Bana Pet Shop Boys - It's a sin'i çağrıştırdı

Dinledim çok benziyor cidden ama benim aradığım türkçeydi. Teşekkürler

teoman - o benziyordu

ikea hövag 1000tl ve on numara.25 yıl garanti var ve beğenmezsen 3 ay içinde değiştirebiliyorsun.

yatsan'ın switzerland yatağını tavsiye edebilirim. 2 küsür yıldır kullanıyorum ve oldukça memnunum.

Yataş Selena elexus pedli tavsiye edebilirim.

altın yatak'ı dene bence

havalimanının içindeki mercure otelin fiyatı diğer çevre otellerden pahalı değil. Amsterdam'da gecelik 50-60 Eur'Dan aşağı otel bulma şansınız zaten yok, bu otel de 400-450tl gösteriyor, 100tl için uğraşmaya değmez terminalin içinde kalmak varken. zaten havalimanı dışına git gel 15 eur.

Lounge a girebilir

Havalimanı ulaşım çok kolay tren havalimanı içine kadar getiriyor. www.ns.nl nuradan saatlere bakılabilir

Cevaplar için teşekkürler. Zamanında çok süper fiyatlı bir otel denk getirmiştim. O olabilse iyiydi. Mercure haricinde bi de Yotel diye daha küçük, Japon kapsülü tarzı bi otel daha varmış, orası nasıl? Bir de terminal içindeki otellere ulaşımı nasıl olur onu sorabilir miyim? Nereden nereye yürüsün?

suadiye big chef öneririm ben de.

bir arkadaşım da benzer birşey yaşadı, oyun oynarken takılıyordu onda da. oyun oynadığı bilgisayarı kablo ile bağladı sorun yaşamadı.

Youtube izleyen her kimse netliği otomatikten 360 veya 480 e düşürsün sanırım yeter o zaman.

kablo +1

modem değişikliği düşünebilirsiniz. piyasada iyi modemler var. kablonetin verdiği modem büyük ihtimal kalitesizdir.

bu fiyata dizel otomatik renault kadjar ikinci el öneririm. kia sportage çok yakıyor.

ilave olarak hyundai tuscon daha tutulan bir model. kia sportage yerine tuscon daha iyidir benim kanımca.

tuscon cok pahali renault da listeye aldik, tesekkurler. hala acigiz yorumlara.

kore arabası pişmanlıktır
hem daha ucuz, hem daha kaliteli, hem dizel otomatik hem de ikinci eli çok iyi
www.sahibinden.com

kia sportage gerçekten çok yakıyor, bence hiç bulaşmayın ona.

tuscon

Kia sportage ile Tuscon'un yakıt tüketimi neredeyse birebir aynı, 1.6 T-GDI Tuscon alırsanız eğer Kia'dan daha keyifli olur ama 1-2 litre daha fazla yakar. Kia 1.6 GDI turbosuz, atmosferik motor, bu motor yokuşlarda o cüssedeki araç için pek keyifli olmaz, çekmez demiyorum basınca çeker ama bir yerden sonra sizi bayacaktır bu sürüş. Genel olarak her iki araç için Ankara-İstanbul gibi bir şehirde gidebileceğiniz maksimum km 400 civarıdır. Altı olur, üstü olmaz. Her türlü iddiasına varım.

Renault Kadjar önermem, işçilik anlamında eksikleri olan bir araç. Yakıt tüketimi de önemli ise Qashqai 1.6 dizel bakın, 320 NM canavar gibidir. Kadjar'a göre de daha oturmuş bir araç.

Yakıt tüketimi sorun değilse Tuscon 1.6 T-GDI alın geçin.

o kadar para benzinli araca vermeyin, ford kuga,wv tiguan ikisinden birine bakın bence

Milyon kez Qashqai diyorum!! Sakın tuscon,kadjar falan alma. Arabanın hası budur. Full bul ve al!

aynı fiyata aynı donanımda qashqai ile kadjar arasında kalırsan tabii ki qashqai al. ama kadjar da qashqai ile aynı hatta üretiliyor ve fiyat olarak daha uygun. genelde kullananlar memnundur. ayrıca sürdürülebilir maliyeti de qashqai'den daha ucuz, bakım, parça vs. bir de dizel otomatikte renault şanzımanı sorunsuz ve çok iyi bir şanzımandır. motor zaten aynı. kadjarın dolu paketi ile qashqainin dolu paketi sıfır fiyatı arasında 15-20bin fark oluyor. tabii ki işçilik anlamında biraz fark var yani para çokomel meselesi. qashqai de kasası makyaj yedi. eski kasalar bir miktar dejenere oluyor ikinci elde haliyle. almışken yeni kasasını almakta fayda var.

hiç riske girme derim. her italya'ya gittiğimde hertz'den kiralıyorum ve full sigorta yaptırıyorum. bir kere iş arkadaşım yaptırmadı 300 euro fatura gönderdiler jantın kenarını çizmişsin diye.

italya'da sixt'in de fiyatları iyidir, bir bakın derim.

arada 7-8 saat varsa. sahilden gecen otubuse binilip suadiye yani caddeye gelinip gezilebilir en iyi ihtimalle

kadıköying tabiiki

demo aracı olabilir, kazalı araç olabilir. galeri bu. içine tonlarca uyuşturucu saklayıp seni kurye olarak bile kullanabilirler (oha)

Audinin sitesindekine de guvenme bence. Gidip konusunca da indirimleri oluyor.

20 gün kadar önce audi'nin bir bayiisinden 180bin tl liste fiyatı olan A3 Sportback 1.0 Turbo FSI 116 hp Sport S tronic PI modelini yakın arkadaşım 128bin tl'ye aldı. Şuan özellikle premium markalarda devasa indirimler var, liste fiyatına bakmayın, gidip bayiide birebir konuşun. alıcıysanız ciddi indirim yapıyorlar.

Yoh artık

şunu al bence
SAĞLAM OTOMOTİV SIFIR KM PASSAT TRENDLİNE 1.6 TDI DİZEL OTOMATİK
İlan No: 501356062
www.sahibinden.com
2 sene sora da karlı satarsın

@rentts hocam bu işin sonu yok bi yerde bütçeyi kesmem lazım :(

140knız varsa 20 ya da 40 kalması çok fark etmez gibi. sonuçta büyük derecede azalıyor. ama ben olsam o paraya golf almazdım. mercedes a serisinden bakardım. veya golf almak istiyosam 50klık golf alırdım 90k bankada kalırdı aylık 900 lira da faiz gelirdi.

Eğer bu meblağ üzerinden fikir yürütürsek ve araba almak elzemse 40 bine dizel linea alır, 100 bini ing turuncu hesaptan 6 aylık faize koyardım. 6 ay sonunda hala aynı fikirdeysem 100 binlik araç alırdım. dizel lineanın da 6 ay sonra yine piyasası olur biraz uğraş biraz da şansla aldığın fiyata satabilirsin. 6 aylık faizden gelen 6bine yakın parayı da pavyonda bir gecede yerdim.

@freetakilir golf değil bmw 118 için zaten 20 daha bütçe çıkarmayı düşünüyorum. bir de faiz işine girişmedim hiç girişmeyi de düşünmüyorum

o zaman 140k gibi büyük bir paran varsa üzerine 20 daha koymak yine önem arzetmez önceki ihtimalde 20 veya 40 kaldığı gibi. 20 koyun beğendiğiniz 118i alın :)

@free 120 ye alabiliyorum 118i yi yani bişey koymama gerek yok. yatırım açısından araba bütçesini 100e yada daha aşağıya mı düşürsem diye sormuştum ama ona da cevap vermişsiniz zaten:)

o yatırım da iyi olur. arabası olan tüm tanıdıklarım acil durumlar için kenarda bi 10k tutuyor. siz de eğer tüm paranıza alıyorsanız aldıktan sonra biriktirip 10-20k tutarsınız veya 20k düşürüp alırsınız ama 120ye alabiliyoken dur bişi mişi olur diye 20k düşürülmez arabanın iyisi alınır sonra kenara para konur. mantıken böyle yani.

Mümkün olduğunca ucuz araba almak ve geri kalan paranın çalıştırılması en mantıklı olan. Ucuzdan kasıt gönlünüzün olacağı en alt limitteki araba.

Çünkü yeterince zengin değilseniz bence o kadar paranın arabada çakılı kalması zarar. Ben ticaret anlamında düşünürüm. Gider 90 bin tlye son kasa mazda 3 alırım geri kalan parayı bi şekilde çalıştırırım. Borsa ya da ticaret yoluyla..

Editleyemiyorum telefondayım şunu buraya iliştireyim örnek araç olarak

www.sahibinden.com

Resmen canavar :)

hangi aracı daha çok beğeniyor, hangisinde kendini daha iyi hissedeceksen onu al.

40 bin liralık araç alırdım.

merhaba arkadas.
100 binlik arac bence sana en uygunu. kalanida gramaltin, gramgumus vs yatirarak kisa donemde 40 bini arttirma sansin var.
cumhurbaskani bi atar yapar herhangi bir ulkeye ya da siyasi birseyler soyler altin,doviz vs ucar gider. ucar derken asiri yukselir yani.
risk herzaman vardir.
ben sadece kenardaki 3000 lira ile 145ken akbank cepten altin aldim. su an 350 lira oturdugum yerden kazandim. evimin 2 aylik fatura parasi cikti.
tabi bu benim minimal hesabim. ekonomist falan degil, bir fabrikada isciyim.
hakkinda hayirlisi olsun. allah gonlune gore versin.

4 seçeneğe de para harcamam.

30e

tavuk pilav ama zincir degil, konseptli tek dükkan.

hepsi de olabilir ama iş planına ve ekibe bağlı.
yer olarak nereyi düşünüyor bütçesi ne kadar bunları söylersen daha sağlıklı yorum yapabiliriz sanki.

Boş hepsi.Künefe gibi ağır tatlıları herkes yemiyor.Türk kahvesi de baydı artık,diğer kahveleri tercih ediyor insanlar.Ben olsam şöyle bi yer açardım tatlı üzerine.Modada filan bu çikolatacılardakuyruk var sürekli biliyorsunuz.3 tane tatlı belirlerim.Bu tatlıların esas tariflerini deneme yanılma ve en iyi malzemelerle yapmaya çalışırım.Bu 3 tatlı da şehirin en iyilerin biri olduğumu iddaa ederim.Mesela profiterol,ekler ve cheesecake.Bu üçünü harika ötesi yapın,kapıda kuyruk olur millet.Yanlarında da kaliteli çay ve kahve çeşitleri.Doğru tarifi bulmak ve standardı tutturmak biraz zaman alır ama neden olmasın.3'üne vurgu yapacak bir isim bide.

