nautilusda giriş katında var. bimeksin çaprazında

asmalimescittede vardi bi tane galiba. bir adette tunele dogru istiklal caddesi uzerinde animsiyorum sanki solda.

galiba bu dediklerim sunlar.

www.lushturkey.com
www.sabunum.com

cevahirde var, taksimde istiklalde top şeklinde eriyen güzel güzel köpüğümsü sabunları olan bi yer var adını unuttum tabi.

bakırköyde capacity de vardi sanirsam

@ilse: o sabuncunun adi lush.

istiklal, metrocity, kanyon, istinye park

lush'lardan bir tane de bağdat caddesinde var. ayrıca soap stroy diye bir zincir daha var ki bir şubesi kadıköy tepe nautilus'ta. ama en güzeli lush. istiklal'de ada kitabevi'ni geçince.

durum hakkinda pek bir bilgim yok, zira benim kedim daha 5 aylik. fakat dostum capslar kurbaga olmus bi el at istersen.

işemeden ziyade koku bırakıyor olsa gerek, geçiyor o
huysuzluk şansına, benimki daha sakin ama huysuz oldu.

kısırlaştırma karşıtları var ama ben evde beslenen ve doğal ortamdan zaten kopraılmış hayvan için de sahibi için de kısırlaştırmanın iyi olduğunu düşünüyorum. yalnız kısırlaştırdıktan sonra mamasına dikkat edin, premium mamalar dışında mama kullanmayın.

şimdi kısırlaştırmanın pek çok avantajı var.
aslında hiç kızgınlık dönemine girmeden kısırlaştırsaydınız huysuzluğu öğrenmeksizin devam edebilirdi hayatına.
kısırlaştırmadığınız kediye eş bulmak zorundasınız. sanılanın aksine de kediler sadece martta azmıyor. yılda 3-4 kere çiftleşmek istiyor. özellikle erkek kedilerde bu rakam cinse ve yaşa göre artabiliyor. eğer eve sürekli yeni dişi getirmeyecekseniz (ki getirdiğiniz dişiyi de beğenme garantisi yok) dışarı çıkartmak zorundasınız. dışarısı da tehlikelerle dolu. arabalar, cani insanlar, köpekler, diğer kediler vs. çiftleşsin diye bıraktığınız kediniz, gözünü kaybetmiş olarak bile gelebilir eve. bu nedenle kısırlaştırmanızı tavsiye ederim.

bizim kedi isese iyi, firsat buldukca oraya buraya siciyor.

mama aldigimiz yerde cok iyi bi kadin var, ona sorduk, kisirlastirinca gecer, azginliktan dedi.

ama kisirlastirmak da ne kadar dogru ya da dogru mu diye simdilik erteledik. ama bi kere milli edip sonra kisirlastirmak dusunulebilir. milli olmak haktir. gerci kedi o tadi aldiktan sonra kisirlastirmak da zalimlik olur:P

Erkek kedimi aralık ayında kısırlaştırdım. Evde biri kısır iki dişi kedi ile birlikte yaşıyor. Ortalığa işeme veya koku bırakma gibi bir durumu yok. Kedinin bedenine müdahale etmenin etik olmadığını düşünüyorum fakat hem kendi sağlığı hem de evin hijyeni açısından erkek kedilerin kısırlaşması gerektiğine inanıyorum.

Dişi kedimle çiftleşmek için eve gelen erkek kedi benim dişi kedi kaçtıkça sinire bağlamıştı ve evde işemediği nokta bırakmamıştı. Ayakkabılarımın içine bile işedi. Bununla başa çıkabilmek için ya kedinizi dışarı salacaksınız ya da kısırlaştıracaksınız.

kediniz dünya güzeliymiş ama kusura bakmayın, kedi besleyip de nası bunları bilmiyosunuz, biraz şaşırdım.

erkek kedi tabi ki çiftleşme döneminde her yere işer. bölgesini işaretlemek, etraftaki dişileri diğer erkeklere kaptırmamak ve onları kendi kokusuna çekmek vs gibi içgüdüsel amaçları var hayvanın.
teorik olarak tabi ki kısırlaştırınca bu çiftleşme davranışlarında değişiklik olur ama kedinin karakterine de bağlı. benim kısırlaştırılmış yetişkin erkek kedim bugüne kadar evin hiç biyerine işemedi. kısırlaştırılmamış bi yetişkin erkek kedim vardı bi dönem, o her yere işerdi. bir de erkek kediler sırf idrar değil özel bir sıvı fışkırtırlar koku salmak için. asıl keskin kokan budur. genelde fark etmezsiniz ama bu spreyi her yere yayarlar. yani kedi sahibi olmanın abc si bunlar. azan hayvan işer, bu budur.

erkek kedi kısırlaştırıldıktan sonra nadiren çiftleşme eğilimi gösterir. içgüdüsünü kaybetmeyip çiftleşmeye çalışan oluyor, sizin kediniz de yetişkinse belki kısırlaştırmadan sonra yine dişi kedilere yanaşabilir ama erken yaşta kısırlaştırılmış bi kedi bunu yapmaz genelde.

kısırlaştırmaya belli ki bu güne dek inanmamışsınız ama kısırlaştırma insanların sandığı gibi kediler başımızı şişirmesin diye yapılan bir şey değil.
kediniz dışarı çıkıyorsa dişileri hamile bırakacak ve sokakta beslenemeyip ölen nesiller doğmaya devam edecek.
çıkmıyorsa da sorun bitmiyor.
o zaman da; azıp azıp tatmin olamayan, asabi, mutsuz bi hayvan var elde. sonuçta hayvanın tatmin etmesine izin veremediğimiz duyguları taşımasına müsaade etmek asıl pek etik değil..
sağlık açısından da tavsiye edildiğini belirtmeliyim ayrıca. kısırlaştırılmamış bir erkek kedinin testislerinde tümör oluşma ihtimali, kısırlaştırılmış bir kediye oranla çok daha fazladır.

Yahu ne etiği. Bu kediyi dışarı salıp çiftleştmesini mi sağlayacaksınız? Hem x yapmasın diye ayağını, kulağını kesmek gibi bir şey değilki bu. Bence doğal ortamından ayırmak ne kadar etikse kısırlaştırmakta o kadar etik olur (doğal ortam ne lan. sokak alt tarafı ehuehu)

neyse. arkadaşımın kedisi var. onu kısırlaştırdılar birkaç ay önce. evet işemiyor sağa sola. işe yarıyor yani.

cevap olmayacak ama daha henüz saç düzleştiricisi kullanıp da bi süre sonra saçım yandı, eskisi gibi değil artık ühüü diyen hatun duymadım, görmedim. yeniden düşünseniz mi?

internette biraz araştırınca bir çok kişinin aynı şeyden şikayetçi olduğunu gördüm, fakat öyle çok aşırı ihticayı olacağını sanmıyorum. hani saçlarını o derece yıpratacak kadar çok kullanmaz diye düşünüyorum.

rowenta lissima daha iyi sanırım birçoğundan en azından benim işime yaramıştı

öncelikle sevgilinizin saç tipi de önemli. çok mu kıvırcık mesela ya da boyalı mı ? boyalıysa buharlı modeller var, çok kıvırcıksa ısı derecesi yüksek ve tek çekişte düzleştirme sağlayan modeller var. ve kesinlikle ürünü denemeden almayın. deneme imkanlarının olduğu yerlere gidin.
önereceğim marka ise remington' dur.
www.tr.remington-europe.com
buradan girip modellere bakılabilir. ama ben avokado yağlısını ya da kumaş kaplısını öneririm. =)

bende adı babyliss nano pro230 wet and dry, gibi olan bir düzleştirici var, getirince 230 dereceye, ne elektriklenme kalıyor ne dalgalanma, direk düzleşiyor saçlar ama çok sık kullanmak zararlı tabi.
siz de özellikle sıcaklık ayarı olan bir ürün alın, sevgiliniz deneye deneye bulur saçlarına uygun sıcaklığı zaten.

Rowenta Lissima'nın işe yaradığını duymadım şahsen. Dalgalı saçlı biri olarak bende etkidsi 0'dı. Braun'unki güzeldi: www.braun.com .

ben de dalgalı/kıvırcık arası bir saçla, rowenta'nın ultima-elite model look diye bir düzleştiricisini kullanıyorum. çok memnunum. "cetvelle düz çizgi çizemeyen" bir el becerisine sahip olarak, bunu çok rahat kullanıyorum. kesinlikle tavsiye ederim.

philips (salon straight control yazıyor bir de)

ısı ayarı var bunun, dikkat edip saç tipine göre de ayarlayanda saçları yakmıyor hiç, güzelcene dümdüz yapıyor. hatta ben ıslakken de kullanıyorum yüksek ısıyla, kurutuyor bilem.

ben de philips kullanıyorum. yıllardır saçıma hiç bi zarar gelmedi.

evet. gözlükle küçük görürsünüz. lensle ve sağlıklı gözle normal. nasıl fark etmediniz yahu bunca yıl gözlük takıp?

nerden biliim abi miyoptum zaten gözlüğü çıkarınca büyük görmem normaldi.

benim bildiğim lazer ameliyatından sonra bir süre ekstra detaylı görüyorsunuz etrafınızı. kartal gibi.

miyop buyuk gostermez; bulanik gosterir. gozluk kucuk gosterir. su anda gordugunuz normal. alisin ve tadini cikarin.

Arada söylede fazla söyleme hacım.

çok basit anlatmaya çalışacağım.

başlarda 0 dan başlar yavaş yavaş 1 e ilerlersin. 0 ile 1 arası süreçte yavaş yavaş alışır normal karşılamaya başlar.. bu böle baya bi zaman alır ama.. sonra senin 1 den 2 ye geçmen gerekir artık övgüde poh poh da.. yanisi az az söyle sen en iyisi.. ama etkili söyle..

kadınlara ne kadar ilgi alaka övgü vb gösteriseniz ilerleyen zamanlarda o artmasa bile aynı kalmasını istiyorlar.

altını çiziyorum bak; artmasa bile baştaki gibi kalsın.

bu durumda sen ufaktan başla.. öle hergün ölüyorum bitiyorum şölesin de bölesin de dersen zaten o da seni çantada keklik görür.. cool ol, yolun açılır.. ama fazla da kasma be bi yandan.. içinden geldi mi tutma sakın çünkü en içten söylenmiş sıcacık bir güzel sözden daha öte ne olabilir? "yemişim stratejiyi" diyorsun bi yerden sonra :)

iyi şanslar, mutluluklar..

ilk dönemlerde güzellik-hoşluk-gözler falan diyen adamdan kaçarım ben. bendeki gözlerin çok daha güzeli başkasında var sonuçta. güzel olduğunu, insan anca flört ciddi bir noktaya geldiği zaman duymak istiyor. çünkü o zaman güzellik de giriyor devreye. başka bir deyişle, "sana o kadar aşığım ki, dünyanın en güzel kadını bence sensin" anlamına geliyor o aşamada söylenen sözler. başta söyleyince, hiç inandırıcı değil. hoş da değil. ha, takıldığınız kız ugg giyen, saçlar civciv sarısı, suratta bir kilo makyajla gezen biriyse, böyle sözler isteyebilir, o ayrı.

farklı olmanız bir kadının ilgisini çekebilir. kadının farklı yönlerini keşfetmeniz ve "işte bu yönlerin yüzünden seni seviyorum" demeniz süper olur. hatta bak sen kendin demişsin, 10 yıldır bu kadını bekledim diye. bunu de ona. hayır, neden plan kuruyorsunuz bunu da anlamıyorum ki. kendini kasma. 10 yıldır ondan hoşlanıyorsan, bunu de. ne o öyle güzelsin, gözlerin şöyle falan.. biri 10 yıl beklenirse, illaki çıkar zaten. hiçbi şey olmasa, göz hakkı var artık.

cevabın sonuna doğru saçmaladım gibi sanki..

bak biraz sert olacak belki ama yanlış anlama izah durumundan. şimdi şöyle sen bu hatun kişiyle ciddi bir şeyler düşünüyon sanırsam ( yoksa kimse kimseye çakmak için 10 yıl beklemez lan ) hal böyle olunca sen neden rol kesip knde pozisyonları arıyonki kendin ol ya kastırma yardır ha nasıl yardır biraz daha fazla zaman geçirmeye bak gez dolaş zaten o tür durumda konuşacaksınız etkileşim olur ( ağzın laf yapıyor dimi hacı ) kıvılcımlaşma bir kaynama ısı devinimi olur. yani sana gelecekse olduğun haline gelsin sonra kızı dumur etme lan. çok güzelsin daşsın falan sonra sen bunları hedef amacı ile söylersen sonra bırakacan söylemeyi çünkü hedefin taa içine girmiş olacaksın. o da dumurgül olacak tripgül olacak kan doğrayacak güzelim sevginin içine yaa....
neyse al sana taktik: bir süre yazıl sonra hiiiiiç sikleme o gelir. alayı böle la.
lovemyself göz hakkı denen olay doğrumu yoksa saçmaladınmı hangisine kanaat getireyim.
bunların

fiziksel özelliklerim dışında bişeye değinmeyen adamın etrafında bile bulunmak istemem. siz de zaten kişiliği hakkında bişey bilmiyomuşsunuz kadının. yani kadın da bunun farkındadır. dolayısıyla direkt, dış görünüşüne vurulmuş, gerisini de sallamayan adam pozisyonunda olursunuz. karpuz seçme aktivitesine kayıyor olay bu noktada. ben beni tanımayan bi erkeğin benden hoşlandığını söylemesine de sinir olurum mesela. bence çok itici bunlar.

olm kadını korkutma sakın. 10 senedir ıncığını cıncığını öğrenmişsin ama o seni tanımıyorsa bu sakatlık çıkartır başına. çaktırmaman lazım. sürekli iltifat halinde olmak, tepene "ben senden hoşlanıyom" yazan ışıklı mışıklı tabela asmaya benzer. rahat ol, sakin ol, kendine güvenli ol. 10 sene beklemişsin, niye bekledin onca zaman? kaybedecek bir şeyin yok. ya yanlış bi şey söylersem, ya ters bi hareket yaparsam vs. diye diye yanlış şeyler söylersin, yanlış yerlerde durursun, ters hareketler yaparsın. korkmak, özellikle kaybetmekten korkmak, kaybetmene sebep olur. geleceği bilmiyorsun. biliyormuş gibi davranma.

uydurmadın aynı hikayeyi kıa bir zaman önce bende okuduğumu hatırlıyorum.

edit: dilenci berber allah diye googledan arattırdım ilk sırada çıktı.
(bkz: aramaya inanmak)
www.ilahi-tr.org

sözlükte allah başlığına gidip sağdaki başlık içinde ara kutucuğuna "berber" yazarak bahsettiğin entry'i bulabilirsin.

rica ederim.

karmarulez; teşekkürler hocam.aradığım hikaye buydu.

emraah : sanada teşekkürler dostum.bu arama yöntemini ilk defa senin sayende öğrenmiş oldum.tekrar tşkler.

dirtyfrank : evet çok güzel dediğim hikâye bu.eğer duyurumu iyi okumuş olsaydın.
"cevap olarak pek tatmin edici değil fakat, hayatın birçok alanında hatırlanıp ders alınacak nitelikteydi" kısmınıda görebilirdin..gerçi tekrar okuyunca sanada hak vermediim değil,okuyunca bende, "bu ne yaa" dedim...neyse dediğim gibi, hikayesi çok güzel.din,diyanet değilde, insanları inandırma kaygısı olmayan başka alanlarda kullanılırsa çok güzel bir etki uyandırabilir..umarım bi tek ben böyle düşünmüyorumdur.

elimde olmadan yazma ihtiyacı duydum, hikayede korkunç mantık hatası var yahu.

allah tüm evrenden sorumlu varlık.
dolayısıyla evrendeki herşeyin iyi veya kötü durumunun sorumlusu yetkili kişi.

berber saç sakal kesen varlık.
ancak berber evrendeki herkesin saç sakalından sorumlu değil.
yalnızca ona başvuranların saç sakalından sorumlu.

dolayısıyla; "kötü durumda insan var, yani allah yok" tezi eşit değildir "sakallı insan var yani berber yok" tezi.

superheroines deniyor onlara. şu da listesi:

en.wikipedia.org

valla hicbirini bilmiyosan bile she-ra nasil unutulur??? :(

elektra
red sonja
X hatunlar jean grey,rogue,storm

tanya

batgirl vardı...

nası yazılmamış hayret (bkz: zeyna)

catwoman, batgirl, she-ra, x-men kadınları hatta elektra vs hepsi de asıl erkek karakterden sonra çıkmış kahramanlardır. yani yine sidekicklik müessesesi söz konusudur.
zeyna buna istisna olabilir belki izlemedim hiç ama o da diğerleri ayarında bi karakter diil zaten. gündüz kuşağı tv karakteri. var bikaç tane tabi, ne biliyim witchblade filan var ama spider-man, superman ayarında kadın kahraman yok.

o ne bicim soru oyle :) sultanahmette tuvalete mi yapistiracakmis.


tiny/little/small ..., big/large/great/huge ... TL.

verilen hizmetin ne olduguna gore degisir.

