abes olur sene 2013

yok be dıdısının dıdısı, bak keyfine.

nolacak ya? kime ne salla, kızın da gönlü olursa neden olmasın?

hacı dayının torunu çok da dıdısının dıdısı değil sanki ya ne biliyim, kuzeninin çocuğu sonuçta. ha bak keyfine eyvallah ama çok da uzak değil gibi.

dayı torunu bana göre o kadar da uzak bir akraba değil.
bence de abes olur gibi.

kızın dayınızın ilk eşinden torunu olması dolayısıyla görüşmüyor olmanız genetik faktörleri etkilemeyecektir. bence abesten de ziyade özellikle ilişkinin geleceği olursa riskli.

bana da çok dıdısının dıdısı gelmedi. dayının hiç hoşuna gitmeyebilir. bence keyif kaçırmaya gerek yok, salla gitsin.

Bi öğrenmişsiniz abes de abes.
Kan bağı bazında zaten uzak. Onun dışında beraber büyümemişsiniz, farklı ortamlar, doğru düzgün görüşmemişsiniz. "Aynı köylüyüz" diye düşün. Benle ne kadar yakınsan onunla da öyle işte hocam. Hiç bir sıkıntı yok bence.

kızın, dayınızın ilk veya son eşinden olmasının bir önemi yok çünkü akrabalık bağı zaten dayınız üzerinden kuruluyor.

hacı kuzeninin kızı. ötesi var mı?! bildiğin abes kaçar!

diyen olmamış yeğenin oluyo amk..

vurmayın öldüm.

karşı taraftan diyebileceğim biri, onu ilk gördüğümde ima etmişti böyle bir şey.
ben de kızı bir kez daha gördüm dün. çok da güzel.
akrabam oluyor evet ama bu kan bağı dışında bağ pek yok. geçmişteki bazı problemler nedeniyle.

tabi bir hissiyatım yok şuan ona karşı. sadece fikir almak istedim.

hic tanimadigin bi kardesin olsa, ne de olsa farkli ortamlarda buyuduk ne olcek desen.

aslinda oyle dusununce oluyo ya.

abes değil, gönlün varsa bence gerisi çok da önemli değil.

ama akraba sayılırsınız bence. en azından kan bağınız var..
ama kafaya takmamak gerek, iki gönül bir ise bana ya da başkasına çok bişi düşmez genelde.

bir şey olmaz panpa. takıl gönlünce.

gelecekte biyolojik olarak bi sıkıntı olmayacaksa (akraba evliliği bazında)
abeslik yok bence. eski eşten olan torun ve belli bi süredir hiç görüşülmemiş. dayının veya ailenin problemi neden seni gersin yıllar sonra.

soy ağacınız yunan mitolojisindekilere benzeyebilir hacı. sonuçta nesil farkı da var.

kuzeninin kızı, uzak falan değil.

eskiler iki gobek donmus derler. iliski ilerlerse akraba evliligi durumu olmaz.

sen bakma bu osbirci, elitist tayfaya. hic oyle abes mabes falan da degil.

ayrica kormana da gerek yok. kaybedecegin hic bir sey olmaz. ne olacak yani amk?
tavsiyem kiza arkadasca yaklas. olaca varsa, gerisi zaten gelir.

hay arkadaş ya. elit osbirci olarak cevap veriyorum. soy ağacından bağlantıları takip edip müstakbel eşi bulana kadar araya giren her aile dışı evliliğin sonucu akrabalığın yarı yarıya azalıyor (genetik benzerlik olarak)
baban anan kardeşin sana 1/2 kadar yakın (ortalama). dede nine 1/4. dayı falan da 1/4 (anayla aynı genlerden alıyorlar çünkü). onun çocuk 1/8. onun çocuğunun çocuğu 1/16 benzemekte sana. tabii sadece genetik olarak. bu benim almayacağım risk. çekinik genle taşınan genetik hastalıklara yakalanma ihtimali var. bu o ihtimali arttırıyor. bence de azalmış değil aradaki kuşak sayısıyla. o eskilere de kafam girsin ayriyeten. zira bu işin ilmi budur.

akraba iyidir. ben de kuzenlerle evlenmek istedim ama hepsi red etti. öylece mahzun kaldım bir başıma çaresiz ortalıkta derbeder. bari sen mutlu ol kardeşim. gayret et ve al o kızı. sonuçta sevgi emek ister.

(bkz: ana bir bacı iki)

Soruyu gören de sekreterimle gizli ilişki yaşıyorum sanır. İnternettesin kardeşim farkettiysen içeriğin yüzde doksanı porno. Porno'nun artık böyle yadsınan ya da anormal gelen bir şey olmadığı bariz bence.

oha artık yani. izlese nolcak. hasta değilse izlesin yani

ben de kız arkadaşıma sormuştum. sıkılınca izliyorum bazen, zaman geçiyor demişti.

erkeğim
izlerim
haberi olur
bu zamana dek olumlu ya da olumsuz bi tepki almadım

izlerim, haberi olmaz yani porno mu izliyorum diyeceğim hatuna, ama görür bilgisayarda falan hiç çekinmem onun zevki ayrı be gülüm derim gülerim

birlikte bile izleriz. İki taraf için de gayet doğal ve gerekli bir durum.

kadınım.
izlesin.sorun olmaz.
ben de izliyorum zaten,o da biliyor izlediğimi.
raad olun.

ilk sorum: "bayan duyurucu" nedir?
ikinci sorum: bu insanlar tam olarak kimi bayiyor?
ucuncu sorum: "kadin" kelimesini neden bu kadar urkuyorsunuz detaylariyla birlikte aciklayiniz.

not: soruya cevapla karsilik verme ekolunden geliyorum.

not-2: duyuruya "+18" ibaresi konmasinin maksadini anlamadim.