5- hiçbiri

organik/healthy fast food derim. avrupa'da aldı coştu. burada da coşacak. tavuk pilav falan geçiniz.

bir örnek şuraya bakın leonrestaurants.co.uk

not: komisyonumu isterim :P

Su sozlukte de duyuruda da herkes mi ayni ise yaramaz, yorucu, gecesi gunduzu bayrami seyrani olmayan is fikriyle dolu arkadas. Eksi sozlukteki kendi isini kurmak, 180 bin tl ile yapilacak isler, 60 bin tl sermaye ile kurulabilecek en karli isler gibi basliklari okuyun, is tecrubesi olmayan herkes ya gida ya tekstil ya cigkofteci ya tekel bayi ya oto yikamaci oneriyor.gercek basari hikayesi olan insanlarsa bu mesleklere donup bakmiyor bile.ustelik hepsi minik sermayelerle baslamis cok iyi yerlere gelmis.herkes yemek yer gida isi asla batmaz kafasindaki insanlari masa sandalye tabak canagi hurdaciya satarken dusundukce sinirlerim bozuluyor.hayir cahil cuhela adamlar da degilsiniz bu dar vizyon nerden geliyor anlamiyorum.

ye ve kalk konseptli tükkanlar ucuz olduğu takdirde iş yapabilir. 1. ve 2. seçeneğin ye ve kalktan başka bir şekli olmaz zaten, o yüzden lezzetli ve ucuz olursa tutabilir(nerede olduğu çok önemli). 2. seçenek için yaratıcılık da önemli, herkes tost yapıyor; evde yapılamayacak şeyler dikkat çeker mesela.
3'ün tutmasına neredeyse imkan yok, sırf künefe yemeye gelecek insan sayısı çook az. tostu herkes yer ama künefeyi değil.
4. bence en mantıklısı bu. kafe tarzı olabilirse daha çok kesime hitap eder, atmosfer-dekorasyon güzel olursa, bir de çay ve normal sıradan kahve çeşitleriyle kurabiye-kek de olursa önü açık. bakınız beşiktaş okkalı.

yemek her zaman satar.
pilav üzerine yoğunlaşsın. tek parça ile kalmasın
fasulye,nohut, vs çeşitlendirsin.
arkadaşın dolar milyoneri olur

Yine gelmis yemek her zaman satarcilar.bir de bunlarin kiyafet satican aga insanlar ciplak gezmiyor sonucta versiyonlari var. Ya sokaga atacak paralari var ya da kole gibi calisacaklari ve ne uzayip kisalacaklari islere bayiliyorlar.bu ulkede butun guzel risksiz islerin kimsenin aklina gelmemesi ve en cok iflaslarin en cok devren satiliklarin oldugu en cok gunluk giderin en coj personel isteyen en uzun mesai isteyen islere herkesin sahane is muamelesi yapmasi saka gibi.

tavuk pilav derim kerhen.

gıda sektöründeki tecrübeme göre birkaç şeyi yapabilirim ve ben de düşündüm bir iş kurmayı ama yağdan filan uzak durmak istiyorum aslında. daha düşük bütçeyle daha çok kazandıracak işler mümkün.

burada yemek her zaman satar, insanlar aç mı kalacsk gıda işi batmaz diyenleri görüp burads bu akıllarla iş yapan varsa vay haline. kendilerini topkapı toptancılar çarşısına beklerim, sabahtan akşama kadar kaç kamyon malzeme geliyor batan restoran cafelerden aklınız hayaliniz durur. 1000 tl aldığı ocağı 50 tl ye satmaya çalışıyorlar.

2. ama bildigimiz standart tosttan cok fazlasi olmali.
bir kac cesit tost ekmegi (kepekli, kepeksiz, glutensiz vs.)
icine koymalik peynir cesitleri (kasar, dil vs.), et cesitleri (sucuk, pastirma, hindi füme vs.), vegan ve/veya saglikli beslenmek isteyenlere hitap eden sebzevat (kornison, zeytin ezmesi, avokado, biber tursusu).
pizzacida üstüne ne konacagini belirledigimiz gibi tostun icinde ne olacagini müsteri kendi sececek.
ek olarak cesitli "tatli tostlar" (waffle gibi taze meyvelerle servis edilen french tost mesela).

www.youtube.com

Burda da farklı başlıklarda da olsa epey denk geldiğim bir kitap var: İyi Hissetmek
Uygulayıp iyi sonuçlar alanlar var. Bir bakabilirsiniz.

Pozitif insanlarla vakit geçirmek en etkilisi bence.

Olayın olumsuz tarafı senin işine yaramayacak olan taraf. Diyelim iPhone X almak için Amerika'ya gideceksin. Hem Amerika'ya gideceğin için hem de son teknoloji ürünü bir telefon alacağın için heveslisin. Bu durumda "Ya bir şey olur da gidemezsem?" diye düşünürsen hevesini kaçırmış oluyorsun. Bu yüzden de sırf "kendi hevesini kaçırmamak" için bunu düşünmezsin. Olursa olur, olmazsa olmaz düşüncesine odaklanırsan kötü olayların aslında çok doğal olaylar olduğunu görürsün. Kar fırtınası çıkınca uçuş iptal oldu diyelim. Sen zaten bunu düşünsen de buna müdahale edemezsin ki. Kar fırtınasını durduracak halin yok. Madem problem gerçeğe dönüşse bile yapabileceğin bir şey yok, o zaman bu problemi gündeme getirmenin bir anlamı yok. Kısaca sana faydası olmayacak şeyleri düşünmemek için sana fayda sağlayacak şeyleri istemen ve onları düşünmen gerek.

negatif düşünmek bir çeşit korunma mekanizması. hayal kırıklığından, beklenmedik şeyden, olumsuzluklardan negatif etkilenmemek için en kötüsünü düşünüp aklımızca ona hazır olmaya çalışıyoruz.

ben yeri geldiğinde polyanna'dan beter, yeri geldiğinde ise felaket tellalı oluyorum; pek ortam yok. bir zaman sonra fark ettim ki negatif düşündüğüm olayları ya da bir benzerini daha önceden yaşamış ve bir şekilde negatif şeyler yaşamışım. her zaman bire bir karşılığı olmasa da o olayın bende karşılığı negatif olmuş; haliyle kafamda negatif kodlamışım ve sonraki durumlara kötümser bakmışım.

bir şeylerden korunman, kaçman gerektiğini düşünmediğinde hayata daha pozitif bakmaya başlarsın diye düşünüyorum. günlük hayatta seni geren, kafanı meşgul eden şeylerden kurtulursan; daha sakin bir düşünce yapısına erişirsen daha pozitif olabilirsin diye düşünüyorum.

"neden" sorusunu doğru sormakla alakalı aslında bunun cevabı. her olaya negatif bakılmaz, her olaya pozitif bakılmayacağı gibi. keywordler edinin. mesela sevgi, insancalık, saflık gibi ve karşılaştığınız olaylara bu pencerelerden bakılabiliyor mu diye durun ve biraz düşünün.
bir şeyin içinde sevgi bulursanız negatif olmazsınız. ya da güven, insanlık, saflık, iyi niyet vs..

bir şeye negatif yaklaşıyorsanız kendinizce önemli gördüğünüz güzel "değer"lerle bir sorgulayın. bakın bakalım bunlar içinde var mı.

parayla

Şu aralar dış etkenler ve başıma gelenler nedeniyle iki ileri bir geri gidip gidip gelsem de, ortalamaya baktığımızda pozitif biri olduğumu söylerler ama o pozitiflik kaç bunalım sonrası çıktı; o da ayrı.

Öncelikle, profesyonel yardımı asla ve asla küçümsemeyin. Sizden bir anda harikalar yaratmayacak ama uzun sürede sizi rahatlatacak ve görüş açınızı genişletecek bir yöntem.

Ancak, o bunallım zamanlarımda hazır çorba ve Banvit tavuk köfteyi ancak karşılıyordum; psikolog lüksün de lüksüydü. O yüzden, kendi geçtiğim yolu anlatayım ama şunu da hatırlatayım: herkesin reçetesi farklı. Benim reçetem başkasına, başkasının reçetesi bana uymayabilir. Zaten profesyonel yardımın da güzelliği senin reçeteni bilen insanın yönlendirmesi.

İlki sıkıldım. Böyle, ruh daralmalı falan. Üzül üzül nereye kadar. Bir de dediğin gibi ağır. Bana bir 'Ee, ben çok sıkıldım' ile 'Eşek başı mıyım ben, bu yükü böyle taşıyorum' arası bir his geldi.

Ondan sonraki süreç kendimle ve üzüntülü olan her şeyle dalga geçmek oldu. Yani, yine her şeyi kötü tarafından görüyordum da, en azından dalga geçince komik oluyordu. Her şeyden önce kendimi güldürüyor, o sıkıntıyı atıyordum. Param mı yok, parasız bir arkadaşımla 'Kızım artık E5'e çıkarız. Bir alıcı gözüyle baksana , ne kadar ederim, puhaaa' diye dalga geçiyordum, artık seviye ne kadar düşerse, o kadar çok gülüyordum. Hala da en sevdiğim şey kötü durumlarda bir kader arkadaşı ile dalga geçmektir.

Sonraki süreçte, e baktım, kötü gidince de uzun dönemde o kadar bir etkisi de yok. Yani, şu an üzüldüğüm şey 3-5 sonra pek bir anlamsız. Daha da ötesinde, yaşarken kötü şeyler olduğunu düşündüğüm şeyler bir şekilde iyiye döndü. İyi olduğunu düşündüklerim kötüye döndü. Hatta zincirleme şekilde bir iyiye bir kötüye döndü. Hatta o sarmalin bir kısmınu hala yaşıyorum. O zaman bana iyice bir rahatlama çöktü. Aslında rahatlamadan hayatımı dizi gibi elimin çekirdeğiyle izlemeye başladım. Kendi hayatıma seyirci olmak çok ilginç geldi. Böyle yanımda biri olsa da, bir yandan çekirdeği futuğğ futuğğ diye tükürürken 'Du bakalım kız, yarın ne olcak yaa. Çok da acayip yerde bitti' der gibi buldum kendi hayatımı. Ötesinde, neyin iyi neyin kötü olduğuna karar veremeyeceğimi anladım; tek kararım şu oldu 'Herhangi bir şey beni hastaneye düşürmüyor, yatalak yapmıyor, öldürmüyorsa; ne kadar kötü olabilir ki!'. Yani, kötü tarafından baksam ne olacak. Alt tarafı dünyada bir insanım. Gitse gitse nereye kadar kötü gidebilir. Sokakta acı acına mı kalacağım, altına girince ısınacağım yorganım mı olmayacak. Onlar sorun tabii, o zaman zaten kötü düşünmezsem manyaklık olur da, gerisi kötü olsa ne olur, iyi olsa ne olur. Ayrıca, kötü ve iyi olup olmadığını büyük olasılıkla ölene kadar bilemeyeceğim.

