"böyle bir reklam" da nasil bir reklam gördünüz mü? ben görmedim cünkü her türlü yayindan kaldirilmis. ortada sadece dört kareden olusan bir screenshot var. reklamin bütününü görmeden bence fazla yükleniliyor cünkü dove'un diger reklam kampanyalarina bakinca felsefelerine ters bir durum cikiyor ortaya.

"Reklamın iyisi kötüsü olmaz." mantığıyla yapılmışsa çok başarısız. Verdikleri mesaj iğrenç. Dove ürünlerini kullanmıyorum. Kullansaydım da kesinlikle bırakırdım.

yani bana da cok garip geldi acikcasi. ama 'irkcilik oldugunu bildiklerinden' degil pek, sonucta bazi insanlarin beyinlerinin nasil calistigi mechul, ornegin watsons olayinda oldugu gibi.
ama dove, gectigimiz yillarda 'dove beauty sketches' 'dove choose beautiful' gibi guzel calismalara imza atan bir yerle calisiyordu/calistiriyordu. yani onu yapan, bunun irkcilik olacagini hayli hayli dusunmustur sanki. ama oradan buraya gelmek gercekten cok enteresan olmus.

o gördügün 4 resim yani iki kadin, reklamdaki 4 kadindan sadece 2si. reklamda 2 irk daha var, asian ve hispanicti yamulmuyorsam. motto da bizde herkese yer var, herkes icin seklinde bir seydi.

sonra trollün biri 4 kareyi öyle güzel virallestirdi ki isler büyüdü.

reklamin orjinalini gören? lol. ama herkesin fikri var.

fokin kek.


szechuan sauce: imgur.com

Sİlesius +1
O reklamın devamında, beyaz kız da, uzakdoğuluya dönüşüyor yalnız. "Ayy, ırkçılık" diyenler, o bölümü kesmeyi tercih ediyor nedense. Bu mantıkla gidersek, michael jackson'ın "black and white"ı da ırkçı. İnsanlar biraz fazla hassaslaşmaya başladı artık. Reklamda, her türlü cilt tipine, renge sahip insan kullanabilir gibi bir mesaj amaçlanmış sanırım. "Siyah beyaz'a dönüşünce, aww; beyaz, uzakdoğuluya dönüşünce ses yok." tarzı anlayış asıl ırkçı olan. bu durumda, "siyah beyazdan kötüdür." ön kabülü yapılmış oluyor böylece.

Güzel bi düşüncenin kötü bir sunumla sonu bu.
Yalnız tebrik ederim, gerçekten özür dilemişler. Biz bunu anlatmaya çalıştık aslında diye kıvırmamışlar. Kriz yönetimi budur işte. Hani watsons, wolkswagen gibi firmaların eline yüzüne bulaştırdığı.

Yahu bana kalirsa bu reklamda zaten bir sikinti yok, ama yil 2017 ve kamuoyunun hali ortada. Insanlar (bir kesim) birilerine irkci demek icin ac akbaba gibi dolaniyorlar, boyle bir ortamda bu hatayi yapmalari tuhaf geliyor bana.

Reklami izledim, eee hani irkcilik dedim, ya millet gotunden hassasiyet uyduruyor.

bak sana bir şey anlatayım; schopenhauerdan geliyor.

“Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü. İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır. Sonunda, bir arada var olabilecekleri, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşurlar. Bu uzaklıkta duramayanlara, İngiltere’de “keep your distance!/mesafeni koru!” denir. Bu noktada, çevrenin sıcaklığını hissetme arzusu kısmen karşılanır ama, buna karşılık okların acısı hissedilmez. Kendi iç sıcaklığı çok yüksek olanlar ise, ne sıkıntı vermek, ne de sıkıntı çekmek için, topluluklardan uzak durmayı tercih ederler.”

ilgilenmen gereken nokta: "İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir."

metnin bütününden bu anlam çıkmasa da bu ayrıntıyı yakalamak önemli bence. bu bağlamda: senin beraber sosyalleşebileceğin ve kesinlikle senin gibi olan sağlam birkaç dosta ihtiyacın var.

psikologa git.

kendi kendine aşabilecek olsan şimdiye aşardın. ağır sorunların var senin. anca doktor paklar.

psikiliga git diyenlere küfredecem artık. siz biraz insan olsanız biraz anlayışlı olsanız buna gerek kalmayacak. bak arkadaş nasıl açıklamış şophenhauer zaten benimle aynı görüşlere sahip biri.

biz de zamanında sana çok açıklamıştık ama hiç bi işe yaramadı.

seninle ayni görüslere sahibim. sosyal cevrem sifir, obsesif denebilecek seylerim de var. depresifim, konsantre olmakta zorluk cekiyorum, 1 yildir iyi kötü idare ettim, ilac kullandim, bazen mükemmel olsa da iyi oldugumu söyleyemem.

pazartesi cagirdilar, yatili bölüme kabulüm yapilacak.

psikologa git diyen olursa s.kerim diyordum, simdi hey doc, fix me diyorum. cünkü bir yildir sürünüyorum, ve kendi basima cözemedim.

1 yil önceki kendimi görsem, alip karsima söyleyecegim seyi sana söyleyecegim.

"lan s.kik. psikiyatri ve psikolojiden bir b.k anlamazsin, tatava yapip yok depresyon modern cag bahanesi, moody olmak karakter özelligi falan diyip s.kik sokuk bahanelere siginirsin, dallama. hatta schopenden alinti yapip kendini zeki, üstün görür, topluma uyumsuzlugunu senin üstün olmana baglar, bazen de kücük görürsün.

s.ktir git .mcik."

dedigim seyin senin icin baglayiciligini bilemem, ama pazartesi gidip doktora kendimi teslim edecegim. simdi onlar düsünsün.

psikologa git diyeni bir daha azarlayacaksan da, müstahak lan. otur öyle.

silesius güzel yazmış. ben de psikolojik tedavi gördükten sonra mental anlamda ciddi anlamda toparlanmış biri olarak seni bu yola girmeye teşvik edeceğim. psikologların ne yaptığını sanıyorsun bilmiyorum ama psikoloğa giderek sorunlarını çok büyük ölçüde çözebilir, kendi ayakların üzerinde durmayı öğrendikten sonra da muhtemelen bir daha onlara ihtiyaç duymaksızın yardırabilirsin.

güzel insanlar şüphesiz ki hayat kalitesini arttırır ama şu an öyle görünüyor ki sen kendini dışarıdan müdahaleye muhtaç hissediyorsun. güzel kızlarla tanışamıyorsun, arkadaş çevren olmuyor çünkü bunu kendi kendine yapamıyorsun. ben sana olacağı söyleyeyim... ya böyle kendi kendine delireceksin ya da güzel bir kızla tanışacaksın. o güzel kız dünyanı değiştirecek ama hiçbir şey sonsuza kadar sürmüyor malum. ayrıca o kız da senin ne kadar başkalarına muhtaç, sorunlu bir herif olduğunu kısa zamanda anlayacak. gidecek. o zaman çok çok daha ağır bir depresyona sürükleneceksin ve ya intihar edecek ya da geri dönüşü olmayan psikolojik sorunlar yaşayacaksın.

100 duyuru açtın, 100 kez dediler ki yolun yol değil, profesyonel yardım al. habire başkalarına bok atıyorsun. herkes kötü, bir tek sen iyisin. kimse seni anlamıyor falan. bu tutumunun şu yaşına kadar bir faydasını gördün mü, düşün bir.

eğer troll'lük yapmıyorsan (ki maalesef yaptığını düşünmüyorum) hayatının geri kalanını ciddi psikolojik sorunları olan yalnız, başarısız, acınası biri olarak geçireceksin. bunu tam tersine çevirmen mümkün ve tamamen senin elinde. o yüzden sözlükte insanlara sapık mesajlar atmak, duyuruda sana yardımcı olanları terslemek yerine lütfen artık bir psikoloğa git. evden çıkmanın senin durumundaki birisi için kolay olmadığını biliyorum. bu konuda desteğe ihtiyacın var. kurs olur, okul olur, iş olur... bir şeye başla. istemesen bile kendini gitmek zorunda hissedeceğin, seni evden çıkıp başkalarıyla iletişim kurmak zorunda bırakacak bir şeyler.

gayet sağlıklı ve düzgün bir hayat yaşayabilecekken niye kendi kendini bitiriyorsun, cidden anlamıyorum. "schopenhauer benim kafadan xD xD" diyerek hiçbir yere varamazsın. sadece kendini kandırıyorsun. aslında kandırmıyorsun bile, nasıl bir boka battığının sen de farkındasın. garip olan bu zaten. durumunun ne kadar kötü olduğunu bildiğin halde bunu değiştirmemek konusunda inanılmaz ısrarcısın.

tl;dr psikoloğa git. başka çıkış yolun yok gibi.

@Silesiusun

"lan s.kik. psikiyatri ve psikolojiden bir b.k anlamazsin, tatava yapip yok depresyon modern cag bahanesi, moody olmak karakter özelligi falan diyip s.kik sokuk bahanelere siginirsin, dallama. hatta schopenden alinti yapip kendini zeki, üstün görür, topluma uyumsuzlugunu senin üstün olmana baglar, bazen de kücük görürsün."

düşüncesinden sonra belirtmem gerekir ki biz rahatsız insanlar kendimizi toplumdan üstün gördüğümüz için uzak durmuyoruz. rahatsız olduğumuz için uzak duruyoruz. zaten sorun bu. metin bunun tersini iddia etmiyor. öyle bir anlam çıkarmayın. çıkarmanız gereken anlam benzer sorunlu kişilerin bir araya geldiğinde bu sorunu zamanla çözebilecekleri.

@qazedcsrfvtyhngujmkol bu da sana: ama bu demek değildir ki sorunumuzu sadece başkalarıyla çözebilelim.

bu sefer de schopenhauerun ağzından bir alıntı yapayım. (üstteki metni kendi yazmasına rağmen bu alıntıyı kullanabiliyor)

Kolay şey değildir mutluluk,
kendimizde bulmak çok zor,
başka yerde bulmak imkansızdır.
Chamfort

yani çözümü başka yerde arasan da burada senin daha değerli olduğun ve kendin mutlu olabilmen gerektiği ve ardından başkalarıyla mutlu olman gerektiği sonucu çıkıyor anlatabildim mi. saçma sapan yazıyor olabilirim ama mantıklı şeyler. buradan anlayacağın şey; sorununun çözümünde tamamen başkasına bel bağlamaman. onlardan önemlisi sensin.

ayrıca şunu da kesinlikle söylemem gerekir ki psikolog öcü değil kardeşim. gidersin ilacını alırsın ve zamanla daha iyi hissedersin. bak millet burada schopenhauer alıntısı yaptım diye biz sorunluları toplumdan üstün gördüğümüzü bu sebeple içe kapanıp insanlardan uzak durduğumuzu falan çıkarmış. yuh yani. eğer sende böyle düşünüyorsan kesinlikle yapma. bizler ezik büzük işe yaramaz tipleriz ve 1- iyi hissedebilmemiz için bir süre bizler gibi insanlarla takılmamız 2- psikologa gitmemiz gerekiyor. ben sorununu kafanda büyütme diye alıntı yaptım.

psikolog gerekir mi gerekmez mi bilemem/emin değilim; sırf bu kadar yazdığından;
ama;

bir müddet dürtülerine göre, aklına eseni yaparak hareket edersen; aynı zamanda bu anlamda yaptığın şeyler hayatını zeminden sarsma ihtimali olmayan şeyler olursa kendi durumunu dengelersin.

en kötü şeylere göre hareket etmek tarif ettiğin sorunun kaynağı denemez ama, sen en kötüsünü düşünmenin kendine güvenini, kendinden emin oluşunu etkileyip tahrip etmesine izin veriyosun ya da vermişsin. bunları birbirinden ayırabilirsin.

psikiyatr' a gitmenizi öneriyorum. beyin kimyası değişimiyle yaşadığınız bir olaya önceki halinizden çok daha farklı bakarak daha kolay çıkış yolları bulabilirsiniz.

Seni bu halinle hiçbir kız kabul etmez. Acı ve gerçek. Hele güzel bir kız falan diyorsun yani imkansız. Kızlar özgüvenli ve kararlı erkekleri severler. Şu halinle kızların ideal gördüğü erkeklerin tam zıttı durumdasın. Bir kızın gelip seni kurtarması ihtimali falan direkt çıkar aklından bunu.

