O iş öyle basit bir iş değil tecrübeli bir su ürünleri mühendisi veya bu alanda çalışmış ziraatçi bulman gerek. Ben su ürünleri mühendisi olarak bile bir şey diyemem şuradan oturup da. Ne yetiştireceğin, hangi suyu hangi noktadan alacağına göre her şey değişir. Yer vardır amonyaklı su gelir havalandırman gerekir, yer vardır gerekmez bu bile maliyet. Fizibilite ve rantabilite testleri var, proje oluşturmak gerek. Öyle google ile olacak iş değil sahada ölçüm lazım.

Ha yok ekstansif üretim yapacaksan zaten bu işten anlaman lazım ki maliyet artmasın.

Şirket olarak da Kılıç var. Onlar da malları Türkiye'den almıyor. Sadece yem alabilirsin Türkiye'den bir de basit saha malzemeleri. Ki Özbekistan'da bu işi yapacak olsam Tayland'dan Çin'den hallederim.

hocam detayları verirseniz proje calisabiliriz
iletisim om den gönderdim.

Mümkün. Tek parametre büyüklük ve güç değil.

mümkün değil. kullandım biliyorum.

dizel olmuş 5.70 nere mümkün ya. tek parametre ağırlık, değil de ne. 1.2 opel corsa otomatik motor araca küçük geldiği için şu an 42 kuruş yakıyor. 115 beygir 1.6 bir araç zorlasan 5 in altına düşmez.

fabrika verisine 1-2 litre ekleyin derler.

yakılan litrenin mazot fiyatıyla birlikte artmadığını söyleyelim de.

mümkündür. benim arabamı babam kullanınca 6.5 litreye kadar indiriyor. ( 1.4 tsi 150beygir benzinli araç)

Şehir var şehir var.

@hep mutlu olmak istedim yakıt sarfiyatı sıkıntım. sadece arada mazotunda saçma sapan fiyatlara geldiğini vurgulamak istedim. peki 4 litre yakması inandırıcı mı?

Tek parametrenin agirlik/guc olmasi icin kiyasladigin tum araclarda birebir ayni motor olmasi lazim. Motordan motora fark var.

Şehiriçi 5.5 litreden aşağı tüketimi olacağını sanmıyorum ama uzun yol için gerekli parametreler bir araya gelirse belki olabilir. Mesela yüksek rakımlı bir yerden düşük rakımlı bir yere 90kmh sabit şekilde giderseniz gibi.

İstanbul, ankara vb. yerlerde 1.6 dizel motorların şehir içi 5,5-6 litrenin altında yakıt tüketeceğini pek sanmıyorum. Eşimde bir önceki kasa civic hb i-dtec var, 6 litre civarında yakıyor. Ben biraz daha az yaktırabiliyorum ama ankara şehir içinde 5,5 un altını görmedim.

Bu kadar ugrasmaya degecek bir sey degil ki bu. Yemeden once telefonuna da girebilirsin basit bir aplikasyonla. Boylece ne yiyip ne ictiginin seceresini tutar kalori ve besin degerlerini hesaplayabilirsin. Gelecekte bundan cok daha gelismis seyler gerceklesebilir. An itibariyle IBM tip alaninda kendi yapay zekasi olan bir aplikasyon ve cihaz gelistiriyor. Bir cok seyi basit bir tukuruk veya kan testi ile doktora gitmeden halletmek mumkun hale gelecek bu cihazla.

Giyilebilir teknolojiler zaten ne kadar kalori yaktigini nabzini vs olcuyor an itibariyle. Yedigini de bir zahmet yaziver telefona.

Aplikasyon icin: cronometer.com

yakın gelecekte yapılabilir gayet, zor bir şey değil.

sakız için error verir o.

www.bbc.com

yaptılar

böyle bir şey var zaten şeker hastaları için.

@boş gezenin boş ustası yaklaşık 1,5 senedir fatsecret'a ve hassas tartıma bağlı yaşıyorum. ama takdir edersin ki annemin yaptığı taze fasulyenin kalorisini de tam olarak bilmem mümkün değil. kadın belki 1 su bardağı yağ koydu ama ben fatsecret, diyetkolik ya da myfitnesspal (varmış mesela fasulye öyle diyelim) içerisinde 1 çay bardağı yağ ile yapılmış şekliyle hesaplanan haline bakıyorum. benim dediğim ağzıma koyduğum anda BİDİD 35 KALORİ ALDINIZ desin bana

Su anki teknoloji ile bu mumkun degil. Soyle ki kalori hesabi yaparken tek parametre aldigin kalori degil.

Yani en basitinden fruktoz sekeri iceren abur cuburdan aldigin 100 kcal ile pilavdan veya haslanmis patatesten nisastadan aldigin 100 kcal ayni sekilde sindirime ugramiyor. Bunu bir makinenin ayirt etmesini nasil ayarlarlar bilmiyorum.

Biri karacigerde glikojene donusurken oburu direkt yag asidi sentezine katiliyor. Haliyle aldigin kalori onemli ama her sey demek degil.

Bir diger husus da aldigin gidada ne kadar lif olup olmadigi. 200 kcal yuksek lifli gida alirsin bunun sindirimi esnasinda belki 150 kcal harcarsin, yag asidi sentezine katilmaz ve enerjiye direkt cevirebilirsin. 200 kcal lifsiz gida vardir yag asidi senteziyle sindirilir, enerjiye atp sentezine degil direkt yag dokusuna gecer enerji uretiminde oncelik saglamaz. Bunu bu makine bilemez. Ama biz bilebiliriz, anamiza da ogretebilir en olmadi kendi yemegimizi kendimiz yapabiliriz.

Malesef Turkiye'de beslenme bilgisi dersi okullarda yok verilmiyor veya yanlis veriliyor veya ogreten ogretmen bile duzgun bilmiyor. Turkiye'de yemekler asiri yagli yeniliyor ustelik. Nispeten de cok daha sagliksiz yaglar kullaniliyor ustelik.

Son tavsiyem kisilere takilmadan dogru kaynak analizi yaparak gercek bilgiye ulasmanizdir.

net girmez.

girme ihtimali yok.

Anlaşıldı:(

@madafaka 2012 clio 1.5

Kapıdan girmez. Bagaj kapağını bilemem.

Clio HB ise tasinir. Arka koltugu yatir, kic tarafindan sok bunu yapmadan evvel bi karton falan ser koltugun arka kismini yirtmasin.

bende en eski kasa clio vardı onla taşıdım. yenilerle de taşınır arka koltuklar yatıyorsa

Yaris ile demonte karyola taşıdım iki metrelik parçalar vardı, çamaşır makinesi de sığabilir ucu ucuna ama ölçüsünü almak lazım önce metre kullanarak.

Diş eti iltihabı olabilir. Diş hekimine gidin.

Dis hekimi+paradontax dis macunu+dis ipi

Paradontax

Diş hekimine gidin tabii.

Ayrıca ılık tuzlu su ile gargara yapabilirsiniz.
Diş ipi de düzenli kullanmak gerek.

diş taşı varsa o da yapıyormuş.

muhtemelen diş taşı veya diş etlerinde ödem var.
1 hafta kloroben'le gargara yap toparlar. ama dişeti çekilmesi, diştaşı gibi ihtimaller için de diş doktoruna da görünmeyi ihmal etme.

Diştaşı temizletmek.
Paradontax diş fırçası+colgate pro relief diş macunu. Başlarda çok az miktarda diş etlerine bu macunu sürüo fırçalama kalsın. Bir süre sonra sadece fırçalamada kullan. Diş etine masaj yaparak fırçala her zaman.

demir, b12 ya da c vitamini eksikligi gibi bir sorun olabilir, sorunun kokenine inmek istersen check-up yaptirmani tavsiye ederim. kan degerlerine baksin bir doktor, cunku durduk yere kimsenin dis eti hassaslasmaz.

selamlar, yukarıda yazılan diş macunu, kloreben gibi tercihleri bir kenara koyun. bariz bir şekilde diş etleriniz iltihaplanmış. bu gingivitis dediğimiz yüzeysel ya da periodontitis dediğimiz derin iltihaplanma sonucu olabilir. en kısa sürede bir periodontolojiste gitmenizi tavsiye ederim. sizin evde yapacağınız tedaviler pek bir işe yaramaz.

Ayni sorunu yasadim. Cesitli sebepleri olabilirmis oyle dedi doktor bu sebeplerin bir kac tanesi bir araya gelip korukluyormus. Mesela agzi acik uyumak(burun problemi), hassas dis etlerine sahip olmak, hayatinin bir doneminde dis fircalamayi birakmis olmak vs.

O sorunu halletmezsen tekrar eder.

Doktor bana anestezi ile dis tasi temizligi yapti ortalik kan golune dondu. Sonrasinda ozel bir agiz gargarasi kullandim antibiyotikle.

Kanama bitti sonunda sislik vs vardi bitti. Bu noktadan sonra tepe ultrasoft dis fircasi, listerine alkollu gargara, paradontax dis macunu, herhangi bir dis ipi ile dis etinden disin ucuna dogru dikey hareketlerle fircalamami soyledi.

Gunde en az 2 kere fircalama, gargara, dis ipi yapman gerekiyor bir gun bile sekse nuksedebiliyor.

Pm

yonetim skandalidir ama norvec'te veya japonya'da. turkiye'de degil. hayir o haberler ortaya atilmasa bir aciklama bile yapmayacaklardi. vergi zamminin mujde diye haber yapildigi bir ulke. kuzey kore'yi gectik.

orada kaçak çalıştırılan suriyelilerin ölü sayısı verilse yüzlerle ifade edilecek de türk işçi sayısı bu kadar.

y.dışında olsa şantiye kapatılırdı, japonya'da ise şantiye şefi ve isg uzmanı intihar ederdi.

iga isletme ceo'su gecende bu rakamin yarisi icin eceliyle oldu, yarisi da santiye icinde trafik kazasinda oldu diye bir aciklama yapti.

www.youtube.com

bir de sucu tek tarafli aramamak lazim hicbir zaman abi. amacim birilerini hakli cikarmak degil fakat sen calisan olarak sana tahsis edilen guvenlik ekipmanlarini agir, rahatsiz vs diye kullanmazsan suc sadece yoneticilerde degildir.

eceliyle mi oldu. isciler 90 yasinda galiba?

"oyle aciklama yapti" dedim inanip inanmamak sizin seciminiz. :)

Babacım havalimanı ekseriyetle tek katlı düz bir şey değil mi? Nası başarıyorsunuz lan işçileri öldürecek ihmaller yapmayı? Gören de Panama Kanalı inşaatı sanacak.

Bunlar nükleer santral veya kanal İstanbul falan yaparsa katliam olur desenize.

seksli harf katilmiyorum. biz elimizden geleni yaptik gerisi bizi baglamaz diye bir durum olamaz. eger isciler o guvenlik uygulamalarini uygulamiyorsa bu o uygulamayi kuran, yoneten yoneticilerin eksikligidir. birseyi yapip koymakla onu kullanmayi tesvik edecek arastirma, gelistirme icin de calisma yapacaksin, gotu boklu websitelerinde kullanici aliskanlarini olcmek, yonetmek icin yuzlerce arastirma yapiliyor boyle onemli projelerde biye yapilmior,

İş güvenliği mühendisliği yapmış biri olarak @seksli harfe katılıyorum. @mayeskuel konuya baya yabancı olduğunu ve onun için böyle şeyler olacağını sandığını düşünüyorum. İş güvenliği olarak da patron olarak da yapamayacağın şeyler var. Ben neler görüyorum bir bilsen. İşçilerin %90'ı eğitimsiz kişiler. Biri geliyor, ondan sonra köyden akrabalarını çağırıyor, hop inşaat yürümeye başlıyor. Devlet bunun için mesleki eğitim ve sertifika konusunu getirdi. Gel gör ki o da kontrol edilen, düzgün eğitim verilen bir şey değil. Kasa doldurma olayına döndü. Eğitim veriyoruz ayağına "sen parayı ver, ben sertifikayı ayarlarım" işletmeleri doldu etraf.

Şimdi "o zaman işyeri sahipleri de eğitimsiz işçi çalıştırmasın" dersen (buna katılıyorum), önümüzdeki en az 2-3 sene kimse duvara çivi çakamaz. O kadar işçi de aç kalır. 2-3 sene boyunca karnını doyuramayacağı için kaçak çalışıp, yine ölür. Kaldı ki eğitim aldıktan sonrası da garanti değil. Sen bile (eğitimli bir birey olduğunu düşünüyorum), bazı kuralları esnetip, çiğniyorsundur ya da tehlikeli olduğunu bildiğin halde bazı şeyleri yapıyorsundur. Ülke "bana bir şey olmaz" ve de "ahlaksızlığı, pratik zeka sanmak" zihniyetleriyle dolu.

