(bkz: boks)

eğer yapabileceksen, dövüş sprolarının kralı budur: (bkz: muay thai)

kişisel sporlardan yüzme ve tenisi önerebilirim.

+1 hlidskjalf

tenisi deneyebilirsin.

parkour tipi bişey olabilir.
Türkiye'de var mı bilmiyorum gerçi, araştırmak gerek.

herhangi bi dövüş sporu

bisiklet almayı düşünüyorum ama herhangi bi resmi spor olarak kaydolacağım biyer varmıdır yarışlar için

hemen hemen her şehirde üniversite kulüpleri var onlara yamanabilirsin. düzenli olarak bisiklete binersen onlardan birileriyle mutlka tanışıp ahbap oluyorsun zaten.

ikisini birleştir? yani bundan x yıl sonraki dünyamızda geçsin olaylar.

günümüzdeki dünyayı simgeleyen öğeler içeren bir kurmaca dünya da olabilir. Tolkien eserlerinin kısmen böyle bir içeriği olduğuna dair yorumlar da var. Belki kendisi bir röportajında da söylemiştir de emin değilim. Örneğin ork ve urukhai istilalarının ingiltere'de o dönem başlayan ve şiddetli bir biçimde devam etmiş kentsel dönüşümü simgelediği söylenir. Tolkien gibi bir doğaseverden beklenir bence böyle bir metafor.

Kendi evrenini kurmak, üzerine başarı yakalamak zor. Harry Potter gibi olabilir, İngilteredeler ama Hogwarts sadece büyücülerin

@malayani Bu türde çok kaynak okuyup, aklınızdaki senaryonun hangi boyuta daha fazla uyum gösterdiğini düşünerek çalışmayı gerçekleştirmenizi öneririm.

@dafaiss Tolkien yaşamı boyunca bahsi geçen iddiaya hep karşı çıkmıştır. "Tabi ki etkiler olabilir ancak amacım hiçbir zaman bu olmadı." der hatta.

www.elfwood.com
www.writesf.com

kabataslak hikayeyi planlayarak ve yeni bir ırk yaratarak başlanılabilir bence.

bilgisayar kullandıkça gelişen bir şey bence hızlı yazmak. etüt falan etki eder elbet ama kısa sürede sonuç alamazsın büyük ihtimal.

kısa sürede sonuç almayı beklemiyorum. ama bu konuda istikrarlı olmam gerek ve bunu yapacağım.

"mavis beacon teaches typing" isimli bir program kullanmıştım bir süre ve faydasını gördüğümü söyleyebilirim, içeriği ingilizce. sana belirli alıştırmalar veriyor ve yapmanı istiyor belli süre içinde. sonra istatistik tutuyor ve gelişimini gösteriyor vs. bulabilirsen belki işine yarayabilir. sanırım ücretsizdi.

@dafaiss türkçe destekli bir geliştirici yazılım buldum.. umarım gelişme katetebilirim. teşekkürler...

düzenli çalışırsan 3-5 ayda ortalamanın da üstü bir hızda yazmaya başlarsın. (dakikada 90-100 kelime gibi) sabırlı ol, sonuçta yetenek gerektiren bir olayı yok çalışan herkes rahatlıkla yapabilir. ben 10 parmak f klavye kullanıyorum, gerçekten alıştıktan sonra inanılmaz konforlu geliyor.

@bacardicola ilk defa klavyeyi kullanmaya çalıştığım günler geldi aklıma. tavsiyeniz için çok teşekkürler.... zamanla elbet.

türkçe için soruyorsanız, inşaallah f klavyeye başlamışsınızdır!

hayır

hayır.

No

Evet

sözlük yazarları hep yalan yanlış aldatıcı bilgi veriyorlar. Güvenmemek lazım. Ben güvenmiyorum hiç.

Sikimde bile değil. Ben de bir sözlük yazariyim ama burda başka hesap kullanıyorum

hayır.kim cevap vermiş farketmez.ben sözlük yazarıyım ama burada yazar olmadan önce açtığım dışardan duyurucu hesabını kullanıyorum.

dafuq+1
hatta ben bu internet kullanıcılı nickimle, daha net daha araştırılmış cevaplar veriyorum.
sözlük nickimle girdiğimde niyeyse bi geyik yapma hissiyatı oluyor.

ne nick ne i ne es e bakarım.

Sundan basla antik.eksisozluk.com

platon'un diyalogları faydalı olabilir.

12 angry men
www.imdb.com

@rentts, tartışma adabıyla ilgili yaklaşımları okudum, gayet yararlı.

@dafaiss, kitabı alacağım, önerebileceğiniz bir yayınevi \ çevirmen varsa sevinirim.

@yemrem, izledim. başka film önerileriniz olursa sevinirim.

teşekkürler.

Aristotales - Retorik. Mutlaka okumuşsunuzdur ama yine de yazayım dedim.

@quanche: hem eserlerin tamamını okumadığım için hem de iki farklı çeviriyi karşılaştırmadığım için yayınevi/çevirmen ne/kim önersem hatalı olur.
Bir de, platon'un bilinen çoğu eseri diyalog şeklinde. Bunların bir kitapta toplandığı bir basımvar mıdır bilemiyorum ama kitap değil "kitaplar".
Devlet, menon, phaidon, parmenides, protagoras... Bunlar ilk anda aklıma gelenler ama sanırım yaklaşık 20 farklı diyalogu var yazılı.

sadece son cümleye cevap verebileceğim, ahirette herkesin hakkı herkese sorulacak diye biliyoruz. eğer haram etmek günah olsa sorulmazdı herhalde.

Hakkini yedigini dusunuyorsan haram etmissin sayilir. "Hakkimi yedi ama sikinti yok" ya da "hakkimi yemedi canim ne munasebet" diyorsan helal etmissindir.

benim bildiğim sadece helal etme mekanizması. bu olmayınca diğer tarafta duruma bakılıyor diye biliyorum.

control + z ile yaparsan sorun yok.

Laf ağızdan bir kere cikar

değil günah falan.
Zaten helal haram etme olayı da tamamen senin şahsi duruşunu belli etmene yarayan bişey. Esasında helal helaldir, haram da haram. Hepsi belirli. Haram olan bişeyi kişiye tüm insanlık helal etse de bişey değişmez, sadece o helal edenlerin o an için kandırılmış kişiler olmasıdır bunun sebebi.
Ayrıca "buğzetmek" kavramına bir göz gezdirmeni öneririm; "haram etmek" konusuyla bağlantılı.

olur. 'aa hakkındı kaybettin önce helal etmiştin' gibi bi saçmalık olabilir mi sence? sen doğrular üzerinden yürüyorsun ve doğruyu sonradan öğrenmiş olman senin suçun değil.

haram etmek konusuna gelince, senden helallik istenildiği zaman haram etmek mi? yoksa sana bir yanlış yapıldı ve sen hakkının yenildiğini sonradan bir şekilde öğrendin, yoksa bu mu? bu ikisi farklı şey.

kuran'da allahın hakkını helal edenleri övdüğü söylenir. 'allah bile affedicidir sen kim oluyorsun da hakkını helal etmiyorsun?' gibisinden bakarlar genelde böyle şeylere. ama bu sanırım birisi senden helallik istediği zaman vereceğin tutumla ilgili söylenen şeyler. yani eğer hatasını anlayan gelip özrünü dilerse affetmemek makbul değildir. öylesini bende affederim.

ama bana yapılan yanlışı sonradan başka yollardan öğrenirsem eğer, siksen affetmem, haram ederim, intikam bile alırım. acayip kin tutarım ben yapacak bir şey yok.

@vur joker hakkım yendi ve yeni fark ettim

en kolayı ALLAH a havale etmen..

sizin durumunuzdaydım, istediğim bölüme gitmek yerine tercih yaptım; mutsuz oldum. Sayısal öğrencisiydim, en-tas isterken ikinci yıl da kazanamayınca bilg. Müh. Tercih etmistim.
Sonra bilg. Müh. okurken sınava tekrar girdim eşit ağırlıktan; puanım düştü, bir yere girdim artık ama tabi en-tas yalan oldu.
Bir pay çıkarın işte, tabi olaylar değişebilir. Ama belli ki bir özgüven kaybı yaşamışsınız, bunu aşabileceğinizi düşünüyorsanız bana kalırsa tekrar deneyin.

tm yim, benim de ikinci yılım, aynı şekilde çok düzgün çalışmıştım, 45 üstü matematik neti yapar hale gelmiştim lakin olmadı, 10'dan fazla boşum kaldı vs vs. bu sınav biraz böyle bir sınavdı galiba. sıralamayı beklemek lazım öncelikle. ha bir daha asla çalışılmaz demiyorum ama senin de yaşadığın gibi, bazen elinden geleni yapsan da olmayabiliyor. çok fazla dış faktör var çünkü. seneye yine çalışırsın ama elinde olmayan sebeplerle başarılı olamazsın, her zaman var böyle bir ihtimal. göze alınır bir şey mi, üçüncü yılın ardından olası bir şanssızlığı nasıl karşılarsın, çok çok iyi düşünmek lazım.

bir moleküler biyoloji ve genetik mezunu olarak, ileride türkiye'de kalmayı düşünüyorsan mbg yazma derim. türkiye'de akademisyenlik dışında alan yok ve yurtdışını bi gördükten sonra türkiye'nin akademisyenliğinde de bi bok yok.

puanına göre radyoloji teknikerliği, tıbbi genetik ve diğer tıbbi teknisyenlikleri bir düşün derim ben. hakikaten sağlık sektöründe işsiz kalmazsın.

üçüncü dördüncü girişinde ya da başka fakültede okurken tıp kazanan çok arkadaşım var ve eskiden anlam veremiyordum bu yaptıklarına. ama hayallerinin peşinden koşmuşlar, mezun oluyorlar işte şimdi. eğer gerçekten kafanda hayalinin bölümüne karar verdiysen kaybolan 2-3 yılın bir zararı olmaz. mutsuz olduğun bir bölümde sınıfta kaldığını düşün, orada da kaybedebilirsin.
evet bu idealist taraftı konuşan... ancak mezun olarak geçirdiğin yıl sende yaralar açacaksa ve sonuçta bir şey değişmezse de sınavında, hayata küsme. bazen sadece hayırlısı olur. başarılar.

anne geri döner, umarım ölmemiştir.
Saman, kuru yaprak, yün vs. arasında tut kuşu.

ek olarak yavrunun nasıl beslenmesi gerektiğine dair herhalde veteriner hekime danışmak en makulü olur. Güvercin yemi kolay bulunan bişey de yavru yutabilir mi, boğazında mı kalır emin değilim.
Bir de yaşadığınız yerde güvercin besleyen birileri varsa ve iletişime geçebilirseniz onlar yönlendirir sizi. Hani çatılardan vs. Uçuruyorlar ya, kafeslerde yetiştirip çiftleştirip satıyorlar falan, o kişiler.

10 entryden fazlası yazılamıyor.
İstediğiniz zaman da birini silip yerine yenisini girebilir veya değiştirebilirsiniz. Önemli olan uzun olması vs. Değil sözlük formatına uyması.

istersen 10000 entry de yazarsın değişti çaylaklık şeysi uzamaz süre

Yok 150 entry'im yok da, betada ondan fazla entry girilebiliyor(muş)... Aklıma bu geldi hemeb..Acaba zorlaşır mı durum.. Aman neyse kurallara uygun 10 mektupla konduktoru beklicez artık..

İstediğiniz kadar entry girebilirsiniz ama naçizane önerim entry miktarını 10 tane ile sınırlandırmanızdır. Zira girilen entry sayısı çoğaldıkça yapılan hatalar da paralel olarak artıyor ve bu durumda çaylak yazarın yazarlık talebi reddedilebiliyor.

zaten 10 girişim var.. sadece olur da olursa gibi bir soruydu bu..

Tabii mantıksal olarak 10 entry yerine 150 entry'yi okumaya çalışırsan süre uzar.

bi daha tıkla kalkıyor favori.

sanırım bu uzun süre alıyor? yani kalktığını profilden takip etmek.

tekrar favori seçeneğine tıklayınca kalkıyor ama anında görüntü profilden gitmiyor.. bir kaç dakika ya da bir süre sonra yani.. telaşa gerek yok.

yaklaşık 5-6 saatlik mesafe var diye biliyorum kara yoluyla. Koştura koştura gezeceklerse olur.
Tadını çıkarmak için iki güne yaymalarıdır tavsiyem, bir yerde konaklamadan gece yolculuğu da yapabilirler.

zorlarlarsa olur çünkü selçuk ile pamukkale 2-3 saat arası. ama selçuk'a gelmişken bence şirine ve meryem ana'ya da gitsinler, selçuk'ta konaklayıp ertesi gün pamukkale'yi görsünler.

