bana kalırsa daha çok göz boyama. Halkın genelinde avrupa aslan avrupa kaplan avrupa parçalar avrupada şu mesele/kanun şöyle güzel... gibi bir algı var temeli çook geçmişe dayanan. Bundan faydalanıyorlar işte.

halkın isteğine bağlı da olabilir. mesela norveçte sanırsam 2 defa halk oylaması yapıldı 2 sinde de ab'ye girmeye red çıktı. gelişmekte olan ülkelerin kalkınma isteği için kolaya kaçma bence ab.

AB demek "the right to free movement, settlement and employment across the EU" demek buna hayır diyebilecek kadar gerizekalı olan gelişmekte olan ülke çıkmadı. Bizde müzakereler, kriterler vs. boka sarınca AB'nin bize ihtiyacı var, yıllar sonra kapımıza gelecekler, ister girer ister girmeyiz havası estirilmeye çalışıyor

çoğu zaman hükümetler, yapmak istedikleri veya yapılması elzem olan politika ve uygulama değişimlerine, ab uyum yasalarını kılıf olarak kullanmıştır. örn: ab uyum yasaları adıyla olmasaydı, akp zinayı suç olmaktan çıkarır mıydı?

temel istek olarak ise @neverletyougodown 'ın dediği serbest dolaşım, mal ve iş gücü transferinin serbest olması.

ayrıca; bulgaristan ve romanyanın alındığı, bizimle aynı anda tam üyelik müzakerelerine başlayan hırvatistanın ( ab ilk başvurusu 90lardan önce olmaz ) alındığı yere, ister gireriz ister girmeyiz havası estirilmesi gayet normal.
avrupa birliğine başvuru yapan ilk hükümetten bu günkü hükümete kadar, bizim tarafımızdan oluşan aksaklık, kusur 1 ise, ab kaynaklı aksamalara ve kusur uydurmaları 3 tür.

dönem almanya'sı (öncesi ve sonrası ile) hakkında yüzeysel de olsa yorumlayabilecek kadar bilgin hitler'in kullandığı siyasi terminolojiye hakimiyetin yoksa bazı kısımları anlamakta zorlanabilirsin, terim ve kavramlar, atıfta bulundukları hitler'in... Bunlar olmadan sanırım tek çıkarılabilecek hitler'in yahudi ve demokrasi nefreti ile ülküsüne bağlılığı. Bilinen şeyler zaten.
Diğerlerini de tek kitapta işin içinden çıkılabilecek bişey bilmiyorum ama "amerika'nın gizli tarihi" diye bi belgesel vardı oliver stone'un. Onun ikinci dünya savaşı ve öncesindeki ekonomik krizi (büyük buhran da deniyordu galiba, 30'lu yıllarda olan) kapsayan bölümü işe yarayabilir.

belgesellere yönel. ama tek bir belgesel değil, onlarca değişik belgesel izlemen gerek. çünkü hepsi bir diğerinin eksik kaldığı bir noktaya değiniyor. sözlükten falan cepheleri, olayları okuyabilirsin. doyurucudur bu anlamda sözlük. onun dışında kitap olarak da her ne kadar yanlı olsa da, iş bankası yayınlarından çıkan "resimli harp tarihi - ikinci dünya savaşı" kitabına bakabilirsin. bu sana değişik bir bakış açısı kazandıracaktır. filmlere yönelmeni de tavsiye ederim.

ikinci dünya savaşını yıllardır araştırırım, ama hala bilmediğim o kadar çok nokta var ki. yani 3-5 kitap okumakla işin içinden sıyrılamazsın. ciddi bir araştırma istiyor.

mein kampf ise, @dafaiss'in belirttiklerine katılıyorum. ama okumak senin için bir kazanımdır, en azından hitlerin yahudi düşmanlığını neyle temellendirdiğini ve düşüncelerini öğrenebilirsin.

ama ne yaparsan yap, olaylara tarafsız kalmaya çalış her zaman. sovyetleri iyilik timsali gibi gösterenlere aldanma, almanların toplama kampları varsa sovyetlerin de gulagları vardır çünkü. amerikayı sütten çıkmış ak kaşık olarak anlatanlara da kanma; japonya'yı atom bombası ile tanıştıranlar da onlardır. ya da almanlar için "onlar londra'yı bombaladı" diyenler yüzünden gaza gelip almanlar kötüdür deme, dresden bombardımanını unutma (iyice vasiyet yazıyormuşum gibi hissettim lan)

velhasıl, objektif bir şekilde değerlendirmek olaylara daha iyi vakıf olmanı sağlayacaktır. unutma, savaşta, hele hele ikinci dünya savaşında masum taraf yoktur.

ayrıca versay ile başlayan süreci ve savaşa kadar yaşananları da iyice öğren. bunlar olmadan bir şeyler eksik kalır hep.

www.bbc.co.uk

Link değil de, bildiğimi diyim mi?

Rojova Suriye'de. El Kaide'nin kolu olan Suriye'li El-Nusra adında terör örgütü oraya saldırıyor. Esad'ın el çektiği bir yer burası. Geçen El Nusra çoluk çocuk dinlemeden öldürdü, videolardan biliyoruz bazılarımız. Ayrıca Rojava'da bağımsız bir Kürt bölgesinin de kurulması planlanıyor(çok emin değilim). Esad şu sıralar Kürtleri destekliyor. Amerika ise doğrudan Suriye karşıtı olduğu aşikar. El Nusra'nın ABD tarafından desteklendiği söyleniyor. Akp'de El Nusra tarafında. Sonuç olarak tam dibimizde bir savaş var. İki taraftan da insanlar ölüyor. Herkes çıkar peşinde.

Ben bi Gezi destekçisiyim. Birebir içinde de yer aldım ilk günlerden beri. Yine de bu karışık olay benim kafamı karıştırıyor. "Rojova'da katliam var" diyemiyorum. Her yerde katliam var çünkü. Neden bir tek rojava? Mısır'da Mursi yandaşlarına karşı da bir katliam var ama? Mursi beter, kötü. Ama ordunun katliamları? Gezi'den bazılarının "Rojova Rojova" demesine de anlam veremiyorum. Tabi eğer dediğim gibi oradaki Kürtlerin bağımsızlık telaşı yoksa.

Sonuç: aklım çok karışık lan! :/

Edüt: Benim yanlışım vardır kesin, biri de hep düzeltir. Biri toplar zaten peşimi. Yukardaki bilgiler net değil yani, onu diyim.

www.eksiduyuru.com

türkiyenin ve bazı diğer ülkelerin dolaylı yoldan -direk de olabilir emin değilim- desteklediği silahlı örgütler sivil kürt halkını hiçbir ayrım gözetmeksizin katlediyor.
büdüt: antik.eksisozluk.com

olay şöyle; türkiye sriyeli muhalifleri destekler, bunların arasına sapkın selefi-vahabi örgütleri (el kaide) de dahil olur, bu elemanların içinde öldürdüklerinin kalbini pişirip yieynler bile mevcut. başından beri t.c. hükümeti bunlara destek verdi. şimdi şler biraz değişti, dinci teröristlerin ne mal oldukları ayyuka çıktıkça aleni destek azaltılmak/çekilmek zorunda kaldı, ki bunda abd-israil'in de el kaide sapıklarından desteğini çekmesi etkili.
ek olarak pyd'nin öldürülen sivilleri destek toplamak için kullanması gibi bir durum da sözkonusu. bir yandan bir psikolojik savaş yürütülüyor bir nevi. ancak bu sivillerin de öldürüldüğü meselesini değiştirmez. t.c. hükümeti aynı anda hem el kaideye hem de pkk'ya ve onlar aracılığıyla pyd'ye taviz verdiği için sonuç bu oldu, şimdi taraf seçmek zorunda ve ne yapacağını bilmiyor. tabi bu arada ölenler yine sivil.

yaw he he! Sıvıl kurtler katledılıyor hep kurtler katledılır hep kurtler haklıdır dıgerlerı katlıam yapar. Az akıl fıkır ya. El kaıde ve pkk nın uzantısı pyd surıyenın kuzeyını kontrol etmek ıcın savasıyor olay bu. olayı ajitasyona baglamak kurtlerın vazgecemedıgı psıkolojık savas yontemkerınden bırı. O yuzden turkıye x i desteklıyoru dıle getırenlerın ıran surıye ve ırak destegıyle sıvıl katlettıgını gormezden geldıgını unutmayın. Dune kadar adını sayamayacagımız ulkelerın mayınlarıyla sıvıl asker katledenlere bak hele c4 paylayıcıları magarada mı uretıyordunuz kuzum kım desteklıyordu sızlerı? Iste bunların uzantısı pyd ozerk bır kurt devletı kurmak ıcın sayıca azınlıkta oldugu ya da hıc olmadıgı sınır hattınının bellı kısımlarını bıle ele gecırmeye kalkınca el kaıde otur asagı dedı destek veren herkesı dusman bellemıs durumda. Gerısı kurtlerın tırıvırısı...

insanlar katlediliyor, özet budur

@bacardifunto cevap vermiyorum diye coşma. acını anlarım, ama nefret kusmaya kalkma her önüne gelene.

ben okuduklarımın yalancısıyım. diyelim ki türkiyenin hiç alakası yok. suriyede savaş karşılıklı olmasına rağmen her gün bağıran çağıran zalim zulüm var diyen siyasetçilerin neden hiçbiri rojava'da katliam oluyor, yardım edelim demedi? en azından bir düşünün.

büdüt: antik.eksisozluk.com

palavra...

türkiye'nin öso'ya yardım yaptığı bir gerçek. öso ilk başta belki haklı bir amaç için çıkmıştı yola ancak dışarıdan silah yardımı ve el kaide'nin karışmasıyla basbayağı katillere dönüştüler. el nusra gibi örgütler radikal amaçları doğrultusunda eylem yapmaya, alevileri ve kürtleri hedef almaya başladı. ilginç olan türkiye destek vermişken, el nusra'nın reyhanlı saldırısını ve el kaide'nin somali vb saldırılarını gerçekleştirmesi. şimdi de yine radikal sunni örgütler rojava'ya saldırıyor.

suriye de 3 senedir yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. bu ölen insanların bizzati sorumlusu da cihatçı selefi oç ları.

ve bu cihatçıları birinci elden destekleyen ülke türkiye. şimdi olayın ucu kuzey suriye nin petrolü olunca kürtlere bulaştı. bir anda herkes katliam katliam diye ortalarda gezmeye başladı.

doğrudur çok büyük katliamlar yapılmakta.. peki ölenler kürt olunca mı aklınız başınıza geldi ? senin katliamın benim katliamın ayrımı mı var ?

bdp büyük bir sınavdan geçmekte.. ya gerçekten ezilen kürtlerin yanında olacak ya da akp ile işbirliğine devam edip küresel planlara hizmete devam edecek.

@bacardifacundo

ben hiçbir yerde terörizmi savunmadım, ancak sen acını dindirmek veya unutmak için nasıl ırkçılıkla dolmuş veya doldurulmuşsan bana terörist diyerek hakaret ediyor, büyük ihtimal kendini rahatlatıyorsun.

ispiyoncu ve korkak meselesine gelelim. birine terörist demek alenen hakarettir, davaya kadar götürebilirim. kimse de bu adam şu akrabasını kaybetmiş böyle diyebilir diyemez mahkemede. sadece şikayet ettiysem acını anladığım içindir. cevap vermediğim için korkak zannettin heralde, o da seninle uğraşmak istememem dolayısıyladır.

baktım bu kadar kin dolusun, bu açıklamayı yapmayı gerekli gördüm.

kürt meselesine gelince ben onların yöntemlerinin değil, davalarının haklı olduğunu söyledim. yaşamadan, duymadan, görmeden yorum yapmak herkesin yaptığı şey. hala savaşı, iki taraftan insanların ölmesini istiyorsan devamını okuma, bildiğini okumaya devam et.

yok eğer bu adamlar salak mı niye bunu yapıyorlar dersen oku. her konuda olmasa da hakları var birçok konuda. dersim katliamı denen bir şey var en azından. ha sorunları terörle çözmeye çalışmak seçilebilecek en kötü yöntem. bunu da hiçbir yerde savunduğumu göremezsin.

ki burada, bu ülkede çile çeken sadece kürtler değil, ermenisi arnavutu yunanı da var -hepsini de ayrımcılığa karşı desteklerim.

bundan sonra birilerine laf edeceksen laflarını bir yere dayandır, ya da konuşma. kin ve iftirayla etrafa saldırma.

selametle.

okul hakkında bir fikrim yok ama ilk hafta/ilk iki hafta doğru düzgün ders olmaz zaten çoğu okulda. Gidersen de gelenlerle tanışırsın vs.

