efrasiyab87
Şimdi 1 adet dizüstü ihtiyacım var. Tez yazımı, her yere taşıyabilme kolaylıkları, film izleme vb sebeplerden kullanacağım. Merak ettiğim olay fiyat farkindan ziyade düz bir laptopla macbook arasinda ne gibi farklar bulunuyor? Bir insan laptop uerine niye macbook alir?
Şimdi 1 adet dizüstü ihtiyacım var. Tez yazımı, her yere taşıyabilme kolaylıkları, film izleme vb sebeplerden kullanacağım.
Merak ettiğim olay fiyat farkindan ziyade düz bir laptopla macbook arasinda ne gibi farklar bulunuyor? Bir insan laptop uerine niye macbook alir?
Merak ettiğim olay fiyat farkindan ziyade düz bir laptopla macbook arasinda ne gibi farklar bulunuyor? Bir insan laptop uerine niye macbook alir?
0
malzeme kaliteli, os sorunsuz, ne mavi ekran ne bilmem ne. en son mac'i ne zaman kapattığımı hatırlamıyorum sürekli sleep modda. ekranı kapayıp çantama atıp çıkıyorum zaten 1 kg mi ne. 12 saate yakın pili cidden 12 saate yakın gidiyor. en son ne zaman fan sesi duydum, ne zaman dizimi yaktı hatırlamıyorum. macten önceki laptop'ım açtığımda 50 dereceyle falan açılıyordu. fanını mı temizlemedim, içini mi açmadım her boku yapmak zorunda kaldım ama yine de istediğim performansı alamadım.
şu an ki 1.3 ghz macbook air, eski 2.bilmemkaç i7 işlemcili ssdli laptop'ımdan çok daha hızlı çalışıyor.
macbook al pişman olmazsın, 4-5 sene kullanırsın.
şu an ki 1.3 ghz macbook air, eski 2.bilmemkaç i7 işlemcili ssdli laptop'ımdan çok daha hızlı çalışıyor.
macbook al pişman olmazsın, 4-5 sene kullanırsın.
0
hafif, şık, basit, hızlı, stabil, şarjı uzun gidiyor.
eksi yönlerinide başka soruda cevaplarım.
eksi yönlerinide başka soruda cevaplarım.
0
mac'te office programları yok. orjinal satın almazsan çalışmıyor. kendi versiyonları var o programların, word yerine pages var mesela. yazım bittikten sonra sayfayı word yada pdf formatına çevirebiliyorsun. ve fakat, tez gibi her detayı aşırı önemli bi yazı için çok fazla kayma oluyor. satır başları, düzen, türkçe karakter hepsi bozuluyor.
0
malum yerlerdeki office for macler de çalışıyor, orjinal satın almazsan da çalışıyor yani. pages'ta pdf olarak çıktı alırken herhangi bir kayma olmuyor.
0
Mac'te illa Pages kullanmak zorunda değilsin Microsoft'un Office programları da var.
0
@inteachos yavaş çalışmıyor. ister microsoft office kullanırsın ister mac in kendi officeini istersende openoffice i. bana göre mac in kendi programları çok daha iyi ms officeten
0
1. stabil ve problemsiz bir işletim sistemi. virüs yok, zamanla hantallaşma yok.
2. detay ve malzeme kalitesi.
3. kullanmaktan hoşlandığım tek touchpad. neden bilmiyorum diğer laptoplarda hiç bir zaman güzel bir touchpad e denk gelemedim.
2. detay ve malzeme kalitesi.
3. kullanmaktan hoşlandığım tek touchpad. neden bilmiyorum diğer laptoplarda hiç bir zaman güzel bir touchpad e denk gelemedim.
0
@sskywalkeremre ben de pages'den gayet memnunum bir word ihtiyacı duymuyorum. ama tez yazımı tek kişi tek bilgisayar gitmiyor. bir yerden sonra 3-5 kişiye dağıtıyorsun, biri yazım hatası bakıyor, biri dizin bakıyor, biri tercüme kontrol ediyor, biri kaynakçaya bakıyor. Dolayısıyla mutlaka word kullanan insanların elden geçirebileceği şekilde bire bir aynısı olmasına ihtiyaç duyuyorsun.
0
Mac te ofis programlari yok orjinal kurmazsan calismiyor diyenlere inanma ben 1 senedir tum ofis programlarini crack li kullaniyorum.
0
@rentts merhaba ben bsa'de çalışıyorum, kimlik görebilir miyim? korsan kullandığınızı haber aldık.
0
Bende orj ofis var zaten. O yuzden sıkıntı olmaz herhalde. Peki nereden alabilirim uygun fiyata tavsiyeler?
0
pike
Yapıyor musunuz bunu? Bazen hangi kitabı önce okusam karar veremiyorum ama aynı anda birden fazla kitap okursam kitabın hakkını veremeyecekmiş gibi hissediyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Yapıyor musunuz bunu? Bazen hangi kitabı önce okusam karar veremiyorum ama aynı anda birden fazla kitap okursam kitabın hakkını veremeyecekmiş gibi hissediyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Siz ne düşünüyorsunuz?
0
Bunu yapanı ilk duyduğumda harbi şaşırmıştım. Mantıksız geldi. Bir kitabı alıp gün boyu içine girmek onunla yaşamak daha güzel sanki
0
duruma bagli olarak evet okurum, ama bir hafta birinden biraz degil, cok yakin araliklar okudugumdan hikayeyi ya da karakterleri kaybetmiyor karistirmiyorum.
bu durum okumam gereken bir kitapla okumak istedigim bir kitap arasinda kalmamla basladi, muhtemelen okul yüzündendi, sonra harry potterlarin ilk baskisini ödünc alarak okudugumdan (yoktu baskisi tükeniyordu her yerde ilk ciktigi birkac gün) alistim. genelde A kitabina baslayip ortasinda B kitabina baslayip Byi bitirip Aya devam ederek yapiyorum artik.
bu durum okumam gereken bir kitapla okumak istedigim bir kitap arasinda kalmamla basladi, muhtemelen okul yüzündendi, sonra harry potterlarin ilk baskisini ödünc alarak okudugumdan (yoktu baskisi tükeniyordu her yerde ilk ciktigi birkac gün) alistim. genelde A kitabina baslayip ortasinda B kitabina baslayip Byi bitirip Aya devam ederek yapiyorum artik.
0
ben okuyorum iyi olmuyor.
roman-biyografi okursun ya da roman-ders kitabı-inceleme olabilir de roman-roman-roman tadı kaçıyor. bir oturuşta okumadığın, aklına geldiğinde heyecanlanmadığın kitabı (roman) okumasan da olur gibi.
roman-biyografi okursun ya da roman-ders kitabı-inceleme olabilir de roman-roman-roman tadı kaçıyor. bir oturuşta okumadığın, aklına geldiğinde heyecanlanmadığın kitabı (roman) okumasan da olur gibi.
0
Yapıyorum ama aynı seviyede kitaplar olmuyor. Mesela biri farklı dilde oluyor veya biri ağır diğeri çerezlik oluyor. O anlık ruh halime göre okuyorum.
0
Eskiden bari yapıyorum. Ama sadece 2 kitap olarak sürekli. Sorunsuz oluyor bende.
0
Eğer okumakta olduğum kitap çok kalınsa çantama alamayacağım büyüklükteyse onu evde okuyup, yanıma daha ince ve diğerine göre daha eğlenceli bir kitap alırım, birini yolda, bir yerde otururken vs. okur diğerini evde okuduğum oluyor ama sürekli yapmıyorum bunu..
0
yapıyorum arada ben de.
ama iki romanı aynı zamanda okumaktan ziyade kitaplardan biri kısa yazılardan oluşuyor. misal jj rousseau'nun yalnız gezenin düşleri. kitap kısa düşünce yazılarından oluştuğu için 2 yazı arasında başka kitaplara da bakabiliyorum.
yani öyküler kitabı + roman gibi bir formülle sıkıntı olmuyor.
ama iki romanı aynı zamanda okumaktan ziyade kitaplardan biri kısa yazılardan oluşuyor. misal jj rousseau'nun yalnız gezenin düşleri. kitap kısa düşünce yazılarından oluştuğu için 2 yazı arasında başka kitaplara da bakabiliyorum.
yani öyküler kitabı + roman gibi bir formülle sıkıntı olmuyor.
0
Okuyorum ben de. Ama sayns'ın dediği gibi farklı türde şeyler oluyor. Aynı anda iki roman okumam.
0
okuyordum. her kitabı her zaman canımız çekmiyo, bir ondan bir bundan yapmak iyi. Bir kitabı bitireceğin sürede 3'ünü bitirebiliyosun.
0
non-fiction tabir edilen kitaplarda yapiyorum. roman falan olunca birden fazla olmuyor.
0
Bir dönem evde ayrı, serviste ayrı ve işyerinde ayrı kitabı okuyordum. Püf noktası türlerinin ayrı olması. Aynı olursa eğer karakterler birbirine karışabiliyor zamanla. Bunu fark etmeden önce işyerinde okuduğum kitapta, serviste okuduğum kitabın bi karakterini arayıp bulamamıştım iki saat.
0
bir kitabı bile ancak odaklanırsam, kendimi rahat hissedersem hakkıyla okuyabiliyorum. aynı anda iki kitabı okumam mümkün değil, kafam o kadar çalışmıyor.
0
severek yabıyorum ben de. ama bana bakma, pizza ile cheesecake i aynı anda yiyen bir insanım.
0
ben genelde roman-roman dışında başka bir tür şeklinde gidiyorum. çünkü tek bir kitaba takılı kalmak sıkabiliyor beni. bir de kitap taşımayı seven bir insanım. romanlar da 500-600 sayfalık kitaplar olduğu için çantamda taşıyasım gelmiyor. onun yerine ince ve çok kafa yormayan diğer bir türü müsait olduğum yerlerde okumaya çalışıyorum.
bir de öncelik her zaman romanda olmalı yoksa konu dağılıyor, karakterleri unutmaya başlıyorsunuz vs vs.
bir de öncelik her zaman romanda olmalı yoksa konu dağılıyor, karakterleri unutmaya başlıyorsunuz vs vs.
0
aynı anda deyince ben de sağ eline bir kitap sol eline bir kitap alıp ikisine de aynı anda bakıp okuyup anlıyorsunuz sandım. vay arkadaş neler varmış diye düşünmüştüm :)
0
lionel andres
spiker neden "rvp bir sonraki maçta yok" dedi? kart falan da görmedi yanlış hatırlamıyorsam. zaten berbat anlattı maçı.
spiker neden "rvp bir sonraki maçta yok" dedi? kart falan da görmedi yanlış hatırlamıyorsam. zaten berbat anlattı maçı.
0
enkolaykullaniciadi
yani bildiğimiz, imaj dış görünüş.image uymuyor sanki. ne diyebiliriz?
yani bildiğimiz, imaj dış görünüş.
image uymuyor sanki. ne diyebiliriz?
image uymuyor sanki. ne diyebiliriz?
0
dessy
kalın mı?
kalın mı?
0
degil.
aklima liseden kalma bir bilmece geldi bu duyuruyu gorunce; fatih sultan mehmet savasa giderken iki bacaginin arasindaki killi, kalin sey neydi?
aklima liseden kalma bir bilmece geldi bu duyuruyu gorunce; fatih sultan mehmet savasa giderken iki bacaginin arasindaki killi, kalin sey neydi?
0
ipmus90
Daha iki gün önce çok samimi davranan kız ertesi günden beridir hiç aramıyor sormuyor cevap vermiyor. Borderline sıkıntısı varmış ve psikologa gidiyormuş. Bu kıza nasıl davranmam lazım, nasıl yardımcı olabilirim. kendimi kötü hissediyorum cevap vermediği için.
Daha iki gün önce çok samimi davranan kız ertesi günden beridir hiç aramıyor sormuyor cevap vermiyor. Borderline sıkıntısı varmış ve psikologa gidiyormuş. Bu kıza nasıl davranmam lazım, nasıl yardımcı olabilirim. kendimi kötü hissediyorum cevap vermediği için.
0
Uzaklaş, kaç diyorum. Herkesi kurtaramazsın kendini daha fazla batırmadan kaç. Sonra demişlerdi dersin.
0
benim eski erkek arkadaşım borderline idi. borderline üzerinde tez yazdım neredeyse. cidden kaç. 2 senem boşuna gitti.
0
Yahu kaçmayın. Eğer git-gelleri kaldırabilirim diyorsanız, kaçmayın. Kendinizi de kötü hissetmeyin ama bu kendisiyle ilgili, bunu bilmek lazım. Sizdeki ufak bir şeyden rahatsız olup kaçmış da olabilir tabi. Borderline'lar insanları tamamen iyi ya da tamamen kötü görür. Ufak bir kötülük (kime göre neye göre) sizden kaçmasına sebep olmuş olabilir. Ayrıca terapiye gidiyorsa stabil olmaya çalışıyor anlamına gelir bu. Genel olarak rahat, esnek ve çok kaygılı değilseniz olabilir de yani. Eğer mesajlara, aramalara cevap vermiyorsa da bırakın yazmayı, o dönerse tekrar konuşursunuz, bence...
Edit: Bu arada alkol, uyuşturucu, seks gibi konularda aşırılıkları, bağımlılıkları olması muhtemel, aklınızda bulunsun.
Ayrıca Borderline'lar da insandır ulan!
Edit: Bu arada alkol, uyuşturucu, seks gibi konularda aşırılıkları, bağımlılıkları olması muhtemel, aklınızda bulunsun.
Ayrıca Borderline'lar da insandır ulan!
0
oh.. sevindim şimdi. bencede borderline da insan. ama eskisi gibi yazmıyor hatta cevap vermiyor. bir ara fiziken yakınlaşmak istedi biraz sanırım yeni tanıştığımız için ben yakın davranamadım ondan kızmış olabilir. aramasını beklicem artık, cevap vermiyor.
0
Burada 5 kişi kaç dedik, 1 tane anladığım kadarıyla kendisi de borderline'dan muzdarip bir arkadaş geldi (saygılar) hemen tav oldun. İyiliğin için diyoruz kardeşim arkana bakmadan kaç. Yoksa daha çok "ne yaptım ki, neden mesaj atmıyor ki, ne oldu ki şimdi" dersin kendi kendine kafanı duvarlara vurursun.
0
ya, birakin, ne borderline'i, be... oyle kolay sey degil borderline. bir suru vaziyet var gelinceye ona.
0
benim eski sevgilim bir gün 'kalk, hemen ailenle tanışmaya gidiyoruz, seni onlardan isteyeceğim' der, ertesi gün ise 'bence buradan gitmelisin' diye beni postalardı. ilk başlarda çok üzülür, sinirlerim bozulur, ağlardım. sonradan borderline ile ilgili ve bu kişilerin yaşadığı gelgitler hakkında baya bir araştırma yapıp kendime hep telkinde bulundum. rahatsızlığı iyice biliyorsan o kişinin gelgitlerine karşı çok daha esnek olabiliyor, hareketlerini kişisel algılamaz hale gelebiliyorsun. tabii bu benim deneyimim. ama yine de, uzun vadede çok sağlıklı bir ilişki için uygun bir aday değil bu arkadaşlar. benim eski erkek aradaşım da terapilere falan giderdi ama tabii adamların gelgitleri çok olduğu için bir gün sıkılıp tedaviyi yarıda bırakır, canları istediği gün devam eder, o yüzden de tedavi sürecini daha da zor hale getirirler. bir zamanlar çok çok büyük bir zaaf noktam olan bu eski sevgilim seneler sonra geçen bana mesaj atmıştı. o kısır döngüye bir daha asla girmem. içimden de gelmiyor zaten. o yüzden 'sorrrriiii, görüşemeyiz anacım' dedim. tutku on numara ama güven sıfır.
0
risk budur :)
şaka bir yana kızın aslında çok sağlam bir duruşu vardı yani bu sorunun üstesenden gelebildiğini düşünüyordum, gerçi artık yazmıyor zaten
şaka bir yana kızın aslında çok sağlam bir duruşu vardı yani bu sorunun üstesenden gelebildiğini düşünüyordum, gerçi artık yazmıyor zaten
0
poseidon1
Tür farketmez. Lezzeti iyi fiyatı uçuk olmasın tek derdimiz budur. Adres yada tarif ile birlikte verirseniz tadından yenmez.
Tür farketmez. Lezzeti iyi fiyatı uçuk olmasın tek derdimiz budur. Adres yada tarif ile birlikte verirseniz tadından yenmez.
0
bahçe büfe: incirli caddesinden aşağı inerken yolun ayrıldığı yerde. cadde üzerinde.
karadeniz pidecisi:istanbul caddesinden meydana çıkan ana caddeden bir önceki sokak (zeytinburnu yönünde)
mor gül döner : karadeniz pidecisinin hemen 2 dükkan altında
karadeniz pidecisi:istanbul caddesinden meydana çıkan ana caddeden bir önceki sokak (zeytinburnu yönünde)
mor gül döner : karadeniz pidecisinin hemen 2 dükkan altında
0
Morgül +1, bizim eve et aldığımız kasap oranın et tedarikçisi o tavsiye etmişti bakrıköyde oradan başka yerde döner yemem o yüzden. hem eti güzel hem de içime siniyor.
0
incirli caddesinde ali haydar. şahane. fiyatlar da kişi başı 30 gibi düşünün.
0
bonjurkes
Selamlar,Bu iki dükkandan birinden ürün almak istiyorum. Misspera hakkında çok fazla olumsuz yorum yok ama mizu'yu itin götüne sokmuşlar.Mizu'da satılan parfümlerin orjinal olmadığını, kalıcığının olmadığını falan söylemişler.Baya kararsız kaldım, Mizu gerçekten böyle bir yer mi?
Selamlar,
Bu iki dükkandan birinden ürün almak istiyorum. Misspera hakkında çok fazla olumsuz yorum yok ama mizu'yu itin götüne sokmuşlar.
Mizu'da satılan parfümlerin orjinal olmadığını, kalıcığının olmadığını falan söylemişler.
Baya kararsız kaldım, Mizu gerçekten böyle bir yer mi?
Bu iki dükkandan birinden ürün almak istiyorum. Misspera hakkında çok fazla olumsuz yorum yok ama mizu'yu itin götüne sokmuşlar.
Mizu'da satılan parfümlerin orjinal olmadığını, kalıcığının olmadığını falan söylemişler.
Baya kararsız kaldım, Mizu gerçekten böyle bir yer mi?
0
mizudan hiç almadım ama alanların hepsi daha geçen gün burada kalıcılığından şikayetçi oluyorlardı. çakma değilse bile bir yamukluk var gibi.
0
bu arada parfüm için morhipoyu düşünebilirsin, boyner tabanlı biliyorsun. ben online alacak olsam oradan alırdım.
0
oranın fiyatları pahalı geldi mizu ve missperaya göre, o yüzden bu iki yer arasında kaldım, sorayım dedim
0
Ben de birkaç ay kadar önce kararsızlıkla Mizudan aldım. Sorun yaşamadım. Bana gelenin orjinal olduğundan da eminim. Şanslıydım belki de.
0
www.bellamola.com
en azından sorunsuz iade alıyorlar, özellikle bu parfüm bayat denildiğinde. hatta bugünde buna dair bir yorum okudum. en azından müşteri hizmetleri iyi çalışıyor.
en azından sorunsuz iade alıyorlar, özellikle bu parfüm bayat denildiğinde. hatta bugünde buna dair bir yorum okudum. en azından müşteri hizmetleri iyi çalışıyor.
0
geçen sene mizu dan rochas ve bossbottled aldım.
boss bottled orjinaldi ama rochastan aşırı kıllandım. ama sanrım kıllanmam gereken mizu değil rochas. Rochas kendisi bozmuş. ama parfümde aşırı yoğun alkol kokusuda geliyordu. ama YKM nin içinde ki parfümeriden tester sıktım o da oyleydi.
boss bottled orjinaldi ama rochastan aşırı kıllandım. ama sanrım kıllanmam gereken mizu değil rochas. Rochas kendisi bozmuş. ama parfümde aşırı yoğun alkol kokusuda geliyordu. ama YKM nin içinde ki parfümeriden tester sıktım o da oyleydi.
0
kirazıseviyorum
olan var mı?
olan var mı?
0
google da böyle bişi var ama bana pek inandırıcı gelmedi
www.kitapyurdu.com
www.kitapyurdu.com
0
gkn
Selam duyurucular,İstanbul avrupa yakasında ev almayı düşünüyoruz. Bi miktar bütçemiz de var. Daha doğrusu var diye biliyorduk taki gerçekleri görene kadar. 1+0 evler 300 bin lira ne demek yahu. Nerde bu emlak balonu, her gün de çerez gibi satıyorlar. Örnek: http://imgur.com/qcoC6Pn 56 metrekare eve
Selam duyurucular,
İstanbul avrupa yakasında ev almayı düşünüyoruz. Bi miktar bütçemiz de var. Daha doğrusu var diye biliyorduk taki gerçekleri görene kadar.
1+0 evler 300 bin lira ne demek yahu. Nerde bu emlak balonu, her gün de çerez gibi satıyorlar.
Örnek: imgur.com
56 metrekare eve 315 bin istemiş. Yahu 56 metrekare eve 315 bin veren var mı be?
Soru ise şu: Avrupa yakasından nerde konut almalı. Semt belirtmeyi düşünmüyorum ama her ihtimale karşı pendik tuzla önerileri gelmesin diye :) Bakırköy zeytinburnu, başakşehir, merter, falan olabilir. Yeni bina olsun. Yatırım değil oturum amaçlı.
İstanbul avrupa yakasında ev almayı düşünüyoruz. Bi miktar bütçemiz de var. Daha doğrusu var diye biliyorduk taki gerçekleri görene kadar.
1+0 evler 300 bin lira ne demek yahu. Nerde bu emlak balonu, her gün de çerez gibi satıyorlar.
Örnek: imgur.com
56 metrekare eve 315 bin istemiş. Yahu 56 metrekare eve 315 bin veren var mı be?
Soru ise şu: Avrupa yakasından nerde konut almalı. Semt belirtmeyi düşünmüyorum ama her ihtimale karşı pendik tuzla önerileri gelmesin diye :) Bakırköy zeytinburnu, başakşehir, merter, falan olabilir. Yeni bina olsun. Yatırım değil oturum amaçlı.
0
Bakırköy zeytinburnu, başakşehir, merter, falan olabilir. Yeni bina olsun.
diyorsan eğer 300.000-350.000 i peşin yanında olacak sonrası Allah kerim. Ne kadar kredi çekebilirsen..
Merterde yaşıyorum.
Beylikdüzünden güzel ev alırsın ama 300.000 e
diyorsan eğer 300.000-350.000 i peşin yanında olacak sonrası Allah kerim. Ne kadar kredi çekebilirsen..
Merterde yaşıyorum.
Beylikdüzünden güzel ev alırsın ama 300.000 e
0
hem fiyatlara söylenmişsin hem de merkezden ev arıyorsun o nasıl olacak ki?
merkezde ki evler için o fiyatlar eve göre kelepir bile sayılabilir.
Mesela bakırköyde 315 kağıda ev bulsan o bina 20+ yaşa sahiptir konumunuda baz alırsak.
senin durumuna en uygun yer fiyat&performans olarak ya bahçeşehir ya da beylikdüzü.
merkezde ki evler için o fiyatlar eve göre kelepir bile sayılabilir.
Mesela bakırköyde 315 kağıda ev bulsan o bina 20+ yaşa sahiptir konumunuda baz alırsak.
senin durumuna en uygun yer fiyat&performans olarak ya bahçeşehir ya da beylikdüzü.
0
bizim de elimizde 160 nakitimiz vardı. Biz de sizin gibi bahçelievler bakırköy falan dedik, bildiğimiz alıştığımız çevre olduğu için. Ve sonunda avcılardan ev aldık. İstanbulda binalar çok eksi, ve fiyatlar inanılmaz uçuk
0
bayrampaşa yıldırımda diktikleri binada evlere 800 bın istiyorlar. 450 bın ıstıyorlar. sende benım gibi yap beykente git. hatta doğa panaroma evlerine bi bak.
0
şişli'de 300 bin liraya 3+1 bile bulursun zorlasan. yeni bina olmaz ama başakşehir'de oturup da istanbul'da yaşıyorum diyemezsin.
0
Dostlar her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Cevaplarınız değerli.
Konut aramaya başlayınca piyasası ne hale gelmiş yeni yeni görüyorum o yüzden şaşırmıyor değilim. Bi eve 600 bin verirsin vermesine eğer saydığım yerlerde, 3+1 ve 10.kat güvenli bi sitede olursa. Ama 2+1 giriş kat 75 m^2 eve 600 bin verilmez diye düşünüyorum. Artık farklı alternatiflere yönelme vakti gelmiş sanırım. Başakşehir ve beylikdüzü taraflarına bakacağım.
Ayrıca şişli'yi de takibe aldım. Eski ev olmasın diye biraz ısrarcıyız bu konuda ama bakalım yine de .
Konut aramaya başlayınca piyasası ne hale gelmiş yeni yeni görüyorum o yüzden şaşırmıyor değilim. Bi eve 600 bin verirsin vermesine eğer saydığım yerlerde, 3+1 ve 10.kat güvenli bi sitede olursa. Ama 2+1 giriş kat 75 m^2 eve 600 bin verilmez diye düşünüyorum. Artık farklı alternatiflere yönelme vakti gelmiş sanırım. Başakşehir ve beylikdüzü taraflarına bakacağım.
Ayrıca şişli'yi de takibe aldım. Eski ev olmasın diye biraz ısrarcıyız bu konuda ama bakalım yine de .
0
basond
Ben fazla cips tüketiyorum.Siz?
Ben fazla cips tüketiyorum.
Siz?
Siz?
0
bir ara çiğ köfte yiyordum abartılı bir şekilde, şimdi biraz ara verdim. gastritim arttı, bir süre yemeyeceğim.
0
yediğim yok, içtiğim de çok zararlı değil ama nescafe classic diyebilirim sanırım...
0
Gun icinde yedigim bes seyden besi de zararli vallahangi birini yazsam
0
Butun yaz her gün dondurma yiyorum. Bir de cipse karsi zaafim var, kendimi tutmasam her gun paket paket yerim ama kota koyuyorum; ayda bir paket yiyorum sadece.
Icecek olarak da haftada 3-4 bardak kola, ice tea ya da kahve.
Icecek olarak da haftada 3-4 bardak kola, ice tea ya da kahve.
0
pizza
çoğunlukla 1 dilim
nadiren iki dilim
senede bir iki defa da 1 bütüne yakın
iki ayda bir cipse benzer boktan bi çerez
iki gündür ayak bileklerim çok feci kaşınıyo, eğer ondan olduysa, bi daa da yemiycem abi. nâlet ossun!
