notebookun üzerinde birinci ekran ikinci ekran ile ilgili bir ayar butonu vardır, muhtemelen notebookunda 2.ekranın görüntü ayarı kalmıştır

yok valla her seçeneği denedim. tek lcd, dual view, clone view. hepsinde de aynı kaldı maksimum çözünürlük. ya 2 saat önce bir şey yoktu. gözler zaten bozuk hepten kör olcaz.

Hertz değerini kontrol ettin mi?? Hertz değeri düştüğünde çözünürlükte düşebiliyor bazen..

mükemmel değil tabi ki hatalar var ama www.sinemalar.com şöyle bir dizi televizyon da dönerken bu kadar olumsuz yorumu haketmiyor bu dizi..

türk dizilerini izlemem, hatalarına birşey diyemem ama benim için dizinin konusu yukarıda yazdığımdan ibaret. Hikayesi hakkında birşey diyemeyecem.

Ama tabi ki, tv deki diğer osuruk türk dizilerinden daha kaliteli olması şiddetli muhtemel, en azından oyuncu kadrosu bilindik sanırım. O Ali miydi neydi tanıdık geldi bana

o dizi de çok güzel anlar oluyor işim yoksa izlerim şahsen öyle bir geçer zaman ki 'yi
aslında kadrosu o kadar bilindik değil bence erkan petekkaya çoktandır ortalıkda yoktu en azından osmanı kazandırdı bu ülkeye

kızla sevişmek istiyo olmayasın ??

Şimdi olay "sevişme" konusu da olabilir "kadın" konusu da olabilir. Ya kadına karşı birşeyler hissediyorsun inceden, ya da cinsel hayatın pek parlak olmadığı için karşı tarafın cinsel hayatı seni rahatsız ediyor.

İşin asıl ilginci, senin karşı tarafın seviştiğinden nasıl haberin oluyor ? Kadın sana, ooh aliyle bir seviştik bir seviştik, apartmanın temeli oynadı diye mi anlatıyor ? Yoksa sen direk, aha Ali geldi bunlar yine sevişecek diye mi düşünüyorsun?

Senin yerine koydum kendimi ve fark ettim ki, ben de senin gibi hissederdim. Sanırım bütün sorun "eski" lafında. Yani, gerçekten sevgilisi falan olsa, bence, senin için sorun olmazdı ama ne kızın, ne de adamın ilerleyebilmesi, "eski" sevgili olmalarına rağmen yakınlaşmaları seni de bir şekilde sinirlendiriyor. Belki adam, arkadaşını kullanıyor gibi de bakabilirsin ama sonuçta tek taraflı bir durum yok. Kadın da adamı kullanıyor olmuş oluyor sonuçta.

berginyonbaenre +1
daha güzel bi cevap olamazdı...

içten içe kızıyorsun ona, ''ben varken niye onla sevişme ihtiyacı duyuyor ki?'' diye.

çocukta olup sende olmayan bir şeyin varlığından haberdarsın ve buna kızıyorsun gibi geldi bana. çünkü sen kızın yanındasın, çocuk senede bir geliyor. ama onunla yatıyor kız falan.

alcapon'a katılıyorum, sen kadınla konuş, hem onun da düzenli bir cinsel hayatı olsun, öyle araya süre sokmanın anlamı yok, hem de sen mutlu ol. Hem de eski sevgili eskide kalsın

@berginyonbaenre, İstiyorum diyemem. İstemiyorum da diyemem. Net bir cevabım yok o yüzden.

@bonjurkes, Doğru, pek parlak bir cinsel hayatım yok ama sırf bu yüzden bu hislere kapıldığımı düşünmek istemiyorum. Bana pek doğru olur gibi gelmiyor çünkü. Ve evet kendi anlatıyor. Zorlama falan da yok. Dediğim gibi çok yakın arkadaşız. Birbirimize her şeyi anlatabilecek kadar yakın. İstesem regl takvimini bile çıkartırım.

regl takvimini çıkartırsın, ona güvenimiz sonsuz. O zaman dediğim gibi ya kadınla yatmak istiyorsun, ya da herhangi bir kadınla cinsel hayatın olmasını istiyorsun.

Her türlü, bu yukarıdaki iki sebepten birinden ötürü, karşındakinin, beni Ali çatır çatır sikti demesi ağırına gidiyor.

Normal yani, ya kadına açıl, ya da kendine yeni bir kadın bul

simdi söle bi gerçek var ki sana gelip eski sevgilimle şöle seviştik böle seviştik diye anlatan bi kız ne kadar yakın arkadaşında olsa sende onunla ilgili bi sevişme fikri uyandırır bu. bence şuanda "bu kız ESKİ sevgilisiyle seviştigine göre benim gibi çok yakın olduğu biriylede sevişebilir" diye düsünüyosun ki bende öle düsünürdüm yani bunun çok parlak bi sex hayatinin olmasiyla bi alakasi yok tamamen hormonsal bisi. ayrica simdi mutlaka "ne var eski sevgilisiyle arasinda bi bag vardir sevişiyodur kime ne" diyen cikacaktir tabii ki olabilir ama kızın regl tablosunu cikarabilmek genelde o kizla yatan insanlarin yapabildigi bi eylem sonuç olarak bence o kızla yatabilme ihtimalin çok yüksek

burda yazanların hepsi erkek bence. eski sevgilisi olabilir ama mesafeden dolayı ayrılmış, birbirlerine karşı hala bir şeyler hisseden, birbirlerini görünce dayanamayan insanlar olabilirler. eski sevgilisiyle sevişmesi seninle sevişeceği anlamına gelmez, bence böyle bir teklifle gidersen tokadı yersin suratına. sana açık açık yazdığını düşünmediğin sürece öyle bir şey yokmuş gibi davran.

neden anlattığını da düşünmek lazım. eski sevgilisi olduğu halde sevişiyor da olabilirler, kime ne? kime ne ise anlatılması da tuhaf. siz de bundan dolayı tuhaf hissediyor olabilirsiniz.

abi disk hareket halinde değilken bişey olmaz. daha doğrusu zarar görme olasılığı değişmez. kaldı ki fabrikada muhakkak bi kontrolden geçiyordur paketlenmeden önce. yani o diski ilk döndüren sen diilsin:/

taşınabilir disklerin içinde (solid stateler hariç) normal harddiskler vardır. Her harddiskte olduğu gibi düşme, çarpma, kafanın atlaması tarzı riskler taşınabilir disklerde de vardır.

Bu sebeple, diski bilgisayara takın takmayın, kutusunda köpüklü ya da köpüksüz olsun tüm disklere aynı özeni gösterin, hepsinin zarar görme olasılığı eşittir

öncelikle şu seksist bekaret kelimesi yerine daha uygun bir söz kullansanız?
sonra, adı üstünde onlar portable. kendi kutusuna koymanıza gerek yok. çalışır olmadığı sürece risk az. ama az demek yok demek değildir. geçen bir söz okudum. hdd ler ikiye ayrılır. bozuk olanlar, henüz bozulmamış olanlar. bugün de bozulabilir, 7 yıl sonra da... ben sırt çantamda taşıyorum. hddler backup üniteleri değildir. backup yapacaksanız ya farklı medyalar (zip, dat vs) veya online sistemlere ücret ödemelisiniz. online sistemler tr.norton.com gibi ücretlidir. bunlara değecek belgeniz varsa en iyisi odur. ben fotolar için flickr videolar için youtube kullanıyorum. bunun dışında dvdler ile de yedekliyorum. anlık yedeklemeleri de iki ayrı diske yapıyorum. anlık yedekleme dediğim mail vs gibi word excel gibi şeyler.

sormak istediğin şeyi anladım o anlamda bi fark olmaz. düşme , çarpma gibi şeyler için bozulma oranı aynıdır.

genel bilgi vereyim,

son ödeme tarihi kart borcuna faiz işlemeye başlamadan önce paranı ödemen son gün.
asgari ödeme tutarı, kart borcunun %20si, bu tutarı ödersen, kalan kredi kartı borcuna normal alışveriş faizinden (%4 müydü neydi emin değilim) daha düşük tutarda faiz işlenir. Sonuçta yine faiz ödemek zorunda kalırsın.

Özet : Bankalar müşterilere asgari borcu ödesen yeter hacı abi sen dertme gerisini diyerekten borçları katlıyor, ve öyle bir süre geliyor ki, millet kredi kartı faizini ödemekten kendi borcunu ödeyemiyor.

Eğer kartın son ödeme gününe kadar, o ay harcadığın tutarın %90 ınını kadar ödeyecek paran varsa cebinde, ne mutlu sana. 0 %10 luk kesim çok göte kaçmaz.

Ama halka uyup sen de ben asgariyi ödeyeyim gerisinin koy götüne dersen, o kart götüne kaçar. Borcunu ödemek için başka yerden borç almak zorunda kalırsın.

Kredi kartı kullanmayı bilmiyorsan, emin değilsen, banka kartı kullan, elindeki parayı yemiş olursun.

Yoksa kredi kartı almakta da, harcamakta da, limitte de sorun yok, tek telefonla 4 kat limitini arttırırlar. Harcama yapmana herkes yardımcı olur ama borcunu ödemeye geldi mi sıra kimse gözünün yaşına bakmaz

hesap kesim tarihi: kredi karti eksterinizin duzenlendigi borc icin yeni bir donemin basladigi tarihtir. ornegin hesap kesim tarihi ayin 13 u ise 13 nisan ile 13 mayis arasindaki harcamalarini 13 mayis gun bitimi ile listelenir ve toplam borc ile asgari odeme tutarlari belirlenir. genelde bunun 10 gun sonrasi da son odee tarihidir. o da yaklasik ayin 23 yapar. yani siz borcu 22 mayista odersiniz.

ekstre bir kere hesaplandiktan sonra asgari borc veya toplam tutar degismez. ama siz kredi kartiniza herhangi bir donemde para yatirdiginizda bu limitiniz acar ve harcama yapmaya devam edebilrsiniz.

eger ki asgari odeme tutarini odemis olmak ve devaminda harcama yapmak istiyorsaniz bu durumda hesap kesim tarihinden sonraki herhangi bir zaman diliminde odeme yapabilirsiniz. boylece onceki aydan devreden asgari odeme tutarinizi temizlenmis olur. buradaki odeme miktari asgariden az olmamak sarti ile istediginiz meblag olabilir.

hesap kesim tarihi tek bir gündür belli bir dönem değildir. hesap kesim tarihin 13 ise 13 ünden sonra ödersen borcu ödemiş olursun. faizler %2 civarında yani 1.000 borcun varsa 20 lira faiz ödüyorsun. kim sana 20 lira karşılığında 1000 lira verir ki bankalar ne kadar iyi değil mi?

dikkat et adamın donunu alırlar.

alınma ama bence sen kredi kartı kullanmayı bırak. nakit parayla yaşa. para taşımak zor geliyorsa da debit kartları kullan. ilerde başın büyük derde girer dizini döversin bu mantıkla gidersen. (daha doğrusu plansızlıkla diyim)

ya zaten bi kartımın limiti 750. paramın hepsini diğer kartıma yatırsam, bu kartıma 500 milyon kalıyor. bugün direk yatırayım diyorum. ama hemen hesaba işlesinler diyorum. direk limitim düzelsin, borcum 250 ye insin filan.

dediklerinizden hiç bişey anlamadım yahu, ben parayı ne zaman yatırayım şimdi. bugün mü? yoksa 23 ünden sonra mı? hangi gün yatırır yatırmaz param işleme alınır?

hafiz hesap kesim tarihinden sonra yatir.

tarihi görüş ve kültür ayrılıkları.

fakirlik ve mallık

bizim dinimizin islam dini olması ve zamanaında osmanlı gibi büyük bir güçten etkilendikleri için böyle uyguluyorlar sanki.