9 eylülde otomasyondan ders alma başlıyor. sınıf listeleri bile 16 eylülde oluşturuluyor. ders yılı tam olarak ne zaman başlayacak bulamadım ama muhtemelen 23 eylülde başlar.

hukukların genel olarak böyle bir erken açılma ve erken bitme gibi bir sorunu var. izmir'de de böyleydi.

9unda ders seçecekmişsin 16sında başlayacakmış dedi okuyan bir arkadaşım.

başka bir anket başlığı açmadan ilgili sorumu sorayım, ders seçtikten sonra 1 hafta ne yapılıyor bu boşlukta.o kadar öğrenciyi toplayıp ne yapacak bu adamlar?

toplama falan yok. dersleri internet uzerinden secersin. hatta ilk senen ise secmezsin bile, sistem otomatik verir genelde. o bir hafta boş yani, okul falan yok.

sürekli bişey istersen daima bir eksik bulabilirsin, meslek ve dost meselesi de buna dahil. Mutluluk çok göreceli ve geniş bir kavram, mutluluğu tatminde aradığında seni daha fazla tatmin edecek bişey daima oluyor; bence buna meslek ve dost konusunda idealler de dahil.
Platon'un şöyle bir sözü var, severim: "önemli olan en fazla şeye sahip olmak değil, en aza ihtiyaç duymak."

Hayat konsollardaki futbol oyununda difficulty var ya ona benzer. Ama bunda random fonksiyonu var. Yani ne gelirse. Zorluk seviyesi düşük çıkarsa iyidir, rahat alırsın maçı. Ama zoru çıkarsa ellerini terletir, ağrıtır artık sikertir adamı.. bunun gibi bi'şe hemen hemen.

Bi masal var, ağustos böceği ile karınca masalı. Oradaki ağustos böceği gibi yaşarsanız hayatı, hayat zor. Karınca gibi yaşarsanız, hayat kolay...

O soruyu " Leon " filminde cevaplıyordu sanki, ona göre hayat her zaman zor.

"Hayat bisiklet sürmek gibidir, ne zaman pedal çevirmeyi bırakırsan o zaman düşersin" böyle de bir söz vardı.

Bir şeylerle uğraşmayı kesersen, tembelliğe itersen kendini hayat çok zor be, ama tam tersini yaptığın zaman çok basitleşiyor ve hayattan cidden zevk almaya başlıyorsun. Bir şeylerle uğraş, kendine ait bir şeylerin, başarıların olsun. Ve ölümü çok düşünme(Dini açıdan bu söylediğim biraz sakıncalı, bunu ahiretini düşünme manasında söylemedim) , anı yaşa o zaman daha mutlu olucaksındır.

yok

program ya da kısa bir yol yok.
Ancak fotoşopta bunun için kullanılabilecek bir alet var, sanırım adı magic wand idi. Bununla aynı ya da yakın tonda renkteki alanları seçebiliyorsun, seçtikten sonra da biraz sepia ve renkli tonların birbirlerinde karşılıkları hakkında fikir sahibiysen ya da fotoğrafın renkli hali hakkında tek tek seçipmanuel olarak renkleri dönüştürebilirsin. Ama uğraştırıcı iş.
Bazı fotoğrafçılar yapıyor, onu bir araştır bence.

www.youtube.com

www.youtube.com

bir torrent dosyası vardı biri arşivlemiş, onu bulabilirsen içinde birçoğu vardı.
Burda benzer bir soruda paylaşmıştı hatta biri.

o torrent dosyasıyla ilgileniyorsan gönderebilirim. 19,4 gb olması lazımdı toplam.

torrent dosyası var bende, indirmedim ama hacminden mütevellit onu incelemem ömrümü alır gibi geliyor.

hocam dosya sırasına göre indir de, nasıl olsa ttnet kullanıyoruz sürekli torrent kullanamıyoruz. arada bir açtığında 1-2 tane inmiş olur, ben 2-3 gb'ını öyle hallettim. :)

torrent dosyasında sadece videoları da seçebilirsin, hatta onlar da ayrıydı galiba müzik belgesel direniş vs. şeklinde.

onu da indiriyorum yukarıdaki videoları da, verilen ilk 2 link tam aradığım şeyler sanırım ama youtube çalışmıyor mübarek. indirip izlicez, kısmet. dosyalar ayrı ama isimlerinden çok net bir çıkarım yapılmıyor, bu iki video şu an istediğim şeylerdi diğerleri de bulunsun madem...

gezi'nin tüm görüntü arşivi burda: scriptogr.am

hafta bundan 1500 sene öncede 7 gündü su anda da 7 gün.

hatta, taaa eski tanrilar döneminde de öyle idi, cok tanrili zamanlardan, tek tanrili zamanlara tanri dünyayi 6 günde yaratip 1 gün dinlendi seklinde sekillendi 7 günlük takvim sistemi ki bunun temeli teee sümerlilere dayanan bir tarihi durumdur.

değişik olan bir ayın kaç gün olduğu, haftanın değil.

ek bilgi verelim birde. bildigim kadari ile

aslinda islamik gelenekte cuma, simdiki pazar gibidir, yani haftasonunun ilk günü persembe, sabat ise dinlenme günüdür bu da cuma(simdiki pazar). yahudi sabati bakis acisi olarak dinlenme günü yani pazar olarak tabir ettigimiz onlara göre cumartesi olan haftanin son gününe tekabül eder.

müslüman pratikte de ayetlerde bunlar gecer, 6 günde yaratilma olayi birebir aynidir, su anda meallerde 6 evre filan de se de kuranda "gün" der. yani ibrahim dinleri denen semavi olarak türkcelestirilen dinlerde 6 gün kavrami aynidir.

müslümanliktaki cuma da burdan gelir ve degiskenlik göstermez diger dinlerden, sadece baslangici konusunda degisiktir.

ayetler

secde suresi 4,www.kuran.gen.tr
yunus 3, www.kuranikerim.com

sadece iki tanesi.

serabetan'ın açıklamalarına ek ve mini bir itiraz olarak şunu söylemek isterim ki, yahudilerin cumartesi ve hristiyanların pazar günlerinin tatil & dinlenme günü olduğu doğru. fakat müslümanların cuma günü "toplanma" günüdür, kelimenin sözlük anlamı da bu şekildedir ve "tatil" olma zorunluluğu yoktur, bilakis cuma suresinde (10.ayete bakınız) toplu namaz sonrası yeryüzüne dağılıp allahın lütfunu aramamız emredilmiştir. bunu "işimizin başına dönmek" olarak da algılayabiliriz. "cuma resmi tatil olsun" gibi çıkışlar doğru değildir, hatta şu anki durum ve gidişat dünya genelinde müslümanlar ve ehli kitap (yahudi ve hristiyanlar) çoğunluğun durumuna son derece uygun görünmektedir tarafımca. en doğrusunu allah bilir. saygılar & selamlar.

cuma, cem, cami, cemaat... eğer yanlış bilmiyorsam (kaynağını hatırlamadığım için böyle diyorum) "toplanma" anlamına gelen bir kelime kökünden geliyor. Cuma toplantı günü, cem toplanmak, cami toplanılan yer, cemaat ise topluluk demek. Belki de ilk toplantı günlerinde o güne cuma dediler ve sonra takvimde de sabitlediler onu. Böyle bişey de olabilir.

islamda; selefte, gelenekte cuma hiç bir zaman dinlenme günü olmadı. hatta dinlenme günü diye belirli bir gün yoktur, zira allah 6 gün sonunda dinlenmiştir diye bir kabul yoktur, allah yorulmaktan dinlenmekten münezzehtir. cuma, özetle: haftalık gündem ve değerlendirme toplantısının yapıldığı günün adıdır.

7 gün kavrami ibrahim dinlerinden kitaba dökülen yahudilikteki yaratilisa temellendirilir. buradaki kavram olan yaratilis icin 6 gün + 1 gün bunun kutlamasi dinlenmesi olarak gecen durumdan dolayi 7 gündür. daha gecmis temelleri bahsettigim gibi sümerliler ile daha öncesi cok tanrili dinlere dayanir.

ek bilgi.
fakat söyle bir durum var, eski zamanlarda toplanma günü ayni zamanda bir dinlenme olarak gecerdi. yani dinlenme, toplanma günü aynidir.

Dostum cumaları ibadet ve finlenmeye ayrılmış ayrıca istedğin kadr geri git hep cuma çalışmazlar arap ülkeleri cumartedi pazar çalışır

normal bir kitap okuma mantığıyla okuyacaksanız okunur diye biliyorum

islamî kaidelere göre olmaz. abdest almalı, saçını kapatmalı, vücudunu örtmelisin.

ben de mayhem +1 diye biliyorum

Sanki turkce olunca kuran olmuyor.
Ya ne abdesti allah oyle birsey istese kuranda soylemez miydi? Nicin namazdan once abdest alin da kurani okumaddan almayin dememis. Hem kuranin kitap hali siradan bir kitaptan farkinyok onemlimolan icerigi. Istersen ciplak oku

okunur okunur, arapçası da türkçesi de. Tişört vs. hiçbişey farketmez, allah kendi yarattığından mı görmek istemeyecek? Tek başınaysan çıplakken bile okunur.
Gerçi ne yazsak boş, bu konuda en az dört beş tane görüş var ve genelde herkes "hayır ulan benim/benim favori hocanın dediği(m) doğru" şeklinde yaklaşıyor.
Özetle, vicdanın nasıl rahat edecekse öyle yap.

kuranı kerime göre kuran okuyacağımız zaman yapmamız gereken tek iş "kovulmuş olan şeytandan allah'a sığınmak"tır. yani halk arasında euzü besmele denilen, kovulmuş şeytandan allah'a sığınırım" dedikten sonra ister arapça ister türkçe mealinden okuyabilirsiniz. abdest almak yalnızca namaz için şarttır. kuranı kerimde "namaz kılacağın zaman (abdest tarifi)" şeklinde emreden rabbimiz, "kuran okuyacağın zaman kovulmuş olan şeytandan allaha sığın" demektedir. kuran için abdest şartı koşanlar mezhepçi uydurukçulardır, bunlar kuranı kerim'i insanlardan uzaklaştırmak istemektedirler. bunlar için kurana saygı onu duvara asmak, belin üstünde tutmak ve abdestsiz dokunmamaktır. oysa ki kurana saygı, onu anladığın dilde okumak ve üzerinde düşünmek & kafa yormak, emir ve yasaklarına uymak, dini ondan öğrenmektir.

abdest almadan okunabilir mi ? EVET. KOCA BİR EVET.
bayan için saçın açık olması, normal tshirtle olunması.. sıkıntı mıdır ? DEĞİLDİR. NET BİR ŞEKİLDE, ÇOK RAHAT BİR ŞEKİLDE, ASLA SIKINTI DEĞİLDİR.

onu okumamak sıkıntıdır. lütfen kovulmuş olan şeytandan allaha sığının ve kuranı kerimi anladığınız dilde okuyup üzerinde düşünün. ;)

Kadınların, başı ve kolları açık Kur’an okuması tahrimen mekruhtur. (İbni Abidin)

mekruh nedir : tr.wikipedia.org

tabletten okuyorsak ne yapacağız? ekrana dokunmayacak mıyız?

abdest almadan meal okunur, tisort bas acikligi da sıkıntı olmaz diye biliyorum. zaten abdestsiz yapilamayacaklar bellidir.

@zombie0: neyse ki ibni abidine değil de yalnız allah'a tapıyoruz. ve allah kuran okumak için yapmamız gerekeni kitabında açıklamıştır: kovulmuş şeytandan allaha sığınmak.

bbc nin africa belgeselini izle. ya da ona yakın bir ismi vardı ama bbc den. her seyi anlatıyor.

İnsanlar afrika da oluştu, göçlerle ırksal özellik kazandılar vb.

teşekkürler dostum, tam da böyle bir şey istiyordum.

şimdi sıra kavimler göçü ile ilgili tavsiyede. bi el atıverin be!

tüfek mikrop ve çelik (guns germs and steel) isimli kitabı okuyabilirsin. daha genel bişey ama hoşuna gidcektir.

antropoloji kaynaklarına göz atman da faydalı olablir.
tek kaynak tatmin edici olmaz, zaten sen de allah ne verdiyse demişsin.
ek olarak, güneş-dil teorisi bir de chomsky ve wittgenstein okuyabilirsin; yani biraz dil felsefesine kayıyor ama meselenin idrakı açısından kesinlikle işine yarar.

