kendisinden mantıklı bir hareket beklemediğim için saçmalamış olduğunu düşünmekten başka bir şey yapamıyorum.

pardon ama saçma olan nedir?

ya ben neyse bişey demiyorum.

Joleli saclarinin parlakligiyla milleti ikna edecegini dusunuyor ama yemezler.

Karar belediye meclisinden oybirliği ile çıkmış

karar burada -> www.ibb.gov.tr

chp'ye filan hiç güvenmem de burada avm ile ilgili veya park konusunda ayrıntı verilmemiş.

bildiğim kadarıyla kabaca anlatayım.

en başta oybirliğiyle çıkmış.
ama daha sonra projeye eklemeler yapılmış ve o zaman karşı çıkmışlar.

bunu chp karşıtı olan bir gazeteci bu şekilde özetledi sabah cnnturk'te.

gelirken kamille geldim hiç hoşuma gitmedi...

Pamukkaleye ne dersin?

ben her zaman varan'ı kullanırım.
hep memnun kaldım, hiç sorun yaşamadım.
kamil koç'u düşünme bile.
varan ve ulusoy dışında pamukkale de fena değil.

ikisini de kullanıp kıyaslama yapabilecek yok mu?

varanı zaten ulusoy satın aldı. hızmetlerı hemen hemen aynı. hızmetlerıde iyi ama varanı sec derim

ikisi de aynı ki. aynı yerlerde duruyolar, servisleri aynı vs.

okan bayülgen saat 00:00-01:00 civarında kitap okuyordu.
"paylaş.com sizleri çekiyor şu anda" tarzı bir şeyler dedi.
internet sitesi direk olarak böyle bir şey yapıyor olabilir.
zaten telefonlar çekmiyormuş.

hatta cüneyt özdemir twitter'da şunu paylaşmış:
"gezi parkında valilik,eylemcilerin iletişimini kesmek için parkın yakınlarına sinyal kesici jammer yerleştirdi."

herhangi bir teknik bilgim yok, ama bu herhalde 3G'yi de etkileyen bir şey.

şimdi araştırdım, paylas.com kendisi sağlıyormuş.Helal olsun
Hatta ben de okan bayülgen'in yeni projelerinden biri zannettim ama ekşi sözlükteki ilk entrye bakılırsa geçmişi 2006'ya dayanıyor

3G ile yapmaları imkansız gibi birşey, hem jammer'lardan dolayı, hem de görüntü kalitesi gayet netti.

paylas.com ile daha önce çalışmıştık.

onların kullandığı ekipman telefonlardan biraz daha farklı, tabii ki jammerlardan yine de etkileniyor. ancak rejiyi istedikleri yere kurup kablo ile kameralardan gelen görüntüyü masaya kadar aktarabiliyorlar. yani reji jammerlardan etkilenmeyecek kadar uzakta olmalı. bir de yayını oradaki 3g bandwithi de etkiler, ne kadar çok kişi telefonunun 3gsini kullanırsa yayın o kadar kötüleşir.

3g ile bilgi veriyim belki şu an saat biraz daha ilerledi ama kalabalık azalmadı benim 3g heryerde çok iyi çekiyor. sanırım saat 3 oldu diye sinyaller iyileşmistir belkide. soruya cevap değil ama burada internet var diyim :D

evet çok ilginç parkın içine girildiği anda çekmiyor telefon.

1-bence epilatör kırma ve batık sorunu yapıyor -en azından 10 sene öncekiler yapıyordu yeni modelleri bilmiyorum. Islak kullanılan modellere bak derim.
2- düzleştirici ile anasını ağlatırsın o saçın :( -aynından bende de var- ben nemli iken sarma-örme gibi yöntemler kullanıyorum şekil vermek için yani düzleştireceğime dalgalandırma işlemi yapıyorum köpük-sprey filan uyguluyorum. Düzleştirceksem kuaföre gidip fön çektiriyorum ancak o hakkından geliyor.

1- epilatörden oldum olası nefret ederim. yani evde acil durumlara karşı bulunur da, hiç kullanmam.
bir kere çok batık yapıyor.
ve ağdadan sonra o ölü derilerin de gitmesiyle oluşan hafiflik hissini yaşayamıyorsun.
üstelik bu sefer de sürekli elinde makineyle kıl tüy peşinde koşuyorsun.
ağdaya gidince hiç değilse uzanıyorsun, işi başka biri yapıyor ve tüyler de daha uzun sürede çıkıyor.

eğer bu konularda talihsiz biriysen, çok tüylüysen vs epilatörle uğraşacağına lazere git kurtul derim.

düzleştirici olarak filipis

epilator agdadan sonra hayal kirikligi ya. hem ayni etkiyi vermiyor hem de batik yapiyor. yine de bi tane bulundurmak iyi tabi. duzlestirici olarak remington super.

düzleştirici olarak remington kullanıyorum, memnunum.

ıslak kullanılan modeli var, iyi diyorlar..

Evlilikte olabilen şeyler eşler birbirlerine gereksiz yere kızabilir, kalbini kırabilir(yanlış bir hareket haksız bir hareket ama işyerinde birşeye takılmıştır size patlar, özür dilemesi gerekli), sürekli oluyorsa kendisiyle konuşun çözüm yolu arayın, bence çareyi burada aramamalısınız.

Evliyim.

kocanız öfkesini kontrol edemiyor. böyle insanlar var. ecnebilerin diliyle bir "anger management" lazım, yani öfkesini kontrol etmesi için bir uzmandan yardım alacak. yoksa ilerlemez. bu yazımı da aynen gösterin kendisine.

Bu sorunlar baska seylerden kaynaklaniyor gibi. Is yerinde bir seye kizip evde pilavdan cikartmak gibi.

gates +1. Uzun vadede onu ikna etmelisiniz. Kısa vadede ise, açık bir şekilde ne kadar kırılıp üzüldüğünüzü, bu olanların sizin için ne ifade ettiğini anlatın ve artık yorulduğunuzu vurgulayın. Muhtemelen evlilik de işin içine girince, size canının istediği gibi davranabileceğini düşünüyor; onun hayatındaki yeriniz kalıcılaştıkça, davranışlarında daha rahat ve özensiz olabilir. Böyle olmaması gerektiğini hatırlatın. Ve eğer canınız şu an konuşmak istemiyorsa, ya da konuşmanın kavgayla sonuçlanacağını düşünüyorsanız, derdinizi yazarak anlatın. Söz uçar, yazı kalır..

Not: Derdinizi anlatırken onu suçlar gibi değil de ("sen bana şunu dedin, bunu yaptın."), "böyle şeyler yaşıyoruz.." gibi daha yapıcı bir anlatım kullanırsanız, daha iyi olur. Aksi takdirde hemen savunmaya geçip esip gürleme ihtimali var.

çok alakasız olacak, ama kadının işi klasmanına giren şeylere karışan erkeğe her zaman sinir olmuşumdur.
yani çöp torbasının büyüklüğüne ya da pilavın suyuna evin erkeği karışınca böyle oluyor.
evdeki düzeniniz sizin de isteğinizle böyle olmuştur belki, bilemiyorum.
bunlar tercih meselesi sonuçta.

ama tamamen yüzeysel olarak bakınca her şeye karışan erkek profili görüyorum ben.
bunun çok benzerini kendi çevremde de 1-2 kere gördüm çünkü.
genelde kısmen ukalalık ve "sen bilmiyorsun/beceremiyorsun, ben daha iyisini yapıyorum" türünde eleştiriler gelebiliyor sonraki adımlarda.

bu yüzden, çağımızın şartlarına uygun olmasa bile her zaman pilav yapmayı bile bilmeyen, masada oturup önüne yemek koyulmasını bekleyen erkeği tercih ederim.

bunun dışında gates'e katılıyorum.
bir de belki de siz biraz pasif ve yapıcı taraf olduğunuz için hafif bir şımarma da olabilir.
yani anladığım kadarıyla bizim bildiğimiz "evin patronu kadındır/annedir" havasında, adama evin düzenine uymadığı için kızan kadın profili yok sizde.
bunun değişmesi gerekiyor olabilir.

-dediğim gibi olaya tamamen yüzeysel bakıyorum ve sorunların da altında bir şey aramadan yazdım.-

eşiniz mükemmeliyetçi olabilir, yaptıklarınızı beğenmiyor olabilir.

çöp kovasına küçük poşey konulmayacağını düşünememek,
pilavı doğru yapamamak,

bir ev hanımına yakışmayacak şeyler. ben olsam ben de çok sinirlenirim.

ek olarak arkadaşlarını yemeğe çağırmış, illa ki her şeyin güzel olmasını ister, insan eşinin yemeğini beğenmezse nasıl onunla övünebilir ki karım çok hamarattır bilmem ne diye? bu açıdan bak, senin sorumlulukların bunlar, hiç şikayet etme.

ek olarak, seni sevdiği için kızıyor. bel fıtığın var ve sızlanıyorsun adam belli ki seni düşünüp neden kendine dikkat etmiyorsun diyor..


ben buradan tek suçluyu siz olarak görüyorum, hiç kusura bakmayın.

mükemmeliyetçilikle falan ilgisi yok bence. insan insanı bu kadar saçma şeylerden dolayı kırmamalı. ayrıca eşiniz bildiğin küsüyor. çok sinir bozucu bence. insan sorunlarını ne kadar büyük olursa olsun konuşarak vs. çözmeli ki sorunlar da küçük küçük sizin durumunuzda. bu kadar yıldır siz her küstüğünde üstelediğiniz için önünü almanız çok zor bu saatten sonra.
son olarak sözlerimi küsen adam mı olur diyerek noktalıyorum.

Kızması değil de bu kadar uzatması dert.

Pilav yapamamak, çöpe küçük poşet kullanmak vs cidden sinir bozucu olabilir ancak 18 saat dediğin inanılmaz bir süre.

önce onunla konuş.eğer devam ederse sen küs ona,yok say onu.çünkü hep taviz veren taraf olmuşsun,o da cesaretlenmiş.böyle basit şeyler yüzünden bi insan eşine bunları yaşatmamalı.

kocanın adı kezban mı ?

Biz sadece buraya yazılan kadarını biliyoruz, belki de tuvaleti doğru temizlemiyordur ya da ne bileyim seçtiği deterjanın kokusu çok kötüdür. Küsmüştür, kızmıştır, uyarmıştır ve siz hala farklı hatalarla devam ediyorsunuzdur.. O sebeple 2 poşet yüzünden böyle de küsülmez ki canım demek kolay.

Eşiniz genel anlamda sizden memnun değil, onu memnun edemiyorsunuz, bana kalırsa.

başta gates, so weit so gut ve baltaya kafa atan zombi olmak üzere herkese tek tek teşekkür ederim.

yapıcı tavır olsun, sinirle bağırma olsun, onun yaptığı gibi konuşmama olsun hepsini denedim bugüne kadar. bu sefer söylediklerinizi tek tek dikkate alarak bişeyler yapmaya çalışıcam. (bu arada tesadüfen hep mutfak işleri denk gelmiş yazdıklarıma ama yelpaze çok geniş.)

asıl sorun eşimin konuşmaya yanaşmaması ve konuşunca da çok inatçı bir yapısının olması nedeniyle hatalı olduğunu bilmesine rağmen geri adım atmaması.

kocan tam bir malmış kusura bakma ama ..

hayat yaptıklarımızın sorumlulugunu almayı gerektırır.. bır malla yasamaya devam edeceksin işin özü bu.. yaşlandığında daha da aksi olurlar genelde.

kolay gelsin.

Hala "kocam hatalı ve inatçı" diyorsun...
Asıl sorun sende be kadın. Bu gidişle daha çoook mutsuz olursun.

ayn-i cemin bülbülü, benim de hatalarım olabilir. ben ilişkilerde kendi hatalarını görmeden eşinde 4x4lük seviyeyi aramaya çalışıp bulamayınca arıza çıkarılmasından bahsediyorum. (hiçbirimiz 4x4lük değiliz)
ona çoraplarını etrafa saçtığı, buzdolabının içine ettiği, horladığı ya da bu gibi günlük şeyler yüzünden kızmıyorsam o da bana kızmamalı. tamamlayıcı ve kolaylaştırıcı olunmazsa evlilikten ne anladık?

şimdi bir de onun ağzından dinlemek lazım herkes giydirmiş adama bunlara kızılır mı canım filan diye.

arkadaşlarını yemeğe davet etmiş ona göre bu önemli bir yemekse ve sen de özensiz şekilde yemek yapıp lapa yaptıysan adamın haklılık payı var. normal zamanlarda olsa bir nebze bir şey söylenmez ama gerekli zamanlarda özenli olmak yaptığın işe önem vermek gerekir. belki de cidden özensiz birisin biraz da kendine bak.

çöp kovası meselesi de aynı dökmeye giden adamdır muhtemelen çöpler doluyor taşıyor, akıyordur vs bunu söylediği halde büyük poşet koymuyorsan rahatsız edici cidden. birkaç kere söylendiği halde aynı şekilde davranıyorsan adam kızmakta haklı.

Bence kendindeki sorunları çöz 44lük olmaya çalış ondan sonra kocanı eleştir.
Eminim ki senden o kadar şikayetçidir ki...
Bir dinle bakalım bende neyi eksik buluyorsun de.

Hayatın boyunca dedin mi bunu?

bence bu adam çoraplarını etrafa saçtığı ve verdiğiniz diğer örnekler için sıkı fırçaları hak ediyor.
iki kere spatulayla mutfaktan kovalayın "çöp torbası seni ne ilgilendirir?" diye.
bir şeyler değişecektir.

bir taraf gemi azıya aldıysa maalesef böyle hümanist yaklaşımlar pek sökmüyor.
kocanızın sizden biraz çekinmeye ihtiyacı var, muhtemelen çok yumuşaksınız.

normalde yumuşaklığa yumuşaklıkla karşılık verse tamam, ama böyle davranan adama diş göstermek lazım.


@ayni cemin bülbülü:
adam yemeği beğenmeyip bunu söyleyebilir vsvs.
ama bir erkek tuvaletin nasıl temizleneceğini ya da hangi çöp torbasının nasıl kullanılacağını karısından daha iyi bilmez/bilmemeli.
büyük boy bitmiştir, küçük boy koyar.
evde erkek istediği kadar ev işlerine yardım etsin (ki edince böyle oluyor işte maalesef), evin düzenini kadın kurar.
önüne bir kase yemek koyuluyorsa, ev genel olarak düzenli tertipliyse tamam işte.

sonuçta 10 yıldır birlikte bu insanlar.
arkadaşlarını ağırlarken de bir kere lapa olmuş olur pilavı.
kadından memnun değilse seçmeyi bilseymiş o zaman.

adamın üstüne vazife değil yani teftiş yapmak.

10 yıldır birlikte ama 1 yıldır evli ve 1 yıldır böyle.
Demek ki kadın iyi bir ev kadını olamamış.

ben sordum, bunun üzerine konuştuğumuz oldu. ders aldım veya almadım diyelim. o hiç sordu mu bana?
benim görüşüm şu: ölümlü dünyada zor bir hayat yaşıyoruz hepimiz. eşler olarak birbirimizi seviyor ve saygı duyuyorsak, ayrıca sadakatte taviz vermiyorsak ıvır zıvırdan niye tartışalım, niye saatlerce konuşmayalım?

not: 1 yıldır böyle değil. genel yapısı bu ama tabi aynı çatı altında olunca sıklığı arttı

@blatta hiberna bilemez, karışamaz diye bir şey yok. adam bekar hayatında iyi tecrübe edinmiştir bunları. ne kadınlar var yumurtayı bile düzgün kıramıyor.

hemen dayanışma olaylarına girmişsiniz nerden biliyorsunuz bu kadının gerçekten beceriksiz, özensiz biri olup olmadığını? kusura bakmayın ama pilavı benden kötü yapan kadın mutfakta söz sahibi filan olamaz. beceremiyorsa laf dinleyip öğrenecek.

aylaktumuvit ablacım, sen sormuşsun güzel. peki bir ilerleme kaydetmemişsen
bu adamın sinirlenmemesi için yetmez mi?