Psikoloğa falan da gitme sen direkt psikiyatriste git ilaçlı terapi gör ve ardından rica minnet ne iş olursa olsun bir işe soktur kendini. Bundan başka çözüm yok sana. Başka cevap bekleme.

fake atiyor hacim, animasyondan ibaret, seni kim gördü kim sag atti falana pek takilma.

ayrica o 7.5lar 10.5lar da abartidan ibaret, lokasyonu minimuma indirip karsi cinsten bir hesapla yan yana koyup denersen, bazi durumlarda boostlamaya ragmen görülmedigini farkedeceksin. öyle ahim sahim bisi degil.

tinderin algoritmasini s.kim bu arada.

samsung s8'de bixby denen gerizekalı bir tuş var. tam çalışmaya başlayınca onun gibi bişey olacak diyorlardı ama ben inanmıyorum.

amazonun telefonunda alexavari bir sey var, bir de microsoft pes etmeden önce nokia lumia serilerinde cortana vardi, siri tek degil, ama her telefonda bulamaman normal böyle seyleri, ok google asistan mesela güncel donanim ve yazilim istiyor.

bir de meraktan sorabilir miyim, siriyi ne yapacaksin?

yani sanildigi kadar hayati kolaylastirmiyor, eger trafikte vs handsfree takilmayacaksan, kullanim alanlari kisitli, ayrica yapabildikleri de bir hayli kisitli. mesela bixby uygulama indirebiliyor ama kalanlar bunu yapamiyor, iphoneda not olusturmak resim bakmak vs istersen illa iphone uygulamalari kullanman gerek, itunes apple falan, bir gmail uygulamasindan mail okuyamaz sana, ya da keep icin not tutamaz. 4 yildir bir kere siri demedim henüz, muhtemelen de demeyecegim.

Cevap veriyorum denizde yetisen traktor lastigini bile yerim.

en son 10 yıl önce deniz ürünü yedim. bunu da hayatta yemem, iğrenç görünüyor. canlı canlı mangal yaptı herifçi. yazık lan.

su hayatta tiksinc buldugum az canlidan biri. tamam cok cool, yasayan fosil de bu ne lan?

2013 yılında Tayland'da üstüne limon sıkıp tuz döküp yemiştim. Gayet güzeldi.

edit : yalnız onun yenilecek bir tarafı yok. ters çeviriyorsun ayırıyorsun içinden yumurta benzeri bir şeyler çıkıyor sadece onu yiyorsun.

Yapmasıyla hayatta uğraşmam. Soyup, kırıp yediğim tek deniz mahsulü gıda midye dolma sanırım. diğerlerini (ahtapot, karides, kalamar, yengeç) hep ton balığı gibi hale gelmişken yedim. O hale gelirse yerim.

atnalı yengecinin aslında yengeç değil akrep türünden bir hayvan olduğunu hatırlıyorum. gene de tadına bakardım.

Tadı hakkında bir fikrim yok ama bence iğrenç görünüyor. Ayrıca onca balık malık içinde buna ne gerek vardı...

Benim icin goruntu cok onemli, yemem. Tadi iyi olsa bile goruntusunu begenmedigim seyi yemem. Yengec falan yemiyorum.

Bence admin uyumamalı.

Nasil yani, başıboş mu birakacaksin insanlari. İstedikleri gibi mi chat yapacaklar. Başımıza taş yagmaz mi

(bkz: mod nedir kime denir )

overkill ama dban.org

almanlarin tamami deli gibi bira tüketiyor, spor yapip da göbek yapanini görmedim henüz. sarap su buna baglamadan yenileni tüketmek önemli.

bira göbek yapar. bira göbeği dedikleri şey lafta olan bir şey değil. 50'lik bir bira yaklaşık 200 kalori, 5 tane içsen 1000 kalori eder. 1 litre şarap da yaklaşık 1000 kaloridir. yediğine içtiğine dikkat et, düzenli sporunu yap hiçbir şeyciğin kalmaz.

İnsülin dalgalanması bel çevresinde yağ biriktirir. Bira nedir peki? Şeker. Yanında yenilen patates kızartması? Şeker. Ek olarak mayalı bir içecek olmasından dolayı sindirimi zorlaştırıp şişkinlik de yapar, göbek de yapar. Yapar yani.

her model değişir bende hiç sorun olmuyor arada reset atıyorum. neye reset atıyorum ama bilmiyorum.

sadece ışık yanması değil. bazı çipli tonerler tonerin takılı olduğu bilgisini bile iletmiyor. makinede toner yokmuş gibi davranıp yazdırmıyor.

hp laserjet p1102w kullanıyorum wireless. hiç toner doldurtmadım. toner doldurtunca illa bi pislik çıkıyor. iz bırakıyor, eksik yazıyor vs. 30-40 liraya tam dolu muadil tonerleri var. sıfır toner olduğu için dolumdaki problemler olmuyor. çip olayını bilmiyorum ama kimi zaman "orijinal hp toneri yüklü" diyor, kimi zaman "orijinal olmayan toner yüklü" diyor. ayarlardaki toner miktarını gösteren çubuk 2-3 kullanımda boşalıp toner bitiyor diye uyarı veriyor ama yazmaya da devam ediyor. şimdiye kadar kullanımda bir problemle karşılaşmadım.

cipin olayi tek yönlü kapasite kontrolü yapmasi. yani söyle diyelim. 100 litrelik bir kap var. cipli. sen bu kabin yarisini kullandin. 50 litre kaldi. sivi seviyesinin düstügü en alt seviyeyi cip sürekli not ediyor. cip 50 litre var diyecek. sen gittin. doldurttun. 100 litre sivi var. ama bilgisayara sorarsan, o da cipin ne söyledigini söyleyecek, 50 litresi dolu diyecek. suyu kullanmaya basladin, 75 litre kaldi. bilgisayara sordugund hala 50 litre dolu diyecek. sen sonra tekrar doldurmayi unuttun ve suyun tamamini kullandin. cip diyecek ki, 0 litre su var. sen gittin doldurttun, 100 litre su koydun. ama bilgisayara sorunca hala diyecek ki, 0 litre su var, git degistir bunu.

cipin esprisi bu. orjinal kullanimini arttirmak icin, kartus degistirmeye zorluyor.

tonerli, kibritin modelini kullaniyorum, hic doldurtmadim, boyuna muadil, baya memnunum.

toner de kartus da cok ama cok uzun süreli kullanmamazlik yapilmamali. özellikle kartus icin.

tonerde de drummer bütünlesikse, her 10 muadilden birinin yamuk yapma ihtimali var. ama onun haricinde rahat alettir.

www.hepsiburada.com

Bende bundan var. Canavar resmen. Cok memnunum, Allah bozmasin. Daha dusuk fiyata bulabilirsin sanirim urunu gostermek icin bu linki koydum.

lol.

1-seagate portable plus slim veya wd passport son metal seriyi öneririm.
2-ankerin ürünlerinde power iq ve bazilarinda quallcomm destegi var. baya memnunum.
3-yazan deger kapasitesi. kapasitesi yüksek ve mümkünse cycle ömrü uzun, hatta varsa korumali/duralocklu bir sey al.

paylasmayanlarin hepsini sevmiyorum.

en acayibi, ögrenci gruplarina ögrenci/tutor sokup paylasimlari kaldirtan ögretim görevlileri. derse katilimi arttirmaya calisiyorlarmis.

öhm.

Olay o zaten. Aynı derse giriyorsun sen dersi dinleyip hocanın anlattığını not alıyorsun. Derse girmeyen yada girdiği halde dinlemeyen adam gelip senden not istiyor.

Şahsen beraber çalıştığım, not alıp verdiğim adamla paylaşırdım. Yancı tiplerle paylaşmazdım. (Not: Curve vardı)

not tutarken aklına gelen bir şeyi daha yazmış olabilir, bu yüzden paylaşmak istemiyordur diye düşünürdüm. hak da verirdim açıkçası. ama paylaşana aziz, paylaşmayana cehennem zebanisi muamelesi yapmazdım. sonuçta insanlar ne isterlerse onu yapmakta özgür oldukları kadar yapmamakta da özgürler.

notlarımı paylaşırdım, ama kimse anlamazdı çünkü şifreli yazardım akkjsdklas. şaka şaka, yazım çok kötü o yüzden :(

dönem boyunca derse gelmeyen serseri tipli pis insanlara vermem. 1-2 derse gelmemiştir mesela, ona hiç tanımasam da veririm ya da yakın arkadaşlarıma veririm.

dönem boyunca yatan adama niye vereyim ki emeğimi, mal mıyım sabahın köründe ben derse geliyorum. ben de bilirim dersi asıp gezip tozmayı. bunu alışkanlık haline getirip yüzsüzlüğe bağlayanların hepsini sevmiyorum ben de.


olay sınavla, sınav notuyla alakalı değil. ortada bir emek varsa hak etmeyen yararlanmamalı.

Not tutmamasının ardında eğer çok geçerli bir sebebi varsa (hastalık, ölüm, kalım...) notlarımı paylaşırım. Ama sırf keyfine not tutmayan adama **kseler not mot vermem. Otursun not tutsun davar. Ben eşşşek gibi dersi dinleyip not tutarken o gır gır geçiyorsa kusura bakmasın ama b*k veririm notumu ona. Evet, notunu paylaşmayan o gıcık öğrenci benim çünkü bedavacı tembel heriflerden nefret ederim.

Emeğim değerli. Derse keyfî olarak girmeyip yoklamada birilerine imza attıran uyanıkla niye notumu paylaşayım? Amele miyim ben?

Ancak hasta olduğu için bir iki derse girememiş kişiyle sadece o dersin notlarını paylaşırım. Vize / final döneminde de not alışverişi yapacaksam eğer, (eksikleri tamamlamak adına) paylaşırım.

Not alışverişi yapmadığım kimseyle paylaşmazdım. Bugün başa dönsem yine paylaşmam.
Niçin paylaşayım ki? Derse girmesin, gezip tozsun, kafelerde kankileriyle selfie çeksin üstüne benden not dilensin. Ben giriyorsam, dinliyorsam, not tutuyorsam o da tutacak. Kusura bakmasın avcunu yalar.

Ama iyi de hepiniz gezmiş dolaşmış niye not vereyim ki diye bakmissiniz olaya.

Whatsapp grubu için konuşayım; çoğu yeni öğrenci. Hoca yazıp yazıp silince eksikleri kalıyor. Yetisemiyorlar. Her seferinde de farklı biri istemiş zaten.


Bir de mermize'nin dediği gibi notu alsa da aynı cevabı yazmıyor kimse zaten. Ben kendi üniversite zamanimda da paylaşırdım. Öyle derse hiç girmeyip gelip not isteyen de olmazdı pek. 1 ders kaçırmış insana not vermemek kötü bir durum bence.

lisansta da yüksek lisansda da isteyen herkesle notlarımı paylaştım. derse gelip gelmemesi beni ilgilendirmez açıkçası herkesin kendi sorumluluğunda derse katılıp katılmamak. ayrıca özel sebebi olanlara (çalışan vs.) ekstra yardımcı olurum bu konuda.

Ben herkesle paylaşırdım. İster keyfinden gelmemiş olsun, ilgilenmem. Hoca mıyım ben derse gelmeyene hesap sorayım? Kaldı ki hocaların bile böyle bir hakkı yok. İhtiyacı olanla paylaşırdım, çalışmak isteyen bir insan sonuç olarak.
Hem de paylaşmak güzel.

Onu bırak, bir de parayla satanlar vardı, şaka gibi.

Derste tuttuğum notları patlasirdim isteyenle.sinav için çıkardığım özetleri de patlasirdim ama tek bir kere sınav özetini birine vermediğini hatırlıyorum. O da butun dönem benle hiç konuşmamış olan 1000 kusur sayfalik kitabın özetini isteyen biriydi.

Aksine hoşuma bile gider benden not istenmesi. Kendim not tutma yeteneğine güvendiğim insanlardan not isterim sadece, benden istenmesi de gururumu okşar böyle düşündüğüm için.

Valla uzun ogrenim hayatim boyunca hem bolca not istedim hem de bolca paylastim.. Adam/kadin isterse hic bir derse girmesin yahu bana ne? Ha zaten "derse girmeyip gezip tozan davar" ve "imigimi yidirtmim" insanlariyla muhabbetim yok denecek kadar az oluyordu. Dolayisiyla onlara aramda not mevzusunun bahsi gecmedi hic bir zaman..

ben hep not alan taraftım, 7,5 yıllık üniversite hayatımda not sıkıntısı yaşamadım çok şükür.

paylaşmayanlarla sosyal hayatta da işim olmaz. ama ben karıncayım sen cırcır böceği geyiği yapanlardan da hiç hazmetmezdim, hala da hazmetmiyorum.

biraz da yaralı parmağa işeyin ulen, merak etmeyin ölmezsiniz.

not almanın emek olmadığını düşünen kardeşlerim derse gitmek yerine birer android yollasın o halde derse. ya da ses kaydı alsınlar onu dinleyerek çalışırlar.

ha, ne deniliyorsa onu yazmak bir emek değil tabii, onun adı başka bir şey.

ben hep paylaştım ama bizde kimse not saklamıyordu.herkes elinde ne varsa döküyordu.