Irklarla ilgili; Metin Özbek - Dünden Bugüne İnsan -Yaşayan Irklar diye bi bölüm var ve direk olarak ırk kavramının gelişimi, saf ırk ideal ırk kavramlarını ve çeşitliliği ve daha birçok şeyi anlatıyor-

Richard Leakey - İnsanın Kökeni -çok ayrıntılı ve teorik kaçabilir-

Bunlar antropoloji kaynakları. Daha ayrıntıya inmek istersen yine antropoloji kaynaklarını çeşitlendirebilirsin.

Dille ilgili de Walter Ong - Sözlü ve Yazılı Kültür kitabı da dillerin oluşumu, kullanımı, kültürel katkıları hakkında baya bilgi verir.

yıl olmus 2013, modern laik amerikanın göbegindeki bir üniversitede, bir beyaz amerikali hıristiyan öğrenci, dillerin gelişimi tarihini anlatan hocaya, dillerin kaynagi babil kulesidir, cünkü old testament ta böyle yaziyor diyebilmektedir.

allah kimseyi şaşırtmasin.

aradigin cevap kutsal kitaplarda yazmiyor, oraya bakma. diyecegim bu.

Wish you were here
Opeth'in akustik şarkılarına göz at
Fade to black
A tout le monde akustik versiyonu
Aklıma geldikçe yazarım daha

h.im. -close to the flame akustik versiyonu
Working class hero (green day coverı olabilir)
Nirvana - mtv unpluggeddan parçalar
Billy idol-rebel yell

parayi kaldir icine bak. icinde ataturk varsa sikinti yoktur.

artik herkesin nline banka hesabi oluyor

ya elden alma hesap numarani ver havale /eft yapsin (hmm yarin cumartesi bunu gec)

elden alacaksan 200 tl olmmasina dikkat et cunku en cok 200 liralarda oluyor sahte

@gec artik sahte paralara bile ataturk filigrni koyuyorlar. denk geldim

neden ayıp olsun ki. ama bazen atm ler gerçek paraları da yutuyor. X banktan çekip Y banka yatırırken ATM yutmuştu 100 liramı :)

hesap numaranı versen olabilir yine yarın; atmden yatırır parayı.

en temizi, birlikteyken parayı direk bankamatikten kendi hesabınıza yatırmak. böylece sonucu o da görecektir. ben araba satarken parayı direk bankaya verdiriyorum alıcıya. veznede sayılıyor ondan sonra devir yapıyorum.

"close" kelimesini kullanmamayı tercih etmiş sanırım sadece.
yani demek istediği "as close to rock music as Sigur Ros are close to the Beatles": rock müziğe sigur ros'un beatles'a yakın olduğu kadar yakın.
yalnzı kafamı karıştırdı bir parça, belki de saçma sapan bir çeviri yapmış da olablirim.

Çeviri doğru olmuş gibi. Arada "close" kullanmaması biraz sokak ağzı gibi geldi bana ama mantık olarak doğru.

Sigur Ros'un Beatles'a yakın olduğu kadar rock müziğe yakın.

Close kullanmaması sokak ağzı filan değil bence. Üstteki çeviriler doğru. Close'un kullanılmaması daha iyi olmuş hatta.

Yukarıdakiler doğru, mantık dafaiss'in dediği gibi.

Bu da bonus: Sigur Ros bir grup olduğu için çoğul, yani "are to" kullanılmış. Sigur Ros değil de mesela Elvis Presley olsaydı "are to" yerine "is to" kullanılacaktı.

bunları kimlere sordun bilmiyorum ama o kişilerle bir daha muhatap olma, bu kadar sallanmaz lan. neyse, kaydını sildirince zaten direkt olarak yeni okuluna gideceksin kayıt olmaya. askerlik şubesi senin öğrencilikten çıktığını tespit edemeden yeniden öğrenci olacaksın işte, ayrıca bir şey yapmana gerek yok.

kayıt sildirme olayı da öğrenci işlerinden halledilebiliyor bir günde. ilişik kesme formu falan dolduruyorsun, bir kaç yere imzalatıp lise diplomanı alaraktan siktiri yiyorsun.

Yok yine internet üzerinde okumuştum yazıklarımı. Belki de 29 yaş üstündeydi bilemiyorum. Teşekkür ederim bilgi için baya kafamı kurcalıyordu.

yaş durumu biraz farklı ama ben benzer bişey yaşadım, özetleyeyim; siz bir pay çıkarın: yaş 19, sınava ikinci girişimde bir yeri kazandım, güz döneminin sonlarına doğru bölümü sevmediğime karar verip sınava tekrar hazırlanmaya başladım. Ertesi yaz da sınava girdim, kazandım, yerleştim. Sınav sonuçları belli olmadan önce okula gidip kaydımı sildirmiştim, yerleştirme sonuçlarına dek öğrenci değildim yani kağıt üstünde. Askeri şubeye lise diplomasıyla gittim tecil için nolur nolmaz diye (bu sırada yaş 20), yerleştirme sonuçları açıklansın yerleşirsen bir şeye gerek yok diye geri yolladılar beni. Bir de şubeye gitmemin sebebi sizdeki gibi beni galeyana getiren biriydi, aynı şeyleri söylemişti bile diyebilirim aşağı yukarı.
Yaş büyük diye farklı muamele yoksa durum bu. Ama sanmıyorum yani.

bir de 2011 demişsin, harç borcun çıkabilir belki ödemediysen; şu an kaldığın şehrin dışındaysa ona göre tedarikli git ki kayıt silme aşaması sırf bu yüzden uzamasın.

Harç borcu nedir bilmiyorum ama kredi geri ödemesi ise kredi almamıştım. Teşekkür ederim bilgiler ve uyarın için.

okulunun yönetmeliğini bul. ilişik kesme ( kendi isteğiyle ) başlığında istenilen şeyleri götür. aslnda götüreceğn bişey yok benim tecrübeme göre. ama okulun belki farklı uygulaması vardır. senden kütüphane kaydını, sağlık kaydını ( üniversitenin sağlık birimi mediko denir genelde ) , şayet besyo ya üye isen ordan kaydını silmeni isticekler. muhtemelen bir gün içinde bitirirsin. askerlik kısmını tekrar bir üniversiteye bu yıl kayıt yaptırmıcaksanız bilmiyorum. tekrar üniversiteye girerseniz bu yıl. ösys belgesi ve diploma fotokopisi ile askerlik şubesinden yeni tecil alabiliyorsun.

Yönetmeliğe baktım ama bir şey götürüleceği hakkında bir şey yazmıyor. Teşekkür ederim cevabın için.

Bu hafta tüm söylediğin bu işlemleri yaptım, anlatayım.

2011de kaydolduğum Uludağ üniversitesinden kaydımı sildirmek istiyordum. Sildirmeden askerliği bir yoklayayım dedim sıkıntı çıkmasın. Şubeye gittim sordurdum. Okul bildirmesi gereken öğrenci belgesini hiç bildirmemiş. 2 yıldır yoklama kaçağı gözüküyormuşum.
Okula gidip öğrenci belgesi aldım ( Normal öğrennci belgesi değil, ek c-2 belgesi deniliyor, askeriye için özel bi öğrenci belgesi)
Aldığım belgeyi askerlik şubeye götürdüm, 15 dakikalık bir işlemle 2019 a kadar askerlikle ilişiği yoktur belgesi aldım.

Ardından okula dilekçe verdim. Yönetim toplantısı çarşamba oluyormuş uludağda.
Salı dilekçe verdim, perşembe kaydım silindi ve gidip diplomamı aldım.

92liyim bu arada.

Yeni okula kayıt olurken, okul askerlikle ilişiği yoktur belgesi isticek. O yüzden askerliği mutlaka hallet

@Cesario konu o değil hacı. ben arap ülkelerini övmüyorum, bizde ki adaleti tartışıyoruz.

demokrasi değilde bizim adalet sistemimizin ne kadar çürüdüğünün kanıtları onlar yoksa verilmesi gereken cezalar çoğu sistemde bellidir

adalet sistemiyle demokrasiyi nasıl bağdaştırdın onu anlayamadım. ayrıca bizim adalet sistemiyle karşılaştırılıp övülecek tek adalet sistemi sikik suudi devletininki mi?

ayrıca türkiye ne ölçüde demokrasi o da tartışılır.

insanların hak ettikleri cezayı almaması demokrasiyle değil basiretsiz yöneticiler ve tepkisiz halkla alakalı

iftira ve komplo ihtimalleri de düşünülmeli özellikle idam cezasında. Kanıtları toplayanlar, ceza hükmünü verenler... de insan sonuçta o da var. İdam cezası konusunda "12 angry men"i izlemeni öneririm.
Hapishane de bir çözüm ya da adil bir mekanizma değil bana kalırsa.
Demokrasinin işlerliği de insanlara ve topluma bağlı daha çok. Toplumda kan davası biçiminde birbirine düşmanlık güden siyasi zihniyetler varsa pek sağlıklı olamaz, bir de herkese temsil hakkı verilmesi de önemli.

Çürümeye, yozlaşmaya çok müsaittir. Hatta çürüme kaçınılamazdır.


Dünyada büyük güç elde etmiş tanınan, tanınmayan bir takım insanlar devletleri savaşa sürüklemiş, milyonların kaderini tayin etmiş. Güç kimdeyse hak da hukuk da ona var. Oturup ciddi ciddi demokrasi diye bir şey var ya diye düşünmek komik bence. Kimse kimseyi dinlemez demokratik hak, özgürlük falan hikaye.

genelde azınlık çoğunluğu yönetir.

seriatta Ceza hukuku
Şeriat hukukunun kullanımda olduğu bir İslam ülkesinde, İslam’ın emir ve yasaklarına uymayan ve/veya suç işleyen kimselere karşı verilecek bedensel, maddi (mali) veya caydırıcı bazı cezai hükümleri kapsar.
Cezalar başlıca 3 kısımda incelenir;
1-Kısas: Kısas; cana can, göze göz gibi doğrudan suçu işleyenin işlediği suçun aynısı bir karşı eylem ile cezalandırılması anlamına gelmektedir.
2-Hudud Yasası (Had cezaları); (Zina, hırsızlık, içki içmek, kazf ve yol kesme ve irtidat cezaları)
Zina; cezası evlilere recm bekarlara ise yüz adet sopa ile vurulması şeklinde uygulanır.
Hırsızlık; hırsızlık eyleminde sağ elden başlayarak, el ayak gibi organlardan bir tanesinin kesilmesi şeklindedir.
İçki içmek; Kur'anda cezası belirtilmeyen bir suç [6] olan içki içmenin cezası icma yoluyla 80 sopa olarak tayin edilmiştir.
Kazf; İffetli kadına yapılan zina isnadı, 80 sopa ile cezalandırılır.
Yol kesme; Eylemlerinin çeşidine ve ağırlığına göre sağ el ve sol ayaklarının çapraz olarak kesilmesi, hapsedilme veya sürgün cezaları verilir.
İrtidat; Dini terminolojide "küfre girer" şeklinde ifade edilen eylemlerdir. Örneğin farz veya sünnet olarak tanımlanan dini emirleri reddeden, hafife alan, alay veya saygısızlık eden, veya "elfaz-ı küfür" denilen sözleri konuşan kişilere uygulanır. Cezası ölümdür.
3-Tazir cezaları
Kısas ve had cezaları Kuran ayetleriyle karşılığı belirlenen suçlardır. Diğer suçlar ise ceza miktar, yöntem ve uygulaması hakimin takdirine bırakılan, tazir (toplum içinde azarlamadan sopa atmaya, sürgün, hapis ve idama kadar değişen) cezalarıdır. Tazir cezalarının namazın terki ve irtidat örneklerinde görülebileceği gibi hafif olması diye bir kural yoktur.
İslam fıkıhçıları ibadetler, cezalar, muamelat gibi hususlarda hermafroditlerle ilgili hükümler de ihdas etmişlerdir.[7]
Örnekler: Namaz kılmayanların dövülmesi, hapsedilmesi ve kılmamakta ısrar edenlerin öldürülmesi[8][9][10], kısas (Göze göz, cana can gibi) hükümleri [11], hırsızlık yapanların elinin kesilmesi, zina suçu işleyenlere 100 sopa veya recm cezalarının verilmesi.[12],[13] Şeriat hukukunda eşcinselliğin ölünceye kadar hapis, 100 sopa veya recm şeklinde mezheplere göre farklılıklar gösteren cezaları bulunmaktadır.[7][13][14]
tr.wikipedia.org

Yoktur.

yoktur, evde deneme. dışarıda yaparsan daha ideal sonuçlar alırsın.

yoktur gerekte yoktur

alenen yaparsan dini değerlere hakaretten gidersin. ama önce evin kurşunlanıp ölürsün, ayrı.

alenen yaparsan da hukuken bir problem olmaz. olmamali yani. aslinda teoride sokakta icki icmek de yasak degil. hatta taksimde eylem yapmak da.
you know what i mean?

kuran yırttıktan sonra müminlerin arasında "ben kuran yırttım heeelooyoyolele" diye yıldız tilbe dansı yapmadıkça sorun olacağını zannetmiyorum.

yok, amerikan askerleri incirlik'te yırttılar, hükümetten kimse gık bile demedi.

burda "yoktur huloog" diyenlere bakma muhakkak vardir.

edit: bi de bilmiyorsaniz yorum yapmayin amk. he yoktur he.

www.turkhukuksitesi.com

Kutsal değerlere saldırı bilmem ne gibi bir şey yok muydu ya, sanki geçen Berna Laçin Mekke'ye pis şehir dedi diye bir şeyler olmuştu.