üstelik o anlattığın şey bir evliliğin mutlu devam etmesi için hiç ama hiç yeterli değil, hiç böyle bir beklentide olmayasın.

kadınlar size ve sizin arkadaşlarınıza yemek yapmak zorunda değil.yapıyosa teşekkür etmelisiniz.ha beğenmiyo musunuz o zaman bi zahmet kendiniz yapın.

@öteki ben:

benim söylemeye çalıştığım şey şu:

adam sonuçta 10 yıldır bu kadınla birlikte.
eğer bu kadar çok önem veriyorsa bu tip şeylere, evlenirken de herhalde kör değildi.
hani 1 yıl içinde tanışır, evlenir, aşktan gözü kör olmuş, istediği gibi olmadığı halde evlenmiş dersin.

ortada bir yumurta bile kıramamak diye bir şey yok zaten belli ki.
benim söylemeye çalıştığım şey, görünürde bir sorun olmaması.
yani dediğim gibi yemeğin kötülüğünü falan söylersin de, evin müfettişi gibi dolaşmanın anlamı yok.
ha, ev gerçekten pistir, kadın hiçbir şey yapmıyordur o ayrı.
benim söylediğim ortalama bir düzen için geçerli.

pilavın suyuna laf eden adam, yumurta kıramayan kadınla evlenir mi?
10 yılda öğrenmiştir yani yumurta kırabilen/kıramayan bir kadınla evleneceğini.
ben bunu söylemeye çalışıyorum.

evi çöp eve çeviren kadınlar da var ona bakarsanız.
ama durum böyle görünmüyor.

üstelik evde her hareketinizin kontrol edilerek yaşadığını düşünsenize.
"ay şimdi böyle der, aman şimdi şöyle olur" diye yaşanır mı?
orası adamın olduğu kada kadının da evi.

dediğim gibi, memnuniyetsizlik belirtmek "pilav çok kötüydü ya aşk olsun rezil oldum arkadaşlarıma" demek ayrı şey, küsüp çocuk gibi konuşmamak, istediği gibi olmayınca olay çıkarmak ayrı şey.

ha, pilav bu kadar önemli bir şeyse, kötü pilav yapan ya da pilavını yemediğin kadınla evlenmeyeceksin.
anlatabiliyor muyum?

yani bunlar 10 yılda 100 kere görülmüş olması gereken şeyler.
dediğiniz gibi bir durum olsa zaten bu adam bu kadınla evlenmezdi.

öğrenciliğim boyunca (tıp) ders çalışmaktan yemek yapmayı falan çok öğrenemedim, kabul. şimdi de iş hayatım çok stresli ve çalışma saatlerim çok uzun. fakat eşim de farkında ki sürekli öğrenme çabasındayım. 1buçuk yılda da ilerleme kaydettim, eşim bunun da farkında, zaman zaman takdir ediyor. erkekler olarak sadece mutfak becerilerinden gidiyorsunuz. bense maneviyata önem veriyorum. önemli olan eşini güler yüzle karşılamak, stresli zamanlarında ona yoldaş olmak, eğlenilecekse beraber eğlencenin dibine vurmaktır.

Madem pilavını beğenmiyor, ''bir dahakine sen yaparsın o zaman'' diceksin. Bence biraz şımartmışsın bu adamı. Senin hatalı olduğuna -ki olabilirsin sorun değil- ve dönüp özür dileyeceğine cok güveniyor.
Hem bi pilav için seni kırmasına değer mi? Sana verdiği değeri sorgulamasını söyle.

Sorun kimin evde neyi iyi yapıp yapamadığında değil, sorun üslupta. Eşi bile olsa, bu kadar ufak şeylerden dolayı kimse koskoca kadını azarlama, konuşmayarak cezalandırma hakkına sahip değil. Uzlaşmayı bilmeyen adam, evlenecek olgunluğa ulaşmamıştır bence.

Memnuniyetsiz adam bunu düzgün dille ifade eder, eğer sorun kendisi için gerçekten çok önemliyse çözüme yönelik adımlar atar. Küsüp gitmek ne demek!

İşinden memnun olmadığını, acısını sizden çıkardığını varsayalım; yine de gelip de size "psikolojik şiddet" uygulamaması gerekiyor. İnsan sevdiği insanı üzmeye nasıl kıyabilir?!

Sizin durumdan ciddi bir rahatsızlık duyduğunuzu net bir şekilde belli etmeniz gerek. Yoksa bu katılıkla eşinizin bunu görmesi çok zor. Gerekirse "ben artık dayanamıyorum" diye rest çekin. Kimse sizi üzme hakkına sahip değil.

@so weit so gut
görüşleriniz ve desteğiniz için teşekkür ederim. dikkate alacağım.

elma iyi derler kahvaltı için

ben çok seveim mesela meyveyle kahvaltıyı. meyve salatası ve kahve yapmışlığım çok.

ben de çoğu kez üşengeçlikten meyve ile yapıyorum.
ki elma uyku açar mesela...

ayrıca her türlü meyve ekmekten iyidir. ama bal falan da yemek lazım tabi...

boş mideye zor olmuyo mu? muz filan fena değil de portakaldı bişeydi ne bileyim. ananas da güzel, avokado da olur. fena sosyete tabi ama leziz ve sağlıklı. bence canın ne çekiyosa onu ye, kuruyemiş veya tarhana bile yenir, zaten bedeninin ihtiyacı olan şeyi canın çeker. seçenekleri geniş tutunca insan neye ihtiyacı olduğunu daha kolay buluyor.

yazın karpuz yenebilir mesela.
onun dışında zaten bir muz yemek tok da tutuyor insanı diğer meyvelere oranla.
ya da şeftali, elma da uygun.

ama erik, kiraz, portakal vs türü şeyler de dediğiniz gibi asidik düzeni bozar muhtemelen.
boş mideye sürekli meyve yiyen bir tanıdığımın midesi rahatsızlandı mesela.

meyvesine göre de değişir bence.
yani sürekli ve mideyi zorlayacak şekilde olmadığı sürece sorun olmasa gerek.

hafta arası sabah 6'da kalkan oğlum o kadar erken saatte kahvaltı yapamıyor, sadece meyve yiyor, yanında varsa bir kaç kurabiye, veya bir dilim kek yiyebiliyor sadece. ama yanına mutlaka peynirli tost, fıstık ezmeli salamlı sandviç ya da evde yapılmış poğaça koyuyorum, saat 10 gibi yiyebiliyormuş onu okulda. çok uzun zamandır böyle, midesinde falan bir sorun yok, bazen elma, armut gibi meyveler yiyip yanında da portakal, mandalina suyu içiyor, şimdilerde tam mevsimi olması dolayısıyla çilek en favori kahvaltı meyvesi oldu.

Biraz da meyveye bagli. Muz, elma, karpuz gibi su ve besin degeri yuksek ayni zamanda tok tutan meyveler tercih edilebilir.

Merhaba buff'cıım,
Şöyle ki, meyve içerdiği fruktoz sebebiyle kan şekerini hızlıca yükseltecektir. Bu yüzden de o an iyi hissetsen de çabucak acıkacaksındır. Meyve yeme isteğin biraz da susamış uyanmanla ilgili olabilir bence. Meyve yiyebilirsin ama kan şekerinin hızlı yükselmesini önleyecek bir yardımcıyla yersen daha iyi olur. Mesela muzlu süt, ya da muz ve süt gibi. bildiğim kadarıyla tabii ki. afiyet olsun.

elit californialilar da meyve ile yapiyor kahvaltiyi. zenginler yaptigina gore cok yanlis bir sey olmasa gerek :)

karpuz varsa 2 ufak dılım kepeklı ekmekle ve bıraz peynırle düzelebılır dengen

meyveyle mi kilo vereceksiniz güldürmeyin. kalk sabah 1 bardak süt 2 bardak su 1 muzunu ye. zamanın varsa 1 sa sonra adam gibi yumurtalı kahvaltını yap. ekmeğe abanma. öyle abartıp tutacak diye çok meyve yemek iyi değildir.

spor yap. yorgunum vır vır sebep değil. ya erken kalk ya da akşam yayılıp kalacağına 30dk bi aktiviten olsun.

internetten bakıyorum

eurosport hd'de şu anda tsonga'nın maçı yayınlanıyor.
digiturk varsa 71. kanalda.
diğer platformları bilmiyorum.

eurosport 1 ve 2 veriyor. internetten izlemek istersen bir link göndereyim tüm canlı tenis maçlarını takip edebilirsin.

onlar sehir efsanesi degiller. ararsan bulursun o tarz seyler eminim. ve tanri kadini yaratti yerine "ve allah kadini yaratti" cevirisi kullanilan bir ulkede yasiyoruz.

kanal 7 falan gibi kanalların bazı özel istekleri oluyor.
tanrı yerine allah kelimesini kullanmak vs gibi.
mesela "aman tanrım" yerine "aman allahım" vsvs.

kanalla çalışan prodüksiyon şirketi de çevirmene bunu iletiyor.
ona göre çeviri yapılıyor.

yani belki abartı vardır da, tamamen şehir efsanesi değil.

şehir efsanesi değil ben gözümle gördüm yıllar önce kanal 7 de selamın aleyküm ananas aleykümselam muz diye takılıyodu 2 meyve. ama bunu kim bulup yakalayıp youtube'a atmıştır ki?

alışacak canım, ne işkencesi?
mamasını yiyip suyunu içtiği ve arada bir mırıldandığı sürece sorun yok demektir.
ayak uyduramamıştır size.
zaman verin, çok üstüne gitmeyin.

dışarıya bırakırsanız ya bir köpek paralar ya da araba altında kalır.
"doğal ortamlarından alıkonan kediler" temalı konuşmalar yapanları dinlemeyin.
kedilerin doğal ortamı asfalt ve apartman bahçeleri değildir.

karnı aç diye miyavlıyor olabilir, doyduğundan emin olun.
bir de ne kadar küçük bilmiyorum, ama çok bebekse kucağınıza alıp göğsünüze koyun, o sıcaklığı arıyor olabilir annesinden erken ayrıldıysa.

1 buçuk aylık. Kendi isteğiyle de gelmedi zaten kedi kutusuna zorla soktuk. Annesi yoktu yanında, uzun bir süre takip edip sonra eve getirdim. Mamasını yiyor ama hiçbir şekilde yakınına yaklaşamıyoruz kaçıyor hemen. Sevemedik yani hiç. Üzerine de gitmiyoruz. Şimdi de pencere kenarında acı acı miyavlayarak olta atıyor.

daha çok küçükmüş.
annesizlikten miyavlıyordur, hatta annesini çağırıyordur sürekli miyavlayarak.
çünkü annelerle yavrular arasında öyle bir bağ var, sesleniyorlar birbirlerine.
kutusunun içine yumuşak bir şey (havlu, oyuncak vs) koyabilirsiniz.

zaman içinde alışır, 2 aylık olduktan sonra toparlar.

üzerine çok gitmeyin tabi ama yavaş yavaş da temas kurmaya çalışın. sizden fiziksel olarak yakınlık görürse kolay atlatır bu durumu. çünkü daha küçük olduğu için dokunacak yakınlaşacak birşeyler arıyor. bi boş anında korkutmadan yakalamaya çalışın sonra sakinleşenene kadar sevin, hemen bırakmayın. biraz inat ediceksiniz tabi.

@blatta hiberna kedilerin dogal ortamı mobilyalı evler midir?
İnsandan bir aile midir?
:) güldürmeyin, ne cesit bir dogaseversiniz siz?

Kedinin annesi mevcutsa lütfen onları kavuşturun.
Hatta aldıgınız yerde kediyle dolanın, annesi sesine gelir.
Yoksa da kolay gelsin size, evinize ve size alışması 2 haftayı bulur.

evcil kedilerin doğal ortamı asfalt, sokak araları ve çöplükler değildir.
bu durumda insanların yanında yaşamaları bence en azından canlarını kurtarmak için çok daha "sağlıklı".

"annesi yoktu yanında, uzun bir süre takip ettik" demişler dikkatinizi çektiyse.
zaten burada annesi olmayan bir kediden bahsediliyor eğer yazılanları okuduysanız.

anneye belki doğal ortamında araba falan çarpmıştır.

@blatta hiberna
ben olması gerekeni yazıyorum ama siz kendinizi mutlu etmeye devam edin.

1 ay içinde iyileşir.

yaz vakti dövme yaptırmamayı öneriyorum. bakımı daha bi zor oluyo güneşten uzak tutmak gerekiyo renkte bozulmalar olmaması için ki zaten güneş ışınları eskiye nazaran daha zararlı hale gelmiş durumda 50 faktör kremsiz kalmamalı dövmeniz eğer büyük renkli devasa bi şeyse. dövmen ortalama iki hafta içerisinde tamamen iyileşmiş olur. elli faktör mühim tekrardan vurgulayım

insan yapısına göre değişiyor.yaranın iyileşme süreci olarak düşün zaten.bence iyileşir ama çok da kararıyım diye uğraşma tatilde.tatile gidene kadar da çok güneş görmesin tabi.

6cm x 8cm tahmini ölçülerde kolumda bir dövme olacak.
ne kadar sıkıntı yaratır bana acaba?

normalde 2-3 haftaya iyileşir de güneşten koruman lazım.
rengi solar çünkü.
yaz dönemi dövme yaptırılmaz esasen.
aciliyeti bilemedim de düzgün korumazsanız yazdan sonra yeniletmek gerekebilir.

bir haftada kabuklanır, onu da hemen atar.
kremini ihmal etmeyeceksin, hiç kuru kalmayacak.
bir süre su değdirmeyeceksin.
duş yaparken üstüne kalın bir vazelin tabakası süreceksin.
mümkün mertebe hava alacak, yaptıracağın yere göre hiç değilse evde o bölge açık gezmeye çalış.

Genel olarak deilenlere bakılırsa tatilde 50 faktor kremle korursam buyuk bır sıkıntı yaşamam sanırım.
Dövmeyi yaptırdıktan sonra bepante mi kullanılıyor yoksa vazelin mi? Yada yontem nedir diye sorayım.

az önce cnntürk'te yayın yasağının kaldırıldığı altyazı geçti.
ama ucundan yakaladım, ayrıntısını bilmiyorum.

görüntüler içinse diyecek bir şey yok.

sadece ilk videoyu izledim. mikrofon uzattıklarının hepsi katıksız faşo(ırkçı) bu yüzden iddia ettikleri şeyler gerçek mi uydurma mı bilemiyorum.

@dokunmakalbime:

eksisozluk.com

özelden yazıyorum.

depresyon falan olmasın? bir nöroloğa görünün bence. ya da öncesinde bir dahiliyeciye görünün, o size gerekirse tahlil vs yaptırır gerekirse nöroloğa vs. yönlendirir diye düşünüyorum.

dipnot: eskiden depresyon hastasıydım ve alkol&stres çok tetikleyici olmuştu bu duruma.

Gecmiş olsun, benzer bir sıkıntı bende de vardı, bence semptomlarınız devam ederken vakit kaybetmeden bir uzmana danışın. üstesinden gelinebilir bir durum, endişelenmeyin ancak bir uzmana danışın lütfen.

çünkü haber programı formatında komedi programı yapıyorlar.
zaytung'un televizyon versiyonu gibi.

