sırf bu sebepten tkp-hdp kırması olarak oyum akp'ye artık. gerçi tayyip'in, kağıt üzerinde akp ile ilişkisi yok şu anda ama olsun.

(bkz: var mı nazo gibisi)

Bence de. Papa'yı ayağına getirttiği için çocuk katili olmasını, kendi ideolojisinden olmayanı eziklemesini göz ardı edicem.

hayırlısı olsun. iyi uykular.

ağzından da öpmüş mü?

sözlük amele diye duyurudayız ama buranında gidişatı belli

hayır.

mehmet ali ağca da vekilliğe aday olsun; tam hayalindeki ülke oluruz.

sarhoşluk halinin insana kattığı şey cesaret ve duygusallıktır. ne istediğini biliyorsan sarhoşken karar verirsen risklerini daha çok görmezden gelirsin.
"...ama yaparsam şu olur. amaan olursa olsun sikerim geçmişini..."
risk yönetimi adeta sıfıra iner ve duygularınla düşünürsün. o yüzden daha çok sarhoş olunca eski sevgiliye mesaj atılır ve sonradan pişman olunur.
konu insan ilişkileriyse, sarhoşken karar ver demem tabi ki uygun olmaz ama, sarhoşken de bir düşün derim. kaybedecek bir şeyin yok. keyifli olur en azından o tribe girmek.

Ayıkken tabi ki. Sarhoşken irade sakat kabul edilir hukuken, o sırada doğru düzgün düşünülemediği için.

sarhoşken farklı bir pencereden bakarsınız. ayıkken zaten hep ayıksınızdır hep öyle düşünüyorsunuzdur belki yalan bile söylüyor olabilirsiniz kendinize. ama sarhoşken daha samimi geliyor her şey.

Ben sarhoşken alınan kararların tamamen bilinçaltımızdakilerle vr ayıkken alamayacağımız kararlar olduğunu düşünüyorum.
Sarhoşken aldığım kararları uyguladığıma hiç pişman olmadım bi de . Gerçi dünyayı kurtarma kararı almamıştım ama :)
Sarhoşken aldığımızmkararlar aslında içten içe isteyip denemeye cesaretimiz olmayan kararlar.

Ha ama konu çok ciddi ise, sarhoşken bi karar alıp bu aldığınız kararı ayıkken ölçüp biçip tartıp ona göre düşünmenizi tavsiye edebilirim. Tabi sarhoşken o kararı uygulamaya geçmeyin olur mu.

Psikolog olarak diyim ki her bastirilan sey bilinçaltı dedigimiz alt bolume atilir. Zira bilincte kalmalari yasamaktan izdirap doguracak sikintilar, catismalar dogurur. Alkol bilincle bilincaltinin arasindaki kapagi acar ve orada saklanmak istenmeyen ne varsa yukari, aciga cikar. O yuzden ickiliyken cesaret, ask, ozlem, istek, saldirganlik vb gelir.

Eğer ayiken ve alkoluyken ayrı şeyler düşünüyorsun bu işte bir sakatlık var biraz daha düşün. Neden farklı düşündüğünun sebebini bul.

hayatını daha çok sarhoş olarak mı geçiriyorsun ayık olarak mı? hangisinde daha fazla zaman geçiriyorsan ona göre kararını o yönde vermelisin.

duygusal bi karar alacaksan her ikisi de olabilir. ayık nispeten daha iyidir.

mantıklı bi karar almak istiyorsan; bi sigara vur, sonra düşün.

@jesterdvine peki cevap verecek olsanız ne derdiniz ? hangisinde alınan karar daha sağlıklı veya daha doğrusu asıl isteğimizi ve mutluluğumuzu sağlayacak karar olur?

Eğer bloga google analytics kodunu eklersen yine analytics üstünden öğrenebilirsin.
www.google.com

Statcounter da iyidir.

bendim o ya. boşuna uğraşma. İstanbul'dayım ben :)

yandex.metrica'yı da deneyebilirsin.

statcounter.com bence de baya iyi.

kim, ne zaman, hangi tarayıcı ile ziyaret etmiş, ekran çözünürlüğü neymiş, nereden ziyaret etmiş, senin siteye tıklamadan önce hangi siteyi geziniyormuş (googledan mı aratmış, bi başka blogtan reklamını mı görmüş mesela) hepsini anlatıyor.

whos.amung.us de iyidir

cpanel kuruluysa awstats'a bak.

Ülke listesi, arama motorundan hangi sözcüklerle gelmişler, blogunda ne kadar durmuşlar, aylık-yıllık ziyaretçi grafiği, hangi işletim sistemi, hangi tarayıcı kullanılmış, son ziyaretçilerin ipleri vs vs birçok bilgiye ulaşabilirsin.

İlaçlama şirketleri böceklerin geçebileceği her yere ilaçlama yapıyor, böcek o zehiri aldığında anında ölmüyor yuvasına gidip orda diğer böceklere de bulaştırıyor bu şekilde zincirleme olarak kökleri kuruyor. Ben geçen hafta bizim evi yaptırttım, yaptırdığım günden sonra bir tane bile canlı böcek görmedim evde

@goodyes: cevabınız için çok teşekkür ederim. biz de canlısını görmüyoruz, ama evin içinde var olduklarını bilmek de kötü bir his, acaba bu ilaçlama şirketleri böcekleri yuvalarında, topluca bertaraf edemiyor mu, tek silahları geçebilecekleri yollara ilaç koymak mı? yani daha açık sorarsam bir anda tümden kurtulma ihtimali var mı?

önce bi ilaçlarlar.
kimi hamamböcekleri ölmeden yumurta bırakıyorlar etrafa ve o yumurtalar bi kaç güne tekrar çıkıyor.
o sebeple bi 10-14 gün sonra tekrar ilaçlanmasında fayda var.

ayrıca jel diye de bişi var, etrafa belli yerlere bu jeller sürülüyor.. yemek diye alıyor bunu hayvanlar, yuvalarına götürüp orada toplu zehirlenme yaşıyorlar.

gölcükte askerliğimi yaparken kakalak sebepli ilaçlama yaptırmıştım. önce dumanla zehirlendiler, ikincisinde de duman ve jel kullanıldı. mutfağı baya pis kullanmama rağmen bi sene boyunca hiç böcek görmedim tekrar.

genetik bir şey değil çoğu kızda erkekte spor alışkanlığı yok iskandinav ülkeleri bebeleri ilkokuldan beri okulun spor salonunda yüzme vs gibi gerçek spor dalları ile uğraştığından taş gibiler. bizim kızlar ergenlikten beri nuttella parmaklayıp hamur işine gömüldüğünden selülitli armut gotlu tavuk bacaklı oluyorlar.

Siz de yokluktan kime bok atacağınızı şaşırdınız

@vfgert +1

farkında mısın bilmiyorum ama birleşik devletler gibiyiz, ilkokul yıllarını hatırla. arnavut,laz,kürt,çerkes vb. kaç milletten kız var bu topraklarda biliyor musun? sadece bir erkek olarak ben;arnavut,bulgar,yunan ve türk meleziyim. yani "yöö bü törk küzlöri dö çök çürkön" demekle olmuyor. net konuşuyorum düşünce yapısına girmezsek bu ülke çok güzel kızlara sahip. ve güzellik olarak koca memelerden bahsetmiyorum kişilik sahibi güzellikten bahsediyorum, herkesin güzel diyebileceği değil yani.

hiç unutmam, almanya'da yaşayan bir arkadaşım, bir yaz bir alman arkadaşıyla gelmişti. bizim için ortalama tipte sayılan bir kızımızı gördüğünde götü düşmüştü çocuğun. hatta şaşırmış, aynı kızdan mı bahsediyoruz diye tekrar tekrar sormuştuk "şu giden kızı mı diyorsun" diye.

insan denen yaratığın, kültüre göre şekillenen bir hamur olduğunu anlayalım evvela. mesela türkiye'nin boy ortalaması gün geçtikçe artıyor. neden? çünkü yeme içme kültüründen, sosyal hayatına, oradan spor bilincinin gelişmesine kadar pek çok konuda değişiklik yaşıyoruz.

boy, kilo gibi fiziksel özellikler göz rengi gibi değildirler. ilk çocukluk yıllarından itibaren beslenme ve küçüklükten başlayarak yapılan düzenli spor insanı fiziksel olarak çok çok başka yerlere götürebiliyor.

bir insanın bütün gelişim yılları boyunca sadece düzenli, sağlam kahvaltı yapmış hali ve yapmamış hali karşılaştırılsa herhalde çok fark olurdu.

beslenme, spor kilit noktalar olmakla birlikte bir husus daha var.

mesela avrupalı kızlar. bizim kızlarımızdan daha rahat, daha hürler. kendilerini doğrudan, açıkça ifade edebiliyorlar. bu onları daha mutlu yapıyor. daha pozitif oluyorlar. daha rahat ve alımlı giyinip, daha bakımı olup, daha çekici davranabiliyorlar. bir kadın mutluysa özgüveni vardır; özsaygısı gelişmiştir; bir kadın hür hissediyorsa rahattır, güzedir; kendine bakıyordur. bir kadın, olanakları varsa yeme içmesine de dikkat ediyordur; sporunu da yapıyordur.

@kmtetrfn cok istisna bir ornek vermissin. valla bircok gavur arkadasim var okuldan tanidigim, istisnasiz hepsi turkish girls are so ugly bro deyip duruyorlardi. tabi kizlar da ayni sekilde turk erkeklerinden haz etmediklerini belirtiyorlardi.

soruya cevap vermek gerekirse, hem genetik hem de gelisme caglarinda spor yapmadiklarindan ve toplumca karbonhidrat agirlikli beslenmemizin etkilerinden oturu vucutlari gorsel olarak cirkin oluyor. turk erkeklerinin suratlari falan cirkin olsa da cogunlugumuz en kotu sokakta futbol gecmisimiz oldugundan vucutlarimiz cok sikintili olmuyor.

eldeki malzemeden anca bu çıkıyor

sorumluluğun en az yarısı türk erkeklerinde yani

Size genelde öyleleri denk geliyor bence. Ben de dışarıda bazen öyle kızlar görüyorum ki maşallah insan dönüp dönüp bir daha bakıyor. Özellikle yeni nesil gayet uzun boylu. Saracak daha mantıklı şeyler bulun.

Bu konu cok derin ve bir o kadar da her iki taraf icin aciklidir hic girme derim ancak tespit dogrudur.
Edit: bu arada ben buradaki cogu arkadasin dediklerine katilmiyorum, katilmadigim gibi siddetle de karsi cikiyorum ve dediklerini curutecek elimde mesnetli bilgiler var. Isim bitsin aksama kadar elimden geldigince yazarim.

tmby2 artı 1.

girip de çıkılabilecek bir konu değil bu.

işim gereği 10-14 yaş arası çocuklarla ilgileniyorum.

belli bi yaşa kadar fiziken fazlasıyla spora yatkın gelen çocuklar, 11-12'den sonra hafiften şişmeye başlıyorlar. beslenme ile ilgili ciddi uyarılar yapsam da dinlemiyorlar..
fazla kola tüketiyorlar; zaman, miktar göz etmeden sağlıksız besleniyorlar; şekerli yiyecekleri çok yiyorlar.
13-14 yaşında hafiften yağlanmaya başladıklarında bu ne kendileri ne de arkadaş çevreleri için sorun oluyor. lakin 19-20 yaşlarına geldiklerinde sanırım o noktadan sonra o alışkanlıklardan dönmekte zorlanıyorlar.

bi de bahsedilmiş ama, spor işi var tabi. çok sportif değiller.

son olarak; türk kızları daha büyük bi stres içinde. toplum baskısı, aile baskısı, kendi kendilerine "ben prensesim" diyerek yarattıkları öz baskı streslerini körüklüyor. o prenseslik mevzuu zaten bi noktada kısa süreli aşırı yemek yeme isteği de doğurabiliyor...

www.eksiduyuru.com

Burada konunun bence cozulmusu var.

Kadınlar arasında spor daha az yaygın. Kadınlar arasında yine "tatlı krizim geldi" bahaneli şeker/karbonhidrat tüketimi de daha yaygın. Netice bu.

gören ve duyan da türk erkeklerinin her daim fit, 180 üstü, baklava kaslı, gür saçlı ve normal vücut kıllarına sahip olduğunu düşünür.

Şaka mısınız ya? Kızlar gittikçe guzellesmeye basladi artık. Daha bakımlı, daha güzeller. Sac makyaj kiyafet.. Yüz bulamayınca kötülemeye ne kadar meyillisiniz.

Boy mevzusu hiç önemli değil ayrıca. Sokakta erkeklerin dönüp dönüp baktığı kizlar öyle boylu poslu degil. Yüz güzelliğidir bi kızı asıl güzel yapan.

Uzun olunca ne oluyor ki? At gibi diye dalga geciyorsunuz. "Cok uzun yeaaaa"

hani düzgün türk erkeği nerde?

Beslenme + spor eksikliğinden kaynaklı. lahmacunları pideleri löp löp götürüp, cipsleri yiyip, biraları içip bütün gün yatınca öyle oluyor. Erkekler de yiyor içiyor ama çoğu erkek en azından haftada bir halı saha maçı ve sürekli daha hareketli olduğundan yakabiliyor.


evet kısa bacaklı kızlarımız da çok o genetik ama herkesin niyeyse hayran olduğu fransız kızlarına bakıyorum bir de bizim kızlara bakıyorum, bizim kızlar onların yanında bildiğin taş lan taş.

bilirkişi olarak konuya açıklık getiriyorum;
çünkü fakir bir ülkeyiz.
makarna,pilav, margarin...evde(hamur işleri) ya da dışrıda (fast food) ucuz yemek öncelikli olarak besliniyoruz.
karnını zor doyuran birine doymamış yağ oranından, karbonhidrat dengesinden,konserve yeme, teflon kullanma, glikozlu besin tüketme gibi önerilerden bahsedemezsin.

yine aynı sebepten spora öncelik tanınmıyor.
yine aynı sebepten kişisel bakım ön planda değil. insanlar hayat gailesini bırakıp nasıl güzel görünürümün derdine düşemiyor.

ikinci sebep de sosya kültürel yapı ve ahlak anlayışı.
yaşadığın ülkede beden eğitimi dersi kaldırılıyor sen hala sadece kızlara/erkeklere bahane buluyorsun.

www.ulusalkanal.com.tr


bir insan (aynı şey erkekler için de geçerli) ne kadar az çıplak kalırsa kendine o kadar az özen gösterir.

muhtemelen ileride sizin de kızınız olduğunda aynı yaklaşımda bulunacaksınız. erkek çocuk amcalara gösterirken* kızınız uygun yaşa geldiğinde arkadaşlarıyla rahat rahat takılamayacak, ilk gençlikten itibaren "o etek kısa, o şortu giyme" gibi sözler dikte edilecek.
hadi siz hiç bahsetmeseniz bile yolda sokakta yürüken, oturuken, merdiven çıkarken sürekli rahatsız edilecek.

bütün bunlara göğüs gerip, hala vücudunu gösterebileceği kıyafetler giyerse, iyi beslenmeyi "tercih edebilecek" kadar parası olursa, spor onun için lüks değil ihtiyaç olabilirse ortalama bir genetik formatla şu anda sizin olduğunu düşündüğünüz görüntüden daha iyi bir hale gelebilir.

doktor türk kızlarına bok atmışsın da türk erkekleri de çok ahım şahım bir şey değil yani. nabza göre şerbet. 190 lık adamlar da gördük hepsinin tuhaf tuhaf tipi var. cidden yakışıklı bulmak zor. türk kızlarına kezban diye genellemek kolay ama türk erkeklerini apaçi diye genelleyince ooooo.

ayrıca tamamen genetik. 190 boyunda olan babanın bir çocuğu 180 olurken bir çocuğu 165 lerde kalabiliyor. her şey vücutla alakalı. ayrıca sen hangi kızlara bakıyorsun bilmiyorum ama benim gördüğüm kızlar güzel. beşiktaşta, kadıköyde, taksimde, bağdat caddesinde, nişantaşında, bebekte çok güzel kızlar var. biraz oralarda takıl istersen :) insanları genelleyenlerden nefret ediyorum harbi.

he bir de sen her rus kadınını güzel sanan tipler var. biraz dünyaya açıl, almanları,amerikalıları ne kadar obez olduklarını gör bence.

dünyanın hiçbir ülkesinde kadınlar çok güzel, ya da çok çirkin değil. güzel de çirkin de var. öncelikle bu konuda bir anlaşalım. türk kızlarında da fiziği bozuk olan var, güzel olan da var. aynı zamanda erkeklerimiz de böyle. kimisi çok fitken kimisinin göbeği kendinden önde gidiyor, o göbek ayrı bir şahsiyet. ayrıca çok şikayetçiysen türk kızlarıyla bir alakan olmaz, sıkıntı yok. bu kadar dertlenilecek bir durum yok ortada. ergenliğin alemi yok kardeş.

güzellik göreceli be kardeşim.
bana güzel; sana ortalama, vasat ve hatta çirkin bile görünebilir.
veya tam aksi.
çok genelleme yapmak yanlış ama çok güzel kızlar da var.

ekmek.
erişte.
pirinç pilaavı.

ben buna kültür deyip geçiyorum. erkekler olarak biz de çirkiniz. günümüzün güzellik algısı yüzünden, erkeklerin "güzel" görünmesi daha kolay. kirli sakalın olsun, elin yüzün düzgün olsun, az biraz spor yap kimse dönüp "çirkinsin" demiyor. ama kadınlar için öyle değil. yok götü büyük olsun memesi büyük olsun osu olsun busu olsun.

baskı içinde, bol karbonhidratla beslenen çocuklar büyüdüğünde uzun boylu, seksi, yakışıklı olmaz. görüyorum turistleri falan mesela, herife bakınca "OOOO SPOR" diyosun.

biz en fazla çocukken mahallede top oynuyoruz işte, çok küçük bir bölümümüz profesyonel olarak devam ediyor. 100 gençten taş çatlasa 10'u spor yapıyordur. spor salonunu buna dahil etmiyorum. o da spor elbette ama çıkıp basket oynayan, koşan, ne bileyim okçuluk neyin yapan adam yok burda. çünkü fakir toplumuz, genelde yapacak gücümüz de yok aslında.

buna rağmen bence çirkin ya da güzel bir ırk falan değiliz. belli bir özelliğimiz yok. çok ama çok güzel bir sürü kadınımız da adamımız da mevcut.

