istifa edince pat diye gidebiliyor musun ki?

ihbar süresi ne olacak?

etiği bilmiyorum ama salı ayrılmak daha şık bence.

mektubu kısa kes, güzel bi konuşma yap. iyi şeyler söyle, tanıdıklar önemlidir.

mektupta öyle ilginçliklere girme.
mektuba bakıp çekmeceye koyacaklar zaten.
konuşurken söylersin söylemek istediğini. Ayrıca çok agresif davranma ki ihbar süreni çalıştırmasınlar, iyi ayrıl

hiç hakarete ya da olumsuzluklara girme. belki dönmek zorunda kalırsın. problem olmasın.8 yıldır parçası olmaktan gurur duyduğum XX'ten gördüğüm lüzum üzerine ayrılmak istemekteyim, gereğinin yapılmasını arz ederim." demek oldukça sığ kaçmıyor.

Bu tip durumlarda çok fazla çalıma girmemeni tavsiye ederim. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. İş dünyasında ardında bıraktığın kapıları ne kadar aralık bırakırsan, ilerde aç kalma riskin o kadar azalır sakın unutma. Arkadaşın değil kardeşinin işyeri için bile ayrılsan iyi ayrıl. Dönüp dolaşıp geri döneceğin kürkçü dükkanına girmeye yüzün olsun dostum...

şirket için elinden geleni yaptığını, her zaman özel hayatın yaşamından hiç düşünmeden fedakarlık yaptığını, yapabileceğini ama belli bi yaşa geldikten sonra da artık kendi adıma bişeyler yapmam gerektiğini düşündüğünü ve yeri gelirse yine bu şirket için her zaman elinden geleni yapıcağını felan yaz. kurumsallıktan öte bütün çalışanları ailen gibi gördüğünden bahset. bi üstteki yorumada katılıyorum

eğer 8 yıldır çalışıyorsanız 8 hafta ihbar süreniz var, işveren sizi 8 hafta daha tutmak isteyebilir, bunun için size günde 2 saat veya haftada 1 gün iş arama izni verebilir. ha siz ben gene gidecem diyorsanız firma sizden 8 haftalık ihbar tazminatı talep edebilir. ihbar tazminatı karşılıklıdır. işveren işçiye ödeyebileceği gibi, işçi de işverene ödeyebilir.

bu durumda acilen bırakmanız gerekiyorsa devamsızlık uygun gibi gözüküyor. sebepsiz işe gitmeyeceksiniz, 3-4 gün telefonlarını açmayın, 3. gün sonunda evinize noterden ihbar göndermek durumundalar. ondan sonraki gün gitmediğinizde zaten gereğini yapmak durumundalar.

her durumda kıdem tazminatı alamayacaksınız, içeride olan paranızı (maaş ve tatil parası) alacaksınız. ha ben olsam ne yapardım;

patronlarla oturur ve çay içerdim, kendi işimi kuracağımı ve insanın kendi işini yapmasının ayıp bir şey olmadığını, çünkü kendilerinin de kendi işlerini yaptığını söylerdim, daha sonra kendilerine dışarıdan destek olabileceğinizi, bunca yılın hatırı olduğunu ( tabi bu destek kısmı işyerinden çıktığınız an bitecek :)) ve ilk etapta mağduriyet yaşatmayacağınızı söylerdim. ha ortalığı sikip atmaya gerek yok gibi gözüküyor, yarın bir gün dönüş ihtimali veya yüz yüze bakma ihtimali doğabilir. ha bunun dışında mutlaka ya sigortanızda, ya izin haklarınızda ufak tefek kesintiler yapmışlardır, tazminatınızın bir kısmını veya tümünü isteyin. bunu bunca yıllık emeğinizin hakkı olduğunu söyleyin. yok filan derlerse tokalaşıp helalleşip çıkın. gidin muhasebeye alacaklarınızı alın ve gidin.

bir işe yarıyorsa olabilir.

ben çok beğendim ve yardırdım valla, şimdiden 37 tane oldular

ne keyfi kalıyor ki aga.

Çoğu zaman ayar entry, cevap entry giriyoruz legal olarak.

havada kalıyor sonra entrylerimiz. "ne diyor bu mal nezaretten" diyorsunuz sonra. ama ben orda üstteki adama ayar vermişim aslında.

vs vs vs.

bence sözlüğe zararlı. beğenmediğin her görüşteki adamı kara listeye ekle sonra dünyaya hep kendi bakış açından bak. ulusalcılar cemaatçilerin yazdığından haberdar olmasın falan.

karşı tarafın yüzüne hiç bir gerçeği vurama, kendi görüşünde olanlar birbirilerini gazlasın.

popüler bir troll listesi var mı tavsiye edeceğiniz bu arada?

ben eklemedim de beni ekleyen çok olmuştur :)

ben bayıldım gerçekten süper olmuş sabah akşam trollük peşinde koşan liseli ergenlerden kurtulduk

ben faydalı bulmadım, çok iyi bir yazar olduğuma inanıyorum şahsen. iyi bir yazar olmanın yolu da iyi bir okur olmaktan geçer önce, sansür sansür diye gezinip otosansür yapmak yanlış geliyor bana.

ben beğenmedim. istemediğin, hoşuna gitmeyen herşeyi yok sayabildiğin bir dünyada yaşamıyoruz, o yüzden manasız geldi bana bu uygulama. kimseyi eklemedim, eklemeyi de düşünmüyorum. bir de eski mallar listesinde hem entry takibi yapabiliyor, hem de sana mesaj atmasını engelleyebiliyordun kişinin; bunda ise hem entry takibi yapıp hem mesaj engelleme bile yapamazsın. hoş değil yani.

bayıldım.

insanlar objektif olmak zorunda değiller. biz devlet değil, insanız. kardeşim ve arkadaşının ettiği kavgada, ben kardeşimin tarafını tutarım. çünkü ben insanım, subjektifim.

ben bakımsız kızlarla konuşmayı sevmem, boş muhabbet yapan adamlarla konuşmayı da sevmem. uzaklaşırım hemen. çünkü ben insanım, devlet değilim.

dolayısıyla bir internet sitesinde de görmeyi istemediğim yazıları görmem. görmek zorunda da değilim. örneğin; kendine hayvansever diyip her 10 günde bir "işkence görmüş hayvan haberi" paylaşıp haftamı siken tipleri görmek istemem. ya da bütün gün belli formatta entrylerle ortalığı karıştırma sevdalısı sosyopatları da görmek zorunda değilim.

dediğim gibi; çünkü insanım. benim tercihlerim var. ve ben objektif olmak zorunda değilim. görmek istemiyorsam solcu entrylerini görmem, sağcı entrylerini görmem. niye zorla göreyim amk? sen 2 tarafı okumaktan zevk alıyorsan oku, ben tek tarafı okumaktan zevk alıyorum.

o cd'nin nasıl hazırlandığına bakar. tamamen göçmüş, açılmayan bir sistemi geri yükleyebiliyor musun? o zaman muhtemelen windows 7'den de dönersin.

ama şunu söyleyeyim ki, windows 7 den dönmez aklı olan.

Doktora gidip kan, hormon değerlerine baktır. Belki boy kısalığın vücudumdaki bir eksiklikten kaynaklanıyordur. Spora ağırlık ver.

Basketbol oyna cok gec olmadan.

Önce de söyledim şimdi de söyleyim. 186lık adamım yani ebleh duracak uzunlukta da değilim. Hiçbir kız ay boun uzunmuş gel vereyim demedi.
Hiçbir işverenim maşallah boy varmış sana zam yapalım demedi.

Boy bir sik değil, sana boyun kısa diye tepeden bakacak adamlar, kadınlar illaki başka bişey yüzünden tepeden bakacaklardı, ama sen onu dert etmediğin için içine oturmayacaktı. O yüzden boyunu dert etmeyi bırak, uzun boyun perde takma ve kavgada caydırıcı olma harici hiçbir faydası yok.

takma kafana.

kısa erkekler de çekici olabilir gayet kafana takma bence.

@lpgli tosbaga hocam demesi kolay ama ben hiç 165 boyda olup ta kendiyle aynı boyda olan bir erkekle çıkan kız görmedim. erkek her zaman kızdan uzun oluyor genelde. hem de oldukça uzun. bir kız sorsa boyumu söylemeye utanırım şahsen. özgüvenimi bitiriyor kısa olmak. aslında tipim gayet düzgündür. ama boyumla tipimi bir türlü yakıştıramıyorum. kısa olmayı kabullenemiyorum.

Yahu bırak kezbanları. Onlar model model, boya vereni var, arabaya vereni var telefona vereni var. Sen adam ol seni sevecek kızı bul.

hiç alakası yok yahu sana denk gelmedi herhalde. boyum 178 sevgilim 167 falan. sorun olmuyor.
sadece boyu kısa veya uzun diye bir insanla birlikte olmaktan kaçınanlardan uzak dur.

hacı 3 senen var, 22'den sonra uzama olmaz.. 1.65 kısa gerçekten hele tip falan da tom cruise olmayacağına göre, hiç oluruna bırakma.. doktora git derini anlat, tavsiyesini al.. yapacağın en mantıklı şey haftada 3-4 kere basket oynamaktır, 2-3 sene yap bunu 1.70 üzeri olursun bence..

sen de kısa yakışıklı ol.

19 yaş bu uzama işinin sonu, daha önce baktırsaydın doktora keşke. aslında boy uzatma ameliyatları falan mı ne varmış da, yahu cüce değilsin.

giyimine kuşamına, ayakkabına dikkat et. olayı kozmetik olarak çöz.

basketbol oynamakla boy uzamaz. ben 10 sene oynadım. hergün 15 dakika kollarımdan asılı kaldım doğalgaz borusunda. sonuç 1.74.

@buyuyup buyuk adam olacaktim o ameliyatı bir bacağı kısa olanlara falan yapıyorlarmış sanırım. eğer yapılsa ne yapar eder olurum:(

uzun boylu olmak iyidir. ama ortantılı tabi. bazıları leş gibi duruyo. ortantılı bi uzun boy her zaman iyidir. iyi gösterir insanı fakat herşey bununla bitmiyo.

şöyle bi sıralama yapabilirsin kendine

1) uzun boylu, salak, tipsiz, bi ortamda tek kelime fikir beyanında bulunamayan adam

2) uzun boylu, zeki, kültürlü, entellektüel, bir ortamda öyle bi konuşurki boyunun uzun olduğunu kimse farketmez bile

3) kısa boylu, salak, kültürsüz, tipsiz, bi boktan anlamayan herif

4) kısa boylu, zeki, yakışıklı, entellektüel

burada herkes 2 numarayı seçer. normal olanda bu zaten. ama çoğu kimse 1 ve 3ü seçmez. bundan sonra boyun uzar mı uzamaz mı bilemem? ama sana abi tavsiyesi. kesinlikle ama kesinlikle takma. bu özgüven eksikliği hayatından bir sürü şeyi alır götürür.

not: 2 numaralı erkek sınıfına giriyorum o ayrı :)

Boy uzatma ameliyatı dedikleri bacağını kırıp kemklerin arasını açıp kaynarken uzatmaya dayanıyor. Sonrasında asla kemik kırılmamış hali kadar sağlam olmayacak, zıplarken bile tırsacaksın kırılır mı diye. Değer mi buna?

Utanacak hiçbirşey yok inan. Sevgilim 1.58 boyunda, ilk başta dert ederdi o. Ha bir erkek kadar toplumsal baskı yok üzerinde ama yine de 1.70 olaydım derdi dururdu. Ne zaman benim onu köpek gibi sevdiğimi ve onu boyu için değil, tipi için değil bana hissettirdikleri için sevdiğimi gördü dert etmeyi bıraktı.

Sen de dert etmeyi bırak seni olduğun gibi sevecek birini bulmaya bak.

Bak şimdi hatırladım lisede bi çocuk vardı 1.60 felandı boyu, itin eniği pilot oldu biz müyendiz. Bizim gördüğümüz bıyık kadar meme gördü eleman :'(

sakal gür ve sertse vucutta kıllıysa bu saatten sonra uzamayı bekleme.Ama babyfacesen zayıfsan 6-7 cm uzarsın.

kesin bilgi için herhangi bir hastahanenin endokronoloji bölümüne gidip el bilek filmini çektirip kemik yaşı tayini yaptıracaksın.

bol yoğurt kefir ye,
az da olsa olumlu etkisi olabilir.
kısaboylular daha az kanser oluyor bu da bir artısı.

bu ayakkabı tabanına yerleştirilen boy uzatıcı zımbırtılar vardı reklamlarına denk geldiğim 3-5 cm artık ne kadar ise uzatıyormuş öyle bişi olsa olmaz mı.

Bilimsel olarak insanların 22 yaşına kadar uzamaya devam ettiği kanıtlanmıştır. Yani önünde 3 sene daha var. Ama uzamazsan da dert etme, Robert Downey Jr. gibi birini düşün mesela.

askerigucu.com

askerigucu.com

abd siker gibi görünüyor. ama işte allahtan nükleer silahlar varda kimsenin götü yemiyor savaşmaya.

amerika kanırtır.

eline nükleer silah geçtiği an gücün maksimum, o yüzden güçleri eşit.

nükleer silahlar sayesinde soğuk savaş döneminde bile sıcak çatışmaya girmedi abd ve rusya.

şu an kuzey koreye kimse dokunamıyor, öyle kendi halinde çürüyüp gidiyor nükleer silahı var diye.

iran'ın falan nükleer silahı olacak diye bu yüzden çok korkuyorlar.

şu an nükleer güçler kapışamıyor, en fazla başkaları üzerinden kapışıyorlar. işte suriye ve türkiyeyi kapıştırıyorlar falan filan.

zenigt'in verdiği verilere göre abd hava saldırılarında çok çok üst seviyede ama gerisi rusyanın üstünlüğü..


bence savaşmaları sonucu ikisi de biter kazanan taraf olmaz.

peki amerika hiç habersiz yukardan yollasa nükleerleri yanında 1000 tane falanda göstermelik füze atsa, rusyanın nükleer silahlarını vursa? veya rusya aynısını yapsa

arkadaş bu ne lan böyle ? amerika ile rusya anlaşsa dünyanın anasını ağlatır.
açlık oyunları gibi oluruz.
adamlara hizmet ederiz.
a-12 mıntıka b-12 mıntıka.

şimdi bunlar birbirilerini izliyorlar devamlı. nükleer silahları da çok çeşitli yerlerde ve hatta anlık konumunu kimsenin bilmediği denizaltılarda falan. iki tarafın da uydusu, her şeyi var ve bu nükleer başlıklı füzeler binlerce.

sen binlerce füzeyi ateşlediğinde diğer taraf da anında yollamaya başlayacak füzelerini. buna da mutually assured destruction diyorlar. yani, ya benimsin ya karatoprağın modu. bana bir şey olursa hepimizi öbür tarafa yollarım olayı.

rusyanın dead hand sistemi var, bu tam otomatik sistem nükleer saldırı olduğu an tüm füzeleri otomatik fırlatıyor. düşman taraf tüm yönetimi yok etmiş olsa bile elde kalan füzelerin tamamı düşmanı vuruyor.

ayrıca atılacak olan nükleer bombalar diğer ülkeleri de etkileyeceğinden dolayı, diğer ülkeler de akıllı olun oğlum modundalar. ilk füzeyi atan diğer ülkeleri de karşısına alır.

Rusya ordusunu besleyemiyordu 5 yıl öncesine kadar askerler patates yetiştiriyorlardı üslerde karınlarını doyurmak için.

ABDnin teknik üstünlüğü, hele de 91de Sovyetlerin dağılması ve rusyanın 10 yıl boyunca kendini toparlamaya çalıştığı dönemde oldukça arttı, rusyada hala soğuk savaş döneminin teknolojisi ve konvansiyonel silahları var ağırlıklı olarak.

Atom bombasını çıkarttığın an ABD siker atar Rus ordusunu. 1940larda değiliz milyonlarca adamı silahlandır, tanklarla toplarla savaşa yollayıp savaş kazan devri bitti artık.