ehm, cevaba gecelim.
erkegim. porno izlemek icin iliski sahibi olmak/olmamak belirleyici unsur degildir. ayrica anormal bir davranis da degildir. sadece bugun degil, eskiden de degildi. su an ebeveyniniz olan kisiler, o donem vcr kasetlerle izliyorlardi.

son olarak, porno izlemek icin cinsiyet de belirleyici unsur degildir.

insan ilişkisi var diye porno yasağı mı koyar kendine amk. :)

hepiniz leş olmuşunuz la, yazık. bi de şu "raad olun" "insanız ya sevgilimle birlikte izliyoruz" "ondaki meme sende yok diyorum gülüyo ehehe" şeklinde işi normalleştirme tripleri filan. ne lan bu? kendinize gelin, gidin anne babanıza anlatın bunlar çok normal cici şeylerse

cevap nick uyumu.

bu dünyada iki tip insan vardır;

porno izleyenler ve yalan söyleyenler.

--

ilişkiyle porno'nun alakası ne? ana öğünün var diye aburcubur yemeyecek misin yani?

** bayan değil kadın**

evet, otomatik ödeme talimatı veriyorsun. ödeme merkezinde faturasını kartla ödeyen de gördüm.

bankaya talimat verirsen 1tl alıyor

otomatik ödeme talimatı ve tamamdır :)

ayrıca kart için cihazda oluyor genelde.

fatura ödeme noktaları oluyor. elektrik su doğalgaz ve türlü türlü faturaları ödüyorsun. kime nasıl çalışıyorlar bilmiyorum ama açmışlar bi dükkan, bi vezne, bi bilgisayar yetiyor.
orada kredi kartı kullanılabiliyor. şişli'de vardı bi tane, bi dönem kullanmıştım.

ziraat bankası atm'sinden abone no girerek yatırabiliyorsun.

online işlemlerde otomatik talimat vermeden de fatura ödenebiliyor. garanti bankası için konuşuyorum.

Acile git, serum bağlasınlar.

çok soğuk..dışarı çıkamam

sıcak bı dus alsan acılırsın belkı..

şifa niyetine: www.youtube.com

bal, muz, kekik suyu, zencefil filan. yararlı ne varsa ye.. bana öksürük için karabiberle balı karıştır, ye demişlerdi; yaptım, öksürüğe fayda çok etmese de hasta halimle tüm kırgınlığımı almış baya baya enerjik yapmıştı..

bende bu şekilde başlayan hastalık 2 gün serum ve 5 gün günde 2 doz iğne ile geçti. iki sınava da giremedim. boğazda ağrı var mı?

boğazda şuan için ağrı yok

tavada biraz ısıtıp kavursanız.. deneseniz?

teflon tavada hafif kavurabilirsiniz. fırınlayabilirsiniz

ez, toz haline getir; tatlılara kat. yada balla falan karıştır, kahvaltılık olsun

tesis?

"taciz" var direk michael douglas, demi moore başrolde.

compliance-çok güzel sayılmaz ama gerçekten böyle olaylar oluyormuş amerika'da. ilginç. www.imdb.com

komedi var, horrible bosses.

Gülşen Bubikoğlu. Ama Türkan Şoray da ayrı bir güzel ya.

farklı tatları var, ama ben bubigimi tercih ederim.

gülşen tabii ki. türkanla karşılaştırılamaz bile.

gülşen bubikoğlu.

Türkan Şoray

Kesinlikle Gülşen Bubikoğlu..

gülşen geçer, ama güzel olduğu için değil türkan yetersiz kaldığı için.

gülşen bubikoğlu

GÜLŞEN

kesinlikle Gülşen Bubikoğlu.

pardon

izlendi

eyvah eyvah, fasülye, kutsal damacana

üçü de izlendi.

çakallarla dans.

KİRPİ

paşam bi' daha kolpaçino:)
çok komik:)

zampara seyfettin

şahsen ben çok yakıştırıyorum, niye yakışmasın.

kim demiş ben çok severim. etrafımda bunu diyen erkek de görmedim.

aman onlar ne anlar hıh!

büyük ayaklı kadınlara yakışmıyor o bir gerçek. zarif ayaklı kadınlara yakışıyor sadece. (ben de bir kadınım bu arada)

kim demiş onu, bi erkek olarak ben çok yakıştırıyorum şahsen.

benim yakıştırmıyorum, nedeni de estetik olmayışı. tercihlerle ve beğenilerle alakalı. göze güzel gelmiyor.

ayak büyüklüğü pide gibi olmadığı müddetçe yakışıyor.

www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com ve binlercesinde gördüm de:)

çünkü ekşi sözlükteki 10 kişiden 8'i eziktir.
babet, topuklu ayakkabı vb. bir şey yerine converse giymeyi tercih eden, baskılı t-shirt hayranlarıyla dolu bir zavallı deposu.

bazen yakışmıyo ama genel olarak yakıştırıyorum.

pantalon tarzı şeylerin altında beğenemiyorum ben de, ama şöyle tek parça kumaş elbiselerin altına bence de gayet güzel duruyor.

çok çirkin bence, şu sebeple. ayakkabının genişliğine uygun ayak genişliğiniz ve ayakkabının burnuna uygun parmak uzunluğunuz yoksa hiç yakışmıyor. bu ayakkabılar zaten hemen genişleyen ayakkabılar. ayağı geniş bir insan giydiğinde sevimli değil bilakis çirkin görünüyor. önden de ayak parmaklarının aralıkları örünüyorsa yine çok çirkin oluyor. bu ayakkabının yakışması için gerçekten muntazam ayakları olması lazım insanın. niye bu kadar büyütülüyor anlamıyorum. yakışmayan herhangi bir şey giymekten farkı yok. mini kot şortlar, yüksek bel pantolonlar, tulumlar, maksi etekler vs nasıl herkese yakışmıyorsa, babet de herkese yakışmıyor.