Aslinda su 'yanlis anlasilmasin kesinlikle asagilama yok' lafin bile durumun gercekligini ve vahamiyetini aciklar nitelikte, varolan ozellikleri o kadar kotu ki bunlari oldugu gibi aktardiginda dalga geciyormus asagiliyormussun gibi duruyor.
Bir kere su: ' cogu kizda ve erkekte spor aliskanligi yok' kalibini ve genellestirmesini kenara birakip gercekci olalim. Kurulmasi gereken cumle sudur: ' cogu kizda spor aliskanligi yok'
Bunun kendi icerisinde nedenleri mevcut toplumun baskilari ve kizlarimizdaki bana nasil olsa bakacaklar ve bakiyorlar benin vajinam zaten degerli ve her seye esdeger bununla.her istedigimi elde.edebilirim edebiliyorum.bu yuzden kendimi de gelistirmeme gerek yok illa gelisecekse makyaja sac boyamaya guzellige basit yollardan ulasmak yeterlidir diyor ve caba istemeyen ugraslara yogun sekilde giriliyor, sac boyama makyaj pahali kiyafetler falan.
Toplum tarafindan baski var kizlara.laf atoyorlar disari yollanmiyorlar dogal olarak sahile kosuya ciksa laf atiliyor vs vs vs spor salonunda bile geyik.bellidir o haci hatun erkek karisik mi ben de yazilayim maksat belli.
Dogal olarak spor.yapilamiyor bakin nedenleri kendi icinde vardir bunun sebeni erkeklerdir peki.erkekler neden yapar kizlar vermiyor abaza oluyor falan falan falan aptal bir paradoks var ve konu bu degil konu cirkin olup olmadiklari. Nedenleri degil. Gece disari cikma o oyunu oynama yok onu yapma ne isin var bu saattte disarida peki ne rasitizme kurban gitmis gibi yampiri yumpiri ice donuk.kizlarimiz oldu. Isin aci veren yani o tiple hava 1500 kisi kendini bilecek bakin gene nedeni vardir o gotu erkek kaldiriyor falan ancak konu bu degil. Neden degil konu var mi yok mu? Ki var.

Sizin erkek dediginiz hic olmazsa.haftada bir kez halisaha yapmakta eyyy hanimlar beyler,60 dakika full tempo kosma ne demek bilir misiniz mac sonrasi kramponu cikarttin mi soguk havada ayakkabida duman cikmasi demek hey yavrum hey. Spor yapmiyormus erkekler, lisede top oynamayan gider basket oynardi. Bakin bakalim yurtdisi ile kiyas yapin lisansli kiz ile lisansli erkek oranlarina erkekler kizlara oranla nasil baskin cikacak.
Cocukken hatirlayaniniz olur gunde 2 defa mac yapardik sokakta 2 tas bulduk mu o kale olurdu. Eve yemek yemege gitmezdik cunku bilirdik ki girdik mi annemiz bir daha bizi disari yollamayacak ya ekmek arasi sokella yaptirirdik ya da para toplar plastik bardak fruko kola piknik buskuvi alirdik.
Kimse gelip de erkek spor yapmiyor demesin, yapiyor kaniti da ortada kadinlarin mi fizigi daha bozuk erkeklerin mi?
Sonuc ortada.
Kaldi ki kuculdukte ebatlar o kuculen yapida hata belli olmaz ve sirinlesir kadinlar bu kadar kisa yine de o bacaklarin yamuk oldugu belli oluyor. 1mm cizgi cek yamuk olsun 10 cm cizgi cek yamuk olsun hangisi belli olur 10 cm belli olur. Dusun kadinlarimiz ne kadar berbat durumda.
Malzeme farkli mi degil, ayni.anne baba ancak kardesler arasinda ucurum var? O zaman malzeme degil tek fark o spor iste kendini gelistirmemek.
Durumu iyi kadinlara bakin fizikleri iyidir neden cunku etraflarinda askinti olacak tip yoktur. Salonda barzo yoktur kulupte ayi yoktur elit kesim vardir sporu seve seve yapar.
Bu arada ideal kadin boyu 177 ideal erkek boyu 184'tur. Sizde 1.84 erkek mi daha fazla 1.77 kadin mi fazla turkiye'de????
Turk erkegi turk kadinindan ustundur bu kadar basit. Zaten yurtdisina evlenen erkek sayisi yurtdisina evlenen kadindan fazla. Daha fazla begenilmenin en buyuk gistergesi.
Guzellik konusu var ayri facia kadinlar bu kadar makyaj yapmasi daha guzel yavrularimiz olacak biz gen havuzu essizlesmesi icin secilim yapiyoruz bunlar sutyen korse sac boyasi makyaj ruj falan cirkinler kendilerini guzel.gibi gosteriyor biz de guzel diye kaniyoruz sonuc: hilkat garibesi bir genclik.
O tatli krizleri falan da sevismeyende gorulur. Erkek kadindan da daha cok yer erkekgin yaktigi ve ihtiyac duydugu 3 tabak kadin 2 tabak erkek yakiyor da sen mi yakamayacaksin.
Yag oranlarina girmiyorum onlar kanla dengeleniyor cunku.
Sanki turk erkegi cok iyi diye savunanlar var. Su kalip bile cirkinliginizi kabul ettiginiz ve erkekler de.bizim kadar cirkindir dediginizi gosteriyor aslinda ki erkekler de sizin kadar kotu durumda degil anlattik yukarida.

Bir de penis kiskanci arkadas var goster amcana pipini lafina kil. Kusura bakmayinda kizlar da kiz.l babasi olmadan baba oldum yemeyin diyenler.icin boburleniyor. Otekiler de pipisi var diye boburleniyordu aynu bokun lacivertisiniz.
Birisi de cikmis artik kizlar daha iyi makyaj daha iyi kiyafet seviyor diyor. Makyaj mi yani guzellik anlayisi makyaj midir. Makyaj kendi uzvu degil ki kiyafet de kendi uzvu degil disaridan temin edilir bunu kisiyi yucelten guzellestiren bir arguman olarak kullanamazsin.
Ki soyle bir kolaylik var kadinin seksi gorunmesi icin bogazini tutmasi yeterliyken erkekler icin six pack diyorsunuz:) bunun icin hem kas calisacaksiniz hem zayif kalacaksiniz. Yani 2 kadinlar.gibi tek is degil.
Edit: buzuk yiyorsa surada yazan erkek ve kadinlarin entrylerine bakalim ilk 3'e kim bilgi.kim anket girmis bir de boylari kilolari yazalim bakalim erkeklerin ortalamasi mi daha ideale yakin kadinlarin ki mi ideale.daha yakin? :)

nasıl güzel kız yok lan??

şimdi gelip bir zıratpozun teki yine bana ''ama sen bilkenttesin, yok ama sen küçük zengin bir çevrede yasıyorsun ondan'' diyecek ama sokağa çıktığında bir sürü kız var kafelerde restoranlarda oturan eden. ben şahsen güzellik oranın son 20 yılda eskiye göre deli arttığını düşünüyorum, ha oran olarak hala diğer ülkelere göre (avrupa fln) az tabii ama yinede baya bir düzelme var. şahsen okulda çok güzel kızlar görüyorum her gün :P

milletçe şu boy takıntısından kurtulamayacağız amk.

kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş

@call me allah'inizi seveyim bir seyler yazarken destekli mantikli akilcil cumleler kurun.

Ne demek '' kedi uzanamadigi ete mundar dermis'' o mu yani sorun onun icin mi kotu diyoruz?
E turk kizlari da turk erkeklerini kotuluyor ne yani simdi onlar da soyledigin gibi erkekleri elde edemedigi icin mi? Kotuluyor?
Suraya bir kadin ciksin beni beceren yok mu diye bagirsin 20 tane turk erkegi siraya girer? Girer mi girer? E hani elde edilemediginden kotuleniyordu?

2 bıra ıcmıyorlar da ondan

@tmby2

1ncisi "yazarken destekli mantikli akilcil cumleler kurun" demişsin. ama senin verdiğin cevaba bakıyorum. kurabildiğin en mantıklı cümle yukardakiyse durum kötü.

2ncisi bi kadın çıkıp yok mu beni beceren derse sen onu elde etmiş olmazsın zaten. kadın derken yollulardan bahsetmedik burda.

3ncüsü demek ki elde edemeyenler var ki bu duyuru açılmış. öylelerine de kedi ciğer cevabı gayet yerinde bir cevap.

4üncüsü eğer sen hem türk kızlarını kötüleyip hem de kuyruk salladıklarında peşlerinden gidiyorsan o da ayrı bi mesele. demek ki iki yüzlüsün

5incisi bence türk kızları güzellik olarak gayet muteber. belki bir Ukrayna kızı değil ama yine giderleri var. Beğenmeyen Rusya'ya gidebilir.

6ncısı. Beauty is in the eye of the beholder

bu daha gider böyle ama bu kadarı yeter.

muhalefet olmak icin soylemiyorum ama tam tersi. son bikac senedir ozellikle cok guzel kiz goruyorum 93 sonrasi falan. turk erkeklerin genleri daha sikintili gibi geliyor bana. ayrica nerde o 100 tane 1.85+ ya biz mi denk gelemiyoruz sokaga ciktigimda kendimden uzun erkek goremiyorum nerdeyse. surdan hesap et turkiyedeki en yakisikli insanlar diyince akla bi kivanc bi kenan geliyor. kadinlari saysan bitmez. niye oyle cunku anneye cekiyo kizlar :(

nb: boyum 176 elestirmek icin yeterince uzunum

senin algın o şekilde seçiyor gördüklerini..

türkiye de kendini 170 sanan o kadar 158 adam var ki aklın çıkar..

kalça geniştir türk kadının da ayrıca bu da genetik bir şey.. erkeklerimiz de dar omuzludur.. çok hayvan gibi çalışmayanları hariç..

sidik yarıştıracaksak erkekler her konuda üstün yalnız.
erkeklerin 1,58 olup da 1,70'im diyeni pek bulunmaz, en önce kendi arkadaşları dalga geçer zaten. ama kadınların en az 5 cm fazla söylediği bilimsel bir gerçek.

@baldur..
gözlerimin gördüğü kadarıyla benden kısa o kadar çok adam bana gelip 170im dedi ki ilk duyduğumda güldüklerim oldu kendimi tutamayıp..

ben 167-168 filanım yani benden kısa adam..

ayrıca hatundan kısa olmayı erkekler yediremez.. hatunların kısa olmakla bir sorunu yok..

nası hatunların kısa olmakla sorunu yok ya. topukluları kim giyiyor?

@baldur
topluklu olayından çok uzaksın bence sen.. o sadece boy uzun görünsün diye giyilen bir şey değildir.. uzun olmak için almadım hiçbirini, güzel durduğu için biraz tabi o da bence, seksi göründüğü için aldım..

erkekten kısa olmak sorun değildir, ama erkekler için yanındaki hatundan kısa olmak çoğu zaman sorundur..

ya abi gözlerimle gördüm kaç adam ya.. en kısası bile min 170 der 160 olsa bile demez yani bunu..

hacı aşağılama yok demişsin de ağızlarına sıçmışsın be

Ben de cevaba sporsuzluk diyorum. Türk kadınları potansiyellerinin çok azını kullanıyor bence. 10 potansiyelleri varsa 6 kullanıyorlar. Doğru spor, doğru yaşam ve yemek tarzı ile bayaa değişirler.

Ayrıca kilo problemi var maalesef genelinde. Suratlar çirkin bile olsa zayıf kadın kıyafetleri daha iyi taşıdığı için daha güzel görünüyor.

@tmby2 ideal kadın boyuna 177 ideal erkek boyuna 184 demiş. Bunu neye dayanarak söylüyor merak ettim. Dünya boy haritasında erkeklerin en uzun olduğu ülke Dinaric Alps, erkek ortalaması 185.6 cm kadın ortalaması ise 171.1 cm. arada 14 cm fark var. 177cm boyu olan kadının erkek versiyonu 191-192dir bence.

öncelikle ağlayacaksanız yazmayalım. @baldur'a da katılıyorum o bu mevzusunda bir insanda bu kadar topuklu sevdası varsa nelerin eksik olduğu bellidir. yurtdışı görmemiş adam olsak bizi yiyeceksiniz. ulan hepinizden çok memleket görmüşümdür benden büyük cümleler nasıl kurabiliyorsunuz anlamıyorum.

@call me, birader sen demiyor musun ki kötüluyorsunuz çünkü: '' cukunuz yetmiyor'' ben de diyorum ki turk kızı da kötülüyor okuman yazman var sukur. onlar da mı elde edemediğinden kötülüyor? hala daha cevap alamadım. ya hadi bunu 3-5 kişi için dersin de en azından benimle konuşurken bunları yapma be paşa. sana kendimi ben değil, baldur anlatsın ya da gir bak mahlasıma özelliklerimi oku :D.

diğer etmen arkadaşlar birisi bir şey dediğinde argümanı olsun. en azından burada böyle gördüm desin. yok öyle bu böyledir demek. belki sallıyorsun nereden bileceğim. türk kızlarının fiziğinin düzgün olduğunu söyleyen bir yapının dediklerini ben sorgularım arkadaş kusura kalmayın.