Rusyanında üstün olduğu bir iki alan, bazı iyi noktaları vardır elbet ama birebirde ABDnin çok gerisinde kaldılar.

Asıl karşılaştırma artık ABD rusya arasında değil ABD ve Çin arasında yapılıyor artık.

rusya ------> Savunma Bütçesi: $56,000,000,000

amerika -----> Savunma Bütçesi: $692,000,000,000


bu cevabın yeterli olması lazım kardeşim.

berlin'le londra çatır çatır savaştan etkilendi. londra füzelerle vuruldu. berlin'e zaten direk ruslar girdi. çok güzel girerler.

metropollerde büyük para babalarının yatırımları olduğundan pek bir şey olmaz.

10 milyon nufuslu sehir bir anda 5-6 milyona ondan sonrada 1 milyona filan duser diye dusunuyorum. ben sahsen bizim koyun yaylasina 4-5 buyuk bas hayvan alip cikarim

herhalde köprüleri indirirler de, bağcılara kim neden füze atsın mesela?

şehir anormal büyük ve kaotik, bir o kadar da zengin. nasıl bir şey olacağını kestiremiyorum.

terör eylemleri artabilir. mesela böyle bir olasılıkta ben uzun cayır metrobüs duragında inip vasıta bekleyen kalabalığa karışmam fikirtepe de inerim daha tenha bir durak oldugu için..

halka baskı yapmak için elbette metropollere de saldırı olur. bunlar sonucunda kaos, yağma çıkar. uzun vaadede yiyecek başta olmak üzere birçok sıkıntı olur. şehir içindeki kontrol bazı noktalarda zaman zaman kaybedilebilir. çetelerin etkinliği artar. olası bir savaşta cephe dışında olunabilecek en kötü yer bence metropollerdir.

bir terorist grupla degil ulkeyle savasiyor oldugumuz icin sivil halka ve sehirlere yonelik cok fazla saldiri olmaz bence, eger gercekten isgal etme gibi bir plan yoksa. savas bile olsa savasin da kendine gore kurallari vardir.

ama kaotik bir ortam olusabilir. firsattan istifade etmeye calisan yagmacilar, hirsizlar turer. bir de pkk bu ortamdan faydalanmak isteyebilir

morta+1
her türlü kalabalık ortamdan uzak dururum.

en yakın örnek saraybosna.

vermezler. belki kan davalısısın

kandırarak öğrenebilirsin anca. yoksa vermezler, ilkokul mu bu?

hayır

şöyle yap; xxx derneğinden arıyorum, abc adlı öğrencinizin not ortalamasını teyit etmem gerekiyo, burs başvurusu için falan.. her türlü yerler..

ek: kurumsal, düzgün bi ses tonuyla, hafif yüksek sesli konuş. hatta bi isim uydur, merhaba benim adım şu, şurdan arıyorum diye başla lafa.

ek2: merhaba, ben dünyada tatlı dille öğrenemeyeceği çok az şey olduğuna inanan adam.

aylik faturalari odemek lazim.

taksitli ürün alıyorsun, yani kontrat altına giriyorsun.

şimdi apple.com'a gir ve sana bunu satıyorlar mı, sana gönderiyorlar mı diye bak bakalım :)

adamlar enayi değil yahu, , parasını tahsil edemeyeckleri kişilere kolay kolay satmıyorlar.

gerçi kanada'da doktoraya giden arkadaş almıştı öyle, sonra doktorayı bırakıp kaçtı türkiyeye. ama o sırada resmi olarak kanada'da yaşıyordu, o yüzden alabildi kontratlı telefonu.

arkadasim oraya exchange ogrencisi olarak 4-5 ayligina gitmisti.2-3 ayi kaldi simdi. sorarlar mi sen ne kadarligina buradasin diye falan?

şuraya gidiyorsun: store.apple.com

check check eligibility'ye tıklıyorsun, social security number'ını falan yazıyorsun, öğreniyorsun sana veriyorlar mı vermiyorlar mı.

genel olarak baktıkları şey, sesli ve sessiz harfleri liseli gibi gereksiz yere çoğaltarak yazıyor musun?

eğer liseli gibi yazıyorsan lisans diploman geçerliliğini yitiriyor ve gece bekçisi pozisyonuna yerleştiriliyorsun.

özel bankaysa genel yetenek soruları sorulur. kısa sürede ne kadar hızlı soru çözebiliyorsun ve ne kadar dikkatlisin bunu ölçmeye çalışırlar. eğer kamu bankası sınavı ise, alan bilgisi sorulur. iktisat, maliye, muhasebe gibi konuları içerir genelde.

inşallah yazılı sınavdır kardeş.

bok çukurunda.

ama mümkünse sebep de belirtin lütfen. ben mesela hızla aydınlanan genç nüfuslu türkiyeyi cehennemin dibinde görmüyorum.

hızla aydınlandıgı kanısına nerden vardınız? bende pek iyi görmüyorum öyle veya böyle batılı ülkelerin şişirmesi ve gazı altındayız gibi şuanda. bu balon patlayacak bence.

bu ülkede bir bok değişmez. en azından benim yaşadığım süre içerisinde. çocuklar bilimsel müfredatlarla eğitilmedikçe, kafaları boş şeylerle doldurulmadıkça, insanlar özgür düşünemedikçe türkiye'den bir halt olmayacak.

kıtaların hareket hızı senede 2 cm civarında olduğu için, asya ile avrupa arasında devam edeceğini söyleyebilirim. aynı yani, son 400 senedir filan nasıl arada kalmışsa öyle.

dış politikayı artizlik yapma kıvamında devam ettirirsek ikinci kurtuluş savaşı hatta üçüncü dünya savaşını yakın görüyorum ben şahsen.

Şu son 1-2 senede ülkede tablo acaip değişti.

Ne kaçırdık ?

İMF ye borç bu ay bitti.5 mlyarda kredi sağlandı bu iyi bişey.ama Cari açığı kontrol altında tutmazsak Zamlar gelmeye devam eder hemde şimdikinden daha çok can yakar.belli seviyede tutulcağı kesin.önümüz açık ama tedbiri elden bırakmamak gerek

zam. kendimden uzakta görüyorum ben. zam. davulun sesi uzaktan hoş gelir atasözünün doğruluğuna bakacağım. zam. belki gerçekten uzaktan hoş geliyordur. içindeyken hiç öyle görünmüyor. zam. tahammülsüzlük var bir de. zam. azınlık diye aşağılayıp insanlara yapılan mahalle baskıları. zam. türkiye değişmez. zam. ben umudumu kestim. zam.

amerikanın ortadoğudaki planlarının tek uygulayıcısı olan , şu andaki ırak ve suriye nin bize olan düşmanlığına iran ın da eklenmesini bekliyorum.
ne yapacağını bilemez bir halde obama/romney in direktiflerini bekleriz.

iç politikada tek hakimiyet bu şekilde devam eder.
daha çok biber gazı satın alınır.

ekonomide ise kötü şeyler beklemiyorum açıkçası.

topu dikeriz inşallah diye düşünüyorum.

sebep; suyu çıktı canım bu devletin. yani 16 tane devlet kurduk yıktık 17.sinde yaşıyoruz ( öyle dimi yamuluyor da olabilirim) bunu da yıkalım. gerçekten elini nereye atsan bataklık kıvamında. yok büyüdük yok ekonomi bi yürüyün gidin lan. inşallah herşey kitlenir bi kısım ardına bakmadan kaçar kalanını da vatan haini diye kurşuna dizeriz sonra işte ne kaldıysa geriye bi ucundan tutar onarırız.

çok ciddiyim. düzelme gibi bir umudum yok.

www.airbnb.com

couchsurfing'e de bakabilirsin.

öneriler için teşekkür ederim. fakat airbnb'deki fiyatlar hostellerinkinden çok daha fazla.

couchsurfing'de ise işler bi acayip yahu, düdükçülük eski tadını bırakmadı oranın.

Dudukculuk ne ya? Cuzi bi odeme olarak yap iste, ehehe

ABD ve büyük ortadoğu projesi...
Ortadoğuda çıkan tüm karışıklıklar, değişimler bu projenin gerçekleşmesi içindir.
Türkiye'de bu projenin piyonu, başbakan da BOP'un eş başkanıdır. www.youtube.com

türkiyenin suriye ile arasının limoni olması yeni bir şey değil. su koaynaklarıydı, pkk'ya destekti v.s v.s konularında sık sık "vallahi savaş çıkacak" noktasına gelindi daha önce.

şimdi bence olay şöyle oldu:

abd'nin gazıyla türkiye esad'ın hemen devrileceğini sandı ve öso'ya destek çıktı. bir yandan da büyük sayısa mülteciyi türkiyeye kabul etti. nasıl olsa esad devrilecek, siyasi gücümüz olur dediler. üstelik abd de bizi görür artık diye düşündüler. (abd muhtemelen esad'ın rusya v.s nin müttefiği olmasından hoşnut değil. ortadoğuda ileri tıkırında gitmiyor esad yüsünden )

yalnız esad çetin ceviz çıktı, öso göte geldi, abd de verdiği silahların istemediği kişilerin eline geçtiğini falan gördü. dur biz şu işi bi daha düşünelim moduna geçtiler.

ancak türkiye büyük sayıda mülteci aldı dedik ya, esad devrilmedikçe bu insanlar ülkelerine dönemez. türkiyeye de büyük yük olmaya başladılar. bu böyle devam edemez, esad'ın gitmesi lazım, o yüzden bizimkiler gerekirse kendileri dalacaklar suriyeye.

bence olayin bi kismi ekonomik bi kismi ise ideolojik. win and win tum taraflarin ortak bir paydasi var bu isin sonunda.

isin amerika boyutunda , amerikanin yeni pazar arayislari var.. silah sanayi ciddi bir gelir kapisi.. gerilimlerin surmesi ulkelerin silahlanmasi icin bir neden. dolayisiyla amerika surekli olarak bu piyasayi canli tutmali. bunu yaparken de bikac kucuk ulke harcamaktan kacinmiyor. bunun yani sira suriye amerikanin en buyuk iki siyasi rakibi olan rusya ve cin´in pazari konumunda. dolayisiyla bu blogun kaybedecegi bir pazar amerikanin cikarlarina daha uygun. tabi faydalanacagi yer alti kaynaklari ve yeni yapilanmada verecekleri kredi kazanci ve buyuk projeler de unutulmamali.


isin turkiye boyutunda ise turk is piyasasinin surekli olarak giydigi kilif olan yuklenicilik mantigi yatiyor. yani bir isi baskasi adina daha ucuza yapmak. sonrasinda ise tabiki beklentileri olacak ulkede yapilacak yeniden kalkinma planlarinda. yeni kurulacak hukumette kendisine iltimaslar gececek kisiler olacak. alt yapi projelerinde daha cok pay almaya baslayacak.. tabi bunlarin yani sira siyasi guc elde etmeye ve bunu avrupa birligine giris icin koz olarak kullanacak. tabi sam amcanin takdiri de cabasi..

isin israil boyutu ise israilin hayallerini kurdugu huzur topraklarini olusturmasi icin etrafinda kendisi ile her daim uzlasi icerisinde olacak gruplara ihtiyaci var. hamasi destekleyen bir suriyeyi onlar da acik acik istemiyorlar. isbirligi icerisinde degiller israil ile. ayrica iranin cevresini kusatarak kendilerini daha guclu kilmak niyetindeler. amerikadaki lobileri gercekten siyaset uzerinde etkili ve bu konuda kararlar aldirabiliyorlar.

ta ilk cevapta bahsedilen BOP projesi tum bunlari iceren ve ideolojik olarak bir amaci olan proje. taraflarin tamami bu isten karli cikiyor. amac ortak gibi gorunmekle birlikte yapmak icin tek ihtiyaclari olan sey bikac kucuk neden.

herseyin nasil basladigini dusun.. afganistan , irak , libya .. simdi sira suriyede. sonrasinda acikca iran topun agzinda.. bunu elbet yapacaklar ama ha diyince olacak seyler degil birer birer ilerliyorlar..

şuradan hesaplatabiliyorsun: www.finansbank.enpara.com

enparanın en hoşuma giden tarafı hesap işletim ücreti ve EFT/Havale ücreti olmaması.

bir de çok güzel bir kalem veriyorlar :)

hocum geçen ben de sordum burda. neyse adamlar sözleşme imzalatmak için geldiler anlattılar. orada yazan yıllık ortalama brüt faiz oranı :)

Noterden çeksin bir ihtar, sonrada çalışma bakanlığına şikayet yazsın, bir dilekçede sgk müdürlüğüne göndersin süreç hızlanır.

Haklı sebebi var zaten bırakıp çıksın 6 ay için 2 hafta ihbar öneli var ama kimse bu durumda o hesabaı yapamaz.

peki iş avukatlık olursa, avukatlar ne kadar para alıyor?

ha bir de, ssk eksik yatıyor ama bir süre önce bankadan kredi çekmek için maaşın tam yazıldığı bir maaş bordrosu alındı. bu maaşın ne kadar eksik yattığını kanıtlamak için uygun mu?

bölge çalışma müdürlüklerine giderse avukat tutmasına gerek yok. benim birkaç arkadaşım bu yöntemle tıkır tıkır geçmişe dönük haklarını bile aldılar.

ekmek kızartmak dışında hepsini yapar.

ama nasıl yapılacağını bilmen lazım. mesela su veya süt ısıtabilirsin. mikrodalganın içinde uduran su veya süt öyle mal gibi durur. anaa hiç kaynamamış diye eline alıp hafifçe çalkaladığın anda höförörşş diye kaynamaya başlayabilir. taşıp elini yakabilir. yumurtayı uygun şekilde pişirmezsen öyle güzel patlar ki günlerce mikrodalganın içinden yumurta temizlersin. delik mi açmak lazımdır, bişeye mi sarmak gerekliydi hatırlamıyorum ama var yöntemleri.

buna uygun kupa edinirsen (stoneware) herhangi bir sorun yaşamadan su ve süt ısıtabilirsin. kaynayınca taşmaması için üzerine porselen gibi bişey kapattığın sürece süre ve sıcaklığı kendin bulmalısın.

zira, mikrodalgalar watt üzerinden kontrol edildiği için, verim de sabit olmadığı için süreyi net söylemek mümkün değil, ama bir tabak yemekten farklı değil.

yumurta patlıyormuş, youtube.da videosunu gördüm.

kahve yapmak için suyu ısıtmam kaç derece dk olmalı?
kupama koyuyorum suyu fırına öyle atıyorum. porselen bardakla koymak doğru olan dimi?

eksi: cevabınızı, yazıkdıktan sonra gördüm.

benimkinde bir bardak su 1 dk'da yeterince ısınmış oluyor.

mikrodalgada nefis mantar pişiriliyor. mantarları soy, yık, tuzla, azıcık margarin falan sür üstlerine, istersen kaşar rendele tepelerine ve ver mikrodalgaya. pişince ekmeği al, suyuna ban falan. nefis ;)

kumpir yapılıyor mesela, patatese bi kaç delik aç ve pişir. pişince eldeki malzemeleri koy içine ve ye.

konserve yemekler var, onlar ısıtılınca gayet güzel oluyor.

dondurulmuş pizza, şnitzel falan bok gibi oluyor.

genel olarak, suyu buharlaşıp kauçuk gibi olabilecek şeyler mikrodalgada pek olmuyor.