@repins +1
meryem ana evi hristiyanlar için haç ziyaretidir, gitsinler. şirince'ye gidin o güzelliği görsünler. koşuşturup yollarda heba olmaya gerek yok. pamukkale'yi bilmiyorum ama efes'in kapanış saati var, pamukkale'nin de vardır muhtemelen, 2 saat koşuşturarak gezip 6 saat git gel yol çekmenin anlamı yok.

Pamukkale - Efes arası 2.5 saat. Efes bütün gün rahatlıkla gezilebilecek bir yer maksat sadece görmek ise 1 saatte de gezilebilir. Pamukkale de aynı şekilde, bu arada Pamukkale'ye gelince Kleopatra Havuzu'na girip takılmak isterlerse saatler geçer. Ayrıca Pamukkale'ye 4-5 km mesafede Leodikya var, orayı da mutlaka görsünler.

Temelden sağlam adımlarla öğrenmek istiyorsan Karekök en iyisi.Mantığını da anlarsın bu kitaptan kendini verirsen.Ben hepsini çözmüştüm geometri adına.

Daha sonra Fem'e geçersin.Fem biraz kasar.Ha diyorsan benim geometrim çok iyi Fem'den başlayayım tamam.Zamanın var nasılsa en son da Fem'in soru bankasını falan çözersin:)

ben my geometriyi önermiyorum çok akademik düzeyde hazırlanmış. ben çok zaman kaybettim onunla. geometri için en basitten başlamalı ve kendini geliştirmelisin. en son birey b geometriyi de çözdünmüydü tamamdır

al birinden başla hiç önemli değil.

salaksan karekökten başla
kendim kavrarım diyorsan fem

not: türkiye 600.sü

fem simetri ygs kitabını al, ama çözme . aşırı derecede kolay hiçbir şey katmaz sana . ama simetrinin lys kitabı iyidir . onu baştan sona tara . soru bankası olarak ta femsetteki geometri sorularını tamamen çözersen sadece geometri için bunların yeterli olacağını düşünüyorum . not : cemaatçi değilim . ama femin yayınları baya kalitelidir .

bence soru tipi ve örnek çözüm çeşidi en çok olan hangisiyse onu al. Benim zamanımda formül ve birey iyiydi ama şimdi bilmiyorum.

uzun yillar once fem geometriyle calismistim. oldukca faydaliydi.

Evet , haftada bes litre civarı icerdim.

Hayir, hala bulsam icerim bir litreyi bir oturusta.

evet, bıraktıktan sonra tadı çok kötü geldi.

Bağımlısıyım biraktim gene gene basladim.

Evet tadi oyle gelmisti. Bir yerden sonra sadece o yakan asit hissi icin iciyorsun zaten

Bağımlılık yaptıgı dogru.
Yaklaşık 1.5 aydır içmiyorum;geçenlerde ictim,tadı berbat gelmedi ama cok şekerliydi sanki.Birkac yudumdan sonra ona da alıştım gerçi.

1-yaptı, nedeni içindekiler. bir de yemekte bir şeyler içmek adetimdir, tercihimi de koladan yana kullanırdım.
2-olmadı, başka seçeneğim yoksa içerim.

Yapmıyordu.

Ben de bıraktıktan sonra çok soğuk olmadıkça şekerli su gibi geliyor, çok ağır, kaldıramıyorum.

Hayır, yapmıyordu. Bırakalı 11 ay oldu, canım çekmiyor hiç. Asitli, serin bir şeyler istersem de maden suyu içiyorum.

1-bağımlılık yapıyor, ama herkeste değil; sana da bağlı biraz.
2-ben kola içmem, yalnız 5 ay kadar önce çayı şekersiz içmeye başladım. Geçen bilmeyen biri şeker koymuş öyle ikram etti, midem bulanmıştı benim de. Belki ona benzer bişeydir.

5-6 yıldır ağzıma bile sürmüyorum ne kola ne fanta ve benzeri içecekleri.

evet aynen öyle kolanın çok berbat bir tadı var.

kola içmeyin katliama ortak olmayın 1, 2.si kanser olmayın 3.sü 4, 4.sü 5

ortalama her gün bir buçuk litre yani yıllık 547.5 litre (oha şimdi farkettim) kola tüketimim var. ortalama yıllık 1368,75 lira kolaya harcıyorum.

evet bağımlıyım galiba.

Cevap 2;
bana da öyle geliyor. işin enteresanı cola-light'ın tadı daha iyi gelmeye başladı. Yine de içmiyorum pek.

1) İçmediğim zaman başım ağrıyordu , yemeklerin tadı kolasız güzel gelmiyordu.
2) Şu anda bırakalı 1 sene oldu , hiç ağzıma sürmedim , daha önce 2 aylığına bırakmıştım , tekrar içtiğimde çok iğrenç gelmişti tadı.
not: her öğünde 2 kutu içiyordum , kahvaltı dahil. Uyuşturucu tercihim soğuk 330ml kutuda diet cola idi.

1- evet. içindeki bir maddeden dolayı. Aynısı fastfoodların içinde de var.


2- 10 aydır içmiyorum. İçmeyi bırakınca kiloda verdim. Ben günde 6 veya 8lik 330ml lik kutuları bitiriyordum. Bıraktıktan sonra hiç içmedim tekrar başlarım diye onun yerine alternatifler buldum. Soda, buzlu çay gibi...

1. Kola net biçimde bağımlılık yapıyor. Arkadaşların da dediği gibi bilimum katkı maddeleri buna sebep oluyor diye düşünüyorum. Seneler önce ben de günde 1 lt kadar içerdim. Şimdi ne gereği varmış gözüyle bakıyorum.

2 Ne güzel. Ben de son 5-6 senedir zannedersem toplamda 2-3 bardak kola içmişimdir. Tadı iğrenç gelmemekle birlikte aşırı şekerli geliyor, o nedenle hiç aramıyorum. Bir bardakta belki avuç dolusu şeker ve bilimum katkı maddeleri.. Şu mel'un sıvıyı içmeyelim, içirtmeyelim.

1. Yapıyor bağımlıyım ama bırakmak istiyorum
2. 3 hafta kadar bırakmıştım 1 kere kaçamak yapayım dedim tekrar bırakmadım

herhalde 15 sene boyunca gunde 1 litre icmisimdir. 6-7 yil kadar once kaldigim ogrenci evi kilikli bi yerde evde kola icilmiyordu ve seker de kullanilmiyordu. o zamandan beri cayi kahveyi sekersiz icmeye basladim kolayi tamamen biraktim sayilir. belki haftada bir sadece fast food yaninda menu olarak tamamini bitiremeden iciyorum. darisi herkesin basina.

zara da modele benzer var da rengi var mı hatırlamadım.

git lacoste'a, çak bir tane mor. çok güzel tonları var.

benetton'da da çok güzel renk tonları var.

bütçen 50- 100tl civarı olabiliyorsa ve hayvan figürlerini seven biriyse şuraya bi bakabilirsin: shop.themountain.me

geçen sene tommy hilfiger'den almıştım. bi bakın derim. güzel modelleri var.

Ebubekir dönemindeki derleme işlemi ile Osman dönemindeki çoğaltma işleminde nasıl bir yöntem izlendiği uzun uzadıya tartışılabilir. Lakin bu nüshalar da bugün itibariyle bulunmamakta.

ayrıca: www.mumsema.com

istememiştir kitaplaştırılmasını, sözlerinin yazılmasını istemediği gibi. Ek olarak kuran-ı kerim dediğimiz sadece kitaptan ibaret değil. Kitabın anlamaya rehberlik ettiği koskoca bir dünya ve evren. Doğayı, hayatı okuyarak kitaptakilere ulaşabilir insan.
Mesela mantıkta şöyle bir şey vardır, çoğunluğun haklı olduğu yanılgısı diye:"argumentum ad populum"
Kitap'ta da şöyle denir:"çoğunluğa uyarsanız sizi allah yolundan saptırırlar."(enam/116)
Argumentum Ad hominem: "...bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin."(maide/8)
Daha örnekler çoğaltılabilir, özetle kitab'ın her bir ayeti kişinin akıl ve vicdanını kullanarak ulaşabileceği evrensel yargılar içerir. Doğruluğınu kabul edip etmemek de yine kişilere kalmış elbet, özgür irade.
Osman döneminde devreye siyasi meseleler de girdiği için, kitab toplanılıp tek tipleştirilmiş. Bu aşamada bazı sahabelerin itirazları olduğına dair iddialar var. Yani kitap/mushaf haline getirilmemesi gerektiğine dair. Buradan yola çıkarak kitab'ın kısmen değiştirildiğini savunan mezhepler de var. Rafiziler sanırım ama emin değilim.
Ömer ve ebubekir döneminde kitablaştırılmaması siyasi ayrılıklar olmaması ve kontrolün sağlanabilmesi. Osman kuran'ı kitaba hapsederek kilisevari papalık düzeni gibi bir devlet oluşturmak istemiş.

kitaplaştırtsa nolur kitaplaştırtmasa nolur kendi uydurmadı mı sonuçta hepsini

Uydurdu demeyelim de o zamanki toplum baskısından, yaşanan saçmalıklardan ki bunları vaazlarda da anlatırlar, kız bebeklerinin diri olarak toprağa gömülmesi falan. Bunlardan dolayı kafa çalışmaya başlamış, amcasıyla yaptığı gezilerden de gördüğü islamdan önceki hak din denilen dinlerin kitaplarından uyarlama yapmış gibi. Bu dinlerin kitaplarının birbirine benzemesi bu yüzdendir.

Simdi mesela cok ziyaretcisi oluyor, bir anda hop vahiy iniyor: "Peygamber'in evine surekli gidip rahatsiz etmeyin" diye. Simdi sen Vahiyleri kitaplastirmis olsan n'apacan? Hadii, bunu da ekleyelim vs olmaz yani.

faşizmde zorundadır.

@mesa +1
istedikleri de bu. insanları belli kalıba sığdırmak.

her dikta rejimi/faşizan zihniyet kendi aforoz mantığını üretir.
Bu sscb için troçkist ya da anarşist; 12 eylül dönemi için kürt, solcu, anarşik vb., dinci faşizmi için alevi, solcu, dinsiz, ateist; milliyetçi bir faşizan rejim için ise herhangi bir azınlık grup(türkiye'de ermeni, israil'de filistinli). Bunlardan biri olmana gerek yok, örneğin 12 eylülde kenan evren karşıtıysan ne olduğun önemli değil, onlar için anarşiksin.
Bizim zamanımızınki de "marjinal"

eğer iktidardaki partinin siyasi projesi son kazlı çeme mitinginde and içer gibi tekrarlattığı üzere "tek millet tek devlet" gibi tek tipçi ise marjinal olmak farklı meşrulaştırma yöntemleriyle ewet suç.

"seni meşgul etmesem daha iyi olacak sanırım" anlamındaysa "i may not keep you busy"
Sitemkarsa "maybe it's better not to keep you busy"
Yanılıyor olabilirim ilkinde.

