bu duyuru ben de açacaktım da vazgeçtim sonra. açıp baktım indirim kuponları falan diyor ama bir bok anlamadım. reklam cümlesini marjinal bir şey olsun diye çok aramışlar ama becerememişler. açbicococola içten daha itici.

tasarrufa dair yazılar barındıran blog benzeri bir site.
oradan bir alıntı:

İşte en çok bu sebepten suyu tasarruflu kullanmak insani bir görev niteliği taşıyor. Bununla beraber israftan kaçınmak bütçemize de olumlu yansıyor.

En çok su kullandığımız alanların başında banyo ve tuvaletler geliyor. Evlerde kullandığımız suyun %60’ını buralarda tüketiyoruz. Dolayısıyla en çok israf da buralarda oluyor. Bu israfın önüne geçmek için biraz dikkatli davranmak yeterli olacak.

Eğer küvet doldurmayı ve oyuncak ördekleriyle beraber, köpüklü köpüklü yıkanmayı sevenlerdenseniz bu pek hoşunuza gitmeyecek ama küvet gerçek bir israf canavarı. Küvet doldurmaktan vazgeçerek ya da bunu sadece ara sıra yaparak bu israfı önleyebiliriz. Kovaya su doldurup, bu şekilde yıkanmak da fazla tüketimine neden olur. Varsa bu alışkanlığımızdan da vazgeçmemiz gerekiyor. En verimli yıkanma yöntemi duş almaktır. Hele suyu eşit ve tazyikli püskürten duş başlıklarından kullanırsak, bu alandaki su masrafını epeyce düşürmüş oluruz. Ama ne de olsa tasarruflu diye duş süresini de uzatmamak gerekiyor. Duş süremizi sadece bir dakika kısaltmak bile, yılda beş ton daha az tüketmemizi sağlar.

indirimkodlarim.com

ilkini yap, olmazsa ikinciyi yaparsin zaten.

İlkini yap, parayı bul

tabiki bir.

ilki tabiki.

işe sıkı sarılki para kazanma ihtimalin patlama ihtimalinden daha fazla olsun

baldur2 +1

ticaretin tadını alanlar kariyeri götünün kenarıyla siler.
emin ol.

ticari zekaya sahipsen ve risk seviyorsan ilki, benim gibi korkaksan ikincisi.

ikisi dışında bir üçüncü alternatif yok mu?
hayatımın ne kadarını satacağıma bağlı olarak bu soruyu cevaplardım.

2. Eğer tecrüben yoksa işinin yaver gitme olasılığı YÜZDE SIFIR.

Ticaret %99.9 oranında tecrübeye dayalı bir iş. Mutlaka satış ve yönetim odaklı bir işte en azından birkaç sene çalışmadan ticarete girmeyin. Başta kolay gibi görünüyor fakat inanılmaz çakallıklar var, inanılmaz detaylar var, bunları zar zor biriktirdiğiniz sermayenizle öğreneceğinize birinin yanında 9-6 çalışırken öğrenin. Aman diyeyim.

yakın ve samimi arkadaşlarıma atıyorum. ortam müsaitse takılıyorum. bazen sen zayıflamışssın, görmeyeli güzelleşmişsin gibi ucuz şeyler söylüyorum. bazen de duruma uygun daha yaratıcı şeyler. zaten tanışıyor olduğumuz için hoşlarına gidiyor.

ancak tanımadığım birine ya da tanımadığım birilerinin olduğu bir ortamda laf atmam.

erkeğim, saçlarım uzun ve güzeldi. kızlardan da laf atanlar oldu. erkeklerden de. genelde eğitimi ve hayat kültürü yüksek olmayan insanlardı. seviyesiz laf atmalar çok rahatsız oluyor.

Ergenliğin dibinden kum çıkardığım yaşlarda bile yapmadım. Çok saçma geliyor zaten.
Bana yapıldı mı bilmiyorum, çünkü kalabalık ortamlarda sesler kulağımda boğuluyor. Seneler önce bir kere metro merdivenlerinde iki gay "ovvv" gibi bir şeyler dediler. Ama yine kulaklarıma güvenmediğimden iplemedim.

Laf atan insanların ciddi anlamda sorunları olduğunu düşünüyorum. İnsanın laf yemesi için illa çok güzel/yakışıklı olmasına gerek yok, laf atan adamın psikolojisi arızalı olduğu için o anda ilgi duyduğu cinse karşı ahlak sınırları dışında şeyler söylüyor. Tek başınayken laf atanlar genelde küfürlü konuşurken, grup halinde gezenler laf attığında güya kendilerince daha esprili şeyler buluyorlar, her türlüsü yanlış ve rahatsız edici.

genelde sallamıyorum.
Fiziksel olarak bi rahatsız edilme varsa dövmüşlüğüm, bağırıp rezil etmişliğim de var.
Fakat sadece sözse artık sallamıyorum çünkü ORtaokuldan beri sürekli duyuyoruz artık banelleşti.
Hisler ise genelde mide bulantısı şeklinde oluyor, tiksiniyorsun karşındaki insandan. Hele ki bazen laf atanlar yanında karısı varken bile yapıyor, yaşı çok büyük ya da küçük olabiliyor. İğreniyorsun yani durumuna göre.

Başımdan geçen ilginç olay ise: eksisozluk.com

yine yaratıcı laf atmalar arasında:
- balerin misiniz?
- çevreci yeşil motor (yeşil mont giymiştim) [kızsam mı gülsem mi bilememiştim]
vs.

Er kişisi olarak bana hiç yapılmadı ama bir arkadaşım var acayip yakışıklıdır, Kadıköy'de bununla yürüyorduk, iki kızdan yanımızdan geçiyor, bizimkini süzüyorlar tam önlerinden geçerken biri ötekini önümüze doğru itti. Laf atmayı geçtim, kız attı önümüze :)

Laf da atmadım, utanırım zaten.

Igrenc bir sey oldugunu tahmin ediyorsundur sanirim. Bazen cok yaratici seyler cikiyor. Genelde olay yasandiktan sonra unutmayi tercih ediyor insan. Yoksa erkek aklindan komple tiksinecek malzemen olur.
Birkac kere nevrim donup insan kovaladigim oldu. Bir tanesini burada anlatmistim hatta. Tepki verilmesine alisik olmadiklari icin korkup kaciyorlar zaten. Ajjsjd

kung fu 'ya ek olarak bazen tepki verince üste çıkıp hakaret eden de oluyor. O zaman umursmayıp gidecek misin, etraftan kime destek gelecek ya da cvp verip fiziksel bi savaşa mı gireceksin bunlara karar vermen gerekiyor.
bazen sana pis bi laf geliyor si.meli so.malı, ne diyon dayı diyorsun. ne oros.uluğun kalıyor ne hastalığın... o zaman dönüp arkanı gidebiliyorsan olmuşsun demektir.
Ama bazen olmuyor işte, üstüne yürüyen bile oluyor. Bi de bu aşamada fiziksel tacize giren davranışlarda da bulunuyorlar. Üstüne üstlük etraftan koruyan da çıkmıyor bazen, insanlar sorun sizdeymiş gibi bakıyorlar ya da kafalarını çeviriyorlar.

Böyle şeylerle karşılaşınca yanında biber gazı, şok aleti taşıyan bayanlar bile oluyor, var yani.
Biber gazı sıkmışlığım var, laf atan babam yaşındaki sarhoş bi de üstüme yürüyüp sürtününce sırtına yumruk indirmişliğim var. Bunlardan birisi yol ortasında bağırarak beni öldürmekle ve tecavüz etmekle tehdit etti misal.
var da var.
yukarıda da dendiği gibi, erkek zihninden tiksiniyorsun unutmazsan.
zaten kabullendik artık, ayyuka da çıktı, bu coğrafyanın erkeklerinin %70i sapık, bunu göstermekten de utanmıyor.
Sadece sözle tacizde kalsa iyi yine, kötüye şükreder olduk.

Semtten semte çeşitlilik gösteriyor onu söyleyebilirim. Mesela lisem unkapanı civarındaydı, oralarda küfürle karışık bir laf atma tarzına denk geldim çok. (Senin bilmem neyini bilmem ne yaparım gibi.) Beşiktaş'ta yaşıyorum şimdi de, buralarda daha modern yöntemler kullanılıyor galiba. Geçen gün bir binanın asansöründen genç bir çocukla beraber indim. Yani on saniye içinde evlenme teklifi edecek sandım o derece. Beşiktaş'ta gördüğü en güzel kızmışım, gözlerine inanamıyormuş, nerede yaşıyormuşum, nerede okuyormuşum, vs. vs.
Alıştım tabii artık, sallamıyorum hiç.

Laf atan kişinin psikolojisini öğrenmek açısından da şu videonun yararlı olabileceğini düşünüyorum:

www.cumhuriyet.com.tr

djhdsk yolda karsidan karsiya gecerken onumden iyice yavaslayarak gecen(camini sonuna kadar indirmis bakip vay vay yapiyor)" yuru lan gerizekali ne bakiyon" diye bagirip tamponuna tekme atmisligim var.. hareket eden araclara vurmak, helikopterden helikoptere sarjor degistirmek bizim isimiz ;_;

gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalakalıyorum.

ben de mesela sezen cumhur önal'da niye sezen'in ilk önce söylendiğini merak ediyorum. o da kadın mesela, cumhur'la önal nasıl hazmedebilmişler bunu?

bu vesileyle soruya kaynak olayım. umarım bi bilen çıkar.

kulağa daha uyumlu, kafiyeli geliyor bence, kadın erkek ismi olarak bakmayalım.

fonetik ile alakalı.
ama yok abi ben bu açıklama ile tatmin olmadım diyorsan, senin güzel hatrın için bundan sonra tüm literatürde mecnun ile leyla olarak geçecek.

fonetik olabilir mi?
mecnu nile leyla şeklide bir telaffuz oluyor. n,l,n,y,l sesleri peşpeşe tekrarlanıyor. ben rahat söyleyemiyorum mecnun ile leyla!yı.

hikaye bir çok farklı şekilde işlenmiş en bilineni fuzuli'nin leyla vü mecnun eseri . bizim alışkanlık belli ki buradan gelme . fuzuli'nin özel bir sebebi yoksa, fars ya da divan edebiyatında kadının yeri adlı bir arama tarama çalışması yapmak gerek .

alfabetik :p

mümkün hocam, basit de bir işlem.