Onların kendi aralarında ki en büyük ortak özelliği de hristiyan olmaları.Mezhep farklılıkları illaki etkiler bu birliği ama bana öyle geliyo işte.

en temel problemlerden biri insan kaçakçılığın'da köprüyüz. adamlar bizi almayarak kaçak insan geçişine mümkün olduğunca set çekmeye çalışıyorlar. Bir Letonya'dan, Efendime söyleyeyim Bulgaristan'dan bizdeki gibi kaçak insan akışı yok.

@darknum

bulgaristan vatandaşları avrupa'ya vizesiz giderken, bulgar vizesi sahip olanlar gidemiyor. bu tür bir uygulama olsa, yalnız Türk vatandaşları gidebilse bir şey değişmez sanırım.

AB birliğine karşı olan biri olaraktan ben anlatayım sana durumu,

Tarihi görüşün, kültürün falan koy götüne, onlar eften şeyler, asıl durum şu:

Avrupada bulunan Türkiye'li insanların (etnik köken katmadım gerisini sen düşün), %90 ı yolda görsen yüzüne tükürmeyeceğin insanlar. Eğitimsiz, nasıl davranması gerektiğini bilmeyen, Türkiye'de baltaya sap olamamış insanlar.

Bu insanlar, bir şekilde avrupaya göç ediyor, yabancı hatun bulup evleniyorlar, çocuk yapıyorlar, kaçak kalıyorlar vs. Gittikleri yerde ortamın içine sıçıp, Türkiye'nin adını karalıyorlar, bizzat bunu bana yurtdışında yaşayan Türk anlattı.

Finlandiyada kaldım 1,5 sene, konyanın tamamı finlandiyada, adamlar bizim başkenti konya sanıyormuş. Ama izlenimi anlatayım sana : köpeklere, yaşlılara tecavüz edenler, paralarını çalanlar vb. hayvanlıklar yapanlar. Bunları sadece x ulusu mu yapıyor? Orasını bilemem ama türkler yaptımı göze batıyor.

Türklerin internete yayıldığı zaman, özellikle yabancı sitelerde, diğer yabancıların türklere karşı görüşü hiç de iyi değil. Din ve ırkı geçtim, bana amerikan hatun şunu anlatıyor : Türk eleman kıza, bakire olup olmadığını soruyor, kız hayır diyince, eleman sinirden kuduruyor, sonuç olarak, olsun ben seni yine de severim sen beni seversen diyor.

Bu tip kafaya sahip insanların yoğunlukta bulunduğu bir memlekette, insanları vizesiz olarak kendi ülkelerine alırsan o ülkenin anasını bellersin. Adamların zaten kendi işsizliği var, bir de yabancı geldi mi işsizlik oranı artıyor.

Şu an iş hayatına yeni başladım, imkanım olsa yurtdışına gider çalışmak isterim, legal yollardan, kebapçı dürümcü olarak değil, normal kendi mesleğimi yaparak. Ama inan bana, kendi mesleğini yapmak için avrupada iş bulmak, yabancı turistin tekiyle evlenip o ülkenin vatandaşlığını almaktan daha zor.

Vize şartlarının yetersiz olduğunu düşünüyorum, olay tabi ki paraya maddiyata bakar amma velakin, elin hayvanına açık oturum verirken bana bin ton engel çıkaracaksa o işin içine edeyim. Yok ikimizde aynı kefeye konacaksak, varsın 100 tane daha belge istesinler benden.

vize problemiyle çok uğraştırıyorlar bizi, ama düşündüğün zaman başka türlü sistemlerini ayakta tutmalarına imkan yok.

tarihten gelen korkuyla falan alakası yok, avrupaya giden türkler ve diğer müslüman milletler başlıyorlar gittikleri ülkenin insanlarını eleştirmeye, aman birbirimize tutunalım yoksa "gavur" bizi kendine benzetir, yok dinlerine özgürlük isterlermiş, okula çarşafla gidecekmişmiş. yahu sen önce maddi yardım almak için on tane çakallık düşüneceğine git bir iş bul da çalış, gittiğin ülkenin dilini kültürünü öğrenmek için biraz çabala. her türlü mesleğin okulu var, her yaştan insan okumak istiyorum dediği anda maddi destek veriliyor. yok, geliyorlar ve uyum sağlamak yerine geldikleri yeri kendilerine uydurmaya çalışıyorlar ve bunun hakları olduğunu iddia ediyorlar. git o zaman dinini de kültürünü de kendi ülkende yaşa? yoksa acaba kendi ülkenin geri kalma sebebi o boktan mantaliten olabilir mi? di mi yani.

adamlar bizi istemez tabi, benim davranışlarını görüp de vay hayvan dediğim memleketlim herifi onlar kendi ülkelerinde niye istesin?

Ana sorun tarihsel problemler eğer öyle olmasaydı türk öğrenclerini veya nitelikli işgücünü ab kapsamına alırlardı ki bu kişiler genelde ülkeye değer katıp içine sıçmayacak insanlardır. Ama ab de abd gibi hintli ve çinli öğrenci yüzdesini inanılmaz artırmaya uğraşıyor üstelik bizim kültürümüz ab ye daha yakınken.

700 yıllık osmanlıya duyulan kin ve nefret heryerde var ab de bu çok baskın cahil insanlar orayı rezil etti gibi palavralar var ama asıl gerçek turkiyeyi osmanlının devamı gördükleri için inanılmaz nefret ediyorlar. Arablar da osmanlıdan ve turkten nefret ederler tarih insanların beynine öyle yada böyle işliyor bizde ermenileri sevmeyiz mesela.

simpsons'ın 11 den fazla sezonu var diye biliyorum, her sezonda 10 bölüm var desen, 110 bölüm eder 110 * 1/2 sene = 55 sene eder.

o olay yaş

6 gün yada saat olmasın o? :)çok güncel espriler yapıyorlar. 6 konusu pek mümkün gelmedi bana.

www.imdb.com
çok garip 6-9 ay diyor yahu! :)

6 ay olur mu hiç mümkün mü ya 22 sezon, 420den fazla bölüm her biri 6 ayda hazırlansa 6 ayda bir mi çıkcak böümler mantıklı mı sizce ?

yahu adamlar bir bölümün tümü için 6 ay uğraşmıyorlar ya. ilk önce 1. bölümün senaryosunu yazarlar belli bir sürede, sonra 2. ayda 1. bölümün karakterlerini çizerken 2. bölümün senaryosuna başlarlar, 3. ayda 1. bölümün animasyonunu yapıp 2. bölümün karakterlerini belli edip 3. bölümün senaryosuna başlarlar... falan filan işte.

yani sezonun başında hadi birinci bölüme başlayalım 2. bölüme de 6 ay sonra başlarız demiyorlar.

ufukcel +1

bir bölüm değil de bir sezon daha mantıklı gibime geldi.

hala mantıksız geliyo bana, 6 aylık periyotlar halinde yapılması, yani o şekilde 1i yaparken 2yle de uğraşmak gibi bi mantık da olamaz bence zira bi animasyon filmi 1 yılda falan çekilir, kaldı ki o filmler en az 1 buçuk saat e 20 dakikalık bi diziyi de kalkıp 6 ay da yapmak çok saçma bence.

evet ben de bu kadar uzun sürdüğünü biliyorum. muhtemelen birden fazla birim aynı anda pre-production'ı biten ve seslendirilen bölümleri canlandırmaya başlıyor. simpsons'ın stüdyosu bildiğim kadarıyla güney kore'de ve bayağı çalışanı olmalı. hatta bir bölümde jet hızıyla çizerlerin isimlerini ekrandan kaydırmışlardı da, bir kaç saniye sürmüştü!

aslında canlandırma süreci ihtiyaca göre değişiyor. örn. başlangıçtan beri family guy bölümleri bir simpsons bölümünün yarısı kadar canlandırmaya sahip değil. peter'ın şu kızgın horozla dövüştüğü sahneler hariç tabii ki. simpsons'ta ise (özellikle ilk 10 sezondan bahsediyorum) farklı açılardan canlandırılmış ve iyi yönetilmiş bir çok bölüm vardı. bu açıdan fg güdük kalıyor ama daha az zaman ve çalışma gerektiriyor.

ilginç bir diğer nokta ise south park'ın ilk bölümünün kağıt maketlerden canlandırılmış olması. ancak sp studios hemen bilgisayar destekli canlandırmaya geçti ve bu sayede bir haftada bir bölüm yapabilmeyi başardılar. yaptıkları şey kağıt modelleri digitize etmek ve sahneye koyup hareket ettirmekti. ağız senkronuzasyonu dışında karakterlerin nerdeyse başka hiç hareketi olmaması bunu aşırı kolaylaştırıyordu. sp zaten en güncel animation show olarak tanınır. diğerleri ne yazık ki bazı olayları bir ya da yarım sezon sonradan takip etmek zorundalar.

simpsons'ı bilmiyorum (o benim için öldü) ama family guy'da geçen sezon 3d animation'a geçti sanırım. gerçi hala berbat bir canlandırması var ama bazı sahnelerin 3d yapıldığından eminim (özellikle şu roadhouse! araba sürme sahnesi).

senaryo aşamasından son hâlini alana kadar geçen süre de olabilir(her ne kadar "The animation process" dese de). conan o'brien bu durumdan bahsetmişti hatta. "yazarlar bir çok hikaye yazıyor ama bunların ele alınıp bölümlerde kullanılması aylar sürüyor" tarzında bir şeyler demişti(güncel mevzulardan ziyade genel hikayenin bölüme uyarlanması).

hocam uzun süre the simpsons'un yapımcılarından birinin asistanlığını yaptım. imdb linkini falan incelemedim bile, büyük ihtimalle "her bölüm 6 aylık bir çalışma ürünüdür" diyordur orada da, ya da ona benzer bir şeyler, veya direkt laf olsun torba dolsun diye sallanan bir şeylerdir.

the simpsons üst düzey prodüksiyon ekibi senede bir defa bir araya gelerek o yılın kilit bölümlerini, konuk sanatçılarını belirler. sene boyunca hangi eğilimlere yer verileceği falan kararlaştırılır. mesela güncel espriler her zaman vardır, örneğin, türkiye benzetmesiyle söyleyeyim, tiyatroda sakız çiğnediği için eleştirilip salonu terk eden "mistır pirezidıntın kızı" bir bölümde işlenir, ama bu sahneye yer verilmez. ancak bir gönderme yapılır. konuk sanatçılar için de aynısı geçerlidir. çizilmemiştir, seslendirilmemiştir, konuşturulmamıştır bu karakter ama izleyen ve gündemi takip eden herkes hangi olaydan bahsedildiğini anlar. son an eklemeleridir ve her bölümde bunlara ayrılan bir zaman dilimi vardır. ama aynı bölümde yer verilecek konular, göndermeler, ağırlığını koyacak karakterler zaten ta senelik toplantıdan bellidir ve başarılı ekip sayesinde gündemi meşgul eden bu tür olaylar da rahatlıkla senaryoya yedirilir.

her bölümün 6 aylık çalışma ürünü olduğu da bu şekilde söylenegelir. hatta hiç çekinmeden arttırıp her bölümün bir yıllık çalışma ürünü olduğunu da söyleyebilirim.

ha bir de, inanın o karakterlerin çizilip renklendirilmesi işin en kolay kısmı. dün evde uyuyan homerı alıp işyerinde uyuyan homer'a dönüştürmek 10 dakika bile sürmüyor. elinizin altında bobiler'in bütün "montecilerinin" yeteneklerinin toplamına sahip 80 kişilik bir ekip olduğunu düşünürseniz homer'a isterseniz 15 dakika içinde sultanahmet'te cuma namazı kıldırabileceğinizi kendiniz de fark edersiniz. yani animasyona harcanan zaman prodüksiyonun toplamı içinde devede kulaktır.

