25 yaşınıza kadar ailenizin sigortasından faydalanacağınız kesin. 25 yaşından sonra ise prim ödemeniz gerekecek. Okuyanlar için 25 yaş sınırını açıkça belirtmişler.

bayanlarda 2008 yılında yani kanun ilk cıktıgında 18 yasını doldurmus olanlarrın hiç bir şey yapmasına gerek yokmus.ama 2008 de 18 yasından kucukseniz sizinde gelir testine basvurmanız gerekecekmiş.kaynak;
video.haberturk.com

Dosyayı icra işlemine koymuşlarsa avukat ve icra masrafı elbette tarafınıza işler.

Faturayı ödemiş borcu kabul etmişsiniz. Ama olayı isterseniz tüketici hakem heyetine götürebilirsiniz. Yine de eğer fatura sizin adınıza kayıtlı değilse, fatura sahibi başvurmalı.

Staj yapma zorunluluğu bulunan bir okulda okuyorsanız (Meslek yüksekokulu dediğinzi için bunu çıkarıyorum), staj yaptığınız işyeri size staj ücreti ödemek, sigorta yapmak zorunda değildir. Bu öğrenciler 3308 sayılı kanun kapsamına girmez.

Kendimde meslek yüksekokulu okudum ve işyerimizde staj yapan myo öğrencileri var.


www.alomaliye.com

şurdan bakınız.

asgari ücretin 3te 2sidir. herhangi bir kesintiye uğramadan net olarak ödenir.

Şubat 2011'de yayınlanan 6111 sayılı torba kanunun 61.maddesi ile 3308 sayılı kanunun tanımlar bölümüne (3/j maddesi) teknik eğitim veren meslek yüksekokulu ifadesi konuldu, o yüzden sormuştum.

yani meslek liselerinin yanısıra, meslek yüksekokulları da bu kanun kapsamına giriyor diye düşünüyorum. dolayısıyla ücret ödenmesi gerekmez mi? (sigortası üniversite tarafından karşılanmak üzere)

Şöyle anlatayım;

Mecburiyet yok. Kanunda bazı maddeler var ancak onlarda tek başına birşey ifade etmiyor. Yani bir işyerinde,kanuni olarak belli oranda stajyer çalıştırma mecburiyeti varsa, işyeri mecbur olduğu için stajyer çalıştırır ve ona ücret öder.

Ama siz stajı işyeri için değil kendi eğitiminiz mecbur kıldığı için yapıyorsanız, işyeri sizi işe almak, staj yaptırmak bird epara vermek zorunda değil. Sizi işe alırlarsa bile en fazla size iyilik yapma amaçlı alırlar para vermezler.

Meslek lisalerinde, staj daha uzun sürüyor ve meslek liseleri aynı zamanda işyerlerinin ara eleman ihtiyacını karşılıyor bu sebeple işe alıp para verme sorunu olmuyor.

Kosgeb in girişimciler için projeleri mevcut.Hatta belli bir kısmı hibe veriliyor.

Dersane olayı bu kapsamdamıdır emin değilim, ancak sormakta fayda var. Netten de araştırabilirsiniz bulunduğunuz yerdeki kosgeb temsilcisini bulursanız gidip yüz yüze görüşme durumunuz olabilir.

Banka kredisi olayı zaten zor, banka neticede verdiği parayı geri almaya çalışan bir kurumdur.Parasını geri alıp alamayacağını bilmek ister. Ama ailenizde geliri sağlam birisi varsa o alabilir, siz ödersiniz. Veya Halk bank ı bir araştırın, işe yeni başlayan esnaflar için kredileri oluyor, aynı şekilde esnaf odaları da esnaflara kredi veriyor.

Dersane olayını tekeline almış büyükler varken işiniz zor, inşallah rast gider.Kendinize güvenip böyle bir teşebbüs planlamanız bile çok iyi.

Sirket muhasebesi maas yazisi adi altinda bir evrak verir. bu evrakta maasinizin gercek rakami yazacagindan banka bunu kabul eder.

Anlayamadığım bazı noktalar var, yurtdışından hiç tr ye gelmeden direk mi satış yapacaksın yoksa gelip giderek mi ? Gelmeden ise hiç sanmıyorum da gelip giderek o bavullar nası gelecek onu çözemedim. Bir de vergi vs nasıl olacak, şirket ?

Gittigidiyordaki fiyat aralığını sen yaz, yıldız ise hiç önemli değil.

Bİldiğim kadarıyla %80 kar beklentisi olan bi sektör varsa dünya üzerinde 0 iş sektör hemen yatırımcılarla dolar %80 kar diye bişey biraz zor yani.

Gittigidiyor gibi siteler de satış yapanları artık maliye den takip ediyorlar. Sattığınız, satacağınız ürünler için fatura kesebiliyorsanız sorun yok, fatura kesemiyorsanız maliye cezai işlem yapıyor. Önce bunu bilmekte fayda var, amatörce yapılan kişisel eşyaların satışında pek sorun çıkmıyor, ancak ticari mallarda sorun çıkabiliyor.

Satış fiyatınıza gelince, satmak istediğiniz ürünü sitede kaça satıyorlar Tr. fiyatı nedir? bir bakmanız lazım, ona göre kendi fiyatınızı koyarsınız.

@saiko öncelikle (bkz: bavul ticareti), bavul satmayacağım yani. sonralıkla, bavul ticareti olduğu için %80 kar hatta %100 kar bırakıyor, resmi bir şirketin böylesi bir satıştan %100 kar etmesine imkan yok zaten. (toplu alımda gümrük işlemleri, trde halihazırda bir bayisinin olması, vergilendirme, nakliyat v.s v.s., ben gelirken bir miktar yanımda getiriceğim o kadar)

@Oguzhang, duyuruda örnek bir fiyat belirttim, alta doğru yazmakta.

Tekrardan konuyu açmak gerekirse,

ürün ufacık bir elektronik eşya, 28€ yurtdışı fiyatı, 2 yıl garantili, distributor çıkışlı..

Türkiyedeki fiyatı 200-130 lira arasında, gittigidiyor'da satıcılar 90-160 lira arasından ürünü koymuşlar, 90 lira olanlar sahte olabilir gibi geldi, 160 lira olanlar distributor çıkışlı 2 yıl garantili.

tekrar saygılar.

@ryu,

Ne söylemeye çalıştığınızı anladım. Yani fiyat tesbiti sormuştunuz, bunu siz ayarlayacaksınız demek istemiştim.Verdiğiniz fiyatı görmediğimden değil, size bir fikir sunmak adına sitedeki fiyatları kontrol edip ona göre ayarlamanız gerektiğini söylemeye çalıştım.

Şimdi sizin ürünün yurtdışı fiyatı 28 euro. 67 lira yapıyor. %80 kar bekliyorsunuz madem satış fiyatınız en az 110 lira civarı olmalı. Tabi bu rakamın içinde Gg.komisyonu da düşecek.

Müşteriyi ürününüzün orjinalliğine ikna ederseniz ve ürününüz talep gören bir şey ise satış yaparsınız. Ancak en önemli konu ilk mesajımda da belirttiğim gibi vergi olayıdır. Buna bir çözüm bulmanız lazım, ödemeler gg de kredi kartı üzerinden yapıldığı için ve size de banka yolu ile yollanacağı için devletçe kontrol edilecektir, vergisi ödenmiyor ise cezası vs. vs. derken çok başınızı ağrıtabilir.

Zaten benim de bahsetmek istediğim nokta o %80 kar bırakmaz, vergisi cartı curtu gümrüğü. Öteki türlü cidden maliye ile başınız derde girer. Eskidendi o işler.

İşin kısası, kaçakçılık yapacağım ama en iyi nasıl yaparım diyorsunuz?

arkadaşım ben 2003-2009 arası bu işi yaptım iyide kazandım zamanında ama sakın bulaşma. istersen google'a gittigidiyor vergi cezaları yaz. benim arkadaşıma saat satıyo diye (toplam satışı 100'den az) 18.000 lira vergi cezası geldi. çok çok karlı bişi satmıyosan ki dediğin fiyatlar öyle değil sakın bulaşma

@rainel Hayır.

gadget.brando.com

bunlardan mesela şu anda bim ve 101 lerde var. 5-10 lira gibi birşey.Decathlon da da var.

üsttekinin aynısını günlük fırsat sitelerinden almıştım. belki hala satıyorlardır. fena da değil yani iş görüyor.

Tchibo'ya baksanıza.
www.tchibo.com.tr

perşembe pazarında buldum tesadüfen teşekkürler :D

uludağ dicem ama fiyatları çok uygun olacagını sanmıyorum.

uygun fiyat istiyorsanız amasra'ya gidin. sezonda olmadığı için hem çok ucuz oluyor hem de bomboş oluyor. tam kafa dinlemelik. tabi benim tatil anlayışım kafa dinlemek sizinki eğlence ise amasra pek uymaz size.

Fırsat sitelerini takip edin hiç denememiş olsam da çok ekonomik tur ve otel fiyatları görmüşlüğüm var.

750 lira toplam bütçe ile nasıl bir tatil yapabilirsiniz? bunun zaten en az 200-250 lirası yol masrafınız olur. Bir de kaç gün tatil planlıyorsunuz o durum var. Domates ekmekle mi yaşayacaksınız?

Kısacası ya bütçenizi gözden geçirin ya da o kadar para ile tatil planını kışın yapmayın. Yazın yaparsanız en azından çadır kurarak konaklama masrafı yapmama imkanınız olur.

Yine de bir tavsiye vereyim,

www.lazhaber.com

Rize ayder yaylasında kardan adam şenlikleri var sizin bahsettiğiniz tarihlerde.
Ayder yaylasındaki otel ve pansiyonlar gecelik 40-50 liradan başlıyor. Netten araştırabilirsiniz.

ılgaz mountain resort. çocuklu aileler de var çiftler de. ben beğendim..

biz kayağa şubat ortasında sarıkamışa gidiyoruz, fiyatları bilmiyorum ama uludağdan uygun ve kar olarak da sert olduğundan kayağa daha uygun oluyor... bi araştırın tur şirketlerini derim...

sülük gibi yapışan erkek olmak istemiyorum demişsin ama görünen o ki öylesin :\

Zaten facebooka ekleyip iki kere israrla arayip sonra mesaj atinca suluk erkek imajina sahip oldun. Senin attigin mesaja da bi geri donus yapmadigina gore seninle iletisim kurmak istemiyor. Fazla kasma bence. İsterse zaten geri donus yapar. Zorlamanin manasi yok.

insanları 2 kere arayıp üstüne mesaj atmak sülük gibi yapışmaksa sanırım ayrı dünyalarda yaşıyoruz biz.

Yav alacakli gibi 2 kere arayip mesaj atmak sonra da baska ne yapsam diye dusunmek bayaa bi sulukluktur. Daha kizi bi kere gormussun muhtemelen ayip olmasin diye telefonunu vermis. Hatta onu bile bence bilerek babasinin telini vermis seni atlatmak icin ama neyse.
Sen zorla panpa yine de belli olmaz.

klasik türk kızının pimpirikli ve tutucu olanına denk gelmişsiniz öncelikle. yanlışlıkla babamın numarasını verdim ne demek ya. valla iyiymiş yazıyorum ben de bunları bi kenara haha

bence mesaj attıysanız ve aradıysanız fb den de eklediyse bişey yazmayın. kendinizi geri çekin biraz. zaten ilgi gösteresi varsa gelir. yok ben olduğum yerde kalayım o sürekli bana gelsin ben de naz yapayım diyen bi kızsa uzak durmak isteyeceğinizi varsayıyorum.

Kusura bakmayın, bu işin kuralı var ben bilmiyorum o zaman. Hatunu 3 gün sonra ararsan kendini ağırdan satıyor olursun, hemen ararsan sabırsız erkek olursun. Aranmaz o zaman hatun tarafı?

2 kere aradım, ki bence bu işin standardı 2 dir. Üstüne attığım mesaj da, ben bilmemne, aradım ulaşamadım için mesaj atmaktır. Naber ya, ne zaman kahve içmeye gidiyoruz diye sıkıştırmadım kimseyi.

Kaldı ki, kendisini Pazar günü facebooktan ekledim, karşı tarafı ekledikten sonra karşıya mail gidiyor, talebi iptal edersem bu sefer dalga geçiyor gibi olacaktı muhtemelen.

Amacım kızı nasıl rahatsız ederim, ya da sülük gibi yapışırım hesabı değil. Ekledim, bu durumdan sonra birşey yapmak mantıklı mı değil mi bilmiyorum ve bunla ilgili sordum sadece.

Karşı tarafı tam olarak bilmediğim için, tutumu nedir onu bilmiyorum. Kaldı ki, görüşmek istemediğin birini Facebooktan eklemek mantıklı değildir, ayıp olmasın diye eklendiyse, mesaja da ayıp olmasın diye cevaplanabilir.

Sadece burada, rahatsız edici ya da cool erkek olup arayıp sormamak gibi durumlara girmek istemiyorum.

Olay basit, ben üstüme düşeni yaptım gerisi sana kalmış mesajı verebilmek için başka yapmam gereken birşey var mı diye sordum sadece? Olmayacak duaya amin demek gibi bir durumum yok.

ya aslında bendeki parti fln. mevzusu değil ama bende benzer bir durum bende de var. Sen elinden geleni yapmış gibisin. Ne kadar elinden geleni yapsanda bir yandan da kendini unutturmaman ve zaman tanıman gerekiyor sanırım.(??)

Benim avantajım haftada en 1 gün ortak bir sosyal faliyetten dolayı yüzyüze görüşebilmemiz. Konuşacak başka şeylerin olması. Yani doğal yollardan zaman geçirip güven kazanmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Telefonla ve mesajla da çok üzerine düşmemeni öneririm.

kız milletine akıl sır ermez karşiim. sen gerekeni yapmışsın, olsaydı ilk aramalarda sonuç alırdın aksi halde senin için şu iyi bir tanım olur; (bkz: stepne)

sanırım aynı kız tipiyim. 1-2 gün sonra daha açık ve net bir mesaj yazabilirsiniz FB dan. sülük gibi görünmüyor bana gayet normal geldi.

Partiden tanıdık ortak bir arkadaşı aracı yapmak iyi bir fikir olabilir.

Hem karşı taraf hakkında bilgi alırsınız, hem de sizin hakkınızda bilgi edinmesini sağlarsınız.

kazayla babamın telefonunu verdim dediği anda olay yerini terketmeliydiniz bence.ben olsam silerim facebookdan ve telefonumdan numarasını.şiir gibi anlattım ama gerçek su gibi meydanda.

dostum sayende(!) kızın bir sonraki erkek arkadaşı epey sürüneceğe benziyor.

sana gelince; tek derdim kahve içmek deyip olayı masum hale getirmeye çalışmışsın. e tek derdin kahve içmekse bi' ara buluşur içersiniz. ama sen o kahve içme olayına o kadar anlam yükleyip bir de bu durumu kızın gözüne sokarsan, o kahve fincanı kahve yolunda tuz buz olur. kaldı ki kız zaten kahveye anlam yüklemediğini anlasa zaten gelir 2 saat oturur, çeker gider.

demem o ki; kendini ikna etmişsin ama başkalarını ikna etmek bu kadar kolay olmuyor. olaydan kızın problemli olduğunu söylemek istemiyorum çünkü kendin alkollün etkisiyle böyle yaptım, şöyle dedim diyorsun.

salla gitsin hocum. numarasını da sil, fb'den de sil. en azından kızın bir sonraki erkek arkadaşına bir faydan olsun, hem senin de kafan rahat olsun,

derim ve çeker giderim...

fazla etkilenmişsin bu kızdan. kendini kaptırmamaya çalış. ayrıca fb dan ekleme iki kere arama ve mesaj yeterli bence. gerisini ondan bekle, ses çıkmazsa salla gitsin.

daha evvelki kötü ilişkinizi anlatmasanız olmuyor di mi?
bence son kez cep telefonuna bak son kez arıyorum, rahatsızlık vermeyi sevmem, hadi gel kahve içelim, gibisinden yarı şaka yarı ciddi bir mesaj at. cevap verirse buluş ama herbir şeyini anlatma, vermezse de salla gitsin. ne o öyle ilk günden tabularım var falan?

Kıyıköyde değilim ancak kıyıköye çok gittim.

İstanbul otogardan 139 numaralı peron kale seyehat e gidin. Ordaki otobüslerden direk kıyıköye gidenler oluyor. Olmasa bile Saray a kadar gider ordan dolmuşla kıyıköye geçersiniz. Ulaşım sorun değil yani. Bayram, yılbaşı farketmez gece saat 23 kadar otobüsler yarım saatte bir kalkıyor. Kıyıköyden direk geçen otobüs saatlerini tutturursanız pazar gününüzü uzatmanız mümkün.

Kalacak yer olarak kıyıköy de birçok pansiyon ve birkaç otel mevcut.

www.kiyikoy.gen.tr

www.dagmotel.com

müsait birini arayıp bilgi alırsınız.

gözünüzü korkutmak gibi olmasında bu havada orası çok pis eser.

oraya kadar gitmişken çadır varsa oraya yakın Kastroyada gidin derim.

koşu bandı dizler ve bilekler için çok iyi bir şey değil. aynı şekilde betonda asfaltta koşmak da. darbe emici özelliği olan bir bantta koşmak bir yere kadar faydalı olabilir.

o yüzden ki, ayakkabı çok önemli bi eşyamız. gerecimiz.

Sorun koşu bandında değil, koşarken ters bir yöne çevrilen dizde olsa gerek. Koşu bantlarında tartan zemin olur basıncı hafifletir, aksi halde zaten koşu bandının zemini çöker.

Koşmadan evvel hafif ısının, germe hareketleri yapın ve direk koşu ile başlamayın, önce 5-10 dakika kadar orta hızda yürüyün, bacaklar alışsın sonra yavaş yavaş temponuzu tutturana dek koşmaya başlayın.

@melvi yok hocam hiz olarak solemistim onu.

ufkum 2 katına çıktı amk :D

Sag dizim 2-3 yil suren yogun salon temposunda gitti.su anda cok zorlayinca veya kilo alinca dizimden dolayi problem yasiyorum. Mumkunse kardionun yarisini bisiklet yapin. Varsa eliptik bisiklet gibi..

jel tabanlı kaliteli koşu ayakkabısı kullanırsanız probleminiz yüksek ihtimalle çözülecektir. diğer yandan koşarken anatomik olarak yanlış bir hareket yapıyor olmanız da yüksek ihtimal. ancak şu aşamada ne söylesek boş. böyle bir sorun varken koşuya devam etmemeli bir doktora görünmelisiniz.

Kosu bandi uzerinde kosmaya devam ederseniz ilerde o dizleri elinize alirsiniz. Dizdeki kikirdaklara hasar verir. Kosuyu sadece toprak veya yumusak bir zeminde yapmak lazim. Kosu bandinda sadece yurunebilir. İnternette de bulabilorsin verdigi hasara yonelik bilgiler. Adini unuttugum bir prof. dan duymustum ben de.

ne alırsan 1 milyon'cularda var onlardan. ama 1 milyon değil. zaten 1 milyon büyük para. 1 tl olacak o. bu arada 1 milyon iyi para be. gidip bir tane daha piyango bileti alayım en iyisi :)

gereksiz şeyler satan yerlerde vardır. belki mahalle kırtasiyelerinde ve bijuterilerde ama çok kötü bir yılbaşı hediyesi. aramaya değmez bile bence.