OK, I'm not gonna keep you busy.(gayet gayrıresmi bir şekilde söylenişi)

let me not bother you

"ben seni rahatsız etmeyeyim" anlamına geliyor daha çok

"let me not take up your time" daha mot-a-mot ama daha az kullanışlı

neyse ben seni mesgul etmeyeyim
anyway, i'll stop bothering you

www.youtube.com

anarsizm hakkinda degilde, belli canin sklmis senin al bunu izle ayni etkiyi yapar bunyede :)

www.youtube.com

böyle bir belgesel var mı bilmiyorum.
1 mayıs genel grevinden yola çıkarak araştırırsan belki bişeylere ulaşabilirsin görsel, anarşistlerin payı büyüktür o örgütlenmede.
Narodnik hareketi; max stirner, pyotr alekseyeviç kropotkin, bakunin, proudhon, gündüz vassaf, noam chomsky, bu kategoriye dahil etmenin doğruluğundan emin değilim ama george orwell. Bunları okuyabilirsin, ilk anda aklıma gelenler.

yazılı olarak kaynak bulabilirim de, su an belgesel olabilir mi diye dusundum bi an. yoksa youtube a anarsizm benim de aklıma geldi. bunu da saygısızlık anlamayın oyle yani :) torentten de olabilir bi isim istedim sadece :)

kesinlikle anormal.

valla bizde sigara tutuşundan cinsel tercih, yürüyüşten bekaret analizi... Yapan insanlar var. Türkiyede olması normal tercihlerinin sorgulanmasının,ana kuzusu denmesinin...
Saçma tabi sonuçta. Bence gayet doğru düşünüyorsun.

ay birak kim ne dusunurse dusunsun
icinden geldigi gibi giy
ben bi sey dusunmem

(bkz: nerd)

Ezik asosyal mal vs diye bakiliyor nedense. Halbuki sacma.

dış görünüşüne özen göstermeyen bir tip olduğunu düşünürüm ilk başta. büyük ihtimal öyledir.

nerd +1

iki dugmeliyse bir dugmesini kapatip giyiyorum bazen.

ama ikisini de kapatana cok da farkli gozle bakmam. sadece bunalmiyor mu diye dusunurum icimden

2.bp.blogspot.com

4.bp.blogspot.com

tanıdığım en sert adamlar albay,subay,general vb tüm düğmelerini ilikliyordu. bende ki izlenimi tam tersi.

ana kuzusu falan demiyorum da tişört giymiş adam ama yakayı kapatmış. e ne anlamı var aga o zaman? saçma bence.

gerçek bisiklet alıp parkta yağları eritsen?

parkta koş ısın sonra gel bisiklette ter at bu kadar düşünürsen hareket edemezsin yahu.

Dışarıda koşmak..

göbeğin fazlaysa bisiklet, yok genel olarak bir kilo verme için uğraşıyorsan koşu derim.
bir gün o, bir gün diğeri de olablir.

demokrasi o zaten herkes esit.

coban da olsan, prof de olsan 1 tane oyun var.

ha teyze abartmis citayi cok yuksege koymus o ayri

sence ne olmalıydı demokrası, kime neye göre oy hakkı vereceksin, exlibrisin dediği gibi demokrasi o işte, sen bu ınsanlarlar eşit olmak istemiyorsan senden üstlerde senle eşit olmak istemez falan filan

Demokraside herkes eşit şartlarda yönetime müdehale edebilir. Ancak ülkemizde demokrasi denilince çoğulculuk algılanıyor. Tayyip boşuna mı diyor benim %50'lim diye çünkü o insanları kendisine oy verdikleri ve çoğunluğu oluşturdukları için her dilediklerini yapma hakkı olduğuna inandırıyor.

Oy hakkına gelirsek, çobanlık ve mühendislik sadece birer meslek. Ben şimdi bir mühendisim, belki ileride güzel bir çiftlikte çobanlık yapabilirim, bu durumda oy verdiğim zaman "çoban" statüsünde mi sayacaksın beni. Asıl sorun insanlara eğitim, kendilerini geliştirme, ifade edebilme imkanının tanınması ki bunun sonucunda düşünen, sorgulayan insanlar oluşur. Türkiye siyasi yapısı düşünen insan istemiyor ki, ne yöne götürsen gelecek, seni körü körüne destekleyecek insanlar istiyor. Dolasıyla seçimin, oy vermenin bir değeri kalmıyor.

Bugün örneğin "Ben başbakanın götünün kılıyım" diyen kadın kendi kendine en aşağılık hakareti ettiğini farkında mıdır acaba ? Benim aklıma bile gelmeyen sözleri kendine yakıştırabilmiş, maalesef bu saatten sonra oturup işin aslını nasıl anlatabilirsin ? Seni dinlemez ki bile...

demokrasi=çoğunluk her zaman haklıdır demek sanıyor maalesef bazıları bu demokrasi değil çoğunluk diktası arkadaşlar yani çoğunluk bok yiyelim dese oturup bok yiyecek halimiz yok. ayrıca bu bahsedilen %50 nasıl çoğunluk oluyor hala çözebilmiş değilim

bir cevap yazdım ama gitmedi galiba düzenlemenizle çakıştı sayın ayn-i cemin bülbülü. şeyh şıh tarikat derviş vs zihniyetinden 90 yıldır kurtulamayıp evrilememiş insanlar bunlar sebebini ve çözümünü de lenin açıklıyor şimdi o kadar uzun yazamam öncü teoremine bakınız. demokrasi kötü yönetim biçimlerinin en iyisidir demişti biri kim hatırlayamadım. katılmıyorum, insanların yönetime ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum ama haklılık payı olabilir. bir de şöyle bir şey derlemiş biri benzer şeyler hep benzer şeyler ah dostum:
-RTE Bizim için ikinci Peygamber gibidir.(Aydın eski akp il başkanı)
-Sayın başbakana dokunmak,inanın bence ibadettir (akp bursa vekili hüseyin şahin)
-başbakanımızın doğduğu şehirler de mübarektir.(ab bakanı egemen bağış)
-başbakanın yaptığını yapmak sünnettir(sağlık bakanı yardımcısı agah kafkas)

demokrasi bu haldeki şekline hak mücadeleleriyle geldi. bir zamanlar sadece belli bir zümre oy verebiliyordu. baktığın bakış açısıyla mantıklıydı da. siyasete kafa yoran aristokratlar, üst zümre varken, hasatından başka bir bildiği olmayan eğitimsiz köylü ne bilecekti ki. oylama sisteminin bu şeklini alması yüzyıllar aldı.

bu düşüncenin sonu yok. şu da denilebilir. ataerkilliğin ağır bastığı yerlerde kadınlar oy kullanmasın. neden? çünkü kocaları ne isterse ona oy veriyorlar. herhangi bir düşünceden yoksunlar. tek özellikleri erkeklerin oy oranını ikiye katlamak.

burada eleştirilmesi gereken demokrasinin kendisidir. şunu bilmek gerekir. halk her zaman hatta çoğu zaman doğru kararları vermez. halk muhakeme yapmaz. şu an eğitim sistemini değiştir, medyayı değiştirir türkiye'deki halk komünist de olur ateist de, anarşist de olur. bak yıllardır bir tabu olan kürt sorunu medyayla beraber nasıl analar ağlamasına dönüştü. oy veren eller ya da zihin değildir. televiztondur, radyodur, reklamdır.

bu tür oylama sistemi düşünceleriyle tepki toplamaya insanları güldürmeye gerek yok. bir sorun varsa o da demokrasidedir.

zeka özürlüymüş diğerleri einstein sanırsın. allah benim ömrümden alıp tayyibe versin diyenler ve buna amin diyen spiker'e ne demeli peki? burda milletin cahilliğiyle dalga geçecek değiliz iq oranına göre de oy verecek halimiz yok, asıl suçlu onları dini, milli değerleriyle sömüren diğer kesimi düşmanmış,vatan hainiymiş gibi gösteren,halkı ayrışmaya sürükleyenler.

Demokrasilerde herkes eşit ve ozgurdur;herkesin düşüncesini beğenmek zorunda değilsiniz ama saygı duymak zorundasınız.

Bu teyzenin hasta oldugu ortada (ciddi söylüyor)bunun gibi niceleri var bazıları sorunlu olmasa da cahil kalmış bir kesim; begenmeseniz de nefret de etseniz o da sizin gibi 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı'.Sizinle aynı haklara sahip olmak zorunda;sizin gibi kendisini yönetecek adamı seçme hakkı var.


Teyze oyle soyle boyle demek yerine halkı bilinçlendirmeye,dogruyu duzgunce anlatmaya,öğretmeye,bilgilendirmeye çalışmak daha akıllıca bir yaklaşım olur belki zira sizin de benim de kimseyi aşağılamaya halkımız yok.

Bir de sizinle aynı düşünmeyen insanlara karsi da saygılı olmalısınız,hareketlerinizi ona gore belirlemelisiniz.mesela sizin bu sorduğunuz sorunun dogru bir cevabı yok;düşünce sormuşsunuz.Herkes kendi düşüncesini söylemek durumunda beğenmediniz diye sınır yapmaya da hakkınız yok gibi gibi.

Ben de diyorum ki gerçek demokrasilerde Türkiye gibi ülkelerde herkes eşit olmamalı, ve hatta seçmen olabilmek için belli şeyleri bilmek zorunda olmalı insanlar , vatandaşlık sınavına tabi tutulmalı. Zira 18 yaş her şey değildir.

Ohooo bu mantıkla bakarsanız siz direkt kendi halkınızı küçümsemeye giderseniz;bunun ne kadar vahim bir durum olduğunun farkında mısınız?O kadının düşüncelerini hiçbirimiz tasvip etmiyoruz ama sizin bu düşünceniz de hic sağlıklı bir düşünce degil.

Siz insanlar arasında ayrım yapın diyorsunuz,insanları ayrıştırin,belirli kriterler koyun.Kendi halkinız icinde 'onlar,biz' ayrimi yapılsın istiyorsunuz.Kendinizi bir sekilde üstün görüyorsunuz.Zamaninda bir manken 'dagdaki çobanla benim oyum bir mı?'demişti.Biri de çıkıp demedi dağdaki çoban,koydeki çiftçi olmasa siz şehirlerinizde,havuzlu sitelerinizde bu rahat hayatı yaşayamazdiniz.

Buna benzer bir düşünceye kapılmayın lütfen zira insanlar arasında ayrım yaratmak cok tehlikeli bir durumdur.Dedigim gibi insanların cahil,gözü kapalı her seye inanan duruma gelmelerini istemiyorsanız,bu durumdakileri ayiltin,cevrenizdekileri bilinçlendirmeye çalışın.Sistem ancak bu sekilde isler,birilerini ayrıştırarak degil.

Ve tekrar söylüyorum insanların düşüncelerine saygılı olmayı öğrenin.Sevmeyin,nefret edin ama saygılı olun.

olm önce lafı düzgün anlayaydınız da sonra coşup köpüreydiniz ya hey allahım.

teyze orda kk'ya çatıyor ve en son "kk" için diyor ki "erdoğanin gödinin kılı". sözlükte gördüğünüz her yarım yamalak bilginin üstüne atlarsanız daha çok yolunuz var.

valla idrak olayını nasıl tespit edicen milleti sınava mı sokucan, teste mi tabi tutucan cok derin ve ütopik hayallerden öteye gitmez bu dediklerin herkese 1 oy 1 seçim hakkı işte, idrak olayı üzerinden oy dağıtmaktansa kişilere verilen her bir oyu toplayacak siyasi liderde bitiyor iş.oda muhalefet kanadından çıkmıyor çıkamıyor yıllardır.

son olarak @kuul'a katılıyorum olayı yine ortasından tutup değerlendirmessen söylenen cumlenın muhalefete bir gönderme olduğunun farkına varılır

vatandaşlık sınavı önerilmiş.
O da manipülasyona açık, soru servisi ve kopya skandallarının olduğu bir ülkede o sınavdan kimlerin geçebileceğini asla bilemeyiz.
Belki öyle bi sınav yaparlar ki sadece iktidar partisinin seçmenleri geçebilir.
Herkes oy versin ve eşit olsun ama seçim barajı olmasın, bir de milletvekili sayısına bir azami sınır çoğunluğun azınlığa tahakkümünü engellemek için.

faşizmin temeli böyle atıldı hep işte üstün ırk, ari ırk, kendini üstün görme vs. hitler de aynı mantıklaydı sizinle. bahsi geçen kişinin akıl sağlığı yerinde değilse oy kullanamaz zaten ama akıl sağlığı yerinde olan birinin oy hakkını aptal olduğu için almaya gelince iş e ben de senden akıllıyım daha uzağa işerim sen de kullanma oy derse biri ne yapacağız? sonuçta eşitlik aptallıkla kaybedilebilir bir şey değil lütfen ütopyalarda okuduğunuz sistemleri pratiğe dökmeye çalışmayın çalışınca böyle ayrımcılık yapıyor oluyor teoride iyi duran şeyler.

pek fark göremedim :)


hömmm ilgi alanımızı sormuşun sen he mii!
siyaset

ben partizanlık ve taraftarlık arasında fark göremediğim için şey etmiştim.

hangi açıdan değerlendireceğiz?

futbol

İkisini de yapmış biri gerçekten tehlikeli olabiliyor. Bkz. Teyyip.

ikisine de ilgi duymuyorum ama kitleleri yönlendirme açısından bakarsak başa baş çekişse de siyaset daha etkili.

cecilia +1

ikisi de üzerinde konuşulacak en değerli şeylerden. zaten hayat politikanın ta kendisi değil mi?
ancak ikisi de çoğu insan tarafından "fanatizm" yüzünden sığlaştırılır.

ikisi de değil.

dinim imanım: kitaplar.

eğer kastettiğin "insanların arasında bir grup" "türkiye cumhuriyeti vatandaşı balkan göçmenleri" gibi bişeyse; among en isabetli seçim olur sanırım. Ancak among, daha çok kastedilen küçük grubun "balkan göçmenleri" türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının genel özelliklerinin dışında kalan, onlara göre üstn veya düşük düzeyde olan özellikleri belirtmek için kullanılıyor, diye biliyorum. Yine bir karşılaştırma var yani.
Garanti olması için bir ingilizce-ingilizce sözlğe bakmak en mantıklısı gibi ama.