Havaalanına gelince, 27 tane iş kazası diye kayıtlı vardır. Bir sürü suriyeli, afgan veya sigortasız vardır hayatını kaybeden. Bir miktar da ölen ama iş kazası diye kaydedilmeyen vardır. Gelişmiş bir ülke olsa bunlar skandal ama burada işçisi bile "bu işin fıtratında var" diyor. Ben sektöre girmeden önce en büyük sorun işveren olur sanıyordum. Oysa ki işverenin cebinden para çıkartıp işçiyi korumak için önlemler alabiliyorsun. Her işe giren işçiye 2 hafta önce başka yerde eğitim almış olsa da baştan iş güvenliği eğitimi vererek 2 gün boyunca yevmiyesini alırken, 2 günlük geciktirebiliyorsun işi. İşçiyi bir türlü eğitemiyorsun. O yüzden ceza yöntemi ile para keserek işini halletmeye çalışıyorsun. Onda da kimse görmediğinde eski haline dönüyor ya da ceza kesildi diye saldırıyor, toplanıp ceza kesen adamı dövüyor.

@bos gezenin bos ustasi tabii ki tek katli degil.

@mayeskue 30000 kisiden fazla insanin gorev aldigi ve binlerce metrekarede calisma yapildigi bir alandan bahsediyoruz. bunun kontrolu, gozlemlenmesi mumkun degil. ya da her adam icin bir is guvenligi uzmani tutacaksin.

dedigim gibi ben birini aklamak icin demedim, demiyorum da fakat ortada boyle bir gercek var maalesef. kaldi ki boyle buyuk projelerde is guvenligi egitimi, dogaya zarar veren maddeler ve geri donusum basliklari altinda egitimler duzenleniyor. ve bu egitimleri almamis kisiler sahaya sadece misafir olarak giriyor ki misafir sifatiyla girdiginde de orada calisan biriyle, yani o egitimleri almis biriyle ancak sahada gezebiliyor.

ne kadar is kazasi yasandi ve ne kadari olumle sonuclandi bilmiyorum fakat bu kazalarin en az yarisi calisan kisinin ihmalkarligi yuzundendir.

soyle dusun sen boylesine dev bir yatirim yapip bu havalimanini yapiyorsun. sen simdi bu isin basindasin ve bu tip kazalari onlemek icin elinden geleni yapar misin yapmaz misin marka prestijin icin? bir yerde tum maliyeti belki -salliyorum- 1 milyon lira tutacak bir ekipman alman gerekiyor is guvenligi icin ama sen bundan kisip marka prestijinden kaybediyorsun. ama bu prestij kaybinin degeri kimbilir kac milyon dolar. roportajda bile izlediysen eger adam aman hub olacak, su kadar kapasite paranin bir tarafina koyacaksiniz diye giriyor konuya sonra 27 kisi olmus diyorlar ne olacak o is? diye soruyor sonra. aslinda senin dedigin gibi bunlarin hepsi arastirilip tl/dolar/euro'ya cevriliyor makul olan uygulaniyor. ve emin ol makul olan calisana guvenli bir ortam saglamak.

son olarak yanlis bilmiyorsam bu ekipmanlari kullanmamak da isveren tarafindan sozlesmenin feshine sebeptir. uzma bir arkadas dogrular/yalanlar gorurse.

not: bu arada is guvenligi hakkinda bilirkisi degilim sadece gozlemimi belirttim. bu arada iga'da da calismiyorum. :)

he bu tip olaylar gelismis ulkelerde olsa ne olurdu? derseniz. olmazdi bir kere, yalanda yok santiyeyi kapatirlardi falan demeye gerek yok. olmazdi cunku sen o calisani -soz gelimi- baretsiz calistiramazsin, patron olarak zorlasan da o adam calismaz. dogal olarak da ihmalden kaynakli is kazasi olmaz. sorunu baska yerlerde arayip birilerini suclamaya gerek yok. tabandan tavana egitim sart.

tesekkurler. :)

daha saçma şeyler duydum ama bu da bayağı saçma.

ayrıca o koyun seni gömer elinde bıçakla kalırsın.

"et yemekten kendimi alıkoyamıyorum"

E dışarda bir adana, köfte, etli kuru fasülye de mi yemeyeceksin?
Onları bırak, lahmacun, kıymalı börek de mi yemeyeceksin?

Bazıları yapıyor dediğin gibi, dana falan kestiriyor da amaç hem ne yediğini bilmek, hem de daha ucuza gelebiliyor olması. Hem de lezzetlisi olabiliyor. Senin amacın bunlara göre evet biraz saçma gibi. Kendin de pek kesemezsin +1 her sene insanlar kurban bayramında hastanelere koşuyor kurbanı kesemediler diye.

Ben baya beğendim fikri, ben de bu dünyadan uzun süre önce vazgeçmiş olmasam bunu yapardım. Gayet şık bir davranış. En azından makul, olabilecekler arasında bi' duruş.

ileride imkanlar arttıkça da geliştirilebilir bir eylem, güzel bence. Milletin demesini boşver, senin için bu şekilde biraz da olsa serinleyecekse yap.

amac?

Etin tadını ben de seviyorum. Adanalıyım, kebapla, şırdanla vs büyüdüm. Etsiz yediğim öğün sarma dolma ıspanak börek vs beni doyurmazdı önceden. Et yemek alışkanlık yapan bir şey sebebini bilmiyorum ama öyle.

Şu anda veganım, 4 seneye yakındır hiç et yemedim ve son 1 yıldır hiç hayvansal ürün tüketmedim.

Canım çok çekerse fake meat ürünleri alıp tatmin ediyorum kendimi ki tadı da gayet başarılı bir çoğunun.

Kimseye şunu yap yapma diyecek haddim yok kimsenin yok. Yapmakta olduğun şey vicdanınla kendi aranda. Et yemeden yaşayamamak gibi bir durum söz konusu değil tamamen keyif meselesi.

Markette kasap reyonundan geçerken kusacak gibi oluyorum artık şahsen. Çünkü et artık öğünümün bir parçası dahi değil.

Gerçekten saçmaymış. Kendini kestiğin, hayvanın da son anlarını cehenneme/işkenceye çevirdiğin ile kalırsın. Hadi bir tane alıp, kasaba kestirsen yine daha mantıklı.

saçma ve komik. yani bu hassasiyeti anlarım ama buna çözüm olarak sunulabilecek en son şey hayvanı senin kesmek istemen. bu, bir daha asla yememeni sağlayabilir ama. ki zaten kesebileceğini de sanmıyorum.

bir de keserken bilmillahi Allahu ekber de, her şey kaymak gibi olur.

söylediğin şeyin 3 bambaşka yönden islami delilleri var.
bence fevkalade isabetli bir tesbit. hatta yapılması gereken.

Tanıdığım böyle yapan bir aile var. Dana kesiyorlar, yıl boyunca onu yiyorlar. Kasaba kestiriyorlar yani, kendileri nasıl yapılacağını bilmiyorlar çünkü.

Saçma mı bilmiyorum. Ben lacto-vegetarian'ım zira, "kendimi et yemekten alıkoyamıyorum" gibi bir düşüncem olmadığından bu sizin hayatınızı nasıl etkiler bilemedim. Ama kendi vicdanınıza, yaşam tarzınıza bu daha uygun geliyorsa, mutluluğunuz ve yaşam kaliteniz üstünde etkisi olacağını düşünüyorsanız, şimdilik elinizden bu kadar geliyorsa, "elalem ne der, onaylar mı" gibi düşünmenize de gerek yok bence.

Saçma. İnsanların öldürdüğü hayvanlar yüzünden kendini iyi hissetmezken o canların bir tanesini sen kendi ellerinle nasıl alacaksın ki?

Niyetin cok güzel ama o hayvani kesebileceginden emin degilim. Iyi niyet yapayim derken daha fazla aci cekmesine sebep olabilirsin. Onun yerine bir kasaba kestir, sonra o eti muhafaza edip kendin tüket.

Hayvanın sorumluluğunu alma kısmı koca bir kendini aldatmaca. Sen onu doğadan kendi imkanlarınla, açlığını gidermek için avlamayacaksın, sen onu bir celepten satın alıcaksın. Asıl olay nefis ve vicdan çatışması yaşaman galiba. Milyonlarca büyükbaş, küçükbaş hayvan artık sadece insanoğlunun et tüketimi için dünyaya geliyor ki klon teknolojisi de kapımızda haliyle doğal bir denge söz konusu değil diye düşünüyorum. Et yemeyi kısıtlamak, daha da ileri götürüp buna bir son vermek çok saygı duyduğum bir duruş. Bir nebze kişiyi bu konuda rahat hissettirebilir evet. Ama o kadar fazlayız ki artık sadece hayvanları değil doğanın en dibini bile sömürüyoruz. Götümüzü yıkadığımız su bile yönü değiştirildiği için götümüze akıyor. Biraz dolu olduğum bir konu umarım fazla sapmamışımdır ama sorumluluğunu almamız gereken sanki daha büyük bir şey.

kendi avladigimi yerim sadece, diyosun.

yoo, sacma degil. yilda bir koyun az geldi, 3 ayda bir ava cik.

lütfen gidin.

Mersin'de her yer kötü değil. Pozcu, Viranşehir falan baya baya nezihtir hatta.

Ama boktan gettolar her yerde var. İstanbul'da bağcılar, Ankara'da çinçin çok mu güzel yerler mesela?

Mersin yaşanılacak güzel illerden birisi. @boş gezen doğu söylemiş. Kayınvalidem Mezitli'de oturuyor. Ben de korkuyordum ilk gittiğim zamanlarda bir eylem veya bir hırsızlık olur mu diye. Ama hiç kötü bir olay ile karşılaşmadım. Sıcak seviyorsanız gitmeniz gerekir. Tabi Yenişehir, pozcu gibi yerler iyidir. Hatta Soli, davultepe tarafın da yazlıkçılar olduğu için kışın rahat edebilirsiniz gürültü açısından.

min çekiyorsa kopabilir

ama işte neden min çekiyor olabilir, aynı odada modem ile bilgisayar?

modemi etkileyen bi şey vardır. ya da ayarları vardır. müşteri hizmetlerini arayın.

modemin değiştiğinden emin misiniz? aynı modemi geri göndermiş olabilirler mi?

Laptop ise güç tasarrufu Wifi'yi kesebilir zaman zaman.

Sorun muhtemelen ya bu ya da wifi alıcısı bozuk cihazının.

laptop da bluetooth acıksa onu kapatıp oyle deneyın

özel bir adaptörü oluyor ve 5 v yerine 10 v ile sarj edıyor.

tavsiye etmıyorum zira bataryayı sevip atıyor. en güzeli atadan kalma 2000mah sarj aleti.

ustte verilen bilgi yanlis.
Sarj adaptoru yuksek amperli voltajli degil. %0-80 arasi hizli sarj edip kalani bataryayi korumak adina yavas sarj eder. Islemci ozelligidir bu, istedigin kadar yuksek amperli adaptor kullan bu ozellik yoksa yuksek akim cekmez cihaz. Zaten gunumuz telefonlarinin tamaminda var bu ozellik son 3 yildir.

Teflon zararlı değil. Çizilmiş teflon zararlı. Çizmezsen bir şey olmaz. Tefal Jamie Oliver serisi var bende tavsiye ederim çok da pahalı değildi aldığımda. Genelde kampanyalarla aldım tamamladım.

Evet, şu zamana kadar ben de öyle düşünüyordum ama, çok yüksek ısıda, teflon çizik olmasa da zararlı gaz yayıyor deniyor. Tabii, tavayı kısık ateşte kullanamayacağıma göre, başka opsiyonlara bir bakayım dedim :)

Pilav yapmak icin celik tencere alin. En guzel pilav celikte oluyor. Oldu ki dibi hafif yapisti. Kazimayin pilavi. Demlenme suresi icinde, elbezini yikayin ama sıkmayin. Tencereyi uzerine koyun. Birakin o yapismayi cozer.

Tavada kizartma vs yapacaksaniz teflonda en iyi verimi aliyorum. Cizilince atmali teflonu. Ama isininca bir sey yayiyor falan onu bilemiyorum.

Nereden aliyorum? İkea. 30 liradan 300 e kadar tava var.

Granit: sakin almayin. Çöp

Granit ve titanyum tavalardan çok memnunum. İkisi de yapışmıyor ama sanırım onların da kalitesine göre değişiyor. Ben tantitoni ve korkmazdan aldığım granitleri çok kullanışlı buluyorum. Tek sıkıntı, krep ya da pankek yaptığımda yani yağsız işlemlerde açık renkliler biraz kararma eğiliminde oluyor. Ama yapışma hiç olmadı. titanyum olanı da sadece ızgara tavası almıştım o da yağsız işlemlerde bile yapışma olmadı ve yapışmaz ürünler içerisinde en sağlıklısı olduğu söyleniyor.

