sırnaşıyo :) eğer pisicik minikse su karıştırarak veriniz ki çatlamasın. ama büyükse siz ne yiyosanız onu yiyebilir makarna da yer, sulu ev yemeği de yer..

peynir, yumurta, yogurt, salam sosis vesaire... sut icince ishal olabiliyorlar bir de yavruysa eger. bacaklara dolanma hareketi seni sevdim sen de beni sev, kafamin kenarini boynumun altini filan kasi, hatta kucagina bile alabilirsin anlamina geliyor.
su da verebilirsin bir de.

küçükse süt verme pek, ishal yapabilir. yaptığı şey normal. senin kanına girecek büyük ihitmal.

"karnım aç, ama doymak kadar sevilmek de istiyorum." diyor sanırım. sürekli bakamayacaksanız bile arada su ve diğer arkadaşların söylediği şeylerden kapının önüne bırakabilirsiniz, gelip yer yavrucak. o gelmese de bir kısmetlisi çıkar yemek ve suyun.

(git: 207222)

Yavru kedi olsa da olmasa da yari yariya sulandirmadan sut vermeyin derim ben. Ayrica sosis salam gibi cig et vermeniz de pek iyi olmaz. Sokak kedisi olduguna gore ic parazitle ilgili onlemler alinmamistir, cig et de ic parazite neden olabilir.

Bence bir 100 gram kadar tavuk haslayip verin, suyunu da suzmenize gerek yok, onu da yer yutar :)

kedi karşı cinstense yavşıyo. evet kediler yapar bunu. puştlar.

eger eve almayi dusunuyorsaniz temelli, ilk olarak yapmaniz gerekenler kedi kumu ve bu kumu koyacak kap almak, uzerinde pire var mi diye kontrol edip, eger varsa pire damlasi alip ensesine damlatmak, bir de ic parazit hapi alip yutturursaniz (ki 3 lira civari bir sey, oyle cok bir maliyeti de yok) misler gibi ev kedisi olur.

Sakin yikamayin ama kediyi. Eger pisse ya da kokuyorsa bebek pudrasi serpip tuylerini guzelce tararsaniz, o kendini temizler zaten, mis gibi kokar :)

Pire kontrolunu su sekilde yapabilirsiniz, tuylerini ayirin ozellikle gobegine yakin bir yerden, eger koyu renk tuyleri varsa beyaz beyaz kucucuk pire yumurtalari gorebilirsiniz, eger acik renk tuyleri varsa siyah renkli karabiber tanesi gibi pire artiklarini gorebilirsiniz.

Pire damlasini her petshopta ve ic parazit hapini ise buyuk petshoplarda bulabilirsiniz. Genellikle ikisi de paketler halindedir ama cogu petshop acik satiyor, boylece daha ucuza geliyor.

Pudrayla temizlenmeyecek kadar kirliyse hafif nemli bir bezle silin derim ben.

Ya da tum bu zahmetlere girmek istemezseniz kapinin onune alistirabilirsiniz. Belli bir yere su ve yemek koysaniz gunde 2 kez, zaten ayrilmaz kapinin onunden :)

evet oluyo, salgın gibi. her platform yozlaşıyor son dönemde.

var, normaldir hayatta her insan türünden nasıl varsa duyuruda da var.

Her yerde var öyle insanlar. Her eğitim durumunda ve genç olmayan kişiler arasından da bol bol çıkıyor :)

dediğiniz gibi olan hukuk doktorları! bile var duyuruda :)

bu kişilere ayar verince moderasyon siliyor bir kere. o yüzden pek karışmamak en iyisi gibi duruyor.

internet kullanımının yaygınlaşmasına mütevellit oluyor bu. artık ekşi sözlük kullanıcılığı ortaokula kadar indi. böyle yazarlar tanıyorum.

yani mesele olgunlaşmamış, hayatın ne olduğunu bireylerin burada olması. e tabii, bunu da kontrol edemezsiniz. sonuçta internet özgür bir ortam ve farklı bir kişisiniz burada.

kale almamak gerek.

oluyor öyle. en iyisi bulasmamak diyecegim ama bu sefer de meydan onlara kaliyor. benim önerim mallar listesi benzeri bir filtreleme sistemi. yani mal olarak ekledigim arkadasin actigi herhangi bir duyuru ya da cevap bana görünmesin. zor işler bunlar ama olsa ne güzel olur.

kafaya takilacak bir sey degil siz dogrusunu yapiyorsunuz kisi anlamazsa onun cehaletidir
diger bakimdan eger herkes herseyi boslasa ne kotu olurdu.dogru bildiklerimiz icin caba harcamak asla yanlis olamaz.

yılmaz özdil-uslubunu beğeniyorum ayrıca akp ye destekli ayarlar verebilen bir yazar, laik, atatürkçü

(bkz: ahmet insel)

yıldırım türker - standardın çok üzerinde, aynı olmayan bir bakışı vardır hayata ve olaylara. sol düşünülebilir ama yazıya az dökebilenlerdendir.

yılmaz özdil..

**

çünkü...

**

özet geçiyor...

Serdar Kuzuloğlu okuyorum. Bu arada söylemeden edemeyeceğim Yılmaz Özdil kadar zeka yoksunu bir köşe yazarı görmedim. Muhalefet olmak beyin gerektirir. Fatih Altaylı çok zeki bir adamdır mesela.

(bkz: selahattin duman) - keyifli, polemiğe girmez, bazı konularda çok bilgili. ama en önemlisi okuması çok keyifli.

her gun engin ardic okurum. goruslerime cok zit ama kalemi saglam. genelde kendi gorusumden olan yazarlari okuyup masturbasyon yapmam.

M. Serdar Kuzuloğlu okuyorum.

Bir de Sami Kohen'i okurum. Yazdıklarıyla uyuşsam da uyuşmasam da tarzını seviyorum ve okunabilir buluyorum.

özdemir ince-hürriyet

ezgi başaran - radikal.. değindiği konular genelde kimsenin yazmaya cesaret edemediği konular oluyor..

sırrı süreyya önder. benim demek istediğim ama toparlayamadığım şeyleri çok güzel anlatıyor. onun yazıyor olması beni rahatlatıyor.

ucaga binecek birine elinde tasiyacagi ekstra bir sey vermek, hele ki geri cevirmesi yanlis anlasilacak bir sey ise, evet zor durumda birakmak olur.

1-) tahminim "beyaz gül" den yana
2-) tershane köprüsü

beyaz gül vereyim o zaman. hem sade küçük bişe hemde zor durumda bırakmaz. arkadaşlığın anlamı falan. iyiymiş.,

lilyum.

ben olsam ne yapardım: her hangi bir çiçek kopar. evet kopar. bul parktan bahçeden. çiçek olsun yeterki. tek bi tane ama. koy cebine. tam x-ray dan geçmek üzereyken ver. bu senin için! de. hepsi bu kadar. ama çiçek çiçekçiden olmamlı bu önemli. doğal her hangi bir çiçek olmalı.

güzel düşünce anconia ama çok vurgulu olur o. beyaz gül güzel. beyaz gül tatlı.
lilyum taşırken problem olur kendisine. o yüzden düşünmüyorum pek. saolasın cedric

gül değil bence. klasik hatungillerden değilse papatya sevmesi garantilidir. bulabilirsen küçük, kır papatyaları. olmazsa irileri de olur.

beyaz gül çok pis yattı aklıma. beyaz gül alıcam yüzde yüz sanırım galiba her halde sanırsam.

@divit
evet gül alıcam. beyaz gül alıcam. bence güzel olucak.


ama bi dakkaa. önemli bi problem var. 1 tane mi alıyım 3 tane mi ? kaç tane aliyim ?

bilmem benim çok alakam yok. da değildir her halde.

sözlüğe bakıcna aynı şey oldukalrını öğrendim.


bu arda bir filmde duymuştum, lilyumun anlamı i dare you to love me demekmiş. zaten çoks evdiğim bir çiçekti, böyle olduğunu öğrenince de.

(bkz: forget me not)

Uçağa binen insana çiçek verip düşman kazanmayın. Ufak bir hediye, kutudur, boncuktur, daha iyi olur. Arkadaş gavursa onlar zaten bizimkiler gibi reddettikten sonra "of salak ya bırakmadı peşimi" düşüncesini hareketleriyle belli etmezler, çok umutlanmayın.

spor yap düzenli iyi gelir. bir de hobi. herkesin yapmak istediği hep ama boşverdiği küçük şeyler vardır. tam zamanı işte onları yapmanın.

thai-bo yap..tüm sıkıntın, öfken falan gider..

sahilde yürüyüş

www.kuranmeali.org

alın, eğer mutlu değilse o gider zaten.
gerçi sıcağı ve önüne konulan mamayı bulunca bir yere gideceğini sanmıyorum.

karşılaşacağınız sorun üzerinde pire olmasıdır olsa olsa.
bu durumda da bir pire tozu alarak kolayca kurtulabilirsiniz.

ben de bahçede doğmuş bir kedi aldım 4 aylıkken.. tek sorun pireler ve kuma yapma olayıydı.. pireleri kolay çözdüm ama kumu yerine çiçeklerin dibindeki kuma yapıyordu benimki en başta... karıştırdım biraz kendi kumuyla, alıştı öyle.. ama uğraştım biraz... başka da oluşabilecek potansiyel problem bilemiyorum.

Sevince nasıl tepki verdiğine bakınç peşinizden geliyorsa alın. Bir iki günde alışamayıp gitmek isterse bırakın. (geri dönerse sizindir)

istanbul'daysanız 3 gün önce sokakta 2 kedi yavrusu buldum. şimdi veterinerde tedavi oluyorlar. iyileşince yuva arayacağız onlara. diğer kedi konusunda bir aksilik olursa, haberleşiriz.

kedidir bu neye nasıl tepki vereceği pek de öngörülmez. 1 aylıkken sokaktan aldığım kedim mesela fırsatını bulduğunda kaçıyor evden akşama kadar sürtüp kir pas içinde dönüyor. kimileri ev konforunu pek de konforlu bulmuyor yani. bazıları ise çok evcimen oluyor. 1 yaşındaki kedinin eve uyum sağlaması, insanlarla iletişim seviyesinde filan zorluklar olabilir diye düşünmekteyim. ama hiç öyle olamayadabilir. bi deneyin derim ben. baktın olmuyo bırakırsın kendi yoluna. ama ara sıra uğrar yine tahminimce.
bu sıralar hava soğumaya başladı, yeni doğmuş, annesi tarafından terkedilmiş, annesi insan gazabına uğramış daha küçük kediler hem uyum, hem de yaşama şansı vermeniz açısından daha makul bi tercih olur düşüncesindeyim.

bulundugunuz beledıyey gıdın ve ben bunu evıme alıcam dıyın butun asılarını yapıp sıze kımlıgını verıyorlar kedının.

dolandırmadan net söylüyorum 1 yasındaki kedi evde mutlu olmaz.hatta dışarıya çıkan bir kedi tekrar evde mutlu olamaz.o yüzden sahibinden.com'da ücretsiz ilanlar var www.petarkadas.com da sahiplendirilen kedilerler var yeni ilan açan bir arkadaş var 2 tane van kedisi yavrusu veriyor. onlara bakmanı tercih ederim
petarkadaş davetiyesi isterse msj at

Spor, yag yakim $u bu hepsi hikaye valla. Yani hikaye degil de kilo vermenin inanilmaz kolay yollari varken anlamsiz geliyro bana. Bol hareket, bol su tuketimi, yagsiz $ekersiz yemekler. 3 aya cillop olursunuz.

1- cla ve l carnitine var yağ yakımına yardımcı olan besin takviyesi olarak. bazıları işe yarıyor diyor, bazıları psikolojik diyor etkisi bazıları ise işe yaramıyor diyor. onun haricinde kardiyodan önce kafein alımınız yağ yakımını hızlandıracaktır, kahve, yeşil çay olabilir.

çocuklar için görmüştüm böyle altında plastik gibi şeyler olan çoraplar, sanırım kaymasınlar diye. belki büyükler için de vardır.

besin takviyelerinin işe yarama oranları ile ilgili mutlaka araştır çoğu kandırmaca. Eğer plesebo karşılaştırılmalı sonuç yoksa, plesebo %15 düşünebilirsin.

bizim sitede günlük tutmanı isterdim, aşağıdaki arkadaş 7 ayda 10 kilo verdi:

bodytr.com

1. spordan yarım saat kadar önce türk kahvesi derim
2. p90x komple bir program diye biliyorum, ayrıca eliptik'e gerek... var mı?..
3. amerikada bu tip şeyler olabiliyor ama türkiye'de... bilemiyorum
4. rahat hareket etmeni engellemeyecek her türlü pamuk don olur, peygamber donu dâhil. pamuktan olsun yiterlii

spor yaparken spor ayakkabısı giyilmeli. sağlık için daha iyi. yerde kaymayan çorap gibi bir şey yerine de mat deneyin.

