Kanadaya eğitimle giden çok kişi gördüm ama algıda seçicilik olabilir, kabul edilmeyenleri görmedim yani.

Bankadaki para ve okul bitince döneceğini kanıtlamana bağlı biraz.

35 bin cad var ama 2 yıl için yetersiz diyorlar

50 bin dolar, birkac tapu vs ile 1 senelik dil okulundan red yiyeni gordum.
eger yeni mezun sap erkek isen, bu kesib donmez deyip vermiyorlar galiba.

Cukka cok saglamsa, iyi bir universitede yuksek yapmaya gidiyorsan "bu orada kalip ne yapacak" diye verirler herhalde. Zira oyle tipler %99 donuyor.

Eger mavi yaka degilsen Kanada'ya gitmeni de tavsiye etmem bu arada..

@cooperr hocam aslında dil okulları biraz daha şanssız. Profil Bekar Mühendis 2 yıl deneyim, farklı bir alanda 2 yıllık devlet college'i düşünüyorum.

Uzun süredir duyuruya girmemiştim, geç gördüm.
Oğlumu üniversiteye başlamak üzere 2 Eylül'de Kanada'ya gitti. Daha öncesinde dil okulu için 7 ay kadar orada kaldı.
Kısaca: Okuldan kabul aldıysanız, sizin vize bitiminizde döneceğinize - dönebileceğinize inanırlarsa, orada bulunacağınız sürede aç - açıkta kalmayacak (okul parası,yeme - içme vs.) maddiyata sahipseniz vize alırsınız. 35 bin yetmeyebilir. Özellikle Toronto, Vancouver gibi yerlerde. İmkan varsa bankada daha fazla para gösterin. Yardımcı olabileceğim bir şey varsa yardım etmek isterim.

www.milliyet.com.tr

Bir de "ağ tarafından sağlanan tarih ve saati kullan" seçeneği vardı. İkisini de iptal ettim gitti.
Android kullanıyorum.

firewalldan wan to lan izin vermeyi denediniz mi

kameraların ayrı ayrı ip leri mi var yoksa tek ip mi? burada tek ip görünüyor.

tcp udp seklinde dogru gozukuyor.

bu sekilde yapamiyorsaniz dmz'den de yapabilirsiniz.

nat'in altindadir dmz ekrani.

modem ayarlarında sorun yok gibi. cihaza kameralarınızı internetten, aynı ağdan, bilgisayar üzerinden izlemek için sadece internet explorer'ı kullanabilirsiniz. firefox, google chrome olmuyor maalesef. explorer'ın adres çubuğuna doğru ip ve cihaza verdiğiniz port'u doğru yazdığınıza emin olun. ilk bağlanmaya çalıştığınızda cihazdan explorer için bir şey yüklüyor, izin falan veriyordunuz yanlış hatırlamadıysam.

kameranın bağlı olduğu internet bağlantısı da sabit ip almalı. ya da siz uzaktan bağlanacağız zaman cihazın o an bağlı olduğu modemin ip'sini bilmeniz gerekiyor. malumunuz sabit ip yoksa modem açılıp kapandığında bu ip değişir.

benim modem ayarlarım şöyle: i.hizliresim.com/rQV7W1.jpg
sadece torrent ve kamera için port açtım.

android için neutron'un kendi programı şurada: play.google.com

@masa penisi: ondan hiç haberim yok ama?

@ozdek: kameranın ayarlarına girdiğimde çıkan ip'yi girdim ama?

@jugador: dmz bütün portları açıyor bildiğim kadarıyla? yerini biliyorum modemde, işe yarar mı bir de ona bakayım.

@akks: tablette ve telefonda nmss appini kurduk. ama bağlantı zaman aşımı diyor. ya da oturum açma hatası.

ilk olarak sorunum portu açamamak çünkü dediğim gibi portlar açık görünmüyor şuradan bakıyorum. www.yougetsignal.com

internet bağlantısının ip'sini elle yazdım ama öyle oluyor mu bilmiyorum.

yok beceremedim bi port açmayı. airties garantisi yok diye yardımcı olmuyor. var mı böyle bi şey ya..

firewall'u kapatınca açıldı portlar.

ama gene izleyemiyorum. ip kısmı doğru değil bence. kameranın kullandığı bilgisayarın ip'sini nasıl bulabilirim?

edit: sadece 80 açılmış :/ 37777 78 hala kapalı :/

nerden izlemeye çalışıyorsun? program? i.e ?

lokal ağdan mı dışarıdan mı ulaşmaya çalışıyorsun?

dvr cihazı yok mu? sistemi niye ve nasıl pc'ye bağladınız?

cihaz var.

programdan izleyeceğim ama daha portu açamadım ki...

henüz lokal ağdan denedim sadece. portu açamadığım için...

elektrik harcadığı üzerine yıllardır bağırıyorlardı zaten, televizyonun üzerinde bulunan düğmeye basmanız da yeterliymiş.

www.cumhuriyet.com.tr

hayır yok, tek çözüm fişten çekmek. samsunglarda var bu nane, cihaz kapanmıyor standby da bekliyor

LG de de aynı bok..
ayağımla 5 li prizdeki kırmızı dugmeye basıyorum bende.

ben şu cihazı kullanıyorum: www.tuncmatik.com
buna bağlı cihazlar stand-by a geçtiğinde bir süre sonra elektriği tamamen kesiyor. ani akım dalgalanmalarına karşı da koruma sağlıyor. tv'nizin kumandası ile açılıp kapanabiliyor. gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

Çoğu televizyon standby da kayda değer bir elektrik tüketmez. 0,3W 0,1W gibi değerler yazıyor çoğunda. Yani 1W bile tüketse ve bütün ay boyunca 24 saat standby da beklese 720W yapar, elektriğin kW'ının 40 kuruş civarında olduğunu düşünürsek 30 kuruş bile yapmıyor ayda. Hatta 0,3W'tan hesaplarsak ayda 5 kuruş yapar.

internetteki resmi fabrika verileri +2 litre

skoda'yı bilemeyeceğim ama golf 1.6 tdi ile aynı motora sahip. golf 1.6 tdi dsg araç ş.içi 5,5 - 5,8 civarı, ş.dışı 4,1 - 4,6 yakıyor. tabii kullanan kişiye, yol şartlarına, trafik durumuna göre değişir.

yeti'nin bu değerlerden biraz daha fazla tüketeceğini düşünüyorum. çünkü aeorodinamik yapısı, ağırlığı, şanzımanı farklı.

bu arada start-stop sistemi bizim ülke şartlarında hiç kullanışlı değil maalesef. bir süre sonra aracı çalıştırdığınızda ilk yapacağınız bunu devreden çıkartmak olacak.

şehir içi 6 şehir dışı 5 düşün sen, ama bu sana bağlı.

1.6 manuel tdi spaceback var şehir içi 5.6 şehir dışı ortalama 140 km / saat 5.3 gördüm

Skodaturkey diye bir forum var orda alırsın cevabı

2012 Superb'de aynı motoru kullanıyorum, ortalama 6.4 litre yakıyor. Şehir Dışı minimum 5.2 litre gördüm, genelde 6 civarı oluyor. Şehir içi 7.5 civarı.

1.6 astra'da (dizel 136 hp, start stop) ortalama 5 lt. evden işe kullanıyorum, ama çoğunlukla çevre yolundan gidiyorum, fazla dur kalk olmuyor. şehir dışı tabii çok daha az oluyor.

kamera vardır heralde zaten, o yüzden onu söylemiyorum bile. kasanın etrafını kurşun geçirmez camla kaplatabilirsiniz, döviz bürolarındaki gibi ufak bir boşluk alandan para alışverişi, kasada mal okutma vs olur.

bunun ötesi de süpermarketin muhtelif yerlerine mayın döşemek olur heralde.

Kapı dedektörüyle teröristten korunmak güzel fikirmiş.
Um ucuzunu alibaba dan bulursun da, zaten kaç parça alacaksın, çok da fiyat farkı olmaz. Çok pahalı şeyler olduğunu sanmıyorum.

başka bir cihaz için araştırma yaparken şu firmaya denk gelmiştim:
www.elektral.com.tr
tanımam etmem. sonuçta türk malı olacak ve işlerini gayet ciddi yaptıklarını düşünüyorum. arayıp istediğiniz cihazlar için fiyat, teknik özellik, destek konusunda bilgi alabilirsiniz.

şu sitede demo discs veya trailers sayfalarında bulmanız olası:
www.demo-world.eu

maalesef yukaridaki linkten bir sonuc cikmadi :(

youtu.be

Bi Rain (kendisi korenin tarkanıdır)

yanlış klibi yollamışım. Teknosadaki bu: youtu.be

mao değilmi o.
evet mao zedung.

Aynen oymuş teşekkürler.

çok az yağ ilave edilmiş veya yağsız üzeri kaşarlı, mantarlı veya pesto soslu makarna.
arzuya göre bir de bira :)

patlıcan soslu makarna,
bilimum rakı mezeleri de tercih edilebilir( girit ezme, şakşuka, yaprak sarma vs)

teşekkürler ^^

bence akıllı telefon bilginiz yoksa tercihinizi iphone'dan yana kullanmalısınız.

ben de bu ikilemde kalsam bir saniye bile düşünmeden Z1 derim. çünkü düşünürsem iphone derim.

telefonla çok uğraşmayacaksan, sadece mail, twitter, facebook oyun takılacaksan iphone'u al geç

"RAM Çok daha fazla bellek (RAM) 2 GB vs 1 GB: 2 kat daha fazla bellek ile daha hızlı, akıcı, kesintisiz kullanıcı deneyimi" demiş. ahahhahahahhahhahahhahahahahhahaa. aga bakmayın öyle sitelere yaa. ajfahwofajılwkf.

edit: ha bana göre de xperia daha iyi tabii :) özellikle fiyatları baz alırsak zaten koyar geçer iphone'a.

bedava olduğu için ayfon al bence.

Bizim şirkette de öyle bi yavaşlık var bugun. sebebini bilmiyorum.

google ve youtube için engelleme olayları döndü. ben proxy gibi şeyler kullandığım için farketmedim engellemeyi. sizlerdeki yavaşlık bu yüzden olabilir.
eksisozluk.com

gelen nesil daha aptal değil ama daha pratik yaşamaya alıştığı için çoğu kişinin beyni köreliyor bence, bir newton bir tesla bir einstain bir Atatürk çıkması günümüzde daha zor

hayat daha kötü olacak.

doğanın kanunlarına göre her yeni jenerasyon daha zeki olmak zorunda. yoksa insan soyu yok olur. algıladığımız, bilebildiğimiz tarih bilgisine göre siz haklısınız belki. ancak ben doğa kurallarına göre tam tersinin olageldiğini düşünüyorum.