google'a ya da youtube'a "photoshopta toplu boyutlandırma" yazarsanız bir sürü vidyo çıkar.

tek yöntem helios'un dediği sanırım; ancak onun da şöyle bir sıkıntısı var: görüntüde bozulma olacak. onu istemiyorsanız da crop aletiyle tek tek uğraşmak lazım herhalde.

fotoğrafların hepsi yatay ya da hepsi dikeyse tek action'la yapılabilir. değilse 2 action yazmak lazım.

photoshop'ta actions'ı aç. yeni action de, kaydetmeye başlar. image-canvas size'dan kısa kenarı kopyala uzun kenarın değerine yapıştır. tamam de. action'u durdur, o kaydeder.

dosyayı kapa.

file- automate- batch

action seç, source folder ve hedef folder seç ok de.

not: işlemi canvas size'dan yaptığımız için bozulmayacak kadrajlayacak. croplamış gibi.

not2: 900x1280 -> 1280x1280 yapmak için uzun kenarı kopyalayıp kısa kenara yapıştırman lazım.

aslında biraz toplu boyutlandırma mı bilemedim, elimdeki fotoların boyutları değişik. örnekteki gibi 900x1280 foto 1280x1280 kaydedilirken foto büyümeyecek, kare transparan 1280x1280 dosyaya 900x1280 foto yapıştırılıp kaydedilecek

@cern de cayci olmak vardi kısa kenar ve uzun kenar her seferinde değişebilir(uzun kenar bazen dikey bazen yatay olan eksen olabilir), bunu nasıl çözeceğim?

o durumda dik fotoğrafları ayıklayıp 2 ayrı klasöre, 2 ayrı action uygulaman lazım.

fast image resizer adlı bir program var. toplu olarak boyutlandırma yapabiliyor. sürükle bırak olarak çalışıyor. oradan dilediğiniz boyutu seçerseniz ona uygun boyutlandıracaktır.

bulsan dahi, bu arkadaşlar para karşılığı bir hizmet verdiklerine göre mutlaka bir kullanıcı sözleşmesi vardır ve o sözleşmede "hizmet veren tarafın, istediği zaman istediği şekilde fiyatta güncelleme yapma hakkı saklıdır" gibi bir ibare vardır. bahsettiğin şekilde bir ekran görüntüsü bulup bunu kanıt olarak tüketici mahkemesine sunsan dahi, adamlar 10 nisan tarihinde bi kampanyamız vardı ve bitti, hadi geçmiş olsun savunmasını yaptıkları anda konu kapanmış olacak.

eğer yukarıda anlattığımdan bambaşka bir senaryo söz konusu ise bilemem, ama bu senaryoda adamlar haklı.

google'ın bi sistemi vardı geçmişteki sayfayı görüntülebiliyosunuz. biraz kurcalayın interneti ingilizce kelimelerle.

archive.org Belki burası arşivlemiştir. Bilgisayarın sitedeki metinleri önbellekte saklamaz, fotoğraf olaraksa bir ihtimal bulabilirsin.

siteyi veya o ibarenin geçtiği sayfayı google.com'da ara. tıklanılan linkin altında, sağ tarafta minik bir ok var. ona tıklayınca cache (önbellek) yazıyor. belki orada saklanmıştır.

archive.org +1

yandex de aynı şekilde önbelleği kaydediyor.

Uzuuun yıllar kenzo l'eau par ve armani he kullandım. Artık değişiklik yapayım dedim ve Versace eros aldım. Çok memnunum. Çok kalıcı, ne agir ne hafif. Deneyin derim.

Ben Hugo boss boss bottled(no 6 olan şeffaf) ile Acqua di gio kullanıyorum; boss daha hafif ama kalıcı değil, acqua da çok ağır değil ve boss'a nazaran daha kalıcı. Ama ikisinin de en büyük sıkıntısı çok kullanılması ve baya eski parfümler olması. Sıradışı bir koku istiyorsan iş yapmaz.

udv night.

ucuz olmasının yanında harika.

bvlgari aqva- ferah bi kokusu var.

212 men. klas bi kokudur.

davidoff game... yıllarca kullandım. hala da severek kullanırım

Hepsini denemeye çalışacağım. Teşekkür ediyorum önerileriniz için.

alt kat komşum.
ne öğrenmek istiyor, sorabilirim.

Facebook kullanıyor mu?

hemen şöyle ileteyim, arkadaşıma "öğrenci işlerinin karşısında olsaydın neler sorardın" dedim, şöyle bir liste gönderdi bana:

1- ders programi listesini nereden bulabilirim?
2- geçişte internetteki bilgiler disinda ekstra bir sey isteniyor mu?
3- içerik ayni,ders ismi farkli olsa alta kaliyor mu?

arkadaşımızın sakarya'da 1. sınıfta, taban puanı tutuyor geçiş için. ama ders saydırma konularında biraz hassas haklı olarak.

bölümün sitesi olarak şuraya ya da buraya bakabilirmiş:
tdeogu.blogspot.com.tr
ects.ogu.edu.tr (sağ üstte ders bilgi paketi var)

kredi uyuşmazlığı olabileceği için bazı dersler kabul edilmiyor olabilirmiş. yalnış bilgi vermek istemezmiş o yüzden öğrenci işleri ya da sekreterliği araması daha evla olacakmış.

ilk soru dışında diğer soruları öğrenci işleri dışında net bir şekilde kimse yanıtlayamaz zaten.

İlettim, çok teşekkür ediyorum. Peki Eskişehir'e gitmeye gerek kalmadan, bu bilgileri en sağlıklı şekilde öğrenci işlerinden edinebilir miyiz? Malum, öğrenci işlerinin telefonları hep meşgul çalar, kimse sallamaz. Bölüm sekreterliği mi aranmalı böyle durumlarda?

vaktin varsa sen öncülük et biz yardım edelim olmaz mı? sözlükte cok güzel kampanyalar yapıldı, neden bi tanesini de biz yapmayalım?

para toplamayalım demişsin ama baska çözüm gelmedi aklıma, bence toplayabiliriz?

arapça bilen bir arkadaşımla bir kaç gün içinde çocukla görüşeceğiz. ondan sonra belki yardım toplanabilir. ancak belirttiğim gibi. bunun gibi yüzlerce var. gücümüz hangi birine yetecek?

eskişehir'de olan birileri varsa, kendisi de yanına gidip sohbet edebilir. sözlükteki diğer kampanyalarda yazarların şüpheci ve kötücül niyetli entry'leri çoğu kez insanları zan altında bırakıyor. yardımını rica ettiğim insanlar tarafından öylesi bir zana sebep olmak istemem.

bu soruyu sorduğum için utanıyorum ancak bu işler böyle yürüyor. çocuk arap mı türkmen mi kürt mü? ona göre bir vakıf önerebilirim çünkü.

şüphe duyan yardım etmesin, bizden biri direk yardım istediginde de ona güvenmek durumundayız. sömürmek isteyen zaten sömürüyor, trilyonları olan dilencileri kac kez gorduk haberlerde. ama bi yandan da guvenmek zorundayız. ben eskisehir'de yasasam yardımcı olurum ama degilim maalesef, sen bizi bilgilendirebilirsen cok makbule geçer. destek olmak isteyen olur.

@sheridans hiç bir fikrim yok. temiz bir yüzü var. hafifçe kilolu ve biraz esmer. küçük kız kardeşleri ise daha beyaz tenli. arap olabilir.

@art vandaley,
bir kaç gün sonra yine buraya yazar ya da sözlüğe taşırım belki olayı. ancak tek başıma nasıl bir yardımda bulunabilirim bilmiyorum. ilgilenen bir vakıf-dernek vs varsa toplanılmış parayı onların tasarrufuna verebilir ya da evlerine eşya tedarik edebilirim. para toplamak çözüm değil dememin sebebi, çocukların okula gitmelerinin gerekmesi ya da benzeri şeyler. en büyükleri 12 yaşında çünkü.

belediyelerle güçlü kontağı olan ve muhabbetimin olduğu bir iki hoca'ma bahsedeceğim yarın. kendilerinden yardım/fikir alabilirim belki.

Okula yazdirin cocugu bence en basta. Daha uzun sure Turkiye'de kalacak buyuk ihtimalle cocuk, egitim alsin, Turkce ogrensin. Siginmaci cocuklarina belli bir okul yardimi da yapiliyor belediye veya valilik (sosyal yardimlasma dayanisma) tarafindan.

Belediyeye yazabilirsiniz, Yılmaz Büyükerşen'e ulaşabilirsiniz, vakıflara mail atabilirsiniz, bulundukları mahallenin muhtarıyla görüşebilirsiniz. Gibi gibi. Aslında çözüm mutlaka var ama doğru yola ulaşmak biraz zaman alabilir. Facebook'ta bir ilan gibi bir şey paylaşırsanız linkini bana yollayın, ben eskişehir'de olan bir grup yardım severle paylaşayım. Haber verirsiniz siz bana.

p90x programı bir kaç yıl önce çok ses yapmıştı. bir göz atabilirsin ona.

bildiğin kilo almak için öncelikle giren ve çıkan kalorileri hesaplaman gerekir. yaklaşık 3000kalori bir kilogram'a eşit. günlük harcadığın 2500 ise 3000 kalori alarak bir hafta on gün içinde kilo kazanabilirsin.

ancak beslenme programın karbonhidrat ve şeker ağırlıklıysa hem sağlığın için iyi olmaz hem de çer-çöple beslenip göbek ve yağ yaparsın. bu durumda kalorinin yanında protein de almalı ve sporu ihmal etmemelisin.

kendi vücut ağırlığınla yapılan sporların en sağlıklı sporlar olduğunu okumuştum. şınav, mekik gibi. öylesi bir program deneyebilirsin.

alternatif olarak yoga, tai chi gibi şeyleri de öğrenebilirsin. feminen sporlar olarak kalmasınlar aklınızda. sağlık için elzem şeyler halbu ki.

valla ben evde spor yapmadan alıyorum, baya da almışım :))

@dahinnotha birkaç siteden günlük kalori ihtiyacımı hesapladım, 2000-2200 arası gösteriyor.
beslenme programı konusunda çok kötüyüm. çoğu zaman günde 1 veya 2 öğünü ya hiçbir şey yemeden ya da bir bisküvi ile geçiştiriyorum. yoga, tai chi vs.nin ne gibi katkıları olur?