Derste çok güzel not alırım. Hocanın ağzından çıkan en küçük bilgiyi bile not aldığım olur. Sonra sınavdan önce hepsini düzgünce tekrar yazarım. Yazım güzeldir. Birçok kızdan duydum bunu. Yazı yazmayı seviyorum. Notlarımı da kimseyle paylaşmak istemiyorum haliyle. Çünkü notları alan bir daha getirmeyebiliyor. Fotokopiciye verip notları mahvedebiliyor. Defter zaten kullanmıyorum. A4'e yazarım hep. Okulla işi gücü olmayan adama not vermem. Tanımadığım biri rica ederse de ya sadece belli bir kısmının fotoğrafını atarım ya da boş bir zamanda kendisinin fotoğraf çekmesini isterim.

notumu, defterimi, hatta oturup internetten araştırıp kendim çalışırken ekstra aldığım notu da veririm. anladığımı özet de anlatırım. (geçmiş zaman bunlar hep, ayrıca arkadaşımın anlatmasıyla notuyla geçtiğim de çoook olmuştur)

sonuçta ben o derse gitmişim, o notu almışım. bendeki işi bitmiş. bir kişinin daha ondan faydalanmasının ne gibi bir sakıncası olabilir?? hii i gizmiş bin dirsi gitmişim i zimin gibirsin inş virmim nit diyenlere çözüm, sen de derse gitmeseydin? sen de not alsaydın? derse de kendin için gittin notu da kendine aldın. bu yaptığın hak geçirmemek değil bencillik. tşk.

kendim yapmadıkça ne birinin hesabını anlarım, ne tuttuğu notu anlarım o yüzden kimseden not istemedim şimdiye kadar. bizim öğrencilerde şey var biraz "ben eşek gibi gelip tutuyorsam notu o da gelsin tutsun" düşüncesi, bide yok çandır yok çundur derken rakip görüyorlar birbirlerini. bilmiyorum belki de haklılar. bana şöyle bir şey olmuştu lisans zamanları; "derse girdiysen notlarını verir misin" demişlerdi verdim, ama ben bazen şekil çizen, kağıdın her santimine karşık olarak yazan biriyim, lisede bile hocalar dalga geçerdi benle, yazım da biraz kötüdür hani görsen kız yazısı demezsin neyse işte notları verdim tuttuğum kadarıyla ama alan arkadaş "anlaşılmasın diye mi bu kadar karmaşık yazdın" demişti, hee tek derdim de buydu :) bu not işleri böyle kafaya takılacak, plan üretilecek bir şey değil ki, ama tutup şuna bida not verir misin işte? :) o yüzden bu garip üniversite halleri ne yardım edeni melek ne de etmeyeni kötü insan yapar bana göre, haa ama dediğim gibi bence kimse notun sahibi kadar anlayamaz içinde yazılanı, o yüzden kimse not verirken evladını verir gibi dertlenmesin allah aşkına:)

kişisine göre değişiyor. 1-2 ders kaçırana, ya da derse sonradan kayıt olana falan veririm. ya da dersi çakışan olmuştu zamanında, gelemediği için ona vermiştim. ama tüm dönem keyfi olarak derse gelmeyene, gelse de tek satır not tutmayana vermem.

grup dersinden önce antrenman yapma
kas gevşetici içme, zaten gerek kalmaz. ağrıdan uyuyamıyorsan ağrı kesici içmen gerek zaten.

@cekilmis gayfe ; ağrı olmuyor ama nasıl anlatayaım kaslarımda bir yorgunluk dinlenememe hissi oluyor.

anabolik antrenman yapıyorsun o zaman yani hücrelere yeterli oksijen gitmiyor. kas ağrısı bu sebepten oluyordu sanırsam.

@cekilmiş gayfe ; kas ağrısı olmuyor:) ağrı değil benimkisi bir tür dinlenememe hali.

kas boyunca masaj yap, dus al. dinlenir.

spor yapip kas agrisi cekmemek, kaslarin yorulmamasini beklemek baya sacma olurdu zaten.

taşınırken kitaplardan çok çekiyorum.
söyleyebileceğim en önemli şey, kitapları kolilerken çok sayıda ve küçük koli yapmanız.
başka türlü taşınmıyor.

kıyafetleri büyük boy hurçlara koyabilirsiniz.

iki defa tasinildi, birinde galiba tasima sirketi tutmustuk. calisanlar kitaplara o kadar saydirdi ki, unutmuyorum. 5. kat, asansör yok.

ben gecen yil tasinirken, tüm kitaplari bir ikeadan resimdeki gibi bir halt aldim, tüm kitaplari yükledim. tek tek basamak basamak cikarta cikarta, bol dinlene dinlene, hep dizden kaldirarak, 2 kata cikarmayi basardim. 300 kitap klasör var midir, belki. baya ölümcüldü tek kisi icin zaten, sirtlanmak mümkün degildi, tek tek basamak basamak su aracla (mcdn01.gittigidiyor.net ) tasimasaydim ölür kalirdim merdivenlerde.

kiyafetler katliysa, bavulla tasidim ben. ögrenci isi + 1

beyaz esya konusunda yorumum yok. birkac kisi girmedikce, asansör de yoksa, kesinlikle asiri hirpalaniyorlar. yok varsa, tabana ve üste dis ölcüleri daha büyük bir seyler baglamak sonra da resimdeki aracla yüklenip götürmek lazim. buzdolabi vs hala sorun ama o yöntemle firin tasiniyor.

Kıyafetleri yorganı yastığı vakumlu hurclara koyun. Kitaplar azar azar paketlenirse kolay olur taşımak. Beyaz eşyaların kapaklarını bantlayin eski battaniye falan varsa sarın çizilmesin sağa sola çarpıp nakliyecilerse sarar gerçi. Bardağı canagida gazete kağıtlarına sarın. Tencerelerin falan içine koyun kırılmaz hem. En önemlisi kolilerin içinde ne olduğunu yazın yerleştirirken kolaylık olur

kolileri kategorik olarak doldurun. yani tabak çanağın arasına salona ait bibloyu bilmem neyi karıştırmayın. sonra da üzerine içinde ne olduğunu yazın, taşındığınızda yerleşirken saç baş yolmayın.

koli üstüne içinde ne olduğunun yazılması +1

kitaplar için: karton kutular en ideali. ancak hangi rafın hangi kolide olduğunu belirtirsen eski düzende tekrar yerleştirirken rahat olur.

çamaşır makinesinin kazanı sabitleyen iki aparatı var, o aparatla taşıyın mutlaka. buzdolabı boş olacak, içine türk kahvesi koyun kapağı tam kapatmayın araya bez sıkıştırıp öyle kapatın ki koku yapmasın.
25 yıllık evden çok eşya çıkar. eger vaktiniz varsa ve evde bir noktada temizlik yapacağınıza inaniyorsanız taşınma işine girişmeden yapın. mesela bazı kitapları kütüphaneye veririm mi diyorsunuz, ya da kıyafetler, ya da bir beyaz eşyayı değiştiririm diye mi düşünüyorsunuz hepsini gitmeden yapın - beyaz eşyayı sipariş verin öbür eve gelsin. hem daha az şey taşımış olursunuz hem de yeni evinize boşuna götürmemiş olursunuz. yoksa her türlü çer çöp yeni eve de gidiyor ve o yorgunluğun içinde onu atayım bunu atayım demeyip her şeyi bir yere tepip yine atmamış oluyor insan, yerleşmek de taşınmak kadar zorlu zira.
kıyafetler için ben firma ile taşınmıştım ama tüm kıyafetleri temiz temiz hurçlara koymuştum, firma hurçları alıp kutulara koymuştu, o zaman eve gelince kutuyu atıp hurcun içini kaldırmak kolay oluyor.
edit: kolilere isim kesinlikle

Kitapları kendi kriterlerinize göre sınıflandırıp o şekilde kolileyin ve kolilerin üzerine kriterinizi kısaca yazın.

Kırılacak eşyaların kolilerine uyarı yazısı yazmayı unutmayın.

Youtube üzerinden kolay taşınma yöntemlerine dair pek çok video izleyebilirsiniz.

Kolay gelsin...

daha önce 6 kere taşınmış bir memur çocuğu olarak.

- kitapları küçük koliler halinde yapın, sadece kitap olmasın içinde biblo, aksesuar gibi kitaba göre daha hafif şeyler de olursa ağırlığı azaltırsınız.

- kıyafetler varsa valizler içine yoksa kolilenerek taşına bilir, vakumlu hurç kullanmanız faydalı olacak.

- beyaz eşyaları taşırken fazla sarsmamaya dikkat edin. çamaşır makinesinin tamburunu sabitlemeyi unutmayın. buzdolabını da bir gün öncesinden fişten çekin buzu çözülsün.

* bardak, tabak çanak şeyleri kıyafetlerinize sararak kolilerseniz hem kırılma ihtimalini düşürürsünüz hem de kıyafetleri de kolilemiş olursunuz.
* yaptığınız kolileri mutlaka numaralandırın ve içerisinde ne olduğunu bir deftere yazın. açarken kolaylık olacaktır.

Yeni tasindim :(
Buzdolabini hemen calistirmayacakmissin. 4-5 saat bekletmen gerekiyor. Biz hemen calsitirdik. Her sey buz tuttu su anda dolapta. Termostat gitti galiba. Cok uzgunum.

Tasima sirketi kitap kolilerini bantlar bazen aciliyor diye bir de ip gibi bir seyle bagladi, iyi oldu cok.

Kitap kolilerinin yarisi kitap yarisi yumusak esyaydi, ya da kiyafet.

Evi sirket toplamayacaksa 3-4 kisi toplasan cok rahat edersin. Ozellikle mutfak esyalari icin en az 2 kisi. Sirket sistematik olarak, oda oda topluyor ve koliliyor ve cok cabuk bitiyor. Ayni seyi 4 kisiyle kendin de halledebilirsin. Ama onceden ozel esyalari kendinin toplamasi iyi olabilir. Bizim olmadik yerlerden olmadik seyler cikti. Lanet olsun sekse :(

Nakliyenin calisanlarina yemek ismarla ve onlari ara ara soguk iceceklerle kucuk surprizler yap :) Cok yoruluyorlar.

Aklima geldikce yazarim ben.

Her odanin sıvılarini ayri bir yerde biriktirip ayri bir koli yap. Banyo sivi deterjanlar, mutfak yaglar, ickiler, suruplar, yatak odasi parfumler gibi. Dokulecek ve diger esyalari yok edecek sıvılar konusunda nakliyeyi uyar. Bence.

bittorent sync programını kuruyorsunuz, torrent gibi bilgisayarınıza e-kitap iniyor. kurarken yapmanız gerekenleri de facebook grubunda anlatıyor.

bitsync cloud olmaksizin torrent mantigiyla p2p calisan bir dosya senkronizasyon sistemi. yani, bilgisayarina kurdugun dropboxin, grup seklinde kurulmus, icine attigin her seyin, diger eslerde belirecegi bir sistem. avantaji, kaynak olmadigindan, dahil olan herkes dosya alisverisinde pay sahibi, disariya kapali, ana dagitim olmadigindan yasaklanmasi ya da engellenmesi cok daha zor bir sistem.

meritokrasi ve bir dönem anarsi vardi sanirim, bu ag üzerinden olusturulmus bir klasör. icerisinde ingilizce ve türkce genellikle roman agirlikli e kitap paylasimi yapiliyor. türkiyede e kitap arsivleyen cok olmasina ragmen, kaynaklar kolayca kayboluyor, düzenlenmemis ve hatalarla dolu kitaplar oluyor, bu yüzden, bu platformda, gönüllülük esasiyla ilerleyen, modlar ve editörler var. cogu kitabi okurken hatalari elden gecirip, düzenlenmis temiz halleriyle geri yüklüyor. güncel e kitaplar, özellikle game of thronesu örnek verebilirim, netten catir cutur kaldirilirken meritokrasi de uzun zamandir mevcut, bu meritokrasinin bir artisi. bir diger artisi kolayligi. son artisi da düzenlenmekte olmasi. sürekli eklenmeye gelismeye acik.

kindle icin diyemem, ama orayi acanlarin neredeyse tamami türkiyede e kitap olayi yaygin degilken yurt disindan kindle getirtip, kitap bulamayan insanlar olduguna eminim. bugünlerde dnrin getirttigi kobo olsa gerek, gibi platformlar e puba daha elverisli diye, sadece epub formatinda birakiyorlar kitaplari, mobi klonlarini siliyorlar. ama calibre oldugu sürece her türkü formata cevirmek cok kolay.

sözlükten okumana ragmen anlamadiysan, dediklerimin ne kadari sana anlam ifade edecek bilmiyorum ama, engellenmesi cok zor bir sistemle, üyelerin kitaplik olusturmasi ve ortak bu kitapligin kullanici katkilariyla gelistirilmesinden bahsediyoruz.

meritokrasi candir. ama torrentin yasak oldugu bir yerde yasiyorsan, almanya vs, ya da üniversite aglarindan ya da vpnleri üzerinden baglaniyorsan, cisco, eduroam, lrz vs, önermem. torrent kullandigin cok kolay saptanabiliyor ve bu da torrentle ayni sekilde calistigindan sistemden atilabilir hatta ve hatta ceza yiyebilirsin. kaynak, tecrübe.

Hayir.

Onun icin camelcamelcamel sitesini öneririm.

Baska sorunu olabilir, veterinere götürmeyi öneriyorum. Kulaklarindan atesini kontrol edin, istahinin olmasi iyi, atesi varsa acele edin.

Benzer bir durumda kan paraziti cikmis ve ucuz kurtulmustu tanidigim bir kedi. Tamamen huyda degisiklik olabilir ama cok daha kötü seylerin habercisi olabilir.

Yarın veterinere götüreceğim , teşekkür ederim

Silesius + 1, İlk olarak gerçekten depresyonda mı, fiziki bir rahatsızlığı mı var diye kontrol edin.