Gelecek jenerasyonun daha zeki olacagi savaslarin azalacagi anlamina gelmiyor. Savaslarin hicbir zaman azalmayacagina inaniyorum, zeka seviyemizde bir degisiklik olsun ya da olmasin. Savaslarin olmamasi icin herhangi bir neden yok. Hic savasin olmayacagi bir dunya cok utopik geliyor bana. 7 milyar insan var, bunun 6 milyar 999 milyonu rasyonel dusunen, akilli, ilimli ve asla savasi secenek gormeyen insanlar olsun. Geriye kalan 1 miyondaki hirs, ihtiras gibi zaaflar Dunya'ya savasin yayilmasina neden olacaktir. Oran ne olursa olsun, ister 1/7000 ister 1/1,000,000 olsun, hirsin, ihtirasin, daha fazlasina elde etme arzusunu oldugu bir yerlerde mutlaka savas cikacak ve mutlaka baska yerlere sicrayacaktir, boyle dusunuyorum.

www.idefix.com
www.idefix.com

öngörüler üzerine kitaplar

doğru tespit. 1. araç daha büyük jant ebatına sahip, dolayısıyla ince yanaklı lastikleri var. bu aracı daha spor gösteriyor. büyük ihtimalle lastik genişliği de farklıdır ve önden-arkadan 2. aracan göre daha spor görünümü vardır.

sadece ince yanaklı lastikle olmaz. hem o zaman orijinal lastik çapından uzaklaşırsınız. lastiğin yuvarlanma çapı değişir, hız, kilometre göstergesi yanlış göstermeye başlar. aracın çekiş, hızlanma değerleri farklı olur. yani teknik olarak da aracın motor devri ve yol alma dengeleri ile oynanmış olur. ama büyük ebatlı jant ve ince yanaklı lastik kombinasyonunda bu yuvarlanma çapı ya değişmez ya da fark az olur.
hesap için şurayı kullanabilirsiniz:tireconvert.com

ilk fotoğraftaki araba benim arabanınn aynısı, lastik ebatlarım 195 55 16

Kuru şampuan.

-iki kişilik çadırlar çok küçük olur rahat edemeyebilirsin gitmeden önce kur hem tecrübe etmiş ol hemde büyüklüğüne bak.
-sinek kovucu siprey
-güneş kremi
-mat
-şişme yastıklar yer kaplamaz öyle birşey al minder yerine
-et olarak sucuk al vakumlu pakette güneşte kalmazsa çabuk bozulmaz
-konserve barbunya
-el feneri
-kafa feneri
-uyku tulumların inceyse eğer geceleri çok üşürsün ona da dikkat et eğer kaliteli birşey değilse üstünde yazan 5 dereceye kadar felan ibaresine güvenme sıcak tutmuyor
-polar mont-polar battaniye en kullanışlı malzeme polar kampta
-araç buzdolabı gereksiz masraf olur tavuk götürür ilk gün yersin. 2 gün sucuk sonrasında yakındaki bir yerden alışveriş yapabilirsin. kampa uygun tencere tava götürürsen bulgur pilavı açık havada çok güzel gidiyor

balta, küçük bir testere, ilk yardım malzemesi

et vs için madem arabanız var bir buzluk alın her zaman lazım olur. www.hepsiburada.com

çakı önemli, çakı deyip geçmemek lazım. gerçekten kaliteli, güvenilir bir marka olsun.

12v şarjlı ışıldak da alın. mutlaka olmalı.

alttan musluklu bir su bidonu. el-yüz yıkarken çok işe yarıyor.

bir de klasik mangal ve mangal kömürü :)

siz sorunca ben de merak ettim şu bozulacak yiyecek konusunu. 12v araç buzdolapları var. gördüğüm cihazlar ek olarak araca konulacak aküler ile veya direk aracın çakmak girişine takılıp kullanılabilir şeyler. bir de buz aküleri var. bunlar buzdolabının (yani araç motorunun) çalışmadığı zaman sürecinde en azından bir gün boyunca et vb. yiyecekleri koruyacaktır.

ama en sağlamı etleri kavurma olarak evde hazırlamak diye düşünüyorum. saklaması ve tüketmesi daha kolay olur.

madem araban var, yerin de var, buyur:
-yagmur ya da gunese karsi tente (tarp)
www.decathlon.com.tr
-katlanir testere
-muzik sistemi (mini bir hoparlor, tlfon sarj edebilen gunes paneli)
-sisme mat ve sisme yastik +1
-temzilik malz. (tuvalet kagidi, islak mendil, sabun, dis fircasi, el kremi, bulasik yikama malz.)
-solar lamba (gunduz isigi depolasin, gece aydinlatsin)
-aluminyum folyo, ip (illa ki ise yariyor)
-gliserine batirilmis pamuk (ates yakmak icin)
-piknik tupu yerine kamp ocagi iyidir (butan propan mesela)
-baharat, kahve, cay, seker
-termal iclik, gozluk, sapka, ruzgarlik
-musluklu katlanir bidon
-kafa lambasi
-her sene kamp atmayacaksan elektrikli buzdolabina gerek yok bence. eti gunluk alip tuketirsin. kahvaltiliklara da 1-2 gunde bisey olmaz. biralari soguk tutmak dert ama.

ben kendi kullandıklarımı söyleyelim arabanın bagajına attığım için taşıması dert olmuyor

şu 3 kişilik çadır 2 kişi için gayet iyi oluyor. kumaşı ve hava kanalları sayesinde sabahın köründe kendini çadırdan atmadan rahatça uyuyabiliyorsun ve içerisinde pille çalışan ledli aydınlatma çekili çok iyi oluyor. www.decathlon.com.tr

2 kişilik kamp yatağı; şişme yatak kadar yüksek ve yırtılması kolay değil, şişme mat kadar da ince değil çok kullanışlı. ısı seviyesi orta derecede. www.decathlon.com.tr

4 kişilik katlanır tabure ve masa; bu favorilerimden çok ama çok kullanışlı www.decathlon.com.tr

soğutucu cantalı tabure; ayaklarını uzattığın taburenin altından soğuk bira çıkması paha biçilemez (: www.google.com.tr

bunlara ek yine katlanır sandalyelerim, yandan kanatlı şemşiyem, et vs işini ben günlük şehirden gidip alıyorum.

buna ek çadırın önüne raidin tütsü sinek kovarından yakıyorum. orta halli bi çakım var.

ha kamp yatağının altına yine de mat da seriyorum bu arada.

bir de taşınabilir sarj cihazı ve mini kolonlar. atlayıp da aklıma gelenler olursa editlerim.

Merkezi süpürgeler var . bodrum kata sistemi kurup istenilen odalara hortum hazneleri açılıyor. Size tek kalan hangi katta hangi odada temizlik yapmak istiyorsanız o odaya süpürge başlığını götürmek oluyor. Makine taşıma derdi yok , yüksek çekim kuvveti oluyor

örnek resim ;
(git:www.google.com.tr )

dysonlara baktınız mı?

abi super sistem ama benim bugun bu isi cozmem lazim yarin temizlikci geliyormus. illa supurge makinesi almam lazim yani

ya endüstriyel bir makine almanız lazım ya da 3 kat için ayrı ayrı 3 süpürge lazım. normal makineler motor yakar.

dyson +1

dyson açık ara öndedir bu alanda

dyson cok pahaliymis ama. 2400 lira falan diyorlar ki bence patron almaz bunu.

www.hepsiburada.com

nilfisk alırsa yıllarca kullanabilirler.
www.istanbulbilisim.com.tr

Bu hava olayı sizin kapıcıyı çok uğraştıracağı için pek ilgilenmiyor olabilir. Bizim binada benzer bir durum vardı peteklerin yarısı ısınıp yarısı ısınmıyordu. Böyle olunca kazandan sisteme su basıldı ve sonra üst katlardan tek tek peteklerin havası alındı daha sonra o hava alınınca sistemin basıncı tekrar düştüğü için tekrar su basılıp hava alma işlemi tamamlandı. Şimdi benzer durum var büyük ihtimalle. Sistemin içinde hava olduğu için sadece sizin peteklerin havası alınsa bile su dolaşırken o hava tekrar gelecek size. Bizdeki gibi bir durum yapılmalı ama 30 bloktan bahsediyorsun uzun iş. Kapıcı uğraşmak istemiyor olabilir. Bu durumda en iyisi eğer ipleri koparmak sorun değilse site yönetimine durumu bildiren noterden bir protesto(ihtar) çekmek. Eğer şu kadar süre içinde düzeltilmezse her türlü hukuki yola başvurulacaktır falan gibisinden.

toplu yaşanan bu gibi yerlerde eşit ısınamamak büyük problem. çare her daireye kalorimetre (pay ölçer) takılması. zaten zorunlu bir uygulama. bu uygulamaya geçilirse herkes kapı-pencere açmak yerine petekleri kısacaklar. herkes ısındığı kadar ödeyecek. boş daireler, hiç kullanmayanlar da yönetmelik gereği genel alanlar, ısı kayıpları gibi nedenlerle ısınma giderinin %30'una ortak olacaklar.
yönetmelik: www.csb.gov.tr

bir de evinizdeki petekleri temizletin, havasını aldırın, ters bağlantı yapılmış gibi geldi bana. işin uzmanı birisine bu yazdıklarımı bir yaptırın.

Ters baglanti olma gibi bir ihtimal yok cunku her odaya ayri hat geliyor ve her odadan alt kattaki daireye ordan da en asagi kadar iniyor.

Automatic Call

Acr

Ekleme: android 4.4.4 cm11 için düzgün çalışmıyor.

play.google.com
uzun süredir kullanıyorum ve çok memnunum. en sevdiğim android uygulaması.

Cagri.

Bizim buradaki hocanin sesi biraz huzunlu, ayni zamanda huzunlendiriyor da.

Sabah ezanı okunurken dışardaysam korkuyorum ben nedense. O sessizlikte ezan yankılanıyor falan. Ne bileyim.

şu anda yatakta olmaman lazım.

zira;

Es-salatu Hayrun Mine'n Nevm,

Namaz uykudan hayırlıdır

Kışın evden çıkmam gerektiğini ve eğer kapıda değilsem geç kaldığımı çağrıştırıyor. Yazın da kalkmam gerektiğini.