@masa penisi benim de tam tersi, ne yesem kar etmiyor hep aynı kilodayım yıllardır :)

evde spor deyince aklımıza geldi direk ağırlık kaldırmak ya da şınav, mekik, barfiks vs geliyor, oysaki tai chi nefes egzersizleri yoga ise tüm kas sisteminin çalışması konusunda iyi. ağırlık kaldırıp kas çalışmaya bir alternatif olarak sundum.

junk food yiyerek kilo almaktansa, sağlıklı beslenerek, tüm kasları uyararak, bedeni ve zihni çalıştırarak kilo almak daha evla.

(bkz: body beast)

Alınır da, yoğunluğu sürekli arttırman için motivasyon gerek. O da evde zor.

benim kulaklığım zaten takılı olur, rahatsız ediyorsa kısmasını veya kulaklıkla dinlemesini rica ederim. kimse kimsenin gürültüsünü dinlemek zorunda değil.

Uyarırsam huzursuzluk çıkar endişesi duymaz mısınız?

uyarırım kimsenin saçma sapan müziğini dinlemiyorum. başım ağrıyor de kulaklık takmasını rica et, ortam zaten onun müziğinden geriliyor, biraz da benim uyarımdan gerilsin hiç umursamam.

sabrımın sonuna kadar dayanırım belki kendiliğinden kapatır veya başka birisi uyarır diye, sonra uyarırım. ben de çekinirim biraz.

kısık sesle dinlemesini rica ederim. yan masada çalışan arkadaşımın kulaklığını takıp da kendini soyutlaması bana vahşice geliyor.

Uyarırım

Aslında kendisi güncel Türkçe müzik dinliyor. Ama etrafındakini umursamadan, sormadan, yüksek sesle dinlemesi kötü. Yarın yine yüksek sesle dinleyecek. Ben ondan önce davranıp yabancı müzik açayım diyorum. Hem İngilizce öğrenmeye çalıştığım için dilimi geliştirmeme de yardımcı olur hem de hatasını anlaması daha kolay olur, diyorum.

Bu yaptığım doğru olur mu?

hatasını anlamaz hatta bu müzik dinleme olayını normalleştirirsin.

arkaplanda yabancı müzik çalması ile yabancı dil geliştiremezsiniz. müzik dinleyip sözlerini anlamaya çalışmak ile müzik çalarken iş yapmak iki farklı şey.

inatlaşmaya biner iş. iki tarafın da kafası şişer boşuna.

sevdiğim biri topluluk içinde yaşamak en zorudur, bunu öğrenmek gerekir diyordu. ben hala nezaketin çözebileceği kanısındayım.

iş yerinde odada tek kişi çalışıyorum yine de kulaklık takıyorum. kapının önünden geçen vb rahatsız olmasın diye. gerisini sen düşün

işe yaramıyor

hayırlısı be gülüm:/ buton mu çalışmadı, ne oldu?

buton çalışmıyor evet :{ hiçbir şeyi yoluna koymuyor.

Banka hesabıma 1 milyon dolarlık bir transfer olmadı, hayır.

şirket filtresine takıldı sayfa açılmadı :( hiç bir şey yolunda gitmiyor.

bi iyi hissettim. bir seyler yoluna mi giriyor yoksa?
mersi.

ne biçim espri anlayışınız varmış. :/ bence gayet sevimli bir şey, ufak bir kıpraşma oldu bende.

bir şey diyebilmek için burada bahsi geçen "ilgi"nin ne olduğunu açıklığa kavuşturmamız gerekiyor. ilgi'den kasıt illa ki cinsel bir ilgi olmayabilir. belki de sadece kendisini zayıf ve yardıma muhtaç insanlara yakın hissediyordur ve onların yanında daha rahattır ya da korumacı bir kişiliği vardır ve böyle insanlarla birlikte olmaktan hoşlanıyordur. bu tiplemenin kadın versiyonu da var ayrıca. ama psikolojide bir adı olduğunu sanmıyorum.

zayıf ya da güçsüz değil de, belki de sessiz ve az/öz konuşan biri olarak yorumluyordur bu tarzdaki bir kızı. yani ortamdaki zayıf ve güçsüz kız'ın tanımı yanlış ele alınmış olabilir.

merhaba. sanki çok genel olarak bu tip kadınları tavlamaya çalışan adamlara değil de kızın durumunun geneline verilen tabir var "daddy issues".

www.youtube.com

dakika 1:20'den sonraya bakınız.

berlinde türk marketi mutlaka vardır. hazır meze yada meze malzemesi bulursun.
edit: www.marketlerimiz.de

www.ardaninmutfagi.com

Kisir yap, marketten borek al, ispanakli ve peynirli. Mercimek koftesi de olur, yapimi kolay diyolar ama ben hic denemedim.

Berlin'de çok şey türkiyeden daha ucuz ki?
rakı olayı varsa beyaz peynir al, kavun al, ekşi elma al
süzme yoğurt, kızartma -patlıcan, havuç, biber filan
mercimek köftesi + 1 ilginc geliyor onlara
bulursan bi de ciğer yaparsan hem pahalı değil hem ilginç yeter çok bile
Almanlara her türlü makarna ve patates salatası da yap la yazık

ispanak tarator: 1 kilo ispanagi kavur, ince ince kiy, suyunu suz, sarimsakli yogurtla karistir.

sigara boregi:yarim kilo cokelek al. yufkalari ucgen kes, sigara gibi sar. kizart

kisir: 1 demet maydonoz, 1 demet nane, 6-7 tane yaze sogan, 1 demet dereotunu ince ince kiy. 2 bardak ince bulguru bir tencereye koy. uzerini az gececek kadar sicak su dok. su ceksin. sonra 2 kasik salca ile karistir. yarim su bardagi zeytinyagi, sikilmis bir limonu salcali bulgura kat. yeterince tuz ve pul biberi kat. sonra yukaridaki kiyilmis yesillikleri karistir. marullarla servis et.

mucver: acik yesil 2 adet kabagi rendele. Rendelerin suyunu sik. bu rendeye iki kasik un, ve 2 yumurta kat. karisimin icine 3 adet taze sogani kiy, 1 demet taze naneyi ve 1 demet dereotunu da kiy. karistir. yagda birer kasik birer kasik kizart.

humus: haslanmis 4-5 bardak dolusu nohutu, sarimsak, limonsuyu, tahin ile robotta cek. Tahin ve sarimsagi cok katma. Cekmeden once kavrulmus sogan da katabilirsin.

saksuka: patlican ve biberi kizart. agir ateste sarimsak ve tercihen defne yapragi ile pismis domates sosu ile karistir. Yogurtla servis et.

Cerkez tavugu: yarim tavugu hasla. Suyunu tercihen bayat bir ekemek ici ile karistirip hamur gibi yap. icine bolca ceviz, tuz, az kimyon, bir dis sarimsak ve pul biber kat. tavuk paracalarini derilerinden ayrip kucuk kucuk paracalara elle ayir. Cig kofte kivaminda hepsini yogur. kucuk porsiyonlar halinde servis et.

arnavut cigeri: cigerin zarini soy. kusbasi yap. 2 bardak dolusu unu, bir kasik kimyon ile yeterince tuz ve karabiber ile karistir. kusbasi cigerileri bu unda iyice ovala. sonra da kizart. maydaniz ve dilimlenmis kuru sogan ile servis et.

kereviz ezme: kerevizin gobegini rendele. yarim havucu rendele. sarimsakli yogurt ile karistir.

Fava: yarim kilo baklayi hasla. sert kabuklarini soy. kalan icleri 1 demet dere otu ve kavrulmus bir adet kuru sogan ile ile robotta cek. zeytin yagi ile sivanmis bir kapta buzdolabinda dinlenmeye al. sonra dinnlnemis malzemeyi kabi ters cevirerek, baska bir kaba aktar. uzerine limon suyu ve zeytinyagi ile servis et.

Kokteyl sosis: sosileri kup kup kes. uc kesimlerini arti seklinde kes. tavada pisir. kurdanla cicek seklindeki sosisleri servis et.

brokoli haslama: brokoliyi hasla. cok dagitmadan, zeytinyagi, limon suyu ve sarimsak ile karistir. arzuya gore uzerine yogurt serpistir. Yogurt haricinde ayni tarifi radika vb otlarla da yapabilirsin.

berlin'de küçük istanbul denilen bölgede aradığınız bir çok şey bulunabilir.

biz bir iki defa yabancı arkadaşları ağırladığımızda yaptığımız yemeklerden bir tanesi mercimek köftesi idi. farklı uluslardan farklı kişiler oldukça beğendi. yapması da kolay. kısırın çok beğenilmediğini gözlemledim kendi arkadaş grubumdan. rakının yanına gider mi bilemedim ama, cacık da enfes olur.

biz de seni seviyoruz.

havuçlu tarator, cacık, sarımsaklı kızarmış ekmek
fix yabancı menümdür. her seferinde her şey biter :)

Yoğurtlu semizotu: semiz otlarının yaprak kısımlarını dilimle, süzme yoğurtla karıştır servis et. İstersen yoğurda sarımsak da ekleyebilirsin. Hoş oluyor.

ATM'lerden Türk banka kartıyla para çekebiliyorsun ama market alışverişinde banka kartın çalışmıyor(2010'da çalışmıyordu). Büyük mağazalar hariç, market şu bu kredi kartı kabul etmez.

hollanda olmasa da yurtdışında bir çok kez kredi kartı kullandım sorun olmadı.

unicredit olan yere gideceksen banka hesabı açtır yapıkrediden. sadece kur farkını ödersin.

ps. hollanda da var mı bilemiyorum.

aynen cogu yerde visa kartimi kullanamamistim, albert heijin'de falan 1 sene once.

albert heijin hala kabul etmiyor mesela, 2 ay çok uzun bir süre değil. eğer tedirgin olmayacaksan yanında götür hepsini.

ama bankamatiklerden çekmek de bir seçenek. çekmek istediğin euro tutarını giriyorsun, o parayı senin tl hesabından düşüyor. azar azar çekme komisyon alıyorlar.

cogu yerde kredi karti gecmiyor. buradaki bankalarin kendi sistemleri var, kendi banka kartlari calisiyor ama baska ulkelerin banka kartlari calismiyor. etrafta gordugum atm'ler vardi uluslar arasi para cekebiliyorsun ama yanlis hatirlamiyorsam 20euro gibi bi komisyon cekiyordu. kaldigin yer guvenli ise nakit getirmen daha rahat olur.

nakito kart al. turkish bank'ın hizmeti. ön ödemeli bir kart bu. komisyon ücreti çok küçük. türkiye'deki hesabına para yatırıp herhangi bir atm'den nakit çekebiliyor ya da ödeme yapabiliyorsun. kredi kartından farklı kur dalgalanmalarından etkilenmemesi.