"atomic .., massive.. tl"? :)

pee poo olmasın ahaha

küçük urinating

e "number one/number two" diye geçer ingilizcede o olay... olmaz mı?

dogru cevap: "cevirilemez" olacakti! oh shit, [or pee ?]...

dövelim ? gerçekten ? adam olur ?

yatağa bağlatıp ayağına tuz basın bir keçi getirip yalatın.

başka ne yapabilirim adam olması için?

kendi kafasina göre hareket ediyorsa istedigin kadar konus fayda etmez.

1) ya takinacaginiz tavirla duzelecek (sabir cok onemli!)
2) ya kendisini duvara carpmis gibi yapacak bir olya sokacaksiniz, yani hic beklemedigi bi sey olacak, cok sasiracak, ulan ne dusunduk ne oldu diyecek. dumura ugrayacak harbiden de.
3) ya da gercekten de ciddi ciddi dovecen, kulaga kotu geliyor ama gercekten de bazilari icin en hizli ve kesin cozum, bildigin istiyor adam yani.

baska demissin:
insani, olduktan sonra degistirmek zor bence. acigini yakalamak lazim uzerine gitmek lazim, ve tekrar diyorum: sabir. hamken pisip olmak gibin.

bence eşek sudan gelinceye kadar dövsem bile adam olmaz bu kuzenimin adı ibrahim biz ona kısaca uzaylı diyoruz bu yüzden

sorumluluk verin.

sevdiği insanlar önünde,eksik olduğu konularda küçümseyin.

başkasının kafasına göre mi hareket ettirmeye çalışacağız adamı, anlamadım ki?
meşe odunu var diyeceğim ama..

kendi haline bırakıp kendi kendine ögrenmesini beklemelisiniz sanırım. tabi olan bitenlere üzülünür, içiniz el vermez ama başka yapacak bişey yok. nasılsa bir gün akıllanacak.

arkasını kollayan, toparlayan biri olduğu sürece adam olması mümkün değil.

bir de neden adam etmeye çalısıyorsunuz ki; kendisi bu durumdan memnundur belki, böyle olmayı seviyordur, para, pul, iş, okul, sevgili gibi şeyler umurunda değildir ya da. o zaman adam olmasına da gerek yok.

Kendi kafasına göre değilde başkalarının kafasına göre hareket edince adam mı olunuyor?

(bkz: meşe odunu yoluyla karakter kazandırma sanatı)

bende de aynı sorun var omar diye bir kuzenim var genelde sitelere çok salak isimlerle üye oluyor mesela şıkıç. şimdi tersten okusan bunu çıkış oluyor. bize açıkladı bunu. çok salak bir isim oldugunu düşünüyorum. bizde ona şalgam burun diyoruz aramızda.

kuzeniniz birey olmuş, hemen girişip hizaya sokun!

Uğraşmayın. Her erkek, adam olmaz. Adam olacak bir hamuru varsa, olur zaten. Kendi haline bırakın. Yaşı çok gençse, ön lob devreye girmemiş olabilir. Biraz bekleyin. Erkeklerde biraz daha uzun sürüyor. Bazılarında ise, hayat boyu devreye girmiyor. Onları böyle kabul etmekten başka çaresi de olmuyor ne yazık ki.

ayrıca askere gitmediyse, askere göndersinler acilinden. belki adam olabilir.

(bkz: gbt)

kotaları var, onu doldurmaya çalışıyorlar.
kotanın olma sebebi içinse (bkz: polis devleti)(bkz: korku toplumu)

"işimden çıktım evime gidiyorum, bana suçlu muamelesi yapamazsınız!" deme hakkınızı kullanın derim.

polise öyle "bana suçlu muamelesi yapamazsınız" filan diye çıkışmayınız. yasalara göre polisin herkese ama herkese kimlik sorma hakkı vardır ve her ama her vatandaş da talep edildiğinde polise kimliğini açıklamakla yükümlüdür. bunun için polisin herhangi bir gerekçe gösterme zorunluluğu yoktur yani "şu suçu işledin o yüzden kimlik göster" demek zorunda değil. hiç bir suçunuz olmasa da bakmak istiyorsa göstereceksiniz. kimlik sormak, suçlu muamelesi yapmak değildir zaten.

Arkadaşlar durumu izah etmiş, ben de birkaç şey ekleyim.

Öncelikle kimliği görmediysen tekrar et, ikinci sefer gösterdiğinde de kafanı öne doğru uzatıp bakma. kafana darbe alıp yere yatabilirsin ıssız yerde eğer karşındaki sahtekarsa.

ikinci olarak polisi veya polis olduğunu iddia eden kişi senden uzaklaşsa da gözden kaçırma. varsa sicil numarasını hafızana kazı. şüpheli bir durumda en yakın emniyet birimine haber ver, şu şu saatte şurada şöyle bir kimlik kontrolüne maruz kaldım ancak şüpheli hareketleri dikkat çekti de, ilgilenirler ve sağlıklı bilgiyi alırsın.

bu tamamen yeni emniyet müdürü ve onun getirdiği saçma uygulamalarla alakalı. her şeyin bir şekli bir yeri var. ben çevrilmedim henüz ama etrafımda hep görüyorum. geçenlerde de uyuşturucu taciri muamelesi yapıp arabanın her yerini fenerle didik didik aradılar ama bir şey bulamadılar tabi normal olarak. sinir oldum her yeri dağıttılar. ama ne hikmetse bagaja bakmak akıllarına gelmedi. ben de ulan bu ne saçma arama diye düşündüm haliyle. bana göre sadece yapmış olmak için yapıyorlar. sanki olağanüstü hal var ülkede, şehirde.

bir keresinde beni tam vapura binmek üzereyken durdurup bekletmişlerdi, vapuru kaçırmadım ama epey yaygara yapmıştım, bi işe yaramadı tabi, neticede gideceğim yere geç kalmama neden olabilirlerdi. çok saçma.

bir de tick lütfen.

eğer alıpda denersen sonucu buraya yazarsın, malum bu fiyattan gül göndermek bedava olsa gerek :)

güller özel günler dışında gayet ucuz çicekler aslında. oyüzden normal görünüyor burdan bakınca fiyat.

ben birkaç kez www.ciceksepeti.com den sipariş verdim. hem fiyatları uygundu hem de servis iyiydi.

bi kere internetten sipariş verdiğim çiçeğin ulaştığı ortamda bulunma şansım oldu. çiçek hiç öyle resimdeki gibi pırıl pırıl, cıvıl cıvıl değildi. solmaya yüz tutmuş, ölmüş çiçekler geldi. ödeyen taraf genelde çiçeği görmediği, alan taraf da, gelen hediyeyle ilgili, bu ne biçim çiçek diye hesap sormadığı için kötü çiçek kakalıyorlar diye düşündüm. alakası olabilir.

hocam kafasına o garip şeyden de takılıyor mu..bizim de var yaramaz bir kedimiz yaptırsak mı şu operasyonu yaptırmasak mı..çok arada kaldık..cevapları ben de çok merak ediyorum..

bizimkine şimdilik takmadılar. çok az yalandı zaten. takati yok. dikişlerini yalamaya başlarsa takın dedi veteriner.

Bizim arkadaşta vardı..bu atalet durumu bir haftadan fazla sürerse ölür.

benim kedimde idrar yollarından ameliyat oldu ölecek sandık. 15 günü geçti normale dönmesi moralinizi bozmayın sıkı takip edin. enfeksiyon falan kapmasın. toparlar umarım. bide emin olun moral vermek işe yarıyo. özel ilgi gösterin mamasını yemesi için yardımcı olun. a/d grubu hasta kedi maması alın. ilk günler yemek istemezler. siz yardım edin.

başlarda öyle oluyor, benimki düşünür gibi boş boş bakıyordu bu tarz şeylerden sonra. bol bol sevgi gösterisi yapın. kuru mama kullanıyorsanız yaş mama deneyebilirsiniz, onu daha bir iştahla yiyorlar. hatta yaş mamayı da veterinerden alarak onun da fikrini alabilirsiniz.

benim de erkek kedim var 9 aylık.ben de yaptırmakla yaptırmamak arasında kararsız kaldım ama bu gidişle yaptırıcam galiba.çok değişmez inşallah davranışları falan.

benim de kedim uzn zaman önce kısırlaştırılmıştı. panik yapmayın, bir müddet öyle leyla gibi gezecek. bol sevgi gösterin yemekten hoşlandığışeyler sunun. bir haftya kalmaz normalleşmeye başlar.

teşekkür ederim cevaplara, demek ki şu an anormal bi durumu yokmuş.

dikkat edin iyi davranın kediye bir de çok yemekle üzerine durmaktan mı oldu bilmyiorum ama rahmi alındıktan sonra bizimki deli gibi yemeye başladı belki de çok zorlamamak lazım yemeye.

@mimi erkek kedilerde dikiş falan olmuyor kısırlaştırma ameliyatlarnıda bu tarz bir durum ortaya çıkmaz yani.

bende de var 7 aylık bir erkek kedi. illa kısırlaştırmak gerekiyor mu erkek kedileri? advantages, disadvantages plz?

doğru dürüst hiçbi veteriner o boyunluklardan takmıyor artık. elbise giydirin. kadın çorabından imal çok basit bi elbise yapıyorlar, kedi boyunduruk depresyonuna girmiyor, suyuna, yemeğine ulaşma problemi çekmiyor. tavsiye ederim.

ben normalde kapalı havaları çok sevmezken, nedense bu aralar çok seviyorum, yağmur yağsın diye bekliyorum, içimde keyifli bir hüzün var, hüznümden keyif alıyorum ve hava da yardımcı oluyor.. ve kesinlikle çok mutluyum bu ara hem de hiç olmadığım kadar uzun zamandır.. belki sen de hüznünden keyif alanlardansındır? Bir de artık yazlar acaip sıcak ve kuru geçmeye başladı, insan güneşin altında bir şey yapmak istemiyor şehir hayatında, kışın sanki daha fazla seçenek var yapacak, eğlenecek.. Belki de bu yuzdendir.. Ama genel olarak öyleyse, yani her zaman o zaman belki daha farklı bir yorum yapılabilir...

hmm mesela okumayı seven bir insansan kapalı hava her zaman bunu destekler. hava cıvıl cıvılken dikkatini dağıtacak çok şey vardır; kuş cıvıltısı, dışarda oynayan çocukların sesi hatta perdelerden içeri giren güneş ışığı filan. evde durdukça böyle havalarda iyice bunalım yaparsın olmaman gereken bir yerdeymişsin gibi. evcimensen, asosyalsen ya da içine kapanık ve kendi başına bir şeyler yapmayı seven diyelim, kapalı ve kasvetli havaları seversin gayet.

Ruh güzelliğine, yaratıcılığa ve üstün zekaya delalettir; dert etmeyiniz.
Not: Bu arada ben de yağmurlu ve kapalı havaları severim.

ben de çok severim. ama hep severim yani oyle şimdi seviyorum seneye sevmeyeyim gibi değil. o yuzden normal oldugunu düşünüyorum. depresif falan değilsiniz yani üzülmeyin.

ben de kendimi bildim bileli yağmurlu kapalı soğuk havaları severim ve bunun da bir nedeni yok. ille de bir sebep arıyorsan yamurlu kapalı ve soğuk havalar daha güzeldir...

off hele hava böyle iyice kapalı olucak ama yağmur yağmıyacak ya da yağacak, böyle muhteşem bi hava nasıl sevilmez? ama fazla kar yağmasın acayip trafik oluyor, o yüzden sevmiyorum.

güneşi sıcağı sevmemeye dayanıyor belki.Ben kışı ve yağmurlu havaları severim sıcağa gelemem.Güneş gördü mü içim kapanır zaman zaman.
Çok mutlu oluyorum öyle böyle değil, evimde çayla filmle battaniyeyle falan oturmak.
Gezeksem eğer bunalmadan sıkılmadan gezebilmek...
Belki atalarının geldiği topraklar böyle iklime sahiptir genel olarak, genetik olarak öyle ortama uygunsundur.Bilemiyorum.Ben kafkas kökenliyim, güneş bana hiç iyi gelmiyor.
İngiltere'nin Kanada'nın iklimi bana göre, güneş de zaman zaman iyi ama nisan ayının güneşi kadar, yakmayan cinsten.

insanların kış depresyonu dediği şeyi her sene yaşayan ama yazın yaşayan bi insan olarak, yalnız değilsin en azından demek istiyorum. kışın yaşanan kapalı, gri havalarda huzur bulan, güneşli yaz günlerini eve kapanarak geçiren bi insan olarak da zevklerimizle barışık olmamızı öneriyorum.

civarda paket servis yapan bufevari bir yer varsa onlara verebilirsiniz ya da borekcilere.

