open.spotify.com belki?

www.youtube.com

aklıma geldikçe editlerim
----
www.youtube.com

thievery corporation, bonobo, tosca, moby, air, zero 7, little dragon, the knife, yonderboi, zagar...

(Junkie XL - No Remorse)

open.spotify.com

(Jaydee - Plastic Dreams)

open.spotify.com


(Giorgio Moroder - I Wanna Funk With You Tonight)

open.spotify.com

-- Bonus--

www.youtube.com

www.youtube.com

youtu.be

Şu aralar en çok satan plaklar için
www.beatport.com

Sayısal alanında girebilir doğrudur.

Bence giremez çünkü ilk bindeki adamlar sözel kisimda bile 30 net yapıyor.

hiçbir alanda 2000e giremez, imkansız.

Yalan söylüyor, mümkün değil.

ilk 200.000 içerisinde olduğu bi kesindir :) sadece sayısal çözerek ilk 2000'e girilseydi millet türkçe sosyal coğrafya çözmezdi. :)

Bahsettiği ikinci alan, tyt değil aytmkısmından bahşediyor olabilir mi? İkinci alanda bunu yaptıysa mümkün çünkü ama birinci alanı da bilmek lazım.

@kırmızıayakkabılıgargamel: Cerrahpaşaya filan girmeyi düşünüyor işte. O kadar detay ben de bilmiyorum.

Bu konuda bilgim çok kısıtlı ama lütfen yalan olsun yoksa ağır söveceğim (sınavla alakam olmadığı hâlde).

Neye sasirdiniz?

Tyt'de tr sos yapmamis iste. Sozelciler de mat fen yapmiyor mesela.

Tyt'de 40 mat 40 tr 20 sos 20 fen var.
Buradan 38 mat 20 fen yapti desek tamam iste.
Adam tyt'den 2bine girmemis. Giremez zaten.

Asil agirlik ayt'de ki o da %60 muhtemelen.

Ayt'nin de hepsini fullediyse 450'den fazla puan yapmis olur.

alan sınavında yaptıysa girebilir.

peki sorum şu,
cerrahpaşa tıp'a girebilir mi?

mümkün değil giremez. ilk 10bine dahi giremez. cerrahpaşa tıp'a giremez. okul puanı 100 olsa, maksimum 477 puan falan yapabilir. o da 10-15 bin oluyor sanırım.

okuldan 100 le bile mezun olsa 10k bile çok zor, bırakın 2k falan yapabilsin. imkansız.

Katılıyorum öncelikle. Geri dönüşüme önem verilmesi, yöneticilerin uygun toplama sistemlerini kolay erişilebilir kılması ve toplumun eğitilerek bunların etkin olarak kullanılması gerekiyor. İmamoğlu'nun vaatlerini bilmiyorum ama biz bizim mahallede muhtara pek çok kez başvurarak yerel belediyenin cam ve kağıt geri dönüşüm kutuları koymasını sağladık. Haftada iki toplanıyor. Sonra ne oluyor bilemiyorum ama vatandaş olarak elimizden gelen bu oldu.

Edit: Bu arada bizim muhtarın ofisinde ve Migros'da pil atık kutuları var, sizin oralarda da olabilir.

Hemen hemen bütün Bim şubelerinde pil, bütün Migros şubelerinde cam-kağıt-plastik geri dönüşüm kutuları mevcut. Tüm Türkiye'de durum bu. Ha asıl belediyede bitiyor bence de iş. Yurt dışında ağır yaptırımlarla yapılıyor bu iş. Mesela kaç kişi plastik poşet içinde atılan geri dönüştürülebilir maddelerin direkt çöpe gittiğini biliyor ? Türkiye'de geri dönüştürülebilir çöplerin çok az kısmı kaliteli nitelikte. İngiltere'den çöp aldık diye topa tutulmuştu hükümet, geri dönüştürülmek üzere satın alınmıştı o çöpler. Çünkü Türkiye'de geri dönüşüm çok niteliksiz. En başta halk bilinçlenmeli, eğitim verilmeli. Konu ile alakasız oldu biraz ama geri dönüşüm bence çözülmesi gereken ciddi bir sorun, hem doğal kaynakları etkiliyor hem de çevre kirliliğine neden oluyor.

ben biriktirip kutulara atıyorum her belediyenin atık kutuları var oraya atılır.

not:ege bölgesi için.

belediyeniz hangisi bilmiyorum ama istekte bulundugunuzda, yakinda geri donusum ya da cam kutusu yoksa yerlestiriyorlar.
istanbul-kadikoy belediyesi yapiyor en azindan

Benim anlamadığın niye her şey bu adamdan bekleniyor ? İlçe belediye başkanları ne bok yiyor ?

Daha büyük ölçüde yapma imkanı olan kişi imamoğlu olduğunu düşündüğüm için onun adını söyledim. İlçe b. Başkanlarına işi bırakınca bir belediye yapıyor 10 belediye yapmıyor durumu oluyor. Üstelik yapan belediyelerde de sonuçta ayrıştırma zorunluluğu yok, isteyen gidip atıyor. Bunun bence zorunlu olması, uygulamanın yaygınlaştırılması ve nasıl normal çöp toplanıyorsa o şekilde ayrıştırılmış atıkların da toplanması lazım. O yüzden sordum imamoğlu'nun programında var mı diye.

Mobildeyim editleyemiyorum, ayrıca ekleyim. Yani başka belediyelerin de bunu yapması lazım bence, istanbul sonuçta en büyük il olduğu için buradan gittim, burada yapılırsa belki sırasıyla öbür büyükşehirler de takip eder ve uygulama yavaş yavaş yaygınlaşır ulusal seviyede.

biz geri dönüştürülebilir kağıt ve plastikleri ayrı torbaya koyuyoruz, onu da çöp kutusunun yanına koyuyoruz, içine değil. kağıt toplayanlar çöpü karıştırmak zorunda kalmadan onları alıyor gidiyor. daha iyi bir çözüm bulana kadar böyle idare ediyoruz. yer istanbul.

Evimin çevresinde 5 dk'lık yürüyüş mesafesi alanında 4 adet geri dönüşüm tankı gördüm. Lokasyon kadıköy. Arz talep meselesi olduğunu düşünüyorum.

Lakin burada bile gereken önem verilmiyor. Kayseri'de belediyenin beğendiğim tek icraati her eve her daireye her hafta salı günü battal boy geri dönüşüm poşeti bırakılır. Ve inanın diğer salı günü tüm o poşetler toplanıp apartmanın önüne bırakılır ve hepsi doludur. Zaten normali o. 1 hafta boyunca ne kadar plastik karton cam tükettiğinizi düşünün. Ama İstanbul'da böyle bir bilinç oluşmamış hiç. apartmanda benim dışımda çöpleri ayıran yok. Tamamen bilinçlenmeyle alakalı bir şey. Kayseri'de yapıldıysa burda alası yapılmalı. hele ki sırf Kadiköy'de uygulansa ne biçim çöp toplanır...

Ne ve ne için kullandığına bağlı. Random bir emoji resmi kullansan mesela kimse sallamaz ama kurumsal bir logo, bir marka amblemi veya internette resimlerini satan bir sanatçının herhangi bir çalışmasını para ödemeden kullanırsan (ticari amaçla) o zaman sıkıntı.

Ama böyle şeyler Türkiye'de pek umursanmayacağından yardır gitsin.

Psycho teşekkürler,
Aslında global bir market için soruyorum, mesela appstore.
Sanatçının birçok imaj stok sitesine koyduğu imajı uygulamada kullanırsam bunun telifini aldığımı nasıl bilecekler? işleyişi gerçekten çok merak ediyorum

Stoksa iş değişir. "Parayla satın aldım" der geçersin..

sigara ve biraya para yetişmiyor, ne sineması¿

tolga¿naber?
sigaram biram yok, sinemam var, bu mereti de mi bırakıym

Yaşadığım yerde sinema yok o yüzden sadece çok bekledigim bir film olursa gidiyorum

para verip üstüne 15 dakika reklam izlemektense içmek daha iyi bence. bahse varım daha az beyin hücren ölür :)

Yılda bir iki defa gidiyorum

kampanyaların bitmesi çok iyi oldu, fakirin zaten sinemada ne işi var otursun evinde. gidenle gidemeyen bi ayrılsın, sinema ihtiyaç değil lükstür neticede..

gidiyoruz sürekli, içkimiz yok kumarımız yok parayı bu işlere gömeceğiz

Türkiye'de sinemaya gitmenin hiçbir mantalitesi yok bu bilet fiyatları ortadayken.

Ayrıca genel konuşayım, beni sinmeya gitmeye zorlayacak kalitede filmler yapılmıyor artık, Amerika'da da yaşasam durum bu.

Yıllardır gitmiyorum, cinemaxiumum etkisinin yanı sıra zaten dünya sineması son yıllarda duraklama dönemine geçti, sinemayı geç torrentten bile indirmeye değecek film sayısı oldukça az.

Ancak Bir Zamanlar Hollywood ile simemaya gitmeme sürecimi noktalayacağım kaçınılmaz olarak.

En son deadpool'a gitmiştim o da 2016 şubatmış.
Milletin mısır cips sesleri. telefonla oynamaları. arkadakinin rahatsız etmesi. kötü koltuklar vs vs daha da kolay kolay gitmem.

Başka sinema filmlerine giderim ara sıra. ana akım filmleri sarmıyor.
Kadıköy sinemasında 15 TL hep.

İşsiz bir üniversiteli olarak her ay 2 3 filme gidiyordum fakat kampanyalar bittiği için anca başyapıt filmlere giderim bundan sonra. Geçen yaz 1 ayda 10 filme gittiğim de olmuştu. Hiçbirinden pişman olmadım.

en son ne zaman sinemaya gittiğimi hatırlamıyorum bile. internetteki netflix'te eski filmleri tüketiyorum yetiyor bana.

hatirladim en son jurassic world'e gitmistim tam 1 sene once.

Gitmiyorum

güzel bir korku gerilim filmi çıkarsa giderim. onda da cinemaximum'a değil, daha ucuz opsiyonlara ve kimsenin gelmeyeceğinden emin olduğum saatlere yönelirim. salonda maksimum 2-3 kişi olur. gelen, sevişme ümidiyle gelmiştir, üzgünüm ergen arkadaşlar...

en son us'a, ondan önce hereditary'e gittim mesela. şimdi de midsommar'a gitmeyi düşünüyorum.

cinemaximum ilk seans kampanyasiyla 7-8 liraya epey filme gittim. hem salon bos, hem ucuz, hem de kanyon’da sinema keyfi... baya guzeldi.

son donemde uzun suredir duzgun film yoktu diye gidemez olmustum, zaten kampanya da bitmis. artik parasina degecek filme giderim ancak.

Beyoğlu sineması'na falan gidiyoruz, 15 mi 18 tl mi ne o da.

Sinemia varken IMAX'e giderdim, arada DH çek satış bölümünden PNR kodu alır giderdim ama artık çok sevdiğim film de olsa bir bilete 40 lira vermem.

Satışlar düşünce görürüz sinemacıları.

eskiden sık olmasa da ayda bir iki ayda bir giderdik kız arkadaşımla. şimdi düşündüm de en son end game'e gittik. bir bilete ikincisi bedava kampanyası ile. şimdi olsa gitmeyebiliriz. çünkü bir yemek parasını bile geçiyor.

Başka Sinema filmlerine gitmeye çalışıyorum. Sinemia'nın ilk zamanları her hafta giderdim ama artık daha seçici davranıyorum

yalnızca "başka sinema"

çocukları götürmeyi saymıyorum kendim için cevapladım.