üstelik nakit euro'n varsa bunu kullanmak daha ekonomik olacaktır.

cooooooooooooooook.

Var.

insanlığın var oluşundan beri topraklar kim bilir ne kadar değişti. buna rağmen dediğiniz gibi ufak ölçekte insan ayağının basmamış olduğu çok yerler vardır eminim.

ohoo bölge olarak bile vardır bir sürü yer, bırak 15-20 metre kareyi.

mümkün değil. ancak çok yüksek dağlar.

Şaka mı bu? Dünyanın en az çeyreğine hiçbir insan ayak basmamıştır.

lanet olası çöllerde sadece çakalların ve kertenkelelerin ayak bastığı yerler var.

Yapmayin allahaskina. Tabii ki var.

Ayak basilmamistan ziyade şöyle bir ufuk acıcı bilgi verebilirim. Hala keşfedilmemiş kabileler var. Bu kabileler m.ö. biciminde yaşıyorlar...

kesfedilmemis kabileler +1
o kadarda hakim degiliz aslinda dunyaya modern toplumlar olarak

bana gecen sene geldiler iptal ettirin biz oderiz diye 380 lira mi neydi odediler. Odediler dedigim faturamdan dustuler iste.

evet, var öyle bir kampanya. hangi kampanyada olduğunu hatırlamıyorum ancak onlardan bir tanesinde bu var. tttnet'in çıkaracağı faturanın belli bir miktarını ödemiş oluyorlar. hatta şllem şöyle oluyor. ttnet fatura çıkarınca paşa paşa gidip ödüyorsun. ardından ödediğine dair makbuzları superonline'a iletiyorsun ve ödediğince miktar bedelince bir kaç ay boyunca ödeme yapmıyorsun.

ancak şüphenizde haklısınız. çalışan hatası ile ödenmeyen kampanyaya geçip de borca girilen durumlar bile oluyor. çakal firmalar. sonra uğraş dur. telefonda konuşacaksınız bir kaç defa, farklı kişilere teyit ettirin durumu. bayilere de çok aldanmayın. "bayi şöyle söyledi" gibi bir argüman haklı da olsanız haksız da, kabul görmez.

birkaç yıl önce fiber için benim baya bi bedelimi geri ödemişlerdi. birkaç ay önce müşteri hizmetlerine kampanyayı sordum devam ediyor dediler ama kota varmış. mesela normal adsl için 120 liraymış. fiber'i sormamıştım.
Bu arada parayı geri alamayan arkadaşım da var. bence işlemden önce gidip bir çalışanla tanışmak gerek. zira gerektiğinde birinin yakasına yapışabilince işler daha iyi yürüyor.

güzelmiş.

altay ya da ismail.

değil. çizgi roman kahramanı mı bu altar koyuyonuz ya. insan isimleri torbaya mı girdi?

Altair var bi de.

(bkz: altair ibn-la'ahad)

eymen olmasın diyebiliyor muyuz? itici bir isim bence galiba yeni moda oldu.

çok rica ediyorum ikinciyi birinciye uysun diye koymayın. ikisinin isminin de birbirinden özgün ve bağımsız hikayeleri olsa mesela alıştığımızın aksine. ne güzel olur ki öyle.

eymen falan gibi dini içerikli de ya da tasavvufi gibi de olmasın mümkünse eymen olmuyor yani
@gis öylesine şaka yollu dedim zaten bakalım zaten ilk ismi beğenmezlerse 2. de bana sormazlar :)
bir de bana isimlerle gelin

güvenç koyun kardeşimin ismi,küçükken çok kıskanırdım,isimlerimizi değişelm mi filan derdim hatta

Altar güzel isim. sevdim.

altar paganizmde ritüel gerçekleşirken önünüzde duran sunaktır aynı zamanda. güzel isim.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

bunun kız versiyonu da yani Tarkan'ın annesi de Tuba hatunmuş, kız olursa hani

bence çok kötü bir isim hatta biraz ileri gideyim yakınımda biri altar altar diye bağırsa atıl kurt esprisi yaparım ve gözlerim erafta bir köpek arar.

altar diyince gözümde mahalle delikanlısı tipi canlandı.niye kurban sunağı olsun çocuk yav anlamı önemli bence. Klasikçiyim ben:
arif aras demir gökhan(ki bunu koymayın etraf bundan doldu taştı) semih sarper
isimlerini severim.

sobakava koyun... hasbinallah.. altar ne bro hakkat?
ismail hakkı olsun.

bence de hic olmamis. illa boyle degisik ve a'li bir sey istiyorsaniz ataner koyun mesela daha normal en azindan.

altar ismi öz be öz türkçe isim olduğundan çocuk ismi olarak koymak faşistliktir. ancak böyle baran, delan, talan, lililili gibi isimler koyarsan çok hümanist bir yaklaşım gerçekleştirmiş olursun. valla bak.

ahmet de gec :)

timur.

eski türkce de demir demek oluyor

bilge kağan koyun.

kusura bakma da altar ne amk.....
altar kalkar dal salkar dal sarkar altar kalkar diye espri yaparlar çocuğun butun ozguveni yerlerde olur 12 yıl boyunda şerefsizim

edit: benden önce yapmışlar

baki koyun.
güzellerden mihriban olmaz deme ey bakii!

alyon da olabilir.

alyon koyun daha iyi.

sırf kulağa güzel geliyor diye abuk subuk manalı isimler verilmiyor mu ayar oluyorum. dinci kesim aleyna koyarlar kızlarına üzerine demek oysa...

altar yalnız ingilizce.ye de o anlamda geçmiş ve kullanılıyor, gayet bilindik bir şey. hatta warcraft fln pek çok oyunda karşına çıkar bina isimlerinden biri :{ gavurlar isim olarak kullanıyor mu bilmem ama yurtdışına çıktığında isim olarak kullanılmayan bir şeyse sorun yaşayabilir

Kimsin
Adım tarkan anam tuba hatun babam yiğit altar
Altar ismi tırt bence

kostok'ta iyidir.

Bence Altar güzel bir isim

cihan
cihangir
cahit
cihat
ceyhun
cem

c yle başlayan isimler iyidir.

anneme sordum beğenmedi
açıkçası ben de beğendim diyemem ama nötr durumdayım

bence rüzgar olur, poyraz olur

jilted at the altar diye bir deyim var ing.de. nikaha az zaman kala terk edilmek demek. hani şu hristiyan düğünlerinde eşik gibi bir şeyin altıda duruyorlar ya, heh işte onun adı altar.
çocuğun yabancı ortamını yakmayın :P

@ mr fusion battal gazide de demirbaş alyon vardı bak o da olabilir, milliyetçi ya da türkçülük delisi değilim sadece isim ve hikayesi hoşuma gitti

Uzay nasıl peki

ruzgar poyraz toprak moprak sikti bunlar artik.

altar guzel bir isim. uzay ne aq ayrica.

altar koy veya altay.eski turk ismi koyacagim ben de olursa eger ileride..

ayrica ingilizceye gecse ne olacak? altar kelimesini ancak warcraftta duyarsiniz gunluk hayatta altar kelimesini duyma ihtimaliniz bir milyonda bir. yurtdisina cikarsa sorun olmasin diye isim koymamayi tavsiye etmek nasil bir kafadir ya.

uzay da kötü bir isim bence,

ama altar mı uzay mı dersen uzay derim.

önerilerinizi de söyleyin arkadaşlar iyi kötü derken de seçenekler artsın

buğra falan koyun madem cCc takılıyoruz.
kürşad alper ve kültigin de olabilir. ama camoka olmaz sanırsam.
daşşaa bi kenara bırakırsak, timur tamer falan iyi ama bence. altan olur arda olur. sobakawa da olur aslında bence, hafif kürdik gibi böyle..

ismimin kesinlikle altar olmasını istemezdim. uzay nedir abi kafayı mı yediniz? iyice fıttırdı millet.

@krgn kardeşim milliyetçi ya da Türkçü değilim, sadece ismin hikayesini seviyorum film olarak başka filmden isim de olurdu yani başka bir cevapta da yazdım bunu zaten, o yüzden diğer önerilerine sıcak bakmıyorum.

Uzayın ne kötülüğü var abi illa Ahmet Mehmet Necmettin mi olsun çocuğun ismi?

rüzgar koyun abi, karizmatik olur çocuk.
kasım nasıl olur? (dalga geçmiyorum)
altar kulağa hoş geliyor ama iyi değil anlamı. kişiler ismin getirdiği şekilde yetişiyorlar. anlamını bildiğiniz, sevdiğiniz ve benimsediğinİZ bir şey koyun. o enerji ile büyütün.

altar da uzay da bence çok kötü, mümkünse ikisini de koymayın.

aynı şekilde benim de 2 ay sonra bir erkek yeğenim olacak, biz de çok baktık isimlere. erkek ismi bulmak kesinlikle kız isminden daha zor. bir dünya isim araştırdıktan sonra en güzellerinin yine klasik isimler olduğuna karar verdim.

bizim bebeğin ismi kerem olacak, en son ona karar verildi. ozan ismi hoşuma gidiyor onu düşünebilirsin belki. egemen, mete, mert, barış isimleri de güzel isimler bence.

atlas koyun benim yeğenimin ismi ama hala gülerim isim aklıma geldikçe :D
hatta ananem çocuğa kafasından başka isim verdi hahahah

hayır, erir gider.
buraya yaz:
www.eksiduyuru.com

evet.

prag yada venedik

çok yaz değilse -kalabalık oluyor çok- venedik (diğerlerine gitmedim)

Bir İtalyan şehri. Venedik, Amalfi kıyısı (Positano), Portofino, Roma. Prag'ı da saklayabilirsin ama ben İtalya'dan yanayım.

Prag'a romantik diyorlar ama bence Prag daha cok kop kop yapilasi, havaalaninda sevgili ile ayrilip donerken bulusulasi bir yer. Sikici romantik Santorini, eglenceli romantik Italyan sehirleri olur.

