sim'i hiç takmazsan sonsuza kadar, sim'i takıp açtığın andan itibaren 120 gün.

dediğin gibi şu anda erken seçim ihtimali yok. aslında rte 2018'de de seçime gitmezdi ama başkanlığa geçmek istedi, ohal'in de kağıt üstünde bitmesini istiyordu. normalde -yani 2002 öncesinde- bir iktidar, çoğunluğun kendisini istemediğini farkettiği zaman efektif şekilde policy making yapamayacağını farkedip erken seçime gidiyor. 2001'de olan buydu mesela. ha tabii mevcut badem bıyıklıların böyle bir derdi yok, 2023'e kadar zamanları var tepe tepe yerler devletin malını.

istanbul bir anlamda tr'nin özeti. gidişat negatif yönde olduğu için daha fazla kan kaybetmeden seçim yapmak gerekebilir. seçime kadar da kesenin ağzı açılır vaatler saçılır.

erken seçim olmayacak lafını ilk iktidara geldiklerinden beri söylüyorlar. bunu belli bir süre başardılar ama sonra erken seçim yaptılar.

TR ekonomisinin nerdeyse yarısı: www.hurriyet.com.tr

Late last night(1999) olmasi lazim,son sahnesindeydi

Scrubs dizisinde buna benzer bir sahne var mıydı acaba :/ tanıdık geldi

@zombi, scrubs değil ona eminim

@kreatin, filmi bulmak koaly değil ama kovalıyorum, belki

openshot açık kaynak ve bedava, ama bence fazla "light"

youtube'un editörü epey yeterli, unlisted upload edip geri indirilebilir.

bi üstü bence sony vegas

avidemux

"Cip gibi olması ama cip olmaması" - 5 GT ile 5'in soyulmuş hali aynı diye biliyorum (tavan hariç) yani cidden bu farkı arıyorsanız cevap GT'ler değil X'ler.

ayrıca 5 GT çıktığından beri (3 GT ile birlikte) çirkinliğiyle meşhur bir araç. bu elbette sübjektif ama bence de gelmiş geçmiş en çirkinlerden biri. beğeniyorsanız bana laf düşmez elbet. ama audi'nin sportback'leri çook daha şık çizilmiş bana kalırsa.

Bu arac tiplero en tutmayan kasalardir. Mercecesinde var o da hic tutmadi. 2. Eli zor satarsiniz ya da buyuk zarar edersiniz

İşte ben de zarar etmiş birinden alıyor olacağım eğer alırsam. Fiyatı uygun geliyor bu tarz bir araba için açıkçası dediğim gibi her istediğim var.Konforu yol tutuşu falan değişmez değil mi 5 serisine göre?
Yalnız 200 binde olması kafamı kurcalıyor. Mesela gt değil de düz 5 olsa al dermiydiniz?

1 derim

hesap makinesinde parantezden önce çarpma işareti koyarsan işlem sıralaması değişiyor. dolayısıyla işlem yapan makinenin de facto işlem sıralaması kuralına göre değişiyor.

öncelik *her zaman* parantezde. bunun tartışması yok, kural böyle. parantezin amacı zaten bu.

her hesap makinesi buna uygun davranmıyor olabilir.

16
ne ki bu?

şimdi gördüm
twitter ‘da tt olmuş.
böyle bir saçmalık görmedim......

1 diyenlerin matematik hocalarına selamlarımı iletiyorum.

Parantez, soldan saga, bolme carpma. 16

Soru hatalı. Bölme ve çarpma arasında işlem önceliğinden bahsetmek matematiksel olarak doğru değil. Zaten bir sayıyı atıyorum 2'ye bölmek demek, 1/2 ile çarpmak demek. Yani ben ifadeyi rasyonel sayı şeklinde yazsam, sonucu değiştirebiliyorum bu mantığa göre. Halbuki değişmemesi lazım.

Ek olarak soruyu google'a yazınca bile, google diyor ki, aha bak şu kısmı paranteze aldım. yani ben işlem önceliğini buraya verdim.

vah eğtim sistemime.

parantez içi işlem hepsinden önce gelir
odan sonra noktalı işlemler çizgili işlemlerden önce gelir (yani önce çarpma bölme işlemleri sonra toplama çıkarma işlemleri)
aynı tip işlemlerde soldan sağadoğru akar
16
Alman sisteminin gözünü seveyim.

Windowsguvenlikduvarı +1

Dediğin gibi soru anlatılmak istenen net değil. Bu yüzden 2 farklı sonuç çıkabiliyor.

Her ne kadar eğitim sistemimiz iyi olmasa da bu soru ile eğitim sistemi ya da matematik öğretmenlerini eleştirmek, kişilerin konulara bakış açısının ne kadar dar ya da tek doğru kendi bildikleri ifadeler doğru yaklaşım değil, diye düşünüyorum

Windowsguvenlikduvarı +1

Ek olarak matematik soldan sağa diye abuk terimler kullanmaz. Uzay geometrisi çalışıyorsun mesela, sağ mı diyeceksin? Bu nası iş? Yukarı falan da dersiniz siz şimdi.

İlkokulda böyle olması neyi değiştirir ki? O zaman okul hata yapıyor. Sorulması abuk. Sonra böyle oluyor işte. Öteki de çıkıp soldan sağa diye başkasına kızıyor.

matematik soldan sağa kullanmaz diyenler çok güzel sallıyorlar. adamlar bunun kurullarınu oluşturup taa 1900'lerde kuralı koymuşlar.

cevapta net olarak 16.

Cevap 1 diyenler şunu da çözebilir mi?

8/8*8/8*8

bunu bulduktan sonra da şunu:

8/64/64

@basond

tamam parantezin önünde 8/2 var, sadece 2 yok ki.

8/2'den 4 yapar 4(2+2) = yine 16

yanlışlıkla cevabımı sildim üstteki cevabım şu idi:

prantezin olayı önündeki sayı ile çarpımdır. x(y+z)=x.y+x.z dir bu harfler yerine sayı olması kuralı değitirmez. Birde matematik hocasına selam sölemişsiniz yapmayın etmeyin. Soru hatalı mı evet temiz bir soru değil ama bu kadar iddaalı konuşmayın

parantezle ilişikli tüm işlemleri bitirdikten sonra bölme işlemine geçiyorum. 8/8 yapıyor. Ben bu şekilde öğrendim bu şekilde çözdüm internette araştırdığınızda çeşitli matematik kurallarının olduğu sitelerde 16 da bulan var 1 bulan da var

yani benim bildiğim doğrudur diğerleri cahildir gibi tabirlere gerek yok.

www.youtube.com

Çarpma ve bölme aynı önceliktedir ve aynı öncelikli işlemlerde soldan sağa kuralı uygulanır.

@basond tabirlere gerek yok demişsiniz ama işlem önceliği denen bir kavram var matematikte. bu nedenle 16 bulanlar açıklamasıyla beraber benim dediğim doğru diyebilirler.

bence 4. çünkü sıralı gidilir diye biliyorum

@vhdl hesap makinesi: casio fx991es
sonuç= 16

windowsguvenlikduvari +1 yanıltma yapılıyor.

8/2(2+2) # (8/2)*(2+2)

soldan sağa falan olmaz mı :D
gidin orta 1 mat kitabı alın ya bu ne saçmalıktır.

normal değil, servise götürmeniz gerek

abi bunun için servise neden gidiyosunuz anlamadım... kışın veya yazın aracın içerideki ve dışarıdaki havayı dengeleyemiyo oluşundan kaynaklı bi durum bu. ya açacaksın camı 5 dk yada klimayı kapatıp 5 dk fanı ön cama vereceksin sorun çözülecek.

yok yere arabayı bi yere götürüp sağlam arabaya masraf çıkarma, yazık.

Ne servisi ya ahaha johnie +1 olayi kavramaya calis 2015 fluence de yapiyor 99 honda da 2017 Polo da..

2000 Honda Accord aç sabah gitmiş buğu

Buğu yaptığı zaman. Son hızda cama hava vereceksiniz. Bu kadar. Servise gerek yok

bu otomatik indirme
faq.whatsapp.com

bu da galeride görünürlüğü
faq.whatsapp.com

"bu grup otomatik indirsin başka grup otomatik indirmesin" gibi bir ayar yok bildiğim akdarıyla.

Hiç bir grupta otomatik indirmesin istiyorum

Ayarlara girip seçenekleri düzenleyebilirsiniz.
Asla kaydetme ve otomatik indirme kapalı seçeceksiniz.

Yavşak çok dünyada. Değilsen bence olma. Bir çikolata da eksik olsun. Kendi onurun kendine yeter.

"karşısındaki de "ehe ehe" diyip veriyor"

arkasından da "amkdumun lavuğu" diyor içinden.

o insnlar yalnız, gerçek insan ilişkileri yok ve bok gibi hayatlar yaşamaya mahkum. sosyal sözleşme falan hesabına karşısındakini aptal yerine koyan insanlara nezaket gösteriyoruz, o kadar.

evet gerçekten istiyorum. hayır içinden belki amk lavuğu diyor ama yine de benden çok saygı gördüğüne eminim bu tiplerin. sevgi saygı kibarlık insanlık bir yere kadar.

mesela benimle biraz samimi olan, senli benli olduğum herkes adımın sonuna -cım koyarak konuşuyor. niye lan bebe miyim ben? karşısındakini gariban görme ifadesi bu. bilerek değil ama, tipimden, konuşmamdan, davranışımdan karşımdaki beni öyle görüyor, öyle hitap ediyor, daha doğrusu öyle hitap edesi geliyor adamların. öyle olunca da sallanan miklenen bir adam olamıyorum. yavşak bir adam olsam cımlı cimli de konuşamaz, arkamdan "amk lavuğu" dese bile şu anki halimden daha çok saygı görürüm eminim. derdim sırf hediye, jest falan değil. jest mest bunun bir sonucu sadece. olmamasının nedeni.

nasıl kurtulurum bundan?

iyi adam olup gönül kazanarak olmuyor demek ki. olsa 20 yılda olurdu. bi de yavşak olmayı denesek?

www.youtube.com

Kendi kendinize saygi duymazsaniz baskasi da size duymaz, kendi degerinizi baskasi uzerinden belirlerseniz bu gecici olur. Acaba biraz icinize mi baksaniz? Bu insanlar size hediye verince saygi mi duymus oluyorlar? Bu insanlarin hediye vermemesi sizi neden degersiz yapiyor? Bence baskalarindan cok icerden bir rahatsizlik var gibi, onu deşseniz aslinda baska seyler cikacak sanki, kafaniza taktiginiz bu yapay sorun da ortadan kalkacak gibi.