"Çapulcuların Arasında" diye bir başlık çevirecektim de. Niye yazmadım bilmiyorum. Among the Chapulcu's gibi bir şey yazdım şimdilik.

Taraftar grubu nedir tam olarak İngilizcede?

taraftar "supporter" diye çevrilebilir sanırım; veya fan.
Örneğin "he is the tallest among the chapulcus.", "spartacus is the bravest among all man-kind", "the child is the shortest among his classmates."

Ama buradaki "arasında" o anlamda değil. Çapulcuların arasında bulunmak gibi. Yani arasında'dan sonra bir şey gelmeyecek. "Penguenlerin arasında" diye bir belgesel ismi düşün.

Taraftarı "supporter" diye çevirdim ama "taraftar grubu"nu ne yapsam bilemedim.

tam anlamadım ben hala. Sadece birliktelik anlamı katan bir şey belirteceksen "with" kullanmalısın. Cümleyi yazsan veya mesaj atsan olmadı?

evet böyle bi şey ben de arıyorum ve verilecek cevapları takipteyim.

kitap-elestirileri.com
bunun içeriği kısmen biraz daha farklı: goodreads.com

www.goodreads.com

akp web sitesine baktın mı?
Bir ihtimal orada bir arşiv vardır belki?
Bulunduğun il veya ilçenin akp binasına gidersen yönlendirebilirler seni belki "şurada" var diye.
Ek olarak, şu metin de belki işine yarayabilir tezinde: www.ozanbey.com

mesleğine katkısı olabilecek bir şeyler düşünsen? Yani meslektaşların arasından sıyrılmanı sağlayacak bişeyler?
Dil öğrenmen her zaman avantaj ama çeviri olayını sürekli gelir kaynağı haline getirebilmen pat diye olacak bişey değil, bildiğim kadarıyla yayınevleri anlaşmalı çalışıyor mesela bu konuda.

devamlı savaşmalisin. Umutsuz olmamalısin. Elbet bir zaman bir şans çıkıyor. Bende senin durumundayim. Ama didiniyorum devamlı kendime iş alanı yaratmaya çalışıyorum. Şuan için elimde çok şey yok. Umutsuz olmak hiç bir şey kazandırmıyor

En mantiklisi zengin bir eş bulmak gibi geldi bana

yetenek varsa aşçı ol.

iş kurun kursları var. ayda 450 lira da para veriyorlar sanırım. dilden başka bir şeye meyilliysen onları da değerlendir. ama aslında bölümünün ne olduğu da önemli. işe başlayınca garson maaşı alıyorsun peki birkaç yıl sonra maaşın artıyor mu, kendini geliştirmek için yapabileceğin şeyler var mı, esas önemli olan bu aslında senin durumunda. sonuçta okul okuyorsun, madem çalışmayacaksın işinde bırak okulu neden zaman ve enerji harcayasın ki? para kazanamam diye mi istemiyorsun işini yapmayı, yoksa sevmiyor musun? mesele sadece hayatını kazanmak değil. düzen tutturman lazım. yaşamak için para değil düzenli para gerekir. hedeflerini o kadar küçük tutma.

Sanırım olmaz. Çünkü basılmamıştan kasıt kitaplaştırılmamıştırı anlıyorum ben. Ya da herhangi bir dergi veya gazetede yazılı olarak çıkmamış.

Ekleme: Öykünüz konusunda fikir almak isterseniz seve seve yardımcı olurum.

Çok teşekkür ederim. Memnuniyet duyarım. Öykümün biraz daha makyaja ihtiyacı var bitirdiğim anda sizden fikir almak isterim.

"basılmamış"tan kastettiklerine "yayımlanmak" da dahilse sıkıntı yaratabilir küçük bir ihtimalle. Kendilerine danışmak lazım.
Her ihtimale karşı yarışma sonuçlanana dek kendi blogunuz ve radikal blogdan silebilirsiniz geçici olarak; sonra tekrar yayına koyarsınız orada da. En makulü böyle sanırım.

Hükümetin ekonomiyi iyileştirmesi şöyle bir şey, insanlar 2001 krizini ve şimdiyi karşılaştırıyorlar. Ayrıca paradan 6 sıfır atılması, TLnin değer kazanılması vb diyebiliriz. Birde iyi propaganda yapıyor AKP.

Avrupanın otoriter Tayyibi desteklemesine gelince, istikrarlı ve stabil bir ülke hem pazar olarak hemde yatırım olarak daha kârlıdır.

Birde açıkcası Afrikada sömürmek için diktatörleri destekleyen avrupanın sosyal demokrat statüsü yüzünden hareket etmesini beklemen biraz saflık ve naiflik doğrusu.

Ek olarak sen istediğin rakamlarla git, adam eğer işi varsa, evine ekmek götürüyorsa seni dinlemez. Zira onun ekonomi olarak gördüğü evine ekmek girmesi, para kazanabilmesidir. Ki kendince haklıdırda.

senin ekonomin iyileşti mi son on yıldır?

Akrabalarımdan birinin 2001 krizi öncesi atölyesi vardı.

makine almıştı, ama mecbur yabancı kurdan ödüyordu.

Sezerin Anayasa kitapçığı fırlatması ile başlayan süreçte kriz sebebiyle TLnin değeri yarıya düştü, adam iflas etti. uzun süre büyük sıkıntılar yaşadı. şu an işi var makine alabildi, ve dengeli bir kur olması sebebiyle korkusu yok fazla.

BU sadece bir örnek. BUnu size AKP iyidir demek için demiyorum, aşağıladığınız %50nin nasıl düşündüğünü bilin diye söylüyorum, yoksa dalga geçip aşağılamakla tayyibe zarar değil yarar sağlarsınız ancak.

Bana gelince, o zamanlar gelirim yoktu, şu anki ise benden bağımsız kendim için bir şey söylemem gerekirse zararlı olacağım yönünde.

ekonomi meselesi şöyle: eksisozluk.com

Avrupanın "gelişmiş" ve refah içinde olmasının sebebi sömürgeci olmaları. Tabi eski sistemde değil, artık bir yere örneğin bir madeni çıkarmak için şirket kurup o şekilde sömürüyorlar. Avrupa'nın zenginliğinin kaynağı afrika'nın fakirliği.

türkiye'ye gelelim. Ekonominin büyümesi aynı sömürge afrika ülkelerinde olduğu gibi yabancı sermayenin ülkede payının artmasıyla oluyor. Özelleştirmeler de bunu hızlandıran bir etken. Akp yabancı ve/veya özel sermayenin ülkede yeni işletmeler açmasına izinvermkele kalmadı; aynı zamanda kamu kuruluşlarına onları ortak etti veya devretti. Bu da "büyüme" dedikleri şeyi hızlandırdı.

çok basit bir cevabı var.

herkesle düşman, içe kapanık, istikrarsız türkiye yerine;
ab ile diyaloğa devam eden, araplar üzerinde gerektiğinde kullanılabilecek, istikrarlı müttefik bir türkiye daha çok işlerine geliyor.

ekonomi düzelmedi diyen taş olur bu arada. "ekonomim düzelmedi" diyen iphone 6'yı beklemekten vazgeçsin. para kazanmak daha zor ona katılıyorum o ayrı.

Abi esas kötü olan bence ne biliyo musunuz; Bugün birkaç arkadaşımıza ufak bir telefon şakası yapalım dedik, "bu eylemcilerin dine karşı hareketlerini nasıl buluyorsunuz" falan diye sorduk, sonuç şu: Adamlar eylemcilerin camide içki içtiğine, başörtülü kadınların üzerine işendiğine vs. inanmış!

bir fikre en çok zarar verenler onun savunucularıdır. mantıklı başlattığını hayallerimin kadınısın emine diye devam ettirirsen insanlar doğru görüyor demektir..

AKPli akrabalarım var, eylemlerden sonra daha sıkı tayyipçi oldular.

GEzinin tayyibin düşürülmesi için bir oyun olduğunu düşünüyorlar.

MAdem olay ağaçlar niye her tarafta sol bayraklar var, BDPliler Öcalan sempatizanları serbestçe gerilla şarkısı söylüyor dediler.

Yok öyle bir şey dedim, adam 1.50 dakikalık bir video yolladı, hakikatten varmış.

Madem OÇ tayyip diye slogan atıyorlar sikiyorsa OÇ öcalan diye de atsınlar dedi.

bir şey diyemedim.

Herkes aynı açıdan bakmıyor olaya. 2001de iş yerini kaybetmiş şu an işi olan adama ama tayyip özgürlükçü değil diyemezsin, adam çocuğum aç kalacağına varsın öyle olsun diyor.

iktidarın yalancı adamları televizyona çıkıp göz göre göre yalan söylemeye devam ettikçe hiçbir şey değişmeyecek. sen ben biliyoruz söylenen yalanları ama olayları sadece televizyondan takip eden ve iktidarın destekçisi olan halk gördüklerine inanmaya devam edecek. maalesef de olanları görmesi gereken insanlar da asıl bu bahsettiğim kesim, sizin "düşünmekten aciz güruh" dediğiniz kesim. sosyal medyadan ayaklanan ve bizim gördüğümüz kesim ülkenin küçük bir kısmı. asıl o kıt akıllı kesime ulaşılabilirse bir şeyler değişir.

mesela olaylar başladığından beri anne babama anlatmaya çalışıyorum asıl meseleyi ama tüm olayları yandaş basından takip ettikleri için neyin ne olduğunu bir türlü idrak edemiyorlar. insan ailesine bunu dememeli ama gerçek şu ki nato kafa nato mermer.

şuna bakın mesela
www.facebook.com

utanılacak bir görüntü resmen ama sen ben değil, bunlar oluşturuyor işte halkın çoğunluğunu.

kimsenin ağaç kesiliyor bahanesi arkasına sığındığı yok. ağaç, olayı ateşleyen sebepti. yüz milyon kez söylendi al işte hala aynı laflar.

@glore maide 8'i okuyun:"...bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin."
Tava tencere olayına gelince, hiç şunun üzerine kafa yordunuz mu:(bkz: minare dibindeki evde bebek büyütmek) aynı şey.
Sosyal medyadaki mahalle baskısı siteden çıkınca, fişi çekince biter. Ya dışarıdaki?

mahalle baskısını, "en akıllı biziz geri kalanlar mal" düşüncesini ben de onaylamıyorum; ama -aklı başında, muhakeme yeteneği ortanın üstünde olan insanların da olduğunu varsayıp- söylenen yalanlara, uygulanan sansürlere rağmen oturup da "niye bu kadar engelliyorlar bu insanları" diye düşünmüyorsanız ciddi bir problem vardır ortada.

"derdimiz ağaç değil" evet. ama derdimiz devrim yapmak da değil. devrim olacağına, devrim yapacağına inananlar gazla iş yapan, mal bir güruh. kendi adıma konuşursam benim derdim demokrasi adı altında çoğunluk tarafından sürekli görmezden gelinmeye çalışılmamızdan başka bir şey değil. yoksa sikmişim 10 tane ağacı. 10 tane ağaç sökülür ben gider 20 tane ağaç dikerim bahçeme.

peki sizce bir tuhaflik yok mu turkiyenin en onemli meydani savas alanina donmusken hic bir kanalin bunu gostermemesinde? agaci, tencere tavayi, devrimi vs gecin bir saniye icin ama buna nolursunuz cevap verin. demokratik bildigimiz bir ulkede butun medya organlarinin susturulmus olmasi, en ufak muhalefetin bile cok agir bir siddetle bastiriliyor olmasi hic mi iskillendirmiyor? eger iktidar tarafinda oldugunuz icin rahatsaniz bu konuda, 'bana giren cikan olmaz zaten' diyorsaniz anlarim ama eger boyle dusunuyorsaniz en azindan kalkip demokrasiyiz biz demeyin. delikanli gibi cikin diyin arkadas demokrasi karin doyurmuyor biz bu adami istiyoruz basimizda.