Şu ara kötü tarafından bakmaktan ziyade zorlanıyorum ve yıpranıyorum. O yüzden sert bir süreçten geçiyorum ama biliyorum ki bu süreci geçtikten sonra kendimle aslanlar gibi gurur duyacağım. Bu da iyi tarafından bakmak falan değil; 5 yıl sonra şu süreci yaşadığımı hatırlmayabilirim bile. Şu an zor oluşu veya yıpratıcı oluşu, ileriyi etkilemeyecek nasıl olsa. O zaman sınırına kadar zorlanayım, yıpranayım; en kötü ihtimalle tecrübe olur. Kötü oluversin bir süre. Kötü olmadan iyi olmaz. Çirkin olmadan güzel olmaz. Ona da ihtiyaç var.

nitelikli seks ile.

www.youtube.com

The Chainsmokers - Don't Let Me Down (Illenium Remix)

finansterid kullanıp boşuna ağırlık taşıma.

minarel ve vitamin kaybindan oluyor genelde kilo verdikten sonra ama ilgincmis.

hızlı kilo verme durumunda vücudun iç stres yarattığını ve saç dökülmesi yaşanabildiğini söylemişti benim bir doktorum. 3 sene önce 2 ayda 8 kg falan vermiştim.

şöyle bi entrim vardı eksisozluk.com

saçlarım dökülmeye başladığında rogaine kullanmaya başladım. dökülmeyi durdurduğunu görünce 2 yıl falan devam ettim. sonrasında etkisi azalmaya başladı ama tam da o noktada beyaz saçların oranı öyle bir arttı ki dökülme kendi kendine büyük oranda durdu.
Yani demek o ki o saç illa dökülüyor ama rogaine birkaç sene zaman kazandırır. Benim durumumda epey kurtarıcı oldu o birkaç yıl.

edit: başka bir medikal durum varsa bu dediğim geçerli değil tabi. normal saç dökülmesi için konuştum.

sağlam kar etmek için 4-5 sene önce almak gerekiyordu. şuan alınır mı dersen evet alınır ama istanbul'da benzer paraya, aynı ölçüde değerlenecek başka birçok semt var. ben olsam beylikdüzü ile uğraşmaz, daha merkezi yerlerde ev kovalardım.

daha geçen hafta maltepe'de 350K'ya gayet güzel bir ev düştü bir tanıdığıma. kira geliri aynı paraya beylikdüzünde alabileceğin eve göre ayda min 300tl farkeder.

madafaka +1 diyorum
amma velakin evim çok değerlenir 1 koyar 2 yılda 3 alırım falan hesaplarına girme değerlenme bu saatten sonra yavaş olur ama kira gelirleri iyidir.

Kirası normal. İlerde metro gelebilir ve vapur vs. 10 senedir deniyor zaten bunlar. bir 10 seneyi bulur. O zaman belki fırlar.

Ama merkez gibi yerlerde 200bine zor.

adamı arabada tek bırakma. alıp gitmesin. başka da bişey olmaz zaten.

satarken noterde para hesabına geçmeden notere imza attırma. attığı an araba onundur. noter zaten kendisi imzalarken soruyor paranı aldın mı diye.

sonra bi nüsha sana bi nüsha ve anahtar alana. ruhsat yanlış hatırlamıyorsam noterde kalıyor.

parayı alırken dikkat etmen gereken şey şu; hesabına parayı gönderen hesap sahibinin adı ile arabayı alan kişi aynı olmalı. buna mutlaka çok dikkat et yoksa kötü şeyler olabiliyormuş, google amcaya sorarsan bir sürü örneği var. parayı gönderdim amcamın oğluna devret ben gelemiyorum diyip sonradan dava açıyorlar benden parayı aldı ama başkasına devretmiş diye.

bunun haricinde güvenlik kameraları olan biryerde buluşursan daha iyi olur.
evinin önünde olmazsa daha iyi olur.
yanında bir arkadaşın vs olması da daha iyi olur.

Bir de not olarak arabanızın plakasını şu plakalı aracın satın alma ücreti va gibi bi açıklama ile göndersin. Ne olur ne olmaz.

Tek basına kullandırtma parayı kesinlikle elden alma hesabına gecmeden satışı verme isimlerin aynı olmasına dikkat et awlminin dediği gibi hem arabandan hem bir araba parasından olma

Normal kosullarda kimse almadigi arabanin parasini havale etmez.gidersin noterde parani sayar alirsin,sattim der imzani atarsin.online bankacilik kullanan birisi o an senin yanindan bunu yapabilir ama old school abilerin bu tarz yetenekleri cogunlukla yok.ortada dolandiricilik ornekleride var ama simdiye kadar rastladigm ornekler hep buraya gelip abi benim bisiklete ingiltereden alici cikti ornekleri gibi.
Bu test drive meselesine ben cok taraftar degilim.isim geregi cokca arac satisinda bulunuyorum.her zaman soyledigim ya ustasini alsin gelsin ya da benim lokasyonuma yakin bir yerde bir servis soylesin araci gonderirim bakarlar.ok ise alir ok degilse almaz.test drive yaparken gitti arabayi vurdu,gel cik isin icerisinden.bunla ugrasmak yerine bir servis secin goturun baksinlr begendiyse al kaparonu satis gununu belirleyin,noterde bulusun.satisini yap,parani al,hayirli olsun de islem tamamdir.

vergi borcu veya satışı ile ilgili sorun varsa zaten noterdeki memur evrakları hazırlarken daha para ödeme aşamasına gelmeden çıkıyor.

bizim geçen senelerde satın aldığımız araçta alıcı hesap no yanlış vermiş ya da şubedeki görevli yanlış girdi bimiyorum. bankaya gidip adamın gözünün önünde eft yaptık notere gidip devraldık. ertesi gün adam arıyor abi para yok gelmemiş diye. para bizim hesaba geri gelmiş. adam baya korktu ama aynı gün yaptık tabi doğru hesaba havaleyi. hiç tahmin edilmeyene sorunlar çıkabiliyor yani.

Ancak sigortacı verebilir bu fiyatı.
Tahminen 600-1000 tl arası çıkar.

şuradan bakabilir, en ucuz fiyatı görebilirsin.

teklif.sbm.org.tr

Yaşınız gençse yirmili yaşlarda olanlara daha fazla çıkıyor. Anne baba üstüne yapabilirseniz aracı daha iyi olur.

1200 civarında muhtemelen

www.ak-tur.com.tr

aktur en güzeli fakat yer sıkıntısı yaşanıyor. geçen hafta iki kişilik çadır için bize yer veremediler. sabah 10'a kadar gitmek gerekiyor sonrasında doluyor diyorlar.

bir de çubucak var ama aktur'un yanında baya kötü kalıyor.

Ben olsam Liverpool (Beatles), York ve Manchester ı seçerdim ama benim için bütün UK şehirleri sanki aynı gibi :-/

Hakkaten hepsi aynı gibi, ben de seçemedim. hava durumunda daha güneşli olana/yağmursuz olana git :)

Manchester sanki oburlerinden farkli olarakm daha az kozmopolit, ucuz ve sakin bi yer ya. Hem gecmisten gelme de bi işçi kulturu var

newcastle'da 1 yıl yaşadım, gelme hiçbir özelliği yok. Sheffield ingiltere'nin en kötü şehirlerinden biri.

York-Manchester-Liverpool

Ha Liverpool ha Manchester cok yakin sehirler

Birmingham i cikar listeden

Oyum York'a.

Nottingham nasıl?

ılıca, ama doğru zaman kollanmalı

herkesin bildiği yerleri bahsetmiyorum. ama daha sakin, daha uygun fiyatlı ama yine de güzel bir beach derseniz altınkum copacabana'ya bakabilirsiniz. giriş ücreti 30tl falan olmalı. parti ortamı yoktur ama güzel müzik çalar, kokteyller de hizmet güzel sayılır. deniz zaten gayet güzel oluyor. deneyin derim.

Alacati çark plaji. Soguk ama cam gibi denizi.

Ilıca Plajı çok kalabalıktı. Deniz sıcak ve çok dalgalıydı, sevmedim.
FlyInn Beach güzel. Tertemiz bir denizi var. Öneririm

İlk tavsiyem Günizi Beach olacaktır. (Ildır) goo.gl

İkinci tavsiyem: Sera Beach (Dalyan) goo.gl

16 yıldır yazları çeşme'deyim. Herkesim bildiği sole mare (bence girme buna) babylon, kafe pi yani ayayorgi plajları olabilir. Fly inn tesis ve deniz olarak en güzeli soğuk deniz seni bozmazsa. Quante en sakinlerinden biri. Daha ucuz olsun dersen paşalimanı'nda eski cenus marketin altında bir yer var şezlong 20 tl adını bilmiyorum ama tarif ederler.

çeşme'nin hatta belki tüm ege'nin en güzel denizi altınkum'da. soğuk denizden hoşlanmam aslında ve orası baya soğuk ama hani tuzlu olduğunu bilmesen içersin o derece(bu dediğim en son 7 sene önceydi ama bence hala aynıdır.)

Öneriler için teşekkürler :)

Belki sonradan okuyanlar ve yararlanmak isteyenler olur diye yazayım dedim. İlk gün Fun Beach'i ikinci günde Aquente'yi tercih ettik. Vodafone kullanıcılarına %50 indirim olan beachlerden, kaldığımız pansiyonun sahibinin yönlendirmesiyle seçtik bunları.

Fun Beach'in girişi % 50 indirimle 60 TL'ydi. Deniz o gün dalgalıydı ancak ortam güzel, deniz güzeldi ve çok memnun kaldık.Ertesi gün de, Aquenteyi seçtik, burası da %50 indirimle iki kişi 50 TL ydi. Fun Beach ile benzer ortamı vardı ancak Aquente daha yeşillikler içinde, bol ağaçlı,hafif müziklerin çaldığı güzel bir yerdi. Olur da Çeşme'de bizim gibi beach önerisi ararsanız, ikisini de öneririm.

Hicbirsey olmaz birak dava acsin ki acmayacak.

bu arada dava açma potansiyeli var.

kendisi asla ama asla "kıdem tazminatı vermemekle" meşhur biridir. yüz milyonlarca liranın içinde yüzmesine rağmen işçilerine vereceği 7000-8000 lira tazimat içni yyapmayacağı çingenelik yoktur. mobbing yapar, mobbing yemezse kovar. kovduktan sonra senelerce süren davalar açar (kazanır kaybeder orasına hakim değilim).

ama açar çünkü avukata emir vermesi 1 saniyesini alır.
ve gerçekten davalarla uğrşaacak maddi gücümüz falan yok.