Bence bu yavşaklık değil de bedavacılık. Esnaf dediğini nadiren yapar. Böyle bir beklentiye girmek seni onlara borçlu yapar. Yarın öbür gün bişey istemelerine açık kapı bırakırsın

bence sizin istediğiniz oradaki nevresim takımını bedavaya getirmek ya da hediye almak değil de, biraz adam yerine koyulmak ve bir tür duruş sergileyebilmek.

insanların sizin için bir şeyleri kendiliğinden yapmasını istiyorsunuz.
"x'e de bir şey almak/yapmak/götürmek gerekir" diye düşünülen insan olmak buradaki asıl amaç sanki.

bu hayata karşı bir tavır aslında.
yumuşak bir insansanız, bunu yapabileceğinizi sanmıyorum.
ancak çok ciddi bir konumda ve/veya saygı duyulması mecburi olan bir pozisyonda olmalısınız.

yani mesela başbakansanız, ne kadar yumuşak olursanız olun, konumunuzdan dolayı zaten saygı görürsünüz.

ama başbakan olmadığınız durumlarda, tamamen karakter, duruş ve davranış meselesi.
kesin ve net çizgileri olan bir insansanız, pek esnek değilseniz ve karşınızdaki insan sizden vazgeçebilecek durumda değilse, mecburi bir "hizaya girme" hali oluşturabilirsiniz.

35'ime yaklaştığım bu yıllarda anladığım bir şey var...
insanların biraz çekindiği, kendisinden olmasa bile tersinin kötü olabileceğinden çekindiği biri olmak iyi bir şey.
yani biraz deli deliden korkar dedikleri şey, biraz "aman şimdi bunu böyle yapmayalım" diye düşündürmek, bunlar iyi oluyor.

ama olmuyorsa da olmuyor :)

@blatta hiberna: anlatmak istediğimi tam olarak sadece siz anladınız.

"bence sizin istediğiniz oradaki nevresim takımını bedavaya getirmek ya da hediye almak değil de, biraz adam yerine koyulmak ve bir tür duruş sergileyebilmek.

insanların sizin için bir şeyleri kendiliğinden yapmasını istiyorsunuz.
"x'e de bir şey almak/yapmak/götürmek gerekir" diye düşünülen insan olmak buradaki asıl amaç sanki."

evet tam olarak amaç bu. nevresimi bedavaya getirmek değil. "bana da mı fiyat söylüyorsun" diyebildiğim zaman "doğru lan, 20 senelik hukukumuz var, adama fiyat söyledik ayıp ettik" diye düşündüren adam olmak.

yahu adam "verecek kimse yok, ben de oynasın diye çocuklarıma götürüyorum" diye elime verip denettiği eşantiyon kalemi bile geri alıyor, vermiyor. vermek aklına gelmiyor. kalemim mi yok benim, kaleme ihtiyacım mı var, beleş kalem diye mi sevineceğim? hayır derdim kalem değil. ama adamın bana "verecek kimse yok ben de çocuklara götürüyorum" diyememesi lazım. diyorsa bile o kalemi geri alamaması lazım. ben bunu diyemeyeceği adam olmak istiyorum.

yirtikca hediye isteyen, yanci adam olmaktansa;sebepsizce hediye verilen, akla gelen biri olmak sanirim asil kastedilen.

bunun olabilmesi icin insanlarin sizden bir cikarinin olmasi ya da size imreniyor olmalari gerekiyor gozlemledigim kadariyla.

illa maddi cikar olmasi gerekmiyor. hatta belki omur boyu o kisiden herhangi bir yardim alamayacagini da biliyor ama "umut" ediyor iste. bunu bilincli de yapmiyor insanlar. tamamen bilincalti. bir gun isim duserse diye hediyelerle muttefik topluyor bilincalti.

bu soylediginiz sebepsiz hediyelesmeyi insanlar imrendikleri/ozendikleri insanlara da yapiyorlar. bir alanda basariliysaniz insanlar da sizin bir parcaniz olmak istiyorlar. (evinde yaptirdigi sarmayi mudurune goturen isci, durumu kotu olan arkadasina goturmuyor). mudurunden bir cikari yok ama ona yakin olabilmek onu mutlu ediyor.

ya da size hediye etmedigi pahali montu, az tanidigi ve dunyayi gezen birine "al giy senin olsun" diyebiliyor insanlar. kendi yapamadigi icin yapan kisiye imreniyor ve onun bir parcasi olmak istiyor.

hep karsi tarafi suclamissiniz ama siz hic bu tarz jestler yaptiniz mi calistiginiz kisilere? onlari onore etmeniz gerekiyor ki onlar da sizi etsinler. (illa maddi hediyelesme degil, bir soz bir tespit de olur). insanlarin aklinda olumlu yer edinirseniz geri donuslerini alirsiniz diye dusunuyorum.

"haci bu kalemi aldim ben" diyen adam olmak sizin sorununuzu cozmez gibi.

Abi sen salça olucan biraz. Yani laçkalaşırsın ama her insan da buna gelmez. Sen nevresimi alırsın hediye olarak. benim deftere 1000 lira fazla niye 800 değil der. İnsan ilişkileri karşılıklı. Yani senden bir fayda, çıkar yoksa o da sana fayda sağlamaz. 50 kuruş bile vermez. Karşılıklı paslaşma gibi düşün.

Bir de karakter meselesi.

Tam olmasak da aynı yönler mevcut. Ama şu var, hayatımda şuan yaptığım her şeyi tek bir şey için yapıyorum, hiçbir şey için kimseye minnet etmeden yaşamak, kimseye muhtaç olmamak... yani o bana onu getirse ne getirmese ne, o kim ki bana bir şey getirip beni mutlu edecek?

yavsaklara zerre saygim yok. ustte orneklerle anlatmislar mesela, bende bu tip insanlara karsi igrenme olusuyor. soruya yanit degil ama oldugun gibi yavsak tiplerden cok daha iyisindir. bosver onlari.

Bence bi psikiyatra görğnmekte fayda var , hiç normal değil

Sen değil yerleşik kültür bozuk kardeşim. Kendin gibileri bulacaksın onlarla düşüp kalkacaksın, diğer kimseden bir şey beklemeyeceksin. Boşuna kendini yediğinle kalır üzülürsün.

Ha şu var, öyle tiplerin sana işi düştüğünde sallamayacaksın. Veya sallamak zorundaysan gönülsüz yapacaksın. İşin tuhafı bu yavşak abiler senden o tavrı gördüğünde aşırı içerliyor. Ben öyle biri olsam sallamam gibi geliyor ama sallıyorlar. Ben de çözümü böyle buldum, mecbur kalmadıkça bana bulaşmıyorlar bu yüzden. Bulaşmadıktan sonra boşver bence.

bahsedilmiş daha önce de fakat yinelemek gerekirse bu coğrafyada mevki, pozisyon sahibi olmayınca maalesef dediğiniz gibi bir etki yaratmak imkansıza yakın.
ya da uzun vadeli de olsa bir çıkar tabanı olması lazım.
yurtdışına giden adam müşterisine satıcısına getirir çünkü onlarla iş yapıyor işi geliştirebilir, jestlerle karşı tarafı yumuşatabilir. ne iş yaptığınızı bilmiyorum ama demek ki sizinle böyle bir iş birliği içerisinde değil. daha doğrusu sizle arasını ekstradan iyi tutmayı düşünmüyor, siz giderseniz başka birisi gelir tadında yani.

ben de öyle çevresinde etki sahibi biri değilim fakat kimseye de al lan canın sağolsun demiyorum, onlar da demiyor en azından nötr bir durumda yaşayıp gidiyorum.

yakın zamanda bununla ilgili bir şeyler cevaplamıştım: (git: 1366744)

"küçük kasa" derken micro atx veya small form factor kasaları kastediyorum, "normal" kasalara göre daha az seçenek olması dışında fark yok.

İstediğin donanıma göre değişir. Giriş-orta seviye oyun için olan hazır sistemler daha ucuz olur. Orta-yüksek hazır sistemler daha pahalı.

"bu tarz" nedir, notebook mu, yatakta olması mı, gece olması mı, stok fotoğraf mı ?

unsplash'ten aratabilirsin.

İstediğiniz fotoyu google görseller kısmından fotoğraf yükleyerek aratırsanız yüzlerce benzerini bulabilirsiniz.

Yada google görseller kısmına girip "man, computer, blue light, bed" böyle bir şeyi aratırsanız bulabilirsiniz

mini ITX veya small form factor kasalar var, hem soğutma olarak hem ileride upgrade imkanı olarak da AIO'lardan kat kat üstün olur. monitörünü değiştirebilmek gibi bir olanak da cabası.

örnek: www.hepsiburada.com

örnek: www.hepsiburada.com

örnek: www.hepsiburada.com

hele ki grafik işleri diyorsun, harici ekran kartı kullanmayacaksan veya tek slot bir model kullanacaksan hacim olarak çok daha aşağı inebilirsin.

Bunlar çok küçük değil mi? Normal anakart sığar mı bunlara? Hazır sistemleri var mı bunların?

o yüzden mini ITX: electricalacademia.com

hazırları var mı bilmiyorum, bakmak lazım.

rehber olarak şu fena değil: pchocasi.com.tr - m.2 SSD ile 5K'ya çıkmış, ekran kartına ihtiyacın yoksa çok rahat 4'ün altına iner.

muhasebe onu önünde sonunda farkeder hiç merak etme. gerekirse 10 yıl sonra telefonla ararlar.

yine de sorabilirsin tabi.

yol parası alıyorsan onu da ticket a ekliyorlar bazen.

Çünkü bunu görünce ''aa ne kadar normal, aferin onlara'' diyenler çoğaldı. Farklı cinsel yönelimlerde karakterler de oluyor mutlaka. Araya bir gay, lezbiyen sıkıştırıyorlar muhakkak.

(bkz: social justice warrior)

Kendilerince günah çıkarıyorlar. BBC, Achilleus rolünü siyahi bir oyuncuya verdi. Çizgi roman ve kitap uyarlamalarında da beyaz karakterleri siyahi oyuncuların oynadığı oluyor. Sorun değil benim için, oynasınlar ama sıkıntı o değil. Kitapta siyahi olarak betimlenmiş bir karakteri beyaz oynasa yer yerinden oynar. SJW'ler susmak bilmez ortalığı ayağa kaldırırlar. Aynı şey LGBT icin de gecerli. Tumblr'da ya da Twitter'da biraz yabancı ergen hesaplarına bakın anlayacaksınız. Straight karakterleri sürekli gay/lezbiyen yaptırma çabası ya da hemcinsiyle birlikte olması için hasthag oluşturmaları vs. En azından biseksuel olarak anlatın diye yalvarıyorlar. Sorun yine o da değil, adamlar karakterleri istedikleri cinsel eğilimde çizebilirler. Ama homoseksüel karakterler için aynı şey gecerli değil. Gay ise gaydir, lezbiyense lezbiyendir. Karşı cinsten biriyle kesinlikle olamaz. Yine kitapta bu şekilde anlatılan biri ola ki dizi filmde straight olarak anlatilsin, yine yer yerinden oynar.

Acayip bir ikiyüzlülük mevcut. Biz beyazlar olarak yüzyıllarca size bunları bunları yaptik, bunu telafi etmenin tek ve en iyi yolu size dizi filmlerde daha fazla yer vermek. Bu mu yani mantık? Böyle mi affettireceksiniz kendinizi?