39 numara ayak mağduru olarak söylüyorum küçük ayaklara gayette yakışıyor.

küçük ayaklıysan yakıştırıyoruz.

dar paça pantolanla giymeyin mümkünse, hatta hiçbişeyle giymeyin

ne kadar para lazım, kredi tutarı nedir?

finansbank verebilir. denizbank ve kuveyt türk de agresif bankalardır, oolmadık kredilere onay çıkarabilirler.

geçen gün aldım garanti bank

psikolojik danışman mı ? ne danışmanı biraz daha açsan

deliotte pwc mckinsey gibi

psikolojik danışman olarak söyleyim;

- seçme sebebim, hedeflediğim bölümü hedeflediğim üniversitede kazanamadım. ya o bölümü ankarada okuyacaktım ya da o üniversitede başka bölüm seçecektim. içlerinden okuması kolay, tembelliği rahat bi bölüm olduğu için pdr'yi seçtim.
- mesleğin güzel yönleri, en başta insanlara yardım edebiliyor olmak keyif veriyor. işe yaradığınızı hissediyorsunuz.
- her cinsten insanla tanışma şansınız oluyor. baya değişik vakalarla karşılaşıyorsunuz. bu da keyif verici.
- kendi hayatınıza dair basit şeyleri daha az önemsiyorsun. daha rahat bi kafada oluyorsun.
- etrafındaki insanların dinlenmeye, danışmaya, yönlendirilmeye ihtiyacı olduğunda tecrübenle beraber daha kolay yardımcı oluyorsun. onları daha rahat anlıyorsun.


kötü yönleri de var. yoğun iş günlerinde kafa kalmıyor, tek bir sorun daha dinlemek istemiyorsunuz. etrafınızda size danışmaya gelen -meslek dışı- arkadaşlarınızdan kaşmaya çalışıyorsunuz.
özgür bi çalışma ortamınız yoksa -devlete bağlı çalışıyorsanız, ya da hastanelerde- savunmadığınız, size saçma gelen şeyleri söylemek zorunda kalabiliyorsunuz. bilhassa okullarda ya da orduda çok fena ortaya çıkıyor bu durum.

düzeltme : ben yazarken sanırım konunun pdr olmadığına dair bi açıklama getirmişsin. yazmış bulundum.. dilersen silebilirim.

koleksiyonumdan ödünç verebilirim istersen. korku-gerilim kitapları oku/flim seyret görürsün.

gerçi beynini bu tip şeyler meşgul etmiyorsa görmezsin. çok şanslısın demek isterdim ama adrenalin en bir güzel şey.

gece karanlıkta yol kenarlarına ve kenarlarındaki çeşmelerin su giderlerine işe, üç harflilerle muhatap olan birinin yanında onlarla dalga geç. geceleyin pencerenin önüne su filan dök. soğan kabuklarını yak. tezek içine tuvaletini yap. yatmadan önce korku filmi izle. yine de görmezsen ben burdayım (:

yatmadan önce sek kahve iç, çarpıntının etkisiyle ne maceralar ne maceralar

popon açıkta uyu.

gece üşürsen görme ihtimalin baya artacaktır.
bi de iyice alkol alıp, pek su içmeden, sıcak bi gecede uykuya dalarsan; dilin damağının kurumasıyla beraber sıkıntılı rüyalar görebiliyorsun.. ama bunun için yazı beklemek lazım.


kabus görmüş de olabilirsin ama belki hatırlamıyorsundur.

-muhtemelen- hatırlamıyorsun.

sebebi de bastırdığın şeylerin güçlülüğü ile alakalı.

Evet çok ama çok, çok garip. Garip ki ne garip. Garip vallahi. İyisi mi bi doktora görün. Bu işte bi terslik var.

2013 ü kıramadılar hala, sadece orijinal ile oynanıyor. 2012 için ara.

2012 için konuşayım madem. yardımcı olabilecek?

fm 2012 için google'a "football manager 2012 download" ya da football manager 2012 indir" yaz; linkler bulursun.
linklerin yanında bir de kurulum için bi txt dosyası olacak, onu indir.

bunun yanında daemon tools programına ihtiyacın var; o program sayesinde sanal sürücü kurup, o sürücünün içine oyunu kuracaksın. bunların ayrıntılı açıklamaları oyunun yanında inecek/indireceğin txt dosyasında olacaktır. bi çok sitede de görüntülü anlatımı mevcut.

1 saat içinde yüklenebilir mi? torrent ile port filan kuruluysa rahat iner sanırım. yani bu biraz bağlantına bağlı.
indikten sonra da tüm oyunu kurmak, açmak, açtıktan sonra yeni bi oyna başlamak filan en fazla 1 saatini alır.. ilk defa oynayacaksan, oyunu kapmak biraz zaman alabilir. türkçe yaması vardır fm 2012'nin muhtemelen, onu indirirsen belki daha kolay olabilir.

www.foodnetwork.com

mantar, krema, köri, tavuk parçaları. bunlardan sos elde edebilir misin? elde edemezsen anlatayım. efsane bir şey oluyor.

@dwight anlatırsanız çok sevinirim..

yaptığın klasik sosun içine bi tutam maydanoz atınca çok ilginç ve bi o kadar da güzel bi değişim oluyor..

3 tane var, kendi yaptığım tarifler. basitçe anlatmaya çalıştım.

pastafaryan.blogspot.com

tamam.