çoğunlukla 1 dilim
nadiren iki dilim
senede bir iki defa da 1 bütüne yakın
iki ayda bir cipse benzer boktan bi çerez
iki gündür ayak bileklerim çok feci kaşınıyo, eğer ondan olduysa, bi daa da yemiycem abi. nâlet ossun!
0
pentagram
yaris, micra, swift benzeri ufak sevimli araba markaları var mı bildiğiniz? şöyle piyasası iyi olanlardan.
yaris, micra, swift benzeri ufak sevimli araba markaları var mı bildiğiniz? şöyle piyasası iyi olanlardan.
0
fiat 500 diyorum ben de. ama biraz pahalilar. piyasasi iyi olan da polo var iste. istedigin zaman satarsin.
0
mini için bir şey diyemem ama fiat 500 ve smart çok saçma sapan arabalar. f/p -1000 filan herhalde.
0
durumun orta ise: polo, yaris, micra
orta+'san: mını one/cooper, fiat 500, vw beetle
orta++'san: bmw z4, audi tt, mercedes slk
orta+'san: mını one/cooper, fiat 500, vw beetle
orta++'san: bmw z4, audi tt, mercedes slk
0
paranoyak senarist
Efenime söyliim geçenlerde evde bir sürü likör yaptım. Naneyle başladım, çilekle devam ettim, linomcello ve kahve likörüyle likör yapımına son verdim. Şimdi tekrar likör yapacağım, aklıma damla sakızlı yapmak geliyor. Acaba aranızda farklı fikirleri ve önerileri olan var mıdır? Neli likör denesem ac
Efenime söyliim geçenlerde evde bir sürü likör yaptım. Naneyle başladım, çilekle devam ettim, linomcello ve kahve likörüyle likör yapımına son verdim.
Şimdi tekrar likör yapacağım, aklıma damla sakızlı yapmak geliyor. Acaba aranızda farklı fikirleri ve önerileri olan var mıdır? Neli likör denesem acaba?
Not: Vişne de denendi, başarılı bi sonuç alındı, farklı öneriler lazım.
Teşekkürler.
Şimdi tekrar likör yapacağım, aklıma damla sakızlı yapmak geliyor. Acaba aranızda farklı fikirleri ve önerileri olan var mıdır? Neli likör denesem acaba?
Not: Vişne de denendi, başarılı bi sonuç alındı, farklı öneriler lazım.
Teşekkürler.
0
Mandalina ortaya ciktiginda limoncello'yu limon yerine mandalina ile dene derim.
Bir de yesil erik likoru fena olmazmis gibi geliyor bana.
Bir de yesil erik likoru fena olmazmis gibi geliyor bana.
0
fraise
kaldırsak mı artık yorganları? lokasyon; istanbul.
kaldırsak mı artık yorganları? lokasyon; istanbul.
0
0
Ben pikeyi kenara itip tişörtsüz yatıyorum artık, baya geç kalmışsınız pikeye geçmek için.
0
Ben hala yorganlayım. Kızgınım, isyandayım, hayattan nefret ettim. Yer, Beylikdüzü. Hayır, sadece ben değilim. Mahalleden tanıdıklarım da çoğunluk olarak aynı dertten muzdaarip. Hiç bir zaman çok yakıcı olmuyor zaten, yazın en yakıcı günleri hariç bir yayla havası var sürekli.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
Şu anda bu duyuruyu yazarken kızım televizyondan sabah haberlerini izliyor. Gelen sesler bana nasıl acı veriyor anlatamam. Bağrışmalar, patlamalar, telsiz sesleri, çığlıklar, bağrışmalar... Kelimeler; saldıganlar, hastane, çatıştılar, hesaplaşmaları, gerginlik...Korkuyorun ben. Çok korkmaya başladım
Şu anda bu duyuruyu yazarken kızım televizyondan sabah haberlerini izliyor. Gelen sesler bana nasıl acı veriyor anlatamam.
Bağrışmalar, patlamalar, telsiz sesleri, çığlıklar, bağrışmalar...
Kelimeler; saldıganlar, hastane, çatıştılar, hesaplaşmaları, gerginlik...
Korkuyorun ben. Çok korkmaya başladım.
Çünkü, ben 1980 öncesini yaşadım, malum 80 sabahını yaşadım, 80 sonrasını yaşadım. Hala yaşıyoruz, o günlerin izleri hala temizlenmedi, vicdanlarda da zihinlerde de.
Dün compadrito'nun "yaşarken ölü hale gelen on bin ana baba" yazısını tekrar okudum. Bana göre eksik kalan yönleri olsa da gözlem içeren çok güzel bir yazı. eksisozluk.com
O ana babalardan bir kısmını tanıyorum, o dönemden sağ çıkabilen, bu günlere gelebilen insanlar tanıyorum. Çünkü ben o zamanlar devrimci yol sempatizanıydım. Birlikte kitaplar okuduğumuz, ülke meselelerini, hakları yenen insanlarımızı konuştuğumuz, türlü maceralar yaşadığımız, birlikte neşelenip birlikte dertlendiğimiz, sonrasında işkence gören, çocukları olamayan, sevdiklerine kavuşamayan, bir işe girip çalışamayan, ölen, ölmeyenlerin yaşamları heba olan arkadaşlarım onlar benim.
Biliyor musunuz, bir arkadaşımızdan yıllarca haber alamadık. Annesi ikimizin çeyizine de aynı renkli orlondan mutfak takımı örmüştü. Ben evlendim, o takım yıllarca çeyizimin en değerli eşyası oldu. Orlon örtülerimi kullanırken gösterdiğim hassasiyeti başka hiç bir eşyaya göstermedim.
Yıllarca arkadaşımın akibetini merak ettim, yıllarca o örtüleri kullandım, yıllarca o acı içindeki anneye gidip elini öpüp sarılamadım. Benim örtülerim zamanla yıprandı, arkadaşımın örtülerinin sandığının bir köşesinde, belki annesinin diktiği bir geceliğin yanında ya da belki benim annemin ona yaptığı işli oda takımının yanında yepyeni durduğunu bilerek örtülerimin yıpranmasını izledim. Şimdi yazınca bir paragrafa sığabilen bu süreç, insan ömrünün akıl baliğ olduktan sonrasının ortalama yarısını kapsıyor.
Bu arkadaşım, bir dönemde il halk kütüphanesinde en çok kitap okuyan kişi seçilirken, aynı dönemde bizdeki kitapların neredeyse hepsini ödünç alarak okuduğunu gözlemlediğim, zehir gibi aklı olan, en son gördüğümde üni'de matematik eğitimi alan, derdi sadece daha güzel bir yaşam olan biriydi.
Başka örnekler de anlatabilirim, daha çok çok örnekler anlatabilirim bu şekilde kaybolan, hırpalanan, heba olan yaşamlar hakkında.
Bir gün, öyle sıradan bir gün, ev işleri yaptığım, kendi kendime ıvır zıvır işler yaptığım bir anda telefonum çaldı. Hattın karşısındaki, hayatından artık umudu kestiğim, anılarımızı düşünerek andığım, o güzel insan, canım arkadaşımdı. Yere çöktüğümü hatırlıyorum. Neler konuştuk, o ne dedi ben ne dedim bilmiyorum. Ağladığımı, hıçkıra hıçkıra ağladığımı, hem kızdığım için hem sevindiğim için ağladığımı biliyorum.
Sonrasında görüştük, kucaklaştık. O anlattı ben dinledim, o anlatmadı ben anladım. Şimdi o bölümlere girmek zaten fazlaca uzun olan bu duyurunun tadını iyice kaçıracağı için o konuya girmeyeceğim. Anlatmaya gücüm de yetmeyecek gibi.
Geçen sene gezi olayları başladığında zihnimde iki soru vardı. Neden? Kim?
Çocuklarım çekimser tavrıma şaşırdılar, bana "sana inanamıyoruz" dediler. Cevap veremedim biliyor musunuz, bir bildiğim var bile diyemedim. Nasrettin hocanin hikayesinde gibiydim. Bana damdan düşen birini getirin de diyemezdim. Çocuklarımızın bizim gibi damdan düşmelerini hiç ama hiç istemiyordum.
Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim. Kendi aklınızı kullanın, yanlış gördüğünüz, emin olmadığınız konuların içinde taraf olarak yer almayın diyebilirdim anca.
--- "kitapçım mit elemanıymış meğer" ---
Bizim yaşayarak deneyimlediğimiz, her söylenen sözün satır aralarını kurcalamayı, her atılan adımın arkasını görmeye çalışmayı gençler nereden bileceklerdi ki..
Anlatsam işe yarar mı, alıp kullanırlar mı? Bana anlatılsaydı "o sizin zamanınızda öyle olmuş, şimdi durumlar başka" demez miydim? Derdim her halde.
Gerçekten de görünen yüzü bambaşka olan bir durum vardı. Bu çok naif öncekilere hiç benzemeyen bir tavırdı. Saygı uyandırıyordu, sonuca ulaşması daha olasıydı. Sonuca ulaşamasa bile, büyük oranda taraftar toplayacağı belli olan bir tutum sergileniyordu.
Kepçenin önüne dikilen yöreden seçilmiş bir milletvekiliydi, anlamlı görünüyordu. Ben, yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtladı diye sormaktan kendimi alamıyordum.
Peki acaba neden, alınmış/alınmakta olan yüzlerce yanlış karar/uygulama varken, taksim parkındaydık. Hala daha bize, geleceğimize zarar veren o kadar çok uygulamanın üzerine yenileri eklenirken üzerimize ölü toprağı serpilmişçesine sessiz kalabiliyor, sadece belli konularda duyarlı oluyorduk.
Ben hala soruyorum.
Geçenlerde ekşide de paylaştım. gezi olayları sırasında meclis kürsüsünden " hepiniz gerzeksiniz" deyip o gizemli (bence değil) gülüşünden ( 5:01) sonra Kürkçü şöyle demişti(7:01):
"şu kadar yıldır yaşadım, bu memlekette komplonun devreye girmediği, halkın öz öfkesinin, kendi öfkesinin devrede olduğu ilk tarihi dönemi yaşadığımızı size söyleyebilirim. boşuna uğraşmayın bunun arkasından komplo çıkarmaya, burada bir komplo yok"
www.youtube.com
Komplo olup olmadığını bilmek büyük meziyet tabii bu ülkede. Ben bilmiyorum mesela. Ben anca soruyorum. Cevap alamayacağımı bile bile soruyorum. Yapabileceğim tek şey, köpek gibi koku alabilmeyi dilemek. Çöp her yerde aynı kokuyu çıkarır mantığıyla, kirletilmiş olanların arasından çöpün kokusunu duyabilmeyi ummak.
Şimdi de Lice olayları gündemde. İnsanlar bağrışıyorlar. İnsanlar yine yaralanıyorlar, yine ölüyorlar! Ağlayan analar, çocuklar, kardeşler çoğalıyorlar. Aklımızı başımıza devşirmezsek iki aya kalmaz çığ olup altından kalkamayacağımız hale gelecek yoldayız.
Biz elimizdekileri masada kaybettik. Masada.
Elimizdekileri de masada koruyabiliriz. Sokaklarda değil.
Bizi sokağa çekip sonra da provakasyon yapılmasına izin vermemeliyiz. Görüyorsunuz, anma yürüyüşü yapılıyor, yüzleri maskeli, ellerinde kimi zaman kırmızılı bayraklar olan gruplar peydah oluyor. Film orada kopuyor. Taşlar, gazlar...
Benim bizzat gördüğüm yaklaşık 40 yıldır bu tür sokak eylemleriyle gidilmek istenilen yere gidilmedi. Resmi gazeteye giden yol sokaklar değil ki nasıl sonuç alınsın? A-lı-na-maz! Daha fenası, aklı çalışan, verimli olabilecek hatırı sayılı kitle, ya içeri alınır, ya yaralanır, ya öldürülür, yani bertaraf edilir. Ekmeğine yağ sürmektir bunun adı. Başkaca bir şey değil.
Biliyorum burada çok aklı başında insanlar var. Sormak istediğim konu şu:
Sizce ne yapmalı?
Bağrışmalar, patlamalar, telsiz sesleri, çığlıklar, bağrışmalar...
Kelimeler; saldıganlar, hastane, çatıştılar, hesaplaşmaları, gerginlik...
Korkuyorun ben. Çok korkmaya başladım.
Çünkü, ben 1980 öncesini yaşadım, malum 80 sabahını yaşadım, 80 sonrasını yaşadım. Hala yaşıyoruz, o günlerin izleri hala temizlenmedi, vicdanlarda da zihinlerde de.
Dün compadrito'nun "yaşarken ölü hale gelen on bin ana baba" yazısını tekrar okudum. Bana göre eksik kalan yönleri olsa da gözlem içeren çok güzel bir yazı. eksisozluk.com
O ana babalardan bir kısmını tanıyorum, o dönemden sağ çıkabilen, bu günlere gelebilen insanlar tanıyorum. Çünkü ben o zamanlar devrimci yol sempatizanıydım. Birlikte kitaplar okuduğumuz, ülke meselelerini, hakları yenen insanlarımızı konuştuğumuz, türlü maceralar yaşadığımız, birlikte neşelenip birlikte dertlendiğimiz, sonrasında işkence gören, çocukları olamayan, sevdiklerine kavuşamayan, bir işe girip çalışamayan, ölen, ölmeyenlerin yaşamları heba olan arkadaşlarım onlar benim.
Biliyor musunuz, bir arkadaşımızdan yıllarca haber alamadık. Annesi ikimizin çeyizine de aynı renkli orlondan mutfak takımı örmüştü. Ben evlendim, o takım yıllarca çeyizimin en değerli eşyası oldu. Orlon örtülerimi kullanırken gösterdiğim hassasiyeti başka hiç bir eşyaya göstermedim.
Yıllarca arkadaşımın akibetini merak ettim, yıllarca o örtüleri kullandım, yıllarca o acı içindeki anneye gidip elini öpüp sarılamadım. Benim örtülerim zamanla yıprandı, arkadaşımın örtülerinin sandığının bir köşesinde, belki annesinin diktiği bir geceliğin yanında ya da belki benim annemin ona yaptığı işli oda takımının yanında yepyeni durduğunu bilerek örtülerimin yıpranmasını izledim. Şimdi yazınca bir paragrafa sığabilen bu süreç, insan ömrünün akıl baliğ olduktan sonrasının ortalama yarısını kapsıyor.
Bu arkadaşım, bir dönemde il halk kütüphanesinde en çok kitap okuyan kişi seçilirken, aynı dönemde bizdeki kitapların neredeyse hepsini ödünç alarak okuduğunu gözlemlediğim, zehir gibi aklı olan, en son gördüğümde üni'de matematik eğitimi alan, derdi sadece daha güzel bir yaşam olan biriydi.
Başka örnekler de anlatabilirim, daha çok çok örnekler anlatabilirim bu şekilde kaybolan, hırpalanan, heba olan yaşamlar hakkında.
Bir gün, öyle sıradan bir gün, ev işleri yaptığım, kendi kendime ıvır zıvır işler yaptığım bir anda telefonum çaldı. Hattın karşısındaki, hayatından artık umudu kestiğim, anılarımızı düşünerek andığım, o güzel insan, canım arkadaşımdı. Yere çöktüğümü hatırlıyorum. Neler konuştuk, o ne dedi ben ne dedim bilmiyorum. Ağladığımı, hıçkıra hıçkıra ağladığımı, hem kızdığım için hem sevindiğim için ağladığımı biliyorum.
Sonrasında görüştük, kucaklaştık. O anlattı ben dinledim, o anlatmadı ben anladım. Şimdi o bölümlere girmek zaten fazlaca uzun olan bu duyurunun tadını iyice kaçıracağı için o konuya girmeyeceğim. Anlatmaya gücüm de yetmeyecek gibi.
Geçen sene gezi olayları başladığında zihnimde iki soru vardı. Neden? Kim?
Çocuklarım çekimser tavrıma şaşırdılar, bana "sana inanamıyoruz" dediler. Cevap veremedim biliyor musunuz, bir bildiğim var bile diyemedim. Nasrettin hocanin hikayesinde gibiydim. Bana damdan düşen birini getirin de diyemezdim. Çocuklarımızın bizim gibi damdan düşmelerini hiç ama hiç istemiyordum.
Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim. Kendi aklınızı kullanın, yanlış gördüğünüz, emin olmadığınız konuların içinde taraf olarak yer almayın diyebilirdim anca.
--- "kitapçım mit elemanıymış meğer" ---
Bizim yaşayarak deneyimlediğimiz, her söylenen sözün satır aralarını kurcalamayı, her atılan adımın arkasını görmeye çalışmayı gençler nereden bileceklerdi ki..
Anlatsam işe yarar mı, alıp kullanırlar mı? Bana anlatılsaydı "o sizin zamanınızda öyle olmuş, şimdi durumlar başka" demez miydim? Derdim her halde.
Gerçekten de görünen yüzü bambaşka olan bir durum vardı. Bu çok naif öncekilere hiç benzemeyen bir tavırdı. Saygı uyandırıyordu, sonuca ulaşması daha olasıydı. Sonuca ulaşamasa bile, büyük oranda taraftar toplayacağı belli olan bir tutum sergileniyordu.
Kepçenin önüne dikilen yöreden seçilmiş bir milletvekiliydi, anlamlı görünüyordu. Ben, yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtladı diye sormaktan kendimi alamıyordum.
Peki acaba neden, alınmış/alınmakta olan yüzlerce yanlış karar/uygulama varken, taksim parkındaydık. Hala daha bize, geleceğimize zarar veren o kadar çok uygulamanın üzerine yenileri eklenirken üzerimize ölü toprağı serpilmişçesine sessiz kalabiliyor, sadece belli konularda duyarlı oluyorduk.
Ben hala soruyorum.
Geçenlerde ekşide de paylaştım. gezi olayları sırasında meclis kürsüsünden " hepiniz gerzeksiniz" deyip o gizemli (bence değil) gülüşünden ( 5:01) sonra Kürkçü şöyle demişti(7:01):
"şu kadar yıldır yaşadım, bu memlekette komplonun devreye girmediği, halkın öz öfkesinin, kendi öfkesinin devrede olduğu ilk tarihi dönemi yaşadığımızı size söyleyebilirim. boşuna uğraşmayın bunun arkasından komplo çıkarmaya, burada bir komplo yok"
www.youtube.com
Komplo olup olmadığını bilmek büyük meziyet tabii bu ülkede. Ben bilmiyorum mesela. Ben anca soruyorum. Cevap alamayacağımı bile bile soruyorum. Yapabileceğim tek şey, köpek gibi koku alabilmeyi dilemek. Çöp her yerde aynı kokuyu çıkarır mantığıyla, kirletilmiş olanların arasından çöpün kokusunu duyabilmeyi ummak.
Şimdi de Lice olayları gündemde. İnsanlar bağrışıyorlar. İnsanlar yine yaralanıyorlar, yine ölüyorlar! Ağlayan analar, çocuklar, kardeşler çoğalıyorlar. Aklımızı başımıza devşirmezsek iki aya kalmaz çığ olup altından kalkamayacağımız hale gelecek yoldayız.
Biz elimizdekileri masada kaybettik. Masada.
Elimizdekileri de masada koruyabiliriz. Sokaklarda değil.
Bizi sokağa çekip sonra da provakasyon yapılmasına izin vermemeliyiz. Görüyorsunuz, anma yürüyüşü yapılıyor, yüzleri maskeli, ellerinde kimi zaman kırmızılı bayraklar olan gruplar peydah oluyor. Film orada kopuyor. Taşlar, gazlar...
Benim bizzat gördüğüm yaklaşık 40 yıldır bu tür sokak eylemleriyle gidilmek istenilen yere gidilmedi. Resmi gazeteye giden yol sokaklar değil ki nasıl sonuç alınsın? A-lı-na-maz! Daha fenası, aklı çalışan, verimli olabilecek hatırı sayılı kitle, ya içeri alınır, ya yaralanır, ya öldürülür, yani bertaraf edilir. Ekmeğine yağ sürmektir bunun adı. Başkaca bir şey değil.
Biliyorum burada çok aklı başında insanlar var. Sormak istediğim konu şu:
Sizce ne yapmalı?
0
Elinize sağlık hayat aplam.
Bilmiyodum bu geçmişinizi. Yazımdaki eksik yönleri tamamlamışsınız. Buradaki akıllı insanlardan, bizim sözümüzü dinleyecek birkaç kişi çıkacak. Ama maalesef, herkes ekşi duyuru'yu, herkes ekşi sözlüğü okumuyo. Okuyanlardan da, herkes bize hak vermeyecek. ''O dönem başkaydı, bu dönem başka!'' diyecekler. Halbuki hiç başka değil. Yangına benzin dökmek. Düşmanın her zaman yaptığı bu. Düşman kim? Türkiye'nin ilerlemesinden kaygı duyan herkes düşman.
Tek bir ümidim var, o da, o günleri yaşamış olan anne babaların, çocuklarını dizginlemeleri. Tek ümidim o!
Bilmiyodum bu geçmişinizi. Yazımdaki eksik yönleri tamamlamışsınız. Buradaki akıllı insanlardan, bizim sözümüzü dinleyecek birkaç kişi çıkacak. Ama maalesef, herkes ekşi duyuru'yu, herkes ekşi sözlüğü okumuyo. Okuyanlardan da, herkes bize hak vermeyecek. ''O dönem başkaydı, bu dönem başka!'' diyecekler. Halbuki hiç başka değil. Yangına benzin dökmek. Düşmanın her zaman yaptığı bu. Düşman kim? Türkiye'nin ilerlemesinden kaygı duyan herkes düşman.
Tek bir ümidim var, o da, o günleri yaşamış olan anne babaların, çocuklarını dizginlemeleri. Tek ümidim o!
0
kaç yıldır bu sitede varım ben bile bilmiyorum ama ilk defa bu kadar uzun bir yazıyı başından sonuna okudum. Tabi keşke böyle bi konu içeriğine sahip olmasaydı ama neyse....
Kendi adıma konuşacak olursam benim kafam çok karışık. Bir tarafta gezi parkını savunurken diğer tarafta Lice'ye baktığımda o masumiyeti göremiyorum. Evet insan her yerde insan kabul, dünyanın hiç bir yerinde nedeni sebebi ne olursa olsun insanlar ölmemeli buna her anlamda da karşıyım ama, Lice'de yaşanan olaylar pek masum değil. Hava kuvvetleri komutanlığının içinde ki bayrak direğine tırmanıp bayrak almak falan... Provakasyonun dik alası, buna izin veren askerde o bayrağı çalan kadar suçludur ve o bayrak direğinde ki kişi aynı kıbrısta yaşanan olay gibi vurulması lazımdı. Kaldı ki direğe tırmanacak kadar büyümüş kimse bunun bedelini de göze alacak kadar büyümüştür diyeceğim ama işte bu da 'insanlar ölmesin' söylemimle çelişiyor.
söylemiştim ya kafam karışık, neyse...
İrfan Değirmenci'yi seviyorum ben. O diyor ki herkesin sağduyulu olması, sokağın tansiyonunun düşmesi lazım. Haklı, katılıyorum.
Kendi adıma konuşacak olursam benim kafam çok karışık. Bir tarafta gezi parkını savunurken diğer tarafta Lice'ye baktığımda o masumiyeti göremiyorum. Evet insan her yerde insan kabul, dünyanın hiç bir yerinde nedeni sebebi ne olursa olsun insanlar ölmemeli buna her anlamda da karşıyım ama, Lice'de yaşanan olaylar pek masum değil. Hava kuvvetleri komutanlığının içinde ki bayrak direğine tırmanıp bayrak almak falan... Provakasyonun dik alası, buna izin veren askerde o bayrağı çalan kadar suçludur ve o bayrak direğinde ki kişi aynı kıbrısta yaşanan olay gibi vurulması lazımdı. Kaldı ki direğe tırmanacak kadar büyümüş kimse bunun bedelini de göze alacak kadar büyümüştür diyeceğim ama işte bu da 'insanlar ölmesin' söylemimle çelişiyor.
söylemiştim ya kafam karışık, neyse...
İrfan Değirmenci'yi seviyorum ben. O diyor ki herkesin sağduyulu olması, sokağın tansiyonunun düşmesi lazım. Haklı, katılıyorum.
0
benimkiler de aktif şahidi o dönemlerin, öncesinin, sonrasının.
canları çok yanmış. anlattıklarından çok anlatamadıkları var, biliyorum.
biz "korkanın anası ağlamaz evladım", "alet olmayın çocuğum" nasihatları ile büyüdük. öyle yetiştirildik. zaten uçlarda da değildik ama "1 dakika karanlık", "ışık açma kapama" eylemlerinde bile "aman yavrum" diyen bir korkutulmuş zihniyet sözünü ettiğim benim.
tabii itiraz ettim, tartıştım, isyan ettim. "anamız ağlıyor anne, korkmadık mı yeterince?" dedim. "mücadele şart" dedim.
şimdi... çok boş geliyor. her şey. hepsi.
tüm dünyada olup bitenler, yaşadığım topraklarda olup bitenler. boş.
sanırım delirmemek için uzak duruyorum şimdi. kendi akıl sağlığımı önemsiyorum sadece. bilmek, öğrenmek, "bir şey yapmak" istemiyorum. korktuğum için değil. o korkma safhasını geçeli çok oldu. başka bir faz. isimlendiremiyorum.
size hak veriyorum. annemlere hak veriyorum. sokağa dökülmek isteyenlere de onlara "durun yahu" diyenlere de hak veriyorum.
ama yapılabilecek herhangi bir şey olduğuna inanmıyorum.
hiç yokmuş aslında.
siz aklı başında insanlara sordunuz sorunuzu. ben aklı hiç başında olmayan biri olarak cevapladım.
yapacak bir şey yok.
canları çok yanmış. anlattıklarından çok anlatamadıkları var, biliyorum.
biz "korkanın anası ağlamaz evladım", "alet olmayın çocuğum" nasihatları ile büyüdük. öyle yetiştirildik. zaten uçlarda da değildik ama "1 dakika karanlık", "ışık açma kapama" eylemlerinde bile "aman yavrum" diyen bir korkutulmuş zihniyet sözünü ettiğim benim.
tabii itiraz ettim, tartıştım, isyan ettim. "anamız ağlıyor anne, korkmadık mı yeterince?" dedim. "mücadele şart" dedim.