çoğu bilmiyor ama bazen denk geliyor güzel öğrenmiş bir şekilde. ama geneli a1 seviyesi filandır.

hızlandırılmış ucuz yollu kursları oluyor esnaf tayfasının. kurs dediğim 3-4 haftalık bişey işte. özellikle turistik bölgelerde çok var. çok basit gramer öğretip günlük ingilizceye geçiyorlar. bunlardan birine gitmişti babam ordan biliyorum. ama tabi böyle öğrenmeyip pata küte kelime kelime yapıştıranlar da yoğunlukta.

gramer falan hak getire, ama işlerine yetecek kadarlık kısmını gayet kotarıyorlar. hatta şöyle diyeyim o kırık ingilizceleri ile birçok advanced seviyeden daha iyi satış pazarlama yapıyorlar.

zaten hep aynı şeyleri söylüyorlar. aynı şeyleri konuşuyorlar. farklı şeylerden bahsetmeye başlayınca yes yes deyip geçiştiriyorlar :) bi de pazarlama diye bi şey yok. turist gelmiş halı alacak belli bakar beğenirse fiyatı uygunsa alır. yani almak isterse turist bi şekilde anlaşma işi halloluyor :)

Burada ingilizce biliyorum diyenlerden iyi anlar ve konuşurlar bazıları.

Gramer hak getire tabi, kim siker grameri günlük hayatta pardon da.

Biliyorlar ve kızları da ayarlıyorlar. Sonra da o kızların paralarıyla yurt dışana seyehata çıkıyolar.

banyo için özel tıraş bıçağı mı varmış? endişe bıçak için mi yoksa cilt için mi?

Evet olur, normal tıraş bıçağı kullanıyorum ben de.

Olur olur bnde wilkonson classic kullanıyorum banyo bicagindan daha pratik

demek bu yabancıların koltuk altı tüyü uzatma olayı traş bıçağı bulamadıklarından dolayıymış.

ğö cumaya gitmeyen de ocak dışı

Eskiden de yoktu ki banyo için jilet. Normal permatikle hallediyorduk.

fan mavi soğukta olduğu için öyle üflüyor, fanı ortaya getir ılık üfler.

Klima tuşun bozulmuş ve on şeklinde kalmış olabilir.

Normalde klima kompresörü çalışırken performans düşer tüketim artar. Yine çoğu araçta çift fan vardır klima fanı dönüyor mu diye bir bak derim radyatörün orada.

Ya da muhtemelen klima uzun süre çalıştığı için borular soğuk halen o nedenle gelen havayı soğutuyor da olabilir.

@ada meltemi: sıcaklık ayarı mavi en soğukta ve klima kapalı iken aracın dışarıdan aldığı havayı aynen vermesi lazım. sıcaklık ayarı, motorun sıcaklığı ile havayı ısıtmak için, dolayısıyla en kapalı konumunda ısıtmaz da, soğutmaz da, neyse onu verir. klimayı açarsan soğutur. adam şikayeti olduğu için, üşüdüğü için değil, sebebini öğrenmek için soruyor. bu sıcakta niye kalorifer açsın şimdi.

klima açık değilken dışarının havasını soğutuyorsa bir arıza olmalı.

klimanın hala soğuk olması cevap değil, anında ısınır, 2 dakika bile gidemezsiniz. belki içerideki soğuk havayı çeviriyor, dışarıdan almıyor diyeceğim ama o da anında ısınır.

@kibritsuyu ebleh ebleh açıklama yazmadan düşünsen keşke.. yazdığın yorumda işin içinden çıkamayıp, kendi kendinle çelişmişsin zaten anlamadığın ortada.

sıcak havada fan açsın demedim zaten, arabadan 3 gram anlasanız ne demek istediğimi algılayabilirdiniz. fan istediği kadar kapalı olsun, fan sıcaklık modu kırmızıda ise sıcak, mavi de ise soğuk ince ince üfürür. buna engel olamazsın, bahar havalarında bu kendini daha fazla hissettirir çünkü hava sıcaklıkları ılıman gittiği için sıcakta soğukta etkisi bir hayli fazla olur.

bence sen ılık bi süt içip azıcık sakinleşsen iyi olur. atarlanacak ne var anlamadım.

kendi içimde de çelişmiyorum. arabadan biraz anlayan arabada bir tane soğutma tesisatı, bir tane de ısıtma tesisatı olduğunu bilir. ısıtma tesisatını açmazsan (yani o maviden kırmızıya olan düğmeyi kırmızı tarafa doğru çevirmezsen) araba havayı ısıtmaz, soğutma tesisatını açmazsan (yani klimanın on düğmesine basmazsan) araç o havayı soğutmaz.

yani aracın kliması kapalıyken, maviden kırmızıya olan düğme de en mavi tarafta ise araba o havayı soğutmaz. klima kapalıyken o düğmenin mavide olması "havayı soğut" anlamına gelmez, "havayı ısıtma" anlamına gelir. dışarıdaki havanın aynısını verir. yani sinbo ayaklı vantilatörden farkı yoktur. sadece fan döner, hava üfler.

soğutuyorsa arıza vardır.

yukarıda da bunu dedim, yine bunu diyorum. çelişen neyse ergen gibi hakaret etmek yerine sen söyle. azıcık da medeni ol. yazılanı oku, medeni şekilde karşı çık, insan gibi tartış. "ebleh ebleh konuşacağına düşünsen", "üç gram bilsen anlardın anlamamışsın" şeklinde resmen "gerizekalı" demeye getirdiğin cevaplar vermek yerine tartışacaksan medeni şekilde tartışmayı öğren. yukarıdaki cevabımda sana "bilmiyorsun, cahilsin, o iş öyle mi olur, ebleh ebleh cevaplar vermişsin" falan demedim dikkat ettiysen, güzel güzel bildiğimi anlattım. yanlış biliyorsam sen de güzelce, öyle değil böyle dersin, ortasını buluruz.

tamirci çağır madem o kadar su geliyor alt kata da sızar bi süre sonra.

Tesisattan da geliyor olabilir. Tamirci cagirmaniz gerek.

Benim evi böyle su basmıştı. Lavabonun altında kapaklı bir yer vardı oradan geliyordu.

bazen mevsim ayarlarını yapmazsan olabiliyor, iyice kontrol ettiyseniz ve sorun yoksa bir kaç gün bekleyin.

Dolaplardan gelmediğine göre tesisatta elbette sorun. Goremediginiz bir yerde olabilir.

Ana vanayi kapat tamirci cagirmalisin. Tum tesisati kontrol etmen lazim sizintiyi bul. Boru matkap falan girismediysen delinmez patlamaz oyle kolayca muhtemelen muslugun arkasinda altinda veya bulasik makinasinin vanasinda falan sizinti var. O da yoksa bulasik makinasinin gider borusunda vs olabilir.

dolap kapaklarını rafları fln şişirir su, sakın ihmal etmeyin

Sırasıyla bulaşık ve çamaşır makinesini çekip hortumlarını musluklarını kontrol edin.

Onlar sağlamsa eviye bataryasına giden fleksleri ve bağlı bulunduğu filtreli ara musluk (taharet gibi) kontrol edin.

Arızayı bulursanız ve de sadece musluk ya da fleks değiştirmek ise elinizden gelirse halledersiniz.

Ha yok bunları zaten yapamam derseniz buraya sormanızın da anlamı yok, usta çağırın bir an önce.

önceden arayıp uçuşları ayırmanız gerekiyor. yoksa ilk uçuşa binmeyince tüm ayaklar otomatik iptal olur.

nrmnm +1

normal şartlarda bağlantılı uçuşlarda, hatta gidiş dönüş uçuşlarında uçaklardan birine bilinçli olarak binmezseniz ardından gelen uçuşların biletleri yanıyor. Ancak bu durumu pegasus ile konuşarak çözebilirsiniz belki.

edit: şimdi ablama sordum. onun başına gelmişti böyle bir şey pegasusta.

ankara - istanbul - paris uçuşuydu. pegasus'u arayıp aktarmayı iptal edip istanbul-paris uçuşuna bilet kesilecek şekilde yapmışlar. o yüzden sizin kesin pegasus'la görüşmeniz lazım

hatta kimisi (varsa) donus biletini bile yakiyor duruma gore cunku aktarmali biletleri daha ucuza bilet bulmak icin kullanan kisilerin onune gecmek istiyorlar.

biraz zor dendigi gibi pegasusla konusmak lazim. bavulunuz falan olacaksa hic mumkunu olmayabilir bu arada. cunku aktarma ucusunda aradan sizin bavulunuzu alip da bavullarin bir ucaktan digerina aktarildigi yere ulastiracak bir duzenek olmayabilir.

@robokot

bavulla ilgili bir problem olmaz. sonuçta ikinci uçağa bineceklerin tamamı ankara'dan gelenler olmayacak. istanbuldan aktarmasız olarak binenlerin bavulları nasıl uçağa gönderiliyorsa, bu durumda da gönderilir. tek problem biletin yanması olacaktır. onu da pegasus'u arayarak ilk bileti iptal ettirerek çözebiliyorsun.

ekstra ücret isteyebilirler bu arada...

edit: ekstra ücret isteme dğeilmiş de, iptal edilen uçağın ücretini geri veriyorlarmış. ben ters hatırlamışım.

@himmet dayi dogru diyorsun benim kafalar karisik belli ki.

Thy ile başımıza geldi bu durum. Uçuşların tamamını iptal edip yeniden biley alındı üste para arttı. Ama çok uğraştırdılar uçuş ofisinden hallettik. Başta yok olmaz falan dediler de afedersiniz biraz taşaklı gibi hareket edince oldurdular.

Göteborg ist aktarma ankara idi uçuş. Göteborg İstanbul oldu.

Mantık yürüttüğün zaman yokmuş gibi mi geliyor?

valla ne yaparsan yap, düzgün bir tempoyla spor amacıyla yapmadığın sürece hiç bişeye yaramaz, istersen günde 50 km sür.

spor derken onun da içinde bir sürü detayı var, kardiyosu, ıvırı zıvırı.

oturduğun yerden pedal çeviriyorsun sadece bacaklarını çalıştırır başka bir işe yaramaz gibime geliyor

Diyetle birlikte etkili, diyetle birlikte değilse etkisiz.

Var tabii ki. Günde 50 km bisiklet sürersen atletizmci gibi olursun.

İs yeri 10 km. Gunde 20km gidiyorum. Beslenmeye dikkat etmedigim icin hicbir sey fark etmiyor. Gercekten. Yani gobek yerli yerinde. Sunu anladim. Beslenme olmasi gerektigi gibi degilse, spor salonuna yazilmak/kosmak/bisiklete binmek/agirlik kaldirmak vs vs hicbir ise yaramaz.

e bacaklarini calistirdigin zaman o pedallari cevirmek icin ne harciyorsun? enerji... amac da enerjiyi harcamak zaten cunku vucudunda fazladan deopladigin enerji var (yag). O yuzden ister parmagini oynat, ister pedal cevir, o enerjiyi harcamak maksat.

Yurumek ve dusuk tempo kosmak kadar etkili degil. Sehir bisikletim var bazen 2 saat suruyorum yormuyor bile o bisikletle yapilacak guvenli en yuksek hizi yapiyorum kendime gore. 2 saat jogging yapsam anam aglar sirilsiklam olurum. Oyle yorulmadan olmuyor bu isler. Dag bisikleti alip yokus tirmanirsan evet ise yarar. Terlemen lazim.

kalbini ve bacak kaslarını çalıştırıyo, kalori yakıyosun dolayısıyla zayıflamaya etkisi var evet.

örnek vereyim, kilo vermek için almam gereken günlük kalori miktarı 2000. 1 saat boyunca aralıksız 16-17 km ortalama hızla bisiklete bindiğimde 500 kalori mi ne yakıyorum. yaktığım bu kaloriyi yiyerek telafi etmezsem vücuttan kullanıyor ve daha fazla kilo vermiş oluyorum.

Kot üzerine spor bir gömlekse olabilir ancak yakışık almayabilir.
İş yerinin giyim kurallarına göre değişir.
Bizim şirkette yazın şortla gelen bile oluyor.

kanvas pantolon, keten gömlek tiril tiril giyilir. ayrıca kim demiş kısa kollu gömlek yaşlı işi diye? gayet de giyilebilir. biz kadın kısmısı olarak şıpıdık terlikle bile geliyoruz.

bizde de şortla gelen oluyor. açıkçası takım elbise zorunlu olsa başka iş bakarım.