öncelikle malzemelerin esansiyeli köri ve krema. bu ikisi yoksa kalanlar bir şey ifade etmez. ama mantar ya da tavuk tercihine kalmış. ben az tavuk bol mantar tercih ediyorum.

tavaya zeytin yağı koyup ısıtın, tavuğu ekleyin. pişmeye yakın mantarları koyun. mantarlar da pişmeye yaklaşınca tuz, karabiberi ve bol miktarda köri koyun. azıcık çeviri baharatlar karışsın. bu aşamada kremayı ekleyin. kremanın rengi hardal sarısından 2-3 ton açık olsun. sos tamamdır. son aşamada sosun tadına bakıp köri ya da baharatları tekrar ayarlarsanız. köri çok gelirse krema ekleyin. az gelirse köri ekleyin doğal olarak. son aşama da makarna ve sosu karıştırmak.

afiyet olsun.

@spider03; teşekkür ederim ama mayonez sevmiyorum maalesef.

@eranicus; erişte önerisini deneyeceğim, teşekkür ederim.

@trachemys scripta elegans; tam aradığım şey, kendi tarifleriniz için teşekkür ederim.

@dwight; çok teşekkür ederim gerçekten güzel bi tarife benziyor, hemen deneyeceğim..

bir makarna sever olarak bende bir tane yazayım. zeytinyağında sarmısakları çevirip dilimlenmiş domatesleri ekliyorsun. ardından bir parça domates salçası ekleyip rengini koyulaştırabilirsin. fokur fokur fokurdayan sosa kırmızı pul biber ve kuru fesleğen ekliyorsun. malzemelerin miktarı damak zevkine göre ayarlanacak. afiyet olsun.

garip gözükebilir; bi arkadaş bana geldiğinde yapmıştı da; ben sevmiştim baya.

makarnanı yap. üstüne yağı alınmış ton balığını ve konserve mısırını dök. bi karıştırıver.
ardından bi kasede önceden çırpıp daha homojen hale getirdiğin yoğurdu dök (tıpkı mantı yapıyormuşçasına) ve finalde de yoğurdun üzerine tıpkı mantını sevgin ve emeğin ile süslüyormuşçasına bir salçalı sos yap. tereyağı ya da margarini tavaya at, kısık ateşte erirken az salça (ya da benzeri) ve dilediğin baharatları katıp yağ ile karıştır. sonrada sosu mısırlı, balıklı, yoğurtlu makarnanın üstüne dök.



bi de mantar alıp, onları yağda hafif soteleyip, ardından krema, yağlı beyaz peynir, krem peynir ve az yoğurdu mantarla birliktetavaya dök, kısık ateşte peynir ve krem peynir iyice karışana dek karıştır.. makarnanın üstüne dök.

bi kere okurdum. belki önemli yerleri iki kere.

çok önemli gördüğün yerleri not edebilirsin. ama kelime kelime aktararak değil de okuduktan sonra senin aklına yerleşeni yazman, sonra bunu asıl bilgiyle karşılaştırıp eksiklerini farketmen faydalı olur senin için. bunun dışında delarue'nin dediği gibi bir-iki kez okumak yeterli gelir.

1 kere oku yeter cok bıle..

ezberi bırak okumam bile. okuyan birine anlattırırım bana yeter.

randevuya gittiğinde vericeksin parayı. yeni akbil verilir heralde. fotoğrafını öğrenci belgeni kimliğini filan götür sorun çıkmaz.

internetten başvurunu yapabiliyorsan yap.

nolursa olsun karaköy'e git, iett'nin hemen tünelin yanında bi çalışma binası var. oraya gir, formu doldur, parayı orada ödeyeceksin. tahmini 20 filan olur. o da kaybettiğin için, tekrar çıkarma durumunda bu kadar olmuyor. sonra hemen orada basacaklar yeni pasonu. güle güle kullan. önceki pasonun içindeki kontör de yükleniyor geri.
yanında vesikalık fotoğraf götürmeyi unutma.

asya tarafında oturuyorsan, orada da bi iett binası olmalı ama yerini bilmiyorm. istersen internetten bak, istersen hiç kasma yeri itibari ile karaköydekinin yeri güzel. denize yakın, ulaşım kolay, bulması çok kolay, oradan taksim, eminönü, beşiktaş, kadıköy, üsküdar gibi yerlere ulaşım da çok basit.

vakıfbank mıydı neydi, 10 lira yatıracaksın. sonra öğrenci belgesi, kimlik fotokopisiyle paranın dekontu vereceksin, o kadar.

yamuluyorsam düzeltin ama kaybedince cezası vardı 80 tl civarı.

uzatmamak elindeyse uzatma. ama uzatınca cidden kendini geliştireceksen uzatabilirsin. ama kasten uzatmak mallık bence. sen bilirsin yine de.

fazla iyimsersin. ben de elk müh'ni 1.5 sene uzattım. her uzattığım dönemden sonra da "bi dil öğreneyim, kursa gitsem ya kaç ay boşum" falan gibi planlar yaptım. bitirdikten sonra bir dil daha öğrendim ve şimdi durmadan kendimi geliştirmeye vakitler yaratıyorum. boşa o kaybolacak seneye güvenme yani. bitir kurtul imkanın varsa.

kötü denemez çok seçenekli bir soru nerede okuduğun ortamın maddi durumun ailevi durumun gibi çok etken var.

Uzatmak kötü denemez ama acil para kazanman falan gerekiyorsa uzatma derim.

okulu normal süresinde bitir. sonra mezun olduktan sonra 1 yıl hiçbir şey yapma iş bulma namına ve kendini geliştir. neyse artık bu kendini geliştirme. ha yok okul zaten uzuyorsa kılıfı iyi bulmuşsun tebrikler.

duruma göre değişir, ancak yapacaklarını bitiripte yapabilirsin.

uzatmak mallık +1

kişisel kanaatim her şey zamanında yapılmalı.