Mehmet Ali Alabora, neden "heber" ifadesini kullandıklarını şöyle anlattı:

"Sözcüğün aslı 'heber'dir aslında, 'haber' değil. Öz Türkçe'den gelir. Biz de yıllardır yapılan bir yanlışı düzeltmek ve bunun doğrusunu kullanmak istedik."
www.haberturk.com

doğru mu yanlış mı bilmem yaptıkları açıklama bu.

haber öztürkçe ise arapçadaki ihbar, muhaberat, muhbir, muhabir gibi kelimeler öztürkçeden mi geçmiş yani arapçaya? tabii ki hayır. en azından güncel lisanda haber kelimesi belli ki arapça kökenli. maa sallamış sanırım.

.. ne desem bos. dusundum uzun uzun ne yaziyim diye bulamadim bir sey.

emlak ve polis hakkinda bir sey diyemecegim emlak.. cok sinir bozucu olsa da beklenen bir sey ve polisten zaten umudumuz kalmadi.

ama o doktoru oracikta.. neyse.. suriyelilere oncelik ne la? bunlar yemin etmiyor mu hipokratta suriyelilere oncelik taniyacagiz diye bir kisim mi var ben mi atladim? suriyelilerin cok ozel bir sigortasi mi var da oncelik taniniyor.. kendi vatandasina su muameleyi yapan ulke.. neyse devam edersem gg olacak

mobese olayını biri açıklaması lazım zira sikerim böyle işi.
aynı şekilde hastanelerde öncelik verilmesi nedir ulan?
ama bizim türk halkı da az değil.
400 liralık kirayı 800 yapıp, oğlum gelecek almanya'dan diyerek daha fazla para kazanma telaşı da güzelmiş.

sInIri kapatip asker yigacaktik, kimseyi de gecirmeyecektik. insanlar yaraliymis, oluyomus... esad acimasiz, ama isyan etmeyene de dokunmaz. isyan cikarana da bisey demiyorum, o da hakli, ama olmeyi, sakat kalmayi goze almiryosan isyan cikarmayacaksin. pa$a pa$a oturacaksin. sokaklara dokul, sonra turkiye bize baksin. oldu...
olan turkiyeye oldu. bu adamlar basimiza bela. hepsinin acil sInIrdisi edilmesi lazim.

el desaparecido ya katilmiyorum.. insanlik gorevidir multecileri almak.. turkiye kotuye kullanmiyor demiyorum.. kesinlikle ve kesinlikle kullaniyor ama kurunun yaninda yasin da yanmasi yanlis.
mesela simdi almanya'da bir kisim turk cinlik yapiyor devleti sikiyor vergi kaciriyor diye butun turkleri sinirdisi mi etselerdi..
avrupa da turklere bir sey yapilinca agliyoruz biz aynisini suriyelilere mi yapacagiz? vatandasligina bakmayip yaptiklarina bakmak lazim. vatandaslik ne lan o insan o ulkede dogdu diye olmek zorunda mi ya da zulum gormek zorunda mi.. ya da ayni ulkede dogan bir grup yavsak kanunlara uymuyor, kendini baskalarindan ustun goruyor vs. diye bunlari yapmayan ve tek sucu o yavsaklarla ayni ulkede dogmus olmasi olani da mi cezalandirmak gerekiyor ?

Hükümet mülteci kampları konusunda yeterli önlemi almayarak hatalı olabilir. Zaten içişlerinde bir türlü bakanlık tam arzu edilen şekilde idare edilemedi yıllardır. Ama hicbişey binlerce sivili sınırın öbür tararına attırmaya sebep değil.

Boyle bir millet degiliz biz. En kötü huyumuz da işte birbirmize yaptığımız pislikler, senin anlattıkların...:/

mültecilere acıyorum ben de evet yazık,insanlık ..

ama suriyeli kardeşlerimiz yüzünden kendi hiçbir ama hiçbir suçu olmayan öz kardeşlerimiz ölüyorsa orada bir dur derim.

suriyeli kardeşlerimiz yüzünden kendi milletim kendi kardeşlerim mağdur oluyorsa sınırdışı edin demeye dilim razı olur.
(yaşamalısınız arkadaşlar anlamalısınız.suriyeli her bireye aylık maaş verilirken,onlar kendi halkımızdan zengin rahat ve özgürken,daha emniyetliyken sorulur böyle şeyler,söylenir böyle sözler.)
insanlık ,vicdan evet bende de var burada yaşayan herkeste de var ama yaşanınca bazı şeyler tak ediyor,zorunuza gidiyor.

@babamasoliimbananickaldirsin:

bence almanya'daki türklerle türkiye'deki suriyelileri karşılaştırmak çok saçma.
bir kere geliş-gidiş nedenleri farklı, yaşama ve çalışma koşulları farklı vs vs.
biri iş gücü olarak gidiyor ve orada kendi başının çaresine bakıyor, diğeri sığınıyor ve devletten maaş alarak yaşıyor vsvsvs daha bir sürü şey.

---

hümanistliğin de çok suyunu çıkarmamak lazım bence.
sonuçta uygulanan dış politikalarda belirgin bir dengesizlik ve istikrarsızlık varken ve hükümetin bunu sırf insanlık adına yapmamış olduğu her halinden belliyken, böyle sevgi kelebeği görünümüne bürünmeye çalışması komik oluyor.

yani müslümanlıksa, her müslüman ülkenin yardımına koşacaksın o zaman.
madem bu kadar kol kanat gerecek gücün vardı, o zaman bunu ırak için de yapsaydın.
doğrusunu yanlışını tartışmıyorum.
sadece işine geldiği zaman müslümanlık yapıp, işine geldiği zaman yardımseverlik ediyorsan, bunu her zaman yapıyormuşsun da, bu senin görevinmiş falan gibi davranma.
çünkü herkes bunun böyle olmadığını biliyor.

üstelik sen daha kendi halkını o insanlardan koruyamıyorken, yani bu süreci ve bu insanları yönetemediğin belliyken üstüne vazife mi elin ülkesinin vatandaşını sığındırmak.
elbette her gelen pislik, terörist, iğrenç vs demiyorum.
ama sen isviçresindir, hadi yardım eli uzatırsın anlarız.
zaten ülke dört bir yandan çalkalanıyor.
sınırı da, sınırdan aldığın adamı da kontrol edemiyorsun.
eh senin etin ne budun ne o zaman?

niyetin iyi bile olsa, altından kalkamayacağın şeye bulaşmayacaksın.
bu iş böyle kasımpaşalı halleriyle, dayılıkla olmuyor.
onlar işin pozu.
koptu işte milletin kolu, bacağı, kafası.
koruyabildiler mi?
sen bırak hatay'ı, istanbul'daki halkının güvenliğini kendi ülken içinde zaten günlük hayatta sağlayamıyorsun neredeyse.
ondan sonra kalkıp dünyanın en medeni ülkesiymiş gibi "biz onları korur, sahip çıkarız" havaları falan.

neredeyse biz yardıma muhtaç haldeyiz.
bu ne perhiz bu ne lahana turşusu yani.

@blatta hiberna almanya ornegi o acidan olmadi ben de farkettim evet ama benim kastettigim sey suriyelilere damga vurmak. hani suriyeli multeci deyince &100 u terorist olarak dusunmek.. bu yanlis diyorum.. suriyelilik degil olay.. savastan kacan grupla hatay da silahla poz veren, lokantaya gidip hesabi odemeyen grubu bir tutmamak lazim diyorum..

evet diger dediklerinize katiliyorum
yemisim muslumanligi ben insanligi dusunuyorum daha cok.. ben suriyeli olsam ben de turkiye'ye gelirdim muhtemelen multeci olarak

"sınırı da, sınırdan aldığın adamı da kontrol edemiyorsun." edemiyor degiller bence etmiyorlar. ulkede polis mi kalmadi sinir guvenligi o kadar zor bir sey olmasa gerek.. istedikten sonra her turlu olur.

hukumetin dusunce yapisini biliyorum ama onlar yuzunden masum insanlarin olmeye birakilmasi yanlis.. dogru daha kendi vatandaslarini korumuyorlar da.. oyle diye o kadar insanin olmesine goz mu yumulsun
ha bana kalsa maasa baglamak, oturma izni vatandaslik vermek yerine bindiririm ucaga multecilere sicak bakan ulkelere yollarim..kanada vs. proseduru bilmiyorum tabi oyle bir sey mumkun mu.. mumkun olsa ne yazar gerci niyet belli

@babamasoliimbananickaldirsin:

ama işte o zaman hükümet kendi halkını korumamış/koruyamamış oluyor.
yani madem koruyamayacaksın, neden alıyorsun?
"koruyamıyor değil, korumuyor"sa zaten bizim başımıza daha çok gelecek var.

ben sadece bu durumda böyle şeylerin altına girebilecek kadar güçlü bir ülke olmadığımızı kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
biz zannettiğimiz ülke değiliz.
kendimizi almanya'nın avrupa'nın 1-2 adım gerisinde zannediyoruz, ama aslında olduğumuz yer suriye'nin 1-2 adım ilerisi.

evet, görüntüde belki çok fark var, ama biz sadece kendi bulunduğumuz bölgede diğer ülkelere göre biraz üstünüz.
ve geleceğimiz de onlarınkinden çok farklı olmayacak.
zaten dünyanın gözünde şimdi bile onlardan hiçbir farkımız yok.

dediğiniz doğru, suriye'de ben de olsam ben de buraya sığınırdım.
ama biz kendi kendimize yetemiyorken ve neredeyse ülke kendi içinde birçok konuda çatışıyorken buna kalkışmak kendini bilmemektir.

yani eğer sen de açsan, yan komşun aç diye ona ne götürebilirsin ki?
bir götürürsün, iki götürürsün, sonunda sen de açlıktan hastalanır perişan olursun.
olan hem sana hem komşuna olur.
bu durum bence bundan ibaret.

ha, bazı şeyleri biliyorken bunlara kalkışmak kötü niyetten başka bir şey değil.
ki milletin ayağa kalktığı şey de bu zaten.
ben de iyi niyet olduğunu düşünmüyorum.
yarın istanbul'da, ankara'da bunun gibi bir olay olsa, (oranın insanları daha kıymetli diye demiyorum) bunun 3-5 katı daha çok ölen insan olsa kafalarını çevirip bakmayacak, hariçten gazel okuyacaklar, millet de öldüğüyle kalacak.

şu anda hatay'da olan da bu.
bir kere zaten bu olaylar olmadan önce hatay halkının yaşanan yağma vs gibi olaylardan rahatsız olduğu biliniyorken sen nasıl olur da kendi halkını korumazsın?

gidersin orada bir takım güvenlik önlemlerini arttırır, gerekirse bir takım sınırlandırmalar yaparsın.
ha, işine gelmeyip giden kendi bilir.

bu yapılan yarım mardım değil, sadece gövde gösterisi.
ayran ve taht-ı revan meselesi işte.

nereden tutsan elinde kalıyor.
sonuçta hepimiz allaha emanet yaşıyoruz.

@blatta hiberna

dogru.. haklisiniz
bakalim zaman gosterecek olacaklari.. gidisat hic iyi degil

bir hatayli olarak dediklerine harfi harfiyen katiliyorum, cogunlukla ayni duygularimi yasiyorum.

Suriyeli teroristlere de "multeci" gozuyle bakmiyorum. Sen karisina cocuguna bakiyorsun adamin, adam nerde sinirin karsisinda devletine karsi kursun atip, oradaki masum insanlari olduruyor. OSO'nun suriye teroristlerinden olusan, suriye'deki esad yanlisi ozellikle de alevi halka nefret sacan bir ordu oldugu cok acik. Son karin desme videosunu herkes gormustur diye dusunuyorum. Boyle insanlara hala hukumet destek veriyor.

Bu nedenle bunlarin hepsini alip sinir disi etmek lazim diye dusunuyorum, bunun tek yolu budur. Eger yok ama onlar da insan diyenler varsa bir zahmet kendi evlerini acsinlar onlara... Hatay/Kilis/Gaziantep turkiyenin coplugu degildir! tum multeci adi altindaki terorirstleri bu illere yikmaya da kimsenin hakki yoktur. Baska milletlerin derdi icin benim halkim olemez. (Ki reyhanli'li pek cok arkadasim olu sayisinin 100'un cok uzerinde oldugunu dogruluyor. 100+ vatandasini koruyaman onurlu bir hukumetin yapmasi gereken sey bellidir!)

2 yil onceki hatay ile suanki hatay arasinda daglar kadar fark var. bir gun bir hafta bir ay degil ki cekilsin... 2 yil oldu dile kolay 2 yil... 2 yil boyunca aksam hava karardiktan sonra ayni ilde yasamadigimi hissettigim gunden beri 2 yil gecti.

Burda farazi konusup, onlari birakmak olmaz diyen bi zahmet kendi mahallesinde onlara yer bulsun, onlarla 2 yil yasasin sonra konussun. Oturdugu yerden ne olacak canim demek kolay...

@icince bokunu cikaran arap ben de mersinliyim. mersin de yasamiyorum 1 2 senedir ama sik sik gidiyorum kaliyorum goruyorum degisimleri mersinde'de.. suriyeli sayisinda anormal artis var.. ben de benzer seyler hissediyorum tabi ki hatay kadar olamaz ama..
ki suriye davasindan once de dogudan cok goc aldi mersin; pkk yuvasi oldu resmen nasil hissettiginizi tahmin edebiliyorum

"Hatay/Kilis/Gaziantep turkiyenin coplugu degildir! tum multeci adi altindaki terorirstleri bu illere yikmaya da kimsenin hakki yoktur."
Bu cumleye katiliyorum ama o kadar masum erkek, kadin ve cocugu sinir disi etmeye gonlum el vermezdi benim sahsen. dedigim gibi mesela mumkunse bir kismi baska ulkelere gonderilebilir multeci kabul eden bir suru ulke var..
hukumet zaten iyi niyetli olsa teroristleri ayirir sinirdisi eder, elimine eder vs. bir sey yapar masum insanlar da ya suca karismadiklari surece kalir ya da baska ulkelere gonderilir
teroristleri multecilerle karistirmamak lazim diyorum ben..
ama dedigi gibi .. hukumette bitiyor.. sorun suriyelilerde degil bizim hukumetimizde hinci -tum- suriyelilerden cikarmak yanlis

@babamasoliimbananickaldirsin ama kimsenin tum suriyelileri teker teker izleyip gozleyip sen iyisin / sen kotusun diye ayirabilecegini zannetmiyorum. Bu nedenle benim icin hepsi bir.

Ben hic gormedim ama o kadar fazla birinci agizdan duydum ki yasananlari, yasandigina zerre suphem yok... Adamlar dolmuslarda otobuslerde gaz cikariyorlar, ucretlerini odemeyip tayyip versin biz misafiriz diyormus. Restoranlarda hesabi gidip tayyipten alin, bizi o cagirdi diyorlarmis. Hatay'daki alevi halka suriyeyi temizledikten sonra sira size de gelecek diyorlarmis. antakya'daki alevi dernegi baskaninin evine gidip camlari asagi indirip tehdit etmisler.

Bunlar 1 degil, 5 degil 10 degil... cok fazla insandan degisik olaylar duydum bu nedenle ben suriyelilerin iclerinden bir kac tanesinin surekli ayni olayi yasattigini dusunmuyorum. Adamlarin cogunlugunun boyle oldugunu ve surekli ayni seyler yasattigini dusunuyorum. Reyhanli'da da milletin karisina bacisina sarkiyorlarmis, rakip is kurup ucuz mal satip benim halkimin rizkini da ellerinden almislar... onun disinda uzunuzunilgi'nin dedikleri de var...