@glore,@xephyr istanbul emniyet-sen'in açıklamalarını takip edin; bugün 7. Polis intihar etmiş.
Hadi eylemciler anarşik çapulcu ölsün hepsi, bu polisleri buna iten neydi? Amirlerinin, hatta onların kaldırımlarda yatması, saatlerce uykusuz ayakta kalmasının hesabı emniyet müdürleri, valiler ve içişleri bakanı mesuliyetinde değil mi?
Yaptıkları intihar mı yoksa ölüme mi terkedildiler?
Sorumluların en azından istifa etme onurunu göstermesi gerekmez mi?
Sizin tarafınızda olan biri ethem sarısülük için "eylemcilerden birinin attığı taş geldi kafasına ondan öldü" diyor.
Yalancılarla, iftiracılarla aynı taraftasınız. İftiranın en büyük günahlardan biri olduğunun farkında değil misiniz?

1 hafta yoğun çalıştı diye kimse intihar etmez. Öyle olsa askere gidenlerin yarısı intihar ederdi. Emniyet-sen bile göz göre göre yalan haber çıkartıyor mesela.

www.egm.gov.tr

@glore: yüzde 98 varken yüzde ikinin esamesi okunmaz diyorsanız anlatılacak pek bir şey yok. "yolda yürürken karıncaları ezip ezmeyeceğimi düşüneceğim" gibi bir mantık bu.
Ayrıca sosyal medya için kullandığım fişi çekmek tabiri bundan rahatsız olduğunuz sosyal medya ortamını kullanmamaktı. Yani x sözlük yerine y sözlükte yazmak, ekşi için troll butonu kullanmak.. Facebook'ta üye olunan grupları ona göre belirlemek vs. illa diyorsanız ki "hiçbirinden feragat edemem" farklı seslere tahammül göstermeli. Sinirleriniz kaldırmadığında Sosyal medyayı bir süreliğine hiç kullanmayabilirsiniz de, ama hiç sokağa çıkmadan nasıl yaşanabilir?
Müslümanım bir de ben. O iktidarı savunanlara "şakirt" "fetocu" ifadelerini kullananların yaptığının tam tersini de iktidarın karşısındakiler için "dinsiz bunlar, cami ezan rahatsız oluyolar" şeklinde yapılıyor bilmem farkında mısınız? Ayrıca "şakirt" ithamından öyle olmadığınız için rahatsız oluyorsanız siz de "şakirt" kişilere o "aşağılıyorlar" dediklerinizle aynı gözle bakıyorsunjz demektir. Ben böyle algılıyorum. Yoksa o arkadaşlar gayet benimsemişler ve gocunmuyorlar. Birbirlerine de öyle hitap ediyorlar.
Minare yakını, tren yolu çevresi... Böyle gürültülü yerler hep daha ucuzdur. Oralarda garibanlar olur çoğunlukla, istisnalar olabilir tabi. Başka yere taşınma şansları olmaz. Ayrıca savunduğum şey ezanın okunmaması değil rahatsız edici olmayan çıplak sesle okunması. Bu da bir hadise dayanıyor, alet kullanarak ezan okumak peybamberce yasaklanmıştır. O zaman için boru vs. Bugünün megafonu. Tabi herhalde siz "vay dinsiz"genellemesine girdiğiniz için anlaşılamadı bunlar.

direnişçi arkadaşlar kusura bakmayın, yüzünüze gözünüze bulaştırdınız bu işi

tayyipe oy veren ellerim kırılsın diyen insanlar, şimdi tekrar akpye oy vereceğini söylüyorlar sayenizde. oturun düşünün biz nerde hata ettik diye. ama yine onlar cahil falan demeyin komik oluyor

@glore

verdiğim link emniyet-sen in değil emniyet genel müdürlüğünün linki. emniyet-sen in yaptığı açıklamada gezi parkı olaylarından dolayı polisin yoğun mesai yapması sebebiyle intihar olayları olduğu belirtilmişti.

merak etmeyin ak partinin oyları düşüşte. en yakın arkadaşım, kendisini 9 yıldır tanıyorum. yaşanan vahşeti gördükten sonra koyu ak partici iken artık oy vermeyi düşünmüyor. rte neden miting yapıyor sanıyorsunuz?

@glore yazdıklarını okuyunca ilk başta çok sinirlendim. ama sonra düşündüm ki zaten yapılmaya çalışılan bu, bizi iyice kutuplaştırmak. bak ne güzel söylüyorsun akp'ye oy verirdim gerisine karışmazdım ama şimdi başkalarını da teşvik edeceğim diye. evet akp'nin yıllardır yaptığı bu zaten, mağdur edebiyatıyla halkı kendi tarafına çekmek. ama sen de haklısın diğer arkadaşlar da doğru dürüst bir argümanla cevap verememişler sana.

sana önce kendimi tanıtayım, ben "iyi" üniversitelerden birinde sosyoloji eğitimi aldım, tarihe meraklıyım, bol bol okurum. hiçbir parti veya örgüte üye değilim. olayları nesnel değerlendirmeye çalışıyorum. eylemlere fiilen katılmadım, desteklemediğimden değil, oradaki "dava"nın hayatımı riske atmaya değmeyeceğini düşündüğümden. nitekim öyle de oldu, ölen insanların kanı daha kurumadan işin rengi değişmeye başladı. neyse konumuza dönelim, lütfen üşenmeden oku:

Erdoğan'ı Menderes'e benzetiyorlar. biraz araştırırsan göreceksin, evet gerçekten benziyor. ikisi de kemalizmin katı uygulamalarıyla, tepeden inme devrimiyle bastırılan büyük bir kesimin sesi olarak çıktı ortaya. ve nispeten haklı bir mücadele verdiler. ama ikisi de zamanla ne olduğunu şaşırdı. burada kendimize şu soruyu sormamız lazım: biz gerçekten demokratik bir ülkede yaşamak mı istiyoruz, bizim fikrimizin sorulmasını mı istiyoruz yoksa bizim görüşlerimize yakın olan iktidarın "ne olursa olsun" her istediğini dayatmasını mı? çünkü bu demokrasi değildir. gerçekten demokrasi istemiyorsanız söyleyin, biz de boşuna yırtınmayalım.

biraz tarafsız bakmaya çalışın, hükümetin yaptığı özelleştirmeleri gözden geçirin. diyelim ki liberalsiniz ve bunlar sizi rahatsız etmiyor, ona da eyvallah. o zaman genel sağlık sigortası gibi düzenlemelere bakın. işsiz olup üç kuruş bile kazanmayan insanların devlete binlerce borcu var. biraz araştırırsanız ne kadar acınacak durumda olduğumuzu görürsünüz. şimdi burada hükümetin yanlışlarını tek tek anlatacak ne yerim ne de zamanım var, ama kaçacak değilim, isterseniz konuşuruz. şimdi bunlara karşı en saçma argüman diğer hükümetlerin yaptığı yolsuzluklar vs. oluyor. ben bunu çok anlamsız buluyorum. sen çalarsan bu ahlaksızlıktır, ama ahmet de çaldı diye kendini savunamazsın. biz kötünün iyisini mi istiyoruz yoksa doğru dürüst bir yönetim mi, bunu düşünmeliyiz. politika pis iştir, hepimiz biliyoruz bunu. ideal yönetimi getirmek çok zor ama bu yüzden de önümüze konana razı olmayalım.

tekrar Erdoğan'a dönersek, bu adam halktan aldığı güvenle padişahlık taslıyor. bunun hepimiz farkındayız sanırım. yoksa siz gerçekten peygamber gibi kayıtsız şartsız yaptığı herşeyi onaylıyor musunuz? hiç mi yanlış görmüyorsunuz, yoksa gözlerinizi mi kapatıyorsunuz? bu parti güçlendikçe totaliter bir hale girdi. bugün cumhuriyetin ilk yıllarındaki chp'den farkı kalmadı. Erdoğan tutturmuş bir %50 diye, evet haklı çoğunluk onu destekliyor ama demokratik bir rejimde başbakanlık yapmak seçimden kazandığı çoğunluğa yaslanıp istediğini yapmak değildir. o dediğiniz çoğunluk diktasıdır. yarın bir gün dönüp sizi de vurur. siz birşeye sesinizi çıkardığınızda sizin de sesiniz boğulur gider.

eylemler için "kafa sikmek" demişsiniz, demokratik rejimde protesto hakkı vardır. size göre kafa sikmektir, onlara göre sesini duyurmanın bir yoludur. ve hükümet bu sesi dinlemek zorundadır. eğer kafanız sikildiyse bu hükümetin kulaklarını kapatması yüzündendir. çok daha erken durdurabilirdi bu olayları. meseleyi inanç karşıtlığına çevirmek yüzyılın hatası bana sorarsan. eylemci kitlede her türden insan olduğu gibi bunu yapan insanlar da var. ve çok yanlış, mesele o değil çünkü, bu ülkede mesele hiçbir zaman da o olmadı. her zaman manipüle edilen birşeydir din. bu oyunlara gelmeyin. karşıt görüştekiler bu oyunlara gelmesin. biz birbirimizin yaşam tarzından "normalde" rahatsız olmayız, ama iktidarlar bu anlamda rahatsızlık varmış illüzyonu yaratıp bunu kullanırlar ve hep de bunu yaptılar.

eylemcileri desteklemeyebilirsin, ama bu mağdur edebiyatı oyunlarına düşüp de haksızlığı görmezden gelme. birileri de devrimden falan bahsetmiş, ona "la bi git" deyip gülüyorum sadece. allahaşkına kim yapacak devrimi bu ülkede? sol örgütlerin hayali bu sadece ve hayal olarak kalacak en azından bir yüzyıl daha.

ben belki biraz da duygusal bakıyorum olaylara, Erdoğan'ı hiç sevmem ama hep "o da insandır" diye düşünmüştüm. kin duymazdım, nefret etmezdim. bakın tekrar söylüyorum o eylemciler çok karmaşık bir kitle, belki benim de onaylamadığım bir sürü insan ve düşünce yapısı var orada. ama şu videoları bir izleyin allahaşkına, bunlar insan. burada yapılan eziyeti görmüyor mu Erdoğan? gerçekten bir avm için bu kadar inatlaşması garip değil mi? ve siz de eylemcilere bunca kızarken, o insanların başına gelenleri hiç mi okumuyorsunuz, hiç mi izlemiyorsunuz? hiç mi bu kadar da olmaz, insan ulan bunlar demiyorsunuz? zaten bu eylemin bu kadar kitleselleşmesini sebebi aşikar, bu şiddeti gören insanların içinin sızlaması, birşeyler yapmak istemeleri. ama olaylar hükümetin inadı sayesinde çığırından çıktı. sadece "insan" olarak düşünüp baktığınızda, politik, ayrımcı vs. görüşlerinizi bir an olsun bir kenara bıraktığınızda sizin de içinizin sızlayacağına hala inanıyorum...

kusura bakmayın ama aynı düşünceyi paylaşmıyor diye kimsenin kimseye sinirlenmeye hakkı yok. ben de akp için çekimserdim, bu olaylardan sonra onların yanındayım. nedir yani, biri ağaç derdinde, diğeri öcalan, diğeri atatürk'ün askeri. büyük bir kısmı heyecan olsun, devrim yapalım.

benim burada bahsetmek istediğim şey "yine akp'ye oy vercekler of yaa :(" gibi bir durum değil.

neredeyse herkes, basın aracılığıyla düzenlenen manipülasyonlar sayesinde meydanlara çıkan insanların, neden dışarı çıktığını bilmiyor. amaçlarına ulaştılar yani.

kimisi pkk'lı olarak görüyor, kimisi vandal, kimisi cia ajanı. büyük çoğunluk chp'li olarak görüyor sokağa çıkanları. bir bölümü de "neden 2 tane ağaç kesilecek diye yırtındınız da, bilmem nerdeki ağaçlar kesilirken sessiz kaldınız" diyor.

ama hiçbirisi, yıllardır süregelen polis şiddetinin bir patlama noktasına geldiği hakkında bilgiye sahip değil. o gün sokağa çıkan insanların, demokratik haklarına müdahalelerden sıkıldığı için sokağa çıktığını bilmiyorlar.

ya bir partizan
ya bir valdal
ya da dış mihrakların oyunu olarak görüyorlar herkesi.

beni üzen bu.

ben işte şuna ayar oluyorum. yok sığ düşünüyorlarmışta, dar kafalıymışta, cahilmişte. ulan zırto! sen nesin ? tespit komisyonu mu, kuş kadar beynin olsa farklı fikirleri var diye yaftalamazsın insanları. eğer böyle giderse bu toplum kendini üstün gören bu ahmakları tek tek kesecek. "aşağılıyorum aşağılıyorum hala sakin kalıyorlar ehuhhhu". yok bebeyim. taşarsa biter. sevgilerle.