Ceket olmaz dışarda olan gömleğe kötü durur

@boş neden kötü dursun ki ayrica ceket yerine ne giyilir üşüyünce gömleğin üstüne

@washe zorunlu degil bence ama böyle baskadik böyle gidiyor

Polo yaka t-shirt diyeceğim ama ne giydiğinde çok giydiğin şeyin ne durumda olduğu önemli.
Kastettiğim şey illa marka olsun değil, ama düzgün ve özenli gözükmesi önemli diye düşünüyorum. Eski veya şekli şemali bozulmuş, üzerinize çok bol gibi durmadıktan sonra şık duran t-shirt'ler de var.

Hem Finlandiya icin hem de Turkiye icin vize aliyorum dediginize gore belki Turkiye icin sikintili bir ulkenin pasaportuna sahipsiniz?

Vize mevzularini bilemem de atiyorum bir kimlik kontrolunde buyrun memur bey veya yas gencse direkt abi cek problem yasamazsin. asla benim vergilerimle maas aliyorsunuz ayagi cekme buna cok gicik olurlar.

vize konusunda sorun yaşıyorsan ne dediğinin, ne kadar sempatik göründüğünün zerre önemi yok.

yapabileceğin vizeni neden şüpheli gördüklerini tam olarak anlamak ve bir dahaki sefere aynı durumda işleri hızlı halletmek adına süpheyi giderecek açıklamayı yapmak.

türkiye için vize almıyorum türk vatandaşı olup finlandiya oturumuna sahip olduğum halde türk polisi türkiyeye girişlerde fin vizemi kontrol ediyor. anlamadığım nokta orası işte, ben türk vatandaşı değil miyim türkiyeye girişimle fin vizemin nasıl bir alakası olabilir?

bilkent civarı diye bakar mısın google'dan. sitelerde çıkıyor bir şeyler.

Yök bilkent'de galiba. O civarda 100 liraya otel bulunmasi imkansiz.

Sizin icin en mantiklisi misafirhane ve konukevleri. Her anlamda isinizi gorur.

Edit: (git: stm.metu.edu.tr )

airbnb'ye de bakabilirsiniz. ilk rezervasyonunuz için indirim de veriyor üstelik.

öğretmenevi

Bir suru misafirhane var ankarada hemen hepsi de 100 tl alti. 3 sene once bir misafirhanede kaldim bir gece 65 tl idi. Belediyenin miydi neydi tam bilmiyorum da boyle cok var.

odtü misafirhane demeye gelmiştim, denmiş. bir de Aysel sabuncu tarafını deneyin, boş yer olunca zaman zaman yardımcı oluyorlar.

beytepe misafirhanesi günlük 80 lira, ona bakabilirsiniz bir de. en olmadı Bilkent misafirhanesini sorun.

Bir şey olmaz. Jelatin ile kullanmayı sevmiyorum.

Ekran koruyucu olmadan kesinlikle kullanmam. Üç kez telefon düşürdüm şimdiye kadar. Hiçbirinde ekrana bir şey olmadı. Sadece koruyucu zarar gördü. Ekran yenilemek falan da bir sürü iş. Servise verirsin, bir süre onu beklersin, telefonsuz kalırsın. Telefoncuda yaptırsan adam sana koruyucunun 4-5 katı fiyat verir. Kırık şekilde kullansan ekranda bir sürü çizik olur. Çok gereksiz bir risk. Ben aldığım son iki telefonu kullanmadan hemen önce koruyucu taktırdım.

Jelatinden ekrana bir şey olmaz fakat jelatin doğru işlem değil. Korumaz yeterince ve hissiyatı kötüdür dokunurken, görüntüyü bozar vs.

En iyisi temper cam o nedenle.

Üreticiler genele hitap edecek şekilde motor ömrü, motor gücü, yakıt tüketimi gibi parametreler arasındaki dengeyi kuruyorlar.

Bu tarz yazılımlarla kullanıcının tercihine göre motor gücü yükseltilebiliyor, ya da yakıt tüketimi azaltılıyor. Tabi ikisi aynı anda olmuyor :)

araç yazılımları standart kullanım için optimize ediliyor.
dersen ki ben sportif kullanıcam, yakıt tüketimi umrumda değil. değerler ona göre ayarlanabilir sanıyorum. abartırsan motor da zarar görür belki.

Arac uzun vadede ( 70-80 bin km) zarar goruyor. Parcalar daha cok aşiniyor, kurum oluyor vs.

Atmosferik araclarda zaten cok artmiyor.
Turbo araclarda turbo basinciyla falan oynayarak yapiyorlar bunu.

Islem sonucu motor omru kisalabilir dogrudur, risklidir ki zaten garanti disi kalir arac.

Onun haricinde emisyon degerleri sapitir. Simsiyah duman atar chipli dizeller. Ureticiler cesitli emisyon kriterlerini saglamak zorunda. Chip Tunning ile emisyon yuzunden dusen performansi alabiliyorsun fakat yakit artiyor tasarruf yalan. Ayrica cevrenin anasini sikiyor arac, Avrupa'da oyle duman atsan polis cevirir salmaz arabayi ama bizde kimse siklemiyor.

crown a ek olarak egzoz emisyon için limit getiren otoriteler var yemişim doğayı diyerek ek güç kazanabiliyosun

Evet üretici belli standartları sağlamak, çevreye, trafik kurallarına ve aracın kendisine dikkat etmek zorunda o yüzden bazı kısıtlar koyuluyor.

Turboyla oynatıp kaputu suratına patlatan insanların dünyasında bunların hiçbir önemi yok.

riskli işlem bunlar. turbo basıncıyla oynayarak gücü/torku 1.5 katına kadar arttıranlar var. ama bilgisayardaki oc işlemi gibi. her an her şey olabilir. bilgisayardaki durum biraz daha güvende hatta. standart kullanıcılar için mantıklı bir işlem değil. mod işine gönül veriyorsanız artık hobi oluyor, o zaman masrafa da hasara da kayıp olarak bakmazsınız zaten.

sihhi tesisat yerine ama elektrik tesisatcisi olmak daha iyi olabilir.
elektrik isleri yapan dukkanlara is basvurusunda bulunabilirsiniz.
bu tur isler usta/cirak iliskisi ile ogrenilir. sabirli ve isi ogretmeye merakli birinin yanında bulunursaniz, kisa zamanda isi kapabilirsiniz.

Bu tarz meslekler icin izmir meslek fabrikasi egitim veriyor. Birinin yanina calismak yerine bulundugunuz il/ilce imkanlarina bakabilirsiniz.

www.ibbmeslekfabrikasi.com

bana da elektrik tesisatçılığı daha iyi gibi geldi.
hem daha temiz, hem daha az bilek gücü gerektiriyor, hem de çalışma alanı daha fazla.

Kim diyor temiz diye elektrikcilige?
Valla alci da kariyorsun, beton da kiriyorsun. Her gun 12 saat kalfalik yaptim gencligimde elektrikcide uc kurusa is ogreniyor ayagina. Ellerimdeki nasir cogunuzun ayaginda yoktur.

Tesisatcida da calistim cocukken. Pis is yalan yok ama cok daha parasi tatli istir. Gidersin 10 dk hela acarsin, iki conta degistirirsin 100 lira cepte. Elektrikcide haftada 6 gun 12 saat uc kurusa calisacagina bir mahallenin tesisatciligini yap. Al bir Tofas Kartal bir de alet edevat dukkana bile gerek yok. Saga sola sihhi tesisat telefon diye birak ararlar gidersin 10 15 dk da cozdugun ise 100 tl istersin en az.

Ha daha iyi meslekler de var mesela oto kaporta, boya. Kendi yerin olursa para basarsin.

Yine oto kaplama giydirme cam filmi isi temiz ince istir iyi para birakir. VIP bir mekan acarsin mesela getirirler Porsche BMW Mercedes degisik mat siyah vs kaplama yaparsin isciligin iyiyse 2 gunde kaplanan arabaya 3000 tl para alirsin.

Pastirma alinir. Vakumlu paketliyolar, hic kokmuyor

Kayseri'de fazla bi numara yok. Kayseri park ve Forum AVM var. Erciyese çıkabilirsiniz. Onun haricinde Kapadokya ve Kozaklı yakın.

mimar sinan'ın köyüne giderdim ben olsam

Zaten kKapadokya civarından Kayseri'ye gideceğiz. :D

Pastirmadan %99 essek eti cikacak.

Yazılanlara ek olarak tabanı dönen ve uçak biçimde 2 farklı restaurant vardı. Yemek için alternatif olabilir.

evet değiştirmeniz gerekir ve daha önemlisi sizin yediklerinizi yememesi gerekir. kedilerin bünyesi insan bünyesi gibi değil o nedenle en sağlıklısı sadece kuru mama ve artık vet'in dediği gibi kısır kedi maması vermeniz önemli. onu da ölçüsüne göre verin fazla vermeyin. idrar yollarında sıkıntı olabiliyor o nedenle bu mamayı önermiştir. bir iki veterinere danışıp en uygun mamayı seçebilirsiniz.

acil degistirmeye gerek yok, bir sonraki mamayi neutered seklinde alin bir sey olmaz. kisirlastirdan sonra kalori ihtiyaclari degisiyor hayvanlarin. uzun sure normal mamada tutarsaniz kilo alir ve baska problemleri olabilir. o yuzden hemen degistirmeye gerek yok (10 kiloluk falan mama degilse yani 1-2 aya bitecekse).

Soylenenlere ek olarak royal canin markasi sart degil ancak wheat free olmasi sart mamanin. Bir de kisirlasan kediye cok vermemen lazim yemini. Kilosu ve yasina bagli olarak alacagi mamanin kalorisini hesaplayip ona gore vermen lazim. Paketin uzerinde kalorisi yazar, internetten arastirip bak 1 yasinda erkek kisir ev / disari kedisinin kalori ihtiyaci diye bulursun. Ona gore vermen lazim yemi, yoksa kilo alir.

futbol çok daha popüler olduğu için.

Ben herkesin bilmiş gibi cok konustugu ve hic kimsenin aslinda bir halt bilmedigi baska bir spor bilmiyorum.

Ayrica evet populer. Turkiyede bir sey populer oldukca diger bazi istenen istatistiklerin ters orantili olarak dusuk olmasi gayet dogal bir durum. Sadece futbol degil her konuda oyle. Ulkenin gelismislik indekslerinde durumu belli. Dolayisiyla populerlik arttikca sikinti buyuyor.

Bir de fanatiklik belasinin en cok sardigi spor. Bunlarin rezil fanatikleri bir de uc buyuklerin basketbola yatirim yapmasiyla basketbola da geldi ne yazikk ki. Bunlarin cogu basketboldan anlamadigi halde yok sirf karsi rakip ezeli rakip diye futbol formasiyla gelip salonda mesale yakip yabanci madde atiyorlar oyunculara.

futbol bizde serseri sporu.

serserilik... oyunculardan yöneticilere, oyunculuktan, yöneticiliğe...
oyuncular kavgaya hazır. hakeme itiraza hazır. taraflarda serseri.

böyle olunca, "teknik" geliyor, üstümüze "basıp", "ezip" geçiyor.

Basketbol nispeten daha elit bir spor. teknik çalışan, şark kurnazlığı yapmadan, çirkin durumlara maruz kalmadan, efendi efendi bir yerlere gelebilmek daha mümkün. yoksa ülkemizde potansiyel var, yok değil.

eyyorlamam sona ermiştir.

Doğru cevabı kimse vermemiş. Doğru cevap şu.

Futbolun real madrid’i, psg’si, barcası, city’si ; baskette biziz. Bizim bütçelerimiz inanılmaz. Konu para.

Avrupa'da basketbol tırt zaten, parayı basan kral oluyor. Futbolda harcanan para basketbola göre fazla olabilir ama diğer futbol takımlarına göre düşük. Futbolda da zaten parayı basıp kral olamıyorsun, City kaç senedir madara oluyor CL'de.

Basketbolda stres yok baskı yok, kimse şampiyon olamayınca yönetim istifa diye bağırmıyor rahat ortam. Onun dışında çok iyi oyuncuları çok iyi koçları daha düşük bütçelerle getirebiliyorsun, haliyle başarı da geliyor. Misal Obradovic Avrupa'nın en iyi koçu, 1 milyon tane kupa kazanmış, bu adamı parayla getirebiliyorsun ama Avrupa'nın en iyi teknik direktörünü parayla bile getiremezsin Türkiye'ye, haliyle başarı da gelmiyor. Fenerbahçe EuroLeague şampiyonu olduysa bu adam sayesinde oldu, bir önceki sene olamamıştı, baskı olsaydı gönderirlerdi adamı ama böyle bir şey olmadığı için göndermediler, sonraki sene de şampiyon yaptı, yani istikrar da sağlanıyor bu şekilde, o da başarıyı getiriyor, başarı da itibarı getiriyor, hepsi birbirine bağlı. Bunların hiçbiri bizim futbol anlayışımızda yok, o nedenle başarı da olmuyor.