Milletin mısır cips sesleri. telefonla oynamaları. 25 dakika reklam ve fahiş fiyatlar bir de guzel film olmuyor

Her şeyin hızlı tüketiliyor olması sinemaya da yansıdı. Devir dizi devri, 45dk 1 saatlik yapımlar daha çok iş yapıyor şu an. Evinde takılıyor insanlar.

evime 1080p projektör aldım her gün film izliyorum. vizyona gelenleri de 1 ay sonra izlemek pek koymuyor. bi the lion king gibi uzun zamandır beklediğim şeyleri izlemeye gidiyorum bir de festivallere.

yılda toplam 10 kere gitmiyorum. evde qled 8k 85 inch tv + bose ses sistemi var.

senede bir kere gidiyordum, bir senedir de gitmiyorum :)

bilet fiyatları pahalı,
yalnız sinemaya gitmeyi sevmiyorum, arkadaşımla bulustugum zaman iki buçuk saat salona tıkılı kalmayı saçma buluyorum,
aa şu film gelmiş, mutlaka hemen herkesten önce görmeliyim diye bir düşüncem olmuyor

gitmiyorum. gitsemde sadece değecek filmlere giderdim. o da yılda toplasan 5-6 film olurdu.
ayrıca evde 120 ekran led tv var. 6 sene once almıstım cok işime yarıyor bu konuda. ısıkları kapattım mı sinemada gibi oluyorum. evde ayrıca netflix ve blutv uyelıgım var.

Benim için sinema keyfi Kadıköy Süreyya'nın operaya dönmesiyle bitti sayılır. AVM'lerde sinemaya gitmekten hiç hoşlanmıyorum. Beni sinemaya itecek türden filmler senede en fazla iki kez falan geliyor. O zaman da genellikle CKM'ye gidiyorum. Bu kadar az gittiğim için fiyat konusuna çok takılmıyorum ama buna rağmen aldığım keyfe kıyasla ödediğim para fazla bile. Eskinin cep salonları şimdinin standartı oldu.

Yani bunun yanında parası bi yana, insanlarda sinema kültürü de yok. Patırtısı, telefon ışığı, haşır huşur ambalaj sesi falan derken salonda cinnet geçireceğime gerekirse evde laptop ekranından izlemeyi yeğlerim.

uzun süredir hayır zaten vizyonda dogru düzgün de film yok.

10 yildir gitmiyorum,güzel film yok

her hafta enm az bir defa gidiyorum
baskasinema rocks

gitmiyorum. kucukken gitmedigim icin ve cevremdeki insanlarin da gitmemesi sebebiyle bende sinemaya gitme kulturu olusmus degil. lise ve universitede birkac defa arkadaslarimla sinemaya gitsem de hic isinamadim.

aslinda gitmek istiyorum. disney ve pixar'in animasyonlarini sinemada izlemeyi cok istiyorum ama bu tur filmleri gosteren salonlara coluk cocuk doldugunu dusundugum icin ben de gitmiyorum. cocugum olunca alir giderim herhalde. tabii o zamana kadar sinema diye bir sey kalirsa.
maddiyat nemli degil cunku sevdigim turden filmler birkac yilda bir cekilebiliyor.

bende sinemaya gitme kulturu yok.

bahsettigin sinemia batti sanirim. musterilerini magdur etti diye duydum. nasil is yapilmamasi uzerine sinemia'nin vakasinin derslerde okutulmasi lazim.

eskiden haftada 1 kesin giderdim de şimdi çoook pahalı olmuş yahu. hevesle beklediklerime anca

aynı sorun başımda vardı. 3 yıldır bf1'e ek paket alsam diğer hesaptan orda oynayabilir miyim diye soruyorum cevabı bilmiyorum çünkü paket almadım :)

Sorunu tam anlamamakla beraber, konsoluna indirdiğin tüm oyunları farklı hesaplarda oynayabilir, DLC'lerini de kullanabilirsin. Fakat save dosyaları ayrıdır dolayısıyla başka bir account'ta devam etme veya oraya kopyalama gibi bir şey söz konusu olmaz.

Bence bu psikolojik illüzyon. Çünkü uyuyan dededen başka bir şey yok?

çok zorlama:

youtu.be

Kafasını sola çevirmiş bi kadın görebildim zorlayarak. Dedenin ağzı kadının köprücük kemiği çıkıntısı oluyor, sağ tarafı da saçları.

bence de çok zorlama ki videoda boyandığı halde ikna etmiyor :)

teşekkürler cern de cayci olmak vardi

Çok ama çok aşırı bir zorlama. Bir "Freud resmine gizlenmiş nü" değil.

cok zorlama olabilir ama ben de soyle birsey cikardim.

i.hizliresim.com

her ilan cikilirken o kosullar degisiyor, giderek daha cok ydy egitim mezunu sarti kosuyor. ilana göre üniversiteye göre degisir.

Universiteden universiteye gore değişiyor sanirim yani cevremdeki herkes oyle diyor. Ozel üniversiteler ogretmenlik cikisliysan bir tik daha esnek olabiliyorlarmış. Ama yakın çevremden hiç baska bir alanda yüksek yapıp okutmanliga gecen yok maalesef:( ayni dertten ben de muzdaribim, okutmanlik düşünüyorum ama elt ile ilgili yl yapmak istemiyorum:/

Bizim okutman hoca mesela eskiden konsolosluktaymış, oradan gelmiş.

ALES ve dil sınavı şartı var tabii.

1 - Yönetmen ve senaryo hatası. Gerçek Deadpool kendi filmindeki gibi. Yüzü gözü olan, çatlak, dördüncü duvarı yıkan, paralı asker ve neredeyse ölümsüz, Deathstroke çakması bir karakter. Önceki filmlerdeki hata da bu şekilde giderildi. Mesela Deadpool'un "teleportasyon" gibi bir gücü yok, bunu ona yanılmıyorsam Tony Stark veriyor bir ekipman olarak, filmdekiyle alakası yok.

2 - O kadar cast'ı sığdırabilecekleri bir film projesi veya senaryo yok. Ayrıca hangi karakterlerin filmde boy göstereceğine genelde Marvel karar verir. Bu video oyunları için de geçerlidir çünkü her karakterin lisansını ayrı ayrı veriyor Marvel (ne yazık ki) ama genel sebebi yukarıda yazdığım şekilde.

3 - Bryan Singer filmlerini unut, sonradan yapılan X-Men filmleri ile o filmlerin senaryosunu kısmen sıfırladılar yani ilk X-men filmindeki Sabretooth ile X:Wolv.'dekinin alakası yok.

4 - Sabretooth'un pek çok kere "Brotherhoods of Mutants" ekibine dahil olmuşluğu var ama Magneto'nun sağ kolu filan değil, kendi dalgasında bir karakter.

5 - Striker akıllı bir asker olduğu için mutantları nasıl güdeceğini iyi biliyor. 2. Filmde onları kontrol etmesi için özel bir alet bile kullanıyordu. Ayrıca oğlunun telekinezi güçleri var. Tabii ben filmden örnek verdim, Striker'ın profilini incelemek sana daha yardımcı olabilir.

6 - Yollar ayrılmak içindir bunda garipsenecek ne var. Comic book karakterleri zamana ve mekana göre ally da olurlar, enemy de. Normal yani.

7 - Yok olmuyorlar, Erik (Magneto) yaşlandıkça değişiyor tabii hâliyle. Diğerleri de dağılıyor zaten. Onun kurduğundan daha beter ve daha zalim mutant timleri mevcuttur X-Men evreninde.

8 - Bu bir soru mu ?

1- farklı planlar vardı sonradan değişti muhtemelen.

2- çizgi film ayrı, çizgi roman ayrı, film apayrı. hem bütçe olayı giriyor işin içine karakter arttıkça hem de yaklaşık 2 saatlik filmlerden oluşan film üçlemesinde hikayeyi bitirebilmek zorlaşıyor.

3- days of future past'taki olaylar sonucu gelecek değişiyor ve yeni seri ilk üçlemeden bağımsızlaşıyor tamamen. yani o sebeple ilk üçlemede şöyle bi şey olmuştu ama sonraki filmlerde ona ters bi şey oldu demenin bir manası kalmıyor.

4- magneto'nun da charles'ın da kendince haklı argümanları var. bi taraftakiler şerefsiz kötüler diğer taraftakiler melek gibi mutantlar gibi bi şey yok x-men'de, olayın güzelliği de burda zaten. o yüzden bence her karakter ikisinden herhangi birinin yanında yer alabilir.

5- hangi filmden bahsettiğini hatırlayamadım stryker 3-4 filmde var ama psycho mantis +1 sanırım.

6- bu olayı da hatırlayamadım.

7- çok fazla karakter var x-men evreninde. her birinin her anını göstereyim desen işin içinden çıkamazsın. tam hatırlamıyorum ama gücünü kaybetmiş halde de olabilir sanki o kadın filmin sonunda.

8- film serisinde spider-man'in s'si geçmiyor. öyle bir muhabbet olmadığına eminim filmde ama çizgi romanda falan varsa da hank'in doğuştan mutant olduğu gerçeği sabit sonradan olayı büyütmesi bunu değiştirmez.

Çizgi filmdi o zaman. SPider mana ilk başta istemiyorlar doğuştan değil diye. Daha sonra beğeniyorlar olaylar geliştikten sonra ve katılmasını isityorlar ama katılmıyor. Uyduruyor da olabilir beynim, eski bayağı.

6- charles ile o mystique yakın arkadaşken yaralı halde onu bırakıp gidebilmesini çok garipsedim. ne düşünüyorsunuz?

kumsalda ab rus gemilerinin füzelerini püskürttükten sonra moira, cia ajanı kadının kurşunuyla vurulup sakat kalıyor . Ondan bahsettim. Moira noluyor sonra?



mystique bir filmde insana geri dönüyor ve eric onu hemen bırakıyor. o da garip gelmişti.

Sakat kalan Charles, Moira değil.

Mystique'e neden bu kadar takıldın ki ? Çok önemli bir karakter değil Rouge'un anası olmak dışında.

Spiderman hiçbir grubun üyesi değil, ara ara beraber olduğu gruplar var evet ama "öyle aramıza hoş geldin" durumları yok, Avengers ile de çalışır, X-men ile de, Defenders ile de...

Ayrıca Spiderman evreninde spider güçleri olan tek kişinin Peter Parker olmadığını da hatırlatmak isterim. Yani onun dışındaki karakterlerin bağlı olduğu gruplar mevcut (bknz. Thunderbolts)

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

Roguenin mystequle olan bağını bilmiyordum. eric öldürecekti onu mysteque rağmen demek

bir de böyle bir şey varmış

Years ago Mystique had an affair with Victor Creed and they had a son, Graydon Creed

moira'nın hafızasını siliyordu charles first class'ın sonunda. mystique de moira da devam filmlerinde var sonrasında ne olduğunu izleyerek görebilirsin. plajda ayrılışı da charles'a karşı bi şey değil fikren ayrı düştükleri için mecbur kalıyor bir nevi bırakmaya.

1- o ilk deadpool rezaletti, zaten yeni filmlerde onunla çok dalga geçtiler. Yazarı da David benioff denen kansız. Bu yüzden tamamen yok sayabilirsin o deadpool’u. Gerçek olan yeni filmlerdeki

2- X-Men filmleri oldu olası kaos idi, tam bir şeyler oluyor diyoruz, pat bir şeyler değişiyor. Umarım yeni dönemde düzgün bir şeyler olur. Ancak temel olarak sorunun cevabı casting maliyeti.