@lilyb sadece ilk cümlemi okuyup cevap vermişsin bravo! ben ne anlatıyorum sen hala ne diyorsun. o onun derdin bu bunun derdinde diye devlet öldürsün mü insanları? bunu mu istiyorsun? bu kadar kindar, nefret dolu olmayın, bu kadar kendinizi kaybetmeyin. biraz insan olun, biraz kendi aklınızla, kendi kalbinizle düşünün. oraya çıkmış bir adamın söylediklerini papağan gibi tekrar etmeyin.

demet, "biraz insan olun" , 50 yaşındaki öğretmen havasında konuşma lütfen. kimin farklı sesleri hazmedemediği belli oluyor. yazdıklarını okuyarak cevap verdim, anlamıyorsan "bravo" sana.

glore'a katılıyorum.

farklı yerlere çekilmemesi için bir ek, kimsenin düşündükleri sebebiyle ölmesini desteklediğim falan da yok

@lilyb benim derdim de o işte, polis şiddeti başka birşey değil. karşıt görüşlere tahammülüm var ama sen karşıt görüş belirtmedin ki, aksine başkalarını yaftaladın ve oradan da bu şiddeti hak ettiklerini düşündüğün sonucunu çıkardım ben. bütün derdim bunu görmeniz, buradaki haksızlığı görmeniz. eğer sen de öyle düşünüyorsan sorun yok zaten anlaşıyoruz.

@glore menderes'le kurduğum benzerlik idamı açısından değil, buna ben de razı gelmem asla. önce halkın sesiyim deyip sonra diktatörleşmesi açısından. yine olayı chp-akp karşıtlığına indirgemişsin, yapma arkadaşım. benim bunu anlatmadığım çok açık. mesele inanç meselesi değil derken sana değil, sana cevap yazanlara seslendim daha çok. birbirimizin inancıyla uğraşmayalım dedim, Erdoğan yalanlarıyla bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor. yine dini kullanıyor, bunu görün. orada belki sapkın insanlar vardır eylemciler arasında ama geniş kitle onları desteklemiyor. hassasiyetlerinizi politikaya alet etmeyin.

hala kafa sikmek diyorsun, bu iş kafa sikmeye dönüştüyse Erdoğan yüzünden dönüştü. olay hiç bu kadar büyümeden çözebilirdi, yapmadı. insanları her konuşmasında daha da kışkırttı. %50'lik kesimi öne sürerek, kendi despotluğunu halkın iradesi çiğneniyormuş gibi gösterip savunmaya çalıştı. bakın bir başbakanın yapacağı en son şeydir halkını birbirine düşürmek. bu adam mahalle delikanlısı gibi konuşuyor, sen bir devlet başkanısın, asıl görevin istikrarı sağlamaktır, halkı birbirine düşürmek, kışkırtmak değil. ben kuşkulanmaya başladım açıkçası başka bir amacı mı var diye. eylemlerin bu kadar büyümesi sonunda onun işine mi yarayacak, iç hesaplar mı var diye. gerçekten başta geri adım atsaydı, mahkeme kararına rağmen pişkin pişkin "biz o kışlayı yapacağız" demeseydi bu meseleyi çoktan çözer, senin kafan da sikilmezdi. düşün bir an, gerçekten orasının kışla yapılması senin umurunda mı? bunu istiyor musun? park olarak kalsa kıyamet mi kopar? bu adam gerçekten senin iradeni mi temsil ediyor? demiyorum ki git eylemcileri destekle ya da bundan sonra oyunu chp'ye ver. ama haksızlığı gör kardeşim, olayın saçmalığını gör.

o başbakan asıldı kimse sesini çıkarmadı vs. dediğin ben değilim, oradaki eylemcilerin çoğunluğu da değil. bugün başbakanı birileri asmaya kalksa kıyamet kopar, en önde ben yürürüm. o olaylar o zamanki kör zihniyetin sonucu. bunu bugüne taşıma. oradaki kitle chp değil.

son olarak polis şiddetini hala savunuyorsun. ve dayanağın o kadar komik ki (kusura bakma), yok anasına küfretmişler. biz hukuk devletinde yaşıyoruz, ve polis de bu devletin memurudur. hissi davranamaz, anama küfretti diye kimseye saldıramaz. polis kamuya malolmuştur, böyle şeyleri psikolojik olarak göğüsleyebilmelidir. doğru demiyorum, onaylamıyorum ama o da hakkını hukuk yoluyla aramalıdır. kaldı ki eylemcilerin çoğunluğu polise karşı böyle tavırlar sergileyenleri ya da polise saldıranları durdurmaya, engellemeye çalışıyor. olayın ilk başladığı videoları izle ve bu kin nefret ne diye kendine bir daha sor. orada insanlar sadece duruyordu, oturuyordu. polise börek ikram ediyordu, kitap okuyordu. ama polis yine de böcek gibi ezmeye çalıştı onları. neden? polis anasına küfredildi diye şiddet sergilemiyor. aldığı emir böyle. ona bunu yaptıranlara sor ne bu kin, nefret diye. Erdoğan ta başından insanları dinleseydi, hukukun hakkını verseydi bunlar olmayacaktı.

ama ne hukukundan bahsediyoruz ki, daha iki gün önce avrupanın en büyük adliye sarayında hukukçular cübbeleri üzerindeyken yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. belli ki pek hukuk bilmiyorsun buna da polis konusunda olduğu gibi saçma bir cevap verebilirsin diye şimdiden söyleyeyim avukatları savcılardan başka kimse sorgulayamaz. eylem yapsalar dahi polis onları sürükleyerek gözaltına alamaz. bu ülkede her gün hukuk çiğneniyor.

bunları gör, eylemcileri istersen yine destekleme. ama bu adamı da destekleme artık, kötünün iyisine razı oluyorsun.

@glore: aklınızdakini bilemiyorum, sözcükler bazen yetersiz yahut yanlış yöne gider hale gelebiliyor yazılı iletişimde; ancak ben bu cümleden:"Eğer %98 oranla bir müslüman ülkede yaşıyorsan minare sesini duymak zorundasın. Adamlar %2 duymak istemiyor diye ezanı mı kessin? %2 de gitsin bir zahmet ezan sesi duyulmayan yere yerleşsin." özellikle de "...zorundasın" ve "... gitsin duyulmayan yerleşsin" kısmından "%2'nin esamesi okunmaz"ı anlıyorum.
ya da şöyle, müslüman mahalesi, yahudi mahallesi şu mahallesi bu mahallesi diye ayıralım. gettolar oluşturalım.
buradan "cemevi ibadethane değildir" de çıkar, siz demeyebilirsiniz ama çoğunluk azınlık muhabbeti oraya doğru önü alınamaz bir şekilde birilerince çekilir.
ihtiyaç olan hoşgörü ve ortak çözüm arama gayesidir bana göre. siz yine "ezan sesi duymak istemiyor olabilirsin" bunu derken kastettiğiniz güruh da o her siyasi görüş, din, etnisite vb. sebepli bir araya gelmiş insanların içindeki radikal gruplar. yani tüm sorun oradan ve onların peşine takılan esasında hoşgörülü insanlar çoğunlukta. ama "radikal"ler işi bozuyor. radikal kemalist, radikal islamcı, radikal milliyetçi... buna tabiri caizse yobaz de diyebiliriz pekala. yobaz kemalist, yobaz marksist, yobaz islamcı, yobaz alevi...
şakirt arkadaşları da sütten çıkmış ak kaşık yapmışsınız. evet çoğunluğu tarif ettiğiniz gibi, ama tamamı değil asla. onların içinde de bir "radikal" güruh var ve her oluşumda olduğu gibi gemler yine onların elinde.
radikallerin fişteklemesi her güruhun hoşgörülü olan çoğunluk kısmını da hoşgörüsüzleştiriyor yavaş yavaş. olan bu.
"Bir takım kendini çoğunluktan üstün gören azınlık olması" olayını yaratan da bu radikaller işte. radikal "ne-ci" ya da radikal "ne-ist" olduğu farketmiyor.

evet son müdahaleden sonra hala destekliyor musunuz?

kör gözle bakmaya devam edeceklere daha fazla söyleyebileceğim bir şey yok. atatürkün askeri değilim ama birçok şeyi senden iyi bildiğime iyice emin oldum. aynı şeyleri inatla tekrarlayıp duruyorsun. keşke benim okuduğum kitapları sen de okuyabilseydin diyor ve ayrılıyorum...

@GLORE Ağaç olayını aşalı çok oldu aga bu olaylar. ısrarla ağaç diyen sizsiniz kimse ağaç demiyor. o görüşmede ağaç diyenler'de sözde görüşme yapalım diye çağırlan akp adamları.

kusura bakma başta sen git parkta oturan adama uyarmadan gaz sık. döv, jopla, olaylar bir hafta böyle sürsün. düya öğrenince biz görüştük, polis uyardı ayaklarına dön. o iş için çok geç kalındı. insanlar öldükten sonra mı geldi aklınız başınıza. başta bu kadar ısrarcı davranılmasaydı zaten olaylar sönecekti. tayyibin asıl yüzü ortaya çıktı. hala polis uyardı, tayyip demokrtatik şekilde görüştü diyenlerin kafasını sikeyim. tek derdi maaş olan polis hastahneye. evin içine, insanların başına gözüne hedef alarak gaz sıkıyor. öyle maaşı da sikeyim.

evet hepimiz tayyip gibi bir diktatörün istifa etmesini istiyoruz. olay ağaç filan değil. devrimcisi, ılımlısı, libareli, orta yolcusu sokaklara döküldü. sizin gibiler hariç. o yüzden orada her türde bayrak görmen de normal dir kardeşim. devrim olacaksa senin gibilere de ihtiyacımız yok. eğer siz yüzde elli iseniz ( o da sözde ama) diğer yüzde ellinin uyanışı da yeter bize.

belki bugün bu olaylar hafifleyecek 1 aya bir şey kalmayacak ama bir dahaki en ufak olayda bu hareket iki katıyla patlayacak hükümetin kafasında. halk uyandı. artık facebooktan tik atmak yerine sokağa çıkmayı öğrendi. gaz yemeyi. polise karşı durmayı, haklı kavgası için savaşması gerektiğini öğrendi.

güzel günler yakındır.

Naçizane kendi fikrimi söyleyeyim. Öncelikle ben homojen bir ortamda yaşadım. Akrabalar akp sempatizanı, arkadaşlarımdan ciddi manada chp aşığı olanlar var, bdp'yi pkk'yı açıkça destekleyenler var, tkp'den başka birşey demeyenler var. Benim düşüncelerim de bambaşka.

Evet bir bok düzelmiyor. Olumlu esen rüzgar kesildi. Artık halk farklı görüyor eylemcileri. Artık akp mağdur edebiyatı ile son bir yılda kendisine sırt çevirenleri geri kazanıyor. Şimdi git bir akp'liye anlatamazsın, bilmem kimin oyunları bunlar menderes'ten, özal'dan sonra üçüncü olmasın diyorlar.

Açıkça görülen bir baskıcılık var medya üzerinde, polis üzerinde, halk üzerinde. Hemen herşeyde kısıtlamaya gidiliyor eğer hükümetin kafasına yatmıyorsa. Diğer tarafta yine akp taraftarları gibi anti-akp diye tanımlayacağım insanlar da var. aç sözlüğü her başlıkta avuç avuç denk gelirsin. onlar da akp'ciler gibi kulaklarını tıkamış durumdalar aynı bokun laciverdi bunu inkar edebilir miyiz?

başta söyledim ya çevrem zıtlıklardan kurulu diye. Gözüme sokulan gerçek de işte bu; herkes tıkıyor kulaklarını. Gözü kör taraftar haline geliyor. Ya siyah ya beyazsındır griye yer yok.

bir bok düzelmiyor, düzelmeyecek. her iktidar gelip geçicidir ama halkın şu durumu kalıcı gibi.