çeşitli yemekler, çeşitli yollarla pişirilebiliyor makinada, ama nasıl yapıldığını öğrenmen lazım.

www.wikihow.com

bence şu link ilgini çekebilir..(bkz: http://www.hafiftarif.com/mikrodalgada-5-dakikada-kek-tarifi/)

Yumurtayı göz göz kırarsan patlar, ama çırparsan bir şey olmaz. Ben fırın poşetinde tavul yapıyorum, pek güzel oluyor. Mikrodalga'da çikolatalı ıslak kek yapmışlığım vardır. Yemek pişireceğin zaman ya fırın poşetinin içinde olsun ya da carrefour'da filan mikrodalga kapağı satıyorlar, onu kapat üzerine. Çünkü çok yağlı yemeklerin yağları sıçrıyor, pilav ısıtsan pirinç patlağın oluyor. Kahve için suyu MD'da ısıtma, koy cezveye öyle ısıt, daha ucuza gelir.

patlamış mısır, yarım çay bardağı tane mısıra 1 yemek kaşığı sıvıya koy karıştır sonra fırın torbasının içine koy. torbanın ağzını en ucundan iple bağla(torbanın pakedinden çıkan bağlarla bağlama çünkü onların içinde metal olabiliyor), fırının içine koy ve üste kalan kısmına bir iki tane ufacık delik aç(dişinle falan). 3 dakikada falan on numara oluyor ama dikkat et eğer fazla kaçırırsan ısınan mısırlar torbayı yakabiliyor.

hocam site şu an profesyonel görünmüyor. size iyi bir tasarım yapabilecek bir yer bulun derim.

site kötü değil ama profesyonel görünmüyor işte. şu an fazla bütçe ayıramayız diyorsanız en azından stok imajlardan kurtulun veya en azından stok imajım ben diye bağırmayan bir şeyler kullanın.

bir de video yapmışsınız tanıtım için, o fena değil ama profesyonel biriyle seslendirme yaparak düz görüntüden kurtulabilirsiniz.

çok iyi bir site vardı bu iş için, şu an bulamadım. yine de şu sitede de bir kaç türk var: www.voices.com

şunda da var birileri: www.voicearchive.com

voice123.com

Siteden öte sanırım logonuz profesyonel durmuyor ve güven vermiyor.

corba yapmayada useniyorsan . tek yasayan erkegim benim bile ilgimi cekmedi.

Vestel dandiktir yalnız bilgin olsun. Bana bedava dahi herhangi bişeyini verse almam.

ya bu mutfak robotlarından hayır geldiğini görmedim bu güne dek.

öğrenci adama en temiz olay mikrodalga fırın ve saklama kapları. yemeği bol yapıp dolaba atıyorsun, acıktıkça ısıtıp yiyorsun.

reklamcısın gibime geldi kanka, bu kadar noktalama işaretlerine dikkat ederek filan yazmalar..bilemedim..
alsak mı gençler derken?

katılıyorum reklam kokuyo

ben bu aleti ilk gördüğümde ne kadar gerzek bir ürün dedim, sonra bebeğine çorba yapan kadın reklamını gördüm. orada hem doğruyor hem de kaynatıyor deyince belki birilerinin işine yarar diye düşündüm. yine de bu "her bir iş için farklı alet" konseptine acayip kılım. mısır patlatma veya yumurta haşlama makinelerinden farkı yok benim gözümde.

öğrenciler için de kullanışlı olacağını sanmam, zira bir tencereyi bile yıkamaktan aciz öğrenci milleti bu aleti temizlemekle uğraşmaz.

çok tırış lan bence..

ekşi sözlük hiçbir siki beğenmeme timi was here!

bunun yerine pilav tenceresi al çok daha iyi. hem bir sürü başka yemek de yapıyor.

en kisa 5.30 gidenler oluyor ama normalde giden yok o kadar surede.

ortalamasi 6 saat. nilufer 6 saat, metro 6.30, ulusoy 6.15, kamil koc ~6.20 (kendi tecrubelerim).
molasiz gidenler oluyor bazi, onlar 5.30 gidiyor.

nereden bineceksin?

otobüs firmaları istanbul içinde bir sürü yerden yolcu alıyor ve gece geç saatte falan değilse istanbul içinde 1-2 saat geçiriyorsun.

@buyuyup buyuk adam olacaktim

esenler otogar

6-6 buçuk saat gibi bir şey bekle. tüm büyük firmalarla yaptığım yolculuklar benzer sürelerdeydi. alibeyköy, ataşehirden falan da yolcu alıp yardırmaya başlıyorlar ankaraya doğru. sanırım çoğu esenler-ankara arası veriyor süreyi.

bu arada tadilat durumları nasıl köprüde bilmiyorum ama gece 1'de köprüyü 1 saatte geçtiğimi bilirim bu yaz. tabi yolculuk süresine eklenmiş oldu.

düzgün bi şekilde söylenebilir, makamına uygun ama remix deyince benim aklıma saçma sapan club müzikleri geliyor olmaz bence. yerini zaten alamaz çünkü sadece türkiyeyi kapsayan bi durum değil. aynısını istiklal marşı için düşünelim. ezana göre daha rahat bir durum ama insanların hassasiyetleri var bu konuda. dinlersin, hoşuna gider ama yerini tutmaz.

belki de türkiyede insanlar çok duyarlı değiller. yönlendiriliyorlar. bu açıdan da birileri isterse yapılabilir.

haci ezana remix var bu arada... infected mustrooms · un vardi galiba.. adamlar hala yasiyo .. gayet te guzel

yav arkadas hemen ezani da sahiplendiler ya la .. la olm arabistanda cikti ortaya ne ara hemen milli deger yaptiniz ? mekke valisi bisey demiyo sana noluyo ?

'Allahu ekber wuuuhu' diye bi cover var. Kadin hala yasiyo sanirim? Mekke valisi aciklama yapmali bence de. Genc ateyizler rahatsiz bu konuda.

türkiyede okunan ezanın bestesini buhurizade mustafa ıtri efendi yapmış.

yani ortada öyle dini, kutsal bir olay yok. yeni bir şey olsa bugün tarkan da yapabilrdi bunu, kuran'da nota falan yok sonuçta.

milletin isyan etmesi dallamalığındanır. arapça yemek tarifi kitabı sayfası parçala gene biri seni öldürebilir. olayın dinamikleri din'in çok ötesinde, tamamen bu coğrafyaya ait bir dallamalık.

hatta bence beatles bu topraklardan çıkmış olsa, beatles cover'ı yapanlar bile öldürülebilirdi. ilginç bir sahiplenme, her şeye bi anlam yükleme kültürü var.

buyuk adam olacaktim+1

gereksiz bir milliyetçilik ve sahiplenme anlayışı var. "vay be biz neler yaptık, ıtri de türkmüş. dünyada en çok okunan müziğin bestesini de biz yaptık" düşüncesi bence hastalıklı bi düşünce. kişilerin kendiyle değil de milliyetleri ve dini duygularıyla bir şeylere bağlanmaları, diğer şeylerden kopmalarına sebep olur. bu birleşmeler (yani kopmalar) kutuplaşmayı doğurduğu için aynı şekilde düşünmeyenlere zıtlaşmalar olacaktır. bu normal. neyi nasıl sahipleneceğimizi bilmezsek bu normal, ve kötü!

sevdiği sanatçıın şarkısını coverladığı için küfür eden insanlar var bir sürü, ezan coverlandı diye tepki gösterenden farklı değil bence!

ayrıca cahillik de çok fazla. arapça yemek tarifi kitabı yırtsan üstüne gelecek çok insan var, örnek güzel. bizzat tanıyorum, açış arapça bi kanal ve onu izliyor ne olduğunu bilmeden. bir sohbet programı olduğunu ve arapça dinlemenin sevap olduğunu düşünüyor. oysaki bahsi geçen program bir arap ülkesinde yayınlanan bir siyaset programı! cahillik, kör kütük saldırmayı yanında getiriyor ne yazık ki.

Tamam da ezanın aslı diye bir şey yok. Ezan dediğin olay özünde insanları 5 vakit namaza çağıran bir çağrı, dinen herhangi sabit bir şekli yok bunun. İster megafonla haydi ezana diye bağırırsın, ister club hoparlörlerinden dumtıs namaz dumtıs haydi diye müzik yayınlarsın, abartı bi örnek oldu ama olsun, anlayan anlamıştır.

Türk hallkındaki bu gereksiz sahiplenme çok garip değil mi hakkaten? Hassasiyetlerimizin büyük kısmı aslında bize ait bile değil, üstüne aksini iddia etsen ciddi ciddi ölüm riskin var. Cidden garip bi milletiz.

cahiller ülkesinde mantıksız bir olaya şaşırıyorsun. senin yaptığın çok mu mantıklı şimdi :)

ülkenin özgeçmişi saçma sapan olaylarla dolu be, yarın uzaylılar galakside çok iyi pozisyon açıldı, ülkeler CV göndersin, bir kaç ülkeye iş vereceğiz deseler görüşmeye bile çağırmazlardı.

evrenos gazi'nin iddiaları da saçma. ben halkın estetik sebeplerle isyan ettiğine inanmıyorum lan. en güzeli arapça, en iyi beste de ıtri'ninki diye mi isyan ediyorlar yani? hahahaha :)

bas baya cahillik işte, aslında tüm okulları imam hatip yapıyorlar ya, bu tür saçmalıklar azalır belki. en azından millete alakasız şeyleri dinin parçası diye öğretmezler.

evrenos gazi, sanırım yazdıklarımda bi saldırganlık sezdin. hayır öyle bir niyetim yoktu. yazdıklarımı yanlış anladın sanırım, çünkü verdiğin cevabın benim cevabımla alakası yok! ıtri.nin türk olduğunu biliyorum. okunan ezan yaklaşık iki milyar müslüman tarafından aynı şekilde okunuyor. bunun bestesi de ıtri.ye ait ve bu sebeple "biz türkler islam bayrağını taşıyoruz. islamiyetin en büyük temsilciyiz" gibi düşünen insanlar var. sözlerim sana ya da başkasına değil. bu şekilde olan düşüncelere. niyetim üzüm yemek değil, bağcıyı dövek hiç değil!

bu arada, şayet böyle giderse türk halkı zaten yok edecek kendini. baksana burada bile iki üç mesajda tartışma yaratabilecek potansiyele sahibiz. 16 devlet kurduk diye gurur duymanın esprisini hiç anlayamadım zaten, bu 15 yıktığın anlamına gelir. ayrıca türklük kavramını da irdelemek gerek, 72 buçuk milletiz diyoruz kendimize. bu kadar kozmopolitken nasıl herkesin aynı şeye aynı ilgiyi göstermesini bekleyebilirsin? ezanı seven olduğu kadar sevmeyen de var. "saygı göstermek zorundasın" diyebilirsin. Kabul. lakin farklı bi besteyle yorumlamak saygısızlık değildir ki bu kadar alıngan olmayın.

saygılarımla.

gelenekleri din sanmak cehalet, gelenekleri öldürme pahasına insanlarda zorlamak da faşizmdir.

sen yaşa geleneğini, tutan mı var?

nerden senin geleneğin oluyormuş o? sanki bir tek sen türksin, sanki bir tek sen bu ülkenin vatandaşısın gibi konuşuyorsun. bizler hollandadan dün geldik.

sen orjinalini dinlersin, ben remikslenmişini dinlerim ve sen benim remiks yapmama ve remikslenmiş ezan dinlememe karışamazsın.

arkadaş kendisini peygamber sanıyor, başka kimse islam hakkında konuşamaz çünkü en doğru müslüman evrenos

Simdi ben buraya
gEnChLeR sAkIN yhaa xD Xd
yazsam bence bu daha estetik daha guzel ben boyle turkce seviyorum desem bana gotunuzle gulersiniz dimi? Ezanin coverini yapmayi neden savundugunuzu anlamiyorum. Turklerin veya araplarin veya brezilyalilarin ne fark eder? Bi kultur degil mi bu sonucta? Bin yildan fazladir ezan yok mu? Ya da ben istiklal marsini remix yapiyim sonucta benim oyle hosuma gidiyo diyim? Olaya sarki-cover gozuyle bakmazsak. Islam sadece kuran degil bi kulturu de var.

arkadaşım, ben arjantinli bir müslümanım ve türk ezanı benim kültürüme çok ters. kendime uzak hissediyorum ve rabbimden uzaklaşmaktan endişe ediyorum.

ben istiyorum ki kendi kültürüme yakın bir melodiyle okunsun ezan. ben kendimi ne arap ne de türk olarak görmüyorum, ben bir arjantinliyim ve kalbimi ısıtacak bir şekilde namaza çağırılmak istiyorum.

hristiyan zenci arkadaşlarım kilisede tüm gün şarkı söylüyorlar, biri de gelip demiyor ki bakın vatikanda, istanbulda bu iş böyle yapılmıyor diye.

Türk halkı ile alakalı yorumlar yapmak neden suç oldu birden yahu? Ben gayet milliyetçi bir adamım, ama özünde ilk olarak bizim sorgulamamız lazım kendimizi ki hatalarımızı görelim. Biraz açık olun, istisnasız her şeyi sorgulayın ki ufkunuz açılsın.

Çok garip gerçekten.

Gelenek nedir, dedelerim, onların dedeleri ne yapmış, onlardır. Geleneklere %100 tutunup gidersen ilerleyemezsin ki. Ayrıca dedem de benim gibi insandı, yanlış olabilir, beğenmiyor olabilirim, nedir yani. Biraz geniş düşünün.

Ha ezana remix gereksiz bişi özünde tabii de, hani konu oradan açılsın diye şeyttim, yoksa ha öyle müzik olmuş ha dubstep olmuş, banane.

ya adam da tam olarak bundan bahsediyor. gereksiz sahiplenme..

arkadasim ozunde cok bagli geleneklerini cok seven biri olabilirsin ama bu sana bir konu uzerinden kimseye herhangi bir baski yapma hakki veremez. istedigin sekilde dusunur istedigin sekilde yasayabilirsin ama bu sana baskasinin neyi yapip neyi yapamayacagini soyleme hakki vermez. yeterince acik degil mi ?

isteyen ezani remix yapar isteyen milli marsi yapar. nasil duymak istiyorsa oyle duyar.. sen mi olcuyosun kimin ne kadar inandigini ? neyin gunah neyin sevap oldugunu ? birakin abi tanricilik oynamayi.

belki adam remixle uyanmak istiyor namaza.. belki senin inandigin kadar adam da inaniyor.. kalbini mi biliyorsun adamin ?

senin biseyi sevip sevmemenin hic bir onemi yok. eger ezan remixine karsiysan dinlemezsin olur biter..

heh, tam beklediğim gibi, şimdi de 'kardeşim siz dinsizsiniz zaten' geldi.

kardeş, kafir dedin de şimdi, öyle inanç durumumuzu bilip bilmeden konuştun hemen, o lafları öbür tarafta yuttururlar biliyosun di mi?

yapacak birşey yok artık bir daha gitmezsin.bu adamlar paraya odaklanmışlar sağlık falan bişey ifade etmiyor onlar için.

belki burgeri siklerine sürmüş bile olabilirler.

beğenmiyorsan öyle yerlerden yeme. illa yiceksende hakkını savunarak ye.

@krox
Müdür/Şef dediğin şu kasiyerlerin arasında gezen beyaz gömlekli eleman oluyor genelde değil mi? İşte asıl problem orda o oradayken hamburgeri ona uzattım değiştirmesini rica ettim yanık ve soğuk olduğunu da belirttim.Kadından aldığım tepki ise "o hamburgerde birşey yok ben hergün yiyorum" oldu.Bende o zaman hamburgeri uzatıp "önce koklayın yanık kokusu alıcaksınız,sonra da tadın bakalım lezzetli mi" dedim yiyemedi,yemedi ve "ne diyor şu ya bakın derdi neymiş bunun" tarzında bişeler gevelendi ve kasiyere iletti.Kasiyer de hamburgeri alıp önce değişim diye bağırdı arkaya daha sonrada elden teslim ederken arkadaki elemanın kulağına bişeyler fısıldadı "anladın sen onu" dedi.Yani ne kadar rezil birşey ya,sonuçta bi şekilde hakkımızı savunmamız gerek ama savunduğumuzda da acaba içine mi tükürdüler yoksa bi taraflarına mı sürdüler düşüncesiyle kalıyoruz :S

@chiko06
Hakkımızı savunamıyoruz işte bu ve bunun gibi pislikler olduğu sürece hakkını savunmaya kalktığında yemeğine ne yapacakları belli olmuyor ...

yapılacak şey oradan yememek. ben 3 yıldır bk'nın hiçbir ürününü ağzıma sürmüyorum. illa fast food yemek istiyorum diyorsan mcdonald's dan başkası yalan arkadaş.

bunlar kuruşun hesabını yapan insanlar.Adam senin burgeri değiştirse 1 tane zarar edecek mesela onun derdinde.Belkide zarar etmemek için bozuk eti kakaladı.Her bok beklenir yani.

burger dediğin burger king mi? Ve hangi şube?