Diğer sporlarda bütçeler çok daha düşük. Bu da başarılı olma şansını yükseltiyor. Futbolda takımlar arasında uçurum var. Yakın örnek Bjk'nin Bayern'den 8 yemesi. Bunun dışında futbol bu ülkede iş adamlarının oyuncağı durumunda. Bu yüzden başarılı olabilecekleri avrupa liginde de bir şey yapamıyorlar. Oysa çok makul bütçelerle final yapan takımlar var.

Çünkü devlet elini atmıyor. Devletin elinin üstünde olduğu basketbol milli takımı yerlerde örneğin. Cevap bu.

Futbol neden 2000'lerin basinda zirve yapti Turkiye'de?

Cunku 80'lerin cocuklari bos arsalarda sehirde top oynayarak basladi bu spora, sonra kuluplere yazildilar ve oradan profesyonel oldular.

Bugun bos arsada sokakta top oynamak diye bir kavram yok. Beton ustunde oynanan futbol ile profesyonel futbol bir degil kesinlikle. Cim saha sart yani. Bu yok buyuk sehirlerde, tasrada da cocuklar ne egitilebiliyor ne de profesyonellige yonlendiriliyor. Zaten nufusun buyuk kismi da sehirde yasiyor.

Bunun yaninda gecmiste de imkan ve olanaklarin kuresellesmemis olmasindan oturu basarili olamadik. O nedenle 2000'lerin basi disinda futbolda basarimiz yok.

Yasadigim yer cok soguk memleket olmasina karsin her okulun cim sahasi var. Spor salonlari var, cocuklarin spora olan tesvigi cok daha farkli. O nedenle 10 milyonluk ulkeden her jenerasyonda super yildiz futbolcular cikiyor(Henrik Larsson, Zlatan, Fredrik Ljungberg, Emil Forsberg vs) Ofsayti bilmeyen insan yok bu ulkede nitekim okulda ogretiliyor. Sadece bu degil tum yaygin sporlarin tum kurallari ogretiliyor ve ogrenmek zorundasin ki sinifi gecebilesin. Sporu sevmesen bile ormanda kosmak zorundasin, yuzmeyi ogrenmek ve belli olcude yuzmek zorundasin, atlamak ziplamak jimnastik yapmak zorundasin sevmesen bile mecburi. Cunku bedenine iyi bakmak derslerinin bir parcasi sen cocukken. Bu bizde yok. Ustune duzgun beslenme bilgimiz de yok. Et yemeyi halen faydali zannedenlerimiz var.
Aynisi daha buyuk ulke olan Almanya'da cok daha ileri duzeyde.

Tesis cok onemli ama bu tesis sadece kulupler icin olmayacak. Her okulun cim sahasi ve saglam beden egitimi dersleri olmak zorunda.

Ote yandan Guney Amerika ve az gelismis ulkelerin basarili futbolculari ve ulusal futbol takimlari ayri bir konudur.

Biz futbolu sevmiyoruz, kaciniz mahallenizin takiminin macina gidiyor bilet alip? Biz sadece uc buyuklerin rekabetini, pes oynamayi ve hali sahada haftada 1 saat ter atmayi seven bir milletiz.

Sehirlesmemiz bok gibi oldugu icin cocuklarin hareket alani kisitli, insanlar cocugunu sokaga cikartmazken nasil futbol oynasinlar?

Aynisi basket icin cok gecerli degil. Ki basketbolda da cok cok basarili sayilmayiz. Bir Ispanya bir Yugoslavya bir Yunanistan Litvanya vs degiliz. Her seyden once basketbol ekolu degiliz. Sansli jenerasyonlarin ekmegini yiyip duruyoruz ki aralarinda cogu zaman gocmenler oluyor Mirsad gibi Ersan gibi.

Beyaz Türk-çomar meselesi bu. Futbol çomar hakimiyeti altında. Menajerler çomar, kulüp başkanları çomar, antrenörler çomar. Çomar oldukları için adam kayırıyorlar, çoluk çocuğu yıldırıyorlar onlar da spora lanet edip bırakıyor. Örneğe uymayan istisnaların arkadında hep sağlam birileri var. Ya aileleri çok sahip çıkıp ilerlemesini sağlıyor ya da birileri insaf edip destek oluyor. Adaletle, liyakatle değil inisiyatifle yürüyor işler. Sonra topçu çıkmıyor. Basket ise tam tersi ama onu da zükmek için yerel liglerle ilgili zükük bir düzenleme getiriyorlardı geçen.

bugün futbolda avrupa'yı sarsıcak bir takım kurabilmek için sırf bonservislere 1 milyar euro harcamak bile yeterli olmayabilir (neymar 222 m euro), erkek basketbolda ise bu iş bildiğim kadarıyla 10 milyon dolar civarına rahatlıkla çözülüyor, kadın basketbolda çok çok daha az tabi. yabancı da gevşetilince üst düzey başarılar geldi doğal olarak, voleybol için de aynı mantıkla epey iyiyiz.

çünkü futbol başarı için basketbola göre çoooook daha fazla yatırım ve süreklilik gerektiriyor uluslararası rekabet açısından.

borned diye bir sey yok sanirim

bear/bore/born

I borned diye bir sey yok.

I was born esasen “dogurtuldum” “doguruldum” anlamina geliyor.

I bore da “dogurdum” ama i gave birth diye kullaniliyor daha cok.
Bear a child filan da oluyor bu arada.

ben de I borned u kullanmıyoruz diye biliyorum
her ne kadar I was born doğurtuldum diye çevrilse de doğdum demek için kullanıyoruz
benzer bir şey kill de de vardı sanki

pardon o zaman sorumu guncelliyim. cumle icinde

was + ed' li yuklem
direkt ed'li yuklem nasil bir fark yaratiyor.

ups güncellemeyi kaçırdım.. biri edilgen biri etken oluyor yani sadece ed li cümlede yapan kişi sensin ama was ed li olunca sen etkilenensin mesela araba temizlendi derken was ed arabayı temizledim derken direkt ed

Kisi mantik olarak kendi kendine dogamaz, o yuzden ingilizcede ve bircok baska dilde passive dir bunun ifade edilisi. Biz turkcede “dogdum” diyoruz.

Update ini gordum ama born cok yanlis bir ornek bunun icin. Yani yanlis demiyim de kafa karistirici.

I bought the tickets = biletleri aldim.
The tickets were bought = biletler alindi

Ozne farkli ikisinde. Biri active, oteki passive.

i was drinked (icildim. hello ben portakal suyu)
i drinked (ictim)

passive voice

@alperz

Conjugation ogretmediler mi?? I drinked nedir yahu.
Irregular verb drink.

I was drunk
I drank

Bu da mesela kafakaristirici, portakal suyu diyorsa ok ama drunk ayni zamanda sarhos demek.

"I was drinked" nedir!

Su Ingilizceden bir b*k anlamayip orada burada baskalarinin hatalarinin duzeltmeye calismalarindan nefret ediyorum. Cahile cahilligini nasil anlatcan ki!

Senin merak ettigin sey farklari.
Fiili degistirelim de daha aciklayici olsun.

I was running>ben kosuyordum
I ran>kostum

was ing gecmis genis zaman
v2 li eylem ise direkt gecmis zaman

bir de bunlarin perfect leri var da siktiret simdilik.

Bir de edilgenlik kismi var.

I was fucked....(by bla bla olabilir olmayadabilir)
I fucked x

farki anladin mi?

İsveç'te alkol daha pahalı, elektronik de öyle. Anca Türkiye'de olmayan moda ürünleri veya yiyecekleri getirebilirsin o da kâr değil zevk için.

Kar edilecek bir sey getirebilecegini sanmiyorum.
Geyik salami filan getir, yersin :D

Hiç bir şey olmaz. Kokuları aynı. Farketmeyecektir..

Benimki için farketmiyor. Hangisinde promosyon, indirim vb. varsa onu alıyorum. Bazen slika, bazen bentonit bazen topaklanan.

Muhtemelen fark etmeyecektir.

Pisipisi’nin kalın tanelisi berbat. Topaklanmıyor, koku yapıyor, çamur oluyor. İnce taneliyi bol kullanıp araya ince koyun.
Kedi değil ama siz rahatsız olursunuz.

@mor oje, evet demin ilk kakasını yaptı bu kumda ve kokudan farkı anladım...

herkese çok teşekkürler

Kedi seçmez kumu temiz olsa yeterli. Kumun kalitesi sizin koku derdiniz olmasın diye.

Salatalık, domates ye bisküvi yeme.

Söylediklerinizin hepsi karbonhidrat.

Ayrıca domatesin kan şekerini ciddi şekilde yükselttiğini söyleyen beslenme guruları var.

Aldirmaz. Lifli, dusuk kalorili, iceriginin buyuk kismi su olan seyler kilo aldirmaz. Zaten seker de cok az var bu ikisinde.

Et, sut, yumurta ve turevleri dusuk gramajda yuksek kalori bulundurur ve hic lif icermediginden oturu kilo aldirir.

Fruktoz orani yuksek olan butun nutella, biskuvi, sekerleme vb turevleri de kilo aldirir.

Ekmek kilo aldirir da cok dogru degil. Bembeyaz ekmek yerseniz o da kilo aldirir. Tam tahil, eksi mayali, katkisiz ekmek son derece kaliteli bir besindir.

çok acıkınca birkaç domitonun sorun yaratacağını sanmıyorum ama "nasılsa su bunlar" diye coşmamakta fayda var. kilo alma/verme konusunda uzun vadeli düşünmek lazım. her akşam birer salatalık ve domates yemek yılda 1.1 kiloya falan tekabül eder. yani kimse arada domates yedi diye kilo almaz tabii ama fikir vermesi açısından söylüyorum. yemeklerden birer kaşık fazla tırtıklamak, bisküvi yemek vs. hepsi birleşince bir senede neler neler yapar ohoo.

Domatesi salla hıyara aban. Neredeyse karbonhidratsız ve suyu bol güzide bir meyvedir, acımadan indir mideye.

Salatalık+marul diyorum.

türk kahvesi acayip iştah kapatıyor. denesene. diyet tavsiyesi değildir. :)

Abim tisortun altina atlet mi giyilir sene olmus 2018, subtropik memlekette yasiyorsun kurban olim yapma soyle seyler.

hocam güvendiğin bi doktora git. antibiyotiğe rağmen büyüme gösteriyorsa direkt alabiliyorlar.

eger doktor ilk gittiginizde "bir haftada gecer" gibilerinden bir sey soylemediyse, bence gitmenizde yarar olabilir.

simdi yapacaginiz ufak bir tedavi belki de ilerideki cok daha buyuk sorunlarin onune gecebilir.

ihmal etmeyin bence.

gecmis olsun.

Beni dinlesen en basta bunlar olmayacakti muhtemelen gecmis olsun kardes.

Biraz fazla korna yersin arkandan, 2. güne sende suyun akışına uyarsın.

ankara trafiği istanbul ve izmire göre daha akıcı. çevre yolunu kullanırsan dönüşleri kaçırma. şehir içi normal şehir trafiği.

kurallara yüzde yüz uymayı denemek risk getirir türkiye'de

Büyük şehirlerden sadece Ankara ve İzmir'de araba kullandım. Söylenildiği gibi Ankara trafiği akıcı. Minibüslere biraz dikkat etmek gerekiyor. Onun dışında navigasyon size zaten ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Geçiş üstünlüğü vb. düşünmeyin, çarpmadan nasıl gidebileceğinize odaklanın. Dolayısıyla geçiş hakkı sizde olmasına rağmen başkalarına yol vermekten gocunmayın.

Yaya geçidinde durma. Yayayı öldürme riskin var. Sen dururken yanından geçen durmaz, ezilirler. Takip mesafesine de uyma. Araya girerler sürekli. Onun dışında başka bir şey yok. Sinyalden falan ceza yeme şansın sıfır.

Bir de Ankara'da rte konvoyuna denk gelirsen kenara çektirirler, arkanda bir polis motordan bağırıyorsa yol ver geçsinler.

İlk gün biraz tereddütlü sürüyorsun, ulan dönel kavşakta yol versenize falan diyorsun, sağdan gelen arabaya yol veriyorsun, ikinci gününde kurallara uymamaya başlıyorsun çünkü kurallara uyarsan gideceğin yere 1 saat geç gidiyorsun küfür yiyorsun. 3. gün sen de küfür etmeye başlıyorsun.

kavsaklarda yol hakkı sizde olsa bile 2 kere düşünün, kural olarak yol kimin olduğu değil kimin önce geçeceğine göre bir kural var türkiye'de.

tüm cevaplar icin cok cok tesekkürler. tecrübemi de paylasmak isterim.

bu duyurumdan sonra 2 konuda cok kez uyarildim. Birincisi kornaya basma aliskanligi Almanya'da yok. Son bir senede 5 kereye kornaya basmamisimdir. Öyle olunca TR'de önüme bir araba kirinca vs lönk diye kornaya basma refleksim yok.