@sharon aslında şu 191 falan diyoruz ya yok o 191 falan. bizimkiler o kadar kısa ki topuklu giyindiğinde erkeğin yanında kaşlarına falan geleceksin zannediyorlar neden çünkü alışmışlar.
doğrusu topuklu giyindiğinde erkekten uzun olmandır. bunu denden söylüyorum, 177 topuklu çekince 1.84'ten uzun olur mu olur?
peki diğer faktör. kadında ideal oranlar bacak uzunluğu belden kafasına kadar olan kısmımdan biraz uzun olur doğru mu? doğru. sence bu özelliği barındıran 1.77 kadın ıle 1.84 ın bacak mesafesi aynımıdır hemen hemen aynıdır. bu da yatakta ayakta neredeyse tüm pozisyonları sağlar. açık ve net şekilde onun eşidir.
ben eskiden havacılıkla uğraşıyordum benim zamanımda ki bu sektör cidden zordur ve sıkı işler mevcut ideal aranan boy kadınlarda 1.60 180 erkeklerde 170 190dır.
siz 190lık erkek diyorsunuz. optiumum maksimum olur mu? belli ki bu arada bir yerde.
şimdi hiç moda ile alakanız yoksa bile açın ftv izleyin bakın orada çıkan erkek ve kadınların boylarına. kadınlar 1.74 180 arası neredeyse hemen hepsi böyle. erkekler 182 187 arası. açın izleyin. zaten 1.90'dan uzun manken yok gibidir duruşlar pozlar üzerinde elbise oturduğu koltuk güzel göstermediğinden istenmez. bunu da bilmiyorsanız artık konuşmanın manası yok.
he diğer oran natgeo'da araştırma yapmışlardı 1.77 kadın 184 erkek şeklinde. örnek de naomi campbell erkek ise christian bale erkekte bacak ve gövde eşit kadında bacaklar daha uzun diyordu.
ve butun bunları birleştirince aslında natgeo'nun araştırmasının ne kadar da tutarlı olduğunu gösteriyor?
başka sorusu olan.

hala daha kızlarımız çok güzel diyenler var.
ya arkadaşım saçını boya
kaşlarını aldır
memeleri büyük göster
toparlayıcı kullan
ruj sür sağlıklı görün
tenine pudralar allıklar sür bozuk cildin belli olmasın
topuklu giy boyun uzun dursun
kalem kullan gözlerin şekilli olsun.
kusura bakmayın da yani bunları yapanlara güzel diyemiyorum ya içinizde bunları yapanlara güzel diyenler var.

ayrıca tekrar söylüyorum sorun bunun nedenleri değil. sorun bunun gerçek olup olmadığı. konu erkekler falan değil. zaten sen erkekler ''de'' söyle böyle dediğin an bunu kabullenmiş savunma yapıyorsun demektir.
ve ben hâlâ daha dediğimde ısrarcıyım az laf çok iş. şuraya girilen entryleri kişilerin boylarını ve kilolarını yazalım bakalım kim daha ideal :D

öyle yok bol enseden atma. biz en cok kimin imlada sıctığın en cok kımlerın anket bos beles baslıklarda takıldığını görüyoruz.
son olarak topuuklu uzun görünmek için giyilmez diyen var.
abi siz herhalde çolukla çocukla konuşuyor zannediyorsunuz kendiniz.
güzellik bir bütündür. ve birkaç unsur barındırır. topuklu ayakkabı güzel duruyor diyorsun evet güzel duruyor nedeni de belli. kasları gerer popuyu toplar boyu uzun yapar o esnada aynı kiloda ve daha uzun durduğun için zayıfmışsın hissiyatı veririr. bilmem anlatabildim mi?
yani gelip de uzun gösteriyor diye almıyoruz güzel gösteriyor diye alıyoruz cumlesi çok saçma.
güzel göstermesi bile yeterli kaldı ki neden güzel gösteriyor onemli olan bu. güzel göstermesinin nedenini de yukarıda yazdım.

bu arada son olarak. beşiktaşlı oyuncu vardır serhat çok da delikanlı adamdır. belki bilirsiniz geçen yıl falan evlenmişti. karısının da tweeti var.

'' hey sen 1.74'ün altında olup da ben yanımda uzun kadın severim diyen erkek parmaklarına yukselsene bir şey diyeceğim'' gibi bir şey, ve bunu basketbolcu eşi söylüyor ki kendisi de çok değerli uzun bir koçun kızıdır. bilmem anlatabildim mi?

giyip gitsin de ayrilin ya. bu ne boyle.

gerci senin kiza zarar verebilecek potansiyelin de var, insallah bir an once birbirinizin hayatindan tamamen cikarsiniz.

diz üstü bir şortla bunun arasında bir fark yok. onu kabul ediyorsan, bunu daha kısa diye kabul etmemen tuhaf, nihayetinde şort bu.
erkek, yaşlı.

ortama göre davranmıyosa, davranamıyosa ayrıl gitsin. sonra iş inada biner daha beter olur. 24/m

giyip gitsin de ayrılın +1

şortun boyunda sıkıntı yok (dışarıda şort giymeyen bir kadın söylüyor bunu), ama hava şort için o kadar da sıcak değil sanki.

engelleyemezsin, derdini makul bir dille anlatırsan ve mantıklı bir sebebe de dayanıyorsa giymemeyi tercih edebilir; ama ayrılırım diyen bir adam olsa o etkinliğe bile kalmaz ayrılırdım zaten. Söylemlerini değiştirmelisin.

etkinlik ne? sonrasında bir plan var mı? hangi semt(ler)de?

aşırı rahatsızsan etkinliğe bırak, çıkışta da git al.

türkiye burası. onu giydi diye taciz eden de çıkar elbet giydiği yere göre. fakat bunu söylersen sen örümcek kafalı oluyorsun. ayrıca kadına güvenmek ya da "kadın istemezse" hikayeleri gerçekten işe yarar gerçekçi şeyler olsa dünyada tecavüz ya da taciz diye kavramlar olmazdı.

özetle sultanbeyli, bağcılar, esenyurt vb. yerlere gitmiyorsa, etkinliğe gidip sonra evine dönecekse ya da yine nezih bir semte geçecekse bırak giysin. zaten gittiği yerde kadınların hepsi daha kapalı giyinecek olsaydı kendisi böyle bir seçim yapmazdı diye düşünüyorum.

26m ist :D

Arabayla gezmiyorsanız sıkıntı, haklısın sen. Ama arabası varsa/araban varsa sen haksızsın arkadaşım :D

@nawar, taciz, tecavuz kiyafete bagli bir sey degil. o kiz o etkinlige vucudunun her yerini orten bir kiyafetle de gitse taciz edilme ihtimali var. diger ihtimalle de esit derecede hatta.

bak çıktı bile bir tanesi.

@burasi ne garip bir yer hiçbir kıyafet ya da takı ya da alkol şu bu vs. tecavüz ya da taciz için geçerli bir sebep değildir. fakat lütfen artık mini etekli kız ile bol pantolonlu vs. kıza olan taciz tecavüz eğiliminin farklı olduğunu kabul edin.

Tabii ki çarşaf giyse bile tecavüze uğrama ya da taciz edilme ihtimali var. benim demek istediğim o mu sence?

@nawar, hic bosuna uzatmayayim. ben o bahsettigin egilimin farkli oldugunu da dusunmuyorum. benim fikrim boyle.

@ nawar ne olur deme bunu. gerek sözle tacize uğradığım, gerekse elle cinsel saldırıya uğradığım her defada bol pantolonlu idim veya üzerimde kalcamı kapatan kalın palto vardı.

bakışla rahatsız etme ve söz ile taciz etme vakaları etek ve şortta artış gösterebilir ama böyle bir genellemeye gitme. neredeyse 30 yıldır yaşayan bir kadın olarak aksini söyleyebileceğim gerek kendi deneyimim, gerek kadın arkadaşlarımın yaşadıkları, gerekse mesleki sebeplerle görüp ettiklerim var.

Biraz sakince düşününce yaptığım kıskançlığın abartılı olduğuna karar verdim, giyimine karışmayacağım eğer hoşuma gitmeyen bir durum var ise neden belirtmeksizin ayrılırım daha iyi.

kaymaktutmayansicaksut'un kurduğu bu cümleyi dedim ben:

"bakışla rahatsız etme ve söz ile taciz etme vakaları etek ve şortta artış gösterebilir..."

"kapalı giyinin tacize uğramazsınız" gibi bir şey çıktı mı ağzımdan? yazdım mı öyle bir şey? hemen karşı saldırıya geçme çabası...

@nawar pardon ama benim dediğim şeye nasıl demiş oluyorsun o cümleyi? aramızda yaklaşık 6 dakika var, editsiz.

saldırı veya savunma değildi, sakince yazdım, ifade kullanmadığım için öyle anlaşılmış olabilir. ayrıca şu cümlenize istinaden yazıldı:
''fakat lütfen artık mini etekli kız ile bol pantolonlu vs. kıza olan taciz tecavüz eğiliminin farklı olduğunu kabul edin. ''

grimer sana su kadarini soyleyeyim, bir insan giydigi kiyafetten cok daha fazlasidir. sevgilinin seni sevdigine gercekten inaniyorsan -ki bu senin sozunu dinlemesinden gecmez- bu tur seylere takilarak sadece ona, kendine ve iliskinize zarar verirsin.

ha olur da hosuna gitmeyen bir seyden ayrilacak misin, hangi sevgilin olursa olsun, bu hosuna gitmeyen sebep giydigi kiyafetten daha onemli olsun.

@kaymaktutmayansicaksut ana düşünce olarak o cümlenin aynısını kurdum ya da kurmaya çalıştım manasında dedim. sizin dediğiniz cümleye yönelik (onu eleştirir vs.) bir şey demedim.

yuhh şort giymekten ilişki bitirmek turşu suyundan ayrılmakla eşdeğerdir.

kusura bakma ama nasıl bir yerde yaşıyorsun bilmiyorum ama muhtemelen şort giydiği için ona bakan kişi senle benzer kafa yapısında olacaktır.

(erkek, 28, şehir istanbul köken ardahan. yeterince açık oldu mu?)

üç şey de ben diyeyim mevzu almış yürümüşken:

1- şort yüzünden ayrılıyorsa(n) zaten sizden bir bok olmaz.

2- benim hacıapla da böyle şeyleri seviyor. ne edeyim? ben de türkiye'de doğdum büyüdüm, yanımdayken bir defasında ibnenin biri benden hızlı davrandı, yumruktan kurtuldu, kaçtı sonra. hacıaplayı bırakıp peşine koşmadım tabi piçin. gerçi mevzu uzaktan bakma değil beni de kız gibi yabancı sanıp laf etmeydi ya farkı yok. demeye çalıştığım, alışacan. orospu çocuğunun biri (ki burada neredeyse tüm toplum oluyor bu, kadın erkek fark etmeden) yüzünden kıza eziyet etmeye yazık. hem benim hacıaplanın son giydiğini görsen herhalde sen şimdiye bin kere ayrılmıştın amk.

lan elbise yüzünden ayrılır mı bir insan birinden? ikinizde de kafa yok demektir bu ha.

3- tecavüz olayı anlık şartlanmışlıkla alakalı bir şey. planlama da var, yok değil ama mevzu aşırı anlık bir duruma bakıyor karşı tarafın rutinine göre davranılması gerektiğinden. elbiseye bakan bir şey değil. taciz ayrı, kökünde acz var kelimenin. aciz bırakma demek. burada bir şekilde alımlılığın etkili olduğunu düşünenlerdenim ben de. ha çözüm de kadınları kapatalım değil erkeklerin gözlerini kapatalım, gözünü kapamayanların da apış aralarını kesip kurtulalım oluyor. yavşak orospu çocukları. anasını satayım bacak/meme gördüğüm zaman kafamı çevirmeyi adet edindim sırf ilgi için böyle giyinenleri dahi görmemek ve bir saniye de olsa bakıp rahatsız etmemek için (ki sevmek/moda/rahatlık/vesair gibi daha baskın ve büyük sebepler var mezkur konuda), ibnenin evladı orospu çocukları laf atmaktan sıkıştırmaya envai çeşit şeyi normal görüyor. "%99 müslüman" memleketin islami ahlakının ben...

29 kadin. oldukca kapali giyinirim (tesetturlu) yine de tacize ugradim. aciga-kapaliya bakmiyor ulkemiz primatlari.

kolsuz bluz giyiyor bir kadin degil mi, kollari gorunuyor. tahrik edici oluyor mu, hayir. bacak da aynen oyle, bildigin kol gibi bir uzuv. suh bir tavir, ya da butunleyici aksesuarlarla falan ekstra bir erotizm katilmadiysa benim dikkatimi bile cekmiyor. tabii erkeklerde daha farklidir, ama dedigim gibi zaten o kafada olan erkek pantolon giysen popona bakiyor, her yerini ortsen de bakacak bir yer buluyor yani. en sevmedigim seydir kiyafetime karisilmasi. ne bu hanim kizimiza, ne de sonraki sevgililerine yapma oyle seyler. fikrini soyle kibarca, dikkate alip almamak ona kalsin.

Cirkin. Eni konu cirkin ve hadsiz bir tutum baska bir insanin secimlerine karismak.

Ayrilip ayrilmamaniz da kisisel fikriniz. Ha karsinizdakine ayrilik sebebi olarak bunu sunarsaniz, akli basinda bi insan deparla uzaklasir zaten yani oyle soyleyeyim, hic puruzsuz ayrilirsiniz. Diger insanlarin sevgilinize bakmasina sinir oluyorsunuz ve cozum basit giymesin diyebilmeyi uygun goruyorsunuz, dahasi yaz geliyor diye de dertlenmissiniz belli ki. Ayrilin bence, kiz rahat etsin bari.

yok şunu yaparsa ayrılırım; yok bunu yaparsan ayrılırım; yok küfredersen kalıcı ban yersin; yok flood yapma atarım.

bu nedir yahu? öyle hemen ipleri atmak nedir arkadaşım? en ufak fikir ayrılığında ilişkini ortaya atıyorsan kusura bakma ama biraz yeşilçam'dan musdaripsin demektir. kartal tibet, bir tamer yiğit olmadı bir ediz hun etkisi farkediliyor.

eski sevgilime aptalca davrandığım zamanlar geldi aklıma. yapma böyle basit hatalar. rahat bırakacaksın kızı. giyinmesini istemiyorsan o şortu, başka şekilde ikna edeceksin. ama ille de giyinecekse konuyu uzatmayacaksın. senin istediğin gibi biri olursa onu sevemezsin. kendini istediği gibi ifade edecek. aksi takdirde ya mutsuz ve sorunlu bir kadın ya da giden bir kadın göreceksin karşında.

ben olsam bırakırım giyinsin. milletin koluma taktığım kıza bakması pek ilgilendiğim bir mesele olmuyor. sana ne yahu. sen de bakıyorsun şortlu kızlar görünce. bakmıyor musun?

yapma bunu diego yapma. valla seni çok net anlıyorum da yani şort giyiyorsan ayrılırıma kadar geldiyse o daha fena.

erkek.

ayrılın gitsin. kıskançlık genelde-her daim değil- güvensizliğin ve bencilliğin sonucudur. ilişkinizde kendi keyfinizi, sevgilinizin huzurundan öne koyuyorsanız, başkalarının ona bakmasından onu sorumlu tutup ona çemkiriyorsanız, ciddi sorunlar olabilir. oturup, saygıyla sevgiyle çözemiyorsanız; birbirinizi üzmeden bitirebilirsiniz.

güzele bakılır, estetiğe bakılır. başka bi partide, başka güzel bi kıza sen nasıl bakabilirsen; insanlar da kız arkadaşına bakabilir.

Summer is Coming.
Bir sonraki gördüğümüz terli meme çatalı senin hatuna ait olabilir o zaman.
Kızın gözünde değerini düşürme bunu tartışma konusu yaparak bence.
Belki de iyi bir kızdır, sadece bacaktan ibaret değildir.

biri bana şort giyersen ayrılırım dese, ayrıl derim. hatta o etkinliğe tangamı giyer öyle giderim. boş işlerle uğraşma.

Kızla ayrı dünyaların insanlarısınız. Haklılık-haksızlık durumu değil bu.

bu kadar kendine güvenin yoksa eziyet etme kıza ayrıl
gerçi böyle "maço" seven kızlar da var.
kız kaç yaşında? Seninle kaç sene önce sevgili oldu onu düşün.
O kadar senedir, anası babası, abisi, dayısı amcası kıza giyinmeyi öğretemedi, senelerce tecavüzlere uğradı kız, şimdi sen sahip çıkıyorsun öyle mi?