Amerika bir şey değil. İngiltere'yi görsen ağlarsın. Reklam sektörü, müzik sektörü, spor medyası bunlara çalışıyor, beyazlar 10% falandır. Spor ayakkabı reklamı, repsiz, zencisiz yapılırsa büyük cezası var 30-40 yıl yiyorsun, reklamdaki sevgililer interracialdır mesela. İngilizce öğreneyim diye televizyon açmaya korkar oldum, gangstalar, chavlar gibi olmaktan korkuyorum artık

(Bkz:Politically correct)

Star Wars da zenci ve Çinli görmekten bıktım. Hintli de gelir yakinda. Yani artık sadece zenci değil. Rus olsun japon olsun hepsine yapıyorlar bir şey. Aynı bizdeki aha türk tepkisi gibi tepki verip izliyorlardır muhtemelen onlar da ama kaliteyi yerlere düşürüyor. Acayip belli oluyor yapmacikligi

Bakın biz aslında zencileri kayırmıyoruz, aslında onlar hayatın her alanında yer alıyor bakın burada da bir zenci varmış, hanimiş de hanimiş demekten başkası değil.

Polis zencileri potansiyel suçlu olarak görüyor, ortalama vatandaş hala içten içe zenci nefreti besliyor, bunu gizliyor ama onların çoğunlukta olduğu mahallede oturmuyor, çocuğunu uzak tutmaya çalışıyor falan.

Aynı şekilde LGBTİ'ye de saygıları sonsuz. Yersen.

O değil Adele'in Hello klibindeki zenci neydi öyle ya. Bende tramva yarattı anasını satayım. Adele'den soğudum. Someone like you dinleyemez oldum ağzıyla tadıyla, orda bile karşıma çıkıyor kabus gibi şarkının içine ediyor:) Kafamda ne ghüzel de kurmuştum: Adele'nin Beckham gibi Kıvanç gibi bir oğlanla ciddi ilişkisi varmış, birbirlerine çok yakışıyorlarmış, sonra kaderin cilvesi ayrılıyorlar bu şarkıları yazıyor diye. O zenci yırtık dondan çıkar gibi her yerden çıkıyor benim zihnimde.

Dizilerin homoseksuel karakter dolmasiyla aynı.


Cunku zencileri skiyolar, irkcilik falan.
Zenci oynatmazsak white privilege olur.

Polis zencileri potansiyel suçlu olarak goruyor degil, zenciler potansiyel suclu.
Istatistikler irkciysa bilemem tabii.

(bkz: white guilt) deniyor, bunu okuyabilirsiniz.

diğer yandan, ne derece doğru bilmiyorum ama morgan freeman'ın meşhur diyaloğu:

***
shawshank redemption'da kendisine "zenci mahkumu oynayacaksın" dendiği zaman "hayır ben bir zenciyim ve mahkum rolünü oynayacağım." diye cevaplandırmıştır.
***

arkadaslarin cevaplari dogru. ama nick fury farkli.

samuel jackson nick fury'i oynamasi icin secilmedi.

nick fury (burdaki cizgi romanlardaki the ultimate nick fury oluyor ayrica belirteyim) cizilirken direk samuel l. jackson olarak cizildi anlasarak imaj haklari alinarak ve kendisine eger isterse ilerde o rolu oynama sozu verilerek. sene 2000 lerin basi.

adamlar cogunluk oldu ne sevdasi. beyaz oyuncu kalmadi, artik zencilerin devri. bi 10 yil sonra da hispanik hegomanyasi baslayacak. sonra hep beraber bahcivana.

@kiyiya
Bu isin baska bir boyutu ve ayri bir tartisma konusu olmakla birlikte bahsettigin kisir dongu konusunsa hakli oldugunu varsayarak konusacak olsam bile bu polisin zencileri potansiyel suclu olarak gordugu, cifte standart uyguladigini gostermiyor.

Aslinda sizin baktıginiz acidan polis olayini dusunursek burada da bir kisir dongu var ve herhangi bir irkci uygulama yok. Polisin gorev suresi agirlikli olarak zencilerle basetmekle gecince, şüphelenip durdurdugu aractan zenci cikinca haliyle temkinli yaklasiyor ki gayet dogal.
Son yillarda Amerika'da polislerin uzerindeki bodycam ler sayesinde polislerin nelerle basettigi de gorulmeye baslandi. Gormek istemeyen görmüyor tabii yine.
Bana sorarsaniz gayet iyiler bile, ben orada polis olsam azili bir irkci olurdum. Sabrim tasar, yetkiyi kotuye kullanmaktan isimden olurdum.

Zencilere devletin bakmayip da suça yonelmeleri mevzusunu sahsen kabul etmiyorum ama dedigim gibi baska tartisma konusu, hadi doğru kabul edelim bu polisin zenciye ayrimcilik yaptigini gostermez. Bahsettiğiniz kisir dongu isin neden kismi, polis isin sonuc tarafinda. Ortada bir gercek var, polis de bu dogrultuda isini yapiyor temelde.
Burada dikkat cekilmesi gereken sey polis neden zenciye potansiyel suclu muamelesi yapiyor degil, zenciler neden potansiyel suclu olacak profile sahip, zenciler neden daha çok suc isliyor? Bu da sizin dediginiz noktaya geliyor ama demek istedigim polis mevzusuyla iliskisi olmayan ve "polisin kotu muamelesi" savini hakli cikarmayacak bir mevzu.

Bu tur argumanlar dogru olsa bile bugun geldigimiz noktada isler tersine dondu. Bir kolluk kuvveti şüpheliye yaklasirken şüpheli zenci ise temkinli davranmak, iki kere dusunmek zorunda irkci damgasi yememek icin. Bu mevzular sadece kolluk kuvvetleri ve supheliler ile sinirli da degil, her yerde. Gelinen noktada isler yine irk tabanli. Bu da yeni nesil liberalizmin celiskilerinden biri.
Bati otoriteleri liberalizmi celiski deryasinda boğulmaya dogru hizla goturuyor.

Bir gercegi kulaga hos gelmedigi icin yok saymak kaosa goturur. Zenci mevzusu da boyle, zencilerde suc orani yuksektir fikri - tamamen gercek bile olsa - kulaga hic hos gelmez ornegin. Cogumuzun boyle soylemlere (soylem ya da soylemden ibaret olmayan net gercekler olmasi farketmeksizin) şiddetle karsi cikmasinin nedeni de bu. Duygusal yaratiklariz. Kulaga kotu gelen acimasizca gelen seylere sorgusuz karsi cikma egliminde oluyoruz bu yuzden. SJW'lerin boyle mevzularda triggerlanmasi, ofke patlamalari da fazla duygusal yaklasmalarindan ve yeni medyanin ortada dolastirdigi sihirli kelimelere tav olmalari.

Neyse sikildim bunlari konusmaktqn anasini satayim.

"resmi olmayan uygulama kullandığın için yasakladık" dememişler ki?

bu listedeki hiç bir şeyi ihlal etmediğine emin misin? www.whatsapp.com

@celeron altta daha fazla bilgi edinin diyince öyle diyor. Bunlardan da hiçbirini ihlal etmiyorum

root yok dimi telefonda? acaba whatsapp için yan bir uygulama mı yükledin?

cv nin çorba olmaması daha iyidir tabiki. diğerlerini yazdığınızda asıl işiniz gölgede kalbilir, daldan dala bir algı olabilir, uzmanlığınız neyse onun üzerinden ilerlemeniz daha iyi olur. ik cıyım.

Bana sürekli ''Düzenli olarak dağa tırmanıyorsanız onu bile yazın.'' minvalinde şeyler söylendiği için ben her şeyi yazmaya çalışıyorum ama çorba olacak kadar çok değil bunların sayısı zaten.

kisa ve oz tutmakta Fayda var, mumkunse tek sayfa.

Sacma geldigi icin yazmiyorum hic. Az olsun alakali olsun. Sisirilmis cvlere bakarken isveren olmasam bile sinir oluyorum.

Not: ogrenci

degisiyor. her ise ayri cv hazirlarim.

sertifikalar icin millet ilkokuldaki asi sertifikasini bile koyuyor sasiyorum. onu yapmayin mesela.

hobi mobi yazmiyorum pek, isle alakali ise yazabiliyorum.

üye oldugum ve aktif calistigim 2 dernek var, onlari yaziyorum cogunlukla. proje yapiyorum cünkü orada.

is tecrübelerini bazen alakasizsa yazmiyorum.

ekşi sözlük yazarı yazan birkaç cv'ye denk gelmişliğim var :). sosyal yönünüzün kuvvetli olduğunu hissettirir birkaç nokta yeterli bence (takım sporu, stk çalışmaları vb).

eğitim, sertifika, hobi gibi şeylerin meslekle direkt ilgisi yok ki. alakasız iş tecrübeleri olsa neyse de, ki öğrenci olunan ya da boşluk durumlarında yapılan işlerin olumsuz bir etkisi olmaz, yetenektir ilgi alanıdır böyle şeylerin çeşitliliği bir nevi extracurricular aktivitedir, kişisel gelişim çabasıdır.

cv'yi çorbaya çeviren şey 2 sene aşçılık, 2 sene muhasebecilik, 1 sene satış danışmanlığı yapmaktır. mesleki olarak dolduramadığın bir cv olacaksa bunları yaz. ama 3-5 senelik mesleki tecrüben varsa süzüp yaz. evet bunlar "filler" noktalar ama zaten yeterince tecrübesi olmayan birini bunlardan başka neye bakarak seçeceksin ki.

genel olarak kariyer ilerledikçe CV'de önemi olan şeyler değişiyor diyebilirim.

yeni mezunken veya 1-2 yıl çalışmışken üniversitede katıldığın seminer eğitim falan gayet ok, ama 10 yıl çalışmış adamın cv'sinde kuru gürültüden başka bir şey değil.

cv 2 sayfayı geçiyorsa pek bakmam sadece göz atarım, 1 sayfaya toparlanmış ve içeriği dolu ve düzgünse iyice bakıp olumlu olumsuz ayırıyorum kenara en son kalanların içinden sivrilen özellikler, ulaşım, uyum ve mesleki başarı vs ye bakıp seçiyorum, g,müdür/ceo alınmadıkça böyle, onları da ben almıyorum.

siz yine de o lastikleri değiştirin, canınızı emanet ediyorsunuz. 5 yıl zaten bir lastiğin maksimum ömrü, siz bir de kullanıldıktan sonra o kadar yatan lastikten bahsediyorsunuz.
corolla zaten hiç nazlı bir araba değil, şaşırtmadı.

bu arada ısrarla model adını yanlış yazmanız da manidar, "corolla" olacak o.

arabada ne kadar az elektronik aksam, ne kadar eski sistem mekanik aksam o kadar az arıza. balatalara disklere de baktır, fren sistemi nasıl bilmiyorum ama basarsın tutmaz, hiç bişey olmasa birilerine çarpsan yeter zaten.

ae101 mi bilmiyırum ama şu başlığı okuyun, türkiye'de trafiğe çıkmış en sevilen araçlardan biridir: eksisozluk.com

Degismesi yada en azindan kontrol edilmesi gerekenler;

-Umarim motoru hic calistirmadan yagini degistirmissinizdir.