Bizim kedimiz ilk defa kavga kaybettiğinde depresyona girdi. Biz kavgadan hemen sonra veterinere götürdük ve fiziki bir sıkıntısı olmadığını öğrendik. Peşinden bütün gün karanlık yerlerden çıkmayınca tekrar veterinere götürdük ve ''Kızımız depresyona girmiş, kavgayı kaybetmeyi gururuna yedirememiş. Alışacak yenilmeye' dedi bize. Eğer depresyondaysa belki durumsal bir şey olabilir. Durumsal bir şeyse zamanla geçebilir ama ne yapılacağını yine en iyi veteriner bilir.

bükemediğin eli öpeceksin. o yüzden öpün ulan!!

sadece tahmin.

Dövme falan oluyor çoluğunun çocuğunun adı şeklinde, öpülen o.

Bükemedigin eli deyisi yabancilarda var mi ki? Utanmayalim, bilegimin hakkiydi diye öpüyorlar diyelim.

Neyse, buyrun, konuyla alakali bir yere alalim sizi.

www.quora.com

Ucak modunda nasil geliyor? Vahiy mi iniyor ne is? Nete baglandi mesaj i aldi demek, muhtemelen mesaj iletildi diye de geridönüs almistir. Okundu demez, ama coktan ikitiktir o muhtemelen. Modu kapatip acman muhtemelen okundu geridönüsünü etkiler, mesaj iletildi mi iletilmediyi degil.

teorik konusuyoruz.

tek tik, mesaj sunucuya ulaştı, iki tik, mesaj karşı tarafa iletildi, mavi tik, okundu.

dolayısı ile saat olarak kalır mesajın uçak modundan çıkana kadar sunucuya iletilmez telefonda kalır.

gelen mesaj diyor saat olmaz karşı tarafta. tek tik olur. kapatınca internete bağlanınca iki tike döner. kesin bilgi.

Lenticular images.

Serit serit iki resim ic ice gömülür, tirtikli filmin bir acisinden bakildiginde bir dizi serit görülür, diger acidan diger serit dizisi görülür. Iki resim oldugu izlenimi verilir. Basic polarizasyondur aslinda.

Cok da woah magic seklinde yaklasil beyin yakmamak lazim.

Bol anahtar kelime verdim. Kalani google amca söylesin.

gad bıles yu, silesius.

Yerim. Bir insan vücudu ortalama 86.000 kalori geliyormuş. Yanak insan vücudundaki en lezzetli yermiş diye duydum.

@mimikikili oysaki beynim en lezzetli yerim :))) yedim o yüzden biliorum :))

Yailmiyorsam memeliler kendi proteinlerini sindiremiyor, deli dana misali, sindirilmeyen parcalar beyinde birikme yapiyor. O yüzden kendi türünü beslenmek icin avlayan pek memeli yok diye biliyorum.
G.tümden atiyor da olabilirim. Uzman biri aciklama yapar mi insan insan ti sindirip saglikli bir sekilde yasayabiliyor mu? Ben yamyamlarda disetlerinde kararma dislerde düsme hatta bu nedenle görülüyor diye biliyorum.
Ve evet, hala salliyor da olabilirim cünkü kaynak hatirlamiyorum dizi filmde gecmis asilsiz olma ihtimali de var. Yanilmiyorsam, watchmenin cizgiromaninda ya da stephen kingin bir öyküsünde buna dair bir seyler okumus olabilirim,

buna benzer bir rüya görmüştüm, lağım çukuruna düşmek gibi bir şeydi. yemem. inancıma sarılırım.

@silesius yok öyle bişey. Sindiririz. Ayrıca lezzetliymiş diye de duydum.

ilk önce neresini yerdim bilmiyorum ama en son penisini yerdim.

Yerim. En çabuk çürüyenden an son çürüyene doğru tasarruflu yerdim. En son çürüyenler, rahim, mesane, kalp, böbrek. Kalbi en son yerdim. En çok da onu yemek isterdim. Açım ya, vallahi. Ahahahahaaa :(

organları pişirir yerdim herhalde. ama koldan da bir tadımlık et alırdım akslsl

evin içine iyice bak

Nternette bölgenin facebook hayvansever gruplarina, veterinerlere, posta direklerine ve umuma acik yerlere ilan birakilir, telefon birakilir, kedinin ismi falan degil, fiziksel özellikleri belirtilir, hatta duruma göre para ödülü ile tesvik edilir. Daha evvel gördügü ya da gittigi bir yer varsa, arada saliniyorsa, oralara onun sevdigi mama vsden birakilir düzenli, sik sik oralara bakilir, apartman icinde olma, bir yerde kapali kalma ihtimalinden dolayi sesini tanidigi, tepki verdigi biriyle sokaklarda dolasilir. Disaridan korkan, tirsak bir hayvan ise, ciktigi yerden itibareen her türlü merdiven alti, acik bodrum, kuytu köseler incelenerek gidilir. Kedinin disari bakmasi genelde kuslar icindir, sahibini bekleyen romantik kedi cok sik rastalanan bir sey degil, sahibini de haberdar edin.

Nkü bu islerde aylar sonra dönen kedi vs yok, olunca da haber olacak kadar nadir. Ilk hafta icinde tüm imkanlar sonuna kadar kullanilmali.

Sahibine sorun, eger saliyorsa hayvani arada, geri dönme aliskanlgii var mi, pencereyi acik birakayim mi vs gibi sorun.

Bir de, ya bir kediden ne olur ki gibi bir sey demeyin sakin, ben sahibi olsam sizin agzinizi bburnunuzu kirma noktasina gelirdim kactigini duyunca. Yapici olun, destek vermeye calisin.

ya bu kedilerin tasmalarına falan neden telefon vs yazılmıyor? bu kaçma olayları neden bu kadar sık problem oluyor?

the 100

second chance

Utopia

person of interest

şiddetle bron/broen dizisini tavsiye ederim.

yanlis anlamayin, laf sokma vs yok ama the 100 izleyen az insandan biriyim. o da cok bos zamanima geldi. inanilmaz sacma gidiyor, devasa bir potansiyeli harcamislar, yapmayin etmeyin. birakin bitsin su dizi. final dahi yapamayacaklar zaten, cip mevzusuyla gördügüm en dandik plotlar listesinde liderlige kosuyor.

ayni sey defiance icin de gecerli.

continuum ilk sezonunu izlemistim, gelecek vaad ediyordu, kalani getirmedim, 12 monkeys de seviyeyi düsürdü, eski olacak ama the 4400, heroes vs düsünür müsün? hos onlar da asmis degildi.

bilimkurgu olmasin dersen 10 numara dizilerim var. banshee aksiyonda bir numaram, oz efsane, house of cards ilginc, daredevil basarili produksiyon, hand denen mevzu ile supernaturale kaymasinlar asiri derece, biliyorum cizgi roman öyle diyor da cok cok absürtlesmez umarim, eskilerden prison breakin ilk sezonlari cok eglendirir. gene eskilerden soa efsane bence. güldürür de aglatir da. opie favori karakterimdi.

@silesius continuum'u bitirdim ben; yüksek potansiyelli bir diziyi 2. sezonda dibe vurdurdular. 3. sezonunun son 3 bölümünde iyi iş çıkardılar ama yine de kurtaramadılar diziyi.

12 monkeys'in düştüğü yer aşk meşk işlerinin devreye girmesiyle oldu. yoksa cevabı verilmeyen bir sürü soru var dizide.

utopia'yı harcadılar. yabancılar bu bilimkurgu işini anlamıyorlar. flashforward gibi diziyi de harcadılar zamanında.

soruma öneri katayım. ekim ayında frequency diye bir dizi başlayacak. filmi güzeldi, kelebek etkisi tarzında. diziden de umutluyum.

www.filmlerinsesi.com

@montauq, senin soruna cevap yazayim derken senden daha cok bilgi aldim. Eger dedigin gibi iki dizinin de yüksek potansiyelini harcadilarsa cok yazik olmus. The 100 baya kötü derken tam bunu kastediyordum.

Bu arada black mirror de scifi kategorisinde aniliyormus, onu diyeyim bari. Bana da ayni soru icin man in the high castle, sense8, knihts of sadonia önerilmisti. Ama izlemedigimden cevaplamayayim dedim bunlarla.

Suraya göz atmak isteyebilirsin. www.reddit.com

benimkisi anime

code geass.

dizi olarak house md. ama kesin izlemissindir .

luther

prison break <3

psych

House izlemediysen izle derim ben. Mentalist de guzel.

house mdyi binge watching yaparsan harcarsin. ara ara izle, cok efsanevi bölümler var, 6x01 favorim, koma bölümü 2. favorim, ard arda sezonu bitirirsen, ee hep ayni sey oluyor sendromu kacinilmaz.

mr monk

white collar tabiki. birde leverage.

bahsi geçen diziler kadar olmasa da gayet heyecanlı bir uyarlama izlemek istersen tatlı küçük yalancılar'ı izlemeni tavsiye ederim. evet ismi kötü, ismine bakma. erken bitti zaten 15-20 bölüm yanılmıyorsam.

1. house of cards
2. house md
3. madame secretary

Endeavour, Bron/Broen, Bosch
Bu saydıklarım polisiye diziler ama gerçekten güzel yapımlar.

house md diyorum bende, unutup baştan izlemeyi isterdim

Şu link şurda dursun mu, belki işine yarar. (git: )reelrundown.com

sevinmedim. niye sevineyim lan. güç bela gitmişiz zaten. böyle eğlence kaç yılda bir denk geliyor biliyor musun? hayat o kadar uzun değil.

ben çok sevindim. emre mor'a üzüldüm bir tek. gerisini at çöpe

Elenmis mi? Sevinmedim ama uzulmedim de.

Sevinmedim ama üzülmedim de. Milli artistlerimiz hedefte ama onlar üzülmüyor ben niye üzüleyim.

sevinmedim ama uzulmem de 10 sn falan surdu.

sevindum

ben sevindim. ileriki turlarda maazallah daha kötü sonuçlar alınabilirdi ve aldatıcı olurdu.
şimdi hırvatistan ve izlandalı bir eleme grubu var. adam akıllı savaşan bir takım olması lazım. yoksa dünya kupası için play off bile hayal.
bu arada fatih terim eskiden nefret ettiğim bir adamdı. konya'daki izlanda maçından sonraki demeçleriyle nefretim gitmişti.
bu arada doğmamış torununa küfredenler de orospu evladıdır bence.

biz bitti demeden bitmez geyiği bitmesine sevindim
hak etmedik zaten en başta bu kötü futbolla.
artık önümüzdeki turnuvaları düşünsünler.

futbolu sevmiyorum, futbol kitleleri yönlendirmek, oyalamak icin cok güzel bir arac. ben elendigimize gectigimize degil, su futbol olayi bir rafa kalksin baska mevzulari konusalim diye seviniyorum.

sevindim, emmoğluma üzüldüm +1. galler'i tutuyorum.

sevinmedim ama çok da üzülmedim.

bu ülkede sistem yok, plan yok, program yok, liyakat yok. elendik diye her şey adamakıllı planlanıp gerçek bi başlangıç falan olmaz, e madem gerçekten, köklü bi vizyon değişimi olmayacak, o zaman gidebildiğimiz kadar gidelim.

zaten 10 yılda bir katılıyoruz, allah bilir bi daha ne zaman,

dünya kupası elemelerini gecebileceğimizi pek düşünmüyorum mesela, elemeden geçmek daha zor çünkü. 3. olup hop finallere gitmek yok. allah bilir bi daha kaç yaşımda izleyecem. o yüzden öyle veya böyle 1 maç bile olsa fazladan izlemek isterdim türkiye'yi.

Sevindim, hem futbolcuların hem teknik heyetin tutumları da bunda etkili oldu.

Bir ülke futbolda bile dışa bağımlı olabilir mi?

Olurmuş, sonucu da hüsran olurmuş.

Iyi olmuş.

adamlarin bunun icin 500 bin euro prom aldigi goz onunde bulundurulursa pek de uzulmek gelmiyo insanin icinden.

malum ırk sevinmiştir.

Sevindim

Kocam dun 2 maci birden izliyordu. O da portekiz'in gecmesini istemiyordu. Once portekiz'in kesin gececegi belli oldu, sonra belcika gol atti hemen alabinde irlanda atti. Turnuvanin geri kalaninda irlanda'yi desteklemeye karar verdim

Oyuncularin ve diger personelin bize cok buyuk bir lutufmuacasina oynamalarina, pms'te gibi trip atmalarina kizginim. Olan emre mor'a oldu, yazik

milli takım değil parazit sürüsü adeta, tabii ki sevindim. bunlar tur atlasa kapı kapı gezip hepimizi s.kerlerdi gördünüz mü nasıl geçirdik diye böyle bir ego ve ajitasyon uzmanlığı var heriflerin hepsinde.

Haberi gece uyku arasinda okudum. Sevinmedim ama icimi bir huzur kapladi. Belese konacaktik berbat bir oyunla ve yine her yerde dalga konusu olacaktik.

On senede bir katılıyoruz zaten. Eğlencesi kaçtı diye üzüldüm

üzülecek değildim heralde. sevindim tabi. takımın başında mafya babası gibi teknik direktör var, en ufak şeyde kahraman ilan ediliyor. takımın kaptanı milleti tehdit ediyor. ne üzüleceğim lan manyak mıyım ben. beter olsunlar.

sevindim.

futbolun baska sporlardan, gundemden vs. bu kadar rol calmasina uyuz oluyorum.

sonradan öğrenilecek bir şey değil, kanında olmalı.

kendine hayali bir insan yarat. ona karsi ihtirasli bir askin olsun ama o senle hep oynasin.

her gun gel bu olayla ilgili farkli bir duyuru ac.