Aaabi 4 senede bitiren 4 sene kaybeder yeeaaa diyen tipleri sallama. Fakulte kantininde 2 gun fazla takilip 2 kiz daha dusurucem diye okul uzatilmaz. Ha zorlanirsin, gecemezsin sanssizliklar vs. olur kalinabilir. Sen yine de elinden geleni yap, olmazsa da buyuk bi kayip degil. O seneni verimli gecirmeye bakarsin.

başta yazsam ii olurmuş.%80 zaten uzuyor okul.hem de 3. sınıfta olmama rağmen görebiliyorum.1 sene uzar 2 olmaz onu biliyorum.kılıf değil de daha çok bardağın dolu tarafı diyelim.elimden geleni yapıyorum dediğiniz gibi fakat uzuyo.tek sorun evden "nie kalıosun nie kötü gidio çalışmıo musun yoksa sen" tepkileri.hayatım boyunca ders olayı salmadım ama olmayınca olmuyoru anlatamıorum sadece bu rahatsız ediyor şuanda.

askerliğe bi sene geç gidersin, üzerine binecek sorumlulukları (para kazanma, hayat kurma) 1 sene ertelersin, çok dersin kalmadı ise eğlenmek ve gezmek için harika bi senen olur..

1 sene uzatarak bitirdim çok pişmanım keşke 1 sene daha uzatsaydım.

savcıya ve hakime bakar.

anamın başına gelmişti aynısı. önce hakim telefonu anneme geri verecekti; ardından savcı itiraz etti -önceki davalarda verilmemiş, neden şimdi veriliyormuş-, ardından hakim karar değiştirip telefonun iadesinden vazgeçti. ardından adliye emeklisi annem sinirden ağlamaklı bi şekilde mahkeme esnasında itirazda bulundu. ee az çok bu tür işlerden anladığı için -adliye emeklisi- söylediği şeyler mantıklıydı; bunun üzerine kararının ciddi bir eleştiriye maruz kalmasına alınan hakim de annemi susmaya davet edip aksi takdirde hakkında işlem yapılacağını söyledi. annem sustu, telefon kapkaççıda kaldı. dava kapandı.

tam tersi de olabiliyor tabi.

asayiş şubeden telefonu alacaksın, bi dava bişey olursa seni çağırırlar.

benim evimden olan hırsızlıkta böyle olmuştu.

çalan adamın adli durumuna göre değişir. savcılar kkonuyla uğraşmak istemeyebilirler, veya olayın üzerine gitmek isteyebilirler.

savcıya gittiğinde o sana dava açman iyi olur veya bir hata yapmış, sen şimdi dava açma falan diyebilir.

yönlendirilirsin.

seneler evvel başıma geldi
aynen savcılıktan haber geldi telefonunuzu bulduk işlemler için gelin diye
neyse gittim ama bana sadece telefonunuz afyonda bulundu dediler
sadece bu yani sinyaline bakıp bulunduğu sehri mi söylediler ne yaptılarsa kimse gel telefonunu al kardesim demedi

yemek ısmarlasın

iddiasına bağlı.

birşeyler de ısmarlanabilir, utanç verici birşeyler de yapılabilir.

ama favorim: bikini giysin!

saç kestirsin.

Ev mantısı yapsın. kısa ve net

duyuru'ya neler olmuş böyle:)
madem sevgilisiniz, sevişmeyle devam edecek bir şeyler seçin:)

1den 1000e kadar kağıda alle yazsın

sokağa çıkıp ARKOOO diye bağırsın

riske girmek istiyorsanız götünüzü ortaya koyun.

kaybeden diğerinin fantezisini gerçekleştirmek zorunda olsun. mantı falan heyecanı yok... he ya da şimdi aklıma geldi kaybeden karşı tarafın hiç bilmediği bir şeyi itiraf etsin. ilişki çatırdayabilir ama dürüstlük kazanır!!!111

aynı durumda arkadaşşmla kız arkadaşı traş olmasına girmişti. erkek kazanırsa kız suratını traş etcek usturayla, kız kazanırsa erkek bacaklarına ağda yapcaktı.

kız kazandı. arkadşaım ağda yaptı bacaklarına

i love you justin bieber diye bağırsın camdan dışarı.

biz bunu yapmıştık moda olduğu zamanlar. daha extrem bi şey arıyosanız, kaybeden bıyıklarına jilet vursun?

emin oluyoruz?"a kadar okudum ve o kadar düşünceli insan kalmadı demek istiyorum.

Hepimiz birer tercih olarak duruyoruz aslında. Konuyu tersten okursak, tercih ettiğimiz kişiyle, tercih ettiğimiz şeyleri, tercih ettiğimiz zamanı ayırarak yaşıyoruz. Bu kadar çok yazında kelime bi garip göründü.

Hayatına sokmak mevzusu biraz fazla romantik.

iyi de bu durum zorunluluk değil ki karşı taraf kendi kendine ''ben bu insandan daha iyisini hak ediyorum'' demedikçe bizim kendimize ''bence sen daha iyisine layıksın'' dememiz kendimizi değersiz görmemizle açıklanabilir, eğer karşı taraf bizden daha iyi birini hak ettiği fikrini kendine söylüyorsa bizle olan ilişkisini bitirebilir, sevgililer tamamen özgür, evliler ise hukuk sayesinde bizden daha iyilerine sahip olma hakkına sahipler, yani ortada sürekli ''ben ilişki yaşadığım insanın daha iyi insanlarla tanışmasına engel oluyorum'' gibi şizofreni belirtisi soruları sormak gereksiz.

sonuç yerine sürece odaklanınca; süreçten karşılıklı keyif alındığı sürece insan "acaba daha iyisi var mıydı" diye takmaz.. sonuçta bu kafayla kimseyle eş olmayıp kendini en iyi sevgili olacağın insandan mahrum etmen de haksızlık olmaz mı??

gittiğin yol keyifliyse, en iyi yol olması önemli değil.