Bir milyoncularda ve oyuncakçılarda bulunur.

gratiste görmüştüm.

küçük boyutlarda olanlarında d&r da var

cevahir tepe home'da gördüm geçen. fiyatı da pek pahalı değildi.

yeni yıl münasebetiyle megavizyon, d&r, kabalcı, mefisto filan bu tarz yerlerde bir sürü var şu an. adı da kar küresi.

kimsye yılbaşı hediyesi olarak almıycam zaten,gayet gidip bi güzel kendime alıcam :D bir sürü yer söylemişsiniz teşekkür ederim :)

gecen ıstıklalde gordum her yerde var la onlardan

haydaa bi kör benim o zaman aramadığım yer kalmadı neyse bakıcam tekrar

evet her yerde var gerçekten. :)
ayrıca bugün eminönünde de gördüm kendilerinden. hem kar küresi olup hem de müzik kutusu opsiyoneli olanlar da mevcut ve çok şekerler. eminönünde daha uygun ayrıca. :)

aaaa inat gibi herkes görmüş be :( yarın hemen gidip alıcam heryeri arıcam nasıl bulamadım ya :(

4 gün önce marmara forum boyner'de gördüm.

kayıp çocuğumu arıyomuş gibi hissettim kenidimi

şu ara her mağazada var. boynerde fln da var.

teşekkürler :)

bu sene onlardan her yerde var. büyük kırtasiyeler, MMM Migros, Carrefour, yılbaşı süsleri satan yerler vs. vs.

öhüm. yükselmek isteyen ancak tüm yöneticilerin erkek olduğu bir kurumda olduğundan ötürü kendinde fazla şans görmeyen bi bayan çalışan olarak cevapliiim..

- türkiye için konuşuyorsak hayır değil. evet düşünüyorum.
- çalışan grubunda erkeklerin çoğunlukta olduğu bir ülkeyiz, bundan dolayı erkeklerin daha başarılı olduğu kanısı mevcut. bir kadın işe başladığında tüm çabasıyla işini yapıyorsa ama bir süre sonra bazı yerlere sırf cinsiyeti yüzünden gelemeyeceğinin farkına varabiliyor. cam tavan dediğiniz bu sanırım dimi.
- kadının yeri mutfaktır çoğu adamın kafasına göre. kendi annesi mutfaktan çıkmayınca tüm kadınları öyle görenler var. herkes aynı değil tabi. bir de kadında böyle bir yadırganma olduğu için daha çok gözünündeler ve bu daha çok heyecan yapıp hata yapmamıza sebep oluyor. misal; trafik kazası haberi veriliyor televizyonda. kadın sürücü diye başlıyolar şöle yaptı böyle yaptı. yani neden o kaza yapanın kadın olduğu belirtilme ihtiyacı hissediliyor? erkekler de kaza yapıyor. başka bir kaza olduğu vakit "erkek kamyoncu bariyerlere çarptı" denmiyor mesela. bakın kadın kaza yaptı, karı işte nası becersin araba kullanmayı dimi yani.
- türkiyede üst düzey yönetici olan kadınların ortak özelliği hepsinin korkunç çetin ceviz olmalarıdır diye düşünüyorum. bakışlarında bile korkunç bir sertlik var. oraya gelene kadar yaşadıkları zorluklar çelik bir perde oluşturmuş önlerinde. yani bulunduğu konuma bir şekilde daha kolay gelmiş olan varsa da aralarında, konumunu korumak için aynı savaştan geçmiştir diye düşünüyorum. bir de bu kadınların yönetici olduğu yerlerin genel bakış açısı zaten bu tip değişikliklere açık yerler oluyor. yoksa zaten yönetici falan yapmıyorlar ki.
- kendim beceremedim ki bir adım yükselmeyi, onlara tavsiye vereyim. ha şu olabilir, heyecanlarını ve üzüntülerini yoketmeyi ya da gizlemeyi başarmalılar.

çok uzun yazdım pardon. :)

1-kesinlikle değil
2-kendileri
3-toplumsal yargıların yanında iş hayatında odaklanamama diyebiliriz heralde, bi yandan aileyi devam ettirme görevinin cok buyuk kısmının üstlerine düşmesi
4-sermaye kalıtım yasası
5-sadece işini yapmaları

tamamen gözlemsel subjektif yargılardır

shiranai, amlakit çok teşekkürler,farklı görüşler almak çok işime yarıyor:)

Kendini ispatlayan, sorumluluk almaktan kaçınmayan kadınlar için hiç bir şey imkansız değil.

Benim çalıştığım şirkette 3 tane bayan müdür var, diğer bayanlar ise sadece dedikoducu ve bürokrat, yani özel sektördeyiz ama sorumluluk almamak için herşeyi bürokrasiye vuruyorlar. Bir işiniz düştüğünde insiyatif kullanmaktansa "izin alıyım" yada "önceden haber verseydiniz" modunda dolaşıyorlar, aman başları ağtrımasın sıkıntı olmasın diye geziyorlar.

Bayanın yeri mutfağıdır diye bir düşünce yok, katılmıyorum.Bayan kendisini ispatlayamıyor ortaya süremiyorsa insan kafasında sadece "sen bu işi yapamıyorsun" imajı oluşur.Ben bu işi beceremiyorum diye bar bar bağırır izlenimi yarattığınız iş arkadaşlarınız sizi elbette o işten başka heryere layık görür. Bir işte en önemli başarı o işe layık görülmektir. Bu erkekler içinde bayanlar için de aynıdır. Cinsiyet öne sürmek beceriksizliği kamufle etmekten başka bir işe yaramaz.

Kısacası bayanların da erkekler gibi koşturmaktan, sorumluluk almaktan, işin gereği için her türlü insiyatifi kullanmaktan korkmamaları şart. Aksi hal de dışlanması olağan. İşyerinde kakara kikiri gülüp milleti çekiştirmek işten sayılmıyor bunu birileri hatırlatmalı. Patronun müdürün gözüne girmek için onların odasına takılıp durmak ta yükselmek için çözüm olamaz.

Ben vakıf üniversitesinde okuyan biri olarak şunları söylemek istiyorum. Herhangi bir vakıf üniversitesi minimum 15 bin tl. malum lisans eğitimi 4 yıl ama ingilizce eğitim veren vakıf üniversitesine yollarsanız +1 yıl da hazırlık. toplamda 5 yıl eğitim alacak. Eğer dediğiniz gibi ders çalışmıyor ve rahatsa durum pek iyi olmaz. bir dezavantaj da devamın olmadığı bir bölüm olduğundan dolayı sallamaması muhtemel. Şayet başka bir opsiyonunuz yoksa alın kardeşinizi ailecek karşısına geçin ve durumu çok iyi bir şekilde anlatın. ondan burs bekleyin. bu şekilde üzerine çok gitmeden hoş bir şekilde bunu isterseniz ve cesaretlendirirseniz hiç değilse kalma durumu olmaz ve standart 4 yılda +1 hazırlık 5 yılda okulu bitirir. bütün olay kardeşinizde ve sizin onunla ailecek bunu tartışıp bir karara bağlamanızda. şimdi burnu sürtsün bence. ayrıca ben açıkçası 1 yıl bekleyip vakıf üniversitesine gitmeyi yeğlerdim. bu benim kanaatim ama böyle olursa hem burnu sürter 1 yıl bekleyerek hem de puanı artar ve en azından %50 burslu olarak girer istediğiniz-istediği yere.

@bedbed
yani dediğinde haklısın ama bi sene daha üniversiteye hazırlanarak kaybediceğine bi sene erken atılsın iş hayatına. avukat olarak ilk senesinde 2500-3000 kazansa biele ayda, senede 30-36 bin ediyor ki bu da zaten eğitim ücretinin yarısı civarında. yani bi sene erken çalışmaya başlaması %50 burslu okumasıyla eşdeğer. yani ben sene kaybetmesinden yana değilim pek.

"Fakirin eğitimi onun sermayesi, zenginin eğitimi onun faizidir" diye bir şey var sözüm meclisten dışarı.

Cevap, değmez. Net.

özel üniversiteye gidildiği zaman masraf sadece okula verilen parayla kalmıyor ne yazık ki. girdiği arkadaş ortamları,etkinlikleri de baya masraflı olacaktır.ders stresi üstüne bunlar yaşanması zor şeyler üniversite hayatında özellikle rahatına düşün biri için.1 sene beklemek kayıp değil hayatta.biraz çabayla devlet üniversitelerini kazanabilir yada vakıf üniversitesinden biraz burs alıp sizi bir ölçüde rahatlatabilir.ayrıca ne kadar başarılı olsada mesleğinde 2 3 yılda harcanan parayı telafi etmesi mümkün değil.

@karlmarx
özelde okumazsa anadoluda sadece işletme iktisat falan kazanaiblir. avukatlık ise bi sigorta gibi düşünüyorum ben. yani avukat olursa bi şekilde hayatı garanti olacak ve yeteneği var hakkaten insan ilişkilerinde. zaten zengin falan da değiliz fedakarlık yapıyoruz o kadar.

şunu belirtmek isterim; ağzının laf yapıyor olması hukuk okumak için değil, hukuku uygulaması konusunda işini görür. yani mesleğinde. okurken ağzının iyi laf yapması değil, o hukuk derslerine olan yatkınlığı göz önünde bulundurulursa daha iyi olur. anladığım kadarıyla da pek çalışmayı seven birisi değil kardeşiniz. nitekim burda en az 4 yıllık bir sürecten ve kısıtlı bir paradan söz ediyoruz. yani ileri dönemde bir sorun olur da bırakmak isterse okulu? ya da bu bölümde yapamayıp sürekli uzatırsa okulu?(ki okulun 1 sene uzaması en az 20-25 bin civarı bir paraya patlar toplamda) bence kesinlikle özel okuldan uzak durunuz.

@omnella
yani hazırlıkla birlikte toplam maliyet 75-90 bin ediyor. ayda 2500 lira kazansa bile 3 senede telafi edebiliyor harcanan parayı ki ben iyi bi avukat olursa daha fazla kazanabilceğini de düşünüyorum. ayrıca ankarada oturuyoruz ve ankarada bi özelde hukuk kazanırsa harcaması benim de altımda olur. ben istanbulda devlet ünide okuyorum, emin ol ankarada kalıp ailesinin yanında özelde okuyan arkadaşlarımın aylık harcaması benimkinin yarısı bile değil. yani aylık harcaması çok fazla olmaz diye düşünüyorum.

koç ekonomi össde türkiyede ilk 30 daydı arkadaşım 3 ün üstünde ortalamayla mezun oldu bu sene 1800le işe başladı.2 sene önceişe giiren, 3 yabancı dil bilen odtü işletme mezunu arkadaşım hala 1900e çalışıyor.istanbul hukuk kontenjanı 1200llerde ankara hukuk ona yakın.hukuk tamam geçerli bir meslek fakat bu kadar yeni mezun varken 2 3 senede kazanmasını beklediğiniz paralar gerçekten çok ütopik ki bunun büro kirası gibi giderleri var.ankara için çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim fakat istanbulda okuduğum devlet üniversitesinden arkadaşlarımla yaptığım harcamalarla özel üniversitedeki arkadaşlarımla yaptığm harcamalar arasında dağlar kadar fark var.şu an kıyamıyorsunuz kardeşinize yıpransın istemiyorsunuz belki ama ileride gücünüzün yetmediği yerler mutlaka olacaktır.biraz olsun çabalasın sonra cebinizdeki son kuruşa kadar yatırın ona isterseniz.tabiki bu benim bakış açım ukalalık tasladıysam affola

daha önceki cevaplarda bahsedilmiş ama tekrar etmekte fayda var kardeşinizi karşınıza alıp konuşunuz. siz onun iyiliğini düşünüyorsunuz bu gayet güzel bir şey. bence kardeşinize seçenekleri sunun tercihi o yapsın, tercihi yaparken siz artılarını ve eksilerini sunarsanız onun 'kendisi için' doğru tercihi yapması daha kolay olacaktır. ayrıca 1 sene geç kalması çokta büyütülecek bir şey değil. ben sınava 3. girişimde 2 yıllık dış ticaret bölümünü kazandım, 2 yıllığı bitirdikten sonra 1 sene iş hayatına(gümrük üzerine 6 sene staj yaptıktan sonra gümrük müşaviri olabilirdim) atıldım, bana göre olmadığına karar verdim 4 yıllığa geçiş sınavına(DGS) girdim ve ingilizce iktisat kazandım. şuan 24 yaşındayım, 3 yılım var. okurken aynı zamanda hafta sonları çalışıyorum, yine yaz aylarını çalışarak geçiriyorum. belki size göre yanlış bir şey yapıyorum ama bütün bunları kendi seçimlerim doğrultusunda yapıyorum ve pişman değilim. bunları yaparken en önemli şey ailemin desteğiydi. anlatmaya çalıştığım şey; kardeşinizi alın, konuşun, seçeneklerini sunun, artılarını eksilerini belirtin, o size seçeneklerini istediğini söylesin ortak bir noktada buluşun ve o yönde hep beraber hareket edin. ileride avukat olmak istemeyebilir ve bu konuda sizi suçlayabilir, üstelik siz fedakarlık yaptığınız için bunu size belirtemeyebilir de.

edit: imla

@omnella
yani dediğin şeyler kısmen de olsa benim düşüncelerimi destekliyor. bak kardeşim şu an devlette sadece anadoludaki işletme iktisatları kazanabilir. senin arkadaşların koçtan odtüden mezun olduğu halde o paraları alırken kardeşim iş bile bulamayacak belki. ben herzaman bir hukuk mezununun bir işletme mezunundan bi adım önde olduğunu ve olacağını düşünüyorum. tamam 2500 değil de 1500 alsın ben yine de işsiz kalmasından iyidir diyorum. söylediklerine de hak veriyorum ayrıca. çok fazla hukuk mezunu var ama aynı zamanda çok fazla mühendis çok fazla tıp mezunu da var artık. yani yeni mezun sayısının çok olması artık sadece işletme iktisatın sorunu değil tüm bölümlerin sorunu.

ders çalışmaya niyeti olmayan adam çalışmaz. hukuka gönderirsiniz, öss'nin 10 katı daha fazla çalışması gerekecek. sınıfta kalır, mezun olamaz. mezun olsa bile götüm götüm mezun olur bi işine yaramaz.

söyleyin, öss'yi kazanmaya niyetin yoksa askere git gel, dükkan açalım sana de.
ders çalışmaya niyeti olmayan adamı üniversiteye göndermeeyin, israf edersiniz. hem onun hayatından 5 yıl çalarsınız (ki sana söyliyim en az 7 sene okur) hem de sizin ailenizin biriktirdiği daireye yazık edersiniz.

edit: bir de zeki ama çalışmıyor dönemi geride kaldı. eğer gerizekalı değilse, herkes aynı seviyededir. ben de eskiden kendimi zeki sanardım, ama öss'ye çalışmadım benden salak adamlar benim önüme geçti. ne zaman ki aklım başıma geldi, eşşek gibi çalışmaya başladım ancak o zaman fark yaratabildim. ders çalışmayacak adam isterse einstein olsun hiçbir işe yaramaz. hiçbir işe. niyet en önemli şey. niyeti olmayan adamla vakit kaybetmeyin, şimdiden söyleyeyim.

iş kurun, daha faydalı olur. ya da bırakın devlet üniversitesine gitsin illa ki üniversite hayatı göstermek istiyorsanız. gitsin dandik bir bölüme, görsün, öğrensin, dönsün.

Kesinlikle yollayın meslek herşey bu ülkede , ama yaptığın yanlış şu o evi satıp üstüne bir bardak su içeceksin , sonra da okulunu bitirince bizden para almadan yaşabilse yeter diyeceksin. Bu kadar basit , 2-3 senede kazanır falan geyiklerine girmeden , yollayın kardeşinizi okusun , hem mezun olsa 2-3 senede iyi para kazansa o para geri gelip ev mi alacak annesine babasına , anne baba böyle bişey istemez eminim kendini kurtarsın yeter mantalitesi size gerekli olan.

avukat eşi olarak müdahale edeyim dedim. mezun olunca 2500-3000le başlar demişsiniz. Uyanalım artık ve gerçekleri görelim.
Avukatlık çevre işidir. Çevreniz varsa eyvallah, dediğiniz kazançları katlayabilir de. Ama çevreniz olmadığını varsayıyorum. Avukatlığın çeneyle ilgisi yok öncelikle. Yeni mezun bir avukat -Ankara için konuşuyorum- 1500 civarı bir paraya başlıyor. (Stajını ve askerliğini yaptığını düşünüyorum). Hatta daha düşük ücretlere başlayan ve yine de "iş buldum yarabbim" diye sevinen, Marmara Hukuk, Ankara hukuk mezunları tanıdım.
İşe başladıktan sonra genelde avukatlar bir alanda uzmanlaşmaya başlıyor. Ceza avukatı, ağır cezacı, boşanmacı, icracı, iflascı (hiç anlamam bir avukat niye iflasta uzmanlaşır), çevreci (aha bunlar aç gezer hacı) gibi. İşte bu uzmanlaşma sırasında çene işe yarar. Ama yine çevre yoksa çene de bir yere kadar işe yarar. Hukuk alanında isim yapmak zordur. Ama isim yaptıktan sonra da sağlam para kazanılır. İşte isim yapan bu avukatlar yüzünden de yeni mezunlara pek bir iş düşmez.
Bu arada çalışmayı sevmeyen hukuku 4 yılda hayatta bitiremez. Eşimin ailesi de aynı mantıkla hukuka göndermiş, 7 yılda bitirdi okulunu. Hala da ailesine kızar, beni istemediğimi, sevmediğimi bile bile zorla gönderdiniz diye.

Bir de çalışmayı sevmeyen adam avukatken de çalışamaz. Dışarıdan kolay bir meslek gibi görünüyor. Ama dilekçesi, ş.dışı, müvekkil tribi derken, çalışmayı sevmeyen bir adam 3 yıl sonra her fırsatta "sizin yüzünüzden" demeye başlayacaktır. Eşim dün 8 buçukta işten çıkıp eve gelebildi, 12'ye kadar dilekçelerini yazdı küfrede küfrede, 2 buçuğa kadar uyudu, sonra kalkıp şehir dışına gitti. Arada ona zorla hukuku yazdıran abisi telefon açmıştı, napıyosunuz diye, bütün hıncını abisinden çıkardı. Ve aldığı maaş hiç de hayal ettiğiniz gibi değil. CMK'ya kaydolmasını da ben istemedim, gecenin 3Ünde çağıracaklar diye.

Okumaya hevesi olmayan tembel bir talebeyi "özel üniversite dir rahattır" diye "vakıf üniversitesi" ne yollamakla meslek sahibi olunmaz. Vakıf üniversitesine gidince hemen sınıfı geçecek diye bir şeyde yok. Yine ders çalışacak,yine sınavlara girecek yine hukuk soruları ile uğraşacak. Yani ders çalışmayan bir insan için bence kendinizi sıkıntıya sokmayın Kardeşiniz bile olsa uğraşılmaz kendi geleceğini düşünecek sorumluluk alamıyorsa emrivaki ile hiç olmaz.