çok kolay iş. bir şeyler yazarken şunu yazarsam alınırlar bunu dersem ayıplarlar mı vb her şeyi kafadan atacaksın. oto kontrolsüz yani. ha içinden manyak çıkarsa onu bilemem o zaman bi intervention yaparız zaten ;_;

Hayal et.

insanların istediğini ver.

trollü troll yapan gelen tepkilerdir.

dont feed the troll aslında çok mantıklı bir sistem yetişememeleri için.

ama halk demek ki istiyor ki troller yaşayabiliyor.

..

aslında bir "troll"ün teması ne ise -> işte o ortamdaki insanların ilgisini çeken şeydir.

---

hangi ortamda troll olmak istiyorsun?

burası içinse buradaki insanların en çok hakkında cevaplar yazdığı herkesin ahkam kestiği konular hakkında yazmalısın.
istatistiklere gir bak. zamanında benim yüzümden anasayfadan kaldırılan gönül işleri teması. anasayfada olmamasına rağmen hep istatistiklerde.

--

ben mesela facebookta trollük çok yaparım. bütün arkadaş listemi çıldırtırım ama bir yandan da çok eğlenirler....

sadece facebookta pro trollük yapan biriyim yani.

ekşi ortamı için bilemicem.

yapma yavrum, yapma çocuğum,yapma evladım.

cık.. alaakan yok :/

Ad hominem, demagoji tekniklerine asina olmak, hicbir seyi ciddiye almayabilecek 4chan vs ile yogurulmus kara mizah anlayisina sahip olmak.

Cüzdan fotokopisi, Vukuatli nüfus örnegi ve 2 fotograf ile kaydini pazartesi yap. Nasilsa izinlerin cikmasi uzun sürüyor.

soruyu tam anlamamış olabilirim ama bir kelimenin kaç kere geçtiğini crtl+f ile görebilirsiniz.

o zor yolu değil mi :) bana kolay yolu lazım.

tüm yenilenen kelimeleri mi yoksa belirli kelimeleri mi görmek istiyorsunuz? belirli bir kelime ise şöyle bir şey yapardım. dosya sakata gelmesin diye kopyasını al. ctrl+f yap x kelimesini y kelimesi ile değiştir/tümünü değiştir de. işlemi yapınca kaç tane değiştirdiğini yazar.

yenilemeyi kendin yapıyorsan yapmadan önce review--> track changes yap, tüm değişiklikleri gösterir. İster track on dosyası olarak bir de yedekte tut, istersen değişiklikleri gördükten sonra tamam diyorsan yine Review --> Accept all changes and stop tracking yap, onu da ayrı kaydet hatta. Yenilemeyi başkasına yaptıracaksan da track on modunda çalışmasını iste

Word frequency count gibi bir sey yazip her defasinda cikan ilk seyi kullaniyorum.
www.writewords.org.uk

Özellikle bazi siteleri indirirken hayati, kac defa html gecmis bakip, indirdigim dosya sayisiyla karsilastiriyordum.

Biri de review demis ama yenilemeden kastin frequency diil mi?

Bazilari da senin hoslanmadigin tarz kAdinlardan hoslaniyor.

Herkesin (kadin-erkek farketmez) piyasasi ayri. (baska nasil ifade ederim bilemedim eheh)

bence herkes zekadan hoşlanır ya. tyrion lannisterın kadın versiyonu gibi bi eşim olmasını isterdim. erkeklerin nefes alsın yeter anlayışını hiç doğru bulmuyorum. (zaten buranın %90ı memeci) işte bu yüzden kızlar aptal kalıyor bence. her türlü giderim var diye düşünüyor. (en azından bir kitle)

edit: erkeklerin zeki olduğu çıkmasın.
edit2: ağır genellemeler dönüyor ama yapacak bişey yok.

@free, sen ne sunuyorsun da akli basinda biri sana baksin? Bence ayni ortamda bile degilsin onlarla.

i3.kym-cdn.com

sansa ve jonun karşısında ne diyeceğini şaşırması/bilememesi kızın çok bilmişlikten çok doğru şeyler söylediğini gösteriyor bence. 10 yaşında olduğu için çok bilmiş bulduğunu düşündüm bende :D

edit: aynısını dany söylese ne olurdu? xd

edit: @Silesius bana baksınlar demedim ben isterdim dedim. onlar bakmasa da olur. çevremde öyle insanların arttığını görmek gurur verici olurdu. beni kırsalar bile. en azından g*t olur kendimi düzeltirdim değil mi? ayrıca soruda da çevremizdeki zeki kızların azlığından yakınmışım

ben o kızı 23 nisanda başbakan olan bebelere benzettim. kasıntı ve olmamış yani.

Ayyyy bu ne kııızzz!!! Cidden bu kızı beğendin mi? Ayrıca neden türk kızları hakkında genelleme yapıyorsun? Türk erkekleri hakkında genelleme yapılmayacağı gibi bizim içinde yapılmamalı.

Toplumumuzda bu kızlar çok az demek biraz cüretkar bir genelleme değil mi ya? Yetmemiş yabancıları da eklemişsin bi de sonuna. Yapacak bir şey yok denebilecek bir durum değil bu bence, yapacak bir şey var: Genelleme yapmamak.

Nası çevrelerde yaşıyorsunuz merak ediyorum. Benim etrafımda bir tane çocuk gibi davranan kadın yok. Hayatım boyunca hatta bu şekil kadın toplasan 10 tane falan görmüşümdür.
Karşıdaki, kişinin aynasıdır. Seninle alakalı bir problem olmasın karşılaştığın kadınların embesil gibi davranması?

Büyük bir iddiada da ben bulunayım: Duyuru'dan 100 kadın seçelim rastgele. Hepsinin sırayla eline verebileceğinden eminim.

İster istemez sinirleniyorum böyle şeyleri gördükçe. Bir de tutarsız, bir öyle bir böyle laflar. Hakaret yazısı değil diyorsun ama bal gibi hakaret yazısı, kadınların çoğunu akılsız olmakla suçluyorsun.

@free onu mu diyorum. Red yiyecegin zaten belli de, nargile kafende takilip sonra akli basinda kiz niye az dememen lazim. Bir sosyal etkinlige mi gittin, bir söylesiye katildin bir etkinlige, tiyatro cikisi yeni insanlar mi tanidin? Yani, begeniyorsun, niye az diyorsun da bulmak icin neler yaptin onu diyorum ya.

gayet yapılabilir, aziz nesin türk milletinin %60ı aptaldır dediğinde bu doğru oluyor da neden ben türk erkeklerinin %90ı abazadır türk kızlarının %90ı aptaldır deyince yanlış oluyor? demek ki sizin çevreniz %10dan oluşuyormuş. sizin çevreniz gerçeği değiştirmez. biraz dışarı çıkın veya televizyon açıp haberleri izleyin bence.

hayır şimdi siyasi tartışmaya dönüşecek ama ülkenin %50si zaten akpli ve s*ke sürülecek akılları yok iken bu tavrınız nedir klfdfdjg

@buff

rastgele seçilmiş yüz kadından free'nin eline rahatlıkla verir demek genelleme olmuyor mu? bence oluyor. he amaç zaten ateş ateşle karşılık vermekse okey, ama yine de çok mantıklı değil.

bu kızın hal ve hareketlerini ben de beğendim, burda yazılanların aksine 23 nisanda başbakan olmuş gibi ezberletilmiş değil ciddi bir yönetici gibi düşünerek konuşan bir roldü.

Sen kendinden emin, hazırcevap tipleri seviyorsun sanırım . Aslında var ama çevrende yok demekki . Türk kadınını o kadar pısırık görme.

@freetakilir Aziz Nesin'in %60'ı aptaldır sözünün doğru olduğuna nasıl varıyoruz? Aziz Nesin'in ünlü olmasından yola çıkarak mı yoksa birtakım insanların bu sözü beğenerek Facebook'ta yeterince paylaşmış olmasından mı?
%50nin sike sürülecek aklı olmadığı konusunda da herhangi bir şey söylemedim. Onu da gerekirse ayrıca tartışabiliriz. Ad hominem yapıyorsun, bir mantık hatasıdır bu.

@no frost "Büyük bir iddiada da ben bulunayım...." derken büyük bir iddiada bulunmanın salakça olduğunu, büyük iddiaları tiye aldığımı yeterince anlaşılır bir şekilde belirtememişim galiba.

gerçeğe varmana gerek yok gerçek açık seçik ortadadır

@buff

sarcasm ile cevap verdin ama ben samimiyetle katılıyorum dediğine, yeterince iyi belirtememişsin, çünkü eminim diyince o ilk cümle geçersiz kılınıyor. neyse sorun yok :)

genşler o değil de, böyle hıttırı bıttırı konuşunca da ükela, soğuk, frijit, tepeden bakan, aşağı gören damgasını yapıştıriyürler anında...ayrıca böyle dişi birey seveni de görmedim malum bizim erkek bireyler kendine güvenen falan sevmez, görünce kaçar
ben karışmam ... :P

tamam hadi ben de aptalım ama neden aptallar çok fazla, neden zekiler çok az? bunun cevabını sadece kendimde bulamam değil mi :P

zeki olsam sormaz cevabını bulurdum değil mi? öyle insanlara yukarıdan bakan bi tip olduğum çıkmasın

askerdeki gibi salağa mı yatıyorlar kljgdhfdj öyle değil bence...

hoşlanmak asla tek bir kategoriye indirgenemez. zor yani. zeka seviyorsunuz diyelim. sonuna kadar yetecek mi cidden? zeki ama kibirliyse ne olacak? zeki ama insan sevmiyorsa ne olacak? zeki ama asla içinizi kıpırdatacak bir fiziksel özelliğe (ister komple olsun, ister göz olsun, ister saç vs.. çok önemli değil denklem burada) sahip değilse ne olacak? ya da argodaki anlamıyla "taşşş" dediklerinizden olsa ama tam bir aptal olsa ne olacak? hepsi bir yere kadar götürür ama er geç yetmez. olumlu açıdan, onayınızdan geçen özelliklerinin bütünü, tam tersi olanların bütününe karşı terazide ne kadar bir fark gösteriyor bu önemli sanki. daha doğrusu olumsuz özellikleri, olumlu özelliklerin tatminini ne kadar baltalıyor. gibi gibi..

ben de donuk olgunları sevmiyorum. yani içindeki çocuk ölenler. mesela hadi gel koşalım dediğimde, şu yağmurda biraz ıslanmasak mı dediğimde "üfff ne gerek var yaa" diyenler ya da demiş gibi bakanlar.

@matrix (@gilbeys'ede cevap): yani haklısın zekadan ilk an hoşlanırım ama diğer şeyler zamanla çıkar ortaya. o zaman işin rengi değişir ama zeka diğer hoşlantı şeysilerini etkilemede büyük bir etken bence. (benim için değil onun için, zeki insan daha bi olgun düşünceli oluyor yani çoğunlukla, öyle olur diye düşünüyorum) birkaç zeki olgun insan tanımıştım ve çok uzun süre hayatımda yer ettiler ama bu anlattıkların gibi başka şeyler yüzünden yürümemişti.

sonuç olarak yetmez ama benim için en büyük etken bu diyeyim.

yalnız değilmişim eksisozluk.com

edit: bide şunu atmazsam olmaz www.youtube.com dlkfhsdfhjdfsjfd

Hangi modeli? Bilgisayardan tek beklentin ihtiyacın olduğunda sorunsuz ve her zamanki hızında çalışmasıysa kesinlikle almalısın. Özellikle, bilgisayarla iş yapıyorsan iş akışına getirdiği hızı farkedersin. Ben hala beş yıl önce aldığım macbook pro ile piyasaya iş yapıyorum. Sadece pili eskisi gibi gitmiyor. İki saatte falan bitiyor o kadar.

Agir ve isinirlar kisminin son nesillerle pek ilgili oldugunu söyleyemeyecegim.

Stabil gene, görüntü islerind evs takilmadan götürürken windows bazen anlamsiz errorlerle aglatabilir. Sarji iyidir, göze güzel görünür. Donanim fiyati pahalidir ama cok fazla yan ürün cikar macler icin, cogu durumda standart gibi bir hal aldi ne yazik ki. Ekranlari retina ise bence gayet hos. Hatta daha iyisini beklemekte isi bilenler. Son son nesle bakma, tek usb c portlu olan, öncekiler ve air icin konusuyorum.

Ama gel gör ki windows da yazilimda standarttir. Bir seyin linux ve mac versiyonu olup windows olmayanina denk gelmedim cok cok. Cogu mühendislik, matematik programi windows sever, mac alternatifleri bile yoktur. O yözden kisitlayici olabilir. Ayni sekilde oyun icin alinacaksa üzebilir, ama laptop zaten ne kadar oyun bilgisayari olabilir ki? Iphone ve ipad gibi ios cihazlariyla cok hos ekosistem olustururlar, uyumludur, apple tv vs ile evde her seyi baglamak mümkün olur.