Her nasil ben tayyibe oy vermeyip, tayyibin hala o koltukta olmasini sineye cekmek zorundaysam. Hepsi de kendi vatandaslarinin yaptiklarindan sorumludurlar. Eger adam gibi burada yasamayi ogrenseler di neyse ama 2 yildan sonra hala bu olaylar yasaniyor. Hepsi geri gonderilmeli. Benim dusuncem budur, bunu ancak 2 yil boyunca o insanlarla beraber yasamak zorunda olan insan anlar. Bu nedenle hani hatay hosgoru sehriydi, 2 multeciye bile konukseverligimizi gostermedi diyen gerzeklere (sozum meclisten disari) kulak asmiyorum... Eger bu multecilerin suriye'ye gonderilmesini istemeyen varsa, dedigim gibi evinin ya da mahallesinin kapisini acsin o zaman.

Dusununce dogru tabi.. hak vermemek de zor. ben de yazdiklariniz gibi seyler yasasam benzer dusunurdum muhtemelen.. ama hepsini bir tutamiyorum, basima gelmesi lazim sanirim bir cok kere o sinira gelmesi icin
mahallemizdeki yazlik site full suriyeli diyebilirim ama mersin'de o hatay'da yasanan tatsiz olaylara tanik olmadim henuz

onun disinda kuzenim hatay'da okuyor o da benzer seylerden bahsetti..

yok abi. sadece indirildiğinde mail atıyor indirdi diye. durdurunca ya da iptal edince bir olayı yok diye biliyorum.

işle ilgili bir konuda zaman kazanmak için yarım saat falan duraklatmam gerekiyor da, acaba sorun çıkar mı diye huylandım.

teşekkürler.

yok la niye çıksın.
adam sana sadece link yolluyor. öyle bir ihtimal yok. ha karşı taraf wetransfer in it ekibinde ise o zaman mümkünn.

(git: www.youtube.com bu sorularınızın bir kısmını karşılar.

akıllı olurlar, ama sahiplerine çok düşkündürler ve şımarık oldukları söylenebilir.
yani sahibinden ayrı kalmaktan falan pek hoşlanmaz.
bakımı açısından tüylerine çok özen göstermeniz lazım.
beslenme açısından çiğ besleyeceksiniz ya da kuru mamayla.
kuru mamayla besleyecekseniz kaliteli bir şey olmasında fayda var.


köpek bakımı ve psikolojisi konusunda tecrübeliyseniz aşağıda bir ilan var, belki ilgilenirsiniz.
bugün karşıma çıktı, her ihtimale karşı paylaşayım dedim.


www.facebook.com

hayır canım, ne sıkılması.
mevsimden, korkmayın.
hepsi böyle bu ara.
tüy dökme mevsimi.

@blatta hiberna, siir gibi yazmissin.

neyse saka bi yana petshopcu emice alla alla bizimki dokmuyo evde kedi varmis gibi bilem degil dedi de bi soralim dedik biz de.

ne mevsimmiş arkadaş.
bir türlü bitmiyor.
ne zaman tüy dökülse mevsimden:)

mamadan olabilir. mamayı değiştirin. çok fazla tüy dökmesi pek de mevsimsel gözükmüyor. gerçi @blatta hiberna varken bize söz düşmez.

onunki kısa tüylüdür belki.
sizinkinin tüyleri uzunca.
kışın ısınmak için gelen fazla tüyler gidiyor işte baharda.
sokak kedileri kilo da verir hatta bu aralar.
ısınmak için oluşan yağlar gider falan.
ev kedilerinde genelde sadece tüy meselesi fark ediyor.

edit:

@Sherlock Holmes: aman efendim. :)

amanin bizimkine benziyor=)
daha uzun tüylü olanından kızımız var.furminator almıştık,otururken tarıyorduk,o şekilde en azından havada uçuşan tüyden kurtardık.
normal taraktan daha farklı çünkü,baya alıyor.
ama yine de bitmedi tabi.belki sizde işe yarar kullanmadıysanız.

www.loyalville.com

ya bi de bu tavandaki lambalara takti. birine atladi hatta ustumden yirtti :D o niyedir?

o yaramazlıktan muhtemelen.
mevsimden diyebilmeyi çok isterdim.
gerçi kısır bile olsalar kızgınlık döneminde içgüdüsel olarak daha hareketli oluyorlar.

Hills marka mama ve furminatör tavsiye ederim, bir de kuaföre götürüp biraz kırptırıp düzelttirebilirsin.

bizim küçük kızın tüyleri bu tatlının tüylerinin üç katı kadar oluyor uzayınca. yaz geldi mi kestiriyoruz biz. o da çok rahatlıyor hem. zaten 3-4 aya eski gürlüğünde çıkıyorlar. eğer yok ben hepsini kestirmem derseniz yukarıda da dendiği gibi birazcık aldırabilirsiniz tüylerinden.

söylemeden de geçemeyeceğim çok çok güzel bir kediniz var. :)

yaygın bir yanlış var, onu düzeltmek isterim önce. tekir lafı kedinin cinsini ırkını falan belirtmez, kedinin tüy rengiyle alakalı bir tanımlama. ülkemizin kedileri anatolian shorthair ve anatolian longhair diye ikiye ayrılıyor, ikincisi bildiğimiz ankara. yani sizin kediniz çok çok güzel bir ankara kedisi.

ben bütün hesaplarımı kapattığım için link veremiyorum ama facebook'ta angora cat grubu var. orada bu konularla ilgili detaylı bilgileri bulabilirsiniz.

evet, mevsimsel. mesela yukarıda bahsettiğim grupta ankara kedilerinin yaz ve kış aylarındaki fotoğrafları karşılaştırmalı olarak verilmiş. arada inanılmaz bir tüy uzunluğu farkı var. ilkbaharda hep böyle olurmuş, yaz bitince tekrar uzayacak tüyleri. günde iki kere güzelce tarayınca sağa sola tüy bırakmamaya başladı bizimki.

mama, yaş, cinsiyet, tür hep aynı bizim ponçik ile. tanışsalar çok fena pampa olurlardı :)

mark dacascos mu?

Craig Sheffer var, saçma sapan filmlerde oynamış. steven seagal de olabilir ama temiz yüzlü sayılmaz.

yok ikiside değil. iki filmini hatırlıyorum.
birinde ordunun içinde askerliğe uygun davranmayanları öldüren bir örgüte sızıyordu.
diğerinde uçak yarışlarına katılıyordu

eric roberts?

yok hocam o da değil

filmleri bilmiyorum da, siyah saçlı dedin diye aklıma steven seagal geldi?

david hasselhoff mu acaba? ama olsa hatırlardınız.

hepinize teşekkürler Antonio Sabato Jr. mış

krema - kuru fesleğen - tuz.
böyle bir tarif var, çok güzel oluyor.
yani kuru fesleğen kullanabilirsiniz.

kremaya sumak olabilir eksi olur

ben kremasına tuz, karabiber, nane, kırmızı toz biber ve birazcık da köri atıyorum. çok güzel oluyor.

kori, zerdecal, kekik (opsiyonel), cok az kirmizi toz biber + karabiber tuz

aynisini kremali tavuk ile de yapabilirsiniz

kremalıya, köri ya da fesleğen olur.

muhtemelen ileri derecede uyuzu var.
yani düzelmeyecek bir şey değil.
normalde belediye barınaklarının hizmeti kapsamında, ama oraya atanlar zaten onlar.
o bölgelerdeki belediyelere güvenmeyin.
o yüzden kendiniz halletmeye çalışın.

göksu evleri hayvanseverleri var.
facebook gruplarından ulaşın, araçları var belki yardımcı olabilirler.
bunun dışında eğer saldırgan değilse arabanın arkasına havluyu serip, atın içeri.

güvenilir bir belediyenin barınağına götürebilirsiniz.
ya da isterseniz tedavisini yaptırıp maddi durumunuz yeterli değilse buradan, facebook'tan bağış toplamaya çalışabilirsiniz.
ama bence en akıllıcası önce hayvanı alıp, güvenilir bir veterinere göstermek.
ondan sonra da bir belediyenin barınağına gidip, oradaki veterinerin dedikleriyle bunu karşılaştırıp, gözünüz tutarsa orada tedavi ettirmek.

bu arada uyuz bakım ister.
yani çok uzun olmasa da bir süreç gerekir iyileşmesi için.
eğer bakabilecekseniz siz de bakabilirsiniz.
durumunuzu bilemediğim için aklıma gelen birkaç seçeneği sunmaya çalıştım.

Alo 153 nakil hattı sizi gereken servise aktarıyor. Köpeğin bulunduğu semti söylerseniz, orası ile ilgilenen belediyenin veterinerine bağlıyorlar. Ben bu şekilde Şişli'deki bir kediyi teslim etmiştim.

sütü sulandırmak lazım o yüzden.

Yavru kediye süt verilmez,sakın boyle bir hata yapmayın.

Belki yoğurt deneyebilirsiniz veya kediler icin özel üretilen süt tozları var,onlarla besleyebilirsiniz.

Tabii en dogrusu veterinerine götürüp saglık problemi olup olmadıgını öğrenmek.

Yahu süt vermiyorum ki zaten?

pek önemli bir sorun değil gibi geldi, iyi bir mama veriyorsunuz, zaten aşılar için götürdüğünüzde doktora sorarsınız. benim kedimin de kakası bazen biraz daha yumuşak olabiliyor ama hemen düzeliyor, hafif üşütmüş olabilir, yavru neticede. bence telaşa gerek yok ama devam ederse doktora sormak lazım.

mevsim dönerken dışkılarında değişim oluyor, 1-2 gün bekleyin, haslanmıs yumurta ve yogurt yedirin, gecmezse ve dıskı sıvılaşırsa veterinere danısın derim.
benim kedilerimin de dıskılarında değişim oldu, mevsim dönerken hep olur. panik yapmanıza gerek yok.

İc parazit asilarini yaptirdiniz mi?

yavru kedilerde arada bir böyle ishalimsi durumların olması normal.
taşta biraz fazla yürüse bile hemen etkilenir.
ama yine de parazit falan olabilir, veterinere bir götürün.
zamanı gelmişse yapar zaten gerekeni.

henüz vücut koordinasyonu tam değil, kendini de doğru düzgün temizleyemez, içeriye diye dışarıya da yapabilir, bunlar olacak.
rahatsız olmamaya çalışın.

Ben de süt verdiginiz icin degil,benden bir önce cevap veren arkadas 'süt verin' dediğinden ona uyup boyle bir sey yapmayın diye yazdım.

Yoksa okuduğumu anlayabiliyorum cok şükür.

Öncelikle geçmiş olsun. yavru hayvanlarda sindirim sisteminde bazen böyle ishal ya da tam tersi kabızlık gibi semptomlar izlenebilir . bunlar patolojik olmayacağı gibi sizin bazı ihtimalleri de kapatmanız gerekir. kötü kokudan da bahsettiğiniz için birinci ihtimali parazitlere yormakta yarar var. öncelikle parazit tedavisini yaptırmanızı öneririm. su alımına dikkat ediniz. gerekirse dışkının bir mikroskobik muaeyenesi yapılabilir...

Yavru kedilerde olabilir böyle şeyler. Mamanız kaliteli, herhangi süt ve süt ürünüde vermiyorsunuz. Üşütmüş olabilir yavruyken hassas oluyorlar. Dışkı yumuşak olduğu için tuvaletinin dışına istemeden taşıyordur. 2-3 gün bekleyin düzelmezse bir veterinere danışabilirsin.

geneli divxplanetten falan çalıyormuş. doctor jivagonun bi röportajında okumuştum lost dvdsinde onun altyazılarını izinsiz alıp kullandıklarını.

(yanlış hatırlamıyorumdur umarım.)

@eksi sozlukte eksiyen adam:

evet, zaten bütün prodüksiyon şirketleri divxplanetten çeviri çalma üzerine kurulu. (?!)
o tamamen çevirmenin ahlakına kalmış bir şey.
şirket çevirmenden aldığı çeviriyi kullanır.
bazıları uyanıklık edip aldığı çeviriyi kontrol ediyor, çevirmen öyle bir şey yaptıysa düzeltmesini istiyor.
bazısı farkında olmadan geleni basıyor.

"divxplanet'e çeviri yapanlar bedavaya ya da çok çok çok düşük fiyata yapıyor.
kendilerince bir hizmet sunuyorlar.
bunu bilgisayarına indirdiğin dizide ya da başka yerde kullanmak bir şey fark etmiyor, o dvd'yi satın alıp izleyenlere de dolaylı olarak hizmet etmiş oluyor ve sonuç olarak tamamen açık bir kaynak.
kullanılmasını istemeyen oraya çevirisini koymasın." diyen çevirmen de var, "ben kendi çevirimi kendim yaparım, onların kalitesine güvenmem, başkasının üstünden de para kazanmam" diyen de var.

bu çeviri işleri yüzünden koskoca bir meslek dalı harcanıyor resmen.
televizyonda izlediğiniz her şeyin divxplanet'ta çevirisi mi var?
hiçbir şirkette ben sadece altyazı yaparım diyemezsin, dublaj çevirisi de yapman lazım.

ve bu işin bir sektörü vardır.
medyanın bir uzantısıdır.
her ingilizce bilen nasıl çevirmen olamıyorsa, çevirmenin de uzmanlık alanı vardır.
bu uzmanlıklardan biri de altyazı-dublaj çevirmenliğidir.
ve bir şirkette çalışmak, divxplanet'te çeviri yapmaya benzemez.
insanların türkiye'ye televizyon geldiğinden beri para kazandıkları bir işin bu kadar ayağa düşürülmesi ancak bu ülkede gerçekleşebilirdi zaten.


gidip prodüksiyon şirketlerine başvuracaksınız.

tabii sadece prodüksiyon şirketleri değil, bağımsız çeviri firmaları da altyazı ve dublaj çevirisi yapıyor. secret cv'ye ilan verenleri bile var.

dizimag bir ara çevirmen arıyordu. ben başvurmuştum kabul etmişlerdi ama sonra baktım ortam hiç beklediğim gibi değildi. neyse eger şirket bazlı bir şey aramıyorsan hayrına yapıyor gibi olacaksın.

bahsettiğiniz işlemi OCR (optik karakter tanımlama) programları yapar. bu şekilde aratmayı deneyin.

veya finereader programını yükleyin.

o da olmadı gönderebilirseniz ben yapıp atmaya çalışırım.

dosyaları www.2shared.com adresine upload edin, sonra da buraya linkini yapıştırın. bir deneyelim.

www.2shared.com

teşekkürler tekrar.

birisi office 2003 uyumlu, diğeri 2010. ikisini de indirin, artık hangisi olursa.


www.2shared.com
www.2shared.com

bu mevsimde alerjik olarak da kedilerin çoğu öksürür ve hapşırır.
o yüzden de olabilir.

belki tuy kusacaktir. insallah onemli bir seyi yoktur.

şımarıklık ettiğini düşünmeye başladım.
ben inhaleri ağza yaklaştırınca duruyor, normale dönüyor. uzaklaştırınca geri başlıyordu.
astım krizlerinde böyle olmuyordu. eşeg!

10 dakika uyanik yarim saat uyur uyanik, 1 saat uyur seklinde bile olur.

gunde 2-4 saat uyanik kalsa yeter.

kedidir kedir.