Venedik'i görmedim olabilir ama Floransa. Prag da iyi bence. Roma-Paris gibi başkentler büyük şehirler belli tarihi eserler belki sokak dizaynları dışında aynılar ya. Ama Floransa vb. daha küçük yerlerde sokakta dolaşmak bile keyif verir.

paris bence. Ama ben vilnius ta da çok güzel yaşadım aşkı

Paris'in takma ismi "aşk şehri".
www.quora.com

ama 2014'te yapılan bir araştırmaya göre Paris bu ünvanını kaybediyormuş ve Roma'ya kaptırıyormuş.
www.dailymail.co.uk

aynı araştırmaya göre en romantik 10 şehir:

1. Rome (28 per cent)
2. Venice (21 per cent)
3. Prague (16 per cent)
4. Bruges (11 per cent)
5. Paris (nine per cent)
6. Sydney (six per cent)
7. Edinburgh (four per cent)
8. Montreal (three per cent)
9. Vienna (one per cent)
10. Dubai (one per cent)

Kesinlikle Paris degil oncelikle! Paris'i romantik diye yutturmuslar DUnya milletlerine, iyi pazarlamislar.
Roma ya da Floransa diyebilirim. Hatta Floransa.

Edit: Prag da ask sehri degil bence.

prag kesinlikle değil. roma bence. venedik'i görmedim.

venedik, roma ve prag'da bulundum, paris'te uzunca kaldım ve aşk yaşadım orada.
paris'te romantik zamanlar geçirilecek çok güzel yerler varsa da bu soruya cevabım roma olur.

tarzsın!

amaan bi numarasını görmedim ben. kravat takmamış sadece. bence spor gömlek ve yelek giy. hem rahat edersin hem de çık olursun. kasma o kadar.

zorunlu mu oluyor ki bu balodaki giysiler?
ben lisede yapıldığında gitmedim, üniversitede de seneye olacak ama ona da gitmeyi düşünmüyorum açıkçası.
gitsem de gidebiliyorsam tişört/kot filan giderim en fazla olmuyorsa hiç gitmem...

bence olur, yani tam bir kısıtlama yoksa, "şunu giyeceksiniz şart" denmiyorsa istediğin gibi git.

@uçan spagetti,

bunu giymezsen seni almayız olayı yok elbette. ancak en azından bir kot pantalon + ceket gibisinden bir kombin yapmalı. kot+tişört kesmez. kaldı ki yazın bile bot ve oduncu gömleği giyebilen bir tipim. adım hippie'ye çıkmış, ne giydim diye önemsenmez ancak bir kez olsun şık olmak istiyorum.

kulaklik dedigin alet, analog elektrik sinyalini akustik ses dalgasina ceviren elektro-mekanik bir cihaz.

beyin kilobit por sekind'indan bahsediyorsun?

cok merakliysan, al bir olcum mikrofonu, kulakligi daya ona, kulakliga da white noise bas. mikrofonun okudugu sinyal asagi yukari senin kulakligin low mid uzeri performansini verir.

baslari olcmek o kadar kolay degil.

gerçek değerlerini merak ettiğimden değil sorum, yeni bir kulaklık alacağım ancak şuan sahip olduklarımdan ne kadar iyi olacak nasıl anlayabilirim niyetiyle sordum.

ayrıca dinlediğim müziklerin albüm hali ya da olabildiğince yüksek halini arıyorum, ortalama bir mp3ten ne kadar iyi olduğunu anlamak istiyorum.

sorumu şöyle güncelliyorum:
özellikleri böyle olan bir kulaklıkta flac ile 192 kbps arasındaki fark anlaşılır mı?
HEADPHONE SECTION:
Speaker Dimension: 40mm dia
Impedance: 32 Ohm
Sensitivity: 108dB S.P.L. at 1KHz
Frequency Response: 20Hz-20,000Hz
Rated Power: 15mW
Power Capability: 150mW
Cable Length: Approx. 2.5M +-0.3m
Plug Type: 3.5mm Stereo

ya da kulaklarına zarar vererek şu yöntemi uygulayabilirsin;

sinüs osilatörü al, kulaklığa bağla, 15kHz'den başlayarak yukarıya doğru sweep yap yavaş yavaş. Duyumun kesildiği nokta ya senin kulağının duyma sınırı ya da kulaklığın sinyal üretme sınırıdır. En azından üst frekans cevabı hakkında bir fikrin olabilir. Ama kulakların sağırlaşmışsa o zaman bu yöntem de yaş.

32 ohm direncinin olması bunun yüksek ses vermesi amacıyla üretilmiş olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla zaten iyi bir kulaklık denemez. 109dBSPL@1kHz hassasiyet de bir kulaklık için düşük. Onun harifinde frekans cevabının 20kHz'e kadar çıktığını yazmışlar ama bir grafik falan yok. Muhtemelen hikaye olsun diye yazmışlar o satırı.

Duman uretecek bir cihaz varsa duman sevmez arilar

saklama kabı gibi bir şey + mukavva
kabı üstüne kapatıp mukavvayı hayvanı ezmeden altından sokun. balkona çıkıp açın gitsin.

kralice o boku yediniz.koloni kuracak sizin eve.

kahve yak dumanını üstüne üstüne savurarak evden gitmesini sağla..

şimdi üst kata çıkıyorum. kökünü kurutmam lazım.

ya o beni alacak ya da ben onu.

hakkınızı helal edin dostlar.

helal olsun.
gazan mübarek olsun yiğit.

tül gibi bir şeyi üstüne atarak da etkisiz hale getirebilirsiniz. leğeni üstüne kapatmaya çalışırken zarar verip kızdırmayın.

öldürdüm onu arkadaşlar. hala oradaymış. üstüme doğru uctu ancak kar maskesiyle hazırlıklı gittiğim için geri adım atmadım önce gazeteyle bir tane yapıştırdım yalpalarken de üstüne önce böcek ilacı boşalttım. bütün izleri de sildim ki intikamcıları gelip bela olmasınlar başıma. klozete atıp üstüne sifonu çektim.

tesekkurler. bir cinayete önayak oldunuz.

acımasızca katlettim kraliçeyi. hiç de pişman değilim.

öyle bi uygulama olsa zaten kimse sopitfy almaz. radyo var. tunein mesela.

spotify a çok yakın bir uygulama deezer var. bir ara premium hediyesi vardı bir kaç ay. zaten her ikisi de aylık 10 lira (enparaya 5)

last fm'in ya da soundcloud'un uygulamaları var müzik dinlemek için. ben bu uygulamaları denemedim, aradığınız özelliklere sahip olabilir.

TuneIn'i biliyorum. Farkındayım, ama kıyıda köşede kalmış, pek bilinmeyen var mıdır diye merak ediyordum yine de.

@dahinnotha teşekkürler. Bir de onlara bakayım, listeleri geniş mi, nasıllar diye.

öyle olan uygulamalar hep kapandı gitti, ex.fm vardı grooveshark vardı hepsi yakın zamanda kapandı.

konuşamadıktan sonra cv ingilizce olması çok önemli değil. Uluslararası bir firmaya başvuracaksan işine yarar ancak. Kilimcinin kör oğluna ingilizce cv versen ne vermesen ne..

konu açılmışken:

hobiler kısmı yapmayın. yalvarırım. hobiler kısmı olmasın cv lerde.

Hobiniz varsa hobiler kismi olsun, pek cok sirket hobisi olan kisileri tercih ediyor.

Ancak hobiden kasit "bos vakitlerde yapilan sey" degil. Para kazandirmasa bile bir urun ortaya koydugunuz, emek, zaman ve para harcadiginiz seyler olmasi lazim. Yani hobilere sinema yaziyorsaniz kastedilen sey sinemaya gidip film izlemek degil de belki ozel bir Polonyali yonetmenin orijinal film koleksiyonunu yapmak, belki kisa filmler cekip yarismalara katilmak vs olmali.

başvurduğun yere göre değişir.

hobiler konusunda crown+1
bir de gönüllü etkinliklere ve stk'larda olmaya da önem verdikleri söyleniyor.

özellikle farklı şekillerde aradım ama konuya ilişkin bir haber bulamadım. böyle büyük bir değişiklikte aslında çok haber olması lazım. nereden aldınız bilgiyi?

faturaları ödediğim kartın sahibi babam, kendisi söyledi bu şekilde olacağını.
farklı anahtar sözcüklerle arasam da ben de bir habere erişemedim bu konuyla ilgili.

bonus kartın bu ayki ekstresinde bilgi notu olarak yazılmış. Ben sadece garanti yapıyor sanmıştım.

Tam olarak şöyle denilmiş;
"kredi kartı ile gerçekleşecek elektrik,su, doğalgaz, telefon opr vb otomatik fatura ödeme talimatları için 07 Mayıs 2015 tarihinden itibaren ücret yerine ödemenin gerçekleştiği tarihten itibaren akdi faiz oranına kadar faiz işletilecektir"

Bence garantinin ipneliği çünkü dün maximum ile ft ödedim ft başına 0,75 kuruş ücret kesti, faiz alınacak diye bişi söylemedi iş bankası.

Ortama uygun puzzle yapıp, çerçeveletip, götürebilirsiniz.

bi şişe baharatlı rom al git. tezgahın altından kahvesine ekleyip içsin arada mis gibi.

boş çerçeve fikri güzelmiş, fakat thörd veyv enstitüsü dükkanın ruhsatını iptal edebilir; yine de başka bir arkadaş için hediye gerekirse aklımda olsun:)

şuradaki mumlar nasıllar?

hollandhousecandles.com

teşekkürler @dahinnotha çok havalıymış bu mumlar. bu veya başka bir vesileyle çok güzel hediye alternatifi olur.

Zorunlu staj, eger bolumun ders programinda var ise alman gereken zorunlu derslerden biridir aslinda. Staja gunu gunune gider veya naylon olarak yaparsin. Sonra da gereken formatta raporunu hazirlayip bolume teslim edersin ve dersten gecmeyi beklersin. Bundan baska bir farki yok.

pratikte başka bir farkı yok. eğer öğrenci işleri karşıladığını söylediyse gönül rahatlığıyla başvurabilirsin zorunlu staj ilanlarına. yalnız iyi okulmuş, bizim okul karşılamıyor mesela.

zorunlu stajda staj defteri doldurursun ve başvuruda farklı evraklar kullanırsın (okul tarafından verilen)
ancak gönüllü stajda defter doldurman, rapor tutman zorunlu değil

airbus degildi bi kere otur sıfır.

uzun mesafe uçuştan bahsediyorsun, öyleyse sefer sayısı zaten azdır, ihtimaller azaldı; bu bir. eski bile olsa yakın arkadaşların, ortak noktalarının olması çok olası, yani sebepten bağımsız biri sidney'e giderken, diğerinin toronto'ya gitmesi düşük ihtimal; bu da iki. etti mi 40. pozitif bilim wins! (ama hayattaki böyle tesadüfleri yaşamayı ve gözlemlemeyi ben de seviyorum).

bence bmc

bana mucize gibi geldi.

tanrı'nın dalaleti.
hala mı inanmayacaksınız?

