei falan bu tenekelerin sar değeri çok yüksek. uzak dur derim.

mi6:
The highest SAR values are as follows:
Model MCE16
2.0 W/kg (over 10 g) SAR Limit
Head: 0.409 W/kg
Body: 1.550 W/kg (Max distance 5 mm)

Açıklanan listeye göre konuşacak olursak hem iPhone 7 modeli hem de iPhone 7 Plus modeli SAR değeri olarak en yüksek değere sahip olan telefonlar olarak karşımıza çıktı. Listede alt alta 3.ve 4.sırayı paylaşan iPhone 7 ve iPhone 7 Plus telefonlarının değerleri ise 1,38 ve 1,24 olarak ölçüldü.

mi6 ! kullanıyorum aşığıyım

Türkiye'de resmi (kvk gibi) garantisi olmayan telefonlara o kadar parayı gömmeyin bence. xiaomi telefonlar Türkiye'deki bazı LTE bantlarını desteklemiyor ayrıca.

Ben gecmiste Garanti'nin Miles&Smiles Premium kredi kartini kullandim. Soylediginiz %5 olayini hic duymadim, millerle de hem yurt ici hem de yurt disi defalarca uctum.

Ozellikle American Express olan kart baya iyi mil kazandiriyor. Suradan asagi yukari ne kadar kazanacaginiza bakabilirsiniz www.milesandsmiles.net

normal bonus kartla aylik 500-750 tl arasi bonus puan kazanirsiniz. thy ile ucuyorsaniz miles and smiles da mantikli.

%5 hiçbir kartla kazanamazsın bir kere o rakamı unut, 10 yıl önceydi bu oranlar. garanti kartlarıyla %5 alabilmen için kampanyalı magazalardan ve bir seferde çok yüklü olmayan alışverişler yapman lazım. tüm harcamanı kampanyadan yapsan ancak %5 alrdın ama ad service'lerin kampanyalı olması imkansıza yakın (daha çok thy, migros, opet gibi markalarda ve restoranlarda kampanya oluyor).

diğer kartlarda da aynısı olmasa da aynı kapıya çıkan kurallar geçerli ve en iyi olasılıkla %1-2 arası bir geri kazanımın olur, fazlasını bekleme.

miles smiles ile y.dışından alışveriş yaparsan güzel kar edersin.
50 bin tl yapsan 25000 mil kazandırır (min)

onla da 6.6 kez y.içi 2.5 kez avrupa yaparsın

ad service harcamalarını yurtdışı görüyorsa sistem evet puan kazanımı çok iyi olur. normal kart 25.000 amex, 31.250 kazandırır.

şimdi bazısı direk kazandığım mil puanları kullanabileceğimi söylüyor. bazısı ve thy'den sorup tam anlayamadığım kadarı ile de kazandığım mil puanların %5'ini kullanabileceğim söyleniyor uçak bileti alırken.

tam olarak anlamadığım şu olay var;
uçak bilet harici, normal alışverişlerimden 75.000 mil puan kazandım diyelim.

thy'de yurt içi uçak bileti için 3750 mil gerekiyor.
kazandığım 75.000 milin %5'i 3750 ediyor. o zaman bu yurt içi uçuşu karşılıyor gibi görünüyor???

%5 diye bir olay yok kaç mil kazanırsan o kadar harcarsın.

%5 diye bir seyi ilk defa duyuyorum.
Surekli ucan biri olarak garanti miles smiles amerikan express. Statu degil degil bonus mil kazaniyorsunuz kart ile. Onunla da thy’den rahatlikla odul bilet alabilirsiniz. Bir yildir bu sekilde aliyorum ozel gezilerimi.

"sana önerim dikkatli olman. kendini saçından tutup sürükleyebilirsin"

Mobildeyim editleyemiyorum,

1. Ve 2. Cümle ayrı ayrı çevirebilir misiniz?

O kadar uçsuz bucaksız bir soru ki bu. Kocaeli'yi 10 metrekare yer sanıyorsunuz galiba.

@devilred, haklısınız fark ettim.
Darıca-Gebze-İzmit'ten alınır mı?

Alınmaz derim. Oturmak için alınabilir ama yatırım için alınmaz. Üniversite etrafı olsaydı neyse.

İzmit belki, Darıca eh, Gebze alınmaz

yatırımlık ev alınmaz. bu zamanda dolar al koy daha karlı olursun.

Bu devirde yatırım için ev alınmasını ben de mantıklı bulmuyorum. Ancak illaki yatırımı ev işe yapmak istiyorum diyorsan İzmit Merkezde yeni hastane yapılan yer çevresinde 1+1 mantıklı olabilir. Kalıcı konutlar, Gündoğdu Mah. ve Kent konut tarafında Hastane piyasayı hareketlendirebilir bence. YTD tabi.

alınmaz

Ben bir Golf'e veremem mesela bu parayi. Golf nedir yahu...

Arabayı sadece almakla bitmiyorki. Bahsettiğin lüks markaları işletmesi normal markalara göre daha maliyetli. Herşeyden önce bu var. Onun dışında modeli düşük km'si 50bin in üzerinde bir arabanın -markası ne olursa olsun- arıza çıkarma ihtimali sıfır bir arabaya göre daha yüksek. Temiz binildi mi, bakımı düzgün yapıldı mı bunlar da önemli. Kaza bela geçmişi, kaporta tamirat geçmişine hiç girmiyorum bile, öyle sahtekarlar varki. Akla hayale gelmeyecek yöntemlerle millete pert, haşat arabaları sattılar. Millet paranoyak oldu haliyle.
İnsanlarda haklı olarak ikinci elle uğraşmayım, gidiyim sıfır alayım 4 5 sene bineyim diye düşünüyor.

Bende ikinci el almayi sevmiyorum. Bir de premium markanin donanimsiz versiyonuna yuksek para verecegime, normal bir markanin en dolusunu almayi tercih ediyorum. Altimdaki arabanın imaji pekte umrumda değil. Bir baska konuda premium markalarin servis ve parca giderleri muazzam boyutlarda. Bir yakınım volvo s60'ı ile kaza yaptı. Bir tampon, kaput ve tek far degisimi 27 bin lira tuttu.

aşırı mükemmel bakış açısı:

ben de 130-135 bin tl parayı arabaya vermeyi anlamıyorum.

30-35 bin hatta 40-45 bin tl'lik araba ile 130 bin tl lik arabanın konfor/kullanım/performans/yakıt açısından 3 kat farklı olduğunu kim söyleyebilir? gerçek anlamda leziz araba/suv/jip'ler "bence" 400 bin tl'den başlıyor. kalanını aynı görüyorum.
o aradaki 100 bin tl ile en güzel tatilleri yapıp en iyi kurslara giderek kendimi geliştiririm.

tabi aylık geliri 10 bin tl olan kişi için bu yazdıklarım geçerli değil.

10bin tl gelir icin 135bin tl ucuz degil ki? Maasinin 13 katindan bahsediyoruz. Gelirin 10bin tl zaten, yuzde kacini araba borcuna ayirabilirsin ki? Ne yiyip ne iceceksin?
Tamamini arabaya yatirsan 1 yili geciyor parayi toplaman. Kaldi ki yarisini bile veremezsin arabaya. Ayda 5bin araba boruc odersen resmen fakirlesirsin.. 10bin kazanirken 5bine dusmek kolay is degil. 2-3bin anca odersin Yani 135binlik araba hala basit is degil.

konu tamamen alim gucu ile alakali. bahsi gecen premium markalari herkes almak ister. Ancak alim gucu yetmeyince ve ikinci el istenmeyince mecburen diger markalara yoneliyor insanlar.

çoğunlukla sıfır araç=sorunsuz araç olduğu için makul olabilir. 135bin liraya premium ikinci el aldığınızda şanzıman sıkıntısı çıkarsa 15-20 bin lira 1 günde uçabilir. bu riskleri almak istemiyordur kişi.

Youtube'da bir video vardı yeni izledim Fiat egea vs 10 yaşında bir bmw 5.25

Kütük gibi, yol tutmayan, bastın mı koltuğa yapıştırmayan bir arabaya o parayı gömeceğime gider 2. el bmw alırım.