Birde mezun olunca 2500-3000 demişsiniz, yok öyle birşey. :) Asgari ücretle çalışanı bile var, iş yapamadığı için kendi ofisini kapatan bile var, çok çalışıp paranın dibine vuranda var(Mesela benim kardeşim) herşeyin püf noktası çalışmak. Çalışmaya üşenen adamı siz bile işe alıp üstüne 2500-3000 maaş vermezsiniz. Bunun daha sigortası,yemeği,vergisi cart curt derken ayda 6-7000 lirayı kimse karşılıksız olarak ödemez.Hayal kurmayın.

Kardeşiniz ne olmak istiyorsa gönlü neyden yana ise onu destekleyin "vakıf üniversitesi" ne para harcamayın.

değmez. o parayı karşılayamaz. direk evi verin bence daha iyi.

birde özelde hukuk okumakta öyle kolay iş değil. sen bir ev parasını yatırırsın daha da mezun olamazsa ne olacak. zavallı çocuğa baskı kurup duracaksınız sonra hop çocuk intihar etmiş. değer mi ha buna değer mi hiç? bir insanın hayatı parayla ölçülür mü?

madem fakirsiniz ev satıp çocuk okutulur mu? çocuğa ne biçim baskı yükleyeceksiniz haberiniz var mı? öyle ağızla lafla da avukat olunmuyor.

benim bir arkadaşa babası tekel bayi açtı çocuk bir yandanda sigara tanıtım işimi ne var onlarla uğraşıyor gayet memnun hayatından. eğer özel üniversiteye gitseydi 6. senesinde hala bitirmeye uğraşıyor olacaktı. girsin açık öğretim işletmeye en kötü okurken de bir iş bulsun ufaktan çalışsın.

ya da ilk sene de üniversiteyi kim kazanmış en az 3 diyorum. 3.de kazanamazsa o zaman değişik bir yol düşünebilirsiniz. zaten açık öğretimde 2. sınıfa geçmiş olur o zamana olmadı ona devam eder. illa ki elinde bir diploması olur.

kardeşiniz en iyi ihtimalle 5 sene sonra mezun olacak ve 5 sene sonra malesef avukatlık mesleği zaten bitmiş olacak..
5 sene sonraki mezunlar 2500-3000 lirayı rüyalarında görür, kardeşiniz de muhtemelen okulu bitirdikten sonra kpssye çalışıyor olacak.
madem kpssye çalışacaksan, git kamu yönetimi-iktisat falan oku, hatta bana sorarsan açıköğretmde oku ve bu arada kpss çalış.
son olarak, hemen her okulda hukuk fakültesi açılıp, kontenjanlar yükseltildi, puanlar düştü, buna rağmen devlet üniversitesinde hukuk kazanamıyorsa, özel üniversiteyi 5 yılda bitiremeyebilir, avukatlıkta da umduğunuz kadar başarılı olamayabilir. diğer daireyi de satmak zorunda kalabilirsiniz.

bunun, kardesiniz icin cok büyük bi yük olacagini düsünüyorum. hukuk okumak kendi istegiyse ancak puanlari tutmucak gibiyse baska tabi ama yazdiklarinizdan hukuk okumasi baba+büyük kardesin karari gibiymis gibime geldi. kardesiniz nasil bakiyor hukuk okumaya?

o kadar yazılmış çoğunu okumadım ama bir avukat olarak şunu söyleyebilirim. avukatlık mesleği artık eskisi gibi değil. 1 senelik avukat olarak 1250 tl maaşla çalışıyorum. eğer kardeşinizin ya da ailenizin belirgin bir çevresi yoksa asla avukatlığı düşünmeyin. yorucu, stresli ve insanın ömründen götüren bir meslek.

ağzı laf yapmak (eşit değildir) avukat olmak.
hatta çok konuşan az düşüneceğinden mütevellit tersi bir etki de söz konusudur. öncelikle okumayı sevmeli. delirircesine okumaktan bahsediyorum. bir roman vs değil her yıl binlerce sayfalalık ders kitaplarını okumalı, analiz ve muhakeme yeteneği olmalı. kavramlar aşırı soyuttur hukukta. hele de ilk sınıfta. ha şu var ders notu fotokopileri ile de bitirebilir ama mesleğe başladığında sıkıntı olur. şu an ihtiyaca göe en fazla mezun veren bölümlerin başında geliyor hukuk. bir yerlerde maaşlı çalışmak istiyorsa aldığı maaşın bir kaç katını emek olarak vermek zorunda. amerikan filmlerindeki gibi sözlü değil, yazılı yargılama esastır bizde. sınavlarda a4 kağıdı baz alırsak 8 sayfa falan cevap yazman gerekiyor. az öz yazmak çözüm değil. çok yazarken hata tyapmamak mümkün değil. ancak özel ünüversitelerin gördüğüm kadarı ile test usulü sınavyapanı da gördüm ki, ileride bu çok büyük sorun olacaktır. asgari ücretle çalışan, ek iş yapan tonlarca avukat var. bazısı mesleği bırakıyor veya ek işler yapıyor. ancak sebat eder dişini sıkarsa bir gün muhakkak karşılığını alacaktır.

yazacağım şeylerin bir çoğunu arkadaşlar söylemiş zaten, tekrar etmeyeceğim. Özel üni. de %100 burslu okudum, hem de özel ünilerin içinde çok da ciks sayılmayacak bir okuldu. Buna rağmen zorluklar çektim. Orta gelirli bir ailenin çocuğu olup da özel giden, ben sıkıntı çekmedim diyen yalan söyler. Kaldı ki size vurgulamak istedigim en önemli nokta, Hukuk için özellerde hatrı sayılır bir iki özel üniversite var. Bunların dışındaki yerlerden mezun oldugunuzda zaten kimse sizi kaale bile almıyor. Hadi o iyi olan bir iki özel üniden birine gitti diyelim. O okulların yıllık ücretleri de burda belirtildiği gibi 15 bin filan değil, iyice araştırın.
not:hukukçu bir aileden gelen birinin yazısı.

dostum merhaba. gazi hukuk son sınıfta okuyorum. sana bir tek tavsiyem var: eğer sen hayatını kurup işini eline aldıysan daireyi satın ve kardeşinizi okutun. ama mezun olunca alacağı para (Ankara için) 1000 tldir. ayrıca neden eğitime verdiğiniz parayı geri kazanmaya çalışıyorsunuz ki? sizin kardeşiniz çok afedersiniz ama at yarışında koşan at değil ki. yukarıda da dediğim gibi eğer ailenizin geleceği bu daireye bağlı değilse daireyi satın derim ben. sonuçta anne ve babanızın ileride emekli maaşları olacak ve ailenizde okutmak istediği için kaldı ki bilinçli bir aile ve çocukları için yatırım yapmışlar. sonuçta mezun olduğu zaman kurum sınavlarına girmek istemezse avukat olacak ve kendi geçimini sağlar.

bir de zeki demişsiniz ancak hukukun zekilikle hiçbir alakası yok. her şekilde günlerce çok yoğun bir şekilde çalışması gerekecektir. ayrıca kardeşiniz eğer çalışmıyorsa kesinlikle özel okula göndermeyiniz. özel okulda zaten çalışmayan bir grup var ve bu grup kardeşinizi yeterince etkileyebilir.

en iyisi siz kardeşinizi alın karşınıza ve konuşun hatta isterseniz buraya yazılanları okutun. hayat onun hayatı ve o karar verecek. şimdiden hayırlı olsun.

Hele sen bi emekli olda gerisi kolay.

sokakta yürüyen her iki insandan birinin bu hayali var, cok özgün bir proje degil sizinkisi. öte yandan, sehirli kücük burjuvanın "abi bodrum ölmüs yieaaaa, önümüzdeki yaz bozcaada'ya gidelim" serzenişinin altinda zamanında sizin hayalinizi gerceklestirmis ve afedersiniz kültürel dokunun içine sıçmış yari entelektüel sehir insanlari var. yapmayin etmeyin, kendinize daha hakiki hayaller kurmaya calisin.

Otel işi ile uğraşamazsınız, neticede adı üzerine otel 24 saat açık olmalı, gecenin her saati gelen gidenle ilgilenmelisiniz. Hele hele güney ve sahil kesimi dedinizmi aşırı alkol vs. vs. sebebi ile çıkacak gürültü patırtı baya yorar sizi.

Bunun yerine pansiyon işletmek daha mantıklı, 2 eviniz olur, birisi sizin yaşadığınız, diğeri ise ailelere kiraladığınız odalar şeklinde. Temiz sakin ve nezih bir yer yaparsanız hiç boş kalmazsınız.Oteldeki gibi geceliklerle değil 1 haftalık,10 günlük müşterileriniz olur üstelik müşterilerle ileriye yönelik samimiyetiniz dostluğunuzda olur.

Emekli olalım rahat yaşayalım derken emekliliği strese boğmamak için öncelikle o bölgeye gidip en azından 5-6 ay birşey yapmamanız pansiyon,otel,apart gibi ortamları kolaçan etmeniz,yoklamanız önemlidir ayrıca.

stieg larsson'un romanlarını okumadıysan eğer onlar son derece akıcı ve sürükleyici.

harlan coben - oyunbozan

Adam Fawer.. ve stephan king geldi aklıma..

ahmet ümit, grange gibi bir üslubu var, tavsiye ederim.

Glenn meade kitaplarını beğenebilirsiniz.

Kullandığın belli başlı rumuzları dene. Doriah'tan başla.

İlk gittigim yoldu cozum oneriniz olmadi

kime mail attınız?

Mail kutunuzu kurcalayın,ilk kayıt yaptığınız zamandan gelen ekşisözlük'e hoşgeldiniz maili belki duruyordur.

sozluk destek ekibine laflar hazirladim mailler attim.

Hocam surekli temizlerim gelen mailleri.

bir de [email protected]'a atın.

3 ay önce yazdım SSG ye durumu destek ekibine bildirmiş, destek ekibi bana kullanıcı adımı sordu mail yoluyla.Ben de zaten sorunun kullanıcı adını hatırlamamam olduğunu belirttim.3 aydır tık yok,Ssg ye yine yazdım, yok mu bu mağduriyetimi sözlükte dillendirecek olan kimse

Bu işin peşini bırakmıyorum kadim dostlarım, ekauntumu istiyorum, 3 ay önce başladığım haklı mücadele başarıyla sonuçlanana dek sizlerden de yardım bekliyorum.En son mailime cevap gelmedi henüz, sanıyorum çözüm Ekşi Sözlük Destek ekibinde tıkanıyor,varsa eşi dostu tanıdığı olan yardım eylesin

şşşt beyler yokmu bir el atıcak bu olaya, nerde yardımsever tarafınız

mail adresinizi tam olarak yazmayı denermisiniz? Eğer kullanıcı adıyla giriş yapmayı deniyorsanız, şifreniz yanlışmış gibi uyarı alıyorsunuz. Aslında doğru şifre giriyor olabilirsiniz.

***@*mail.com gibi...

kullanıcı adımı unutmuş oldugumdan bütün şifre denemelerimi mail adresim ile gerçekleştirdim olmadı , hesabımın yazarlıgı onaylandı muhtemelen ve ulaşamıyorum bundan daha saçma bir durum olabilir mi?

Ve daha da saçma olan konuysa şifremi/kullanıcı adımı unuttum sekmesine tıkladığınızda size şifreyi göndermek için yine de kullanıcı adını soruyor,


3 ay oldu hala bir sonuca ulaşamadım, sizlerden yardım bekliyorum eğer sözlükte yukarlardan tanıdığı olan varsa, vallahi karşılıksız bırakmam:)

Ssg spam olarak işaretledi sanırım beni dönüş yok , yardımcı olana kitap hediye edecegim

Yardımcı olana övgü dolu laflar hazirlayacagim

En azından azmime 10 puan verin Yada yardım eyleyin,önceki taahhütlerim gecerli

hala yanıt bekliyorum ssg veya sözlük destek ekibinden

bigboy76 nın dediğine kısmen katılıyorum oraya kanalize olup ağır çalışanda var :) ben 6 ay gittim ara verdim 2 aydır gitmiyorum devam edicem yılbaşında neyse kendimden misal veriyim sana yerine göre zorluyordum tabi bende ama bunun sebebi hocanın psikolojik olarakda hazır olmamızı istemesiydi.yeni ağırlığa geçerken önce kaldırabilirim diye düşünün derdi ve bağırmak ya da ses çıkarmak tamamen konsantreden ötürü ;)

100 kiloluk ağırlığın altına yatıp bench pres yapan kişinin o esnada cinsel dürtüleri düşünmesi zordur. Bu tarz yorumları yapacaksınız madem az biraz düşünün.

Spor salonuna gelen her bireyin kendi hayatı,kendi yaşam tarzı vardır. Siz hırs yapmıyor gayet ağırkanlı takılıyor olabilirsiniz, ama herkes öyle olmak zorunda değil. Bir spor salonuna üye olduysanız parasını verdi iseniz amaç spor yapmaktır, spor yapmak demekte yorulmadan,hırs yapmadan mutlu,mesut,sakin çalışmak değil vücut performansını zorlamak demektir. Basket oynayan niye zıplıyor, futboıl oynayan niye koşuyor sorusunun cevabı ile bu sorulan sorunun cevabı aynıdır, yapılan spor bunu gerektirdiği için!

Amerikada avrupa da millet spor salonlarını dolduruyor salonlara üye olmayan yok gibi, adamları tv lerde görüyoruz, hepsi geniş omuzlu kaslı adamlar, gerçi fazla yemekten göbekleri de var ama hemen hemen hepsi sportmen yapılı. Bize gelince, spor yap deyince "sporu cinsel dürtü ile yapıyolar abiiieee" diye acaip fikirler ileri süren ergenler mevcut.

Tabi doğru, insanın fiziksel olarak rahatlaması için deşarj olması için bi koşu tuvalete gidip 1 posta attırması yetyer size göre dimi? salon neymiş? sonrada işte bu sayfalarda okuyoruz "abiler göt göbek aldı başını gidiyor yardııım.." diye duyuru açanları.

20 yaşına gelmeden kalp krizinden ölen, obezite sebebi ile nerde ise yuvarlana yuvarlana gezenleri görüyoruz. Bu hırsı nerdenmi buluyorlar? buyrun bunları düşünün tosuncuk olarak yaşamak istiyorsanız, 2 katlı evin merdivenini 80 lik dedeler gibi oflaya puflaya çıkmak, bel fıtığından kireçlenmeye, aşırı strese kadar bir sürü sağlık sorunu ile uğraşmayı o kadar seviyorsanız salona gitmeyin, bırakıverin onca enayiyi bir başına bağıra çağıra idman yapsınlar.

Tamam ben demiyorum ki zorlamayalım, sonuçta futbol oynayan herkes de aynı motivasyonla oynamıyor, bazıları kendini daha çok zorluyor. Demem o ki, ne düşünür insan o sırada, hiç birşey düşünmez mi, artık alışkanlık mı olmuştur onun için o kadar kendini zorlamak.. Biri, bir sene boyunca hergün deli gibi şınav çeker her seferinde kolları titreyip yere yığılana kadar -vücudun dinlenmesi gerek evet- diğeri ise aklına geldikçe şınav çeker belki haftada bir, o da azıcık zorlanınca pes eder.. Bu iki zihniyet arasındaki farkı merak ediyorum.. Sinirlenmeye gerek yok, herkes herşeyi bilecek diye birşey yok =)

Sinirlenmedim, bazı şeyleri yazıya dökmek ifade etmek zordur. Örnek vermeye ifade etmeye çalıştım ancak sanırım tam anlatamadım.

Spor salonunda sporunu yapan kişi kaldırdığı ağırlığa ve o ağırlığın baskı yaptığı kaslara odaklanır. Bunu anlayabilmek için aynı şekilde kendinizi zorlamanız lazım. Yoksa bunu tarif etmenin yolu yok. Herkesin kendi hedefleri olur kendini limitlerini zorlar, salonlarda doğrudur kızlara hava atayım diye kasanlarda vardır, ama yıllarca haftada 3-5 gün salona gelip kendini zorlayanlara "cinsel dürtüden geliyor" demekte olmaz.

oguzhang +1

o zaman bir de şöyle soruyim, belki tam olarak neyi anlamadığımı da anlamamışımdır =)
Bu zorlama anına destek olucak bi düşünce duygu varmıdır?
Mesela sinirlenmek insanın biraz daha direnmesine katkı sağlar gibi..?

Hedefi düşünmek iyi bir motivasyon olabilir. Mesela spor salonlarında dinç vücutlu kaslı resimler bulunan dergiler olur. Bakarsınız "bende böyle olacam" diye düşünür hırslanırsınız, bir süre sonra aynada değişiklik görünce dahada hırslanır dahada şevke gelirsiniz.

Veyahutta, salonda çalışan hırslı ama gayet güzel fiziği olan birini örnek alır bende böyle olacağım diye kasarsınız.

Kısacası herkesin kendince motivasyonu olur. Kızmak sizi motive ediyoırsa kızın, hırs lazımsa hırslanın, yani şu var, onca ağırlığın altında yatarken adrenalin salgılamayı, vücudu gaza getirmeyi öğrenirsiniz. Bağırma, çağırma yoktur ama hırıldama zorlama inleme olabilir. Odun kırarken de baltayı her sallayışta "hınk" diye ses çıkarıyoruz bu bilinçli olarak yapılan "bağırayımda dikkat çekeyim" diye düşünülen bir olay değil. Dişleri sıkarken ağpırlık altında zorlanırken verilen vücut tepkisi.

kendinizden örnek vermek gerekirse..? =)

Ben idmanıma yoğunlaşırım. Etrafımdaki insanlardan kndimi soyutlarım, kaldıracağım ağırlığa odaklanırım, hangi kasımı çalıştırıyorsam ona konsantre olurum vücudumu dinlerim. İdman esnasında bir set arası en fazla 1-2 dakikadır daha fazla olmaz. Bu arayı nefeslenerek ve ağırlığı ayarlayarak geçiririm, muhabbet ederek dikkatimi dağıtacak olaylara girmem, sağı solu izleyerek aklımı başka şeylere vermem.

tesbih (hem de çok işlevli: vitese de asabilir, dikiz aynasına da)
aynaya asmak için CD de olabilir tabii

şaka bir yana:
-sevdiği bir sanatçının/grubun albümünü alabilirsin arabada dinlemesi için.
-oto kokuları/parfümleri var, hoş olabilir.
-arka camın oraya koymak için peluş oyuncaklar olabilir mesela, kadınlar sever öyle şeyleri.

Geyiğe gelebilen bir arkadaşsa örme karpuz.

(bkz: arabanın arka camına konan örme karpuz)

El emeği göz nuru.

navigasyon al. dua eder.

tutucusu ile birlikte navigasyon gps cihazı iyi olur

Araç koltuğuna uygun, güzel ve renkli arkadaşınızın zevkini yansıtan bir koltuk kılıfı iyi olabilir.

oto parfümü falan herkes sevmeyebilir, ya da her kokudan hoşlanmayabilir o riskli biraz.