Carl Jung'un Eşzamanlılık Prensibi ile açıklanabilir.

yanlış bir düşünce olsa da kısa vadede bana dokunmaya yılan bin yaşasın mottosuna sahibim. umursamıyorum.

basmamanın bahanesi olmaz. ben basıyorum o niye basmıyor olayı da değil bu. bir hizmet alıyorsun bu hizmetin karşılığında bir ücret belirlenmiş. doğu da elektriği kaçak kullananın kafası neyse bu da o.

hırsızlık, evime giren hırsızdan pek farkı yok. fakirlikten basmıyorum diyen adam ağır yalancıdır.

ben basıyorum o bassın diye dusunmem. hak hukuk tanıyan biriyim ama bence devlet bizden fazla fazla vergi alıp onun karsılıgını vrmiyor, dünyanın en pahalı etini yiyip, en pahalı benziniyle gezerken eferin helal olsun derim.

belediyenin neresine girerse girsin sonuçta hırsızlık.
elektrik çalmak da misal, kaçak elektrik, hırsızlık.

trafikte emniyet seridinden gideni de ayni , vergi kacirip yat alani da ayni bizim ulkenin insani hirsiz degistiremezsin ben kabullendim isi yukaridakine birakiyorum o geregini yapar diye dusunup kendimi rahatlatiyorum.

denk gelmedim ama (belki de dikkatimden kacmistir) iki liraya tenezzul edip akbil basmayan, kacak binenden bir sekilde cikar, benden uzak olsunlar.

hırsızlık olarak düşünüyorum. bu tip kafadakilerin etrafta şahit olmadığı ve ceza ihtimali olmadığı anda daha büyük şeyler yapma potansiyeline olduklarını düşünüyorum.

hırsızlık olarak düşünüyorum. ancak 2 lira senin için ufak da olsa, çok büyük para olarak görenler var. parası olmadığı için toplu taşımayı kaçak kullananlar var, ben denk geldim. onlara kötü niyetli bakmıyorum. ancak diğerlerini hoş görmüyorum. gerçi kimseye bir şey demişliğim yok.

son zamanlarda açıkçası önemsememeye başladım. bin kişi 2 liradan basmasa, aylık 60bin lira yapsa, bu hiç bir şeydir. yukarıda da denmiş, zaten vergi veriyoruz. bizim ödediğimiz ulaşım ücreti ancak katkı payı. üstelik katkıların kimin neresine gittiği bu devirde bu kadar göze batarken, değil ulaşıma para vermeyeni vergi vermeyeni bile hoş görüyorum (küçük esnaf ve sıradan vatandaş için).

bulunduğum şehirde kaçak binmek kolay. ancak artık binmiyorum. ulaşım katkı paylarının uygun şekilde kullanıldığına dair inancım var çünkü.

nörolojiye git. dizartri, afazi gibi şeyler olabilir bariz bir değişme varsa

Yüz felci olma ihtimaliniz var. Umarım değildir. Geçmiş olsun.

kimse de hacı uyumana yemene içmene dinlenmene dikkat et dememiş.

yabancıyla aram yok. türkçe için 3asimp3.com adamlar albüm çıktığı gün korsanın gözüne gözüne veriyolar. çok organize bi suç örgütü olmalılar.

teşekkür ederim, buradaki albümlerin boyutları çok küçük, çok sıkıştırıyorlar sanırım. flac ya da lossless değilse bile, 320 kbps falan olursa iyi olur. kalitesiz sıkıştırmayı sanatçıya hakaret gibi görüyorum.

yabancı için kickass yeter de artar, türkçe için bilmiyorum.

valla kaliteye çok takmıyorum ben kulaklığımda boktan olduğu için. ama o sitede kaliteli 320 kbps olanlarda paylaşıldığını çok gördüm.

rutracker yabancı için.

sufi'nin dünyası ve puslu kıtalar atlası diyorum ben de.

puslu kıtalar atlasının dili çok ağır, bir daha kitap okumaz :)

Sofi'nin Dünyası da felsefeden soğutabilir, üzerimde denendi onaylandı :) aklınızdaki kitaplar o yaşa tamamen uyuyor. Kuyucaklı Yusuf da düşünebilirsiniz. Bir de Haldun Taner'in kitaplarına göz atın derim mutlaka.

cengiz dagci - onlar da insandi

dönüşüm, hayvan çiftliği, parçalanma

Bence fantastik kitap serilerinden birini almalısınız. Zevkle okur.
Ben lise zamanlarında hayalperestin tekiydim, severdim fantastik serileri. Eğer o da öyleyse güzel bir hediye olur.
Yoksa dediğiniz kitaplar da gayet güzel.

şiire falan başlat bir de çaktırmadan bence.

benim önerim lise 3e giden bir bireyin küçük olmadığını düşünmeniz önce.
sabahattin ali'nin kitaplarını sever. açıkçası benim mantığım sabahttin ali'nin kitaplarının sevilmeyeceğine el vermiyor.

christian jacq'ın ramses ya da mısırı anlatan diğer kitapları inanılmaz bir sürükleyiciliğe sahip. onları da sevmeyen tanımadım.

dünya klasiklerinden düşünürseniz robinson crouse ya da don quijote'yi öneririm. onlarca farklı türde ve sadeleştirilmiş baskıları var. şayet hacimli bir kitaptan gözü korkanlardan değilse don quijote'yi yky'den öneririm.

biz coyote'a okutamamıştık gerçi ama, belki yeğeniniz beğenir. 1984 ve cesur yeni dünya kitapları okunması gerekenler listelerinde üst sıralardadır.

geçen günlerde victor hugo'nun "bir idam mahkumunun son günü"nü okudum. yeftin bir kitap olmasının yanında oldukça sürükleyiciydi.

yaşar kemal'in üç anadolu efsanesi yine beğenilen ve tavsiye edilen bir kitap. okumadığımı belirtmek isterim. ancak bir çok yerde methine tanık oldum.

lisedeyken okuyup beğendiğim bir diğer kitap frankenstein idi.

şuan aytmatov'un toprak ana kitabını okuyorum. tek oturumda bitirebilseydim herhalde gözyaşlarımı tutamazdım bu kitapta. keza aytmatov'un diğer kitapları da liselilere tavsiyeler listelerinde yer alıyor.

dünya klasiklerinden bir kitap alırken dikkatli ol. yayınevini, çevirmenini araştır. en azından sözlükteki başlığına bak. çünkü dünya klasikleri, telif sorunu pek olmadığı için neredeyse her yayınevi tarafından çevrilip basılan eserler. ucuz yayınevleri, insanları kitaptan soğutacak kadar leş çeviriler/baskılar sunuyorlar.

lise 1 de okudugum en güzel kitap sefiller di. yapıştır sen de !

lise 3 te stephen king in korku romanlarını okurken bir yandan halil inalcık bir yandan stephan hawking'e sarıyordum. tüm kitaplarını okumuşumdur herhalde. biri o yıllarda bana ince memed'le gelse bardak altlığı yapardım o kitabı. kürk mantolu madonna'yı da edebiyat hocası zorla okutmuştu içim bunaldı ve bir daha hiç türk romanı okuyamadım bu yüzden. çocuğun ilgisi hangi yöndeyse ona göre seçmelisiniz.

pena görseliyle başla, ssg'nin geçen hafta instagram'da paylaştığı abd fotoğrafıyla bitir.

eksi'de çok yazmışlardır hakkında,
wikipedia ve diğer sözlükten hakkında ne yazmışlar bak.
tr.instela.com

ekşisözlük'ün sosyal medya platdormlarındaki etkisinden bahset. onedio'da ya da cezmi kalorifer'da veya kemal ekşioğlu falan bilumum yerdeki espriler sözlük kaynaklı oluyor çoğunlukla.

ekşisözlük jargonuyla oluşmuş deyimler var. yine bunlar sözlükte üretiliyor ve sosyal medya yoluyla günlük kullanıma kadar (özellikle gençler arasında) girebiliyor. bundan bahset. onlarca örneği var, ilk aklıma gelen "bilale anlatır gibi anlatmak"

epub formatına uygununu bulursun, çevirirsin vesaire 50 bin tane olasılık mevcut.

hayır. resimler kindle'da iyi çıkmıyor. pdf eciş bücüş dediğin görsel halindeyse düzgün çıkmaz, kelime olarak algılamaz. Kindle'ın işi düzgün kelimelerle. Eğer ingilizce ise çok sağlam mobi kaynakları bulabilirsin.

kindle pdf'leri iyi göstermiyor.

text biçimli pdf'ler ise bunlar, calibre veya farklı bir şekilde ekitap formatına dönüştürebilirsiniz. ya da cihazın ekran büyüklüğüne göre ayarlayabilirsiniz.

resim tabanlı ancak kaliteli bir tarama yapılmış ise OCR sistemleri ile (bilgisayar programları) yine text tabanlı hale getirip ekitap formatına çevirebilirsiniz.

pdf'nin olayı zaten hiç bir cihazın adam etmeden göstermesidir. mesela word ya da başka bir text dosyası ekran çözünürlüğüne göre satırları değiştirir, kelimeleri böler vs ancak PDF formatında bunlar yapılmaz.

türkçe veya ingilizce olarak kindle'a uyumlu tonlarca döküman, kitap vs var. ayrıca online makale veya yazıları da kindle a tek tıkla aktarman ve oradan okuman çok büyük avantaj.

calibre programı kurup mobi formatına çevirerek atabilir ve sorunsuz okuyabilirsiniz. tik yerine arşiv istiyorum ben olmaz mı :)

Bizimkiler leğene su dolduruyor ve icine sebzeleri atıp yıkıyor.

ben şu içinde dönen tambur plastik süzgeç olan salata kurutma zamazingosunu yıkama için de kullanıyorum. ( iyi kurutunca buzdolabında saklama süresi artıyor) www.sanalmarket.com.tr

eksiduyu.ru

benim de bununla ilgili bir duyurum vardı ama kim bilir nerede kaldı...

ben şöyle yapıyorum:
çok açmıyorum çeşmeyi, sebzeleri yıkıyorum hızlıca, gözle görünür çamur vs varsa.
sonra plastik bir kaba koyuyor, tuz ekliyorum. varsa karbonat. kaptaki suda yıkıyorum.