Senin için iyi yada kötü fark etmez zevklerinden tercihlerinden vazgeçmiyorsa ayrıl gitsin. ayar olurum böyle kızlara.
hep banacı olurlar

ayrıl. kızı rahat bırak kanka

Simdi bak ayrilma dur. Oncelikle iki ihtimali de sorgula.

1- aptalca davraniyorum
2- aptalca davraniyor.

1- aptalca davraniyorum. Cunku gittigimiz yerde tum ilgiyi ekstra dikkat cekecek bir kiyafet giymiyor. Herkesin kapali kiyafet tercih ettigi ortamda alevlenecek gibi durmuyor.

2- aptalca davraniyor: arabamiz yok. Yolda buram buram anadolu insaninin gozle soymasindan agzinin salyalarindan rahatsiz oluyorum.

Cozum: taksi ile ulasim mumkun mu? Maddiyat nasil? Oyle bir sorun varsa kiz arkadasin "anlayissiz" biri. Ciddi bir konusma gerekiyor.

2/a: Etrafin bakislarindan rahatsiz oluyorum. Bakiyoruz hacim. Kapali da olsa. Istemsiz bakiyoruz. Yaninda sevgilisi varsa, uyumlu duruyorlarsa yine bakiyorum. Okuz gibi bakiyorum "vay amk ne kadar yakismislar birbirine. Sevgili olmasa kardes olurlarmis." diyorum.

Ya da biraz dikkat cekiciyse bakiyoruz. Pantolonda olsa, salvarda olsa. Senin Arkandan yururken kalcalarina gozumuz gidiyor. Kimi hosumuza gidiyor. Kimini begenmiyoruz. Kimisi konusunda hic bir fikrimiz olmadan uzun uzun bakiyoruz. Uzgunum modernlikle vb. Alakasi yok. Sebebini bilmiyorum ama sevgilini suzuyoruz. Tek gezerken kimimiz otobuste asik oluyor.. ergenin birinin eli carpiyor. 3 hafta kiz arkadasini hayal edip ter icinde otuzbir cekiyor..

Eski sevgilisi raki sofrasinda meze yapiyor..

Mahalle bakkalindan cikinca amca "bunu verseler ne skerim. Bagirta bagirta skeceksin." diye yanindaki gencin birine soyluyor.. ekliyor. Senin yasinda olucam ben varya..

Yolda bir insaat yakinindan geciyorsunuz. Insaattan ses yukseliyor. "Memooooo, memooooo, la memooooo." diye sesleniyor kizi isaret ediyor arkadasina. Beraber bakiyolar. "Bulamadik soyle birini" diyor.

Otobuste biri asik oluyor. A pardon yazmisim. Yok yok bu baska biri o degil.


Oluyor bunlar hep.

kıza güzel, uzun bir şort al sen de.
etek falan da olur, hatta şöyle şirin bir elbise al seni rahatsız etmeyen boyda.
çözüm üret, sorun çıkarma :P

istediğini giysin, senin ne haddine? böyle düşünmelisin. ikiniz de ayrı bireysiniz. senin onda, onun da senin üzerinde bir hakkı, bir yaptırım gücü, bir talebi olamaz. uymuyorsa sana ayrılırsın.

Sonrada Avrupalı olunmaz, bence kasmamak lazım, kıskançlığı ve maçoluğu seven bir kız bulman senin için daha iyi, çünkü havalar daha cayır cayır olmadı, yanaklar çatallar daha da fora olacak :))

Senin böyle bir hassasiyetin varsa ve kız arkadaşın buna uymuyorsa seni yeterince sevmiyor demektir.

Kız arkadaşın kısa şort vb nin giymek istiyorsa ve sen de bu sebepten ilişkiyi bitirmeye kadar gidiyorsan, sen kız arkadaşını yeterince sevmiyorsun demektir.

Kusura bakma ama siz zaten iyi bir çift değilsiniz gibi geldi bana. Birbirinizi hırpalamadan ayrılın gitsin

"Biraz sakince düşününce yaptığım kıskançlığın abartılı olduğuna karar verdim, giyimine karışmayacağım eğer hoşuma gitmeyen bir durum var ise neden belirtmeksizin ayrılırım daha iyi."

bunu demiş zaten grimer yukarılarda.
kaçırmış olanlar varsa diye tekrar yazayım istedim.

yakışıyorsa giysin boşver.. böyle şeylere takma, çok gereksiz..

not: erkeğim ve godoş falan değilim..

quenn? queen? album degil de sarkisi soylesek oluyor mu? love me like there's no tomorrow. there must be more to life than this de iyi.

edit: sarkisi ne lan sarki

sheer heart attack.

queen ii
queen i

innuendo

200 tl civarı uygunsa Fuji'nin şarjlı makinelerine bakabilirsin.

hayyam pasajı var sirkeci'de.

ben pek anlamam, ama anlayan arkadaşlar fotoğraf işi olduğunda sirkeci'ye gidiyorlar. hayyam pasajı da sanırım neredeyse tamamen fotoğraf üstüne; onun dışında da bi iki pasaj var oralarda..

ulan tam da banyo boşa gidecek diye üzülüyordum.

cinsel anlamda tahrik falan olmuyorum ama kötü bir görüntü bence yakışmıyor.

1-hoş değil
2-daha önce böyle bir durumla karşılaşmadım ama karşılaşsam düzgün tak şu çantayı millet sütyenini/memeni görmesin diye uyarırım
3-hayır etkilenmem ama etkilenen elbet çıkar

alksdj bana özelden geri kafalı diye saydıranlar olmuş, öpüyorum sizi

sevgilim olsa

1-rahatsız olurum
2-böyle takmamasını öneririm, isterse devam eder, çokta önemli bir mevzu değil.
3-cinsel anlamda etkilenmem (ama memişleri ısırırım)

rahatsız oluyor musunuz derken? asfdfgh

1-bazen
2-hayır (yani sevgilim varken hayırdı)
3-yok artık bundan etkilenmiyorsunuz de mi ?

1. hayır
2. saçmalama. hayır.
3. çok ender. bazen sütyen de giymemiş olan oluyor.. :)

cinsel anlamda tahrik olmuyorum. ve hatta bilakis aksine çok çirkin bi görüntü bence. böyle takan insanları da itici buluyorum.

zamanında sevgilimi bi kaç kez şakayla karışık "takma şöyle yahu" şeklinde uyarmışlığım vardır.

Memeye hakaret

1.rahatsız olurum kötü gözüküyor. ayrık meme sevmem. şöyle i.imgur.com
2.sevgilim yok. ama olursa karışırım. düzgün taksın.
3.Cinsel anlamda soğuyorum.

1. evet oluyorum.
2. istemem öyle kullanmasını.
3. hiç etkilenmiyorum. itici geliyor.

Gibson+1

1. hayır
2. hayır
3. etkilenebileceğim anlar olabilir.

Birtek bende sorun var galiba.etkiliyor beni.

Kadınım. Çanta dandik, kordonu kıvrım kıvrım, şekilsiz ve gereksiz kalın. Onun dışında meme, sutyen ile ilgili bir sorun göremedim. Erotik bir şey de göremedim. Kadınım diye de olabilir gerçi.

1- olmuyorum ama cirkin duruyor
2- daha önce hiç rast gelmedi ama bu şekilde takarsa kötü durdugunu söylerim.
3- göğüsün güzelligine bağlı

Kadınım. O sekılde takmıyorum. Kayıs oraya denk gelınce ozellıkle rahatsız olup duzeltıyorum. Fakat su lınkı buraya koymak ıstıyorum i.imgur.com
bu bı ara 9gag'de cıkmıstı ve tum erkekler bayıldıgını belırtmıslerdı bu tur goruntulere. Sımdı ustte yazan erkek duyuruclara soruyom, bu da mı etkılemıo sızı ?

@yemektehamsivar

bu görüntü bakış açımı değiştirdi cidden :) izninle yukarıya ekliyorum.

1. Beğenmiyorum, öyle takmıyorum, çok çirkin.
2. Ola ki taktım, karışmasın, ben neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyorum.
3. Kesin seveni vardır. Ne sapkın şeyleri sevenler var bunu mu beğenmeyecekler.

Bakın memeyi geçiyorum, bizatihi çantanın kendisini bile cinsel obje olarak görüp tahrik olan insanlar var. Böyle bir dünyada çantayı bu şekilde takmamak daha iyi olabilir kanaatindeyim.

Güzel değil

bana çekici geliyor.

1. hayır rahatsız olmuyorum.
2. karışırım kullandırmam ben böyle.
3. cinsel olarak etkilenmiyorum ama bakmak hoşuma gidiyo. yolda yanımdan geçen bi camaro ya bakmak gibi bişey.

1- olmam. ama rahatsız görünüyor. yani zaten sütyen rahatsızken bi de araya çanta girmiş, rahat olmadığını denemeden anlıyorum. estetik olarak da kötü görünüyor. her haliyle bişeyler ters.
2- kötü göründüğünü söylerdim ama karışamazdım tabi
3- hayır

ilk caps etkilemiyor mesela ama diğer caps gayet iyi. memeden memeye değişiyor o olay. çantayla ilgisi yok:))

1. hayır olmuyorum
2. hiç bir sevgilimin giydiğine, taktığına karışmadım
3. o çantayı takana bağlı

3 - çok sexy

Bunun geyiği de çok olur
Kaldı ki etkilenmem diyen de görmedim
Genelde buraya tersi yazılmış ama yorumlar inandırıcı değil.

1-) rahatsız oluyorum
2-) musa kızıldeniz olayı yaratırsa uyarıyordum (amma çok "varken" yazılmış. Bir tane de benden)
3-) çok büyük bir çoğunlukla hayır. Evet kısmı memeye ve görüntüye bağlı.

1- hayır
2-takma derim keyfi bilir.
3- etkilenme değil de hatun milleti çantayı böyle takınca" benim memem var " demeye çalışıyormuş gibi geliyor.

1. Deli misin ne rahatsız olması ya, hastasıyım.
2. Kullanabilir, öyle şeylere karışmam, kendi tercihidir.
3. Etkileniyorum ohş.

1. çantayı bu şekilde kullanan biri, memeleri vurguladığının farkındadır. yolda görsem bana ne der geçerim, ama uzun süre karşı karşıya olacağım biriyse, bu şekilde artı bir vurgu sıkıntı verebilir.
2. ilk soruyla aynı. kullanıyorsa durumun farkındadır, koca insana bunu hatırlatmak gerekmez.
3. memelerden genel olarak etkileniyorum, standart etkilenme prosedürleri işliyor işte...

1- Bence yakışıyor, güzel bir aksesuar ile hatları daha belirgin yapıyor.
2- Karışıyorum. Bir kez kendisinden bu çantalardan takmasını istedim ama tartışma çıkardı, diğer hatunlarla kıyaslama yaptığımı düşündü veya bir güven sorunu yaşamış ta olabilir.
3- Yerine, zamanına ve görüntünün bütününe göre değişir. Ama bunun bir önemi olduğunu düşünmüyorum. Normal şeyler bunlar.

@yemektehamsivar, verdiğin capsten sonra tövbe ediyorum. yazdıklarım için bağışlasın bu abla. ibret-i alem için silmiyorum. tanıyanınız var mıdır? :D

sadece bu kadın taksın ama. diğerlerine baktım hala başarısız.

daha önce farkına bile varmamışım, şimdi çantayı böyle takarken de mi düşünücez, off...

bence gayet güzel, memeler falan

1- olmuyorum, memeleri tek tek de seviyorum.
2- kullanmadı ama karışmam heralde
3- ohş. memeler falan.

Kadınım lakin küçük bir şey söylemek istiyorum;

Bazenlerde çantam cidden ağır geliyor çünki vasıta kullanmaktan ziyade mümkün olduğunca yürüyorum. Yani çok rahatlatıyor ağırlığı bu şekilde tek omuza yüklemediğim vakit.

İyi günler. :d

linktekini yerim. çok tatlıymış.

@teoridefeminist pratiktegeysa biz burada kadını cinsel obje olarak görmekle birlikte sevgilimize izin verip vermemeyi tartışıyoruz. yani fonksiyonel-medikal dertleriniz ilgi alanımızın dışında. lütfen burayı terk ediniz. aksi takdirde teoriyi bırakıp pratikle gelin

@dinsiz adam aa ne kaba adam bu ayol.......

takıyorsak sebebi var dedimdi.

bulunduğunuz ülkede oturma izniniz varsa evet
oturum yoksa özel şartları var mı bilemiyorum. ama şöyle düşünün: almanyaya turist vizesiyle gitmişseniz oturum/öğrenci vizesini ordan alamıyor gelip tekrar burdan alıyorsunuz sanmıyorum ki ABD vizesine başvurabiliyor olasınız.
iltica konu dışı.

abd'de ogrencisin diyelim, avrupa'ya konferans'a gideceksin, veriyorlar sorunsuz. sadece ogrenci vizesinin (f1) en az 3 ay daha gecerli olup olmamasina bakiliyor bu durumda. onda da esnekler genelde.

sorunun ikinci kismi icin: gitmek istedigin ulkenin konsolosluguna basvuracaksin. konsolosluk web sayfasina girip, sana en yakin subeyi secip, gerekli sartlari okuman gerekiyor. kafanin karsitigi yerde telefon acmani tavsiye ederim.

bosnadayken sırbistan konsolosluğundan sırbistan vizesi almıştım. gittim, başvurdum, parasını ödedim, aldım.

oturma izni lazim +1 yani o baska ulke dediginiz yerde okuyor calisiyor yasiyor iseniz yapiliyor evet hatta cogu zaman cok daha kolay oluyor turkiye'de yasayan birine kiyasla bu adam kapak atmis zaten bize sorun cikarmaz mantigiyla bakiyorlar sanirim.

Teşekkür ederim herkese. Konsoloslukların sitesine baktım, dediginiz gibi oturma izni gerekiyormuş.

pişmez ki.

2 saat haşlamak zorunda kalırsın.

Öncesinde yumuşayıncaya kadar falan haşlayın, üzerindeki köpüğü falan alın. Sonra pişirin. İlk haşlama ne kadar sürer bilemiyorum gerçi.

yarın öğle yemeğine pişmiş olur :))

zor bişer. tam olmaz yani. ha düdüklü de yaparsan olur ıslamadan.

Cook uzun surer pisirmesi. Kart kurt olur.

Ille kuru fasulye yapacaksan kos markete / bakkala haslanmis kuru fasulye konservesi al, mis gibi olsun. Bir dahakine de onceden ıslarsın.

düdüklü tencerede pişir. başka türlü pişmez.

olman. leblebi gibi yersin sonra

ya duyurudaki arkadaşları okumaya bayılıyorum.

hayata çok ilginç bakış açılarınız var.

lütfen aynen söylediğin gibi yap, sonra da buraya sonucu yaz, çekinme.

yüzbinlerce yıllık insan pratiği önemli değil. tekrar dene tekrar yanıl :)

olur olur. üniversitede ev arkadaşım yapardı. gayet lezzetli olduğu da olmuştu. ama pişmesi söylendiği gibi uzun sürer.. zamanın bolsa eğer; kavur soğanını salçanı, at fasulyeyi, koy suyunu.. arada kontrol edersin, kıvama gelince de kaparsın.

cevaplar için teşekkürler, kurufasulyeden yeşil mercimeğe döndüm. pişti, birazdan yiyecem :D

Detan maxi net çözüm ...

çok sağlam ilaçlar da denedik ama olmadı. fayda etmiyor.

Sen dinle beni karınca gibi yıgınla hamamböceğinden kurtuldum sayesinde.kullan ve gör;)

kesin çözüm

www.haseremarket.com

Apartmanınızın ilaçlanması gerekiyor. Siz istediğiniz kadar ilaçlayın, komşunun evinden oradan buradan yine gelirler bir şekilde. Toptan binayı ilaçlatırsanız komşularınızla anlaşıp kurtulursunuz. Tabii düzenli tekrarı yapılmalı bunun.

ilaçlatın, sonra 2 hafta içinde tekrar ilaçlatın. servisten aynı zamanda jel kullanmasını da isteyin.