(bkz: pipeline) hatta www.eksisozluk.com :)

1 hafta aynadan uzak duracaksın. başka çözümü yok. kendimden biliyorum.

Kilo vermeye çabalayın bu kadar kompleksliyseniz ama hiç gereği yok bence, saçma o kadar komplekse girmeniz.

Edit: Gerçi kilo verene kadar sakal yine uzar, o yüzden saçma oldu.

eğer takım elbise giyeceksen o sakalları kesecen kaçarı yok. Ben spor takılırım diyorsan, alacaksın saç traş makinesini, keseceksin sakalları, hafif kirli sakal alacak o zaman olur.

Ama takım elbiseye kirli sakal gitmez

takımı mecburiyeten giymedim. belki olduğumdan büyük gösterir diye giydim. ama o bile fayda etmedi :)

@uyku inadım inat, bu arada kiloyla alakasını anlayamadım ben

Kilo verince yüzünün topluluğu biraz söner, yüz hatlarının keskinliği falan daha ön plana çıkar diye söyledim.

caps koysan doğru yorumlar gelebilrdi panpa.

@ykyt, caps koymasına koyarım da, hem fotoğraflarımda %100 farklı çıkıyorum, hem de internetteki bir fotoğrafımdan dolayı başıma gelmeyen kalmamıştı, prensip olarak koymuyorum caps :D ne facebookum var, ne başka bir şeyim.
ama benzeyen birinin capsini koymayı deneyeyim. hem nasıl saç tipi vs gider öğrenmiş olurum.

abi küçük göstermek iyidir, valla bak. ben de aynı durumdayım hiç dert etmiyorum. sakal kesme işini 1-2 ay süreyle yapma. haftada yada 2 haftada bir yap. o zaman alışıyorsun hakkaten.

malesef polat alemdarın şu haline baya baya benzetiliyorum: www.bloggertr.com


saçlar genelde bunun az daha yana yatmış hali ve genelde aynı uzunlukta. biraz da kirli sakal var, ama sık bir sakal değil. sık sayılır.

bu tipe nasıl saç-sakal gider ki? üç numara falan yapsam?


edit: ha bir de belki çok çok alakasız tipler olacak ama, çevremdekilerin büyük bir çoğunluğu da cansel elçine de benzetirler. www.itusozluk.com


işte birebir bunlar olmasa da bu model biriyim. yalnızca saç yapım cansel elçinle birebir aynı.

ogame hala var mı ya? vay anasını, en son 9'da bıraktım o oyunu. ne acayip. ekşi ittifağı olacagını sanmıyorum, burda pek talep yok. senelerdir ilk defa görüyorum ogame ismini buralarda.

vay anasını yaw... ogame... duygularım kabardı duyunca.. yazmadan edemedim.. ben de 11. evrendeydim.. lou ittifaki, elveda, absolute, neydi ogunler bea?
cidden hala oynayanı varmı yaaaa?

oynayan var hala demek ki :) toplamda 60 a yakın sunucu var, devam ediyor tam gaz. Ben de oynayacak düzgün oyun arıyordum, tekrar merak saldım, ama velakin bir ittifak olsa kral olur diyorum

erepublik var istersen.
sözlük grubu vede rehberleri falanda var.
www.erepublik.com

erepublik oynadım bayadır, baydı bıraktım, v1 halinden v2 ye geçişi sarmadı beni. Oyun amele işine döndü, Türklerin zaten feci kötü bir namı var oyunda

2-3 ay once biraktim:/

folder lock

ya da sag tık bitlocker ile sifrele.

Program mi bunlar?

bitlocker sadece ultimate de var galiba. ayrıca
truecrypt

eğer gizli klasörün stok şeklinde duracaksa winrarla şifrelemek bir çözüm olabilir.Şifreleyeceği dosyayı sağ tıkla, arşive ekle, gelişmiş, paralayı ayarla, (parolayı unutma!)

ulaşılamayan dosya ulaşılabilirden daha çok ilgi çeker, belki o klasör şifresiz olarak dursa kimse farketmez ama şifreli olduğu öğrenildiğinde deli ilgi çeker :)

bizde remington marka bi makine var onunla kesiyorum ben de aynı şekilde.guzel kesiyor.enseler veya herhangi başka bir yer için yardım almadan kendim duzgunce kesebiliyorum.teknnosadan 50 tl civarı bi fiyata alınmıştır.tek sorun kesme işlemine full şarjla başlaman gerekiyor yoksa yarısında bitiyor ilk kestiğimde kalmıştım oyle.bir eksi yanı da çalışırken fişe takılı olsa bile şarj etmiyor. çalışmadığında şarj etmen lazım. fulledikten sonra kesime başlaman lazım.ama dediğim gibi güzel kesiyor.tezgahta satılan dandik şeyleri pek onermem.

ben son 4 senedir bu makinalarla traş oluyorum, philips azıcık pahalı ama kalitelidir. Makina, tarak, makas şeklinde set olarak satılır bazıları. Çok artistik istemiyorum dersen, ayarla 4 numarayı kessin kim kesiyorsa, benim aile arkadaş falan herkes kesiyor saçımı, zaten hata yapılacak birşey yok numarayı sabitledikten sonra.

Ama işin önemli kısmı ince detaylarda, ense vb ince işçilikte.

Eğer dandik makina alırsan, şu tarak kısmı sabitlenmeyenlerden, muhtemelen kafan tarla gibi olur.

Hem Moser hem babyliss kullandım her ikisi de iyiydi, Moser kablolu olduğu için kullanımı biraz daha zor geldiği için şarjlı babyliss aldım. Makinanın yanında verilen taraklar önemli ayarlı olmasına veya en azından 1-6 arası tüm tarakları olursa saçı istenilen uzunlukta kesebilirsin.

2 sene moser kullanmış biri olarak , daha sonra ' wahl ' kalitesiyle tanıştım.

kesinlikle wahl diyorum... başka da bir şey demiyorum ! =)

hattrick,goalunited

goalunited?

omerta, torn city

popmundo oyna. daha önce oynadıklarından farklı bir konsept, farklı amaçlar. ilgini çekebilir.

hattrick goalunited sarmadı, popmundo da karakter öldü o da sarmadı. buzzlightyear ın dediklerine bakacam.

edit şöyle bir site buldum : www.bbsgames.net

facebook'ta assasin's creed: project legacy var

battlestar galactica online

Umuyorum hoşuna gidecek :) Sanal Çiçek Büyütme Oyunu...
www.vazgectimsenden.com

bsa nın reklam müzikleri tarzı olabilir belki? bir ara vardı o tarz tırstırma reklamları

hallowen var dedektif müziği gibi değil ama saf korku filmi müziği gibi de değil bence tam aradığın.

www.youtube.com

enstrumental daha iyi

www.youtube.com

Sherlock filminden veya dizisinden bir şeyler araklanabilir :)

Özel dedektif "Mike hammer" adlı dedektifin maceralarındaki müzik olabilir. Sekreteri çok seksi olduğu için müzik de bu tiptir.
(git: www.youtube.com

ya da "shaft" da bilinen bir müzik, aslında zenci dedektiftir kahramanı.
(git: www.youtube.com

türkiye'de bekaret algısı değiştiği zaman (yani hiç bir zaman).

kadınsınız benim gözümde. ya da dişi.zira 7 yaşındaki kız çocuğuyla 35 yaşındaki kadını kapsayan bir sözcük. female karşılığı. ama bayan/bağyan değil. hanımsa bazı durumlarda gerekli. mesela bir grup arkadaşınızı selamlarken "selam kadınlar" denilmez. "selam erkekler/adamlar" denilemediği gibi. benzeri durumlar dışında her kullanımda kadın derim.

insanlar bilinç evrimini tamamlayınca. daha çok var.

küçük şeyleri dert etmemeyi öğrendiğinizde.

derbeder58 ne demek istediğini anlamadım

mallığıma verin, kız - kadın arasındaki o limit ne zaman değişiyor ? 18 olduğu an kadın mı deniyor, ne oluyor ? Bekaret algısından dolayı kız lafı dilimizde var diye biliyorum ben de. Bu teyze ile abla arasındaki farka benziyor.

Yabancılarda bu sorun yok, olayı he she diye çok rahat çözüyoruz ama Türkçe'de bsod durumuna geçiyoruz.

Bu arada hanım bildiğim hitap şeklidir, yani : ayşe hanım denir hitap edilirken, ayşe kadın değil.

Sınırları biri söylesin biz de uyalım

nedir bu takıntı anlat bi derdini panpa.

ben sana kız demişim,kadın demişim,bayan veya hanım demişim.nedir problem ?

sonra da küfretti oluyor arkadaş!

ayrıca,divit +54351354684635431351

edit üstüne edit: kız derken bekarete atıfta bulunduğumu(zu) neye dayanarak söylüyorsun?
gereksiz takıntılar bunlar.zamanında kadın diyenlere kaba denirdi bide...

gavurlardaki girl-woman farkını gözardı etmeyelim bu arada.

"Kadınlara sözde nezaket icabı 'bayan' denmesi hem kadın cinsine hakarettir hem de Türk dili kurallarına aykırıdır. Bayan bir cinsi ifade etmez, bir hitap kelimesidir. Kadınlara bayan denmesine karşıyız, çünkü kadına bayan demek erkek egemen toplumun kadınları toplumsal statülerine, yaş ve medeni durumlarına göre kategorilere ayırarak kadın bedeni üzerinde tahakküm kurma arzusundan ileri gelir." KADER Başkanı Aydın'ın bir açıklaması bu. "Kız" diye bir kullanım olmamalı aslında, "kız çocuğu" vardır. Eğer sen 18 yaşında birine "kız" dersen bekarete atıfta bulunuyor olursun. Gerçi 35 yaşına gelmiş evlenmemiş kadınlar özellikle kendilerini tanımlarken "kız" derler bu daha dehşet bir durumdur. Hanım ise, belli çizgileri olan bir tanım bence. Yani "hanım hanımcık"tan kalma çağrışımlar var belki de. "Ya da azcık hanım ol kızım", "hanım hanım otur" bla bla. Toplumun kalıbına sığmaya zorlayan bi tanımlama. Ki "hanım" da kadın cinsini tanımlayacak bir kelime değildir. Ya kendi soruma bu kadar uzun cevap vermek doğru olur mu bilemedim. Kısa tutmak için de uğraştım. umarım yanlış anlaşılacak birşey yamadım. bitti.

insanların çüküyle değil de beyninyle düşündükleri an kurtulacağız.