şuan bunu yapıyor olmasının sebebi de muhtemelen benim evlilik tazminatı alacak olmam.

Madem oyle ee zaten senin tazminata filan oturacak nr duruyorsun yaninda. Kaybettigin tazminat olsun. O da muhtemelen bu tip yasal haklarinin pesinde kosmaman icin goz dagi veriyor. Hani bak sen bana dava acarsan ben de sana acarim gibisinden. Baskin basanindir dusturunden yola cikarak dava acin. Kidem tazminati zart zurt ne varsa isteyin.

böyle bir maddeye imza atsanız dahi mahkemeye gidildiğinde sizin ticari sır sahibi olduğunuzu ve ayrıca rakip firmaya gittiğinizde şirkete verdiğiniz zararı kanıtlamak zorundalar ki bu sizin durumunuzda imkansıza yakındır. korkmayın derim. imzalamış olsanız dahi bu maddeyi genelde baskı yapmak için kullanıyorlar. bu söylemle geldiklerinde, "bana böyle bir baskı yapmayın, işleri çirkinleştirmeyin" diye uyarın. dava açma hakkınızı kullanırsınız, tanıdığım iş hukuku avukatım mevcut dersiniz. dava bile açacaklarını sanmıyorum.

valla aşırı kafamı yoruyor bu mevzu ya.

bu pezevenklere pabuç bırakmayın. kölelik sözleşmesi tam. öyle bir madde varsa dahi ciddi bir yaptırım doğurması imkansız.

cureforlove +234234123

Alacaklarınızı duty free'den değilde lokal marketlerden almanız çok daha iyi olur. Ekstra tavsiyem eğer sevdiyseniz salam/jambon çeşitlerinden de azar azar alabilirsiniz, yolculuk için güzelce paketlenmişlerden tabiki.

Hausbrandt kahvesi cok guzel oluyor. Ayrica ufak sarkuterilerde acik kahve de satiliyor.

Peynir de tadina bakip almali, pecorino, mozzarella di bufala, scamorza, burrata, grana padano ve parmesan <3

Etli sarkuteri olarak: salsiccia, bresaola, mortadella, salami vb deneyip ya da gorup alabilirsiniz. Her seyi seyahate uygun paketletin. Ben italyaya her gittigimde mozzarella di bufala mi kovayla yarim kg seklinde aliyorum misal.

Bu arada hausbrandt derken, trieste markasidir, bence cok guzel. Bir de lavazza nin gercekten baska yerde olmayan cesitleri var.

Bu arada kahve icin moka pot a ihtiyaciniz olacak (yoksa) bialetti baya pahali ama oradan alin, iciniz rahat olsun, benim eski kiytirik olanla simdiki bialetti arasinda cidden tat farki var.

butik şaraplar çok yaygın ve bizdeki gibi 5-10 çeşitle sınırlı olmadığı için her bölgede ayrı güzel butik markalar oluyor, benim söyleyeceğim bi markayı her yerde bulman zor olabilir. bulabildiğin herhangi bir 30 avro üstü rufina chianti'si büyük ihtimalle tatmin edecektir seni. illa marka diyorsan ben buna bayılmıştım:
marchesi de frescobaldi castello di nipozzano cecchie viti, 2011

şarap için amarone ve barolo'yu da düşün.

şu şarabı 30-35eur arasına alırsın. harikadır.
www.upperwine.com

Kahvede illy ve Lavazza öneririm.

gitmeyin, dinlenin, güzel beslenin.

cevabı bilmiyorum ama boğaziçinin orası mı burası? aşağı doğru inerken böyle, trt binasını geçince

Kız arkadaşımın yazlığı :) çeşmede bu ağaçtan çok var

çam ağacının bir sürü türü var ya. teker teker bakmak istersen google amca yardımcı olabilir.

www.google.com.tr

evet aradığım çamı buldum duyuruyu silmiyorum merak edenler bakar diye cevabı da not düşeyim :)

www.gencziraat.com

ev al

100bin liralık ev o kadar kira getiriyorsa direkt al.

100.000 TL aylık 1025 TL net faiz getiriyor enpara.com'dan baktım şimdi.
ev almayacaksanız bankanızı değiştirin derim.

@burya ev için kredi çekilecek.
O kadar param yok.
Yazdım zaten

@camussar 1500 TL kredi faizi ödeyeceğim

önemli olan salih amel mümin kardeşim.

dalga bir yana tabii ki ev al. faizde bulunan para enflasyon etkisiyle uzun vadede yok olur ama evi yok edemezsin.

bence faiz. ileride memleketin ne olacağı belli değil, bir savaş durumu olsa, nakite ihtiyaç duysan o evi kime satacaksın da eline para geçecek. biz de yatırım amaçlı ev aldık, aklıma sürekli bu düşünceler geliyor. keşke nakit dursaydı diye.

faiz daha karlı.

ev değerlenebilecek bir konumdaysa ev al. hem kira gelirin parabolik artacak, hem de 5 yıl sonra 100.000'e aldığın evin değeri 200.000 bandına yaklaşırsa tadından yenmez.

bir röntgen çektirip baktırın, yandaki dişe doğru ilerliyorsa hemen alınması gerekir, gömülü diş operasyonu yapılıyor,300-500 tl arasında değişir fiyatları.

devlette de özelde de çektireceksen, çektirmeden önce gideceğin doktoru mutlaka soruştur! ama mutlaka!

bir tanesiyle mahkemelik oldum. bir yıl hapis cezası aldım, 5 yıl ertelendi ve yeni bu ay bitti cezam! çekimin ardından kanama ve agrı bir hafta sürünce o halde bimer'e şikayet ettim. "adam olsa" filan demişim o da, öyle hakaret küfür de yok. sen bimer, tut bunu doktora ver olduğu gibi.

doktora da özellikle aman doktor canım doktor falan de. korkarım ben de filan ki o da ekstra duyar yapsın. son doktoruma oyle yaptım. geçmiş olanlardan bahsettim. mahkemeden filan bahsetmeden. acısız, sancısız super bir çekim oldu.

bostancı'da, özel. 100 tl vermiştim galiba, iki yıl kadar önce.

devlete gidip özelde çektirmek istediğimi, sevk talep ettiğimi söyledim. sevk ile özele gittim. diş cerrahı ameliyatla çekti, devlete geri gidip teyit için dişin yerini gösterdim. başka bi kağıt verdiler. bunu da sgk ya götürüp özelde ödediğim miktarın üçte birini geri ödediler.

3-4 sene evvel idi. hala böyledir heralde.

özelde cerrahi müdehaleyle diş çekimine 250 verdim bursa. içerde kök kalmıştı, dışarda pek bişey yoktu kırdı dışta kalan kısmı, kesip aldı kökünü de.

kirilan disimi devlette cektirmistim iki sene once falan. doktor iyiydi, bes kurus da para vermemistim.

Özel klinik, 1 hafta önce, 100TL 20lik diş, ameliyatsız. 5 dk sürdü.

Sıradan bir çekim olacak ise özel devlet farketmez hekim önemli. Devlette orta halli bir hekim sorunu çözer bence. İmplant için iyi birini bul bence. Ayrıca implant devlette yapılıyorsa bana da mesaj at :)duyuruna cevap attığima göre yeni dış çektirdim.

2 gün önce özel muayenehanede çektirdim 20lik dişimi. Röntgen dahil 250 tl.

1 hafta önce diş hekimliği fakültesinde çektirdim, para vermedim.

istsnbul implantoloji tolga gülçiçek yaptırdık, 4 sene oldu hiç bir sorun yok kendi dişim gibi. fiyatını hatırlamıyorum tam ancsk israil ims gibi bir marka takılmıştı

özelde doğru düzgün yerlerde fiyatlar en az 700 eur'a patlıyor herşeyiyle, ortalama 800-900 eur şuan, iki hafta önce araştırdım, tanıdığım doktor olduğundan üni hastanesinde yaptırmaya karar verdim yarı fiyata geliyor.

implantı sakın bilinmedik yerde, bilinmedik markayla yaptırma.

Şehir yazmıyor. default olarak istanbul kabul ediyorum.

Dentlal- Serhat bey - Göztepe Benzincinin orada.

diş hekimliği fakültesinde yapılıyor. kastettiğiniz buysa.

diş hekimliği fakültelerinde yapılıyor fakat hızlı ilerlemek için içerden bir tanıdık bulmanızı öneririm. bu hastanelerde fiyatlar 1000-1700 tl arasında değişiyor seçeceğiniz implanta göre, devlet karşılamıyor.en kaliteli implant fiyatı 360 eur + bir de cerrahi ücreti 300tl gibi. orta kalite implant fiyatı 250 usd gibi, cerrahi ücreti yine aynı.

Hp de başıma gelen arkadasimda böyle olmadı aldığı tarih sayıldı

fiyat pahalı.

sıfır iphone 7'yi 2900'e aldım.

Fiyat pahalı telefon değişirse garanti sıfırlanmaz yanlış bilgi vermiş ben iki kere swap yaptım telefonu garanti süresi hala fatura tarihi

bilgi olarak vatan'da 32gb'lık iphone 6'lar çıktı 2000tl. fiyat çok iyi gibi geldi bana.

piyat pahalı değil, 6s plus diyor. mağazada 3300-3400 civarı fiyatı var.
garanti konusunda birşey diyemiyorum bilgim yok ama fiyatı iyiymiş.

@elvedui nerden aldınız?

hepsiburada

hocam swap cihaz kullanilmis cihaz
garanti yeniden baslamaz
illa iphone istemiyorsan yarısına aynı performansta bir telefon alabilirsin sıfır

Swap = sıfır cihaz.

Ancak garanti kesinlikle yeniden başlamıyor. İlk alış tarihinden devam ediyor.

Swap cihazlar sıfır değil. refurbished cihazlar iyi kötü bir aşamadan geçiyor. Apple bugün her teknik serviste 0 cihaz dağıtsa batar adamlar.

Farketmez. Ama 3 ay sonra para vermek daha mantıklı.

3 ayda çalışmayacaksa birşey olmaz.

Yağın ömrü vardır. 3 ay yatacaksa değiştirme, kullanmaya başladığında değiştirirsin.

Önce bir tahlille neler eksik onları öğrensen daha iyi.

bu işlerin şakası yok. b vitamini eksikliği de olabilir, omega da, d vitamini de. mutlaka test yaptırın, doktor tavsiyesi ile ihtiyacınıza göre gerken dozda alın. vitaminlerin fazlası vücuttan atılsa da yine de bazı çalışmalar mesela d vitamini fazlalığının calcium birikmesine yol açtığı vs gibi handikaplardan bahsediyor.

Hipervitaminoz nedir ne değildir bi araştır.