çok uyurlar, normal.
yani çok uyurlar, kalkıp yemek yer, oyun oynar tekrar uyurlar.
uyanık olduğu zamanlarda bir halsizlik ve keyifsizlik olduğunu hissetmiyorsanız sorun yok.

saat olarak istersen 18 saat uyur abi sıkıntı yok.belki yavru kadar değil ama büyük kediler de baya uyur yavru kediye has değil.

oyun oynarken bile aniden durup uyuyabilir, normal.

bizim yavru manyak daha da yavruyken yani 4buçuk 5 aylıkken dıgıdık efektiyle evde koşup sonra aniden durup baygın şekilde uyurdu. dürtmekle bile uyanmazdı. şimdi bir yaşa yaklaşıyoruz. yavaş yavaş düzene giriyor uykusu.

yavru kediyle yapılacak güzel bi aktivite...
önce biraz mıncıklanıp oynanıp sakinleştirilerek kucağa sırtüstü yatırılır. ilgisi çekilerek öyle kalması sağlanır. zaten uysal ruhlu olanlar öyle kalır hemen düzelme ihtiyacı duymaz. böyle böyle oynarken hop diye uyur aniden. pili biraz şarj olunca gözünü açar, az oynarsın, hop yine biter pil, uyur.

net yüzde 8 buçuk falan alabiliyosun en çok sanırım.ben de düşünüp vazgeçtim.ayda bi kere 3 maçlı garanti kupon yap daha iyi.

ama şuna da bir bak.bozulmayan mevduatlı gibi yapmaya çalışmışlar ingbankın (bkz: turuncu hesap)

teb'in reklamında gördüm, faizdeki parayı çekseniz de, kalanı için faiz devam ediyor.
öyle bir hesap türü oluşturmuşlar.
yani normalde parayı tamamen bozup, sonra gerekirse tekrar bağlamak gerekir.
bunda tamamını bozmanıza gerek kalmadan ihtiyacınız olanı çekiyorsunuz, kalanı aynı şekilde bağlı kalmaya devam ediyor.
isterseniz onu bir araştırın.

faiz oranları internetten açılan vadeli mevduat hesaplarında daha yüksek oluyor genelde.
yani yapı kredinin internet sitesinden sizin açtığınız vadeli mevduat için verilen faiz oranı, normal vadeli mevduat hesabına verdiği faiz oranından fazla oluyor mesela.

enpara'nın da faiz oranı yüksek son zamanlarda.
ama diğer bankalarla ilgili fazla bilgim yok.
internet sitelerinden inceleyin isterseniz, hepsininkinde ayrıntısıyla yazıyor.

10 things you need to know about losing weight olabilir.

uyurum mutlaka,
uyandıktan sonra aklıma eseni yaparım ki rahatlayayım biraz olsun.

tüm mal varlığımı tek maça basarım

soruna tersten cevap vereyim.

dertli müzik dinlemem, daha dibe batırır.

çıkıp ayaklarım ağrıyana kadar yürürüm

-yürüyüşe çıkarım.
-seinfeld, will and grace falan gibi sevdiğim eğlenceli bir şeylerin tekrarlarını izlerim.
-kedilerimi mıncıklarım, köpeğimle oynarım.
-uyurum.
-yemek yaparım. özellikle hamurla uğraşmak stresi alıyor.
-imkan varsa seks ya da mastürbasyon yaparım.
-kütüphanemin düzenini değiştiririm.
-müzik dinlerim, ama neşeli ve insanı hafifleten şeyler. yoksa daha kötü oluyor.
-sohbetini sevdiğim bir arkadaşımı arar/buluşur boş boş konuşurum, aklımı dağıtırım. ya da direk olarak soruna odaklanıp onunla çözüm bulmaya çalışırım. anlatınca rahatlıyor insan bazen.
-meditasyon yaparım.
-sinemaya giderim. ama iç bayan, üzücü, sıkıcı, duygusal olmayan bir filme. mümkünse animasyon.

genelde bunlardan birini ya da birkaçını yapıyorum moralim bozulunca.

çok sessiz ve derinden şarkıya girerim usul usul
esmerim biçim biçim
ölürem esmer için
alem bana düşmandııır (burda sesi hafif yükseltiyoruz ve yavaşlıyoruz)
(hızlı) esmer sevdiğim için
OYOY (bu kısma vurgu önemli, depresyonun geçtiği an bu an)
gerisi zaten oynak bir şekilde akıyor helelooy looy loyy güzel yarim esmerim bölümü
bu kısımlarda artık gam tasadan eser kalmamış olması gerek bu taktik doğru uygulandığında.

her zaman yapmadığım bi şey yaparım. mesela oturur kendime fondue yaparım onu yerim, olmadık bi yere giderim gezer dolaşırım, eğer çok gezdiğim halde moralim bozuksa giderim perdeleri çeker evde otururum, olmadı masanın altına dolabın içine girerim beş dk saçmalarım falan... önemli olan normalde yapmadığın bişey yapmak. o zaman moral bozukluğu anını yırtar parçalarsın. mesela ağlıyorsan kalkıp tuvalete git ve bütün o dramayı nasıl piç ettiğini düşün. ama kendini zorlayıp komedi filmi izlemeye çalışma mesela o hiç bi işe yaramaz.
benim yöntemlerim bu şekilde kardeş.

uyku.
kusma.
uyku.

...sıralama da bu oluyor.

tatli yapar yerim.

alkol

Ben de şu anda senin gibiyim İzmir'deysen gel buluşalım konuşalım, şimdiye kadar İzmir'de böyle birine denk gelmedim ama şansımı denemek istiyorum. İzmir'de misin??

1. büyük ihtimalle doğru, çünkü prospektüste de görebileceğiniz üzere "bağımlılık yapar". yani rennie çiğnemiyorsunuz, gayet ciddi bir ilaç.

2. bilemiyorum. ama uyku yapan ve aldıktan sonra ağır vasıta falan kullanmamanızı gerektiren bir ilaçla yaşamak hoş olmasa gerek.

3. bu durumda etmesi doğru olmaz sanki. doktoruna sorsun. doktorundan emin değilse doktor değiştirsin. hatta bence siz de başka bir doktora görünün.

4. doktor değilim, bilemiyorum.

5. babanıza karışmam.

geçmiş olsun.

ekleme: bu tip ilaçları buradaki çok bilmiş bizler bile tavsiye edip, tavsiyeyle kullanıyorsak ne farkımız kaldı her gün burada dedikodusunu yaptığımız abuk subuk tiplerden?

hastaneler bıktı cunku artık benden almıyorlar içeri :D
baktılar toparlayamıyorlar, koy verdiler, bende sizlere danışıyorum :)

bende iki ay içtim akşamları şimdi ise hatlar karışınca içiyorum.5 gün kısmına gelince benim doktor prof. ama hiç öle bişi demedi 2 ay dayadı.
ancak lustralı reçetesiz alabiliyoken tranko yu vermiyolar.bu nedenle tavsiye üzerine içilecek bişi olmasa gerek.

1-doğruluğu tartışılır uzmana danışmak lazım ama %40 doğru %60 yanlış diyebiliriz.(dedilerse doğru olabilir benim prof demedi yanlış olma ihtimali de var..)
2-2 ay içtim 6 ay biraz abartılmış.doktoru değiştir.ki tranko asıl tedaviye takviye amaçlı kullanılıyo diye biliyorum.tek başına bi poka yaramayabilir.
3-hal böyle olunca arkadaş devam etmesin.
4-ot ilaç tavsiyesi hiç akıl karı değil.çünkü neden ağrıdığını bilmek lazım..
5-cevabı babanda...

saygılar...

gidecekler onlarin elinde degil ki zaten, dunya duzeni ortadogu bunu gerektiriyor bir sel nasil onune kattigi herseyi suruklerse ole

@mazungu, çekilsinler de sonrası ? sel gidip iz kaldığında ne olacak ? konfederasyon mu özerklik mi bölünecek miyiz, hatta sadece biz mi bölünecez ? vs vs

gidecekler de, o şimdilik olan bir şey.
sonrasını göreceğiz.
benim de inanasım yok.

Simdi aldıkları yetmeyince, almak istedikleri için, daha da semirmiş olarak dönmek için.

+1 bahadr35

riske atmaya deycek durumdaysa risk budur de yoksa kes git bence

Yasak mıymış bu ahahah? Ben kirli sakalla biyometrik çektirdim, pasaport aldım, almanya vizesi aldım, almanya'da oturma izni aldım ve oturma iznimi uzattım. Değil bence yasak.

Sadece 'normal halin neyse öyle git' diyorlardı, sıfır sakal çektirip sınırdan hacı sakalıyla geçmeye çalışırken şüphelenebilirlermiş.

ben işi şansa bırakmamak lazım.
millet yapınca olur, sen yapınca olmaz falan.
belli olmaz, ol tıraşını öyle git.

bildiğim kadarıyla sakal olmamalı.. bayanlarda saçları bile toplatıyorlar sakala izin varsa da yuh artık

kulaklar görülmeli, ağız belli olmalı, bunun dışında bence yasak filan değil: www.epasaport.gov.tr

yasak değil hayvan gibi sakalımla çektirip pasaport almıştım. sadece polis seni bu tiple almazlar ülkelerine emin misin diye sordu o kadar.

thegraduateblog.files.wordpress.com

benim paranoyak bir arkadaşım amerika vizesi almadan önce mal gibi sıfıra vurdu sakalını, saçları da 3'e vurdu. birisi 'yüzün tam görünecek' demiş bu arkadaş biraz yanlış anlamış. neyse bi hafta falan dışarı çıkmadı sakalları uzayana kadar. aldı pass'ı vizeyi. sonra amerika'ya gitmeden önce sakalları saçı yine kestirdi mecburen -resme benzemesi lazım ya-, bi iki hafta da amerika'da dışarı çıkmadı. öyle.

pasaportta bir fotom var. gorsen ulkeye almazsin. sac sakal birbirine girmis. sorun olmadi bende.

çok memnun kalan da var, küfür eden de.
ne için götürdüğünüze de bağlı tabii.
yani maddi durumunuz yeterliyse güvendiğiniz özel bir veterinere götürmeniz her zaman daha iyi.

Özel veterinerim oraya yönlendirdi beni. Köpeğimin şuanki rahatsızlığını çözemediği için fakülteye götürün hocalar baksın bi dedi.

fakülte her zaman en iyisidir özel klinik mezun oluşuna göre 10-15 yıl önce okulla ilişiğini kesmiş haliyle çoğunlukla yeni gelişmelerden habersiz hekimleri,fakülte ise en yeni teknoloji olmasa dahi en yeni bilgi sahibi hekimleri barındırır.

(git:veteriner.co)
burada sahipli hayvana kötü muamele dilekçesi örneği var. doldurup, düzenleyip ilgili yere gönderin.

0212 251 63 25
ist barosu hayvan hakları komisyonunun numarası.
bugün tatil, telefonu açan olur mu bilmiyorum, ama ne yapmanız gerektiği konusunda yönlendirirler.

Yok dilekçe doldur yok telefon aç, bunlar türkiyede işlemez arkadaşım, getir bir çilingir açtır kapıyı kurtar hayvanı.

kızın karakterine bağlı. kimisi anında siktiri çeker kimisi bayılır.

bilmece bulmaca gibi soru sormuşun açıklamama gerek yok aslında diye de başlamışın, kendimi idiot gibi hissettim.
ama çözdüm.

akıl baki bir bireyin hiçbir şey düşünmemesi lazım gelir.

not: alt soruyu hiç anlamadım. çapkınlık yaptığını kime niye neden belli ediyorsun? amaç ney?

cecilia, hani nasıl belli olur diyor, açık vermemek için.

hmm sağol douchebagcım,

o zaman "kadınlar hisseder" diye sıvamak geldi içimden ama demedim sakin olun.

o kadar geniş bir soru ki.
kendi adıma cevap vereyim.
eğer doğru düzgün bir şey hissetmiyorsam muhtemelen bırakırım, ilgilenmem, uğraşmam.

eğer bir şeyler olabilir diye düşündüğüm, beni heyecanlandıran, hoşlandığım biriyse akışına bırakmış gibi görünürüm, ama bırakmam.
salağa yatarım, güveniyormuş gibi görünürüm.
belli bir süre içindeki istikrarına bakarım.
dedikleriyle yaptıkları birbirini tutuyor mu diye düşünürüm.
yani şüphem olduğunu belli etmem, çünkü maalesef bunlar konuşarak çözülemiyor.
kime sorsan herkes çok sadık, ama öyle değil işte.

zaten insan kendini belli eder.
o zamana kadar da güven oluşmamışsa zaten daha da oluşmaz.
üstelik en başından böyle bir izlenim aldıysan o adamın güven kazanması daha zor olur.

alt soru:
hiç belli etmesen de belli olur/oluyor maalesef.
dünyanın en salak kadını bile bir şekilde hissediyor.

anlıyor, ona rağmen anlamazdan geliyor ya da anlayıp anladığını gösteriyor.

eğer bir kadın birlikte olduğu adamın çapkınlık yaptığını hissetmezse ya da bir şekilde anlamazsa o genelde adamın becerisinden değil, aslında kadının adama karşı duyarsız olmasından kaynaklanıyor.

kelimesi kelimesine blatta hiberna ozetlemis durumu. noktalama isaretlerine kadar katiliyorum kendisine.

çiçek sepetinde çikolata da var. ya da www.godivatr.com

www.facebook.com

çikolata değil, çikolata kaplı kek gibi.
ama içinde de çikolata sosu falan oluyor.
bir tanıdığım yapıyor, acayip lezzetli ve ev yapımı.
malzemelerini falan (muzlu, çikolatalı vs vs) kendiniz seçiyorsunuz.

Şaşkınbakkal ışıklara gelince beni indirin derseniz indirirler.

Caddebostan Migros'un oradaki ışıklardan sonra üçüncü ışıklarda ineceksin. Otopark falan var.

şaşkınbakkal'da ineceğinizi söyleyin, şoför indirir.
eğer unutursa, caddebostan migros'u geçtikten sonra dikkat edin, birkaç ışığı geçeceksiniz, solda tike var.
o ışıklarda inip, yukarı çıkacaksınız.
hemen karşı köşede.

korupark evlerinde var. mimarla alakalı biraz da.

onlarda da oturma odasi yok :) kulturle alakali bence

bence ikisi de gereksiz hobi odasi olsun bilardo masa tenisi falan atalim daha iyi

mimari diye ağaoğlu'nu baz alıyorsan...
mimar yapıyı/mekanı kullanıcının ihtiyacına göre tasarlar, ağaoğlu/toki vs mimarlık yapmıyor.

tamamen maddi durumla alakali, almanya, avusturya icin gecerli en azindan dediklerim, kiyafet odasi filan normal gelirli ailelerde yok, olamazda zaten.

müstakil evde yer coktur yapar, gene ev sehir disindadir kendine aittir yapar ama sehir icinde kiyafet odali ev alabilmek , tutabilmek icin aile olarak 400 bin€ gelir lazim, aile icin bu elbette, normal geliri olup tek yasayip kiyafete ilgi duyarsa belki, o da belki olur.

kisaca film ve programlarda görünenler genelde yüksek gelir grubu, ya da degilse de müstakil evler genelde sehir disinda olur. sehirde yasayan normal adamin gücü yetmez yani.

ortalamanın biraz üstünde kazanıyorum (sanırım) ve benim bırak bir giyinme odasını bir dolabı dolduracak kadar (her mevsim için toplam) kıyafetim yok.

Tek başıma yaşıyorum, kira ödemiyorum, ısınma giderim çok düşük, akıllı telefonum var ve giden aramaları sip üzerinden yapıyorum (aylık ~30 lira yani toplam telefon harcamam) evde televizyonum yok dolayısı ile dijital platform ya da kablo aboneliğim yok. bilgisayarlarım için internet bağlantısını evin karşısındaki MC Donalds'dan sağlıyorum. (ailemin ttnet aboneliği olduğu için ücret ödemiyorum.) şirket arabası var, yakıt ve park (geceleri de dahil olmak üzere) ücreti şirket tarafından ödeniyor.

pek masrafım olmamasına rağmen ben dahi dolduramayacak durumda isem elimde olan kıyafetlerle o odayı, Türkiye'de pek tutulmaması normal sanırım. ben asıl kiler olmamasına şaşırıyorum.