Sadece korku

korku.

ilginç ağırlıklı olarak korku cevabı gelmesi şaşırttı beni doğrusu.
yıllardır inançsız bir insanımdır ama sabah ezanını dışarda da olsam içerde de olsam dinlemekten keyif alırım, malum sabah ezanının makamı bile insana huzur verecek bir makam.

hemen her sabah dinliyorum, çevremdeki hangi camiden geldiğini tahmin etmeye çalışarak.

her zaman yoğun bir hüzün hissediyorum dinlerken. makamından dolayı herhalde.

bazen "o kadar oldu mu yahu, bir türlü bitmedi şu iş" ya da "amma dalmışım okumaya"

ya da "bir geceyi daha sabah ettik ama elimizdeki işi de bitirdik"

"yeni bir gün başlıyor bakalım"

genel olarak huzur hissediyorum. güneşin yeniden doğacağını bilmek, bir çok insanın uykusunu bitirip yeni bir güne başlayacağını, yine bir çok insanın kalkıp dua edeceğini bilmek huzur veriyor.

korku, bir şeyler yanlış gidiyor hissi

Alsancak endülüs iyidir ama bir de balçova marka mekan vardır. İntten bulursun fasıl artı eğlence keyiflidir. Dene derim.
Gidişin 7den sonra her saat uygundur fasıl ve canlı müzikle sabah 3-4 e kadar açık.
Kesin giderim dersen yeşillendir rezervasyonunu ben yapayım indirim de ayarlatırım az da olsa..

endülüs'ü aradım, doluyuz dediler. yani eledim.

şımarık meyhane alsancak.
2.katta dansöz çıkıyor cumartesi akşamları.
fiyatları da uygun.

meyhane alsancak çok keyifli bir yer. şimdiden arayıp rezervasyon yapmanız gerekir. tabi müsaitse.

endülüs'den arkadaş vasıtasıyla yer ayırttım. otelimize yakınlığı nedeniyle burayı tercih ettik. gelen çift olursa buyursun gelsin :)

çok teşekkürler hepinize.

yer ayirmissiniz ama Tayfa balik evini tavsiye ederim :)

Çöpleri atmadım.

Onceki duyurumda belirttigim adama herkesin icinde kufur ettim.

cidden ben de yakın zamanda birine kötülük ettiğimi hatırlamıyorum. 2 hafta önce ilk hatırladığım şey. kardeşim eve geldi, patenleri parkta kalmış. arkadaşıyla patenlerini parkta bir kenara koymuş bunlar oyun oynamaya başlamışlar, sonra köpek gelmiş patenlerin etrafında dolaşmış falan. korkuyor çocuklar köpekten, arkadaşı nasılsa girmiş almış kendininkini hızlıca. bizimkisi geldi eve, "köpek var ben alamıyorum" dedi. "bana ne aq" falan dedim çocuğa. annem de gitmedi. parkta kaldı paten.

ertesi sabah erkenden gitmiş, bıraktığı yerde bulmuş neyse ki çocuk. o an kızdım sinirlendim de sonradan çok üzüldüm ki şu an anlatırken de üzülüyorum. düşünsene patenin parkta kalmış, abine "parkta kaldı abi alsana" diyorsun, bağırıp "bana ne amk" diyor. öyle abi yerin dibine batsın. öyle abiyi skiyim.

şimdi teyzemler var evde. küçük çocukları çok terbiyesiz. sofrada yemek yerken çok tarzanvari, tazmanya canavarı gibi davranıyorlar. mesela kahvaltıda söylemesi ayıp salam, domates, nugget filan vardı. bu küçüklerden bir tanesi çok terbiyesizce yiyor diye salamları, domatesleri, nugget'ları sırf o yemesin diye ben yedim.

kendime yaptıklarım sayılır mı? sayılıyorsa:
on aylık aradan sonra sigaraya tekrar başladım altı-yedi ay önce, bu gece kendime yumruk atmaya yeltendim. bir başkasına da beddua ettim bugün. bir de sevdim de yerin dibine girdim. içki, sigara, dert tasa derken resmen ömrümün yarısı gitti.
insan en büyük kötülüğü her zaman kendine yapar, net.

Beni aldatmış eski sevgilimi özledim az önce.

@akks +1

bana gore 5-6 ay once tukettigim marshmallow olabilir ya da turizm sektorunde calismayi kabul etmis olmam ya da mirastan yararlaniyor olmam.
bir baskasina gore dun ictigim sut olabilir.
bir baskasina gore en son tukettigim patates olabilir.
bir baskasina gore su an ictigim raki olabilir.
bir baskasina gore su an ictigim sigara olabilir.
farkinda oldugum sonlar bunlar.

3 gündür spora gitcem diyorum gitmedim.

(aylar aylar önce) işle ilgili bir hatamı başkasının üzerine attım. ben yaptım - pişmanım, siz yapmayın.

dün kocaman ton balıklı sandviç yedim. diyette sayılırım.

hocama yalan söyledim. leg raise denen naneden nefret ediyorum, yaptım dedim, ama o sırada tavanı izliyordum. yalan söyleyerek ona, programıma uymadığım için kendime kötülük yapmış oldum. bi taş iki kuş.

a, güzel soru. ama yok, yapmadım. üzmüş olabirim birisini, ama o kötülük değildi.

Birinin arkasindan kotu konustum.

küfrettim bence bu bir kötülük

Kendime kötülük yapıyorum 3 gündür memleketten gelen tatlıları akşamları mideye gömerek. Bugün itibariyle çıktım o moddan.

Dün akşam annem bi kek yap da yiyelim çayın yanında güzel oluyor dedi, ben de banane yea yapmıcam işte dedim. Elime yapışmazdı halbuki.

İki dakika önce sigara içtim. Sonraki de 1 saate varmaz.

onlar kendi arkadas gruplarina cekildi.

sen cok idealize etmissin bi de.

Böyle biri bahsettiğin arkadaş grubunda muhtemelen garip biri diye dışlanır, konuşulan konuları salakça bulduğu için nezaketinden lafa dalmaz millet asosyal diye dalga geçer.

bugün ekşichatte böyle bir grup kuralım dedim yorum bile alamadım.

not: yukarıdaki insan değilim. mesela az konuştuğumu sanmıyorum.

sen çok ama çok fazla idealize etmişsin bence kusura bakma. bunca özelliğin bir insanda araya gelmesi neredeyse imkansız. ayrıca seni temin ederim, böyle bir insan tanırsan çok daha çabuk ve çok daha yıkıcı bir hayal kırıklığına uğrarsın. boşver "çoğu" insan salak olmaya, "az" insan ilgini çekmeye devam etsin. normali, doğrusu budur zaten bana göre. saydığın kadar "mükemmel" birisi olduğunu da düşünmüyorum işin açığı ama olsa bile dediğim gibi, daha kötü olur. ayrıca böyle bir insanın neden iyi veya güzel olduğunu anlamadım. neden böyle birini istiyorsun sence? böyle birini tanıdın diyelim, ne olacak ki?

o insanlar bir yere gitmedi çünkü hiç var olmadılar bence. en donanımlı, en uysal, en nazik, en harika insanların bile pek çok abuk sabuk düşüncesi ya da özelliği olabilir. hiçbirimiz siyah ya da beyaz değiliz. renkler menkler bunlar hep güzel şeyler.

@ der meister

bunlar gitar çalsın, vücudu gelişkin olsun, memesi büyük olsun, çok parası olsun, arabası bmw olsun türünden şeyler değil ki. tamamen karakter ve beyin ile alakalı şeyler. birkaç tanesi diğerlerini de getirir zaten. niye hayal kırıklığına uğrayayım ki? niye kötü olsun? bunların cevabını vermemişsin. böyle birini tanırsam beraber vakit geçirip mutlu olacağım. burada abuk sabuk düşüncesi olmasın denmemiş ki. ayrıca renkli bi insan bu. seni temin ederim o giysi programındaki kızların çoğundan daha renkli bir insan.

sen kendin öyle misin cidden?

sen bu insanlari idealize etmiyorsun, ben öyle insanlara layığım, ama etrafımda yok diyerek kendini idealize ediyorsun aslında. egonuzu törpüleyin, insanları olduug gibi kabul edin. herkesin arkasında kocaman bir göt deligi var ve oradan oluk oluk sıçıyorlar her gün. kimse mükemmel degil.

Benim birtakım atlarim vardi, güzel. Verdim bunlara, bindiler gittiler.

yahu böyle biri ile arkadaş olmak istemek neden ego olsun? ayıp mı yani? benim böyle biri olduğum iddiam da yok zaten. hep güzel şeyler yazdım. beğendiğim şeyler yazdım. insanın beğendiğini istemesi ayıp mı?

beni yazmışsın. salonda oturuyorum.

ramiz dayı arıyorsun sen resmen.

ataşehir'de evdeyim. çekirdek yiyom şimdi. buyur beklerim bir ara.

Oyle insanlar var(iz). Ancak dediklerinizin bir kismi kisisel ozellik degil sizin ilgi alaniniz (estetik), bir kismi cevre etkisine cok acik ve turkiyede gittikce zorlasan ozellikler (sukunet), bir kismi da gercekci degil (hepimiz bazen salagiz).

tüm bu özelliklere sahip insan oldukça idealize de, benim asıl belirtmek istediğim şu; bu çizilen insan profilinde bazı hatalar var bana kalırsa. örneğin; her düşünceye eşit mesafede olan insan denmiş, bu insanın doğasına aykırı ve gereksiz de zaten, kendini gerçekleştirmiş insan, her düşünceye eşit mesafede yaklaşan insan değildir ki, elbette ki her insanın hisleri, duyuşları, tercihleri, seçimleri dolayısıyla her düşünceye aynı mesafeden yaklaşamaz, yaklaşması da gereksiz zaten. o zaman öznel yargıları olan bir insan değil, robot olur.

bir başka örnek; (yani futbol maçı ya da dizi seyretmek olmayan) futbol maçı seyretmek illa ooo feneri de ne siktik, cincona da ne soktukçulukla sınırlı ve kötü ve değersiz bir şey değil ki. aşırıya kaçıp, futbol maçı izlemeyi değersizlikle özdeşleştirmişsin gibime geldi. kötü örnekler üzerinden yanlış bir genelleme.

küfür etmeyen insan. küfür dediğimiz kelimeler, kullanılış biçimine göre bazen gayet yerindedir ve buz kırıcı etkiye sahiptir. örneğin öyle bir durumda ve yerinde bir ''ulan piiçççç'' dersin hiç de kabalık olmaz bu.

ki tartışma da kavga demek değil, aksine üslubunca tartışmaya giren insan, sürekli bir kibarlık kumkumalığı halinde olan, donuk biblo gibi tiplerden daha değerli ve saygındır.

bu gibi sebeplerden dolayı bence senin tarifin olan tip, pek gerçek dışı ve saçmalığa varır derecede garip.