Yani para mühim degilse cok, al rahat et seklinde ürünlerdir. Ama fp degillerdir donanim olarak. Ama kullanici deneyimi olarak fpyi hakedebilirler. Model önemli, cünkü cok upgrade mümkün degil, ssd, ram, sonrasi isler karisiyor. Macbook air incecik hafifcecik. Oldukca güzel, ama sirf dediklerim düsünülünce neden chromebook olmasin diye de düsünüyor insan. Chromebooklar son quarterda mac satislarinin önüne gecmisti en son.

Neyse öyle iste. Cok söylenecek var, eksi basligina bak.

Aslında ısınmıyorlar. Alüminyum kasa olduğu için plastik kasalı bilgisayarlara oranla ısıyı daha etkili dışarı atıyorlar. Dolayısıyla millet de böyle saçmalıyor ısınıyor diye. Aslında daha iyi soğuyorlar.

alma
windows tan farkı biraz daha değişik işletim sistemi
oyunların %90 ı windows a cikar.

üstün yanı estetik görünümü. starbucks ta şekil yapıcam diyorsan ver o parayı.
onu alacağına full hd monitorlu düzgün bir laptop al daha ucuza gelir.
ssd eklet. windows 7 kur. iş bitti gitti.

alma dostum. windowsta 2 dkda yapacağım işi 6 saattir yapamadım. herkeste farklı ekranlar. farklı işlemler. bu kadar saçma bir şey olamaz ya. bence alma. ben de yeni aldım. satıcam gitsin.

ben çok memnunum. tavsiye de ederim. Kafam rahat, kolay kolay, uzun uzun performanslı kullanıyorum. windowsu aramıyorum.

Ancak, bir şekilde yurtdışından ya da başka bir şekilde ucuza halletmek lazım. Pahalı olduğu kesin.

abi yaptım zaten, çıkmıyor :))

tamamen sallıyo olabilirim ama watt:volt çarpı amper burdan da 90.06watt çıkıyor

asusu aradım 90w çıktı.

Bariz rekor bende.

MOTHER 170 FREAKING WATTS

@lansta

Doğru hesaplamış, 90w. Ama adaptör 220v 50hz de kullanılmaya uygun mu? Ona da dikkat edin alırken.

www.decathlon.com.tr

hamak düşünmez miyiz? yatak konforu ve kamp şartları bir arada.

Hamak değil. Çadır lazım

You have no idea. Cibinlikli tenteli hamak kücüktür üc.

www.bahriyeli.com.tr

Fp olarak decathlonun üzerine cikamazsin. Bir de yazlik dediginden cok kaliteli olmasi da mühim degil. Yagmur dahi isin icine sokarsan kac derim ama, loapa kay. Yoksa dur decathlonda.

Bir de tek kisi 3 bölmeli 6 kisilik cadir kurmak bile max 20 dk aliyorken niye basit kurulum, onu anlamis degilim. Neyse, diyeceklerim bu kadar.

Burası bir fikir verir
www.zalando.es

Almanya, magaza fiyatlari cok farkli degil, online alisveris cok daha ucuz. Ispanyayi bilemeyecegim, referans olsun diye dedim

pc açıksa key giriliyse bilgisayarım>özelliklerimde yazar en atta. bulamazsanda uğraşma bence internetten key gir hiç bir farkı yok.

laptop. altta yazıyo sanırım ama 5 yılık olunca hep silinmiş gitmiş :( napabilirim peki?

çıkmazlardayım. halledemedim.

www.thewindowsclub.com

Key finder diye arat ilk cikan portablei indir. Bak. Ama önemli olan office keyini de not etmen. Eger varsa tabi. Bir de single lang filansa daha sonra degisiklik yapmak aglatir, o sirada dogru vermeye özen göster.

Ipad air 2. son güncellemede bir halt var, bendeki alet de inanilmaz yavasladi. Bir uygulamadan digerine gecerken kapaniyor, uzu. Resimli sayfalarda hizli scroll yaparken kapaniyor, eski uygulamaya dönünce sifirdan basliyor kaldigi yerden devam edecegine.

Son güncellestirmede oldu, bir süredir idare ediyordu iki gün evvel tak etti resimleri vs alip sifirladim aleti. Kendine döndü hayvan, su an hizli seri. Ilk günkü gibi. Öneririm.

Pesin edit. Itunestan otg degil her zaman wifi üzerinden güncellestirme aldim. Bazen böyle mallamasi normalmis diye yaziyor nette, wifi üzerinden aldiginda. Bilmiyorum ama su an memnunum. Downgrade su an icin bence gereksiz, önce bu sifirlamayi dene.

ye kürküm ye derler bilir misin?

bilemiyorum altan bilemiyorum.

kendini tüketimle ifade eden varlıklar haline geldiğimiz için. büyük paralar harcayınca daha iyi hissediyoruz, toplumda daha önemli bir statüde oluyoruz. bunlar birbirini besleyen şeyler.

kinetix'in 50 liraya sattığı ayakkabıyı nike 300 liraya satıyor. aralarındaki kalite farkı gerçekten ne kadar büyük? hiç emin değilim. çünkü pahalıya satılan şeylerin daha kaliteli olduğu algısı tamamen bu tüketim dininin uydurduğu bir şey; deneyimledim, gördüm.

Bu bir tüketim modeli, bunda şaşıracak bir şey yok. Kimi adam da senin sallıyorum 200 liraya aldığın ayakkabın için düşünüyor aynı şeyi.

"aynı kalite" değil de ondan
atıyorum armani'nin 20 bin dolarlık takım elbisesi de var
İmza'nın 199 liralık takım elbisesi de

o galalarda hollywood da falan gördüğün takımlar hep o bahsi geçen takım elbiseler
aynı değil gerçekten

onu anlayan adam alıyor zaten, sen anlamadığın için almıyorsun
Lacoste'da tshirt var polo yaka 250 lira, mavi jeans de var 50 lira
Lacoste'dan babamın polo yaka tshirtini bugün giyerim ben 20 senelik, maviden aldığını seneye giyemezsin ağzı yüzü yer değiştirir.

mesela ben şuan sokakta satılan 5 liralık saatleri takmam çünkü itibarım zedelenir, atıyorum 50 liraya alır takarım. ha biraz daha param olursa bu seferde 50 liralık saat itibarımı zedeler gider 150 liralık saat takarım. iş adamı olursam bu sefer 150 liralık saat itibarımı zedeleyecek, gidip 550 liralık saat alacağım. ultra zengin biri olursam 550 liralık saat beni ortamlarda rezil eder, gider 5000 liralık saat alırım.

Saati ve gözlüğü bilmem. Onlar saçma derecede pahalı oluyor. Kendime gözlük arıyorken denk geldiğim bazı markalar 1000 1300 civarında geziyordu ki yeterince lüks değildir bu, bir kesim için. Gözlüklerin markalarından başka hiçbir özelliği yoktu. Bildiğin, düz köyü renk cam. 300 liralık Ray-Ban hem kaliteli, hem camında güzel özellikleri olan (uv filtre, polarize, anti-refle vs.) haliyle gidip onu aldım. Ha 60 liraya da gözlük vardı ama tasarım ve cam vs. özellikleri hayal tabii onlarda. Hatta camı ışığı fazla kırıp numaralı gibi davranıyordu bazılarında.

Giyside ise genel konu konfor ve kalite. Bir giysi üzerine giydiğinde çuval gibi duruyorsa, ilk yıkamada rengini kaybediyorsa, eskimeye başlıyorsa hatta en önemlisi %3-4'ten fazla polyester içeriyorsa fiyatı çok ucuz oluyor tabii. Fakat böyle gereksiz ve sağlıksız bir şey giymek yerine atıyorum 100-150 TL verip daha kalitelisini almak varken neden yapmayayım? Bir markanın takım elbiseleri indirimde şu an 200 TL'ye ve 380+ TL ye ürünler var. 200 olan %65 polyester %35 viskoz ama. Şimdi hangisi mantıklı?

Gözlükte de örnek verdiğim gibi gereksiz pahalı olan şeyler cok saçma ama bence. Mesela çok ünlü bir marka var. Ağırlaştırılmış cam satıyor değerli taş niyetine ve neredeyse değerli taş ile aynı fiyata satıyor. Cam lan bu. Tamam tasarım, emek vs. biraz soyut kavramlar ama bu kadar da olmamalı sanki. Ye kürküm ye bile değil bu. Kürk yine pahalı olsa da işlevsel bir olay. Bu gözlük, cam, bilmemnerede satılan 4500 liralık bere falan o paraları hak edecek kadar değil ama.

"Bak bu pahalı, herkeste yok. Mesela sende yok. Bende var. Ben senden üstünüm" diyor yani kendince onu alan.

hacı yokluk psikolojisi ile varlık psikolojisi tamamen farklı
şu anda eline her ay bilmemkaçyüzbin dolar geçse gezdiğin yerler yediğin lokantalar arkadaşların bindiğin araba falan değişecek ve senin içinde ihtiyaç haline gelecek.

şu anda tamamen yoklukta olduğun için sana boş ihtiyaç olarak geliyor.

Aylık geliri birkaç milyon dolarlara dayanan insan için çok değil ki bu. Sadece 4k ya değil 200bin dolara avrolara da saatler var.

sorunun cevabı için (bkz: yaşam tarzı)

milyon euroları olup 1000 liralık telefon kullanan, toyota corollası olan azımsanamayacak kadar çok insan var. Tamamen dünya görüşüyle alakalı.

Bugün warren buffet 300.000 dolarlık evde oturuyor, mark zuckerberg wv golf kullanıyor.

Hatun kişiyim: Saat, kalem benim için özel eşyalar. Bir çantaya ya da bir ayakkabıya 300-500 TL verecek kadın değilim ama saatim, kalemlerim pahalıdır. Bunlar evladiyeliktir. 40 sene sonra da "gideri olan" şeylere para harcarım.

Tamamen kafa yapisi. Milyon dolarlik gelirim olsun, gene de gidip 240klik saat almam, aldiramazsiniz. Mümkün diil yani. Ha ama bilgisayara iyi para gömerim, elektronik daha cok seyim olur, olur dedigim simdikinin iki kati, hadi üc kati. Yüzbinler gömemem. Yok, yani, elimde degil.
ama gel gör ki bazi yöneticiler icin zorunluluk. Qnq saatle giderse alinmayacagi, söförsüz geldiginde alinmayacagi etkinlikler var. Su an trdeki iyi bir bankanin en tepesinde tanidigim var. Adami yazlikta görsen, tisört, sort, yipranmis gazete elde. Ama sirkete söförsüz adim atamaz. Anlamsiz formalite mevzular bence. Zuckerbergi zerre sevmem, ama adam dümdüz ya. Bana ne lan diyebiliyor eventlerde. Herkes takim elbise, adam ketcap lekeli tisört kot. Oh.

bağzı insanlar imaj ile para kazanıyorlar. ve bu lüks tüketim imajlarını güçlendiriyor. bu yüzden de alıyorlar.

bağzı insanlar ise, çok kolay para kazandıkları için alıyorlar (vurgun, yasadışı, miras, vb.) kabaca sebep bu.

çünkü hoşuma gidiyor ve alıyorum. bazı şeylere de mesela hiç para harcamam ama saate harcadım pişman değilim. bazı kadınlar da kıyafet ya da makyaja inanılmaz para harcarlar bende o yok mesela . tamamen zevk meselesi.

@goddard, bu troll hesabin, onu biliyoruz. saptanabildigini sanmiyorum, saptansa da yaptirimi oldugunu sanmiyorum. burda bolca ekran görüntüleriyle saglama alinmis fake hesaplar biliniyordu eskiden.

Troll yok. Bu gerçek benim numaradan falan değil. Ama başka hesabım da var deşifre olduğum. Uzun hikaye, anlatsam hak verirsiniz.

geçen bi soru cevapta böyle bir şey kaçmıştı gibi ağızlarından ayc.. ya da kaymak...sut nikli modlardan biriydi.
compu kesin biliyor, modlar belki biliyor.

*cevap nick uyumu hehe.

kullanıcıların giriş yaptığı ip adresleri kayıt ediliyordur çok büyük ihtimalle. E onu yapan adam o ip'den kimler girmiş diye bir özellik de yapar kolayca. Bakarsa görür kısaca ama nicklerin altında bunun diğer nicki şu gibi bi şey çıkmıyordur.

@feyk, Sen kimin feykisi aga

ben aslında yoğum. zaten kendine tik atmışsın baksana :D

fake hesabı saptamak çok zor bir şey değil. galiba yaptırım yok.

Ben 3 yıl önce oldum bu ameliyatı evet ilk 3-4 gün inanılmaz bir ağrı oluyor. Sanki gözüne kum atılmış gibi bir his oluşuyor. Ama sonrası gerçekten çok güzel. 3 yıl boyunca gerek telefonu gerek bilgisayarı fazla kullanmama rağmen çok şükür hiç bir sıkıntı yaşamadım. Şimdi de iyi ki yaptırmışım diyorum. Sonrasını düşündüğünde o ilk günler yaşadığın acıyı neredeyse hiç hatırlamayacaksın.

yöntem eski tamam da yöntem eski diye eski teknoloji aletlerle yapılmıyor yani, gelişme yine var...