önce sebzeleri yıkıyorum az bir suyla, sonra bir kaba koyup suyu sebzelerin üstüne çıkacak kadar ekliyorum, üstüne de biraz sirke döküp on dakika bekletiyorum.

derince kaplarda yıkamak.
bir el kaba çamur toz neyini atarsınız. sonra biraz suda bekletirsiniz. suya biraz sirke eklerseniz iyi olur. sirke istenmeyen toprak canlılarını, yumurtalarını temizler. suda bekletirken topraklar dibe çöker. sonra bir el daha yıkadınız mı olur. malzeme çok çamurlu değilse tabii. çamurluysa temizlenene kadar yıkarsınız.

bu soru quora'lık :)

biraz da sirke dökün.

derince bir kapta suyun içinde bekletmek. eğer maydanoz, marul, kıvırcık gibi yeşillikler yıkanacaksa sirke eklenir suya.
ama ıspanak, semizotu gibi topraklı/çamurlu sebzeler yıkanacaksa leğene (sirkeli) su konur, içine yapraklar atılır. onun da üzerine bolca tuz serpilir. tuzun ağırlığı ile ıspranaktaki kumlar kolayca dibe çöker. bu şekilde çamurdan arınana kadar yıkanır (ama sadece suda bekletmeye tuz serpince göre daha çabuk sonuç alırsınız)

evde biz bu şekilde yıkıyoruz otları.

not: eğer evde leğençe (leğenin küçüğü, mutfakta kullanılanı işte) yoksa pazardan alabilirsiniz. ama yine de yoksa evyeyi iyice temizledikten sonra gider yerini alüminyum folyo veya gider tıkacı ile kapatıp ufak bir havuz elde edebilirsiniz. o da iş görür.

i proclaim that this song is the hermes for springtime.

@tepedeki

o cümle biraz dini kitaplarda geçer gibi bir cümle mi oldu?

mesela şu cümleden ne kadar farklı?
i declare that this song is the messenger of the spring.

ya farklı şekillerde diye sormuşsun ben de nasıl olsa sade bir şekilde çevirisi yapılır diye öyle yazdım eheh.
ama bence springten önce for kullanmak lazım bence. of diyince bahara ait bir haberciymiş gibi de for kullanınca baharı müjdeleyen bişey gibi geliyor bana.

yarın tatil diye herkes bu akşam dışarı mı çıktı noldu, iki dakikada bir sürü cevap gelir diye düşünmüştüm halbuki.

Hyr, oyle bir yola da gidilmiyor dogrusu.

bence mümkün değil. dünya bokum gibi bir yer olur o zaman.

bunun olacağını zannetmiyorum en fazla vizesiz geçişler artar. 3. dünya ülkelerine bizim gibi ülkelere vizesiz giriş bile imkansız.

eğer ortadoğudaki gibi at kafalı insanların nesli dünyada sona ererse evet mümkün haliyle biz göremeyeceğiz o günleri. dünyayı terketmeye yakın olduğumuz günlerde felan mümkün olabilir. at kafalı insanların dünyada soylarının kuruması lazım özetle.

evet olacak.
yaklaşık iki yüz devlet. bunlar birleşik devletler haline gelecekler sırayla. ardından kıta devletleri olacak. 1984'teki Asya, Avrupa devletleri gibi.

ardından tekilliğe gidilecek. ancak bu tekillik şuan öngöremeyeceğimiz kadar ileride olacak. belki beş yüz, belki bin yıl.

****
çok alakasız bir şey söylemiş gibi olacağım ancak amak-ı hayal'den şöyle bir söz hatırlıyorum. "Alemde meşhud olan bu devran tekamül içindir kemale doğru."

ütopik, imkansız.

1- isteyen istediği yere gitse, tüm insanlar belli alanlara toplanır iş, altyapı, sağlık, sosyal yaşam ne varsa hepsi çöker. dünyayı geç, bizden örnek verirsek kimse muğla dururken yozgat'ta yaşamak istemez, sırf coğrafi sebeplerden bile.

2-hiçbir yasa, bütün dünyanın her yerindeki sorunu çözecek, uyum kuracak kudrete sahip değildir.

3-dilci olarak söylüyorum, hiçbir kanun, bütün insanların tek dilli olmasını sağlayamaz. varlığa aykırı.

4-para birimi tek olsa bile değeri her yerde aynı olmaz, paranın değerini belirleyen şey, üretim-tüketim-ticaret ilişkisidir. örneğin afyon dinarı:) dünya para birimi oldu diyelim, bir kilo domates, a coğrafyasında 5 ad olur, b coğrafyasında 50 ad olur. tek para biriminin bi işlevi kalmaz.

AB gibi ender sınırsız birlikler bile çatlamakta. İnsanlar birbirini istememekte. En ufak şansı yok o dediğinin en azından bugünkü dünyada.

olabilir ama insan liderlerle zor :)

Önceleri kabileler vardı sonra bu kabileler küçük site devletlerini oluşturdu. Bu küçük devletler millet adı altında birleşip bir devlet oldu.

Insan önceden ben atinalıyım diyordu. Şimdi ben Yunanistanlıyım diyor. Ileride ben Avrupalıyım tek devlet olalım diyebilir. Hatta çok sonrası için biz dünyalıyız bile diyebilirler.

tek dil, tek bayrak, tek millet falan olacak iş değil. ha dünya küçülüyor, her geçen gün yakınlaşıyoruz tamam da bu "tek" olayı 500 seneden önce olmaz herhalde. bence olmasın da zaten. ben şahsen isveç'i isveç olduğu için, almanı alman olduğu için seviyorum. hepimiz aynı olacaksak ne anlamı var amk. benim almanya'da bratwurst yiyip alaman birası içme, alaman dostlarla düsseldorf maçı izleme ve almanca şarkı söyleme hakkımı elimden alamaz kimse. aynı şekilde, almanın adana'ya gelip kebap yeme hakkı da onda kalmalı.

şimdi "dünya bir olunca kebap yapılmıyo mu aq" diyebilirsiniz ama yapılmaz işte. kültürdür bunlar hep. her topluluğun kendi kültürü vardır, olmalıdır. kardeş olmak için bir olmaya gerek yok. alman alman kalsın, türk türk kalsın. ama birbirlerini sevsinler, dövmesinler, ayırmasınlar falan filan. ırkçılık mırkçılık olmasın gerisi problem değil. herkes otursun oturduğu yerde.

Ülke veya benzeri kavramlar insanlık tarihinin başlangıcından beri var. Yani modern insanın öncesindeki insan benzeri canlılar bile ayrı ayrı topluluklar olarak kendi yaşam alanlarını kurmuşlar zamanında ve bu düzen günümüze kadar devam etmiş. Muhtemelen bundan sonra da, bazı ufak tefek değişiklikler olsa bile, yaşam bu şekilde devam edecek.

ben sırf bu pil sorunundan dolayı kullanmıyorum bu tür kablosuz cihazları, dünya kadar pil çöpe gidiyor bu yüzden, kabloluyla rahat edin derim ben

birde şarjlı pilli olanlar var kendi kendini şarj edenler, bir dahaki sefere onlara yönelin yada etrafınızda başka alacak olanları o ürünlere yönlendirin.

eski mouselar öyleydi. şimdikiler 8 ay falan gidiyor. markaya modele vs bağlı. standardı yok.

uzun sureli kullanmayacaksan gece yatarken falan cıkartabilirsin belki ama herseferinde tak cıkar eziyet olur gun icinde. bir dahaki sefere satın almak icin de ac kapa dugmeli olanları var.kullanacagın zaman acarsın isin bitince kaparsın pratik bir sekilde

bende 25 tl lik bir fare var, duracell ile 6-7 ay gidiyor ama diğer pillerle en fazla 2 ay.

7/24 açık durumda oluyor fare, hiç kapatmıyorum.

kendime zamanında idare ederim diye logitech aldım. anneme de kadın rahat etsindiye microsoft'un pahalı bir mouse'nu. annem ayda bir pil değiştirdi ben pil değiştirdiğimi bilmem. baktım olmuyor. anneme de benimkinin aynısını aldım. şimdi çok mutlu.

(bkz: logitech m185)

a4 marka bir kablosuz farem vardı. ayda bir pil değiştirmek inanılmaz rahatsız etti. on off düğmesi de yoktu, kullanmaz oldum.

bir yıl kadar önce bimde logitech'in kablosuz fare ve klavyesini aldım. pilleri dahildi (duracell değil, orta bir şey) fareyi yeni değiştirdim. klavye hala devam ediyor.

özetle; markasına göre değişiyor. şuanki fareni kullanacaksan şarjlı pil almanı tavsiye ederim. gerçi onlar da biraz tuzlu.

migrostan al 1 ay içinde iade et. paranı geri al. ben kampa giderken hep öyle yapıyordum.

bir de şuradaki FB grubuna bir bak;www.facebook.com

@sta


saygı duydum.

kadın ayak ve el bileği

audrey hepburn

Uzun boylu, zayıf, uzun düz saçlı, ince uzun parmakları olan, elbise ve topuklu ayakkabı giymiş yavaş yavaş süzülerek yürüyen bir kadın geldi aklıma.

Kırılgan, kolay incinebilecek, ince, narin.

topuklu ayakkabı giymiş fit bir kadın

Krem rengi dantelli bir elbise giymiş Nicole Kidman geliyor aklıma.

görsel: max-pix.com

Ruhen ve bedenen incelik.

kedi

Benim lana del rey geliyor nedense

İnce narin bir kadın boynu geldi benim aklıma.

İnce bel, g.t göğüs oranı.

iran dışişleri bakanı geliyor

i2.listal.com

audrey hepburn+1
bi de zuhal olcay

euler özdeşliği var bi de, sahi

Taze çay. Zarifler geldiiiii
bkz kemal sunalyoutu.be

Ince, masum, asil. Arzum onan mesela. Kedi de guzel ornek.

audrey hepburn +1

"zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü" geliyor aklıma.

Arzum Onan

Yok ya ne öleceksin, biraz titrersin, azıcık nefesin kesilir o kadar.

ölmezsin dinsizcim, ama istersen ocakta/ketılda su kaynat, bir kova yardımıyla yıkan suyu ılıştırıp.