@Argaeos

sorun orayı dolduracak kadar giysiye sahip olmakta değil. sonuçta senin giysin azdır, odanın bir köşesini depolama alanı gibi yaparsın ütü masası, elektrik süpürgesi vs si ne varsa koyarsın. ayrıca giyinme odası deyince aklına çok büyük, basketbol yıldızlarının spor ayakkabı koleksiyonunu dizdiği odalar gibi canlanmasın gözüne, 2 metrekare küçücük bir alanda olabilir. çoğu evde kışlıklar çekyat, baza altındadır ütü masası oturma odasının kapısının arkasında bekçi gibi bekler, o yüzden olsa güzel olurdu diye düşünüyorum.

bence bunun babamasoliimbananickaldirsin'ın dediği gibi kültürle alakası var. eskiden yaşam alanı, ebeveyn banyosu, açık mutfak ya da mutfak adası gibi şeyler bizde de yoktu, şimdi onlar moda.

ayrıca mimariyi ağaoğlundan baz almıyorum, lüks evlere filanda dikkat ediyorum.
boğazda yalıda oturan adnanla bihterinde bile klasik gardırop vardı :D

benim kiler dediğime sen giyinme odası diyorsun anladığım kadarıyla.

annemlerin evinde kilerde ütü masası, elektrik süpürgesi ve bilumum borusu ucu vs, bin senedir kullanılmamış mulineks katı meyve bilmemnesi, konserveler, ayakkabılar, benim atmaya kıyamadığım die-cast'lerim vs var.

normal bir apartman dairesinde yaşıyorum, küçük, penceresiz bir odası var. kiler olarak kullanılmak üzere yapılmış sanırım ama ben orayı giyinme odası yaptım, ikinci el mağaza malzemeleri satan bir yerden mağaza rafları ve altı tekerlekli askılık falan aldım, duvarlara rafları monte ettik, çok kullanışlı oldu. yatak odasındaki gardırop fazlalığına da hiç girmemiş oldum.

@Argaeos:

senin kişisel harcamalarının azlığı tamamen sana özgü bir şey.
normalde evinde televizyon olmayan, interneti karşıki mcdonald's'tan alan insan sayısı çoğunluk değil, azınlık.
o yüzden kendini örnek vermen komik olmuş.

bu arada yue'nin dediği de "kiler" değil.
kiler ayrı bir şey.

giyinme odası denen şey ebeveyn banyo gibi genelde yatak odasının bir uzantısı olan küçük bir odacıktır ve burada söylendiği gibi maddi durumu iyi olanların müstakil evlerinde falan değil, çoğu "apartman dairesi"nde de vardır.
ama bu amerika'da böyle.
avrupa'da böyle bir şey olduğunu zaten görmedim.
yani almanya'da avusturya'da olmaması da normal.

bu arada giyinme odası bizim salonlarımızdan büyük de olabilir, iki adım atabileceğin küçücük bir kiler büyüklüğünde de olabilir.
yani maddi duruma göre değişen şey bu.

ağaoğlu bence mimari için örnek alınmaktan ziyade, "bu kadar özentiler, buna neden özenmiyorlar?" anlamında söylenmiş.
ki ben de böyle bir şeyi beklerim açıkçası.
ebeveyn banyo bir ara ultra lüks olarak görülürdü türkiye'de, şimdi her ağaoğlu ve türevi olan evde var.

giyinme odası da sonraki ebeveyn banyo olacak bence.

Yeni yapılan projelerin çoğunda belli bir m2'den sonra giyinme odası var. Öyle çok büyük değil 1+1 olan dairelerin bile büyükçe olanlarına bunlardan koyuyorlar. Hemen aklıma gelen Nish adalar ve Narcity'de var mesela.

genelde evin salonu buyuk diger odalar kucuk olunca oyle bir alan da yaratilamiyor. turkiyede ailelerin kalabalik
ve bir arada yasamasi kulturu vardi. yatili misafir kulturu vardi. gomme dolap-yukluk falan dusunuluyordu yada tuvaletle banyonun ayri olmasi. yatak odasi genis olanlar bolme duvarla yaptiriyor giyinme odasi benim tanidiklarim var yaptirmis. ama oda buyuklugu onemli yer lazim.

bizim evde giyinme odası da var kiler de var.
ev müstakil, mimar fransız. ancak kendisi küvetin karşısına da boydan boya pencere yapmış mesela.

kedi

kesinlikle kedi.

bakimini cok rahat yapabilirsin. ben 2 aylikken aldigimda tuvalet aliskanligini coktan ögretilmisti annesinin sahipleri tarafindan, bu yüzden hic bir problem olmadi ama senin egitmen de cok zamanini almaz. internet bakimiyla ilgili bir sürü bilgiyle dolu zaten, sikinti cekmezsin.

ve en önemlisi de yalnizliga en birebir hayvandir kedi. bir kusla, balikla hatta köpekle bu kadar sirnas dolas olamazsin. her acidan iyi gelir sana.

Bence de kedi. Bazi kediler cok yilisik olmaz mesela, cani istemezse sevdirmez, kucaga oturmaz kolay kolay filan ama moralin bozuksa, hastaysan vs gelir cat diye yanina oturur, yalniz birakmaz. Nankor filan derler ama hikaye, kedi candir.

Hickimse köpek dememiş cok ilginc. Kopek bakmayan buyutmeyen bılemez o baglılıgı, sahıbını koruma duygusunu, verdigi huzuru. Safkan kangal ıcın soyluyorum cok ıyı secim olur.

eğer yalnız bırakma ihtimaliniz varsa kedi.
onun dışında kesinlikle köpek.
ama köpekle kedinin arasında sorumluluk açısından dağlar vardır.
yani kedi daha kendi kendine var olabilen bir hayvan.
köpek çocuğunuz gibi olur.

bir apartmanın son katında büyük cins bir köpek bakmak çok zor! üstelik daha önce köpek beslememiş biri için daha da zor. köpeklerin tuvalet alışkanlığı eğitimi falan zaman ve sabır isteyen işler tek başına yaşayan biri için, dışarı çıkmak ister, sürekli oyun ister vs.
en iyisi kedi besle, şu sıralar tam da mevsimi, sokaklar kimsesiz kalmış bebek kedilerle dolu, bir tanesini al yanına işte, o sokaklardan sen de yalnızlıktan kurtul :)

alma hayvan falan. alıyonuz bi heves göt kadar odaya kapıyonuz hayvanı bütün gün sonra sıkılınca atıyonuz kenara, veriyonuz barınaklara.

köpek, net!

bir arkadaşımdan 1000 lira
bir arkadaşımdan 300 lira
bir arkadaşımdan 210 lira.

var. ama verirken geri dönmeyecek gibi verirseniz üzülmezsiniz. yani sizi üzmeyecek miktarda vermeli.

var. orospu çocuğu 2 gün sorna vericem dedi 4 sene oldu. 145 lira.

bi tane ibneye de 60 lira verdim. o da vermiyor.

bi de 20 lira ama o verir. iyi arkadaşız.

benim borcum yok kimseye.

millet hep bizi sikiyo amk.

bir iş yaptırdığım birine 1.850 vereceğim var, daha konuşulan ödeme zamanı gelmese de kendimi borçlu gibi hissediyorum nedense.

birinden 650 alacağım var.

bir de düzenli olarak birbirimize yemek ısmarladığımız çocukluk arkadaşıma yemek borcum var, sıra bende.

3 kişiden toplam 5000 alacağım var.

1500 euro filan alacağım var arkadaşımdan
ben sanırım ömrümde kimseden borç almadım şimdi düşündüm de aklıma hiç gelmiyor
iş için alacak-verecek durumum hep var onları saymıyorum

bir abiden 4000 lira alacağım var.

bir de bir çocuktan 155 lira alacağım var 1 hafta sonra vercem dedi 6 ay oldu. ben bıktım artık hatırlatmaktan.

Uzun süre uçan kuşun bana borcu vardı. Bu alacaklarımdan bir tanesi 15 bin lira kadardı. Arkadaşım kötü niyetinden değil, gevşekliğinden dolayı ödemiyordu. İşi kırılmıştı. Zor zamanlar geçirdi. Ama ödemek için hiçbir şey yapmıyordu. En son kardeşim gidip senet imzalattı. Yıllar sonra o parayı ödedi. Çok samimi olduğum bu arkadaşımla aramız açıldı. Şimdi facebook'tan soğuk soğuk konuşuyoruz yılda birkaç kez. Çocuğun boş senetleri bende 1 senedir. İstemedi bile. Güven vardır aramızda. Hala vardır.

Bu en büyüğüydü. Bunun dışında birçok arkadaşımın bana borcu var. Bu konuda çok fazla tecrübem oldu.

Özet olarak söyleyeceğim şudur...

Bir arkadaşına borç verip kötü olacağına borç vermeyip kötü olmak daha iyidir. En azından kalıcı olmaz bu küskünlük.

bana borcu olan yok. benim de başkasına borcum yok.

Tüm borçlarımı kapattım çok şükür ama iki kişiden alacağım kaldı biri Ankara'da 130 TL alacağım var 5 yıldır verecek ipnenin evladı. Diğeri de İstanbul'da onu elimle koymuş gibi bulacağım için pek fazla dert etmiyorum ondan da 200 TL alacağım var..

Haberi demin okudum, ağladım. Abartmıyorum. Büyük terbiyesizlik, hatta artık hayvanlık sınırı.
Bi de kıvırmaya çalışmış dingil yok ben yardım etmeye çalıştım da kız yanlış anladı falan diye. Biz yine gereken yardımı yaparız demiş.
İdris Naim Şahin'in takla at vakasına benziyor. Ağzım açık kalıyor bunları gördükçe/okudukça.

Bakan kendisine yakışanı yapmış. Kanser hastaları da bundan sonra cami önlerinde bakan bekleyip dilencilik yapsınlar, başka türlü onları takan yok belli ki.

Şu kıza mal dengesiz diyenler umarım kanser olurlar da, işini yapması gerekenlerden yardım istediklerinde ceplerine üç kuruş koyup yollanırlar. Lan kız ölüyor hala derdini anlatamıyor, bir şey anlamadım diyorsunuz. Ne yiyip içiyosunuz da kafanız böyle iyi oldu sizin?

kız kansere tutulmuş ilacını temin edemiyor. bir tek bu kız mı var türkiye'de bu durumda olan? başka kimse yok mu? niye bu kız bakan peşine düşüp dert anlatmak zorunda kalsın? niye hastanede tedavisini olamıyor? ama hayır, bir de sorgulanıyor yok kız derdini güzel anlatamıyor bak anlatan yurtdışına gitti, yok kız problemli falan, bu neyin kafası yahu? tedavi olmak isteyen herkes illa bakana mı çıkacak bu ülkede? bakan herkese cepten para mı dağıtacak, sistem bu mu? kızın problemi var evet, ölümcül hastalığı var be! bakanın normal şartlar altında hemen araştırma emri vermesi lazım bu kızın niye tedavisi yapılmadı sorumlusu kim, hangi hastaneye gidip hizmet alamadı diye.

bu ülkede paran yoksa ve hastalanıyorsan yanmışsın bu kadar basit. bir devlet hastanesi aciline yolu düşmüş herkes bunu bilir.

kanser değilim ama kronik bir hastalık için ilaç kullanıyorum
sevgili devletim ilaç firmaları ile bozuştuğu için bu ilacı bulmak sorun ben ankarada yaşıyorum kendim medikal sektörde çalışıyorum da bi şekilde ilacı buluyorum ama anadoluda alamayan bi dünya insa var biliyorum
ben bile -ki o kız daha öğrenci, genç, kanser hastası bi dünya vahim durumu var-- ilaç yok diyen --bana var diye ayak yapıp sonra yok diye geri gönderdi eczacının biri--nasıl dellendiğimi söyleyecek söz bulamadığımı biliyorum Allah sizi ilaçsız bıraksın diye çemkirmiştim adama en son...
Yani her neyse hastalık ilaç filan öyle kız malmış malakmış...denecek konular değil beyler yapmayın yavv. Her kız kezban her ağlayan konuşamayan mal of Allah'ım afakanlar basıyor.
Bakanın bu tavrında ne hissettim ne hissedecem normal başbakanın çikolata dağıtarak oy topladığı bir ülkedeyiz.

kız gidip bir iş adamına beni tedavi ettirin demiyor.
kız milletin vekiline gidip derdini anlatıyor.
orada o adam devletin temsilcisi.
yani o adamdan yardım istemek, devletten yardım istemek demektir.
"ilacımı alamıyorum" değil de, "bilmemne oldu, ondan şöyle böyle" demeye gerek yok.

kızın hastalığı, adamın bilmemnesi, kızın dert anlatamaması vsvsvsvs. bunlar hikaye.

bir millet vekili, ne şartla olursa olsun bir vatandaşın cebine nasıl para koyar?
ha, ailesiyle belki yardım ettiği birileri vardır, okuttuğu çocuk vardır falan filan.
ama o kişisel bir şey.

millet vekili unvanıyla, millet vekilliği görevinin bir parçası olarak gittiği bir yerde karşılaştığı vatandaşın cebine para koyması hem uygunsuz, hem yanlış, hem yol yordam bilmezliktir.

adamın kendi niyeti o an kötü olmayabilir.
"dur kameraların karşısında kıza dilenci muamelesi yapayım" demiş olduğunu sanmıyorum.
ama sahip olduğu görevin içini ne kadar dolduramadığını ve yükümlülüklerini ne kadar anlamamış olduğunu gösteriyor bence.

böyle düğün arabasının önünü kesen çocuğa para verir gibi hareket etmek, hem de bunu kameraların önünde yapmak çok çok çok yanlış bir şey.
adam kim olduğunun, neyi temsil ettiğinin farkında değil.

not:
milletvekili olarak yazmışım, ama adam bakan.
konuştuğumuz başlık altında devleti temsil etmesi açısından değişen bir şey olmadığı için değiştirmiyorum, üşendim.

'bakanın yaptığı doğru bir davranış. kız dengesizin teki.' diyebilenin akıl ve vicdan sağlığından şüphelenerim. Allah ıslah etsin. Vicdan versin.

vardır. hatta o köpek olmasaydı anneniz belki de astıma yakalanmayacaktı.. yani mesela bünyeye göre değişiyor ama anneniz 4 sene köpekle aynı evde yaşayınca astım oluyormuş demek ki. siz de mesela 8 sene... yani astım olmak, alınan köpek tüyü dozu ile alakalı. acı, ama gerçek.

tamam biliyorum olmuş artık ama bu saatten sonra köpeği uzaklaştırmak mı gerekir?

yani astım tanısını aldıysa, tanı almak bi şeydir çünkü. doktorun size ilacını da yapmanız gerekenleri de söylemiş olması lazım.

gerekir mi? bence gerekir. çünkü bence sağlık, akciğerlerimiz, solunum yollarımız her şeyden önemlidir. yemişim köpeği.

ha ama sen köpeği çok seviyosundur. öksüre tıksıra nefesin darala darala yine seversin. sigara gibi düşün artık o köpeği sen...

birkaç duyuru üstte benzer bir soruya yazdım.