@ned flanders
Evet Burger King ve Kadıköy/Caferağa şubesi ...

sırf bu yüzden böyle yerlerde yiyemiyorum, çok sabırlıymışsınız. hamburgeri yere atar sonrasında da rezillik çıkarabilirdim sinir gelseydi :D.

burger king, ilkokul mezunu kekoların çalıştığı pis bir yerdir.
açıkçası 2 liraya tavuk dürüm yemek bile insana daha iyi hizmet hissi verir ve en azından daha temiz bir şey yersin.

hocam şimdi bunlar franchise, yani burger king'e hayvan gibi para verip şube açıyorlar. yani herif dönerci açacağına burger kinge'e para veriyor, onlar da bunları eğitip dükkanı kuruyorlar, al işlet bakalım diyorlar.

burger king kıçı kırık bir şube için imajının zedelenmesini istemez, sonuçta diğer zincirlerle rekabet ediyor daha fazla şube açıp paraları toplayabilmek için.

sen direkman burger king'in merkezini ara şikayet et, bir iki yere yaz internette, gerekli ayarı verirler.

o etrafta müdür diye gezinen dallama da aslında zavallı bi tip, neyine güvenerek seni bu duruma düşürdü bilmiyorum.

bu işler böyle abi, fast-food tarzı yerlerde dominos,mc donalds, burger falan çalışanları genelde heo şopar adamlar çalışıyor, bir de yeri falan çok lüks bir mahalle eğilse yandın, benim kuzen var dominosta çalışıyor pizzaları sikimize sürüyoruz falan diyor yani o elemanların sikinin keyfine bağlı senin yediğin yemekler, mümkün olduğunca bu traz yerlerden yemeyeceksin abi, benim okul var dağ başında ormanın içinde, orada bir lokanta var, hani filmlerde olur ya korku filmlerinde texasta falan sineklerin uçuştuğu yemeklerin kokuştuğu pislik yerler tam öyle bir yer ama yiyoruz yapacak bir şey yok.

Yalnız yanlışınız var arkadaşlar. Bu dükkanlar malzemenin hesabını yapacak değiller. Zaten akşamları bi sürü malzeme kalır ve çöpe atılır. Alışveriş merkezlerindeki şubelere kapanmaya yakın giderseniz beleş yer içersiniz hatta. :) Senin durum tamamen çalışanın şerefsizliği, müdürün ilgisizliği.

burger king son 2 senedir tamamen kontrolden çıkmış durumda. Özellikle caddebostan şubesi. Dayanamadım fotoğraflarını çekip maillerine gönderdim ne cevap ne birşey.

hd ready olması dolayısıyla çok mantıklı değil bence. üzerine 150 200 eklersen full hd bulabilirsin ama onunda boyutu daha küçük olur.

hd ready olmasının henüz birkaç tane olan hd kanalları tam randımanlı izleyememe dışında, bahsettiğim günlük kullanımda ne gibi dezavantajları olabilir ki?

bilgisayarı taktığında oradan izlediğin hd yayınlar da sıkıntılı olacak. ama yine de sen bilirsin. ayrıca hd kanallar gitgide yayılıyor. 1-2 sene sonra çok daha fazla olmuş olacak. 200 lira için değmez.

televizyon büyüdükçe veya senin odan küçüldükçe full hd çok önemli oluyor. eğer şaton yoksa, bu televizyonu en az 6-7 metreden izlemeyeceksen Full HD tercih etmen daha doğru olur. dev gibi televizyonda çok düşük çözünürlük göze batabilir.

öte yandan, plazma televizyonların görüntü kalitesi muhteşem oluyor ve LCD/LED tv'ler kadar belli etmiyorlar görüntüdeki sorunları.

bi ara kaldığım evde 50" HD ready plazma TV vardı, vallahi gördüğüm çoğu televizyondan daha iyi görüntü veriyordu.

çözünürlük düşük ekran büyüdükçe bu gerçekten sıkıntı.tv izlemekten tiksiniyosun.adamın suratını 40 tane kare şeklinde görüyosun.bir diğer mevzu lg nin ses kalitesi.şahsen beğenmiyorum.elektrik tüketimi led tv ye oranla iki kat fazla.yakın gelecekte elektriği çok tüketen aynı birim elektriğe daha fazla ödeyecek bu nedenle az elektrik tüketen cihazları almakta fayda var.altenatif seri sonu philips 40pfl5606 var.1099 tl idi.bulabilirsen al derim..

Bu devirde HD Ready televizyona para vermenin alemi yok. Bi' de 42" imiş. TV yayınlarında HD Ready şu an için yeterli ama 2-3 yıla neredeyse tüm izlenir kanallar 1080p yayına geçmiş olacak. Üstelik Bluray ya da internetten indirdireceğin 1080p ripler 42" HD Ready'de cidden vasat gözükür.

diğer cvp larda söylenmiş zaten hd ready tv alınmaz.plazma enerji tüketimi çok fazla led tv nin neredeyse 2 katı.bence bunu al.
www.vatanbilgisayar.com

topraklamadan çok laptop'un elektrik sistemiyle alakalı olabilir. adaptörün kötü olabilir, ses kartının kendisi olabilir.

external ses kartı çözüyor genelde böyle problemleri, benim eski laptopta öyle oldu, fan dönmeye, hdd çalışmaya başlayınca bile cızırtı yapıyordu kerata.

External ses kartı gibi bir yatırımı gereksiz kılan dandik bir mini laptop bendeki. asıl amiral gemisi laptopu bağladğımda sisteme zaten mükemmel ses kalitem var. ama işte bu sürekli arşivi orada bağlı tutma maksatlı bir iş. elektriği kesip sadece pille çalışınca herhangi bir sıkıntı yok. belki kolay bir çözümü vardır diye merak ediyorum.

dandik laptoplarde olabiliyor bu gördüğün gibi. topraklama meselesi olsaydı herhalde amiral gemisinde de çıkardı bu ses.

amiral gemisinin adaptörü uyuyorsa bir de onunla dene.

şimdi mesele şu: şebekeden gelen akım 50HZ alternatif akım ve bu doğru düzgün DC akıma çevrilemezse ve laptop'un kendi elektroniği bu sorunu gideremezse o 50HZ'lik uğultu USB'den bağlanan hoparlörlerde, hatta doğrudan sadece ses girişine bağlanan hoparlörlerde bile kendini gösterebilir.

benzer sıkıntılara şu laptop soğutucuları da sebep olabiliyor, akımda dalgalanma olunca kendini hoparlörden ses olarak gösteriveriyor.

iyi bir güç kaynağı veya ayrı bir ses kartı dışında bir çözüm gelmiyor aklıma şu an.

elektronikten anlıyorsan şarj adaptörüne büyükçe bir kapasitör bağlamayı deneyebilirsin.

Eyvallah, mesele tam olarak dandik çin malı vievsonic mini laptop ve onun markası bile olmayan dandik şarj aletinden kaynaklanıyor gibi. girişi ve gücü uygun başka bir şarj adaptörü ile deneme yapmak lazım. Doğru söylüyorsun eğer genel bir sıkıntı olsa diğer giriş yaptığım cihazlarda ve amiral gemisi ile de uğultu yaşardık.

Laptop'un dandikliğiyle alakası yok. Yaşadığınız şeyin adı ground loop.

Adaptörün fişe giren tarafında toprağın üzerini bantla kapatırsanız kesilir çoğunlukla o gürültü.

Profesyonel ses kartları, macbooklar vs hiç fark etmiyor. Konserlerde mecburen bant attığımız oluyor. Bazı pro audio aletlerde ground lift diye tuş bile vardır toprak bağlantısını kaldırmak için.

Süper eve gidince ilk işim denemek oalcak. İnşallah çözülür problem.

az ileride bulgaristan var, oraya git

yat kalk şükret orada olduğuna. ya k.maraş'da olsaydın?

london'a git. ne bileyim afrika vardı taaa geçen bin yıl'da oraya git.

üniversite eğitimi nedeniyle bulunmaktayım keşke gidebilsem

bayburt'u görmemişsin.

yalovaya git.Edirnenin değerini anlarsın

bilecik gördün mü sen ondan sonra konuş. edirne'yi beğenmiyor ya.

konyayı gör toprağını öpersin oranın

beylikdüzünde bulabilirsin o fiyata

avcılar üniversite mah. m.kemalpaşa mah. 0 bina bulursun.

beylikdüzü'nde çok rahat bulursun yeşilkent'i birazcık geçince 0-5 yaşında daire rahat bulursun, avcılar tavsiye etmiyorum bölge olarak depremde çok hassas kalır. benim oturduğum sitede 110-130 arası gidiyor mesela 5 yaşında binalar.

turksat sansür yazılımı kurmaya çalışıyor sistemlerine ama bir türlü beceremediler. teknik hata söz konusu, 444 0 126'yı arayınca düzeliyor internet. bazen de zamanla düzeliyor.

şişlide 3 gündür internet yoktu genel bir arıza varmış. Bugün düzeldi, dediğin gibi youtube'a girmiyor bazen google'da da hata veriyor. Anonymox ile giriyor, demek ki türksatta birşey var cidden.. Biraz bekliycem bakalım bi sansür mü var(aile paketi vs.) yoksa sorun tam düzelmedi mi falan..

evet, şimdi aradım türkiye genelinde bir sorun varmış, ilerleyen saatlerde düzelecekmiş.

ben girebiliyorum. ankara'da sorun yok gibi

git geri ver. ne büyütüyosun gözünde püf noktası filan.

eger sehrin suyu cok sert degilse -misal ankara- tuz kullanmak aslinda cok gerekli degil. ama yok ille de kullanayim diyorsan da makine kapaginin ustunde ya da icindeki yuzeylerden birinde bir vida gibi bisey var, cevresinde sayilar olan. o vidayi eger sehrin suyu sert degilse 1'e getirebilirsin. bu sayede makine daha az tuz tuketir. hangi sayiya getireyimin cevabini da deneyerek bulabilirsin. ne zaman ki bulasiklar beyaz tuzla kaplanmis gibi cikiyor makinadan, bir kademe daha yukseltmek gerek sayiyi.

hepsi bir arada tabletlerden kullanın, tuza parlatıcıya falan gerek kalmaz.

@baps, sevgili aynştayn, dediğim gibi, o teflon kap neden temizlenmedi mesela? bir şeyleri yanlış yapıyor olabilirim gayet. deterjandan parlatıcısına fark ediyor olabilir. geri falan vermiyorum lan, ne deterjan lazımsa ondan alırım, nasıl kaplar yıkanabiliyorsa onu yakarım, işte onu öğreneyim diyorum.

bulaşık makinası yerleştirme uzmanı bildiriyor:

makineden makineye değişmekle birlikte çoğunda bir sıra sık çubuklar , bir sıra daha geniş aralıklı çubuklar vardır. sık çubuklar düz tabaklar için, geniş aralıklar çukur çubuklar içindir.

gene bazı makinalarda arkaya doğru olan çubuklu tabaklık zımbırtısı, neyse onun adı, çıkarılabilir. böylece tencereleri daha rahat yerleştirebilirsin.

tava gibi ince ama geniş şeyleri, makinanın en dibine, tabakları dik kesecek şekilde koyabilirsin.

makinanın yan duvarlarından birinde içeriye su püskürten bi şey vardır. onun önünü kesecek şekilde yüksek şeyler koyma.

üst sebet daha çok tatlı tabağı, bardak, çanak, kase gibi şeyler içindir. o da çoğu makinada iki farklı yüksekliğe göre ayarlanabilir. (tekerleklerin yürüdüğü bi ray var ya, sepeti ordan söküp alt/üst raya takabilirsin.)

makinayı çalıştırmadan önce mutlaka pervaneleri döndürerek bişeye takılmadan rahatça döndüğünden emin ol.

bulaşıkları fazla bekletmeden yıka. tencere tava gibi şeyleri mutlaka önceden ıslat. yanmış, kurumuş şeyler kesinlikle çıkmaz, deterjan reklamlarına inanma hiç. ben gene de her türlü tencereyi tavayı koyuyorum. en azından yağı temizlenmiş oluyor. makinadan çıkardıktan sonra kalanları temizlemesi daha kolay oluyor.

bulaşıkları birbirinin üstünü kapatmayacak şekilde şekilde yerleştir.

tablet deterjanları kullanıp da memnun kalan kimse görmedim şimdiye kadar. en iyisi toz deterjanlar. pril veya finishten şaşma.



makinanın kendisini yıkayan deterjanlar var ya, onlar zararlıymış makina için uuzun vadede. boşken çalıştırın daha iyi demişti bizim takan servis elemanı. annnemlerden öğrendiğim gibi yapıyorum ben de: 2 ayda bi kere makina boşken, içine bolca limon tuzu ve sirke dökerek makinanın kendisini yıkıyorum.

Teflon kabın kiri nasıl bir şey? Üzerinde damla kaldıysa ve kuruyunca beyza-beyaz kalıyorsa o kir değil. Teflon yapısı gereği üzerinde yağ-su tutmayan bir şey, damlalar kuruduktan sonra tuz gibi bir madde kalıyor. Ben onları makineden çıkarttıktan sonra nemli bir bezle silip öyle kaldırıyorum. Ama bildiğin kirli çıkmışsa (üzerinde yemek artığı filan) muhtemelen kabı doğru yerleştirememişsindir.

teflon tavada menemen yapılmıştı, yendikten sonra elektrikli ısıtıcının üzerine bırakılmış ve biraz yanmıştı dibinde kalanlar. onlar bembeyaz olmuş ve macun gibi bir hal almıştı, elle kolayca temizlendi. bu arada teflon tava doğrudan aşağı bakıyordu, yani makinanın dönen kollarına.

bir tek teflonda damlalar vardı zaten, onlar kurumaya kalmadan elde yıkanıp halledildi.

şimdi sağlayıcıya da bağlı. atıyorum indirdiğiniz yer limit vermiş olabilir. bant genişliği ataması gibi. sizinki max 600 falan olur herhalde çünkü benim 16, ben max 1.2 1.3 mb görüyorum torrentte

1 byte = 8 bit olduguna gore; 8 megabit = 1 megabyte olmali ideal download hizi..

bilgisayarin ethernet karti/wireless karti, modem, evdeki kablo yapisi, santrale uzaklik, santral yapisi, port kapasitesi, muhitteki altyapi vs vs vs hersey etkiler hizi.. 8 mbit e 400 k dusuk bir rakam kabul edilebilir..

ideal durumda en fazla 1 Mb saniye olur, gerçek hayatta düzgün bir bağlantıda 700-800 fena değil denilebilir.

senin 400kbyte/s ise baya yavaş. şu an bağlantın 3.2mbps

ama ttnet sonuçta, ne bekliyorsun ki?

bir de teknik detay aciklayalim yazim hatasi olarak;

8 MB'deki "b" yi buyuk yazarsaniz "byte" kucuk yazarsaniz "bit" demek olur.. Onun icin 8MB baglanti bayagi yuksek bir hiz olur.. Baglantilar genellikle "bit" uzerinden yazilir..

kurtluyum duzelttim..

benim 8 mb kadar paketimde 1.2-1.3 sn görüyordum torrentte torrent ayarlarım + port vardı, format attım torrent ayarlarını eskisi gibi yapamadım artık 500'ü geçmiyor malesef. yani torrent için konuşuyorum ayarlar önemli.

sozlukspot adresinden açıldı.

düdüt: senin verdiğin de açıldı.

sıkıntı yok.

uydunet kullanıyorsan, şu günlerde filtre yazılımı kuruyorlar, bazen google bile açılmıyor, ondan giremiyorsundur

acılmasına acılıyorda sol framede tıklayınca sorun oluyor

ielts'e gir.

ben TOEFL fanatiğiyimdir, şiddetle öneririm.

gramermiş, kalıpmış... o da ne? TOEFL'a girip ingilizceyi anladığını gösteriyorsun, yazabildiğini gösteriyorsun 100+ puan alıp çıkıyorsun. Üstelik geöerliliği daha fazla.

yalnız yaşayan insanın bir mikrodalga fırını olmaz mı lan?

aydınlatma olayına önem ver derim, çıplak ampul ve abajurla yetinme - konforun çok artar. köşelere konulan şu büyük lambalardan alabilirsin mesela(filtre kağıdı gibi kağıttan yapılmış, loş ışık veren).

ayrıca güzel bir stereo ses sistemi: 2 güzel hoparlör, hem TV'ye bağlarsın, hem müzik çalarını bağlarsın. süper oluyor.

perdeler komple unutulmuş gibime geldi. bir de odalar için avize de almanız gerekir, eğer evde bulunmuyorsa.