----spoylır----
-bu var ya kız değilmiş
---spoyşır----


bayan kelimesi de düşünülünce aşağılayıcı, bay'dan türetilmiş olması yeterli. ve kadınlarımız kabul ediyorlar buna şaşarım..

ha aklıma gelmişken 275 kadın milletvekili diye bir şey çıkardılar, ne kadar acı değil mi?

p a t r i o t aslında soruna cevap verdiğimi sanıyordum. "kız" dişi çocuk demektir. sen 18 yaşında birine yani çocuk olmayan birine kız dersen bu bekarete atıf olur. yada kelimenin anlamını bilmiyorsundur yanlış kullanıyorsundur. Öğrenirsin, kullanmazsın.

o şekilde bakarsak batıda da bekaret algısına dayalı bu sistem var. mesela miss , mrs ayrımı veya women girl ayrımı gibi. 18 yaş sınırı gibi bi kuralda koymazlar girl demek için. kimse kimsenin bakireliğine göre kadın demiyor bu ülkede. yaşı ilerlemişse kadın deniyor gençse kız deniyor. batıdan bi farkı yok bence. bayan kelimesinden neden bu kadar rahatsız olunduğunu da tam anlayamadım. genelde minibüsçüler kullandığı için yaygınlaşmış bi sinir var sanırım.her bayan kelimesi geçtiğinde bayğan geyiği yıllardır yapılır. halbuki baylar ve bayanlar dendiğinde rahatsızlık duyulmaz. beyefendi denmesi de benim için gayet kibardır. hanımefendi de öyle. kelimelere takılmak çok doğru değil kanımca. yani tek bir ifadeyle dişi dense çok mu memnun olacaksınız. bence çok daha itici.

ekleme: "Nerede bayan nerede kadın kullanacağım kafam karıştı?" diyorsanız. Rehberiniz şu olsun:

Erkek kullandığınız yerlerde kadın, bay kullandığınız yerlerde bayan deyin.

Birine hitap edecekseniz, beyefendi, hanımefendi deyin.

Ama cinsiyetten bahsederken bayan değil, kadın demek gerekir. Gramer olarak da, etimolojik olarak da, etik olarak da, siyaseten de doğrusu budur.

@durdenist: "kimse kimsenin bakireliğine göre kadın demiyor bu ülkede. yaşı ilerlemişse kadın deniyor gençse kız deniyor. batıdan bi farkı yok bence." nerde yaşıyosunuz siz? :) gerçeklerle alakası yok bu söylediklerinizin :)

dil değişiyor. eskiden karı da mesela normal kadın anlamında sıkça kullanılan bir sözcükmüş (yanılıyor muyum?) ama şu anda argo. eskiden günlük kullanımda normal karşılanan fakat günümüzde argo sayılan bi sürü sözcük var böyle.

bayan, tdk nın ilk kurulduğu yıllarda icat edilmiş bir kelime. biraz batıya özenmeciliğin ürünü bence. o zamanlar "hanım" ve "bey" biraz alaturka kalıyordu sanırım ve alternatif olarak "bayan" ve "bay" diye iki tabir icat ettiler. "bay" da direkt "bey"den esinlenerek yaratılmış bi sözcük.

ve şu an hiç de işler durdenist in söylediği gibi değil, "kız mısın kadın mı?" gibi bi soru var bi kere, kız olmak kadın olmak gayet de cinsel ilişkiye girmiş ve girmemiş olmak gibi iki durumu ifade ediyor yerine göre.

batıdaki mrs ve miss kısaltmaları ise eğer çoook büyük yanılgılar içinde diilsem evli ve bekar olmakla alakalı, kimse evlenmemiş birine kalkıp mrs demez. o ifadeler medeni durumu anlatıyor daha çok.

benim şahsen "bayan" kelimesine sinir olmamın sebebi şu ki, kadın sözcüğüyle alıp verilemeyecek hiçbir şey yok, bakire-bakire değil ayrımı dışında. ve eğer biri "kadın" demeye çekiniyor da, bu henüz 70 sene önce icat edilmiş zorlama sözcüğe yönelip "bayan" deme gereğini duyuyorsa, o insanın "kadın-kız" ayrımındaki bekaret olgusunu tanıdığını ve onayladığını düşünüyorum. ve bu durum beni kıl ediyor.

hanım sözcüğünde bu tür bir iticilik yok kanımca, kibarca bir seslenme sözüdür. hanım, bey, beyfendi, hanfendi, bu sözcükler biraz mesafe ve saygıyo yansıtır, ki gerekli gayet de.

"ne zaman bayan olmaktan kurtulucaz?" a cevap olarak sayfalarca kitap yazılır, ama özet olarak, kadınlığımızdan utanmayı önce bi kendimiz bırakınca diyebilirim.

bayana sinir olunmasının çok temel bir sebebi var. erkek sözcüğünün kolayca kullanıldığı yerde kadın denilememesi, sanki kadın olmak, kadın demek ayıpmış gibi davranılması. yoksa "hanımlar, beyler şimdi karışınızda..." , "selam hanımlar nasılsınız" "bayan brown bugün işe gelmemiş" türünden kullanımlara bir denilen yok. ama gayet de hanzoca bir biçimde "erkek olsun bayan olsun farketmez" "erkekler de bayanlar da bu hatayı yapıyor" türünden kullanımlar insanı çileden çıkarıyor. ulan kadın demenin nesi ayıp? nedir bu hanzoluk? erkek denilen yerde rahatça kadın sözcüğünü kullanmıyorsan hata sendedir, sinir olanda değil. bunu anlamak zor olmasa gerek sanırım.

sikayetci oldugunuz seyleri yapanlarla birlikte olmadıgınız/yapmayacak cocuklar yetistirdiginiz zaman,

vallahi şimdiye kadar gördüğüm en saçma feminist söylemi olabilir bu bayan-kadın muhabbeti. kadın erkek eşitsizliği üzerine yüz binlerce büyük sorun varken, bir sürü yanlış anlama varken bu ülkede, gidip sana kibarlık olsun diye bayan diyen birini "aa kadın diyeceksin, bayan olmaaz''2" modunda terslemek hangi zihniyetin ürünü çok merak ediyorum.

bayan-kadın arasındaki farkı da anlayamıyorum açıkçası, ne farkı var abi? kadın daha kaba bence. "KADIN" demek var "BAYAN" demek var.

"beyefendi otobüste "kadın yanı"na denk gelmişsiniz"
"hemen bu dosyaları o kadına iletelim (o bayana iletelim"

en basitinden iki cümle, hangisi daha kaba, hangisiyle hitap edilsin istersiniz bilmiyorum ama ben "kadın" kelimesini kaba buluyorum.

bütün cevapları okumadım ama:

türkiye'de "kadın" dediğim anda sanki küfretmişim gibi "ay terbiyesiz, ne kadını" diyen bir tane bile kadın kalmayana kadar bayan veya hanım demeye devam edeceğim. siz farkında değilsiniz belki ama sokakta yürüyen kadınların en az %95'i (bakın en az diyorum), "kadın" dediğiniz anda cırlar. siz %5'lik dilimde olabilirsiniz. çevreniz de bu şekilde düşünenlerden oluşuyor olabilir. ben erkek olarak laf yemeye, sarkıntılık etmişim gibi herkes içinde küçük düşürülmeye niyetli değilim. lütfen gidip vergi dairesinde şefe mesela memuru göstererek, o kadının da duyabileceği şekilde "şu kadın size gönderdi, imzalayacakmışsınız" diyin. bir deneyin. olay çıkmıyorsa gelin suratıma tükürün.

oğlan / erkek / adam ... sadece kadına yönelik değil bu.sinekten yağ çıkarmaya çalışma

@roket adam: kullandığınız sözcükler düşünce biçminizi, dolayısıyla yaşayışınızı, karakterinizi, hayatınızı direkt olarak etkiler, çünkü konuşarak düşünürsünüz. kullandığınız dil bu yüzden çok önemlidir ve bu yüzden böyle bi olayda "kelimelere takılmak çok saçma" yaklaşımı bilinç eksikliğine işaret ediyor. (www.eksisozluk.com

insanların "kadın" sözcüğünü kaba bulduklarından "bayan" demeye gayret ettiklerinin hepimiz farkındayız zaten, sorguladığımız şey bunun sebebi.
şu anda kulağınızı tırmalıyor, kabul. ama neden? biraz düşünüp de bunun arkasında, şu an belki etkisinin çok da bilincinde olmadığınız bakire ve bakire olmayanı işaret eden "kız-kadın" ayrımının olmadığını söyleyebilir misiniz?

kibritsuyu +50150451

ayrıca mori de doğru söylemiş. aynı şey erkekler için de geçerli. kadın kelimesindeki kadar sert olmasa da vergi daireisinde "şu adam size gönderdi" dersek olay çıkmıyorsa da "o adam" bozulur.

herif - karı (kaba)
adam - kadın (kaba değil ama kaba zannedilen)
bay/bey) - bayan/hanım (kibarca, suya sabuna dokunmadan)

"şu bey gönderdi, şu bayan/hanım gönderdi" derseniz başınız derde girmez.

gavurcada da aynıdır durum. sorry mister, sorry ma'am denir mesela. kibar olacaksanız man woman falan denmez. sadece bize özgü değil yani.

@kibritsuyu şu adam sizi gönderdi dediğinizde de söz konusu kişi sizin bu söyleyişinizden rahatsız olur. bu durumda hanım/bey dersiniz. veya birisine hitap ederken "heey, kadın baksana" demezsiniz. ama "erkeklerin aksine bayanların şöyle şöyle huyları var" dediğiniz anda hanzolaşıyorsunuz. kadını kullanmak sanki ayıpmış gibi. yoksa insanlara hitapta bey/hanım kullanılmasını kimse yadırgamıyor ve söz konusu etmiyor. mesele bay denilmeyen yerde bayan denilmesi. "bayanların bu konudaki bakış açısı farklı" diyenleri gördüm ama "bayların bu konudaki düşünüşü daha farklı" diyen birisini görmedim. bu kadın demekten utanmaktan kaynaklanıyor ve bir görgü eksikliği, pek çok durumda da hanzoluk göstergesi.

rahatsız olduğumuz, cinsiyetin kastedildiği durumlarda "erkek" rahatça kullanılırken "kadın" yerine alternatif üretilmesi. seslenme veya belli bir kişiden bahsetme esnasında "kadın" deyin demiyor kimse size.

yaa ne kadar güzel ne kadar şeker şeyler söylüyosunuz, erkeklerin bu tarafını çok seviyorum, o kadar yalın bakıyosunuz ki insan paranoyak hissediyor ahhahah
kadın kelimesi kimselerce hiiç öyle sapıkça bi anlamla kullanılmıyor da ben kendi kendime manyak manyak bok atıyorum diye düşünmeye başlamak üzereyim, ha ikna oldum ha olacam yani :)
hem size de adam demiyolar di mi ayıp olur diye. "adam olmak" diye böyle yüce bir deyim falan da yok mesela o da ayıp.

dünyalar toz pembeeee kafalar rahaaaaatt oooohh her şey tıkırında
biraz bize de verin :)

"kadınlarımız" aynı kafada gitmeye devam ederse hiçbir zaman. sorunu sadece toplumda ya da erkeklerde aramamak gerekiyor. bunu değiştirmek kadınların elinde, erkeklerin değil. topluma bok atmak çok kolay bir şey. topluma herkes bok atıyor zaten, toplumu bozan da topluma bok atıyor.

soruna cevap değil ama çok merak ettim, kadınlara yönelik onca şey varken sen bu iki kelimeye mi takıldın ?

ben ikna olamadım açıkçası, bence gereksiz kuruntu bu. şimdiye kadar

bakire=kız
bakire değil=kadın

anlamlarında ennn fazla bi sefer kullanmışımdır yani o da bilinçsiz.

bilmiyorum belki sosyal çevreyle de alakalı, belki bu arkadaşların çevresindeki erkekler kız-kadın ayrımı yapıyolardır bekaret üzerinden, bilemiyorum.

(bkz: ören bayan)

antihero iyi ki diğer takıldığım noktaları söylememişim. buna aldığım cevaplar tatmin etti beni. algıyı değiştirmeden hiç bişeyi değiştiremeyeceğimiz, yapılan herşeyin boşa gideceği ortada. birçokları halen bu kadar küçük birşeyi bile "sorun" olarak görmezken, kadınları aşağılamak için kullanılan bu kelimeye hala bu kadar sahip çıkarken diğer sorunları söylemenin ne anlamı var ki?