3 yıl oluyor lasik yaptıralı ve 3-4 gün bu sürenin içinde hiç... kesinlikle sonrasında sağladığı görüş kalitesine değer yani. lasik olamayacak olsam da olurdum prk ile yani. 5.50 5.75di benim de o risk vardı yani... kalınlık yetti ama... o geçici ağrı dışında eksi bir yanı yok hatta flep olmaması avantaj bile. yani ameliyattan 5 gün sonraki sonuca bakarsan lasikten iyi bile denebilir sanırım ağrı da geçince.

yas 22, bir adet baya üst düzey, bir adet de oldukca taninmis göz hastanesi sahibi doktorum oldu. 2. doktor, kesip bicerdi, günde düzinelerce ameliyata girmisligi var, ama bana sürekli, yok olma diyordu. yeni teknolojiler cikiyor, cogu uzun vadeli denenmemis. su an yapay lens yerlestirilen bir yöntem var, direkt önermem dedi.

ek olarak 22 yasindayim, sana en az bes sene var dedi.

senin numaralari birkac defa katlarim. lens rahatsiz ediyorsa gözlük niye düsünmüyorsun?

hocam bunlari, yani olasi komplikasyonlarini, hangi ameliyatin sizin icin daha Uygun oldugunu vs. sizin bilmeniz imkansiz. iyi bir goz doktoru bulup ona guvenin derim.

Ben hayvan meselelerinin bu kadar içerisinde olmama rağmen böyle bir destek platformu hiç duymadım. Varsa bize de söyle de barınağa destek toplayalım, imanımız gevredi bağış peşinde koşmaktan.

Bir de kusura bakma da bir şey söylemek istiyorum, senin ihmalkarlığın yüzünden balkondan düşmüş kedi için yardım geleceğini zannetmem. Bence kredi mi çekersin borç mu alırsın birilerinden bilmem ama hatanın sorumluluğunu yüklenip masrafı kendi başına ödemenin yollarını aramalısın. Yardıma aşırı ihtiyacı olan çok fazla hayvan var, çoğu sahipsiz sokak hayvanları. İnsanların onlara öncelik göstereceğini düşünüyorum. En azından ben olsam öyle yapardım. Hiçbir hayvanı diğerinden ayırmam ama imkan ve öncelik durumlarını da göz önünde bulundurmak zorundayız.

Darılmaca yok, geçmiş olsun

buff +1

facebookta hayvanlarla ilgili gruplarda hayvan severler falan yardımcı oluyor 'gerekli durumlarda' ama böyle kendini pikaçu sandı da uçtu gibi bi anlatımla şansınız olduğunu düşünmüyorum.
geçmiş olsun kediciğe.

kaza bu bazen önlemlere rağmen olabilir vurmayalım, yazık pikaçuya pek masum bakıyor, umarım yardım bulunur

yurtdisinda kickstarterlar yapiliyor, örnegin en son ufak kizi zehirli yilandan kurtaran köpegin tedavi masraflarinin iki kati toplanmis, üste arta kalan para benzer durumdaki hayvnanlarin masraflarina gitmisti.

belki, cok sempatik kedi, o sekilde girisimciligin sonu sonuc getirebilir. ama onun haricinde cok fazla cok kötü durumda hayvan var, toplu ödenekler onlara gidiyor, böyle spesifik bir durum icin yardimci olmayabilirler.

yavrusu tatliymis ama. salak karga, nasil cikti nasil biraktiniz bu aptali. eve givenlik önlemlerini eklemeyi unutmayin. ögrenmistir umarim. erkenden iyilesir. sipa ya.

eger resmi türkce basimi yoksa, olsa olsa cizgili forumdan birileri tercümesini gönüllü yapmis ya da su an eskikitaplarim arsivlerinde yer aliyordur.

yoksa ihtimal bile vermiyorum.

welcome to the internet.

146 ile baglandigimizdan bu yana internette hakkimda ya da kullanimimda istikrarli bir bilgi olmasin diye ugrasirim. tanidigim herkes ayni seyi yapiyor zaten. bir tek bazi platformlarda temiz güvenilir profiller birakiyorlar referans olarak. facebook twitter vs gibi. kalani komple yalan dolan.

Yalnız bunun bir ust versiyonu da tek bir profil kullanıp onun da yalan profil olması @silesius.

bu da biraz dolandırıcı styla oluyor sanırım.

Track me not'u tanımlamışsın :)

cs.nyu.edu
www.wired.com

@ an engineer, bütün fikirlerimi önceden yapmış oluyolar zaten :(

ganja, is buldun mu?

@e haliyle
daha değil.

ben de servisteki kötü muameleler, ekran çizmeler vs için vermek istemiyorum. 1 aylık tabletin kasa kaplaması dökülmeye başladı :/

hddsiz yolla. durumu sor, dosyalar bana lazim, yedeklemekle ugrasamam, su an elimde donanim yok. hddyi sökmem, sizin calismanizi engellemez umarim diye sor, onay alirsan sök hddyi gönder.

tabi ki de açıp bakarlar :) benim içim rahat etmez. 1 yıldır hdd'si bozulan laptop'u tamire veremiyorum bu yüzden. harici hdd olarak bakıp içindekileri almam lazım önce.

seninki madem ki açılır durumda, şifreleyip öyle ver.

harddiski cikarip oyle ver. cok kolay.

edit: yazilmis ama destekleyici olsun diye silmiyorum.

hdd yi başka yere boşaltıp öyle veririm.

bir ara duyuruda birisi bilgisayarcıda çalışırken kızların bilgisayarlarına porno sitelere girmiş mi diye bakıyorduk, diyordu. bakarlar yani bilemezsin.

parçaları da hep kendim topladım, tanıyorum hepsini. o yüzden veririm gerekirse.

amma lakin ki her sorunu kendim hallediyorum. çok zor şeyler değil. öğrenebilirsiniz.

garantiye vermiyorsanız açın sökün hdd'yi. en temizi o. ben de vermem şahsen o şekilde. zaten menteşe sorunuymuş...

ben vermem kendim tamir ederim hep ama verecekseniz disk password protection la hdd yi şifreleyip verin. kimse hdd ye ulaşamaz.

Yüksek ihtimal izin verdiğiniz 3. parti bir uygulama yapıyordur, ilgili sayfadan uygulamaları devre dışı bırakabilirsiniz, bunun dışında hesap güvenliğinizden emin olun.

@atom +1

3. parti uygulamalarin yetkilendirmelerine bakin.

Twitter'da Ayarlar > Uygulamalar altındaki tüm uygulamaları inceleyip, bilmedikleriniz hepsi için "Erişimi Kaldır"a tıklayın.

Ayrıca şifrenizi değiştirip, telefon doğrulama yapmanız da faydalı olabilir.

tüm izinleri verdin mi? arama icin birden cok program var mi? default olarak programlarda dogru seyler secili mi? task killer, battery saver vs yüklü mü? bunlarda whiteliste alindi mi?

@silesius programı ilk açmamda istenilen izinlerden bahsediyorsan tüm izinleri verdim. battery saver nedir?

pil optimizasyonu, bellek optimizasyonu, arkada acik programlari kapatan, bazi sistemlerde default gelen, ya da ccleaner, battery doctor gibi senin sonradan yükledigin, telefon beklemedeyken cogu programi kapatan bir uygulamadir.

hani program düzenli kapandigindan, arama sirasinda aktif olmayip triggeri görmüyor olabilir. tetiklenmiyordur yani.

battery saver vs yüklü değil.

dur ben sana kendi kullandığımın linkini vereyim.

play.google.com

premium olanını satın aldım ben gayet çalışıyor.

yo.

ama neyle kiyasliyoruz. sigara kokacagina ne koksa daha iyi mesela.

Etmez. Adam eğer bakımlıysa sağlığına da dikkat ediyor derim. Zira karanfil tıp ve eczacılıkta güçlü bir antibakyeriyel ve antiseptik. Denemeni tavsiye ederim.

sarımsak kokmasından iyidir.

Hayır.

olmaz bence.

olur hemde mis gibi olur. bisiklet ve motosiklet tamamen ayrı araçlar. motosiklet kalkış yaptıktan sonra dengeyi kendisi kuruyor. bisiklette denge tamamen sende ancak motorda çok dengesiz biri değilsen gayet iyi kullanırsın. istanbul vb. şehirlerde sukuterden şaşma hem otomatik vites hem trafikte yorulmazsın.

Hayir. Kalkismayin o ise.
Kalkismayin derken, once bisiklet ogrenin. Cok daha kolay olur sonrasi.

motor sürmedim ama bisiklet gibi basit bi aracı kullanamayan biri motorda denge problemi yaşar, yaşamasa bile sağlıklı bi sürüş olmaz diye düşünüyorum.

bence bisiklet sür sen. zor değil zaten.

bisiklet ögren sonra motora gec. agirligini kaldiramadigin, kontrol edemedigin motoru kullanma, dengesizsen sikinti.

bir de amac nedir? sehirde yola falan cikacaksan nope. ama köyde ya da tatil yerinde bakkala git gelse, no problemo.

ya bisiklete hic binemiyor degilim aslinda. sadece o hepinizde olan cocukluk deneyimi yok bende. kisa bir alisma surecinden sonra normal surebiliyorum. sadece yavaslama, durma ve saga sola donme konulari sikintili. duramiycam saniyorum kendimi yere atiyorum mesela :)

amac sehirde (istanbul) kisa mesafe gidip gelmek.

biri madam despina adlı yazara söylesin. hocam, gerçekten de motorsikletin kalkış yaptıktan sonra dengeyi kendi kurduğuna siz inandınız mı? o zaman bunca adam sürmeyi bilmediğinden değil motorun hatası nedeniyle düşüyor. dava açmalılar bence. neyse soruna dönelim. olmaz arkadaşım. bisiklete binemeyen adam motora hiç binemez. mümkünse trafiğe de çıkma, ezilip gideceksin. sonra motorsiklet sevdalısı arkadaşlar, yine yollara dökülecek. ülkece hepimiz sığır gibi araç kullanıyoruz.

"yavaslama, durma ve saga sola donme konulari "

son ve kesin kararim, hicbir sekilde önermiyorum. yapma, kendi canini da baskasininkini de riske etme.

zaten yukaridakileri cikarinca geriye pek bir sey kalmiyor sürme babinda.

of :/ bir hayal daha boylece suyun dibini boyladi. neyse tesekkurler gensler ben de inanmamistim zaten pek.

7-8 yaşından beri götüm bisiklet selesinden yere inmemişti. Sonra motosiklete oturdum. Asıldım gaza, asıldım gaza... Sonra ne mi oldu? Bisikletteki gibi iki frene de asıldım 60 km/s ile giderken. Sonra motosiklet altımdan kaydı, ben asfaltta 60 km/s hızda yuvarlanmaya başladım. Sonra da bisiklete geri döndüm.

Bırak denge olayını, bir sürü şey farklı bisikletle motosiklet arasında. Bisiklet en fazla 15 kg civarıyken motosiklet 100 kg yi buluyor bir kere. Bu aleti çok yavaş hızlarda kontrol edebilmek ise tamamen yetenek. Bence hiç başlama bile.

motor eğitiminde ön şart olarak bisiklette denge becerisi istiyorlar. bir kaç gün bisikletle takıl önce.

Su soylediginden sonra kesinlikle onermiyorum ben de.
madam despina mis gibi olur demis ama neye dayanarak soylemis bilmiyorum. Yazik etmeyin kendinize.

Hemen pıt diye değişirler ama rehberin sim kartında kayıtlı ise gider. Ya yedek al ya da telefonuna kopyala.

acilana kadar subenin civarinda dolas, söylenen sürede acilmazsa git eksi baslarina.

ayni islem icin gittigimde yanlis girmis, numara acilmamisti. geri dönmem gerekti. @nrmnmnin dedigi adaptörleri cok ciksli telefonlara önermem, alacaksan da adam gibi al. dndik alindiginda kalinliklari uymuyor, sim tray icinde sikisiyor, tatsiz olaylar gerceklesiyor sonra.

Hemen değiştirirler.

Tüm operatörler için SIM kart değiştirmenin tek eksisi, bankacılık işlemlerinde doğrulama mesajı kullanıyorsanız, onların 1-3 gün arasında (sizin güvenliğiniz için) ulaştırılmıyor olması.

laptop için görebilir ancak yüke gelmezler hemen uçlar bozulur

Aynısından ben almıştım ufan tefek vidalı işler için iyidir. İçinde Iphone için uç da mevcut.

bitler ortalama üstü, kutu mekanizmasi 5 kullanimdan sonra kiriliyor. asiri tork yüklememek, iyi bakmak lazim.

zaten incecik yuvalara da yüklenmeyin.

Takipteyim. Mobilde olduğum için favlayamadım.

açıp bakmazlarsa tamamen telefon dolu bir bavul bile getirebilirsiniz.

yakalanırsanız 2den fazlaysa sıkıntı. bakıp bakmama uçaktan indikten sonra oluyor, gümrüktekiler tiplerini beğenmediklerini gel bakalım buraya diyerek çağırıyorlar.

yanlis bilmiyorsam olay, senin satisini yapmamandan ibaret. o yüzden kutulu sey getirmektense acik getirirler. 3 telefon olsun, hepsi kutusundaysa süphe ceker, yoksa 2 hattim var, bir tane de kendime yenisinden aldim der gecersin.

resmi bir rakam yok bildigim kadariyla. görevlinin insafi her türlü ön planda.

yasa açıkça 1 yeni telefon diyor, havalimanı çıkışında tüm çantalar x-ray gümrük kontrolden geçiyor. ne kadar risk alacağınıza bağlı.