Nasil yok?

olmamasi gerekir ama oyle bir durumda adami yaptirimsiz birakmaz bu devlet. illa ki icat eder bir kilif, dusmanliga davet der, degerlere saldiri der, paketler alir iceri.

olabilir öyle ama komikmiş :)

Bugun dream tv'deki sunucu pentagra grubunu yillarca yabanci bi grup oldugunu sanarak dinledigini, turk olduklarini yillar sonra fark ettigini, bizzat pentagram'in yuzune soyledi mesela.

Bi dondurma var ya nogger. Ben onu hep -nedense- nugger saniyodum. 1-2 hafta once baktim anam nogger imis ya bu diye mini bir sok gecirdim.

Olur boyle seyler. Muhtemelen hepimiz salakiz.

@mukrime Senin bahsettiğin baya gaf, pot kırmak. Öyle bir şey değil benimkisi.

herkese olur böyle şeyler,
bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna şarkı sözünü dinledikten sonra kondil ne olm demişliğim de vardır. takılma bence pek.

bugün akbank veznedeki kız bumerang yazmasını bilmiyordu. bumarank, bumerank diyip diyip durdu. oluyor arada öyle.

aslında anlattıklarında aşırı anormal bişey yok, dalgınlık yorgunluk... sebebiyle herkese az çok olan şeyler. Zihnin çok yorgundur, mallaşırsın; böyle bişey işte.
Ama çok olanı belki dikkat eksikliği sebepli olabilir. Bir de bilgisayar başında çok vakit geçiriyor musun iş veya başka sebeple? O da olabilir işte sebep.

Benim sevgilim de öyledir. Bi şey ima ederim ama eğer çok üstünde durulmamış bi şeyse anlamaz. Karikatür yolluyorum aramızda konuştuğumuz bi şeyle ilgili olan, gelip anlayamadım ben diyo mesela.
Bi şarkı dinlesek veya film izlesek ince bi şey yakalarsam, yine aramızda muhabbeti olan bi şey, o hiiç fark etmemiş olur ve istifini bozmaz.

Genel olarak dışardan bakan biri olarak onun embesil veya gerizekalı olduğunu düşünmüyorum - hani dışardan nasıl göründüğünü merak ediyosan söyliyim- dalgın biri, kafası hep bi şeylerle meşgul, hep bi şeylere kafasını takar ve kurar da kurar. Hal böyle olunca dikkatini öyle üstü kapalı, ince, göndermeli imalı şeylere veremiyo. Ruhu bile duymaz çoğu zaman. Dalar gider.

Öncelikle sen de böyle misindir?
Eğer sen de kafanı bi şeylere takıyosan onun üzerine gidebilirsin, bide dikkat eksikliği denebilir mi bilemiyorum ama bu yönden de kendi kendine çözümler üretebilirsin.

Ya da aynı anda bikaç şey yapmak belki de buna neden oluyodur. Senelerce o şarkıyı dikkatle dinlememişsindir veya birikim olarak, ilgi olarak dikkatini çeken anlam verebildiğin cümleler değildir bahsettiklerin. Diğer durumlar için de böyle.

Eğer az kitap okuyan biriysen kitap okuman fayda sağlayabilir belki. Dikkatini tek bi yere toplaman ve ona tam anlamıyla yoğunlaşmana yardımı dokunabilir diye düşünüyorum.

Herkesin anladığı ince şeyleri anlamamak da bu söylediklerime dahil bu arada.

Yok abi bahsettiğim şey hiçbirinizin anladığı şey değil.

"killing season" de niro ve travolta oynuyor.

falling down - www.imdb.com

tam içeriğini bilmiyorum da sanırım oralar devlet arazisi olarak değerlendirildiği için yine bölgede yönetici vb. söz sahibi devletin temsilcisi kim varsa onun inisiyatifine kalıyor.

sürekli güncel takip etmiyorum açıkçası. ölen insanlar için üzülüyorum. ama türkiyenin tavrı daha da üzücü, mısırı kendi ülkemizden daha çok önemsiyoruz,gündemde tutuyoruz, garip garip açıklamalarda bulunuyorlar.

tek bildiğim türkiye'yi bu kadar ilgilendirmediği.

ben şu çocuğun söylediklerinin altına imzamı atabilirim, hoş gerçi başka bişey diyor birisi de altyazı yapmış olabilir; söyldiklerini çeviremediğim için bilemiyorum:
m.youtube.com

Kaçıranlar ve tekrar izlemek isteyenler için 27 Mayıs Darbesi'nin tekrarı.

kişiye göre değişir aslında. Bu karakterini, nasıl biri olduğunu da ele verebilir bir parça. Kimisi bazı konularda kıyak geçmek için bahane arar, kimisi çevrende dört döner,her yerden çıkar, kimisi eğer hoşlanmay başlamasından önce tanışıklarsa birden umursamaz davranmaya başlar, kimisi birarada vakit geçirmeye ortam yartmak için kırk takla atar... tabi bunların hepsi hoşlanma belirtisi diye bi kaide de yok da, vb. şeyler işte.

kendim için yüz yüze konuşarak söyleme yolunu seçiyorum. yok dumanla haberleşme, posta güvercini, whatsup, şu bu o gibi metotları tercih etmiyorum. söylemeden önce ilgi göstererek zaten perşembenin gelişi çarşambadan belli oluyor. ama işte burada derin bir konu çıkıyor; normal ilgi alaka gösterildiğinde de karşı tarafın alınganlığına bağlı olarak soğuma, soğutma, ayrışma ve uzaklaşma durumları ortaya çıkıyor. sanki ahlaksız teklif yapılmış gibi triplere giriliyor, avrupada böyle şeyler yok. :)) değişik bir kezbanlık türü. bu tamamen başka bir konu. =)

benim hoşlaşıp hoşlaşmama doğa olayım doğrudan ilgili kişinin adresine teslim şeklinde ama bana yansıtıldığı zaman böyle olmuyor. bunu sezgileme seviyesinde özürlüyüm biraz. ima yolu olunca çok kafa karışıklığı oluyor. öyle mi böyle mi? bir sürü ikilem. belirtileri çok ile yok arasında bir şey, tamamen sezgilerle ilgili. belki de yeterince ilişki yaşamadığımdan ya da yaşadıklarımın bana katkısının az olmasından vs vs bir sürü neden çıkabilir ama olay sezgilemede bitiyor bence. ha sonra sen beni çok yanlış anladın tirplerine maruz kalması da cabası.. kasıntı durum ve yapacak bir şey yok. neyse ki geçer onların hepsi.

özetle; belli bir zaman geçtikten sonra hoşlandığınızı doğrudan söyleyin kardeşim bu güzel bir şey. kasmayın.

Bir insanın sizden hoşlanıp hoşlanmadığını anlayamıyorsanız, hoşlanmıyor demektir. Ben bu sözü okumuştum bi yerde ve çok inanıyorum.

hareketin adını bilmiyorum da her gün bıkmadan bacakların kapalı, yana eğilme hareketi yapacaksın. yanlar için normal yana eğilme, arka yanlar için hafiften belini bükerek yana eğilme. birinde dizlerinin yan tarafına, diğerinde arksaına erişmeye çalışmalısın.

1,5 metrelik bir sopayi kollarin ve ensen arasina al. saga sola cevir surekli.

Kardiyovasküler egzersiz yapmalısın, öyle antin kuntin esneme hareketleriyle yağ yakılmaz.

@adoramer3ku +1

Kardiyovasküler egzersiz her derdin devası.

bölgesel yağ yakma diye bir şey yoktur. bu en büyük şehir efsanelerinden biri. bütün vücutta yağ yakarak yağ oranını azaltabilirsiniz, fakat sadece belli bir bölgede yağ yakamazsınız. düşük karbohidratlı diyet, kuvvet artı kardiyo egzersizleri yağ yaktırır.

Nesfitin sitesindeki videolara bir goz at derim ise yariyor tabi yapabilirsen :)

cardio yapmalısın. o sopa çevirme hareketleri falan yan karın kaslarını geliştirir anca.

vucutta suranin yaglarini yakayim suralar dursa da olur gibi bir mekanizma yok. mekik cekince karin yagkari erimez, karin kaslari gelisir.

yag yakmanin en güzel yolu da kaslari calistirmaktir, çünkü bunkas huclereri once glikozla, uzayan egzersizde de yag asitiyle calisir. koşmak bunu yapmanin en güzel yoludur. yürümek degil ama koşmak. kalp hizin 100 ün üstüne xikacak yani. sonra bakacak kas hucreleri glukoz kalmadi, yaglari eritip kullanacaklar.

bastırılmış öfke. yastık yumrukla. eğer tüm vücudunla ve biraz da dönerek iki yumrukla vurursan yanlar güzel çalışır. iyi boksörde lovehandle bulunmaz.

Low plank oblique: www.youtube.com
Arkadaşların dediği gibi yumruk, belden dönecek şekilde, cross(kroşe mi diyorlar türkçe'de?), jab falan olur hep.

Bunlar zaten kardiyo egzersizleri. Bunları yaparsan olur.

Hatta başlamışken Insanity'ye başla bence, sadece yandaki yağlar erimez, taş gibi olunur.

sosyal bilimlerde kızlar daha çok oluyo mühendisliklerin bazılarında erkekler.
bunlar kesin, birkaç istisna okul varsa belki.

Mobilden link veremicem ama ösym açıklardı böyle istatistikler baktınız mı?

web sitelerinde "sayisal bilgiler" tarzi bir bolum varsa mevcutlari ogrenebilirsin.mesela sau de oyle.

Birseyle savasirken, kendin savastigin sey olmaman konusunda bir uyari.
Eksideki tecavuz edenlere verilecek ceza basligina bakmamiz yeterli.
-danalars.ksin
-ayaklarindan kizgin tornavidalar sokarken yag damlatalim
-vs.

yani ben fazla mı sığ bir görüş yakaladım bilmiyorum ama üzüm üzüme baka baka kararır diyor. aslında şöyle de denebilir bana göre, bir şeyden ne kadar nefret ederseniz edin; eğer onunla fazla uğraşır, ondan fazla nefret ederseniz siz de onun gibi olmaya başlarsınız.

bir dizide* şöyle bir replik vardı:
"this is a dirty business and we have to get our hands dirty to clean it up!" buna benzettim.

anlattığı şeyi örnekleyerek açıklamaya çalışayım; sscb.
marks'ın teorisi zayıf noktaları olsa da uygulanabilirdir, tek cümlede "çöpe at" demek değil niyetim ancak insanın manevi yönünü hiçe saymıştır. işte bu yüzden sscb "herkes için" şeklinde yola çıkmış olsa da bir parça, sonuçta stalin ve hitleri'n yaptıkları arasında tek bir fark yok.
"ele geçirdiğin şeye dönüşürsün" diyor işte bir bakıma, spartaküs'ün isyanının bir bakıma sonuçsuz kalmasının sebeplerinden biri de bu, spartaküs'ün canavarlıkta roma'ya benzememek için intikamdan fazlasının olmaması için ısrar etmesi.
şöyle de özetlenebilir/sadeleştirilebilir; "iyiler asla kazanamaz, kazananlar asla iyi olamaz."

başbakandan iyi örnek mi var?
Kendisi cuntaya ordunun üst kademesindeki egosu büyük adamlarla savaştı. halk da onun karşılaştığı haksızlıklar yüzünden ona sahip çıktı.