İşletme masrafı konusu ise alınacak arabaya göre araştırılır, vergisi, servisi, yedek parçası...

www.youtube.com

2014 model 130.000 civarı BMW'lere baktım. çoğu ağır hasarlı görünüyordu.

benim param olsa sony a6000 alırım. dslr yük çünkü, ayrıca aynasız fotoğraf makineleri daha hoşuma gidiyor ayriyetten daha kullanışlı bir arayüzü var. ne bileyim. param olsa dslr almazdım. söyleyeceklerim bu kadar.

sony a6000, nikon d5300 veya canon 200d olabilir. a6000'i canon 70d ile kıyaslıyorlar yabancı forumlarda.

dslr başlangıç için 2000 3000 tl vermeye gerek yok. 2.el temiz bir canon 450d-550d 500-600 liraya güzel bir başlangıç yaptırır.

güzel güzel kullanıp ilerletirseniz zaten yeterli gelmeyip üst modele geçersiniz
bi heves olur da kenarda köşede kalırsa çok zarar etmeden satarsınız (%90 böyle oluyor)

2. el 600d temiz bulursan al. Yeni gibir bir şey istiyorsan Shutter 20-30kdan yüksek olmasın, kullanan kişi düzgün kullanmış olsun yeterli.

Aynasız +1

hayır

Neden beşe almıyorsunuz düz yoldayken? Motor gücüyle alakalı bir durum mu bu bilmediğim için soruyorum.

Hayır. 2000 devre sabitleyin. Ara sıra 3000'e yaklaştıran hareketler yapın. Sadece ara sıra.

böyle kullanmanız daha iyi. her motorun en yüksek torku verdiği bir devir aralığı var. 2000-1800 gibi. o aralıkta tutmak en yüksek verimi sağlıyor. yanmalı motorların olayı bu zaten.

80 km/sa hızla gideceksen 5. vitese atman hem daha ekonomik hem daha mantıklı.

Otomatik şanzımalar 60-70 km/sa aralığında 7. vitese atıyor.

dizel ve benzinliye göre değişir. dizelde 2500 devirde vites değiştirmek gerekir ancak sabit hızda sesi artabilir.

araç dizelse dizel partikül filtresi tıkanabilir. 5 bin lira civarı fiyatı var. ara sıra devirli kullanmak iyidir.

düz yolda gittiğini ve dizel olduğunu varsayıyorum. 2200 de kesinlikle vites değiştir.5 e al, hem yakıt ekonomisi için hem de motoru rahatlatan bir durum söz konusu. Fakat benzinli ise normal bu devirde 4. vites.

5. 6. vitese at

Zeytinyağı yumurta pişirmek için uygun değil bence tat olarak. Tuz ve karabiber eklemeyi deneyin.

yapış tarzında bi sıkıntı göremiyorum
aklıma gelen 2 opsiyon var

1-omlet sevmiyorsunuz
2-tuz veya yeterince baharat koymuyorsunuz

biraz da sütle çırpmayı deneyin. ha zeytinyağını da bir iki damla koysanız yeter. fazlası tad bozar

omlet konusunda refika birgul'un videosunu tavsiye ederim.

nasil bir omlet istedigine gore yapim sekli degisiyor.

yumurtayi cok cirparsan icine cok hava alir, o zaman daha kabarik olur.
az cirparsan daha ince tok bir katmanin olur. tuz dokersen cirparken yine sisme azalir. bence sismemisi daha guzel.

yag lezzetin %40'i en az. guzel bir tereyagiyla z.yagini karistirin, bir de oyle deneyin.

kapak kapayinca daha guzel pisiyor. zaten cevirmeden pisirecekseniz kapak kapamaniz lazim, yoksa ustu civik civik kalir.

bir de silikon spatulayla iceri yonde ite ite pisirilen versiyon bence en lezzetlisi.

karemalize etmek önemli, eğer sadece pişti deyip karemalize olmadan kapatıyorsan hata yapıyorsun.

ben de az zeytinyağı ile yapıyorum, baya lezzetli oluyor yaptığım omletler. yurtdışında başkalarıyla bir evde kalıyorum. yiyenler epey beğeniyor. bilmiyorum bir sırrı var mı ama anlatayım.

yumurtaları çırpıyorum, tuzla karabiber ekliyorum, biraz daha çırpıp ısınmış tavaya atıyorum. tava zaten ısınmış olduğu için altı hafiften beyazlamaya başlıyor ve bir şeyle kenarlardan ortaya doğru yumurtayı hareket ettiriyorum ve henüz pişmemiş kısımları kenarlara yolluyorum, pişenler orta kısma geliyor. daha sonra yumurta pişerken üzerine beyaz peynir koyduğum oluyor, kaşar koyduğum oluyor, artık ne varsa evde ona göre bir peynir çeşidi ekliyorum. ıspanak varsa ıspanak da koyuyorum. taze fesleğeni de yakıştırıyorum. sadece peynirle de yediğim oluyor tabii. en son omletin üst kısmı tavayı hareket ettirirken yerinden fazla oynamaz haldeyken (ama aşırı kuru da olmuyor hani) bir yarısını üzerine kapatıp tabağa alıyorum.

mutlaka tereyağı kullan
bir de ben sarısıyla beyazını pişerken karıştırıyorum daha lezzetli oluyor.

tereyağ bir omletin olmazsa olmazıdır.

zeytinyağlı yumurta güzel olur ama omlet olarak değil, yağda yumurta olarak ve az da piştikten sonra az da limon sıkarak çok güzel olur.

omlet olarak tavsiyem tereyağı ya da ayçiçek yağı. bir de malzeme olarak kaşar konulacaksa kaşarı içine değil, pişmeye yakın üzerine eritmek (bence) daha güzel oluyor. tabii bu konular biraz da farklı damak tatları meselesi, ama denemeye değer gibi:)

Bana kalırsa herkesin mezarı sade olmalı heybeti falan bilmem. Fakat bu mezar bildiğin çirkin ve görgüsüz olmuş. Bu da bizim milletin huyu işte. Gerçekten berbat halde umarım düzelir.

bana da abartılı geldi, siz böyle deyince baya sakin görünen bir mezarlik bekledim hatta

Seyit onbaşı zeytin fabrikasında hamallık yaparken zatüreden ölmüştü. Adam yaşarken zaten çok tanınan biri değilmiş Atatürk köyü ziyarete geldiğinde millet adamın kahraman olduğunu anlamış. Yani öyle garip bir durum değeri sonradan anlaşılanlardan.

layık.

biz millet olarak kahramanlarına -maalesef- köpek muamelesi yapmaya bayılırız. Birçok kahramanımızın bir mezar taşı bile yoktur, çoğu kimsesiz ölmüştür.

iyi kötü bir mezar taşı var, düzgün bir mezarı var. bence standartları baya yüksek...

çok çirkin mezar yapmışlar. sade bir mezar + yanına heybetli heykel yakışırdı. neremiz doğru ki?

uruguay’a götürdü diyorlar.

bikaç tane video izledik. tosun dolaşıyo çalışan aletlerin arasında. başkasının tesisi değilse var.

uruguay'a tır ya da gemi kaldırması gerek. o kadar cihazı gümrükten nasıl geçirmiş götürmüş apar topar diye düşünüyor insan.

tosun bi cihazlari uzerine almamistir ki. zaten yeri bilinmiyor sanirim.
bir yerlerde su an calismaya devam ediyor ve birilerine para kazandiriyordur.

tahminim o arsa ve binaların başka bir şirkete ait olduğu ve halen tıkır tıkır çalışmaya devam ettiği yönünde.

adamlar patlayacağını anlamışlar...

gruplarda uruguay'a götürdü deniliyor ama pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. burdan çıkardı diyelim, oraya nasıl sokacak? arada çalışmayan zaman vsvs.

Account Manager'ın farklı bir söylenişi ama iş tanımını okumadan ya da firmayı bilmeden net bir şey söylemek zor.

firmanin ne is yaptigin gore degisir

bitcoin borsası?

ölümden korkuyorum, çünkü hazır değilim
ölümden sonrasına inanıyorum
ölümü düşünüyorum, düşününce yapmam gereken bir çok eksikliği farkediyorum

Hayır
Evet
Evet, "oh ne güzel dert yok tasa yok" (tabi günahlarımız bağışlanırsa) diye düşünüyorum.

Hiç korkmuyorum, hatta arada sırada fani işlerden sıkılınca "komuşum amına ölücez nasılsa" diye kendimi avutuyorum :)

Sadece zamansız ölmekten korkuyorum, arkamda eksik işler bırakmak istemiyorum. Ama "benim işim 80'e kadar bitmez" demiyorum tabi ki :)

Bununla ilgili olarak (ölüm sonrası) aklıma gelen her ihtimalde de "o da olumlu, bitse de gitsek bari" diye düşünüyorum.

Eh, tabii ki içgüdüsel olarak ölüm anına ve ölmeye ilişkin bir korku var mutlaka.

çok korkuyorum.
inanmıyorum, yaşamdan öncesindeki yokluğa dönüş olacak sadece bence.
çok defa geliyor aklıma, nefesim daralıyor.