Hayır, aksine vücudunun ne kadar direnci olduğunu görür ve vay be dersin. Başta dişler birbirine vuracak kadar, nefesin kesilecek kadar soğuk gelecek ama bir süre sonra lan o kadar da üşümüyorum diyeceksin.

Not: Suyun altına bir kerede gir; önce ayağımı ıslatayım, sonra bacağımı gibi planlar yapma hiç :)

babam yaz kış soğuk suyla banyo yapardı son bir kaç seneye kadar. hiç de hasta olduğunu görmedim. daha sağlıklı diyor ama bilemiyorum, hiç denemedim :)

soğuk su ile almak sağlıklı. aksine sıucak suda kalp krizi riski var.

soğuk su yıkanmak kimseyi hasta etmez. hasta olmamızın sebebi yıkandıktan sonra iyi kurulanamamak ve vücudu ısıtımamak. bir ara ben de soğuk su ile duş alıyordum.

an engineer +1. ayaklarına su tutarsan zaten suyun altına tam olarak giremezsin. bir şey yokmuş gibi direk ıslat her yerini. sırt ve özellikle göbek bölgesine gelen soğuk su içeride nikaragua dansı yapmana sebep olabilir.

kendini kasma, kısa sürede alışılıyor suya.

Ben sopsoğuk suyla duş alıyorum. Daha doğrusu temizlenmek ve sabunu köpürtmek için sıcak suyla yıkandıktan sonra 10 dakikaya yakın buz gibi su döküyorum üzerime. Her gün yapıyorum bunu, yaz kış farketmeden...

Alışık değilsen ketilda fln su ısıtıp ılık suyla yap. Sonrasında sıcak tut kendini, saçlarını kurut.

denize giriyormuşsun gibi düşün, ilk başta üşürsün sonra alışırsın

tam tersine yaşadığını hissedersin. hiç denemedim deme

c vitamini al ve öyle gir. vücut üşüdüğünde bağışıklık sistemi zayıflar. üşütmek dediğimiz şey zaten bu. üşürsen ve arkada vücudun hasta olmadan bir şeyi rahat rahat idare ediyorsa bu direncini üşümek kıracaktır. bunun için bağışıklık sistemini destekle ve öyle üşü.

belki spesifik olarak sordun 10 parmak diye, ama 10 parmak hizli yazmak degildir. sadece hizli yazmak icin etkili bir yontem oldugu dusunuldugu icin kullaniliyor.

hizli yazmanin sirri, hizli yazmaya calismaktir.

bu site gayet iyi.
www.m5bilisim.com

www.typing.com

word değil de excelde oluştursan. alfabetik istediğin zaman sort a to z yaparsın.

openoffice writer = MO Word
openOffice calc = MO Excel

open office calc programı ile menüde yukarıda bir yerde yer alan AZ (ya da ZA) butonu ile sıralayabilirsin.

sıralamak istediğin sütunu seç ve o butona tıkla.

dolphin browser varken chrome neymiş?

Mercury

firefox mobile

Uc browser

Dolphin Browser +1

Çok hafif olsun istiyorsan Uc Browser +1

√ Dolphin Browser

Dolfinden selamlar. Hakkaten chromedan guzelmis.

opera dememiş kimse.

opera ya da uc browser.

link or it didnt happen

google: naked selfie

bir kere yaşıyorlar, gençliklerinin ve güzelliklerinin doruğundalar. arzulanmak, tapılmak istiyorlar. öyleyse...

instagram'da o dediğin kızlar inanılmaz inanılmaz para kazanıyorlar. +1 milyon takipçili instagram/facebook hesabı maddi güç demek. Para getirdiği için haliyle memesini hmını da teşhir ediyolar.

diğer hanım kızlarımız da malum sebeplerden yapıyo.

Narsisizmin dorukları. Ama sadece kadınlarda olan bir şey değil bu. Erkeklerin de yaptığı bir şey. Psikolojik altyapısında hastalıklı bir ruh hali yatıyor ancak insanlar bunu o kadar içselleştirdi ki ve her iki cinsin de vücut şekillerini öyle bir kodlaştırdı ki, bu durum garipsenmiyor.

bu bana narsizm gibi gelmimyor. genç ve güzel bir kadın olsam ben de yapardım.

bugün biri memesini paylaşmış mesela. cildi falan da çok güzel. o kızın yerinde olsam ben de bir sebep bulurdum bedenimi göstermek için

rezillik sevilen bir şey oldu çünkü. sözlüğe bakın, bugün paylaşılan meme caps'ini konuşuyor herkes...

çok özgürlükçüyüz... ne mutlu bize...

aranızda hala caps vermeyen hayvanlar var.

Var tabiki olmaz mı, insanlığımızın en büyük utancı... Nükleer bombalar bile ruhumuzu bunun yaptığı kadar derinden sarsmadı.

(bkz: derdini sikeyim)

bence güzel ve seksi. çoğu kadına da yakışıyor. ilk defa giyimde bu kadar popüler olan bir şeyi beğeniyorum hatta. bir ara ugg yaygındı o zamanlar kötüydü mesela.

Ne zaman insanlara kendi istediğiniz gibi giyinmelerini dayatma saçmalığından(aslında daha ağır kelimeler kullanmak lazım) vazgeçeceksiniz merak ediyorum.

Herkes bir gün benim istediğim gibi giyenecek! Niahahahs (salyalar saçan kötü adam kahkahası)

bence de kadınlara yakışıyor. kaldırmayın :( (kızlar eqleyin pls)

bu pantolonlar neyin nesi lan? bi resim atsana.

kaldırılmasın. isteyen giysin de. mümkünse kimse giymek istemesin.
hiç hoş görünmüyor gözüme.

aslında 90lara da 80lerden tevarüs etmişti onlar.
katılmıyorum. high cut candır.

Katılmıyorum kaldırılmasın. Bazı kadınlara çok yakışıyor. Yakışmayanların da kendi problemi.

milletin kendini ifade için şekil şemalden başka pek birşeyi yok. karışmamalı...

isteyen istedidiğini giyer.
faşizan tavırları bırakmak lazım.

flac'la track'lerin arasında fark yoktur. flac, müzikteki doğuşkanların müzikten koparılmadan yapılan bir sıkıştırma yöntemi. mp3 gibi değil yani.

dolayısıyla cd'den dinlediğin ile iyi oluşturulmuş bir flac arasında bir fark yoktur. biri birinden iyi olamaz. zaten öyle bir şey olsa en iyisi cd'deki track'lerin daha bir iyi olması gerekirdi eşyanın doğası gereği.

işbu yorumda sadece cd ve flac'ı baz aldım. dts'dir, lp'dir, dsd'dir, o formatlara girmiyorum.

albümler (genel manada) dvd değil, cd şeklinde piyasaya çıkıyor değil mi?

peki albümü flac haline çevirip telefondan, bilgisayarda winamp ya da mediaplayer'dan veyahut eski discman üzerinden dinlemenin farkları var mıdır? iyi bir şekilde müzik dinlemek istiyorsam nereden başlamalıyım?

sanırım oynatıcıların ekolayzır ayarları farklı olabilir. peki (kullanıcı tarafından değiştirilebilen ayarlar dışında) aralarında farklar var mı?

flac işlemini usule uygun yapmışsan, evet birebir track'teki rasyoları da korumuş olursun. bunun için ben 'eac' programını kullanıyorum.

www.langturk.com

bu link işini görür.

ama önerim telefondan dinlemek yerine iyi bir mp3/flac oynatıcısı alman. en azından bir fiio x1 ya da sandisk sansa clip+ gibi uygun fiyatlılara yönelebilirsin. orta giriş bir kulaklık (hatta yerine göre bir kulaklık amfisi ile) dinlediğin müziğin hakkını teslim edebileceğini düşünüyorum.

freecycle istanbul?

sahibinden.com

hangi şehir?

facebook'ta freecycle grupları var, öğrenci toplulukları var, kelepir gruplar var. oradalarda ilana geç.

belediyeye ara sor belki alıp ihtiyaç sahiplerine veriyorlardır.

şehir istanbul.

freecycle olayı çok hoşuma gitti, daha önce duymamıştım. burası mantıklı gibi.

besiktastaysan dosteller var. belediye alıp ihtiyac sahiplerine veriyor.

en en en epik parça
www.youtube.com
kara sevdası gözlerinden akan herkese gelsin.

epik deyince benim aklıma therion ya da blind guardian şarkıları geliyor.

manhole theme'i de düşünülebilir.

verdiğin örnek aklıma led zeppelin'i getirdi : since i ve been loving you

sonra da bu: alan parsons project : dr tarr and professor fether
www.youtube.com

(bkz: two steps from hell)
(bkz: audiomachine)

bütün şarkıları :{

yine hans zimmer'in çoğu eseri, ayıklamamızı istiyorsan bilemedim şimdi, ama genelde çalıştığı her filmde bu hissi uyandıran eserlerle karşıma çıkıyor.

queen (bkz: the show must go on) www.youtube.com
(bkz: i want it all)

breakin benjamin (bkz: who wants to live forever)
(bkz: blow me away) özellikle şu kliple beraber www.youtube.com

bi de lol turnuvası için yapılmış şu şarkı :{
www.youtube.com imagine dragons - warriors

two steps from hell'in çoğu şarkısı muhteşemdir. o yazıldığı için başka bir şarkı vereyim.

ÖN VE ÖNEMLİ NOT,

schindler'in listesi adlı filmden görüntüler içeriyor video. filmi izlemediyseniz ve izlemeye niyetiniz varsa videoyu izlemeyin derim. şarkı,

www.youtube.com

bu şarkıya ba-yı-lı-yo-rum. hayatımda bu kadar ALMAN şey dinlemedim. her dinleyişimde tüylerimi ürpertir. bunun üzerine bir de feindflug cilası yaparsam şu sakat ayakla alamanya için savaşa bile girerim,

www.youtube.com

(absurd grubunun üyeleri foşik ama feindflug sadece ww2 müziği yapıyor, nazi değil)

the strokes-is this it zaten bir çok müzik dergisi tarafından da 00li yılların en iyi rock albümü seçilmişti

edit. bütün şarkılar efso ama trying your luck'ın yeri ayrı benim icin

albüm: the cure - disintegration / nick cave & the bad seeds - the boatman's call
parça: talk show host (radiohead-romeo and juliete ost) / gelin etmişler (cengiz kurtoğlu-unutulan)