Tahlil + Sağlıklı Beslenme + Spor

Metallica dışında böyle bir grup yok bence Türkiye için. Iron Maiden'ler, U2'lar stat dolduramadı; Aerosmith'in biletleri satamadı Türkiye'de. Yeni nesil saçma sapan grup ya da ergen şarkıcılardan vardır belki benim bilmediklerim ama benim dinlediklerimden anca Metallica stat doldurur Türkiye'de.

justin bieber.

madonna

Justin bieber +1
Bir de belki beyonce

rihanna

Bon Jovi ama o geldi 2011'de. Yeniden gelirse o kadar toplayamaz.
Metallica da daha yeni geldi sayılır ama 10 yıla yakın oldu, toplayabilir.
Justin bieber İtü stadını doldurdu, kampüs veli toplantısı gibiydi zaten.
Coldplay veya Red Hot Chilli Peppers olabilir.

arttırıyorum. arctic monkeys.

bu zamana kadar hiç gelmedikleri için coldplay ve radiohead kesin full çeker.

viva bir musibet bin nasihatten iyidir

Kesinlikle var ve bunu epey zaman geçtikten sonra anlayabiliyorsun sadece.

ders çıkarmayı biliyosan zaten her türlü vardır.

yoksa da,
motive kalmak için böyle düşünmek zorundayız

her işte bir hayır yoktur ama bir olayın aslında iyi sonuçları olabileceğini düşünmek ya da örneğini bulmaya çalışmak olumlu ve kendimizi gereğinden daha fazla kötü hissetmemizi engelleyen bir bakış açısı. ben sık sık bunu uyguluyorum.

bence bu bilinmez.

insanların başına 50 tane şey geliyor, sonra diyor ki bak o gün olan şey aslında hayırlıymış. nerden biliyosun amk, belki daha güzel olacaktı?

yani elindeki ile mevcut bulunduğun anda en güzelini yapmaya çalış sen, ama ileriyi düşünmek aslında zar atmak gibi bişiy.

Başıma birkaç tane berbat olay geldi. Travmatik etkilerini yaşadım belli bir süre. Hayrı nerede bilmiyorum belki ben göremedim ancak o travmalardan şu an gülerek bahsettiğimde kendimi güçlü, zamanı sihirli buluyorum. Belki de hayır buradadır.

evet. öyle olduğuna inanıyorum. halâ inanıyorum.

ders çıkarabiliyorsan olup bitenden, görüyorsun öyle olduğunu.

bizim bir abla var. durumu eh işte... ölen eşinden kalan emekli maaşı, yaklaşık bir milyon liralık 3 katlı evi, bankada da yaklaşık 60-70 bin lirası var.

iki hayta oğluna (biri evli) bakar; torunlarına harçlık, hediyeler (laptop, cep telefonu gibi de oluyor) verir... evli oğlu birkaç ay önce öldü, bonzaiden! eşi ve kendisi çalıştığı halde; ev kirası, faturaları, kredi kartı borcu, motosikletinin taksidi, çocuğunun kreş parası annesince karşılanırdı.

kadın şimdi torunu için (bu torun hep en özeldi) daha da hassaslaştı. varını yoğunu bu kıza göre hesaplıyor. neyse işin bu kısmını uzatmayayım, döncem buraya.

oğlu hayattayken kendisini karşıma alıp özel konuştum. yapma, etme dedim. bu yaşında (60'a yakın) günde yaklaşık 10 saat çalışıyorsun. biraz kendi ayakları üzerinde bırak onları. böyle alıştırmışsın ama yanlış yapıyorsun. imkanın var, aç bir yer, geç başlarına çalıştır maaşla dedim de dinletemedim.

şimdi bu abla, bu olümden de ders almadı. bu torunu acayip şımartmış ve varını yoğunu bu kızın eğitimi, geleceği diye stoklayıp duruyor. bir işte çalışan ama çok da dikiş tutmayan öteki oğlu var. kızları var. kızlarından olan torunları var...

hem torunu bir nefret objesine dönüşecek ve hem de bu şımarıklıkla çok sağlıksız biri olup çıkacak. daha beş yaşında ama varı yoğu bilmiyor, ne istese, babaannesi anında yanında bitiriyor.

e böyle bakarsan tabi bir anlam çıkarmadan ne hayrı diyeceksin. daha beteri geliyor çünkü, korkuyorum. kendisine de bir iki anlatmaya çalıştım ama anlayacak durumda değil. büyülenmiş gibi.

deli gibi çalışıyor, hep ayakta. kendi şikayetleriyle ilgili doktora gidemiyor zaman bulup ama torunu için gece gündüz koşturuyor.

biraz da görmenle ilgili yani. yoka "ne hayırı, hani nerede" de diyebilirsin.

benim pedere de 2 stent takılmıştı 2 sene önce. 1 gün sonra bıraktılar onu da. şöyle bir durum var, bacaktan girdikleri için biraz istirahat etmesi gerekiyor.riski var mı yok mu bilmiyorum ama rahat bir yolculuk geçirmesi kolay değil. yatar pozisyonda taşıyabilecekseniz ayrı tabii.

Surekli ayni oturur pozisyonda kalmasi iyi degil diye biliyorum ben de. Izin cikmayabilir.

geçen günlerde yakın bir arkadaşımın babası geçirdi, dün 4. günüydü galiba ama kendini yorgun hissettiğini ve hala yattığını söylemişti. tabi doktor ya da sağlık çalışanı arkadaşlar daha iyi bilir.

4-5 sene önce ben farklı şehirden almıştım. mümkün olmalı.

mümkün

Elbette mümkün, acil pasaport için Yenikapı'dan Yalova'ya gidip gelen biri vardı geçenlerde buralarda. Yakınsa Kocaeli veya Tekirdağ seçeneklerini de değerlendirebilirsin.

teşekkürler.

peki epasaport sitesinde randevusuz da alınabiliyor diyor bir kaç kişi.

acaba gidip şansıımı denemeli miyim?

bir de bu banka ödemesi randevu alınmadan ödenebiliyor mu?

mümkün. ben edirne'den geçen sene aldım. 30 geliş 30 dönüş 60 liraya edirne'ye gelip alıp dönersiniz. gelmişken de ciğer yiyin :d
not: randevusuz tanıdık falan olursa belki ama gerek yok öyle bir riske. edirne'de hiç sıra olmuyor.

ataşehir ilçe emniyete git .. randevu alamadım ama acil bir düğün için 20 gün sonraya almanya ya gitmem lazım de .
alırlar rendevusuz başvuruyu .. bugün aldım ben 3-5 kişi randevusuzdu

başka şehirden de mümkün randevusuz da mümkün ama randevusuzun garantisi yok. polislerin keyfine kalıyor biraz. yoğunlarsa falan yüzüne bile bakmayabilirler.

ödemenin randevu ile ilgisi yok. devlet para verenden her türlü alır parayı.

randevusuz biraz şans işi sanırım. ben de bugün başvurdum randevum daha geç saatte olmasına rağmen sırada kimse yok diye beni aldılar randevun var mı diye soran da olmadı

Sevdiğim şeylerle ilgileniyorum. Tez yük olarak geliyorsa büyük ihtimalle yanlış bir alanda çalışıyorsunuzdur. Ölüm çok basit bir olay. Bugün ölsen yarın gömüyorlar. Bunu düşünerek yaşamaya gerek yok.

yok tez yük olarak gelmiyor da yani ilgi duyanlar hariç kimse okumayacak diye düşünüyorum. böyle bilimsel devrim olmayacak. zaten olması imkansız da en azından literatürde bir şey değiştirmek istiyor insan. zaten türkiye'de yazılan tezlerin çoğu bir garip. bilemiyorum.

böyle bir ülke gündeminde motive olmak çok zor ama hayat devam etmek zorunda,

ben kendi adıma elimden geldiğince negatif insanlardan uzak duruyorum ve sık sık seyahate çıkıyorum..
ve gelir gider tablosu eşliğinde yaşayıp gereksiz ve sürpriz harcama yapmıyorum.

Şu an beni tatmin eden tek şey para. Para kazanmaya, daha fazla para kazanmaya, mevcut parayı arttırmaya bakıyorum ve bu beni mutlu ediyor.

Bu arada çalışıyorum aylık maaş alıyorum olayı değil bu. Borsa de, finans de, gayrimenkul de, faiz de.

sadece sevdiğim şeyleri yapmaya çalışıyorum. sevdiğim insanlarla, sevdiğim yerlere gitmeye çalışıyorum. geleceği düşünmüyorum, tv izlemiyorum, hayatın tadını çıkarmaya bakıyorum. aslında bu da bir nevi depresyon hali zira hayatın gerçeğinden kopmaya çalışıyorum ama mutlu olmak için geldiysek, sadece mutlu olmaya çabalıyorum ve genel motto olarak anı yaşıyorum. işi de bu mutluluğu sağlayacak bir araç olarak görüyor ve iyi yapmaya çalışıyorum. takdir gördükçe iş için motivasyonum artıyor. fakat işten çıktıktan sonra iş şalterini indiriyorum. 6 dan sonra iş ile ilgili hiçbir şey yapmamaya düşünmemeye çalışıyorum.

@passion
doktora tezi yazmayan ne oldugunu anlamaz, bakma sen sevdigin konu degildir falan diyenlere. sevdigin konu da olsa aylarca ve yillarca surekli bunu dusunmek, surekli suclu hissetmek, o vicdan azabi inanilmaz bir yuk, ozellikle bir de ayrica calisiyorsaniz. gayet iyi anliyorum.

surekli motive olmak diye bir sey yok. gayet normal surekli motive olamaman, hatta zaman uzadikca hic olamaman. hangi alanda yaziyorsunuz bilemiyorum ancak ben kucuk parcalara boldum kafamda. hatta her bir alt baslik icin ortalama bir sayfa sayisi belirleyip, kucuk hedefler koyuyorum. elbette o sayfa sayisi dolunca birakmiyorum ancak kafamda motive olmak icin haydi on sayfa kaldi, haydi bes sayfa kaldi gibi yardimci oluyor. ben gorece daha kisa surelerde belli hedeflere ulasirsam daha rahat yazabildigimi dusunuyorum ve biraz da olsa ise yariyor. bu sekilde nasil motive oldugunuzu bulmaya calisin ve doktora tezi yazan insanlarin %80'i bu sekilde aci cekerek calisiyor unutmayin. ben bu bezginliginizin dogrudan tez ile alakali oldugunu dusunuyorum bu nedenle bir an once bitirmeye calisin zira her seyi tezden sonraya ertelemek, bir tez bitsin onu da yaparim, tezim var simdi suraya gitmeyim diyip gitmeyip ders de calisamamak vs. insani cok yipratiyor.