3- eski filmlerdeki sabretooth ile yenisinin alakası yok ve Logan ekibe sonradan katılan bir karakter diye hatırlıyorum. Bilgim çok taze değil ama firar class ekibinde yoktu zaten.

4- sabretooth genel olarak ilk filmlerdeki gibi bir karakter. Sinemada onun da hikayesini hiç ettiler. Pek öyle sağ kolluk bir durumu yoktu ve pek insansı bir mutant değil.

5- taktiksel ve teknolojik başarı diyebilirim. Pek bir cevabı yok.

6- Mystique’i bu kadar izlememizin tek sebebi Jannifer Lawrence denen gudubet, yoksa öyle aman aman bir olayı yoktu. Elbet bir yerde patlatacaktı. Hele hele bir kahraman, bir idol hiç değildi. Neyseki bitti gitti, kurtulduk.

7- Emma Frost’u diyorsun sanırım? Filmi izleyeli çok oldu, ben de görmeyi isterdim kendisini ancak çizgi romandan bilgi vereyim kendisi pek magnetoyla aynı yolu tutmuyor, daha çok X-Menci kendisi. X-Men’in liderliğini yapıyor hatta bir dönem.

8- spider-Man bir mutant değil ki? Kendisi bir süper insan hatta bu yüzden süper insan kayıt yasasını reddettiği için yasa dışı ilan ediliyor. Ek bilgi: mutantlar süper insan olmadıkları için bu yasaya tabi tutulmuyorlar ve iç savaş döneminde taraf olmuyorlar. Hatta Tony Stark bir gidip yokluyor bunları da emma frost bir dur allasen tony ortalık karışık zaten bizim kendi derdimiz var deyip gönderiyor tony’yi.

8’e ek: sonradan mutant oldun bizden değilsin diye bir durum yok, herkesi bağırlarına basıyorlar. Çizgiromanlarda inhumanlar var onlar mutant gibi ama değiller, onlarla mı karıştırıyorsun diyecem ama bilemedim. Onlar ayrı bir ırk, isimleri inhuman.

moiranin hafgıza silme sahnesini hatırlamıyorum. Öpüşüyorlardı film sonlarına doğru. Kimseye anlatma diyordu. orda sildi sanırım. Şu an days of future seyrediuyorum. öncesinde wolverinei syrettim. Japonyada geçen. metal pençelerini kaybetişmiti ama days of futurede hala var.

alınır, özellikle bu sarışın mavi gözlü elit bi tayfası var; aileler yavrularına damatlarına düşkün bayaaaa. bu tayfadansa bnce kaçırma

Fıstık, baklava vs. alınır.

maz mı diyorum.

kacaymis kilosu?


ps:zihniyetini

Antepli kızların tamamına yakına mutaassıp, muhafazakar tiplerdir, görünüşlerine aldanma. Ailesi en aydın, seküler geçinen kızlar bile "nişan olmadan el tutmam" kafasında tiplerdi, "bana uyar" diyorsan alabilirsin yoksa bulaşma bile derim.

Ben oradayken dehset bir kiz gormustum gözleri muthisti. Alinir bence.

antep'ten araba alınmaz. kızı bilmiyorum.

Ben almamayı tercih ederdim şahsen

Paket de yapıyorlar mı

Pühh be.
Bi de eşim, karım diyeceksin o insana öyle mi.
Davar alıyor sanki.

Antep'ten kız alınmaz. Adana'dan da kız alınmaz. Binaenaleyh kız alınmaz.

alınabilir.

antepteki 2 kadindan 1i suriyelidir tahminim. arapca biliyorsun belki..

ailesi aydin bir aile ise olur tabi, alinir. lakin muhafazakar tayfada, isid destekciligine gidecek kadar yobazlari var.

ayrica ailesi muhafazakar olup kasar olanlari da mevcut, almanya'da tanimistim birkac tanesini. bunlari onermem tabi..

Ailende şeker hastalığı geçmişi varsa olmaz o iş. Damat tepsisi yapıyorlar onu yer ölürsün yoksa.

Antepten baklava bile almam

niye baba

o tarafları pek sevmem

cahillikten ölmüyorsan kızın memleketinin son önem verilecek sey oldugunu bılırdın, espri yaptıgını var sayıyorum

kızın memleketi = kızın kültürü. isterse avrupanın göbeğinde büyüsün.
(bkz: apple doesnt fall far from tree)

"insanlar nasil isyan etmez" kalibini su siralar farkli mecralarda sikca diyar oldum, galiba yeni bir isyan kapida :))

Market fiyatlari 2018 dolar sicramasinda ciddi sekilde uctu gitti, dolar bi nebze dusse de fiyatlar o sekilde asili kaldi.

Genel olarak bircok tuketim maddesini gecen senenin 2-3 kati fiyatlara aliyoruz. Maaslarda bi degisiklik var mi yok. Tam aksine isten cikartmalarin fazlasiyla yuksek oldugu bi surecteyiz. Ulkece isimiz cok cok cok zor.

Bu arada bir ezinesever olarak peynir fiyatlari benim de dikkatimi cekti, gecen sene 21 tl yuksek geliyordu, bu sene ayni peynir 46 lira cidden inanilir gibi degil.

saldırmak trollemek için sormuyorum ama yeri geldiği için sormak istiyorum, insanlar neden isyan etmiyor deyip buna şaşırmak bana sorumluluğu kendi üzerimizden başkalarının üzerine atmak gibi geliyor

tamam çocukları olanların ailelerin temel beslenmeleri daha zor, buna isyan etmeliler ama edemiyorlar demek ki

peki biz/ben niye isyan etmiyoruz ? her şeyde inanılmaz vergi yükü, sıradan şeyler için bile ederinden fazla ödemek zorundayız

ayrıca isyandan kasıt duyuruya twitter'a yazmak mı, boykot mu, sokağa çıkmak mı, oy tercihini değiştirmek mi ya da aklıma gelmeyen başka birşey var mı

annemler memleketten vakumlu pakette peynir, zeytinyağı, salça vs yolladığı için etmediğim isyan :p bir memleketin varsa oralardaki tanıdıklara sor çok daha ucuz oluyor. yoksa dünyanın parası. bir de şok’ta mis marka peynirler görece daha ucuz, tadı da fena değil.

ezine peyniri zaten lüks, onun yerine eskimiş peynirlerin eritilmesiyle yapılan tost peynirlerine geçebilirsin. ikisi de peynir değil mi sonuçta. tabi yersen :)

yazın karpuz peynir ekmek zevkimizin içine ettiler, ben de şu aralar ona isyan ediyorum. içlerinden bi ekmek kaldı rahat ulaşabildiğim. dün bir karpuza 30 lira istediler.

Benim aldığım peynirin de fiyatı 38 tl olmuş ve ben de aşırı tüketiyorum. Bütün param yiyeceklere gidiyor, onca vitamin eksikliği de cabası.

Aynı şeyleri ben de düşünüyorum, insanlar hala nasıl oluyor da gık demeden yaşıyor. Temel besin ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak durumdayız ülke olarak. Herkesin en azından yeterli-gerekli vitamin ve mineralleri alacak kadar her şeyden yiyebilmesi gerekir. Yumurtanın, sebzenin en ucuzunu en dandiğini yiye yiye etrafta hormon bozukluğu olan kıllı bebekler, çocuklar türedi. Kuru yemiş deyince insanların aklına yılbaşı gelir oldu, her gün yenmesi gereken şeyler olmasına rağmen. Kulağa komik gelebilir ama içler acısı bir durum bence.

insanlar o ezinenin yüzünü görmüyor, bimdeki kirecimsi şeyi yiyor. ondan isyan yok.

Yarım kilo peynire 50 lira veren arkadaşlar, ben zamlardan önce de o peynirleri nasıl alıp yediğinize takıldım. Keza ben yarım kalıp peynire 5 tl vermek zorunda kalıyordum da hep.

O zaman soruyorum:niye isyan etmiyorsun?

niye isyan etmiyorsun diyenlere?
üç beş kazandığımız para var bu kazandığımız para döviz odaklı olduğu için artıyor. kaldı ki sektörde niş iş yapan bir firma sahibi olduğum için 5tl'lik işe yarın 7 desem yine o parayı vericek firmalar. açıkcası bana çok giren çıkan yok.

ama üzüldüğüm şey şu italya'ya belçika'ya norveç'e vs gidiyorsun. market görevlisinden housekeeping yapan insanlara garsonundan min salary alan insanlar 'bifteğin yanına ne tip viski gider' sana bunun dersini verebiliyorlar.

senin asgari ücretlin ise %100 senin productın olan ezine peynirini yiyemiyor pahalılıktan dolayı.

yani benim isyan etmem çok işi değiştirmiyor. fiyat arttırdığımda ezine peynirini esas alıyorum bile derim.

edit : ha birde tek yaşıyoruz, evliler baya kıskanıyor ama napalım?

aynı şekilde haftada 600 700 gram peynir tüketiyorum tek başıma. belimiz büküldü aq, benim peynir 48 lira olmuş bittik bittik...

Her alışveriş sonrası, enayi yerine konulduğumu düşünüyorum. Sayıyla domates, salatalık, kabak, patlıcan alıyorum. Süt ve yoğurdu migros marka alıyorum. Bunların yanına 2 de meyve ekledin mi zaten 60-80 liradan az ödemiyorsun. Et, kıyma alırsan 120'nin altında ödemiyorsun zaten.

Bunaldım ben de.

Birisi der yurt dışı çıkış harçlarına zam gelmiş,pasaportlara zam gelmiş banane yurt dışına çıktığım mı var zaten.birisi der benzine zam gelmiş banane arabam mı var sanki.birisi der içkiye zam gelmiş banane içki içmiyorum ki zaten.birisi der ete zam gelmiş banane vejeteryanım ben.birisi der herşeye zam gelmiş ama banane bana giren çıkan yok, ben zenginim zaten.böyle devam, bizi bu düşünce yapısı kurtaracak :) evlilerin kıskanması??neyi kıskanıyorlar anlamadım

@dedim dedim

aslında konuyu kisişelleştirmek istemiyordum, hangi ekonomik düzeyde olursan ol şanslı bir konumda olsan da kârından eksiliyor, benim anlamadığım bedeli başkalarına ödetme motivasyonu

@astrid
bebek maması almıyorum onu kıskanıyorlar :)

Hahaaa.belki akıl edemiyorsun ama şöyle bir şey var..her evlenen çocuk sahibi olmuyor.tercih meselesi.kısıtlı bir bakış açınız varsa hatırlatayım dedim.

@astrid
eyvallah hocam sen olmayınca yürümüyor işler biliyorsun.

Zulu

Ben-Hur

War of the Worlds

Spartacus

Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love

vertigo

North By Northwest

Akira kurosava filmleri

Sunset blvd
A streetcar named desire
Dial m for murder

The Treasure of the Sierra Madre

The Best Years of Our Lives
Rear Window
Double Indemnity
Out of the Past
Laura

Citizen Kane
Repulsion
The Great Dictator

Kurgu, sahne çekimlerinden bağımsız olarak "post-production" evresinde yapılan bir işlem olduğu için elbette iyi veya kötü olabilir, nitekim sinemada daha fazla salonda gösterilmek için makaslanma, yönetmenin süreyi uzattığı gerekçesiyle çıkardığı veya plot-hole'a sebebiyet verecek bir sürü extra sahne kurguda eklenir veya çıkartılır. Sahneler arası geçişler de dahil olmak üzere kurgu senaryonun asıl planıdır yoksa filmin sonunda izlediğin sahne filmin ilk gün çekimlerinde filan hazırlanmıştır, o çok başka bir şey yani.