"kufur etmeme" kriterin haricindeki butun kriterlere uydugumu dusunuyorum. ve evet "acaba bunlar insanlardan kaçıp kendi hallerinde mi yaşıyorlar?" aynen bunu yapiyorum. cunku kimse yukaridaki ozellikleri tasimiyor. yahut bana bu zamana kadar boyleleri rast gelmedi. ben de "diger insanlar" ile paylasacak seyimin olmadigini dusunuyorum. bundan mutevellit uzun zamandir aramayi birakmis vaziyetteyim. binaenaleyh bilincli yalnizligi sectim. kafam rahat.

@wilhelm:

"tüm bu özelliklere sahip insan oldukça idealize de, benim asıl belirtmek istediğim şu; bu çizilen insan profilinde bazı hatalar var bana kalırsa. örneğin; her düşünceye eşit mesafede olan insan denmiş, bu insanın doğasına aykırı ve gereksiz de zaten, kendini gerçekleştirmiş insan, her düşünceye eşit mesafede yaklaşan insan değildir ki, elbette ki her insanın hisleri, duyuşları, tercihleri, seçimleri dolayısıyla her düşünceye aynı mesafeden yaklaşamaz, yaklaşması da gereksiz zaten. o zaman öznel yargıları olan bir insan değil, robot olur."

ben bazı noktalarda özet geçmeye çalıştığım için yüzeysel kalmışım. kimse robot gibi hmm şu da ama bu da demez. bir insan ifadede sınırsız özgürlüğün tarafında olabilir ama biraz düşündüğünde din adına kendinden geçip kutsal gördüklerine hakaret edilince deliye dönenleri az çok anlayabilir. bahsettiğim buydu. tabii ki kendine özgü bir hayat görüşü olur. ama bu diğer hayat görüşlerini anlamamaya çalışmak olmaz. kastettiğim buydu.

bir başka örnek; (yani futbol maçı ya da dizi seyretmek olmayan) futbol maçı seyretmek illa ooo feneri de ne siktik, cincona da ne soktukçulukla sınırlı ve kötü ve değersiz bir şey değil ki. aşırıya kaçıp, futbol maçı izlemeyi değersizlikle özdeşleştirmişsin gibime geldi. kötü örnekler üzerinden yanlış bir genelleme.

futbol maçından ya da dizi seyretmekten kastım hayatta insanın kendine erdemli bir amaç edinmesi idi. sadece popüler kültürün bize sunduklarını beğenip bunlar üzerinden zevklerimizi belirlemekten bahsetmeye çalışmıştım aslında. sözlükte ich diye bir yazar var. onun futbol hakkında yazdıklarını okurken mest oluyorum mesela. öyle izlemek de var tabii ki.

küfür etmeyen insan. küfür dediğimiz kelimeler, kullanılış biçimine göre bazen gayet yerindedir ve buz kırıcı etkiye sahiptir. örneğin öyle bir durumda ve yerinde bir ''ulan piiçççç'' dersin hiç de kabalık olmaz bu.

ben de senin gibi düşünüyordum. hala da çok küfür ederim. bugün de çok ettim. zaten idealize birinden bahsediyoruz. ben hiç küfür etmeyen insan gördüm. o kadar naif özellikleri olan biriydi ki hayran oldum. belki küfür etmemesi bunları tamamladı bilmiyorum ama o adamın küfür etmeme konusunda gösterdiği özen ya da karakterinden bunu çıkarmış olması beni etkiledi. kötü ve olumsuz sözler moral bozar. hatta kimi insanlar olumsuz cümle kullanmamak için bir sürü uğraşırlar. küfür etmeyen insan görür ve bir süre gözlemlerseniz benim gibi düşüneceksiniz.
ki tartışma da kavga demek değil, aksine üslubunca tartışmaya giren insan, sürekli bir kibarlık kumkumalığı halinde olan, donuk biblo gibi tiplerden daha değerli ve saygındır.

tartışma kötüdür dedim mi? bu insanla fikir paylaşımı tartışma olmadan yapılır mı? tartışmadan uzak demişim ama kavga ile beraber kullanmışım. anlatmaya çalıştığım çatışmacı değil uzlaşmacı kişilik.

bu gibi sebeplerden dolayı bence senin tarifin olan tip, pek gerçek dışı ve saçmalığa varır derecede garip.

var böyle gruplar ama söyle bir sey var o dünyada herkes öyle, yani seninde o aradigin özelliklere sahip olman lazim. böyle tamamen entelektüel gruplar var ama kapali gruplar.

uzun uzun yazdiydim da sildim sonra.

neyin kafası bu?

e olabilir, sen de benim tarifimi gerçek dışı ve saçma bulabilirsin :)

fikrimizi sordun, hepimiz bir şeyler söyledik, elbette ki düştüğümüz şerhler seninle aynı paralelde olmak durumunda değil, örneğin; küfür ifadesi sayılan kelimeleri kullanmamanın tek başına kötü bir şey olmadığı fikrine hala aynı inançla sahibim. ama küfürden kasıt belirttiğim üzere ''hakaret'' vasfından arınık bir kullanım.

her neyse, sen sormuşsun, benim de fikirlerim bu, iyi günler:)

Kötülerin devrinde iyiler karanlıkta gezer.

Illuminati nasil kuruldu zannediyorsun?

Oyle insanlar yalniz. Diger insanlardan umutlarini kestikleri icin ogrenilmis caresizlik icinde kabuklarina cekilmisler buyuk ihtimalle. Sansli olanlari kendi gibi olan biri(leri)ni bulmus, onla takiliyodur. Sosyallik biraz herkese hitap edebilmeyi o da herkese benzemeyi veya gerektiginde benzer gorunebilmeyi, uyum saglamayi gerektirir. En kisa tabirle rol yapmayi. Bu insanlar kolay kolay rol yapamaz hale gelir, sosyallesme onemini yitirir hatta avam gelmeye baslar, yani varlar bence ama bulmak zor

saçdemeti +1

kendimle hep mücadele ediyorum da nereye kadar.acaba ben megolaman mıyım? hep ben saf, ben mi çok ötekiyim, onlar mı çok sıradan ve art niyetli? en çok sorduğum soru bu kendime. neden bu kadar ince düşündüm, sustum. itiraf etmedim en dürüst olması gereken duyguları, en basit olması gereken şeyleri.arkadaşlığın, dostluğun gerçekte ne olması gerektiğini. sen bana bir adım at ben sana koşayım demekten yoruldum. nereye kadar. ortama uyup laga luga yaşıyorum işte. bu gece hariç. ama hayaller gerçekten çoğu durumda bir sığınaktır benim için. küfür olmazssa olmaz. her ne kadar yaşamak bu değilse de çözüm yok şimdilik.

Küstüler, sıkıldılar, baydılar.

Evet

çok romantiksin ondan.

az duygu çok mantık

sanırım öyleyiz. biz erkekler yüzünden.

Neden ben de bilmiyorum inan. Genelinin zeka seviyesinden olabilir.

şüpheciler ve korkuyorlar. ama aynı zamanda aşık olunca en saçma yalana inanacak kadar da saflar.

duygu otomatları cinsiyetten bağımsız olarak samimiyetsizler.
çözdüm ırkınızı, tau cetiden dayımgiller gezegeninizi istilaya geliyor. birkaç parsek ötedeler şu an.
asimile edileceksiniz.

ilgiye aşıklar. ilgi gösteren her erkeğe koşarak, aşırı ilgi gösteren erkeğe tuzu alıp hıyara koşar gbi koşuyorlar.

erkek elde edince ilgiyi azaltıyor, rutine bindiriyor (öyle kadına erkek elde edene kadar emek harcar). sonra da kadınlar krize girip tırnaklarını uzatıyorlar. istedikleri gitmeyen ilişki bitince de bundan sonrakilerde korkuyorlar, güvenmiyorlar, sürekli olmayan senaryoları kafalarında kurup şüpheci olup seni anlamıyorlar.

sonuç: Bekledikleri ilgiyi, aslında ilgi beklemediği(hayalinde olmayan karakterde erkekler) insanlar gösteriyor ve bu tuzağa her seferinde düşüyorlar.

öneri: Anlaşılamayacaksın ve anlamayacaksın hiç bir zaman. kadınlar anlamak için değil sevmek içindir; zorlama o kısımları sadece sev birader..

umutların da tükenmesin.. ne istediğini bilen, erkeğin amsalağı gibi davranıp sadece ilgi kovalamayan düzgünleri de var az da olsa.

annen de samimiyetsiz.varsa teyzen,bacın da öyle.
ama baban falan harika adam,hatta uu beybi.

şu insan ilişkilerinde problemin sadece karşısındakinden kaynaklandığını düşünecek kadar kibirli insanları anlamıyorum.

Ya bir olur, iki olur, üç olur. Nedir bu arkadaş ya. Her seferinde her halde ben çok safım diyorum. Ama açtıkları yara her defasında daha da büyüyor. Belki de çok az konuştuğumdan diyorum hep. Ama iyi yazarım konuşamasamda. Yazsam da boş, yazmasam da boş amk. Silahlarım belimde, polise yakalanmazsam dört kutu mermi boşaltasım var gök yüzüne, kafamın ta orta yerine...

"Neden o kadar özveriye karşı bırakıp giderler?"

Erkekten önce davranmak için tabi. Birini bulsam, yapacağım ilk iş ondan önce davranıp terketmek.

Lilith soyuyuz biz, guvenmeyin bize. Çapraz şekilde birbirinize geçirin.

havvanın kerimelerisiniz ekseriya.

ne bu ya ahmet altan kitabından mı çıktınız aq. beraber film izleyin, yemek yapın, seyahate çıkın. neler peşindesiniz be kardeşim. arabesk aşklarınızı seviym sizin ya. o kadar insan tanıdım hiç böyle yok kadınlar şöyledir erkekler böyle ediyorlu ilişkim olmadı. ben çok zeki çok relax insanlarla mı yaşıyorum, bu hayatı aşk romanı, selvi boylum al yazmalım tarzında yaşayan insanlarda mı sorun var bilemedim.

samimi oluyorum genelde reelde ama nedense öyle bulunmuyorum. yani bilemedim.

ben sadece egolarının fazla yüksek ve kibirli olduklarını düşünüyorum. ama ülke şartlarında çok normal ilgi, alaka ve talep maksimum kimin burnu havaya şahlanmaz ki.