28 yaşındayım hep kırmızıydı. bu arada ne güzel bu site dimi. otu püsürüğü sorup öğreniyoz ufkumuz açılıyoo. çok eğlenceli.p

38 yaşındayım hep kırmızıydı

dedem 70 yaşında,hep kırmızıydı

ülker haylayf la karıştırıyor olmayasın eti fingeri?

cevaplar süper. çok güldüm (:

32 yaşındayım ben de mavi hatırlıyorum. (son derece ciddi cevaptır)

şöyle bi on sene öncesinde falan dediğim sanırım. petibör kırmızıydı hatta finger maviydi gibime geliyor ama internette hiç kanıt yok.

herhangi bir hukuki durumda sorumlu olmamak için.

tırto forumların scriptinde ki bu genelde vbulletındır, öyle bir özellik gelir. Yabancılarda bu olaya dikkat ediliyor, ama bizlerde, son zamanlarda göte girebilir sebebiyle, ekşideki gibi herkes kendi kafasından uydurur bize ne tarzı şeyler yazarlar.

Hele büyük bir çoğunluğu türkçe dil dosyasında default geleni kullanır.

Kısaca hiçbir boka yaramaz

1-götüne kazıkla girer

2-uğraşmazlar uyarıyla banlar domaini

3- anonim yaparsan siten banlanır, eğer türkiyede host ediliyorsa siten, mahkeme emri, emniyetten yazı vs gelebilir. Illegal bir site icin gelmisti benim sunucuma oradan biliyorum

1- Evet
2- Her ikiside
3- Bazı ülkelerde kanunlar buna uygun o tür ülkelerden domain ve hosting alıyorlar....

üniversitenin bilgi işlemine sormayı denedin mi?

evt ama onlarda halledemedi.En son olmadı format atın felan dediler ama format atılmadan çözülebilecek bişey olduğunu düşünüyorum

hepsi aynı bokun laciverti. öğrenci belgenle başvurursan o ücreti almazlar.

rengini beğendiğini al.

bankaların web sitelerine girerek , kampanya olan bi kart da bulabilirsin.

garantiden uzak dur, başka birşey söylemem :)

devlet bankaları yine biraz daha insaflı. vakıfbank'ın world card'ı var. her yerde taksit bonus avantajı falan da var.

iş bankası maximum'u tek geçerim.

bank asya, hem yeşil hem cevre dostu hem de kart ücreti falan yok, züper. nakitte çekilemiyor, o da iyi bir şey aslında. faiz haram ya ondan dolayı çekilmiyor.

Normalde hangi bankada hesabınız varsa onun kartını alın. Borcunuzu öderken uğraşmazsınız (daha fazla seçeneğiniz olur), ATM kartı yerine kullanırsınız, kredi kartını aldığınız bankadan da ekstra hesap açtırmanız için kafanızı ütülemezler. Birden fazla hesap ve kartla uğraşmak ekstradan yük getirir, oradan oraya aktar, bilmemne ücreti kesilmesin diye 40 takla at falan gibi.

şimdi, aldın diyelim kartı. bunun bi de ödemesi var. mesela hesap acmak istioy musun bankada, ordan mı cekmek istiyosun yoksa ay ay atm ye gidip oradan eldne mi yatirmak istiyosun?

bunlar hep onemli. taksit secenekleri benim icin cok onemli diyo musun? o onemli. hsbc advantage derim o zaman. akbank axess te iyidir mesela.

bu sorunun aynısını iki-üç gün önce sormuşlardı. aramaya inan bence.

ben bu sene basladim odemeye. Taksitle odemeye 2 sene onceden baslarsan 300, 1 sene onceden baslarsan 200 TL civarı indirim oluyodu. ben de gerek yok diyip zamana yaydım kaldı 1.5 senem :( toplu odemede bir indirim var mı hatırlamıyorum olsaydı sansımı denerdim diye dusunuyorum ama ?

aramaya inandım bir sorunun cevabını buldum

bi problem vardır. en ufak bluetooth ile bağlantı kuruyorsa bile
kafadan bi 7-8 metre çeker. çekmesi lazım.

bir problem yok, logitech alıcı konusunda çok dandik. Alıcının farenin altında bulunması lazım vs. vs deneyerek bulman lazım. Benim yatakla bilgisayar arası 1,5 metre yok, ama yatagin ustunde fare ve klavye cok zor calisiyor.

mx3200 kullaniyorum, ve cok da memnun değilim

www.5nnnnn1k.com linkide bu.
arada mesafe olarak en fazla 1,yükseklik olarak 1 metre var ve mouse resmen tutuluyor bazende hiç çalışmıyor
edit:tavsiye varsa onunla değiştiriyim teknosada 20-29lira arası?

şimdi logitech m305 kablosuz mouse'umla denedim, oku entry'nin sağ altındaki i harfine getirdim, havaya kaldırıp odadan çıktım, yaklaşık 15 metre uzaktaki mutfağın en dip köşesinde masaya koyup oynattım, yine havaya kaldırıp geldim, hakikaten algılamış, epey de uzağa gitmiş.

demem odur ki alıcısı çok da sağlam çekiyor. sizin cihaz problemli olabilir. pili falan bitik olabilir.

bende m205 var gayet sorunsuz çekimi. ama şöyle bişi olmuştu, bu aleti bikaç ay kullandıktan sonra ben, scroll click yapamaz hale geldim. -ben de teknosadan almıştım- götürdüm, aa faturanızda bilmemne şeysi var dediler -sanırım bu logitech in işareti falandı-, direkt değiştiler. fazladan iki pilim oldu.
sonuç olarak binde bir hata çıkabilir, çıkarsa da değişim sorunsuz oluyor.

ayrıca, bu eski olanı telefon çaldığında etkilenip duruyordu. şimdiki ise bluetooth la garipleşiyor. evet.

son zamanlarda üretilen bütün ip protokolüne sahip cihazlar ipv6 destekliyor bunun yanı sıra windows, linux, cep telefonları, godaddy deki satılan domainler vs. herşey v6 destekliyor.

Eğer kullandığınız sistem v6 desteklemiyorsa muhtemelen erişimde sorun yaşarsınız. Ama elinizde ne var ki desteklemeyecek? Modemler filan da v6 destekliyor artik

O degil de v4 teki ipleri ezberlemek zordu v6 olunca ölecez heralde

isp'ler halledecek onu. erişimde problem yaşamayacaksınız.

başka bir tarayıcıyla deneyin bir de. Belki kullandığınız tarayıcı ile oynanmıştır.
proxy kullanıyor musunuz onu kontrol edin. Bir virüs öyle bir şey ayarlamış olabilir.

proxy kullanmıyorum. farklı tarayıcıda da aynı hatayı veriyor. virüs taramasında %5te ve 58 virüslü dosya buldu. ama birden bire yahu nasıl oldu :S

al yedekleri bas formatı uğraşma

kablo tvden başka bişey kullanmayan biri için seg 82 ekran bile olur. lcdlerin arasında uçurum gibi fark yok. eğer ben hdmi kablomla belgesel izlemeye bişey arıyorum diyosan

www.istanbulbilisim.com.tr

böyle bişey al. bunun üstü israf olur çünkü

kablo tv var ama hd top box alıcaz olmadı, bir de hd destekli dvd player taktık mı güzel olur diyoruz.

philips dendi, kafamda samsung var, onun dışında model bilen eden ?

samsung için dolanan rivayet, lcd panellerini sony'nin aldığı üreticiden alıyor olmaları. bilmiyorum ne kadar doğru.. teknolojinin sınırlarından dolayı lcd ile elde edilebilecek görüntünün x ve y modellerinde farklı görünmesinin olayı yazılım. bütün bunlara rağmen 2 tv arasında fark yaratabilen tek marka ise sony. yani bilmem kaç milyon (dinamik) kontrast, bilmem kaç nanosaniye tepki süresi gibi vaatlere aldırmayın. bunun yerine kampanya kollayıp full hd olması şartıyla marka farketmeden alın gitsin.

Kesinlikle otorite değilim ama lcd tv'ler için 'LG'nin yanında Samsung da neymiş' diyebilirim. Samsung'un sadece ücret yönünden iyi olduğunu sanıyordum ben.
1,5 sene önce araştırıp aldık 106 ekran (42inç) LCD. Markası LG ve son derece memnunuz kendisinden. Tavsiye ederim.

panasonıc diyorum ben.

şuraya yazmadan önce google'da arasanız, en azından bizleri aramaktan kurtarırsınız. Neyse :

www.tech-recipes.com

antivirus'un firewall u varsa o sebep olabilir, aşağıda yeşil tik var mı ?

abin seni kandırıyor kendi bilgisayarına öncelik tanımış.

-bir dost

Tik var.

O anlamaz o işlerden. Bizzat ben kurup, denedim. :)

Yahu ikimiz de aynı modeme kablosuz bağlanıyoruz.

Aynı torrent. :/

aynı torrent'i mi indiriyorsunuz?

Aynı anda indirmiyoruz tabii ki. Ne çok akıllı var bu akşam burada ya. :)

-Acayip kirlendi yahu. Bilmiyorsanız yazmak zorunda değilsiniz. Evet 5 farklı torrentte 5 dakika arayla s,l,r dengesinin bu kadar değişmeyeceğini biliyorum.

abicim aynı anda olsun olmasın fark etmez, 5 dakika arayla açıp açmamanız da fark etmez. bi kere aynı anda aynı torrent işi, hatta aynı anda 2 tane torrent clientinin farklı bilgisayarlardan açık olması bile demek o işin yaş olduğunu gösterir download yapmasalar bile.

5 farklı torrentte 500 er den seed olsa bile sizin buna teknik olarak bağlanabilmeniz mümkün olsa bile iş öyle işlemiyor.



Abinin bilgisayarını kapat deneme yapmak istiyorsan, modemine bi kere kapa aç, düzgün bi torrent bul, mesela big bang theory bugün yayınlandı sayılır onu ekle ve 5 dakika sabret hızını bulması için. extra ayarlara girmiyorum nşa hızını bulacaktır.

ayrıca bilmeyen derken muhattap aldığın kişilere dikkat et.

(port ayarlarının düzgün yapıldığını varsayarak yazdım bunları)

Yardıma ilginize teşekkür ediyorum ancak torrent 101 kısmını geçip çözüme gelebilsek? Port ayarları bilgisayardan bilgisayara fark ediyor mu? Ben modeme açılan portu biliyordum sadece. Bununla beraber ekstra ayarlardan bahsedebilirseniz sevinirim.

şimdik şöyle ki, her bilgisayara ayrı port atayabilirsin, ayrıca bilgisayarların ağdaki iplerini de sabitlemen gerek, port olayı böyle bişey

modeme açılan port derken ? 192.168.x.x den bahsetmiyorsun di mi ?

Portlarda bir sorun yok sanırım ya. Programda öyle söylüyor zaten. Son şans bilgisayarı geri yüklicem sorunsuz bir zamana.

programın söylediğine aldanmamak lazım

Türkiye'deki bölümünüzün Erasmus koordinatörüne bir mesaj atın, sonra asıl bölümdeki öğrenciliğiniz yanmasın. Ben olsam yüksek lisans için orada çevre edinir, buraya döner, bir yıl sonra tekrar giderdim.

ben yardımcı olayım asistanından, öyle birşey yapma şansın yok. O okula erasmus programi ile gitmiş durumdasın, yani okuluna yurtdışında devam ediyorsun, okuluna dönüp transkriptini verip derslerini saydırman lazım. Ondan sonra iki okul konuşup özel anlaşma yapıp orada eğitim almaya devam edebilirsin ki onun ihtimali %1 falandır.