@pyro clustic flow
genelde paketlerin içinde üzerinde restoranın adı basılmış olan kolonyalı mendiller var ve çatal bıçaklar birbirlerinden farklı. ben tek tek paketleri açıp ayırmakla uğraşamam bu haliyle versem acaba büfeci bu durumdan alınır mı?

o yuzden bufe ya da borekci dedim, kurumsal tripleri olmaz diye. onlar mendilleri ayiklar, kalanlari kullanirlar. alinmazlar canim, aksine sevinirler :)

büfecilerde bunlardan ziyadesiyle vardır zaten. toptan alıyorlar.

bence işine yarayacak birisine vermeniz daha uygun olabilir.

geri dönüşüm

Kızılay'a falan bağışlayın.

çöp.
çöpün yanına torba halinde koyun
kağıt toplayıcıları falan alır
gayet de işlerine yarar.

Kızsan Angel, erkeksen Buffy, nötrsen Buffy.

kadın ve erkek kişileriz :) buffy yani? ama neden

Buffy'den başla, Angel diziye katılıyor, sonra ayrılıyor. (bkz: spin-off)
Hah işte o ayrılınca sen de ayrıl Angel'a geç.

Pişman olmayacaksın.

çok teşekkür ederim size.

buffy buffy buffy

bu, internetten psikoloji sitelerinden falan bulabilirsiniz istediğiniz bilgiyi.

(bkz: şizofreni)

(bkz: dissosiyatif kimlik bozukluğu) da olabilir.

şizofreni değil, ikisi birlikte gelişebilse de farklı bir şey o :)

şizofreni en genel ve yanlış adı. kişilik bölünmesi de artık yanlış. artık bu rahatsızlığa kişilik bölünmesi ya da çoklu kişilik denmiyor ve bu rahatsızlığa sahip ola insanların birden fazla kişilik barındırdığına inanılmıyor. yani literatürdeki adı da hastalığın açıklamasıyla birlikte değişti. artık baldurun belirttiği adla geçiyor. tanımı da farklı. öyle filmlerdeki gibi zırt diye bambaşka biri olmak şeklinde bi anlatımı yok.

iğneler var, kırıp yanığın üzerine döküyorsun, eczaneye veya bir doktora danışmalısın bence.

bence doktora gitmelisiniz. ablam da çayla yanmıştı, iz kaldı baya.

eczaneye git yanık için ağrı kesici kremler vardır al sür

bu arada faydasını bilmiyorum ama yanık acısına silverdin çok iyi geliyor. başka bişeyden fayda görmedim daha.

Yanıklarda genel kural önce ilk anda soguk suya tutman ya da buzu birşeye sarıp yanan bölgeye uygulamak. Sonuçta deri yandığı için, derinin işlevi de engellenmiş olur. Kremler bu konuda devreye giriyor. Deri sürekli nemlidir. Yanan deri bu işlevi tam gerçekleştiremez, bu yüzden bül oluşturur. Kremle derinin nemlenmesini sağlaman gerekli. Altın kural; bunu nasıl deri her zaman yapıyorsa, sen de yanan bölgeyi sürekli yanık kremi ile kremlemelisin. Bepanten gibi kremler derinin onarımını sağlar. Furacin antibakteriyeldir. Yani hasarlı deri üzerinde mikrop oluşmasını önler (yeni litaretürde işe yaramıyor deniyor) Olabilir. En azından nemlenmeye katkıda bulunur. Anestol ağrı kesici olarak sürülür. Silverdin gümüş nitrat içerir.Derinin hem nemlenmesi, aynı zamanda kendini toparlaması için, kuruması lazım. Kurutma işlemini gerçekleştirir. Kırılan ampül rifocindir. Rifocin o bölgede yara mikrop kapmışsa kullanılabilir. Hızlı onarımı sağlar ama, gerekmiyorsa verem ilacını kişiye sürmenin anlamı yoktur bence. Tabii bu senin hastaneye gittikten sonra sana pansumana evde devam et diyecekleri için anlatılmış ayrıntılar. Yanığını önce doktor değerlendirmeli. Önemsemediğin bir yanık özellikle bebeklerde hızla ilerleyip istenmedik sonuçlar doğurabilir. Yine öneri: Gerekmiyorsa yanık pansumanı sarılmaz. Kremleri karıştırıp uygulayabilirsin , daha kolay olur. Bunların hepsi birer öneri. Sen yine de uzmanına danış.
Geçmiş olsun.

Bütün cevap yazan arkadaşlara teşekkür ederim. Sem önerilerini uyguladım. Şu an elim pek acımıyor gibi. Oligomer, Cereal killer ve Svarte dauen yardımlarınız için çok sağolun. Cruseo senin önerin de güzel. Kremleri süren birileri var evde şu an. Cevabını da okudular. Nöbetleşe sürecekler. Zaten sabaha kadar oturuyorlar.

sağlıkçı değilim gerçi biyomedikal teknikeriyim ama sağlıkçı sayılmam. Elimi yaktığımda ilkyardım olarakanestol ve silverdini karıştırıp sürüyorum çok işe yarıyor. Özellikle anestol bütün ağrıyı alıyor

çok geçmiş olsun. ben de elimi yakmıştım kaynar suyla ve hemen buz gibi suya 10 dakka kadar tuttmuştum. bence en iyi akut tedavi. yani soğuk suya tutmakla çok iyi etmişsin.

yeterince öneri yapmışlar
ben soğuk su seviyesinden sonrasını bilmiyorum
inşallah hiç iz kalmaz
benimkinde kalmadı misal

bi kaç gün olmuş, iyice geçmiştir sanırım?

bence günde tek bir sefer uyuman en iyisidir. taş devri diyetinde 5-9 saat arası vücudunuz ne kadar istiyorsa o kadar uyuyun diyor. Ama uyumadan önceki son 2 saat bilgisayar tv kullanmayın diyor:))) (muhtemelen gözleri daha fazla yormamak için ) buna uymak zor.
Benim deneyimlerim beyaz un, şeker, patates, mısır, tuz yemediğim zamanlar uykum daha geç geliyor.
beslenme de dikkat etmen gerekenler için
taş devri diyeti entrysine bak
veya
www.westonaprice.org

ilginiz için teşekkür ederim fakat benim sorum tamamen uyku düzenim hakkında.

uberman sleep denen olay kısa vadede zihinsel zindelik ve verimlilik sağlama konusunda başarılı ancak uzun vadedeli fizyolojik ya da psikolojik etkileri üzerine bir çalışma yok. yani kimse çıkıp, bunu uygulayın, zararlı değildir diyemiyor.

uygulama yöntemleri konusunda tavsiyeler var tabi. ilk üç gün ve onuncu gün civarı en zordur. bitkin hissedip düzeni bozabilirsiniz. kaldığınız yerden devam etmeye çalışmanız gerekiyor. bir de bu düzene alışma sürecinde boş durursanız daha çok zorlanırsınız. bir çalışma, bir proje dönemine denk getirip uyanık olduğunuz saatlerde meşgul olacağınız şekilde geçirin alışma sürecini.
gece uykusundan zor kalkmanız biyolojik saatinizden dolayı. vücudunuz hala gece uyanık olmayı kabul etmiyor, yani henüz benimsememişsiniz yeni düzeni. bir süre sonra bünyeniz sizin bu yeni düzen konusunda ısrarlı olduğunuzu anlayacak ve ona sağladığınız kısa süreli uykuları iyi değerlendirmesi gereğinin farkına vararak gözünüzü kapatır kapatmaz sizi rem e alacak. zaten amacınız bunu başarmak olmalı.

beslenme konusunda hafif şeyler tercih etmelisiniz. yağlı yiyeceklerden kesinlikle uzak durun. bunlar sizi ağırlaştırır ve uyuşuklaşırsınız. taze ve çiğ sebze, meyveye ağırlık verin.

ancak şu da var ki; bu düzen, rem uykusunu daha kolay ulaşılır kılarak zihninizi dinlendirme konusunda başarılı olabilir ama sadece zihnimiz için uyumuyoruz. bedensel yorgunluk denen bişey de var. bunun oluşması için de illa fiziksel iş gerekmiyor. gün içinde oraya buraya gitmek de hatrı sayılır bi bedensel yorgunluk veriyor ve kısa sürelerle uyumak bu konuda size fayda sağlamıyor. zihniniz dinç olabilir ama fiziksel istirahata da ihtiyacınız olacak. bu yüzden uzun vadede uygulanabilirliği pek yüksek değil bu yöntemin. örneğin rahatsızlıklar ve yaralanmalar söz konusu olduğunda sizi asıl onaran ve iyileştiren şey yatıp dinlenmek değil, uyumaktır. uykuda tamir oluruz. bu yüzden fiziksel istirahata ve uzun süreli uykuya da ihtiyacımız vardır.

ben de baya araştırmıştım bu konuyu. aynı olayı deneyip saat saat bloguna yazan (türkçe) bi genç vardı, ama pes etmiş.

ben de niyetlendim buna ama dezavantajı çok. ilk aklıma gelenler aşağıda denildiği gibi uzun süreli deneyip sonucunu aktaran yok. yani belki başaracaksınız ama 40lı yaşlarda çok büyük sorun yaşamayacağınızı kimse garanti edemiyor. diğer konu ise sosyal durumlar. bunu yapan sadece siz olduğunuzdan ne bileyim bi geceklübüne gidip sabahlayamayacaksınız ya da seyahat ederken sorun yaşayabilirsiniz en basitinden ara ara uyumanız gerekecek çünkü.

bir de aynı olayı deneyen bi amca vardı, "evet başarırsam baya zaman artırıcam ama bu kadar zamanda ne yapacağım" diyordu. yani bahseettiğiniz insanlar da vinci filan her dalda çalışamaları olan insanlar.

aklıma gelen son mevzu ise düzenli bir hayatınız olacaksa bunu hayata geçiremezsiniz yani bi şekilde normal insanlar gibi çalışmanız gerekirse dur ben 15 dakika uyuyup geliyorum diyemeyeceksiniz eğer sanatçı filan değilseniz.

benim çevremde günde 4 saatle idare eden insanlar var, alışırsanız bunu başarabilirsiniz belki. hem bu şekilde boş zamanınız olduğunda daha fazla uyuyup telafi edebilrisiniz çünkü bahsettiğiniz yöntemde uyku saatlerinin dışına çıkma gibi bi şansınız yok. yani ulen bu pazar bi uyuyayım danalar gibi diyemiyorsunuz.

neden bu kadar çok zamana ihtiyacınız olduğunu da merak etmedim değil ? :)

üniversiteye hazırlanıyorum ve rakiplerimden biraz geride kaldım bunu kapamak için böyle bir yol deniyorum sadece :)

bir erkek olarak hala bu sorunun cevabını bulamadıysan bışey demiyorum arkadaşım sana. napolyonun kemıklerı sızlamıstır, taklalar atıyordur mezarında sımdı...

erkek oldugumu nerden biliyorsun..neyse konumuza donelim..

1.80 boyunda bir bayan olarak cevap veriyorum: uzun boylu erkek kesinlikle. zaten erkeklerin birçoğundan uzunum, kısa boylu erkekle çıktığım zaman kendimi onun ablası gibi hissediyorum. kısa boylu bi erkekle bir daha hayatta çıkmam.
yüzü vasat olsun, yeter ki uzun boylu olsun.

Bir kadın olarak kendimden uzun boylu olanını tercih ederim, eğer kısa olarak tabir ettiğiniz benden uzunsa tabi ki uzun boyluya göre yüz güzelliği de olduğu için onu tercih ederim ama yok benden kısaysa, 1cm bile olsa, uzunu tercih ederim, tabi ille de tercih yapmak zorundaysam, yok değilsin derseniz, hiçbirini tercih etmem, hem uzun hem de yakışıklı olanlar var kardeşim boş yere niye onları seçeyim, aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumu.

uzun boyluysa çok yakar

öncelikle önemli olan iç güzelliği.
sonralıkla uzun boylu olsun, geniş omuzlu olsun, kaşlı, gözlü, döşü kıllı olsun.

erkek kadından uzun olmalıdır en az 10 cm.

Uzun boy her zaman tercih edilir bence. 190 boyumla, sunduğun alternatifler arasından uzun boylu kızı tercih ederim. Ayrıca kızın uzun olduğu çiftlere de gıcık olurum :)

yuzu guzel boyu normal birini secerim.

öncelikle gözleri güzel olsun,anlamlı baksın ve tabikide uzun boylu olsun.uzun boylu erkekler kadına güven duygusu veriyo..

ne güzel tercih ediyorsunuz öyle seçici cinsler sizi. kalbe bakmayı düşünen var mı aranızda?
benim cevabım: insan olsun.

ya herkes ne kadar uzunmuş, en kısa ben miyim burda, 161 lik boyumla ne tercih edebilirim ki ben, yüzü güzel erkeği tercih ederim, boyu uzundur zaten benden, yok kısaysa direk uzaklaşırım çünkü ilköğretim öğrencisi olabilir :)

1. 90 boyum var çok ekmeğini yedim : ) ama yüzüm de güzel yani kıyas yapamıycam o yüzden ama boy ort. 150 olduğu bi ülkede uzun boy iş yapıyor...

uzun boylu erkegin oncelikli olarak avantaji sudur: kalabalik icinde dikkat cekmesi.

soyle bir ornek vereyim. normal bi grupla disari ciktigimda (boy ortalamasi 170-180 arasi) uzun kaldigimdan dolayi ciddi anlamda odak noktasi oluyorum (bunu baskasi yazsa g.tu kalkmis derdim kesin)

ancak 2 basketci arkadasimla disari ciktigimda (biri 193 digeri 197) insanlar bi garip bakiyorlar bize. ve girdigimiz ortamda direkt olarak tum dikkatler bizde oluyor.

sozum o ki ilk bakista adamin beyni ne kadar bosta olsa boy onemli evet.

erkek hem uzun hemde yakışıklı olacak arkadaş :)))

uzun boy (yüz de güzelse bonus)

görecelilik mevzuu.
ben bir kadın olarak uzun boylu olmayan erkekleri tercih ederim. (kendim kısa olduğumdan değil, ortalamanın üstünde boyum var.)benimle aynı boyda ya da biraz uzun olması benim için uzun boylu olmasına yeğdir. ama pek çok kadın da yanında uzun boylu erkek olmasından ekstra bi keyif alır. sanırım çoğunluk için uzun boy tercih sebebidir.

erkeksen ve kuvvetliysen git hale, orda günlük 200 lira alırısın tam çalışırsan hadi en az 100 diyelim yenisin diye.

migros/ tansaş gibi marketlerde yarım gün/ tam gün olaylarında şansını dene..

bence anketörlüğe devam et bir süre. alıştıkça açılırsın, daha çok kazanırsın. açıldıkça daha girişken olursun. ilerde çok faydası olur sana.

düğün salonlarında resim dağıtanlar var ya, onlar günde 2 saat çalışarak 40 lira kazanıyorlar. kameramanlara ise 60 lira veriyorlar ama 20 lira fark için o kadar yükü taşımaya değer mi bilmem.

ajanslara cv gönder. dönemsel işlerde çalış. günlük 40-50TL alırsın işte.

anketörlük yaparak para kazanılsaydı her yerde anketör aranmazdı yana döne.
en şanslı anketörler proje bittikten 45 gün sonra alabiliyorlar paralarını. çoğu hiç alamıyor.

film ajanslarına başvurabilirsin

anketörlük vasıfsız işciyi dolandırmanın en yerleşmiş yöntemlerinden biridir. kolay gibi görünüp imkansıza yakın bi iştir. senden istediklerini, istedikleri sürede, istedikleri şartlarda verebilmen imkansızdır ve sonunda söz verilen parayı alma ihtimalin de düşüktür. emin ol, başka ne denersen dene anketörlük kadar beyhude olmayacaktır. hayat çok zor olduğundan değil, anketörlük işi direkt adam sikme üzerine kurulu olduğundan böyle bu. amelelik yap daha iyi. ciddiyim.

benimde bir kızım var.Hemen hemen aynı sorunlar onda da var.Bizimkisi biraz farklı olabilir çok hırçın pisimiz sürekli tırmalıyor.Bunu da gençliğine veriyorum :)yani genelde böyle olurmuş tam yaramazlık dönemleri anlayacağınız..Biraz sabretmek lazım olabildğince tırmalayabileceği stresini atabileceği şeylerle uğraşmasını sağlamak lazım.Bizim kızın hasırdan bir sepeti var arada onu tırmalıyor.Koltukları hiç söylemiyorum bile.. :) ama size önerim bir ağaç kütüğüne urganı sarıp en çok bulunduğu yere yada yatağının yanına,mama kabının yanına koyabilirsiniz...çok sevicek emin olabilirsiniz.Birde küçük oyuncak fare tavsiye diyorum.Bayılıyorlar..Hatta bizimki saklıyor bile.Kızınızla size güzel seneler diliyorum...