1. her öğünde yoğurt ye, bol su iç yağ yakımına yardımcı olur.lifli gıdalar tüketmeye bak, karbonhidratı azalt. şekeri kesinlikle sıfırla. az ve sık yemek ye. porsiyonlar küçük olsun. 3 ana öğünün yanında ara öğünlerde meyve yiyebilirsin. şekerden vazgeçemiyorsan bitter çikolata ye ama az. tüm sebzeleri tüketebilirsin, yalnız patates ve havucu sınırla. kıratma türü yemekleri hayatından çıkar. ızgara, haşlama türü beslen.
2.eliptik bisiklet faydalıdır. sabahları kullanırsan daha cok verim alırsın ama her saat kullanırsın. burada dikkat etmen gereken bedeni ve psikolojini günün o saatinde spor yapmaya otomatikleştirmen. tüm hayatını günün belli saatinde spor yapacak sekilde ayarlaman. yapamadığında suçluluk duyman.
4.kendini nasıl iyi hissediyorsan onu git derim.
stressle alakalı ya da troid bezleri filan diyolar onlarla alakalı sorunlar varsa bi uzmandan yardım almalısın. york testi diye bişey var bi incele. zayıflama sürecinde alkol alınmamalı.

sorularınıza kesinlikle cevap olmayacak ama bende işe yarayan bir taktiği söylemek istiyorum. aynaya bakarken veya kendinize bakarken eski zayıf halinizi hatırlayın ve kendinizi öyle düşünün, hafif, fit, zinde, esnek ve güçlü. gün içinde kendinizi hatırlayın, bilgisayar başında, yürürken, kaslarınızı, tendonları, lenf kanallarını anımsayın, zihninizi buralara yönlendirin ve mesela kaslarınızı yoklayın şöyle ufak ufak, belinizi dikleştirin vs. nefese de odaklanabilirsiniz. bunlar belki spor, diyet gibi somut kavramlar değil ancak bu iş en başta zihinde başlıyor. zihni buna alıştırmadıkça gerisi somutlaşamıyor. planlar gerçeğe dönüşemiyor. ancak zihninizdeki görüntünün gerçekte canlanmaya başladığını gördükçe şaşıracaksınız. sonuçta beden beynin komutlarını uyguluyor üstelik de beyin bu komutları 0-1 kadar basit değerlendiriyor. siz sürekli şişmanladığınızı düşününce beyin bu korkuyu gerçeklik olarak algılıyor ve kilo depoluyor. halbuki bilindiği gibi kişiler biraz olsun zayıflamaya başlayıp beynindeki şartlanmalardan (ömür boyu şişko kalıcam, asla şu bu gibi kondisyonlu olamıycam) kurtulduğu için kilo verme işi çok daha hızlanıyor vs vs vs bu kadarı bile gevezelik.

gıda olarak da yağ yakımında greyfurt önerirler.

Geçen sene 7 ayda 25 kilo verdim. Diyetisyene gitmedim. Uzun yürüyüşler haricinde spor yapmadım sayılır. Günde en az 5 kilometre yürüyordum. Sağlık problemlerimden dolayı spor salonuna da 17-18 kilo verdikten sonra başladım. Sadece sporla kilo verilmez zaten. Spor daha sağlıklı olmama, nefesimi düzenlememe ve fit görünmeme yardımcı oldu.

-Öncelikle herkesin dediği gibi düzenli yemek ve bol su.

-Günümü şu şekilde programlıyordum: Sabah 7 de kalkıp, metebolizmam çalışmaya başlasın diye bir elma yiyordum. Bu çok önemli. Daha sonra 8 gibi müsli vb ya da yağsız peynir, domates vb den oluşan kahvaltımı edip evden çıkıyordum. Öğlen tıka basa doyana kadar sebze yemeği ya da et-salata yiyordum. 3-4 gibi kraker, elma vb yiyordum. En geç 8 gibi de öğlen et yediysem sebze, sebze yediysem et yiyordum. Canım tatlı isterse de sütlü tatlı yiyordum. Dediğim gibi düzenli olmak çok önemli.

-Yenen sebzelerin glisemik indeksi önemli. Düşük olanları yemek gerekiyor. Kimileri bunu beğenmese de babam da bu yöntemle 58 kilo verdi ve 3 senedir geri almadı. Düşük olanlardan istediğin kadar yiyebilirsin. Ben bu 8 ay boyunca "Diyetteyim, aç geziyorum" dediğimi hatırlamıyorum.

-Tabi ki yağ, şeker, undan uzak durdum. Zeytinyağı mutlaka kullandım ama. Sebzelerdeki lifler yağ yardımıyla yararlı oluyor.

Arada çoğu zaman arkadaşlarla içmeye gitme, ağır tatlı yeme gibi kaçamaklarım olmasaydı kesin daha fazla kilo verebilirdim. 30 yaşıma kadar hep tombik bir insan olduğum için asla kilo veremem gibi geliyordu ama dediğim gibi babam diyetisyensiz, 55 yaşında 58 kilo verip, bisikletiyle Türkiye turuna çıktıktan sonra herkesin bu işi yapabileceğine inanıyorum. Bir önceki arkadaşın da dediği gibi zihin de çok önemli. Kolay gelsin...

at ya da eşek ölüsü koklamadım şimdiye kadar ama sidik gibi kokmuyor.. kokusunu bir seye benzetemedigimden yardimci olamicam o konuda..

merak ediyorsanız bu kadar deneyin bir kez. anket yapacak kadar ulaşılmaz bir şey değil.

emniyet'in sitesinde "yanan yaprak" gibi demişler.
www.duzce.pol.tr

Bildiğin mangal gibi. Köz kokusunu düşün.
Boğazda da benzer tad bırakıyor zaten.
Arsadan sizin eve koku gelmesi de imkansız.d Açık hava bide. Hakikaten imkansız. Başka bişydir o. Plastik falan yakmıştır.

arkadaşlar cahilliğimi bağışlayın ama bu sigara gibi içilen birşey değil mi?
kokusu bu kadar nasıl yayılabiliyor ki? puronunki yayılıyor öyle mi acaba.

bir daha olursa polisi çağırayım en iyisi ben. gelsin kolaçan etsinler.
tabi elemanlar benden şüphelenirse o zaman da aman aman...

@jugador: evet apartmanın yanındaki arsa.

puro gibi kokuyor bana göre.

bence de puro gibi kokuyor, oyle ki bazen "birileri tuturuyor" diye dusunup etrafi gozetlerken puro icen birilerini goruyorum.

evet puro gibi kokuyor

tam olarak kokarca kokusuyla ayni...cok ciddiyim bu konuda.

kitap.tepelere koşup tırmandığınızda mis gibi manzaraya karşı uzanıp kitap okumak güzel olur.

MP3 çalar. Koşarak ya da bisikletle adanın arka tarafına dolaşıp kayalıklarda uzanmak, biraz kestirmek, müzik dinlemek süper olur.

Ama erzak diyorsan eğer, sandviç falan olabilir de zaten orda bir sürü market manav şu bu var. Ordan da her türlü ihtiyacını temin edebilirsin. Mümkün mertebe yük etme o tip şeyleri bence. Hele su falan hiç etme.

siyah kuru üzüm. belki bi tane çikolata. yedek çorap, tişört filan. güneş için krem ve şapka.

çikolata erir de meyve suyu gibi bişey al, kartonda değil plastik şişede, kuru üzüm iyi fikir, yanına fındık veya ceviz de olabilir

erzak bilemem de, yanına bir şort - erkek olduğunu varsayıyorum - bir de havlu al.

geçen yaz ben de adalara gittim koşturmaca, pedal çevirmece derken o sıcakta üstümdekilerle serin denize atlayasım geldi. çok sote yerler var, spordan sonra iki dalıp çıkarsın.

şiddetle tavsiye ederim...

boşver mp3ü kitabı etrafına bak kuşları insanları dinle martıları izle.

kuru dut

ohaaa daha bu sabah aynı şeyi düşündüm... ben simitte karar kıldım... yağ açısından daha mantıklı gibi..

hızlı çözüm olabilecek evde veya ofiste fazla vakit harcamadan hazırlayabileceğin corn flakes yiyebilirsin. yada etimek üzeri light krem peynir de hızlı hazırlanan bir seçenek olabilir.

ekmeğe salça sürüp onunla çıkın

çok severim salçalı ekmek ama sabah sabah yiyince midemi yakıyor ne yazık ki.

bilmiyorum ama üstündeki susamlar yüzünden simit daha yağlı olabilir gibi geldi bana..

valla yersin yemezsin bilmem ama en sağlıklısı, kolestrolün yüksek değilse yımırta
poğaçada margarin var simitte ise bol susam yağı
simit daha sağlıklı olmakla birlikte yağ yağdır ikisi de göt göbek yapar bünyen elverişli ise.

edir: önerim nesfit fruits + light süt
ama yımırtayı haşlar çıkın yaparım dersen o da olur

tek başına yumurta ne kadar doyurur ki? doyurmaz gibi sanki?

akşamdan kaynatığın yumurtayı sabah yarım(bir somunun yarısı) kepek ekmeğinin arasına koy sabah. isteğine göre maydonoz vs de ekle. afiyetle ye. saat 10 gibi bi de elma götür.

nerde okudum hatırlamıyorum ama bir simit 4 dilim ekmek yerine geçiyor belirteyim dedim.

kahvaltını evde yap derim, yarım saatini almaz ama on dakikanı alır. kendimden örnek vereyim,
uyanıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra ocağa haşlanmak üzere bir yumurta koyuyorum, su ısıtıcısına da su koyuyorum, traş olup giyinene kadar yumurta pişiyor, su da kaynıyor.
kaynayan suya yeşil çay koyuyorum. yumurta,domates,peynir vs.. mis.

diyetisyene de gidiyorum bu arada bana önerdiği kahvaltı şekli,
2 dilim peynir 1 yumurta,
8-10 adet zeytin,
1 tatlı kaşığı bal,
domates, biber, salatalık vs,
iki dilim ekmek.

yumurta yemezsen bir dilim daha peynir yiyebilirsin, ekmekler de tam tahıl ekmeği olursa iyi olur, doyurucu oluyor. benim metobolizma hızıma göre ayarlanmış bir kahvaltı ama ben herkes için geçerli olabileceğini düşünüyorum.

kilo yapmasını istemiyorsan temel olarak karbonhidratlı besinlerden uzak durman gerekiyor.

protein temelli beslenmelisin. işte süttür yumurtadır. internette biraz araştırırsan çok güzel diyetlere ulaşabilirsin.

poğaça da simit de kilo yapar. poğaça daha çok yapar.

İnsaniyet dışı bir varlığın tavsiyelerinin ne kadar dikkate alırsın bilemiyorum ancak ben staj yaparkene şu şekilde kahvaltı ediyordum:
Gece yatmadan önce 5 yumurta haşlanır,sabah kalkar kalkmaz beyazları yenir(4 dk)
Gene geceden buzdolabına ufak bir plastik kapta beyaz peynir- kaşar konur,sabah giyindikten sonra ele alınır ve yola çıkılır. Dolmuştan indiğim yerde 1 adet simit alınır ( of mis gibi çıtır çıtır nasıl canım çekti şimdi), nese vapura yetişilir. güzel bi mekana konuşlanılıp çay sölenir. Ehhh gerisininde tadından yenmez :)

valla ben diyetisyene giderken pogaca kesinlikle yasaktı ama simite izin veriyodu. kesinlikle pogaca daha kalorili

- simit alıp susamlarını sıyırıp içindeki hamuru çıkarıp öyle yiyebilirsin
- susamsız simit bulabilirsin ( gerci genelde susamsız simit görünümlü şeyler poğça kıvamında oluyor)(100 gr susam 589 kalori)simitin üzerinde 10 gram olduğunu düşünsek etti mi sana 59 kal )
ya da porsiyonları küçült derim bence yarım poğça ya da yarım simit seni öğlene kadar idare eder.

3 yemek kaşığı müsli (meyveli olanları daha bir yenilir, insana hitap ediyor bence) + 3 yemek kaşığı yoğurt.

3 saate yakın tok tutar, su da içtin mi kahvaltıdan sonra o yulaflar şişer şişer karnında ve al sana tokluk hissi!

ntvmsnbc alıntı : Poğaça (1 adet)......................................180
ÇEŞİTLİ YİYECEKLER
Kaşarlı tost-yağsız (2 dilim tost ekmeği, 30 g peynir).....267
Dönerli sandviç (yuvarlak sandviç ekmeği, 50 g döner)...308
Fileto balık (1 dilim)..................................430
Hamburger (1 adet)..................................274
Peynirli burger.........................................317
Lahmacun (1 adet)...................................250
Kıymalı pide (1 adet)................................498
Gözleme ( 1 adet)....................................490
Mantı (1 porsiyon)....................................490
Kebap (1 porsiyon)............................350-450
Patates kızartması (küçük tabak)................330
Kola (100 ml)............................................45
Elmalı tart...............................................275
Çikolatalı milkshake (200 g)........................390
Çilekli milkshake (200 g)............................370
Nugget (6 adet).......................................260
Hot dog (1 adet)......................................216
Poğaça (1 adet)......................................180
Sosisli sandviç (1 adet).............................320
Sade donut (1 ob)....................................180

bu da her hangi bir siteden alıntı: simit 250-300 diyor.