şimdi geldiği duruma bakın. o eleştirdiği 28 şubat zihniyetinden hiç bir farkı kalmamış. medyayı susturmuş, kendisine eleştiri getirenlere tahammülü yok falan filan...

bu soruyu birisine sorduğun an bil ki aldatılıyorsun

iki seçeneğin var ya paranoyaksın ya aldatılıyorsun. tabi burası internet herkes bir şeyler söylüyor. sen yine de emin olma.

his olarak bazıları uyanıyor bu duruma ama ya kabullenemiyor ya da konduramıyor ondan üstünü örtüyor. bunun dışında cinsel ilişkide azalma, ilgide azalma, görüşmede buluşmada azalma, eften püften kavgaları uzatma ya da hiçbir kavgadan sonra aramama (önceden böyle yapmıyorsa tabi). bazen de aldatmanın ilk zamanlarında açık verme korkusuyla aşırı ilgilenme. kısacası bir gariplik olduğunda genelde ya aldatılıyorsun ya ilişki bitiyor adam/kadın eğer herhangi bir özel sorun yaşamıyorsa.

"paranoyak olman takip edilmediğin manasına gelmez." şeklinde bakıyorsan dünyaya, kolay olablir.

kadınsan hissedersin

facebook ta ilişki başlangıcı benimle olan ilişkisinin bitiminden önceydi :)

lord kinross - atatürk okuduğun kitaba tamamlayıcı olabilir.

hocam eğer kapitalist ekonominin iç dinamiği, bir miktar sınıflar savaşımını anlatan, yani şu anki toplum ilişkilerinin ve ekonomik ilişkilerin nasıl ve neden böyle yürüdüğünü anlatan bir kitap okumak istersen georges politzer'in felsefenin temel ilkeri'ni tavsiye edebilirim eğer bir tarafa yakınlığın yoksa taraflı bir kitap olmadığını görürsün. ancak felsefenin başlangıç ilkeleri diye bir kitap da var aynısı gibi görünür ama bazı kısımları sansürlenmiş-değiştirilmiş sanırım orijinali temel ilkeleridir. ha dersen ben herkesin gomilis kitabı dediği şeyi okumam diye o zaman alaeddin şenel-siyasal düşünceler tarihi'ni tavsiye ederim hatta ve hatta siyasal düşünceler tarihi, felsefenin temel ilkelerinden çok daha temel ve önce okunması gereken bir kitap bana kalırsa. üstelik ders kitabı olarak bile okutulmuş olmasına rağmen çok anlaşılır ama bir o kadar da bilgi dolu bir kitaptır siyasal düşünceler tarihi.

denemeler olabilir, sadece montagine denemeler değil, diğer deneme yazarları, salah birsel mesela; eğer siyaset-toplumbilim-tarih ilgini çekiyorsa, bu konuda yazılmış şeyler olabilir. aklıma gelen birkaç tane yazayım:
john perkins - bir ekonomik tetikçinin itirafları
ali şeriati - ideallerin yenilgisi
max weber - protestan ahlakı ve kapitalizmin ruhu
j.p sartre - edebiyat nedir?
j.p sarrtre - hepimiz katiliz: sömürgecilik bir sistemdir
jean baudrillard
baykuş imparatorluğu
Claude Levis Strauss- Mit ve Anlam
frantz fanon- yeryüzünün lanetlileri (diğer kitapları da)
Noam Chomsky - Medya Gerçeği
Aime Cesaire
Taha Akyol- Ama hangi Atatürk?
Abdullah Ekinci- Ortadoğu’da marjinal Bir hareket: Karmatîler
Kevin Mitnick - Aldatma Sanatı
Forrest Carter- Dağlardan Sorun Beni
Cesaret ve Fazilet Mücadelesi - John F. Kennedy
Roger Garaudy - İsrail Mitler ve terör
Michael Foucault - Cinselliğin Tarihi
Ludwig Wittgenstein
sadık hidayet -vejetaryenliğin yararları

bir tane de benden olsun,

erik jan zürcher - modernleşen türkiye'nin tarihi

e yani biraz. 4 yolda, geliyo netçede.

yok, değilsiniz. hayata bir kere geliyoruz. deneyin, beğenmezseniz, 100-200 lira tenzilat yapar, satarsınız.

ps3 üm 5 yıllık hocam sadece move setini aldım sports cham. 2 ile beraber.

abi, illa "evet, salaksın" dememi mi istiyorsun:)
beğenmezsen, donanımhaber'den, sahibinden'den veya gittigidiyor'dan satarsın. canın sağolsun, giden para olsun.

fps oyunlari seviyorsaniz tufek aparatini da alip deneyin bir de. ben cok fps meraklisi olmadigim icin denemedim ancak duzenli olarak oynayan arkadaslarim baya ovuyor.

ek: dx.com

@marcelorios eyvallah:D

@fader güzel şeyler bunlar

"the fight: lights out" isimli bir oyun var, deneyebilirsiniz; güzeldir.

tabiki öyle.aynı şey şehitler için de oldu.
kelle dendi, şehitler sıradanmış gibi gösterilmeye çalışıldı vs

(bkz: sistematik duyarsızlaştırma)

apo yakalandığında uçakta mit ajanlarıyla yaptığı konuşma dün gibi aklımda. idam vardı sıra. "ben türkleri çok severim. benim annem de türktü." gibi saçmalamıştı. bunu şu an hangi kanal hangi yayın organı gösterebiliyor?? kimsenin g.tü yemez. ayrıca adam anında bütün davasını sattı. bide lider diye peşinden gidiyorlar. gerisini sen düşün artık..

evet benim de dikkatimi çekiyor bu durum ne zamandır. hissizleştirme, sistematik duyarsızlaştırma veya kavramların içini boşaltma artık ne derseniz ciddi bir çalışma var gibi.
ülkeler yaşadıkları büyük felaketleri ya da toplumu derinden etkileyen olayları unutmamak adına anma etkinlikleri yaparlar ki hissizleşmesinler ve aynı duruma tekrar düşmesinler diye. en yakın örneğimiz çanakkaleye ebesinin hörekesinden gelen anzaklar.
biz ne yapıyoruz 30 küsür seneden beri ülkenin anasını ağlatan terör örgütünün başındaki adamı normalleştiriyoruz. yok akraba ziyaretiymiş de hükümlüymüş falan filan. bu adama varsa alacak nefesi onu bile afedersiniz g.tünden aldırmak lazım gelir ki evlatlarının acısını çeken insanların gönüllerine biraz olsun adalet nakşetsin.
yanlış anlaşılmak istemem ben ırkçılık yapmıyorum ama hak edene hak ettiğinin verilmesi gerekir ki haksızlığa uğramışların da hakkı korunsun.

devlet adama terörist dedi, bütün basın satılmış olduğu için devlet ne derse onu yazdı, sen de adamı terörist belledin. şimdi devlet adama terörist demiyor, sen de sanıyorsun ki devlet terörist derse, basın terörist yazarsa terörist oluyor. öbür türlüsü aklına gelmiyor. kime göre, neye göre terörist? bunlar terörist. ok. devlet ne peki? devlet de terörist olabilir mi sence yeri geldiğinde? terör uygulama meşruiyetini kim kimden alıyor? devlet bunlarla boş yere uğraşmaktan, boşa para akıtmaktan bıktı ve anlaşmaya karar verdi. olay bu işte.

oidb.ege.edu.tr

@dafaiss Bende bunu gördüm fakat bir sayfada zorunlu olmadığı yazıyordu fakat yazı geçen seneden sanırım. Bu sene çıkan bir olay mı bu.

geçen yıl vardı hazırlık, yani aynı burada yazdığı gibi.
sayfa da ya geçen yıl ya da öncekinden kalma sanırım.
isteğe bağlı olayı varsa bu sene olmuş olabilir ancak; nerede gördün zorunlu olmadığını?

benim zamanımda hazırlık atlama sınavı vardı. hala vardır diye düşünüyorum. ben anadolu lisesi çıkışlıydım. bölümü okurken de ingilizce açısından zorluk çekmedim. seviyen iyiyse okunmasa olur yani.

@dafaiss Bir facebook sayfasında ege üniversitesiyle ilgili.

madem paraya ihtiyacın var, çalışırken daha iyi bir iş ara kpss dışında. banka sınavlarına filan gir. dört bir koldan saldıracaksın, başka yolu yok.

Saadet-i Ebediyye ha :) Patron ihlas grubundan, yani ışık cemaatinden anlaşılan.

Ne diyeyim hocam, keşke bir sene KPSS'ye çalışabilme durumun olabilseymiş.yardırman lazım anlaşılan. Allah yardımcın olsun. Ama peşini bırakma sakın. Şu önündeki iki sene bütün hayatını belirleyebilir.

@erdinc

he ya. şok oldum ama bozuntuya vermedim. elhamdurüllah müslümanım orucumuzu tutuyoruz, cumayı falan kaçırmıyoruz da arkadaş ilmihal hediye edince garip oldum!

anladığım kadrıyla kpss olmazsa ömür boyu bu veya buna yakın şartlarda çalışmak zorunda olmak gibi bişey sözkonusu, değil mi? Bunu istemezsen de mecburen mesleğini bırakıp farklı şeylere yöneleceksin?
Bu soruların cevabı evet ise ben olsam diye düşünüyorum ve şöyle bir çıkarım yaptım: yaş en fazla 27 falan sanırım tahmin ediyorum; yani bu şartların çok uzun süre tahammül edildbilirliği yok her ne kadar "el mecbur" gibi olsa da durum bir süre sonra manen de şartlar zorlayacak ve yeni arayışlara gireceksin, girmişsin de hatta. Sektör böyleyse arayıştan buldukların da pek farklı olmayacak; malum bizim genç kuşağın emekliliği de 60-65 yaş yasayla sabit. Yani "az sık dişini 15-20 seneye emeklisin" gibi bişey de yok.
Bir de o ilmihal hediyesinin devamı da gelecek ve psikolojik baskı göreceksin, tüm şartları bıraktım bireysel duruşundan ödün vermen gerekecek ve iş er ya da geç "ya sev ya terket" e gelecek. Zamanı belirsiz tabi.
Ben olsam kıt kanaat geçinmeme yetecek ve çalışma saatleri yol vs. kpss çalışmasını engellemeyecek bir iş bakardım meslek dışı da olsa.

:)o kıtabı okumanı tavsıye ederım.sırketın adını atsan bana:)

@dafaiss

aslında hayat boyu bu şartlarda çalışılmaz zaten istesem de çalışamam. ailemin sadece şu 1 sene maddi sıkıntısı var gelecek sene belki çok farklı olacak ama benim için bu sene önemli. zira 26 yaşındayım bu sene kpss'ye iyi şekilde hazırlanıp yerleştim yerleştim yoksa sonsuza kadar kpss olayı rafa kalkar :))

diğer yandan yalnız yaşadığım içim kendimi finanse etmem lazım doğal olarak. o yüzden her türlü çalışmam lazım yani.

valla aslında ciddi anlamda çalışma ortamı falan çok resmi ve oldukça kurumsal gözüküyor-du. açıkçası hiç de tahmin etmedim öyle bi olay yaşayacağımı. sonradan öğrendim ki patron ak parti'nin kurucularından olmasına rağmen parti ile hiç alakası olmamış ve ticaretine bakmış. tabi babasının hayrına 3 şirketle büyümemiş :)

bunun dışında sektörüm dışında nasıl bi iş yapılır bi fikrim yok. hani akla ilk gelen satış danışmanlığı oluyor ki onun da saatleri bellidir avmlerde özellikle 10-22 6 gün full çalışırsın yine aynı parayı alırım. bunun haricinde eski iş yerimde de ik, satınalma ve finans bölümlerinde de görev aldım ama tabi ki bunların hiçbiri tecrübe sayılmıyor tabi.

hatta belki 30-40 firmaya gittim herkesin ilk sorduğu 'tecrübe' oldu. 24 yaşında okulu bitirip askerliği hallediğ 1.5 sene çalışmanın dışında nasıl bi tecrübem olabilir bilmiyorum. ilginç.

ilmihal konusuna gelince doğruluk payı var dediğinin. bendeki ne şans ki ilk iş yerimde öyleydi bu da öyle çıktı :)

@senin yapacağın işi

kitap yığma tuğla gibi arkadaş :) şirket adı boşver x şirketi işte..

:)yanlıs anlama sadece merak ettım.ama sahıbını tanıyabılırım.ayrıca malıye egıtımın aöf degıl dımı?

aile yanına yerleşme imkanı yok mu?
Ya da ev arkadaşı olayları belki kira yükünü hafifletebilir, tabi kpss'ye hazırlık aşamasında çalışma ortamı da önemli onu da göz önünde bulundurmak lazım.