Yani art arda dizmek gibi bir şey söz konusu değil, kurgu ciddi bir iş.

soruyu aslında auteur yönetmenlerin filmini düşünerek sormuştum, bunlar filmde o dediğiniz kesmelere vs. izin vermezler herhalde

Verir. Bir sinema filminde, hele ki Hollywood'da "yapımcı stüdyo" her şeydir, yönetmen bile 2. planda kalır.

Mesela Terminator (ilk olan) filminin ne yönetmeni, ne yapımcısı be de oyuncuları filmin bu kadar sükse yapacağını bilmiyordu dolayısıyla filmin bütçesi kısıtlıydı. Yani iş yönetmene kalsa belki filmin bütçesi üç katına çıkardı ama emin ol tüm filmlerde sistem böyle işler. En azından gişe yapması neklenen filmlerde.

Görüntüleri art arda dizmek ima ettiğin kadar basit değil. Bir kare bile yeri geliyor insanın gözüne batabiliyor ya da anlamı bambaşka yerlere götürebiliyor. Çok ciddi bir iş. Ayrıca Kuleshov Efekt ine bir göz atmalısın bence.
youtu.be

"auteur yönetmenlerin filmini düşünerek sormuştum"

mesela nbc yıllarca aynı kurgucuyla çalıştı.insanın kendi yarattığı şeye aşık olma ve bazı şeyleri gözden kaçırabilme olayını önlemek için güvendiği, farklı perspektiften bakabilen biriyle çalışmayı tercih ediyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam nbc'nin kurgularından birinde artık bu tartışma iyice büyüyor ve yıllardır çalıştığı kurgucuyla yolları ayırıyolar.

4. Erkek.

1, kadın.

0. Erkek.

Arttirmayi planliyorum.

3, Kadın.

Sıfır - Erkek

neden sordun merak ettim ?

1 erkek.
O bile fazla geliyor.

tag heuer grand carrera caliper 36 (orj tabiki)
garmin fenix 3 (satılık bu aynı zamanda)
garmin fenix 5
casio f91w (asker saati 20 yıllık)
cookoo watch (kickstarter bağışıyla alıp tokatlandığım saçma bir smart (?) watch)

toplam 5 miş, keşke fenix 3'ü satsam da 4 olsa...

erkegim.

casio f91w
casio celik kasa
westair
timex
guess

var. modelleri hatirlamiyorum.
genellikle evde/ev cevresinde f91w kullaniyorum.
ise giderken casio celik kasa.
digerleri aksesuar olarak kafama gore. bulusmada dugunlerde ozel gunlerde falan..

1 tane var. Orta kalite.
K

1/K.

1 orient marka otomatik analog saat. Düğünümde en yakın arkadaşım almıştı.

1 de xiaomi mi band 3 akıllı bileklik var.

40 yaş erkek.

3 erkek.

2 analog. K

11, Erkek.

Dijital yok, 4'u otomatik.

1 analog vardı eski kız arkadaşımda kaldı artık 0, erkek.

2
K.

e 0

1, lacoste analog. Kadın.

İki tane var.
Siyah ağırlıklı kıyafet için kadranı ve kordonu siyah olan var, birde lacivert ağırlıklı kıyafet için kadranı ve kordonu lacivert olan var.
İkisid çok ucuz değil.
Bir tane de kadranı beyaz olan bir saat almam lazım. Üç tane yeterli olacaktır.

3, erkek. İkisi hediye, biri de askere gitmeden 20 liraya aldığım çakma casio f91w.

Kerimcan Durmaz gibi konuşması.

pbs.twimg.com

Toplumsal cinsiyet vs diye dusununce utaniyorum ama trip atmak ve küsmek geldi hemen aklia

Cildinin fazla bebeksi, pamuk gibi ve pembiş pembiş olması.

ayol demesi ayol

Paçası kısa babet çoraplı bileği gözüken pantolon giymesi. Ben de erkeğim. Çok irrite edici.

Bacağa tamamen yapışık ve bilekte biten pantolon, aşırı düşük yaka t-shirt benzeri giysiler, neredeyse ön kolu yarılayan bir sürü bileklik.

Tayt giymesi, ona pantolon diyemicem kusura bakmasınlar. doğal alınmamış kaşlar, ortasını aldırsın yeter, Kaş almak nedir yahu. En batan bunlar sanırım.

Bildiği şeyleri yine de duymak istemesi.

Kendimden biliyorum.

mızmızlanması ve çözüm odaklı olmaması.

kadınsı bir özellik olmasa da erkeğe de ait olmadığı kesin.

ben de kendimden biliyorum hahhahahah

Bizimle paylaş’a tıkla. Bana da olmuştu, ertesi gün düzeldi.

@megalomaniac dün akşam bugün için gerekli bilgiyi verdi ama hala düzelmedi. Düzelip düzelmemesinden ziyade bu bloke olayı neden oldu??

Üst üste aynı hesabın içeriklerini begendiysen bot sanmiş olabilir. Benim de hashtagler ise yaramaz oldu fotoyla alakasız diye. Bu aralar baya saçmaladı.

Instagram'da like olayı kalkıyormuş onunl alakalıdır bence. Günlerdir sözlükte konuşulan bir mevzu.

İkisinin de hazırlığı denk biliyor musun aslında ? Hem hazırlıkta hangisinin ne kadar iyi olduğu değil, senin ne kadar sağlam çalışacağın önemli. Fransızca zor bir dil, zaten kendi gayretin olmadan proficinecy'yi geçmen imkansız.

Cevap için teşekkürler. Haklısın, temel belirleyenler, öğrencinin dili öğrenmeye ve geliştirmeye ne kadar zaman ayırdığı ve süreç boyunca motivasyonu. Ancak program içerikleri (ilk günden son güne kadar kazandırılması hedeflenen dil becerileri), branşlaşma durumu (dil becerilerinin ayrı ayrı veya entegre olarak öğretilmesine ilişkin nasıl bir yöntem benimsendiği), derslerde interaktivitenin kullanılıp kullanılmadığı ve öğretim kadrosunun niteliği de önemli belirleyenler.

Dışarıdan bakınca bana da neredeyse aynılar gibi görünüyor. Teşekkürler tekrar.

Onlarca farklı model var bu tarz hediyelik satan yerlerde yani "şu modeli görmüştüm şunu al" şeklinde bir katalog önerisi yapamayız buradan. Hangi gök cismi olsun dersen de satürnlü bişiler al derim ya da NASA temalı.

Internetten alacagim aslinda onu belirtmedim. Bu yuzden oneri istiyorum

instagram.com

Vozmos'a da bakabilirsin.

Hocam bütün özel yetenek sınavlarında 180 baraj puanı ön koşuldur. Sınavsız alım diye bir şey yok yani.

1- BURNING
2- BIUTIFUL
3- INCENDIES

BONUS: CLIMAX

Climax ı 2. Kez görüyorum duyuruda, bence herkese önerilecek bir film değil. Gaspar Noe kafasını bilen ve belli tarz arayan insanlara önerilebilir. Yoksa gayet anlamsız ve saçma bulabilirler.

Tarzınızı net bilmediğim için Contratiempo diyorum.

La noche de 12 años (2018)
www.imdb.com
1973 yılında Uruguay’da demokrasinin yerini askeri diktatörlüğün almasıyla mahkum edilen ve esir alınan üç kişinin gerçek hikayesine dayanıyor. 2018 in bitiminde izlemiştim o yılın izlediğim en iyi filmiydi bana göre.

Hiç izlemediysen;

"Scent Of A Woman"

Hacettepe'de devam zorunluluğu var evet ama Ankara'yı bilmiyorum.

Hocam sen nasılsa Avustralya'da yaşamıyor muydun ? Sal gitsin.

1- Evet
2- Bir defaya mahsus evet
3- Bakaya cezan affedildiğine göre para filan ödemezsin herhalde.

Yurtdışında yaşıyorsanız çalışma belgesi veya maaş bordrosuyla gidip askerliğinizi tecil ettirebiliyorsunuz. Eskiden bu yöntem 38 yaşına kadar geçerliydi, artık yaş sınırı yok.

3. Şimdiye kadar cezalar hep affedildi.

Kadınlarda "yağlanma" olayı erkekten çok daha fazla, bu yüzden.

youtu.be

Cinsel ve doğal seçilim.

herkes sallamış. elbette hamur işi haha

genetik. türk kadınının vücut tipi armut. yedikçe kalça büyüyor.

Kadın oldukları için.

Rahatlıkla twerk yapabilmeleri için

Kadınların niye memeleri var gibi bir soru bu. Cevabi tabiatta.

Arkadaşlarınıza birer maden suyu şişesi hediye edin. elemana da geçmiş olsun. Siz de başkaların sözüyle hareket edip kukla gibi yaşamaya mahkumsanız diyecek lafım yok. Arkadaşlarınızın yaptığı cidden çok ayıp, böyle arkadaşlarım olsun istemezdim.

Bence arkadaşlarınızın sevdiğiniz insanı size kotulemesine izin vermek çok yanlış bir davranış.ayrica gerçek sevgi zor zamanlarda belli olur.aynisi başıma geldi ordan biliyorum.ne yazık ki arkadaş dediğiniz kişiler yarın kaybolur siz sevdiğiniz insanı kaybettiginizle kalırsınız.bence ilk olarak sevdiğiniz kişiyi başkalarıyla konuşmayı bırakın.

Arkadaşların ikinci paragrafta haklı çıkmış sanki. Gözlemci üçüncü kişidir, bazı insanların sözüne güvenmek gerekli.

Ne pis arkadaşların varmış, umarım hayat boyu eşlerinin annesi yengesi dıdısının dıdısı vs eşlerinin aklına girer ve evlilikleri/birliktelikleri devamlı sorunlu geçer de empati yapmayı öğrenirler. Başkasının iyiliğini istemek bu değil...

hasmetizm 2046 +1

"sürekli gergindi ve bana sık sık bağırdı sebepsiz yere" meselesi zaten bence yeterli.
burada mesele arkadaşlarınızın haklı olması ya da adam bağırıyorsa, iki gün sonra dövecek olması falan değil.
kaç yaşında insanım, ciddi ya da değil kaç tane ilişkim oldu, ilişki içinde anası babası ölen de oldu, işsiz kalan da oldu, bir sürü sorunu olan da oldu, hayatı tepetaklak olan da oldu, ama kimse gelip bana bağırmadı.

tabii ki sert çıkışlar, fevri davranışlar, gerilmeler olur.
ama "bana bağırdı" farklı bir konu.
gergin olduğu için tartışmalar çıktı, çok kavga ettik, gerildik demiyorsunuz.
"bana bağırdı" diyorsunuz.

iki günlük adam gerildiği için flört ettiği insana nasıl özür dilemesini gerektirecek şekilde bağırır ki?
daha dün bir, bugün iki.
bu tip durumlar karşı tarafta kredi gerektirir, kredi de zamanla oluşan bir şeydir.
çocuk gibi azarlıyor mu yani?
çok anlamsız bir hareket, soğumanız yerinde olmuş bence.
eski halinize dönebileceğinizi sanmıyorum, ama çok istiyorsanız muhtemelen kendinize karşı bile dönmüş gibi yapabilirsiniz.

blatta +1

bence psikolojik şiddetin bahanesi olamaz, hele ki flört aşaması

Senin adamdan hoşlandığın filan yok bence bahane aramaktasın ya da kendini avutuyorsun. İlk paragrafta adamın hal ve hareketlerini meşru ve normal karşılarken son paragrafta "baştaki duygularımı kazanmak istiyorum" demek de neyin kafası ? Kaç gün geçti ki sen "geri kazanmak istiyorum" diyebiliyorsun anlamak güç.

kaç yaşındasın ablacım sen? rüzgarın estiği yöne savruluyorsun büyü biraz

herkes bi ara sinirli gergin olabilir, kızlar haklı çıktı ne? @meldaras +1

Romantizm ve neo-klasizm içerikli tüm yapıtların toplandığı bir kitap vardı ama dili ingilizce, bilmem sana yarar mı. Türkiye'de çok kısıtlı sayıda ST kitabı basılır ve çoğu söylediğinin aksine fazla görsel içermez.