şimdi... çok boş geliyor. her şey. hepsi.
tüm dünyada olup bitenler, yaşadığım topraklarda olup bitenler. boş.
sanırım delirmemek için uzak duruyorum şimdi. kendi akıl sağlığımı önemsiyorum sadece. bilmek, öğrenmek, "bir şey yapmak" istemiyorum. korktuğum için değil. o korkma safhasını geçeli çok oldu. başka bir faz. isimlendiremiyorum.
size hak veriyorum. annemlere hak veriyorum. sokağa dökülmek isteyenlere de onlara "durun yahu" diyenlere de hak veriyorum.
ama yapılabilecek herhangi bir şey olduğuna inanmıyorum.
hiç yokmuş aslında.
siz aklı başında insanlara sordunuz sorunuzu. ben aklı hiç başında olmayan biri olarak cevapladım.
yapacak bir şey yok.
0
türk bayrağı dediğimiz şey kutsal fakat bi o kadar da kirli, işkenceler cinayetler yapılırken türk bayrağına sarıldı, önce doğuda bayrağa olan bu öfkenin nedenini de bir anlamaya çalışalım
bayrak indireni indirelim diyerek sorunun çözüleceğini sanmıyorum, asıl meseleyi görmezden gelmek budur
bunun ne siyasete ne de sokaklara ne de insanların mutluluğuna faydası olmaz
ekleme: aklı başında biri miyim bilmiyorum, sokağa çıkan gençlerden biriyim
bayrak indireni indirelim diyerek sorunun çözüleceğini sanmıyorum, asıl meseleyi görmezden gelmek budur
bunun ne siyasete ne de sokaklara ne de insanların mutluluğuna faydası olmaz
ekleme: aklı başında biri miyim bilmiyorum, sokağa çıkan gençlerden biriyim
0
çok aklı başında biri olduğumu, çok görüp geçirdiğimi söyleyemem. ama benim annem babam da 80 genci, onların bir bildikleri vardır diyebiliyorum. gezi eylemleri ilk patlak verdiğinde ben de içinde bulundum kendimce. babam "yapma" dedi, ""evinde otur" dedi. "biz de çıktık zamanında, değişen hiçbir şey olmadı, yine olmayacak" dedi. oysa ben umutluydum. gelişen süreç içerisinde nelerin olduğunu, nelere alet edildiğimizi bizzat gözlemledim. "yolu bu değil" dedim. bir daha da sokağa çıkmam. hiçbir şeyi değişeceğine, hiçbir zaman daha güzel günler yaşayacağımıza inanmıyorum.
bundan bir zaman sonra, bir gün anne olursam ve çocuğum da bir gün sokağa dökülmek isterse ona "yapma" diyeceğim, "evinde otur" diyeceğim. "biz de çıktık zamanında, değişen hiçbir şey olmadı" diyeceğim. "sandığın kadar güçlü değilsiniz" diyeceğim. "böyle gelmiş, böyle gider" diyeceğim. "alet olma" diyeceğim.
her açıdan kirli oyunların oynandığı bir ülke türkiye. naifçe yaklaşımlar hep sonuçsuz kalacak, çünkü hep birilerinin çıkarlarına dokunacak. görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum artık ben olanları. görmek, duymak, bilmek istemiyorum çünkü hiç artık. sadece kendimi kurtarma yolunu seçiyorum, çünkü beni benden başka kimse kurtarmayacak.
bundan bir zaman sonra, bir gün anne olursam ve çocuğum da bir gün sokağa dökülmek isterse ona "yapma" diyeceğim, "evinde otur" diyeceğim. "biz de çıktık zamanında, değişen hiçbir şey olmadı" diyeceğim. "sandığın kadar güçlü değilsiniz" diyeceğim. "böyle gelmiş, böyle gider" diyeceğim. "alet olma" diyeceğim.
her açıdan kirli oyunların oynandığı bir ülke türkiye. naifçe yaklaşımlar hep sonuçsuz kalacak, çünkü hep birilerinin çıkarlarına dokunacak. görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum artık ben olanları. görmek, duymak, bilmek istemiyorum çünkü hiç artık. sadece kendimi kurtarma yolunu seçiyorum, çünkü beni benden başka kimse kurtarmayacak.
0
Biraz fazla fevrisiniz.
Surec yasaniyor, yasanacak, yoksa tepeden inen demokrasiyi nasil ogrenecek bu toplum.
biz sakiniz, televizyon izlemeyin ve siz de sakin olun bence.
Surec yasaniyor, yasanacak, yoksa tepeden inen demokrasiyi nasil ogrenecek bu toplum.
biz sakiniz, televizyon izlemeyin ve siz de sakin olun bence.
0
@ compadrito, Sskywalkeremre, bilmemekte haklısınız. Ben, duyuruya öğrencilerin çokça soru sorduklarını görünce sık gelmeye başladım. Kendimce, okul okuyan, geleceği için bir şeyler yapan gençlerin annelerine soramadıkları şeyler olursa, buralarda bulunayım, aklım, tecrübem yettiğince yardımcı olmaya çalışayım istedim.
Evet, sabah dinlediğim yayın da İrfan Değirmenci'nin sunduğu programdı. Zarif adam. Sağduyu çağrısında çok haklı. Tansiyonun düşmesi lazım.
Aslında doğru yöne kanalize olabilirse, sağlıklı sonuçlar getirecek şeyler yapılabilirse daha iyi olur elbet. Benim duyuruyu açmamın nedeni de, bu yönde olabilecek fikirleri masaya koyabilmek için beyin fırtınası yapma talebiydi.
@icemint, free15406, devilred, aklı başında derken; yaşı başında değil, sizler gibi duyarlı, düşünen, bilen insanların çok olduğunu yazdım.
Cevaplarımı okuyanlar farkına varmışlardır, ileri derecede devrik cümle muzdaribiyim, virgülleri de kullanmayınca sanki aklı başındalara soruyormuşum gibi olmuş.
"Aklı başında çok insan var" şeklinde düzelteyim.
@cecilia, fevri değilim kardeşim. Endişeliyim.
İnsan ölümlerini, heba olan hayatları vs bi kenara koyalım, en basitinden ele alalım:
Benim sabah sesini duymaktan rahatsız olduğun o haberleri akşam kaç çocuk izleyecek sence? Burada anneler, babalar var, çocuklarını o haberden ne kadar koruyabilecekler?
Hiç küçümsenecek bir olgu değil bu. Haberlere "şiddet" uyarısı konmuyor, konsa da, izlemelerine engel olsak da çocuklar facebook paylaşımlarını görecekler. Geçen gün derisi yüzülmüş kadın resmi gördüm. Kaç çocuk gördü bunu diye düşünmeden edemedim. tv izleme demişsin, izlemiyorum zaten. Bu gün hastaneye gittim, acil servisin bekleme salonuna tv koymuşlar. Çocuklar, gençler izliyorlardı. Kapatın yavrum gözlerinizi alın bu da pamuk tıkayın kulaklarınızı mı deseydim?
Evet endişeliyim, endişelenmekte de çok haklıyım.
Benim çenem açıldı arkadaşlar, durduramıyorum. Uzun uzun yazdım, zaman ayırıp okudunuz sağolasınız.
Compadrito hocam, biliyorum herkes ekşi duyuruyu, ekşi sözlüğü okumuyo, ama biliyorum ki şu anda burada olanlar geleceğe yön verebilecek kapasitede insanlar. Dini, siyasi görüşü ne olursa olsun hepsi düşünen, sorgulayan yönleriyle saygı duyduğum, sevgiyle kucakladığım insanlar.
Biliyorsunuz, soran yolunu aşacak sormayanın yolu şaşacak. Burası da sorulan yer, yolu açıklar buradan başka nerede olur ki!
Beyin fırtınası yapalım mı?
Evet, sabah dinlediğim yayın da İrfan Değirmenci'nin sunduğu programdı. Zarif adam. Sağduyu çağrısında çok haklı. Tansiyonun düşmesi lazım.
Aslında doğru yöne kanalize olabilirse, sağlıklı sonuçlar getirecek şeyler yapılabilirse daha iyi olur elbet. Benim duyuruyu açmamın nedeni de, bu yönde olabilecek fikirleri masaya koyabilmek için beyin fırtınası yapma talebiydi.
@icemint, free15406, devilred, aklı başında derken; yaşı başında değil, sizler gibi duyarlı, düşünen, bilen insanların çok olduğunu yazdım.
Cevaplarımı okuyanlar farkına varmışlardır, ileri derecede devrik cümle muzdaribiyim, virgülleri de kullanmayınca sanki aklı başındalara soruyormuşum gibi olmuş.
"Aklı başında çok insan var" şeklinde düzelteyim.
@cecilia, fevri değilim kardeşim. Endişeliyim.
İnsan ölümlerini, heba olan hayatları vs bi kenara koyalım, en basitinden ele alalım:
Benim sabah sesini duymaktan rahatsız olduğun o haberleri akşam kaç çocuk izleyecek sence? Burada anneler, babalar var, çocuklarını o haberden ne kadar koruyabilecekler?
Hiç küçümsenecek bir olgu değil bu. Haberlere "şiddet" uyarısı konmuyor, konsa da, izlemelerine engel olsak da çocuklar facebook paylaşımlarını görecekler. Geçen gün derisi yüzülmüş kadın resmi gördüm. Kaç çocuk gördü bunu diye düşünmeden edemedim. tv izleme demişsin, izlemiyorum zaten. Bu gün hastaneye gittim, acil servisin bekleme salonuna tv koymuşlar. Çocuklar, gençler izliyorlardı. Kapatın yavrum gözlerinizi alın bu da pamuk tıkayın kulaklarınızı mı deseydim?
Evet endişeliyim, endişelenmekte de çok haklıyım.
Benim çenem açıldı arkadaşlar, durduramıyorum. Uzun uzun yazdım, zaman ayırıp okudunuz sağolasınız.
Compadrito hocam, biliyorum herkes ekşi duyuruyu, ekşi sözlüğü okumuyo, ama biliyorum ki şu anda burada olanlar geleceğe yön verebilecek kapasitede insanlar. Dini, siyasi görüşü ne olursa olsun hepsi düşünen, sorgulayan yönleriyle saygı duyduğum, sevgiyle kucakladığım insanlar.
Biliyorsunuz, soran yolunu aşacak sormayanın yolu şaşacak. Burası da sorulan yer, yolu açıklar buradan başka nerede olur ki!
Beyin fırtınası yapalım mı?
0
Cocuklari akvaryumda buyuterek onlara iyilik etmis olmayacaksiniz.
Anne paniginiz cocuklarinizi sizden itecek. Sakin olmaya calisin.
Anne paniginiz cocuklarinizi sizden itecek. Sakin olmaya calisin.
0
Kıt bilgimle, biraz uzunca cevap vereceğim. Daha kıt seviyede cümle kurma becerim yüzünden tam anlatamamış veya çarpıtılmaya müsait şeyler yazmışsam da birileri başka yerlere çekmezse sevinirim. Hayat aplamız, sana hak vermekle birlikte hak vermediğim noktalara değineyim.
Bir şeyleri masada değiştirmeye niyetli insanların o masaya oturmasına izin verilmediği için insanlar sokaklara çıktı. Evet keşke bu sorunlar masada çözülebilse, insanlar ölmese. Sokakta ne çözüldü diyeceksiniz ama tüm dünyada LGBT bireylerin toplumda yer bulmaya başlamasından işçi haklarına kadar bir çok şey sokak eylemleri, grevler gibi toplu hareketler sonucu oldu. Yavaş oldu, uzun yıllarda oldu ama oldu. Sistemde değişiklik yapmak toplumun bilinçlenip istemesiyle olan şeyler.
Tabi ki taşı alalım gidip savaşalım demiyorum yanlış anlaşılmasın. Ama evlere kapanıp ses çıkartmamanın sonucu haklarımızın elimizden alınıp birileri 30 milyon dolara poposunu silerken bizim telefon faturamızı ödeyemememiz olur. En azından oy peşinde koşanlar halkın isteklerini görüp ona göre davranabilirler.
Fırsatı bulanlar tabi ki gerginlik yaratmak için araya kaynayıp kullandı. Bu kadar büyük bir olayda ekonomistlerden siyasi amaç güden gruplara kadar fırsat ve kar bekleyenlerin hareketsiz kalması zaten beklenemez. Bunlara prim vermemeye dikkat etmek lazım. Ama bazen öyle bir noktaya geliyor ki kendini korumak için yapabileceğin en küçük şey olan barikat kurmak şart olabiliyor.
Her gün çıkıp spor olsun diye eylem yapıp, polise küfür edip, şişe atıp gazdan kaçmak değil kastım ama gezi olayları daha önce etliye sütlüye karışmamış bir sürü insanın artık "eh yeter be!" diyerek canını ortaya koyabileceğini gösterdi. Bir kısımları korkutmadı mı sizce? Muhalefet partileri yönünü buna göre değiştirdi, ileride iktidar olduklarında da bu tarz hareketlerden korkarak, insanların tepki vereceğini gönörerek hareket edeceklerdir bence.
Niye başka şeyler için değil Taksim için tepki gösterdik? Aslında hepsi için gösterdik. Odak noktası park olsa da çoğu insan polisin uyguladığı şiddete tepki için gitti.
Bayrak indirme olayına gelirsek, askerliğimi orada yaptım, bir kişinin duvardan girip, bayrak indirip, elini kolunu sallayarak geri çıkma ihtimali yok. Orası kuvvet komutanlığı, jet üssü, 2 tane filonun komuta merkezi ve ayrıca havaalanına bağlanıyor. Bir kişi Esenboğa Havalimanı'na bile öyle duvardan girip çıkamaz. Ayrıca askerliği havacı yapmak nispeten rahat olabilir ama orada asker telefonu çıkartıp video çekerse afedersiniz götünden kan alırlar. Bu olay bana fena komplo teorileri düşündürtüyor.
Bir şeyleri masada değiştirmeye niyetli insanların o masaya oturmasına izin verilmediği için insanlar sokaklara çıktı. Evet keşke bu sorunlar masada çözülebilse, insanlar ölmese. Sokakta ne çözüldü diyeceksiniz ama tüm dünyada LGBT bireylerin toplumda yer bulmaya başlamasından işçi haklarına kadar bir çok şey sokak eylemleri, grevler gibi toplu hareketler sonucu oldu. Yavaş oldu, uzun yıllarda oldu ama oldu. Sistemde değişiklik yapmak toplumun bilinçlenip istemesiyle olan şeyler.
Tabi ki taşı alalım gidip savaşalım demiyorum yanlış anlaşılmasın. Ama evlere kapanıp ses çıkartmamanın sonucu haklarımızın elimizden alınıp birileri 30 milyon dolara poposunu silerken bizim telefon faturamızı ödeyemememiz olur. En azından oy peşinde koşanlar halkın isteklerini görüp ona göre davranabilirler.
Fırsatı bulanlar tabi ki gerginlik yaratmak için araya kaynayıp kullandı. Bu kadar büyük bir olayda ekonomistlerden siyasi amaç güden gruplara kadar fırsat ve kar bekleyenlerin hareketsiz kalması zaten beklenemez. Bunlara prim vermemeye dikkat etmek lazım. Ama bazen öyle bir noktaya geliyor ki kendini korumak için yapabileceğin en küçük şey olan barikat kurmak şart olabiliyor.
Her gün çıkıp spor olsun diye eylem yapıp, polise küfür edip, şişe atıp gazdan kaçmak değil kastım ama gezi olayları daha önce etliye sütlüye karışmamış bir sürü insanın artık "eh yeter be!" diyerek canını ortaya koyabileceğini gösterdi. Bir kısımları korkutmadı mı sizce? Muhalefet partileri yönünü buna göre değiştirdi, ileride iktidar olduklarında da bu tarz hareketlerden korkarak, insanların tepki vereceğini gönörerek hareket edeceklerdir bence.
Niye başka şeyler için değil Taksim için tepki gösterdik? Aslında hepsi için gösterdik. Odak noktası park olsa da çoğu insan polisin uyguladığı şiddete tepki için gitti.
Bayrak indirme olayına gelirsek, askerliğimi orada yaptım, bir kişinin duvardan girip, bayrak indirip, elini kolunu sallayarak geri çıkma ihtimali yok. Orası kuvvet komutanlığı, jet üssü, 2 tane filonun komuta merkezi ve ayrıca havaalanına bağlanıyor. Bir kişi Esenboğa Havalimanı'na bile öyle duvardan girip çıkamaz. Ayrıca askerliği havacı yapmak nispeten rahat olabilir ama orada asker telefonu çıkartıp video çekerse afedersiniz götünden kan alırlar. Bu olay bana fena komplo teorileri düşündürtüyor.
0
cecilia, ben zaten sakinim. fevri hareket etmek bize zarar verecek diyorum, aklıselim hareket edelim diyorum. aklımızı kullanalım, bilgimizi, donanımlarımızı birleştirelim, birlik olalım, kuvvet bulalım diyorum.
sokağa dökülmek bu işleri şimdiye kadar çözmedi, başka çözümler arayalım diyorum.
sen fevrisin diyorsun.
peki, tamam, yaşadığımız onca olumsuz şeyden sonra elde var eksi bilmemkaçla çıktık ve ben o günlerin etkisiyle bu günleri değerlendirip gereksiz yere panikledim diyelim ve fevrilik konusunu burada bırakalım.
tepeden inen demokrasiyi nasıl öğrenecek bu toplum?
fark yaratacak bir plan var da, belki de benim haberim yok. plan ne?
rüzgar esmeye başladı, yelkenler hareketlendi de dümende kim var? Biz mi varız? O zaman toplumun bir bireyi olarak bu plandan benim neden haberim yok? Alt komşum da bir şey bilmiyor, karşımdaki esnafın da haberi yok. burası İzmir, anadolunun bir köyü değil. İzmir.
çocukları akvaryumda büyütmek değil benim amacım, çocuklarım açık denize açıldıklarında onları hangi tehlikelerin beklediğini anlayabilmek ve anlatabilmek. tehlikeleri önceden sezip gereken önlemi alabilmek, onların karşılaşacakları zorluklarla nasıl baş edeceklerini öğretebilmek. annelik budur.
ben anne gibi kol kanat germeye çalışsam da, genç olmanın ne demek olduğunu unutmadan yaparım. anneler bilirler, bakma hissettirmek istemezler.
biz hepimiz aynı gemideyiz. işte tek su götürmez gerçek bu. sen de, ben de aynı şeyi diliyoruz. herkesin istediği, insanca bir yaşam. asla hor görmediğim, kendileri için gerçekten üzüldüğüm, ümmet olmak için can atan kesim hariç. ne yazık ki onların derdi insanca bir yaşam değil, ümmetlik. neden suçlamıyorum biliyor musun? Çünkü oraya nasıl geldiklerini biliyorum. Hikayelerine şahidim. 80 öncesine gider başlangıcı. mc hükmetlerinden önceye belki de aynı zamanlara. tam hatırlayamıyorum 40 yılı geçti. die verilerine bakarsan görürsün. öğretmen okullarının kapatılıp imam hatiplerin birden bire çoğalması, kız öğrencilerin alınmaya başlanması, aynı zamanda çığ gibi yaygınlaşan kur'an kursları, ondan sonra durumu olmayan ailelerin çocuklarının kurulan vakıflar eliyle yatılı okutulması...
bir şey daha deyivereyim madem bu kadar açıldık. 82-83 gibiydi. biz yeni evliyiz, ev taksiti ödüyoruz, kirada oturuyoruz, çocuklar kreşe gidiyorlar falan. çabalıyoruz yani. bize çok güzel bir teklif gelmiş. eşime iş kuracaklar, ev alacaklarmış, tek şart benim başımı kapamammış. eşim akşam gelip teklifi anlattığında bu günleri göremedik. uzun yıllar görmedik. aziz nesin sivas'ta o konuşmayı yaptığında bile tam göremedik. unakıtan tv demecinsde " voltranı oluşturuyoruz" dediğinde ise artık görmüştük. yani demeye çalıştığım şey, o buz kütlesi değil, altı dolu.
bu konuda bu kadar yazdım ama esas mesele bu değil ki. a gelmiş, b gitmiş c fokur fokur kaynamış kimin umurunda! Bizi ilgilendiren, hayatımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen kararlar. imzalanan kağıtlardaki yazılanlar.
Demokrasiyi öğreneceğiz madem, işte maymuncuk:
Demokrasi sokakta,alanlarda kan revan içinde yazılmıyor. Demokrasinin adresi meclis. Meclisin her gün aldığı kararlara göre yaşıyoruz değil mi? Orada ne yazılıp çizilirse bizi bire bir bağlamıyor mu?
Geçenlerde buradan bir soruya cevap vermek için demiryolcu bir tanıdığımı aradım. trenlerin bakımları, tamirleri falan konuşuyoruz. bana dediği aynen şu: "abla valla bizim atölyelerimiz de, elemanlarımız da her türlü yedek parçayı yapabilecek donanımda, bir treni baştan sona yapabiliriz. ama biz önemli bazı parçaları yapamıyoruz, anlaşma var, dışarıdan getirtiyoruz" adam var bilgi var iş yapamıyor, onun maaşından kesilen vergi hoop yurt dışına gidiyor, adam çocuğunu okutmakta zorlanıyor, vakıf alıp okutuyor. sonra neymiş vay efendim ak kıl bilmem ne. öyle olmuyor işte bu işler. orada yara var öff çok pis kokuyor ne kötü bişeysin sen yara demekle o yara düzelmeyecek. yaraya neden olan virüsü yok edecen. o imzalı kağıt da buradaki virüsün ta kendi. habire de çoğalıyorlar. açıp bakmak lazım. resmi gazetede yazıyor hepsi bir bir.
benim önerim bu: resmi gazete didiklemesi. aklıma gelen ayrıntıları da yarın yazarım artık.
yazım hatalarım varsa affola, vakit peyce oldu, geri dönüp kontrol edemedim.
şimdilik iyi geceler herkese :)
sokağa dökülmek bu işleri şimdiye kadar çözmedi, başka çözümler arayalım diyorum.
sen fevrisin diyorsun.
peki, tamam, yaşadığımız onca olumsuz şeyden sonra elde var eksi bilmemkaçla çıktık ve ben o günlerin etkisiyle bu günleri değerlendirip gereksiz yere panikledim diyelim ve fevrilik konusunu burada bırakalım.
tepeden inen demokrasiyi nasıl öğrenecek bu toplum?
fark yaratacak bir plan var da, belki de benim haberim yok. plan ne?
rüzgar esmeye başladı, yelkenler hareketlendi de dümende kim var? Biz mi varız? O zaman toplumun bir bireyi olarak bu plandan benim neden haberim yok? Alt komşum da bir şey bilmiyor, karşımdaki esnafın da haberi yok. burası İzmir, anadolunun bir köyü değil. İzmir.
çocukları akvaryumda büyütmek değil benim amacım, çocuklarım açık denize açıldıklarında onları hangi tehlikelerin beklediğini anlayabilmek ve anlatabilmek. tehlikeleri önceden sezip gereken önlemi alabilmek, onların karşılaşacakları zorluklarla nasıl baş edeceklerini öğretebilmek. annelik budur.
ben anne gibi kol kanat germeye çalışsam da, genç olmanın ne demek olduğunu unutmadan yaparım. anneler bilirler, bakma hissettirmek istemezler.
biz hepimiz aynı gemideyiz. işte tek su götürmez gerçek bu. sen de, ben de aynı şeyi diliyoruz. herkesin istediği, insanca bir yaşam. asla hor görmediğim, kendileri için gerçekten üzüldüğüm, ümmet olmak için can atan kesim hariç. ne yazık ki onların derdi insanca bir yaşam değil, ümmetlik. neden suçlamıyorum biliyor musun? Çünkü oraya nasıl geldiklerini biliyorum. Hikayelerine şahidim. 80 öncesine gider başlangıcı. mc hükmetlerinden önceye belki de aynı zamanlara. tam hatırlayamıyorum 40 yılı geçti. die verilerine bakarsan görürsün. öğretmen okullarının kapatılıp imam hatiplerin birden bire çoğalması, kız öğrencilerin alınmaya başlanması, aynı zamanda çığ gibi yaygınlaşan kur'an kursları, ondan sonra durumu olmayan ailelerin çocuklarının kurulan vakıflar eliyle yatılı okutulması...
bir şey daha deyivereyim madem bu kadar açıldık. 82-83 gibiydi. biz yeni evliyiz, ev taksiti ödüyoruz, kirada oturuyoruz, çocuklar kreşe gidiyorlar falan. çabalıyoruz yani. bize çok güzel bir teklif gelmiş. eşime iş kuracaklar, ev alacaklarmış, tek şart benim başımı kapamammış. eşim akşam gelip teklifi anlattığında bu günleri göremedik. uzun yıllar görmedik. aziz nesin sivas'ta o konuşmayı yaptığında bile tam göremedik. unakıtan tv demecinsde " voltranı oluşturuyoruz" dediğinde ise artık görmüştük. yani demeye çalıştığım şey, o buz kütlesi değil, altı dolu.
bu konuda bu kadar yazdım ama esas mesele bu değil ki. a gelmiş, b gitmiş c fokur fokur kaynamış kimin umurunda! Bizi ilgilendiren, hayatımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen kararlar. imzalanan kağıtlardaki yazılanlar.
Demokrasiyi öğreneceğiz madem, işte maymuncuk:
Demokrasi sokakta,alanlarda kan revan içinde yazılmıyor. Demokrasinin adresi meclis. Meclisin her gün aldığı kararlara göre yaşıyoruz değil mi? Orada ne yazılıp çizilirse bizi bire bir bağlamıyor mu?
Geçenlerde buradan bir soruya cevap vermek için demiryolcu bir tanıdığımı aradım. trenlerin bakımları, tamirleri falan konuşuyoruz. bana dediği aynen şu: "abla valla bizim atölyelerimiz de, elemanlarımız da her türlü yedek parçayı yapabilecek donanımda, bir treni baştan sona yapabiliriz. ama biz önemli bazı parçaları yapamıyoruz, anlaşma var, dışarıdan getirtiyoruz" adam var bilgi var iş yapamıyor, onun maaşından kesilen vergi hoop yurt dışına gidiyor, adam çocuğunu okutmakta zorlanıyor, vakıf alıp okutuyor. sonra neymiş vay efendim ak kıl bilmem ne. öyle olmuyor işte bu işler. orada yara var öff çok pis kokuyor ne kötü bişeysin sen yara demekle o yara düzelmeyecek. yaraya neden olan virüsü yok edecen. o imzalı kağıt da buradaki virüsün ta kendi. habire de çoğalıyorlar. açıp bakmak lazım. resmi gazetede yazıyor hepsi bir bir.
benim önerim bu: resmi gazete didiklemesi. aklıma gelen ayrıntıları da yarın yazarım artık.
yazım hatalarım varsa affola, vakit peyce oldu, geri dönüp kontrol edemedim.