Bir simit yaklaşık 40 gr olmasına rağmen 250 ile 300 kalori arasında değişen enerji miktarına sahip bu enerji de azımsanacak bir değer değil.Fakat genelde diyetlerde bir öğün ortalama 500-600 kalori olduğu için öğüne oranla az enerji almış oluyoruz.Peki doğru enerji mi almış oluyoruz?Simidi simit yapan da sanırım üzerideki susamları :) Susam yapısı itibari ile yağlı bir yiyecek, bu yüzden simitin enerjisinin büyük bir miktarı sadece susamlardan geliyor.

hayır.

benim peder de aynı boku yiyo. sinirlerimi bozuyo ak. bi sürü hesap açmış komşu olmuş falan bi de gruplar kurmuşlar. hay ak.

moda. tüketilince bu da geçecek.

sizi rahatsiz eden nedir anlayamdim, farmville cok basic bir strateji oyunu iste, age of empire da ekip bicerken iyi de farmvilde moronluk mu oluyor. cok sacma, isteyen farmville oynar isteyen kurtlar vadisi izler sizene ki.

buda güzelimş bak aeo ile farmville karşılaştıran insan

anlayan anlamistir ne demek istedigimi, bir de aoe olacak o.

bilgisayar kullanmayi 40-50 yasindaki insanlardan ve anlamayanlardan daha iyi biliyorsun o kadar, bu onlari aptal yapmaz. bir çiftlik kurma oyunu onlarin hosuna gidiyor, ve oynayabilmeleri için çok ugrasmalari gerekmiyor. ben olsam oturur civilization yüklerim cracklerim güzelcene oynarim, wow oynarin vs. ama onlarin browser üzerinden oynanan flash tabanli oyunlardan baska alternatifleri yok, yani bulabildiklerinin en iyisi bu. rezalet bir oyun olduguna ise katiliyorum, oyun flash player'la çalistigi için çok hantal, sadece gerçek parayla alabilecegin seyler var, baskalarina facebook wall'u üzerinden ivir zivir göndermeden basaramayacagin seyler var... oyun kötü. televizyon aliskanligi gibi bir sey, fazla takilmamak lazim.

keşke her oyun farmville kadar masum olsa. örneğin wow oynayan insanların çoğu bütün gününü makine başında geçiriyor ve asosyal oluyor. farmville çok masum bir oyun.

@pinking of you beni anti düzen peyagamberi olarak kabul edebilrisin
ayrıca masum geyiği çok boşmuş,masum ne ya bu oyuna ayırdığı vakti bi spora yada ne biliyim bi makaleye,yazıya herhangi bi sanat dalına ayrsa yaşlılarımız-tabi onlar daha iyi bilirler demek isterdim ama dilim varmıyor- bugun sözlüklerde türk olmak diye başlıklar yada türk insanınını anlamanın yolları diye başlıklar açılmaz.artık anlatmak istediğim hedeften çıkıp serbest atışlara yönelmemek için kesiyorum burda.

bu geyik değil. ciddi. mmorpg bağımlılığı diye bir şey var.
insanlar bu yüzden işlerini kaybediyor, sınıfta kalıyor.
farmville olması gerektiği gibi bir oyun.

@Becks pinkin of you'ya öyle demissin de avrupali amerikaliyi farkli mi zannediyorsun merak ediyorum, oyun o parayi en çok türklerden kazansaydi hiç olmazsa bir türkçe destegi koyardi. bu türk olmak-türk insani tarzi basliklarin sebebi çok daha derinlerde yatiyor, bu kültürsüzlük kitap okumayip yerine çiftlik kurma kültürsüzlügü degil, bu 'tecavüzcü coskun' diye bir halk kahramaninin oldugu bir durum. sebepler 'sunu yapacagina sunu yapsaydi' kadar basit degil. bence tabi.

biri gider fm oynar biri gider cs oynar diğeri farmville oynar. bilgisayar kullanan çoğu kişinin devamlı oynadığı bi oyun vardır. bundan sanane ki?

duyuruya ayırdığın vakti nasıl ''bi spora yada ne biliyim bi makaleye,yazıya herhangi bi sanat dalına'' ayırmıyorsan oynayan insanlar da ayırmıyor.counter strike,call of duty,knight online,wow vs oynayarak günlerini internet kafelerde geçiren insanlar görmektense kendi hallerinde farmville oynayan insanlar görmek daha iyidir bana göre.ha zamanı makaleye,spor dalına ayıran insanlar görmek daha daha iyidir ama komik olma be...hadi boşaltalım kahveleri,caddeleri,stadyumları insanlar makaleyle sporla uğraşsın.
(bkz: ütopya)

@samfisher ah sam ah kendinde söylüyosun bak sömürüldüğümüz halde oyunun türklere bi yararı olmadı ve ayrıca amerikan obezlerini de bilyorum ama onlar sikimde deil çünkü benm uyruğum belli.ayrıca şunu yapacağına şunu yapsaydı olayını genellemeye vurmıyalım şimdi.tecavüzcü coşkun karakterine yine pirimi bizler verdik tıkpı borat gibi.
@patriot1885 eywallah güzel diyosun da farmville olayı artık yarmış bi durumda yani bu ortada tmm benim dediğim ütopyadır doğru çünkü türkiye burası,her şey olur,bende az cok sizin düşündüklerinizle aynı fikirdeyim ama bu farmville olayı kişisel bi olay değil bruder.sen memnunmusun babanı çayır biçip,millete ördek yollamasından.tabikide bu olayı burda çözemiycem ben ama benimde görüşlerim bunlar,sizinkilerden 1 eksik 1 fazla bu yüzdende bu kadar ilgi çekti ama ciddiyim bu boktan flash oyuna bu denli prim verilmesi canımı sıkıyor.

@becks; öncelikle görüşlerine saygı duyuyorum.yalnız belirtmek istediğim nokta şudur;ortalıkta o kadar şey var ki insanlarımızı moronlaştıran,bunların arasından farmville'e yönelmen ilgi çekti bence...kuzenim gözümün önünde bi oyuna kısa bi süre için yüzlerce lira bayılınca,bi arkadaşım yine bi oyuna sinirlenip monitörünü kaldırıp atınca,internet kafelerin önünde 'kit' yapmak için sabahın altısında bekleşen önlüklü çocukları görünce,oyundan kazanılacak para uğruna işlenen cinayetleri duyunca haberlerde ister istemez o 'basit flash oyunu' sempatik gelmeye başladı bana.ha oynuyor muyum?hayır.dk başı davet alıyorum komşuluk için,aldıkça sövüyorum.ama daha zararlı olaylara yönelmesindense gençlerin böyle çayır çimenle ilgilenmesi hoşuma gitmiyor değil.yetişkinlerin sarması ayrı bi konu.sinir bozucu bi durum gerçekten.fazla kasmamak lazım bu konuda bence.bi ara internet kafeye yolun düşerse anlarsın demek istediklerimi:)

emin olmamakla birlikte tüp bitmeden önce renklerde sorun cıkıyor diye biliyorum. ayrıca tüp değiştirmek baya maliyetli. yenisini almak daha mantıklı.

evet tüp biter, nasıl anlaşılıyor bilmiyorum ama. her neyse emin olmamakla birlikte bizim bir televizyon vardı değiştirmiştik tüpünü galba, bir süre dayandı sorna gene gitti diye biliyorum, yeni almanız daha hayırlı olacektir efendim gibime geliyor benim.

Televizyon ya da monitörün tüpü "şıp" diye bitmez. Önce renlerde problem oluşur(dağılma-karışma gibi) daha sonra tv'yi kapattığınızda orta yerinde mavimsi beyaz bir nokta belirmeye başlar bir süre. İşte o noktanın belirmeye başlaması tüpünüzün bitmeye yüz tuttuğuna işarettir. Sizin bahsettiğiniz sorun elektriksel ya da sigorta atması gibi geldi bana. Ayrıca günümüz tv tamircileri eskisi gibi kaldırıp atmak yerine şoklama yöntemiyle makul bir süre daha doldurabiliyorlar tv ya da monitör tüpünü. Bir tv hastanesine başvurun derim ben.

Aslinda normalde vakum olmasi gereken tupun icine zamanla hava kacmasindan dolayi oluyor tup bitmesi. Fakat boyle bir durumda once renkler solardi veya bozulurdu. Aniden olduguna gore ve goruntu gelmedigine gore tupu hic calistirmiyor olabilir, elektronik devresinde bir sorun olmasi daha olasi. O nedenle basit bir sekilde cozulme ihtimali var, bilen birisine gosterirseniz.

tüpü değiştirmeye değmez. kafadan 200 lira falan isterler sizden hee o paraya değer derseniz değiştirin xD

büyük bir ihtimal güç devresinde bir problem vardır,bilen birine veya tv tamircisine götürün.

Ben burnumu parmaklarımla tamamen kapatıp, dışarıya burnumla nefes vermeye çalışırmış gibi yaparken geçiyor genelde bu olaylar :)

Hiç uçağa binemedik...Duy bu sesi... Yani demek istediğim, dağ olaylarında öyle yapıyorum.

yerden yükseldikçe basınç düşer, kulak eşitleme belki işe yarayabilir ama sizinki doktorluk bir durum olmuş sanki.

şuan ne yapabilirsiniz bilemiyorum ama bir daha uçak yolculuğunda sakız çiğneyin, aynı sorunla karşılaşmazsınız.

sakız çineyin. ben de uçakta giderekn kulaklarım tıkanır, ya da okuluma giderekn (ki kendisi bildiğiniz dağda) arada kulaklarım tıkanır, en iyi çözüm sakızdır.

ah be anconia önce davranmış, ama sakız sorasında da işe yarıyor yae :/

bende nasıl bir kulak varsa istisnasız her uçağa bindiğimde tıkanır ve ağrır 3 5 gün. ucakta iniş ve kalkışlarda sakız çiğneyin, esnemek kulak tınanıklığını açıyor, böyle kendi kendinize bir iki esnerseniz geçebilir, bir de ben ellerimle kulaklarıma bastırıyorum bazen işe yarıyor.

Kulak tıkacı da işe yarıyor.

bende uçakla deniz seviyesi kentlere gittiğimde aynı durum oluyor sürekli. iki-üç gün içinde anca düzeliyor, esnedikçe filan. telaşa mahal yok.

kızgınlıktan olabilir ama kızışmış olmadıgını yazmıssın.. kum ya da kumu koydugun tuvaletle de ilgili olabilir... bi elden geçirsen çamaşır suyu falan söyle bi yıkasan belki faydalı olabilir..

ilk yaptıgında kızgındı, ikinci kez valize yaptıgında kızgın degildi.. simdi de kızgınlık doneminde, gitarın cantasına yaparken yani..

böbrekle ilgili olabilir falan demişler ama seninkinin böyle bi sorunu oldugunu sanmıyorum.. belki sıkıntıdan alınganlıktan yapıyo olabilir ama :)

(git: www.kedigen.com )

vurma hayvana yazik ya, tek cozumu kisirlaştirmak, bizimkilerde oyleydi, bi kere aliştimi artik sürekli yapar, bir an once kisirlaştirmalisin, belki kisirlaştirmaya karşisin ama evde yaşayan hayvanin kendi mutlulugu icin kisilaşmasi lazim, cok daha mutlu oluyorlar sonrasinda inan

yalnız kaldığı için protesto ediyor. istediği her yere yapabilir. gitar çantası sana birşeyler anlatmak için seçtiği bir yöntem. kızarsan daha da haksız olursun, kafana bile sıçar. yapanı biliyorum.

@saturndeki salyangoz,
kısırlastırmayı bu hafta yapacaktım ama goturecegim gunden onceki aksam kızgınlıga girdi yeniden, onun gecmesini bekliyorum.. yoksa kısırlastırmaya karsı olanlardan degil destek olanlardanım..

@kediebesi,
yalnız kaldıgından protesto etmesi dogru gelmiyor bana, genelde okulda degilsem evdeyim ki okul oyle gun boyu 7-8 saat surmuyor, gunde 4-5 saat dısarıda oluyorum hemen hemen..