Bir de antre'ye koymak için bir askılık almakta fayda var, gelen insanların ceketlerini falan asmak açısından.

sıfır eşyalar için 6000 lira biraz fazla iyimser geldi bana, hiç fiyat araştırması yaptınız mı? buzdolabı, bulaşık, çamaşır mak., televizyon, ocak, süpütge, ütü tek başına 6000'e yaklaşır zaten. kaldı ki daha koltuklar falan, haberler kötü ne yazık ki. :)

perdeleri hakkaten. ailem getirecek, elimde mevcut yani.

aydınlatma olayı konusunda haklısınız, düşünüyorum ama ilk etapta(ilk 1 ay) opsiyonel durumda benim için. ses sistemi ve mikrodalga da aynı şekilde.

fiyat araştırması yaptım, sürekli yapıyorum.

1000 TL Buzdolabı
600 TL Çamaşır
500 TL Bulaşık
1200 TL TV
200 TL ocak
100 TL süpürge
100 TL ütü
1500 TL koltuklar
1500 TL yatak + baza

olacak gibi. Totalde 6700 TL yaptı. Daha ıvır zıvırları saymadım. Bu noktada bana yardımcı olun da düşürelim şu fiyatları hacılar bir şekilde.

Beyaz esyalarin fiyatini 500 600 den alacaksan kolay da sifir olursa orta hallisi bile olsa 6000 e icinden cikamazsin.

bunları 6000 liraya toplayamazsın.

acı gerçekler keyif pezevenkliğinden olsa da yeter'e kaydırır seni.

hatta yakın zamanda bulaşık makinası aldım, o 500 liraya alacağın bulaşık makinasından hayır gelmez derim. keyif pezevengi değil de sinir stres sahibi olabilirsin çünkü 500 liralık makina yarı doluyken yıkama yapmayacak, 70 dereceye çıkamadığı için tencereleri yıkamayacak falan. şurada kampanyalı bi tane var bu iki önemli özelliği barındıran, 550 lira: www.hepsiburada.com

hatta şöyle diyeyim, duşlama özelliği de olmuyor bu 500 liralık makinelerde, sen doldurana kadar kokmaya başlayacak. bulaşık makinaları azıcık hassas bir konu.

TV'yi ise daha ucuza getirebilirsin, mesela 32" LG led tv 900 lira: www.hepsiburada.com

LG kullanıyorum, memnunum. neyine yetmeyecek 32" LED tv? benimkinde flash diskten film falan da izliyorum, mis.

buz dolabını da daha ucuza alabilirsin, zaten bence dışarıdan buz ve soğuk su vermiyorsa, çift kapılı değilse verilen ekstra para çok anlamlı değil. hepsi soğutuyor, hepsi belli bir kalitede artık.

1200 tl yatak baza olayını da 600-700 e düşürebilirsin rahatlıktan ödün vermeden.

hatta kesin şu olsun diye bi takıntın yoksa koltuk takımını bile 1000 civarına düşürmelisin en fazla.

merak eden olduysa,

koltuklar: 1000 tl
yatak + baza: 800 tl'ye halloldu.

tv 1500 oldu ama 500'ünü babama ittirdim.

böylece 1400 lira kadar bir fark oluşturabildim ve 5300'e geldi. diğer ıvır zıvırlarla sanırsam 6000 lira civarı yaptı masrafım. hesaplamayı bitiremedim daha.

Öncelikle mikrodalga değil, mini fırın alacaksın. Mikrodalga fırın çözdürme ve ısıtma için kullanılır genellikle.

Hepsiburada.com'da en çok satılanlara bir bak, kampanya falan da vardır belki.

pişirme özelliği olan mikrodalgalarda var.

gittigidiyordan aldım 120 liraya şahane bişey arçelik ya da beko diye arat çıkar.

microdalgada dondurulmuş pizzalar pek iyi olmuyor, hatta hiç iyi olmuyor. ama hazır yemkler için, veya önceden kalmış yemekler, pizzalar, poğaçalar için v.s ideal. soğmuş kahveni bile 30sn'de ısıtıyorsun.

benim fırınımda grill özelliği de var ama pek verim alamadım, dondurulmuş pizzaları hiç bir zaman istediğim gibi yapamadım. şnitzeller falan da pek olmuyor.

börek çörek de yapılmaz mikrodalgada.

öte yandan, 100 liraya gayet güzel fırınlar var, ben benim arçeliği 100 liraya koçtaştan almıştım, gayet memnunum.

yine de börek çörek gibi şeyler önemliyse, dondurulmuş pizza pişireceğim diyorsan mikrodalga değil de mini fırın alman lazım. yanına da bir tane mikrodalga koy lan :) bekar evi için süper olay.

Bana şunu al diyebileceğiniz bir ürünle gelseniz çok daha iyi olacak galiba. Zaten ben alışveriş sitelerindeki kampanyaları bakmayı, fırın markalarını biliyorum. Yalnızca "şu ürün bu iş için ideal" diyerek nokta atışı istiyorum. Teşekkürler.

yukarda da dendiği gibi, minifırın alsan daha iyi. arçelik'in 2 tane mini fırınına sahibim biri 25 senelik, biri de 15. ikisi de canavar gibi çalışıyor.

microdalga titresimle ısıtan bişey, kagıtı veya peçeteyi yakmaz bildiğim kadarıyla..

elektrikli ocakta eğer kagıda kolonya damlatırsanız yakabilirsiniz. şarak için zor zira içerisindeki alkolden çok su var. artısı eksisinden az.

elektrikli ocağın üstünde biraz daha tutun. önce kararıp sonra biraz duman çıkarıp aniden yanması lazım. kolonya dökerseniz işiniz daha çok zorlaşır diye düşünüyorum ben

kombi şofben vs gibi pilot alevi olan bir şeylerde mi yok?
kağıdı iyice bükmeniz gerek ve kolonyadan ziyade beklemek daha mantıklı elektrikli ocakta, ısıyla yanması gerekiyor kağıdın uzun sürse bile.
mikrodalgaya hiç bulaşma yangın çıkmadan ateş çıkarmak maharet istiyor onlarda :)

mikrodalganın içine aluminyum folyo ve kolonya damlatılmış pamuk koyarak yakabilirsin.

mikrodalgaya metal bir şey koymak fırını bozuyor iddiası tamamen efsane, kullanma kılavuzunu okursan yangın ve kötü koku ihtimaline karşın sivri uçları olan metal koymayın diyor adamlar(yoksa mikrodalga makinaların bazısı yuvarlak kenarlı metal stand ile birlikte geliyor zaten). işin püf noktası kıvılcım yapabilecek bir şeyler koymak içine, yani sivri uç falan. mesela yırtık folyo.

sevgili macgyver; arap sabunundan arap bile yapabilirsin ama bu bahsettiğin mimkin değil..

ben 10 yildir her gece izliyorum, artik gunluk kullandigim kaliplarin bir kismini direk oaradan alintiliyorum. arada otobusteyken aklima bir sahne geliyor guluyorum falan. bence birakma ya, guzel bence, yazilmis butun kitaplar, senaryo, cekilmis tum belgeseller yapilmis tum ropartajlari falanda izledim okudum ustune:)

gelmiş geçmiş en iyi komedi dizisini neden bırakmak ister ki bir insan? her bölümü 10 kere izlemeden bırakma.. ama yavaş yavaş, senelere yay..

işim gücüm var lan..dışarıda belki kendi seinfeld dizim var..bnese vurada oturmuş bir ekran karşısında ühü..ühü.. birde izledim tabi hepsini bi bakiyim dedim..bırakamıyorum şimdi..

geçmiş olsun dermansız derde düşmüşsün ben 10 yıldır savaşıyorum henüz bir gelişme yok.

hocam, sienfeld sigara bağımlılığı gibi basit bir bağımlılık değildir, bırakamazsın eğer alıştıysan :) tüm diziyi bitirirsin, sonra seinfeld'ın yaşlı kadından ekmek çaldığı bölümü bir daha izleyeyim dersin. onu izlersin, cocrcun cüzdanının patladığı bölüm neydi öyle ya dersin onu da izlersin. sonra günlük hayatında bir seinfeld ayrıntısı fark edersin, bari açıp o bölümü izleyeyim dersin. hadi açtım artık, bari nazi soup'u izleyeyim dersin.

ha bu arada dikkat et, bu kadar çok hayat tespitini izledikten sonra çok kötü bir insana dönüşebiliyorsun. iğrenç, pis, sarkastik, bencil bir tip olabiliyorsun. arada romantik komedi izle, dengele :)

ya contansa'nın atari oynadığı bölüm hangisiydi?
hani sonunda kamyonun çarptığı?

the frogger, 9.cu sezon 18.ci bölüm

olumlu etkisi olur olumsuz kesinlikle olmaz. tabi tikicanlarla takilmiyosan.

masrafını bilemem ama sempatik bile olursun.

vosvos'a binene apaçi muamelesi yapıldığını hiç duymadım. bu arabanın hastaları var. aratırsan gruplarını, forumlarını falan bulursun.

yalnız iyi bir vosvos ucuz olmaz. benim arkadaşım öğrenciyken almıştı ucuz bir vosvos. altı komple açılıyodu :)

kilometrede 50-55 kuruş yakıyor. benzin istasyonu ortaklığın varsa olabilir. yolda ilgi manyağı olursun önüne gelen yol verir. imaj hiç bir şeydir susuzluk her şey.

vosvoslar çok nazlı arabalardır. komple aksamı değişmişine para yetmez, orta hallisini kullanmaya da sabır. aşık olup nazını çekerim diyorsan, eyv.

kesinlikle çok tatlıdır, sürüş keyfi, duruşu, imajı süperdir ama 35 yaşını geçmiş arabadan bekleneceği üzere sorunları olur. bir de çok yakarlar. babamın 93 broadwayi 20krş yakarken bizim 77 1303s vosvos 50krş yakardı, oradan hesap et.

şu ilandaki nasıl sizce? www.sahibinden.com

sahibi şehir içi 18, şehir dışı 15-16 kuruş yakıyor demiş. tüplü.

sanmıyorum o kadar az yakabileceğini lpg dahi olsa. bu arada lpg ruhsata işli değilmiş, yani muayenesi fln da yok arabanın. satışta bir sürü sorun çıkar bunda.

alacaksan ne yap ne et tüplü alma. hava soğutmalı vosvoslar sıkıntılı lpg işleri onlarda. bir de alacaksan nolur saçma sapan modifiyeler yapacağım diye arabayı mahvetme.

ankaranın bağlarında otursam dahi almam bundan kelli uğraşılmaz aslan bununla kesinlikle yalvarıyoruz alma.bzm arkadaş palio sunu sattı bunun için şimdi araba yatıyo dolmuşlarda sürünüyo o arkidiş

vosvos lpgleri normal lpg gibi değildir, ya su ısıtmalı ya da egzoz ısıtmalıdırlar. ikisinin de ayrı ayrı sorunları oluyor.

ama harbi niyetliysen al gitsin yahu, bizi dinleme(:

harbiden 20 kuruş yakıyorsa kaçırma. vosvos bir numaradır. dertlidir ama sevdalıdır da.

benim bi arkadasım bi araba tamircisinden almıstı,adam motoru frenleri lastikleri boyayı komple yeniledi.3-4 yıldır kullanıyo,çook temiz araba,bir ya da 2 defa kalmıstı yolda o da benzin bitmişti sanırım.
gecen gün galeyana gelip 10bin tl den satmaya kalktı ama hala aynı kararda oldugundan emin değilim :) ilgilenirseniz sorabilirm

benim var vosvosum. ama ikinci arac olarak kullaniyorum.

sempatik olursun kismina katiliyorum. yolda el sallayanlar, selam verenler oluyor. kampuste icenlerin yanlarindan gectim bi kere, dans ederlerken galeyana gelip pogo yapmaya basladilar. gerçi bir kere new beetle kullanan tiki bi kiza selam vermistim de almamisti ırıspı. ne bilsin bizi :)

bir de arkadaslarim felaket sahiplendiler elemani :) ismiyle hitap ediyorlar devamlı, halini hatrını soruyorlar.

nadir kullandigim icin tamirat gerektiren bir durum olmadi ama facebook grubundan takip ettigim kadariyla orijinal cikma parcalari falan acayip ucuz. ama dedikleri gibi yakiti cok fazla. 1300 cc olmasina ragmen 10 litre yakiyor kilometrede. gunumuz standartlarina gore verimsiz bir motor yani. ayrica tuple 18-20 kurus yakmasinin immmkani yok. kesinlikle kandirmaca var. hava sogutmali diye bilinmesine ragmen, aslinda yag sogutmali bir motor. su sogutmali araclar basincli haldeki lpg sivisini gaz haline getirebilmek icin motor suyu sicakligindan yararlaniyor, bu araclarda bu olmadigi icin ya eksoza cubuk kaynatiliyor ya da yag haznesinden yararlaniliyor. yag sistemine mudahale yag seviyesini dusurup daha buyuk hasar vereceginden saglikli gorulmuyor, eksoza cubuk kaynattiranlarin orani daha yuksek o yuzden. hem bu yontem soguk calistirmalarda daha verimli oluyormus.

eksoz isitmali lpg -garip bir sekilde- bazi sehirlerde ruhsata islenmiyor(mus). isletmek icin konyaya, kayseriye giden insanlar var :) muayenesi yoktur diye kesin bi sey soylenemez, ama %99 lpg'si isli degildir. lpg tesisatini 40-50 liraya sokup katiyorlar muayene once ve sonralari. lpg'sizmiscesine. herhangi bir polisin de vosvosu cevirmeye sokacagini sanmiyorum. sorun olmaz yani sizdirmazligi falan kontrol ettirdikten sonra.

kullanması da biraz zor tabi şanzumanından dolayı. kara şanzuman dedikleri şey var bunda. duracak kadar yavaşlamadıktan sonra 1'e kesinlikle geçmiyor. bir de pedalları günümüz arabalarininki gibi tepeden sarkmiyor. arabanin tabaninda pedallar.

boyum uzun oldugu ve fren pedalinin gaza gore biraz onde olmasindan dolayi frene basabilmek icin ayagimi gazdan tamamen kaldirip fren pedalina koymam gerekiyor. yani topuktan yapamiyorum, anlatamadim galiba :) neyse.

aklina gelen bi sey olursa sorabilirsin. ankaradayim ben de.

para olayını halledebilirsem istiyorum bir vosvos, bakalım. 2-3 bine iş görür motor alınabiliyor aslında da, vosvosa duygusal yaklaşıyorum şu an :)

yokluk olur. zaten o tarz komplike urunlere ya da luks urunlere ihtiyac azalir zira daha hayati urunler bile cok degerli hale gelir. en basitinden ekmek ve hatta un.

karaborsa. savaş tanrısı filminde anlatılmıştır.

işte savaş çıkma ihtimalinin olmamasının sebebi bu zaten. globalleşen dünya zamazingosu.

savaşı bilmem ama hemen ertesinde post apocalyptic era olacak.