-Kesinlikler set lastik. O lastikler 5 sezon sicak-soguk yemekten tahta olmustur.

-Triger kayisi, gergisi, devirdaimi pompasi(ici korozyon tutmus olabilir), v kayisi

-Benzin hortumlari (92 modelmis zaten arac, 5 sene icinden hic benzin gecmedigi icin sertlesmis veya yipranmis olabilir. Kontrol ettirmek sart)

-Fren hortumlari ve hidroliginin degisimi (bu da benzin hortumlari gibi plastik hortumlar. Icine konulan hidrolik de aslinda alkol icelikli bir sivi. Cogu usta ugrasmaz ama degistirilmeli.)

- Fren diskleri paslanmistir ama onemli degil, kullandikca gecer.

-On takim parcalari rot kollari vs. de degisebilir. Onlarda plastik ve omurlu parcalar. Amortisorlere, kecelere bakilabilir yag kacagi vs. var mi diye.

İlk aklima gelen zaruri olanlar bunlar.

Kazasiz ve dikkatli surusler simdiden..

japon oldugu icin sasirmadim. arac alman olsaydi sasirirdim.
almanlar patates cipsi gibi, lezzetli ama narin. japonlar ise brokoli. doyuruyor ama tadi bir boka benzemiyor i$te..

Japon yapıyor abi.

Japonlar bu işi biliyor. Hilux ı yüksekten yere atıyorlar, bir gün denizde bekletiyorlar vs sonra yine çalışıyor motor.

Bu arada beş yıl neden yattı araba? Ben o kısmı merak ettim

bir3iki7 +1

Kerkük zindanı top gear bölümü

Copperr +1

Bulursan bana da soyle :)

www.youtube.com

senin ilacın Zeynep abla

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
hipnozla uyutuyor galiba :) hatta kitapta olacaklardan biz sorumlu değiliz diye bir uyarı da var.

www.youtube.com

Arkadaşlar sağolun varolun da, bunların pek işe yaramayacağı ortada:) Daha ciddili öneriler olursa sevinirim.

@liberalhippi, video açılmadan 50 saniye oldugunu görünce içimden küfür edecektim ama sonra o nur yüzlü dede belirdi ve gülümsedim ve hemen uykuya daldım. (Şu an uykudayken yazıyorum:d). Yok yok, 7.saniyede kapattım. Nice try:)

@' , ASMR denen şeyi sevmiyorum, son derece saçma geliyor, bana hitap etmiyor pek, teşekkürler gene de.

Böyle insanların vır vır konuştuğu bir program falan da olabilir mesela - dikkati çekecek, dikkat kesilmeyi gerektirecek birşey konuşulmuyorsa.

podcast dinleyebilirsin. hem gözlerini açık tutmak zorunda olmayacağın için 10. dakikada sızarsın.

ok yorumlarını okudum ve ilaç bu:
www.youtube.com

ilacın burada

www.reddit.com

Video olması şart mı?
Telefona Rain Rain uygulamasını indir.

Ya da şunlar var

www.youtube.com

İkisi de büyük kayıp, önce Matrix'i bitirin bence, kırmızı hap, aslında kaşık yok falan bu muhabbetlere fransız kalmak dayanılmaz. Godfather klasikleşmiş, yıllanmış şarap, ama izlememek büyük ayıp bu eserleri bence

seni tanımadığım için, senin için hangisi kayıp bilemeyeceğim. Ama ikisini de izlemiş biri olarak, benim için godfather daha büyük bir kayıp olurdu.

Ikisi de orta bence.

Matrix’i bilmem ama Baba kesinlikle kayıp.

kardeş adresini ver sonny gelip seni dövecek.

ya sokiyim matrixe ayrıca godfather da cok boğuk filn bide 3 saat zamanında izlenmiş OLSA OK ama bu saatten sonra keyif vermez

Damat, godfather'daki gibi dayak yemiş esprisinden yeterince tad alamıyorsun mesela.

matrix ben de izlemedim

baba 1-2 yi tavsiye ederim. izle, biraz uzun ama guzel

kayip denmez ama ikisinin de ismi bos yere one cikmiyor diyebilirim. kesinlikle keyif alacagini dusunuyorum.

"zamanında izlenmiş OLSA OK ama bu saatten sonra keyif vermez"

aynen evet evet, suç ve ceza'yı da 1800'lerde okumak lazımdı şimdi okumaya gerek yok.

Biraz ilgi meselesi de ama Godfather serisini izlemenizi tavsiye ederim, özellikle ikinci filmi çok iyi.
Matrix'i ben de zamanından çok sonra izledim ama Godfather kadar favorim değildir. İzlememiş olmak tabi ki kayıp değil, yine de bazı iyi esprilerde fransız kalmamak güzel.

"aynen evet evet, suç ve ceza'yı da 1800'lerde okumak lazımdı şimdi okumaya gerek yok."

aynen aynen edebi eser ile sinema filmi aynı şey çünkü.

Ne kadar süredir boşalmadığına göre değişir.

kütlesi için veri yok gibi ama hacmi için 2-5 ml deniyor - www.britannica.com

tartması başka konu.

@kibritsuyu +1
1 hafta ve 1 gun arasinda yogunluk bile farkli.

Bi ara tartıp ne bi şey söylerim.

bir hanımefendi sizin ömrünüz boyunca içtiğiniz sperm kadarını biz bi gecede bira olarak içiyoruz demişti

elon musk konuyla ilgili bir araştırmaya yatırım yapmıştı sanırım. büyük çaplı bir simülasyonda olma ihtimalimiz %50 demişlerdi.

www.space.com

Yok.

bugüne kadar bilimde karşılaştığımız sınırların simülasyon teorisini desteklediğini düşünmüyorum. 50-100 yıl sonraki bilim insanları bugünkü halimize kıçlarıyla gülecek. einstein'a kadar görelilikten haberimiz yoktu, daha 1955'te öldü.

"yok abie yeaa sim teorisi hikaye" demek de bana saçma geliyor ama benim görüşüm bu şekilde, bilim bir yerlere çarpar, o engeli aşar başka yere çarpar, böyle böyle ilerliyoruz.

Kafese konulmus civcivleriz.

Measurement problem araştırmanı tavsiye ederim. Kuantum cisimleri olasilik dalgasi halinde var oluyorlar. Sen gozlemleyince belli bir duruma çöküyorlar. Bilgisayar oyunlarında işlemci gücünden tasarruf için bakmadığın bölgeler oluşturulmaz. Sen gorüş alanını çevirdikçe önündeki bölgeler oluşur.

Bir simülasyonda olduğumuzu iddia etmiyorum ancak bu konuya ilişkin en önemli bilimsel tartışma konusu bu olabilir.

Oyleysende admin seni restart eder merak etme. Tester kaliriz ancak.

Var tabi ki neden olmasın. Simülasyon teorisini yıkacak bir şeyin olduğunu da düşünmüyorum açıkçası neyi keşfedersen keşfet yani simülasyonu oluşturan adamlar öyle yapmışlardır der geçersin gayet basit bir cevabı var sonuçta.

kaç yaşındasın bilmiyorum ama bir an önce ekonomik bağımsızlığını edinip aile dediğin bu insanlardan kurtulmaya bak. baban yaşlandığında tuvalete gidemeyip altına sıçarken yardım istediğinde de aynen bu yazdıklarını hatırlat.

epeydir okuduğum en hastalıklı durumlardan biriydi.

La dur ne intiharı hemen? Hatun kısmından böyle dalgaya alındığın bi' durum var mı hiç ya da samimi olmadığın birileri tarafından? Samimiyete dayalı bi' durumdur diye düşünüyorum, tipsiz olabilirsin hatta tıraş olunca bu daha çok belli oluyordur. Hani erkekler arasında samimiyet belirtisi vardır, tıraş olunca aynı tarrağıma benzemişsin muhabbeti döner, o hesap. Kızlarda böyle bi' şey göremezsin mesela, 'ay burjujum saçlarn çk gzl olmuaaş <3' samimiyetsizliği, bildin mi? Öyle bi' durumda olabilir misin babanın/arkadaşlarının gözünde?

Reis bizim burada bi cocuk vardi. Cocugu gorsen o kadar naif bi insandi ki. O zamanlar 23-24 yasindaydi. Cocugun en onemli ozelligi yuzunun elinin kolunun kipkirmizi olmasiydi. Kipkirmizi ama. Coluk cocuk hepimizin dikkatini cekerdi. Ardindan birgun intihar etti. Suratini parcalamis tufekle. Bence intihar sekli bile asil sikayetini acikliyor. O kadar bunaldi ki demek ki. Neyse bizim kizil abi intihar etii gecti gitti. Kimsenin zikinde olmadi. Sizin olumunuz de kimsenin umurunda olmayacak. Yani sizin hayatinizda hicbir onemi olan insanlarin bakislari icin intahar etmek sizce de biraz enayice degil mi?

şöyle düşün, "tipim iyi veya kötü, ben buradan bakınca bir şey göremiyorum. rahatsız oluyorlarsa bu onların sorunu." neden kafana takıyorsun hocam. sen de onları gırgıra al.

Beyin yerine saman taşıyan insanlar yüzünden mi intihar edeceksin?

Ayrıl o evden.

Gerçekten tipim sorun değil ne yapabilirim yani. Evet tanımadığım insanlar da sataştı zamanında. Kızlar da dalga geçti. Erkekler de dalga geçti. Lise boyunca tipimle dalga geçildi. Sorun etmedim. Kendimle barışığım çünkü yapacak başka bir şey yok.

Fakat intihar çok enayice de değil. İnsana benzemiyorsan toplumda bir yerin olmuyor.

intihar etme erkeksen spora aban guzel ve atletik bir vucut yap her turlu giderin olur.

Babana bu tavırlarından rahatsız olduğunu söyledin mi?söylediysen ve hala böyle davranmaya devam ediyorsa bi daha ki sefere “napalım tipsizsem,senden çıkan malzeme bu kadar oluyomuş.genlerime lanet gitsin” vb. cevaplarla karşılık verebilirsin.diğer insanları da umursama..dünya böyle çünkü,çoğu kişi acımasız.yaşamımızı sırf onlar acımasız ve dangalak diye zehir mi edicez kendimize.

Of saçmalama ya. Daha neler. Tipin yüzünden sana yapılan şeylerin aynısını onlara yap bir de üzerine kahkahayı bas. Ne kafana takıyorsun bunları. Hayat uzun. Bunlar hiçbir şey.

Babana “armut dibine düşermiş kötü genli adam” diyemedin mi?