~

bu kızgınlıgı gecince kısırlastırma olayını halledecegim, umarım bu sacma seyleri devam ettirmez.. 10 gundur delirtti beni..

peki evdeyken onunla ilgileniyor musun hiç?

evet ilgileniyorum, evdeysem zaten ya uykuda oluyor ya da benimle ugrasıyor oynuyor.. oyle tersleyip yollamıyorum, oynuyorum seviyorum..

ilgisizlik olsa normal karsılarım yaptıgını da, ilgi-sevgi problemi en son soylenecek sey bu kedi icin..

ok bu kadar güvenle yazdığınıza göre azmış gerçekten :)
bazen de kumlarını beğenmezlerse yapıyorlar.
martta ve kabakta azarlar, doğrudur.

cinsiyet vermemişsiniz ama şu anlattıklarınızdan erkek olduğu sonucunu çıkardım. erkek kedi kızgınlık döneminde etrafa işer. siymek denir hatta buna. kuyruğu titreterek fışşt diye fışkırtır. amacı da işaret bırakmaktır. bir çeşit çiftleşme güdüsü, egemenlik kurma düşüncesi işte. kısırlaştırınca geçer. mart ayında çok normal, erkek bir kedinin azıp etrafa siymesi.

ha kediniz dişi ise dişi kedi azgınlık döneminde etrafa işemez. sadece mauuuv bauuuv diye bağırır. ona rağmen işiyorsa başka bir problemi vardır.

kızgınlıkta olduğundan sağa sola işemesi normal gibi geliyor, kokusunu bırakıyor neticede, doğal davranış sergiliyor diye düşünüyorum.

@kibritsuyu,
dişi kedi siğmez evet ama koku bırakmak üzere o da işer, sürünür ve tırnaklar.

@kibritsuyu,
son cumlede belirtmistim disi oldugunu.. erkek kedilerin yaptıgını ben de biliyorum da bunun derdi baska sanırım..

kızgınlıgı atlatsın kısırlastıracagım hemen, o is icin veterinere gittigimde bu problemden de bahsederim belki de normal bir durumdur..

zaten satılanların çoğu standart. aradaki fark dediğin gibi inox ya da ankastre olması. bir de dijital ya da manuel olması. ben arçelik'in en düz modelini kullanıyorum gayet memnunum. fiyatı 100-150 lira olması lazım. öyle pahalı bi şey almaya gerek yok bence...

benim kullandığım makina arcelik, 2 yıldır sorunsuz calısmakta. ancak gecen bi arkadasımda bekonun mikrodalgasını gördüm. takılıp sökülebilen metal bi aparat vardı içinde ızgaralar için filan. akıllıcaydı tavsiye ederim.
not: arcelik ve bekolar cok az bi fiyat farkıyla 7 yıla kadar garanti ediliyordu enson.

sinbo

Başka görüşleride bekliyorum efem.

Dört yıldır sorunsuz bir şekilde Arçelik kullanıyoruz, tasamız yok, rahatız.

sadece ısıtmak için kullanacaksan herhangi bir şey işini görebilir.
yok, eğer pişirmek de istiyorsan durum değişir.
bu özelliğin olup olmadığını sormalısın.

ben samsung kullanıyorum. 15 dakikada patates haşlayabiliyor, hem de susuz. neredeyse 10 senelik ve memnunum.

Son zamanlarda ekmek kizartanlari falan populermis.. bende var. alma.. ekmegi cidden mahvediyor. ben 2 kere kullandim tovbe.. aklinda olsun.

20 seneye yakın bir zamandır aynı kudretle çalışan mikrodalga fırınımımız var. Vestel marka.

1.6 FSI motora sahip bi araba kullanıyorum ki, TSI bunun bir gelişmiş teknolojisi olarak lanse edildi. ancak benim 1.6 FSI bile bahsedilenden daha ekonomik yakıtta. yani 6.5-7.0 gibi maksimum yakıt tüketimi. bu biraz garip geldi doğrusu.
ancak su var ki resimdeki aracın kasası büyük, motorda kücük kalmıssa biraz ki bu sık raslanan bi durum( mesela 2. nesil opel vectraların 1.6 sında vardı bu problem), bazı performans sorunları cıkabilmekte.
tahmini konusuyorum klima calısırken bu araba baya bi kasar. neticede alanlar elden cıkarmayı düsünmüs olabilir bu sebeplerden.

öncelikle octavia superb yazmışsınız ama ikisi ayrı modeller..
(bkz: skoda octavia)
(bkz: skoda superb)

1.4 tsi motorlar iyidir güzeldir ama 7.6 biraz hayal olur çünkü turbonun devreye girdiği ve trafikte kaldığınız zamanlarda şehiriçinde 9.5lt'yi rahat görür. eğer octavia alacaksınız orta halli bir performans da alırsınız fakat superb için biraz küçük gelebilir motor. ayrıca max 2000 km demişsiniz fakat benim sahibinden.com'da gördüğüm kadarıyla pek öyle değil..

www.sahibinden.com

bugün itibariyle türkiyeden yatırımcılar paralarını çıkarmaya basladılar. malum son tutuklamalar ve siyasi gelişmeler risk olusturdu yatırımcılarda. sürec normallesmezse döviz yükselecektir kısa vadede.

her hareket 4 set olsun. ilk üç seti 10 ar tekrarlı yap, son ve 4. seti ise tekrar sayısını önemsemeksizin agırlıgı arttırıp tıkanıncaya kadar zorla. ancak omuzdaki trapez kası için durum farklı eger o bölgeyi de calısacaksan. trapezde 3 set en az 15 tekrar olmalı. 15 in altına düsmeyecek sekilde agırlıgı ayarla fakat 14 ve 15. inci tekrarda yine de zorlanmalısın. setler arası dinlenmeyi yeni baslayacagın için kendin ayarlamalısın, sonra dakika ile calısırsın. bir seti tamamladıktan sonra elini kalbinin üzerine koyup kalp atıslarını dinle, normallesince nabzın yeniden calısmaya basla.

8.-10. tekrarda seni yoran, son sette ise zorla çıkardığın ağırlıklar ideal ağırlıktır. Maks ağırlığın yüzde %60-90'ı arası.

hele bir soluklan yepenim, hemen arttırma, bir bir buçuk ay öyle git.
set araları dinlenmeyi ister standarda bağla ister soğumamak şartıyla dilediğin kadar dinlen. ama benim önerim set araların asla 5 dakikayı geçmesin. 5 dakka bile çok ama düşün işte.

egzersizlerin aralarına da kısa bir toparlanma süresi koy, o da 7-8 dakkayı geçmesin, bu bile çok. düşün artık.

yukardaki nabız kontrolü gayet işe yarar bir öneridir. onu da kullan.

bugün çok düşündün
15 dakka!
istrayat et!
-sol!

geriboru sorun aktara. galibori gibi tuhaf telaffuzları da olabiliyor. tadı kötü ama çok iyi geliyor. bir de yoğurdun suyundan içsin bol bol. geçmiş olsun.

Denizli Acıpayam civarında bir ot var adı bodurmahmut otu. Kum döktürüyormuş.Bu aylarda toplanıyor.Sabahları aç karnına , kaynatılıp suyu içiliyor, taşta işe yararmı bilmiyorum .Biraz araştırıp sorarsanız belki işe yarıyordur . Babam kullanmıştı .

ben atkuyruğu otu kullandım. suyun içine atıp kaynatıryosun sonra içiyorsun.
birde küre dağlarında yerli birinden öğrendiğim kadarıyla hani şehirlerde apartmanların bahçelerinde yetişen turuncu renkte minik alıçlar var ya, onu kurutup, kurusunu kaynatıp suyunu içmek iyi gelir dedi böbrek taşına denemedim ama oranın yerlisi söyledi, doğru olma ihtimali aktarlardan daha fazla gibime geldi.
böbrek kısmını sıcak tutsun, sararsa kuşak sarsın ve elinden 500mllik su şişesini düşürmesin. idrarı sarı olmasın sakın. idrarın sararması vücudun bi uyarısı zaten. hele böbrek taşı olanlar için sancı geliyorum demektir.
sancı artarsa sıcak küvete girebilir. o esnada soğuk bi bira da güzel olur =o)

bira?

(bkz: gilaburu)

(bkz: rowatinex)

ağrı kesici olarak ise

(bkz: arveles)

geçmiş olsun.

kurutulmuş avakado yapragı, kaynatılıp soğumaya bırakıyor günde 1 su bardağı içiyorsun. limon suyu da iyi gelir, yarım limon suyunu ılık suya sıkıp sabahları aç karna içerseniz iyi gelir. greyfurttan ise uzak durmalı. kalsiyum içeren gıdalar alınırken aşırıya kaçılmamalı.
böbrek taşlarını bircok bitki iyi gelmekte ancak bazı kaplıcalar var ki çözüme çok yardımcı olmakta. yıllar önce yasadıgım böbrek kumu sorunumu elbistan/ekinözü ndeki kaplımcamsı yer tamamen çözdü mesela. şifalı suları mutlaka araştırmanızı öneririm.

sağlık ocaklarında yaptırabiliyorsun tetanoz aşısı. evet yaptırmalısın. dikişlik bi durum değilse pek iz kalmaz, kalsa da bitek sen görürsün merak etme.

Öncelikle geçmiş olsun, başlığa katılma sebebim geçmiş olsun dileklerimi iletmek ve kaval kemiğimi çok sevmem. Çok seviyorum böyle düz falan... Bu arada çok hassas bi yer orası, kıyamam, tabii eğer muay thai yapmıyorsanız hassastır.

Deldi mi kesti mi nasıl metaldi eski mi yeni mi?
Bence metal sizi kıllandırıyorsa bir tetanoz aşısı oluverin, tabii o arada doktorlara da danışma şansınız olur.

Ama ne kadar derinlikte vurdunuz ne kadar kanadı, o kemiğin üstünde pek et yok da.

Kıyamam
(imza: Kaval Kemiklerini Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı, Kamil Kavaloğlu)

Acınız için geçmiş olsun, inşallah şimdi baya bi geçmiştir, zamanla geçer gider. Önemli olan kemik hasar almasın. Biraz kan akması da sağlık için iyidir aslında.

Bi de bence o nazar, nazar duası okuyun. Allah'ın izni olmadıkça kimseye nazar değmez.

Ek: Çaktırmıyorum ama çok üzüldüm, sanki kaval kemiğimi bi yere çarpmış gibi. Bence insanların canı yanmasın, evet evet...

evde falan bir şeyse ve paslı değilse umursamayın ben bir yerlerimi günde ortalama 3/5 arası çarpıyorum kanatıyorum morartıyorum falan. bir şey olmaz. iz de derin değilse kalmaz. tetanoz aşısı olup da bir hafta kolunu kaldıramamaya değmez.

Hala canım yanıyor. Zonkluyor ve sızlıyor. Uyuyamadım. Uyumak istiyorum aslında. Bu gece uyumamam lazım diyen bir arkadaşa cevap yazdım. Sanırım uyudu. Bir ağrı kesici daha alsam, belki uyurum. Aşı konusunda sürekli fikir değiştiriyorum. Karar veremedim.

aşı kesinlikle ol. bacağını çarptığın için de değil sadece, gülün dikeninden bile tetanoz bulaşabiliyor. pek çok inşaat ya da fabrika ortamlarında dahi işe almadan evvel personele tetanoz aşısı yaparlar. koruyucu bişiy sonuçta ve yanlış bilmiyorsam etkisi 5 sene süre ile geçerlidir.

ücretsiz ve koruyucu bir aşıyı vurunmaktan ne gibi bir sakınca görebilirsin sonuçta? binde 1 bile mikrop kapma ihtimalin varsa ol hemen derim.

Cevap yazan herkese, çok teşekkür ederim. Arkadaşlar tetanos aşısı yaptırdım. Bir ay sonra, bir doz aşı daha yapılacak ve bu iki doz 3 yıl koruyacak dendi. !0 yıl koruma için, 5 doz aşı uygulanması gerekiyormuş. Aşı biraz yaktı, şimdi de kolum acıyor, biraz da ağırlaştı. Neyse, korkmaktan iyidir. Anconia aslında dikiş atmak istediler ama, bir kaç strip ile iki tarafı yaklaştırıp, aradaki mesafeyi sıfırladılar. Biraz iz kalacak sanırım. Hevipeyra, deri bütünlüğü bozulunca bu ihtimal hep var, biliyorum. Hatırlatmana sevindim. Karar almamda son nokta, yazdıkların oldu. Diğer arkadaşlar da etkiliydi de, gülün dikeni demen beni bitirdi. Öyle bir olay hatırladım. Gidip aşımı oldum.