çoğunuz hâttâ hepiniz haklısınız. cin olup çarpacağım. hep art niyetli düşüneceğim. yıl olmuş ikibin bilmem ne. bir salak ben kalmışım. konsensüs bu yönde. işin özü anlaşılmıştır. saflığın, temiz duyguların yeri yok, bas geç... (zaten hiç olmamış amk. "money talks").

biri de şu ilişkileri "kadınlar samimi değil", "erkekler hödük", "geyler geveze" diye kategorize etmese kulağımı kesip van gogh gibi gezeceğim.

insanın kişiliğine bağlı bu dediklerin. bazıları durduk yere ayrılabilir, bazıları aşırı bağlanır, kimisi çok hırslıdır sırf ayrılmayı kendine yediremediğinden saçma sapan ilişkilerini aylarca yıllarca devam ettirir, bazısı romantiktir, kimi sevgilisine çiçek almayı sevmez, kimi kendine içki ısmarlanmasından hoşlanmaz vs vs.

yani olur öyle. birisi terk eder, birisi terk edilir, zaman geçer, herkes kendisini anlayan birini bulur.

bunu da gömmek lazım sabah olmadan. ram'i boşaltmak kolay da hdd formatlamak o biraz zahmetli işte. hep bir bad sector kalıyor şansıma. bunlar birleşip bir gün komple hdd'yi elime alacağım ya hayırlısı...
sevdiğim insanlar da olmasa yemin ederim bir dakika çekilmez bu gezegen. astronot olup ISS'ye ruhen de olsa gidesim var.

Bence sen olayi detaylarıyla anlat,ona gore yardimci olmaya calisalim.

@damdanakan yanımda olsan anlatırdım vallahi. ancak ok yaydan çoktan çıkmış, faydası olmaz. benimki biraz iç dökme gibi görülebilir. isteyen billur geçer, isteyen kalaylar, isteyen beni suçlar, isteyen samimi bir şeyler çiziktirir. doğru bir yerimiz yok zaten. bir birini tanımayan insanlardan ne beklenir ki daha fazla. sen onu tanımazsın, o da seni tanımaz. ki görülüyor zaten.
yeri gelmişken sizler de fena trollersiniz sayın duyuru sakinleri.

@istanbul kanatlarimin altinda


''ya da bulamaz'' diye eklemen gerekiyordu bence. amk şu optimizmi anlamıyorum, sanki herkes muradına eriyor. yok böyle bir dünya. hikayenin sonunda herkes beklediği biriyle beraber oluyor sanki filmerdeki gibi.

buda tıpkı ''zaman ver, beklediğin gibi biri elbet karsına cıkacaktır'' gibi sacma laflardan.

Bu tarz basliklari trollemeye genel olarak meyilliyiz, doğrudur.

Butun gün "Kadınlar şöyle günahkar", "Erkekler boyle kalpsiz" muhabbetine maruz kalip duyurunu görünce çok da saglikli şeyler yazamadim.

Durumu bilsek, bir faydamiz dokunurdu belki.

İyilik, kötülük tamamıyla bicak sorti konular. Basindan geçenleri farklı bi perspektiften cozumlemeni öneririm nacizane.

şu linkte bulunan galeriler işine yarayabilir. çoğu izin alınmadan bölgeye girilerek çekilmiş günümüzdeki çernobil'in halini gösteriyor.
englishrussia.com

seconds from disaster'in çernobil bölümü vardı.

www.youtube.com

dragon ball'ın müzikleri de çok güzeldi mesela. jenerik müziklerinin çoğu güzeldir. tenkaichi turnuvası için olan soundtrack özellikle çok iyiydi. www.youtube.com
açılış: www.youtube.com
dragon ball kapanış tema müziği www.youtube.com

dragon ball z kapanış tema müziklerinden biri: www.youtube.com

gt açılış: www.youtube.com


daha red ribbon saga filan var,

Urami Bushi - Meiko Kaji
www.youtube.com

www.youtube.com

remioroman - konayuki
www.youtube.com/watch?v=iw_4sqgiR60

Meiko Kaji +1

pink martini - taya tan

samurai champloo' dan_minmi_shiki no uta.

yine efsane anime hellsing' ten_gypsy of atonement (soundtrackinde müthiş şarkılar vardır ama özellikle "japonca" yazdığın için ingilizce olanları yazmadım)

bleach muzikleri

cok bulunmaz degilse internetten izleniyor. onun disinda torrentcrazy kullaniyorum ben.

zamunda.
ama üyelik gerek. arada bir alım yapıyorlar, takip etmek lazım.

thepiratebay .cr
kickass .so
google dns ile bunlar çalışıyor.

Torrentz.eu

0arena.bg

popcorntime fena değil. popcorntime.io dan uygulama indiriyorsun, açıyorsun karında bi sürü film, tıklayıp hemen izliyorsun bende 5Mbit internet var yetiyo

E14 ampül alacaksın. e14 duy boyu oluyo, normalden biraz daha ince. migroslarda falan var.

Evet e14 yazar ampul kutusunda. buji ampul de denir, duy kısmı ince olur.

dikkat edilmesi gereken bir nokta var. bu kağıt bir abajur. akkor ampuller ısınma yapar. ampul kağıda yakınsa tehlikeli olur. klavuzda led tavsiye etmişler zaten. bu tür ampuller akkor gibi ısınmaz. en iyisi e-14 led ampullerden almak. iki adet kullanıyor gördüğüm kadarıyla.

peki bu 200 lümen dediği ne?

bir de duyun üstünde max 40 watt yazıyor ama mesela şurdakilerde 3W 4W falan diye yazmışlar. www.ebay.de

watt'ın kısaltması mı W? hiç fizik okumadım :D

Acuvue oasys gece gündüz kullanımda bir haftalık diyor gerçekten öyle mi yoksa aylık lensleri 3 ay kullamdığım gibi bunu da bir ay kullanabilir miyim?

kullanamazsın. ikinci günün sonunda kuruyor o lensler. bir ay kesinlikle gitmez çıkarmadan.

1 aylık olanları da var mıydı peki

ben 20 sene önce 40 günlük daimi lens kullanıyordum, kurumuyordu. şimdiki yeni lensler mi kuruyacak :)

Air Optix Night & Day Aqua
ben bunu kullanıyorum. genelde bir kaza olmazsa bir çiftini -hiç çıkarmadan- üç ay kadar kullanabiliyorum. bir rahatsızlık, kızarma olmadı hiç.
tabi göz yapısına, kullanım tarzına göre değişir süre.

7 senedir linkteki lensleri kullanıyorum. gece çıkarmıyorum, haftada bir temizliyorum, ayda bir de değiştiriyorum. gayet rahat.

www.lensmarket.com

zararlı ama ya göz hassas organ, yapmasanız keşke.

@mea

neden bunu yapıyorsun? neden konuyu anlamadan ucundan köşesinden hep bir laf sokma telaşındasın?

Acaba Simyacı - Paulo Coelho olur mu?

Life of Pi'nin kitabını okuyabilir. Filmi kuş kadar ve içi bomboş hale getirmişti kitabı. Kitap düşündürücü ve ufuk açmaya yardımcı idi.

Murathan Mungan, Yüksek Topuklar

fakir baykurt külliyatı. 'tırpan'dan başlanabilir.
anadolu insanının en iyi anlayacağı ve özümseyeceği kitaplar bence. sırf fakir baykurtu daha iyi anlayabilmek için gidip konyada 3-5 (yok ya çok oldu) 1 sene falan geçirmek isterdim bozkırda.

benim adım kırmızı - orhan pamuk

satranç - stefan zweig.

1984 ağır olur sanırım.

- Çocuk Kalbi
- Yüreğinin Götürdüğü Yere Git

Eğer siyasi bilinçlenme sağlayacaksanız Orhan Kemal, Yaşar Kemal ve Fakir Baykurt külliyatı.

ihsan oktay anar kitaplarını sevebilir diye düşünüyorum.

çok teşekkürler.
seçtiklerinizden bazılarını hediye etmek için satın aldım bile. kargo yolu gözleyeceğim artık. umarım iyi bir başlangıç olacak.

Fahrenheit 451 okusa?

virginia woolf- a room of one's own

türkçesi tabii

şunu aldım ben www.hepsiburada.com
indirimde. ben alırken 180di hatta 10 lira daha inmiş. iyi alet.

ben philips'in döner bıçaklı makinelerini denedim ama bir türlü kullanamadım. mutlaka kesilmemiş bir sakal kalıyordu ve uğraştırıyordu. özellikle yuvarlak uç yapısı nedeniyle bıyık bölgesini, favorilerin altını almak işkence yahu.
en ucuz modeli bile olsa mutlaka braun diyorum. uzunca bir süredir braun 3775 kullanıyorum ve çok memnunum.
tabii bunlar şahsi görüşlerim, philips kötüdür demiyorum ama ben kullanamadım.
aklıma gelmişken şu ıslak-kuru kullanım hikaye bence. sık sık söküp yağlamazsanız ıslak kullanım makineyi kullanılmaz hale getirecektir.

Dropbox

Airdroid hızlı ve bedava.

kaynak yapıyorum soruya ama merak ettim ben de.

airdroid otomatik yedekleme yapıyor mu acaba? yapıyorsa nasıl ayarlanır?

normal.
askerliği bitirdim ben üç mach 2 bıçağı ile.

benim tek bıçakla 9 ayı buldu ama?

Ben askerliğimi yaptığım zamanlar bu şaşkınlığı yaşamıştım. Gilette Mach3'ün tek başlığı ile o kadar uzun süre idare ettim ki gani gani helal ettim verdiğim parayı. Hala da Mach3'ten vazgeçmem.

Neyse, bu durumda asıl şaşırılacak şey 5 bıçaklı bir başlığın 1 ayda körlenmesidir heralde. Şubattan beri kullandığın başlık da ekstra dayanıklıymış kabul ama ben zaten 6 aydan önce bitmesini beklemezdim.