Troll

troll

troll mroll bilmem.

burada ne diyersek diyelim, mutsuzluğunu gidermeyecek. 'üzülme' yazması çok kolay ve sana hiçbir yararı yok.

sadece şunu söyleyebilirim; sahil kenarında oturup gün batımını izleyerek huzur bulmak veya çok sürükleyici bir kitaptan zevk alabilmek için güzel veya çirkin olmaya gerek yok. odağını kaydırmaya çalış.

lavabo aç + kaynar su.

esas çözüm için boruları söküp yıkamak temizlemek. eldiven takın, korkunç bir kokuya hazır olun.

Kostik denilen beyaz bir toz var, nalburdan filan bulursun. Onu döküp üstüne sıcak su dökersen hiç bir şey kalmaz. Çok pahalı da birşey değil.

Temizlik sonrası bitkisel atık yağ dökmeyin

Lavabo açıcı döküp sicak su eklerken uzak dur.soluma ve yüzüne gelmesin. Bazı durumlarda yanlış hatırlamıyorsam yanıcı etkisi oluyor.

Boru açılıp kapanabilen bir türdense gevşeterek açıp içindeki katı maddeleri temizle. Daha kalıcı olarak çözülür sorun bu şekilde. Lavabo aç vs. çok işe yaramaz eğer boruyu tıkayan katı cisimler varsa.

ilk kural: paniğe kapılma, ikinci kural: lavabonun altına bakmaya çalışma. Önce sıcak su + karbonat + sirke üçlüsünü dök, bu işin doğal çözüm tayfası. İşe yaramazsa tel, pompa, hayal kırıklığı üçlüsüne geçersin. O da olmadı mı? geçmiş olsun, artık senin kaderin bir tesisatçıyla kesişti.Bu ülkede mutfak gideri açtırmak, küçük çaplı operasyon sayılıyor zaten. hiçbir şey olmazsa, su gitmeyince sen gidersin. Ama naçizane önerim 2 3 ayda bir açıcı kullanabilirsin bunları yaşamamak adına..
www.bogazicitesisat.com

7 yıldır açılmadı mı bu lavabo?

Iltifat etmeye calismis adam, salla gec ya.

Adam süzme salak, art niyetli davranacak kadar zeka barındırdığını düşünmüyorum.

abi bunda bir şey yok; üzerinde düşünülecek bir konu değil. bir an önce unut, kafana takma, canını sıkma.

yarın sabah erkenden savcılığa suç duyurusunda bulunun

"her oy vermeye gelen vatandaşın" - bugün konuştuğu ilk insan sen olabilirsin, bilmiyoruz, etiketlemek doğru değil.

yaptığı çok uygun sayılmaz ama altında bir şeyler aramanın veya büyütmenin de anlamı yok bence.

TCK 122/4, 173/3 maddelerinden yarın savcılığa gidin.

Oy kullandıktan sonra sen de dangalak mısın deseydin.

Osuruktan nem kapmışsınız bence.

Kalitesiz espri anlayışı olan bir adammış işte o espriyi yapan. Hepsi bu.

Hayırdır lan kardeş sen bize iş mi koyuyon deseydin :D

Öffff amma sorunlusunuz ya

Aynı benim babam. Densizlik bazılarında doğal karakter. Kızmakta haklısın da çok var böylesi taktığına değmez. Bir dahakine hayırdır iş mi koyuyorsun de +1

Belkide seni iyi bir insan görmüştür. Sıcakkanlı davranmak istemiştir.

serçe

(bkz: yavru kuş nasıl beslenir)

yine de burada anlatılanları yapmadan önce yanına ekmek, bisküvi falan bırakın. belki kendi başına yer.

Serçe. Direkt olarak bulunduğunuz ildeki belediyenin ilgili masasını arayın gelip alsınlar. Elimden çok fazla yaralı ya da kötü durumdaki kedi, köpek, serçe, güvercin vs. geçti. Serçeler yaşam oranı en düşük olanlar. İyileşiyor gibiyken birden halsizleşir on dakikada gider anlamazsınız. Onlar çok benzemiyor diğer kuşlara solucan vs.küçük böcekleri yiyerek besleniyorlar. Evdeki beslemeler o yüzden fazla yeterli olmuyor belki de.

ne oldu kus? misir unu ile yumurta sarisi karistirip verebilirsiniz bence. biraz da mevsim meyvelerinden karistirin. saka yavrusuna da benziyor, et yemez onlar eger saka ise. solucan gorunce zaten odu patlamisti benim yavru sakanin.

EDM, belki trance, bana yakın geliyor.

bende de house kasetleri vardı dolu. bazı dj'ler hala öyle müzik yapıyor. arada denk geliyorum. çok melodik ve hip hop etkili diyeyim.

örnek dinlemek istersen: classic house ya da acid house diye arat youtube'da zibilyon tane çıkar.

o müzikleri yapmak istersen de www.rolandcloud.com adresinden bir tane tr303, bir tane tr909, bir tane dancetrax, bir de jv1080 al. bir de studio one al. sonra ortamlara akarsın.

Aslında Techno adını verdiğimiz müzik kastediliyordu sanırım o dönem. Ama Türkiye'deki yansıması farklı idi acidciyiz diyenler New Kids On The Block vs gibi pop gruplarının peşinde idi.

Bir de dünyada 60'lı yıllarda Acid Rock adında bir kavram vardı, 90'lardaki akım da bu isimden etkilendi sanırım. Pink Floyd, Jefferson Airplane, Grateful Dead, Jimi Hendrix, The Doors vs gibi gruplar bu akımla anılıyordu.

acid diye bişey yoktu. hikaye.

1989 gibi bütün elektronik müziklere "asit" denmesi gibi bir durum vardı. 1990'da hepsine rap demeye başladılar (MC Hammer ve Vanilla Ice sağolsun), sonra her sene bunun adı değişti. "Duptıs" ritmli ne varsa asit denirdi o seneler. Halbuki türleri ayrıydı. O dönem "asit-metal savaşının" asit kanadından biri olarak dinlediğim şeyleri gözden geçirdiğimde çoğunun "Hip-house" (rap ve house karışımı) türüne girdiğini öğrendim. Acid house denen şey biraz değişikti. Ondan da sevdiklerim var aslında ama hatırladığım kadarıyla bir miktar sıkılırdım ondan. Şimdinin elektronik janrlarını bilmiyorum, genelde eskilerden dinliyoruz. Ki 40 yaşı geçtik, artık TSM yaşlarındayız.

doğumgünü takvimi skype kişilerinden de besleniyor. MS sağolsun hotmail'den beri servisleri defalarca (windows live, outlook, ms hesabı) değiştirdiği için mallayabiliyor.

skype'ta bulunup outlook kişiler'de görünmeyen kayıtlar olabilir, oraya bir bakın.

bende de 2-3 kayıt var, doğumgünü takviminde çıkıyor ve ne yaptıysam nereden geldiğini bulamadım.

"f klavye ile 3-4 kat daha kolaymış"

en az 10 kat yav

F klavye ile Türkçe yazmak kolay olabilir ancak yazılım için aynı şeyi söylemek pek doğru olmaz. Sonuçta yazılımda türkçe kelimelerin harf dizilişinden bambaşka bir dizilim kullanıyorsunuz.

Bırakın f klavyeyi, yazılım konusunda tamamen ingilizce klavye kullanmak bana çok daha kolay geliyor. Çok kullanılan (; || " gibi) özel karakterlerin yazımının daha kolay olması sebebiyle.

Anadili İngilizce olanların asıl klavyesi Q klavye değil zaten. Dothrak klavye. Dothrak klavye daktilolarda kullanılırken sık kullanılan harfler yan yana olunca sürekli hata yapıldığı için bu harflerin birbirinden daha uzakta olduğu Q klavye geliştirilmiş. Dothrak klavye bulun İngilizceyi en hızlı şekilde yazabilmek için.

Q klavyede gayet hızlı yazan biri olarak söylüyorum ki bence alışkanlık işi bu. Kendimi bildim bileli Q klavye kullanıyorum, şimdi f klavyeye gecsem aynı hıza ulaşmak için çok vakit harcamam gerekir.

@black holes, Dvorak.

şahsen ben high valyrian klavyede daha rahat ediyorum.

ivd.gib.gov.tr burdan hepsi yatırılıyor. bankaya gitmenize gerek yok. parayı yatırdıgınız sistemde görünüyor ama ne olur ne olmaz dekont'un çıktısını alın kırtasiyeden falan.

aile hekiminden ehliyet/sağlık raporu için muayene alın
paranın dekontunun çıktısını istiyorlar

kusura bakmayın, dilenci değilim, bir sorum olacak: kan grubu kartı şart mı? "yazılı beyan" demiş, yazılı olarak beyan etmem yetiyor mu?

@celeron 300a eski ehliyetinizde kan grubunuz yazıyorsa gerek yok diye okumuştum.

Böyle bi standart yok ama gördüğüm kadarıyla ev ve evle alakalı sabit giderler %20'nin üzerindeyse sıkıntı başlıyor.

bunun bir fonksyonu oldugunu düsünmüyorum.

doktora yapiyordur yarisi olur. garsondur fazlasidir.

en klasik hesapta maks %33 tür. faturalar %10-30, spor-kültürel %5-10.

Bence en fazla 1/3 olmalı. Kalan kısımla hem fatura hem mutfak hem de sosyal hayat karşılanabilmeli.

(bkz: 50 30 20 kuralı)

15 taş çatlasın 20

(bkz: sözlükçülerin kira maaş oranı)

eskiden 1/3 idealdi bunun icin ama artik cok zor, kalan 2/3 alisverise vs yetmiyor. hele ki oyle sinemasi kursu mursu olan biriysen hic yetmez. 1/4 yapabilirsen daha iyi olur.

genel kabul gormus oran aylik kazancin 1/4'u kiraya olacak sekilde hesap yapmaktir. mesela hollanda'da bazi sirketler icin bu maksimum degerdir, hane halkinin toplam kazanci kiranin 4 katindan az ise o evi size vermezler. isvicre'de ise kira, hane halkinin kazancinin 1/5'inden az ise bu sefer "bu ev senin standartlarinin altinda, burada sen uzun sure kalmazsin" diye kiralamaya pek yanasmiyorlar. ve yine aylik gelirin %25-%30'dan fazla ise kira bu sefer de odeyemezsin diye kiralamiyorlar.

tabi turkiye'de kira disi giderler de oransal olarak daha yuksek oldugu icin %20 seviyelerinde tutmakta fayda var.

Müzik dosyası benzeri çok hacimli bir dosyanı harici bellekle kullanılmak üzere harici belleğe yedekleyip sil. Rahatlar o zaman.

bellek ≠ depolama alanı

belleği çalışan programlar işgal eder, depolama alanını programlar / dosyalar vb.

"C: dolu" ise @mirket'in dediği gibi, büyük dosyaları silin, gereksiz programları kaldırın vb.

şahsen "producing power" yerine "productivity" derdim.

çeviren "zerafet" yerine bir şey kullanmamış, "elegancy" olabilir.

aesthetic'i noun kullanmak garip geldi, aesthetics daha doğru görünüyor.

Imagination is a kind of wealth that brings a person to aesthetics, originality and excellence.
And the killer of [the yok] imagination is the unnecessary surfing habits that waste time and destroy productivity.