İliski yasadiginiz kisinin belki siz hayatina girmeseniz daha iyi bir hayati olacakti, e belki olacaktı. Ama ben iyi bir eş/sevgiliysem. Derdinde sıkıntısında yanındaysam, benimle herşeyini paylaşabiliyorsa, ben ona sürekli sorun çıkartmıyor ,dırdır etmiyorsam. Memnunsa yani kısacası, vicdanım rahat olur.
emin olamam ama vicdanım rahatsa da bu konuyu sıkıntı etmem.
Memunun değilse de bitirebilir, bitirsindir.

belkilerle acabalarla kafamızı yormadan sevişerek mutlu olmalıyız. gerisi teferruat diyebiliriz ismail.

karşımızdaki eşya olmadığına göre hayatına iyi veya kötü gelecek şeyleri seçebilecek zeka düzeyinde olduğu önyargısından yola çıkıyoruz. kafasına taş düşmüş gibi avallaştıracak mentalist becerilerin varsa bilemem, buradakilere de öğret. nitekim 'ben senin gibi sevgiliyi..' diyip gidebiliyor çıkabiliyor hayatınızdan aynı kişiler, kim kimin hayatına giriyor ayrıca? :) ha tabi bi de sen o kişiye bilinçli olarak zarar vermiyorsan. bi de zaten buna tam bir seçim de denilemez, eldekiler üzerine kurulu bir durum. kaç kişiyle tanışıp arkadaş olabilirsin sonuçta? himym da böyle bir bölüm vardı, denizde çok balık var fikrini istatistiksel hesaba vurunca uygun adayların sayısı epey azalıyodu :)

O zaman ben sunu anliyorum, "sahip oldugunu kaybetme, nasilsa daha iyisi var mi veya sahip olabilecegimden emin degilim. memnunsan devam et."

Belki de en buyuk sebebi zaman kaybetmek istememek. bunu ugruna risk aliyoruz. Yine once kendimizi dusunuyoruz iste. Bencillik var

[bu cevabım evlilik bağlamından ziyade daha genel ilişki bağlamı düşünülerek yazılmıştır]

"Bunu bilmeyerek iliskiye devam ederek nasil bu bencilligi yapabiliyoruz? kendimizin diger kisi icin en iyi tercih oldugu konusunda nasil emin oluyoruz?"

valla ben de merak ediyordum, direk ona sordum. aldığım cevap beni tatmin etti (ciddiyim).

onun dışında, ilişkiyi yaşadığımız insan da zaten aynı şeyleri düşünüyor -- yani evet, belki "en iyi tercih" olup olmamanın kesin bir cevabı yok, ama o sorunun bir cevabı olup olmaması da sizinle ya da karşınızdaki insan ile alakalı değil. karşınızda kim olsa bu sorular sorulacak. evrensel bir argümanla "neden ben" sorusuna kesin bir çözümleme getiremiyoruz. ama birbirimize duyduğumuz halihazırdaki hisler, güven ve sağduyu o istediğimiz huzuru bize sağlıyor.

sonuçta ilişkiler tercihle alakalı. elbette ki her zaman "daha" güzeli, "daha" zengini bulunabilir. ama bunu düşünerek ilişki yaşanamaz.

ben olmasam "daha" iyi bir hayatı olacaktı, belki yurtdışında yaşayacak, gece gündüz çalışıp "daha" çok para kazanacak gibi düşünülmez ilişkide. her zaman bir şeylerden fedakarlık etmek gerekir çünkü. ilişkide taraflar da birlikte olmak için fedakarlıklar yaparlar büyük ya da küçük.

eminim hayatındaki kişi de bunların farkındadır. ama senin yanında olmayı seçmişse, sen de bu fedakarlıkların farkındaysan yapabileceğin tek şey onu daha da çok sevmek olmalı. bunları düşünüp hayatınızı ve ilişkinizi berbat etmeye gerek yok.

alıntıdır.

Kierkegaard çok sevdiği nişanlısı Regine Olsen'i terk etti, çok sevdiği için. Ömrü boyunca hep acı çekti bu yüzden ama soranlara da yaptığının doğru olduğunu söyleyip durdu. O kadar çok seviyordu ki Regine'i ve o kadar nefret ediyordu ki kendisinden, evlenip onun kendisine 'maruz kalmasına' izin veremezdi!..

Belki hayatına dahil olduğun insanı en çok mutlu edecek kişi de sensindir. Ya da seni de en çok mutlu edebilecek insan odur.

İnsanlar bir ilişkiye başladığında nedense hep "daha iyisi" kavramı etrafında dönüyor. Karşındaki insanı en iyi kılmak da senin elinde, bir de bu açıdan bak.

Evlilik nadiren secimdir daha cok ihtiyactan dogar bikac ust duyurudaki arkaadasin maslow ile ilgili paylastigi semayi inceleybilirsin bunun icin. 2.si oyle dusunceli insanlar hakkaten yok artik. Metrobuse binerken ezildiler.

polis meslek yüksek okullarına (pmyo) başvurabilirsin; ya da üniversite okuduktan sonra da üniversite mezunları için polisin açtığı sınavlar oluyor; o sınavlara girip polis olabilirsin.
ancak pmyo ya da üniv. mezunu polis adayları büyük yetkilerle donatılmıyorlar. yani bi behzat olamazsın.

sınav ya da mülakat konusunda net bi fikrim yok. koleje ya da akademiye girmek biraz zor olabiliyor; ama pmyo ya da üniv. mezunları için açılan sınav konusunda net bi fikrim yok.