Not: Köpük olarak değişiyor benim tercihim. Bir Arko alıyorum, bir Gibbs, bir Nivea, hangisi denk gelirse.

sakalın sertliğine, sıklığına ve kullanım tarzına göre de değişir tabii. benimkiler 2 bıçaklı olanlardandı. neredeyse hiç sakalı yumuşatamadan, acele ile her gün traş oluyordum. bir de sakallarım oldukça serttir benim. bunlar gerçekten kaliteli traş bıçakları. uzun süre kullanılır. yine de pintilik etmeyip en azından ayda bir değiştirmek daha sağlıklı olacaktır.

Benim sakallarımın sıklığına göre normal değil sanırım. Haftanın 5 günü mac3 ile traş oluyorum. 1 ay zor gidiyor bir bıçak. Yüzümü de tahriş ediyor.

mach3 bana 1 ay dayanmazdı evet

O zaman ben de 5 bıçağa geçeyim elimdekiler bitince.

(bkz: portatif garaj)

çok eski bir araç değilse bir şey olmaz. kendiniz veya işin ehli birilerine senede bir defa boya temizleme, koruma işlemi yaptırın yeterli.
bu cila, boya koruma konusu ayrıca derya-deniz. boya koruma, cila, (detailing) konusunda forumlardan bilgi alarak bu uçsuz bucaksız hobiye kenarından bulaşabilirsiniz. yok uğraşamam derseniz sonax, ziebart, meguiar's gibi profesyoneller de var. ha benim araca değmez diyorsanız sanayi sitesinde iyi bir boyacı da işe yarar uygulamalar yapabilir.

(bkz: bir akrabam ekolü )

Anadolu Lisesi İngilizcesinin 85'i iyi diil. Matematik ve İngilizceden en az sınıf birincisi olsun. Ayrıca Anadolu Lisesi İngilizcesinin yeteceğini sanırsa, yurtdışına çıktığında, sudan çıkmış balığa döner.
siz benim İngilizce entry'mi okuyun ve bu elemanı oradan aldığınız bilgilerle azar azar yönlendirin. YouTube'dan İngilizce belgesel seyretsin, YouTube sonsuz ve beleş bi kaynak. İlgi duyduğu konudaki şirketleri ve okulları hem siz takip edersiniz hem de o takip eder yavaş yavaş. Bu işler, bir şirketin, bir okulun, bir markanın 'fan'ı olmayla başlar önce. Sonra bi bakarsınız ki, kendinizi o oluşumun bir parçası olarak bulmuşsunuz. Neyi sevdiğini çok iyi gözleyin. O sevdiği şeye yatırım yapın. Para, zaman, emek. Yapacağınız yatırım bunlar olacak.

Yes e basvursun.

isic kart çıkartsın. (bkz: isic)

Yes +1

Afs'ye de girebilir ancak afs ücretliydi benim zamanımda. Doğu avrupa vs uygun olabilir sanki afs için.

Ama öyle siktirolup gitmek isteyenleri almıyorlar benden söylemesi. (bkz: kendimden biliyorum)

@sen olmayan cocuk benim
ben liseyi bitireli çok oldu ya. keşke bu çocuğun yerinde şimdiki aklımla ben olsam :)

@compadrito
youtube'u takip ediyormu hiç bilmiyorum. tavsiye edip gözlemleyeceğim bakalım.

@duzsac, gneral, youshookmeallnightlon
yes'i, isic'i, afs'yi bir araştıralım bakalım.

YouTube bir gayya kuyusu. Girse bile Lady Gaga'ya takılır. Neyi takip edecek? Siz ona ilgisini çekecek alanlardan belgeseller bulup linklerini yollayın. Kulak dolgunluğu oluşmaya başlasın. Komedi dizileri de seyrettirin. Listening comprehension sorunu yaşamasın gâvuristanda.

biraz ayakkabı boyası iş görür, hayırlı olsun

diger ulkelerden suriye icin ne kadar maddi yardim geliyor hic bunlar medyada yer aliyor mu merak ettim..

arapça bilmiyorsan riske girme. :)

biliyorsan durduğun kabahat. bir de şükran erdogan şükran de bol bol.

Allah yardimcin olsun kardes. Sorunla alakasiz oldu ama insallah durumun duzelir.

nasıl bir ülke olduk amk. paran yoksa yaşama hakkın bile yok.
bol su iç. sağlık ihmal etmeye gelmez. ileride daha büyük sorunlar çıkarabilir.
eminim yapıyorsunuzdur ama; sağlam, ve sürekli bir iş bulmak için çabala, gösterebileceğin en büyük gayreti göster. araştır, arkadaşlarından iyi bir iş bulmak için yardım iste.
yapmadıysan askerlik için başvur. orada tedavi olursun hiç olmazsa. hem askerlik aradan çıkar. akrabalardan, eş-dosttan borç alabilirsin. kredi araştırabilirsin.

Beyler şu aczimizin kaynağı olan güvencesizleştirme ve geleceksizleştirmenin göçmen nefretine evrilmesinden cidden korkuyorum. Yani çsgb'yi kuşatalım deseniz işi bırakır gelirim, ateşe verseniz benzini ben ısmarlarım ama iş ırkçılığa kayarsa diye de çok korkuyorum.

Sonuna kadar haklisin abi.ofkem depreşti. Bin odali saraylari boyle yapti iste.o sarayi ona layik gorenlerin allah belasini versin

Urfada üç öğrenci senin yaptığını yapmış ve yakalanmış. İnsan hak vermiyor değil. Kodumun araplarına kendi vatandaşından çok ilgi gösteriliyor.
Ciddi ciddi düşününce ne ibretlik ülkeyiz lan. Eşşeği dahi siksen biryerden sonra akıllanır. Ne yaptılar ülkeye.

mobile.twitter.com

nereye yapıştıracan?.. belki ütü ile ısıtılıp öyle yapışan bişeydir!

pencereye yapışacak bişey. belli ki içeriden yapışacak. dışardan da görülecek. ama ne ön yüzü ne arka yüzü yapışkanlı...

bakışıyoruz öyle.

Su dokup islak islak yapistirin, o kuruyunca yapismis oluyo.

şu dükkanların camlarına yapıştırılan şey. bu şey camın içerisinden yapıştırılacak.
cama cam-sil püskürtüp bunu cama koyun. arkasından kredi kartı v.b. bir şeyle bastırıp yazı ile cam arasındaki sıvıyı yanlarına, aşağıya doğru sıyırın. kenarından tırnakla kaldırınca taşıyıcı elinizde, yazı camda kalacak. videosu olaydı iyi olur ama çok kolay esasında.
edit: aha buldum : www.youtube.com

camcı + elektrikçi.

elektrikçiye anlat hacı, o bir yol bulur.

tabelacı. kralını yapar.

tabelacıdan başka çare yok, o da sıradan bas yapıştır bir tabelacı değil. led med ışık vs çalışan bir tabelacı olacak.

aynen tabelacı... hatta kendinde yapabilirsin.tabelacılarda çıkma parça vardır beleşe verirler. üçünü yapıştırıp istediğin yazıyı cam kalemiyle yazıp dremel gibi bir aletle kazıyabilirsin. ya da kağıda şablon çıkarıp onu yapıştırıp boşlukları zımparalayabilirsin. yaratıcılığına kalmış. ama kilit malzemen pleksiglass ve şerit led. tabelacılar 20-50 tl arası alır uğraşırsa..

anadolu teknik lisesi veya endüstri meslek lisesi elektrik / elektronik bölümlerine git. elektronik devre ve parça listesini veriyor onlar sana.. istediğin yazıyı, istediğin görsellikte programlatıp teslim alırsın...

edit: dış çerçeve işini artık bir marangozla mı halledersin orasını bilmiyorum...

burada bazı şeyler var.
www.dx.com

3d printerdan cıkarttır, gerisini elektrikçi 5 dkda halleder.

sizin, benim gibi iyi niyetli insalar artık azınlıkta. gittikçe acımasızlaşan hayat şartları, ihtiraslar, maddiyat her türlü dostluğun üzerinde artık. kapitalist dünya düzeni bu olsa gerek. şahsen benim gerçekten dostum diyebileceğim insan çok az. ha bu herkese "benden ne çıkarı var, ilk fırsatta beni satar bu" gözüyle yaklaşmanıza yol açmasın. azınlıkta olsalar da hala iyi insanlar var elbette.
yeni bir şey söylemedim ama durum bu gerçekten.

işte yattığın yerden para kazanma fikri o kadar cezbediyo ki en yakınlarının cebine bile göz koyuyolar.

Peki ya sunum yaptığı işe inandıysa ve size iyilik yaptığını düşünüyorsa.

hic biriyle isim olmaz; ama internetten arastirdigim kadariyla quest.net kimseye kolay yoldan para kazanma vaadi sunmuyor. sen de milleti uye yapip kazanacaksin. adamlar 10larca yil calisip networking de bi yere geliyor. ne bekliyordun amk sabah 1000 lira verip aksam 100.000 lira almayi mi? o kadar salaksan zaten keklenmeyi haketmissindir.

@mayes, selam questçi.

sen network dedğin şeyin ne olduğunu biliyor musun? bu sistemde para kazanma ihtimalin olmadığının daha doğrusu para kazanabilmek için arkadaşlarının binlerce lirasına konman gerektiğinin farkında mısın?

Dolap, yatak, koltuk için istikbal, doğtaş ve saloni öneririm. İstikbal'deki tüm takımlar sert hiç rahat değil normalde ama sadece 1 takım çıkarmışlar hem hoştu hem de rahattı, doğtaş hep rahat olur zaten sadece yere biraz yakın oluyor koltukları oturup kalkması zor biraz, denemeden almayın sakın. Saloni'nin ise tasarımları çok güzel hem de rahat da kesinlikle tavsiye ederim.

son soruna cevaben:
hayır evlilik kötü bir şey.
geri kalanlara cevaben: en ucuzunu alın.

önce bir teklif edin, kız kabul etsin, ondan sonra bunları birlikte araştırırsınız. bu ne acele? :)

moralini bozmak gibi olmasın ama :

www.eksiduyuru.com

:)

@m e l t e m, heveslenmiş şu an, bi de çok heyecanlı yazalım bir şeyler rahatlasın :)

beyaz eşyaya falan beraber karar vericeksiniz muhtemelen.

a++ olanlar daha uygun. bi ara bunlarda ötv kalktı vs muhabbeti vardı. belki ona yetişirsiniz :)

bulaşık makinasını çok programlı alıp bi sürü para vermeyin. bekonun iki programlı mis gibi bulaşık makinesi var 600 tlye. çok memnunuz gidin ondan alın.