şimdilik iyi geceler herkese :)
0
compadrito hocam, cevabınızı önceki yazımı yazdıktan sonra gördüm.
kısacık bir şeyler demek istiyorum.
haklısınız, evlerde oturmakla olmaz. böyle dediğim anlaşılmamıştır umarım. benim çekincem provake edilmeyle, komplolarla ilgili.
halduru hulduru değil, akılcı eylemlerle yol almalıyız.
sizin de dediğiniz gibi, sistemde değişiklik yapmak toplumun bilinçlenip istemesiyle olan şeyler. mesele bunu sağlamakta.
kısacık bir şeyler demek istiyorum.
haklısınız, evlerde oturmakla olmaz. böyle dediğim anlaşılmamıştır umarım. benim çekincem provake edilmeyle, komplolarla ilgili.
halduru hulduru değil, akılcı eylemlerle yol almalıyız.
sizin de dediğiniz gibi, sistemde değişiklik yapmak toplumun bilinçlenip istemesiyle olan şeyler. mesele bunu sağlamakta.
0
insanları çaresizlik içine düşürürseniz her şeyi yapabilirler. ben gezi parkı eylemlerine tv'de gördüğüm polis zorbalığı karşısında kendimi çaresiz hissettiğim için gittim. "altında komplo mu var" diye düşünemedim binlerce insan kamusal işkenceye uğrarken. vicdanım el vermedi orada "sırf" özgürlüğü için bulunan insanların böyle muamele görmesine. ağzına ameliyat maskesi takıp elinde sütle sokağa koşan insan için rahatlıkla "sırf" kelimesini kullanırım, gidip birçoğuyla tanışıp konuştuktan sonra da emin oldum bundan. kaldı ki o insanların niye orada olduğunun o durumda önemi yoktu, isterlerse hepsi kandırılmış olsunlardı; hiçbir gerekçe bir insanın öyle muamele edilmesine sebep olamazdı. insanlar oraya demokratik hak aramaya gitmediler, çünkü o hakkı gitmeden de alamıyorlardı, alamadıkları için oradalardı.
başta dedim ya çaresizlik diye, taş olsa çatlıyor insan bir yerden sonra. benim ailem de 70'lerden beri süregelen süreçte aktif rol almış, amcamı askerden saklamak için neler yapmışlar, anlatır dururlar hala. başları çok yanmış, beni de o sebepten apolitik yetiştirdiler. 80'lerin sonuna doğru babam siyasete girdi, anap döneminde aktif rol aldı ama evde bir kere bile siyaset konuşmadı. çevrem hep sağ görüşlü insanlardan oluştu, yetiştirilme tarzım en azından o yöndeydi. sonra ben istanbul üniversitesini kazandım, edebiyat fakültesi; "solcu yuvası". babam ilk sene her gün arıyordu "oğlum bak dikkat et bir şey gelmesin başına" diye. aklımda hiç "bu adam bana güvenmiyor mu" sorusu oluşmuyordu doğal olarak, "tamam" deyip yoluma bakıyordum. 2-3 sene boyunca babam ara ara "kimse seni yanına çekmek için bir şey diyor mu" diye sorup durdu, hepsinde de "hayır" dedim, "artık kimse kimseye sağ-sol reklamı yapmıyor, herkesin masası var, sen istersen gidip kaydoluyorsun". hiç birini merak dahi etmiyordum, tü kaka idi benim için siyaset, ve benim gibi birçoğu için. bizim böyle olmamızın sebebi sizlerdiniz. bizi korumak için böyle davrandınız ama neyin komplo olup olmadığını bile anlayamayacak kadar apolitize olduk. sokağa çıkmadık, sesimizi çıkartmadık; bir süre sonra gık bile diyemedik. ve her şey çok güzel oldu. başımıza "içimizden biri" geldi, çok sevindik. gerçekten de içimizden biriydi ama görüyoruz ki asıl kötü olan zaten içimizmiş.
12 sene daha uyuduk biz, başımıza hiçbir şey gelmedi; ölmedik. sonra bir gün geldi, ölmekten beter olduk. ben, yılların apolitik liboşu "bu ne kardeşim" der olmuştum, "niye kimse bir şey yapmıyor". 1 mayıs oluyordu ama yine gitmiyordum. çünkü oradaki insanların amacı ülkeyi bölmekti. oradaki insanlar bor madenlerini çıkartmamıza izin vermeyen insanlar tarafından beslenip sokağa sürülmüşlerdi. fikren böyle düşünmüyordum ama içimden onların yanında olmak gelmiyordu çünkü onların benimsediği yol da bana uymuyordu. sosyalizm nasıl gelecekti, nasıl anarşist olacaktı bu millet. bizi sokağa çıkartmadınız, sokak "onların" oldu. öcü oldular, bölücü oldular, yaklaştırmadınız. sesini çıkartan herkesi bir şeyle suçladınız. sonra o gün geldi, neyse ki "öcülerin davası" değildi. sonra birden "olaylar gelişti"; bana göre bastırılmış bu topluma "nasıl olsa sesleri çıkmıyor" denilerek vahşice saldırıldı, size göre öcüler molotof attı, polis de "mecburen" biraz sert davranmak zorunda kaldı. artık bi önemi yoktu çünkü biz apolitikler için sokağa çıkma zamanı gelmişti. evet hava güzeldi, sosyal medyada "cool" bir hava yaratıyordu eylemde olmak; kesinlikle katılıyorum. peki hangi insan sırf cool görünmek için insanların kafasına acımadan kapsül fırlatan vahşilerin önüne çıkardı? para mı almıştı acaba, yoksa başka bir amacı mı vardı?
oradaki herkesin diğerinden başka amacı vardı. birisi ağaç için oradaydı, diğeri şiddete karşı çıkmak için, bir diğeri "artık yeter" dediği için, bir başkası da molotof atmak için. zamanında sapla samanı ayıramayıp ne olursa olsun ses çıkartmamayı huy edinen sizler bu sefer de aynı hataya düştünüz, vahşilerin ekmeğine yağ sürdünüz. buna rağmen insanların içinde o kadar çok şey birikmişti ki bin bir çeşit insan o molotofçuların, o öcülerin bile imrendiği şekilde sokağa çıktı. olay aslında sokağa çıkmak değildi, sizler için camdan çıkıp tencere-tava çalmak bile bir gelişmeydi. fakat en başta da dedim ya, çaresizlik; insanlar ne yapacağını bilemedi. ilk gün gidip gaz yediler pıstılar bir köşeye. sonra o molotofçular yardım etti, yol yordam gösterdi. onlar molotof atmaya devam ettiler, geriye kalanlar kafalarına atılan kapsülleri geri atmaya. bu tepkiyi beklemeyen vahşiler şaşırdılar, o ara park gerçek sahiplerine kaldı. molotof atanların bir çoğu bıraktı öcü olmayı, sizin zamanınızda babalarının silah sıktığı insanların çocuklarıyla el ele verip çöp topladılar, fidan diktiler. eğer ki vahşiler bu süreci daha önce hiç yapamadıklarının aksine doğru yönetip "devlet baba" olsalardı gerçekten, o molotof atan öcülerin bir çoğu bırakacaktı molotof atmayı. sayıca zaten azdılar ya, neyse.
çok ama çok uzun oldu, şu saatten sonra da düzgün bağlayamam muhtemelen, dağınık oldu biraz çünkü kontrol dahi edemedim yazdıklarımı. apolitik ben artık geçemiyorum çünkü bu konuları, bir şey söyleme ihtiyacı duyuyorum artık. kaldı ki siz "karşı taraf" bile değilsiniz. tam aksine, "bizim taraf" olmasını istediğimiz ilk kişilersiniz. taraf olmak aslında amaç değil ama mecburen olmak zorunda bırakıldık. siz deyip duruyorum yanlış anlaşılmasın bu arada, kişisel olarak değil bu serzenişim. hatta siz bu serzenişte bulunduğum grubun en olması gerektiği gibi olan versiyonusunuz. lakin düşünce tarzınız temelde bahsettiğim kesimle aynı, anne-babalarımızla.
aklımız başımızda olmayabilir, bunu şahsım adına iddia edemem. gece saat 4'lere kadar oturmamı annemin mantık dahilinde bulamaması gibi gelecek belki de bu anlattıklarım. ben ona anlatamıyorum mesela uykum gelmedikçe uyuyamadığımı. anlasa bile kıyamıyor, üzülüyor. mecburen yalan söylüyorum, tamam annecim erken yatıcam artık diyorum. geçtiğimiz haziran da aynı şekilde yalan söylemek istedim ama söyleyemedim, haberlerde adımı duyup şaşırmalarını istemedim. şaşıran ben oldum çünkü hiç beklediğim gibi tepki görmedim babamdan. 15-20 gün boyunca "sokakta" olduğumu bilmesine rağmen bir kere bile gitme demedi. direkt desteklemedi belki çok ama bir şey diyemedi, çünkü onun da sabrı taşmıştı. o çok acılar yaşadı, tereddütle bakmasını anlıyorum; tereddütle bakmanızı anlıyorum. ama sizler de bizi anlayın lütfen, nasıl ki siz zamanında "duramadınız", bizler de duramadık. belki de sizin yapamadığınız şeyi yapacaktık, eğer bizi baştan beri bu kadar "pısırık" yetiştirmeseydiniz. beceremedik, olmadı. suçu tamamen size atmak çok kolay, tıpkı sizin yaptığınız gibi kolaya kaçıyorum belki de, bilemiyorum...
beceremedik dedim ama kazanımlarımız oldu, kesinlikle boşa gittiğini söyleyemem bütün bu "yaygaranın". artık yavaştan umudu kesmeye başladığım bu toplumun da bir dayanma noktası olduğunu anladım. geçen 1 yıllık süreçte insanların sesi daha çok çıkmaya başladı ve umarım ki böyle devam edecek. umarım biz sizin kadar zarar görmediğimiz için gelecek nesilleri "korkak" yetiştirmeyeceğiz. ve umarım onlar bizim başaramadığımızı başaracaklar.
sorunuza cevap veremedim, kusura bakmayınız. ne yapmalı? ses çıkartmalı. her olayda sokağa çıkalım demiyorum. aslında demem lazım ama oradan ne kadar çok "romantik solcu" görünsem de ben de bazı şeylerin farkındayım. kaldı ki hala solcu, komünist, sosyalist gibi kavramlara uzak buluyorum kendimi. sağcısı da ses çıkartsın, sofusu da ses çıkartsın. kim haksızlığa uğruyorsa ses çıkartsın. bu toplum ses çıkartmayı öğrenirse zorbalıkla bastırılamayacağı ortaya çıkacaktır. ortalıkta zorbalık kalmayınca, insanlar insan gibi muamele gördükçe emin olun kimse molotof da atmaz, ortalığı da yıkmaz. haliyle bunlara yaptıranlar kendilerine maşa da bulamazlar. belki o zaman komplo teorisi üretecek başka şeyler buluruz, hele bir gelsin o günler...
başta dedim ya çaresizlik diye, taş olsa çatlıyor insan bir yerden sonra. benim ailem de 70'lerden beri süregelen süreçte aktif rol almış, amcamı askerden saklamak için neler yapmışlar, anlatır dururlar hala. başları çok yanmış, beni de o sebepten apolitik yetiştirdiler. 80'lerin sonuna doğru babam siyasete girdi, anap döneminde aktif rol aldı ama evde bir kere bile siyaset konuşmadı. çevrem hep sağ görüşlü insanlardan oluştu, yetiştirilme tarzım en azından o yöndeydi. sonra ben istanbul üniversitesini kazandım, edebiyat fakültesi; "solcu yuvası". babam ilk sene her gün arıyordu "oğlum bak dikkat et bir şey gelmesin başına" diye. aklımda hiç "bu adam bana güvenmiyor mu" sorusu oluşmuyordu doğal olarak, "tamam" deyip yoluma bakıyordum. 2-3 sene boyunca babam ara ara "kimse seni yanına çekmek için bir şey diyor mu" diye sorup durdu, hepsinde de "hayır" dedim, "artık kimse kimseye sağ-sol reklamı yapmıyor, herkesin masası var, sen istersen gidip kaydoluyorsun". hiç birini merak dahi etmiyordum, tü kaka idi benim için siyaset, ve benim gibi birçoğu için. bizim böyle olmamızın sebebi sizlerdiniz. bizi korumak için böyle davrandınız ama neyin komplo olup olmadığını bile anlayamayacak kadar apolitize olduk. sokağa çıkmadık, sesimizi çıkartmadık; bir süre sonra gık bile diyemedik. ve her şey çok güzel oldu. başımıza "içimizden biri" geldi, çok sevindik. gerçekten de içimizden biriydi ama görüyoruz ki asıl kötü olan zaten içimizmiş.
12 sene daha uyuduk biz, başımıza hiçbir şey gelmedi; ölmedik. sonra bir gün geldi, ölmekten beter olduk. ben, yılların apolitik liboşu "bu ne kardeşim" der olmuştum, "niye kimse bir şey yapmıyor". 1 mayıs oluyordu ama yine gitmiyordum. çünkü oradaki insanların amacı ülkeyi bölmekti. oradaki insanlar bor madenlerini çıkartmamıza izin vermeyen insanlar tarafından beslenip sokağa sürülmüşlerdi. fikren böyle düşünmüyordum ama içimden onların yanında olmak gelmiyordu çünkü onların benimsediği yol da bana uymuyordu. sosyalizm nasıl gelecekti, nasıl anarşist olacaktı bu millet. bizi sokağa çıkartmadınız, sokak "onların" oldu. öcü oldular, bölücü oldular, yaklaştırmadınız. sesini çıkartan herkesi bir şeyle suçladınız. sonra o gün geldi, neyse ki "öcülerin davası" değildi. sonra birden "olaylar gelişti"; bana göre bastırılmış bu topluma "nasıl olsa sesleri çıkmıyor" denilerek vahşice saldırıldı, size göre öcüler molotof attı, polis de "mecburen" biraz sert davranmak zorunda kaldı. artık bi önemi yoktu çünkü biz apolitikler için sokağa çıkma zamanı gelmişti. evet hava güzeldi, sosyal medyada "cool" bir hava yaratıyordu eylemde olmak; kesinlikle katılıyorum. peki hangi insan sırf cool görünmek için insanların kafasına acımadan kapsül fırlatan vahşilerin önüne çıkardı? para mı almıştı acaba, yoksa başka bir amacı mı vardı?
oradaki herkesin diğerinden başka amacı vardı. birisi ağaç için oradaydı, diğeri şiddete karşı çıkmak için, bir diğeri "artık yeter" dediği için, bir başkası da molotof atmak için. zamanında sapla samanı ayıramayıp ne olursa olsun ses çıkartmamayı huy edinen sizler bu sefer de aynı hataya düştünüz, vahşilerin ekmeğine yağ sürdünüz. buna rağmen insanların içinde o kadar çok şey birikmişti ki bin bir çeşit insan o molotofçuların, o öcülerin bile imrendiği şekilde sokağa çıktı. olay aslında sokağa çıkmak değildi, sizler için camdan çıkıp tencere-tava çalmak bile bir gelişmeydi. fakat en başta da dedim ya, çaresizlik; insanlar ne yapacağını bilemedi. ilk gün gidip gaz yediler pıstılar bir köşeye. sonra o molotofçular yardım etti, yol yordam gösterdi. onlar molotof atmaya devam ettiler, geriye kalanlar kafalarına atılan kapsülleri geri atmaya. bu tepkiyi beklemeyen vahşiler şaşırdılar, o ara park gerçek sahiplerine kaldı. molotof atanların bir çoğu bıraktı öcü olmayı, sizin zamanınızda babalarının silah sıktığı insanların çocuklarıyla el ele verip çöp topladılar, fidan diktiler. eğer ki vahşiler bu süreci daha önce hiç yapamadıklarının aksine doğru yönetip "devlet baba" olsalardı gerçekten, o molotof atan öcülerin bir çoğu bırakacaktı molotof atmayı. sayıca zaten azdılar ya, neyse.
çok ama çok uzun oldu, şu saatten sonra da düzgün bağlayamam muhtemelen, dağınık oldu biraz çünkü kontrol dahi edemedim yazdıklarımı. apolitik ben artık geçemiyorum çünkü bu konuları, bir şey söyleme ihtiyacı duyuyorum artık. kaldı ki siz "karşı taraf" bile değilsiniz. tam aksine, "bizim taraf" olmasını istediğimiz ilk kişilersiniz. taraf olmak aslında amaç değil ama mecburen olmak zorunda bırakıldık. siz deyip duruyorum yanlış anlaşılmasın bu arada, kişisel olarak değil bu serzenişim. hatta siz bu serzenişte bulunduğum grubun en olması gerektiği gibi olan versiyonusunuz. lakin düşünce tarzınız temelde bahsettiğim kesimle aynı, anne-babalarımızla.
aklımız başımızda olmayabilir, bunu şahsım adına iddia edemem. gece saat 4'lere kadar oturmamı annemin mantık dahilinde bulamaması gibi gelecek belki de bu anlattıklarım. ben ona anlatamıyorum mesela uykum gelmedikçe uyuyamadığımı. anlasa bile kıyamıyor, üzülüyor. mecburen yalan söylüyorum, tamam annecim erken yatıcam artık diyorum. geçtiğimiz haziran da aynı şekilde yalan söylemek istedim ama söyleyemedim, haberlerde adımı duyup şaşırmalarını istemedim. şaşıran ben oldum çünkü hiç beklediğim gibi tepki görmedim babamdan. 15-20 gün boyunca "sokakta" olduğumu bilmesine rağmen bir kere bile gitme demedi. direkt desteklemedi belki çok ama bir şey diyemedi, çünkü onun da sabrı taşmıştı. o çok acılar yaşadı, tereddütle bakmasını anlıyorum; tereddütle bakmanızı anlıyorum. ama sizler de bizi anlayın lütfen, nasıl ki siz zamanında "duramadınız", bizler de duramadık. belki de sizin yapamadığınız şeyi yapacaktık, eğer bizi baştan beri bu kadar "pısırık" yetiştirmeseydiniz. beceremedik, olmadı. suçu tamamen size atmak çok kolay, tıpkı sizin yaptığınız gibi kolaya kaçıyorum belki de, bilemiyorum...
beceremedik dedim ama kazanımlarımız oldu, kesinlikle boşa gittiğini söyleyemem bütün bu "yaygaranın". artık yavaştan umudu kesmeye başladığım bu toplumun da bir dayanma noktası olduğunu anladım. geçen 1 yıllık süreçte insanların sesi daha çok çıkmaya başladı ve umarım ki böyle devam edecek. umarım biz sizin kadar zarar görmediğimiz için gelecek nesilleri "korkak" yetiştirmeyeceğiz. ve umarım onlar bizim başaramadığımızı başaracaklar.
sorunuza cevap veremedim, kusura bakmayınız. ne yapmalı? ses çıkartmalı. her olayda sokağa çıkalım demiyorum. aslında demem lazım ama oradan ne kadar çok "romantik solcu" görünsem de ben de bazı şeylerin farkındayım. kaldı ki hala solcu, komünist, sosyalist gibi kavramlara uzak buluyorum kendimi. sağcısı da ses çıkartsın, sofusu da ses çıkartsın. kim haksızlığa uğruyorsa ses çıkartsın. bu toplum ses çıkartmayı öğrenirse zorbalıkla bastırılamayacağı ortaya çıkacaktır. ortalıkta zorbalık kalmayınca, insanlar insan gibi muamele gördükçe emin olun kimse molotof da atmaz, ortalığı da yıkmaz. haliyle bunlara yaptıranlar kendilerine maşa da bulamazlar. belki o zaman komplo teorisi üretecek başka şeyler buluruz, hele bir gelsin o günler...
0
Benden size nacizane bir tavsiye.
Boylesi hepimizi ilgilendiren bir konuda fark edilmek istiyorsaniz az ve oz yazin, konusun.
Bunu ana muhalefet de ziyadesiyle yapti yillarca. Siz bunu yapmayin.
Bir de pek boyle havanda su dovulerek bir sey yapilacagini sanmiyorum. Toplumlar hakettigi sekilde yonetilir sozune fazlasiyla inaniyorum.
Su akacak yolunu bulacak.
Boylesi hepimizi ilgilendiren bir konuda fark edilmek istiyorsaniz az ve oz yazin, konusun.
Bunu ana muhalefet de ziyadesiyle yapti yillarca. Siz bunu yapmayin.
Bir de pek boyle havanda su dovulerek bir sey yapilacagini sanmiyorum. Toplumlar hakettigi sekilde yonetilir sozune fazlasiyla inaniyorum.
Su akacak yolunu bulacak.
0
Tüm bu yazılanları okurken biraz ağladım, bu yüzden ben uzun ve başarılı cümleler kuramayacağım, şimdiden affola.
Benim ailem de sol görüşlü, zamanında o olayların içinde aktif olarak yer almış insanlar. Çok acılar çekmişler. Öldürülen, göçen arkadaşları olmuş; işkenceleri ve bütün o zulümleri saymıyorum bile. Beni apolitik yetiştirmediler ama her zaman ısrarla söyledikleri bir şey vardı "olaylara karışma". "Üniversitede 'sağcı mısın, solcu musun' derlerse 'hiçbiri' de". Tabii ki kimse böyle bir soru sormadı :D
Her neyse. Ben liseden itibaren her zaman tüm eylemlere katılan, kendi güruhuma ait olsa da olmasa da hakkı yendiğini düşündüğüm herkes için her türlü protestoda boy gösteren birisi oldum. Buna lgbt hakları da türban özgürlüğü de dahil. Ama bunlar "olaylara karışmak" değildi onların gözünde. 1 Mayıs'a katılmıyordum mesela, çünkü onun ne olduğunu anlamıyordum. Ben öğrenciydim, 1 Mayıs yasaktı, demek ki oraya giden insanlar biraz aşırı gruplardı.
İşte bu mevzulardan birkaç sene sonra Gezi geldi çattı. Olayların ikinci gününden itibaren ben de dayanamadım. Tasımı tarağımı toplayıp koştum. Ben giderken annem de babam da "gitme" diyemedi. "Git ama dikkat et" dediler. Aşırı gruplar çıkar, onların yanında durma dediler. "Tamam anne ben arkalarda direnirim" gibi bir durum oluşturarak gittim; tabii ki öyle olmadı. Gazı da suyu da, ilaçlı suyu da, fişeği de yedim.
Tüm bu süreç boyunca, uydurulan yalanlardan, yapılan zulümlerden, söylenen yalanlardan öğrendim ki 1 Mayıs'a giden insanlara, daha öncesinde polise taş atan insanlara, hükümete karşı sesi çıkan herkese hep çok büyük haksızlıklar yapılmış. Kimsenin birbirinin malını çalmadığı, karısına kızına yan gözle bakmadığı, kavga etmediği, çöp topladığı ortamda lalenin biri çıkıp "bunlar sokaklara işiyor, her yer sidik kokuyor" dedi ya, bitti olay :) O zaman bugüne kadar istemeden hakkını yediğimiz, şerefsiz medya sayesinde yanlış yönlendirilip kızdığımız herkesten özür diledim binlerce kez.
Her şeyin başı örgütlülük. Gözlemlerime göre bahsettiğiniz bu provokatör grupların çaresine bakmanın tek yolu, örgütlü bir bilinç oluşturarak, böyle durumlarda o grupların dışlanmasını, kınanmasını sağlamak. Sayıca çok olan böyle durumlarda güçlüdür. Bu iş bu kadar basit. Sırf birileri bir şeyi bozmak, olayların seyrini değiştirmek istiyor diye sinmek olmaz. Onlarla da mücadele etmek gerekir. Her şeyin başı "bilinç".
Gezi hareketi, dünyanın en saf hareketiydi. Bu yüzden "diğer güçler" ilk birkaç gün baya afalladılar hatta ve sonradan olaya müdahil olabildiler. Örneğin molotoflu polis tiyatrosu da halkın bilinci ve galeyana gelmemesi; üstüne üstlük bir de çok doğru davranması yönünden örnek teşkil edebilecek, çok önemli bir provokasyon bertarafıdır. İşte bu hep böyle olmalı.
Neyse çok konuştum. Bizce ne yapmalı? Şu şiiri hep hatırlamalı:
hava kurşun gibi ağır!bağır, bağır, bağır, bağırıyorum.
koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum…
o diyor ki bana:
sen kendi sesinle kül olursun ey!
kerem gibi yana yana…
deeeert çok, hemdert yok
yüreklerin kulakları sağır…
hava kurşun gibi ağır…
ben diyorum ki ona:
kül olayım kerem gibi yana yana.
ben yanmasam,
sen yanmasan,
biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...
Benim ailem de sol görüşlü, zamanında o olayların içinde aktif olarak yer almış insanlar. Çok acılar çekmişler. Öldürülen, göçen arkadaşları olmuş; işkenceleri ve bütün o zulümleri saymıyorum bile. Beni apolitik yetiştirmediler ama her zaman ısrarla söyledikleri bir şey vardı "olaylara karışma". "Üniversitede 'sağcı mısın, solcu musun' derlerse 'hiçbiri' de". Tabii ki kimse böyle bir soru sormadı :D
Her neyse. Ben liseden itibaren her zaman tüm eylemlere katılan, kendi güruhuma ait olsa da olmasa da hakkı yendiğini düşündüğüm herkes için her türlü protestoda boy gösteren birisi oldum. Buna lgbt hakları da türban özgürlüğü de dahil. Ama bunlar "olaylara karışmak" değildi onların gözünde. 1 Mayıs'a katılmıyordum mesela, çünkü onun ne olduğunu anlamıyordum. Ben öğrenciydim, 1 Mayıs yasaktı, demek ki oraya giden insanlar biraz aşırı gruplardı.
İşte bu mevzulardan birkaç sene sonra Gezi geldi çattı. Olayların ikinci gününden itibaren ben de dayanamadım. Tasımı tarağımı toplayıp koştum. Ben giderken annem de babam da "gitme" diyemedi. "Git ama dikkat et" dediler. Aşırı gruplar çıkar, onların yanında durma dediler. "Tamam anne ben arkalarda direnirim" gibi bir durum oluşturarak gittim; tabii ki öyle olmadı. Gazı da suyu da, ilaçlı suyu da, fişeği de yedim.