şu örme karpuz olayı çok hoşuma gitti ama itiraf edeyim :)

bütçe nedir bilemeyeceğim ama evine ya da işine yakın bir servis mi ne denir artık bilemedim öyle bir yerden belirli bir sürelik(1ay,3 ay, 1 yıl) oto yıkama kuponu hediye edin. kadınlar genelde arabalarını temiz isterler.

koltuk kılıfı alma bence çok gıcık bir şey, para sorun değilse gps güzel fikir onun dışında ufak bütçeyle aynaya asılacak sevimli ayıcık vs. alınabilir, kızlar sever.

alt limit belirlersin o bedele ulaşmadığı sürece satılmaz.

gittigidiyor kullanmadım.

sahibinden.com'da ilan ücretsiz. sadece ilanı veriyorsunuz, ilanı görenler sizinle iletişime geçiyor ve siz de ürünü elinizden çıkarıyorsunuz. dolayısıyla sitenin satış konusunda en küçük bir dahli bulunmuyor - dolandırıldığınız takdirde sorumluluk sizin.

sitenin dahli olsun isterseniz, bir miktar komisyon aldıkları get adında bir hizmet var. bu da tamamıyla keyfi - istemezseniz yapmak zorunda değilsiniz.
(bkz: get/#15576781)

premium üye isen (get ile satış, mağaza vs) sahibinden komisyon alıyor. diğer gel görüşelim usulü bişey talep etmiyor

Gittigidiyorda açık artırma yok artık. Direk satıyorsunuz.

Ve internet sitelerinden yapılan satışlar vergi dairelerince kontrol ediliyor. Sattığınız ürünü faturalayamayacak vergisini ödeyemeyecekseniz tavsiye etmem. Birçok insan satış yaparken başları belaya girdi bir sürü vergi cezası ile karşı karşıya kaldı.

sahibinden %7
gitti gidiyor değişmedi ise %10
sanal pazar %5 alıyor.

Anadolu sigorta hepsinden daha eski ve daha sağlam bir firma.

Onuda araştırsanız.

bu şirketlerin ürünleri ve hizmetleri arasında çok büyük farklılıklar yok. yani farketmez.

superonline fiber yoksa boşuna kapatma, çünkü hiç biri ttnet'ten iyi değil.

kapat gitsin kurtar kendini. uydunet bağlattım ben teledünya hd kablo tv hepsini bağlıyolar aylık 38,5tl bağlantı ücerti yok net sınırsız.

uydunet arada bi modem vs. kampanyası yapıyor... telekomdan 10 kat iyi olduğu aşikar.

superonline fiber bağlattık daha yeni. modem veriyolla. 24 ay taahhüt istediler yalnız.

süperonline hizmeti verilemiyor.

Uydunetten şaşma.

Telekomdan kat be kat iyi.

bir ay boyunca boş olacak birisi muhtemelen öğrencidir. bir öğrencinin dediklerine ne derece inanılır ?

bir ay'ı biraz indirseniz, ücreti de güzel fikir gibi :)

facebook ta bir sayfa acin ya da bir blog kurun ve arkadaslar orada gecirdikleri günlere ait fotograflari, anilarini, deneyimlerini falan orada paylassinlar.

@fakyoras teşekkürler

öğretmenler ve bazı yönetici, bürokrat, kamu işçisi, işadamı gibi pek çok kişinin de yılda en az 1 ay tatili var diye biliyoruz öğrenci diyip geçmemek lazım bankalar, mbil operatörler hep öğrencilerin peşinde geleceğin müşterisi diye bu iki konuda problem olmayacağını düşünmüştük ama

@jackofalltrades bu fikir de güzel facebook sayfasını bizim değil de tatili yaşayanların kurması da düşünülebilir teşkkürler

bir ay iznini kimse tatilde harcamaz veya öğrenciyi kimse dinlemez diyenler?

1 ay tatil fazla olmus. 21 gun diyin siz ona.

1 ay tatil olsa bile kimse aynı yerde tatilini geçirmek istemez. bence.

@cbe teşekkürler

@dessy teşekkürler

süreyi düşürürsek cazibesini yitirmezmi sizce bunun yerine birer haftalık 4 farklı yerde tatil yine mi fazla gelir? sürenin çok olmasını bir cazibesi olsun diye düşünmüştük itici olacaksa düşürebiliriz

1 ay çok uzun. öğretmenlerden elçi olmaz. millet der "beleş tatil buldunuz tabi gidersiniz". 1hafta olsun temiz olsun.
bi de bi şekilde firmanızın statü sembolü olmasını sağlamalısınız. öğretmenle öğrenciyle olmaz o iş.

kesinlikle katiliyorum yorumlara,1 ay tatil nedir :))

4 e bölün onu 10 kisi yerine 40 kisiyi birer hafta gönderin :)hem daha iyi olur,hem abidik gubidik tepkiler olursa ignore edebilirsiniz.hem de daha homojen bi grup olur.1000 yerine de 300 olur haftalik,daha nays.

@bitter cikolata teşekkürler

ille de öğretmenle öğrenciyle vs olsun diye düşünmemiştik ama zaten firma olarak raklamımızı yaparken onları ayıramayız etik olmaz sürenin çok olduğunu düşünenler çoğunlukta süreyi düşürelim o zaman 14 gün olsun

1 ay yerine 1 hafta olsa, daha fazla kişi gönderseniz, hem sizin tanınmanız açısından hem de tatilciler açısından daha faydalı olur kanaatindeyim

@serabetan teşkkürler diğer yorumlar gibi bu da güzel fikir

hepinizin yorumları ve katkılarıyla 40 yerine düz hesap 50 kişi 7 gece 350 tl olabilir bizce

ilk beni gönderin o zaman :) bu yaz ağustos gibi uygunum. eşim ben ve 8 aylık oğlum, çevrem de geniş :))

bence 14 gün de uzun. insanların genelde 2 hafta izni oluyor. bir hafta ile ile bir hafta gezme ile geçiyor. 1 hafta en iyisi. az olsun elit olsun kalite olsun.

@ozmania teşekkürler aklın yolu bir miş bir kez daha gördük

@bitter cikolata peki böyle bir kampanyaya katılmayı düşünen ve her yıl tatile giden biri olarak göndereceğimiz 5 yıldızlı tatil yerini son dakikaya kadar bilmeseniz; bazı sürpriz çalışmalarıyla bu tatili ayrıca sıradan bir 5 yıldızlı tatilden farklı kılacak ayrıntılar olsa ve siz bunlardan tatili yaşayana kadar haberdar olmasanız ama bir farklılık sürpriz olacağı önceden bildirilse?

bi de çok başvuru olursa nasıl eleriz başvuranlarla tek tek anket yapsak (tek veya iki üç suruluk onlimne formlarla), o yetişmezse çekiliş yapsak, ya da ilk başvuranları seçsek asil ve yedek belirlesek başka nasıl olur?

benden super tatil elçisi olur.süre konusunda da sıkıntım yok:)

şöyle bir yanılgı var içerikte.elçimiz tatili yapacak ama bunu anlatırken neyle gittiğini genelde anlatmaz.sadece ilk paragrafın konusudur.birde tatil kotu gidiyorsa aracı firmaya giydirilir.bunun dışında elçinin anlatacağı kaldığı yerden aldığı hizmet olacaktır.sizden çok tesisin reklamı yapılmış olur.

yerli bloggerlar var.bir kısmını takip ediyorum.onlara sponsor olunabilir belki ama şimdiye kadar tam olmuş olanını bulamadım.çok basmakalıp yerlerdeler,gorulmesi gereken yerin değil zatımuhteremin fotograflarını seyretmek zorunda kalıyorsunuz.olur ama bu da biraz nafile olur.

sizin planınızdan uzak ama reklam maksatlı kişisel ve çalıntı fikrim şudur.tatil firmasını en iyi tanıtan urunlerden birisi çanta,orta boy üzerinde firma ismi bulunan,renkli albenili çantalar.burun kıvıranlar olabilir ama çok yoğun ve uzun süreli kullanımı vardır bunların.ogrencilik yıllarımda çalıştığım turizm firmasında gelen musterilere verdiğimiz hediyeler arasında en cok sevindikleri bu cantalar oluyordu.

@duptıs, küçük boy bavul en uygunudur.

elemeyi de mesela bir avm ile anlaşırsınız. 50tl lik alışveriş yapanlar arasından şu sorunun cevabını bilen ilk 50 kişi gider.

@duptıs teşekkürler "çalıntı" fikri anonim olarak kabul edip çanta gözlük, şapka, pantolon/etek, bay/bayan elbise, takılar şeklinde genişletsek?

yerli blogger olayı dediğiniz gibi pek verimli olmuyor diye düşünüyoruz biz de bunun yerine bu kampanya için özel hazırlanacak site ile ilgilenecek ekip blog, face, twit, vs uğraşabilir?

tatilcilerimizi aynı yere tek grup olarak ya da üç dört grup olarak gönderip her gruba bir rehber/temsilcimizi gönderip tesisten bağımsız bir tatili tesis imkanlarını kullanarak organize etsek ya da otel seçme imkanı vermesek kendi otelimizde ağırlasak?

@bitter cikolata avm ve soru güzel fikir bi de üstteki soruma da bakarsanız tatil yerini seçememek ve sürpriz ile ilgili olan

bak gidiyorum tatile gözüyle bakıyorum :)

kendi otelinizde ağırlama fikri güzel. rehber konusu da mantıklı. ama rehber bütün gün "sayemizde geziyonuz lan" diye davranmamalı. tek seçenekle de olma o iş. mesela 1 haftada 7 gün var, 7 günün her biri için en az 3 ayrı seçenek sunmalısınız. ya da gün içine dağılmış farklı seçenekler. yani ben tatilimin başında bir rehber seçtim diye 7 gün aynı adamın gezdirmesi tozdurmasını çekemem. bugün kayalıklara tırmanmak isterim yarın dalış yapmak öbür gün bütün gün uyuyup diskoya gitmek.
bi de çocuklu aileleri de hedef kitleye katın. çocuklu aileler çocuksuz bir tatil özlemiyle daha fazla para vermeyi göze alabilir. örneğin ulaşım araçlarımızda (önceden bildirilme koşuluyla) bebek koltuğu mevcuttur. gün içerisinde çocuklarınız yaşlarına göre uzman bilmem ne eşiliğinde hem öğrenecek hem eğlenecek gibi.

bir ay tatil uzun 1 ayda insanlar kaldıkları otelin kötü yanlarını görmeye başlarlar..

bence süreyi kısa tutun, 15 gün 300 lira gibi. veya 10 gün 250 lira.
fakat insanlara yollayacağınız oteller gerçekten güzel olmalı.

bu projeyi bir firma yapmıştı daha önce. bir aylık değil de düzenli iş olarak sunmuştu. gittiği yerlerden paylaşımlar yapacaklardı çiftler. üstelik maaşları da bayağı iyiydi. 5000tlden yukarı bir maaş aldıklarını hatırlıyorum. tatil de bedava zaten. öyle dünyayı gezip para kazandılar. şimdi ne durumda iş bilmiyorum.

siz bunun daha basit bir modelini kurmaya çalışıyorsunuz. düzenli maaş veremiyorsanız öğrenciden ve işsizden başkasını bulamazsınız. onlar da iyi bir referans değil. böyle tatillere para verip giden kitle çalışanlar oluyor. çalışanlara da ancak başka çalışanlar referans olur. ofiste veya arkadaş ortamında herkes birbiri ile paylaşır bu tür deneyimlerini ki gidip otelde rezil olmayalım diye.

birer haftalık çok ucuza veya bedavaya getirin tatili. az kişi gideceğine çok kişi gitsin bir işe yarasın. yoksa inandırıcı gelmez. gidenler sosyal mecrada bunları paylaşsın. ancak her biri kendi kurarsa bir işe yaramaz. siz bir tane kuracaksınız. gidenler orada paylaşacak. onları da zaten kendi takipçileri görür. ancak bu yeterli değil bana göre. yanında başka fikirler de uygulamak lazım.

proje ile ilgili, web tasarımla ilgili veya sosyal mecra ile ilgili daha detaylı konuşmak isterseniz: [email protected] dan bana ulaşabilirsiniz. yardımcı olurum. kendim de ilgilenebilirim, ilgilenecek kişiler de bulabilirim.

bir ay boyunca aynı yerde tatil yerine, 4 farklı yeri ayarlayın, ege, akdeniz, karadeniz, doğu anadolu da, 1 ay boyunca aynı yerde insan sıkılır yahu!

süre 1 ay çok olsada 1 haftanında az olduğunu düşünüyorum 10 gün olmalı en az

hediye konusunda yazlık ürünler tatilde kullanım kolaylığı sağlaması açısından çok uygun olur.ama bi arkadaşında bahsettiği gibi bu tarz durumlarda tatilden memnun kalınırsa otel övülür, tatil kötü geçerse acente

ayrımcılık gibi görünsede sizin yapmaya çalıştığınız şey daha üst tabaka, geliri iyi olan insanlara hitap etmeli cünkü sizden memnun kalinirsa bu kampanya bitse dahi geliri iyi bir aile sizle tatile gitmeye devam edebilir, hemde referans olabilceği çevre sizin istediğiniz müsteri kitlesidir. fakat 10 gün 300 tl gibi bi fiyatla katılımcıların gelir seviyesini ister istemez aşağı çekmiş oluyosunuz. gelir durumu düşük olan bi ailenin ve çevresinin sizi secmesinde tek etken yaptığınız kampanya olmus olur bu durumda da.

bence 10 kişiye 1 haftalık ücretsiz yapsanız daha güzel olur. bedava olan şeyler daha çok anlatılır. "şunu yaptık, bunu ettik, onu yedik. 5 kuruş para vermedik". o zaman otel de, yemek de, aktiviteler de daha güzel gelir insanların gözüne.

@ilginize ayrıca@ bir telefon geldi koptum ekşiden

@bitter cikolata teşekkürler

@bak gidiyorum tatile gözüyle bakıyorum :)@

son halini aldığında ekşiden duyururum ayrıca bu soruya katkıda bulunanlara da bir ayrıcalık tanırım kesinlikle.

rehber/temsilci: tatilcilerin ağırlanacağı 5 yıldızlı tesiste hiçbir problem yaşamadan tesis imkanlarını kullanarak tesisten bağımsız; ayrıntılarını daha sonra açıklamayı düşündüğümüz bir etkinlikler bütününe katılma olanağı yaşamaları için, bir ekibin yöneticisi. sıradışı/farklı bir tatil deneyimi kısaca. Çocuklu ailelerin çocuksuz tatil özlemi de iş planlarımızda yer ediniyor hali hazırda


@titoslavija teşekkürler

süreyi kısaltma fikri buraya yazılan tavsiyelerin ortak noktası olması sebebiyle kesinlikle gözönüne alınacak

@cha teşekkürler paralı/maaşlı/bedava tatil düşüncesiyle ilgili şöyle çekincelerimiz var:
kısaca
"para alıyor övüyor" ; "bedava tatile gitti ondan" ; "maaş alıyor sıradan bi reklam bu" gibi düşüncelere sebep olabilecek, tanıtım çalışmaları ulaşmayı amaçladığımız bir reklam şekli değil. Tanıtımımızı yaparken gerçekten para vererek tatil yapan insanlar (bizim maaş bağlayarak tatile gönderdiğimiz özel olarak reklamımızı yapmak üzere para alan insanlkar değil- bu yanlış demiyorum sadece hedefimiz değil) seçmek istiyoruz ki şöyle bir imaj oluşabilsin belki bir yılda değil ama 10 yılda mutlaka ulaşabileceğimiz gerçek bir mikro reklam imajı (parayla veya bedava olanlar aynı sonucu vermiyor bir tür yapmacık reklamdan öteye geçemiyor marketing tv lerinde olduğu gibi herşey çok tozpembe görünüyor)

imaj şu "bu firma gerçekten parasını alıp tatile gönderdiği, her yıl tatile giden deneyimli tatilcilerden iyi not alıyor ve biz de bunu test edebiliriz seçilmiş olmak gerekmez" mikro reklam ile farklı mesleklerden, farklı şehirlerden, farklı kişiliklere ulaşıp onlara sunacağımız sıradışı tatil imkanları aracılığıyla yavaş yavaş ama emin adımlarla onların çevrelerine, ve çevrelerinin çevrelerine şeklinde zaman içinde yayılan uzun soluklu bir çalışma sözkonusu. yoksa gelip geçici olmuştur herzaman yapmacık tatil hikaye, blog vs vs leri. insanlar onlara aldanıp denediklerinde memnun kalmamış, deneyimli tatilciler bir fark görememiş ve çevreleriyle yayılan olumsuz mikro imaj: "onların da bir farkı yok, gerçekte öyle değiller" şeklinde bir imajı besleyerek bir kaç yıl içinde "para/maaş/bedava tatil karşılığı yaptırılan yapmacık/gerçek dışı/sahte reklam maceralarının sonunu getiriyor.

para karşılığı yaptırılan reklam bir yere kadar eğer gerçek olumsuzsa zamanla bitiriyor hiçbir paralı reklam gerçeğin karşısında duramaz. biz de gerçeği kullanmaya karar verdik belki 1-2 yıl değil ama 10 yılda mutlaka yapmacığı değil gerçeği kullanan olumlu mikroreklamla emin adımlarla ilerleyeceğimizden eminiz.

@cha ayrıca teklifinizi de not alıyorum tekrar teşekkürler

@fatalstorm teşekkürler kampanyamıza talep çok olursa kapsamı genişletiriz. alternatifler herzaman için değerlendirilmelidir düşüncesindeyiz.

bu farklı fikirler için ayrıca teşekkürler

@berginyonbaenre teşekkürler

süre esnetilebilir problem değil

farklı gelir gruplarına hitap edecek farklı kampanya seçenekleri de sunmak bir alternatif o halde herkes kendi bütçesine uygun olanını kendisi seçebilir hepsi 5 yıldız hepsi ultra herşey dahil ama aralarındaki fark standart ultra herşey dahil tesis hizmetlerinin haricinde bireysel analiz anket çalışması neticesinde oluşturulacak bireye yönelik tatil/eğlence özel organizasyonları içeren tatil paketlerinin sunulması olursa bu da ekonomik seviye ayrımcılığı için değil bireye yönelik özel tatil ihtiyacının karşılanması şeklinde olursa? çok kapalı oldu ama konu birden çok dağılmasın bi de ben sizi fikirleriniz konusunda yönlendirmiş olmayayım diye açmadım.

bi de otel övülür acente şikayel edilir problemini aşmak için katılımcılarımıza tatil hizmetini sunarken otel adı yerine tatil paketi özelliklerinin ayrıntılı belirtildiği tatil paketleri sunulsa otellerden bağımsız olarak hangi otelde konaklarsanız konaklayın "siz otelin değil bizim misafirimizsiniz" ve "haklarınız bir listede belirtilen özelliklerde bir tatil yaşamak" şeklinde bir paket olsa imaj ya da slagan için ön plana acente ismi, paket ismi, acente otel sorumlusu ve ekibi, acente bölge sorumlusu ve ekibi ön planda olsa? yurtdışından getirilen turist grupları için bu yapılıyor ve acente ön planda oluyor otel değil bizde ise tatilcilerimiz firmalarda hep bireysel katılımcıymış gibi bir algıya sahip oluyor ve tur grubunun bir parçası olduğunu özümseyemiyor çünkü bu imkan yerli tatilcinin elinden gözünden sürekli ırak tutulmaya çalışılıyor.