@john bloor: korkmuyorumla baslayip korkuyorumla biten bir cevap olmus. Olum de sanirim boyle birsey.korkmuyoruz gibi oluyor fakat insan o soguklugu dusununce mutlaka bir korku doluyor icie

hayır
hayır
hayır

hayatın pek bir önemi yoktur, ancak ondan başka bir şeyimiz de yoktur.

kendi ölümümden korktuğum söylenemez ama bazi seylerin yarida kalacagi dusuncesi biraz icimi buruyor. sanirim hayatim boyunca hep o his olacak icimde bi yerlerde. aslinda düşününce bu da çok mantikli degil, öldükten sonra yarim kalan şeylerin bi anlami olmayacak nasilsa. ölümden sonrasina da cok inandigimi soyleyemem. dogmadan öncesi hakkinda nasil fikrim yoksa öldükten sonrasi da boşluk olacaktir diye düşünüyorum.

Eh iste nasil bir olum olduguna bagli, acili bir sekilde olmekten korkarim, uykumda olmek dusuncesi o kadar korku yaratmaz.
Olum sonrasi tamamen belirsizlik benim icin, varligindan da yoklugundan da supheliyim.
Yani ara sira dusunuyorum, hatta intihara yatkin biri oldugumu bile dusunuyorum. Dusundugumu fark edince dusunmemeye calisiyorum, dusuncelerimden korkup.

1- Korkuyorum
2- İnanıyorum
3- Düşünüyorum. Şu dünyada yapmam gereken, yaşamam gereken şeyler var. Bunlar öyle ekstrem şeyler değil. Baba olmak, çocuklarımın büyüdüğünü görmek, sevdiğim memleketimde yaşayabilmek.. Bunları yaşamadan ölmek istemiyorum. İnsan dünyaya doymaz herhalde ama biraz yaşadıktan sonra ölüm de bir başlangıçtır bana göre.. Kalabalık yapmamak lazım, arkadan gelenlere yer vermek lazım :)

ölümden korkmayan yoktur heralde.
ölüm sonrası varsa da yoksa da o an düşünülecek bir durum.
çok fazla düşünmüyorum, sürekli düşünürsen ölürsün.

korkuyorum, inanıyorum, düşünüyorum dua ediyorum en sevdiğim yere gidecekmişim gibi mutlu olayım diye. tüm insanlar için. mevlana gibi düğün misali.

Ben ölümden hiçç korkmuyorum:)
Ama mümkün olduğunca uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorum yani hemen gelmezse iyi olur :)
Ölüm sonrası derken; cennet cehennem reenkarnasyon vb şeylere inanmıyorum. Doğayla buluşacağız işte.. Kadavra bağışı yapma düşüncem var, gerçekleştirirsem tıpa katkının yanısıra öğrencilerin elinde şaklabanlık malzemesi olurum diye düşünüyorum. (bence sakıncası yok, dersleri ağır, sorumlulukları ağır biraz eğlensinler yavrucaklar)

Ölümü tabii düşünüyorum ama çok sık değil. Ayda alemde bir aklıma geliyor. Ölümle ilgili tek endişem arkada kalan evlatlarımın çok üzülmeleri. Bunu istemiyorum.

- Aktif bir korkum yok, bir hafta sonra öleceğimi öğrensem korkardım.
- Hayır.
- Evet, bazan her şeyin yok olacağı düşüncesinden kaynaklanan komple bir boşluk ve karanlık hissi, bazan da her türlü sıkıntının sona ereceği hissiyle bir rahatlama.

valla öyle tuhaf olay ki bu, sözcüklerle tarif edilmesi zor geliyor bana. mesela ölümden korkuyor musun dediğinde ne diyeceğimi bilemiyorum, zira öldüğümden haberim olmayacak ama şöyle diyeyim; hayatta kalmak, varlığımı sürdürmek istiyorum. bu yüzden şu yakın gelecekte ölmek istemem. kendi ölümümden ziyade çok yakınlarımın ölümü korkutuyor beni daha çok, çünkü o süreci ben yaşayacağım, üzüntüsünü hissedeceğim. kendi ölümümde his mis yok.

anlayabileceğin üzere ölüm sonrasına da inanmıyorum tabii, keşke inanabilsem.

Ölümden tabii ki korkuyorum.
Ölüm sonrasına normalde inanmıyordum ama baktırdığım bir faldan çok etkilendim. Söylenilenler tek tek çıktı, şu an metafiziğe inansam mı inanmasam mı kafasındayım.
Ölümü düşündüğümde toprak olup çürüyüp gideceğim geliyo açıkçası sadece aklıma. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Sonra amaaan diyorum, geriye kalmayacak olan sadece ben değilim. Dünya da bi noktada yok olacak. İnsan ömrü şu evrende bir nefes alıp verme bile değil.

Ölünce bunun bilincinde olmayacağım için ölümden korkmuyorum, sonrasına dair bir inancım da yok. Beni asıl korkutan başkalarının ölmesi, bunun üzerine düşününce çok kötü oluyorum.

Dilde korkmuyorum diyorum ama yüzleşince korkmuyorum diyenin olacağına inanmıyorum.
Ölüm sonrasına inanıyorum ve bu yaşam tarzıma etki ediyor.
Ölümü düşünüyorum düşününce üzüntü duymuyorum aksine buradan kurtulacak olmanin verdiği huzur var. Tabi öte yandan diğer tarafta nelerle karşılaşacağımı bilememenin endişesi var.

ölümden korkuyorum evet. ayu gibi duygusal biriyim ve hiç yakınımı kaybetmedim. terk edilince bile az buçuk toparlanmam 1 sene sürüyor. bu acıyı yaşamak da, etrafımdaki insanlara yaşatmak da istemiyorum. hepsini geçtim, ben 30 sene sonraki şampiyonlar ligi finalini izleyebilmek, önümüzdeki kış yağan karı görebilmek istiyorum. öyle çok rafine, sofistike, efendime söyliyim göt göt zevklerim yok. yaşamaya bayıldığımı da söyleyemem, bazen düşüp wefad edesim geliyor. ama tek bir hayatım olduğunu biliyorum ve acısıyla tatlısıyla, dolu dolu yaşamak istiyorum. hani ölürken "tamam yeter artık amk hadi sktir git" desin insanlar benim için, gençti şöyle hayali vardı böyle karı götürecekti vs. diye üzülmesinler. isteğim o.

ilk paragraftan da anlayabileceğin üzere ölüm sonrasına inanmıyorum. o yüzden, adanalı serserinin de söylediği gibi, BU DÜNYADA UNUTULAN DEĞİL İZ BIRAKAN OLmaya çalışıyorum. tek bir roman veya makale yazsam, neblim 30 sene sonra birisi benim yaptığım bi işi görüp "vay aq ne güzel yapmış gebeş" dese falan bana yeter sanırım.

dünyaya kazık çakmak veya dünyayı değiştirmek gibi bir gayem yok. geldim ve gideceğim, bunun farkındayım. ama öyle mal gibi yaşayıp gitmeyeyim istiyorum, tek derdim o. ha bunun için ne yapıyosun dersen hiçbi şey yapmıyom, rastgele yaşıyom öyle. daha bugün aceleyle yola atladım diye araba biçiyodu mesela.

ama bana uzun süre yaşayacakmışım gibi geliyo, neden bilmiyorum. hani böyle "93 yaşında her gün mc donalds'tan yiyen ahlaksız it" tarzı haberler çıkıyo ya, o tarz bi herif olurum gibime geliyo. "iyiler erken ölür" diyolar, o yüzden her türlü ayak kaydırma ve şerefsizliğe de yatkınım, hiç öyle dünyalar tatlısı bi insan değilim. umarım 97 sene daha yaşayıp 120'de ölürüm diyorum şahsen.

buraya da not düşeyim: intihar ettiğime dair çok net, kesin bir kanıt yoksa bilin ki intihar süsü verilmiş cinayete kurban gitmişimdir. kılıçdaroğlu'nun adamlarından korkuyorum.

korkmuyorum.
inanmıyorum.
rahatlatıyor.

babam öldü mesela, ölümün kötü bi şey olduğunu düşünseydim muhtemelen asla uyuyamazdım.

korkmuyorum da, sevimsiz geliyor.
olum sonrasina degil de arasina inaniyorum, arada bir sey var sanki, yeniden dogmaya inaniyorum, ara bir yer, bir form var gibime geliyor, elbette emin degilim,
olumu sik sik dusunuyoum, anne baba vs sik sik aklima gelip senaryolar uretiyorum,
olum beni daha cabuk kararlar vermem, islerimi daha hizli yapmam ve surekli sikayet etmeme konusunda gizliden gizliye motive ediyor.

1) yapmak istediğim şeyler bitene kadar 'evet' , sonra korkmayı bırakacağım.
2) korkma
sadece toprağa gideceksin
sonra toprak olacaksın
sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin
oradan özüne ulaşacaksın
çiçeği özüne bir arı konacak
belki
belki o arı ben olacağım

3) hayır

kuran' ı kerim mealini okuyorum ve ona, allah' a, ahirete inanıyorum.