1 sene güzel bir süre, her öğrenci 1 sene gidemez, ben de 1 sene gitmiştim. Boynunu bük, son güne kadar orada kal, oraylabir bağ oluştur, eğer oradaki bir firmayla anlaşrsan, erasmus staj programı ile staja gidebilirsin tekrardan, ya da yüksek için oraya gidebilirsin

ben de aynı durumdayım. iş dışındaki işlere yoğunlaşamıyorum, yapasım gelmiyor. dizi izle bence :)

dizi manyağı bir insanımdır, dizi izlemiyim vaktim çar çur olur diyorum, onun yerine vaktimi daha boktan şeylerle çarçur ediyorum

çar çur ne demekse

motivasyon kitaplarını boşver çoğu alanında uzman olmayan kişiler tarafından yazılıyor.

sana tavsiyem hayatını düzenleyebileceğin ve deşarj olabileceğin bir aktivite bulman.

mesela bir hobi edinebilirsin yada bir kursa yazılabilirsin.
mesela bir kickbox yada fitness hem deşarj olmanı sağlar hem de kafanı toparlarsın.

veya bir manita bul emin ol ondan kalan vakitte böyle şeylerle uğraşamazsın.

O kitaplar sizi aydınlatmaz, hepsi safsata, laf kalabalığı. Çevremde bunlardan okuyan bir sürü başarısız insan var, yıllardır değişen bir şey yok.

işin içine manita girerse işe vakit kalmaz ama ?

en azından boş boş oturmaz,yeni bir şeyler öğrenir.

İnsan inanmadığı işe bir türlü vakit ayıramaz, erteler. Bence siz aklınızdaki işlerin işe yarar işler olduklarına inanmıyorsunuz. Belki o işleri daha detaylı düşünüp kafanızda çözerseniz masanın başına oturmanız kolaylaşır.

o olayı ben de duydum, sanirim saticilar icin gecerli bu. Toplu satış yapanlar, kendi ürettiklerini satanlar vb. icin diye biliyorum. yamuluyor olabilirim de, sanmiyorum ki, ekran kartinizi sattiniz ya da aldiniz diye size ceza kesilsin.

32 işlemim var, ürün aldım ve sattım, şimdiye kadar bir sorun olmadi

örnek için teşekkürler ama şöyle bir durum var o ayrıma nasıl gircekler anlamadım..nasıl anlaşılabilirki ürün kişinin kendi üretimimi yada değil..toplu satımlar içinse evet katılıyorum orda iş biraz artık ticaret oluyor..

örnekler bekliyoruz...

google da gittigidiyor maliye diye aradim çıkan ilk sonuç şu : forum.shiftdelete.net

gelir elde etmeye yönelik toplu satışlar sorun çıkartıyor, sorun satıcılar için mevcut.

adamlar ebaydaki ilana dayanıp oraya ilan açıyorlar ellerinde ürün olmadan, ve gümrükten bi şekilde sokup satıyorlar, dahası bu işi bildiğin dükkan işine döken var bu adamlara niye ceza gelmesin ?

bir iki 3-5 10-15 satıştan bişey çıkmaz sonuçta ticaret amacıyla para kazanmak amacıyla yapmıyorsunuz bunu, elinizdeki ürünü de bi şekilde elinizden çıkarmanız lazım

ha alım için soruyorsanız zaten gg den bişey almam gider inventustan alırım

bir kere sorun sadece satıcılar için. alıcıları bağlayan bir şey yok. alıcı iseniz rahat olun.

ortalama zekaya sahip ortalama bir internet kullanıcısı yapılan işlemin ticari amaçlı mı, yoksa münferit mi olduğunu çok rahat anlayabilir.

yani ben gidiyorum bir sefer anakart satıyorum, iki gün sonra ram satıyorum, bir hafta sonra battaniye satıyorum, bir ay sonra makyaj malzemesi satıyorum. ha belli ki elimdeki fazlalıkları satıyorum. ticaret değil benim amacım.

öteki ne yapmış? aynı kulaklıktan yedi tane listelemiş, sıfır diyor. satın alıyorsunuz tekrar listeliyor. sırf kulaklık da değil. aynı adamın satışta laser pointer, ne bileyim flashdisk bir sürü ürünü yetmiş kere listelenmiş sıfır olarak satılıyor. hah bu adam işte bir yerden toplu almış ticaret yapıyor. fatura falan da kesmiyor. maliye de bunların peşine düşüyor.

en önemli şey silikon tabanlıktır. öle deri keçe falan değil, güzelinden bi tabanlık. gerisini zaten otomatik götürülecek şeyler.

www.eksisozluk.com

mutlaka çorap al, siyah kalın uzun olsun, tabanlık al, aklında bulunsun, orada bot isterken, 2 numara büyük iste tabanlik kullanacaksan, bir numara klasik kural, öbür numara da tabanlık için. Yanına don atlet al, 2 şer tane verirler sadece. Traş bıçağı al, bir de kopuk al yeter.

Gerisini oradan alirsin :)

edit : o hayvansı listelere aldanma, 300 liralık alışveriş yaptım ben, işe yaradı orası ayrı ama gerek de yokmuş. Çok malzeme götürürsen çalınma ihtimali artar. Askerde çalınma da var, yer değiştirme de

335 kd dede

Gittigin yere gore degisir aslinda. Muhtemelen askeri kantinde sana ihtiyacin olacagin her seyi bulabilirsin. Ancak baslangicta 1 hafta yetecek kadar ic camasiri, dis fircasi-macunu, tras kopugu - bicagin mac3 baya gidiyor aramazsin oralarda, pijama,havlu, botlarin icin kucuk kilitlerden al yeni botlarinda milletin gozu olur kilitlersin iplik deliklerinden ;). botlarin arkasina topugun kismina koymak icin omuz vatkasi al cok serttir botlar ayaklarin ziyan olmasin alisana kadar ;), bir de gidecegin yer belli ise ona gore git askeri malzeme satan bi yere onlar genel ihtiyaclarini verirler. Her seye de atlama ayna mayna parani harcama.

orada pek çok şeyi zaten veriyorlar. bence en önemlisi pudra. yanında pudra götür ve hayatın güzelleşsin. bir de olursa ıslak mendil de al. birliğinin yakınlarından tarak macun falan alma. çok pahalı geçiyorlar. ha bir de şu siyah plastik standart casio saatlerden al.

haki don fanila

Askerlik hakkında yazarken söylenmesi gereken ilk şeyle başlayayım: Her şey gidilen yere göre değişir.

1. Götüreceğiniz her şey "yer değiştirirse" içinizin yanmayacağı şeyler olsun. Mesela spor ayakkabı götürüyorsanız eskilerden, gözden çıkardıklarınızdan birini götürün. Traş bıçağı olarak pahalı olmayan bir şey götürün.
2. Havalar henüz tam ısınmadı. Gece eğitimleri, nöbetler filan derken buz kesebilirsiniz. Termal içlik can kurtarıcıdır.
3. Yıkama ve kantin durumları belli olmadığı için götürebildiğiniz kadar çok iç çamaşırı ve çorap götürün. Ayak bakımını ihmal etmeyin.
4. Cep telefonu, mp3 çalar, radyo gibi şeyleri sakın götürmeyin. Hele acemilikte sakın sakın götürmeyin :)
5. Botu iki numara büyük alın. Baktınız çok büyük geldi, tabanlıkla da düzelmiyor, bir arkadaşınızla değiştirirsiniz veya bölük astsubayınıza botu alıp hemen denedikten sonra söylersiniz, elinde varsa değiştirir.
6. Telefon kartı götürün ama telefonda çok uzun konuşmayın. Her haltı anlatan aile, kız arkadaş varsa söylenenler bir kulağınızdan girsin, öbüründen çıksın. Onlar sivil hayatta bir şekilde her sorunu aşarlar, sizin orada eliniz kolunuz bağlı. Kafanıza bir şey takmamaya çalışın.
7. Siyah ve yeşil dikiş ipliği, dikiş iğnesi ve çengelli iğne götürün.
8. Kantinlerde her şey satılıyor, almayın diyenleri boşverin. Herkes kantine yığıldığında her şey bitebilir ve gelmesi bazen bir ay filan sürebilir. Sonra zorluk çekersiniz. Ayrıca her yerin kantininde her şey satılmaz.
9. İnternette yazılanları okuyun, ortalamasını alıp uygulayın.
10. Askerlik yapacağınız yerde yakın zamanda askerlik yapmış olanlarla konuşun, neyle karşılaşacağınızı öğrenin.

mak3
2 günde bir iç çamaşırı
günde 1 çorap ( siyah ) değiştireceğini gözönüne alarak bir sürü don atlet ( elde yıkamak istemiyorsan tabi ).
diğer alınacak olanları zaten biliyorsun tek tek yazmaya gerek yok sadece ilk 3 satır tavsiyedir.

321 fosil

not: askerde kimseyi arama eve de haftada bir telefon aç "naber" de uzatma

bi' kişi de sevgilinin kalbi,kokusu, gözleri falan gibi romantik bi' şey yazmamış.

Bozuk para götür bol bol. zira acemi birliklerinde onca dakika sıra bekleyip paranı bozmadıkları için su alamamak seni bir hayli sinirlendirebilir.

Ufak bir fener de al yanına şöyle cep fenerlerinden. Oldukça işe yarayabiliyor.

kız, çizmeli kızı kıskanıyor.

vallahi ben burdan gıcık oldum kıza. haklısın sonuna kadar. güzel demişsin ne var bunda. belki kızı kıskanmıştır o yüzden böyle bi tepki vermiştir.

kız ağır liseli. yaşı ne olursa olsun. sen haklısın bence panpa.

kız muhtemelen bolulu arabesk rapçi miss tikky, öyle bir hava sezdim, arkana bile bakmadın vınlamalı.

fazla örseleme, kıskançlığı geçsin konuşursunuz tekrar.

ayrıca keşke önce ona iltifat edip, sonra çizmeliye güzel deseymişsin.

yok müdürler yani ikili ilişki olarak düşünmeyin. muhabbetleri uzun zamandır "naber hava nasıl" olan iki insanın konuşması sadece.

kız çizmeli kedi canını senin... kız senden hoşlanıyo bence.. saç rengi falan bi de kıskanmalar...

ben kadına biraz hak veriyorum ya. ama açıklayamıyorum, birazdan bir daha denerim...... deniyorum:)

ya şimdi, "çizmeli güzelmiş" ile başlayan bir muhabbetin varacağı noktayı (sizin öyle bir niyetiniz olmayabilir) tahmin edip hemen konuyu kapatma çabası içinde olabilir. arkadaşı evli falanmış ya bi de.

ayrıca bir kadına gidip arkadaşın güzelmiş demek ona dokunabilir pekala. (kadın bu :P)

veya erkeklerin kendi aralarında yaptığı "şu kız çok güzel hacı" benzeri bir konuşmanın muhattabı olmak istememiştir belki.

pek muhabbetiniz de yokmuş, ne bilsin kadın, "tanıştır, ayarla" demiyeceğinizi? haksızsınız, yanlış yapmışsınız demiyorum, karşı tarafın böyle algılaması o kadar anormal değil demeye çalışıyorum.

kıskançlık konusunda dikkat etmen lazim, ben zamanında ağır sıçmıştım, neyse :) bağyan klasik kıskanç, ya çenene sahip çıkacaksın, ya da kavga edeceksiniz paso. Kıskançlığın 2 sebebi olabilir, karşı tarafın niyeti vardır, sen başka hatunlara bakıyorsun diye kıskanıyordur, ya da klasik ota boka kıskançlıktır.