1 saat ilk başta zor olabilir. yarım saat baslangıç için yeterlidir. koşarken dikkat etmen gereken aynı tempoda koşman. hız cok önemli değil başladığın tempoda bitirmen önemli. kürek ekstra enerji harcamanı sağlar ki kosudan sonra yakacagın yağ miktarını arttırmıs olursun. twist ise özellikle bel ve karın bölgeni toparlamanda yardımcı olcaktır, sarkmaları önleyecektir. ilk basta 1 saaten az spor yapmamaya calıs. kondisyonun arttıkca süreyi uzat. zayıflama amacında oldugundan yazıyorum, sekeri hayatından cıkarmalısın.

en azından ilk başta koşma..tempolu yürü..40 dk dan az yürüme..biz at değiliz koşmak için yaratılmamışız ..yürümek daha iyi

john galt dısındaki önemli karakterler tanıtılır, kahramnımız bayan dagny taggart, hank rearden gibi. john galt tan bahsedilmez 1 kitapta, ancak onun adını tasıyan john galt hattı nı dagny tüm zorluklara ragmen yapar ve hank rearden la birlikte calısırlar. rearden metal de ilk kez kullanılmıs olur. bu arada devlet te esitleme yasası gibikahramanlarımızın canını sıkan yasalar cıkarır. kitabın sonuna dogru colorado ya gider dagny ve rearden, orada bi motor parcası bulurlar eski bi fabrikada, bu motor kendi enerjisini kendi üreten bi motordur ve dagny bunu yapan adamın pesine düser. bu arada devletin pis işlerinden bıkan, petrocü abimizde kendi petrol dagını tüm kuyuları ile yakar.

bepanthen veya batticon sürülebilir

antibiyotikli kremler daha etkilidir. fucidin olabilir.

yüz.

her fırsatta barfiks çek.

bu arkadas sana yardımcı olacaktır..
www.uzmantv.com

yukarıdakilere ek olarak iki eline uygun ağırlıkları al ayakta dirseklerini kırmadan kolların yere paralel oluncaya kadar iki kolunu kaldır yavaşça indir 4 set 10 tekrar her gün yap (ısınmadan yapma)

kendi mamülümüzdür.

www.bodyforumtr.com

Yukarıdakilere bir ek olarak: Barfiksi geniş tutuş çek, öne ve yana açış hareketlerinde ağırlık tabii ki önemli ama omuz çok hassastır, ilk günler abanma, press hareketleri için de aynı tedbiri al.

Bu da bizim mamulümzdür diyip sana bir (bkz: bodytr) linki vermek isterdim, ama henüz omuz için bi çalışmamız yok.

değildir ?

daha az zararlıdır.

normal sigaralarda bildiğim kadarıyla ekstradan kimyasal maddeler koyuyolar ki sen sadece o sigaraya bagmlı ol diye. a sigarası içiyosan b sigarasını içtiğinde rahatsız ediyor. aslında markayada bagımlı oluyosun sigara dışında. sarma tütünlerde var mı öyle bişey bilmiyorum ama doğudan gelen tütünlerde yani açıkta satılan tütülenlerde olcaını sanmıyorum. zira old holbourne yellow içiyorum. tütünün hafiflerinden sayılabilir. bi tanesi beni kesiyor. 5 marlboro içsem o kadar kesmz. bana kalırsa daha zararlı deildir ama daha fazla yorar. zararlı olursada bu yudendir.

light sigaralar hafif olduğundan daha derin çekiliyor ve akciğer kanseri yapıyor, light olmayanlar da gırtlak kanserine neden oluyor modunda bişi okumuştum. her türlü zararlı.

daha güzeldir. söz konusu sigara olunca bakılacak kriter zarar olmamalıdır.

Yaklasik bir aydir sarma sigara kullaniyorum. Filtreli bos sigaralardan alip tek hamleyle sigarami hazirlamis oluyorum, hele ki eliniz alisinca cok cok kolay oluyor.

Diger arkadaslarin da soyledigi gibi acik tutunler (Bir kismi haric) katki maddesi icermemektedir. Sigaranin icinde hatiri sayilir miktarlarda zararli ve kanserojen katki maddesini oldugunu hesaba katarsak cok daha fazla zarar verdigi sonucuna varabiliriz.

Hakikaten de bir aydir bogazimin rahatladigini soyleyebilirim, ve artik bu merete daha az bagimli oldugumu hissedebiliyorum.

sarma çok öksürtüyor. tamam ucuza geliyor ama gırtlak bırakmıyor.

@silver, tutunu kurutmus olabilir mısınız ? hafif nemli olması gerek tutunun.

bu bahsettiğim tütün mersin den geliyordu. getiren kişide bu işi bilen biri. gayet kuruydu. belki tütünden tütüne değişiyor da olabilir. seçici olmak lazım..

champix yada zyban kullanmaya calış,en azından bırakmana yardımcı olur. bende bu tür çelişkiler içindeyken, eee başlarım lan tütününe dedim. sigarayı bıraktım.
not:imza bir dost:)

sigara öldürür.

azi cogu var mi ki?
zaten filtresiz halde zikkima benzer o, zararsiz olsa da o boktan tat cekilmez sanirim.

net daha az zararlıdır.zararsız diyemem ama daha az olduğuna eminim. çünkü en basitinden onun çarşafında markanın yazılı olduğu mürekkep yok, filtre kısmında mantar desenli baskısı yok, aseton fare zehiri filan yok, diğer katkı maddeleri yok, özel yapıştırıcı yok. kısaca daha doğal, sadece tütünün zararlarını içeriyor o kadar...

yani parası uygun olsun, merkezi olsun diyorsan, Taksim Square iyidir efendim. ha ben 4 yıl önce kaldım hala yerinde mi bilmiyorum.

www.lionbrothershotels.com

nippon otel

lion brothers hotel uygunmuş fiyat olarak, temiz güzel falandır di mi?

pera tulip var, geçen ay fantastik bi kampanyayla geceliği 50eurodan veriyorlardı odaları booking.com'da..
hala devam ediyorsa harika bi otel her şeyiyle, tavsiye ederim..

Titanic de fena değil.

pera tulip'in fiyatları hiç fena gelmedi, kaliteli bir yere benziyor, tavsiyeler için teşekkürler.

londra hotel

hissedilir bir fark var ufo ile diğerleri arasında bu alf te ufo nun bi alt markası diye biliyorum ben ek olarak.

ben geçen yıl şok market'ten ne idüğü belirsiz bi tane almıştım, 2 ayda patladı. almışken iyisini almak en iyisi..

iki farklı marka ısıtıcı kullandım. ufo al illaki derim.

ben migrostan energia markalı bi ısıtıcı aldım 2 ay falan oldu ısınma konusunda bi problem yok ama ilk çalışmaya başlarken ve kendisi kapanırken tıkır tıkır sesler çıkıyor. bu tarz ısıtıcılarda genel olarak aynı problem olduğunu duydum artık ne kadar doğruysa bilemem ama ısınma konusunda gayet iyi ve yanlış hatırlamıyorsam 70 lira gibi bi paraya aldım ayakları dahil.

kumtel kullanmıştım. 1 aylık süre dolmadan arıza yaptı. Ürün değişimi yapıldıktan sonra yine bir kaç ay içinde farklı bir üründe aynı sorunla karşılaştım. daha sonra ufo aldım 2 senedir kullnıyorum bir sorun yok.

bi acer kullanıcısı olarak önermediğimi belirtebilirim.

evde iki acerımız var öneririm. biri 1.5, diğeri 1 yıldır problemsiz çalışıyor, teknik servisini aradığımda (bilgi almak için) 2 sefer de karşıma bilgili insanlar çıktı.

aradıgınız ozellikler tum laptoplarda var nerdeyse.

hep baktıgım siteye baktım. genelde en ucuz burda olur.bunlar en alınası aletler. isterseniz 900 ytl ye de acer bulursunuz ama almısken iyi olsun..uzun sure götürsün..

1350.lira dell
www.pcdepo.com
---------------------------------
1300 lira toshiba www.pcdepo.com

toshiba kolay kolay bozulmaz.. ben 2 tane toshiba kullandım nazar degmesin hiç servis görmedım 4 yılda.. dell de iyidir. bir sorun olunca servisi hiç sorun cıkarmaz.. hatta geliir evinizde yaparlar.. linkini verdiğim tükan da iyidir. 1 hafta içinde geri iade ve değişim hakkınız var hiç sebepsiz bile olsa..

ps. yanlız bletooth yokmus toshiba da..simdi tekrar bakınca gordum

acer sakın!!

benim kullandığım ve size tavsiye edebileceğim bilgisayar aşağıda. bluetooth yoktur yalnız:
www.akakce.com

4, 6, 9, 10.

bu 10 maç içerisinden inter-chelsea-barca-b.münih-panathinaikos maçlarını seçerdim ama bence çok zor bu kuponun tutması..

guro 1907 yok zaten hepsine oynamayacağım, kombine oynamayacağım, netten oynadığım için oran sıkıntım da yok

2 ve 6 banko.
1 ve 3 çok riskli.

1. üst
2. ve 3. tehlike
diğerleri makul

westham-chelsea maçı üst daha rahat gibi? onun dışında barça'ya handikaplı oynardım (oynıcam da) sanırım. diğerleri için elle tutulur gözle görülür yok benden :)

istatistikleri bilmiyorum ama, diyabet hastası olmadan çok önce gizli şeker denen durumun saptanması ve önlem alınması mümkün. buna "pre-diyabet" de diyorlar. kendi başınıza açlık kan şekeri ölçümü yeterli değil. mutlaka iyi bir doktora gidip tam kontrolden geçin ve şu entry ye bakın
(bkz: #8396892)

sizin de seker hastası olma olasılıgınız yüzde doksanın üzerinde. hani ben uzman degilim ama gözlemlerimden biliyorum. seker hastalıgı ile tatlı sevmeniz arasında direk bir bag oldugunu sanmıyorum. evet gizli seker denen bi olay da var. yani bu hastalıgın cok farklı cesitleri ve tedavi yöntemleri var. normal bir insanı anında öldürebilecek olan bir seker seviyesi bir baskasında hissedilmiyor bile. cok büyük oranda kalıtsal. bulundugunuz yerde var mı bilmem ama bir diyabet hastanesinde tam muayeneden gecmelisiniz.

Normal seviye şeker hastalığının ne olduğunu bilmesem de anneniz ve babanızın Tip II diyabet olduğunu söyleyebilirim. Tip 2 diyabet güçlü bir genetik geçiş gösterir. Özellikle şişman ve 45 yaş üstü kişilerde görülür. Bunun da en büyük sebebi insülin direncidir. Vücut insülin üretir ama bunu kullanamaz.

Ailenizde diyabetin olduğunu göz önünde bulundurursak ara sıra kan şekerinizi ölçtürmeniz doğru olur. Geçmiş olsun

1 için yanında not defteri ya da bir a4 kağıdı katlayıp taşı. bir zararı olmaz. aklına gelince çiziktirirsin hemen.

2. soru biraz karışık. sorumluluk vs. zevk savaşı yaşıyorsan zihninde ondan bir an evvel kurtulman gerekmekte. işler bir kenarda yığın haline geldiyse ilk olarak zevk alacağını bildiklerini yap. ardından yapman gerekenlere yapabilecek hale gelirsin..

ya lütfen bir defter al, yaz gitsin hepsini. sürekli bu duyuruya denk geliyorum ben sanki. intihar edeceğim bu duyuru yüzünden.

yapmam gereken, devamlı olarak ertelediğim bir sürü şey var. hiç unutmuyorum ama çok üşeniyorum yapmaya. keşke unutsam birazını, hiç hatırlamasam.

telefonunun mesaj kısmına yaz ve kaydet bu tip durumlarda. nokialarda taslaklar kısmı hayli iş görüyo. bi süre sonra otomatiğe baglanacak ve taslaklara gün içinde en az bi kez bakacaksındır.

Bir zaman diliminde yapmanız gereken veya kaydetmenizde fayda olan şeyleri küçük br not defterine,
Mutlaka belli günde, saatte yapmanız gereken işleri de telefonun hatırlatma şeysine kaydediniz.

kız kardesim ingiltereye giderken tapu fotokopilerini vermiştik vize sırasında. ikiside ab ülkesi oldugundan aynı uygulama söz konusu olabilir.

arkadaşım fotokopilerini götürdüğü için almanyadan vize alamadı. yani kesin neden olarak bunu söylemişler bütün evraklar tam sadece fotokopi olduğu için verilmemiş. şimdi tekrar başvuracak orjinalleri ile.

Ben italya'ya fotokopilerini verdim, kabul ettiler.

ben de italya'ya fotokopilerini vermiştim, herhangi bir sorun olmadı.

italya ya veren arkadaşları, idata ya götürürken ve dosyaları oraya verirken orjinalini gösterip fotokopisini öyle vermediniz mi ? (idata= vize şirketi)

tapudan ziyade gösterdiğin para önemlidir, tapunun orjinalini almazlar sadece ona bakıp fotokopisi alırlar o kadar.

Hollanda konsolosluğuna fotokopi götürmüştüm, paşa paşa vermişlerdi vizemi.

asıla göz gezdirip fotokopisini alıyorlar ve geri vermiyorlar

en güzeli kızartma. mısır ununa bulamayın, yapışmaması için biraz un yeterli.
yağ çekmesin diye de bol ve kızgın yağda kızartmalı.

afiyet olsun...

birinci kural tavadaki yag bol olacak. sonra yag iyice kızgınlasacak. barbunun kafasından tutup kuyrugu yaga dokundurunca cızz sesi kuvvetlice gelmeli. sonra unlayıp at tavaya. cevirmene gerek yok barbun piştiginde yüzmeye baslar yagın üzerinde. işim püf noktası bol ve kızgın yag.

kızartmasının üstüne yoktur.

Askerde Novalgin + C vitamini içeren bir iğne olup günlerce sızısını çektim, normaldir yani. İğneyi olurken baya yaktıysa zaten normali de o.

bundan bir kac yıl önce vurdudugum bi iğneden sonra iki gün topalladıgımı bilirim. sorun etme bence geciyor zamanla. yalnız anladıgım kadarıyla iğne vurulurken gevsemek kendini sıkmamak gerekiyor o zaman sıkıntılar azalıyor sanki.