1- evet
2- hayır
3- düşünmemeye çalışıyorum

1-3) Ölümü günlük hayatta düşünmüyorum ama hatırlatıcı bir şey olursa korkuyorum. Geçen gün kan ve ilik bağışı için bir testler yaptılar; “İhtiyacı olan ben de olabilirim” diye aklımdan geçti, anlık dehşete düştüm.

Ölümden çok korkuyorum, hatta sadece ölümden korkuyorum. Deseler ki “En sevdğin on kişiyi öldüreceksin, sana bin yıl bizden”, oynaya oynaya kabul etmem ama “Yapmam gereken bıysa, yapayım” diyekabul ederim. İyi ama kısa yaşamaktansa uzun ama dandik yaşamayı tercih ederim. Nefes almayı o derece seviyorum ama günlğk hayatın koşturmacasında aklıma gelmiyor.

2) Sonraki hayata, “yalan dünya”ya, sevdiklerimle yeniden buluşacağıma inanmıyorum. Bu dünyada artık 30-40-90 ne yaşarsam o.

iphone 7'nin kamerasi ve genel kalitesi mi6'dan daha iyi olacaktir herhalde. aralarindaki fiyat farki nedir bilemiyorum ama.

iPhone.

aralarındaki 1200 tl civarındaki farka kesinlikle değmeyeceği için mi 6.

mi6 şarjı daha iyi
i7 kamera daha iyidir
ama mi6 çift kamera modu çok iyi
stabillik hız vs mi6 ayfon kadar iyi artık

Mi her türlü. O fiyat farkına sony a6000 alır adam.

Mi6 her türlü döver. Malzeme kalitesi dahil.

nereye dört sene kullanır yahu yeni model çıktıkça yavaşlıyor donuyor i phone.
her türlü xiaomi. yakınıma aldım çok memnun. o kadar para verilmemeli telefona bence

En efsane iphone modellerinden 5s 4 yıldan biraz uzun zaman olmuş çıkalı. 4 yıl 4 ay.

Alet şu an çöpten hallice.

En dayanıklı ve stabil olan modeli 4 sene dayanmıyorsa 6-7-8-x için maksimum ömür 3 senedir. 2 yıl garantili kullanırsın, 1 yıl da idare edersin. Sonra bozulur zaten batarya biter, gidip de orijinalini alamazsın. Çöp olur.

Hafta sonuna denk getirmez onu banka. Ama ola ki hafta sonuna geldi, evet ilk iş gününde sarkar.

ilk iş gününe sarkmış şimdi baktım +1

Ben en son bir yerden bir yere bitcoin transfer ediyorken 12 saatten fazla sürmüştü. Tabii bu süre transfer sırasında verilen komisyonla da bağlatılı. Miner'lar genelde yüksek komisyonlu işlemlere öncelik veriyor. Şuradaki grafikten görebilirsin aslında: btc.com

şu aralar 2 saate gitmesi lazım.

coin'lerin yükselişleri ve düşüşleri tamamen spekülasyonlardan ibaret. Dolar ya da euro gibi hareket nedenlerini açıklayamıyorsun. bu coin'lerin büyük bir miktarını elinde tutanlar bu şekilde çoğu kişiyle dalga geçer gibi oynayıp yüksek meblağlar kazanıyor. Hatta manuel olarak işlem yaptıklarını bile düşünmüyorum muhtemelen arkada bir algoritma ile piyasanın belirli hareketlini inceleyip al-sat yaparak hem fiyata yön veriyorlar hem de çuval dolusu para kazanıyorlar.

çok şişmişti, ondan düştü. daha sonra yeniden çıkacak.

btc yi oradan başka hesaba çekerken 2 btc

500 TL'ye kadar paribu'dan alınıyor sanırım

@stanley weber

alınamıyor maalesef, hesap onayı lazım.

niye çekinilsin ki? 3 sene önce 60 milyon kişinin tüm kimlik ve adres bilgileri internete zaten saçıldı.

yine bu tip dataları satanlar var zaten yıllardır. 3-4 sene önce ofisime gelip bu datayı 3000 liraya satmaya çalışanlar oldu. genelde icra takip işi yapan hukuk bürolarının hepsinde de bu datalar var.

yine en basitinden bir gsm hattı alırken bile tanımadığınız bir telefoncuya kimlik fotokopisi veriyorsunuz.

kaldı ki zaten o ellerindeki kimlikle sizin ıslak imzanız olmadıkça bir şey yapamazlar. yapsalar da çatır çatır dava edip hukuki sorumluluktan kurtulursunuz. bu kadar önemli bir şey değil kimlik veya fotokopisi.

btc ayağına 8-10 siteye kimlik bilgilerimi, selfie vs attım bile..

@fakirpislik06, hat alırken falan kimlik üzerine hat alımı için falan yazıyoruz.

@liberal yaz hocam ne fark eder? bilgiler ellerinde sonuçta.

ben 2013'te üye olmuştum. kimlik falan vermedim üyeliğim onaylı gözüküyor.

var sağ olsunlar.

sevgili adayı tadında olup arayıp soran da var, arkadaşlardan da.

var. şu an geçici süreyle sevgili haricinde diğer her türlü seçenek mevcut.

Çok şükür var. Birkaç dostum iki üç gün sesim çıkmasa 'öldün mü lan tırrek' diye ağzıma sıçar.
Annem ve sevgilim zaten 3 saat haber alamasalar 488584839 kere ararlar.
Bir de okuldan arkadaşlar var bi derse girmesem 5 cevapsız çağrı 20 mesaj oluyor kanki niye gelmedin yağv :( diye.

Bundan 2 sene önce böyle değildi ama. Ne oldu da değişti bilemiyorum.

Ablam, yakın birkaç arkadaşım var.
Eski sevgilim düzenli arar sorar.
İş yerindeki çalışma arkadaşlarım sık sık "sopiro, iyi misin? Hayat yolunda gidiyor mu?" falan diye sorarlar.

coyoteyle aynı durum

Marketci kiz buraya gelip brad pitt yazmazsa kendimi bu sitenin onunde yakarim.

evet. aile harici 6-7 kişi var en az. çok şükür, varolsunlar. hiçbirini de aramam normalde malesef. hep onlar arar. bu da benim ayıbım.

yok ki.

6-7 kisi var aslinda ama yine de kendimi yalniz hissediyom bazen

coyote'nin notu +1

Aile harici düzenli soranım yok. Yazık bana ya 6-7 kişi var diyenler var

var, eşim. sağolsun her gün halimi hatrımı sorar

Var. O kişiler de olmasa zaten bu hayat çekilmez.

Var. 1-2 dost biriktirmişim.

Yani "ee sen nasılsın" diyen az ama 1 hafta aramasan arkadaşın dediği gibi "öldün mü lan tırrek" diyecek var bir iki kişi eksik olmasınlar.

humm... yok. ve sanırım sadece benim yok.

ağır yalnızım.

Genelde ben aramam zaten, kötü olan bu. Ama iyi olup olmadıklarını önemserim. Biri belki 2 haftada sorar ama diğeri plan vs için mesaj atar. Teyzem arar bi de.

kimseyi arayıp sormadığım için yok, arayıp soranlar zamanla "hayırsıza bak, ben de aramıyorum" diyerek uzadılar. aile olarak var; bir kuzenim sık olmasa da arar sorar, onun haricinde babam 2-3 günde bir arar hal hatır sorar. eski sevgilim sorardı o da yeni sevgili yapınca sormaz oldu alksşda.

Bulunduğum konumda bir arkadaş var arada konuşup nadiren buluşuruz. Bir de başka şehirde var ortaokuldan arkadaş onunla en az haftada bir konuşuyoruz Face'den, görüşme imkanı olmuyor tabii.

Yani yok sayılır, benim de kimseyi umursadığım yok.

hiç yok. ama ben de kimseyi aramıyorum.

Yok. Sevilmek istiyorum ben de. Yani olmuyor.

Var, sağ olsunlar ama ben onlarla konuşacak zamana sahip olamıyorum bazen.

ekşi duyuru whatsapp grubundaki arkadaşlar dışında kimsenin soracağını sanmıyorum

çekirdek ailem ve sevgilim var. öyle arayıp soracak bir arkadaşım yok ekstra

var ama;

www.youtube.com

2.5 savaş üstü 1.05

sivil toplum örgütleri siyasi partilerin yerini alacak

Herkes vejetaryen olacak, mecburen.

Petrol kullanımı bitecek, doğalgaz da çok azalacak. Otomobiller tamamem elektrikli olacaklar.