Parti/zihniyet meselesinden çok senin kişisel alanın ve bireysel duruşuna dolaylı bir müdahale yani bu durum, başka bir şekilde de olabilir farketmez. Ama insan nolursa olsun istemez yani böyle bişey, olur da mecbur kaldın diyelim bir şekilde aralarına ve zihniyetlerine dahil olmaya ya da olmuş gibi görünmeye, bu insanın kendine olan saygısını da düşürüyor.
İş olayına gelince benim aklıma satış danışmanlığı dışında garsonluk, barmenlik, bulaşıkçılık vb. işler geliyor, ne de olsa geçici. Tabi saatler de önemli dediğin gibi. Bir de fast food restoran zincirlerinde 8 saat vardiya olayı var, şartları kötüdür ama bir yıllığına uyum sağlayabileceğini düşünüyorsan onu da bir araştırabilirsin.
Bu şartlarda çalışmaya devam etmenin sana getirisi "tecrübe" olacak ama kpss'nin yalan olma ihtimali artıyor o zaman da.
Bu arada sınav tarihi belli mi şu an? Daha 1 yıl falan varsa elki de 6-7 ay kalana dek burada kalıp "tecrübe" kısmına katkısını aldıktan sonra duuma göre diğer iş seçeneklerine tekrar bakabilirsin:)

gündoğduda yeryüzü iftarı sofraları kurulmuştu, bugün var mı bilmiyorum ama orası olabilir varsa.
Girne bulvarı eski lunapark yanındaki parkta da iftar çadırı var idi.

bende de vardı, suistimal edilince yok demeyi öğrendim. artık alenen gözünün içine bakarak yok diyebiliyorum.

(bkz: hayır diyememek) mi bahsettiğin? çok var, bir süre önce öyleydim.
ne kadar yalancı, menfaatçi, ikiyüzlü... insanla muhatap olursan o kadar çabuk atlatma şansın var, kendine telkinlerle; bir nevi gaz vererek.
böyleleriyle işim olmaz dersen de o kadar kötü bişey değil sanki, alışverişte falan kötü gerçi o zaman da:)

Hayir diyememekse eger, bende de var biraz

terazi misin?

var. engelli dergisi satanlara yok demeyi yeni öğrendim mesela çok güzel bir şeymiş :)

cevap cok basit aslinda. Çünkü onların ülkesinde herkes doktor avukat hemşire mühendis..

türkiye fuhuş için gelmiyorlar, nasıl bizimkiler almanyaya çalışmaya gidiyorsa onlarda türkiyeye geliyorlar.. türkiyeye getiren aracı şirketlerin/kişilerin masraf adı altında yüksek borçlar çıkarması ve çalışmaya mecbur bırakması..

doktor, avukat olayını kim söyledi yıllardır laleli'de dükkan işlettik ilk kez senden duyuyorum bunu. bavul ticareti yapan ruslar çok ekmek yediler zamanında, onların içinde okumuş etmiş de vardı muhakkak fakat fuhuş? bu sanırım türk insanının rus algısıyla alakalı biraz. her gelene rus turiste ''orospu'' gözüyle bakan hastalıklı adamlar var. onlardan çıkmıştır muhtemelen bu dedikodu.

rusya vs. konuya çok hakim değilim de bu işler öyle "okumuşluk , okumamışlık" üzerinden yürümüyopr pek.
bu ismi incele, bir fikir uyanabilir: (bkz: ayşe tükrükçü)

sehir efsanesi. einstein'de 2. dunya savaşinda almanya'dan kaçip istanbul universitesi'ne gelmiş guya.

kaynak var mi desen yok, tanik var mi yok. lafa gelince herkes inanir ama.

@biglord

gelmiş değil. gelecekti. hatta aynştayn tarafından türk hükümetine hitaben yazılmış mektup bile var. böyle böyle arkadaşlarımla ülkenize gelmek ders vermek istiyoruz diye. reddedilmiş. reddeden de ismet inönü veya onun emriyle dönemin eğitim bakanı olması lazım.

@biglord İkinci Cihan Harbinde birçok Alman Yahudi biliminsanı Türkiye'ye geldi. Türk üniversitelerinde halen bunların adları bilinir, doktrinlerinin etkileri sürer (Sözgelimi hukuk fakültesinde Prof. Schwarz veya Prof. Hirsch ). Einstein Türkiye'ye gelmedi hiç fakat raskolnikov2'nin dediği gibi İnönü'ye gelmek üzere mektup gönderdi. Bunu bulmak için de kozmik odanın şifresini bilmeye gerek yok gugıllamak bile yeterli.

www.google.com.tr

www.google.com.tr

Bir de içlerinde avukat veya doktor var mıdır bilemem ama eski Doğu Bloku ülkelerinden Türkiye'ye gelip, burada seks işçisi olarak çalışan, yabancılar şubeye gelen üniversite mezunu kadınlar olduğunu kendim biliyorum. Kuşkuculuk iyidir ama metodik olduğu sürece. "Millet sallıyo yeaa" tavrıyla hakikate ulaşamazsınız.

bu konunun daha çok konuşulması lazım.acayip şeyler oluyor,korkutucu.

bizim gibi az gelişmiş ülkelerde herkesin her dediği çok ciddiye aliniyor. amerika'da böyle bir şey soylesen kimse siklemez ama türkiye'de her laf gündem.

hep böyle olmuyor mu zaten...

abi devletin kanalında iftar saati din adamı sıfatlı sakallı biri diyor ki hamileler sokağa çıkmasın. bunu ben siklemem de başka bir yerdeki adamın nasıl karşılayacağını bilemeyiz.
bunlara ses çıkarmaya çıkarmıya iyice hastalıklı düşüncelerini dillendirmeye sonra da ne varmış ne olmuş ki modunda takılmaya başladılar. cıklı çıkmasından kastın ne mesela? bu mevzunun türkiye'deki kadın üzerinden yürütülen her türlü siyasetle ve ayrımclılıkla ilgisi var bunların da konuşulması gerek.

ufuk'a katılıyorum. ses çıkarmadıkça, karşı çıkmadıkça, normalleştirmeye çalışıyorlar. bu tip şeyler toplumda zamanla ve yavaş yavaş normalleşir.

saçma sapan laflar gereksiz gündem maddesi oluyor. insanlar siklemeyip geçseler keşke. ifade özgürlüğü kültürü yok, ne söylendiği önemsiz, söylenen laflar herkese batıyor. tabii ki herkesi temsil eden başbakan vs birinin lafları eleştirilmeli, sokağa ondan çıktık zaten. amma zurnanın son deliği ismini ilk kez duyduğum bi adam bir sürü boş laf söylemiş, söylesin bana ne kimler neler söylüyor ciddiye almasa insanlar kimsenin umurunda olmayacak.

bu arada kanal istanbul projesi, haliç tersanesi falan hak getire. Tamam uzatılsın da bunlar ya görülmüyor, ya da unutuluyor.
Gündem değiştirme çabaları vol 46997 yani. Hiç ciddiye almamak meydanı boş bırakmak olur da yönlendirmelere de izin vermemeli böyle. Samanaltından su yürütüyorlar, üstelik samanın su yoluna koyulduğunu göstere göstere.

Hayır arkadaşım, uzamadı.

Hala oradan çıkıp "Amerigada olsa böyle olmazdı ehühü" diyenler var. Şaka mısınız ulan? Sokarım sizin rüya ülkeniz amerikaya.

Birileri de düşünce özgürlüğünden bahsetmiş. Ben de çıkayım o zaman devlet kanalına, diyeyim ki "Kadınlar namaz diye domalıp kalkıyor, ayıp lan!". Hadi lan, hodri meydan! Hayal edin bakalım birinin devlet kanalına çıkıp böyle dediğini. Kafayı mı yediniz arkadaş siz?

kardeş normal olan isteyenin istediğini istediği yerde söyleyebilmesi zaten. sen önce kafandaki zincirlerden kurtul sonra konuşalım.

yalnız burada yine '3.dünya ülkesiyiz ondan beeyle her şey uzuyoooğ' diyenler var da abicim burada içerik mi önemli? kimin ne dediği mi önemli? böyle zihniyetler var.

ses çıkarmış olmak da önemli değil. bu ülkenin bi köşesinde böyle bi zihniyet var! bak içeriğini tartışmıyorum. zaten bu kadar baskılanan, tecavüze uğradığında bile haksız sayılan ceza çektirilen bi cins üzerine hala pis pis insanların konuşuyo olması meselesi var. -ve bunu yapan bile erkek! senin hiç cinsin üzerine ahkam kesildi mi karşı cins tarafından?- sen bi erkek olarak kadının bu ülkede ne yaşadığını, nerelerde ne tür baskılarla bakışlarla hareketlerle karşılaştığını bilmiyosun, anlamaya da çalışmazsan 'aman abi bırakalım kendi köşesinde ötsün' dersin. sonra da o kadına döner, sana da erkek olduğun için gördüğü muamelelerin sonucu olarak bi şeyler yaptığında 'kezban' dersin.

kusura bakmayın ama erkeklerin bu konuyu bu kadar hafif görmesinin nedeni de bu. körsünüz. hadi bu adamı kendi haline bıraktık da sizin de içinizde bu adamın kırıntıları var her kezban dediğinizde, trafikte gördüğün ilk abuklukta 'aayh işte kadın şoförmüş normal' dediğinizde.

siz baskı görmek ne bilmeden gebeş gebeş yaşadığınızdan 'aman bırakın kendi haline, tartışmayın' diyebiliyosunuz.
burada size bütün hayatı boyunca taciz edilen kadının, hamileyken bile hala cinsellikle bağdaştırılabiliyo olması anormal gelmiyo. neden gelsin ki zaten hiçbi sokaktan tenha diye geçmeyen de siz değilsiniz, akşamın/gecenin bi saati kalabalık erkek grubu görünce tedirgin olan da siz değilsiniz. gece sokağa salınmayan da, sürekli yatağa düşürülmeye çalışılan da, namusu sürekli yoklanan da siz değilsiniz.

siz gelişmiş ülkenin insanları görmeyin bu konuyu o zaman.


şu konunun videosunu bile izlememiştim ciddiye alıp, üzerine kimseyle konuşmaya değer de görmemiştim. bunu da belirteyim!

dertli kadın arkadaşım merak etme bütün sorunlarından haberdarız. bir sürü klişeyi sıralamışsın. sağol ezberi yeniden okudum sayende. tamam, tepkisini veren de versin oldu protesto da lazım da ne yani, nihai amaç ne, susturacak mısın adamı? konuşmasın mı? boktan inancı neyse kusuyor işte, ağzına bant yapıştırınca iyice bilensin de eline keleş alıp hepimizi tarasın mı? bu adamlar böyle işte. onu takip eden belli, ne halt ederse etsin. bu bilgi çağında, televizyonlarda internette kadınla ilgili eylemler, kadın cinayetleri, kadına karşı yapılanlar ve bunların eleştirileri bu kadar ortadayken buna kanacak kadar ahmak kadını, allahın cahili hüviyetindeki kendini kurtaramayan salak kadını sen mi kurtaracaksın? ne yani? sen hamileyken sokakta dolaş. sana karışana da bildiğin bütün küfürleri et. ama bu sakallı herif de ne derse desin. boşver. o da sana karışmasın ama. olması gereken bu.

tabii ideal bir ülkede geçerli bunlar. böyle boktan bir ülkede herkes bu kadar gerginken normal böyle kıytırık bir lafın olay olması. muhtemelen en sonunda ciddi bir iç savaştan sonra 3-5 milyon harbi müslümanla yolumuza afganistan olarak devam edeceğiz. ben de güç bela kaçtığım avrupa ülkesinden ahahahahh gerizekalılara bak lan siktiniz attınız güzelim ülkeyi diye nanik yapacağım.

Gelir dağılımı daha homojendir. Yani milyoner sayısı bizdekinin 10 katı olabilir.

çünkü türkiyenin politikası: zenginleri daha da zengin edip, fakiri ve orta gelirliyi o über zenginlerin altında çalıştırmak, iken.

ingiltere'nin politikası, daha homojen gelir dağılımı.

ingilterede gelir vergisi türkiyedekinden çok daha fazla olduğu için ingiliz dolar milyarderleri daha düşük vergi verebilecekleri (vergi cenneti diye tabir edilen) ülkelerin uyruğuna geçiyorlar. dolayısıyla ingiliz vatandaşı dolar milyarderlerinin sayısı çok büyük miktarda düşüyor.

paranın dini-milleti olmaz. bizim koskoca koç'lar bile daha az vergi vermek ve marinalardan daha ucuza faydalanabilmek için yatlarına abd veya ingiltere bayrağı çekiyorlar.

turkiye'de tek kisilik zenginlik 10 kisiye paylastiriliyor, onun icin sayi cok gorunuyor. sabanci, koc falan boyle yapiyor. ailenin zenginligi avrupa'da genelde mulk olarak tek kisi uzerine gorunur. ondan oyle turkiye'de.