NTV'nin Sanat kitabı vardı. Kuşe kağıda baskılı. Ona bir bakabilirsiniz hocam yazıdan cok görsel odaklı.

...izmler, Sanatı Anlamak kitabı akımları kapsamlı özet şeklinde olmasa da en önemlilerini aktarıyor.

www.yemkitabevi.com

Arkadaşım yok

Mobildeyim editleyemedim. Tanışmıyorum kimseyle

3
Az sayida
Yok
35 erkek

* 4 tane yakın dost ve 10-12 arası yakın arkadaş. Hepsine de güvenirim.
* 5 civarı (iş vesaire hariç). Arkadaş olmuyorum tabii ki hepsiyle. Sosyal tanıdık/arkadaş seviyesinde tutuyorum.
* Hiç yok.
* 43 kadın

2-3 tane yakin arkadas
Cok nadir yeni insanlarla ranisiyorum, cok faal gezenti bi insan olmama ragmen
Coook, herkese atarliyim
38 kadin

Millet sayı veriyor ya, ben iptal.

5,3,2,1,31,e

2
0
8-9
33 e

@Phoebe dost ve arkadaş dediğin zaten aynı şey.

@pysco, sizin için aynı olabilir, benim için tanımları farklı. Dost, yakın arkadaş, sosyal ortam arkadaşlığı, mekan arkadaşlığı vb ayrı ayrı arkadaş tanımları var benim için.

Çocukluktan 1
Liseden 1
İlk işimden 4-5
Ara ara görüştüğüm: 20-30 falan
Şu anki işimdekileri saymıyorum.

Her bokumu bilen sadece 1 tane. Liseden arkadaşım.
İnternet dışında ortalam 1-2 yeni insanla tanışıyorum.
Kadınlarla çok oluyor, görüşüp görüşmeyi bıraktığım. Kadın erkek ilişkilerinin doğası gereği. Fakat son 1 yılda olmasa da son 3 yılda 2 tane eski arkadaşımı hayatımdan çıkardım. Biri mental olarak rahatsızdı. Beni mutsuz ediyordu. Görüşmek istemedim. Diğeri ise hakkımda adaletsiz ve biraz ezikçe yorumlar yapmıştı. Onla da kestim.

Yaş 37 cinsiyet erkek

düzenli görüştüklerim ve birlikte vakit geçirdiklerim zaten güvendiğim ve "yakın" dediklerim, neredeyse her şeyimi bilenler: 5 kişi.
arada bir görüşüp sosyalleştiğim, uzak aralıklarla da olsa iletişim kurup kopmadığım: 20-25 kişi.

ayda ortalama tanışılan insan sayısı benim için çok değişken, çünkü home-office bir işim var.

bir kişiyle görüşmeyi kestim, abla/dost arası bir konumdaydı.

34, kadın.

rica ederim.

Ben hâlâ CS3 kullanıyorum ve sistemim çok eski (ayrıca XP).

Dolayısıyla baba gibi çalışır eskiyi yüklersen, daha hızlı verim alırsın.

hızlanır ve ekstrem kullanıcı değilse farkı yok denebilir

hocam
gidip bir adet 120 gb ssd alıyorsun
temiz bi win 10 kuruyorsun
bu
eski versiyonla ugrasma

bana öncelikle ingilizce cümle sanki türkçeden çeviri gibi geldi.

bunu türkçeye çevirirken şeklinden çekilmek ifadesini kullanmazdım. "şeklinden çıkmak", yani başka bir şekle dönüşmek anlamında kullanırdım.

Uzayın kendi biçiminin bozulacağını öngörüyordu

(...)uzayın kendisinin şeklinin bozulacağını öngörüyordu.

uzayın kendi şekli değil.

"pulled out of shape" hatalı bir cümle ve hiç kulağa ingilizce gelmiyor @garaib'in de dediği gibi.

"get out of it's shape" daha makul olurdu.

@garaib ve @psycho haksız. kullanım gayet doğru ve yerinde.

buyrun Cambridge sözlüğü; pull out of sth: dictionary.cambridge.orgözlük/ingilizce/pull-sth-off

kullanım yanlış değil, siz cahilsiniz.

"Pull out" herhangi bir şeyi fiziksel olarak çekmek, çıkarmak, çekiştirmek anlamındadır. "Pull yourself together" ise mecaz anlamda bir özdeyiştir.

Verilen örnekteki cümlede bilimsel bir metafor veya jargon kullanılması daha doğru olacaktır.

Millete cahil diyen cahiller keşke dilin kullanımdaki farklılıklarını bilseler de öyle ahkam kesmeye kalkışsalar. İngilizce aşırı zengin bir dil ve sen "çeviri" yaparken sözlükteki ilk kelimeyi kullanıyorsan daha öğrenmen gereken çok şey var demektir.

Artık misafir de almıyorlar evet, akepe sağ olsun...Ama kadınsan belki şansın olabilir orada yatak çok çünkü.

hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu diyorum.
aynı puana karşılık gelen sıralamada %20 geriye atmış.
not:ea

Sıralama facia evet. Yaklaşık bir puan almama karşın 10K'dan fazla kişi geriye düşmek nedir be. Üstelik türkçe ve sosyal full'e yakın çıkarmış olduğum hâlde.

Sınavda 65 bin sıralama kaç puana denk geliyor?

olmadı bende. sadece çaylaklar sekmesinden göründüğü için olabilir.

Yamulmuyorsam bu durum mobilde var çünkü sözlükteki çaylak hesabımı takip eden iki kişi "ne yazdığını görüyorum" demişti bana ben imkansız olduğunu söylememe karşın.

PC'de asla mümkün değil ama kesin bilgi.

Sus sus duymasın

Zaten pek çok yabancı yatırımcı parasını da alıp ülkeden kaçtı, dolar bile bağışıklık kazandı yani bu sonu gelmez olaylar silsilesine.

Yayını geriyor...

yayını falan germiyor. zilyon tane önlem alındı ani yükselişler olmaması için. zamanla artabilir ama eskisi gibi bir günde 30 kuruş artmaz.

faizler yuksek oldugu icin olabilir mi?

artma potansiyeli daha yüksektir. bir anda fırlayıp, birkaç günde gerileyebilir. biz kırılgan bir ülkeyiz ve grafik hep yukarı doğru gider.

bunları kanıtlayabilecek bir sürü durumu sayabiliriz.

aç ekonomi oku ya olumsuzluklar varmışş..

Evet anormal.

Evet olumsuzluklar var.


Hepsini gectim, sert faiz indirimi beklentisi bile etki etmedi, otesi var mi?


Yüksek faiz ortaminda parayi tl de tutup faiz indirimini bekleyen yabanci yatirimci nedeniyle olabilir. Parayi tutacak, faizler inince cekil gidecek. Su an kaymağı siyiriyorlar. Dövizi baskilayan asil etken bu olabilir su donem.
Kaymak yiyiciler. Faizler indiigi an bu pozisyonlar dolara donusutugunde tirmanisi gorebiliriz.
Edit: faizler indikten sonra degil tabii. Inecegini biliyorsan yuksek faizden faydalanirsin.

Bir de olumsuzluklarin medyaya yansimasi da biraz farklı.
Mesela S400 olayi muhtemelen bir sekilde tatliya bağlanacak ve yumusak atlatikacak.
Nerden biliyon lan dersen, piyasa bunu fiyatliyor cunku.

Olay Trump degil, senatoda is bitiyor deniyor. Yani medyada internette dolasan soylenti bu. Trump'un hafif yaptirim secme secebegi var, ustune bu yaptırımları 6 ay ertleme hakki var, ustune bir 6 ay daha erteleme hakki var. Hepsinin ustune, bu yaptirimlar önüne geldiginde lap diye imzalamak gibi bir zorunlulugu yok. Masaya koyup bekletebilir oylece.

herkes zaten dolarda olduğu için dolar alacak kimse kalmadı bence.

ülkede bişey üretilmediği sürece yön hep yukarı olur.
ne zamanki devlet kadrolarına alınanlar liyakatine göre yapılır,
bina yerine fabrika açılmaya başlanır o zaman dolar düşer.

Sadece dinleyerek dili geliştiremezsin çünkü. Dinlediğin cümlelerin benzerlerini senin de günlük hayatta kullanman gerekir, ve native olanlarla iç içe olmak elbette ki en iyisidir.

Zihnimiz duyduğumuz her kelimeyi "mot a mot" bir şekilde algılamıyor zaten. Yabancı dil geliştiğinde karşı tarafın söylediği cümlelerde sen kulağına aşina gelen sözcüğü yakalıyorsun, kalan kısımları da önceki bilgilerin tamamlıyor. Ve böylece sen duyduğun her şeyi anlayabilmiş ve algılayabilmiş oluyorsun.

Bir de kişiden kişiye değişiyor bu durum, yani dinlediğin kişiye veya aksana göre. Benim yıllardır takip ettiğim bir streamer'cı var misal, adamın anadiline (ing) o kadar aşina olmuşum ki, bu kişi türkçe konuşmaya başlasa inan ne dediğini anlayamazdım.

20 yıl öncesi 1999 yav. 1899 olsa neyse.

1999 yılında listening kasetleri olurdu ingilizce geliştirmek isteyen için, bizim evde vardı mesela. teybe takar dinlerdin. ingilizce film kiralamak oldukça yaygındı. ingilizce müzik yine hakeza.

IELTS listening çalışıyorsanız www.youtube.com videodaki tarzda alıştırmalara çalışabilirsiniz. İngilizceyi akıcı öğrenmek sıkıcı ve uzun sürüyor:)

@hknty kendi seviyene göre dinleyerek gidersen anlama potansiyelin artar ve dinlediğin hikayeyi de anladığın için keyifli gelir. bu arada anlamadığın kelime sayısı da azalır ve bunları not edip gün içerisinde tekrar edersen bir daha karşına çıktığında daha rahat anlarsın.

yurtdisina cikmadan bir noktaya kadar getirebilirsin. yabanci dili iyi sekilde cozmus kisilerin istisnasiz hepsi yurtdisinda vakit gecirmistir, aksine denk gelmedim. 1 senede bile ozellikle dinleme ciddi seviye atliyor.

maalesef bir şey çıkmıyor. senin de dediğin üzre marjinal bir grubun başarılı olma ihtimali yoktu.

Yani bana göre yönetmenin ve gücün tadıyla bir süre seçim olmazdı. Belediye başkanları siyasi parti temsilcileri olduğundan hepsi ilk günden uzaklaştırılırdı görevden. valiler de görevden alınır, yerlerine yine kendi atadıkları sivil ya da askeri yöneticiler bakardı. Yine bunun için de seçim olmazdı.

Yurtdışından ise hiçbir demokratik yönetim talepleri gelmezdi, ondan eminim. Seçim yapılsın baskısı olmazdı.