Su savaşları veya göçmen dalgaları olacak. Hindistan veya Çin veya ikisi birden su veya gıda kaynak sıkıntısı nedeniyle büyük göç verecekler. Avrupa bunu durdurmaya çalışacak olmayacak. Sonunda Avrupa Birliği dağılacak ve her ülke kendi kaderine bakacak.

Kanada ve Avustralya süper güç olacak. Özellikle Kanada, Norveç, İsveç, Rusya, Finlandiya gibi ülkeler tarımda çok güçlü hale gelecekler küresel ısınmadan ötürü.

İzlanda yeni bir İsviçre olacak, küçük refah ülkesi.

Bütün zengin siktiriboktan arap ülkeleri abandone olacak, kaçıp gidecek herkes.

Nüfus kontrolü zorunlu hale getirilmesi gibi uygulamalar konuşulmaya başlayacak. Evlatlık edinme yaygınlaşacak ve destek verilecek küresel çapta.

Afrika'dan bir ülkeden atılım bekliyorum. Birinden biri(büyük ihtimal güney afrika cum) baya baya G.Kore gibi gelişecek.

Kuzey Kore dünyaya açılacak ve monarşisi sona erecek.

aziz yıldırım başkan olacak yine.

dünya savaşı.

arsalar çok prim yapacak. insanın değeri hızla düşecek. insan hakları ortadan yavaş yavaş kalkacak.

nerede o eski günler demeye devam edeceğiz..

muhtemelen ben yoğum.

Savaş ve kıtlık bekliyorum, teknolojik gelişmelerle insan ömrü daha uzayacak, insanın iş gücü değeri azalacak.

kulak arkamıza takılan cihaz sayesinde elimizde telefon ekranı almadan "telefonu" düşünerek yöneteceğiz. daha doğrusu onun adı da kişisel bilgisayar olur ama pc mi derler yoksa taşınabilir ultra nano pc mi derler bilemem.

bi nevi google glass düşünün.

önümüzdeki otuz yılla ilgili verebileceğim en net bilgi benim var olmayacağım olur. tabii bundan size ne, değil mi? :/

türkiye'de bile kayıtlı binlerce drone var yani uçan araba hayal ki gerek yok, elektrikli arabalar çok yaygınlaşacak zaten avrupa bunun çalışmalarını çok önceden başlattı. dizel arabalar 2030'dan sonra neredeyse kalmayacak, avrupada bunlar yaşanırken hangi ülkede dizel arabaların sayısı artıyor bilin bakalım?

nüfus bu denli artarsa bir şekilde düşme eğilimine girmek durumunda bu hastalık, açlık ya da savaşla olabilir.

ayrıca yiyecek ve su alanında büyük atılımlar olabilir.

Aliexpress te ruslar bu komün gibi sanki.

vkontakte sitesinde aliexpress üzerine devasa gruplar var.

Tabi ki. Dunyada bedavayi/indirimi her millet sever.

Avusturyada ve almanyada da cok vardir dh olucusu tarzi insan.

Kuehles,komunite var mi iste,aliexpressteki rus isgalini bende yakaliyordum ama bu boyutta oldugunun farkinda degildim.herifler aliyi manipule ediyorlar:)olm aldi de su indirime girmis yasasin yukari saksonya diye hareketler,ya bu arada kauflandda raki 11 euroydu kirdilar orayi ben bile 15-16 sise almisim icmedigim halde.

amerika'da bunun belgeseli var..

Bu mu:
www.youtube.com

değil :(

vocaroo.com şuraya bi mırıldansan?

www.google.com.tr

Bu değil di mi ?

iğneli epilasyon.

iğneli.

Nasıl daha kötü oldu ya merak ettim :D benim de hep sakal yanaklar

lazer, gozlemledigim kadariyla once kalin killari yok ettigi icin ve cok homojen calismayabilecegi icin, tercih edilmemeli. yani, lazere basladiktan sonra, bitene kadar sakal filan birakilamaz bence, cunku kume kume olacak killar ve kotu gorunecek. bir de, bazen ince killar koyulasiyor. astari yuzunden pahali hale gelebilir.

bir de, mesela kil kokleri yandiktan sonra haftalarca killarin dokulmesini beklemek lazim. yuz olunca sorun: tras olmadan nasil beklenebilir ki...

igneli epilasyon da zordur bence, cunku ben sordugumda bitene kadar sen hic dokunmamalisin, demislerdi. yani, tras olamayabiliriz. fena...

tras olmaktan mi sikiliyorsunuz? tam olarak sorun ne? evde sicak agda yapsaniz?

Hayir

maalesef hayir

sıvılar tasınmıyor.

nadir de olsa geçiyor. ben amazon üzerinden hisdistan'dan yağ aldım, gümrükten geçti.

kozmetik komple yasaklı bizim ülkeye girişi yok

versace eros

bilmiyorum bana fresh gelmisti :D

cool water

bütün parfüm öneri duyurularında hep aynı 3-5 parfüm markası. benim tavsiyem buradakilerden alma. sanırım herkes aynı kokuları sıkıyor. d&p falan varsa git seç kokla kokla al.

Givenchy blue label

www.hepsiburada.com

www.sevil.com.tr

ikisi de baya baya fıreş yalnız.

L’eau par kenzo

prada Infusion d'Iris

lacoste essential.

kozyatağı
yıkama + ütüye 3 tl veriyor arkadaşım.

trabzon sadece ütüye 3 lira veriyorum :(

ankara oran'da sadece ütü 3 tl

Saatin kayışı saatin kendisiyle çok uyumsuz. Metal kayış olsa efsane olabilirmiş.

@dissendium www.lidyana.com

metal olanda var da rahat kullanım için deri istiyorum. Tatlı kahve bir kordon takabilirim ilerde yakışırsa. Metalde de siyah sevince genelde düşünmedim nedense :)

vasat buldum. şahsen almayı düşüneceğim bir saat değil

Git saat&saat'ten falan dene. Koluna takmadan anlayamazsin

@dissendium @cay koy geliyorum @ okiler

www.hepsiburada.com şimdi bakınırken bide bu saati buldum çok daha fazla hoşuma gitti sanırım sizce nasıl videosunu da koyayım. Birde güvenilir midir sizce hepsiburadadan teksaat üzerinden almak ?
www.youtube.com

ikinci attığın çok daha güzel ama teksaat'e güvenemedim, donanım haber'e bir sor bence, onlar bilir.

güzel saat. fiyatı da pahalı değil. alınır.

ha ben tommy saat almam orası ayrı konu..

Hb'dan bi kere indirimli bi swatch almıştım, kutusu kırık ve camı full çizik olarak geldi (kargoda olmuşa benzemiyordu, bence öyle paketlenmişti). Ki hb'da farklı satıcılar yoktu o dönem, direkt kendinden almıştım. Kargocuya zor yetiştim tutanak tutturmak için. Diyeceğim o ki, alırsan kutuyu kendin teslim alıp, kontrol edebilecek şekilde ayarla.

@dieselsingle2 @manuel mandalina @111111 Peki lidyana ile ilgili bilginiz var mı orijinal ürün mü satıyordur sizce direkt ? yoksa hb gibi anlaşmalı mıdır bir firmayla

www.trendyol.com trendyolda buldum burada da 550 lira neresi daha güvenilirdir bilemedim kafam karıştı :)

Tommy puma bilmemne gibi uzerine pahali marka logosu basilmis, cin mali 10 lira degerinde uyduruk quartz makineli kol saatlerine 50 kati fiyat vermenin marka gosterisi yapmaktan baska bir getirisi olmaz.

Gercek bir saat sahibi olmak istiyorsan orient veya seiko otomatik saatlere bakabilirsin. En ucuz modellerine.

Quartz da olur diyorsan daha da ucuz modellerini bulabilirsin bu markalarin.

En olmadi git tas gibi casio al, citizen falan bir japon markasi al en azindan. Boyle cere cope para verme.

@dannycarey bu fiyat aralıklarında o markalarda hoşuma gidebilecek bir saat bulamıyorum, güzel olanlarda çok pahalı. Nedense saat konusunda takarken hoşuma gitsin de nasıl çalışırsa çalışsın diye düşünüyorum :) ha isterim tabi güzel bir seiko falan kullanmayı ama şuan o bütçeye çıkamam. bu fiyat aralığındaki seikolar çok basit saatler görünüş olarak.

hocam rossman'da kendi markasının deodorantları var. Alüminyum ve alkolsüz.

(bkz: deotak)

en sağlıkı ve doğal çözüm karbonat.
bildiğimiz düz karbonat.

duştan sonra, yani koltukaltın temizken sürmen gerekiyor. parfüm/deodorant gibi çiçek kokmuyorsun ama ter de kokmuyorsun.