Tüm bu süreç boyunca, uydurulan yalanlardan, yapılan zulümlerden, söylenen yalanlardan öğrendim ki 1 Mayıs'a giden insanlara, daha öncesinde polise taş atan insanlara, hükümete karşı sesi çıkan herkese hep çok büyük haksızlıklar yapılmış. Kimsenin birbirinin malını çalmadığı, karısına kızına yan gözle bakmadığı, kavga etmediği, çöp topladığı ortamda lalenin biri çıkıp "bunlar sokaklara işiyor, her yer sidik kokuyor" dedi ya, bitti olay :) O zaman bugüne kadar istemeden hakkını yediğimiz, şerefsiz medya sayesinde yanlış yönlendirilip kızdığımız herkesten özür diledim binlerce kez.
Her şeyin başı örgütlülük. Gözlemlerime göre bahsettiğiniz bu provokatör grupların çaresine bakmanın tek yolu, örgütlü bir bilinç oluşturarak, böyle durumlarda o grupların dışlanmasını, kınanmasını sağlamak. Sayıca çok olan böyle durumlarda güçlüdür. Bu iş bu kadar basit. Sırf birileri bir şeyi bozmak, olayların seyrini değiştirmek istiyor diye sinmek olmaz. Onlarla da mücadele etmek gerekir. Her şeyin başı "bilinç".
Gezi hareketi, dünyanın en saf hareketiydi. Bu yüzden "diğer güçler" ilk birkaç gün baya afalladılar hatta ve sonradan olaya müdahil olabildiler. Örneğin molotoflu polis tiyatrosu da halkın bilinci ve galeyana gelmemesi; üstüne üstlük bir de çok doğru davranması yönünden örnek teşkil edebilecek, çok önemli bir provokasyon bertarafıdır. İşte bu hep böyle olmalı.
Neyse çok konuştum. Bizce ne yapmalı? Şu şiiri hep hatırlamalı:
hava kurşun gibi ağır!bağır, bağır, bağır, bağırıyorum.
koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum…
o diyor ki bana:
sen kendi sesinle kül olursun ey!
kerem gibi yana yana…
deeeert çok, hemdert yok
yüreklerin kulakları sağır…
hava kurşun gibi ağır…
ben diyorum ki ona:
kül olayım kerem gibi yana yana.
ben yanmasam,
sen yanmasan,
biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...
0
@baba jo,
eksisozluk.com
---/---
yazılarımız biraz uzun oluyor ister istemez. konu çok geniş, çok fazla boyutlu.
bu kadar geniş bir konuyu/zaman dilimini süzüp yazıya dökmek, özellikle düşük cümleci ben için hayli zor. belki arada yanlış anlaşılabilecek şekilde de yazıyor olabilirim. hafızamın yettiği, dilimin döndüğünce ben gözlemlerimi paylaşmaya çalışacağım. yorumlarım hakkında ısrarcı değilim.
cevapsız sorular var. gördüğüm kadarıyla cevabını bilen de yok. o zaman konuşa konuşa cevap arayalım diyorum.
compumaster, burası bunun yeri değil dersen anlarım, bohçayı toplayıp kaldırabilirim.
.
eksisozluk.com
---/---
yazılarımız biraz uzun oluyor ister istemez. konu çok geniş, çok fazla boyutlu.
bu kadar geniş bir konuyu/zaman dilimini süzüp yazıya dökmek, özellikle düşük cümleci ben için hayli zor. belki arada yanlış anlaşılabilecek şekilde de yazıyor olabilirim. hafızamın yettiği, dilimin döndüğünce ben gözlemlerimi paylaşmaya çalışacağım. yorumlarım hakkında ısrarcı değilim.
cevapsız sorular var. gördüğüm kadarıyla cevabını bilen de yok. o zaman konuşa konuşa cevap arayalım diyorum.
compumaster, burası bunun yeri değil dersen anlarım, bohçayı toplayıp kaldırabilirim.
.
0
@ cecilia, fark edilmek dedin de aklıma geldi, fark edildiğim tek an "zıpla zıpla zıplamayan tayyip" dendiğinde zıplamaya çalıştığımda olmuştu. sonra "zıplatmayın olm bizi, yapamıyoz" dedim de karizmayı kurtardım.
edi büdü:
cecilia, neden sorularıma cevap vermek yerine tutumuma yönelik ithamlarda bulunuyorsun?
süreç yaşanıyor - su akar yolunu bulur demekle, farkına varılmak istemeye varan ithamlarda bulunmakla nereye varmak istiyorsun?
biz yapacağımızı yapıyoruz, sana bu konuda söz düşmez mi demek istiyorsun?
öyle ya, yaşım ilerlemiş, kullandığım dil de akademik değil zaten. kim oluyorum ki ben!
belki zamanında yaptığımız saçmalığa devam edip akademik lisanla sormalıydım sorumu. bilimsel bilimsel takılırdık öyle kendi aramızda. Esas derdimizi anlatmak istediğimiz kişiler de "bizimlen aynı dili bile konuşmuyolar, bi de kalkmışlar biz sizin için alanlardayız diyola" desinler varsın, nolcak ki!
Ha, unutmuşum, siz; tepkisel ve anomik olmayan mücadelelerinizi, ekonomik olmaktan çok, kimliği daha rahatça ifade edebilme, sivil haklar gibi kavramlar üzerine kurulu kültürel alanda gerçekleştiren gruplarsınız. Sizler klasikleşmiş ekonomik ve politik kodlara sahip değilsiniz, daha çok çalışan ve eğitimli “yeni orta sınıf” katılımcılarsınız" biz ise modası geçmiş 68 kuşağı kalıntıları olarak suskunluk sarmalında yerimizi almalıyız. öyle mi?
Game of Anadolu S:Globalization e:2013 (akışına bıraktırınca istediğini yaparsın modu pek şekermiş, niye daha önce akil edemedik, tüh bize!)
Gördüğüm kadarıyla matematiksel düşünce akışına sahipsin. Anlatmak istediğimi anlamak senin için zor olmayacak eminim.
.
edi büdü:
cecilia, neden sorularıma cevap vermek yerine tutumuma yönelik ithamlarda bulunuyorsun?
süreç yaşanıyor - su akar yolunu bulur demekle, farkına varılmak istemeye varan ithamlarda bulunmakla nereye varmak istiyorsun?
biz yapacağımızı yapıyoruz, sana bu konuda söz düşmez mi demek istiyorsun?
öyle ya, yaşım ilerlemiş, kullandığım dil de akademik değil zaten. kim oluyorum ki ben!
belki zamanında yaptığımız saçmalığa devam edip akademik lisanla sormalıydım sorumu. bilimsel bilimsel takılırdık öyle kendi aramızda. Esas derdimizi anlatmak istediğimiz kişiler de "bizimlen aynı dili bile konuşmuyolar, bi de kalkmışlar biz sizin için alanlardayız diyola" desinler varsın, nolcak ki!
Ha, unutmuşum, siz; tepkisel ve anomik olmayan mücadelelerinizi, ekonomik olmaktan çok, kimliği daha rahatça ifade edebilme, sivil haklar gibi kavramlar üzerine kurulu kültürel alanda gerçekleştiren gruplarsınız. Sizler klasikleşmiş ekonomik ve politik kodlara sahip değilsiniz, daha çok çalışan ve eğitimli “yeni orta sınıf” katılımcılarsınız" biz ise modası geçmiş 68 kuşağı kalıntıları olarak suskunluk sarmalında yerimizi almalıyız. öyle mi?
Game of Anadolu S:Globalization e:2013 (akışına bıraktırınca istediğini yaparsın modu pek şekermiş, niye daha önce akil edemedik, tüh bize!)
Gördüğüm kadarıyla matematiksel düşünce akışına sahipsin. Anlatmak istediğimi anlamak senin için zor olmayacak eminim.
.
0
Samsun Sahra Sıhhiye Okulu, çavuş tâlimgâh taburundaki bir tabelada şöyle yazar:
''Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.''
''Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.''
0
:) o dediklerinizin hicbiri ben degilim.
Ben hicbir seyim.
Esasen bicareyim.
Sadece suna inaniyorum; ipler bizim elimizde degil.
ve inanir misiniz, su an yaprak kipirdasa ucu gelip bana degecek.
Hani oyle unumu eledim elegimi astim gel bakiym biraz ahkam keseyim ( kimseyi itham etmiyorum) gunlerinde degilim.
Ben hicbir seyim.
Esasen bicareyim.
Sadece suna inaniyorum; ipler bizim elimizde degil.
ve inanir misiniz, su an yaprak kipirdasa ucu gelip bana degecek.
Hani oyle unumu eledim elegimi astim gel bakiym biraz ahkam keseyim ( kimseyi itham etmiyorum) gunlerinde degilim.
0
charlotte blanc
bizim bi mangal yeri var. http://i.imgur.com/0uNqhKq.jpghttp://i.imgur.com/DPivfRS.jpgburayi toz toprak kus pisliginden korumak istiyorum. araba ortusu, branda, ne yapsam buraya da o pisligin falan buraya gelmsini onlesem. mangal yerinin ustu kapali ama etrafini camla kapatmak istemiyoruz o yuzden o
bizim bi mangal yeri var.
i.imgur.com
i.imgur.com
burayi toz toprak kus pisliginden korumak istiyorum. araba ortusu, branda, ne yapsam buraya da o pisligin falan buraya gelmsini onlesem. mangal yerinin ustu kapali ama etrafini camla kapatmak istemiyoruz o yuzden o oneriyi almasam cok daha iyi olur. diger onerilere acigim ? acaba arac ortusu ile kaplasam yeterli olur mu ? bu sefer de o sicakta araba ortusu gri rengini o kumasa gecirir kumasi berbat eder diyorum.
i.imgur.com
i.imgur.com
burayi toz toprak kus pisliginden korumak istiyorum. araba ortusu, branda, ne yapsam buraya da o pisligin falan buraya gelmsini onlesem. mangal yerinin ustu kapali ama etrafini camla kapatmak istemiyoruz o yuzden o oneriyi almasam cok daha iyi olur. diger onerilere acigim ? acaba arac ortusu ile kaplasam yeterli olur mu ? bu sefer de o sicakta araba ortusu gri rengini o kumasa gecirir kumasi berbat eder diyorum.
0
o camış gibi uyuyan elemanın olduğu yeri mi korumak istiyorsun? e o zaman araba şeysiyle kaplatsan tüm esprisi kaçar ki. anlamadım ben soruyu. bence yeni teknoloji olan sürgülü cam takın.
0
sadece mangalin oldugu kismi mi temiz tutmak istiyorsun?
eger cardagimsi yerin tamami icin istiyorsan cok cirkin olur, bi anlami kalmaz.
eger cardagimsi yerin tamami icin istiyorsan cok cirkin olur, bi anlami kalmaz.
0
www.imajyapitrabzon.com
şöyle bişey ve bu gördüğünüz şekilde katlanabilir muşamba/branda yaptırabilirsiniz.
şöyle bişey ve bu gördüğünüz şekilde katlanabilir muşamba/branda yaptırabilirsiniz.
0
surgulu cam istemiyoruz iste sskywalkeremre ve pandispanya
o camisin oturdugu cardaki korumak istioruz nawres. mangal degil.
o camisin oturdugu cardaki korumak istioruz nawres. mangal degil.
0
al-se
Bi arkadaşın arkadaşı 1200 liraya çiçek yaptırmış. benim arkadaşta ay sonu kız istemeye gidecek bunu şart sanıyor. çok değil mi 1200 ya ? pırlantaya 5000 verecek, söz töreni için kıyafetler 2000 tutar falan diyo. öyle çok zengin de değil ha, motorunu satacak keko bunları yapmak için. ne desem de ikn
Bi arkadaşın arkadaşı 1200 liraya çiçek yaptırmış. benim arkadaşta ay sonu kız istemeye gidecek bunu şart sanıyor. çok değil mi 1200 ya ? pırlantaya 5000 verecek, söz töreni için kıyafetler 2000 tutar falan diyo. öyle çok zengin de değil ha, motorunu satacak keko bunları yapmak için. ne desem de ikna etsem, daha minimuma yapılır sanki ?
0
1200 tl'ye çiçek ne be? Oha.
Raconu bu mu bu işlerin bilmiyorum da, çok pahalıymış :/ Hasta ziyareti için yaptırıyorum derse daha ucuz olabilir belki? (Salladım?)
Edit: Ayrıca şu paraları şu işlere harcayan insanın beynini sikeyim. O paraya öküz alınır.
Raconu bu mu bu işlerin bilmiyorum da, çok pahalıymış :/ Hasta ziyareti için yaptırıyorum derse daha ucuz olabilir belki? (Salladım?)
Edit: Ayrıca şu paraları şu işlere harcayan insanın beynini sikeyim. O paraya öküz alınır.
0
Sizin arkadaşınızı ikna etmenizden ziyade, arkadaşınızdan bunları talep etme pozisyonunda olan kız arkadaşını ikna etmesini sağlayın. Burada materyalizmden müzdarip ve bu kapsamda doğrudan ya da dolaylı istekleri olan bir kadının parmağı var gibi sanki.
0
oha harbiden, bi de motorunu satacaksa iyice akilsizmis.
cicege 100-200, pirlantaya da hadi niyetlendiyse maksimum 2000tl versin kalan parayla da mustakbel esine kask, motor montu, motor eldiveni falan alsin.
cicege 100-200, pirlantaya da hadi niyetlendiyse maksimum 2000tl versin kalan parayla da mustakbel esine kask, motor montu, motor eldiveni falan alsin.
0
1200 liraya söz çiçeği yaptırmayı düşünen adamın "evlenebilir" lisansı iptal edilmeli. ev ekonomisi dersinden sıfır alıp çakmış çünkü.
cebinde 120.000 tl varsa anlarım, 12.000 liralık da pırlanta alırsın, helal olsun.
ama bunu motorunu satıp yapacaksan afedersin o arkadaşın da, o arkadaşa bunu yaptıran kızın da aklına o*urayım.
cebinde 120.000 tl varsa anlarım, 12.000 liralık da pırlanta alırsın, helal olsun.
ama bunu motorunu satıp yapacaksan afedersin o arkadaşın da, o arkadaşa bunu yaptıran kızın da aklına o*urayım.
0
sikseler evlenmem bu ne lan... 1200 e çiçek ne yaptırmış orman mı yaptırmış arkadaşın ne yaptırmış ?
bence al karşına tam bir gerizekalısın sen de sonra da dön git birak ne yapıyorsa yapsın.
vay arkadaş... boş beleş şeylere dünya borca girip para harcayıp sonra açlıktan nefeslerini doğrultamıyor insanlar.
bence al karşına tam bir gerizekalısın sen de sonra da dön git birak ne yapıyorsa yapsın.
vay arkadaş... boş beleş şeylere dünya borca girip para harcayıp sonra açlıktan nefeslerini doğrultamıyor insanlar.
0
Biz bikaç sene önce 500 vermiştik de yüreğime inmişti. Bu ne arkadaş manyak valla bu insanlar. 200 liralık bişey yeter de artar bile. Zaten kız isteme için olduğunu söylemesin. Kız arkadaşımın gönlünü alıcam filan desin. 1.200 lira vereceği çiçek BİR HAFTA SONRA YOK OLACAK. Ölü yatırım. Saçmalamasın.
Edit: şu 3'ünden birini alsın. ya da işte bunlara benzer bişey yaptırsın, yeter.
www.ciceksepeti.com
www.ciceksepeti.com
www.ciceksepeti.com
Edit: şu 3'ünden birini alsın. ya da işte bunlara benzer bişey yaptırsın, yeter.
www.ciceksepeti.com
www.ciceksepeti.com
www.ciceksepeti.com
0
bırak yapsın hacı. sırf "desinler" diye yapacak insan hak ediyordur zaten kötü duruma düşmeyi.
0
neden bu kadar abartırlar ki. 1.200 lira çiçeğe verilmez. hiçbir şeyi bu kadar abartmasın, motorunu satmak ne demek? bu kadar masrafa girmek şart değil, eğer sevgilisi bunu talep ediyorsa da bu kadar saf olmasın bence. bu kadar parayı böyle bir şeye harcamayıp evlendiklerinde balayı yapsınlar ne biliyim ev kuracaklar eşyalarına harcasınlar. kız istemek sadece bir ritüel.
0
1200 liraya çiçek yaptıran kim? nereden yaptırmış? kaç para mayış alıyor? allahın otuna böceğine o kadar para verilir mi ya? eğer kız arkadaşının böyle bi beklentisi varsa yol yakınken bi daha düşünsün.
0
daha az paraya tabii ki yapılır. ama insanlara bunu anlatamazsın.
parmağında kan ve gözyaşı taşımak istemeyen kadınların ve buna yatırım yapmayı reddeden adamların sayısı artmadıkça kimseyi ikna edemezsin.
bu kadar gösteriş ve harcama tutkusunu gelenek, adet gibi göstermeye çalışan zihniyet beni tiksindiriyor.
1200 liraya ölüp gidecek çiçekler almaktansa fide eksinler, ne bileyim tema'ya bağışlasınlar.
parmağında kan ve gözyaşı taşımak istemeyen kadınların ve buna yatırım yapmayı reddeden adamların sayısı artmadıkça kimseyi ikna edemezsin.
bu kadar gösteriş ve harcama tutkusunu gelenek, adet gibi göstermeye çalışan zihniyet beni tiksindiriyor.
1200 liraya ölüp gidecek çiçekler almaktansa fide eksinler, ne bileyim tema'ya bağışlasınlar.
0
Evlilik işleri zaten pahalı şeyler, iyice zorlaştırmanın anlamı yok.
Geçen hafta ablam evlendi, kız hiçbir şey istememesine rağmen (basit bir nikah oldu sadece) tonla gereksiz masraf çıktı. Garip bir evlilik endüstrisi oluşmuş, iş evlilik olunca fiyatlar birden uçuyor. Bu nedenle gereksiz masraflardan kaçınmak gerek, zaten istenmese bile birsürü angarya çıkacak karşılarına.
Kızla konuşsun, 1200 liraya çiçek, 5000 liraya mücevher, 2000 liraya kıyafet alacağına eve on numara eşya alır kızı daha rahat yaşatır. Eğer bunları kız istiyorsa ve sırf kızın gönlü olsun diye sıkıntıya giriyorsa zaten evlenince o kızın gözünü doyuramaz, yol yakınken dönsün. Yok eğer kendi istiyorsa titreyip kendine gelsin.
Geçen hafta ablam evlendi, kız hiçbir şey istememesine rağmen (basit bir nikah oldu sadece) tonla gereksiz masraf çıktı. Garip bir evlilik endüstrisi oluşmuş, iş evlilik olunca fiyatlar birden uçuyor. Bu nedenle gereksiz masraflardan kaçınmak gerek, zaten istenmese bile birsürü angarya çıkacak karşılarına.
Kızla konuşsun, 1200 liraya çiçek, 5000 liraya mücevher, 2000 liraya kıyafet alacağına eve on numara eşya alır kızı daha rahat yaşatır. Eğer bunları kız istiyorsa ve sırf kızın gönlü olsun diye sıkıntıya giriyorsa zaten evlenince o kızın gözünü doyuramaz, yol yakınken dönsün. Yok eğer kendi istiyorsa titreyip kendine gelsin.
0
bu zihniyetteki kerizler yüzünden evlilik sektörü ağzında salyayla ellerini ovuşturup kucağa alacağı gençleri bekleyen vahşi ve kocaman bir pazara dönüştü. nikah masasının örtüsünün köşesindeki süsleme için bile alt sektör oluştu anasını satayım. arkadaşın daha bismillah kontağı 1200 tl ile açarsa bu sektöre kazandıracağı daha nice 10000'ler olur. müstahak aslında böylelerine. bırak götündeki donuna kadar alsınlar.
0
Yeşilimtrak, daha uygunlarını da buluruz yau sen iste :p
Ben, arkadaş biraz fazla özenmek istiyo diye üst limiti 200 tl koydum.
Hazır gaza gelmişken bi de şuna baksın o zaman. Ben bayıldım, resmen şahane.
www.ciceksepeti.com
:)
Ben, arkadaş biraz fazla özenmek istiyo diye üst limiti 200 tl koydum.
Hazır gaza gelmişken bi de şuna baksın o zaman. Ben bayıldım, resmen şahane.
www.ciceksepeti.com
:)
0
bak şimdi yakın zamanda 2 yakın arkadaşımın söz nişan düğününde her aşamada bulundum sayılır. ikisinin de ekonomik durumu çok iyi.
biri her şeyi en güzeli olsun, en şık en havalısı olsun diye uğraştı didindi. masraflar çok fazla damat çaktırmamaya çalışsa da arada şakayla karışık gündeme geliyor. herkes her şey çok güzeldi diyor hatırladıkça. ama hepsi bu. diğeri ise düğüne ait olabilecek her türlü masraftan kaçındılar -yüzük hariç. ve şu an villada oturuyorlar. eşyaları on numara. bütün birikimlerini ailelerinin desteğini evlerine yatırdılar. ne istediğiniz çok önemli yani para olsa da olmasa da. kendilerini mi mutlu edecekler, çevreyi mi? onlara bak bizim damat/gelin böylesini yaptı masraftan kaçınmadı demeleri mi önemli, yoksa evliliğin başında düzenini rahat kurabilmesi mi?
biri her şeyi en güzeli olsun, en şık en havalısı olsun diye uğraştı didindi. masraflar çok fazla damat çaktırmamaya çalışsa da arada şakayla karışık gündeme geliyor. herkes her şey çok güzeldi diyor hatırladıkça. ama hepsi bu. diğeri ise düğüne ait olabilecek her türlü masraftan kaçındılar -yüzük hariç. ve şu an villada oturuyorlar. eşyaları on numara. bütün birikimlerini ailelerinin desteğini evlerine yatırdılar. ne istediğiniz çok önemli yani para olsa da olmasa da. kendilerini mi mutlu edecekler, çevreyi mi? onlara bak bizim damat/gelin böylesini yaptı masraftan kaçınmadı demeleri mi önemli, yoksa evliliğin başında düzenini rahat kurabilmesi mi?
0
fidanı 5 liradan 240 tane ağaç diktirir o paraya. kızın adına bi koru yaptırır. illa mal gibi 1200 lira verecekse böyle bişey yaptırsın daha iyi ölüp gitmeyecek en azından. tabi bizim yurdun kızları tercih etmez böyle şeyleri orası ayrı.
0
Yalnız hanım kız çok mütevazi bi arkadaş, tamamen bizimkinin hanzoluğuna bağlıyorum ben. eskiden babası zenginmiş, çevre de ona göre tabi. baba batınca bunlar çevreden kopmamış, biraz onlara yetişme telaşıymış. öyle dedi.
0
evlilik çok romantik bir olay. ben böyle çevreye gösteriş yapmak için işi abartanların bu romantizmi bozduğunu düşünüyorum. en uygun fiyat neyse çiçeğini hazırlasın. yine abartılı bir fiyatı olmayan şöyle sade bir yüzük alsın ve gitsin istemeye. madem harcayacak parası var, bir vakıfa yardımda bulunsun sevgilisi adına. ya da bir orman yapsın onun için arkadaşların dediği gibi.
0
lily briscoe + 1
Çiftin her iki tarafını da suçluyorum. Bir kadın neden tüm bunlarla gösteriş için sevdiğinin değer verdiği bir şeyi satmasına razı olur? Bir adam neden böyle bir kadına "De get" diyemez? Gelenek-görenek falan değil bu, kadının "Benim için bunları yaptı" egosu ve adamın "Kadınım benden bunları istedi" külfeti.
Amaçları hayat birleştirmek falan değil onların.
Çiftin her iki tarafını da suçluyorum. Bir kadın neden tüm bunlarla gösteriş için sevdiğinin değer verdiği bir şeyi satmasına razı olur? Bir adam neden böyle bir kadına "De get" diyemez? Gelenek-görenek falan değil bu, kadının "Benim için bunları yaptı" egosu ve adamın "Kadınım benden bunları istedi" külfeti.
Amaçları hayat birleştirmek falan değil onların.
0
O eve iki kişi olarak girdiklerinde artık etraflarındaki kimse onları s.klemeyecek, çekecekleri zorlukları bilmeyecek ve umursamayacaklar. Küçük bir yüzük alsa da kocaman bir yüzük alsa da ileride "kıza şöyle büyük yüzük almıştı" kısmını değil, tüm bu süreçlerdeki mutluluklarını/mutsuzluklarını konuşuyor olacaklar. Bu yüzden kimseye yetişmeye çalışmanın, gösteriş için çabalamanın anlamı yok.
Evliliğin en ufak bir pürüzünde "ben senin için motorumu bile sattım amk" düşüncesine gelecek olay. Kimse bunu yaşamamalı ve yaşatmamalı. Mühim olan güzellikleri mantıkla harmanlayabilmek; çünkü evliliğiniz süresince artık tüm hayat yolu boyunca elinizde tutmanız gereken en önemli özelliğiniz bu olacak.
Evliliğin en ufak bir pürüzünde "ben senin için motorumu bile sattım amk" düşüncesine gelecek olay. Kimse bunu yaşamamalı ve yaşatmamalı. Mühim olan güzellikleri mantıkla harmanlayabilmek; çünkü evliliğiniz süresince artık tüm hayat yolu boyunca elinizde tutmanız gereken en önemli özelliğiniz bu olacak.
0
gokyuzu gibi
Bölümümdeki hatunlara sene başında mail attım, biraz esprili bir dille sakız sesinden hiç hoşlanmadığımı. Birkaç ay herkes dikkat etti ama şimdi eskiye döndük. Ve sesi her duyduğumda sinirimden yerimde duramıyorum hele bir tanesi pat pat patlatıyor, ağızlarını kapatmak nedir bilmeden cakkıdı cakkıdı
Bölümümdeki hatunlara sene başında mail attım, biraz esprili bir dille sakız sesinden hiç hoşlanmadığımı. Birkaç ay herkes dikkat etti ama şimdi eskiye döndük. Ve sesi her duyduğumda sinirimden yerimde duramıyorum hele bir tanesi pat pat patlatıyor, ağızlarını kapatmak nedir bilmeden cakkıdı cakkıdı çiğniyorlar. Bu insanlar manager pozisyonlarında, ben asistan olduğum ve aramızda yaş farkı da olduğu için enseye tokat muamelesi de yapamıyorum. Kapısını kapatacak bir odam da yok. Of acınacak haldeymiş lan ben.
Not: Bunun adı misophonia imiş. tr.wikipedia.org
Not: Bunun adı misophonia imiş. tr.wikipedia.org
0
iyi yapıyorsun. sakız çiğneme sesini sevmek nasıl bir anormalliktir yahu :D
uyar tekrar.
uyar tekrar.