Valla onca darbe görmüşlüğüm var. Yurtdışı hep kazanandan yanadır. Demokrasi filan çok da ipinde değil batı dünyasının. Eğer ülkendeki yatırımlarına dokunmayacağını güvence altına alıyorsan "ne uğraşacam kendi pisliğinde boğulsunlar" diyor, haklı olarak.
16 Temmuz'da bence hemen fetöcüyüz demeyeceklerdi. Fetöcü bunlar diyenleri susturacakları. Bu arada "yaşasın Tayyip gitti" diye çıkacak birkaç safı birkaç gün sonra polis ziyaret edecekti. Demokrasiymiş gibi olan seçimler 1 sene sonra olacaktı. O zamana kadar da zaten muhteşem medyamız bunların ne kadar cici olduklarından bahsedecekti vs.
Çok da fazla kurgulamaya gerek yok. Bence aceleye getirilmiş bir darbemsiydi. Darbe diyemiyorum. Tek şerit kapatarak darbe mi olur? Olan zavallı yurdunu, mıntıkasını korumaya çalışanlara oldu. Zulümleri batsın!

Darbe "demokrasi kurtariliyor" algisiyla pazarlanacak, muhtemelen basta milliyetciler ve sekuler insanlarin yeni yonetimi benimsemesi amaclanacakti. Avrupa Birligi ya da Amerika muhtemelen en basta "Gelismeleri tedirginlikle karsiliyoruz" falan tarzi aciklamalar yapacaklar, yonetimi ele gecirenlerden "Amacimiz demokrasiye donmek, en kisa zamanda her sey normale donecek, secimler yapilacak, anlasmalarimiza ve bati normlarina sadigiz" aciklamasi gorunce yatisacaklardi. AKP iktidari devr-i sabik ilan edilip onemli kisiler tutuklanacak ve tabi ki haklarindaki butun istihbarat, videolar ve tapeler 7/24 televizyonlarda donecekti. Oldurulen halk duruma ve darbe sonrasi tepkilere gore ya terorist ya da kandirilmis ve kiskirtilmis masum insanlar olarak lanse edilip bunlarin da hesabi AKP'den sorulacakti. Bugun "Feto, feto" diye ortada dolanan bir suru yandas darbe guzellemesi yapacak ve nasil da ulkenin eski demokratik cizgisine dondugunden bahsedip "Aman efendim darbe var, darbe var; adi darbe diye hemen kotu olmuyor" falan diyeceklerdi.

Uzun vadeyi ise bilemiyorum. Cemaatin amaci ulkeyi yikmak degildi muhakkak. Konu ulkenin yonetimini ele gecirmek ise bunu oyle ya da boyle yaptiktan sonra bir parti etrafinda gorece normal siyaset yapmaya calisirlar ya da en azindan boyle lanse ederler;bir yandan da kendi goruslerini hakim ve surekli kilacak siyasi ve hukuki degisiklikler yaparlardi herhalde.

Kemalistler bir "anti-darbe" timi kurup "post-darbe" yaparlardı. Sonuçta ne olursa olsun bu ülke şeriatçıların eline bırakılmazdı,İran devrimi ile karşılaştırmamak gerekir.

Yönetim ve bürokrasi olaraksa şu ankinden çok da farklı olmazdık zira bu adamlar darbeden önce de Türkiye'nin hemen her yerini zapt etmişlerdi.

Ayrıca Türkiye'de hiçbir darbe dışarıdan desteksiz yürürlüğe konmaz veya başarılı olmaz. Yani birileri gerçekten düğmeye basacak olsa idi darbeyi kimlerin yaptığının çok da önemi olmuş olmayacktı.

Batıkent'te oturuyorum, tüm Keçiören dolmuşları GATA'dan geçer (Aşağı Eğlence'de ineceksin zaten). Oradan sonra iki adımlık yol.

İkinci soruna gelirsek, Batıkent varken GATA civarını asla önermem. Çok daha kalabalık, dar yolların olduğu, bol gürültülü yerler. Nezih filan hak getire.

@psycho mantis hocam peki bu dolmus hangi caddelerden geçer fikriniz var mi? O caddeye yakin yerlere bakayım. Aklıma yatan yerler sabamci yuzme havuzunun oralar ve gimsanin orası. Baska yerlere de bakmali miyim? Adnan kahveci parkinin o tarafta olur mu ?

Hocam sen dolmuş olayına neden bu kadar takıldın, tek ulaşım aracı onlar değil ki, kaldı ki ben yıllardır dolmuşa binmem. Hem işkence hem de gereksiz pahalı.

Keçiören dolmuşunun geçtiği güzergahlar şunlar (GATA'ya kadar): Batıkent, Ostim, Gimat, Lalegül, Demetevler, Yenimahalle, İvedik (kısmen belki), Aşağı - yukarı eğlence ve gidiyor böyle.

Yenimahalle ve Demet tarafında da ev bulabilirsin ama nezih mekan filan değil oralar, evler ve caddeler sıkış tıkış, sosyal alanlar bizim burası gibi değil, insanı daha varoşvaridir oranın.

Adnan kahveci parkı-yüzme havuzu (Ergazi tarafları), veya Gimsa (İlk Yerleşim) oralar gayet uygundur hem ulaşım hem de muhit bakımından. Ben ME-SA tarafındayım, şu Yenimahalle Devlet hastanesine çok yakın yerde yani.

Hocam şöyle ki otobüs ile tek vesait gidilmiyor. Tek vesait gidilmesi için dolmuşa bu kadar kafama takıldı. İki vesait gidince işe yorucu oluyor.

Batıkent kent koopta oturuyorum ondan once de senelerce ilkyerlesimde oturdum. Keçiören dolmuşu yeterli size.

Tek dolmuşla gider kentkooptan da o dolmuş çok sıkıntılı. Kısa mesafede çok kullandım, dediğin güzergahta da birkac kere kullandım. Dur kalk dur kalk insanın içi şişiyor. Bahsettiğin mesafe de uzun. Her gün çekilecek dert değil. Ben olsam başka bir alternatife yonelirdim.

@elorelia hocam doğru diyorsun da gata yakını mantıklı bir yer yok olsa keşke.

Varsa başka mantıklı yer önerilerine açığım.

eksiup.com

bu bölge fena değildir.

Gimsanın karşısından ve sabancı havuzunun karşısından geçiyor. Sabancıdan geçene sabah binmek sıkıntılı gelene kadar doluyor (8.30dan sonra dolu geliyor, daha erken binerse oturarak gidebilir). Ben orda oturueken gimsayı geçinceki otobüs durağına yürürdüm. Ordan hem kardelenden hem de mesadan gelen keçiören dolmuşlarını durdurma şansı var. Bir de hacı sabancıdan gimsaya giden yoldan geçen basın iş 19 keçiören dolmuşu var ama o yarım saatte bir geçer, denk gelmesi zor.

popülist ve saf tayfa dışında(malum kesim hariç) kimse sallamıyor. mesela benim instagramımdaki tanışık olduğum gerçek insanların hiçbiri kutlamamış sanırım, bugünden beri hiç kişisel post görmedim. anca büyük sayfalar falan işte, onlar da ekmek peşinde işte.

Bursa'da Şehreküstü Meydanında pardon Demokrasi Meydanında miting havası vardı. Caddeleri kapatmışlardı.

burada da bir iki kornacı tip dışında sallayan yok

umrumda bile değil.

Adamlar muhalif yuhalıyor sabahtan beri. Darbe marbe bahane yani. AKP'li olmayıp da şu günü kutlayan biriyle arkadaşlığımı keserim anında net.

işyerimin üzerinde bulunduğu cadde 15 temmuz caddesi. kartvizitin arkasındaki haritayı gördüğümde bile irrite oluyorum.

An itibariyle sela veriliyor burada da

eksisozluk.com

Twitterda 15 temmuz profil fotolu tipler var, tweet atıyolar "15 temmuz benim namusumdur, nasil kutlamazsınız bu günü!!!1!!!!" diye. Bu tiplerin 5 yıl öncenin en has FETÖcüleri olduğunu düşünüyorum. Onun dışında benim çevremde de ciddiye alan yok pek.

ielts listening tests diye bi youtube kanali var orayi cok kullanmistim

Hocam daha dün şuna denk geldim başka bir şeye bakarken, kanalını araştırabilirsin:

www.youtube.com

'E2 İelts' kanalı iyi gibi. Bir göz atabilirsiniz.

Asla affetmem.

hiçbir zaman affetmemeli.

çok değişkenli ve bilinmezli soru.
aldatmak aldatmak değildir, yani adamın 2 yıl biriyle aşk yaşamasıyla bir gece biriyle seks yapması aynı şey değil.
hangisinin daha kötü olduğu da duruma ve şartlara göre değişir.

o sırada cinsel hayatınız nasıldı?
çift olarak kısa süre önce bir travma yaşanmış mıydı?
arada süregelen ve çözülemeyen bir sorun var mıydı?
vb.

kendine olan saygıyı kaybetmek de bu etkenlere ve duruma göre değişir.

Ben erkek arkadaşıma laf arasında olabileceğini söyledim. Ben bu konuda çoğu kadından farklı düşünüyorum galiba.

Hayatımda hiç bir zaman erkek arkadaşım benden çok hesap ödememiştir bir ilişkimde. Ya da kendimi hiç bir konuda üzerlerine atmam. Ayaklarımın üzerinde basıyorum evet ama bu tarz kadinların düşündüğü gibi aldatırsa biter gibi kesin bir kuralım da yok. Bilemiyorum aslında. Herşey olabilir.

Büyük konuşmamak lazım bu konuda. Düşünsene hamilesin çocuğunuz olacak gün sayıyorsunuz ama adam seni aldatıyor yani o anın duygusallığı ile biraz farklı olabilir. Bu küçük bir örnek. Zamanlama, kiminle, ne kadar süre çok önemli.

Tek gecelik olsa kafaya takmam diye düşünüyorum. Diyelim ki birkaç gecelik birşey yakaladım zaman veririm. Insanız. Yıllar süren bir şekilde her sabah aynı aşkla sevgiyle uyanmak çok zor. Insanların dönemleri olabiliyor. Yeri geliyor bir donem bir arkadaşınla çok iyi oluyorsun sonra bir hareketi hoşuna gitmiyor soğuyorsun sonra bir zaman daha sonra taktığım şeye bak onun dostluğunu çok özledim diyebiliyorsun.

Ki bence erkekler ve kadınlar bu ilişki aldatma konusunda daha farklı düşünüyor, hissediyor. En azından benim tanıdığım erkekler benden farklı. Ben artık aldatmam mesela. Geçmişte yapma gafletinde bulunmuştum üniversite dönemi basit bir ilişkide aldatmıştım ama hala unutamam. bence o karşındakine değil Kendine saygısızlık. O yüzden yapmam. Ozmn beri de hiç kimseyi hiç bir sekilde o yapsa bile aldatmadım. Hele seversem ve seksimiz de iyi olursa hiç yapmam. Başkasına bakmak bile aklıma gelmez. Evet ben öyle biriyim.

Ama erkekler biraz daha yeni birsey arayabiliyor. Sıkılabiliyor. Sürekli aldatırsan biter imajı çizmek sık boğaz etmek çok gereksiz geliyor bir de bana. Bazı kadınlar yapıyor bunu. Ben erkek olsam cok irrite olurdum bu durumdan mesela. Kadın olarak bana yapılsa ayrılık sebebi. Biraz güvenmek lazım kararlarına, sevgisine, kalbine. Yoksa olmaz. Eğer iyi gelecekse adama, geride bırakmaya istekli ise çok da kafaya takmamak lazım.