Eğer hacı ben bu işin altından kalkarım dersen devam et, ama fazla kıskançlık can sıkar, ilerde bir gün kız arkadaşınla giderken, "ya şu kızın da saçları ne güzel" dediğin zaman ayrılık eşiğine bile gelirsiniz

kız bir şeyler ima etmek için trip yapacak ortam aramış, bulamamış, o yüzden "olmadık yerde arıza çıkaran kadın" olmuş, ağır liseli teşhisine katılıyorum.

kıskanmış +1

ööğ kız ergen beyinli.
samimi olmadığını söyleyen insan, kendisinden başka kızların da bulunduğu fotoğrafı, üstelik kendi saç rengini göstermek/yorum yaptırmak vs amacıyla göndermez.
kızın kıskanç olduğu bariz de kimi kıskandığı muallak.
seni kızdan kıskanmış olabilir. ya da normalde o kızı kıskanıyor olabilir. bence seni kıskanma ihtimali daha çok.

kıskanmış, çatlamış, sana kıl olmuş hacı.
sevgilin değilse eğer bu kızda arıza olduğu kesin.
not:bence manisalı bu kız ama her yerde izmirliyim diyordur.
bu arada hacı harbi çizmeli çok fettan la

samimi olmamanızdan dolayı "şu kız süper güzel harika" gibi bir konuşmanın tarafı olmak istememiş. bir kere başıma geldi uzaktan tanıdığım biri "kızlar var ya süperler hıms" demeye başladı ve çok itici geldi, zannedersem o kişi o muhabbete katılıp onlarla birlikte deli yorum yapmamı bekliyordu. bir de tersinden düşünün çok samimi olmadığınız bir kız gelip "vay senin yanında gezen arkadaşın çok yakışıklı, kaslı hem de." filan dese. ama kendi saç rengini göstereceği resimde ilginin çizmeliye kaymış olması da kıskanmasına neden olmuş olabilir.

tabiki var

ne gibi zararı var 18 yaşıma giricem 1 ay sonra

olmaz mı.

ne gibi bir zararı var biri acıklayabilir mi ?

bir kere girsem bişey olur mu ?

kararınca noluyorsa... beyaz ten iyidir göz zevkime zararı var en azından bunu biliyorum.

hafif bronz iyidir her zaman

o iş 1 kereyle olmaz, bir kere başladı mı devamı gelir :) makyaj gibi düşün :))

(bkz: solaryum)

muhtemelen korumalıdır. Ne programı indirebilirsin ne de torrent download yapabilirsin.

git söyle abi bi iş için lazım diye verirler şifresini korumanın.

ama gideceğim kafeden zamanında rapid dosyası çekmiştim.

kullnacağın süre kadar programı yükleyip kullnabilirsin. her sabah bütün bilgisayarlar ilk günkü hallerine resetleniyorlar. deep freeze mi ne öyle bir program. cafe sahibi o engeli kaldırıp programı yükler. ama yüklediğin film, müzik vs de o program kapalıyken yüklenmele ki silinmesin.

3 gb dosya çekmiştim bi keresinde. dvd'ye yazdırırken cafe sahibi hafif kıllanmıştı. elinde flash bellek varsa iyi olur.

kimse söylememiş, torrent için belirli portlarin acik olmasi gerekir, muhtemelen o portlar kapalidir, dosya indiremezsin, ya da asiri yavas iner :)

Çektim dosyayı canlar.Lakin flash koruması vardı.Onu da kaldırdım kendim :)

kullansa bile sadece arkadaşlarının gördüklerinde kullanıyor sanırım. Zaten o seçeneklerin olduğu menüde 3. şahıslara vermiyoruz fotoğraflarınızı gibi bir şey yazıyordu.

"Aksini duymuş olabilirsin ancak Facebook reklam verenlere adın, profil resmin veya diğer tüm fotoğrafların dahil, hiçbir kişisel bilgini vermez." yazıyo anlattığı yerde.

zaten öyle bir durum var, senin fotoğrafını gösterip, ayşe bunu beğendi sen de beğen dedirtebiliyor. Ayarlardan bunu kaldırırsan arkadaşlarına "togi bunu beğendi, sen de beğen" diyemez

anladım. ortalığı velveleye verecek kadar ciddi bir durum da yok :) cevaplar için teşekkürler.

Daha iyi bilenler çıkacaktır ama Wordpress'le uğraştığım zamanlarda...

[padding: 0px 0px 0px 9px;] veya [margin: 0px 0px 0px 9px;]

gibi koordinat kodları var:)

edit: px lerin önündeki sayıları değiştiriyorsun.

php ile site arayuzunun pek alakası yok aslında. Site kodlaması php de tasarım kodları da html olur. Div mantigi vardir, sayfa bolumlere ayrilir, ve onlara gore ayarlamalar yapılır. Yani kordinat verilerek resimler konmaz. Stil ayarlarını da css dosyaları ile yaparız

o koordinat kodları css ile ilgili işte. css kodlama ile zaten herşeyin konumu rengi vs belirleniyor daha sonra php ile onu çağırıyorsunuz. bu kodlama için de çeşitli yollar var kimisi tablolarla kimisi div taglarla çalışıyor. hepsinin çeşitli pozisyonlama avantajları var. genelde büyük yerlerde tasarım için başkası php kodlama için başkası uğraşır.

az önce bunları yapıyordum panpa.
tek resim kullanmadan...
bit.ly

incele burdan cssleri. tek resim bulamazsın.

euro çok fena düşecek, hiç bulaşma . Dolar bu kadar düşmüşken bence en iyi yatırım olarak görünüyorç

şimdi iş yatırım danışmanlığına girecek burada fikir sorarsan :) birisi çıkar der birisi iner.

Ben aldığım duyumu söyliyeyim, dolar şu an düşüşte, seçim zamanı 1,15 e kadar düşeceği söyleniyor. Euro ve petrol çıkışta, altın da coşuyor.

Tabi bunlar benim duyumlarım, doğruluk paylarını bilemem.

Kimse burada kesin olacakları söyleyemez, herkesin tahmini, bilgisi kendi çapında :)

şu yazıda EUR/USD hakkında genel bir analiz var. EUR/USD paritesinde ne olursa bizde de olacağı için tavsiye ederim.

www.forexprostr.com

kahvenin uyarici etkisi malum, uykusuzluga neden oluyor. kendi deneyimlerimden yola cikarak, uyumamam gereken zamanlarda cok kahve icmisligim vardir, ama bir sure sonra kahve de etkisiz gelmeye basliyordu. bence bahsettigin insanlar icin kahve icmek bir aliskanliga donusmustur, ilerleyen yasla birlikte de daha az uykuyla yetinir hale geliyor insan.

kafein bağımlılığı denen bir olay var doğal olarak vücudün kafeine tepkisi ne kadar sık kafein tükettiğinize bağlı. Hergün kafein içerikli birşeyler içen biri ile hiç kafein kullanmayanlar arasındaki etkinin farkı gibi. Enerji içeceklerinde de durum aynı, ilk içtiğinde 12 saat ayakta durursun, sonra o süre kısalır.

Artı, fazla kahvenin mide kanaması gibi sorunlara sebep olduğunu okumuştum,3 saat uyuyacak diye mide kanaması geçirmek ne kadar mantıklı orası tartışılır tabi :)

kahveyle elbette ilgisi var. (bkz: kendimden biliyorum) (bkz: geç uyumak için kahveye abanıp sabahlayan bünye)* ancak kahveyi abartırsan bir süre sonra kendini hafif sinirli, için daralıyor ve elin kolun titriyorken bulabilirsin ki buna da ben kafein şoku diyorum* gecesine de uyuyamama ihtimali de cabası.

yeşil elma kahveden daha fazla uyku açar. biliniz bildiriniz.

açıkcası ben bu tür hikayelere gülüp geçiyorum. lan bakıyorum nerde zengin olmuş, paranın dibine vurmuş bir adam var diyor ben 3-4 saatten fazla uyumadım hiç. ben de bi siktir git diyorum kendi kendime. inandırıcı değil bu hikayeler. ruhsal problemin yoksa tabii.

açın koçun, sabancının hikayesini okuyun onlarda aynı cümleleri kurmuşlar zamanında. güyaa öyle zengin olmuşlar. bi yakalasam uzatacağım, mikrofona konuşun diyeceğim bu tür adamlara.

günde 20 kahve içersen o kalp çarpıntısı sana yalancı panik atak geçirtir.

kahve ile oluyosa redbulla aban 10 katı etkisi olacaktır. ama her kimyasal madde gibi vucut bunu bir süre sonra tolere etmeye başlar etkisi azalır. ve fazla kahve hem sinir hem de çarpıntı yapar.

az uyumak bünye meselesi, alışkanlık meselesi, disiplin meselesi. vs. vs. bir sürü faktör var. ayrıca insanlar yaşlandıkça uyku ihtiyaçları azalıyor.

rootlu cihazlar garanti kapsamına girmiyor diye biliyorum. Eğer telefonun ilk haline, yani orjinal roma dönerseniz, ve sorun devam ederse, hiçbir şey olmamış gibi servise götürebilirsiniz

root edilmiş cihazın garanti kapsamına girmediği üreticilerin iddiası. root işlemi donanımda bir bozukluğa yol açmaz, mahkemeye götürseniz kazanmanız lazım davayı yani. ama tabii ki en güzeli unroot edip orijinal yazılımı kurmak.

en.wikipedia.org

danışıklı dövüş diyorum.

edecek entel lafim yok, aklima tek gelebilecek şey, teyzelerin bunun bir şaka olduğunu aslında bilmesi, en azından rol yapıyorlar deriz böylece.

Öbür türlü, teyze kalpten bile gidebilir orada, osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur

bu adam bizim derse gelerek de şaka yaptı. şu marmara üniv.de, roma tarihi dersini sobote eden manyak. hadi dedik burası üniversite, hocaya da haber vereceklerdir, ses çıkarmadık. ama bu videosunu yeni gördüm. danışıklı dövüş olmadığına eminim.

yetişin komşular diyen teyze hariç diğerleri çok gerçekçi geldi.

İnsan çük beyinli olunca düşünemiyor ki. Yazık günah danışıklı dövüş değilse,danışıklı bile olsa komik değil bence.

saçmalama abi, garanti danışıklı dövüştür bu.

şaka bile değil bok gibi harbiden de teyze cast ajansından sanırım tv'de görmüşlüğüm var.

programa birkaç kere denk geldim, şakaları falan da izledim. çok aptalca görünüyorlar ve komikten çok utanç vericiler.

mehmet ali erbil bile bu adamdan daha komik.

abi tv'de çıkan herbir şeyide yemeyin artık. tv dediğin tamamen yalan dolan. yeter 2011 oldu yahu!

danışıklı dövüş olduğu bariz. bundan daha beter olaylar var. onlara kafa yormak lazım bence.

ikinci teyzenin kapıda ellerini açarak şaşkınlığını belli etmeye çalışması bile, mevzunun kurgu olduğunu gösteriyor, o yüzden takmayın kafanızı.

Kapıyı açan ilk teyze daha önce Arka Sokaklar'da oynamıştı mesela.

paypalin kendi guvenilir degil ki olay calistigi bankanin problem cikartmasina gelsin

ne iletişim kurmak istiyorsun? paypalla bankanın, izinsiz işlem dışında bir muhabbeti olmaz bile :) hatta bankalar paypalı sevmez, komisyon meseleleri :)

iş bankasıylada problem yaşanmıyor

HSBC. yağ gibi,ilik gibi. anında elinde. bi de mevduat hesabı açtın mı, mis mis.