Herkes o kadar nefret etmiyor.
Sadece 'yobazlar' nefret ediyor.

Cevap vermiş oldum sanırım.

şimdi iki saat tarihsel bilmem neler yazanlar olacaktır fakat ben kısaca dümdüz söyliyim. sebebi alevilerin yüzyıllardır haksızlığa, zulme, ayrımcılığa iktidarda kim olursa olsun karşı çıkmalarıdır kısaca. bu ister yavuz olsun ister tayyip farketmez. anlayışları gereği bağnazlığa sunnilerin tam tersi olarak çok kapalıdırlar. bu da yıllardır bu topraklarda uygulanan sunni baskının doğal hedefi olmalarına yetmiştir. tabi bu söylediklerim kısa ve yüzeysel.

bu da moda olduğundan belirteyim: alevi değilim.

islam tarihine yayılmış bir mesele.
Sünnilerin bir kesiminde sahabe denilen kişilere ve emevi hanedanına kültleştirme derecesinde bir saygı var. Yani örneğin bir muaviye kişisi hakkında olumsuz bir söz bazı çevrelerde öldürülme sebebi dahi olabilir. Bir de ömer ebu bekir ve osman'ın halifeliklerinin kabul edilmemesi var.(bazı şeyleri şiilerle karıştırıyor olabilirim)
Sonrasında türklere yapılan emevi zulmü var. "talkan katliamı" bu alevi nefreti olan kesim bunları kesinlikle kabul etmez. Yavuz'un katlettiği kızılbaşlar var.
Yine bu alevi nefreti olan kesim osmanlı hanedanını tanıyıp saygı duymanın da adeta islam'ın şartlarıymışçasına tanıdığı için yavuz'un kızılbaş katliamını da haklı görürler.

hristiyan ve yahudi çok az kaldı budist o ne lenn türkiyede budist mi var hem bizim millet sever çekikleri.
alevi ise pek çok. (ki alevi sevmeyenlerin büyük çoğunluğu ermeniyi yahudiyi de sevmiyor zaten)
en büyük sebep muhtemeldir ki tee osmanlıdan gelen sünni devlet anlayışının alevileri ötekileştirmesi. yani ortada 500 yıllık bir devlet sünni, şeriat sünni, hüküm sünni durumu var.
bir de üstüne alevilerin cami-namaz değil cemevi-cem; kuran-ilahi değil deyiş; ne biliyim tesettür/haremli-selamlık değil kadın-erkek birarada ibadet gibi sünni gelenekten çok farklı bi dolu huyu geleneği var.
Dahası alevilik'in diyanet gibi örgütlü ağı yok, devlet zaten sünni yani kurumsal değiller birbirinden çok farklı bi dünya alevilik anlayışı var. en basitinden sünni bir insan nüfus cüzdanında müslüman yazarken ateist olabilir kimse sünniler ateisttir demez, bireysel görülür çünkü çok güçlü bir sünni kurumsallık var. ama alevi biri ateistse "bunlar hep böyle zındık zaten" olur.
benim aklıma gelenler bunlar...

cahillik iste,

alevi degilim ve en samimi arkadaslarimdan biri alevi.

daha cok, egitim seviyesi dusuk bazi cevrelerde onyargi var,
"onlar alevi ama",
"x aleviymis"

aleviyse alevi ne olur ki?

iste bunu degistirmeyi basarirsa bu memleket (nasil olur bilmiyorum ama zamanla azalarak bitecek) o zaman bu kadar ayrimcilik, sag/sol kavgasi falan kalmayacak

tarihsel olarak bakıldığında ii. beyazıd döneminde dönemin şii iranı(safevi şah ismail) etkisinde aleviler anadoluda birçok ayaklanma çıkardı. kızılbaş olarak da anılırlar ancak bu bir hakaret değil terimdir. ii. beyazıd'ın oğlu yavuz sultan selim döneminde bu ayaklanmalar kanlı bir şekilde bastırıldı ve ondan sonra aleviler tarih sahnesinden 300 yıl boyunca silindi. daha doğrusu kendilerini gizlediler.

köksel olarak bu mezhep çatışması nedeniyle gelen bir nefret olduğunu düşünüyorum. gerçi cumhuriyet dönemindeki sonraki ilişkiler hakkında hiçbir fikrim yok.

kısaca saçma sapan ve nedensiz bir nefret olmakla beraber bu insanlık dışı duyguların hala var olması çok üzücü. ülkede var olan, farklı kesimleri aşağılama, dışlama duygusunun ağır basması da bir neden olarak verilebilir.

insanların çoğunlukla ellerinde olmayan şeyler yüzünden onları sevmeyen insanlar tek kelimeyle hastadır.

yüzyılladır anadolu gibi büyük bir toprak parçasını yönetmek için aynı günümüzde olduğu için başkalaştırma, halkları bölme yöntemlerinin getirdiği sonuçlar. halklar birleşmesin, yönetmek kolay olsun diye oraya bi adam yerleştir buraya başka görüşlü bi adam yerleştir, bi yerden isyan çıksın herkesi orya düşman edelim, dışarıda düşman yoksa içeride ortak bi düşman bulup dikkatleri oraya yöneltelim falan filan. sanırım alevilerin daha özgürlükçü ve barışçıl felsefeleri de yönetimlerin gözünü korkutmuş olabilir. tabi yüzyılların getirdiği bu bağnazlıkla hala insanların aklında alevi kötüdür, ermeni kötüdür falan filan, bir çoğu bilmeden, bilgisi ve fikri olmadan yapar çünkü çocukluktan beri öyle işlenmiştir beynine.

geçmişlerinde bir süreliğine kendini ifade etme fırsatının elinden alınmış olması da olabilir.

etkisi büyük tabi ama bu herkesin hemen anlayamayacağı çok karmaşık bir nedenler zincirini içerir.

isohunt

extratorrent

h33t.com

publichd

gibi değil aynısı :) katmirror.com

otobüsle mi gideceksiniz? bornova metro durağının karşısındaki kapıdan girince sol tarafta kalıyor.

Tıp ın orada mı? Ben diğer tarafında kalıyor sandım.. Tam olarak bornova metronun foruma giden kısımlarında falan mı kalıyor?

al gitsin. tamamı doğru bilgi olsa dahi yöntemi yanlış bir kitap. (ki çoğu çarpıtma)

kafasını kullanan insan er geç doğru olana erişir.
kullanmayana da hangi kitapla takviye yapsan fayda sağlamaz.
bence alıp imha etmen bişeyi değiştirmez o yüzden, sinirini geçirir sadece.

Al onu al al al.

Kütüphanede duran çocuklara söyleyin. Nedir bu, kaldırın, çoluğun çocuğun beynini zehirleyecek diye. Siz de kendiniz başka kitap alıverin.

Kütüphanede duran arkadaşla konuşmayı deneyim ama ilgilenmedi hiç.

Eee, yarın bir günde başka biri kendisine göre yanlış olan bir başka kitabı kaldırmaya karar verirse ne olacak?

@Efre: Ben de işin orasındayım ama Harun Yahya'nın kitabı veya yapmaya çalıştığı şey bana göre yanlış değil, direkt yalan. O kısmı ne yapacağız?

Yahu neyin tartışması? Bunu tartışmaya açmayıp gündem bile yapmadan alıp götürmen gerekiyordu kitabı. Gezi Parkı mücadelesi meslek insanlarının bilimsel, akademik argümanlarla karşı çıkması ile başladı. Öyle saçma sapan kitaplar direnişin ruhuna aykırı. Fikir yazısı veya değerli makalelerden falan oluşmuyor. Ne bileyim Adam Smith falan olsaydı mesela yok ya alma derdim, sevmesem de. Çocuklara Serdar Ortaç dinletmemek gibi bir şey bu yani.

sana göre yalan olabilir, farketmez.

Naziler gibi "yalan kitapları" yakmak atmak çözüm değil, ki o zaman onların "genetik üstünlük" teorisi ABD dahil çoğu ülkede üzücü bir gerçek olarak kabul ediliyordu.


Yapacağınız şey kendi fikrinizi mantıklı ve deneysel yoldan açıklayan bir kitap bulup yanına koymak.

yoksa herkes kendince yalan olan bir şeyi atmaya kalksa ohoo.

ki o kitapları okuyanda yok boşa dert ediyorsun

Bence hala "sana göre" kısmında hatalısın. Elbette çoğu durumda o geçerli ama bu adamın bu kitabı "bana göre yanlış" değil. Neyse...

körler sağırlar birbirini ağırlar şeklinde oluyor; gezi parkındakilerin yazar gazeteci vb. attığı twitlere göre sorulduğu falan yok.
danışıklı dövüş de denebilir.
maksat meseleye tam hakim olmayan insanlarda medyayı da kullanarak "konuştuk anlaştık" algısı yaratmak.

Hulya avsar kendi kendine gorusme talebinde bulundu. Necati sasmaz nasil oldu nerden kaynadi hicbir fikrim yok

kafalarına göre seçip çağırıyorlar.. alakalı birini çağırsalar ne olacak hem? maksat şov yapmak.

hulya kendisi talep etti. basbakanin da kabul edecegi varmis etti gorustuler. olabilir. herkes hulyaya mi kaldik diyor ama kadin talep etti ve gorustu.

necati ve hasan da muhtemelen kendileri talep etmis olabilir.

bir de bunlardan once taksim platformu (15-15 kisi) gorustu onlari da muhtemelen parkta direnisciler sectiler. onlar dunku gorusme sonrasinda aciklamayi yarin (bugun icin) yapacagiz dediler. ama aciklama yapildi mi bilmiyorum. bilen varsa link verse iyi olur

eğer açık olan kitap sayfası içindekiler kısmıysa sol özgürlükçü/romantik bir şairin şiir kitabı olmalı. Bana öyle gibi geldi isimlerden.
Mail adresine yazıp da sorabilirsiniz, cevap veriri herhalde arkadaş.

www.kitapyurdu.com

olursa yazar ve paylaşırım.

gayet güzel bir fikir ancak muhatabımız "başımızda sosyal medya denen bir bela var" diyen ve yine de sosyal medyayı kullananbir zihniyet. En kötü ihtimali düşünüp hiçbir somut sonuca ulaltırmasa bile "bakın kaç kişiyiz burdayız" demek adına işe yarayacaktır. Çünkü bu meydanların aksine ilinde/ülkesinde destek eylemi olmadığı, askerde olduğu vs. Sebeplerle aktif destek veremeynlerin de dahil olabileceği bi sistem olur.
Yazılım işlerinden pek anlamıyorum ama kişi sayısını ölçen (site/tık sayaçları oluyor ya) bir aparat da güzel olabilir ek olarak.

Sayaç aparatı, + ve - oyların sayısı vs. sayıları kullanalım gerçekten. Sürekli bir çoğunluk - azınlık geyiği yapılıyor ama o kadar da az değiliz bence.

azınlık geyiği bir psikolojik savaş taktiğinden fazlası değil.
Bir de talepler aynı sözlük formatı gibi belirlenen bir sisteme oturtularak kullanıcılar/katılımcılar tarafından da belirlenebilse manidar olabilir. Sözlükte başlık açıyoruz ya, orada da talep açılabilsin mesela; altında fikirler. Altına yorum olursa iyice forum sitlerine döner ama o olmadan da belli sınırlamalar dahilinde talepleri ekleyebilmeli katılımcılar.

Güzel bir fikir ama sahte kimliklerle girilebilir. Reel bir sonuç çıkmayabilir. Twitter da açılan sahte hesapları işaret etmek isterim bu noktada. Öte yandan meclistekiler bu istekleri yerine getirme noktasında zayıf bir tutum sergileyecektir. Binlerce bahane yaratabilirler. Bu da meclisin düşmesi, gerçek ve adil bir seçim sisteminin yürürlüğe girmesi ve yepyeni siyasal oluşumlarla ideolojilerden arınmış bağımsız ve tek görevi halka hizmet olan politik organların oluşması sağlanması sonuçlarının ortaya çıkması gerek. çünkü bu hükumet ya da meclis kendi menfaatleri doğrultusunda şimdi verdiklerini sonra geri almayacaklar kanaati yok bende. aynı tas aynı hamam başa dönmeyelim.