İzlediğim bir filmde bir replik vardı, çok kötü bir donem geçiriyorlardı, ikisi de birbirlerine çok aşık, ama yine de adam bir gece aldatıyordu. karısı daha sonra öğreniyordu ve adam şöyle diyordu; "seni hatırlamam gerekiyordu, bizi hatırlamam gerekiyordu" Kadın napıyordu terk ediyordu. Ikisi de mutsuz.

Ama mesela dedim ya, kimle nasıl zamanlama çok önemli. Diyelim ki beni sadece tek gece aynı hastanede çalıştığım bir hemşire ile aldattı. Küçük düşürücü bir durum. Hadi bırak bırakabilirsen kolayca geride. Bu olacağına bir bardan bulup 3-4 kere seviştiği kadını daha çok tercih ederdim heralde.

Sonuç olarak, bu konuda çok net birsey diyebilmek gerçekten zor. Ama kendi adıma biraz rahat düşündüğümü söyleyebilirim.

@mobydick aşmışsın, yorumsuz.

ben erkek olarak affetmem. başka sözüm yok.

karşılığında ben de aldatacaksam evet, affederim.

evlilik gibi sıkıcı ve yükümlülüğü çok fazla bir müessesede aldatmamak çok zor bişey. ben eşşşek gibi uslu durduysam karşı taraf da duracak. madem duramadı ben niye kendimi sıkayım. onun da haberi olacak şekilde, gözümün kaydığı biri varsa bi gece takılırım. sonra oturur konuşuruz, ne hissetti, bunu istiyor mu istemiyor mu.

öbür türlü kendimi enayi gibi hissederim. evlilik öyle bir kurum ki duygusaldan çok mantıklı kararlar vermek gerek. yani ciddi pişmanlık, çocuk, görece mutlu hayat gibi hafifletici sebepler olsa da enayi gibi hissederim muhtemelen. o yüzden affederim diyemiyorum.

Kadın olsam tek gecelik olanı affederdim. Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum evet

Herkes destan yazmış ama ben özet geçeyim;

umursamam, her şeye kaldığı yerden devam ederim. Evlenmişsem zaten bazı şeyleri baştan kabul etmişim demektir.

Asla ve asla affetmem, aklimdan bile gecirmem.
Erkek tarafiyim.

kendim asla yapmayacağım birşey aldatmak, yapan biri arkadaş olsa bile ilişkimi gözden geçiririm. eşim yapsa direkt terkederim çoluk çocuk varsa bile umursamam.

Aldatan sevgisini degil de hormonlarinin çıktısiyla aldatmissa affederim.

affetmem ama yaygara da çıkarmam. geçmişte şüphelendiğim bir iki ilişkim oldu. önce saygımın ve sevgimin azalmaya başladığını hissettim. hevesimi alana kadar cinsel ilişki odaklı görüşmeyi sürdürdüm. daha sonra da iletişimi kestim. eminim önceleri salak olduğumu düşünüp sonra olanlara anlam verememişlerdir.

eğer ortada korunması gereken küçük bir çocuk vs yoksa direkt silmek lazım. ynai bence doğrusu bu. ama insanız işte ya her an doğrusunu yapmak mümkün değil. aldatılıp da affedenlerin kendilerine saygısı olmadığını değil de hayatlarının güçsüz bir döneminde olduklarını düşünüyorum. birazcık güç toplamaları lazım sadece. yoksa kim, deliler gibi sevse de, biricik ömrünün her gecesinde yalancı olduğunu bildiği birisi ile birlikte uyumak ister ki?

Cok fazla degisken var, direk affetmem asla asla dememek lazim, kendimizi boyle agir bir yukun 'asla x/y yapmam' gibi bir seyin altina sokmamak lazim. Ayrica evlilik bambaska bir sey, icinde olmadan yine 'asla' dememek lazim.
Aldatani affetmek kisinin kendine saygisini kaybetmesi degildir, boyle dusunmuyorum.
Aldatmak da aldattiginiz kisi ile ilgili bir sey degil, sizinle ilgili bir sey, bunu da unutmamak lazim.

@mobydick'in bahsettigi, ayni ortamdan biri ile aldatmaktaki sorun aslinda 'baskalarinin, ortak kisilerin' bunu bilmesi, aslinda aldatmanin niteligi degismiyor. Bu nedenle siklikla mesela aldatma olayini bilen/soyleyen arkadaslarla fln gorusmeyi kesiyor insanlar, yargilanmak endisesi oradaki.

affederim.

affetmek kişinin kendine olan saygısını kaybettiği anlamına gelmez ama ben affetmem. en iyi arkadaşımın benim dışımda birini herhangi bir sebeple tercih etmesi fikriyle beraber yaşayabileceğimi sanmıyorum.

@evde liyakat kalmamis +1, affetmemeyi sadece ayrılmak olarak düşünmemek lazım bir de.

Gerekmez. Ortada aldatma varsa nokta konmuştur. Evli olmak veya olmamak bu denklemde bir değişken değil. Aldatılırsam o an bitiririm. Bağırıp çağırmam asla.

Kimseyi de aldatmam. Büyük de konuşuyorum. Bu büyük konuşmayın, başınıza gelmeyince konuşması kolay lafları da boş laf.

eğer ortada aldatan bir taraf varsa, kadın veya erkek farketmez, zaten bir evlilik yoktur ki? kalmamış ortada bir şey zaten, o yüzden o sızıntı olmuş, o boş alan doldurulmak istenmiş. sadece tensel olması da bunu değiştirmez. e artık olmayan, kalmamış hangi paylaşımı, ilişkiyi koruyorum ki ben? neye sahip çıkıyorum? boş kümeye mi? saygı konusuna gelince de, gözümün içine baka baka yalan söyleyebilen, türlü dolaplar çevirebilen birine nasıl ve hangi gerekçeyle tekrar güvenebilir ki insan? ben böyle davranabilen, omurgalı duramayan erkek ve kadından her türlü kalleşliği beklerim şahsen.

tamamen duruma bağlı. affedebilirim ya da affetmeyebilirim.

şu an için konuşursak affederim gibi geliyor ama belki aldatıldığımı öğrendikten sonra yüzünü görmek bile istemeyeceğim. belki 3-5 ay görmek istemeyip sonra tekrar ona dönmek isteyeceğim. belki de aramızdaki sevgi çoktan bitmişti, sırf evliyiz diye ayrılmıyor ve uzatmaları oynuyorduk. öyleyse affetmem ayrılırım.

ne olursa olsun, içimden geldiği gibi yaparım yani. sırf o devam etmeyi çok istiyor ve köpek gibi pişman oldu diye devam etmem, ya da "devam edersem millet ne der" falan diye düşünerek ondan ayrılmam. o ilişki bana hala iyi hissettiriyorsa devam ederim.

affedersem de bunu kendime saygısızlık olarak görmem.

aldatan taraf zaten sevgilisini/eşini gözden çıkmış oluyor. o saatten sonra affetseniz ne affetmeseniz ne, geçmiş olsun

olmaz, yaşlı işli duruyor.

Giyene göre de değişir. Nasıl durduğuna bakmak lazım

Olur neden olmasın. Tip yaşlı gibi değilse, minyonsan gayet de olur.

niye olmasın canım.


50 yaşındaki cart cart renkler, uçuk modeller giyiyor ya..


her insan güzeldir ve bence sana da çok yakışır! :)

neyini begenmediniz bebeler. gayet yakışır güzele

Çok abartılı ve göz yorucu olmadığı taktirde pastel tonlarda motiflere sahip bir t-shirt her yaşta giyilebilir, t-shirt'ün yaşı yoktur yani.

Orta yaşa bile gitmez bu

Neyle giydiğine göre değişir. Bilekleri açıkta bırakan toprak tonunda kemeri kuşaklıhavuç pantolonla düşündüm de güzel olur.

boyle yeni emekli maasi baglanmis ve halkbank sirasinda ilk maasimi cekmisim gibi, sonra eve donerken bulmaca dergisi almisim ve cengel bulmacayi balkonumda sandalyede ince belli bardakta cay esliginde cozuyorum gibi bir de arka fonda samime sanay'dan hatirla sevgilim dinlerken o esnada ajans baslamis da onu dinliyorum gibi. poncik

Deadpool'u hic seyretmene gerek yok direkt.
Illa izleyecekseb de oncesinde izlemek gereken bir sey yok.

X-men filmlerinde ultra seviyede devamlılık sorunu var ki ilk 3 tanesinden sonra yapılan hiçbir X-men filminin de izlenmesine gerek yok (en fazla "Wolwerine" olanları izlersin çerezlik niyetine).

yani Days of Future Past, Apocalypse, First Class vs. hepsi tırt, ilk üç film ile organik bağları bile yok.

Deadpool'u izleyen birine ise allah akıl fikir versin derim çünkü ne düzgün bir hikayesi var, ne de aksiyonu aksiyon. Zaten tüm Marvel karakterleri arasında en tilt olduğum zorlama bir karakterdir kendisi.

marvel filmlerini çok da sevmeyen biri olarak izlerken en çok keyif aldığım marvel karakteri filmi deadpool'du. Hatta ikincisi de X-Men first class. Bunlara laf edenler gidip Endgame garabetini sevmiştir kesin bi de.

Bence 2000lerin başındaki X-Men serisi de çok iyi değildi bu arada. İzleyeceksen First class ile başlayan X-Men serisini(gerçi sadece first class'ı izledim ben devamını izlemedim bu serinin) ve Deadpool filmlerini izleyebilirsin.

Cidden Deadpool'u izlemene gerek yok diyenler hangi mantıkla diyo acaba. Son yıllarda çıkan kaliteli nadir süper kahraman filmiydi oysa ki..

ryan reynolds deadpool olarak x-men origins: wolverine'de çıkıyor ortaya ilk olarak. deadpool filmlerinin birinde (ikisinde de olabilir tam hatırlamıyorum) ona göndermeler vardı. izlemesen de olur tabii o göndermeli kısmı kaçırırsın sadece çok da önemli değil. sırf bi şey kaçırmamak için izleyeyim dersen sadece dediğim filmi izlemen yeterli.

bu arada marvel filmlerinden nefret ederim ben de ama x-men serisi içlerinde tek sevdiğimdir (deadpool da dahil). zaten marvel çizgi romanı olmasına rağmen hakları ayrı olarak sony'de mi fox'ta mı ne kaldığı için yapım şirketi farklıydı iyiki de farklıymış. özellikle x2, first class ve days of future past çok sevdiğim filmler kötü dediğim de 2 filmleri var sadece.

Deadpool adamdır. Ona laf eden karşısında iron man’i bulur.

çekilmiş xmen filmleriyle deadpool'un hiçbir bağlantısı yok. hatta filmde neden olmadığına dair sitem içeren bir şaka bile var, film kendi bile dalga geçiyor bu konuyla.

en fazla xmen karakterleri ve xmen nosyonu hakkındaki esprileri kaçırırsın.

buradaki yorumlara bakma bu arada, çekilmiş en farklı süperkahraman filmlerinden biri. eğlenmek istiyorsan kesin izle.

bahsedilenlerin hepsini izledim ama gerçekten deadpool u sırayla izlesen bir kaybın olmaz. gerçekten yapılmış olan en güzel filmlerden biridir gözümde. hayret izlemeyen bir eşim vardı sanıyordum.

Deadpool 1iseyrettim. 2 ye geçmeden xmene girdim. Deadpoolu da sevdim. Spiderman çizgi filmlerinden birz tanıyordum zaten. GEveze ve neşeli. Güzel bir ilişki hikayesi de koymuşlar, güzel fantezilerle.

refurbished isi sans isi, bulasmayin.

nick cevap uyumu çok manidar :)

amazon olsa dahi mi gideri yok?

yok :))

dedigim gibi sans isi. riske degecek bir fark yok arada.