önce dumanla temizleyecekler. ardından etrafa mini jeller bırakacaklar yem amaçlı. 2 hafta sonra ikinci ilaçlama ve jelleme olacak.

gölcükte 1 sene yaşadım, o dönem aynı problemi net şekilde çözmüştü. etrafta yemek, kırıntı bırakmayın. evi düzenli temizleyin falan filan. ama yine de diğer dairelerden size gelir mi bilemem..

bu yem kutuları var, yemleri yedikten sonra yuvalarına gidip diğer böceklere de bulaştırıp sonra öldükleri.

ben onlar ile hallettim meseleyi. marka: esemmat gibi bişey.

Bit pazarlarinin yeri nerede? Ben yillardir o bolgelerdeyim ama hic dikkatimi cekmedi

kartalda vardı sanırım bi tane (ya da maltepe, o civarda işte)
bi de haremden izmit otobüsüne binip, izmit otogarda indiğinizde bi bit pazarı kuruluyor. o da sanırım cumartesi idi, emin değilim.

Moonrise Kingdom

natural born killers

dream with the fishes izle, seversin. çok mutlu etmez, ama umut verir bence. hayata da tutundurmalı bana göre.

12:08 East of Bucharest
www.imdb.com

(bkz: Final Cut: Hölgyeim és uraim)
www.imdb.com

Her zamanki gibi Groundhog Day

bir klasik olan forrest gump'ı izlemiş miydiniz? İzlemediyseniz ilk seçeneğiniz bu olmalı.

the big fish

bence ilki daha hoş. ve evet giyilir.

giyilir giyilir.

ben ilkinin rengini pek sevmedim ama tamamen kişisel tercih tabii.
model olarak güzel bence ikisi de.

ilki daha güzel, daha estetik geldi bana. tabi zevk, renk filan bunlar..

çibo'daki daha güzel kanımca.

ikincisinde modeller kafamı karıştırdı ama sonradan anladım ki ilki daha güzel.

erkeğim.

decathlon bu işin piri. tchibo da kimmiş? hem modeli de daha güzel decathlonun. şehirde de giyilir. mesela bugün istanbul'da giyebilirsin.

tchibo daha güzel. hem daha ucuz. bi de mont alana sınırsız kahve varsa al gitsin.

@neyleyim, renk bana da muhteşem gelmedi ama alışırım diye düşündüm.
@eseksıpası, istanbul'da bir iki gün giyilir, bizde daha istikrarlısı var: Ankara kışı!
@all, teşekkürler fikirleriniz için, şimdilik decathlon önde gidiyor. Başka yorum ve önerilere de açığım elbette.

çibodakini sevdim ben de. Daha güzel

ikincisi daha şık görünüyor ama bunun nedeni ilkinin model üzerinde gösterilmemiş olması olabilir. ilki de kötü değil zaten, o da hoş durabilir.

mağazaya gidip ikisini de deneyin bence. 200 300 lira vereceksiniz az değil. bence burada söylenen yorumlar etkilemesin kararınızı.

--
ikisi de şehirde giyilebilir bana göre. decathlon'un soğuğa dayanıklı olduğundan eminim, tchibo'dan emin değilim.

eğer almadıysan mutlaka bakmanı öneririm. daha yeni mont aldım buradan.

(bkz: sportsdirect.com)

takımların gruplarındaki durumlarını bilmeden önceki maçlarını dikkate alarak söylüyorum:
yatarsın.
şöyle ki, ajax barçayı yenmiş bir takım tamam barça kötüydü, messi sakattı vs. ama bu demek değildir milan ajaxı rahat geçsin. keza bükreş de yenemez ancak atabilir de.
daha iyi bir kupon yapabilirsin bugünkü bültenden. ama top yuvarlaktır herşey olur. kolay gelsin

madrid garantiledi zaten. hafta arası da kral kupası maçı yaptılar. hani 1 elbette olabilir ama bana kg var daha garanti gibi geliyor.

chelsea bu sezon defansında baya gevşek oynuyor. steau da kontraya iyi çıkan bir takım

milan bence de alır.

napoli-arsenal maçına diyebileceğim tek şey: kg var.


not: sen yine de beni dinleme. kelin ilacı olsa kendi kafasına sürerdi.

beyler ben de pek emin değilim ama tavsiyelere hazırım
kuponu değiştircem
bana da saçma geldi şimdi

chelsea ve milan iyi. milan baya motive durumda. berlusconi açıklamalar yapıyor filan.

a.madrid belli olmaz. ligde de averajla liderin arkasındalar, durumları garanti. hem porto da bu sene çok ön görülemez..

napoli arsenal maçı da şüpheli. napoli arsenal'i ve dortmund marsilya'yı yense bile napoli muhtemelen çıkamıyor gruptan. baya farklı yenmesi gerekecek. arsenal kasmayabilir..

eminönünde baya spor mağazası var. sık sık orada forma, dizlik, konç, voleybol filesi filan yaptırır alırdık.
oralarda dolanırsan bulursun..
muhtemelen daha bi çok yerde vardır mağaza ama eminönü ucuzdu diye kalmış aklımda.

2. uzun dönem artık sormuyorlar. milli savunma bakanlığı belirliyor kısa uzunları.
geçen sene 2300 ilk 8 aylık asteğmen, 2750 son 3 aylık teğmen maaşıydı. zamlar sonrası artış olacaktır. ayrıca banka promosyonları da olabiliyor.
doğuda fena bölgelerde -artık kaldı mı, süreç filan...- maaş artıyor.
bi de ilk giderken ve ayrılırken yolluk veriliyor. ilk yolluk acemilikten usta ocağına kaç km. ona göre hesaplanıyor. en düşük 1000 alırsın, ikinci yolluk direk 1000 liracivarı.
yüksek lisansın etkisi maaşa yok.
kısa dönemlere aylık 20 lira gibi bişi veriliyor.

buna ne dersin www.youtube.com

evet bu da var listemde 10 numara. ama daha daha?

why cant der be lov? www.youtube.com

scott mc kenzie - if you're going to san francisco

kardeş şarkıdır zaten california dreamin ile.

still got the blues - gary moore

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Leonard cohen end of love

tom waits - ol' 55
tom waits - old & shoes
esmeralda
jacques brel - amsterdam
charles aznavour - la boheme
charles aznavour - idiote je t'aime
detroit - droit dans le soleil
noir desir - le vent nous portera
eric clapton - wonderful tonight
jacques brel - ne me quitte pas
soad - roulette
soad - soldier side
nirvana - the man who sold the world
marc aryan - c'est bien dommage
leonard cohen - a thousand kisses deep
sting - all for love
sting - shape of my heart
sting - desert rose
deep purple - soldier of fortune
gipsy kings - un amor
gipsy kings - no volvere
r.e.m. - losing my relegion


ilk aklıma gelenler. arşiv kolayda olsa daha çok yazardım da şimdilik bunlarla idare et.

the hollies www.youtube.com
stand by me www.youtube.com
golden brown www.youtube.com
for the time being www.youtube.com

güncel olması şart değilse; the usual suspects. harika!

(bkz: europa report)

bir çok yerde olumsuz eleştiri almış olmasına rağmen ben gayet de beğenerek izledim. özellikle hikaye ve kurgu bir harika.

Insidious chapter 2. Beğendim ben.

we're the millers
bağıra bağıra güldüm, son zamanlarda izlediğim en komik film.

now you see me. on numara. eğlenceli

Lincoln. Idare ederdi. Lincolnu oynayan adam oscarı hak etmiş.

bu italyan filmleri haftasında viva la liberta'yı izlemiştim. sevdim.
aynı etkinlik içinde l'arbitro (hakem) diye de bi film vardı. o da baya abzürt ve bi o kadar eğlenceliydi.

(bkz: amores perros ) güzeldi . konuları birbirine bağlama açısından çok başarılı olmuş.

Wolverine - Beğendim

(bkz: arsenic and old lace)
tabi ki beğendim.

finding neverland izledim, beğenmedim. ondan önce de jagten, celda 211 ve now you see me izledim ve hepsini beğenmiştim.

aynı gün izlediğim 2 film var;
bir zamanlar anadolu'da - tipik nuri bilge ceylan. adam aşmış yani. yaptığı sinema falan değil, çok farklı bir şey.
tamam mıyız? - 2 gün önce gittim. izlediğim en berbat çağan ırmak filmi diyebilirim.

prisoners. son yılın en iyi suç-gerilim filmiydi bence. (tek kötü yanı biraz uzun olması)

(bkz: this is england)

buradan aldığım tavsiye ile izledim. ben beğendim.

mazeret iznini kullan yalan atmana gerek yok.

yediğim yemek dokundu de o anlar. fazla soru sormaz.

anan mı baban mı müdür ki öyle bile olsa yalana veya bahaneye ihtiyacın mı var? işten kaytarmayı alışkanlık haline getirme gibi bir durumun yoksa, kırk yılda bir olan acil bir durumsa işim var de çık.

Herkeste ısım var cıkıyorum der zaten :D

Bence bızımkılerı memlekete gondecem ya da memleketten gelıyor almam lazım dıyebılırsın.

Arkadaslar ise yarayabilecek tek bir tane mazeret uretemediniz :) Yardimci olacak parlak fikirli arkadaslar bekleniyor :))

komşular aradı benim eve hırsız girmiş?

"x'i hastaneye götürmüşler, acil hastaneye gitmem gerek. ben de durumu tam anlamadım, dönünce anlatırım." der çıkarsın, sonra da "gıda zehirlenmesiymiş, ama x kusup rengi mengi atınca telaş etmişler" filan dersin.

bu tür izinler alırken ben de eskiden stres olup kusursuz yalanı arardım, ancak çalıştığım hiç bi amir mazaretimi pek dinlemezdi. güven ilişkisi kurulduysa; izni verip, gönderirdi. o güven ilişkisi varsa zaten çok sorun yaşayacağını, amirinin seni sorgulayacağını sanmıyorum.

hastalık yalanı söyleme sakın sonra gerçek oluyor.

Ev sahibi ile gorusmem lazim diyebilirsin.
Elektrik su dogalgaz aboneligi ile ilgili isim var diyebilirsin.
Hastalik numarasi yemez.

banka/resmi kurum işim var diyebilirsiniz.

banka +1

Noter'de vekaletname vericem diyebilirsin. Başka zaman git deme lüksü yok, online yapma şansın da yok.

banka hep tutar. krediye başvurcam dersin, belge toplıcam dersin vs.

kargocular eve televizyonu/mobilya/buzdolabını getirmiş.

yeni aldım/bozulmuştu servisteydi.

evde kimse yok/anahtar bende kaldı.

götürüp/getirmem lazım.

ales'in tüm olayı zamanı kullanmak. eski soruları da çözeceksen zamanı kullanmaya yönelik geliştirmeye çalış kendini..
mantık soruları bilhassa çok zaman kaybettiriyor; o sorularda nasıl hızlanabilirsin ona bak.
türkçe'de bol bol metin sorusu oluyor. önce soruyu okuyup, ardından metni tarayıp, akabinde de cevaplara bakmak filan gerek.. bu okuma işini geliştir derim.
matematikte de basit formülleri hatırlaman da fayda olacaktır.

en önemlisi, takıldığın soruda gurur yapma.. zorlanacaksan direk geç, sonra dön.
ama her soruyu da direk geçmeye kalkma.. her soruyu okurken zaman kaybediyorsun çünkü..

Sınavla eş zamanlı olarak (hatta mümkünse sınavla aynı saatte) önceki senelerin sorularını çözüp, ardından da yanlışlarınızı kontrol ederseniz 80 üzeri bir puanı rahatça alırsınız.

Mantik sorusu çöz bol bol. Pratik yontemler gelistir. Nitekim herkes mantik sorularinda siciyor.mantiklari cozersen fark yatatirsin.

Ales'in bi geçerlilik süresi var. 2.ssinifta alip da elinizde patlamasin

queen solosu değil bu bildiğim kadarı ile.

hiçbirine.

queen değil ki bu

queen in tum albumlerini yuzlerce kez dinlemis biriyim ve bunu hic duymadim.

5in 3lü sistemi 5 maç ile oynanabilecek her türlü 3 maç kombinasyonunu gösterir.
maçlara a b c d e dersek;
abc, abd, abe, acd, ace, ade, bcd, bce, bde ve cde kombinasyonu olur. yani 10 adet kupon yapmış olursunuz. a maçının tutmadığını varsayarsak; içinden a olan maçları çeker çıkarırız ve geri kalan 3'lü kombinasyonlar sizin tutan kuponlarınızdır. onlarda bcd, bce, bde ve cde. yani oranlarına göre 4 ayrı kupondan 4 ayrı ikramiye kazanmış olursunuz.

kasaptan akciğer alın verin biraz küçümene.

Trabzonda bulamam pek alengirli marka. Alternatif?

akciğer haşlama, miço mama.

tavuk su bulyonu alıp, suya at, kaynat, içine ekmek süt filan da koy. karıştır, bulamaç yap, ver.

tavuk ciğeri ama çok verme.

Hadi ya cidden mi? O zaman türkçe arasına ingilizce kelime sokuşturma gerizekalılığına son ver ki insanlar anlamadığı zaman böyle yüzsüz yüzsüz laf yetiştirmekle uğraşma.

ben kuru mama yiyecek kadar büyümüş olduğu kanaatindeyim fotodan gördüğüm kadarıyla.
illaki sulu-sütlü birşeyler vermeniz gerekmez. Yani yaş mamayı daha çok sever ama kuru mamayı da yemeyi becerebilir.

teknik okullar iyidir.

odtü ve itü. potansiyel bir boğaziçi belki.

yalnız eskisi kadar sert bir ayrım yok bence, yani "oo odtü tamam bu adamı alalım" olayı artık değişiyor bana kalırsa.

Odtü, bilkent, hacettep, itü.

boğaziçi daha çok yönetici pozisyonunda yetiştiriyor mühendisleri.

muhendislige gore degisir. bilgisayar icin bogazici, odtu, bilkent

Özel üniversitelerinin örenğin koç un burslu mühendislikleri en yüksek neden o zaman

cunku adamlar 5-10 kisi burslu aliyolar ama odtu 200 kisi aliyor.

ozelde bir bolum dusun toplam 30 kisi aliyo 1 kisi tam burslu 29 kisi burssuz.burslu olan kisi turkiye 1.ise o bolumun taban puani o kisinin puani oluyo ve bolum de turkiyenin en iyisi? oluyor

gökhanbulut noktayı koymuş

vermiyor. sadece türkiye için değil, genel olarak vermiyor.

düzenli bir seks hayatımız var vergi adı altında, daha ne olsun

Vermiyor, devlet artık düzeni sağlamaktan ziyade belirli zümrelerin çıkarlarını korumak için çalışan bi yapı.

bu adam devletin valisi? apartmanıma kapıcık yaptırmam.
alkislarlayasiyorum.com

devlet farkındalığı yetersiz olan haddinden fazla iyi niyetli saf insanlar ve etliye sütlüye karışmayıp bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek hayatını sürdürmek isteyenler kendini güvende hissetsin diye varolmuş bir yapı.
Cevabım hayır.

zerre kadar güven vermiyor. aksine haberleri okudukça sinirleniyorum. toplanan vergiler kimlere maaş olarak gidiyor, toplanan vergiler kimler tarafından idare ediliyor, hukuk sistemi kimlerin elinde, kimlerin bir insan hakkında hapis cezası verme hakkı var, vesaire.. genel olarak an azından şu içinde yaşadığım dönemde devlet kurumuna zerre kadar güvenmediğimi söyleyebilirim. bu biraz da, içinde yaşadığım ülkeyi genel olarak üçüncü dünya ülkesi olarak görmemle de alakalı olabilir. ama yani saç baş yoluyorum, insan 1 tane mi politikacı sevmez, ona güvenmez? yok arkadaş, yok, bir tane yok.

genel düşüncemse hep şu yönde; insanlık, devletlerin sayesinde değil devletlere rağmen gelişim gösterir. yani, gösterebildiği kadar..

tabi ki hayır. şu hayatta ne zarar gördüysem devlet yüzünden oldu ve bir damla hayrını da görmedim.

sadece devlet değil emeğime yabancılaştığım ve o yabancılaşmanın kontrolünün benden çıktığı bütün düzenler ve birimleri hiç bir şekilde güven vermiyor.

you don't know jack var.

assisted suicide aslinda onun konusu, aklima baska bir sey gelmedi.

mar adentro.

the sea inside - içimdeki deniz

mar adentro ile the sea inside aynı film. javier bardem'in oynamayıp da yaşadığı müthiş bir film.