Pek bir seye benzemedi bence zira cumlenin Turkcesi kotu. Iki cumle arasinda "ise" kullanarak baglanacak bir bag yok. Bir de sorf aliskanligi uretme gucunu bitiriyor onu anladim da hayal gucunu oldurmesi ne alaka?

www.technopat.net

buradan bütçenize göre seçin, sonra kendinize göre uyarlayın. internet farklı ihtiyaçlar için sistem tavsiyeleri dolu.

buraya gelip "bana bilgisayar toplayın" demeyi doğru bulmuyorum.

forum donanım haber - dahili bileşenler'e de bakabilirsiniz.

yeni nesil ryzenler tanıtıldı dilerseniz o modelleri bekleyin acelem var diyorsanız r5 2600 + b450 tomahawk + 2x8gb 3000mhz corsair ddr4 ram + gtx1660ti, hesaplı olsun derseniz rx 580, ikinci el alırım dersen yine rx 580 yahut gtx 1070 derim ekran kartı olarak. geri kalanını zevkinize göre seçersiniz

B450 Tomahawk yerine B450 A Pro tercih etmek mantıklı mıdır? Kasa, PSU ve Monitor olarak nasıl bir tercih yapmalıyım? GTX 1660ti ile rtx 2060 arasında performans farkı çok olur mu, fiyat farkına değer mi?

Yeni ryzenleri beklemek doğru tercih olur mu? Başlangıç fiyatları çok yüksek olmaz mı? Aynı zamanda doların yükselme ihtimali de var. Bu konuda fikirleriniz nedir?

aman yarabbi...

standart tv izleyicisi ve standart içerik tüketici için ahım şahım bir fark yok.

siyah rengin oluşturulmasıyla ilgili daha çok. oled ve qled gerçeğe yakın siyah renk oluşturuyor, led'lerde ise siyah renk arkadaki ışığın kısılması yoluyla oluşturuluyor. gerçek siyah ve daha gerçekçi görüntü için OLED ve QLED ise marka versiyonu. LG OLED, Samsung QLED ismini kullanıyor. kabaca bu

led tavsiye ederim. oled teknolojisi daha yeni olduğu için ekran yanıkalrı oluşturuyor. mesela çok izlenen bir kanalın logosu iz bırakıyor ekranda gibi.

öncelikle bunların tümü LCD ekran teknolojileri. bu bilgi kenarda durmak suretiyle:

LED: LCD'ler görüntüyü florasan benzeri bir ışıkla aydınlatıyordu, teknoloji gelişince LED ile aydınlatmaya başladık. olay bundan ibaret, deli bi teknolojik devrim değil.

OLED: bütün ekranı kabak gibi aydınlatıp sonra siyah olmasını istediğimiz yerlerin görünmesin diye önünü kapatmak yerine, her piksel kendi başına bağımsız oalrak ışık/renk veriyor. şu an tüketici elektroniğinde gerçek siyah verebilen tek teknoloji bu, karanlık bir odada siyah görüntü veren OLED tv'nin açık olduğunu farketmeniz imkansız.

qled: samsung'un teknolojisi, aslında oled ile hiç alakası yok, ama pazarlama sağolsun oled ile karşılaştırılıyor. esasen oled olmayan ekranlara benzer bir teknolojisi var, samsung'a göre devrim, şahsi görüşüm "e iyi, iyi yani tabi o da olur"

@muvaffak haklı, oled'in uzun vadede kendini kanıtlaması gereken bazı noktalar var. ömürleri de diğerlerine göre kısa - ama renk/kontrast olarak zirvede. fiyatlarından da belli ediyor.

@redskull da haklı, günde 5 saat survivor izleyeceksem OLED'e vereceğim parayı ekran boyutuna vermek daha mantıklı.

ama bol gece çekimli bir filmi güzel bir oled'de izleidkten sonra insanın diğer ekranlara bakası gelmiyor onu da söyleyeyim.

böyle.

bu haliyle soru çok genel. aynı saat hızı ve aynı önbellek ile günlük kullanımda fark hissedilmez denebilir, en uygun cevap bu.

www.cpubenchmark.net ile detaylı karşılaştırabilirsin.

Nesil işi hikaye kardeşim. Ayrıca soru çok genel Celeron'un dediği gibi.

Bazı oyunlar vardır çoklu çekirdek performansı ister, bazısı tek çekirdekte yüksek hız ister. Buna göre performans değişir.

Güncel mobil olmayan işlemcilerin hemen hepsi güncel anakartları rtx hariç darboğaz olmadan besleyebilir zaten bu nedenle Gaming konusunda performans farkını ekran kartı yaratır.

zilyon kere soruldu. (bkz: aramaya inanmak).

cevap: al. nasıl olduğunu sana anlatsam 5 dk sonra başkası soracak :(

ebayde 4 dolar falan

burada bu lisansları açıklıyor: www.youtube.com

Evet 2 imei de kaydolması gerekir.

E-Devlet'te IMEI kayıt hizmetinde 3 IMEI alanı var. İlk başladıklarında akıl edemediler sonradan eklediler hatta.

Sanırım Acer'ın 3 SIM'li bir telefonu vardı da oradan vesile olmuştu.

Gecenin gereksiz bilgisi.

Tabii ki Fear of The Dark, Arjantin konseri. Konser kaydı albüm kaydından daha iyi olan yegane eser olabilir.

www.youtube.com

dire straits - sultans of swing (alchemy)

www.youtube.com

youtu.be
genelde beirut dinlerim ben de.

www.youtube.com

Fear of the Dark ve Bards' Song ilk aklıma gelenler.

Joe Bonamassa&Beth Hart- I'll Take Care of You: www.youtube.com

Neredeyse tüm Oasis şarkıları konser kaydında çok daha güzel. Bir iki tane atayım
Don't look back in anger (aslında bunun 2005 manchester konserindeki versiyonunu daha çok beğeniyorum ama tüm konserin videosunu atmıyım dedim)
www.youtube.com

Roll with it www.youtube.com

Pearl Jam - Better Man
www.youtube.com

Snow Patrol - Chasing Cars (Aynı konserden "run" da baya iyi)
www.youtube.com

Alter Bridge - Watch over you
www.youtube.com

Disturbed - Sound of silence (Konser değil ama muhteşem performans)
www.youtube.com

Dayanamadım daha yazıyorum.

Queen - Love of my life
www.youtube.com

The Beatles - Across the universe (Çalan beatles değil, john lennon'ın oğlu falan var ama güzel yani iyi)
www.youtube.com

Heaven & Hell - Children of the sea
www.youtube.com

Testament - Electric crown
www.youtube.com

Ozzy Osbourse - Believer
www.youtube.com

The Cranberries - Linger (Unplugged bu ama görüntülü videosunu bulamadım, kaldırmışlar galiba)
www.youtube.com

Dont look back in anger için cay koy geliyorum +1, coşku doluyorum izlerken, tüylerim diken diken oluyor her seferinde.

strange kind of woman'ın made in japan versiyonu muhteşemdir, gillan ve blackmore'un atışması tam bir müzik şöleni.
youtu.be

Bunlar da ilk aklıma gelen muhteşem konserler.
Foo fighters - everlong
youtu.be
While my guitar gently weeps efsane kadro ile
youtu.be

Mohsen Namjoo -Zolf
m.youtube.com

B.B.King - The Thrill Is Gone
m.youtube.com

AC/DC - Thunderstruck
m.youtube.com

Hooverphonic - 2 wicky / orchestra version

123&İzmir Senfoni Orkestrası - Turuncu

www.youtube.com

Anathema - Untouchable

www.youtube.com

Hooverphonic - Heartbroken

www.youtube.com

Konser kaydı değil ama harika yahu.

Paolo Nutini - Iron Sky
www.youtube.com

bu kadar az görüntülenmeyle bunca ayrıntılı ve güzel cevap gelmesinin tek nedeni müzik sever duyurucuların bu soruyu beklemesi ve youtube'ta habire başa sardığı şarkıları birine dinletme isteği sanırım.

çok teşekkürler cevaplar için, umarım daha da gelirler.

bu da aklıma gelen en iyilerden. kesinlikle şahane bir konser kapanışı, solist o kadar eğleniyor, ekip o kadar mutlu ki bu şarkıdan, sırıtıyorum dinlerken, izlerken.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

bunlar aliexpresste hep en çok satanlar listesinde. orada arama yapıp çok satılanlardan almak mantıklı.

PlayStation

android boxlar var. işinizi görebilir.

www.youtube.com

Chromecast

mi box +1, o fiyata en çok olanağı sunan çözüm denebilir.

telefonunuzdan kontrol etmek isterseniz chromecast yeterli, ancak uygulamarı yükleyip kumandayla yapayım derseniz de mi box alın, her ikisine de sahibim, ikincisinin yetenekleri daha fazla diskten film oynatabilirsiniz

chromecast +1. fiyat/performans olarak en basarili urun.

www.hepsiburada.com
Arkadaşım bundan aldı baya memnun.

Mibox
alet akıyor resmen,çok memnunum.

Nasıl yani?

önceden hatırladığım bir entry sanki yeni yazılmış gibi önüme çıkıyor. o başlığın, entry'nin yeni yazılma ihtimali yok sanki.

İyi de bu her zaman vardı. Özellikle anket başlığında görürsün bunu. Onu kontrol edecek yazılım geliştirilmedikçe hiç bir insan onla uğraşamaz

sözlüğün tarihleri editlediğini sanmıyorum ama entry'si dikkat çekmediğinde silip aynısnı tekrar giren yazarlar var. (bkz: sil/yaz)

bir dönem lanet/çaylak/uçurulma nedeniydi.

elma başlığına 8 yıl önce yazıyorum, siz de bunu okuyorsunuz, aklınızda kalıyor. sonra protesto için yazdıklarımın yedeğini alıp siliyorum. sinirim geçince yedekten kopyalayıp tekrar ekliyorum bugünün tarihiyle.

en azından vlookup, pivot table, vb. yapabilmeni bekliyor olabilirler.
(git: tengiz.net)
(git: www.bilgeadam.com)
(git: vidoport.com)

Spesifik bir işse onunla ilgili fonksiyonlara hakim olmanızı beklerler. Mesela finans ya da istatistik gibi. Ama genel konuşmak gerekirse yukarıdaki cevabı doğru kabul edebilirsiniz. İleri düzey diyip. Makro yu vba yi kast. Etmezler. Bunu isteyen genelde özellikle. Belirtir

TR'de genelde basit bir toplama, hücreleri boyayıp filtreleme "excel bilmek" olarak görülüyor. bir kaç formül iç içe kullanmayı bilenler genelde "ileri düzey" yazıyor.

Bana göre ileri düzey basit makrolar yazabilmek civarında.

Pivot table, vlookup ik departmanlari icin ileri duzey sayiliyor.

Gercekte ise oyle degil, ben egitimine gitmistim catir catir index match, goalseek kullanman gereken islere ileri duzey deniyor.

Makroyu excel egitimi disinda tutuyorlar.