@el magico teşekkürler

reklamın duyulmasına katkı yapar kuşkusuz ama devamı olmaz yani herkese bedava sunamayacağımıza göre bir önceki gönderimde yazıda bahsettiğim yapmacıklık etkisine sebep olabilir. bizim yakalamak istediğimiz asıl etki: "ben bu acenteyle tatile gidersem kesinlikle mağdur olmayacağım gibi farklı bir tatil deneyimi de yaşayabilirim" düşüncesini bir gerçek uygulamalar zinciriyle zaman içerisinde oluşturabilmek bunun için bir yandan tatilcilerimize hayallerindeki tatili yaşatırken bir yandan da ileriye doğru emin adımlarla yürümek. Düşündüğümüz reklam kampanyası her yıl sürekli geliştirerek yapabileceğimiz uzun soluklu bire çalışma. ama gözardı etmiyoruz onu da çekilişle kaltılımcılar arasından seçeceğimiz talihlilere sunmak bir alternatif.

süreyi kısaltın, parayı azaltın. twitter'da, sözlükte falan bilinen insanları yollayın. onlar da eşşek değilse güzel şeyler söylerler. kulaktan kulağa reklamınız yapılmış olur.

@dark horse teşekkürler

Gayet anlaşılır kısa ve öz :) Bizim önceki çalışmalarımız ve bu duyuruya katkı yapan bütün ekşicilerin düşünceleriyle birleşince ortaya tam istedğimiz gibi bir sonuç çıkacak.

umarım bu duyuru silinmez. buradan ortaya çıkaracağımız kampanyayı duyururuz.

Katkı yapan ve yapacak olan herkese teşekkürler.

fikrim geldi!!!
şuna ne dersiniz? hani kimi restoranlarda kendi salatanı kendin yap diyorlar ya, eline salata malzemeleri listesini veriyorlar, sen de malzemelerden kendi salatanı oluşturuyorsun. fiyat da ona göre şekilleniyor. aynısını tatil için yapın siz de? ve hatta bunu bir yarışma şekline sokabilirsiniz. en güzel tatili oluştur, tatilin bedavaya gelsin gibi.
ben neden sizin firmanızı bu kadar düşünür oldum bilmiyorum ama dert oldu içime.

@bitter cikolata teşekkürler

bu ekşiduyuru bağımlılık yaptı girdim habire duyuru okuyorum iyi mi?

kendin yap işlet devret ya da yap pazarla yönet? geldi aklıma önerini okuyunca

bi kaç tane bedava tatil tasarım karşılığı mantıklı teşekkürler

iyice düşündüm de mantıklının ötesinde çok iyi düzltiyorum uygun bi şekilde bunu da ekliycem

@bitter cikolata bi de şunu sana sorsam eski bi cevabın sebebiyle bunu sana sormak mantıklı geldi şakayla karışık yazdıkların sebebiyle @bak gidiyorum tatile gözüyle bakıyorum :) önceki bi gönderimde de sormuştum umarım cevaplarsın senden iyi fikirler çıkıyor da


@bitter cikolata peki böyle bir kampanyaya katılmayı düşünen ve her yıl tatile giden biri olarak göndereceğimiz 5 yıldızlı tatil yerini son dakikaya kadar bilmeseniz; bazı sürpriz çalışmalarıyla bu tatili ayrıca sıradan bir 5 yıldızlı tatilden farklı kılacak ayrıntılar olsa ve siz bunlardan tatili yaşayana kadar haberdar olmasanız ama bir farklılık sürpriz olacağı önceden bildirilse?

bu riskli bir adım olabilir. şöyle ki ben bir yere tatile gitmeden önce internete, eşe dosta soruyorum, "şuraya gittiniz mi, ne tavsiye edersiniz" gibi. kimisi küçük bir kahvaltı salonu öneriyor, kimi deli ucuz bir semt pazarı, kimi gözden uzak bir koy. bilmediğim bir yere tatile gitmek cazip gelmezdi sanırım, bilip de gittiğim yerlerde bile güzel bir yeri görmeden/denemeden döndüğümü öğrendiğimde üzülüyorum. siz de şirket olarak bütün bu ince detayların hepsini hesap etmezseniz, tatil çok iyi bile olsa bu eksiklik sizin için iyi olamyabilir.

@bitter cikolata bu konuda da mesaj alındı teşekkürler

bir önceki mesajı iyice düşündüm de gerkli önemi vermemekle haksızlık etmişim

"fikrim geldi!!!
şuna ne dersiniz? hani kimi restoranlarda kendi salatanı kendin yap diyorlar ya, eline salata malzemeleri listesini veriyorlar, sen de malzemelerden kendi salatanı oluşturuyorsun. fiyat da ona göre şekilleniyor. aynısını tatil için yapın siz de? ve hatta bunu bir yarışma şekline sokabilirsiniz. en güzel tatili oluştur, tatilin bedavaya gelsin gibi."

herşeyi birleştirince çok kapsamlı bir kampanya çıkacak ortaya bakalım nolacak?

bu yarışma da eklenebilir hatta eklenecek.

tekrar teşekkürler katkılarınız için bunlar unutulmayacak :)

peki nasıl bir paket olmalı sizce ( kendi ihtiyaç ve düşüncelerinize, hayallerinize göre birer tatil paketi ayrıntılı özellikleri rica etsem çok mu olur?

bi kere deniz ya da havuz mutlaka olmalı benimi için. şezlonga uzanıp kitabımı okurken bira - patates kızartması ilk gün için yeterdi bana :) ama mesela eşim de çabuk sıkılır bundan, balayımızda sürekli bir animasyon takibindeydi ama animasyonlar çok sıradan oluyor türkiye'de.
otele gitmeden ya da ayak bastığımda bulunduğum bölgeyi özetleyen bir kitapçık iyi olurdu. nerelere gidilir, neler yapılabilir ve ne tip bir alışveriş seçeneğimiz var gibi. (kadınlara marsta indirim var deseydiniz, şimdiye marstaydık)
ve dediğim gibi etrafımdaki çiftlerden gördüğüm, çocuğumun güvende olduğunu bilmek isterim, peşimde dolanmasın ama bileyim güvende mi değil mi eğleniyor mu.
masaj/sauna olmalı mutlaka, hatta şöyle ki hiç beklemediğim bir sürpriz gibi olmalı bu. mesela kahvaltımı yaparken "bugün için x turizmin konuğu olduğunuzdan dolayı size %50 indirimli masaj hizmetimiz var, yararlanmak ister misiniz?" gibi. hatta bu x turizmin müşteri olma bana başka yerlerde de kolaylık ve indirim kazandırabilir.
bir de şu var, günümüzde insanların etkinliklerini facebook'ta yayınlamak için yapıyor. (genellemeyim, tamam). dersiniz ki, tatiliniz boyunca 30 adet dijital anınızı tatil dönüşünüzde size hediye ediyoruz/indirimli veriyoruz.
eşimle gittiğim tatilde sapık gibi tatilcilerin peşinde dolanan bir fotocu vardı, fotoğrafları bişeye de benzenmiyordu ama her bir poz için 15 lira para istemişti bizden. tabi biz de kendi çektiğimiz şekilsiz pozlarımıza sığındık :)
mesela mutfak kursları da olabilir. öyle saatler günler süren değil de mesela "1 saatlik çikolata yapım kursu, makarna kursu" gibi.

bu yazdıklarınızı birer başlık atarak sınıflandırıp genelleme yapmak istiyorum çok iyi fikirler bunlar hatta bazıları içinse aklımı okuyorsunuz diyorum resmen.


A-) Bireysel istekler anketle belirlenebilir

1.) bi kere deniz ya da havuz mutlaka olmalı benim için.

2.) şezlonga uzanıp kitabımı okurken bira - patates kızartması ilk gün için yeterdi bana :)


B-) Kişisel tercihlerin farklılığı etkinlik planlamasında gözönüne alınabilir ama çiftler arası ayrılık oluşturma riski var eşlere birlikte aktivite planlaması yapılmalı

3.) ama mesela eşim de çabuk sıkılır bundan,


C-) Genel ve büyük sorun çözülmeli ana dayanak noktalarımızdan biri eğlence vakit geirici çekici değişken aktivite organizasyonları genellemesi yapabileceğim bir çözümümüz var.

Bu konuda aklımı okuyorsunuz zaten çoğu tatilci şikayetçi bundan ama turizmimizin utanç kaynağı bu şöyle ki: yerli tatilcilerimizi nasıl olsa cepte görme gibi bir anlayış sözkonusu 5 yıldızlı otellerde özellikle full yabancı gruplarla çalışanlarda. yerli hep son planda.

4.) balayımızda sürekli bir animasyon takibindeydi ama animasyonlar çok sıradan oluyor türkiye'de.

Özel bazı organizasyonlarımız söz konusu şu an bilgi verip konuyu dağıtmayayım ama bunları basit animasyonlar olarak düşünmeyin çok farklı.


D-) Artık her turistik bölgede hazırlanmış kataloglar broşürler var, kitaplar var pek çok dilde bunların bir karışımı elden geçirilmiş eklemeler yapılmış versiyonu her yöre aiçin ayrı atrı her tatilcimize iyi bir referans kaynak olur bu da aklımı okuduğunuz bir konu ve rehber/temsilci aracılığıyla da bilgi verilmesi gözönünde

5.) otele gitmeden ya da ayak bastığımda bulunduğum bölgeyi özetleyen bir kitapçık iyi olurdu.

6.) nerelere gidilir, neler yapılabilir ve ne tip bir alışveriş seçeneğimiz var gibi.

7.) (kadınlara marsta indirim var deseydiniz, şimdiye marstaydık)

o kadar memnun edecez ki, o kadar çok eğlenceli, çekici vakit geçirecek, öğretici aktivite planı var ki tatilcilerimizi memnun etmenin ötesinde bunların hepsine katılmak için boş vakitleri bile olayacak o derece tatilden sıkılmak bi yana hiç ayrılmak istemeyecek gelen hedef plan bu ertesi yık garantilenmek şöyle dursun iple çekilecek

6 ve 7 yi tekrar yazıyorum 12 numaranın yanında onla alakalı gördüm


E-) Çocuklara yönelik özel aktivite grupları, alanları ve seçenekleri uzmanlar, eğitmenler ve denetleyiciler eşliğinde (Bu akıl okuma işi ciddi ciddi devam ediyor)

8.) ve dediğim gibi etrafımdaki çiftlerden gördüğüm, çocuğumun güvende olduğunu bilmek isterim, peşimde dolanmasın ama bileyim güvende mi değil mi eğleniyor mu.

"ve dediğim gibi etrafımdaki çiftlerden gördüğüm," bu kısım biraz boşlukta eksik mi kalıyor bana mı öyle geldi?


F-) Mutlaka olması gerekenler herkes için ortak bir başlık olabilir bireysel istekler haricinde

9.) masaj/sauna olmalı mutlaka,


G-) sürpriz konusuı da başlı başına bir tartışma konumuzdu herşey fikir aşamasındayken

Bunu ayrı bi iletide paylaşayım ileride

10.) hatta şöyle ki hiç beklemediğim bir sürpriz gibi olmalı bu.

11.) mesela kahvaltımı yaparken "bugün için x turizmin konuğu olduğunuzdan dolayı size %50 indirimli masaj hizmetimiz var, yararlanmak ister misiniz?" gibi.


H-) Üyelik ve avantajları (Bu 4 oldu aklımı okdunuz sizden çok iyi bir ekip üyesi olur)

12.) hatta bu x turizmin müşterisi olma bana başka yerlerde de kolaylık ve indirim kazandırabilir.

işyeri üyelikleri, AVM, Marka, Kredi Kartı, Ortak marka platformları, özel oluşum üyeliklerini analiz ettik; şöyle bir düşüncemiz var? yok bunu da ayrı yazarım


I-) Fotoğraf video sosyal medya hatıra deneyim

13.) bir de şu var, günümüzde insanların etkinliklerini facebook'ta yayınlamak için yapıyor. (genellemeyim, tamam).

14.) dersiniz ki, tatiliniz boyunca 30 adet dijital anınızı tatil dönüşünüzde size hediye ediyoruz/indirimli veriyoruz.

O hiç problem değil biz kısa film deneyimi yaşatarak kurgu ya da doğal tatil filmi hatıra mahiyetinde çekim teklifi hazırlamıştık oyunculuk, senaristlik, yönetmenlik model/mankenlik kısa eğitim ve uygulama desteği dahil gayet ciddiyim şaka gibi gelmesin (17 ve 18. maddelerle içiçe)


J-) istenmeyen olumsuz durumların önceden tahmin edilerek önleme yönelik tekbirler ve kontrol mekanizması (bu istenmeyen durumlar da anketle tatil tecrübelilerden sorulacak)

15.) eşimle gittiğim tatilde sapık gibi tatilcilerin peşinde dolanan bir fotocu vardı, fotoğrafları bişeye de benzenmiyordu ama her bir poz için 15 lira para istemişti bizden.

16.) tabi biz de kendi çektiğimiz şekilsiz pozlarımıza sığındık :)


K-) Kurslar, Eğitimler, Eğlenceli deneyim aktiviteleri

17.) mesela mutfak kursları da olabilir.

18.) öyle saatler günler süren değil de mesela "1 saatlik çikolata yapım kursu, makarna kursu" gibi.


@bitter cikolata Bütün bu katkılarınız için çok teşekkür ederim.

Bir sosyal sorumluluk projesi başlatıp bununla birlikte kampanyayı yürütme fikrine ne dersiniz?

sosyal sorumlulukla 5 yıldızlı tatil nasıl bağdaşacak düşünemedim bir an ?

Hizmet akdi yerine getirilen her tatil paketi brüt ücretinin belli bir yüzdesinin kızılay (mesela) aracılığıyla veya tev, pek çok farklı kuruluş var eğitim vs. yardımı amacıyla kimsesizler, muhtaçlar, çocuklar, kadınlar için aktarılması tatil paketi alacaklara başkalarına dolaylı yardım etme imkanı sunma ve bu alınan aktarılan miktarların resmi belgelerinin şeffaf olarak kamuoyuyla internet sitesi üzerinden paylaşılması gibi en basitinden?

Katkılarından dolayı herkese tekrar teşekkürler

konu ile ilgili bir duyuru yayınladım. Ayrıntılar aşağıdaki linkte. İyi eğlenceler.

www.eksiduyuru.com

1 kişiyi 1 ay tatil yapacak yerde 1 çifti 10 gün balayına çıkarın! reklammı istiyorsunuz? hayatının en mutlu gününü yaşayacak bir çiftten iyisi olamaz.

Nikah salonlarından aylar öncesinden gün alınır. Salonlarla konuşur müşteri isimlerini alırsınız ve onlarla iletişime geçerek balayılarını kampanyaya bağlarsınız.

@Oguzhang teşekkürler

Bu da güzel fikir. Bu reklam kampanyası bittikten sonra onu da planlayabiliriz.

13.12.2011 tarihinde Türkiye saati ile 21:12:00 de, Bu duyuruda bahsi geçen kampanyanın 100 kişilik kontenjanı dolmuştur. Bu sebeple bundan sonra başvuru kabul edilememektedir.

www.culturentertainment.com sitesi sunucusuna göre "Tue, 13 Dec 2011 21:09:51 +0200 [01:09:51 PM CST]" itibarı ile son kontenjan da doldurulmuştur. ilgililere teşekkür ederim.

TMO yu hiç bilmem ancak bahsedilen vakumlu paketler Fiskobirlik yani fındık satış kooperatiflerince satılır. Karışmış olabilir.

www.findikshop.com

burdanda alabilirsiniz.

Eminönü

www.sahibinden.com

sahibinden satıcıları ile irtibata geçer adres tel istersiniz gider alırsınız.

www.amazon.co.uk

arama.gittigidiyor.com

Rus malı eski madalyalar satan satıcılarda çok ekonomik fiyata bulunabilir.

galatasaray lisesinin karşısındaki sokaktan gir, hemen sağ tarafta bir pasaj var. şimdi ismini hatırlayamadım. Ayvalık Tostçusu'nun yanında kalıyor. o pasajın içinde gamalı haç'tan sovyet yıldızına kadar envai çeşit şey bulabilirsin...

kadıköy antikacılar sokağında bir dükkanda görmüştüm.

bende var.
satabilirim isterseniz.

Uzaktan okuyan tanıdıklar var, Bu okullarda haftada bir gün öğretmen online ders anlatıyor, ve eğitim sisteminde pdf kitaplar mevcut,grafikli animasyonlu. Dersler bu kitaplardan işleniyor. Pc ye indirmenin yolunu bulursanız nete girmeden her daim kitabınızı yanınızda taşıyabiliyorsunuz, flash animasyonlar içerdiği için arkadaş yapamamıştı, kitabı word e kopyalamıştı, word halinde çıktı da alınabilir.

Kısacası uzaktan eğitimde kitap genelde verilmiyor,sistemde zaten sanal ders kitapları var. Kitap verilen okullar varmış ama verseler bile okunduğunu sanmıyorum. Hangi okuldasınız?

pcdepo.com

bu olabilirmi?

@Oguzhang benim aradığım bu değil maalesef benim aradığım sitede sadece bimeks, teknosa, hatta real, migros vs deki kampanyaları yayınlıyordu. satış yok, bilgi amaçlı.

www.laptopmuhbiri.com olsa gerek. Benim yorumlamam bu kadar.

@paranomal teşekkürler!

indirimleri takip et. butik tarzı yerlere bak. benim değişiyor. pazardan aldığım şeylerde var,gidip fena para bayıldığım şeylerde.

sık sık geziyorum avm'leri zaten. indirimleri takip ediyorum, ama genelde nerede tırt mal var onları indirime sokuyorlar. indirimde olan şeylerden genelde beğendiğim pek çıkmıyor. butik mutik nerelerde var? ben bilmiyorum hiç. oralara bakmak istiyorum asıl.
not: erkeğim

merter e mahmutpaşaya falan gitmek, oraların havalarını bi solumak lazım...

beyoğlu iş merkezine bakabilirsin.25-30 arası kazaklar mesela.yada indirim sitelerinden alabilirsin(trendyol, markafoni vs).çok nadirde olsa sahibinde.com'dan ya da forum.donanimhaber.com'dan ikinci el ilanlardan iyi bişeyler bulabilirsin.

(bkz: terkos pasajı)

Beyoğlu iş merkezi çok apaçi işi ya.

kadıkoyden çilek sokakta cok guzel seyler buluyorum bayanım tabı.ama genelde tercıhım ındırım zamanlarında alısverıss merkezlerı oluyo

mesela ucuz dıye aldıgım seyler oluyo ılla bı sekılde kombın edip giyiorum cok bayılarak almasamda

Gittigidiyor a bakın. Anadoluda iş yapamayan esnaf artık dükkanlarındaki malları netten satıyor, çok ucuza kaliteli ürünler bulmak mümkün.

@trinitrotoluen eğer şansın varsa topman, zara bulabilirsin.
erkeğim tabikide

topman'i ilk defa duydum ama zara'ya sürekli bakıyorum zaten. orası da ucuz bir yer değil. ha güzel şeyler oluyor 70 liraya siyah gömlek, 100 liraya koyu kahve bir kot ceketimsi bir şey almıştım. ama girip de sık sık o fiyata bir şeyler alamam.

yok öle ucuz parası olan alıyor ne kadar indirimli bulsanda bu düşünce kafandan silinmicek ucuz bulim dicen onun için zengin olman gerek bu durumdan kurtulman için gerçekten ucuzunu istiyosan çakma alıcan oda bir cacık etmez boşuna arama ayakların ağırmasın.

sezon sonları indirimlerini ve outlet mağazalarını takip edin.. örneğin ben geçen yıl sezonda 129 tl olan greyder ayakkabıyı 49 liraya aldım.. kazak, gömlek vs. içinde aynı şeylerin geçerli olduğu yerler var..

