@nathanieltroy, katılıyorum. insan hepçil bir türdür zaten. hem ot hem de et yiyebilir. makalenin linkini vermemin nedeni "evrimin hiçbir aşamasında et yiyiciliği yok" gibi düpedüz yanlış bir bilgiyi doğruymuş gibi sunmanız. makalenin bunu çürüttüğü düşüncesindeyim. ayrıca sıkıntı yaratan şey vejetaryen olunması değil. bazı vejetaryenlerin diğer sıradan insanlara tepeden bakarak aşağılamasına neden olan kaynağı belirsiz özgüven. aynı makalede geçen bir bölüm:
"Aklı başında ve bilinçli vejetaryenler ile hiçbir derdimiz olamaz ve kesinlikle bu tercihlere saygılıyız. Ancak bizim militan/radikal vegan adını verdiğimiz, fanatik ve gözü dönmüş, siyaset ve şahsi düşünceler ile bilimsel gerçekleri birbirinden ayıramayacak kadar bilgisiz bir kitle, hem Evrimsel Biyoloji gerçeklerine, hem de diğer alanlardaki bilimsel gerçekleri hiçe sayarak bazı argümanlar üretmektedir. Bu gruplar ve kişiler kendi görüşlerini savunabilmek adına yalanlar üretmekte ve hayali bilimsel veriler yaratmaktadırlar. Bu kişiler, insanların vejetaryenliğe şüpheyle bakmasına neden olmakta ve halk içerisinde önyargı oluşmasına neden olmaktadır. Kısaca bu kişilerin, kendi savundukları fikre faydadan çok zararı olmaktadır. Bu şekilde argümanlar ileri süren vejetaryenlere güzel bir örnek vermek ve bu örnek üzerinden fanatik vejetaryenlerin bilimsel hatalarını açıklamak istiyoruz:
Buraya tıklayarak izleyebileceğiniz bir videoda, militan/radikal bir vegan grubu bir dizi argüman ileri sürmektedir. Paylaşan grubun adı "vegankolektif", dolayısıyla tarafsız bir kaynak olmadığı oldukça açık. Ancak videodaki argümanları ve bunları sunuş biçimleri üzerinden giderek bu tür gözü dönmüş vejetaryen gruplarının gerçeklikten ne kadar uzak olduklarını ele alalım:
1) "Diş Yapımız Etçil Bir Tür Olmadığımızı Gösterir" Argümanı: Diş yapımızı anlatırken ciddi bir sahtekarlık yaparak insanın ağız yapısını diğer otçulların ve etçillerin yanına koymamışlardır. Koyulduğunda, ikisinin arasında bir yapısı olduğu görülür (köpek dişlerimiz avcılarınki gibi sivridir, molar dişlerimiz ise yassıdır). Ki zaten insan "etçil" bir tür değildir, "omnivor"dur. Ancak "otçul" bir tür de asla değildir!
2) "Dişlerimizin Çoğu Yassı Olduğuna Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Dişlerimizin bu yapıda olmasının sebebi, 4 milyon yıl öncesine kadar otçul ağırlıklı omnivor bir yaşam sürmemizdir. Ancak 4 milyon yıl öncesinde bu değişmiş, savanaya çıkmamızla etçil ağırlıklı bir diyete geçmişizdir. Beyin evrimimiz de bu sayede mümkün olmuştur.
3) "Yüzümüz Yassı Olduğuna Göre Avcı Bir Tür Olamayız" Argümanı: Dişlerimiz ısırarak avlanan hayvanlar gibi evrimleşmemiştir, zira asla böyle avlanmadık. Biz, beynimiz sayesinde hep silah kullanarak avlandık ve sonra yedik. Bu yüzden ağzımız ileri doğru hiç uzamadı, dişlerimiz tutucu şekilde sivrileşmedi. Bunlar, etçil doğamız olmadığı anlamına gelmez. Biz silahlarla avladık, elimizle parçalara ayırdık, sonra yedik. Bu yüzden diş yapımız diğer türlerinki gibi tam olarak etçil yapıda değil. Bilgi çarpıtması söz konusu yani.
4) "Avlanmaya Yönelik Adaptasyonlarımız Olmadığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Gece görüşü, gece avlanan hayvanlar için geçerlidir. Her avcıda olması gerekmez. Diğer yetiler de aynı şekilde. İnsanın avlanmak için var olan bir silahı vardır: Zeka. Bu, nedense sayılmak istenmemiştir (zaten et yeme düşmanları, bunlara "vejetaryen" bile demek istemiyoruz, et yeme ile zeka arasındaki ilişkiye pek değinmek istemezler).