@want2die, hocam telefon sadece örnekti ancak tamamen bir ülkenin kaynaklarıyla sanıyorum buğday bile üretilemez çünkü gübresinden iş makinesine kadar bir çok şey dünyanın kim bilir neresinde üretilmiş olacak, ve onların ham madde ve parçaları da kim bilir ne kadar komplike bir üretim ağından geçiyordur.

bir de dünya savaşı çıktığında zengin olmak da işe yaramayabiliyor, halk üretip çalışmazsa zenginin parası kağıt parçası olur, altını parlak metal yığını olur. bu kadar şehirleşmiş bir dünyada 10 milyon istanbullu hadımköyün tarlalarına gidip buğday ekse, eski usül bunları işlese bile mümkün değil talebi karşılayamaz.

ayfon olarak düşünmeyin örnekleri, insanoğlu olarak şu an 50 yıl öncesine göre çok daha bağımlıyız dünyada çarkların dönmesine. markete ekmek gelmese ölecek 1000,000 insan bulabilirim istanbulda :) ekmek getirecek olan abinin de bir telefona, kamyonunun gelişmiş elektroniğe ve benzine ihtiyacı var. eskisi gibi değil durum.

bence dünya en az eskisi kadar cahil. ve savaş kesinlikle savaşacak yoksa nüfus aldı başını gidiyor düşürmek lazım. savaş harici birşekildede düşmez kolay kolay. çıkacak savaşta daha büyük yıkım olacak bence 1 milyara dayanan ölü sayısı olabilir mi acaba?

bu arada tekrar belirteyim, dünya savaşı durumunu soruyorum. yoksa aradan sikko bi devlet izole olunca, o devletin kaynakları önemli olsa bile alternatifi bulunuyor. ama mesela çin takımı v.s abd takımı karşı karşıya gelirse, iki takımın da modern yaşamı sürdürecek yeteneği yok. ayrıca zenginlerin mal varlığı birikmiş nakitten çok şirket hisseleri, başka ülkelerdeki yatırımlar v.s olarak duruyor. öyle parayı basıp iş yaptırma olayı olmaz pek.

bircok hayati konumdaki seylerde hala devletler kendi icsel olarak yetebilirligini saglamaya calisiyor. su bile yoka girebiliyor zira savas donemlerinde. bunun icin kaynaklari duzenliyor.

benzer sekilde tum ulkelerde oyle ya da boyle bir tane zaruri gida uretimi var. zaten az tarim arazisine sahip ulkelerin vatandaslari normalde de oluyor. afrika ornegin. savasa gerek yok yani. savas oldugunda olen sayisi daha fazla oluyor.

tohumlarin bile disaridan geldigini dusunecek olursak; oncelikli olarak devlet tohumu kendisi karsilamaya calisiyor. karsilayamazsa her sene ekilerek tohum yoluyla elde edilen urunu elde edememeye basliyorsun. aclik bas gosteriyor.

bu yuzden bugday onem arz eder hale geliyor. olmadi arpa. tahillar genel itibariyle.
2. dunya savasinda ingiltere'nin hali aslinda guzel ornek. cok fazla ekili alanlari yok. genelde disaridan aliyor o donemlerde (su anki durumlarini cok bilmiyorum). neticede bulunabilen guzel urunlerden birisi patates. patates birincil besinlerden birisi oluyor (bu konuda yaniliyor olabilirim ama yanilmiyor olma ihtimalim daha yuksek). uretimi kolay olana yoneliyorsun kisaca.

benzer ornekleri cogaltabilirsin. kendi imkanlarinla uretebildigin seylere yoneliyorsun. sonucta o an savasin galibi hangi tarafsa o turden seyleri de somurebiliyor. almanya'nin gittigi ulkelerdeki cephane uretim tesislerini kullanmasi, petrol sahalarini kullanmasi gibi.

uretemedigin ve elde edemedigin seylerin yerine bir seyler koymaya calisiyorsun. koyamazsan kitlik giderek artiyor, olumler artiyor, arzular ve arnailanlar giderek azaliyor. en dip noktasi bir miktar su oluyor.

her ülkenin acil afet ve savaş senaryosu vardır zaten..Genelde ona uyuluyor.Savaşta hala para işlevini yitirmemiş ise devlet para ile buğday felan ektiriyor.Yok para geçmiyorsa ihtiyaca göre de destek verdirebiliyor.Devletin bu tip senaryolarında zaten sedir tohum felan depoları oluyor.Belli bir aralıkta da değişiyor diye biliyorum.

Eğer dünya savaşı gruplar arasında olacaksa zaten jeopolitik öneme göre sıralama yapılıyor.Mesala tarımın yapılabileceği alanları geniş olan ülke tarıma önem verirken , dar olan ülkede silah üretimine önem vererek kendi grubunun ihtiyaçlarını gidererek, kazanmasını sağlayabiliyor.

Fakat Einstein'de dediği gibi 4.dünya savaşı taş ve sopalarla yapılacağı için sen ve ben bu açlık ve kıtlığı göremeden bu dünyadan gitme olasılığımız çok yüksek..

bence 4 gblik al 8 gbliklarin fiyati dusunce alirsin.

anakartın desteklediği max miktar nedir ?

mhz ve bellek olarak ?

2GB ve 1GB ramlari çıkar 2 tane 4GB ram alıp tak. 8GB ram neyine yetmeyecek ki 10 GB düşünüyorsun. Ben olsam böyle yapardım. Gerçi 6GB ram de işini gayet görür diye düşünüyorum.

Bilgisayar Lenovo, birinci nesil i3 işlemcili(380m), üstünde gelen RAM'ler PC-10700, yani 1333MHZ DDR3, anakart max. kaç destekler bilmiyorum ama 10-12 sorun olmaz diye tahmin ediyorum(aynı tipten ram alırım). her laptopta olduğu gibi maalesef 2 RAM slot'u var.

3GB RAM, Photoshop+Browser+PhpStorm kombinasyonunda inanılmaz kasıyor, ki photoshop'ta öyle baskı yapılacak ebatlarda imajlarla da çalışmıyorum. Fazladan 3GB herhalde browser ve editör'ü(keratayı seviyorum ama Java'da yazılmış ve çok bellek kullanıyor) doyurur diye umuyorum.

Bilgisayarın tam modelini yazarsanız, anakartı hakkında bilgi verebilirim.

Bu şekilde kasap stayla upgrade yapılmaz.

@disfircasiyimben, Lenovo B560, altındaki etiketler yıprandığı için diğer detayları göremiyorum şu an ama CPU-z'ye göre anakart MoutCook, güney köprüsü HM55, çipseti Havendale/Clarkdale Host Bridge.

intel ekran kartıyla birlikte Nvidia Optimus'lu GeForce 310M var.

en fazla 8gb demişler.
forums.lenovo.com

tamamdır, 4GB aldım

Belki gözden kaçmıştır diye ekliyorum, işletim sistemin 64 bit değilse 3gb'ın yukarısını göremiyecek.

64bit tabi ki. 6gb ram süper oldu, herkese tavsiye ederim, adeta yeni bilgisayar almış gibiyim.

türkiye dercesi yapmış, bilkent genetik okumuş 2005mezunu /dinazorum

ehh aşağı yukarı doğru. Biological sciences olayında haklı almanya da biyolojiyi halbzeit ödüyor. Hollandada filan tarimdan vs veterinerlikten den çok daha sonra geliyorsunuz genetikçi olarak :)

okudukça yazsam daha iyi olacak;

"Üniversite eğitimi sırasında yıl kaybetmeyen insanlar genellikle 23 yaşında mezun olur. 2 sene master eğitimi, 6 sene doktora ve 4 sene post doktora yaptıktan sonra bu kişi 35 yaşına gelir."
o kadar da değil 21 yaşında mezun oldum bölümün yarısından çoğu gibi, direk doktoraya kabul alır 5 maksimum 6 yılda bitirirsiniz ABD'de. Avrupada 1-2 sene master 3 sene doktora ki aynı kapıya çıkıyor

"Fakat Türkiye’ye geldikten sonra bu hocalarımızın bu dergilerden herhangi birinde herhangi bir makale yayınladığını ne duydum ne de gördüm."
çok doğru maalesef, boğaziçine geri dönen doktoralı arkadaşım hem 2bin Tl maaşa talim edip hem bi sürü makaleye ulaşamayarak çalışmaya çalışıyor...

"Deneyin her aşamasında buna benzer beklemelerin olduğunu düşünecek olursanız ABD'de 1 yılda bitirilebilen deneylerin Türkiye’de 5 yılda neden bitirilemediğini kolayca anlayabilirsiniz."
bu da doğru ama proje yazarken/seçerken buna dikkat etmek gerek ki hocalar artık yavaş yavaş uyanıyor bu gerçeklere. Biyoinformatik yapın hiç olmadı :P

"Genetik bölümünde akademisyen olmanın ne kadar mantıksız olduğunu gördükten sonra akademisyenliği bırakıp iş başvuruları yapmaya karar verdim. "
aynısını yaptım....

"Bir kaç firma sağ olsun bana iş teklifinde bulundu ama önerilen en yüksek maaş 1500 TL idi."
evet de sıradan bi ilaç firmasına girersen öyle. Yoksa misal clinical research firmaları filan güzel ödüyor.

su an sanki hayatım kararmıs gibi hissediyorum.böyle olmamalı.saka gibi

Bence yorumları oku, yazıdan daha iyi fikir veriyorlar

"Şu an ise özel bir üniversitede ekonomi bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. "
normaldir ben de alakasız bi iş yapıyorum basında çalışan genetikçi de var olur öyle

"Çünkü piyasada çalışmak isteseler yıllar önce ÖSS’den aldıkları puanları fazlasıyla yeterli olmasına rağmen beğenmeyip tercih etmedikleri TIP bölümünden mezun doktorlara 1000 -1500 TL maaşla ilaç tanıtımı yapacaklardı. "
yapma güzel kardeşim..tıp okusaydın madem öyleyse. Tıpçılar genetikçilerden çok çokkkk farklı bir eğitim terbiyesinden geçiyor, olayımız farklı bunun tüm üniversiteler de farkındadır -dünyadan bahsediyorum. Türkiyede genetik için diyecek çok şeyim yok

"özellikle devletin herhangi bir kurumuna başvuru yaptığınızda Açıköğretim işletme diplomasının Boğaziçi Genetik diplomasından çok daha değerli olduğunu gördüm. "
en büyük maalesefim

maaş olarak notum 1.5 senedir türkiyede çalışıyorum. (Tamamen sıfırdan başladığım için-bambaşka bir sektörde) 1.5 yıllık mezun sayılabilirim. 1,5-2 almıyorum. Yani daha fazla kazanılıyor eğer derdiniz buysa, merak etmeyin.

son olarak notum GENETETİK iyidir :P gerçekten insanın ufkunu açan, çok yönlü geliştiren, manyak arkadaşlar kazandıran, ve meslektaşlarınızın cidden zeki olduğu, birkaç dil konuştuğu, hobileriyle bile fark yarattığı farklı bir bölümdür. Mezun olurken hiç bilmeseniz de kimya mühendisliği, eczacılık, veterinerlik, biyoloji, CS, ve daha pek çok eğitimden geçmiş insanla pek çok paydanız olur ve çok gelişmiş de bir sabır, + gözlem gücü, akademik yetenekler vb.

Ama tabi bunlar yerine işletme okuyup plaza insanı da olabilirsiniz, tutan kim ki?

ben onu bunu bilmem. yazıyı okudun mu derseniz okumadım. gördüğüm bir şeyi söyleyip gideceğim.

moleküler mezunu, yükseğini yapmış hatta bir dönem melbourne'de bulunmuş cvsi kabarık bi adamın adını vermeyeceğim bi özel hastaneye laborant olarak kabul edilmediğini gördü bu gözlerim(ki aynı laboratuvarda bölümden arkadaşı laboranttı). böyleyken böyle, bu ülkede böyle bölümler okunmaz bence. hele hele adında biyoloji geçen her şeye aha bunlar maymuncu diye bakan bir zihniyetin kol gezdiği ülkede kapısının önünden bile geçmemek lazım.

yazmazsam çatlarım "Cogu daha fazla para kazanmak istedigi icin genetigi tercih etmistir." bloğçunun en yanlış cümlesi olsa gerek ya da memlekette 10 yılda çok şey değişmiş.
(ben tercih ettiğimde sene 2001'di)

ya iyide tek sebep acaba labaratuvar ve ekipman eksikligi mi yoksa bu gidenlerin hoca yardimiyla doktorayi tamamlayinca bir lab kurup idare etme yetenegine sahip olamamasi mi ?

sabancida paso natureda yayin cikaran adamlar var gerci deney yapiyorlarmi bilmiyorum ama sonucta abd de adam bakterinin genlerini yeniden diziyor, bu kadar rekabetin yuksek oldugu bir piyasadasin

isim vermeyeyim, türkiyenin en iyi üniversitelerinin birin genetik bölümünden mezun, biyoenformatik master'ı yapmış olan arkadaşım bir ilaç şirketinde veri analisti olarak 2 bin lira maaş ile çalışıyor. yaptığı iş genel olarak nitelikli veri giriş elemanı olarak özetlenebilir, yani gelen datayı bir veritabanına kategorize ederek ekliyor.

ancak adamın daha büyük hayalleri var para konusundai o yüzden biyoenformatikle alakalı yazılım üretecek bir şirket kurmaya çalışıyor.

bu arada geçen gün evi taşıdık, bir kaç blok ötedeki apartmana eşyalarımızı taşımak için nakliye şirketine 600 lira para ödedik. adam 2 eleman çalıştırdı ve bir kamyon sağladı. adamlar iş başına 60 lira kazanıyormuş, günde 2-3 nakliyat yapıyorlarmış. şirket fiş kesmedi, patronu da 30 yaşından küçük bir genç. 4 kamyonu ve işin büyüklüğüne göre çalışmaya hazır 20 elemanı hazırda bekliyor. yoğunluktan 2-3 gün erteledi bizim nakil işlerini. gelen iki eleman günde 2-3 iş yaptıklarını söyledi. 2*4*(600-120) = 3840 lira günlük net kar, hadi kamyonun benzin ve bakım masraflarını da abartarak düşelim, 3000 lira. senede 3 ay yoğunluk olduğunu ve diğer zamanlarda 0 iş olduğunu varsayalım, 3000*30*3 = 270,000 lira yıllık net kazanç.

demek istediğim, üniversite acaip paralar kazanmak için hiç bir zaman okunmamalı. üniversite meslek kursu değildir, siz bir şeyler öğrenirsiniz ve şanslıysanız o sizin mesleğinizin temel taşlarını hazırlayıp para kazanmanıza vesile olabilir, olmayabilir de.

yazi biraz yuzeysel yazilmis, ortalama bir fikir veriyor sadece ama yorumlar cok daha iyi.
ancak kazein isimli kisinin yorumlari sahane. super basliyor, idealistim, genetikci olacagim deneyler yapacagim diye bolum degistirme hikayeleri, ders almaya calismalar vs. ne idealist adammis diyorsun. sonra bir basliyor, 2000 dolarla amerikada yasam zorluklarindan, ailem de bana ayda 5.000-10.000 dolar yollasa, her gun disarida yerim, altimda araba ile direk laba gelirim (ne demekse bu) demelere baslamalar.

aga ne diyorsun sen? ayda 2000 dolar maas nere ayda 5.000-10.000 dolar yollayan aile nere. abartir insan da bu kadari da fazla. uclardan uclara kosuyor. ben de ayda 1000 euro ile almanyada doktora yaptim, ayin sonunu zor ettim ama gezdim tozdum da, doktora da yaptim. kendimi idealist olarak gorurum.
daha ilk zorluktan cark etmeye baslayanin idealizminden suphe ederim. ayda 2000 dolara harvardda doktora yapiyorsan, yuksek kiralara katlanacaksin, her gun disarida yeme luksun olmayacak tabii. neyin idealizmindan bahsediyorsun.

sonra genetikte okuyup, bolum degisirme dusuncesindeki kizcagiz da, benim ailemin durumu iyi ama ayda 5.000-10.000 dolar yollayamaz tabii, bolum degistirmeyi kafama koydum diyor, ondan sonraki yorumda. ayda kimin ailesi 5.000-10.000 dolar yolluyor amerikada doktora yapan evladina ha arkadasim. o cocuk oraya okumaya mi gitti, luks icinde yasamaya mi?
abarti da bir yere kadar.