Vlookup, index match, sumifs temel önemliler. Onun dışında, bir şey yapman gerektiğinde excelin sınırlarını bilecek kadar biliyor olmak lazım. Bazen dandik bir len fonksiyonu kontrol amaçlı bir işte baya süre kazandırıyor. Mantığı kavramak lazım yani. Chandoo.org tavsiye ederim ben de öğrenme amacınız varsa.

Grafik, yazilim, linkleme, fonksiyonlar... gecen hafta ilk kez hlookup kullanmam gerekti.
En onemlisi excel boyutunu sisirmeden yapabilmek. Dashboard yapabiliyorsan biraz bisey biliyorsun denilebilir.

Birçok ilanda dediğin gibi bazen saçma talepler olabiliyor. Ancak 2-3 yıllık tecrübe jr. için çok değil. jr. dedi diye yeni mezun almak zorunda değil. Senior olmak için 2-3 sene çok az. Bir işin 'tecrübelisi' en az 5 yıl deneyimli olmalı bence.

Swift konusunda bence yanlış anlamışsın. Swift bilen ve 5-10 yıllık deneyimi olan diye bir ilan görsem yadırgamam. Oradaki deneyim iş deneyimi, yazılım deneyimi çünkü. Swift sadece bir dil. Nasıl algoritma kuracağını bilen biri için dili öğrenmek sorun olmaz. Swift yeni diye deneyimsiz, algoritma kurmayı bilmeyen birini işe almak istememek anormal değil. Bu biraz şuna benziyor; ingilizce türkçe sözlüğü ezberleyip gramer bilmeden ingilizce konuşmaya çalışmak.

Excel için bence ileri düzey bilgisi makro yazabilmek olmalı. İşverenlerin beklentilerini bilmiyorum ama formüllerle yapamayacağın şeyleri makroyla 2 dakikada halledebiliyorsun. Bunu yapamaysan biri 'ben ileri düzey excel kullanıcısıyım' demesin. Bilmeyen ileri düzey ise, makroyu yalayıp yutmuş adama ne diyeceğiz?

İleri düzey excel bilgisi :

1) Bütün formüllere en azından aşina olmak
2) Tablo işleme, filtrelemeye hakim olmak (Pivot table, lookup, conditional formatting)
3) Verilerin grafiğini çıkarabilme
4) Excel'in sınırlarına ulaştığında makro ile devam edebilme. (Örneğin bir web sitesinden veri çekmek, bir siteye excel'deki verileri girebilmek)
5) Çok büyük dosyalarla çalışıyorsan ve performans gerekiyorsa power query, power bi gibi uygulamaları bilmek.

muhtemelen yeni emojiler, telefonu udpate etmeniz gerek.

çocuğu döv, bilgisayarı sat, babayı öp.

babası karıştırmasın diye şifre koyuyordur. unutma olayı da yalan. harddiski ikiye böl, d sürücüsünü hariç tut deepfreeze'den

yerel kullanıcı ve gruplardan kullandıkları kullanıcıyı parolasını değiştiremez olarak seç. en azından şifre değiştiremezler yeni kullanıcı yaratmadıkları sürece.
www.sordum.net

çocuk gerizekalı değil, yalan söylüyor. dövmek/işkence suretiyle şifreyi "hatırlamasına" yardımcı ol.

bana gelen bilgisayarlara ilk yaptığım şey: sadece şifresini benim bildiğim bir admin hesabı açıyorum.
sonra şifresi onlara verilecek olan anne, baba, çocuk hesapları açıyorum. şifresini de her bireye ayrı ayrı söylüyorum. bu şekilde kurup bilgisayar ömrünü tamamlayana kadar bakmadığım bilgisayarlar oldu.
program kuramadıkları için bir süre sonra pes ediyorlar zaten. illa önemli bir programsa uzaktan oturum açıp yardımcı olabiliyorsun.
sürekli virüs, yavaşlama, şifre unutma(!) gibi taleplerin önünü yıllar içinde kesti ve sıfırladı bu yöntem.

knex olarak arattır

urun.n11.com

lego seven arkadaşına knex alma, o başka o başka.

bütçenin yettiği bir technic (www.hepsiburada.com ) veya daha geleneksel olsun diyosan city'lerden (www.hepsiburada.com ) bir şeyler beğenebilirsin.

3 kg su kaldiriyor, 200 gr cisim, 2.8 kg esdeger kutle
gravity acceleration 10 m/s2
force 2.8 carpi 10=28 newton

sadece cisme etkiyen kaldırma kuvveti hesaplanacak sanıyorum. gerilme kuvvetine eşit olacak o kaldırma kuvveti de. formülünü hatırlamıyorum şimdi tam.

cedex doğru, makedon kısmen yanlış.

gerilmenin kaldırma kuvvetine eşit olması için cismin kütlesiz olması gerek, veya ihmal edilmeli.

kaldırma kuvvetine eşit olmaz tabi cismin ağırlığı çıkarılmalı. ben kaldırma kuvveti diye nihai sonucu düşünmüşüm. cedex'e +1, celeron'a da makedondan transistör! :)

bendeki tiki kaldır ben takdir görmeye alışkın değilim zaten. elim ayağım titredi, kaldıralım onu lütfen.

Tıraş olurken üst bacakları da alıyorum, pürüzsüz olunca güzel oluyor. :D Ama full almak benim de aklıma geldi de risk o. Rahatsız edici olur mu bilemediğimden alamıyorum. Konu takip.

alıyorum, ilk bir hafta çok batıyor. kışın pek elleşmiyorum.

Almaya basladim, bacak haric sadece ust taraf. Muazzam rahatlikmis, gorsel olarak da cok daha iyi hissettiriyor.

tavuk gibi kalmak istemiyorsan ve güçlü adaleli bacakların -özellikle quadriceps- e ön kolların yok ise en kalın başlıkla ya da medium diye tabir edilen orta başlıkla üstten alıp bir derece inceltirsin kötü durmaz. Plajda ya da bir dergi kapağında falan vücudumu gösterecem gibi bir derdin yok ise ya da kaşıntı yapacak ve giysilerinden fırlayacak kadar uzun değilse girmesen de olur bu olaylara.

Kismen aliyorum. Bazi kisimlari kisaltiyorum.

sakal altı tüm vücudu alıyorum 3-4 haftada bir. traş makinası ile.

Almıyorum.

diz üstünü alıyorum, diz altını almıyorum. kolları da almıyorum.

göğsümü alıyorum ama çok fazla değil ayda 1 falan, tıraş makinesiyle başlıksız alıyorum iyi oluyor bence. bacakları bu aralar deniycem bi, kötü olsa da pantolon var sonuçta sıkıntı olmaz şort mevsiminin bitmesini bekliyodum. kol almak hiç aklıma bile gelmedi o çok göze batmaz mı ya? komik olur gibi geldi birden tüysüz kola geçmek neticede çokça göz önünce bi uzvumuz diğer saydığım yerlerin aksine.

makineyle göğüs-karın, sıfır değil ama kısaltıyorum.

kasık ve koltuk altı hariç almıyorum. hijyen ve koku sorunu hiç yaşanmayacak olsa bunları da almazdım. insan dediğin kıllı olur, vücut kılının kime ne zararı var?

yanak içi sakalları, bikini bölgesi ve koltuk altları dışında bi yerime dokunmuyorum, hayvan gibi olmasa da kıllı bir insanım.

3 milyon takipcinin gercek olduguna emin miyiz?

Takip etmiyorum, mensubu oldugum ülke itibariyle instagram kesfet'imde cikiyor sürekli. Orada görürsem anca haberim oluyor yaptiklarindan.

Bu kadar göz önünde olmasi sebebiyle sürekli gündeme geldigi icin, kadinlarla ilgili "koca avcisi, paragöz, embesil" gibi genellemeler yapilmasina canak tuttugu icin hazzetmiyorum sadece.

Şeyma Subaşı'nı gerçekten de 3 milyon kişinin takip ettiği fikri sana mantıklı geliyor mu? Oturup sakin kafayla düşününce insan bi "Yok lan, gerçekten de olabilir mi böyle bir şey, yok lan olamaz" deyip aydınlanıyor. Yani normalde o kadar insan takip etmiyor tabii parayla satın alınmış hesaplar, hatta hakkında çıkan haberlerin (iyi ya da kötü) birçoğu da yine kendisinin yaptırdığı haberler, iyi bir pazarlama örneği bu anlamda.

Büyük bir kesim için rol modeli bu ve bunun gibiler olunca rahatsız edici oluyor işte. Emek vermeden yaptıklarıyla kendisi ve çevresi gurur duyuyor. Porno siteleri engelleneceğine asıl böyle insanlara erişimin engellenmesi lazım. Sağlıklı bir toplum için.

valla emek vermeden yaptiklari olayina katilmiyorum, o zaman calismayan ve esinin kazandigini harcayan her kadin ya da erkek icin bunu demek lazim, burada para daha fazla oldugu icin goze batiyor. esinin kazandigini harcayip cocuk bakip evde misafir agirlayan pembik gelinler de hayatin bug'ini bulmus ona bakarsan, sadece burada yapilan aktivite goze batmiyor bence.

genclere ornek olmak bakimindan da bence bu kadindan once zaten o hale gelmistik, bakin ingiltere prensesi var, bu kadina 'waitie katie' diye isim takan bir guruh var, kadin aile sirketi disinda hic calismamis bir kadin ve okulu bittikten sonra sadece prensi beklemekle suclaniyor, ayrildilar, baristilar adam aldatti vs. vs.. ayrica, kraliyet geleneklerine ragmen uzuuun yillar kendine bir charity organizasyonu bulup yardim faaliyetleri falan da duzenlemedi, baya koca parasi yedi ona bakarsaniz. bence bu da gayet 'kotu' ornek.

yuva yikmis olayi da inanilmaz aptalca acikcasi, ahlak bekcileri bir zahmet cocuk tacizcileri, ensestlerle ugrassin sonra buna baksin. uc kisi arasindaki sey, bu insanlara ne yahu? kaldi ki acunla eski esi arasinda ne yasandigi konusunda kimsenin en ufak bir fikri yok. bu kadina gelene kadar once acun'u taslayin, illa kadin taslayacaksaniz, pinar altug, gulben ergen, berguzar korel'e neden bir sey denmiyor?

bence bi çoğu kıskançlıktan evet ve yine bu kadar takipçisinin gerçek olduğuna ben inanıyorum. bu kadına yorum yapan insanlar da ki geneli kadın olsa gerek- yine koca parası yiyen ancak kocası acun kadar zengin olmayan insanlar. zaten işi gücü olan insan hiç tanımadığı bi insandan nefret edip ona beddua etmekle uğraşmaz bence. misal benim şeymaya ne sempatim ne antipatim var, sırf fotograf altı yorumları okumaya falan giriyorum. adamlar ciddi ciddi kadına bela okuyor ya. benim bi insandan gerçekten nefret etmem için bana direkt bi zararı dokunmuş olması lazım. nasıl bi mantık bu.