Tamam da doktora akademik kariyerin bittiği bir nokta değil ki. Doktora tezin literatüre bir şey katmayabilir ama akademisyen olduktan sonra ya da iş hayatında uzman olarak görev aldıktan sonra aklına gelen yeni fikirlerle gayet de literatüre güzel şeyler katabilirsin. Doktora bilimsel yeterliliği gösteren bir şey. Doktora demek her şeyin bitmesi demek değil. Daha yeni başlıyorsun. Yukarıda biri tez yazanların yüzde 80'i acı çekerek yazıyor demiş. Bu tamamen onların sorunu. Hiç strese girmeden doktora yapan da var. Bu ülkede millet askerden kaçmak için bile doktora yapıyorken herkesin istediği alanı bilerek ve isteyerek tercih ettiğini iddia etmek aptallık olur. Belki de gerçekten sevmediğiniz bir konudur ve bunu kendinize itiraf edemiyorsunuzdur. Ben bir insanın gerçekten sevdiği bir konuya odaklanma sorunu yaşayacağını düşünmüyorum. Tez yazmak gibi zamana yayılı olması gereken çalışmaların şu kadar gün şu kadar yazı yazsam şeklinde özetlenmesi, ödevleri son dakika yapan ilkokul öğrencilerinin kafasına benziyor.

Önündeki işi parçalara böl. Sadece yapacağın küçük parçaya odaklan.

@dissendium
diğer görüşlerin doğrudu yanlıştır bilemiyorum, kişisel fikirlerdir ama
doktora tezi literatüre bir şey katmak, yenilik getirmek amacıyla yapılır. makaleler türetilir vs. devrim yapmak tabi ki imkansız doktora teziyle ama hiç bir yenilik getirmeyen tezleri genelde şutluyorlar, en azından öyle olması lazım.
genelde yaratıcı süreçler acı verici olur diye düşünüyorum ben ama tabi hep öyle olmak zorunda da değildir herhalde.
ama konudan yana sıkıntım yok :)

eskiden süreç zorlu olsa da ne kadar motivasyonum düşse de bir hedefim amacım olurdu.
Ciddi manada o hedefe o başarıya ulaşmayı ve sonrasında bana açacağı kapıları düşünüp gerçekten o gün kü motivasyonsuzluğumu yok ederdim. Şu düşünce " evet şimdi zorlanıyorum evet şimdi istemiyorum ama başarınca onun meyvesini huzurla yemek için değer" diyordum işe yarıyordu. Belki böyle ciddi hedefler sizi heyecanlandıran hedefler bulmanız gerek ve sonra @arnold dediği gibi parçalara bölerek adım adım onu gerçekleştirmeniz gerek.

Şimdi ise biraz hedefsiz amaçsız kaldığım için ben de yaptığım şeylerde anlamsızlık ve motivasyonsuzluk yaşıyorum. Yani herkeste farklı tabi durum :/

Yani abi o kadar yıl eğitim aldıktan sonra literatüre hiçbir şey katmayacağını düşünmek biraz fazla kötümser bir yaklaşım değil mi? Göreceli olarak Einstein'a göre tabii ki hiçbir şey katmayabilir ama bireysel çabayı bu kadar da küçümsememek lazım. Ben bizim hocaların doktora tezlerini okudum. Bazıları performans ödevi gibi tez yazmış. Örneğin alüminyum alaşımlarının kaynak kabiliyetlerinin incelenmesi diye tez yazıyor biri. Literatüre mutlaka bir şey katıyor ama söz konusu tez, her yerden bulunabilecek bilgilerin derlenip toplandığı bir kitapçık, bir katalog halini alıyor. Bunu böyle tezler de var demek için söyledim. Gerçekten bir katkın olmayacağını düşünüyorsan da doktorayı bırakabilirsin. Zor bir süreç olduğu zaten bilinen bir şey ama herkesin mutlaka yapmak zorunda olduğu bir şey de değil doktora.

şöyle bir hesaplayıcı var. doğru rakamları vermez muhtemelen ancak fikir verebilir.
socialblade.com

ben sadece izleyici tarafındayım ama türk yutubırlar google reklamları üzerinden aldıkları paranın az olduğundan şikayet ediyorlar. şurada birini videosu var, biraz uzun ama aşağı yukarı fikir verir sanırım. www.youtube.com

Reklamdan gelen para leblebi çekirdek.

Benim önceki yazdıklarıma bakın bu konuda.

Socialblade türk youtuberları için yanlış index, düzeltirsek, oradaki minimum değerin 6 ya da 10 da biri arasında. Yani orada 6000 lira diypsa minimum, 1000 ile 600 lira arası gelir.

en azından bir fikir versin. benim izlediğim 50k civarı aboneli bir youtuber aylık ortalama 90dolar kazanıyormuş kendisinin yalancısıyım. (youtube türkiye)

3binden fazla abonem var, izlenmem aylık 30binden fazla.

Gelir 20 Lira yaklaşık (4,5 -5 dolar)

bir arkadaşımın 100bin aboneli kanalı var, socialblade'de minimum-maksimum bir fiyat tahmini yapıyor. Orada benim gördüğüm minimum rakamın yarısından azmış kanalın izlenmeden kazandırdığı para.

bu arada türk youtuber'ların daha az kazandığını, reklam işinin daha gelişmiş olduğu mesela amerika'da daha çok kazanıldığını, kazanılacak paranın videonun özel bir müşteri kitlesine hitap edip etmeyeceğine bağlı olduğunu, kaç kişinin tıkladığına, skip ettiğine göre filan pek çok şeye göre değişiyor sanırım,

e bütün bu bilgilerden anladığım kadarıyla baya zor bi iş, geleceği yok, parası iyi değil, ne kasıyor bu millet onu anlamadım.

1 milyon izlenmeye 3-4bin getirdiğini söylemişti bir bilen kişi.

@sipsiyah i
Hiç teknoloji maliyeti ödemeden içerik üretmek ve video hazırlamak için alternatifsiz bir yer. Yoksa milyonluklar dışında kimse gösterim başı maliyet üzerinden hatrı sayılır para kazanmıyor. Zaten büyük video siteleri bile bu işten para kazanamıyorlar :)

@sipsiyah, youtube'dan değil, videolara aldıkları reklamlardan, sponsorlardan para kazanıyorlar.

4 bin civarı aboneyle 6 dolar kazanmış kanalım son 28 günde.

Ordan bir boru falan geçiyor olma ihtimali var mı

Aynı şekilde ahşap kapının duvarla birleştiği yerden bu tarz sesler duyuyordum bir ara bizim evde de. Fare değil ama sıklıkla büyük siyah böcekler gece vakti ortaya çıkıyordu. Hatta hatırladığım kadarıyla küçük kapsül gibi yumurtalarını da kapı kenarına bırakıyorlardı. Böcek falan da olabilir belki yani.

@awlmi

yani tam oradan bir boru geçme ihtimali yok. oraya yakın bölgelerden geçen borular var. binanın kanalizasyon borusu oraya yakın (yaklaşık 30 santim uzaklıktan) geçiyor.

@st curse

hocam sormayın ya. yani böyle bir ısrar ben hayatımda görmedim. evi elimden alacak adi yaratık. ben de fare olduğunu düşünüyorum aslen. birkaç mantıksızlık da var işin içinde ama ses beni yanıltıyor ya da yankı yapıyor olabilir. mantıksızlıklara o şekilde cevap buluyorum. fakat şöyle bir şey var; bu ses yaklaşık 3 yıldır geliyor. arada geliyordu yani. ama şimdi bir coştu ki sormayın. aramızda bir mevzu var sanki. olmadı o aletleri de deneyeceğim de, onlara bağışıklık kazananlar da oluyormuş. o yüzden şu naftalin işini denesem diye düşünüyordum. ama biraz umut kırdınız yalan yok. :)

@jegapw

şimdi düşününce 2 gün önce kocaman da bir böcek öldürdüm ama. yahu her yol da kötü. bu böcek ilaçlayanlar anlar mı acaba?

@playing star again

var, havalandırma boşluğu yakın o bölgeye. ama o duvar tarafından gelmiyor garip bir şekilde. tabii ahşap sesi iletiyor ben yanılıyor da olabilirim. tam emin konuşamıyorum.

sizin ses şöyle bir şey mi?

www.youtube.com

fare değildir o :)

@kaichi

pek buna benzemiyor. ekledim sesi.

www.dropbox.com

Bu net fare sesi. Birkaç ay önce teyzemin evinde otururken bu tıkırtıları duyuyoduk. Teyzem de fare var galiba ama gelemez. O duvarları delemez vs dedi. Duvarların kesiştiği yerler olur ya üçgen gibi orası da minik bi delik 10 dk sonra fareyi resmen gördüm. Taşla kapattık sonra içine yapışkan sıkıp alçıyla kapattık ertesi gün. yani taşı delmesi belki zor ama parkelerin oralardan bi yerden bir şekilde geliyorlar ya.

@matilda

yapışkan derken, duvardan geçişini zorlaştırmak için mi yoksa bu fare yakalamak için kullanılan yapışkanlar mı? o kısmı anlayamadım.

sesi dinledim, yüzde yüz fare bu. birkaç yıl önce oturduğum evi fare basmıştı. zehir pek fayda etmiyor benden söylemesi.

@oldtimer

ne yapacağız peki? nasıl mücadele edeceğiz? henüz çıkmadı ama her an çıkabilir gibi geliyor.

en iyi şu yapışkanlı zımbırtılar iş görüyor (eczanelerde satılıyor) ama hayvan için biraz acılı oluyor maalesef. eğer geldiği yeri biliyorsanız, tuzla buz edilmiş cam kırıklarıyla alçıyı karıştırıp deliği kapatmak da iş görüyor. kemirirken canı yanıp bıraktığını okumuştum bir yerde ve fareden kurtulduktan sonra deliği bu şekilde kapatmıştım.