Benim de bir erkek kedim var. 1.2 yaşında.
Çiftleşmeye ihtiyacı olduğundan her daim miyavlamakla meşgul. Şimdi susturmaya uğraşıyoruz.:)

Şimdi bu cins kediler (ki kendisinin ankara veya anadolu orman kedisi olduğunu düşünüyorum) insancıl değildirler. Oyuncudur, atletiktir ve iyi avcıdır. Kendini sevdirmemesi hem cinsinden hem de huyundan kaynaklanıyor. 10 yıl geçse de kendini sevdirmeyecek. Sadece canı istediği zaman yüzünü sürter ve mırlar.

Tırnakları ucundan kesmenizi salık veriyorum. Ne kadar vurursanız vurun (ki bence popo dışında bir yere vurmamalısınız) o bildiğini okuyacaktır.

2 haftalıkken annesinden ayrılan kedi pek çok şeyi kendi öğrenmeye çalışmak durumunda kalmıştır. annesini yeterince emseydi bazı şeyleri bilecekti. ısırdığında anne onu itip emzirmeyecek, patileriyle anneyi sağarken tırnak çıkardığında yine anneden tepki görüp süt alamayacaktı. o zaman da şıp diye öğrenecekti. artık o bağlanıyı kurması zor ama ne olursa olsun, vurmayın. yanlışlığını geçiyorum, bir kediyi asla vurarak terbiye edemezsiniz. öğrettim sanırsınız acısı başka yerden çıkar. ona bi tırmalama oyuncağı gerekiyor tırnakları için. istediği aktiviteyi yapabileceği ortam olmazsa sizin üstünüzde de yapar.
sevdirme konusu nasıl gelişiyor bilmiyorum ama çevreye bağlı olmayıp direkt hayvanın karakteriyle ilgili olduğuna inanmıyorum çünkü çoğu kedi kendini sevdirmezken, benim bugüne kadar baktığım bütün kediler bana saatlerce sırnaşan cinsten oldu. demek ki ortamdan bi şekilde etkileniyor. tesadüf olabileceğine inanmıyorum. istikrarlı ve huzurlu ev ortamında kediler sakin ve sevecen oluyor.

kurtluelma, evet ses cikaran ufak toplardan aldim ben de SIKILMADAN oynuyor surekli :)
clementine, anliyorum tesekkurler. ankara kedisi kendisi galiba, zira annesi ortada yok. sokakta agzi burnu yara halde buldum yani.
snowflake, sen de beni cani gibi gormussun. normalde cevap yazmazdim fakat digerleri de beni cani sanmasin diye yaziyorum; vurmak dediysem ayni hareketi sana yapsam sadece yanaginda elimi cok hafif hissedersin. sadece kotu birsey oldugunu anlamasi icin poposuna hafifce tokat attim; zira tirmanmayi, tirmalamayi ve isaret parmagimi saat basi isirmayi oyun saniyordu.

bu arada, mikrop vb asisini ne zaman yapmak gerekiyor? Ve bir yavru yaptiktan sonra kisirlastirmak gerekiyormus dogru mu? Yavru yaptiktan sonra en fazla bir tanesine bakabilirim zira..

karakter meselesi. çok uyuz kedimiz de oldu, kucaktan düşmeyeni de.
böyle kabulleneceksin:)

5 aylık kedi hala gitmediyse veterinere en kısa zamanda gidecek bir kere. aşıları başlamalıydı çoktan. veterineriniz size bir karne açacak ve aşı takvimi oluşturacak. kısırlaştırma konusunu da konuşun veterinerle. bir kere doğurup kısırlaşması gerekiyor diye bişey kesinlikle yok. ilk kızgınlığına girmeden kısırlaştırsanız iyi olur ki onun için bikaç ayınız var en fazla ya da kızgınlığa girip çıkmasını bekleyeceksiniz. kızgınlık dönemindeyken kısırlaştırılmamalı çünkü. erken kısırlaştırmanın faydaları var, operasyondan sonra kilo alma ihtimali düşer, meme tümörü vs oluşma ihtimali düşer. veterineriniz büyük ihtimalle yakın zamanda kısırlaştıralım diyecektir.

bilmedigim pek cok sey cikti. yardimlariniz icin tesekkurler.

daha 1 ay olmuş alalı, bir de sokakta yaşadığı için yabani duruyordur sana. biraz şefkat, biraz zamanla sahibinin kokusuna, huyuna suyuna alışacaktır. acele etme, kediler ağır ağır ilerleyen acayip hisli hayvanlardır ve kolay kolay kapılarını açmazlar insanlara.
biraz zaman geçince alışacaktır sana.

insanların huyları nasıl değişikse kedilerin de öyle. bazı kediler bazı kokulardan huylanıyorlar. bazıları hoşlanıyor. örneğin çoğu kedi parfüm-kolonya vb kokuları sevmezken benim büyük kedim bebekliğinden beri çok hoşlanır. elimde parfüm kokusu olsa gelir koklar, yalar. banyodan çıktığımda bornozla biraz otursam gelir hemen kucağıma çıkar mayışır.

oysa küçük kedimin umurunda bile olmaz. yoksa hoşuna giden bişi olsa fırsat vermez kendi çıkardı kucağıma.

çok dert etmeyin. belki sabundan bile huylanıyor olabilir.

sigara içiyorsanız, beraber yaşadığım 2 kedi de kokusundan hoşlanmıyor, ondandır belki?

Kedimi ilk aldıgım sıralardan beri sigara içerdim ondan olsa gerek benimkisi pek takmazdı sigara kokusunu.. ama severmiydi? hiç sanmıyorum.. Acayip koku alma yetenekleri var.. Özellikle kolonya kokusunu uzaktan alır almaz direk başlardı kaçmaya,, Özetle alışır zamanla, hele bi sana alışsın sonrasında sırf kokunu almak için bile yanına gelicektir :) Üzülme yani arkadaşlarında dedigi gibi geçici bir durum bence..

her kedinin huyuna göre sevmediği kokular var. garip ama salatalık kokusundan bucak bucak kaçan bi kedim vardı. salatalık yiyorsam fırlar evin diğer ucuna gider, sinir olurdu. ayrıca bi de kedilerde insan kokusundan hoşlanmama vardır. bu yine huya göre değişkenlik gösterir ve bazı kediler rahatsız olmaz ama çoğu kedi, kendisine insan dokunduktan sonra uzun uzun yalanır. insan kokusunu üstünden atmak ister. kediler başka bir canlı gibi kokmak istemezler. kendi kokularını korumaya çalışırlar. kedilerin her yere, eşyaların köşelerine filan yanaklarını sürtmesi hatta insanların bacaklarına sürtünmesi de benzer sebeptendir. kendi kokularını bırakmak amacındadırlar. çünkü kendileri gibi kokan şeylerin etrafında kendilerini tanıdık bir çevrede ve rahat hissederler. özellikle sokak kedileri, insana alışkın olmayan kediler böyledir. sizinki de sokakta yeni geldiği için böyle bir hassasiyet gösteriyor olabilir.

niye kediye hohluyorsunuz? bana da birisi (tanıdığım biri bile olsa) durup dururken hohlasa, koklamam kaçarım. ayrıca kedi bunu kıhlamak olarak algılayıp saldırı addedip kaçıyor olabilir.

Eğitim almalı.

Ben kalktım bi de senin gibi bir halimle mimarlık yazdım..Hazırlıktayım şu an seneye ne halt yiyeceğim bilmiyorum.duyuruna otlak olabilir miyim =)

@witcher web sitesi için, çizim değil zaten sadece düşüncem yetersiz kalıyor csslerle falan tasarım yapmak için. adamlar yapmış hayran kalıyorum. değiştiriyorum bende onları falan. hazır kullandım da ama işte hazır onlar. kendim şöyle en azından orta düzeyde bir siteyi tamamen oturtamıyorum

@msb nerede ne zaman nasıl???

@bathoryy benim bir mecburiyetim yok senin durum daha zormuş tabi ki olabilirsin =).

@all yok mu başka önerisi olan?

Guzel cizimler yapmak istiyorsan guzel sanatlara hazirlik kurslari var, onlara katilabilirsin. Yahut sana ozel ders verebiliriz.

Bunun yaninda iyi bir tasarimci olmak istiyorsan da guzel sanatlara girip grafik tasarim okuyabilirsin. Boyle bir niyetin varsa yine yardimci olmaya calisabilirim.

3 boyutlu çizmek?
perspektiften filan bahsediyorsunuz herhalde zira 3 boyutlu çizmeniz teknik olarak imkansızdır. biraz teknik eğitim almanız lazım. gölge, ışık, perspektif ve oranlama öğrenirseniz az çok düzeltebilirsiniz ancak bana kalırsa çizimin yüzde 90ı görmektir. baktığınızı doğru görebiliyorsanız ufak teknik bilgilerle başarabilirsiniz ama göremiyorsanız isterseniz yıllarca eğitim alın, sadece "doğru" çizersiniz. güzel çizemezsiniz.

yurtdısına cıkman lazım. ya da ecnebilerle iş yapman. konusa konusa olur o iş.

eğer yurtdışına çıkma imkanınız yoksa da, içinizden ingilizce düşünün hep mesela ben bu söylediğimi ingilizce nasıl söylerdim diyip düşünün. yolda, otobüste giderken gözünüze çarpan yazıları ingilizce'ye çevirmeye çalışın. filmleri ingilizce altyazıyla izleyin. öyle kağıtlara kelime yazıp ezberlemeye çalışmaya inanmıyorum, bir bağlam içinde öğrenilmeyen bilgi unutuluyor hemen. bol bol film izlemenin ve kitap okumanın da, dili bağlamla verdiği için, en iyi öğrenme yolu olduğunu düşünüyorum.

bir de şöyle bir site önereyim içinde güzel dinleme alıştırmaları var belki ilgilenirsiniz:
www.elllo.org

arpacık kumrusuna kesinlikle katılmakla birlikte, yabancıların olduğu ortamlarda takılın, kafa göz yara yara konuşun. eğer turistik bir yerde oturuyor olsaydınz işiniz oldukça kolaydı ama büyük şehirlerde oturuyorsanız, ingilizce konuşabilecek yabancı bulup samimiyet geliştirmek zor olur tabi..

arkadaşlarınla kendi aranızda konuşun diyecem ama o da yalan olur=)

hee sonradan aklıma geldi, eğer imkanın ve zamanın varsa, ingiliz turistlerin olduğu bi otelde önbüro(resepsiyon) departmanında çalış, biritiş ingilişin dibine dibine vur.

Şiddetle tavsiye ederim ki ingilizce filmleri ingilizce altyazı ile birlikte izleyin. Kelimelerin anlamlarını sözlükten bakmaktansa kendiniz çıkarmaya başladığınızda daha kalıcı olacaklardır. (tabi sonradan sözlükten kontrol etmekte fayda olabilir.)
Bir de ben World of warcraft oynarken ventrillo ve Team speak kullanırdık oradaki ecnebileri anlıycam derken ilk başlarda yırtardım kendimi. Bir süre sonra ne derlerse gayet açık ve net anlamaya başladım.
İngilizce şarkıları dinlerken sözlerine bakın, pronunciation herşeydir..

bildiğim en ucuz yöntemler bunlar .)

ingilizce film izlemek kadar işe yarayacak başka yöntem yok. bi de ortamınız müsaitse www.couchsurfing.com gibi sitelere üye olup yabancıları evinizde ağırlamayı düşünebilirsiniz. pratik olur.

herkese çok teşekkürler

veterinerlik fakültesi'ni deneyebilirsiniz belki. İ.Ü.'de olması lazım.

gözleri dolar olmayan veteriner bilmiyourum da anadolu yakasındaysa selimiyede hayvan hastanesi var daha uygundur fiyatları.

istanbul avrupa yakası ise ortaköy'de beşiktaş belediyesinin bir yeri var, aslında sokak hayvanlarına bakıyorlar ama sahiplilere de indirimli olarak yardımcı oluyorlar bilgi için 212 2746364 veteriner özgür koç

esasen kısırlaştırma için 150 lira gayet uygun bir rakam. yani öyle gözünü dolar bürümüş bir veteriner fiyatı değil..

daha makulünü istiyorsanız ben de veterinerlik fakültesini ya da belediyelerin yerlerini araştırmanızı tavsiye ederim.

veteriner öneremiycem ama kızışmış hayvan kısırlaştırılmaz. kızgın döneminde ameliyat ettirmeyin sakın.

şişli'de yuvam klinik var. 100 liraya yapıyor erkek kediye. dişi sanırım farklı.

ailen anlayacaktır zamanla. :) ama sevmelerini sağlamazsan zehir olabilir evlilik.

ne yapıyorsan ama başkasının söylediği şeyi yapma. mutlaka pişman olursun.

Yorum yapabilmek için daha fazla bilgiye ihtiyaç var. İçtenlikle soruyorum, eğer üzerinde düşünmediyseniz düşünün diye:

- Yaşınız kaç?

- Farklı ailelerde yetişmiş olmak sizce ikinizi hiç bir zaman ve hiçbir koşulda mı zorlamaz?(Şu anda zorlamıyor olabilir, ama zorlu durumlarla karşılaşan 'çoğu' insan -istisnalar müstesnadır- sonradan enjekte edilmiş olan ve benimsediği zannedilen tavırlardan ilk öğrendiklerine geri dönebiliyor; bunu bilmek için tecrübe gerekir; tecrübe de aynı şeyin x yıl tekrar edilmesi değildir.)