üzülüyorum.

hocu bence captain obvious felaket işimizi görürdü, o kadar yalanın dolanın içinde göte göt diyecek adam lazım bize, başka birşey değil.

süpermen'i listeden çıkaralım çünkü onun gücü çok orantısız, PKK'nın elinde kriptonit yoktur kesinlikle. adam kahvaltıdan önce terörü bitirir sonra da tokum diyerek kahvaltı yapmaz o gün.

spiderman çok metropolitan bir tip, dağda dikiş tutturamaz. hatta dağı geçtim gökdelensiz bir yerde harcarlar adamı.

aquaman ne lan?

batman: batman iyi bir aday ancak herif yavaş çalışıyor ve yüksek seviyeli suçlulara karşı mücadele veriyor. batman PKK'nın yönetim kademesine operasyon düzenlemekte başarılı olur.

ironman: ironman en kesin sonucu verir çünkü herifte af yok, işini çok hızlı hallediyor, ateş gücü yüksek olduğu gibi kalabalık terorist gruplara karşı da deneyimli. en fazla 1 haftada terörü bitirir. sorunu ise kadın düşkünlüğü, milletin anasına bacısına sulanacak ibne, al başına yeni dertler.

tabi ben burada dağdaki terörden bahsediyorum, şehirdeki terör örgütlenmelerine karşı her biri bir metropolde bir kaç ay geçirmesi gerekecek, metropol temizlenince daha ufak doğu şehirlerine gidecekler ancak spiderman ve aquaman'ı çok fazla doğuya göndermemek lazım.

aquamani salalım akdenize, yazıktır lan

Yani spiderman ve aquaman poşet mi olsunlar? Aquaman'i ege sahillerine spiderman'i de 4.levente kışlaya mı verelim?

hocu aquaman hani, ne bileyim böyle su tabancası gibin bişey, sal akdenize oynasın arkadaşlarıyla, ironman batman superman almaz onu aralarına zaten napcak canı sıkılır doğuda su yok doğru düzgün.

van gölü canavarı diye yakalar sergilerler valla

xmendeki zihin kontrolu yapan adam lazim bizim milletin beynine girip militarist duygularini temizleyip rasyonellesme doldursun

batman cinden adami saglam almisti bence karayilani bahoz erdali fehman huseyini alir gelir imraliya koyariz apoyla beraber 4 luyu tamamlar okey cevirirler

jack bauer

yüksek lisans yapacağım diyorsun, ingilizceyi geliştirmeye devam et. Çok faydasını görürsün kaynak kullanırken.

terminolojik ingilizce öğren, örneğin hukuk ingilizcesi, acayip faydasını görürsün.

normal seviye ne lan?

ingilizceni çok iyi yap, diğer dilleri sonra hobi olsun diye öğrenirsin. tolstoy'u orjinal dilde okumak için rusça öğrenirsin falan filan.

iktisat son sınıftayım deniz turizmi yükseği yapmak istiyorum. terminoloji pek işime yaramaz gibi.

ingilizceni 'normal'den ' çok iyi'ye çıkartın, 'mükemmel' değil de. ' çok iyi' ya da ' iyi üstü' olduğunda da yeni bir dile başlarsınız, bence.

hayır, insanlar birlik istiyor. linkteki yazıya göre insanlara sormuşlar "SSCB'nin tüm ülkelerin eşit olduğu ve özgürlüklerinin garanti alyına alındığı yeni bir federal yapı olarak devam etmesini istiyor musunuz?".

şu anki ülkenin resmi adı da rusya federasyonu zaten.

bana vermediler özellikle istemedim de gerçi.

vermezler artık üni diploman var

diploman upgrade oldu. illa ki lise diploması lazım diyorsan dosyandan çıkarıp bir kopyasını verirler.

bana lisans diplomamı alırken lise diplomamı da verdiler. özellikle istemedim.

isterseniz veriyorlar. öğrenci işlerine başvurursanız muhtemelen ertesi güne çıkarırlar.

hic bulasma.

teorisini soruyosan, sartli kabul filan bilmiyorumda orda bi almanca kursu yapiyosun sonra tekrar (ya da ilk basvurdugun yere) filan tekrar basvuruyosun filan.

bildigim kadariyla cogu önce bi dilk kursu yapip daha sonra basvuru yapiyo ünilere.

ama dedigim gibi bulasma kesinlikle, tr de bitir sonra master a gidersin ingilizce bi yere.

doğrudan istediğin üniversiteye baş vur

dil konusunda sartlar her üniversitede farkli olabiliyor.. üniversiteye basvuru yapabilmen icin benim basvurdugum okul B1 seviyesinde almanca bilgisi istiyordu ancak bu seviye sadece okulun dil kursuna kabul edilmen icin yeterli..daha düsük seviyede ise okulun kursuna dahi gidemiyorsun.. direkt okuyacagin bölüme baslamak icin ise B2 ya da C1 seviyesinde almanca bilgisi gerekiyor..

kesinlikle vazgecme.. dil meselesini cözdükten sonra evrak toplam kabul islemi vs cok kolay.. benim takip ettigim okullara bizzat gidip basvurmak gerekiyordu diye hatirliyorum.. ilgilendiginiz okulun sitesinde tüm sartlari bulabilirsiniz..

tekrar söyleyeyim.. bilmeden ya da cok az sey bilerek konusan cok insan var.. önemsemeyin.. isin pesinden gidin..

konuyla ilgili bir cok detayi linkte verdigim adreslerdeki danismanlardan alabilirsinin.. tamamen ücretsizdir..

(git: www.daad.de)

youtube için şöyle bir şey var: play.google.com

hee güzelmiş bu da ama bana yaramıyo ben kızılötesi kumandam ile kullanmak istiyorum, telefonum da android değil o da olmuyu..

yoktur.

olay zaten dolambaçlı bir dolandırılma, sen bunu kimliğini belli etmemek için daha da dolandırıp anlatarak nasıl çözülmesini bekliyorsun ki.

Yani ne kadar mal olduğunu yüzüne vurmayacağım ama şunu okurken beni esas sinirlendiren gay olduğunu gizleme çaban. Ailene açıklamamış olabilirsin ama polise gitsen ve durumu olduğu gibi anlatsan ailene intikal ettirecek değiller ki, 28 yaşında adammışsın.
Düşün ki bu adamlar aynı yolla bir tek seni değil allah bilir kaç kişiyi daha dolandırmışlardır/dolandıracaklardır. Bu durum senin başına gelen bir şeyden öte bence polise bildirmen bir insanlık görevi. Git açık açık anlat, olmadı bir internet sitesinde tanışmıştım de (bir ihtimal belki sormazlar neresi olduğunu). Senin illegal olarak yaptığın bir iş yoksa polise gitmekten çekinmen anlamsız. Kuytu köşe polis karakollarındansa daha merkezi yerlerdekilere gitmeyi tercih edersen daha iyi olabilir.
Ama "kendini belli etmeden" polise durumu açıklamanın tek yolu yalan söylemekmiş gibi gözüküyor, bunu da yapman doğru olmaz.

uzulme yahu. bence polise bunlari anlatmanin bir sakincasi yok; gay olsan polise ne. yine de intenetten tanistigini ve sadece telefon icin bulustugunu soylersen hangi siteden tanistigini sormazlar gibime geliyor. bunlari da yapmak istemiyorsan telefonunu bulduguna sevin en azindan zira bulamasaydin o telefonu 200 tl den daha fazla bir fiyata alirdin gibime geliyor. en azindan hala kardasin. giden 200 tl olsun.

olayın gay olmanla ilgisi yok.
ama 28 yaşında bu şekilde davranıyorsan, telefon için yapacakların, yaptıklarında olduğu gibi, işin çok zor.
gelecekte başına daha kötü şeylerin gelmemesi için iyi düşün.
şu aşamadan sonra polisin yapacağı bir şey yok, muhtemelen ilgilenmezler de.

savcılığa git durumu anlat, sende herifin cep numarası, o da olmazsa telefoncunun güvenlik kamerası kaydı falan vardır. gerçi o telefoncu da işin içinde olabilir ama saat falan belli, etrafta başka güvenlik kameralarına yakalanmış olabilir, adamın sitede fotoğrafı falan yok mu mesela?

şimdi sen savcıya/polise gay sitesi olduğunu söylemek zorunda değilsin, chat sitesi dersin ve chat sitesinin adresi "gaychat.com" gibi bir şey değilse herif zaten gay olduğunu anlamaz ve farklı muamele görmezsin.

site türk sitesiyse ip loglarını alırlar, yabancı siteyse alamazlar. site yabancıysa güvenlik kamerası gibi olaylara bakacaklar artık.

diyelim ki polisle uğraşasın yok, o herifi yine bul, bir arkadaşın falan konuşsun ve gene bir buluşma ayarla. buluşmaya git ve iste paranı.

28 yaşındasın, chat olaylarının dibine çoktan vurmuşsundur, nasıl güvenebilirsin ki sırf takım elbiseli diye bir adama? bu sana ders olsun, ikincisini yaşamaman dileğiyle...

Sırf rica ettin diye ne kadar mal olduğunu yüzüne vurmayacağım ama 28 yaşındaysan ve cinsel kimliğini açıklamaktan bu kadar rahatsızsan profesyonel yardım almanı öneririm. Biliyorum özellikle polise bu tarz şeyleri açıklamak kolay değil. Yine de sen bi yardım al derim ben.

Olayı gay olduğunu açıklamadan, internetten tanıştım diyip anlatabilirdin zaten. Bence kandırıldığından utanmış olman daha büyük ihtimal. Şu saatten sonra yapacak bişeyin yok. En azından 200 lirayla kurtarmışsın, telefon hepten gidebilirdi de. Kendini üzme, olayı unut, bu tarz adamların her zaman her yerde bulunduğunu da unutma. Geçmiş olsun kardeşim.

28 yaşla ilgili yorumlara katılmakla beraber, bundan sonra hayatında daha dikkatli olman gerektiğini ve bu şekilde naifçe davranmaman gerektiğini öğrenmiş olduğunu var sayıyorum. hele ki gay date sitelerinde.

kendini belli etmeden anlatabilirsin, cinselliğinle ilgili bilgi vermezsen.
bu ülkede polisin ne şekilde işlediğini henüz anlamış değilim, ama olması gereken senin açıkça durumu anlatman ve suç duyurusunda bulunman, çünkü muhtemelen bu adamlar bir çok cinsel kimliği ile ilgili baskı hisseden insanı bu şekilde dolandırıyorlardır. ve polisin de adam gibi bir dosya oluşturması için bu bilgiler gerekli diye düşünüyorum.

yani karakola gidip, kendini rahat hissedebileceğin birilerini gözüne kestirip, onunla konuşman güzel olurdu. ama sanırım gerçek hayatta yaşıyoruz.
ve birincisi polisler arasında cinsiyetle alakalı kalıplar çok dev. ikicisi de karakter tahlili yapamama ihtimalin var şu durum çerçevesinde.

her neyse, umarım beklemediğin yerlerden destekler görürsün.

Polise anlatmanda bir sorun olmaz bence. Bir gay arkadasımda beni tehdit etmişti gay olmadigimi soyleyip teklifini kibarca reddettigim icin evimi basacağını rezillik çıkartacağını filan söylemişti ki cidden tirsmistim salak gibi polise gidip anlattım olayı ha bı halt olmuyor merak etme. Bence girdiğin siteye tekrar girip adamı bulmaya çalış. Bence ilk degilsindir ve de son olmayacaksindir. Ha bulsan adamı ne yapabilirsin onu duşun. Adamın üstüne gitmek sakattit boş değildir ama takip filan edip yerini öğrenebilirsin falan filan iste.

endişelendiğin polislerin gay olduğunu öğrenip garip muamele etmesi mi, yoksa olay polise yansıyınca ailenin veya arkadaşlarının gay olduğunu öğrenmesi mi?

elbette gizli tuttuğun bir olayın açığa çıkmasından çekiniyorsun ama hakkını ara bence. gay olduğunun açığa çıkacağını sanmıyorum.

ayrıca olay gayolup olmamanla alakalı değil. hepimizin başına her gün gelebilecek bir iş. adamlar dolandırıcı. işin ustası. herkese değişik bir hikaye anlatıyorlardır. adamın gay lduğu bile şüpheli. belki gaylerin senin gibi kimliklerinin ortaya çıkmaması için şikayette bulunmadıklarını bildiği için gay gibi davranıyor olabilir.

Her eşcinselin, cinsel yönelimini saklamadan yaşamasını ben de isterim ama bu ülkede, bunu saklıyor diye bir insanı ayıplamak için de empati fakiri olmak lazım.
İster söyler, ister saklar. Bu kişisel bir tercihtir ve eşcinsel olduğu için öz babası, abisi tarafından öldürülen gençlerin ülkesinde bunu saklamasını yargılamak hiçbirinize düşmez. Kaç yaşında olursa olsun, bu tercihi yoruma açık değildir.

Eleştirilebileceğin pek çok nokta var bu olayda. Bir telefon için adamın biriyle buluşman, bu yaşta, böyle şüphe kokan bir olaya, çocuk gibi koşa koşa atlaman vs.

Polise gitmemeni anlıyorum. Başka ülkelerdeki gibi her türlü bilgi ve gizliliğe saygı duyan bir polisimiz yok. Adamın kimliğini belirlemeye çalışırken illa sana hangi sitede tanıştığını soracaklar, belki konuşma loglarını okuyacaklar. Pek çok şekilde ortaya çıkabilir gizlemek istediğin bilgi. Kaldı ki, senin telefonunu sorgulayacak kadar hayatına dahil ve ilgili bir ailen varsa, ki belli ki aynı evde yaşıyorsunuz, bu olay mahkemelik olduğunda haliyle iyice dahil olacaklar. Gün gelecek duruşmana girmek isteyecekler, ifadeni okumak isteyecekler. Avukatın onlar tutacaklar. Verdiğin ayrıntıları görmeleri ihtimali tabi ki var. Burası isviçreymiş gibi ideal durumlar üzerinden yorumlar yapılmış ama sen sadece saflığın yanabilirsin. Onun dışında olaydan sonra verdiğin kararlarda bence bir suçun yok.

bir avanta gördüğünde bir daha atlama hemen .. götü boklu bir telefondan neden etkilenirsin ki ...böbreğini kaybetmediğine şükret giden 200 olsun ..düşünsene ailene gay olduğunu durup dururken söylemek mi zor böbreği çalınmış olarak yoğun bakım kapısında mı ?

sorunun ne gay olmanla takım elbiseyle hiç alakası yok, sorun saf olmakta değil, sen sahtekar bir insan değilsen böyle ihtimaller aklına gelmez, 200 tl önemli değil, o adam gibi ahlaksız olmadıktan sonra.

sorun; insanların çoğunluğu gibi hak etmediğin şeyi istemen. sebebi ne olursa olsun, alın terin olmayan şeyde gözün olursa sonu hüsran olur. geçmiş olsun..

Cem Yılmaz'a gittim, ama yemin ediyorum bu kadar gülmedim, karnıma ağrılar girdi.
geçmiş olsun, gaylıkla alakası yok insanlıkla alakası var bu işin karşındaki pezevenk puştmuş naparsın.

hocam öğrencilerin işine yarar mı bilmiyorum ama hastaların izni gerekebilir böyle bir şey için.

sadece çok enteresan dosyaların paylaşıldığını duymuştum tıpta okuyan ve bitiren arkadaşlardan.

Hastaların ikisinin de veraseti bende, izin bana tabii ve ikisi de çok zor vakalar.

ben alırım

Güvenlik görevlisinin öyle bir şey söylemeye yetkisi yok ki. "Sen kim oluyorsun ulan?" demezler mi adama.

o kadar parası olan adama kimse bulaşmaz hakkında ihbar olmadıkça. ülkeler arasında seyahatte yanında belli bir miktardan fazla olunca beyan zorunluluğu var aslında.