0
Sskywalkeremre
neden olaylar çıktı?neden ortalık karıştı?özeti var mı?tarafsız olun ama.
neden olaylar çıktı?
neden ortalık karıştı?
özeti var mı?
tarafsız olun ama.
neden ortalık karıştı?
özeti var mı?
tarafsız olun ama.
0
kalekol yapmak isteyen devlet, buna karşı çıkan halk ve halka/protestolara müdahale, kimin haklı kimin haksız olduğu meşrebine göre değişir. #direnlice katil devlet de diyen var kahrolsun pkk'lı şerefsizler diyen de.
0
Kalekol inşaatına başlanmış, licelilerde biz burda kalekol istemiyoruz diye inşaatın yapıldı yola çıkıyor. Sonra bir kaç gündür çatışma varken asker dün öldürüyor.
0
Bazıları "protestolara müdahale" demiş ama ateş etmek ne zaman "protesto" oldu?
Askere ateş açılmış. Asker de karşılık verince 2 kişi ölmüş.
Askere ateş açılmış. Asker de karşılık verince 2 kişi ölmüş.
0
aynı asker, türk bayrağını karargahtan indiren elemanı neden öldürmüyor peki?
0
'askere ates edilmis' kismi yavsak medyanin, devletin uydurmasi.
olen insanlar sirtindan vurulmus siviller, herseyi yavsak medyadan takip etmeyen insanlarin haberi vardir bundan.
berkin elvan icin, gezide olen diger insanlar icin terorist dendiginde sinirlenip kufur edenler, bunlar nasil inaniyor boyle seylere diye akplileri elestirenler simdi akplilerle agiz birligi yapip ayni seyi yapiyorlar.
olen insanlar sirtindan vurulmus siviller, herseyi yavsak medyadan takip etmeyen insanlarin haberi vardir bundan.
berkin elvan icin, gezide olen diger insanlar icin terorist dendiginde sinirlenip kufur edenler, bunlar nasil inaniyor boyle seylere diye akplileri elestirenler simdi akplilerle agiz birligi yapip ayni seyi yapiyorlar.
0
@nawres,
Medyanın uydurmasıla alakası yok bu durumun. Orada PKK yol kesme eylemi yapmadı mı? PKK'dan bahsediyoruz değil mi? Şu masumları silahla öldüren şerefsizler. Dolayısıyla işin içinde PKK varsa askere ateş açıldığı iddiası senin söylediklerinden daha gerçekçi.
AKP'lilerle ağız birliğimiz falan yok. PKK ile olmadığı gibi.
Medyanın uydurmasıla alakası yok bu durumun. Orada PKK yol kesme eylemi yapmadı mı? PKK'dan bahsediyoruz değil mi? Şu masumları silahla öldüren şerefsizler. Dolayısıyla işin içinde PKK varsa askere ateş açıldığı iddiası senin söylediklerinden daha gerçekçi.
AKP'lilerle ağız birliğimiz falan yok. PKK ile olmadığı gibi.
0
@otonom
nerden biliyorsun bu soylediklerini? medyadan? hmmm.
bir akpliye berkin elvan'i, ali ismail'i, ethem sarisuluk'u anlatmaya calistin mi hic?
nerden biliyorsun bu soylediklerini? medyadan? hmmm.
bir akpliye berkin elvan'i, ali ismail'i, ethem sarisuluk'u anlatmaya calistin mi hic?
0
Sskywalkeremre
Apple ın burada ki tanıtımının hemen başında appsler le alakalı bir bölüm var. Bi mimar, bi denizci abla falan anlatıyor işte ortalığı patlatıyoruz bu ipadle diyor. Yahu gerçekten amaca yönelik bu kadar çılgın bir kullanım alanına sahip mi bu? Adam parmaklarıyla bina taslağı falan çizdi çünkü bi an
Apple ın burada ki tanıtımının hemen başında appsler le alakalı bir bölüm var. Bi mimar, bi denizci abla falan anlatıyor işte ortalığı patlatıyoruz bu ipadle diyor. Yahu gerçekten amaca yönelik bu kadar çılgın bir kullanım alanına sahip mi bu? Adam parmaklarıyla bina taslağı falan çizdi çünkü bi an benim bile mimar olasım geldi.
www.apple.com
www.apple.com
0
kablosuz bağlantı alıcı-vericileri ve bir kaç uzman kodlayıcı süslü bir program bunları yapmanı sağlıyor.
0
ipad 3te 3d modellenmis bir makine parcasini acana kadar canim cikti.
bu kadar genis olamaz, en basitinden viewer haricinde 3d modelleyebileceginiz cizim programi yok adam akilli teknik cizim yapabilen. windows haric baska platformda yok, kaldircak tablet de yok.
ha santiyede ipadle gezip bak burasi böyle olacak diye zoomlayabilirsiniz, bilgisayarinizdaki bir seyi cekip ordan gösterebilirsiniz de, gene de yetmez.
bu kadar genis olamaz, en basitinden viewer haricinde 3d modelleyebileceginiz cizim programi yok adam akilli teknik cizim yapabilen. windows haric baska platformda yok, kaldircak tablet de yok.
ha santiyede ipadle gezip bak burasi böyle olacak diye zoomlayabilirsiniz, bilgisayarinizdaki bir seyi cekip ordan gösterebilirsiniz de, gene de yetmez.
0
ben özellikle belirli swift ve testflight kisimlarini izlemistim tam video gönderirsen zamaniyla beraber bakabilirim.
applein son adimlarindan biri cihazlari arasindaki paylasimi arttirmak. bunu da özellikle pages ve diger ofis programlariyla yapacak. google gdrive degisiklikliklerini bu amacla inanilmaz hizlandirdi zaten. applein hedefi macte yaptigin islemi anlik olarak telefondan takip etmek, birinde yaptigin isleme digerinde devam etmek, mobil ofis kavramini genisletmek.
bu da mimarin bilgisayarindaki görüntüyü cat diye telefonunda göstermesiyle mümkün. hatta kimi durumlarda telefondaki islemi bilgisayara yolluyor, bilgisayar kasip islemi bitmis halini telefona yolluyor. bunlarin önü acik. böyleyse evet islevsel. ama bir ipadle bunu yapamaz, arkasinda baska sistem var. protrekin demek istedigi de buydu sanirim, aletler arasindaki iletisimle mümkün evet.
ama dedigim gibi cogu islem linux ya da microsoftta yapiliyor ve mac icin alternatifleri yok. bu yüzden o kadar genis degil kullanim alani. ben hala mac kullanan makineci görmedim. olan tanidiklarim var, onlara da double boot ile windowsu ben kurdum ordan biliyorum:D
applein son adimlarindan biri cihazlari arasindaki paylasimi arttirmak. bunu da özellikle pages ve diger ofis programlariyla yapacak. google gdrive degisiklikliklerini bu amacla inanilmaz hizlandirdi zaten. applein hedefi macte yaptigin islemi anlik olarak telefondan takip etmek, birinde yaptigin isleme digerinde devam etmek, mobil ofis kavramini genisletmek.
bu da mimarin bilgisayarindaki görüntüyü cat diye telefonunda göstermesiyle mümkün. hatta kimi durumlarda telefondaki islemi bilgisayara yolluyor, bilgisayar kasip islemi bitmis halini telefona yolluyor. bunlarin önü acik. böyleyse evet islevsel. ama bir ipadle bunu yapamaz, arkasinda baska sistem var. protrekin demek istedigi de buydu sanirim, aletler arasindaki iletisimle mümkün evet.
ama dedigim gibi cogu islem linux ya da microsoftta yapiliyor ve mac icin alternatifleri yok. bu yüzden o kadar genis degil kullanim alani. ben hala mac kullanan makineci görmedim. olan tanidiklarim var, onlara da double boot ile windowsu ben kurdum ordan biliyorum:D
0
letheavendangered
haftaya negatif başladım, öyle de gidecek anlaşılan. içimi dökmek istiyorum sadece.zaten sığlıklarına, gerizekalı espri anlayışlarına, elit gibi görünmeye çalışarak aslında tam birer görgüsüz olmalarına, savurganlıklarıyla ilgili uyarınca duyarsız olduklarını kabul etmelerine ama bunu değiştirmeyece
haftaya negatif başladım, öyle de gidecek anlaşılan. içimi dökmek istiyorum sadece.
zaten sığlıklarına, gerizekalı espri anlayışlarına, elit gibi görünmeye çalışarak aslında tam birer görgüsüz olmalarına, savurganlıklarıyla ilgili uyarınca duyarsız olduklarını kabul etmelerine ama bunu değiştirmeyeceklerini söylediklerine sinir oluyordum. son 10 gündür bu sinir olma durumu iyice arttı.
- kahvaltımı her sabah işe gelince yapardım. sadece cornflakes ve süt. bunun için de mutfakta bir kasem vardı. bu sabah geldim, kase yok. ara tara hiçbir yerde yok. neyse yemek tabağı tarzında bir şey buldum, ama dolabı açtım, sütlerim yok. 3 tane süt almıştım daha geçen hafta, 1 tanesinin yarısı içilmiş içinde pipeti bırakılmış şekilde dolaba geri koyulmuş, diğerleri yok. mecbur poğaça almaya çıkacağım birazdan.
- cumartesi günü buranın sahibi olan kadın sabahtan giriyor derse, ben de öğleden sonra. kadın dersi bitince gidiyor nasıl olsa artık bana gerek yok diye. ama onun dersi olduğu zamanlarda da bana gerek olmadığı halde ben de sabahın köründe geliyorum. hadi tamam, kendimi patronlar bir tutmamalıyım belki ama, onun ders araları 15er dakikayken benimkileri hiç benim fikrimi bile almadan 5er dakikaya düşürdüler. kadın kendisi gidince öğrenci işlerine bakan kocası kalıyor burada ben dersteyken. zaten bu üçümüzden başka da çalışan yok. benim teneffüsleri 5 dakikaya indirmelerinin sebebi de, adam cumartesi gününü biraz daha fazla kullanmak istiyormuş, ders erken biterse çabuk çıkacakmış. o gideceği yere yarım saat daha erken gidebilsin diye ben 4 saat hiç susmadan, teneffüs yapmadan, totomun üstüne oturamadan ders anlatmak zorundayım şimdi. çünkü teneffüste de öğrenciler gelip soru sorup durduğu için daha sınıftan çıkamadan diğer ders başlıyor. bunu adama söylediğimde de "teneffüste soru kabul etmiyorum dersin" diyor. ama o zaman o öğrencilerin soruları hiç cevaplanamayacak. zaten diğer kadına sormaları gereken soruları da oluyor, onlar benim alanım olmadığı için cevaplayamıyorum ama kadın dersi bittikten sonra 5 dakika bile beklemeden uçup gittiği için onun alanı da bana kalıyor. bu durumda öğencilere "teneffüste soru kabul etmiyorum" diyebilecek durumda değilim ki zaten öğrenci dediklerim de yetişkin insanlar, kimisi 40ından fazla.
şimdilik aklıma sadece bunlar geldi. zaten ya sözleşmem bitince ya da üniversite başvurularımdan kabul alırsam eylülde çıkıp gideceğim ama o zamana kadar nasıl dayanacağım bilmiyorum. o gerizekalı tavırları olmasa, uyanık geçinmeye çalışmasalar çok çalışmaya da razıyım ama resmen kendi mallıkları yüzünden ben onların açığını kapatmak zorunda kalıyorum her seferinde.
edit: bu arada bu insanlar hem ön hem arka kapısı olan bir mekanın aslında 2 farklı mekan olduğu konusunda ısrar eden insanlar. şöyle ki,
kadın: aşkıığm, bak burası da varmış, bi gün de buraya gelelim olmaz mı?
adam: yok hayatım, arka taraftaki daha temiz, hem yemekleri de daha güzel.
adam kendinden o kadar emin ki bunu söylerken, ama bir ke dahi oraya gitmiş olsa, yani o diğer mekan diye konuştukları yeri biliyor olsa zaten menüsünden bile aynı yer olduğunu anlar. isimleri aynı ya, onu bile görmüyorlar.
ay çok doldum ben.
zaten sığlıklarına, gerizekalı espri anlayışlarına, elit gibi görünmeye çalışarak aslında tam birer görgüsüz olmalarına, savurganlıklarıyla ilgili uyarınca duyarsız olduklarını kabul etmelerine ama bunu değiştirmeyeceklerini söylediklerine sinir oluyordum. son 10 gündür bu sinir olma durumu iyice arttı.
- kahvaltımı her sabah işe gelince yapardım. sadece cornflakes ve süt. bunun için de mutfakta bir kasem vardı. bu sabah geldim, kase yok. ara tara hiçbir yerde yok. neyse yemek tabağı tarzında bir şey buldum, ama dolabı açtım, sütlerim yok. 3 tane süt almıştım daha geçen hafta, 1 tanesinin yarısı içilmiş içinde pipeti bırakılmış şekilde dolaba geri koyulmuş, diğerleri yok. mecbur poğaça almaya çıkacağım birazdan.
- cumartesi günü buranın sahibi olan kadın sabahtan giriyor derse, ben de öğleden sonra. kadın dersi bitince gidiyor nasıl olsa artık bana gerek yok diye. ama onun dersi olduğu zamanlarda da bana gerek olmadığı halde ben de sabahın köründe geliyorum. hadi tamam, kendimi patronlar bir tutmamalıyım belki ama, onun ders araları 15er dakikayken benimkileri hiç benim fikrimi bile almadan 5er dakikaya düşürdüler. kadın kendisi gidince öğrenci işlerine bakan kocası kalıyor burada ben dersteyken. zaten bu üçümüzden başka da çalışan yok. benim teneffüsleri 5 dakikaya indirmelerinin sebebi de, adam cumartesi gününü biraz daha fazla kullanmak istiyormuş, ders erken biterse çabuk çıkacakmış. o gideceği yere yarım saat daha erken gidebilsin diye ben 4 saat hiç susmadan, teneffüs yapmadan, totomun üstüne oturamadan ders anlatmak zorundayım şimdi. çünkü teneffüste de öğrenciler gelip soru sorup durduğu için daha sınıftan çıkamadan diğer ders başlıyor. bunu adama söylediğimde de "teneffüste soru kabul etmiyorum dersin" diyor. ama o zaman o öğrencilerin soruları hiç cevaplanamayacak. zaten diğer kadına sormaları gereken soruları da oluyor, onlar benim alanım olmadığı için cevaplayamıyorum ama kadın dersi bittikten sonra 5 dakika bile beklemeden uçup gittiği için onun alanı da bana kalıyor. bu durumda öğencilere "teneffüste soru kabul etmiyorum" diyebilecek durumda değilim ki zaten öğrenci dediklerim de yetişkin insanlar, kimisi 40ından fazla.
şimdilik aklıma sadece bunlar geldi. zaten ya sözleşmem bitince ya da üniversite başvurularımdan kabul alırsam eylülde çıkıp gideceğim ama o zamana kadar nasıl dayanacağım bilmiyorum. o gerizekalı tavırları olmasa, uyanık geçinmeye çalışmasalar çok çalışmaya da razıyım ama resmen kendi mallıkları yüzünden ben onların açığını kapatmak zorunda kalıyorum her seferinde.
edit: bu arada bu insanlar hem ön hem arka kapısı olan bir mekanın aslında 2 farklı mekan olduğu konusunda ısrar eden insanlar. şöyle ki,
kadın: aşkıığm, bak burası da varmış, bi gün de buraya gelelim olmaz mı?
adam: yok hayatım, arka taraftaki daha temiz, hem yemekleri de daha güzel.
adam kendinden o kadar emin ki bunu söylerken, ama bir ke dahi oraya gitmiş olsa, yani o diğer mekan diye konuştukları yeri biliyor olsa zaten menüsünden bile aynı yer olduğunu anlar. isimleri aynı ya, onu bile görmüyorlar.
ay çok doldum ben.
0
Haklısın, dayanmak zor ama en azından bir hedef koymuşsun kendine "Eylül'e kadar" diye ve o anın yani istifa edip gideceğin anın hazzını düşünerek bir 3 ay daha dişini sıkabilirsin. Sonuçta senin iyiliğine olacak bu durum.
Onun dışında merak ettiğim şey, bu kafada ve IQ seviyesindeki insanlar nasıl kendi işlerini kurup işletebiliyorlar??
Onun dışında merak ettiğim şey, bu kafada ve IQ seviyesindeki insanlar nasıl kendi işlerini kurup işletebiliyorlar??
0
Ahaha ne enteresan insanlar ve yer yahu. Maalesef iyiniyetli degiller ve mal insanlar.
İş araman en mantıklı secenek gibi.
Poğaça getireyim?
İş araman en mantıklı secenek gibi.
Poğaça getireyim?
0
Geçici olduğu için biraz sabredeceksin. Bu tür işletmeler kendilerine mahkum olanları kısa vadeli çalıştırarak ayakta kalmaya çalışıp, eninde sonunda batıyor.
0
patronlara ara sıra ayar vermek lazım. ben bunu birkaç kez yaptım. hatta birgün kendimi iyice aşıp 'siz çok geride kalmışsınız' demiştim. bazen çıldırtabiliyorlar insanı.
0
@Thredit, bir de çok iyi işletmeci olduklarıyla övünüyorlar. ayrıca bu insanlar eğitim kurumu işletiyor. ben de hep o kadının istediği şekilde ders anlatmak zorundayım, sınav taktiği verdiğimiz için. çoğu yöntem işe yarasa da istisnai durumlara dair bir soru geldiğinde kadın kendisi kıvırıyor konuyu değiştirerek ama ben yapamıyorum. karşımdaki insanları gözlerinin içine baka baka kandıramıyorum.
@efrasiyab87, teşekkürler, aldım şimdi ben.
@rock n roll, daha önce böyle bir şeyi kağıt konusundaki savurganlıklarıyla ilgili yaptım aslında. her gün onlarca kağıt ve pet şişe atılıyor. "hepsini ayrı yerlerde toplayıp çöpün kenarına koysak, çünkü onları toplayıp satarak para kazanan insanlar var, en azından çöpün içine girmek zorunda kalmadan kolayca alırlar bizim için de zor bir şey değil" dedim ama, "aman ya kim uğraşacak onunla, hem biz atmasak temizlikçiler onları yine alır normal çöplerle birleştirir" dediler. ve evet, bu insanları sözü burayı temizlemeye gelen insanlara geçmiyor. bildiklerini okuyorlar, her temizlik sonrası modem kabluso, tv fişi falan uğraşıyoruz ama o konuda bile uyarmıyorlar.
@efrasiyab87, teşekkürler, aldım şimdi ben.
@rock n roll, daha önce böyle bir şeyi kağıt konusundaki savurganlıklarıyla ilgili yaptım aslında. her gün onlarca kağıt ve pet şişe atılıyor. "hepsini ayrı yerlerde toplayıp çöpün kenarına koysak, çünkü onları toplayıp satarak para kazanan insanlar var, en azından çöpün içine girmek zorunda kalmadan kolayca alırlar bizim için de zor bir şey değil" dedim ama, "aman ya kim uğraşacak onunla, hem biz atmasak temizlikçiler onları yine alır normal çöplerle birleştirir" dediler. ve evet, bu insanları sözü burayı temizlemeye gelen insanlara geçmiyor. bildiklerini okuyorlar, her temizlik sonrası modem kabluso, tv fişi falan uğraşıyoruz ama o konuda bile uyarmıyorlar.
0
bunlardan daha da gerizekalı birilerinin yanında çalıştım bir-iki ay,
sana şu kadar söyleyeyim, emin ol batacaklar.
bunlar herkesi enayi kendilerini akıllı zanneden enayiler.
sana şu kadar söyleyeyim, emin ol batacaklar.
bunlar herkesi enayi kendilerini akıllı zanneden enayiler.
0
@lili briscoe, 12 yıldır bu şekilde çalışıyorlar, bu yıl biraz sallantıdalar aslında. her dönem 40 kişi kayıt aldıkları sınıflarda bu gönem 20 kişi ancak oldu.
bir de yazmayı unuttum, bu insanlar gezi olayları aracılığıyla piyasa yapan çeşitlerden. koskoca 40lı yaşlarında evli barklı çoluk çocuk sahibi insanlar, ama "ooo akşam yine eylem var çok eğlenicez biralar da hazır" falan diye gezen bir adam. zaten her gün alkol almayı marifet sanıp bununla övünüyor, günde 1 şişe viski bitiyor yaa para yetişmiyor falan diye geziyor ortalıkta.
bir de yazmayı unuttum, bu insanlar gezi olayları aracılığıyla piyasa yapan çeşitlerden. koskoca 40lı yaşlarında evli barklı çoluk çocuk sahibi insanlar, ama "ooo akşam yine eylem var çok eğlenicez biralar da hazır" falan diye gezen bir adam. zaten her gün alkol almayı marifet sanıp bununla övünüyor, günde 1 şişe viski bitiyor yaa para yetişmiyor falan diye geziyor ortalıkta.
0
yemin ederim sana sarılasım geldi üzülme diye sırtına pat pat yapasım geldi.
0
letheavendangered
çok severek aldığım ama boyu uzun geldiği için 2 hafta önce terziye yaptırdığım bir kot pantolonum var. kırmızı. çok cici. ancak bu sabah terzideki işlemden sonra ilk kez giydim ve bir terzi gerçeğiyle daha karşı karşıya kaldım. kısa olmuş! kısa converse ile giyecektim ama iyice saçma bir görüntü ol
çok severek aldığım ama boyu uzun geldiği için 2 hafta önce terziye yaptırdığım bir kot pantolonum var. kırmızı. çok cici. ancak bu sabah terzideki işlemden sonra ilk kez giydim ve bir terzi gerçeğiyle daha karşı karşıya kaldım. kısa olmuş! kısa converse ile giyecektim ama iyice saçma bir görüntü olacağı için spor ayakkabıyla giydim, onda bile baya oturduğum zaman o iğrenç "pantolon arası bilek görüntüsü" ortaya çıkıyor. çok sevmiştim bu pantolunu ya, napayım ki ben şimdi? resmen içime oturdu, çok üzgünüm.
0
benimde bi eşofmanım o halde daha hiç giymeden terziye kurban gitmişti kaç sene geçti üzerinden hala ana avrat sövüyorum her giydiğimde
0
belki paça içinde pay birakmıştır. 1cm de olsa başka bir terzide uzattırabilirsin?
0
yok bırakmamış öyle bir pay falan. en en fazla yarım cm daha uzayabilir ama o zaman da dikişler çok salak görünür ve zaten kat izi de olur açılıp geri yapılınca.
@hernezıkkımsa, ama o kapriler de çok çirkin oluyor ya, kapriye karşıyım :(
@hernezıkkımsa, ama o kapriler de çok çirkin oluyor ya, kapriye karşıyım :(
0
arda turan sıtayla dolaşsan olmaaz mı? çok mu kötü ? fotoş yok mu bi görek?
0
kötü durmuyor ki bence. bu sene bilek üstü pantolonlar moda hem. babetle, toms, vans, superga tarzı ayakkabılarla ya da kısa converse ile çok da tatlı durur.
yalnız bu boğazlı ayakkabılarla çok korkunç durmuş, söylemeden edemiyciim.
yalnız bu boğazlı ayakkabılarla çok korkunç durmuş, söylemeden edemiyciim.
0
boğazlı tercih etmemin sebebi, ayaktayken zaten yığılmış gibi durduğu için kısa olduğunun belli olmaması. oturunca da kimse görmüyor zaten burada masanın arkasında kaldığım için. ama kısa converse giyseydim ayaktayken de pantolonun kısalığı belli olacaktı. ama zaten artık giyemem bunu böyle :(
0
Kötü durmuyor giyin böyle. Olmasını istediğiniz modelden daha iyi olmuş hatta ama ayakkabı dandik duruyor onunla giymeyin.
0
bu sene hafif kısa paçalar moda zaten. altına converse değil de (bu desenden olmamak koşuluyla) bowsandsequins.com bu modelde ayakkabılar giyebilirsiniz. Kırmızı altına gri renk güzel gidebilir mesela. bkz. www.hm.com
bu modelde ayakkabılar giyebilirsiniz. Kırmızı altına gri renk güzel gidebilir mesela. bkz. www.hm.com
0
aynısı bir kere başıma gelmişti. nereden aldığına bağlı olarak iade birimi hiç bakmıyor olabilir nasıl geri döndüğüne. bedenini değiştiricem diye iade edip, gidip tekrar aynısını al :) yaptım, pişman değilim.
0
@yesilimtrak, ben de o anda çok fazla pantolon paçası falan yaptırmıştım, o yüzden deneyemedim hepsini tek tek. ama o yaptırdıklarımdan bir tanesi hala çok uzun - öyle uzun ki topuklu giydiğimde bile ayakkabının altına giriyor, birisi normal ama bir tanesini henüz denemedim. umarım o da rezil olmamıştır.
0
ben olsam arkadaşların dediği gibi vans, keds, babet vs bir ayakkabıyla giyerdim,
bir de paçasını bir kez dışa doğru kıvırıp ütü basarsan o zaman daha iyi durur çünkü şu anki haliyle bilek üstü pantolon olmadığı, kısa geldiği belli oluyor. onu kamufle edersin en azından.
bir de paçasını bir kez dışa doğru kıvırıp ütü basarsan o zaman daha iyi durur çünkü şu anki haliyle bilek üstü pantolon olmadığı, kısa geldiği belli oluyor. onu kamufle edersin en azından.
0
bir de anlamadığım bu nasıl terzi?
nasıl hepsini farklı boy yapabiliyor?
ya terzideyken ölçü aldırman ya da evde kendin işaretleyip öyle götürmen lazımdı, kendisi kafasına göre mi yaptı?
nasıl hepsini farklı boy yapabiliyor?
ya terzideyken ölçü aldırman ya da evde kendin işaretleyip öyle götürmen lazımdı, kendisi kafasına göre mi yaptı?
0
@lili briscoe, terzi ölçüyü kendisi aldı. ama bu sonuca nasıl ulaştık inan benim de bir fikim yok.
0
roket adam
Donlarınızı nereden, ne tür alıyorsunuz? (Baksır, tırank, bildiğin slip don, baba donu, dede donu)Ciddi sorudur.
Donlarınızı nereden, ne tür alıyorsunuz? (Baksır, tırank, bildiğin slip don, baba donu, dede donu)
Ciddi sorudur.
Ciddi sorudur.
0
Abim blackspade aliyor sevgilime ben pull and beardan almistim o kotondan aliyor genelde.
0
amonaki
Sizce ekteki bu olaylar doğrumudur ?
Sizce ekteki bu olaylar doğrumudur ?