- Ailenizi reddetseniz bile, bu durumu olağan karşılayıp ailesi hayatta olduğu halde ortalıkta olmayan bir muhatap(damat)la toplumun karşısında nikah kıydırmayı kabul edecekler mi? (Millet boş durmaz sorar, "Bunun ailesi yok mu? Varsa nerde? Kızınızı istemeye kim geldi?" diye. Ha, bunlar saçmalık olabilir ama kızın ailesi bunu dert ederse, bunlarla başa çıkmayı veya gereğini soğukkanlılıkla yapmayoı kabul edebilir misiniz? Özetle, hayat bilginiz bu tür şeylerin üstesinden gelmeye müsait mi?)

Sanırım bu iş sandığınızdan da zor olabilir. Ama dediğim gibi ek bilgiler lazım ki, sizi durduk yere demoralize ediyormuş gibi olmayayım.

@Parole Unique

Her türlü fikire ihtiyacım var. O yüzden herşeye açığım. Vurun öldürün.

- Yaş 26 bitiyor.

- Son 3 yıldır beraber yaşıyor gibiyiz zaten. Yediğimiz içtiğim ayrı gitmiyor. Tüm süre boyunca da ikimiz ailelerimizden uzaktaydık. Bir çok sorunu kendi başımıza aştık. Ama tabi ki evlenince durum daha da değişebilecektir. Ama buna dayanmaya da hazır hissediyorum kendimi.

- Ailemi reddetme noktasına kadar varırsa zaten bir şey yapamam. O duruma gelirse kendimi tamamen çaresiz bir halde bulurum gibi geliyor. Çünkü dediğiniz gibi, o halde kızın ailesi beni kabul eder mi; sanmıyorum onu.

benzer bir mevzu yaşayıp tam anlamıyla çözemediğim için kendimi sorduğum soruları sorayım sana, kendine sor burada cevap verme.

ailen senin mutluluğunu ne kadar düşünüyor(senin için herşeyin en iyisini onlar mı biliyor, yoksa senin nasıl mutlu olduğuna değer mi veriyorlar)?
ailenin senin bir prensesle mi evlenmeni istiyor?
ailenden ekonomik olarak bağımsız bir şekilde yaşabilirmisin(meslek, çevre, yetenek vs. yeterli mi?)

Tabii maksat vurmak, öldürmek değil. Dediğim gibi tecrübe de yılla ölçülmez. 50 yaşında olup 30 yıldır aynı şeyleri yaşayan adamla 35 yaşında olup muhtelif koşulları yaşamış adam farklıdır. Ama ummadığınız şeylerle karşılaşabileceğinizi aklınızda tutun.

Ailenizi reddedip karşı tarafça kabul edilseniz bile, yarın öbürgün işler ters giderse ailenize ram olmayı mı seçeceksiniz (hata yaptığınızı mı kabul edeceksiniz) yoksa yolunuzu daha önce çizdiğiniz gibi yine çizebileceğiniz için sağlam mı duracaksınız?

Öte yandan, siz reddetseniz de ve aileniz mırın kırın da etse sonunda (siz de nihai olarak aile olma yoluna girdiğiniz için) herşeye rağmen ilişkiniz tamamen kopmayacaktır büyük ihtimal.

Her türlü terslikte ve herkese (kan hısımlarınız -kendi kanbağı aileniz-, müstakbel sıhri aileniz -evlilik yoluyla edineceğiniz aile- ve dahi müstakbel eşiniz) ve kendinize karşı başınız dik alnınız açık olacaksa, durmayın derim. Bu işler içinde bulunulan anın gazıyla, heyecanıyla değil; uzun vadeli, aklı başında projeler ve kararlılıkla aşılabilir.

Aslında ben "bildiğini okuma" taraftarıyım, ama desteksiz dayanaksız olmaz, "okuma"dan önce "bildiğinden" emin olmak gerek. Kolay gelsin diyorum.

Edit: İmla

eer o kişi ile mutlu olacağını düşünüyorsa ailen zaten ailesini sorun edeceğini sanmam. ama belki de senin mutlu oalbileceğine inanmadıkları için bunu ileri sürüyor olabilirler.

bilemiyorum tabi belki aileler arası ekstrem (ekstrem ne yae) bir fark vardır, ya da mesela evlenceğim kişinin babası karanlık birisiyse mesela aile her trlü karşı çıkar.

ayrıca bu aradaki uçurumlar aileyi geçtim gelecekte sizin aranızda bile büyük aşılamayacak sorunlar çıkarabilir. iyi ölçüp biçmek lazım. yani 5-6 senede tanımadım mı ben karşımdaki insanı dememek lazım, 10-11 sene flört edip birbirini tanıyamamış isnalar var, ki benim ailemde böyle bir durum var.

bilemiyorum, ailenin tepkisinden çok sen bu aradaki uçurumları düşünüp karar vermelisin. 5 senede ben karşımdakini tanıdım demeyip gerçekten daha objektif bir biçimde bakmaya çalış gelecekete karşına çıkabilecek sorunları görmeye çalışıp ölçüp biç. gene sonunda doğru yolu ne ailen ne de bir başkası değil sen kendin bulacaksın. bütün bu olumsuzluklar kötü bir evlilik yaşayacağını gstermeyebilirde, belki bir çok birbirine uyumlu, teoride uyuşan ama pratikte ilişkiyi yürütemeyen çiftlere göre daha başarılı olabilirsiniz.


ne olursa olsun en olmadı boşanırsınız bter gider. o kadar da büyütmemek lazım bazen de. hayatın ne getireceği bilinemez tabi, işte bu yüzden hayat güze. ne güzel yae hayat : ))

konuya birebir örnek teşkil edemez elbette ki ama yine de örnek vereyim dedim benim dayım da zamanında bir kızı çok sevip yıllar süren beraberlikten sonra evlenmek istedi, fakat aileler istemedi, anlaşamadı... kavga kıyamet koptu en sonunda ayrıldılar. dayım başkasıyla o sevdiği kız başkasıyla evlendi.yıllar sonra gelinen sonuc: dayım o evliliğini çocuğa rağmen yürütemedi, kadın da çocuğuna rağmen kendi evliliğini yürütemedi ikisi de ayrıldılar. şimdi yeniden biraraya geldiler. dayımın ailesi ise zorla güzellik olmadığı için şimdi o kadını da kabul etti, yaşayıp görmüş oldu her iki taraf da. ha olan evliliklerindeki cocuklara oldu sonucta ama şu anda mutlular, en sonunda.

hakkatten dert iş yahu. geceleri uykularım kaçar oldu... işe kan çanağı gibi gözlerle gidiyorum her sabah... sağolun yorumlar için.

"ailesini koynuma almayacağım"

şu edit imla denilen lanet şeyi duyuruda da gördüm ya gidip kafamı duvarlara tek tek vurmak istiyorum.

nedir bu ya??? bunu kasıtlı mı yapıyorsunuz?

kardeş sen delimisin? sen hala gelip buraya ne diye cevap istiyosun kardeşim? sanane yahu aileler arasındaki sorunlardan? senin tek sorunun şunlar arkadaşım. senin arkadaşınla olan sorunun, senin ailenle olan sorunun, senin onun ailesiyle olan sorunun. bunların hiç birinde sorun yoksa ve aynısı arkadaşın içinde geçerliyse ailelere diyecek tek bi laf var. "fazla konuşmayın artık" bu kadar.

ha bide yok öyle aileyi reddetme gibi aptal aptal son derece gereksiz laflar duydum zaten öyle bişeyi yapamazsında hani milletin kulağına salak salak şeyler kaçırmayın.

bu aileleri anlamak mümkün değil.

kendi ailenizi kurma aşamasına geldiğiniz halde aileniz hala karar vermenizde faktör oluşturuyorsa evlenmeye hazır değilsiniz.
ya da
herhangi bir üçüncü şahsın, (annenizin, babanızın, kardeşinizin, arkadaşınızın, patronunuzun, başbakanınızın, tsk genel sekreterinin vs) fikri sevgilinizden ayrılmayı düşünebilmenize sebep oluyorsa, evlenecek kadar aşık değilsiniz.

sakın aileyi dert etme sevdiğin kızla evlen. aileler evlatlarının en iyisine layık olmasını ister ve onların, iyi aileler, zengin, hali vakti eşler sayesinde mutlu olabileceğini zanneder (çünkü onların zamanında görücülük usulü vardı, yani mantık evliliği) yani aileler aşkın ne demek olduğunu bilmezler, evlenmek için gerekli kıstasların içinde "aşk" yoktur onların lugatında. ama sen sakın bir önceki nesil gibi düşünme, görücülük işi bitti. artık kimin yanında mutluysan orda olmalısın. ve bence senin ailen, son bir baskı yapıyor belki vazgeçersin de daha iyi ailesi olan bir kız bulursun diye. ama pes etmediğini anlayınca mecbur kabul edeceklerdir.

seni evlatlıktan reddetmezler de böyle bişey için merak etme. ne bu yaa, adam mı öldürdün ki naaptın?

benim hayatim nuri bilge ceylan filmleri gibi. odul alabilir, sanatsal olabilir ama zevkli degil. izlenmese de olur, o yuzden kendimi intahar etmeyi dusunuyorum.

benim hayatim konusuz porno gibi oluyor bazen. gelen kayiyor, giden domaltiyor.

valla benim hayat ana haber bülteninin ortaları gibi. sıkıcı ekonomi haberleri, bilmem ne dalında gümüş madalya kazanan milli atlet, bakü tiflis ceyhan boru hattı vb... roman gibi hayatı olana da hiç rastlamadım. en uçuğu bir haftada 2 kadınla sevişmiş.

kalkabilirsem yataktan kalkana kadar oblomov. kalktıktan sonra da roquentin.
şimdi herkes kalkarken zorlanıyor yani nedir denebilir. ama bu uyanıp da kalkamama. zaten 10 olmuş öğlene kadar yatıyım sonra kalkar işlerimi yaparım diye düşünerek yatakta kalma ve o ara yine uyuyakalma tabi. sonra kalkıp saatin 3 olduğunu görünce zaten 2 saat sonra karanlık olacak diyip biraz daha oyalanma ve sonra kalkılsa da hiç bi iş sahibi olamama gibi şeyler ve total olarak hakim olan uyuşukluk.
roquentin'e ise hiç girmiyorum. anlatsam roman olur :)

herkes hayatının film gibi olduğunu zanneder. bu insanların hayatları filme çekilse %95i sıkıntıdan saç baş yoldurtur. herkes "hayatımı yazsam kitap olur"a gerçekten inanır. insanlara hayatlarının bu kadar ilginç gelmesinin tek sebebi; "kendi hayatları" olması dolayısıyla, konuya ilgilerinin fazla oluşudur.

sırası ile, girl interrupted, dallas, hanedan, my big fat "spanish" wedding, never without my daugher (benim versiyon, "myself"), got mail, ve şimdilerde, çok çok avrupa yakası falan --çok şükür..,

ama tümünü bir yere sıkıştırsam, sık sık tekrarlayan the fall temalı magnolia kırması olur..

benim hayatim bok gibi. okul, ev, okul, ev.

3451236

ditriell insani böyle diyo. kendi de öyle izlemis. güzel olmus.

çekiliş sırasına göre izlemedikten sonra bir anlamı olmaz bence star wars izlemenin.

321654 izleyenler de çok farklı deneyimler yaşamışlar.

sakın!

456 - 123 olmalı.

aman diyeyim!

iyi eğlenceler ne şanslısın :)

Açık ara en çok sorulan soru. Yalnız arayı çok uzatıyorsunuz artık. Eski yorumlara ulaşmak için:

www.eksiduyuru.com

123, 456 yi spoil ettigi icin 456-123 izlemek gerekiyor.

duyuru da bu yüz kere tartışıldı sanırım.

tabi ki 456 123 diyorm ben de. 1960 lı yıllarda dogmuş olsaydın ister istemez oyle izliycektin onu düşün :)

yani 456 123 diye izlemek gerek, çıkış sırası böyle ve bu şekilde millet fanı oldu. star wars evreni ile ilgili pek bir şey bilmiyorsan 1'i izleyince film garip gelebilir. 4 ilk film olduğu için sw evrenine hazırlama görevini daha iyi üstleniyor 1'e göre.

456123 izle. seversen 123456 diye izlemek de güzel olur. ama ilk olarak 456 izlenilmeli.

haa, 456 izledikten sonra 1 ve 2'yi izleyip bunların ardından clone wars anime'sini izle.(filmden önce çıkan versyonunu diyorum, şimdilerde dizi gibi bir tane daha var, onu değil)

clone wars'u izledikten sonra episode3'ü izle. onun bitimi 3.filmin başlangıcı çünkü.

filmler her zaman çekildikleri sırayla izlenir. her zaman!

the man with two brains

macaron veya makaron

evet evet, peki istanbulda nerede bulunur? bilen gören duyan...

kadıköy baylan pastanesinde var. Ya da nişantaşı'ndaki pastanelere bakabilirsin, kesin vardır.

beyaz fırında, kitchenettede ve divanda var. en iyisi divandadır.

bence kesinlikle başbaşa olmalı evlilik teklifi... daha romantik :)

1.herkesin beğenisi, yapısı farklıdır ama ben böyle özel bir anı sevgilimle başbaşayken yaşamak isterdim... ileride o özel günü, "yanımızda da on kişi vardı he" şeklinde anımsamak istemezdim..
gerçi sürprizlerden de hoşlanmam ben, tuhaflık bendedir belki bilemiyorum.

2.kabul edeceği varsa eder, etmeyeceği varsa etmez. "eeöh etraftakiler ayıplamasın,hadi bari evlenelim" diyen bir insanın var olacağını zannetmiyorum pek :)

kısıye gore degısır, belkı ondan hoslanır ama bana o sekılde yapılmasını ıstemezdım.

hayatta yapmam. başbaşa iken yaparım.

pposeidon söledik ya daha önce.. :)) başbaşa yaaaaap... neden çok sevdikleriniz de olsa elalemi karıştırıyorsun.. gerek yok ki? var mı? ne gerek var o insanlara.. hatunun o ana odaklanmasına izin ver.. etraftakilerin tepkilerine değil..

ve yap artık yahu yap! :)

baş başa kesinlikle..

erkek milleti çok ama çok temiz kalpli bazen. sanıyorlar ki, onların samimi olduğu, yakın olduğu herkese karşı sevgilileri de aynı duyguları hissediyor. bu bazen oluyor, ama bazen olamayabiliyor. evlenme teklifini yanlarında yapmayı planladığınız insanlar onun mu sizin mi samimi arkadaşınız, bu konuda hiç uğraşmayın bence, baş başa, yağmur yağarken, söyleyiverin gitsin işte. (şimdi hazır mevsim de müsait falan...)
aklıma geldi ya, bir de böyle stadlarda falan höykürerek evlenme teklifi ediyorlar. beyaz şovda movda.. çok çok kötü.

hocam evlenme teklifini ettiğin zaman cevabını bekliyoruz buraya :( çok merak içerisindeyim ben : p

1) hoşuma gitmez. sevgilinin senle evlenmek istediğini diğer insanlarla birlikte öğreniyorsun sen de, sence hoş mu? bence değil...
2)evlenme teklifi aldığı andaki tepkilerini azaltabilir belki. çok mutlu olup kucağına atlayacağı varsa onca insanın içinde çekinir belki, ya da "biraz düşünelim" diyecekse, başbaşayken bunu söylemesi daha kolay olur, diğer insanların yanındayken soğuk rüzgarlar esmesi muhtemel.