5) "Bağırsaklarımızın Yapısından Ötürü Etçil Olamayız" Argümanı: Bağırsaklarımızın uzun olmasının nedeni otçul atalarımızdır. Dediğimiz gibi, tam etçil bir doğamız olduğunu kimse iddia etmiyor. Ancak, tekrar edelim... Otçul da değiliz! Zira otçul olmamız için selülozu sindirebilecek adaptasyonlarımız olmalı (çok gözlü mide gibi, apandiks gibi). İnsanda ne rudimenter (geviş getiren) bir yapı vardır, ne de apandiks selülozu sindirebilecek yapıdadır. Tam tersine, türümüzün apandiksi diğer otçul ağırlıklı kuzenlerimize kıyasla yok denecek kadar körelmiştir ve neredeyse hiçbir işlevi bulunmamaktadır. Bunun sebebi açık bir şekilde otçul yaşamdan uzaklaşmamızdır.
6) "Midemizde Gerekli Bakteriler Olmadığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Midemizde et içerisindeki bakterileri öldürecek birçok enzim ve bakteri zaten bulunmaktadır. Et sindirimine katkı sağlayan hiç bakterinin bulunmadığı veya bunu sağlayacak adaptasyonların olmadığı iddiası bir yalandır. Örneğin Bacteroides cinsi bağırsak bakterilerimiz hayvansal proteinleri sindirmemizde görev almaktadır. Ayrıca ikincil adaptasyonlar olarak midemizin asidik yapısı, yiyeceklerle gelen bakterileri ve virüsleri işlevsiz hale getirmeyi hedefler (elbette sadece et tüketimine yönelik bir adaptasyon değildir; ancak işe yaramaktadır). Üstelik bağırsak enterotiplerimiz beslenme türümüzün ağırlığına göre adapte olabilmektedir (tam da hepçil bir türde görmeyi beklediğimiz gibi). Yani eğer hayvansal proteinleri ve yağları çok tüketirseniz bunları sindirmek için Bacteroides enterotipi artarken, karbonhidrat ve bitkisel proteinlerin tüketimi artınca Prevotelle enterotipi artar.
7) "Vejetaryenler Sporda Madalyalar Aldığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Bunu bir argüman olarak ileri sürmek bile insan zekasına hakaret olacaktır. "Zenciler koşuda madalya alabildiğine göre insanlar beyaz olamaz." demek kadar düşük seviyeli bir argümandır. Kahahuluların madalya alması, onların sağlıklı oldukları veya etten alacaklarını ilaçlarla takviye etmedikleri anlamına gelmez. İnsan, et ağırlıklı beslenmesi gereken bir omnivordur. Elbette ilaçlarla veya planlı beslenmeyle eksikler kapatılarak et yenmeyebilir. Ancak aynı şekilde, ilaçlarla eksikleri kapatılarak ot da yenmeyebilir.
8) "Et Yememiz Kültürel Evrimin Ürünüdür, Biyolojik Evrimin Değil" Argümanı: Videoda da görüldüğü gibi, et yeme evriminden çok kısa bahsedilmiş, uzak durulmuştur. Çünkü bu, Evrimsel Biyoloji'nin güçlenmesinden beridir var olan veganlar için ağır bir darbedir. Ancak itirazlarının aksine, kültürümüzden önce biyolojimiz et yiyecek şekilde evrimleşmiştir; daha doğrusu et yememiz evrimimize şekil vermiştir. Sonrasında ise kültürel evrimimiz et tüketimimizi arttırmış olabilir, bu doğrudur (ve apayrı bir tartışma konusudur). Ne var ki bunun temelinde biyolojik bir evrim olmadığı iddia edilemez.
9) "Hiç Et Yememeliyiz, Et Yemek Çok Zararlıdır" Argümanı: Emin olun hiç ot yemeden et yemek veya hiç et yemeden ot yemek; et ile otu bir arada yemekten daha ölümcüldür. Boş bir argüman daha...
10) "İnsan Yavruları Bir Tavşanı Avlamadığına Göre Etçil Olamayız" Argümanı: Son test ise muazzam bir bilgisizlik örneğidir ve yine, insan zekasına, insan onuruna, insan düşünme yetilerine ve milyonlarca yıllık insan evrimine hakarettir. Böyle bir test ancak modern dünyadan izole olmuş bir şahıs tarafından ileri sürülebilir. İnsan bebekleri asla avlanacak şekilde evrimleşmemişlerdir; her zaman anneleri tarafından beslenmişlerdir. Bu sebeple bir bebeğin tavşanı yememesi kadar doğal bir şey olamaz. Etçil olduğu tartışmasız olan bir kaplan yavrusu dahi, bir tavşan önüne konulduğunda onunla yemeden oynayabilir. Üstelik bebeklerin eğilimlerinin, insanın doğasını anlamak için yeterli olduğunu sanmak başlı başına bir hatadır. Bu şekilde bir argüman üretmek, bebeklerin bir kendilerini öldürecek kadar sıcak olan sobalara dokunabiliyor veya sarılabiliyor olması, insan türünün hayatta kalmak için evrimleşmemiş bir tür olduğunu iddia etmeye benzer. Halbuki alakası bile yoktur. Bu test, saçmalığın daniskasıdır.
Görüldüğü gibi bilime karşı tehdidin nereden geleceğini öngörmenin bir yolu yok. Çok basit bir konuda bile cehalet, bilim düşmanlığını doğurabilmektedir."
0