İlave olarak yazlığı kıştan kışlığı yazdan almakta bir seçenek. Misal şu anda 300 tl olan bir kabanı nisan ayından itibaren 100 tl ye bulmak mümkün olabilir. Yaz ayı neticede 4 aylık bir süreç. Tabi öğrenci insanın maddi imkanları ileriye yönelik alışverişe imkan vermeyebilir, yine de buda ucuz ve kaliteli alışveriş için bir alternatif. Mesela yazın çok pahalı olan kaliteli tshirtler şu an çok ucuza bulunabiliyor.

private shopping takılıyorum. yaşadığım ilde bi bok yok olanda iki kat pahalı
markafoni
trendyol
limango
morhipo
clubboon
alışveriş yaptıklarım. hepsi güvenilir siteler.

ya markafoni'den falan alayım tamam da, öyle fotoğrafına bakarak üstünüze olup olmayacağını nasıl anlıyorsunuz? başkasının vücuduna oturan şey bana olamayabilir mesela. bu tarz bir sorun yaşadığımda, her seferinde "hobaa geri gönder, para iadesi bekle, olmadı yenisi gelsin" diye mi bekleyeceğim?

www.office1.com.tr

Ankamall alt katta office süperstore de bu modellerden seçim yapılabilir.

www.office1.com.tr

bunu almıştım ben.

www.hepsiburada.com
2 gün önce aldım, gayet kullanışlı ve kaliteli malzeme.

Bunlar ustune para verilse kullanilmaz. Buyuk bir oyun mousepadi alin.

mouse pad mi kaldı bu devirde? onun yerine optik mouse alın. ya da bileklik destekli mouse pad alın da en azından bir işe yarasın.

ona 50 TL vereceğinize; herhangi bir mouse' a vereceğiniz paranın üzerine 50 TL koyarak Logitech MX air alın.

logitech g500üm var ama senelerdir pad kullandığımdan -steelseries kullanıyordum da geçen üstüne kola döküldü piç oldu- padsiz rahat edemiyorum.

Bunun hdd içindeki verilerle alakası yok, bir tamirciye giderek kopan parçayı içerden çıkarttırın.

Harici disk dediğiniz şey bir kutudur,kutu içerisindeki hdd çok ağır hasar görmediği sürece verileriniz zarar görmez.

Geri alma diye birşey olamaz.

O primlerindfe hiçbir amacı yok, emekli iseniz birde çalışıyorsanız maaşınızdan %15 kesinti yapılmasına sebep olur. %50 oy verilen devlet büyüklerimizin kararıdır, kendileri 4 sene çalışır ömür boyu emekli olurlar,emekli olduktan sonra istedikleri kadar çalışır en ufak kesinti almazlar, vatandaş ömür boyu çalışır, 3 kuruş paraya emekli olur geçinemez bir daha çalışmak zorunda kalır, devlet derki dur bakalım,sen emeklisin ama yine çalışıyorsun öde SGDP ni devlete der, böylece emeklinin maaşının %15 i kesilir. Devlet yine ekstradan SGDP primi alır, bu primin emekli tarafından hiçbir faydası yoktur, ne maaşa etki eder,ne güne.

Kısacası, babanız eğer çalışacaksa sgdp ile uğraşmasın.maaşını elden alsın.

Ömrü boyu çalışan primlerini ödeyen ve sonra emekli olan kişiye, "sen çalışırken hastalanırsan sakatlanırsan vs. vs..." demek saçmadır. Kişi zaten emeklidir geri kalan ömrü boyunca tüm sağlık harcamaları zaten devlet güvencesi altındadır. Sürekli işgörememezlik olayı zaten emeklilik diye bilinir,ununu elemiş eleği duvara asmış emekli olmuş adama birde sürekli işgörememezlik yapacaz sana demenin,elindeki 3 kuruş maaşı kırpmanın bir mantığı olamaz.

Emekli olmuş,yaşı başını almış adamı sakatlığa açık işlere koyacak kadar aptal bir işverende olamaz. Ne yapar emekli adam sakatlığa açık? emekli olana kadar sakatlanmamış işinde pişmişte tam emekli olduktan sonramı sakatlanacağı tutmuş?

Sgdp olayında, işveren normal maaş üzerinden, sgdp için aynı normal çalışan gibi sigorta primlerini yatırır, buna ilave çalışanında maaşından %15 kesilir.

Hadi sakatlığı sigorta ediyorsun, niye çalışanın maaşından %15 kesiyorsun? çalışanın maaşı ödenmiş bu maaş üzerinden tüm yasal kesintiler ve ssk primide yatmış , sırf sgdp beyan etti diye ekstradan %15 maaş kesintisinin mantığı nedir?

Ben önerebilirim, bütçeniz ne kadar diye başlayalım.

Sirkeci ye gidin, büyük postane karşısındaki sokakta ve hemen onun sağ tarafındaki çıkmazda spor malzemeleri satılır.

Bir bisiklet beğenin, oturun üzerine, boy ve pedallara erişim durumuna bakın.

Bütçenize uygun ve sağlam bir adet edinin. Kullanım konusunda tavsiye için bana özel mesajla ulaşın. Bisiklet çok iyi bir tercih.

hepsiburada'da uygun fiyatlı ve manyetik olanlarından vardı. bir bak istersen.

Bu konuda endişelenmeniz gerektiğini sanmıyorum.

Bulunduğunuz yerdeki emniyet müdürlüğüne gidin, komiserle görüşün, derdinizi anlatın. Neticede bu bir tez çalışmasıdır. Bu labaratuarlar öğrencilere bilgi vermekten kaçınmaz,bazı üniversitelerimizde adli tıp labaratuarları için kriminalistik ve toksikoloji alanlarında zaten yüksek lisans programları mevcut.
adlitip.ankara.edu.tr

Öğrencisiniz ve eğitiminizle ilgili bilgi edinmek istiyorsunuz,yasadışı bir niyetiniz yok, bay bayan farketmez gidin karakola hem bir çay için hemde komiserlere sorularınızı sorun. İlçe emniyetlerinde de "olay yeri inceleme" uzmanları olur çok yoğun değillerse size yardımcı olacaklardır.

sana tavsiyem MKEK'ye gitmendir. www.mkek.gov.tr eğer tez yazacağını belirtirsen yardımcı olabilirler. web sitesini de incelemeni öneririm. şahsi olarak ben silahlara meraklıyımdır. dedem de yivsiz av tüfekleri yapar(dı). Artık yaşlandı, sadece tamir eder. yardımcı olabileceğim bir şey olursa ben de seve seve yardım edebilirim.

@Oguzhang biliyorum. zaten o adli tıp enstitülerinden birinde yüksek lisan yapmak istiyorum. istanbul üniversitedekinde. o yuzden diploma tezimi balistik üzerine seçtim.amacım zaten oralar. verdiğin bilgiler için cok tesekkurler. emniyet müdürşüğüne gidip bir derdimi anlatayım. konu hakkında bilgili bir polis bulurum :D

@bilmemkacincinick teşekkür ederim. konu hakkında bilgili oldugunu gormek güzel. bir kac sorum olcak onları biraz derler toplar sana da sorarım. mademki ilgilisin. git dediğin yeri inceliyorum suanda. tavsiye ettiğin için en yakın zamanda oraya gideceğim.

çok teşekkürler. konuyla ilgili daha fazla bilgisi veya fikri olan varsa çekinmeden soylesin. teşekkürlerr

ben okuldayken ödev için çat kapı iem'e gidebiliyorduk çünkü zaten hocalar iem'de çalıştığı için selam söyleyip içeri giriyorduk.(ist.üni savunma ve güvenlik bölümü)
ha okul bitince de çeşitli araştırmalar için de iem'e yazı yazdım. araştırmanın konusuyla ilgili, ne bilgisi istediğimi falan, EKKM'ye verdim. (terör saldırılarıyla ilgili araştırmam vardı)
3gün sora önce eğitim şubeden aradılar, gittim konuştum mevzuyu, beni TEM'den birkaç komserle tanıştırdılar, ben soru sordum onlar yanıtladı, çeşitli istatistiki bilgiler aldım ve işimi hallettim.
keza aynı şekilde bomba imha şube ile de çalıştım, gayet yardımcı oldular.

tavsiyem konunuzla ilgili gidip kriminal şubenin amiriyle görüşün, balistik büro amirliği size yardımcı olur.
kriminal.iem.gov.tr

ekseriyetinde kitap olarak ise "silah bilgisi" diye bir kitap var, okuldayken okumuştuk. o da yararlıdır.
mesela şöyle bişi de var, işini görebilir kısmen...
www.google.com.tr

ama en garantisi gidip eğitim şube ile görüşmendir. onlar yardımcı olacaklardır.
sorunuz olursa sözlükten ulaşabilirsiniz...

Yeni işe girdiğinizde sizin yapacağınız birşey yok,şirket muhasebesine durumu anlatırsınız onlar gerekeni yapar.Sigorta kurumları tek çatı altına toplandığı için elbette bağkur olayını bildirmeniz menfaatinize dir.

don giyeyim ama götüme değmesin istiyosun. zor o iş.

istediğin özellik bende fazlasıyla var bi yolunu bulabilirsem veriyim sana hem senin işine gelir hem benim. @iterator: metaforun amına koymuşsun tebrik ederim dude

spor yapicaksin.

düzenli yürüyüş ve koşu işe yarar; tabii 1kmlik bir yürüyüş pek de faydalı olmaz. baya çıkıp yürümen gerek, yediğin miktara da bağlı yine de

bisiklet sür. karın kaslarını çalıştırır.

Yüksek proteinli gıdalar almalısınız. İstediğiniz kadar yeyin karbonhidratı sıfırlayın şekeri kesin bunun dışında protein namına ne varsa çatlayana kadar yeyin.

Bahsedilen protein diyetini doktor tavsiyesi haricinde kesinlikle yapmayın. Arkadaşımı bu sebeple hastaneye kaldırdık.

Bir hata olmalı,

Ben bir diyet tarifi vermedim, protein kullanımını artırmanın sağlığı riske edecek hiçbir sakıncası yoktur. Protein diyeti yapan kişi hastanelik oldu ise sağlık sorunları vardır yada ilaç vs. kullanmıştır.

Yoksa normal beslenerek protein diyeti yapan ve hastalanan sağlığı bozulan kimseyi duymadım, duymadım diyorum çünkü 13 sene spor salonu işletmeciliği yapmış deneyimli bir antrenörüm. Söz konusu beslenme sistemi günümüzde bilim adamlarınca tanımlanmış ve "taş devri diyeti" "karatay diyeti" olarak kitap halinde basılmış ve yayınlanmıştır. Protein diyeti insanları hastanelik etse bu kitapları alan ve uygulayan, yüzbinlerce kişinin hastanelere akın etmesi lazımdı.

karatay diyeti ve taş devri diyetleri yüksek proteinli diyetler değil, düşük karbonhidratlı diyetlerdir. insanları çatlayana kadar protein yiyin diyerek yanlış yönlendirmeyin.

atkins, karatay vs dediğim gibi low-carb olmalarına rağmen yüksek protein diyetlerinin alameti farikalarından gut gibi hastalıklara kendi içlerinde önlemleri vardır bol su tüketmek vs gibi.

orijinal duyuruya dönersek: ben low-carb diyetleri öneririm, ama oturup araştıracak, dengeli bir biçimde uygulamanız lazım.

örnekte gördüğümüz gibi, (ben dahil) kimsenin sözünü ciddi bir biçimde araştırmadan dinlemeyin.

Çatlayana kadar yeme deyimi sadece bir teşbihtir. Karbonhidratı günlük yaşamda full sıfırlamak zaten mümkün değil ister istemez bir şekilde karbonhidrat alınır.

Protein diyetlerinde tavuk-balık-kırmızı et-yumurta-yoğurt gibi besinler tüketilir,ve bunlarında bir porsiyonu oldukça doyurucudur yani bir porsiyon çatlayana kadar yemiş gibi tokluk hissi yaratır. Yüksek protein diyetleri gut hastalığına vs. sebep olmaz bunun için özellikle Taş devri diyeti isimli kitabı okuyarak Gut hastalığının açıklamasına bakmak gereklidir.

Üzerine onca kitap yazılmış beslenme önerilerini burada 2-3 satır yazı ile özetlemek zaten zor. Birde o kısa yorumlar üzerinden yorum yorumlamak çok gereksiz. Olayın ana fikri basit, herşeyi yiyeyim ama kiloda vereyim sorusunun cevabı "çatlayana kadar protein" dir. Protein yiyeytrk çatlayan dünya literatürüne geçmiş bir örnekte zaten yoktur.

Ama şu konu doğru, araştırmadan kimsenin laflarını dikkate almamak. Gut hastalığına tedavi olarak önerilen taş devri diyetini gutun sebebi olarak yorumlamak gibi konular buna örnektir. Kolay gelsin.

ben bir doktor değilim, yaşadığımız şeyi anlatıyorum sadece. arkadaşıma bu karbonhidrat diyetini öneren kişi spor salonu antrenörüydü. bir tıp öğrencisine de danışarak arkadaşım diyeti uygulamaya karar verdi.

12 gün boyunca sadece protein içeren besinler yedi. programa harfiyen uydu, bu kadar iradeli olduğunu düşünmüyordum. fakat 13. gün sabahı yatağından kalkamadı. bize seslendi, yiyecek bir şeyler istedi. verdiklerimizi yiyemedi, hafif bir şeyler getirdik, midesi bulandı.

ailesi gelip iyi bir hastaneye götürdü. doktor yaptığı diyeti duyunca okkalı bir fırça attı kendisine. diyeti onaylayan tıp öğrencisi arkadaşı da hocalarına durumu anlatınca aynı tepkiyi yemiş hatta.

kimine yarar, kimine yaramaz bilemiyorum ama hakkında kitaplar yazılmış, önerilen bir diyet olması doktor kontrolünde uygulanması gerektiğini değiştirmiyor bana kalırsa. cildinde sorun çıktı diye kafasına göre roaccutane kullanıp karaciğer sorunlarıyla boğuşanlara da tanık oldum ben. yine de sizin tercihiniz tabii. ben yaşadığımız şeyi anlatmak istedim.

dave87, düşük karbonhidratlı diyetlerde karbonhidrat hiç tamamen kesilmez, ve yalnızca proteinli besinler yenmez. arkadaşın sanırım ya low-carb'dan başka bir diyet yapmış, ya da diyeti yanlış uygulamış.

mesela sabah iki dilim siyah ekmek, iki yumurtayla tereyağlı omlet ve bol peynir; öğle yemeğinde zeytinyağlı ve ton balıklı büyük bir salata; akşam yemeğinde kapuska ve haşlanmış tavuk ya da bir dilim biftek (ekmeksiz tabi) tipik bir low-carb günü sayılabilir. mesela bu gün 80-100 gram filan karbonhidrat almışsınız demektir. burada günlük tavsiye edilen karbonhidrat miktarı boy/kilo oranınıza göre belirlenir, örneğin bu oran çok küçükse kişi günde 30 gramdan karbonhidratla başlayabilir ve kademe kademe istediği kiloya ulaşıncaya kadar artırabilir, veya yavaş yavaş haftada bir iki kilo vermek istiyorsa aralara bir avuç ceviz, fındık filan ekleyerek günlük karbonhidratı 100-150'ye çıkarabilir.

önemli noktalar: zeytinyağı, tereyağı gibi sağlıklı yağlar almaktan çekinmemek ve tabi ki gün içinde alınan karbı sağlıklı besinlerden (tercihen tahıllardan ve baklagillerden) almak, şekerden, tatlılardan uzak durmak, unlu ürünlerden, makarnadan pilavdan filan mümkün mertebe kaçınmaktır. (ama ben sabah iki ekmek yerine akşam 80 gram bulgur pilavından alıcam o karbonhidratı derseniz o da olur). ve bol bol su içmeyi kesinlikle ihmal etmemek.

bu örnekte de görüldüğü gibi ne çatlayana kadar protein yenir, ne yalnızca protein yenir, ne de karbonhidrat tamamen kesilir.

ana mantık da şu: vücudun enerjisini karbonhidrattan değil, yağdan elde etmesini sağlamak. vücudun buna alışması iki üç gün sürebilir, ama bu iki üç günden sonra vücut motor gibi yağ yakmaya başlar. bu esnada kas kütesini kaybetmemek için de hem vücuda gerekli yağları almak, hem de (protein alımını çok artırmak olmasa da), her gün proteinli besin tüketmeyi ihmal etmemek gerekir. ve dediğim gibi, günde belirlenen belirli miktar karbonhidrat elbette.

Arkadaşlar burdan verilen diyetleri ciddiye almayın. Araştırın okuyun inceleyin. Diyet denen olgu bir yaşam tarzıdır, ömür boyu uygulanır, öyle "kilo verene kadar yapıyım kilo verdikten sonra eskisi gibi besleniyim" diye birşey yok, diyet denen olay süreklidir. Kendi yaşam tarzınıza en uygun beslenme şeklini seçecek ve ömür boyu o tarzı koruyacaksınız, Olaya aşina olmak için, önce Taş devri diyeti sonrada Karatay diyeti isimli kitapları okuyun, bu kitaplar ömür boyu uygulayabileceğiniz diyetten çok yaşam tarzı olabilecek, boğazınızdan kesmeden herşeyi yiyebileceğiniz ama yine kilo verebileceğiniz beslenme önerileri içerir. Kimse eline metre, tartı yada kalori tablosu alıp yediğini içtiğini tartmak, kalorisini hesaplamak zorunda değildir. Karnınız doyuyorsa olay tamamdır.

Taş devri diyeti isimli kitabın yazarı Prof. Dr. Ahmet Aydın ın bu kitapla ilgili birebir paylaşımlarda bulunduğu bir web sitesi ve forumu mevcuttur, bu forumda TDD(Taş Devri Diyeti) uygulayarak aylarca karbonhidratı sıfırlayan, şekeri kesen, yediğine içtiğine dikkat eden birçok hastanın birkaç ay içinde kilolarca zayıfladığını, tansiyon sorunundan şekere kadar birçok sorundan olan şikayetlerinin azaldığını vs. vs. bizzat okuyarak görebilirsiniz.

Bu arada "sıfırlamak" ve "çatlamak" deyimlerine takıntı yapan arkadaşlar bulunduğunu da üzülerek görüyorum, bu deyimler bir teşbih(benzetme)tir, gündelik yaşamda kullanılan dil ile, kısa yoldan bir ifade şeklidir, abartıya hacet yoktur, çünkü kimse bu satırları okuyunca mis gibi karbonhidratını full kesmeyecek, çatlayana dek proteine boğulmayacaktır.

Eskiden kayıtlar belli bir süre sonra silinirdi. Şimdi o kaldırıldı silmek için başvurana dek duruyor.

Borç olayına gelince eğer ödenmemiş borç varsa 4 sene boyunca işler elbette ama sadece ödenmesi gereken dönemin borcu işler 4 senelik değil. Borç varmı öğrenmek için Vakıfbank a kimlik nonuzla başvurmalısınız ya da açıköğretim bürolarından birine uğrayın.

ödenmemiş borç derken? adam yatırmamış hiç para falan. kaydını da yenilememiş, para yatırmasını gerektiren bir durum yok gibi. son sınıfa geçerken bırakmış bir daha yatırmamış kayıt parası falan.