@medre: doğru demiştin :) dur hacı be hemn yap diyince olmuyor yapıcam yapmasına biraz daha zaman var hazır geniş geniş zamanım varken soruyorum öle aklıma geleni.

@vurursa gol olur: hacı haber veririm vermesinede burdan duyuru yapıp hacı evlendim demiyimde teklif ettikten sonra bulurum seni yollarım bi mail :D

@kalimotxo: haklısın valla hoş olmayabilir.

Pposeidon1 teklifin, size özel olmalı. Tüm içtenliğinle yap teklifini. Sürpriz demeyelim de, beklemediği bir anda yapabilirsen, daha da hoş ve etkili olur. Bu arada heyecanını yenip, sakin olabileceksen geçerli bu öneri. Haberimiz olsun, kutlamak için.

@july14: heyecanı yenmek problem değil :) haber veririm "vurusa gol olur" ile birlikte gelirsiniz nikaha düğüne filan :)

Not: çeyrek filan getirin en azından boş gelmeyin :D

Eğer senden zaten evlilik teklifi bekliyorsa istersen sinemada et problem olmaz. Ama beklemediği bir şeyse baş başa kalın derim.

Eller havaya bir mekana gitmiştim, sadece filmlerde olur sandığım şey oldu, adamın birisi şampanya kadehinde yüzük verip evlenme teklif etti, sahnedeki garip şarkıcı da kalabalığı gaza getirip alkışlattı. Böyle olmasını istemezdim açıkçası.

Not : erkeğim.

Kadınına bağlıdır bence. Kimisi stadyumda evlenme teklifi ediyor, kadın ordan "iviiit iviiiiiiit" diye bağırıyor, kimisi baş başa kalalım diye dağ evine kaldırıyor hatunu orada evlenme teklifi ediyor. Bence edene değil edilene göre hareket etmek lazım. Evlenme teklifi edecek raddeye gelmişsen de zaten onun ne istediğini az çok biliyorsundur.

hocam tenhada kuytuda yap,mazallah yok mok der,karizmayı çizdirme yerlere kapanmış elinde bir yüzük tutarken. hayırlısı olsun bu arada.

Ben gelirim Pposeidon1. Teşekkür ederim. Vurursa gol olur için de uygunsa, birlikte de gelebiliriz.

gelin valla o gün gelsinde davetiyeyide koyarım bütün duyurucular gelsin :)

geliriz hocam sen bi teklif et hayırlısıyla da. o da kabul etsin biz de mutlu olalım.

evlenmek istediğinden ve kabul edeceğinden eminsen kalabalık önünde olabilir. genelde seviyorlar öyle sahneleri kadınlar.
ama cevap kesin değilse, başka insanların önünde bunu düşünmek ve o baskıyı hissetmek korkunç olacaktır kendisi için.

Kediler genelde bizim anlayamayacağımız derin anlamları bize anlatmak için tuvaletle dikkat çekerler. Sizin köpeğiniz de örneğin, dışarıda hırlaştığı üstün bir köpek veya korktuğu bir olaydan dolayı "işimi burada hallederim çıkmaya gerek yok" tarzı yapıyor olmasın? Eğer öyle bir olasılık varsa, tuvalet harici dışarı çıkardığınızda (alışılmadık bir zamanda) davranışlarını izleyin. Erkekse koku bırakma rutinlerini falan.. Bundan birşeyler çıkar sanırım. Bir kedi insanı olarak bu kadar akıl yürütebildim.

Her ne kadar temizlik takıntınız olsa da çocuğunuzu tuvaletini altına yapıyor diye nasıl sokağa koymuyorsanız 12 13 yıllık dostunuzu da kapıya koymayı düşünmemelisiniz.
Ben de bir kedi insanı olarak alternatif bir öneri de bulunmak istiyorum.
büyük bir leğen içine kedi/köpek kumlarından koyarak oraya yapmasını sağlayabilirsiniz, zamanla da oraya alışabilir. bunun için küçük tuvalet, varsa kapalı balkon uygun olabilir.
Ek olarak farklı veterinerlere ve pet forumlarına danışmakta fayda var.

@hikaye: dışarı çıkmak için can atar her zaman.. bu durumlar esnasında da öyle; hopluyor zıplıyor havlıyor, tipik "hadi haid hadi dışarı çıkalım hadi hadi" durumunda..

@knorbulyon: "kapıya koyma" diye bir durumdan bahsetmedim zaten. ama unutmayalım ki altına yapan çocuk için çareler varken, orta boyun üstünde bir köpeğin halının ortasına oldukça büyük bir dışkı bırakmasına çare bulamıyorsunuz yaşı çok ilerledikten sonra.
bende eğitip, belirli bir noktada tuvalet eğitimini düşündüm. ama belirttiğimiz ilerlemiş yaş yüzünden çok zor.


danıştığımız bir veteriner "birşey yapamayız" dedi.. başkalarınada da sormak gerekiyor tabii..

sonuçta, kuzenin çocuğu gelip halıda oyun oynarken, benim aklıma o halıya 2 saat evvel olan şey geliyor.

efendim veterinere değil bir özel eğitmene danışmalısınız. sorununuzu ancak o çözer. evinize gelip sorunun sebeplerini anlaması gerekir. başka çaresi yok. tamamen psikolojik bir sorun. farlında olmadan sebep olmuş olabilirsiniz.

@faideli: eğitmen bulsak dahi, nasıl bir ücreti olacağını bilemiyorum.
doğrusu karşılayabileceğimden de emin değilim..

Bunun gibi bir durum bir tanıdığımızın başına geldi. Anlattığınız kadarıyla köpeğinizin idrarını veya tuvaletini tutamama gibi bir sorunu yok gibi görünse de şeker hastalığı olma şansı olabilir. Tanıdığım bir insanın 12 13 yaşındaki köpeği şeker hastalığı sonucunda tuvaletini tutamama gibi sorunlar yaşadı hala da yaşamakta bu şekilde bakılıyor, ayrıca sağ arka ayağını da kaybetmiş durumda. İmkanınız var ise bir süre köpeği bahçeli bir evde misafir edip tuvaletini belli bir yere yapma konusunda alıştırmayı da deneyebilirsiniz.

şöyle bir ped var belki işinize bir süre yardımcı olabilir.
urun.gittigidiyor.com
bir de şöyle bir şey var
urun.gittigidiyor.com

bu tür ürünlere bakabilirsiniz.

tuvalet saatlerini 1-2 saat öne alın, eğer gerekiyorsa sayıyı 3 e çıkartın. birkaç gün üst üste düzeni tutturussanız hiç bir problem kalmaz.
Ayrıca yaşından dolayı tuvaletini tutamama gibi bir durumlada karşı karşıya olabilirsiniz. Dolayısıyla dışarı çıkacağı zaman heyecanlanan köpeğiniz, o anki heyecanla kaçırır gibi oluyor ve gerisinide koyuveriyor olabilir.
Bundan emin olmak içinde veteriner kontrolü şart.

öncelikle ne kadar zamandır bunu yapıyor? eğer 13 senedir bunu yapıyor ve şimdi şikayet edyor iseniz durum karışık bir hal alır, ama bugüne kadar tuvalet alışkanlığı var bir süredir bunu yapıyorsa bunun nedenlerini araştırmak lazım.

öncelikle davranıştan ziyade sağlık problemlerine baktırmalısınız köpeğin. çünkü tuvalet alışkanlığı eğitim gibi değildir, eğitim tekrarlanmadığı sürece sönebilir, ama tuvalet alışkanlığı böyle değildir. ha ama şu söz önemli;

''Dışarı çıkartacağımızı anladığı anda nerede olursa olsun yapıyor. ''

* köpeği eve bağlayan veya dışarıda onu korkutan veya travmatik etki yaratabilecek bir şartlayan oldu mu bu tuvalet olayının başladığından beri? şöyle düşünülebilir; köpek eve tuvalet yapınca evde kalacağını biliyor ve bunu o yüzden yapıyor.

* köpek ilgi çektiğini biliyor ve o yüzden yapıyor. sahibinin ilgisini çekebilmek için dayak yiyen köpekler var. resmen sahibinin ayakkabısına sıçıyor dayak yemek için.

çamaşır suyu yanlış seçim gibi duruyor. amonyak veya dışkı/çiş kokusuna eşdeğer koku alabilir köpek, arap sabunu ie temizlik yapın.

neler yapılabilir? davranış rehabilitasyonu 13 yaşındaki bir köpek için pek önerilecek bir şey değil. karakteri olgunlaşmış bir köpek bu, bu kadar kolay yönlendirmeler yapılamayacağı kanaatindeyim, ancak köpekler için hijyenik pedler var, bunlardan kullanılabilir. köpek dışkısını yaparken cezalandırma yaptıysanız köpek dışkısını tutar ve lokal bir bölgeye değil, sizin olmadığınız herhangi bir bölgeye yapar. bence öncelikle sabit bir yere dışkısını yaptırın, bunu yönlendirmek veya taşımak daha kolay.

@galahad : bu durum daha önce de yazdığım gibi son 1,5-2 aydır mevcut..

dışarı çıkmasını engelleyecek, korku veya travmatik bir durum mevcut değil bildiğim kadarıyla.. sokağa çıkmayı her zaman çok sevmiştir ve hala öyle..
ilgiye de ihtiyacı yoktur veya ona göre davranmamıştır hiç.. çünkü ev içinde herkes kendisiyle oldukça bol ilgilenir.. oturup sohbet bile ederiz o kuyruk salladıkça..

tek çözüm ev içinde sabit bir noktaya yapmaya alıştırmak gibi..

üstadım ben davranış kısmına çok az ihtimal verdiğimi belirtmiştim, bence sağlık ile alakalı bir şey olabilir, normalde köpek tutmalı çişini kakasını. ancak 13 yaş az buz bir yaş değil, köpek için geç bir yaş. benim köpeğimde bu tip bir şey olsa tahlil yaptırırdım, davranış rehabilitasyonuna daha sonra geçerdim.

bence dolaylı olarak yaşıyla ilgili bir durum. dışardaki herhangi bir şeyden korktuğunu sanmıyorum.
refleks ve kasları eskisi kadar iyi çalışmıyor olabilir. ev köpekleri belli saatlerde tuvalet yapmaya şartlanırlar yaşam tarzlarından dolayı. bu saatler dışında tuvaleti gelse de, dışarı çıkma zamanı gelene kadar tutar ve tutarken de zorlanmaz çünkü vücudu dışarı çıkana kadar yoğun bi "tuvaletim geldi, sıkıştım" psikolojisi yaşatmaz ona eğitiminden dolayı. pavlov tarzı bi durum oluşmuştur.
dolayısıyla, "dışarı çıkacağız yani tuvalet zamanı" uyarısını aldığı anda, belki 6 saattir var olan tuvaletini aniden yeni gelmiş gibi hissetmeye başlar. sizin köpeğin yaşı biraz ilerlediği için bu "tuvalet zamanı" uyarısını hissettiği anda artık binadan dışarı çıkmayı bekleyecek kadar kontrollü davranamıyor olabilir.
bu eğer yaşıyla ilgili değilse bir sağlık problemidir tutamamasının sebebi. test yaptırın eğer herşeyin temiz olduğunda emin değilseniz.
eğer hiç bir sağlık sorunu yoksa sanki yavruymuş gibi tekrar tuvalet eğitimine başlayın. tuvaletini tutmasını sağlayan kasları gücünü kaybettiyse tekrar toparlmasına yardımcı olabilirsiniz.
çiş pedlerinde alın. kapıya yakın bi yere yapıştırın. dışarı çıkar gibi kapıyı filan açınca oraya yapmasını sağlayın. sonra git gide pedi kapının dışına taşıyın. bu şekilde tekrar öğretebilirsiniz.

uzun yıllar çalıştılarsa henuz 45 yasında hıc bır hobı kesmez. anne gene bır nebze gundu konu komsuydu vakıt gecer ama baba ıcın zor.
durumunuz varsa en ıyısı merkezı yerde bır bufe :)
dalga gecmıyorum mahalle bakkalıda olur. enıstemlerde denedık full huzur.

lokasyon istanbul mu yoksa ege tarafları mı diye sorayım? öyleyse direk tarla & toprak aldirmaya yonlendir. inan cok degisiyorlar...

eve birkaç kitap getirin. Özellikle türk yazarlar olsun. Koyun salonun ortasına bir alıştılar mı çıt çıkmaz evden

deniz kenari civarinda bir yerde yasiyorsaniz babanizi balik tutmaya yoneltebilirsiniz. yanliz bir zaman sonra neredeyse goremeyecek hale gelebilirsiniz benden soylemesi.

baba eğer tv babası ise belgesellere sarabiliyosun çok güzel. bbc nin filan mütiş belgeselleri var. national geographic in de süper setleri var. en ilgisini çekecek olanlardan al hediye et. bi süre oyalanır.

eğer maddi durumun yeterli gelirse onları bi spor salonuna filan üye yapabilirsin. hafif bi tempoda spor yapmaya başlarlarsa hoşlarına gidebilir. kapalı yüzme havuzu ya da jakuzi sauna filan genelde orta yaşlı insanların hoşuna gidiyor.

eğer el işi tarzı şeylerden hoşlanırlarsa maket seti filan tutabilir. bazı babalar maket uzmanı olabiliyor emeklilikte.
anne için de ahşap boyama, takı tasarımı vs iyi olabilir. özellikle kadınlar evde sergileyebilecekleri şeyler yapmayı sever. ahşap boyamayla tepsi, sehpa filan süsleyip vakit geçiriyolar.

uzun yıl çalışıp emekli olmuş değiller. annem hep ev hanımıydı, babamınsa artık çalışmasına gerek yok (evet biraz garip ama böyle, rahat bir insan kendisi)
lokasyon istanbul, ve evet bir ara sahil beldesi planları vardı ancak sonrasında söndü. maddi olarak normalin altında yükümlülükleri var ancak babam böyle büyük hamleler yapabilecek biri değil.
kitabı okursa annem okuyor o da çok ender, babam okumaz, okumadı.
balık tutmak, spor salonu... bunların konusu hep açıldı ancak beğenilmedi, uygulanmadı. koca koca insanların ellerinden tutup "hadi sipor yap, sağlıklı ol" mu demem gerekiyor? kim kimin annesi babası?
neyse, çok umutlu değildim zaten. yine de herkese teşekkürler.

bilinçaltınız ve günlük hayatınızdaki heyecan eksikliğinin bir uzamı gibi gözüküyor sanki. uzun süredir kendisinden haber alamayıp, bir anda fotoğraflarını karşınızda gördüğünüzde imgeler, geçmiş zamanda yaşadığınız heyecanlarla beraber bir güzel işleniyor beyninize.

gerisi de rüyalarınıza kalmış zaten.

abi tamamen evliliğin sıradanlaşması buna sebep. eğer evliliğin sıradan değilse o halde eşinle aranızda aşk olmadan evlenmişsin demektir. bunu anlamak için ikisini de düşün hangisine karşı merhamet şefkat duyuyorsan ona aşık değilsin demektir. ha diyeceksin ki aşkın içinde şefkat merhamet yok mu var ama baskın duygu bunlar değil aşkta.