100€ için değmez, sıfırını alın derim.

Sen bence normalsin değerli dostum. Böyle olmak isterdim ben de

Onceden bunun insan versiyonlarina da iki adim sonra aglardim/ aglamakli olurdum. Ciddi bir merhamet duyardım. Son zamanlarda kendi yüzeysel ve anlam ifade etmeyen problemlerime cok yogunlasip hic kafa zenginligi sağlamamak, dusunmek, sorgulayabilmek icin bir şeyle ilgilenmemek onumu gormemi engelliyor. Hicbir canliya donup de bakamiyorum. Oncelikle kendi icinde huzuru yakalayamamis olmak gerekiyor acima hissini kaybetmek icin diye dusunuyorum.

neden kurtulmaya çalışıyorsun ki? insani duygular bunlar, hissiz ve duyarsız şekilde yaşayanlara özenmenin manası yok, hatta acınması gerekenler bireyler onlar.

ben senin yerinde olsam, içimin bu şekilde ezildiği her an, böyle hissedebildiğim için şükredip salt bunun için tebessüm ederdim. ben öyle yapıyorum en azından. ayrıca bunun kadınlık ya da erkeklik ile alakası yok; insanlıkla var. önündeki çıkıntı bir sayko olmanı gerektirmiyor.

türkiyeden afrikaya yardım dernekleri gidiyor.
kuyu açma, ameliyatlar falan yapma amaçlı gibi.
sadece yol ücretini ödeyerek o grupla beraber yardımcı personel olarak gidebilirsin. insanların hayatları boyunca günde 1 öğün tek tip yemek yediğini, bazılarının onuda bulamayıp öldüğü ortamları gezersen hassasiyet duyman gerekenlerin hyavan değil insan olduğunu hatırlayabilirsin belki.
gönüllüler derneği araştır, onlarla gidebilirsin.

ayrıca sokak hayvanları gezegendeki tüm hayvanların içinde yüzbinde bir etmez.
doğada HERGÜN milyonlarca hayvan başka hayvan tarafındna öldürülüyor yada açlıktan ölüyor. nedne onları dert etmiyorsunda gözünün gördüğü sokak hayvanlarını dert ediyorsun ? arada ne fark var ? doğadaki hergün yardıma muhtaç milyonlarca hayvanı dert etmekte bir tufahlık yokmu sence ?
gözünün önünde yaşamayanların dertleri ile ilgileneceksen yardıma muhtaç hayvan değil yüzmilyonlarca insan var gezegende.

Ölmek, aç kalmak, yok olmak hayvan doğasının sıradan birer parçası, dolayısıyla benim için major veya minör bir dert değil sıkıntı duyabileceğim. Başlığı okuyunca sosyolojik bir örnek vereceksin sanmıştım ama mevzu sokak hayvanlarıymış, şaşırtmacalı başlık ve de içerik.

En sinir olduğum şey özellikle mevzu hayvansa birinin çıkıp "ama dünyada aç insanlar var git onlarla uğraş, onlara üzülme" demesi! Arkadaş üzülmediğimi, hatta yardım etmediğimi hepsini geçtim dua etmediğimi ne biliyorsun? Şimdi ben aynı arkadaşın yazdığı gibi biriyim, hatta maalesef fazlası, ama bundan üzülmüyorum, çünkü hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanıyorum. Geçen gün tatilde Alaçatı'ya alışverişe gittim, bişey için sokağa girdim yani işim yok sadece öylesine, ağzı yüzü akmış, korkunç zayıf, tüyleri dökülmüş bir yavru kedi gördüm, mama verdim yiyemedi burnuna yapıştı, geldi ellerime dokundu, sevdim o halinde bile nasıl mırlıyor=( güzelim kıyafetimi önemsemeden kucağıma aldım, öptüm en yakın veterinere götürdüm ücreti umrum olmadı, veteriner hayata tutunacak bir kedi dedi. sonra da birine teslim ettim otelime döndüm. Alışverişin ne önemi var bir can giderken, o iç huzur bana yetti. Bu kedi değil bir insan da olabilirdi, ona da sırtımı dönüp gidemezdim. Sonra otele döndüğümde neden geciktiğimi soran birine durumu anlattım, yüzünü ekşitti "ellerini yıkadın mı" dedi, tiksindim o insandan meselâ. Şükrettim öyle olmadığım için.
Yani arkadaşım, ben de isterim Afrika'ya gitmek, dediğiniz gibi kolay olmuyor, istesen de gidemiyorsun meselâ. O yüzden elinin ulaştığı gözünün gördüğü yerdeki yardıma ihtiyacı olan için bişeyler yapmaya çalışıyorsun. Yoksa emin ol sokaktaki kediye sırtını dönemeyen dünyadaki hayvanlar, insanlar için de bişeyler yapabilmek ister. Umarım sizin bunları yapacak gücünüz vardır.

Evliyim, 1 aydır 6 yaş büyük biri ile takılıyorum. İlgisi o kadar hoş ki.
evli olduğumu biliyor, bu yüzden artık ayrıldık.
Görüşmek isterse koşa koşa giderim.

Etik değil çok ayip

Hayır. Benim içimden gelmiyo. İlgi hoşuma gitmez.

Kandırılan insan zaten aptal değilse kandırıldığını veya kullanıldığını biliyordur. Bunu dert ederse zaten ilgiyi keser, yok ilgisi karşılıklı oluyorsa ve bundan rahatsız olmuyorsa oyuna devam eder.

Kandırılan insan kaldırıldığını anlamaz. Zaten kandırmanın tanımı gereği anlamaması lazım.

Size biri ilgi gösterdiğinde siz iletişimi sürdürdükçe içinde size karşı bir umut büyüyecek. Belki hayal kuracak.

Yapmayın. Eğer oluru yoksa baştan söyleyin.

Eğer siz ona aranızda bir şey olmayacağı düşüncenizi söylediyseniz o size yine size ilgi gösteriyorsa bu kandırmak olmaz. Ama hala onun içinde umut var demektir.

Öncelikle neden ilgiye bu kadar muhtaç olduğunuzu bulup bu sorunu çözmeyi deneyin bence.

İlgi sonuçta bu kim hoşlanmaz

Evet ilgi guzel bir sey ama kisi bu ilgiye karsilik vermeyecekse sirf ego tatmini icin kullanacaksa o zaman bu attention whore'luk oluyo. Itici olmasinin yaninda cok ayip ve bencilce.

asla yapabildiğim bir şey değil. İçimden gelmesi lazım.

@levpontryagin yazdığım şeyi tam olarak anlamamışsın sanırım. Bazen oyun içinde oyun döner ve karşı tarafın niyetini bildiğin hâlde onun yemini yutuyormuş gibi davranırsın.

kastettiğim şey buydu.

@psycho

O kandırmak olmuyor demeye çalışmıştım ifade edemedim tam.

Yani aslında şunu demek istedim kandırma varsa taraflardan birinin durumdan haberdar olmaması lazım.

Birisi diyelim ki benden “abi köyüme dönecem param yok” diyerek para istemiş olsun.

Ben adamın içki almak için para istediğini biliyorum. İyi günüme denk geliyor parayı veriyorum.

Bu durumda kandırılmış olmuyorum. Zira gerçeği biliyorum.

Oluru olmayacak insanların ilgisi hoşuma gitmiyor, içim daralıyor böyle ilgiden. Devam ettirmiyorum dolayısıyla.

Evet kandırmak olur.

Benim arkadaşım bunu hep yapıyor. Tam bir ilgi delisi. Buna ilgi göstersinler, köpeği olsunlar ona yetiyor. Hooop sonra ilgi bitince de kapının önüne koyuyor ya da işler ciddiye binerse anında huysuzlaşıyor aksi davranıyor. Erkekler de bunun peşindem koşmaya devam ediyor.

Herkes ilgiyi sever bu bir gerçek. Şahsım adına kimsenin sırf ilgisi hoşuma gidiyor diye diyoloğu sürdürmedim eğer benim de o kişiye ilgim yoksa tabi. Kullanmak biraz ağır kelime olabilir ama bence bu veya bu tip davranışları gösteren insanların kişisel problemleri (özgüvensizlik) vardır diye düşünüyorum

Aslinda bircok insan bunu fark etmeden yapiyor bence. Hic oluru olmayacak biri demek yanlis zaten, boyle kesin konusmamak lazim bence. Onun disinda dedigim gibi, butun ciftler birbirine uyumlu mu, birbirine karsi yuzde elliden daha fazla sevgi mi duyuyorlar ya da uyumlular mi? Hayir cogu iliski yalniz kalma korkusundan oteye gecmiyor bence. Insanlarin iliski yasarken bu kadar sorguladiklarini dusunmuyorum, hatta genel olarak sorgulamiyorlar bence.

ilgi var, ilgi var. saat başı whatsapp'tan sorguya çekip günde beş defa telefonda daraltmak ilgi değildir. nefret ederim.

@üpoıyy, Olur olur. Tek kriter o ali kundilli ayarında olmasın yeter.

Airplane serisinin herhangi bir filmi ama tercihen ilk ikisi. İşemek ve yarılmak garanti.

Beatles seviyorsanız vizyonda Yesterday diye bir film var. Güzel vakit geçiyor tavsiye ederim

midnight in paris, Hector'un mutluluk arayışı, R.e.d 1, 2 , aşka yolculuk.

Güneşin oğlu

Ruby Sparky. Kadın erkek ilişkisine üzerine bir film.

Soul Kitchen

Im Juli

amerikan pastasi ;))

snatch
hitch
ölümlü dünya
grand budapest hotel
gone baby gone
happy death day 1
edge of tomorrow

6, erkek, fazla kaslı.

çok zayıf geldi bana. hayat dolu biriymiş. niye gösterdin şimdi bunu bize akşam akşam moralimiz bozulsun diye mi? umarım şimdi olduğu yerde de çok mutludur.

10
erkek

Erkek
3/10

Eskiden kaslı hatunları inanılmaz itici ve çirkin bulurdum fakat bende kas (karın ve omuz) fetişi de baş gösterdi sonradan. Bir de yüzleri güzelse deyme keyfine.

o yüzden 9/10 diyorum. (E)

Fiziği iyi ve ideal ama çekici değil.

4/10

Cinsiyetim kadın bu arada. Editleyemiyorum. :)

Çok beğendim. 10 (k)

toprağı bol olsun.

erkek 10/3. bildiğin erkek vücudu var, aşırı kaslı, üçgen vücutlu. zevk meselesi tabi de kadın kısmızı azıcık yuvarlak hatlı olmalı sanki.

Karın kası çok hoşmuş, baseni olmamasından hoşlanmadım. Bence abartı değil fit bir vucudu var, kaslı kadın görmemişsiniz=) toprağı bol olsun. erkek değilim.

8.5 tatli bir kizmis

değil. neden ki?

Değil. "Söylemlerini değiştirdiler belli ki". Sure'un yeri kafanızı karıştırmış olabilir ama böyle bir kullanım var.

"Surely" diye başlayıp devam etseydi kafan karışmazdı belki ama şu hâliyle hatalı br yapısı yok.

Tam ben bu durum için duyuruya yazacaktım ki yalnız olmadığımı gördüm. Cidden fena derecede sinr bozucu.

Ben de diyorum telefonda bi sorun mu var. Meğer herkesinki böyleymiş

Ben de yalnizim saniyordum.