Borcu yoktur o zaman. Emin olmanın yolu vakıfbank veya büroya gidip sormak.

Belki devletin veritabanını hacklemiştir, mümkün olabilir. Ulaşabileceği bilgiler ekrandakiler kadar olur ama.

Başka bir yolu olabileceğini düşünmüyorum.

@rockn roll adamın kendi yazılımıymış

adam sana screenshot mı gönderdi sadece?

kanıt olmadan nerden bileceğiz? saçma ve eksik bilgi bence.

bunu ancak polis kayıtları falan yapabilir sanırım.

büyük ihtimalle internetten indirdiği bi program, seni kandırmaya çalışıyo. Adres doğrulama sisteminden kontrol yapabiliyordur belki program, onun için de girmesi gereken bilgileri zaten anca sen biliyosundur. Bi de bu işler screenshot'la oluyosa şu programı da ben yazdım istediğin siteden istediğin kişinin şifresini buluyo; img42.imageshack.us

Bizim şirkettede benzer bi program var, sadece mevcut database üzerinden arama yapıyor.Çok matah bi hack olayı olduğunu sanmam,adam xp yi yeni kurmuş baksana

zamanında tc kimlik no'dan oldukça fazla bilgiye ulaşılabiliyordu, database oluşturanlar oldu haliyle. Ayrıca avukatlık bürolarında bu tarz programlar var zaten. illegal olsa da adamlar alacaklılarına ulaşmak için kullanıyorlar bu tarz programları.

Bu adam hacker değil yalnız, mal.

Nüfus sayımı sonrası nüfus müdürlüklerindeki veritabanını cd lere indirip pazarlayan bir şebekeye baskın yapılmıştı.

Bu programı genelde avukat ve hukuk bürolarına pazarlıyorlardı icralık ve borçluların adreslerini burdan tesbit etsinler diye. Ancak bu programın satıldığı tesbit edilen tüm avukatları ve özel kişileri polis gözaltına almıştı.

Kısacası bu hack değil yasadışı yollarla elde edilmiş bir veritabanına aittir.Polis ve savcılığa suç duyurusunda bulunmak gereklidir. Unutmayın bu yasadışı veritabanında sizinde bilgileriniz mevcut.

@abraxas onu bende sordum adam xp ye kendi yazılımını falan yüklemiş.bu arada adamla denemek için ünlü bir kişinin adresini bulduk bildiğin kapı no suna kadar buluyor.

edit:isteyene o ünlü kişinin scrrenshotunu atarım paintle karalanmış halini tabii.

Bu program zaten bir çok avukatlık bürosunda var, yeni bir olay değil. Ancak bu programı kullandığı tespit edilen bir çok avukat da meslekten ihraç edildi.

Benim birkaç yıl önce çalıştığım bir yazılım firmasında bir database vardı. Nüfus kimlik bilgileri falan vardı içinde.
Sanırım bir dersane kayıt programı için kullanılacaktı. Elinizde bu bilgileri sağlayan bir database varsa böyle bir programı yazıp kullanmak çok zor bir iş değildir. Yani hacker lıkla falan bir ilgisi yok.

benim de eskiden calistigim yerde ayni sey vardi. secim sonrasi olusturulmus bir db. ustune ayni bu sekilde program yazip avukatlara satiliyordu. bu dbleri satan insanlar var. herkesin ulasabilecegi bir sey yani.

veritabanlari satiliyormus zaten. gazetelerden vs gormussunuzdur. cok anormal bir sey yok.

elde edebilecegi seyler sunlar;

adiniz, soyadiniz, anne ve baba adiniz (bunlar ustunden kardesleriniz), ayni evde yasadiginiz kisinin tum bilgileri, tckimlik no, adres, dogumyeri, dogum tarihi, nufus iliniz, nufus ilceniz, oy kullandiginiz okul ve sandik numaraniz ve eger ustunuze telefon varsa sabit veya cep telefon numaraniz.

baska bir seye erisemez.

E daha neye erişecek? özel hayatla ilgili herşeye erişmiş zaten.

acaba bir şeyden korkmuş olabilir mi?
yalnız bıraktıysanız uzun süre, ona tepki veriyor olabilir.
aklıma gelen ilk öneri, o havladığı için yanında durmamak.
çünkü köpeklerde daha sonra havlayarak istediğini yaptırma alışkanlığı gelişebiliyor.
yani eğer yaşadığınız yerde bir sorun çıkmayacaksa, bırakın havlasın.
havlamamasını söyleyin ve havladığı için yanından ayrılmazlık etmeyin.

ama bu söylediğim bir şeyden korkmuş ya da huzursuz olmuşsa geçerli olmaz elbette.

sadece şımardığını düşünerek ona cevap yazdım.

işte uzun süre havlamasına izin veremem çünkü etrafta insanlar rahatsız olacaktır, o yüzden ben de havladıkça yanına gidiyorum gibi oluyor. sanki havlayınca gidiyormuşum yanına gibi oluyor, yanlış alışacak böyle, biraz havlamasına göz yumup gitmemeyi deneyeceğim.

daha çok küçük olduğu için sıradan şeylerden bile korkabilir.
ama aynı zamanda daha çok küçük olduğu için normalden daha şımarık da olabilir.
siz zaten anlarsınız bence huzursuz mu, korkmuş mu, yoksa sadece şımarıklıktan mı yapıyor diye.

havladığında yanında dursanız da durmasanız da sürekli hayır, havlamak yok tarzı şeyler söyleyin ve kızın. tam öğrenme çağında olduğu için zamanla ne demeye çalıştığınızı anlayacaktır. zor dönem, tam bebeklik çağı. biraz sabır :)

havladığında yanına çağırsan, odada kapalı mı? bir de yemesi içmesi afedersin sıçması ne durumda?

yemeğini yedi tuvaletini de yaptı, yanında da oturdum kaç saat aslında, bu aralar bir şımarma belirtileri var ama hadi bakalım. şimdi sustu neyse ki : )

bak bacım, gardaşım her neysen işte, eğitim şart.. kızacaksın öncelikle, senden korkması ve itaat etmesi için. odadan çıkıyosun ya, bu havladığı zaman geri dön yapıştır kafasına iki tane, sesini yükselt, gözlerinin içine kızarmış gibi bak(el hareketlerinde çok önemli tabi), sonra geri çık. bi daha havlarsa bi daha gir, bi daha vur bi tane. sonra köpek diyecek lan havladıkça dayak yiyoz, en iyisi susmalı ve susacak bi zaman sonra. Bi yol daha var, eline kakasını al, havladıkça yanına git koklat, sonra bi daha çık bi daha havlarsa bi daha yanına git kakayı koklat, sonra havlamayı bırakır.

not: dayak dediğim için bana cani diyecek olanlara şimdiden söyleyim, köpek eğitiminde disiplin gerekir ve dayak vardır. dayak dediysek öle hayvanın ağzına sıçında demiyoruz, yavaşça kafasına bi iki vurun işte.

not: hea ben vuramam köpeğime acırım diyosan, al bi ağızlık, yemeğini suyunu içirdikten sonra tak ağzına, öyle kapat üstüne kapıyı, biraz uğraşır sonra yorulur ve yatar zaten..

valla ben olsam 'ne havlıyon kalk sen gel buraya' derdim kendisine.

hmm vurarak çözemedim ben o işi sanırım, bir iki denedim ama pek rahatsız olmadı dayak yemekten, hatta oyun haline getirdi, ben çıkıyorum, havlıyor, dönüp bi ceza veriyorum, sonra kapatıp kapıyı çıktıktan sonra aynı şeyler tekrarlanıyor. sanırım yanına gideyim de ne şekilde olursa olsun diye düşünüyor hayvan. ağızlık çok iyi fikirmiş bak o aklıma gelmemişti teşekkür ederim, bi süre kullanabilir sanırım.

bu arada tabii şunu da eklemek istiyorum.
neden kapalı durduğunu bilmiyorum, ama kapalı duran köpek havlar.
hatta kapalı duran kedi de miyavlar.
belki kapı açık olsa o odadan bile çıkmayacakken kapalı kaldığında rahatsız olur hayvanlar.
hele de küçükse.

köpeği genel psikolojisi açısından kapısı kapalı bir odada büyütmemenizi ve yalnız bırakmamanızı öneriyorum. ve bunu yapacaksanız da bari karanlıkta bırakmayın. çünkü karanlık ve kapalı odada bırakmak köpeğin psikolojisini bozar.

blatta hiberna haklı köpekler sürü psikolojisine alışıktır, bir arada olmak ister.
bir de şunu deneyin. odadan çıkmadan önce ona bekle, dur, otur gibi bir komut verin. yanınıza gelirse karşısına geçin dur bekle diyin. çıkın, havlamasına izin vermeden geri gelin sevin. sonra dışarıda kaldığınız süreyi uzatın.

deneyeceğim dediklerinizi, odası küçük değil bir de balkonu var çişini de henüz oraya yapıyor hatta gerektiğinde. havladığı zaman geri gidip kızacağımı biliyor işte o yüzden havlıyor gibi olmaya başladı artık. neyse bu gecelik de uyudu.

hocam merhaba. 3 yaşında dişi beagle sahibiyim. çok soru sormuşsun beagle la ilgili. sorunlu bi köpek cinsi :) çok zorlar :) seninki sanırsam daha 4-5 aylık. fazla zaman ayıramıyosun anladıgım kadarıyla. seni dinlemesini istiyosan tek çaren rüşvet. başka yol yok. bok bile yer bunlar. 7/24 açtırlar. ödül mamasıyla, biraz sabırla her şeyi öğretirsin. çişini, havlamamasını vs. yok pek uğraşamıyorum dersen eğer köpeği eğitime göndermen şart. iyi bir eğitimci bulup çok geçmeden hallet yoksa başına bela olur o köpek. bütün bu dezavantajlarının yanında dünyanın en tatlı köpeğidir o ayrı. saygılar

Yanında durmanızı istiyorsa sizi özlüyor demektir. Sizin kokunuz bulunan eski bir tshirt,kazak,tişört vs. bırakın yanına, sizin kokunuza sarılacak rahatlayacaktır.

@s e blackmail tabiri caizse saçmalamış. köpeklere vurarak sorunu çözemezsiniz. köpekler insan gibi düşünmez. bana vurdu ha şimdi öyle yapayım demez. muhtemelen siz yokken ani bir ses duymuştur, şimşek çakmıştır ne bileyim evde bir şey yere düşmüştür korkmuştur hayvan. rehabilite edilmesi gerekiyor. ve dedikleri gibi köpekler sürü hayvanı. sürüsüyle gezmek istemesi normal. siz yine de bir eğitmene danışın.

Köpeğe vurulmaz, köpeğe vurulursa o hayvanı artık ağız tadı ile sevemezsiniz.

İnsan eli köpeği sevmede,okşamada,mamasını suyunu vermede, oyun oynamada kullanılır. Aynı eli birde hayvana dayak atarken kullandığınızda o hayvanı ne zaman sevmeye kalksanız sizden korkacaktır, mama uzatsanız aklına o elin canını yaktığı gelecek korkacaktır, kısacası pısırık korkak pasif bir hayvan istiyorsanız sürekli dövmek iyi bir yoldur!

Köpek dövülmez. Yaramazlık yaptığında ses tonunuz değiştirilmelidir. Aynı ses tonunu oyun oynarken severken kullanmayacaksınız, yaramazlık yaptığı anda kullanacaksınız, yani köpek çarşıda birşey yaptı, taa eve geldiniz başladınız bağırmaya köpek bunu anlamaz çünkü çarşıda olan çarşıda kalmıştır, kendisine niye bağrıldığını anlamaz. Bir yaramazlık yaptı ise yaptığı anda tepki gösterilir, iyi birşey yaptı ise sevilir okşanır.Böylece köpek iyi ve kötü arasında bir bağlantı kurabilir.

Öyle birşey yok, kendiniz başvuracaksınız. Başvurular dün bitti bugün ve yarın mezaretli başvuru alınıyor bu arada.

BESYO içindeki bütün progrmalar Lisans kademesinde çünkü? Halihazırda ben okumaktayım bir tanesinde, başka soru varsa özelden yazabilirsin.

Spor yöneticiliği önlisans programları var 2 yıllık. O sebeple sormuştum.

zerre pişman olmazsın, durma hemen yap.

Eğer cesaretim olsaydı ben alırdım sırt çantamı ve çıkardım evden.

frost der ki...

two roads diverged in a yellow wood
and sorry I could not travel both

bu şiirin diğer kısımlarında sorunuza cevap bulabilirsiniz. ben edebiyat fakültesi personeliyim. yaşınızı bilmiyorum; ama o kadar da geçkin olduğunu sanmıyorum. şartlarınızı durağan tutarak felsefe üzerine eğlenceli etkinliklere katılabilirsiniz. (iyi bir felsefe hocasının dersi, konuşması, felsefe okumaları vb. ) en azından kendi sorularınızı "kendinize" yöneltme fırsatı bulursunuz.

sorunuz çok güzel.

not: felsefe hocası değilim.

Pişmanlık olmaz, çıkın dünyayı tanıyın.

benzer bir soruyu ben de sormuştum yakın zamanda. (git: 325684)

tabii ben senin dediklerinin bir kısmını gerçekleştirdim, pişman değilim, olacağımı da zannetmiyorum. Önündeki 30 yılı böyle geçirme şansın var, git gez dolaş, en azından şansını dene yapamazsan geri döner yine iş bulursun, yine oralarda bir şekilde yaşarsın merak etme.

pişman olmazsın, imrenilen, gıpta edilen, haset edilen olursun. bunların yanında meşhur da olursun. kap bi sponsorluk yeni yetme firmalardan birinden, aşılarını ol ve düş yollara... bize fotoğraflar göndermeyi unutma ve mutlaka GÜNLÜK tut. ama MUTLAKA!

anlaşılan o dayanılmaz eşiği aşmışsınız. ben de aynı fikirdeyim, ama tek farkım bisikletle çıkacak olmam. ben henüz kendimi yetkin görmüyorum, sen görüyorsan bir saniye daha kaybetme. belki de bir blog açarsın, oradan seni tanırız gittiğin yerlerde.

yemin ederim hayran kaldım. ben olsam cesaret edemezdim ama cesaret etmek lazım. güzel günler çalışma hayatıyla çok azalıyor. iyi eğlenceler, güzel günler :)

çok güzel olur,
acayip zevkli geçer
ama sonunda pişman olurmusun evet olursun bence.
cesaret lazım demişsin ya
işten o cesaret yoksunluğu sonunda pişman olacağını bilmenden gelmekte.
gezdin dolaştın ee sonra yine geldin buraya,
ne iş yapacaksın?
nasıl para kazanacaksın?
ne kadar birikimin olacak?

cesaret olayını çözmek istiyorsan önce işin sonunu hesaplamaya çalış derim.

not:iş güç yol olarak küçük farklarda olsa senin durmuna yakın birisiyim

kesınlıkle yapmalısın daha gencsın calısırsında ama bu fırsatı her zaman yakalayamassın.ama giderken mutlaka gunluk foto makıne kamera vee gittiğin yerlerden mutlaka kalıcı olucak bişiler almalısın ufak esyalar

iyi yolculuklar:)

Ben bıraktım, sen de bırak.Dünyayı gezmesen bile her durumda karlısın.

Hepinize teşekkürler, yazdıklarınızdan dolayı. Hepinize temenni ve düşünceleriniz için tek tek yazmak isterdim. Teşekkürümü yeterli görün lütfen.

İçerisinden soru anlamı çıkardığım cevaplar;

@santiago nasar, yaş 20. Dediğim gibi kendi cevabım hazır. Cevap yazanları ailem gibi düşünüyorum, onlar ne der ki?

@Öneren arkadaşlar, günlük, blog, fotoğraf. :) Bunlar hayatımın son anlarında torunlarıma göstereceğim karneler olacak zaten. 2 daire yerine, beni bunlar hatırlatacak. Sırf bunun için bile insan mutlu oluyor. Sizlerle paylaşmak çok güzel olacak.

@seyduna6687, dostum; iş, para, çalışmak... Dediğim gibi, düşündüğüm şeyler bile değil. Olur dostum, olmaması için birşey olmayacak. Ama hayatımı, sırf kaybetmeyeyim diye düzenli işe adamak çok daha cesaret istiyor derim.

Benim pişmanlığım çevreme olur mu diye korkuyorum.

pişman olacağını hiç ama hiç sanmam.bunun bir benzerini 6,7 yıl sonra karavanla ben yapıyor olacağım.

50-60 yaşlarına geldiğinde hangini seçersen seç sonuçta pişmanlıkların olacak. hep aklın diğerinde kalacak. seçimini şuna göre yapman iyiliğine olur. 60 yaşına geldiğimde hangisini seçtiğimde/seçmediğimde ne tür pişmanlıklarım olur. şu anki hayatın sıkıcı ama maceraya atılmaya değecek mi?

www.baskaturlubirsey.com

Ayni isyerinde calistigim iki muhendis arkadasim yapti bunu. Iyi para kazandiklari islerini biraktilar ve 400 gun boyunca dunyayi dolastilar. Simdi geri donduler ve deneyimlerini paylasiyorlar. Asla pisman degiller. Ama is hayatindan da vazgecmemisler. Is bulursak calisacagiz tabi diyorlar.

Onemli olan cesaret. Ben de yapmak isterdim ama cesaret edemiyorum..

merhaba, seninle tam olarak aynı düşünceleri paylaşıyorum. lisede de benim tek hayalim buydu ve bu yaz kısmen de olsa 25 günlük bir interrail yaparak bunu gerçekleştirmeye başladım. yolculuğa tek başıma çıkmak istedim ilk başta ama tam olarak cesaret de edemedim açıkçası ve birazcık daha tecrübeli bir arkadaşımla çıktım. yolculuk esnasında 2-3 kere ayrıldık ve farklı şehirler gezdik ve en keyif aldığım anlar yalnız başıma yolculuk ettiğim zamanlardı, çok fazla insanla tanıştım, çok değişik şeyler dinledim. döndüğümden beri aklım sürekli bir yerlere gitmekte hala.

işin en zor kısmı ise bu yolculuğu finanse etmek. ailem bu konuda pek arkamda durmadı açıkçası, ben pasaport ve vize masrafından tut aklına gelen diğer bütün harcamaları kendim para biriktirerek yaptım sadece babam söz verdiği üzere gidiş dönüş uçak bileti aldı. 4chan'de bu konuda dönen bir tartışmada ise, sürekli dünyayı gezen birisi, şunu önermiş: freelance işlerde çalışmak. önerdiği şeyler editörlük, bir dergide yazı yazmak veya kod yazmak vs. vs. ücretini dolar veya euro olarak aldığı için de gezdiği yerlerde büyük kolaylık oluyormuş ama bunu türkiye'de iş bularak yapmak oldukça zor olsa gerek.