Ikincisi yola atlayan yayalara yol vermem, simdi yolun ortasinda bekleyen birini görünce ister istemez gerilip duruyorum gecsin diye. ama bu sekil durunca, takip mesafesi korunmadigindan arkadan carpilma riski yüksek oluyormus. Allahtan basima gelmedi.
HErkese iyi günler

%99.

Makale anlaması zor olabiliyor mesleki terimlerden ve zor kelimelerden ötürü zaman zaman sözlükten wiki den bu ne demek la diyerek baktığım oluyor bir de özellikle kasan türkler veya ağır british diliyle yazıldıysa uzun cümlelerde zorlandığım oluyor.

Ama kitapları çok daha rahat anlıyorum %90-95 diyebilirim. Filmleri de çok ağır aksan ve karmaşık çok uzun diyaloglar yoksa en az %80-90 anlarım.

Eti kurabi var, züber meyve barları var, nestle'nin bitter çikolatası var (mor kaplı %80) eti gong,her çeşit helva(gene de içeriğine bakın), yerfıstığı ezmesi(fitnut), lokum.
bir de şuraya bakın youtu.be
VeganTeacher'ın diğer videolarına da bakın, özellikle market alışverişi ve metro vegan ürün rehberi.

evde yapabilirsiniz badem sütü ile. hatta badem sütünü de evde yapabilirsiniz daha ucuz olsun diye.

soya sütü veya badem sütü ile yapılmış kek,çikolata,içecek tüketebilirler.

Başta mizore olmak üzere herkese teşekkür ederim.
Youtube'da AA VEGAN MISIN??!! ve VeganTeacher kanallarında baya bir ürün buldum eser miktarda kullanıp deneyeceğim.

Çocuklara abur cubur alıştırmayın daha iyi.

Krokant gibi, bitter çikolata gibi ürünler en azından leş gibi olmuyor orijinal tatları oluyor ayrıca.

Sarelle bitter ve oreo vegandır mesela.
Her türlü fındık fıstık susam krokantı da öyle.
Türkiye'de ne var bilmiyorum da bir sürü yüksek kalite çikolata markasının dark chocolate ürünü sütsüzdür(Anthon berg, ritter sport, lindt %84, valrhona, malmö, vegan marka diye var full vegan zaten, vivani, green and black's vs.

Alerji mi var yoksa laktoz intoleransi mi? (Genelde karistirabiliyor insanlar, iyi niyetli bi soru)

Oyleyse laktozsuz sutle yapilan kek vs olur tabi.

çok iyi cevaplar verilmiş, dahası da verilecektir, ben kendi ilavemi yapmak isterim. ben çocukken neredeyse hiç abur cubur yemezdik. acıktığımızda yememiz için her zaman annemin hazırladığı şeyler olurdu. diyebilirim ki, ben çikolatayı, bisküviyi, ice tea'yi filan üniversiteye başladığımda keşfettim. hala da aramam; bana aşırı suni ve vurgulu geliyorlar. bu yüzden, çok üzülmeyin.

Yurtdışından nereden üye olduğuna bağlı, almanyada en iyi gördüğüm diziler ezel, muhteşem yüzyıl, 46 yok olan felan. Amerikada daha fazla var orada behzat ç felan da var

Bunun listesine bakamıyor muyuz @Haldamir?

unogs.com

Bu siteden bakilabiliyor.

Mesela amerikan netflixinde olan turkce yapimlari filtreledim, bu liste cikti.

unogs.com

Benim bir arkadaşım Erasmus ile gitti. Bilgisayar mühendisi kendisi. Sevgilisi de oradan. O yüzden Krakow'da yaşıyor birkaç yıldır. Sevgilisi olmasa yaşayacağını sanmam. Seni oraya bağlayan somut bir şeylerin olması lazım. Bir de ülkeyi gerçekten sevmen, bağlanman lazım.

Ben Avrupa'da yaşamak için Almanya, Fransa ya da İngiltere'yi tercih ederdim ama şartlar iyi olacaksa neden olmasın. Denenebilir.

cünkü polonyalilar baya irkci ve cok dindarlar. (genelleme)

ayrica is arayabilirsin, benim anlamadigim, umdugunu bulamazsan geri dönersin trye neden büyük bir sorun olsun ki?

ekleme: polonyalilar gercekten insaat ustasi, tesisatci filan hep :D

Polonya Avrupa'nın Batman'ı olabilir çünkü bütün inşaat işçileri Polonyalı. Çok süper bi memleket olsa kimse terk edip batı avrupa'da çalışmazdı zaar.

Abb elektrik Arge merkezi var Krakow da onu bir araştırın isterseniz.

"biz ara eleman ülkesiyiz mucit çıkaramayız" diyen bir o.ç. vardı ya hani, o lafı sonuna kadar hakeden ülke Polonya'dır. Kieslowski hastasıyım, dekaloglar falan Polonyaya Polonyalılara sempatim vardı. Gel gör ki İngilterede o sempatiyi biraz kaybettim. adamların hepsi işçi. erkekleri kamyon şoförü, inşaatçı, garson, fabrika işçisidir. Kadınları yine temizlikçi, garson, çocuk, yaşlı bakıcısı vs. Sanırsın bunların ülkesinde savaş var, kitlesel göç yapıyorlar. Bizdeki darbeler, tutuklamalar vs onlarda olsa demek ülkelerinde adam kalmayacak. Erkekleri tamam boy pos yerinde ama biraz biraz öküzümsü. Sorry, thank you çok az kullanıyor, İngiltere gibi ülkede göze batıyor haliyle. Trende vs camı kapatır mısın? diye rica ediyorsun, çaaat diye bi kapatıyor, tüm vagon yerinden zıplıyor sanırsın işid bomba patlattı. Ulan insan gibi nazikçe kapatsana şunu. Keza yüksek perdeden cep telefonuyla konuşmaları vs. Bizim gurbetçilere katlanan almanlara empati yaptırıyorlar yeminle. Bir de unutmadan geçmeyim: tamam inşaatta çalışıyorsun haliyle üstün başın pislenecek, ama işçi elbisesi gündelik elbise diye bir şey var. İşin bitince değiştir: giy kotunu t-shirtünü git evine. Niye inşaat tulumuyla üstün başın pis dolaşıyorsun. Ulan Londra merkezde yapma bari pezevenk:)İnsan utanmaz mı anasını satayım. Sırt çantan var işte 2 parça insan içine çıkmalık kıyafet koy, eve dönerken giymelik diye. Kadınları güzel, tanrıça gibi olanlar var. Onlara laf yok. Tescosundan Sainsburysine tüm marketlerin Polish reyonu var. Bazı semtleri bildiğin Polonyaya çevirmişler. Polonyaya bizzat gitmedim ama biraz ırkçı olduklarına birebir arkadaşlardan işittim. Özellikle esmerseniz küçük yerlerde problem olabiliyormuş. Mülteci vs diye laf atmalar, gecelerde yanınızda Polonyalı kız varsa bulaşmalar vs. Büyük şehirlerde yaşanır diye tahmin ediyorum insanlar daha açık görüşlüdür, özgür bir toplum zaten. O göç edenler de muhtemelen taşra şehirlerde yaşayanlar, bizim anadolunun köyünden Almanyaya gidenler gibi. polonyada sürüneceğimize gidelim berlinde Londra da sürünelim, hem sosyal yardımlarla ihya oluruz diye düşünenler büyük ihtimal.

"çalışırken umduğumu bulamazsam?"
bu normal bir sey. calisma hayatin boyunca an ez 15 kez umdugunu bulamaycaksin

"işimi sevmezsem?"
baska is ara?

"çok büyük bir fırsatı mı tepiyorum yoksa?"
ortada bir firsat gormuyorum

"burada yaşayan çok az türk var, neden olabilir?"
cunku polonya geri kalmis bir avrupa ulkesi. son 10-15 yilda belki eu fonlariyla biraz toparladilar. zaten dendigi gibi yabancilara acik degil toplum olarak ve is piyasasi olarak. bu durumda kim niye gitsin.

"düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?"
ise basvur basvurmak istiyorsan en kotu ihtimalle almazlar.

kışını da gör bence öyle şeyap.

Polis olsalar kimlik gösterirlerdi, şahısların fotoğrafını çekip 155i arayarak yanınıza ekip çağırabilirsiniz ya da savcılığa şikayette bulunulabilir.

Bu artistler göstermez. Ülke değil tımarhane

kimlik göstermeleri gerekirdi doğru ama % 99 polistir. canlarını sıkıldığını değil şüpheli gördüklerini arıyorlar belli başlı hareketler ya da tarifler var. boşuna duyar kasmayın, sonra bir olay oluncs polis neden önlem almadı oluyor. 30 lu yaşlarda uzun boylu lacivert ceket giymiş birini arıyorlsr ise o tarife uyanlaeı mecbur çeviriyorlar. işleyiş bu şekilde oluyor.

polis değilim polisleri de sevmem, gereksiz yere olay çıkaranı da sevmem

olayın duyar kasmakla, gereksiz olay çıkarmakla ilgisi yok. o zaman hırsızlar da sivil polis taklidi yapıp gel üstünü arayalım deyip seni soyabilirler, illa başınıza mı gelmesi lazım böyle bir olayın anlamanız için? kafanızdan oran verip insanları yanlış yönlendirmeyin. karşındaki sığır bir görevli de olsa sormak lazım.

@opethian haklısın kardeşim. Bu Adamlar polis Di lakin biz sormadan kimlik göstermeleri elzem olan ama yapmıyorlar işte. Kimliklerinin sahte olması durumu var ona hiç girmiycem

Adamlar belki polis değil nerden bileceksin. Niye koyun gibi her dediklerini yapıyorsun? Siz kimsiniz dicen, polis derse, kimlik görebilir miyim diyecen sonra da sen çıkartıp kimlik gösterecen.

Artistlik değil bu. Sadece ben sizin polis olduğunuzu nerden bileyim demen yeterli.

valla kimliğe de çok güvenmeyin bence. benim kiracıda özel harekat rozeti var, kendi kılıfı içinde adam muhasebeci :)

atm etrafında o şekilde dolaşıp, telefonlar konuştuğunuz için atm dolandırıcılarından sanmış olabilirler.

dediğim gibi artık kimliklere de güvenilmiyor. polis kimliğini de çıktısını alıp düzenleyip gösterirler. neler neler yapılıyor :/

kimlik göstermesi lazım ne olursa olsun. 155'i arayıp şikayet edin. bölgeye ekip göndersinler. kendinizi göstermenize gerek yok. telefonla arayıp bölgeyi söyleyin. fotoğraf çekip atma imkanı varsa başınızı belaya sokmadan daha iyi tabii.

İşte polis oldukları belli olmasın diye sakal bıyık bırakıyorlar. Bir çoğu sivil olsalar da o an görevlidirler. Bir ara yanı başımızda sivil polis araç durdurup kaçak sigaraları yakaladı. Ama o an yolda çevirme/kontrol yoktu. Her şey bir anda oldu. İçin rahat olsun. Yüksek ihtimal polistirler. Yoksa kolay kolay herkes böyle bir işe kalkışamaz. Gerçekten polis sevmemek demek başa ne gelirse gelsin yine onlara gidip şikayetçi olmamak demektir. Samimi olmak lazım.

155 i aradım arkadaşlar. Kişiler polismiş zaten olay şehrin göbeğinde oluyor sürekli kamerayla izlenen bi yer. Sahteciliğe kalkışamazlar dedi telefonu açan.

Abi cevap daha beter. "Derhal ilgileniyoruz, nasil kimliksiz arama yaparlar !!!" Yerine, of neyse ya.

Evet ben ısrarla kimlik zorunluluğu yok mu dememe rağmen evet doğru diyemedi. Söylenecek çok şey yok bana niye kimlik sormuyorsun diyenler oldu. Sorsam da sanırım şehrin merkezinde bunu yapabilir miyiz diye çıkışırlardı. Kimlik sormama sebebim öğrenilmiş çaresizlik biraz da

Kimlik göstermeleri gerek, ben sorarım. Sonuçta şüpheli gördüğünü durdurmak ve aramak zorunda, adamların işi o.

26 yaşına geldim, daha bir defa bile polis tarafından durdurulmadım, halbuki çevremde kime sorduysam en az 2-3 defa durdurulmuş. Denk gelmiyorum demek ki.

m.internethaber.com
Çok var böyle haber, insan sormaya da korkar oldu.
Normalde göstermesi zorunlu ama.

sakala takılmayın, beni de havaalanında sakallı, ışıdçi görünümlü bir sivil polis kenara çekip, bir kaç soru sormuştu, (Kimliğini sormadan gösterdi tabi) Bende polislik bu tiplere mi kaldı ya dedim içimden, sonra düşününce bi sıkıntı yok aslında, o adam sivil polis, o tipiyle kimse o adamın polis olduğunu aklının ucundan geçirmezdi

hahahha 155'i ara demişler. isviçre'de yaşıyorlar sanki amına koim.

bi gün haksızlığa uğrarsanız arayın siz 155'i aferin.