Bir tarif vardı bir ölçü hindistan cevizi yağı, üç ölçü de karbonat. Bunlara ek olarak kokusunu sevdiğiniz bir yağdan da karışımın içine birkaç damla ilave edebilirsiniz. Ben üşenip yapamadım bir türlü gittim yves rocher'dan aldım bir tane deodorant ama bence kendin yapmadığın sürece doğal diye bir şey yok.

Rossmanda çok var seç beğen al.

sağlıklı deodorantlar maalesef ter kokusunu engellemiyor.
sebamed in parabensiz alkolsuz aluminyumsuz roll on u var, onun da kokuya engel olduğu söylenemez.

Ben 4 aydır doğal şeyler kullanıyorum. Denediklerim:

Sadece Karbonat: duştan sonra sürüyorsun bir süre idare ediyor. Benim gibi obsesif biriysen günde 3-4 kez yenilemek lazım. Bir de koltuk altını tahriş edebiliyor.

Karbonat, kaya tuzu, aromatik yağ ve su içeren sprey: bu karışımı spreyli şişeye doldurup sıkıyorsun. Tuzdan dolayı nisbeten kuru tutuyor ama giyside lekelenme yapıyor. Yine sık sık yenilemek gerekiyor.

Hindistan cevisi yağı + karbonatı hiç denemedim bile, çünkü yağ giysilere kesinlikle iz yapar.

Sebamedin roll onun Ph ı düşük. Ben şimdi düşük Ph lı yeni bir karışım yapmayı düşünüyorum. mesela kayatuzu ve limontuzu karışımı. işe yararsa söylerim.

Kısacası sağlıklı deodorant kullanmaya başlayınca 24 h etkilileri çok özleyeceksin.

Çok net söylüyorum deodorantlar, roll-on'lar falan hikaye. Karbonat ne olum diyordum, bir kere kullandım, o günden beri duştan sonra karbonat sürüyorum koltukaltlarıma. Deodorantları sabah sıktıktan sonra akşama doğru ekşi ekşi kokmaya başlıyorsunuz, bir tuhaf oluyor. Karbonat ile günün sonunda sıfır koku (abartmıyorum).

Karbonat+hindistan cevizi yağı ile roll on yapabilirsiniz. Sadece karbonat da iş görüyor.

Karbonat ve pudra karistirip sur.

sadece karbonat neredeyse 2 gün kokutmuyor. ama ph dengesini bozduğunu düşünüyorum. ara sıra karbonat ara sıra normal nivea deodorant kullanıyorum

İsana marka deodorantlar (şu Rossmann'da satılan) diğerlerine göre nispeten masum görünüyor. En azından içlerinde alüminyum ve alkol yok +1 Ayrıca bayağı çok çeşidi var. Ben de geçen gün aldım ilk kez, duştan sonra sürdüm bayağı memnun kaldım. Tüm gün hiç koku olmadı. Sadece deodorantın kendi kokusu geldi burnuma (ki koku gayet güzeldi, saatler sonra hala taze geliyordu burna).

Onlar Amerika'da yaşayıp, Amerika kredi kartları vs. olanlar için

gift card ücretsiz diğerini bilmiyorum"

türkiye'de aşağı yukarı her sene %15 değer kaybeder.

değer kaybı şu demek mesela;
atıyorum 20 tl'ye şu an: 1 ekmek, 1 kilo et, 1 litre su, 1 m3 doğalgaz alabiliyorsun.

1 sene sonra enflasyondan dolayı:
0.85 ekmek, 850 gr et, 850 ml su, 0.85 m3 gaz alabileceksin.

niye çünkü her şeye zam gelmiş olacak. ama senin paran aynı duruyo. değer kaybı bu demektir. ha neden zam olur o ayrı konu. dolar artar, vergi artar vsvs

Her ne kadar miktarı ufak diye nitelendirsen de 3 yıl kullanmayacaksanız kesinlikle türk lirası olarak saklamayın. Ya altın alın, ya döviz alın ama kesinlikle türk lirası olarak durmasın. usd alıp yıllık faize koyabilirsin oranlar çok az olsa da hiç yoktan iyidir.

değer kaybına ilişkin cevaplar verilmiş zaten, o paraya arsa alınır demeye geldim ben. arsalar daireye göre daha çabuk değer kazanabiliyor çevremdeki akrabalara, komşulara baktığım zaman. düşünülebilir bence.

değer kaybının belli bi süresi yok ki? enflasyon dediğin şeyin kendisi başlı başına değer kaybıdır. 20bin tl için uzun vadede en mantıklı çözüm dolar/euro/Altın'dır. bunların üçü hiçbir zaman uzun vadede değer kaybetmez.. biraz önce bir arkadaşa yazdım. ben geçen sene 10000 TL'lik gram altından 1000 tl kar ettim. Sonra aptallık edip yüksekten dolar aldım ve g.tümün üstüne oturdum, orası ayrı :)

Aslında benim anladığım şöyle dolarda,euroda,altında değer kaybeder.Şu an bu parayı euro yapsam 5000 euro olsa, 3 sene sonra 5000 euro ile alabilceklerim de daha az olmucak mı? Direk dövize veya altına geçerek değer kaybını sıfıra indirmiyoruz sonuçta. 3 sene sonra 5 bin euronun da değeri azalmış olcak. Tabi bu rakam türk lirasına göre daha azdır.

dolar, euro, altın tl karşısında değer kaybetmez. yani 20000 tl'ni yurtiçinde harcamayı planlıyorsan değer kaybın olmaz. bak sana ne diyorum, 1 sene içinde %10 kazandım altından. bu büyük bir rakamdır. ha ama kazandığım kadar dolardan kaybettim. ama bu demek değil ki dolar sürekli 3,50'de kalacak. tekrar yükselecektir. mevzu bahis senin bu paraya kısa vadede ihtiyaç duyup duymaman.

not: bak bunlar yatırım tavsiyesi değil. olan biten bu şekildedir, onu izah ediyorum :)

5000 euro ile alabileceklerin,
20 000 tl ile alabileceklerinden daha çok olacak.

eksisozluk.com

basit olarak vodka, limon suyu, soda olabilir.

yapabilecekseniz de meyveli mojito çeşitleri vodka ile yapılıp, güzel de olur.

cosmopolitan, sex on the beach.

@giovanne +1 baska seylere bakmana gerek yok. votka cok aci yeaaa diyenler bu 2 kokteyli rahatlikla icebilir.

bu karışımı sadece 2-3 kişi biliyor :)
karpuzlu votka+uludağ limonata. deneyin, farkı görün
lasdkjasşld

yolo diye uygulama var , teb kartınız varsa ilk yolculuğunuza 50 tl indirim verir bence deneyin bi

@nivoandmira TEB kartım yok maalesef.

havaalanı transferleri 100 tl. 20 lira düşerse 80 olur

anladım öyleyse careem uygulaması var üye olurken FARUKB2 yazarsanız 20 tl bedava oluyor . vaktin varsa bu konuya bak yüzde 50 indirim de alabilirsin üste forum.donanimhaber.com

@dieselsingle2 Uygulama üzerinde hesapladığımda 35 TL çıktı. Bir de gece havaalanına ulaşınca hesaplayacağım. Söylediğiniz gibiyse, normal taksiyle giderim artık.

geçen gün bindiğim taksici ile uberin yasallığını konuştuk. polis sürücüye e yolcuya da ceza kesiyormuş. ama uber bu cezayı karşılıyor sonradan demişti

@gazozailacatmauzmani

Yolcuya ceza kesmiyor polis. Kesilen ceza sadece surucuye oluyor. Yanlis yonlendirmeyelim lutfen.

uber, yakalanirsa, yolcuya da surucuye de ceza kesiyor. kesin bilgi!

uber cezayi odemiyor, iptal ettiriyor. cunku ortada suc yok; uber, vip servis olarak geciyor, ve ulkede vip tasimacilik yasal (bu yuzden hepsi minibus, takso degil). avukatlar da bu sekilde itiraz edince ceza iptal ediliyor.

Midelerine faydaları var. Tüy kusma işi daha kolay olsun diye yapıyorlar.

Arada vermek iyi olur hatta kedi çimi diye bişey var bunun için. Hayvancıkların karnı ağrıyınca yiyorlar.

karınları ağrıyınca yiyorlar

sadece kediler değil köpekler de yer. evet sindirimle ilgili.

Bayılarak izlemiyorum, denk gelince bir sonraki hikayeye geçiyorum ama psikolojik vaka olarak da görmüyorum.

Instagram böyle bir yer, eskiden de "yömök poyloşoyorlor, oyop" diyorduk yani. Takip ettiğin kişiler senin kontrolünde, beş kişiden biri böyle paylaşım yapıyor ve rahatsız ediyorsa bırak takibi yani.