üniversiteyi bitir gir sınava, komiser yardımcısı olarak başlarsın.

fenerbahceli'yim. gerek kendi takimimin, gerek baska takimlarin taraftarlarinin yazdiklari bir noktadan sonra nesnelliklerini yitiriyor, bu sebeple de okumuyorum.

ancak bunlari site site takip etmek yerine twitter uzerinden takip etmek daha dogru geliyor. mesela fenerbahce icin unifeb, gencfb, antu gibi olusumlar takip edilebilir.

fenerbahçeliyim.
antu.com baya büyük bi site olduğu için her türlü adam bulabilirsin. ama ben fenerbahçeli bile olarak gerilebiliyorum girdiğimde. inanılmaz bağnaz, salak adamlar olabiliyor. yine de her kesimden insan olduğu için takip edilebilecek bi oluşum.
antu'ya alternatif olarak 12numara.org açıldı. forumu da var. antuya göre daha iyi, sakin ve aklı başında bi oluşum. orada da yine mallar çıkabilir ama.
bir de vamosbien var. vamosbien.org adresinden ulaşabilirsin. diğer ikisine göre baya baya daha aklı başında insanlar yazar ama pek büyük değildir.

fenerbahçeliyim.
papazinçayiri'nı takip ederim.

blogidmanyurdu.com

Fenerbahceli'yim bahsettiklerinizi tek catı altından takip ediyorum Twitter.

taraftar kartini göstermek zorundasin. eger kart sende degilse biletix'i ariyorsun durumu anlatiyorsun. sana mail gönderecekler. o maili taraftar kart sahibine imzalatip biletix'e gönderiyorsun. sonra biletini alabilirsin. tabi bazen o kalabalikta kart istemiyorlar bile.

gerek yok. 1525412 kere bilet bastırmışımdır kadiköy seyhan müzikten, 1 kere istemediler. sadece satın aldığın kredi kartı ve kartın sahibi yeterli.

Özel olarak belirtilmediyse kartı istemiyorlar genelde. Hey gidi, 2 yıl önce kart sahibini bile istemişlerdi.

kim demis kart sahibini istemiyorlar diye? bal gibi de istiyorlar.

ilk yarıdaki ankaragücü maçı için kadıköy'de bana bileti vermemişlerdi. capitol'dekine gittim verdiler. gişedeki tipin uyuz olup olmamasına bağlı biraz..

nakit her zaman iyidir.

neden nakit.

nakit verecek durumun varsa ve nakit almak senin için bir alternatif ise kredi kartı ile tek çekim al bence. puan kazanırsın :D

ben bu devirde nakdi elde tutmaya inanıyorum.
kredi kartıyla vade farkı olmayacaksa taksitle alırdım.
ama tabii bir düzenim varsa ve ödemelerimi aksatmayacağım kadar yeterli gelirim varsa.
bin beş yüz lirayı da atardım hesabıma. ne yapacaksam yapardım.

Kenarda nakit bulunmasi her zaman iyidir. Vade farki yoksa kredi karti.

vade farkı yoksa ya da çok azsa kredi kartı derim ben de.. taksit seçeneğin de bolsa hele; kafana göre 3-5-8-12 seçersin; istediğin gibi ödersin.
bir de kredi kartını kontrolsüz harcayan biriysen; taksitli alışverişler limitini doldurduğu için gelecek aylarda da kontrollü harcamana yardımcı olur.

1
2
1
1

1
1 ya da 0
1
1 ya da 0

0
1
1
0

üst
üst
alt
üst

2/1
0/0
0/1
0/1

birde gol tahminleri gelsin..

bence şöyleki,

21:05 Hırvatistan-Türkiye 2-0
21:15 Karadağ- Çek Cumhuriyeti 1-2
21:45 İrlanda-Estonya 3-0
23:00 Portekiz-Bosna Hersek 2-0

2
0
1
0

0
1 veya 0
1
0

1
0
1
1

1
2
1
0

2 ay olmuş tanışalı, bir tanısınlar birbirlerini anlarlar (ve anlarsınız).

birazdan anlatacağım durumda sizinle çok birebir değiliz ama yakın bir örnek.

biz trakyalıyız, ablamın eşi mardinli. gerçi antalya'da doğmuş, ailesi de mardin'de çok az yaşamış ama bir çok akrabaları var orada. arap kökenliler. (gerçi son zamanlarda mardine çok fazla kürt yerleşmiş ve bir hayli olay çıkıyormuş, şu sıralar "mardinliyim" demiyolar hiç biri, çünkü insanlar ters bakmaya başlar oldu)

annemleri tek endişelendiren ve hatta evlenmemelerini istemelerine sebep olan şey akraba evliliği idi. ama sonunda bıraktılar ablam ısrar edince. 8 yıldır evliler, 5 yaşında bi kızları var. mutlular yani.

diyeceğim şu ki, asıl önemli olan ablan ile sevgilisinin anlaşması. ama gerçekten iyi anlaşması. çünkü böyle (özellikle sizinki kadar çok) kültür farklılığı varsa eğer, çift kendini izole edip hayatlarının kontrolünü eline almayı başaramazsa aileler işin içine girip arayı açabiliyor. derler ya, sadece bir kişiyle evlenmiyorsun, sülalesiyle de evleniyorsun.

ablan iyi düşünsün, aile yapılarını ve sevgilisinin bu yapıya bakışını iyi incelesin. cicim zamanlarında karşı taraf kendini olmadığı gibi gösterrebilir ama sonra iş ciddileştikten sonra cayarsa daha kötü olur.

ablan siz istemediniz diye bırakmaz muhtemelen, eh haklı da olur. ama biraz biraz fikrinizi söyleyin, üzerine gitmeden (ters tepmesin bir de)

çok parça parça yazdım galiba ama çok uykum var, kusura bakma. umarım anlatabilmişimdir kendimi.

edit: ablam onların ailesine çok ısınamadı, hala hayli mesafe koyuyor arasına. yani onlar çekirdek aile olarak bizim tarafla çok iyiler, ama erkek tarafıyla çok mesafeliler ve ablam bir çok şeylerinden rahatsız oluyor. ek bilgi...

teyzemin kızı vardı aynı böyle. sonra kapandı namaza falan başladı. ama bu sizi korkutmasın herkes böyle olacak diye bir şey yok. aynı şekilde cemaatçi bi arkadaşın abisini evlendirdiler alakasız çevreden bi kızla.. en son çocuğu 29 ekim yürüyüşünde caddede görmüşler.. yaa ya.