@kaset peki iki yeni telefon alsam birini açsam diğerini de kapalı halde geçirsem olur mu bu da hediye diyerek?

@umutlarivarolankisi olur diyenler var, ben stres olanlardanım, ayrıca samsung son model telefon getirdim ve 4,5 g'ye bağlanamadık haberiniz olsun, bunu da araştırın.

belediyeyi ararsan alırlar bi barınağa atıp açlıktan ölmesini beklerler.

Bırak özgürce yaşasınlar. Zaten ne kadar yaşayacaklar ki? İnsanların eline düşürme onları. Köpekleri zor şartların içine atmaktansa kendi korkunu yenmeye çalışsan her iki taraf için de daha iyi olur. Bi de arada o çocuklara yemek ver mesela. :)

hocam onlar da senden korkuyor ama onların seni bir barınağa kapatacak kadar ne güçleri var ne de konuşamıyorlar. belki bilmiyorsundur barınakların durumunu ama hayvanlar birbirlerini yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlar orada. o yüzden yapma bence. hatta bu korkunu yenmen için harika bir fırsat. git bir tanışmaya çalış, durduk yere saldırmazlar merak etme.

Ya çok haklısınız gerçekten. Cidden korkuyorum, küçüklüğümde az kalsın ısırıyordu bir keresinde ondan sonra sevemedim. Sabah havlamaya başladıklarında taş atar gibi yaptım eğilip zaten atamam bile. O hareketi yapmasam uzaklaşmıyorlar. İnanır mısınız onlarında kaliteli bir hayat sürmeleri gerektiğinin bilincindeyim ama gelse ısırsa beni o da kötü bir durum:(

sen mesafeni koru, sakin ol mümkün değil ısırmazlar. için rahat olsun. keyfine bak. ara ara da yanlarından geçerken konuş. yakınlık sağlıyor.

belediyeyi ara almalarını iste

migrostan "dost maması" al 1 lira, 5-10 kere ver
seni bir daha hayatta ısırmaz merak etme.

@Corc kardeşim verebilecek durumda olsam korkmazdım :D

ablam ufakken, yemek verdigi köpek, onu duvara yasladi, omuzlarina patilerini koydu, ablamdan daha uzundu öylece, cilginca havlayip belinden isirdi.

isirma amaci ikaz, izi bile kalmadi, hatasi da mama kabina yemek dökmesi gerekirken dolu kabi birakip bos mama kabini almasiydi.

yillarca köpeklerden korktu, simdi oturdugu ev civarinda yatan bir köpek varmis gel zaman git zaman sevmis. seve seve hem korkusunu yendi hem de simdi köpek alayim diye planlar icinde.

öneririm. ha her gördügün köpegi git sev demem, ama sahipli köpeklere sokulup terapi niteliginde as bu korkunu.

bir de belediyeyi arama ya.

Sokak köpekleri hayvanlara cesur insanlara korkak olurlar genelde. Yüksek sesle bağırmak ve bir tekme sallamak hepsini korkutup kaçıracaktır.

iki önerim var, belediyeyi arama ve mama verme.

eğer korkuyorsan mama vermekle bunu aşamazsın, seni gördüklerinde mutlaka tanıyıp geliyorlar. zarar vermek için gelmezler ama senin korkun pekişir. korkunca onlar da tedirgin olur. özellikle peşinden gelmiyorlarsa onlar yokmuş gibi davran.

blog.milliyet.com.tr

mamayı ille kapının önüne koyma. madem uzaklaşmasını istiyorsun güvenle yiyebilecekleri bir uzaklığa koy, onlar bulurlar.

belediy kural geregi kopegin asisini masisini yaptiktan sonra alir ayni yere birakir. hayvan barınakları geçicidir. tedavi bittikten sonra aldıkları yere bırakıyorlar. Hayvanlar küpeliyse hiç değilse aşıları yapılmıştır diyebiliriz.

şuraya bakmanızı tavsiye ederim.

vetistanbul.ibb.gov.tr

bunun dışında naczane göüşümü söylemek istiyorum. Ben istanbul'un merkez sayılacak ilçelerinde köpeklerin herhangi birine ciddi saldırdığını hiç görmedim. Genel olarak buraların hayvaları bir uysal oluyor. Nedenini bilmiyorum. Genel olarak o ilçelerdekilerin hayvanlarla daha iyi anlaştıkları için mi böyle acaba bilemedim. Ama gecekonduların çok olduğpu arsalarda çeteler halinde dıolaşan köpeklerin olduğu yerlerde çok fenalar.

atıyorum kadıköyde de köpek çeteleri var ama genelde kuyruk sallayıp yerlerde yuvarlanıyorlar. Üsküdar da keza öyle. ama neblyim sarıgazide filan görsem ben de tırsıyorum.

hocam termal macun işi zor
sağlam bilgisayarcı lazım.
senin yapacağın arka kapağı sök fanın oraya bir hava tut yeter şu aşamada.
ssd zaten sorunların %90 ını götürecektir.

ssd iyi bir marka al kingston sandisk ya da samsung evo
120 liği 150 lira civarıydı
ram 2 ise 2 daha ekleyebilirsin

ram 4. yeterli mi acaba? 240 gb sandisk ssd buldum 180 tl ye. uygun mu sence?

hocam tick please :)

fiyat iyi onu al hocam.
ram için de kapak falan vardır onu açıp bir bak.
2 slot mu var 1 slot mu var
gerçi 4 yeter normal kullanım için
2. slot varsa bir 4 daha takabilirsin
tek slot varsa kalsin simdilik
ya da pc uçsun diyorsan 8 lik ram alıp 4 lüğü bana satabilirsin :)

saygılar

Ben bu termal macun olayını falan bilmiyordum. Bir gün açtım notebook'u. İşlemcinin ve ekran kartının üstündeki soğutucuları falan söktüm, fanları temizledim ve her şeyi yerli yerince tekrar taktım. Aradan 1 hafta geçti, bilgisayar yandı.

termal macun işi de zor değil aslında ama toplayamazsan çalışmaz falan, sen bilirsin riski var.

4 gb ram az bence. 4 daha takabilirsin. yer ve bütçe varsa 16 yap kafan rahat etsin.

cd okuyucusu var mı laptopta? eğer varsa onun yerine bir adaptör alıp, CD okuyucuyu söküp oradan SSD yi monte ediyorsun.

termal macun için işlemciyi söküp, işlemci fanını ayırman lazım. bu da riskli çünkü fan dişleri genelde pek kolay çıkmıyor kırabilirsin.

ssd alıp takıp, windows kuracaksan kurup devam edebilirsin.

ram olarak anakart üstündeki çıkışların ile uyumlu ram alman lazım yanlış ram alırsan çalışmayacaktır.

not: laptop olduğunu sonradan gördüm ama büyük ölçüde aynı şeyler.

İç tasarımı önemli termal macun için, mesela elimdeki acer bilgisayarda çok basit, 2 ince kapak çıktıktan sonra fan ve bakır boruları sökebiliyorum, fakat hp bilgisayarda fana erişmek için monitör dışında neredeyse her şeyi sökmem gerekiyor ve daha yapamadım.

İlgili youtube videolarını izle eğer kolayca sadece vidalar sökülerek ulaşabiliyorsanız yaparsınız.

1-laptop termale ben de risk diyorum.

2-ssdde sata msata vs gibi tipler var. uygununu almaya dikkat et.

data migration toollar var, mesela samsung evo ile magician geliyor. onunla var olan harddiskini birebir kopyalayip, sonra ssdyi takip, hicbir degisiklik yapmamissin gibi aninda kaldigin yerden devam edebilirsin.

tabi sata to usb tarzi bir kalo/enclosure gerekebilir.

ben öyle yaptim, sifir tecrübe, o kadar sorunsuz ve basitti ki niye bunca zaman geciktirdim dedim. o gazla laptop klavyemi degistirdim vs vs.

risk ala ala ögreniyor insan. ama mahvetme potansiyelini unutma hic.

derdin buysa girme.

oldukca entellektüel birikimli, disardan baksan adam sanacagin bir arkadasim, havuza gitmeden evvel tuvalete girmemi garipsemisti. niye lan, zaten havuza girecegiz?

30 snlik dumur ve sonrasinda abi ben zaten hastayim girmeyeyim üsütürüm demek ve topuklamak.

denize işiyorum havuza işemiyorum. havuza girdiysem ev yakın oluyor zaten eve çıkarım.

Üniversitedeki havuza idrar tahlili sonrasında girilebiliyordu. Bir de monitörde sürekli suyun temizlik değerleri yazıyordu. O yüzden oraya giriyordum. Onun haricinde havuza girmeyi tercih etmiyorum. Bence bunu yapanların sayısı çok fazla. Ben ne zaman suda hareketsiz birini görsem direkt bu işiyor derim.

Havuza işemem.. Havuza işemek hakkaten sidik havuzunda yüzmek demek. Bi zahmet tuvalete gitsin diyeceğim ama gitmiyorlar işte :/

havuza işemiyorum, denize de işemiyorum; klasik işeme halinden farklı olduğu için tuhaf geliyor. bir keresinde tuvalet hayli uzak ve kum çok sıcak olduğu için işiyim demiştim, hayli rahatsız olmuştum.

sidik öööyle çok pis bişey değil yalnız, havuzda daha tehlikeli şeyler olabiliyor. birinin azıcık saldığı çişli havuzda bulunmayı çok sorun etmem, sonra duş alıyorum nasıl olsa.

Kankacim balik adam kiyafeti varya,onu giydigimizde icine isiyoruz.valla bak .isinma yolu bu:)

Denize iserim,havuza mumkunse girmem ,girdiysemde isemem.

ben de denize işerim ama havuza işemem. fikir olarak da iğrenç geliyor sidikli havuzda bulunmak. birlikte girdiğim eşin dostun işemeyeceğine de eminim.

öte yandan sidik o kadar da pis bir şey olmasa gerek. fikir olarak iğrenç sadece.

denize işerim havuza işemem zaten yakında tuvalet oluyor tabi tuvalet çok çok pisse havuza işerim.

havuza isemem, iseme mevzusu yuzunden mumkun oldugunca havuzdan uzak duruyorum.

İdrar denilen olay tazeyken öööyle o kadar da pis bir şey değil ama pis elbette ve çok hızlı bakteri üretebilen bir sıvı haliyle büyük miktarlarda olduğunda ve durağan ve hacimce küçük suda olduğunda baya bir iğrenç fikir olarak da içerik olarak da. Duş alıyorum geçiyor diye bakmamak lazım. Deri yolu ile emilim dışında ağza ve/veya buruna kaçan su da var sonuçta.

@duptıs zaten denizde gidip tenhada işeyeni falan kabullendim dedim ya benim soru havuz üzerine :)

Aynı sebepten ve biraz daha fazlası yüzünden mümkün olduğunca havuza girmiyorum. Özellikle çocukların çok bulunduğu ortamda ayağımı bile sokmam. Bir de sadece bu mevzu değil; başka şeyler yüzünden de pek steril gelmiyor. Spor salonunda bile duş almadan, bone takmadan girmek yasak. Günde 3 kere kontrol ediliyor, yok yine de içim rahat etmiyor ki normalde havuzda yüzmeyı severdim.

Duptis'in söylediği mevzu yuzunden de geçen sene çok istememe rağmen dalış yapmaktan vazgeçtim. Milletin cisini yaptığı, tukurdugü kıyafetleri gözlükleri kullanmam dedim. İçimde kaldı biraz ama olsun.

aynı soruyu ben de çok düşündüm. çünkü ne zaman havuza girsem vajinam mikrop kapıyordu. ciddi sıkıntılar yaşamıyordum ama sonuçta hastalanıyordum. artık girmek istemiyorum hiç havuza, çok temiz olduğundan emin olmadığım sürece de girmeyeceğim. neyse benim cevabım havuza küçükken bir kere işemiştim sonra çok iğrenmiştim bir daha yapmadım. Ama denize çatır çutur işerim. O hissi de çok severim ^^ Muhtemelen çocukların olduğu havuzlar hep sidikli.

havuz icindeki sular sürekli devir daim sistemiyle degisiyor, icinde klor neyim bin bir türlü kimyasal var zaten.
cok fazla havuza giren bi insan degilim ama girince iserim. cünkü baskalari da isiyor. bu Kadar hijyen manyagi olmaya gerek yok.

@Safepassage onları biliyorum zaten. Eğer iç çamaşırları ile girmiyorlarsa (ki işe garantiye almak için slip mayo giydirilir bir çok havuzda. Malum şort mayo içine külot giyeni tespit edemiyorsun. İşte bu noktada kimyasallara güveniyoruz sonuçta ppm düşük oluyor onda. Öte yandan işeme konusu ppm'den çıkıp cl hatta litre hesabına giriyor. Tabii kıl konusu için yapacak bir şey yok.

@Pilav hepimiz en azından orta okula kadar okumuş insanlarız diye düşünüyorum, boşaltma-doldurma, arındırma, kimyasal oranı, sınırlar konusuna girmeden basit havuz problemi çözmek bile o devrin bu konuda yetersiz olduğunu gösterir bence.