"Anestezi farkındalık" durumunu işleyen Awake var, konusunu ilgi çekici bulursanız.

mar adentro. başka filme gerek yok

1 hafta tutup geri gönderiyorlar. şubeyi arayıp durumu açıklarsan yakın bu şubeye getirebilirler ya da paketi bekletebilirler.

ben değil de arkadaşım oldu, acayip kemerli kemikliydi, kaymak gibi oldu gayet memnun, kız sayısında baya bi artış gözlemlendi :)
askerde oldu o yüzden diğer sorularına cevap veremiyorum.

benim burnum kırılmıştı; arkadaşım da baya kötü görünen burnuna estetik yaptırdı.

benim burun kırılınca, önce oturttular. hafifçe acıdı. sonra içini tamponla doldurdular. o süre boyunca ağzımdan nefes aldım. bi kaç gün sürdü bu. sonra tamponları çıkardılar, 2-3 gün sonra burnum normale döndü, ama yamuktu.

arkadaşın burnu çok güzel oldu. ciddi ciddi çok güzel. o da ameliyat ve sonrası süreç için çok olumlu konuşmuyor ama yine olsa yine yaptırır. hafiften zorlasa da değen bir süreçmiş.
fiyat bilmiyorum, tavsiye edecek kimse bilmiyorum.

istanbulda yakup avşar ve barış çakırı arastırabılırsın.

sitede parantez içinde bahreynli oldukları yazılmış.
progarchives sitesinde de bahreynli diyorlar:
www.progarchives.com

yine aynı stı sitede grubun web sitesi olarak şu verilmiş. orada da türk durmuyorlar:
www.osiris.1hwy.com

gepr.net'te de bahreyn diye geçiyor:
gepr.net

eksisozluk.com

70'li yıllarda kurulan, mısır kökenli progresif rock yapıyorlar.
sevdiğim bir gruptur.

olmuyorsa ne yapılabılır kı? aklımızda bın tane fıkır ve farklı cumle olusuyor. yan yana dızılmıs bır suru bır suru renklı balon. bız gene gıdıp sıyahı ya da beyazı vuruyoruz. bunun sonu yok. en beyazın beyazı var en yesılın yesılı ama yesılı vuramıyorsak yesılı gormemeyı secmelıyız belkı de. ya da sadece yeşile odaklan ve vur. bu bırdenbıre olmaz zamanla aklınla oynadıkca ıyı nısancı olursun dıyor ve bu boktan metaforu yere bırakıyorum.

Yazman gerekiyormuş. Her gün 2-3 saat yazmak gerekmiş.

Ben de senin gibiyim ama her gün saatlerimi verecek tutkum yok bu işe.

yazamıyorsan düşün. Örneğin yolda geçen vaktini buna ayır gün içinde.
Ayrıca kelimelerin de neyi ifade etmeye yettiği söylenebilir ki? Her şey zihnimizde.

yaz, ertesi gün tekrar oku düzeltmeler yap, ertesi gün tekrar oku düzeltmeler yap

her günün farklı geçiyor, her gün farklı bi ruh hali ve enerji ile uyanıyorsun. farklı kafalarda farklı kelimeler kullanırsın. zaman içinde de doğru ifadeyi bulabilirsin. bugün klişe olur, yarın çok karmaşık, ertesi gün fazla yapmacık, bi sonraki gün tam isabet..

aslında tam tersi benim için geçerli, bende yazarken çok iyiyim ama bire bir konuşmada kısa öz kesin konuşuyorum yani yazarken baya baya yardırıyorum ama konuşmaya gelince yetecek kadar kullanıyorum konuşmayı yani hiç uzatmıyorum gereksiz , beynim ağzımdan hızlı çalıştığından olsa gerek
diyeceğim o ki gel güçlerimizi birleştirelim ... :) işin şakası da
anladığım kadarıyla ,kendi düşüncelerini diğerlerinin düşüncelerinden düşük görüyorsun,
bence bi iki deneme yap , kendi düşüncelerine önem ver, abartmamak kaydıyla üstün tut ,inş. gerisi gelir .

Yaratıcı yazım tekniklerini öğrenebilirsiniz, İngilizce biliyorsanız kurslara para bayılmadan da nette pek çok kaynak site bulabilirsiniz. Bu tür teknikler hem zihninizin kolay vites değiştirmesini sağlar hem de yazı yazmayı seven biri için eğlenceli pratiklerdir. "Öteki"ni ne kadar iyi bilirseniz "kendi"nizi o kadar iyi ifade edersiniz.
Free sample, for egzempıl: Belirli bir konuyu farklı sosyal katmanlardan, farklı eğitim ve altyapıya sahip kişilerin ağzından yazmayı deneyin.

franz ferdinand - take me out
manic street preachers - autumn song

acaip mutluluk diyorsan twee-pop gruplarına da bakıver bence.

born to be wild
rock you like a hurricane
highway star

coral - dreaming of you da iyidir. gazdır, neşelidir.

www.youtube.com

teşekkür ederim arkadaşlar tek tek deneyeceğim şimdi bilmediklerimi:))

4. etaptan 1 sene boyunca piyalepaşa'ya gidip geldim. piyalepaşa kasımpaşa'dan mecidiyeköy yönünde arada kalan bi yer, okmeydanı hastanesinden biraz evvel iniyordum ben.

arabalar baya kalabalık oluyor. bineceğin durak önemli. ilk duraklardan binersen sıkıntı yok.

uykundan 10-20 dakika feda edersen daha rahat yolculuk ediyorsun. saatleri net hatırlamasam da 7.20 civarı kalkan express yerine 7.00'de kalkan otobüse biniyordum ben. express seferler daha hızlı olsalar da çok ama çok kalabalık oluyorlar.

normal bi günde başakşehir 4.etaptan unkapanına sabahları 50-55 dakikada geliyordum. trafik olan günlerde bu 70 dakikayı bulabiliyordu.

sen 89c dediğine göre 1. etapta olacaksın sanırım. oradan taksim otobüsüne binip, aradan itü taşkışlaya gidebilirsin.
açıkçası biraz yorucu olacaktır, ama düzenini oturttuktan sonra yaparsın.

dönüşlerde trafiğe kalacaksan, taksimde bi süre oyalanırsın. belli bi saatten sonra başakşehir yolu çok boş oluyor, yolcu da az oluyor.

Kalabalık olur. Ara mahallelere falan giriyor, süre uzuyor. Bir kere bindim hafta sonu. Hafta içi daha beter olabilir. Metro ile 2 kere aktarma yaparak ulaşılabiliyor olması lazım. Ama onun yoğunluğunu bilmiyorum.

@delarue Ziya Gökalp Mah. yazıyor, bilemiyorum tam. Arayınca o çıktı.

ziya gökalp durağından bineceksen zorlanırsın. otobüs oraya gelene dek dolacaktır.
metro'yu henüz kullanmadım, durak/duraklar nerede bilmiyorum ama o da çözüm olabilir. yolun çoğunluğunu raylı sistemle nispeten daha rahat alabilirsin.

henüz ev tutmadıysan başakşehirde, "istanbul şehir rehberi" ve "iett" sitelerini bi gez istersen. iett'deki harita ve şehir rehberindeki harita ile daha uygun evler bulabilirsin belki. ana durağa yakın olan evler.

yazarın öykü anlatıcılığı iyiyse kaymak gibi okuyorsun kitabı. farkında olmadan bitiyor. tuvalette, otobüste, ekmek sırasında bile gidiyor.
klasik olmuş kitap/yazarlarda genelde öykü anlatımı iyidir, demek istiyorum ama beni çok zorlayan kitaplar da çıkmıştı.

bunun yanında kitap okurken etrafta olan dış faktörler de önemli. bilgisayar ve internet direk baltalıyor, ya da tatil yöresindeysen de sıkıntı.

önce kitap okumayı ciddi olarak sevmek lazım ki, sonra tarih ya da başka tür zorlayıcı kitapları okuduğunda da içinde şevk olsun. sevmek için de sana hitap eden kitapları bulman lazım.
bilemedim. kafam da karıştı. bu sorunun muhtemelen x sayıda farklı cevabı vardır. ben askerdeyken -yedek subaydım- can sıkıntısından kitap okumaya başladım, öyle o alışkanlığı kazandım. öncesinde sadece sıkıntılı dönemlerde kafa dağıtmak için okurdum.

Okudukça kendinizi kitaba daha çok vermeyi öğrenirsiniz, iyice alışkanlık kazanınca da pek çok ortamda okuyabilirsiniz. Ben her yerde kitap okuyabilenlerdenim, ama bu her kitabı her yerde okurum demek değil. Romanlara her yerde kendimi kaptırabilirim, çünkü bir olay örgüsü, merak ettiren bir şeyler var. Tarih kitapları gibi kitapları ise evde rahat bir koltukta, sessiz ortamda okurum. Yani olay neyi nerede okuyabileceğinizi bulmak. Sessiz ortam bulmak zorsa, evde televizyon ya da bilgisayar başında geçirdiğiniz vakitten biraz kitap okuma zamanı yaratabilirsiniz.

Edit: Verimli okumak deyince, ben her türlü kitabı sevdiğim yerlerin altını kurşun kalemle çizerek okuyorum. Hafızam rezalettir, okuduklarımı çok kolay unuturum. Ama arada daha önceden okuduğum bir kitabı elime alıp altını çizdiğim ya da işaretlediğim yerleri okumak hoşuma gider. Belki siz de öyle bir şey yapabilirsiniz.

romanlari falan beni cok ciddi etkilemedigi surece unuturum, unutmayayim diye de ugrasmam zaten. okurken aliyor insan ondan almasi gerekeni.

akademik kitaplarda ise durum soyle, o kitabin alaniyla ilgili bilgime gore farkli stratejiler uyguluyorum. kitap eger cok iyi bildigim bir konudaysa hizli hizli okuyup ilgimi ceken yerlere odaklaniyorum sadece. kendime cok guvenmedigim bir alansa cok hizlanmadan okuyup geciyorum, bitirince de onunla ilgili yazilmis duzgun yazilari bulup okuyorum, gerekirse tekrar donuyorum. benim seviyemin ustundeyse, once kitabin ozetlerini, review'lerini falan okuyup neyi anlattigini dogru duzgun anliyorum. sonra kitaba baslayinca cok daha kolay oluyor ama yine de bazen anlamadigim bir sey icin gidip "bu neymis" diye arastirdigim, hatta bir kitabin ortasinda durup, onu anlamak icin baska bir kitabi okuyup bitirip ana kitaba geri dondugum oluyor.

gerçek hayatla bağlantılarını kurmaya çalışın okuduklarınızın.

teşekkür ederim on numara şeyler yazmışsınız. sormak istediğim akademik, ya da tarihi, gerçekten akılda tutulması gereken bilgiler içeren kitaplardı. yoksa romanları ben de neredeyse her yerde okuyabilirim, sonuçta filmler gibi o an gözünde canlanıp daha sonra "mutlaka" hatırlaman gerekmiyor.

gerçekten öğrenmem gereken bilgileri içeren kitapları ise "altını çizme", "kitap hakkında eleştirileri okuma" vs yöntemleri kullanarak okumayı deneyeceğim.

istediğim böyle türk sınav mantığı ile okuduğum şeyi o sabah hatırlayıp sonrasında unutmak değil de, gerçekten öğrenmek. denemeye devam, kendime uygun bir yol bulana dek.

her ortamda ve tam konsantre okumak tecrübeyle edinilen şeyler, vücut geliştirme gibi düşün, zaman ilerledikçe daha yüksek ağırlıkları harekete daha az dikkat ederek ama daha nizami şekilde basarsın. vücut geliştirme ile kitap okuma arasında kurabileceğim bir diğer analoji de body'cilerin 'no pain no gain' mottosu. yani acı yoksa gelişme yok, kıçını kırıp oturacaksın ve kendine koyduğun hedef süresince kalkmadan okuyacaksın. süre zamanla artacak.

kalıcı olması ise apayrı bir mesele... şu anda mesleki bir kitap okuyorum ve kitabın dörtte biri kadar not çıkardım. önemli ve anlaşılması nispeten güç kitapları, özellikle denemeleri bitirdikten sonra bir kez daha okurum. (schopenhauer tekniği) kesinlikle değiyor, anlayışın çok daha kalıcı ve derinlemesine oluyor.

@sakura izlediğim ve tamamını anlamadığım filmleri bir kaç gün arayla tekrar izliyorum demek ki mantık aynı :) not çıkarmayı ben de düşündüm ama sırf genel kültür olsun diye öğrenmek istediğim şeyleri de sınava hazırlanır gibi okuyup tadını kaçırmak istemiyorum. şu anda bertrand russell'ın "iktidar"ına başladım mesela. çok tatlı kitap

bence benimki kadar olmasa da not çıkartabilirsin, mesela konuyu özetlediğini düşündüğün cümleleri yazabilirsin, veya güzel bir paragraf okuduğun zaman o sayfaya bir postit vs. yapıştırabilirsin. ufak çabalarla bile kalıcılık hatırı sayılır oranda artıyor.

bir daha okuma muhabbeti biraz psikopatça çok zaman alıyor. genelde metrobüs gibi yeni bir kitabı pür dikkat okumaya pek elverişli olmayan ortamlarda yapıyorum.

beğendiğiniz yazarın diğer kitaplarını da edinmek faydalı olur bence.

Karanlıkta okumak daha iyi diye duymuştum burda, ünlü yazarlar bilmem neler oyle yaparmış odaklanmak için. İsigi kapat bir mum yak geç basına oku o ışıkta.

Denemek bedava

serindere kanyonunu bi araştırabilirsin.

polenezköy
yalova
avşa
ağva
garipçe

Evet, ırkçılık yapmış oluyorsun ve evet, istediğin kişiyi, milleti sevmeme hakkın var.

edit: böyle yazınca atar yapmış gibi oldu. Niyetim o değildi. Seninle aynı durumda aynı duyguları paylaşıyorum. Dünya pembe değil, o yüzden yaptığın şey literal olarak ırkçılık olsa da aslında bence kendini korumaya çalışma. Sonuçta bunları yapan çerkes olsaydı da tatar olsaydı da o gruba karşı aynı şeyleri hissedecektin. DEdiğim gibi sevmeme hakkın var, o hak da elinden alınabilir bir şey değil.

uğraşmak istiyosan 50 tl'ni alırsın.

geri kalanı hakkında yorum yok.

ırkçılıksa ırkçılık..insan gibi yaşasınlar.Ne kadar hanzo varsa kürtlerden çıkıyor.Ben de sevmiyorum

iyi kötü bir şekilde örgütlü kürtlerden bu anlattığın gibisini pek görmedim, hatta hiç görmedim. ama nerede lümpen ipsiz sapsız varsa aynen anlattığın gibidirler.

Sevmemek gibi bir hakkın var. Ama herkesi o şekilde değerlendirmek de kötü bir şey. Birkaç milyonluk bir topluluğu 3-5 örnekten yola çıkarak kötü olarak genellemek kalanlara haksızlık bence, o yüzden yanlış yapıyorsun. Ha genellemeden yola çıkarak olumsuz düşünmekte haklısın tabii.