(bkz: gelir adaletsizliği)
(bkz: gini katsayısı)
(bkz: orta sınıfın gittikçe yok olması)

gelir adaletsizliği ile alakası yok. ingiliz kökenli çoğu varlıklı aile bu tür sıralamalarda yer almaz, kökeni çok eskilere dayanan aileler bu bahsettiklerim ve sayı olarak da az değiller.

var, hatta oy kullanacaklarına, o vakte değin ayarlanmaya çalışıldığına dair spekülasyonlar var. Haber kaynaklarının çoğu yazıyor, herhalde ağız birliğiyle yalan söylemiyorlardır.
Bununla birlikte şöyle bişey de var:(4500 ahıska türkünü vatandaşlığa geçiremem)
Üvey evlat muamelesi bir nevi, oy kaynağı olmasa onlara da aynısı olurdu.

yapılmazlarsa da bu haldeler, 2011 yılında öyleymiş:
bianet.org

tanıştığım tekstil firması bir kadın manisa da bir sürü suriyeli olduğunu Türkiye girişte çalışma izinleri verildiği hatta kendisi de çalıştırdığını söyleyince çok şaşırmıştım.

Evet var.

Özellikle Mısırda çok canlı bayramlar, nasıl desem çok güzel bir havası var. Bizde milletin bir kısmında çok ramazan havası olmadığı için o kadar değil. Oralar çok canlı o konuda.

www.radikal.com.tr

-merhaba, ben iblis
+kırarım boynuzunu iblis!

Cocugun hayatini kaydirmaktan baska ise yaramaz. İlkokulda adi yuzunden dislanir, dayak yer.

ne ahmak ailesi varmış derdim

kırmızı halıyla

"yezid" ya da "muaviye" adında birine verilen tepkilere göre ve bu isimlerin anadoluda ifade ettiklerine göre pay biçebilirsin.

okulda taş yağmuruna tutulup ''şeytan taşlamak sevaptır'' lafına maruz kalır.

Kuran'da geçiyor da ondan koydum dersen bir şey demezler. Bir tanıdığın ismi Sündüz'dü. Peygamberin yatağının örtüsü demekmiş.

oha aq diye karşılanırdı.

çocuk 18ine bastığı gün soluğu adliyede alıp ismini değiştirir, hayatı boyunca da sizden nefret eder.

evet mecbur 64 bit kuracaksın

hiç yapmadığım için bilemeyeceğim ancak "upgrade/yükselt" seçeneğini deneyebilirsin yüklerken. eğer kabul ederse sistem dosyalarını yeniliyor sadece; eski dosyaları da sana yedeklemek isteyip istemediğini sorup onay alırsa "windows.old" diye bir klasöre atıyor.
tabi her şey sil baştan da format yedekleme... uğraşmamış olursun.

Ufak ayarlamayla mümkün değil. 64 bit işletim sistemi kurulmak zorunda. 32 bit işletim sistemi, 4GB ve yukarı miktardaki RAM'i adresleyemiyor.

64 bit ultimate.. en iisidir.

tamamen işlemci mimarisiyle ilgili bir şey, yani donanımsal bir problem konfigrasyon ayarlarıyla düzeltemezsin. Zaten sene olmuş 2013 hala 32 bit işletim sistemi kullanmak anlamsız.

merkez neresi oluyodu tam hatırlamıyorum da paü kampüs civarları değil herhalde değil mi? orası kınıklı mıydı?

pide iyidir, dondurmalı irmik helvası güzeldir çınarda. karlı pekmez var o da güzel çınardaki camiinin yanında satılıyor.

Valla hiç bilmiyorum neresi neresidir birazdan çıkıp dolanıcam.

kınıklı'da migrosun olduğu caddede köşede bi dönerci vardı ufak bir yer; orayı önerebilirim.

denizli kebabı meşhurdur.tandır kebabına benzer ama frında pişeninden.kesinlikle kebap yemelisin.

denizli merkezdeki pidecileri tavsiye ederim. ama kebapçı tarzı değil özellikle kaledavaz pidesi-tahinli pide yapan mekanlar.

araba varsa: (bkz: bağlı kokoreç)

ayrıca hazal lazmacun'un çınarda falan da şubesi vardır, antep lahmacunu güzeldir.
yine kampüs tarafında bursa caddesi'nde miske cafe restaurant var, oranın çorbasından kebabına şahsen kefilim. afiyet olsun:)

merkez=çınar

çınarda tam tiyatronun karşısında denizli konağı diye bi yer var. keşkek meşkek falan güzel. patlıcan dolması şahane. gerçi bitmiş olabilir şimdi

ayrıca yine tiyatronun karşısı, bi apartmanın 1. katında bizim ev diye bi mantıcı var.

modern şeyler yemek istiyosan çamlık'ta filicori

denizli kebabını git kaleiçinde ye. oraya gitmiyosan yeme, saygısızlık etmiş olursun

ben deodoranti alev silahi olarak kullanip yakmayi tercih ediyorum. :)

emfuzi deodorant deyince öldürdüğüm kertenkele geldi aklıma. sinekleri saymıyorum bile.

@laptop sen benden de cani ciktin. ben bi keresinde zippoyla evi basan karincalari yakmistim. bi kere de tuz ruhuyla balkondaki karinca yuvasini kurutmustum. tabii o yillarda daha genctim boyle garip davranislarim vardi.

oggy'nin bir iki bölümünü izleyin, taktikler onda.

Ne kadar trolleme meraklısı varsa bana mı denk geldi? Gidip başka yerlerde deşarj olsanıza yahu!

Halen cevap bekliyorum.

karıncalar için limon kabuğu kullanılıyor, öldürmeden uzak tutmak için. Sprey benzeri bir şey de var.
Eğer hamamböceği diğer böcekler için böyle bişey varsa o işe yarar ancak. Gugıllamak lazım, ya da böyle malzemeleri satan bir yere sorabilirsiniz de öldürmeden uzaklaştırma isteği nasıl anlatılır bilemiyorum.

@emfuzi ben de büyüteçle karınca cızlatıyodum. hatta bi kere mumu eritip yuvalarını tıkadım. Allah bizi kahretsin ya.

inception.
the prestige
dark knight
batman begins
dark knight rises.

nolandan oldu hepsi ama :))

Serabetan izledik biz onları, kaçırır mıyız :)

adjustment brueau
the man from earth(vurdulu kirdili degil ama)
transformers 1,2,3

bunlari seyrettiniz mi? :))

tek film ilk aklıma gelen:

mark wahlberg ve danny glover ın başrol oynadığı shooter

seyredince ne demek istediğimi anlayacaksın :)

little miss sunshine

million dollar baby,
The wrestler,
The courier (müstehcen sahneler var mıydı yok muydu net hatırlayamıyorum),
Blitz,
13 (2010 yapımı),
Safe house(2012 yapımı).

banlieu 13, banlieu 13 ultimatum, jason bourne serisi.

www.imdb.com

bence bu puanı çok amma sizin kıstaslarınız arasında imdb puanı da vardı. o yüzden rahatlıkla önerebilirim. idare eder bir film, sürükleyici olması için zorlanmış sanki biraz ama oyuncu kadrosu falan güzel. izlenir.

@nickimin hakkini veremedim onu nasıl indircez. malum ortamlara düşmedi ki..

criticker kullanın sizin film zevkinizi siz oyladıkça öğrenip ona göre öneriyor.

Studio Ghibli'nin yani Miyazaki babanın tüm filmleri.

Intouchables
Lo Imposible
Hugo
Blood Diamond
The Departed
Reservoir Dogs
Life of Pi
Taare Zameen Par
Inglourious Basterds

şekerin kanserojen etkisini anlatan makale, haber, köşe yazısı, video, ne bulursan okut ve izlet. bir nevi propaganda uygula yani. yemeğinin ayrı pişir, miktarını da onların "az yiyorsun" diyemeyeceği bir seviyede ayarla. mümkünse biraz kondisyon ve vücut çalış. ne bileyim, sağlıksızsın lafını işittiğin anda 20 şınav çek, herhangi bir fiziksel rekabet yarat. galip gelince asıl sağlıklı olanın kim olduğunu sor. bol bol besin tavsiyesi ver.

aile hekiminize gidin doktora konudan bahsedin ve herkes evdeyken evinize davet edin. bir doktor şişman olduklarını diretmediği sürece eski insanlar pek konunun ciddiyetini anlamıyorlar.

Kanserden gir bence direk ki korkutmak istemem ama her seferinde bu kadar abur cubur tüketimi çok riskli.

jamie oliver'ın food revolution programındaki bir bölüm tam bahsettiğiniz şey hakkındaydı. bulabilirseniz onu izlemelerini sağlayabilirsiniz. belki işe yarar.

Kardeşinin bi erkekten hoşlanıp hoşlanmadığını öğren.Platonikse eğer erkeklerin genelde kilolu kızlara göz atmadığından haber ver.Erkek gözüyle onu değerlendir ama kırmadan.

Diyorsan ki saçmalama damba diyemem kardeşime öyle bir şey.Aşık olması belki onu kendine getirir ilerde diyorum.Kendini şişman hissettiği an yardımı tepmeyecektir.

yukarıdakiler işe yaramazsa kız kardeşinle alay et, aşağıla, kötü hissetmesine ve yeme alışkanlığını değiştirmesine sebep olacak şekilde davran. Biliyorum zor ama son çare bu oluyor bence.
Diğer daha yaşlı bireylerde bu zararları ve sonuçlarını anlatma kısmı işe yaramazsa ne yazık ki ciddi sağlık problemi olmadan uyarı niteliği yaratacak bişey zor bence. Alışmış kudurmuştan beterdir derler o hesap. Şekeri tansiyonu... olmasına rağmen bi kere mi gelcez dünyaya deyip baklavaya hamurişine vb. yumulan insanlar biliyorum.
Sen de kan testi yaptırdım şeker hastalığı riski varmış (pek gerçekçi değil ama böyle bişeyler işte) gibi bir yalanla ısrarlarından kurtulabilirsin belki.

bi kere o ortamda bu kadar bilincli oldugunuz ve ideal kiloda kalabildiginiz icin, helalinden bi tebiriki hak ediyosunuz.

onlar bir soylerse, siz 5 soyleyeceksiniz. onlar size sagliksiz oldugunuzu soylerse, "ben saglikliyim, siz sagliksizsiniz; tek sebebi de bu kilolariniz" diyeceksiniz.

3 vakte kadar, dedeler ve anneanne basta olmak uzere beyin felci gecirip yatalak olacaklar. baska bi ihtimal yok.


keske ikiniz de Ingilizce biliyo ve anliyo olsaniz da, YouTube'da "Sugar: The bitter truth" videosunu seyrettirebilseniz kizkardesinize...

Tevfik Fikret ne der? Hak belledigin yolda yalniz gideceksin!

ahahaha, diyalogları anlatsam gülersiniz. annem (istanbul üni mezunu), babam (itü mezunu), kız kardeşim (bu sene sınava girecek) ingilizce biliyor zaten. farkındalar her şeyin zararının, her şeyin farkındalar. zaten sıkıntı da burada. normalde olsa baba bak bilimadamları böyle böyle diyo dersin, adamın sikinde değil ki :) şaka gibi bi aileyiz ya. bağımlılık resmen.