üç günde bir aynı soru soruluyor. valla biz radyoyu çekip atarken bu kadar kasmıyoruz aşdslşsdl chill out!

hiç hikaye izlemiyorum
çözülüyor

varoş..

o hikayelerden bulduğum bir sürü müzik var jamiryo. bence hiç biri şizofren değiller. gayet pıtış insanlar hatta bir çoğu.

radyoyu çekmek değil de, müzik dinlerken kısa videolar halinde snapchat'e atıyorum sevdiğim şarkıların sevdiğim kısımları denk geldikçe.

olaya daha çok müzik paylaşmak gibi bakıyordum, hiç böyle düşünmemiştim.

ortada psikologluk bir durum olduğunu da sanmıyorum ama.

edit: kafayı yemişsiniz lan.

edit: eazy + 1

bilinçaltında arabam var ve özgürlüğüm elimde, bi tık üstünde fazlasıyla boş bir adamım, kendi ayak izlerim yok ve millet ne yaparsa bende varım mesajı. fazlası değil. sözüm de meclisten dışarı, polemik çekemeyecek bir günümdeyim.

radyoyu çekenleri bilmiyorum ama arabada klip çekenler versiyonu var bunun bir de, ben izlerken utanıyorum.

Otomobilde teypte mp3 çalmıyor ya da Bluetooth falan ile bağlayamıyor ve istediği şarkıyı istediği zaman dinleyemiyor fakir, o yüzden radyoda sevdiği şarkı çıkınca mutlu oluyor diye düşünüyorum abdhaabdh. Ciddi ciddi pis fakirler demedim ama kabul edelim kısmen doğru bu cümle.

Bırakınız yapsınlar, bırakınız eğlensinler. Başkalarını rahatsız etmediği sürece eğlenenlere karışmıyorum. Direkt sağ kenara basıp geçiyorum o tip hikayeleri.

Arabam var. Geziyorum. Egleniyorum. Mesaj bu. Ama bence normal ya.

kroluk olarak görüyorum. haftada 3 kez de bu şekilde paylaşımım bulunuyor. biraz kroyum. evet.

müzik dinlemeyi seviyorum ve o sıra Spotify üzerinden sevdiğim bir şarkı çıkınca araba radyosunu çekip atıyorum. Bazen dışarıda telefondan dinlerken sıradaki şarkı sevdiğim bir şey olunca ekranı çekip atıyorum. Ama arabanın önünde falan çekmem, dışarı çıktığımda bira bardağını çekmem, gece kuluplerinde etrafı çekmem. Benim olayım sevdiğim müziği paylaşmak.

Onlari yapanlardansa, onlarin bu yaptiklarini kafalarina takip bi de neden sonuc iliskisi kurmaya calisanlarin daha ciddi problemleri oldugunu dusunuyorum. Story falan bunlar icin var. rahat olun biraz sizi ilgilendirmez.

Gençler resmen bana yaşlandığımı hissettirdiniz bu soruyla.
Başlığı anlamadım, soruyu okuyunca yine anlamadım, cevaplara geçince anca anlayabildim olayı.

Özdemir Asaf " herkesin bir hikayesi vardır ama herkesin bir şiiri yoktur" demiş, şimdi herkesin çok çok hikayesi var ve hala şiiri olmayan çok. Benim konuyla ilgili yorumum böyle.

Kişisel olarak ben "niye yapıyorlar ki" şeklinde yaklaşmıyorum bu tür şeylere, rahatsız oluyorsam tıpkı 3. sayfa haberlerini okumamam gibi sınırlarımın dışına çıkarıyorum, hoşlanıyorsam, bana bi şekilde hitap edebiliyorsa "kalsın" diyorum. Ara ara baktığım birkaç sosyal medya hesabım var, hepsinde yaklaşımım bu şekilde.
Adı üzerinde mecra medyanın sosyal olanı, her türden olacak, normal. Çoğunluğun tercihi popiler olanın gidişatını belirleyecek. Yemek gitti (tam gitmedi o da) araba radyosu gelmiş, bakalım o gidince yerine ne gelecek.

Geniş boyuttan bakınca da; sosyal medya patronlarının trend yaratma çabaları, gençliğin dinamikliği, eğitimdeki durumumuz, gelir durumumuz, aile terbiyesi... gidiyor. ekmeklik malzemeden pasta çıkmıyo olsa olsa lezzetsiz makarna çıkıyor.

Ondan daha elim daha acil çözülmesi gereken sorunlar var. mesela şu:
www.eksiduyuru.com

Şimdi baktım çıkıyor bende hem 1 hem 2.

open.spotify.com

buldum :(

Shimano nexus vites kutusu mu diyim şeysi:)

göbek bilyası dağılmış, değiştirdin mi tamam.

Komple vites kutusunu değiştirmem gerekiyor o zaman?

tık sesinin göbekten geldiğine emin misiniz? bu tip "tık" sesi genelde pedaldan gelir. göbek olması düşük ihtimal. daha doğrusu şöyle diyelim; hepsi aynı anda bakıma girmiş bir göbek ve bir pedal düşünürsek bilya sorunu yaratan ilk ekipman pedal olur. Göbek nispeten daha dayanıklıdır.

Lens inanılmaz derecede fark yaratabilir. Zum lens tavsiye edemem ama portre için Canon EF 50mm f/1.8 STM alın. Çok ucuz ve harika bir lens.

Kit lensi olan 18-55 düşük kalite bir lens ama kullanmayı ve fotoğraf işlemeyi bildikten sonra çok güzel işler yapılabilir. Kaliteli bir lens ile kıyasladığımızda 18-55'in neden kit lens olduğunu anlayabilirsiniz.

Lens her şeydir. Dediğin çekimler çok farklı. 17-50 tamron aradığın lens. Ama fiyat/performans canavarı portre ağırlıklı çekim yaparım diyorsan 50mm f1.8 şu an vatanlgisayar fiyatı 300 lira. Doğa ve manzara çekimlerinde de 18-55i kullanırsın arkadaşın dediği gibi iyi bir editle harikalar yaratabilirsin. Kullanacağın en işine yarar 1. program lightroom, ikinci program photoshop olacaktır.

compactta 10x dediğin yaklaşık olarak 240mm eş değer odak uzaklığı oluyor. yani yüksek zoom oluyor aslına bakarsan =).

18-55 is olsaydı iyiydi ama orta vadede sana yetecektir. portre için diğerlerinin söylediği gibi para yoksa 50mm 1.8 en uygun çözüm.

18-55 başlangıç için işini görecektir. boşuna para verme. bir müddet onla takıl sonra yetmediğini hissetmeye başladığın zaman yenisine geç. zaten %60 olasılıkla sıkılıp bırakacasın bu "hobiyi".

hesaplı bişey istersen tamron veya sigma 17-50 f/2.8 veya canon 18-135 f/3.5-5.6 düşünebilirsin, hepsi 18-55'ten daha iyi lenslerdir.

ama dieselsingle2'ye katılıyorm 18-55 ile fotoğrafla iyice yüz göz ol, ihtiyaçlarını belirle, ona göre lens bakarsın. hesaplı deneysel bi şeyler istersen eski m42 helios lenslerinden bi tane edinip adaptör ile kullanabilirsin, ama kuş muş çekmekle çok ilgilenmiyosan geniş açı ile daha çok pratik yapmanı tavsiye ederim (bu eski lenslerin ucuzları genelde 50-55mm arası oluyor ki senin kameranda aslında 85mm'ye tekabül ediyo yani bildiğin ucundan tele portre lensi)

@argent dawn

30x zoomlu compact var da ondan dedim :)

Zara bir kere zaten %95 her mağazası çok dolu olan bir marka. Ben çalışmayı tercih etsem daha boş olan çok herkesin gelmeyeceği markaların akına uğramayan şubelerini seçerdim. Hatta daha az müşterisi olan mağazada bu adamlar neden çalışmıyorda tıklım tıklım olan mağazaa çalışıyorlar diye de hep merak etmişimdir. Yani iş kolay bulunmuyor orası ayrı. Yöneticinizle konuşup bulunduğunuz şubeden başka bir şubeye geçiş sağlayabilirsiniz. Ya da yeni bir iş arayın hem tecrübeniz ve diliniz olduğu için daha lüks markalarda işe girebilirsiniz. Lüks mağazalara çok fazla müşteri gelmiyor. Onun dışında ataşehirdeki bir avmde arkadaşım under armour markasında çalışıyor sürekli patronlarıyla iş arkadaşlarıyla snap atıyor ortam baya iyi sanırım birde oraya bakım sizede yakınsa :)

Is hayatı boyle. Zaraya has bi durum degil. Baska bi yere girsende aynı durumla karşılaşacaksınız.