Hic bi sey.

Ben kutudan cikan plastik kilif ile kullaniyorum arkasi seramik oldugu icin.

Istersen geaarbest den ekran jelatini alabilirsin.

eski telefonumun ekranı çizilmişti cebimde.
ekranı korusam iyi olur.

Spigen Liquid ekran koruyucu kullanabilirsiniz klasik ekran koruyucu yerine. Islak mendille siler gibi ekranı siliyorsunuz. Ekranda görünmez bir katman oluşuyor, rahatsız etmiyor. 6 ayda bir değiştirirseniz sıkıntı olmaz.

Ben mi note 3'e uyguladım. Oldukça güzel

içinden çıkan kılıfı kullanıyorum.

ekran için ise şunu aldım,
tr.aliexpress.com

Cebinizd ekranı çizdirmeyi nasıl başardınız? Anahtarla falan aynı cebe mi koyuyorsunuz? Öbür türlü baya zor da ekranın çizilmesi.

Gg5 anahtarla parayla falan çizilmez cepte. Mi6 da gg5 çift taraflı.

Arkasına silikon ucuz bir kılıf, önüne de en ucuzundan temper cam her türlü koruma sağlar. Yere çalmadığın sürece çizilmez bile.

@nundu
@bos gezen

mi note 3 ekrani ekstra bir siddete maruz kalmamasina ragmen cok ince kilcal cizildi. benim de aklim almiyor ama gunluk hayattaki bir takim materyal veya partiküller en baba camlari bile ciziyor bi sekilde.

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

beatsX kullanıyorum ama bir arkadaşımda Anker'in 17 euroluk bluetooth kulaklığı var amazondan aldı ve gayet memnun.

Bluedio diye bir marka var f/p olarak efsane diyebilirim.

2-3 farklı tarz var. hangisini istediğine bi bak önce. spor yaparken dinleyeceksen 'askı' modeller iyi düşmüyor kulaktan. xiaomi sports kullanıyorum ben. tıpaçlı olanlar var, boyunluk şeklinde olanlar var, kafa üstü var vs.

Ben bunu kullanıyorum. Teslim alalı 2 gün oldu. Şimdilik memnunum.

(git: www.aliexpress.com

Bluedio kadar dandik bir marka daha yok. Sürekli kopmalar ani hareket yapınca birinin kesilmesi falan. En çok review satın alan da firmadır.

Gecikme sorun yaratmayacak diye düşünüyorum o yüzden bir tane kz - zs6 muhteşem bir kulaklık 30 dolardı sanırım - ve kz Bluetooth modül gayet yeterli. Gayet efsane. Diğer daha uygun kz modelleri de olur. Zs3 zst falan aşağı yukarı hepsini kullandım hepsi şahane. Düşmedi şimdiye kadar benim kulağımdan.

Sennheiser kulaklığım bozuldu. Almışken kablosuz alayım diye düşündüm hepsiburada'dan Anker marka bir kulaklık aldım. Ben buradan indirimli 170 liraya aldım ama aliexpress fiyatı az daha uygun.. Kulaklık olarak 123 desibel ses çıkışı var ve ben sennheiser'den daha iyi olabileceğini düşünmemiştim. Bas sesleri çok çok iyi. Şarjı 1 haftalık kullanımda bitmedi..

tr.aliexpress.com

Ankerden şaşma,her ürünü kaliteli,harika bir marka.son müzarekecinin önerdiği modelde baya iyi

www.microsoft.com

Buradan indirebilirsin. Lisans işi sonra hâlledilir bir şekilde.

Lisans olmadan bir kısıtlılık oluyor mu ?

n11'den cuzi bi fiyata lisans da alabilirsin. bi zahmet alın yani.

urun.n11.com

hacı bedava keyler

Almasan da olur Microsoft senin lisansına mı kaldı. Bu arada emin olmamakla birlikte şunu yazacağım. Ben Macos'un yanına oyun oynamak için önceden aldığım lisanslı Windows 10'u kurarken aktivasyon kısmında sorun verdi, ben de aktifleştirmeden kurdum, sonra bir daha hiçbir şey sormadı aylardır sıkıntısız kullanılıyor. En kötü cracklersin gene olur. Ama işletim sistemini Microsoft'un sitesinden indir ki temiz olsun.

n11 ve hepsiburadadaki keyler sıkıntı çıkarır mı ?

ben 35 tl verdim geçtim. 40 yıllık kosancıyım arasam bulurum key, uğraşmadım. windows orjinal o0larak gördü, düzenli update yapıyor sorun yok.

Ya kardeşim indir sonra crackle ne diye para veriyorsunuz milyarderlere. Bu kadar saf olmayın.

AB ülkesine veya AB ülkesinden ise kağıt üstünde böyle bir hak mevcut da almak için çok zaman ve çaba lazım.

neye istinaden tazminat, nasıl bi kaybınız var?

@arkadaşlar sadece sordum farkındaysanız. soru sahibi arkadaş yooo bi kaybım yok da diyebilirdi. ben de bu durumda ne tazminatı lan o zaman derdim. ama değilmiş. sormadan öğrenemeyiz değil mi? hayretliksiniz...

/Elorelia
Belki vize belki otel rezervasyonu yapılmıştır, belki canı sıkılmıştır, belki vaktini boşa harcamış veya diğer firmanın kampanyalı fiyatını kaçırmıştır. Ortada sözleşme feshi varsa hukuki olarak tazminat hakkı doğar zaten. Bilet de bir iş akdidir teorik olarak.

O kadar uzun sure onceden yapilan iptallerden tazminat hakki vs dogmuyor.

@eloria, 6 ay öncesinden Atlas Jet ile bilet aldık, 2 farklı grup aynı noktada buluşup tatil yapacak.

bugün Atlas Jet uçak değişikliği bilgisi verdi. Size bilet iptali seçeneği ya da değişikliği sunuyorlar. Değişiklik bir opsiyon değil çünkü başka grup da katılacak.

Para iadesi alıyorsunuz evet, 6 ay önce 100 liraya aldığınız uçak biletini şu anda (yolculuğa 1.5 ay kala) başka bir hava yolu firmasından alırsanız, 500 liraya satıyor.

Bu durumda ben 400 lira zararda oluyorum. Ve bunun karşılığında tazminat hakediyorum.

Aynı şekilde, uçuş iptalleri hatta gecikmeleri için AB'de tazminat hakkı var ve 250 Eurodan başlıyor bu tazminatlar (bana ödendi bu ücret talebim sonrasında)

@Bonjurkes

Ucusa 2 hafta ve daha az kala yapilan iptallerde gecerli o durum.
Kendiniz okuyup bilgilenebilirsiniz ayrica, ucusunuz ab ulkesineyse EU passenger rights, tr cikisli bir yere ise SGHMnin yolcu haklari bildirgesine bakabilirsiniz.

2 hafta kala iptal olursa oluyomuş. benim mayıs ve haziran ayındaki 4 uçuşumu iptal etti atlas. yapacak bişi yok. alırken verdiğim parayı yatırcaklar bi tek. zararım ise aynı tarihlere daha pahalıya bilet almak zorunda kaldım.

bu arada benim kaydırma değil, direkt uçuş iptali. atlas batıyor heralde, bir çok noktaya uçuşlarını iptal etti.

ilki geçerli bir cümle değil. ilk cümlede fiil yok. oradaki have, present perfect tense'in şeysi. "var olmak" anlamındaki bir fiil değil.

Basit gibi görünmesine rağmen nedense tüm bildiklerimi çorba etti bu örnek belki baş ağrısından. Araya Perfect tense girince kafam karıştı sanırım

Onu sormamışsın ama şu hâliyle ikinci cümle de yanlış, determiner ve article'ı unutma, any oil ve the lamp demen gerekiyor.

We haven't any oil diyebilirsin teknik olarak ama yaygın bir kullanım değil, deme o yüzden.

Bir de ne zaman böyle tırt bir soru olsa aynı cevaptan elli tane geliyor, azıcık zor bir şey olunca kimseyi göremiyoruz.

Iki cumle de gramatik olarak dogru ve ayni anlama geliyor. Ilki British English'de yayginken ikincisi American English'de daha cok kullaniliyor. Fakat ilk cumleyi We haven't got ... seklinde yazarsaniz daha dogru olacaktir.

Edit: Article'lar var tabii ki.

bu cümleler sanki doğru değil ya

ben olsam
-we've got no oil for the lamp
-we don't have any oil for the lamp
derdim

Bunların anlamları tamamen aynı, have got informal bir kalıptır konuşurken söylenir diğeri ise daha formaldır yazarken böyle yazılır.

ikisi de dogru ve ayni anlama geliyor.
we have not got seklinde de yazabilrsin, yanlis olmaz.
akademik anlamda zaten dont have demezsin, do not have dersin.

Kafanı karıştırma.

Have sahiplik şeysinin tersi haven't değil have no veya don't have böyle bil.

I have no idea about this.
I don't have any idea about this.

Bunlar olur. Ama havent olmaz. O kadar.

cümleler doğru ancak don't have konuşmada, haven't got yazımda daha çok kullanılır. kesin belli bir ayrım yoktur. bir ingilizce öğretmeni olarak ben don't have'i öğretiyorum. sahip olmak fiilini don't ile olumsuz kılıyorum. klasik sip. present tense mantığı. don't have/ doesn't have....

Cevaplarınız için çok teşekkür ederim şimdi kafama oturdu tam olarak. ☺

Bir farki yok. Ayni anlama geliyor.
Kurs ingilizcesi ogrenirsen kafan karisir ve bir sey de ogrenmezsin. Her hangi bir native'e bu cumlelerden birini soylersen gayet de anlar ne dedigini.
Yanlis da degil, eksik diyebiliriz.

İngiliz ingilizcesi: we haven't got any oil

Amerikan ingilizcesi:we don't have any oil

b6 kasa passat.

Volvo s60 ya da v40 veya baska markadan bu segmentte bir arabaya binerim, fazlasina binmem.

1 milyon lira para değil... octavia filan kullanırdım fazla lüks kaçmazdım.

honda jazz, civic
toyota corolla
vw jetta

zaten paranin yaklasik onda biri ediyor. fazlaya kacmamak lazim.

@proletarier aller lander vereinigt euch

biraz saçma bi soru olmadı mı sence de

Volvo hocam cok net. xc90 hatta

@sifirdokuz

olmamis bence. 300binlik araba alayim desen 300bin de devlete hibe etmis oluyorsun. paranin yarisindan cogu gitmis oluyor zaten.

octavia iyidir.

Honda veya toyota, dizel veya hibrit seçerim.

eger yatirim yapacagim sey sirketlesmeyi yaninda getiriyorsa arac almazdim. leasing ile cozup vergi avantaji yakalardim..

1 milyonluk araba alabiliyorsam, land cruiser (j200 kasa) alırdım, bir dönem 98 modelini kullandım hala tadı damağımda kaldı.
yatırım + araç alınacaksa, araç miktarını oldukça düşük tutardım, en dolu paket sıfır km dizel c sınıfı bir araç alır kullanırdım. civic dizel hb olur, mazda 3 hb olur. rakamda 150 olur en fazla.

toplu tasima ile seyahat etmeye devam ederdim. 1 milyonu parcalara bolup hisse senedi alir, startuplara yatirim yapardim. araba almam.

Maserati

Arabaya para bayılmam. Hele hele sikimsonik yolları ve bokum gibi trafiği olan İstanbul'da yaşıyorsam klimalı clio'dan fazlası parayı çöpe atmakla eşdeğer.

Uzun mesafe zaten otobüs uçak, kısa mesafe de büyük araba hammalık.

Ben 1 milyona Passat üstüne çıkmam.Mercedes veya diğer markaların lüks segmentlerine ancak çok büyük şirketim ve 20-30 trilyon param olursa çıkardım.

amerikada ortalama bi hayat nasıl kurabiliriz ?

Valla hacı Amerika'da bir şey kuramazsın eğer hâli hazırda green card'ın yoksa, olsaydı çok rahat ederdin bayağı iyi para. Ha bu paranın hepsini okul ücretine gömerim dersen bir üniversiteye gidip sonra iş bulabilirsin.

Ben Tesla alırdım nihaha.

i was made for you

dün ilk defa canlı gördüm bu teslayı. hatta dün tanıştım diyebilirim çok cahilim belki ama çok tatlı bi araba. bunlar az mı yakıyo nedir tam olarak olayı?