Ben de sana katılmadan edemeyeceğim. Memleketimde çok fazla Kürt komşularımız ve akrabalarımız vardı, hepsini de çok severdim; çok iyi insanlardı ama hep bir şeyden şikayet ederlerdi. Şehrimize göçmüş olmalarına rağmen sanki bizi hiç beğenmiyorlar gibi geliyordu ve söylendiğinin aksine her şeyden şikayet ediyorlardı. Türkiye'nin batısında olup memleketimdeki insanları sürekli eleştirirlerdi -işte yaşam tarzlarını falan vs.- ama nedense de memnun olmadıkları bu yerden bir türlü de gitmek istemezlerdi. Ayrıca özellikle Kürt askerlerden çok rahatsızdık, çünkü sürekli pazar günü çarşı iznine çıkıp gördükleri her kıza küfürlerle dolu laf atıp rahatsız ederlerdi, bunun için de korkuyordk ve özellikle pazar günleri dışarı çıkmıyorduk. Bu nedenle çok çok üzüldüğüm ve kızdığım zamanlar olmuştur ama tabii genellemiyorum hiçbir zaman.

bana da bu zamana dek tüm kazıkları türkler attı aslında. hatta anadolu kökenli türkler attı diyebilirim.
acaba diyorum, sendeki gibi bi öfkeyi ben de anadolu kökenli türklere karşı hissetsem mi?

kürt çok arkadaşım olmadı, olanlar da gayet düzgün insanlardı.

bir milleti ve ya bir dine ya da mezhep e mensup kişileri sevmemek ırkçılıktır. başka bir açıklaması yoktur. bir yahudiyi de sevmemek ırkçılıktır bir çingeneyi de. hatta çingene demek de ırkçılıktır.

Söylediğin şeylerin hepsi doğru ve genelleme yapmak da yanlış değil.Gayet olan şeyler bunlar salağa yatıp sevgi kelebeği olmak çok saçma.Ama bunların temelinde ırk değil ekonomik altyapı ve dolayısıyla eğitim yatıyor.Dünyanın her yerinde böyledir bu.Amerika'da zenciler,Fransa'da banliyöler,İtalya'nın güneyi vs vs.
Bazı coğrafyalar insanı suça teşvik eder ayrıca.Coğrafya-Ekonomi-Eğitim.Bütün olay bunlar ırk değil.

üni için istanbul'dan ayrılana kadar dünya pembeydi çiçekler böceklerdi insanlık birdi vs vs. istanbul'da epey de güzel bi yerde yaşıyodum böyle ırkçılık yapanlara "ama işte 1 insanın yaptığından tüm millet sorumlu tutulamaz" falan diyordum

sonra üni için buraya geldim işte. yine kötü değil de oturduğum yer açısından falan, sınıfta kürtlerle tanıştım. kürtlerin biraz daha üst tabakası (okuduğum bölümden dolayı). her fırsatta "haklarımız, eziliyoruz". tmm kardeşim eziliyosun haklısın, ama aynı şeyler bana yapılınca nerdesin? (burada politik meselelerden değil okul için olaylardan bahsediyorum. bir olay onlar için hak oluyor, sonuna kadar savunmamızı istiyorlar, aynısı benim başıma geliyor kimse yok ortada)

işin ilginç yanı kürtlerle sınırlı kalıyor bu hak olayı. yani diğerleri ya o kadar cıngar çıkarmıyorlar haktır ezikliktir diye, ya da onlar da başkalarını savunuyorlar, sadece kendilerini değil

sevmeme hakkın var kardeşim

Evet, ırkçılık yapmış oluyorsun. Kürtleri sevmeme gibi bi hakkın olup olmadığı konusunda bişey diyemem.

Ben de Kürtlerle ilgili kendi yaşadıklarımı anlatayım, üniversiteyi kazanmıştım. Yurt falan çıkmamış, yedeklerde 2000li sıralardayım, yurdun ne zaman çıkacağı belli değil, gideceğim şehirde yanında kalabileceğim kimse yok. Özel yurt tutacak, otelde, pansiyonda kalacak para yok, KYK yurdunda misafir olarak kalacağım ama onu ayarlamak için bile en azından bir gün bi yerde kalmam lazım.

Aklıma benden önce aynı şehirde üniversite kazanmış, uzaktan tanıdığım bi arkadaş geliyor. Onu arıyorum, o da yurtta kalıyor ama aklına yeni eve çıkmış Kürt arkadaşları geliyor, onları arıyor beni misafir etmeleri için. Bi an tereddüt etmeden, kimin nesi olduğumu sormadan gelin diyorlar. O gün evdeki eli yüzü düzgün tek yatakta benim uyumam için ısrar ediyorlar, normalde kendilerinin yaptığından daha güzel bi kahvaltıyı misafir için hazırlıyorlar. Öbür gün yurt işini ayarlamak için KYK müdürlüğüne nasıl gideceğimi soruyorum ama kalmam için ısrar ediyorlar, benim de işime geliyor. Bi hafta yeni tanıştığım insanlarla kaldıktan sonra yurda yerleşiyorum, yurtta kaldığım iki ay içinde her gün eve çağırıyorlar, sonunda ben de yanlarına taşınıyorum ve okul bitene kadar beraber kalıyoruz. Hala da görüşürüz, şehirler farklı olsa da en yakın arkadaşlarımdır o gün beni misafir eden Kürt arkadaşlar.

Bunu herkesin aynı olmadığını, böyle bi konuda genelleme yapmanın mantıksız olduğunu göstermek için anlattım. Belki karşılaştığımız insanlar bakımından ben daha şanslıydım ama senin yaşadıklarını yaşasam da böyle bi genellemeye gitmezdim. Daha başka örnekler de verebilirim ama yeterince uzattım zaten.

Söylediğin şeylerde kısmen haklı olabilirsin, ben de sevmiyorum Kürtlerin arasındaki mafyalaşıp her türlü pis işe bulaşan, hala feodal şekilde yaşayan kesimi ama bunu ırk temelinden bağımsız olarak, ekonomik ve sosyal yönden değerlendirmek gerekiyor. Hemen nefret etmeden önce Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da boşaltılan köylerden büyük şehirlere göç eden insanların neler yaşadığını öğrenmek ya da Kürtlerin neden devlete karşı olmayı Kürt kimliğinin bi gereği olarak gördüklerini anlamaya çalışmak daha mantıklı değil mi?

Bu söylediklerim sadece Kürtler için değil, sadece ırkına bakılarak önyargıyla yaklaşılan tüm insanlar için geçerli.

Cevap: Evet, ırkçılık yapmış oluyorsun. Ama anlatış şekline bakılırsa, kötü niyetli bir arkadaşımız değilsin. Yani, o "ne pis herifler" dediğin Kürtlerden birini 15 kişi araya alıp kafatasını çatlatana kadar dövse, bunu izleyip "Oh olsun" demezsin gibime geliyor. İnsanlıktan çıkmış, gözü dönmüş, iflah olmaz bir ırkçılık değil seninkisi. Tamamen reaksiyoner bir tavır.

Anlattığın hikayeler elbette ki hoş şeyler değil, ama "o" çevrede olduğun ve "o" çevrenin "o" tür adamları da, malum sebeplerden ötürü Kürtlerden çıktığı için, karşılaştığın kötü adamlar da hep Kürtler arasından çıkmış ve seni bu -bence- yanlış düşüncelere itmiş.

Bak mesela, ben Sunni kökenliyim, sülalemde Alevi falan yok, ama bugüne kadar gördüğüm tüm şerefsizlikleri Sunnilerden gördüm. Hayatımı karartmaya kalktılar, hakkımda olmadık işlemler yaptılar, kariyerimi bitirdiler, ismimi lekelediler vs. vs. Ama ben hiç "Sunniler şerefsiz" diye düşünmedim. (Yukarıda da sırf örnek olsun diye "Sunni" diye bir grup adı kullandım, yoksa normalde böyle bir sınıflandırma yapmıyorum.) Benim başıma gelen tüm kötülüklerin Sunni-Türk camiasından gelmesinin sebebi ise;
1- Lisede yaşadığım şerefsizlikler: Milli Eğitim camiasında -yönetici kadrolarından söz ediyorum- ciddi bir Türk-İslamcı kadrolaşma var. Müdüründen bakanına kadar zihniyet aynı olunca, öğrenciler bile bundan etkileniyor, okuldaki ülkücü-gerici çeteler arkalarını sağlam görüp seninle uğraşıyor, okul yönetimi de bu haksızlıkları destekleyip senin nefretini topluyor.
2- Polis ve adliyede yaşadıklarım: Polisimiz. Malum.
3- Kariyer hayatında yaşadıklarım: Kamu kurumlarının halini, yöneticilerin niteliklerini biliyorsun.
4- İş yaşantısında yaşadıklarım: Tarikatler, cemaatler, onlara yanaşanlar, o zihniyetten gelen maliyecisi, müfettişi, şusu busu... İnsana kendi işini yaparken bile hayatı cehenneme çeviriyorlar.

Peki senin durumuna geri dönelim: Kürtler neden böyle? Kürt vali yok ki, milletin üstüne gaz sıktırıp deşarj olsun. Kürt emniyetçi yok ki, sokakta önüne gelenin kafasını kırsın, sinirini boşaltsın. Kürt general yok ki, millete tepeden baksın, kendini kral, peygamber, tanrı zannetsin. Kürt'ün pisi de gidiyor site yönetimini ele geçiriyor, orada millete kan kusturuyor. Kürt dediğin, bu ülkedeki hakim güç olsa, çok daha tepelerde dolaşacak, site yönetimiyle, mahalle kabadaılığıyla uğraşmaya tenezzül etmeyecek. Sen de topunu kesenlerin çoğunun Kürt değil Türk olduğunu görüp onlara kızacaksın bu sefer. Dikkat edersen, hakim güçler Sunni-Türkler değil de Kürtler olsaydı her şey çok daha iyi olurdu; Kürt yöneticiler, Kürt muktedirler insanlara daha iyi davranırdı demiyorum. Kürt Türk'ten daha iyidir demiyorum. Kürtlerin senin nefretini çeken davranışları salt dışsal faktörlere dayanır, yoksa özünde dünyanın en iyi insanlarıdır da demiyorum. Çünkü bunu demek de ırkçılığın bir başka yönden ifade edilişi olurdu.

İnsana "insan" olarak bakarsan, asansörde komşunun çocuğunu taciz eden pisliklerin bu işi, içlerinden yükselen "Kürtsün sen, bu şekilde davranmalısın, Kürtlük genlerin bunu emreder" sesine uyarak yapmadıklarının ayırdına varırsan, ırkçılık illetinden sıyrılma yolunda büyük bir adım atmış olursun.

Son olarak, şunu bil ki, o senin her türlü eylem ve davranışını "Kürt" olmalarına bağladığın adamlar o dediklerini yaparken Kürt olduklarını sürekli akıllarında tutuyor değiller. Sen bir şey yaparken Türk müsün, Alman mısın, aklına ne kadar sıklıkla geliyorsa, Kürt dediğin "insan" da o kadar "Kürt" haliyle yapıyor onları. Sen bu noktayı kaçırıyorsun; ırkçılık yaptığını söylememiz de bu yüzden.

oha lan herkes irkcilik demis. acip baktiniz mi irkciligin tanimina? irkcilik nedir diye bi yazin lan arama motorlarina :}

sen kendi irkini baska bi irktan ustun gorursen bunun adi irkcilik olur ama, belli bi grubun sana zararlari oluyorsa ve bu yuzden o insanlari sevmiyorsan bunun adi irkcilik olmaz.

işin açıkçası sen ''bu kürtler de hep böyle oluyor yau'' derken içinden geçen ''biz türkler hiç böyle değiliz'' değilse bu ırkçılık falan değildir güzel kardeşim, için rahat olsun. ırkçılığın temelinde etnik milliyetçilik ve 'renk' ayrımcılığı vardır. geri kalanların hepsi modern çağa uydurulmaya çalışılmış eğreti ırkçılık tanımlarıdır.

ben türküm, oransal çoğunluk olarak kürtleri sevmiyorum, gelgelelim türkleri de sevmiyorum. buyrun burdan yakın.

Dogdugumdan beri gazi mahallesinde oturuyorum, bir kac sene oncesine kadar kirsaldan gocenlerin biraz 'tuhaf' oldugunu dusunurdum yalnizca. Kurtler soyle, kurtler boyle diyenleri sustururdum. Ayni kosullarda biz de onlar gibi davranirdik, derdim ama oyle degil galiba ya.

Sorun sevmek sevmemek degil. Benim kafami karistiran "kurtleri sevmiyorum" gibi bi genellemeye gidebilir miyim? İcim hic almiyor ama bu kaidenin istisnalari da hic ikna edici degil.

"hepsi bir olmaz" deniyor ama genetik miras diye bir durum var. Kurtlerin gorunusleri, konusmalari rahatsiz etmiyor ama her seye cok fazla tepkili oluslari, provakatif tavirlari rahatsiz ediyor beni. Bunun yaninda bir milyon iyi taraflari olabilir. olumsuzluklari cok fazla gozume batiyor. Bana da cok tuhaf geliyorlar acikcasi.

cevabım evet; şöyle uzatayım gece vakti uykum kaçmış:
galiba daha önce yazılmamış, ırkçılık dediğimiz şeyin, ve aynı zamanda cinsiyetçilik, homofobi, islamofobi vs. gibi benzer durumların hepsinin dayandığı yer "özcü" (essentialist) yaklaşım denen şeydir. yani bir şeyin, bir kişinin ya da bir grubun belli bir kimliğinden dolayı özünde -ve dolayısıyla kaçınılmaz olarak- bazı karakterlere sahip olduğu düşüncesi. içinde yaşadığımız toplumlar da bizi pek çok "özcü" sınıflandırmalarla donatıyorlar. genel olarak bugünün -özellikle batılı- sosyal biliminde ve hukukunda bu yaklaşım reddedilir ve mücadele edilmesi gereken bir şey olarak görülür; bunun yerine "constructivist" (inşacı?) yaklaşım benimsenir. yani örneğin bir insan "kadın olarak doğmaz ama süreç içinde kadın olur" ya da kimse "kürt olarak doğmaz sonradan kürt olur" vesaire. buradaki vurgu; toplumsal yapının, kültürün, politik yapının onun bunun insanları zaman içerisinde ciddi bi şekilde etkilediği noktasında. ya da belli fiziksel özelliklerin, ırkın, etnisitenin filan hiç bir şekilde belirleyici özellikler olmadığına vurgu. zaten ırk, etnisite filan bilimsel olarak çok problemli kavramlar.

bu üstteki yazdıklarım elbette hiç kimse arasında bir fark olmadığı anlamına gelmiyor. sadece bu farklılıkları nasıl yorumlamamız gerektiğine dair şeyler. bu kategorilerin hepsini tarihsel, kültürel, politik-ekonomik süreçlerin sonucu olarak görmemiz gerekiyor. bu biraz zahmetli bir iş, ama ırkçılık çok kolay.

her neyse, toparlayamıyorum diyeceklerimi, o yüzden durum üzerinden gideyim: senin yaşadığına benzer şeyleri ben de yaşadım ankarada çocukluğumda; doğantepede büyüdüm çinçinde lise okudum. buraları bilenler bilir bunlar kürt mahalleleri değiller. ama çok benzer durumların yaşandığı yerler. ayrıca bu sadece ankaraya ya da adanaya özgü bir durum değil dünyanın neredeyse tüm büyükşehirlerinde, özellikle dengesiz büyümüş sosyoekonomik uçurumu derin üçüncü dünya metropollerinde yaşanan bir şey. demek ki küçükken senin topunu kesenler kürt oldukları için değil, bambaşka süreçlerin parçası olarak orada o kültürün içinde yetiştikleri için bunu yapıyorlar. ve böyle semtler de genel olarak o toplumun en marjinalize edilmiş kesimlerinin yaşadığı yerler (yine küresel bir bakışla bakınca; göçmenler, azınlıklar, çingeneler, işçiler) ve genel kanı bunda (yani, şiddetle kendini ifade etmede) sistem ve toplum tarafından dışlanmışlığın büyük bir rol oynadığı. türkiye özelinde de kürtler bu konuda başı çekiyor, bunun nedeni de 60-70'lerin kırdan kente göç dalgasının ötesinde, 90'larda yüzbinlerce Kürdün zorunlu olarak batıya göç etmesi ve buralarda şehrin en düşük sosyoekonomik seviyeli semtlerine yerleşmeleri olmasın?