çamaşır makinesinde de çok deli şeyler çıktı. hiç anlamam da. kısa programı olan bişey alın mutlaka. ablamda var. çok kirli olmayan çamaşırları 30 dakikada yıkıyor. çok pratik.

ocak ayının 2. pazartesi günü başlayan dünya enerji verimliliği haftasında beyaz eşya markaları indirim yapıyorlar özellikle a+ ürünlerde. o zaman almayı düşünebilirsiniz.

edit: evlilik güzel bişey, bence :)

evli değilim ama bu yaz küçük çapta bir ev döşeme olayına imza attık. hangi marka başını ağrıtmaz bilmiyorum ama;

vestel alma. vestel'den buzdolabı, çamaşır makinesi, set üstü ocak kombosu yaptık. buzdolabının kapağı bozuldu, yiyecekleri de bazen donduruyor bazen hiç soğutmuyor bile. çamaşır makinesi kendi kendine yürümeye başladı. geçen gün kapının önüne geçip kapıyı da üstüne kapatmış. ikna edip giremedik banyoya saatlerce, tam bir ergen. ocağı da markanın kendi teknik servisi bizzat gelip bağlamıştı, 1 tllik doğalgaz borusunu 15 tl'ye sattı. sanki alete yarım milyar gömmemişiz gibi hala üç kuruşun peşinde. sonradan öğrendik ki o para istediği şeyin bağlantı noktası kırıkmış. doğalgaz kaçağından ölmedik ama ağustosun ortasında çok ağır doğalgaz borcu girdi. kaçağın neden olduğunu çözmek için 3 kere gidip geldiler. 4.sünde çözmeyi başarabildiler aynştaynlar.

koltuğu da bellona'dan alma. kanepenin küççük göt koyma yeri var üstelik sert ve yüksek. hiç rahat değil. tasarımları da çok çakma, yaratıcılık sıfır. o fiyatlara hiç değmez.

biz de ne kadar dandik şey varsa doldurmuşuz eve şimdi fark ettim.

not: evlilik pek güzel bir şey değil.

evlilik gibi kulağa sıkıcı/zor gelen bir yapıyı bile sevdirebilir yaşadığınız şey.. tüm evlilikleri bilemem tabi ama benim evliliğim çok güzel.. keşke daha önce evlenseymişiz diyoruz hep:)

eşya konusuna gelince ,
biz baya araştırmıştık, sevgilim excel yapmıştı sayfalarca..
tv + ses sistemi ve çamaşır makinesini lg,
buzdolabı ve bulaşık makinesini bosch aldık..
özelliklerine falan baktık işte , kafamıza yatanları topladık..
kullananlara sorduk, şikayetvar.com'dan baktık, forumlarda dolaştık..
siz de öyle yapın.. her gün bir yenisi çıkıyor bunların..

oturma grubu,yemek ve yatak odasını kelebek'ten almıştık..
ama gardrop yatak odamıza büyük geldiği için onu ikea'dan köşeli aldık mesela..
hem çalışma odası hem de gelen misafiri yatırmak amaçlı kullandığımız küçük odaya ider'den daha ucuz bir L koltuk aldık mesela.. kelebek'teki gibi para bayılmadık..
hangisi daha dayanıklı olmalı sorusunu sorun kendinize ve bütçenize göre ayarlayın bu öncelikleri..

yemek ve çatal bıçak takımını karaca'dan aldık.. ve ben bütün eşyalarımdan gayet memnunum..

midi bi fırın aldım arzum'dan , altı üstü eşit pişirmiyor.. kek yapamıyorum fırında.. böreği,yemeği ayarlıyorum bi şekilde de, kek de önemli nihayetinde.. arzum'un midi fırınını sevmedim.. modele göre değişebilir tabi..
ama arzum buka saç kurutma makinesi harika..

bir sürü kalem var , hangi biri hakkında ayrıntıya gireyim bilemedim..
kafa karıştıran bir durum olursa mesaj at, yardımcı olmaya çalışırım..

hala vaktin varken arkanı dön ve derhal kurtul bu beladan. geri dönüşü -neredeyse- olmayan, kendi hayatını kendi ellerinle zincirleyip sonrasında da çok sıkılacağın, içinin bunalacağı, tüm alışkanlıklarının kısa ya da orta vade içerisinde avucunun içinden kayıp gideceği bir döneme giriyorsun.

ille kendini bi yerlere kelepçeleyip hayatını zora sokmak istiyorsan şu an yaşadığın evdeki kalorifere kendini kelepçeleyip anahtarı yut. ille bi gün biri gelir kurtarır. en azından kurtuluşu kolay olur.

eşyalarla ilgili soruya gelince;
a++ olanlar evet çok daha uygun hale geliyor. bizim buzdolabı biraz eskidi, onu yok edip bi tane a++ bişi almayı düşünüyorum. elektrik faturasına etkisi tahmin edilenden fazla oluyor biraz hesaplayınca. hele bi de yazın falan.

çamaşır makinesi o kadar da önemli değil abi. iyi kötü hepsi yıkıyor yani. bu beyaz eşya konusunda en büyük kazığın döndüğü dal çamaşır makinesi bence. ne kadar sürede bozulur bilmiyorum da, e 2 kat hatta 2.5 kat fiyat farkı olanlar var. yani ille bozuluyorsa daha ucuzundan bi şey alıp çok kafanı bozar ve tamir edilemezse atıp yeni bi ucuz alsan aynı şeye gelir 5-10 yıl içinde. buzdolabı gibi değil.

televizyon önemli bi şey, ona dikkat etmek lazım. ben 1 ay falan araştırdım almadan önce. 3 seneye yakın oldu hala çok memnunum. tabii ki tonla yeni model ve teknoloji çıktı, ben aldığımda pek 3d televizyonlar bile yoktu. ama o dönemin cihazları arasında iyi bi şey araştırıp bulmuşum diyorum.

bulaşık makinesinden hiç anlamam bi şey diyemem. ütü mütü onlar kolay ve ucuz zaten.

eh, seni de evlilikten vazgeçirdiğimize göre (umarım) özgürlüğüne kavuştun ve gözün aydın diyorum. aman bi daha öyle lanetli iğrenç fikirleri aklına sokma. hadi eğlenceli güzel bi hayat dilerim.

eşyayı siktiret. kızı kırma ve üzme. ne olursa olsun, olan, orda kalsın. ne sen başkasına anlat olanları, ne o başkasına anlatsın. kol kırılsın, yen içinde kalsın. kan kusun, kızılcık şerbeti içmiştik diyin. birbirinizin kıymetini bilin. birbirinizle önce arkadaş ve iyi bir dost olun.

eşya, kafa yormanız gereken en son şey.

evlilik cok guzel sey. Allah mesut etsin :)

oturacağınız ev kendinize ait ise:
mobilya: doğtaş (yatak büyük bir indirim teklif edilmezse işbir veya yataş olsun),
beyaz eşya: tamamı siemens'in ithal olan tam ankastre serileri (özellikle ithal olanlar gerçekten mükemmel cihazlar, yerli olanlar bildiğin profilo zaten. mutfağın durumuna göre buzdolabı ankastre olmayanlardan olsun. tümünü aynı markadan ve aynı yerden alırsanız iyi bir indirim olur. aynı listeyi başka bayiye de götürüp fiyat alın.),
klima: mitsubishi electric,
tv: samsung 4k modelleri (55" den küçük ve curved olmasın),
kahverengi eşya: bu biraz karışık. meselam philips ütü olabilir, dyson veya elecrolüx süpürge olabilir gibi. eşinizin çeyizinde gelebilir bunlar, adettendir.
bütün bunlar öncelikle bütçe meselesi elbette.önce bütçenizi belirleyin ve yola öyle çıkın. ev kendinizin değilse yerli üretim arçelik, beko gibi markalara yönelebilirsiniz. mobilya da markalı olmak zorunda değil. ileriki yıllarda daha iyileri alınır. unutmayın bir süre sonra 3-4 kişi olacaksınız. onlara da oda düzenlenecek.
evlilik gerçekten güzel. hayata anlam katan en önemli şey belki. sizin seven bir eşinizin, ailenizin, sıcak bir yuvanızın olması güzel.
gelsenize olm, boyu geçmiyo bak valla :))

hayırlısı olsun, mutlu olun.
eşya konusunda ilk tavsiyem şu:
çok komplike olmasından ziyade asıl işini iyi yapıyor mu ona bakın.
desinler ya da ne derler diye düşünmeyin.
ihtiyaçlarınız düşünüp ona göre hareket edin.

çamaşır makinesi için şuraya bakabilirsiniz: eksisozluk.com

bulaşık makinesi için:
buraya yazıyordum, sözlüğe yazayım da başka soranlara da link olsun dedim. taze taze: eksisozluk.com

buzdolabı: derin dolap daha kullanışlı oluyor. şimdiye kadar kullandığım üç dolaptan da başka açılardan memnun kaldım. bundan öncekinin joker bölümü vardı. 3 kapaklıydı. aradaki bölümü ister derin dondurucu istersem soğuk saklama için kullanıyordum. duruma göre ayarlıyordum. çok güzel düşünülmüş iyi bir işti. şimdi o tür dolap yok galiba. aeg üretimiydi o.
şimdiki dolabım derin. derinlik çok işime yarıyor.

bir de derin dondurucu bölümüne bakın. buzdolabında en büyük sıkıntı koku yapma olayıdır. baş edilemeyen koku derin dondurucuda istemeden çözülen akan gıdaların alta sızmasından oluyor. köpük var altta ona geçiyor ve dondurucu tabanını çıkarıp o köpüğü temizlemeden geçmiyor. (köpüğün yenisi bulunmuyor, mecbur temizleyeceksiniz başka çare yok ya da dolabı elden çıkaracaksınız)
derin dondurucunun alt tabanı ya çıkarılabilir olsun, ya da tek parçaysa alt kısımda hava üfleme ızgarası olmasın. ona dikkat edin.

the intouchables.
www.imdb.com

www.imdb.com

intouchables'ı izledim :( imdb'yi de açamıyorum sorun bağlantıdan mı sizde de öyle mi?