Paypal bakiye'ni banka hesabına çekmek istiyorsan, yani durum bundan ibaretse.
Ben bu işlem için İşBankası'nı kullanıyorum. Zaman olarak da çarşambaları paypal'den transferimi yaparım, pazartesi sabahı para işbank hesabıma gelmiş olur.
Kur farklılıkları önemli gözlemlediğim kadarıyla 0,04 kuruş kur farkı oluyor dolar'da. Bu kur farkı belki de tamamen benim uydurmamdır (: . Dolar burada 1,58 ise paypal doları 1,54 den alıyor yani hep bu şekilde denk geldim ben.

işin aslı şudur ki yurtdışından para gönderilecek ve ben bu parayı üzerinden en az kesinti yapılarak almak istiyorum. paypal bu konuda avantajlı gözüktü. konuyu tekrar ele almak isteyen varsa bu açıdan da bakabilir.
cevaplar için çok teşekkürler.

sen savcılığa başvur o kaydı da bulur teli de dinler illa ki bişeyler yapar ama doğru savcıya git.

Geriye dönük kayıtlar savcı tarafından istenebiliyor. Bir an önce savcılığa başvurun.

peki eğer telefon dinlenmiyorsa, yine de konuşma kayıtları tutuluyor mu ? merak ettim şimdi

yarın sabah savcılığa gideceğim zaten de bunu çıkarttırmaya hakkım var mı, ona göre ısrar edicem falan. gsm operatörlerinin son 15 günü saklama yükümlülükleri var diye aklımda kalmış. ondan sormuştum. neler yapabilirim, talep edebilirim bileyim ki orada ona göre konuşurum diorum.

Aynı durum bana oldu savcılığa şikeyet ettim, 5-10 gün sonra takipsizlik kararı geldi.

savcılık telefon kayıtlarını alabılıyor. biraz vakit alıyor ama alıyor. ses kaydı yok, arama var. bir daha ararsa filan ses kaydı yapın bari yapabiliyorsanız, elinizde kanıt olsun.

başkasıyla elden ulaştırmana bile gerek yok. askerliğini yaptığın yer zaten gönderiyor bir örneğini. sen de şubeye "terhis kaydımın yapılmasını istiyorum" diye bi dilekçe yazıp göndersen yeterli olur.

Şu anda memleketteyim de, pazar gideceğim. Tek iş günü de yarın. Zamanım olmayabilir ama başkasıyla gönderebilirsem kasmam gerekmeyecek.

terhis kaydı işlemi için gitmek gerekiyor mu? bana telefonda kadın, bir ara yoklama için gel dedi o kadar, ben kısa dönem yaptım gerçi

bence bi sıkıntı olmaması lazım ama askerlik bu sonuçta mantık aramamak lazım. en iyisi askerlik şubeni yarın erkenden ara sor derim

Cezalandırılan görülmüştür: Ben :)

Terhis belgenizle birlikte şubenize gidin bir an önce. Yoksa 30 küsur lira, peşin ve hemen öderseniz 20 lira gibi bir şey ceza ödetebilirler. Cezayı ödemek için de mal müdürlüğü ararsınız :)

Edit: Başkasıyla gönderme işi için şubeyi arayın.

Ben de eski bir yazıcı olarak bir şeyler söyliyeyim bari (:

Terhis belgeleri birlik idari işlerinde 4 nüsha hazırlanır.
Bir nüshası senin elinde bulunan.
Bir nüshası bölük idari işlerinin arşivi için.
Bir nüshası birlik idari işlerinde. Misal tabur idari işleri.
Son nüsha da askerlik şubene gönderilir çuvallar içinde toplu olarak.

Mart 2008'de terhis oldum bu işlerin bu şekilde işlediğini bildiğim için git denilmesine rağmen gitmedim ben askerlik şubesine.

Dersen ki birisi er birisi yedek subay. Onlar için de işlemler aynı şekilde yürüyor.

2- sorar tabi.

3-yaşamazsın.

4-upgrade edebilirsin.

ubuntu hakkında 3-5 şey paylaşayım, linux ı severim, açık kaynak hede höde, çok denedim, çok çok uğraştım ama hiçbir şekilde yıldızım barışmadı. Tekniğin en dibine kadar girerim, en ufak olayı inciğine kadar ararim. Ama linux tam bir vakit kaybı, sürümler arası güncelleme yaparken, kurulum sıçıyor, hata kaydı gönderiyorsun bir halta yaramıyor, googleda arıyorsun kimse birşey paylaşmamış. Forumlarda soruyorsun kimse yanıt vermiyor.

Ati ekran kartın varsa hele, tam bir işkence. Windows 7 yi kaldıran kıçı kıytırık laptopum, aero falan hepsi açık, ubuntunun full görsel öğelerini desteklemiyor, sürekli donmalar yaratıyor.

Sorun çok, çözüm yok.

İlla ben linux istiyorum diyorsan, kur jolicloud, hem cloud computing olayına bak, hem de sıkıntısız ubuntu kullan

4ü de olabilir ammma velakin, 3 ya da 4 ağır basar

sayfanın admini silmiş olması daha büyük ihtimal ama bir moderator sistemi illa ki vardır. yoksa o şikayetler otomatik degerlendirilemez.

adminin silmiş olması daha düşük bir ihtimal başka hakaretlerde vardı... onlara dokunulmamış..Şikayet sisteminde silinmesi için acaba bikaç kişinin şikayet etmesimi gerekiyor...

chrome döver, en basiti firefoxta hala memory leak sorunu var, 1 tab 1.5 gb tüketebiliyor.

Herkesin işi ayrı,

Google arama motoru yapar,Firefox ise internet tarayıcı yapar. Bu durumda ne google'nin tarayıcısı nede firefox'un arayıcısı kullanılır.

Sonuç: Firefox 4

Tabiki 1 GB Ram'li ortalama bilgisayarlar ile çok da tavsiye etmem.
En az 2 ya da 4 GB Ram ile performans alırsınız

1 tab 1.5 gb mı? nasıl tablar zinciri açtınız da kapatınca o hale döndü? :)

firefox favori tarayıcım olmasına rağmen ram yemesi ve kasması nedeniyle soğuttu beni.

bende maxthon 3 e geçtim.tavsiye ederim.Chrome gibi biraz daha güzel sanki.

chrome'un bi kere hala 64 bit i yok (alevlendireyim ortamı biraz) ki ben 20-30 tablı firefox kullanuyorum hem de minefield sorunum olmadı şimdiye kadar, chrome denemelerimde ise gereksiz çöktüğüne daha çok şahit oldum nedendir bilmiyorum

8x10,5 (artı eksi 0.5) cm

hala bursada pilot uygulama dimi? diğer şehirlerde var mı?

bursa'da pilot uygulama ? bolu olmasın o?

bursa da kimlikle ilgili herhangi farklı bir uygulama yok herkesin kullandıgı kimlikleri kullanıyoruz.

ne zaman gecilecek bilen var mı cipli kimlige

genelde yazilim guncellestirmesi oncesi format atmak yazilim guncellemesinde rahatlik ve sonrasinda daha az problem cikmasini saglar.

bu sebeple once bilgilerinizi once yedeklemeniz, ardindan yazilim guncellemesi yapmanizi oneririm.

nokia'nin sitesinde yazilim hakkinda bilgi vardir. nokia ovi suite uzerinden de yapabiliyor olmaniz gerek.
yalniz bu tarz modellerde genelde cok fazla yazilim cikmaz. zaten hali hazirda guncel olabilir yaziliminiz.

cep telefonu menüsünü kurcala, ayarlar kısmında güncellemeler falan vardır kesin. Eğer internet paketin varsa direk cepten sunucuya bağlanıp da kontrol edebilir, ya da bluetooth veyahut usb kablo ile nokya ovi suite e bağla, bi full backup al (bunu yapacaksan usb kablo ile bağla)

sonra araçlardan yazılım güncelleştirmelerine bak. Yalnız %99 minor güncelleştirmeler vardır, telefonun bozulmaz, elinde kalmaz, tabi kurulumu yarıda katletmezsen ondan çok tırsma

ben yaptım şimdi bu duyuruyu görünce aklıma geldi :) 6.01 sürümü yüklüymüş 7.23 e yükseldi , hiç bir sorun da çıkmadı oviden yapınca gayet kolay...

Edıt: dur yapma ! hafıza kartında pasoport sormaya başladı bunu yaptıktan sonra

ilk önce bir metroneti ara bakalım, şu an oturduğum yerde bu hizmet var mı diye sor, belki de senin olduğun yerde şu an yoktur, benim bağlı bulunduğum semtte var ama evimin orada yok, çok komik bir durum bu. ondan sonra

1-) hiç bir avantajı yok, yavaş internet de cabası
2-) değer, git tivibu kutusunu kafalarına at, zaten televizyonda izlenmeye değer ne var ki?
3-) ilk kez senden duyuyorum
4-) sitesine bakabilirsin, ya da telefonla aradığında sorabilirsin
5-) telekoma kıyasla her şekilde ederim, olmadı uyduneti tavsiye ederim

metro net ile ilgili bir bilgim yok hocam, ama ttnet'in 8 megabite e kadar netlimitsiz tarifesini kesinlikle öneririm..Kotayı aşıncada pek problem olmuyor, ona takılmayın yani (;

5-kuzenim metronet çağrı merkezinde çalışıyor. güven bana kesinlikle hayır.

ben ceo yum mesela.

cedric'in çaycısıyım.

@cedric

byte israfısın=))

ben yardımcı doçentim ama.

dambil'in çırağıyım.

(git: 239220)

ben yancıyım.

g7mor'un asistanıyım.

kahveciyim. türk kahvesi içerim.

okeye dördüncüyüm.

BEN TEKİM!!!

yoksa ben zurna mıyım he?

mühendis var buyur.

yazar burda "necisiniz la siz?" demek istemiş...

deli dolu küçümenlerin öğretmeniyim

sen necisin ya bende onu merak ettim.

okeye dördüncüyüm.

tülay'ın öğrencisiyim.

@rain
üniversitede son yılını yaşayan öğrenci...

iyi, kötü, çirkin' deki çirkinim ben.

bence choq küselsin <3<3<3

bende harranliyem.

Herkese merhabalar (:
Durup dururken epey bir gülümsettiniz ya beni. Hepiniz sağolun. :))

meendis.

rica ederiz karşim ne demek. biz senin için varız burda!!11

iş mi lazım ? buyrun ik

yapabilirsin, ikisi de schengen ülkesi değil mi?

sorun cikardiklarini hic gormedim. gayet mulayim ve kibar adamlar.

prensip olarak schengen vizesinde, vizeyi hangi ülkeden aldıysanız ilk olarak o ülkeye giriş yapmanız gerekiyor. dolayısıyla sınır polisinin sizi geri çevirme hakkı mevcut. ancak ben daha böyle bir şeye rastlamadım. şahsen fransa'dan aldığım vizeyle önce almanya'ya girmişliğim mevcuttur. size de bence sorun çıkarmazlar. en kötü, sınır polisine "önce finlandiya'ya gidecektik, o yüzden oradan aldık ama fikir değiştirdik, norveç'ten sonra oraya gideceğiz" diye bir şeyler sallarsınız. elbette bunları sorarsa söyleyin. sormazsa kıllandırmayın. bence bir sorun çıkmaz.

norveçi bilemem ama, vizeyi hangi ülkeden yaptıysan o ülkeden girişi yapman tercih edilir, surat yaparlar, sorun çıkartırlar falan. Hele Almanya'da kaos yaratıyorlarmış

ilk schengen ise alınan ülkeden giriş yapılması gerekiyor diye biliyorum ben