Gattuso gibi sert futboldan hoşlanıyorsan sanırım ayağın taraklıdır bu nedenle nike önermem nike'ın halısa yada kramponlarıda daha estetiktir total 90 hariç.

Genelde bende adidas kullanıyorum ama adidasta da f50 sana uygun olmaz predatorlerın halısahasını bulabılırsen al derım veya lottolarda senın ayagına uygundur yenı cıkan modeller gecmısın aynısı aslında cok ozellıklı ayakkabılır cıkmıyo ama benım sana onerım adidas predatordur.

puma'Nın altın sarısı var. yeni çıktı. acaip güzeller. fiyatıda çok uçuk değil.
al bence.

nike, puma ve adidas kullandım. dayanaklılık istiyorsan adidas derim. estetik ve rahatlık diyorsan nike.

milli maçlar yüzünden.

milli takımlardan play offlara kalanlar maç yapıyo. o nedenle milli maç haftası.

lig fikstürü hazırlanırken, federasyon bizim ispanya da sonra grup ikincisi olacagımızı öngörüp bu hafta play off oynayacagımızı hesap etmişler.

(git: 107805)

olası playoff eşleşmesi yüzünden tff'nin aldığı karar.

umutların ne kadar bos oldugunu hissettiren hadise.

veridgin linki az da olsa inceledim. iki arkadım buna benzer bi olaya girmişlerdi. işe yaradı iki ay kadar içmediler. hala içiyorlar. sanırım bunlar sigarayı bırakmanın ilk günlerindeki zorluklarını bi nebze ortadan kaldırıyor o kadar.

sigarayı gerçekten bırakmaya kararlıysanız size en yakın bir hastanede bulabileceğiniz sigara bırakma polikliniğine başvurun.

kimyasal silahlardan antenle korunmak gibiymiş.
"Nikotin Frekansının Tersi: Biorezonans yöntemi birbirinin ayna görüntüsü olan iki elektro-manyetik titreşimin rezonansa girip birbirini yok edeceği savından yola çıkılarak geliştirilmiştir"
bu ne kepazliktir. parayı erke donergecine yatırın daha iyi.

@mr lucky; biorezonans ne demektir, ya da o alıntı yaptığınız cümle ne anlama gelir hiç bir fikrim yok zaten:) sırf o yüzden sordum. kepazelik olduğunu öğrenmiş oldum böylece.

oldukça tiryaki bir arkadaşım ankara'da gazi üniversitesinin sigara bıraktırma kliniği aracılığıyla bıraktı sigarayı, yaklaşık 2 senedir ağzına bile sürmedi.
nerede yaşadığınızı bilmiyorum ama sigara bıraktırma kliniklerinin iletişim adresleri için bu linke bakabilirsiniz:

www.binsm.gov.tr

Adana otogarından Antakyaya gitmek için en çok yarım saat beklersin. Antalya'dan gelen olson, konya'dan ya da (en çok) İstanbul Ankaradan gelen olsun sıkıntı olmaz..

en geç bi saat içinde bulursun bişey. has otobüsleri de gider. tren de olur. cok kolaydır 2-3 saat sürer ne sekilde olursa olsun yolculuk.

arkadaşsanız ne sorun olacak? ama dışarıdan yabancı olarak girdiyseniz alışmak süre alabilir. bayağı uzun bi süre.

erkeklerle olan yakınlığına bağlı, yani, üniversiten muhabbetin olan insanlar mı, daha önceden tanıştığın insanlar mı, yoksa bir eve rastgele mi yerleşiyorsun. tabi ki sonuncu değildir. ama bu bilgiyi verirsen daha yardımcı olabiliriz.

yok arkadaş değiliz yeni tanıştım. hatta diğerini görmedim bile sadece biriyle tanıştım. ay sonunda gelecekmiş diğeri.
hepimiz aynı üniversitedeniz. ben boş oda arıyordum. onlar da odaya birini. ilanlarla bulduk birbirimizi.

çok zor durumda değilseniz aynı eve çıkmayın ya da başka bir ev bulana kadar geçici olarak kalın. ev hayatında sizin özgürlüğünüzü kısıtlar. evde rahat rahat don paça dolaşamazsınız, kız kıza oturup dedikodu yapamazsınız, ihtiyacınız olan şeyleri ev arkadaşlarınızda bulamazsınız. etrafınızda çok örnek olduğunu pek zannetmiyorum, herkesin tuhaf bakışlarına eve gelen arkadaşların hakkınızda tuhaf yorumlarına, geyiklerine maruz kalırsınız. birde divit'in dediği gibi komşular, gelen giden, hatta evdekiler horosbu cocugu çıkabilir, her gelen "-yollu len bu ehaeha" diyerek asılabilir.

burası türkiye kendini nerede yasıyor sanıyorsun sen. bi erkek olarak ben bile cesaret edemem tanımadıgım insanlarla aynı evde yasamayı ortalık cani sapık dolu yaw. yine de sen bilirsin bakarsın cok iyi oglanlardır.

üniversite'den ilanla cevabını bekliyordum açıkçası. önerim yine de hemen anlaşmayın da, mümkünse bi haftalık veya 15 günlük deneme isteyin, tabi ne derece faydalı olur bilmiyorum. biz erkekler flört döneminde dahi takla atabilitesi olan insanlarız, bir hafta kasarız bir şey olmaz diyebilirler. en azından ikisiyle de tanışmanızı öneririm.

sakın çıkma. biraz daha bekle ekş duyuruya yaz kız arkadaş bulursun kanımca.

bir de kendinizi çağdaş modern sanıyorsunuz, nesi yanlış arkadaşın yaptığının ? bende o şekil yaşadım bir sorun olmuyor, dikkat edeceğin şeyler kızlarla da olsa dikkat etmen gerekenler, bir farkı yok.

her erkek zikici efendi sapık horospu çocuğu olmadığı gibi her kız/kadın da melek, züper, kaşar değil.
the end

ya herkes çok olumsuz bakmış da yaşadığımız yer tamamen öğrenci çevresi. ve bütün apt.da sadece öğrenciler yaşıyor. bizim gibi kızlı erkekli örnekler de var. he 2 erkek 1 kız var mı ondan emin degilim. beraber yaşayacağım insanlarla bir sorun olacagını düşünmüyorum yani zaten son 4 senedir evde hep kızlı erkekli kalınmış. ve çıkacağım çocuğu tanıyan ortak arkadaşlarımız da var.
yani hiç mi çık diyen yok ya. herkes neden bu kadar olumsuz bakıyor. yani ben daha çok sadece yaşamak zor olur mu anlamında bir soru sormuştum. genelde cvplar kız erkek beraber kalınır mı, kim ne der gibi oldu..

bu kadar mı kötü haldeyiz ya, hiç mi medeni erkek kalmadı, hiç mi ihtimal yok sadece ev arkadaşı arıyor olmasına..

@alchemistt: heh sağ ol yaa. hiç mi yok böyle düşünen diye korkmaya başlamıştım.

ya denemeden olmaz bence. hem kız hem erkek için. ben 3 kızla kalıyordum (cinsiyet bayan) ama delirmek üzereydim. ne uyuturlardı ne de en ufak saygıları vardı bana.

ha erkek dediğin insanın iyi niyetli olup olmadığını bi süre kalıp anlayabilirsin bence.

kız - erkek, ateş - barut ilişkisi olarak değil de mahallenindelisi'nin dedikleri mantıklı.zorluk olursa bir bunlar olur.yoksa güveniyorsanız olmayacak şey değil.

valla eskişehir de onca ev değiştirdim, en düzgün en dolu dolu yaşadığım dönem iki kız iki erkek bir arada yaşadığımız dönemdi. üniversite öğrencisisin kesinlikle yaşa, ancak çıkmadan önce sağlam adamlar olup olmadıklarına dikkat et, tek sorun hiç tanımadan iki herifin eline çıkman bunun dışıında, her ne kadar sonunda evleri ayıracakda olsanız kızlı erkekli ev candır canandır anıdır güzeldir, deneyiniz.

clem geçen sene 2.5 ay bu sene de yine benzer bir zaman diliminde 2 erkek+2kız ya da 2 erkek+ 1kız yaşamış biri olarak sana söyleyebileceğim kızlardan daha çok sorun çıkarmazlar. temizlikle düzenle ilgili sınırları baştan çizip taviz vermezsen bi sorun olmaz. ki zaten bu yapılmazsa kızlarla bile sorunlar çıkıyor. benim şu anki ev arkadaşlarımdan birisi arada benim bulşıklarımı bile yıkıyor:) kız olsa çemkirir yapmaz. ama yine de kız olsalar mutfağa giderken donla gitmeye çekinmezdim ya da geçen hafta regl ağrısından ölürken bana majezik bulabilirlerdi. anlatmaya çalıştığım biraz seni kısıtlar erkeklerle yaşamak ama çok büyük sorun olmaz. bu arada türkiye nin neresinde bu ev? kampusistan gerçek mi oluyor ki? ilk defa gördüm trde kızlı erkekli ev.

@gene mi gene: ya aslında benim de tam olarak sormak istediğim buydu, tabi ki bunlar benim de kafama takılıyor, bir şekilde kısıtlanacağım kesin ama bana çok da 'olamaz yapamam' gibi gözükmedi, yani sonucta elim mahkum yeni eve çıkıcak maddi gücüm yok. odası boş olan bir arkadaşım da yok. yani yabancı biriyle yaşayacağım, ve günlerdir ev geziyorum. bayanlardı tabi ki ilk tercihim ama simdi bu insanları açıkcası gayet iyi uyumlu buldum, gerekenleri de önceden konuşacağım ve evi de çok beğendim. böyle de bakınca bu gibi sorunlar kısıtlanmalar da idare edilebilir gözüktü bana.
burada sormamın sebebi de başta yazdığım gibi daha önce tecrübe etmiş birinin fikrini almaktı. belki aklıma gelmeyen şeyler vardır diye..
ve kesinlikle kızların da çok güvenilir olmadığına eminim. erkeklerin ne yazık ki adı çıkmış, önyargı filan.. tabi ki haklı da olunabilir ama.. hepimiz üni ögrencisiyiz, konuşarak sorunlar çözülebilir gibi geliyor.
bu arada mekan hisarüstü (ist).

daha once de soylendigi gibi deneme suresi talebiyle en az bir haftalik bir surec gecir. daha sonrasinda zaten neler olacagini az biraz kestirmis olursun.

erkeklerin sapik, manyak, cani bilmem ne cikmasi olayina hic katilmiyorum. bu tur seylerin cinsiyeti olmuyor. sorun cikartma ve diger seylerde de benzer sekilde. benim bir ev arkadasim oldukca uyumlu birisiydi. bulasiklari yikar, camasirlari yikar asar utulerdi. ustelik erkekti. kisaca ilk goruste killanmadiysan (digerini gormemissin henuz) bir sorun yoktur.
etraftaki komsular bir sey diyebilir mi? diyebilirler, yeter ki ev sahibi bir sey demesin. gerisi muhim degil.

cinsiyeti ne olursa olun ev arkadaşınızı güvenilir ya da size önceden refere edilmiş insanların arasından seçmenizi tavsiye ederim. pek iyi olmayan gerçek hikayeler biliyorum.

değişik bir deneyim olur kanımca. iyi de olur hatta. ama evin içerisinde siz de kısıtlanacaksınız bir miktar, o arkadaşlar da. buna razıysanız bir problem yok bence.

herkes yüklenmiş ama, tekrar edeyim, çıkma demedim, dikkat et diye özellikle belirttim, tabi ki herkes manyak, sapık, cani değil ama, dediğim gibi önceden tanımakta fayda var. tabi ki anlaşılabilir insanlarsa, kızkıza eve çıkmaktan daha güzel bile olabilir. önemli olan başta sınırları çizmek.

ahah manyak mısın yeaa uyurken götüne bakarlar ?!?!

bişicikler olmaz. biraz otoriteni koy, hijyen kuralları falan dikkat edilsin.

ben evde olmasa da yurtta erkeklerle yaşamıştım bir dönem, herkesin tek kişilik odası vardı, banyo mutfak tv odası filan ortaktı, biraz büyükçe bir ev gibi düşünebilirsiniz. kaldığınız adamlar eğlenceliyse yemekleri birlikte yapar, güler eğlenir geçinir gidersiniz, benim en çok rahatsız olduğum noktalar banyodan bornozla çıkamamak, orda giyinip çıkmak zorunda olmak, mutfağa televizyon izlemeye filan giderken hep düzgün giyinmek zorunda hissetmek (işte sütyensiz çıkamazsın, gecelikle çıkamazsın, vb - hiç umursamam diyosan ayrı da ben umursuyordum), bu arada onlar genellikle daha rahat oluyorlar belden üstü çıplak takılıyor adam mutfakta veya banyodan havluyla çıkıp senle koridorda muhabbet edebiliyor - sinir bozucu :) baştan temizlik yemek vb. konularda kuralları koyarsan yaşanıyor ya o kadar büyük bi mesele değil, ama erkeklerin her zaman erkek olduğunu unutmamanı öneririm :)))

uyarıda bulunan arkadaşların iyi niyeti su görütmez bir gerçek. ayrıca bir çok kız bilirim ki, erkeklerle daha iyi anlaşır. gel gör ki, sen ev arkadaşlarını tanımıyorsun. yani şöyle bir hikaye bile yazılabilir; ikisinden birisiyle yakınlaşman muhtemeldir, ve her ikisi de aynı anda senden hoşlanırsa curcunaya, matrixe gel. ama onun dışında zamanının iyi geçeceğinden eminim. eleştiriyi göğüsleyebilirsen iyi bir deneyim olabilir. yine de kız da olsa erkek de, tanımadan önce diğerlerinin de dediği gibi deneme sürecini atlama derim.