@oldtimer

teşekkürler bilgiler için. yani hayvan çıkmadı henüz. klozetten gelebiliyorsa eğer, ki bazı yerlerde gelebildiğini okudum, sadece oradan gelebilir şimdilik. evin herhangi bir yerinde delik yok. ama eğer çıkarsa deliği o şekilde kapatacağım. çıkmadan da yapacak pek bir şey yok sanırım. 2 gündür ses yok. vazgeçmiş olduğunu umuyorum.

rica ederim. benim evden 3 tane çıkmıştı. biri klozetten çıkmış ama dışına tırmanacak kadar büyük olmadığı için çıkamamış. suda boğulmuş olarak buldum. sifonu çektim gitti. bir diğeri evin küçük bir terası vardı oradaki gider deliğinden çıkmış ama sanıyorum açlıktan olsa gerek, ölmüştü. birini de mutfakta yapışkanlı bantla yakaladım. can çekişmemesi için de kafasına vurup öldürmek zorunda kaldım. çünkü banta yapışık biçimde günlerce canlı kalabiliyorlarmış. sonra da çıktığı deliği bulup dediğim şekilde kapamıştım.

evin yakınında yapılan bi inşaattan sonra böyle olmuştu bende. orada huzurları kaçınca sağa sola dadanmışlardı herhalde. umarım kolayca kurtulursun.

abone olduğun kanallardan notification gelmiş. sağ üstte notificationları görebilirsin. onun sayısı çıkıyor.

www.google.com.tr

burada yazılana göre youtube'un yeni değişikliğiymiş. okumadığımız bildirim/mesaj/yanıt sayısıymış.

abone olup bildirim almayı seçtiğin kanallardan biri yeni bir video paylaşmış ya da canlı yayında. veyahut yaptığın bir yoruma yanıt gelmiş. klasik bildirim işte. sağ üstteki zil işaretinden bakabilirsin

yarın sabah 6'dan gece 24'e kadar içki satışı yasak. Barlar açık olabiliyor ama orada da içki satışı yasak.

yarın sabah 6'da. bu gece problem yok.

appleflight.com

euronics.hu mediamarkt.hu

korkulacak bişiy yok, evrak listesi zaten gayet net. istenilen evrakları verdikten ve vize parasını yatırdıkdan sonra uk vizesi almak çok kolay. hatta vize başvurusu yapılan vfs global'de işler çok tıkır tıkır işliyor. geçen ay ikinci vizemi aldım ben 5 yıl başvurdum, bütün işlem 10dk sürmemiştir parmak izi vermek dahil. bu arada benim çevremde henüz reddedilen olmadı.

Okulu bitirmeden başvurun vizeye öğrenci evraklarınızla, babanızı da dediğiniz gibi sponsor gösterin, işte babanızın banka hesap dökümleri falan. En fazla 3 ay sonrasına başvurulabiliyor sanırım (emin değilim) mayısta başvursanız hala öğrenciyken mesela, ağustos için vize alıp o zaman gidebilirsiniz.

Ayrıca ben de çok kolay almıştım evet, ilk sefer İngiltere vizesi almama rağmen görüşmeye bile çağırmadılar. Önceden schengen vizeleri vardı pasaportta, onun faydası olmuştur muhtemelen. Önceden alınan vizeleriniz varsa faydası olur.

Kimse bilemez

Her iki halde de ciddi yukselecek diye dusunuyorum. zira yabanci sermaye gelmedigi gibi gidiyor, issizlik artiyor artacak ve turizm olmadigi icin yaza dogru girecek doviz de girmeyecek. Yatirim tavsiyesi degil ekonomi ile de bir alakam yok zaten.

MB faizi % 11,47'ye yükseltti. Böylece yılbaşından bu yana faizi 3,2 puan (% 38,5) artırmış oldu. buna rağmen bugün dolar 3.70'leri zorluyor. ellerinden gelen imkanları kullancaklar pek tabii, ben istemem tl değer kaybetsin ama benim tahminim mayıs sonunda doların 4 barajını kıracağı yönünde. eur/usd paritesi de yine 1.06-1.09 bareminde takılır.

peki kimse bilemez mi? evet kimse bilemez.

www.youtube.com

youtu.be

kural: bir yerde mirkelam varsa eğer en çok mirkelam beğenilir.

www.youtube.com

www.youtube.com

the away days - your colour

www.youtube.com

ben yeni yere geçerdim. belirsizlik dediğin senin dışarıdan kafanda kurduğun senaryo.
çok güvendiğin şu anki şirket için de 3 ay sonra neyin ne olacağı inan o kadar belli değil.

yeni yere geçersen daha üst bir pozisyonda olacaksın ve geçmiş tecrübenden dolayı daha çok saygı duyulacak sana. bunları iyi değerlendirirsen şansın yüksek.

oturmuş düzenler içinde değişiklik yapmak çok zordur. yeni yapılanmalar her zaman daha zor olsa da daha fazla fırsat barındırır.

Yüzde 80 daha iyi maaşı gördükten sonra gerisini hızlıca okudum ve evet dedim. Kabul ederim tabii. Şimdiki maaşın 5 bin TL olsa yüzde 80'i 4 bin TL yapar ve maaşın toplamda 9 bin TL olur. Hem hayatına heyecan gelir hem de başarılı olduğun takdirde boş olan pozisyonlara girme şansın artar. Ben Japonların iş konusunda kültürlü olduklarını düşünüyorum. Bir arkadaşım bir otomobil fabrikasında stajyer ve sürekli Japonların iş kültüründe ne kadar iyi olduklarından bahsediyor. Gerçekten yüzde 80 daha fazla maaş alacaksan hiç düşünme bile.

Yeni yeri seçerdim.

hocam özel değilse hangi sektör?

sadakat önemli, iki şirketle de bu durumu görüş. laps diye atlayıp koşarak gitmen yeni şirkette ki üst kademelerde ki adamlarda "ulan bu herif bizi de yarın öbürgün bırakmasın mı lan?" diye düşünebilirler.

orpheus+1

@sarlatan hocam sektörü yazmayayım, firmalar az çok anlaşılır.

@prens teşekkür fakat yaklaşık 1 aydır görüşüyoruz, baya bir uzattım karar vermeyi. onlara kalsa 2 hafta önce işe başlamış olmam gerekiyordu. gm ile görüşmeme rağmen, gmy'nin kim olacağını görmeden gitmedim.

ikinci seçenek.
eski yer atalet içinde. yeni gelişmelere açık değil bence. cevremde çalışanlardan hep duyduğum sey; sabredin şartlar iyileşecek... daha iyileştiren firma olma di, daha beter edenlerini gördüm ama...

yeni başlayan yer yabancı (hatta japon) ortaklı olması sebebiyle daha asılıyor olabilir. üstelik terfi ile başlayacaksınız. eski yerinizde sizden önce bekleyenler olabilir. basit bir senior için 5 yıl beklediyseniz daha yüksek kadrolar daha cok bekletebilir.

Eğer kendime güveniyorsam 2. seçenek. Potansiyel çok daha yüksek. Ayrıca en güzel maaş artışları her zaman transfer ile olur ve orada başarılı olursan eski şirketinin %40 dan daha yüksek bir zamla seni istemesi işten bile değil.

belirsizlik kötü.
tabelada adı çok iyi şirketlere bilmeden dalınca 1 sene sonra eskiden bildiklerini de unutmuş şekilde iş aramaya koyuluyorsun.

Öncekikle okul yönetimiyle konuş. Asla kızla dogrudan ve etrafta kimse yokken konuşma.

Hocam benim icim darlandi. Bu tarz bir durumda olmadim hic ama bence de kizla tek kalma ya da zittina gitme bu sefer iftira atmaya meyilli olabilir

8.sınıf olduğuna göre yakında liseye geçecek ve kurtulacaksınız demektir. 1 dönem daha sabır öneriyorum.

Olası bir ters harekette iftiraya maruz kalma durumu var. Ters davranma en azından.

Rehberlik öğretmeni ile konuşmayı düşündünüz mü? Bence onunla konuşun. O nasıl hareket edilmesi gerektiğini bilir.

rehber öğretmen yok hocam okulda.

bir kız arkadaşınızdan rica etseniz sevgiliniz gibi okula gelse? (bekar olduğunuzu varsayıyorum.)

evli iseniz de okula eşi getirmek ne derece uygun olur bilemedim. bu sefer ona sarar falan.

öğretmen arkadaşlarınızdan yakın olan varsa konuyu açabilirsiniz, en azından ilerde farklı bir iftira durumu falan olursa o arkadaşınız şahitlik yapar.

böyle şeyler oluyo maalesef. kızla hiçbir şekilde yalnız kalmamaya dikkat edin. her şeye rağmen mektup yazma, telefonuna mesaj atma gibi olasılıklar da var. uzak durmak, yalnız kalmamak, karşındakinin çocuk olduğunu unutmamak, çocuğa olumlu ya da olumsuz yanlış bir mesaj vermemek en önemlisi.

kızı kenara çekip aşkını kayıt altına almak saçma bir fikir bu arada. psikolog, avukat ya da öğretmen olmayan insanlardan yanlış fikirler alman olası.

çocukla ya da herhangi bir 3. şahısla konuşmak, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmekten öteye gitmez, gerçekten kötü fikir, onu çocuk olarak gördüğünüzü ve hayatınızda birinin olduğunu hissettirmek ve asla yalnız, yakın olmamak en güzeli.
not:öğretmenim.

Bence gormezlikten gel, özellikle birebirde ilgilenme (ki oyle davraniyorsundur ) daha çocuk gelip geçecektir. Her sınıfta hocasına aşık olan bir öğrenci vardir.

Öncelikle sakın kızla konuşmayın, başbaşa kalmayın. Karşılık bulamayan öğrencisinin iftirasıyla hayatı kayan bir sürü öğretmen var, haberlerde görüyoruz.

Sipariş tavsiye kendinizi olası bir iftiraya karşı güvenceye almak için durumu okuldaki ağzı sıkı iki hocaya anlatmanız. Sonra il veya ilçe mem deki müdür yardımcılarından birine durumu anlatıp bunlar ergen ne yapacakları belli olmaz, ne yapmamı tavsiye edersiniz diye anlatın. Maksat olası bir münferit durumda durumu bilen şahitlerimiz olsun.

Haberlerde çok gördüm, aşkına karşılık bulamayan öğrencisinin iftirasıyla hayatı kayan öğretmen haberlerini, siz eşeginizi sağlam kazığa bağlayın

bir pedagogdan veya psikologdan yardım almakta ciddi fayda var. bence bu sorunun cevabını burada aramak yerine işin uzmanına sorun.

Karşındaki çocuk herşeyden önce. Kendini düşün o çağlarında komşu abla vs olmadı mı hiç. Bu aşırı yaşıyor demekki duygularını. Psikoloğa danışarak hareket et. Msj mektup falan uğraşma ilerde belki başına dert olur. Ona ters tepki verirsen belki onun hayatını kötü etkileyebilirsin onuda göz önüne al. Liseye geçince seni zaten unutacaktır. Yaşıtlarına yönelecektir. Onu sallama çok, bu seferde kendi kendine anlamlar yükleyebilir.

Kızla konuşma ters teperse bu sefer iftira atabilir. Bence de yakın okul arkadaşınla konuş.

Aman sakın ses kaydı falan gibi işlere bulaşma. Görmezlikten geleceksin o da sonra unutacak seni zaten.

Baba figürü olarak da görüyor olabilir. Ne hissettiğinin ayırdında olduğunu sanmıyorum. Ergenliğe girerken hisleri, duyguları karmakarışık. Hoşlantı, baba gölgesi, vücudunu keşfetme, hormonların coşması... Hepsi birbirine girmiş olabilir. Aklı başında değil şu an yaşı itibariyle. Bir eğitimci olarak ona yol göstermeli, yardımcı olmalısınız.