0
dfhjslk neden pescador'la karistiriyorsunuz beni, ask olsun.
ulkede buna inanabilen 17bin instagram kullanicisi olmasi uzuyor ya biraz.
ulkede buna inanabilen 17bin instagram kullanicisi olmasi uzuyor ya biraz.
0
abooovv naptım ben.
hjarteblod sori kardeş. selebritiler karıştı asdkajdsna
bu arada o hesaplamayı yapmadan da sadece açıklamalar okunarak trolleme olduğu anlaşılabilirmiş.
hjarteblod sori kardeş. selebritiler karıştı asdkajdsna
bu arada o hesaplamayı yapmadan da sadece açıklamalar okunarak trolleme olduğu anlaşılabilirmiş.
0
kanka hadi aşırı derecede iyi niyetlisin ve .aviye geldin. okurken de mi demiyorsun yahu bunlar büyük şirketler, anaokul terk çocuklar mı yazmış bunu diye?
resim 1:
siz de*
değerindeki*
istiyorsanız'dan sonrası tamamen devrik
resim 1:
siz de*
değerindeki*
istiyorsanız'dan sonrası tamamen devrik
0
lampetia
gördüğünüz ayakkabı nasıl sizce? ben 3 pounda bulunca hemen atladım, ama kaba gibi mi? yoksa eteklerle kotla falan hos durucak gibi mi? bi arkadaşım çok kaba durduğunu söyledi moralim bozuldu :( kendimi dünyanın en büyük fırsatını yakalamıs gibi hissediyodum
gördüğünüz ayakkabı nasıl sizce? ben 3 pounda bulunca hemen atladım, ama kaba gibi mi? yoksa eteklerle kotla falan hos durucak gibi mi? bi arkadaşım çok kaba durduğunu söyledi moralim bozuldu :( kendimi dünyanın en büyük fırsatını yakalamıs gibi hissediyodum
0
bence de kaba. yaşlı, kilolu ve dolayısıyla ayakları şişmiş kadın ayakkabısı gibi.
0
Biraz kaba sanki ama uzun tiril tiril bir etek veya elbiseyle, üzerine de benzer renk kısa deri ceketle neden olmasın diyorum.
0
bi giyip de resmini koyar mısın? güzel durur gibi geldi ama giyince tahmin edemedim. bazen güzel şeyler giyince olmuyor.
0
daha leş bi ayakkabı görmedim eğer 150+ kg zenci renkli elbise giyen bi abla değilsen üzgünüm
0
bi insanın zevki, yada herhangi bi cisim hakkında yorum yaparken kendinizden geçmeniz çok garip.ayrıca 150 kilo+zenci değilsen gibi bi ifade hem kilolu hem de siyahi insanlara ayrımcılık içeren bi cümle.çok ayıp!!! @lim5 koyuyorum şimdi
0
amına koyıyım ne ya? böyle vasat cinsiyetçi küfürler etme lütfen @tütün hem de bi ayakkabı alt tarafı.cansız ruhsuz zararsız bişey
0
adımız abazana çıkmayacaksa ayağında görmek, fikir edinmek ve paylaşmak açısından daha anlamlı olur.
0
@lampetia
soruya ekleyiniz kuzum.
daha önce eklemiş olduğunuz fotonun yanına eklenmeeor mu?
soruya ekleyiniz kuzum.
daha önce eklemiş olduğunuz fotonun yanına eklenmeeor mu?
0
bence kimseyi takmaman lazım beğenerek aldığını var sayıyorum ve giymelisin sonuçta zaten senin beğendiğini başka biri beğenmek zorunda değil. kimseye göre hayatımız yaşamamalıyız bugun ayakkabı olur yarın yanındaki olur nitekim.
0
bordo ojeyle kullan.
he bi de çok kısa olmayan aşağı yukarı diz hizasındaki tercihen beyaz kenar desenli siyah etekle güzel olacaktır.
he bi de çok kısa olmayan aşağı yukarı diz hizasındaki tercihen beyaz kenar desenli siyah etekle güzel olacaktır.
0
para birimi pound olduğuna göre, bulunduğun yerde maalle baskısı yoktur, bütçe baskısı vardır.
dolayısıyla, çoğiy bişiy yapmışın. güle güle giy. hiçkimseyi de sikleme.
dolayısıyla, çoğiy bişiy yapmışın. güle güle giy. hiçkimseyi de sikleme.
0
kaymaktutmayansicaksut
(Bu ağır can sıkıntısı sorusudur)Sokakta anket yapanlara kıyamıyorum. Hele bir de öğrenci cümlesini eklediler mi lafın bir yerine her şey duruveriyor. Acelem mi varmış, yağmur mu yağıyormuş hiçbir şeyin önemi olmuyor.Gazete satanlardan, üye toplayanlardan, kitap ayracı ile bağış toplamaya çalışanlar
(Bu ağır can sıkıntısı sorusudur)
Sokakta anket yapanlara kıyamıyorum. Hele bir de öğrenci cümlesini eklediler mi lafın bir yerine her şey duruveriyor. Acelem mi varmış, yağmur mu yağıyormuş hiçbir şeyin önemi olmuyor.
Gazete satanlardan, üye toplayanlardan, kitap ayracı ile bağış toplamaya çalışanlardan sıyrılabiliyorum ustalıkla ama anketçi durdurdu mu,sor hadi madem sor başımın belası diyorum.
Bu uğurda zemin katlara inip kahveler mi tatmadım, apartman dairenlerinde mum mu koklamadım, prezervatif kutu görselleri ile ilgili sorularla mu muhattap olmadım, makyaj malzemesi, deodorantı, çayı, gazlı içeceği, epilasyonu... Aklınıza ne gelirse.
Siz ne durumdasınız? Garip anılarınız var mı konu sokak anketlerine geldiğinde? Nasıl kaçıyorsunuz?
Sokakta anket yapanlara kıyamıyorum. Hele bir de öğrenci cümlesini eklediler mi lafın bir yerine her şey duruveriyor. Acelem mi varmış, yağmur mu yağıyormuş hiçbir şeyin önemi olmuyor.
Gazete satanlardan, üye toplayanlardan, kitap ayracı ile bağış toplamaya çalışanlardan sıyrılabiliyorum ustalıkla ama anketçi durdurdu mu,sor hadi madem sor başımın belası diyorum.
Bu uğurda zemin katlara inip kahveler mi tatmadım, apartman dairenlerinde mum mu koklamadım, prezervatif kutu görselleri ile ilgili sorularla mu muhattap olmadım, makyaj malzemesi, deodorantı, çayı, gazlı içeceği, epilasyonu... Aklınıza ne gelirse.
Siz ne durumdasınız? Garip anılarınız var mı konu sokak anketlerine geldiğinde? Nasıl kaçıyorsunuz?
0
vaktim varsa hepsine vakit ayırıyorum. işime yarasın, yaramasın dağıtılan tüm broşürleri alıyorum. istediğimden değil. o çocukların elindeki kağıtlar bitsin diye.
0
Bir sokak anketcisine numarami vermisligim var, ama en ufak bir hoslanti bile olmamisti, cok israr ettigi icin ve hayir diyemedigim icin vermistim. Sonra da hicbir arayisinda acmadim, vazgecti zaten.
Artik daha iyi durumdayim, en bastan hayir diyebiliyorum ksjdja
Artik daha iyi durumdayim, en bastan hayir diyebiliyorum ksjdja
0
sen ne şeker, ne güzel bir insanmışsın ya...
bu arada, o insanları kırmayıp, çok teşekkürler uygun değilim filan diyip geçsen de yeterli olur. gün içerisinde çok kaba saba insanlarla karşılaşıyorlar maalesef.
bu arada, o insanları kırmayıp, çok teşekkürler uygun değilim filan diyip geçsen de yeterli olur. gün içerisinde çok kaba saba insanlarla karşılaşıyorlar maalesef.
0
anketçiyle göz göze geldiğimde hızlı hızlı yürümeye başlıyorum. soru sorabilir miyiz dediğinde 'acelem var, kusura bakmayın' diyorum.
0
hiç biri bana teklif etmediği için daha önce böyle bi tecrübem olmadı. herhalde tipim anket yapmaya pek müsait değil
0
Geçenlerde okulda oturuyordum. Adamın biri geldi elinde kağıtlarla, her zamanki gibi kredi kartı satmaya çalışan biri sandım. "Kullanmıyorum" dedim adama, anket diyince sıcak karşıladım tabi adamı.
10-15 dakika sürdü anket. Bir anket daha yapmak istedi, seve seve onu da yaptık. Sonra dedi ki "yalnız sorarlarsa bu anketi evde bilgisayar ile yaptık" dedi. Aradılar, seve seve yalan söyledim.
Düşünsene, bir adam senin sayende para kazanıyor. Bu beni mutlu edlyor.
10-15 dakika sürdü anket. Bir anket daha yapmak istedi, seve seve onu da yaptık. Sonra dedi ki "yalnız sorarlarsa bu anketi evde bilgisayar ile yaptık" dedi. Aradılar, seve seve yalan söyledim.
Düşünsene, bir adam senin sayende para kazanıyor. Bu beni mutlu edlyor.
0
anketçilerden kaçanları anlayamıyorum, 5 dk dışında ne kaybedeceksiniz?
anketörlük yapan arkadaşlarım da olduğu için kim anket yapmak isterse, vaktim kısıtlı olsa bile kabul ediyorum. hem düşüncelerimin bir yerlerde değerlendirilmesi hem de anketörlerin para kazanmasını sağlamak güzel bir duygu.
anketörlük yapan arkadaşlarım da olduğu için kim anket yapmak isterse, vaktim kısıtlı olsa bile kabul ediyorum. hem düşüncelerimin bir yerlerde değerlendirilmesi hem de anketörlerin para kazanmasını sağlamak güzel bir duygu.
0
Yok, ben de aynıyım. Hatta en son iyice hayır diyemeyerek 500 tl'lik bir anlaşmaya imza attım birkaç yıl önce, o zaman arada kendi kendime dur demeye başladım. Elimde bir milyon tane kitap ayıracı ve gazete var. ARtık yanımda taşıyorum. Hangisinin diğerinden çıkarsa göstereyim diye.
0
ya bu empati olayı.
ben broşür dağıtana kadar dağıtanlardan broşür almıyordum. şimdi en azından kendi üstüme düşeni yerine getiriyorum.
barlarda, cafelerde kati suretle bahşiş bırakmazdım. 15 gün barda çalıştım, tövbe ettim o ortama. şimdi ne zaman gitsem hiç yoksa bir iki lira bahşiş bırakıyorum.
yani o konuma düşmedikçe pek umursamıyor insanlar. yaptığın kötü bir şey değil. iyi bir şey.
ben broşür dağıtana kadar dağıtanlardan broşür almıyordum. şimdi en azından kendi üstüme düşeni yerine getiriyorum.
barlarda, cafelerde kati suretle bahşiş bırakmazdım. 15 gün barda çalıştım, tövbe ettim o ortama. şimdi ne zaman gitsem hiç yoksa bir iki lira bahşiş bırakıyorum.
yani o konuma düşmedikçe pek umursamıyor insanlar. yaptığın kötü bir şey değil. iyi bir şey.
0
okurken ben de anketörlük yaptığım için işim olsa bile durur cevaplarım.
0
bunun bir de broşür olayı var. mesela bazıları ufak kartlar falan satıyorlar güya engelliler için ama asla emin olamayacağımız bir de reklam tanıtım broşürü dağıtanlar var mesela ben broşürleri hep alırım çünkü adamın günlük kotasını bitirmesi lazım alıp atıyorum zaten bana bir zararı olmuyor ama eğer kart falan satan biriyse de ha yok yok deyip devam ediyorum adamın biri bi kere zorla elime tutuşturmaya çalıştı inatla tutmadım yere düştü böylelerine her şey müstahak uyuz oluyorum.
0
anket hazırlanması gerçekten zor bir iş,
bunu bildiğimden dolayı vaktim varsa, acil durumum yoksa, mutlaka yardımcı olmaya çalışıyorum.
kim bilir benim düşüncelerimle, hangi hipotezler doğrulanacak ya da yanlışlanacak eheyy...
bir de onun bağımlı, bağımsız değişkenleri var ki, sorma gitsin... :)
bunu bildiğimden dolayı vaktim varsa, acil durumum yoksa, mutlaka yardımcı olmaya çalışıyorum.
kim bilir benim düşüncelerimle, hangi hipotezler doğrulanacak ya da yanlışlanacak eheyy...
bir de onun bağımlı, bağımsız değişkenleri var ki, sorma gitsin... :)
0
ben sevmiyorum.
yeşil, turuncu forma giymiş hiçbir anketçiyi sevmiyorum, zamanınız var mı demeden olayı anlatmaya başlayan anketçiyi de sevmiyorum, illa cevap vermek zorundaymışım gibi yanımda yürüyerek bana soru sormalarını da sevmiyorum, ek olarak elindeki şeyi önüme uzatıp alınca da "o yalnız 5 lira" dediklerinde ağız burun girişesim geliyor.
bi ara da kredi kartı satmaya çalışan (hem de kampüste) bi kıza "istemiyorum yeterince var kredi kartım" dediğimde sanki küfür etmişim gibi bakmıştı bana.
ama başka bi kız da, içinde olduğu durumu anlattı ve sırf kıza yardımım dokunsun diye kredi kartı başvurusu yaptırıp sonra da kapattırdım.
yeşil, turuncu forma giymiş hiçbir anketçiyi sevmiyorum, zamanınız var mı demeden olayı anlatmaya başlayan anketçiyi de sevmiyorum, illa cevap vermek zorundaymışım gibi yanımda yürüyerek bana soru sormalarını da sevmiyorum, ek olarak elindeki şeyi önüme uzatıp alınca da "o yalnız 5 lira" dediklerinde ağız burun girişesim geliyor.
bi ara da kredi kartı satmaya çalışan (hem de kampüste) bi kıza "istemiyorum yeterince var kredi kartım" dediğimde sanki küfür etmişim gibi bakmıştı bana.
ama başka bi kız da, içinde olduğu durumu anlattı ve sırf kıza yardımım dokunsun diye kredi kartı başvurusu yaptırıp sonra da kapattırdım.
0
Soru cevaplarım da iş tatmaya koklamaya gelince kendimi ağırdan satar, Nuri alçıya selam ederim.
0
wittgenstein
nasıl ulaşabilirim? Malumunuz belli miktardakileri gösteriyor. Aynı şekilde aldığımız likelarında listesine ulaşsak süper olur.Danke
nasıl ulaşabilirim? Malumunuz belli miktardakileri gösteriyor. Aynı şekilde aldığımız likelarında listesine ulaşsak süper olur.
Danke
Danke
0
Sskywalkeremre
ama nasıl?nasıl yapıcam benim yarattığım çılgınlı listeyi insanoğluda dinleyip dinlerken türlü orgazmlar yaşasın?
ama nasıl?
nasıl yapıcam benim yarattığım çılgınlı listeyi insanoğluda dinleyip dinlerken türlü orgazmlar yaşasın?
nasıl yapıcam benim yarattığım çılgınlı listeyi insanoğluda dinleyip dinlerken türlü orgazmlar yaşasın?
0
Sskywalkeremre
biraz daha uzatırsam ağzıma girecekler artık. nasıl kısaltıcam ben bunları?
biraz daha uzatırsam ağzıma girecekler artık. nasıl kısaltıcam ben bunları?
0
narin makas darbeleriyle.(kadın halimle bunu biliyorum ya, ya engin bilgilerin insanıyım ya durumum vahim)
0
el becerim bıyıklarıma narin makas darbeleri yapacak kadar gelişmiş değilse ne yapacağım? sevgilimde yok=(
0
Bıyık makası edin bir tane. Sonra banyo da aynanın katşısına geçip bıyıklarını aşağıya doğru tara ve dudağının hizasında dikkatlice topla. Sonra bak etrafına gruptan ayrılan varsa onları da tek tek ayıkla.
0
alice practice
tek tük sivilcesi çıkan bir insandım.yaza girerken sivilcelerden kurtulayım dedim, 3 gece yatarken yüzüme limon suyu sürdüm, sonra madecassol iyi geliyormuş diye duydum bir gece yatarken madecassol sürdüm, yüzümü 2 aydır nilera okyanus sabunuyla yıkıyorum. dün yazlığa geldim, sabah bir uyandım yanak
tek tük sivilcesi çıkan bir insandım.yaza girerken sivilcelerden kurtulayım dedim, 3 gece yatarken yüzüme limon suyu sürdüm, sonra madecassol iyi geliyormuş diye duydum bir gece yatarken madecassol sürdüm, yüzümü 2 aydır nilera okyanus sabunuyla yıkıyorum.
dün yazlığa geldim, sabah bir uyandım yanaklarım komple kızarmış ve kabarmış yüzlerce sivilce çıkmış. hayatımda böyle sivilceli kabarık kızarık bir yüzüm olmadı. acaba dedim bütün kış kapalı kalan eve böcek falan mı geldi her şeyi değiştirdim yatak örtüler falan. başka ne buna sebep olmuş olabilir, nasıl kurtulurum, limon suyu ya da madecassol kullanıp bu hale gelen var mı? yazlıkta en yakın hastane 100 km ötede ne yapayım?
dün yazlığa geldim, sabah bir uyandım yanaklarım komple kızarmış ve kabarmış yüzlerce sivilce çıkmış. hayatımda böyle sivilceli kabarık kızarık bir yüzüm olmadı. acaba dedim bütün kış kapalı kalan eve böcek falan mı geldi her şeyi değiştirdim yatak örtüler falan. başka ne buna sebep olmuş olabilir, nasıl kurtulurum, limon suyu ya da madecassol kullanıp bu hale gelen var mı? yazlıkta en yakın hastane 100 km ötede ne yapayım?
0
1. alerjik reaksiyon vermiş cildin kendi kendine geçer
2. evladım sen neden her duyduğun şeyi yüzüne sürüyorsun? liseli misin?
senin bi benzerini askerde gördüm ben. o ana kadar şehir efsanesi sandığım fazla masturbasyon sivilce çıkartır geyiğini çocuk ciddiye almış sırf yüzünde ki sivilceler azalsın diye 'ağbi çok zor durumdayım sivilcelerden günlerdir asılmıoyrum' diye ağlayarak dolanıyordu ortalıkta.
şu an gözümde ondan farkın yok. üzgünüm, sana tavsiyem sende masturbasyonu bırak.
2. evladım sen neden her duyduğun şeyi yüzüne sürüyorsun? liseli misin?
senin bi benzerini askerde gördüm ben. o ana kadar şehir efsanesi sandığım fazla masturbasyon sivilce çıkartır geyiğini çocuk ciddiye almış sırf yüzünde ki sivilceler azalsın diye 'ağbi çok zor durumdayım sivilcelerden günlerdir asılmıoyrum' diye ağlayarak dolanıyordu ortalıkta.
şu an gözümde ondan farkın yok. üzgünüm, sana tavsiyem sende masturbasyonu bırak.
0
mayeskuel
diyelim tam kesmeyen bir bıçağımız ve 1 kilo soğanımız var. en etkili darbe nasıl olmalı ki hem tek vuruşla kesilsin, hem dağılmasın hem de parçalar bıçağın üzerine yapışmasın?a) aşağı > ilerib) aşağı > solac) aşağı > gerid) aşağı tek vuruş.http://hizliresim.com/XWGqNO
diyelim tam kesmeyen bir bıçağımız ve 1 kilo soğanımız var. en etkili darbe nasıl olmalı ki hem tek vuruşla kesilsin, hem dağılmasın hem de parçalar bıçağın üzerine yapışmasın?
a) aşağı > ileri
b) aşağı > sola
c) aşağı > geri
d) aşağı tek vuruş.
hizliresim.com
a) aşağı > ileri
b) aşağı > sola
c) aşağı > geri
d) aşağı tek vuruş.
hizliresim.com
0
bıçak dandik olduğu için c diyorum, keskin bıçak deseydin b derdim.
0
bıçağı bilmem her zaman ileri doğru itilerek kesilir bişeyler ileri iter ve kaydırırsın hafifçe. daha hızlı daha pratik
0
soğan diğerlerine göre daha ayrıdır. tek bıçak darbesiyle kolaylıkla doğranır ( ama biraz tecrübe gerekir ). d şıkkı biraz yaptıktan sonra size kolaylık sağlacaktır. zaten soğan doğrayış sahnelerine falan videolarda filmlerde denk gelmişseniz bu şekildedir.
0
kisa bisey olsun istemistim
Merhaba,Bu gece uykusuz kalması ve yüksek tempoda çalışması gereken bir arkadaşım için bu tip ilaçlardan soruyorum. Eczanelerden bulunabilen reçetesiz alınabilen en iyi sonuç veren ilaç hangisidir? konsantrasyon artsın süpermen olsun hatta.
Merhaba,
Bu gece uykusuz kalması ve yüksek tempoda çalışması gereken bir arkadaşım için bu tip ilaçlardan soruyorum. Eczanelerden bulunabilen reçetesiz alınabilen en iyi sonuç veren ilaç hangisidir? konsantrasyon artsın süpermen olsun hatta.
Bu gece uykusuz kalması ve yüksek tempoda çalışması gereken bir arkadaşım için bu tip ilaçlardan soruyorum. Eczanelerden bulunabilen reçetesiz alınabilen en iyi sonuç veren ilaç hangisidir? konsantrasyon artsın süpermen olsun hatta.
0
immuneksplus bende tam olarak o etkiyi yapıyor. zıpkın gibi oluyorum ve gece alırsam da sabah gelmek bilmiyor. normalde erken yatan,arken kalkan biriyim.
0
bu gibi durumlarda başvurduğum spesifik şey solgar vm-2000 oluyor. ilaç değil de vitamin kompleksi zaten. pharmaton da öyledir.
0
aslında uyarıcı niteliği olmasına rağmen kapitalizmin iş verimliliğini arttırmak için ortaya koyduğu birşey var. (bkz: kahve)
0
nessa
Sevgili kisisile izlenmek uzere sooyle the fall, mr nobody, the requiem for a dream gibi falan guzeelce bir film bilen varsa litfen yaziversin :Diyi geceler herkese
Sevgili kisisile izlenmek uzere sooyle the fall, mr nobody, the requiem for a dream gibi falan guzeelce bir film bilen varsa litfen yaziversin :Diyi geceler herkese
0
büyük budapeşte hotelini bende dün izledim gerçekten iyidi ama sizin önerilerinize pek uymuyor. dark city'i izleyin siz.
0
açın xhamsterı kafanıza göre açıp izleyin ufkunuz gelişsin sonrada birbirinizle denemeye çalışın gördüklerinizi. ufkunuzu iki katına çıkartın, bırakın bu holivud özentiliğini.
0
xenophobe
nereye bakayım, son zamanlarda nerelerde gördünüz? desensiz, reklamsız falan dümdüz tek renk t-shirt işte. fiyat 15-20 tl olsun.pull and bear, colins. başka?
nereye bakayım, son zamanlarda nerelerde gördünüz? desensiz, reklamsız falan dümdüz tek renk t-shirt işte. fiyat 15-20 tl olsun.
pull and bear, colins. başka?
pull and bear, colins. başka?
0
mudo. 1 alana 2.cisi %50 vardı bir de viaport outlet'te güzel kesimler vardı. bi bak.
0
goodbyecruelworld
ekranımı 16:9 formatına nereden ayarlayacağım? teşekkürler
ekranımı 16:9 formatına nereden ayarlayacağım? teşekkürler
0
aşağıdan sistem tercihleri/ekranlar
çözünürlük kısmı "ekran için en iyisi" seçiliyse onu altındaki "ölçekli" seçeneğiyle değiştirip 1080p yi seçebilirsin.
çözünürlük kısmı "ekran için en iyisi" seçiliyse onu altındaki "ölçekli" seçeneğiyle değiştirip 1080p yi seçebilirsin.
0
kırmızıkaşekaban
kuzenimin mezuniyetinde giymek için kibar bir elbise arıyorum. yaz için uygun, çok günlük olmayan ama abartı da olmayan... bunun için Kadıköy'de nereye bakabilirim? mağaza ismi\tavsiyesi verebilecek olan var mıdır acaba?
kuzenimin mezuniyetinde giymek için kibar bir elbise arıyorum. yaz için uygun, çok günlük olmayan ama abartı da olmayan... bunun için Kadıköy'de nereye bakabilirim? mağaza ismi\tavsiyesi verebilecek olan var mıdır acaba?
0
Opera pasajına bakabilirsin. Tarifine uygun kıyafet aramışlığım vardı ve bir sürü yer gezip en Son oradan bulmuştum.
0
perkele
Yaz tatilimiz için kız arkadaşımla İstanbul'a geldik. Malum hava kaç gündür kapalı ve yağmurlu. Ne yapalım da moralimizi düzeltelim? Havaya rağmen keyifli vakit geçirebilmemiz için tavsiyesi olan var mı?
Yaz tatilimiz için kız arkadaşımla İstanbul'a geldik. Malum hava kaç gündür kapalı ve yağmurlu. Ne yapalım da moralimizi düzeltelim? Havaya rağmen keyifli vakit geçirebilmemiz için tavsiyesi olan var mı?
0
Yagmurda el ele yuruyup hasta olun, sonra da birbirinize corba yapar, battaniyenin altinda isinirsiniz :<
0
Nargile cok zararli bu arada, hic mi kamu spotu izlemiyorsunuz, icmeyin :<
0
karakoy+ 1 ist dışında yaşıyorum ve suanda karaköy gulluoğlu baklavası gözumde tutuyo girin içerde kaymakla sıcak baklava çay ohh miss
0
ete summer
en çok da şu cümleden kıllandım; " bir simülasyon içinde birebir yaşatarak sunacak." :)http://www.kariyer.net/turk-telekomunikasyon-a-s/genel-basvuru-is-ilani-i1196931/?&tmpsno=1
en çok da şu cümleden kıllandım; " bir simülasyon içinde birebir yaşatarak sunacak." :)
www.kariyer.net
www.kariyer.net
0
çalıştıracağız demiyor, seni eğiteceğiz diyor bunu ücretsiz yapıyorlarsa ve sen de kriterlere uyuyorsan kaçırmak gibi bi şapşallık yapmazsın umarım. baya iyi bişi bu çünkü. bildiğin sana kariyer koçluğu yapıyor herifler
0
değişik keys lere hazır ol.
eğer ısteniildiği şekilde çözüm üretirsen, sana yatırım yapacak ve eğitecekler.
eğitimler sonunda istenildiği gibi verim alırlarsa, para kazanmaya başlayabilirsin.
eğer ısteniildiği şekilde çözüm üretirsen, sana yatırım yapacak ve eğitecekler.
eğitimler sonunda istenildiği gibi verim alırlarsa, para kazanmaya başlayabilirsin.