Arkadaşlar öncelikle belirtmek isterim ki bir meslektaşımla beraber yazdık dün akşam bunu :) Hozzt.com üzerinde host edeceğiz sanırım

@galahares: Haklısın, captcha koyuyoruz talep submit ekranına, botlar elenir en azından orada :) Kolektif oluşturup sıraladığımız ve arkasında durduğumuz böyle bir liste, hareketin toplamda inşa ettiği barikata bir tuğla daha koyacaktır. Öte yandan dedikleriniz tamamıyla doğru. Biraz umut fakirin ekmeği tadında bir durum var artık burada :) eğer çok trollenirse çok da gündeme de gelir bir yandan. Yine beraber kararlaştıracağımız bir takım önlemler alırız o zaman.

Dip not: Ak Parti Gençlik bültenine bakın lütfen. Resmen "Trollük çalışmalarına hız verin" yazıyor içinde olacak şey değil :)

bankaları kapatıp(veya işleyiş düzenine düzenleme) faizi yasaklar ve gelir adaletsizliğini çözmeye uğraşırsa. Tabi tanıdğımız tayyip bunu asla yapmaz. Banka ve faiz meselesi konusunda düşüncem de şundan kaynaklanıyor:"faizin her türlüsü haramdır."
Diğer her şey insanlara bağlı olan şeyler, eşcinsel evliliği serbest bırakabilir bir devlet ancak bu konudaki toplumsal baskı ve insanların olaya "vay ucubeler" şeklindeki bakışı değişmedikçe bişey değiştirmez bu. İçki, sokakta elele yürümek, öpüşmek... Gibi durumlar için de aynısı geçerli.

yolu yok adamım

itiraf etse verebilirim.

yani sizi kandırdıgım müslümanlık, din şu bu ile yakından uzaktan alakam yok
zaten ben o uydurma din denen şeye inansam önce kendim çalıp çırpmam, yetim hakkı yemem.

Din min yalan, ben de sikebildigim kadarı ile sikiyorum.
İran olana kadar da baskılara devam edecegim, işinize gelirse

derse, en azından dogru söylüyor diye belki verebilirim oyumu.

meclisi, bakanları sağdan soldan toplama değil de alanlarının uzmanı olmuş bilim insanlarını getirmeye çabalasa, kendinin cemaatin değil de ülkenin çıkarı için adımlar atsa mesela.

sikseler vermem o derece. bugüne kadar yaptıklarını bir çırpıda silip atacak bir şey yapacak durumda değil hele o kadar ölen insanın üstünde kanı varken.

salaklık nasıl bir kelimedir yahu? bilinçsizlik olabilir.

bazıları salaklık, bazıları kasıtlı. bazıları da provokatörlük.
örneğin dün bir chp milletvekilinin "erdoğna kitle katliamı yapın emri verdi" diyerek attığı tweet i ise bir kapsama sokamadım şahsen.

ikisi de olabilir. Tamamen kişiye göre değişen bişey. Salaklık değil de boş bulunmak, farkındalıksızlık, bilinçsizlik demek daha doğru. Bir de insanların çoğu işine gelen veya olmasını istediği şeye ulaştıran şeylere daha kolay inanır. Bunun da etkisi var.
6 polisin intiharı doğru diye biliyorum, ancak sebebi belirsiz; emniyet sen açıklamıştı. Hayvanlara doğrudan biber gazı sıkan polis var mı bilmiyorum ama bu yüzden kör olan, zarar gören bir sürü hayvan var. Tecavüz girişimi olup engellendiğini de duymuştum bizzat kendisi şahit olmuş bir arkadaşımdan.

sevdiği yiyecekleri koyup bekle,belki kandırabilirsin.

sevdiği mama varsa koyun yaklaşınca üzerine cibinlik atın? (bilemedim şimdi)

donerse senindir, donmezse hic senin olmamistir

Kediler çok meraklı olduklarından kutu, torba gibi birşeyleri yakınına bırakın. İlla merakından içine girer oturur. Belki bu şekilde yakalayabilirsiniz.

ip, yumak, küçük ışıklar oluyor ya noktasal onlardan (adını unuttum) kullanarak oylasın biriniz, diğeriniz de sesssizce yaklaşıp yaklayabilir.

kediye neden tasma takıp kafeste tutuyorsunuz anlamadım.

Köpek olsa öyle yapmazdı. Nankör onlar

Kediye tasma takıp kutusunda gezdirmiyoruz. Ev kedisi, dolaştırmak için tasmasını takıp bahçeye çıkarttık, tasmasından kurtuldu. Diğer evden kutusunu alıp getirdik yakalamak için ki eve götürelim diye.

tavşan tuzağı denilen tuzak türü de işe yarayabilir son çare olarak.

lazer pointer diyorum başka bir şey demiyorum.

evin bahçesini yan yatır.

Önce ikinci soruyu cevaplayayım: Evet, mallar.

İlki hakkında bir fikrim yok :(

(bkz: 13 haziran 2013 danıştay başkanı açıklaması)
Haber: m2.milliyet.com.tr

1. Sorunun cevabı ise halkı kandırıp "bakın sandıktan çıktı ama yine de kabul etmiyolar" ya da " demokrasi istediler ama sandığı kabul etmediler, kötü niyetli bunlar darbeci bunlar terörist bunlar" algısı yaratmak geziciler ile ilgili; daha doğrusu bu algıyı kuvvetlendirmek.

buyrunuz
www.hepsiburada.com

gittigidiyor, hepsiburada gibi sitelerde fiyat aralığı araması yapabilirsin bütçene göre.
Marka farketmeksizin toneri ucuza doldurulabilen bir lazer yazıcı al derim ben. Ona da biraz internet araştırmasıyla, ya da vatan, teknosa gibi mağazlara alıcı gibi gidip olayı satış danışmanlarına anlatarak karar verebilirsin.

Hp Deskjet 2060 modelini tavsiye ederim. Yazıcı, Fotokopi, Tarama özelliğini birlikte sunuyor. Fiyatıda en uygunlardan. 80-90 civarı diye hatırlıyorum. Yalnız benim bunu alma nedenim doldurma kartuşa uyuz olmam ve şuan piyasadaki en ucuz kartuşa sahip olması. 704 nolu siyah ve renkli iki tip kartuşu var ve fiyatı 20 tl. yani gidip doldurma falan uğraşmana gerek kalmıyor.

bazılarında olmuyor, olsa da üzerine uymama ihtimali de var. Nolur nolmaz götür bence.

Genelde oluyor ama götürme şansınız varsa götürün bence, sonuçta varsa bile bir tane vardır, bedeni olmaz, rengini sevmezsiniz vs. riske girmemek lazım..

Auguste Comte ve durkheim öneririm

@female: Hepsini anlatan bir kaynak arayışındayız, tek tek okumakla olmayacak.
Daha doğrusu tümdengelim yoluyla detaya inmek istiyoruz.

"abdullah dinçkol- sosyoloji" diye bi kitap var elimde. Ana hatlarla ele almış birçok şeyi, istediğin böyle bişeyse eğer.

bauman.

hier kommt die sonne +1

anthony giddens gayet iyi.

olur. ayrıca 4 GB altı ram var ise x64 kurayım demeyin.

ultimate in özelliklerini kullanmayacaksa böyle bişey yapmasının anlamı yok.
aynı bilgisayarda önce ultimate ve enterprise; sonra professionla kullandım. çok fazla olmasa da performans düşüşü olabiliyor. ultimate ve startert arasında ne derece değşiklik olur bilemiyorum.

ben de düşük özellikli bir toshibaya win 7 yükledim. önce starter yükledim kasmayınca ultimate yükledim lakin aygıt yöneticisinde video denetleyicisi diye bir driver eksik kalıyor her ikisinde de, biraz araştırdım aero denen bir özellikle ilgiliymiş ama eksikliğini hissetmedim şimdiye dek.

edit: ultimate yükledikten sonra ram yükselttim.

İis mi kullanacan sql service mi kurucan ne yapmak istiyorsun da ultimate olsun diyorsun

starter kuracağına lite win 7 die arama yap bak beğendiğini kur ama starter kurma vaktine yazık.

doğa tutkunuyum demişsin, kendin yapsan? Dut veya incir ağacı biçilmiş kaftan bana kalırsa sapan için. Serum lastiği ve eski bir ayakkabıdan parça işini görür. Fişlenme kısmını bilemiyorum.

platon-devlet

s1306.hizliresim.com
başlığa dikkat!

george orwell, jean baudrillard, jean paul sartre, roger garaudy, albert camus, ali şeriati, adolf hitler - mein kampf, pyotr alekseyeviç kropotkin, paulo coelho, gündüz vassaf, nietzsche kitapları. Aklıma başkaları gelirse editlerim.

karl max - das kapital
adam smith - milletlerin zenginliği
emre kongar - 21.yy'da türkiye
george orwell - hayvan çiftliği, 1984
nutuk - m.kemal

erasmus-deliliğe övgü
alaeddin şenel-siyasi düşünceler tarihi
oral sander-siyasi tarih
george orwell-1984
freud-totem ve tabu

şimdilik aklıma gelenler bunlar. hukuk 1. sınıf öğrencisiyim, okuyup ekmeğini yediklerim ya da "keşke geçen sene bu kitaplar elime geçseydi" dediklerim var içinde.

(bkz: baykuş imparatorluğu)
oku da iki ay kendine geleme emi.

düt:hukuk olmasa da siyaset kategorisinde sayabilirim.

ben gözlükle de lens varken de bir koruma olmadan deli gibi biber gazına maruz kaldım ikisinin bir farkı yoktu. lens üzerine deniz gözlüğü en mantıklısı..

edgar davids'in gözlükleri gibi bir gözlük edinmek veya lens üzerine deniz gözlüğü.

Yüzünüze tamamen yapışan bir deniz gözlüğü ve eczaneden 30 tanesini -yanlış hatırlıyor olabilirim ama- 10-15 lira gibi bir fiyata alabileceğiniz göz damlası etkili olacaktır. Gaza maruz kalma ihtimalinizden iki saat ile bir saat önce ve gazdan sonra yarımşar saat aralarla damlatmanız oldukça iyi geliyor.

Hayır, gerek yok. Gidip yenisini çıkartın hemen.

bulunduğunuz ilçenin kaymakamlığına gidip küçük bir ücret karşılığında çıkarttırın. gazete ilanına gerek yok.

kayıpsa 70 veya 80 tl para ödüyorsunuz. kardeşimin nüfus cüzdanını kayboldu sanıp yenisini çıkardık daha sonra evden çıktı ama iş işten geçmişti. ilan vermenize gerek yok...

emin değilim ama kayboldu yerine yandı veya denize düştü tarzı bir şey söyleyince ceza ödememe ihtimali oluyormuş.

@The_Lollok 16 aylık bebek için öyle olabilir belki ama bir yetişkin kaybedip bunu yaparsa başına bela alabilir. Çünkü yenisi çıkarılana kadar eski kaybolanının hükümsüz olduğuna dair kayıt tutuluyor ve böylece dolandırıcılık vs. Önlenmiş oluyor; diye biliyorum.

yapmaya çalışırım.

Kendini gözlemlemekten bahsediyorsak ben bunu çocukluğumdan beri yapıyorum bilinçli veya bilinçsiz, ama objektif olduğunu hiç sanmıyorum. Hatta yıllardır hep "acaba bu meret benim davranışlarımın dürüstlüğünü etkiliyor mu?" diye kendi kendime düşünüp duruyorum. Çok yüzeysel anlattım, zaten bu durumu pek anlatmayı beceremiyorum ama eğer merak edersen uzun uzun anlatırım bir ara özelden.

ben cokca yaparim bunu.

kendime yapabiliyorum. cok elestiririm kendimi.

peki eleştirdiğiniz yönlerinizi törpüleyebiliyo musunuz?

kendimi bildim bileli yaparım. empatik olmak lazım

düşünmeye vakit bulduğmda yakın zamanda yaptıklarımı, uzak bir yerden kendimi dürbün tipi bir şeyle izliyormuşçasına gözümün önüne getirmeye çalışırım, "ne yapıyorum, ne işe yarıyorum?" diye düşünmeye. Yanlışlarını görüp kendini değiştirmek istediğin sürece işe yarıyor.

tam benlik soru. son 2 senedir falan sürekli yaptığım bir şey bu. bambaşka bir insan olmamı sağladı diyebilirim. bu farkındalığa ilk ne zaman ulaştım bilmiyorum ama sahip olduğum kişilikten memnun olmadığı fark ettim ve kendimi değiştirmeye karar vermiştim. insanları gözlemledim, olumlu taraflarına kapmaya çalıştım, hala da çalışıyorum. kendi kendinin psikologu oluyorsun bir nevi.