1.5 yıl kolay değil tabi patlıyor bi noktada.

benim de teyze kızım var. biz de trakyalıyız, bizim damat da anteptendi.. ailesi muhafazakardı.
neyseki hiç bi sorun yaşamadılar, 2 çocukları var. tatile, yazlığa gidiyorlar filan..

lakin tam zıttı örnekleri de çok duydum. evliliğin hemen ardından başlayan kapan ısrarları; 'biz bilmemne cemaatindeniz, bizim gelinimiz böyle olacak' gibi laflar filan..

bence çocuğun ailesine bakmak lazım. muhafazakarlar tamam, ama aynı zamanda tutucular mı? yoksa hoşgörü sahibiler mi? çocuğun ablandan korktuğunuz yönde beklentileri var mı? falan filan...

offf gece gece ne darladi beni su soru be. "aydin", "kentli", "egitimli", beyazturkun su zihniyetini gordukce bu ulkenin sittinsene adam olamayacagina iyice inaniyorum. kemalist annen icin is isten coktan gecmis ama umarim senin yasin genctir ve zamanla insanlara sirf geldikleri yerden dolayi on yargiyla bakmamayi ogrenirsin.

bire bir buçuk yapıyorum ama pirince göre de değişiyor.

pilav tarifle güzel olmaz varsa tereyağın yoksa margarin bir yemek kaşığı bi su bardağı prinçi aıkla yıka öncesinde şehriye kavur seversen sevmezsen prinçleri biraz kavur o yağda 2-3 dakika kavurduktan sonra iki bardak suyu dök eline sağlıık ;)

su oranı ben hep ıkı yapyrdm bu sefer bir buçuğu denesm mı kuru olunca da hiç sevmyrm ne yapsam kı

prince göre değişir wide kavurursan lapa olmaz lapa olursa da üstüne dök sütü şekeri soğuyunca da tarçınla servis yap hele folyo kaplar ile üzerine yumurtanın sarısını sürüp fırına verirsin ufff :)

tülay yağını fazla koy 1.5 yapacaksan

önce su ısıtıcıda su kaynat; ve pirinçleri bir kaba koy. ısınmış suyu da bu kaba boşalt ve pirinçlerin o kapta bi 10-15 dakika beklemesini sağla.
ardından suda beklemiş pirinçleri normal musluk suyuyla bi yıka, elden geçir.

daha sonra kaç bardak pirinç kullandıysan, o kadar bardak suyu, su ısıtıcısında kaynat.

bu arada da, tencereye tereyağ ya da margarin koy, erit; pirinçleri de iyice süzdükten sonra erimiş tereyağında bi 30-40 saniye kavur.

ardından su ısıtıcı da kaynattığın suyu tencereye boşalt.
tuzunu ekle.

bana kalırsa tavuk suyu tableti de ekle bi tane (3 bardak yapıyorsan 2 tane de ekleyebilirsin). tencerenin üstünü kapat. içindeki su bitene dek orta-kısık ateşte pişir.
ateşi kıstıktan sonra da bi 5 dakka demlenmesi için bekle.

pirinçleri ıslattıysan 1,5, ıslatmadıysan 2.

yıldız tv'den izleyebilirsin. dün maçın yayınlandığı saati ve kanalı bulman gerek sadece.
www.yildiz.tv/

Beşiktaş'tan Maslak'a düzenli ve sık minibüs seferleri var, 30-40 dk'ta ulaşabilirsiniz. Muradiye ve Abbasağa taraflarını düşünebilirsiniz.

liseden tanışan 3 ev arkadaşıyız. aynı üniversitedeyiz. evimiz hisarüstünde. boğaziçi üniversiteisne 2 dakikalık mesafede, rahat bir yerde. 2 kişi sigara içiyor, 3ü alkol kullanıyor. yemek yapmayı 1-2'miz sever, kedimiz ya da evcil hayvanımız yok, banyoda kıl bırakmamaya dikkat ediyoruz, klozet kapağını genelde kaldırırız, fatura konusunda son dönemde düzensiziz ama okul açılınca düzene girecek, parti çok olmuyordu geçen sene, bu sene de olacağını sanmam, ama arada arkadaşlar geliyor. bu sene daha az gelecekler ama çok seyrek de olsa gürültü olabilir; ama dikkat ederiz sonuçta.

bunlar dışında birimiz psik. danışmanlık birimiz işletme birimiz de inş. müh. okuyor. birimizin baya geniş bi müzik arşivi var, birimiz gitar ve az biraz klavye çalıyor. fotoğrafla ilgilenen var. herkes almanca biliyor, biri rusça da biliyor ama farsça ve ispanyolca da öğreniyor. birimizin kız arkadaşı haftada 2 gün kalıyor, ama açıkçası eve giren bir sinekten bile daha az ses yapıp rahatsızlık veriyor, çok şekerdir.

talip degilim ama fiyat aralıklarını girerseniz kira+ fatura konusunda. daha çabuk yardım alabilirsiniz.

kadın derken ?

fiyat eylülde yenilenecek olan kontratla değişecek olup şu an itibariyle 780 liradır.

kadın derken ne kastettiğimi nasıl açıklasam bilemedim. bilsem yazardım. kadın-erkek diye yaratılmış ikiliği yeniden üretmeyi hiç istemezdim ama işte oldu bi kere. çok üzgünüm, o kadar eğitim boşa gitti :(

abi biz 3 kişiyiz. biz de 1 odaya adam arıyoruz. ama size teklifim var. salonu 2 kişi kullanmayı düşünürseniz çok rahat edersiniz. olmazsa gelin beraber 5+1 eve girelim.