Ekstra iş her yerde olur. Ben LCW'de çalışırken depoyu düzenlemiştim tek başıma. Normalde satış danışmanı olarak çalışıyorsun ama yeri gelince kasa personeline bile yardım ediyorsun. İş yığıyorlar diye çok takma. Burada eğitimin daha önemli. Bütün derslerden kalmış olman facia. Ben olsam bırakırdım maddi durumum çok kötü değilse.

@powepuffgirl İstanbul'da değilim, bulunduğum şehirde 2 mağaza var, daha boş olandayım ben ama boş değil kesinlikle yine. Geçerli bi sebep olmayınca isteğe göre şube de değiştirmiyorlar. Öyle çok lüks markalar da yok buralarda aslında :) .


@dissendium ekstra iş her yerde oluyordur özel sektörde tahmin edebiliyorum ama benim sıkıntım ekstra işin ekstralıktan çıkması bi yerde, depo kasa bunlar lazım oldukça destek olmak zorunda olduğumuz yerler, ikisinde de 1'er eleman eksiği var ama bütçe yok deyip almıyorlar, eleman alınmayınca her gün desteğe ihtiyacı oluyor bu bölümlerin, atıyorum 8'e kadar depoda çalışıp 8'de reyona inip koştur koştur toplamaya çalışıyorum, sonra yeri geliyor bi işiniz var satış onu da doğru dürüst yapmıyorsunuz diyorlar. Çalışmazsam okuyamam destek olanım yok, çalışırken de okulla yürütemiyorum. Sağlıksız bir insanım zaten kolay hasta oluyorum, devam zorunluluğum var, sürekli okul iş okul iş götüreyim diye uğraşırken de zatürre oldum geçen kış üzerinize afiyet, okul rapor kabul etmiyormuş bilmiyordum, devamsızlıktan kalınca bütün derslerden gitmedim bende. Şu an yaz tatilinde okul zaten ama seneye de yine bu tempoda devam edip yatağa düşmeli hasta olmam yoğun ihtimal, bayram indirim yoğunluğu derken yoğun ve yorucu çalıştık, şu an yaz ortası soğuk algınlığı oldum, tuvalet kağıdı rulosuyla geziyorum mesela.

Hani belki diyeceksiniz ki biz ne yapalım çözümsüz saçma bi durum, çözüm için değil de iç dökmek için yazdım daha çok aslında.

yoo nankörlük yapmıyosunuz. hepimiz bazen bunalıyoruz. insan yaptığı işten zihinsel olarak tatmin olamadığında yaptığı her iş onu yoruyo. takdir edilmemek, saygıdan uzak muameleler görmek de bununla beraber daha çok moral bozuyo. okula bence ağırlık verin. zara sizi kurtarmaz. don satarak bi yere varamazsınız. tamam para kazandırır ama sonuç? hedefiniz üniversiteden mezun olmak sonuçta. don satmak üzerinde bi kariyer inşa ettiğinizi düşünmüyorum. duymazdan, görmezden geleceksiniz çalıştığınız süre müddetinde. daha iyi bi iş varsa araştırın.

Inditex mağazalarının şartlarının diğer part time mağazacılık işlerinden daha iyi olduğu iddiası koca bir yalan. İyi olan tek yanı parasının biraz daha fazla olması. Birkaç yüz lira için de insanlık dışı bir muameleye maruz bırakma kendini.

Diğer mağazalarla görüşme halinde ol. İş bul ve buradaki işini sonlandır. Zara
kapitalizmin zirvesinde bir marka olduğu için sen ne yapsan onlara asla yaranamayacaksın.

Okulunu bitirmeye odaklan. Bu iş geçici neticede. Dersleri ekme bir daha.

saatlik 10 liraya geliyor desek asgari ücretin iki katı maaş alıyorsun demektir. bence iyi para. sık dişini

Başka ne iş yapabileceğini, oturup enine boyuna düşündün mü? Bence ilk iş olarak hocalarının yanına git, bir bir durumu anlat. Çalışmam lazım ama gücüm yetmiyor okulla ikisini yürütemiyorum de. Sana okul içindeki öğrencilere verilen işler konusunda yardımcı olmaya çalışırlar. Onların da saat ücreti 10 lira üzerinde oluyor. Kredi/burs varsa kyk'dan, idare eder seni. Olmaz iyi bir maaş lazım dersen de ingilizceni kullanabilirsin. Resepsiyon olur çeviri olur. Netflix mesela iletişime geçmeye çalış, iyi para veriyorlardı.

Para iyi yalnız. Erkek arkadaşım nike'ta part çalışıyor 1000 lira alıyor. Bazen primle 1200. Bazen ama.

Özel ders versen süper olur. Lcw kısmi part alıyor haftada 15 saat, o ve özel dersle götürebilirsin belki okulu

Gravity uygun fiyatlı ve kaliteliydi. Pazarlık yapın. Canınızı emanet edeceğiniz için çok ucuzunu aramayın.

tabii ki once guvenlik. mevzu bütçe olduğundan biraz pazarlık edelim dedik.

Biz focus ile yapmistik, memnun kaldik. 2 sene önceydi, benzer bir ücret ödedik yanlis hatırlamıyorsam.

Bu arada ben pazarlık yapabilen biri degilim de arkadaşım denedi, oralarda pazarlık pek yapılmıyor. 8 kisi atladik, kisi basi 10 lira indirim yapmislardi ancak. Bence de pek pazarlik denemeyin.

deep blue uygun olabilir. ona da sorun. min min fiyat 260 tl + üstüne komisyon ekliyorlar 300 tl oluyor. paraşütçüler anlaşmış, 260'tan aşağıya atlama şansınız yok. (dönem dönem değişiyor fiyatlar, bu dönemde 260)

Mıknatıs varsa yaklaştır. Çekerse çeliktir. Alüminyumu mıknatıs çekmez. Çelik, demir alaşımı olduğu için içindeki demir nedeniyle mıknatıs tarafından çekilebilir.

Mıknatıs iyi fikir, teşekkürler. Şimdi denedim büyük olanı çekiyor küçüğü çekmiyor. muhtemelen büyük çelik küçük alüminyum.

Alüminyum zararlı, kesinlikle kullanmayın. Hayatınızdan tamamen çıkarın.

kola kuuları falan da alüminyum değil mi? kaynağı nedir acaba bu bildinin?

dhl %99.9 gümrüğe sokuyor. istanbula gelince mail atarlar.

dhl'yi arayıp gümrük çekme belgelerini istedim. nufüs cüzdanı fotoğrafıyla beraber imzalayıp gönderdim. süreç bu şekilde işliyor.

bu belgesel sorularının büyük kısmını yanıtlayacak

www.youtube.com

Tüplü sportif dalış sınırı 35-40mt'dir, daha derine gidilebilir ancak eğitim amaçlı olarak. Zaten 30mt'den sonra canlılık çok azalır, görülecek pek bir şey kalmaz, ışık da azalır.
Bir de teknik dalış ve extended rage dediğimiz dalış çeşitleri vardır. Kullanılan malzemeler ve dalıcıların soluduğu gaz oranları farklıdır. Daha derinlerde daha uzun süre kalabilirler.
Işık olmasa da okyanusların en derinlerinde yaşayan canlılar vardır, gözü olmayan balıklar var mesela. Oksijensiz yaşayan canlılar da mevcut.

Köpek balıklarının beslenme, üreme, göç vb etkinlikleri takip edilip yüzeye yakın oldukları zaman görüntülenebiliyorlar, sürekli aynı derinlikte bulunmuyorlar. Her köpekbalığı veya balina çeşidinin yaşadığı derinlik farklıdır.

benim bu konuda bilgilerim çok genel. ama bildiklerimi anlatayım.
Oksijenin artık çok çok az olduğu ışığın olmadığı ortam da da ona uyum sağlayan canlılar var. Canlıların hepsi oksijene muhtaç değil. Başka şekillerde de solunum mevcut.

Bir de belgeselleri insanlar tüple dalarak çekmiyor. Ekipmanlar, deniz altıları falan var. Ve bu senin dediğinden (30-40mt) çok daha derinlerde de çekiliyor.

Ama 12. kilometreye kadar gidemiyorlar diye biliyorum. ya da şöyle diyim. içinde insanla 12. km ye gidebilecek bir araç yok. Ama bir kamera göndermek de ak la kara değildir bence. büyük çoğunluğuna insansız araç gönderiyorlardır.

Ama 30 40 mt de çekilen de bir ton belgesel var tabi.

Bilgilerim çok genel. lise biyolojisiyle harmanlanmış genel kültür. Yanlış çıkarımlar olabilir tabi. Ama googlelayarak çok daha doğru bilgilere kolaylıkla ulaşabilirsin.

James cameron 10 bin mt altında yaşayan organizmalar bulmuştu.
www.livescience.com