Allah gecinden versin ama çok geçmeden sülaleden biri kalpten gider, diğerlerinin aklı başına gelir böylece. sen yine de elinden geleni yap, endokrin ve diyet bölümüne gitmeye razı et.

annenle babanı falan kurtarman çok zor bence direk kız kardeşin üzerine çalış. Çok zor değil aslında. Bende 17 yaşındayım ve 1-2 sene kadar önce 25 kga yakın kilo verdim. Benim yaşlarımda kafa biraz dağınık oluyor, çok alıngan oluyorsun ve çok çabuk fikirlerin değişiyor. Senin tek yapman gereken şişman ve kafası karışık bir kızı manipüle etmek. Şahsen ben 86 kg civarındaydım ve hoşlandığım kız beni reddedince önce depresyondan kilo verdim. Sonra baktım ki gayet güzel olmuş kilo vermiş halim, sağlıklı beslenmeye ve spora başladım ve sağlıklıca kilo verdim. Kendimi çok iyi hissettim. Kız kardeşin sadece birkaç kilo verse emin ol devamını getirmek isteyecektir. Sana birkaç yoldan bahsedeyim. Mesela kız kardeşin üzgünken veya bunalım bir haldeyken onu zorla spora götür. Spora başlaması oldukça zordur ancak dediğim gibi sonunda yorulunca endorfin salgılayacaktır. Belki ilk başta farketmez ama spor yaptıktan sonra yediklerine en az birkaç gün dikkat ettirebilirsin aynada birkaç gün sonra farkı görünce hoşuna gitmeye başlayacaktır. Özellikle geceleri kendisini kontrol etme konusunda ona yardımcı ol. Ayna işini ona bırak emin ol aynaya hergün ayrıntılı bakıyordur. Senden birkaç gün kendisine dikkat ettirdikten sonra aradaki farkı çok fazla değil, hafifçe vurgularsan aklında kalacaktır. Yani sporla ve diyetle birkaç gün geçirteceksin kardeşine, ardından da ona "Sen aslında güzelsin sanırım" diyeceksin. Her kızın zaafıdır güzel olmak falan. Oralara vurursan hedefine varırsın bence. İyi günler

Kendileri mutluysa niye üzüleyim ki? Ha sağlık sorunu olan bi tanıdığım illa da oruç tutacağım dese ve tutsa üzülürüm tabii de böyle bi engel olmadığı sürece umursamam.

öncelikle inandığın her neyse sabır versin. bir tane numunelik gelmiş, diğerleri de gelecek belli ki. inanmayanların sürekli atom parçaladığı ya da günah işlediği sanrısı kötü bir şey tabii... adam 7/24 sevişebilse müslüman olmayacak herhalde.

neyse. üzülüyorum ben de, evet. böyle cennete gideceğiz diye sevinmeleri, uğraşmaları falan anlamsız geliyor. ama daha çok, nefret ediyorum. en "normal" olan annem. diğer akrabalardan tiksiniyorum.

bildiğin devlet memuru badem bıyıklı "gelsene mübarek" adamları hepsi. kadınlar desen ayrı beter. nefret ediyorum ben açıkçası, üzülmekten çok.

Ben oyle temel seyleri yapanlara degil de cuma ezani saatinde anlamini bilmeden arapca kuran okuyan adama falan biraz uzuluyorum. Anlasa ona da uzulmem.

yoga kimi insan için epey güzel bir bedensel faaliyet, psikologların neden bundan mahrum kalması gerektiğini anlayamadım. fiziksel durumun ruhsal durum üzerinde etkili olduğunu bile kendileri deneyleyip kanıtlıyor.
bir de insanlar hayatını boşa harcıyor ve sen onların hayatını boşa harcadığına üzülerek şu an akmakta olan hayatını boşa harcamıyor musun? ayrıca namaz kılan normal vatandaştan bişey olmaz, allah bunu yok etmemizi emrediyor, destekliyor diyen, katilliğine, osuna busuna din kılıfı geçirenlerle ilgili travmalar yaşıyorum ben. yoksa (sağlıksız şekilde) oruç tutarak vücuduna eziyet edene, sigara içerek, ya da daha başka şekillerde eziyet edenden daha fazla üzülmem doğrusu.

Uzulmek ne alaka hafiz? Bosa gecirmek falan? Goren de tanrinin yoklugu ispatlandi zannedecek. Yokluk ispati he.

onlara anlatmayi denersin ama olmuyorsa olmuyordur. Radikal kararlar alamayabilir herkes.

ben uzulmuyorum. Buradan bakinca sevimliler hatta.

Onlar da senin için üzülüyordur merak etme.

(bkz: personal thoughts)

onlar da emin ol senin için aynı düşünceler içerisindedir ve üzülüyorlardır. boşa hayatını harcıyor yazık lan diyorlardır. bi de ailense bunlar anne baba yani emin ol senin üzüntün onlarınkinin yanında sıfır kalır.

sonuç hayat bu dostum. kimse için üzülme. elinden gelen en iyi şekilde açıkla kendi düşüncelerini. kabul eden eder etmeyen etmez. gerisi de seni bağlamaz.

sanane olum. kim neye istiyorsa ona inansın. çevrede inançlı insanlar gördüğünde rahatsız olmanın ve üzülmenin sebebi içindeki şüphe olur. herkes bir şeylere inanıp içindeki boşluğu dolduruyor. peki sen?

vicdanını ve insanlığı bırakıp ikinci üçncü... yüzüncü plana alan, olaylara "din olmasa anama bile hallenirdim" şeklinde bakanlar, "okunmuş pirinç" tipi şeylerden, sakaldan hırkadan türbeden medet umanlar, yoksulluk ve sefalete "tanrının adaleti" diyebilme yüzsüzlüğünü gsterenler... Bir de "dinsiz"liği sevişebilme özgürlüğü olarak görenler daha çok mide bulantısıyla üzülme karışımı bir his uyandıryor. Ama mide bulantısı ve tiksinme ağır basıyor.
Namaz ya da yoga niye üzüyor hakkaten anlamdım bir de, kimseyi etkileyen bişey değil ki kendisi hariç.
Müslümanım bu arada, ne farkediyorsa.

@hepiniz oleceksiniz: iste mesela ayni senin yaptigin gibi, benim icimde bir bosluk oldugunu dusundukleri zaman ona da uzuluyorum.

@dafaiss: namazi saymamin sebebi su ya namaz kilan insanlar tum gunu namaza gore planliyor icgudusel olarak. surekli bir "dur ikinci okunacak, aman aksam kacacak" ruh hali. bana zarari yok yani ama tanidigin bir insan gozunun onunde kaziklaninca uzulursun ya, onun gibi bir sey.

aslında o zaman biraz mantıksız bakıyorsun; namaz için kaza namazı muhabbeti var, ikincisi dediğin biçimde obsesif planlamayı herkes yapmıyor; o daha çok onu yapanın karakteriyle ilgili.
yoga için niye üzülüyorsun bir de? Hadi namaz için öyle dedik vakit gününü ayarlama vb. ; yoga için bildiğim kadarıyla öyle bişey sözkonusu değil, daha doğrusu o kadr katı bir vakit anlayışı yok. Yani senin kitap okuyarak, dışarı çıkarak... geçireceğin vakti psikoloji okuyan arkadaşın da meditasyonuna ayırıyor, kendi tercihi ve bir şeyleri ihmal etmesine neden olmazsa (yukarıdaki obsesiflik meselesi) üzülünecek hiçbir yanını göremiyorum.

yoga'nin fiziksel kismi ile sorunum yok da, bunun bir de ruhsal yani yok mu? oyleyse namazdan ne farki var ki? yani tamam hayati o kadar kisitlamiyor da, boyle bir seyden medet ummalari biraz komik geliyor.

ted.com da bir konuşmada insanın aldığı pozisyonların kortizol yani stres hormonu seviyesindeki etkileri anlatılıyor, yani gayet ruhsal bir durum, ha ruhani olur olmaz benim yazdığım o değil. ruhsal rahatlama ile manevi rahatlama arasında bir fark var mıdır onu da bilemedim şu an.

yatmadan yazayım dedım dayanamadım.

hacıt bu kadar bılım meraklıysan bıraz da benefits of spiritual practices on well being gıbı seyler oku, ne bılıyım gıt varoluscu felsefe de oku. uzulup kendını buralarda helak etmeden once.

quality of utility baglaminda degerlendirerek ne faydasi olursa olsun anlamsiz buluyorum ya.

varoluscu felsefe de okudum tabi. uzuluyorum deyince kendimi helak ettim zannedilmis sanirim. yani boyle aklima gelince veya bu tur bir sey gorunce "yazik lan... neyse ne dusunuyordum ben..." oluyorum.

"that doesnt make any sense" diye bağırma noktasına gelmişsen önce kendine üzülmelisin.

başarmaya uğraşmıyorum, zira üzülecek bir durum yok. size sıkıntı gelen olnlara gelmeyebilir. düzensiz bi' adam namaz vakitleri sayesinde disipline olup faydasını görebiliyordur. oruç tutan biraz sıkıntı çekse de gönlü rahattır vb.

bağırasınız gelecek kadar takacak ve travmatik bi' mesele yok sanki.

herkes nasıl mutluysa öyle yaşasın diye bakıyorum ben olaya.
ama yaşayışınıda getirip kimseye dayatmasın.
aksine arkadaşım namaz kılacam abdest almam lazım ama su yok desin, 10 km ötede su olduğunu bilsem gider getiririm ona yeterki huzurlu olsun.
ama ya sen neden inanmıyon veya gel sende namaz kıl derse bir tarafına girerim.
kimseyi sorgulamıyorum inanç konusunda.
-neden inanıyorsun?
veya
-neden inanmıyorsun?
gibisinden soruları sormam asla.
nasıl mutlu ve huzurluysa öyle yaşasın.
sevdiğim bir insanın mutluluğu ve huzuru beni de olumlu/olumsuz etkiler.

yakın çevremde nedense ne oruç tutan var nede dini vecibeleri yerine getirenler. ama olsaydı ben de üzülürdüm onlar adına ama yapcak bir şey yok onlar kendilerini böyle iyi hissediyorsa

bana benzemeyen şeylere acıma ve nefret ile baktığım zamanlar oldu.
Ama ne zaman ki cücüklükten çıkıp biraz insan oldum değişti herşey
Bu hayatta insanların tutunduğu şeyler farklılık gösteriyor evet

yok ya, niye üzüleyim? neticede, kendi iradesiyle yaptığı bir şey.
ancak ola ki bir zorlama vardır; işte orada üzülmek gerekir elbet; ancak onun yanında tepki de göstermek gerekir diye düşünüyorum.

bunlar elle yazılıyor. hatta her dergide bir kişiyi sırf bu yüzden istihdam ediyorlar.

"comic fonts" aramasını yap gugılda.
örnekte kullanılanın adı "lafayyette" gibi bişey sanırım, yanlış hatırlamyorsam.

www.facebook.com

al bak bu programla yazıyorlar :D

comic sans sırf o iş yaratılmıştı, yaratan adam bile sonra comic sans'ın her yere sızması yüzünden aman allahım ben bir canavar yaratmışım diyerek gözlerini oydu ve bileklerini kesti intihar etti *

bancomicsans.com

(bkz: kaligraf)
bu arada Nymph's Handwriting diye bi font kullanıyordum böle el yazısı lazım olunca.
www.dafont.com

acı ve baharat yiyerek.

yeşil çay içerek

spor yaparak

kahve içebilirsin

uyandığın gibi en az yarım litre suyu kafaya dikiyosun.
uyandıktan sonra en fazla yarım saat içinde kahvaltı yapıyorsun.
kahvaltıda mutlaka protein ve acı bulunuyor (üzerine pul biber ve karabiber serpilmiş yumurta ve acı yeşil biber gibi)
miden 3-4 saatten uzun süre boş kalmayacak. bir meyve olur birkaç tane ceviz, fındık vs. olur 3-4 saatte bir mideye bir şey girmeli ki metabolizma duraklamasın.

31

soğuk duş. Uyanınca mesela.

düzenlü uyku saatleri

isot, red hot chilli pepper

duzenli yuruyus... dakkada 100 adimdan, hergun 100 dakka...

gugıldan şu çıkıyor:
genctur.com.tr

bir sürü var. sporu siyaseti vs.?

bi ara ben bağlı kalmamak kaydıyla beya takip ettim bi kaç kişi sonra baktım ki takip edilcek tarafı harbiden kalmamış artık köşelerin.

yüksel taşkın. uğur meleke.

Kemal Okuyan..

mehmet demirkol ve haşmet babaoğlu.

bir süre öncesine kadar eren erdem ve gündüz vassaf. Eren erdem hala yazıyor galiba da gündüz vassaf'tan emin değilim.

sanki cinsel organını sürtmek istiyor gibime geldi

anal keselerinde sorun olabilir. veterinere götürmenizi tavsiye ederim.

bana da dışkılama ile ilgili sıkıntısı var gibi geldi. parazit ya da kabızlık v.b durumunda yapıyor kediler öyle. veterinerine telefon açın isterseniz?

yukarıda yazılanlara ek olarak, arka ayaklarında veya belinde sorun olabilir, sinirsel ya da sakatlanma vb. bir durum. Darbe aldı mı yakın zamanda, düştü veya çarptı mı bir yere bir şeye?

Arkadaşın kedisi yapardı aynı şeyi ishal olduğu zaman her yere sıvardı halıda temizlerdi bir nevi uzun tüylü olduğu için. Seninki de yine dışkılama ile ilgili bir sorun olabilir. Ama bir bilene danışmakta fayda var.