Teşhis, tetkik ve tedaviyi birada sunan muazzam bir cümle biliyorum: "olur öyle."

kesinlikle katılıyorum "olur öyle" . evlenmişiniz ne güzel mutlusunuz şimdi durduk yere macerayı seven adamlık yapmayınız. gidin bu akşam bi çiçek alın eşinize sonra gece de yaramazlık falan yapın geçer gider :)
saygılar

evlenme amacıyla arayışa girenin severek evlendiğine hiç inanmadım, inanmam. bence sorununuz odur.

evli olduğunuz için bu heyecan normal bence. sadece sıkılmışsınız ve yeni küçük mutluluklar kıpırtılar peşinde olabilirsiniz. bence mevcut ilişkinizi heyecanlandırmaya bakın. insanların başına geliyor böyle şeyler, ayrıca kendinize eskisini yeniden yaşamak ile ilgili bahaneler uydurup buna inanmayın, geçer.

ben de kullanıyorum "düşük alkollü".. bi zararıyla karşılaşmadım.. cildi temizlemek için tonik idealdir ama gözenek sıkılaştırmak için yeterli değil bence..
ben son dönem doğal yöntemlere daha çok ilgi duymaya başladım..
www.dogadangelenguzellik.com falan gibi..
ek bilgidir.. zarar gelmez.. denenmiştir, etkilidir..

cildiniz hassassa böyle hemen kızarıyorsa ve/veya kuruysa alkol iyi gelmeyecektir. cilt yağlıysa sorun yok.

Tonik zaten sıkılaştırmak için değil ki, temizlemek için? Düzgün temizlemesi için de alkol gerekiyor. Domuz gribi bile dayanamıyor alkole, bir de o taraftan bakın.

Şaka bir yana, eğer alerjiniz yoksa ve çok kuru ciltli değilseniz alkolden zarar gelmez.Bir de devasa gözenekleriniz için peeling öneririm.

alkollü tonikler cildinizdeki her şeyi alıp götürür. cildin koruyucu ve besleyici bariyerini söker her sürüşünüzde, cildin kendini nemlendirme yeteneğini yok eder ve cildinizi kısır döngüye sokar. alkollü temizleyici kullandığınız sürece cildinize ekstra özen göstermek zorunda kalırsınız.

seks yaparlar. eğer iyi bir müşteri değilse ilgilenmez bile. sadece üstünde gider gelir o kadar. işi bitince de duş alıp gider. bazısı duş bile almaz.

hmm her erkek para karşılığı seks yapar mı? çoğusu yapar. ben yapmadım hiç mesela.

para karşılığı seks yapan erkek az değil. ama neredeyse her erkek denecek kadar da çok değildir bence. ben mesela bu yaşıma kadar (25) ne paralı ne parasız yaptım. ama paralı yapmış olsam seksten öte bir şey olarak görmezdim.

kadın ile hala iletişim kuruyorsa ya sürekli müşteridir ya da başka bir şeyler vardır.

erkeğin seks yapacak bir sevgilisi, eşi vb. sevdiği birisi yoksa bu dürtüsünü başka şekilde gidermek ister. buna bazen din, bazen aşk engel olabilir. sadakat buna engel olan en önemli faktörlerdendir. bu saydıklarımdan herhangi birisi bahsettiğiniz kişiyi engellemiyorsa ve aranızdaki ilişki sadece platonikse o kişiyi suçlamak pek mantıklı olmaz.

açıkçası erkek aradığını bulur mu, ıssız adam alper modunda düzenli olarak görüşür mü bilemem.
ancak şu var ki, parayla kimseyle seks yapmayan birçok dostum var (hepsi yalan da söylüyor olabilir).
bunların kimisi parayla seks yapmanın aşağılık bir durum olduğunu ve kendilerine olan saygılarını yitireceklerini düşünüyor,
kimisi para vermem ama ons ilişkilere açığım diyor,
kimisi sadece birlikteliğim olan kişiyle seks yaparım diyor,
kimisi de sadece sevdiceğimle sevişirim, çünkü bu kimi erkekler için de çok özeldir, diyor.

demek istediğim, erkekler için yapılan çoğu genelleme yanlıştır.

peki "o bundan sonra düzelmez, pis biri o" gibi bir tavır yanlış mı? onun açısından bakamıyorum olaya, ama bir gün birlikte olursak, yine böyle birşey yapar mı diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. unutayım, adam olmaz bu, ıssız adam olmuş bu diyorum, ama gördüğümde kedi gibi sevesim geliyor herşeye rağmen.. içten içe, oh bunları ben görüp tiksiniyorsam, diğer kızlar hiç yüzüne bakmaz artık diyorum. bu normal mi? ben basit biri miyim?
beni düşündüren yatması kalkması değil, onun olabileceğini kabullendim, fakat bu kadının facebook'larda kendisini bulması, eklemesi, resimlerine comment yazmaya başlayınca platonik kişi'nin panikle kadını ve commentleri silmesi, ertesi gün kadının geri eklenmesi ve çocuğun wall'una ara beni acil vs yazabilecek cesareti kendinde görmesi.. işallah buradan da bir tanıyan çıkar, hacı dün kızın biri duyuruda seni sordurdu der, bir de güzel rezil olurum. mis..

platonikte ne pismiş be diyerek başlamak istiyorum.evet bana kalırsa o insan bunu tekrar yapabilecek kapasiteye fazlasıyla sahip.evet ben sana uzak dur hayır gelmez diyeceğim ve evet sen bunu yapmayacaksın.ama yaparsan mutlu olacaksın benden bu kadar.

eeh, bence iğrenç bir durum.

hayır hepsini geçtim "acil ara" nedir? kadının hamile olabileceğini bile düşündüm, ama bulamadım neden gidip acil ara beni yazar bir fahişe müşterisinin wall'una. ağzımı bozdum resmen özür dilerim.

wall'una yazan kişi sevgilisi değilse ve düzenli olarak seğişiyorlarsa fuck buddy sahibi birine platoniksiniz sanırım.

parayla seks konusunda kendimden birseyler katayim:

kiz arkadasim olan birileriyle henuz hic yapmamisken (sevismeyi filan kastetmiyorum- gercek anlamda seks) para karsiligi yapardim...

ne zamanki vakit gecti yaslar ilerledi, kiz arkadaslarimla yapmaya basladim,o gunden beri hic parali yapmadim. 2si son derece farkli seyler... tekinde yalnizca fiziksel tatmin varken otekinde duygusal, fiziksel, ruhsal, bedensel egosal kisacasi her anlamda tatmin olup mutlu oluyorsun. para karsiliginda ise benzer hislerin neredeyse hicbirini yasamadigimi soyleyebilirim.

para karsiligi iliski esnasinda yasananlara gelince: kadinina gore degismekle beraber opusme yasanmis da olabilir yasanmamis da. sefkat de yasanmis da olabilir yasanmamis da...
kimisiyle yalnizca penetrasyon icin biraraya gelirken kimisiyle sevgiliyle yapilan sekse son derece yakin bir deneyim yasarsin. yalniz tek fark; sevgiliyle yaptiktan sonra nefeslerin birbirine karisarak dunyanin en huzurverici uykusunu cekerken; para karsiligi yaptigin kisi genellikle kalkar gider; o gece kaliyorsa bile asla sevgilinle oldugu gibi sarilip misil misil uyuyamazsin. umarim aciklayici olmustur yazdiklarim...

@dunyayi kurtaran adamin babasi: yok sevgilisi degil, kadin ciddi ciddi bu işi meslek edinmiş biri, 800 tane arkadasi filan var zaten. resimlerle tanıtımını filan yapmış.. önce fake hesap mı acaba filan dedim o derece garip bir durum..

aralarındaki duruma bağlı olarak belki paraya ihtiyacı vardır ya da allah korusun bi hastalık durumu falan vardır. yakın arkadaşlarımdan birini böyle cepten alakasız zamanlarda arardı sıkça gittiği bi kadın. yok yeni bi kız geldi süper, yok uğramıosun ne iş gibi. her şekilde iğrenç bişi. sevgi ya da bunun gibi bi paylaşım olmadan seks midesiz bi davranış bence. özel durumlar dışında tabi.

ıssız adam alper gibi olmuş durum. facebook'a niye eklesin diyorum, bulamıyorum.
para ile kadınlarla birlikte olma konusuna gelince, ülkemizde aşırı yaygın. Çok üstüne gitmemek lazım. Ben bir erkek olarak karşıyım mesela ama bir hemcinsime "niye gidiyosun lan kız arkadaş edinsene şunu adam gibi yaşa, aşksız aşk mı olur" desem "sanane benim zevkimden" diye yapıştırır direk.
farklı bişe tabi..

çok da yakışıklı, kargaya yavrusu kuzgun görünür gibi de değil, objektif olarak baktığımda bazen abercrombie modelleriyle filan kıyaslarken buluyorum kendimi, öyle de düzgün eli ayağı, boyu posu. istese 80 tane kız bulur kendine bir gecede, parası da cebinde kalır.. ben psikolojik problemleri olduğunu düşünüyorum. annesiyle bir problemi mi vardır nedir bilmiyorum ama, kadınlara genel bakış açısı hepsinin o**spu olduğu yönünde, eski sevgililerini de ayrılır ayrılmaz listesinden silmiş, hiçbirinden arkada bir resim bile kalmamış. saçma ama bu da insana çok çekici geliyor, o kızların yapamadığı ya da yanlış yaptığı bir şeyi düzeltip bu adamı tekrar hayata adapte etmek ve ileride ayrıldıktan sonra bile onun "değerli sevgilisi" olmak fikri.. insan beyni ne garip.

tamam mantıklı
ama çoook dikkat etmek lazım

para karşılığı seksin bir çok nedeni var, ki erkek olarak bakınca daha bir anlaşılır:
1) kendisi, kimsenin onu beğenmeyeceğini düşünebilir
2) yattığı kadın onu büyük ihtimalle çok umursamaz, iş olarak görür ama o, ıssız adam alper rolünü oynuyor olabilir
3) bağlanmak istemiyor olabilir. Böyle iyiyim, rahatım diye düşünüyor olabilir

vs. vs.

ben şöyle düşünüyorum, eğer yakınsanız birbirinize (arkadaş baabında) sorun bunu ona. Dürüstçe cevap verir büyük ihtimal. Ama arkadaş gibi yaklaşın.

Dediğim gibi, sizin de çok dikkatli olmanız lazım.

Ha, ben olsam şöyle yaparım (tepki alıcam buradan ama deli diyorlar desinler değişemem)
giderim adama derim ki, yahu adam, ben seni çok seviyorum, çekicisin yakışıklısın, ne diye böyle kadınlarla yatıyorsun? Bana dürüstçe cevap ver, ben de ona göre seni dünyanın en mutlu insanı yapayım, ki sana olan sevgim çok büyük ne yapacağımı bilemez haldeyim, ya da arkadaşım olarak (iyimser düşünüyor olduğunuzu varsayıyorum) kal.

bence en mantıklısı böyle açık açık dile getirmek. Kendinizi boş yere hırpaıyorsunuz çünkü. belli bir yaştan sonra bazı şeyleri yaşayamayacak hale geleceğiz, bu günleri arayacağız. Zor tabi..

@Anilsey malesef bu kadar samimi değilim bu insanla. samimiyetim olmamasına rağmen gidip konuşmayı düşündüm, fakat ya benim de bu güne kadar ona asılan, 'ayh chox tatlı çocukkk' diyen insanlardan biri olduğumu düşünürse? ve konuşursam zor duruma düşüreceğim çok yakın iki arkadaşım var onun arkadaşlarından hoşlanan.. çok haklısın ama, kendimi boşa hırpalıyorum. gidip tinerci style arabasının lastiklerini yarasım var resmen.. konuşamadıkça agresife bağladım. tepki alırsan haber ver, baya eli maşalıyım şu an =)

ahah =)

o zaman şöyle söyleyebilirim.
(biraz geceleri fala bakan kadının programı gibi olacak ama)
kalbiniz size ne söylüyorsa onu yapın. Ben öyle yapıyorum. her konuda yani. (bu 1 olsun buraya döneceğim)
ama işin içinden çıkamadığım durumlar olunda soruyorum büyüklerime, bakıyorum sözlüe,buraya bile yazıyorum (ki yazdım demin)
ama düzgün ve mantıklı bir sonuç alamazsam, nasıl bir duruma düşeceğim önemli değil (1'e devame diyorum)(ki başkalarının hakkımdaki düşüncelerini zerre önemsemem **istisnalar var) kendi kararımı kendim verip ne yapmam gerekiyorsa yapıyorum.

hiç pişman olmadım şu ana kadar.
ha ne oldu mesela? mıç mıç arkadaşlık meselelerini hiç seviyorum. Üniversiteye de yeni gelince böyle adamlarla doldu çevrem. 2-3 tanesini hırpaladım (facebook'ta video yapıp sonuna ismimi ve remimi koymuşlar aha bu hazırladı diye, bu ana kadar konuşma minimumdaydı) şu anda sınıfımın neredeyse yarısı benim aptal gerizekalı yalnız biri olduğumu düşünüyor. Çok da s.mde afedersiniz. Neden? Böyle adamlarla dolacağına çevrem gider 2*3 kitap daha okurum ki bu sefer hiç ulaşamasınlar bana. şu anda üniversitede sadece 3-5 arkadaşım var takıldığım. Onlar da iyi insanlardır halden anlarlar. Bu da bana yeter.

Gaza getirmek için yazdım ki kesinlikle doğru. Hayat sizin, başkasının değil. Kendiniz için uğraşıyorsunuz sonuçta. Madem kendinizi önemsiyorsunuz, neden biraz daha fazla önemsemeyesiniz? =)

not: bencillik değil tabi bu :)
not2: demiyorum ki gidin konuşun. Düzgün bir karar alın da bu gece rahat uyuyun.
not3: yazı yazmaktan ödevi tamamlayamadım iyi mi. =))))

@Anilsey: kötüsün çünkü gaza geldim. gidip kendimi biraz daha iyi tanıtayım ben mantıklı olan bu, zaten değişmemekte azimliyse o da kendini belli eder, davranışlarından niyetini anlarım.. karbonhidrat etkisi sanırım, güvenim yerine geldi birden. kendisi kaybeder, eğer ucuz kadınlarla kendini, beni ve parasını harcamaya devam etmek istiyorsa. buradan platoniğe seslenmek istiyorum: senin yüzünden kendimi gecenin köründe su böreğine verdim, sinsi sinsi bakıyodun ya, artık hepsi selülit şekerim.. hadi git şimdi sürtüklerine.

ahanda budur
ayırca (sizinle hiçççbir alakası yok) karbonhidrat özgüveni arttırıyorsa, bizim kadınlarımızın niye kilolu olduğunu anladım sanırım. =P

ha ne dicektim ben, aklıma bir fikir geldi; şöyle yapabilirsiniz, gidip açılın düzgünce, kabul ederse takibe alın çaktırmadan. Sizi aldatıyorsa zaten değmez.