senin yaptığın şeyin (yani -benim yorumuma göre- ırkçılığın) birinci zararı işte bu yukarıdaki durum. yani biz sistemin bokluklarını, çarpıklıklarını, bazı grupları marjinalize etmesini göremeyip, bunu onların bir kimliğine (bizim durumumuzda "kürtlüğe") atfedip işin içinden çıkıyoruz. ikinci zarar; ırkçılık insanları bu kategorilere hapsediyor ve bu kategorileri her an her saniye yeniden üretiyor. en başta anlattığım "toplumsal/kültürel olarak inşa edilme" meselesini hatırlarsak, biz sürekli bir "kötü kürt" kimliğini/algısını yeniden üretiyoruz ve sürekli bu kategoriye göre insanları değerlendiriyoruz. bu ikisinin bileşkesi olarak da üçüncü zarar ortaya çıkıyor: toplumun genelinde "kürt" kimliği sadece bir etnisitenin ifadesi olmanın çok ötesinde bir yığın negatif özelliğin atfedildiği ve artık bizden bağımsız bir "şey" olarak ortaya çıkıyor. yani bu toptancı/genellemeci algı herkesin zihnine yerleşiyor ve hepimiz adaletsiz davranmaya başlıyoruz artık. bugün batı anadoluda pek çok ev sahibine memleketini söylediğinde sana ev vermemesi gibi, nasıl bir insan olduğuna hiç bakmadan. veya avrupaya gittiğinde türk kimliğinin, amerikada müslüman kimliğinin, pekçok yerde önüne engel olması gibi. veya geçen okumuştum, bugün abd'de hakimler, benzer suçu işleyen siyah erkeklere beyaz erkeklere oranla yüzde 20 daha fazla ceza veriyorlarmış istatistiksel olarak. yani beyaz-siyah ayrımı hukuki olarak biteli onyıllar olmuş, bu pis algı hala devam ediyor.

yani çok uzun oldu galiba, özetle bu algı boktan bi algı, çok sinsi ve zihnimizi ve vicdanımızı kilitleyen bir şey. vanda deprem olunca sevinenler oldu bu memlekette. bu yüzden sürekli buna karşı mücadele etmek gerek. senin bu gayretini de takdir ettiğimi belirteyim. "kürtleri sevmemek" gibi bir hakkın vardır tabii de, işte onu öyle yaptığın zaman ırkçılık oluyor, ve üstte bir kısmını saydığım nedenlerde dolayı sakıncalı bir bakış açısı. şöyle denebilir: bazı kürtlerin içinde yaşadığı ve benimsediği kültür şiddet/haksızlık vs. üretiyor olabilir. ama buna da 3 şey derim: (1) sadece kürtler değil genel olarak anadolu kültüründe bir ton sıkıntı var; bağnazlık, cahillik, şiddet, farklılıklara tahammülsüzlük falan filan. bi futbol tribününde pekçoğu gözlemlenebilir. (2) bunların kaynağı "kürt" olmak denemez, üstte saydığım pekçok sistemsel/kültürel faktörü görmemiz lazım. (3) bu büyük ağırlığı herhangi bir -iyi ya da kötü- kürt bireyin üzerine yüklemek çok büyük bir haksızlık ve zulüm.

bu arada şu tezde galiba senin büyüdüğün mahallenin gençleri anlatılıyor. mahallenin ismi değiştirilerek verilmiş gençlerin kimlikleri ifşa olmasın diye. bi de ingilizce. ilgini çekebilir.
research.sabanciuniv.edu

@quisuisje Nevruzlarda taşkınlık yapanların kürtler olduğu gerçeği dikkatinizden kaçtı sanırım. Büyük şehirlerde onbinerli aşiret grupları oluşlarını kullanarak cesurca yasadışı işler yapanların kürtler oldukları gerçeği de herhalde dikkatinizden kaçtı. Kamplaştıkları semtlerin sınırları içerisinde burada bize polis karışamaz demeleri de öylesine önemsiz bir detaydır herhalde. Kürdü sokak kedisi gibi kaç tane çocuk yapsa itildiği sosyal tabakadan sıyrılabileceğini hesap edemeyen akılsız bir varlık diye düşünsek evet 15 tane çocuk yapıp onunu sokağa çalışmaya beşini dağa göndermek kürtlerin istemsizce yaptığı bir içgüdü neticesidir diyebiliriz herhalde. Gündüz çalışıp gece bomba imal eden adamın da kürt oluşu, adının içinde "kürt" kelimesi geçen bir terör örgütüne hizmet edişi sanırım pek bir şey ifade etmiyor. Bu çirkinlikleri yapanların kürt olduklarını söylemek çok ayıp çok yazık diyorsunuz.
Tüm bu çirkin işleri bütün Anadolu halklarına mal etmişsiniz. Bunu nasıl başardığınıza aklım ermedi. Tüm kürtlerin terörist olmayışı, tüm teröristlerin kürt oluşu gerçeğini değiştirmiyor. Siz işin içine Tatar'ı, Boşnak'ı nasıl katıyorsunuz? İnsanlar Kürtler derken ayan örneklerden yola çıkıyorlar. Keyfi olarak, kürtlere gıcıklık olsun diye bunları yapanlar kürtler demiyorlar. Siz ise futbol tirbününden, Anadolu insanının tahammülsüzlüğünden bahsediyorsunuz. Bence siz tahammülsüzlük görmemişsiniz.

@True Story
benim anlatmaya çalıştığım şey şu idi: burada "ırkçılık mı yapmış oluyorum" diye soran arkadaşın sorusunda "ırkçılık" teknik bir anlamda soruluyor. bunun teknik cevabını verecek olan da evrensel olarak büyük ölçüde kabul görmüş sosyal bilimler ve hukuk normlarıdır. ben bu normlara göre bunun ırkçılık olduğunu ve neden böyle olduğunu anlattım. bunun da en belirgin kriteri bir ırka/etnisiteye mensup bir bireyi ve herkesi -bireysel ve genel olarak- belli genellenmiş ve "constructed" algılara göre değerlendirmek ve yaftalamaktır. burda da daha evrensel, kültürel, tarihsel ve ekonomik-politik bir bakış açısı önerdim.
şunu görmek ve anlamak çok mu zor: dünyada bir tek kürtler mi nevruz gibi özel günlerde bayramlarda kendilerini otoriteye/devlete/polise karşı şiddetle ifade ediyorlar? cevap hayır. dünyada bir tek kürtler mi sistem/devlet ya da çoğunluk tarafından ezildiklerini/yok sayıldıklarını düşünüp silahlı mücadele veriyorlar? cevap tabii ki hayır. (örneklerle uzatmıyorum, birazcık düşününce aklınıza onlarca örnek gelebilir diye umuyorum, araştırırsanız yüzlercesini dahi bulursunuz). dünyada bir tek kürtler mi aşiret/aile/etnisite bağlarını kullanarak kollektif hareket ederek mafyatik vb. işlerini yürütüyorlar? bunun cevabı da hayır. burada bir çok kültürel/tarihsel faktör devreye giriyor: aşiret/klan kültürü, terörizm, kollektivizm, azınlık hakları, ezilmişlik/dışlanmışlık duygusu falan filan. bunların her biri başlı başına uzun ve karmaşık kavramlar. bunları burda anlatacak olsak bilimsel makale olurdu zaten, ki yazılmış binlercesi vardır.
yani özetle sadece şunu demeye çalışıyorum: insanlar kürt oldukları için bunları yapmıyorlar, daha geniş bir perspektiften bakınca, dünyanın başka coğrafyalarında ve/ya geçmiş zamanlarda pekçok benzer duruma rastlıyoruz. demek ki bu işlerin başka dinamikleri var, altında yatan başka pekçok nedenler var, etnisite bunlardan biri değil, ve bu nedenlerin/dinamiklerin birleşmesiyle bu pratikler ortaya çıkıyor. ben bunu demek istiyorum, ve diğer (ırkçı/genellemeci) bakış açısının zararlarını da önceki cevapta anlatmaya çalıştım.
dikkat ederseniz hiç hakim kültür, çoğunluk kültürü, türk medyası, devlet eğitimi, hegemonya filan da demedim.

yoklama kaçaklığı ayrı, asker kaçaklığı ayrı.
uzun zamandır(a12 aydan uzun) sıkıntı olmaz.. 12 ayı geçtiyse de çok sıkıntı olmaz, cezası olabiliyor. 100-200 lira bişi.
okulun devam ediyor, di mi?

okulla görüş belgelerini onlar göndersin tecil ettirsin. yok mu böyle bi imkan bi araştır. boşuna yorulmamış da olursun.

okul gönderdi tecil için belgeleri ama yoklama yaptırmadığım için tecilim onaylanmadı. okulum devam ediyor =)

Senin durumun erken sevk olmadığı için seni bağlamıyo 15 Mayıs olayı ,30 Hazirana kadar şubeye gidersen Ağustosta askersin.

tecilin bitince hemen askere alınmazsın. yoklama kaçağı olursun, ama asker kaçağı sayılmazsın.
askere gitmeyi düşünüyorsan şubeye haziranda uğrasan yeter sanırım. yine de için rahat değilse mayıs 15'e dek git bi bak derim.
eskiden sana yaptığın işler filan soruluyordu, yine sorulursa "gemide çalıştım" gibi bi beyanat denizci çıkmanı sağlayabilir. denizci olmanın avantajı olduğu kadar dezavantajı da var. ama her türlü yaparım, rahat bi şehir olsun dersen diye aklında bulunsun dedim.

@wide'ın söyledikleri benim durumuma daha yakın gibi geliyor, ancak emin olamıyorum. sonradan da pişman olmak istemiyorum geciktiğim için.

daha önceden tecil için başvurduğum şubeyi arasam bu konuda bilgi verirler mi? şubeler telefonla bilgi veriyorlar mı?

Afiyet olsun derim.

peki abi bu olur da bozulursa yarın,ben bunu net olarak anlarım değil mi?

Dolaba girip çıkmakla bir şey olmaz, benim her zaman yaptığım şey. Ayrıca bozuk yemek belli olur tabi evet.

bozulunca kokar, kokan yemek bile çok ağır değilse yendiğinde sıkıntı yaratmıyor.
çok gerginsen al bi parça bi sokak hayvanına ver, yerse sıkıntı yoktur. yemezse bozulmuştur.

çok fena haklısın. öyle böyle değil. yüzüne bakılmaz bir daha.

bi daha yapmaz boyle birşey bu kadar anınız olmus 1 şans daha verebilirsin kız olsa ayrıl derdim ama.

haklısın kafasını kırardım ben,
bir şans daha verebilirsin ama fazla yüz verme asla eskisi gibi olmayacak ilişkiniz orasıda var tabi

5 yaşındaki (gibi davranan) biriyle dost olmak? zor iş...

belki hatasını anlamıştır, tekrar denenebilir. hemen sil at diyenler, bu adam şaka kaldırıyor ki o da öyle şeyler yapıyor, kendinizle kıyaslamayın. bu biraz abartı olmuş orası ayrı ama dediğim gibi dersini almıştır, böyle saçma sapan bir sebepten dostluk bitirilmez.

bence gerçek dostunuz o kişi olacak.. mallıklarının seviyesi çok da aşırı değil. çocukça olabilir belki ama hayatı daha eğlenceli kılabilecek şeyler.

sen onun mallıklarını engelleyeceksin, o senin sıradanlığını.

sıkıntını; tolerans gösterebileceğin şeyleri, gösteremeyeceğim şeyleri konuş kendisi ile. muhtemelen biraz azaltacaktır bu sululukları. kendine de bak arada; bu arkadaşa sorsak o senden hiç şikayet eder mi? ya da etmese dahi şikayet edilecek yönlerin var mı?

arkadaşlık bu. bitmesin. en kötü daha hafif bi seviyede de olsa devam eder; ama bu derece yakınsanız; üstelik fenerbahçeli iseniz; öpüşün barışın.
arkadaşına sorsan iyi niyetle yapılmış ağır bi şaka.. renkdaşsınız olm siz. daha kaç maçta beraber sevineceksiniz, düşünsene?

Hayal kahvesi.

mojo, küçük beyoğlu dark stage, belki bronx, line

araf'ta olabilir.

nevizade sanat'ın bahçesinde oluyor ama tarz ne istersiniz bilemedim burada türkçe rock ile ahmet kaya arası solistin kafasına göre bir durum var genelde bilginize.

burda bikaç cümle soruluyor. sayfalarca yazı çevirmiyoruz ki

soranlar genelde aynı kişiler ama, topladığımızda epey bir cümle oluyor

Ben sorun yapmıyorum o kadar.Sonucta duyurunun amacı bir sekilde insanlara yardımcı olmak.Parayla da ceviriyorsa ben para kazanmasina yardimci oluyorum,ustelik sayfalar dolusu cumle de cevirmiyorum,niye rahatsız etsin ki?o kadar ince düşünecek kadar paragoz degilim sanırım.

this is book ingilizcesiyle intternational trade yapmaya kalkan adamı fena trolluyorum adam e ticaret yapıyor çinliyle yada herhangi biriyle 10000 parçalık iş yapmaya kalkıyor ama ingilizce bilmiyor boylelerini iş batırtacak derecede trollemek lazım ki ingilizce bilen eleman çalıştırsınlar yada yiyemeyecekleri yarrağın altına yatmasınlar.
öğrenci işi oldugu belli cevirileri ise gönül rahatlığı ile yapıyorum gocunmadan zevkle.

bir cümle ya da şu ne demek gibi şeylere cevap yazıyorum
kendi alanımda --ki aynı alanda çalışıyoruz bildiğim kadarıyla--ekstra bakıyorum zaten
çevirdim ama olmuş mu'lara kendi alanım değilse çok bakmıyorum zira edebi çok soruluyor ben de anlamam
bazen kendim de soruyorum çok basit bi şeyi atlamış olabiliyorum
ama paragraf hatta sayfa tadında çeviri soran öğrenci arkdaşlara -öğrenci olduklarını umuyorum hele bi de öğrenci filan da değillerse pis küfrederim- kızıyorum tabi ki.

madem siz de çevirmensiniz, çok çeviri yapınca insanın bazen kafasının durma noktasına geldiğini biliyorsunuzdur. yeri gelince insan kolay bir şeye bile takılıp cümleyi düzgün kuramayabiliyor. genelde başından biraz kalkıp sonra dönünce problem çözülür ama bazen onu yapmaya vakit olmayabilir. zaten ancak bir cümle ya da deyim soruluyor çoğunlukla. rahatsız olunacak bir durum yok bana göre.

bana çok sayıda "şu kişiye vermiştim ama çeviri iyi olmadı, bi de sen yapıversene" diye çeviri geliyor. bilmiyorum benim etik anlayışım açısından eğer "ben" yapmıyorsam o işten para kazanmamalıyım. elbette kafam bulandığında bi 5 dk mola verip geri geliyorum, bazen olmuyor. o zaman 2 seçeneğim oluyor: google translate'e yazıp berbat türkçe/ingilizce halini güzelleştirmek (en azından bi taslak oluşturuyor) ya da bu işi yapan başka BİR ARKADAŞIMA danışmak. zaten çeviri işi içindekiler 9 sayfa çeviriden 1 cümlenin çevrilmesinin 9 sayfayı çevirmekten daha zor olduğunu bilir. çünkü girişini ya da sonucunu bilmezsin, yorumunu katamadığın için çok saçma bir şekilde çevirebilirsin

ben de ticari olmadığı belli olan bazı sorulara cevap veriyorum. ticariyse ingilizcesini geliştirsin hakkıyla yapsın

ahahahha böyle saçma soru mu olur? ben de bilgisayar teknik desteğinden para kazanıyoum, ama deli gibi yardımcı oluyorum insanlara.

bilgi paylaşıldıkça çoğalır, bencillik ederseniz öyle kalırsınız olduğunuz yerde. sen yardımcı ol, para zaten geliyor buna emin olabilirsin.

ayrıca çeviri sandığın kadar kalifiye insan işi de değil, çok ucuza kaliteli çeviri yaptırtmak mümkün. öööyle dediğin gibi 'kalitesiz çeviriler :((' diye ağlamanıza gerek yok, çünkü shakespeare çevirtmiyor insanlar. idare etsin yeter diyor geçiyor.