Hocam evinizin kapısına pencerisine dikkat edin iyi kapayın. Kızı sizin eve koyup jandarmayı arayabilir aile kızı memura yamamak için. Böyle insanlar var maalesef. Aman dikkat.

O yaştaki kızın hocasına aşık olması çok normal. Tiksinecek edecek bir şey yok bunda. Birkaç sene sonra bunları hatırlayıp "salak kafam" diye kendine gülecektir büyük ihtimalle.

Yine de psikopat eylemler içerisine girme ihtimaline karşı, taşrada olduğunuz için bunu da eklemek istiyorum ki; AMAN HA AMAN kızdan köşe bucak kaçın, asla yanınızda bir başka yetişkin olmayan bir yerde yalnız kalmayın, öğretmenler odasına girerse sizden başka kimse yoksa çıkın. Kendinizi koruyun kollayın. SMS/whatsapp/internet vb. üzerinden (özelden) ulaşırsa cevap vermeyin ve mesajların hem orijinalini hem de ekran görüntüsünü ne olur ne olmaz diye saklayın. Mesafeli de durup dikkat çekmeyin, doğal davranın. İlgisizliğiniz de dikkat çekmesin yani. Allah korusun iftiradan dedikodudan.

ucan fil + 1

13 yaşında ben de öğretmenime aşıktım; bangır bangır da ortalıkta "Aşıkım ben" diye dolanıyordum ortada. O yaşta öğretmene aşık olmak ara ara yaşanan bir durum. O yaş dikkat çekmek için aptalca şeyler yapma dönemi; öğretmenin ilgisini çekmek için aşığım diye bağırmıyorsa da, başka birilerinin dikkatini çekmek için başka saçma şeyler yapılıyor. Kendi yaşımda başka biri bana çıkma teklif edince o aşk da saniyesinde geçti. Zaten aşk da değil; insan hayranlıkla aşkı karıştırabiliyor ve kendini aşık sanıyor. Tabii ben salak ve kendi halinde bir kızdım; mahalle belalıları ile takılan bir kız olsaydım belki başka şeyler yaparak saçmalardım.

Üst yönetimle konuşabilirsiniz ya da diğer yakın bulduğunuz öğretmen arkadaşlarınızla. Durumdan birinin haberi olsun. Kızla konuşmak daha büyük problemler açar. Hiç yoktan durumu resmileştirmiş olursunuz. Zamanla aşkı maşkı da geçer zaten.

değerli hocam sakın gidip direkt kızla veya ailesiyle muhatap olma. sevmesen de olayı üst taraflara bildir, rehberliğe bildir. yarın öbür gün farklı bir durum olursa (öğrenci yüz vermiyorsunuz diye bu öğretmen bana asılıyor vs. şeklinde bile konuşabilir) en azından önceden durum hakkında etrafa bilgi vermiş olabilirsiniz.

corsa van modelli. ruhsatta ticari diye geçer. binek araçlar gibi 2 senede bir değil her sene muayeneye girer. bunların orijinal iki kapılı sport modelleri de var onlar binek ama bu onlardan değil, bu sonradan cam açılmış, koltuk konmuş. belki ruhsatı da yenilenmiştir bilemiyorum.

bence bu araba getir götür ayak işlerinde eşşek gibi kullanılmış bir şirket arabası. dış görüntüsü de bunu doğrular nitelikte. Direksiyon deforme, koltuklarda kılıf var, büyük ihtimalle koltuklarda deforme. kaportada eksikler var.
motor şanzıman ve ön takımlar ne haldedir kimbilir.

250 bin km olmuş 12 senede. bu arabanın motoru ağlatmışlardır. ben almazdım.

battal'a ilave olarak 250.000km çok yüksek değil mi? 100-150bin km arası birşeyler bulmaya çalışsanız daha sağlıklı olur. belki 3-5 bin daha fazla verirsiniz ama en azından bu durumda olmaz. araba baya bitik görünüyor. kullanırken sağından solundan baya takırtı tukurtu geliyodur.

doktoruna göre değişir. bir tanıdığım 5bin tl'ye oldu

Arkadaş 9bine oldu sanırım. Ama doktor önemli tabi.. Tavsiyem birkaç tane gez. Ne istediğini anlat, onlar sana öncesi sonrası gibi çalışmalar yapacaklar, ha bir de eski hastalarını bulabilirsen onlara bak. İçine sinene git. Burun dediğin ciddi mesele. 3 kuruş az olsun diye istemediğin bir sonucu olmasın.

İyi bir doktor için 15-20 bini gözden çıkarmak gerekir.

3000tl'ye yaptıran bir arkadaşım var yakın zamanda ve baya memnun kaldı. ben de şaşırdım fiyatına.

Avrupada değil de anadolu'da Elad Azizli.

azına sıçmak için giderdim

Ben de ne için çağırdığını merak ederek giderdim.

Meramını öğrenmek için giderdim.

Çok daha azı için 4 yıldır babamla konuşmuyorum. Bırak konuşmayı gördüğümde yüzüne bile bakmıyorum ki ablamla arası gayet iyi.
Yüzsüz yüzsüz hiçbir zor zamanımda yanımda olmadığı halde mezuniyetime gelecekmiş, almam. O gelirse ben gitmem kendi mezuniyetime, çok da netim bu konuda.

Sonuç olarak gitmezdim, aramazdım, mesaj atmazdım, cevap vermezdim.
Önyargılı olduğumu düşünebilirsin, ama çok büyük olasılıkla işi düştü, ya paraya ya bi yardıma ihtiyacı var, yüz verme.

git bence. biyerlerde çay, kahve içersiniz. hesabı da sen öde. belki utandığını görürsün yüzünde.

gitmem, umrumda olmaz. bana ne ne isterse istesin. çok benzerini yaşadığımdan gönlüm rahat söylüyorum. kendisiyle konuşmam için kanser olması gerekti.

gitmezdim

gitmeyin siz de.

yanit dahi vermeyin bundan sonra.

Gitmezdim +1 O sizi yok sayıyorsa siz de onu yok sayın. Babalık maalesef kağıt üstünde olmuyor belki bir gün anlar.

giderdim. ne kaybedersin ki? en kötü lafını söyler dönersin. hele ki para pul için arıyorsa kafan daha net kalkarsın masadan. 10 yıl sonra niye gitmedim diye düşünmezsin böylelikle.

bir sey isteyecektir. bu kadar net.

ben gitmezdim. hatta bir ihtiyacı düştüğü için aradığını düşünürdüm.

Git bence, belki bir derdine çare olur & olursun.

Aynısı benim annemde başıma geldi. Onu bana mesaj attığına pişman ettim. Çok rahatladım inan bence git söylemek istediklerini söyle. Ben diyorum ki şimdi, keşke yazmasaydım da yüzüne karşı söyleseydim. Daha acımasız olurdu evet ama kendi çocuğunu terk etmek kadar acımasız da değil.

Ya hastadır ya da senden borç ister

Kesin bişi istiyecek

bence kesin bir şey isteyecek.
git ama o kadar da sallamamaya çalış.

fetöcü filan olmasın? belki teslim olmadan önce son kez göriyim demiştir.

görüşme sonrasında yaz buraya ne için görüşmek istediğini..

yaklaşık 15 senedir benzer durumlarla başlayan bir durumum mevcut annemle ilgili, şu an durum o aradı ben görüşmedim o aradı açmadım falan filan sonra unutulup gitti yolda görsem tanımam açıkçası. ondan kendince yaşadıklarını düşün hesap et ona göre git. ben gitmedim memnunum halimeden.

4 yıl öncesinde nasıl biriydi sizlere karşı? arakdaş mı baba mı yoksa soğuk mu davranırdı? eğer 4 yıl öncesinde de farklı biri değilse bir değişiklik bekleme. ama öncesinde durum bugünkünden çok farklıysa git. zaman uzun da olsa insan değişiyor.

Öncelikle hepinizin yanıtlar için teşekkür ederim.

@hlt1985 Biraz öyle oldu, geçmişle hesaplaşırken gerekli noktalarda gerekli yanıtları verdim.

@ekaterina ve @cakabo geçmişe saplantıları tahmin ediyordum, yanılmadım. Kendimi haklı çıkarmak için gitmiş gibi oldum.

@vayezikhan Gittik 2'şer bira içtik, davet eden o olduğu için (prensip) hesaba elimi sürmedim. Başka zaman ben çağırırım, meyhaneye götürür rakı içeriz, o zaman da ona elini sürdürmem.

@bir nick var benden iceri, @freya, @sytemofadownmanyagi Aslında buluşma amacım eğer iki tarafta da bir sıkıntı varsa açıkça masaya dökmek, yüzleşmek, çözmek ve önümüze bakmaktı. Kısmen başarılı kısmen başarısız oldu. Kendince takıntıları var, çözemiyor. Yine de ayrılırken sarıldığında "Görüşürüz oğlum" demesi bile bir adım bence. (Yarın ilk işim 'Babam ve Oğlum'u izlemek olacak :P)

@for the record o iş öyle olmuyor ya.

@carabelli, @hononu, @nickimin hakkini veremedim, @all girls dream, @kayranin kedisi En çok sizin yanıtlara şaşırdım. Okurken en uzak ihtimal verdiklerim de sizlerinkiydi. Peder o kadar yanlış yapmasına rağmen bizlere karşı çıkarcı davranmadı asla. 4 yıldır görüşmemesi kendince kafasında haklı olmasıydı. Bugün bununla yüzleşince o noktadan pek ilerleyemedi, başka noktalar buldu. Ancak hiçbir zaman dara düşüp de çocuklarına 'bana para lazım' diyecek noktaya gelmedi, gelmez.

@xu 2003'te emekli olmuş bi öğretmen yahu, ne fetösü. Senin yanıta istinaden bu yanıt hazırlanıyor bu arada :)

@silver apple 4 yıl önce son sınıf öğrenciydim. Öğrencilik dönemim boyunca inişli çıkışlı bir ilişkimiz oldu. Hem benim hem ablamın. Yani yeri geliyor benim evde beraber rakı içen iki arkadaş oluyorduk, ancak yeri geliyor uzun zamandır görüşmeyen iki insan gibi. Bugünkünden tek fark sanırım artık kendisini (ve ailesini, annesi, kardeşleri vs) yaşlanmış olarak görmesi. Bilemiyorum.

Özetle biraz geçmişi sorgulamak, biraz özeleştiri, biraz da kendi hatalarıyla yüzleşmek gibi geçti. Bazı noktalarda beni şaşırtan cümleleri oldu. Bilmiyorum, belki 4 yıl sonra pederle tekrar kavuştuk, belki de hiçbir zaman birbirimizi tekrar görmeyeceğiz.