örnek verebilirim ki: bir arkadaşıma gittim açıldım, ama başka bir çocuk için yanıp tutuşuyor ölyor bitiyor kkız biliyorum
benimle çıktı
3 gün
sonra eyvallah dedim. bu kadar :D

@Anilsey: baya da pis çıktın sen. gece gece iyi denk geldim sana çok saol =)

yardımcı olabildiysem ne mutlu =)
ama benim de yukarıda sorum var sevgiyle alakalı? =(

a görmemişim onu. yetişiyorum!

o kadar fiziksel birşey ki inanamassın
yani toplam en fazla yarım saat sürüyor, üstünü giyip, çıkıp, dışarıda dolaşman, veya kadın evden gittikten sonra televizyon açıp olayı tamamiyle unutman 15 dakikanı alıyor.

EN ufak bir manası olmadıgı gibi, depresyon erteleyicisi gibi bir işlevi var.
Yanlız insanlar, bu tip ilişkilerde çare arıyorlar.
Ne öpmek, ne başka birşey normal sevgiliyle oldugu gibi hissettirmiyor.

gecmis gecmistir ama gelecegi secmistir. ama simdiki zamani es gecmistir. ani yasa.

noluyor bana lan :(

ne kadar fiziksel ve ne kadar aşksız olduğunun, ne kadar cinsel doyuma ihtiyaçtan yapıldığının hiç bir önemi yok. iğrençtir. bi daha asla yapmayacak olsa bile iğrençtir. ben şuna inanırım ki; parayla seks yapabilen erkekle parayla seks yapamayan erkek arasında diğer tüm konularda da dağlar kadar fark vardır. ben şahsen asla kabullenmem.

dikiş makinesi ne yazık ki çabuk bozulabilen bir alet, bu nedenle servis hizmeti ve yedek parçası uygun fiyatlı ve kolay ulaşılabilir olanı tercih etmekte fayda var. ve tabii ki bir klasik: singer.
semt pazarlarında ve bazı dükkanlarda toptan artan parça kumaş satılıyor, eminönü'nden çok daha ucuzdur fiyatları.

Salı pazarı'nın yerinde kurulan Cuma pazarında diğer pazarlardan daha fazla kumaş oluyor diye biliyorum.

Pazar kalabalığını da hiç sevmem ki... Mango'daki kadın kalabalığından korkan bir kadınım ben o yüzden şöyle bir dükkan yok mudur pahalı olmayıp orta kalitede ucuz kumaş satan?

paranız büyük ihtimalle boşa gitti. 50 liralık filan makineler tamir içindir. elbise dikemezsiniz. her kumaşı dikebilecek makineler için doğru dürüst para ödemek gerekiyor.
tamir makineleri ince penye dışındakileri dikemez kolay kolay.

Henüz almadım da öyle sonuçta profesyonel bir şeyler yapmıcam olmaz mı ki tühh :( Nasıl bir makine almalıyım o zaman?

öyle ufak pratik makinalarla en basitinden bi pantolon paçası bile katlayamazsınız. kot filan dikmez kesinlikle.

www.hepsiburada.com
böyle bişeyle elbise dikemezsiniz mesela

www.hepsiburada.com
böyle bişeyse istediğiniz herşeyi dikebilecek makinalar arasında en uygunlarından.

Eğer durum buysa benim isteğim hayal olacak... İkinci el alsam nasıl olur? Nerden, nasıl alabilirim ki?

İstanbulda Anadolu yakasında Ümraniye-Çarşı da kumaşçılar var, Parça kumaştan metre ile kumaşa ve yanında bin türlü aksesuara kadar her şeyi bulabileceğin bir yer.Ayrıca Kadıköyde bir kaç yer var.
Bursa Pazarı, Çukurova, Sümerbankta ve çeşitli masrafçılarda da uygun kumaşlar bulursun.
Salı pazarı en iyi alternatiflerden biri.Vaktin olursa sabahları erken akşam pazarından bir kaç lira pahalıya kumaş alabilirsin.İstediğin renk ve baskılar için pazar ve Ümraniyedeki kumaşçılar iyidir genelde ihraç fazlası kumaşları satıyorlar.
Avrupa yakasında ise Zeytinburnunda kumaşçılar Toptancılar tramvay yolu üzerinde ama sen ara sokaktaki parçacılardan uygun fiyata kumaşlar bulabilirsin.

İstanbulda isen kumaş alabileceğin yerlerin başında gelir. www.yaglicatekstil.com
Aslına İstanbulda olmasan da alabilirsin, kartela, numune vs talep et önce bana sorarsan.

tala iyi geliyor diyebiliyorum ama kıl değil, tüy için. diğerlerininde jiletten farkı yokmuş sanırım.

bazılarının üzerinde "hassas bölgelere kullanmayınız" yazıyor bence kullanmayın. evet kıllarınızı sertleştirir ve arttırır.

etek bolgesi icin tuy dokucu kremler var.

genital bölge için özel tüy dökücüler var. köpük şeklinde.

marka önerisi var mı genital bölge için ?

Kullanılır, kökü etkilemez. Bakınız örnek bir ürün:

www.kozmetikdepom.com

Ayiyogi nin dediği gibi varsa marka önerisi kullandığınız ürün falan? Teşekkürler.

yakaya bakılır. pantelonda ise kokmaya başlaması ya da çamur olması bir sınır oalbilir bilmiyorum :/

gömleklerin falan koltukaltını koklarım ben, pantolonda da içini..
kokuyorsa pistir işte, daha net bi kontrol yöntemi bilmiyorum.

kot - 3-4 giymede max
gomlek - max 2 kere, yaka; olmadı utusune bakarım
kazak - 3-5-7 gunune gore.
hırka - giymem.

koyu renk kazak ve kokmuyor diyelim?

Genelde 1 hafta giyiyorum pantolonlarımı falan hani böyle fazla dışarı çıkmazsam üstüne başına bişey sıçramazsa, zaten görülebilir çamur kir varsa direk atıyorum, eğer haftada 3 günden az giyersem 2 hafta da gideri oluyor. Hani net bi kirlenme olmadan atmıyorum genelde.

Gömlek, kazak, hırka kullanmıyorum bunları geçebiliriz. Evet

hem enerji tasarrufu hem de giysilerin sağlam kalması için pantolon, kazak ve hırka gibi giysileri sık yıkamamakta fayda var. gömlekler içe değil t-shirt üstüne dışa giyilmiş ve ter kokmadıysa 1-2 kez daha yıkanmadan giyilebilir. yıkamak yerine ters çevirip balkona asıp havalandırmak tercih edilebilir. pantolonların paçasına yalnızca bir kaç damla çamur sıçramışsa kuruyunca fırçalanıp yeniden kullanılabilir.

birşeyi birden fazla giymem. bir kere giyinince, çıkardığımda çamaşır sepetine gider.

kazak pek sık yıkanmaz. zaten kazağa sindirecek kadar terlemeniz zor. örgü ve yün gibi şeyler teri emmez çünkü. içine penye bi tişört ya da atlet giyerseniz kazağınız uzun süre terden filan etkilenmez kolay kolay.
kazak sık yıkanınca yarım senede ölür gider.

kot 3-4 giymede yikanmaz, en seyrek yikanmasi gereken seydir :/ bozulur yoksa
tam ne derler oraya "ag yeri" orayi koklicaksin :s iyrenc kokuyosa kirlidir, onun disinda camur mamur da kirlilik gostergesi tabii
gomleklerin manset ve yakalari siyahlasir
kazaklar da kokar ya da etiket kismi siyahlasir yakanin icindeki

+ yikama her tur kiyafetin durusunun icine eden bi etkendir, mumkun oldugunca az yikamak lazim
koksun demiyorum tabii yanlis anlasilmasin
ama normal sartlarda 2 giymeyle bi tisort bi kazak yikamak yanlis

pasaklı cisterna

kirlenince, yün kıyafetlerin kokusu değişiyor.
kot pantalonların rengi, gömleklerin kol ve yaka içleri renk değiştiriyor.

hic de diilim!
camasirlariniza kirlenmeleri icin biraz zaman verin :/

(bkz: çiçek abbas)

(bkz: canım kardeşim)

maden

ah müjgan ah
ve diğer sadri alışık filmleri...

selvi boylum al yazmalım
vesikalı yarim

Ağaçlar Ayakta Ölür(İzzet Günay'ın oynadığı)
Anneler ve Kızları(Yıldız Kenter'in oynadığı)

(bkz: tabutta rövaşata)
(bkz: gemide)
(bkz: masumiyet)
(bkz: muhsin bey)
(bkz: ağır roman)
(bkz: uçurtmayı vurmasınlar)
(bkz: piano piano bacaksız)

ama en azından izlediklerini yazsaydın bari ne biliyim. bu kadar yazıyım ben de.

evet bak mesela fatih akın filmleri de var, izlemeli. duvara karşı'nın dışında;
(bkz: yaşamın kıyısında)
(bkz: im juli)

fasulye

(bkz: gurbet kuşları)
(bkz: duvara karşı)

bu kadar yazılmış ama bir kişi bahsetmemiş, nasıl olur anlamam;

Anayurt Oteli

tabi ki (bkz: devrim arabaları)

(bkz: karpuz kabuğundan gemiler yapmak)

selvi boylum al yazmalım
köprü
deprem
adı asiye
ah belinda
vesikalı yarim
yılanların öcü
sürü
duvar
yol
istanbul kanatlarımın altında
biraz alman sayılır ama duvara karşı ve kısa ve acısız
sonbahar
ha bide mavi boncuk

korkuyorum anne
kader

mustafa hakkinda hersey

anlat istanbul
her şey çok güzel olacak

yine sivri kisi olacam ama sorulmustu bu soru, silinmis sanirim...

film onereyim o zaman:
mutluluk

bol kot pantolonun içine kazak sok, saçlara fon çek iyice kabart. kazağa vatka takarak biraz abartabilirsin. beyaz çorabı tabi ki unutmuyoruz. evet iğrenç olacak ama 80'ler öyleydi.

evet iğrenç maalesef ama en az iğrencini bulmaya çalışıyorum.

benim erkek arkadaşım 80ler partisi için pezevenk gibi giyinmişti. yani hani mamaların yanında diğer kızları pazarlayan cinsten. yani eğer farklı birşey düşünüyorsan bunu dene. ayrıca nerde yapılan, nasıl bir parti onu söylersen daha iyi fikir verebilirim.

sana küçük ya da büyük gelebilecek çirkin (açık)kahverengi bir takım elbise al, abuk bi renk gömlek giy. büyük çerçeveli gözlük tak, saçlarını da kaşlarından birinin bittiği yerden yana doğru ayır 80ler eziği ol derim ben. oj mis.

hafif uzun belli kot açık renk olacak ama üstüne beyaz boğazlı badi onun ustünede uygun bir gömlek ceket kombinasyonu yahut kot üstüne bol kazak yada üstüne gömlek onun üstüne blazer ceket kolları sıvanmış

bıyık bırak,üstüne parka çek en yeşilinden.

Takım giy. Absürt bi renkte olsun. gömleğin ve ceketin kollarını dışarı katla. altın zincir filan tak. parlak ayakkabı giy.

ya da yüksek belli açık mavi kot ve üstüne de yine kot kumaşından bişey. yelek giymek de çok popülerdi seksenlerde. kot pantolonun bacağına filan bandana bağlamak da vardı o zamanlar.

istanbuldaysan tüneldeki suriye han içindeki retroya bak. ikinci elci, parti kostumlerını ancak ordan bulursun kiralık ya da satılık.

Vatka şart :P

lan bu ne!!
soruna cevap değil ama:
ben de bir ara beslemek istemiştim ama çok pis olduğunu duydum araştırmışsındır umarım bakımı filan?

yahu aslında hiç huyum değildir tavşan falan beslemek ama bazı nedenlerden dolayı sırf 10 gün sevdiceğin gönlü olsun diye beslemem lazım :S

hayvani kotu emellerine alet ediceksen hic bulasma bence, tavsanlar her yeri kazar, bir suru kotu yani var tavsan beslemenin, oyuncak tavsan al 62 tane.

kötü emellerime alet etmicem yahu. beslicem diyorum bi kafes alcam içinde beslerim ?

sorunla alakasız ama cevapları okurken dikkatimi çekti.
bakkaldan aldığım dandik karton kutunun içinde tavşan çiftliği barındırmış insanım. tavşan iyidir, az yer, pisliği de azdır. ne kokar ne bulaşır.

tavsan beslemiş biri olarak sunları söyleyeyim:
sessiz bir hayvandır, cok işer, cok sıçar.karton kutuya koyarsanız işediği için yumusayan kenarları yer buradan firar eder.evin içine salayım da gezsin derseniz neredeyse her adımda bıraktığı mayınları temizlemek zorunda kalırsınız. çabuk büyür, korkak hayvanlardır, sze alısması zaman alabilir

nereden bulunacağına gelince: eminönü'nde mısır carsısının yanındaki hayvan satan yerlerde var, ayrıca pet shoplarda bulmak mümkün.
10 gün bakıp kıza hava atmak için alıyorsanız almayın, ne hayvana eziyet edin, ne siz eziyet çekin

çok kötü kokutur kesinlikle bahçede beslenmelidir, bir de bunlar havuç yemediği olabiliyor. bütün tavşanlar bugs bunny değildir.

10 gün sonra ne yapacaksınız o tavşanları?

10 günlük eğlence olsun diye canlı alınır mı ya? canlı o. peluş ayıcık al sevgiline.

10 gün sonra beslemeye devam edicem : o isteyene verebilirim yemiyle suyuyla birlikte:p

tavşan evcil bir hayvan değildir, ev ortamında bakmak uygun olmaz. hayvanlar bir can taşıyor, onları eşya, oyuncakmış gibi hediye etmek, parayla alıp satmak doğru değil. arkadaşınız gerçekten tavşan bakmak isteseydi zaten şimdiye kadar kendisi edinirdi. tavşan seven birine hediye olarak verilecek en güzel şey peluş tavşan, tavşanlarla ilgili belgesel film, tavşan biçimli ya da tavşan desenli bir şey olacaktır. en iyisi ona tavşan desenli iç çamaşırı, kendinize de tavşan desenli don alın, olaya doğrudan girin tavşanların da günahını almadan...
şurada var mesela: www.deppo.com

(bkz: umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları)

eminim bircok sey bulabilirsiniz bu baslikta.

gomlek utulemek
pantolonun kırısması
yemege uflemek/sogumasını beklemek
surekli sarj ihtiyacı(ceptel, laptop)
prezervatifin/akbilin/kartların vs vs cuzdana emboss yapması

çöpünüz var sarısının sürekli yanması. her zamanki sade gidince yeniden başladı...

çorabın topuk kısmını bir türlü olması gereken yere denk getirememek. sabahları büyük ızdıraplar çekiyorum bu yüzden.

mouse un altının toz toplaması.

perde takmak. dünyanın en sıkıcı işidir.