0
keşke caps alaydım :) evet o cümlenin olduğu açıklama kısmını kaldırmışlar.
ayrıntılı hali şu sitede; www.turktelekomkariyer.com
not: kariyer.net sitesinde bu şekilde ayrıntı yoktu. sadece alıntıladığım cümlenin geçtiği paragraf vardı.
ayrıntılı hali şu sitede; www.turktelekomkariyer.com
not: kariyer.net sitesinde bu şekilde ayrıntı yoktu. sadece alıntıladığım cümlenin geçtiği paragraf vardı.
0
nilmiye
Biraz uzak kaldım, Oh Land'in son albümünü yeni dinliyorum. Çok beğendim, deliricem. Neler var bunlar gibi?Şarkı önerisi de olabilir. Şunları seviyorum:http://www.youtube.com/watch?v=nuDIu16F7TI&feature=kphttp://www.youtube.com/watch?v=zFCYo3XocIMhttp://www.youtube.com/watch?v=iNJALPPCksYhttp://www.
Biraz uzak kaldım, Oh Land'in son albümünü yeni dinliyorum. Çok beğendim, deliricem. Neler var bunlar gibi?
Şarkı önerisi de olabilir. Şunları seviyorum:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
Şarkı önerisi de olabilir. Şunları seviyorum:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
0
dessy
Yahu arkadaş, bu meslekleri nasıl yapabilir bir insan? Şimdi şu haberi okuyunca aklıma aynı soru yine geldi: http://www.milliyet.com.tr/cantadaki-ceset-kadin-cikti-gundem-1893376/Bu tarz mesleklerin eğitimleri nasıl oluyor? Psikolojik eğitim gibi bir şey de veriliyor mu kişilere? Yani bir insan karş
Yahu arkadaş, bu meslekleri nasıl yapabilir bir insan? Şimdi şu haberi okuyunca aklıma aynı soru yine geldi: www.milliyet.com.tr
Bu tarz mesleklerin eğitimleri nasıl oluyor? Psikolojik eğitim gibi bir şey de veriliyor mu kişilere? Yani bir insan karşılaşabileceği en berbat görüntüye karşı fiziksel (mide vs.) ve ruhsal olarak nasıl normal kalabilir?
Bu sorunun cevabını duymaktan korkuyorum ama var mı aramızda bu tarz mesleklerden birini yapan? o_O
Bu tarz mesleklerin eğitimleri nasıl oluyor? Psikolojik eğitim gibi bir şey de veriliyor mu kişilere? Yani bir insan karşılaşabileceği en berbat görüntüye karşı fiziksel (mide vs.) ve ruhsal olarak nasıl normal kalabilir?
Bu sorunun cevabını duymaktan korkuyorum ama var mı aramızda bu tarz mesleklerden birini yapan? o_O
0
2 kez otopsiye katıldım ve çok rahatsız etti beni. sürekli katılan kişiler var genellike söyledikleri şey "bir süre sonra aynı hislerle yaklaşmıyorsun" oluyor.
0
bende çok şaşırıyorum, herhalde biraz katı bir ruh halinde olmak lazım. resim kursundayken hocamız tıp öğrencilerine de kadavra dersi veriyordu, iskeleti, dokuları falan çalışıyorlardı. hatta bana seni de götüreyim kadavra dersine dedi, istemedim. kusarım, psikolojim bozulur, bakamam ölüye.
0
adli tıpta doktor olan arkadaşım var sırf senin için ptesi yanına uğrayıp sorucam sorularını.
0
yani ama ölüyü görmek var, ölüyü görmek var. hadi alışıyorlar ölüyü görmeye. mesela münevver karabulut olayında aklıma cesedi görmek zorunda kalanlar geldi. bu haberde olduğu gibi. vahşice parçalara ayrılmış bir ceset. nasıl normal kalabilir ki bir insan? kabus yaşatmaz mı? psikolojiyi bozmaz mı?
0
ben bile internette gördüklerim nedeniyle artık etkilenmiyorken mesleği bu olan insanların rahatsız olacağını hiç sanmam.
0
şimdi şöyle söyleyeyim: hayatında umumi tuvalete girmemiş, çöp tenekesinin yanından geçmemiş, başkasının su içtiği yerden su içmemiş ben
askere gittiğimde bir süre sonra; umumi tuvaleti fırçayla temizlediğimi, kocaman bir çöp dağının üstüne çıkıp elimde kürekle çöp arabasına çöp attığımı ve dünden kalan yemek izlerinin çıkmadığı tabldottan yemek yediğimi farkettim.
insanoğlunun kusursuz bir adaptasyonu var yani. ilk zamanlar bunları yaparken midem bulanırdı, yeterince zaman geçtiğinde gayet doğal bir şeymiş gibi karşılamaya başladım.
askere gittiğimde bir süre sonra; umumi tuvaleti fırçayla temizlediğimi, kocaman bir çöp dağının üstüne çıkıp elimde kürekle çöp arabasına çöp attığımı ve dünden kalan yemek izlerinin çıkmadığı tabldottan yemek yediğimi farkettim.
insanoğlunun kusursuz bir adaptasyonu var yani. ilk zamanlar bunları yaparken midem bulanırdı, yeterince zaman geçtiğinde gayet doğal bir şeymiş gibi karşılamaya başladım.
0
yok yok, ben hala akıl erdiremiyorum. hadi dışkı vs. doğal yaşamın bir parçası. aynı ölüm gibi aslında. hadi diyorum, alıştıkları için ruhsuzlaşıyorlar. o zaman da diyorum ki, parçalara ayrılmış bir ceseti gördüklerinde nasıl oluyorlar? ya da ne bileyim kazaya uğramış küçük bir çocuk? gibi gibi. yok mu bu işleri yapan, şu tarz şeyler yaşadım diyebilecek birileri?
0
bizim üni'de bi hademeyi teknisyen niyetine kullanıyolardı. zaten yapılı bi abimizdi, gayet güzel yapıyordu "kabasını". ülkemiz maalesef yeterli personele sahip değil pek çok konuda, artık elinden iş gelen birilerini bulup iş öğretince ne olursa olsun kullanıyorsun adamı mecburen
solunum fonksiyont testini de bi hademe yaptıyordu. ama abla süper yaptırıyodu valla :)
kişisel olarak, adli tıp stajında çok etkilenmiştim. cesetten falan değil de çocuk istismarı konularında. bir de hoca bikaç çürümüş ceset gösterdi, onlar fenaydı. ben şubatta yaptım adli tıp stajımı, 2 otopsi gördüm, ikisi de nispeten temizdi. yazın cesetler çabuk çürüyor maalesef, bikaç saatlik bile olsa koku vs oluyormuş
hocalarımız ama alışmışlardı artık. bu da bi meslek yani, her mesleğin çirkin tarafları var
solunum fonksiyont testini de bi hademe yaptıyordu. ama abla süper yaptırıyodu valla :)
kişisel olarak, adli tıp stajında çok etkilenmiştim. cesetten falan değil de çocuk istismarı konularında. bir de hoca bikaç çürümüş ceset gösterdi, onlar fenaydı. ben şubatta yaptım adli tıp stajımı, 2 otopsi gördüm, ikisi de nispeten temizdi. yazın cesetler çabuk çürüyor maalesef, bikaç saatlik bile olsa koku vs oluyormuş
hocalarımız ama alışmışlardı artık. bu da bi meslek yani, her mesleğin çirkin tarafları var
0
senin benim gördüğüm gibi görmüyorlar onlar o cesetleri.
"iş" olarak görüyorlar. bağ kurmuyorlar. insan olarak değerlendirmiyorlar.
ruhsal olarak "çok normal" kaldıkları söylenebilir mi bilmiyorum ama mümkündür. ayrıca psikolojik eğitim de alırlar... otopsi yapanlar kesin de, morgda çalışanları bilemiyorum. onlar için de kurumların psikolojik destek birimi falan vardır sanırım gerektiğinde yönlendiriliyorlardır.
ben mesela "bones" falan tarzı dizileri de izleyemem. hastalıklı ölümlü filmleri çok zor izlerim, bakamam vs...
sci-fi devreye girdi mi izleyebiliyorum ama... gerçeğe yaklaştıkça izleyemiyorum.
"iş" olarak görüyorlar. bağ kurmuyorlar. insan olarak değerlendirmiyorlar.
ruhsal olarak "çok normal" kaldıkları söylenebilir mi bilmiyorum ama mümkündür. ayrıca psikolojik eğitim de alırlar... otopsi yapanlar kesin de, morgda çalışanları bilemiyorum. onlar için de kurumların psikolojik destek birimi falan vardır sanırım gerektiğinde yönlendiriliyorlardır.
ben mesela "bones" falan tarzı dizileri de izleyemem. hastalıklı ölümlü filmleri çok zor izlerim, bakamam vs...
sci-fi devreye girdi mi izleyebiliyorum ama... gerçeğe yaklaştıkça izleyemiyorum.
0
Benimde ceset ve kadavralarla sorunum yok ama bir hayvana eziyeti izlemeye dayanamam.
0
1 kez anatomi dersine girdim ki otopsi ile alakalı bir şey değildi sadece masada içleri açık bi şekilde yatıyordu cesetler, etkisinden çıkmak biraz zor oldu, günlerce burnumda o kokuyu hissettim.
lakin alışmış kudurmuştan beterdir diye bi laf var. alışıyorsun. maruz kaldıkça, gördükçe yaşadıkça alışıyor ve hissizleşiyorsun.
adli tıbbı boşver, daha basit bi örnek veriyim;
Ölüm haberini vermek ya da almak bizim için dünyanın en yıkıcı olaylarından birisiyken doktorlar için son derece sıradan olabiliyor. (elbette ki bu genellemeye her doktor dahil edilmemiştir)
lakin alışmış kudurmuştan beterdir diye bi laf var. alışıyorsun. maruz kaldıkça, gördükçe yaşadıkça alışıyor ve hissizleşiyorsun.
adli tıbbı boşver, daha basit bi örnek veriyim;
Ölüm haberini vermek ya da almak bizim için dünyanın en yıkıcı olaylarından birisiyken doktorlar için son derece sıradan olabiliyor. (elbette ki bu genellemeye her doktor dahil edilmemiştir)
0
Bu tarz işlerde çalışan kişilerinde karakter yapıları ve psikolojik yapılarının önemli olduğunu düşünüyorum.
0
düşününce cerrahların yaptığından daha farklı değil bence. bir ikincisi de meslek olarak daha farklı yaklaşıyorsun. normalde fare görünce çığlık atan kızlar biyoloji bölümünde derste fareyi kendi elleriyle kesip bağırsaklarını elden ele dolaştırıyor.
0
hiçbir zorluğu yok. sadece tanıdığın öldüyse onu kesmek zor. psikolojik eğitimi falan yok maalesef tr.de hiçbir şeyin olmadığı gibi. dikkat ederseniz bu tür meslekleri yapan insanların yüzü güler hep. çünkü en beterini görüp hayatın değerini anlarlar.
0
aa bi dk çürümüş falan çok kötü kokan şeyleri unutmuşum o zor olabilir. dediğin o parçalanma falan hikaye çünkü zaten patologlar tarafından her türlü parçalanıyor
0
bir de gassallar var ki onlarin da isi cok soguk. ama birilerinin bu ilseri yapmasi gerekiyor. hepsine saygi duyuyorum. siradisi isler yaptiklari icin
0
duyuruda adli tıp teknikeri olan bi arkadaş vardı ama artık yazmıyor en iyi o anlatırdı herhalde...
fare bağırsağını elden ele dolaştıran biyologlardan biri olarak -bence- zaten yapı olarak soğukkanlı insanlar bu işleri seçiyor bizim bölümde fare görüp çığlık atacak bi tane kız yoktu. kan tutan biri tıp seçmez ya da tiksinen kaldıramayan biri de böyle bölümleri seçmez seçerse de çok zor olur onun için.
bu tarz mesleklerin öyle aman aman bi mesleki eğitmi olmuyor en azındn türkiyede, alaylı oluyorsun genelde.
fare bağırsağını elden ele dolaştıran biyologlardan biri olarak -bence- zaten yapı olarak soğukkanlı insanlar bu işleri seçiyor bizim bölümde fare görüp çığlık atacak bi tane kız yoktu. kan tutan biri tıp seçmez ya da tiksinen kaldıramayan biri de böyle bölümleri seçmez seçerse de çok zor olur onun için.
bu tarz mesleklerin öyle aman aman bi mesleki eğitmi olmuyor en azındn türkiyede, alaylı oluyorsun genelde.
0
Sskywalkeremre
yok lan, herhangi bi şeyde her zaman 1 den fazla şeyi çok seviyorum. Asla teke indiremiyorum.müzik, kitap, spor, film, vs. aklınıza ne geliyorsa.ve dolayısıyla aslında bu herhangi bir şey hakkında da çok iyi bilgi sahibi olmamı da engelliyor çünkü dikkatim aşırı derecede dağınık olduğu için sürekli
yok lan, herhangi bi şeyde her zaman 1 den fazla şeyi çok seviyorum. Asla teke indiremiyorum.
müzik, kitap, spor, film, vs. aklınıza ne geliyorsa.
ve dolayısıyla aslında bu herhangi bir şey hakkında da çok iyi bilgi sahibi olmamı da engelliyor çünkü dikkatim aşırı derecede dağınık olduğu için sürekli oradan oraya atlarken buluyorum kendimi. tek bi noktada odaklayamıyorum kendimi.
niye böyleyim la ben =(
müzik, kitap, spor, film, vs. aklınıza ne geliyorsa.
ve dolayısıyla aslında bu herhangi bir şey hakkında da çok iyi bilgi sahibi olmamı da engelliyor çünkü dikkatim aşırı derecede dağınık olduğu için sürekli oradan oraya atlarken buluyorum kendimi. tek bi noktada odaklayamıyorum kendimi.
niye böyleyim la ben =(
0
Ben de oyleyim. 30 oldum,hala ilgilerim sabitlenmedi. Pek çok seye ilgi duyuyorum ve pek cok sey hakkinda bir seyler bilip hicbir sey hakkinda cok sey bilmiyorum.
0
Çümki sen bi dahisin :p
saka bi yana, kafasi cok calisanlar dikkat toplayamiyormus
saka bi yana, kafasi cok calisanlar dikkat toplayamiyormus
0
@pinkket ama çok rahatsız edici değil mi bu?
mesela birisi en sevdiğin şarkı ne dese, ilk önce hangi tür diyorum. Sonra da ukala oluyorum. Ama öyle, çok var. ne yapayım. tabi kimse bunu anlamadığı için baya komik duruma düştüğümü çok biliyorum.
@sesilya
kafam gerçekten o kadar çalışmıyor herhalde ya. benim ki hatalı ürün.
@killerbee alakam yok
mesela birisi en sevdiğin şarkı ne dese, ilk önce hangi tür diyorum. Sonra da ukala oluyorum. Ama öyle, çok var. ne yapayım. tabi kimse bunu anlamadığı için baya komik duruma düştüğümü çok biliyorum.
@sesilya
kafam gerçekten o kadar çalışmıyor herhalde ya. benim ki hatalı ürün.
@killerbee alakam yok
0
Sskywalkeremre
rat tat tat taaaaaltımızda Auris...bu reklam jingle ı alıntı mı bi yerlerden?kendisi gelmiş geçmiş bana göre en iyi 3 reklam jingle ından birisi çünkü. %100 orjinalse türk reklam sektörüne olan inancımı arttıracağım
rat tat tat taaaa
altımızda Auris...
bu reklam jingle ı alıntı mı bi yerlerden?
kendisi gelmiş geçmiş bana göre en iyi 3 reklam jingle ından birisi çünkü. %100 orjinalse türk reklam sektörüne olan inancımı arttıracağım
altımızda Auris...
bu reklam jingle ı alıntı mı bi yerlerden?
kendisi gelmiş geçmiş bana göre en iyi 3 reklam jingle ından birisi çünkü. %100 orjinalse türk reklam sektörüne olan inancımı arttıracağım
0
victum
selamlar arkadaşlar. sorum başlıkta sayılır. iphone 5 telefon için yürüdüğüm mesafeyi metre olarak (feet de olur çeviririz metreye) doğru ölçen, kullanışı basit güvenilir bir program var mıdır? Fitbit diye bir program duydum ama pek kullanılmışa benzemiyor, güvenemedim buna. Not: telefonda jailbreak
selamlar arkadaşlar. sorum başlıkta sayılır. iphone 5 telefon için yürüdüğüm mesafeyi metre olarak (feet de olur çeviririz metreye) doğru ölçen, kullanışı basit güvenilir bir program var mıdır? Fitbit diye bir program duydum ama pek kullanılmışa benzemiyor, güvenemedim buna.
Not: telefonda jailbreak yok.
Not: telefonda jailbreak yok.
0
indescribable
yorumlayacak doktor arıyorum. Değerlerim aşağıda, değerlere göre durumum nedir? Normal seviyeler nelerdir?Serbest T3 3.20Serbest T4 1.20TSH 1.80FSH 5.49LH 3.84Estradiol 33.14DSEASO4 252.6Prolaktin 14.06Total testesteron 0.232
yorumlayacak doktor arıyorum. Değerlerim aşağıda, değerlere göre durumum nedir?
Normal seviyeler nelerdir?
Serbest T3 3.20
Serbest T4 1.20
TSH 1.80
FSH 5.49
LH 3.84
Estradiol 33.14
DSEASO4 252.6
Prolaktin 14.06
Total testesteron 0.232
Normal seviyeler nelerdir?
Serbest T3 3.20
Serbest T4 1.20
TSH 1.80
FSH 5.49
LH 3.84
Estradiol 33.14
DSEASO4 252.6
Prolaktin 14.06
Total testesteron 0.232
0
değerlerin çok yüksek
azgınlığın tavan yapmış hormonlar coşmuş
seviş geçer
geçmiş olsun...
azgınlığın tavan yapmış hormonlar coşmuş
seviş geçer
geçmiş olsun...
0
0
@yesilimtrak
2.günü :)
@Lim5
E madem normal neden testesteronu extra extra salgılıyomuş gibi erkek tipi saç dökülmesi yüzümdeki tüycüklerin kalınlaşması falan???
2.günü :)
@Lim5
E madem normal neden testesteronu extra extra salgılıyomuş gibi erkek tipi saç dökülmesi yüzümdeki tüycüklerin kalınlaşması falan???
0
bol kepce
Size değil sevgilime tabi :)Görseldeki saatlerden hangisini alsam karar veremedim. Armani olanın fiyatı Fossil'in iki katı ama önemli değil. F/P ve görsellik açısından sizin fikirleriniz nelerdir? Aşağıdaki linkte özelliklerini ve daha büyük fotoğraflarını görebilirsiniz.https://www.saatvesaat.com.t
Size değil sevgilime tabi :)
Görseldeki saatlerden hangisini alsam karar veremedim. Armani olanın fiyatı Fossil'in iki katı ama önemli değil.
F/P ve görsellik açısından sizin fikirleriniz nelerdir?
Aşağıdaki linkte özelliklerini ve daha büyük fotoğraflarını görebilirsiniz.
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
Edit: Hediye alınacak erkek kişisi 29 yaşında ve iş icabı çoğunlukla takım elbise giyiyor.
Teşekkürler.
Görseldeki saatlerden hangisini alsam karar veremedim. Armani olanın fiyatı Fossil'in iki katı ama önemli değil.
F/P ve görsellik açısından sizin fikirleriniz nelerdir?
Aşağıdaki linkte özelliklerini ve daha büyük fotoğraflarını görebilirsiniz.
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
Edit: Hediye alınacak erkek kişisi 29 yaşında ve iş icabı çoğunlukla takım elbise giyiyor.
Teşekkürler.
0
net soruna cevap değil ama o paralara ben tiplerini hiç beğenmedim.
0
boyner'de saat ve saat bol bol indirim yapıyor haberin olsun. armani daha güzel bence, daha şık.
0
0
0
fosil armani'den güzel. ama yine de bu zevksiz olduğun gerçeğini değiştirmiyor. Armani'ye baktım linkten diğer saatlerine DAŞ Gibi saatleri var ya.
0
Ikisi de idare eder.
Bence ucuz olanı al kalan parayla da beraber yemek yiyin işte.
Not: Kendi adıma 1200 TL hediye almam kimseye! Çok para. Alamam değil, almam! :)
Bence ucuz olanı al kalan parayla da beraber yemek yiyin işte.
Not: Kendi adıma 1200 TL hediye almam kimseye! Çok para. Alamam değil, almam! :)
0
Sir Anthony Hopkins
Arkadaş evden tişörtle çıkmış şimdi acil istabula uçaçak üşür mü?
Arkadaş evden tişörtle çıkmış şimdi acil istabula uçaçak üşür mü?
0
aylin dal
yanda
yanda
0
dikkatli bakarsan deniz ile kara birlesmis degil, arada hala mesafe var, fotografin cekim acisindan dolayi sanki birlesmis gibi gozukmus. renk de ayni oldugu icin oyle saniyoruz.
kac gundur merak ediyordum ben de bu fotografi, dikkatli inceleme imkanim olmamisti simdi bakabildim anca. normalde deniz karadan 1.5 metre filan asagida suyun o kadar yukselmesi cok zor.
kac gundur merak ediyordum ben de bu fotografi, dikkatli inceleme imkanim olmamisti simdi bakabildim anca. normalde deniz karadan 1.5 metre filan asagida suyun o kadar yukselmesi cok zor.
0
she was my baby
Muhterem is adamlari,1) Kravatlarinizi nerden aliyorsunuz?2) Ne kadar bayiliyorsunuz?
Muhterem is adamlari,
1) Kravatlarinizi nerden aliyorsunuz?
2) Ne kadar bayiliyorsunuz?
1) Kravatlarinizi nerden aliyorsunuz?
2) Ne kadar bayiliyorsunuz?
0
Sskywalkeremre
Bazen ekranın ortasından ince bi şerit beyaz çizgi geçiyor cok kısa süre sayfayı falan değiştirince düzeliyor. neden oluyor olabilir o?aleti alalı daha 4 ay oldu
Bazen ekranın ortasından ince bi şerit beyaz çizgi geçiyor cok kısa süre sayfayı falan değiştirince düzeliyor.
neden oluyor olabilir o?
aleti alalı daha 4 ay oldu
neden oluyor olabilir o?
aleti alalı daha 4 ay oldu
0
hic kasma cozum aramakla direk garantin varken gotur elemanlara baksinlar, garantin bittikten sonra bir sorun cikar patlar elinde makina. çöp oldu 1 makinam ekran karti yuzunden, direk randevu al servise git, yapsinlar gerekeni, hala devam ederse gerekirse yeni makina versinler yerine.
0
iddaaci
Merhaba arkadaşlar,Kız arkadaşıma doğum günü hediyesi almak istiyorum. Spor ayakkabıya ve akıllı telefona ihtiyacı var.Nike seviyor. Nike ayakkabı olabilir. Hangi modeller popüler?Ya da iphone 4s alabilrim. Ne dersiniz? Iphone 5 al demeyin öğretmen maaşıyla bir yere kadar.Ya da başka bir şey alabili
Merhaba arkadaşlar,
Kız arkadaşıma doğum günü hediyesi almak istiyorum. Spor ayakkabıya ve akıllı telefona ihtiyacı var.
Nike seviyor. Nike ayakkabı olabilir. Hangi modeller popüler?
Ya da iphone 4s alabilrim. Ne dersiniz? Iphone 5 al demeyin öğretmen maaşıyla bir yere kadar.
Ya da başka bir şey alabilirim?
Kız arkadaşıma doğum günü hediyesi almak istiyorum. Spor ayakkabıya ve akıllı telefona ihtiyacı var.
Nike seviyor. Nike ayakkabı olabilir. Hangi modeller popüler?
Ya da iphone 4s alabilrim. Ne dersiniz? Iphone 5 al demeyin öğretmen maaşıyla bir yere kadar.
Ya da başka bir şey alabilirim?
0
anadolu kahvelerinde bir laf vardır. " asını çekmeyen, yasını çeker diye. "
hacım bence sen al nayk ayakkabı olsun bitsin.
4s fazla pahalı.
hacım bence sen al nayk ayakkabı olsun bitsin.
4s fazla pahalı.
0
nike ayakkabıyla 4s arasında çok ciddi bir fiyat farkı var, birbirine denk şeyler değil ki ikisinden biri seçilsin. senin bütçeni düşünerek seçmen lazım.
0
iphone 4s de alsan 1200 tlden aşağı değil ve verilmez.
nike seviyorsa şu ara herkeste air max var.
nike seviyorsa şu ara herkeste air max var.
0
mantıken 4s almak parayı çöpe atmak demektir.
zira 4s için son güncelleme ios 8 ile yayınlanacak ve sonrasında fişi çekilecek ki ios8 i de ne kadar kaldırabileceği meçhul.
o yüzden eyirmeks en güzeli
zira 4s için son güncelleme ios 8 ile yayınlanacak ve sonrasında fişi çekilecek ki ios8 i de ne kadar kaldırabileceği meçhul.
o yüzden eyirmeks en güzeli
0
4s alsan efektif kullanamaz zaten güncel iOS versiyonu ile, telefon felaket yavaş çalışıyor.
Ayakkabı al.
Ayakkabı al.
0
air max lerin moru pembesi var aşık oluyorum her gördüğümde onlardan al çok ciciler boşver 4si.
0
Ben biraz da bu durumda karşı tarafı senin doğumgünün geldiğinde maddi olarak zorlamayacak ve strese sokmayacak hediyeler alınması taraftarıyım.
Bu yüzden uçmaya veya çıtayı yükseltmeye gerek görmüyorum.
Eğer sana hediye alacağı zaman senin ayakkabıya verdiğin meblağ onu zora sokmayacaksa ayakkabıyı al, ama onu utandıracaksa daha ufak bir şeyler bakın.
Bu yüzden uçmaya veya çıtayı yükseltmeye gerek görmüyorum.
Eğer sana hediye alacağı zaman senin ayakkabıya verdiğin meblağ onu zora sokmayacaksa ayakkabıyı al, ama onu utandıracaksa daha ufak bir şeyler bakın.
0
ben eski bi sevgiliye o zamanın parasıyla 300 tllik güneş gözlüğü almıştım. soora bu beni 3 hafta sonra terk etmişti. gözlüğü beraber beğenmiştik. ha hediye gibi değil, ihtiyaç olduğunu düşündüğümden almayı ben teklif etmiştim, normal şartlarda hediye almam, kabul de etmemeye çalışırım.. neyse, o 300 tl bile öyle dert olmuştu ki içime. anlayamazsın.
0