"annemin astımı çok ağır olan bir arkadaşının iki kedisi var evinde.
hatta "astımın var alma, sonra vermek zorunda kalırsın yazık" dedik, "gerekirse ilaç kullanırım" dedi kedilerini çok sevdiği için.

hiçbir sıkıntısı şikayeti de yok.
astımı stresli olduğunda ya da bir şeye sinirlendiğinde falan coşuyor."

hatta kedilerden sonra kendini daha iyi hissettiğini de söylüyor.
ki bu kadın çocukluğundan beri astımı olan, 40 yaşında ve hayatını astımla geçirmiş bir kadın.

bunun dışında şimdi doktor iyi demiş hoş demiş de, doğduğundan beri baktığın ve 4 yıldır seninle yaşayan köpek çocuğun gibi oluyor.
o köpekten ayrılmanın üzüntüsü, stresi, sıkıntısı ve bunların astıma etkisi ne olacak?

benim bildiğim astımı olan insan ne zaman daha çok strese girerse, o kadar çok sıkıntı çekiyor.

ha, işte benim bir arkadaşım öyle, benim bir tanıdığım şöyle demekle olmuyor bunlar tabii.
doktorlar genel ölçeğe göre yorum yapıyorlar ve istisnalar da onlar için önemsiz kalıyor.

yani iyice düşünüp taşınmak lazım.
astımı olup evcil hayvanıyla mutlu mesut yaşayan da çok insan var.

geçmiş olsun.

hibernanin bahsettigi soruya ben de cevap yazmistim. anneniz dogru karari veriyor, insan knedisi icin en iyisini bilir. farzedin annenizin babanizin kilina tuyune allerjisi cikti onu da mi evden aticak, bir de doktor kesinlikle evdeki kopegin tuyune allerjisi oldugunu netlestirdi mi, bazen allerji sebebini bulmya calisirken tahmin ediyorlar, yani ay evde kopek mi var kesin odur diyorlar, halbuki allerjen hersey olabilir, bir de evde kopekte son zamanlarda degisen birsey oldu mu, farkl doktorlardan fikir alin, alleji gercekten farkli bir alan, her doktor ayni degil. resmen sherlock gibi hafiyelik isi biraz, veya house gibi...

yıllar sonra lense geçtim. bilgisayar başında bir tek rahatsız ediyor. onun dışında gözümde yok gibi. ellerini yıkamaya dikkat edersen her takış çıkarışta mikrop kapma ihtimali azalır ama yine de var tabi. enfeksiyon kapsa bile 1 haftada göz damlasıyla geçiyor. memnunum genel olarak.

diğer sorularının cevabını bilmiyorum.

27 yaşındayım, ilkokul 3'ten beri gözlük, orta 2'den beri lens kullanıyorum.
daha çok evde, bilg başında gözlük, dışarıda lens kullanırım.
gözlükten sonra büyük rahatlık.

30 gün kullanılan ve uyurken çıkarılan yumuşak lenslerden kullanıyorum.
kullanımı en kolay, en zararsız ve fiyatı da en uygun olanı odur zaten.
ben zeiss'tan çok memnunum.
ama bir sürü marka var.
ben bundan memnun olduğum için farklı bir şey denemedim.
j&j bende batma yapmıştı mesela.
ama ondan memnun olan da çok var.

fiyatları gözün numarasına göre değişiyor, ama eğer astigmat yoksa ve 0'la 6 numara arasında ortalama bozuk gözlerin varsa 1 kutunun fiyatı 50-100 tl arasında değişiyor markaya, özelliğine göre.

bir kutuda 3 çift oluyor.
her çifti 30'ar gün kullanabiliyorsun.
yani bir kutuda 3 aylık var diyebiliriz.
lensi temiz kullanırsan bu süreyi 30 günden 50 güne falan uzatabiliyorsun.

bende miyop, astigmat var mesela, ama astigmatlı lens kullanmıyorum.
sadece miyop kullanıyorum ve rahatım yani astigmatla ilgili sorun yaşamıyorum.
ama astigmata uygun lens kullanacağım dersen onların fiyatları daha pahalı, 2-3 katına çıkıyor.
testerları oluyor çoğunun.
bir dene bence.

bazen bir yerde yatıya kalacağım zaman gözümde lensle uyuduğum falan da oldu, ertesi gün kırmızı ve biraz gözlerle dolaştım o kadar.
şimdiye kadar hiç enfeksiyon kapma gibi bir şey yaşamadım.
tavsiye ederim.

beni de bir tek bilgisayar başında rahatsız ediyor, dışarıda filan büyük rahatlık. ama eve gelince gözlüğe geçiyorum direk.

bende henüz gözde enfeksiyon olmadı kaç yıldır.

lensi gözünüze zarar vermeden uzun yıllar sağlıkla kullanmak istiyorsanız gözlük ya da lens diye bir tercihe gitmeyin. En sağlıklısı ikisini bir kullanmaktır. Ben her göz doktoruna gittiğimde bana lens kullanmıyordun di mi diyor, hayır kullanıyorum deyince şaşırıyor, en ufak kızarıklık kuruluk yok çok şükür; nasıl mı?

1- sabahları erken saatte(işiniz gücünüz yoksa) ve akşamları geç saatte, uzun soluklu kitap okumalarda ve de bilgisayar kullanımlarında gözlük kullanın, bunlar dışında günlük aktif hayatınız da lens.

2- takarken ve çıkarırken mutlaka elinizi kalıp sabunla yıkayın (sıvı sabun sorun olabiliyor) sonra biraz losyon damlatın parmaklarınıza.

3- lensi kullandığınız her gün lens kabındaki losyonu değiştirin.

4- lensle uyumaya fln çalışmayın. ayrıca bir gün içinde 9-10 saatten fazla takmamaya çalışın.

5- vakti gelince, aylık lens ise ayında, değiştirmeye özen gösterin. he ama çok mu sorun derseniz 45 gün fln sorunsuz gider, sonrasında mala dönebiliyor ama lens çok kasmamak lazım. zaten anlarsınız değiştirme vakti gelince.

6- milletin "yeeaa ben şunları şunları hiç yapmıyorum yıllardır kullanıyorum" demesine ağız bükmesine bakmayın, kornea incelmesi ve gözde damarlanma olması ancak doktor tarafından fark edilir, millete sorsan sorun yok der.

7- ilk haftalarda sıkıntı olur ama alışırsanız lens harbi çok rahattır.

8- kaliteli ve makul bir aylık lensin kutusu yaklaşık 40-50 tl civarıdır, 6 tane olur ve üç ay gider. astigmatınız varsa fiyat 80-90tl dir. ufak fiyat farklılıkları olur ama önemli olan oksijen geçirgenlikleri ve uv filtre meselesidir. onları incelersiniz.

benim dişi kedim geçenlerde çişini damla damla yapıyordu. veteriner muhabbet sırasında bunun sık görülebildiğini ama özellikle erkek kedilerde idrar yolu tıkanmalarının falan çok tehlikeli olduğunu, birkaç gün içinde ölüme yol açabileceğini söyledi. yani kedinizin çişini iyi takip edin, hala bir tuhaflık görürseniz yine hemen götürün.

teşekkür ederim damla damla da değil normal miktarda ama kesik kesik yapıyor idrarını. iğneleri yapıldı, diyet mamadan yiyor. veteriner şu an için bu yeterli yine takip etmeye devam edin gerekirse kan tahlilii yapıp böbreklerin durumuna bakarız dedi. durumu garantiye almak ve böbreklerini de kontrol ettirmek amacıyla kan tahlili yaptırabilirim bir haftaya kadar. kedinizin tedavisi sırasında neler yapıldı ve şimdi düzeldi mi durumu?

erkek kedilerin idrar kanalları daha uzun ve dardır.
dişilerinki kısa ve daha geniştir.
o yüzden dişi kediler insanların böbrek taşı düşürmesi gibi birkaç gün sıkıntı çekip kendi kendilerine bile bunu atlatabilirken, erkek kedilerde bu kristaller kanalın tıkanmasına neden olur.
hatta insanlarda da bu erkekler için daha zor bir süreç olur.

dolayısıyla hayvan çişini yapamaz ve feci bir acı çeker.
bir süre sonra da toksin kanına karışmaya başlar ve maalesef ölür.

yani erkek kedilerde bu ölümcül olabilecek bir şey.
kediler hastalıklarını çok tolere ederler.
yani mesela bir süredir sıkıntısını çekiyorsa, en dayanamadığı noktada fark edersiniz bazı şeyleri.
ve o da en ağırlaşmış zamanı olur, kurtarılması zorlaşır.
o yüzden çok tetikte olmanız lazım.

maalesef her zaman dediğim gibi kuru mamaların da bunda çok etkisi oluyor.
özellikle ileri yaşlarda böbrek sorunları ve idrar yolu problemlerinde direk olarak etkili.
o yüzden çiğ beslenmeyi herkese önerir oldum ve artık veterinerler de çoğunlukla bunu destekliyorlar.

kuru mama hayvanı nasıl yorar?
kuru mamanın ıslak halini gördünüz mü bilmiyorum.
boyutu iki katına çıkar ve şişer.
yani kuru mamanın asıl olayı, hayvanın midesini doldurmaktır.
sonrasında da çok fazla su içerler/içmeleri gerekir.
çünkü hem su içtiklerinde mama şiştiği için iyice doyarlar, hem de zaten içeriğinden dolayı çok susarlar.
bunun dışında kuru mama yiyen kedilerin çok su içmeleri de gerekir, çünkü vücuda alınan suyun büyük kısmı mamalar tarafından emilir ve bu sefer böbrekler susuz kalır.
yani vücudun ihtiyacı olan suyu aslında hayvan almamış olur.
dolayısıyla ileriki yaşlarda hayvanın direnci düştükçe, böbrekler daha çok yorulur ve sonunda iflas eder.

yani insanların fast food yemesine benzetebiliriz bunu.
kaliteli mamaların performansı daha iyidir, ama yine de uzun vadede çok fazla bir şey değişmiyor maalesef.
şimdi siz bir bigmac menü yediğinizde de protein alıyorsunuz, bir biftek yediğinizde de.
ama big macle birlikte çok fazla miktarda, almamanız gerektiği kadar çok tuz, yağ vsvs de tüketmiş oluyorsunuz.
üstelik aldığınız protein oranı da bir o kadar düşük oluyor.

bunu kedilere uyarlarsak, kediler bizim gibi değildir.
sadece etoburlardır.
yani onların o mig mac içinde ihtiyaçları olan tek şey (bizim aksimize) ettir.
şimdi biz kuru mama vererek hayvana 1 birim protein alması için 3 birim ıvır zıvırı da yanında veriyoruz.
bu da bünyeyi bozuyor.

bunu aslında veterinerler genelde kısırlaştırmaya bağlarlar, ama pek ilgisi yok.

o yüzden eğer kuru mamayla bile besleyecek olsanız, su içip içmediğine çok dikkat edin.
idrarında kan varsa, kum kutusunun çevresinde normalden çok zaman geçiriyorsa, biraz keyifsiz görünüyorsa, kum kutusunda hep damla damla yapılmış çiş görürseniz mutlaka tekrar veterinere götürün.

dediğim gibi, bu işin çözümü çiğ beslenmedir.
farkını kısa sürede görürsünüz.

gerçekten ben de bu olaydan sonra düşünmüyor değilim çiğ beslenmeyi. üstelik sadece kuru mamayla beslemiyorum. akşamları bir miktar yaş mama veya yine sulu bir gıda alıyordu ve çok su içen bir hayvan diğer kedilerin aksine ama yine de böyle bir rahatsızlığa yakalandı. teşekkür ederim öneriniz için.

blatta hiberna çok iyi açıklamış tabi ama başımdan geçtiği için ben de yazayım istedim.

benim erkek kedim de idrarını yapamamaya başlamıştı. nedeni idrar yollarında kristalleşmeydi. oldukça ciddi bir hastalık bu. benimki de kısırlaştıktan sonra bu hastalığa yakalanmıştı. mama olarak kısırlaştıktan sonra hill's diyet mama veriyordum, ondan önce de doğal denilen kuru mamasından veriyordum. önce antibiyotiklerle çözmeye çalıştık, ancak pek bir işe yaramadı. yanlış hatırlamıyorsam hill's cd'ye geçmiştik ilk başta, tam hatırlayamadım şu an.

artık iki günde bir veteriner götürüp, masaj yaptırmam gerekiyordu resmen, çok birikiyordu idrarı, acı çekiyordu resmen. uygulanan tedavi pek bir işe yaramamıştı. bunun üzerine sonda takıldı ne yazık ki. ve birkaç gün inanılmaz eziyet çekti kedim ve kafasındaki hunisine rağmen sondasıyla oynayıp oradan çıkarmayı becermişti. sondayla çok rahatsız olunca (ama yeteri kadar da kaldı aslında sonda) tam olarak geçmemesine rağmen bir daha sondayı yenilemedik. ondan sonra, hill's sd'ye geçtik (açılımları tam aklımda değil), aynı zamanda gnc'nin bir vitaminini önermişti veteriner. biraz daha geçmezse, istersen bakabilirim hangisiydi diye. hill's sd + gnc vitamin ile bu hastalığı tamamiyle atlattı. hastalığı geçince tekrar hill's cd'ye geçtik ve tüm hayatı boyunca artık o mamayı yemek zorunda şu an. o ilk adam gibi idrar yapma anını yaşadığımızda evde tam bir bayram havası oluşmuştu, böyle garip bir hastalık yani.

genelde veterinerler adım adım uyguluyor tedavileri. yani önce iğne + mamayı değiştirme yoluna gidiyorlar. o olmayınca farklı tedavi şekilleri uyguluyorlar. umarım sondaya hiç gerek kalmaz, o dönemi yaşamazsınız. yalnız sizin bu süreci gerçekten çok ciddi takip etmeniz gerekiyor. bu hastalık pek şakaya gelmez.

çiğ beslenme konusu ise, bizim için ne yazık ki geç gözüküyor. keşke ilk başta, hastalıktan önce ona alıştırsaymışım. ancak artık hill's cd kullanmak zorunda. çünkü bu hastalığın nüksetme olasılığı çok yüksek deniyor.

geçmiş olsun.

edit: bu arada bu süreçte çok su içmesi gerektiğinden, ben kedime şu su şelalelerinden almıştım. baya hoşuna gitmişti, su içmesinde çok katkı sağlamıştı, öneririm.

@soso:

biz böbrek ve idrar yolu/kristal sorunu yaşayan kedilerde tedavileri bittiği anda tekrarlamaması için çiğ beslenmeye geçiyoruz.
çünkü sizin verdiğiniz de kuru mama.
yani aslında değişen pek fazla bir şey yok.
sadece bir takım oranlar azalıp, bazıları artıyor içerik olarak.

yani eğer tedavisi bittiyse şu anda da beslenme şeklini değiştirebilirsiniz, hiçbir şey için geç değil.
ama elbette tercih meselesi.