öncelikle cesaretin için gerçekten tebrik ederim. Başımdan geçen bir geziyi aktariyim hemen.

Antalyada tatil yapmaya gittik. İnternetten tanıştığımız bir çocuk bizi ücret karşılığı evine davet etti. Ev 3 oda bir salon (1 oda kilitli) 1 odayı da bize vermeyi kabul etti. Biz eve gittiğimizde kapıyı bir bayan açınca biz ev sahibinin arkadaşı zannetsekte bayanda oda kirayalan biri çıktı. Tabi kız biraz ürktü 3 erkeği karşısında görünce. Bizde şaşkınlığımızı gizleyemedik. Tabi çocukta pişkinlikle "kalın abe ya nolceeek" diyince. Oturup konuştuk. Bayan çalışıyormuş antalyada. Giriş saatlerini,arkadaş getirip getirmediğini,erkek arkadaşı olup olmadığını MAKUL bir dille sorduk. Bizde ona göre pek evde gözükmemeye çalıştık. Şimdi hikayenin ana konusuna gelince.Kaldığım o 15 gün boyunca bir bayanla evde yaşamak hakkında fikir yürütebilirim diye düşünüyorum. Evde bir bayan oluyorsa eğer erkekler biraz anlayışlı iseler kesinlikle bir problem teşkil etmez. Özellikle iki tarafta bazı konularda anlayışlıysa çok eğlenceli bile olabilir. Biz ilerliyen günlerde güldük eğlendik muhhabet ettik. Arkadaşlarıyla tanıştık. Rakı masası kurduk falan. Ama sarkma vs. o işlere girmemeye özen gösterdik.

Ancak herkes böyle olmayabilir. Orda görübileceğiniz muamele farklı olabilir. Bu işin sapığı var, manyağı var hiç tanımadğınız biriyle eve çıkmak gerçekten ürkütücü. Çünkü bayansınız ve gücünüz bir erkeğe yetmeyebilir. Ve bu gibi durumlarda gerçekten üzülerek söylüyorum ki istenmeyen olaylar yaşayabilirsiniz. Bu en kötü senaryodan sonra. Orda geçirdğiniz günlerde arkadaşlar arasında problem baş gösterebilir. Duygusal yakınlık oluşabilir... Bu işler sonuçta hormon işi =)

uzun lafın kısası...
Gerçekten iyi tanıyın çıkacağınız insanları. Maddi durum elvermiyorsa bile lütfen biraz arayın çevrenizde. Mutlaka eve çıkıcak insanlar bulursunuz.
Saygılar...

ya ama yorumlarda yoldan geçen adamla ev tutuyormuşum muamelesi yapıyor herkes, tekrarlamam gerek galiba, bizim yaşayacağımız yer sadece öğrencilerin yaşadığı sanki dış dünyaya kapalı bir alan gibi. apt. da aynı şekilde. ve şu anda eve çıkacağım insanla da ortak arkadaşlarımız var. ikimiz de ayni üni.deyiz.
yani öyle hiç bilmediğim birine de durduk yerde güvenmem zaten.

hoşlanma olayı tehlikeli bir konu.. ama kendi açımdan öyle bir şey olmayacağına eminim diyebilirim. görmediğim çocuk zaten muhtemelen benden yaşça bayağı küçük olacak. onlar açısındansa, şu zamana kadar o evde 4 senedir kızlarla yaşamışlar. ve konuştuğumuz kadarıyla saygılı olacagını düşünüyorum, umuyorum..

kendi erkek arkadaşım olursa ve bundan rahatsız olacak bir karakterdeyse zaten yolu açık olsun. yıllarca kıskanç sevgiliyle uğraşmış biri olarak, kimsenin nazını çekemem artık.

hepinize tekrar iyi niyetiniz için teşekkür ederim. umarım yanılmıyorumdur, ve bazı arkadaşların dediği gibi eğlenceli bir tecrübe olur benim için..

lütfen ama lütfen kendiniz bandaj takmayın.

kan dolaşımını engellediğine dair bir bilgi var mı? kollarda şişme, siyanoz falan görülüyor mu?

değilse, bandajı ellemeyin lütfen. bandajın amacı ne çok sıkı ne de gevşek bırakmaktır(sarılan bölgeyi). kemiği alçıya alamayacaklarına göre böyle sabitliyorlar. sıkı olduğuna eminim ama dolaşımı bozacaklarına ihtimal vermem.

parmak uçlarınızda morarma olmadıkça bir şeyleri değiştirmeyin. zaten köprücüğün altından ve üstünden geçen damarlar ve sinirler var. onlar bu kırılmadan bir miktar etkilenmiş olabilirler.

1.5 ay öncve 8 bandajı çıkardım önce onu belirteyim.
bizim komşumuzdu doktorum, ilk haftalarda her gün gittik sıkıştırmaya ve kontrol ettirmeye ama bi 15 20 gün sonra annem öğrendi nasıl yapılması gerektiğini ve o yaptı. kendiniz çıkartıp takamazsınız kolay kolay ben kendi başıma giyinemiyordum bile. kimle birlikte kalıyorsanız gidin doktorunuz göstersin nasıl takılacak ondan sonra o yardım eder size. kan dolaşımını engellerse karıncalanma ve uyuşmadan anlarsınız (doktor amca öyle demişti) az biraz gevşetirsiniz olur biter.

şimdi bi daha gidip rahat olacağını şekilde yaptırın, içiniz rahat etsin.

merak etmeyin kısa sürede eski sağlığınıza kavuşursunuz, ilk başta çok üzülmüştüm ama önemsiz bir kırıkmış bu. çok geçmiş olsun!

bi kere gecmiş olsun. ilk baslarda cok rahatsız etmesi normal. diger arakdasların da dedigi gibi kendi kendinize yapmayın doktorunuza uyun simdilik. bi süre sonra zaten alısacaksınız. uyarı: hareketleriniz baya kısıtlanacagından kilo alabilrsiniz aman dikkat. basıma geldiginden biliyom.

mezun oldugun bölümlüle de ilgili biraz uzun dönem olup olmayacagın. nisan-eylül dönemi yaptım ben askerligi hiçbir zorlugu yoktu kendi acımdan.tabi ki gidecegin il önemli ancak bana göre en güzel dönem.

Abim de 2008nisan-eylül arasında "ANTALYA" da yaptı. 50 derece sıcaklıkta bot giydiniz mi hiç? Adam geldiğinde bildiğin zenciydi :)

geçen yıl şu dakikalarda muhtemelen yat içtiması alıyodum. yani anlayacağın 2008in nisanı ile eylül'ü arasında askerdim. aralıkta değilde nisanda gitmek için erken tecil ettirmiştim.walla iyi ki tecil ettirip nisanda gitmiştim. şimdi nisanda gitmenin avantajlarına geçmeden önce sende takdir edersin ki heryer için aynı olmuyor haliyle. ben istanbulda yaptım askerliğimi samandıra tarafında 23.mot piyade alayında. bölükteyimde ve yeri geldi nöbetçi çavuşta olduk.(bölükteydim diyorum çünkü en azından diğer karargah bölüklerine göre yatmadığım anlamına gelir- alay karargahta olursan yatarsın zaten) avantajları şöyle;
- mayıs-haziran aylarında komutanların tayin ayları oluyor, ve genelde kafaları tayinde oldukları için seni görmezler. bölük naparsa yapsın banane tavrı takınıp sizi ya çavuşlara ya da asteğmenlere emanet ederler. onlarda 10dakika eğitim 50dakika istirat verip günü bitirirler
- çok sıcak olur gündüz vakti çok yüklenmezler. agustos ayının ortasından itibaren yeni komutanlar geldiğinden yavaş yavaş sabah sporuna başlanır. ama saat 10a kadar yapılır sonrası ehh biraz sıkar.
- temmuz-agustos ayları komutanlar teker teker tatile çıkarlar.çıktılarmıda en az bir ay gelmezler. düşünsene en nefret ettiğin adamı bir ay boyunca görmeyeceğini, walla şahsen ben halay çekecek kadar mutlu olmuştum.
- yeni gelen komutanların ev taşıma izinleri olduğundan onlarıda hemen bi geldiğinde görür sonra bir ay daha görmessin. herhalde yıllık izinleride kattıkları için araya uzunca bi müddet onlardan da yırtarsın.
- şimdi dersin ki kim kaldı bölükte, herkes tatilde. çavuşlar var tabiki. seni beni uzman çavuşluğa yükseltiyorlar. e haliyle sende sabah sporunu yaptırdıktan sonra diğer bölüğün komutanına soruyosun ne yapayım bizim bölüğü die o da s.ktiri çekip sende bölüğü sabahtan akşama kadar gazinoda oturtuyosun.
- gece nöbetleri çok güzeldir bikere. bizim alayda bir nöbet yerinde 3asker olurdu.yani 3kişi tutardık.çavuş silah almazdı diğer yanındaki uzun dönemler silah taşır sende şarjör olurdu. gece nöbetleri tam bi makara olurdu. zaten gündüzün sıcağından gece nefes alınabiliyordu. şahsen ben nöbette sırasıyla uzun dönem askerlerden birini diker,devriyenin gelip gelmediğini kontrol ettirir, diğeri ile bende çimlere yatar yıldızları seyredip dışarıyı düşlerdik ya da yanımdaki şırnağın mardinin nasıl olduğunu anlatırırdım. bide yanımızda cızırtı çeksede radyo varsa ohh deymeyin keyfimize.yoksa da hepsi doğulu çoçuklar söyletirdik bi türkü işte.
- yazın yapmanın en güzel yanı ise, üstte yazdığım gibi bütün komutanların tatil zamanına geldiğinden daha doğrusu tüm türkiye tatil yaptığından ee haliyle denetimlere girmemen. şahsen yazın yaptım 5.5 ay yaptım sadece son iki hafta denetimlere hazırlık aşamalarına katıldım, hazırlık ama ne hazırlık resmen komutanlar küfürlerini buraya saklıyormuşlar. gerçi biz teskereci olduğumuzdan çoğu eğitimi kenardan seyrettik.ama bu bile yetti.
- yağmur çamur olmaz. en azından üstün pislenmez bide bunları temizleyecem diye uğraşmassın.
- saat 16:30 oldumu bütün komutanları eve gitme telaşı sarar, o yüzden bölüğü tınlayan olmaz. böylece gündüz vakti sana kalacak zamanın olur.
- bol bol 1 liraya cornetto yiyip, 75 kuruşa uludağ limonata içersin.
- çarşıya çıkmak güzeldir.en azından yağmuru çamuru olmaz.benim gibi istanbulda yaparsanda 45 lira olan giriş ücreti dolmabahçe sarayına elini kolunu sallaya sallaya girersin.en azından kapalı mekanlarda tıkılı kalmassın.
-soğuk suyla duş alabilirsin. kışın olsa biraz g.t isterde yazın çok sorun olmuyor.

dezavantajlarıda var tabi

- bi kere çok sıcak. hele acemilk döneminde hep dışarıda olacaksınız. durmadan eğitim göreceksiniz. yüzünüz esneniz yanacak kulaklarınız kavrulacak. çok terliyeceksiniz. ayaklarınızın altları sıcaktan eriyecek. topuk die bişey kalmayacak.
- paso çamaşır yıkayacaksın. çamaşır günleri var ama sadece bi gün. neredeyse hergün çamaşır değiştireceksin.
- büyükşehirde yaparsan benim gibi(ist) eğer boyunda uzun olursa 19mayıs-30agustos gibi önemli günlerde tören takımına katılıp,extra küfürler yiyebilirsin.ayrıca bitmek bilmeyen yürüme provalarıda tabi cabası.
- tatbikatlar olabilir haziran aylarında. onlarda tam bir başbelasıdır.
- günler uzun. şafak atmayabilir.
- gündüz nöbetlerinde buharlaşma riskin var.
- bulunduğun yere göre yaptığın askerliğe göre, saçından toz toprak eksik olmaz. terden leş gibi kokarsında, gece dışarısı 30derece iken koğuşlar 60derece olur tabi ayak kokularıda cabası. ama bu temizlik işini çok kafaya takma, sen zaten pissen herkeste pis olacak.yakın zamanda alışacaksın.

kıssadan hisse, kışın soğuğunda k.çın donmaktansa, yazın biraz fazla terlersin çok daha iyi.(imho) yine gitcek olsam yine nisan celbinde giderdim.