üçüncü olaraksa ben yanımda götürmeme rağmen günlük tutmadığıma oldukça pişman oldum. iyi şanslar diliyorum sakın vazgeçme.

ben dahil, bunu gerçekleştirip gerçekleştirmeme arasında kalan insanların en çok düşündükleri şey sanırım; döndüğümüzde elimizde hiçbir şey olmamasından korkmamız. malesef -özellikle türkiyede- gezginlikten kazanılan tecrübe, hayat görüşü; daha önceki iş yerinden alınmış iyi bir referanstan veya cvde gözüken bir sertifikadan daha önemli değil. ayrıca belli bir yaş hayata başlamak için çok geç algılanıyor, özellikle iş yerlerinde. ama mark amcanın şu sözünü akıldan çıkarmamak da gerek: "20 sene sonra; yaptığımız şeylerden değil, yapmadıklarımızdan pişman olacağız." o yüzden bana kalırsa bu işi her şeyi bir anda bırakıp çok uzun dönem gitmek olarak değil de, 1-2 sene çalışıp yarım sene veya 1 sene gezerek yapmak daha mantıklı. hem para birikir, hem de dönüşte yaşanacak "0'a 0 elde var 0" durumu en aza indirgemiş olunur. yani en azından benim kendim için kafamda şekillendirdiğim plan şimdilik bu.

gonul git der mantık kal.

gidersen pisman olacaksin gitmezsen gun gelecek burada da tatmin olmayinca gitmeliydim diye ahh cekeceksin.

yabanci dillerin nasil ingilizce cok iyi yaninda ispanyolca yada cince var mi ?

ailen gecimini sen olmadan gerceklestirebilir mi ?

iki sene sonra dondun is garantin var mi ?

kısa sureli izin al bir dene mesela Turki cumhuriyetlere git bakarsin bir haftada pisman olur donersin.

@naksidil, evet. Şu an kendime gelmem adına böyle birşey gerekiyor.

@murqx, tebrik ederim. Kısa da olsa, böyle birşeyde en önemlisi ilk adımı atmak diye düşünüyorum. Sen ilk adımını atmışsın, devamını getirmen dileği ile.

@orange coffee, tamamen haklısın. Ülkemizde malesef bu tarz şeyler hem yapılmıyor; yapanlara da olumlu yaklaşılmıyor. Çalışma mevzuunda dediklerin doğru. Fakat işe bağlanmayacağımıza inanıyorsak belki uygulayabiliriz.

@Çuvaldızı, İngilizce dışında yabancı dilim yok. Ailemin geçim konusunda sıkıntısı yok, şu an da pek yarar sağladığımı söyleyemem. İş garantim yok ve evet, zaten birçok kişi için engel olan iş kısmını düşünmeyi çoktan geçtim.

bütün dünya bir anda gezilecek diye bişey yok..2 hafta izin al gez gel..seneye bi daha..

siktiret

önce yıllık izninde iki hafta türkiye'yi gez, yolda olmak hoşuna giderse işinden istifa et ve asıl maceraya başla; yolculuktan sıkılıp, ev hayatını aramaya başlarsan vazgeç, işine devam et.

Dsmart. Evde digiturk HD d*smart SD yayını var, SD formatında ki kanallar bile digiturkte yer alan kanallardan daha fazla ve işlevsel. Lig TV olmasa 1 dakika bile tutmam evimde.

D-smart

Kablo tv nin hd yayınları var. Sinema tv.

peki d-smart alsam kaç günde kurulur başvurudan sonra?

hayır. o adsl modem.

Uydunetin zaten modem veren kampanyaları mevcut.

temiz hava bulursan 20 dakika yürüyüş. kan deveranı artsın, beynine kan ve oksijen gitsin. yoksa, 15 dakika şekerleme, 10 dakika duş. alternatif: komik birisiyle yapılan 10 dakikalık bir telefon konuşması. alternatif: müzik enstrumanı ile uğraşmak, mümkün değilse en favori müziklerden dinlemek.

başka bi ipucu: ofisteki koltuğuna "back rest" al bi tane. bi de mouse'unun durduğu yer ergonomik mi ona bi bak. mouse'un, klavyen, monitörün abuzittin yerlerde duruyosa, o da sırt ve bel ağrısına sebep oluyo.

ayrıca ofiste 4-5 saatlik iki blok halinde oturma. 90 dakikada bir çık bi tur at, su içmeye, piyasa yapmaya, fotokopi çekmeye git. merdiven in çık filan.

Bir salon sporunu hobi edinin. Ben şahsen öyle yapıyorum. Haftada 3 gün bir spor salonuna gidip ister body ister karate kickbox olsun biraz farklı meşgalelerle uğraşmak iyidir.

İşten yorgun gelmek bu sporları yapmaya engel değil, bilakis dahada zinde olmanıza yardımcı olur.

45 dak-1 saat şekerleme yapmak :) üstüne de bir kahve.
başka türlü kendime gelemiyorum ben.

spor çözüm değil çünkü çok fazla vakit alıyor. Spora gidilen bir akşam başka bir şey yapmak mümkün olmuyor.

deki onlara! biz ikshemstırı çalışanlara şifa niyetine yarattık. onlar ki (izleyiciler) 10 dakika içinde kendilerini cennette bulanlardandır!

Gün boyu vücudunda bulunan elektrotları at,böylece elektrotların vücudunda bırakmış olduğu huzursuzluk ve gerginlik hali yani stresi ortadan kaldır.

Genel dolaşımındaki aksaklıkları gider böylece vücut dinçliğini geri kazan.

Vücudundaki lenf dolaşım sistemine ayar çek ve en yüksek seviyede çalıştır.

Bunları ABDEST alarak yapabilirsin sonrada NAMAZ kıl elde ettiğin enerji, pozitif düşünce ve huzurla günün geri kalanını en aktif şekilde geçirebilirsin artık sevgiler...

bu ülkede kadın olarak yaşamını sürdürebildiğikleri için borçlu sayılmıyorlar ondan.

vatan borcu ne ola ki, deli gibi vergi ödüyoruz sonuçta karşılıklı bir anlaşma vatandaş ve devlet arasında.

Evde kim duracak o zaman ? En az 3 çocuk, kim bakacak onlara.

USA ve Britanya da tercihe göre zaten. Hatta Rusya ve İsrail için de öyledir muhtemelen. Çin, İran, Kore - garip ülkeler zaten, Kore' de 4 yılmış mesela askerlik. Hoş değil :)

kadın erkek eşit değil

wtps

erkekler askerlik yaptigi icin vergi odemiyor o zaman.
ulkede sadece kadınlardan vergi aliniyor.

cocuk sehit olup elini ayagini gozunu kaybediyor hanım !!!!
yine de vergi aliyorlar.

wtps (2)
nasıl esit degiller aciklarmisin ?

bence erkekler de gitmesin istemiyorsa
işin ironisi bir tarafa, liriamer'e katılıyorum. kadınların üstlenmesi gereken ekstra sorumluluklar da var. beğen ya da beğenme, ev sorumluluğu, çocuk sorumluluğu, iş sorumluluğu.. bunun yanında hayatının bir kısmını da askerliğe ayırırsa orada haksızlık olur.

ama yine de istemeyen gitmesin sonuçta, isteyen kadın da gidebilsin.

wtps

erkekler bile gitmek istemiyor hangi kadın isteyerek gider,
daha neden gitmiyor deyince coluk cocuk saymaya basladiniz.

kusura bakmayin da amerikada kadın olup askerlik yapan kadınlar da gordum mesele o degil...dedigim gibi trafik kazasi yaptin ben kadinim bana kesme diyemiyorsan askere de su yada bu bahaneden ben kadınım gitmiyorum demek mantikli degil.

yanlis anlamayin ben kadinların askere gitme taraftarı degilim.sadece soruyorum.

yeri gelmişken; www.youtube.com

@Çuvalyıldızı, Amerika'da paralı askerlik var bildiğim kadarıyla.

Kadınları alsalar bence gitmek isteyen çok çıkar. Sırf ailesinin yanında kalmamak için evlenen kadınlar var bu ülkede.
Demek istediğim bu iş zorunluysa ve ihtiyaç yoksa, sadece erkeklerin gitmesi yeterlidir. Toplum hayatında kadının bulunduğu pozisyon çoluk çocuk ev vb alanlarda yoğunlaşmıştır. Askerlik de trafik kazası cezası, hapse girmek vb sorumluluklarla aynı değildir kanımca

siz eğer kadınlarla erkekler arasındaki eşitliği askere alınıp alınmama olarak algılıyorsanız zaten işimiz var demektir.

yvonne

kadın erkek arasındaki eşitligi rica etsem tanımlarmısın ?

kadın erkek arasındaki eşitlik hak eşitliğidir. erkek dominantlığının bastırılması, kadınlara erkeklerin egemen olduğu bir dünyada aynı hakların tanınması, çevresi sebepli mağdur duruma düşen kadınlara pozitif ayrımcılık tanınmasıdır. seçme ve seçilmedir, eğitimdir, sağlıktır, yöneticilik hakkıdır, tecavüze uğradığında şahit göster denmemesidir, hastaneye gittiğinde kadın doktor çağırması için zorlanmaması demektir, saçını kapatması için baskıya ve şiddete maruz kalmaması demektir, recm ile cezalandırılmamak demektir, sırtından sopayı karnından sıpayı gözüyle kadına bakmamak demektir, kadına yaptıkları için alnının lekesi dememektir, daha sayayım mı?
Ama siz tutup, bir erkeğe "koçum benim beea, yiğidim, aslanım" diye sırtına güm diye vurup sıvazlarsanız sorun olmazken aynı şeyi kadına yaparsanız tabii ki sorun olur. Fiziksel olarak aynı yapıda değiller bir kere.Arada dağ ve fare kadar fark var.

sorunuza cevap gelirse, kadınlar isterlerse askerlik yapabiliyorlar. başvurmaları yeterli.

Çuvaldızı, askerlik hizmeti 20 yaşında başlıyor erkekler için 18 diye bir askerlik yaşı yok!

Avrupanın en genç nüfusuna sahibiz, 800 bin küsür gencimiz her dönem askere gidiyor. Ülke savunması ve benzer eğitim için kafi bir rakam olarak görülmüş bu demekki. Dünyanın en büyük ilk 5 ordusundan biriyiz.

Ancak profesyonel askerlik düşünen bayanlar için astsubaylık ve subaylık yoluda açık.

İsrail rusya amerika vs. denmiş. İsrailde bayanların yaptığı bir nevi gönüllü eğitim.Ama israilli kadınları komando gibi cepheye sürdükleri falanda yok daha çok geri hizmetler... Rusyayı bilmem ama amerikan ordusunda her sene onlarca taciz ve tecavüz davaları açılıyor, amerikalılar ıraklılarla uğraştıklarından çok davalarla mahkemelerle uğraşıyorlar. Amerikalıların askere bayan alma sebebi eşitlik vs. değil asker bulamamaları, bu sebeple son zamanlarda greencard karşılığı ne kadar güney amerikalı veya başka ülkelerden insan varsa onları toplamaya başladılar. Ekonomik şartları kötü olan geçinemeyen fakir amerikan vatandaşları kadın-erkek demeden maaşlı iş olarak askerliğe geliyorlar.Onlarınki de gönüllü vs. değil şartlar böyle gerektirdiğinden. İngilizlerde de benzer durum,ingiliz ordusuda taciz ve tecavüz davaları ile uğraşıyor.

Olayı feminizm vs. boyutunda değil kültürel bağlamda yorumlamak lazım. Metropollerde çalışan kadın sayısı fazla çünkü hayat şartları buna zorluyor. Ancak bu ülke metropollerden ibaret değil ve her işi de kadınlar yapamaz.Sivil hayatta birçok fabrika mevcut, makine tamir eden, elektirik tesisatı döşeyen,telefon direklerine tırmanan,oto sanayide oto tamiri yapan, inşaatlarda çalışan kum,tuğla taşıyan sıva,boya yapan kadın göremiyoruz niye? ağır işler her zaman var, ama buna talipli olan kadın yok.Şimdi birde kadına mecburiyetmi getirilecek askerlik gibi zor bir olay için?

soru yanlış.

bizi niye alıyolar?

çünkü "türk aile yapısı" çünkü "kadının yeri kocasının yanı, annesinin dizinin dibi". mesela kadınlar için de -gönüllü- askerlik olsa küçük bir yerde askere gittiği için "kötü gözle" bakılan kadınlar olacaktır. Şöyle düşünün "kız gitmiş aylarca bir sürü adamın yanında naptığı ettiği belli değil bundan kimseye gelin, eş, anne olmaz" duyarız böyle şeyler; eğer öyle bir şey olursa, emin olun.

:)

Bazı bayan arkadaşlar hala kadın haklarını savunuyoruz modunda tam tersi kadınları küçümsüyor küçük düşürüyor.

Askeri okullar bayanlara açık buyrun başvurun tutanmı var? Başvuran ve hatta Hava kuvvetlerinde pilotluk yapan (ki pilot olmak dünyanın en zor işi) bayanlar mevcut Türkiyede.

Yanlış uygulama varsa eleştirin ama en azından hemcinslerinizi küçük düşürmeyin. Türk aile yapısı diye dalga geçtiğiniz olguya, Açın en dandik amerikan filmini orda bile bu tarz klişeler mevcut bunlar dünyanın tüm ülkelerinde olan yaklaşımlar.Yanlızca kadın için değil erkek içinde söylenen laflar bunlar.

Oguzhang

National military service is mandatory for all Israeli citizens over the age of 18, although Arab (but not Druze) citizens are exempted if they so please, and other exceptions may be made on religious, physical or psychological grounds (see Profile 21).

Men serve three years in the IDF, while women serve two. The IDF women who volunteer for several combat positions often serve for three years, due to the longer period of training. Women in other positions, such as programmers, who also require lengthy training time, may also serve three years. Women in most combat positions are also required to serve in the reserve for several years after they leave regular service.

Some distinguished recruits are selected to be trained in order to eventually become members of special forces units. Every brigade in the IDF has its own special force branch.

Career soldiers are paid on average NIS 23,000 a month, fifty times the NIS 460 paid to conscripts.

Türkiyeden bahsediyoruz cuvaldizi- 18 yaş israil vatandaşları için. Türk vatandaşları için 20 yaş sınırı var. "kadin erkek esit degil mi hem askerlik hizmeti 18 yaşında yapılıyor kaç kişi o yaşta 3 cocuk yapıyor." yazmışsın yukarıda bir başka yazıya.

Yabancı ülkeleri kıstas alırsan son düşüneceğin şey askerlik olmalı.

O kadar meraklı bayan varsa askerlik yapmaya, sokaklarda miting yapan, devleti avrupa insan hakları mahkemesine şikayet edip askerlik hakkı isteyen hiç bayan görmedim ben bu ülkede.

Kadın erkek eşit ama zor işlerde çalışan bayan yok, iş rayan bayanların tamamı masabaşı işlere aday. Kaynak yaparım araba tamir ederim diyen yok. :) Yani eşitlik olayı sadece bir işleri düşünce akıllarına gelir genelde.Öteki zamanlarda evde yada masabaşında oturmaktan gayet memnun profil çizerler.

oguzhang

orada kadinlarin askere alinmasi zorunlu yaziyor,
yaş olayini bilmiyorum Turkiye de 20 ise sorun yok Koreli arkadaslarim 18 yasinda zorunlu askere gidiyoruz demisler oradan kaldi 18 sorun degil lakin...

agir isten kastin ne senin ?
butun erkekler savaşta ölse nükleer santraller, barajlar, çelik sanayii, madencilik tamamen sona mı erecek böyle saçma söylem mi olur.

Ağır işten kastım yukarıda belirtilmiş, Kadın haklarını savunma adına askerlik talebinde bulunuyorsunuz ama üniversiteler olsun meslek okulları olsun elini yağa kire bulaştıracak işlerde bayanlar nedense yok, alınmadıklarından değil kendi talepleri yok.

Bütün erkekler savaşta ölmez meraklanma. Olayın saçmalığı aslında yürütmeye çalıştığın mantıkta gizli.:)

Bak daha askerlik olayının basit mantığını dahi anlayamadın, şimdi böyle deyince hakaret algılama ama gerçek bu. Bu ülkedeki tüm yetişmiş insan gücü askere gitmiyor, öyle birşey yok keza 20 yaşındaki gence nükleer santralmi emanet ediyorlar? :)

Şimdi verdiğin örneklere bakalım.

Kore>> Güney-kuzey diye ayrılmış her an savaş olabilir diye teyakkuzda bu sebeple askerlik mecburi.
İsrail>> Dünyanın en nefret edilen ülkesi oldukları için her an diken üzerindeler yine askerlik mecburi.
Amerika-ingiltere>> Zırt pırt dünya jandarmalığı yapma ihtiyacı duyduğu için sağa sola demokrasi götürme adına askere ihtiyaç duyuyor başvuru yapan herkesi gayet güzel bir maaş karşılığındsa askere alıyorlar.

Türkiye>> Savaşta olduğumuz bir ülke yok, sadece seferberliğe hazırlık kapsamında belli bir yaştakileri askere alıyoruz askerlik süresince bireyin yeteneğine göre eğitimlerden geçirip bırakıyoruz. Yavaş yavaş bu kapsam değiştiriliyor zaten. İlerde bir savaş ihtimali olursa bayanlarda vatani göreve alınır. Ha çok meraklısı varsa yine söylüyorum buyrun avrupa insan hakları mahkemesine başvurun gidin askerlik yaptırsınlar sizlere tutan yokki.

Kısacası bayanlarda askerlik yapsın söylemlerini samimi bulmuyorum. Bu konuda en ufak bir çabası bile bulunmayan feminist hareketin içi boş söylemi bu sadece. :)

askere gonderelim demiyorum.

uc erkek arkadasim askere gitti geldi...
1 yıl orada vatani hizmetleri icin vakit harcadilar.
askere gitmeden 3-5 ay once isten cikarildilar...
donduklerinde 2-3 sene icinde ancak is buldular...
demem o ki universite mezunu bir erkek aslinda askerlik 1 sene olsa dahi 2-3 sene kaybediyor reelde....


ayrıca kanada da yada rusya da kadınlar cop kamyonu da suruyor, petrol rafinerisinde de calisiyor.
inanmazsan bak buraya agir is neymis: North Country
diyorum ki kasin erkek esitligi acisindan kadinlara da cesitli satihlarda vatani hizmet neden verilmiyor ?

:) Yav hala dünya kadınları ile Türk kadınını karşılaştırmaya çalışıyorsun.

Bu Türk kadınının kendi tercihi, yani bu sebeple samimiyetlerine inanmıyorum diyorum ya. Kanadada ve rusyada yapılan işler Türkiyede de var. Gelip çalışan kadın yok bunun askerlikle alakasıda yok. Yapılacak birçok iş var ama masabaşı işten başkasını beğenmiyorlar, ve sen bu kadınlara askerlik yaptırmaya çalışıyorsun :))

Sorunun askerlikle değil hemcinslerinin tercihleri ile yani.

Anakartınızda sorun var.

dizüstünün kapağına vura vura düzeltiyorsanız muhtemelen anakart ile monitörün bağlantısını yapan flex kablolarda bir sorun var, her halükarda bir teknik servise bırakmanız iyi olur.

Oguzhang Bence yanlış arıza tespit. Ekran kartın arızalı, ve hatta şunu diyim, bilgisayarının markası yüksek olasılıkla Acer

@rumuzsuz hayır asus

Arızanın sebebi bence hala anakart.

Bunu kesin tesbit yolu basit. Laptopu normal pc monitörüne bağlayın. Normal monitörde de aynı hatayı veriyorsa anakarttır. Zaten makinenin baya eski olduğu anlaşılıyor.

@oguzhang tvye hdmi'dan bağlayınca sorun yok.