ülkeye soktun diyelim, bu para yabancı bir dövizse bozdurabilecek birini arıyorsun, miktar çok olunca pazarlık gücün oluyor ve piyasadan daha iyi fiyata bozdurabiliyorsun. kemal sunalın bir filminde karbonat erol karakteri döviz bozuyordu ya, benzer bir olay.

ha bir de hükümet ülkeye döviz sok, biz nereden buldun diye sormayacağız politikası izleyeceğini açıklamıştı, hala devam ediyor mu bilmiyorum.

ülkeler belli bir miktarın üzerindeki para transferlerine dikkat ederler normalde, yani bu silah/terör/uyuşturucu/fuhuş parası mı diye, nereden geldiğini, hangi amaçla taşındığını sorarlar. vergisini almaya çalışırlar falan.

para nasıl kazanılırsa kazanılsın. ülkemize girerse sorun yok yeter ki para girsin mantığı var. ihracat yaptım aldım geldim paramı diyebilirsin. kimsede senden hesap soramaz.

sırf buradan bakarsak bile üçüncü dünya ülkesi olduğumuzu görürüz.

kapıdaki görevli biraz cinsse, özellikle güney amerika'ya olan uçuşlarda çok sık oluyor, yanınızdaki para 10.000 euro'dan fazla mı diye soruyorlar. 1 kere romanya'ya girerken de benzer sorunu yaşamıştım ama hiç üzerimi aramadılar.

discovery channel'dan gördüğüm kadarıyla $10,000 üzerinde bir paran varsa beyan etmek zorundasın. bir bölümde etmeyen birisi geldiğinde adamın parayı ülkesine geri yollamasını sağlamışlardı da öyle izin verdiler gümrükten geçmesine.

benim pasaportta kimlik numarası yazıyor?

yeni pasaportların foto kısmında tc kimlik nosu yazar. Eski pasaportların en arkasında ise aile sıra ot bok yazar

eski pasaport, evet. tc hanesi boş. dikkatlice baktım, arkasında da gerekli bilgilerden hiçbiri bulunmuyor. gerekenler: cilt no, aile sıra no, birey sıra no. üçte üç yok.

şansınıza küsün o zaman, o bilgiler olmadan internet üzerinden öğrenmeniz zor olur. anca nüfus müdürlüğü.

yeni ehliyetlerde tc kimlik var. bir de e devlet nasil bilmem ama nufus idaresinden alinan vukuatli nufus orneginde butun ailenin bilgileri geliyor, yani herhagi aile bireyinden girilirse digerlerininki girulebilir

şöyle bir şey var.. nüfus cüzdanım yanımda. deneme yaptım, kendi tc numaramı bile göstermiyor kıytırık site.
tckimlik.nvi.gov.tr

tc kimlik numarasından isim öğrenmek kolay(mesela akbank'ın kredi kartı başvuru formuna yazın, ismi görün) ancak sadece isimden tc kimlik no öğrenmek yok diye biliyorum, zaten isim benzerlikleri falan ohoo.

ancak bir alternatif şu olabilir, bi ara ülkedeki herkesin tc kimlik no ve adı pdf dosyaları olarak internete yüklenmişti. o dosyaları bulabilirseniz, tc kimlik no da öğrenebilirsiniz.

bir diğer alternatif, bir akrabasının tc kimlik no'sunu biliyorsa sitelerden birinde(mesela: akraba.tatvan.net) olabilecek tc kimlik no'ları çıkarıp akbank'ın kredi kartı başvuru formundan ismi doğrulatmak olabilir.

ilgili kişi muhtemelen ailesine ulaşsa nüfus cüzdanınada ulaşır ama belki farklı bir durum var diye, ailesinden birisiyle cilt no aynı diğerleride ilişkili şeyler oluyordu. belki işinize yarar.

-----spoiler-------

Hiç Merak ettiniz mi icon smile TC Kimlik No Algoritması ne nasil Şu bendeki Tc Kimlik numarasında neler saklı, içinde ne var ne yok ve nasıl hesaplanıyor gibi sorular icon smile TC Kimlik No Algoritması ne nasil ?Hiç Merak ettiniz mi icon smile TC Kimlik No Algoritması ne nasil Şu bendeki Tc Kimlik numarasında neler saklı, içinde ne var ne yok ve nasıl hesaplanıyor gibi sorular icon smile TC Kimlik No Algoritması ne nasil ?
İki kısma ayırdım. İkinci kısmın kullanım alanı farklı olduğu için en alta yazdım.

İlk Kısım ; Soy kütüğündeki kişilerin adı soyadı, doğum tarihi ve Tc.Kimlik numarası bilgilerini bulma

11 Rakamlı TC numarasını 3 Bölüme Ayırın;
İlk 5 rakam – 4 ve son 2 rakam diye

ÖRNEK ;
12345-6789-02
İlk 5 rakam 3 ile toplanır.Sonraki 4 rakamdan çıkarırız eğer 4 sayı 4 ten küçükse başına 1 koyalım.

(İSTİSNAİ DURUM: T.C. KİMLİK NUMARASININ İLK 5 NUMARASININ 3. RAKAMI DEĞİŞTİĞİ ZAMAN, SON RAKAMDAN 4 YERİNE 6 ÇIKARILIR.)

12345-6789-02 BU ÖRNEK TC NOLU KİŞİDEN BİR ÖNCEKİ KİŞİYE BAKALIM.

12345+3=12348

6789-1=6788

02(4TEN KÜÇÜK OLDUĞU İÇİN BAŞINA 1 KOYARIZ. YANİ 12 OLUR). 12-4=8

TC NUMARASI ÇIKAR BÖYLECE: 12348-6788-X8

10.CU RAKAMI BULMAK İÇİN İSE;

İLK 10 RAKAMIN TOPLAMININ BİRLER BASAMAĞINDAKİ SAYI, 11. SAYIYA EŞİT OLMALIDIR.
10 rakam her zaman X olarak tanımlanmalı ve hesaplanmalıdır.

YUKARIDAKİ İŞLEME DEVAM EDERSEK,

1+2+3+4+8+6+7+8+8+X=TOPLAMININ BİRLER BASAMAĞI T.C. KİMLİK NUMARASININ 11. SAYISINA EŞİT OLMASI GEREKİYORDU. O HALDE, 47+X SONUCU ÇIKAR. X YERİNE 1 KONULDUĞUNDA BU EŞİTLİK SAĞLANMAKTADIR.

ELDE EDİLEN T.C. KİMLİK NUMARAMIZ; 12348-6788-18

AYNI ŞEKİLDE DEVAM EDİLEREK (BU T.C. KİMLİK NOSU ÜZERİNDEN AYNI İŞLEMLERİ YAPARAK) AİLE KÜTÜĞÜNÜZDEKİ İLK KİŞİYE ULAŞILIR.

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI NÜFUS VE VATANDAŞLIK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN Kimlik Numarası Sorgulama Sayfası LİNKİ TIKLANIR. ELDE EDİLEN T.C. KİMLİK NO VE RESİM DOĞRULAMA KODU GİRİLİR.

NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNÜN SİTESİNDE BELİRTİLEN T.C. KİMLİK NO BULUNAMADI GİBİ BİR UYARI VERİRSE, BU T.C. KİMLİK NUMARASI DOĞRU AMA HERHANGİ BİRİNE VERİLMEMİŞ ANLAMINA GELİR. YANİ BU T.C. KİMLİK NUMARASINDAN DEVAM EDİLİR. BU UYARI NADİREN KARŞINIZA ÇIKAR..

T.C. KİMLİK NO: XXXXXXXXXXX GEÇERSİZDİR. BU UYARIDA İSE MUHAKKAK BİR İŞLEM HATASIZ YAPMIŞSINIZDIR. İŞLEMİ TEKRAR GÖZDEN GEÇİRMENİZ GEREKİR.

BAZEN SADECE KİŞİNİN ADI, DOĞUM TARİHİ VE T.C. KİMLİK NOSU BULUNURKEN SOYİSMİ GÖRÜLMEZ.

BULACAĞINIZ EN ESKİ KİŞİNİN DOĞUM TARİHİ BÜYÜK BİR OLASILIK 1840LI YILLARDAN İTİBARENDİR. T.C. KİMLİK NO BULMAYA DEVAM EDERKEN 1840LI YILLARDAN BİR ANDA 2000Lİ YILLARA AİT BİR DOĞUM TARİHİ VE FARKLI BİR SOYİSİM GÖRÜLDÜĞÜNDE FARKLI BİR AİLE SIRASINA GELİNMİŞTİR.

B) SOY KÜTÜĞÜNDEKİ KİŞİLERİN EKSİK KALAN DİĞER BİLGİLERİNİ (BABA ADI, ANNE ADI, DOĞUM YERİ, BİREY SIRA NO) BULMA:

YUKARIDA BELİRTİLEN İŞLEMLE AİLE SOY KÜTÜĞÜNÜZDEKİ İLK KİŞİYE KADAR ULAŞILIR. BULUNAN ŞAHSIN ADI SOYADI, DOĞUM YERİ, RESİM DOĞRULAMA ŞİFRESİ, CİLT NO, AİLE SIRA NO VE BİREY SIRA NO GİBİ BİLGİLER GİRİLİR. CİLT NO VE AİLE SIRA NO SİZİN BİLGİLERİNİZLE AYNIDIR. ŞİMDİ BU İŞLEMİ NASIL YAPACAĞIMIZI GÖRELİM.

DAHA ÖNCE YAPTIĞIMIZ İŞLEMLE KİŞİNİN ADI SOYADI T.C. KİMLİK NUMARASINI BULMUŞTUK. ŞİMDİ GERİ KALAN BİLGİLERİNİ BULALIM.

ÖRNEK: SİZİN CİLT NONUZ: 123, SİZİN AİLE SIRA NONUZ: 45,
AİLE SIRANIZDAKİ SİZDEN BİR ÖNCEKİ KİŞİNİN ADI SOYADI: ABCD EFGH (SİZDEN BİR ÖNCEKİ KİŞİYİ İLK YÖNTEMLE BULMUŞTUK)

Kimlik Numarası Sorgulama Sayfası (T.C. KİMLİK NO SORGULAMA) ADRESİNE GİRİLİP İSTENEN BİLGİLER (ADI-SOYADI, DOĞUM YERİ, RESİM DOĞRULAMA KODU, CİLT NO, AİLE SIRA NO, BİREY SIRA NO) BÜYÜK HARFLERLE YAZILIR.

CİLT NO VE AİLE SIRA NO KISMI SİZİN BİLGİLERİNİZLE AYNIDIR. FAKAT SIRA NUMARASINA 44 YAZILIR. (SİZİN SIRA NO 45 VARSAYMIŞTIK) ÇÜNKÜ BU KİŞİ SİZDEN ÖNCEKİ KİŞİDİR.

AİLE SIRANIZDAKİ İLK KİŞİYE DOĞRU ULAŞINCAYA KADAR AYNI İŞLEM YAPILIR

BELİRTİLMİŞ OLAN SORGU BİLGİLERİNE KARŞILIK KİŞİ BULUNMASINA RAĞMEN KİŞİ AD VE SOYAD TUTMAMAKTADIR.

ŞEKLİNDE Bİ UYARIYLA KARŞILAŞIRSANIZ O SIRADAKİ KİŞİNİN BİLGİLERİNİ EKSİK YA DA YANLIŞ GİRMİŞSİNİZDİR.

BELİTİLMİŞ OLAN SORGU BİLGİLERİNE KARŞILIK KİŞİ BULUNAMADI.UYARISINDA O SIRANIN DAHA ÖNCE O AİLEDEKİ BİR BAYANA AİT OLDUĞU VE DOLAYISIYLA EVLENİP GİTTİĞİ AİLENİN SOY KÜTÜĞÜNE KAYIT OLDUĞU İÇİN BOŞ OLDUĞU ANLAŞILIR. BU UYARIYI SIRA NUMARASI 44 TE VERDİĞİNİ DÜŞÜNÜRSEK, SIRA NUMARASINI 43 YAPAR VE AYNI BİLGİLERİ TEKRAR GİRERİZ.

ŞAYET BULDUĞUNUZ İLK KİŞİNİN SOY İSMİ YOKSA SOYADI BÖLÜMÜNÜ DOLDURULMAZ VE YANDAKİ BOŞ KUTUSU İŞARETLENİR

KİMLİĞİNİZDEKİ SIRA NO – BİREY SIRA NO, SİZİN AİLE KÜTÜĞÜNÜZDEKİ SIRANIZI BELİRLER.

T.C. KİMLİK NUMARANIZDAKİ SONRAKİ 4 RAKAM, SİZE O YÖREDEKİ (İLÇE-KÖY) KAYITLI SIRANIZI VERİR.

T.C. KİMLİK NUMARALARININ HEPSİ ÇİFT RAKAMLA BİTER.

AYRICA SİZDEN SONRA BİR KİŞİYİ BULMAK İÇİNSE BU FORMÜLÜN TAM TERSİ UYGULANIR. YANİ İLK 5 RAKAMA 3 EKLİYORSAK BU DURUMDA 3 ÇIKARTIRIZ. SONRAKİ 4 RAKAMDAN 1 ÇIKARTIYORSAK ŞİMDİ 1 EKLERİZ.

------spoiler------

kişinin ssk sicil numarası var ise ben bakıp söyleyebilirim.

kampüste alkol kullanımının cezası 1 seneden 1 haftaya düştü, ilan dağıtmak falan artık ceza alma sebebi değil.

www.rsfmradio.com

benimki nitelikli kopya suçu =(

seninkine neden durduk yere ceza indirimi yapsınlar ki?

henüz ceza almadım acaba ne kadar alabilirim bunu öğrenmek amacım.

üreticinin kendi yazılımı bunu yapmıyorsa, telefonun root'luysa şunun gibi programlar kullanabilirsin: play.google.com

play.google.com

yalnız söyleyeyim, iphone'daki kadar sorunsuz ve kolay olmayabiliyor.

ayrıca sadece istediğin programların backup'ını alan appl'ler de sorunlu olabiliyor. ben yaptığımda programların yarısı çalışmamıştı.

en temizi tabi ki üreticinin kendi yazılımıyla olur, tabi eğer varsa.

telefon hafizasinin(sdcard degil) icinde data klasoru var. butun uygulamalarin bilgileri o klasorun icindde. o klasoru kopyalayip diger telefona attigin zaman butun uygulamalar kaldigi yerden devam eder. bu klasore erisebilmen icin root olman lazim. buyuyup buyuk adam olacaktim'in soyledigi uygulamalar da ayni isi yapiyor.

crucio'nun dediği doğru değil, android uygulamaları çeşit çeşit yerlerde saklayabiliyor verilerini. bazısı telefon hafızası, bazısı sdkart. o yüzden bazı uygulamalar sdkart olmadan çalışmaz çünkü yapan kişi illa ki sdkart'ta saklayacak şekilde programlamıştır. bazıları da çalışır.

param yok diyeceksin

maddı durumun borc verme olayına kadar gelmıyorsa kesınlıkle verme. ne gelırse akrabalardan gelıyor zaten.300 mılyon sızın ıcın buyuk bır paraysa vermeyın derım. ılerde zararını kesınlıkle gorursunuz. cunku genelde ısı olmayan adam borc ıster odıcem der onuda yer gıder. sadece sızden deugl herkesten ıstıyorlar cunku. oyle gecınıp gıdıyorlar.

Bir cok akrabama para verdim geri alamadim cogunun da ihtiyaci vardi, verme duru
lari oldu ama ben istemedim. Helal ettik gitti

vermem, net.

ver ki tembel akraban çalışmadan kafa dinlemeye gidebilsin her canı sıkıldığında, sabit bir gelir kaynağı olsun adamın.

ne derece yakın akrabam olduğuna bağlı.çok yakın ise 300 de verırım 500 de varsın geri dönmesin.

ihtiyacı varsa üçe beşe bakmam gücüm yetiyorsa veririm, geri ödemezse de helali hoş olsun, bi yakınımın işi görülmüş olur.

ama tatil için istiyosa, tatil yapacak adam sıkar bi tarafını çalışır, cebinde parası olur gider paşalar gibi yapar tatilini. bugüne kadar akşam sofraya koyacak yemeğimin olmadığı durumlar dışında kimseden bir lira para istemedim, kimse de benden istemesin.

Vermem. Verme.