Bunun olayı elektrikli olması. Benzin yok hybrid değil. Bir de otomatik pilotu var kendi kendine gidebiliyor. Gerçi geçen kaza yaptı hisseler çakıldı ama bir şey olmaz.

@i was made for you

hızı falan nasıl? valla türkiyede tutar bu araba tam benzin aşırı pahalı ülkeler için

Hızı iyi, hele ki kalkarken Ferrari'lere falan fark atıyor malum elektrik direkt devreye girdiği için. Bak video atayım.

youtu.be

abi ozaman fakir adam bile bu arabadan alsın. ben paso işyerinde doldururum bataryasını :D biraz pahalı ama bu muazzam bişey bu ülke için.

Hacı doğru diyorsun da fakir adam nasıl alsın bunu Amerika'da ucuz ama Türkiye'de çok pahalı.

www.sahibinden.com

Baksana şuna.

bir de hiç türk lirasıyla satan yok herkes euro. her geçen günde pahalanıyo hal böyle olunca

iç tasarım yerlerde. ekranda tabletten başka bir şey yok. bir dokunuşla demek ki tüm kontroller

corç

sende iyi para var :D yine şöyle bi 100-150 binlik bi araban olcak volvo bmw gibi

corç anlamadım. arabayı 70 bine aldın şu an değeri 7 bin mi nasıl oluyor o iş

bir de ortalama gelirleri, ayni isteki gelirleri isin icine katarsan - ki katman gerekir zaten mantiken - arada 10-20 kat fark var. yani adam 3 ay calisiyor, sen 3 yil calisiyosun ayni araba icin.

yanlış anlamadıysam bunların biri araba biri motosiklet. yoksa aynı arabanın türkiye fiyatı bunun 5 katı. evet beş katı.

www.sahibinden.com

yoksa adamların biz fakiriz diye zararına araba satacak hali yok, o tamam. ama bizimki de hayvanlık...

Hadi USA süper güç.

Buna ne demeli?
www.sozcu.com.tr

deizm = tanrı diye bir/şeyler var
agnogtizm = tanrı var mı yok mu bilmiyoruz

Agnostikler kimse bir tanrının olabileceğini bilemez, varsa da bunu biz bilmiyoruz şu an diyor.

Deistler tanrı var ama bu dinleri tanrı göndermedi diyor.

Yanılıyorsam düzeltin.

agnostizm: tanrının var olduğu bilinemez dolayısıyla tartışmak anlamsızdır.
deizm: bir yaratıcı var ama bu dinlerdeki bahsedilen tanrı değil.

Deizm: tanrı var
Agnostisizm: ne biliyon

daha once soylenmemis ama ben soyleyeyim:
deizm: tanri var din yok
agnostisizm: tanri var mi yok mu bilemeyiz

4 gb ram dusuk. sene olmus 2018, 8gb'in altina dusmemek lazim

G3 g4 sattım yüzlerce. Herkes memnun. İçi kolay açılır 840 ların ram takviyesi yapabilirsin kendin. Fiyat güzelse alınıp ilerde bir 8 ram daha düşünülebilir.
fiyat verseydin ona göre al alma derdik ama

Fiyat nedir bilmiyorum fakat Hp probook G5 430 i5 8250 256 ssd 8 gb ram 2.700 tl

@kaiserr76
Hocam fiyatı boşver ben nasıl bir cihazdır, neresi bozulur, ısınır mı vs bunları aslında daha çok merak ediyorum.

hpler biraz ısınıyor hocam ama gider
ram dusuk 6 ya da 8 yap
he 4 le de kullanırsın
ama 20 tab acık bir yandan da dizi izleyeyim vs. zorlar.
onun dısında isin hayli hayli gorulur

Calıstıgım firmaya bu cihazlardan alıyoruz. Su ana kadar 15 tane aldık. Isınma konusunda bizim de endişemiz vardı. Oncelikle Test amaçlı bir tane aldık. Herhangi bir sorun yasamadık.

Suyu soğutmamak için arada açıyorsun, gideri de suyu da.

Evet keyifli açıkçası özellikle kışın.

Ama öyle her hafta yaparsan bir olayı kalmıyor. Özlemek lazım.

Zahmeti keyfine degmiyor.

hoş kolulu materyal, köpürtücü vs. bilmem ama sıcak suyu doldurup küvette uzanmaya bayılırım.

Bu soru acı acı güldürdü beni.
Evlenmeden önce küvetimiz vardı, çok sevdiğim bir şeydir küvette keyif. Annem&babam su harcadın vs diye vırvırlanırlardı.
Evlendikten sonra ilk taşındığımız evde küvet yoktu duş vardı. Sırf o yüzden az Yalova'ya gitmedik keyif yapalım diye.
Kendi evimizi aldıktan sonra ilk yaptırdığımız şeylerden biri küvetti. Ne var di sıcak su sorun olduğu için kışın soğuk oluyordu, yazın da küvette uzun kalamıyordum afakanlar basıyordu.
Evimiz yeniden yapıldı, sıcak su artık sorunsuz var ama ev küçüldüğü için küvet koyacak yer kalmadı.
Çok mutsuzum bu konuda, Allah başka dert vermesin :)

ben ki hayatımda küvet doldurmuş adam değilim. oğlan oynasın diye bazen doldururuz gemi falan yüzdürür, coppidi cuppidi falan yapar eğlenir.

yeni taşındığımız evde jakuzi var lan jakuzi. ama banyo bildiğin apartman dairesi banyosu, jakuzinin etrafı duşakabin falan.

lan dedim yıllarca duyduk şu zıkkımı, doldur gir lan içine. doldurdum, köpük möpük koydum, yattım içine, çalıştırdım aleti de. lan iki büklüm bişey, zaten yatamıyorsun ki içine. bacakları toplayıp uzun oturma pozisyonu. öyle olunca bi tek affedersin g.tün suyun içinde, aşşaadan da su fıskırıyo g.tüne g.tüne. yatayım dedim, ayakları havaya dikmek gerekti. duşakabini kapatırsan daracık yerde tabuta girmiş gibi içim daraldı. duşakabini açıyon, suyu devirdaim ettikçe köpürüyo allah köpürüyo zaten. ağzına kadar köpürdü doldu, taşacak amk aleti.

çocuk oynasın eğlenir dedim, 6 yaşındaki bebe korktu, sevmedi.

keyif meyif almadım. hayalim de böyle köpüklü sıcak jakuziye uzanıp viski yudumlamaktı, olmadı.

Ben duş alırken küveti iki kez dolduracak su harcıyorumdur tahminen, o kadar çok su gittiğini sanmıyorum küvet doldurma işlemi için, havuz değil sonuçta.

Eski evimizde vardı küvet, galiba üç kere falan yaptım bunu. Çıktıktan sonra sıcak sudan bacaklarım çok kaşınmıştı. Bir de biraz pimpirikliyim rahat olamıyordum, ileride kendi küvetim olursa denerim tekrardan.

Çok keyifli oluyor. Küçükken arada bir yapardım küveti doldurup. Zaten su dolana kadar banyo az bir şey ısınmış oluyor ve öyle dışarıda kalan uzvun üşümesi diye bir şey olmuyor eğer ev aşırı soğuk değilse.

Jakuzide yapılınca keyfi başka oluyor ama, öyle söyleyeyim. Sığmama gibi bir dert de olmuyor onda.

Artık küvet falan yok tabii, o yüzden yüzyıllardır yapmadım, onu fark ettim şimdi.

var. böyle bir keyif yok. sırf bu yüzden termal otel gibi bir yerden devremülk aldım, gidip önce masaj yaptırıp sonra yasemin kokulu sıcak suyun içinde uyukluyorum. insan gerçekten keyif alıyor. bütün banyo buhar dolduğu için üşüme gibi bir durum olmuyor.

durduk yere hatırlatan kötü arkadaşlar olmasa daha da güzel olacak :P

Cok severim. Grip olacagimi anladigim vakit okaliptuslu-naneli bir karisim da yaparim.

Yanimda soguk mineralli su bulunduyorum, cunku 20 dakikadan daha uzun kaliyorum ve cok su kaybediyorum. Beyaz sarap, bira ya da nadir olarak kopuklu sarap da eklenir buna ozellikle haftasonuysa. Su sogusa da, buhar nedeniyle banyo bayagi sicak oluyor ve banyo giderini birkac dakika acip biraz sicak suyu son ayar yaptiginizda yetiyor. Sirf banyo keyfim icin sarap bardagi tutacagi, suya dayanikli hoparlor, dergi okumak icin aparat aldim. Küvetsiz eve karsiyim.

şahsen çok severim. büyüdüğüm evde ve daha sonra yaşadığım evlerde hiç küvet olmadı. ilk olarak bir iş seyahatinde keşfettim bu olayı, otel odasında hem küvet hem jakuzi vardı, manyak gibi bir ona bir buna girdim günlerce :) otel odası bakarken ilk kriterim artık odada küvet olması, ayrıca bazı otellerin spalarında özel odalar var bu şekilde küvetli, masaj sonrası geç küvete yat uyu keyif yap :)

ucuz etin yahnisi pek olur.

www.jacuzzi.com

Bir uzva duş başlığıyla alttan su tutmak kadar zevkli olmasa da zevkliydi. Ancak içme suyu bulamayanlar aklıma geldiği için ikisini de(artık küvetimiz de yok ya neyse) deneyememekteyim.

Başkalarının da söylediği gibi buhardan dlayı uzuv üşüme olayı yok. tek başına kitap okuyabilirsin ama o ortamda fena uyku yapıyor bende, 2.sayfaya geçemiyorum. müzik dinleyip keyif yapabilirsin; şarap, bira viski vs içebilirsin. Ha bunların yanında tek değilsen zaten canın sıkılmıyor. Biz bahçeden topladığımız çiçek yaprakları ve gratis gibi yerlerde satılan yağlardan 3-4 damla ve limon sıkıyorduk suyun içine. insanın her yeri bebek poposu gibi oluyor yemin ederim, ah eski güzel günler. :)(

Tek başına yapılmıyor. Geniş rahat ve temiz banyoda partnerle güzel şeyler oluyor. sadece sevişmekten bahsetmiyorum. suyun sıcaklığını güzel ayarlarsan, seks sonrası ıslak ve çıplak sohbet gibisi yok.

(hareketlenmeyin hemen ahlaksızlar)

Yani banyon klasik türk banyosuysa şöyle: www.projepedia.com

olmaz. 3 dakka girersin sonra tuhaf tuhaf napiyom ben amk diye dusunmeye baslarsin.

ortamin şöyle olsa ama: d.neoldu.com

yapılır.

Bayılırım. Olsa da girsek.

evrim yanılmaz.

www.youtube.com

mümkünse karşına da sevdiceğini alacaksın, bi şişe beyaz şarap.. feel like a champ.

Sahsen ben hic keyif almiyorum. Hatta rahatsiz oluyorum.

banyonun yan duvarını yıkıp kullanılmayan yatak odası ile birleştireyi düşünüyorum ben jakuzi için. masraflı iş, bakalım kısmet.

Ucuz yollu olsun, çok performans istemeyen yerlerde kullanılacak diye sandisk ssd plus'tan 2 tane almıştım 120'liklerden. Farklı makinelerde denedim, hala da kullanıyorum. Yazma hızları berbat. Keşke biraz daha para çıkıp evo 850 alsaydım diyorum şimdi. Her türlü hdd'den iyidir tabi ama madem para verip alacaksınız evo 850 alın derim.

belki kötü şanstır bilemem ama bizim şirkette 10 15 makinda ssd var bu güne kadar 2 tanesi uçtu ikiside sandisk ti. uçtu derken tamamen öldü yani.

Performans konusunda hdd'den geçen ve oyun oynamayan kişiler için en yavaş ssd bile uçak gibi gelir.

Ömür konusunda bende samsung evo da vardı Kingston v300 de vardı biri piyasanın en iyisi öbürü en kötüsü ikisi de bozulmadı yıllarca.

Şimdi yine ssd arıyorum en ucuzunu alacağım çünkü performans kaygım veya ölümcül önemde dosyalarım yok. Öyle önemli ise bilgileriniz ssd ye kaydetmeyin zaten.

makinenin yuvası m.2 tipi ise samsung evo 960 var. açık ara alanının en iyisi. normal ssd 500 - 599 MB/s arası okurken, bu heyvan 2000 MB/s + okuyor.

www.hepsiburada.com

bunun yakında yenisi gelecek. onu bekliyorum ben.

ama bu önerim sizin makine m.2 tipi değilse gereksiz.

M2lerde iki tip ssd var, sata ve nvmE. Samsung'un o 2gbps falan yzan diskleri nvme olanlar oluyor, sata disklere göre 100$ civarı daha pahalılar ama hızları da 4 katı.