çok geçmiş olsun.

bizim oğlan kısırlaştırılmadan önce bu durumu yaşadı.
kullandığımız mamalar sebebiyle idrar kanalının kristaller yüzünden tıkandığını söyledi doktor.
ufak bir operasyonla kanalı açtı ve 1 hafta kadar kanlı işedi ufaklık :(
sonrasında üriner sistem maması kullanmaya başladık. 1 ay içinde toparladı ve şimdi gayet iyi.
olay mamada yani. pahalı mahalı demeden iyi mama kullanmalı.

kaliteli mamalar da bu soruna zemin hazırlayabiliyor ne yazık ki. kısırlaştırmadan önce ve sonra kullandığım mamalar iyi mamalardı. son bir haftam bu sorunu yaşamış kedi sahipleriyle ve veterinerle konuşarak geçti. tuvaletini sürekli takip ediyorum, günde beş altı kere suyunu tazeliyorum, su şelalesini düşünüyorum hatta zaten hep çok su içen bir kedim vardı şu anda da öyle. teşekkür ederim.

battaniye yemek arsızlık muhtemelen.
benimkilerden biri iplik, biri de poşet gördü mü dayanamıyor.
resmen yiyorlar yani.

bunun dışında evet, diyet mamaları pek sevmiyorlar.
eğer geçici bir süre için kullanacaksanız idare edin.
ne tür bir sorunu var bilmiyorum, ama sıkıntısı geçtikten sonra çiğ beslenmeye geçebilirsiniz eğer sindirim sorunu yaşadıysa.

normal kuru mamaya dönünce yine tekrarlar çünkü bir süre sonra.

hills'in i.d. maması var sindirim problemi olan kediler için,bayıla bayıla da yiyor bizimkisi. veterinerinize danışsanız da belki ondan kullansanız?

battaniye yemesi hakikaten arsızlığından. ipliğe benimki de dayanamıyor gerçi,poposundan yavaş yavaş çeke çeke iki metre misina çıkartmışlığım var. kemirirken yakaladığınız anda basın fırçayı. hatta kulağına başparmak ve orta parmakla yapılan halkayı çözerek vurma hareketi vardır ya, o şekilde pıt diye vurabilirsiniz.

hills sindirim sistemi hassas kediler için olan +1.
bi de kedi otu falan dene, battaniyeden de vazgeçer belki.

köpek kedi değildir. yalnız bırakamazsınız.

kopek bi suru hayvani, yalniz kalmak hele ki evde yalniz kalmak dogasina aykiri. bahcede falan biraksaniz neyse.

zamanla alışabilir, ama dedikleri gibi sürü hayvanıdır ve hiç alışmaya da bilir.
bir süre daha alışmazsa yanına kardeş almanız iyi bir çözüm olabilir.
derdi şımarıklık değil yalnız kalmaksa işe yarar.

kanama durduysa yarını bekleyebilirsiniz.pomad ya da damla kullanmayın. kaynamış ve soğumuş su ve pamuk yardımıyla etrafını temizleyebilirsiniz yaranın.ürkeklik veya korku varsa kedide sessiz sakin bir yerde dinlenmesini sağlayın..(evde antiseptik birşey olmadığını düşündüğüm için kaynamış ve soğumuş su olabilir.sadece pamuk var diye düşündüğümden.yoksa gazlı bez veya sargı bezi tabiki.)

bir şey eklemek istiyorum, lütfen pamuk kullanmayın! hiç bir pansumanda pamuk kullanılmaz, gazlı bez, yoksa temiz bir tülbentin ucuyla falan yapın pansumanları. sadece bu durum için değil, hayvan ya da insanlarda pamuk son derece sakıncalı.. Pamuğun incecik ipleri, tüm mikroskobik canlıların yaşaması/çoğalması için ideal ortamdır.

kadifepanter'in dediği gibi, pamuk yarayı işletir.

yalnız bence çay konusu hem doğru, hem değil.
görmediğim için bir şey diyemiyorum.
en makulü şu anda bir şey yapmamak.
eğer gözünün kendisi hasar görmediyse o kadar beklemesinin sakıncası olmaz.
ama dikkat edin temizlemek için patisini falan çok sürtmesin.

adamlar baya baya edebiyat parçalamış dil dökmüş bu sebepten dolayı dayak yemezsin lafta kalır diye düşünüyorum ama senin de bunu şikayet etmen gereken ortam internet'te herhangi bir yer değil maliye olmalıydı. buraya düz yazı şeklinde adamları deşifre edeceğine hiç değilse "avukat bir arkadaş varsa fikir verebilir mi" diye sor, ne yapabileceğini söylesin. dayaktan korkan ispiyoncu çocuk gibi olmuşsun. kim girerde okur sözlükte, millet okur okumaz bilemezsin ki.

ya şöyle bir okudum;

libertine'e katılmıyorum.
neden internette yazılmasın ki?
zaten başkaları da "sormuş" neden böyle diye.
kendilerince bir açıklama da yapmışlar, ama herkes yemiyor tabii böyle açıklamaları.
sorgulanınca ayaklanmışlar saçma sapan.

herkesin yiyecek ve kişisel ihtiyaç masrafları kendisine aitken neden 20 lira alınıyor ki?
fotoğraf bastırılıyormuş.
e fotoğrafı bastırmak isteyen de fotoğraf başına gereken parayı bastırınca versin?

o gezinin özelliği ulaşımın ücretsiz olması.
yemek vs masrafı da kişinin kendisine aitken, ee yani?
sonrasında kim ne bastıracaksa bastırsın, karışılmasın.
sanki mecburiyetmiş gibi 20 lira toplamak nedir yani?

bu kadar saçma ve abuk subuk bir şey görmedim.
ayrıca senin de neden korktuğunu anlamadım, saçma sapan abuk subuk tipler.
ben olsam uğraşır uğraşır eğlenirdim.

amacı ne olursa olsun, belediyenin bedava olarak sunduğu hizmetin üzerine hem fatura veremediği parayı topluyor, hem de facebook'ta tehditler savuruyor falan.
git savcılığa, belki bir şey çıkar.
sonuçta belediye işinden bir şey çıkmasa, "bana göre" bu bir tür taciz.
belki ordan tutturursun.

adamların yazdıkları hiç korkutucu değil :)
eğer uğraşırım diyorsan savcılığa ver, facebook profilime böyle şeyler yazdılar de, gitsin ifade versin lavuk, biraz korksun derim ben.

-Libertine,
şimdi öyle diyorsun da, maliye falan ömrü hayatımda resmi dairede iş yapmışlığım yok ki benim. mail olmasa belediye'ye kime yazılır falan onu bile 10 yılda bulurdum.
Hal böyle olunca başlık açayım birileri yardım eder, bir yere varır diye düşündüm çünkü okuduysan belediyeden de iş çıkmadı maillerde. arakdaş yazmış, ilk önce tanıyan belediye sonra tanımamış grubu.

ciddiye alınabileceğim tek yer burasıydı.

Tehditlik bir şey göremedim zeytinyağ misali üste çıkma çabası sadece.

Adamlar düpe düz ceplerine para indiriyormuş, haklısın ve korkmanı gerektiren bir şey görmüyorum, onlar korksun senin arkanda ekşisözlük var.

arkadaşlar savcılığa vermenin sizin için ne anlam ifade ettiğini bilmiyorum ama bireysel olarak savcılığa bişey veremiyosunuz arada kurumlar var.

heh, duyuru cevap verilebilir değildi, o yüzden sözlükten yazmıştım. aklıma iki soru geliyor, bu arkadaş iftira diye zırlayacağına paranın nereye gittiğini niye doğru dürüst açıklamıyor? ikincisi iki binden fazla üyesi olan bi grup, niye başka insanlar çıkıp bunu sorgulamıyor, bir şey demiyor? onu geçtim, 50 kişi oturduk seninl nankörlüğünü konuştuk demiş, biri niye çıkıp sizi savunmamış, hepsi mi kötü niyetli bu insanların? çok garip.

ayrıca elini sallasan sözlük yazarına çarpıyor. başlık altında kendilerini savunma, bi şekilde cevap verme imkanları var. ben olsam facebook'tan engeli basar kurtulurdum, kendinizi üzmenize de, kaybettiğiniz zamana da değmez.

Toplantıda yöneticiler @ekoin i öylesine lanse etmiştir ki katılımcılara vay ipne dedirtmişlerdir, onlar çoktan bir kılıf bulmuştur zaten bu işler belediyede tanıdıkla yürütülür, güzel ülkemizde bunların niceleri yaşanıyor kimsede çıkıp aga bu nedir demiyor.

brugez, işte onu bende anlamış değilim.
millet tutturmuş "sen 100 liraya gidip gelemezsin, adamlar 20 lira istiyor hala laf ediyosun, 3-5 kuruşun lafını yapıyosunuz" falan diye.
yahu bu olay zaten bedava diyorum, olmuyor, parasında değilim diyorum inanılmıyor. ne lan 20 lira verilir yani uğraşa değmez.
işte en son yeter ya lanet olsun deyip çıktım gruptan bende.

toplanan para baskıya gidiyormuş. öyle denildi.
yani sen 20 lira vercen, senin gibi 45 kişi daha vercek, sonra ben o parayla size normalde 10 lira verip bastırabileceğiniz fotorğafı hediye olarak vercem.
nası mantık anlamadım.

bende dediğin gibi, istanbul'a dönünce engelleyeceğim onu ve diğer üyeleri de, rahat rahat kafamı dinleyeceğim, ne yapıyorlarsa yapsınlar.

sana yazılmış tehdit mesajlarıyla beraber bu caps'ler falan, polise gidip hakkında şikayette bulunulabilir diye düşünüyorum. en azından belki takibe alırlar. ne bileyim yaparlar belki bir şey. denemek gerek.

ne yazık ki klasik Türk insanı. rant yoksa neden yapsın öyle bir şey?

alo maliye'ye ihbar et, kadir topbaş'ın twitter hesabına yaz, abdullah gül'ün hesabına da yazabilirsin. hürriyet.com.tr'ye mail at. birisinden bir şey çıkar.

aga resmen adamların dümenine çomak sokmuşsun , lan yazıları filan okudum böyle bişey yok , adamlar bu mallıkla bu kadar kişiyi dolandırabiliyosa hll olsun. biz zekiler yemin ediyorum dünyayı sikermişiz istesek..

galiba cahil cesareti bu aga , tehdit ediyo diye bi suç duyurusunda bulun ne bileyim bişey yap. olayın mahkemeye gitmesini hiç istemezler diğer türlü iyice işler açığa çıkacaktır.

sonuna kadar haklısın , korkma bi bok yapamazlar.

verilecek en iyi tepki başlığa entry yazmak olacaktır.

tabi önce konuyu anlayıp dinledikten sonra. (gidip de ekoin'i körü körüne savunun demiyorum. ha ben savundum o ayrı :D

adam haklı beyler

valla olayın koru korune savunulması gıbı bır durum yok , yazılanlar ve cevaplar net .. cok haklı olarak paranın ne ıcın nasıl kullanıldığı sorgulanıyor. senın benım verdıgımız vergılerle beledıyenın harcadıgı kaynak bır gruba hızmet edıyorsa ve bunun yanında bu grup makbuz kesmeden para topluyorsa sokaktan gecen adam dahi olsa bu soruyu sorma hakkına sahiptir. neyin parası bu ? haklı bir gerekçe varsa belgeler cevaplarsın.

bunun yerine bir de atarlar adamı tehdit etmeler filan zaten olayın yönünü açıkça gösteriyor.

yoksa kimseyi savundugumuz yok , olayı gorup değerlendiriyoruz ve ekoin haklı. almasın devlet benden vergi o zaman sorgulamayım istediğini yapsın kendi kaynağıyla..

Maliyeye ve belediyenin bağlı olduğu zabıta karakolu'na yaz bu parasal durumu. İnternetten de başvurulabiliyor maliyeye.. zabıta karakoluna dilekçe ile başvurman lazım.

Ben 4 türk kahvesinden 40 tl aldı ve fiş vermedi diye bir mekana 1000 liradan fazla ceza kestirttim.

Tehdit açısından pek şiddet içerikli alenen bir yazı göremedim ben.

ben yine rehberliğimle sizi sıkmayayım, açıkça görülüyor ki zevklerimiz de uyuşmuyor siz kafanıza göre gezin de.
o kadar emek verip zaman ayırmışsın, beğenmemek her şeyden şikayetçi olmak da ne.bırak kendileri takılsınlar sen de onların paralı turist rehberi değilsin ki nazlarını çekesin.

Gittiği yere özgü şeylerin tadına varamayacak insan otursun evinde bence. Biri beni öyle gezdirse gıkımı çıkarmam valla, ne güzel.

sal bence onları..kafalarına göre takılsınlar

bence çok ayıp etmişler. bazı insanlara yaranabilmek mümkün değil. maraş'a falan da götürmeyin, nasılsa hora geçmeyecek.

O arkadaslar bildigin kabalarmis bence,oyle sey olur mu yahu Antep'e gelmisler,kahvaltida kruvasan yemeyi mi dusunmusler?Eger oyleyse hic gelmeselermis zaten..

Ayrica yukarida soylendigi gibi sen onlarin parali turist rehberi de degilsin,bu sekilde davrandiklari icin kizmakta haklisin.

Yahu bi de bastıra bastıra söyledim burda çok sevilir katmer pazarları hele çok satılır kahvaltıda dedim, hala diyor ah yumurta zeytin insan kahvaltısı olm işte diye biz hayvanız ya sanki töbe yarabbim.

haklısın.
misal beni götürsen böyle gezdirsen, yedirip içirsen her lokmada tişikkür eder idim. onlar pek insan içine çıkmamışlar galiba o,O lan evinde kalıyolarmış bir de....

bu ne terbiyesizliktir arkadaş! durduk yere nasıl sinirlendim anlatamam! dıdısının dıdısı tanıdık olacak, gelecek evimde kalacak, işi gücü bırakıp şehirdeki görülecek yerleri gezdiricem, yenilecek şeyleri yediricem, bir de ay fıstık koması ay insan kahvaltısı diye bik bik edicek! aklını alırım valla onun! en terbiyeli halimle bile "defolun gidin otelde kalın amk, kendi kafanıza göre gezin bir daha da selam bile vermeyin bana" der geçerim. sen yine kibar adammışsın yarın da şuraya gidelim filan demişsin...

bu nedir yaa! insan nezaketen bile olsa zahmet verdik sana o kadar filan der! ne kadar arsız ahlaksız olmuşuz biz be!

yeminle sinirlendim gece gece :@

ayıp ki ne ayıp. bir kere katmer! insan öpüp başına koyar. glikozla, ayçiçek yağıyla yapılmış baklavaya alışmışlardır, tereyağını anlayamamışlardır. sen onları pavyon gibi bir yer varsa oraya götür. kafalarındaki klişeyi yaşasınlar. nasıl olsa döndüklerinde ay şöyledi diyebilmek için geziyorlar. bırak hiçbir şey yapma ekaterina kardeşim sen gayet iyi ağırlamışsın. bizim kültürümüzde yedirme, içirme, gezdirme, misafiri hoş tutma vardır. beğenmiyorsa bile o insanın yüzüne söylenmez.

Ha bi de nasıl insanmışız biz, yemekten sonra yenecek tatlıyı sabah yiyormuşuz bu nasıl işmiş, sana ne lan sana ne çok sinirlenmişim evet düşündükçe geliyor valla.

kusura bakmayın arkadaşlarınız accık öküzmüş. yapabileceğiniz en güzel şeyi yapmışsınız, sinirlenmekte haklısınız.

insan olana insan kahvaltısı veriyolla
diyemedin mi ya la :D

aboo nasıl insanlar bunlar yahu :/ sakın bugün gezdirme! bırak ne halleri varsalar görsünler, o davet ettiğin arkadaşların da çok ayıp etmiş yani, misafirin misafiri olur mu ya?

haklısın ayıp.

Muhtemelen bir daha gelmek isteyecekler sende gazi şehrimizin kapılarını suratlarına vuracaksın.

ben olsam açık açık hıyarlıklarını yüzlerine vurup, ne haliniz varsa görün der, hiçbir şeyleriyle ilgilenmez, sonrasında da arama mesafe koyardım.

böyle yol yordam bilmeyen adam, yarın öbür gün başka konuda da ters hareket eder.

ne zaman yayınlanmıştı bu?

ben izlemedim, izleyen de hatirlamiyor, ama son birkac ay icinde olmasi lazim. ben kendimce bir aradim prgoramin sitesinde bulamadim. izleyenin hatirladigi diger unsurlar; hatun sarisin degil, acik renk bir takim giyiyor, turkiye'de yatirim danismanligi gibi bir pozisyonda calisiyor, galiba ingiltere'de ekonomi masteri yapmis.

enver aysever'e twitterdan sor. twitter.com cevap yazar.

@wertyu ben twitter kullanicisi degilim benim icin sorabilir misin?

özlem denizmen.

www.paradurumu.tv