(bkz: terapi niyetine izlenilesi filmler )

fiat ve hyundai bir ara uretti. populer olmadi. hala uretiliyor mu bilmiyorum. ayrica cok bilinmez ama dogalgazla calisan cng'li motorlar da mevcut.

gerek yok. LNG'li araçlar gelecek yakında. 1 tüp LNG ile 1000-1500 km yapabileceksin.

dacia nın da vardı bir ara. bir arkadaştan duyduğum kadarıyla honda veya hyundai (hangisi tam hatırlayamadım) lpgye hazır üretiyormuş, satın aldıktan sonra anlaşmalı yerlerinde lpgye çevirttirebiliyormuşsun. garanti bozulmuyormuş.

fabrika çıkışı benzin+lpg'li araçlar var. bunlar hem lpg hem de benzinli oluyor.eğer kastettiğiniz buysa. ancak sadece ve sadece lpg'li üretilen binek araç yok bildiğim kadarıyla.
www.hyundai.com
honda.com.tr

ohahaha. cin girmiş.

paint terk. klasik cevab ...

bana pek yapmacık gelmedi, sonuçta bir ışık kaynağı. gece reklam ekranlarını ne kadar uzaktan okuyabildiğinizi düşünün.

ankastre olması için kapağının üzerine mutfak dolabının aynısından yapıştırmak gerekiyor. bazası da aynı mutfak dolaplarının devamı olacak şekilde dolapları yapan kişi tarafından yapılır. ankastre olmayan makineye böyle bir uygulama yapılmaz. ankastere olanları kapak açma kulbu, düğmelerin, ekranın olduğu yer içeride kalır, kapak dışarıya çıkıntılı olur, ve bazasını değiştiremezsiniz.

bir çok marka/model bulaşık makinesinin iç mekanizması neredeyse birebir aynıdır.

muhtemelen sizin normal makinenizin de ankastre için kullanılan bir versiyonu vardır. Ön kapakta değişiklik yaparak ankastreye uygun hale getirilebilir.

biraz makinelerden anlayan ve ugraşacak adam olduktan sonra yapılabilir bence eğer makine uygunsa.

yeni modemin ayarlarını yapmamışsındır.
torrent için modemde port açman gerekiyor. google dan marka modele göre aratırsan ayarlarını yapabilirsin.

teşekkürler sorunu halletmiş bulunmaktayım.

siz yazdıktan sonra fark ettim.

ne pastası? reklamsa adblocker sebebiyle görünmüyor.

Az önce. Siteden çıkmak üzereyken son bir kez güncellere bakayım derken.

hemen farkettim şekli ama tıklayana kadar pasta dilimi olduğunu anlamadım

hemen. tıklamadım ama ne oluyor tıklayınca?

computermaster'ın başlıkları görünüyor; ama bence bilerek yapmamışlar onu:)

ben girer girmez farkettim

ben de girer girmez farkettim

anında fark ettim ama pasta olduğunu anlamam bi zaman aldı.

girer girmez fark ettim. ama bugün benim de doğum günüm olduğu için duyuru'nun doğum günü olan herkese bunu sürekli gösterdiğini düşündüm. sözlük'teki doğum bilgilerimizden alıyordur dedim. çok mantıksızmış.

duyuru açmamış olsan farketmezdim sanırım.

siteyi açar açmaz farkettim..

Cart diye fark ettim, sonra da öff bu ne ya dedim.

şimdi gördüm.

hemen fark ettim. yine compuşun doğum günü dedim. her sene her sene :)

ben hala göremiyorum.
Not: mobilim.

gördüm de "the cake is a lie" buna anlam veremedim. bir duyuru açıp sorsam mı acaba.

Girer girmez farkettim, herhalde kuruluş yıldönümü diye düşündüm. Ama tıklamadım, tıklanıyor mu ki?

edit: compumaster kim la? herhalde ssg'de sendikalı hemşehrisini koriyi.

ben de girer girmez daha hiç bir duyuruyu görmeden farkettim.

duyuru ilk acinca fark ettim ve tikladim.

girez girmez gördüm, kimin doğumgünü acaba diye üzerine geldim.

mystery 2 duyurunda önerdiklerimin hepsini izlememişsin. tekrar öneriyorum.

merhaba dizi olmaz mı?

1. şık için: the mentalist
2. şık için: the lost room ve fringe (doctor who da önermek isterim ama ondan 1 sezon izledim henüz)
3. şık için: lost

@ermanen
izlediğim şeyi ne öneriyorsun??

@sizorf
4 diziyide izledim(doctor who hariç ki onuda sevmedim), dizi pek sarmıyor artık, film gerek

yazdığımı tekrar oku.

film önerisi:
the canyon
www.imdb.com

@ermanen
olm liseli misin, 2 film önercen onuda yokuşa vurma. o listeyi eleyipte yazdık bunları

komiksiniz valla ne diyim.

film önerisi:
white noise

The others geldi aklıma ilk.

frequency ; 2000 yapımı , butterfly effect tarzında

sonradan akla gelen edit : katili bulma ve zaman yolculuğu kontenjanından deja vu diyorum.

bir de şefin önerisi olaraktan katil bulmaca kontenjanından el secreto de sus ojos diyorum. çekimleri ve diyalogları bence çok iyi bir filmdi.

mr. nobody

interstate 60 yok listede. ciddi bir gizem ve katil filmidir de oysa. bir de zaman-mekan kırılmaları filan da var. ohooo, izlememekle hata etmişsin.

loft (2008)

headhunters, oldboy, a fantastic fear of everything

A PERFECT MURDER
THE LOOPER

Oldeuboi (2003)
biraz geç yazmışım şimdi farkettim kusura bakma...

www.imdb.com

rough cut iyiydi

www.imdb.com

www.denizfoto.com.tr

olabilir gg ve kitapyurdu aklımda başka alternatifler de bekliyorum

ebay de kabul ediyor paypal.

nakit olarak bozdurabilirsin. atıyorum, 200TL'lik paypal 175TL .. gibi.

www.buldumbuldum.com
www.derinmor.com
www.fotografium.com
www.e-simfer.com
www.morfare.com
en iyisi çin bir milyoncusu dx.com

akks yerli siteler için teşekkürler.

bakiyemdeki parayı kullanmak için alıcı ve satıcının türkiye de olması gerekiyor. dolayısıyla dx.com falan işime yaramıyor benden çok kullanna yoktur oraları normalde zaten :) yerli sitelerden tavsiyeler beklemeye devam ediyorum.

www.e-hirdavat.com

bugün anneler günü için hediye ararken çikolata sever annelerimiz için bir siteden sipariş verdim.
bilindik bir site ama paypal kabul ettiğine dikkat etmemiştim. hediyelik lezzet çiçekleri için:
www.bonnyfood.com

1. ben de böyle bir şeyler duymuştum, mantıklı geldi. çocukken yuttuğun kadar yutmuyorsa sorun değil.

2- güzel bir aparatmış.

bende elimde fırça ile geziyorum evin içinde haliyle çok beklediğimden daha sonra beklemiyorum. kürdanlı diş ipi çok kullanışlı. ayrıca arada bir ağız gargarası kullan hacı.

1. macunu ağızda tutmanın pek faydası olmayacağını düşünüyorum. çoğunluğu aşındırıcı madde ve ağızda tutmak için yapılmamış zaten.
2. bunun yerine diş ipi kullanın. diş iplerinin yapısı yassı, kaygan ve bu iş için tasarlanmıştır. linkteki ürün pek öyle değil. bununla arka dişlerin arasını zor temizlersiniz. ben oral-b satin floss kullanıyorum. bir kutusu epeyce dayanıyor.
- gargara için listerine kullanın. ben diş ve dişetlerim üzerinde çok faydasını gördüm. biraz pahalı ama arada çift kutu tek fiyatına gibi kampanyalara denk geliyorum.

2. bununla sadece diş aralarını temizleyebilirsin, fakat diş ipini damak diş eti ve diş arasında da gezdirebilirsin. bununla aynı şeyi yapmak zor olur gibi. ben de diş ipi öneriyorum. oral-b satin floss gayet güzel mesela.

2) çatallı çubuğun ucundaki kürdanlardan kullandım,linkteki ürünle ön ve yan dilşerin arası rahat temizlenirken arka dişlerde sorun oluyor. mesela benim bazı dişlerin arası ayrık, o dişler için diş ipine bi düğüm atıp öyle temizleyebiliyorum, ancak kürdanlı diş ipinde onu yapamıyorsunuz.

kurdanli dis ipi cok kullanisli, en arkaya kadar temizliyor. duz iple yapmak cok zor bunu.
dis hekimlerine ip mi, fircalamak mi dendiginde ip dediklerini duymustum.
yani iple arada kalanlari cikarip, fircalamak curuge falan imkan vermiyor.

2. diş ipinin elastikliği olmadığı için diş eti ile diş arasına girmesi zor oluyor. diş ipi daha iyidir. ki her seferinde bir miktar plastik harcamamış olursun.

1. diş macunu gibi ürünlerde bulunan flor (ya da öyle bir madde) epifiz bezindeki bilmemne salgılanmasını azaltıyor gibi bir şey okumuştum. (bu bilimsel şeylerin hiçbiri aklımda kalmıyor ne yazık ki). yine de onca kimyasalın zararsız olması mümkün değil gibi.
ek olarak sürekli gargara yapmanın ağız içi dengesini bozduğunu düşünüyorum. kişisel fikrimdir.

gargara olarak oral-b'nin pro clinic line diye bir gargarası var, onu tavsiye ederim.

elektrikli dis arasi temizleyicisinden alin. genelde elektrikli fircayla beraber dis bakim seti diye satiliyo. ama tek olarak da var. suyu tazyikle ince bir ip seklinde dis aralarina fiskirtiyor. aralari yikamis oluyorsun. guzel temizliyor. tavsiye ederim.

valla askerdeki elemanların kollarını kırıp hava değişimi almak için macunu kollarına sıvayıp beklettiklerini duymuştum.bu yüzden dişte macun bekletmek faydadan ziyade zararlı olabilir.
linkteki ürün ise pek kullanışlı gelmedi bana.

www.hepsiburada.com

bu ipi tavsiye ederim.ince ve dayanıklı oluşu her türlü dişin arasına girmesini ve temizlemeyi sağlıyor.

mystickynotes diye bir programcık kullanıyorum ben. ama taskbar da görülüyor tabii. taskbar a sağ tıklayıp özellikler-özelleştir-tüm simgeleri ve bildirimleri göster tikini kaldır. görünmesini istemediğin programı burada bulunan listeden simge ve bildirimleri gösterme olarak ayarlarsan iş tamam.
edit: kullandığım buymuş: www.efficientsoftware.net