Ayrıca olay yalnızca şeyma değil, herhangi bi ünlünün fotograf altı yorumlarına baktığınızda yine aynı yorumlar. zaten bu yorumları yapan da işsiz ve cahil tayfa. anladınız siz. adamın ürettiği bişi yok, kendini geliştirmek için yaptığı zerre bişi yok. geliyo orada ahkam kesiyor.

@kassiopeanın da dediği gibi bu olay üç kişinin arasında. ve olanların hiçbirini biz görmedik. ayrıca olay rol modelse, o insana anası babası rol model olsun öncelikle. ne üdüğü belirsiz tanımadığı bi insanı neden rol model alma gereği duyarki bi insan. herkes hayatını başkasına göre yaşayamaz ayrıca. çok saçma.

datnet hakli.

birakiniz gezsinler, birakiniz tozsunlar. bence de kiskanclik. kime ne? birilerinin hakkini yemiyorsa elestirmek dusmez.

midemi kaldırdın şuan.

kıskanmıyorum sadece iğreniyorum.

eleştiriyi kıskançlığa bağlamak bana göre bir insanın sıradanlığını gösteren davranışlardan biri. RTE'yi, ne bileyim fatih altaylı'yı da eleştiriyoruz?

hayatın bug'ı zengin koca bulmaktan fazlası olmalı. yoksa onun kadar göz önünde olmayan, ama belki daha kral gezip tüketen binlerce kadın var.

bana fazla beklentiye giriyorsun gibi geldi. bir kaç saat bir şeyler izleyerek hayatta veya ruh halinde köklü değişiklikler beklemek doğru değil.

hiçbir şeyin keyif vermediği dönemler var, onlardan birinden geçiyor olabilrisn.

Bayilarak izlediklerini de yazsaydin bir fikir yurutulebilirdi aslinda,iyi olanlar,iyi denenler senin tarzin olmayabilir.

beğendiklerini yaz belki öneride bulunurlar.

Bence de bir çeşit beklenti. Çok konuşulan böyle popüler eserleri izlemeye başlamadan önce çok büyük beklenti oluyor ve izlemeye başlayınca çok istendiği gibi bulunmayınca beklenti karşılanmıyor. Ancak o film yine de güzel.

Mesela sana hakkında hiçbir şey bilmediğin 10 film versek; 5i iyi 5i orta halli, muhtemelen iyi filmlerin çoğunu sen de iyi bulursun.

Star wars ben de hiç izlemedim bir ara başladım ben de bu muymuş dedim ilk filmi bitirmedim bile. Ancak bahsettiğin diğerlerini genel olarak iyi buluyorum.

Bir de bazı diziler ilk bölümlerde çok sarmıyor ama sonradan sürüklüyor, belki friendsle breaking bade birkaç şans daha verebilirsin.

Mesela begenip tek bitirdigim dizi spartacus. Ondan sonra film olarak "Vay be" dedirten filmleri seviyorum.

Onun disinda; mesela kliselerle dolu bir Hollywood filmini Gayet zevkle izlerim. Hani su imdb'de 5 ile 7 puan arasi Alan filmler bile bazi 8-9luk filmlerden izlenebilir geliyor bana.

Film olarak begendiklerim:

Kelebek etkisi
Another earth
Mémento
The shawhawk redemption
Se7en
La vita e bella
Back to the future
6. His
the others
Shrooms
Get out
Orphan

Begenmediklerim:

The godfather
Butun super kahraman filmleri
Three billboard outside Missouri
Parks and recreations
Yuzuklerin efendisini
City of god'a 1 saat dayanabildim Ama 2. Bir sans vermeyi dusunuyorum

Yine begendiklerim:

Shutter island
Gone girl
The Truman show
Catch me if you Can
Groundhog day


Begenmedim:

Donnie Darko

Bence sorun kesinlikle sende değil. Ben de çoğunluğun ayılıp bayıldığı film ve dizilerin çoğunu merak etmiyorum bile. İzlediklerimin de çoğundan zevk alamıyorum.

Zaten herkes ne ara bu kadar yabancı dizi film meraklısı oldu anlamadım. Özcan Deniz'in falan filmlerini merakla beklediğini, birkaç yıl önce haftanın her günü bir Türk dizisi izlediğini falan bildiğim insanlar "Breaking Bad çok efsane yeaa" diye dolanır olmuşlardı o çok patladığı dönemlerde. Türk dizisi izleyip ağlayan tipleri Walter's Coffe'de sarılar içinde görüp şaşırdığımı hatırlıyorum.

Bahsettiğin yapımları gerçekten uzun yıllardır takip edip seven, mesela Tolkien'i okurken Orta Dünya'da kaybolmaktan zevk alan insanları ayırıyorum tabii ki ama sırf popüler diye kendisini hayran olmak zorunda hisseden insanları gördükçe izleyesim gelmiyor resmen benim de böyle şeyleri.

Friends konusunda sizinle birlikteyim, diğer bahsettiklerinizden Lost in Translation hariç hepsini seviyorum, onu da henüz izlemedim.

Bir de aslında hayat, zevklerin ve renklerin üzerine tartışmalardan ibarettir :)

Begendiklerin ve begenmediklerin çoğunlukla benimle uyuşuyor. Hadi yüzüklerin efendisi, harry potter gibi filmleri anlayabiliyorum. İnsanlar hayal ettiklerini izleyince etkileniyor ve bu filmlerde ciddi bir kurgu var.

Breaking bad'i kaç kere izlemeye çalıştım, resmen bazısında zorla maruz bırakıldım diziye. Beğenemedim. Friends tarzı dizileri de begenmem. La la land o kadar övdüler yarım saat izleyebildim.

Nasıl filmleri sevdiğini anladım da anlatamıyorum şimdi. Yalnız değilsin panpa.

BBC ya da başka saygın yayınların popüler kültürün uşağı olarak "bazı şeyleri abartacağını" düşünmek sizin de bu beğenmeme işini abarttığınızı düşündürdü. Bahsettiğiniz şeyin açıklaması beğenilerin uyuşmaması, bu kadar basit ve normal aslında. Çünkü bu açıklamanın ötesi iyi niyetle bakınca "elitist" bir yaklaşıma, kötü niyetle bakınca o kadar insanın anladığını anlayamama durumuna varıyor.

Shawshank redemption imdb top 250 listesinde birinci sırada. Bu açıdan bakınca hiç de yalnız değilsiniz mesela. Bana göre ise gelmiş geçmiş en overrated film.

bunun tam karşılığı zevkler ve renkler tartışılmaz işte.

şimdi seni zevksizlikle suçlamak ağır olur. ha beğendiğim filmler keloğlan kara prense karşı, dünyayı kurtaran adamın oğlu falan desen zevksizlik diyecektim ama gayet zevkli filmler de seviyorsun. herkes her filmi sevmek zorunda değil. başyapıt olarak gösterilen filmleri de sevmek zorunda değilsin. zevksizlik başyapıtı sevmemek değil. zevzek bir filme bayılmak olabilir.

seni çok iyi anlıyorum ve katılıyorum. kendini yalnız hissetme, benim tarzım da benzer. hatta neredeyse film zevklerimiz aynı. ben de ne yüzüklerin efendisi'ne dayanabiliyorum, ne star wars'a dayanabiliyorum. sevdiğim dediğin bütün filmleri ben de sevmişim, sevmediğim diye yazdıklarını ben de sevmemişim.

godfather'ı sevmiyor olmak zevksizlik değil, ağır gelmiş olabilir. açıkçası beni de çok sarmadı. evet başyapıt bir seri, ama tarzım değil arkadaş. film kötü demiyorum ama ben sevmedim. yumurta da nefis bi gıdadır ama sevmeyen sevmez, ben de sevmem. yumurta sevmiyor diye ağız tadı bozuk denir mi adama? ama en sevdiği yemek hamamböceği çorbası olan adama gayet ağız tadı yok diyebiliriz. onun gibi bir şey.

milletin ayıla bayıla izlediği game of thrones'tan ölümüne sıkılıyorum mesela. 5 dakika tahammül edemiyorum.

ama kendime bu kadar benzetmişken breaking bad'e nasıl 5-6 bölüm dayandın, onu anlamadım. benim hayatımda izlediğim en güzel dizilerden biridir.

aynı şekilde spartacus ve benzeri dönemde geçen eski çağ film ve dizilerini de sevmem ben. onu nasıl sevdin anlamadım.

beklenti+1

bu yüzden her filmi spoiler içersin veya icermesin hiçbir yorumunu dinlemeden izlemek lazım. kült filmlerde yıllar boyu iyi yorumlar duyan dimağ o filmin her saniyesinden olağanüstü bir güzellik beklediği için umduğunu bulamasi imkansızlasiyor.

yani öyle bir beğendiklerim/beğenmediklerim listesi yazmışsın ki neye göre beğenip neye göre beğenmediğin de belli değil. durağan filmleri sevmiyorsun diyecektim ama another earth'ü beğenip city of god'ı beğenmemen her şeyi bozuyor. ama sanki galiba daha "hafif" filmleri mi seviyorsun ne? draması ağır, karakterlere yoğunlaşan filmlerden kaçıyorsun. yaşın gençse belki fazla dram sevmediğin için olabilir. bir de büyük beklentiye girme faktörü var tabi. ben de geçenlerde büyük beklentiyle ilk kez bourne identity'i izledim, sıfır etki yarattı. öyle dümdüz, izle geç bir filmdi. devamını muhtemelen izlemiycem. oluyor öyle.

Saydigin orneklerin hepsi icin dusuncem ayni.
Insanlar begendigi seyi goklere cikarma egilimdeler, olay bu.
Simdi aklima geldi, pulp fiction'i izledigimde de bu muydu lan ove ove bitirilemeyen film demistim. Yani guzel film ama daha fazlasi degil, sadece guzel bir filmdi. Ayni sekilde Shawshank Redemption IMDB'ye gore tum zamanlarin en iyi filmi ve ben buna sttir ordan diyorum. Evet gayet guzel film ama tum zamanlarin en iyisi coook cook iddaali bir ifade bu film icin bana gore.
Bunlar oznel fikirler zaten, bunlarin bir otorite tarafindan (IMDB vs.) secilip bu iyi, bu daha iyi, bu da en iyisi diye siniflandirilmasi zaten anlamsiz kafadan.

Bazi insanlarin begenileri sosyal hayattan ve icinde oldugu kulturden fazla etkilenmiyor bir de. O yuzden herkesin begendigini begenmeyebiliyorsun belki de.

yüzüklerin efendisi dışında hepsine katılıyorum

muhakkak.

şüphesiz.

kesinlikle.

Hmhm.

Absolutely

definitivamente

certamente

bobindir.

dürüm dediğimizin tam adı "dürüm döner", en yaygını bu olduğu için dürüm sözcüğünün ilk anlamı bu olmuş.

teorik olarak dürülen her şey dürüm, rulo pasta da tanıma uyuyor.

Absobloodylutely

dürümdür.

Absoludürümely

klavyende ctrl tuşu basılı kalmış.

ctrl tuşun sapıtmış gibi. yeniden başlatmak falan.