Hepinize çok çok teşekkür ederim, napıcam diye kara kara düşünürken ilaç gibi geldi bu cevaplar. Bir aksilik çıkmazsa nisanda askerim...

Köksal amcayı son değerlendirmesinde biraz yorgun gördüm. Kolay değil meclis başkanlığı yapmak. Bu bir neden olabilir. Bir diğer neden Mehmet Ali Şahin'in gönlünü alma olabilir. Geçi attan inip eşeğe binmek olacak onunkisi ama olsun. Prestij prestijdir. Bi de klişe var "kan değişimi" ataleti önlemek hesabına.

sözlükte hakkında bu kadar az entry olmasını köksal toptan'ın pek sansasyonel olmamasına bağlıyorum. sessiz, sakin bir adam. ayda yılda bir konuşuyor. hem nalına hem mıhına vuruyor. medyada pek gündeme gelmediği için sözlükte de gelmiyor.

cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında chp'nin "3 makamı birden milli görüşçüler doldurmasın!!" gibi tuhaf bir talepleri vardı, toptan o yüzden tercih edildi, görevini yaptı..

Köksal Toptan milli görüs cizgisinden gelmiş bi siyasetçi degildir. Kendini demokratik, laik, Atatürkçü gösterme cabasındaki AKP nin isteyerek veya istemyerek vitrininde yer almıs bi siysetcidir. Ancak son dönemde Saadet partisinin cıkısı, anadoluda halkın memnuniyetsizligini gelecek secimde sandıga yansıtacagının görülmesi, Abdüllatif Sener in AKP den oy götürecek olması, ve özellikle DP nin basına Hüsamettin Cindoruk un gecmesi(Süleyman Demirel in eliyle) ki Köksal TOPTAN eski DP lidir ve Süleyman Demirel le bagları hiç kopamaz, AKP yi az olsun bizim olsun mantıgındaki politikaya itmiştir. Köksal Toptan ın meclis baskanı olması önümüzdeki sürecte meclisteki güc dengelerinin AKP aleyhine geişmesine neden olacagı asikardır. bu nedenle AKP nin milli görüscü(gizli seriatcı)bir ismi meclis baskanı yapması tüm kozları eline alması bakımından dogru bir hamledir.(bkz: sonun baslangıcı)

frost/nixon

Bilim kurgu Armageddon(Bruce Willis)
Komedi Yes Man(Jim Carrey)
Bide eğer bulabilirsen ''9'' bir türk filmi şiddetle tavsiye..

'Yapay Zeka'eski bi film ama izlemediyseniz tavsiye ederim.

kesinlikle changeling.
akademi kıymetlimin hakkını yemiştir...

Kusura bakma bide unuttum eğer ki izlemediysen tüm dediklerimi unut Otomatik Portakal(Overclock Orange) var onu izle..

changeling beni oldukça etkilemişti.

tuh gec kalmısım bjk-fb macı vardı..saka bi yana slam dog millionaire vardır cok guzeldir...iyidir..etki bırakır...hee birde kelebek etkisi var 3 seri sanırsam ben sadece 1.yi izlemiştim hala unutmadım demekki guzel...birde birde benjamin button var oda cok guzel..

inside man'i izle. uzun süredir sonunda kallavi bir hassss..... dedirten film izlememişsen ilaç gibi gelir o kadar söylüyorum. clive owen ve denzel washington başrollerde...

in bruges.

the fall

fatih ormani'nda gordugumu hatirliyorum.

bbeykoz taraflarında vardı zamanında

beykoz çavuşbaşı ormanlarında acayip çok. hatta beyaz dut toplamanı da tavsiye ederim.

Bir dişi olarak 2 yıldır ütü kullanmıyorum. Çoook kötü duran bir şey varsa ancak. Ama giyince açılıyo onlar :p. Gerçi bir erkek için ütüsüz gömlek hoş olmaz. Yani genelde kullanılmasa olur düzgünce çırparak asarsanız. Bazı eteklerim var mesela özellikle kırışık giyiyorum öyle hoş duruyo.

iş yerinde garip gözle bakabilirler. kuralları esneten çalışana iyi gözle bakılmaz genellikle. ancak sosyal hayatta çok da garipseneceğini zanetmiyorum. ha ben hiçbir yerde garipsemem o ayrı. :)

4 seneden beri avrupaya bu utandiginiz elbiseleri ihrac ettimigimi (kendi i$im olarak soyluyorum) biliyormuydunuz ?

bu arada kirisik elbise-- imalat ismi kra$ olarak gecmektedir.

giymekte gec kaldiniz bile diyebilirim.

artık yavaş yavaş kalkıyor ütüye verilen önem de sanırsam. gittikçe dağınıklaşıyoruz. evdeyken dışarı çıkacak olursam, annem o ne kırış kırış onunla çıkma bir yere ütüleyim diyor ama yurttayken gayet bir sene boyunca ütüsüz yaşayabiliyorum=) öğrenci milleti garipsemiyor, rahatlıkla söyleyebilirim=)

gittigin ortama göre degisir be ya. ben garipsemem sahsen ütü kullanmam pek ama garipseyenler cıkar elbet.

iş yerinde, özellikle müşteri karşısına çıkıyorsanız olmaz ama normalde kırışık giyinen insana olumsuz yaklaşmam. ben de ütü kullanmıyorum. ama ütü kullanmayanların ütü gerektirmeyen şeyler giymesi daha mantıklı. ben de öyle yaptığım için kırışık şeylerle gezmiyorum.

olaya kırışıklık değil de hijyen gözüyle bakanlar da var. ben onlara dahil değilim allaha şükür.

Yillardir utu kullanmam, hic de eksikligini hissetmedim, giydikten 2 saat sonra utuleniyor zaten kendiliginden. Ha kumas pantolon-gomlek diyorsan baska.

kumas pantolon icin utu olmazsa olmaz benim icin mesela. belki de ayda yilda giydigim icin gerektiginden fazla ozeniyor olabilirim; ama pantolonda o cizgi olmazsa olmazdir be.

favori Toyota Corolla , plase Renault Megane

Kesinlikle Corolla

focus

Honda Jazz ?
www.euroncap.com
www.honestjohn.co.uk
hondajazz.blogspot.com
Bu arada Jazz'ın yeni kasası çıktı bilginiz olsun.

yol tutuş diyorsanız "esp" mutlaka olsun, araç 8 çizerken bile toplamak mümkün (misal, 80 km ile giderken kamyon sol arkadan çarpmıştı bana). bora ve fiesta hariç hepsiyle tecrübem var, seçenekler arasında citroen c4 (mutlaka yetkili servisinde ayrıntılı baktırmak şartıyla) olsaydı tek geçerdim. tek eksiği dönüş yarıçapı biraz daha fazla, park ederken başlarda zorlanabilirsiniz.

bende 2001 model 2002 çıkışlı bora var, çok memnunum. yol tutuşu, benzin harca(ma)yışı, konforu muhteşem. bagajı gayet büyük, insanda güven hissi uyandırıyor. benim tek problemim, bazı sürücülere iyi gelen ama beni biraz sinir eden bişi, sürücü yolun "sesini" çok hissediyor. vw'lerde genelde olan bişi galiba.

2006-2007 golf/golf plus tüm beklentilerinizi karsılar 22-25 bin lira civarı bulabilirsiniz

VW alınabiliyorken VW alınır. ama servis demişsiniz, ucuz demişsiniz o yüzden toyota corolla'yı 1, vw bora'yı 2, ford focus'u 3. sıraya koydum.

Bir arkadaş Bora'nın az yaktığından bahsetmiş ancak abimin en büyük sorunu çok yakması hatta arabayı lpgye çevirmek istiyor bu yüzden, bilgi olarak bulunsun.

ne tur kertenkele, resmini cekseydiniz keske. kucuk boceklerle beslenirler genelde. yakalayip dogaya veya bahce gibi bir yere birakabilirsiniz.

Ben bir süre ekmek parçacıkları, salam vs. atarak beslemiştim. Alışıyor bir süre sonra ve ilginç bir biçimde sizden kaçmadan, siz yem verene kadar bakıyor. Bildiğim kadarıyla bir zararı yok bu hayvanların.

zararı yok mu yani ? gelip ıssırmasın ya da ne bileyim yiyeceklerin içine girip pisletmesin?

elektrik süpürgesiyle kolay bir şekilde yakalayıp içinizi rahat ettirebilirsiniz

Bizim evde sürekli ordan burdan çıkardı. Hiç bir zararı yoktur, güzel tarafı insana yaklaşmazlar. Böcek gibi terlikle beline beline vuriym ölsün tavrını takınmayın süpürge gibi zarar vermeyecek bişeyin yardımıyla (hızına yetişebilirseniz) yakalayıp dışarı atabilirsiniz.

bırakın hayvanı yahu. hiçbir şey yapmaz kertenkele, hatta yakala al sev o kadar. şaka yapmıyorum, bir şey yapmaz hayvancık.

yok yahu ne ısırması, hayvanlar aleminin en tırsak ve garibanlarındandır kertenkele:) Ev içinde görürsen öldürme, yakalamak zor geliyorsa bırak gitsin, fare gibi pis ve deli gibi üreyip evi talan eden bir hayvan değil, zaten çıkıp gitmek için yol arıyordur büyük ihtimal evde pek takılmayı sevmiyorlar gözlemlediğim kadarıyla.

haşereleri yer, iyidir,şirindir. ayrıca evin içine girse de bişekilde çıkmaya çalışacaktır. benim balkonda bi tane var, arada gelir bakar sonra çıkar gider... iskenderun, antakya gibi yerlerde evin doğal konuklarıymış ayrıca, askerliğini orda yapan kayınço söyledi..

evdeki diğer böcekleri yerler, onla beslenirler.

su içmekte zorlanırlar, yaprak üzerinden su damlası emerek içerler.

hiçbirşey yapmazlar, zararsızdır, ellerseniz, eliniz fazla sıcak gelecektir, şok yaratacaktır onlarda. o yüzden "uzaktan sevmek aşkların en güzeli"dir.

bildigim kadarı ile o ev kertenkelere cukurova da gözübohca, egede sülaymancık denir. bir nevi ev kertenkelesi korkutucu tabii azcık ancak hiç bi zararları yoktur. hatta evdeki sinek ve böcek türlerini yiyerek beslendiklerinden faydalıdırlar da. egede iyi sans getirildigine bile inanılır. ancak dedigim ev kertenkelesi. dogada bulunan degisik renklerde olan kertenkele zaten evin içinde kalmaz onu besleyemezsin dogal yasam alanına dönecektir yolunu kaybetmiştir

benim evimde de var. ten renginde derisi, simsiyah gözleri var. geceleri tavanda geziniyor bazen. sinekleri, böcekleri yiyor; beni mutlu ediyor. simbiyotik bir ilişkimiz var kendisiyle.

not: böceğin, haşeratın fevkalade fazla olduğu, nemli bir yörede yaşıyorum.

@turuncu harpagon doğru söylüyor :)

"haşereleri yer, iyidir,şirindir. ayrıca evin içine girse de bişekilde çıkmaya çalışacaktır. benim balkonda bi tane var, arada gelir bakar sonra çıkar gider... iskenderun, antakya gibi yerlerde evin doğal konuklarıymış ayrıca, askerliğini orda yapan kayınço söyledi.."

kertenkele öldürmek müthiş uğursuzluk getirir benden söylemesi, yan komşumuz koca götlü teyze bir taneyi elektrik süpürgesi ile çekip bacağını kırana kadar ben de pozitivist filan bir insandım... sonra evini ev çıyanı felan bastı ..

na bundan dorindmikey.files.wordpress.com

iletişim bilgisi vermemişsiniz.

hayvan barınaklarına bakın.

abi neden acil? elmyra gibi köpek kriziniz mi tuttu?

o fiyata bulduğunuz köpek ya birisinin arka bahçe yönetimiyle sağlıksız koşullarda ürettiği arka bahçe köpeği veya sokaktan bulduğu alman çoban köpeğine benzeyen çomar olacaktır.

miktarınızı arttırmanız gerekir, daha sonra üretim çiftliklerine veya alman çoban köpeği derneğine müracat etmeniz lazım. 100-200 tl ye toplama bilgisayar değil, size yaklaşık 12-13 yıl refakat edecek bir iş hayvanı arıyorsunuz. bunun sağlıklı olması ve anne-babasını bilmeniz lazım.

ha derseniz ki; bana akıl verme lan lüle, o zaman aithra doğru adresi göstermiş, yedikule hayvan barınağında dünya kadar alman çobanı var, ama neden barınaktalar orası bilinmez.

o paraya bulamazsın. asagı yukarı 500 tl gözden cıkarmalısın